mümtaz 79 cevap
Transkript
mümtaz 79 cevap
1-Velayet-i Fakihin müessesesi neden çok önemlidir? “İslam Cumhuriyeti nizamı ve Velayet-i Fakih İmam Humeyni‟nin en önemli mirasıdır. İmam‟ın yolunun korunmasının yegane yolu Velayet-i Fakih‟i korumaktır. İslam İnkılabı‟nın sürmesi Veliyyi Fakih‟e sarılmakla olur. Bir kez daha ilan ediyoruz ki İmam hattını Rehberliğin fikirlerinde ve gidişatında bulmak mümkündür yalnızca. Fasl-ül hitap Rehberlik makamıdır ve Rehberliğin yolundan ve duruşundan yapılacak olan her türlü inhiraf devrimin hedeflerinden ve İmam Humeyni‟nin asil çizgisinden sapmak anlamına gelir” (Rehberlik Şurası Bildirisinden) “Biz İslami Şura Meclisi Üyeleri, onuncu devre cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonrasında meydana gelen hadiselerin ardından ve özellikle de geçen hafta meydana gelen olaylardan dolayı bir kez daha merhum İmam‟ın hedeflerini tahakkuk ettirmek için hazır olduğumuzu ilan etmenin zımnında, bunun sadece o bilge rehberin (İmam Hamenei) emirlerinin yerine getirilmesiyle gerçekleşeceğine inandığımızı ve önderimiz ile biatımızı yenilediğimizi buradan ilan ediyoruz.” (İslami Şura Meclisi Bildirisinden) 2-Ġran‟daki muhaliflerin söylem ve amaçları nelerdir? Firavun rejimi dıĢiĢleri bakanı Ahmet Ebul Geyt‟in Ġmam Hamanei‟nin Mısır halkının devrimi ile dayanıĢma amacıyla okuduğu hutbesine verdiği cevapta “yakında İran‟da ne olduğunu göreceksiniz” sözünün, Musevi ve Kerrubi‟nin ağzından bir “çağrı”ya dönüĢtü. Ġran‟ın sahip olduğu imkanların Filistin ve Lübnan‟a harcamasını yani Ġran‟ın petrol gelirlerinin Filistin ve Lübnan‟a aktarılmasından yakınıyorlar. “Yeşil akım” : Mir Hüseyin Musevi, inkılapçı Müslümanları hayal kırıklığına uğratan bir söylemle Ġran‟da çirkin bir çığırın sökün etmesine öncülük etmiĢti. O, seçim konuĢmaları sırasında, “bizim için öncelikli olan ne Lübnan, ne de Gazze‟dir, bizim önceliğimiz İran‟dır” diyerek, hem Ġmam Humeyni‟nin Hizbullah ve Filistin Ġslami direniĢine verdiği önem ve önceliği çiğnemiĢ, hem de, yine “muhalefet” adı altında Kudüs Günü‟nde düzenlenen bir protesto gösterisinde “Ne Lübnan ne Gazze” gibi tamamiyle karĢı-devrimci olan sloganların atılmasının önünü açmıĢtı… “Ne Gazze, ne Lübnan, Canım Feda İran‟a” “İranlı olmayanların derdinden bize ne..?” HaĢimi Rafsancani‟nin siyasi grubu olan “Karguzaran” (Ülkeyi Yeniden Kalkındırma) hareketinin önemli isimlerinden Atrifanyer “Ben şurada itiraf ediyorum ki, Velayet-i Fakih sistemini ortadan kaldırmak isteyenler, bu nizamın manevi tarafını yok etmeyi amaçlamışlardı" Atrifanyer : “Biz, Velayet-i Fakih'e karşı bir açı oluşturduğumuz için bir nevi nifaka düştük ve söylediklerimizle yaptıklarımız birbiriyle çelişti" Muhammed Ali Ebtehi ise bir baĢka bombayı patlatmada gecikmedi: “Kargaşalar yaratmak ve halkı sokağa dökmek için seçimlerde hile yapıldı diye bir plan ortaya atıldı ve bu bağlamda, Musevi'nin seçimlerde hile yapıldığına dair şikayet sunması ve belgeler vermesi söz konusu edildi. Ayrıca, halkın geniş bir şekilde sokaklara ve caddelere çekilmesini sağlamak için facebook, sms ve bazı internet siteleriyle haberleşmeye çalıştık” Ebtehi ve Atrifanyer verdi:”Siz İran halkını geri zekalı mı sanıyorsunuz?” - Ġmam Humeyni bir konuĢmasında Ģöyle diyordu: “Hükümet-i İslami‟ye kail olmayanın kıldığı namaz da makbul değildir.” Ġmam‟ın bu sözü Ģu anlama gelmekte: “Bir müslümanın İslam Devleti‟nin tesis etme gibi bir inancı, iradesi, azmi ve mücadelesi olmazsa, onun namazı da kabul olmaz.” Bu sözün ikinci anlamı da Ģudur: “Bir İslam devleti olduğunda onu korumak, kollamak, savunmak da en büyük ibadettir.” Yine Ġmam‟ın deyimiyle “İslam devletini korumak Namaz‟dan da önemlidir.” 3-İran‟ın Ortadoğudaki stratejisi nedir?İran-SuriyeHizbullah-Hamas arasındaki ilişki ne düzeyde ve bunların amaçları nedir ? Londra‟da yayın yapan El Quds el Arabi gazetesi baĢyazarı Abdulbari Atvan, Ahmedinejad‟ın ġam ziyaretini ve direniĢ hareketleri liderleri ile görüĢmesini“İsrail‟e Karşı Savaş Konseyi” Ģeklinde tanımlayarak Ģöyle diyor: “Şam‟da düzenlenen ve Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ile Mahmud Ahmedinejad‟ı ve bunun yanı sıra Hizbullah lideri Hasan Nasrallah‟ı bir araya getiren üçlü zirve, İsrail‟in taraflardan birine ya da hepsine birden saldırı düzenlemesi durumunda rol ve görevlerin dağılımı ile gelişmiş planlar yapmak için toplanmış bir savaş konseyi görünümündeydi. Aynı çerçevede burada Başkan Ahmedinejad ile Filistinli grupların liderleri arasında da kapsamlı bir buluşma gerçekleştirildiğini unutmuyoruz.” Atvan değerlendirmesini Ģöyle bitiriyor: “Ahmedinejad‟ın Beşşar Esad‟la düzenlediği basın toplantısının başında sarf ettiği “Suriye, İran, Lübnan, Filistin ve Irak halkları ilerleyen günlerde İsrail‟e ve onun saldırılarına karşı çıkacaktır” sözlerin dil sürçmesi olduğunu düşünmüyoruz. Washington Irak‟taki yenilgisini ve bu alanda 800 milyar dolardan fazla para harcadığını tekit eden bu dil sürçmesini duydu mu? İlerleyen günler sürprizlerle dolu. Umut ederiz ki bu sürprizler Araplar ve Müslümanlar için sevindirici olur.” Abdulbari Atvan yukarıda alıntıladığımız yazısında, Ġran, Suriye, Hizbullah, Hamas ve Ġslami Cihad arasında ortak bir savaĢ konseyin oluĢtuğuna dikkat çekerken, aynı zamanda bu cepheye karĢı ABD ve Ġsrail‟in yanında duran bir Arap cephesinden de söz ederek Ģunları söylüyor: “Biz gelecek dönemde daha tehlikeli bir olguya tanık olabiliriz. O da Arapların Suriye-İran ittifakı ve onun dallarına karşı Amerikan-İsrail cephesinde yer almasıdır.” 4-Hamas-Hizbullah ve bunlara müttefik direniĢ bloku arasında ne tür bir yardımlaĢma-iliĢki bulunmaktadır? Halid Meşal‟in Tahran‟dan ayrılmadan önce hatırlattığı bir gerçeğe dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Şöyle diyor Meşal: “Biz, bir ceset gibiyiz. Araplar ve Müslümanlar, bir ceset gibidir. Biz, ortak düşmana karşı aynı saftayız. Fakat herkes, kendi cephesinde savaşıyor. Herkes kendi cephesinde savaşıyor. Herkes, kendisini savunmak için ortak düşmana karşı yardımlaşıyor. Nasıl yardımlaştığımız mevzusu ise İran‟daki, Hizbullah‟taki, Suriye‟deki ve bölgedeki diğer direniş hareketleriyle aramızda kalsın.Biz bu konuda diyalog halindeyiz, istişarelerimizi yapıyoruz. Fakat herkes gücü ölçüsünde ve kendi meydanında çalışıyor.” 5-Ġran ,Hamas için ne ifade etmektedir? Hamas lideri Halid MeĢal, Gazze zaferinin ardından Tahran'a giderek "Gazze'de kazandığımız zaferde en büyük pey İran'ındır" derken, Filistin Ġslami Cihad Hareketi "Eğer İran olmasaydı İsrail'e bir füze dahi atamazdık"dedi. Hamas lideri Halid MeĢal son Tahran ziyareti sırasında Üniversite öğrencilerine yaptığı konuĢmada “vefa”ya dikkat çekerek Ģunları söylüyor: Hamas‟taki, Batı Şeria‟daki Gazze‟deki ve Filistin‟deki kardeşleriniz, İran‟ın desteğini takdir etmektedir. Filistin halkı, asil bir halktır. Yanında duranları ve destekleyenleri asla unutmaz. Vefalı adamlar, vefalı olmaları gerekenlere karşı vefalıdırlar. Biz, İran‟a karşı vefalıyız. Biz, tüm ümmetimize karşı vefalıyız. Arap ve İslam ülkelerinden kim yanımızda durduysa ona karşı vefalıyız. Yardımını ve desteğini bizlerden esirgemeyen bu yüce ümmete karşı vefalıyız.” 6- Aksa Ġntifadası nasıl baĢladı? Duvar dibinde babasının kucağında Ģehid olan Muhammed Durra ile birlikte“Aksa İntifadası” baĢlamıĢ, ancak Ģehadet sevdalısı Filistinli kardeĢlerimizin yiğitçe direniĢleri sonucunda Gazze‟nin özgürlüğü ve siyonistlerin ağır yenilgileri ardı sıra gelmiĢti… 7-Hamas‟ın nihai amaçı nedir? Hamas‟ın kuruluĢ bildirgesinden bazı pasajlara kısaca bir göz atmakta yarar vardır: “Onun gayesi Allah, modeli Rasulullah, anayasası Kuran, yolu cihad ve Allah rızası için ölmek en yüce arzusudur.” “İslami Direniş Hareketi (HAMAS), Yaratıcı‟nın rızası yolunda çabalama rolünü yerine getirmek için ortaya çıkmış, silahları da Filistin‟in Özgürlüğü için çarpışan savaşçıların elindedir. HAMAS savaşçılarının ruhu bugüne kadar, Peygamber‟in (s.a.v) yoldaşları tarafından fethedildiğinden beri, Filistin‟in toprağı üzerinde hayatını feda eden savaşçıların ruhlarıyla karşılaşmaktadır.” “İslami Direniş Hareketi‟nin temel yapısını, Allah‟a sadık ve O‟na dosdoğru ibadet eden – Ben insanları ve cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım-, birbirlerine, ailelerine ve vatanlarına karşı görev ve sorumluluklarını bilen Müslümanlar teşkil eder. Bunlar Allah‟tan korkarak cihad bayrağını, zalim ve müstekbirlerin yüzüne doğru yükseltip toprağı ve insanlarını, kirlerinden, aşağılanmadan ve kötülüklerinden temizlerler.” “İslami Direniş Hareketi‟nin Dayandığı Geçmiş: İslam‟ı bir yaşam biçimi olarak kabul etmekle Hareket‟in geçmişi, İslami mesajın doğum zamanına kadar geriye gider ki onun gayesi Allah, Örneği Rasulullah ve hayat yasası Kur‟an‟dır. Onun mücadele alanı, dünyanın her yerinde İslam‟ı kendisine bir yaşam biçimi olarak seçen Müslümanların yaşadığı her yerdir. Bu da yeryüzünün derinliklerinden başlayıp gökyüzünün derinliklerine dek uzanır.” “İslami Direniş Hareketi (HAMAS), bağlılığı Allah‟a ve yaşam biçimi İslam olan insanların oluşturduğu seçkin Filistinlilerin hareketidir. O, İslam‟ın kanatları altında farklı dinlere mensup olan bütün insanların yaşamlarının, mallarının ve haklarının gözetildiği güven ve emniyetin tesis edildiği bir yer olması için Filistin‟in her karış toprağında Allah‟ın Kelimesi‟ni yükseltmek için mücadele eder. İslam‟ın hüküm sürmediği bir yerde anarşi ve kötülük yaygınlaşacak” “Amaç olarak: Onlar batılla savaşmaktadırlar, onu bozguna uğratacak ve mağlup edecekler. Böylece adalet tekrar egemen olacak, anavatanlar geri alınacak ve cami müezzinleri “İslam Devleti tesis edilmiştir.” nidasıyla ortaya çıkacaktır. Böylece insanlar ve eşyalar bulunmaları gereken yere dönerler ve Allah bizim yardımcımızdır.” “İslami Direniş Hareketi, diğer İslami Hareketlere saygı duyar ve onları takdir eder. Eğer onlarla aralarında bir noktada ya da düşüncede uyuşmazlık varsa, diğer bütün nokta ve düşüncelerde mutabakat vardır. İslami Direniş Hareketi (HAMAS), Onların iyi niyetlerini açığa çıkarıp Allah yolunda olduklarını göstermesi durumunda, onları İslami Dairenin içinde yeralan ve bu yolda büyük bir çaba sarfeden hareketlerin kategorisinde görür. Onların her aktif insanı da bizim için aynıdır. İslami Direniş Hareketi, bütün bu hareketleri kendi yararına kurulmuş gibi görür. HAMAS, onlara yardımda bulunulması ve doğru yolda kalmaları için Allah‟a yalvarır, vahdetin bayrağını yükseltmek ve Kur‟an‟a ve Hz. Peygamber‟in direktiflerine uygun olarak daima vahdeti gerçekleştirmek için büyük bir çaba sarfeder.” 8-11 Kasım Lübnan‟da “Şehidler Günü” olarak anılmaktadır.Neden 11 Kasım? Siyonistler 1980'inbaĢlarında Lübnan‟ı iĢgal ettiğinde önüne çıkan her Ģeyi ezip geçiyorlardı; ta ki “Beyrut Kasabı” olarak bilinen Ariel ġaron‟un komutasındaki Yahudi teröristler savunmasız kalan Filistin mülteci kamplarına girerek binlercesini bir anda katledebiliyordu; artık Sabra ġatila kampından ocakların dumanları değil, bombaların, kurĢunların, barutların kokuları yükseliyordu… Kimdi bu Siyonistleri durduracak? Kimlerdi bu ümmetin hakkını, onurunu, Ģerefini savunacak? Kimlerdi, kan kusan Siyonist ölüm çetelerini geri püskürtecek kutlu bir direniĢi kuĢanacak? ĠĢte böyle bir zamanda "Ahmed Kasir" adındaki genç bir yiğit, Lübnan'ın güneyinde Sur Ģehrinde 11.11.1982 tarihinde bomba yüklü bir araçla siyonist iĢgal güçlerinin arasına dalarak gerçekleĢtirdiği istiĢhad operasyonuyla 140 siyonist askeri öldürmüĢ, siyonist rejim bu operasyondan sonra 3 gün yas ilan etmiĢti. 9-Siyonistlerin Kudüs‟ü ele geçirme planlarının mazisi nedir? Yüzyıllar boyu Kudüs‟ü ele geçirmenin hesabını yapan Siyonistler dini bayramlarında bir araya gelip ayrılırlarken birbirlerine “bir daha ki sefere Kudüs‟te buluşmak üzere” derlerdi. 10-Siyonistleri ne tür bir akıbet beklemektedir? Bin geceden daha hayırlı Kadir gecesinde nazil olan hayatımızın rehberi Kur‟an-ı Kerim Ġsra süresinde bu Siyonistlerin son bir bozgunla ortadan kalkacağını beyan ederken Hz. Resul-i Ekrem (s.a.v) de Müslümanlarla Yahudiler arasında çıkacak bir savaĢta Yahudilerin taĢlar ve ağaçlar arkasına gizleneceklerini, ancak Ġslam Ümmeti‟nin erleri karĢısında büyük bir hezimetle yenilgiye uğrayacaklarını müjdeliyor. 11-Müslümanların Siyonistleri ortadan kaldırma güçleri var mıdır? Ġmam Humeyni :“Her müslüman bir kova su dökse İsrail‟I sel alır” Seyyid Nasrallah: “And olsun Allah‟a! İsrail bir örümcek yuvasından daha zayıftır!” 12- Arap Birliği Filistine yardım ediyor mu?Hamas ElFetih gerginliğinin ana sebebi nedir?Hamas,ABD‟nin bölge uĢaklarıyla iyi iliĢki temeline dayalı siyasetinin nedeni nedir? -Yardım etmediği gibi yardım edenlerden de rahatsızdır. Destekten çok köstek olmaktır amaçları. Arap Birliği‟nin son toplantısında, özellikle de Suudi Arabistan DıĢiĢleri Bakanının açıklamalarında doğrudan Ġran‟a yönelik suçlamalar dile getirilip “Filistin‟in bir Arab meselesi olduğu, Arap olmayanların bu işe karışmaması gerektiği” vurgulanmıĢtı. Bundan da öte, Ġran‟a karĢı “ortak Arab cebhesi” kurulması önerisi de gündeme getirilmiĢti. Bu suçlamalara karĢı Hamas liderliğinin verdiği cevap çok anlamlıydı: “İran bizi destekliyor, biz bundan memnunluk duyuyoruz. İsterdik ki Arap rejimleri de İran gibi bizim arkamızda olsun” - Filistin‟de baĢlayan 1987 intifadası ile birlikte aĢina olmaya baĢladığımız Filistin Ġslami DireniĢ Hareketi Hamas vardır. Hamas hareketi“intifada” ile birlikte, kendi varlığını, mücadele ve direniĢini ortaya koyduğunda, aynı zamanda Filistin davası simgesi haline getirilen bir de Yaser Arafat ve onun liderliğindeki El Fetih hareketi bulunmaktadır. Yaser Arafat laik, ulusalcı ve Batı destekli bir lider olduğu halde, özellikle, onun liderliği altındaki El Fetih güvenlik güçleri, Gazze‟de, Filistinli mücahidleri zindanlara doldurup kurĢuna dizdiği halde, Hamas hareketi El Fetih ile“dostane” iliĢkileri bozmamıĢtır. Zira, o dönemlerde El Fetih ile çatıĢmalara girmek, her Ģeyden önce hem Hamas Hareketi‟nin gücüne darbe indirecek, hem de Filistin halkının nezdinde, “kardeşleriyle savaşan” bir örgüt durumuna düĢecektir. El Fetih‟in Gazze ve Batı ġeria‟da Filistin Ġslami direniĢ mücahidlerine yönelik baskı ve zulümleri Arafat döneminden baĢlamıĢ günümüze kadar gelmiĢtir. Ta ki El Fetih içindeki ABD-Ġsrail destekli Muhammed Dahlan çeteleri, Hamas hareketine karĢı büyük bir komplo içine girip birçok mücahidi katlettikten sonra baĢbakan Ġsmail Heniyye‟nin evine roket atma noktasına ulaĢınca, Hamas hareketi, Gazze‟deki El Fetih sultasını deviren büyük bir askeri operasyon baĢlatmıĢtı. El Fetih Hareketi‟nin Gazze‟deki bütün yönetim binalarına ve güvenlik merkezlerine giren Hamas mücahidleri, El Fetih‟in ofis ve karargahlarındaki Arafat çerçevelerini de yerlere atarak parçalamıĢtı. Burada Hamas hareketi, “stratejik gerekçeler”le El Fetih‟in ihanetlerine sabretmiĢ, yöneticileri ile mudaraa yapmıĢ ve ama bir noktaya geldikten sonra da yumruğunu masaya vurmuĢtu. Demek ki, Hamas açısından El Fetih ile çatıĢmaya girmek önceleri “maslahat”a uygun değildi, bir takım “stratejik gerekçeler”le onlarla mudaraa etmek gerekiyordu. Fakat aynı Hamas, bu kez baĢka “stratejik gerekçeler”le hem riskli hem de kritik bir karar alarak, El Fetih Hareketi‟nin Gazze‟deki sultasını alaĢağı etmiĢti. - Hamas hareketi, 2006 seçimlerinden zaferle çıktıktan sonra, "İsrail" adlı gayri meĢru yapının varlığını tanımayacağını ve Filistin özgürleĢinceye kadar da“direniş”i bırakmayacağını ortaya koyunca; siyonist Ġsrail rejimi, küresel emperyalizmin ve bölgesel müttefiklerinin de desteğiyle Gazze‟ye yönelik insanlık dıĢı ve barbarca bir ablukaya baĢladı. Bu ablukanın bir tarafında siyonist rejim varken, diğer tarafında da Hüsnü Mübarek rejimi vardı. Mübarek rejimi sadece Gazze ambargosuna destek vermekle kalmıyor, Filistinli mücahidleri tutuklayıp zindanlara atıyor, iĢkence altında Ģehid ediyordu. ġehid edilen Filistinlilerden biri de, Hamas hareketi sözcüsü Sami Ebu Zuhri‟nin kardeĢi idi. Mısır zindanlarında onlarca Filistinli mücahid bulunuyordu. Nitekim Mübarek devrilince, Mısırlı devrimcilerin de yardımıyla zindanlardaki Filistinliler özgürlüklerine kavuĢarak Gazze‟ye dönmüĢlerdi. Fakat Hamas hareketi, Hüsnü Mübarek devrilinceye kadar Mısır yönetimi ile çatıĢmaktan sürekli kaçındı. Çünkü, Mısır Filistin Ġslami direniĢ hareketi için,“zorunlu” bir vasıta ve köprü idi. Bu köprüye vurmak, aynı zamanda kendi ayağına sıkmak anlamına geliyordu. Mısır‟da Hüsnü Mübarek rejimi ve bu rejimin istihbarat bakanı Ömer Süleyman, Hamas liderliğinin katıldığı bir çok toplantıda baĢkanlık ve arabuluculuk yapıyordu, ama aynı Ömer Süleyman‟ın iĢkencecileri de zindanlardaki Filistinlileri katlediyordu. Hamas bu iĢkenceci katil Ömer Süleyman‟ın ellerini sıkarken, elbette haz almıyordu, ama bunu yapmaktan baĢka da çaresi yoktu. Çünkü bir taraftan hareketin esenliği, diğer taraftan da ambargo altında inim inim inleyen Filistin halkının esenliği adına buna katlanmak zorunda kalıyordu.Hamas‟ın firavun Mübarek rejimi ve siyonizmin yeminli iĢbirlikçisi iĢkence Ģefi Ömer Süleyman ile sürdürdüğü iliĢkiler “stratejik gerekçeler”e dayanmıyordu. Eğer ortada “gerekçemerekçe” olmasaydı, bu gülümsemeler, kucaklaĢmayan, tokalaĢmalar farklı anlama gelirdi. Ama Hamas hiçbir zaman sırtını bu keferelere dayamadı ve hedeflerinden taviz vermedi.V e bu devletlerde sadece kendi tebalarını kandırmak-gazını almak için kuĢkusuz bunları yapıyordu.Amaçları Hamas‟a silah bırakmak,Ġsrail‟in varlığını tanımalarını sağlamaktı. 