PDF SAYI 23 - Hayat Online

Transkript

PDF SAYI 23 - Hayat Online
23. sayi sayfalar
30.04.2009
10:30 Uhr
Seite 1
Usta Yönetmen
Mesut UÇAKAN ile
Yeni Filmi
“ANKA KUÞU/
Bana Sýrrýný Aç”
Üzerine Söyleþi
IGMG’den
Yogyakarta’ya
Saðlýk
Merkezi
Sayfa: 23`te
Sayfa: 34`te
hayat
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Aylýk Ücretsiz Gazete / Kostenlose Monatliche Zeitung . Sayý/Nr.: 23 . Yýl/Jahre: 4 . Aralýk/Dezember 2007 . Zi`lkade-Zi`lhicce 1428
Avrupa`daki Kitapçýnýz
OKUSAN
Binlerce Kitap, CD, VCD, DVD
Hac Malzemeleri
ve Hediyelik Eþyalar
Tel: 069-43052815
www.oku-san.de
Birbirimize sadece kapýlarýmýzý deðil gönüllerimizi de açalým
Evlenmenin
Getirdiði
Mutluluk ve
Boþanmanýn
Getirdiði Felaket
Dosya
Dr. Yusuf IÞIK
Sayfa 5`te Dosya
Mahmut AÞKAR
Sayfa 9`da
Yeni Göç
Yasasý
Hakkýnda
Bilgiler
Almanya’da
ayrýmcýlýkla
mücadele
var mý?
Bölünen
Benim,
Memleket
Deðil!
Dosya
Ýlhan BÝLGÜ
Sayfa 13`te
Dosya
Avukat Selma
Demirel Koçar
Sayfa 11`de Dosya
Hacarap`ýn
Hac
Arkadaþýnýn
Oðlu
M.Salih AYDIN
Sayfa 37`de
BÝR ÜMMET
HAREKETÝ
SOSYAL
DAYANIÞMA
OLARAK
KURBAN
Mustafa MULLAOÐLU
Dosya
Sayfa 7`de Dosya
Alýþ-Veriþ için farklý bir internet sitesi. Mutlaka ziyaret edin.
www.balbalshop.com
Alýþ-Veriþ Alýþkanlýðýnýzý deðiþtirecek yeni bir internet sitesi. Mutlaka ziyaret edin.
www.telpashop.com
Toplumsal
görev ve
sorumluluklarýmýz
Osman
ARSLANTÜRK
Sayfa 17`de Dosya
YOL PARASI
DAVASINDA
BAÞARIYA
DOÐRU
Asým TOZOÐLU
Sayfa 29`da
23. sayi sayfalar
30.04.2009
10:30 Uhr
Seite 2
"...Yoluna gücü yeten
herkesin, Kabe'ye gidip
hacc etmesi,
Allah'›n insanlar
üzerinde bir
hakk›d›r..."
(Al-i ‹mran-97)
UÇUfi PLANI 2007-1428
e
Mekek
v ’de
ne
Medimek
ye hil
da
Kafile
2.350,-Q
IGMG Genel Merkez üyelerine
50,- T indirim yap›l›r.
Ücrete dahil hizmetlerimiz:
Gidifl-dönüfl uçak bileti • Vize-ifllem
masraflar› • Ayakbast› (çek) ücreti
• Mekke-Medine otel (3 ö¤ün tabldot
usulü yemek dahil)
• Otel-Kabe aras› servisi • Arafat-Mina
çad›r hizmetleri ve transferler
• Ziyaretler • Hacc’da kullan›lacak
özel hediyelik eflyalar.
Uçufl
Yeri
Uçufl
‹lk
Tarihi Ziyaret
Dönüfl
Tarihi
Müracaat
Tel.
Kafile
Uçufl
Yeri
Uçufl
‹lk
Tarihi Ziyaret
07.12.2007 Mekke
Dönüfl
Tarihi
Müracaat
Tel.
Rhein-Saar
Frankfurt
21.11.2007
Medine
24.12.2007
0177-7221176
Avusturya 1-2
Viyana
Stuttgart-1
Stuttgart
22.11.2007
Medine
24.12.2007
0163-8332882
Düsseldorf
Düsseldorf 11.12.2007 Mekke
04.01.2008 00436608186016
Köln
Köln
25.11.2007
Medine
25.12.2007
0170-9011930
‹sviçre
Zürih
‹talya
Milano
23.11.2007
Medine
25.12.2007 0039-3933377749
Frankfurt 2 Hafta
Frankfurt
15.12.2007 Mekke
01.01.2008
Avusturya 1-1
Viyana
22.11.2007
Medine
25.12.2007 0043-660-8186016
Fransa 2 Hafta
Strasburg
15.12.2007 Mekke
01.01.2008 00336227418500
Kuzey Ruhr
Hannover
29.11.2007
Medine
28.12.207
0162-3946072
Avusturya 2 Hafta Viyana
14.12.2007 Mekke
31.12.2007 00436608186016
Bremen
Hannover
29.11.2007
Medine
28.12.207
0176-66137248
Belçika 2 Hafta
Brüksel
14.12.2007 Mekke
31.12.2007 0032-475524564
Hannover
Hannover
30.11.2007
Medine
29.12.207
0172-6788348
G-Hollanda
Amsterdam 11.12.2007 Mekke
11.01.2008 0031-630357600
10.01.2008
0172-2179867
08.12.2007 Medine 30.12.2007 0041-786592997
02237-656311
Nürnberg
Nürnberg
30.11.2007
Medine
29.12.2007
0157-72176636
Danimarka
Kopenhag
11.12.2007 Mekke
11.01.2008 0045-29260534
Berlin
Berlin
30.11.2007
Medine
29.12.2007
0177-3823890
‹sveç
Stokholm
12.12.2007 Mekke
11.01.2008 0046-704444008
‹ngiltere
Londra
07.12.2007
Medine
30.12.2007 0044-7770704811
Norveç
Oslo
12.12.2007 Mekke
11.01.2008 0047-95235086
Ruhr-A
Düsseldorf
01.12.2007
Medine
30.12.2007
0163-7069728
Strasbourg
Strasburg
12.12.2007 Mekke
12.01.2008 00336227418500
Hessen
Frankfurt
01.12.2007 Medine 30.12.2007
06142-17459
Paris
Paris
13.12.2007 Mekke
12.01.2008 0033-620054306
Frankfurt 3 Hafta
Frankfurt
13.12.2007 Mekke
05.01.2008
02237-656 310
Lyon
Lyon
13.12.2007 Mekke
12.01.2008 0033-614890699
05.01.2008
0031-642134462
Annecy
Lyon
12.12.2007 Mekke
12.01.2008 0033-650148277
Amsterdam 3 Hafta Amsterdam 13.12.2007
Mekke
K-Hollanda
Amsterdam 03.12.2007 Mekke
01.01.2008 0031-642134462
Münih
Münich
14.12.2007 Mekke
12.01.2008
Hamburg
Hamburg
01.01.2008
0174-2612566
Avusturya 2
Münih
14.12.2007 Mekke
13.01.2008 0043-6508880402
03.12.2007 Mekke
0176-63302119
Stuttgart 2
Stutgart
04.12.2007 Mekke
02.01.2008
0163-8332882
Avustralya
Malbourne 14.12.2007 Mekke
13.01.2008
02237-656 311
Freiburg
Stutgart
04.12.2007 Mekke
01.01.2008
174-3268158
Kanada
Toronto
14.12.2007 Mekke
13.01.2008
02237-656 311
Schwaben
Münih
05.12.2007 Mekke
03.01.2008
0170-2312309
Son Kafile
Frankfurt
15.12.2007 Mekke
13.01.2008
02237-656 311
Belçika
Brüksel
06.12.2007 Mekke
02.01.2008 0032475-524564
NOT: 1. Uçufl tarihlerinde 2-3 gün de¤ifliklik olabilir. 2. Gerekti¤inde kafileler bir baflka kafile ile birlefltirilebilir. 3. THY ile
uçufllarda, biletler Avrupa’dan uçufl tarihinden itibaren 6 ay geçerlidir. 4. Hac dönüflü, Türkiye’de kalmak isteyenlerin,
Türkiye’den dönüfl tarihlerini kay›t formunda belirtmeleri gerekir.
Hacc ve Umre
“Millî Görüfl” ile bir baflkad›r
Millî Görüfl HACC ve UMRE ORGAN‹ZASYONU
Boschstr. 61-65, D-50171 KERPEN • Tel.: +49 2237 656 310/11 • Fax: +49 2237 656 319
www.igmg.de • E-Mail: hacumre@igmg.de
Banka Hesab›: IGMG SEB AG-Köln Konto Nr.: 162 888 5602 BLZ: 370 101 11
23. sayi sayfalar
30.04.2009
10:30 Uhr
editörden
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Gönül
Kapýlarýný da
Açmak
toplumlar arasýndaki kaynaþmanýn saðlanmasý için sadece kapýlarýn deðil; gönüllerin de birbirimize açýlmasý gerekmektedir.
Aksi taktirde sadece 3 Ekim
günleri kapýlar açýlýp kaynaþma
saðlandýðý sanýlýrsa bu yanlýþ
olur.
Tabi biz bu konuyu 3 Ekim günü yapýlan bu çalýþmayý gözönüne alarak irdeliyoruz.
Bu demek deðil ki sadece Almanyadaki müslümanlar bu çalýþmayý yapacak ama Almanlar
bu ve buna benzer çalýþmalarý
yapmayacaklar.
Toplumlarýn birbirlerini daha
iyi tanýyabilmeleri açýsýndan bu
tür etkinliklerin þüphesiz önemi
büyüktür. Ama dostlar alýþ veriþte görsün misali senenin belirli
günlerinde bu tür etkinlikler yapýlmasý yetmemektedir. Almanyadaki toplumda daha iyi bir
kaynaþmanýn saðlanmasý ve birbirlerimizi daha iyi anlayabilmemiz için göstermelik bu tür etkinliklerin dýþýnda; herkesin gönlünde birbirine karþý sevgi ve saygý
da beslemesi gerekmektedir. Aksi
taktirde toplum içerisindeki insanlarýn birbirleriyle kaynaþmasý
eksik kalmaktadýr.
Burada Alman siyasetçilerine
çaðrýda bulunmak istiyoruz:
-Gelin sizler bulunduðunuz
resmi makamlarda herkese eþit
þekilde davranýn. Almanyadaki
göçmenlerin bir kýsmýna daha yakýn bir kýsmýna da mesafeli durarak yanlýþ içerisine düþmeyin.
Unutmayýn ki bu tür davranýþlar
toplum içerisinde huzursuzluða
sebeb olmaktadýr.
3
Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428
Gelin Almanyadaki göçmen
nüfusun tüm dini ve milli bayramlarýna imkanlar ölçüsünde
katýlým saðlayýn. Yine Almanya`nýn dini ve milli bayramlarýna
da göçmenlerin katýlýmýný saðlamak için kucaklayýcý davranýþlar
sergileyin.
Yani demek istediðimiz; sizler
ayný toplumda yaþadýðýnýz ve
farklý din ve kültürlerden insanlara bunun bir çeþitlilik olduðunu unutmadan ve bu çeþitliliðin
Alman toplumuna zenginlik kattýðýný da düþünerek hareket
ederseniz daha yararlý olur kanaatindeyiz.
Bunu niye söylüyoruz; bakýn
10 Aralýk`ta Hessen`de baþörtüsü
devlet dairelerinde serbest olsun
mu olmasýn mý? bu mesele karara baðlanacak.
Biz bu meselenin býrakýn karara baðlanmasýný; tartýþmaya açýlmasýnýn bile abesle iþtigal olduðunu düþünüyoruz.
Bazý politik beklentiler yüzünden toplumdaki farklý din ve
kültürlere mensup insanlarýn
inançlarý gereði yaptýklarý ibadetlerine müdahale edilmesi Almanya gibi bir hukuk devletinde hiç
de güzel geliþmeler deðildir.
Bizler bu ve buna benzer konularýn demokratik ortamýn gereði konuþarak ve dini inançlar
gereði yapýlan ibadetlerin, yetkin
kurum ve kiþilere sorularak halledilmesi gerektiðine inanýyoruz.
Aralýk ayý içerisinde Kurban
bayramýný inþallah hep beraber
idrak edeceðiz.
Bizim tavsiyemiz yine her
bayramda olduðu gibi ailemizle
mutlaka bayram alýþ veriþi yapýlmasýdýr. Yine Kurban bayramýnýn
gereði kurban ibadetlerimizi yerine getirmemizdir.
Almanya`da bulunan bizlerin
Allah`a þükürler olsun ki et ihtiyacýmýz pek bulunmamaktadýr.
Bizim sizlere tavsiyemiz; imkanlar dahilinde bir adet kurbanýnýzý sivil Ýslami teþkilatlarýn
düzenlemiþ olduklarý kurban
kampanyalarýna vermenizdir. Yine bir kurbanýnýzý da burada keserek hem bu Ýslami ibadeti yerine getirmeniz ve hem de bu kurban etlerinden Alman komþularýnýza da ikram etmenizdir.
Bu vesile ile Kurban Bayramýnýzý tebrik ediyoruz. Rabbimizden niyazýmýz bizleri daha nice
Bayramlara ulaþtýrmasýdýr.
Cenab-ý Allah çalýþmalarýmýzý
bereketlendirsin, þuurlandýrsýn.
Çalýþmak bizden baþarý Allah`tandýr.
Allah`a emanet olun.
hasbihal
Sevgili dostlar!
Biz müslümanlar için önemli
olan iki dini bayramdan biri olan
Ramazan Bayramýný idrak ettikten sonra inþallah diðer dini bayram olan Kurban Bayramýný da
idrak etmeye hazýrlanýyoruz.
Rabbimize hamdolsun ki bize
Ramazan ayýnýn bereketinden
faydalanmayý nasip etti.
Kurban Bayramýný da aynen
bereketli bir þekilde idrak etmeyi
Cenab-ý Allah`tan diliyoruz.
Sevgili dostlar!
Bu sayýmýzda yine bazý yenilikler göreceksiniz. Hem içerik
olarak ve hem de yazar kadromuza deðiþik arkadaþlarýmýz da
katýlmakta.
Bizler yayýn hayatýmýza baþladýðýmýzdan beri her kesime ayný
mesafede olduðumuzu belirtmiþtik. Ve bu doðrultuda gazetemizde yazmak isteyen herkese sayfalarýmýzýn açýk olduðunu söylemiþtik.
Yine gazetemizin sayfalarýnýn
her türlü konuya açýk olduðunu
söylemiþtik.
Ýþte bu sayýmýzdaki yeniliklerimizden bazýlarý: Ýnþallah bu sayýmýzdan itibaren Avukat Selma
Demirel Koçar hanýmýn yazýlarýný
sayfalarýmýzda bulacaksýnýz. Yine
burada doðan ve yetiþen genç arkadaþlarýmýzýn yazýlarýný da yayýnlamaya devam edeceðiz.
Yine bu sayýmýzdan itibaren
her sayýda bir Ýslam Büyüðünün
biyografisini yani tanýtýmýný bulacaksýniz. Ýnþallah bu sayýmýzda
Ýslam Tarihinin ve insanlýk tarihinin büyük devlet adamlarýndan
Selahaddin Eyyübi`nin biyografisini yayýnlayarak bu çalýþmamýzý
baþlattýk.
Sizlerden ricamýz gazetemiz
ile alakalý eleþtiri, teklif ve katkýlarýnýzý bizlere ulaþtýrmanýzdýr.
Sevgili dostlar!
Gazetemiz ile ilgili son dönemde güzel geliþmeler olmaktadýr. Þu an gazetemiz Hessen ve
Bavyera Eyaletlerinde daðýtýlmaktadýr. Ýnþallah yakýn zamanda Dortmund-Düsseldorf ve
Köln civarýnda da daðýtýlmaya
baþlanacaktýr.
Yine gazetemizin daðýtým
noktalarý ile alakalý teklifleriniz
olursa deðerlendireceðimizi belirtmek isteriz.
Gazetemizin bu sayýsýnýn kapak konusunu deðerlendirirken;
Ekim ayý içerisinde gerçekleþtirilen “Açýk Kapý Günü” yani “Açýk
Cami Günü” çalýþmalarýnýn toplumda oluþturduðu güzellikleri
incelemenin uygun olacaðýný düþündük.
Bunu irdelerken gördük ki
Seite 3
Impresium/Künye
hayat
Aylýk Ücretsiz Gazete
Aralýk/Dezember 2007
Zi`lkade-Zi`lhicce 1428
Sahibi ve Genel Yayýn Yönetmeni
Sinan AKTÜRK
Yayýn Kurulu
Dr. Yusuf Iþýk, Ýbrahim Gümüþoðlu,
Abdüssamet Temel,
Bilal Demiroðlu, Mahmut Aþkar,
Sinan Aktürk, Ýshak Özen, Saim Ayas,
Sait Yüksel, Ýhsan Güler, M. Salih Aydýn
Bölge Temsilcileri
Münih: Ýshak Özen
0179-8335363 . ishakozen@yahoo.com
Nürnberg: Adem Güray
0163-1345948 . furkancan52@hotmail.de
Ulm: Cengiz Aslan
0178-5333144 . yenidunya@gmx.de
Merkez
Königsbergerstr. 16 . 61169 Friedberg
Tel: 06031-162411
Fax: 06031-738644
E-Mail: info@hessenhayat.de
Gazetemizde Yayýnlanan Yazýlarýn ve
Reklamlarýn Ýçeriðinden Sorumlu Deðiliz.
23. sayi sayfalar
30.04.2009
10:30 Uhr
4
GMG Sosyal Hizmetler
Baþkaný Ali Bozkurt
toplantýda yaptýðý konuþmada gönüllülerin temel vazifesini, Kurban
emanetlerini hedef ülkelere
ulaþtýrmak olarak açýkladý.
Kesimlerin ardýndan etlerin
muhtaç sahibi insanlara daðýtýmýnýn ve çalýþmalarýn
belgelenmesinin de önemli
olduðu, Ali Bozkurt tarafýndan ayrýca ifade edildi.
Organizasyonun anlamýna
da deðinen Bozkurt, ‘‘Kurban kampanyasý, Müslüman halklarla dayanýþmanýn bir sembolüdür. Avrupa’dan yapýlan bu yardýmlarýn Müslüman halklara
verdiði manevi desteði,
kampanyanýn ardýndan aldýðýmýz yorumlar bizlere
göstermektedir. Biz bu çalýþmamýzla ‘‘Komþusu açken tok yatan bizden deðildir’’ hadisini pratiðe geçiriyoruz.’’dedi.
Toplantýda, Kurban ibadetinin Ýslam dini içerisinde ki önemine de deðinildi.
IGMG Ýrþad Baþkan Yardýmcýsý Hulusi Ünye, Kurban ibadetinin önemi konusunda yaptýðý açýklamada, bu ibadetin sosyal boyutuna dikkat çekti. Gönüllülerin Kurban kesimlerini
vekaleten yürüttüklerini
vurgulayan Ünye, konuþmasýnýn ikinci bölümünde
bu konudaki fýkhî çerçeve
hakkýnda bilgi verdi.
IGMG Genel Sekreteri
Oðuz Üçüncü toplantýda
yaptýðý
konuþmada
I
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
faaliyet haber
Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428
Kurban Kesim Görevlileri Kerpen’de buluþtu
IGMG Kurban Kampanyasýnda
bu yýl 180 gönüllü görev yapacak
Kampanyada toplanan kurbanlarýn kesim ve daðýtým
hizmetlerini yürütecek olan görevliler, bilgilendirme
maksadýyla Kerpen’de bir araya geldi. Toplantýda,
gidilecek ülkeler ve gönüllülerin yapmasý gereken
çalýþmalar hakkýnda bilgi verildi.
IGMG’nin bir insanî yardým kuruluþu olmadýðýný
ancak çalýþmalarýnýn arasýnda insanî yardýmýn da
bulunduðunu ifade ederek
üzenlenen belge merasiminde bir konuþma yapan, DÝTÝB Eðitim ve Kültür Müdürü Iþýk Uðurlu: “Bugün
burda, uyum kurslarýmýzý devam
eden ve baþarýlý sonuçlar alan
kursiyerlerimiz için düzenlediðimiz sertifika töreni için bir araya
geldik.
Kendi alanýnda Almanya’nýn
en prestijli kurslarýnýn baþýnda
yer alan ve verdiði hizmetlerle
çok iyi bir konumda olan, DÝTÝB
Eðitim ve Kültür Müdürlüðü
kurslarý, bugün itibariyle 21. yýlýný
baþarýlý bir þekilde ulaþmanýn kývancýný yaþamaktadýr.
Almanya’ya yeni gelen veya
Almanya’da yaþayan, fakat yeterli Almancasý olmayan göçmenler,
Alman Göç ve Uyum Dairesi
D
Seite 4
özetle þunlarý söyledi:
“Sizler Avrupa’lý Müslümanlarýn elçisi olarak oralara gidiyorsunuz. Avrupa
Müslümanlarýnýn dualarý-
ný, selamlarýný götürüyorsunuz. Kardeþliðimizi, dayanýþmamýzý, gittiðiniz yerlere götürecek ve onlardan
da birþeyler öðrenerek geri
DÝTÝB’DE BELGE TÖRENÝ
Diyanet Ýþleri Türk Ýslam Birliði’nin, (DÝTÝB)
Eðitim ve Kültür Müdürlüðü bünyesinde
Almanca uyum kurslarýna katýlan öðrenciler,
“Sertifikat Deutsch” diplomasýný almaya hak
kazanarak, baþarýlarýný belgelendirdiler.
döneceksiniz. Dolayýsýyla
bu kampanya, ‘Ümmet’ olma bilincini taþýyan bir kardeþlik projesidir. Götürdüðünüz yardýmlarýn çok az
bir miktar olduðunu, dünyada en az 800 milyon kiþinin açlýkla mücadele ettiði
gerçeðini biliyoruz. Dolayýsýyla bu proje ile insanlarý
doyurma gibi bir hedefimiz
de yok. Hadi diyelim bir
günlüðüne doyurduk. Ya
geri kalan günler ne olacak? Onun içindir ki, bu
Kurban Kampanyasý ile
dünyamýzýn içinde bulunduðu mevcut þart ve durumuna itiraz ediyoruz, direniyoruz, tavýr koyuyoruz.
Kan için, adam öldürmek
için, savaþ için milyarlar
harcayan dünya sistemine
itiraz ediyoruz. Karýncanýn
Hz. Ýbrahim’in yakýldýðý
ateþi söndürmek için sahip
olduðu mücadele azmi gibi, biz de bu ateþin söndürülmesi arzumuzu böyle
ortaya koyuyoruz. Yardýma
muhtaç bu insanlarýn haysiyetlerini de korumak ve
onlarla kendimizi eþit deðerde görmek zorundayýz.
Bunun için de Müslümanlar olarak bizzat kendimizin Kur’an ve Sünnet’le barýþýk olmamýz gerekir. O insanlarla, kardeþliði ve iþbirliðini geliþtirmek için uyarýcý teþviklerimiz olmalý.
Bunun için de, dinî kuruluþlarý, yardým kuruluþlarýný ve hükümet temsilcilerini ziyaret edin. Allah yardýmcýnýz olsun.”
(Bundesamt für Flüchtlige und
Migration Nürnberg) tarafýndan
Uyum Kurslarýna katýlmaya mecbur tutulmaktadýr. Türk ve diðer
ülke vatandaþý göçmenler, Bundesamt ve DÝTÝB iþbirliði ile, Merkez’de düzenlenen Uyum Kurslarýna büyük ilgi gösteriyor. Bu vesileyle belge alan öðrencilerimizi
tebrik ediyor ve baþarýlarýnýzýn
devamýný diliyorum” dedi.
Uyum Kurslarý sonunda yapýlan sertifika imtihanýný baþaran 10
öðrenci, diplomalarýný DÝTÝB Eðitim ve Kültür Müdürü Iþýk Uðurlu’nun elinden aldýlar.
Törende en göze çarpan tablo
da 3 aylýk Senanur’un annesi Gülden Ýkinci’nin diploma sevincine
ortak oluþuydu.
23. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
z.
Muhammed
(s.a.v)in hanýmý,
Mü`minlerin annesi ve Hz. Ebubekir`in kýzý Hz. Aise (r.a) anlatýyor:
Resulullah (s.a.v) buyurdular ki;
-”Nikah Benim sünnetimdendir. Kim Benim
sünnetimle amel etmezse,
benden deðildir. Evleniniz! Zira ben, diðer ümmetlere karþý sizin çokluðunuzla iftihar edeceðim.
Kimin maddi imkaný varsa
hemen evlensin. Kim maddi imkan bulamazsa (nafile) oruç tutsun. Çünkü
oruç, onun için þehvet kýrýcýdýr”
Þimdi bu hadisten yola
çýkarak Hz. Peygamberin
aile reisi olarak yaþantýsýna
bir gözatalým.
Hiç þüphe yokki, Hz.
Peygamberin evi; gelmiþ
geçmiþ ve gelecek evlerin,
kurulacak yuvalarýn en
mesudu, en bahtiyarý ve en
bereketlisiydi. Onun hanesinde her zaman burcu
burcu saadet kokardý. Belki bu hane, maddi imkanlar yönünden, dünyanýn
en fakir hanelerinden biriydi, çünkü aylar ve günler geçerdi de bu hanede
bir çorba bile kaynamazdý.
Hanýmlarýna düþen yer ise,
sadece baþlarýný sokabilecekleri küçük birer oda veya daracýk birer kulübeden
ibaretti. Bu bahtiyar kadýnlar, Allah Resulüyle haftada ancak bir-iki saat beraber olmayý, dünyanýn herþeyine tercih ediyorlardý..
mutluydular ve son derece
mes`uttular.
Hz. Muhammed (s.a.v)
aileyi oluþturan kadýn ve
erkeðin evlilikte birbirlerine karþý sorumluluk ve
haklarý çeþitli hadislerinde
detaylý bir þekilde belirtmektedir. Biz burada sadece birkaçýyla yetineceðiz:
Hz. Muhammed (s.a.v) buyurur ki;
-”Eðer bir kimsenin bir
baþkasýna secde etmesini
emretseydim, kadýna, kocasýna secde etmesini emrederdim...”
-”Müslüman, Allah`a
takvadan sonra en ziyade
saliha bir hanýmdan hayýr
görür. Böylesi bir kadýna
emretse itaat eder. Ona
baksa sürur duyar, bir þeyi
yapýp yapmama hususunda yemin etse, kadýn bunu
H
10:30 Uhr
Seite 5
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428
Evlenmenin Getirdiði Mutluluk
ve Boþanmanýn Getirdiði Felaket
yerine getirerek onu
yeminden kurtarýr, kadýndan ayrýlýp uzak bir
yere gitse, kadýn hem
kendi namusu hem de
adamýn malý konusunda hayýrlý ve dürüst
davranýr.”
-”Güzellikleri sebebiyle kadýnlarla evlenmeyin. Çünkü güzelliklerinin onlarý (kibir
ve gurur sebebiyle) alcaltacaðýndan korkulur. Onlarla mal ve
mülkleri sebebiyle de
evlenmeyin, zira mal
ve mülkün onlarý azdýracaðýndan korkulur. Fakat onlarla din bütünlüðünü esas alarak evlenin. Yemin olsun, burnu kesik,
kulaðý delik siyahi dindar
bir köle (dindar olmayan
hür kadýndan) daha faziletlidir.”
