Kitap fuarê Çin`i aÿêrlêyor
Transkript
Kitap fuarê Çin`i aÿêrlêyor
08 DENEME Celâl Fedai Ahmet Rasim’in ehir Mektuplar Ali Galip Yener 16 Ekrem Dumanl’nn yeni tiyatro oyunu: irket Hüseyin Sorgun 06 Kitap fuar Çin’i arlyor 20 EDEBYAT Ali Emirolu Julian Barnes’tan usta ii bir kitap 21 DENEME Sakine Korkmaz Nazan Bekirolu’ndan Mimoza Sürgünü 22 DÜNYADAN Can Bahadr Yüce Bir Nâzm Hikmet biyografisi 42 TARH Alâattin Karaca Sahaflara dair 58 USTA GÖZÜYLE Recai Güllapdan ve rfan Külyutmaz Z A M A N G A Z E T E S Ý ’ N Ý N Ü C R E T S Ý Z AY L I K K Ý TA P E K Ý D Ý R . Y I L : 8 S AY I : 9 4 4 K A S I M 2 0 1 3 PA Z A R T E S Ý Nobel’in sahibi Alice Munro Kaya Genç KO LAJ: AD NAN SAR IKABAK 04 Gülten Akn’dan 80. ya iirleri www.ykykultur.com.tr ykykultur.com.tr YKYHaber K A PA K 1 0 KTAP FUARI ÇN’i AIRLIYOR Yalnln ustas Hemingway 28 Acy bal eylemek 32 ehirler ki korku verir 36 ‘Koskoca’ halifelik nasl kaldrld? 38 19 Aleksandar Hemon’un derledii En yi Avrupa Öyküleri adl seçki, Letonya’dan rlanda’ya, Fransa’dan Rusya’ya uzanan bir corafyada 10 yazarn öykülerini bir araya getiriyor. 26 Gülru Necipolu’nun 2005’te ngilizce yaymlanan çalmas Sinan Ça: Osmanl mparatorluu’nda Mimarî Kültür Türkçeye kazandrld. 28 Norveç’in yaayan en önemli yazarlarndan Roy Jacobsen’in son roman Harika Çocuk çarpc bir deiim ve büyüme hikâyesi anlatyor. Etkileyici, Türkçeye baaryla çevrilmi, güçlü bir eser... 30 Alman yazar Alfred Döblin’in (1878-1957) bayapt kabul edilen BerlinAleksander Meydan ‘çok sesli’ bir kahramann gözünden bireyin kendisiyle ve dünyayla çatmasn anlatyor. Görmenin ehliletirilmesi: Perspektif 40 Büyü ülkesinin çocuklar 44 Klasik iir okumalar 44 Medreselerden günümüze: Eitimin uzun tarihi 47 Osmanllar içinde iki ngiliz 48 Ben diyeyim kelebek, siz deyin melek 52 Basn darbecileri nasl destekledi? 53 Kelimeler dile gelince 54 Fuar zaman asm ay, stanbullular için kitap mevsimi demek. stanbul Kitap Fuar’nn eski günlerini özlesek de, yaplan etkinlikler kimimizi eskisi kadar heyecanlandrmasa da her kitap fuar kitapkurtlar için bayramdr. Çin’in konuk ülke olduu 32. stanbul Kitap Fuar’nn içeriine dair bilgileri ve etkinlik programn sayfalarmzda bulacaksnz. Edebiyat çevrelerinde geçen ayn en çok konuulan ismi elbette Alice Munro’ydu. Nobel Edebiyat Ödülü’nün bu ylki sahibi Munro’yu, henüz Türkçeye çevrilmeyen son kitab Dear Life ile arlyoruz sayfalarmzda. Kaya Genç, öykücünün hem son kitabn hem de yaz dünyasn anlatyor. Türk edebiyatndan ayn sürprizi ise Gülten Akn’n yeni iir kitab. 80’inci yanda, okura hikmet burcundan, iyice durulmu iirlerle seslenen Akn’n yeni kitab Beni Sorarsan’ Ali Galip Yener deerlendirdi. Ekrem Dumanl’nn bir ülkenin kaderiyle bir irketin gelecei arasnda paralellikler kurduu yeni tiyatro oyunu irket’i Hüseyin Sorgun tantyor. “Dünyadan” sayfamzda ise ölümünün 50. ylnda Nâzm Hikmet’le ilgili yaymlanan önemli bir kitaba dikkat çektik. Ahmet Rasim’den Julian Barnes’a, Nazan Bekirolu’ndan Alfred Döblin’e, Ernest Hemingway’den Enis Batur’a, brahim Yldrm’dan Suat Dervi’e bol seçenekli bir fuar rehberi... yi okumalar. K FEZA GAZETECÝLÝK AÞ ADINA ÝMTÝYAZ SAHÝBÝ: ALÝ AKBULUT GENEL YAYIN MÜDÜRÜ: EKREM DUMANLI GENEL YAYIN MÜDÜR YARDIMCISI: MEHMET KAMIÞ GENEL YAYIN EDÝTÖRÜ: ALÝ ÇOLAK EDÝTÖR: CAN BAHADIR YÜCE GÖRSEL YÖNETMEN: FEVZÝ YAZICI SAYFA TASARIM: AHMET BÝÇER SORUMLU MÜDÜR VE YAYIN SAHÝBÝNÝN TEMSÝLCÝSÝ: HAYRÝ BEÞER REKLAM GRUP BAÞKANI: MELH KILIÇ REKLAM SATIÞ DREKTÖRÜ: ALÝ DEMÝRHÝSAR, REKLAM SEKTÖR YÖNETÝCÝSÝ: EREN ENES REKLAM SEKTÖREEL UZMANI: MELEK TINMAZ YAYIN TÜRÜ: YAYGIN SÜRELÝ ADRES: ZAMAN GAZETESÝ 34194 YENÝBOSNA-ÝSTANBUL TEL: 0212 454 1 454 (PBX) FAKS: 0212 454 14 96 REKLAM TEL: 0212 454 82 47 BASKI: FEZA GAZETECÝLÝK A.Þ TESÝSLERÝ HTTP://KÝTAPZAMANÝ.ZAMAN.COM.TR E-POSTA: KÝTAPZAMANÝ@ZAMAN.COM.TR HER AYIN ÝLK PAZARTESÝ GÜNÜ YAYIMLANIR twitter.com/kitap_zamani facebook.com/kitapzamanicom 32 brahim Yldrm, son kitab Madam Samatya’da kurguyu deliliin imkânlar etrafnda örgülüyor. Nitelikten ödün vermeyen polisiye gerilimi, dili ve kurgusuyla baarl bir roman… 34 Enis Batur, Siyah Sert Berlin’de ‘üçgenler’ üzerinden kuruyor anlatsn: Walter Benjamin, Charles Baudelaire ve Ahmet Hamdi Tanpnar’la modernizmin aylak bireyinin, flâneur’ün izini sürüyor. 41 Akif Cokun’un kaleme ald Zâhidü’l Kevserî, bizim corafyamzda yetimesine ramen yeteri kadar tanmadmz Kevserî’nin hayatn ve görülerini tanmak için. 48 Ylmaz Öztuna’nn 30 yl akn süre önce yaymlanan Bir Darbenin Anatomisi adl kitab yeni basmyla okura sunuldu. Eser, ‘bütün darbelerin anas’ 1876 darbesinin çarpc hikâyesini anlatyor. R KÝTAP ZAMANI 4 KASIM 2013 PAZARTESÝ Gülten Akn’ sorarsanz... Türk iirinin yaayan en büyük isimlerinden Gülten Akn, 80. yan yeni iir kitabyla kutluyor. Ksa ve lirik iirlerden oluan Beni Sorarsan’da airin “önsöz” niyetine kaleme ald bir yaz ve 2008 Frankfurt Kitap Fuar’nn kapan için hazrlad konuma metni de yer alyor. BEN SORARSAN, GÜLTEN AKIN, YAPI KRED YAYINLARI, 80 SAYFA, 13 TL ürk iirinin yaayan en büyük isimlerinden Gülten Akn, 80. yan yeni kitabyla kutluyor. Bir ksm birkaç dizelik ksa iirlerden oluan Beni Sorarsan’da 42 iir yer alyor. Kitabn banda “Ar, Çok Ar Bir Dünya” balkl ve airin önsöz niyetine sunduu bir yaz var. Kitap, Akn’n Türkiye’nin onur konuu olmas sebebiyle hazrlad, 2008 yl “Frankfurt Kitap Fuar”nn kapannda, air katlamad için gyabnda okunan konuma metni ile sonlanyor. Gülten Akn, ilk kitab Rüzgâr Saati’nin yaymland 1956’dan beri, demek yarm asrdan fazladr, Türk iirine emek vermi, çalkan ve bilge bir air. Denemelerini toplad iiri Düzde Kuatmak’ta Türk iir geleneinde halk ve hayat için ilevselliin bulunduunu ifade eden Akn, iir hayat boyunca neyi, niçin, kimin için yazdn bilmeyi ve genç airlere birikimini açk seçik nakletmeyi amaçladn söylüyor. O, sanatn toplumsal fonksiyonunu incelerken bütün eserinin anahtar kabul edilebilecek bir soru soruyor: “Kim yalnzca eletiriyor, kim eletirdiinin deitirilebilir olduu gerçeini özünde tayarak bu deitirime katkda bulunuyor?” KORKULUKSUZ KÖPRÜDEN GEÇMEK “Hayatn ve doann benden geçen iirlerini yazyorum” diyen air, iir yazmay “korkuluksuz köprü”den geçmeye benzetiyor. iirinden çok etkilendii Behçet Necatigil’in Edebiyatmzda simler Sözlüü’ndeki ifadesiyle Akn, “Uzun süre, hayatla doa arasnda tedirgin bir iç dünyann duyarln dile getiren, sonra objektini bireysel inceliklerden kitle sorunlarna çeviren” bir air. Gülten Akn sloganc, ideolojik olana boyun een bir iir anlayna asla prim vermiyor, son kitabnda da her vakit yapt gibi estetik ve etik unsurlar arasndaki dengeyi gözetiyor. O, öznellikle, lirizmle toplumun meselelerine hassasiyet arasndaki iir içi dengeyi, iirini bireysel meselelerden sosyal meselelere çevirdiinde de titizlikle koruyor. airin bütün eserlerinde, bireysel hassasiyeti içeren ilk kitaplarndan destan, at ve türkülerine kadar, daima hem halk edebiyatnn hem de modernist iirin FOTORAF: ZAMAN, SELAHATTN SEV T AL GALP YENER Gülten Akn ayla içten ilikisini bulma, saf ve katksz bir bakla insan ömrünü, mutluluunu deerlendirme, toplum kaderine hem duygu ve sevgiyle, hem düünce ve inançla eilme, insana sayg ve sevgi, yaanan topra övülecek güzellikleri kadar yoksunluklar, çkmazlar, verimsizliiyle de gerçekten sevme.” imkânlarnn harmanna baaryla yer verdii görülüyor. Bireyi esas almaktan vazgeçip toplumcu iire geçtiinde olduu gibi, yeniden yani ahsi meselelere döndüünde de, iirinde toplumcu uran etkileri yok olmuyor. Her iki yaklamn estetik endieye dayanan bir sentezini hakkyla yapyor. Akn’n iirleri esasen insan sevgisinin derin tezahürleri ile dolu. air, hayat ve toplumu olumlu bir bakla ele alyor. Sezai Karakoç’un o muhteem, “Senden umut kesmem kalbinde merhamet adl bir çnar vardr” dizesini hatrlatrcasna insana ve hayata merhametle, efkatle yaklayor. Bunun bir sonucu olarak toplumcu uranda mazlumlarla dayanma içinde oluyor ve mazlumlar arasnda en çok kadn ve çocuklarn aclarn, yoksulluklarn dile getiriyor. iirinde entelektüalizme kart bir duruu, halka tepeden bakan aydnlara kar hakiki bir itiraz öne çkaryor. Rauf Mutluay’n daha 1970’lerde yapt “çounlua açlan sanat üretimi” tari Akn’n iir inasnda hayat boyunca esas ilkesi olmu gibi. airin bütün iir macerasnn ksa bir özetini Mutluay’n u cümlelerinde bulmak mümkün: “Yozlam ve kalplam nesneleri ykma, aydnlar aznlndan çkp halk diline, halk beenisine, halk hayatna gitme, yaamann anlamn ve tatlarn deerlendirme. nsann do- ‘KALBN ELEM GÜNLER GELD’ Akn’n iirinde mekândan ziyade zaman esas problematii oluturuyor. Burada zaman kategorisi, airin varolua bak ile ilgili bir boyutta karmzda. Öznenin iç dünyas, iç sesi ön plana çkarlyor. ç âleminde yaadklarnn tasviri önem tayor, kitaba ismini veren iirde olduu gibi: “Beni sorarsan,/ K ite/ Kalbin elem günleri geldi/ Dünya evlere çekildi, içlere/ Sar yaseminle gül arasnda/ Dalarn mor baharyla/ Sis arasnda/ Denizle göl arasnda/ Yanmda kediler, kular/ Fikrimden dolayorum // Hiçbir iktidar sevmesem de/ Sobann iktidarnda/ Çarpa çarpa naslsa/ Büyüyebilen kzlar/ Uslu, sakin, ölümü bekliyorlar/ Yallk/ Dev mi oldular, bakalar/ Üstüne üstüne gelip korkusuz/ Güçlerini deniyorlar.” Akn’n iirinde halkçlk, doktriner ve dogmatik olmayan bir toplumculuk ve gelenein gücünden, tasavvuftan beslenen içe bak üç esas unsur olarak sralanyor. Onun eserlerindeki sessizlik, sabr ve hiddeti içine gömme halleri, Yoz- 4 gat doumlu airin ne iyi ki gelenekle, aileyle ve muhafazakâr yaayla yorulan üslubunu nasl oluturduunu göz önüne alrken unutmamamz gereken unsurlar. Akn’da gelenekle çatma, Tahir Abac’ya göre, “Kesin ret düzeylerine varmadan, kara saçlarn kesmek protestolarna da her zaman dönümeden, gerektiinde ve yeterli oranda özümseyici sonuçlar üretiyor. Özellikle kültürel öeler deerlendirilirken.” Akn, iirin çilesini çekmi, iirini sabrdan, gayretten, gelenein ipeinden dokumu bir air. Son kitabnda “iir” balkl ksa iirde, “iir bizim eski suç ortamz/ Biz ne iledikse onunla iledik.” diyor. iirinde en batan tasavvufun, kendi ifadesiyle “dinsel bir antnn, yöresel bir antnn”, biçimin, tasavvufun kendiliinden etkisinin derin izlerini bulmak mümkün. Zaten kendisiyle yaplan son söyleilerden birinde “hikmet ile yola gitmeyi” tercih ettiini söylüyor. Ayn söyleide iiri, hayatla baa çkmada edebiyatn kuvvetinden beslenme anlamnda tek yol olarak gördüünü ekliyor. nsan, “insan sorumluluktur” diye tarif ederken airin ne yapmas gerektiine öyle deiniyor: “airin dünyay alglay, hayat deitirme istemi, bir aacn özsuyu gibi iirinin içinde akar.” (Zaman, 18.03.2013.) Akn’n iir bahçesinde okurla bir an önce bulumay bekleyen nice güzellik var. Kaçrmamak gerek. Sonuç olarak Tanpınar ile ilgili bir kitap yazma niyetimin Türkiye ile ilgili bir kitap yazmakla sonuçlandığının farkındayım. Bir anlamda Tanpınar’a haksızlık ettiğimi de düşünmüyor değilim. Ama yine de beni en iyi Tanpınar’ın anlayacağını sanıyorum. Çünkü bu memleketin nasıl “dominant” bir memleket olduğunu en iyi Tanpınar bilir. “Türkiye evlatlarına kendisinden başka bir şeyle meşgul olmak imkânını vermiyor”, diyen Tanpınar değil miydi? Tanpınar’ın derdi memleket değil miydi? Dostları tarafından bile “Kırtipil Hamdi” diye anılan Tanpınar sanırım bu kitabın son cümlesini duysaydı çok sevinirdi. Tanpınar Türkiye’dir. Neden en maddiyatçı insanlar, en çok televizyon izleyenlerdir? Neden kadınlar erkeklerden daha maddiyatçıdır? Ve neden bunun suçlusu erkeklerdir? Neden maddiyatçı çiftler daha kolay boşanır? Ve acaba Türkler ne kadar maddiyatçı? Neden bütün piyango talihlilerinin hikayeleri trajik sonlanıyor? Her şeyin suçlusu kapitalizm mi, yoksa farklı bir kapitalizm mümkün mü? Bu sorular hakkında bilimsel veriler ne diyor? Ve tüm bu araştırmaların, Hz. Muhammed’in (s.a.v) bir hadisiyle ne gibi bir irtibatı olabilir? ufukkitap.com ufuk.kitap 3. SALON 212 B NOBEL KÝTAP ZAMANI 4 KASIM 2013 PAZARTESÝ Sevgili hayat ve onun gizemleri Bu yl Nobel Edebiyat Ödülü’ne deer görülen Kanadal yazar Alice Munro, Türkçeye çevrilmeyi bekleyen son kitab Dear Life’ta kinci Dünya Sava yllarnn Ontario’sunu ve kendi gençliini anlatyor. Kitapta özellikle özyaamöyküsel metinler dikkat çekici. DEAR LIFE, ALICE MUNRO, VINTAGE, 336 SAYFA, $ 15.95 B KAYA GENÇ ve ona dair hatralarn hikâyelerin altndaki bir basamaa yerletirmi kanmca. Hikâye yazmak, yazann arada hatralarndan da faydalanaca bir i olsa da hatralar sraya dizmeye benzemez demeye getirmi. ir Alice Munro hikâyesi okumak, kendinizi aniden otoyolun biraz dndaki ufak bir kasabann içinde bulmaya benzer. Kafanz büyük ehrin bilgisiyle doludur hâlâ ama bu yeni dünyada o bilgilerin iinize yaramayacan hissedersiniz. Aklnz buradaki gerçeklie, buradaki zamana, buradaki insanlarn dünyasna uydurmaya çalrsnz. Bu dünyann farkll, onun daha basit, folklorik veya eksantrik olmasndan kaynaklanmaz. Bilakis Munro’nun ‘küçük çevre’ diyebileceimiz yerlerde geçen hikâyelerindeki dünyalar, Londra’nn metro haritasna ta çkaracak derecede çetreldir. Zaten Munro okurken yaadmz aknlk biraz da buradan gelir: Perdeleri çekilmi, karanlk, souk bir kulübede oturan ihtiyar bir kadnn iç dünyasnn ‘modern’ dediimiz hayatlarnkinden daha karmak olabileceini bize göstermesinden. TRENLERDE BALAYAN HKÂYELER KANADA’YI ANLATMAK Yllar evvel bir Kanadal ev arkadam vard. Bana o taral ülkeden kurtulup (Toronto’dan gelmiti üstelik, Munro gibi Ontariolu da deildi) kapa Avrupa’ya atmaktan duyduu mutluluu, Kanada’ya ait her eyden ne kadar nefret ettiini (Leonard Cohen’den bile) uzun uzun anlatrd. Kanadallarn Avrupai ve çada olmadklarn, bizim aydnlanmac düünürlerimizden aa kalmayan bir öfkeyle dile getirirdi arkadam. Tara ve onun huzursuzluklar! Hiç kendisinden bahsetmemitik, lakin Munro hikâyeleri okumak sanrm arkadam skntdan patlatrd. Oysa biz Munro’yu tam da bu nedenle, Avrupai ve çada deil, Kanadal olan dünyay anlatmasndaki ustal dolaysyla seviyoruz. 2013 Nobel Edebiyat Ödülü’ne lâyk görülen 82 yandaki yazarn son kitab Dear Life (Sevgili Hayat) tam da arkadamn geride braktn düünmekten holand o dünyay insann nasl da geride brakamayaca hakknda. O dünyaya bugünden, kinci Dünya Sava yllarnda Ontario’daki Huron Gölü çevresinde geçen çocukluunu hatr- 2013 Nobel Edebiyat Ödülü’nün sahibi Alice Munro. lümlerde Munro bizi sürprizli bir sona, ahlâki bir derse veya gizli bir mesaja götürmekle ilgilenmiyor hiç. Yalnzca hatrlayan, yaananlar sraya koyan bir zihinle kar karyayz ve tuhaf bir biçimde, kurmaca olmayan bu bölümler dierlerinden daha çarpc geliyor insana. Bunun sebebi, Dear Life’n dier hikâyelerindeki sözcükleri sk skya bir arada tutan simetri veya ahlâki mesaj tutkalnn özyaamöyküsel metinlerdeki deneyimlerin üzerine ayn kararllkla sürülmemesi olabilir pekâlâ. Buradaki deneyimler, belki hakiki olduklarndan üphe duyamayacamz için, taze bir yaant kokusu yayyor. Tabir caizse frndan yeni çkm haldeler, Ramazan pidesi misali insann elini hafçe yakyorlar. Henüz hikâyecinin içiliiyle belli bir standarda göre paketlenip hayatiyetlerini yitirmemiler. Kitabn sonuna doru bir yerde okura, “Size bu karakteri detayl biçimde anlatmam gerekirdi aslnda ama bu bir hikâye deil, yalnzca hayat olduundan böyle yapmayacam.” diye not dümü Munro. “Yalnzca hayat” demekle hayat lamak maksadyla bakan gözün kendisine dair de çok ey söylüyor kitap. Dear Life’n son dört hikâyesine “hikâye” demek zor. Zira bunlar Munro’nun kendi hayatna dair “ilk ve son defa” konutuunu söyledii özyaamöyküsel metinler. Fakat önceki okuduumuz hikâyelerden çok da farkl bir dünyay resmetmiyorlar. Bu dünyann barolünde kadnlar var. Sava yllarnn baskc ortamnda yayor, erkeklerden mütemadiyen kazk yiyor, mutsuzlua ve arzularn bastrmaya mahkûm edilmi gibi görünüyorlar. Bir yandan da çok faaller: “To Reach Japan”daki (“Japonya’ya Ulamak”) air, “Amudsen”deki veremli örencilere ulamak için yollara düen genç kadn öretmen gibi karakterler, hikâyeleri eylemleriyle sürüklüyor, bizi içlerine alyorlar. HATIRLAYAN ZHN Dear Life’taki son dört hikâyeyle öncekiler arasndaki fark hem yapsal hem de ontolojik. Parkinson hastalndan muzdarip annesine veya onu ‘kendi iyilii’ için arada srada döven babasna dair hatralarn tarif ettii bö- 6 Belki Munro okurken onu sevmemizi salayan veya ondan sklmamza sebep olan ey de burada yer alyordur: Hikâyelerindeki içilii seven veya skc bulan kendi mizacmzda yani. Bu hikâye içiliinin belli motieri var: Önemli bir miktar trenlerde balayan hikâyelerin geçmi zamannda bir olay yaanm, imdi bir baka olay o geçmiteki olay kahramanmza anmsatmaktadr; karakterin zihni hatralar arasnda seyahat eder, makas deitiren raylarda ilerleyen bir tren gibi geçmi ve imdiki zaman arasnda yolcunun fark etmeyecei hareketler yapar ve biz karakterin yaamn ‘kat ederken’ yolculuun banda bir yabanc olan karakter gittikçe daha derin birine dönüür. Munro’nun hikâyelerini Çehovyen klan ey de, kahramanlarn bize anlatan bu yolculuklar onlarn içinde, onlarn sözcükleriyle yapmamzdr. Makaslar da ray da karakterin maddesinden üretilmitir, onlar hakknda ahkâm kesen bir hikâyecininkinden deil. Eletirmen Cynthia Ozick’in “bizim Çehov’umuz” diye tarif ettii, James Wood’un ise “pek çok yazara bizim Çehov’umuz deriz ancak Munro gerçekten de bizim Çehov’umuzdur” diyerek daha iddetli biçimde vurgulad eyin kayna da buradadr. Bir hikâyede alzheimer hastas kahramann yaadklarn onun gözünden anlatmaya varacak kadar karakterlerinin bilinçlerine sadakat gösteren bu Çehovculuk, bugüne dek 14 hikâye kitab yazm Munro’yu okurlar için gizemli de klar. Neden hep baka zihinlerin raylarnda ilerletmitir trenlerini? Niçin otoyola çkp büyük ehre gelmek yerine ufak kasabada kalmay yelemitir? Nasl baarmtr hikâyelerinin dilini baka yazarlarn diline uydurmak yerine dünyann kendi diline uyum salamasn? Nobel Edebiyat Ödülü, Munro’ya belki biraz da bize bu gizemli sorular sordurduu için verildi. DENEME KÝTAP ZAMANI 4 KASIM 2013 PAZARTESÝ Bir stanbul yazar: Ahmet Rasim Kap Yaynlar, Ahmet Rasim’in klasik eseri ehir Mektuplar’n ilk kez tam metin olarak ve günümüz Türkçesiyle yaymlad. Kitap, bugünün okuruna, özellikle de genç okurlara bir stanbul yazar olan Ahmet Rasim’in dilinden ehrin son zamanlarda en çok kaybettii eyi, ‘insanîlii’ hatrlatyor. EHR MEKTUPLARI, AHMET RASM, KAPI YAYINLARI, 628 SAYFA A CELÂL FEDA Verhaeren ehirlileri ilahlatrmaya kalkmtr. Georg Heym’in gözüne ise kendilerini tehdit eden felaketlerin alâmetleriyle dolu olarak gözüküyordu ehirler.” Yukarda da bir parça vurguladm gibi, biz bu türden karlatrmalar yapmaktan mahrumuz. Yazarlarmzn, airlerimizin bireysel dünyas ne yazk ki toplumsal, siyasal meselelerin basks altnda bugün de kayboluyor. Ahmet Rasim, bu açdan da dikkate deerdir. Kararak kaybolmamtr. Bu sayede de onun bayapt sayabileceimiz ehir Mektuplar, sadece yazarlar arasnda deil halk arasnda da ehre bak deitirmitir. Onun yazlarn okuyan stanbul halk ehirde olup bitenlere daha bir ilgi gösterir olmutur. Yazarlarmz arasnda ondan sonra, yaadklar ehir hayatna özel bir ilgi balam, bu ilgi özellikle gazete sayfalarna yansmtr. hmet Rasim’in ehir Mektuplar’nn tamamnn sadeletirilerek yaymlanmas, nedenini birazdan izah etmeye çalacam üzere, Berthold Brecht ve Walter Benjamin’e yeniden eilmeye götürdü beni. Bizde ‘ehir’ algs, bilhassa ehir ve insan ilikisi bakmndan her boyutuyla bir türlü geliemedi. Çocuksu, naif bir ehir algs bir yanda, gözün görmediini artk burun deliinin de görmedii kadar kaba olan bir baka yanda. Evliya Çelebi’den, Tanpnar’dan yansyan ehir anlatlar ile inaat rmalarnn bilgisayar marifetiyle çizilmi resimleri birbirine karm. Arapça ‘ay’ demeye gelen ehir nedir; onu koruyan, süsleyen yldzlar gibi dülenen, eski ehirlerden ayr düünülemeyen ‘burç’lar neresidir? Betona, demire, a boulmu u ehirlerde yaayan birileri var mdr? Bu ve benzeri sorular gündemimizden çoktan çkm, yerine siyasî çkarlardan doan yenileri gelmi durumda. Yeni sorularmzn hiçbirinde insanî bir yan yok. Oysa iddia hep insan olduu yönünde. Ahmet Rasim’in bir ‘stanbul yazar’ olarak yazdklarysa bütünüyle insanî. Bakaca hiçbir neden yoksa bile srf bu yüzden, ehir Mektuplar’nn bütünüyle hem de sadeletirilerek yaymlanmasnda fayda vard. Zira stanbul’un son zamanlarda en çok kaybettii ey, milyonlarca insann tek tek ve birlikte ürettii bu ‘insanî bireysellik’tir. BR EHR YAZARI “Brecht, ehirli hakknda söyleyecek bir çift laf olan ilk önemli airdi belki de.” Benjamin’in, Brecht için söyledii bu sözü Ahmet Rasim’in yaz biçimine göre deitirip öyle söylemek yanl olmaz: “Ahmet Rasim bizde ehir hakknda söyleyecek her eyi söylemeye cehdetmi ilk yazarmzdr.” Onun cehdinin bir benzerinden dorusu ben haberdar deilim. Salâh Birsel’in yazlar, Reat Ekrem Koçu’nun ciltleri dolduran ansiklopedik bilgileri elbette azmsanacak eyler deil. Ancak Rasim’in yazlar bambakadr. O, stanbul’u baka bir gözle görmütür. Hani dervii topraa benzetirler ya… Topraa ne kötülük etsen de sana iyilikten bakasn vermez. stanbul da ayn öyle. Özensizlikler, ihmaller, kötü niyetli kastlar karsnda bile bu ehir hâlâ toprak gibi bereketlidir. Ahmet Rasim bunu ilk gören kiidir. Görmekle kalmam mükemmelce göstermitir de. stanbul, onun fkralarnda canl bir organizmadr adeta. Bahar BÜTÜN BR DEVRN HCV Ahmet Rasim (1864-1932) toplum hayatmz üzerindeki bilgimizin ne kadar azalacan düünmek, bu eserlerin toplumsal deerini anlamak için yeter kanttr.” Rasim’in bu baarsnda kukusuz hayata baknn pay büyüktür. Hayatna ait hemen her unsuru, çocukluk arkadalarn, aile çevresini, i hayatn, okullarn, gezdii mekânlar en ince ayrntlarna kadar canl bir dille anlatan yazar, stanbul’a ait bulunmaz bir doküman oluturmutur. Bu dokümanda Ahmet Rasim’in kiilii, bireysel dünyas belirleyicidir. Edebiyatmzda bir ehirde olup bitenleri anlatmak yazarlarmz arasnda pek yaygn bir eilim olamad ne yazk ki. Oysa Benjamin’in Brecht yorumundan örendiimize göre, bu konuda Bat dünyasnda zengin bir literatür vardr. Onun u karlatrmasn anmadan geçemeyeceim: “Walt Whitman’ coturan insan kitlelerinden Brecht’te hiç söz edilmez. Baudelaire Paris’te dermanszl, Parislilerde de yalnzca bu zayn damgasn alglamtr. gelir, ehre gelen sevinç yazarn kalemindedir. Mesire yerleri, gezip tozmalar, dedikodular… Yazn sinekleri, tahtakurular, uyku arasna giren seyyar satclar… Ramazan gelince kurulan iftar sofralar, bayram harçlklar, anne-baba hakk… Ve tabii kalem erbab arasndaki çekimeler... TATLI DLL, BRAZ TAKINTILI Ahmet Rasim, Tanzimat sonras edebiyatmzda kimi tartmalarn balatcs olmusa da sonunda gene ii tatlya balayan ehl-i hukuk taifesindendir. Ahmet Mithat’a benzer bu yanyla. Keskin olduu kadar sevimli, tatl dillidir. Biraz da takntl… Hâsl Hüseyin Rahmi Gürpnar’n romanlarndaki stanbul, ondan bir zaman sonra Ahmet Rasim’in gazete köesinde bir baka edebî formda yine karmzdadr. Büyük bir yekûndur ehir Mektuplar. Bu bakmdan Cevdet Kudret’e hak vermemek imkânszdr: “[Ahmet Rasim’in] eserleri ortadan kaldrld zaman, yarm yüzyllk 8 Ahmet Rasim’in yaz dilini ve üslubunu bu noktada hatrlamak gerek sanrm. Canl bir organizmadan duyulacak her ses duyulur Rasim’de. Kendini deneme mülkünün yegâne emlakçisi sayan Nurullah Ataç’n, “Onun yazsnda öyle bir konuma vard ki, insan ‘yazard’ demekten çekiniyor.” demesine amamak gerek. Gerçekten de Rasim’in birbirinden farkl, ele alnan konunun niteliine göre deien bir anlatm vardr. Onun üslubunda kimi zaman bir stanbul efendisinin zarif Türkçesini, kimi zaman ehir hayatndaki argoyu, kimi zamansa sanatsal anlatma dükün bir yazarn dilini bulmak mümkündür. Peyami Safa’nn ehir Mektuplar’yla ilgili u tespitlerini hatrlamak yerinde olur sanrm: “Bu eser bütün bir devrin hicviyesidir. Hâlâ okunabilir, sevilebilir, hâlâ tazedir ve yeni yaratlm gibi üstünde Ahmet Rasim’in bütün ruhu tüter.” Bir yazarda, airde, sanatçda bireysellik kolay elde edilen bir ey deil. Bir kez bireyselliine kavuannsa eli neye, nereye uzunsa oray deitiriverir. imdi sormak gerek: ehir Mektuplar bir ehrin yazarna m aittir yoksa bir yazarn ehri midir okuduumuz? Dileyelim sorunun cevabn, kitab sadeletirilmi diliyle okuma imkânna kavuan gençler versin. Hatta dilemekle kalmayalm, bunu onlardan açkça bekleyelim. Baka türlü stanbul’umuz enerjileri manipüle edilen gençlerimizin elinde, bireyselliin deil ynlamann mekân olacak. Ahmet Rasim’i vaktiyle bir yazar olarak stanbul var etmi olabilir ama bugün durum, yllar geçince anlalyor ki, tam tersidir. KAPAK KÝTAP ZAMANI 4 KASIM 2013 PAZARTESÝ Kitap fuarnn konuu Çin Bu yl 32’ncisi gerçekletirilen Uluslararas stanbul Kitap Fuar’nn temas “Tarih: Geçmiteki Gelecek”. Prof. Dr. Taner Timur’un onur yazar olduu fuarn konuk ülkesi ise Çin. Beylikdüzü’ndeki TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen fuara 690 yaynevi ve sivil toplum kuruluu katlyor. KONUK ÜLKE ÇN’DEN 100 YAYINEV 32. Uluslararas stanbul Kitap Fuar’nn konuk ülkesi olarak belirlenen ülke Çin Halk Cumhuriyeti. 2-5 Kasm tarihleri arasnda açk kalacak Uluslararas Salon’da yer alacak Çin’den fuara 100’ün üzerinde yaynevi katlyor. Çin standnda toplam 6 bin çeitten fazla kitap ve 10 binden fazla yayn bulunacak. Onur konuu ülke, stanbul Kitap Fuar temasndan yola çkarak “pek Yolu- Yeni Sayfa” slogann benimsiyor. Çin Yazarlar Dernei Bakan Tie Ning, Liu Zhenyun, Li Jingze, Wang Gang, Yang Hongying ve Su Tong gibi yazarlarn yan sra Çin’in en etkili genç yazarlarndan biri olarak deerlendirilen 1982 doumlu Zhang Yueran ile Jiang Nan ve Wei Wei gibi genç kuak yazarlar da fuarn konuu. Çin’in programnda söyleiler, paneller, kaligra atölye çalmalarnn yan sra iki de sergi yer alacak. “Güzel Çin” balyla izleyicilerin karsna çkacak olan fotoraf sergisi ile Çin antik kitaplarndan oluan sergi Uluslararas Salon’da Çin ulusal standnda görülebilir. Ayrca bu yl, Ulus- Wang Gang Prof. Dr. Taner Timur lararas Salon kapsamnda 28 ülkeden 200 yaynevi, telif ajanslar ve yaync birlikleri 2-5 Kasm tarihleri arasnda 12 no’lu holde yer alyor. Tie Ning gilenecek. Bir dier önemli sergi ise 2013’ün Türk-Yunan zorunlu nüfus mübadelesinin 90. yldönümü olmas vesilesiyle Lozan Mübadilleri Vakf tarafndan hazrlanan “Hasretin ki Yakas-Mübadil Aile Öyküleri”. Sergide, Türkiye’den Yunanistan’a ve Yunanistan’dan Türkiye’ye göç eden yaklak 70 mübadilin göç öykülerinin özetleri ve aile albümlerindeki fotoraar yer alyor. Fuar boyunca görülmeye deer bir sergi de “Piri Reis: 500 Yanda”. Piri Reis’in 1513 tarihli dünya haritasnn 500. yl nedeniyle UNESCO tarafndan SERGLERE DKKAT Kitap fuar bu yl da sergilere ev sahiplii yapyor. Bunlardan biri “Geçmi Günü Elerken: Tarih Kymet Hükmü Demektir” adl sergi. Necip Fazl’n çkard ve Cumhuriyet döneminin en uzun soluklu yaynlarndan olan Büyük Dou dergisinin kapaklar ve iç sayfalarda yer alan birçok bilgi ve belge örnekleri burada ser- FOTORAF: ZAMAN, HÜSEYN SARI B KENAN KALECK u yl 32’ncisi gerçekletirilen Uluslararas stanbul Kitap Fuar, 2 Kasm 2013 Cumartesi günü kaplarn kitapseverlere açyor. 