plastik sektörü`nün - Endüstri Otomasyon
Transkript
plastik sektörü`nün - Endüstri Otomasyon
editör Bir yıl daha geçti. Bir yanda 2 seçim süreci, piyasa dalgalanmaları, soru işaretleri… Bir yanda lanetlediğimiz Ankara, terörü, Paris terörü… Bir yanda “Ülkem adına gurur duyuyorum” diyen Nobel ödüllü Aziz Sancar ve onunla gurur duyan Türkiye bilim camiası… Yani hem öyle, hem böyle, hem şöyle bir yıl. Ama biz Endüstri&Otomasyon olarak hep endüstriyel, sektörel, teknolojik ve bilimsel gelişmelerin takipçisi, aktarıcısı, habercisi olduk. Örneğin bu yıl, özellikle Endüstri 4.0 olarak kabul edilen ve son yıllarda dergimizde de sık yer verdiğimiz yeni endüstri devrimi etkisinin görünür şekilde artıyor olduğunu gözlemledik. Artık tanımlanan ve geniş kitlelerce benimsenmeye başlayan bu devrimin etkisiyle gelişen teknolojilerle iç içeyiz. Bunlardan en önemlilerinden biri şu aşamada IoT (Internet of Things). IoT, uygulamaları ile yeni çalışma alanları ve üretim kulvarları açılıyor. IoT’nin bina otomasyonu, fabrika otomasyonları, enerji izleme sistemleri gibi uygulamalara nüfuz etmesiyle, hayatımıza daha şimdiden yeni terimler ve daha önce ihtimal veremediğimiz bazı parametrelerin izlenebilirliği girmeye başladı. Özellikle tüketim konusunda, enerji alanında duyulan bazı kaygıların kontrol edilebilirliğinin bu gibi izleme teknolojileri sayesinde arttığını görüyoruz. Bu durum belki karşımıza yeni bir enerji kaynağı çıkarmıyor, ancak mevcut kaynakların çok daha verimli kullanılması ve korunması konusunda ciddi katkılar sunacağı kesin. Enerji gibi hayatımızda önemli yer tutan bir konu da sağlık. Yine IoT teknolojilerinin etkisiyle, medikal ve elektronik alanında işbirlikleri artıyor. Akıllı Bileklik gibi “Giyilebilir Teknoloji” olarak kabul tanımlanan yeni sistemler, artık sağlık alanında erken tanı konusunda katkı sunacaktır. Bir diğer konu “3 Boyutlu Yazıcılar”(3D Printers). Gerek endüstride gerek eğitim, sağlık ve diğer alanlarda başta küçük parçalar veya prototiplerüreterek hayatımıza giren bu yazıcılar zamanla daha karmaşık sistemleri de üretebilir hâle geldi. Bu sayede hem zamandan hem malzemeden kazanç sağlamakta olan üreticiler için artık atölyelerin vazgeçilmezi olacak gibi görünüyor. Peki 2016’da bizi neler bekliyor?.. Bunu tabii ki bilemeyiz ama “çok yönlü doğru” bir söz geliyor aklımıza: “Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz!” Bu sözü “Bana-bize bir şey olmaz!” diyenler için de kullanabiliriz, “Biz adam olmayız, bu teknolojiler bizim ülkemizde olmaz!” diyenler için de. Bizim seçimiz, Aziz Sancar’ın ışığıyla aydınlanan yolda, “Bal gibi olur!” yönünde. 2016’da, her şeye rağmen yeni umutlarda, yeni güzelliklerde, yeni sevinçlerde buluşmak dileğiyle… EKSEN Yay›nc›l›k Fuarc›l›k Tan›t›m Hiz. Ltd. fiti. Ad›na imtiyaz sahibi ve Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü Turan Türkmen turan@eksenltd.com Genel Yayın Yönetmeni: Prof. Dr. Ya€mur Denizhan denizhan@boun.edu.tr Reklam ve Halkla İlişkiler Md.: Birsen Salman birsen@eksenltd.com Yayın Kurulu: Prof. Dr. Abdülkadir Erden / At›l›m Üniversitesi Mekatronik Müh.Böl.Bşk. Prof. Dr. Metin Gökaflan / ‹TÜ. Kontrol Müh. Böl. Bflk. Prof. Dr. Galip Cansever / Y.T.Ü. Elektrik Elektronik Müh. Fak. Dek. Kurumsal İletişim Uzmanı: Giray Karanlık giray@eksenmedyagrup.com Yayın Danışmanları: Prof. Dr. Alinur Büyükaksoy / Gebze ‹leri Tek. Ens. Rek. Prof. Dr. Ayşegül Akdoğan Eker / YTÜ Makina Müh. Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bülent Eker / Namık Kemal Üniversitesi Biyosistem Müh. Böl. Prof. Dr. Ersin Tulunay / ODTÜ Prof. Dr. Göksel Demirer / ODTÜ Çevre Mühendisli€i Prof. Dr. Güven Önbilgin / 19 May›s Üniversitesi Prof. Dr. Mübeccel Demirekler / ODTÜ Elk. Elektronik Müh. Böl. Prof. Dr. Muammer Ermifl / ODTÜ Elk. Elektronik Müh. Böl. Prof. Dr. Muhsin Kılıç / Uludağ Üniversitesi Prof. Dr. Murat Uzam / Melikşah Ü. Müh. Mim. Fak. Elk. Elektronik Müh. Böl. Prof. Dr. Savafl Ayberk / Kocaeli Ü. Çevre Müh. Böl. Bflk. Prof. Dr. Tuncel Özden / TÜB‹TAK Enst. Analiz Lab. Böl. Bflk. Prof. Dr. U€ur Çeltekligil / Sakarya Üniversitesi Prof. Dr. Seta Bogosyan / ‹TÜ. Kontrol Müh. Böl. Prof. Dr. Yusuf Tan / Bo€aziçi Ü. Medical Engineering Prof. Dr. Kemal Leblebicio€lu / ODTÜ Elk. Elektronik Müh. Böl. Doç. Dr. ‹. Hakk› Çavdar / Karadeniz Teknik Ü. Doç. Dr. Yusuf A. Uskaner / Özçelik A.fi. Prof. Dr. Hakan Yavuz / Ç.Ü. Müh. Mim. Fak. Mak. Müh. Böl. Yrd. Doç. Dr. Sibel Uluda€ Demirer / Çankaya Ü. End. Müh. Böl. Dr. Mehmet Çevik / Dal Engineering Dr. Müh. Ahmet Dinçer / Bosch Rexroth A.fi. Sevtap İnan / Siemens M. Halil Başaran / Rockwell Otomasyon Levent Fadıloğlu / Schneider Cengiz Meriç / Hipafl Emin Olcay / Akbil A.fi. Çağrı Hekimoğlu / Esit Göktu€ Gür / Schneider H. Cengiz Celep / Entek Otomasyon Hasan Basri Kayak›ran / Emf Motor ‹brahim Erkan Yenel / Norm Enerji ‹smail Obut / Hidroser Mahmut Bertan / Weidmüller Niyazi Sar›maden / Medel Oral Avc› / Piomak Özkal Güner / Schneider Electric Sedat Sami Ömero€lu / E3Tam Gökhan Yücel / Phoenix Contact fiahnur Agaik / GSD Osman Kutan / ABB Talat Avc› / P›nar Müh. T. Hakan Özer / ‹SOD Yön. Krl. Bflk. Tuncay Soydafl / Festo Yavuz Çopur / Pilz Sırrı Kardeş / Kardeş Elektrik Tolga Bizel / Mitsubishi Electric Hakan Aydın / Mitsubishi Electric Dr. Hüseyin Halıcı / Halıcı Elektronik Tunç Atıl / HKTM Teknik Editör: Editör: Grafik Tasarım: Emeç Erçelik editor@eksenmedyagrup.com Alper Öz editor@eksenmedyagrup.com Taluy Denizhan info@eksenmedyagrup.com Ülgen Güneş ulgen@eksenmedyagrup.com Şükran Pala sukran@eksenmedyagrup.com Esra Satır esra@eksenmedyagrup.com Reklam Koordinatörü:Cahide Avflar Demir cahide.avsar@eksenmedyagrup.com Halkla İlişkiler ve Tanıtım: Onur Narinoğlu onur@eksenmedyagrup.com Abone ve Mali İşler: Şerife Yılmaz finans@eksenltd.com Uluslararası İlişkiler: Hazal Yalçın info@eksenmedyagrup.com Temsilciliklerimiz: Nejat Coflkun Tel: 00.44.171.377 00 76 ‹NG‹LTERE info@nejatdesign.co.uk Metin Yavuz Tel: 00.49.221.297 22 70 Köln - ALMANYA metin.yavuz@gmx.net ‹zmir Temsilcili€i: Fatma Boyraz Tel: 0555 575 66 30 Merkez: EKSEN Yay›nc›l›k Fuarc›l›k Tan›t›m Hiz. Ltd. fiti. Meflrutiyet Cad. Kıblelizade Sk. Tepe Han No: 1 Kat: 2 D: 7 34440 Beyo€lu-‹stanbul / TÜRKİYE Tel : +90.212.292 01 89 Faks : +90.212.293 32 24 E-mail: info@eksenmedyagrup.com www.eksenmedyagrup.com Baskı: Doğa Basım Yıllık abonelik: 100.- TL. Yıllık yurtdışı abonelik: 100 Euro Endüstri ve Otomasyon Yayg›n süreli bir yay›nd›r, Ayda bir yay›nlan›r Dergimizde yer alan ilanlar›n sorumlulu€u ilan verenlere, makalelerdeki fikirler ve yorumlar yazarlar›na aittir. Tüm haklar› Eksen Yay›nc›l›k’a ait olup, izinsiz kullan›lamaz ve yay›nlanamaz. Eksen Yay›nc›l›k; bas›n ve yay›nc›l›k ilkelerine uymay› taahhüt eder. ENDÜSTRİ OTOMASYON DERGİSİ ENDÜSTRİYEL OTOMASYON SANAYİCİLERİ DERNEĞİ ÜYESİDİR. 44 ÜRÜN ve UYGULAMALAR Ekonomik ve Yüksek Performanslı Multimetrelere Duyulan Küresel İhtiyaç Netes Mühendİslİk Üretim Adaları için Hazır Çözüm TURCK ■ ■ Omron’un Kapsamlı Şeffaf Algılama Çözümü OMRON ■ IoT Alfabesi & Bilgi Güvenliği? ASP OTOMASYON ■ Sanayide Enerji Verimliliğinde Osb’lerin Önemi ENERVİS ■ 42 RÖPORTAJ ■ 17 Emre Sönmez / SCHUNK DOSYA 10 TEKNOLOJİDE YENİLİKLER ■ Yosun ve Elektrik ■ Plastik Sektörü, Plastik Makinelerinden Hızlı! ■ Plastik Sektörü’nün Bugünü ve Geleceği ■ Hem Makinada Hem Plastikte Önemli Bir Pazar ■ Türk Plastik Sektörü Katma Değerli Ürünlerle Büyüyecek ■ 66 ÜRÜNLER ■ OMRON ■ ABB ABB, Ekvator’un kamu petrol şirketinin duruş süresini azaltacak ■ NETES MÜHENDİSLİK Yeni Fluke 500 Serisi Pil Analizörleri ■ MITSUBISHI ELECTRIC Mitsubishi Electric, M80 ve M800 serisi CNC kontrol Ünitelerinin Lansmanını Yaptı Başlangıç Setinde PITmode ■ EMKO Üniversal Girişli, Çift SET’li PID Proses Kontrol Cihazları ■ SIEMENS Siemens’in güçlü Ethernet switchi ile otomasyon ve ofis ağlarını birbirine bağlayın ■ BOSCH Artan konfor, güvenlik ve enerji verimliliği… 92 HABERLER ■ Uluslararası ■ Dünya Ticaretindeki Daralma Çelik Sektörünü Zorluyor ■ Kimya Ar-Ge Proje Pazarı Beşinci Kez Düzenleniyor Elektronik Sanayii ve Sektör İlişkileri Konferansı 17 Aralık’ta Gerçekleşecek ■ ABB ■ “Binalarda ■ 3D harcanan enerjiyi yüzde 10 azaltmak, milyarlarca ağaç dikmeye eşit” Alçak Gerilim Ürünleri, IV.Elektrik Tesisat Ulusal Kongre ve Sergisi’nde yerini aldı. Yazıcı ile Maliyetler Azaldı TEKNOLOJİDE YENİLİKLER ENDÜSTRİ OTOMASYON 10 TEKNOLOJİDE YENİLİKLER ENDÜSTRİ OTOMASYON 11 DOSYA / Plastik ENDÜSTRİ OTOMASYON PLASTİK SEKTÖRÜ, PLASTİK MAKİNELERİNDEN HIZLI! 2014 yılında üretimde Avrupa ikinciliği ve Dünya yedinciliği koltuğuna oturan Plastik Sektörü, pozitif gelişimini sürdürüyor. Öyle ki, Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı-PAGEV’in Eylül 2015 tarihli ve “Pagev, Plastik Makine Yatırımına Destek İstiyor-Plastik İşleme Makinelerinde Yerli Oranı Artıyor” başlıklı basın bültenine göre “Yerli plastik işleme makineleri üretimi, plastik sektörünün hızına yetişemiyor. PAGEV tarafından hazırlanan rapora göre; 2015 yılının yedi ayında plastik işleme makineleri ile aksam ve parçaları sektöründe 193 milyon dolarlık üretim gerçekleşti. Aynı dönemde ithalat 348 milyon dolar olurken; ihracat ise 74 milyon dolarda kaldı. Üretim ve ihracatta rekor seviyelere ulaşan plastik sektörü, son 13 yılda yüzde 79 oranında ithalatla 8 milyar dolarlık makine ve teçhizat yatırımı yaptı. 2015 yılının yedi aylık döneminde ise bu ithalat oranını yüzde 75’e kadar düşüren plastik sektörü, yerli makine yatırımlarıyla büyümeye odaklandı. Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV),plastik işleme makinelerinin 2015 yılının Ocak-Temmuz dönemindeki mevcut durumunu hazırladığı kapsamlı bir rapor ile mercek altına aldı. Yedi aylık dönemde plastik işleme makineleri üretimi 193 milyon dolar olarak gerçekleşti. Söz konusu dönemde en çok üretilen ürünler sırasıyla; presler ve diğer makineleri, aksam ve parçaları, ekstrüzyon makineleri, termoform makineleri, enjeksiyon makineleri ve şişirme makineleri oldu. Yılsonunda plastik işleme makineleri üretiminin geçen yıla oranla yüzde 10 aza- 18 larak 331 milyon dolar olacağı öngörülüyor. Ocak-Temmuz aylarında plastik mamul üreticileri, makine ve teçhizata 467 milyon dolar yatırdı. Bu yatırımın sadece 193 milyon doları yerli makine ile yapılırken ithal edilen plastik işleme makinelerine ödenen rakam 348 milyon dolar oldu. 2003 – 2015 yılları arasında plastik sektöründe son 13 yılda 8 milyar dolarlık makine ve teçhizat yatırımı yapılırken; bu yatırımın yüzde 79’u ithal makinelerle karşılandı. Yerli makine yatırımının artmasını ve ithalatın azalmasını hedefleyen plastik sektörü, 2015 yılının yedi aylık döneminde ise yapılan yatırımlarla birlikte ithal makine bağımlılığını yüzde 75’e kadar indirdi. 2015 yılının yedi ayındaki 348 milyon dolarlık plastik işleme makineleri ithalatı içerisinde yüzde 34 pay ile enjeksiyon makineleri ilk sırada yer alırken; bu makineleri yüzde 33 ile presler ve diğer makineler, yüzde 22 ile ekstrüzyon makineleri, yüzde 7 ile aksam ve parçalar, yüzde 2 ile şişirme ve termoform makineleri izledi. Adet bazında en çok ithalat yapılan ülke yüzde 46 ile Çin oldu. Bu ülkeyi Almanya, İtalya, Avusturya ve Tayvan takip etti. Yılsonunda ithalatın 597 milyon dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. 2015 Ocak-Temmuz döneminde plastik işleme makineleri ihracatı 74 milyon dolarda kaldı. Bu dönemde toplam ihracattan en fazla payı yüzde 47 ile presler ve diğer makineleri aldı. Ekstrüzyon makinelerinin payı yüzde 23, aksam ve parçalarının payı ise yüzde 16 olarak gerçekleşti. Türkiye’nin plastik işleme makineleri ihracatında ilk 3 ülke Rusya Federa- ENDÜSTRİ OTOMASYON syonu, İran ve Belarus olarak sıralandı. İhracatın yılsonunda 2014 yılına kıyasla yüzde 10 azalışla 128 milyon dolara gerilemesi bekleniyor. Türk plastik sanayinin hızlı gelişimine rağmen plastik işleme makinelerinin bu gelişime aynı oranda ayak uyduramadığını belirten PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu, ‘Türkiye, şu an plastik işleme makineleri ve aksam ve parçaları talebinin yüzde 70 – 80’ini ithalatla karşılıyor. Bu mamullerde net ithalatçı konumunda bulunan gelişmiş batı toplumlarına kıyasla düşük ihraç fiyatları ile yeterli katma değer sağlayamayan bir ülke konumunda. Plastik sektörü hızla büyürken plastik işleme makineleri üretimi bu hıza yetişemiyor. Maalesef Türkiye, makine sanayine büyük yatırımların yapıldığı ve firmaların devletlerce korunduğu yılları iyi değerlendiremedi. Ancak geç kalınmış değil. Son yıllarda plastik makine sanayimiz büyüyor ve bu rakamlara da yansımaya başladı. Yerli üreticilerimizi koruyarak ve destekleyerek Türkiye’de plastik işleme makineleri sektöründe üretimi hızlı bir şekilde büyütebiliriz’ dedi.” Sektörün toparlanması ve büyümeye geçmesi için yapılması gerekenleri açıklayan Yavuz Eroğlu sşzlerini şöyle noktalamış: “Ucuz ve yetişmiş insan gücümüz ile makine üretimindeki deneyim avantajımızı kullanarak global makine üreticilerinin ülkemizde yatırım yapması için özel bir teşvik altyapısı kurmamız gerekiyor. Ayrıca Türkiye’de 600 civarında makine üreticisi bulunuyor ve bu firmaların neredeyse tümü KOBİ niteliğinde. Katma değer sağlayan makinelerin üretiminin çok büyük Ar-Ge harcamaları gerektirdiği bilinen bir ger- DOSYA / Plastik çek. Yerli üreticilerin de bu alanda desteklenmesi sektörün gelişimine büyük katkı sağlayacaktır.” PAGEV sitesinde yer alan Ağustos 2015 tarihli “Plastik Sektör 2015 Yılı İlk Yarı Değerlendirme Raporu” başlıklı yazıya göre de, Türk plastik sektörü 2015 yılının ilk yarısını üretimde miktar bazında artışla kapattı. Petrol fiyatlarında yaşanan düşüş ve euro/dolar paritesi ise değer bazında kayıplara neden oldu. Sektör, 2015 yılının ilk 6 ayında miktar bazında 4,3 milyon ton, değer bazında 16,4 milyar dolarlık plastik mamul üretimi gerçekleştirdi. Plastik sektörü ilk yarıda yüzde 1,4 büyüdü. PAGEV’in hazırladığı rapora göre, aynı dönemde iç pazardaki plastik mamul tüketimi yüzde 2,6 oranında artış gösterdi. Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV), 2015 yılının Ocak-Haziran döneminde sektörün ulaştığı noktayı ortaya koyan kapsamlı bir değerlendirme raporu hazırladı. Bu rapora göre; 14 bin firmanın faaliyet gösterdiği ve yaklaşık 250 bin kişiye istihdam sağlayan plastik sektörü, ilk yarıyı yüzde 1,4 büyüme ile kapattı. Aynı dönemde toplam kimya ihracatının da yüzde 32’sini gerçekleştirdi ve ilk sırada yer aldı. Söz konusu dönemde plastik hammadde ve mamul ihracatı; miktar bazında 1,1 milyon ton, değer bazında ise 2,6 milyar dolara ulaştı. Büyümeyi üretimde yakalayan plastik sektörünün 2015 yılının ilk yarısında mamul üretimi bir önceki yıla göre miktar bazında yüzde 1,4 artış ile 4,3 bin tona, değer bazında ise yüzde 10,5 azalış ile 16,4 milyar dolara yükseldi. Değer bazındaki azalma, petrol fiyatlarındaki düşüşten ve euro/dolar paritesinden kaynaklandı. 19 DOSYA / Plastik ENDÜSTRİ OTOMASYON 2015 yılının ilk 6 aylık döneminde 4,3 milyon tonluk toplam plastik mamul üretimi içinde 1,7 milyon ton ile plastik ambalaj malzemeler ilk sırada yer alırken; bu ürünü 945 bin tonla plastik inşaat malzemeleri izledi. Plastik sektörü söz konusu üretimle kapasitesini yüzde 72 oranında kullandı. Sektörün ilk altı ayda iç pazardaki tüketimi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2,6 oranında artarak 3,8 milyon tona yükseldi. Büyüme ile birlikte sektördeki makine yatırımları da artış trendi gösteriyor. 2015’in 6 aylık döneminde 394 milyon dolarlık makine yatırımı yapıldı. Plastik sektörünün 20032015 yılları arasında gerçekleşen toplam makine ve teçhizat yatırımı, yüzde 79’u ithalatla olmak üzere toplam 8 milyar dolara yükseldi. Türk plastik sektörünün mamul ihracatı 2015 yılının ilk altı ayında geçtiğimizin yılın aynı dönemine kıyasla miktar ve değer bazında geriledi. Miktar bazında ihracat yüzde 2,4 gerileme ile 779 bin ton, değer bazında ihracat yüzde 13 düşüşle 2,17 milyar dolar olarak gerçekleşti. Ocak-Haziran dönemin plastik sektörünün en çok plastik mamul ihracatı yaptığı ülkeler ise; Irak, Almanya ve İngiltere olarak sıralandı. Plastik sektörü, direkt ihracatının yanında otomotiv, beyaz eşya, elektronik, inşaat gibi sektörler aracılığıyla önemli oranda dolaylı ihracat gerçekleştiriyor. Dolaylı ihracat da göz önüne alındığında yılın 6 ayında toplam plastik ihracatı 4,5 milyar dolara yükseldi. Genel plastik sektörü ihracatında yüzde 2,4 gerileme olsa dahi plastikten kapaklar, plastik mutfak eşyaları, plastik esnek filmler ve levhalar alt sektörleri ortalama yüzde 7 ihracat artışı ile ilk 6 ayı geri bıraktı. İhracat şampiyonu ise yüzde 17,2’lik artışla plastik kapaklar oldu. Aynı dönemde plastik hammadde ihracatı ise miktarda yüzde 1 düşüşle 341 milyon ton, değerde yüzde 20 azalışla 471 milyon dolar oldu. Ocak-Haziran döneminde plastik sektörünün en çok hammadde ihracatı yaptığı ilk üç ülke; Almanya, Mısır ve Rusya olarak sıralandı. Sektörün ilk yarı sonuçlarını değerlendiren PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu, “Geçen senenin ikinci yarısından bu yana süren petrol fiyatlarındaki düşüş plastik sektörü hammadde fiyatlarına da yansıdı. İlk yarıda hem üretim hem de ihracatta değer bazında gerilemeler yaşadık. Bu dönemde firmalarımızın verimlilik çalışmaları ile karlılıklarını koruma gayretinde oldular. Fiyat bazındaki bu düşüşleri zaten bekliyorduk, bizler için şaşırtıcı olmadı. Yine euro/ dolar paritesinde değişimde ihracat rakamlarında gerilemeye sebep oldu. Şu anki verilere göre 2015 sene sonunda üretimde miktar bazında yüzde 3,4’lük bir artış yakalamamız güzel ancak son 10 yılda her yıl ortalama yüzde 10 büyüyen sektörümüz için bu rakamlar maalesef tatmin edici sevi- 20 yede değil. Daha hızlı büyümemiz gerekiyor. Plastik sektörü Türkiye’nin gururu olmaya ve dış ticaret fazlası vermeye devam ederken, petrokimya sanayi dış ticaret açığı vermeye devam ediyor. Petrokimya sektörünün sorunu özellikle hemen yanı başımızdaki komşu Körfez Ülkeleri ve İran gibi ülkelerle uluslararası kümelenme modellerinin geliştirilmesi ile çözeceğini düşünüyoruz. Biz plastik sektörü olarak gerek projelerle gerekse de katalizör olarak petrokimya sektörü sorunun çözümünde yer almaya hazırız” dedi. Tüm olumsuzluklara rağmen ilk yarıda yüzde 1,4 büyüme kapattıklarını belirten Yavuz Eroğlu, “Türk plastik sektörü olarak büyümeye paralel verimliliğimizi de artırmaya devam ediyoruz. Sektörümüz, 2014 İSO İkinci 500 listesinde, personel başına üretilen üretimden satış cirosu hacminde tüm ENDÜSTRİ OTOMASYON DOSYA / Plastik konuştu. Yukarıdaki verilerden bir ay öncesinde, Anadolu Ajansı-AA’nın Temmuz 2015 tarihli ve “Plastik sektörüne ‘İran’ dopingi” başlıklı haberine göre, PAGEV Başkanı Eroğlu, İran’la yapılan nükleer müzakerelerde varılan anlaşma Türk plastik endüstrisi açısından büyük önem taşıdığını söylemiş. Yavuz Eroğlu, yaptığı yazılı açıklamada, anlaşmanın Türkiye ve Türk plastik endüstrisi açısından büyük bir önem taşıdığını belirterek, ilk planda bu anlaşmanın etkisiyle petrol ve dolayısıyla petrokimyasal ürünlerin fiyatının düşmesinin plastik firmalarının bilançolarını olumlu yönde etkileyeceğini vurgulamış. Türk plastik sektörünün işleme kapasitesiyle bugün Avrupa’nın ikinci, dünyanın yedinci büyük üretim hacmine sahip olduğunu aktaran Eroğlu, şöyle devam etmiş: “Ambalaj, inşaat, elektrik-elektronik, beyaz eşya, otomotiv başta olmak üzere birçok sektöre plastik ürün üreten plastik sektörü en büyük sorunu güvenli hammadde temininde yaşıyor. Örneğin geçen sene 8,5 milyon tona yakın ürün işleyen plastik sektörü 6 milyon tona yakın polimeri güvenli bir şekilde tedarik etmeye çalıştı. Yurt içinde petrokimya endüstrisi yetersiz ve rekabetçi olmadığından bu ürünleri dünyanın petrol ve gaz kaynağı zengini birçok ülkesinden ithal ettik. Komşumuz İran ise petrol ve doğalgaz konusunda dünyanın en önemli kaynaklarına sahip. İran, petrolde dünyanın dördüncü, doğalgazda ise dünyanın en büyük rezervlerine sahip ülkesi.” Doğal kaynakları yönünden böyle bir zenginliğe sahip olan İran’ın, aynı zamanda petrokimya alanında da 55 milyon tonluk bir kapasiteye sahip olduğunu ifade eden Eroğlu, ayrıca bu kapasiteyi büyütmek üzere sürekli yatırımlar yaptığını, ülkenin amacının sahip olduğu doğal kaynakları işlenmemiş olarak ihraç etmek yerine petrokimyasal ürün olarak ihraç etmek olduğunu açıklamış. sektörlere öncülük etti. 2014 yılında personel başına, yıllık üretimden satış cirosu 2013 yılına oranla yüzde 114 artarak 716 bin TL’ye yükseldi. Yani aynı çalışanımız artık 2 katı ciro üretiyor. Bütün bu gelişmeler oldukça memnun edici ancak yine de büyüme ve verimlilik artışının sürdürülebilirliği için acil yapılması gerekenler var. Bu konuda ilk olarak istikrarın çok önemli olduğunu vurgulamak istiyorum. İkinci olarak ise tüm dünyada yaşanan ve özellikle komşularımızdaki siyasi ve ekonomik olumsuzlukların bir an evvel sona ermesi gerekiyor. Önümüzdeki dönemde en büyük ithalatçı Çin’in yaptığı devalüasyonunda etkisiyle hammadde fiyatlarında bir miktar daha düşüş bekliyoruz. Bu da cirolarımızı azaltsa da sektör karlılığına olumlu etki yapacaktır. Plastik sektörü dünyada oluşan bu türbülansı, fırsata dönüştürecek projelerle Türkiye’nin dünyadaki gururu olmaya devam edecektir” diye Türkiye’nin toplam petrokimyasal mamul üretim kapasitesinin yurt içi talebin sadece yüzde 15’ini karşılayabiliyorken, İran’ın kendi iç piyasasından aldığı talebin sadece 9 milyon ton olduğuna dikkati çeken Eroğlu, şunları kaydetmiş: “Bu nedenle petrokimya üretiminin minimum 46 milyon tonluk bölümünü ihraç etmek zorunda. Dolayısıyla komşumuz İran ile Türkiye’nin ihtiyaçları birbirini tam destekler ve tamamlar durumda. Nükleer görüşmelerin olumlu sonuçlanması öncesi İran’a uygulanan yaptırımlar, İran’la Türkiye’nin bu konudaki iş birliğini güçleştirmişti ve birçok proje de beklemeye alınmıştı. Nitekim daha önceki yıllarda Ekonomi Bakanlığımız tarafından gündeme getirilen Türkiye-İran Serbest Bölgesi gibi projeler artık hızlanacaktır. Tüm bu projeler ve ticaretin liberalleşmesi Türk plastik mamul üreticilerinin hem İran’a ihracatını arttıracak hem de ihtiyaç duyduğumuz 21 DOSYA / Plastik petrokimyasal hammaddelerin ticaretini kolaylaştıracaktır.” Türkiye-İran ticaretinde önemli bir noktayı da “dünya ticaretinde en büyük engeli teşkil eden lojistik maliyetlerin iki komşu ülke arasında minimum düzeyde olması” şeklinde tanımlayan Eroğlu, “Böyle bir yapı ile iki ülke ticareti arttığı gibi, iki ülkenin petrokimya ve plastik endüstrilerinin iş birliği özellikle global pazarlarda çok güçlü ve rekabetçi bir ticaret ilişkisinin oluşmasına katkı sağlayacak ve Türk plastik sektörünün ihracat artışına önemli bir ivme kazandıracaktır” ifadelerini kullanmış. Dünya çapında başarılı endüstrilerinden biri olan Türk plastik sektörünün tedarik sorununun çözümü için, Türkiye’nin zengin doğal kaynaklara sahip ülkelerle uluslararası kümelenme modelli iş birliklerini artırmasının ekonomik gelişim açısından büyük önem taşıdığını vurgulayan Eroğlu, böylelikle sektörün hammadde tedarik güvenliğinin sağlanmış, başarı grafiğinin devamlılığının ise garanti edilmiş olacağını belirtmiş. Plastik Sektörü ile ilgili bir başka sektör uzmanı olan Plastik Sanayicileri Federasyonu-PLASFED Genel Sekreteri Barbaros Demirci de, Temmuz 2015’te SubconTurkey Gazetesi’nde yayınlanan “Türkiye Plastik Sektör İzleme Raporu 2014” başlıklı yazısında, 2014 yılının dökümünü yaptıktan sonra, “Sonuç” bölümünde şöyle diyor: “Sektörün, 2023 ihracat vizyonu, kimya sektörü için hedef alınan 50 Milyar dolarlık ihracat hedefinin en az 17 milyar dolarını gerçekleştirmektir. 2014 yılında 6 milyar dolar olan plastik sektör ihracatının 2023 yılında mevcut ihraç fiyatları ile 17 Milyar dolara çıkarılabilmesi için sektörün 2023 yılında 5,8 milyon ton 22 ENDÜSTRİ OTOMASYON mamul ihraç etmesi, yurt içi talebi de karşılaması için toplam üretimin yılda %14 artarak 2023 yılında 28 milyon tona çıkarılması gerekmektedir. Diğer taraftan, aynı ihraç hedefine birim ihraç fiyatlarının 4,5 $/Kg’a çıkartılarak 3,8 milyon ton mamul ihraç edilmesi ile mümkün olabileceği bilinmektedir. Bu durumda üretimin yılda %9 arttırılarak 2023 yılında 18 milyon ton üretim seviyesine ulaşılması gerekmektedir. Mevcut durumda 17 milyar dolar ihracata erişilmesi son derece zor görülmektedir. Nitekim bu düzeyde bir ihracatın gerçekleştirilmesi için sektörün büyümesine paralel olarak artan sorunlarının çözümünün dışında, 3 $/Kg düzeyinde seyreden birim ihraç fiyatlarının gelişmiş ülkeler ortalaması olan 4,5 $/Kg’a çıkaracak tedbirlerin alınmasının yanı sıra yatırım teşviklerinden de azami ölçüde yararlanması gerekmektedir. Bu amaçla; I. Plastik sektörü teknolojik ve Ar-Ge yatırımlarına ihtiyaç duyduğundan, teşvik olanakları artırılmalıdır. II. Plastik sektörünün dış ticaret verilerine bakılmaksızın stratejik yatırımlar içine dâhil edilmeli ve asgari yatırım tutarı 5 milyon ABD Doları olarak belirlenmelidir. III. Plastik mamul üretiminde lokal bazda faaliyet göstermenin daha rasyonel olması sebebiyle, plastik sektörü her bölgede en az bir ilde desteklenmelidir. IV. Teşvik uygulamalarının en temel hedeflerinden biri bölgeler arası kalkınmışlık farkını azaltmak olduğuna göre, mevcut yatırımlarının alt bölgelere nakledilmesi de destek kapsamına alınmalıdır.” DOSYA / Plastik ENDÜSTRİ OTOMASYON PLASTİK SEKTÖRÜ’NÜN BUGÜNÜ VE GELECEĞİ olarak 30 milyar dolar ihracat hedefi koyduk. Bunun yanında 350 bin istihdam, 20 uluslararası marka çıkarma hedefimiz var.’ Bu sektörde katma değeri yüksek ürünler üretilmesi gerektiğini ifade eden Topçuoğlu, ‘Türkiye’nin en az 2 petrokimya tesisine ihtiyacı var. Uçaklardan uzay araçlarının ihtiyaçlarına kadar çok geniş üretim alanı olan plastik ve kimya sektörünün gelişmesi için devlet desteği ve özel sektör işbirliğiyle bu süreç bir an önce başlatılmalıdır.’ Dünya Gazetesi’nin Mart 2015 tarihi ve “Plastik sektörünün geleceği konuşuldu” başlıklı habere göre,”Plastik Sektörünün Gelecek Tasarımı İçin Stratejik Açılımlar Çalıştayı”, Gaziantep’te yapıldı. Plastik Sanayicileri Federasyonu (PLASDER), Güneydoğu Plastik ve Kimya Sanayicileri Derneği (GAPLASDER) ve Gaziantep Sanayi Odası (GSO) işbirliğiyle bir otelde düzenlenen çalıştayda, sektörün durumu ve geleceği tartışıldı. GSO Meclis Başkanı Mustafa Topçuoğlu, çalıştayın açılışında, kullanım alanı çok geniş olan plastik ve kimya sektörünün gün geçtikçe daha da önem kazandığını belirtti. Sektörde kullanılan ham maddenin yüzde 70’inin ithal edildiğini vurgulayan Topçuoğlu, şunları söyledi: ‘Ülkemizin kimya sektörü ihracatı geçen yıl 19,4 milyar dolar olarak gerçekleşti. Sektörün toplam ihracat içerisindeki payı da yükseldi. Türkiye’den yapılan plastik, kimyevi maddeler ve mamulleri ihracatında, Gaziantep’in önemli bir payı var. 2023’te ülke olarak 500 milyar dolar ihracat yapma hedefine, kent 24 PLASFED Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Aksoy ise ‘birlikten kuvvet doğar’ prensibiyle Türkiye’nin her köşesinde faaliyet gösteren dernekleri bir çatı altında toplayarak ortak bir güç haline getirme çabasında olduklarını söyledi. İlkini 5 yıl önce gerçekleştirdikleri çalıştay sonrasında sorunların çözümüne yönelik yol kat ettiklerini aktaran Aksoy, ‘Sektörümüzün sorunlarını kendimiz çözeceğiz. Bize bizden başka kimsenin faydası yok’ dedi. GAPLASDER Başkanı Murat Kökoğlu da plastik ve kimya sektörünün zayıf ve güçlü yanlarının belirlenerek çözüm önerilerini ortaya koymak için çalıştayı düzenlediklerini belirtti. Plastik ve kimya sektörünün, modern yaşamın ‘olmazsa olmazı’ olduğuna dikkati çeken Kökoğlu, şöyle konuştu: ‘1950’li yıllarda 1,5 milyon ton olan dünya petrokimya ürünleri üretimi 1989’da 200 milyon tona ve bugünlerde 300 milyon tona ulaşmıştır. Plastik ürünlere talep artarak devam ederken ülkemizin müteşebbisleri de bu alana yatırım yaparak 8,2 milyon ton plastik ürünü üretmeyi başarmışlardır.’ Sektörün 150 ülkeye ihracat gerçekleştirdiğini dile getiren Kökoğlu, gelişmekte olan ülkelerde kişi başına düşen plastik ürünü talebinin arttıkça ihracatın da artarak devam edeceğini vurguladı. Arge ve yenilik faaliyetleri sonucunda yeni ürünler ve tasarımlar geliştirildiğine işaret eden Kökoğlu, ‘Ülke ENDÜSTRİ OTOMASYON olarak öncelikle bu çalışmaları yakından takip edip sanayimizi uyumlu hale getirmeli, bunun yanı sıra teknolojimizi geliştirebilmemiz için insan kaynağımıza yatırım yapmalıyız’ dedi. Vali Yardımcısı Adil Nas da plastik ve kimya sektöründe 250 bine yakın kişinin istihdam edildiğini söyledi. Katma değeri yüksek ürünler açısından da sektörün büyümesi gerektiğine dikkati çeken Nas, ‘Sektörde, 35 milyar dolarlık üretim hacmine ulaşıldı. Katma değeri yüksek ürünlerle bu rakam 100 milyar dolara çıkabilir’ diye konuştu.” Aynı konudaki bir başka haber de Plastik Sanayicileri DerneğiPLASFED sitesinde yer alıyor. Habere göre; PLASFED, GAPLASDER ve GSO’nun işbirliğiyle Gaziantep’te düzenlenen “Plastik Sektörünün Gelecek Tasarımı İçin Stratejik Açılımlar” başlıklı çalıştayda tartışılan ve ele alınan konulara paralel özel bir rapor oluşturulmuş. PLASFED ve GAPLASDER işbirliği ile oluşturulan ve GAPLASDER tarafından basılarak sektörün hizmetine sunulması beklenen rapor ile, Türkiye plastik sektörünün öncelikli sorunları ve sorunlara yönelik çözüm önerileri ile sektörün güçlü-zayıf yönleri belirlenmiş. “Plastik Sektörünün Gelecek Tasarımı İçin Stratejik Açılımlar Çalıştayı” sonuç raporunu değerlendiren PLASFED Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Aksoy, sektörün sorunlarının yine sektör mensupları tarafından çözülebileceğine vurgu yaparak, “Sektöre yönelik 5 yıl önce yaptığımız çalıştay sonrasında girişimlerimizin hızlandığını, etkinliğimizin arttığını ve sorunların çözümü için birçok yol kat ettiğimizi görüyoruz. Aradan geçen bu beş yıl süresince yine gördük DOSYA / Plastik ki, bize bizden başka kimsenin faydası yok. “Birlikten kuvvet doğar” ilkesi ile çalışarak; Türkiye’nin her köşesindeki plastik sanayicilerine ulaşıp onları bir çatı altında, güç birliği içinde toplamaya devam edeceğiz” demiş. Çalıştayda, PAGDER Yönetim Kurulu Üyesi Mevlüt Çetinkaya yönetiminde düzenlenen ve arama konferansı yöntemi ile gerçekleşen ortak oturumda tartışılan konular; sorun ve çözüm önerileri ile sektörün geleceğini etkileyecek unsurlar baz alınarak PLASFED ve GAPLASDER işbirliği ile oluşturulan ve GAPLASDER tarafından basılarak sektörün hizmetine sunulması beklenen rapor, sektörün zayıf ve güçlü yönlerini, temel sorunlarını ve çözümlerini de belirlemiş. Rapora göre, Türkiye plastik sektörünün çok çalışkan bir sektör ve bu onun en önemli güçlü yönlerinden birini oluşturuyor. Mükemmel jeopolitik konum avantajına sahip, ancak yerli üretimin kısıtlılığı nedeniyle yurt dışından alım zorunluluğu bulunan hammadde ve düşük katma değerli ürünlerin yoğun olarak üretimi gibi dezavantajları bulunuyor. Ana sorunlar ve nedenleri, detaylı çözüm önerilerinin yapıldığı çalıştay grup çalışmasını da değerlendiren PLASFED raporuna göre şu sonuçlara varılmış: Sorun: Hammaddede dışa bağımlılık ve bu nedenle döviz kuru seviyesi ve oynaklığına bağımlılık: Sektör, hammaddenin yüzde 85’ini yerli üretim olmaması nedeniyle ithal ediyor. Hammaddenin ana girdisi olan petrol, Türkiye’de üretilmiyor. Hammadde üretimi yapmak için gerekli petrokimya yatırımları milyar dolarlar mertebesinde çok pahalı yatırımlar. Kimya sektöründe AR-GE yatırımları yetersiz, 25 DOSYA / Plastik yurtdışındaki hammadde üreticileri rekabet avantajına sahip Çözüm önerileri: Petrokimya yatırımlarına 5 yıl süreli (uzun vadeli) güçlü teşviklerin verilmesi. ABD ile Avrupa arasında yürütülen serbest ticaret anlaşmasına rekabet avantajının kaybedilmemesi için dahil olunması. Kaya gazı gibi alternatif hammaddenin üretiminin yapılması. Kur riskinin minimize edilebilmesi için şirketlerin ihracat yaparak döviz geliri elde etmesine yönelik teşviklerin yoğunlaştırılması. İthalatta KKDF’nin kaldırılması. Sorun: Yüksek katma değerli ürünler üretilememesi: Sektör hammadde dışa bağımlılığı ve kalıpçılık alanında yeterli güce sahip değil, bu ürünlerin talebi yeterli değil (pazar sorunu), AR-GE yapacak yeterli nitelikli personel eksikliği, standartları belirlemede etkin olunamaması, AR-GE rehberliği eksikliği. Çözüm önerileri: Sektörün nitelikli eleman sorunu çözümü için eğitim kurumlarına ve sektörel STK’lara daha fazla destek vermesi, üniversitelerdeki olanak ve kapasitelerin sektör tarafından daha kolay kullanılmasının sağlanması, işverenlere rehberlik eğitimi, standartlara uyum ve standart belirlemeye yönelik girişimlerde bulunulması. Sorun: Sektörün rekabet gücünün artırılması: İlk yatırım maliyeti düşük olduğu için çok sayıda işletme, AR-GE yatırımı azlığı, kalite sürekliliği, sahtecilik ve kopyalama, Çin rekabeti. Çözüm önerileri: Ürün sınıflaması yoluyla tüketiciye daha güçlü ulaşmak, markalaşma, bilginin korunması, mevzuatın uygulanabilir hale getirilmesi, kayıt dışı ile mücadele ve bunun için de KDV’nin düşürülmesi, piyasa gözetim ve denetiminin güçlendirilmesi, ithal hammaddelere yönelik test imkanının artırılması. Sorun: Enerji maliyetlerinin yüksekliği: En önemli girdilerden olan enerjinin maliyetinin yüksek olması, kapasitelerin verimsiz kullanılması, yetersiz üretim teknolojisi, personel, makine 26 ENDÜSTRİ OTOMASYON bakımın olması. Çözüm önerileri: Kayıp kaçak bedellerinin sanayiciden tahsil edilmemesi, atık enerjinin kullanılması yollarının bulunması, enerji etkin yatırımlara ek teşvik verilmesi, ilk yatırımlara fizibilite desteği verilerek bilinçsiz yatırım yapılmasının önüne geçilmesi. Sorun: Lokomotif nitelikli eleman sıkıntısı: Sektörü kapsamlı olarak tanımayan elemanlar, aynı dili konuşabilen mühendis ve teknik elemanların bulunmaması; yaratıcılık eksikliği, sektör ihtiyacının tam belirlenememesi nedeniyle eleman yetiştirilmemesi, kar marjı düşük olduğu için nitelikli personeli elde tutacak ücretlerin verilememesi. Çözüm önerileri: Üniversitelerle ve diğer eğitim kuruluşlarıyla işbirliği yapılarak sektör ihtiyaçlarının anlatılması, sektörün eleman açığı envanterinin çıkarılması, plastiğe yönelik eğitim kurumlarının desteklenmesi, şirketlerde AR-GE kültürünün yerleştirilmesi. Sorun: Yeterli AR-GE yatırımı yapılmaması: Kalifiye eleman eksikliği, üniversite-sanayi-kamu arasında yetersiz işbirliği, yeterli kaynak ayrılamaması, AR-GE’nin öneminin yeterince bilinmemesi, kurumsallaşma ve vizyon eksikliği. Çözüm önerileri: AR-GE (rehberlik) eğitimlerinin verilmesi, katma değerli ürünlere geçiş için gerekli AR-GE yatırımlarında yurtdışı bilim insanı desteği alınması, yurt dışına gönderilen yüksek lisans öğrencilerinin plastik alanına yönlendirilmesi, devlet desteklerinin artırılması, ortak ARGE merkezi yatırımları, projelere üniversitelerden eleman alınması zorunluluğu getirilmesi ve bunun desteklenmesi. Sorun: Üniversite sanayi işbirliği: Küçük ölçekli işletmeler dış işbirliğine-iletişime yeterince açık değil; meslek yüksek okullarının prestijinin düşük olması, yeterince desteklenmemeleri, sanayicilerin sadece maliyetlere odaklanması, ENDÜSTRİ OTOMASYON kamunun sanayi-üniversite koordinasyonunu yeterince yapamaması, üniversite ve sanayicinin “kazan-kazan” ilişkisinin farkında olmaması, kötü uygulama örneklerinin insanları çekingenleştirmesi. Çözüm önerileri: Firmaların stajyer kabulünü ciddiyetle uygulaması, meslek komiteleri kurulması, fabrikaların “uygulamalı eğitim-ortak eğitim” modellerini kabul etmesi, personelin lisans üstü eğitimine izin verilmesi, sanayi ve ticaret odalarının sanayi-üniversite işbirliğinin koordinasyonuna katkı vermesi, üniversitelerin kendi personelinin sanayiye yönelik yaptığı çalışmayı teşvik etmesi, kalkınma ajanslarının daha fazla destek vermesi. Plastik Sektörü’nün bugünü ile geleceğine ilişkin olarak bir başka net durum tespiti daha var. Bu tespit, PAGEV-Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı’nın, Kimya Müh. Neslihan Ergün imzalı, “Türkiye 10. Kalkınma Planı (2014 - 2018) Projeksiyonunda Plastik Sektörü Genel Değerlendirmesi Taslağı”nda yapılmış. Taslağın “Global Plastik Sektöründe Son Trendler” bölümünde şöyle deniliyor: “Asya-Pasifik uzun vadeli dönemde, Çin ve Hindistan ile plastik endüstrisinde önemli bir büyüme sürücü gücü ortaya çıkarmaktadır. Pazar önemli ölçüde yeni nesil plastiklerin, yeni teknolojik uygulamaların ortaya çıkması, devlet otoritelerinin zorlaması ve çevre koşulları nedeniyle yeşil kimyaya odaklanmaktadır. Bu da beraberinde yeni yönetmelikler ve çevre donanımları getirmektedir. Global plastik tüketiminin 2015 yılında 297.5 milyon ton seviyesine çıkması beklenmektedir. ( Kaynak: GIA-Global Industry Analysts, Inc. ) DOSYA / Plastik Küresel plastik sektörü, düşük maliyetli Asya ülkelerine sürekli üretim üsleri kurulmasına şahit olmaktadır. Asya Pasifik ‘te artan yabancı yatırımlar ve üretim tesis sayılarındaki artışın birleşmesiyle, plastik sektöründe büyüme trendi gözlenmektedir. Özellikle, Çin ve Hindistan gelir düzeyleri, genel üretim ve sermaye yatırımlarında artışla, tüketici / iş güvenliğini yeniden inşa etmesi gibi örneğin otomobil talebi oluşturarak, ya da tüm son kullanım pazarlarda, büyüme aksiyonu oluşturarak, nihai kullanıcılara çok büyük potansiyeller sağlamaktadır. Otomotiv, madencilik, kimya, inşaat ve tarım sektörlerinde artan talebininde; Asya-Pasifik plastik pazarında, dayanıklı ürünler ve kentleşme için küreselleşme gibi eğilimler tarafından sürücü güç niteliği sağlamaktadır. Polipropilen ( PP ) ve Asya ‘da polietilen (PE) talebi yaygın sanayileşmenin körüklemesiyle, hızlı büyüme kaydederken otomotiv sektöründe genişlemektedir. TÜRK PLASTİK SEKTÖRÜ GZFT ANALİZİ GÜÇLÜ YÖNLER 1) Ulusal ekonomimizde plastiklerin rolü büyüktür. 