13-Ġran Ġsrail ile savaĢmakta mıdır? Vurana değil vurdurana bakmak gerekir.Ġster hayır da isterse de Ģerde olsun bu önemli bir kaidedir.Ġran ile Ġsrail arasında bir bakıma karĢılıklı, “açıktan ve örtülü bir savaş" var.Siyonist medyada yayınlanan birçok analizde, Filistin‟deki Hamas ve Ġslami Cihad hareketleri “İran‟ın Filistin‟deki vekilleri” Ģeklinde tanımlanarak, Ġran‟ın bu Ģekilde Gazze ve güney Lübnan üzerinden Ġsrail‟i çevrelediği ileri sürülüyor. Mısır askeri mahkemelerinde yargılanmaları süren ve ağır iĢkenceler sonucu sakat kalan “Hizbullah‟ın Mısır hücresi” diye takdim edilen Müslümanların suçu da “Gazze‟ye silah girmesini sağlamak, Gazze direnişine lojistik destek sunmak”tı. Nitekim Seyyid Hasan Nasrallah bunu açıkça kabul etmiĢti. Örneğin, siyonist rejim baĢbakanı Benyamin Netenyahu, bu yılın Mart ayı ortalarında Filistin Ġslami Cihad mücahidlerinin siyonist rejime yönelik sürdürdüğü sarsıcı füze operasyonları dolayısıyla yaptığı konuĢmada “Bu İran meselesi. Eğer İran olmasaydı, bu aşırılar bu silahlara sahip olamayacaktı, gereken eğitim ve lojistik desteği bulamayacaklardı. Son günlerde güneyimize yoğun bir füze saldırısı düzenleyen İslami Cihad tamamen İran tarafından silahlandırıldı ve destekleniyor” demiĢ, siyonist rejim dıĢiĢleri bakanı Avigdor Lieberman da, Buenos Aires‟te Ġsrail elçiliğinin bombalanmasının 20. Yıldönümü dolayısıyla yaptığı konuĢmada “Eğer İran‟ın verdiği destek olmasaydı, Gazze‟deki terör örgütlerinin geleceği tartışmalı olurdu. İran, Hamas ve diğer terör örgütlerine verdiği destek ve silahlarla bunların oksijeni oldu” ifadelerini kullanmıĢtı. 14-Selefilerin Filistin versiyonu neye hizmet ediyordu?ABD‟ye göre Esad mı Selefiler mi ehven-i Ģerdir? -Kendilerini “Cünd el Ensarullah” olarak tanımlayan bir grubun Gazze‟de “İslam Emirliği” ilan ederek Hamas hareketine baĢkaldırması üzerine çıkan çatıĢmalar, varlığını tarih boyu sürdüren “fitne”nin her zaman ve her yerde umulmadık bir Ģekilde karĢımıza çıkabileceğini bir kez daha göstermiĢ oldu. - Diğer yandan siyonist rejim Amerikan büyükelçisi Ġsrail‟in Washington‟daki büyükelçisi Michael Oren, Amerika‟da Fox News televizyonuna yaptığı açıklamada, Suriye krizinin Ġsrail‟e büyük menfaat sağladığını ve Tel Aviv‟in "Cihatçılar" diye tanımladığı gurupları BeĢĢar Esat‟a tercih ettiğini belirtiyor. Ġsrailin BeĢĢar Esat yönetiminin devrilmesini çok arzuladığını söyleyen Oren, Siyonist rejimin bu talebinin çok eski olduğunu ve bunu Amerikalı yetkililere defalarca iletildiğini belirterek Ģunları söylüyor: "Suriye Cumhurbaşkanının devrilmesi ve düşmanca eylemlerinin önlenmesi için uzun zamandan beri gayret sarf ettik ve Amerikan idaresine Beşşar‟ın pervasız olduğunu ve gitmesi gerektiğini söyledik. Zira Esad yönetimi bütün bölge için tehdit unsurudur. Beşşar‟ın gitmesini olumlu buluyoruz çünkü o İran ve Hizbullah‟la müttefik, biz cihatçıların Suriye‟ye gelmelerini hoş görmüyoruz ancak şimdikinden daha kötü olacağını düşünmüyoruz.” Siyonist rejim eski genelkurmay baĢkanı Gabi Ashkenazi ne söylüyor: “Beşar Esad‟ın devrilmesi İsrail‟in stratejik durumunu güçlendirecek. Esad‟ın yerine Sünni bir rejim kurulsa bile. Eninde sonunda Esad‟ın devrilmesi bizim durumumuzu iyileştirecek.” Nehravan savaĢında haricilerin ağır bir yenilgi almasının ardından, biri gelip Hz. Ali‟ye der: “Elhamdülillah, kurtulduk bu haricilerden!” Hz. Ali ise ona Ģöyle cevap verir: “Hayır, bu bir zihniyettir ki, ümmete her zaman musallat olacak. Bunlar babalarının sülbündedirler…!” 15- Dünya Kudüs Günü ne zamandır ve kim bu günü ilan etmiştir?Rahmetli Ġmam Humeyni tarafından mübarek Ramazan ayının son cuması Dünya Kudüs Günü olarak ilan edilmiĢtir. Kudüs gününün amacını İslam İnkilabı Rehberi Ayetullah Hamanei şöyle izah etmektedir:"İmam Humeyni, bu günü "Dünya Kudüs Günü" olarak ilan etmekle Filistin meselesini insanların vicdanlarında canlı tuttu ve tüm feryatları siyonizme karşı organize etti." 16- Kudüs Günü kutlanmaktadır? Nijerya‟da hangi Ģartlarda Her yıl Nijerya‟nın birçok ilinde milyonluk "Kudüs Günü" yürüyüĢleri düzenleyen Nijerya Ġslami Hareketi, siyonist rejim ve Amerika ile iĢbirliğine giren rejim güçlerinin bu yıl Kudüs Günü yürüyüĢlerine saldırmasını önceden bekliyordu. Bundan da öte, Ġslami Hareketin lideri ġeyh Ġbrahim Zekzeki‟nin evinin bombalanarak ortadan kaldırılacağı haberleri de gündeme düĢüyordu… Bu apaçık tehdit ve Ģantajlara Nijerya Ġslami Hareketi‟nin verdiği cevap açıktı: “Filistin, Kudüs ve Mescid-i Aksa için kurban olmaya hazırız; Kudüs Günü‟nde her zamanki gibi meydanlara çıkıp siyonist düşmana karşı feryadlarımızı yükselteceğiz..!” Ġslami Hareket lideri ġeyh Zekzeki kendisine yönelik suikast tehditleri, Kudüs Günü‟ne yönelik saldırı planları üzerine yaptığı açklamada, Ģehadete hazır olduklarını, her ne pahasına olursa olsun Kudüs Günü‟nü tüm azametiyle gerçekleĢtireceklerini ilan etmiĢti… 17-Ümmetin zalimlere karşı tavrı nasıl olmalıdır? Ali ġeriati: „‟Gidenler Hüseyni bir iĢ yaptılar, kalanlar Zeyneb‟in yaptığını yapsınlar, ikisini de yapmayanlar -Yezid‟e uyduğunu bilsinler.‟‟ 18-Müslüman yöneticiler Filistin davasına neden duyarsız?Neden somut adımlar atılmıyor veya neden herşey söylemde kalıyor? Osmanlı imparatorluğunun yıkılması ve hilafetin ortadan kaldırılmasıyla, emperyalist haçlılar ve Siyonistler Ġslam Ümmeti‟ne en ağır darbeleri indirmeye baĢlayarak Ġslam vatanlarını iĢgal etmiĢler, bilahare buralara kendilerinin yetiĢtirdiği hainleri lider olarak yerleĢtirmiĢlerdir. ġehid Seyyid Kutub‟un “Beyaz İngilizler gitti, yerine esmer İngilizler kaldı” ġehid Seyyid Kutub‟un deyimiyle “Amerikan stili Müslümanlık” bunlar Müslümanları yönetmektedir. Örneğin: Rus iĢbirlikçisi Ramzan Kadirov yönetimi, Çeçenistan‟da neredeyse Ġslami bir yönetim ilan ettiğini ileri sürüyor. Ramzan kadirov camilerde namaz kılıyor, tarikatlarda zikir meclislerine katılıyor, Kafkasya‟nın en büyük camilerini inĢa ettiriyor. Sözde ülkede Ġslam'ın hükümlerine uygulamaya baĢladı ya, var mı bundan daha iyisi? Daha ne istiyorsunuz? Alın size müslüman bir lider, sakalı da var, takkesi de. Hem tekkelere gidip zikir çeken bir sofi o. Bundan iyisini mi bulacaksınız..?!! 19-Hamas-Hizbullah ve İslami Cihad gibi direniş guruplarına her türlü desteği esirgemeyen Suriye,Amerikanın bölge işbirlikçileri tarafından niçin karışıklıklar çıkarılmaktadır? Hizbullah-Hamas‟ı yalnızlaştırma, yıpratma ve itibarsızlaştırma savaşı verilmektedir. Siyonist rejim daha dün, iĢgal altında tuttuğu Golan tepeleri için, Suriye ile “el öptürme” Ģartıyla görüĢebileceğini söylüyordu. Bugün ise, yalvararak, Rusya‟yı da araya sokarak “Golan‟dan çekileceğim, ama sen de düşmanlarıma karşı verdiğin lojistik desteği çekmelisin” teklifinde bulunmuĢlardı. Tarihi bir kindir baĢını alıp gidiyor.Ne 33 günlük savaĢ ne de 22 günlük savaĢ unutulmadı.Her gün kendi özleri olan Ġsrail eriyip yok olmakta.Yani Bedir‟in açısını bunlar unutamamıĢlar. Hind: “Muhammed ve arkadaşlarından öç almadıkça içim rahatlamayacak, Muhammed‟le savaş yapmadıkça koku sürünmek bana haram olsun. Sevdiklerimin intikamının alındığını gözümle görmedikçe bana sevinmek yok" Ġmam Hüseyin'in baĢı ġam Sarayı'na götürüldüğünde, Yezid nasıl da sevinçle"Keşke şimdi atalarım sağ olsaydı da bu durumu görseydi", “Bedr‟in intikamını aldık” demiĢti. “Hz. Hamza‟ya karşı öylesine intikam hırsına bürünenler ile, Kerbela‟da Hz. Hüseyn‟in katledilmesi sonrası intikam sevinci taşıyanların, sonuçta, Hz. Resulüllah ve onun mukaddes risalatine karşı bir savaş" ydiler. Hüseyin Hatemi hocanın “Hüseyn‟in kanı Kur‟an‟ın tefsiridir” diyor. Merhum Mehmed Akif‟in deyimiyle “İbret alınsaydı eğer tarih tekerrür eder miydi?” 20-Rehberimiz kimdir ? 8 yıl süren savaĢ sırasında cephelerden cephelere koĢan, Kendisinin de ifade ettiği üzere, ġehid Nevvab Safevi'nin "İslam Fedaileri"hareketinden ilhamla mücadeleye atılan, Ġnkılab mücadelesi döneminde de özellikle Tevhid ve kur'an üzerine kitaplar yazan, ġehid Seyyid Kutub'un Fizilal'il Kur'an tefsirine verdiği değerden dolayı onu Farsçaya çevirmeye baĢlayan, özellikle Kur'ani kimliğin oluĢmasını önceleyip gençleri bu hedefe yönlendiren, en büyük çabası olarak, gasıp siyonist rejimin ortadan kaldırılması, Filistin'in bütünüyle özgürleĢmesi için tüm güç ve imkanları seferber eden, Lübnan'daki 33 gün savaĢı sırasında sabahlara kadar dua edip bizatihi cepheyi yöneten, Gazze'deki 22 gün savaĢında geceli gündüzlü gözyaĢı döken, Gazze'nin savunulması için verilecek bir mücadelede Ģehid olanların Bedir ve Uhud Ģehidleriyle birlikte sayılacağını beyan eden, Hizbullah, Hamas ve Ġslami Cihad gibi ümmetin gözbebeği direniĢ hareketlerine en büyük dayanak ve moral kaynağı olan bir Ġmam', Çocukluğundan bu yaĢına kadar Ġslam‟a, inkılaba ve ümmete adanmıĢlıktan baĢka hiçbir hesabı bulunmayan ve rehberlik döneminde de ortaya koyduğu dirayet ile birçok zaferlerin kapısını aralayan, emperyalizm, siyonizm ve tağut iktidarların karĢısında Ġmam Humeyni‟nin çizgisini cesurca ve izzetli bir Ģekilde devam ettiren, bunun için de Hizbullah lideri Seyyid Hasan Nasrallah‟ın tarifiyle“arif, müdebbir, müdir, cesaretli, fakih bir İmam” Ģeklinde tanımlanan bu rehber,(Ġ.Hamaney) 21- Ayetullah Muntezeri rehberliğe layık mıydı? Ġmam Humeyni‟nin gam ve acı dolu bir yürekle Ayetullah Muntezeri‟ye yazdığı mektup : Sadece Ģurasını hatırlatmakta yarar vardır ki; mektubuna “Allah‟tan dileğim odur ki aziz İran halkının bu pir dedesine sabır ve tahammül inayet etsin ve onu bu dünyadan bağışlanmış olarak alsın, ta ki dost ihanetinin acısını bundan daha fazla tatmasın” ifadeleriyle son veren Ġmam Humeyni, iki ay kadar sonra Rabbine hicret etti. Ġmam‟ın bu acı dola sözleri “Rabbim, katlimin işini çabuklaştır” diyen Mihrab ġehidi‟nin “Kabe‟nin Rabbine and olsun ki kurtuldum” sözünü hatırlattı bize… Ayetullah Muntezeri‟nin Rehberlik Makamı vekilliğinden azledilmesi ile ilgili olarak, “ben başından beri buna karşı idim ancak Rehberlik Şurası‟nın kararına saygı duymak zorundaydım” Ayetullah Hamanei‟nin "merce-i taklid"olmaması ise, Ġmam Humeyni zamanında yapılan anayasa değiĢikliği ile bu madde kaldırılmıĢ, yerine “içtihad edebilecek seviyede bir fakih” Ģartı getirilmiĢti. 22-Ayetullah Muntezeri İmam Humeyni‟nin vefatından sonra neden İmam Hamaney‟e ve inkılaba her seferinde sözlü saldırılarda bulunmuştur? Rahmetli Ġmam der ki; "Kendileri yukarılara çıkamayanlar, yukarıdakileri aşağı çekerler"(Ġmam Humeyni‟nin “Nefis tezkiyesi” adlı kitabı) 23- Merhum İmam Humeyni niçin kıyam etti? Merhum Ġmam Humeyni diyordu ki: “Ya Rabbi, hiç kimse bilmese bile, sen biliyorsun ki biz senin dinin için, Resulünün yolunu devam ettirmek için kıyam ettik. Çektiğimiz acılar, verdiğimiz kurbanlar da hep bunun içindir. Ya Rabbi, senden başka kimimiz kimsemiz yok, bin parçaya da ayırsalar bedenimizi bu yoldan yine dönmeyeceğiz. Küfür ve şirk var oldukça biz de var olacak, biz var oldukça da mücadelemiz devam edecektir..!” 24-Zeyneb‟in zühdü nasıldı? Ġki oğlunu alıp Kerbela‟ya gelen Hz. Zeyneb oğullarının kanlı naĢı önüne geldiğinde sükünetini koruyor, ama Hz. Hüseyin‟in oğlu Ekber‟in kanlı bedenini görünce kendini kaybedercesine ağlıyordu. Acaba bu ananın oğullarının acısı sinesini yakmamıĢ, ciğerlerini dağlamamıĢ mıydı? ġehid Cuma Ġmamı Destigayb Hz. Zeyneb‟in Kerbela‟da sergilediği fedakarlığı anlatırken, iki oğlunu Kerbela‟ya getirip de oğullarının Ģehadetini sabır ve sükünetle karĢılayan Hz. Zeyneb‟in bu tavrını “zühd” olarak açıklıyor. Hz. Zeyneb iki oğlunu Allah yolunda kurban sunmakla iftihar ediyor ve bundan dolayı da acısını gam ve kader dolu sinesine gömüyor. Hz. Zeyneb kana bulanmıĢ oğullarının acısını hiç dile getirmezken, Ģehidlerin yetimlerinin çektikleri acıyı dindirmek için çırpınıp duruyor. Merhum Destigayb, “bu Zeyneb‟in zühdüydü”diyor… 25- Ashab-ı Uhdud günümüzde Filistin halkını mı sembolize etmektedir? Yoldaki İşaretler‟de Şehid öğretmen Buruc Süresi‟deki “Ashab-ı Uhdud”un anlamını, bu yaĢanılanlar için “her yerde ve her kuşakta insanları Allah‟a davet eden mü‟minlerin üzerinde durup düşünmesi gereken önemli bir hakikattir” diyerek öğretmiĢti: “Uhdud ashabı, Rab‟lerine inanmış ve imanlarını her şeyden yüce tutmuş bir cemaatin öyküsüdür. Bu müminler, „hakk‟a ve aziz, hamid olan Allah‟a inanma özgürlüklerini insanların kendi onurları ile yaşama haklarını gasp eden; insanın Allah katındaki üstünlüğünü alaya alan, insanlara ettikleri dayanılmaz işkencelerle eğlenen, insanlar alevler içerisinde kıvrandığı sırada onların bu durumuna bakıp zevk alan sadist zalim, hain düşmanların baskıları ve işkenceleri ile karşılaştılar. Bu kalplerdeki iman, o işkence ve baskılar üzerine yükseldi, kalplerdeki iman yaşamaya karşı zafer kazandı. Tağuti diktatörlerin tehditlerine aldırmadı, dinlerinden dönmeye yanaşmadılar. İmanları uğruna ateşte yandı ve öldüler... Bu Ashab‟ı Uhdud olayında müminlerin ruhu bütün korkulara, bütün tüm dünyevi acılara karşı; dünyanın ve dünya hayatının bütün albenilerine karşı; imtihana, işkencelere karşı, bütün çağlarda, topyekün insanlığın şeref duyacağı türden bir zafer kazanmışlardır. İşte asıl zafer budur...” ġehid Öğretmen zafer kazanan müminleri böyle tanımlarken, herkesin böyle bir zafer kazanamayacağını da söyler: “Nedenler farklı da olsa insanların tümü eninde sonunda ölür. Fakat insanların hepsi böylesi bir zafer kazanamaz; böylesi bir yüceliğe ulaşamaz; böylesi bütün dünyevi bağlardan tamamen kurtulup mutlak özgürlüğü kazanamaz; böylesi yücelere, doruklara kanatlanamaz.” 