10 Kasm’a kadar sürecek fuarn bu ylki temas “Tarih: Geçmiteki Gelecek”. Fuarn onur yazar ise Kitap Fuarlar Danma Kurulu tarafndan alnan kararla tarihçi Prof. Dr. Taner Timur. TÜYAP Tüm Fuarclk Yapm A tarafndan Türkiye Yaynclar Birlii ibirlii ile Beylikdüzü’ndeki TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen fuara Türkiye’den katlan yaynevi ve sivil toplum kuruluu says 690. Geçtiimiz yl bu saynn 600 olduu düünülürse fuarda okuyucular için seçenek hayli artm görünüyor. Bu yl söylei, panel, iir dinletisi, konferans ve atölyelerden oluan etkinlik saylarnda art var. Geçtiimiz yl 200 olan etkinlik says bu yl 300’e ulat. Ayrca pek çok yazar, kitaplarn imzalamak için okurlarn bekliyor olacak. Zaman Kitap, okurlar bekliyor Zaman stand bu yl da fuar boyunca okur yazar bulumalar ve imzalar ile çeitli etkinliklere ev sahiplii yapacak. Zaman Kitap fuarda 2 no’lu salonda 410 no’lu standta okurlar ile buluacak. 6 Kasm’da Beyolu Sahaf Festivali kitabnn yazarlar sahaf Nedret li ve Yusuf Çalar “Sahaflk Ölmedi Ölmeyecek” balkl bir söylei gerçekletirecek. 10 Zhang Yueran “Piri Reis Yl” ilan edilen 2013’ün son etkinliklerinden biri olan sergi, TÜYAP ve Boyut Yaynlar ibirlii ile kitapseverlere sunuluyor. Ayrca, “James Robertson’un Objektinden 19. Yüzyl stanbul’u” ve tarih aratrmacs Atilla Oral’n hazrlad “galden Kurtulua stanbul” sergisi de fuar boyunca görülebilecek. FUARDA YENLKLER Uluslararas stanbul Kitap Fuar’na bu yl iki yeni salon dâhil oldu. Önceki yllarda yaynclk sektörünün gelien yüzü dijital yaynclk, e-kitap ve yeni uygulamalara yer veren TÜYAP, fuar alanna bu yl müstakil olarak “Dijital Yaynlar” salonunu ekledi. Kitap fuarnn bir dier yenilii ise özellikle örencilere yönelik, tüm kaynak kitaplarn bir arada yer ald “Eitim ve Kaynak Kitaplarla Snavlara Hazrlk Salonu”. Fuarda bir baka yenilik ise “Sahaar Soka”. Bu sene 19 sahaf fuara katlacak ve 4. Salon’da bir soka sahaar soka haline getirecekler. 32. Uluslararas stanbul Kitap Fuar hafta içi 10.00-19.00 saatleri arasnda, hafta sonu ise geçtiimiz yllarda olduu gibi 10.00-20.00 saatlerinde ziyaret edilebilir. Fuar, kapan günü olan 10 Kasm 2013 Pazar akam saat 19.00’da sona erecek. 23. stanbul Sanat Fuar-ARTST 2013 ile e zamanl düzenlenecek 32. stanbul Kitap Fuar’nn detayl program için “www.istanbulkitapfuari. com” ve “www.istanbulbookfair. com” adresleri ziyaret edilebilir. Ayrca daha güncel bilgi için fuarn resmi twitter hesab: @kitapfuari. STANBUL KTAP FUARI KÝTAP ZAMANI 4 KASIM 2013 PAZARTESÝ STANBUL KTAP FUARI ETKNLK PROGRAMINDAN SEÇMELER 2 KASIM 2013 CUMARTES INTEREXPO SALONU 12.00-13.00 32. Uluslararas stanbul Kitap Fuar ve 23. stanbul Sanat Fuar Açl Töreni 14.00-15.15 Panel: Tarihi stanbul’da Yaamak Yöneten: Arzu Öztürkmen Konumaclar: Oya Baydar, Ik Aydemir, Murat Belge Düzenleyen: Notre Dame de Sion’lular Dernei 16.45-17.45 iir-Dinleti: Gezi’ye iirlerToplumsal Adalet çin Küresel iir Eylemi Düzenleyen: Dünya iir Hareketi-Yasak Meyve-Türkiye Yazarlar Sendikas Düzenleyen: Tudem Yaynlar 17.00-18.30 Anma-Dinleti: Doumunun 104. Ölümünün 25. Ylnda Hasan zzettin Dinamo Katlmc airler: Ataol Behramolu, Sennur Sezer, Leyla ahin, Alaettin Bahçekapl, Hasan Hüseyin Yalvaç, Ahmet Özer, Mehmet Atay, Öner Yac Düzenleyen: Tekin Yaynevi 18.45-19.45 iir-Müzik: iire Yolculuk Yöneten: Gökhan Cengizhan Katlmclar: Özkan Mert, Gökhan Cengizhan, Nebih Nale, Halil brahim Özcan, Efsun Gültekin, Güney Özklnç, Nalan Çelik, Aydn Uysal, brahim T Müzik: Nebih Nale Düzenleyen: Edebiyatçlar Dernei BÜYÜKADA SALONU 18.00-19.00 Söylei: Türkiye’de Alevi Olmak Konumaclar: Kemal Derin, Hasan Harmanc Düzenleyen: Destek Yaynlar SUAT DERV 14.00-15.00 Söylei: 10. Ylnda Diyarbakr’dan Çin’e Piraye’nin Yolculuu Konumac: Canan Tan Düzenleyen: Altn Kitaplar 15.15-16.15 Söylei: Eren Erdem’le Söylei Konumac: Eren Erdem Düzenleyen: Krmz Kedi Kitap KARADENZ SALONU 14.00-15.15 Panel: Eitimde Edebiyat Yasaklar ve ikâyet Konusu Olarak Kitap Konumaclar: Müge Sökmen, Necdet Neydim, Can Öz, Mine Soysal Düzenleyen: Gün Kitapl 15.30-16.45 Ödül Töreni: 11. Tudem Edebiyat Ödülleri Töreni 16.30-17.30 Ödül Töreni: Kelime Yaynlar Yeni Yazarn Aryor Roman Yarmas Ödül Töreni Konumaclar: Necdet Neydim, Burcu Akta, Osman Torun, Aye Baç, Zeynep Oktay Düzenleyen: Kelime Yaynlar 17.45-18.45 Söylei: Alman deolojisi Geçmi mi Gelecek mi? Konumaclar: Aydn Çubukçu, Olcay Geridönmez Düzenleyen: Evrensel Basm Yayn 14.00-15.00 Söylei: Tarihin Unutturduu Yaznn Ele Verdii Yazar: Suat Dervi Konumaclar: Atilla Dorsay, Liz Behmoaras Düzenleyen: thaki Yaynlar 15.15-16.15 Söylei: Türkçe Konumak Konumac: Gülgün Feyman Düzenleyen: nklâp Kitapevi 16.30-17.30 Söylei: Tarihi Yazarken Farknda Olmak Konumaclar: Aye Hür, Cem Erciyes Düzenleyen: Radikal Gazetesi 17.45-18.45 Söylei: Yaanabilir Bir Dünya çin Konumac: Hayrettin Karaca 14.00-15.00 Ödül Töreni: Everest Yaynlar ‘lk Roman’ Ödülü Düzenleyen: Everest Yaynlar 17.45-18.45 Söylei: Süregiden Tarih: lk Matbaadan Bugüne Rum Yaynclk Gelenei Konumaclar: Foti Benlisoy (Aratrmac, Yazar), Stratis Tarinas (Aratrmac, Koleksiyoner), Haris Rigas (stos Yayn, Boaziçi Üniversitesi), Yannis Paisios (M. Sakkoulides Kitapl) Düzenleyen: stos Yayn 14.30-15.30 Söylei: Milli rade Konumac: Banu Avar Düzenleyen: Remzi Kitabevi 17.00-18.00 Panel: Emevi slam Konumac: hsan Özkes Düzenleyen: Tekin Yaynevi MARMARA SALONU YAVUZ BAHADIROLU 13.15-14.15 Söylei: Osmanl’dan Cumhuriyet’e: Deiimin Kodlar Konumac: Yavuz Bahadrolu Düzenleyen: Nesil Yaynlar 14.30-15.30 Söylei: Sevdiim Roman Kahramanlar Konumaclar: Behçet Çelik, Murat Gülsoy, Nilüfer Kuya Düzenleyen: Can Yaynlar ÇOCUK ATÖLYE SALONU 13.00-14:00 Atölye: Nazan Tacer ile Origami Atölyesi Düzenleyen: Tudem Yaynlar NTEREXPO SALONU MUSTAFA ARMAAN 13.15-14.15 Söylei: Çaldran’dan Hilafete 11 17.00-18.00 Söylei: Hüsnü Arkan’la Edebiyat-iir-Müzik Üzerine Söylei Konumac: Hüsnü Arkan Düzenleyen: Krmz Kedi Kitap BÜYÜKADA SALONU 12.00-13.00 Söylei: Mustafa Kemal Çanakkale’de Ölseydi, Ne Olurdu? Konumac: Sey Öngider Düzenleyen: Kurald Yaynlar 13.15-14.15 Ödül Töreni: Tepeyran Roman Ödülü / Sibel K. Türker ve ‘Hayat Sevme Hastal’ Konumaclar: Altan Öymen, Bülent Tank, Doan Hzlan, Güray Öz, Srma Köksal, Kevser Ruhi, Hikmet Altnkaynak Düzenleyen: Çankaya Belediyesi - Nide Platformu 14.30-15.30 Söylei: Yunus Emre ve Hakikat Konumaclar: Faruk Dilaver, Musa Mahaiyyedden Düzenleyen: Destek Yaynlar LEYLA ERBL KARADENZ SALONU 11.00-11.45 Atölye: Popi ve Güzellik Tac Konumaclar: Salim Keskingöz, Özlem Korçak Düzenleyen: Elma Yaynevi 13.00-14.15 Panel: Çocuk ve Gençlik Edebiyatnda Tarih Yazmak Konumaclar: smet Bertan, Mine Soysal, Müren Beykan Düzenleyen: Gün Kitapl 14.30-15.30 Söylei: Leylim Leylim Konumaclar: Filinta Önal, Fato Erbil Pnar Düzenleyen: Kültür Yaynlar HEYBELADA SALONU Düzenleyen: Dipnot Yaynevi 17.00-18.00 Söylei: Turan Hayalinden Sevr’e Osmanl’nn Son Sava? Konumaclar: Erdoan Aydn, Rozerin Doan Düzenleyen: Literatür Yaynclk 3 KASIM 2013 PAZAR Düzenleyen: Tema Vakf 14.00-15.00 Panel: Tarihe ve Osmanl Tarihine Nasl Bakmal? Konumac: Taner Timur Düzenleyen: Yordam Kitap Yavuz Sultan Selim Konumac: Mustafa Armaan Düzenleyen: Tima Yaynlar KINALIADA SALONU 15.15-16.15 Söylei: Psikiyatristler Nasl Düünür ve Yardm Eder Konumac: Garry Small Düzenleyen: NTV Yaynlar MARMARA SALONU CANAN TAN 15.15-16.15 Söylei: Hüzün Adasnda Bir Köy Konumaclar: Deniz Kavukçuolu, Sibel Oral, Doan Hzlan Düzenleyen: Can Yaynlar 15.45-16.45 Söylei: Erturul Kürkçü ‘syann zinde’ Kitab Üzerine Söylei Konumac: Erturul Kürkçü 15.45-16.45 Söylei: Leyla Erbil ve Edebiyat Konumaclar: Adnan Özyalçner, Sennur Sezer, Ahmet Cemal, Hülya Dündar, Kaya Tokmakçolu Düzenleyen: Aylak Adam Yaynlar 18.15-19.15 Söylei: Sürüngenleme Süreci Konumaclar: Sevgi Özel, Öner Yac Düzenleyen: Cumhuriyet Kitaplar HEYBELADA SALONU 12.00-13.00 Söylei: Müge plikçi ile Saklambaç Konumaclar: Müge plikçi, Mehmet Erkut Düzenleyen: ON8 STANBUL KTAP FUARI KÝTAP ZAMANI 13.15-14.15 Söylei: 40 Yllk Bir Çeviri Serüveni: Vergillius’un Ölümü ve Hermann Broch Konumac: Ahmet Cemal Düzenleyen: thaki Yaynlar iir-Müzik Dinletisi: Gezi’nin iiri iirin Gezi’si Katlmclar: Sezai Sarolu, Nar Sesleri Düzenleyen: Yasakmeyve 4 KASIM 2013 PAZARTES MARMARA SALONU ALBERTO MANGUEL 14.30-15.30 Söylei: Alberto Manguel ile Kitaplar Üzerine Konumac: Alberto Manguel Düzenleyen: Yap Kredi Yaynlar 15.45-16.45 iir Dinletisi ve Söylei Konumac: Ahmet Telli Düzenleyen: Everest Yaynlar KINALIADA SALONU 14.30-15.30 Söylei: Türk Sosyolojisi ve Kemal Tahir Konumaclar: Ertan Eribel, Ufuk Özcan Düzenleyen: Dou Kitabevi 17.00-18.00 iir Dinleti: iir Her ey Yöneten: Tekin Gönenç Katlmclar: Reyhan Sur, Ali Karagöz, Tekin Gönenç, Atilla Ouz, en Çakr, Bircan Çelik, Bedran Cebirolu, Melahat Babalk, Erol Börekçi Düzenleyen: Edebiyatçlar Dernei ÇOCUK ATÖLYE ALANI 11.00-12.00 Atölye: Çidem Günde ile Çizgiden Masala Düzenleyen: Tudem Yaynlar TANER TMUR 13.30-14.15 Söylei: 32. stanbul Kitap Fuar Onur Yazar Taner Timur Konumaclar: Taner Timur, Faruk üyün Düzenleyen: TÜYAP KARADENZ SALONU 11.00-11.45 Okuma-Söylei: Anadolu’da Bir Zamanlar Dizisinde Piri Reis ve Korsan Kzlar Konumac: smet Bertan Düzenleyen: Gün Kitapl 12.00-12.45 Atölye: Öykü Atölyesi Konumaclar: Pelin Güne, Ceren Kerimolu Düzenleyen: Elma Yaynevi ASLI DER 13.00-13.45 Okuma-Söylei: Asl Der ile lkgençlik Roman Defne’yi Beklerken Üzerine Konumac: Asl Der Düzenleyen: Gün Kitapl 14.00-14.45 Söylei: Okuyup da N’olacak? Konumac: Miyase Sertbarut Düzenleyen: Tudem Yaynlar 15.00-15.45 Söylei: Konuan Resimler Konumac: Tevk Ta Düzenleyen: Evrensel Basm Yayn-Evrensel Çocuk Kitapl 12.00-12.45 Söylei: Çlgn Dondurma Konumac: Tülin Kozikolu Düzenleyen: letiim Yaynlar 16.00-16.45 Panel: Çocuk Edebiyatndaki Gelimeler ve Deiimler Yöneten: Yahya Türkeli Konumaclar: Semra Atasoy, Hasan Güleryüz, smet Aci, Ufuk Özgül Düzenleyen: Edebiyatçlar Dernei MARMARA SALONU 14.30-16.00 Cevdet Kudret Edebiyat Ödülleri Töreni Panel: Ders Kitaplarnda iir Yöneten: Abdullah Uçman Konumaclar: Haydar Ergülen, Adil zci, eref Bilsel Düzenleyen: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi-TÜYAP 17.00-18.00 18.00-19.00 Söylei: Hegel’in Tarih Felsefesi ve Küreselleme Konumac: Aziz Yardml Düzenleyen: dea Yaynevi 7 KASIM 2013 PEREMBE 11.00-11.45 Söylei: Çocuklarn Haklar Var Konumac: Süleyman Bulut Düzenleyen: Can Çocuk Yaynlar 12.00-12.45 Okuma-Söylei: Gaye Boralolu lk Gençlik Roman çimdeki Ses ile Köprü Kitaplar’da Konumac: Gaye Boralolu Düzenleyen: Gün Kitapl 14.00-14.45 Okuma-Söylei: zmir Sokaklarnda Bir Simitçi Çocuk Roman: Gevrekçi Konumac: Hacer Klcolu Düzenleyen: Gün Kitapl 15.00-16.00 Söylei: Yazar-Örenci Bulumalarn Elenceli Klmak Konumaclar: Fatma Akpnar, Tülin Kozikolu, Yldray Karakiya Düzenleyen: Redhouse 17.30-18.30 Söylei: Kentsel Dönüüm Konumaclar: Mert Uzun, Esra Sert, Birand Berberolu Düzenleyen: Yazlama BÜYÜKADA SALONU 6 KASIM 2013 ÇARAMBA MARMARA SALONU 11.00-11.45 Söylei: Masallar Fantastik midir? Konumac: Ümit Yaar Özkan Düzenleyen: Sedir Kitap 13.00-13.45 Söylei: Dü Hrszlarna Kar Otoriteye Direni Konumaclar: Zehra pirolu, Gülsüm Cengiz Düzenleyen: E Yaynlar 14.30-15.30 Söylei: Bir Kapdan Geçmek: Ölüm Konumac: Senai Demirci Düzenleyen: Tima Yaynlar 15.30-16.30 Söylei: Firat Ceweri, Yazarl ve Romanlar Konumaclar: A. Fikri Ik, Firat Ceweri Düzenleyen: Ava Yaynlar KARADENZ SALONU 5 KASIM 2013 SALI ABDULLAH UÇMAN 13.15-14.15 Söylei ve iir Dinletisi: 30. Ylnda Gülsüm Cengiz iiri ve Yasak Sevda Sözcükleri Konumaclar: Müslim Çelik, Tahir ilkan, Gülsüm Cengiz, Özel Alev Lisesi Örencileri Düzenleyen: Evrensel Basm Yayn KARADENZ SALONU KARADENZ SALONU 11.00-11.45 Okuma-Söylei: iir ve Çocuk Konumac: Necdet Neydim Düzenleyen: Gün Kitapl 13.0-13.45 Söylei-Tiyatro: Çocuk Edebiyatnda Fantastik Öykünün Yeri Konumac: E. Murat Yc Düzenleyen: Caretta Kitap 4 KASIM 2013 PAZARTESÝ 11.00-12.00 Söylei: Çocuk ve Edebiyat En Çok stanbul’a Yakr Konumaclar: Nuran Turan, Figen Yaman Coar Düzenleyen: Sedir Kitap 13.15-14.00 Söylei: Masal Masal Aytül Akal Konumac: Aytül Akal Düzenleyen: Uçanbalk Yaynlar AHMET MARALI 11.00-12.00 Söylei: Dikkat Dahi Olabilirsiniz Konumac: Ahmet Maral Düzenleyen: Tima Çocuk 12 14.15-15.15 Söylei: Baarda Dikkat ve Örenme Konumac: Osman Abal Düzenleyen: Adeda Yaynclk ASLI TOHUMCU 11.00-11.45 Söylei: Asl Tohumcu’dan Çocuklar için Gizemli 3 Kitap: Bolbadim Günlükleri Konumac: Asl Tohumcu Düzenleyen: Gün Kitapl SÜLEYMAN BULUT 12.00-12.45 Söylei: Arkadam Nasreddin Hoca Konumac: Süleyman Bulut Düzenleyen: Tudem Yaynlar 13.00-13.45 Okuma-Söylei: Ztlklar Üzerine Düündüren Modern Bir Çocuk Roman: Lataiba Konumac: rem Uar Düzenleyen: Gün Kitapl 14.00-14.45 Söylei: Masalc Abla Düzenleyen: Tima Çocuk 15.00-16.00 Söylei: Adapa’nn 4 Bin Yl Sonra Geri Dönüü - Mezopotamya Hikâye Masallar Konumac: Yücel Feyziolu Düzenleyen: Nesin Yaynevi 17.30-18.30 Söylei: Türk’üm, Doruyum, Amerikal’ym STANBUL KTAP FUARI KÝTAP ZAMANI Konumac: Kaya Boztepe Düzenleyen: Leman Dergisi HEYBELADA SALONU 12.00-13.00 Panel: Okumak ya da Okumamak Yöneten: Sultan Sava Konumaclar: Renan Özdemir, Alpay ayhan, Çnar Kaya Düzenleyen: Kelime Yaynlar 15.00-16.15 Söylei: 40. Ylnda Yansma Dergisi Yazarlarna Sayg: Rfat Ilgaz, Ö. F. Toprak, Sait Maden, Kerim Korcan, . Kurdakul, Behzat Ay, Zühtü Bayar, A. Hatipolu Yöneten: Tekin Sönmez Konumaclar: Hayati Aslyazc, Eray Canberk, Rza Zelyut, Ahmet Özer, Ziya Oykut, Hasan Kantarc Düzenleyen: Nis Media NÂZIM HKMET 13.30-15.00 Söylei: Dünün, Bugünün, Yarnn Kitaplar Konumac: Halit Kvanç Düzenleyen: NTV Yaynlar 15.15-16.30 Forum-Söylei: Kentsel Dönüüm Manzaralar Üzerine Konumaclar: Nar Photos kolektinden Serra Akcan, Eren Aytu, Mehmet Kaçmaz, Tolga Sezgin, Saner en ve Kerem Uzel ve yazarlar Semih Akeker, Cihan Akta, Hakan Bçakç, hsan Bilgin, Tanl Bora, Gaye Boralolu, Funda enol Cantek, Haydar Ergülen, Alev Erkilet, Özgür Sevgi Göral, Pnar Öünç, Mine Söüt, Jean-François Pérouse, Özcan Yurdalan, Turgut Yüksel Düzenleyen: letiim Yaynlar 16.45-18.15 Panel: imdiki Zamann Tarihi Konumaclar: Vangelis Kechriotis (Boaziçi Üniversitesi), Teyfur Erdodu (Yldz Teknik Üniversitesi), Ahmet Kuya (Galatasaray Üniversitesi), Ik Tamdoan (Fransz Anadolu Aratrmalar Enstitüsü Düzenleyen: Tarih Vakf KARADENZ SALONU 16.30-17.30 Söylei: Nâzm Hikmet iirinde Gelecek Konumac: Tahir ilkan Düzenleyen: Türkiye Yazarlar Sendikas 11.00-11.45 Okuma-Söylei: Sosyal Medya, Tüketim Çlgnl ve Çocuklar: Yaasn Ç Har Kardelii Konumac: Behiç Ak Düzenleyen: Gün Kitapl 17.45-18.45 Söylei: airler Arasnda Kadn Olmak Katlmclar: Necmiye Alpay, Anita Sezgener, Betül Dünder Düzenleyen: karos Yaynlar 12.00-12.45 Söylei: Çocuklarla Ba Baa Konumac: Görkem Yeltan Düzenleyen: Krmz Kedi Kitap 8 KASIM 2013 CUMA ÇOCUK ATÖLYE ALANI 11.00-12.00 Atölye: Torbadan Öykü Çkt Konumac: Ahmet Önel Düzenleyen: Elma Yaynevi MARMARA SALONU HALT KIVANÇ 13.00-13.45 Okuma-Söylei: Cemil Kavukçu lkgençlik Roman Yolun Bandakiler ile Köprü Kitaplar’da Konumac: Cemil Kavukçu Düzenleyen: Gün Kitapl 14.00-14.45 Söylei: Çalsüpürgesinin Muhteem Dünyas Yönetenler: Ebru Eriken, Deniz Tuna Dalyanc Konumac: Sabine Bohlmann Düzenleyen: Kelime Yaynlar M. FATH ÇITLAK 16.00-17.00 Söylei: Tasavvuf Ne Deildir? Konumac: M. Fatih Çtlak Düzenleyen: Su Kitap 17.15-18.15 Söylei-Ney Dinleti Konumac ve Neyzen: Güneri çolu Düzenleyen: Leman Dergisi 4 KASIM 2013 PAZARTESÝ Serdar Çarkçolu iirleriyle Katlacaklar: Nalan Çelik, Dilruba Nuray Erenler, Servet Çolak, Fatma Bilkay, Fatma Türk Kukaya, smail Biçer, Minel Altner Düzenleyen: Aydili Sanat Dergisi Hamit Pehlivanl, Gürsel Göncü Düzenleyen: Yedikta Dergisi MARMARA SALONU HEYBELADA SALONU 11.00-11.45 Söylei: Drama ve Oyunlarla Nehirden Okyanuslara Yolculuk Konumac: Nilay Ylmaz Düzenleyen: Altn Kitaplar 12.00-12.45 Söylei: Gençlerle Diyalog Konumaclar: Zehra pirolu, Tijen avakan Düzenleyen: E Yaynlar 13.00-13.45 Söylei: Nereden Çkt Bu Fen ve Teknoloji? Konumac: Toprak Ik Düzenleyen: Tudem Yaynlar 14.00-14.45 Söylei: Zamanda Yolculuk Konumac: Nur çözü Düzenleyen: Altn Kitaplar BÜYÜKADA SALONU 12.15-13.15 Söylei: Tarihin Posta Kutusu: Mektuplar Konumac: Turgut Çeviker Düzenleyen: Türkiye Yazarlar Sendikas 14.15-15.15 Söylei: Uçurumun Kenarnda D Politika Konumac: Onur Öymen Düzenleyen: Remzi Kitabevi 15.30-16.30 Panel: 21. Yüzylda Tiyatromuzda Dramaturji Konumaclar: Zehra pirolu, Eren Aysan, Cenk Gündodu Düzenleyen: karos Yaynlar KINALIADA SALONU 14.15-15.15 Panel: Güngör Gençay’n Ardndan Yönetenler: Osman Bozkurt, Kadir ncesu Konumaclar: ener Aksu, Tanju Akerman, Hasan Örnek, Nuray Gök Aksamaz, Gamze Bakay, 13 AHMET BÜKE SERDAR ÖZKAN 15.30-16.30 Söylei: Rûmî’nin Bildii Ak: Kayp Gül’ün Yazarndan Mevlânâ’nn Aslna Uzanan Bir Yolculuk Konumac: Serdar Özkan Düzenleyen: Artemis Yaynlar 12.00-13.00 Panel: Genç Edebiyat, Genç Okur, Genç Gündem Konumaclar: Müge plikçi, Ahmet Büke, Müren Beykan Düzenleyen: ON8 13.15-14.15 Söylei: skilipli Atf Hoca Meselesi - Yalanlar ve Gerçekler Konumac: Sinan Meydan Düzenleyen: nklâp Yaynevi 16.45-17.45 Sohbet ve Dinleti: Kavas ehir’e Dönüyor: iir Dinletisi ve Sohbet (Yunanca-Türkçe) Konumaclar: Ahmet Ümit, Ari Çokona, Anestis Vasilakeris Düzenleyen: stos Yayn 9 KASIM 2013 CUMARTES ÇOCUK ATÖLYE ALANI 13.00-14.00 Atölye: Nazan Tacer ile Origami Atölyesi Düzenleyen: Tudem Yaynlar INTEREXPO SALONU 12.00-13.00 Söylei: Bat Düüncesinde slam Peygamberi Problematii ve slamofobi Konumac: Omid Sa Düzenleyen: Nefes Yaynlar 13.15-14.15 Söylei: Hasret Konumac: Canan Tan Düzenleyen: Doan Kitap 14.30-15.30 Söylei: Çocuk, Masal, Rüya Konumac: Üstün Dökmen Düzenleyen: Remzi Kitabevi 17.00-18.30 Panel: Günümüz Tarih Dergileri Ekseninde Türkiye’de Tarih Dergicilii Yöneten: Yusuf Çalar Konumaclar: Orhan Kololu, Mustafa Armaan, Ahmet Akit, LBER ORTAYLI 14.30-15.30 Söylei: lber Ortayl Seyahatnamesi Konumac: lber Ortayl Düzenleyen: Tima Yaynlar 15.45-16.45 Söylei: Akl Yazyla Denemek Konumac: Murathan Mungan Düzenleyen: Metis Yaynlar 17.00-18.00 Söylei: Pukin’den Günümüze Rus iiri Konumac: Ataol Behramolu Düzenleyen: Tekin Yaynevi 18.15-19.15 Söylei: OT Dergisi Yazarlar/Çizerleri Okurlarla Buluuyor Konumaclar: OT Dergisi Yazarlar/Çizerleri Düzenleyen: OT Dergisi KARADENZ SALONU 12.00-13.00 Söylei: Türk Milliyetçiliinin Ekonomi-Politii - Mülkiyetin Türkletirilmesinde 1915 Yamas Konumaclar: Nevzat Onaran, Pakrat Estukyan STANBUL KTAP FUARI KÝTAP ZAMANI Düzenleyen: Evrensel Basm Yayn 13.15-14.15 Panel: Gökyüzü’ne Kement Atan Kz Gülten Dayolu’nun Hikâyesi ve Türk Çocuk ve Gençlik Edebiyatndaki Yeri Yöneten: Sedat Sever Konumaclar: Gülten Dayolu, Adnan Binyazar, Selahattin Dilidüzgün, Sedat Sever Düzenleyen: Altn Kitaplar Konumac: Toprak Ik Düzenleyen: Delidolu Yaynlar 10 KASIM 2013 PAZAR KEMAL TAHR 13.15-14.15 Söylei: Kemal Tahir: 40 Yln Bakiyesi Konumaclar: Kurtulu Kayal, Ahmet Öz Düzenleyen: thaki Yaynlar YEKTA KOPAN 14.30-15.30 Söylei: Yekta Kopan ile Söylei Konumac: Yekta Kopan Düzenleyen: Can Yaynlar 15.45-16.45 Söylei: Bilinmeyen Türkler Konumac: Heath W. Lowry Düzenleyen: Uur Yaynlar 17.00-18.00 Panel: Ortadou’daki Gelimeler ve Türkiye D Politikas Konumaclar: Ercan Karaka, Osman Korutürk Düzenleyen: SODEV 18.15-19.15 Panel: Ortadou’da Bahar Yöneten: Orhan Gökdemir Konumaclar: Hüsnü Mahalli, Talat Turhan Düzenleyen: Destek Yaynlar BÜYÜKADA SALONU 12.00-13.00 Panel: Lozan Mübadelesinin Sosyal ve Kültürel Yansmalar Yöneten: Fahri Aral Konumaclar: Ayhan Aktar, Elçin Macar Düzenleyen: stanbul Bilgi Üniversitesi Yaynlar-Bilgi Üniversitesi Göç Çalmalar Aratrma ve Uygulama Merkezi 14.30-15.30 Söylei: imdi Masal Anlatma Zaman Konumac: M. Helimolu Yavuz Düzenleyen: Can Çocuk HEYBELADA SALONU 12.00-13.00 Söylei: imle Bam Dertte 17.00-18.00 Panel: Lizbon’a Gece Treni ile Saramago’ya Yolculuk Yöneten: Nurdan Ergil Konumaclar: erife Erta, Baha Oral, Bilge Aytekin, Seray Anl Düzenleyen: Ekin Yazn Sanat 14.30-15.30 Söylei: Yeni Bin Ylda Ak Konumac: Aret Vartanyan Düzenleyen: Destek Yaynlar 15.45-16.45 Söylei: Sava ve Edebiyat Konumac: Mehmet Erolu Düzenleyen: letiim Yaynlar 17.00-18.00 Panel: Geçmii Gelecee Tayan Kadnlar Yöneten: Nazan Morolu Konumaclar: Yazgülü Aldoan, Gülsen Tuncer Düzenleyen: TÜKD 18.15-19.15 Panel: Gezi Park ve Edebiyat Konumaclar: Halil brahim Özcan, Haydar Ergülen, Sabri Kukonmaz, Tark Günersel, Tülin Dursun, Zeynep Oral Düzenleyen: Uluslararas PEN Türkiye Merkezi KINALIADA SALONU ÇOCUK ATÖLYE ALANI 11.00-12.00 Atölye: Hicabi Demirci ile Karikatür Okuma Atölyesi Düzenleyen: Desen Yaynlar INTEREXPO SALONU 12.00-13.00 Söylei: Siyaset Nereye Gidiyor Konumac: Erdal Sarzeybek Düzenleyen: Art Datm 13.15-14.15 Söylei: Bir Türkiyelileememe Öyküsü Konumac: Aydemir Güler Düzenleyen: Yazlama Yaynevi KARADENZ SALONU 12.00-13.00 Söylei: Mermer Kule’den Haliç’e stanbul’un Karasurlar Konumac: Nezih Bagelen Düzenleyen: Arkeoloji Sanat Yaynlar 17.00-18.00 Söylei: Gizli Güçlerin Farkndal Konumac: Bünyamin Çetinkaya Düzenleyen: Pegem Akademi BÜYÜKADA SALONU 13.15-14.15 Söylei: Tarihî Maddecilik, Toplum Bilimleri ve Felsefe Konumaclar: Taner Timur, Cem Eroul, Sungur Savran Düzenleyen: Yordam Kitap CEML KAVUKÇU 14.30-15.30 Söylei: yi Bir Öykünün Kokusu Nasl Alnr? Konumaclar: Cemil Kavukçu, Baar Baarr, Sibel K. Türker Düzenleyen: Can Yaynlar 15.45-16.50 Panel: Sava ve Bar Yakndou’da Neler Oluyor? Yöneten: Srr Öztürk Konumaclar: smail Hardal, Hüseyin Hizmetçi, Ahmet Çakmak Düzenleyen: Sorun Yaynlar Kolekti KINALIADA SALONU H. BÜRA ERDAL 14.30-15.30 Söylei: slam Dünyas’na kinci Bahar Gelir mi? Konumac: Mümtaz’er Türköne Düzenleyen: Nesil Yaynlar 12.00-13.00 Söylei: iirli öyleiler Konumac: ükrü Erba Düzenleyen: Krmz Kedi Kitap TOMRS UYAR 15.45-16.45 Söylei: Son Sefarad Konumac: Beyazt Akman Düzenleyen: Epsilon Yaynevi Konumac: Talha Uurluel Düzenleyen: Tima Yaynlar 14.30-15.30 Söylei: En Yaln ve En Efsunlu Meseleler Üzerine Konumac: Ercan Kesal Düzenleyen: letiim Yaynlar MÜMTAZ’ER TÜRKÖNE MARMARA SALONU 14.30-15.30 Anma-Söylei: Öykünün Saf pei Tomris Uyar / Ölümünün 10. Ylnda Konumaclar: Semih Gümü, Handan nci, Semra Aktunç Düzenleyen: Yap Kredi Yaynlar 4 KASIM 2013 PAZARTESÝ ADEM GÜNE 14.30-15.30 Söylei: Doal Ebeveynlik Konumac: Adem Güne Düzenleyen: Tima Yaynlar 15.45-16.45 Söylei: Türkiye’nin Yakn Tarihi ve Gençlik Hareketleri Konumaclar: Halim Demir, Vehbi Bardakç, Fikret Babu Düzenleyen: Ozan Yaynclk HEYBELADA SALONU TALHA UURLUEL 13.15-14.15 Söylei: Dünyaya Hükmeden Sultan: Kanuni 14 12.00-13.00 Söylei: Antik Tiyatronun Merdivenlerinden Altn Madenine: Bergamal Simo Konumac: Ferda zbudak Aknc Düzenleyen: Delidolu Yaynlar 12.00-13.00 Söylei: Kafas Karanlar çin Ergenekon Konumac: H. Büra Erdal Düzenleyen: Ufuk Yaynlar 13.15-14.15 Söylei: Baba Tahirê Uryan Konumac: Kadri Yldrm Düzenleyen: Avesta Yaynlar 14.30-15.30 Söylei: Fantastik Edebiyatta Hayal Gücü ve Yaratclk Konumaclar: Yank Enki, Bar Müstecaplolu, Gülah Elikbank, Yiit Deer Bengi Düzenleyen: thaki Yaynlar 15.45-16.45 Söylei: Türkiye’nin Esas Problemi nsan Kayna Problemidir Konumac: Alper Kul Düzenleyen: Say Yaynlar dokunduğu kitabı konuşturan kalem TİNG teknolojisiyle basılmış kitapları kolayca TİNG kalemin hafızasına yükleyip, dinleyerek ve eğlenerek öğrenceksiniz... yaza k o n un değil kale şan m ız sınırs İNG T kitap inizin kalemda… ucun TİNG Sesli Kalemi bir kez alarak bu sistemle hazırlanmış bütün dünya dillerinde sınırsız adette kitaptan faydalanabilirsiniz. 