Pek çok rivayette, çocuðun anne tarafýna cekeceði
belirtilerek, evlenilecek kadýnýn aslýna bakýlmasý, hayýrlý olanýn tercih edilmesi
belirtilmiþtir.
Kur`an-ý Kerimde olsun, hadislerde olsun hayýrlý kadýnýn dindar kadýn
olacaðý belirtilmiþtir. Sýrf
maddi yönden tercih dinen yanlýþtýr. Kadýnda
aranmasý gereken diðer bir
husus kadýnýn erkeðe denk
olmasýdýr. Denklik mutlaktýr, dindarlýkta, sosyal þartlarda, zenginlikte ve hatta
yaþta bile aranabilir. Alimlerin çoðunluðu denkliði
dört þeyde aramýþtýr: Din,
hürriyet, neseb ve meslek.
Denklik daha çok erkeklerle ilgili bir meseledir, kadýnlarda denklik
aranmaz. Çünkü hadisler
“erkeðin kadýna denk olmasý”ndan
bahseder.
Alimler bu sebeble müslüman bir kadýnýn, gayr-i
müslim erkekle evlenemeyeceðini hükme baðlarken,
müslüman bir erkeðin ehli kitaptan bir kadýnla evlenebileceðini belirtirler. Yine, bir dindar kadýnýn fasýk bir erkekle, hür bir kadýnýn köle bir erkekle, asaletli bir aile kýzýnýn soyu
sopu tanýnmayan bir erkekle, üstün bir mesleði
Dr. Yusuf IÞIK
olan bir aileye mensup kýzýn, adi sayýlan bir meslek
sahibi erkekle evlendirilmemesi gerektiði belirtilmiþtir.
Buraya kadar anlattýklarýmýzdan da anlaþýlacaðý
gibi evlilik müessesesi son
derece önemlidir. Toplumun temeli aileye baðlýdýr.
Aile oluþturulurken de yukardaki þartlara ne ölçüde
uyulmasý gerektiði ise ortadadýr. Bu þartlara ve
prensiplere uyulmadan ve
gözardý edilerek evliliklerin uzun ömürlü olmadýðý
gözlemlenmektedir.
Özellikle Avrupadaki
ailelerde çözülmeler, geçimsizlikler, birbirlerine
tahammülsüzlükler, mutsuzluklar, kavgalar, çekiþmeler, didiþmeler boþanmayla son bulmaktadýr. Bu
oran gün geçtikçe büyümekte ve müslümanlar
arasýnda sosyal bunalýmlara ve onarýlmaz yýkýmlara
yol açmaktadýr.
Boþanmalarýn sebebleri
üzerinde uzun uzadýya
durmaya gerek yok. Çünkü konuya, mefhumu muhalifinden bakmak yeterlidir. Yani boþanma gerçekleþmeden önce, evlilik þart
ve prensiplerine uyulup
uyulmadýðýna bakmak gerekir. Aileler bu prensiplere uygun davrandýklarý
oranda boþanmalarýn önüne geçebilirler. Aksi ise düþünülemez.
Bu cümleden hareketle
evlendirmelerde ölçüler
son derece önemlidir. Aileler gençlere baský ve zorla-
mada bulunmamalýdýrlar. Ama bu demek
deðildir ki, ebeveyn
gençlere karýþmamalýdýr. Ebeveynler gençleri evlendirirken baský
ve zorlama yerine, onlarý hayra, doðruya,
iyiye ve faydalýya yönlendirmelidirler. Ýþte
bu yönlendirmeler boþanmalarý da büyük ölçüde azaltacaktýr.
Evlenecek gençler
hepten baþýboþ da býrakýlmamalýdýr. Gençlerin baþýboþ, kendi hallerine býrakýlmalarý durumunda yapacaklarý evliliklerin büyük bir çoðunluðu boþanmalarla neticeleniyor. Örnek olarak bir
takým evlilikleri verebiliriz:
CHAD`(çed)leþerek yapýlan
evlilikler
yine
CHAD`(çed)leþerek boþanmalara sebeb oluyor. Ýnternet yoluyla yapýlan evlilikler mobil telefon mesajlarýyla son buluyor. Hauptbahnhof`ta anlaþarak yapýlan evlilikler Süd Bahnhof`ta boþanmayla son buluyor.
Ýslam`dan, ahlaktan,
edepten, hayadan, þeref ve
haysiyyettten ve diðer erdemlerden yoksun yetiþtirilen gençlerin kuracaðý
evliliklerden ve onlardan
meydana gelecek olan nesilden hiç bir hayýr gelmez.
Onun içindir ki, mütedeyyin aileler baþta olmak
üzere, müslümanlar arasýnda hýzla yaygýnlaþmaya
devam eden boþanmalara
karþý caydýrýcý önlemler
alýnmasý ve bir dizi çalýþma yapýlmasý kaçýnýlmaz
bir zarurettir.
Bu konuda, aile büyüklerine birinci derecede görev düþmektedir. Kurulan
ailelere aile büyükleri pozitif katkýlarda bulunmalýdýrlar. Aile içi geçimsizliklere aile büyükleri taraf olmamalý ve problemlerin
hallinde ve aile içi barýþta
çözüm üreten taraf olmalýdýr. Anadolu tabiriyle aile
büyükleri yangýna körükle
gitmemeli ve tam tersine
yangýna su serperek onu
5
söndürmelidirler. Diðer taraftan, hýsým akrabalar ve
cemiyetin diðer unsurlarý
gençlerin oluþturduklarý
yeni aile kurumlarýna destek olmalýdýrlar.
Bütün bu ve buna benzer konularda geniþ çaplý
aile içi eðitim seminerlerine, hatta evlilik öncesi
konferans ve eðitim çalýþmalarýna öncelik verilmeli
ve bu konuda baþta gençler olmak üzere tüm aileler
bilgilendirmeli ve bilinçlendirilmelidir.
Ailede reis durumunda
olan erkeðe düþen sorumluluk herþeyden önce gelir.
Bu sorumluluðun gereklerinin yerine getirilmesi durumunda aile müessesesi
dimdik ve sapasaðlam
ayakta durur. Bu konuda
Hz. Muhammed (s.a.v)
þöyle buyurmaktadýr:
-”Sizin en hayýrlýnýz,
hanýmlarýna karþý en iyi
davrananlardýr.”
Bu davranýþ sadece erkekten beklenmemeli ayný
þekilde kadýndan da beklenmelidir. Karþýlýklý saygý,
sevgi, sadakat ve sabýr, aile
binasýnýn çimentosudur.
Bu çimentoya yabancý
madde karýþtýrýlmamalýdýr.
Ýslam dini boþanmayý
meþru addeder, fakat tecviz ve tavsiye etmez.
Bir hadiste Talak (boþanma) “Allah`ýn ençok
nefret ettiði helal” olarak
vasýflandýrýlmýþtýr. Bu sebeble kadýnýn veya erkeðin, ciddi bir sebeb olmadan boþanma talebinde
bulunmasý caiz görülmemiþtir. Boþanmaya taraf
olan ve istekli olan bayanlara bir ihtar var Allah`ýn
Resulü Hz. Muhammed
(s.a.v)den:
-”Mazur/geçerli bir sebeb yokken kocasýndan
boþanma talep eden kadýn
Cennetin kokusunu bile
hissedemez. Halbiki Cennetin kokusu kýrk yýllýk
yürüme mesefesinden hissedilir.”
Sözün özü; Cemiyetin
temeli ailedir. Aile ise saðlam temeller üzerine kurulmalýdýr. Saðlam temel
demek; bir yaþam biçimi
olan Ýslam`in bu yöndeki
prensiplerine uymak ve
Resulullahý örnek almak
demektir.
Gerisi laf-ü güzaf.
23. sayi sayfalar
30.04.2009
6
Wetzlar Özel
etzlardan IGMG
organizasyonu
ile hacca gidecek
hacý adaylarýnýn birlikte organize ettiði hacc yemeðine
katýlým beklenenin üzerinde oldu. 600 kadar davetlinin katýldýðý hacc yemeðine
misafir hatipler de iþtirak
ettiler.
IGMG Ýrþad Baþkan Yardýmcýsý ve Avrupa Fýkýh
Konseyi Üyesi Mustafa
Mullaoðlu, IGMG Hessen
Bölge Baþkaný Mehmet
Ateþ, IGMG Hessen Bölge
Ýcra Üyelerinden bazýlarý,
IGMG Wetzlar Cemiyet
W
üslüman-Hýristiyan Ortak Çalýþma
Derneði’nin (CIG
e.V.) kuruluþunu 25. yýlý, Bergisch Gladbach KardinalSchulte-Haus Katolik Akademisi’nde kutlandý.
Kutlamaya, T.C. Berlin
Büyükelçiliði Din Hizmetleri
Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, NRW
Uyum Bakaný Armin Laschet,
Köln Büyükþehir Belediye
Baþkaný Fritz Schramma,
Müslüman-Hýristiyan Ortak
Çalýþma Derneði Baþkaný
Wilhelm Sabri Hoffmann ve
Genel Müdür Dr. Thomas
Lemmen, DÝTÝB Yönetim Kurulu Üyesi Ayten Kýlýçarslan,
Bosna Müftüsü Dr. Mustafa
Ceriç, Protestan Papaz Bernd
Neuser, Vaftiz Piskoposu
M
10:30 Uhr
Seite 6
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428
IGMG Wetzlar Cemiyetinde 2007 Hacc Yemeði
Ýslam Toplumu Milli Görüþ Hessen Bölgesi Hacý Adaylarý için her
sene geleneksel olarak düzenlenen Hacc Yemekleri programýný bu
sene de Wetzlar Cemiyetinin düzenlediði program ile baþlattý.
Ýdarecileri de programa katýlanlar arasýnda idi.
Program açýlýþ Kur`an-ý
Kerimi ile baþladý.
IGMG Wetzlar Cemiyet
Baþkaný Memduh Þahin katýlýmcýlara hoþgeldiniz dedi
ve bir konuþma yaptý.
Daha sonra IGMG`nin
kurban çalýþmalarý hakkýnda bir sinevizyon gösterimi
yapýldý.
Sinevizyon gösterimin-
den
sonra
mikrofona
IGMG Hessen Bölge Baþkaný Mehmet Ateþ geldi. Ateþ
hacý adaylarýna güzel bir
konuþma yaptý. Gelecek yýl
hacca gitmek isteyenlerin
þimdiden kayýtlarýný yaptýrmalarý tavsiyesinde bulundu.
Cemiyet idarecileri tarafýndan Bölge Baþkaný Mehmet Ateþe çalýþmalarýna
yapmýþ olduðu katkýlardan
dolayý çiçek taktim edildi.
Wetzlar Kadýn Kollarýnýn hazýrlamýþ olduðu minikler ilahi gurubu katýlýmcýlara eserlerini sundular.
Programýn misafir hatibi Mustafa Mullaoðlu mikrofona gelerek katýlýmcýlara
nefis bir konuþma yaptý.
Zaman zaman tebessüm ettiren hatýralarýndan örnekler veren Mullaoðlu hacý
adaylarýna tavsiyelerde bu-
Müslüman-Hýristiyan Ortak Çalýþma
Derneði’nin 25. Yýlý Kutlandý
Franz Vorrath, çok sayýda
Müslüman ve Hýristiyan din
adamý ile baðlý kuruluþlarýn
temsilcileri katýldý.
Din Hizmetleri Müþaviri
ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi
Arslan, kutlamada yaptýðý
konuþmasýnda: “MüslümanHýristiyan Ortak Çalýþma
Derneði’nin kuruluþunu 25.
yýlýný kutlamýþ olmaktan
duyduðum mutluluðu ifade
etmek istiyorum. Bu güzel çalýþmayý baþlatanlara huzurlarýnýzda teþekkür ediyorum.
Biz Türkler de; “Ýnsan bilmediðinin düþmanýdýr” diye
bir atasözü vardýr. Gerçekten
insan, bilmediði ve tanýmadýðý her þeye karþý temkinli
davranýr. Öncelikle bu korkuyu ve çekingenliði giderebilmek için, birbirimizi iyi tanýmamýz, sadece tanýmak da
yetmez, ayný zamanda anlamamýz gerekir. Bu anlamda
da, derneðin kurulmuþ olmasýný çok önemsiyorum.
Biz DÝTÝB olarak, dinlerarasý diyalog çalýþmalarýný son
derece önem veriyoruz. Bu
konuda çok yoðun mesai harcýyoruz. Kamuoyunda müslümanlarla ilgili yanlýþ anlaþýlmalar var. Herhangi yanlýþ
bir eylemin, bir müslüman-
dan kaynaklanmasý, bütün
müslümanlara maledilemez.
Ýslam dini, insaný merkezine
alan bir dindir. Bizim dinimizde bir insaný öldürmek,
bütün insanlarý öldürmekle
eþdeðerdedir. Herhangi bir
insanýn, Hýristiyan, Musevi
yada Müslüman olsun, bir
baþka insana zarar vermesi,
sadece o kiþinin kendini baðlar. Baðlý olduðu dine baðlamaz” dedi.
Sadi Arslan, 25. yýlýný kutlayan, Müslüman-Hýristiyan
Ortak Çalýþma Derneði Baþkaný Thomas Lemmen’e, daha uzun yýllar bu güzel dost-
faaliyet haber
lundu.
Mullaoglu`na cemiyet
idarecileri tarafýndan çiçek
takdimi yapýldý.
Son olarak sahneye hacý
adaylarý çaðrýlarak teker teker kendilerini tanýtmalarý
istendi. Bu tanýþmadan
sonra Cemiyet Baþkaný tarafýndan tüm hacý adaylarýna çiçek takdiminde bulunuldu. Hessen Bölge Baþkaný Mehmet Ateþin yapmýþ olduðu duaya tüm salonun iþtirak etmesi ve verilen hacc yemeði ikramý ve
kapanýþ Kur`an-ý Kerimi ile
program sona erdi.
luðun devam etmesi dilek ve
temennisiyle çini bir vazo hediye etti.
25. yýlý kutlamasýnda ayrýca, NRW. Uyum Bakaný Armin Laschet, Köln Büyükþehir Belediye Baþkaný Fritz
Schramma, Müslüman-Hýristiyan Ortak Çalýþma Derneði
Baþkaný Wilhelm Sabri Hoffmann ve Genel Müdür Dr.
Thomas Lemmen, Bosna
Müftüsü Dr. Mustafa Ceriç,
Protestan Papaz Bernd Neuser, Vaftiz Piskoposu Franz
Vorrath da birer konuþma yaparak, kutlamada bulunmaktan ve derneðin 25.yýlýna
ulaþmasýndan duyduklarý
mutluluðu ifade ettiler.
Kutlama programý, katýlýmcýlara verilen ikramla sona
erdi.
23. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
urbanýn
tarifi:
Kurban, sözlük olarak
yakýnlýk ifade eden
bir kelime olup, Allah’a yaklaþtýran mali bir ibadet demektir. Arabçada, udhiye
olan bu kelimenin fýkhi tarifi
yani terim olarak manasý ise:
Allah Teala`ya yakýn olmak
için kurban niyetiyle belirli
bir vakitte kesilen özel hayvanýn adýdýr.
Kurbanýn
tarihçesi:
Kurbanýn tarihi, insanlýk tarihi kadar eskidir. Zira Kur’aný Kerim`de ilk kurbanýn
Adem(as)`ýn oðullarý Habil
ile Kabil tarafýndan kesilip
Allah Teala`ya sunulduðu
zikredilmektedir. Allah(cc)
þöyle buyurmaktadýr: “Bir de
onlara Adem’in iki oðlunun
haberini (aralarýnda geçen
olayý) gerçek yönüyle anlat.
Hani ikisi birer kurban sunmuþlardý da birinden kabul
edilmiþ, diðerinden ise kabul
edilmemiþti. (Kurbaný kabul
edilmeyen bu duruma öfkelenerek): Andolsun ki seni öldüreceðim, demiþti O da: Allah ancak muttakilerden kabul buyurur, demiþti.”(1)
Bu olaydan sonra tarih
boyunca bütün hak dinlerde
kurban yer verilmiþ ve her
peygamber kavmine tavsiye
etmiþtir.
Ancak
Hz.
Ýbrahim
(as)den sonra sünnet olarak
kalmýþ, Ýslam`da da mali bir
ibadet olarak yerini almýþtýr.
Kurban, hicretin ikinci yýlýnda meþru kýlýnmýþ olup,
Kitab, Sünnet ve icma ile
meþru kýlýnmýþtýr. Hanefi
mezhebine göre hükmü vacibtir.
Kurban ile ilgili ayeti kerimeler:
1-”Þüphesiz ki biz sana
kevseri verdik. Artýk Rabbin
için namaz kýl ve nahr yap
(kurban kes).”(2)
2-”Her ümmet için kurban kesmeyi meþru kýldýk. Ta
ki Allah’ýn kendilerine rýzýk
olarak verdiði hayvanlarýn
üzerine Allah’ýn adýný anýp (o
þekilde kessinler)... Kurbanlýk develeri de sizin için Allah’a ibadet niþanelerinden
kýldýk. Sizin için onda hayýr
vardýr. O halde bir dizi halinde kesilirken üzerlerine Allah’ýn ismini anýn, yanüstü
yere yýkýlýnca da onlardan
yeyin hem kanaat edip istemiyene, hem de isteyen fakirlere yedirin. Ýþte böylece
biz, onlarý size boyun eðdirdik, ola ki þükredesiniz”(3)
3-”Kesilen kurbanlýk hayvanlarýn ne eti, ne de kaný elbette Allah’a ulaþmaz, ama
ulaþacak olan sizin takvanýzdýr. Böylece Allah size doðru
yolu, ibadet ölçüsünü göster-
K
10:30 Uhr
Seite 7
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428
BÝR ÜMMET HAREKETÝ SOSYAL
DAYANIÞMA OLARAK KURBAN
diðinden O’na tekbir getirip tazim etmeniz için
bu hayvanlarý sizin buyruðunuza baþ eðdirdi,
sen iyiliði huy edinenleri
müjdele.”(4)
4-Allah (cc) Ýsmail
(as)ý bir kurban göndererek kurtardýðýndan haber
veriyor ve buyuruyor ki:
“Biz de ona büyük bir
kurbanlýðý fidye vererek
kurtardýk.”(5)
Kurbanla ilgili Hadisi Þerifler:
1-”Adem oðlu, Nahr
günü (kurban bayramý
günü) Allah katýnda kurMustafa MULLAOÐLU
ban kesmekten daha güzel ve sevimli bir amelde
ðý, dini ve sosyal yönlerinden
bulunmamýþtýr. Þüphesiz ki biraz bahsedelim.
kesilen kurban kýyamet günü
Her þeyden önce Müslüboynuzlarý, yünleri ve týr- manlar, bazýlarýnýn yaptýðý
naklarýyla birlikte gelirler. gibi mübarek Ramazan bayDoðrusu onun kaný yere düþ- ramýný þeker bayramý, kurmeden önce Allah katýndaki ban bayramýný da et bayramý
manevi yerine düþer. Artýk yapma gafletine düþmemelisiz kurban ile kendinizi hoþ dir.
tutun.”(6)
Çünkü kurban bayramý
2-Ashabý kiramdan bazý- da aynen Ramazan bayramý
larý Rasulullah (s.a.v)a sor- gibi Müslümanlarýn dini
dular ve dediler ki: “Ya Ra- bayramlarýdýr ve bu bayramsulallah(s.a.v)! Bu kesilen larda yapýlan her þey ibadet
kurbanlar nedir?”
niyetiyle yapýlmalýdýr. Zira
Rasulullah (s.a.v) þöyle sadece ibadet niyetiyle de
cevap verdiler: “Atanýz Ýbra- kalmayýp bu müstesna ibahim Peygamberin sünneti- detin bir ümmet yanýnýn, bir
dir.”
sosyal yönünün olduðu asla
“Bizim için bunda ne gibi unutulmamalýdýr.
Çünkü
faydalar var?” dediler.
Peygamberimiz(s.a.v)in uy“Yününden her kýl için gulamasý da bu yöndedir. Ýþbir iyilik ve sevap vardýr.” te Efendimiz(s.a.v)in kurban
buyurdular.
uygulamasý:
Rasulullah
“Yününden mi? diye sor- (s.a.v) iki güzel (kusursuz ve
dular. Efendimiz (s.a.v): semiz-besili) koç kurbanlýk
“Evet yününden her kýl için seçmiþ ve onlarý kendi mübabir iyilik ve sevap vardýr, bu- rek elleriyle keserek, “Bismilyurdu.”(7)
lahi Allah’u ekber! Bunlar,
3-Peygamberimiz (s.a.v) benim ve kurban kesemeyen
bir hadis-i þeriflerinde de ümmetim içindir.”(11) buyurþöyle buyurmuþlardýr: “Kur- muþtur.
ban kesiniz. Þüphesiz bu, baEbu Eyyub el-Ensari(ra)
banýz Ýbrahim(as)in sünneti- de þöyle demiþtir: “Allah Radir.’’(8)
sulü (s.a.v) hayatta iken, biz4-Yine bir hadis-i þerifleler ev halký adýna kurban kerinde Efendimiz (s.a.v) þöyle
ser ve ondan hem kendimiz
buyurmuþlardýr: “Ey insan(12)
lar! Her aile için her yýl bir yer, hem de daðýtýrdýk.”
Rasulullah (s.a.v) Efendikurban gerekir.”(9)
miz
ve ashab-ý kiramýn bu
5- Gücü yettiði halde kuruygulamasýndan
hareketle
ban kesmeyen için de Rasulullah (s.a.v) þöyle buyur- bu günün Müslümanlarý
muþlardýr: “Mali imkaný bu- kurban ibadetini çok yönlü
lunduðu halde kurban kes- bir ibadet olarak deðerlenmeyen kimse bizim namaz- dirmelidirler.
gahýmýza yaklaþmasýn.”(10)
Çünkü özellikle Avrupa`Kurban bir ümmet
da yaþayan Müslüman karhareketi/bir sosyal
deþlerimiz, hem kurban kedayanýþma örneðidir:
mekte zorluklarla karþýlaþýKurbanýn,
tarihçesini, yorlar, hem de kesseler bile
Kur’andaki ve Sünnetteki ye- neredeyse istemeyerek de olrini sunduktan sonra þimdi sa üçtebirine tekabul eden,
de Kurban ibadetinin taþýdý- derisini, kellesini, ayaklarýný
ve iç organlarýný deðerlendiremeyip heba ediyorlar. Bu da kurbanýn
ciddi manada eksik olmasýna sebep oluyor.
Ama buna raðmen çocuklarým bir kurban görsün ve bu duyguyu yaþasýn diye bu zahmetlere
katlanýyorum ve burada
kesiyorum diyor. Bu da
gayet güzel bir davranýþtýr ancak; özellikle bu asrýmýzda bir yýl boyunca
bir lokma et görmeyen
milyonlarca mazlum ve
madur var iken, çocuklara daha farklý bir duygu
yaþatmak mümkün. Mesela onlara, fakir insanlarý hatýrlatarak, binlerce km.
uzaklýktaki insanlarý düþünmenin müslümanlýðýn gereði
olduðu bilincini aþýlayarak,
kurbandan iki türlü kazaným
elde edilebilir:
1-Aile ferdlerinin ümmet
þuuruna ermelerini saðlamak.
2-Bu kurbanlardan nasiplenen insanlara da ümmet
þuurunu taþýmak. Ýþte bundan dolayýdýr ki baþta çok
yönlü bir kurban ibadeti yapýlmasý tavsiyesinde bulunmuþtuk.
Kurbanla ilgili söylenecek
çok söz vardýr ancak biz, kurban ibadetinin insanlar üzerindeki etki ve faydalarýndan
bazýlarýný zikrederek þimdilik makalemizi bitirelim.
Kurban ibadetinin insanlar üzerindeki tesirleri ve
faydalarý:
1-Kurban kesmek, kulluðun en güzel ifadesi ve tasdikidir.
2-Kurban kesmek, sadakatin, baðlýlýðýn ve teslimiyetin bir göstergesidir.
3-Kurban kesen kiþi, sadece bedeni ibadetlerle kalmayýp, mali ibadetle de kulluðunu haykýrmýþ oluyor.
4-Böylece kul, Allah’a yakýnlaþma imkanýný yakalamýþ oluyor.
5-Bu maddeci dünyada,
cimrilik gibi çirkin bir hasletten kurtulma ve cömertlik gibi övülmüþ bir vasýfa kavuþma bahtiyarlýðýna erilmiþ
olunuyor.
6-Ümmet bilincini pekiþtirmiþ, ümmetin derdi ile
dertlenmiþ ve ümmet ruhunu bir baþkalarýna da taþýmýþ
oluyor. Kurban kesen kiþi.
7-Hz. Peygamber (s.a.v)in
en güzel sünnetlerinden birini ihya etmiþ olur.
8-Aile fertlerinin hayra,
7
iyiliðe ve cömertliðe alýþmasýna ve yönelmesine vesile
olur.
Cenneti kazandýracak þekilde kurban ibadetini iþlemek:
Kurbaný, gücü yeten her
Müslüman genelde keser.
Ancak bunun Allah’ýn rýzasýna en uygun bir þekilde yapýlmasýnýn yolunu Hz. Peygamberimiz (s.a.v) öðrenelim. Þöyle buyuruyor Efendimiz (s.a.v) bir hadis-i Þeriflerinde: “Kim Müslümanlardan herhangi bir ev halkýnýn
mutluluðuna sebep olursa,
Allah(cc) da o kul için cennetten baþka bir sevaba razý
olmaz.”(13)
Kurbaný, Allah(cc) katýnda ve Rasulullah’a en sevimli olan iþi yapmak:
Müslüman, gelenekselleþmiþ bir kurban sünnetini iþlerken bunu Allah Teala`nýn
en çok hoþnut olduðu þekilde
nasýl gerçekleþtirir? Ýþte bunun da cevabýný Efendimiz
(s.a.v)den öðrenelim: Þöyle
buyuruyor (s.a.v): “Ýnsanlarýn Allah katýnda en sevimlileri insanlara en çok faydalý
olanlarýdýr ve amellerin Allah katýnda en faziletli olanlarý ise Müslümaný sevindirmektir. Bir Müslümandan
onun sýkýntýsýný kaldýrmaktýr. Yahut borcunu ödemektir. Yahut açlýðýný gidermektir. Çünkü kim bir kardeþinin
ihtiyacýný gidermek için çalýþýrsa benim þu mescidimde
bir ay itikafta durmaktan bana daha sevimlidir. Kim gadabýný yenerse Allah da kýyamet günü o kulun kalbini rýzasý ile doldurur ve kimi bir
kardeþinin ihtiyacýný gidermek için yürürse Allah da
ayaklarýn kaydýðý günde kulun ayaklarýný sabit kýlar.”(14)
Günümüzde ihtiyacý giderilecek, sevindirilecek ve
duasý alýnacak o kadar muhtaç var ki.
Þimdiden kurbanlarýmýz
makbul, Hacca gidenlerimizin haccý mebrur, tüm Müslümanlarýn bayramý mübarek olsun.
Dipnotlar:
(1)Maide suresi ayet: 27.