26- Siyonist rejimin ortadan kalkıĢını görecek miyiz? Zaman İsrail‟den Yana mı? "Gidin İsraillilere söyleyin, biz Muhammed Ordusuyuz, Geri döndük ve kudüs yolunda ilerliyoruz" Abbas Musavi' Tahran‟da yapılan "Filistin Direniş Hareketleri Zirvesi"nde, direniĢ liderlerine hitaben bir konuĢma yapan Ġslam Ġnkılabı Rehberi Ġmam Hamenei kesin bir dille Ģunu söyledi: “Siyonist rejimin ortadan kalkması yakındır ve siz buna şahit olacaksınız…! Ġran Ġslam Cumhuriyeti CumhurbaĢkanı Dr. Mahmud Ahmedinejad: “Amerika ve İsrail‟siz bir Ortadoğu‟nun kurulmasına az kaldı” Seyyid Hasan Nasrullah “İslam Ümmeti için yenilgi dönemi kapanmıştır” Ġsrailliler ise “bize düşen sığınak kazmak” diyorlar. Siyonist rejim güvenlik uzmanlarından Prof. Alex Mintz tarafından hazırlanan“stratejik bir sunum”Siyonist rejim güvenlik ve strateji enstitüsü Herzliya‟da 6 ġubat 2011 tarihinde 11. Herzliya Konferansı‟nda “Ulusal Güvenlik Dengesi: Zaman İsrail‟den Yana mı?” baĢlığı altında grafiklerle birlikte sunulan bu sunumda, siyonist rejimin 1948‟de kuruluĢundan bu yana geçirdiği evreleri ortaya konuluyor. İŞTE RAPORDA BELİRTİLEN TEMEL NOKTALAR 1- Uzun yıllar boyu zaman hep Ġsrail‟den yanaydı. 6 Gün savaĢlarında Ġsrail topraklarını geniĢletti. Arap devletlerine karĢı askeri açıdan nitelikli bir üstünlük kazandı. Birbirlerine karĢı rakip olan Arap liderler 1973 savaĢında Ġsrail‟e karĢı sürpriz yapmıĢ olsalar da, savaĢ alanında Ġsrail‟e galip gelemeyeceklerini anladılar. 2- ġimdi ise tarih Ġsrail‟in aleyhinde döndü. Bunun için Ortdadoğu‟daki güçler dengesine bakmamız lazım: a- Ilımlılar Kampı b- Radikaller ekseni: Ġran, Suriye, Hizbullah, Filistin 3- Ġran‟daki Ġslam devrimi ile birlikte stratejik bir değiĢim yaĢayan Ortadoğu‟da radikaller kampının oluĢmasıyla birlikte, Ġsrail‟i savunmasız bırakan “füze dönemi” baĢladı. Ġsrail‟i gayri meĢru gösteren bir kampanya baĢlatıldı. Amerika Afganistan ve Irak‟ta baĢarısız oldu. Artık “Amerika sonrası dünya” konuĢulmaya baĢlandı. 4- Önceden Araplar ittifak kursalar bile Ġsrail‟i yenilgiye uğratmaya imkan yoktu. ġimdi ise bizi yenebileceklerini düĢünüyorlar. Bu radikal değiĢimin baĢını çeken ve yürüten Ġran‟dır. 5- Bu gidiĢatı durduracak olan da ġii-Sünni ayrımıdır. 6- Ġkinci Lübnan savaĢında (Temmuz 2006) radikal eksenin füze saldırıları Ġsrail‟in güvenlik açığını ortaya koydu. DüĢmanın elinde Ġsrail‟in her noktasını vuracak on binlerce füze var. 7- Caydırıcı askeri gücüne rağmen, alan bakımından ufak ve dar olduğu için Ġsrail savunmasız durumda. 8- Bu kötü gidiĢatı durdurmak için öncelikle yapılması gereken jeo-stratejik bir tazyik ile düĢmanın temel sütununu hedef almaktır. a- Ġran‟ın nükleer programını durdurmak için mümkün olan her Ģey yapılmalıdır b- Suriye bu radikal eksenin dıĢına çıkartılmalıdır, aksi halde çok geç kalınmıĢ olunacak ve geri dönülmez bir hal alacak. c- Ġsrail ile Türkiye arasındaki iliĢkileri bir süre önceki doğal konumuna döndürmek için büyük çaba harcamak. Ġspanya BaĢbakanı Jose Maria Aznar‟ın, Tel Aviv‟deki bir Siyonist merkezde gazetecilere ve diplomatlara hitaben yaptığı konuĢması: “İran‟ın vizyonu, İsrail‟in tamamıyla yok edilmesi, bitirilmesi, ortadan kaldırılıp İsrail tarihinin kapanmasıdır.” 27-Ahirinler kimlerdir?313 sayısı tarihte kimler için geçerlidir? Resul olan Peygamberler, Talut‟un askerleri, Bedir savaĢındaki Ġslam askerleri, Hz. Mehdi‟nin ashabı. Ahirinler Hz.Mehdinin ashabı veya ashablarının ashabıdırlar. 28- NATOnun İslam ülkelerindeki ortakları ile işbirliği noktasında geliştirdikleri yeni Stratejik Konsept nedir?Medya‟ya biçilen yeni rol nedir? NATO ile İsrail ilşkileri ne düzeydedir? NATO Genel sekreteri 29 Ekim 2009 yılında NATOKörfez Ülkeleri Toplantısı dolayısıyla gittiği BirleĢik Arap Emirlikleri‟nde Ģöyle dile getiriyor: Rasmussen diyor ki: “NATO‟nun geçmişte yapmadığı yeni bir şeyi yapıyoruz şimdi. NATO ortaya çıkan yeni güvenlik durumları karşısında kendi rol ve sorumlulukların daha iyi tanımlamak için yeni bir Stratejik Konsept üzerinde çalışıyor. Bu çalışma geliştirdiğimiz stratejik ortaklık noktasında yepyeni bir süreçtir. Bu stratejik ortaklık Think Tank uzmanları ve yetkilileri, akademisyenler, gazetecilerden oluşuyor. Geçmişte hiç olmadığı üzere, tüm yollarla medyayı kullanarak bu yeni stratejimizi uygulayacağız.” Rasmussen‟in “NATO ile İsrail‟in kaderi ortaktır; karşı karşıya kaldığımız tehditler de aynı tehditlerdir. Bu tehdit ve tehlikeleri ortadan kaldırmak için Lizbon toplantısında kararlar aldık. İsrail‟in geleceği bizim geleceğimizdir”( NATO Genel Sekreteri Rasmussen‟in siyonist rejim strateji ve güvenlik merkezi Herzliya‟da yaptığı konuĢma) Atasoy Müftüoğlu : “NATO‟nun kuruluş gerekçesinin yıllar önce ortadan kalktığını biliyorsunuz. Önce NATO zorbalıklarını sürdürebilmek için yeni gerekçeler bulmakta bir takım yalanlarla, bir takım spekülasyonlarla, bir takım sahte gerekçelerle yeni zorbalıklar için bir takım gerekçeler oluşturmayı başarmıştır. NATO, küresel emperyalizmin Amerikan emperyalizmin ve militarizminin bir parçası halindedir. Şunu unutmamak ve hatırlamak gerekiyor: NATO „nun yeni stratejisi birincisi, bölgede hiçbir ülkenin İsrail‟den daha güçlü olmasına geçit vermemek. İkincisi, yine bölgede siyasal İslam‟ın bir şekilde etkisiz hale getirilmeye sağlamaya yöneliktir. Bütün bu stratejiler dünya kamuoyunun bilgisi altında cereyan ediyorken toplumlarımızın bu şekilde sessiz kalmalarının mazur görülebilir, anlayışla karşılanabilir bir gerekçesi yoktur. Bütün bunlar neyi düşüneceğimize nasıl düşüneceğimize neye muhalefet ve neye muvafakat edeceğimize bizim kendi irademizle değil, emperyal bir iradenin kararıyla ve medya uyuşturucuları yoluyla buna karar veriliyor olmasıdır. Dolayısıyla bizim kendi inançlarımız doğrultusunda tercihler yapma özgürlüğünü kazanmamız gerekiyor. NATO her gün bizim bir tarafımızı öldürüyor, katliamlara tabi tutuyor İnsansız hava uçaklarının Afganistan‟da, Pakistan‟da ve diğer pek çok yerde ne tür katliamlar işlediğini biliyorsunuz, bütün bunlara karşı kayıtsız kalan bir vicdana “Vâ hayfâ” “vâ esefâ” yani “yazıklar olsun” diyorum. Bizim sürekli olarak bir evrensel bilinci ve ufku ve tavrı ve tarzı ayakta tutmamız gerekiyor…‟‟ 29- İslam inkılabı rehberinin üç kırmızı çizgisi nedir? Ġslam inkılabı rehberinin üç kırmızı çizgisi vardır; “İmam Humeyni‟nin hattı, Ümmet ve Vahdet bilinci, emperyalizm ve siyonizme karşı direniş” "Ġmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil, Muhammedi Ġslam kimliğ"ini kuĢanan bütün Müslümanların hattıdır. Ruhullah Musavi (r.a), Ġslam inkılâbını mealen Ģöyle tarif etmiĢtir; “Bizim devrimimiz ne bir milliyet ne de bir mezhep devrimidir. Ġslam inkılâbı, Ġran‟ın ya da ġiilerin devrimi değildir. Ġslam inkılâbı; Ġslam ümmetinin, Ġslam coğrafyasının bir bölümünde kurtarılmıĢ bir kale edinmesidir.” Rehberlik makamı da, "Filistin davası ümmetin eksenidir; her müslümanın Gazze'yi savunmak için elinden gelen her şeyi yapması vaciptir. Bu uğurda ölenler Bedir ve Uhud şehidleri ile birlikte kabul olacaktır" demiĢti..! Ġmam Hamenei geçen yıl Ekim ayında düzenlenen, Halid MeĢal, Ramazan Abdullah ġallah ve diğer direniĢ liderlerinin de hazır bulunduğu Uluslar arası Filistin Konferansı‟nda belirttiği üzere, “Denizden nehire kadar bütün Filistin‟in özgürleşmesi bizim kırmızı çizgimizdir. Biz bu konuda gereken her şeyi yapacağız” ifadesini kullanmıĢtır. 30- Şehitlerin veya şehitliğin önemi nedir? Üstad Bediüzzaman‟ın “Benim ölümüm başınızda bir bomba gibi patlayacaktır” sözü ve aynı Ģekilde “Benim ölümüm hayatımdan daha ziyade İslam'a hizmet edecektir” Seyyid Nasrallah bu günde yaptığı konuĢmada Ģehidleri selamlayarak “eğer bu topraklar siyonist işgalcilerden kurtulduysa, bu şehidlerin kanlarının bereketiyledir” diyor. Seyyid Nasrallah Ģehidleri anma programında yaptığı konuĢmada Ģöyle diyor: “Lübnan ve ümmet için şehid olan herkesi, şehidlerimiz olarak kabul etmekteyiz. Ümmetin bir parçası olarak biz, sadece Hizbullah'ın şehidlerini değil tüm ümmetin şehidlerini anmaktayız. Şehidleri gözlerimizin önünde canlandırarak, çocuklarımızın ve torunlarımızın gözlerinde canlandırıyoruz, isimlerini anıyoruz, fotoğraflarını taşıyoruz. Bunu, onların bize ihtiyacı olduğu için değil, bizim onlara ihtiyacımız olduğu için yapıyoruz.” Ġmam Hüseyin: “Kanım dökülmeden ayakta durmayacaksa ceddim Muhammed‟in dini, ey kılıçlar gelin alın beni, parçalayın, parça parça edin bedenimi” “İSLAM‟IN GEMİSİ NE ZAMAN KARAYA OTURMAYA YÜZ TUTSA,KANLARINI ALTINA POMPALAYARAK ONU YÜZDÜRECEK ŞEHİDLER HEP VAR OLACAKTIR” . Ali Şeriati: „‟Ölümleri seçme yürekliliğinde bulunanlar,yalnızca büyük bir seçimde bulunmuşlardır…Oysa onlardan geriye kalanların işi,güç ve ağırdır.‟‟ „‟Herkes ya kan ya da mesajı…Ya Huseyn ya da Zeynep olmayı…Ya öyle bir ölümü,ya da böyle bir kalımı…Seçmesi gerektiğini bilmelidir…‟‟ Hasan el-Benna: „‟…Biz ölümü tehlikelerle dolu bir hayattan ebedi nimet ve saadetlerle dolu gerçek bir hayata geçiş köprüsü olduğunu biliyoruz…O halde ölümden nasıl korkarız.‟‟ M.Hüseyin Beheştî: „‟…Biz aşk ehliyiz,akıl ehli değil!..Sırf akıl ehli olanlar davaları için sadece tedbir peşinde olurlar…Aşk ehli olanlar ise davaları için önce kendilerini feda etmeyi göze alırlar…‟‟ İzzeddin Kassam: „‟…Siz,tavşanlardan oluşmuş bir topluluksunuz!..Ölümden,idamdan korkuyorsunuz…Şunu bilin ki kurtuluşumuz sadece kendi elerimizledir…‟‟ Malcom X: „‟…Bir Müslüman olarak yeryüzünde Allah‟ın huzurunda secde etmeyen tek fert kalmayıncaya kadar islamın hakim kılınması yolunda kendimi görevli hissetmekteyim…‟‟ Metin Yüksel: „‟…Şahadet bir çağrıdır tüm nesillere ve çağlara!.‟‟ Muhammed Bakır es-Sadr: „‟…Siz aziz gençlere ilan ediyorum ki ben şehit olmağa karar verdim.Belki de benden en son duyacağınız söz,bu olacaktır…‟‟ Mustafa Çamran: „‟…Allah‟ım! Sana şükrediyorum;şahadet sırrını bana gösterdin.Ta ki tehlike döneminde ölümden korkmayayım,aşkla tehlike denizine dalayım!..‟‟ Nevvab Safevî: „‟Biz er ya da geç öldürüleceğimizi biliyoruz…Fakat kanımız ve şahadetimiz İslam‟ı tekrar canlandıracak ve onun yeniden dirilişine vesile olacaktır!..‟‟ Ömer Muhtar: „‟Hüküm yalnız Allah‟ındır.Sizin alcak hükmünüzün hiçbir değeri yoktur.Biz Allah‟a aidiz ve ona dönücüyüz.‟‟ Şeyh Said: „‟…Beni değersiz dallarda asmanıza karşı pervam yoktur.Muhakkak ki yolum İslam ve Allah içindir…‟‟ Seyyid Kutup: „‟…Biz fikirlerimiz ve sözlerimiz uğruna ölsek de,o fikir ve sözler ruhlu birer vücud olarak kalacak…‟‟ Fethi Şikâkî: „‟Lideri şehid olmuş bir hareket kesinlkle yenilmez.‟‟ „‟Düşmanın zilleti altındaki rahattan,cihad altındaki meşakkat daha şereflidir.‟‟ Yahya Ayyaş‟ın Annesi: „‟Hepiniz bir Yahya‟sınız…Allah hepinizi ve bütün gençlerimizi korusun…Şehitlikten daha güzel bir şey mi var.‟‟ Muhammed Seyfullah adlı Kafkasyalı bir mücahid annesine yazdığı mektupta“Her şey için sizden helallik diliyorum, ama bu yolu seçtiğim için pişman değilim. Bilakis beni Firdevs Cennetlerine sevk edecek bir ödül beklemekteyim Allah‟tan. Beni kendi yolunda cihada yönelttiği için Allah‟a şükrediyorum! Allah kulları arasından en iyilerini seçer ve onları Müslüman kılar! Müslümanlar arasından da en iyilerini seçer ve onları mücahid yapar! Mücahidlerin en iyileri de şehid olurlar!” diyor. En güzelini söyledi; Allah kulları arasından en iyilerini Müslüman, Müslümanların arasından en iyilerini mücahid yapar, mücahidler arasından en iyileri de Ģehid olurlar.. O mücahid kardeĢimiz mektubunun sonunda annesine Ģöyle seslenir: “Anneciğim, Allah‟tan dile ki oğlun şehid olsun ve beni Firdevs bahçelerine alsın. Allah‟a dua etki bizlerin neslini hak yolda yürüyenlerden eylesin, bizi kendi yolunda güçlendirsin ve bizlere şehadeti nasip etsin. Anneciğim, bu yolu izlemek ve bu şekilde hareket etmenin sizler için ne denli zor olduğunu biliyorum, fakat Allah‟ın ecri çok yücedir. Allah‟ın oğluna şehadeti nasip ettiğini işittiğinde Kur‟an‟ın şu ayetini hatırlayasın: “Şüphesiz ki bizler Allah‟a aidiz ve dönüşümüz de O‟nadır” Allah‟ın selam ve bereketi üzerine olsun anneceğim; cennete gitmek için acele ediyorum, inşallah seninle cennette buluşacağız…” Hz. SeyyidüĢĢüheda Ġmam Hüseyin‟in Kerbela‟ya vardıklarında okuduğu hutbe: “İşte başımıza gelen olayı görmektesiniz. Gerçekten dünyanın durumları değişmiş, kötülükleri aşikar olmuş, iyilik ve faziletleri ortadan kalkmıştır. İnsanî faziletlerden ancak kabın dibinde kalan su damlacıkları kadar pek az bir şey kalmıştır... Halklar zillet ve utanç dolu bir hayat sürdürmektedirler. Hak üzere amel edilmediğini ve batıldan kaçınılmadığını görmüyor musunuz? Böyle bir durumda mü'min, Allah'a kavuşmayı (şehid olmayı) istemekte haklıdır. Ben böyle bir ortamda ölümü saadet, zalimlerle yaşamayı ise alçaklık biliyorum. İnsanlar dünya kuludur, din ise dillerinde dolaşır, dinin sayesinde geçimleri iyi olduğu müddetçe onu savunurlar, zorluklarla imtihan edildiklerinde ise dindarlar azalır." 31-Müslümanların gündemi ne olmalıdır? Kufeli‟nin Hasan-ı Basri‟ye gelip sinek öldürmenin caiz olup olmadığını sorduklarında, Hasan-ı Basri‟nin “siz Peygamberin oğlu öldürülürken caiz midir, değil midir diye sormuyorsunuz da, sineğin öldülmesinin caiz olup olmadığını soruyorsunuz” Ģeklindeki cevabı gayretsiz, sorumsuz ve gamsız Müslümanların değiĢmeyen sünneti olarak tarihte yerini alacak, masum ve savunmasız müslümanlar barbarca katledilirken birileri de basit ve seviyesiz gündemlerin ardında koĢacaktı… 32-Filistinliler ümmete neyi haykırmaktalar? Kudüs Müessesi BaĢkanı ġeyh Raid Salah bu sempozyumda yaptığı konuĢmada dünya Müslümanlarını Mescid-i Aksa için seferber olmaya çağırarak Ģöyle seslenmiĢti: “Ey dünya Müslümanları! Kudüs Tehlikededir, Mescid-i Aksa tehlikededir, ey dünya Müslümanları birleşin Kudüs‟ün Mescid-i Aksa‟nın yardımına koşun, seferberlik ilan edin! Siyonist rejim Kudüs‟ü işgal ettiğinden bu yana Kudüs‟ü yıkma konumuna özenle sahip çıkıp İslami eserleri kaldırmak istemiştir. Bu bağlamda Osmanlı tarihi eserlerini de kaldırmaya çalışmıştır. İsrail birçok yıkımlar yaparak birçok Osmanlı Mescidini hürmetini ayaklar altına almıştır. İsrail buraya kendi Yahudi kimliğini vurmaya çalışıyor. İsrail işgal güçleri buradaki bütün İslami eserleri yıkmaya çalışıyor, özellikle Mescid-i Aksa‟nın etrafındaki bütün tarihi eserleri ortadan kaldırmak istiyor. Değerli kardeşlerim, mübarek Kudüs ve Mescid-i Aksa davası, kadın erkek dünyadaki bütün Müslümanların davasıdır. Bizler Müslümanlar olarak, Ömer el Faruk‟un torunları olarak, Selahaddin Eyyubi‟nin torunları olarak, Sultan Abdulhamid‟in torunları olarak bu davaya sahip çıkmamız gerekiyor. Bütün bu açıdan herkesi Kudüs etrafında toplanmaya, Kudüs için seferber olmaya davet ediyorum. İnşaallah yakında Kudüs‟te, Mescid-i Aksa‟da buluşacağız.” Filistin baĢ kadısı Teysir Temimi: “Arap ve Müslümanların utanç verici sessizliği İsrail‟i, Kudüs‟ü esir tutmaya, Yahudileştirmeye, Kudüslülerin evlerini yıkmaya, Kudüs‟teki tüm İslami eserleri yok etmeye teşvik etti. Mescid-i Aksa‟nın altında kazılar devam ediyor. Mescid-i Aksa neredeyse yıkılacak. Mescid-i Aksa‟nın temelleri tamamen oyulduktan sonra yıkılması için deprem beklenecek. Ve Sonra da Süleyman mabedini inşa edecekler. Siyonist projeler, Mescid-i Aksa‟yı yıkmak ve Kudüs‟ü Yahudileştirmek için uygulanırken, Siyonist projeye karşı mücadele edecek hiçbir İslami ve Arap proje yok. Üzülerek söylemeliyim ki İslam dünyasının ne Aksa ne de İslam‟la bir alakası kalmamış. Vakit çok geç olmadan İslam dünyasının harekete geçmesi gerekiyor. Müslümanların volkan olup patlaması gerekiyor. Nerede İslam dünyası? İslam Konferansı Örgütü içerisine 57 ülke var. Arap Birliği‟nin 23 üyesi var. Neredeler? 