2) Küresel ölçekte, plastiğin çevreye olan etkisinin ( hammadde, su, yağ gibi doğal kaynakların tüketimi ve enerji kullanımı bakımından ) alternatiflerine göre çok daha az olduğunu açıklayan küresel ölçekteki tek araştırma yöntemi LCA ( Yaşam Döngü Analizi ) çalışmalarıdır. Bu çalışmalara göre plastikler alternatiflerine göre en çevreci ürünlerdir. 3) 2011 yıllında alınan verilere göre inşaat sektöründe kullanılan plastik mamullerin ihracatında, dünya sıralamasında ilk 10 ‘a girme başarısını göstermiştir. Başarılı ihracat mamullerimiz ve ülkemiz dereceleri aşağıda belirtilmektedir; 27 DOSYA / Plastik 4) 3916 nolu GTİP numarasıyla ifade edilen plastik monofil, çubuk, profiller ( enine kesiti 1mm ‘yi geçen ) plastik mamulleri dünya ihracat konjöktöründe Türkiye ‘nin % 5,56 payla 3.sırada, 5) 3917 nolu GTİP numarasıyla ifade edilen plastikten tüpler, borular, hortumlar, contalar, dirsek ve rakorlardan oluşan plastik mamulleri dünya ihracatında ABD $ bazında ilk % 3,55 payla 7. sırada, 6.)3917 nolu GTİP numarasıyla ifade edilen plastikten tüpler, borular, hortumlar, contalar, dirsek ve rakorlardan oluşan plastik mamulleri dünya ihracatında ABD $ bazında ilk 10 sıralamasında % 2,95 payla 9. sıradadır. 7) Sektörel ürünlerin alternatiflerine göre bilimsel veri ve gözlemlere göre çeşitli avantajlar sağlamaktadır. Medikal cihazlarda, güneş güç panellerinde, bilgisayarlarda, mobilyalarda, rüzgâr türbinlerinde ve daha bir çok alanda yaşam kalitemizi yükselten hayatımızın vazgeçemeyeceğimiz parçalarıdır. ZAYIF YÖNLER 1) Türkiye’nin petrol ithalatçısı ülke konumunda olması, hammaddesi petrole dayalı olan plastik monomerlerin ve dolayısıyla plastik hammaddelerin üretiminde gerekli kapasiteyi sağlayamadığından, yurt içi talebi karşılayamayıp, bu anlamda ihracat hacmine de ulaşamamaktadır. Dolayısıyla, dış ticaret açığımız artmaktadır. Bu durumun önüne geçilmesi için petrol hacminin yüksek olduğu Orta Doğu ülkelerinin ülkemize yatırımı teşvik edilmelidir. 2) Standardizasyon temini ve uygulamasında yaşanan sıkıntılar, ürün güvenliği açısından ulusal ve uluslararası ti- 28 ENDÜSTRİ OTOMASYON carette problem oluşturmaktadır. 3)Tüm plastik firmaların kayıt altına olmaması, firmaları kayıt altına almak için yöntem yanlışlığı ve Bakanlık’lar arası koordinasyon eksikliğinin olmasıdır. Bu durum, sektörde haksız rekabetin önüne geçilememesine neden olmaktadır. 4)Doğu Anadolu ve Karadeniz Bölgelerinde teşviklerin olmasına rağmen, hala yatırımlar gerçekleşmemektedir. Yatırımcılara bu bölgelerde plastik sektörüne yatırım yapmaları için güven ve bilgi platformları oluşturulmalıdır. 5)Plastik know-how’unu, çeşitli plastik alt sektör disiplinlerini verecek yeterlikte olan bölümlerin az sayıda olması nitelikli yöneticiler yetiştirmede sorun oluşturmaktadır. Sektörün yönetsel, işlemsel ve bakım alanlarında nitelikli personel sıkıntısı bulunmaktadır. 6)Ülkemizde yer alan test laboratuvarlarında, plastik testleri konusunda çeşitli sıkıntılar yaşanmaktadır. Her test her laboratuvarda yapılamayıp, bazı laboratuvarlarda yapılmakta, bu da prosesin işleyişini güçleştirmektedir. Bazı gümrüklerimizde yer alan kimya laboratuvarlarında, standarda uygun olmayan eski tip ekipmanlar olmasından dolayı standart dışı sonuçlar ortaya çıkmakta, bu da gümrüklerde sıkıntı oluşturmaktadır. 7) Ulus Genelinde Etkin Enerji Verimliliği Programı oluşturulmamasıdır. FIRSATLAR 1) Suudi Arabistan’ın önde gelen polipropilen ureticisi Advanced Petrochemical Company ile, petrol ve petrokimya alanında küresel faaliyet gösteren Bayegan A.Ş. ülkemizde ENDÜSTRİ OTOMASYON yapacağı 1 Milyar dolar yatırım, ile 500.000 mt Polipropilen üretimi gerçekleşecek ve 500 kişiyi istihdam olanağı sağlanacaktır. 2)Türkiye-Suudi Arabistan arasında ki ikili ilişkilerin güçlenmesiyle hammadde üretiminde lider olan Ortadoğu ülkelerinin ülkemizde yeni yatırımlara teşvik edilmesi açısından fırsat doğuracak ve güven ortamı oluşturacaktır. 3)Ambalaj sektöründe kullanılan plastik mamullerde, ülkemiz inşaat sektörüne göre dünya sıralamasında ilk 10’a girememesine rağmen, bu sektörde belli bir ivme yakalanabilir. Özellikle vazgeçilmez gıda sektörünün yine vazgeçilmez bir parçası olan plastik gıda ambalajları sektörü küresel rekabetimizi arttırmamız gerekmektedir. TEHDİTLER 1) LCA ( Yaşam Döngü Analizi ) çalışmalarının ülkemizde yapılmaması. 2) Başarılı bilim adamlarımız olmasına plastiklerlerin insan sağlığına etkisi açısından yeterli bilimsel araştırmaların Türkiye ‘de yapılmaması ve bilim adamlarımızın araştırmaya teşvik edilmemesi. 3) EFSA ( Avrupa Gıda Otoritesi ) çalışmalarında yeterli Türk bilim adamının yer almaması sorun oluşturmaktadır. 4) KDV oranımız birçok ihracatçı ülkeden yüksektir. Bunlardan bazıları, Almanya Hollanda (%6,19),Almanya ( % 7,19 DOSYA / Plastik ), Polonya ( %7,23 ), Güney Kore ( %10 ), Polonya ( %7,23 ) Belçika ( % 12,1), Gümrük vergi oranlarımız, birçok ülkeye göre plastik mamullerin çoğu arasında fark oluşmadan sağlamamız gerekmektedir. Bu şekilde uluslararası ticari güveni sağlayabilir. Plastik tiplerinin toplam gümrük vergi oranlarında oluşan fark, uluslararası ticarette güveni zedelemektedir. 5) Teknoloji kültürünün çoğunlukla KOBİ ölçeğinde olan işletmelerimizde yaygınlaştıramamaktayız ve bununla birlikte küresel rekabette ürün çeşitliliği ve inovatif ürün geliştirmede, diğer bu alanda öncü ülkelerin rekabet tehdidi altında kalmaktayız. 10. PLAN KAPSAMINDA PAGEV’İN PLASTİK SEKTÖR İNCELEMESİNDE PROJELENDİRİLECEK KONU ÖNERİLERİ I. 1989 yılından beri plastik sektörüne hizmet veren ve sektörün nabzını tutan Türk Plastik Sanayicileri Araştırma ve Geliştirme Vakfı PAGEV ‘in, 10. Plan kapsamında sektörün gelişimine yön verecek konu önerileri: II. Kalkınma Planlarının süresi kısaltılarak, var olan fırsatları zamanında algılamak adına iki yıllık olacak şekilde planlar, mevcut durum analizleri, projeksiyonlar hazırlanmalıdır. III. Kayıt dışılık önlenerek, haksız rekabetin önüne geçilmesi sağlanmalıdır. 29 DOSYA / Plastik IV. Uluslararası standartlara öncelikli olanlardan başlayarak uyum sağlanması, ilgili paydaşların standart komisyonlarında yer almaları için TSE tarafından duyuru yapılmaları gerekmektedir. V. Yeni Teşvik Sistemine geçişle birlikte Bayegan ve ortaklığı ile açılacak olan PP tesisi 1 milyar dolarlık kapasite sağlayacağı düşünülmektedir. Bu ve benzeri yatırımlar için Ekonomi Bakanlığı ‘nın stratejik yatırım tesislerini belli aşmaya getirip, en azından arazisini belirleyip, kuruluma uygun şartlarının oluşturulması, yatırımcılar için kolaylık unsurlarını teşkil edecektir. VI. Yerel Kalkınma Ajansları‘nın açıklanan program sayıları arttırılmalı, bu anlamda Ajanslarda kapasite artışına gidilmelidir. VII. Teknolojik yatırımlar özendirilmeli, TÜBİTAK teşviklerine başvuru için firmalara proje hazırlamada önemli dipnotlar belli aralıklarla sanayi kuruluşlarına verilecek eğitimlerle sağlanmalıdır. VIII. AR-GE yatırımları dışında ÜR-GE yatırımlarına da ağırlık verilmeli, öncelikli olarak katma değer sağlayan sektörlere çeşitli teşvikler sağlanmalıdır. IX. Kobi‘lere ilgili kurumlar vasıtasıyla teknoloji eğitimi 30 ENDÜSTRİ OTOMASYON destekleri sağlanmalıdır. Yeni teknolojilerin öğrenimi fuarlar ve yurt dışı gezilerle sınırlı kalmamalıdır. X. Etkin, izlenebilir bir “Enerji Yönetimi Sistemi” kurulmalı, enerji tasarrufuna gidilecek her bir alt sektördeki kalemler tek tek incelenmeli, kalkınma planları projeksiyonlarına bu verilerde yansıtılmalıdır. XI. Yüksek katma değerli olan plastik mamullerin her plan döneminde tespit edilmesi ve bu ürünlerin plan boyunca taleplerinin ve üretim kapasitelerinin incelenmesi hedefe odaklanmakta etkinlik sağlayacaktır. XII. Atık olmayan plastik ambalajların geri dönüşümünün teşvik edilmesinde, faaliyet gösteren yetkilendirilmiş kuruluşların sayısında artış sağlayacak kolaylıkların arttırılması ile takip edilebilir bir atık yönetimi işleyişi söz konusu olabilecektir. Eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarının önemi irdelenerek, öncelikle evlerde ebeveynlerin eğitimi böylelikle en geç anasınıfı düzeyinde ki çocukların eğitimi, aile kültür yapısında geri dönüşüm aşılanarak sağlanabilecektir. XIII. Çevre ile ilgili konularda ilgili Bakanlık olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tekelinde kalınmamalı, diğer Bakanlık’ların da Çevre Eylem Planları’nda ilgili ENDÜSTRİ OTOMASYON DOSYA / Plastik oluşturup, ilgili paydaşları çağırmak yerine her bir sektör için ( alt komiteleri olan ) bir komisyon kurması ve bu komisyonda sektörle ilgili tüm konular için bir araya gelinmesi daha sağlıklı bir çözüm teşkil etmektedir. XVI. Yurt içinde ve yurt dışında talebi olan plastik mamullerin tesbiti sonucu, bu mamullerin ve/veya yurt dışında üretilip ülkemizde üretimi gerçekleşmeyen mamullerin üretimi için teknoloji transferleri gerçekleştirilmeli, deneme test için belli bölgelere uygun atölyeler ve kalıphaneler kurulmalıdır. XVII. Plastik son ürün pazarında global inovatif uygulamalar incelenmeli, uygunluk ölçüleri tespit edilip gerekli sahalarda yatırım imkanları sağlanmalıdır. XVIII. PAGEV, Plastik Tek Durak Ofisi olarak sektöre yatırım yapacak ve/ veya var olan yatırımlarını genişletmek isteyen girişimcilere destek vermek üzere kurulmuştur. Bu anlamda yeterli teknik personeli bünyesinde bulunduran PAGEV, sektöre hizmet vermeye tüm hızı ve sektöre verdiği güvenle her geçen gün üye sayısını arttırarak devam etmektedir. XIX. Küresel Plastik Sektörü ‘nü yakından takip eden PAGEV, her yıl ihracatta Pazar avantajı sağlayacağı, teknolojinin yakından takip edilmesine imkân veren fuarlara sektörel gezilerine her geçen dönem yenilerini eklemektedir. konularda yer almaları, destek olmaları için gerekli koordinasyon alt zemini geliştirilmelidir. Örneğin atık portalına firma kayıt olamadan, Sanayi Sicil Belgesi Almasına izin verilmemelidir. Bu şekilde kayıt dışılığın önüne geçilebilir. XIV. PAGEV ‘in kurduğu Voc-Test Merkezi ( Mesleki Yeterlilik Test ve Belgelendirme Merkezi ) gibi birimlerin, devlet tarafından desteklenmesi ile istihdam da artış kaydedilecek ve Avrupa plastik sektörleriyle rekabette önemli adımlar atılmış olacaktır. XV. Bakanlıkların, belli bir konularda bir komite XX. Sektörün yaşadığı nitelikli ara eleman sıkıntısının giderilmesi için ilgili girişimlerin devlet tarafından yeterince desteklenmesi, bu anlamda kurulacak Özel Plastik Endüstri Meslek Yüksekokulları’nın kurulumu için özellikle Vakıf’lara gereken destek fonunun oluşturulması şarttır. Bu uygulama Devlet Endüstri ve Ticaret Meslek Okulları’nın atıl kalan kısımlarının Plastik Bölümlerine çevrilmesinde de PAGEV ‘e destek verilmesinde de geçerli olmalıdır. XXI. Ülkemiz plastik türlerinin her bir tipinin gümrük vergilerinde ki farkı sıfıra düşürmeli, ülkemizin uluslararası plastik ticaretinde cazibe merkezi olmasında rol alması sağlanmalıdır.” 31 DOSYA / Plastik / Haber ENDÜSTRİ OTOMASYON HEM MAKİNADA HEM PLASTİKTE ÖNEMLİ BİR PAZAR Türkiye ile Rusya arasında yaşanan gerilimin artması plastik sektörünü kaygılandırıyor. Türkiye’nin Rusya’ya yönelik plastik ve kauçuk ihracatı 300 milyon doları buluyor. PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu, gümrüklerde yaşanan zorluklar neden gösterilerek siparişlerde i p t a l l e r i n başladığını belirterek ekonomik yaptırımların uygulamaya konulması halinde 300 milyon dolarlık ihracat kaybının yaşanabileceğini vurguladı. Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu, yaptığı açıklamada yaşanan gelişmelerin her alanda olduğu gibi plastik sektörünü de olumsuz etkileyeceğini ifade ederek şunları söyledi: “Plastik işleme makinaları alanında iyi bir ihracat pazarımız olan Rusya ile yaşanan kriz Rusya ile ticaret yapan sanayicilerimizi de kaygılandırdı. Türkiye’nin Rusya’ya Plastik Rusya krizinin plastik sektörüne faturası 300 milyon doları bulacak ve Kauçuk İşleme Makinesi ihracatı 30 milyon dolara yakın. Rusya bilindiği gibi zengin petrol ve doğal gaz kaynağına sahip bir ülke. Bu doğal kaynaklarını son senelerde kurduğu petrokimya tesisleri ile plastik hammaddeye dönüştürerek katma değeri artırma gayreti içinde. Ancak bilindiği gibi en büyük katma değer plastik mamul üretimindedir. Bu sebeple Rusya bir yandan mamul ithalatını gümrük vergileri ile zorlaştırırken diğer yandan da plastik mamu üretimi yatırımlarını teşvik etmektedir. Rusya ihtiyaç duyduğu makinelerin önemli bir kısmını Türkiye’den ithal ediyor. Şu an Türk firmalarına karşı oluşturulan yaptırımlar, Türk Plastik işleme makineleri sektörüne zarar verdiği gibi Rusya’daki plastik mamul üreticilerine de zarar verecektir. Üyelerimizin halen 32 Rusya’da çalışan yüzlerce makinesi bulunuyor. Bu makinelerin yedek parça ve servis olmadan verimli çalışmaları da mümkün değildir.” Türkiye’nin Rusya’ya yaptığı 300 milyon doları bulan plastik ve kauçuk ihracatının da çok önemli olduğunu dile getiren Yavuz Eroğlu, siparişlerde iptallerin başladığını ve bu durumun endişe verici olduğunu söyledi. Eroğlu, “Plastik mutfak eşyası üreticisi bir firmamız ürünlerini Rusya’ya sevk etmek üzereyken Rusya’daki alıcının gümrüklerden malı geçirmenin zorluğundan bahsederek siparişi iptal ettiğini bildirmiştir. Türkiye’nin Rusya’ya plastik ve kauçuk ihracatının durması 300 milyon doları bulan bir kayba sebep olabilecektir” dedi. PAGEV Başkanı Eroğlu, Rusya ile var olan ticari ilişkilerin uzun vadeli düşünülmesi gerektiğinin altını çizdiği açıklamasında, “Yaşanan sorunun karşılıklı saygı ve anlayış içinde diplomasi ile çözülmesi en büyük arzumuzdur. Ancak geçmişte Kıbrıs çıkartması sırasında Amerika’nın Türkiye’ye karşı oluşturduğu ekonomik yaptırımın Türkiye’nin yerli sanayi hamlesine sebep olduğu göz önüne alındığında bu sorun uzun vadede çözülmez ise Türk sanayisi kendine başka pazarlar da bulabilecek yetkinlik ve tecrübeye sahiptir. Önemli olan var olan komşuluk ve iyi ticaret ilişkilerini uzun vadeli bakışla koruyabilmektir. Bu süreçte sanayicilerimizin olası kayıpları ve bunların telafisi konusunda gerek sanayicilerimiz gerekse ilgili kamu kurumları ile yakın bir çalışma içinde olacağız” diye konuştu. Yavuz Eroğlu, Türk plastik sektörünün Rusya’ya yönelik ihracatı ve iki ülke arasındaki ticarete ilişkin rakamları da paylaştı. Buna göre; Türkiye ve Rusya Federasyonu arasında toplam plastik dış ticaret hacmi 2013 yılında 187 bin ton ve 435 milyon dolarken 2014 yılında ton bazında yüzde 36, dolar bazında yüzde 31 azalarak 119 bin ton ve 300 milyon dolara geriledi. 2015 yılının 9 aylık dönemindeki gelişmeler dikkate alınarak 2015 yılı sonunda dış ticaret hacminin 169 bin ton ve 337 milyon dolara çıkacağı tahmin ediliyor. - Türkiye, 2014 yılında Rusya’ya 100 milyon dolar plastik hammadde ve 155 milyon dolar plastik mamul ihraç etti. - Toplam plastik hammadde ihracatının yüzde 9’unu Rusya Federasyonuna yönelik yapıyor ve bu ihracat Rusya Federasyonu’nun toplam plastik hammadde ithalatı içinden yüzde 2 pay alıyor. - Plastik mamul ihracatının yüzde 3’ü ise Rusya Federasyonuna gerçekleşiyor. Bu ihracat Rusya Federasyonu’nun toplam plastik hammadde ithalatı içinden yüzde 3 pay alıyor. - Türkiye plastik işleme makinaları toplam ihracatının yüzde 15’ini Rusya’ya yapıyor. DOSYA / Plastik / Haber ENDÜSTRİ OTOMASYON TÜRK PLASTİK SEKTÖRÜ KATMA DEĞERLİ ÜRÜNLERLE BÜYÜYECEK, Dokuz aylık plastik üretimi 6,3 milyon ton oldu düzeyde kaldı ve 6,3 milyon ton oldu. Değer bazında ise yüzde 11 azalış ile 24 milyar dolar olarak gerçekleşti. Değer bazındaki azalma, petrol fiyatlarındaki düşüşten ve euro/dolar paritesinden kaynaklandı. 2015 yılının dokuz aylık döneminde 6,3 milyon tonluk toplam plastik mamul üretimi içinde 2,2 milyon ton ile plastik ambalaj malzemeler ilk sırada yer alırken; bu ürünü 1,2 bin tonla plastik inşaat malzemeleri izledi. Plastik sektörü söz konusu üretimle kapasitesini yüzde 72,5 oranında kullandı. Sektörün dokuz ayda iç pazardaki tüketimi bir önceki yılın aynı dönemi ile aynı düzeyde gerçekleşti ve 5,6 milyon ton oldu. Petrol fiyatlarında devam eden düşüş, plastik sektörünün satış cirosunu düşürdü. Bu duruma euro/dolar paritesindeki değişim ve en önemli ihraç pazarlarındaki karışıklıklar da eklenince plastik sektörünün üretim ve ihracatındaki büyüme hızı yavaşladı. Sektör, 2015 yılının üçüncü çeyreğini miktar bazında 6,3 milyon ton, değer bazında 24 milyar dolarlık plastik mamul üretimi ile kapattı. PAGEV’in hazırladığı rapora göre; Ocak-Eylül döneminde plastik mamul ihracatı miktar bazında yüzde 3 gerileme ile 1,2 milyon ton, değer bazında ihracat yüzde 14 düşüşle 3,2 milyar dolar olarak gerçekleşti. Türk plastik sektörü üretim ve ihracattaki birim değerini artırabilmek için katma değerli ürün çeşitliliğini artırmaya odaklandı. Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV), 2015 yılının Ocak-Eylül döneminde sektörün ulaştığı noktayı değerlendiren bir rapor hazırladı. Kimya sektörü ihracatının en önemli ürün gruplarından biri oluşturan plastik sektörü, dokuz aylık dönemde petrol fiyatlarındaki düşüş ve Euro-dolar paritesinin olumsuz etkisiyle değer bazındaki ihracatta düşüşler yaşadı. Söz konusu dönemde plastik hammadde ve mamul ihracatı; miktar bazında 1,6 milyon ton, değer bazında ise 3,9 milyar dolar oldu. Plastik sektörü dokuz ayda en fazla ambalaj üretti… Plastik sektörünün 2015 yılının Ocak-Eylül döneminde mamul üretimi miktar bazında bir önceki yılın aynı dönemi ile aynı 34 Dokuz aylık dönemde Türk plastik sektörü yabancı sermaye için cazibesini korudu. Söz konusu dönemde plastik sektöründe 311 firmanın yabancı sermaye ortalığı bulunurken; bu ortaklıkların yüzde 62’sini Avrupa Birliği ülkelerinden firmalar oluşturuyor. Petrol fiyatlarındaki düşüş plastik ihracatını dolar bazında düşürdü… Türk plastik sektörünün mamul ihracatı 2015 yılının Ocak-Eylül döneminde geçen yılın aynı dönemine kıyasla miktar ve değer bazında geriledi. Miktar bazında ihracat yüzde 3 gerileme ile 1,2 milyon ton, değer bazında ihracat yüzde 14 düşüşle 3,2 milyar dolar olarak gerçekleşti. 9 aylık dönemde plastik sektörünün en çok plastik mamul ihracatı yaptığı ülkeler ise; Irak, Almanya ve İngiltere olarak sıralandı. Dokuz ayda en çok ihraç edilen ürün grubu “levha, yaprak, pelikül ve lamlar” oldu 2015 yılının 9 ayında miktar ve değer bazında en fazla ihracat gerçekleştirilen ürün grupları arasında ilk sırada 246 bin tonla “levha, yaprak, pelikül ve lamlar” yer aldı. Bu ürün grubunu 241 bin tonla “tüpler, borular, hortumlar” ve 221 bin tonla “tıpa, kapak, kapsül” takip etti. Aynı dönemde plastik hammadde ihracatı ise miktarda yüzde 1,3 düşüşle 514 bin ton, değerde yüzde 20 azalışla 708 milyon dolar oldu. Ocak-Eylül döneminde plastik sektörünün en çok hammadde ihracatı yaptığı ilk üç ülke; Almanya, Mısır ve Rusya olarak sıralandı. Sektörün dokuz aylık sonuçlarını değerlendiren ENDÜSTRİ OTOMASYON PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu, “Türkiye’nin en hızlı büyüyen ve gelişen sektörlerinden biri plastik. Ancak geçtiğimiz yıldan bu yana süren petrol fiyatlarındaki düşüş, Euro-dolar paritesindeki değişim üretim ve ihracatımıza dolar bazında düşüş olarak yansıdı. İşin kötü yanı petrol fiyatlarının düşüş miktarı kadar petrokimya ürünlerinin fiyatlarında maalesef düşüş olmadı. Üretim ve tüketimde miktar bazında geçen senenin aynı seviyesini koruduk ancak özellikle değer bazında düşüşler bizi etkiledi. Türk plastik sektörü son 10 yıldır yüzde 10 seviyesinde büyüyen bir sektör ve bu olumsuzlukların gölgesinden çıkması, eski büyüme oranlarına geri dönmesi için yeni çözüm yollarına odaklanması gerekiyor. Bu çözüm yolu da katma değerli ürün üretimini artırmaktan geçiyor” dedi. Eroğlu, “Bugün üretim kapasitemiz ile dünya yedincisi ve Avrupa ikincisi olmamıza rağmen ihracatta bizden çok daha düşük üretim yapan ülkelerin çok altındayız. Bunun başlıca nedeni, Türkiye’nin plastik mamul ihracatında 3 dolar/kg’ın altı- DOSYA / Plastik / Haber na düşmüş olan birim ihracat fiyatının, dünya ortalaması olan 4,4 dolar/kg fiyatının yüzde 32 altında olması ve ihracatta yeteri kadar katma değer sağlayamamasıdır. Bu durum bize sektörün yeterince katma değer sağlamayan mamullerin üretim ve ihracatına yoğunlaştığını gösteriyor. Bu nedenle artık katma değeri büyük mamuller üretim ve ihracatına yoğunlaşmamız, birim ihraç fiyatlarını gelişmiş ülkeler ortalaması olan 4,5 dolar/kg’a çıkarmamız ve yatırım teşviklerinden de azami ölçüde yararlanmamız gerekiyor. Geleneksel üretim modelinin ileri plastiklerin üretimine dönüştürülmesi sağlamalıyız. PAGEV olarak bizde sektöre bu alanda destek olabilmek için Ar-Ge merkezi çalışmalarına devam ediyoruz. Katma değerli üretime katkı sağlayacak merkezimizin sektörün eksiklerini tamamlayacağına inanıyoruz” diyerek sözlerini bitirdi. DOSYA / Plastik / Ürün ENDÜSTRİ OTOMASYON XMold: Enjeksiyonda yüksek hassasiyet için sistem çözümü XMold, hidrolik, servo elektrik veya hibrid enjeksiyon makinelerinin yüksek gereksinimli uygulamaları için tümleşik bir çözüm sunar ve öncelikle çok bileşenli enjeksiyon üniteleri veya karmaşık tüp programları için tasarlanmıştır. XMold ile aynı zamanda yüksek hızlı uygulamalar ve komple üretim hücrelerinde de uygulanabilir. XMold sistem çözümü, ikinci nesil Intel® Celeron® işlemci ve dikey konumda 15,6 inç geniş ekrana, Beckhoff’un I/O’larına ve teknoloji yazılımına sahip CP6216-1004 Panel PC’ye sahiptir; bunun yanında isteğe bağlı olarak elektrikli servo makineler için sürücü bileşenleri de bulunmaktadır. EtherCAT yüksek hızlı iletişim sisteminde dayanan Çok Yüksek Hızlı Kontrol teknolojisi, hızla değişen giriş sinyallerinin 50 μs’lik zaman çözünürlüğüyle örneklenebilmesine olanak tanır ve enjeksiyon prosesinin yüksek hassasiyetle kontrol edilebilmesini sağlar. Tutma basıncına geçiş prosedürünün bütünü gibi enjeksiyon makinelerinin standart işlevleri TwinCAT Enjeksiyon PLC Çerçevesi teknoloji yazılımına dahildir. Bu, kullanıcıların zamandan tasarruf etmelerini sağlarken, müşteriye özel teknoloji geliştirme olanaklarını sınırlamaz. Yüksek talepleri olan enjeksiyon uygulamaları için XMold sisteminin 15,6 inçlik dikey yönlü bir Paneli bulunur. Dokunma işlevine sahip geniş ekran alanı prosesin net bir proses görselleştirmesine olanak tanır ve ergonomik çalışma kalitesinde optimum sonuçları sunar. ■ Beckhoff, plastik makineleri imalat endüstrisi için PC ve EtherCAT tabanlı kapsamlı kontrol çözümü olan Xmold ile kompleks enjeksiyon makinelerinin otomasyonunda en yüksek hassasiyet, hız ve enerji verimliliği gereksinimlerini karşılayan tümleşik bir çözüm sunuyor. Çok yüksek hızlı kontrol teknolojisi XFC’ye (eXtreme Fast Control) dayanan XMold, Beckhoff’un sektörde geçirdiği uzun yıllarından elde ettiği deneyimden kazandığı enjeksiyon tecrübelerini bir araya getiriyor. XMold panelinin ana düzenlemesi enjeksiyon prosesi için optimize edilmiştir. 15,6 inç dikey panel, ergonomik çalışma kalitesinde optimum sonuçları sunar. Standart uygulamalar da, karmaşık prosesler de XMold arabirimi üzerinden kontrol edilebilir. Dokunma işlevine sahip geniş ekran alanı net bir proses görselleştirmesine olanak tanır. Sabit durum göstergesi ve aktif çalışma ekranları net ve şeffaf bir izleme için düzenlenmiştir. Operatör arabiriminin etkileyici ve ergonomik tasarımı, bundan bağımsız olan fiili çalışma mantığı programlaması sayesinde, makine üreticileri müşteriye özel HMI’ları kolayca ve esnek bir biçimde oluşturabilirler. Simge düzenleyici ile Beckhoff, hiçbir özel programlama bilgisi gerektirmeyen ve belirli makine dizilerini uyarlamak için gereken işgücünü minimuma indiren basit bir grafik programlama arabirimi oluşturmuştur. XMold ile plastik makinesi imalatçıları çok yaygın olan EtherCAT kullanımından da yararlanabilirler, çünkü geniş Beckhoff portföyüne ek olarak, kendi kararlarına göre kontrol mimarilerine kolayca entegre edebilecekleri neredeyse sınırsız üçüncü parti bileşenleri arasından seçim yapabilirler. BECKHOFF / www.beckhoff.com.tr 36 ENDÜSTRİ OTOMASYON DOSYA / Plastik / Haber YERLİ ÜRETİM TEHDİT ALTINDA! ALMANYA’DAN İTHAL EDİLEN PLASTİK İŞLEME MAKİNALARININ SAYISI İKİ KATTAN FAZLA ARTTI Çin’den gelen enjeksiyon ve ekstrüzyon makinalarındaki miktarsal düşüşlerin yerini Tayvan menşeli makinalara bıraktığına dikkat çeken Reha Gür, ülkemizde hala kamunun yerli makine konusunda yeterli düzeyde teşvike ulaşamadığını ve konunun uzmanı olmayanlar tarafından hatalı hazırlanarak servis edilen raporlar nedeniyle de tedbirlerin alınamamış olduğunu ve bundan yerli makine imalatçılarının zarar gördüğünü belirtti. ■ PAGDER (Plastik Sanayicileri Derneği), 2015 yılının ilk 9 ayında plastik ve kauçuk işleme makinaları sektörü ile ilgili verileri değerlendiren bir rapor yayınladı. Rapordaki veriler, 2015 yılının ilk 9 ayında, Almanya’dan ithal edilen plastik enjeksiyon ve ekstrüzyon makinalarının sayısının iki kattan fazla arttığını ortaya koyuyor. PAGDER’in Yönetim Kurulu Başkanı Reha Gür; plastik ve kauçuk işleme makinaları sektörünün de temsilcisi olarak, yerli üretimin tehdit altında olduğunu ve 2015 yılında yerli üretimin teşvik edilmesi yönünde önemli fırsatın kaçırıldığını ifade etti. PAGDER’in (Plastik Sanayicileri Derneği) tarafından hazırlanan rapora göre, 2015 yılının ilk 9 ayında plastik ve kauçuk işleme makinaları sektörünün ithalatı dolar bazında %8,4 gerilerken; avro bazında %11,5 arttı. Plastik enjeksiyon ve ekstrüzyon makinaları özelinde ise, ithalat dolar bazında %13 gerilerken; avro bazında %5,9 arttı. Özellikle, Almanya’dan ithal edilen plastik enjeksiyon ve ekstrüzyon makinalarının sayısal olarak iki katından fazla olarak arttığı görülürken; İtalya ve Tayvan’da sayısal olarak daha fazla makinasını ülkemize sokan ülkeler oldu. Raporu değerlendiren PAGDER Yönetim Kurulu Başkanı Reha Gür, Almanya’dan bu denli önemli bir ithalat girişinin arkasında, fiyat esneklerinin olduğunu belirtti. Gür, avro/dolar paritesindeki gerilemenin Avrupa’dan ithal ettiğimiz fiyat esnekliği yüksek ithal mallarda patlama yaptığını söyledi. İthalat baskısı altında rekabet gücünü kaybetmek istemeyen sektörün kamusal Ar-Ge ve inovasyon teşvikleri ile canlandırılmasını vurgulayan Gür, “Avrupa’nın en büyük ikinci büyük plastik işleyicisi konumundaki Türkiye’nin daha fazla yerli üretim makinalara yönelmesi gerekiyor” dedi. “Cari açık verildiği gibi katma değerli ürün ihracatımızda önemli bir yere sahip olan makina sektörünün değerli bir parçasını oluşturan plastik ve kauçuk işleme makinaları sektörü, Türkiye cari açığı tarihi seviyelerde gerilerken, bu fırsattan yararlanamadı” diyen Gür, paritedeki gerilemeni ihracatımızı dolar bazında eritirken, fiyat esnekliğinin yüksek AB menşeli mallarda miktarsal artışları ve avro bazında da yükselişleri de beraberinde getirdiğini kaydetti. Benzer bir durumun plastik mamul ithalatında da yaşandığına dikkat çeken Reha Gür, “Plastik mamul ithalatı konjonktüre rağmen miktarsal bazda artış göstermeye devam ediyor. Zira, pahada fazla gelen ürünleri AB’den ithal etmeye devam ediyoruz” dedi. PAGDER olarak, plastik makina sektörünün gelişimi için makina imalat sanayi ailesinin tepe örgütü olan MAKFED’le birlikte vites değiştirildiğini sözlerine ekleyen Başkan Reha Gür, devlet desteklerinin cari açığın azaltılacağı, katma değer üretecek plastik ve plastik makinaları sektörlerine daha fazla yöneltilmesinden çekinilmemesi gerektiğini iletti. “Plastik sektörünün genel olarak ihracatının parite etkisi altında düşüş göstermesinin endişe yaratmadığı görülmekle birlikte, paritenin stabilize olması ve 2016’da bir önceki yılın baz etkisi ile birlikte tekrar sektör ihracatının güçlü bir yön kazanacağına inanıyoruz” diyen Gür; ancak konjoktürel etkilerden ziyade ihracatın ve genel olarak dış ticaretteki yapısal sorunların ele alınması gerektiği ile ilgili uyarı sinyallerinin artmış olduğuna dikkat çekti. Reha Gür alınması gereken önlemleri de; “Yakın coğrafyamızdaki gelişmeleri telafi edecek ihracat pazarlarımızın çeşitlendirilmesi; cari açığın azaltılmasına yönelik yeni petrokimya tesisi yatırımları; ihracatçı ve katma değerli sektörlerin acilen özel bakıma alınması; inovasyon ve Ar-Ge konusunda iş dünyasına güvene dayalı, onun burnundan getirmeyen yalın teşviklere geçilmesi” olarak sıraladı. 37 DOSYA / Plastik / Ürün ENDÜSTRİ OTOMASYON PLASTİK SEKTÖRÜ İŞ’İNİ SANAL ALEMDE GELİŞTİRECEK Avrupalı plastikçiler eğitimi PAGEV’den alacak ■ Günümüzde teknoloji hızla gelişiyor, hayatımıza yenilikler sunuyor. Sektörler de bu yenilikleri üretim süreçlerine entegre ederek günün koşullarına ayak uydurmaya çalışıyor. Bu sektörlerden biri de Kimya… Sektörün, çalışanların iş gücü ve becerilerini geliştirmek üzere 2013 yılında çalışmalarına başladığı Avrupa Birliği Hayat Boyu Öğrenme Programı kapsamında hayata geçirdiği Avrupa Birliği Leonardo Da VinciChemical Movetech Projesi’nin ilk e-öğrenme modülleri hazır... Projenin ana ortaklarından PAGEV’in hazırladığı plastik modülü; plastik üretim teknolojileri, hammaddeler, katkı maddeleri, atık, ambalaj ve iş güvenliği konularını içeriyor. Aralık ayı sonunda internet üzerinden tüm kullanıcılarla paylaşılacak olan PAGEV eğitim kiti ve videoları, yalnızca Türkiye’ye değil, Avrupalı plastikçilere de sunulacak. İKMİB (İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği) koordinatörlüğünde ve Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV), Litvanya, Polonya ve İspanya ortaklığında 2013 yılında çalışmaları başlayan “Chemical Movetech” projesinin ilk e-öğrenme modülleri hazırlandı. “Yenilikçi Teknolojiler ile Mesleki Eğitimde Fırsatların Harekete Geçirilmesi” anlamına gelen projenin plastik modülünü üstlenen PAGEV, proje ile plastik sektöründe çalışanların mesleki bilgi düzeyi ve becerilerini geliştirmenin yanı sıra işleri ile ilgili yeni gelişmelere adapte olmalarını sağlamayı hedefliyor. Ayrıca program sadece Türkiye’yi değil tüm Avrupa Birliğini kapsıyor. Dolayısıyla tüm AB’deki plastikçiler bu projedeki sanal eğitimi PAGEV eğitim kiti ve videolarından alacak. Plastik üretim teknolojileri, kullanılan polimerler hammaddeleri, katkı maddeleri, iş sağlığı ve güvenliği, atık ve ambalaj konuları hakkında bilgiler, Aralık ayı sonunda http://www.chemicalmovetech. eu/e-portal/ üzerinden sektörün paylaşımına açıla- 38 cak. Avrupa’da uygulanan sistem ile uyumlu olarak geliştirilen modülde interaktif videolar da yer alacak. Türk plastik sektörünün hızlı büyümesiyle Almanya’dan sonra ikinciliği yakaladığını ancak bunun sadece üretim büyüklüğü olmaktan çıkıp katma değer büyüklüğüne dönmesi için çalıştıklarını belirten PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu, projeyle ilgili yaptığı açıklamada “Plastik sektörü olarak nitelikli işgücüne olan ihtiyacımızı her platformda dile getiriyoruz. PAGEV olarak bu konuda biri Gebze’de biri Halkalı’da olmak üzere iki okul açtık. Bu okullarla mesleki eğitimi geliştirmeye ve sektöre kalifiye işgücü yetiş- tirmeye çalışıyoruz. Aynı zamanda sektör çalışanlarımıza yönelik eğitimler düzenliyoruz. Ancak mevcut çalışanlarımızın bilgi ve mesleki yeterliliklerini daha da artırmamız lazım. Chemical Movetech projesi kapsamında yalnızca Türkiye’deki değil, Avrupalı meslektaşlarımızın da kullanabileceği eğitim kiti ve videolar hazırladık. Sektörümüz açısından oldukça önemli bir dijital platforma sahip olduk. İnternet üzerinden sektörümüz ile ilgili tüm güncel bilgilere kullanıcılar, artık oturdukları yerden tek bir tıkla kolayca ulaşabilecek. Dünyada teknoloji hızla değişiyor ve bu değişime ayak uydurmamız lazım. Bu proje sayesinde biz de Avrupa’da kullanılan yöntemi ülkemizde kullanmaya başlıyoruz. Bu vesileyle İKMİB’e de Chemical Movetech projesini başlattığı ve sektörümüze öncülük ettiği için teşekkür ediyoruz. Ülkemizin nitelikli insan gücüne kavuşması için bu tarz projelere ihtiyacımız var, umarım diğer sektörlere de örnek olur” dedi. ROPÖRTAJ / Emre Sönmez / SCHUNK ENDÜSTRİ OTOMASYON Endüstri 4.0 açan yenilikler bazında devrimsel oluşumlar olarak ele alırsak, Endüstri 4.0- Sanal ve fiziksel sistemlerin kullanımını (akıllı objeler, CPS, Smart Factory- internete dahil herşey)endüstriyel bir devrim olarak görmemek mümkün değil. Sadece bu noktada, Endüstri 4.0’ün yeni bir oluşum olmadığını, uzun yıllardır gelişen bir süreçte kendini göstermeye başladığını belirtebilirim. Global sistemin sürdürebilirliğinin devamı niteliğinde gelişim ve yenilik ihtiyacını özellikle teknolojik devrim niteliğindeki gelişmeler ile sürdürdüğünü düşünüyorum. Bu noktada, özellikle endüstriyel devrim olarak görülebilecek bu tarz yenilikler için zaten teknolojik altyapı oluşturulmaktadır, oluşturulmak zorundadır. Bu sebeple, Endüstri 4.0, bugüne kadarki endüstriyel alandaki teknolojik gelişmelerin bir ileri safhaya taşınmasıyla meydana gelen, tamamen yeni bir oluşum olmamakla birlikte, oluşturabileceği sonuçlar açısından- gelecek dönem senaryoları ile bir devrim niteliğindedir. ■ Endüstri başlı başına bir tarih… Üstelik bu tarihe 3 devrim sığdı. Şimdi de 4’üncüsünü konuşuyoruz. İlk sanayi devrimi su ve buhar gücü ile üretim mekanizmasının üzerine kurulmuştu. İkinci sanayi devrimi bunu elektrik enerjisi ile izledi. Daha sonrasında ise üçüncü sanayi devrimi olan dijital devrim gerçekleşerek elektronik kullanımı başlattı. Endüstri 4.0 ne demek? Dördüncü sanayi devrimi olarak adlandırılan Endüstri 4.0 çağımıza neler getirecek? Spekülasyonlar da dahil olarak merak edilenleri, Endüstri 4.0’ı gündemine alan ve yeni bir üretim biçimine geçmek için kolları sıvayan SCHUNK’un Türkiye Genel Müdürü Emre Sönmez’e sorduk. Endüstri 4.0 ortaya çıkışıyla birlikte, sanayisi gelişmiş ülkeleri yeni stratejiler üretmeye, tartışmalara ve yeni yönelimlere itti. Üretimin artık tamamen bilgisayar kontrolü ve internet üzerinden gerçekleşeceği olgusu ortaya “bu bir endüstriyel devrim mi?” sorusunu ortaya çıkardı. Siz firma-kurum olarak bu konuda ne düşünürsünüz? Bu gerçekten 4. Sanayi devrimi midir? Endüstri 4.0’ın ortaya çıkışını iyi analiz edebilmek için endüstriyel devrim niteliğindeki aşamaları incelemek gerektiğini düşünüyorum. Endüstri 1.0 – Su ve buhar kuvvetinin kullanımı ile çalışan mekanik sistemler (ilk makina dokuma tezgahı, 1784), Endüstri 2.0- Elektrik enerjisinin kullanımı, seri üretimlere geçiş(ilk hareketli band sistemlerinin mezbahanelerde kullanımı,1870) ve Endüstri 3.0- Elektronik ve bilişim teknolojilerinin kullanımını (ilk programlanabilir yönetim SPS,1969) oluşumları ve meydana getirdikleri çığır 42 Endüstri 4.0, Almanya’nın geleneksel imalat sanayisini bilişim yönünde yüksek teknolojiyle donatması projesi olarak adlandırılıyor. Türk firmalarının bu aşamaya doğrudan müdahil olması mümkün mü? Mümkünse nasıl sağlanabilir? Türkiye’nin yeni endüstriyel devrimi yakalayabilmesi son derece yüksek bir öneme sahiptir. Önceki endüstriyel devrim niteliğindeki gelişimleri geriden takip eden bir ülke olarak Türkiye, Endüstri 4.0 noktasında geride kalma riskini en aza indirmelidir. Bu noktada, ülkelerin gelişmişlik düzeylerine göre önemli bir gösterge olan AR-GE çalışmalarına önem verilmesi, endüstriyel işbirliği konusunda piyasanın teşvik edilmesi, bilimsel kurum ve kuruluşlar ile üniversitelere verilecek destek ile Endüstri 4.0 devriminin yakalanabileceğini, en azından gerisinde kalınmayacağını düşünüyorum. Biraz da spekülasyon yapalım. Endüstri 4.0, tam anlamıyla Dünya sanayisinde hakim duruma geldiğinde her şey bilgisayar-robot üzerinden gerçekleştiğinde dünya nasıl bir dönüşüme gidecek? Endüstri 4.0’ün tam anlamıyla Dünya sanayisinde hakim duruma geldiği noktada robotların, insanların aktif olduğu tüm alanlara hakim olabileceği ihtimali üzerinde düşünürsek, bu durumun en büyük sonucu istihdam sorunu olacaktır. Dünya genelinde artacak işsizlik sorunu ve sosyal hayatın olumsuz olarak etkilenebilecek olması, Endüstri 4.0’ün önündeki zorluklardan sayılabilir. Aynı zamanda genel itibariyle; küresel anlamda işletmeler ENDÜSTRİ OTOMASYON arası rekabetin artmasını, üretim proseslerinin daha yalın ve şeffaf olmasını, özel programlanabilir robot ve makineler vasıtasıyla özel üretim noktasında artış yaşanacağını, inovatif iş modelleri oluşacağı ve çalışma süre ve lokasyonlarında ciddi değişimler yaşanacağını öngörüyorum. Endüstri 4.0 fikir süreci nasıl ortaya çıktı? Siz bu fikri firmanızda nasıl algıladınız da “bu sürece dahil olalım” dediniz. Endüstri 4.0 sürümünün temel çıkış noktası; akıllı fabrikalar oluşturarak, daha hızlı, esnek ve düşük maliyetli ve verimli üretim süreçlerini gerçekleştirmektir. Endüstri 4.0 kavramının Alman Hükümeti tarafından oluşturulan bir çalışma grubu tarafından ortaya çıkarıldığını göz önünde bulundurursak, Almanya’nın Endüstri 4.0’ün öncüsü olduğunu söyleyebiliriz. Tutucu Sistemler ve Sıkma Teknolojisi alanında hem Türkiye’de hem de dünyada sektör devi olan SCHUNK, bir Alman firması olarak sürece dahil olmuştur. SCHUNK, Hannover Messe’de çeşitli ortakları ile akıllı fabrika vizyonunu, montaj hücresi gösterimi sayesinde gerçekliğe dönüştürerek esnek otomasyon üretiminin Endüstri 4.0 şartlarına göre özellikle uygulanabilir olduğunu vurgulamıştır. SCHUNK’un Endüstri 4.0 ile ilişkisini biraz daha teknik açıdan ele alacak olursak, en belirgin özellik: Durum, süreç izleme ve iletişimin doğrudan bileşen düzeyinde yapılıyor olmasıdır. Akıllı SCHUNK modülleri, malzemeler ile arasındaki boşluğu kapatıp, tutucu parmaktan ERP sistemine kalıcı bir bilgi akışı imkanı sağlamaktadır. SCHUNK tarafından dizayn edilen endüstri 4.0 montaj hüc- ROPÖRTAJ / Emre Sönmez / SCHUNK resi, yazılım uzmanı ORBIS, donanım oluşturucu Erhardt + Abt, plusdrei mühendislik takımı ve SIM Otomasyon; Tutma & Bırakma ünitelerinin, 3-eksenli oda köprülerinin ve robotların, montajlama, kontrol, paketleme ve taşıma süresince nasıl bir işbirliği içerisinde olduğunu göstermektedir. Bu şekilde, akıllı üretime izin verildiği vurgulanmaktadır. Her yeni bileşen ve her öncelikli sipariş ile hücre uygun kareografiyi yeniden bulmaktadır. Her özel süreç adımı sensörler tarafından izlenmekte, taşıma sistemine hatta donanım kontrol ünitesi ve ERP’ye bildirilmektedir. SCHUNK montaj üniteleri, tutucu bileşenleri ve sistem kontrol ünitesi; endüstriyel ağ sistemi veya eternet ile birbirleriyle bağlantılı ve siber-fiziksel sistem medyana getirmektedirler. Akıllı SCHUNK tutucuları, hafif kollar, Tutma&Bırakma üniteleri ve lineer direkt eksen; bileşenler seviyesinde yerinde kontrol sağlamakta, dinamik ve esnek süreç imkanı tanımaktadır. SCHUNK mekatronik tutucuları, kuvvet ve pozisyon tarafından ayarlanan SCHUNK kuvvet sensörleri, hassas durum takibini sağlamaktadır. SCHUNK kuvvet ve tork sensörleri, arıza kesintisi meydana gelmeden önce ufak sapmaları bile tespit etmekte, öngörülebilir onarım bağlamında tahmin edilebilir ve etkili girişimler için en iyi ön koşulları yaratmakatdır. Aynı zamanda özel görevlerde yerinden yönetim yetkinliğe imkan sağlamaktadır. Süreç parametreleri kontrolü, yerinden yönetim kalite güvencesi ve kalite kriteri dökümantasyonu için uygundur. Endüstriyel ağ sistemi için uygun SCHUNK tutucuları ve değişim sistemleri; döner modüller, bileşenler ve sistem arasında engelleri aşan iletişim sunmaktadır. Çok amaçlı SCHUNK tutucu modülleri, etkili değişim sistemleri ve serbestçe programlanabilir lineer direkt eksenleri, yüksek üretkenlikte esnek süreç dizaynına imkan sağlamaktadır. Kullanıcılar, standart SCHUNK ürün çeşitliliği, yetkinlik seviyesi ve her özel süreç adımı esnekliği arasında özgürce seçim yapabilmektedirler. Endüstri 5.0 şimdilik bir ütopya ancak söz konusu teknoloji olduğunda çağımız artık her şeye gebe… Endüstri 5.0 gerçekleşecek olsa sizce bu nasıl bir sanayi devrimi olurdu? Geçmişten günümüze kadar gerçekleşen endüstriyel gelişmelerden sonra Endüstri 5.0 ne olabilir sorusunun cevabının özellikle enerji merkezli bir devrimde olacağına inanıyorum. Gelecekte enerjinin, özelliklede endüstrinin olmazsa olmazı elektrik enerjisinin tüm endüstriyel ekipmanlarda kablosuz olarak kullanımının ve iletiminin mümkün olduğu bir devrim olacak. Bunun hemen sonrasında da moleküler ayrışma ve istenen yerde tekrar bir araya getirilme özelliği ile ışınlanmanın başlayacağını düşünüyorum. 