(2)Kevser suresi ayet:1-2.
(3)Hacc suresi ayet: 34-36.
(4)Hacc suresi ayet:37.
(5)Saffat suresi ayet:107.
(6)Tirmizi. El-Hakim, Hz. Aiþe(ra)den.
(7)El-Hakim sahih bir isnadla: Zeyd b. Erkam(ra)dan.
(8)Ýbn-i Maceh. Ahmed b.
Hanbel.
(9)Tirmizi. Nesa’i. Ahmerd b.
Hanbel.
(10)El-Hakim. Hz. Ebu Hüreyre(ra)den.
(11)Buhari ve Müslim.
(12)Tirmizi. Ýbn-i Maceh.
(13)Taberani.
(14)Taberani.
23. sayi sayfalar
30.04.2009
10:30 Uhr
8
F.Kurtoðlu Mainburg
ainburg Ayasofya Camiinde yapýlan ihtida töreniyle Simon Gräber Müslüman olarak Yasin Rasid
ismini aldý. Ýhtida törenine
misafir olarak IGMG Güney Bavyara Bölgesi Baþkaný Abdussamed Temel,
Cami yöneticileri ve cemaat katýldý.
Simon Gräber Misafir
Hoca Efendi Hüseyin Erbay`ýn telkinleri ile Kelime-i Þehadet getirerek þahitlerin huzurunda müslüman oldu. Duygusal anlarýn yaþandýðý törene cemaat büyük ilgi gösterdi.
Yapýlan törenin ardýndan Yasine Ýslam`ý neden
Seite 8
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
faaliyet haber
Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428
M
Ýslama olan ilgi her geçen gün artarak devam ediyor
Huzuru Ýslam`da buldum
seçtiðini sorduk. Yasin;
ben Hristiyan bir ailede
doðdum ve Hristiyan olarak büyüdüm Kilise de papaz olmak istiyordum. Fakat büyüdükçe Hristiyanlýk da bazý çeliþkiler gör-
meye baþladým, bu beni diðer dinleri araþtýrmaya
zorladý ve bütün dinleri
araþtýrdým. En çok da Ýslamý araþtýrdým. Çünkü en
çok da Ýslam dinine saldýrý
yapýlýyor idi ve menfi ba-
kýlýyordu. Ýþin gerçeðini
internetten ve internette
tanýþtýðým Veysel Yýlmaz
arkadaþýmdan öðrendim.
Müslümanlarý yakýndan
tanýmak için camiye gittim. Aklýma takýlan sorula-
rý sordum ve onlarýn samimi davranýþlarý beni etkiledi. Hele camide yerde
oturmayý çok sevdim.
Þu an cuma namazlarýný hiç kaçýrmýyorum. Orucumu da bütün Ramazan
tuttum namaz surelerini
ezberliyorum.
Elimden
geldiði kadar camiye gitmeye çalýþýyorum ve namaz kýlmayý öðreniyorum.
Kendimi yeniden doðmuþ
gibi hissediyorum. Bundan sonrada elimden geldiði kadar Ýslamý yaþamaya gayret edeceðim inþallah.
Yasine bundan sonraki
hayatýnda Ýslam`ý yaþamayý ve yaþatmayý, huzurlu
ve mutlu bir hayat diliyoruz.
osna-Hersek Ýslam Birliði
Baþkaný ve Reisu’l Ulema’sý
Prof. Dr. Mustafa Çeriç, Ýslam Toplumu Millî Görüþ Genel
Merkezi’ni ziyaret etti. IGMG Genel Baþkaný Yavuz Çelik Karahan
ile bir araya gelen Dr. Mustafa Çeriç, IGMG’nin þimdiye kadar Bosna-Hersek ve Balkanlara yaptýðý
insanî yardýmlar için teþekkür etti.
Prof. Dr. Mustafa Çeriç, Bosna’daki Ýslam Birliði’nin faaliyetlerini de anlattýðý konuþmasýnda,
savaþ sonrasý dönemdeki geliþmelerle ilgili olarak da bilgi sundu.
Savaþ esnasýnda Bosna müslümanlarýnýn bir soykýrýmla karþý
karþýya kaldýðýný da bildiren Mustafa Çeriç, yüzlerce caminin yýkýlýp tahrip edilmesine raðmen, þu
anda bu camilerin yarýsýndan daha fazlasýnýn tekrar yapýldýðýný veya onarýldýðýný söyledi.
Bosnalý Müslümanlarýn Avrupa’da yerli müslüman olduklarýný
Bosna Baþ Müftüsü
Prof. Mustafa Çeriç
IGMG’yi ziyaret etti
hatýrlatan Mustafa Çeriç, bu yüzden Bosnalý Müslümanlarýn oluþturduklarý kurumlarý ile Avrupa’daki diðer Müslümanlarýn entegrasyonuna yardýmcý olabileceklerini söyledi.
IGMG Genel Baþkaný Yavuz
Çelik Karahan da, ziyaretten
memnun kaldýðýný belirterek, karþýlýklý ziyaretlerin davem edeceðini söyledi. Yavuz Çelik Karahan,
savaþ esnasýnda olduðu gibi savaþ
sonrasýnda da IGMG’nin yaptýðý
insanî yardýmlarýn devam ettiðini
ve baþta Kurban olmak üzere bu
yardýmlarýn imkanlar dahilinde
devam edeceðini de söyledi. Karahan, Bosnalý Müslümanlarýn Batý
Avrupa’daki Müslümanlarýn komþusu olduðunu, bu yüzden de,
kardeþlik baðlarýnýn yaný sýra
komþuluk haklarý da bulunduðunu, dolayýsýyla karþýlýklý iliþkilerin
çok yakýn olmasý gerektiðini söyledi.
Ekim tarihi tüm Almanya`da
hem iki Almanya`nýn birleþmesi kutlamalarý ve hem de
tüm camilerin kapýlarýný Alman
komþularýna da açtýðý bir tarih.
Tüm sivil Ýslami kuruluþlar camilerinin kapýlarýný komþularýna açarken ayný zamanda Ýslam`ýn tanýtýlmasý açýsýndan güzel faaliyetler de
yapmaktalar. Ýþte bu kuruluþlardan
birisi olan IGMG de tüm Almanya
çapýnda bu çalýþmasýný oldukça
yoðun bir þekilde gerçekleþtirmektedir.
IGMG Hessen Bölgesi de bu
çalýþmalara katkýda bulunmaktadýr. Hessen Bölgesi genelinde
yaklaþýk 10 cemiyette gerçekleþtirilen bu çalýþmalar bu sene Ramazan
münasebetiyle farklý bir etkinliðe
de sahne oldu.
Wiesbaden ve Hanau cemiyetlerinin öncülüðünde ve Alman resmi
Hessen camileri kapýlarýný açtý
sene yapýlan açýk kapý programlarý
bu sene daha da bir farklý önem
arzetti.
Cemiyetlerde yapýlan programlara 500`den fazla Alman misafir
iþtirak etti. Ayný þekilde çadýr programlarýna 2000`den fazla Alman
misafir iþtirak etti. Bu programlara
politikacýlardan tutun da, kilise
yetkililerine, okul idarecilerinden
tutun da, belediye baþkanlarýna
kadar pek çok resmi yetkili de iþtirak etti.
IGMG Hessen Bölgesi Dýþ
Münasebetler-Tanýtma-Basýn Yayýn
yetkililerinin de bizzat iþtirak ettikleri etkinliklerde Alman misafirlere
Ýslam hakkýnda detaylý bilgilendirmeler yapýldý. Bu tür programlar
hem Ýslam`ýn tanýnmasý ve hem de
entegrasyon çalýþmalarý için oldukça önemli çalýþmalardýr.
B
3
makamlarýnýn
katkýlarýyla
Ramazan Çadýrlarý organize edildi.
Bu çadýrlarda verilen iftarlar hep-
birlikte yapýldý. Yine 3 Ekim tarihi
Ramazan ayý içerisine denk geldiði
için de ayrý bir önem arzetti. Her
23. sayi sayfalar
30.04.2009
10:30 Uhr
dosya
enazeler geliyor
birer ikiþer, hatta
beþer onar... Ýnsanlar sokaklara dökülmüþ,
binler, on binler, yüz binler... Yer gök inliyor, yer
gök dinliyor: “Þehitler Ölmez, Vatan Bölünmez!”.
Tarih boyunca hep biz bizi kýrdýk, biz bizi ayýrdýk.
Bizi bölen yine biz olduk.
Korkum, düþmandan deðil, bizden, bizimkindendir.
Tanklar tüfeklerle daðlara askerler yürütülürken, ben bir Avrupa þehrinde bizi ilgilendiren
dünya ölçekli konularý
dünyanýn dört bir köþesinden gelen akademisyenlerden dinliyorum:
-Ýslam dünyasý savunmacý rolden kurtulmalýdýr!
Mehmetçik, vatan savunmasý için sýnýr ötesi
harekâta baþladý bile. Fakat kürsüdeki konuþmacýnýn askerî bir savunmayý veya taaruzu kasdetmediðini biliyorum: Beynin düþünce üretsin, deðerlerinin kýymetini bil ve
kültürler çatýþmasýnda si-
C
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428
Bölünen Benim, Memleket Deðil!
lahýn bunlar olsun!
Gündemi sen belirle,
oyuncularýn oyununa
gelme! Kendini anlatamayanlarýn savunmasý da zayýf olur.
Ülke sokaklarý ayyýldýzlý bayraklarla
donatýlmýþ, millî duygular dorukta; Vatan
ayaklanmýþ, millet kenetlenmiþ haykýrýyor:
Þehitler Ölmez, Vatan
Bölünmez!
Korkma, ne bu þafaklardan ay-yýldýz
söner, ne de vatan bölünür... Ama bölünen
benim! Düþüncem bölünüyor, yüreðim ikiye ayrýlýyor; dastluðun yerini
husumet, sevginin yerini
kin almasýndan korkuyorum. Kürsüdeki adam yine kafamý karýþtýrýyor, fikrimi bölüyor:
-Sömürgecilik dönemi
kavramlar kargaþýndan
kurtulmak gerekir!
Kavramlar.... Kaynaðýný bilmediðimiz, yükle-
ubarek Ramazan ayýndaki heyecanlý kýpýrtýlarýn neticesinde 12/14
Ekim 2007 tarihlerinde Almanya
nýn Mülheim an der Ruhr da ATÝB
Türk Kültür Merkezi ve Darmstadt Emir Sultan Külliyesinde
gerçekleþtirilen proðramlarla 20.
kuruluþ yýldönümü ve Ramazan
Bayramý proðramlarý birlikte kutlandý.
Cuma namazýnýn arkasýndan
dualarla baþlayan proðramda açýþ
konuþmasýný yapan ATÝB Genel
Baþkaný Fikret Ekin “Bu ilkin verdiði heyecaný teþkilat mensuplarýmýzla birlikte paylaþmaktan mutluluk duymaktayým. Ýnþaallah bu
organizeleri daha detaylý ve geniþ
bir þekilde gelecek yýllarýmýzda
da yaþayacaðýz” dedi.
Teþkilat bahçelerine kurulan
çadýrlarla insanýmýzýn unutmaya
baþladýðý ve özlem duyduðu gü-
M
Seite 9
Mahmut AÞKAR
nen manayý idrak edemediðimiz ama ezberlediðimiz, avazýmýz çýktýðý kadar haykýrdýðýmýz kavramlar.. Silah gibi, küfür
gibi, zehir gibi kullandýðýmýz ithal kavramlar. Þükür ki, biz Türkler sömüren de sömürülen de olmadýk. Fakat kültür dünyamýzý, düþünce hayatýmýzý alabora eden sömürgeci kavramlardan kurtulup bizi terennüm eden
kavramlarýmýzý üretmek gerek.
Sýrasýyla kürsüye
gelen alimlerin konuþtuðu salonda cismen
varým ama ruhen vatanýmdayým: Kulaklarý yýrtan insan çýðlýklarý arasýndan ‘Uygar
Batý Medeniyeti’nin
faziletlerini sýralamaya devam eden yüzsüzlerin sesini duyuyorum. Ortadoðuyu
kana bulayanlar hâlâ
barýþ, hâlâ demokrasi,
insan haklarý ve uygarlýk nutuklarý atýyorlar. Onlar ki hainlerle
ittifak, bizim müttefik halindeler. Ne sömürgeci ve
ne de sömüren olduk elhamdulillah!..
Saçlarýný omuzlarýna
kadar inmiþ Ýtalyan Profesör Stefano Allievi:
-Çatýþma
kültürü
önemlidir, ona ihtiyacýmýz var. Kendi gücümüzü
ve diðerlerinin gücünü
keþfediyoruz.
ATÝB`in 20. Kuruluþ
Yýldönümünde
Bayram Coþkusu
Göçün üzerinden 46 küsür yýl geçtikten sonra 20.
Kuruluþ yýldönümüne ulaþarak sivil kitle örgütleri
içinde ilklerde imzasý olan Avrupa Türk Ýslam
Birliði yeni bir güzellikle toplumumuzla kucaklaþtý.
zellikleri Anavatan`dan uzakta da
olsa ayný duygularý bulabilecekleri bir ortamdaydýlar.
Çadýrlarýn arasýnda gezinmeye
çalýþan insanýmýz kitap reyonunun önünden uzaklaþýrken bundan sonra hangi tarafa yöneleyim
diyemeden kendisini kalabalýðýn
akýþýna býrakmaktaydý.
Folklorik cepken ve þalvarýyla
þerbetçinin çevresine toplanmýþ
çocuklar merakla onun hareketlerini izlerken boyacýnýn fýrça takýrtýlarýna duyan insanlar ayakkabýlarýna bakarak o tarafa doðru yürümekteydiler.
Böyle bir proðramý kim düzenlemiþ diye düþünenlerin imdadý-
9
Müthiþ bir tesbit! Kültürlerin çatýþmasý direncimizi arttýrýyor, kendimize
geliyoruz. Yavaþ yavaþ
güven tazeliyor, gözümüzdeki perde kalkmaya
baþlýyor, yalan ile hakikatý idrak etmeðe baþlýyoruz. Kültürler Çatýþmasý’ný icad edenler nihayetinde bu iþe baþladýklarýna piþman olmalýlar...
Evet, çatýþma kültüründen korkmamak lazým. Onlardan çok buna
bizim ihtiyacýmýz var,
çünkü kültürel dinamiklerimizi keþfettikçe uyuþukluðu üzerimizden atýyor, diðerlerinin ne kadar
þiþirme balon olduklarýný
görüyoruz.
Farklýlýklarýmýzý görmemezlilikten geldik, konuþmalarýmýz hep monolog geçti, bir türlü diyaloða dönüþemedi ve tartýþma kültüründen nasibini
alamayan biz, birbirimizle kanlý-býçaklý olduk. Bölündük, böldüler...
Memleketin bölünmesinden korkmuyorum.
Memleket bölünmez, bölünemez! Bölünen benim.
na ise ATÝB tanýtým standý yetiþmekteydi. Kuruluþ gaye ve hizmetleriyle insanýmýza ufuk kazandýrmanýn bir diðer yolu da tanýtým sayesinde gerçekleþmekteydi.
Proðramýn akýþý içinde misafir
konuþmacýlarda bu güzelliðin Avrupa`daki insanýmýza renk kattýðýný duygulu konuþmalarýyla ifade ettiler.
Türkiye’den katýlan misafir sanatçý Esat Kabaklý da çadýrdaki
kalabalýðý görüp büyük bir coþku
ile sazýnýn tellerine dokundukça
çadýrdan dýþarýya doðru buram
buram bir Anadolu sevdasý yankýlanmaktaydý.
Bu güzel atmosfer içinde sona
eren proðramdan geriye güzel hatýralar ve anýlar kalmýþtýr.
Organizede emeði geçen bütün herkesten Allah razý olsun.
23. sayi sayfalar
30.04.2009
10:30 Uhr
Seite 10
10
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
oplantýda yapýlan
deðerlendirmelerden sonra bir
deðerlendirme ve teþekkür konuþmasý yapan Kuzey Bavyera
Bölge Baþkaný Bilal demiroðlu; ‘Ümmetin %
95’i ya savaþ altýnda
inim inim inliyor ya da
doðal afet altýnda en
aðýr þartlarda hayatmemat mücadelesi verirken, dünyanýn hakim
ve ma’lum güçleri ile
onlarýn iþ birlikçileri,
insanlýðýn gerçekleri
görmemesi için dünyayý toz-pembe gösterme
çabasýnda. Ýnsanlýðýn
gözünün önüne, tabir
yerinde ise; bir iðne
koymuþlar ve bu iðnenin deliðinden gördü-
T
ÝTÝB Basýn-Yayýn ve Halkla
Ýliþkiler Müdürü Ekrem Ceþen ile, Dinler ve Kültürler
Arasý Ýliþkiler Müdürü Bekir Alboða’nýn da hazýr bulunduklarý görüþmede Arslan: “Bugün sizinle tanýþmak ve birlikte ne gibi çalýþmalar yapabileceðimiz konularýnda,
haraket noktamýzý tesbit etmek için
bir araya gelmiþ bulunmaktayým.
Öncelikle bu görüþmenin gerçekleþmiþ olmasýndan duyduðum
mutluluðu ifade etmek istiyorum.
Diyanet Ýþleri Türk Ýslam Birliði
(DÝTÝB), Almanya’nýn en büyük sivil toplum teþkilatýdýr. Bünyemizde
istihdam ettiðimiz din görevlilerimiz, kendi alanlarýnda uzman, ilahiyat tahsili almýþ ve pedegojik formasyona sahip olan arkadaþlarýmýzdan oluþmaktadýr. Almanya’da
yaþayan vatandaþlarýmýzýn büyük
bir çoðunluðu, teþkilatýmýn vermiþ
olduðu hizmetlerden yararlanabilmektedir. Böyle olmamýza raðmen,
bu güne kadar bir takým haklarýmýzý elde etmiþ deðiliz. Mesela, okullardaki din derslerini DÝTÝB olarak
verebilme konusunda þu ana kadar
bir netice alýnamamýþtýr.
Bizler, Almanya’daki müslümanlarýn ortak konularda bir araya
D
hayat
Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428
faaliyet haber
Kuzey Bavyera Bölgesi, Ýzin sonrasý yapýlan çalýþmalarý ve
Ramazan Etkinliklerini deðerlendirmek üzere
Geniþletilmiþ Ýdareciler Toplantýsý yaptý
Nürnberg Merkez camiinde ve Fürth Camiilerinde yapýlan
toplantýlarda, çalýþmalar detaylý bir þekilde irdelendi ve
hizmetlerde artý ve eksiler gözden geçirildi.
ðün kadarýný bil. Dünya
bu iðnenin deliðinden
gördüðün kadar deniyor. Bunun karþýsýnda
insanlýðýn
gözünün
önüne konan perdeyi
veya iðne deliðini atýp,
Allah’ýn verdiði Feraset
ile bakmayý öðretecek
bir klavuzluk ve rehberlik hizmeti gerekiyor ki, bu anlayýþ Pey-
gamberler görüþüdür.
Biz buna Milli Görüþ
diyoruz.’
Ýþte Ümmetin % 5`i
olan bizlerin hayat þartlarý, yukarýda anlatmaya çalýþtýðýmýz insanlýk
dramýný yaþayan ‘Mazlum ve Madurlara karþý, insanlýðýn bir sorumluluðu olduðuna inanýyorum. Bu mana da slo-
ganýmýz olan; Milli Görüþ, ‘Mazlum ve Maðdurlara Uzanan Dost
El’ demektir anlayýþýyla
çalýþmalarýmýza hýz vererek, canla ve baþla çalýþmalýyýz’ dedi.
Toplantýda genel bir
deðerlendirme yapan,
IGMG. Genel Sekreteri
Oðuz Üçüncü: ‘Þimdiye
kadar Milli Görüþ anla-
Arslan, Huber’i Ziyaret Etti
T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve
DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, Almanya Protestan
Kilisesi Konsey Baþkaný Prof. Dr. Wolfgang Huber’i,
Berlin’deki makamýnda ziyaret ederek, Almanya’daki
Müslümanlarýn durumu, Hiristiyan dünyasýnýn Ýslam’a
bakýþý ve birlikte yapýlabilecek ortak çalýþmalarla ilgili,
fikir alýþ-veriþinde bulundu.
gelebilmeleri, ayný fikir etrafýnda
toplanabilmeleri için, dini teþkilatlar olarak bir araya gelerek, KRM
adýný verdiðimiz bir çatý kuruluþu
oluþturduk. Bu dönemde sözcülü-
ðünü de DÝTÝB yapmaktadýr. Bu çatý kuruluþu Almanya’daki müslümanlarýn büyük çoðunluðunu temsil etmektedir.
Müslüman, hiristiyan ve musevi
yýþýna ve kaliteli Milli
Görüþ
hizmetlerine
olan ihtiyaç azalmamýþtýr, aksine artmýþtýr. Dedi-koduya düþmeden,
Milli Görüþ Hizmetlerine ihtiyacý olan her yere
bu hizmetleri götürme
sorumluluðumuz var.
Bunun için daha bilinçli
ve kararlý çalýþmalar ortaya koymalýyýz’ dedi.
olsun, insanlarýn dine olan ilgilerinin artýrýlmasýnýn önemli olduðu
kanaatindeyim. Çünkü dindar insandan topluma zarar gelmez diye
düþünüyorum. Bu konularda birlikte ortak çalýþmalar yapabilir, projeler üretebiliriz.
Ben tekrar birlikte olmaktan ve
görüþlerimizi beraberce paylaþmaktan duyduðum mutluluðu ifade ediyor, Þahsýnýz’ýn baþkanlýðýndaki bütün Protestan Kilisesi mensuplarýna baþarýlar diliyorum” dedi.
Prof. Dr. Wolfgang Huber de konuþmasýnda: “Sizin ve çalýþma aekadaþlarýnýzýn ziyaretinden büyük
mutluluk duydum. Öncelikle birlikte, dini alanda vatandaþlarýmýza
yönelik, onlarýn dine olan ilgilerinin artýrýlmasý konularýndaki düþüncenizden, ziyadesiyle etkilendiðimi ifade etmek istiyoruum. Daha
sýk bir araya gelerek, ortak sorunlarýmýzý tartýþalým. Dinler arasý diyalog çerçevesinde devam eden çalýþmalarýmýz var. Bu aktivitelerimizi
daha da artýrabiliriz” dedi.
Toplantý, daha sýk bir araya gelme ve birlikte ortak komisyonlar
kurarak çalýþma, istek ve arzusuyla
sona erdi.
23. sayi sayfalar
30.04.2009
10:30 Uhr
dosya
Almanyanýn Göçmen
Yasasýnda Türklere
Dil Vizesi Engeli
Almanya Federal Meclisi
Avrupa Birliði’nin oturum ve
iltica mevzuatý ile ilgili onbir
yönergenin uygulamaya geçirilmesi doðrultusundaki
göç yasasý reformunu karara
baðladý. 6 Temmuz 2007’de
Federal Konsey yasayý onayladý ve 28.08.2007 tarihinde
yürürlüye girdi. Bu Yasa Aile
Birleþimi, Vatandaþlýða geçiþler ve oturma izni konularýnda sertleþtirmeler öngörüyor.
AÝLE BÝRLEÞÝMÝ
ZORLAÞIYOR
Aile birleþimi (Alman vatandaþý veya Almanya’da yaþayan bir yabancý eþ ile) konusunda her iki eþ için prensip olarak asgari 18 yaþ sýnýrý
geçerli olmaktadýr. Böylece
erken yaþta zorla evlendirilmiþ kadýn ve genç kýzlarýn
Almanya’ya gelmelerinin engellenmesi amaçlanmaktadýr.
ALMANCA
BÝLMEYENLERE
VÝZE VERÝLMEYECEK
Özellikle aile birleþimi
çerçevesinde ülkeye gelecek
olan kadýnlarýn Almanya’da
uyum süreçlerini kolaylaþtýrmak için, Almanya’ya giriþ
yapmadan önce basit Almanca dil bilgilerinin kanýtlanmasý gerekmektedir.
Belli bir dil kursa gitme
mecburiyeti yoktur. Fakat vize baþvurusu sýrasýnda Almanca bilgisi Goethe Enstitüsü’nün verdigi A 1 „Start Deutsch“ sertifikasý ile belgelenmelidir. Herhangi bir kursa
baþlamadan önce buna göre
hazýrlanýlmalýdýr. Ankara, Ýstanbul ve Ýzmir’deki Goethe
Enstitülerinin internet sayfalarýndan veya 0533 478 03 07
numaralý telefon hattýndan
bilgi edinebilirsiniz. Ayrýca
bu konuyla ilgili Federal Göç
Dairesi de (0049) 911 9436390 numaralý bilgi hattýný
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
11
Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428
Yeni Göç Yasasý Hakkýnda Bilgiler
navýna giriþ zorunlu, vadevreye sokmuþ ve
tandaþlýk kursuna katýlwww.integration-in-dema ise isteðe baðlý olautschland.de web sitesincaktýr. Eþi Alman olanlarde almanca ve türkçe bildan da vatandaþlýða gegi broþürleri hazýrlamýþçiþte iyi derecede Almantýr.
ca bilme þartý aranacak.
Geçimini kendisinin
Almanya’ da yaþayan
saðlayýp saðlayamadýðý
23 yaþýn altýndaki yabanalman vatandaþý olan bir
cýlarda istisnai olarak
Türk için de aile birleþimi
þimdiye kadar Alman vaçerçevesinde önemli bir
tandaþlýðýna geçebilmekriter olacak. Doðuþtan
leri için kendi geçimleriAlman olanlarýn eþini
ni saðlamalarý gerekmiTürkiye`den getirirken
yordu. Bu istisna kaldýrýlise ekonomik durumuna
mýþtýr. Ama eðer bu yaþ
bakýlmayacak.
grubuna dahil kiþiler, yeMülteci, üniversite
veya yüksek okul diploAvukat Selma Demirel Koçar terli derecede eðitim ve
istihdam yeri mevcut olmasý statüsüne sahip kimamasý nedeniyle kendi
þiler, Avrupa Birliði vaYeterli seviyede Almanca
tandaþlarý ve Almanya’ya da- bilmeyenlere, zorunlu olarak ellerinde olmayan sebeplerha önce de vizesiz giriþ yapa- Uyum Kursuna gönderile- den dolayý iþsizlik parasý
bilen yabancýlarýn eþleri için cektir. Yasada artýk kursa ba- (ALG II) alýyorlar ise, öncebazý istisnalar geçerlidir. Al- þarýlý bir þekilde katýlma he- den olduðu gibi halen vatanman vatandaþý olan bir eþle defi özellikle vurgulanmak- daþlýða geçme hakkýna sahipyapýlan aile birleþiminde de tadýr. Böylece bundan sonra tirler.