02–10 Kasım 2013 tarihlerinde Tüyap Kitap Fuarındayız / 5. Salon - 406 A www.kulturyayinlari.com TYATRO KÝTAP ZAMANI 4 KASIM 2013 PAZARTESÝ Deimek ya da deimemek, ite bütün mesele! Ekrem Dumanl’nn yeni tiyatro oyunu irket, Türkiye’nin yakn geçmiiyle bir irket arasnda paralellikler kurarken ironik diliyle dikkat çekiyor. Kulland fantastik öelerle ‘statüko’nun varln hatrlatan, güncel sorunlara ve kolektif hafzamza nakedilen ‘sabit’lere derkenar düen bir eser... RKET, EKREM DUMANLI, ZAMAN KTAP, 80 SAYFA, 7 TL FOTORAF: ZAMAN, MEHMET YAMAN B HÜSEYN SORGUN ileik kaplar usulü, hayat ile kurgu birbirine taan iki kap gibidir. Bazen kurgudan hayata, bazen hayattan kurguya doru meyleder olaylarn seyri. Bu devridaim içinde ‘ironi’nin yordamyla, hayata bakp kurguyu anlamlandrdmz ya da kurguyu görüp hayata çekidüzen verdiimiz olmutur. Ne ki, kurgu sözünü söylerken hayattan ödünç alr da, hayat söz dinlerken emanet verir kelimelerini. Asrlardr bu alveri sürer gider. Ekrem Dumanl’nn kaleme ald irket adl oyun, bu alveriin satrbalarn birletiren ‘ülke’ ile bir ‘irket’ arasnda ba kurarak yol alyor. DEMN ARDINDAN GELEN... irket, statükonun deiimiyle balyor. Yeni genel müdürün icraatlar ve irket üst düzey yöneticilerinin ‘pozisyon’larnn etkilenme ihtimali üzerinden bir analoji kuruyor yazar. Bir irket bünyesindeki üst düzey kadroyu görüyoruz oyunda: Yorgun ve bunama alâmetleri gösteren danman, kendini ans oyunlarna vermi bir insan kaynaklar müdürü, hukuk müaviri, dankln sempatisiyle gizlemeye çalan bir tantm müdiresi, üpheci bir güvenlik e ve muhasebeci... Fantastik bir girile, askerlerin yönetim odasn basmalar ‘kâbusu’ ile balayan oyun, laubali bir yönetim kurulu toplants ile okuru ‘statüko’nun kaln çizgisine alyor. Bu ortak parantezde, aslnda yeni genel müdür hakkndaki malumat üzerinden gelien bir ‘erken önlem’ toplants olarak görülebilecek diyaloglara tank oluyoruz. Muhtemel durumlar üzerinden herkes kendi pozisyonuna göre ‘tedbir’leri sralyor. irketin ‘kurucu ruh’u yeniden hatrlanyor/diriliyor, rafa kalkm ‘mavi kitap’n sayfalar yeniden açlyor ve ortak/artl reeksin çarklar ilemeye balyor. Koral ses unu ünlüyor: “irketin yönetimi genel müdüre havale edilemeyecek kadar ciddi bir itir.” Bir irketin ana damarlarndan nabz veren bu isimler, herhangi bir ‘müdahale’ karsnda eski alkanlklarn hatrlyor. Duayen, medya gücünü; güvenlik e, silah üstünlüünü hatrlyor mesela. Herkes eteindeki ta döküyor. Ve ortak stratejiyi güvenlik e belirliyor: “Bir ay içinde adam dört bir yandan kuatacaz. Hukuk büromuz yargda ne kadar dosya varsa yacak masann üstüne. Du- Ekrem Dumanl lu düzen’in acizliine gönderme yapyor. Ancak bu acziyet, genel müdürün sistemin dna çkma ihtimaline kar uyarsn yapmaktan da geri durmaz: “Ne bileyim koca irket, her an her ey olabilir.” Kukusuz bu ‘ima’lar, gelecek ‘artç ok’larn iaretçisidir. Sekreterin azndan aslnda nasl olmas gerektii de tembihlenir: “Her yaptn iin karsna biri çkar ve seni sorgular. Hemen ustalkl bir manevra yap, hiç kimseyle, özellikle de güvenlik ve medyayla kavga etme...” çeride “kazan kaynarken, darda baka bir hareketlilik gözlemlenir. Emekliler bir araya gelmi, irketin geleceini ya da kendi geleceklerini düünmektedir. Emekli güvenlik görevlisi Mürit Paa, emekli yönetim kurulu üyesi Hüsam Bey, eski gazeteci Bay Duayen ve sivil toplumcu Tülay bir araya gelir, kafa kafaya verir ve içerideki uzantlarnn ‘uzama sorunlar’ üzerinden bir analiz yapmaya balarlar. Çatlak bir iki sese ramen hâkim görü, irkette ilerin iyi gitmedii ve bu deiimin deimesi gerektii yönündedir. Usuller tartlr, yöntemler masaya yatrlr. Eldiven, çekiç vs... Ortak menfaatlere halel gelmesi tehlikesi ba gös- ayen medyadaki meslektalarna haber uçurup sarsc haberler yaptracak. Adam, hakknda çkacak dedikodularla ba edebilirse hakikaten büyük adam demektir.” BÜROKRASNN AYAK OYUNLARI irketin kurumsal hafzasn anlatmak ve mazinin hrgürü üzerinden “dört bir yanmz dümanla sarl” duygusunu uyandrmak da ‘psikolojik’ bir korku duvar oluturacaktr. Bürokrasinin ‘meydan muharebesi’nde öne çkan bu planlar, irkete yeni gelmi bir genel müdürün irket ‘normallerinde’ görev yapabilmesi içindir. Ola ki bir eyleri deitirmek derdine düsün, bir anda binbir dert ile mustarip olmas iten deildir yeni genel müdürün. “Müdürlerin biri gider biri gelir, irket sonsuza kadar yaar” düsturu üzerinden ‘yeni’ye abanan karikatürize edilmi bürokrasinin odanda bir genel müdür vardr. Kurulu düzenin ya da sistemin en uç uzants Sekreter, yeni genel müdür ile ilk yüzleen kiidir. Kurumsal hafzann tezahürlerini de gösteren sekreterin zekâ ve alg sorunlar bir yandan mizah öesi olarak oyunun gidiatn renklendirirken, bir yandan da ‘kuru- 16 terince suretler cisme, gölgeler bedene kavumu, bir heyula gibi irketin koridorlarnda gezmeye balamtr. YAKIN TARHTEN YAKIN KURGUYA irket, yakn tarihimizin iz düümünde yol alan, güncel sorunlara ve kolektif hafzamza nakedilen ‘sabit’lere derkenar düen bir oyun. Ekrem Dumanl, mizah hem karakterlerin ve kurgunun aczini gösteren hem de karakterleri birer ‘tip’e dönütürüp bir arada tutan bir tutkal gibi kullanyor. Absürt hatta fantastik öelerle varln gösteren ‘statüko’, genel müdür karakterinin varlyla ‘karton’ bir dekora dönüüyor. Bu karton dekor, kendi kurduu tuzakla güç kaybediyor. irketteki ufunetli yapnn çözülmesi, oyunda Genel Müdür’ün i teklif ettii Genç Adam’n geliiyle oluyor. Genç Adam, yeeren umudun, ümidin ve bu meuç yapnn son bulmasnn bir iareti olarak alglanyor. irket, Türkiye’nin yakn geçmii ile bir irket arasnda paralellikler kurarken, bu ironi koridorunda sözünün altn da kaln çizgilerle çiziyor. Bu paralellikten paymza düen çok hisse var. ÖYKÜ KÝTAP ZAMANI 4 KASIM 2013 PAZARTESÝ Avrupa’nn yeni öykücüleri Aleksandar Hemon’un derledii En yi Avrupa Öyküleri adl seçki, Letonya’dan rlanda’ya, Fransa’dan Rusya’ya uzanan bir corafyada 10 yazarn öykülerini bir araya getiriyor. Kitap, günümüzde yaad altüst olulara kar kendini yeniden ekillendirmeye çalan Avrupa’da çada öykücülüün bir özeti. EN Y AVRUPA ÖYKÜLER, DER.: ALEKSANDAR HEMON, ÇEV.: D. KEMAL TARIM, HL YAYINLARI, 180 SAYFA, 15 TL Y MEHMED MEHMEDOLU eni gelen, eskisini yerinden eden her kuak bir sonraki kuaa almas gereken bir eik de brakr. Bizim öykücülüümüzde özellikle 1950 kuann sonrakiler üzerinde bu tür bir endieye yol açtn söyleyebiliriz. Öykünün ne olduu, ne olmas gerektii üzerine esasl sorular sorarak ortaya çkan 1950 kua, Türkiye’de öykü türünün seyrini deitirmitir. O zamana kadar daha çok bireysel çabalarla ilerleyen öykücülüümüz, ilk kez bu denli zor bir eikle karlamtr. Dönemine göre hayli cesur çabalar içeren bu deneyim, sonraki kuaklar üzerinde izler brakmtr üphesiz. Özellikle üst düzeydeki günümüz öykücülüünde bu kuan etkisi yadsnamaz. Lasha Bugadze BR AVRUPA ÖYKÜSÜ VAR MI? Öykü türü Türk edebiyatnda sarslmaz bir yer edinirken dünya edebiyatnda da hatr saylr bir konuma sahip olmutur. Bir Amerikan öykücülüünden söz edebiliyoruz bugün. Türk, ran, Hint öykücülüünden de… Peki, bir parças olmaya çaltmz Avrupa’ya has bir öykücülükten söz edilebilir mi? Aleksandar Hemon, En yi Avrupa Öyküleri adl seçkiye yazd önsözde, “Avrupa Öyküsü nedir?” sorusuna u cevab veriyor: “Mutlulukla söyleyebilirim ki, hiçbir krim yok.” Hemon’un verdii bu etkileyici cevap, günümüzde dier edebî türlerin ve öykünün baka ülkelerdeki seyri karsnda ar bir yenilgi alan Avrupa öyküsünün halini özetlerken, Avrupa’nn corafî ve kültürel olarak arz ettii çeitlilie de vurgu yapyor. Dier ülkelerin aksine Avrupa öykücülüü için tek çkarmda bulunmann güçlüü bir tarafa, günümüz Avrupa’snda yaanan politik ve ekonomik skntlarn öykülere yansmas da çeit çeit olabiliyor. Böylece tek bir tanm yerine birden fazla tanma ihtiyaç duyan, ayrt edici vasar tamayan, birbirinden bamsz özelliklere sahip bir öykü denilebilir Avrupa öyküsü için. Nitekim Aleksandar Hemon da benzer bir saptama yaparak: “Avrupa girift bir ekilde birbirine dolanm diller, tarihler, snrlar ve türlü insanî deneyimlerden baka bir ey deildir.” diyor önsözde. Hemon, kitabn banda u uyarda da bulunuyor: “Okur, Avrupa’nn Tomás Mac Síomóin Zehra Çrak sz deil. Yine de bir dil lezzeti ya da kurgu ustal bulmak mümkün deil öykülerde. Öte yandan, bir tür karmaaya odaklandklar için zaman zaman hayli etkileyici de olabiliyor bu metinler. Örnein kitapta yer alan “Kurdun Günahlar” böyle bir öykü. Gürcü yazar Lasha Bugadze’nin öyküsünde bir okur ile yazar arasndaki gerilimli iliki anlatlr. Kz, romandaki karizmatik hrszn telefonunu ister yazardan. Genç kz roman kahramannn yaamadna, bir hayal ürünü olduuna inandramaz yazar. Metin bir yanyla öykü-roman arasndaki gerilime adanm gibidir. Belçikal yazar Paul Emond’un öyküsünde de benzer bir olay örgüsüyle karlarz. Gerçeklikle kurgunun yer deitirdii “Muhteem Souk”, bir tiyatro sahnesindeki olaylara ve seyircilerin de dâhil olduu bir oyuna çarr bizi. Bu iki öykü dndaki bütün metinler tek tek bireylerin gündelik hayatlarnda küçük olaylara odaklanyor. Tomás Mac Síomóin, “Kemiklerdeki Müzik” adl öyküsünde içinden yükselen bir müzie eflik yapan garip bir kahra- öykülerini çok da fazla anlamak maksadyla deil, daha ziyade onun ivmelenmekte olan tarihine ayak uydurmak ve edebiyatn geri kalmamaya çalrken nasl kendini yeniden ekillendirdiini görmek için okumaldr.” RLANDA’DAN RUSYA’YA Makedonya’dan Gürcistan’a, Macaristan’dan Belçika’ya, Letonya’dan rlanda’ya, Fransa’dan Romanya’ya, Almanya’dan Rusya’ya uzanan bir corafyada 10 yazarn öykülerine yer veren En yi Avrupa Öyküleri adl seçkideki metinler hiç üphesiz yukarda sralanan nedenlerden dolay çok ortak özellik tamyor. Ancak kitap, günümüz Avrupa öykücülüünün hangi dinamiklere sahip olduunu anlayabilmek için iyi bir kaynak niteliinde. Baz ortak temalar yok deil üphesiz. Faruk Duman’n kitabn Türkçe basks için yazd önsözde de belirttii gibi, günlük basit olaylarn peinde desenler çizen, çounlukla bireylerin iç dünyasna odaklanm, umutsuz öyküler okuyoruz seçkide ve bu durum Avrupa’nn günümüzdeki ekonomik, politik skntlar ile deiim sanclarndan bam- 19 Paul Emond man resmederken, kitaba Almanya’dan dâhil olan Türk yazar Zehra Çrak hafza meselesi üzerinden yal bir kadnn ilkgençlikteki bir ansn hatrlayamayn anlatyor. Geçmiin ar yükü Çrak’n öyküsünde de karmza çkyor: Bir yanda unutulmaz geçmi, dier yanda bugünün karmaas. AVRUPA ÖYKÜCÜLÜÜNÜN ÖZET Gerek dili gerekse kurgusu ile hayli etkileyici olan bir öyküye daha deinmeli: Macar yazar Miklos Vajda’nn kaleme ald “Bir Amerikan Çerçevesi çindeki Anne Portresi”, bir evlat ile annenin öyküsü. Yüzü bir çerçeveye asl duran annenin hayat hikâyesini lirik bir dille anlatan Vajda, annenin eksikliine vurgu yaparken onun bir zamanlar doldurduu, hayatn küçük anlarna götürüyor okuru. “Madam Zabee’nin Pansiyonu” öyküsünde ise Fransz Marie Redonnet günümüz Avrupa’snn baka bir yüzünü gösteriyor: Göçmenler, politik sürgünler, hayatta kalabilmek için her kimliini geride brakmak zorunda olanlarn snd pansiyon üzerinden Avrupa’nn tekinsiz yüzüne k düürüyor yazar. Kitaptaki birbirinden farkl özellikler tayan öyküler, tpk Aleksandar Hemon’un belirttii gibi, günümüzde yaad altüst olulara kar kendini yeniden ekillendirmeye çalan Avrupa öykücülüünün iyi bir özeti. EDEBYAT KÝTAP ZAMANI 4 KASIM 2013 PAZARTESÝ Yukarlara yükselmek, aalara inmek Julian Barnes’n yeni kitab Hayat Düzeyleri, yazarn bütün kitaplarnda rastladmz yönelimlerinin bir özeti gibi. Üç denemeden oluan kitaptaki, yazarn ölen karsnn ardndan kaleme ald “Derinlik Kayb”, edebiyat tarihinin unutulmaz yas metinlerinden biri olmaya aday. HAYAT DÜZEYLER, JULIAN BARNES, ÇEV.: S. RFAT KIRKOLU, AYRINTI YAYINLARI, 96 SAYFA, 8 TL M AL EMROLU an Booker ödülü sahibi ngiliz yazar Julian Barnes, romanclnn yan sra televizyon eletirmenlii, kitap eletirileri ve takma adla yazd polisiye kitaplarla da tannyor. Hem ülkesi ngiltere’de hem Fransa’da epey popüler olan yazarn bütün uralarnn temelinde hep ayn yap dikkati çekiyor: Sadece negatif olanla yetinmeyen, ironiyi bu negatif olan dengelemek için skça kullanan ve bu iki öenin bileiminden benzersiz bir yazarlk üslubu çkaran bir yazar Barnes. Üstelik onun bu yönelimini hemen hemen bütün romanlarnda baaryla sürdürdüü söylenebilir. Kitaplarna bakldnda temalarnn birbirinden çok farkl özellikler tad görülse de bu durum pek deimiyor. Hayat/sanat ikilemini konu ald ve onu hakl bir üne kavuturan Flaubert’in Papaan’nda da, güncel dünya sorunlarn ele ald 10 ½ Bölümde Dünya Tarihi’nde de, saplantl bir kskançlk öyküsünü anlatt Benimle Tanmadan Önce’de de hep ayn çabann içinde görürüz Barnes’. Bir yanda etkileyici ve çou zaman trajik bir katman tayan ana hikâye, dier yanda bu hikâyeye bambaka bir katman ekleyen ironik unsurlar. Katmanlar çoalp iki zt ucun arasndaki mesafe ksaldkça ortaya baarl romanlarn çktna tanklk ederiz. TAM BR JULIAN BARNES KTABI Ayrnt Yaynlar’nn yazarla ilgili biyograsinde belirtilen bir hususun önemli olduunu düünüyorum: Julian Barnes’n romanlarnn ilk bakta biraz farkl ama dikkatlice incelendiinde hepsinin ortak bir yazarlk özelliinin harcyla karlm olduu görülür. lgi alanlar çok çeitlidir yazarn ama daha önemlisi, birbirinden farkl gibi görünen kimi unsurlar ortak bir paydada buluturmay baarr Barnes. Böylece özgün bir kimlie varr. Takma adla yazd polisiye romanlar da aralarnda olmak üzere pek çok kitab Türkçeye çevrilen Julian Barnes’n yeni kitab Hayat Düzey- leri, yazarn bütün kitaplarna sirayet eden yönelimlerinin bir özeti adeta. Üç ayr denemenin yer ald kitap, bir leitmotif olarak sürekli yenilenen “daha önce bir araya getirilmemi iki eyi bir araya getirirsiniz ve hayat deiir” düsturuyla açlyor. Birbiriyle pek de ilgisi olmayan, merakllarnn dnda kimsenin fazla ilgi göstermedii baz mesleklerden insanlar anlatyor denemeler. Kitabn ilk yazs olan “Yükseklik Günah”nda balonculuu odana alarak oradan fotoraf sanatna geçi yapyor yazar. “Dürüstlük Zemininde” adl yazda ise bir önceki denemeden ödünç ald kimi metaforlar baka bir zemine tayor. Bütün bunlar yaparken 19. yüzyln tannm fotoraf sanatçs Nadar ve ayn yüzyln ünlü tiyatro oyuncusu Sarah Bernhardt gibi kiiliklerin hayatlarndan yola çkyor. Bir yandan bu ilginç insanlarn hayat hikâyelerine yer verirken, bir yandan da balonculuk, fotoraf sanat, sahne dünyas gibi konular ekseninde ilginç anekdotlar aktaryor yazar. rin boluu anlatan “Derinlik Kayb” edebiyat tarihinin unutulmaz yas metinlerinden biri olmaya aday. Tek bana kalmlk ve yalnzln zdraplarn, bu zdrab dindirebilecei varsaylan kimi çözümleri çarpc ve düündürücü bir dille sorgulayan metin, kitabn ilk iki denemesiyle beraber çok çarpc bir noktaya varyor. Ama Julian Barnes’n asl yapt ey kendi hayat hikâyesini anlatmak deil. Kendi hikâyesiyle yas deneyimini odaa alarak bizi bu deneyimin merkezindeki temel düstura götürmeyi amaçlyor. Bir yazarn kaybettii karsndan geriye kalan boluu anlatt bu denli etkileyici bir metne daha rastlamak zordur kanmca. Bunun iki sebebi var: Yazar bir yandan yas deneyimini ve sonuçlarn anlatrken, bir yandan da bu deneyimin taraarndan biri olsa bile kendisini inceleme konusunun hayli çekici yönlerine çok fazla kaptrmadan “yas” meselesi üzerine salkl bir tartma alan açyor. yoruz, bellekte aalara iniyoruz. Ve doru ilk zamanlarn anlar da gerçekten dönüyor ama bu arada biz korku dolu kiiler oluyoruz ve dönenin ayn an olduundan da emin deilim. Nasl olabilirim ki, çünkü artk o zaman orada olan biri tarafndan dorulanmyor. Çift mercekli bellek tek mercekli oluyor.” Hayat Düzeyleri’nin çevirisine de deinilmeli. Julian Barnes’n birçok kitabn Türkçeye kazandran Serdar Rifat Krkolu yine baarl bir çeviriye imza atm. HAYRANLIK UYANDIRICI ÜSLUP Sklkla “daha önce bir araya getirilmemi iki eyi bir araya getiren” Julian Barnes, bütün bu konular hayli etkileyici bir dille kaleme alm. Örnekler, benzetmeler, üslup hayranlk uyandrc. Kitapta yas deneyimini konu alan u cümle bile yazarn diliyle ilgili kir verecektir sanrm: “Rüyalarda aalara ini- YÜKSELME VE DÜÜ DENEYM üphesiz, kitapta yer alan bu hayat hikâyeleri ve ilginç anekdotlar sadece keyii bir okuma vaat etmiyor okura. “Yukarlara yükselme/aalara inme” metaforu ekseninde etkileyici tespitler yapyor Barnes. Farkl hayatlar arasndaki ortak motieri ortaya çkardkça okurlar yazarn kendi “yükselme ve düü” deneyimine varacan da seziyor ister istemez. Sanki yazar bütün bu anekdotlar, bu hayatlar çok baka bir eye varmak için anlatyor gibi. Nitekim son deneme olan “Derinlik Kayb”na geldiimizde, kitap boyunca sklkla tekrarlanan “yukarlara yükselme/aalara inme” motinin tahmin edilemeyecek bir noktaya vardn görüyoruz. Hayat Düzeyleri, son denemeyle birlikte yazarn kendi yas deneyimine uzanyor. Barnes’n 2008’de ölen ve yazd bütün kitaplar adad karsnn brakt de- 20 Julian Barnes FOTORAF: AP, KATHY WILLENS KÝTAP ZAMANI DENEME 4 KASIM 2013 PAZARTESÝ Dünyann yüzüne ayna Mimoza Sürgünü insandan tabiata, edebiyattan tarihe geni yelpazesiyle denemeyi üvey yazn türü olmaktan kurtaran kitaplardan… Nazan Bekirolu, denemenin snrlarn genileterek lirik üslubu ve insana dair derin sezgisiyle yaz türleri arasndaki çizgileri kaldryor. MMOZA SÜRGÜNÜ, NAZAN BEKROLU, TMA, 280 SAYFA, 18.50 TL damayan yaralara, snanlara, tükenilere” kendi hüznünü ap dünyann bütün hüzünlerinin üzerine çökenleeneme, edebiyatn üvey re, söküklerini teyelleye teyelleye bitiçocuu. Hacmiyle anremeyenlere, evet onlara, hemen cümcak bir kitap yaprann iki yüzünü balelerinin yan banda duran umutla çzen doldursa da yazarn snrszca gezklar sunuyor. Bunca yaznn yanndirebilen bir tür. Deneme türünün sda bunca sükûtun ve sabrn da bir ibanrlarn bu snrszlkla çizmesi kolayca det olduu ferahln hatrlatyor. Yanel uzatlabilir klyor onu. Deneme, bu maktaki derman, merhameti ve aff... balamda deyi yerindeyse bir ‘sehl-i Bekirolu’nun gezi yazlar Mimümteni’. Çok kolay gibi görünse de moza Sürgünü’nde de devam ediyor. iyi bir denemeci olmak elbette hüner Dostoyevski’nin mezarna braklan gerektiriyor. Ve gözü açk okur, kitapköesi Osmanl lâlesi mendil, yazaç vitrinlerinde yan yana dizilmi denern doduu Marinski Yoksullar Hasmelerin içinden o hünerli eli bulabiliyor. tanesi yolunda birden radyodan geNazan Bekirolu’nun len Chris Isaac’n “Dünya yeni deneme kitab Mimoza bir yangn yeriydi ve beni Sürgünü, kadifemsi dokukimse kurtaramazd” sözsuyla sizi bir mimoza aalerinin hatrlatt ‘üstün c ütopyasna davet edip yabilinç’, Raskolnikov’un zn ta içine çaran kapaybunalmlaryla dolat la; insandan tabiata, edeNevsky Caddesi ve Suç ve biyattan tarihe, fotoraftan Ceza’nn son sahnesinde anya geni yelpazesiyle dekenarnda oturduu rti nemeyi üveylikten kurtaran Irma... Hermitage’da iki kitaplardan. Da Vinci tablosu, katedraller, fotoraarn izinde TÜRLER ARASI YOLCULUK üzerinden geçilen nehirler Bekirolu, düzyaznn bata ve onlarn Bekirolu’nun hikâye olmak üzere roman, birikimiyle edebiyatla, tadeneme, makale, mektup, rihle, sosyolojiyle buluinceleme-aratrma gibi birNazan Bekirolu mas okura hem okuma çok türünde eser veren ve hazz hem de az rastlayaca bir külbu türlerin her birinde tekil bir üslup tür öleni yaatyor. kurmay baarm bir yazar. Denemedeki hüneri, Mavi Lâle’den itibaren deTABATA AIT nemenin snrlarn geniletip lirik üsluVe son bölüm “Dünya Yüzü”. Yaadbu ve insana dair derin sezgisiyle türleri mz mekâna, içimize çektiimiz havabirbirine yaklatrmas. Özellikle üçüncü ya, içtiimiz suya, yan bamzdaki candeneme kitab Cümle Kaps’yla balayp lya verilecek hesab olan insann yapp Yol Hali’yle devam eden, yer yer makaettikleriyle tabiat irazesinden çkarleye, anlatya, incelemeye kayarak okumasna kar isyan ve at yazlar. Yeiru türler aras gezintilere çkaran üslubu li, aac, topra yok eden betonlamaMimoza Sürgünü’nde de sürüyor. lara, “insanln giderek cinnete dönüNazan Bekirolu’nun akademisen bir teknoloji saplantsnda kendini yenlii metnine sistem ve açk zihinyok edii”ne, hrsna, hoyratlna ‘ftlilik katarken, varl batan ayaa derat bozulmamlarn’ dilinden bir dur runi bir sezgiyle süzüp cümleye sdisyan. Çevrecilerin, tabiat korumaclran sanatç yönüyle kalemini hakikatin nn, hayvanseverliin ve korumaclsrl aynasnda dolatrr. Mimoza Sürn romantizm kisvesiyle ötelenmesigünü moderniteye sürgün edilmi inne gelenei hatrlatma, ftrat hatrlatsana tuttuu fenerle okurda deyi yema yazlar. Öyle ki, Bekirolu söz korindeyse katarsis etkisi meydana getirinusu doa ve hayvan hakk olduunda yor: “Dokunduu her eyi küle çeviren, Tarkovski’yi de Dostoyevski’yi de ifa bu arada kendisi de küle dönen, sonedecek kadar hakikatten yana. ra küllerinden domakla yazglananlaMimoza Sürgünü’nün son yaprara mahsus yorgunlukla” yorgun olann çevirdiinde okur; sözü ümide, lara, “har sandnn kyamet çktkaderi adalete yaslayarak bakyor n, hazine sandnn mezbele çkt‘dünyann yüzü’ne... n görenlere”, “yüce merhametle ba- 21 YENi 304 4 SA AYFA D SAKNE KORKMAZ VODPGđQ\DVàHWQLVLWHPH]KHSFHPDDW YH\DOLGHUàUNÍàOàÛà\ODEùOđQđUNHQ%DWàEXQX QDVàONXOODQà\RU" 7RSOXPODUGùQđąWđUđOđUNHQKDQJLVRV\RORMLN PđGDKDOHOHUHPDUX]NDOà\RU" VODPWRSOXPODUàQàQGD\DQàąPDVàLÍLQ NDSDWàOPDVàJHUHNHQID\KDWODUàQHOHU" 2VPDQOàłGDQ2UWDGRÛXł\D6RV\RORMLN6DYDą EXVRUXODUàQFHYDEàQàYHUL\RU .LWDEàLQFHOHPHNLÍLQ PRELOFLKD]àQà]GDQ EDUNRGXRNXWDELOLUVLQL] etkilesimyayinlari.com facebook.com/etkilesimkitap 0212 551 32 25 twitter.com/etkilesimkitap DÜNYADAN KÝTAP ZAMANI 4 KASIM 2013 PAZARTESÝ Yirminci yüzyln airi Ölümünün 50. ylnda Nâzm Hikmet’le ilgili tek kayda deer kitap ABD’de yaymland. Mutlu Konuk Blasing’in kaleme ald Nazm Hikmet – The Life and Times of Turkey’s World Poet adl biyografi hem airi hem 20. yüzyl daha iyi anlamamz salyor. NAZIM HKMET- THE LIFE AND TIMES OF TURKEY’S WORLD POET, PERSEA BOOKS, 294 SAYFA, $ 27.95 E CAN BAHADIR YÜCE duunu açklyor. Kitabn en deerli bölümleri, Nâzm Hikmet iirine dair çözümlemelerin bulunduu sayfalar. Blasing, airin “19 Yam” iirini matris olarak okuyor ve hayatndaki üç meydan (Beyazt Meydan, Kzl Meydan, Pukin Meydan) Nâzm’n üç kimliiyle ilikilendiriyor (milliyetçi, politik ve poetik). Blasing ayr bir bölüm ayrd Ferhad ile irin’in ise Nâzm’ anlamada bir anahtar ilevi gördüünü söylüyor. Bu tiyatro oyunundan yola çkarak saptad ikilikler gerçekten Nâzm’n dünyasn özetliyor: ki ehir (stanbul, Moskova), iki ülke (Türkiye, Sovyet Rusya), iki sorumluluk (iir, politika), iki kadn (Piraye, Münevver ya da Münevver, Vera), iki anlay (milliyetçilik, enternasyonalizm)… Nâzm’ bir bütün yapan ey, aslnda bu ikilikler. debiyatmzda nitelikli biyogralerin, derinlikli incelemelerin azlndan hep yaknrz. Nâzm Hikmet, bu duruma istisna saylabilecek nadir isimlerden: Onlarca an kitab, Edward Timms ve Saime Göksu’nun yazd öncü biyogra Romantik Komünist (niteleme Stalin’in kzna ait) ve baka biyograler, akademik çalmalar zengin bir kitaplk oluturuyor. Biraz da bu yüzden, ölümünün 50. yldönümünde Nâzm Hikmet kitaplna yeni eserlerin katlmas beklenirdi; ne yazk ki bu beklenti gerçeklemedi. air hakknda yln tek özgün kitabnn haberi ise ABD’den geldi: Mutlu Konuk Blasing’in kaleme ald Nazm Hikmet – The Life and Times of Turkey’s World Poet adl biyogra bir süredir raarda. Blasing’in çalmas, roman gibi okunmas ve akclyla beraber klasik biyogralerden ayrlyor. Kronolojik bir sra izlese de yazar kitabn çatsn Nâzm’n eserlerine göre kurmu ve airin hayatnn dönüm noktalaryla yaptlar arasndaki ilikiyi ortaya koyarak tam bir “edebi biyogra” hazrlam. MKÂNSIZLIK VARSA AK DA VAR HAYAT ESER BELRLER W. B. Yeats, airin her zaman kendi hayatn yazdn, eserin hayat ekillendirdiini söylemiti. Mutlu Konuk Blasing, Nâzm’da bunun tersinin geçerli olduu kansnda: Nâzm Hikmet’in hayatnn, eserini belirlediini söylüyor. Öte yandan Blasing, bir airin biyograsini yazmann imkânszln batan kabul etmi; hele ki bu isim Nâzm gibi hayatnda gerçekle kurguyu ayrmann iyice zor olduu bir isimse… Kitapta Nâzm Hikmet’in kronolojik srayla takip ettiimiz hayat hikâyesi, konuyla ilgili kaynaklarn ustaca derlenmesinden ibaret; Blasing bu konuda yeni bir ey ortaya koymuyor. Özellikle Sertel’lerin ve VâNû’nun anlarndan, Trimm ile Göksu’nun biyograsinden yararlanm. 1902’de Selanik’te doan Nâzm Hikmet’in iire dair ilk hatrladklar, Mevlevi olan dedesinin okuduu gazel ve kasideler (bir tür otobiyogra diyebileceimiz Yaamak Güzel ey Be Kardeim’de, yllar sonra Moskova’da kendisini bu kasidelerden dizeler mrldanrken yakaladn yazacaktr). Salk sorunlar sebebiyle askeri okuldan ayrldktan sonra 1920’de milli mücadeleye katlmak için Anadolu’ya geçer. Bolu’dan Ankara’ya yaya tamamlad yolculukta tank olduu yoksulluk ve yoksunluk sarsar Nâzm’. Anadolu’yla bu ilk Nâzm Hikmet (1902-1963) karlama sonraki yllarda iirini de derinden etkileyecektir. Ankara’da gördükleri ise baka bir hayal krkl olur. Sefahat içinde yaayan Ankara elitleri fakirle zengin arasndaki uçurumu görmez ve kendilerini kanun üstü sayarlar. airin Kemalistlerle yldz hiç barmaz (günümüzde ulusalc ideolojinin ve Kemalistlerin Nâzm’ bayraklatrmas bize özgü tuhaklardan). Sonra Moskova’ya gidi, orada üniversite eitimi; 20’li yllarda ikinci Moskova yolculuu, bu sefer kaçarak… Nâzm bu yllarda komünizme gönülden inansa da evket Süreyya Aydemir onun asla bir komünist olmadn söyler. Ne snf mücadelesi ne de siyasi teori götürmütür onu vard yere. Hikmet Kvlcml’nn gözlemledii üzere, Nâzm siyaseti bir tür “oyun” olarak görür, bir “polisiye roman kahraman” gibi heyecan peindedir. Yurda döndüünde ise bir air olarak yldz çoktan parlamtr. 