43 ÜRÜN VE UYGULAMALAR ENDÜSTRİ OTOMASYON SAĞLIK SEKTÖRÜNDE DEVRİM AGR, iTRAK kullanarak sağlık sektöründeki prosedürlerde devrim yapma potansiyeline sahip bir kan tahlili cihazı üretiyor. Rockwell Automation / www.rockwellautomation.com ■ AGR Automation, Rockwell Automation iTRAK® akıllı takip çözümünün yenilikçi ve esnek özelliklerini de kullanarak, bütünleşik Rockwell Automation hareket, otomasyon ve güvenlik sistemi ile devrim niteliğinde üç aşamalı bir kan tahlili cihazı üretti. Makine sayesinde sağlık sektörü ve hastaneler, birden çok reaksiyon maddesine erişim, yüksek verimlilik, hız ve anında sonuç alma özelliğine kavuştu. Çalışırken, yazıcılar cam substratlar üzerindeki test dizilerine farklı reaksiyon maddelerinden bırakıyorlar. Her biri en fazla dört istasyon içeren 18 baskı hücresine gruplanmış toplamda 66 baskı istasyonu var ve bu istasyonlar arasında cam substratları taşımak için iTRAK lineer motor çözümünü kullanıyorlar. Güvenlik sistemlerini izlemek ve veri işlemenin yanı sıra, iTRAK’i kumanda etmek için de bir Allen-Bradley® 44 GuardLogix® programlanabilir otomasyon kontrolörü (PAC) kullanılmaktadır. Allen-Bradley CompactLogix™ PAC’ler Stratix 5700™ NAT Ethernet switchleri tarafından atanan benzer network adresleri kullanmakta olan her bir hücredeki yazıcı istasyonlarına yerleştirilmekte ve tümü Stratix 8000™ Ethernet switch ile daha güvenli bir network bağlantısı kurmaktadır. Her baskı istasyonu, tam pozisyonlanabilir entegre cetvel kullanan Rockwell Automation lineer motorunu kumanda etmek için bir Allen-Bradley Kinetix® 5500 servo drive kullanmaktadır. Baskı istasyonu uzaktan açma / kapama özelliğine, yazıcı beyni arayüzüne ve diyagnostik için lokal bir kullanıcı ara yüzüne (HMI) sahiptir. Ayrıca, 66 baskı istasyonun her birinde bulunan iki adet Cognex® In-Sight® EtherNet/IP™ kameraya ek olarak, son denetimi yapabilmek için iki ekstra kamera olmak üzere toplamda 134 kamera bulunmaktadır. ÜRÜN VE UYGULAMALAR ENDÜSTRİ OTOMASYON Bu kameraların tümü hem ControlLogix® hem de CompactLogix PAC’lere bağlıdır ve görüntüleri PanelView™ ara yüzünden görüntüler. Kameralara ek olarak, makinede 18 adet Cognex DataMan® barkod tarayıcı kullanılmaktadır. Bir sonraki aşamada ıslak proses koruyucu maddeleri uygular. Bu aşamada sonuç alınabilmesi için her bir konveyöründe 11 modüler şırınga pompası bulunan dört hazırlama, dört de emme işlemi/istasyonu olan iki adet servo kumandalı lineer motor taşıyıcı hattı gerekmektedir. Her istasyonda, her biri 8’li gruplanabilerek veri yolu bağlantılarını paylaşarak kablolamayı azaltan iki adet Kinetix 5500 servo sürücüsü bulunmaktadır. Islak prosesin yanı sıra, güvenliği ve robot istasyonlarındaki ara yüzleri de kontrol altına alabilmek için bir GuardLogix PAC kullanılır. İki servo taşıyıcıdan birinde bulunan cam substratı beslemek için bir, taşıyıcıları boşaltmak için ise ikinci bir robot kullanılır. Son aşama, cam substratın ayrı sıralara ayrıldığı ve test cihazında bir araya toplandığı işleme aşamasıdır. Cam substratları prosesler arasında taşıyan, 14 taşıyıcılı iTRAK lineer motor çözümünün kumanda edilmesi için yine GuardLogix PAC kullanılmaktadır. Diğer adımlar gibi, GuardLogix PAC güvenlik çözümü ve robot istasyonları arasında bağlantı görevi görmektedir. Rockwell Automation’ın Güç Programlaması Tüm aşamalar boyunca, birincil hareket, güvenlik ve otomasyon ağı olarak EtherNet/IP kullanılmaktadır. AGR aynı zamanda, kendilerine modüler programlama kavramlarını uygulama metodolojisi kazandıran Rockwell Automation’ın Güç programlamasından da hayli yararlandı. Birincil otomasyon ve hareket altyapısına ek olarak, geniş bir güvenlik çözümleri yelpazesi sunuldu ve güvenlik çözümlerinin tamamı makine ve süreçlerin özel ihtiyaçlarına göre uyarlandı. iTRAK birçok avantaja sahip. Bunlardan en basit ama en önemli olanlarından biri köşelerden dönme yeteneği. Bu çok basit bir kavram gibi görünebilir fakat bu, doğru açılı transfer noktalarına ihtiyacını ortadan kaldırarak, AGR’nin makine parçalarını daha etkili şekilde azaltabilmesine olanak sağlıyor. Viraj alma yeteneğine ek olarak, iTRAK modüler ve ölçeklenebilirdir, her bir iTRAK taşıyıcısı sanal bir eksen üzerinde hareket eder. Ayrıca, Studio 5000® Logix Designer ile programlanabilir ve bir GuardLogix PAC ile kumanda edilebilir olması ek bir servo kontrolöre ihtiyacı ortadan kaldırır. 7 m/s’e kadar hızlanır, durma tekrarlanabilirliği 35 µm’dir ve 10 g’ye kadar hızlanır. IP65 derecelendirmesi onu birçok uygulama için uygun kılar. 45 ÜRÜN VE UYGULAMALAR ENDÜSTRİ OTOMASYON PTIO sensör / aktüatör klemenslerİ PHOENIX CONTACT / www.phoenixcontact.com Phoenix Contact’ın kompakt sensör/aktüatör klemensleriyle modern makine kontrol sistemlerinde sensör ve aktüatörleri kolay ve anlaşılır şekilde bağlayın. PTIO klemenslerin sundukları: • Sadece 3.5 mm klemens genişliği • 0.25 mm2 kesitten itibaren kabloları aletsiz bağlama olanağı • Kolay potansiyel dağıtımı için aynı şekle sahip güç kl emensleri • LED‘li ve PE kontaklı versiyonlar • Çok sayıda test imkanı ve UT, ST, PT, QT, RT serileriyle aynı aksesuarları kullanma olanağı • Üç veya dört iletkenli sensör ve aktüatör bağlantısı S73 ATEX Solenoid Valf SMS-TORK / www.smstork.com Solenoid vanalar elektrik enerjisini mekanik enerjiye çeviren ve bunu manyetik alan kuvveti kullanarak yapan kontrol vanalarıdır. Solenoid vanalar akışkanların kontrolünü sağlamak ve yön vermek amaçlı kullanılır. Tork S73 ATEX serisi patlayıcı ortamlar için tasarlanmıştır. • Direk çekmeli ve pilot kumandalı • 2/2, 3/2 yollu • Normalde Kapalı, Normalde Açık Fark basınçlı, Fark basınçsız • Pirinç ve paslanmaz gövde Olmak üzere çeşitlere ayrılır. Tork ATEX Solenoid Valf: Uzun ömürlü Hızlı açıp, kapama Kompakt tasarım NKNAÖzellik S7310S7311Standart S7330S7331Geniş Oriifis S7360 Mini S7320S7321Fark Basınçsız S7315S73163 yollu S7318 Gövdeden 3 Yollu 46 Yüksek kalite ÜRÜN VE UYGULAMALAR ENDÜSTRİ OTOMASYON Üretim adaları için hazır çözüm “Turck RFID sistemlerin kontrolörler ile entegrasyonu çok kolaydı, RFID arayüz modülleri ile plc yi haberleştirmek için mevcut plc yazılımlarımız içerisine herhangibir ek fonksiyon bloğu eklememize gerek kalmadı, PLC yazılımı üzerinden RFID arayüz modülleri kolayca kontrol edilebilmekte” diyor EUWE firmasından Robert Ullmann TURCK / www.turck.com.tr yeni arka havalandırma ızgarası üretim alanında TURCK RFID ekipmanları kullanarak uygulamaktadır. EuWe Eugen firmasının referans listesinde neredeyse bütün büyük otomotiv üreticileri bulmak mükündür. ( General Motors, VW, BMW, Mercedes-Benz , Porcshe vb..) , Otomotiv endüstrisi gibi rekabetin bu kadat yoğun olduğu bir sektöre ürün sağlayan ve talepkar firmalar ile çalışan her firma kurumsal tarihi boyunda doğru işler yapmış olmalıdır. Fiyat ve kalite doğEuWe için Kompakt kare tasarımlı cihaz Turck okuma yazma kafalarını ru oranda olmalı ve son olarak öne çıkarmaktadır. üretim ve diğer tüm üretim iç süreçlerleri organize şekilde Otomotiv tedarikçisi Euwe, arka havalandırma ızgarası gitmeli ve otomotiv endüstrisi için üretim makinalarında parka taşıyıcıların tanımlanmasını ISO/TS 16949:2009 standartının belirttiği şekilde firma Turck’un BL ident RFID sistemleri ile yapmaktadır, uyumluğu sağlanmalıdır. Özel makinelerde birleşik üretim süreçlerinin birçok dezavantajı bulunmaktadır. Herhangi bir istasyonda meydana gelecek bir duruş, hemen hemen tüm makinenin acil kapanmasına sebep olmaktadır. Akıllı bekleme istasyonları iş parçalarının verimli bir şekilde tanımlanması üretimin devamlılığını sağlayabilir. Otomotiv parça sağlayıcı EuWe Eugen Wexler GmbH & Co. KG bu sistemi 48 Grup firmaları otomotiv üreticileri ve parça sağlayıcıları için dünya çapında yüksek teknoloki plastik parçalar üretmektedirler. Bu parçalar iç trim paçaları, Merkez konsol, Panel, Bagaj kapakları ve fonksiyonel parçalar olabilemektedir. Örnek olarak arka havalandırma ızgaraları kapı kapandığında ya da airbag açıldığı anda oluşa- ÜRÜN VE UYGULAMALAR ENDÜSTRİ OTOMASYON cak basınca dayanılacağından emin olunmalıdır. Parçalar üzerlerindeki hava kanatları ile hava basıncının artdığı durumda hava basıncının serbest kalmasını sağlamaktadırlar, Aksi halde dışardan taze havanın dolaşım yapması mümkün olmayacaktır. köpüğün yoğunluğunu devamlılığını ve hacmini kontrol etmektedir. Sıralı üretim sistemlerinin dezavantajları BMW için Arka havalandırma ızgarası Üretim sahalarının planlanması sırasında sıklıkla sorulan bir soruda üretim sürecindeki iş parçası taşıyıcılarının tanımlanması için en uygun metoddur. Otomasyon teknisyeni Robert Ullmann mevcut alanlardaki uygulamalarından iş parçası taşıyıcılarının tanımlanması konusunda deneyimi bulunmaktadır. EuWe firmasının bir önceki üretim alanında geleneksel yaklaşım sensörleri kullanılarak sıralı üretim metodu benimsenmiş ve burada hatalar dökümente edileceği zaman kontrolör her bir bağımsız parça taşıyıcıdaki hatalı ürün adetini sayar ve hatalı ürünleri ayıklar fakat bu yöntem ile iş parçası taşıyıcı zinciri bozulur. Sıralı üretim kesintiye uğraması ise sıralı üretim sisteminin en önemli dezavantajıdır. Ürün depolama alanı beklemelerin bir miktar önüne geçebilmektedir. Bir üretim aşaması durma noktasına gelirse, bu istasyonun önünde üretim sıkışmaları olacaktır. Sıkışma arkasından üretim adaları gerekli parçalar olmadığı için durmalıdır. 2014 yılında EuWe firması mevcut üretimini BMW için arka havalandırma ızgarası üretimi yapabilecek özel bir makina ile genişletti. Sistem de birkaç farklı bağımsız üretim istasyonu olduğu için “Üretim adaları ile üretim” olarak isimlendiril mektedir. Bir enjeksyon makinesi üretim sürecinin başında bulunmakta buradan çıkan iş parçaları bir robot vasıtası ile dörtlü olarak iş parçası taşıyıcısına yerleştirilerek konveyor hattından ilk üretim istasyonuna taşınmaya başlamaktadır. Bay Ullmann ın deneyimleri ile ikinc arka havalandırma ızgarası üretim alanı için uygun bulunan yol iş parçası taşıyıcıları RFID ile tanımlama sistemi tavsiye edilmektedir. Bay Ullman , “ Önceki üreim hattımızdan daha iyi neler yapabiliriz düşüncesi ile yola çıkıp, RFID sisteminin mevcut makinelerimize getireceği avantajları gördük, Bu sayede yeni makinelerimiz daha yüksek üretim hızında olup daha az manuel kontrol gerektirecektir” İş parçası taşıyıcının alttan görünümü, Veri taşıyıcı ve havalandırma ızgaraları İkinci istasyonda bir robot tarafında dört adet ızgaraya dört adet iş parçasına yerleştirilerek, ultrasonik kaynak ile sabitlemekdir. Bir sonraki istasyonda ise bir kamera vasıtası ile iş parçaları ters çevrilmeden kaynak hatalarına karşı kontrol edilmektedir. Hatalı parçalar burada ayrılmakta ve yeni doğru parçalar ile değişmektedir. Son işlem adımında ise yine bir robot tarafından iş parçaları çevrilerek sızdırmazlık köpüğü uygulanmaktadır. Tüm bu işlem sürecinde üretimin sıkışmaması için çift ürün taşıma hattı ile yapılmaktadır. Son işlem adımında sızdırmazlık köpüğü kontrolü için komplike bir görsel kontrol içermektedir. Özel bir aydınlatmaya sahip bir kamera Kompakt tasarım montajı kolaylaştırır, Çalışmanın başında Turck dışında farklı bir RFID ürün sağlayacısı ile görüşüldü firmanın RFID okuma yazma kafalarını sadece silindirik gövdede sağlayabilmekteydi. “Turck firmasının seçilmesindeki sebeplerdein birini Turck un sağlamakta olduğu çok kompakt tasarımdaki Okuma/yazma kafalarıdır.. Dar kare gövdedeki TN-Q14015-RE4.47T okuma yazma kafası üretim istasyonlarının ortasına montajı mümkün olmakta ve optimal çözüm sağlamaktadır. Silindir tipi okuma kafaları zaten mevutta silindir olduğundan dolayı kullanımı mümkün olmamaktaydı. “ diye ekliyor Bay Ullmann 49 ÜRÜN VE UYGULAMALAR ENDÜSTRİ OTOMASYON ulaşmaktadır. Eğer proses sürecinde bir hata oluşmuş ise bu hata çalışması esnasında tespit ve dokümente edilecektir. RFID ile çok daha verimli üretim alanları Benzersiz iş parçası taşıyıcı tanımlamasını sonucu olarak daha yüksek üretim hızı olarn esnek bir sistem ortaya çıkmış ve daha az manuel müdahale gereksinimine gerek duyulacaktır. Bu yeni sistemin getirdiği avantaj- Kontrol kabini içerisinde BL20 arayüz modülü Profinet ile RFID bilgilerini Kontrolöre iletmektedir. The BL20 gateway in the control cabinet brings the RFID data via Profinet to the controller The read/write head is mounted in the middle of the workpiece carrier fixing Okuma yazma kafası iş parçası taşıyıcının merkezine monte edilmektedir Kontrolör ile Kolay entegrasyon “Turck RFID sistemlerin kontrolörler ile entegrasyonu çok kolaydı, RFID arayüz modülleri ile plc yi haberleştirmek için mevcut plc yazılımlarımız içerisine herhangibir ek fonksiyon bloğu eklememize gerek kalmadı, PLC yazılımı üzerinden RFID arayüz modülleri kolayca kontrol edilebilmekte” diyerek Siemens S7 PLC ile Turck BL ident RFID entegrasyon rahatlığını gösteriyor ve otomayon mühendisi olarak önceki projede sistemin özel program bloklarına ihtiyaç duyduğundan bahsediyor Bay Ullmann “RFID sistemi her bir iş parçası taşıyıcısını proses boyunca toplamda sekiz kere tanımlamaktadır. PLC hatalı proses işlemlerini ilgili iş parçası taşıyıcısını ve taşıyıcı üzerindeki hatalı parça pozisyonunu bilgileri ile database’e yazmaktadır ve bu data Turck Multiprotokol arayüz modüllerinin Profinet haberleşmesi ile S7 PLC ye 50 lardan biride çalışma esnasında model değişimlerine olanak vermesidir. Tüm istasyonlar ve bunlara bağlı iş parçası taşıyıcıları S7 kontrölördeki kullanıcı arayüzü ile izlenebilmektedir. Eğer hatalar aynı istasyonlarda sıklık ile oluşuyor ise bunun takibi yazılımdaki görselleştirme fonksiyonları ile mümkün olmaktadır. Bunun ile beraber Robert Ullmann bu opsiyonu gelecek seri makineler için mümkün olacağı eklemekte. Bu tip üretim adaları yeni makinelerde üretimi tamamen mümkündür Lauf an der Pegnitz firmasının tüm Eugen-Wexler Group için tüm özel makinaların imalatında sorumlu olup Çek cumhuriyeti , Meksika ve 2017 den itibaren ABD’de kurulacak olan yeni üretim sahası için üretilecek olan makinelerde buradaki deneyimden faydalanılacaktır. ÜRÜN VE UYGULAMALAR ENDÜSTRİ OTOMASYON Omron’un kapsamlı şeffaf algılama çözümü OMRON / www.omron.com.tr Şeffaf nesnelerin üretim hatlarında algılanması, sayılması ve konumlandırılması kontrol ve hassasiyet gerektirir. Bu nedenle, Omron’un kapsamlı algılama çözümleri filmlerin, şişelerin, poşetlerin, şırıngaların ve diğer küçük paketlerin hassas bir şekilde algılanmasını ve konumlandırılmasını sağlar. Hatta sensörler, aktüatörler, HMI bileşenleri ve kontrolörleri de kapsayan sarılmış setleri veya paletleri sayar. Algılama çözümünün faydaları Geniş 52 sensör ve aksesuar yelpazesi, çözümünüzü kişiselleştirmenize olanak sağlar. Devreye alma ve bakım sırasında daha yüksek çalışma hızları ve daha kısa çalışma süresi imkânı sunar. Tam global destek ile satış öncesi, satış sonrası, yedek parçalar vb. konularda hiç bir zaman sorununuz çözümsüz kalmıyor. Birinci paketleme, ikinci paketleme, şişeleme, doldurma ve kapaklama, taşıma, paletleme ve sarma uygulamarında Omron’un algılama çözümünden daha çok fayda sağlayabiliyorsunuz. ÜRÜN VE UYGULAMALAR ENDÜSTRİ OTOMASYON Sektör ve uygulamalara göre algılama çözümleri çeşitli renkler, şekiller, yüzeyler, konumlar, çalışma koşulları: iletim hızı, düşük sıcaklık, temizleyiciler vs. gibi durumlarda önerilen çözümler; E3Z/ZM –B kompakt sensörler veya E3FA/B-B silindirik sensörler, aksesuarlar: E39- Rxx reflektörler ve E39-Lxxx montaj braketleri, S8VK güç kaynağı, XS_F (yalnızca konnektör türleri için). *Zorlu ortamlar için: Daraltılmış alanlar için E3S-DB kare sensör veya E3X fiber amplifikatör, aksesuarlar: E39-Rxx, E39Lxxx, S8VK güç kaynağı, XS_F (yalnızca konnektör türleri için). İlaç ve Kozmetik Şeffaf algılama çözüm portföyünde hangi ürünler var? Filmlerin, şişelerin, poşetlerin ve şırıngaların hassas algılanması ve konumlandırılması gibi uygulamalarda, yüksek yanıt süresi, tekrarlanabilirlik, çalışma koşulları: daraltılmış alanlar, temizleyiciler ve hijyenik ortam gibi sorunlar ile karşılaşılabiliyor. Bu noktada Omron’un önerdiği çözümler şöyle; E3Z/ZM –B kompakt sensörler, aksesuarlar: E39-Rxx reflektörler ve E39-Lxxx montaj braketleri, S8VK güç kaynağı, XS_F (yalnızca konnektör türleri için) *Zorlu ortamlar için: Daraltılmış alanlar için E3S-DB kare sensör veya E3X fiber amplifikatör ya da yüksek hassasiyet için E3NC lazer sensörü, aksesuarlar: E39Rxx, E39-Lxxx, S8VK güç kaynağı, XS_F (yalnızca konnektör türleri için) E3S-DB, Tüm şeffaf nesneler için bir sensör Sarma ve Paletleme Sarılmış setlerin veya paletlerin algılanması, konumlandırılması, sayılması gibi uygulamarda, hatalı setler/paletler, çok yansımalı parlak sarma, hızlı işlemlerde yanıt süresi vb. zorluklar karşınıza çıkabiliyor. Bu zorluklar için Omron’un çözümleri şu şekilde oluyor; E3Z –B kompakt sensörler veya E3FA-B silindirik sensörler, aksesuarlar: E39-Rxx reflektörler ve E39-Lxxx montaj braketleri, S8VK güç kaynağı, XS_F (yalnızca konnektör türleri için). *Zorlu ortamlar için: Yüksek hassasiyet için E3S-DB kare sensör veya E3NC lazer sensörleri, aksesuarlar: E39-Rxx, E39Lxxx, S8VK güç kaynağı, XS_F (yalnızca konnektör türleri için) Yiyecek ve İçecek Filmlerin ve şeffaf veya yarı şeffaf poşet, tepsi vb. içinde paketlenmiş yiyeceğin algılanması, konumlandırılması, sayılması, kesilmesi gibi uygulamalarda hatalı ürünler: çok E3Z-B, Kompakt Şeffaf sensör ikincil paketleme için idealdir E3ZM-B, Sıkça yıkanan makineler (örn. PET üfleme makineleri) için koaksiyal optikli / p-opaklamalı sensör E3FA-B/E3FB-B, Sensör yönünden bağımsız algılama için koaksiyal optikli M18 biçim sensörü E3X, Kısıtlı alanlarda ve zorlu ortamlarda kullanım için uzak amplifikatörlü, gelişmiş fiber sensörler E3NC, Yüksek hassasiyetli algılama için ayrı amplifikatörlü, yüksek çözünürlüklü, lazer sensör 53 ÜRÜN VE UYGULAMALAR ENDÜSTRİ OTOMASYON IO-Link kabiliyetli Uprox3 Sensörler TURCK / www.turck.com.tr IO-Link ,Turck’un uprox3 endüktif sensörlerini tanımlaması da dahil evrensel bir sensöre çevirmektedir. Turck amiral gemisi ürünü Uprox3 sensörlerini şimdi IO-Link kabiliyetli versiyonuyla sunuyor. Üstün arayüzüyle parametre ayarlanabilen faktör 1 endüktif sensörleri 100,000’I aşkın talebe yanıt verebilen evrensel bir sensör haline getirdi. Örneğin iki farklı anahtarlama mesafesiyle montaj şartlarına erken uyarı sistemi kurmak göre mümkün olabilir. Kullanıcı hatalar oluşmadan önce çoktan önlemini alabilir. Değişik zamanlayıcı fonksiyonu kurulabilir, örneğin hız izlemede kapamada gecikme kurulabilir. Tüm bu imkânlar geleneksel bir sensör olarak dijital giriş olarak çalışırken I/O modunda sağlanır. IO-Link modunda sensör IO-Link master olarak çalışır. Bu tüm parametrelere ve ölçüm fonksiyonlarına ulaşabilmeyi sağlar. IO-Link 1.1 ile sağlanan akıllı bilgi koruma reset parametresi olmadan değiştirmeye imkan sunar. Uprox3-IOL ile sıcaklık limitleri, sensör ID numarası, özel anahtarlama noktaları gibi bilgilere kolayca erişilebilir. Bu bilgi 256 farklı konuyu belirtir. Çalışılan parçanın varlık kontrolü ve anlık belirlenmesi sadece tek bir sensör ile mümkün olur. Turck, öncelikli olarak, 6mm algılama mesafesine kadar M12 krom kaplı gövde,10mm algılama mesafesine kadar M18 krom kaplı gövde ve kaynak uygulamaları için teflon kaplı versiyonlarıyla dört farklı tipte Uprox3-IOLink özellikli ürün sunar. S20 Buhar Solenoid Valf SMS-TORK / www.smstork.com Solenoid vanalar elektrik enerjisini mekanik enerjiye çeviren ve bunu manyetik alan kuvveti kullanarak yapan kontrol vanalarıdır. Solenoid vanalar akışkanların kontrolünü sağlamak ve yön vermek amaçlı kullanılır. Tork S20 buhar serisi buhar ve sıcak su uygulamaları için tasarlanmıştır. • Direk çekmeli ve pilot kumandalı • 2/2 • Normalde kapalı ve normalde açık • Fark basınçlı, fark basınçsız • -10°C …+140°C Olmak üzere çeşitlere ayrılır. Tork Buhar Solenoid Valf: Uzun ömürlü Hızlı açıp, kapama Kompakt tasarım Yüksek kalite NKNAÖzellik S2010S2011Standart S2013 Yüksek Sıcaklık S2020 S2021 Fark basınçsız (160 mbar akış gerekir) S2030S2031Geniş Orifis S1050 S1051 Büyük Bağlantılı, Direk Çekmeli S2073 Ekonomik S2090 Debi Kontrollü 54 ÜRÜN VE UYGULAMALAR ENDÜSTRİ OTOMASYON SANAYİDE ENERJİ VERİMLİLİĞİNDE OSB’LERİN ÖNEMİ ENERVİS / www.enervis.com.tr/ Hepimizin bildiği gibi sanayide birim ürün başına maliyetin en önemli kalemlerinden birini enerji maliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde son kullanıcı bazında tüketilen enerjide sanayinin payı %25 civarındadır. TÜİK verilerine göre, 2013 yılında toplam elektrik tüketimimizin %47’si sanayide gerçekleşmiştir. Bu temel verileri de göz ardı etmeyerek uluslararası rekabetin üst düzeye çıktığı, Çin’in rekabet avantajının hemen her sektörde hissedildiği, hammadde maliyetlerinin önemli ölçüde dövize bağlı olduğu ülkemizde sanayimiz için enerji giderlerinin azaltılmasının ne kadar önemli olduğunu apaçık ortadadır. Devletin ilgili organları da bu gerçeğe kayıtsız kal- 56 mayarak, gerek 2012 yılında yayınlanan Enerji Verimliliği Strateji Planı (2011-2023), gerekse 2014 yılında yayınlanan 10. Kalkınma Planı (20142018) ile enerji verimliliğine yönelik hedeflerini ortaya koymuştur. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından Mart 2015’de yayınlanan Türkiye Sanayi Strateji Belgesi (2015-2018)’nde ortaya konan üç ana başlıktan biri “Kaynakların etkin kullanıldığı, daha yeşil ve rekabetçi sanayi yapısına dönüşümün sağlanması”dır. Bu başlık altında 2023 yılı hedeflerimizden biri olan enerji verimliliğimizin %20 artırılması hedefine atıfta bulunularak sanayi işletmelerinin kaynaklarını verimli kullanması ve yeşil enerji kaynaklarından enerji üretimi konusunun önemine dikkat çekilmektedir. Ülkemizde sanayi sektörünün planlı, etkin ve düzenli bir şekilde gelişmesinde Organize sanayi bölgeleri (OSB) önemli bir yere sahiptir. OSB’lerin kuruluş gayesi, sanayinin belirli bir plan dâhilinde yerleştirilmesi ve geliştirilmesi amacıyla; gerekli idari, sosyal ve teknik altyapı alanları ile küçük imalat ve tamirat, ticaret, eğitim ve sağlık alanları ve teknoloji geliştirme bölgeleri ile donatılıp sanayi için tahsis edilmesiyle oluşturulan mal ve hizmet üretim alanlarının oluşturulmasıdır. İlk OSB 1962 yılında Bursa’da kurulmuş olup, şu anda ülkemizde 282 OSB’de 43.000’den fazla sanayi kuruluşu faaliyet göstermektedir. OSB’lerin bünyesindeki sanayicilere sağladığı faydalar; ortak altyapı ve sosyal tesislerden faydalanılması, ortak enerji, su, doğalgaz, haberleşme, ulaşım, arıtma tesisi gibi altyapı hizmetlerinin, verilen düşük faizli, uzun vadeli krediler vasıtasıyla tamamlanması ile girdi maliyetlerinin daha ucuza temin edilebilmesi olarak belirtilebilir. Organize sanayi bölgeleri enerji tüketiminde de kayda değer bir paya sahiptir. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının OSB Bilgi Sitesinden alınan veriler analiz edildiğinde ülkemizdeki tüm OSB’lerin 2014 yılı doğalgaz tüketimi yaklaşık 5,5 milyar m3 olarak gerçekleşirken bu ülkemizin 2014 yılı toplam doğalgaz tüketiminin %11’ine karşılık gelmektedir. OSB’lerin 2014 yılı toplam elektrik tüketimi ise yaklaşık 53,6 TWh olarak gerçekleşirken bunun toplam elektrik tüketimimizdeki payı yaklaşık %21’dir. Bir başka deyişle toplam elektrik tüketimimizin %47’sinin gerçekleştiği sanayide OSB’ler toplam sanayi tüketiminin yaklaşık yarısını üstlenmektedir. Bu analiz OSB’lerin enerji maliyetlerindeki payını açıkça ortaya koymaktadır. OSB’ler her ne kadar serbest enerji tüketen sanayi işletmelerine göre daha uygun fiyattan enerji tedarik etse de üretimlerindeki enerji girdileri önemli düzeydedir. Dolayısıyla gerçekleştirilecek enerji verimliliği projeleri ile ciddi miktarda enerji tasarrufu sağlanabileceği açıktır. Enervis’in geçtiğimiz yıl Bursa Organize Sanayi Bölgesinde, bu yıl da yine Bursa’da Demirtaş Organize Sanayi Bölgesinde tekstil, otomotiv ve metal sektörlerinden toplam 31 işletmede yapmış olduğu detaylı enerji etüt çalışmalarında toplam 182 adet verimlilik artırıcı proje tespit edilirken işletme sahiplerinin tespit edilen verimlilik artırıcı projeleri hayata geçirdikleri takdirde yıllık yaklaşık 11,5 milyon TL maliyetten tasarruf edebileceği hesaplanmıştır. İki farklı OSB’de, farklı sektörlerde çok sayıda işletmede yüksek tasarruf potansiyellerinin tespit edilmesi, tespit edilen enerji verimliliği potansiyellerinin tesadüf olmadığını ve diğer OSB’lerde de benzer potansiyellerin var olabileceğini açıkça göstermektedir. Yapılan bu enerji verimliliği projeleri her ne kadar önemli ve somut sonuçlar ortaya koysa da, genele vurulduğunda maalesef buzdağının çok küçük bir parçasını göstermektedir. Ülkemizde sanayide enerji verimliliği farkındalığı henüz istenen seviyeye ulaşamamıştır. Yüksek enerji tüketimine sahip sanayi kuruluşlarımız vakit kaybetmeden enerji tüketim profillerini ortaya koyduktan sonra verimlilik artırıcı projeleri tespit ederek bunları uygulamaya koymalıdır. OSB’ler enerji verimliliği projelerinin daha yaygın olarak hayata geçirilmesinde bireysel sanayi kuruluşlarına göre birçok açıdan avantajlıdır. OSB’ler bünyesinde faaliyet gösteren sanayi kuruluşları OSB yönetimlerinin de teşviki ile çeşitli projeleri küme olarak gerçekleştirebilmektedirler. Enerji verimliliği projeleri de kümelenme faaliyeti için oldukça uygundur. Nitekim Enervis’in Bursa ve Demirtaş Organize Sanayi Bölgelerinde gerçekleştirdiği enerji verimliliği projeleri de benzer felsefe ile OSB yönetimlerinin öncülüğünde hayata geçmiştir. Öte yandan OSB’lerde faaliyet gösteren işletmeler, birbirlerinin gerçekleştirdiği projeleri, iyi uygulama örnekleri olarak kendi tesislerinde de uygulamaya ilgi göstermektedir. İşletmelerin üst yönetimleri birbirleriyle iletişimde kalarak faydalı projelerde takip ve ortak hareket etme stratejisi izlemektedir. Ülkemizde enerji verimliliği etüt ve uygulama projelerinin gerçekleştirilmesi konusunda üst yönetimlerin ayrı ayrı gündemine alması ve ihtiyaca yoğunlaşmasının zorluğu göz önüne alındığında, birbirleriyle etkileşim halinde olan işletmelerle küme projeleri yürütmek çok daha etkili olmaktadır. Enerji verimliliğinde 2023 hedeflerimize ulaşmak için artık seferberlik ilan etmemiz gerekliliği apaçık ortadayken, Ekonomi Bakanlığı, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Enerji Bakanlığı’nın gerekli koordinasyonu sağlayıp OSB’ler ve OSB’ler bünyesinde faaliyet gösteren işletmelerin yönetimlerini teşvik edip yönlendirmesi büyük önem taşımaktadır. İşletmelerin atacakları cesur adımlar ve ortaya koyacakları sağlam irade ile geniş kapsamlı enerji verimliliği projeleri gerçekleştirilerek kayda değer enerji tasarrufları elde edecekleri açıktır. Bunun için yalnızca ajandalarında üretim, ihracat, yatırım, ciro gibi ana başlıkların yanı sıra enerji verimliliği ya da birim üretim başına tüketilen enerji maliyeti (enerji yoğunluğu) eklenmelidir. ÜRÜN VE UYGULAMALAR ENDÜSTRİ OTOMASYON ÜRÜN VE UYGULAMALAR ENDÜSTRİ OTOMASYON Ekonomik ve Yüksek Performanslı Multimetrelere Duyulan Küresel İhtiyaç NETES MÜHENDİSLİK / www.netes.com.tr Keithley 2100 Model 6½ Dijit USB Dijital Multimetre Test mühendisleri, üretim test uygulamalarında kendilerine zaman kazandıracak, enstrümantasyon bütçelerini yükseltecek ve bunların yanında verimliliği arttıracak yollar aramaktadırlar. Günümüzün küresel elektronik endüstrisi daha rekabetçi olmakta, test mühendisleri daha becerikli, düşük maliyetli ve çok fonksiyonlu test cihazlarına ihtiyaç duymaktadırlar. Dijital Multimetreler (DMM) için bunun anlamı, masaüstünde kullanılabilecek hızlı bir cihaz olmak, tek seferde örnekleyebilmek ve daha ileri ölçüm fonksiyonlarını sağlayabilen sistemlerin bir parçası olabilmektir. Dijital Multimetreler, test sistemleri içerisinde en çok kullanılan cihazlardır. Yıllık olarak satılan yüz binlerce el tipi multimetreye karşılık on binlerce yüksek doğruluklu cihaz satılmaktadır. Tüm dijital multimetrelerin yıllık satışı 300 Milyon doları aşmıştır. Açıkçası günümüze kadar, test mühendisleri, basit el-tipi multimetrelerden daha fazla ihtiyaç duydukları fakat binlerce dolar değerindeki komplike cihazlar 58 gibi de ihtiyaç duymadıkları, kaliteli ve yüksek performanslı giriş seviyesi multimetrelerin eksikliğini duymaktaydılar. Bu özellikle düşük bütçeli üretim alanlarında manüel ya da yarı-otomatik elektriksel fonksiyon testleri yapan test mühendisleri için daha doğru olmaktadır. Endüstrinin bu ihtiyacına karşılık olarak Keithley Instruments, düşük fiyatlı, 6½ Dijit kalitesinde, 6½ Dijit hassasiyetinde ve performansında ama 5½ Dijit fiyatına sahip, 2100 Model 6½ Dijit USB Multimetreyi duyurdu. 2100 Modeli, hassas, USB arayüze sahip masaüstü, taşınabilir, küçük sistemli ölçüm uygulamaları için bir multimetredir. 2100 Modeli, üretim testleri, yakma testleri, manüel ve yarı-otomatik Ar-Ge Uygulamaları gibi çok geniş kullanım alanına sahiptir. 2100 Modeli geleneksel yüksek performanslı, hassas multimetreler serisinden gelen yüksek seviyeli multimetrelerin giriş seviyesi olarak tamamlayacak, ÜRÜN VE UYGULAMALAR ENDÜSTRİ OTOMASYON USB arayüzlü bir cihazdır. Keithley 2100 Modelinin özellikleri olarak; yüksek hassasiyet, 10VDC seviyesinde 38ppm doğruluk, USB port üzerinden 6½ Dijit çözünürlükte 50 okuma/saniye ile benzer fiyatlı diğer cihazlardan yaklaşık 2 katı daha hızlı okuma ve 4½ Dijit ölçümlerde 2000 okuma/saniyeden daha fazla okuma ile kullanıcının beklentini aşan fiyat/ performans oranı sayılabilir. 11 ölçüm fonksiyonu ile en genel ölçüm parametrelerini kapsar. Bu fonksiyonlar, gerilim, direnç, akım, RTD sıcaklık ölçümü gibi standart multimetre fonksiyonlarının yanında, MX+B, dB ve dBm gibi özel amaçlı matematiksel ölçüm parametreleri de olabilmektedir. ISO temelli çalışma yapan firmalar ve uygulamalar için belirtilen hassasiyeti tüm değerler için bir yıl muhafaza eder. Belirtilen hassasiyetin önemi, daha fazla test değeri, daha iyi hassasiyet ve otomatik test sistemlerinden toplanan sürekli veriler ile artmaktadır. Bu da üretim endüstrisinde doğrulama, üretim testleri ve kalite uygunluk ölçümlerini ISO standartlarına uygun şekilde yapmayı zorunlu kılmaktadır. 2100 Modeli ön veya arka panelden iki ya da 4 telli ölçüm imkanı sunar. Bu de cihazın hem masaüstü Dijital Multimetre olarak hem de Rack Montaj sistem uygulamalarında kullanılabilmesine imkan verir. Dört telli ölçüm ise test mühendislerine düşük direnç uygulamalarında hassas ölçüm imkanı vermektedir. Keithley 2100 Modeli USB Dijital Multimetre, ekstra herhangi bir ayar ve aksesuar gerektirmeden kolay kurulumludur. Tüm cihazlara güç kablosu, USB kablo, ölçüm probları, ücretsiz uyguluma yazılımları ile beraber uygun fiyata sahip olunabilir. Kolay kurulumlu ve kolay ve emniyetli kullanımlı olan cihaz, operatörün hata yapma ihtimalini azaltır. Diğer bir kullanımı kolaylaştıran özelliği ise düşük maliyetli USB arayüzüdür. Cihazın USB arayüzü TMC (Test and Measuremet Class) protokolünü destekleyerek test sistemi uygulamalarında SCPI (Standard Commands for Programmable Instrumantatiın) komutlarını USB port üzerinden gönderilip alınmasını, veri transferi ve temel kontrol fonksiyonlarının kullanımını sağlar. Ek olarak TMC uyumlu USB arayüz var olan SCPI kodlarınız ile uyumlu olup yeni sistem geliştirme zamanı ve maliyetini azaltır. Cihaz ile beraber gelen yazılımlar sayesinde yeni yazılım almanıza gerek kalmaz ve zaman ve başlangıç maliyetlerinde tasarruf sağlar. Dahili yazılımlardan biri olan KI-Tool grafiksel yazılımı sayesinde temel trend-plot ve bilgisayara veri aktarımı imkanı bulursunuz. Ayrıca yazılımlar içerisinde bulunan Microsoft Word ve Excel eklentisi ile ölçüm verilerinizi doğrudan ofis ortamına alabilirsiniz. USB ve Labview sürücüleri tüm Modelleri 2100 ile beraber gelmektedir. 