OTURMA ÝZNÝ ÝÇÝN
belirli þartlar altýnda kendi giderek daha çok katýlýmcýDÝL SARTI
geçimi saðlama þartý aranabi- nýn sadece bir kursa gitmeleDil
Sýnavýný geçemeyenlelir.
rini deðil kursu bir bitirme sýDÝL ÞARTINA
navýna girerek baþarýlý bir þe- re oturum hakký verilmeyeANAYASAYA AYKIRI
kilde tamamlamalarýný gü- cek. Öðretmen veya DoktorOLDUÐU ÝÇÝN DAVA
vence altýna almak amaçlan- lar da Almanca bilmeyen bir
Aile birleþimi yoluyla ge- maktadýr. Dolayýsýyla kursa, göçmeni „Dil bilmiyor ve bu
len Türkler’den Almanca bil- „öngörülen þekilde“ katýlma- nedenle uyumu engelliyor“
meleri istenirken, aralarýnda ma durumunda iþsizlik para- gerekcesi ile ilgili yerlere ihAvustralya, Ýsrail, Japonya, sý (ALG II) yüzde 30 oranýn- barda bulunabilecek.
MÜSAMAHA
Kanada, Amerika Birleþik da kesilebilir. „Uyumu redDevletleri, Güney Kore, Yeni dedenler“ bunun ötesinde
GÖSTERÝLENLERE
Zelanda ve Avrupa Birligi ül- 1.000 Euro’ya kadar para ceKALMA HAKKI
ke vatandaþlarýna dil þartý ta- zasýna çarptýrýlabileceklerini
Reformun can alýcý bir
lep edilmemesini içeren Göç hesaba katmak zorundalar.
noktasý, uzun yýllar müsamaYasasý’na karþý birçok vatanVATANDAÞLIÐA
ha gösterilenler (hemen hedaþlar dava açmak istiyorlar.
GEÇÝÞ ÝÇÝN ZORUNLU
men 180.000 kiþi) için varolan
VATANDAÞLIK SINAVI
Bir takým Türk kökenli avuve ‘yýllanmýþ vaka düzenleVatandaþlýða geçmek iste- mesi’ olarak adlandýrýlan uykatlar ve Bilirkiþiler, Alman
Politikacýlar dahi bu ayrýmcý yen yabancýlar gelecekte, va- gulamadýr. Müsamaha gösteyasaya karþý mücadele ede- tandaþlýða geçmeden önce rilen kiþiler, oturum statüsü
Alman hukuk ve toplumsal olmayan ama gerçek ya da
ceklerini söylediler.
düzeni ve buradaki yaþam hukuki sebeplerden ötürü –
UYUM KURSLARINA
þartlarý üzerine bilgi sahibi örneðin, yabancýnýn hangi ülKATILMAYANLARA
olduklarýný kanýtlamak zo- ke vatandaþý olduguðu açýk1000 EURO PARA
rundadýrlar. Vatandaþlýk sý- lýk kazanmadýðý için– sýnýrdýCEZASI
lmanya’ya gelmek isteyen
yabancý eþlerin ülkeye giriþ
öncesinde Almanca öðrendiklerini ispatlamalarý gerekiyor.
Berlin Eyalet Parlamentosu Yeþiller
Meclis Grup Baþkaný Volker Ratzmann konuyla ilgili Anayasa mahkemesine baþvuracaðýný açýkladý
Ýkamet yasasýnda yapýlan deðiþiklik ile eþlerin Almanya’ya getirilebilmeleri Almanca bilgisinin ispatlanmasýna baðlandý. Bununla birlikte entegrasyon talepleri daha ülkeye
giriþ izni alma sürecinde öne sürülmeye baþlandý. Prof. Dr. Thomas
Groß Yabancýlar Hukuku ve Politikasý dergisine verdiði beyanatta, bu
uygulamanýn amacýnýn zoraki evlilikleri engellemek olduðunu açýkladý.
“Süddeutschen Zeitung”un ha-
A
Seite 11
Eþlerin Almanya’ya getirilmesinde dil
öðrenmiþ olma þartý Anayasa’ya aykýrý
berine göre konuyla ilgili maðdurlar
tarafýndan avukatlara çok sayýda
müracaatýn yapýldýðý belirtildi. Karma Evlilikler ve Birliktelikler Derneði’nin de (IAF) bu yasa deðiþikliðini
baþtan beri protesto edenlerden olduðu belirtilirken, derneðin baþkaný
Cornelia Spohn’un Ýçiþleri Bakanlýðý’na Mart ayýnda gönderdiði mektupta “Almanca bilgisi Almanya’da
hayatýný idame ettirebilmek için ve iþ
imkanlarýný kullanabilmek açýsýndan tabii ki gerekli” ifadelerini kullanýrken, ayrýca dil öðrenme sürecinin kolay bir süreç olmadýðý, bu nedenle “bir dili en iyi öðrenme yerinin, o dilin konuþulduðu ülke oldu-
ðu” ifadelerine yer verdi.
Spohn bakanlýða yazdýðý mektubunda ayrýca kurs imkanlarýnýn kýtlýðýna da deðindi. Mektupta “Çoðu
ülkede Almanca kurslarý, tabi eðer
varsa, sadece büyük þehirlerde bulunmaktadýr. Küçük þehirlerdeki
köylerdeki vatandaþlarýn bu imkaný
kullanmalarý olanaksýzdýr” ifadeleri
bulunurken, yasa deðiþikliði çerçevesinde bu durumun göz ardý edildiði belirtildi.
Bunun yaný sýra, kurs ücretlerinin yaklaþýk 1500 Euro’yu bulduðu
ve bu ücrete uzak bir yerden gelindiði takdirde konaklamanýn dahil olmadýðý kaydedildi. Bu durumun
þý edilemeyen kiþilerdir. Eðer
1 Temmuz 2007 olarak belirlenen tarihe kadar en azýndan sekiz (yalnýz yaþayanlar)
ya da altý yýldýr (yaþý reþit olmayan çocuklarý olan aileler)
Almanya’da yaþýyor, geçimlerini kendileri saðlýyor, suç
iþlememiþ ve Almanca biliyorlar ise kendilerine oturma
hakký verilmektedir. Geçimleri güvence altýna alýnmamýþsa, kendilerine belli bir
‘deneme süresi’ için oturum
izni verilmesi ve 2009 sonuna
kadar iþ bulmalarý için zaman tanýnmasý öngörülmektedir. Federal eyaletler ayrýca
bu kiþilere para yardýmý yerine sadece ihtiyaç malzemesi
olarak yapýlan yardýmý vermeye devam etmekte serbesttirler.
YÜKSEK
KALÝFÝKASYON
SAHÝBÝ GÖÇMENLER
ÝÇÝN
KOLAYLAÞTIRILMA
Almanya’da serbest meslek sahibi olarak yatýrým yapmak ve istihdam yeri açmak
isteyen yabancýlar için engeller azaltýlýyor: Þu anda serbest çalýþanlara genelde en
azýndan bir milyon Euro yatýrýmda bulunduklarý ve 10 istihdam yeri açtýklarý zaman
oturum alma olanaðý saðlanmaktadýr. Bundan sonra bu
asgari yatýrým tutarý ve açýlmasý gereken istihdam yeri
sayýsý yarý yarýya indirilecektir. Bu þekilde, serbest çalýþanlar arasýnda yüksek kalifikasyon sahibi olanlarýn göç
etmesi kolaylaþtýrýlmýþ oldu.
Kaynak:
http://www.bundesregierung.de/Content/DE/StatischeSeiten/Breg/IB/Anlagen/2007-07-10-zuwanderungsrecht-tuerkisch,property=publicationFile.pdf
www.ankara.diplo.de
www.almanyagöcyasasi.com
sosyal bir vaka olduðu ve devletin
bireylerin eþ seçimlerini bir þekilde
etkilemiþ olduðu belirtilirken, ayrýca
bu uygulamanýn farklý meslek gruplarý veya ayrýcalýklý olan baþka ülke
vatandaþlarý için geçerli olmamasýnýn bu olumsuz durumu gözler önüne serdiði belirtildi. Prof. Groß’un da
bu konuda “Ailenin korunmasý ilkesi açýsýndan problem teþkil ettiði”
düþüncesinde olduðu kaydedildi.
Alman vatandaþý Mustafa Ýnce,
Almanya’ya getirmek istediði eþinin
Almanca bilmediði için vize baþvurusunun reddedilmesi üzerine dava
açmak için harekete geçti. Berlin
Eyalet Parlamentosu Yeþiller Meclis
Grup Baþkaný Volker Ratzmann ve
davacýnýn avukatý konuyla ilgili
Anayasa Mahkemesi’ne baþvuracaðýný açýkladý.
23. sayi sayfalar
30.04.2009
12
ÝTÝB Genel Müdür
V. Mehmet Yýldýrým, RTS Üyesi Sigarayla Savaþanlar Vakfý
Baþkaný Mehmet Þaþmaz
ve Avrupa Demokrasi
Vakfý danýþmaný Þefik
Kantar’ýn da hazýr bulunduðu görüþmede, Almanya’daki gündeme iliþkin
konular ve iki kurum arasýndaki iþbirliði noktalarý
üzerinde duruldu.
Her iki Baþkan, Almanya’daki vatandaþlarýmýzý
yakýndan ilgilendiren konularý görüþerek, çözüm
yollarý üzerinde birlikte
hareket etmek için görüþ
birliðine vardýlar.
Türk Milleti’nin bölünemez bütünlüðü ile
problemi
bulunmayan
10:30 Uhr
Seite 12
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428
D
BÝLGÝN’DEN ARSLAN’A ZÝYARET
Kýsa adý RTS olan, Rat der Türkeistaemmige Staatsbürger in
Deutschland (Almanya Türkiye Kökenli Vatandaþlar Konseyi)
Baþkaný Dr. Yaþar Bilgin, bir heyetle birlikte Diyanet Ýþleri Türk
Ýslam Birliði (DÝTÝB) Baþkaný Sadi Arslan’ý ziyaret etti.
Göçmenlere eðitim haksýzlýðý
Dahrendorf göçmen asýllý üniversite öðrencileri için
asgari not ortalamasý talebinde bulundu
konomik Kalkýnma
ve Ýþbirliði Örgütü’nün (OECD) yayýnladýðý 2007 yýlý eðitim
raporu, Almanya’da eðitim sisteminin göçmenlerin aleyhine iþlediðini ortaya koydu. Almanya’da
genç insanlarýn eðitim baþarýsýnýn, bu insanlarýn
içerisinden geldiði sosyal
tabakaya baðlý olduðu ifa-
E
de edildi.
Eðitim ve öðretim alanýndaki entegrasyon ile ilgili eksikliklerin “2007 yýlý
Avrupa’da herkes için fýrsat eþitliði” doðrultusunda bile gözardý edildiði
belirtilirken, “Spiegel-Online” “söz konusu araþtýrmadan “göçmenlerin iþ
piyasasýnda yer alamamalarý için bir neden oluþturan bu durum tek deðildir,
zira eðitimini tamamlamýþ
göçmenler de Almanya iþ
piyasasýna girmede zorlanmaktadýr” ifadelerine
yer verdi.
Sosyolog, eski Dýþiþleri
Sekreteri ve ayný zamanda
Avrupa Komisyonu üyesi
olan Lord Ralf Dahrendorf, söz konusu eðitim
haksýzlýðý sebebiyle yeni
programýn deðerlendirilebileceðini belirtti. Göçmen
arka planý olan üniversite
öðrencilerine yönelik bakým imkanlarýnýn kaldýrýlarak, dil destek programlarýnýn oluþturulmasý, göç
ve entegrasyon konularýnýn araþtýrýlmasý gibi konularýn yaný sýra, çocuklarýn üniversitelerde belli
kategorilere göre asgari
not ortalamasý uygulamasýnýn yerini almasý gerektiði ifade edildi. Dahrendorf ayrýca bu program
sayesinde durumun anormalden normale döneceðini belirtti. Buna karþýn
Üniversite Rektörleri Baþkaný Prof. Dr. Margret
Wintermantel, “Bu asgari
not ortalamasý uygulama-
faaliyet haber
herkesle biraraya gelinebileceði ve ortak çalýþmalarýn gerçekleþtirilebileceði
ifade edilen ortak görüþmede ayrýca, iki kuruluþ
arasýnda baþta, eðitim ve
saðlýk sorunlarý olmak
üzere, bir çok konuda iþbirliðine gidilmesi kararlaþtýrýldý.
Arslan ve Bilgin, önümüzdeki dönemde dernekler arasýnda geniþ katýlýmlý bir toplantýnýn yapýlmasý, konunun daha derinlemesine ele alýnmasý,
kurumlar arasýndaki temaslarýn daha da sýklaþtýrýlmasý, yanlýþ anlamalarýn
önüne geçilmesi maksadýyla, doðrudan görüþmelere aðýrlýk verilmesinin
þart olduðunu ifade ettiler.
sý katý kurallarýyla, ilgili
kiþileri faydadan çok zarara uðratmaktadýr, bu nedenle problemlidir” açýklamasýnda bulundu.
Öte yandan, üniversite
öðrencilerinin ve akademisyenlerin giderek yabancý üniversitelere yöneldiðini belirtmekte fayda
var. Ayrýca doktora öðrencileri arasýnda göçmenlerin
asgari not ortalamasýnýn
diðerlerine nazaran oldukça yüksek olduðu kaydedildi.
23. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
u yazýnýn baþlýðýný ilk
okuyan kimse, Almanya’da ayrýmcýlýkla iligili olarak ya bir soru
soruluyor zanneder; ya da,
böyle bir mücadelenin var
olduðunu iddia edenlere
karþý, ‘onu da nereden çýkarýyorsunuz’ manasýnda iki
farklý istikamette düþünmeye baþlar. Doðrudur da.
Gerçekten de bu baþlýðýn iki
yönlü açýlýmý þöyle olabilirdi: Almanya’da ayrýmcýlýkla
mücadele gibi prosedür var
mý? Ya da, Almanya’nýn ayrýmcýlýkla mücadele ettiðini
iddia etmesi ne kadar gerçekçidir?
Haksýzlýk etmemek gerekir ki, geçen yýlýn Aðustos
ayýndan beri Federal Almanya’da
“Ayrýmcýlýkla
Mücadele” yasasý yürürlükte bulunuyor. Gerçi yasanýn
þu andaki resmî adý kýsaca
“Eþit Muamele Yasasý” olarak bilinse de, yasanýn hazýrlýk ve yürürlük aþamasýný
izleyenler, Almanya’daki iþverenler öncülüðündeki bir
hareketin siyaseti nasýl da
etkisiz kýldýðýný, siyasetçilerin de bu yasanýn çýkmasý
hususundaki isteksizliðini
hatýrlarlar. Yasanýn çýkmasýndan sonra normal olarak
kamuoyunu bildirmesi gereken hükümet ve meclis
neredeyse böyle bir yasanýn
yürürlüðe girmediði intibaýný veren bir sessizliðe büründü. Sanki çýkarýlan yasa,
isteyerek ve ihtiyaç olduðu
için çýkarýlan bir yasa deðildi. Aslýna bakýlýrsa, “Ayrýmcýlýkla Mücadele” yasasýnýn Federal Almanya’da
çýkarýlma sebebi, Almanya’nýn böyle bir prosedürü
gerekli görmesinden kaynaklanmýyordý. Aksine, Avrupa Birliði normlarýna
uyumluluk açýsýndan böyle
bir yasanýn çýkmasý gerekiyordu. Bununla birlikte Almanya Avrupa Birliði normlarýný tam olarak yasalaþtýrmata gevþek davrandý. Öyle
ki, Almanya konuya iliþkin
yürürlüðe koyduðu yasayla
Avrupa Birliði’nin ilgili
normlarýna tam uymadýðý
ve ayrýmcýlýkla doðru dürüst mücadele etmediði için
yüklü bir para cezasý ile de
karþý karþýya bulunuyordu.
28 Nisan 2005 tarihinde Almanya’nýn bu gecikmesini
Avrupa Adalet Divaný tesbit
edince, Avrupa Komisyonu
2006 yýlý Nisan ayýna kadar
AB yönetmeliklerini yasalaþtýrmamasý halinde Almanya’nýn 12 milyon 700
B
10:30 Uhr
Seite 13
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428
Almanya’da ayrýmcýlýkla
mücadele var mý?
bin Euro ceza ödemesi
için mahkemeye baþvurdu. Bunun üzerine
Almanya da ilgili yönetmelikleri yasalaþtýrmak
zorunda kaldý.
Çýkarýlan bu yasanýn
önemli hükümlerinden
biri, hükümetten baðýmsýz olarak çalýþmasý
gereken bir “Ayrýmcýlýkla Mücadele Dairesi”nin oluþturulmasýný
öngörüyor. Federal hükümet, sonunda böyle
bir daireyi hayata geçirmiþ olmasýna raðmen,
daha çok yakýn bir zamana kadar sadece ismi
ve bir sorumlusu bulunan
bu daire de þimdi, kendisinin ne iþ yapacaðýný sorguluyor.
“Antidiskriminierungsstelle des Bundes”
resmî isimli bu daire, Federal Aile Bakanlýðý þemsiyesi
altýna alýnmýþ durumda.
Ayrýmýcýlýkla Mücadele
Dairesi, görev alaný ile igili
olarak kendilerine her hangi bir müracaatýn yapýlmamýþ olmasýndan endiþe duyuyorlar. Oysa ki, ayrýmcýlýk sebebiyle insanlarýn her
hangi bir yere þikayette bulunmamasý gerçekten de sevindirici olmalýydý. Zira bu
durum, bu ülkede ayrýmcýlýðýn olmadýðýný, devletin
ve iþverenlerin insanlar arasýnda farklý bir muamele
yapmadýklarýný göstermeliydi. Tam tersine, bu durum ilgili devlet görevlilerini endiþe sürüklüyor. Sebep, Almanya’da ayrýmcýlýða uðrayan insanlarýn, bu
ayrýmcýlýðý normal karþýlayýp kabullenmeleri ve maðduriyetlerini gidermek hususunda her hangi bir giriþimde bulunmamalarý.
Konuya örnek olmasý
açýsýndan, Almanya Ayrýmcýlýkla Mücadele Birliði Baþkaný Dr. Klaus Michael
Alenfelder’in bu yasanýn
yürürlüðe girmesinin birinci yýldönümünde verdiði
misalleri aktarmak yerinde
olacaktýr sanýrým.
“Almanya’da kadýnlar
hâlâ erkeklerden yüzde-2025 daha az kazanýyorlar”
diyen Dr. Alenfelder þöyle
devam ediyor: “40 veya 50
yaþýn üzerindeki insanlara
iþ verilmiyor. Engelliler çok
Ýlhan BÝLGÜ
zor iþ bulurken, çok nadir
yüksek konumlara gelebiliyor. Almanya’da bu çok
normal. Hem de bu durumu maðdurlar bile artýk
normal görüyor.”
Dr. Klaus Michael Alenfelder’in bu öz açýklamasýný
Müslümanlar açýsýndan deðerlendirdiðimizde ise, daha korkunç bir gerçek ile
karþý karþýya bulunuyoruz.
Özellikle Müslüman hamýnlar ve öðrencilerle ilgili
ayrýmcýlýk konusunda karþýlaþtýðýmýz þikayetlerin sayýsý giderek artýyor. Kimi
öðretmenlerin, Müslüman
öðrencilere karþý takýndýklarý tavýrlarýn bazýlarý ders
notlarýna kadar yansýyabilidiði gibi, en masum uygulamasý da, meslek seçimi ya
da yüksek öðrenim gibi konularda bilerek yanlýþ yönlendirme ile de sonuçlanabiliyor. Yüzme dersleri ve
baþörtüsü ile ilgili mahkeme kararlarýna raðmen, öðrenciler ve velileri öðretmenler ya da okul idaresi
tarafýndan tehdit ediliyor.
Ýþverenler, iþe almada problem çýkarsalar bile, her hangi bir þekilde iþe aldýðý bir
Müslüman bayanýn sözleþmesini daha iþin baþýnda
hemen sona erdirebiliyor.
Bunun gibi bir þekilde, son
yýllarda büyük bir ayrýmcýlýk akýmýnýn hedefi haline
gelen Müslümanlar, maðduriyetlerinden þikayetçi
olmayý ppek tercih etmiyorlar. Bunun sebebleri var. Birinci sebep, Müslümanlar
olarak artýk bu ülkede ayrýmcýlýk yapýlmasýna tepki
gösterilmediði için, bu ayrýmcýlýktan þikayetçi olmak
yerine, boyun bükmeyi
tercih ediyorlar. Ýkinci
sebeb, þikayetlerine muhatab olacak bir makam
bulamamalarýdýr. Þikayet edilen makam bulunsa bile, o makam da
maðduriyetin giderilmesi yerine, yeni problemler çýkarýyor. Üçüncü ve en önemli sebeb
ise, þikayet sonrasýnda
maðduriyetin giderilmiþ gibi görünmesine
raðmen, zaman zaman
daha da aðýr ve ilave
problemlerin ortaya çýkmasý.
Almanya “Ayrýmcýlýkla Mücadele Dairesi”ne
zaten çok az müracaat olmakla birlikte, Müslümanlar tarafýndan pek bir müracaatýn olmamasý, ya da,
Müslümanlarýn müracaatlarýna dair kamuoyuna bir
bilgi verilmemesi ilginç ve
dikkat çekici deðil mi?
Ýþte “Ayrýmcýlýkla Mücadele Dairesi” çalýþanlarýný
endiþe sürükleyen sebeblere bunu da ilave ettiðinizde,
asýl endiþenin Müslümanlarýn ayrýmcýlýkla karþýlaþmasýna raðmen suskun kalmayý tercih etmelerinin altýnda
yatan sebebler olduðunu
görmek gerekir. Çünkü, bir
hukuk devletinde ve “Ayrýmcýlýkla Mücadele” ya da
“Eþit Muamele” yasasýnýn
yürürlükte bulunduðu bir
ülkede, insanlarýn maðdur
olduklarýný dahi söylemekten çekinmeleri, gerçekten
13
de endiþe edilecek bir sebebtir. Gönül isterdi ki, bu
ülkede bu tür yasalarýn dahi çýkmasýna gerek kalmasýn. Fakat, Müslümanlar
söz konusu olduðunda, yasalarýn ve yönergelerin bile
Müslümanlarý ayýran hükümler içermesi, böyle bir
yasanýn gerekliliðini ortaya
koyduðu gibi, yetersizliðini
de ortaya koyuyor.
Yazýmýza son verirken,
bu yasanýn amacýnýn neler
olduðunu hatýrlatmak istiyoruz. Amacý “Irk veya etnik köken, cinsiyet, din veya dünya görüþü, engellilik,
yaþlýlýk ya da cinsî hüviyet
sebebiyle zarara uðramayý
engellemek veya ortadan
kaldýrmak” olan yasanýn
uygulama alanlarý ise özetle
þunlar: Bir iþe yerleþmede,
iþ seçmede, meslekî konumda yükselmede, meslekî
derneklere üye olmakta, ücretlendirmede, meslekî danýþma ve meslek geliþtirmede, sosyal güvenlik ve saðlýk hizmetlerinde, sosyal
yardýmlarda, eðitimde, kamu hizmetlerinde, iþ sözleþmelerinin iptalinde. Yasaya
göre bu alanlarda maðdur
edildiðine inanan kimseler,
mahkemelerde haklarýný
arayacaklarý gibi, yukarýda
adý geçen “Ayrýmcýlýkla
Mücadele Dairesi”ne de
müracaat ederek maðduriyetlerinin giderilmesi için
danýþmalarda bulunabilirler. Ne var ki, Almanya’da
insanlar maðduriyetlerinin
giderilmesi için müracaatta
bulunmayý önemsemiyorlar. Bu durum, insanlarlarýn
kendisinden deðil, bu mekanizmanýn iyi iþletilememesinden kaynaklanýyor.
“Dini misyon Müslümanlarla
diyalogu dýþlamamaktadýr”
inlandiyalý teolog
ve
Mannheim
Protestan-Luther
Din Enstitüsü Müdürü Martti Vaahtoranta Rheinland’da katýldýðý teologlar toplantýsýnda, dini misyonun Müslümanlarla
diyalogu dýþlamadýðýný
kaydetti
Bunun için Hristiyan kiliseleri çalýþanlarý ve sorumlularýnýn Ýslam hakkýnda daha fazla
bilgiye sahip olmalarý gerektiðini belirten teolog Vaahtoranta, Hristiyanlara Ýslam teolojisini daha iyi anlayabilmek için
Kuran okumalarý tavsiyesinde
bulundu ve bunun hem akademik düzeyde hem de toplum
F
içerisinde Müslümanlarla
diyalog kurulabilmesi için
gerekli olduðunu kaydetti.
Mannheim Protestan-Luther Din Enstitüsü (Erlim) ayný zamanda Hristiyanlýk hakkýnda Türkçe yayýnlarda yapýyor. Ancak Almanya’da
misyon faaliyetlerinin, Müslümanlarýn artýk eskisi gibi yerli Hristiyanlara baðýmlý olmamalarý nedeniyle zorlaþtýðý belirtiliyor. Vaahtoranta “ Müslümanlarýn kendi içine kapanmalarý nedeniyle, onlara ulaþmasý
zor oluyor” derken, çoðu yerde
ebeveynlerin protestolarý nedeniyle misyonerlik faaliyetlerinin durdurulduðu belirtiliyor.
23. sayi sayfalar
30.04.2009
14
10:30 Uhr
Seite 14
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428
faaliyet haber
IGMG Kadýn Kollarý’ndan
Muhteþem Yarýþma
IGMG`li Hanýmlar Hagen Stadthalle’ye sýðmadýlar
Hagen Özel
tadthalle’ye sýðmayan
Kur’an aþýklarý maneviyatý yüksek bir programa þahid oldular.
2006 yýlnýn birincisi
Betül
Pür’ün
açýlýþ
Kur’an’ýný okuduðu yarýþmanýn baþýnda, Kadýn
Kollarý Baþkaný Zehra
Dizman “Kur’an’ý Anlamanýn ve Yaþama”nýn
önemini belirten bir konuþma yaptý. Konuþmasýnda tüm misafirlere iþtiraklerinden dolayý teþekkür eden Zehra Dizman
þunlarý söyledi: “Müslüman ferdler olarak bizim
en ulvi gayemiz ve arzumuz, Yüce Rabbimizin Kitabýný okumak, anlamak
ve O’nun prensipleri istikametinde yaþamaktýr.
Kur’an’ýn Allah’a imandan sonra en çok zikrettiði
ve müslümana yüklediði
misyon, iyilik yapmaktýr.”
Yaratandan dolayý yaradýlanlarý sevmenin gereðine
dikkat çeken Zehra Dizman sözlerini þöyle sürdürdü: “Eðer bir insanýn
ruhu Allah’a iman ve iyilik duygularý ile doluysa,
onlar Ýslam’a aittir. Eðer
imanda samimiyet, yapýlan ibadetlerde ihlas yoksa, diðer bütün boþ inanç
ve fiiller gibi kulluk sýnavý
baþarýsýzdýr, sonuçsuzdur.
Namaz, oruç, hac ve zekat
gibi ibadetler, müminlerin
imanlarýna ve iyi insan olmalarýna katký yaptýðý tak-
S
Ýslam Toplumu Milli Görüþ (IGMG) Haným
Kollarý geleneksel hale gelen Avrupa Kur’an-ý
Kerim Tilavet Yarýþmasýnýn dördüncüsünü
düzenledi. Almanya’nýn Hagen þehrinde yapýlan
yarýþmaya 2000`den fazla haným katýldý.
dirde Allah katýnda deðer
kazanýr. Biz IGMG Kadýn
Kollarý olarak yaptýðýmýz
bütün çalýþmalarýmýzda
Kur’an’ýn
öðütlerini
önemseyen ve bu öðütlerin her birini davranýþlarýna yansýtan bir toplum olmanýn gayreti içindeyiz.