1.5 milyar Müslüman var. Neredeler? Artık İslam dünyasının ayağa kalkması gerekiyor.” 33-Ġran, Suriye kanalıyla Lübnan va Filistin‟e yardım etmeseydi nasıl bir tabloyla karĢılaĢırdık? Tarih 17 ġubat 1987. Fadlallah yeni bir fetva vermiĢ: “İnsanların ölü insan eti yemesi caizdir.” O sırada Beyrut‟ta neler olup bittiğini bilmeyenler için sadece “Höö?” denip geçilecek bir haber. Oysa gerisinde derin bir trajedi var. Kamplardaki insanlar yeraltında yaĢamaya baĢlamıĢlar. Açlık çok fena. Kedi ve köpek eti yemeye baĢlıyorlar. Bir süre sonra onlar da tükenince vurulup düĢen arkadaĢlarını... Hizbullah, Filistinlilere destek veriyor o dönemde. Filistinliler açlıktan ölmesin diye Fadlallah böyle bir fetva yayınlıyor. Ġran,Suriye köprüsünü kullanarak böylesi kötü bir durumda olan direniĢ guruplarını yardımlarıyla zaferler kazandıran-izzetli,Ġsrail‟in ise örümcek gibi etrafına duvarlar örmesini-mezarını hazırlayan-zelil bir konuma getirdi.ġimdi bu köprünün yıkılarak Lübnan ve Filistin‟in eski haline dönmesi için bölge iĢbirlikçilerinin yardımıyla büyük bir komplo tertiplenmektedir.Kan ile abdest alanlar kuranları mızraklara takmış,kanlı gömlekleri ellerine almış timsah gözyaşları döküyorlar.Ama Allah‟ın ahirinlere olan özel yardımıyla kendi tebalarını ne yapsalarda harekete geçiremiyorlar.Kalpler Allah‟ın elindedir,kendilerinin değil!Suriye hakkında her gün medyada o kadar çok yalan haber servis edilmektedir ki ak kara kara ak olarak dünya halklarının zihnine yerleĢtirilmeye çabası içindedirler.Tıpkı Ģu misal gibi: Muaviye bu iĢte o kadar ileri gitmiĢ, o kadar baĢarılı olmuĢtu ki, hatta, Hz. Ali (a.s)‟ın Kufe Camiinde Ģehit edildiğini duyan ġam halkı; “Onun camide ne iĢi vardı?! O namaz kılar mıydı?!” gibi sözler sarf etmeye baĢlamıĢ ve bu iĢe bir türlü akıl sır erdirememiĢlerdi… (Müruc‟üzZeheb, c.3, s.38) 34-Bir ülke hem ABD hem de Ġran müteffiki-dostu olabilir mi? Allah Resulü Hz. Ali a.s'a buyurdu ki: EY ALĠ BĠR KĠġĠ KALKIP SENĠ SEVDĠĞĠNĠ SÖYLESE VE O KĠġĠ SENĠN DÜġMANINIDA SEVĠYOR ĠSE O KĠġĠYĠ YALANLA, ÇÜNKÜ O YALAN KONUġMAKTADIR. Ve yalan-nifak müminlerin özellikleri değildir.Kafirden dost-müttefik-sırdaĢ-yoldaĢ, domuzdan post olmaz!Bir kalbe Ģeytan girse oraya Allah girmez-nuru tecelli etmez.Karanlık ile aydınlık hak ile batıl yan yana olmaz.Kafirin sesine aĢık olan kendisine tapar!Anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az. 35-Bosna savaĢında, Türkiye mi Ġran‟ın mı Bosnalılara nasıl yardım etmiĢtir? Avrupa‟nın desteğini arkasına alan Sırplar Bosna‟da büyük katliamlar gerçekleĢtirirken, Bosnalı Müslümanların kendilerini ve vatanlarını savunmaları için ihtiyaç duydukları silahı ulaĢmasının da önü alınıyordu. Deniz kuvvetlerinde görev yapmıĢ bir askerimizin anlattığı Ģu örnek buna yeter sanırım: Askerimiz diyor ki, “Türk deniz kuvvetlerine bağlı Piri Reis ve Turgut Reis firkateynleriyle Bosna‟ya silah götüren İran gemilerini Adriyatik‟te durdurduk! Bosna‟nın silahlanmasına karşı NATO olarak biz de görev üslendik” Bizim deyimimizle buna “köpekleri salmışlar, taşları bağlamışlar” denir. Bosna Hersek‟in karĢılaĢtığı bu insanlık dıĢı soykırımlar üzerine Ġmam Hamenei, siyasi baĢ danıĢmanını Ali Ekber Velayeti‟ye, “Bosna‟da yaşanan hadiseler belimi kırdı. Bosna‟nın savunulması için askeri, ekonomik, siyasi, insani her yoldan gereken her şey yapılsın!” diyor Ġmam Hamenei‟nin bu talimatı üzerine Ġslam Cumhuriyeti‟nin askeri ve siyasi erkanı Bosna-Hersek için seferber oluyor. KuĢkusuz ki, Bosna‟ya yapılacak ilk yardım da “askeri yardım” olacaktı. Bunun için Ġslam Cumhuriyeti‟nin en tecrübeli savaĢçıları, komutanları Bosna‟ya gönderilerek, hem askeri danıĢmanlık, hem eğitim, hem de operasyonel olarak cephelere intikal ettiriliyordu. Bosna cephesine silah ve cephane sevkiyatı yapılıyor ve bu süreçte Ġslam devriminin en gözde savaĢçıları Bosna cephesinde Ģehid oluyordu. 36- NATO Füze kalkanı niçin kuruldu-tehdit olarak algılanan ülke kim? NATO Genel sekreteri Anders Fogh Rasmussen büyük sevinç içerisinde: “Rusya ile gerilimli dönemler artık geride kaldı, artık Rusya ile NATO birlikte hareket edecek” Fransa CumhurbaĢkanı Sarkozy: “Biz kediye kedi deriz, her ne kadar isim zikredilmemiş olsa da, füze kalkanının hedefi İran‟dır” Fransa CumhurbaĢkanı, anlaĢmanın mürekkebi kurumadan açıklamayı yaptı zaten:“NATO tarafından kamuoyuna açıklanan belgelerde herhangi bir isim verilmiyor, fakat gelin bunu dobra dobra konuşalım: bugünün füze tehdidi İran‟dır.” Savunma bakanı Leon Panetta‟nın “bu kalkan İran‟dan kaynaklanan füze tehdidine karşı İsrail‟i korumayı amaçlıyor” Panetta bu açıklamayı NATO ülkeleri savunma bakanları ile görüĢmesinin ardından yapıyor. Yani Türkiye‟nin savunma bakanı da orada var. ġunu mu demek istiyorlar; “Biz her ne kadar Filistin halkının haklarını savunuyorsak da, biz her ne kadar Gazze‟ye uygulanan ambargonun kaldırılmasını istiyorsak da, İsrail‟e yönelik tehditleri önlemek için elimizden geleni yapıyoruz. Bunun için de ülkemizde İsrail‟i koruyacak NATO füze savunma sistemlerini kuruyoruz…!” “Bu ne perhiz ne lahana turşusu” Mevlana‟nın dediği gibi; “Ya olduğun gibi görün; ya da göründüğün gibi ol!” ABD DıĢiĢleri Bakanı Kerry, siyonist rejim baĢbakanı Netenyahu‟nun Türkiye‟den Mavi Marmara özrü dilemesinin ardından, normalleĢme yoluna giren TürkiyeĠsrail iliĢkilerinin önemi ve ABD‟nin bölge politikaları ile ilgisi üzerine Ģunları söylüyor: “Türkiye bir NATO ülkesidir ve bir NATO ülkesi olan Türkiye‟nin bölge barışındaki katkısının büyük bir önemi vardır. Türkiye sınırına Patriot füze bataryalarını yerleştirmemizin nedenlerinden biri de bu ilişkidir. Açıkçası, birbiriyle farklılıkları olan müttefikler bu ayrılıkları bir kenara koyduklarında daha güçlü bir ittifaka sahip olursunuz. Aynı şekilde karşılaştığınız kaygı verici durumlara ve müşterek tehditler karşısında güçlü bir mesaj vermiş olursunuz. Söz konusu müşterek tehditlerden biri de İran. Hiç kuşkusuz ki, bu dostluk ve uzlaşma, İran nükleer programının sonuçları karşısında ayrılığa düşmemizi önler. Bizim Türkiye, İsrail ve Amerika olarak çok büyük ortak çıkarlarımız bulunmaktadır. (Türkiye-İsrail) ilişkilerinin normalleşmesinin getireceği faydalar noktasından bu sürecin en kısa zamanda tamamlanması hepimizin stratejik çıkarları için gerekli bir durumdur.” 37-ABD‟nin İran‟a düşmanlığının asıl nedeni nedir? Amerikalı Noam Chomsky geçenlerde yaptığı bir açıklamada Ģöyle demiĢti: “İran‟ın suçu Amerika‟ya itaat etmemektir. İran, ABD‟nin emirlerine uymadığı için tehdit olarak algılanıyor.” 38-Seyyid Hasan Nasrallah‟ı niçin sevmeliyiz? Filistinli yazar Dr. Fayız Ebu ġamala, "Nasrallah! Seni Sevmiyoruz" baĢlığı altında yazdığı yazıda diyor ki: "Nasrallah seni sevmiyoruz! Çünkü sen bizi kıĢkırtıyorsun, bizim durulmasına çalıĢtığımız Ģeyleri harekete geçiriyorsun, bizi hayatımızın normal ritminden çıkarıyor, sessizliğimizi bozuyor, bizi sığındığımızı sığınaktan uzağa çekmeye çalıĢıyor ve Ģöyle diyorsun: Araplar, Ġsrail‟le savaĢabilecek güçtedir. Bundan daha kötüsü sen sözle söylediğini fiilen de yerine getiriyorsun, Ġbrani devletine açıkça meydan okuyor, böylece bizi kendi kendimizin karĢısında güç duruma düĢürüyorsun. Biz ise korkuya inanan, dünyayı Ġsrail ordusunun yenilmez olduğuna ve büyük bir demokratik devlet olması nedeniyle Ġsrail‟in varlığını devam ettirmek için var olduğuna inandıran kiĢileriz. Oysa sen bizim safımızın dıĢındasın, Ġsrail‟e karĢı takındığın inatçı tavır direniĢi teĢvik ediyor. Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa bile Ġsrail ordusunun yenilmez olduğu zamanlar geride kaldı diyor. Sayın Nasrallah! Biz, Ġsrail‟le müzakere ediyoruz, biz müzakere yaptığımız müddetçe varız. Ona güç yetiremediğimiz bahanesiyle Ġsrail‟le iliĢki kuruyoruz. Boyun eğmeye alıĢtık, kendimize bahaneler bulduk, bulduğumuz bahanelere razı olduk. Biz Ġsrail ve onun müttefiki ABD ile savaĢamayacağımızı tekrarlıyoruz. Neden Ġbrani devletinin ayıbını ortaya dökerek bizim sahtekârlığımızı gözler önüne serdin? Seni affetmeyeceğiz Sayın Nasrallah! Halk hikâyesinde kahraman Nasrallah olmana izin vermeyeceğiz. Çünkü sen bizi zor duruma düĢürdün, zayıflığımıza, yalvarmaya, boyun eğmeye ve ayaklar altında ezilmeye alıĢmıĢ nefsimize acımadın. Bir de baktık ki kükrüyorsun, Tel Aviv‟i bombalamakla tehdit ediyorsun. Biliyor musun bu ne demektir? Sen Ġbrani devletinin üzerine kurulu olduğu temeli yıkmakla tehdit ediyorsun. Dava sahibi biz Filistinliler hakkında neler söylenecek? Bizler ki; yerleĢim birimine ateĢ açmayı planlayanları tutukluyoruz. Hayal kırıklığına uğradık be adam! Biz ki; kendi ellerimizle Aksa‟yı yıkma ve yerine sözde heykeli dikme çağrısında bulunanlara karĢı direnen bütün Filistinlileri öldürüyoruz. Çünkü senden nefret ediyoruz, sana kin besliyoruz, senden korkuyor, sessizliğimizi bozan ve etrafımızda onurun sesini ayağa kaldıran sesini duymak istemiyoruz, gevĢemiĢ pantolon ve gömleklerimize, uçan çarĢaflarımıza yaptıklarından ötürü emniyette olmanı istemiyoruz. Sen, özellikle de çocukça politikasını ve stratejik yenilgisini göstermek için kan emicilerin liderlerimizin arkasını soymasından sonra bize ayıplarımızı örtecek bir Ģey bırakmadın. 39-Ġran‟da Ġsrail Büyükelçiliği var mı? 11 Ģubat 1979‟da Ġran‟da Ġslam Ġnkılabı‟nın gerçekleĢmesinin ardından siyonist rejim elçiliğinin kapatılarak Filistinlilere teslim edildi. Siyonist rejim güçleri Gazze‟ye yönelik katliamlarını baĢlattığında, Venezzuella yakın iliĢkiler içinde olduğu Ġran Ġslam Cumhuriyeti‟nin çağrısı üzerine Venezzuella‟nın devlet baĢkanı Hugo Chavez, ülkesindeki siyonist rejim elçiliğini kapatıp elçiyi de kovmuĢtur. 40-Ġrak‟ın Ġran‟a savaĢ açma nedeni nedir? Saddam‟ın ikinci adamı olan Tarık Aziz, "El Cumhuriye" adlı bir Irak gazetesine verdiği demeçte, "Savaşın asıl amacının İran‟daki İslam Cumhuriyeti‟ni yıkarak, İran‟ın beş parçaya ayrılmasını sağlamak"diyordu. 41-Rus-Afgan savaşında İranın konumu nasıldı? Afgan halkı ,Rus iĢgaline karĢı bir direniĢ baĢlatılırken yüz binlerce Afganlı da Ġran‟a kaçıyordu. Afganistan halkının büyük bir kısmı Ġran ve Pakistan‟a akmıĢtı. Ġran bir taraftan ülkesine sığınan Afganlıları bur “muhacir”olarak barındırmak, diğer taraftan da Rus iĢgaline karĢı direnen Afganlı mücahidlere lojistik destek sağlama durumundaydı. Ġran-Rusya iliĢkileri, Kızılordu‟nun Afganistan‟ı iĢgal etmesiyle birlikte, neredeyse bir savaĢın eĢiğine gelinmiĢti. Bu dönemde Moskova‟nın Ġran Ġslam Cumhuriyeti‟ne bir teklifi olmuĢtu: Eğer Ġran Afgan Ġslami direniĢine desteği çekerse, Rusya Afganistan‟ın ġii nüfusunun yaĢadığı bölgeleri Ġran‟a bırakacaktı. Böylece parçalanmıĢ Afganistan‟ın bir kısmı Ġran topraklarıyla birleĢirken, diğer kesimleri de Rusların egemenliği altında kalacaktı. Bu teklif karĢısında, Ġmam Humeyni‟nin verdiği karĢılık ise,“Afganistan bütünüyle özgürleşinceye kadar direnişin yanında yer almak, Afgan halkı arasında Şii-Sünni ayrımına fırsat vermemek” Ģeklinde olacaktı. 42-Ġmam Humeyni‟nin Ġsrail‟e karĢı duruĢu nasıldı? Daha kıyama kalktığı ilk günlerde “İsrail yıkılmalıdır” diyen Ġmam Humeyni, Ġslam Ġnkılabı‟nın zaferinin hemen ardından “Amerika‟nın İran‟daki ayaklarını kırdık; şimdi sıra İsrail‟i ortadan kaldırmaya geldi” 43-Filistinlilerin istekleri nedir? Filistin‟in MeĢru BaĢbakanı Ġsmail Heniyye, Hamas Ġslami DireniĢ Hareketi‟nin kuruluĢunun yıldönümünde Gazze‟de yüz binlerce Filistinliye hitaben yaptığı son konuĢmasında Ģunu demiĢti: “Kardeşlerim, bacılarım sizi temin ederim ki, siyonist işgal Filistin topraklarında daha fazla kalamayacak. “Filistin toprakları” dediğimde, sadece Batı Şeria, Gazze ve Kudüs‟ü kastetmiyorum. “Filistin topraklarındaki siyonist işgal sona erecek” dediğimde “denizden nehire” (Akdeniz‟den Ürdün Nehri‟ne) Rosh Hanikra‟dan Refah‟a siyonist işgal bu topraklarda asla kalmayacak” diyorum.” Hamas'ın Gazze komutanı Ahmed Ceberi: "Siyonistlerin önünde sadece iki seçenek vardır: Ya öldürülmek, ya da Filistin'den çıkıp geldikleri yere defolup gitmek" "Sabah yakın değil mi?" (Hud 81) 44- Seyyid Abbas‟ın en büyük arzusu neydi? Seyyid Abbas gece vakitlerinde yaptığı duasında sıklıkla “Ya Rabbi! Beni şehadetle rızıklandır, beni dostlarının yanına al!” "Gidin İsraillilere söyleyin, biz Muhammed Ordusu'yuz ve Kudüs yolunda ilerliyoruz! Biz direnişiz, direnişi başlattık, işgal altındaki İslam toprakları kurtuluncaya kadar da direniş olarak kalacağız" Seyyid Abbas‟ın Ģehid olduğu yönünde bir haber ailesine ulaĢtığında hanımı Ummu Yasir‟in ağzından çıkan ilk söz “hayır o şehid olmamıştır, zira biz sürekli birlikte şehid olmak için Allah‟a yalvarıyorduk!”olmuĢtu… 45- Beni Sadr koltuğunu niçin terk etti? Beni Sadr, Ġslami ġura meclisinde, Ġslam Ceza hukuku ile ilgili görüĢmelerin yapılması üzerine, “İran‟da orman yasalarının uygulanmasına izin vermeyeceğim” gibi küstahça bir açıklama yapmasının ardından Ġmam Humeyni‟nin gösterdiği sert tepki üzerine halk sokaklara dökülmüĢ, “beni sadr, seni öldreceğiz” Ģeklinde sloganlar atması üzerine, Beni Sadr kadın kılığına girerek Ġran‟dan Fransa‟ya kaçmak zorunda kalmıĢtı. 46-Kerbela günümüzün Filistin‟i midir? Üstad ġehid Mutahhari “Hüseyni Hamaset” adıyla kitaplaĢan Muharrem konuĢmalarında “eğer gerçekten Hüseyn‟e değer veriyor ve onun yolunu izlemek istiyorsanız, o bu zamanda yaşasaydı ne yapardı, onu düşünün ve ona göre hareket edin. Eğer Hüseyn bugün yaşasaydı, onun şiarı Filistin olurdu” diyor. Onun içindir ki Seyyid Hasan Nasrullah “günümüzün Kerbelası Filistin‟dir”diyor. - Ġmam Hüseyn 73 kiĢiyle Kerbela‟ya vardığında, dostlarının sadakatine, ihlas ve samimiyetine Ģehadette bulunduktan sonra, kendilerinden razı olarak onlardan geri dönmelerine izin vermiĢ, ama onlar Ġmam Hüseyn‟e “Ey Hüseyn! Bu hayat ebedi olsa, bizler de bu hayatta ebedi yaşayacak olsak, seninle bir dakika bulunmayı o ebedi hayata tercih ederiz” “Bin kere öldürülsek ve yeniden doğsak ve yeniden bin defa öldürülsek seni asla terketmeyeceğiz” Ģeklinde karĢılık vermiĢlerdi. 47- Esad yönetiminin yıkılması için Türkiye hangi ülke ile birlikte çalışmaktadır? ABD DıĢiĢleri Bakanı Hillary Clinton‟un Türkiye‟ye yaptığı son ziyaret sırasında “Suriye‟deki Esad yönetiminin yıkılması için Türkiye ile birlikte hareket ediyoruz” Siyonist Jerusalem Post gazetesinin internet sitesinde, Clinton‟un Türkiye ziyareti ile ilgili atılan baĢlık Ģöyle: “Clinton: US, Turkey 'preparing for fall of Assad (Clinton: Amerika ve Türkiye Esad‟ın Düşüşünü Hazırlıyor.) Haber, “Clinton: Amerika ve Türkiye Esad‟ın Düşüşünü Hazırlıyor” baĢlığı altında Ģunları yazıyor: “Amerikan dışişleri bakanı Clinton Türk liderler ve Suriyeli muhaliflerle buluşarak, riskli tüm hazırlıkları planladıklarını söyledi. Cumartesi sabahı Türkiye‟ye inen Clinton, Türkiye ve Amerika temsilcileri toplantısında Suriye Başkanı Beşar Esad‟ın devrilmesi planını görüştüler. Clinton Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile birlikte öğleden sonra düzenlediği ortam basın toplantısında gazetecilere “yoğun operasyonel planları üzerimize aldık. Bu noktada çok yakın bir şekilde koordineli olarak hareket etmekteyiz. Şimdi ise operasyon planlarının detaylarını ele alma durumundayız. İstihbarat servislerimiz ve ordumuzun oynadığı çok önemli rol ve sorumluğu var.” 48- Seyyid Nasrullah göre Ġmam Musa Sadr‟ı konumu nasıldır? Seyyid Nasrullah Ģunları söylemiĢti: “İmam Musa es-Sadr direnişin imamıdır. Bu husus, Hizbullah ile Emel Hareketinin üzerinde anlaştıkları noktalardan biridir. Hepimiz Musa es-Sadr‟a direnişin imamı, kurucusu ve hepimizin babası ve lideri olarak bakıyoruz. Bizleri yola koyan, güzel gözleri ve eliyle bize Kudüs‟ü işaret eden, Kudüs‟e nasıl âşık olacağımızı, onu nasıl seveceğimizi, nasıl savaşacağımızı, Kudüs yolunda nasıl savaşıp şehit olacağımızı bize öğreten odur.” Ġmam Musa Sadr‟ı en özlü ve güzel bir Ģekilde tanımlayan ifadeler bunlar olsa gerek; “Bizleri yola koyan, güzel gözleri ve eliyle bize Kudüs‟ü işaret eden, Kudüs‟e nasıl âşık olacağımızı, onu nasıl seveceğimizi, nasıl savaşacağımızı, Kudüs yolunda nasıl savaşıp şehit olacağımızı bize öğreten bir İmam…” ġehid Seyyid Kutub “İslam ümmeti uyanmıştır bir daha uyamamak üzere; İslam Ümmeti dirilmiştir bir daha ölmemek üzere!” “Gücünü hayy ve lâyemut olan Allah‟tan alan bir gücü hiçbir güç yenilgiye uğratamaz!” 