30’lu yllar siyasi ve edebi mücadeleyle geçer; 1938’deki, her eyi deitiren haksz mahkûmiyetine kadar… Mut- lu Konuk Blasing, 13 yl süren hapis hayatnn Nâzm’ Nâzm yapan yllar olduunu söylüyor ki haksz saylmaz. Bu dönem airin lirizme döndüü zaman araldr. nsanlarn aclarn, hayal krklklarn, umutlarn yazmaktan kaçnan devrimci anlay “solcu çocukluk hastal” diye tanmlar Nâzm. En unutulmaz iirlerini Bursa Hapishanesi’nde yazar. Kitaptaki bir baka ilginç saptamaysa Nâzm’n hapis yllarnda Piraye’ye yazd mektuplara dair; bu mektuplarn airin dilini yalnlatrdn belirtiyor Blasing. Hapisten sonras ise 1951’den airin ölümüne kadar sürgün yllar; Moskova’da komünist rejimin yaptklarn görünce yaad büyük hayal krkl, bar elçisi olarak dünyay dolamas… Nâzm Hikmet’in hayat ve iiri, modernist bir airin kitleleri peinden sürüklemesinin sra d bir örneidir. Blasing’in de iaret ettii gibi, bu ancak moderniteyle modernizmin kesitii çok nadir bir zamanda olabilirdi ve öyle oldu. Elimizdeki biyogra, bir bakma, Nâzm’n neden modernist ol- 22 Kitabn burukluk hissettiren sayfalar, airin aklarna dair. Hepsini tek cümlede öyle özetlemek mümkün: “mkânszlk varsa ak da var”. Nâzm’da ak besleyen hep imkânszlklar olmu: Hapishane (Piraye), sürgün (Münevver), hastalk ve ölüme yaknlk (Vera). airin yedi yln beraber geçirdii (ki bir kadnla beraber olduu en uzun zaman) Galina Kolesnikova’ya hiç iir yazmam olmasn imkânszln yokluuna balyor Blasing. Bu bölümde iirlerden örneklerle anlatlan renk sembolizmi çok ilginç: Piraye “kzl”; Münevver “yeil”; Vera “saman sars”. Kitapta elbette eksikler de var. Nâzm’ modern Türkçenin iir dilinin tek kurucusu olarak göstermek tartlr. iiri balamnda kitapta bahsi geçmeyen Yahya Kemal, Nâzm’n yol açcs deil miydi? Osmanl tarihini sadece bir savalar tarihi diye sunmas, son padiah “ngiliz kuklas” diye nitelemesi Blasing’in resmî tarih söyleminin dna çkamadn gösteriyor. Harf devriminin halka “empoze” edilmediini, halkn devrime kucak açtn söylemenin de tarihsel doruluu yok. Dil devriminin “demokratikleme”ye nasl yol açtn anlamaksa zor. Nâzm’n mezarnn Türkiye’ye getirilememesini güçlü slamc muhalefete balayan yazarn “slamc” diye tanmlad bugünkü hükümet eliyle Nâzm’n tekrar resmen Türk vatanda yapldna deinmemesi ise kitabn nesnelliine zarar vermi. Nâzm Hikmet’in hayat, sadece bir airin deil; farkl Türkiye’lerin, farkl Rusya’larn ve 20. yüzyln da hikâyesiydi. Mutlu Konuk Blasing’in kitab hem airi hem de onun yaadklarnda kesien tarihi daha iyi anlamamz salyor. Y KTAPLAR BURADA... Eskimeyen ve yepyeni kitaplarmz ve yazarlarmzla TÜYAP Kitap Fuar'ndayz... iyi ki kitaplar var... www.timas.com.tr twitter.com/timasyayingrubu facebook.com/timasyayingrubu MMAR KÝTAP ZAMANI 4 KASIM 2013 PAZARTESÝ Öncesi ve sonrasyla Sinan Ça Harvard Üniversitesi Aa Han slam Mimarisi Program’nn direktörlüünü yapan Gülru Necipolu’nun 2005 ylnda ngilizce yaymlanan çalmas Sinan Ça: Osmanl mparatorluu’nda Mimarî Kültür Türkçeye kazandrld. Eser, günümüzde Sinan ve “gelenek” adyla yaplanlarn neden yanl olduunu ortaya koyuyor. SNAN ÇAI, GÜLRU NECPOLU, STANBUL BLG ÜNVERSTES YAYINLARI, 800 SAYFA, 200 TL aman zaman olur bu. Toplumsal bir olay meydana gelir ve o olayn uzmanlar televizyonlarn, gazetelerin pazar eklerinin, ksacas kamusal hayatmzn tartma fetileri haline gelir. Jeologlar, siyaset bilimciler, sosyologlar örneinde bunu skça yaadk, yayoruz. Ayn düzeyde olmasa bile mimarlk da, özellikle stanbul’u büyük bir “Ekümenopolis”e çevirecek (bilmem izlemeyen kald m?) rant merkezli ehir talan ile birlikte kamusal hayatmzn önemli tartma alanlarndan biri haline geldi. Ancak bir farkla: Gezi olaylaryla birlikte ehrin decorum’una (yaama âdâbna) dair üretilen uzmanlk bilgisi, yani mimari söylem, eo ipso bir muhalefet biçimi oldu ve direniin de temel meruiyetini salad. Uzman ile muhalin bu neredeyse doal söylemsel birlikteliinin temel sebebi, stanbul’u ve Türkiye’nin birçok ehrini büyük bir hzla dönütürmeye uraan müteahhitlik anlaydr. lginç bir ekilde Koca Sinan’a da bolca atf yapmay pek seven kulesever müteahhitler, tam da Sinan’n mimarbalnda idealini bulmu stanbul’a her yönden saldryorlar. te bu balamda, Harvard Üniversitesi Aa Han slam Mimarisi Program’nn direktörlüünü yapan Gülru Necipolu’nun, ilk olarak 2005 ylnda ngilizce yaymlanan abidevi çalmas Sinan Ça: Osmanl mparatorluu’nda Mimarî Kültür’ün (Gül Çaal Güven’in yapt) Türkçe çevirisini, bu anlaya kar önemli bir muhalif çk olarak görmemek elde deil. Çünkü Necipolu’nun çalmas hem Sinan ve “gelenek” adyla yaplanlarn neden yanl olduunu, hem de zannedilenin aksine, stanbul’un ideal decorum’unu belirleyen bu mimari hamlenin, Sinan ya da Sultan Süleyman’nn failliinden çok “mimarba, hâmileri ve toplum arasnda müzakere edilerek oluan zmni kurallar”la denetlendiini ortaya koyuyor. ANAHTAR KAVRAM: ÂDÂB Necipolu’nun Pierre Bordiue’dan ödünç ald “decorum” ya da “âdâb” (edebe uygun, münasip olma), çalmann anahtar kavram. Sinan sorunsalnn, onun hangi yapya ne kadar katk yaptn belirlemeye yönelik bir pozitivizmle çözülemeyeceini belirten Necipolu, “âdâb”a yapt vurgu ile Homeros, Nasreddin Hoca veya Yunus Emre örneklerindekine benzer bir çözüm yolu öneriyor. Sinan’n bu sözlü kültür gürlerinin çok ötesinde, kendi otobiyograsini yazdrp yüzler- FOTORAF: ZAMAN, SA MEK Z Emrah Pelvanolu Gülru Necipolu ce yapy kendi eseri olarak sralayan ve bu ekilde “modern Sinan kültü”nü de besleyen failliini es geçmemekle birlikte Necipolu, daha girift ve aralarnda Sinan’n da olduu imparatorluk elitlerinin merkeziyetçi ideolojisini yeniden üreten “birbiriyle balantl temsilî pratik”lerin rolüne dikkati çekiyor. Yazarn bu balamda Gelibolulu Mustafa Âli’nin âdâb hakkndaki kitaplarna atfta bulunmas bouna deil. Sinan Ça’nn üç bölümden oluan “Klasik Dönemde Mimari Himaye” balkl birinci ksm, bu temsilî pratiklerin 16. yüzyl erken modern Osmanl mparatorluu’nda nasl kodlandn, stanbul ve bânilerini merkeze alarak anlatyor. Necipolu’na göre bu kodlar (ben ideoloji demeyi tercih ediyorum), “smsk bir cendere tekil etmektense, anlaml evrilmeler ve manevralara izin vererek resmî kurallarn özel ihtiraslarla bütünlemesini mümkün klyor.” Dou Roma’nn bakentini Müslümanlatran bu süreç, Ayasofya’y merkezine alarak Roma miras ile de anlaml bir diyaloa giriyor. Necipolu’na göre bir yerlerde snrlar olan (bilinen ama belirlenmesi zor), krlgan ve yazl olmayan, zmni bir mutabakata dayal bu süreçte padiah ve onun mutlak otoritesi altnda ekillenen oligarik kul hiyerarisi, bu dönem Osmanl kimliinin din, ehir/stanbul ve cami merkezli olarak örgütlenmesini salyor. Decorum/âdâb, kimin hangi bü- yüklükte bir cami yaptrabileceinden nereye yaptrabileceine, ne tip bir yap olabileceinden hangi malzemelerin kullanabileceine kadar genileyen karmak bir denetleme mekanizmas ile çalyor. TEMEL KOYUCU BR ÇALIMA “Birey ve Kurum Olarak Mimarba” balkl ikinci ksm ise iki bölümden oluuyor. lk bölümde yar evliya bir dehann çadalar, ardllar ve kendisi tarafndan üretilen imgesini yorumlayan Necipolu, ikinci bölümde mimarlar ocann gittikçe merkezîleen imparatorluk yaps içinde, Sinan ile birlikte gerçekleen bürokratik kurumsallamasn açklyor. Sinan’ hem bir birey hem de hassa mimarlar ocann ba olarak anlamlandran Necipolu, bu ksmda onunla birlikte çalan mimarlara da deinerek romantik “dâhi” nosyonuna itibar etmiyor, Mustafa Sâi Efendi’ye yazdrd otobiyograler ve vakyesine ait belgeleri de kullanarak daha tarihselci bir yaklam sergiliyor. Necipolu ayrca Sinan’n otobiyogralerinde kendisi için tasarlad mimar imgesinin, “ayn dönemde Rönesans talya’snda beliren sanatsal dâhi ve eskiyi yeniden yorumlayarak mükemmeletiren mimari evrim” söylemlerinden de esinlenmi olabileceini, böyle bir esinlenme olmasa bile ilgili benzerliin erken modern dönem tarihselliinin bir sonucu olduunu iddia ediyor. 26 Kendisi bal bana bir kitap olarak yaymlanabilecek “Sinan’a Atfedilen Camiler ve Cami Külliyelerinin Yorumu” balkl üçüncü ksm ise 800 sayfalk Sinan Ça’nn yaklak 425 sayfasn oluturuyor. 11 bölümden oluan bu ksmda Necipolu, Sinan aratrmalarnn allagelen üslup kronolojisi yöntemi yerine, eserleri himaye düzeyine göre gruplandrp otobiyogralerinde sayd bütün yaplar tek tek inceliyor. Reha Güney’in çektii fotoraar ve Arben N. Arpi’nin teknik çizimleri ile zenginletirilen bu bölümlerde Necipolu, I. Süleyman’dan Kasap Ustas Hac Evhad’a kadar genileyen bânilerin Osmanl elitleri arasndaki yeri, Sinan’la ilikileri ve yaptrlan cami ya da külliyelerin bâninin toplumsal durumu ile ilgisi hakknda önemli bilgiler sunuyor. Temel kaynaklarn vakyeler olduu bu bölümlerde Necipolu, yorumlarn yaplar ortaya çkaran maddi süreçlere ve elde edilen somut bilgiler yoluyla salanan geni bir kronolojik perspektife dayandryor. Sonsöz olarak kaleme alnan “Sinan’n Miras” ise Sultan Ahmet Camii sonras tkanan/deien 17 ve 18. yüzyl antsallk üretimini, Sinan sonras bir bak açsyla deerlendiriyor. Üzerine konuulacak onlarca malzeme ve belge ile dolu bu temel koyucu çalmann, stanbul’a cehalet ve anlamsz bir büyüme hrs ile saldranlara ibret olmasn dilemek, bilmem ki fazla m safderunca olur? Antik Okul Klasikleri ile edebiyat tarihine damgasn vurmu eserleri örencilerle buluturuyoruz! Yazarlara ve eserlere dair öretici, ilginç ve elenceli bilgiler, y yönelik y y ç etkinliklerden oluan ek materyalleriyle y y okuma ve anlamaya yardmc sorular ve snf içi Antik Okul Klas siklerri, örencilerin bu kitap plar severek okum masn salayacak. Klasikleri, kitaplar okumasn ÖYKÜ-ROMAN KÝTAP ZAMANI Yalnln ustas Hemingway 4 KASIM 2013 PAZARTESÝ Bir büyüme roman Bilgi Yaynevi’nin, Ernest Hemingway’in ölümünün 50. ylnda yaymlad “Bütün Eserleri” dizisinin dokuzuncu kitab Kilimanjaro’nun Karlar, yazarn popüler yaptlarndan seçilmi on öyküden oluuyor. Norveç’in yaayan en önemli yazarlarndan Roy Jacobsen’in son roman Harika Çocuk çarpc bir deiim ve büyüme hikâyesi anlatyor. Etkileyici, Türkçeye baaryla çevrilmi, güçlü bir eser... KILIMANJARO’NUN KARLARI, ERNEST HEMINGWAY, ÇEV.: YASEMN YENER, BLG YAYINEV, 196 SAYFA, 13 TL HARKA ÇOCUK, ROY JACOBSEN, ÇEV.: DENZ CANEFE, YKY, 248 SAYFA, 17 TL H H “ NAN ÇETN arika olan ey acsz olmaz.” dedi adam. “Baladn da böyle anlyorsun zaten.” “Gerçekten mi?” “Kesinlikle. Ancak koku için özür dilerim. Rahatsz oluyor musun?” Sanrm pek çok okuyucu lme de uyarlanan “Kilimanjaro’nun Karlar” öyküsünün bu açl cümlelerini tanr. Ernest Hemingway’in yaln, süslemesiz anlatmnn nasl evrilip bir aynaya dönütüünü en iyi anlatan öykülerinden biridir “Kilimanjaro’nun Karlar.” Bilgi Yaynevi’nce, modern kurgunun geliimine önemli katklar salam Hemingway’in ölümünün 50. ylna rastlayarak yaymlanan “Ernest Hemingway Bütün Eserleri” dizisinin dokuzuncu kitab Kilimanjaro’nun Karlar, yazarn Kazanan Hiçbir ey Kaybetmez, Kadnsz Erkekler, Beinci Kolon ve lk Krk Dokuz Öykü adl popüler yaptlarndan seçilmi on öyküden oluuyor. Öykülerin hepsi birbirinden güzel, okunmaya deer ancak ben özellikle kitabn birinci, metaforlaryla ayrca özel bir önem tayan “Kilimanjaro’nun Karlar” öyküsü üzerinden Hemingway’in öykü dünyasna ksaca deineceim. ‘OLAY AKTARICISI YAZAR’ Kukusuz ki pek çok dilde her bir yapt didik didik edilerek incelenmi, eletirilmi bir yazar hakknda daha fazla söz söylemek güçtür ama söz konusu Hemingway olunca her zaman yeni bir eyler söylenebiliyor. Sava muhabirlii, avcl, bohem yaayyla da çok konuulan ve genellikle “olay aktarcs yazar” niteliini yanstt söylenen Hemingway’in öykülerini okumak kolay ve keyiidir. Ama bir o kadar da art alan güçlü, mantksal ve sembolik yaplaryla yorumlamaya açk öykülerdir bunlar. “Kilimanjaro’nun Karlar” bu özellikleri tayan, Hemingway’in bana göre en parlak öykülerden biri. Yazarni, bu öyküde önemli bir ayrmn altn çizdiini söylemek mümkündür; o da, ruhsal ölümle ziksel ölüm arasndaki ayrmdr. Öykü karakteri Harry’nin bacann çürümesiyle balayp geriye doru bir hesaplamaya dönüen öyküde baat tema “ölüm”dür. Ancak öyküde kullanlan dier semboller bize bir baka rotada ilerlememizi de söylüyor. Böylece, “yükseklik”, “da”, “dondurulmu leopar”, Kilimanjaro Da’na “Tanr’nn evi” denmesi gibi metaforlar kullanarak büyüleyici bir okuma zevki sunuyor yazar. Yukarda saydm metaforlarla pek çok tarihsel olay arasnda bir iliki kurmak mümkündür. Hemingway’in en güçlü, en önemli yan da burada kendini gösteriyor. Olaylar yaln, sradan bir biçimde aktarrken semboller ve çarmlarla okuru baka bir evrene, sözün gerçek anlamyla “yaznsal evren”in derinliine tayor. Bu yaznsal evrende ne aradnz düünürseniz okuma hazzn artrabilirsiniz. Hemingway’in en sevdiim öykülerinden biri olan “Beyaz Fillere Benzeyen Tepeler” öyküsünden sonra gelen ama ondan daha önemli bulduum “Kilimanjaro’nun Karlar”, baka açlardan da okunabilir kukusuz. Örnein, Harry’nin baarszl veya kadn dümanl gibi çeitli açlardan incelenebilir. Kilimanjaro’nun Karlar, elbette kitaba adn veren öykünün parlaklyla snrl deil. Kitapta, Hemingway’in yazn tarihinde önemli yeri olan, bir dergide yer almaya deer bulunan ilk öyküsü “Katiller” ve babasnn intiharna ilk kez gönderme yapan, otobiyograk öeler tayan “Babalar ve Oullar” da bulunuyor. Gerçekten de Hemingway, dolambaçl yollara sapmadan, abartmaya gönül indirmeyip süslülükten uzak durarak edebiyat tarihinde kendine önemli bir yer edinmeyi baarmtr. Denebilir ki, Kilimanjaro’nun Karlar’ndaki öyküler, dünya edebiyatnda klasikler arasna girmeyi baarm bir yazar kefetmenin ipuçlarn tayor. Aye Baak arika Çocuk’un odanda dokuz yandaki Finn, annesi ve üvey kz kardei Linda var. Romann arka plannda ise 1960’larn deiimlere gebe Norveç’i ve Oslo’nun fakir semtleri, kenarda köede kalm içi snfndan insanlar... Unutulmu, görmezden gelinen, zor koullarda yaayan kiiler ve onlara dair, içinde umudun ve mutluluun az olduu çocukluk/büyüklük halleri… Romann kahraman ve anlatcs Finn’in anne ve babas o henüz bebekken boanm, sonrasnda Finn ölen babasn hiç tanma frsat bulamam. Küçük çocuun hayat annesiyle yaadklar küçük apartman dairesini yenilemeye karar vermeleriyle deimeye balyor. Kstl bütçeleriyle, kl krk yararak uygulamaya koyduklar her karar gibi duvarlar boyama ii de onlar için büyük bir deiim: “Saçma sapan bir ev yenilemeyle, paraszlkla ve özellikle de karanlk bir kasm günü küçük açk mavi bavulunda atom bombas tayan çaresizlik, Grorud otobüsünden inip yaammz altüst ettiinde balamt.” ÇARESZLK: ÜVEY KARDE Finn’in sözünü ettii “çaresizlik” ise üvey kz kardei Linda’dan bakas deil. Hiç görmedii babasnn, varlndan haberdar dahi olmad kz, üvey kardei Linda, bir anda anne-ouldan ibaret küçük dünyann tam ortasna yerleiyor. Hem de okuyucuyu gerçekten sarsarak: “Linda bu dünyadan deildi, bir gün bunu anlayacaktm - biz ilkel yerlilerle konumak için dünyaya gelmi bir Marsl’yd ama Norveçlilerle Franszca, Amerikallarla Rusça konuuyordu. Yazgyd o, güzellik ve felaketti. Her eyden bir parçayd. Annemin aynas ve çocukluu. Sil batan. Asla kaybolmayacak o son parça. Tanr’nn onunla ilgili bir plan olmalyd, gizli bir plan ama neydi bu?” Roy Jacobsen, romann bakahramanlarnn yan sra çok sayda yan kahraman da öykünün içine ustalkla yerletirmi. Böylesine çok sayda karakterin her birini uzun uzun, bamsz olarak tasvir etmemesine ramen derinlemesine tantmas takdire ayan. Karakterlerin katmanlarn, olay aklar ve diyaloglar içinde aktarm. Jacobsen’in üslubunun en dikkat çekici taraarndan biri bu. kincisi ise hiçbir ÇAININ TANII Hemingway’in her öyküsü eletirmenlere ve okuruna bol malzeme sunacak kadar zengindir. Yazarn aktardklarndan çkarlabilecek kavramsal veya simgesel her anlam, her iaret bizi bir döneme deil de her zaman yaanabilecek, düünülebilecek bir yola sokuyorsa iyidir. Kilimanjaro’nun Karlar’nda yer alan öyküler bu bakmdan Hemingway öyküsünün iyi örnekleridir. Hemingway’in öykülerini, romanlarn okuyanlar, yazarn yaad çan tan olduunu bilir; daha da önemlisi, otobiyograk öeler tayan kimi öykülerinin deeri, insann karanlk, bilinmez yönünü anlamaya yönelik olmasnda yatar. Bugüne dek, kalc olmay baaran hiçbir yazar yoktur ki insan ruhunu anlamaktan uzak düsün. Hemingway de bu yazar silsilesindendir. Savan, ölümün, acmaszln içinde lizlenen bir yazn hayatdr onunki. Bu yüzden hem tarihsel açdan hem 20. yüzyl modern edebiyat kurgusu açsndan önemlidir yazdklar. 28 Roy Jacobsen karakterin hikâye aknda öylesine belirmemesi. Her biri hikâyede üstlendii rol kadar, öykü kurgusunda da kritik öneme sahip. Ayrca ait olduklar çaa dair pek çok ipucu tayorlar. ‘BÜYÜK SINIF YOLCULUU’ Yazarn anlatmndan tüm kahramanlarn ve bu çok katmanl yapy ahsen çok iyi tand kanaatine varmak mümkün. Çocukluu Oslo yaknlarnda bir banliyö kasabasnda geçen Roy Jacobsen’in eserleri, kendi hayatndan ve bir zamanlar tand insanlardan izler tayor. Hatta Seierherrene gibi dorudan otobiyograk öelere yer verdii öyküleriyle Norveç edebiyatnda ayrcalkl bir yere sahip. Harika Çocuk’un arka plannda Jacobsen’in iyi bildii, sk sk tema olarak seçtii Norveç kültüründe “büyük snf yolculuu” denilen ve 20. yüzylda birkaç nesil içinde Norveç toplumunun büyük bir bölümünün üst snara geçmesi eklinde yaanan deiim ve buna bal olgunun izleri mevcut. Romann kahramanlar bu deiimin arefesinde duruyor. Jacobsen içi toplumunun fakir insanlarn, onlar endüstri sonras refah toplumunun bireylerine dönütürecek deiimlerin yava yava balad noktada sahneye çkarm. ki küçük çocuun benliinin oluumu ve dünyay, insanlar kavramaya yönelik çabalar incelikle ele alnm. Öyle ki, yazarn yer yer bir çocua ait olamayacak kadar derinleen gözlem ve anlatmlar okuyucuyu eletirellie itebilir. nsan kalbinin zamana bal olmakszn tekerrür eden gamnn, kederinin, dünyann tuhaf gailelerinin ve bir çocuun kardelii, arkadal, kader ortakln örenmesinin ve ezilmilerden yana oluunun çarpc öyküsü, Deniz Canefe’nin baarl çevirisiyle okunacaklar listelerinin üst sralarnda olmay fazlasyla hak ediyor. ROMAN KÝTAP ZAMANI 4 KASIM 2013 PAZARTESÝ ‘Yaam denen o berbat ey’ anlam kazannca Alman modernizminin en önemli temsilcilerinden Alfred Döblin’in (1878-1957) bayapt kabul edilen Berlin-Aleksander Meydan ‘çok sesli’ bir kahramann gözünden bireyin kendisiyle ve dünyayla çatmasn anlatyor. Romann sra d bir kurgusu ve çarpc bir dili var. BERLN-ALEKSANDER MEYDANI, ALFRED DÖBLN, ÇEV.: AHMET ARPAD, EVEREST YAYINLARI, 470 SAYFA, 22 TL A. ESRA YALAZAN yazarn insana daha derinlikli bakabilen psikanaliz merakna da borçlu. Örencilik yllarnda nöroloji ve psikoloji de okuyan Döblin, 1903’te yazd Siyah Perde’de, birbirinden bamsz olaylarn oluturduu kaderin gücünün tesadüerle belirlendiini savunmu. Bu romanda ayn düünceyi destekler bir anlatm var. Birbirini takip eden dokuz bölümde, bamsz gibi görünen yüzlerce hikâyenin anlatcsyla; iç seslerin, hayallerin, sayklamalarn, monologlarn yer deitiriiyle ortaya çkan katmanl anlatm, edebiyat tarihinde bir ilk deil kukusuz ama toplum içinde varolu mücadelesi veren bireyin kendisiyle ve dünyayla çatmasn çarpc, sinematograk görüntülerle anlatabilen gücü itibar ile benzersiz. Berlin-Aleksander Meydan’n okumak, geleneksel roman kurgusunu tercih edenler için pek kolay deil. Yaklak 500 sayfa boyunca yazar kahramanndan yükselen çlklarla dünyaya, sisteme, hayatn eksik kalan sayfalarna itiraz ediyor, okuru çaresizliiyle yüzletiriyor, okurun zihnine o ana kadar tanmad düünce/duygu krntlarnn tohumlarn usulca brakyor. Daha ne olsun dedirtecek türden ‘zor’ bir roman m, evet ama iz brakaca kesin. nsan kim olduunu anlamak için okur, denilir. Edebiyat tarif edenlerin sk kulland bir cümledir bu ama resmin bütününü yanstmaz. nsan kendini anlamak için yazar da ve onu okuyanlar benliklerinin gölgeli kvrmlarnda ilk kez dolayormuçasna bilinmeyenlerini kefeder. Okur ‘imdiki an’n içinde yaarken hikâyenin kurgusuyla, olay örgüsünün nasl geliecei ve sonuçlanacayla pek ilgilenmez, ancak kurgusal bir metin yazarken kendini en rahat brakan yazar bile o macerann nereye doru akacan hiç deilse sezgisel olarak hesaplar. Hayat da hikâye gibi duraan deildir elbet; akar, derinleir, younlar, eksilir, çoalr, çelikilerle karmak hale gelir ama biz yaarken bunu bütünlüklü bir bakla kavrayamayz. Hayat gözümüzün önünde usul usul akmaktadr ama bizim engel olamayacamz türden garip, kaotik bir ruhu vardr. te roman sanat, kimi zaman bu doal ‘savrukluu’ okuyarak görmeyi de öretir bize. Böylece edebiyatn sadece her gün tank olduumuz olaylarla insan nasl deitirdiini izlemeyiz, onlarn ‘iç hikâyesiyle’ birlikte tecrübelerimizi dönütürecek zengin bir kaynak da bulmu oluruz. FASSBINDER TELEVZYONA UYARLADI BR BAYAPIT Alman modernizminin en önemli temsilcilerinden Alfred Döblin’in bayapt kabul edilen, eski bir hükümlünün hikâyesinin anlatld Berlin-Aleksander Meydan modern yaps ve sürprizli anlatmnn yan sra okura böyle geni bir imkân da salyor. Romann ‘çok sesli’ kahraman Franz Biberkopf, hapisten çktnda 1920’lerin Berlin’iyle karlayor. Orada gördüü sadece insann ürkütücü yüzü, yoksulluk, isizlik, dünyay bilinmeyen bir karanla sürükleyen ‘nasyonel sosyalizm’ deil. Okur, ne olacan henüz bilmeyen bir roman kahramannn sanclarn, yazarn akan, tkanan, savrulan, dibe vurup tekrar yükselen cümleleriyle takip ediyor. Gün na henüz çkmam, ruhun kuytusunda kristalize olmu duygularn kâinatn büyük boluunda çarpp parçalanan sesi, belki de en sarsc yan romann. Romann banda yazar, bu çok parçal yapy basitçe özetlemek ve onlarca hikâyeyi neden tek bir insann etrafn- Alfred Döblin (1878-1957) lumsal gerçekçi eserlerinin yan sra bu romanda olduu gibi bilinç ak tekniini kulland ve James Joyce’un etkisinde kald söylenir. Dorusu, kitab okumaya baladmda edindiim ilk izlenim özellikle dili itibaryla kendisine bambaka bir yer açt oldu. Bu ‘farkllamay’ bilerek oluturduu söylenemez, zira üslup bilinçle belirlenen bir özellik deildir yaz sanatnda. Zorlama olanlar hemen hissedilir, okur yazarn bunu neden ve nasl yaptn satr aralarnda yakalar. da toplamak istediini açklamak istercesine okura sesleniyor: “…imdi Berlin’de yaamak ve iyi bir insan olmak istemektedir… Hiç beklenmedik bir anda gelen ve alnyazsn andran bir eyle savamaya balar… Fakat her defasnda kendini toparlar, ayaa kalkar ve güç bulur. Sonra bir darbe daha yer. Alçaklkla dolu. Ve günün birinde yumruu yer suratnn ortasna. Çok vahice vurulmutur... Sonunun geldiine inanmaktadr. Bu sonu kendi eliyle hazrlamak isterken, imdi anlatamayacam bir ekilde, gözü açlverir. Her eyin nedenini görür ve kavrar. Bu neden kendisidir. Bombo yaamdr. Onu birden anlamaya balar. Yaam denilen o berbat ey anlam kazanr. Franz Biberkopf zorla kiiliini bulmutur… Bu adamn bandan geçenleri, onun gibilerin görmesinde ve iitmesinde fayda var.” Modern Alman edebiyatnn öncüleri arasnda saylan Alfred Döblin’in top- PSKANALZ MERAKI Döblin’in hayatnn ve eserlerinin konu edildii metinlerde, skça kulland kolaj tekniinden bahsedilir. Evet, bilhassa bu romanda borsa raporlar, reklamlar, hukuk metinleri, arklar, hikâyeler, fkralar, masallar gibi farkl türleri bir araya getiriyor Döblin ama bence Berlin- Aleksander Meydan kült bir roman olabilmesini, 30 Yüzyln en önemli sinemaclarndan Rainer Werner Fassbinder’in BerlinAleksander Meydan’n televizyon için 16 saatlik bir lme (diziye) dönütürme çabasn roman okuyanlar daha iyi anlayacaktr. Bu roman bir kent kitab olduu, yeralt dünyasn iyi anlatt, sokak insannn dilini argo deyilerle de aktarabildii veya Avrupa’da yükselen faizme direnen ruhu itibaryla m tercih etmiti? Muhtemelen bütün bu unsurlar yönetmeni cezbetmiti. te bunlar okuru da ayn nedenlerle çarpacaktr. Üstelik hiç tükenmeyen merak dürtüsünü sürekli diri tutarak. Dördüncü kitabn banda bakn anlatc ne diyor: “Franz Biberkopf’un bana gelenler bahtszlndan deil. Okur olup bitenlere arp sorabilir: Ne var bunda? Fakat Franz Biberkopf okur deil ki! O ilkesinde bir hata yaptnn farknda. Ancak nerede bilemiyor. Ve çok üzülüyor. ” Döblin, okura her eye ramen çarenin insanda olduunu, edebiyatta hakikatin rolünü hatrlatrken actan jilet çizikleri atmay ihmal etmiyor. www.ykykultur.com.tr ykykultur.com.tr YKYHaber ROMAN KÝTAP ZAMANI Deliliin dolambac 4 KASIM 2013 PAZARTESÝ Acy bal eylemek brahim Yldrm, son kitab Madam Samatya’da kurguyu deliliin imkânlar etrafnda örgülüyor. Nitelikten ödün vermeyen polisiye gerilimiyle, bir anlatm karnavalna dönüen dili ve kurgusuyla baarl bir roman… Genç yazar Cem Kalender’in imzasn tayan Kayp Gergedanlar, salam kurgusuyla dikkati çeken bir roman. lk kitabyla Ahmet Hamdi Tanpnar Roman Ödülü’nü alan yazar, okura bize ait bir dünya sunmay ve ‘sahici’ dertlerimizi anlatmay baaryor. MADAM SAMATYA, BRAHM YILDIRIM, DOAN KTAP, 344 SAYFA, 26 TL KAYIP GERGEDANLAR, CEM KALENDER, ALAKARGA KTAP, 283 SAYFA, 17 TL MEHMET ÖZTUNÇ brahim Yldrm, Bçkn ve Orta Halli adl roman hakknda konuurken, “Cinnet, insanlar elbet saduyudan alp götürüyor ama bir roman kahramanna yakr tutkular da armaan ediyor.” demiti. Cinnetin roman kahramanna armaan ettii tutkular, adna delilik dediimiz o büyülü dünya da sunuyor. Kanmca, deliliin yazarn önüne açt imkânlar cinnetten çok daha fazla. Deli bir kahramann uultulu zihni üzerinden serpilen romanlar, olaan gerçeklik algsyla daha rahat oynama imkân sunduu için yazar kurguyu, dili çok daha rahat esnetebiliyor. Bçkn ve Orta Halli’de cinnet üzerinden yol alan brahim Yldrm, son roman Madam Samatya’da ise kurguyu deliliin imkânlar etrafnda örgülüyor. Romann kahraman, “Ben, zihinsel olarak klktan kla giriyor, kendimi kimi zaman Yusuf, kimi zaman Sait, kimi zaman Zihni, kimi zaman da Murat sanyormuum.” diyen Murat (ne kadar inanabilirsek artk). Kahramanmz kapatld bir odada hayatnn dökümünü yaparken okuru da polisiye bir gerilimin içine sürüklüyor. brahim Yldrm’n büyük bir baaryla kotard Madam Samatya, sadece nitelikten ödün vermeyen polisiye gerilimiyle deil, adeta bir anlatm karnavalna dönüen dili ve kurgusuyla da önemli bir roman. ÜÇ ÜPHEL ÖLÜM Romandaki anlatc, yllar önce peine dütüü üç üpheli ölüm vakasnn izini sürerken bu ii akl saln yitirecek kadar saplantya dönütürmütür. Anlatc, önce cinayete teebbüs ettii gerekçesiyle bir süre tutukevinde kalr, daha sonra ise akl saln yitirdii düüncesiyle bir odada alkonulur. Yine onun, doktorla hemire arasndaki konumalar dinlerken kaydettii bilgilere göre kendisi “monomani” hastasdr, yani krisabit diyebileceimiz bir hastalk. Bu hastalk kahramanmzda, kendisini yazar sanma ve intihar saplants olarak ortaya çkmtr. Ama kendisi ne bu hastal ne de belirtilerini kabul eder; iç âleminde doktorlarla bir tür kör dövüü sürdürür. Anlat, kahramanmzn kapatld odada bandan geçenleri okurlara açmasyla balyor. Okurlar dedim, çünkü anlatc iki roman olan bir yazardr. Bir yaynevi 2007 ylnda kendisinden, A “Yakn Geçmiteki Sr Ölümler” adyla bir kitap hazrlamasn ister. Amaç; yaanm, sradan ama kukulu ölümlerin çarpc öyküler halinde anlatld, polisiye merakllarn kkrtacak, çok satacak bir romandr. Bu tekliften sonra bir gazetenin arivine giren anlatc, “Vahet Küpürleri” adn verdii bir dosya oluturur ve yaynevine teslim eder. Ama yaynevi kahramanmzn çalmasna kantarn topuzunu iyice kaçrd gerekçesiyle el koyar ve projeyi iptal eder. Aslnda proje, dosyann sonundaki “Samatya’daki Sr Ölümler” adl bölümden dolay iptal edilmitir. Çünkü yaynevi, plaj çerezi tarz bir roman beklerken kahramanmz onlara balarn siyasilerle belaya sokacak bir çalma sunmutur. Yazar, intikam duygular kkrtlm bir halde “Samatya’daki Sr Ölümler” dosyasn daha bir derinlemesine incelemeye karar verir. Söz konusu üç ölüm olay 1970’li yllarda Sobacyan Palas ad verilen bir evde gerçeklemi ve 13 Mays 1973 Pazar tarihli gazetelerde yer almtr. AZRA NC cy bala dönütüren o kadim bilgeliimizi her geçen gün biraz daha yitirdiimizi, birbirimize daha derin ve karanlk mevzilerin ardndan bakmaya baladmz düündüüm günlerde karma çkt Kayp Gergedanlar. Önce bu ismi yadrgadm söylemeliyim. Ama sonra, belki de yazar tam da bunu yapmak istiyor, diye düündüm sayfalarda yol aldkça. Çünkü gergedan bu corafyann bir canls deil. Cem Kalender, bizi bilmediimiz, tanmadmz bir dünyaya buyur ederken aslnda her yerin insan denilen muammaya ayna tuttuunu iliyor. Kitab okuduktan sonra, her gün yan yana durduumuz, incecik bir tebessümle de olsa bamz eerek selam verdiimiz insanlara dokunmadmz, iliklerim kaynarcasna hissettim. ‘KEND MESELES’N ANLATMAK Ustaln yaa atfedildii günümüzde Cem Kalender için usta yazar nitelemem nereye denk düer bilmiyorum. Ama uzun zamandr kurgusunun çerçevesini bu kadar salam dolduran, yatan en derin hatlarla çizmi, sahici dertlerimizle terbiye edilmi bir roman okumamtm. Kalender, hakikate alegorinin diliyle bakt o kadim güzergâhtan yol alarak ama o güzergâhn pasl kilitlerini bir bir krp kendisine özgü bir dil ve söylem var ederek anlatsn ilmek ilmek dokuyor. Kayp Gergedanlar, insann içine sadece gözüyle deil bütün ruhuyla kurulduu bir roman. Yazarn, “kendi meselesini” anlatmasnn bu topraklara özgü riskleri var. Çünkü uzun zamandr “biz” kipinin çeperini iyice kendimize doru çekip konuuyor, çok uzak yakalardan birbirimize sesleniyoruz. Ne yazk ki bunu görecek, belki de saaltacak kadim deerlerimizi yitirdik. te tam da bundan dolay bu topraklara özgü bir riski andm. Çünkü insan ancak kendi meselesini anlatarak var olabilir, kendi meselesini anlatma ihtiyac onu varmak, dokunmak istedii insanlarn gözünde marjinal klyor, klabiliyor. Kalender, kendi meselesini anlatrken okura ulaacak doru dili ustalkla yakalyor ve anlatt meselenin aslnda ne kadar “bizim meselemiz” olduunu söylemeyi baaryor. Kitap, üç farkl hikâye ile balasa da devamnda bu üç hikâyenin ayn hayatlarn etrafnda örülen farkl saçaklar olduunu fark ediyoruz. Okuru handiyse yok sayan, onun zekâsn küçümseyen, kurgunun ‘RUHU YARILMI’ BR KAHRAMAN Olaylarn izini süren kahramanmz, muhabir Yusuf imek’e ulamaya çalr. Yusuf imek muhabirlii brakm, sergiler açacak kadar profesyonel bir ressam olmutur. Cinayeti, Ressam’n üzerinde dolaan gölgeleri aydnlatarak açkla kavuturacana inanan kahramanmz iyice derinlere iner. Araya giren Sait Alapl, kahramanmz içinden çkamayaca bir dolambacn içine çeker. Ruhunun karanlklarnda kaybolan kahramanmz, 2007 ylnda Samatya’da ressam olduunu sand kiiyi (Yusuf imek) öldürmeye kalkr. Kahramann romann henüz banda söyledii “Hayal (ya da rüya) ile hakikatim arasndaki snr sel olup akp gitti.” sözü, romann üzerine kurulduu gerçekliin de özeti niteliinde. Selim leri’nin Sayru Usman’ndan sonra ayn yl içinde brahim Yldrm’n ‘ruhu yarlm’ Murat’yla karlamak, romanmzdaki kahraman prollerinin zenginlemesi, farkllamas açsndan bile çok önemli. brahim Yldrm, “Üç günde bir üpheli ölenlerin cenaze namazlarnn klnmas halkmz tarafndan yllar boyu vaka-i adiye denilen hukuk terimiyle deerlendirilmi.” derken, yakn siyasal tarihimiz kadar hepimizin gözlerinin içine de bakyor. 