Ýnanýyorum ki bu salonda
bulunan kardeþlerimizin
hepsi ayný çabayý gösteriyor.
Sizlerden gayretlerinizi
daha da arttýrmanýzý, herbirinizin
samimiyetle
Kur’an’ý hayatlarýnda yaþayan insanlar olmanýzý
istirham ediyorum. Bu
hususta birbirimize destek olalým.
Evimizin bir köþesini
Kur’an medresesi haline
getirelim.
Ruhumuz
Kur’an’dan gýdalanýyorsa,
hiç korkmayýn, bu, iç huzurunuzu ve dünyada
iken cennet mutluluðunuzu yaþýyorsunuz demektir.
Kendini Kur’an ile inþa
eden bir insan yanlýþ yapamaz! Yanlýþ yapmayan
insan ve onlarýn oluþturduðu toplum sevgi toplumu olma yolunda hýzla
ilerler.”
Zehra Dizman’ýn konuþmasýnýn
ardýndan,
baþkanlýðýný Hüsna Erdem hanýmefendinin yaptýðý jüri heyeti, Jumana Ergüven, Semanur Öcalýr ve
Ruken Karabulut tarafýndan oluþtu. Kur’an-ý Kerim’i önce ezber daha sonra da yüzünden okumak
suretiyle yapýlan ve çekiþmeli geçen yarýþmanýn birinciliði Ruhr A Bölgesinden Esma Serin, ikinciliðini Hannover Bölgesinden
Merve Barut, üçüncülüðünü Rhein Saar Bölgesinden Rumeysa Saðdýç- Koçer ve dördüncülüðünü
Hamburg
Bölgesinden
Sevda Altun kazandý.
Proðramýn ikinci bölümünde Bonn’da yapýlan
bir toplantýya katýlmak
zorunda olduðunu belirten IGMG Genel Baþkaný
Yavuz Çelik Karahan’ýn
gönderdiði baþarý ve tebrik mesajý okundu. Yavuz
Ç. Karahan mesajýnda
“Hanýmlar kardeþlerimizin bugüne kadar çok güzel ve deðerli çalýþmalara
imza atmýþ olmalarý sebebiyle de kendilerine müte-
þekkiriz. Bu güzel çalýþmalarýn en güzellerinden
birisi ise mukaddes kitabýmýz Kur’an-ý Kerim’in
okunmasýný, anlaþýlmasýný
ve yaþanmasýný teþvik
eden Kur’an-ý Kerim’i Güzel Okuma Yarýþmasýdýr.
Bugün bu güzel yarýþmanýn 4.sünü yapmaya muvaffak olduklarý için de
ayrýca tebrik ve teþekkür
ediyorum. Sevgili Peygamberimiz (as): “Sizin
hayýrlýnýz, Kur’an’ý öðrenen ve öðretenlerinizdir”
buyuruyor ve Kur’an’a
hizmet eden insanýn kazanacaðýný, hayýrlý insanlardan olacaðýný haber veriyor.
Sizler insan fýtratýna
uygun, insanlýðýn deðerine deðer katan, maneviyat
dünyasý yýkýlmýþ insanlarýn kaybolan huzurlarýný
yeniden temin eden en
büyük hayat düsturu Allah kelamýnýn güzel okunmasýný teþvik ve neticesinde insanlýðýn, yeniden
O’na dönmesine vesile
olacak, son derece deðerli
ve þerefli bir yarýþma yapýyorsunuz. Bu suretle
huzur kaynaðý Ýslam’a da-
hil olmalarý için insanlýða
rehberlik ediyorsunuz.”
dedi.
Yarýþmadan sonra aslen Filipinli bir müslüman
olan Ayþenur Helene Saðlam ilahi ziyafeti verdi. Ziyafetten önce kendisiyle
hayatý hakkýnda ropörtaj
yapýldý. Ayþenur ropörtajýnda Kur’an’dan etkilenerek müslüman olduðunu
belirtti. Bir misyoner okulunda yüksek müzik eðitimi alan Ayþenur asýl huzuru Ýslam’da bulduðunu
açýkladý.
Mevlana ve Yunus Emre’den feyz aldýðýný anlatan Ayþenur kendi yazdýðý
ilahileriyle salonda bulunanlara duygusal anlar
yaþattý.
Programa davet edilen
fakat vize sorunu yüzünden katýlamayan Mýsýr’lý
küçük hafýz Sumeyye Al
Eddeb’lle telefon baðlantýsý yapýldý. Sumeyye telefonda okuduðu Kur’an’la
katýlýmcýlarý mutlu etti.
Ayrýca programa gelemeyen Ýran’lý Parisa Mojarrad Almanabad’la da telefon baðlantýsý yapýldý.
Programýn sonunda Avrupa Kur’an Okuma birincilikleri olan Enes Çiçek ve
abisi Fatih Çiçek Kur’an
okudu.
Kadýn Kollarý Eðitim
Baþkaný Tünay Ermiþ’in
yaptýðý dua ile yarýþma sona erdi.
23. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
Etraf baþörtülü yarý çýplaklardan geçilmiyor.
Tesettürle baþkalarý deðil ama baþörtülüler fena
halde dalga geçmekte.
Arkadaþ zor geliyorsa
çýkar kafandaki örtüyü.
Sana zorla taktýran mý
var?
Bir salaþlýk, bir derbederlik.
Sanki kafasýndaki iki
kýlý kapatýnca hatun kiþi,
bütün vazifelerini tamamlamýþ gibi vücudunu orta
yere saçýveriyor.
Acaba Müslüman kadýnýn sadece saçý kýymetli,
en mahrem vücut azalarý
çok mu deðersiz diye düþünmekte insanlar. Göbekler, göðüsler, kalçalar orta
yerde.
Kadýncaðýz adeta amazon gibi sokaða fýrlamýþ.
Önceki gün ziyaretime
gelen üç bayan yazarla
oturup konuþtuk. Örtülerini bayaðý modernleþtirmiþlerdi. Belli ki bana akýl
vermeye gelmiþlerdi. “Biz
de zamanýnda bu tesettürü
amma abartmýþýz” deyince
bayaðý þaþýrdým. Arkadaþlarým iyi eðitimli ve sevilen kalem sahipleri idi ama
deðil pardösü, ceket bile
giymeyerek incecik elbiselerle ne büyük devrim
iadrina Avrupa Üniversitesi Karþýlaþtýrmalý Kültür ve Sosyal Antropoloji Bölümü
Profesörü Werner Schiffauer, “Berliner Zeitung” adlý
gazetede yayýnlanan röportajýnda, Almanya’da Türklerin vatandaþlýða geçiþlerindeki azalmanýn, kendi içlerinde kalmalarýnýn sebepleri ve ayrýca Müslümanlara yönelik sürekli artan güvensizliðin nedenleri konularýnda açýklamalarda bulundu. Vatandaþlýða geçiþlerin azalmasýnýn dikkat çekici bir iþaret olduðunu belirten Schiffauer, “Bu üçüncü nesile kadar uzanýrsa, bu
ülkede uzun süre kalan ancak siyasi düþünce oluþumunun temel yönlerinden
habersiz bir toplum içimizde olacak” dedi.
Vatandaþlýða geçiþlerin
azalma nedeni olarak 11 Eylül’den sonra Müslümanlara yönelik korkunun artmasý ve Ýslam’ýn terörle eþit tutulmasýný gösteren Schiffauer, böylece toplumun çoðunluðunu oluþturan ke-
V
10:30 Uhr
Seite 15
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428
Baþörtülü yarý çýplaklar
yaptýklarýný anlatmaya
uðramýþlardý.
En baþtakilerdeki
bozulma bütün toplumu etkilemekte. VIP
kadýnlardan baþlayan
bir dezenformasyon.
“Özür dileriz cumhurbaþkanlýðý sitesinde
hanýmefendinin
bir
düðünde çekilmiþ resmi çýkmýþ, düzelteceðiz”.
“E evladýmýn düðününde bile, þöyle etrafa
endamlý bir kadýn nasýl
olurmuþ göstermeyeyim mi? Hem bizi zevksizlikle, demodelikle suçlayan laiklere biraz zarafet
dersi vermeyelim mi?” iyi
niyetinizi
yüzünüzden
okuyorum da.
Düðünlere katýlan binlerce erkeðin meraklý bakýþlarýný bir kalemde yok
saymanýz da size ilahi bir
artý getiriyor mu acaba?
Ya da dinin þöyle bir
kuralý mý var? Düðünlere
katýlan erkekler namahrem sayýlmaz. Zaruret
miktarýdýr. Gecelik gibi elbiselerle göbeði göðsü etrafa daðýtýp salon sahibeli-
Mine Alpay GÜN
ði yapmanýz da bir mahzurat yok mudur?
Büyük baþlarýmýz böyle
yapýnca; halk çocuklarý da
nereden bulsunlar cici salonlarý, þýk avizeleri, pahalý kostümleri; onlar da sokaklarda soyunmaya baþladýlar.
Tamam, bizim kýzlar
yeni örtünüyor biraz hoþgörü de, altmýþ yaþýndaki
büyük hanýmlarda da
mendil kadar baþa yapýþan
örtüler ve göbek göðüs
hatlarý olabildiðince belli
eden dar kostümler.
Acaba Müslüman modacýlar ellerindeki maka-
sýn hakkýný nasýl verecekler? Pardösü deðil
de atletizm mayosu biçiyorlar sanki. Bütün
vücut azalarý ortada.
Tanýdýðým pek çok
baþý açýk laik bayan; bizim baþý örtülü pek çok
kadýnýmýzdan daha kapalý giyinmekteler. Yaz
sýcaðýnda diz altý eteði
üzerine ceketini ya da
hýrkasýný giymeden dýþarý çýkmayan, neneden atadan görgülü,
terbiyeli çok insan tanýyorum.
Lakin bizim cephede
bir amazonluk, bir yarý
çýplaklýk almýþ baþýný gidiyor. Arkadaþlar zor geliyorsa takmayýverirsiniz þu
örtüyü olur biter.
Ama Rabbimizin Müslüman kadýnlara hediye ettiði tesettür tacýný, toza kire bulayýp ayaða düþürmeyin lütfen.
Allah sonumuzu hayreyleye ama durum hiç iç
açýcý deðil. Aþaðýlýk kompleksleri ile acýnacak durumdayýz.
Hem bu konuda sadece
kadýný suçlamam da yer-
“Almanya’daki
Müslümanlarýn korkularý var”
Profesör Werner Schiffauer Müslümanlarýn çoðunluðu oluþturan
toplum tarafýndan dýþlanmamasý konusunda uyarýlarda bulundu
simde Ýslam korkusu (Ýslamophobie) oluþtuðunu kaydetti. Bunun da temelde biz
Almanya’da Müslümanlarý
vatandaþ olarak istemiyoruz anlamýna geldiðini ifade eden Schiffauer, bunun
da Müslümanlarýn vatandaþlýða geçiþlerini zorlaþtýran yabancýlar dairelerine
de yansýdýðýný belirtti. Bu
nedenle toplumun çoðunluðunu oluþturan kesim tarafýnda kabul görmeyen Müslümanlarýn da özellikle
2000 yýlýnda çýkan Vatandaþlýk Kanunu’na göre eski
vatandaþlýklarýnýn terketmek zorunda olduklarý için,
vatandaþlýða geçiþ konusunda çekingen tavýr almaya baþladýklarýný ifade eden
Schiffauer, “Bu ülkede yetiþmiþ ve bu ülkenin dilini
konuþan özellikle de inançlý
bir Müslüman olarak ülkede kabul görmediði mesajý
insanlarý aþýrý derece rahatsýz ediyor. Bu da insanlarýn
ihtiyaten çekingen davranmalarýna ve Türk vatandaþlýðýný býrakmak konusunda
daha fazla korkmalarýna
neden oluyor” dedi.
Müslümanlarýn “Almanya’da yanlýþ yola sapmýþ Müslüman bir grup bir
saldýrý gerçekleþtirirse ne
olur?” sorusuyla meþgul
olduklarýný ve bunun üzerine “Ondan sonra bu ülkede ne kadar güvendeyiz,
olaylar böyle devam ederse Türk vatandaþlýðýna belki de ihtiyacýmýz olacak”
diye düþündüklerini belirten Schiffauer, bu nedenle
varolan
vatandaþlýðýný
kimliði sorun ettiði için deðil, aksine gelecekteki geliþmelerden endiþe ettiði
için býrakmak istemediðini
ifade etti.
Almanya’da üniversite
bitirmiþ nesilden gençlerin
11 Eylül sonrasý baskýlar
15
siz.
En büyük suçlu insanýn
erkek cinsi yine.
Geçen gün baktým anlý
þanlý delikanlý, kolundaki
eþi yarý çýplak. Dapdar bir
pantolon, neredeyse baðýrsaklarýnýn baþlangýç ve bitiþ yeri ortada. Üzerinde
uzun bir ceket yok. Derisine yapýþmýþ bir mini bluz.
Ve bu trajik tabloya arsýzca
bir de baþ baðlamýþ. Bu görüntüyü veren kadýndan
çok erkeðe baktým. Acaba
oðlan kör mü diye. Aval
aval aðzýný açmýþ etrafý
seyreden delikanlý, yanýndaki kadýnýn yarý çýplaklýðýný göremeyecek kadar
aptaldý.
Tesettürün bozulmasýnda en büyük suçlu erkekler.
Onlar açýk bayanlara,
televizyonun edepsiz çýplaklarýna hayranlýkla bakarken, hanýmlarý da; o aptal beylerini ellerinde tutabilmek için açýlma yarýþýna
girdiler. Bizim pek çok kadýnýmýz niçin kapanmýyor
sanýyorsunuz, ya da böyle
yarý çýplak dolaþýyor derseniz; kocalarý yüzlerine
bakmaz diye.
Rabbimiz setr olma hususunda cümlemizin kalbine güzel ilhamlar versin.
nedeniyle Müslüman cemaatlerde daha fazla yönetici konumuna geldiðini
belirten Schiffauer, bu kiþilerin cemaatleri reforme etmek ve Avrupa'ya kenetlemek istemelerinden dolayý
þans olarak deðerlendirilmesi gerektiðini ifade etti.
Bu kiþilerin Almanlar
tarafýndan manipülasyon
yapmakla suçlanmalarýný
da eleþtiren Schiffauer, “Bu
da cemaatler içerisinde Alman toplumunun Ýslam’ý
kabul etmeyeceðini ve
Müslüman olarak sadece
Ýslam toplumu içerisinde
yaþanabileceðini düþünenleri haklý çýkarmaktadýr”
dedi.
Sözkonusu güvensizlik
açmazýnýn, örneðin bir
Müslümanýn Federal Meclis’e seçilmesi yoluyla aþýlmasý gerektiðini vurgulayan Schiffauer, “Böylece Ýslam Almanya’da kabul
görmüþ olur, ancak þu anda bu durumdan çok uzaðýz” dedi.
23. sayi sayfalar
30.04.2009
10:30 Uhr
16
aziantepli SeyfettinZeliha Özbay çiftinin
oðullarý Feyyaz Özbay Freising Teþkilatý cemaatýndan Sinoplu Ahmet-Ayþe
Turhal çiftinin kýzlarý Hatice
ile hayatýný birleþtirdi.
Landshut Sparkasse Arena salonunda muhteþem bir
atmosferde gerçekleþen düðün törenine düðün sahiplerinin yakýnlarýnýn yanýsýra,
IGMG Genel Merkez Teþkilatlanma Baþkaný Sami Ganioðlu ve Ýrþad Baþkaný Ahmet
Özden, Milli Görüþ camiasý
ve 2 bine yakýn davetli katýldý.
Grup Merhamet ve Tuncay Ayvacýk’ýn seslendirdikleri ezgilerle renk kattýklarý
G
Seite 16
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428
ÖZBAY AÝLESÝNÝN MUTLU GÜNÜ
IGMG Güney Bavyera Bölgesi Ýrþad Baþkaný
Seyfeddin Özbay`ýn oðlu IGMG Gençlik Teþkilatý
Güney Bavyera Bölgesi Ortaöðretim komisyonu üyesi
Feyyaz Özbay dünyaevine girdi.
TV5 VUSLAT PROGRAM EKÝBÝ
3. KEZ GÜNEY BAVYERA’DA
faaliyet haber
gecede söz alan Seyfeddin
Özbay, fazla akrabasýnýn olmadýðýný ifade ettiði Almanya`da böylesine muhteþem
bir kalabalýðýn düðün törenlerine katýlmasýndan duyduðu memnuniyeti dile getirdi.
Törende Genel Merkez Ýrþad Baþkaný Ahmet Özden
de söz alarak kýsa bir konuþma yaptý. Ýslam`ýn aile kurumuna verdiði önemi vurgulayan Özden, evlilik çaðýndaki tüm gençlere ve anne
babalarýna seslenerek çeþitli
nasihatlerde bulundu.
Düðün töreni yapýlan ikram ve taký merasiminin ardýndan sona erdi. Törene
Tv5 Vuslat programý ekibi de
katýlarak çekim yaptý.
Autopartner
Rosenheim GmbH
Nejat&Ýsmail Demir
v5 ekranlarýnda Çarþamba
akþamlarý Avrupa saatiyle
20:30´da yayýnlanan, Avrupa ve Türkiye`de büyük beðeni ile
izlenen Vuslat programý ekibi
üçüncü kez G.Bavyera Bölgesine
geldi.
Vuslat programýnýn daha önceki bölümlerinde Ingolstad, Münih
T
ve Mühldorf þubeleri ekrana gelmiþti. Çekilen yeni bölümlerde ise
Münih Ostbahnhof Eyüp Sultan
Camii ve Schongau Mevlana Camii yer alýyor. Üç gün süren çekim
çalýþmalarýna Tv5 Münih temsilcisinin yanýsýra program sunucusu
Mehmet Akif Çelik ve kameraman
Ali Andal da katýldý.
Bize danýþmadan
otomobil almayýn
Rosenheimer Str asse 47 . D-83059 Kolbermoor
Tel: 0 80 31-23 00 58 . Fax: 0 80 31-23 00 60
Mobil: 0171-33 13 108
E-Mail: info@autopar tner-r osenheim.de
Internet: www.autopar tner-r osenheim.de
23. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
erþeyin gerçek sahibi ve maliki olan,
bizleri yoktan var
edip kainatýn halifesi kýlan
yüce Allah yarattýðý bütün
canlý varlýklara ayrý ayrý
özellikler haslet ve sorumluluklar yüklemiþtir.
Örneðin; meleklere akýl,
hayvanlara nefis, nebadat’ta can verirken 18.000
alemin tamamýna kendine
has ayrý ayrý özellikler ve
sorumluluklar vermiþtir.
Bunlarýn içinden en mükemmel yaratýlan insanoðluna ise hem can, hem mal,
hem akýl, hem nefis, hem
irade, hem kitap, hem zeka
hem de iman ve peygamber gibi yüce deðerleri ihsan etmiþtir.
Bunlarla da kalmamýþ,
kainatý emrine amade kýlmýþ, bizzat kendi kudreti
ile yaratýp ruhundan üfleyerek deðerini yükseltmiþ
ve hak din olan dini mübini dünyanýn mizan ve intizamýný insanlarýn huzur ve
mutluluðunu ona emanet
etmiþtir.
En güzel þekilde yaratýlýp gökte ve yerde ne varsa
hepsi emrine verilen insanoðlunun baþýboþ býrakýlmayacaðý sorumlu tutulacaðý bu nimetlere bakarak
çok açýk bir þekilde anlaþýlmaktadýr.
Kur’an’ýn ifadesiyle bu
sorumluluk insanýn kendi
arzu ve isteðiyle gerçekleþmiþtir. Bunu Kur’an dine
inanma ve kabul etme konusunda zorlama yoktur
diye de genel olarak ifade
etmektedir.
Nitekim Cenab-ý Allah
bu konuda Ahzab sûresinin 72. âyetinde þöyle buyurmuþtur: “Biz emaneti
(sorumluluðu)
göklere,
yerlere ve daðlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler ve korktular. O emaneti (sorumluluðu) insan üstlendi.“
Yani þunu söylemiþ olduk, senin varlýðýna ve birliðine inanacaðýma, seni
herþeyin üstünde tutup
tesbih ve tenzih edeceðime
senin gönderdiðin emir ve
yasaklarýna uyacaðýma nizam ve intizamý senin istediðin þekilde saðlayacaðýma terör estirip kan akýtmayacaðýma herkesin temel hakký olan din, akýl,
namus, can ve mal güvenliliði haklarýna saygý duyacaðýma, fitne ve fesat çýkar-
H
10:30 Uhr
Seite 17
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428
Toplumsal görev
ve sorumluluklarýmýz
mayacaðýma, kimsenin
hakkýna hukukuna çoluk ve çocuðuna vatan
ve milletine deðerlerine göz dikmeyeceðime
dair sana söz veriyorum.
Bu sözü yüce Allah’ýmýz, yine bizlerin
dünya ve ahiret mutluluðu için bizden istemiþtir.
Yüce dinimiz Ýslam`ýn bizlere sunmuþ
olduðu bu mukaddes
deðerler bunlara sahip
çýkmak bunlarý yaþamak ve yaþatmak herkesin bunlarý korumasý ve
kollamasý dini bir sorumluluk olduðu kadar insani
de bir sorumluluktur. Aklý
baþýnda olan her insan bunun bilinci ve þuurunda olmalýdýr. Bu insanlýðýn birinci derecede genel görevidir.
Tabiki bunlarýn baþýnda
Allaha iman, kulluk bilinci
ve sorumluluðu gelir.
Zarar verdiðimiz herþeyin, düþünmeden yaptýðýmýz herþeyin düþünülmeden yapýlan her hareketin
batýl dava uðruna kýyýlan
canlarýn öldürülen o günahsýz yavrularýn bir gün
mutlaka hesabýnýn verileceði unutulmamalýdýr.
Bu sorumluluk çizgisinde olan her insan, deðil insanlara, hayvanlara, bitkilere, saatlik doðup ölen sineklere dahi kýyýp zarar
veremez.
Sözü edilen sorumluluðun toplumsal deðerlerin
dýþýna çýkarak aksini yapmak insana, müslümana
yakýþmayan bir davranýþ
olduðu gibi ahde vefasýzlýk
sunulan bu kadar kýymetli
deðerlere karþý nankörlüktür. Ayný ayetin sonunda
bu nankörlüðü yapanlar
zalim cahil olarak tarif
edilmektedir.
Ama þunu çok iyi biliyoruz ki; Allah insanlýk dýþý hareket edenleri zalimleri sözünde durmayanlarý
sevmez ve affetmez.
Ve yine þunu hiç unutmayalýmki sözünde durmayanlar, nankörlük edenler, fitne fesat çýkartanlar,
Osman ARSLANTÜRK
insanlarýn canýna ve malýna kýyanlar o günahsýz çocuklarý yetim býrakanlar
dünya ve ahirette mutluluk ve huzur bulamayacaklarý gibi en acý azaba
çarptýrýlacaklardýr.
Mutluluk bulamadýklarýnýn yanýnda nefislerinin
batýl arzu ve isteklerine
uyarak ilahi emir ve yasaklarýn dýþýna çýkanlar Allah’ýn Kur’an’da isim olarak haram kýldýðý suçu iþlemiþlerdir.
Allah c.c “Kim bir kimseyi öldürürse bütün insanlarý öldürmüþ gibi olur,
kim de bir caný kurtarýrsa
bütün insanlarýn hayatýný
kurtarmýþ olur.” Bu ayetin
emrine uymamak ayný zamanda Allah’a þirk koþup
katil olmak demektir. Katillik bütün insanlýk süresince büyük suç olarak kabul edilmiþtir.
Bu yanlýþa düþenleri bu
hatayý iþleyenleri ne tarih
ne insanlar ne de Allah affetmeyecektir.
Bu inanç doðrultusunda olan biz müslümanlar
hangi ýrk, hangi din, hangi
millet ve topluma ait olursa olsun terörün her türlüsüne karþýyýz. Yapan ve
yaptýranlarý destek verenleri oyuna gelenleri kýnýyoruz. Bunlarý yapanlarýn yeterince dini eðitimden maneviyattan Allah, kitap,
peygamber, insanlýk sevgisinden haberleri olmadýðýnýn en büyük alametidir.
Buradan buna alet olanlara oyunun farkýna varamayanlara ve en önemlisi
bütün yetkililere destek veren devletlere ve
milletlere sesleriniyoruz çok büyük yanlýþ
yapýyorsunuz, birgün
bu yaptýðýnýzla muhakkak karþý karþýya kalacaðýnýzý asla unutmayýnýz.
Türkiye`de, Avrupa`da ve dünyada bulunan bütün müslüman
kardeþlerimize
hatta bütün insanlýða
Ýslam ülkeleri merkezli
yapýlan bu terörizm
baþta müslümanlar olmak üzere bütün insanlarýn birlik ve beraberliðini huzur ve mutluluðunu kaçýrmak içindir.
Kýsacasý Ýslami ve insani dini sorumluluklarýmýzý
gözardý edemeyiz. Bu tür
olaylarýn din ve insanlýk
yoksulu aciz insanlar tarafýndan yapýldýðý ve yaptýrýldýðýný birkez daha unutmayalým.
Allah
korkusundan
uzak insan hak ve hukukundan habersiz bu kadar
büyük ve geniþ dünyayý
insanlara dar eden sözüm
ona medeniyet sahipleri bu
zülme devam ederken bile
biz müslümanlar gerçek
dinin ve medeniyetin sahibi olan insanlar dini ve insani vazifelerimizden ayný
zamanda sorumluluklarýmýzdan vazgeçemeyiz.
Çünkü hak olan dinimizden, dünyaya örnek
olan peygamberimizden
adalete inanan inanmayan
herkese asýrlarca hizmet
eden ecdadýmýzdan öyle
gördük ve öðrendik. Bu
bakýmdan birlik ve beraberliðimizi zedeleyen insani deðerlere zarar veren
her hareketten uzak kalarak sevgi, saygý ve kardeþlik adýna ne kadar kapý
varsa hepsini sonuna kadar açmalýyýz.
Toplumun insanlýðýn
huzurunu bozan yanlýþlar
karþýsýnda akli selim ile hareket edip birbirimize insanlýk adýna yine insanlýða
yardým ve iyilikte bulunmalýyýz.
Ne olduðu belli olmayan kiþiyi ve milletlerin ha-
17
in oyunlarý karþýsýnda ufak
tefek menfaatlerimiz için
insanlýða iyilikten birbirimizi sevip saymaktan genel prensiplerden ayrýlýp
tartýþmalara telafisi mümkün olmayan hatalara,
yanlýþlara, kalp kýrmalara
kýsýr çekiþmelere asla katýlamayýz, ayný zamanda katýlanlarý da uyarmalýyýz.
Allahýmýzýn biz kullarýna lütfettiði nimet ve imkanlarýn herkese yetecek
kadar fazla olduðunu unutmayalým yeter ki kanaatkâr
bir þekilde dini ve ahlaki insani anlayýþla paylaþmasýný
dileyelim. Nefsin acýmasýz
istek ve arzularý karþýsýnda
israfa düþmeden harama
dalmadan birinin öbürünün malýna göz dikmeden
toplumlarýn barýþ ve huzurunu koruyalým.