2100 Model multimetreler geniş bir endüstriyel uygulama alanına sahiptir. Örneğin test mühendisleri manüel ya da yarı-otomatik elektriksel fonksiyon testlerinde bu cihazı kullanırken, geliştirme ve Ar-Ge mühendisleri elektriksel tasarım ve üretimde elektriksel doğrulama alanında bu cihazı kullanırlar. Bu da düşük bütçeli ve yüksek performanslı bir çözüm sağlar. Ar-Ge mühendislerinin tipik kullanımı, Ethernet Hubları, mobil telefonlar, mutfak gereçleri ve güç kaynakları gibi kişisel elektronik cihazların tasarımındadır. Bu durumda Dijital Multimetre masaüstü cihaz olarak ya da elektriksel komponentlerin, devrelerin, modüllerin ve tasarımı bitmiş ürünlerin çalışma testinde, dizayn ve dizayn doğrulama fazlarında araç olarak kullanılmaktadır. Genelde Ar-Ge mühendisleri cihazı manüel olarak kullanalar da, bazen USB arayüzü ile PCye veri transferi ve analizi için de kullanılabilmektedir. Diğer bir örnek de, tasarım doğrulama ve kontrol grup çalışmasıdır. Burada test mühendisleri üretimlerini piyasa çıkarmadan önce genellikle bir program dahilinde DMM ile test ederler. Üretim bandının sonunda ise, teknisyenler devrelere ilk defa gerilim uygulayıp çalıştırırlar ve bir dizi ön kontrol testleri uygularlar. Ön testler sonrasında ürün tamamen bittiği bu aşamada son testlerin yapılması için Dijital Multimetreler son testler ve gerekli kalibrasyon adımlarının ürün teslimatından önce tamamlanması için kullanılmaktadır. Servis ve kalibrasyon teknisyenleri ise ürünlerin tamiratı ve metrolojik ölçümleri için, mühendisler bilimsel araştırmalar için, öğrenciler ise bilim ve mühendislik laboratuarlarında Dijital multimetreleri kullanırlar. Özetle, Keithley’in yeni 2100 Model 6½ Dijit USB Dijital Multimetresi masaüstü, taşınabilir veya küçük sistem test uygulamaları için ihtiyaç duyulan USB arayüzlü hesaplı ve yüksek doğruluğa sahiptir. 59 ÜRÜN VE UYGULAMALAR ENDÜSTRİ OTOMASYON IoT Alfabesi & Bilgi Güvenliği ? ASP OTOMASYON / www.aspltd.net ■ IoT - Internet of Things (IoT) olarak bilinen bu kavram; mekanik, dijital elektronik ve insan faktörlerindeki bilginin birinden diğerine interneti de kullanarak anında aktarılmasıdır. İmalat Sanayinde, her bir cihazın istenen tüm bilgiyi, insan müdahalesi olmaksızın, karar vericilere gerçek zamanda sunması, onların bu bilgilere dayanarak hızlı ve doğru karar almasını sağlayacaktır. Bugün ilk izlerini görebildiğimiz gelişmeler sayesinde, yetkili personeller olay yerinde bulunmasalar bile kontrol sistemlerine uzak bağlantı sağlayarak gerekli müdahalelerde bulunabilmekteler. IoT, internet erişimi olan her şey için kullanılabilir. Yakın geçmişteki Scada, M2M, Kestirimci Bakım, Proses Optimizasyonu gibi konular artık IoT çalışma alanı içerisindedir. Peki, imalat sanayi IoT deyince ne anlamaktadır: - İnternet üzerinden istenen şey (things) lere erişim imkânı - Bu “şey” ler tarafından üretilen bilgilerin/verilerin erişime açılması ve bu verilerin saklanabilmesi - Kısa ve uzun süreli iletişim sorunlarının anında öğrenilebilmesi ve problem yönetimi - Mevcut klasik yapıların IoT beklentilerine uyum sağlaması için gerekli entegrasyon işleri Özellikle imalat sanayinde internet erişimine kapalı çok sayıda kontrol sistemi olduğu düşünülürse son madde uzun süre problem olarak karşımıza çıkacaktır. Haberleşme altyapılarının ayrık, standart dışı protokoller içermesi bu sistemlere erişimi sınırlamaktadır. Hızlı değişen birçok kıymetli veri, saklama kapasitesi sınırlı olan bu sistemler tarafından, yok edilmektedir. 60 IoT temelli yeni yapılar, kontrol sistemlerinden hem ölçek hem de hız açısından yüksek performas talep etmektedir. İnternet haberleşmesine dayalı çözümler her geçen gün arttığına göre her bir “şey” in internete bağlanması için çözümler geliştirmeye kendimizi hazırlamalıyız. Günümüzde birçok başarılı firma; stratejik kararlarını, gelecek ile ilgili planlarını (kendi organisyon sınırlarının dışındaki taşeron firmaların da kapsandığı) üretim verilerine anında erişerek almakta. Öte yandan her bir “şey” (nesne) in internet ortamında tanınabilmesi, sadece ona ait bir internet adresinin olmasını gerektirir. IPv4 formatının yakın gelecekte sorun teşgil edeceği öngörüldü. Bu nedenle IP adreslemesi için klasik IPv4 yerine IPv6 standardı geliştirildi. Bu sayede 128 bit adresleme yapılabilmektedir. Bu 340 x 1036 kadar “şey demektir. İmkânsız demesek de bu kadar devasa bir nesne topluluğunun bulunduğu haberleşme ağını yönetmek zor olacaktır. IoT nin başarısı işte bütün bu erişimlerde performansı ve güvenliği nasıl sağlayacağına bağlıdır. Milyonlarca şey okunacak, analiz edilecek, istenen kısımları saklanacak. Bütün “şey” ler veri üretmeye başladığında bant genişliği yeni performas limitleri ile karşılaşacaktır. Verileri taşıyan ve kullanan birimlerin maliyeti artacaktır. Gerçek zaman verilerinin ne kadar kritik olduğu ve sürekliliğinin önemine bağlı olarak bu maliyet daha da artabilecektir. Eski haberleşme protokolleri geliştirilirken, bu protollerin IoT ÜRÜN VE UYGULAMALAR ENDÜSTRİ OTOMASYON yapısına uymaları kimse tarafından beklenmiyordu. Bu nesne verilerinin IoT dünyasına gönderilmesi ihtiyacı ise başka bir gerçek. Soru sorma ve cevap alma aynı platformda konuşan şeyler için normal bir işlemdir. İşletmenizde bulunan farklı marka ve model “şey” leriniz ile dış dünyadaki bir “şey” arasında istenen veri iletişimi ihtiyacını çözmede Kepware tarzı, OPC haberleşme platformu geliştiren ,yüksek teknoloji çözümleri iyi bir başlangıçtır. Cihaz üreticileri genelde bir ya da bir kaç haberleşme protokolünü destekler. Kepware ve benzeri platformlar iki farklı “şey” in birbiri ile doğrudan haberleşmesini temin eder. Bütün cihazları birbirine bağlayan glue yapıştırıcısı görevini üstlenir. Endüstriyel cihazların IT dünyasına bağlanması büyük bir iş hacmi oluşturduğundan IoT bazlı ilk ürünler daha çok bu alanda görülecektir. Cloud sunucular yüksek ve sürdürülebilir performas sergilemeye devam ettikçe, sistemler fiziksel sunuculardan cloud yapılara kayacaktır. Güvenlik burada da karşımıza çıkan ilk soru olacaktır. Bilgiye dayalı yeni bir ekonomik modele doğru ilerlemekteyiz. Bu bilginin bize ulaşana kadar diğer meraklı gözlerden uzak olmasını da istiyoruz. İstenen verinin hedefine ulaşamaması durumunda tekrar gönderilmesi de dahil bir çok güvenlik makenizması bu yeni haberleşme protokollerinde sınanmaktadır. IoT henüz tam olarak anlaşılmamış iken IoT kapsamında çalışılan haberleşme protokollerini konuşmaya başladık. IoT Haberleşme protokoller temel olarak iki kategoride toplanmakta - Client/Server - istemci/sunucu - Publish/Subcribe - Yayınlayan/Abone Client/server yönteminde client, server’a bağlanır ve istek yapar. Bu modelde istenen veri server’dadır ve client tarafından yapılan isteğe cevap verir. Mesela client bir sıcaklık bilgisi okuyacak ise server’in önceden var olduğunu ve onun adresini bilmek durumundadır. Publish/subscribe yönteminde ise arada bir broker vardır ve ‘topic’ - konu çerçevesinde boker arabuluculuk görevini üstlenir. Client yerine consumer kelimesi daha doğrudur ve consumer ’lar server’dan gelen verileri üye oldukları topic çerçevesinde aradaki broker üzerinden okuyabilirler. Örneğin bir cihaz sıcaklığı her dakika örnekleyebilir ve ölçüm sonuçlarını her saat başında yayınlayabilir. Bu bilgiyi kullanacaklar broker üzerinden okurlar ve veriyi üreten ile doğrudan ilişki kuramazlar. Client/server protokolü haberleşme altyapınızı detaylı analiz etmişseniz çok iyi sonuç verir. Mesela server ‘ın IP adresi of 55.55.55.55 ve 1234 nolu portu dinlemekte. Client bu porta bağlanabilir ve istekte bulunabilir. Publish/subscribe protokolü alt yapıda belirsizlikler var ise daha iyi sonuç verebilir. Mesela uzak cihazın network bilgisi değişiyor olabilir ya da sürekli networke bağlı değilse aradaki borker iletişim sürekliliğini ssağlayabilir. IoT destekli basit bir cihaz için belli bir adrese bağlanıp elindeki verileri yayınlanmak üzere ona aktarması kolaydır. Client/server protokolü daha güvenlidir. Çünkü point-to-point bağlantı yapar. Ancak aynı zamanda kaynağın yoğun olarak bu işe katılımını talep eder. Güvenlik arada başka birimler(broker) olduğunda daha zor bir iştir. Öte yandan Publish/subscribe protokolü uygulaması daha kolay bir protokoldür. Her iki taraf diğerinden bağımsız ekleme çıkarma yapabilir. Daha anlaşılır olması için IoT dünyasında bilinen bu protokolleri kısaca tanıyalım: OPC UA OPC Unifed Architecture (OPC UA) yeni nesil bir haberleşme protokolüdür ve OPC derneğince geliştirilmiştir. Klasik OPC protokolü, PLC dünyasında yaygın olarak kullanılmaktadır. OPC UA, bu kullanımı yaygınlaştırma ve daha güvenlikli hale getirmeyi hedefler. OPC UA protokolü client/server mimariyi destekler. Client endüstriyel cihaza bağlanır, araştırır(browse), okur ve yazar. UA farklı üreticiler arası haberleşmeyi kolaylaştırır ve yüksek güvenlikte çalışır. Mesaj her iki noktanın da bir diğerine üye olunmasını gerektirir ve iletim esnasında veri güvenlik amaçlı kriptolanır. OPC UA özellikle OPC nin bilinip kullanıldığı; PLC ye bağlı sensörlerin verilerinin SCADA ve /veya MES sistemlerine aktarıdığı sanayide yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. Sanayide kullanılan bir protokol olduğundan güvenlik konusundaki detaylara hâkimiyeti dikkat çekici düzeydedir. IT dünyası ise bu protokolü karmaşık bir yapı olarak görülmekte. Bu yüzden IoT platformlarında, yeni uygulamalarda adapdasyonu sınırlı düzeyde kalmaktadır. OPC derneği son zamanlarda açık kaynak kod olarak bu protokolü paylaştı ve OPC UA kullanılma oranları artmaya başladı. HTTP (REST/JSON) Hypertext Transfer Protocol (HTTP) bağlantısız bir client/server protokolü olup IT ya da web dünyasında sıklıkla kullanılmaktadır. IoT dünyasında daha çok Representational State Transfer (REST), üzerinde durulmaktadır. Client uygulama server içindeki veriyi istek yollayarak talep eder. HTTP istenen verinin iletimini sağlar HTTP isteği HTML, JavaScript, JavaScript Object Notation (JSON), XML kodu içerebilir. IoT uygulamalarında JSON üzerinde yoğunlaşma vardır. JSON dili XML diline benzemektedir. Birçok programlama dili tarafından desteklenir. Biraz da bu nedenle çoğu IoT ya da IT platformu veriyi HTTP formunda kabul eder. Ancak haberleştirmek istediğiniz her iki cihaz da HTTP/REST/JSON destekliyor diye bir çırpıda haberleşeceklerini düşünmeyin. MQTT Message Queuing Telemetry Transport (MQTT) protokolü publish/subscribe mimarisinde çalışır. Daha çok uzak haberleşme ağlarındaki cihazlardan mesela SCADA lardan veri okumak için tasarlanmıştır. Data eklentisini minimum tutar (2 byte header) ve 61 ÜRÜN VE UYGULAMALAR ENDÜSTRİ OTOMASYON nedenle CoAP ta geliştirilmiş bazı uygulamaları HTTP ye çeviren uygulamalar da mevcuttur. güvenli iletişime odaklanır. HTTP gibi MQTT’da uygulamaya özel geliştirilir ve çoğu zaman JSON ya da binary formatında kodlama içerir. MQTT protokü HTTP kadar yaygın olmasa da IT dünyasında kullanım yüzdesi artmaktadır. Piyasada açık kaynak kodlu bir sürü uygulama var. Broker bazlı projeler de geliştirilmekte. Bu yüzden pek çok IoT platformu hem HTTP ve hem de MQTT protokollerini desteklemektedir. MQTT protoklü, haberleşme band genişliği sınırlı ise ve her iki partinin haberleşme altyapısı hakkında bilginiz az ise tercih edilmeli. Tabi verileri yayınlayabileceğiniz bir MQTT broker olduğundan da emin olunuz. MQTT güvenli bir haberleşme yolu üzerinden Transport Layer Security ( TLS) çalışmalıdır. Uygulamanın MQTT desteği yoksa? Endişe etmeyin. Piyasada birçok açık kaynak kodlu uygulama MQTT üzerinden HTTP ya da veritabanına istediğinizi verileri aktarabilmektedir. Öte yandan iki uygulamanın da MQTT desteği var diye hemen bir çırpıda haberleşeceğini düşünmeyin. Topic(konu) ve JSON kodlama üzerinde çalışma yapmak gerekebilir. CoAP Constrained Application Protocol (CoAP) Internet Engineering Task Force (IETF) tarfından geliştirilmiştir. Amacı HTTP ye fazla yük getirmeden cihazlar / uygulamalar arası haberleşme ihitiyacını karşılayabilmektir. CoAP protokolü HTTP ye benzer ancak TCP yerine UDP/multicast kullanır. Aynı zamanda iletim sırasındaki ‘header’ bölümünü basitleştirerek kısaltır ve böylece her bir isteğin veri boyunu küçültür. HTTPS e benzer olarak Datagram Transport Layer Security (DTLS) kullanarak iletişim güvenliğini tahsis eder. CoAP kullanımı HTTP ile MQTT tercihinin arasında bir yerde bulunur. Eğer band genişliği HTTP için sorun yaratmaya başlamış ise CoAP kullanabilirsiniz. Ancak çok yaygın olmadığını da akılda tutun. Bu 62 DDS Data Distribution Service (DDS) protokolü de publish/subscribe mimarisini destekler. DDS protokolü Object Management Group (OMG) tarafından desteklenen açık bir standardtır. MQTT gibi merkezde bir broker olması gerekmez. Dağıtık bir mimaridir. DDS node ları doğrudan peer-to-peer tarzında UDP multicast kullanarak haberleşir. Merkezi network yönetim ihtiyacını ortadan kaldıran ve daha hızlı haberleşmeyi mümkün kılan bu yöntem milisaniyenin de altında haberleşebilir. Bu yüksek hız kapasitesi DDS protokolünü M2M haberleşme ihtiyaçlarında tercih edilir yapmaktadır. AMQP Advanced Message Queuing Protocol (AMQP) de publish/ subscribe protokol mimarisine örnek teşkil eder. Daha çok finans dünyasında kullanılır. Sanayide kullanımı sınırlıdır. Sağlam haberleşme modeli ve transaction türü haberleşmeyi desteklemesi onu değerli kılmaktadır. REST, MQTT tarı protokoller transaction tipi iletimi (IoT uygulamalarının çoğunda istenmediğinden) desteklemez. IoT protokllerinden biri olarak bilinip bu protokoller arasında yer alsa da AMQP ‘ağır’ protokollerden biridir ve sadece bazı tip uygulamalar için değer taşır. Sonuç : OPC UA, HTTP, MQTT, CoAP, DDS, ve AMQP protokollerinin hepsinin IoT dünyasında belli bir yeri vardır ve farklı avantaj ve dezavantajlara sahiptir . Hangisinin ileride diğe protokolleri bastıracağını henüz öngöremiyoruz. Herbirinin avantaj ve dezavantajları bulunmakta. Bugün için ihtiyacınıza en uygun olanı seçip kullanmanız akıllıca olacaktır. Kepware şimdilik (versiyon 5.19) REST ile MQTT protokolleri desteklemektedir. IBM tarafından geliştirilen NodeRed gibi açık kaynak kodlu uygulamaları Kepware ile rahatlıkla kullanabilirsiniz. Böylece PLC lerinizdeki gerçek zaman verilerinizi IoT platformuna taşıyabilirsiniz. Güvenlik ? Öte yandan internet paylaşılan bir haberleşme platformudur. Erişim güvenliği artan trafik ile daha da önem kazanmıştır. Bizim için önemli ve değerli olan bilgi, rakiplerimiz için de değerlidir. Bilgiyi ortak platformlarda dağıtarak iletim masrafını düşürmek aynı zamanda da sadece yetkilendirilmiş kişilerin erişimini ÜRÜN VE UYGULAMALAR ENDÜSTRİ OTOMASYON sağlamak istemekteyiz. Sistemin 7/24 bazda istenen tüm taleplere cevap verebilmesi ile birlikte saldırılardan da korunması gereklidir. Denetlenebilirlik (sistem seviyesinde tüm haberleşmenin ne zaman ve kim tarafından yapıldığının takip edilmesi) ilk ve en temel güvenlik seviyesidir. Bunu aktif ve reaktif sebeplerle isteriz. Aktif olarak bağlantı sırasında bir saldırı algılarsak saldırı anında bu haberleşmeyi kesebiliriz. Reaktif anlamda ise saldırı sonrasında hangi bilginin alındığı ve kim tarafından talep edildiğini sorgulamak için kullanabiliriz bu bilgileri. Erişimin Sınırlanması (kullanıcı adı ve şifre), ve yetkili her bir kullanıcının neler yapabileceğinin sınırlanması diğer güvenlik önlemleri arasında sıralanabilir. Sistem erişim izni olan bir çok kişi, bilgi düzeylerine ve ilgilerine göre (taşeronlar dahil) farklı seviyelerde erişim haklarına sahip olmalıdır. Bilginin sadece belirlenen kişiler arasında paylaşılması (bilginin mahremiyeti) ve veri bütünlüğünün sağlanması (veri değişiminin önlenmesi) haberleşmede güvenliğin ana konusundur. Güvenliğimiz Nasıl Tehdit Edilir : - Kullanıcı adı ve şifresi ele geçirilebilir. Bu bilgileri sisteme giren kişinin yetkilendirdiğimiz insan olduğunu varsayarız. Bazı sistemler satın alındığında sistemde kayıtlı kullanıcı adlarını silmeyiz. İşte basit bir deneme ile sisteme giriş mümkün olabilmektedir. Devreye alır, çalıştıktan sonra unuturuz. Kaçımız işyerimize aldığımız ADSL’nin admin şifresini değiştirmeyi düşünür bilmem. - İnternet iletişim trafiğimiz izlenebilir. Bu yolla biriyle paylaştığımız mahrem bilgilerimiz meraklı kişilere açılabilir. - Gönderilen mesajı değiştirip karşı tarafa değiştirilmiş olarak gönderilmesi. Yaygın kullanılan haberleşme protokollerinin yapısı,anlaşılması daha kolay olsun diye internet ortmında detaylı anlatılmıştır. Sadıranlar bu mesajları kolayca inceleyip, zarar vermek için nereyi değiştirmeleri gerektiğini anlayabilirler. Otomasyon dünyasından örnek verirsek bir vanaya %100 açma emri yerine %0 kapama emri verilebilir. - Bir adrese sürekli mesaj gönderilerek iletişim portu meşgul tutulabilir ve önemli diğer mesajları alması engellenebilir. - Birçok ürün piyasa çıktıktan sonra patch ya da servis pack yayınlar. Sistemlerinde gördükleri açıkları ve bunları nasıl düzelttiklerini detaylı anlatırlar. Saldırganlar için bu tür yayınlar hazine gibidir. Bu açıkları kapatmayanlar açık hedef gibidir onlar için. - İki “şey” arasında güvenli bağlantı kurulmasının hemen ardından ikisi arasındaki iletişim koparılıp hiç bir şey olmamış gibi karşı taraf ile haberleşmeye devam edilebilir. Saldırgan iletişime devam eder. Veriler artık başka bir yere gitmektedir. Güvenliğimizi Nasıl Sağlarız : - Güvenliğimizi farklı seviyelerde tanımlamalıyız. Bir kişi her işi yapabilir yaklaşımı yerine belirli işler için belirli erişim izinleri düzenlenmeli. Firewall, Saldırı Algılama ve Önleme (IDS/ IPS) çözümlerinden işletmemize uygun olan çözümü seçip uygulamalıyız. Bütün güvenlik adımlarının içeri girişte kullanıldığı çözümler yerine değişik seviyelerde farklı güvenlik adımları öngörülmeli. Saldırı önlenemese bile zararı ve hızı bu yöntemle azaltılabilir. - OPC UA, imalat sanayinde veri iletişimi için güvenli bir kapı görevini sağlar. OPC UA bir yandan okuma ve yazma işlemlerinin kolayca yapılmasını sağlarken, öte yandan client-server arasında sertifika alışverişi yaparak başka birinin araya girmesini engeller. Gönderilen her mesaj alıcıda çözülcek şekilde şifrelendiğinden bu mesajın okunması da değiştirilmesi de oldukça zor bir iştir. OPC UA sayesinde tek platformda sertifal alışverişi ile yetkilendirme (authentication), iletilenya da okunan verinin şifrelenmesi ile mahremiyet-gizlilik (confidentiality) sağlanır. Ayrıca iletilen mesajın dijital olarak imzalanmış olması verinin bütünlüğü (integrity) sağlayacaktır. OPC UA mesajın(veri) iletimi sırasında da TCP, UTP gibi güvenli olmayan protokoller yerine SSL gibi güvenli protokoller de kullanmaktadır. Şimdi sertifika alışverişi ne demek bunu kısaca açıklamaya çalışalım. İnternet browser uygulamanızda www.google.com yazdığınızda https güvenli portuna yönlendirirsiniz. Bu Google için güvenli bir port dur ve X.509 sertifikası kullanılır. Bu sertifikanın kullandığı anahtar şifre uzunluğu arttıkça bağlantı güvenliği de artar. Ancak bu bağlantı türünde biz Google ‘a güvenmek durumundayız. Ayrıca Google kendine bağlanan herkesin güvenli olduğunu varsaymak durumundadır. OPC UA örneğinde ise hem client, hem de server birbirlerine 128 bit SSL sertifika üzerinden güvenir. Bir tarafın diğerine tabi olması yerine iki tarafta diğerini okuma ya da yazma işlevi sırasında bu sertifika alışverişi ile tanır. Client -Server arasındaki bu sertifika alışverisi haberleşme başlamadan önce sistem yöntetim yetkisine sahip kişilerce yapılabilir. Server tarfından gönderilen mesaj şifrelendikten sonra imzalanır ve sadece client tarafındaki özel anahtar ve imza ile çözülebilir. Yani mesaj şifresi çözülebilse bile server imza-client imza karşılaştırması sayesinde verinin bütünlüğü güvence altına alınmış olur. Aradaki bağlantı bir saldırı ile koparıldığında haberleşme devam edemez. Belirli bir sıklıkta hatalı erişim için talep gelirse aynı porttan gelen isteklere bir süre için ara verilir ve bakılmaz. Bu da server tarfının sürekli art niyetli olarak meşgul edilmesini önler. Özet : - Kepware OPC UA yazılım ve donanım modülleri arasında gerekli yetkilendirme , şifreleme ve dijital imzalama teknolojilerini kullanarak güvenli bir haberleşme platformu sunar. - Sahada Modbus, Siemens gibi protokolleri kullanabilirsiniz. Ama internete geçtiğinizde bunlar yerine daha güvenli olan OPC UA teknolojisi gibi güvenliğinizi destekleyen bir protokole geçmelisiniz 63 ÜRÜN VE UYGULAMALAR ENDÜSTRİ OTOMASYON Omron’dan yenİ kompakt bİleşenlerle esnek pano tasarım desteğİ OMRON / www.omron.com.tr Omron, kontrol panolarında alandan önemli ölçüde tasarruf etmek üzere tasarlanan geniş bir kompakt kontrol komponent ürün ailesi seçenekleri sunuyor. Kompakt komponentlerin kullanılması, kontrol sistemlerinde esneklik elde edilmesine yardımcı olur ve pano içinde gelecekte gerçekleştirilecek değişiklikler ve eklentiler için yer açılmasını kolaylaştırır. Elde Edilen Avantajlar Nelerdir? edinilecek bilgiler, EPLAN ve Zuken E3 dahil olmak üzere önde gelen pano tasarımı yazılım paketlerine doğrudan aktarılabilmektedir. Bununla birlikte ana formatlarda 2 boyutlu ve 3 boyutlu çizimler için CAD dosyaları mevcuttur. Bu sayede kontrol panolarının üzerindeki alanın kullanımı daha kolay bir şekilde ayarlanabilir. Günümüzde bilgisayarlar ve güçlü CAD/CAE yazılımları • Pano boyutlarını %20’ye kadar küçültme • Minimum 6,2 mm genişliğe sahip ince tasarım • Maksimum 70 mm derinliğe sahip pano üstü komponentleri Omron’un yeni komponentlerinin kullanıldığı panolar, tipik uygulamalarda standart komponentlere göre %20’ye kadar daha küçük boyutludur. Bu da kontrol ekipmanlarının kapladığı alanın az olmasının son derece önemli olduğu modern üretim ortamlarında çok önemli bir avantaj sağlar. Daha küçük kontrol panolarının sağladığı diğer avantajlar arasında pano üretim maliyetlerinde ve panoların sahaya taşınma maliyetlerinde azalma yer almaktadır. Omron hangi ürün grupları ile yardımcı oluyor? En yeni kompakt kontrol komponentleri, sadece 17,5 veya 22,5 mm genişliğinde son derece ince G9SE güvenlik röleleri ve sınıfının en küçüğü olmasına karşın kolay tak-çalıştır kurulum ve 10 yıla kadar pil ömrü sağlayan S8BA kesintisiz güç kaynaklarıyla (UPS’ler) birlikte sunulmaktadır. Geniş kompakt kontrol ürünleri arasında maksimum 70 mm derinliğe sahip pano üstü kontrol cihazları ve çok çeşitli kompakt push butonlar ve indikatörler yer almaktadır. İnce endüstriyel röleler - G2RV serisi; 6,2 mm genişlikle alandan tasarruf sağlar. İnce tasarım, modüllerin küçültülmesine ve G/Ç hatlarının sayısının artırılmasına olanak sağlar. Güvenlik röle üniteleri - G9SE serisi; İnce tasarım (17,5 mm ve 22,5 mm) montaj alanından tasarruf sağlar. Ölçüm ve İzleme Röleleri - K8AK/DS serisi; Genel DIN rayına montaj ve Dar pano alanları için kompakt iz düşümü. Kesintisiz Güç Kaynakları (UPS) - S8BA Serisi; Boyutu ve ağırlığı azaltmak ve kullanım ömrünü artırmak için Lithium iyon piller kullanılır. Tüm kontrol ürünlerinin verilerine çevrimiçi veri portalı üzerinden ulaşmak Kontrol panolarının boyutlarının küçültülmesine daha fazla yardımcı olmak amacıyla tüm kontrol ürünlerinin verilerine çevrimiçi veri portalı üzerinden ulaşılabilir. Bu portaldan 64 tasarımcıların işini önemli ölçüde kolaylaştırdığından switch kabini üretiminde vazgeçilmez araçlar haline geldiler. Ancak en iyi programlar bile kendilerine güç sağlayan veritabanlarıyla sınırlıdır. Ne yazık ki günümüzde genel yaklaşım, bir ürünün boyutlarını ve özelliklerini anlatan kullanım kılavuzları sağlamaktan öteye geçmiyor. Ancak pano bileşenlerimiz ve cihazlarımız için EPLAN ve Zuken eCAD verilerinin piyasaya sürülmesiyle artık yeni bir dönem başlıyor. Geliştiriciler, bir ürünle ilgili gerekli tüm verilerin elektronik formatta bulunduğu dijital veri kayıtlarını portalımızdan indirebilir ve bu kayıtlarda bulunan çizimleri (parça verilerini), belgeleri vb. CAD/CAE programlarına sorunsuzca entegre edebilir. Bu özellik, zamandan tasarruf sağlar, hata oluşumunu engeller ve ürünün piyasaya çıkışını hızlandırır. EPLAN ve Zuken parça verilerinin yanı sıra, 2D ve 3D CAD dosyaları da CAD kütüphanemizden (http:// industrial.omron.eu/en/products/cad-library) indirilebilir. ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON ABB, Ekvator'un kamu petrol şirketinin duruş süresini azaltacak ABB'nin güç kontrol fonksiyonuna sahip eşsiz devre kesicisi ■ Petroamazonas EP, jeneratörlerini ani dalgalanmalardan korumak ve de zaman ve paraya mal olan kesintileri engellemek için ABB’nin Emax 2 teknolojisini kullanmaya karar verdi. Enerji ve güç otomasyonu teknolojisinin öncülerinden olan ABB, Ekvator’un kamu petrol şirketi Petroamazonas EP’ye sunduğu, sisteme sonradan dahil edilebilen enerji yönetim çözümüyle beklenmeyen jeneratör kapanmalarını engelleyerek yılda fazladan bir haftalık kazanç sağlamasına yardım edecek. Petroamazonas EP, pompa ve sondaj gibi önemli tesis üretim süreçleri için dizel jeneratörlerin elektrik sağladığı Ekvator’un farklı yerlerindeki dört tesisine, ABB’nin güç yönetimi özelliğine sahip Emax 2 açık tip devre kesicilerinden kurdu. Sürekli enerji teminini sağlamak ve üretim sürecinin devamlılığını korumak, petrol ve gaz sektöründeki başarının anahtar etkenleridir. ABB Emax 2, doğru ko- 66 ruma ve güç tüketimi ile güç kaynağı arasında denge sağlayarak bunu desteklemektedir. Dünya üzerinde yedi iletişim standardına sahip tek devre kesici olarak, herhangi bir otomasyon veya denetim sistemine kolayca entegre olabilir. Emax 2 güç şebekesini korur ve entegre haberleşme modülleri ile işletmecilere Petroamazonas EP’nin yerel kontrol sistemlerine bağlanarak enerji tüketim verilerine gerçek zamanlı erişim olanağı verir. Ayrıca önleyici bakımlarla işletmenin sorunsuzca çalışması için uzaktan tanı fonksiyonuyla tesisin veri merkezine bilgi akışı sağlar. ABB Devre Kesiciler ve Yük Ayırıcılardan sorumlu dünya başkanı Giampiero Frisio “Emax 2 enerji yönetimini kolay bir şekilde sağlayabilmek için geliştirildi, Emax 2 enerji şebekelerini otomatik olarak izleyen ve kontrol eden dünyadaki tek devre kesicidir.” dedi. “Algılama, haberleşme ve gelişmiş yeni koruma özelliklerinin dâhili olmasıyla, çözümümüz üretim ve enerji ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON verimliliğini artırıyor. Haberleşme özellikleri sayesinde, Yeni Dönem stratejimizin önemli bir öğesi olan Nesnelerin, Hizmetlerin ve Çalışanların İnterneti’ne muhteşem bir örnek teşkil ediyor.” Petroamazonas EP, Ekvator petrol üretimini optimize etmek için en son teknolojileri ve küresel kalite standartlarını kullanmaktadır. ABB’nin mühendisleri, Petroamazonas EP’nin tesislerinde üretken olmayan süreyi azaltmak üzere tesisin zorlu çalışma ortamının taleplerini karşılayan özel bir çözüm geliştirmek için müşteri ile yakın bir şekilde çalıştı. ABB, son beş yıl içinde dünya çapında bir milyondan fazla açık tip devre kesici kurdu. Yeni dönem stratejisinin bir parçası olarak ABB, müşterilerinin esneklik, verimlilik ve rekabet gücünü artırmaya yardımcı olmak için petrol ve doğalgaz gibi sektörlerde son teknoloji cihazlarının kullanımını genişletmek istiyor. Emax 2, en gelişmiş ve akıllı tesis ağlarında ve akıllı şebekelerde kurulabilirliği sayesinde bu stratejiyi kendi bünyesinde barındıran son teknoloji ürünlerindendir. ABB / new.abb.com/tr PROGRAMLANABİLİR ENKODER ABSOLUTE VE INCREMENTAL FONKSİYONLARI TEK ENKODERDE TOPLANDI FRABA POSITAL, yeni IXARC serisi enkoderleri için yeni ve güçlü programlama araçları sunuyor. Bu yeni özellikler sayesinde hiçbir ek yazılım ya da tesisat gerektirmeden enkoderlerin çözünürlüğünü ayarlayabilmektesiniz. • Çözünürlük, PPR, Dönüş Sayısı ve Yönü isteğe göre programlanabilir. Enkoderinizi istediğiniz gibi programlayıp çalıştırmak için tek ihtiyacınız resimde görmüş olduğunuz POSITAL UBIFAST yapılandırma aracı ve Wi-Fi özellikli bir akıllı telefon. Bu özelliği kullanmanız için telefonunuza ya da bilgisayarınızı herhangi bir yazılım indirmenize gerek yoktur. Özellikler; • Sağlam, Uzun ömürlü, Pil tüketmeyen manyetik enko der teknolojisi, • Tek enkoderde Absolute ve Incremental fonksiyonu, (Absolute; sadece SSI protokolü için geçerlidir.) • 16 bit ve 16384 PPR’ kadar çözünürlük, BOR ELEKTRONİK / www.borelektronik.com.tr 67 ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Artan konfor, güvenlik ve enerji verimliliği… Bosch’tan enerji ve bina teknolojileri için akıllı bağlanabilirlik Dünyanın önde gelen teknoloji ve hizmet sağlayıcısı Bosch, akıllı bağlanabilirlik ile endüstri, kurumlar ve konutlara yönelik enerji ve bina teknolojileri geliştirmeye devam ediyor. Bosch’un çözümleri bina otomasyonu gibi rutin görevleri ortadan kaldırarak, işletme maliyetlerini azaltıyor. Veri koruma ve güvenliği ise en üst düzeye taşınıyor. Bosch Grubu Enerji ve Bina Teknolojileri’nden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Stefan Hartung: “Teknik sistemler uzmanlığımız ve bölgesel pazarlara yönelik anlayışımız bizi başarıya götürüyor. Portföyümüzü ve pazardaki varlığımızı büyütüyoruz.” Dünyanın önde gelen teknoloji ve hizmet sağlayıcısı Bosch, bir yandan enerji ve maliyet tasarrufu beklerken diğer yandan da konfor ve güvenliğin artmasını talep eden müşterilerine, ‘Akıllı Bağlanabilirlik’e sahip enerji ve bina teknolojisinden oluşan 68 entegre çözümlerle cevap veriyor. Bu çözümler; ısıtma, sıcak su, havalandırma, klima, izinsiz giriş ve yangınlara karşı koruma, tesis yönetimi, elektrik üretimi ve enerji depolama gibi alanları kapsıyor. Bosch Grubu Enerji ve Bina Teknolojilerinden Sorumlu Yönetim Kurulu üyesi Dr. Stefan Hartung, “Teknik sistemlerdeki uzmanlığımız ve bölgesel pazarlara yönelik anlayışımız, bize başarının kapılarını açmaya devam ediyor. Bosch, teknolojik uzmanlığı, sahip olduğu geniş bayi ağıyla enerji ve bina teknolojileri pazarında iyi bir konuma sahip... Portföyümüzü ve pazardaki mevcudiyetimizi stratejik bir şekilde büyütüyoruz” dedi. Bosch olarak, bina ve enerji sistemleri otomasyonunun ön şartı olarak, nesnelerin interneti üzerinden bilgilerin cihazlara aktarılmasını, yani bağlanabilirliği gördüklerini vurgulayan Dr. Hartung, “Bu faktörler bize sürdürülebilir ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON bir büyümenin yolunu açıyor” diye konuştu. Bosch çözümleri müşterilere, verilerinin ne şekilde kullanılacağına kendilerinin karar vermesini sağlayarak yardımcı oluyor. Ağa bağlı ürünlerin güvenliği için belirli standartlar tanımlayan bir yetkinlik merkezini de kullanıcıların hizmetine sunuyor. Teknisyene ihtiyaç olmaksızın en hızlı çözümler… Bosch, Güvenlik Sistemleri ve yangından koruma ekipmanlarının kontrolü konusunda BIS (Bina Entegrasyon Sistemi) gibi binalara yönelik kapsamlı ağa bağlı çözümler geliştirmeye ve sunmaya devam ediyor. Şirket ayrıca, bina tesisatlarının uzaktan takibi ve bakımını içeren bir EffiLink platformuyla teknisyene ihtiyaç olmadan arızaları yüzde 60 oranında hızlı bir şekilde çözmeyi mümkün kılıyor. Enerji sektörünün geleceği ağa bağlı çözümlerde saklı… Bosch, şehirler için büyük önem arz eden elektrik üretimi, dönüştürme ve depolama gibi konularda çeşitli ağa bağlı çözümler sunuyor. Bosch’un ayrıca enerji nakil hatları şebekelerinin akıllı kontrolüne yönelik yazılım çözümleri mevcut. Geçtiğimiz aylarda, konut için yeni nesil ağa bağlı sıcak su kazanlarını piyasaya sunan şirket, 100.000’den fazla ağa bağlı ürün satışı gerçekleştirdi. Gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için sürdürülebilir çözümler üreten Bosch, evlerde güneş enerjisi kullanımını artırmak üzere ısı pompası ve kontrol biriminden oluşan akıllı, ağa bağlı bir enerji sistemini de müş- terilerine sundu. Isıyı ortam havasından, sudan veya topraktan alan sistem, ısıtma veya sıcak su için enerji üretiyor. Kullanıcılar, ayrıca sistem performansını online olarak istedikleri gibi takip edebiliyorlar. Ağa bağlı çözümler için yeni iş kolları kuruldu Pek çok yeni iş ve pozisyon fırsatının önünü açan ağa bağlı çözümler için yeni bir iş kolunu devreye sokan Bosch, binaların, enerji sistemlerinin v e sanayi tesislerinin uzaktan takibi ve bakımı için gerekli yazılım tecrübesine bir iletişim merkezini de devreye soktu. Bosch tarafından yönetilen bu merkez, 1,5 milyondan fazla araç için 30’dan fazla ülkede 16 dilde kullanılan ‘eCall’ otomatik acil durum çağrı hizmeti gibi telematik hizmetleri de sunuyor. Bosch tüm bu gelişmelerin dışında hizmetlerini çok daha genişletmek üzere Ocak 2016 itibarıyla ‘Bosch Global Hizmet Çözümleri’ isimli yeni bir departman kurmayı planlıyor. 3 bin Bosch mühendisi, nesnelerin interneti üzerinde çalışıyor Bosch’un farklı sektörlerdeki faaliyetleri, bağlanabilirlik konusunda öncelik sağlıyor. Yaptığı yatırımlarla birkaç yıl içinde yazılım yetkinliğini artırmayı hedefleyen Bosch, önemli oranda yazılım mühendisine sahip bulunuyor. Şirketin araştırma ve geliştirme alanında çalışan 45.700 çalışanın üçte biri yazılım mühendislerinden oluşuyor. Bağlanabilirlik ve nesnelerin interneti alanlarında ise yaklaşık üç bin mühendis çalışıyor. BOSCH / www.bosch.com.tr 69 ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Yeni Fluke 500 Serisi Pil Analizörleri ■ Yeni Fluke 500 Serisi Pil Analizörü, farklı sabit pillerin ve önemli yedek pil uygulamalarında kullanılan pil şarj ünitelerine yönelik bakım, sorun giderme ve performans testi için ideal bir test aracıdır. Sezgisel kullanıcı arabirimi, kompak tasarımı ve dayanıklı yapısı, optimum performans, test sonuçları ve güvenilirlik sağlar. Fluke 500 Serisi Pil Analizörü, otomatik dizi işlev testi ve test probu entregre kızılötesi sıcaklık ölçüm sistemi kullanarak, DC gerilimi ve direnç testlerinden tam kondisyonlu teste kadar geniş pil test işlevlerini kapsar. 