32 mahremini fa eden bir dolu laf etmektense Kalender, bu üç hikâyenin kendi yataklarnda usul usul ilerleyiini seyretmekle yetiniyor. Hikâyelerin ana düümü Suna Hanm ve onun yaadklar etrafnda atlyor. Suna Hanm, dört çocuunu, yaamn kötülüklerinden yaltp iyiliin, güzelliin, erdemin bahçesinde büyüttüünü sanrken kaybediyor, yani ‘gösüne bastrrken kryor.’ Suna Hanm’n veteriner ei Sümer Bey ise Binyayla denilen bir sazlkta yaayan gergedanlara ulamak, onlarla ilgilenmek istiyor. Sümer Bey’in bu hikâye boyunca yaadklar yazarn kurduu Kafkaesk atmosferle baka bir düzlemde gerçeklik kazanyor. Suna Hanm’n ve çocuklarnn, yani Sümer Bey’in ailesinin esrar perdesi kendi gerçekliinden koparak Binyayla’da yaananlara baknca anlalyor. GERÇE ROMAN KATINA TAIMAK Üçüncü hikâyede ise Salman Hoca, kars Seren ve kz Suna’nn bandan geçenler ile Mara Katliam anlatlyor. Gurgum’da, Yalerle Reiler arasndaki gerilim, aznlkta olan Yalerin katledilmesiyle son bulur. O katliamda yine bir Rei’nin yardmyla kurtulan tek kii henüz ilkgençliindeki Suna’dr. Romanda Suna’nn Suna Hanm’a evrilme sürecinden ayrntl bir biçimde bahsedilmese de o yangndan yank izleriyle çkan Suna, yllar sonra evlenip dört çocuu olduunda, bu çocuklar okula bile göndermeyerek karanlk dünyadan uzak tutmaya çalyor. Evden kaçan Arbor’un akbetini bilmesek de dier üç “tuhaf” çocuk annelerinin ölümlerini bir türlü kabul etmez ve onu bir gece mezardan çkartp evlerinin bahçesindeki kuyuya inerler. O kuyuda bir sabah üzerlerine dökülen kumlarn altnda kalp ölürler. Çocuklarn annelerinin ölümünün ardndan intihar gibi bir ölümle bu dünyadan göçmeleri, 2011 ylnda Mara’ta annelerinin ölümünden sonra toplu intihar eden dört çocuun hikâyesini akla getiriyor. Cem Kalender, yaanm bu olay Sümer Bey’in hikâyesiyle sarmalayarak gerçei roman katna baaryla tayor. Yazarn Kayp Gergedanlar’da yakalad dil bana Yunus’un “Söz ola aulu a/ Bal ile ya ide bir söz” dizelerini anmsatt. Çünkü Cem Kalender, acnn zehriyle sözün zehirlendii örneklerin aksine acdan bilgelie, insana bakan yepyeni kaplara varyor. Kalender’in ilk roman Klan’ ve Zamann Unutkan Koynunda’y okuma listeme eklediimi de kaydedeyim. EHR KÝTAP ZAMANI 4 KASIM 2013 PAZARTESÝ Bir ehir nasl okunur? Enis Batur, Siyah Sert Berlin adl yeni kitabnda ‘üçgenler’ üzerinden kuruyor anlatsn: Walter Benjamin, Charles Baudelaire ve Ahmet Hamdi Tanpnar’la modernizmin aylak bireyinin, flâneur’ün izini sürüyor. Kitap içerii, önermeleri ve yapsyla edebiyatmza önemli bir katk. SYAH SERT BERLN, ENS BATUR, REMZ KTABEV, 184 SAYFA, 15 TL iyah sert Berlin. Enis Batur bir ehrin nasl okunacan kitabn sayfalarn açmamza mahal vermeden göstermeye balyor. Siyah ve sert; bir demir leblebi çarmyla ba baayz, ki ehrin tarihine az çok aina olanlar yadrgatmayacak bu önerme. Yazar, okunma güzergâh tuzaklarla dolu Berlin’i iki ana hatta ayrrken, skça düülen yanlgy bertaraf ediyor: “(Hayr Dou ve Bat Berlin’i deil, eski ve yeni Berlin’i) kar karya getirme tasars.” Kentler tarihin ve corafyann birer dilisiyse, hele Berlin ve stanbul gibi sürekli i makinelerinin çalt birer antiye alanna dönümüse, imdi ve gelecekten çok geçmile, sürülebilen izler ve çkmaz sokaklarla meraklsnn hayal gücünü tetikler. Batur’un bir sorusu var ki çok önemli: “çinde yaayanlarn ezici çounluunun doru dürüst tanmad bir ehri, dardan gelen ve bakmaya koyulan delebilir mi?” Batur’un yantlar, kendisinin de belirttii gibi hayli tartmal, bir o kadar da ufuk açc. Kendisini ve benzerlerini aylakgezer olarak tanmlyor Batur. Gelgelelim, aylak terimi bizde hâlâ babo diye algland için biraz sorunlu. Batur’un imledii aylak, kalabalklara ehri tartmak, duymak, anlamak için karr. Aramzdaki duyarl yabancdr. Gelelim alt bala: “Üçgenler Kitab”. Kitapta sürekli çoalan üçgenleri irdelemeye kalkmak için yerimiz dar. Ama ana ‘üçgen’le, Benjamin-BaudelaireTanpnar’la iz sürebiliriz. Walter Benjamin, Baudelaire üzerinden modernizmin aylak bireyini, âneur’ü yazd. Baudelaire bizatihi bir aylakgezerdi. Tanpnar için de benzer cümleler kurulabilir. Huzur’da Mümtaz, Nuran’la birlikte okurunu da stanbul sokaklarnda, bir yandan da düündürerek dolatrr. Berlin’i okuma denemesinde, yazarn rehberi hayaletler. Kimi zaman Paris ve stanbul’a urarken, birçok yazara, yapta, binalara, kentlerin karmak iaretlerine ‘danyor’ Batur. Metazie inanan bir yazar o. Ve bu inanc tayan her yazar gibi rastlanty yüceltiyor. Ar rastlantlar demi, kavramn Berlin’de sürekli karsna çkmas okur için de kafa kartrc. FOTORAF: ZAMAN, KÜRAT BAYHAN S ÖMER AYHAN Enis Batur YAZARIN Ç LABRENTLER zaten bavurduu alanlar. Temay kuatacak bir de bonus hayal ediyor Batur: DVD’ler, haritalar, görseller... Enis Batur edebiyat bir tasarm olarak alglyor, hatta hurufatla ilikisi de radikalleti. Arlklardan yana olduunu beyan eden yazar, kimi zaman TDK’y kale almayan sözcük kullanmlaryla kendi alfabesini ina ediyor. Enis Batur, edebiyatmzn yalnzlarndan. Üstelik, ayrkslnda bir hizalama sknts da yayor. Sözgelimi, içlabirentlerden söz ediyor. Gerçekten Siyah Sert Berlin, içinde ilerledikçe ara yollarla budaklanan bir metin. öyle demi yazar: “Her kitabn bir içlabirent barndrd kesin, yazar kendi kaybolu ve aray erilerine okurunu çaryor.” Ne kadar iyimser ve tartmal bir görü. Zira Batur kendi yazsn ve okuduklarn kerteriz alyor. Oysa edebiyatmzn önemli eksiklerinden biri, kat gerçekçiliin ilkel yöntemlerinde srar edildii için bir türlü çatlamayan labirentler deil midir? Batur’un yalnzln koyultmakla seçtii yol, edebiyatn formu üzerine düünme biçimi. öyle diyor: “Yaz/n: Her vakit snr ihlâllerinin anavatan.” Kavramsal edebiyat öne sürerken, yaz-imge birlikteliinin ortaklk alann geniletmi, bizzat çektii fotoraara kendi çizimlerini eklemi ve çizimler için bamsz metinler yazm. Çada muskî ve güzel sanatlar ise LONDRALI RUH AKRABALARI Batur, anacam kavrama kitapta yer vermiyor ama Siyah Sert Berlin, eklektik yapsna karn öncelikle bir psikocorafya kitab. Geçen zamann asla bütünüyle yok olmayacan iddia eden yeni romantiklere benzer bir bak açs var yazarn. “Yekpâre devamllk” diye tanmlad, ehirlere özgü aura, geçmile birlikte aratrlan imdi’yi ve hayal edilen gelecei de kuatr. Bu noktada Peter Ackroyd’un Londra anlatlarndaki öz ile Batur’un yekpâre devamll akraba. Batur’un asl akrabas ise Iain Sinclair. 20. yüzyln son çeyreiyle beraber ‘aylakgezer’in bakenti, Paris’ten Londra’ya tand. Batur’un “yere mh- 34 l metalik göstergeleri izleyerek” yapt uzun yürüyü, Sinclair ve dier psikocorafyaclarn daimi kent okuma rehberi. Batur, siyah sert ehir Berlin’in dokusuna en uygun müziin 1945 sonras Alman bestecilerinin tnlar olduunu ileri sürerken soyutlamasnn “garip, saçma” bulunabileceinden bir nebze tedirgin. Bir edebî metin, kimi zaman yazarla okurun söylemesine açlabiliyorsa, garip ve saçma bir sav da ben ilitireyim: Berlinli endüstriyel müzik grubu Einstürzende Neubauten’in 1980-84 aras ileri ile popüler müziin alternatif grubu Depeche Mode’un 1983-86 aras ehrin seslerini dinleyerek Berlin’de kaydettii üç albüm de ehrin yapboz dokusuyla hsm akraba sanki. “Yarn yklsnlar diyedir pe pee dikilen kuleler” diyor Batur. Cümle kitab batan ayaa kat eden ar rastlantlara bir çentik daha ekliyor. Einstürzende Neubauten’in Türkçe karl cümle içinde sinsice soluklanyor. Siyah Sert Berlin, içerii, önermeleri ve yapsyla edebiyatmza önemli bir katk. FOTORAF KÝTAP ZAMANI 4 KASIM 2013 PAZARTESÝ ehirler ki korku verir Zaman foto muhabiri Kürat Bayhan Away from Home (Evden Uzakta) adl fotoraf kitabnda, Türkiye’nin dört bir yanndan stanbul’a göç edenlerin peine düüyor. Bayhan’n fotoraflar göç, kaç, kopma, bellek, hatra ve aidiyet gibi derin ve karmak kavramlarla yüzlemeye çaryor bizi. AWAY FROM HOME, KÜRAT BAYHAN, KSEL BASIM, 128 SAYFA, 35 TL E MUSA REK duardo Cadava, Türkçede Ik Sözcükleri adyla yaymlanan kitabnda, fotorafn bir yitirmilik biçimi olduundan söz eder. Walter Benjamin’den alntlayarak öyle der: “Fotogra, tarihte ilk kez, bir insana ait kalc ve amaz izleri muhafaza etmeyi olanakl kld.” Fotorafn insana ait izleri önümüze sunmaktaki bu ürkütücü gücü, görüntülerin zenginlii ve sarsc derinlii ile daha da anlam kazanr. Zaman foto muhabiri Kürat Bayhan’n Away from Home (Evden Uzakta) adl fotoraf kitab da Benjamin’in sözünü ettii insana özgü izleri tüm çplaklyla yan bamza getirip tuhaf bir bolua itiyor bizi. Konya, anlurfa, Kastamonu, Çanakkale, rnak, Aksaray, Diyarbakr, Erzurum ve Türkiye’nin dört bir yanndan ad Rdvan, Musa, Hayati, Hüseyin, Ali, Faruk, Kadir, Yusuf, Ahmet olan ve memleketinden ayrlarak stanbul’a göç eden hayatlarn peine düen Bayhan’a kulak verelim: “Yaklak be yl önce baladm ‘Evden Uzakta’ projesi, stanbul’da en fazla göç alan bölgelerden biri olan Eminönü Küçükpazar semtinde yaayan insanlar kapsyor. Umudunun ve hayallerinin arkasndan koan binlerce kii zor artlar altnda yaam mücadelesi veriyor buralarda. 1960, 1980 ve 90’l yllarda yaanan göçün ardndan dördüncü kuak diyebileceimiz bu kitle, eitimsizlikleri nedeniyle daha çok gündelik ilerde çalyor.” Bayhan’n fotoraar bizi göç, kaç, kopma, bellek, hatra ve aidiyet gibi bir hayli derin ve kark kavramlarla yüzlemeye çarrken, iç göçle yerinden ayrlmann sancl süreci her fotorafta kendini belli ediyor. Fotorafçnn misari olduu hayatlarn içine dahli, kendisi ile onlar arasndaki snrlar kaldrarak, onu da bir ‘göçer’ haline dönütürmüe benziyor. Peine dütüü hayatlar Benjamin’in “çok yaknda artk önümüzde olmayacan bildiimiz ey”lere davet ediyor bizi, zira bu binlerce kiiden geriye kalan sadece onlarn görüntüleri. Yaadklar aclardan ve imdiki akbetlerinden habersiz kendi hayatlarmz sürdürüyoruz. SENELERN EME dil ve yakalad güçlü kareFotoraardaki hayatlarn akler telal bir iç göçün merhasine, Bayhan’n kitab barnlelerini bir bir yakalyor. Can drd fotoraarla talihli bir Bahadr Yüce, Uzakta Beyaz serüven yaam. Senelerin adl kitabndaki “ehir Koremei olan kitap, henüz bakusu” adl iirinde “ehirslmamken, geçtiimiz yl ler ki korku verir/ eski denizBursa Fotoraf Festivali’nde lere, imdi yetim/ en çok ölüme “Maket Kitap Ödülü” kazabenzer ehir/ ben bunu bildim” nr. Yaymlandktan sonra ise diyordu. Yüce’nin iirindeJaponya’da düzenlenen Sagaki o korkuyu fotoraardaKürat Bayhan mihara Fotoraf Ödülleri 2013 ki yüzlerden okumak müm“Sagamihara Asya Büyük Ödülü”ne lakün. Kimi zaman kzgn, kimi zaman yk görülür. talya’da “Yln Portfolyolaçaresiz, sizi göz hapsine alarak ele ger 2013” kitabnda da kendine yer bulur. çiren baklar kuytularda kalm haKent ve birey arasndaki ilikiyatlar sarsc bir görsel dille aktaryor. yi, stanbul’a göç eden ve beraberinAmerikal usta fotorafç Mary Elde hayallerini tayan insan manzalen Mark, önsözde Bayhan için öyralar üzerinde siyah beyaz karelerle diyor: “Güçlü ve yürek parçalayc fole önümüze sunan kitapta yaklak toraar beni derinden etkiledi. Bunlar, yüz fotoraf yer alyor. Göçün sonucu Anadolu’dan göç ederek stanbul’a çalve ruhsal ykmlarn kitabn daha ilk maya gelen; ailelerinden, topraklarndan sayfalarndan görmek çok da zor deve kültürlerinden ayrlan umutsuz insanil. Bayhan’n fotoraarndaki zengin larn öykülerini anlatyordu. Kürat’n ki- 36 tab insanlar ve onlarn hayatta kalma mücadeleleri ile ilgili görsel olarak güçlü, esiz ve güzel anlatlan bir öykü. Harika bir gazeteci ve gerçek bir hümanist olmasnn yan sra Kürat harika bir air.” Öykücü Ayla Kutlu’nun dedii gibi, göç insan eksiltir. Bayhan incelikli bir duyarllkla çektii fotoraarda o sözü edilen eksikliin tam manasyla nasl bir ‘görüntü’ olduunu tek tek yan bamza brakyor. Fotoraflardaki etkileyici suretler ve mekânlar, her birinin üzerine hikâyeler yazlabilecek canllkta dururken, kimi fotoraardaki titrek görüntüler izleyiciyi bir bolua iterek zihninde parçalar tamamlamasn istiyor. Away from Home, özenli ve k basks ile dikkati çekiyor. Özellikle Türkçede fotoraf kitaplarnn eksikliini hissettiimiz hatrlanrsa bu güzel eserin yaknda Zaman Kitap’tan dilimizde de yaymlanacak olmas sevindirici. (kursadbayhan.blogspot.com) TARH KÝTAP ZAMANI 4 KASIM 2013 PAZARTESÝ ‘Koskoca’ halifelik nasl kaldrld? Doç. Dr. Ali Satan’n Türk ve ngiliz Belgelerinde Halifeliin Kaldrlmas adl kitab yllar sonra geniletilmi ikinci baskyla yaymland. Eser, halifelik makamnn Hz. Ebubekir’den balayarak geçirdii evreler, siyasilemesi, Pan-slamc politikalarn bir parças olmas ve nihayet I. Dünya Sava ve Milli Mücadele dönemindeki önemi ve cumhuriyetle birlikte kaldrlmas üzerinde duruyor. TÜRK VE NGLZ BELGELERNDE HALFELN KALDIRILMASI, AL SATAN, UFUK YAYINLARI, 316 SAYFA, 20 TL “ A. YAVUZ ALTUN ngiliz Yllk Raporlarnda Türkiye” serisinin yazar ve halifeliin kaldrlmas konusunda çalan tarihçi Doç. Dr. Ali Satan, yllar sonra geniletilmi baskyla yeniden yaymlanan kitab Türk ve ngiliz Belgelerinde Halifeliin Kaldrlmas’nda, alanndaki çalmalarn üzerinden geçerek derli toplu bir eser meydana getirmi. Kitap, öncelikle halifelik makamnn Hz. Ebubekir’den itibaren nasl bir kimlie sahip olduunu ortaya koyuyor. Ardndan hilafetin siyasilemesi, Pan-slamc politikalarn bir parças olmas ve nihayet I. Dünya Sava ve Milli Mücadele dönemindeki önemi üzerinde duruyor. Türk ve ngiliz belgelerinden takip edilen bir süreç içerisinde, Avrupa ve slam dünyas arasndaki “hilafet diyaloglar” çarpc bir biçimde gözler önüne seriliyor. Ali Satan’n kitap boyunca bavurduu kaynaklardan çkard sonuç, Ankara’da yeni kurulan cumhuriyetin, hâlen slam dünyasnda etkisi bulunan hilafet makamn kaldrarak iç politikada rakipsizlii, d politikada ise ngiltere’nin errinden uzak olmay hedeedii eklinde. HALFELK FORMALTE MYD? Yavuz Sultan Selim’in Hicaz seferi, halifeliin Osmanl’ya geçii olarak yorumlansa da aslnda Selçuklulardan bu yana “imalde” Türkler, slam’n bayraktarln ve koruyuculuunu üstlenmi görünüyor. Haliyle Hicaz seferi, bir formaliteden ibaret. Üstelik bu formalite uzun yllar sürüyor. Zira slam dünyasnn halifesi olmak, hutbelerde isminin okunmasndan öte bir anlam tamyor modern zamanlara kadar. Bunda, slam dünyasnn Osmanl’nn belirli bir güce ulamasndan 1800’lere kadar d tehdide fazlaca muhatap olmamas da büyük etken. Önce Osmanl içinde karklklar meydana geliyor, ardndan Arap milliyetçiliinin yükselii ve slam dünyasnn farkl kuvvetlerce oraya buraya çekilmesi. Msr’n önce Fransz sonra ngiliz hâkimiyetine girmesi, Afrika’da Avrupa ülkelerinin kolonyalist faaliyetleri ve Hindistan’da ngiliz yönetiminin kurulmas, Osmanl’y tarihî bir role, yanl bir zamanda sokuyor. Abdülaziz ve II. Abdülhamid dönemlerinde, bu uzak slam ülkelerinden yardm çarlarn iitiyoruz. Milletleraras ilikilerin çoald, küresel ticaretin ve haberlemenin, haliyle de rekabetin ve çatmann trmand bir dönemde, yani modern çada Osmanl’dan bu taleplere bir ekilde cevap vermesi beklenecekti. Ancak slam dünyasnn geneli açsndan, en somut durum Avrupa’nn ve bölgeye yeni yeni müdahil olan Amerika’nn bu corafyadaki tehdit oluturan varlyd ki, Osmanl’nn buradaki varl ile bir diyalektik oluturacakt. Osmanl corafyasnn gayrimüslim kimlii baskn olan Balkanlar bölümü, Avrupa’nn görünür destei ile kendi ulus-devletlerini ina etmilerdi. Anadolu’nun dousunda Ermeniler bunun için mücadele halindeydi. Araplar içerisinde de bu yönde görüler öne süren, Osmanl’ya kar bamszln ilan etmeye niyetli entelektüel bir zümre olumutu. O srada Osmanl’yla dostluu bulunan Almanya, Pan-slamist ya da Osmanl açsndan baklrsa ttihad- slam denilen politikaya çkarlar ölçüsün- de destek verse de, Avrupal dier süper güçler Osmanl içindeki ayrlkç hareketleri destekliyordu. Bu yönden halifelik makam, tehlike annda masaya sürülebilecek, kaybetme fasln kapatma imkân sunabilecek bir enstrüman olarak görülebilirdi. Öte yandan “slam dünyas” çoktan parçalanmt ve halkn yannda baz siyasi gürler Osmanl halifesine sadk olsa da, özellikle entelektüel açdan her kesimde farkl görüler öne çkmt. Arap yarmadasnda erif Hüseyin, çoktan Osmanl’dan uzaklamt. Afrika, Avrupal devletlerce istila edileli de zaman geçmiti. Bu sebeple denilebilir ki, hilafet hamlesi, I. Dünya Sava’nda ie yaramazd. Elbette etkileri olacakt. Ancak bu tesir Osmanl corafyasnda deil, Hindistan gibi Osmanl’y uzaktan destekleyen Müslüman ülkelerde gerçekleebilirdi. Zira yukarda zikredilen diyalektik uyarnca, Osmanl’y deil, ulus-devlet olmay, kendi egemenlik hakkn kullanmay seçen topluluklar, çoktan Avrupa ile anlamt. Bu çerçevede, Osmanl’nn çöküünü ve halifelik makamnn ilgasn an- 38 layabilmenin yegâne art, ngiltere’nin hikâyeye dâhil edilmesi gibi görünüyor. Ali Satan’n Cumhurbakanl Arivi’nden çkard baz mühim belgelerin yan sra, ngiliz devletinin yazmalarndan baz bölümleri bu süreç içerisinde yaymlamas, meseleyi daha geni dengeler etrafnda deerlendirme imkân sunuyor. Ancak Osmanl devleti gibi devasa bir gücün, bu kadar ksa sürede Ankara’ya kadar sktrlabilmesi, bölünüp parçalanabilmesi, Sultan Vahdettin ve son halife Abdülmecid Efendi gibi gürlerin hemen hiçbir etki gösteremeden Ankara tarafndan azledilebilmeleri, analitik biçimde sorgulanmay da gerektiriyor. Bilhassa halifeliin kaldrlmasndan sonra yaananlar, iki iddiay akla getiriyor: Ya hilafet tarih boyunca siyaseten hiçbir anlam ifade etmedi ve yklp gitmesiyle sembolik bir kayptan öte bir ey olmad; ya da bu makamn kaldrlmasna kar tepki gösterebilecek bütün dier unsurlar çoktan baka tercihlerde bulunmulard. kincisini dikkate aldmzda, Osmanl’nn yklyla, var olduu topraklarda ortaya çkan (bir bakma hâmisiz kalan) devletler ve devlet-alt yaplarn modern tarih boyunca yaadklar, Osmanl geçmiine yönelik de çok ey söylemektedir. BELGELERN AHTLNDE TARH Ali Satan’n bütün bu olgular inceleme metodu, konusuna sadk bir tarihçi hassasiyetiyle, kronolojik olarak halifeliin tedricî kaldrlma sürecinde Avrupa ve slam dünyasnn konuya dair bak açlarn, tarihî belgelerin ahitliinde, sunmak eklinde özetlenebilir. Haliyle, kamunun istifadesine açlan ngiliz Dileri Bakanl yazmalarndan halifelie dair ksmlarn, Türkçe ve ngilizce literatürle harmanlann takip edebilmek mümkün. Bu türlü aratrmalarda klcallara girdikçe kaybolmak ve konudan uzaklamak sk rastlanan bir durumken, Satan’n bu hususta maharetli olduunu teslim etmek gerekir. Öte yandan, konunun kavramsal açdan daha da yaplandrlmaya ve bu esnada farkl tarihsel uzamlara doru genilemeye ihtiyac var. ngiliz Dileri Bakanl yazmalar iyi bir balangç. SANAT KÝTAP ZAMANI 4 KASIM 2013 PAZARTESÝ Görmenin ehliletirilmesi: Perspektif Erwin Panofsky’nin sanat teorisi ve sanat tarihi alanlarnda üzerine çokça konuulan kitab Perspektif: Simgesel Bir Biçim dilimize kazandrld. Panofksy, perspektifin görüneni olduu gibi yanstp yanstmad tartmasndan yola çkyor. PERSPEKTF: SMGESEL BR BÇM, ERWIN PANOFSKY, ÇEV.: YEM TÜKEL, METS YAYINLARI, 184 SAYFA, 16 TL E Süreyya Su rwin Panofsky’nin Perspektif: Simgesel Bir Biçim adl kitab sanat teorisi ve sanat tarihi alanlarnda çok bilinen ve üzerine çokça tartlan bir çalma. Kitap hakkndaki tartmalar Panofsky’nin, perspektif temeline göre yaplan resimlerin görüneni olduu gibi yanstt, bizim gerçekte gördüümüz haliyle eyleri temsil ettii savna itirazyla ilgilidir. Panofsky’ye göre, Rönesans’ta gelimi olan perspektif anlay aslnda eyleri nasl görüyorsak deil, nasl görünmesi gerekiyorsa öyle resmetmeyi amaçlar. Nitekim Rönesans resminde yansyan görme biçimi, yava yava modern insann görme alkanln koullandrmtr. Resim sanatnda perspektif anlay, üç boyutlu bir dünyay iki boyutlu bir zemin üzerinde temsil etme zorunluluundan domutur. Fakat bu zorunluluk, ayn zamanda, bizim dünyay görme biçimimizi de disipline eden bir etki yapmtr. Dünyay bir perspektiften görmek, görsel sanatlarn ürettii bir söylem haline gelmitir. Dolaysyla perspektif, temsili eylerin “gerçek görünü” biçiminin “doru” bir yorumu deil; eyleri belirli bir biçimde görme tercihidir. Bu tercih, arlkl olarak tarihsel ve kültürel-politik durumlara baldr. Çünkü sadece gözlerimizle görmeyiz. Kültürel formasyonun yön verdii zihin de neye nasl bakmamz gerektiini bize söyler. Tarih içinde gördüümüz eyler, bize kendilerini olduklar gibi sunmak yerine tanmlandklar gibi sunarlar. Modern insan için Rönesans perspekti, “dünyann perspekti” haline gelmitir. nsann görüü böylece tarihsel olarak koullandrlmtr: Sanat bize nasl görmemiz gerektiini öretmitir. RÖNESANS’A TRAZ Panofsky, kitabnn birinci bölümünde sanat teorisyenleri tarafndan öteden beri nesnelliin bir arac veya en azndan bir ölçüsü olarak kabul edilmi olan Rönesans perspektif sistemini analiz eder. Ona göre, perspektin inas görenin görmeyi hangi yollarla belirlediini bize yanstr. Rönesans resminde tamamen aklc bir mekânn oluumunu salayan “merkezî perspektif” çok önemli iki varsaym ima eder: Birincisi, biz tek bir duraan gözle görürüz; ikincisi, görü konisinden geçen düzlem kesiti görsel imgemizin yeterli bir yeniden üretimidir. Oysa perspektife dikkat edilerek çizilmi 40 bir resmin, retinadaki resimle örtütüünü söylemek pek doru deildir. Yazar, “retina görüntüsü” ile “görsel imge” arasnda fark olduunu vurgular ve dünyay gözlerimizin gördüü ey olarak temsil ettii iddia edilen perspektife kar çkar. Perspektif, asl olarak, eyleri belli bir bak açsndan alglanan görüntüyle retinadaki görüntüyü bir tutarak görmek için, bakn türlü yollarla terbiye edilmesini gerektirir. Tepegözler gibi tek bir sabit gözle önümüze dosdoru bakmay art koar. Dier taraftan, kiisel ya da kültürel eilimlerimizin gördüümüz eyi anlamlandrmasna izin vermez. Oysa “retina görüntüsü” bize düzlemde deil, içbükey bir yüzeyde alglanan eylerin ekillerini gösterir. Rönesans teorisyenlerinin sorunu, gözün gerçekte bir düzleme deil de bir kürenin iç yüzeyine yanstma yaptn hesaba katmadan, düz bir çizginin her zaman düz olarak alglandn öne süren perspektif kural dorultusunda hareket etmeleridir. Oysa perspektif kural gerei, bir resimde ya da görsel imgede düz çizgiler düz yanstlrken göz onlar eri olarak alglar. DÜNYAYI TAKLT M, DÜZENLEMEK M? Panofsky, perspektin retina açsndan gerçekçi olmadn öne sürdükten sonra can alc soruyu sorar: Eer dünyadaki nesneleri gözümüzle eri görüyorsak, neden perspektif kuralna göre yaplm bir resmin dünyay gerçekte gördüümüz gibi temsil ettiini öne sürüyoruz? Bu noktada onun cevab, Foucault’nun Kelimeler ve eyler’de söylediiyle ayndr: Çünkü kültürümüzün düünce sistemi bize bunu dayatmaktadr. Perspektif kurallar geometrik açdan ne kadar geçerli olursa olsun, Panofsky için asl mesele, niçin gördüümüz eyi resmetmek için geometri disiplinini kullanmaya eilim gösterdiimizdir. Görme biçimlerimiz deitii için modern perspektif antik perspektiften farkllamtr. Modern insann, Rönesans resimlerinin temsilî tutarlln kabullenmesi ve perspektif kuralna fotoraftaki gelimelerin de “destei”yle itaat etmesi, düünce sisteminin dönüümüyle balantldr. Modern insan, içinde yaad mekân sisteminin, aklc bir düzen adna, düz çizgisel bir ekilde kurulmasn söyleyen felse bir dünya görüüne sahiptir. Bu dünya görüünün sanatsal ifadesi olarak perspektif kuralna göre yaplan bir resim, yalnzca dünyay taklit etme çabasn deil, ayn zamanda dünyay belli bir tarzda düzenleme arzusunu da yanstr. BYOGRAF KÝTAP ZAMANI 4 KASIM 2013 PAZARTESÝ Zor zamanlarn âlimi Zâhidü’l Kevserî Dinî ilimlerin kökten deitirilmek istendii bir dönemde hücumlara gösünü siper etmi bir slâm âlimi Zâhidü’l Kevserî. Akif Cokun’un kaleme ald biyografi, bizim corafyamzda yetimesine ramen yeteri kadar tanmadmz Kevserî’nin hayatn, derin tesirler uyandran görülerini anlatyor. ZÂHDÜ’L KEVSERÎ, AKF COKUN, IIK YAYINLARI, 448 SAYFA N AHMET DORU esilleri birbirine balayan damarlarn neredeyse kopma seviyesine geldii, çok deil iki kuak öncemizde yaayanlarn binlerce yl önce dünyay terk etmi gibi olduu farkl bir zaman diliminde yayoruz. Süleyman Çelebi merhum, Mevlid-i erif’te “Hak Teâlâ çün yaratt Adem’i/ Kld Adem’le müzeyyen âlemi” diye balayp Nur-u Muhammedî’nin (aleyhissalatü vesselam) hakiki sahibine ulamasn ne güzel anlatr. “Mustafa nuru”, Hazreti Havva, it, brahim, smail’in de dahil olduu (cümlesine selam olsun) bir silsile ile, “ibu resmile müselsel muttasl” atadan evlada naklolur gider. Müselsel yani zincirleme… Muttasl yani kesintisiz… Günümüz gençlii ise gökten zembille inmi yahut aaç kovuunda bitmi gibi el yordamyla sfrdan kefetmeye çalyor dünyay. Annesinden örendii yüzlerce yln imbiinden süzülmü leziz yemekleri, göz karar el yordamyla kotarveren marifetli ev hanmlarnn aksine, kitaptan tarif alp denemeye çalan tecrübesiz gençler gibi. Piirdii yemein hakiki lezzetine ulap ulamadn bilmesine imkân yok, çünkü asln tatmam. Lezzetin püf noktalarn yakalamas zor, çünkü yaplrken görmemi. “Bu yemei erbab yapsa da güzel olmaz, baka tarier deneyelim.” diyenlere verecei cevab yok. Ik Yaynlar’ndan çkan, Akif Cokun’un kaleme ald Zâhidü’l Kevserî adl kitab okurken bunu daha iyi anlyorsunuz. EBU HANFE’NN SAVUNUCUSU Erbab elbette tanr, cevherfürûân cevher kadrini bilir, sözümüz meclisten içeri; Zâhidü’l Kevserî, asrlar öncesinde, uzak diyarlarda yaam bir ahsiyet deil. Bizim corafyamzn insan, Düzceli. Öyle uzun asrlar geçmemi ahirete intikalinin üzerinden, vefat tarihi 11 Austos 1952. “Çerkeziyyü’l-asl”, Kafkas muhaciri bir aileye mensup. Adnn sonundaki “Kevserî” nisbeti, dedelerinin birinden geliyor. Osmanl devrinde yetimi ulema neslinin son hal- düünce dünyasn; sonraki ksmlar ise Te’nibü’l-Hatib’i ve Te’nib’in derin tesirlerini anlatyor. Zâhidü’l Kevserî, Osmanl’nn son ders vekillerinden. Ders vekili medresede eyhülislama vekâleten ders veren müderris. Sultan Bayezid-i Velî Han cennetmekân, Bayezid Camii’ni medresede ders okutulmasn eyhülislama art komu. Zamann eyhülislam Ali Cemâlî Efendi, meguliyetinin çokluundan vakye artn yerine bir baka âlimi vekil klarak yerine getirmi ve bu bir usul halini alm. Bir anlamda eyhülislam vekili olan ders vekillerinin vazifesi, sadece Bayezid Medresesi’nde ders okutmak deil. Ayn zamanda Bab- Meihat’in medrese ve örenci ilerinden de sorumlular. FATH’TE YETM DÜZCEL ÂLM Zâhidü’l Kevserî, 1879’da Düzce’nin babasnn adn tayan Hac Hasan köyünde dünyaya kadem basar. Babas da ilim ehli bir zâttr ve Gümühanevi Ahmed Ziyaeddin Efendi’nin talebelerindendir. Kevserî, Sultan Hamid devrinde, 1894’te stanbul’a gelir. Fatih’te derslere balar. Einli brahim Hakk Efendi’den okur. Hocas vefat edince Alasonyal Ali Zeynelabidin Efendi’yle yoluna devam eder. Bu arada Gümühanevi Dergâh’nn o zamanki eyhi Hasan Hilmi Efendi’den nasiplenir. 