Alýn terimizle çalýþarak
kendimize ve topluma karþý görevlerimizi yerine getirelim. Topluma karþý görevlerimizi yerine getirirken kimsenin hakkýna tecavüz etmeden yaþamak yeryüzünde öfke, kin, nefret
ve þiddeti körüklememek
buna karþý þefkat ve merhametli olmak barýþ ve fazilet
sahibi olmak Allah’ýn kullarýnýn üzerinde bir hakkýdýr.
Bu haklar bu dönem gücü elinde bulunduranlar tarafýndan kiþilere hak ülkelere yönelik asla deðiþtirilemezler.
Toplumun bütün fertlerinin dünyadaki bütün yetkili ve etkili insanlarýn bu
haklarý korumasý ve uygulamasý sorumluluðu vardýr.
Son dönemlerde yaþanan geliþmeler insani deðer
ve sorumluluklardan uzak
bir dünya temel ve de hayal edildiðini açýk bir þekilde göstermektedir.
Toplumsal sorumluluklar karþýsýnda müslüman
olarak birbirimizin hakký
hukukuna riayet edilerek
kendisiyle ve toplumla barýþýk bir hayat yaþanmalýdýr
fikrini saðlýyor. Herkesin
yaptýðý her iþin kim için ne
adýna yaptýðýný sonunda
nerelere varacaðýný düþünmeye davet ediyoruz. Bu
iyi düþünüldüðü takdirde
sýkýntýlarýn yerini huzur ve
mutluluða býrakacaðýný hiç
kimse unutmamalýdýr.
Toplumsal
huzurlar,
toplumsal dini ve ictimai
görevlerin yerine gelmesiyle mümkündür.
23. sayi sayfalar
30.04.2009
18
Rüsselsheim / Özel
GMG Hessen Bölgesine
baðlý olarak faaliyet gösteren cemiyetlerin idarecilerinin katýlýmýyla Rüsselsheim`daki Bölge Merkezinde Ramazan Bayramý
Bayramlaþma
Programý
gerçekleþtirildi. Ramazan
ayý boyunca yapýlan çalýþmalarýn tatlý yorgunlugu
bayram
münasebetiyle
IGMG Hessen Bölge Merkezinde yapýlan Bayramlaþma programý ile tatlý bir
sevince dönüþtü. IGMG
Hessen Bölgesi bu seneki
Ramazan çalýþmalarýný oldukça yoðun ve verimli geçirdi. Zekat ve fitrede hedeflerini yerine getirmenin
haklý gururu ve huzurunu
yaþamaktalar. Bu münase-
10:30 Uhr
Seite 18
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428
I
arýþmaya, T.C. Berlin
Büyükelçiliði
Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, T.C.
Nürnberg Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi
Atýf Akþit, T.C. Münih Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Mustafa Temel,
DÝTÝB Genel Müdür V.
Mehmet Yýldýrým, Dokuz
Eylül Ýlahiyat Fakültesi
Öðretim Üyesi Prof. Dr.
Mustafa Yýldýrým, Ýstanbul-Þile Müftüsü Recai Albayrak, DÝTÝB Basýn-Yayýn
ve Halkla iliþkiler Müdürü
Ekrem Ceþen, Din Görevlileri, DÝTÝB Dernekleri Baþkanlarý ve Yöneticileri, Yarýþmaya katýlan öðrencilerin velileri ile çok sayýda
izleyici takip etti.
T.C. Nürnberg Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri
Ataþesi Atýf Akþit, FürhDÝTÝB Mevlana Camii Dernek Baþkaný Mustafa Yaman ve Din Görevlisi Yusuf Anlaðan’ýn sunuþ konuþmalarýndan sonra yarýþmanýn jürisi, T.C. Nürnberg Baþkonsolosluðu Din
Hizmetleri Ataþesi Atýf Ak-
Y
IGMG Hessen`de Bayramlaþma
IGMG Hessen Bölgesine baðlý olarak faaliyet gösteren
cemiyetlerin idarecilerinin katýlýmýyla Rüsselsheim`daki
Bölge Merkezinde Ramazan Bayramý Bayramlaþma
Programý gerçekleþtirildi
BÜLBÜLLER NEFES KESTÝ
T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþavirliði ve DÝTÝB
iþbirliði ile organize edilen 9. Kur’an-ý Kerim-i Güzel Okuma
Almanya Finali, 2006 yýlýnýn birincisinin derneði olan,
Nürnberg-Fürth-DÝTÝB Mevlana Camii’inde yapýldý.
þit, T.C. Münih Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri
Ataþesi Mustafa Temel,
Dokuz Eylül Ýlahiyat Fakültesi Öðretim Üyesi Prof.
Dr. Mustafa Yýldýrým ve Ýstanbul Þile Müftüsü Recai
Albayrak tarafýndan oluþturuldu.
Birbirinden güçlü rakiplerin kýyasýya mücadele
ettiði 9. Kur’an-ý Kerim-i
Güzel Okuma Almanya Finali’nde jüri, dereceye girenleri tesbit edebilmek
için epeyce zorlandý.
Jüri’nin yaptýðý deðerlendirme neticesinde, 9.
Kur’an-ý Kerim-i Güzel
Okuma Almanya Finali’nde:
Birinciliði, T.C. Düsseldorf Baþkonsolosluðu Din
Hizmetleri Ataþeliði çalýþma bölgesinden Mustafa
Kader,
Ýkinciliði, T.C. Frankfurt Baþkonsolosluðu Din
Hizmetleri Ataþeliði çalýþma bölgesinden Kerim
Yöntem,
Üçüncülüðü de, T.C.
Münih Baþkonsolosluðu
Din Hizmetleri Ataþeliði
çalýþma bölgesinden Burak
Þahin kazandýlar.
Yarýþmalarýn sonuþlanmasýndan sonra bir konuþma yapan, T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri
Müþaviri ve DÝTÝB Genel
Baþkaný Sadi Arslan: “Öncelikle yarýþmaya katýlan
bütün yavrularýmýza ve
misafirlerimize hoþgeldiniz diyorum. Önceleri bütün bu yarýþmalar Köln’de
yapýlýyordu. Biz ayný zamanda birinci gelen bölgemizi ödüllendirmek adýna,
yarýþmalarýmýzý bir önceki
senenin birincisinin bölge-
sinde yapýyoruz.
Ben sizlere teþekkür
ediyorum, çünkü sizler
kendi bölgenizi birinci yapýyorsunuz. Bizler de sizlerin bölgenize gelerek, bu
yarýþmalarý
yapýyoruz.
Bundan da büyük mutluluk duyuyoruz.
Öncelikle yarýþmaya
katýlan çocuklarýmýzý tebrik ediyorum. Onlarý yetiþtiren anne ve babalarýný
tebrik ediyorum. Bilhassa
yarýþmalara hazýrlayan din
görevlilerimizi tebrik ediyorum. Çünkü onlar, gecegündüz demeden büyük
gayret sarfederek, belki
kendi zevklerinden fedakarlýk göstererek bu çocuklarý yarýþmaya hazýrlanmýþlardýr. Onlarý takdir
edecek olan Allah’týr. Bizler ne kadar vaaad etsek
bile, bu hizmetlerin karþýlý-
faaliyet haber
betle her sene olduðu gibi
bu sene de IGMG Hessen
Bölgesine baðlý olarak faaliyetlerini sürdüren cemiyet
idarecileri; Bölge Merkezindeki Bayramlaþma Programýna yoðun bir katýlýmla iþtirak ettiler. IGMG Hessen
Bölge Baþkaný Mehmet
Ateþ programa katýlan tüm
idarecilere teþekkür etti.
Herzaman olduðu gibi Ramazanda da yaptýklarý verimli çalýþmalarýndan dolayý tüm idarecileri tebrik etti. Kýsa selamlama ve deðerlendirme konuþmasýndan sonra idarecilerin bayramlaþmalarý ve kucaklaþmalarý görülmeye deðerdi.
Bölgenin ikramlarý hep beraber neþe icerisinde afiyetle yendi.
ðýný veremeyiz. Çünkü onlar Allah’ýn Mabed’leri için
bu fedakarlýðý yapýyorlar.
Dernek yetkililerimizi
ve cemaatimizi huzurlarýnýzda teþekkür ediyorum.
Onlar da büyük fedakarlýklar göstererek sýcacýk
mekanlar hazýrlýyorlar ve
bu yavrularýmýzýn yetiþmesi için büyük gayretler
gösteriyorlar.
Bugün burada çok güzel bir yarýþma izledik. Ben
þahsen Jüri’nin yerinde olmayý arzu etmezdim. Bu
çocuklarýmýzýn hepsine teþekkür ediyorum ve onlarýn hepsini birinci ilan ediyorum.
Fürth DÝTÝB-Mevlana
Camii Dernek Baþkanýmýzý
ve çalýþma arkadaþlarýný
bu güzel ev sahipliklerinden dolayý huzurlarýnýzda
teþekkür ediyor, hepinize
saygýlar sunarým.” dedi.
Yarýþma, T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri
Müþaviri ve DÝTÝB Genel
Baþkaný Sadi Arslan’ýn, yarýþmacýlara ödüllerini ve
ardýndan,
katýlýmcýlara
verdiði Ýftar ile sona erdi.
23. sayi sayfalar
30.04.2009
10:30 Uhr
Seite 19
23. sayi sayfalar
30.04.2009
10:30 Uhr
Seite 20
23. sayi sayfalar
30.04.2009
10:30 Uhr
Seite 21
23. sayi sayfalar
30.04.2009
10:30 Uhr
Seite 22
23. sayi sayfalar
30.04.2009
röportaj
10:30 Uhr
Seite 23
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428
Mesut Uçakan`la yeni filmi “Anka
Kuþu/Bana Sýrrýný Aç” Üzerine
slami kesimin önde gelen yönetmenlerinden
olan Mesut Uçakan, yeni filmi ‘Anka Kuþu’ ile sinamaseverlerin karþýsýna
çýkmaya hazýrlanýyor. Geçen yýl çektiði ‘Anne ya da
Leyla’ filmi büyük hayal
kýrýklýðýna yol açan yönetmen yeni filminde iddialý...
Çarpýcý açýklamalarda
bulunan Uçakan, hem kendisine hem de Ýslami kesime yönelik ciddi eleþtirilerde bulunuyor.
Reis Bey, Yalnýz Deðilsiniz, Sonsuza Yürümek, Kelebekler Sonsuza Uçar gibi
sinema sektörünün klasikleri arasýna giren yapýmlara
imza atan senarist, yönetmen Mesut Uçakan, 1995’te
çektiði Ölümsüz Karanfiller ile sinemaya uzun bir
mola vermiþti. Geçtiðimiz
yýl vizyona giren Anne Ya
Da Leyla isimli film ise
kendisinden büyük beklentiler içinde olan seyirciyi
þaþýrtmýþtý. Uçakan þimdi,
‘yerli Matrix’ olarak tanýmladýðý Anka Kuþu ile seyirci karþýsýna çýkmaya hazýrlanýyor. Uçakan’la, kendisini bugün Anka Kuþu’nu
çekmeye götüren süreci ve
“bütünüyle entegre olmayý” reddettiði sinema sektörünü konuþtuk.
Art arda film çekmiyorsunuz?
Çok zor film çekenlerdenim. El attýðým her þeyin
mükemmel olmasýný istemek gibi bir saplantým var.
Yaptýðým bir iþi, hele sinemayý çok kutsadýðým için
de altýnda kalýp eziliyorum
hep. Sinema denilen olayý,
hem ticari olarak kotarma
yeteneðim yok; hem de her
film çekiminde içine düþtüðüm þartlar, kalite ve estetik olarak kafamdaki mükemmelliði yakalamama
imkan vermiyor. Sonuçta
mevcut þartlarý sonuna kadar zorluyor, fakat yine de
istediðimi elde edemediðimi görüyorum.
Bu özeleþtiri tüm filmle-
Ý
riniz için mi?
Evet. Oysa bu yaratýlýþa
aykýrý. Eksikler, yanlýþlýklar
olmasa bu dünya niye var
olsun ki. Bu bana zarar veriyor, ama bir yönden de
iyi oluyor. Mükemmel olmaya çalýþmak sizi, hem fikir planýnda yüceltiyor ve
sonsuza yolculuðunuzda
daha ileri noktalara sürüklüyor; hem de estetik iddianýz saðlam kalýyor. Sizi,
ucuzluktan, basitlikten, sulusepken populizmden koruyor. Baþarýsýz da olsanýz
çýtanýzý fazla düþürmüyor.
Geçen otuz yýlý þöyle bir
mercek altýna aldýðým zaman, þahsým adýna gerçekten de çok saf, temiz bir
idealizm içinde mücadele
sergilendiðini görüyorum.
Sinemada salt ticari kaygýlarla hareket edip kýsa yoldan zengin olalým, refahýmýzý artýralým hesabý yapmadýk. Daima ‘yaptýklarýmýzýn hesabýný verme’ hassasiyeti içindeydik. Önümüze çýkan fýrsatlarý bu
kaygýlara dayalý reddettik.
Fýrsatlar?
Mesela, bir zaman önce
büyük bir kanala sürekli
film çekmemiz teklif edildi,
konu bir yere geldiðinde
tavrýmýzý koyduk, “Bana
trilyonlar da verseniz, kurþun da sýksanýz müstehcen
filmler çekmem.” dedik.
Sizden müstehcen film
çekmenizi mi istediler?
Müstehcenlikten kastým, öpüþme sahneleri, kadýný plaj kýyafetleri ya da iç
çamaþýrlarýyla
gösteren
sahneler. Fikri plandaki bu
yontulmaz tavrýmýz sürekli
dýþlanmamýza yol açtý. Piyasaya adapte olmadýk.
Ayný inançta gördüðümüz
kimi çevrelere de tavýr koyduk. Bu kez de kalite ve es-
tetik kaygýlarýmýz duvarlar
ördü o sevgili kardeþlerimizle aramýzda. Bu kaygýlar çerçevesinde de pek çok
teklifi geri çevirdik.
Ne gibi?
Türk Sinemasý’nýn en ilkel þartlarla boðuþtuðu bir
dönemde ilk bilim kurgu
denemesi olan Kavanozdaki Adam’la TRT’de ciddi
sükse yapmýþtýk. Arkasýndan Fatih-Harbiye’yi çekmemizi istediler. Bütçe düþüktü, çekmedik. TRT Ýstanbul televizyonunda senaryosunu okumaya fýrsat
bulamayacaðým günübirlik
dramalar çekmemiz istenince, kaçtýk. Ki, paraya da
son derece ihtiyacýmýz vardý ve hatta TRT adeta vitrindi.
Önceleri sizin gibi idealist olan pek çok Müslüman, 28 Þubat’tan sonra
çok deðiþti. Paraya para demeyenler var. Bugün,
“Keþke ben de taviz verseydim” diye piþmanlýk
duyuyor musunuz?
Þimdi þöyle etrafýma bir
baktýðýmda, býrakýn o paraya para demeyen eskilerin
mücahitlerini, kendi ellerimizle yetiþtirdiðimiz kimi
gençlerin bile büyük kurnazlýklarla lüks köþklere,
lüks arabalara kavuþtuðunu görüyoruz. Benim bunca yýl hala ayný züðürtlükte, ayný fakirlikte olmama
þaþýyorlar. Bazýlarý AKP iktidarýnda bile neden büyük
projelere imza atamadýðýmýzý soruyor! Ýstemesini,
kurnaz iliþkiler kurmasýný
bilmiyoruz. Bugün hâlâ þaþýlacak derecede MTTB’de
dünyayý kurtarmaya namzet o yirmibeþ yaþlarýndaki
genci görüyorum. Fikir ve
estetik kaygýlarý için gemileri yakmýþ biriyim. Gemi-
leri yakma kararým da Yalnýz Deðilsiniz ile baþlamýþtý.
Nasýl baþlamýþtý?
Fatih Harbiye’yi çekmeyince Yimpaþ’ýn baþýnda
olan arkadaþ Yalnýz Deðilsiniz’i çekmemizi önerdi.
Romaný okumamýþtým. Baþörtüsü dramýný anlatýyordu.“Tamam!” demeden önce düþündüm: “Uçakan,
deðil bu yaþanmýþ hikayeyi, sadece duvar dibindeki
baþörtülü kýzý bir buçuk saat çekip göstersen bile baþörtüsü sorunu gibi militan
bir Ýslami konuyu ele aldýðýn için militan bir Ýslamcý
yönetmen damgasýný yiyeceksin. Seni öyle bir mahkum ederler ki þaþar kalýrsýn. ”
Ama çektiniz…
Çektim tabii. O tür bir
damgayý hep þeref bildim.
“ Ýnsanlarý bir yana býrak,
bu filmi çekersem önce Allah’ýn rýzasýný alýr mýyým.”
diye sordum kendi kendime. Tereddütsüz “Elbette!”
dedim ve filmi çektim. Gerçekten sadece ‘Ýslamcý yönetmen’ oldum onlarýn gözünde. Bu sözü bana mal
ettikleri için onlar adýna
ben utanýyorum.
Az önce þeref bildim dediniz?
Evet þeref bildim. Kastettikleri ve pek tabii yadýrgadýklarý benim dini hassasiyetimdi. Utandýðým taraf,
bu kavramý yanlýþ kullanýyorlar, kasýtlý kullanýyorlar.
Geriye dönüp baktýðýmda
bütün filmlerimizin cesarete dayandýðýný görüyorum.
Yakýn tarihimizi, Ýstiklal
Mahkemelerini, devrim kanunlarýný korkusuzca ele
almasý bakýmýndan Kelebekler Sonsuza Uçar, Türk
Sinemasý’nda sansürün bü-
23
tün aðýrlýðýný hissettirdiði
günlerde yargý makamýný
eleþtiren Reis Bey, sinemada ilk defa fail-i meçhulleri
konu edinen Ölümsüz Karanfiller, keza, ilk defa baþörtüsü dramýný anlatan
Yalnýz Deðilsiniz. Sonsuza
Yürümek… 9 Kasým’da
vizyona girecek olan ve ilk
defa hala yasak kapsamýnda bulunan tekkelerin kurtuluþ olduðunu vurgulayan Anka Kuþu…
Anne Ya Da Leyla’yý
saymadýnýz.
O bir ara denemedir.
Neyin denemesi?
Herkesi küstürüp, kendi baþýma býrakýlýnca sinema sektöründen uzaklaþan,
borçla harçla yaþar konuma giren, ama yine de piyasaya taviz vermeye yanaþmayan, hayatýný sürdürmek için kýytýrýk reklam ve tanýtým filmleri çekmek zorunda kalan, bir
noktadan sonra yine beþ
parasýz bir halde sinemaya
dönen ve sinema tekniði/sanatý adýna çok þey
kaybettiðini gören, utana
sýkýla küçücük bir sponsorlukla, amatörlükle filmini
çeken bir yönetmenin denemesi.
Tam tersi de olabilirdi.
Sinemaya uzak kaldýðýnýz
yýllarda reklam ve tanýtým
filmleri sizi zengin de edebilirdi.
Bizim camiada bu çok
zor. Bir üründe reklamýn
gerekliliði hala doðru dürüst anlaþýlabilmiþ deðil.
Hele birkaç sene öncesine
kadar hiç deðeri yoktu. Bizim camia dýþýndaki reklam alanlarýnda da doðrusu var olmak için þartlarý
zorlamadýk. Bugün reklamýn önemini anlayan Müslüman iþadamlarý bunu daha çok sisteme kendini kabul ettirmiþ solcu reklamcýlarla yapmayý yeðliyor. Sen
aðzýnla kuþ tutsan piyasa
gözüyle saðcý, gerici bir
isim olarak deðerin yok.
Hatta onlarýn ulaþmalarý
gereken medya çevrelerine
engelleyici bir rol oynuyorsun.
Kompleks tabii bu.
Ne yazýk ki reklam sektörü böyle. Ekonomiye, sanata ve medyaya hakim
çevreler böyle. Ýþin garibi o
çevreler karþýsýnda komplekse kapýlan bizim öyle
entel-dantel tiplerimiz var
ki, ancak o çevreler bizi
överse bizi adam yerine ko-
23. sayi sayfalar
30.04.2009
10:30 Uhr
24
yuyorlar. Hele 28 Þubat’tan
sonra bizim aydýnýmýz, bizim yöneticimiz, bizim televizyoncularýmýz, bizimle
yan yana durmaktan öyle
korkar hale geldiler ki sormayýn. 28 Þubat sonrasýnda
travma yaþadýk. Film çekemedik, geçim derdine düþtük. Bu anafor bizi eþya ve
hadiselerin hakikatine dönük içimizdeki fýrtýnalarý
dýþarý çýkardý, hayatýn esrarýný keþfetmeye kalktýkça
yaþadýðýmýz sancýlar travmaya dönüþtü. Gördük ki
Allah’tan baþka hiçbir þey
yok, bize ses ve görüntü
olarak görünenlerin hepsi
birer yanýlsama. Böyle düþününce Asýl Yönetmen’le
burun buruna geliyorsunuz.
Anka Kuþu’nun Matrix’e benzediðini söylediðiniz noktalar bunlar olmalý…
Siz kendi içinizde bu
anaforu yaþarken dýþarýda
da elbet bazý geliþmelerin
buna denk düþtüðünü görüyorsunuz. Sinema sektöründe Matrix diye bir film
çýkýyor ve sizin bu sancýlarýnýzla belli ölçüde örtüþüyor. Keza Sýr Kapýsý’nýn,
Kalp Gözü’nün reyting
yapmasýnýn nedeni insanlarýn metafizik arayýþ içinde olduðu gerçeðidir. Bunlar benim dýþýmda olan
þeyler. Ben Anka Kuþu’ndaki metafizik sancýlarý Matrix’te gördüðüm için
ele almadým. Yaþadýklarýmý, hissettiklerimi dýþa
vurmaya çalýþtým. Baþka
türlü yapsam da beceremezdim doðrusu. Bu ara
Matrix’in bizim filmden
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
farkýný da vurgulamak lazým. Biz hayatýn büsbütün
simulasyon olduðunu göstermeye çalýþýyoruz. Ama
Martrix’te öyle deðil. Bu
dünyayý uzaydaki bir koloninin oluþturduðu simülasyon olarak takdim ediyor.
Görülen o ki, bütün
bunlarý Anka Kuþu’nda bir
yönetmen üzerinden anlatmayý tercih etmenizin sebepleri az deðil.
Hayattaki yanýlsamayý
en iyi bir yönetmen tipiyle
verebileceðimi düþünüyorum. Çünkü sinemanýn
bizzat kendisi çok çarpýcý
bir yanýlsama örneði ve bir
film yönetmeni ancak hayattaki senaryoyu, yaþananlarla akýp giden filmi,
onun gerçek Yönetmenini
bu kadar doðru yakalayabilir.
Hep yaþadýklarýnýzýn bir
yansýmasý.
Filmdeki yönetmenin
yaþadýðý travma, duygu ve
düþünceler elbette benim.
Zaten her film, yönetmenin
kiþiliðini sergiler. Ama,
olay örgüsü, benim yaþadýklarýmdan çok farklý.
Filmdeki yönetmen, ortaöðretim döneminde karasevdaya tutulduðu kýzý
bulmak için Ýstanbul’a gider. O kýzý yýllar sonra bulur, ama dünyasý yýkýlýr.
Ben de orta öðretimde bir
kýza aþýk oldum, onun da
babasý tayin oldu gitti, ama
ben onu hiç bulamadým.
Peþine de düþmemiþtim
açýkçasý.
Anne Ya Da Leyla’da da
hayal kýrýklýðýna sebep kadýnýn pavyonda çalýþmasýydý.
www.kultur-gesundheit.de”
adresiyle ziyaret edilebilen
internet sitesinde Müslüman
hastalarýn, saðlýk alanýnda kültür
ve inançlarýyla ilgili sorunlar
hakkýnda bilgi alma imkanýna sahip olduklarý ve internet sitesinin
“Müslümanlarýn Alman saðlýk
sistemi içerisinde bilgi, danýþma
ve saðlýk bakýmý imkanlarýnýn daha iyileþtirilmesi” projesi çerçevesinde oluþturulduðu bildirildi.
Proje sorumlusu Dr. Ýlhan Ýlkýlýç, saðlýk eðitimi kapsamýnda
kültür konusuna gereken önemin
verilmediðini belirtirken, “Dini
inanç ve deðerler hakkýnda verilecek temel bilgiler, Müslüman
hastalar ve saðlýk personeli arasýndaki münasebeti iyileþtirecek,
bununla birlikte Müslüman has-
“
Seite 24
hayat
Evet. Ýyi yakaladýnýz.
Demek ki bu bilinçaltýmda
çok yer etmiþ. Anne Ya da
Leyla bende büyük yaralar
açmýþ bir filmdir. Doðrusu
10 yýl aradan sonra öyle bir
filmle dönmek istemezdim.
Parasýzlýk nedeniyle çok
büyük hatalarýmýz da oldu
filmde.
Hatalar?
On yýlda sinemada çok
þey deðiþmiþ. Bunu o film
çalýþmasýyla gördük. Mesela en basitinden, on yýl önce genelde sinema filmlerinde mono ses kaydý, dollby sistem tek tüktü. Seyirci
profili de tamamen deðiþmiþ. 10 yýl önce güzel kaliteli bir filmi sabýrla seyreden bir sinemacý kitlesi
vardý, televizyon bu seyirciyi öyle bir hale getirmiþ
ki, tempo/gerilim yeni seyircinin öyle ruhuna iþlemiþ ki en küçük bir durgunlukta hemen sýkýlýyor,
ofluyor pofluyor.
Teknik geliþmelerden
nasýl uzak kaldýnýz bu kadar?
Ýtiraf etmek gerekir ki
sinemayý yakýn takibe alamadýk. Bu bir eksiklik ve
kocaman bir yanlýþ. Doðrusu baþka yanlýþlarýmýz da
oldu bu filmde. Mesela, onca parasýzlýkta digital deðil
de negatif çekmemiz bir
hataydý. Görüntü yönetmeni bir felaket çýktý. Çok hatalar yaptý. Oysa yýllarýn
adamýydý, bol ödülleri vardý. Bütün eksikliklerine
raðmen samimi þekilde
mükemmel bir sinema lezzeti aldýklarýný söyleyen,
filmin arka planýný okuyabilen çok kiþi çýktý.
Sizden Yalnýz Deðilsiniz
benzeri bir film bekleyenlerin yaþadýðý hayal kýrýklýðý
bundan olmalý.
Aþaðý yukarý. Ama haksýzlar. Medya bizi hep bir
þablon içinde görüyor. Bu
hep dini ve siyasi filmler
çeker diyorlar. Bu kavramlarýn içini de kendi bildikleri gibi dolduruyorlar. Bizden baþka tür bir film sadýr
olduðunda, diyelim ki salt
estetik kaygýlarý öne çýkmýþ
bir çalýþma gördüklerinde
kabullenemiyorlar, küçümsüyorlar. Yeni tanýnmamýþ
bir isim olsam herhalde daha büyük saygýyla bakarlardý.
DÝNÝN BÝZÝM
MALIMIZ
OLMADIÐINI
ANLADILAR
Araf, Dabbe gibi dini
içerikli konulara eðilen
filmler arttý. Bunu neye
baðlýyorsunuz?