500 Serisi Pil Analizörleri, her tipten sabit pilde ölçümler yapmak üzere tasarlanmıştır. Özellikler • Anahtar ölçümler: Pil direnci, dc ve ac gerilimi, dc ve ac akım, dalgalı gerilim, frekans ve pil sıcaklığı. • Sıralı ölçüm modu: Gerilim, direnç ve sıcaklığı içeren otomatik ölçüm saklama ile pil dizilerinin otomatik veya manüel sıralı ölçümü (BTL21 akıllı test probu ile). • Kapsamlı kayıt: Tüm ölçülen değerler, test sırasında otomatik olarak yakalanır ve sürekli analiz için indirmeden önce cihazda görüntülenebilir. • Gelişmiş kullanıcı arabirimi Hızlı, kılavuzlu kurulum her seferinde doğru verileri yakalamanızı sağlar ve birleşik görsel ve sesli geri bildirim işaretleri ölçüm karmaşası riskini azaltır. • Eşik karşılaştırması: Direnç ve gerilim için birden fazla referans değer ve eşik yapılandırın. Görsel ve sözlü ipuçları aracılığıyla her bir ölçümden sonra karşılaştırma sonuç geri bildirimi. • Ergonomik test uçları: Uzaktan KAYDET tuşlu dayanıklı eşeksenel iki kutuplu kelvin test pimleri, test süresini azaltır ve verimliliği artırır. • Test probu çoğaltıcılar: İkili yığın hücreler için uzun erişimli problar. • Akıllı test probu seti (BT520 ve BT521): Entegre LCD ekran, kızılötesi sıcaklık ölçümü (yalnız BT521), fener, sözlü sesli geri bildirim ve gerilim değerlerini ve sıcaklık kaydını otomatik olarak veya entegre kaydet tuşuyla yakalar. • Gelişmiş veri analizi: Dahili pil yönetim yazılımıyla eğilimleri hızlıca karşılaştırır , sonuçları analiz eder ve raporlar oluşturur. • Kolay raporlama: Analiz grafikleri ve veri tablosuyla PC yazılımında PDF rapor veya csv dosyasıyla mobil uygulamada hızlı e-posta formatlı rapor oluşturur. • Kablosuz iletişim: Ölçüm sırasında veri indirmek ve uzaktan görüntülemek için. iOS uygulaması aracılığıyla ölçüm verisine göz atar ver e-posta olarak gönderir. • Pil ömrü: Sekiz saatten fazla sürekli çalışma için 7,4 V 3000 mAh lityum-iyon pil. • USB bağlantı noktası: Birlikte verilen veri analizi ve rapor yönetim uygulama yazılımına hızlı veri indirmek için. • Endüstrideki en yüksek güvenlik oranı: CAT III 600 V, 1000 V dc maks. pil güç kaynağı ekipmanının her yerinde güvenli ölçümler için sınıflandırılmış. NETES MÜHENDİSLİK / www.netes.com.tr 70 ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON ŞEFFAF VE PARLAK OBJELERDE DOĞRU VE GÜVENİLİR TESPİT Şeffaf Algılama Sensörü - SMARTEYE Retro Smart Sensörler üretimdeki hataları minimuma indirmek amaçlı kullanılmaktadır. Özellikle dolum ve paketleme sektöründe yüksek hızda üretim yapılmaktadır. Bu hızı arttırmak ve aynı oranda kayıpları azaltmak oldukça önemlidir. Bu konuda makinelerde kullanılan sensörlerin doğru seçimi devreye girmektedir. Uygun ürün seçimi makinelerdeki verimi arttırırken, üretimde yaşanan kayıpları da minimuma indirmektedir. Makine üreticilerinin en çok sıkıntı ile karşılaştıkları sensör grubu olan şeffaf algılayıcı sensörler sektörün en çok ihtiyaç duyduğu gruplar arasındadır. SMARTEYE® RETROSMART™ retroreflektif sensör, şeffaf konteynerlerin veya parlak objelerin ön uçtan arka uca kadar şekline ve ebatlarına bakılmaksızın hatalı sinyal vermeyecek şekilde saptanması için optimize edilmiştir. Kolay kuruluma sahip olan ürün, kablo ya da konektör olmak üzere iki çeşit bağlantı özelliğine sahiptir. Reflektörlü olan sensör aynalardan alınacak olan yansımalarla hattın birçok yerinde tekrar tekrar kontrolü mümkün kılmaktadır. ■ Üretimin önemli ve son aşaması olan paketleme bölümünde sensör kullanımı son yıllarda oldukça artış göstermiştir. İşaretleme Kodu Tetik Sensörü Kimyasal maddelere karşı korumalı özel lensi sayesinde her ortamda kullanıma uygundur. Retro Smart ağırlıklı olarak şeffaf obje, şişe doluluk/boşluk ve baskı bozulma hatalarını algılamak için kullanılmaktadır. Sensör üzerinde bulunan ışık durum takibi kullanıcıya bilgi aktarımı sağlamaktadır. Şeffaf Konteyner Tespiti Pozisyon Algılama Uygulamaları İMAJ TEKNİK / www.imajteknik.com 71 ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON HONEYWELL AKILLI TERMOSTAT İLE EVİNİZDEKİ KOMBİNİN KONTROLÜ ARTIK SİZİN ELİNİZDE ■ Honeywell Akıllı Termostat, kullanıcılara enerji tasarrufu sağlıyor. Kullanıcılar evlerinin sıcaklığını mobil cihazlarıyla istedikleri yerden istedikleri zaman kontrol etmenin konforunu yaşıyor. Kış aylarına girdiğimiz ve soğuk havaların kapımızda olduğu bugünlerde Honeywell’in, kullanıcıların içini ısıtacak bir haberi var. Honeywell’in pazara sunduğu Honeywell Akıllı Termostat ürünüyle enerji kullanımı ve doğalgaz giderlerinden önemli oranda tasarruf sağlanıyor. Nerede olursanız olun, evinizin ısısını kontrol edin Honeywell Akıllı Termostat, kullanıcılara evlerinin sıcaklığını istedikleri zaman, istedikleri yerden yaşam biçimlerine göre ayarlayabilme konforunu sunuyor. Sıcaklığın uygun şekilde kontrol edilmesiyle kullanıcıların korkulu rüyası haline gelen doğalgaz faturalarında da belirgin bir azalma söz konusu oluyor. Honeywell sertifikalı uzman tesisatçılar tarafından ücretsiz ve kolayca montajı yapılan Akıllı Termostat, kombi modellerinin hemen hemen hepsi ile uyumlu çalışıyor. Honeywell Total Connect Comfort uygulaması ile kullanıcılar evlerinin sıcaklığını dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar kontrol edebiliyorlar. Cep telefonu veya tablet gibi akıllı cihazlarla kullanılabilen uygulama ile kullanıcılar ısıtma sistemlerini istedikleri yerden kontrol edebilirken, birden fazla termostat ve lokasyonu da kontrol etme imkanına sahip oluyorlar. Kişiselleştirilmiş ısıtma programları Evde, işte ya da yolda; fark etmez, kullanıcılar evlerinin sıcaklığını Total Connect Comfort uygulaması ile uzaktan kolayca kontrol edebiliyor. Honeywell Akıllı Termostat; hayat tarzına ve evi kullanma biçiminize özel ısıtma programı yaratmaya imkan veriyor. “Bugün eve geç mi gideceksiniz ya da planladığınız zamandan daha mı erken varacaksınız.” Detayları dert etmenize gerek yok. Total Connect Comfort uygulamasını kullanarak, cep telefonunuz ile evinizin kombisini açıp kapatabilir, sıcaklık ayarını düşürebilir ya da artırabilirsiniz. Honeywell Akıllı Termostat evin ne kadar sürede ısındığını hesaplayarak tam zamanında devreye giriyor. Oda sıcaklığı- nın istenilen an ideal seviyeye gelmesini sağlıyor. Honeywell Akıllı Termostat geceleri de hep bir adım önde. Termostat uyku düzenine göre ev sıcaklığını ayarlayabiliyor. Honeywell Akıllı Termostat, kullanıcılara evlerini yaşamları ile eş zamanlı kontrol etme olanağı sunan nesnelerin interneti, IFTTT (If This Than That) platformu ile ajandalar ya da sosyal medya platformları gibi diğer uygulamalar ve ürünlerle entegre çalışıyor. IF uygulaması ile ısıtma sistemi kullanıcı evden çıktığında kapanabiliyor veya hava sıcaklığı belirlediğiniz seviyenin altına düştüğü zaman otomatik olarak çalışabiliyor. İnternete bağlanabilen farklı cihazlar, kişinin konum ve sosyal medya hesaplarıyla sonsuz seçenekte programlar oluşturabiliyor. HONEYWELL / www.honeywell.com.tr 72 ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Fluke 810 Titreşim Test Cihazı ■ Titreşim testine tamamen yeni bir yaklaşım ile planlanmamış duruş sürelerini kontrol edebilir, tekrar eden sorunları önleyebilir, onarım önceliklerini belirleyebilir ve kaynaklarınızı yönetebilirsiniz. Netes Mühendislik’in distribütörlüğünü yaptığı yeni Fluke 810 Titreşim Test Cihazı, anında yanıt arayan mekanik bakım ekipleri için en gelişmiş sorun giderme aracıdır. Benzersiz sorun giderme teknolojisi mekanik sorunları hızlı bir şekilde tespit etmenize ve öncelikleri belirlemenize yardımcı olur ve bir titreşim uzmanının uzmanlığını sunar. Tesisiniz, ekibiniz ve işiniz ile gurur duyarsınız. Sistemin çalışır halde olması için ne gerekiyorsa yaparsınız, ancak bazen mekanik bakım konusunda önceden önlem alabilmeyi bırakın, iş yükünü karşılayacak yeterli zamanınız ve kaynaklarınız olmayabilir. Fluke 810 Titreşim Test Cihazı, ölçüm geçmişine gerek duymadan daha ilk ölçümlerde makine arızalarını rapor edebilen basit ve adım adım ilerleyen bir süreç ile sizi bir adım önde tutar. Cihazın, teşhis, önem derecesi ve onarım ile ilgili verdiği öneriler, bakım ile ilgili karar alırken sorun ile ilgili olarak yeterince bilgi sahibi olmanıza ve kritik sorunların önceliğini belirlemenize yardımcı olabilir Özellikleri ve faydaları • En yaygın mekanik arızaların (yataklar, yanlış ayar, dengesizlik, gevşeme) dahili olarak tanımlanması ve yerinin tespit edilmesi, bakım çalışmalarınızın ana neden üzerinde odaklanmasını sağlayarak, planlanmamış duruş sürelerini azaltır. • Dört önem derecesi seviyesine sahip hata önem derecesi ölçeği, bakım çalışmasının önceliğini belirlemenize yardımcı olur. • Onarım tavsiyeleri, teknisyenlere düzeltici eylemlerle ilgili tavsiyeler verir. • Dahili yardım özelliği, yeni kullanıcılara gerçek zamanlı ipuçları verir ve doğru yönlendirmeler yapar. • 2 GB genişletilebilir dahili bellek, makinenizin verileri için yeterli depolama alanı sağlar. • Otomatik test fonksiyonları ile optimum performans sağlar. • Doğru ve hassas makine çalışma hızı tespiti için lazerli takometre arızanın güvenli bir şekilde bulunmasını destekler. • Üç eksenli akselometre, tek eksenli akselometrelere kıyasla ölçüm süresini 2/3 oranında azaltır. • Viewer PC Yazılımı, veri saklama ve izleme kapasitesini artırır. Fluke 810 Titreşim Test Cihazının kullanım alanları: • Sorunlu ekipmanda sorun gidermek ve arızanın ana nedenini anlamak • Planlanmış bakımdan önce ve sonra ekipmanı gözden geçirmek ve onarımı onaylamak • Yeni ekipmanı devreye almak ve düzgün kurulum sağlamak • Ekipman durumuyla ilgili ölçülebilir kanıt sağlamak ve onarım ve değiştirme yatırımını yönetmek • Onarım faaliyetlerinin önceliğini belirlemek, bunları planlamak ve daha verimli bir şekilde çalışmak • Ekipman arızalarını meydana gelmeden önce görmek ve yedek parça stoklarını kontrol etmek • Yeni veya az deneyimli teknisyenleri eğitmek ve ekipte güven ve beceri oluşturmak NETES MÜHENDİSLİK / www.netes.com.tr 73 ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON LEGRAND’ DAN TESİSATLARINIZ İÇİN YERLİ ÜRÜNLER Bina elektrik ve dijital altyapıları için ürün ve sistemler sunan Legrand, konutlar ve ticari uygulamalardaki modern tesisatların gereksinimlerini karşılamak üzere bazı şalt ürünlerini Türkiye’ deki Legrand Gebze fabrikasında üretiyor. XS³, XG³ otomat ve XC³ kaçak akım koruma anahtarları ile kısa devrelere, aşırı ve kaçak akım arızalarına karşı etkili koruma sağlıyor. serbest hava geçişine izin veriyor. Kolay bağlantı kafesi sayesinde de, bağlantı hataları önlenerek can ve mal güvenliğinin sağlanması için maksimum korumayı garanti ediyor. Serilerde kullanılan otomat baraları ve cihazın giriş-çıkış bağlantılarının iyi yapılması kısa devre riskini de ortadan kaldırıyor. Termik, manyetik devre kesiciler ve kaçak akım cihazları içeren ve çok sayıda kontrol ve yardımcı sinyalizasyon ile tamamlanan bu seriler, tesisatlarınız için güvenlik, dayanıklılık ve montaj kolaylığı sağlıyor. Türkiye’ de üretilen XS³, XG³, XC³ serileri projenin tüm adımlarında zaman tasarrufuna yardımcı olan çok sayıda özelliği ile kurulum, kablolama ve bakım kolaylığı sunuyor. Bağımsız sertifikasyon kuruluşları tarafından ürünlerin gereksinimleri için verilen onaylı sertifikalara sahip bu ürünler, ihtiyaca göre uyarlanan etiket pencereleri sayesinde bir arıza durumunda hızlı müdahale amacıyla etkili ve sürdürülebilir bir koruma imkânı veriyor. Can ve Mal Güvenliği İçin Maksimum Koruma Büyük bir özenle geliştirilmiş Legrand’ın XS³, XG³, XC³ serileri, aşırı ısınmayı önlemek için her aparatın arasında Kolay Kurulum, Kabloloma ve Bakım LEGRAND / www.legrand.com.tr 74 ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Rittal’den Endüstriyel Uygulamalar İçin LCP (Sıvı Soğutma Paketi) Daha evvel sunucu panolarında kurulan LCP teknolojisi (Sıvı Soğutma Paketi ) şimdi de endüstriyel uygulamalardaki mekanik ve saha mühendisliği için de 10 kW - 20 kW bir çıkışa kadar sunulmaktadır. ■ Hava Yerine Su Sanayinin yüksek soğutma gücü gereksinimlerine olan eğilimi son yıllarda artış göstermiştir. BT’de çoktandır kullanılan sulu soğutma uygulamaları, makina mühendisleri ve saha mühendisleri tarafından da giderek daha önemli bulunmaktadır. Bu nedenle Rittal olarak hava / su ısı eşanjörü çözümleri portföyünü genişlettik: daha evvel sunucu panolarında kurulan LCP teknolojisi (Sıvı Soğutma Paketi) şimdi endüstriyel uygulamalardaki mekanik ve saha mühendisliği için 10 kW - 20 kW bir çıkışa kadar sunulmaktadır. Artan paketleme hacmi sebebi ile panolardaki ısı kaybı hızla artmakta ve bu sebeple daha yüksek soğutma çıkışı gerekmektedir. Buna bir örnek göstermek gerekirse; 2006 yılından itibaren 2010’a kadar olan dönemde 5 kW veya daha fazla olan soğutma sistemlerinde kaydedilen önemli büyüme ifade edilebilir. Suyun, havadan daha iyi fark edilebilir ısı iletkenliği sağlaması ve küçük yerleri daha etkili soğutması sebebi ile hava / su ısı eşanjörü mekanik ve saha mühendisliğinde daha başarılı olmuştur. Yıllarca denenmiş ve test edilmiş Rittal LCP teknolojisi artık mekanik ve saha mühendisliğinde kullanılabilmektedir. Pano içerisinde yer alan su devresi ve elektronik bileşenlerin tamamiyle ayrılması ile hava / su ısı eşanjörü suya karşı maksimum koruma sağlamaktadır. Entegre Edilmiş Komple Çözüm LCP endüstrisi, Rittal TS 8 pano sistemleri temelinde hizmet vermektedir. Böylece mevcut sistem ortamlarına sonradan entegrasyon her zaman mümkün olabilmektedir. BT uygulamalarında ise aksine 482,6 mm. (19”) genişlik sabit olarak 22°C soğutulmakta ve endüstriyel LCP içindeki hava akımı pano iklim kontrolü gerekliliklerine göre adapte edilmektedir. Soğuk havanın panonun altından montaj plakasının sağ ön tarafına yönlendirilmesi sebebi ile sıcak hava üstten alınır ve altındaki soğuk hava dışarı üflenir. Pano içerisinde sıcaklık 35°C olmalıdır. İyi bir hava sirkülasyonu için iki adet yüksek güç üfleyici sağlanmalıdır. Her iki tarafta hava girişinin yanı sıra soğuk hava çıkışı da mümkündür. Hava / su ısı değiştiricisi, iki panonun arasına veya birleşik pano grubunun dış sonuna monte edilebilir. Altında veya üstünde su bağlantısı montaj imkânı ve değişken hava yönlendirme olanağı bireysel uygulamalar için yer sağlamaktadır. Servis gerektiğinde temel bileşenlere kolayca erişilebildiğinden değişim kolayca yapılabilmektedir. Kapı, taban ve tavan soğutmalı ısı eşanjörleri, “TS 8 TopTherm Chiller” ile birleşerek su-soğutmalı komple çözümler sunulmaktadır. RITTAL / www.rittal.com/tr 76 ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Üniversal Girişli, Çift SET’li PID Proses Kontrol Cihazları ■ ESM-4435 -4 Dijit proses (PV) ve 4 dijit set değeri (SV) göstergesi -Üniversal proses girişi (TC, RTD, mVdc, Vdc, mAdc) -DC Voltaj/Akım girişleri için kullanıcıya açık iki veya çok noktalı kalibrasyon imkanı -Programlanabilir ON/OFF, P, PI, PD ve PID kontrol formları -Auto-tune ve Self-tune PID -Kontrol Çıkışı için Manuel/Otomatik çalışma -Bumpless transfer özelliği -Kontrol çıkışları için programlanabilir ısıtma, soğutma ve alarm fonksiyonları Tek SET’li Programlanabilir Zaman Röleleri ■ EZM-XX35 -6 dijit proses (PV) ve 6 dijit Set değeri (SV) göstergesi -Programlanabilir tek SET’li çalışma -Reset, Pause ve Start Girişleri -NPN/PNP çalışma tipi -Otomatik ve Manuel Resetli çalışma -Programlanabilir zaman skalaları (sn, dk, saat) EMKO / www.emkoelektronik.com.tr 77 ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON KONE’DEN ASANSÖRLERE “AKIL” KATAN TEKNOLOJİ… si ve performansını geliştirirken diğer yandan binalardaki konforu da büyük oranda artırıyor. Kullanıcıların en uygun asansöre yönlendirilmesi, kabinlerin kalabalıklaşmasını önlüyor, seyahat sürelerini kısaltıyor ve asansörün gereksiz yere birçok katta durmasının önüne geçiyor. Geleneksel asansör kontrol sistemleri yalnızca istenen seyahat yönünü dikkate alırken, KONE Polatis™ destinasyon kontrol sistemi, bekleyen yolcuların sayısının yanı sıra, gidilecek olan katları da göz önünde bulunduruyor. ■ Günümüzde binalar, ileri teknolojinin sağladığı üstün konforla tanışıyor. Elbette binalarda, katlar arasında yolculuk yapmamıza yardımcı olan asansörler de gelişen teknolojinin olanaklarından fazlasıyla yararlanıyor. Teknolojiyi tasarımlarında kullanarak asansörlere “akıl” katan kuruluşların başında ise KONE geliyor. 1910 yılında Finlandiya’da kurulan ve dünyada olduğu gibi ülkemizde de asansör pazarının zirvesinde yer alan KONE, akıllı asansör çözümleriyle değişen ihtiyaçlara ve beklentilere cevap veriyor. Asansör sektörünün lider ismi, geliştirdiği akıllı destinasyon sistemi ile de asansör kapısında bekleyerek geçen dakikalara çözüm getiriyor. Beklemeye son veren akıllı destinasyon sistemi… KONE Polaris™ destinasyon kontrol sistemi, asansörde üstün trafik kontrol performansı sunuyor. Açık ve anlaşılır yönlendirme ve akıllı yolcu gruplandırma özellikleriyle yüksek konfor ve kolaylık sağlıyor. Böylece bekleme sürelerini kısaltarak asansörlerin kapısında oluşan kuyruklara son veriyor. KONE, destinasyon kontrol sistemleri, bir yandan asansör kapasite- Sistem, gelişmiş güvenlik özellikleriyle de dikkat çekiyor. Asansör sistemi binanın erişim kontrol sistemine entegre edilebiliyor. Böylece, asansörlerin yetkisiz kullanımı önlenmiş ve bina sakinlerinin huzuru temin edilmiş oluyor. Destinasyon kontrol sistemi, KONE Access™ çözümü ile birlikte kullanıldığında, kullanıcıya özel kapı kapanma süreleri, yolcuların ev katlarına otomatik asansör çağrısı olanağı ve sesli yönlendirme gibi ilave seçenekler de sunulabiliyor. Kişiye özel erişim hakkı ile yüksek güvenlik… KONE, Access™ çözümü ile de bir yandan kesintisiz insan geçişi temin ederken diğer yandan azami güvenlik sağlayan; asansörler, bina kapıları ve turnikelere sorunsuz entegre edilebilen bir erişim kontrol sistemi sunuyor. Bina sakinleri asansör çağırmadan önce erişim kartlarını destinasyon kontrol paneline entegre bir kart okuyucuya okutuyor. Bu sayede erişim hakkı yalnızca kendilerine verilen kata güvenle ulaşıyor. Bu sistemle ayrıca hem erişim yönetimi hem de asansör çağrısı için entegre turnikeler de kullanılabiliyor. KONE Access™ çözümünde; bölge, zaman, tarih veya kişiye göre erişim profilleri de oluşturulabiliyor. Bireysel erişim haklarına göre kapı, turnike ve asansör erişimini kontrol etmek mümkün oluyor. İzin verilen katlar, ana kat, erişilebilirlik özellikleri ve öncelikli asansör çağrıları da dahil, kullanıcı grubu veya bireyler için özel asansör çağırma özellikleri belirlenebiliyor. Gelişmiş konfor ve bina güvenliği için ziyaretçi erişimi de kolayca yönetilebiliyor. KONE / www.kone.com.tr 78 ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON ROCKWELL AUTOMATION’DAN ÜSTÜN PERFORMANS MODELİ PanelView Plus 7 Performance operatör arayüzü geniş çaplı uygulamalarda görüntülemeyi kolaylaştırıyor Rockwell Automation, karmaşık uygulamalarda görüntülemeyi sadeleştiren ve düzenleyen yeni Allen-Bradley PanelView Plus 7 Performance grafik terminalini piyasaya çıkardı. PanelView Plus 7 Performance terminali, yakın zamanda piyasaya sürülen PanelView Plus 7 Standard modeline ek olarak daha geniş ekran, daha fazla işlem gücü, genişletilmiş bağlantı ve daha fazla yazılım desteği gibi özellikler içeriyor. me için daha fazla ekran alanı sağlar. Performance modeli aynı zamanda terminalin standart dokunmatik ekranını bir araya getiren yeni tuş takımı seçeneklerini de barındırıyor. Rockwell Automation global ürün yöneticisi Scott Oakley yeni Allen-Bradley PanelView Plus 7 Performance grafik terminalini değerlendirerek “Büyük makine yapımcıları ve ağır sanayi, genellikle karmaşık uygulamaların trend ve bilgilerini görüntüleyebilmek için birden fazla terminal ya da PC kullanımına ihtiyaç duyar. PanelView Plus 7 Performance terminali ile yüzlerce ekranı, alarmı ve datayı tek bir ara yüzde birleştirerek, daha rahat erişilmesini ve görüntülenmesini sağlar” diye konuştu. PanelView Plus 7 Performance terminali, PanelView Plus 7 Standard terminalindeki tüm faydalı özelliklere sahip. Projeleri ve kritik makine bilgilerini SD karta kaydetme özelliği de bunlardan biri. Örneğin, makine yapımcıları tek bir makinenin konfigürasyonunu SD karta kaydederek, bunu birçok benzer makine için kullanabilirken, operatörler de daha hızlı terminal montajı ve daha hızlı sorun çözümü için makine verilerini arşivleyebilirler. PanelView Plus 7 Performance modelindeki yeni özellikler Her iki PanelView Plus 7 modeli de Rockwell Automation’ın FactoryTalk View Machine Edition (ME) yazılımı ile çalışarak tek terminal üzerinde çoklu uygulamaları daha iyi yönetebilirler. Ayrıca her ikisi de terminal montaj ve demontajının alet kullanımı olmaksızın kolaylıkla yapılmasına olanak sağlayan kelepçeleme sistemini kullanıyorlar. Bu sistem kurulum ve bakımda zaman kazandırırken, bağlantıların fazla sıkılmasını ve terminale zarar verilmesini önlüyor. Daha geniş ekran seçeneği: Performance modeli, bugüne kadar Rockwell Automation’ın piyasaya sürdüğü en geniş ekran olan 19 inç ekran da dâhil olmak üzere 6 farklı ekran boyutu seçeneğine sahip. 19 inç ekran, makine üreticileri ve son kullanıcılara geniş uygulamalarda tasarım, kumanda ve görüntüle- Daha fazla işlem gücü: Daha güçlü CPU geniş ekranları ve büyük uygulamaları destekliyor. Standart model 25 ekran ve 200 alarmlı uygulamaları desteklerken, Performance modeli daha büyük ve karmaşık uygulamaları da destekleyebilmektedir. Genişletilmiş bağlantı: Gömülü Ethernet kartı ve 2 Ethernet portunun eklenmesi ile PanelView Plus 7 Performance terminali “one fault torerant” için cihaz seviyesi ring (DLR) ağ topolojisini destekliyor. Terminalde ayrıca genişletilmiş mobil bağlantı da mevcut. Uzaktan masaüstü bağlantısı sayesinde fabrika yöneticisi, bakım teknisyeni ya da destek sağlayıcı güvenle HMI’a erişebilir, oluşan problemleri çözümleyebilir, kurulum işlemlerini gerçekleştirebilir, alarmları görüntüleyebilir ve daha birçok işlemi bulunduğu uzak noktadan gerçekleştirebilir. Bunun yanı sıra operatörler HMI verilerini tablet bilgisayar, akıllı telefon ve diğer mobil cihazlardan görüntüleyebilirler. Daha fazla yazılım desteği: Kayıtlı video izleme desteği ile makine yapımcıları ve son kullanıcılar artık faydalı videoları terminale dâhil edebilecek. Operatör eğitim ve sorun çözümüne destek olabilecek. Microsoft Office ve Internet Explorer desteği, operatörlere, network tabanlı Office dosyaları ve HTML sayfalarına, örneğin standart çalışma prosedürleri gibi belgelere, terminalden anında erişim imkânı verecek. ROCKWELL / www.rockwellautomation.com/tr 79 ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Mitsubishi Electric, M80 ve M800 serisi CNC kontrol ünitelerinin lansmanını yaptı YENİ SERİ 2016’DA TÜRKİYE’DE ■ Elektrik, elektronik ve otomasyon alanında dünya devi olan ve üç yıldır Türkiye pazarında kendi yapılanmasıyla faaliyet gösteren Mitsubishi Electric, İstanbul’da Titanic Business Otel’de, 2016 yılında WIN Otomasyon Fuarı’nda sergilenmesinin ardından Türkiye’de satışa sunulacak M80 ve M800 serisi CNC kontrol ünitelerinin Türkiye lansmanını gerçekleştirdi. Serinin ilk lansmanı ise bu yılın Mart ayında Tayvan TIMTOS Fuarı’nda yapıldı. M80 ve M800 serisinin makine imalatçıları bayilerine tanıtıldığı Türkiye lansmanında Mitsubishi Electric Türkiye Başkanı Masahiro Fujisawa, markanın yüksek teknolojiye sahip CNC ürünlerinin başta otomotiv ve metal işleme sektörü olmak üzere bütün dünyada birçok sektörde standartları belirlediğini vurguladı. Türkiye’de özellikle MARMARAY projesi, TÜRKSAT 4A ve başarılı bir şekilde fırlatılan TÜRKSAT 4B uydularında kullanılan teknolojisi ile tanınan Mitsubishi Electric, Mekatronik CNC sektörüne sunduğu yeni ürünü M80 ve M800 serisi CNC kontrol ünitelerinin Türkiye lansmanını gerçekleştirdi. İstanbul merkezli olarak Türkiye pazarına üç yıl önce giren 80 Mitsubishi Electric Türkiye’nin, 11 Kasım Çarşamba günü İstanbul’da Titanic Business Otel’de gerçekleştirdiği lansmanına, Türkiye’nin önde gelen makine imalatçısı bayileri katıldı. Mitsubishi Electric Türkiye Başkanı Masahiro Fujisawa ve birim yöneticilerinin katılımıyla düzenlenen etkinlikte Mitsubishi Electric’in dünyada önemli bir oyuncu olduğu Mekatronik CNC sektöründe yaptığı çalışmalar hakkında bilgi verildi. Mitsubishi Electric’in satış, mühendislik ve satış sonrası hizmetler sunan Mekatronik CNC departmanı, etkinlik boyunca davetlilerin sorularını yanıtladı. Simülatörleri sergilenerek lansmanı gerçekleştirilen M80 ve M800 serisi CNC kontrol üniteleri büyük ilgiyle karşılandı. “Türkiye için hizmete devam…” Mitsubishi Electric Türkiye’nin, seminer ve ardından öğle yemeğiyle devam eden etkinliğinde açış konuşmasını yapan Başkan Masahiro Fujisawa, dünyada 120 binden fazla çalışanı ile 42 ülkede faaliyet gösteren ve 36 milyar dolar konsolide net satışa sahip olan 94 yıllık dünya devi Mitsubishi Electric Corporation’ın, 2012 yılından bu yana üç yıldır kendi yapılanması ile Türkiye’de, İstanbul merkez ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON ofisinde faaliyet gösterdiğini belirtti. Masahiro Fujisawa, “Mitsubishi Electric Türkiye olarak bu güzel ülkede var olduğumuz süre boyunca pek çok projede yer aldık, pek çok alanda hizmet verdik ve vermeye de devam ediyoruz. Sunduğumuz ürün ve hizmetlerle Türkiye’nin geleceğinin bir parçası olmaktan gurur duyuyoruz” dedi. “CNC ürünlerimiz ile dünyada standartları belirliyoruz” Mitsubishi Electric’in dünyanın önde gelen makine üreticilerine CNC ürünleri ve çözümleri sağladığını ve yüksek teknolojiye sahip CNC ürünleri ile başta otomotiv ve metal işleme sektörü olmak üzere bütün dünyada birçok sektör- de standartları belirlediğini ifade eden Masahiro Fujisawa, konuşmasına şöyle devam etti: “Mitsubishi Electric, hizmet verdiği tüm sektörlerde pazarın ve kullanıcıların gerçek ihtiyaçlarını analiz edip anlayarak kazandığı deneyimle sektörüne ileri teknoloji çözümler sunan bir marka. Türkiye’de M70 ve M700 serisi, iş ortaklarımız ve son kullanıcılar tarafından çok beğenilmişti. Bugün ise bu beğeniyi daha ileri seviyeye taşıyacak, Mitsubishi Electric M80 ve M800 serisi CNC kontrol ünitelerinin Türkiye lansmanını gerçekleştiriyoruz. 2016 yılında Türkiye’de satışa sunacağımız bu ürünümüzün de sektörde büyük ilgi ile karşılanacağını düşünüyoruz.” Mitsubishi Electric’in topluma karşı olan kurumsal sorumlulukları, dürüst ve adil bakış açısı, küresel perspektifi ve tüm tecrübesiyle iş ortakları ve müşterilerinin başarılarının kalıcı ve sürdürülebilir olması için çalıştığını ifade eden Fujisawa, “Üstün teknolojiye sahip global bir firma olarak tüm dünyada kullanılan, yüksek kaliteye sahip ürün ve sistemlerimiz ile teknolojimizi Türkiye’ye getiriyoruz. Türkiye’nin belirlediği yüksek ekonomik hedeflerine ulaşması için gerekli teknoloji ve bilgi kullanımını aktarmayı hedefliyoruz.” diye konuştu. Başkan Masahiro Fujisawa’nın ardından Mitsubishi Electric’in Mekatronik CNC departmanından birim yöneticileri etkinlikte gerçekleştirdikleri kapsamlı sunumlarla yeni ürünleri M80 ve M800 serisi CNC kontrol ünitelerinin üstün özelliklerini anlattılar. Bir önceki seri ile müthiş bir uyum içinde… M80 ve M800 serisi CNC kontrol üniteleri, bir önceki seri olan M70 ve M700 serisi ile müthiş bir uyum içerisinde olduğundan bu yeni seriye geçiş yapacak müşteriler için herhangi bir uyumlaştırma çalışması ya da ekstra eğitim gerekmiyor. Yüksek işlem kapasitesine sahip yeni seri, servo motor sürücüleri ile optik kablo üzerinden haberleşiyor. Yüksek çözünürlüklü ekran 8.4 inch, 10.4 inch, 15 inch ve 19 inch seçenekleriyle geliyor. 10.4 inch ekran ve üzeri için standart olan dokunmatik özellik istendiğinde iptal edilebiliyor. Yeni dokunmatik ekran cep telefonlarında ve tabletlerde olduğu gibi kapasitif ekran kullanıyor ve sezgisel kullanım deneyimi sunuyor. 19 inch ekran 2 parçalı olarak kullanılabiliyor. Üst yarımda CNC ekranı görüntüleniyorken, alt kısımda sanal klavye, operatör paneli, doküman görüntüleyici veya memo pad açılabiliyor. Daha hassas, hızlı ve verimli operasyon imkanı Yeni seri, 4. jenerasyon SSS (Super Smooth Surface) kontrol ile daha hassas, daha hızlı ve daha verimli operasyon imkanı sunuyor. 3D program kontrolü ile operasyon öncesi parça çizimlerine bakılabiliyor, parçaların kesit görüntüleri alınabiliyor. Diğer taraftan grafiksel kılavuz yardımları ile çok daha kolay programlamaya imkân tanıyor. Oluşturulan makine programları USB’nin yanı sıra artık SD kartlarda da saklanabiliyor. Sade görüntüleme özelliği sayesinde, normal görünüm ekranından sade görünüm ekranına geçiş yapılarak uzaktan gözlemleme şansı elde edilebiliyor. Yeni eklenen bir başka özellikle birlikte oluşan alarm tüm ekranı kaplayacak şekilde görüntülenebiliyor, böylece makine operatörü uzakta olduğu durumlarda da oluşan alarmı görebiliyor. Kullanıcı yetki seviyesi belirleme özelliğiyle, operatörlere üretimdeki rollerine göre ayrı ayrı erişim izni tanımlanarak insan kaynaklı hatalar minimize edilebiliyor. Ayrıca yeni seri, üretim yönetimleri sistemleri (MES) ile tam uyumlu şekilde çalışabiliyor. MITSUBISHI ELECTRIC / www.mitsubishielectric.com.tr 81 ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Yeni teknoloji ile akıllanan asansörler arızaları tahmin edecek İnternete bağlı “akıllı asansörler” geliyor ■ ThyssenKrupp Asansör, asansörlerin internete bağlanarak bakım ve servis ihtiyaçlarını gerçek zamanlı olarak mühendis ve teknisyenlere bildirmelerini sağlayan yeni bir teknoloji geliştirdi. MAX adı verilen teknoloji sayesinde parçaların kalan ömürleri otomatik olarak hesaplanıyor ve yetkililere bildiriliyor. Böylece, herhangi bir onarım ya da değişim gerektiğinde, arıza oluşmadan müdahale edilebiliyor. MAX’in, bir yılda tüm dünyada toplam 190 milyon saati yani 216 yüzyılı bulan “kullanım dışı” süresini yüzde 50 azaltması bekleniyor. Alanında dünyanın önde gelen şirketleri arasında yer alan ThyssenKrupp Asansör, asansörlerin bakım süresini azaltacak ve taşıma kapasitesini artıracak yeni teknolojisi MAX’i tanıttı. Sektörde bir ilk olan MAX sayesinde, asansörler internete bağlanarak onarım, parça değişimi ve sistem bakım işlemlerine yönelik ihtiyaçlarını gerçek zamanlı olarak servis teknisyenlerine iletiyor. Konu ile ilgili bilgi veren ThyssenKrupp Asansör Türkiye Genel Müdürü Turgay Şarlı, “Dünya genelindeki 12 milyon asansör, her gün 1 milyar insanı taşıyor. Bir yıllık operasyon dönemi boyunca, çeşitli servis müdahaleleri nedeniyle asansörlerin kullanım dışı kaldıkları süre, toplamda 190 milyon saati, yani 216 yüzyılı buluyor. Bu gerçeklerden yola çıkarak geliştirilen MAX, kullanım dışı kalma sürelerini yüzde 50 azaltmayı hedefliyor” dedi. Nasıl çalışıyor? MAX ile elde edilen gerçek zamanlı veriler, Microsoft’un bulut platformu Azure’a gönderiliyor. Bu platformda yer alan bir algoritma ile her asansördeki önemli sistemlerin ve bileşenlerin kalan ömrü hesaplanıyor. Bu sayede herhangi bir onarım ya da değişim gerektiğinde, ThyssenKrupp Asansör’ün servis mühendisleri ve teknisyenleri, henüz arıza meydana gelmeden durumdan haberdar olabiliyor ve bina yöneticilerini bilgilendirip, anında müdahale edebiliyorlar. Asansör kapılarına asılan “servis dışı” uyarılarını en aza indirmeye yardımcı olacak MAX bağlantılı bir binada bulunan insanlar, asansör için daha az bekleyerek stresten uzak kalacak ve daha kaliteli zaman geçirecek. “Sektör artık kalmayacak” mevcut teknolojilere bağlı Bugüne dek mevcut teknolojilere bağlı olmak zorunda kalan asansör sektörünü dönüşüme uğratmayı amaçladıklarını söyleyen ThyssenKrupp Asansör CEO’su Andreas Schierenbeck, “Misyonumuz, alanımızda daha önce kimsenin başaramadığı işlere ve devrimlere imza atmak. Günümüz şehirlerinin bugün yaşadığımız ve hızla yayılan kentleşmenin getirdiği güçlüklere yanıt verebilecek inovatif çözümlere ihtiyacı var. Şirketimizi dijital çağa gerçek anlamda taşımak ve asansör sektörünün sunduğu bakım hizmetlerinde dönüşümlere imza atmak üzere Microsoft ile işbirliği yapmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz” diye konuştu. ThyssenKrupp Asansör, 18 ay içinde, başta pilot ülkeler Almanya ve İspanya olmak üzere, Kuzey Amerika ve Avrupa’da bulunan 180 bin ünite arasında bağlantı kurmayı hedefliyor. ThyssenKrupp / www.thyssenkrupp-asansor.com.tr 82 ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Başlangıç Setinde PITmode Şu adresten ulaşılabilir: İşletim modu seçici anahtarı PITmode’u hemen devreye almaya yönelik set. İşletim modu seçici anahtarı PITmode, Başlangıç Seti olarak kullanılabilir. Tek bir sette PITmode’u hemen devreye almak için ihtiyacınız olan her şeye sahip olursunuz. Setteki komponentler makine araçlarına yönelik piktogramlar ile PITmode, bir ila 4 arasındaki işletim modlarının her biri için bir aktarıcı anahtar, gizlenmiş “Servis” işletim modu için bir aktarıcı anahtar, bir setyay yüklü terminal ve bazı sabitleme vidalarını içermektedir. Çok uçlu tornavidayla PITmode’u hemen uygulayabilir, kurabilir ve devreye alabilirsiniz. Bir bakışta elde edeceğiniz faydalar • Seçilen işletim modu ve yetki düzeyi hızlı bir şekilde tanımlanabilir ve LED’ler aracılığıyla net bir şekilde okunabilir. • RFID aktarıcı anahtarı aracılığıyla manipülasyon koruması artırıldığından Yüksek emniyet düzeyi. • Kontaksız prensibi sayesinde uzun servis ömrü(bakım gerektirmez ve aşınmaz). • İşletim modu seçme anahtarı ve erişim yetkisi tek bir ünitede birleştirildiğinden yer tasarrufu sağlar. İki fonksiyon bir kompakt ünitede PITmode işletim modu seçme anahtarı, tek bir kompakt ünitede iki işlevin yerine getirilmesini sağlar: tanımlı işletim modlarının emniyetli seçimi ve makine için erişim yetkisi. Aktarıcı anahtar, her kullanıcıya yeteneklerine uygun makine özelliklerini sunar. Kimlik numaraları, makine kontrol sisteminde erişimi kontrol eden yetkileri atamak için kullanılır. PITmode, çeşitli kontrol sıralamalarının ve işletim modlarının kullanıldığı işletmelerde ve makinelerde kullanılabilir. Makine araçlarına yönelik piktogramlar ile veya piktogramlar olmadan düğmelerle kullanılabilir. PILZ / www.pilz.com/tr ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Çok çekirdekli Intel® Atom™ teknolojisine sahip fansız kompakt IPC En küçük hacimde dört çekirdekli işlemci gücü Fansız C6915 kontrol kabini PC’si bir, iki veya dört çekirdekli işlemcisiyle kompakt bir tasarımda ölçeklenebilir hesaplama gücü sunuyor. ■ Beckhoff, endüstriyel PC yelpazesine C6915 pano tipi PC ile, Intel’in çok çekirdekli Atom™ teknolojisini barındıran, son derece kompakt ve fansız bir cihazı da ekliyor. Sistem gereksinimlerine göre dört çekirdeğe kadar yüksek hesaplama gücü ile ölçeklendirilebilmesi sayesinde PLC ve hareket kontrol uygulamaları için yeni bir fiyat / performans sınıfına kapı aralıyor. Yeni C6915 pano tipi PC, montaj plakası hariç sadece 48 x 164 x 119 mm ölçülerinde ve Beckhoff endüstriyel PC yelpazesindeki en kompakt model. Atom™ işlemcilerin düşük ısı yayımı sayesinde, bu sağlam IPC kompakt boyutlarına rağmen fana gerek duymuyor. Depolama ortamı, ihtiyaca göre, yüksek oranda uygulama esnekliği sunan bir HDD, SSD veya CFast kartı olabiliyor, ve hesaplama gücü uygu- lamanın gereksinimlerine göre ölçeklenebiliyor. Bir, iki veya dört çekirdekli işlemciler mevcut: – Intel® Atom™ CPU, 1,46 GHz, 1 çekirdek – Intel® Atom™ CPU, 1,75 GHz, 2 çekirdek – Intel® Atom™ CPU, 1,91 GHz, 4 çekirdek C6915, orta performans aralığındaki kontrol görevleri için ideal olduğu gibi hareket uygulamaları için ve gelişmiş işlemci platformu sayesinde daha karmaşık grafik uygulamaları için de ideal. Bu ilave, uygun maliyetli, düşük kayıplı ve yüksek performanslı çok çekirdekli Atom™ işlemcilerin avantajlarının tüm Beckhoff IPC serisi için kullanılabilir olduğu anlamına geliyor: CP67xx, CP27xx veya CP37xx Panel PC, tekli ya da çoklu dokunmatik 5,7 inç’den 24 inç’e kadar değişen ekran boyutlarına sahip olarak, CX5100 Gömülü PC olarak, ve C6915 veya C6925 pano tipi PC olarak. BECKHOFF / www.beckhoff.com.tr 84 ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Mitsubishi Electric’in MELCloud teknolojisi ile klimanız siz gelmeden evi ısıtabilir KLİMA KONTROLÜ MOBİLLEŞTİ sonra akıllara takılan “Klimayı kapattım mı?” sorusu tarihe karışıyor. MELCloud, kumanda kullanımında zorluk yaşayabilecek çocuklar, yaşlılar ya da hastalar evde tek başına olduklarında da klimaları kolaylıkla yönetmenize imkan tanıyor. Enerji tasarrufu artıyor ■ Klimada hem enerji tasarrufu hem de kontrol özgürlüğü ve kolaylık sunan teknolojiler arayan tüketiciler, eve ya da ofise gelmeden önce mekânın istediği sıcaklığa ulaşmasını istiyor ve klima seçimini bu doğrultuda yapıyor. Dünya devi Mitsubishi Electric, hem ısıtmada hem de soğutmada A, A+, A++ veya A+++ enerji sınıfında yer alan yeni nesil klimaları ve uzaktan bir bilgisayar, tablet veya akıllı telefon kullanarak klimanın internet üzerinden kontrolünü sağlayan yeni bulut tabanlı çözümü MELCloud ile hayatı kolaylaştırıyor ve ortamları daha konforlu hale getiriyor. Mekanları hızlıca soğutabildikleri gibi hızlıca ısıtabilen klimalar, sağladıkları enerji tasarrufu ve konfor sayesinde ısınmak için de dikkat çeken bir alternatif haline geldi. Evinize ya da ofisinize girdiğiniz anda sizi sıcacık bir ortamın karşılamasını istiyorsanız tek yapmanız gereken Mitsubishi Electric klimanızı uzaktan kumanda etmek. Mitsubishi Electric’in klimada kontrol özgürlüğü sunan yeni MELCloud teknolojisi ile uzaktan bir bilgisayar, tablet veya akıllı telefon kullanarak internet üzerinden klimanıza istediğiniz komutları vermeniz mümkün. Mitsubishi Electric’in yeni bulut tabanlı çözümü MELCloud, kablosuz internet bağlantısı olan her yerde Mitsubishi Electric Klimaların mobil olarak kontrol edilmesine ve izlenmesine olanak sağlıyor. MELCloud ile klimayı açmak, kapatmak, çalışma modunu ve fan devrini değiştirmek, kanatçıkları ayarlamak, odanın sıcaklığını görmek ve sıcaklık ayarını değiştirmek gibi işlemler hızlı ve pratik bir şekilde yapılabiliyor. MELCloud sayesinde klimanın çalışma durumunu mobil olarak kontrol etmek mümkün olduğu için evden çıktıktan Klimaların geçmişe dönük oda ve ayar sıcaklığındaki değişimler, çalışma modu oranları, enerji tüketimi dağılım oranları gibi verilerine ulaşılmasına olanak tanıyan MELCloud, bu sayede klimayı nasıl kullandığınızı görmenizi sağlıyor. Set (ayar) sıcaklığı, ortam sıcaklığı ve dış hava sıcaklığı ile ilgili geçmiş dönem raporları karşılaştırılıp klima kullanımını doğru yönetmek ve enerji tasarrufunu artırmak için gereken ipuçlarını görmek mümkün oluyor. Mitsubishi Electric Klimalar hava durumu bilgileri, donma koruması, 7 günlük çoklu-programlanabilir zaman ayarı ve tatil modu gibi geleceğe yönelik planlanmış birçok özelliği içeren ek fonksiyona sahip MELCloud ile önceden programlanabiliyor. Böylece örneğin zorlu hava koşullarına karşı hazırlıklı olunuyor. Çetin dış hava koşullarında, ortamın aşırı soğumasını engellemek üzere geliştirilmiş olan donma koruma fonksiyonu, oda sıcaklığı kullanıcı tarafından belirlenen minimum sıcaklığa düştüğünde, yine kullanıcı tarafından belirlenen maksimum sıcaklığa ulaşana kadar Mitsubishi Electric Klimaları ısıtma modunda çalıştırıyor. Böylece eve geldiğinizde, ortamın çok daha kolay, hızlı ve ekonomik şekilde istenilen sıcaklık değerine ulaşması sağlanmış oluyor. Mobil cihazlara ücretsiz indirilebiliyor Mitsubishi Electric Klima Sistemleri’nin bilgisayar, tablet ve akıllı telefonlarla uyumlu MELCloud uygulaması ücretsiz olarak mobil cihazlara indirilebiliyor. Uygulamayı kullanmaya başlamak için kontrol edilmesi istenilen klima sistemini seçip bu sisteme bir Wi-Fi arayüzü adapte etmek yeterli. İnternet tarayıcılarının en son sürümleri ile çalışabilen uygulama, melcloud.com web sitesi üzerinden de kullanılabiliyor. MITSUBISHI ELECTRIC / klima.mitsubishielectric.com.tr ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Omron, sıcaklık kontrolü için eksiksiz çözüm sunuyor ■ Omron, dünya genelinde mevcut olan en geniş kapsamlı sıcaklık kontrol çözümleri arasından uygulamalarınız için mükemmel olanı size öneriyor. Ayrıca Pt100 ve termokupl ile ısıtıcı arıza tesbitini de sağlayan solid state röle seçeneklerini sunarak, tek bir elden sıcaklık kontrol çözümünün avantajlarını sağlıyor. Hassas ve hızlı sıcaklık kontrolü Omron’un benzersiz 2-PID kontrolünden yararlanabiliyor ve tek bir düğmeye dokunarak otomatik ayar yapabiliyorsunuz. Hızlı ve kolay kurulum CP1W-TS003’teki termokupl ve analog G/Ç gibi esnek ürünler ve işlevler sayesinde; yer, zaman ve dolayısıyla maliyet tasarrufunda bulunacaksınız. Ayrıca standart sıcaklık kontrolü fonksiyon bloğunu kullanabilir ya da programlama gerekmeden, sıcaklık kontrolörlerine bağlanabilirsiniz. Bu, sizi saatler süren programlama işinden kurtarır. 