28 yanda imtihann vererek Fatih dersiamlar arasna dahil olur. Bir ara medreselerin slah için kurulan komisyona seçilir. Bu srada ttihat ve Terakki ibandadr. Medrese eitiminin süresini ksaltmak, dinî ilimleri azaltarak Bat’da okutulan ilimlere de yer açmak istemektedirler. Zâhidü’l Kevserî bu istee kar çkar, baarl da olur. Ama ttihat ve Terakki’nin kara listesine girmitir. Durum tehlikeli hal alnca üç yl Kastamonu’da hocalk yapar, tekrar stanbul’a döner. 1922 ylnda tutuklama ve suikast gündeme gelince Msr’a hicret eder. Burada vaktinin çounu talebe yetitirmekle geçirir. Geçimini resmi evraklarn Türkçeden Arapçaya tercümesi ile temin eder. Skntl günler yaasa da ilmî faaliyetlerinden ücret almaz, teklif Zâhidü’l Kevserî (1878-1951) kalarndan. Yetitirdii talebelerden hal-i hayatta olup ilim nerine devam edenler yaknlarmzda mevcut. Ve en önemlisi “bakyyetü’s-selef”, dinî ilimlerin özellikle fkhn kökten deitirilmek istenmesi rüzgârna gösünü siper etmi. Her türlü mahlde bunun mücadelesini vermi. Bu uurda hicret etmi. Aç kalm, açkta kalm, ylmam talebeler yetitirmi. Eserler kaleme alm. mam- Âzam Hazretlerine ve mezhebine yöneltilen tenkidleri, Hatib elBadâdî’nin iddialar üzerinden cevaplandrd Te’nibü’l-Hatib, bunlardan biri. Daha ziyade ilim erbab muhatap alnarak yazlan 448 sayfalk Zâhidü’l Kevserî kitabnn yaklak üçte birlik ksm Kevserî’nin hayatn, 41 edenlere “Bu teklif ettiinizle ahirette vaat edilen karlk bir arada olur mu hiç?” der. Halim Çal, kitabn banda yer alan takdim yazsnda, Zâhidü’l Kevserî’nin mücadelesini iyi anlayabilmek için yaad yllardaki tartmalara bakmak gerektiini söylüyor. Çal’n verdii bilgilere göre Kevserî’nin yaad yllarda slam dünyas hâlen devam eden ykmn okunu en kuvvetli haliyle hissetmektedir. Pek çok Müslüman mütefekkir, ümmetin bana gelen felâketlerin sebepleri ve çözüm yollar üzerine kafa yormaktadr. Tasavvufu ve mezhepleri geri kaln sorumlusu saymak en çok kabul gören yaklamdr. Bu kar çk, mezhep mensuplarnn taassubuna ve günün ihtiyaçlarna cevap vermeyen hususlara çareler bulmaktan ziyade onlar toptan ortadan kaldrmaya yöneliktir. Fkh âyet ve hadislerin zahirî hükümlerine bina eden kitaplar yaymlanmaya balam, dinî ilimleri temsil eden bütün kurum ve ahslar eletirilerden nasibini almtr. Yaanan entelektüel kaos, slam’n fkhî yönüyle snrl kalmaz, itikadî konulara da uzanr. Bu anlay, dinin kaynaklarn ehil olmayan kiilere vererek iin içinden çklmaz noktalara varmasna sebep olur. ONU NE KADAR TANIYORUZ? te böyle bir zamanda mücadele sahasna atlan ve önemli tesirler brakan Zâhidü’l Kevserî’yi yetitii corafyann bugünkü sakinleri olarak ne kadar tanyoruz? Cevab Akif Cokun veriyor: “Yusuf el-Benurî, Kevserî için yazd makalesinde, ‘Uzun asrlardan sonra kendi insanlar için Allah’n bir lütfuydu…’ dese de o, doduu yer, hocalar ve medresesi ile nispet edildii topraklarda bulamad ilgi ve alâkay, daha çok slam âleminin geni corafyasnda bulmutur. Zâhidü’l Kevserî; Suriye am, Endonezya, Hindistan, Pakistan, Yemen ve Cezayir’de talebeleri ile ciddi bir alâka uyandrmtr. Zâhidü’l Kevserî’nin Müslüman corafyada uyandrd alâkay hayatta iken ve vefatndan sonra hakknda yazlanlardan anlyoruz.” TARH KÝTAP ZAMANI 4 KASIM 2013 PAZARTESÝ Ah o kât kokan sahaflar... smail E. Erünsal, Tima Yaynlar’ndan çkan Osmanllarda Sahaflk ve Sahaflar adl kapsaml çalmasnda, hayatmzdan giderek çekilen, bir köesinde çay demliinin fokurdad, eski gazete ve dergilerle, renkli kapakl kitaplarla dolu, kât ve tarçn kokulu sahaf dükkânlarn anlatyor. OSMANLILARDA SAHAFLIK VE SAHAFLAR, SMAL E. ERÜNSAL, TMA, 584 SAYFA, 50 TL T ALÂATTN KARACA urgut Uyar’n “Yasin Efendi” adl bir iiri var, stanbul’da bir sahaf anlatr. Onunla balayalm yazya, hayat en iyi anlatan iirle… Sahaar Çars’nda bir dükkânda oturur Yasin Efendi. Sabah erkenden Sultan Selim’den gelip besmeleyle açt dükkânnn önünü sular, süpürür; sahaarn en güzel vaktidir sabah. Kardan karya yârenlik vakti. Acem çaycdan bir de çay söyleyip minderli sandalyeye kuruldu mu, gün balar kitap kokan sahaf için. Elbiseleri tarçn kokar; elinde tesbih, güvercinler için msr, dar, mzrakl ilmihâl satar. Akam olunca da eski paltosunu giyip Beyazt Frn’ndan bir ekmek alarak evinin yolunu tutar. iirin sonu öyle: “stanbul’da bir Yasin Efendi vardr/ Sahaarda bir küçük dükkânda/ Asma çardaklarnn yeillii altnda/ Allah’na ükrederek oturur.” Bir son devir sahaf Turgut Uyar’n Yasin Efendi’si. Giderek kaybolan, hayatmzdan çekilen sahaardan biri. O kitap kokan, bir köesinde çay demliinin fokurdad, eski gazete ve dergilerle, renkli kapakl kitaplarla dolu, hararetli edebî/siyasî sohbetlerin yapld sahaf dükkânlar kayboluyor bir bir… te onlar, Sahaar Sûku’nda dört yanna dizdikleri elyazmas kitaplar, mushaar, divanlar arasnda küçücük sandklarna bada kurmu sahaar, tarçn kokan sahaf dükkânlarn ele alm smail E. Erünsal Osmanllarda Sahak ve Sahaar adl eserinde. SAHAFLIIN 400 YILLIK TARH Osmanllarda XVI. yüzylda balayan sahan 400 yllk tarihini; meslein ortaya çkn, sahaarn sosyo-ekonomik durumlarn, dükkânlarn, kitap ticaretini, yatlar, müzayedeleri, sahaar eyhini, sahaf tellâllarn, kitaplar yangnlardan korumak için alnan önlemleri, müstensihler Osmanl arivlerindeki belgeler nda anlatan akademik bir aratrma Osmanllarda Sahak ve Sahaar. Kitabn yazar Erünsal’n ana kaynaklar ariv belgeleri. Eserden anlaldna göre, sahaarla ilgili bilgilerin çou, Ksmet-i Askeriye Mahkemesi’ndeki muhallefat [ölen kimsenin brakt eyler] defterleri ile tereke kaytlarndan çkarlm. Erünsal bir yn belgeden hareketle sahaa- len, mücellitlerin uymas gereken kurallar da dikkat çekici. Hoca daha sonra Osmanl mülkünde, Bursa, Edirne ve elbette stanbul’daki sahak, sahaar ve sahaf çarlar üzerinde durmu. Ana kaynaklar yine tereke kaytlar, er’i siciller, Batl gezginlerin eserleri. “stanbul Sahaar” balkl bölümde, Fatih Sultan Mehmet’in ina ettirdii Bedesten’de (Kapal Çar) sandk ve zaviye denilen dükkânlarda balyor Osmanl’da sahaarn hikâyesi ve böylece rakamlar silsilesi, belgeler ordusu, tablo ve çizelgeler resmigeçidi ve isimler listesi halinde sürüp gidiyor hikâye. Onca belgeye ulamak, hepsini okumak zor elbet. Bir meslek erbab ve bir mekân hakknda, daha önce müstakil çalmalar da yoksa, arivlerden bir hikâye çkarmak oldukça yorucu bir i. Hoca, belli ki tereke kaytlar ve muhallefat defterleri ile adeta savam. Emek büyük. HAYATI ISKALAYAN TARH rn evlerini, dükkânlarn, ölümden sonra kalan kitaplarn, bu kitaplarn mezat yoluyla nasl satldn ve özellikle kitaplarn deerlerini belirlemi. Örnein, bu belgelere göre Osmanl’da en pahal kitaplar mushaar, sonra da srasyla tefsir, hadis, fkh alanndaki dinî eserler. Kitaplarn nadir olmas ve üst mevkilerdeki ahslarn rabeti, yatlar artran etkenlerden. Bürokratlar ise daha çok yatlar dinî eserlere göre düük olan tarih kitaplarna ve divanlara rabet ediyor. Ama Erünsal’a göre bazen “bir ev yatna satlan eserler” bile bulunmakta. Muhallefat ve tereke kaytlar dnda, Babakanlk Osmanl Arivi ve Vakar Genel Müdürlüü Arivi’ndeki kimi belgeler ile Batl gezginlerin eserleri de çalmann balca kaynaklar. Bu belgelerden elde edilen veriler nda kitapta istatistik bilgiler sunan tablo/çizelgeler var. Ayrca eserin sonunda belgeler de yer almakta. rak” denilen kiiler yapyor. Bunlar, kitap alm satm dnda istinsah ve cilt ileriyle de urayorlar. Ebu Hayyan Tevhidî, Dineverî, Yakut El-Hamavî, Tirmizî, bn Nedim ayn zamanda dönemin ünlü verraklar. Badat, Kahire, Mekke, Endülüs, am, Buhara ve Halep’te verraklara, verrak çarlarna, müzayedelere ilikin bilgiler yer alyor kitapta. Müzayedelerde dellâl denilen satclar görev yapyor ve daha o yllarda dellâllarn dikkat etmesi gereken birtakm kurallar var. Buna göre, dellâllar dinî bir kitab deerini anlamayacak, kaybedecek kiilere satmamal; ayrca sapk müneccimlerin, mezheplerin kitaplarn, Antere hikâyelerini ve yalan dolu kitaplar da satmamak gerekiyor. Müslüman olmayan birine mushaf ve dinî kitaplarn satlmas da ho görülmüyor o dönemde. Daha o yllarda sahan/verrakln fukaralk ve mahrumluktan dolay makbul bir meslek olmad kanaati yerlemi. öyle diyor Ebu Hatem en-Niaburî bu konuda: “Verraklk makbul olmayan bir meslektir/ Mahrumluktur, hastalkla dolu bir hayattr.” Sahan zor ve pek öyle gelir getiren bir meslek olmad bugün de malûm. Ayn bölümde Abderî’den nakledi- ‘VERRAKLAR’ NE YAPARDI? Erünsal, özellikle Arapça kaynaklardan yola çkarak ilkin Ortaça slam dünyasndaki sahaara ve sahaa ilikin bilgiler veriyor. Bu giriten anlaldna göre, Ortaça slam dünyasnda saha “ver- 42 Ama, maalesef, okuru onca belge, tablo, isim ve rakam arasnda sahaar çarsn, bir sahaf dükkânn, bir sahaf dolabn, bir sahaf simasn, bir müzayede sahnesini göremiyor; sahaf dükkânlarnn o kendine has kokusunu duyamyor. Belgeler, rakamlar, isimler ve istatistik tablolar hayatn önüne geçmi. Münif Fehim’in çizdii o canl, scak, hayat dolu kapak resminin arkasnda heyecansz bir dil, souk rakamlar, bir sürü sahaf ismi ve istatistik bilgisiyle karlaacaksnz. Oysa her eyden önce böyle kitaplarda görsellik önemli. Sahaar çarsnn eski ve yeni fotoraar, resimleri, sahaf dükkânlar, çardaki dolaplar ve zaviyeler, çeitli simalar, müzayede sahneleri, en önemlisi sahaardaki kitaplar bir ekilde görsel olarak yer bulmalyd kitapta. Dorusu, çardaki “dolap”larn ne olduunu anlayan bile zor bulunur bugün. Kaynaklar arasnda hatralara, özellikle eski stanbul’a ait hatralara ve eski süreli yaynlardaki sahaarla ilgili yazlara da yer verilmeliydi. Eksikliklerine ramen, sahan, sahaflar çarsnn kapsn aralad Erünsal, onca belge ynn okudu, tasnif etti önümüze koydu. Yapt i yorucu ve takdire ayan. imdi belgelerle hemhal olan Erünsal hocann açt sahaf dükkânlarnn kapsndan içeri girecek, sahaarla hemhal olacak bir yar air/yar tarihçiyi veya “tedirgin bir tarihçi”yi bekliyoruz. ROMAN-R KÝTAP ZAMANI Büyü ülkesinin çocuklar J 4 KASIM 2013 PAZARTESÝ Klasik iir okumalar Time dergisinin kitap eletirmeni Lev Grossman’n, yaymland 2009 ylndan beri hayli ilgi uyandran Büyücüler adl roman Türkçede. Kitap, büyü ile gerçek hayat arasndaki çelikiler üzerine kurulu. Aynada Gizlenen Güzel, klasik Türk iirinin 14. asrdan 19. asra kadar olan serüvenini gazeller üzerinden erh usulüne göre yorumluyor. Ünlü airlerin yan sra pek söz konusu edilmeyen airler de yer alyor çalmada. BÜYÜCÜLER, LEV GROSSMAN, ÇEV.: LKER SÖNMEZ, PEGASUS YAYINLARI, 416 SAYFA, 24 TL AYNADA GZLENEN GÜZEL, MAHMUT KAPLAN, ETKLEM YAYINLARI, 224 SAYFA, 8 TL SA DARAKCI oseph Conrad, “Sanat olmak iddiasndaki roman insann duygu yapsna hitap etmeli.” derken, böylesi bir hitabn etkili olmasn duyu organlaryla tanan bir izlenim meydana getirmesine balar. Her roman ayr bir dünya ise okuyucu bu dünyann eiinden admn att andan itibaren olan bitene inanmaya razdr. Söz konusu roman fantastik bir dünyadan bahsediyorsa yazarn olduu kadar okurun da ii zordur. Time dergisinin kitap eletirmeni Lev Grossman’n imzasn tayan ve yaymland 2009 ylndan beri hayli ilgi uyandran Büyücüler, yazarn Türkçeye çevrilen ilk roman. Kitab, “Harry Potter nevzuhur, Yüzüklerin Efendisi anlalmas zor” deyip ‘sihirli dünya’yla bir türlü ba ho olmam biri olarak, aray düzeltme vesilesi olur düüncesiyle okumaya baladm. FANTASTK EDEBYATA GÖNDERMELER 1930’lu yllara damgasn vurmu çocuk kitab Fillory ve Ötesi’ni tüm yatlar gibi okumu fakat onlardan daha çok etkilenip kendini büyücülüe kaptrm Quentin, Brakebills Büyü Eitimi Üniversitesi giri snavlarna davet edilir. Sadece üstün zekâl örencilerin kabul edildii okulda snf atlayacak kadar baar gösterir. Kimsenin yerini bile bilmedii okul ise gizemli varl ile adeta sakl bir bahçedir. Örencilerin kimi zaman klostrofobik atmosferinden skld, çou zaman da tatilden dönüü adeta iple çektikleri bir yerdir. Bata Yüzüklerin Efendisi olmak üzere Harry Potter, Alice Harikalar Diyarnda gibi türün baat örneklerine göndermelerle ilerleyen roman, farkl uzunlukta dört kitaptan oluuyor. lk bölümde olaylar Quentin’in en yakn arkadalar Alice, Penny, Richard, Jane ve Eliot’n okul yaamn konu ediniyor ki, gençlik dizileri kvamnda bir bölüm. Hayatta bir amaç aray, mutluluun peinden koma ve bulunca kymetini bilmeme, sahte bir özgürlük ortam gibi konular var bu sayfalarda. Arkadalar üçüncü snfa geldiklerinde ise savunma büyü sistemlerini etkisiz hale getirip içlerinden birini öldüren bir yaratk belirir. O günden sonra iler eskisi gibi yürümez. Gerçek risk gerçek büyüleri eitimin bir parças kl- H m, sakl bahçe imdi türlü büyülerle müstahkem mevkiye dönümütür. Okuldan baaryla mezun olan örencilerin ne istedikleri belli deildir ama ölesiye kaçndklar ey, mutluymu gibi yaayan gerçek dünyadakiler gibi olmaktr. “Gün boyu manasz eyler yapp birbirimizden nefret ederek ölmeyi beklemeyelim.” der Alice. Çünkü gerçek yaam onlar için çorak topraktan farkszdr. Bekledikleri frsat ayaklarna gelir: Fillory’nin gerçekliine dair delilleri takip ettiklerinde kendilerini amansz bir mücadelenin içinde bulurlar. Fiziksel büyü alannda uzmanlaan Quentin, en çalkanlar Alice, doutan yetenekli Eliot, eziyet görerek büyüdüü için etrafn ezmeye meyyal Jane ve geç ama iyi örenen Josh, ustalklarn gösterebilecekleri frsat nihayet bulmulardr. Fillory’de karlarna tekrar çkan yaratk ise aslnda çok iyi bildikleri biridir. Yakup Öztürk oca Dehhani ile balatlan, 19. asrn sonlarna doru Encümen-i uara tarafndan son örnekleri verilen klasik Türk iiri, edebiyatmzn Batllama serüveniyle birlikte büyük bir taarruza terk edilir. Bu iir, Tanzimat devrinde, yeninin eskiyi mahkûm etme kaydna uygun olarak özellikle Namk Kemal ve daha sonralar krini deitirse de Ziya Paa eliyle reddedilir. 1888 tarihli Celâl Mukaddimesi’nden bugüne yaklak 130 yldr klasik Türk iiri marazi bir yapym gibi gündemde tutulur. Bu kimi zaman ideolojik sebeplerle kimi zaman milli duygularla yaplr. Hayattan kopuk, zevk ü safa içinde, caize miktarnca üretilen bir iir olduu propagandas bugünün okurunda, hatta entelektüelinde temelden bir reddiyeye dönümütür. 16. asrda Osmanl snrlarnn genilemesiyle beraber artk Türk dili küçük bir corafyadan bir imparatorluk corafyasna ulam, bu nispette de zenginlemitir. Bu zenginlik Farsça, Arapça gibi dillerin imkânlarn Türk iirine tamtr. Bugün yöneltilen en büyük eletiri, klasik iir dilinin bu asrdan itibaren anlalmaz olduu üzerinedir. Oysaki modernleme dönemlerinde ortaya çkan Fikret’in, Cenab’n iiri daha sentetik bir dille örülmütür; buna ramen Osmanl’nn son dönemini anlamak adna Fikret’in “siyasi” iirlerini okumak zaruridir. NSAN NÇN GERÇEKLKTEN KAÇAR? Roman, büyü ile gerçek hayat arasndaki çeliki üzerine kurulu. Bir insan niçin ayaklarnn bast gerçeklikten kaçar sorusunun cevab kahramanlarn kiiliklerinde sakl. Huzursuz, büyüyü güç için mi bilgi için mi istediklerinde kararsz ve uyumsuz karakterlerin bitmek bilmez iç skntlar romana nüfuz etmeyi zorlatryor. Kitapta elenceli bulduum yerlerden birinden bahsetmeden geçmeyeyim: Çarlnca bir ku gibi havalanp gelen kitaplarn anlatld enteresan kütüphane projesi. Bir yerden sonra söz dinlemeyen kitaplar ya oradan oraya uçarak harap oluyor ya da ulalmaz bir yerde kalyor. Tercihini Lewis Carrol’dan yana kullanan Borges, “Bir kitap okurken içine giremiyorsanz her ey anlamszdr.” derken Yüzüklerin Efendisi yazarnn gerçek bir hayal gücünden yoksun olduunu ima ederek sözü “uzattkça uzattn” söyler. Kitapta kahramanlardan biri Fillory ve Ötesi roman için, “Baka kitaplarn vaat edip çou zaman yapmad eyi yapyor; insan olduu yerden daha iyi bir yere tayordu.” demiti. Bu kitap için ayn eyi söyleyebilir miyiz bilmiyorum ama duygularn tam anlamyla yerini bulamad, kahramanlarla özdelik kurmakta zorlanlan, hayal gücünden ziyade akln egemen olduu, dolaysyla duygularmza tam anlamyla hitap edemeyen bir metin çkm ortaya. R, KELMELERN ÖTESNDE iirin yaps dier edebi türlerle benzerlik göstermez. iir kadar iir okuma eylemi de kutsaldr. iir, muhatabndan ceht bekler. Anlalabilirlik sadece sözlük desteiyle varlabilen bir nokta deildir. 1950’lerden sonra Türk iirinin en büyük hamlesi olan II. Yeni, sözlüe muhtaç olunmadan okunabilecek ama imge dediimiz sembolleri çözmeden anlalmas mümkün olmayan bir iirdir. Üstelik klasik Türk iirinin bütün airleri müterek bir anlam dünyas içerisinde yazarken II. Yeni’nin her bir airi kendi kelime dünyasn üretmektedir. Velhasl, iir kelime anlamlarnn çok daha ötesinde karmak bir yapya sahiptir ve okurundan kültür birikimi bekler. Klasik Türk iiri gibi kaynan Kur’an- Kerim’den, hadis, siyer-i Nebi, slam ve dinler tarihi gibi pek çok derinlikli ilimden alan bir iiri anlamak için iirin zahirî unsurlarn tespit etmek yeterli deildir. erh ilminin ortaya 44 çkn da burada aramak gerekir. Prof. Dr. Mahmut Kaplan’n Aynada Gizlenen Güzel adn verdii son kitab da 14. asrdan itibaren klasik Türk iirini, önemli airlerin gazellerini erh ederek Batllamann eiine kadar getiriyor. Her asrn belli bal airlerinden örneklerle bütün bir klasik iir birikimini ortaya koymay hedeeyen Aynada Gizlenen Güzel, klasikle modern arasna giren büyük hafza boluunun tamir edilmesine katk salama amac tayor. Bugün özellikle dil devrimiyle beraber dilin altnn oyulmas, bir asr öncesi öyle dursun, on yllar öncesinde yazlan metinlerin anlalmasn güçletiriyor. Devrim her ne kadar iin bahanesi olsa da eskiye hücum için güven veren bir darbeydi. Bunu kullanmay baarabilenler Türk edebiyatnda çatlaklar oluturdular. Kelime bilgisinin zayna bir de mazmun denilen sembol kümelerinin manas eklenince iiri anlamak ve ondan zevk almak güçleiyor. 100 TEMEL ESERDEN Mahmut Kaplan, Aynada Gizlenen Güzel ile klasik iiri anlamann imkânlarn aryor. Ele alnan her gazel önce günümüz Türkçesine çevrilmi, ardndan beyitler numaralandrlarak erh edilmi. Bunun öncesinde okurun anlamakta güçlük çekecei düünülen kelimelerin anlamlar verilmi. 14. asr airi Ahmedî ile balayan eser, 18. asr airi, eyh Galib’in de dostu Esrar Dede’nin iiriyle sonlanyor. unu da ilave edelim: Aynada Gizlenen Güzel, saygdeer profesörlerimiz Mehmet Kara ve Mahmut Kaplan’n danmanlklarn yürüttükleri 100 Temel Eser kitaplar arasndan çkt. Bu seride Beydeba, eyh Sadi, Yunus Emre, Ahmet Haim gibi edebiyatn güçlü isimlerinin eserleri de bulunmakta. TARH KÝTAP ZAMANI 4 KASIM 2013 PAZARTESÝ Medreselerden günümüze: Eitimin uzun tarihi Yldz Teknik Üniversitesi öretim üyelerinden Mustafa Gündüz’ün hazrlad Osmanl Eitim Miras: Klasik ve Modern Dönem Üzerine Makaleler adl çalma, bugüne kadar hep ihmal edilmi eitim tarihimiz hakknda bir boluu dolduruyor. Kitap eitim tarihimizi kuatc bir bakla görmeyi salyor. OSMANLI ETM MRASI, MUSTAFA GÜNDÜZ, DOU BATI YAYINLARI, 556 SAYFA, 24 TL E CEM MERT itim toplumlarn deer yarglarn, bilgi ve beceri birikimlerini yeni kuaklara aktarmak amacyla gerçekletirdikleri etkinliklerin toplamdr. M. Ö. 5. yüzylda Platon, ideal devletinde yönetim görevini eitimde en baarl olanlara teslim ediyordu. Ona göre devletin en önemli ii eitimdi. 13. yüzylda Akinolu Thomas, akl ile inanc eitimin badatracan düünüyordu. 17. yüzylda ise kilisenin ve devletin otoritesine kar bireysel özgürlüü savunan John Locke, insan zihninin douta bo bir levha olduunu öne sürüp eitim sürecinde deneyimin ve duyu alglarnn arlnn önemini savundu. Bu tutum yeni bir bilimin ve eitim anlaynn belirgin hale gelmeye baladnn da iaretiydi. Aydnlanmann aklc ve nesnelci eitim anlayna kar J. J. Rousseau’nun temsil ettii romantik doalc görü geliti. Rousseau aklclk, bilinçlilik, denetim, nesnellik gibi deerleri reddediyor, romantizmi, sezgisel kendindenlii, özgürlüü, yalnl ve öznellii savunuyordu. 19. yüzylda ABD’de egemen felsefe akm durumuna gelen pragmatizm, bu ülkede eitim anlayn da biçimlendirdi. Akmn en ünlü eitim kuramcs John Dewey’e göre insann inanç ve davranlar gelenek ve göreneklerle deil, sorunlar çözmenin en iyi yolu olan örgütlenmi zekâ yöntemiyle belirlenmeliydi. 20. yüzylda çok etkili olmu davransalclk akm, insan özgür bir nesne olarak gören geleneksel anlay reddederek, insan davrannn bilimsel bilgilerle kumanda edilmesi hedeni ortaya att. B.F. Skinner’n kuramsallatrd bu davran mühendislii Martin Buber gibi varoluçu eitim kuramclar tarafndan tepkiyle karland. Bat’da eitimle ilgili tartmalar çeitlenerek sürüyor. Peki, bizde durum nedir? MEDRESELERDEN MEKTEPLERE Türklerin Müslüman olma sürecinde, ikisi de ç ve Ön Asya Türk devleti olan Karahanl ve Gazneli devletleri eitim kurumlarna önem vermilerdir. Karahanllar devrinde temel bir slami eitim kurumu olan medrese kurulmu ve gelitirilmitir. Müslümanlar açsndan ilim ve sanatn parlak olduu bu dönemde Farabi, bni Sina, Biruni gibi öncü ilim adamlar dir. Medresenin kendi sisteminden kaynaklanan birtakm bozukluklarnn olduu, örnein aklî ilimlerin bçak gibi kesilip atld tezi çok tutarl olmayp çökü ideolojik, siyasal ve sosyal deiimlerin sonuçlarnda aranmaldr. Osmanl-Türk modernleme sürecinde devlet akl önce kendi öz yapsn farkllatrmaya giriti. Bunun için en ilevsel araç eitim kurumlaryd. Bat etkisindeki bu dönemde Osmanllar hem deimek hem de kendileri gibi kalmak gerilimini devaml yaadlar. yetimitir. Selçuklular döneminde medreseler gelitirilmi, ahilik gibi yaygn, atabeylik gibi özel saylabilecek eitim kurumlar ortaya çkmtr. Bunun yannda büyük slam düünürü Gazali’nin Selçuklu medreseleri üzerinde etkili olduu ve medresenin devlet ile sk ilikiler içine girmesi sonucu sivil karakterinin zayad söylenebilir. Osmanllara kadar Turul Bey, Nizam’ül Mülk, Mevlânâ, Yunus Emre, Hac Bekta, Âk Paa gibi önder eitimcilerin eitimin kurumsallamas ve köklemesi adna çok büyük ilevleri olmutur. Osmanllarda beyt’ül hikme, cami, mektep, zaviye ve kütüphane vakf kültürünün ürünü olarak deerli birer eitim kurumu kimliine kavumutur. Klasik dönemin, sbyan mektebinden medreseye, tekkeden enderuna kadar çeitli eitim kurumlaryla eitimin hem çok iyi düzenlendii hem de sosyal hayat bütünüyle kuatt bir dönem olduu söylenebilir. 17. yüzyldan itibaren Bat düüncesindeki büyük deiim dalga dalga tüm dünyaya yayld. Medresenin gerilemesi ve zaman içinde çöküü büyük ölçüde bu deiime cevap verememesinden- HMAL EDLEN ALAN: ETM TARH Türkiye’de genelde eitim bilim, özelde ise onun bir alt dal olan eitim tarihi, üzerine en az çallan alanlardan. Eitim tarihinin disiplinler aras bir alan olmas, karlatrmal eitim tarihi çalmalarnn hemen hemen hiç bulunmamas, alan aratrmalar için iyi bir Osmanlca, Farsça, Arapça bilgisine sahip olma gereklilii gibi zorluklar Türk eitim tarihi çalmalarnn azlna gerekçe olarak gösterilebilir. Mustafa Gündüz’den örendiimize göre, bugüne kadar Türk eitim tarihi temal ne tek bir sempozyum ya da kongre düzenlenmi, ne de bir dergi ç- 47 karlm. Bu bilgi bile alandaki boluu gösterip ihtiyacn ne kadar fazla olduunu ortaya koyuyor. Osmanl Eitim Miras/ Klasik ve Modern Dönem Üzerine Makaleler isimli kitap bu sebeplerle çok önemli bir eksiklii tamamlyor. Kitab hazrlayan Mustafa Gündüz, Yldz Teknik Üniversitesi Eitim Fakültesi’nde öretim üyesi. Kitap üç bölümden oluuyor. Birinci bölümde yazar, Osmanl klasik döneminin ve Cumhuriyet’e kadar olan modernleme sürecinin eitim tarihini kapsaml denebilecek bir ekilde anlatyor. Burada bütünlüklü bir özet veren Gündüz, alan dndaki okuyucuyu da konunun içine çekiyor. kinci bölümde Türk eitim tarihi alanndaki baz kaynak metinlerin derlendiini görüyoruz. Derlemeye alnan makaleler daha çok 16. yüzyl ve 20. yüzyl aras eitim meselelerini entelektüel düzeyde konu edinen aratrmalar. Shahab Ahmed ve Nenad Filipoviç tarafndan telif edilen ilk makale, I. Süleyman dönemi medrese programn inceleyip medrese ilim literatürü, eitim ve iktidar ilikisi ve eitimde merkezileme meselelerini ele alm. Suraiya Faroqhi “16. Yüzyl Sonlarnda Osmanl Ulemas Arasnda Sosyal Hareketlilik” isimli makalesinde dönemin ilmiye snfnn sosyo-kültürel analizini yapyor. Richard Chambers, Ahmed Cevdet Paa’y ve eitim anlayn irdelemi. Bir dier aratrmac Benjamin Fortna “Osmanl mparatorluu’nun Sonunda Eitim ve Biyogra” makalesinde Halit Ziya, Mehmet Akif, evket Süreyya, Semiha Ayverdi gibi eitimcilerin biyogralerinden hareket ederek dönemin eitimini anlamaya çalm. Fortna’nn dier makalesi de “Son Dönem Osmanl Seküler Devlet Okullarnda slam Ahlâk”. Bu bölümün son makalesi Frank Stone’un “Çada Türk Eitim Düüncesinin Geliimi”. Kitabn üçüncü bölümünde Osmanlcadan çevrilen yazlar var. Ahmet Hikmet Müftüolu, Lüt Efendi, Ziya Paa, Muallim Cevdet, Emrullah Cevdet, Namk Kemal gibi eitimcilerin özgün, kuatc, temsil kabiliyeti yüksek makalelerini içeren bu bölüm özellikle lisansüstü örencileri için kaynak niteliinde. Osmanl Eitim Miras, alan çalmalar için çok önemli bir bavuru eseri olmann ötesinde eitim üzerine düünen, eitim tarihine merak duyan herkesin ilgisini çekmeye aday. TARH KÝTAP ZAMANI Osmanllar içinde iki ngiliz 4 KASIM 2013 PAZARTESÝ Bütün darbelerin anas Ian Lyster’n 2010’da Among the Ottomans (Osmanllar Arasnda) ismiyle yaymlad, babaannesine ve babasna ait günlükler Doan Kitap tarafndan Türkçeye kazandrld. Kitap, ubat 1916-Aralk 1918 arasnda dünya savann etkilerini betimliyor. 