Ýlk defa Takva filminde
Ýsmailaða camii cemaatinin
ele alýnmasý bence çok
önemli bir geliþme. Lanet’i,
Gençlik Köprüsü’nü , hatta
daha sonralarý Yalnýz Deðilsiniz’i çektiðimiz dönemlerde ideolojik kutuplanmalar vardý. Komunist
blok yýkýldýktan sonra, siyasete girdiler, ticarete girdiler, sisteme entegre oldular, kozmopolitleþtiler. Sosyal bir vakýa olarak dinle
karþý karþýya geldiler. Bu
toplumu anlatayým derken
dini ve din adamlarýný göz
ardý edemediler. Kiminin
eski düþmanlýklarý depreþti, kimi objektif davranmayý yeðledi. Dondurmam
Gaymak’ta, dine saldýrýl-
Saðlýk bakýmý konusunda
Müslümanlara yönelik
bilgilendirici internet sitesi
Mainz Johannes Gutenberg Üniversitesi Týpta
Tarih, Etik ve Teori Enstitüsü Eylül ayýndan
bu yana kültür ve saðlýk konulu yeni bir internet sitesi yayýný yapýyor
talarýn saðlýk bakýmý ve her türlü
ihtiyacý daha iyi karþýlanabilecektir” dedi.
Ýnternet sitesinde ayrýca, konulara göre tasnif edilmiþ sorularýn cevaplarý, kültür ve saðlýk ala-
röportaj
Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428
nýnda hizmet veren kurum ve kuruluþlarýn adresleri, týp alanýnda
günlük vaka örnekleri gibi bilgiler de yer alýyor. “E-Health-Seiten” baþlýklý bölümde ise Müslümanlar için kendi ana dillerinde
madý. Takva’da ise bu yok.
Din dedikleri olay insanlýðýn hazinesidir. Kim ne kadar keþfederse o kadar faydalanýr. Bugüne kadar dini
hep sadece bizim malýmýzmýþ gibi görüyorlardý. Þimdi öyle olmadýðýný anladýlar.
Anka Kuþu da bir tarikat filmi mi? Bir tarikatý mý
anlatýyor?
Bir kasabada, siyasetle
çok ilgisi olmayan, birbiriyle aþk sohbetleri yapan, zikirleriyle manevi atmosferler oluþturan, birbirleriyle
yardýmlaþan,
fakirlerin
muhtaçlarýn ihtiyaçlarýna
koþan bir çevreyi yansýtýyoruz. Bu nedenle o çevrelere
detaylarýyla girmedik. Anka Kuþu’nun devamýný
çekmek nasip olursa artýk
direkt tarikat olayýný göbeðinden yakalamamýz gerekecek.
Eleþtirilere hazýr mýsýnýz?
Benim herhangi bir filmim olmasýn ki biri yerin
dibine batýrýrken diðeri
göklere çýkarmasýn, Eminim bu filmimde de ayný
þey olacak. Kimi iyi diyecek kim kötü, kimi beðendim diyecek kim beðenmedim. Doðrusu bunlarý
önemsemiyor deðilim, ama
iþime geldiði kadar alýyorum. Ancak, filmin çok tartýþýlacaðý kesin. Hatta býrakýn dinle alakasý olmayanlarýn tepkilerini, tarikata/tasavvufa inanmayan
Müslüman cemaatler de
var, onlar da veryansýn
edecek. Kelebekler Sonsuza Uçar’da çizdiðim bu tür
bir tipe eleþtiriler gelmiþti.
Türkçe, Arapça ve Farsça olmak
üzere saðlýk siteleri hakkýnda bilgiler veriliyor. Uzmanlar için
oluþturulan veri bankasý ise, uzman kiþilere daha detaylý bilgilere ve kaynaklara ulaþma imkaný
saðlýyor.
23. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
orunlu bir þekilde baþlayan Almanya hayatýmýz, farklý boyutta olsada deðiþik problemlerle
birlikte devam etmekte. Almanca sorunu kýrk yýl önce
birinci nesil için hayatî bir
meseleydi. Bu sorunun günümüzde topyekün bir þekilde çözüldüðünü söylememiz zor. Bununla birlikte
hukuk, iþ piyasasý ve aile-ev
alanlarýnda da bir takým sýkýntýlarýn hâlâ devam ettiðini gözlemlemekteyiz. Biriken sorunlarýn adeta çözümsüzlüðe mahkum edilmiþ olmasýnda, iç faktörlerin yanýsýra dýþ faktörlerde
önemli rol oynamaktadýr.
Dýþ faktörlerin baþýnda
muhtelif alanlarda gözüken
ayrýmcý uygulamalar gelmektedir. Bu uygulamalar,
Türk nüfusun toplumsal
hayatýn her alanýndaki geliþimini olumsuz yönde etkilemektedir. Konuyla ilgili
uygun bir örneði, ayrýmcýlýk vakalarýnýn göründüðü
eðitim sisteminde yaþanan
geliþmeler oluþturmaktadýr.
Yazýmýzda, Almanya ortaokullarýndaki farklýlýðý kýsaca izah ettikten sonra, bu
okullarda eðitim gören genelde yabancý, özelde Türkiye kökenli çocuklarýn istatistiklere yansýyan göreceli baþarýsýzlýklarýnýn arkaplanýnda yatan ayrýmcý uygulamalara deðineceðiz.
Almanya’daki eðitim
sisteminin en belirgin özelliði, çocuðu, ilkokulun ardýndan baþarý derecesine
göre ayýrmasýdýr. Çocuklar
bölünmüþ ortaokul sisteminde, ilkokulun ardýndan
baþarý derecelerine göre Hauptschule, Realschule veya
Gymnasium’a
gönderilmektedir. Ýlkokulu iyi derecede tamamlayan öðrenciler Gymnasium, alt derecede bitirenler Hauptschule
ortaokuluna gönderilmektedir. Eðitim sistemi içerisinde Gymnasium ile Hauptschule arasýnda duran
Realschule’da, ilkokulu orta
dereceyle baþarmýþ çocuklar yer alýr. Bu ortaokul türlerinin haricinde ayrýca, her
üç okulu bir arada barýndýrmayý amaçlayan Gesamtschule ile, bu üç derecenin
dýþýnda, öðrenim engelli çocuklarýn gönderildiði özel
okullar da (Sonderschule)
eðitim sisteminde yer almaktadýr.
Bu yapý içerisinde öðrenim gören öðrencilerin durumunu inceleyen bir kiþi-
S
10:30 Uhr
Seite 25
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428
Eðitim sisteminde ayrýmcý uygulamalar
Ünal KOYUNCU • ukoyuncu@igmg.de
nin dikkatini çeken ilk husus, yabancý kökenli çocuklarýn yerli çocuklara kýyasla
baþarýsýz konumda olmalarýdýr. Konuyla ilgili verilere
baktýðýmýzda, yabancý kökenli çocuklarýn ortaokullara daðýlýmý ile Alman çocuklarýn ortaokullara daðýlýmý arasýnda ciddi bir farklýlýk sözkonusudur. Ýstatistiklerin verdiði bilgiler, bizlere, yabancý kökenli çocuklarýn Alman çocuklara kýyasla daha az Gymnasium’a, fakat daha çok Hauptschule’ya
gittiklerini
göstermektedir. Hauptschule’ya giden yabancý kökenli çocuklarýn, okulu baþarýlý bir þekilde bitirme
oranýda ayný þekilde düþüktür. Bununla birlikte, öðrenim engelli çocuklarýn gittiði özel okullara da (Sonderschule) göreceli olarak
daha fazla yabancý kökenli
çocuk gönderilmektedir.
Bunun haricinde sýnýf tekrarlama ve okuma kabiliyetindeki zayýflýk, bu çocuklarda daha fazla gözüken
olumsuz vasýflardýr. Geride
býrakýlan 40 yýllýk göç sürecine raðmen, eðitim sistemindeki bu açýðýn niçin hala kapatýlamadýðý sorusu,
aktarýlan bilgiler göz önünde bulundurulduðunda,
göçmenlerin ve uzmanlarýn
gündeminden düþmeyen
bir soru olarak karþýmýza
çýkmaktadýr.
Yabancý kökenli çocuklarýn eðitim alanýndaki göreceli baþarýsýzlýklarýný izah
etmede þu ana kadar farklý
yaklaþýmlar geliþtirilmiþtir.
Çocuklarýn baþarýsýzlýðýný,
içerisinde yetiþtikleri geleneksel kültüre baðlayan
yaklaþým, otoriter ve ezberci eðitim kültüründe yetiþen çocuklarýn Almanya’da
geçerli olan bireyselci ve
öðretici eðitim kültüründe
tutunamadýklarýný savunmaktadýr.
Diðer bir kanaate göre,
ailelerin sosyal durumu baþarýsýzlýkta ana faktördür.
Ebeveynlerin düþük eðitim
seviyesi, ailenin yaþadýðý
dar ev ve kardeþ sayýsýnýn
çokluðu, çocuklarýn eðitim
hayatýný negatif yönde etkilemektedir. Bu baðlamda aile, çocuðunu, okul hayatýnda yeterince destekleyememektedir. Sonuç olarak çocuk, baþarýlý sonuç elde et-
mede gerekli aile altyapýsýndan mahrum kalmaktadýr. Gerek kültürel farklýlýk
ve gereksede aile imkanlarýndan yola çýkýlarak yapýlan izahlar, sorunu bütüncül olarak açýklayamamaktadýr. Kültürel farklýlýða ve
kýsýtlý aile imkanýna raðmen, okul hayatýnda baþarýlý olan yabancý kökenli öðrencilerin varlýðý, bu yaklaþýmlarý geçersiz kýlmaktadýr. Öte taraftan kültürel
eþitliðe ve geniþ aile imkanýna sahip olmasýna raðmen eðitim sisteminde tutunamayan çocuklarda söz
konusudur.
Almanya’daki eðitim
sisteminin ayýrýcý özelliðine
daha önce deðinmiþtik. Burada, ilkokuldan ortaokula
geçiþlerde, okulun ve öðretmenlerin yaptýklarý tavsiyeler ve çocukla ilgili verdikleri kararlar, çocuðun gelecekteki okulunu belirlemektedir. Yabancý kökenli
çocuklarýn göreceli baþarýsýzlýðýný ‘kurumsal ayrýmcýlýk’ baþlýðý altýnda izah eden
yorum, tam da bu noktada
yer alan ayrýmcý uygulamalara deðinmektedir. Bu baðlamda kurumsal ayrýmcýlýk,
bir kurum olan okulun öðrenciler arasýnda bilinçli/bilinsiz bir þekilde ayrýmcýlýk yapmasýný ifade etmektedir. Daha ilkokula
baþlama döneminde ortaya
çýkan bu olgu, yabancý kökenli çocuðun ilerleyen yýllardaki okul hayatýný olumsuz yönde etkileyen baþlýca
unsurdur. Eðitim sistemindeki yabancý kökenli çocuklar sorununu bu yorumun
diliyle aktaracak olursak,
okul ve öðretmenler tarafýndan Hauptschule ve Sonderschule okullarýnda, kültürel farklýlýk veya aile desteði eksikliðinden dolayý
deðil, okul yapýsýnda yer
alan ayýrýcý mekanizmalardan dolayý daha fazla yabancý kökenli çocuk yer almaktadýr. Bu olumsuz yönlendiriþin arkaplanýnda öncelikle, Almanca dilbilgisi
ýsrarýnda görüldüðü gibi,
sistemin yabancýyý dýþlayan
özelliðine atýfta bulunulmaktadýr. Öte taraftan öðrencilerin kabiliyet ve kapasiteleri bir takým kliþelerden
ve önyargýlardan yola çýkarak deðerlendirilmektedir.
Öðrenciyi deðerlendirmede anahtar ölçü Almanca
dilbilgisidir. Tekdilli eðitim
sisteminde Almanca konusunda gerekli hassasiyet
gösterilmekte, çocuklar, Almanca dilini yeterince bilemeyen Gymnasium ve hatta Realschule’yý baþaramaz,
kanýsýndan yola çýkýlarak
ele alýnmaktadýr. Ýlkokulda
Almanca dilbilgisi yeterli
olmayan çocuklar için sunulan destekleyici ek dersler, bir taraftan okul ve sýnýf
içerisinde ayrýmcý bir mekanizma iþlevi görürken diðer
taraftan öðrenciyi diðer
okul derslerinden uzak tutmakta ve böylelikle öðrencinin bazý derslerden geri
kalmasýna neden olmaktadýr. Sonraki yýllarda devam
edilecek ortaokul türüyle
iliþkin verilecek olan kararda bu derslere katýlmýþ olmak, olumsuz bir faktördür.
Çocuklar için bir artýdeðer
olarak kabul edilmesi gereken anadil sistem içerisinde
göz ardý etmektedir.
Çocuðun temel bazý kabiliyetlerini geliþtirebildiði
anaokula gidiþ süresi ilkokula baþlamada önemli bir
kriter olmaktadýr. Anaokul
hayatýný deðerlendiren eðitimci ve öðretmenler için 2
anaokula gitmiþ olmak, bazý durumlarda okula alýnmama nedeni olmaktadýr.
Öte taraftan bazý okullarda,
Almanca yetersizliði tespit
edilen birinci sýnýf yabancý
çocuklarýný anaokula tekrar
gönderme durumlarýda yaþanmaktadýr. Birinci sýnýfta
bu eksikliðini gidermesi gereken çocuklar, okulun ek
Almanca destek sunamamasýndan dolayý basit bir
yöntemle anaokula gönderilmektedir. Ýlk bakýþta makul bir sebep olarak yansýyan bu geliþme, ilerleyen
yýllarda negatif bir vasýf
olarak çocuðun geleceðini
belirlemekte, öðretmenin
gözünde ‘yaþý büyük’ olan
çocuk farklý bir muameleye
tabi tutulmaktadýr. Bir diðer
ayrýmcý yaklaþým sýnýf oluþumlarýnda sergilenmektedir. Bilindiði gibi sýnýf oluþumlarýnda bir sýnýfda
mümkün mertebe ayný yaþ
çocuklarýn bulunmasý hedeflenmektedir. Bunun bir
diðer anlamý ‘yaþý büyük’
25
çocuðun baþka bir okula
gönderilmesidir.
Öðretmenlerin çocuklarla ilgili verdiði kararlarda
ortaya koyduklarý düþünceler, 40 yýl içerisinde oluþmuþ yaygýn önyargý ve kliþelerden beslenmektedir.
Öðretmenler, bizzat çocuðu
muhatap almak ve çocuða
yatýrým yapmak yerine, çocuðun içerisinde yetiþtiði
kültür, ikamet ettiði sokak,
ve ailesinin verdiði destek
gibi hususlardan yola çýkarak deðerlendirmelerde bulunmakta ve yaþanan bu
çarpýk anlayýþý gözler önüne sermektedi. Sonderschule’ya gönderilen bir çocuðun gönderiliþ sebebinin arkaplanýnda ailenin dindarlýðý ve çocuðun Kur’an kursuna gitmesinin sebep olarak gösterilmesi, bu çarpýk
anlayýþa verilebilecek örneklerdendir.
Almanya’daki Türk nüfusun kendisini tam anlamýyla Almanyalý olarak görebilmesi için yetkililerin bu
hedefe ulaþmada gerekli
hukukî, iktisadi ve sosyal
altyapýyý oluþturmalarý gerekir. Bunun baþlýca þartý,
ülkede var olan imkanlarýn
teoride ve pratikde yerli-yabancý ayrýmý yapmadan eþit
uygulanmasýdýr. Aksi takdirde eþit muamelenin zýddý olan ayrýmcýlýk, ülkede
yaþayan insanlarýn ortak bir
payda oluþturmasýna deðil,
herkesin kendi dünyasýnda
yaþamasýna neden olacaktýr.
Ýstifade edilen makaleler:
• Birgit Becker, Nicole Biedinger: Ethnische Bildungsungleichheit zu Schulbeginn, iç: Kölner Zeitschrift für Soziologie
und Sozialpsychologie, 2006, Jg.
58, Heft 4, s. 660-684
• Heike Diefenbach: Bildungschancen
und
Bildungs(miss)erfolg
von
ausländischen Schülern oder
Schülern aus Migrantenfamilien
im System schulischer Bildung,
iç: Rolf Becker/ Wolfgang Lauterbach(Hg.): Bildung als Privileg, s. 225-249
• Mechthild Gomolla: Fördern und fordern allein genügt
nicht! Mechanismen institutioneller Diskriminierung von
Migrantenkindern und -jugendlichen im deutschen Schulsystem, iç: Georg Auernheimer
(Hg.): Schieflagen im Bildungssytem. Die Benachteiligung der
Migrantenkinder, s. 97-112
• Mechthild Gomolla, FrankOlaf Randtke: Mechanismen institutionalisierter
Diskriminierung in der Schule, in: Gogolin,
Ingrid/ Nauck, Bernhard (Hg.):
Migration, gesellschaftliche Differenzierung und Bildung, s.
321-341.
23. sayi sayfalar
30.04.2009
10:30 Uhr
26
Seite 26
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
saðlýk
Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428
Ebeveynler ne yapmal›?
Dikkat eksikli¤i ve hiperaktivite
Çocuklar›na, bir uzman doktor taraf›ndan "Dikkat Eksikli¤i ve Hiperaktivite" teflhisi konulan ebeveynler, çocuklar›nda afla¤›daki davran›fllar› gözlemlerler: Birden parlayan öfke, sürekli olarak otoriteye karfl› savafl, "hay›r" cevab›n› kabullenmemek,
kurallar› ve yap›lmas› gereken davran›fllar› hat›rlamamak, arkadafl edinmekte zorluk çekmek. Araflt›rmalar, çocuklar›n % 5inin (erkek çocuklar k›z çocuklardan fazla) bu özelliklerin baz›lar›n› ya da tümünü sergiledi¤ini ortaya koymufltur.
- Dikkat Eksikli¤i ve Hiperaktivite Sendromu olan çocuklar e¤er her gün, ayn› zamanlarda ayn› fleyleri yaparlarsa hayatlar› çok kolaylafl›r.
- Yaz›l› günlük faaliyet listesi; bafllar› s›k›flt›¤›nda dan›flabilecekleri bir yard›m
kayna¤›d›r - difl f›rçalamak ve hatta çorap
giymek gibi...
- Küçük yafltan bafllayarak, günlük ifllerini yazd›¤› bir defter ya da takvim tutmay›
afl›layabilirsiniz.
- Zaman› do¤ru kullanmak, Dikkat Eksikli¤i olan çocuklar için en zor ifltir. Erken
yaflta bafllayan "zaman› etkili kullanma"
e¤itimi ve sürekli bu konuya önem göstermek çocu¤unuza kazand›rabilece¤iniz en
önemli yetenektir.
‹yi haber, bu çocuklar›n ayn› zamanda
da çok özel yetenekleri olan çok özel çocuklar oldu¤udur. Üretken ve tart›flmaya aç›kt›rlar ve ola¤anüstü geliflmifl bir
kiflisel adalet duygular› vard›r. Onlar›n
dikkatleri "eksik" de¤il "de¤ifliktir" Zeka
kapasitelerinde eksiklik olmad›¤› ise çok
aç›kt›r. Bu olumlu yönler onlara yetiflkin
hayatlar›nda çok yard›mc› olacakt›r ama
önce kazas›z belas›z çocukluk dönemlerini yaflamalar› gerekmektedir.
- Çocu¤unuzun gününü organize etmek
için bir plan yapmak çok önemlidir.
Ebeveynlere 10 öneri
1- Çocu¤unuza asla sinirliyken muamele
etmeyiniz. Öfke öfkeyi do¤urur. fiayet çocu¤unuz özel e¤itim merkezlerine gidiyor ise
buradaki ö¤retmenleri ile sürekli irtibatta
olun ve sorunlar›n›z› onlarla paylafl›n. Ö¤retmenler ile ilgili sorunlar ç›karsa durumu
önce ö¤retmen ile çözemezseniz müdüriyet
ile görüflün. Asla kaba kuvvete baflvurmay›n.
2. K›r›c› olmamaya çal›fl›n›z. Dikkat Eksikli¤i ve Hiperaktivite Sendromu ve Kaynaflt›rma E¤itimi konusunda bilginiz artt›kça,
zaman zaman rahats›z edici durumlarla
karfl›lafl›rs›n›z. Örne¤in; çocu¤unuzun ö¤retmeni, yeni araflt›rmalarla tersi ispatlanm›fl bilgilere at›f yapabilir. Baz› ö¤retmenler yenili¤e ve bilgi ak›fl›na aç›k olmalar›na
karfl›n baz›lar› bu konuda al›nganl›k gösterebilir. O zaman çocu¤unuza yard›mc› olabilmek için baflka yollar denemelisiniz.
3. Kendinizin ve karfl›n›zdakilerin kulland›klar› sözcüklere dikkat gösteriniz. Çocu¤unuzun ö¤retmeni anlamad›¤›n›z bir sözcük kulland›¤›nda aç›klama isteyin. Kimi
zaman farkl› kifliler ayn› sözcüklere farkl›
yorumlar getirirler ve bu da yanl›fl anlaflmalara yol açar. Ayn› lisan› konuflmad›¤›n›z kiflilerle bir anlaflmaya varman›z zordur.
4. Kendinize "Bu sorunu kim çözebilir?" sorusunu sorunuz. Bir sorunu çözmek için giriflimde bulunmadan önce bu sorunun cevab›n› verebilmelisiniz. E¤er çocu¤unuzun ö¤retmeni, çocu¤unuzun sorunlar›na çözüm
- Üzücü olan; zaman zaman Dikkat Eksikli¤ini bilmeyen ve kabullenmeyen ö¤retmenlere rastlamakt›r.
- Bu ö¤retmenler, bilmeyen ama ö¤renmek için gayret gösterenler ya da bilmeyen ve sendromun do¤rulu¤una hiçbir flekilde inanmayan, çocuklar›n "tembel" oldu¤una inananlar olarak ikiye ayr›l›rlar.
- Dikkat Eksikli¤i Sendromunun belirtileri
uzun zamand›r bilinmekte, tedavide kullan›lan uyar›c› ilaçlar 1937 y›l›ndan beri
araflt›r›lmaktad›r. Bu sendrom hakk›nda
hemen hemen her fley bilinmektedir.
getiremeyece¤ini ifade ederse o zaman müdür, rehberlik ö¤retmeni, okul psikolo¤u ya
da merkezinde bu konuda bilgi ve yetki sahibi birisi ile bir toplant› önerip, ö¤retmene
yard›mc› olmalar›n› sa¤layabilirsiniz.
5. Bir plan yap›n›z. Çocu¤unuz için uzun
vadede ve k›sa vadede istediklerinizin bir
listesini yaparak, bir hareket plan› gelifltiriniz. Plan›n›z› bir takvime uygulay›n›z. Kendinizi bir yöntem uzman› olarak görünüz.
Bir sorunu çözümlemek için önce sorunu
tan›mlamak sonra olas› çözümler için kafa
yormak, en baflar›l› olaca¤›n› düflündü¤ünüzü seçmek ve çözümü denemek gerekir.
E¤er bir çözüm ifle yaramazsa o zaman bir
ikincisini olmazsa bir üçüncüsünü denersiniz. Kararl›, planl› hareket ederek kendinizi amac›n›za odaklay›n›z.
6. Yapt›klar›n›z› ka¤›da dökerek, saklay›n›z. E¤er birden fazla çocu¤unuz, ifliniz,
eviniz, gönüllü bir göreviniz ve bir kaç tane
de hobiniz varsa, çocu¤unuzun ö¤retmeni
ile en son ne zaman konufltu¤unuzu, nelerden konufltu¤unuzu ve ne kararlar ald›¤›n›z› hat›rlamak zordur. Neler yapt›¤›n›z› yazarak hat›rlay›n›z.
7. Ö¤retmenlere teflekkür etmeyi unutmamal›s›n›z. Veli-ö¤retmen görüflmelerinin ertesi günü bir teflekkür notu gönderebilirsiniz. Görüflme iyi gitmemifl bile olsa, ö¤retmene size ay›rd›¤› zaman için teflekkür edebilirsiniz. ‹letiflim kanallar›n› daima aç›k
tutmak çocu¤unuzun yarar›na olacakt›r.
8. Kendinizi bilgilendirin. Çocu¤unuzun s›n›f›, kanunlar ve "özel e¤itim gerektiren çocuklar›n haklar›" konusunda araflt›rma ya-
parak bilgi sahibi olunuz. Çocu¤unuzun ö¤retmeni ile en uygun görüflme zaman›, bir
sorun yaflanmadan öncedir. Okul y›l› bafl›nda ö¤retmenle arkadaflça bir iliflki kurunuz.
Okuldan ya da e¤itim merkezinde yap›lan
toplant›lar›n hepsine kat›l›n›z. Bu toplant›lar›n s›k›c› oldu¤u do¤rudur ama toplant›lar s›ras›nda baflka hiçbir yerde ö¤renemeyece¤iniz bilgiler edinirsiniz. Okul yönetimi
ya da e¤itim merkezi ile konuflarak özel
e¤itim gerektiren çocuklar için ne gibi yat›r›mlar yapt›klar›n›, yapacaklar›n› ö¤reniniz.
9. Di¤er velilerle dayan›flma içinde olunuz.
Baflkalar› ile benzer sorunlar› paylaflt›¤›n›z› bilmek, kendinizi iyi hissetmenize neden
olacakt›r. Anne baba olmak çok zor bir ifltir.
Farkl› bir çocu¤a sahip olmak çok çok zor
bir ifltir. Çocu¤unuzun güçlü yanlar› oldu¤unu, dünyay› farkl› olarak alg›lad›¤›n›, de¤iflik bir bak›fl aç›s› oldu¤unu, duygular›n›n
kimi zaman çok güçlü oldu¤unu ve kendine
özgü meraklar› oldu¤unu akl›n›zdan ç›karmamal›s›n›z.
Elefltirilere olumlu cevaplar
Baflkalar›n›n çocuklar›n›z hakk›nda yapt›¤›
olumsuz elefltirileri en iyi karfl›lama yöntemi; elefltiriyi cevaplarken karfl›n›zdakinin
söyledi¤i olumsuz düflünceyi olumlu hale
getirmektir. Örne¤in; e¤er birisi size çocu¤unuzun çevre edinemedi¤ini söylerse ona
flu karfl›l›¤› verebilirsiniz, "Evet. O¤lum her
zaman ba¤›ms›z ve kendine yeten bir çocuk
olmufltur." Bir baflkas› çocu¤unuzun inatç›
oldu¤undan söz ederse, o zaman da "Her
zaman kararl› ve ne istedi¤ini bilen bir çocuk olmufltur" diyebilirsiniz. E¤er birisi tu-
tup da çocu¤unuzu "garip ve acayip" olarak
tan›mlarsa, sizde ona "Evet. Çocu¤umun
üretici ve hayal gücü olan bir çocuk oldu¤unun fark›nday›m." demelisiniz.