49- Ġran‟lı hacılar Mekke‟de niçin katliama uğradılar? Ġbrahimî ve Ġsmailî çağrıya “Lebbeyk”diyerek Allah‟ın evini ziyarete giden ve Beytullah‟ın yanıbaĢında müĢriklerden teberri edip “Amerika‟ya ölüm olsun” “İsrail‟e ölüm olsun” “Rusya‟ya ölüm olsun” diye. Bunun için Mekke‟de düzenlenen "müĢriklerden beraet" yürüyüĢlerinden birinde, 1987 yılının Temmuz ayında Amerikan destekli Suud rejim güçlerinin “Kahrolsun Amerika” “Kahrolsun Rusya” “Kahrolsun Ġsrail” Ģeklinde slogan atan Müslümanların üzerine yağdırdığı kurĢunlarla, çoğunluğunu Ġranlıların oluĢturduğu 400‟den fazla hacı katledildiğinde, Allah‟ın “müĢriklerden teberi” çağrısına “Lebbeyk” diyenlerin nasıl kana bulandıklarına tanık olmuĢtuk. “Diller, sayfalar, satırlar, Ebu Leheb öldü diyorlar. Ebu Leheb ölmedi Ya Muhammed, Ebu Cehil kıtalar dolaşıyor” diyor Ģairimiz. Kimdir, ellerinde kutsal kitap taĢıyıp Müslüman kanı dökülmesi için fetva yağdıranlar? Kimdir Kabe‟nin iĢgalcileri, Kimdir Medine‟nin tahripçileri? Kimdir, Kimdir Kudüs iĢgalcisi siyonistlerle kucaklaĢıp anlaĢma imzalayanlar, ġaron‟larla, Rabinler‟le, ġamir‟lerle kadeh tokuĢtaran, Olmert‟lere, Netehyahu‟lara, Barak‟lara dost ve yoldaĢ olanlar? Kimdir ġerm el ġeyh'lerde toplanıp Kudüs'ün özgürük savaĢçılarını "terörist" ilan edenler? Siyonist rejim Tel Aviv Üniversitesi‟nin "Suudi Arabistan krallığı" ile ilgili son olarak yayınladığı rapor : Zionism Press‟te yayınlanan bu rapor, Suud krallık rejiminin siyonist Ġsrail rejimi için bir "can simidi"olduğunu belirtiyor. Bakınız, siyonistler diyorlar ki; “İran bizim için büyük bir tehlike. Varlığımız ve çıkarlarımızı ağır tehdit altında. Bizim bu tehditten kurtulabilmemiz Suud rejiminin çabalarına ve başarısına bağlı. Yolumuz da bir, çıkarlarımız da bir.” 50-Ġslami grupların-mezheplerin birbirlerine yaklaĢımı nasıl olmalıdır? Hz. Resulüllah: “Müslümanların dertleriyle ilgilenmeden sabahlayan; yardım edin ey Müslümanlar diye feryad eden kardeşinin çağrısına koşmayan benden değildir.” ġehid Ġmam Hasan El Benna, müslümanlar arasındaki görüĢ ve inanç farklılıkları konusunda “İttifak ettiğimiz hususlarda birbirimizle ittifak edelim; ihtilaf ettiğimiz hususlarda ise birbirimizi mazur görelim” Üstad Bediüzzaman‟ın “Biz muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yok” sözünü bizim Ģiarımızdır. 51- Mısır halkının Amerikan emperyalizminin Ģeytani tuzaklarına düĢmeme noktasında yeterince bilinç, basiret ve dirayete sahip midir?Tahrir‟in alt yapısı-temeli ne zaman hazırlandı? “Biz istiyoruz ki mustazaflara lütfedelim, onları yeryüzünde önderler ve varisler kılalım” (Kasas 5) - Bu noktada Ġmam Hamenei‟nin Ģu sözleri bizim için ufuk açıcıdır. “„Mısır‟daki çok önemli gelişmeler, İslami uyanışın yanı sıra, anlayışlı ve uygarlık sahibi Mısır halkının yıllardır aşağılanmasından kaynaklanmıştır. Büyük sosyal hareketler uzun yıllar içerisinde şekillense de, birdenbire ve ansızın kendini gösterebilir. Geçen yıllar boyunca Mısır devletinin Amerika ve siyonist rejime bağımlılığı dolayısıyla halka dayattığı zillet ve alçalış, sonunda Mısır halkı ve gençliğini bıktırmış ve işte böyle ansızın ortaya çıkmıştır. Mısır‟daki hareket gençlerin öncülüğünde, camilerden ve Cuma namazlarından başlayarak, geniş bir harekete dönüşmüştür. Amerika‟lılar, halk desteğinden yoksun devletlere rahatlıkla baskı uygulayabilirler ve her ne zaman kuklalarına ihtiyaçları kalmadığında da onları tıpkı Muhammed Rıza Pehlevi ve Bin Ali gibi fırlatıp atabilirler. Ancak, halkın sahneyi doldurması durumunda, onların yılmaz azmi karşısında yapabilecekleri bir şey yoktur. Bu önemli olguyu bugün Mısır‟da gözlemlemekteyiz. Amerika, Mısır halkının hareketini saptırmak ve onları bazı cüz‟i tavizlerle yatıştırarak evlerine döndürmek uğraşındadır. Ancak, bu tür entrikaların, artık uyanan ve tesir gücünü algılayan bir halk karşısında sonuç vermesi çok uzak bir ihtimaldir.” - ġehid Seyyid Kutub, -şimdi ruhu nasıl da şad oluyordur- aynen Ģunları söylemiĢti ümmetimizin en zorlu dönemlerinde, yıllar öncesinden: “Eğer bu ümmetin yenilgisi mukadder olsaydı, Müslümanların en zayıf olduğu, emperyalistlerin her tarafı işgal ettiği zamanlarda olurdu. Ama şimdi ümmetimizin gençleri serkeş bir delikanlı gibi ayağa kalkıp zincirlerini parçalıyor, zalimlerin karşısında korkusuzca cihad meydanlarına atılıyor. Ümmetimizin gücü akidesindendir; akidesinin kaynağı ise “hay” ve “lâyemut” olan Allah‟tır. İslam Ümmeti uyanmıştır bir daha uyumamak üzere, İslam Ümmeti dirilmiştir bir daha ölmemek üzere..!” - Necip Fazıl'dan "Zindan" mektubu: "Mehmedim sevinin baĢlar yüksekte Ölsek de sevinin eve dönsek de Sanma bu tekerlek kalır tümsekte Yarın elbet elbet bizimdir Gün doğmuĢ gün batmıĢ ebed bizimdir." -30 yıl öncesinde Mısır Firavunu Enver Sedat‟ı Filistin davasına ihanetinden dolayı bir askeri tören sırasında infaz eden ġehid Halid el Ġslambuli‟nin 83 yaĢındaki annesi Kadriye Ġslambuli‟nin devrimi desteklemek için Tahrir meydanına inerek, oradaki devrimci gençleri bağrına basması ve onlara hitaben yaptığı konuĢmada “Mısır‟ın emperyalistlerin pençelerinden ve zorbaların zincirlerinden kurtulması için dua ediyorum” demesi, yüreğinde zerre kadar vicdan ve sorumluluk duygusu taĢıyan herkese ibret olmalıdır...! 52-İsrail‟in Mısır devrimi ile ilgili kaygısını nedir? siyonist rejim baĢbakanı Netenyahu, Amerikan Yahudi Konferansı‟nda yaptığı konuĢmada Mısır devrimi ile ilgili kaygısını son olarak Ģöyle dile getirmiĢti: "Avrupa‟daki Demir Perde‟yi çökerten 1989 devriminin statükoyu olumlu yönde değiştirdiği kabul ediyoruz. Ancak aynı şey 1917 Rus devrimi ve 1979 İran devrimi için söylenemez. Bundan daha da ötesi dünyanın büyük bir kısmı Lübnan‟daki 2005 devrimini (bir Suikast sonucu öldürülen Refik Hariri‟nin başbakan oluşunu) alkışlamıştı, ancak insan haklarına hiç saygısı olmayan terör örgütü Hizbullah birkaç yıl sonrasında Lübnan‟ın kontrolünü ele aldı. Mısırlılar da sonunda kendi kaderlerine kendileri belirleyecek. Ancak İsrail‟in burada tarafsız durduğunu söyleyemez. Çünkü biz her şeyden önce gelecekteki Mısır yönetiminin İsrail ile yapılan anlaşmalara bağlı kalmasını istiyoruz.” 53- İslam Siyaset Fıkhı‟nda Ġslami olmayan devletlere yaklaĢım-bakıĢ açısı nasıldır? İslam Siyaset Fıkhı‟nda Ġslami olmayan devletler iki gruba ayrılırlar: birincisi “harbi devletler” ikincisi “kendileriyle anlaĢma yapılan devletler” Enfal süresinin 72. ayetinde beyan edilmiĢtir. Bu hükmün Hz. Resulüllah (s.a.v)‟in sünnetindeki karĢılığı ise “Hudeybiye anlaşması"dır. ġöyle ki, Allah Tebareke ve Teala Kur‟an-ı Kerim‟de bu hususu Ģöyle beyan etmektedir: "Gerçek şu ki, iman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler ile (hicret edenleri) barındıranlar ve yardım edenler, işte birbirlerinin velisi olanlar bunlardır. İman edip hicret etmeyenler, onlar hicret edinceye kadar sizin onlara hiçbir şeyle velayetiniz yoktur. Ama din konusunda sizden yardım isterlerse, yardım üzerinizde bir yükümlülüktür. Ancak, sizlerle onlar arasında anlaşma bulunan bir topluluğun aleyhinde değil.Allah, yapmakta olduklarınızı görendir." TEFHİMU‟L KUR‟AN‟DAN: Bu ayet, Ġslam anayasasının çok önemli bir maddesini içermekte ve müslümanlar arasında "velayet" iliĢkisinin Ģartlarını ortaya koymaktadır. “Ġslam'ın dıĢ politikada takındığı bu tavır, genellikle bir çok uluslararası sorunun nedenini oluĢturan bu tür tartıĢmalara kökten bir çözüm getirmektedir.” “Bir önceki ayette Ġslam devleti sınırları dıĢında yaĢayan müslümanlar, devletin siyasal korumasından hariç tutulmuĢlardı ama bu durum onların iman kardeĢliği iliĢkisi içinde olmasını engellemez. Bu nedenle, eğer yardım isterlerse ezilmiĢ ve haksızlığa uğramıĢ kardeĢlerine yardım etmek, Ġslam devletinin ve vatandaĢlarının en büyük görevidir. Fakat bu durumda da Ġslam devleti, uluslararası hukuka ve kabul edilen evrensel hukuk kurallarına riayet etmelidir. Eğer Darü'lKüfr ile bir anlaĢma yapmıĢsa bu anlaĢmaya aykırı olduğu müddetçe Darü'l-Ġslam müslümanlarının Darü'lKüfr'de zulüm gören müslümanlara yardım etmeleri yasaktır. Bu ayette "velayet" kelimesi anlaĢma için kullanılmıĢtır. Saldırmazlık kararından açık olarak bahsedilsin veya bahsedilmesin, ilgili taraflara barıĢ garantisi verildiğini ifade eder. Bunun yanı sıra metindeki "...ki onlarla sizin aranızda bir anlaĢma vardır..." sözleri, Ġslam devleti ile küfür devleti arasında yapılan bir anlaĢmanın sadece iki devlet arasında yapılmıĢ bir anlaĢma değil, aynı zamanda iki millet arasında da yapılmıĢ bir anlaĢma olduğunu göstermektedir. Bu nedenle anlaĢma hem Ġslam devleti hem de Ġslam devletinde yaĢayan müslümanlar için bağlayıcıdır. Ġslam hukuku, müslüman vatandaĢların Ġslam devletinin baĢka ülke veya milletlerle yaptığı anlaĢmalarda sorumlu olmaması gibi bir duruma müsamaha göstermez. Elbette anlaĢma yapan devletin sınırları dıĢında yaĢayan müslümanların anlaĢmaya uyma gibi bir zorunlulukları yoktur. ĠĢte bundan dolayı, Hz. Peygamber'in (s.a) , Mekke müĢrikleriyle yaptığı Hudeybiye antlaĢması Darü'l-Ġslam'ın vatandaĢlarından olmayan Ebu Busayr, Ebu Cendel gibi müslümanlar için bağlayıcı değildi. FİZİLALİ‟L KUR‟AN‟DAN “Medine'ye göç etmeyenlere gelince, bunlar göç etmedikçe kendilerine karĢı hiçbir ya aĢlık, koruyuculuk yükümlülüğünüz yoktur. Eğer böyleleri sizden, aranızda saldırmazlık antlaĢması bulunmayan bir topluma karĢı din konusunda yardım isterlerse kendilerine yardım etmekle yükümlüsünüz." “Fakat bu yardım, müslümanların karĢı taraflarla imzaladıkları antlaĢmaları ihlal etmeme Ģartına bağlı olarak gerçekleĢmelidir. Bu fertlere, dinleri ve inançları açısından haksızlık eden taraf, bu antlaĢmalı taraf dahi olsa, durum değiĢmeyecektir. Çünkü asıl korunması gereken müslüman toplumun çıkarıdır, hareket stratejisidir ve bunların gerektirdiği iliĢkiler ve antlaĢmalardır. Öncelikle korunup gözetilmesi gereken bunlardır iĢte.” 54- Amerikan emperyalizminin Ortadoğu‟daki hangi ülkede hangi üssü var? Ne kadar donanma, filo ve asker bulunduruyor? İşte küçük bir tablo: Katar: El Udeyd Hava üssü: 4.000 ile 10.000 arasında Amerikan Askeri, 120 savaĢ uçağı bu üste bulunuyor. Irak ve Afganistan‟daki hava bombardımanlarına katılan savaĢ uçakları bu üstten kalkıyor. Burası ayın zamanda Amerika‟nın körfezdeki askeri varlığının komuta merkezi Bahreyn: Amerikan 5. Filosu bu üste bulunuyor. Bu üste ikisi uçak gemisi olmak üzere 30 savaĢ gemisi ve 4.000‟den fazla Amerikan askeri bulunuyor. Uçak gemilerinden kalkan savaĢ uçakları Afganistan bombardımanına katılıyor.Birleşik Arap Emirlikleri: BaĢkent Abu Dabi‟nin yakınlarındaki El Zafra hava üssünde iki uçak filosu ve 300 Amerikan askeri bulunuyor. Kuveyt: Ahmed el Cebir Hava Üssünde Amerikan F 16 savaĢ uçakları ve 1.400 Amerikan askeri bulunuyor. Suudi Arabistan: Taif, Dahran, Hamis MuĢayt ve Cidde‟de Amerikan Askeri Eğitim merkezleri, hava üsleri ve binlerce askeri bulunuyor. Amerika,Ortadoğudaki soykırım saldırılarını Katar, Bahreyn ve Kuveyt‟teki üs ve donanmalarından yönetiyordu; ABD‟nin Irak ve Afganistan iĢgallerinin, o yüz binlerce Müslüman kardeĢimizi katleden bombardımanların komuta edildiği ABD Merkez Komutanlığı‟nın üssü Katar, 5. Filosunun üssü ise Bahreyn‟di.Diğer yandan Amerikan kara güçlerinin Irak‟a giriĢ kapısı da Kuveyt idi.Irak savaĢında ABD , Ġncirlik`i kullandı ve buradan 4 bin 990 sorti gerçekleĢtirdi. Üstad Bediüzzaman‟ın: “Zalimler için yaşasın cehennem” sözü bunların baĢında bir bomba misali patlasın.Muhakkak bunların ömürleri efendilerinin ömrü kadardır. 55- İsrail için kabus dolu günler ne zaman başladı? Dönemin siyonist rejim baĢbakanı Menahem Begin: 11 ġubat‟da Ġslam Ġnkılabı zafere ulaĢtığında “İsrail için kabus dolu günler başladı” Yeni başbakan Netenyahu “hayatımın en sıkıntılı anlarını yaşıyorum” diyor. 56-11 ġubat‟ın önemi nedir? Ġslam Ġnkılabı önderi Merhum Ġmam Humeyni “11 Şubat”ı “Allah‟ın günü”yani “yevmullah” olarak tanımlamıĢtı. Ne güzel söylemiĢti ġair: Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes Ey kahpe rüzgar artık ne yandan esersen es... 32 yıl sonrasında yine bir 11 ġubat günü, Emperyalizmin ve siyonizmin Ġslam dünyasındaki en azılı iĢbirlikçisi Firavun Hüsnü Mübarek devrildi. 57- İran neden durdurulmalıdır? 1- Siyonist rejim dışişleri bakanı Aivgdor Lieberman diyor ki: “Dünya güçleri uluslar arası kararlara itaat etmesini sağlamak için Ġran üzerindeki baskılarını artırmalı ve Ġran‟ı durdurmalı” (Haaretz 21.08.2010) Eski ABD Başkanı George Bush diyor ki: “Dünya barıĢının önündeki en büyük tehdit Ġran‟dır.” (Usa Today 13.11.2006) İsrail eski başbakanı Ehud Olmert diyor ki: “Ġran sadece Ġsrail için değil, bütün dünya için bir tehdittir” Usa Today 13.11.2006) İsrail Cumhurbaşkanı Shimon Peres diyor ki: “Eğer dünya uyanıp Ġran‟ı zamanında durdurmazsa, dünyanın geleceği tehlike altına girecektir.” (Jerusalem Post 32.09.2008) ABD‟nin İsrail büyükelçisi Jeremy Issacharoff diyor ki: “Ġran tehdidinin kapsamı sadece Ġsrail ile sınırlı değil. Nükleer askeri kapasiteye sahip bir Ġra‟ın teröre verdiği destekle ılımlı Arap rejimlerini de tehdit etmekte, bu tehdit bütün bölgeyi kapsam alanına almaktadır. Ġran‟ın Hamas‟a verdiği destek, onun Gazze‟nin kontrolünü ele almasına yol açtı, Ġsrail‟e karĢı kullanmak üzere füzelerle donattı. Aynı Ģekilde Lübnan‟da, 2006 savaĢından beri Hizbullah‟ı uzun menzilli füzelerle donattı. Böylelikle Hamas Ġsrail‟i güneyden Hizbullah ise Kuzey‟den tehdit ediyor.” (Washington post 09.02.2009) ABD Başkanı Barack Obama diyor ki: “Biz Ġran‟ı izole etme çabalarımızı sürdüreceğiz” İsrail Başbakanı Benyamin Netenyahu diyor ki: “Ġsrail‟in ve dünyanın karĢı karĢıya olduğu en büyük tehlike Ġran‟dır. Ġran Ġsrail‟i ortadan kaldırmakla tehdit ediyor. Holocaust‟u reddediyor. Terörü destekliyor. Afganistan ve Irak‟ta Amerika ile savaĢıyor. Lübnan ve Gazze‟yi kontrol altında tutuyor. Arabistan ve Afrika‟da köprübaĢları kuruyor. Dünya Ġran‟a karĢı harekete geçmeli, Ġran durdurulmalı. Ġran‟a karĢı askeri seçenek masada durmalı.” (Onejerusalem 01.03.2011) “Ġran Ġsrail devleti, Ortadoğu ve bütün dünyaya bir tehdittir. Bugün önümüzde duran en büyük tehdit Ġran‟dır. Radikal unsurları harekete geçirih bölgenin istikrarını bozuyor.” (Ġnternational Free News Agency 16.08.2011) “Ġsrail‟in tarihinde karĢılaĢtığı en büyük tehdit ve meydan okuma Ġran‟dan kaynaklanıyor” (CNN 21.02.2009) “Ġran lideri Hamenei global güvenlik için en büyük tehdittir. O ülkeye hükmekmekte ve fanatizmi aĢılamaktadır. Eğer Ġran rejimi atom silahına kavuĢursa tarihi değiĢtirecektir. Dünyanın ve ortadoğunun geleceği kesinlikle buna bağlı” (The Jewish Chronicle 05.05.2011) “Ġsrail Ġran‟ı, nükleer programı ve balistik füzeleri dolayısıyla en büyük tehdit olarak görmektedir. Ġsrail‟in yok edilmesinden söz eden Ġran füzelerine nükleer baĢlık takabilir. Belki bazılarınız Ġran rejiminin sadece Yahudileri tehdit ettiğini düĢünüyor. Eğer böyle düĢünüyorsanız, çok yanlıĢ düĢünüyorsunuz, kesinlikle çok yanlıĢ düĢünüyorsunuz.” (Msnbc 24.09.2009) İsrailli General Ephraim Sneh diyor ki: “Amerika tarafından terörist örgüt olarak tanımlanan Hizbullah Güney Lübnan‟dan Ġsrail‟e saldırdı. Onun silahları da Suriye üzerinden Ġran‟dan geldi. Ġran terörizmi desteklemekte ilk sırada yer alıyor.” (Washington Post 07.11.2011) ABD Eski Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice diyor ki: “Amerika‟nın ortadoğu‟daki çıkarlarına en büyük tehdit Ġran‟dır. Bunda hiçbir Ģüphe yok. Ortadoğu‟daki çıkarlarımıza yönelik en büyük meydan okuma Ġran‟dan kaynaklanıyor. Görmek istediğimiz Ortadoğu‟ya yönelik en büyük tehdit yine Ġran‟dır.” (BBC 31.06.2007) Fransa Dışişleri Bakanı Douste-Blazy diyor ki: “Bugün bizim üzerinde durduğumuz iki anahtar kelime: Ġran‟a karĢı birleĢme ve uluslar arası toplumun kararlığıdır. Bu konuda uluslar arası toplumun birlik içinde olmamasından daha kötü bir Ģey yoktur.” (China Daily 17.05.2006) Amerikalı Cumhuriyetçi Senator Wasserman Schultz diyor ki: “Washington ile Ġsral arasındaki iliĢkiler Ġran karĢısında güçlük bir Ģekilde ve birlik içinde olunmalıdır. Ġsrail‟in karĢı karĢıya kaldığı en ciddi tehdit Amerikalı ve Ġsrailli yetkililerin sıkça vurguladığı üzere, Ġran‟dır. Ġran bölge için ölümcül bir tehdit olarak durmaktadır.” (Wassermanschultzhouse 29.04.2010) Amerika Siyonist Kongresi temsilcisi Wasserman Schultz diyor ki: “Yahudi devleti teröristlerden ve Ġran gibi düĢman devletlerden büyük acı çekmektedir.” (Wassermanschultzhouse 29.04.2010) Siyonistler yine Ġran'a yükleniyor: "İran Hamas'ı yeni füzelerle donattı...!" Gazze zaferinin üzerinden günler geçmeden Hamas lideri Halid MeĢal, Tahran'a, Ġmam Hamenei'nin yanına gidip "kazanılan zafer için" Ģüklanlarını sundukton sonra "kazandığımız bu zaferde asıl pay sizindir" diyor. 