2012 ylnda aramzda ayrlan tarihçi Ylmaz Öztuna’nn Bir Darbenin Anatomisi adl kitab ilk basksn 30 yl akn süre önce yapmt. Yeni basmyla okura ulaan eser, “bütün darbelerin anas” 1876 darbesinin çarpc hikâyesini anlatyor. OSMANLILARIN ARASINDA, IAN LYSTER, ÇEV.: KUTLU AKALIN, DOAN KTAP, 182 SAYFA, 16 TL I KEMAL SUSKUN an Lyster isimli bir yayncnn, 2010’da Among the Ottomans (Osmanllar Arasnda) ismiyle yaymlad, babaannesine ve babasna ait günlükler Doan Kitap tarafndan Türkçeye kazandrld. Londra doumlu olan Ian Lyster, stanbul’da büyümütü. Büyükbabas savatan önce Osmanl Bankas’nda çalyordu ve ailece stanbul’da yayorlard. Savala birlikte aile bireyleri Avrupa’nn çeitli yerlerine dalacakt. Ancak Ian Lyster’n babaannesi, hastal sebebiyle seyahat edemeyecek olan annesiyle beraber Osmanl mparatorluu’nun bakentinde kalmaya mecburdu. Pera’da yaayan Marie Lyster, sava ortamnn getirdii doal kstlamalar dnda iyi artlarda yaamt. Öyle ki, Ian Lyster günlüklerle ilgili deerlendirmesinde, “Acaba bu tavr Kur’an- Kerim’in ‘misarler’e müsamaha ve misarperverlik gösterilmesini öütleyen ayetlerinden mi kaynaklanyordu?” diye sormaktan kendini alamyor. Marie Lyster’n ubat 1916’dan Aralk 1918’e kadar tuttuu günlük ve Henry Lyster’n savatan yllar sonra yazd hatralar; Enver Paa’dan Mustafa Kemal’e, Avrupa’nn iç çekimelerinden stanbul’daki yabanclarn ve gayrimüslimlerin durumlarna, savan asker-sivil bireyler üzerindeki ypratc etkilerinden kendi bana ayakta kalmaya çalan bir kadnn iç dünyasna uzanan tarihî bir panorama. SAVALA GEÇEN YILLAR Marie Lyster, 1916’nn 29 Ekim’inde, günlüüne öyle yazyor: “1917 ylnn tamamnn savala geçecek olmas herhalde imkânsz.” üphesiz bu tahminin arkasnda, ubattan ekime kadar geçen sürede ahit olduu, etraftan duyduu hadiselerin sradan insanlar için tahammül snrlarn zorlamaya balamas yatyor. Ekonomik artlarn hzla kötüye gitmesi, Marie Lyster’ bu yllarda eve mahkûm ediyor. Günlüün önemli bir ksm, ev ekonomisinin nasl döndürüldüüne ayrlm. Geri kalannda da çounlukla gazetelerde okuduu haberleri, savan genel gidiatn, ailesiyle ilgili kayglarn, dinî duygularn ve az saydaki tandklarnn hallerini izlemek mümkün. 14 Ha- BR DARBENN ANATOMS, YILMAZ ÖZTUNA, ÖTÜKEN NERYAT, 480 SAYFA, 25 TL D ziran 1917’de öyle yazm: “Etsiz bir mönüyle idare edebileceimi hiç hayal edemezdim ama görüyorum ki mümkünmü.” Osmanl Bankas çalanlarnn o dönemin stanbul’unda hatr saylr bir maa aldklar düünüldüünde, Marie Lyster’n, evin odalarn kiralayarak, çocuklarnn ve kocasnn eyalarn satarak, piyano ve ngilizce dersleri vererek geçinmeye zorlanmas onu böyle bir günlük yazmaya iten sebepler arasnda gösterilebilir. Sava, Müslümanlarn ekonomik durumunu da hayli kötü etkiliyor. 9 Temmuz 1917’de, “Caddeleri imdi Müslüman kadnlara süpürtüyorlar. Birinin çok düzgün ipek bir feriye taktn gördüm. O zavalllar da acnacak haldeler.” kayd düülmü. Günlüklerin en ilginç taraf, yllar sonra tarih kitaplarnn siyasi analizler olarak ortaya koyduu birtakm ülkeler aras ilikiler ve iç siyaset meselelerinin, günlük sohbetlerde konu edilmi ve öngörülü baz yorumlar yaplm olmas. Sözgelimi, savan sonlarna doru hemen herkes Enver Paa’nn Almanlarla yaknlnn onlar bu hale getirdiini dillendiriyor. arbe 31 Mays’ta yaplacakt ancak Süleyman Paa’nn sraryla 30 Mays sabahna alnd. Paa güne domadan, saat 4’ü 34 geçe saray kuatlarak Sultan Abdülaziz’in kaldrlmas plannda direndi. Veliaht Murat Efendi’ye haber verilmedi. Süleyman Paa, 300 Harbiye örencisi ve stanbul’a yeni gelmi Suriyeli Arap bölükleriyle Dolmabahçe Saray Harem Dairesi’nin kapsna ulat. Arkasnda sadece birkaç subayla bir bölük asker vard. Üç ktada 12 milyon kilometrekareye hükmeden bir sultann kapsna ulamak ite bu kadar kolayd. Süleyman Paa, Darüssade Aas Cevher Aa’ya “Aa Efendimiz, millet Sultan Abdülaziz Han’n il ve hareketlerinden memnun deildir. Millet kendilerini hal etti (tahttan indirdi). ahs- hümâyunlarna kar bir garaz ve suikasdimiz yoktur. Kendilerini Topkap Saray’na götürmeye memurum. Lütfen kendilerine derhal bildiriniz.” dedi. Ve böylece Sultan Aziz tahttan indirildi. ESRARLI BR KMLK BR SAAT CAN ÇEKT BRAHM DOAN Sultan Abdülaziz, Hüseyin Avni Paa’nn emriyle önce Topkap Saray’na, daha sonra Fer’iyye Saray’na getirildi; daryla irtibat kesildi. 100 altn maala okuma yazma bilmeyen üç bahçvan pehlivan, sultann tutulduu sarayda ie konuldu. Ancak bu kadar yüksek maa, saray korumak için deil Sultan Aziz’i öldürmek içindi. Harem aalarndan Reyhan Aa, Yldz Mahkemesi’ndeki sorgusunda, “Padiahn arkasndan dahi Fahri Bey tutmakta idi. Mehmed Aa ile Cezayirli Mustafa dizlerinden tutmakta olduklar halde, dier Mustafa Çavu dahi Avrupa’dan gelen beyaz sapl ufak neter (ustura) gibi çak ile padiahn kol damarlarn kesmekte olduunu gördüm.” diyordu. Sultan Abdülaziz’in her iki kolunun damarlar kesilmiti ancak ölümü bir saat kadar sürdü. Hüseyin Avni Paa, olayn üzerinden 15 dakika geçmeden saraya geldi ve hiçbir doktorun müdahale etmesine izin vermedi, sultan can çekierek vefat etti. Serasker denilen; Savunma Bakanl, Genelkurmay Bakanl ve Kara Kuvvetleri komutanln yapan Hüseyin Avni Paa ile Mithat Paa’nn ba- Marie Lyster’n annesi, 1871’de, bir dönem Msr Hidivi Mehmed Ali Paa’nn donanma danmanln da yapan ve o srada Lloyd Sigorta irketi’nin stanbul liman sorumlusu olan Yüzba Henry Newbolt ile evlenmi. Yani Ian Lyster’n babas, Marie Lyster’n olu Henry Newbolt Lyster’n isim babas. Çanakkale cephesinde balayan askerlik maceras, Yunanistan, Fransa, Bulgaristan, Romanya gibi ülkelerde devam ediyor. Henry Lyster, Edirne’de ükrü Paa ve Cafer Tayyar Paa’yla çalyor, ardndan Sakarya’da Yunan ordusuna destek olurken smet Paa’yla tanyor. Orduda rütbe alamad halde istihbarat birimleri arasnda dolap duruyor. Ian Lyster’n u cümleleri, babasnn kimliini esrarl hale getiriyor: “Geçici yüzba bile olsa, henüz temen rütbesine sahip babamn üstlendii sorumluluklar artc buluyorum. Dou Trakya’da Britanya’nn askeri temsilcisiydi. Franszlar onun Bat Trakya’daki muadili olarak bir general atamlard.” Henry Lyster’n hikâyesi, annesinin savala ilgili sivil tutanaklarn bütünlüyor. 48 nda olduu cunta, bir darbeyi ‘millet’ için yaptn ilk defa o zaman savundu. Ve ondan sonraki neredeyse bütün darbelerde benzer gerekçeler kullanld. Halbuki darbecilerin 63 kiiden ibaret olduu daha sonra ortaya çkacakt. 1876 ylnda yaplan Türk tarihinin ilk planl darbesi 1909, 1960, 1971, 1980 veya 28 ubat diye adlandrdmz 1997 ylndaki darbelere örnek tekil edecek ve darbeciler her darbenin millet adna yapldn söylemekten çekinmeyecekti. 1876 ylnda açlan bu felaket kaps bir daha kapanmad. Hayalperest subaylarn millet adna yaptn savunduu darbelerin neticesinde, imparatorluk 50 yldan daha ksa sürede parçalanp içe kapand. BÜTÜN DARBELER ONU TAKLT ETT 2012’de vefat eden tarihçi Ylmaz Öztuna, Bir Darbenin Anatomisi adl kitabnda, Sultan Abdülaziz’e kar planlanan Türk tarihinin bu ilk darbesini, Sultan’n tahttan indirilmesini ve öldürülmesini her boyutuyla anlatyor. lk basksnn üzerinden 30 yl akn bir süre geçmesine ramen esere gösterilen ilgi, bugünü anlamann yolunun tarihi örenmekten geçtiini ortaya koyuyor. Bir Darbenin Anatomisi, 1876 darbesinde önce eylemin kiilerini arka planlaryla ve bu kiilerin aralarndaki ilikilerle tantyor. Bunu padiahn tahttan indirilmesi ve öldürülmesi süreci takip ediyor. Olaylar bir hikâyecinin akc üslubuyla anlatlyor, her olay okuru skmadan, tarafgirlikten uzak ekilde yerli yerine oturtuluyor. Kar eylem ve yarglama süreci de tafsilatl ekilde yer alyor kitapta. Ayrca satr aralarnda imparatorluun dönüümünü, dünyadaki yerini de görmek mümkün. Dönemin ahitlerinin ve konuyu inceleyen tarihçilerin yazdklarna da yer verilmi. Prof. lber Ortayl, “Tabu saylan birçok noktasnn üzerine srarla yürümü.” dedii, kendisinin de tarihçi olmasna etki eden Ylmaz Öztuna’nn kitab için u ifadeleri kullanyor: “Sultan Abdülaziz’in intihar gibi bir efsane, onun tenkitleriyle yeniden gündeme gelmitir.” Vefatndan önce görütüümüz Ylmaz Öztuna da 1876 darbesi için öyle diyordu: “Bütün darbelerin anas o, üstad o. Bütün darbeler 1876 darbesini takliden yaplmtr Osmanl ve cumhuriyet devrinde. 1909, 1912-1913 darbesi, cumhuriyet devrindeki darbeler…” ÇOCUK KÝTAP ZAMANI Cami dört mevsim arkadam Çocuk edebiyatnn usta kalemlerinden Mustafa Ökke Evren, Nar Yaynlar’ndan çkan Arkadam Cami adl romannda çocuklarn cami ile arkada olduu zamanlar anlatyor. Kitapta, küçük Cemil’in yaz kuran kursu maceralarn okuyoruz. ARKADAIM CAM, MUSTAFA ÖKKE EVREN, NAR YAYINLARI, 169 SAYFA, 7.50 TL MUSA GÜNER imdi çocuklarn camilerle arkada olduu vakitteyiz. Sanrm ihtiyarlarn namaz vakitlerinde çocuklar camiden kovaladklar dönemler geride kald. Mabette gençler çoaldkça saflar sklat, aralara giren çocuklara artk kimse huzur bozucu minik yaramazlar gözüyle bakmyor. Artk küçük eller de kubbelere bakarak duaya açlyor, kubbeler küçük kalplerden doan büyük dualara bakp gülümsüyor. Bir vakitler camiler çocuklar için biraz ürkütücü bir yerdi sanki. Gerçi o zamanlar da caminin çocuklar için güzel yanlar yaz Kur’an kurslarnda yaanrd. Okulda biten maceralar, yaz kurslarnda balard. Çocuk edebiyatnn usta kalemlerinden Mustafa Ökke Evren de öyle diyor ve cami ile arkada olduu zamanlar anlatyor romannda. Arkadam Cami, kitapkurdu Cemil’in yaz Kur’an kursu maceralar… Yazar bir röportajnda, neden Kur’an kursu maceras sorusuna öyle cevap veriyor: “Okul öykülerinin, sokak öykülerinin çokça ilendii edebiyatmzda, Kur’an kursu ve cami konusunun pek ilenmediini gördüm. Bu nedenle çocuk gözüyle cami ve Kur’an kursunun nasl bir yer olduunu ve ilevini, Cemil ve Cemil’in babas üzerinden anlatmaya çaltm.” Cemil, modern hayatn çocuudur. “Bilgisayarda her türlü uzay aracn kullanan fakat trene binmediini iti- raf eden bir çocuk…” Hayat, komuluklarn güzel arkadalklarn yaand bir mahalleden, bahçelerin az binalarn ve arabalarn çok olduu bir mahalleye tannca deiir. Yeni ortam onun için zor ve skcdr. Cemil Kur’an kursunda yaadklar ise onun için bir farkllk ve araytr. Kursta epeyce arkada edinir ama en önemlisi cami ile çok iyi arkada olmutur artk. Bir arkada olarak cami, Cemil’e kendini anlatr: “Ben bir camiyim. Müminlerin buluma yeriyim. Benim olduum yerde ne bir kimse kaybolur, ne yabanclk çeker. Kubbemin altnda huzur bulur müminler. Konuk etmek isterim herkesi, en çok da çocuklar. Bilseniz ne çok sevinirim bir çocuk açtnda kapm! Bir de babasnn elinden skca tutmu, benimle ilk kez tanacak olan çocuklar geldiinde, elim ayama dolanr, heyecanlanrm. Küt küt atar kalbim.” FARKLI BR MAM PORTRES Romandaki kahramanlardan biri de çocuklarn eker Hoca dedii Yusuf Hoca. Yazar eker Hoca’nn ahsnda farkl bir imam portresi çiziyor: “Bilgili, ahlâkl, özellikle çocuklarla iletiim kurabilen, görgülü, sanat edebiyat, iiri, mizah, tiyatroyu seven bir imam…” Hoca Hazreti Peygamber’in bir hadisinden yola çkarak bir piyes oynatyor çocuklara. iir okuyor, aka yapyor. aka yaparken hakikati söylüyor. eker Hoca çocuklarn camiyle kurduu arkadaln mayas aslnda. Çocuklar onun sayesinde camiye ve orada anlatlanlara deer veriyor. Arkadam Cami roman “Dünyaya geldiim anda...” diye balyor, ilk bölüm Cemil’in dünya ile tant zaman anlatyor. Cemil’in maceras ilerlerken, ona paralel olarak insann dünyadaki maceras da alt metin olarak kitapta yer alyor. Bu alt metin “Er Kii Niyetine” isimli bölümle iyice pekiiyor. Kursun bitimine bir hafta kala kurstaki çocuklar öle namazndan sonra kldklar bir cenaze namaz ile insann dünyadaki son yolculuuna ahitlik ediyor. Arkadam Cami’de maceralar bitiyor ama kitap bitmiyor. Cemil’in, “Kur’an kursu boyunca eker Hoca’dan, babamdan, annemden ve okuduum kitaplardan örendiim ne kadar kelime, kavram ve söz varsa, bunlarn tümünü alfabetik sraya dizerek ne anlama geldiklerin ‘Kur’an Kursu Sözlüüm’ balyla güzelce defterime not etmitim. imdi sizlerle bunlar paylamak istiyorum.” notuyla yeni bir bölüme geçiliyor. Bu bölüm, kahramann gözünden ve dilinden anlatld için kuru bilgi aktarmnn ötesinde. Kavramlar ve kelimeler çocuklarn çok sevebilecei, zihinlerinde bir karlk oluturabilecek bir ekle bürünüyor. 4 KASIM 2013 PAZARTESÝ Arlarn hayat bilgisi U ACAYP ARILAR, TARIK USLU, UURBÖCE YAYINLARI, 160 SAYFA, 6,50 TL Dünyada ne çok acayip ey var. Hayvanlar, bitkiler, gökyüzü, insan vücudu, böcekler, uzay, kular ve arlar… Tark Uslu epeydir bunlar anlatyor çocuklara. Acayip eyler Dizisi’nin son halkas u Acayip Arlar. Arlarn hayat bilgisi ve fen bilgisi kitaplarnda yazmayan çok acayip gerçeklerini anlatan yazar okumaya balamadan önce bir de tavsiyesi var: “Bu kitabn sayfalarnn daha önce bala ve arlara dair hiçbir ey bilmiyormuçasna okumaya çaln, bakn o zaman mucizenin en hasosu, gözlerinizin önünde nasl da keyii keyii vzldyor olacak göreceksiniz…” Keke bir akll arabam olsa! SHRL ARABA, FATH ERDOAN, MAVBULUT, 184 SAYFA, 12 TL Bir süreliine ehir dna çkan anne ve babas Berke’yi Adnan Usta’ya emanet eder. Tamirci Adnan usta Berke’ye küçük pedall bir araba ayarlamtr. Ama Berke’nin kendi kendine gidebilen, onu hiç uratrmayan akll bir araba hayali vardr. Bu dileini yüksek sesle söylerken parktaki mee aac onu duyar ve dallarndaki palamutlardan birini Berke’nin kafasna pt diye düürüverir. Berke’nin dileini yerine getirecek, onu maceradan maceraya sürükleyecek ey ite bu palamuttur. Zplayp gökyüzüne dümek... GÖKYÜZÜNE DÜEN KIZ, A. ORÇUN CAN, YKY, 132 SAYFA, 12 TL Dünya yuvarlaktr, küremizin alt yannda da gökyüzü vardr. E öyleyse bir gün zplarken gökyüzüne düerseniz ne olur? Nil komay, zplamay ve gökyüzüne bakmay çok seven bir çocuktur. Bu kadar hareketi seven biri olarak ister istemez, bazen dümeyi göze almas gerekmektedir. Hatta Nil bu dümeleri sevmektedir bile. Bir gün, anneannesinin ald trambolinde zplarken öyle bir düer ki, bu, hiçbir dümesine benzemez. Nil, gökyüzüne dümütür. Kendi yaad dünyaya hem benzeyen hem de çok farkl Gökyüzü Krall’na... Adada fantastik bir macera KAYIP ADA, ZELHA AKÇAGÜNER, ALTIN KTAPLAR, 126 SAYFA, 7 TL Birbiriyle sürekli yar halinde olan Korcan’la Çidem hayallerini süsleyen fantastik bir macera yaama isteklerini babaanneleri sayesinde gerçekletireceklerini hiç tahmin edemezlerdi. Sanal yolculuklar, akl okuyan bir babaanne ve gizemlerle dolu kayp bir ada. Gerilim, heyecan ve umut arasnda gidip gelen fantastik bir macera. Zeliha Akçagüner, Kayp Ada ile çocuklara arkadalk ilikisinin önemini aktarrken aile büyüklerinin hayatmzdaki rolünü de vurguluyor. 50 Gündemdeki kitaplarla 32. stanbul Kitap Fuar’ndayz... 2. Salon 410 no’lu stand ÇOCUK KÝTAP ZAMANI 4 KASIM 2013 PAZARTESÝ Ben diyeyim kelebek, siz deyin melek M. Said Türkolu’nun kaleme ald Srl Kelebekler serisi çocuklara dostluk, sevgi-sayg, merhamet, sabr, okuma, iyilik, sorumluluk, disiplin, sözünde durma, yardmlama, nezaket, hogörü ve arkadalk gibi konular elenceli bir üslupla anlatyor. SIRLI KELEBEKLER, M. SAD TÜRKOLU, ZAMBAK YAYINLARI, 11 KTAP B MUSA GÜNER ir gün odanzn cam tklatlsa ve bir kelebek merhaba dese… Önce arr, sonra da sevinçten kelebekler gibi havalara uçarsnz. Bu renkli dünya süsünün konumak için sizi seçmi olmasndan gurur duyarsnz. Belki de böyle, her çocuun kelebekleri vardr, ancak ‘Sakn kimseye söyleme’ tembihinden dolay her birimiz dierinin kelebeinden habersiziz, bunu bilmiyoruz. Bildiimiz, yazar M. Said Türkolu’nun bize bildirdii, Küçük Hasan’n bir sürü kelebek tarafndan sk sk ziyaret edildii… Bunu Türkolu’nun kaleme ald Srl Kelebekler serisinden öreniyoruz. Nasl kelebeklerdir bunlar, srlar nedir? Cevaplar Hasan’n ilk karlat uyku kelebei veriyor: “Bak, güzel karde, benim bir insan gibi konutuuma bu kadar arma! Bu, bana Allah’n bir armaandr. Biz çocuk dostu bir grup kelebeiz. Bize ‘srl kelebekler’ derler. Hepimiz insan gibi konuabiliriz. Ayr ayr özelliklere, maharetlere sahibiz. Her birimiz özel bilgi ve yeteneklerle donatlmz. Allah, bizi iyi yürekli çocuklarla dost olalm, onlara güzel eyler anlatalm diye yaratm. Mesela ben çocuklara uyku konusunda yardm ediyorum. Uykusunu tam alamayan ya da gereinden fazla uyuyan kardelerimi bilgilendirmeye çalyorum.” Bu, hiçbir çocuun kolay kolay yakalayamayaca bir frsattr. Hasan güzel ve srl kelebek yolculuuna böylece balar. Uyku kelebei srl kelebeklerden sadece biri. On kitaplk macera boyunca birçok kelebek Hasan’ ve arkadalarn ziyaret eder. Sevgi kelebei gelir, çiçekleri sevmeyi öretir, kitap dostu kelebek okumay… Aylardr bisiklet isteyen kahramanmza sab- r öretmek de kelebeklere düer. yilik kelebei, dünyada iyilik etmek için birçok frsat olduunu anlatr önce. yilii meyveli bir aaca benzetir: “Herkes meyveli aaca koar, meyvesinden faydalanr. Gölgesinde gölgelenir. Aacn dallar kular için yuva olur.” Kötülükler de dikenler gibidir: “Diken gelip geçenlerin cann actr, ayan yaralar. nsanlar dikenlerden uzak durmaya çalr.” Kelebek, Hasan’ iyilikte srarc olma konusunda da uyarr. Ona bir süre sonra iyiliin bir huy haline geleceini öütler. Kelebekler sanki çocuklara her an iyilii öütleyen melekler gibidir. KURU NASHAT DEL Srl Kelebekler serisi çocuklara, dostluk, sevgi-sayg, salkl olma, okuma, sabr, dayanma, merhamet, iyilik, sorumluluk, disiplin, sözünde durma, yardmlama, güven duygusu, emanete sahip çkma, nezaket, duyarllk, hogörü ve arkadalk konularn anlatyor. Bunu yaparken kuru nasihat yerine, hikâye-masal kurgusu içinde, elenceli bir üslupla yapyor. Çocuk hayallerinin en güzel kahraman kelebeklerin azndan çocua aktarlyor güzellikler. Her kitabn hangi deere yönelik olduu ise ilk sayfada belirtiliyor. Srl Kelebekler, 10 kitap içinde 24 maceradan oluan bir seri. 11’inci kitap ise çocuklarn çok ilgisini çekebilecek güzel bir çalma kitab. Her kitapla ilgili çeitli sorular ve egzersizler içeren çalma kitabyla Hasan ve kelebekler araclyla edinilmi evrensel deerler pekitiriliyor. Sevgi çigen’in çizgileri görülmeye deer. Kahramanlarn ruh halini baaryla yanstan çizgilerle maceralar daha da çekici hale geliyor. Namaz yolculuunun ilk basama… NAMAZDA OKUNAN DUA VE KISA SURELERN AÇIKLAMASI, PROF. DR. DAVUT AYDÜZ, MUTU YAYINLARI, 181 SAYFA, 6 TL Namaz yolculuuna çkarken ilk söz ‘Allahu Ekber’dir. Subhaneke’den geçilir, Fatiha’ya girilir, Kur’an’a uranr ve yolculuk sürer gider. “Esselemü aleyküm ve rahmetullah” namazdan çk ifade eder. Bu arada ne olur? Okuduumuz sure ve dualarn yaptmz hareketlerin anlam nedir? Gerçekten geçitirilmeden namaz nasl ikame edilir? Prof. Dr. Davut Aydüz, Namazda Okunan Dua ve Ksa Surelerin Açklamas isimli kitabnda bunlar anlatyor. Sözden onun anlamna ifade ettii ruha geçii anahtarn sunuyor bu kitapta. Yazar arka kapak yazsnda kitabn çk noktasn, “Namazn huu ve huzur içinde, derince duyularak klnmas esas gayedir. Bunun için namaz klan kimsenin namazda okuduu dualarn ve surelerin manasn bilmesi önemlidir.” cümlesiyle aktaryor. 52 Kur’an- Kerim’in son bölümünde yer alan 10 sure halk arasnda “namaz sureleri” olarak biliniyor. Bu sureler çou insann ezberindedir. Namazda çounlukla bu ksa sureler okunuyor. Prof. Dr. Aydüz, Fatiha suresi ile Fil suresinden balayp, Nas suresine kadar olan ksa surelerin tefsirini yapm. Arapça bilmeyen okurlarn namazda okuduklarnn manalarn anlamalarn, namaz derinlikli bir ekilde, duyarak klmalarn amaçlam. ARATIRMA KÝTAP ZAMANI 4 KASIM 2013 PAZARTESÝ Basn darbecileri nasl destekledi? Aksiyon dergisi Ankara temsilcisi dris Gürsoy Kaynak Yaynlar’ndan çkan Medyadaki Darbe Geni adl kitabnda, 1925’te çkan Takrir-i Sükun (huzurun salanmas) kanunundan günümüzdeki internet sitelerine kadar medyann asker ve dikta tarafndan nasl esir alndnn izini sürüyor. YELÇAM’DA ÖTEK OLMAK, DLARA BALCI, KOLEKTF KTAP, 252 SAYFA, 18 TL 2 HARUN ODABAI 7 Mays, 12 Mart, 12 Eylül, 28 ubat ve 27 Nisan… Bu tarihler Türk demokrasi tarihinin krlma noktalar. Olaanüstü dönemlerin 27 Nisan e- muhtras hariç, hiçbirinde Türk aydn ve medyas iyi bir snav vermedi. Her darbenin öncesinde darbenin somut artlarn oluturacak unsurlara ihtiyaç vard. Bu artlarn hakikatler üzerine oturmas da gerekmiyordu. Bir tür ilizyonla birkaç hokus pokus hareketiyle halkn gözünün balanmas yeterliydi. te 27 Nisan askeri darbesinin öncesinden balayarak medya, askerin kladan çkmas konusunda çok itahl davranmtr. Gazete manetlerini süsleyen ve Milli Birlik Komitesi’nin açklamalarna kadar giren; üniversite örencilerinin öldürülerek cesetlerinin kyma makinesinde öütülüp yok edildiine ilikin yalan haber bu anlayn bir tezahürüydü. Medyada bilinen belki ilk ‘andç’ buydu. 28 ubat sürecinde yine Genelkurmay kaynakl bir yalan haberle Mehmet Ali Birand, Cengiz Çandar, Nazl Ilcak ve Akn Birdal’n PKK ile para ilikisi olduu bilgisi medyaya servis edilmi, Sabah ve Hürriyet gazeteleri bu yalan olduu ispatlanan haberi manetlerinden duyurmutu... Kökü kaznamayan medya-cunta ilikisi üzerine biraz durduumuzda medyann içler acs durumuyla ilgili çok artc tespitlere ulamak mümkün. Usta gazeteci dris Gürsoy’un Kaynak Yaynlar’ndan çkan Medyadaki Darbe Geni adl kitab, daha 1925’te çkan Takrir-i Sükun (huzurun salanmas) kanunundan itibaren medyann asker ve dikta tarafndan nasl esir air sofras “28 ubat, 27 Nisan gibi olaanüstü dönemlerde kitle gazeteleri ve televizyonlarda ‘kullanlan’ gazetecilerin çounun yolu bir ekilde operasyonel medya organlar ile kesimiti. 1960 öncesi yalan haberleri bucaklara kadar yayan ‘kulak gazetesinin’ yerini 2000’li yllarda internet siteleri, karanlk odalar ald. 27 Mays, 12 Mart ve 12 Eylül süreçlerinde darbenin yannda olmak baz gazeteciler için sorun olmad. Darbe bülteni gibi çktlar tanklar sokaa çknca. Darbeciler hep alkland. Demokratik hayata görece geçildiinde militarist elbiselerini çkarp yollarna devam ettiler. Ülke kaybetti, ikenceler, ölümler, sürgünler yaand ancak darbelere destek veren gazeteciler, patronlar hep kazand. 28 ubat’ta ihaleleri zahmetsiz aldlar, bankalarn içini boalttlar. Dinç Bilgin, ‘Bunu kendimize hak görüyorduk.’ diyecekti.” Medyann niçin gönüllü olarak askerin ya da derin devletin kontrolü altna girdiinin irdelendii ksmlarda ise medya patronlarnn devletle kurduu ekonomik ilikilere vurgu yaplyor. Gürsoy’un yapt önemli ilerden biri de kitabn sonuna koyduu zeyller. Balyoz davas tutanaklar ve Meclis Darbeleri Aratrma Komisyonu’nun basn-darbe ilikisini ele alan raporu didik didik edilerek medyadaki kirli düzenin modern taktiklerini gün yüzüne çkaryor. Türkiye, Balyoz ve Ergenekon davalarnn ardndan ciddi bir normalleme süreci yayor. Askerin ve yargnn gelimi demokrasilerde olmas gereken konuma çekilmeye balad bu arnmadan yavata olsa medya da nasibini alyor. Umudumuz, medyadaki darbe ‘gen’inin bir daha hiç hortlamamas. 27 Mays darbesini destekleyen gazete manetleri alndnn izini sürüyor. Gürsoy kitabnda darbelerin en yakn ahitlerinin dilinden ve onlarn gözüyle medyann bakn aktarrken, ciddi bir kaynak taramas da yaparak darbe dönemlerinin arka plan ile ilgili bilgiler veriyor. Özetle medyadaki darbeci kadro yaps 27 Mays 1960 darbesinin arkasndan kuruluyor ve günümüze kadar getiriliyor. Medya srarla hep sol kadrolarn elinde tutuluyor. Bu durumdan zaman zaman rahatsz olan medya patronlar bile dengeyi deitiremiyor. “Biz Akis okuyarak darbe yaptk” diyen cuntaclar, daha sonra bu dergide çalanlar büyük medya kurulularnda önemli makamlara getirdiler. dris Gürsoy’un yerinde tespitiyle, Sultan ile airin öyküsü Çok yazan deil... SULTAN VE AR, SEMA KAYGUSUZ, METS YAYINLARI, 64 SAYFA, 7 TL ARLERN BARBAR SOFRALARI, H. TEMEL AKARSU, DOAN KTAP, 228 SAYFA, 20 TL ÇOK DEL, GÜZEL YAZAN YAAR, HAZ.: H. TUNCER, E. GENÇ, BABIAL KÜLTÜR YAY., 168 SAYFA, 12 TL Hikmet Temel Akarsu’nun üçüncü öykü kitab airlerin Barbar Sofralar, okurda her daim bir karl olan edebiyat mahllerinin renkli dünyasna davet ediyor bizi. lk bakta parltl, ltl, yaldzl görünen airler dünyasnn birbirinden deerli aclarn, özlem ve tutkularn, biçare adanmln, kimi zaman dekadan yaam tarzn, kimi zaman soylu feragat duygusunu ve çlgnlklarn göz önüne seriyor kitap. Cenap ahabeddin’in kiiliinin en çok öne çkan yönü belki de “estetie” olan tutkusu. Yalnz yaarken ve duyarken deil, yazarken de estetik olann, güzel olann peindedir air. Onun bu durumu Harun Tuncer ile Erhan Genç’i de mest etmi. Cenap’n 1900’lü yllarn ilk yarsnda eski harerle yaymlanan yaz ve iirlerinin günümüz yaz diline aktarlmasyla vücuda gelen çalma, ihmal edilen ve gerektii kadar yararlanlmayan bir muharrir ve airi yeniden gündeme tayor. Romanlar ve hikâyeleriyle tandmz Sema Kaygusuz bu kez bir tiyatro oyunu ile okur karsna çkyor. Herkesin seyirci kalarak suç orta olduu kadim bir husumetin ksa hikâyesi olan oyun, Haliç köprüsünün üstünde, tam lüfer zaman, martlarn havaland yerde kurulan bir sahnede gerçekleiyor. Sultan ile airin karlamas, yüzyllara uzanan bu kanl söylei, balk av srasnda, uzun bir bekleyiin, sessizliin içinden douyor. 