86 Gerçek zamanlı sıcaklık izleme ve kaydetme seçenekleri HMI sayesinde, tüm gerçek zamanlı sıcaklık kontrolü verilerini kolayca görebilirsiniz. Alarm yönetimini ve arıza tespitini geliştirmeye yardımcı olmak için gerçek zamanlı sıcaklık izleme grafiklerine ve geçmiş verilere erişebilirsiniz. Kontrol panolarınızı standartlaştırma fırsatı Pano içi sıcaklık kontrol çözümleri ile bir HMI dokunmatik panel kullanılarak, kontrol panosunun yüzeyinde yeni montaj delikleri açmanıza gerek kalmadan sıcaklık kontrol döngü sayısını arttırabilir veya azaltabilirsiniz. Böylece yeni panonuzun tasarım ve üretim süresi hızlanmaktadır. Kolay lojik: Temel seviyeden ileri seviyeye Omron’un son çıkan E5_C serisi ürünleri, kolay ve hızlı bir lojik kontrol sağlamaktadır; ancak uygulamanız daha fazla lojik işlemler gerektiriyorsa, CP1 serisi PLC ile programlama gerektirmeyen haberleşme seçeneğini sunan E5_C serisi dijital sıcaklık kontrolörlerini tercih edebilirsiniz. Verileri, dijital sıcaklık kontrolörü ile PLC belleği arasın- ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON da aktarmak amacıyla okuma/yazma yapmak için kolayca kablolama yapmak ve parametreleri ayarlamak yeterlidir. Ölçeklenebilir regülasyon çözümleri Pano üstü kontrol: Kolay ve esnek tasarım (E5CC + NB HMI) Bu çözüm seçeneği, prosesinizi bildiğimiz klasik yoldan; fakat modern sıcaklık kontrolü ile gerçekleştirir. NB serisi HMI, kolay bağlantı imkânı sunar. Özellikle birden fazla sıcaklık döngüsünü kontrol ederken gerçek zamanlı sıcaklık izleme ve kaydetme işlevlerini ya da daha gelişmiş alarmları eklemek için kontrol parametrelerine erişimi NB serisi HMI üzerinden kolayca gerçekleştirebilirsiniz. • Genellikle 1 - 3 sıcaklık döngüsü gerektiğinde kullanılır. • Kontrol Döngüsü: 1 döngü. • E5CC menüsü tamamen özelleştirilebilir. Uygulamanız için gerekli olan parametreleri, CX-Thermo yazılımı aracılığıyla değiştirebilirsiniz. • Lojik işlemler sayesinde sıcaklık kontrol fonksiyonlarını tamamiyle yeniden oluşturmanıza imkân sağlar. Pano içi, özel kontrol: Kolay ve yerden kazandıran tasarım (E5DC + CP1 PLC/NB HMI) Burada, E5_C ürün ailesindeki özel sıcaklık kontrolörlerimizi kullanarak hassas sıcaklık kontrolünü gerçekleştirebilirsiniz. Bu regülasyon türü, lojk işlemlere ya çok az ihtiyacınızın olduğu ya da hiç ihtiyacınızın olmadığı sadece sıcaklık kontrolü istediğiniz prosesler için idealdir. • Genellikle 1 - 10 sıcaklık döngüsü gerektiğinde kullanılır. • Kontrol döngüsü: 1 döngü. • Soketi sayesinde sıcaklık kontrolörü hızla takılıp sökülebilir. • Bu çözüm yerden de kazandırır: E5DC modelinin genişliği sadece 22,5 mm’dir. Buna rağmen ekranı ve ayar tuşları da mevcuttur. • Yedek olarak bir başka E5DC modelini de kullanabilirsiniz. • NB serisi HMI ile kolay bağlantı ve parametrelere erişim sunulurken CP1 serisi PLC ile programlama gerektirmeyen haberleşme seçeneği sunulmaktadır. Pano içi, PLC ile entegre kontrol: Daha fazla kontrol; ancak yine kolay tasarım (Sıcaklık algılama için G/Ç kartı ve 2-PID fonksiyon bloğu ile CP1 PLC) Bir başka seçenek ise kontrol (G/Ç) sistemiyle gerçekleştirilen “entegre kontrol”’dür. Bu çözüm seçeneği, 2-PID fonksiyon bloğu ile CP1 serisi PLC’yi içermektedir. • Genellikle 10’dan fazla sıcaklık döngüsü gerektiğinde kullanılır. • Kontrol döngüsü: 2 veya 4 döngü. • Sıcaklık kontrolü için CP1 serisi PLC kullanmak, diğer kontrol işlemleri için PLC’nin gerektiği durumlarda idealdir. Sıcaklığı kontrol etmek için tek yapmanız gereken şey, G/Ç ünitenize bir termokupl sensör bağlamak ve 2-PID fonksiyon bloğumuzu kullanmaktır. • NB serisi HMI, prosesin sıcaklık değerlerini, alarmlarını ve kontrol reçetelerini göstermektedir. Ayrıca proses veri geçmişine erişimine ve gerçek zamanlı sıcaklık izlemesine de imkan sağlar. • CP1W-TS003 G/Ç kartını 4 termokupl girişi olarak ya da 2 termokupl girişi ve 2 analog giriş olarak kullanabilirsiniz. • CP1W-TS004 G/Ç kartını ise 12 adete kadar termokupl girişi olarak kullanabilirsiniz. Sıcaklık kontrolü hakkındaki bilinmesi gerekenler Omron, dünyanın tercih ettiği sıcaklık kontrolörü üreticisidir. Dünyada 7 gün, 24 saat, her 30 saniyede bir Omron sıcaklık kontrolörü satılmaktadır. Üretimi, en yüksek kalite standartlarındadır ve yüksek MTBF (Arızalanmadan Geçen Ortalama Süre) değerlerine sahiptir. Örneğin; E5CC serisi, 270.000 saat gibi çok yüksek bir MTBF değerine sahiptir. Tüm Omron PID kontrolörleri, hem iyi adım tepkisi hem de iyi bozucu cevabı sağlayarak hassas sıcaklık kontrolüne imkân sağlayan eşsiz, yüksek standartlara sahip 2-PID algoritmasını kullanmaktadır. OMRON / www. omron.com.tr 87 ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON GÜVENLİĞİNİZ İÇİN SON TEKNOLOJİ, PANASONIC YANGIN ALGILAMA ÇÖZÜMLERİ... reden ‘öğrenerek’ otomatik olarak seçiyor. Çok ince örülü ağa sahip geliştirilmiş dedektör haznesi ise istenmeyen uyarı durumlarını büyük ölçüde azaltıyor. Panasonic yangın sistemleri, dedektörlerdeki kontaminasyon düzeylerini sürekli olarak izliyor ve kontaminasyona karşı hassasiyetini koruyor. Bu özellik, devam eden bakım maliyetlerini azaltıyor ve hassasiyet düzeyinin istikrarını sağlıyor. Güvenliğiniz için iki kere test ediliyor... ■ Dünyaca ünlü Japon markası Panasonic, şimdi güvenliğiniz için üst düzey çözümlerini Türkiye’de pazara sunuyor. Yangın algılama çözümlerinde 30 yılı aşkın deneyimi ve 15.000’i aşkın binadaki kurulumu ile Panasonic, sizi yangına karşı uyarmanın yanı sıra yangına yol açabilecek durumlar hakkında önceden bilgilendirmek üzere tasarlanmış teknolojisiyle de fark yaratıyor. Yaşam ve çalışma alanlarında güvenlik, en önemli öncelik. Yangın ise en büyük risk faktörlerinden birini oluşturuyor. Ülkemizde VİKO by Panasonic satış kanalıyla pazara sunulan son teknoloji yangın algılama sistemleri, kanıtlanmış başarı ve güvenlik performansıyla en doğru tercih olduğunu gösteriyor. Akıllı sistem, güvenliğiniz için iş başında... Panasonic yangın algılama sistemlerinde dedektörler, algılama işlevselliğini artıran akıllı esnek dedektör algoritması ve yapay zekâ yeteneğiyle donatılmış bulunuyor. Dedektör, içinde yer alan beş ayrı çalışma modu sayesinde ilgili modu çev- Tüm Panasonic duman dedektörleri, üretim sürecinde gerçek dumanla iki kez test ediliyor. Böylece mümkün olan en yüksek güvenilirlik düzeyini sağlıyor. Öte yandan Panasonic NMAST iletişim teknolojisi, gürültünün yangın algılama üzerinde olumsuz etkide bulunabileceği ağır sanayi tesislerinde, elektrik santrallerinde, hastanelerde ve üniversitelerde uygun yüksek gürültü bağışıklığı da sağlıyor. Çoklu ana panel yapılandırması... Kontrol panelleri, binalarda geniş dağıtıma izin veren çoklu ana panel yönetimini mümkün kılıyor. Panasonic yangın sistemleriyle kontrol panellerinde TCP/IP ve BMS gibi iletişim altyapıları ile bağlantı sağlamak da oldukça kolay. Kapsamlı güvenlik ve izleme çözümü... Panasonic yangın algılama çözümleri, yaşam alanlarında olduğu gibi tüm mesleki mekanlarda da çok yönlü koruma sağlamak üzere tasarlanırken Panasonic güvenlik kamerası sistemiyle de birlikte satışa sunuluyor. Alarm sensörlerinin ve tam HD video görüntülerinin bu birlikteliği hem binaları hem de büyük ölçekli işletmelerin ve kuruluşların devam eden faaliyetlerini koruyan kapsamlı bir güvenlik ve izleme çözümü oluşturuyor. VİKO / www.viko.com.tr 88 ÜRÜNLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Siemens’in güçlü Ethernet switchi ile otomasyon ve ofis ağlarını birbirine bağlayın ■ Beckhoff, plastik makineleri imalat endüstrisi için PC ve EtherCAT tabanlı kapsamlı kontrol çözümü olan Xmold ile kompleks enjeksiyon makinelerinin otomasyonunda en yüksek hassasiyet, hız ve enerji verimliliği gereksinimlerini karşılayan tümleşik bir çözüm sunuyor. • Scalance XR526-8C ile 44 Gbps’ye ulaşan yüksek performans • Kompakt tasarım ve bağlantılarda yüksek düzeyde esneklik • Yedekli güç kaynağı sayesinde yüksek düzeyde erişilebilirlik • Yüksek performanslı tesis ağları için Layer 3 anahtarlama • Ağ yönetim sistemleri aracılığıyla sadeleştirilmiş diagnostik ve konfigürasyon Siemens, XR-500 ürün serisindeki güçlü Ethernet anahtarlarına bir yenisini ekledi: Scalance XR526-8C. Bu cihaz pek çok farklı ağ bileşenine uyumlu çalışıyor ve otomasyon ile ofis ağları arasında bağlantı kuruyor. İçinde 24 Gigabit- port, iki adet 10 Gigabit port ve entegre ağ bölmelerinin olmasına karşın, Scalance XR526-8C Ethernet anahtarının yüksekliği sadece 44 mm; böylece kontrol kabininde önemli bir yer tasarrufu elde ediliyor. 10 Gbps için ayrılmış iki ek SFP slotu sayesinde cihazın performansı 44 Gbps’ye kadar çıkabiliyor. Fansız tasarım ve yedekli güç kaynağı yüksek düzeyde erişilebilirlik sunuyor. 19-inç raklara yönelik bu kısmenmodüler anahtar, üzerindeki Key-Plug ile Layer 3 anahtarlamayı destekliyor ve yüksek performanslı tesis ağlarında esnek bir şekilde kurulabiliyor. Kullanıcılar, kolay konfigürasyon ve diagnostik için bu anahtarı her türlü standart ağ yönetim sistemine (örneğin Sinema Server) ve TIA Portaline entegre edebiliyor. Üzerinde bulunan sekiz adet kombo port, seçeneği sayesinde Scalance XR526-8C pek medya modül bağlanabilmektedir. Bu switch, tüm Scalance X switchlere ve ofis ortamındaki bütün standart ağ cihazlarına uyumlu çalışmaktadır. Siemens Scalance serisi bu yeni switch; Scalance XR5248C, Scalance XR528-6M ve Scalance XR552-12M modellerini tamamlıyor. Scalance XR-500 ürün serisi, elektrikli ve optik hat, ring ve yıldız topolojilerinin konfigürasyonu için yüksek performanslı, tam ve kısmen-modüler Ethernet switchler sunuyor. Bu swtichler tesislerin farklı bölümleri ve dağıtık saha cihazları arasındaki iletişim ağını yönetmenin yanı sıra tesislerde yüksek düzeyde erişilebilirlik de sağlıyor. 1 Ocak 2015’den sonra üretilen Scalance XR5268C ailesi beş yıllık garanti süresi ile tesislerin hizmetine sunulmaktadır. Siemens, XR-500 ürün serisindeki güçlü Ethernet switchlerine bir yenisini ekledi: Scalance XR5268C. Bu cihaz pek çok farklı ağ bileşenine uyumlu çalışıyor ve otomasyon ile ofis ağları arasında bağlantı kuruyor. SIEMENS / www.siemens.com.tr 90 HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON D 3 Yazıcı ile maliyetler azaldı ■ Kullanımı hızla yaygınlaşan 3D yazıcılar parça üretiminde devrim yapmaya devam ediyor. 3D yazıcıların başta savunma ve sanayi olmak üzere pek çok sahada parça üretmek amacıyla kullanılmasıyla birlikte, üretim yapan firmalar her geçen gün yeni bir başarıya imza atıyor. İstanbul’da oto yedek parçası üreten bir firma, EMESYS firmasının 3D4E markası çatısı altında ürettiği 3 boyutlu yazıcıyı kullanarak, prototip maliyetlerini yüzde 50 oranında düşürmeyi başardı. Ürettikleri 3 boyutlu yazıcıyı İstanbul’daki firmaya veren EMESYS Genel Müdürü Hakan Ertan ,firmanın üretim zincirine dahil ettikleri 3 boyutlu yazıcı ile AR G E maliyetlerini önemli oranda düşürmeyi başardıklarını belirterek, 3 boyutlu yazıcı sayesinde hem üretim öncesi tasarım için harcanan zaman kaybının ortadan kalktığını, hem de firmanın mevcut üretim sürecini hızlandırarak müşteri memnuniyeti konusunda önemli bir eşiği aştıklarını kaydetti. Söz konusu firmanın yaklaşık iki bin 500 lira ödeyerek bu yazıcıyı satın aldığını belirten Ertan, “Ürettiğimiz 3 92 boyutlu yazıcılardan satın alan firma, prototip üretim maliyetlerini yüzde 50 oranında azaltarak, yüzde 75 oranında kar etti. Yani yaklaşık 750 dolara aldıkları yazıcı bir ay gibi kısa bir sürede kendisini amorti etmiş olacak” dedi. 3gen ve 4gen olmak üzere iki çeşit yazıcı ürettiklerini anımsatan Hakan Ertan, İstanbul’daki firmanın 3gen türündeki yazıcıdan satın aldığını ifade ederek şunları söyledi: “3gen olarak adlandırdığımız 3 boyutlu yazıcıları daha çok gençler, çocuklar ve hayal gücüne güvenen yetişkinler için üretiyoruz. Çünkü bu yazıcılar ile evinizde kendi oyuncağınızı ya da istediğiniz bir parçayı üretebilirsiniz. 4gen olarak adlandırdığımız yazıcıları ise daha çok sanayinin ihtiyaçlarına göre tasarladık. Daha kapsamlı bir donanıma sahip olan 4gen türündeki 3 boyutlu yazıcılar, üzerlerine aldıkları görevi tam bir başarıyla yerine getiren yetenekli makineler. 4gen yazıcılarla tanışan sanayicilerimizin memnuniyeti bizleri sevindiriyor.” HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON ULUSLARARASI ELEKTRONİK SANAYİİ VE SEKTÖR İLİŞKİLERİ KONFERANSI 17 ARALIK’TA GERÇEKLEŞECEK Uluslararası Elektronik Sanayii ve Sektör İlişkileri Konferansı, 17 Aralık 2015 tarihinde The Green Park Pendik Hotel & Convention Center - İstanbul’da düzenlenecektir. Tek gün olarak planlanan bu organizasyonda, elektronik sanayii ve sektörle ilgili yeni gelişmeler, elektronik sektörü, yatırımları konularına değinilecek olup, değerli sektör yöneticileri sunumlarını gerçekleştirecekler. Konferansa yaklaşık 150’den fazla katılım sağlanması beklenirken, network toplantılarıyla iş dünyasının bir araya gelmesine olanak tanınacak. Etkinliği, Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği (TÜRK BESD), Türk Elektronik Sanayicileri Derneği (TESİD), Endüstriyel Otomasyon Sanayiciler Derneği (ENOSAD), Tüm Telekomünikasyon İş Adamları Derneği (TÜTED) gibi dernekler dışında, Edes Etiket ve Thincut da sponsor olarak destek veriyor. Konferansın Gündem Konuları - Elektronik Sanayiine yönelik Devlet politikaları, Yeni düzenlemeler, Stratejiler - Elektronik Sanayiinin bugünü ve geleceği, Sürdürülebilirlik, 94 Çevre ve Enerji verimliliği Uluslararası rekabet - Sektör işbirlikleri; Tüketici Cihazları, Telekomünikasyon Cihazları, Askeri Elektronik cihazları, Endüstriyel Cihazlar, Otomotiv Elektroniği, Bilgisayar ve Bilişim - Yatırım destekleri , Stratejiler - Elektronik Sanayii İhracat hedefleri Konferanta yer alacak katılımcı profilleri: elektronik ürünleri imalat sanayii, tüketici elektroniği, televizyon, video ve ses cihazları, anten ve uydu alıcıları, yazar kasa, POS cihazları, elektronik hesapOSmakineleri, elektronik terazi ve baskül tüketici elektroniği, telekomünikasyon cihazları, endüstriyel cihazlar, bilgisayar cihazları, savunma elektroniği, bileşenler alt sektörü, devre elemanları, bağlantı elemanları, beyaz eşya, küçük ev aletleri, ankastre ürünler, ısıtıcılar ve klimalar, bilişim ürünleri, mobil cihazlar, danışmanlık şirketleri, medya kuruluşları, AR-GE merkezleri. Konferans Programı 17 Aralık 201517 ARALIK 2015 08:00 — 09:00 Kayıt ve içecek İkramı – Network 09:00 — 09:10 IMC, Organizatör hoş geldiniz konuşması 09:10 — 09:30 Elektronik Sanayiine Yönelik Devlet Politikaları, Yeni Düzenlemeler, Stratejiler 09:30 — 10:20 1.Oturum - Türkiye ve Dünya Elektronik Endüstrisine Bakış Elektronik Sektörünün Geleceği ve Hedefleri, 2023 vizyonu kapsamında elektronik sektöründe Teknolojinin önemi Prof. Dr. Sıddık Yarman Dünyada Elektronik Sanayii ve Türkiye’ye yansımaları Tüketici Elektroniği Alt Sektöründeki gelişmeler 10:20 — 10:30 Ticari Sunum – Genel Sponsor 10:30 — 11:00 Çay- Kahve arası & Network 11:00 — 12:20 2.Oturum - Sektörel İşbirliği Yatırımları, Sürdürülebilirlik, İnovasyon Beyaz Eşya sektöründe Sürdürülebilirlik, Çevre ve Enerji verimliliği- Mr. Fatih Özkadı Elektrik, elektronik ve bilişim alanlarındaki inovatif projeler Elektronik Sanayiinde Endüstriyel Otomasyonun ve Teknolojinin önemi - Dr. Hüseyin Halıcı 12:20 — 12:30 Ticari Sunum – Destek Sponsoru sunumu 12:30 — 13:30 Öğle Yemeği & Network 13:30 — 14:20 3.Oturum - Elektronik sanayiinde; Bilişim, Savunma Sanayii, Endüstriyel Otomasyon Elektronik Sanayiinde 5G ve Ötesi – Mr. Öner Tekin, NETAŞ Savunma, Havacılık ve Uzay; Haberleşme ve Bilgi Teknolojileri, Elektronik tasarım ve yenilikler ARGELA ÖZEL SUNUM 14:20 — 14:30 Ticari Sunum – Teknoloji Sponsoru EDES ETİKET – THINCUT 14:30 — 15:00 Çay- Kahve arası & Network 15:00 — 17:00 4.Oturum – Sektörel Teknolojik Gelişmeler & AR-GE, Telekomünikasyon sektörü Yeni Ürün tasarımları ve AR-GE faaliyetleri, Güvenli Ürün tasarımı - Mr. Metin Nil Bilişim Sektörü Telekomünikasyon sektöründe yenilikçi uygulamalar Mobil Pazarında AR-GE ve İNOVASYON Profesyonel ve Endüstriyel Cihazlar Alt Sektörü, Güç Elektroniği Haberleşme ve Yazılım teknolojilerinin beyaz eşya sektörüne yansımaları Enerji üretim ve dağıtımına yönelik yeni yatırımlar Elektrikli Makine ve Cihazlar Sektöründeki gelişmeler 17:00 Network & Kapanış HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Aksa Akrilik, uyguladığı AES (Advanced Energy Solutions) Projesi ile yıllık 2 milyon USD tasarruf elde etti ■ Aksa Akrilik’ten enerji verimliliği üzerine öncü bir proje AES (Advanced Energy Solutions) Projesi kapsamında operasyonel mükemmelliğe katkı sağlayan ileri proses kontrol yöntemlerinin enerji santrallerindeki ilk uygulaması Türkiye’de Aksa Akrilik tarafından gerçekleştirildi. Sektörün önde gelen teknoloji firması Honeywell ile yürütülülen proje, en kısa “geri dönüş” süresiyle, farklı kıtalarda 10’un üzerinde ülke ve 50’yi aşkın uygulama arasında birinci sırada yer aldı. Proje ile, yıllık 2 milyon USD tasarruf elde edilirken, Aksa Akrilik’e ait enerji santralinin verimi de yükseltilmiş oldu. Aksa Akrilik’e ait enerji santrali ünitelerinin optimize edildiği AES (Advanced Energy Solutions) Projesi sayesinde enerji üretim sürecinde stabilizasyon sağlanarak, 96 buhar talebindeki değişiklikler kömür kazanı kullanılarak güvenli bir şekilde karşılandı. Buhar üretim sıcaklığının aynı yakıt miktarı kullanılarak yükseltilmesini sağlayan proje sonucunda, türbin elektrik üretiminin 180 kilowatt saat artırılması sağlandı. Basınç düşürme kaynaklı verimsizlikler minimize edilerek, türbinlerde elektrik üretimi 400 kilowatt saat artırıldı. Ayrıca sistem güvenliği için devrede tutulan bir buhar kazanı, bu proje ile birlikte devre dışı bırakılarak, 110 kilowatt saat elektrik enerjisi tasarrufu sağlandı ve ısıl kayıplar engellendi. AES (Advanced Energy Solutions) Projesi ile baca gazı temizleme sistemlerinde de ileri proses kontrol teknikleri kullanılarak, olumlu sonuçlar elde edildi. Baca gazı temizleme sistemlerinin emisyon değerlerinin bundan sonra geliştirilmiş otomasyon sistemi sayesinde sürekli olarak yasal limitlerin altında tutulması sağlanacak. HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON DÜNYA TİCARETİNDEKİ DARALMA ÇELİK SEKTÖRÜNÜ ZORLUYOR Çelik ihracatı on ayda 13,5 milyon ton oldu ■ Dünya ticaretindeki daralma, çelik fiyatlarındaki düşüş, Ortadoğu gibi önemli pazarlarda yaşanan istikrarsızlık gibi birçok sorunla mücadele etmeye çalışan Türk çelik sektörünün ihracatındaki düşüş devam ediyor. Çin’in uyguladığı agresif ihracat politikası sektörün önemli pazarlardaki kaybını her geçen ay artırıyor. Sektör, Ocak-Ekim dönemini değer bazında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 24 azalış ile 8,5 milyar dolar, miktar bazında ise yüzde 7,6 düşüş ile 13,5 milyon ton ihracat ile kapattı. Çelik İhracatçıları Birliği tarafından açıklanan 2015 yılı Ocak-Ekim dönemi ihracat verilerine göre; Türkiye’nin çelik ihracatı on ayda geçen yılın aynı dönemine kıyasla değer bazında yüzde 24 düşüş ile 8,5 milyar dolar olurken, miktar bazında ise yüzde 7,6 azalış ile 13,5 milyon ton olarak gerçekleşti. Çelik sektörünün direkt ihracatına diğer birliklerin faaliyet alanına giren demir çelik ürünleri de eklendiğinde 98 Türkiye’nin 2015 yılı on aydaki toplam çelik ihracatı değer bazında 10,2 milyar dolara, miktar bazında ise 14,2 milyon tona ulaştı. Yılın on ayında çelik sektörünün miktar bazında en fazla ihracat yaptığı bölgeler; 4,7 milyon ton ihracat ile Ortadoğu, 2,4 milyon tonla Avrupa Birliği, 2,1 milyon tonla Kuzey Amerika ve 1,7 milyon tonla Kuzey Afrika olarak sıralandı. Çelik sektörünün Ocak-Ekim döneminde geçen yılın aynı dönemine göre miktar bazında artışta ilk sıralarda yer alan ülkeler; Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Suriye, Cibuti ve İspanya oldu. İhracatta yaşadığı gerilemeye rağmen son dönemde katma değerli çelik ürünlerin uluslararası pazarlarda talebi artıyor. Yüksek katma değer özelliğiyle öne çıkan alaşımlı çubuk ve profil ihracatı, 2015’in 10 ayında miktarda yüzde 30 artarak 192 bin ton oldu. Makine ve imalat gibi birçok sektörde kullanılan ala- HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON şımlı çubuk ve profil, özellikle Avrupa ülkeleri tarafından talep ediliyor. Çelik İhracatçıları Birliği’nin Ekim ayı ihracatı ise 2014’ün aynı ayına kıyasla değer bazında yüzde 25,9 düşüş ile 772 milyon dolar olarak gerçekleşti. Miktar bazındaki çelik ihracatına bakıldığında yüzde 2,3 azalış ile 1,36 milyon tona ulaşıldığı görüldü. Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ekinci çelik sektörünün Ocak-Ekim dönemi ihracat verileri ile ilgili yaptığı değerlendirmede; “On aylık dönemi geçen yıla göre miktar bazında yüzde 7,6, değer bazında ise yüzde 24 oranında gerileme ile tamamladık. Sektörümüzün üzerindeki olumsuz etkiler, 2015 yılını normal seyrimizin altında devam etmesine neden oldu. Türk çelik sektörü ihracatında son 2 yıldır çok büyük kayıplar verdik, artık bu düşüşü durdurmalı ve artıya geçirmeliyiz. Bu amaçla hem sektör bünyesinde hem de ilgili Bakanlıklarımızla birlikte yürütülen ortak çalışmaları çoğaltmamız ve süreci hızlandırmamız gerekiyor” dedi. Namık Ekinci, “Sektörümüzün halihazırda var olan yapısal sorunlarına ek olarak ihracatımızı derinden etkileyen; önemli ihracat pazarlarımızdaki siyasi dalgalanmalar, haksız yere açılan anti-damping ve koruma önlemi soruşturmaları, uluslararası piyasalarda hammadde ve ürün fiyatlarındaki düşüş gibi engelleri yakından takip ediyoruz. Bu sorunların etkisini en aza indirgeyebilmek için Çelik İhracatçıları Birliği olarak büyük bir çaba harcıyoruz. Yapısal sorunların çözümüne yönelik reformların başında cevhere dayalı üretim yapan tesislerin kurulması ve sıvı metallerin hurda ile belirli oranlarda karıştırılması yoluyla üretimin gerçekleştirilmesi geliyor. Sektörümüzün atması gereken diğer bir önemli adım ise dikey ve yatay entegrasyonlarla şirket konsolidasyonlarının başlamasıdır. Ancak bu şekilde rekabet gücümüzü ve dolayısıyla ihracatımızdaki katma değerli ürünlerin payını arttırabiliriz” diye belirtti. Ekinci sözlerine şu şekilde devam etti: “Önümüzdeki yıllarda bu sorunlardan daha az etkilenmek için sektör olarak biran önce çözüm önerilerinin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda birlik olarak ticaret heyetlerine hız verdik. Öncelikli olarak İran ve Kuveyt’e yakın zamanda sektörel ziyaret gerçekleştireceğiz. Ayrıca her bir çelik ürünü için potansiyel pazarlardaki payımızı arttırmak amacıyla dünyanın dört bir yanına ticaret heyetlerini sürdüreceğiz. Bunun yanı sıra yakın zamanda sektör sorunlarının çözümlenebilmesi ve paydaşlar arasındaki iş birliğini arttırabilmek için sektörel çalıştaylar düzenlemeye devam edeceğiz.” 99 HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON KİMYA AR-GE PROJE PAZARI BEŞİNCİ KEZ DÜZENLENİYOR En başarılı Ar-Ge projelerine 150 bin TL ödül ■ Kimya ihracatında katma değeri artırmak ve sanayicilere inovatif fikirler sunabilmek amacıyla düzenlenen “Kimyevi Maddeler ve Mamulleri Sektöründe AR-GE Proje Pazarı” bu yıl beşinci kez gerçekleştirilecek. 14 Kasım 2015 tarihinde İstanbul Dış Ticaret Kompleksinde yapılacak etkinlikte nitelikli bulunan ve değerlendirmeye alınan 140 proje arasından elenen 30 proje yarışacak. Sektöründe AR-GE Proje Pazarı”; üniversiteler, araştırma kurumları, sanayiciler, girişimciler ile ilgili kamu kurumlarını bir araya getirecek. Dört yıldan bu yana 600’ün üzerinde yenilikçi proje başvurusunun alındığı ve toplam 286 bin TL ödülün dağıtıldığı Kimya Ar-Ge Proje Pazarı, bu yıl önemli bir farklılığı da beraberinde getirdi. İlaç ve Eczacılık Ürünleri, Boyalar ve Yapıştırıcılar, Plastik ve Kauçuk, Kozmetik, Sabun ve Temizlik Ürünleri ile Temel Kimyasallar alanlarında başvuruda bulunan ve değerlendirmeye uygun görülen 140 proje, akademisyen ve sanayicilerden oluşan Değerlendirme Kurulu Üyeleri tarafından “online” ortamda puanlama sistemiyle değerlendirildi. İlk 30’a giren proje sahipleri, 14 Kasım 2015 tarihinde İstanbul Dış Ticaret Kompleksinde yapılacak Ödül Kurulu Toplantısı’nda Ödül Kurulu Üyelerine projelerini detaylı olarak anlatacak. Değerlendirme sonucunda kategoriler bazında en başarılı projeler 15 bin TL ile ikinciler 10 bin, üçüncüler ise 5 bin TL ile ödüllendirilecek. İKMİB olarak sürdürülebilir ihracata katkı sağlayacak yeni fikirler ve projeleri desteklemeye devam ettiklerini söyleyen İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, “Kimya AR-GE Proje Pazarı, sektörümüzün sanayiciler ve girişimcilerle buluştuğu çok önemli bir etkinlik. İhracatımızın kilogram değerini artmamız AR-GE ve inovasyon gücümüze bağlı. Beş yıldır aralıksız düzenlediğimiz etkinliğimiz de bu amaca hizmet ediyor. Ayrıca gururlandığımız bir diğer nokta 2013 yılında gerçekleştirdiğimiz AR-GE Proje Pazarı etkinliğimizde ticarileşen cilt lekelerini gideren portakal özlü kremin bu yıl Dubai Beautyworld Fuarı’nda yer almasıydı. Çalışmalarımızın yavaş yavaş meyvelerini verdiğini görmek sektörümüz açısından umut verici.” dedi. Ar-Ge Proje Pazarı Yönetim Kurulu Başkanı Necmi Sadıkoğlu Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) koordinatörlüğünde İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB), Akdeniz Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (AKMİB) ortaklığı ve TÜBİTAK desteğiyle düzenlenen “5. Kimyevi Maddeler ve Mamulleri 100 AR-GE Proje Pazarı Yürütme Kurulu Başkanı Necmi Sadıkoğlu da bu yıl farklı bir yöntemle projeleri ele aldıklarını ifade ederek, “Başvuruda bulunan projelerimizden bu yıl ilk 30’unu değerlendireceğiz. Daha sonuç odaklıyız. Dereceye giren projelerimizin yıl boyunca sektörel fuarlarda sergilenerek, sanayiciyle buluşma fırsatına sahip olması da heyecan verici bir gelişme.” HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Mitsubishi Electric İSKİD Konferansı’na ana sponsor oldu 94 YILLIK TEKNOLOJİ DEVİNDEN İKLİMLENDİRME ÇÖZÜMLERİ ■ İklimlendirme - Soğutma Klima İmalatçıları Derneği (İSKİD) tarafından JW Ankara Marriott Hotel’de bu yıl dördüncüsü düzenlenen ‘Mimari Tasarımda İklimlendirme Konferansı’nın ana sponsoru Mitsubishi Electric oldu. Konferansın gündem maddesi sağlıklı, nefes alan, doğru iklimlendirme sistemlerine sahip binalar için atılması gereken adımlardı. Etkinlikteki sponsorluk destekleriyle ilgili açıklamada bulunan Mitsubishi Electric Türkiye Klima Sistemleri Genel Müdürü Yenal Altaç, Mitsubishi Electric’in üstün teknolojisi ile yaşam alanlarına konforu ve tasarrufu bir arada sunan iklimlendirme çözüm ve avantajlarından da bahsetti. Mitsubishi Electric Türkiye Klima Sistemleri olarak iklimlendirme sektörüne destek olmaya büyük önem verdiklerini ve bu nedenle İSKİD etkinliğinin ana sponsoru olduklarını belirten Mitsubishi Electric Türkiye Klima Sistemleri Genel Müdürü Yenal Altaç, sektöre katkı sağlayacak bu tarz önemli etkinlikleri 102 desteklemeye devam edeceklerini söyledi. Altaç ayrıca, müstakil konutlardan rezidanslara, ticari alanlardan her türlü kamu alanlarına iklimlendirme çözümü sunan Mitsubishi Electric Türkiye Klima Sistemleri’nin ürünleri ve hizmetleri hakkında da bilgi verdi. Sezonsal Verimlilik klima seçiminde önemini artırıyor Mitsubishi Electric Türkiye Klima Sistemleri olarak, enerji tasarrufundan ödün vermeden yaşam alanlarını daha konforlu bir hale getirmeyi amaçladıklarını belirten Yenal Altaç, Sezonsal Verimlilik Kriterleri doğrultusunda enerji sınıfları ölçeğinin, A, A+, A++, A+++ gibi yeni ölçüm kriterlerine göre yeniden düzenlendiğini, bu nedenle eski kriterlere göre en üst enerji sınıfında yer alan mevcut bir ürün ile yeni sistemin en üst sınıfı A+++ kategorisine giren bir ürün arasında enerji tüketimi ve dolayısıyla kullanıcının masrafları açısından büyük farklar oluştuğunu anlattı. Altaç, yeni nesil tüm Mitsubishi Electric klimaların Sezonsal Verimlilik Kriterleri’ne göre A, A+, A++ ve A+++ enerji sınıflarında yer aldığını sözlerine ekledi. HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Teknolojiden gelen çevre bilinci Enerji tasarrufu ve konfor bir arada Mitsubishi Electric markasının çevreye verdiği öneme dikkat çeken Yenal Altaç, “Her zaman “Daha İyisi İçin Değişim” (Changes for the Better) felsefesini önde tutan Mitsubishi Electric bugün bu özelliği sayesinde sadece ürünlerinin teknolojisi, güvenilirliği ve kalitesiyle değil, çevre duyarlılığı konusunda da fark yaratıyor. Mitsubishi Electric’in 100. yıldönümü olan 2021 yılına denk gelen uzun dönemli çevresel yönetim vizyonumuz “Çevre Vizyonu 2021” çerçevesinde; çevresel duyarlılığı teşvik etmek, düşük karbon salınımı ve geri dönüşüm konularında bilinç artışına katkı yaratmak temel hedeflerimiz arasında yer alıyor” dedi. Altaç, Mitsubishi Electric’in sunduğu bir başka hizmet olan MELCloud uygulaması hakkında da şu bilgileri verdi: “Klimada kontrol özgürlüğü sunan yeni MELCloud teknolojimiz ile uzaktan bir bilgisayar, tablet veya akıllı telefon kullanarak internet üzerinden klimanıza istediğiniz komutları vermeniz mümkün. MELCloud, kablosuz internet bağlantısı olan her yerde Mitsubishi Electric Klimaların mobil olarak kontrol edilmesine ve izlenmesine olanak sağlıyor. MELCloud ile klimayı açmak, kapatmak, çalışma modunu ve fan devrini değiştirmek, kanatçıkları ayarlamak, odanın sıcaklığını görmek ve sıcaklık ayarını değiştirmek gibi işlemler hızlı ve pratik bir şekilde yapılabiliyor. Klimaların geçmişe dönük oda ve ayar sıcaklığındaki değişimler, çalışma modu oranları, enerji tüketimi dağılım oranları gibi verilerine ulaşılmasına olanak tanıyan MELCloud, bu sayede klimayı nasıl kullandığınızı görmenizi sağlıyor. Set (ayar) sıcaklığı, ortam sıcaklığı ve dış hava sıcaklığı ile ilgili geçmiş dönem raporları karşılaştırılıp klima kullanımını doğru yönetmek ve enerji tasarrufunu artırmak için gereken ipuçlarını görmek mümkün oluyor. Mitsubishi Electric Klima Sistemleri’nin bilgisayar, tablet ve akıllı telefonlarla uyumlu MELCloud uygulaması ücretsiz olarak mobil cihazlara indirilebiliyor. Uygulamayı kullanmaya başlamak için kontrol edilmesi istenilen klima sistemini seçip bu sisteme bir Wi-Fi arayüzü adapte etmek yeterli. İnternet tarayıcılarının en son sürümleri ile çalışabilen uygulama, melcloud.com web sitesi üzerinden de kullanılabiliyor.” Teknolojik keşif hizmeti: Keşfetteam Mitsubishi Electric Türkiye Klima Sistemleri’nin sadece ürünleri ile değil sunduğu hizmetlerle de dikkat çektiğini belirten Yenal Altaç, keşif hizmeti Keşfetteam’i şöyle anlattı: “Geleneksel olarak göz kararı yapılan keşiflerin yerine, iç ve dış ortam koşullarını da göz önünde tutuyor ve daha detaylı hesaplama yapan özel yazılımımız sayesinde müşterimiz için en uygun klimayı belirliyoruz. Uzman Keşfetteam ekiplerimiz, en son teknoloji ekipmanlarla termal görüntüleme yaparak ortamdaki yalıtım sorunlarını ve ısı kaçak noktalarını tespit ediyor ve yaşanabilecek konforsuz koşullar hakkında müşterilerimizi bilgilendiriyor. Böylece daha az enerji tüketirken, klimalarımızdan tam verim alınmasını sağlıyoruz. Ayrıca yeni yazılım teknolojisi Artırılmış Gerçeklik ile ihtiyaca en uygun klimanın odada nasıl duracağını keşif esnasında müşterilerimize deneyimletiyoruz.” 103 HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON ÖZYEĞİN ÜNİVERSİTESİNDEN ULUSLARARASI BAŞARI ■ Özyeğin Üniversitesi Makina Mühendisliği Bölümü öğrencilerinin oluşturduğu ekip, ABD Savunma Bakanlığı İleri Askeri Araştırma Projeleri Ajansı (DARPA) tarafından düzenlenen küresel bir yarışmada geliştirdikleri fikirle, University of Missouri’ de yaptıkları final sunumunda “Best Commercial Potential” Ödülü’ne layık bulundu. Özyeğin Üniversitesi Makina Mühendisliği bölümü öğrencilerinden Şevket Umut Yürüker (Takım lideri), Taha Çakmak, Ahmet Mete Muslu ve Mehmet Beyhatun’dan oluşan; mentorluğunu ise doktora öğrencisi Enes Tamdoğan ile Özyeğin Üniversitesi Makina Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Arık’ın yürüttüğü proje, DARPA REV-Con Yarışması’nda “Best Commercial Potential” ödülünü kazandı. Daha önce ABD’den 3500 Dolarlık araştırma desteği de kazanan proje, ekip tarafından yaklaşık 1 yıl önce başlatılan çalışmalar sonucunda küresel yarışmanın 2 fazını da başarıyla geçerek University of Missouri’de final sunumunu ve dizaynın demonstrasyonunu yapmaya davet edildi. Bu fazda da takıma 4000 Dolar ödül verildi. ÖzÜ Ekibi, ABD Savunma Bakanlığı İleri Askeri Araştırma Projeleri Ajansı (DARPA) tarafından askeri uygulamalara yönelik, yeni nesil ısı iletim sistemleri geliştirmek üzere düzenlenen küresel yarışmaya inovatif konseptler öngören ve bilgisayar modelleri yardımıyla dizaynlarını geliştirdikleri analizleri de içeren yepyeni bir fikirle katıldı. “Savunma sanayiinde elektronik sistemlerin soğutulması için kullanılacak ileri 104 teknoloji, yüksek ısıl performanslı ve uygulanabilir bir termal konnektörün geliştirilmesi” ni amaçlayan yarışma, Dünya’daki bütün üniversitelere açık olarak internetten ilan edildi. Elemeler sonucunda son 5 takıma yapılan çağrılar neticesindeki sunumlar, ABD savunma sanayii devlerinden Lockheed Martin, Ratheon, BOEING ve GE gibi dev şirketlerin yanında ABD Savunma Sanayi Müsteşarlığı (DARPA)’dan da üst düzey yöneticilerin katılımıyla gerçekleşti. Aselsan A.Ş. ile Akım Metal A.