58-Suud-Katar-Ürdün-Kuvvet-B.A.E-Katar değil de neden Suriye?Suriye yönetimi ile batı Ģer odakları arasındaki sıkıntı nedir? “Mazlumun dini sorulmaz” 1- ShimonPeres (Siyonist Rejim Cumhurbaşkanı) Lübnan al Safir gazetesinin haberine göre, Siyonist rejim cumhurbaĢkanı BeĢar Esad‟a, Rusya Devlet BaĢkanı Dimitry Medvedev vasıtası ile bir mesaj gönderiyor: Peres Mesajında, “İran ve Hizbullah ile bağlarını kesersen seninle doğrudan görüşmelere başlayabiliriz” diyor. Medvedev bu mesajı ġam‟a yaptığı resmi ziyaret sırasında BeĢĢar Esad‟a iletiyor. Bu mesajın anlamı çok açık: Bizim Suriye yönetimi ile olan temel problemimiz, Suriye yönetiminin Ġran ve Hizbullah ile olan bağlarıdır. Bu bağların kopması durumunda Suriye yönetimi ile anlaĢmamak için bir neden yoktur. ġallah orada “Batı, Suriye‟yi direniş cephesinden çıkartmak istiyor. Çünkü Suriye, bölgedeki direnişin merkezidir” diyor. (Ġslami Cihad lideri Halid MeĢal‟in, Ġslami Cihad liderleriyle bilikte Ġmam Hamanei‟yi ziyaret esnasında yaptığı konuĢma) 2- Ehud Barak: (Siyonist Rejim Savaş bakanı) Siyonist rejim savaĢ bakanı Ehud Barak, 1967 savaĢının yıldrönümü Nekse gününde Golan Tepelerinden iĢgal altındaki Filistin topraklarına girme teĢebbüslerine dikkat çekerek Suriye rejiminin Suriye-Ġsrail sınırında kargaĢa çıkarma giriĢimlerinin rejiminin yıkılıĢını önleyemeyeceğini söyledi. Barak konuĢmasında, “benim düşünceme göre Esad eninde sonunda devrilecektir. Esad tüm meşruiyetini kaybetmiştir. Belki altı ya da dokuz ay daha ayakta durabilir. Esad rejiminin devrilmesi durumunda İsrail‟in telaşlanmasına gerek yok. Ortadoğu‟daki bu süreç, uzun vadede çocuklarımız ve torunlarımız için büyük bir umut ve ilham olacaktır” dedi. 3- Meid Dagan: (Siyonist Rejim eski MOSSAD şefi) Siyonist rejim eski Mossad ġefi Meir Dagan Time dergisinde yayınlanan bir haberde, Suriye‟de Sünni unsurların “karanlık Ġran hegemonyası”na karĢı yönetimi ele almasının Ġsrail‟in iĢine geleceğini ileri sürerek, bunun Suriye‟yi Ġsrail‟e yaklaĢtıracağını söyledi. Suriye ile Ġran arasındaki ittifakın, Hizbullah‟ı silahlandırdığını, bunun sonucu olarak 40 bin füzenin Lübnan‟dan Ġsrail hedeflerine yöneldiğini söyleyen Dagan konuĢmasını Ģöyle sürdürdü: “Suriye‟deki Sünniler İsrail‟in dostları olmayabilirler. Fakat, Suriye yönetiminin devrilmesinin Hizbullah‟a zarar vereceğine, onu zayıflatacağına, Suriye‟den aldığı stratejik desteğinin kesileceğine, İran‟ın bölgedeki nüfuzunu en aza indirerek onun yerine Suudi Arabistan ve körfez ülkelerinin nüfuzunun artacağına, bunun da sonuçta Batı için bir şans olacağına bir kuşku yoktur.” 4- Avigdor Liebarman: (Siyonist Rejim Dışişleri bakanı) Haaretz gazetesinin haberine göre, Lieberman Almanya DıĢiĢleri Bakanı ile yaptığı ortak basın toplantısında batılı ülkelerin Suriye‟deki elçilerini geri çekmelerini isteyerek, Suriyelilere Esad yönetimini yıkma çağrısında bulundu. “Suriye‟deki rejime karşı somut adımların atılmasını diliyorum. Avrupa Birliği ülkeleri Suriye‟deki elçilerini Şam‟dan çekmelidir. Esad en erkan zamanda istifa etmelidir. Her normal bir insan Suriye‟deki gelişmelerden kaygı duymaktadır” diyen Liebarman BM Güvenlik Konseyi‟nden yeni bir karar çıkartılmasına gerek olmadan, Avrupa birliği ülkelerinin Suriye‟deki rejime aktif olarak harekete geçmesini istedi. Tel Aviv‟de at Bar-Ilan Üniversitesinde yaptığı konuĢmada, Suriye‟nin Ġsrail ile bir savaĢa girmesi durumunda ağır bir yenilgiye uğrayacağını söyleyen Lieberman Suriye yönetimini “Suriye göz ardı edemeyceğimiz kırmızı çizgiyi geçti. Bizim Esad‟a mesajımız çok açık: gelecek bir savaşta sadece kaybetmeyeceksiniz, sen ve ailen iktidarı da kaybedecektir.” Ģeklinde tehdit etti. 5- Amos Yadlin: (Siyonist Rejim Eski Askeri İstihbarat Şefi) Siyonist rejim askeri istihbarat Ģefi Yadlin Washington Institute For Near East Policy‟de yayınlanan makalesinde, Suriye rejiminin Ġran ile müttefik olmayı seçtiğini belirterek Ģunları belirtiyor: “Suriye‟nin İran ile ittifakı Batı‟nın bölgedeki çıkarlarına en büyük düşmanlığı yansıtıyor. Bölgesel bir güç Batı ve Amerikan karşıtı, barış koalisyonu karşı veyıkıcı terörist ideolojiyi ihraç ediyor. Suriye‟nin İran‟la suç ortaklığındaki stratejisi açıktır: Şam yönetimi Irak ve Lübnan‟da Amerikan askerlerinin öldürülmesinde seve seve bir rol üslendi, Hizbullah ve Hamas‟ı, İsrail, Lübnan ve Batılı ülkelere karşı terörist operasyonları silahlandırdı. Bunun yanı sıra Esad rejimi kimyasal silahlar gelişmeyi sürdürdü. Son olarak, dışarıda tehlikeli olduğu gibi kendi evinde de Esad‟ın zalimliği görüldü. Silahsız sivillerin öldürülmesine yetki verdi, yüzlercesi öldürüldü, binlercesi yaralandı.” Siyonist rejim eski askeri istihbarat Ģefi Amos Yadlin, Knesset‟te yaptığı konuĢmada Suriye‟deki yönetimin yıkılıĢının Ġsrail‟in güvenliği açısından pozitif bir geliĢme olacağını belirterek Suriye‟deki son geliĢmelerin Ġsrail için iyi haber olduğunu ve Suriye‟nin önünde beĢ seçenek bulunduğunu söylüyor. Yadlin bu beĢ seçenekle ilgili olarak Ģunları söylüyor: “Bir; Esad Türkiye ve İsrail karşıtlığından geri durarak Rusya‟nın korumasında varlığını sürdürebilir. İki; iç savaş sürekli bir hal alabilir. Üç; Suriye Alevi, Sünni ve Kürt olmak üzere üç parçaya ayrılabilir. Dört; büyük bir Sünni devlet ortaya çıkabilir. Beş, tamamen dağılarak Somali gibi yapıya dönüşebilir. Bunlardan hangisi olursa olsun, sonuçta iki yıl öncesine nisbetle İsrail‟i en az tehdit eden bir Suriye ortaya çıkar.” Bu tür açıklamaların, siyonist rejimin Suriye‟deki geliĢmelerle ilgisini ortaya çıkaracağını düĢünen siyonist rejim baĢbakanı Benyamin Netanyahu ise, Ġsrailli bakanların Suriye‟deki geliĢmelerle ilgili açıklama yapmaktan kaçınmasını istedi… 59- Peki nedir bu Barada TV? ABD DıĢiĢleri Bakanlığının parasal desteği ile kurulup 2009 yılında yayınına baĢlayan Suriye muhalifi televizyon. Peki bu iddia yalan mı, iftira mı? “WikiLeaks: U.S. secretly backed Syrian opposition groups. The U.S. State Department has secretly financed Syrian political opposition groups and related projects, including a satellite TV channel that beams anti-government programming into the country, according to previously undisclosed diplomatic cables. The London-based satellite channel, Barada TV, began broadcasting in April 2009 but has ramped up operations to cover the mass protests in Syria as part of a long-standing campaign to overthrow the country’s autocratic leader, Bashar al-Assad.” Barada TV is closely affiliated with the Movement for Justice and Development, a London-based network of Syrian exiles. Classified U.S. diplomatic cables show that the State Department has funneled as much as $6 million to the group since 2006 to operate the satellite channel and finance other activities inside Syria.” Yukarıdaki Ġngilizce metnin çevirisini: “WikiLeaks: ABD Suriye muhalif grupları gizlice destekliyor. Ortaya çıkan diplomatik kriptolara göre, Amerikan Dışişleri Bakanlığı Suriye muhalif gruplarını, içinde rejim karşıtı programları yayınlamak üzere bir uydu televizyon kanalının kurulması da olan ilgili projeleri gizlice finanse etti. Londra merkezli uydu kanalı Barada TV, Nisan 2009 tarihinde yayınlarına başladı. Uzun zamandır hesap edildiği üzere, Suriye‟deki despot Beşar Esad rejimin yıkılması için ülkedeki kitlesel protestoların yayınına hız verdi. Barada TV, Londra‟da üslenen sürgündeki Suriye muhaliflerinden “Adalet ve İnşa Hareketi” ile bağlantılı. Tasnif edilen Amerikan kriptoları ABD Dışişleri bakanlığı bu gruba 2006 yılından beri bir uydu televizyonunun kurulması ve Suriye‟deki diğer faaliyetler için 6 milyon dolar verdiğini gösteriyor.” 60-Amerika ve iĢbirlikçileri mazlumların hamisi ise niçin Bahreyn‟de kaliam yapmakta veya bu katliama-zulme göz yummaktalar? “Dinime dahleden bari müselman olsa” BarıĢçıl gösteriler-protestolarına rağmen Bahreyn halkının sesi, zindan-katlim-cinayet ile bastırılmaya çalıĢılıyor. Bahreyn halkının özgürlük mücadelesini “mezhep kavgası”Ģeklinde tanımlayıp, Suriye‟deki rejimin Sünnileri ezen azınlık rejimi olduğunu söyleyenler, ellerinde nasıl bir terazi bulunduruyorlar? Bu terazi birini bir yerde zalim, baĢka bir yerde "masum" mu gösteriyor? Bu terazi bir yerde dökülen kanları baĢka yerde "su" olarak mı gösteriyor? Bu terazi bir yerdeki zindanları baĢka bir yerde "dinlenme merkezi" olarak mı gösteriyor? Bir yerdeki diktatörler "katli vacip" olurken diğer yerde "sempatik" mi oluyor? 61-Amerika veya batı Ģer ekseni Suriye‟ye özgürlük mü getirecekler? ġehid Seyyid Kutub : "Batılılardan nefret ediyorum, Amerika'dan nefret ediyorum; ama daha çok Amerika'nın vicdanına sığınan müslümanlardan nefret ediyorum." 62-Gerçek dindar kimdir? Hz. SeyyidüĢĢüheda: “Din insanların ağzındadır; zor zamanlarda ise gerçek dindarların sayısı azalır.” Bir baĢka deyiĢle “gerçek dindar er meydanında belli olur, onların sayısı da azdır.” 63- Suriye ihvanı Baas karĢıtı mıdır? 1985 yılında, Suriye ihvan liderliği tarafından Bağdat‟ta Saddam Hüseyin rejimini desteklemek için “uluslar arası Müslüman Alimler Kongresi”nin nasıl düzenlenmiĢ olduğunu ve bu toplantıda Suriye Ġhvan lideri Said Havva‟nın Saddam Hüseyin ve Irak Baas rejimini, “İslam dünyasının kahramanı” olarak nasıl ilan ettiğini ve Said Havva‟nın kendi deyimiyle, Saddam Hüseyin‟i bile ağlatacak kadar, Irak basçılarına nasıl destek çıktıklarını onların samimiyetlerinin-gönüldaĢ olduklarının ifadesidir. Bir taraftan Irak, batı Ģer odakları ve bölge iĢbirlikçi rejimlerinden aldıkları destekle Ġran‟a savaĢ açarken,diğer taraftan Ġran‟a lojistik destek sağlayan Suriye‟de karıĢıklıkların çıkarılması Saddam ile ihvanın aynı hedefe kurĢun attıklarının göstergesidir. Bizim baas iyi-kahraman-dost diğer baas kötü diye bir anlayıĢ niyetlerin iç yüzünü göstermektedir.Diğer basın demekki suçu var o da yıkılmak özere olan Ġran‟a lojistik destek sağlayan tek ülke olmasıdır. “Bu ne perhiz ne lahana turşusu” ey Suriye İhvanı! 64-Ġran‟ı bekleyen iki büyük tehlike nedir? Siyonist rejim baĢbakanı Benyamin Netenyahu “Arab Baharı‟nın İran kışına dönüştürülmesi” çağrısında bulunmuĢtu. Ġran‟daki cumhurbaĢkanlığı seçimleri sonrasında çıkartılan fitnenin“büyük bir imtihan” olduğunu belirten Ġmam Hamenei‟nin, yanındakilere “asıl imtihan bundan sonra geliyor” dediğini aktarmıĢtı. Siyonist rejim ve uluslararası destekçilerine göre “İran kışı” iki boyutlu olabilirdi; bunlardan birincisi, Ġran‟da Ġslam Cumhuriyeti nizamına karĢı içten bir ayaklanma çıkartmak, ikincisi ise Suriye‟deki yönetimin yıkılmasıyla bölgedeki “direniş ekseni”nin kırılmasını sağlamak. 65- Ġslam inkılabı hangi aĢamadadır? Ġslam Ġnkılabı Rehberi Ġmam Hamenei, Ġran Ġslam Cumhuriyeti‟ne yönelik çok yönlü saldırı ve komplolara karĢı Ġslam inkılabının bulunduğu aĢamayı tanımlarken“Şib-i Ebi talib‟de değiliz; Bedir ve Hayber”deyiz. Tahran‟da düzenlenen, aralarında Hamas, Ġslami Cihad‟ın da bulunduğu ondan fazla Filistin direniĢ hareketi liderlerine hitaben bir konuĢma yapan Ġmam Hamenei, “Sizler yakında Siyonist rejimin ortadan kalktığını gözlerinizle göreceksiniz” deyince, Hamas lideri Halid MeĢal, Ġmam‟ın bu beyanı karĢısında sevinç ve Ģükranını dile getirerek “Artık bu sözden sonra başka konuşmaya gerek yok; kalkıp siperlerimize geri dönelim” demiĢti. 66-Kara eylül olayları ne zaman ve niçin baĢladı? -"7 Haziran 1970: Ürdün Kralı Hüseyin İsrail ve ABD‟den aldığı destekle Filistin mülteci kamplarını yoğun top ateşine tuttu. Kral Hüseyin‟e bağlı “Bedevi Milisleri“ tarafından gerçekleştirilen bu katliam, Kara Eylül“ olarak nitelendirildi. Bu katliam sırasında on binlerce Filistinli hayatını kaybetti.” Kara Eylül olaylarının, diğer bir ifadeyle, Ürdün rejiminin Filistinlilere saldırısının asli sebebi, Filistinli gerillaların siyonist rejime yönelik saldırılarını önlemek, Ürdün sınırını, Siyonist rejim için güvenli hale getirmekti. Ayrıca bu saldırılar Amerika‟nın direktifleriyle gerçekleĢtirilmiĢti. “Ürdün, gerillaları tamamen imha etme veya Ürdün topraklarından silip atma amacına yönelik hazırlıklarını da ABD'nin desteğiyle yoğun bir şekilde sürdürüyordu. Kral Hüseyin, bu hazırlıkları sürdürdüğü sırada ABD'deki yahudi lobisinin ileri gelenlerinden olan ve bir ara ABD dışişleri bakanlığı yapan Henry Kissenger'le yoğun temas içindeydi. Filistinli gerillaların Ürdün'den çıkarılmasıyla İsrail'in işgal altında tuttuğu toprakların doğu sınırı güvenceye alınmış olacaktı. Derken 13 Temmuz 1971'de Ürdün yönetimi Filistinli gerillalara karşı geniş çaplı bir askeri operasyon başlattı. Birkaç gün süren operasyonda Filistinli gerillalardan ve sivillerden toplam 3000 kişi öldürüldü. Filistinli mültecilerin kaldığı kamplar tamamen yerle bir edildi. Sağ kalabilen gerillaların tamamı da Ürdün'ü terk ederek Suriye veya Lübnan'a gitmek zorunda bırakıldılar. Ürdün yönetiminin siyonist işgalcilerin bile yapamayacağı bu imhâ harekâtı Arap dünyasında geniş tepkilere yol açtı. Görünüşte bu harekat Ürdün'le Filistinli gerillalar arasında çıkan muhalefetin doğurduğu bir harekattı. Ancak işin gerçeğinde İsrail, Filistinli gerillaları Ürdün topraklarından uzaklaştırmak ve kendini güvenceye almak istiyordu. İşte bu amacını da Ürdün kralı Hüseyin vasıtasıyla gerçekleştirmeyi başarmıştı. Bu durum da Kral Hüseyin'in siyonist işgal devletiyle görünüşte "savaş hali" ilan etmiş olmasına rağmen gerçekte sıkı bir dostluk ilişkisi ve gizli temas içinde olduğunu gözler önüne seriyordu.” Ürdün Kralı Abdullah da, siyonist rejimin güvenliği için geceli gündüzlü çalıĢmalarını sürdürür. Üslendiği en büyük rol de, "siyonist rejimin güvenliği"dir. Onun için, Ürdün aslında "siyonist rejim için bir ileri karakol"durumundadır. 