53 Aslolan duru mudur? KUR’ÂN IIINDA BEDEN DL, AD EREN, NESL YAYINLARI, 144 SAYFA, 8 TL nsann hali gibi kâli yani konumas da onun iç dünyasn yanstr. Fakat hiçbir dil, ‘lisan- hal’den daha sahici, etkili bir frekans yakalayamaz. Beden, dil gibi baz eyleri ketmederek deil, her eyiyle konuur. Dolaysyla bir insan ‘kitap gibi’ okumak için beden dilinden ziyade haline bakmak gerekir. Prof. Dr. adi Eren, Kur’an- Kerim’in nda beden dilimizin fazlalklarna ve eksikliklerine bakyor. Kur’an’daki insan tasvirlerinden hareketle, lisan- halimizi çözmenin ve daha ötesi onu sahici klp Allah yolunda kullanmann ‘ifre’lerini veriyor. Denizli’nin politik eilimleri DENZL POLTK HARTALAR VE ELMLER, GÜNEY ÇEN, LAODKYA YAY., 259 SAYFA Pamukkale Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öretim üyesi Güney Çein, kitaplatrd doktora tezinde, 2000-2010 aras genel ve yerel seçimlerin istatistikî analizi ile birlikte, Denizli ili ölçeinden yola çkarak Meclis’te grubu bulunan dört parti taraftarnn perspektini ele alyor. Çalmada, bir ildeki seçmenlerin görüleri üzerinden Türkiye’nin boumakta olduu Kürt sorunu, Ergenekon davas ve ordu-siyaset-din ilikileri konusunda ilgi çekici tespitler yer alyor. ‘Öteki kasaba’larda hayat TARHN CENDERESNDE, U. ÖZKIRIMLI, S. A. SOFOS, STANBUL BLG ÜN., YAY.,, 199 SAYFA, 24 TL sveç’teki Lund Üniversitesi’nden iki ‘Akdenizli’ meslekta Umut Özkrml ve Spyros Sofos’un birlikte hazrlad kitap, Yunanistan ve Türkiye’deki ‘ayn’ milliyetçilik duygusunu inceliyor. kili, birbirine ‘kar ky’dan bakan iki ülkenin resmî tarih yazmn sorgulayan, karlatrmal okuma yapmamza imkân veren bir kavramsal çerçeve sunuyor. Tarihin Cenderesinde, benzerlikleri de göz ard etmeden iki ülkedeki milliyetçiliin birbirlerini ‘ötekiletiren’ tarihi ve siyasi süreçleri de anlatyor. Eseri Sezin Tekin ve Özlem Bülbül dilimize çevirmi. Varla dair ‘ilk bilgi’ LK BLG, ABBAS TEVFK PRMOLU, PARADOKS YAY., 176 SAYFA, 10 TL Abbas Tevk Pirimolu, hayli zor bir ie kalkarak ayn çada yaayan Bediüzzaman Said Nursi ile Friedrich Nietzsche’nin kirlerini karlatrmaya giriiyor. Pirimolu, iki düünürün ‘varlk’ konusundaki kirleri üzerinde duruyor. Varlk ile yokluun bu çetin mücadelesinde Dou’dan ve slam’n öz kaynaklarndan aydnlk bir bak ile Bat’dan ve nihilizmden karamsar bakn karlamas okurun ilgisini çekecek türden. DENEME KÝTAP ZAMANI 4 KASIM 2013 PAZARTESÝ Kelimeler dile gelince Baka bir dünya: Kurgan KURGAN 2, GÖZYAI DALARI, H. . BOZTA, SÜTUN YAYINLARI, 432 SAYFA Turan Karata son kitab Dile Gelse Kelimeler’de hayata dair izlenimlerini aktaryor okuyucuya. Eserin baz bölümleri yazarn deyiiyle kiisel tarihinin ayrntlarn ortaya koyuyor, bir otobiyografi gibi okunuyor. DLE GELSE KELMELER, TURAN KARATA, ZAMBAK YAYINLARI, 184 SAYFA, 6 TL K ASLIHAN KÖEKOLU elimeler dile gelse, bize ne söyler? Soruyu baka ve daha kapsaml bir ekilde sorarsak: nsanolu var olduu günden bu yana neyi dile getirdi kelimeler? Onca iir msralara döküldü; romanlar, hikâyeler kelimelerle hayat resmetti. Hayvan gürlerinin ilendii duvarlarn iletiim arac olduu ilkel çalardan günümüze dek ne anlatt durdu iaretler, harer bize? Görünürde ummanlar konutursak cevaplanamayacak gibi görünen bu sorunun cevab aslnda tek cümlede: Dile gelse kelimeler, yalnzca insanda olan söyler. Onun yaanmlklar, ilgi alanlar, ömür sofrasnda belki döke saça, belki bir evliya misali hassasiyetle tükettikleri, gördükleri, görmek için yaamn heba ettikleri, hissettikleri ya da hissizliine kurban ettikleri… Hâsl kiinin yar at misali koturduu hayat yolunda terkisine bile isteye yükledikleri ya da mecburen yüklendikleri… Prof. Dr. Turan Karata’n güncel meselelerden kendi kiisel tarihine, ehirlere dair izlenimlerinden hayatnn merkezine koyduu iire kadar farkl konularda denemelerini derledii kitabna Dile Gelse Kelimeler ismini vermesi de belki bu sebepten. KSEL BR TARH Daha çok iir incelemeleri ve iirler/airler üzerine yazdklaryla tandmz Karata, nazmdan bir nebze azat oluyor son çalmasnda; soluduu hayat biraz daha görünür klyor. Zambak Yaynlar’ndan çkan kitapta be farkl konu balnda çimizde var bir kartal! AGON-BR KARTALIN YENDEN DOUU, MUSTAFA ÇAY, ÇAY YAY., 120 SAYFA, 14 TL NLP (Algsal Davran Kontolü) alannda çalmalar yapan Mustafa Çay’n Agon Bir Kartaln Yeniden Douu adl kitab, ismiyle müsemma bir ekilde, okurunu kendini kefetmeye çaryor. Herkesin içinde henüz kefedilmemi, ‘derin bir uykuda’ yatmakta olan ve yeniden domak için sabrszlanan bir kartal olduunu düünen yazar, bu kartal nasl uyandracamz anlatyor. Bilhassa Beiktal olan ‘kiisel geliimci’ okurlara tavsiye edilir. bakma kiisel tarihimizin ayrntlarn ortaya çkaryor.” cümlesiyle bunu vurguluyor. KISA VE AKICI DENEMELER Denemeler, okuru metinden koparmayacak kadar ksa ve akc bir dille kaleme alnm. Kitabn ilk bölümünde sanat, dil, edebi meseleler, sanatç, okumak gibi kavram ve sorunlar üzerine younlayor Karata. Özellikle “okuma” eylemi üzerine derin mülahazalar dikkate deer. Edebiyat dünyasna dair üslup ve tarz tartmalar, bugüne dek dikkat kesilmediimiz konulara dikkatimizi çekiyor ya da bilgi tazelemenize vesile oluyor. Örnein, günümüz edebiyat dünyasnn en büyük sorunlarndan olan, gençlerin edebiyatla kurduu ba zayatan çeviri roman meselesi ve bu alandaki niteliksiz çalmalar yazarn gündeminde. Çalmann üçüncü bölümü ehirlere ayrlm. Anlatmaya önce kendi ehrinden balyor yazar. Sivas’a olan ballndan, özleminden bahsederken bir ehre mensup olmann tarini yapyor. iiri yine gücendirmemi Turan Karata. Çalmasnn dördüncü bölümünü “iir Çerçevesinde” üst balkl denemeler oluturuyor. Bu bölümün ikinci denemesinde Türk iirinin iyiden iyiye sekülerletiini vurgularken, modern airlerin naat kültüründen uzaklamasn nazara veriyor. Edebiyatmzda dinî gelenekten beslenen bu dala sahip çklmamasndan dem vuruyor. Hâsl, eser bir meseleye ait alnan notlarn bir bütünlük içinde aktarld denemelerden öte anlam ve derinlik tayor. Kitab, yazarn kiisel tarihiyle bezeli, akc bir dille kaleme alnm bir otobiyogra gibi okumak da mümkün. Turan Karata toplanyor denemeler. Kitabn her bölümünde yakalanmas mümkün ortak payda, Karata’n kiisel tarihinden izler tamas. Kitab elinizden braktnzda, edebiyatla dokuz yanda tanan bir çocuun katksz heyecan, onu tara dergilerinden günümüz edebiyat dünyasna tayan yaz merak kalyor hafzanzda. “Yaadklarm Çerçevesinde” balkl ikinci bölümde, yazarn özellikle aile ve toplum üzerine tespitleri samimiyet yüklü. Çalmann bu özellii, skça dile gelen, türlerin kardelii meselesini akla getiriyor. Kitabn türü deneme olsa da, aklda edebi bir üslupla kotarlm düünceler bütününden fazlas kalyor. Ruhunu yaanmlklardan alan, scak bir dille aktarlan bir otobiyogra lezzeti veriyor okura Dile Gelse Kelimeler. Yazar da önsözde “Yaadklarm çevresinde yazdklarm bir Mevlana’y arayan bir talyan Kahvehanelerin tarihçesi OSMANLI’DA KAHVEHANE, LYAZ BNGÜL, GRAM YAYINLARI, 295 SAYFA, 15 TL RUM’NN BLD AK, SERDAR ÖZKAN, ARTEMS YAYINLARI, 218 SAYFA, 12.50 TL 2003 ylnda ilk basks yapldktan sonra unutulan ve 2009’da yeni basksyla bir anda popüler olan Kayp Gül’ü okurlar hatrlayacaktr. Serdar Özkan’n ad Kayp Gül’ün yazar olarak kalmt. Özkan’n yeni kitab Rumi’nin Bildii Ak da ayn ekilde vitrinlere çkt. Öyküsünü, son dönemin moda konularndan ‘tasavvu yolculuk’ ile süsleyen eserde, Mevlana’nn içindeki srlarn peine düen, hayatn Mevlana’nn asln bulmaya adayan talyan Su Fabio’nun aray öyküsü anlatlyor. Osmanl’da Kahvehane ve Toplumsal Hayat Mekanlar, günümüze kadar uzanan bir gelenein geçmite nasl bir ileve sahip olduunu ortaya koymas bakmndan dikkat çekici. Yazar, amandan karagöz ve meddaha, bekâr odalarndan Osmanl enliklerine, tütünden afyona, erbetlerden bozaya kadar koyu sohbetlerin mekân olan kahvehanelerde tarihsel ve sosyolojik bir gezintiye çkyor. Eser, esnek bir anlatm yolunu seçerek her kesimden okura hitap ediyor. 54 H. . Bozta’n yllar önce okurla buluan fantastik roman Kurgan’n ikinci kitab yaymland: Gözya Dalar. nsanolunun örendii ilk isimlerin yazl olduu yapraklar… Rüzgâr düümü çiçeklerinin dönütüü görünmezlik tozu… Zamann açlan kilidinden ortaya çkan bir felaket, Dalus… Efendisini arayan, azap ve temizlik için yaratlm gölge ve daha birçok fantastik sahnesi ile roman okuru baka bir dünyaya davet ediyor. Sar scak dönemler SARI, AHMET TEZCAN, TMA YAYINLARI, 336 SAYFA, 18.50 TL Ahmet Tezcan, Kârûn’un ardndan Sar’da da Türkiye’nin yakn tarihine seyahat ediyor. Yazar bu kez 1970’lerin Türkiye’sine götürüyor okuru. Sar Mahmut büyüdü, mam Hatip örencisi oldu. Krkkale Kaymakam, 1971 ylnn 19 Mays töreni esnasnda mam Hatip Lisesi’nin bayramn kutlamaynca yok saylmann acsn derinden hisseden Sar ve arkadalar kaymakama bir ders vermek isterler. Ama bunun için önce biraz cesarete ihtiyaçlar vardr. Tokyo’da kayp bir ahs KARANLII YYENLER, R. LLYOD PARRY, ÇEV.: N. ÖNOLU, OKUYANUS YAY., 542 SAYFA, 24 TL ngiliz hostes Lucie Blackman, Tokyo’da ortadan kaybolur. Parçalara ayrlm cesedi bir sonraki k deniz kysndaki bir maarada gömülü halde bulunur. Genç kadnn kaybolmasndan sonraki yedi ay boyunca Japon polisi, ngiliz özel dedektier, genç kadnn acl ailesi ve hatta Avustralyal arama ekiplerinin dahil olduu çok büyük çapta bir arama çalmas yürütülür. Gerçee dayanan bir hikâyeden yola çkan Karanl Yiyenler, polisiye türünde tipik bir ‘çoksatan’. slam’n estetik yüzü SLÂM’IN AYNASI CAMLER, ROGER GARAUDY, TÜRK EDEBYATI VAKFI YAY., 264 SAYFA, 16 TL Dünya çapnda ünlü felsefe ve estetik profesörü, Fransz Müslüman düünür Roger Garaudy, slâm’n Aynas Camiler’de, slam sanat ve mimarisinin felsefî ve estetik açdan çarpc bir deerlendirmesini yapyor. Yazar, “Allah güzeldir, güzeli sever” hadisinin slam sanat ve mimarisinde nasl somutlatrldn örnekleriyle ortaya koyuyor. slam sanat ve mimarisine dinî, tarihî, felsefî ve estetik açdan yaklaan eser, kendi alannda önemli bir yere sahip. KÝTAP ZAMANI ROMAN 4 KASIM 2013 PAZARTESÝ Kendin olabilmek kbal Bayrak, Aç Gözlerini Masal Bitti adl kitabn kaleme alrken psikanalist Clarissa Pinkola Estes’in Kurtlarla Koan Kadnlar isimli eseri yazara yol göstermi. Kitap, mutluluun peinde bir kahramann ‘kendisi olabilme’ öyküsü. AÇ GÖZLERN MASAL BTT, KBAL BAYRAK, ALFA YAYINLARI, 324 SAYFA, 15 TL Aç Gözlerini Masal Bitti’nin ilk cümlesi uzun bir “Ingaaa”… Kahramanmz Asiye bebek bata alyor ama sonunda ninnilerle, masallarla susturulup dalyor derin uykusuna. Masal da böyle balyor zaten: Yllar yllar önce, uzak ülkelerin birinde bir kral ile kraliçe yayor. Kraliçe bir ilkbahar sabah Asiye bebei kucana alyor. Bir düün, bir ölen derken davet edilmeyen yal peri saray basyor ve kehanetini ilan ediyor: “35 yana geldiinde ayana bir ine batacak ve öleceksin Asiye!” Neyse ki iyi niyetli peri deitiriyor bu kehaneti: “Yok yok… Uyuyacaksn!” Zaman geçiyor. Masallarla uyuyarak büyüyen, serpilen Asiye 18’ine geldiinde annesini kaybedince kaderine yazklanmaya bir balyor, durdurabilene ak olsun! Bu arada kral yeniden evleniyor, kötü üvey anne ve ‘DÜNYADAK EN DEERL EY…’ Henüz 36. sayfadayz ve kurgu bitti. Bundan sonra 200 küsur sayfa Asiye’nin iç sesiyle monolou, bir 100 sayfa da iç sesin kiisel geliimle ilgili anlattklar... Korkularla yüzlemekten yalnzlkla dost olmaya, güvensizlikle ba etmekten örenilmi çaresizlikten kurtulmaya, geçmii koulsuzca affetmekten kendini kabullenmeye… Orhan Pamuk’un Kara Kitap boyunca mükemmel bir kurguya yedirdii gibi: “Dünyadaki en zor ve en deerli ey insann kendisi olabilmesidir.” ç sesi Mevlana, ems-i Tebrizi, William Shakespeare, Nâzm Hikmet, Halil Cibran ve daha nicelerinden alntlarla özgürlüüne, azmine, sabrna ve yaama sevincine kavuturuyor Asiye’yi. Ve yaayamad ‘belki’lerden, yaad ‘keke’lerden, içinde tuttuu ‘neyse’lerden ibaret hayatndan adm adm kurtuluyor kahramanmz. Tam 35 yanda. Kendini kefetme ve el âlemi bo verme yoluna yeni çkanlar için evklendirici olabilir Aç Gözlerini Masal Bitti. Ama en iyisi kbal Hanm’n da dedii gibi, vakit kaybetmeden Estes’in Kurtlarla Koan Kadnlar’yla bulumak. Böylece bir an önce cam küreniz olan sezginizle bilimsel bir ekilde tanabilirsiniz. Önemli olan, kendiniz olmaya balamak… Estes’in de söyledii gibi, “Unutmayn, bir çiçein ister yars, ister dörtte üçü, isterse tamam açm olsun, çiçek açyor deriz.” 55 .RFD$EGđONÁGLU*H\OÁQãKD\DWàVàÛDUPàKLÍNHODPD" .HODPLQL\RUNDUODUJLEL.HOLPHOHUXÍXąX\RUGùUWELU \DQàPGD .HODP]DPDQàPHNÁQàELUOL\RUWRSOX\RUWđPDQODUà 0DQHYL\DWNRNXOXRGDNHODPODJHQLąOHPLąD\GàQODQPàą .HOLPHOHUIàVàOGà\RUŃ+D\6XOWDQ+D\6XOWDQń $EGđONÁGLU*H\OÁQãłQLQGHVWDQVàKD\DWà1XUL\HqHOHÛHQłLQ NDOHPLQGHQEXURPDQODNHODPDEđUđQđ\RU .LWDEàLQFHOHPHNLÍLQ PRELOFLKD]àQà]GDQ EDUNRGXRNXWDELOLUVLQL] 320 SAYFA 16. BASKI YILLAR ÖNCE, UZAK ÜLKELERN BRNDE… YENi 224 SAYFA 50. BASKI ç Gözlerini Masal Bitti’nin yazar kbal Bayrak, mücevher iiyle uraan bir endüstri mühendisiyken neden kitap yazmaya karar vermi dersiniz? u son birkaç ylda karlat ve sohbet ettii neredeyse herkes mutsuz olduu için. Üstelik “Ne olsa mutlu olursun?” sorusuna cevap veremeyenlerin amansz mutsuzluu bu. in tuhaf, ayn soruyu kendine sorduunda da cevap alamam kbal Hanm ve son çare psikolojiye sarlm. Ne yazk ki Jung yerine Freud’a… Derken, neyse ki karlat psikanalist (Jungcu) Clarissa Pinkola Estes ona Kurtlarla Koan Kadnlar isimli eseriyle yol göstermi. kbal Hanm, tarihin derinliklerinde kalm masallar elinden geldiince çözümleyen 600 sayfalk o “görkemli” yapttan ald feyizle tekrar bakm etrafndaki mutsuzlara ve fark etmi ki herkes bir ya da birkaç masaln kskacnda. Kimi kendini Külkedisi zannediyor, kimi Rapunzel… Sadece masallarla kalsa iyi; daha atasözleri var, el âlem ne der diyenler var, fazla iyi anne öretileri var… te kbal Hanm bütün bu keierinin ertesinde alm kalemi eline ve balam Aç Gözlerini Masal Bitti’ye… Kendisi “kiisel geliim kitab” ibaresini reddediyor, yaynevi ise metne roman demi. kz kardeler Asiye’yi Külkedisi’ne çeviriyor, yeni kraliçe her gün aynasna bakp “Ayna ayna söyle bana en güzeli kim bu dünyada?” diyor. Balkaba ve balo da fayda etmeyince yedi çocuklu dul bir adamla evlenip ‘Pamuk’ oluyor bizim Asiye. Kocas tarafndan horlanp, dövülüp bir de aldatlnca… Üstüne üstlük o mehur Prens de kendisiyle evlenmeyince… “Kaderin böylesine yazklar olsun!” Dövünüp alad gecelerde hep ayn rüyay görüyor Asiye: Uçsuz bucaksz bir okyanus, frtnayla mücadele eden bir gemi ve “Aç gözlerini, uyan!” diye feryat gan bir ses. Ve artk son nokta: Tam kendini okyanusun derin sularna brakacakken minik bir ine beliriyor sahnede ve gözlerini rüyasnda açyor Asiye. Meer rüyalarnda duyduu o ses kendi iç sesiymi, ad da Asi. 320 SAYFA A JÜLDE GÜNGÖR nesilyayinlari.com facebook.com/nesilyayinlari 0212 551 32 25 twitter.com/nesilyayinlari ROMAN KÝTAP ZAMANI 4 KASIM 2013 PAZARTESÝ Dardaki mahpusun roman Herkes için Kader Risalesi KADER RSALES, BEDÜZZAMAN SAD NURS, UFUK YAYINLARI, 48 SAYFA, 2 TL Türkiye’nin öncü kadn yazarlarndan Suat Dervi’in ilk kez 1957’de Fransa’da yaymlanan roman Ankara Mahpusu yeni basksyla raflarda. Yazar, ak ve cinayet roman kurgusunda bir dönemin insanlarn, mekânlarn ve toplumsal hayatn anlatyor. ANKARA MAHPUSU, SUAT DERV, THAK YAYINLARI, 168 SAYFA, 13 TL N TEMEL KARATA min iaret eidir. Söylentiler ve kimi gelimeler Vas’yi kuzeninin canna kastetmeye kadar götürür ve bu cinayetin ardndan Vas’nin on iki yl akn mahpusluu balar. Cezaevinden çk ise Vas’nin hayatla yeniden tanmasdr. Ak ve cinayet sürecine kadar bu iki sözcüün romandr Ankara Mahpusu. Ancak cezaevinden sonra balayan hayat Suat Dervi’in hayata bakn, gözlem gücünü ve yer yer ideolojisini yanstr. Hapisteyken tek varl anasn da kaybeden Vas parasz pulsuz kendini sokaklarda bulur. Romandaki ilginç karakterler ve pek gerçek mekânlar bundan sonra bir bir kendini gösterir. e Ankara Mahpusu ne de Kara Kitap’la hatrlatabiliyoruz imdilerde onu. Suat Dervi denilince zihinlerde ne bir sima ne de Aksaray’dan Bir Perihan canlanyor. Edebiyattan çok sinemaya mal olan Fosforlu Cevriye’yi anmsamayan bulunmaz ama o da Suat Dervi’e götürmüyor artk bizi… Oysa Fransa’da yaymlanan ilk Türk romannn yazar, Avrupa’ya giden ilk Türk kadn muhabirdir o. Ankara Mahpusu, ilk adyla Zeynep çin, 1957 ylnda Franszcaya çevrilmi ve Fransa’da yaymlanmtr. Daha sonra Ankara Mahpusu adyla Türkiye’de ilk kez yaymlanr (1968) roman ve 18 dile çevrilir. SÖMÜRÜNÜN RESM Romanda ana vurgulardan biri, yazarn düüncesine paralel olarak ekonomik sistem ve mal (mekân) sahibi olmaktr. Sahipliin, sistem araclyla insan nasl deitirdiiyse yllar sonrasnn Zeynep’inde somutlar. Vas’nin âk olduu incecik, güzeller güzeli Zeynep, Vas’nin “ikinci hayatndaki” karlamalarnda çirkinliin simgesidir adeta; imandr, erkeksidir. Suat Dervi, sömürünün resmini bir kadn vücudunda hakkyla çizmitir. Hele ki bu konuda kadnn özne olarak kullanlmas, hayli erken ve öncü bir baktr. Dönem, yklan bir imparatorluun neye dönüeceinin çok net olmad bir dönemdir. Yklann yerine konulmaya çallan sistemde yer bulamayanlarn da romandr Ankara Mahpusu. Belki de bu yüzden her dönemin romandr. LK KADIN SAYFASINI HAZIRLADI Elbette Lozan Konferans’nda bulunmas, Refet (Bele) Paa ile yapt röportaj, kdam’da ilk kadn sayfasn hazrlamas onu özel klar ama 15 yanda kaleme ald Kara Kitap’la psikolojinin derinlerine inmesi ve devamnda gelen eserler asl baarsdr. thaki Yaynlar, Ankara Mahpusu’nu yeniden basarak Suat Dervi adn tekrar gün yüzüne çkarmay hedeemi belli ki. Bunda baarsz kalemlerin ve kötü romanlarn piyasay sarmasndan duyulan rahatszln da etkisi olsa gerek. En azndan bizim içimizden geçen bu… Suat Dervi, yazmann kadna hak olmad bir dönemde bir ‘kadn yazar’dr. Üstelik sosyalist bir kadn yazar! Elbette arkasnda bir “erkek des- Edebiyatn çala imtihan EDEBYAT VE YEN ZAMANLARIN KÜLTÜRÜ, SEMH GÜMÜ, CAN YAY., 368 SAYFA, 21.50 TL Semih Gümü’ün, “Eletirinin Saati” bal altnda toplad yazlar, Edebiyat ve Yeni Zamanlarn Kültürü’yle devam ediyor. Eserde, yeni kitaplarn deerlendirmesinin yan sra, günümüz edebiyat dünyasnn uzunca bir süredir boutuu sorunlar ele alnyor: Yazarn görünür olma çabalar, nitelikli edebiyatn okura ulamada yaad sorunlar, genç yazarlarn edebiyat okuruna tantlmas, ödüller, eletiri kavramnn snrlar ve yanl anlamalarn saptanmas... Suat Dervi (1901-1972) tek” bulunduran kadn yazarlar vardr. Ancak tam anlamyla sahipsiz, kendi camiasndan dahi destek görmemi, üstüne üstlük toplumcu gerçekçi bir kadn yazardr o… “Kadn olmaktan utanmyorum, yazar olmakla da iftihar ediyorum.” der Suat Dervi, bununla yetinmez, emek-ekmek kavramn da yazarla balar: “O unvan benim yegâne servetim, biricik iftiharm ve ekmeimdir.” Ankara Mahpusu’nda tbbiyeli Vas, Zeynep’e âk olur. Ancak Zeynep, Vas’nin varlkl amcas ile evlendirilir; bu Vas’nin hayatnda kötü bir döne- Tarihimizin ‘mizahi’ yönü stenmeyen zamann güncesi TARHMZN GÜLERYÜZÜ, MEHMET NUR YARDIM, ÇARI YAYINLARI, 352 SAYFA, 15 TL TEDRGN ZAMANLAR, UUR KÖKDEN, YKY, 232 SAYFA, 16 TL Bakmayn son yllarda gerginletiimize, aslnda biz mizah çok seven bir milletiz. Mizahla iç içe yaamay, o engin hogörülü dünyada bulunmay her zaman isteriz. Bu özelliimiz, tarih boyunca hep devam edegelmitir. Mehmet Nuri Yardm, Edebiyatmzn Güleryüzü’nden sonra Tarihimizin Güleryüzü’nü de gösteriyor. Kitapta tarih boyunca farkl mesleklere mensup olan tannm ahsiyetlerin nükteleri, alfabetik srayla bir araya getiriliyor. Gazeteci-yazar Uur Kökden’in ‘istenmeyen zamanlar’a dair günlüklerinin devam çkt. Yazarn, 1971 ve 1980 darbelerini izleyen tutukluluklarn darya tad günlükleri 12 Mart Günleri ve Uzun Gecenin Tutsaklar’nn ardndan gelen Tedirgin Zamanlar, ilk iki ‘adm’n öncesine ve sonrasna deiniyor. Kökden, Türkiye’nin yakn tarihinin bu iki keskin krlma annn öncesi, sonras ve arasndaki günleri anlatyor. 56 Risale-i Nur külliyatnn önemli risalelerinden Sözler’in yirmi altnc Söz’ü olan “Kader Risalesi”, sadeletirilmi haliyle Ufuk Yaynlar’nn cep kitaplar serisinden yaymland. “Fâniyim, fâni olan istemem. Acizim, aciz olan istemem. Ruhumu Rahmana teslim eyledim, bakasn istemem.” diyen Bediüzzaman Hazretleri, kader ve cüz-i irade konularn açklayarak balad eserinde sorular, cevaplar ve kssalar eliinde kader konusuna açklk getiriyor. Dou’dan Bat’ya bak ASYA’NIN BATIYA SYANI, PANKAJ MISHRA, ALFA YAYINLARI, 425 SAYFA, 24 TL Edward Said’in ünlü eseri arkiyatçlk’tan sonra, kültür ve medeniyet tarihini kendi dünya görüü etrafnda yazan Bat’nn bu kibirli ve eksik bakna dair sorgulamalar artt. Ne var ki, Said’i aan bir görüün itibar kazandn söylemek güç. Asya’nn Batya syan, belki bu makus talihi krabilir. Hintli denemeci ve yazar Pankaj Mishra, Said kadar sostike ve derinlikli olmasa da, modern dünya tarihine ilikin taze bir görü sunuyor okura. Gora’lyz ezelden! GORA, RABINDRANATH TAGORE, ÇEV.: ADNAN CEMGL, KAPI YAYINLARI, 520 SAYFA, 24 TL Hint edebiyatnn Nobel ödüllü yazar Tagore’un bugüne kadar pek çok kez çevirisi yaplm eseri Gora bir kez daha Türkçede. Dünyann pek çok diline çevrilen eser, insann kendini araynn roman. Henüz, “Ye, iç, dua et” ve türevleri piyasada yokken keif, cesaret ve aka dair zengin felse içeriiyle genel okurun ilgisini çeken Gora, yeni nesil için ‘ak ile bir dahi’ ortaya çkyor. Tagore’un sade üslubunun yanna, derinden süzülen bir lirizm ve tabii ki Hint edebiyatnn olmazsa olmaz mistisizm de iliiveriyor. Hangi Rusya? K DÜNYA ARASINDA RUSYA, H. CARRÈRE D’ENCAUSSE, ÇEV.: R. UZMEN, ÖTÜKEN, 276 S., 16 TL Fransz Akademisi üyesi ve daimi sekreteri Hélène Carrère d’Encausse, Tamamlanmam Rusya’nn devam niteliindeki ki Dünya Arasnda Rusya ile okur karsnda. 1991 sonras, Rusya’y etkileyen olaylar ele alan yazar, Türkiye’nin d politikasn da etkileyen ‘kuzey komumuzu’ anlamak için önemli bir kaynak. Eser, okura yalnzca ‘iki dünya arasndaki’ Rusya’y deil Rusya tarafndan görülen dünyay da anlatyor. Y KTAPLAR BURADA... Eskimeyen ve yepyeni kitaplarmz ve yazarlarmzla TÜYAP Kitap Fuar'ndayz... iyi ki kitaplar var... www.timas.com.tr twitter.com/timasyayingrubu facebook.com/timasyayingrubu USTA GÖZÜYLE KÝTAP ZAMANI Hatralara, Dalarca’ya ve ‘Alsancak Buca’ya dair Dipnotlar kitab sonuna dehleyen zihniyyeti alenen knayorum bilakis Ey azizler, kitap fevkalade güzel, emek mahsulü, hattâ üstâdane; u fakiyrin fikrine nazaran Sinan hakknda bir memleket evladnn kaleme ald en ciddi eserdir lâkin kitabn tertibi, bizzat u benim gibi sabr âbidesi, ehl-i geçim bir zât bile çileden çkarm bulunayor. Zannedeyorum 1953 senesinde, stanbol’da münteir Yeditepe mecmuasnda Fazl Hüsnü Dalarca imzal bir iir neredildi idi. Ve fekaaat, bir müddet sonra, ayn mecmuada merhum Dalarca’nn bir tekzibinin çkdn gördük. RECAÝ GÜLLAPDAN RFAN KÜLYUTMAZ C ânmdan muazzez karilerim, Rabbime binlerce ükürler olsun ki, yeniden mülaky olduk. Naslsnz, inallah eyisinizdir. Geçmi Kurban Bayramnz tebriyk edeyor ve sizlere kalbden muhabbetlerimiz arz ederekden lakrdma balayorum. Efendim, bendeniz eski günlerimi derhaatr eder oldum. Malûm, sinnen kemâle erdiimizden beri, hâtralar âhir ömrümüzün yegâne teselligâh oldu. Hani Haim’in “Bize bir zevk-i tahattur kald” msra- bercestesinde ifade buyrulduu gibi! Arpaeminizâde Sami’nin de buna mümasil hârikulâde bir msra vardr: “Gel yâd eyleyelim cümle geçen demleri, cânâ!” Nurullah [Ataç] beyefendi merhûmun, Arpaeminizâde’nin bu msra ile Baudelaire’in “Je sais l’art ‘d’évoquer les minutes heureuses” msra arasnda bir kurbiyetden bahsetdiini de derhaatr edeyorum. Her ne ise! taharrî edildi ise de bulunamam ve fekat, bilâhire üstad Dalarca’nn iirini taklid etmek, o devrin genç edebiyatç namzedleri beyninde elenceli bir aka, une plaisenterie bien amusante olarakdan pek revâc bulmu idi… imdi haatrlayorum da muazzez kardam Hilmi Bey de bu vâdide Dalarca taklidi birkaç msra nazmetmi idi. Celâleddin Çetin’in te Babâli [Cem Yaynevi, 1991] adl kitabnda tesadüf etdim. Meer muazzez kardam bu düzmece iiri Celâleddin Çetin Bey’e de okumu, Celâleddin Bey de onu mezkûr kitabna almam m? Esasen Hilmi Bey kardamn, zemann evâilinde bana da okuduu o iirin asl, Celâleddin Beyefendi’nin iktibas etdikleri iire tetabuk etmemekdedir. Benzer msralar var ise de ben derhaatr etdiim ekliyle iir öyle idi: Durur havada, Havaca, suca Alsancak, Buca, Burnundan kl koparsan, Anlamaz Fazl Hüsnü Dalarca DALARCA’NIN TEKZB Efendim, asl arz etmek istediim, hususi bir hatra: Bundan takriyben 60 sene kadar evvel, zannedeyorum 1953 senesinde, stanbol’da münteir Yeditepe mecmuasnda Fazl Hüsnü Dalarca imzal bir iir neredildi idi. Ve fekaaat, bir müddet sonra, ayn mecmuada merhum Dalarca’nn bir tekzibinin çkdn gördük. Dalarca, o iirin kendisine ait olmadn iddia edeyor, bir bakasnn [hnzrn biri! her kimse!] onun iirini takliyd etdiini söyleyor idi… Efendim, o hnzrn kim olduu arîz amîk tahkyk ve 4 KASIM 2013 PAZARTESÝ Dikkat buyrulursa, iirin son msra hem bir msra hem de airin imzas gibi kraat edilebilmek gibi müstesnâ bir edebî lû’biyyat misâlidir. Hilmi Bey kardam daha o zemandan ne kadar müstait bir genç olduunu bu iirle ferâde ferâde ispat etmi bulunmakdadr… Efendim, bu aylk da bu kadar. Muahhar telâkymiz kânûnuevvel bidâyetinde olacakdr, inallah. O vakde kadar zâtnza hoca baknz, Rabbime emanet olunuz, canmdan muazzez kaarilerim, Au Revoir canlarm benim… S erde bir mktar dülgerlik var ya ey azizler; ite bu kadarck cüz’i bir alâkadan nâi, tâ eyyam- ebâbetimden beridir yap ilerine, mimarla, marangozluk san’atine tabii bir temâyülüm fekat pek mühim addedilmek lazm gelen bir kaabiliyyetim vardr. Hele hele Mimar Sinan’n ie Yeniçeri Oca’nda dülgerlikle baladn örendikten sonra, “Yahu kaz uçar da laz uçmaz m?” misillû kendimce hevesim büsbütün tezâyüd etmidir. Heveslensem ne olacak muhterem kaarîlerim; benimkisi mimarlkla alâkal kitap bulunca oturup bir güzel kraat etmekten ibaret bir eydir. Vaktiyle rahmetli valideciim, nur içinde yatsn, “Nazar deecek; olum elden çkacak” deyu inad etmeyip mektebe gönderse idi, belki ben de muazzam bir mimar olur idim... 3,5 KLOLUK KTAP! Geçelim bu fasl efendiler; birkaç gün evvel kazatada gördüm. Mimar Sinan hakknda yeni bir kitap nerolunmu; baya medh ü senâ ediliyor. Gülru Necibolu nâm hanmefendinin Sinan Ça-Osmanl mparatorluu’nda Mimari Kültür unvânl bu eserini pek merak ettim. “Nasl tedarik ederiz, ne yaparz?” diye soruturdum. Meer bir hayli okkal bir eser imi (üenmedim tarttrdm, tam 3,5 kilo!); sadece skleti deil, ebad ve fiyat da okkal mübarein. Tam iki yüz kaime! “Amanin dostlar, nasl etsek, bunun tenzilat yok mudur?” deyu feryad ettikte bir kitabç ahbab, benim içün 150 liraya temin edilebileceini haber verince rza gösterip kydk banknotlara. Kitap aûuma vâsl olunca saik-i merak ve keyif ile “kuzu”yu rahleye yatrp, tenkiyd pçan çeküben tedkike koyuldum idi. Efendiler kitabn giri faslnn hakkndan gelene kadar çok meakketler çektiimi biliniz kâfidir. “Yahu bu nasl bir Türkçe, bu nasl çetrefil bir ifâdedir” deyu canm skld. Meer Gülru Hanmkzmz bu kitab aslen ngiliz lisan ile kaleme alp ecnebî memleketinde nereylediinden Türkiya’da neri içün yeniden tercüme 58 edilmesi lâzm gelmi; ve min’el garaîb! Bunlar daha ahirzaman alâmetlerinden olsa gerektir. Giri fasl ise hayli kesif ifade icab ettirdii içün tercemesi biraz meakkatli olmu; neyse ki sonraki fasllarda bu ifade sakaleti hayli düzeliyor. Ey azizler, kitap fevkalâde güzel, emek mahsulü, hattâ üstâdane; u fakiyrin fikrine nazaran Sinan hakknda bir memleket evladnn kaleme ald en ciddi, en yüz aartc eserdir lâkin kitabn tertibi, bizzat u benim gibi sabr âbidesi, ehl-i geçim, melekler gibi teenni ve tesâmuh sahibi bir zât bile çileden çkarm bulunayor. Kitab tertib edip bastran Bilgi Üniversitesi saolsun, pek takdir ettim, lakin böyle bir eserin tertibine itina göstermemek balanacak kusur deildir. Zulüm deil de nedir efendim? Dâvâ u ey necîb muhiblerim! Mâlumunuzdur, ilmi neirlerde “dipnot” tabir olunan bir âdet vardr. Dünyann her yerinde bu dipnotlar, yani sahifada yazlan eylerin hakknda mehaz gösteren, ilave malumat veren veya meseleyle alakal bir hususta münakaa yaplan ve asl metne göre biraz ufarak yazlan bu notlar, ait olduu sahifada ince bir çizginin hemen altnda gösterilir. Merakls heman sahifann altna bakarak mütemmim mâlumat örenir. Ne var ki bu müfid eserde kitab tertib eden kii –o her kimse buracktan darb- edid-i manevî ile kendisine teessüflerimi göndereyorum!- bütün notlar ard ardna ekleyip kitabn sonuna dehleyivermi. Tabirimi lutfen mâzur görünüz, dehlemek pek yaramad fekat kitabn meraklsn her sahifada birkaç kere, tam 3.5 kiloluk kitabn sonuna bakmaya göndermek zulüm deil de nedir efendim? Maalesef kitap neriyatnda bu terbiye özürlü usûle haylice tevessül edildiini müahede etmekle beraber bunlarn kâffesini en ac kelimât ile knayor ve “Etdiinizi çekin e mi!” demekle iktifa edeyorum. Eserin henüz nsfndaym fekat görünen köy klavuz istemez efendiler: Gülru Hanmkzmzn eseri göksümü kabartt, iftihar ettim. Hemen Mevlâ ilmini ziyade etsin, iki cihanda yüzünü aartsn inallah! kitap her gün fuar 300.000 4.000 %90 LJUBQMBCVMVĈNBOOFOLPMBZZPMV kitapyurdu.com LJUBQZVSEVDPN Õ U D O U )XD U D O Q D NDoÕU VLQ H P O ]