Ş.’ den de üretim destekleri alan ÖzÜ Ekibi’nin mentoru Doç. Dr. Mehmet Arık konuyla ilgili olarak; “Savunma sanayii için çığır açabilecek teknolojik araştırmaları ABD’ de DARPA yürütüyor. Ülkemizde de bu tür çalışmaların yapılıyor olmasından ve ÖzÜ Ekibi olarak geliştirdiğimiz teknoloji ile katıldığımız böyle küresel bir sunumda, bu ödülü almaya hak kazanmış olmaktan mutluluk duyuyoruz. Sevgili öğrencimiz Şevket Umut Yürüker’in liderliği ve takım ruhu ile arkadaşlarının çalışması, global bir başarıyı gerçekleştirmemizi sağladı. Arkadaşlarımızın fikirlerinin patent başvuruları ÖzÜ Teknoloji Transfer Ofisi aracılığıyla yakın zamanda yapılacaktır. Ayrıca lokal endüstrimizin de ekibimize üretim desteği vermiş olması bizim için önemli. Çalışmalarımızı hedeflediğimiz şekilde başarıyla sonuçlandırarak uluslararası prestijimize çarpan etkiler yapıp, gelecek yıllarda bu tür çalışmalara ÖzÜ olarak ev sahibi olmak isteriz,” diye konuştu. HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON ELEKTRİK ELEKTRONİK SEKTÖRÜ İSVEÇ VE FİNLANDİYA’DAYDI İhracata katkı sağlayacak 156 görüşme yapıldı ■ Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği (TET), İsveç ve Finlandiya arasındaki ticari ilişkilerin gelişmesi amacıyla 15 firmanın katıldığı sektörel ticaret heyeti düzenledi. İki ülkede toplam 156 iş görüşmesi gerçekleştirildi. Heyet kapsamında TET Yönetim Kurulu ve firma temsilcileri ilk olarak İsveç’in başkenti Stockholm’de ülkenin önde gelen firmalarıyla bir araya geldi. Vattenfall, Ahlsell, Nelco ve Saljex gibi İsveçli şirketlerin temsilcileri ile 46 ikili görüşme yapıldı. Dünya genelinde 100’ün üzerinde ülkede faaliyet gösteren ve dünyanın sayılı motor markalarından biri olan Scania fabrikası da ziyaret edildi. Türkiye ile İsveç arasındaki ticaret hacmi geçtiğimiz yıl 3,3 milyar dolar olarak gerçekleşmişti. İsveç, aynı zamanda AB dış politikasına somut katkı sağlayan üyeler arasında ilk sıralarda yer alıyor. Sektör firmalarının İsveç’ten sonraki durağı ise Finlandiya oldu. İhracatında elektrik elektronik 106 ürünlerinin ilk sırada geldiği Helsinki’de; Vattenfall, Eltel, Onninen ve Eurolite’nin aralarında olduğu 32 Finli firma ile Türk heyeti arasında 110 görüşme gerçekleştirildi. Sektörel ticaret heyeti kapsamında Finlandiya’nın en büyük ikinci şehri olan Espo’ya da gidildi ve yapılacak projeler hakkında bilgi alındı. Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği (TET) Yönetim Kurulu Üyesi Atilla Eren sektör olarak potansiyel pazarlar üzerine yoğunlaştıklarını ifade ederek şunları söyledi: “İsveç ve Finlandiya’da sektör firmalarımız ile önemli görüşmelerde bulunduk. Ticaret heyetine katılan firmalarımız genel olarak görüşmelerin verimli geçtiğine yönelik değerlendirmelerde bulundular. İhracatımızın arttırılması, yeni iş bağlantılarının kurulması ve bu iki önemli pazarda Türk firmalarının bilinilirliğinin sağlanmasında ilerleyen dönemde olumlu sonuçlar alacağımızı düşünüyoruz. ” HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON AKILLI ŞEHİRLERE DÖNÜŞÜM PROJESİ BAŞLIYOR! ■ Hızlı nüfus artışına bağlı olarak şehirlerde ortaya çıkan enerji, ulaşım, güvenlik gibi birçok problemin çözümü, teknoloji ve çevreci çözümler. Dünya’da bir çok mega şehir, sürdürebilirlik için çevreci sistemler kullanıyor, özellikle de ulaşım konusunda.Türkiye’de de “Sağlıklı Yaşam Kültürünü Teşvik” projesi kapsamında 1 milyon bisiklet dağıtılacak. Bu dönüşümün mimarı olan Cumhurbaşkanı Erdoğan; mevcut alt yapı ve yolların da bisikletli ulaşıma uygun hale dönüştürme çabalarına hız kazandırmak için belediye başkanlarına önemli görevler düştüğünü vurguladı. Türkiye’de belediyeciliğin ve şehirleşmenin planlanması konusunda teknoloji hizmetlerinin geliştirilmesi ve geleceğinin şehirlerinin planlanması amacı ile “Örnek Akıllı Şehir Projesi” hayata geçirilecek. Türkiye’de de Akıllı şehir konusunda farkındalığı artırmak ve belediyeler örnek teşkil etmesi için kamu-özel sektör yatırımı ile “Örnek Bir Akıllı Şehir” hayata geçirilecektir. BELEDİYE BAŞKANLARINA ÇAĞRI! Kamu Teknoloji Platformu Başkanı Erdem Akçıl: “Örnek Akıllı Şehir” bir yıldır titizlikle hazırladığımız çok yönlü bir teknoloji odaklı-şehir projesi, bu proje için yatırım kaynağımız mevcut! Bunun için sivil toplum olarak teknoloji kuruluşlarını, kamu kuruluşlarını, şehir planlamacıları ve akademisyenleri bir araya getirdik. Aday şehirler var, bu yatırımı ve dönüşümü 108 hangi ilde yapacağımıza gelin, birlikte karar verelim. Türkiye’de ilk defa; hizmetlerin tek bir noktandan yönetileceği bir operasyon merkezinin kurulması sağlayacağız. Enerji, güvenlik, ulaşım anlamında 12 farklı yatırım projesi ile hayatı kolaylaştıracağız. Akıllı kavşaklar trafiği rahatlatacak, akıllı bina dönüşümleri ile %20’den fazla enerji tasarrufu sağlayacağız. Ulaşımda bisikleti yaygınlaştırarak, metro istasyonlarında akıllı kütüphaneler kuracağız. Amacımız; bu çalışmalar ile sorunları çözmek ile beraber uygulamaları tüm şehre ve Türkiye’ye yaygınlaştırmak. Sınırlı kaynaklarının aşırı tüketimi ile şehirleşme seviyesi arasında belirgin ve doğrusal bir ilişki bulunuyor. Bunların negatif yansımaları sonucunda da İstanbul-Ankara-İzmirBursa gibi mega kentlerimizde de sürdürebilirlik ile ilgili problemler ortaya çıkıyor. Toplumumuz ve gezegenimiz için sürdürülebilir bir yaşam sağlamak üzere, var olan şehirleşme ve çevresel sorunlara yenilikçi çözümler üretmek için harekete geçerek geleceği planlamak zorundayız. Bu kapsamda konunun paydaşlarını bir araya getirmek, “Akıllı Şehir” kavramının Türkiye’de yaygınlaştırmak için Amsterdam ve Dubai belediye başkanları ve akıllı şehir projesi yöneticilerinin yer aldığı “Uluslararası Akıllı Şehirler Konferansı” 4-5 Mayısta Ankara’da gerçekleşerek, Ulaşım, güvenlik, sağlık üçgeninde şehirlerin geleceği konuşulacak. HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Hes Kablo, İŞKUR’un düzenlediği ‘İşbaşı Eğitim Programı’ ile istihdam oluşturmaya devam ediyor ■ Hes Kablo, İŞKUR tarafından düzenlenen ‘İşbaşı Eğitim Programı’ ile 2011 yılından bu yana kendi bünyesinde hem kurs açıyor hem de mezun olan kursiyerleri iş sahibi yapıyor. Hes Kablo, İşbaşı Eğitim Programı’na dâhil olduğu günden bu yana 394 kursiyeri mezun etmenin yanında, kursiyerlerin yüzde 94’ünü de kurs süresi tamamlandıktan sonra iş sahibi yaptı. Şirket, 2016 yılında da büyüme hedefleri doğrultusunda yeni kurslar açarak kapasitesini artırmayı planlıyor Türkiye’nin lider kablo üretici olan Hes Kablo, İŞKUR’un düzenlediği ‘İşbaşı Eğitim Programı’ ile istihdam oluşturmaya devam ediyor. İŞKUR tarafından düzenlenen ‘İşbaşı Eğitim Programı’na 2011 yılında dahil olan Hes Kablo, 4 yılda 394 kursiyeri mezun etti. Hes Kablo ayrıca mezun ettiği kursiyerlerin de yüzde 94’ünü kurs süresi bitiminde iş sahibi yaptı. Hali hazırda kurs başarı oranı eğitici, mühendis, çalışanlar ve kursiyerlerin gayretiyle yüzde 100’e yaklaşan Hes Kablo, 2016 yılında da büyüme hedefleri doğrultusunda yeni kurslar açarak kapasitesini artırmayı planlıyor. Hes Kablo bünyesindeki ‘İşbaşı Eğitim Programı’na 18-29 yaş aralığında öğrenmeye açık ve meslek edinmek isteyen kişiler katılırken şu an 22 kişilik Kablo İmal Üretim Operatörlüğü kursu Hes Kablo tesislerinde devam ediyor. Şükrü Kakillioğlu: “Her geçen yıl ürün yelpazesinde ve üretim kapasitemizdeki gelişimle beraber istihdam konusunda da büyümeyi hedefliyoruz” İŞKUR tarafından işgücü piyasasında tecrübesi olmayan kişilere deneyim kazandırarak istihdam edilebilirliği artır- mak amacıyla başlatılmış olan ‘İşbaşı Eğitim Programları’ ile ilgili bilgi veren Hes Kablo Genel Müdür Ticari Yardımcısı Şükrü Kakillioğlu, “Hes Kablo olarak bünyemizde açtığımız programlarla beceri kazandırma ve iş edindirme seferberliğine tam destek vermekten gurur duyuyoruz. Her geçen yıl ürün yelpazesinde ve üretim kapasitemizdeki gelişimle beraber istihdam konusunda da büyümeyi hedefliyoruz. Ürünlerimizi tüm dünyada 132 ülkeye ulaştırıyoruz. Ürün kalitemizle beraber, sürdürülebilir ve nitelikli işgücü istihdamı konusundaki arzumuzu da İşbaşı Eğitim Programları vasıtasıyla destekliyoruz. Hes Kablo olarak işveren ve işgücünü bir araya getirmeye yönelik bu tür organizasyonların her zaman destekleyicisiyiz ve üyesi olmaktan kıvanç duyuyoruz” dedi. Kakillioğlu; “İhtiyaç duyduğumuz işgücünü kendi bünyemizde, kurum kültürümüze uygun şekilde yetiştirme fırsatı bulmamız bu programdan faydalanmamızdaki ana etkenlerden biridir” Programın sağladığı avantajları da aktaran Şükrü Kakillioğlu şöyle devam etti: “Sektörümüz gereği temininde sıkıntı çektiğimiz meslek dalları ve ilgili modül programlarla İşbaşı Eğitim Programları kapsamında programlar açarak, eğitim süreleri boyunca kursiyerlere işin gereğini öğreterek, hem işgücü yetiştiriyor hem de kursiyerlere meslek öğretiyoruz. İş başında mesleki eğitim verilmesi, üretim süreçlerinin bizzat görerek öğrenilmesi sebebiyle Hes Kablo olarak kişiler hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olma ve daha isabetli karar verme imkânına sahip oluyoruz. İhtiyaç duyduğumuz işgücünü kendi bünyemizde, kurum kültürümüze uygun şekilde yetiştirme fırsatı bulmamız bu programdan faydalanmamızdaki ana etkenlerden biridir. Bu süreçte kursiyerlerin de kurum kültürünü tanıyıp bu ailenin birer ferdi olmak üzere, özverili çalışmaları da verimliliğimizi artırıyor. İşbaşı Eğitim Programları boyunca, kişilerin gelişimini gözlemleyerek öğrenme süreçlerini takip etme şansı elde etmemiz, programın önemli avantajlarının en başında yer alıyor.” Ayrıca, İŞKUR İl Müdürlüğü Türkiye çapında İşbaşı Eğitim Programı’nın yapıldığı ‘Örnek uygulama yapılan işyeri’ olarak geçen hafta Hes Kablo’yu ziyaret etti. 109 HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Enerya Pazarlama Müdürü Gamze Tekin: “ENERJİDE MARKALAŞMAK ARTIK ÇOK ÖNEMLİ” ■ Türkiye enerji sektöründe en önemli oyunculardan olan Enerya, 11-12 Kasım 2015 tarihlerinde İGDAŞ’ın 2005 yılından beri gerçekleştirdiği Uluslararası Doğal Gaz Sempozyumu’nda (INGAS) hem doğal gaz, hem diğer enerji alanlarındaki faaliyetlerini, yeniliklerini ve markalaşma sürecini paylaştı. Türkiye’nin 2. en yaygın özel doğal gaz dağıtım şirketi olarak, 2003’ten bu yana Konya, Antalya, Karaman, Ereğli, Erzincan, Denizli, Aydın, Aksaray, Çorum, Niğde ve Nevşehir illerinin doğal gaz dağıtımını ve altyapı faaliyetlerini yürüten Enerya, “Uluslararası Doğal Gaz Sempozyumu”nda enerji sektöründeki faaliyetlerini, markalaşma ve müşteri memnuniyeti konusunda gelinen noktayı ve tecrübelerini sektör temsilcilerine aktardı. Markalaşma ile artan müşteri memnuniyeti Enerya Pazarlama Müdürü Gamze Tekin, “Mükemmel Müşteri Deneyimi, Müşteri Ne İster?” oturumunda, “Markalaşma ve Müşteri Memnuniyeti” başlığı ile yaptığı konuşmada “2003 yılından bu yana bulunduğumuz 11 bölgede farklı markalar 110 altında hizmet veren Energaz’ı, 2014 yılında Enerya olarak tek bir isim altında topladık. Yeni marka kimliğimiz dünyanın önde gelen stratejik marka danışmanlık ve tasarım firmalarından biri tarafından hazırlandı. Enerya’nın logosunda yer alan renk ve görseller doğal gaz, elektrik, ve yenilenebilir enerjinin kaynaklarını simgeliyor. Marka dönüşüm sürecimiz ve tüm bölgelerimizde ve İletişim kanallarımızdaki uygulamalarımızla, Haziran 2015’te Dubai’de gerçekleşen Transform Awards MENA-Marka Dönüşüm Ödülleri’nde 3 dalda altın ödül aldık.” dedi. Tekin, “Enerji sektörü her gün gelişip büyüyor ve biz de abonelerimizin tüm enerji ihtiyaçları için Enerya marka çatısı altında temiz–akıllı-kolay çözümler sunmaktayız. Yaptığımız saha araştırmalarında, markalaşma ve yeni marka kimliğimiz ile birlikte müşteri memnuniyetimizi bir senelik süreçte %20 oranında arttırdığımızı gördük. Abonelerimiz ile olan bütün temas noktalarımızdan kişiselleştirilmiş hizmet sunmamız, şeffaf ve ulaşılabilir bilgi paylaşımımız, farklı kanallardan verimli standart hizmet ve etkin iletişim sağlıyor olmamız bize bu başarılı sonuçları kazandırdı “diye konuştu. HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON ABB Alçak Gerilim Ürünleri, IV.Elektrik Tesisat Ulusal Kongre ve Sergisi’nde yerini aldı. ■ ABB Elektrik Alçak Gerilim Ürünleri bölümü, 21-24 Ekim 2015 tarihlerinde İzmir Tepekule Kongre Sergi Merkezi’nde düzenlenen IV. Elektrik Tesisat Ulusal Kongre ve Sergisi’nde A Katı A09-10 no’lu standında ziyaretçileri ile buluştu. Alçak Gerilim Ürünleri, sergi alanında 2015 yılında Global lansmanı yapılan Free@home’u tanıttı. Free@ home daha çok konut ve küçük ölçekli ticari binalar için tasarlanmış otomasyon sistemidir. Sistemin KNX’ten farkı, son kullanıcının ekstra bir entegratör firmaya ihtiyaç duymadan tüm programlamayı kendisinin yapabilmesidir. Sistem ile aydınlatma, perde/ panjur, ısıtma/soğutma ve interkom sistemi tek bir çatı altında kontrol edilebiliyor. Sisteme uzaktan erişim vasıtası ile akıllı tablet/telefonlar ile kontrol ve izleme mümkün hale geliyor. Farklı renk ve şekilde dizayn edilmiş anahtar serileri ile kullanıcı evinin şıklığını teknoloji ile birleştirebiliyor. Ayrıca sergi alanında, ABB’nin yeni alçak gerilim ana dağıtım pano serisi System Pro E Power tanıtıldı. ABB pano ürün yelpazesine 2016 yılıyla beraber katılacak ve satışına başlanacak yeni tip testli dağıtım pano serisi System Pro E Power, Form 4B’ye kadar tüm formlama seviyeleri, IP65 koruma derecesi, 112 120kA kısa devre dayanım ve 6300A’ya kadar olan akım değeri ile tüm bina ve endüstri uygulamaları için eksiksiz bir çözümdür. Yeni nesil Emax 2 ile mükemmel uyumu sayesinde pano hacminden, dolayısıyla bara ve saç gibi malzeme maliyetinden tasarruf sağlar. ABB’nin 2014 yılında satışa sunulan açık tip devre kesici serisi Emax 2, fuar alanında System Pro E Power ile birlikte sergilendi. Enerji ölçümü, harmonik analizi ve çeşitli özel korumaları aynı anda sağlayan, dokunmatik ve Türkçe menü ekrana sahip Ekip Hi-Touch koruma ünitesi ziyaretçilerin beğenisini kazandı. IEC 61850 protokolü dahil, 7 farklı haberleşme protokolü ile hiçbir çeviriciye ihtiyaç duymadan doğrudan haberleşebilen Emax 2 sade ve kolay bir çözüm olarak akıllarda kaldı. Kongrede Alçak Gerilim Ürünleri fuar standında çözümlerini sunarken, Pano İmalatı Satış Kanalı Müdürü Taner Aksoy “Alçak Gerilim Pano Sistemlerinde Uygulanacak Sismik Testler ve İlgili IEC Standartları”, KNX Satış & Eğitim mühendisi Metin Uçar ise “KNX Projelerinde Fancoil Entegrasyonu” konulu oturumlara konuşmacı olarak katıldılar. HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Moog, çalışan en eski Moog servo valfini bulmak için yarışma düzenliyor Moog Industrial Group Inc. (NYSE: MOG.A e MOG.B) halen çalışan en eski Moog servo valfini bulmak için yarışma düzenliyor. Bu amaçla 3 büyük ödülün yanı sıra her ay yapılacak çekilişle daha yeni valfleri olanlara da kazanma fırsatı sunuyor. Bu yarışma, Moog’un Avrupadaki 50. Yıldönümü kutlamaları kapsamında düzenlediği etkinliklerden biri. Grubun Genel Menajeri Gary Parks: “Moog servo valflerin güvenilirliği bir efsanedir. Gaz türbinleri, endüstriyel makinalar ve demir-çelik uygulamaları gibi kritik alanlarda 25 yıldan fazla süre çalışan valf bulmak sık rastlanan bir durum değildir.” Açıklamasında bulunuyor. 1951de William C. Moog Jr. Pazarlama için ilk servo valfi geliştirmişti. Bu valf dijital veya analog sinyali hidrolik basınca çevirmekteydi. Gary Parks ekliyor: “Avrupa’daki yıldönümümüzle birlikte güve- nirliğimizi de kutluyoruz ve halen çalışmaya devam eden en eski Moog servo valfini bulmak için müşterilerimizin bu eğlenceli yarışmaya katılmasını umut ediyoruz” Yarışmaya katılmak çok kolay, halen çalışan herhangi bir makine üzerindeki Moog servo valfini bulan herkese açık. Yarışmanın kuralları şöyle: • Akıllı telefonunuz ile valfinizin fotoğrafını çekin, etiketindeki seri numarasının okunabilmesine dikkat edin. Bu bilgileri Moog valfin imalat tarihini kontrol etmek için kullanacak. • http://oldestvalve.moogglobalsupport.com/ Sitesinde fotoğrafı yükleyin ve kısa formu doldurun. Birincilik ödülü 500 USD değerindeki Amazon hediye çeki, ikinci ve üçüncü en eski eski valf sahibi de Amazon hediye çeki ile ödüllendirilecek. Ayrıca yeni Moog valfine sahip olan ya da birden fazla valf sahibi yarışmacılar da aylık yapılacak çekilişlere katılarak her biri 50 USD değerindeki 5 adet Amazon hediye çekinden birini kazanmak için yarışabilirler. Daha fazla bilgi veya yarışmaya katılmak için lütfen http:// oldestvalve.moogglobalsupport.com/ sitesine başvurun . Yarışma 29 Şubat 2016 tarihinde bitiyor. ELEKTRİK-ELEKTRONİK SEKTÖRÜNDE 14 FİRMA 222 İKİLİ GÖRÜŞME YAPTI TET ticaret heyeti Polonya ve Çek Cumhuriyeti’nde Teknolojinin gücünü temsil eden Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği (TET), sürdürülebilir ihracatı artırmak için çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Bu çalışmaların sonuncusu ise Polonya ve Çek Cumhuriyeti’ne yapılan ticaret heyeti oldu. Ekonomi Bakanlığı’nın desteğiyle “Pazar Araştırması ve Pazara Giriş Desteği Hakkında Tebliğ” kapsamında gerçekleştirilen heyete 14 sektör firması katıldı ve toplam 222 ikili görüşme gerçekleştirildi. TET organizasyonuyla düzenlenen ticaret heyetinin ilk ayağı Polonya’nın Varşova şehriydi. Avrupa ülkelerinde yaşanan ekonomik kriz ve durgunluğa karşın, ekonomik büyümesini sürdüren az sayıda ülke arasında yer alan Polonya’da, TET Yönetim Kurulu ve firma temsilcileri ülkenin önde gelen firmalarıyla bir araya geldi. 26 firmayla iki ülke arasında ticari ilişkilerin gelişmesine imkan tanıyacak 105 görüşme yapıldı. Sektör firmaları Polonya’nın ardından Çek Cumhuriyeti’nin Prag şehrinde de önemli görüşmeler gerçekleştirdiler. Orta ve Doğu Avrupa’daki eski Doğu Bloku üyeleri arasında en gelişmiş ve sanayileşmiş ekonomilerden birisine sahip olan Çek Cumhuriyeti’nde 29 firmayla bir araya gelindi ve toplam 117 görüşme gerçekleştirildi. Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği (TET) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mehmet Kavaklıoğlu, Avrupa ile uzun yıllardır ticari işbirliği içinde olduklarına vurgu yaparak, şunları söyledi: “Avrupa en önemli pazarlarımızdan biri ve buradaki konumumuzu daha da güçlendirmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Buradaki gücümüz diğer ülke pazarları için de bir avantaj yaratıyor.” Polonya ve Çek Cumhuriyeti’ne gerçekleştirilen ticaret heyetini önemli bir hamle olarak nitelendiren Kavaklıoğlu, yapılan görüşmelerin elektrik elektronik sektörüne katkılar sağlayacağını ifade etti. 113 HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON WWF-Türkiye’nin, Kaş ve Kekova’da uzun yıllardır yürüttüğü koruma çalışmalarına bir destek de Schneider Electric’ten geldi. Schneider Electric, projeye güneş enerjisiyle çalışan 100 adet lamba hibe etti. WWF-Türkiye’nin, Kaş-Kekova Özel Çevre Koruma Bölgesi’ndeki turizmciler ve kamu kuruluşlarıyla birlikte çalışarak hayata geçirdiği ‘Kaş-Kekova Sürdürülebilir Turizm Projesi’ne Schneider Electric,100 adet güneş enerjisiyle çalışan lamba hibe ederek katkı verdi. Güneş enerjisiyle aküsünü dolduran lambalar aynı zamanda cep telefonu ve tablet bilgisayarları şarj edebiliyor. Elektriğe erişimin olmadığı ortamlarda doğa koruma çalışmalarını kolaylaştırıyor. Elektrik üretiminde iklim değişikliğine yol açan seragazı emisyonlarına da neden olmuyor. Lambalar doğa koruma çalışmalarında kullanılacak. Güneş enerjisiyle çalışan lambalar ilk etapta, WWF-Türkiye’nin Kaş-Kekova bölgesinde birlikte çalıştığı kooperatif üyesi balıkçılara, sürdürülebilir turizmi destekleyen tur teknelerine, dalış kulüpleri ve restoran sahiplerine dağıtılmaya başlandı. Lambaların 60 tanesi Kaş-Kekova’da, kalan 40 tanesi de WWF-Türkiye’nin Türkiye’de sürdürdüğü doğa koruma projelerinde kullanılacak. Bu projeler arasında Adana-Akyatan Yaban Hayatı Geliştirme Sahası’nda yürütülen yeşil deniz kaplumbağalarını koruma çalışmaları ve Kafkasya Ekoloji Koridoru da var. Her iki proje de elektriğin olmadığı bölgelerde çok sayıda saha çalışması içeriyor. Baştak: “Ümidimiz, temiz enerjinin hızla yaygınlaşması” WWF-Türkiye Genel Müdürü Tolga Baştak yaptığı açıklamada, “Kaş-Kekova bölgesinde geçen yıl, Sürdürülebilir Turizm Projesi’ni hayata geçirdik. Bölgedeki balıkçılar, dalış kulüpleri, restoran sahipleri, otelciler ve yerel yönetimlerle beraber çalışıyoruz. Kaş-Kekova bölgesi denizlerdeki biyolojik çeşitlilik açısından olağanüstü zengin; ancak bölgedeki orfoz, lahos, fangri gibi tehlike altındaki türlerin sayısı hızla azalıyor. Bize hibe edilen bu lambalarla alanda çalışan paydaşlarımızı temiz enerjiyle tanıştırmak, bölgeye tatile gelen insanlara da örnek olmak istedik. Umarız bu çabalar, ‘Işık Ülkesi’ diye bilinen eski Likya uygarlığının izlerini taşıyan bu bölgede, temiz enerjinin hızla yaygınlaşmasını sağlar ve koruma çalışmalarımıza destek olur” dedi. Tuncer: “Bu yolculukta daha çok sorumluluk üstlenmek istiyoruz” 114 Schneider Electric Türkiye Ülke Başkanı Bora Tuncer de projeye verdikleri destekle sürdürülebilir turizme olan inançlarını gösterdiklerini söyledi. Tuncer şöyle konuştu: “Enerji yönetimi ve otomasyon alanında global uzman olan şirketimiz, tüm dünyada enerjinin daha güvenli, verimli, üretken ve çevreci bir şekilde kullanılmasına odaklanıyor. Sürdürülebilirlik, DNA’mıza işlemiş bir kavram. Dünyamızı daha sürdürülebilir enerji çözümleriyle hem korumayı hem de gelecek nesillerin gezegeni koruyabilmesi için bilinçlenmesini hedefliyoruz. Tüm dünyada enerji verimliliğini sağlamak ve enerji bilinci yaratmak istiyoruz. Bu anlamda Kaş ve Kekova’da WWF- Türkiye tarafından yürütülen projenin bizim hedeflerimizle örtüştüğünü görerek, üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmek istedik. Gelecek nesillere ve canlılara destek olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Türkiye’nin bu yolculuğunda daha çok sorumluluk üstlenmek istiyoruz.” ‘Kaş-Kekova Sürdürülebilir Turizm Projesi’ ile bölgedeki denizel biyolojik çeşitlilik, aşırı ve yasadışı balıkçılık, doğal yaşam alanlarının kaybı, kirlilik, yabancı türlerin istilası ve iklim değişikliği gibi tehditlerin en aza indirilmesi amaçlanıyor. Söz konusu tehlikelere karşı, Kaş-Kekova’nın sahip olduğu karasal ve denizel değerlerinin korunması ve gelecek nesillere ulaştırılması hedefleniyor. HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON AKILLI ŞEBEKELERDE YOL HARİTASI BELİRLENİYOR çok önem vermekteyiz, biliyoruz ki Türkiye akıllı şebekeler, akıllı şehirler ve akıllı sayaçlar konusunda önemli adımlar atmaktadır. Bu sene ki organizasyonumuzda Türkiye hedef ülke konumundadır. Bu bağlamda HHB Expo ile ortaklığımızdan ayrıca mutluluk duyuyoruz” dedi. Her geçen gün artan enerji ihtiyacı, kayıpların azaltılması gerekliliği ve mevcut tesislerdeki üretim limiti akıllı şebeke sistemlerine geçilmesinin olmazsa olmaz olduğunun belirgin göstergesi. Akıllı şebeke; tedarikçi ve tüketici arasında karşılıklı elektronik iletişimin sağlanması amacıyla akıllı sayaç ve izleme sistemlerinin elektrik şebekelerine eklenerek elektrik şebekelerinin izlenmesi, güncellenmesi ve sürekli güvenilir, kaliteli olarak dağıtım yapılırken kullanıcı güvenliğinin sağlanması gereken bir yaklaşım. Akıllı şebekeler üretimden son tüketiciye kadar bütün şebekenin uzaktan izlenebilir ve kontrol edilebilir olmasını ifade ediyor. Bu kapsamda düzenlenecek “4. Uluslararası İstanbul Akıllı Şebekeler ve Şehirler Kongre ve Fuarı” ile birlikte Türkiye’nin “Akıllı Şebekelerde Yol Haritası” belirlenecek… “2016 HEDEFİMİZ TÜRKİYE PAZARI” Akıllı Şebekeler ve Şehirler konusunda uluslararası arenada etkinlikler de hızla devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde enerji sektörünün önemli buluşma noktası olan, HHB Expo’nun Türkiye partneri olduğu Synergy Events tarafından Viyana’da organize edilen “European Utility Week” kongre ve fuarına Türkiye 60 kişilik heyet ile katıldı. European Utility Week kapsamında değerlendirmelerde bulunan Fuar Direktörü Paddy Young, “Bu sene hedef ülkemiz Türkiye pazarıdır ve buna İNOVASYON ÖDÜLLERİNDE TÜRK JÜRİ ÜYESİ European Utility Week Kongre ve Fuarı’nın ikinci gününde, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Yılmaz Çamurcu’nun jüri üyeliğini yaptığı, firmaların 4 farklı kategoride ürünlerini, yeniliklerini ve çözüm önerilerini sundukları yarışma kapsamında verilen “İnovasyon Ödülleri” sahiplerini buldu. ICSG Smart City Expo’da Tanıtıldı Akıllı şehirler kapsamında uluslararası platformda büyük öneme sahip dünya devlerine ev sahipliği yapan Smart City Expo World Congress bu ay Barcelona’da yapıldı. 300’ün üzerinde firmanın katıldığı kongrede ülkemizi temsilen 2016 yılında yapılacak ICSG İstanbul 2016 tanıtıldı. AKILLI ŞEBEKE ÜRETİCİLERİ YURTDIŞI SERMAYE KAZANCI SAĞLAYACAK “T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı himayelerinde, T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, T.C. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, UGETAM ve Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesinin desteği ile düzenlenecek olan “4. Uluslararası İstanbul Akıllı Şebekeler ve Şehirler Kongre ve Fuarı” 20-21 Nisan 2016 tarihlerinde, İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecektir. 50 ülkeden beş binin üzerinde katılımcının katılacağı, ICSG İstanbul 2016 ‘da Akıllı Şebekeler ile enerji kayıplarının büyük oranda azaltılması amaçlanıyor. İhracatın gelişimi ile ilgili olarak yarar sağlamakla birlikte üretici firmalar için dünyanın çeşitli ülkelerinde sermaye yapma imkanı da sağlayacak” 115 HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Nesnelerin İnterneti konusunda önemli işbirliği ortaya koyarken aynı zamanda nesnelerin interneti alanında mevcut olan en son teknoloji araştırmalarından da faydalanacak. Coflan: “Nesnelerin internetinin endüstri ve toplum üzerindeki etkisi hızlanacak” Schneider Electric Ekolojik Bina İnşaatı Departmanı Teknolojiden Sorumlu Başkanı Barry Coflan, “Bu ortak çalışma, dünyanın dönüşümüne yardımcı olmak için Endüstriyel Nesnelerin İnterneti alanına Operasyonel Zeka katma stratejimizin önemli bir parçasıdır” dedi. Enerji yönetimi ve otomasyon alanında global uzman Schneider Electric, Endüstriyel Nesnelerin İnterneti (IIoT) teknolojisine dayanan ürün ve çözümlerini, dünyanın önde gelen iki teknoloji üniversitesinin kurduğu konsorsiyumla geliştirecek. Schneider Electric, Hong Kong Bilim ve Teknoloji Üniversitesi ve Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nün ortak bir girişimi olan (HKUST-MIT) Araştırma Birliği Konsorsiyumu ile uzun soluklu bir işbirliği gerçekleştirecek. Schneider Electric, dijital çağın yükselen teknolojisi Endüstriyel Nesneleri İnterneti (IoT) kapsamında geliştireceği ürün ve çözümler için, Hong Kong Bilim ve Teknoloji Üniversitesi ve Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (HKUST-MIT) Araştırma Birliği Konsorsiyumu ile uzun süreli işbirliği kararı aldığını duyurdu. Şirket özellikle, akıllı binalar ve taşımacılık konusunda konsorsiyuma önemli katkılar sağlamayı planlıyor. Hong Kong Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (HKUST) ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) tarafından kurulan HKUST-MIT Araştırma Birliği Konsorsiyumu, daha iyi altyapılar oluşturmak için nesnelerin internetine dayanan çözümler geliştiriyor. Konsorsiyum, Endüstriyel Nesnelerin İnterneti (IoT) teknolojilerine dayanan gelişmiş veri analizleri, devreler ve cihazlar, sinyal işleme, haberleşme, kontrol gibi mühendislik alanlarındaki konulara çözümler üretmek üzere çalışmalar gerçekleştiriyor. Schneider Electric, bu işbirliğiyle teknolojinin geliştirilmesine olan bağlılığını 116 Coflan, endüstri, akademi ve hükümetleri de kapsayan bu işbirliğinin, nesnelerin internetinin endüstri ve toplum üzerindeki etkiyi hızlandırmak için kiritk bir öneme sahip olacağını da vurguladı. Wu: “Nesnelerin internetinin mevcut teknolojilere uyarlanmasına yoğunlaşacağız” Hong Kong Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (HKUST) Bilgi Aktarımı Bölümü Başkan Yardımcısı Prof. Enboa Wu da “Nesnelerin internetiyle ilgili çözümlerin ve kullanımın geliştirilmesine yardım etmek için Schneider Electric ile işbirliği yapmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Araştırma, temel olarak nesnelerin internetinin mevcut teknolojilere uygulanmasına yoğunlaşacak. Hedefimiz, bina yönetimi ve taşımacılık sorunlarında yaratıcı çözümler sunmak ve pratik uygulamalar geliştirmek olacak” şeklinde konuştu. Schneider Electric’in bu işbirliğiyle yalnızca nesnelerin interneti alanında gelişme sağlamadığını belirten Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) Elektrik Mühendisliği Profesörü Charles Sodini LeBel ise “Akademi ve endüstri uzmanlığını global arenada birbirine bağlamak için çalışan bu önemli girişime, Schneider Electric’in katılımından büyük mutluluk duyuyoruz” dedi. Nesnelerin interneti teknolojisi, bugün Schneider Electric’in su, petrol, gaz, madencilik ve veri merkezleri gibi konulara yaklaşımının temelinde yer almaya devam ediyor. Şirket, müşterilerinin bu alanlarda karşılaştığı güçlükler konusunda yardımcı olmak için operasyonel zeka, verimlilik ve bağlanabilirlik odağında yenilikçi çözümler geliştirmeyi amaçlıyor. HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Bosch Güvenlik Sistemlerinde yeni atama: Bosch’un Türkiye, Türkmenistan ve Azerbaycan Ülke Direktörlüğü’ne İlke Frenkel getirildi ■ İlke Frenkel, Bosch Otomotiv Orijinal Ekipman Yedek Parça Türkiye ve İran Ülke Direktörlüğünden Bosch Güvenlik Sistemleri Türkiye, Türkmenistan ve Azerbaycan Ülke Direktörlüğü görevine atandı. İlke Frenkel, 1999 yılından bu yana Bosch bünyesinde, çeşitli pozisyonlarda görev aldı. Yaşam için teknolojiler üreten Bosch Türkiye, gelecek vizyonu doğrultusunda yapılanmasını hızla sürdürüyor. Bu çerçevede Bosch’un Türkiye, Türkmenistan ve Azerbaycan Güvenlik Sistemleri Direktörlüğüne İlke Frenkel getirildi. Ekim ayında yeni görevine başlayan Frenkel, daha önce Otomotiv Orijinal Ekipman Yedek Parça Türkiye ve İran Ülke Direktörü olarak görev yapıyordu. İş hayatına 1992 yılında Emsan A.Ş.’de Özel Müşteri Temsilcisi olarak başlayan İlke Frenkel, 1999 yılında Otomotiv Yedek Parça iş kolunda üstlendiği Ürün Yöneticisi göreviyle Bosch ailesine katıldı. Frenkel 2003-2014 yılları arasında sırasıyla Bölgesel Müşteri Yöneticisi, Satış Yöneticisi ve Ülke Yöneticisi görevlerini üstlenerek Bosch Orijinal Ekipman Yedek Parça iş kolunun Türkiye’de kurulması ve yapılandırılma süreçlerini yönetti. Bu süreçte Frenkel 19 farklı büyük ölçekli otomotiv üretim firmasının müşteri yönetimi ve 23 farklı otomotiv ve otomotiv dışı endüstriyel müşteri yöneticiliği görevini de başarıyla yerine getirdi. Türkiye ve Ortadoğu pazarlarının özel müşteri ihtiyaçlarını karşılayan çeşitli projeler geliştirerek proje yönetimi ve fiyatlandırma politikaları ile ilgili firmaya ciddi katkılar sağladı. 2014 yılında ise Bosch Otomotiv Orijinal Ekipman Yedek Parça Türkiye ve İran Ülke Direktörlüğü görevine atandı. İlke Frenkel, 1992 yılında İstanbul Üniversitesi İşletme ve Reklam Yönetimi lisans eğitiminin ardından 1994 yılında yine İstanbul Üniversitesi’nde Davranış Bilimleri alanında yüksek lisansını tamamladı. Ekim ayında Bosch’un Türkiye, Türkmenistan ve Azerbaycan Güvenlik Sistemleri Direktörlüğüne atanan İlke Frenkel, evli ve bir çocuk annesidir. Ford Otosan’a “İş Sağlığı ve Güvenliği” ödülleri törende; Ford Otosan Gölcük Fabrika Müdürü Cem Temel ve İş Sağlığı ve Güvenliği Müdürü Aysu Şengül, ödüllerini MESS Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet C. Betil’in elinden aldı. Ford Otosan Gölcük Fabrikası’nın iş sağlığı ve güvenliğinin gelişimine katkı sağlayan “Hayatımız Elimizde” ve “Lastik ve Jant Yükleme” projeleri, MESS (Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası) tarafından ödüle layık görüldü. Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) tarafından bu yıl ilk kez düzenlenen İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) Ödül Yarışması’nda Ford Otosan iki kategoride ödül aldı. Düzenlenen 118 Ford Otosan Gölcük Gövde Üretim Müdürlüğü’nün kesik kazalarını azaltmaya yönelik, iş sağlığı ve güvenliğinin gelişimine katkı sağlayan “Hayatımız Elimizde” projesi, MESS Altın Eldiven İSG İyi Uygulama” kategorisinde ödül aldı. Gölcük Montaj Alan Müdürlüğü bakım çalışanlarınca iş sağlığı ve güvenliği alanında önerdiği “Lastik ve Jant Yükleme” projesi ise “MESS Altın Öneri – Mavi Yakalı Çalışan İSG” kategorisinde ödüle layık görüldü. Ford Otosan Gölcük Fabrika Müdürü Cem Temel, aldıkları ödüllerden mutluluk duyduklarını belirterek, “İş sağlığı ve güvenliği alanında farkındalığı artıran bu ödüller, şirketimizde iş güvenliği kültürünün yaygınlaşmasında itici bir güç oluyor ve yeni projeler geliştirmeye teşvik ediyor” dedi. Otomasyon Akademisi 22 Aralık’ta YTÜ Davutpaşa Kampüsü’nde! ■ Yıldız Teknik Üniversitesi bünyesindeki Robotik ve Otomasyon Kulübü’nün düzenleyeceği Otomasyon Akademisi, YTÜ Davutpaşa Kampüsü’nün en yoğun fakültelerinden biri olan Elektrik-Elektronik Fakültesi’nde 22 Aralık 2015 tarihinde gerçekleşecektir. Geçtiğimiz senelerde ‘Otomasyon Günleri’ adıyla gerçekleştirilen etkinlik, bu yıl ilk defa ‘Otomasyon Akademisi’ adı ile icra edilecektir. Elektrik-Elektronik ve Makina Fakültesinde öğrenim gören öğrencilere hitap etmesinin yanı sıra otomasyon ve kontrol alanı ile ilgili olan herkes davetlidir. İçinde bulunduğumuz teknoloji çağında öğrencilerin kendilerini geliştirirken ilham alabilecekleri kişilerin deneyimlerini kaynağından öğrenmesinin daha verimli olduğunu savunuyoruz. Bu sebeple Otomasyon Akademisi etkinliğimizde alanında tecrübeli yöneticilerin yer aldığı oturumlar düzenlemeyi hedefliyoruz. Otomasyon Akademisi sektörde marka haline gelen farklı firmanın katılımıyla bir günlük seminer etkinliği ve ilerleyen haftalarda eğitimler ve teknik geziler ile devam edecektir. Etkinlik günü, 4 oturum ve 1 panelden oluşan seminerler dizisi olacaktır. Oturumların ikisi öğle arasından önce, diğer ikisi ve panelimiz öğle arasından sonra gerçekleşecektir. Etkinliğimizi takip eden haftalarda, seminer veren firmalar tarafından kendi bünyelerinde veya okulumuzda bulunan laboratuvarlar kullanılarak, öğrenilen teorik bilgilerin pratiğe dökülmesi hedeflenmektedir. Bilindiği gibi uygulama eğitim sürecinin en can alıcı noktasıdır. Ardından iş hayatını yakından görmek adına Otomasyon Akademisi katılımcılarını biri ofis biri fabrika olmak üzere 2 teknik gezi bekliyor olacaktır Ayrıca Otomasyon Akademisi katılımcılarını, şirketler ve ürün sponsorları tarafından oluşturulacak olan fuaye alanı bekliyor olacak. Katılımcılar sunumlar sırasında ve sunum aralarında, fuaye alanındaki standlarda şirket yöneticileri ile konuşma fırsatı yakalayacaktır. Sunumlar yanında gerek firma standları gerek ürün sponsorlarının standları ile katılımcıların verimli zaman geçirmesi hedeflenmektedir. İlk günkü seminerler sonunda katılımcılara CV’lerini daha güçlü kılacak olan ‘’seminer katılım sertifikası’’ verilecektir. Ayrıca eğitimlere katılmaya hak kazanıp eğitimlerini başarıyla tamamlayanlara firma logolu ‘’eğitim sertifikası’’ verilecektir. Otomasyon akademisi ile ilgili daha fazla bilgi almak için web sitemizi ve sosyal medya hesaplarımızı ziyaret edebilirsiniz. HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON METAV’ın Yeni Konsepti 3D BASKI! Bir üretim yönteminin ulusal televizyon kanallarının ana haber bültenlerine kadar ulaşabilmiş olması gerçekten çok nadir rastlanan bir olaydır. Oysa „3D-baskı“ kavramı artık bilinen bir üretim yöntemi olarak öne çıkmış olup, üretimde bir devrim olarak nitelendirilip yoğun bir şekilde tartışılıyor. METAV Fuarı’nı organize eden ve merkezi Frankfurt am Main kentinde bulunan Alman Takım Makineleri Üreticileri Birliği (VDW) Genel Sekreteri Dr. Wilfried Schaefer konuya ilişkin olarak şu açıklamayı yapıyor: „Herkesin bir gün kendi yedek parçasını evindeki 3D yazıcısı ile üretebileceği yönündeki tahminler gerçekleşmiş bulunuyor.“ Dr. Schaefer artık tartışmaların 3D baskı yönteminin veya uzmanların tabiriyle Additive Manufacturing (AM)yönteminin sanayide seri üretimlerde veya en azından sınırlı sayıdaki seri üretimlerde kullanılması üzerinde yoğunlaştığını belirtiyor. 1990’lı yılların hızlı prototipleme (Rapid Prototyping) yöntemi artık hızlı kalıp üretimine (Rapid Tooling) ve oradan sonra da hızlı üretime (Rapid Manufacturing) doğru gelişmiş bulunuyor. yanısıra, katmanlı üretim süreçlerini klasik kesim yöntemleriyle kombine eden karma konseptler de oluşturuluyor. Dr. Schaefer karma sistemlerin birçok uygulayıcı için önemli bir başlangıç noktası oluşturduğunu ifade ediyor. Fuarın „Additive Manufacturing Area“ bölümünde plastik ve metal uygulamalar tanıtılacak Katmanlı üretimin sağladığı avantajlar çok net bir şekilde görülebiliyor. Bu yöntemle öncelikle tasarım alanındaki yeni fikirlerin ve değişik işlevlere sahip ürün tasarımlarının hayata geçirilmesi mümkün olabiliyor. Şimdiye kadar geleneksel yöntemlerle üretilmesi imkansız görülen veya çok yüksek maliyet gerektiren karmaşık geometrik şekillerin de artık katmanlı üretim yöntemi sayesinde üretilebildiğini görüyoruz. Ayrıca zaman ve malzeme çok daha verimli kullanılabiliyor. Artık işlevler tek bir üretim aşamasında doğrudan sisteme entegre edilebiliyor. Bu husus malzeme optimizasyonu ve üretilecek parçanın işlevleri açısından büyük önem taşıyor. Bu nedenle katmanlı üretim daha şimdiden uçak ve otomobil aksamlarının üretiminde çok önemli rol üstlenmiş bulunuyor. Üçüncü olarak da, tek parçalık bir üretimin dahi aşırı yüksek maliyet getirmeyecek olması nedeniyle, üreticiler müşterilerin özel taleplerine yanıt verebiliyorlar. Ancak bunun için kullanıcıların yeterli deneyime sahip olması gerekiyor. İşte bu gelişme Düsseldorf kentinde düzenlenecek olan METAV, 19. Metal İşleme Teknolojileri İhtisas Fuarı’nda yeni bir konsept çerçevesinde ele alınacak. 