67-- “Yeni Osmanlı” Siyonistleri niçin bu kadar sevindiriyor? Türkiye‟nin güçlenmesi mi, yoksa "ABD Patentli Yeni Osmanlı Projesi"nin hayata geçirilmesi mi? Siyonistlerin alkıĢ tuttuğu “stratejik bir derinlik” ile ümmetimize örnek ve model olacağız, öyle mi? Barak Ģöyle diyor: “Esad ailesi düĢtüğünde Ġran‟ın baĢını çektiği radikal eksen büyük bir darbe alacak. Ġran‟ı zayıflatacak, Hizbullah‟ı zayıflatacak ve Hamas‟a sağlanan desteği zayıflatacak. Ġranlıları Arap dünyasındaki gerçek bir kalesinden mahrum bırakacak. Bu durum aynı zamanda Ġran‟ın yayılmacı niyetlerine karĢı doğal bir rakip olan Türkiye‟yi güçlendirecek. ĠĢte bunlar Ġsrail açısından olumlu olan Ģeylerdir.” (Time Türk sitesinde de yayınlanan haber) Amerikan atına binip Osmanlı kılıcı sallamak”la olmaz! 68- Yusuf el Karadavi‟nin, Suriye‟ye yönelik dıĢ müdahaleye cevaz veren fetvası içeriği nedir? “Arap devletleri, Suriye'deki sivil katliamı durduramazsa, Suriyelilerin Birleşmiş Milletler'in müdahalesini isteme hakkı olacaktır.” (Financial Times) göre, tartışmalara yol açan NATO'nun Libya saldırısı, Kardavi'nin desteğiyle meşrulaştı. Kardavi ayrıca Suriye rejimine yönelik saldırılarıyla Arap Devletleri'nin Şam'a baskı uygulamasına katkı sağladı. Şimdi o "Arap Devletleri, sivil katliamı durduramazsa, Suriyelilerin Birleşmiş Milletler'den müdahale haklarının olacağını" söylemekte…" Sadi ġirazi'nin dediği gibi: "Ey yolcu! Sen Kabe'ye gitmek istersin ama, gittiğin yol Türkistan'a(ABD‟‟ye) çıkar, Kabe'ye değil." Bu fetvalarla(saray mollalarının) "Katil Amerika Ortadoğu'den defol" sloganı,"Dostum Amerika Ortadoğu'ya gel..!" sloganına dönüĢtü. Adamın biri sürekli pencereye çıkıp gelen geçene “şerefsizler!” “şerefsizler!”diye bağırıyormuĢ. Bu böyle devam edince, hanımı sormuĢ; “ne diye her gün pencereye çıkıp böyle bağırıyorsun?” Adam da cevap vermiĢ; “benden önce bana aynısını dememeleri için!” Ġmam Humeyni: “Molla olmak kolaydır ama adam olmak zordur”diyor. Bugün Ortadoğu‟da iki eksen vardır; birincisi emperyalizm ve siyonizmi bölgeden atmaya dayalı "direniş ekseni", ikincisi ise, baĢını ABD-Ġsrail ve bölgesel müttefiklerinin çektiği “yıkım ekseni”. ġimdilerde bu ikinci eksenin yanına üçüncü bir eksen eklendi; “ABD-NATO saldırılarını meşrulaştırmaya çalışan İslamcılar ekseni.” Dr. ġeriati‟nin deyimiyle “eskiden hendek vardı, insanları hendeğin o tarafındakiler ve bu tarafındakiler diye ayırabiliyorduk; Ģimdi ise hendek aradan kalktı, herkes birbirine karıĢtı.” Arada hendek olmayınca, "Amerika‟nın sakallı Ģövalyeleri"ni, "Muhammed askeri" veya "Peygamber varisi" gibi görme yanlıĢlığından da kurtulamıyoruz. Hz. Resul-i Ekrem‟in Ģu hadis-i Ģerifi tüm tarihlere ve nesillere unutulmayacak temel bir uyarıdır: “Fakihler dünyaya dalmadıkları ve sultana uymadıkları müddetçe peygamberlerin güvenilir(varis)leridirler. Ancak bunu yaparlarsa o zaman onlardan sakının.” Hz. SeyyidüĢĢüheda, Kerbela‟da Yezid ibn-i Muaviye‟nin Peygamber ehl-i beytinin kanına susamıĢ askerlerine “Ey Ebu Sufyan‟ın oğullarına uyanlar(Kardavi gibiler..)! Eğer Allah‟tan korkmuyor, ahrete inanmıyorsanız, bari hür insanlar olun!” Hz. Resulüllah (s.a.v) karĢısında da diklenenler çıkmıĢ, Resulüllah'ın karĢısına geçerek “adil ol ey Muhammed” diyebilen “Müslüman”ların varlığını tarih kaydetmiĢtir… Özgür Suriye Ordusu adlı silahlı grubun lideri olan Albay Riyad el Esad Lübnan‟da Hariri cenahının internet sitesine verdiği röportajda aynen Ģunları söylüyordu: “Vatanın alt yapısını yıkma ya da egemenliğine dokunulmasına sebep olmayacak kontrollü ve mekanizmalı olması şartıyla NATO‟nun Suriye‟ye askeri müdahalesini olumlu karşılamaktayız. Açıkça şunu söylemek istiyorum; NATO‟nun belli hedeflere hava saldırıları düzenlemelerini istiyoruz. Geri kalanları Özgür Suriye Ordusu ile dikkatli ve ciddi bir şekilde koordine edilerek hal olunabilir.” Merhum Ġkbal‟in “Kalk ey yaralı arslan! Çiğnemeye kıyamadığın o nazenin topraklarda çakallar dolaşıyor şimdi” diyor biz doğu-müslüman halklarına!Ve bazıları açı ne kadar da biz doğuluyuz dese de hep ibreleri batıyı gösteriyor. 69- Suriye Ulusal Konseyi neye hizmet etmektedir? Suriye Ulusal Konseyi BaĢkanı Burhan Ghalyor: By JAY SOLOMON and NOUR MALAS PARIS—A Syrian government run by the country's main opposition group would cut Damascus's military relationship to Iran and end arms supplies to Middle East militant groups such as Hezbollah and Hamas, the group's leader said,( Wall Street Journal) Tercümesi: Suriye'nin ana muhalefeti, iktidara gelmeleri durumunda Şam'ın İran ile askeri ilişkilerini keseceğini, Ortadoğudaki Hizbullah ve Hamas gibi militan gruplara silah desteğine son vereceğini söyledi."( Wall Street Journal) Suriye Ġhvan lideri Riyad Al-Shakfa: “Suriye‟deki devrimin başarısı bütün bölgede ciddi değişikliklere yol açacaktır. Bu sayede İran, Irak, Suriye üzerindeki Hizbullah ittifakının beli kırılacak ve bölge böyle bir beladan kurtulmuş olacaktır” Suriye Ġhvan lideri Riyad ġefka, hiç arlanmadan Ankara‟da Müslümanların gözünün içine baka baka, “Suriye‟den sonra sıra İran‟a ve Hizbullah‟a gelecek. Böylelikle bölge İran ve Hizbullah belasından kurtulacak” demiĢti Amerikanın bölge Ģibirlikçileri“fırsat bu fırsattır”deyip "İran, Hizbullah ve Hamas‟ın kalesine gol atma" , "İslam inkılabı ve Hizbullah misyonun İslam dünyasındaki tezahürlerini nötralize etme"hevesindeler. 70-Amerika neden Irak-Afganistan‟a yaptığı gibi Surye‟ye de askeri müdahalede bulunmuyor? Amerika, Irak ve Afganistan hezimetinden sonra Ģunu iyi anladı ki bölge halklarının yabancı unsurlara tahammülü yoktur. -"Suriye Ulusal Konseyi"baĢkanı Burhan Ghalyon The Wall Street Journal‟a verdiği röportajda, Amerika‟nın Suriye üzerindeki rolünü tanımlarken, çok yerinde bir tespitte bulunuyor: “Amerika, arka planda çalışıyor, doğrusu iyi de yapıyor!” Diyor ki: "olup bitenlerden çok uzak değiller. Batılı, Avrupalı, Arap ve Türk kamuoyunu oluşturmaya katkıda bulunuyorlar. Bu iyi bir stratejidir." Evet güzel bir tanımlama; “perde arkası çalışma” ya da “kendisini geri planda tutarak, çizdiği senaryonun başkaları eliyle gerçekleşmesini sağlama” 71-Kardavi Amerikancı Bahreyn diktatörü‟ne karĢı ayaklanan Mustazafları nasıl niteliyor. ġeyh Kardavi‟nin “Birileri bana Tunus Devrimi diyorsun, Mısır Devrimi diyorsun, Libya Devrimi diyorsun, Yemen Devrimi diyorsun da niçin Bahreyn devrimi demiyorsun?” diye soruyor. Ben de onlara dedim ki, Bahreyn‟de olan mezhepçiliktir, Bahreyn‟de bütün Şiiler bütün Sünnilere karşıdır” diyerek, sözümona “Sünnilik” adına diktatör Al-i Halife rejiminin ve Bahreyn‟e girerek katliam yapan Suud rejiminin arkasında duruyor.Halbuki mazlumun mezhebi-dini sorulmaz. Seyyid Ali Hamaney : ‟‟Her nerede istikbar karĢı, Siyonizm‟e karĢı, Amerika‟ya karĢı bir hareket varsa bu hareket bizim için makbuldür; onu destekler ve onaylarız.‟‟(2011) Ya da: „‟Amerika ve Siyonizm karĢıtı hareketler özgün ve halkçı hareketlerdir.Eğer sloganlar Amerika ve Siyonizm‟in çıkarınaysa o sapık bir harekettir‟‟(Haziran 2011) Ġslam Devrimi lideri Ġmam Hamenei‟nin “Emperyalizm ve siyonizmin müdahil olduğu hareketlerin karşısındayız; emperyalizm ve siyonizme karşı olan hareketlerin yanındayız” Seyyid Ali Hamaney : „‟Ġran, Arapların ĠranlaĢtırmanın veya diğer Müslümanları ġiileĢtirmenin peĢinde değildir. Ġran, Kur‟an‟ı müdafaanın ,Peygamber (s) ve Ehl-i Beyt‟inin (a) sünnetini savunmanın ve Ġslam ümmetini ihya etmenin peĢindedir. Ehl-i Sünnet‟ten Hamas ve Cihad mücahitlerine,ġia‟dan Hizbullah ve Emel mücahitlerine yardım Ġslam Devrimi için aynı hizada Ģer‟i bir farzdır ve görev duygusudur. Ġran milleti ve hükümeti yüksek ve kararlı bir sesle ilan ediyor: Milletlerin kıyamına (teröre değil) , Ġslamî vahdete (mezheplerin galebe çalması ve çatıĢmasına değil), Müslümanların kardeĢliğe (kavmî ve etnik üstünlüğe değil) ,Ġslamî cihada (günahsızlara karĢı Ģiddete değil) Allah‟ın izniyle inanmakta ve bunu gerekli görmektedir.‟‟ -3 ġubat 2012 Cuma günü Tahran72-Mısır güvenlik güçleri, Hizbullah mensuplarını hapsetme gerekçesi neydi? Tahrir devrimcilerinin alaĢağı ettiği Hüsnü Mübarek rejimi“güvenliğimizi tehdit eden Hizbullah mensubu Lübnanlı teröristleri yakaladık” derken, Seyyid Hasan Nasrullah bu açıklamaya “Mısır güvenlik güçlerinin hapsettiği kişiler, Gazze‟ye silah sevkiyatıyla görevli olan kardeşlerimizdir. Bundan da gurur duyuyoruz” derken baĢta Hamas ve Ġslami Cihad olmak üzere Filistin direniĢ hareketleri Hizbullah‟ın direniĢe sağladığı lojistik ve askeri destekten dolayı iftihar ettiklerini belirttiler. 73-Amerika ne zaman yıkılacak?Ġsrail ne zaman haritadan silinecek?Kudüs‟ün özgürlüğü ne zaman?Ya da zaferi geciktiren sebepler nelerdir? - Ġslam Ġnkılabı Ġmam Hamenei, devletin önde gelen siyasi ve askeri ricaline hitaben yaptığı konuĢmada: “Hatalarımız ve zaaflarımız oldu. Bazı problemleri aşamadık. Bu bir gerçektir. Hatta direkt olarak düşmanın dayattığı tehditler karşısında darbe yemişsek, kendi hatamız yüzündendir. Yetersizliğimiz ve yanlışlarımızdan kaynaklanmaktadır. Bir yerlerde görevimizi yerine getirmedik, gerektiği şekilde denetlemede bulunmadık. Kaçınılması, uzak durulması gereken konularla meşgul olduk: Siyasi çekişmeler, kapışmalar... Bunlar zaaf noktalarıdır. Refah ve konfor peşine düştük, saraylılara özendik, cihad ve fedakarlık ruhunu gaflet içerisinde yitirdik. Düşmanın kültürel saldırısı karşısında gaflet, düşmanın pusuya yattığı konusunda gaflet, medya atmosferine düşmanın sızması karşısında gaflet...” diyerek Ġslam Cumhuriyeti yönetiminde ortaya çıkan birtakım hataları sıralıyor. 74-Ġslam dünyası açısından Suriye olaylarının en büyük faydası ne olmuĢtur? Yazar-çizer-fikir adamı kim varsa bu olaylarla safınıkıblesini açıkça ifade etti-belirtti. "Keser döner sap döner, bir gün gelir hesap döner" O zaman onlardan özür kabul edilmeyecek.Bin piĢman da olsalar nafile!Siyonist rejimi ayakta tutmak için herkes kendini deĢifre etti.Ve Suriye‟de aldıkları her yenilgi ile daha da çılgına dönüyorlar,daha bir saldırıyorlar. Evet,belki son seçenek NATO‟yu da yardıma çağıracaklar ama sonuç hüsran olacak!Tarih bize bunları gösterecek.NATO hadi bataklığa gel,gel gel de Ġsrail‟ini kurtar yada inkılabiler gemilerle ABD‟nin kapısına gelecek. 75-Ġslamı tehdit eden akımlar nelerdir? Ġmam Hamenei: “Bugün Ġslam‟ın yüzünü üç akım tehdit ediyor; tekfircilik, ifrat ve mütehaccirler(Açıklama:Ümmetin içinde bulunduğu hassas duruma dikkat etmeyip birtakım ihtilaflı konuları sürekli gündeme taşımaktadırlar. Bunu yaparken de hakkın hizmetinde olduklarını, gerçekleri anlatıp yazdıklarını, hakikatlerin anlaşılmasına çalıştıklarını ileri sürerler. Onlara göre, “gerçekler” gizlenemez, örtülemez ve "vahdet" adı altında bu gerçeklere göz kapanamaz.Bunlar, Düşmanların yaktığı ateşe odun taşıyan dostlardır.) Bunlar topluma tanıtılması ve ifĢa edilmeli.” (Uluslar arası Ġslami Radyo ve Televizyonlar Birliği‟nin 6. Genel Kurul toplantısı, Tahran) 76- Kardavi ne oldu da birden bire böylesine değiĢti? Suriye‟ye yaptığınız ziyaret sırasında “sevgili ve kardeş ülke Suriye‟ye yaptığımız bu ziyaret ilk durağımız. Suriye‟ye yaptığımız bu ziyaretin amacı, tehlikelerle karşı karşıya kalan Gazze‟deki kardeşlerimizin durumunu Sayın Beşar Esed ile görüşüp ümmetin liderlerinin Gazze‟deki kardeşlerine karşı sorumluluklarını yerine getirmeleri içindir. Bizim Suriye‟ye yaptığımız bu ziyaret çok doğal bir durumdur, özellikle de bu zamanda. Suriye halkına, Suriye lideri Beşşar Esed‟e tebrik ve takdirlerimizi sunuyoruz, hükümet ve herkese saygılarımızı sunuyoruz”diyen siz değil miydiniz? Ve yine Suriye ziyaretiniz sırasında sarf ettiğiniz Ģu sözler size ait değil mi? “Bu sevgili ülkeyi ve halkını görmemizi nasip eden Allah‟a hamd olsun. Suriye halkı bizi samimiyetle bir sevgiye boğdu. Nereye gitsem etrafımdaki insanlar bu sevgilerini gösterdiler. Ben hiçbir mal, mülk ve makama sahip değilim. Suriye‟nin en üst düzey yetkililerinden bütün halk kitlesine kadar ziyaretlerde bulundum. Lider Beşşar Esad ile görüştük. Bize göğsünü açtı, kalbini açtı. Geniş bir ufka ve akla sahip. Kendisiyle iki saat kadar ümmeti ilgilendiren meseleleri görüştük. Sanki bir aile ortamında muhabbet eder gibiydi. Ben Şam‟a, liderine, hükümetine, halkına hürmetlerimi sunarım. Allah‟tan Suriye‟nin ayaklarını sabit kılmasını niyaz ediyorum. Birleşmiş Milletler‟de çok güzel bir duruş sergiledi, Irak olayında güzel bir duruş sergiledi ve birçok konuda dik duruşlar sergiledi. Özellikle de gücünü ümmete dayatmaya çalışan Ameri karşısındaki duruşu. Bu duruş ki, Amerika ümmetin bakış açısını ve değerlerini değiştirmeye ve istediği yöne sürüklemeye çalışıyor. Suriye dik durmayı başarıp “hayır” demesini becerebilen bir ülkedir. O yüzden Suriye‟yi cezalandırmak ve onu terbiye etmek için kanunlar çıkarıyorlar. İnşaallah Suriye başı dik ve temelli güçlü kalacaktır.” Çünkü Amerika Katar Emiri‟ne Suriye konusunda stratejik bir görev vermiĢti. Katar Emiri‟nin bu görevi baĢarıyla yerine getirebilmesi için de, ġeyh Kardavi‟nin Katar Emiri‟ne lojistik bir destek sunması gerekiyordu. 77-Ġran bölge ülkelerinin hangisine mudahalede bulunmuĢtur? Ġran Ġslam Cumhuriyeti‟nin Bahreyn‟e müdahale ettiğini ileri sürenlere cevaben“biz Bahreyn‟e müdahale etmiyoruz; Biz Lübnan‟a ve Gazze‟ye müdahale ettik; sonuçları ise zafer oldu” derken, Lübnan Ġslami direniĢinin 18 yıllık savaĢı, Temmuz 2006‟daki 33 Gün savaĢı ile, Gazze‟deki Furkan savaĢı döneminde Ġran‟ın müdahalasine iĢaret etmiĢti. Bugün bütün direniĢ liderleri ve komutanlarının ittifakla belirttikleri üzere, siyonist düĢman karĢısında o büyük zaferin belirleyici gücü olan Fecr 5 füzelerinin Gazze‟ye ulaĢtırılması, bundan da öte, Ġran‟ın ileri füze teknolojisinin Gazze‟ye transfer edilmesi talimatını veren bizzat Ġmam Hamenei‟nin kendisidir…. ĠĢte bundan dolayıdır ki; bugün Halid MeĢal‟inden Ramazan Abdullah ġallah‟ına, Ġsmail Heniyye‟sinden, Kassam ve Kudüs Seriyyeleri komutanlarına kadar herkes, Ġran Ġslam Cumhuriyeti‟ne olan Ģükranlarını sunuyorlar. Onun içindir ki,“bizim bu zaferi kazanmamızda, siyonist düşmanı yenilgiye uğratmamız ve yeni bir güç dengesi oluşturmamızda en büyük pay İran‟ın silahlarına aittir” diyorlar. Onun içindir ki, siyonist düĢmanın kalbini vurma, stratejik hedeflerini füze yağmuruna tutma cüret ve iradesini gösterebiliyor ve onun içindir ki, Gazze‟ye yönelik iĢgal tehditleri karĢısında bütün dünyayı ĢaĢırtan bir azim ve kararlılıkla kendilerinde bir özgüven bulabiliyorlar. Filistin Ġslami Cihad Hareketi‟nin resmi sitesinde, Filistinli bir yürek Hasan Asfur, “İran‟a teşekkür ve fazlası” baĢlığı altında kaleme aldığı yazısında Ġslam Cumhuriyeti‟nin bu büyük zaferde nasıl büyük bir rol üslendiğini Ģöyle dile getiriyor: “2002 yılında Şaron‟un Batı Şeria ve Gazze‟ye yaptığı saldırılarda, Gazze‟yi tam anlamıyla enkaza dönüştürdüğü sırada Gazze‟nin elinde atacak bir füzesi yoktu. Şimdi ise Gazze savaşında temel olarak İran‟ın askeri, güvenlik ve mali yardımlarına teşekkürlerimizi birborç biliriz. Aynı zamanda bu yardımların bir kısmı Suriye‟den, bir kısmının da Hizbullah‟tan olduğunu itiraf etmemiz gerekir. Fakat asıl destek İran‟dandı. Böyle olmasaydı, siyonist rejimin kalbi Tel Aviv‟e füzeler ulaşıp Siyonistler sıçanlar gibi kaçıp sığınmak için kendilerine delik arama durumunda kalmayacaklardı. Bu durum, Siyonistlerin zihninden hiçbir zaman silinmeyecek bir andır. Bu aynı zamanda İsrail seçimlerinde de sürekli konuşulacak ve seçim kavgalarına sebep olacak bir durum. Bunun yanı sıra bu durum Filistinlilerin de her zaman hatırlayacağı bir durum olacaktır. Hiç kimsenin hesap etmediği, bu füzeler Kudüs‟e kadar ulaştı. Daha önce olmadığı bir şekilde, direnişin savunma gücünü yükselten, Tel Aviv ve Kudüs‟e kadar ulaşan bu füzeleri daha önce görmemiş bir nesil şimdi bu füzelere isimler takarak şarkılar besteliyor. Hatta Hizbullah‟ın 2006‟da Hayfa‟ya ulaşan füzelerive Eyüp keşif uçağıyla ilgili yazılanları da aştı bu besteler. Zira, Filistinlilerin füze kapasitelerini geliştirmeleri, savunma alanında büyük bir ilerleme olarak kabul ediliyor. Daha önce sahip olunan bütün askeri imkanların çok ilerisine geçildi. Elbette bu,düşmana karşı denk olacak bir güç değil, ancak Siyonistler bunu ileride göz önünde bulundururlar. Bu durum belki Filistin‟i çok konuşan devletlere iyi bir ders olur. Çünkü güç çok fazla hazırlık gerektirmez. Biraz imkan, büyük bir irade ve kararlılık gerektirir. Bu da, Arap ülkelerinin karasından körfezine kadar ne tarihinde ne de şimdiki durumunda olmayan bir durum. Şimdi övünç ve gurur kaynağı olan bu silahların tamamı değilse de çok büyük bir kısmının İran‟dan olduğunu herkesin hatırlaması ve herkesten önce İran‟ın teşekkürü hak ettiğini bilmesi gerekir. İşin garip ve kötü tarafı kendisinin büyük bir alim olarak kabul edildiği bir yaşlı, Katar‟ın Gazze‟de Filistin halkının yanında saldırıya karşı duruşuna teşekkür etmekte ancak, düşmanın saldırısına karşı asıl yardımı yapan İran‟ı ise görmemezlikten gelmekte. Evet, gerçeği bu denli saptıran ve görmemezlikten gelen sözden daha söz olabilir miydi? Hamas‟a maddi desteğinden dolayı Katar‟a teşekkür edebilirsin, ama kalkıp saldırıya karşı Filistin‟in yanında yer aldığını söylemek, “Guinness”e girecek en büyük saptırmadır. İran‟ın politikalarına yönelik yapılabilecek eleştirilerin hiçbiri İran‟ın Filistin‟in şimdiki savunma gücüne olan katkısını görmemize engel değildir. Fecr füzeleri, füze savarlar, anti tank füzeleri ve daha bir çok silah ve askeri ve güvenlikle ilgili eğitimde İran‟ın rolü çok büyük. İran, işgalcilerin hedefine fırlatılan ve işgal liderlerini vatandaşlarından önce kaçmaya ve saklanmaya zorlayan her füzede büyük bir teşekkürü hak ediyor.” 78-Demokratlar ile Cumhuriyetçilerin Suriye‟ye bakıĢ açıları nasıldır?Ġsrail‟in güvenliği için yapılan tatbikat için Obama ne dedi? ABD BaĢkanı Obama'nın baĢkanlık seçimlerindeki Rakibi Romney‟in birlikte çıktıkları tartıĢma programı: Obama özetle Ģunları söylemiĢti o programda: “Bizim Suriye konusunda yaptığımız, “Esed gitmeli” diyerek uluslar arası toplumu organize etmektir. Biz Suriye yönetimine karşı yaptırımları harekete geçirdik. Muhalefetin örgütlenmesine yardımcı olduk, özelde de, Suriye içinde de ılımlı güçleri harekete geçiriyoruz. Bunun için bölgesel ortaklarımızla koordineli hareket ediyoruz; İsrail de bunun içinde. Zira Suriye‟deki gelişmeler açıkça İsrail‟in çıkarları açısından büyük önem taşıyor. Türkiye ve diğer bölgesel ülkelerle koordineli hareket ediyoruz. Zira bu ülkelerin de bunda büyük çıkarları var. Bundan dolayı da her şeyi yapıyor ve muhalefete yardım ediyoruz. Biz Suriye konusunda lider rolünü oynuyoruz. “Suriye Dostları”nı biz organize ettik. Suriye muhalefetine destek için insani yardımları organize ediyoruz. Bugün Suriye‟de destekleyip yardımcı olduklarımızın uzun vadede bölgedeki dostlarımız ve müttefiklerimiz olacak.” Romney ise Ģunları söylemiĢti: "Takip edilmesi gereken en doğru yol, ortaklarımızla birlikte hareket etmek, Suriye içindeki sorumlu grupları onları organize etmek onları bir araya getirmek ve Suriye‟yi yönetecek bir konsey oluşturmak. Bunun için müttefiklerimizle, özellikle de İsrail ile koordineli bir şekilde hareket etmek. Suud, Katar ve Türkiye de bu konuda oldukça kaygılılar. Onların bizimle çalışma iradesi var. Suriye‟de çok etkili bir liderlik çalışmasına ihtiyacımız var. Suriye‟de bir dostumuza, dost bir Suriye‟ye ve Ortadoğu‟da sorumlu bir güce ihtiyacımız var. Bu Amerika için kritik bir fırsattır. Belirttiğim gibi, bizim gayemiz Suriye‟de Esed‟i yıkıp yerine bize dost olacak sorumlu kişilerin eliyle yeni bir yönetim kurmaktır.” ABD BaĢkanı Obama baĢkanlık seçimleri arefesinde rakibi Romney ile tartıĢması sırasında bu tatbikatla ilgili olarak Ģunları söylüyor: "Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, İsrail bizim gerçek dostumuz ve bölgedeki en büyük müttefikimizdir. İsrail bir saldırıya uğrayacak olursa, Amerika İsrail‟in yanında yer alacaktır. Bunu başkanlığım boyunca açıkça dile getirdim. Evet, bir saldırıya uğraması durumunda İsrail‟in yanında duracağım, İsrail ile birlikte çalışmamızın nedeni de budur zaten. Tarihte en ileri düzeyde her iki ülke arasında en güçlü askeri ve istihbarat işbirliğine girdik. Bu hafta, İsral ile tarihin en büyük ortak askeri tatbikatını yapıyoruz. İranlılar, İsrail‟i haritadan silmek istediklerini de açıkça söylüyorlar.” Amerika Hava Kuvvetleri Komutanı ise Ġran Ġslam Cumhuriyeti'ni Ġsrail'e saldırmaması konusunda uyararak Ģunları söylüyor: "Yanlış yapmaya kalkma, Amerika İsrail‟in güvenliğini sağlamaya yüzde yüz bağlıdır. İşte bu tatbikat bu taahhüdü gösteriyor.” 79-Amerikanın bölge jandarması zalim-gaddarsiyonist Suud hanedanına karşı gösteri-protesto yapmak caiz mi?ABD askerlerinin Suud bölgesinde kalması caiz mi? Suud rejiminin baĢkadılarından Salih Bin Fevzan el Fevzan‟a soruyorlar: “Biz güvenlik biriminde çalışan bir grup insan olarak size sormak istiyoruz: Biz güvenlik güçlerine saldırmayı ve yönetime karşı isyanı planlayan bir grubu ortaya çıkarma görevi aldık. Fakat bazılarının bu kişilere karşı savaşmanın caiz olmadığını, zira onların Allah yolunda savaştıklarını, İslam memleketlerindeki kafirleri kovmak istediklerini söylediğini işittik. Bu konuda doğru olan görüş nedir?” Salih Bin Fevzan el Fevzan bu soruya Ģu Ģekilde karĢılık veriyor: “Allah size yardım etsin. Sizin bu işi yapmakla cihad ediyorsunuz. Siz halkın onurunu, hayatını, esenliğini sağlama niyetindesiniz. Allah sizi mücahidlerin ecriyle ecirlendirsin. Zira siz Müslümanların emirine itaat etmektesiniz. Sizin bu yaptığınız kutsaldır, bunda hiçbir şüphe yoktur. Onların yaptığını cihad olarak diyenler kim? Makbul alimlerden bunu diyen var mı? Asla. Bu yalandır. Onların yaptığı Müslüman kanı dökmek ve yönetime isyan etmektir. Bu ise en büyük günahlardandır. Buna cihad denmez. Bu Allah yolunda bir amel değil, şeytan yolunda bir ameldir. Kafirlerin ülkeden çıkarılması sizi ilgilendirmez, bunu yapacak tek kişi yöneticidir. Melik onlara güvenlik garantisi vermiştir. Süreleri dolduğunda da onları Emir çıkartır. Peygamberimiz (s.a.v) buyurmuştur: “Müşrikleri Arab yarımadasından çıkarınız.” (Buhari 2888 ve Müslim 1637) Bu mesaj doğrudan yöneticilere yöneliktir. Onları ilk çıkartan Ömer (r.a)dır. Bunu diğer vatandaşlar yapmamışlardır. Onları getirecek de çıkartacak da sadece Emir‟dir. Onlar buraya diplomasi ve ticaret için gelmişlerdir. Müslümanlar onları kendi menfaatleri için buraya getirmişlerdir. Onlar buraya geldiklerinde de eman almışlardır. Peygamberimiz buyuruyor ki; “kendisiyle anlaşma yapılmış bir kafiri kim öldürürse cennetin kokusunu alamaz.” (Buhari 3166) Bu büyük bir tehdittir.” Görüldüğü üzere, Suud baĢkadısı Salih Bin Fevzan el Fevzan‟ın bu fetvası, Hicaz Ġslam topraklarındaki Amerikan varlığını hedef alan mücahidlere yöneliktir. BaĢkadıya göre, Amerikalılar ve diğer Batılılar Müslümanların yararına Hicaz topraklarına gelmiĢlerdir ve Suud kralının koruması altındadır. Onları getiren Suud kralı olduğu gibi, vakti gelince çıkaracak olan da yine kendisidir. Bir başka fetva: Suud baĢ müftüsü Abdulaziz el eĢ ġeyh‟e soruyorlar: “Peygamberin şöyle bir hadisi var mıdır? “Sizi sırtınızdan kırbaçlasa ve mülkünüze el koysa da yöneticilerinizi işitin ve onlara itaat edin.” Bu sadece bireysel davalara mı uygulanır yoksa bütün haksızlıklara mı? ġeyh Abdulaziz bu soruya Ģöyle cevap veriyor: “Bu geneldir. Günahkar da olsalar yöneticilere itaat etmek farzdır. Yöneticilere itaatsizlik ve isyan olduğunda nasıl sıkıntılar çıktığını Allah biliyor. Arap baharı diye adlandırılan bazı İslam ülkelerindeki isyanların nasıl sıkıntılara yol açtığından ders almak gerekiyor. Bu sıkıntılar kendilerinden kaynaklandı. Ey kardeşlerim, mutlu bir hayat, güvenlik, selamet ve istikrara ulaşmanın yolu yöneticileri işitip onlara itaat etmekten geçer. Biz yöneticilere itaat etmekle, onların yanında durmakla ve onları savunmakla yükümlüyüz. Biz Kur‟an ve Sünnet üzerine sadakat sözü verdik.” Suud baĢ müftüsünün bu fetvası, Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerindeki halk ayaklanmalarının Suudi Arabistan‟a sıçramasından duyduğu kaygıyı dile getiriyor. Müftü ayrıca, zalim ve fasık yönetimlere itaat etmenin farz olduğunu da Hz. Resulüllah‟a dayandırmaya kalkıyor. Bir başka fetva: Suudi Arabistan BaĢkadısı Salih bin Muhammed el Luheydan‟a soruyorlar: “Ortaya çıkıp gösteri yapma davetten sayılabilir mi?” BaĢkadı Luheydan bu soruya Ģu cevabı veriyor: “Hayır, bu yeryüzünde fesat çıkarmaktır.” Bir başka fetva: Yukarıdaki sorunun bir benzeri Abdulaziz Bin Abdulaziz Bin Baz‟a soruluyor: “Gösteri ve grev cihaddan sayılır mı?” Cevap: “Hayır, bu yanlıştır. Bu bir fitnedir. Bu bir şerdir. Doğru değildir.” Bir başka fetva: Suud ġeyhulislamı Abdulaziz bin Abdullah bin Baz‟a soruyorlar: “Minberlerden yöneticilerin hatalarını dile getirmek Selefin usulüne uygun mudur? Selefin usulüne gore bu nasıl yapılmalıdır?” ġeyh bin Baz bu soruya Ģöyle cevap veriyor: “Bu soruyla değişik defalar karşılaştım. Minberlerden yöneticilerin kusurlarını dile getirmek selefin usulüne uygun değildir. Bu isyanlara yol açar. Bu halkı itaatten sakındırır. Bunun hiç bir hayrı da yoktur, zarardan başka bir şey vermez. Selefin takip ettiği usül yöneticilere tenha bir yerde nasihatta bulunmak, onlara mektup yazmaktır.” Suud baĢkadısı ġeyh el Fevzan‟a da benzer bir soru soruluyor: “Yöneticileri açıktan eleştirmenin yasak olduğuna dair bir ittifak ya da ihtilaf var mı?” ġeyh El Fevzan bu soruya Ģöyle cevap veriyor: “Bu konuda hiç bir ihtilaf yoktur. Biz Peygamber (s.a.v)‟in şu buyruğuna tabiyiz: “Müslüman yöneticileri işitin ve onlara itaat edin, velev ki zalim olsalar bile.” Zira yöneticilere karşı isyan çok daha büyük fesatlara yol açar. Müslüman oldukları sürece, onların zulümlerine karşı sabırlı olmalıyız. Allah “kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayın buyuruyor.” Başka bir fetva: Suud müftülerinden Muhammed BinSalih bin Useymin Suudi Arabistan hükümeti ve krallığını hakkında Ģunları söylüyor: “Kraliyet hükümetine,özellikle de kral çok teşekkür ediyorum. Allah ona başarılar inayet buyursun ve onu hayırla ecirlendirsin ki hayırlı amellerini sürdürsün. Onun büyük projelerini saymakla bitiremeyiz. Onun amelleri zaten konuşuyor. Onun tüm kardeşlerine de teşekkür ediyoruz. Allah‟tan onlara hayırlar lütfetmesini niyaz ediyoruz. Allah‟a kasem olsun ki, onların omuzlarında çok büyük bir sorumluluk var. Bazılarımız küçük bir aileyi bile yönetemeyiz. Bir kişinin büyük bir milletten sorumlu olmasına ne denir ki? Suud Müftüsü Salih Bin Fevzan el Fevzan‟a soruyorlar: “Emiri İşitin ve ona itaat edin, velev ki sırtınızı kamçılasa ve mülkünüze el koysa da” hadisinin sıhhati nedir? ġeyh el Fevzan Ģöyle cevap veriyor: “Bu hadis sahihtir. Zalim de olsa Müslüman bir yöneticiye sabredilmesi gerek. Zira bunda güvenlik ve birlik gibi büyük bir maslahat vardır. Bu hem yöneticinin hem de müslümanların yararınadır.” Suud baĢkadısı Muhammed Bin Salih bin Useymin Suudi Arabistan krallığını Ģöyle değerlendiriyor: “Biliyorsunuz ki bu ülke şeriatla yönetilen bir ülkedir. Hakimler İslam şeriatına göre hükmeder. Oruç ve hacc, ikame edilir, camilerde hutbeler irad olunur. Buna karşı kim yanlış yaparsa büyük bir fitneye yol açar. Fitneciler önlenmelidir. Memleketimize bir bakalım; ne mezarlar üzerine yapılmış binalar, ne de mezarlarının etrafında yapılan tavaflar görmeyiz. Bununla birlikte her ülkede fesat örneklerine rastlanır. Eğer Suudi Arabistan dışındaki ülkelerle bir mukayese yapacak olursak, arada büyük farklar görürüz. Alkollü içecekler dükkanlarda açıkça satılır. Lokantalar Ramazanda gün boyu açık olur. İsteyen yer, içer. Açıkça fuhuş yapılır. Bu ülkelere seyahat edenler bana dediler ki, “hava alanına vardıklarında kendilerine şöyle deniliyor:”oğlanlarımız ve kızlarımız var, hangisini istersiniz” Bunlar açıkça olan şeyler.” Başka bir fetva: Suud Ģeyhulislamı Abdülaziz bin Abdullah Bin Baz diyor ki: “Bu ülkeye düşmanlık hakka ve tevhide düşmanlıktır. Bugün hangi ülke tevhidin devamlılığını sağlıyor? Komşularımızdan Mısır, Şam, Irak gibi ülkelerin hangisi bunu yapıyor? Tevhide çağıran ve İslam şeriatını tatbik eden kimdir? Allah‟ın dışında ibadet edilen kabirleri yıkan kimdir? Kim ve nerededirler? Bu ülkeden başka bunları yapan başka bir ülke var mı? Suud BaĢkadısı Salih Bin Fevzan el Fevzan‟a “vahhabilik” konusunda bir soru soru soruluyor: “Şeyh Muhammed Bin Abdulvahhab‟tan bu yana niçin tevhid çağrısında bulunanlar “Vehhabiler” şeklinde tanımlanıyor? Bu sözden dolayı birçok insan tevhide çağıranlardan ürküyor.” ġeyh el Fevzan bu soruya Ģöyle cevap veriyor: “Hayır, kesinlikle bundan ürkülmez. Biz, birilerinin tevhide çağıran kişileri “vahhabi” şeklinde tanımlamasından iftihar eder, bundan dolayı da Allah‟a hamd ederiz. Peki Şirke çağranlar nasıl tanımlanır:”cahilî” Biz bundan gurur duyuyoruz, bırakın “vehhabi” desinler. Onların kendileri şahittir ki Vehhabilik çağrısı bir tevhid çağrısıdır. “El Lenca” yazarı (r.h) şöyle der: “Biri Ahmed‟i takip ederse o bir vehabidir. O halde insanlar ve cinler şahit olsun ki ben bir vehabiyim.” Burada Ahmed, peygamber (s.a.v)dir. (Ben de onu diyorum:) “Kim Ahmed‟i takip ederse o bir vehabidir. O halde, insanlar ve cinler şahit olsun ki, ben bir vehabiyim.” Ġslam dünyasının en Ģerlileri kralları, melikleri ve sultanları ”kendilerine itaat edilmesi farz olan yöneticiler” olarak sunan bu saray mollalarıdır. Vahabi Şeyhini Donduran Cevap! Bismillahirrahmanirrahim Bilindiği üzere Vahabi zihniyeti mezar ziyaretini, Peygamberlere ve Allah dostlarına tevessül etmeği, onlardan şefaat beklemeyi şirk biliyor... Müslümanların Resulullahın (saa) kabrini ziyaret ettiği bir günde orada bulunan Vahhabi şeyhlerinden biri, insanları güya şirkten (!) alıkoymak için çabalarken, onları bu yaptıklarının yanlış ve faydasız olduğuna inandırmak için bir kalem göstererek adamın birine "Ey adam al kalemi, al kalemi " diye seslenmiş.. Adam da kalemi almış. Ardından Resulullahın (saa) kabrine dönerek "Ey Muhammed, al kalemi, al kalemi .." diye seslenmiş. Hiç bir şey olmayınca insanlara dönerek: "Bakın bu diriydi, kalemi uzattım ve aldı, ama bu ölüdür ve kalemi alamadı. O zaman hiç bir kimseye bir şey yapamayacak olan bir ölüye neden yöneliyorsunuz?!" gibi küstahça sözler sarfetmiş... Oracıkta bulunan Sudanlı bir müslüman ayağa kalkıp elindeki kalemini havaya kaldırmış ve: "Ey Allah (cc) al kalemi, al kalemi" diye seslenmiş ve biraz bekledikten sonra: "Ey şeyh, bak Allah da kalemi almadı; senin mantığına göre demek ki Allah da diri değil veya bir şey yapmaya muktedir değil; o halde Allah'tan (c.c) da bir şey istememeliyiz!!!" diyince adam donup kalmış, Hz. İbrahim' (a.s) ile Nemrud arasındaki konuşmayı hatırlayın... Vesselam...