23 – 27 Şubat 2016 tarihlerinde gerçekleşecek olan fuarda „Additive Manufacturing Area“ (Katmanlı Üretim) bölümünde „Power your Business“ sloganı ile üç boyutlu baskı teknolojileriyle bağlantılı tüm jeneratif yöntemler, malzemeler ve bu sektörle bağlantılı hizmetler tüm yönleriyle ele alınacak. METAV böylelikle üretim teknolojileri alanındaki ürün ve konularını –başta metal aksam, makine, uçak, otomobil ve takım üretimi ve tıp teknolojileri olmak üzere – tüm branşlara yönelik olarak daha da genişletmiş olacak. „Additive Manufacturing“ (Katmanlı Üretim) yeni bir üretim yöntemi olarak katma değer zincirinin diğer belli başlı aşamalarıyla doğrudan bağlantılı bulunuyor. Bu aşamaların başında CAD ve simulasyon, üretim sonrası işlemler, üretimde ölçüm teknikleri ve kalite güvenliği geliyor. Salt katmanlı üretim sistemlerinin Katılımcı firmalar METAV organizatörü Alman Takım Makineleri Üreticileri Birliği’nin (VDW) bu alandaki girişimini çok olumlu karşıılıyor. Nitekim Lübeck kentinde yerleşik SLM Solutions firması temsilcisi Stefan Ritt konuya ilişkin olarak şu açıklamayı yapıyor: „Katmanlı üretim yöntemi hafif yapılar ve karmaşık konstrüksiyonlar için yepyeni olanaklar yaratıyor. Fuarın „Additive Manufacturing“ bölümü plastik ve metal uygulamalarındaki potansiyeli ele alacak.“ Stefan Ritt ayrıca METAV Fuarı’nın „Moulding Area“ ve „Medical Area“ bölümlerinin de takım ve kalıp üretimi ve tıp teknolojileri gibi katmanlı üretim branşlarından gelecek önemli müşteri gruplarına hitap edecek şekilde tasarlanmış olmasından memnuniyet duyduğunu ifade ediyor. Sözü edilen tüm avantajları Leinfelden-Echterdingen’de yerleşik robomotion GmbH tarafından üretilen robot kıskaçları örneğinde de görebiliyoruz. Katmanlı yöntemle üretilen yapı elemanlarıı seri üretimde kullanılabiliyor. 3D baskı yöntemi Aditif (katmanlı) üretim yöntemi imalat sanayinde hakimiyet kazanıyor METAV 2016 katmanlı üretim yöntemlerini, kullanılan malzemeleri ve bu alandaki hizmetleri kapsamlı şekilde ele alıyor. 120 HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON sayesinde kıskaçlar ürünün geometrik şekline göre ayarlanabiliyor. İster sosis isterse yumurta şeklinde çikolatalar olsun, bunlara uygun şekilde özel olarak üretilmiş robot kıskaçları ürünleri kolay ve yumuşak bir şekilde kavrayabiliyor. Lazer sinterleme sistemleri sayesinde ürüne uygun bir kıskaç üretilmesi hem makul maliyet sınırları içinde gerçekleşebiliyor, hem de yepyeni işlevlere olanak sağlıyor. Kıskaçın parmaklarına kolayca yerleştirilen yaylar sayesinde farklı ebatlardaki ürünlere işlem uygulanabiliyor ve donanım değişikliği uzun zaman gerektirmiyor. Ayrıca katmanlı işlem sayesinde pnömatik hareket için gerekli hava kanalları, hortum yuvaları ve silindirler de doğrudan kıskaçların içine yerleştirilebiliyor. robomotion Gmbh Genel Müdürü Dr. Andreas Wolf, katmanlı üretim sayesinde kazanılan avantajların çok net bir şekilde görüldüğünü, kıskaçların bu şekilde çok daha kolay tasarlanıp, imal edilebildiğini ifade ediyor. Artık makinelerin sensörler veya flanş plakaları gibi diğer elemanları da katmanlı üretim yöntemiyle imal edilebiliyor. Alman Makine ve Tesis Üreticileri Birliği (VDMA) bünyesinde Additive Manufacturing Çalışma Grubu’nda uzman olarak görev yapan Rainer Gebhardt ise „katmanlı üretim alanında daha üstesinden gelinmesi gereken birçok zorluk bulunduğunu, nitekim katmanlı üretim sürecinde manuel müdahale oranının halen çok yüksek düzeyde bulunduğunu“ ifade ediyor. Bu nedenle VDMA bünyesindeki Katmanlı Üretim Çalışma Grubu’nda gerek üreticiler gerekse uygulayıcılar yoğun bir şekilde katmanlı üretim yöntemlerinin endüstriyel düzeye getirilmesi ve otomasyonun geliştirilmesi için çalışıyorlar. Bunun için sürecin bir bütün olarak, yani malzeme girişinden, hazırlık ve nihai işlem aşamalarından üretim sürecine ve üretilen parçaların kalite güvenliğine kadar uzanan bir bütün olarak iyi değerlendirilmesi gerekiyor. Katmanlı (aditif) üretim alanında sürdürülen araştırma çalışmaları kalitenin güvence altına alınması, örneğin aynı ürünün çoğaltılabilmesi, yeni malzeme kullanımları ve verimliliğin artırılması üzerinde yoğunlaşıyor. Bu çalışmalarda üretimde girilen parametrelerin ve üretilen parçaların kalite özelliklerinin daha ayrıntılı olarak ele alınması gerektiği ortaya çıkıyor. Gelecekteki hedefi makinede yapılacak ayarlamalarla, üretilen parçanın özelliklerinin daha düşük tolerans sınırları içinde güvence altına alınabilmesi oluşturuyor. Kalite güvenliği METAV 2016 içinde yer alacak „Quality Area“ bölümünün en önemli konusu olarak ele alınacak. Bu nedenle mevcut zorlukların tüm taraflarla, üretici, uygulayıcı, bilim adamları, malzeme üreticileri ve hizmet sunucularla birlikte tartışılabilmesi açısından METAV önemli bir platform niteliği taşıyor. Dolayısıyla Alman Makine ve Tesis Üreticileri Birliği (VDMA) bünyesindeki Katmanlı Üretim Çalışma Grubu da METAV Fuarı’nda temsil ediliyor olacak. Rainer Gebhardt „katmanlı üretim yöntemlerinin akılcı bir şekilde kullanılabilmesinin makine üretiminde rekabet avantajı açısından belirleyici rol oynadığını ve bu nedenle de fuarda yer alacak „Additive Manufacturing“ bölümünün mevcut soruların yanıtlanabilmesi ve Çalışma Grubu’nun verdiği hizmetlerin tanıtılabilmesi açısından önemli bir olanak oluşturduğunu“ ifade ediyor. Fuara katılan firmalar „Additive Manufacturing“ bölümünün içinde yer alacak forum kapsamında plastiklere uygulanan lazer sinterleme yöntemleri, metallere uygulanan lazer kaynak yöntemleri veya geleneksel yöntemlerin katmanlı üretim yöntemleriyle kombine edilmesi gibi hususlara ilişkin olarak 3D baskı alanındaki en iyi uygulama çözümlerini tanıtacaklar. İlginç kongre ve çerçeve programlarıyla katma değer yaratılıyor Fuarın „Additive Manufacturing Area“ bölümüne destek veren kuruluşlardan bir diğerini ise Rising Media oluşturuyor. Amerika’nın Kaliforniya Eyaleti’nde Santa Barbara kentinde yerleşik kongre organizatörü Rising Media, 3D baskı alanında dünyanın en büyük ve en önemli uluslararası etkinliklerinden biri olan „Inside 3D Printing“ İhtisas Konferansı’nı düzenliyor. Inside 3D Printing 2016 önümüzdeki yıl 24-25 Şubat 2016 tarihlerinde METAV ile birlikte Düsseldorf Fuar Merkezi’nde gerçekleşecek. Katmanlı üretim yöntemleri alanında profesyonel düzeyde bilgi alışverişine olanak veren bir forum niteliği taşıyan ihtisas konferansı, uluslararası konuşmacıları ve ziyaretçileri bir araya getiriyor. Konuşmacılar forum çerçevesinde araştırmadan nihai uygulayıcıya kadar uzanan katma değer zincirinin farklı aşamalarına ilişkin konular hakkında bilgi aktaracaklar. Paderborn Üniversitesi bünyesindeki Direct Manufacturing Research Center (DMRC) yöneticisi ve aynı zamanda da ihtisas konferansının programından sorumlu Dr. Eric Klemp „konferansta dünyanın çeşitli yerlerinden gelecek uzmanlar, bilim adamları, hizmet sunucular, ticari kuruluşlar ve yatırımcılara hitap edeceklerini“ belirtiyor ve „artık bu kişilerin yöntemin esasları hakkında bilgi edinmeyi beklemediklerini, daha ziyade mevcut 3D baskı yöntemlernin günümüzdeki uygulama sınırları hakkında bilgi sahibi olmak istediklerini“ ekliyor. Dr. Eric Klemp ayrıca METAV ile gerçekleştirilen işbirliği sayesinde kongre katılımcılarının, sunumların yanısıra pratikteki uygulamaları da görme imkanı bulacaklarını, zira tüm katılımcıların fuarı ücretsiz gezebileceklerini ifade ediyor. Fuarda önde gelen tesis ve teknoloji üreticilerinin yanısıra hizmet sunucular ve araştırma kuruluşları da temsil ediliyor olacak. METAV içindeki „Additive Manufacturing Area“ ve „Inside 3D Printing“ İhtisas Konferansı çerçevesinde aynı zamanda toplam 100.000 Amerikan doları ödüllü „Additive Manufacturing Award“ sahibini bulacak. Bu ödül katmanlı üretim alanında sanayi ve bilim dünyasındaki yenilikler için veriliyor. Amerikan Takım Makineleri Üreticileri Birliği (AMT) ve Alman Takım Makineleri Üreticileri Birliği (VDW) bu ödülü kamuoyuna ilk kez 2014 yılının Eylül ayında düzenlenen International Manufacturing Technology Show çerçevesinde tanıttı. Ödül 2015 yılından beri her yıl iki kurum tarafından ortaklaşa veriliyor. 121 HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON İnovasyon Yarışması’nın Kazananları Açıklandı İnovatif yaklaşımı iş süreçlerinin merkezinde konumlayan Siemens Türkiye’nin, gençleri inovatif düşünme konusunda teşvik etmek amacıyla, ‘‘Bazı buluşlar dünyayı değiştirir” sloganıyla hayata geçirdiği ‘Siemens İnovasyon Yarışması’nın sonuçları açıklandı. Bu yıl ilk kez düzenlenen yarışmada “Akıllı Yatak” projesiyle Sema Coşkun birinci, “Akıllı Terapi Eldiveni” projesiyle Can Şafak Boztepe ve Celilsemi Erkiner ikinci, “Akıllı Şehirlerde Bütünleşik Ulaşım” projesiyle Gülşah Ceylan üçüncü oldu. Siemens Türkiye tarafından ilk kez düzenlenen Siemens İnovasyon Yarışması’nın sonuçları açıklandı. Gençleri inovatif düşünme konusunda teşvik etmek amacıyla düzenlenen yarışmada adaylar “Akıllı Şehirlerde Bütünleşik Ulaşım”, “Geleceğin Terapi Odaları” ve “Akıllı Şebekelerde Güvenlik” olmak üzere üç ayrı kategoride projelerini geliştirdi. Yarışmada; Sema Coşkun “Geleceğin Terapi Odaları” başlığı altında “Akıllı Yatak” projesiyle birincilik, Can Şafak Boztepe ve Celilsemi Erkiner “Geleceğin Terapi Odaları” başlığı altında geliştirdikleri “Akıllı Terapi Eldiveni” projesiyle ikincilik, Gülşah Ceylan ise “Akıllı Şehirlerde Bütünleşik Ulaşım” başlığı altında geliştirdiği “Kazalar Sizi Durdurmadan Siz 122 Kazaları Durdurun!” projesiyle üçüncülük ödülüne layık görüldü. Yarışmanın birincisi Sema Coşkun 5.000 Euro, ikincisi Can Şafak Boztepe ve Celilsemi Erkiner 3.000 Euro ve üçüncüsü Gülşah Ceylan ise 2.000 Euro ile ödüllendirildi. Yarışmanın kazananları bunun yanında prototip geliştirmeleri amacıyla Siemens İnovasyon Kampı’na katılma hakkı da kazandı. Prototip geliştirme sürecinde katılımcılara Siemens Türkiye’den bir mühendis, mentor olarak eşlik ederek, danışmanlık verecek. Yarışmanın kazananlarına ödülleri, Siemens Gebze yerleşkesinde düzenlenen törenle takdim edildi. Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Hüseyin Gelis’in evsahipliğinde düzenlenen törene Avusturya Ankara Büyükelçisi Dr. Klaus Wölfer, Avusturya İstanbul Başkonsolosluğu’nda görevli Ticari Konsolos Georg Karabaczek, Avusturya İstanbul Başkonsolosluğu’nda görevli Ticari Konsolos Yardımcısı Gabriele Haselsberger ve Teknopark İş Geliştirme Müdürü Özgür Özçelik katıldı. ‘‘Geleceğin Terapi Odaları’’ yatağa bağlı hastaların ihtiyaçlarına odaklanıyor Yarışmanın birincisi Sema Coşkun 5.000 Euro’luk ödülünü ve HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON plaketini Avusturya Ankara Büyükelçisi Dr. Klaus Wölfer’den aldı. Coşkun, “Geleceğin Terapi Odaları” başlığı altında “Akıllı Yatak” projesiyle yatağa bağlı hastaların en büyük problemi olan tuvalet sorununa odaklanıyor. Proje, hasta yataklarının akıllı sistemler çerçevesinde geliştirilerek özellikle yatan hastaların tuvalet ihtiyaçlarına rahat, sorunsuz ve zahmetsiz çözümler sunulabileceğine işaret ediyor. Coşkun projesinde, yatağa entegre edilecek bir tuvalet ünitesi ile hastaların tuvalet ihtiyaçlarına sorunsuz bir şekilde çözüm bulmayı amaçlıyor; projede akıllı idrar ünitesi sayesinde hastanın değerleri anlık olarak yatak ünitesine entegre edilen ekrana yansıtılabiliyor. ‘‘Akıllı Terapi Eldiveni” yüksek maliyetli rehabilitasyon çözümlerine alternatif Yarışmada ikinci olan ve ödüllerini Teknopark İş Geliştirme Müdürü Özgür Özçelik’den alan Can Şafak Boztepe ve Celilsemi Erkiner ise “Geleceğin Terapi Odaları” başlığı altında geliştirdikleri “Akıllı Terapi Eldiveni” projesi ile, ellerini kısmen ya da tamamen kullanamayan insanların büyük bir kısmının yüksek maliyetli rehabilitasyon çözümlerinden yararlanamadığından hareketle tasarlandı. Proje, hastaların anatomisine göre geliştirilecek terapi eldivenlerinin mekanik destek sağlayabileceği fikrine dayanıyor. Akıllı eldivenler hastaların günlük hareket datalarını depoluyor ve doktorlara bilgi aktarımında bulunabiliyor. Üçüncülük kazanan proje, kazaları minimuma indirmeyi hedefliyor Yarışmanın üçüncüsü Gülşah Ceylan ise ödülünü Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Hüseyin Gelis’den aldı. Ceylan, “Akıllı Şehirlerde Bütünleşik Ulaşım” başlığı altında geliştirdiği “Kazalar Sizi Durdurmadan Siz Kazaları Durdurun!” projesinde, yılda ortalama 1.3 milyon insanın trafik kazaları nedeniyle hayatını kaybettiği; 20 ile 50 milyon insanın ise yaralandığı gerçeğinden yola çıkıyor. Kaza oranlarının minimuma çekilmesini hedefleyen projede, trafik kazalarının genellikle sürücü hataları ve alkollü araç kullanımından kaynaklandığının altı çiziliyor. Proje, sürüş anında uyuma, alkollü araç kullanma ve sürüş anında kalp krizi ve benzeri rahatsızlıklar ile karşılaşma durumlarında otomobillere entegre edilecek bir çözümle sürücülerin biyolojik tepkilerindeki değişiklikleri ölçümleyerek, araçların sürücülere uyarı vermesi yoluyla kazaları önlemeyi vaat ediyor. Projede ayrıca bu akıllı çözümün benzeri olumsuz durumlarda sigorta şirketlerine, hastanelere ve trafik polis merkezlerine uyarı göndermesi de hedefleniyor. Türkiye’nin hedeflerine ulaşması için inovatif düşüncenin toplumda, özellikle gençler arasında yaygınlaştırılmasının kritik öneme sahip olduğunu belirten Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Hüseyin Gelis, “İnovasyon ve Ar-Ge alanında dünyanın en önemli şirketlerinin başında geliyoruz. Ar-Ge alanında Almanya’da 13 bin 200, Almanya dışında 30 ülkede 15 bin 600; toplamda 28 bin 800 araştırmacı istihdam ediyoruz. 2014 yılında Ar-Ge için 4.1 milyar Euro’luk yatırım gerçekleştirdik. Bu yıl, bu rakam 4.5 milyar Euro’ya yükseldi. 2016 mali yılı için ise 4.8 milyar Euro’yu Ar-Ge faaliyetlerimize ayırdık. Küresel bazda halen yaklaşık 60 bin patenti elimizde bulunduruyoruz. Türkiye’de ise 250’nin üzerindeki Ar-Ge personelimizle Endüstriyel Otomasyon ve Enerji Dağıtım Otomasyonu alanlarında inovasyon faaliyetlerine katkıda bulunuyoruz. Siemens olarak global arenada üniversite ve araştırma enstitüleriyle her sene yaklaşık 1000 ortaklık yapıyoruz. Türkiye’de önde gelen üniversitelerle işbirliklerimiz var. ‘Bazı buluşlar dünyayı değiştirir’ mottosuyla hayata geçirdiğimiz bu yarışmayla, inovasyonu gençlerin öncelikli gündemlerinden biri yapmayı hedefledik. Bu alandaki bilgi birikimimizi, tecrübemizi ve imkânlarımızı da gençlerle paylaşarak, inovatif düşünme biçiminin yaygınlaşması için gençlere mentorlük etmeyi amaçladık. Yarışmamıza katılan ve burada bulunan finalist arkadaşlarımıza çabaları ve katkıları için teşekkür ediyorum” dedi. Siemens Türkiye Kurumsal Teknolojiler Direktörü Erdem Alptekin ise yarışmanın gençler açısından Siemens’in küresel inovasyon ekosisteminden faydalanmak ve tecrübe kazanmak için fırsat olduğunu belirtti. Alptekin, “Bu yarışma Siemens’in inovasyona ve Ar-Ge’ye bakışını Türkiye’de de somut olarak göstermesi açısından bizim için bir mihenk taşı niteliğinde. Yarışmanın Türkiye’deki gençlerin fark yaratacak ve uygulanabilir projeler geliştirmesi konusundaki kapasitesini ortaya koyduğuna inanıyoruz” dedi. 123 HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON Linde Gaz, yeni tesis yatırımı ile Türkiye’de büyümeye devam ediyor... Endüstriyel, Medikal ve Özel Gazlar sektörünün önde gelen uluslararası oyuncularından Linde Gaz, Denizli’de Karbondioksit Üretim Tesisi yatırımını tamamlayarak hizmete açtı. ■ Günümüz şartlarının daha rekabetçi duruma gelmesinden dolayı, katma değer kavramı gün geçtikçe daha fazla önem kazanmaktadır. Türkiye CO2 pazarının lider tedarikçisi konumundaki Linde Gaz A.Ş, müşterilerine yalnızca gaz tedariği değil, güncel teknoloji, güvenlik, kalite ve çevre standartlarının yakalanması amacıyla özel hizmet ve uygulamalar sunmaktadır. Karbondioksit ürünü, doğal kuyulardan çıkan Karbondioksit’ten ya da endüstriyel gaz atıklarının saflaştırılması ile elde edilir. Düşük kullanım oranlarında Karbondioksit tüketicilerine tüplü ambalajla tedarik edilirken kullanım oranı yüksek olan tüketimlerde ise tedarik tankerler aracılığıyla müşteri sahalarına konulan yüksek basınçlı tanklara yapılmaktadır. Karbondioksit biz farkında olmadan hayatımızın birçok alanında kullanılmaktadır. Karbondioksit’le yapılan uygulamalarla Meşrubat, Seracılık, Gıda Dondurma ve İmalat Sanayi’nin birçok alanında müşteriye özel farklı çözümler sunulmaktadır. Bu alanlardan bir yenisi olan Linde’ nin tescilli teknolojisi olan SOLVOCARB® uygulamasının, alkali atık sular nötralizasyonunda sanayide birçok alanda önemli rolü vardır. Bu nedenle SOLVOCARB® teknolojisi gıdadan giyim sanayisine, elektrolizden fotokimyaya, inşaattan matbaa endüstrisine kadar birçok alanda uygulama imkanı bulmaktadır. Yatırıma ilişkin değerlendirmelerde bulunan Linde Gaz A.Ş. Genel Müdürü Mert Alper Kumbaracı konuyla ilgili olarak “İleri teknoloji ile donatılan bu yeni tesisimiz ile Türkiye’de sanayicilerimize bir yeniliği daha sunmanın gururunu yaşıyoruz. Linde kalite ve standartlarında Karbondioksit gazı sağlayarak; maliyetlerin düşürülmesine, proses performansının artırılmasının yanısıra, nihai ürün kalitesinin geliştirilmesi ve iş güvenliğinin sağlanmasında endüstriyel gaz sektörüne 136 yıllık Linde tecrübesini sunacaktır. Bu fayda, sadece ürünle sınırlı kalmayacak, global bilgi birikiminin desteği ile konularında uzmanlaşmış teknik personelimiz de müşterilerimize özel çözümler geliştireceklerdir.” dedi. Yatırımla birlikte bölgede kurulması beklenen Organize Sera Bölgesi ‘ne boru hattı vasıtasıyla Karbondioksit verilmesi yönündeki altyapı da hazırlanmış oldu. Konu ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Linde Gaz A.Ş Dökme Operasyonlar Direktörü Bora Uluğ “Hollanda gibi bir ülke seracılık alanında her türlü imkansızlığa rağmen Avrupa ‘da lider bir pozisyonda 124 ve her yıl gıda ihracatıyla milyarlarca Euro gelir elde etmekte. Biz bu bölgede jeotermal enerjinin varlığının yanı sıra, yılda 250 günün üzerinde güneşlenme oranı, doğal karbondioksitin gübrelemede fotosentez için kullanımı ve organik tarıma uygun olmayan arazilerin değerlendirilmesi ile rekabet avantajı yakalayabilir; paketleme/dondurma teknolojileri ile ürünleri Avrupa pazarına ihraç edebilir ve stratejik avantajlarımızı ülkemiz için bir faydaya dönüştürebiliriz . Bu yönde yatırımcıları bölgeye bekliyoruz “ dedi . Yapılan açılışın ardından tesisin arka bölümündeki alanda 80 adet zeytin fidanı dikimi yapıldı. Fidanlar, tesisten çıkan atık suyu çevreye bırakmadan havuzlarda temizlendikten sonra ortaya çıkan temiz suyla sulanacak. Geçtiğimiz yıl devreye aldığı Ankara’daki Asetilen ve Silivri’deki Sülfürdioksit üretim tesisleri yatırımlarına bir yenisini daha ekleyen Linde, 130 yılı aşkın bilgi ve tecrübesiyle Türk sanayisine hizmet etmeye önümüzdeki yıllarda yeni yatırımlarıyla da devam edecektir. HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON VII. NECDET ERASLAN PROJE YARIŞMASI GERÇEKLEŞTİRİLDİ ■ TMMOB Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi olarak, mühendislik alanında yıllarca uluslararası nitelikte bilimsel çalışmalar yapmış olan Odamızın (4) sicil no`lu üyesi Prof. Dr. Necdet Eraslan`ı anmak amacıyla 2003 yılında başlattığımız “Necdet Eraslan Proje Yarışması”nın yedincisi,7 Kasım Cumartesi günü gerçekleştirildi. isimler oldular. Etkinlik ; Antoine Hanna, Arsev Eraslan, A. Hayadar Karaçam, Fatih Özcan, H. Cengiz Celep, Metin Güleç, Metin Perinçek, Mustafa İleri, Necip Çayan, Nurtaç Akdağ, Şemsettin Işıl, Oktay Özcan, Osman Serter, Zeki Arslan`dan oluşan Bilim Kurulu üyelerine ve bütün katılımcılara teşekkür belgelerinin verilmesiyle sona erdi. Bu yılki teması “Hidrolik ve Pnömatikte Yenilikçi Tasarım ve Uygulamalar” olarak belirlenen VII. Necdet Eraslan Proje Yarışması, MMO İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Arslan`ın açılış konuşmasıyla başladı. Açılış konuşmasının ardından, hidrolik pnömatik ve otomasyon sektörlerinde deneyimli üye, uzman, yönetici ve bilim İnsanlarından oluşan Bilim Kurulu tarafından değerlendirilmiş ve final sunumu yapmaya hak kazanmış 6 projenin sahipleri sunumlarını gerçekleştirdiler. Bilim Kurulu`nun yaptığı değerlendirmenin ardından dereceye giren projeler açıklandı: Hakan Çalışkan “Tek Milli Elektro Hidrostatik Eyleyici Geliştirilmesi ve Denetimi”, H.Ulaş Akova “Hidrolik Sürücü Sistemlerinin Testleri için Elektro-Hidrolik Yük Simülatörü Tasarımı” ,H.Ulaş Akova, Alper Zihnioğlu, Melek Ertogan ve Şeniz Ertuğrul “Gemi Hidrolik Sistemleri Tasarım ve Simülasyon Yazılımı” projeleriyle dereceye giren İlk Türkçe CMSE® - Certified Machinery Safety Expert Eğitimi Kasım’da Gerçekleştirildi ■ Türkiye’de ilk defa Türkçe gerçekleştirilen CMSE® - Certified Machinery Safety Expert eğitimi 23-26 Kasım 2015 tarihleri arasında İstanbul Ataşehir’de yer alan seçkin otellerden birinde gerçekleştirildi. Eğitim, farklı firmaların katılımıyla Pilz’in deneyimli eğitmenleri tarafından verildi. TÜV Nord tarafından sertifikalandırılan eğitimin sonunda katılımcılar, TÜV Nord yetkili danışmanı gözetiminde yapılan CMSE® sınavıyla eğitimlerini tamamladılar. CMSE® - Certified Machinery Safety Expert - eğitim programı iş sağlığı güvenliği ve makine emniyeti alanında detaylı teknik konuları kapsamaktadır. Uluslararası standartlardan ve direktiflerden fonksiyonel emniyete kadar makinenin yaşam döngüsü hakkında kapsamlı bilgi sunar. Sınavda başarı gösterenler uluslararası TÜV Nord sertifikasını almaya hak kazanır. Pilz, makine emniyeti alanında uluslararası geçerliliğe sahip bir yetkinlik olan CMSE® için Türkiye’de 2016 yılının ilk yarısında kış ve bahar döneminde birer kez olmak üzere iki eğitim daha düzenlemeyi planlamaktadır. Kurum içi uzmanlığı geliştirmek adına büyük avantajlar sağlayan bu eğitime katılmak için Pilz Türkiye Merkez Ofisi ile iletişime geçebilir ve www.cmse.com web sitesinden detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz. CMSE® sertifikasına sahip olmak size: • İlgili düzenlemeler ve standartların gereksinimleri konusunda daha kapsamlı bir anlayış geliştirme, • Bu anlayışların makinenin tasarım, imalat, bakım ve işletimine nasıl uygulanabileceğini keşfetme, • Risk değerlendirmesi, emniyeti geliştirme ve gerçekleştirme projelerini yönetme, • EN ISO 13849-1’e uygun olarak fonksiyonel emniyet sistemleri tasarlama, • Makine emniyeti alanında kendi işyerinizin yetkili uzmanı olma ve TUV NORD (70’den fazla ülkede faaliyet gösteren bir uluslararası sertifikalandırma kuruluşu) onaylı uluslararası geçerliliğe bulunan bir sertifikaya sahip olma ayrıcalıklarını sunar. 125 HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON İTÜRO Kuralları Güncellendi! ■ 8-9-10 Nisan 2016 tarihlerinde İTÜ Ayazağa Kampüsü Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde 10. kez gerçekleşecek olan İTÜ Robot Olimpiyatları’nın kuralları güncellendi. İTÜRO Ekibi, bu yıl güncellenen kuralları ile Çizgi İzleyen, Basketbol, Mikro Sumo, Yangın Söndüren, Merdiven Çıkan, Labirent, Renk Seçen, Kendini Dengeleyen, Senaryo ve Serbest Kategori olmak üzere toplam 10 kategoride yarışmacıları ağırlamaya hazırlanıyor. Güncellenen kurallar ve diğer gelişmeler için ilgililerin İTÜRO’nun resmi internet sitesi olan http://www.ituro.itu.edu. tr/ adresini takip etmeleri gerekmektedir. İTÜRO Ekibi’nde 10. Yıl Heyecanı Her yıl yaptığı kural güncellemeleri ve geliştirdiği içeriği ile önceki yılların üstüne koyarak büyüyen İTÜRO, 2016’da 10. yılına giriyor. Ülke içindeki en prestijli öğrenci organizasyonlarından olan etkinlik, ağırladığı alanlarında yetkin konuşmacılarla uluslararası kulvarda da adından söz ettirmeye başlıyor. Ülke dışından seminer ve söyleşi davetlileri ile adım attığı uluslararası olma iddiasına yurtdışından yarışmacıları da konuk ederek devam ediyor. Adım adım sağladığı bu vizyonlu büyüme ile İTÜRO Ekibi, 10 yıllık birikimin hakkını daha da geliştirerek ve ülkedeki robotik meraklılarına katkı sunabilecek şekilde vermeye çalışıyor. 126 HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON “Binalarda harcanan enerjiyi yüzde 10 azaltmak, milyarlarca ağaç dikmeye eşit” Akıllı şehirler kongresi Smart City Expo World Congress’de konuşan ThyssenKrupp Asansör CEO’su Andreas Schierenbeck, “İnsanların şehirlere adeta akın ettiği bir dönem yaşıyoruz. Şehirleşmenin bu denli yükseldiği bir dönemde, binalarda enerji verimliliğine yönelik geliştirmeler yapılmazsa, 2030 yılında düşük enerji performansı riski söz konusu olabilir. Yalnızca ABD’de her yıl 150 binden fazla bina inşa ediliyor. Bu binalarda Hollanda’nın yıllık toplam elektrik tüketimine eşdeğer bir miktar olan yıllık 120 TWh elektrik tüketimi söz konusu. Bu miktarı sadece yüzde 10 oranında azaltmak, sokaklardaki araç sayısının yılda iki milyon düşmesine ya da aynı süre içinde üç milyar ağaç dikilmesine ve yetişmesine eşdeğer“ dedi. Barselona’da düzenlenen akıllı şehirler kongresi Smart City Expo World Congress’de konuşan ThyssenKrupp Asansör CEO’su Andreas Schierenbeck, şehir ortamında daha yüksek enerji verimliliği sağlayan tasarımlar kullanılması gerektiğini söyledi. Asansörlerin, ısıtma, havalandırma ve soğutma gibi olanakların en verimli seviyelerde çalışmadığına dikkat çeken Schierenbeck, “Bu nedenle bu konunun derhal ele alınması ve olanakların daha fazla verim sağlayacak şekilde geliştirilmesi kritik önem taşıyor. Aksi takdirde, 2030 yılında düşük enerji performansı riskiyle karşı karşıya kalınabilir” dedi. Günümüzde inşa edilen her ticari binanın önümüzdeki 15 yıl içinde ortalama 12.000 MWh elektrik tüketimi gerçekleştireceğini söyleyen Schierenbeck, “Yalnızca ABD’de her yıl 150 binden fazla bina inşa ediliyor. Bu durum, Hollanda’nın yıllık toplam elektrik tüketimine eşdeğer bir miktar olan yıllık 120 TWh elektrik tüketimi ile sonuçlanıyor. Bu miktarı sadece yüzde 10 oranında azaltmak, önümüzdeki 15 yılda 180 TWh’ye eşdeğer bir tasarruf sağlayacak. Bu tasarruf ise 180 milyon ton karbondioksite varan karbon emisyonu azalmasına, sokaklardaki araç sayısının yılda iki milyon düşmesine ya da aynı süre içinde üç milyar ağaç dikilmesine ve yetişmesine eşdeğer olacak” dedi. Schierenbeck sözlerini şöyle sürdürdü: “Enerji üretimi ve tüketimi yeni bir tartışma konusu değil ancak dünya genelinde hızla artan kentleşme, bir an önce daha fazla enerji tasarrufu sağlayan ortamlar geliştirilmesini gerektiriyor. 2030 yılında küresel nüfusun yüzde 60’a varan bir kısmı şehirlerde yaşıyor olacak ve kentsel alanlardaki enerji tüketimi dörtte bir oranında artacak. Bunun sonucunda, enerji verimliliği sağlamayan binalar da giderek artan enerji talebini karşılayamaz hale gelecek. Bu durum, gelecekteki şehirlerin gelecek nesiller için ileriye dönük ve sürdürülebilirlik odaklı olmasını sağlamak üzere günümüzde kentsel gelişim kararları alınmasını zorunlu hale getiriyor.” ThyssenKrupp Asansör’ün enerji verimliliği konusunda önemli çalışmalar yürüttüğünü söyleyen Schierenbeck, “MULTI, MAX ve ACCEL gibi yenilikçi teknolojilerimizde üzerinde özenle durduğumuz başlıklardan biri de bu konu. Ürünlerimiz binalarda kullanılıyor ve binalar da yüzde 40’la enerji kullanımının ilk sırada olduğu yaşam alanları konumunda bulunuyor. Bu da binaların enerji verimliliği tartışmalarının tam merkezinde bulunmasına neden oluyor. Şehirlerdeki binaların yükselme eğilimi, yüksek binaların tüketimi en aza indirecek ve kentlerdeki enerji ayak izini azaltacak şekilde nasıl daha akıllı hale getirilebileceği konusunu tartışmaların merkezine alıyor. Binaların uzaması ile birlikte asansörler, şehirlerimizdeki enerjiyle çalışan en vazgeçilmez araç haline geliyor. Bu da kentlerde enerji verimliliği arayışında dikkate alınacak kilit noktalardan birini oluşturuyor” dedi. 127 HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON YİYECEK VE İÇECEK SEKTÖRÜNDE OTOMASYON ■ Yiyecek ve İçecek Federasyonu’nun (FDF) verdiği bilgilere göre, 2012’de 76 milyar sterlinlik bir ciroyla yiyecek içecek sektörü Birleşik Krallık’ın en büyük üretim sektörü durumdaydı. Bu sektörde herkes kadar iyiyiz ve hatta daha da iyi. Otomasyon ve robotikteki en çığır açıcı ve aynı zamanda en havalı bazı teknolojilerin kullanıldığı yerdir yiyecek ve içecek sektörü. Ama Birleşik Krallık’taki pek çok genç matematik derslerinde bir yiyecek içecek mühendisi olma hayalleri kurmuyor. Birçok genç herhangi bir mühendis olma hayalleri kuruyor olması bir sorundur. Kötümserler bunun nedenini gençlerin çok fazla para yönelimli olması olarak gösteriyorlarsa da, dünyanın milyarderlerinin en yaygın kalifikasyonunun mühendislik olduğu yönündeki son haberler bu mazereti geçersiz kılıyor. Yiyecek içecek sektöründe bu ciddi bir sorun teşkil ediyor. FDF tarafından yaptırılan Grant Thornton araştırması, 2020’ye kadar 170.000 yeni işçiye ihtiyaç duyulacağını gösterdi. Çocuklar her neyin hayalini kuruyorlarsa, bunu genellikle fen, teknoloji, mühendislik ve matematik derslerinde yaptıkları söylenebilir! Görünüşe göre özellikle genç kızlar arasında mühendislik iştahı yok. Ama aslında durum bu değil. Rockwell Automation’da çoğumuz kalifiye mühendisleriz ve dolayısıyla mühendislik kariyerinin ne kadar ödüllendirici olabildiğini ve parlak bir gelecek sağlayabileceğini birinci elden biliyoruz. Çocuklar (hem kızlar hem erkekler eşit bir şekilde) doğuştan problem çözücüdürler ve öğretmenlerin gençlere bir mühendislik kariyerinin sunabileceklerini gösterme konusunda daha pratik yollara çok ihtiyaçları var. 128 Beceri İştahı adlı mükemmel program tam da bu noktada oldukça özgün bir şey yapıyor. Okullara ve kolejlere sundukları fırsatla, öğrencilerin olaylara katılıp yiyecek ve içecek üretimi alanında çalışan mühendislerle ve şirketlerle buluşmalarını ve bu sektörde çalışmanın nasıl bir şey olduğunu öğrenmelerini sağlıyor. Ve biz de bu programı desteklemeye devam etmekten mutluyuz. Bizimki gibi bir şirketin bir sonraki mühendis neslini teşvik etmeye ilgi göstermesi harika bir şey ama bu aynı zamanda takımımızın çocuklara bu endüstride ne yaptığımızı, örneğin öğlen yemeği paketlerine bir KitKat’ın girmesine nasıl yardımcı olduğumuzu göstermeleri açısından da inanılmaz derecede keyiflendirici ve tatmin edici. Programa katılan genç mühendislerimizden bazılarının yakın gelecekte bir blog açacaklarını göreceksiniz. Her nerede çalışıyorsanız, gençlerin mühendisliğe ilgi duymasını sağlama konusunda sorumluluk alalım. Bunun çok eğlenceli olduğu konusunda güvence veriyorum ve katılabileceğiniz pek çok yerel ve ulusal projeler var. HABERLER ENDÜSTRİ OTOMASYON “Mükemmellikte Yetkinlik 3 Yıldız” Yıldız Yetkinlik Belgesini Aldı. Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) ile Türkiye Kalite Derneği (KalDer) tarafından, 17-18 Kasım’da İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen KalDer 24. Kalite Kongresi, 2015 Türkiye Mükemmellik Ödülleri sahiplerini buldu. EFQM (European Foundation for Quality Management) ödül konseptinin 2. basamağı olan “Mükemmellikte 3 Yıldız Yetkinlik” belgesini almaya hak kazanan Tezmaksan makina , 2005 yılından itibaren başlamış olan kurumsallaşma , müşteri memnuniyeti, kaliteli ürünler, kaliteli hizmet ve devamlı gelişim konusunda kararlılığını devam ettiren çalışmalarını bu ödül ile tescillemiş oldu. Ödülü Tezmaksan Makina adına Yönetim Kurulu Başkanı Sn Mustafa Aydoğdu aldı. 24. Kalite Kongresi, 2015 Türkiye Mükemmellik Ödüllerin de Tezmaksan Makina Mükemmellikte 3 Toplam 27 firmanın da “Mükemmellilikte Kararlılık ve Mükemmellilikte Yetkinlik Belgesi” aldığı ödül töreni, toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi. ENTEK OTOMASYON, BRİSA’NIN EN İYİ TEDARİKÇİLERİ ARASINDA Kurulduğu 1986 yılından bu yana, güçlü mühendislik alt yapısı ile, dünya lideri firmaların teknolojik birikimini Türk endüstrisinin kullanımına sunan, Hareket Kontrol, Görüntü İşleme ve Ölçme, Sensör ve Hidrolik konularında faaliyet gösteren, sektöründeki en köklü ve en güçlü firmalardan biri olan Entek, dünyaca ünlü ve kaliteye önem veren firmaların dikkatini çekmeye devam ediyor. Müşterileri ile oluşturduğu çözüm ortaklığına dayanan güçlü bağını günden güne arttıran Entek, son olarak, Toplam Kalite Yönetimi anlayışı ile uluslararası alanda kabul gören ve pek çok başarıya imza atmış, aynı zamanda iş mükemmelliğine verdiği önem ile tanınan, Brisa Bridgestone Sabancı Lastik Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin en iyi 10 tedarikçisi arasına girmeyi başardı. Müşteri memnuniyetini sağlamanın ardındaki en büyük etkenin, müşteri ihtiyaç ve beklentilerini en iyi şekilde anlayarak, en uygun çözümü en hızlı şekilde sunmak olduğunu vurgulayan Entek Yönetim Kurulu Başkanı Sn. H. Cengiz Celep ise başarılarını şu sözleri ile açıklıyor; “Yüksek verimliliğin esas olduğu pazarda, yenilikçi ve 130 kaliteli ürünlerimiz, etkili satış ve satış sonrası desteğimiz ile müşterilerimize benzersiz bir rekabet avantajı sunuyoruz. Hedefimiz, artan marka bilinirliğimizle, Türkiye’nin en büyük endüstriyel ürün tedarikçisi olmak. YAYIN DÜNYASI Güç Elektroniği Çeviriciler, Uygulamalar ve Tasarım Yazarların›n Ad›: Ned Mohan, Tore M.Undeland, William P. Robbins Türkiye’de güç elektroniği sanayii hızlı bir ilerleme göstermiş; kesintisiz güç kaynağı, motor kontrolu, endüksiyonla ısıtma, elektrikli ev aletleri, otomotiv ve tekstil gibi geniş bir alanda tasarım ve üretim yapan firmalar ortaya çıkmıştır. Bunun yanında yurtdışından gelen sistemlerin çoğunda güç elektroniği teknolojisi kullanılmaktadır. Elektrik-Elektronik Mühendisliği mezunlarının belirli bir kısmı bu sektörlerde istihdam edilmektedir. Güç elektroniği konusu, başta İ.T.Ü. olmak üzere Türkiye’deki birçok üniversitede çeşitli isimdeki derslerle öğretilmektedir. Bu derslerin bir kısmı Türkçe olarak verilmektedir. Hangi dilde verilirse verilsin bir Türkçe kitabın gerek eğitim öğretimde gerekse uygulamalı mühendislikte çok önemli olduğu yadsınamaz bir gerçektir. ISBN: 978-975-8431-99-1 B. Y›l›: 2003 Sayfa Say›s›: 896 Fiyat›: 45,00 TL 132 YAYIN DÜNYASI Otomatik Kontrol Sistemleri Yazarların›n Ad›:Benjamin Kuo Genç mühendislerin elinden düşmeyen bu kitabın temel özelliği, geleneksel konuları basit bir dille ele alması, anlatımını uygulamaya yönelik örneklerle desteklemesi ve her baskıda yeni konuları bünyesine alarak sürekli güncel kalabilmesidir. Yaklaşık 50 yıldır kendisini otomatik kontrol sistemlerinin uygulamalarına adamış, tecrübeli bir araştırmacı ve mühendis Benjamin C. Kuo tarafından kaleme alınmıştır. Yazarın en önemli özelliği bilimsel çalışmaları yanında, yıllardır sürdürdüğü eğitim hizmetinde otomatik kontrole çok sayıda kitap kazandırmış olmasıdır. İlk baskısı 1962’de yapılmış olan bu kitap, 60’lı yıllarda mühendislik eğitimine başlayan ve bugüne kadar aynı yolu izleyen pek çok öğrenciye otomatik kontrolü sevdirmiş, öğretmiş ve çalışma alanı olarak geniş bir öğrenci kitlesinin otomasyona yönelmesine neden olmuştur. ISBN: 9789757860945 B. Y›l›: 2013 Sayfa Say›s›: 944 Fiyat›: 50,00 TL 133 reklam indeks i Firma Adı ■ ABB No 3-65-89 Firma Adı ■ MEDEL No ARKA İÇ KAPAK ■ ANKIROS 40 ■ MITSUBISHI ELECTRIC TURKEY 15-75 ■ AKBİL 14 ■ NATIONAL INSTRUMENTS ÖN İÇ KAP. ■ AUTOMECHANICA ■ BONFIGLIOLI ■ B&R ENDÜSTRİYEL OTOMASYON 117 33 5 ■ NEUGART 83 ■ NETES MÜHENDİSLİK 41 ■ PHOENIX CONTACT 39 55 ■ EKSEN AJANS 35 ■ PILZ ■ ELİMKO 97 ■ SCHUNK ■ ENOSAD 8 ■ SIEMENS ■ ENTEK 23 ■ SMS - TORK ■ EMKO 91 ■ TURCK ■ ESİT 9 ARKA KAPAK 1 107 51 ■ TÜRKMEN ASANSÖR 129 111 ■ İTÜRO 131 ■ WIN AUTOMATION 2016 ■ JUMO 101 ■ WIN METAL WORKING 2016 ■ KUKA 47 ■ YAĞMUR FUARCILIK - 3T 2016 105 ■ LEUZE 95 ■ YTÜ - YILDIZ SAVAŞLARI 2016 16 ■ MEDEL 4-13 93