Yaln›z de¤ilsiniz
Çocuklar›n›n yar›m kalm›fl projelerine gömülmüfl olarak yaflayan anne babalar vard›r çünkü çocuklar› ne yap›lmas› gerekti¤inden ziyade nas›l yap›laca¤› ile ilgilenirler. Baz› evlerde tek bir tane iflleyen el feneri yoktur çünkü çocuklar nas›l yap›ld›¤›n›
anlamak için el fenerini son vidas›na kadar
sökmüfltür. Bu çocuklar›n anne babalar› ile
ahbapl›k kurunuz, yaln›z olmad›¤›n›z› anlamak sizi rahatlatacakt›r.
10. Çocu¤unuzun iyi ö¤renim görmesinin
size ba¤l› oldu¤unu anlamal›s›n›z. Çocu¤unuzun ö¤renimi için en önemli kifli onun
hayat›ndaki en önemli kiflidir; bu da sizsiniz. Çocu¤unuza bol bol kitap almal›s›n›z.
Ama kitaplar› onun eline verip okumas›n›
söylemeyin. Kitaplar› görebilece¤i yerlerde
el alt›na koyun, er geç ilgisini çekeceklerdir. De¤iflik radyo kanallar›n› ve televizyon
kanallar›n› izleyerek, onu de¤iflik kültürler,
inan›fllar ve fikirlerle tan›flt›r›n. Aile bütçenizin sizi k›s›tlamas›na izin vermeyin, üretkenli¤inizi kullanmal› ve kaynaklar›n›z› di¤er ailelerle paylaflmal›s›n›z.
Onunla sohbet edin
Çocu¤unuzla sohbet edin. Onunla konuflurken sorular›na k›sa ve öz cevaplar vermeye
çal›fl›n. Çocu¤unuzun her an›n› doldurmaya
çal›flmay›n, herkesin düflünmeye, planlamaya ve her fleyden önemlisi hayal kurmaya ihtiyac› vard›r.
23. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
u gün sanayileþmiþ
ekonomik yapýlara sahip devletlerin müreffeh yaþam þartlarý sunduðu
toplumlar, çevre kirliliýi, sanayi atýklarý, kontrolsüz kullanýlan tarým ilaçlarý, ormanlarýn yok edilmesi, nükleer
atýklar gibi tabiatý tehdit eden
bir çok unsur hakkýnda bilgilendirilmiþlerdir. Ancak sonuçlarý kýsa vadede hissedilmeyen yada bedelini geliþmemiþ, fakir halklarýn ödediði bu sorunlar politik bir magazin konusu olmaktan ileri
gidemedi. Mutluluðun kazanýlan para ve tüketilen mal
ile ölçüldüðü toplumsal sistemlerin ürettiði eðitimden
geçen insanlar, var olmakta
olan her sorunu ekonomik
parametreler çerçevesinde
deðerlendirmekteydi. Ta ki
felaketin ayak seslerini hissedene kadar…
Küresel ýsýnma, atmosferin termal dengesinin ýsýnma
yönünde deðiþmesi þeklinde
tanýmlanabilir. Bu süreç ise
atmosferdeki CO2 ve metan
gazlarýnýn doðal olmayan sebeplerden dolayý yükselmesi
ile izah edilmekte.
Atmosferdeki CO2 ve metan gazlarý aslýnda dünyadaki yaþam için hayatî öneme
sahip unsurlardýr. Normal
þartlar altýnda güneþten dünyamýza ulaþan ýþýnlar yeryüzüne çarptýktan sonra kýrýlmaya uðrayýp, uzaya geri
yansýmalarý gerekir. Eðer atmosferdeki herhangi bir mekanizma bu ýþýnlarý soðutmazsa dünyanýzýn sýcaklýðý 18 derece olmasý gerekirdi.
Bu ise dünyadaki yaþamýn
varolma imkanýný tamamen
ortadan kaldýrýrdý. Ancak güneþten gelen ýþýnlar uzaya geri yansýmaz. Bu ýþýnlar atmosferde bulunan CO2, metan, ozon, ve de su buharýnýn
sayesinde uzaya geri yansýmak yerine dünyamýza hapsolunurlar. Böylece bugün
dünyamýzýn sýcaklýðý ortalama +15 derecede stabil durumda tutulur. Daha doðrusu öyleydi.
Isýl sisteme etki eden gazlardan en etkin olaný CO2 gazýdýr. Bu gaz karbon içeren
maddelerin (petrol, doðalgaz, kömür, odun vb.) yakýlmasý ve canlýlarýn yaptýklarý
solunum ile oluþan bir gazdýr. Atmosfere salýnan CO2
gazý ise gerek fotosentez gerekse okyanus sularýnda çözünmesi yoluyla son 200.000
yýldýr %003 (onbinde 3) ora-
B
10:30 Uhr
Seite 27
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428
Küresel Isýnma
Bülent ESÝN . besin@sabahulkesi.net
nýný sabit bir þekilde korumaktaydý. Ancak 17. yüzyýlýn
baþlarýnda gerçekleþen sanayi devrimi ile bu denklem
dramatik bir þekilde deðiþmeye baþladý.
Ýlk zamanlarda kurulan
fabrikalarýn atmosfere saldýðý
CO2’in termal sistem üzerindeki etkisi bu günkü devasa
ekonomiler ile karþýlaþtýrýldýðý zaman yok denilebilecek
kadar azdý. CO2’in atmosferin termal sistemi üzerinde
bir etkisi olabileceði, ilk olarak 1896 yýlýnda Nobel ödülü
sahibi Ýsveçli bilim adamý S.
Arrhenius tarafýndan tespit
edildi. Ancak bu öngörünün
yapýlmýþ olduðu zamanda
böyle bir ýsýnmanýn olmayýþýndan dolayý geliþen sanayileþme sürecinede bir etkisi
olmadý. Dünya hýzlý ve kontrolsüz bir þekilde sanayileþti. Fabrika bacalarýndan çýkan gazlar ise atmosferdeki
CO2 ve metan gazý oranýný
hýzlý bir þekilde týrmandýrdý.
Artan CO2 ve metan havayý
ýsýttý. Isýnan hava ile birlikte
okyanuslardaki buharlaþma
arttý. Okyanuslardan buharlaþan su atmosferde bulut
kütlelerini arttýrdý. Bu bulutlar ise ayný CO2 ve metan
gazlarýnýn yaptýðý gibi dünyaya gelen güneþ ýþýnlarýnýn
uzaya yansýmasýný engelledi.
Böylece dünya, ýsýl olarak kýsýr bir döngüye girmeye baþladý. Oluþan yeni bulut kümeleri ýsýyý arttýrýyor, artan
ýsý ile birlikte yeni bulut kümeleri oluþuyordu. 1900’lü
yýllarýn sonuna gelindiði zamanlarda ise dünyanýn ikliminde bir þeylerin ters gittiði
hissedilmeye baþlanmýþtý.
Atmosfere salýnan gazlarýn dünya iklimi üzerinde bir
etki oluþturduðu, ilk olarak
1979 yýlýnda yapýlan dünya
meteoroloji
örgütü
WMO’nun
düzenlediði
“dünya birinci iklim konferansýnda” deklare edildi. Bu
bazda yapýlan ilk konferans
ise 1992 yýlýnda yapýlan Rio
konferansýdýr.
184 ülkenin taraf olduðu
konferansta “Birleþmiþ Milletler Ýklim Deðiþikliði Çerçeve Sözleþmesi” kabul edildi.
Ancak sözleþmenin geliþmiþ
ülkelere aðýr sorumluluklar
yükleyip, sanayi geliþimini
tamamlayamamýþ devletlere
ise ayrýcalýklar vermesi iþlevsellik kazanmasýný önlemiþtir. Buna karþýlýk konferansýn
küresel ýsýnmayý vede buna
baðlý geliþen iklim deðiþikliklerini ciddi bir sorun olarak
dünya gündemine taþýmasý
baþlý baþýna bir baþarýdýr.
Konferanstan sonra bilim
çevreleri küresel ýsýnmanýn
canlý yaþamý üzerindeki etkileri hakkýnda ciddi çalýþmalara giriþtiler. Ortaya çýkan
sonuçlar insanoðlunun yaradýlýþýndan bu yana karþýlaytýðý en büyük tehditle karþý
karþýya olduðunu ortaya koyuyordu. Doðurabileceði felaketin sonuçlarý o kadar büyüktü ki, insanoðlu ortaya çýkan bu gerçekleri kabullenmekte oldukça sýkýntý yaþýyordu.
Eðer dünya bu günkü
hýzla sanayileþirse, atmosferdeki CO2 miktarý 2050 yýlýnda bu günkü seviyesinin 2
katýna çýkacak. Yapýlan en
iyimser hesaplamalar bile
CO2’in 2 katýna çýkmasý durumunda dünyamýzýn 5 ila 6
derece kadar ýsýnacaðýný ortaya koymakta. Böyle bir durumda ise kutuplardaki buzullar büyük ölçüde eriyecek. Bu ise dünyadaki deniz
seviyesinin yaklaþýk olarak
60 cm kadar yükselmesi anlamýna geliyor. Bu durum okyanusa kýyý þeridi olan ülkelerin topraklarýnýn büyük bölümünü kaybetmesi anlamýna gelmekte. Kýyý þeritlerinde
yaþayan yüz milyonlarca insanýn iç kesimlere göçmesi
sonucunu doðuracak. Deniz
seviyesinin yükselmesi göçten daha büyük bir sorun doðuracaktýr ki, bu da kýyý kesimlerdeki içme suyu kaynaklarýnýn denize karýþmasýdýr. Bu bakýmdan yüzyýlýmýzýn en büyük sorunu içme suyuna ulaþabilme sorunu olacaðýný söylemek hiç de büyük bir kehanet sayýlmaz. Isýnan dünya ile birlikte tatlý su
kaynaklarýnýn %20’sinin kuruyacaðýný ve de insan nüfusunun bu günkü sayýsýndan
çok daha yüksek olacaðýný da
hesap edersek büyük su savaþlarýndan bahsetmemiz de
kaçýnýlmaz olacaktýr.
Artan sýcaklýklarla birlikte gece ile gündüz arasýndaki
sýcaklýk farký deðiþecek. Bu
da bu günkünden çok daha
büyük çapta fýrtýnalar ve de
yeni yaðýþ sistemleri oluþturacak. Gece ile gündüz arasýndaki sýcaklýk farkýnýn azalmasýnýn bir diðer sonucu ise,
bu gün dünyanýn sadece ekvator kuþaðýnda etkili olan
virüslerin dünyanýn geneline
yaymasý olabilecek. Kuzey
kesimlerde mutasyona uðrayacak olan bu virüsler milyonlarca insanýn ölümüne sebep olabilecek.
Dünyamýzýn iç kesimlerde kalan alanlarý çölleþecek.
Bu da tarýmsal ürünlerin
azalmasýný doðuracak. Azalan mahsulle birlikte dünyada ciddi bir açlýk sorunu baþlayacak.
Isýnan hava ile birlikte çayýr ve orman yangýnlarý artacak. Deðiþen iklimle birlikte
bazý bölgelerin çölleþmesi yada kurak yaþamsal alanlarýn
yaðýþ almasý ile birlikte o bölgelere uyum saðlamýþ canlý
hayatý tehlikeye girecek. Yapýlan araþtýrmalar 2100 yýlýnda dünyadaki tüm canlý türlerinin beþte birinin yok olacaðýný göstermekte. Bu yaklaþýk olarak 1.000.000 canlý türünün dünyadan silinmesi
anlamýna giriyor.
Bu bazda daha bir çok felaket senaryosunun iklim deðiþikliði ile iliþkilendirilmesi
dünya ülkelerini 1997 yýlýnda
Kyoto’da buluþturdu. 160 ülkeden on bin dolayýnda bilim
adamýnýn katýldýðý konferansta iklim deðiþikliðindeki
insan katkýsýný ortadan kaldýrýlmasýna yönelik somut bir
eylem planý ortaya koyuldu.
Bu anlaþamaya göre geliþmiþ
ülkeler 2012 yýlýna kadar atmosfere saldýklarý CO2 miktarýný, 1990 senesinde saldýklarý miktarýn %5 altýna indirmesi gerekmekte.
Ancak baþta ABD olmak
üzere Japonya, Kanada,
Avustralya gibi dünya CO2
üretiminin en önemli merkezleri olan ülkeler, ekonomilerine büyük zarar vereceði gerekçesi ile bu anlaþmayý
imzalamamýþlardýr. Sadece
ABD’nin tek baþýna, dünyada
insan eliyle üretilen CO2’in
%25’inden sorumlu olduðunu düþünürsek bu gün için
bu protokolün sadece bir te-
27
menniden ibaret kaldýðýný
anlayabiliriz. Ancak ýsýnan
dünyamýzda iklimsel deðiþikliðin etkisi her geçen yýl
daha þiddetli ve de daha yoðun bir þekilde hissedilmektedir.
Bu gün kutuplardaki buzullar hýzlý bir þekilde erime
eðilimi göstermekte. Geçen
yüzyýlda okyanuslarýn yaklaþýk 25 cm yükselmiþ olmasý
buzullarýn erime hýzýný anlayabilmemiz açýsýndan oldukça dramatik bir örnektir. Ayrýca yüksek daðlarýn tepelerini süsleyen buzullar dünyamýzdan hýzla silinmekte. Sýcaklýðýn 0°C’ye düþtüðü yükseklik her yýl 4,5 metre kadar
artmakta. Avrupa ve Kuzey
Amerika’ya sýcak hava taþýyan okyanus akýntý sistemi,
kutuplarda yaþanan erime
sebebiyle her geçen gün zayýflamakta. Akarsu ve göllerdeki su kaybý, yaðýþlarýn
azalmasý ve ortaya çýkan kuraklýk ise bu gün bire bir muhatap olduðumuz sorunlardýr.
Bu gibi örneklerin çokluðu ve de her geçen gün daha
da artmasý dünla ülkelerini
küresel ýsýnma hakkýnda önlem almaya zorlamakta. Ancak her deðerin ve de her sorunun ekonomik büyüklüklerle ölçüldüðü dünyamýzda,
küresel ýsýnmaya karþý radikal önlemler alýnabilmesi reel
olarak ihmal edilebilecek kadar küçük bir ihtimaldir. Radikal önlemlerin alýnabilmesi
bir yana, baþta ABD olmak
üzere bir çok geliþmiþ ülke
sorunun büyüklüðünü kabullenmeyip, abartýldýðý yönünde güçlü bir propaganda
yapmaktalar. Sorunu basite
alan bu ülkeler, çözümede
basit önlemlerle ulaþýlabileceðini iddia etmekteler. Ancak bu iddialar her geçen gün
çölleþen dünyamýzdaki yaþamsal çeþitliliðin azaldýðý
gerçeðini deðiþtirmiyor.
Bu gün felaketin boyutlarý
hakkýnda oldukça geniþ çaplý
bilgilere sahip olan batýlý modern toplumlarýn nasýl bir
refleks sergileyecekleriyse
hala bir muammadýr. Ya yapýlan propagandalarla kendilerini avutup konforlu yaþam
koþullarýna sarýlacaklar, yada
hükümetlerine sorunun çözümü için baský yapacaklar.
Sorunun çözümünde kilit taþý olan bu tercih ise sadece insanlarýn deðil, dünyadaki hayatýn kaderini belirleyecektir.
23. sayi sayfalar
30.04.2009
28
atýþmalarý diplomatik yollardan çözmeye çalýþan tarihi bir
kiþilik olarak Müslümanlarýn hükümdarý Selahaddin
Eyyubi’yi görüyoruz. Acý
savaþlardan sonra Kudüs’u
savaþmaksýzýn ele geçiren
Eyyubi, kültürler savaþýný
durdurmanýn ilk iþaretlerini
verdi.
Haçlý seferlerinin
baþlangýcý
Bugün çokça konuþulan
kültürlerin çatýþmasý olayý
Ortaçað’da Müslümanlar ve
Hristiyanlar arasýnda 200
yýl süren savaþlarda kendini
göstermiþti. O dönemde ilk
planda olan Kudüs’ün ele
geçirilmesiydi. Ortaçaðýn
bu dönemi hükümdarlarýn
kitleleri savaþ için nasýl motive ettikleri ancak çatýþmalarýn gerçek sebepleri konusunda bilgisiz býrakma konusunda ki tavýrlarý bakýmýndan iyi bir örnek sunuyor. Haçlý seferleri dini motiflerle haklý gösterilmekle
beraber, biz bugün biliyoruz
ki, esas nedenleri birilerinin
güçlü durumlarýnýn korunmasý için siyasi ve ekonomik nedenlerle gerçekleþtirilmiþti.
Haçlý seferleri için yapýlan propaganda esnasýnda örneðin Hristiyanlýðý Ýslam
karþýsýnda tehlike altýnda
olduðu propagandasý-, toplumdaki korkularý kullanarak düþman oluþturulmuþ,
ancak siyasi sebepler doðal
olarak açýklanmamýþtý.
Çatýþmalarý diplomatik
yollardan çözmeye çalýþan
tarihi bir kiþilik olarak Müslümanlarýn hükümdarý Selahaddin Eyyubi’yi görüyoruz. Acý savaþlardan sonra
Kudüs’u savaþmaksýzýn ele
geçiren Eyyubi, kültürler
savaþýný durdurmanýn ilk
iþaretlerini verdi. Ortaya
koyduðu diplomasi herkesi
hayran býrakmýþ ve kültürlerin barýþ için de birarada
yaþamasýný saðlamýþtý.
Haçlý seferleri Anadolu’da sürekli güçlenen Selçuklulara karþý Bizans Hükümadarý’nýn zora girerek
yardým çaðrýsý yapmasý ile
baþlamýþtýr. Bizans hükümdarý Papa II Urban’dan yardým istemiþ ve çaðrýsýnda
da kutsal þehir Kudüs’te ki
Hristiyanlara kötü muamele
edildiði ve baský gördüklerini gerekçe olarak göstermiþti.
Gösterilen gerekçelerin
gerçek olmadýðýný, Hristiyanlarýn Kudüs’te zulüm
görmedikleri ve dinlerini
Ç
10:30 Uhr
Seite 28
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428
Selâhaddîn Eyyûbi
özgürce yaþadýklarýný sonradan öðreneceklerdi. Papa
hangi sebeplerle yapýldýðý
dikkate almadan yardým
çaðrýsýný haklý bulmuþtu, zira Avrupa’da kendi aralarýndaki ayrýlýklarý unutmak
ve Hristiyan deðerlerine geri dönüþü saðlamak için bir
düþmana ihtiyaç vardý. Papa ayrýca bu durumu Doðu
ve Batý kiliselerini birleþtirmek için bir fýrsat olarak görüyordu.
Arkasýnda yatan bu nedenlerden dolayý Papa Urban II, piskoposlar ve aristokratlarla görüþerek 1096
yýlýnda ilk haçlý seferini baþlatmýþ, bu seferin sonunda
da kutsal þehir Kudüs ele
geçirilmiþti. Þehri ele geçiren haçlýlarýn Kudüs’te yaptýklarý katliam nedeniyle bu
haçlý seferi tarihe en korkunç sefer olarak geçti. Gerçekleþtirilen kanlý katliam
hem Ýslam hem de Hristiyan kaynaklarýnda anlatýlmaktadýr.
Haçlýlarýn Müslümanlara karþý kazandýðý bu zaferden sonra bugünkü Filistin
ve Suriye bölgelerinde dört
haçlý þehri kurulurken, aralarýnda anlaþamamalarý nedeniyle bu þehirle kalýcý olmadý. Müslümanlar ise
Hristiyanlara karþý mücadele için biraraya geldi. 1144
yýlýnda Müslüman bir hükümdar bu haçlý þehirlerinden birini ele geçirmiþ, buna
karþý yapýlan haçlý seferide
baþarýsýz olmuþtu.
Selahaddin Eyyubi ise
Kudüs’ü Hristiyanlardan
geri almak için Müslümanlarý biraraya getirmiþti. 1187
yýlýnda Hristiyan haçlý seferlerine dayanarak Müslümanlarýnda kutsal savaþýný
baþlattý. Onun kumandanlýðýnda Müslümanlar Kudüs’ü tekrar Müslüman hakimiyetine almayý baþardýlar.
Bu yenilgiyi Hristiyanlar
kabullenmeyerek doðuya
doðru haçlý seferlerini yeniden baþlattýlar. Uzun yýllar
süren savaþlardan sonra Selahaddin Eyyubi diplomatik
bir çözüm yoluna giderek
çatýþmalarý durdurdu.
Hükümdarlar sonunda
Hristiyan hacýlarýn özgürce
þehre girebilmeleri ve Kudüs’ün Müslümanlarý elinde kalmasý noktasýnda anlaþtýlar.
Selahaddin Eyyubi’nin
kiþiliði ve tavýrlarý
1138 yýlýnda Tikrit’te doðan ve haçlý seferleri döneminde yaptýklarý ile hem
Müslümanlar hem de Hristiyan arasýnda þöhret kazanan Selahaddin Eyyubi hakkýnda bilimsel çalýþmalarýn
sayýsý geçtiðimiz yýllarda artýþ gösterdi. 2005 yýlýnda Selahaddin Eyyubi ve Haçlýlar
adý altýnda gezici bir sergi
düzenlenirken, bu sergiyi
örneðin Hannes Möhring’in
Selahaddin ve Dönemi gibi
gündemdeki konularý içerecek þekilde kültürlerin karþýlaþmasý baðlamýnda eserler takip etti.
Kudüs’ün kansýz bir þekilde fethedilmesi ve Selahaddin Eyyubi’nin haçlýlarýn aksine þehirdeki Hristiyanlarý korumasý Ortaçað’da Selahaddin hakkýnda olumlu bir imaj oluþmasýna neden oldu. Kendisine
þövalyelere layýk ünvanlar
verilirken, merhametli, insaflý, samimi olmasý nedeniylede övgüye mazhar olmuþtu. Hristiyanlarýn Müslümanlara yönelik verdikleri sözleri önemsiz bularak
tutmama tavýrlarýnýn aksine
diðer dinlere mensup insanlarla yapýlan sözleþmelere
sadýk kalýþý herkesi kendisine hayran býrakmýþtý.
Selahaddin Eyyubi hakkýnda haçlý seferleri öncesi
yapýlan olumsuz propaganda ile oluþan imaj ile savaþ
sonrasý karþýlaþtýklarý hakka
riayet eden Selahaddin imajýný uyuþmamasý nedeniyle,
ölümünden sonra kendisinin Hristiyan bir anneden
doðduðu ve çocukken vaftiz edildiði yönünde söylentiler çýktý.
Ancak Bahaaddin Ýbn
Þaddad’ýn hazýrladýðý Selahaddin Eyyubi biyografisi
bu söylentileri yalanlýyor.
Selahaddin ayrýca Hristiyanlara karþý savaþlarýný
Müslümanlarýn huzur için
deðil, hakim olduðu bölgeleri geniþletmek için yaptýðý
yönünde eleþtiriler sözkonusu olmuþtur. Bunun dýþýnda kendisine yönelik neredeyse olumsuz bir yaklaþým sözkonusu deðildir. Selahaddin Eyyubi’ye övgüler
devam etmiþ, bu ise ancak
yeni zamanlarda eleþtirel
yaklaþýmlarýn ortaya çýkmasýna imkan saðlamýþtýr.
Ortaçað’da Dante ve
Boccacios’un eserlerinde Selahaddin Eyyubi’nin diðer
dinlere karþý gösterdiði tolerans övülmektedir. Boccacios’un eserinde dinlerin eþitliði düþüncesi iþlenmektedir. Voltaire ise tolerans düþüncesini ele alarak haçlý seferleri ile ilgili yazdýðý risalede þu ifadelere yer vermektedir: “Vasiyetnamesinde sadakanýn eþit þekilde
Müslümanlar, Yahudiler ve
Hristiyanlar arasýnda daðýtýlmasýný emrettiði söylenmektedir. Kendisi bu emirle
insanlarýn hepsinin kardeþ
olduðu yardým etmek isteyenlerin hangi dine mensup olduklarýný sormalarý
yerine hangi acýlarý çektiklerinin sorulmasý gerektiði anlatmak istemiþtir.(...)O hiçbirzaman dini nedeniyle
kimseye zulmetmemiþti ve
ayný zamanda bir filozoftu”.
Voltaire’in bu sözleriyle Selahaddin’i erken aydýnlanma döneminin içine kattýðý,
kendisinde dinleri aþan ve
insanlarýn eþit olduðu ilke-
biyografi
sini önplana çýkaran bir hükümdar gördüðü söylenebilir.Lessing’de Selahaddin
hakkýnda bu görüþe katýlarak kendi yazdýðý eserinde
de onun asil karakterini ortaya koymanýn yanýnda,
onu özgürlük ve eþitliði
öven aydýnlanmacýlarýn yanýna koymaktadýr.
Bir Selahaddin Eyyubi
biyografisini tercüme eden
Claude Marin bu yaklaþýmý
eleþtirmekte ve þunlarý söylemektedir: “Selahaddin Eyyubi Kuran’ýn emirlerine
büyük ihtimam göstermiþ
ve Müslümanlarda onu kutsal bir þahýs olarak görmüþlerdir. Þehirlerde camiler,
okullar, bakým evleri ve hastaneler yaptýrmýþ, yaþlýlarý
ve yetimleri korumasý altýna
almýþ ve ihtiyaç sahiplerini
doyurmuþtur. Selahaddin’in
bir filozof olarak öldüðünü
söyleyenler büyük yanýlgý
içerisindedirler. O dindar
bir hükümdar olarak ölmüþtür. Bugünü bazý yazarlarýna göre dindar olmamaya dayanan felsefe olmaksýzýn böyle büyük adamlarýn
varolmasý imkansýz gözükmektedir”.
Ýslam kaynaklarýnda ise
Selahaddin Eyyubi’nin dindar bir Müslüman olduðu
ve o asil karakterinin kaynaðýnýn Kur’an-ý Kerim olduðu belirtilmektedir. Lüksten uzak bir hayat süren bir
hayat tarzýna sahip olmasý
ve Ýslam’ý gerçek anlamda
yaþama çabasý ile örnek insan olmuþ batý dünyasýnada
Ýslam’ýn önceliklerini görme
imkaný saðlamýþtýr.
23. sayi sayfalar
30.04.2009
10:30 Uhr
bilgilendirme
2
007 yýlý vergi denkleþtirme iþlemleri için geçerli olacak ve iþ yolunun ancak 21 km`den fazlasýnýn kabul edileceði yasa,
iki mahkeme tarafýndan
haksýz görüldü ve dosya Federal Anayasa Mahkemesinde incelenmekte.
Koalisyon ortaðý SPD 21
kilometrenin tekrar tanýnabileceðini, ancak paranýn
baþka kaynaktan bulunmasý
gerektiðini açýkladý. Veya
km baþýna 25 veya daha az
centin hesaplanabileceði görüþünde.
Büyük koalisyonu oluþturan CDU/SPD hükümeti
göreve baþlarkan bir dizi yeni yasalar çýkarýrken, vergi
yasalarýnda da çok önemli
deðiþiklikler yapmýþtý. Bu
deðiþikliklerden en önemlilerinden birisi de çalýþan
kimselerin iþ yol masraflarýnýn ilk 21 kilometresinin tanýnmamasý olayýydý. Bu yasaya göre eðer bir kimsenin
21 kilometreden az iþ yolu
varsa, ‘pauschal’ olarak 920
euro yol masrafý tanýnarak,
hesaplamasý
yapýlacaktý.
Eðer iþ yolu 21 km`den fazlaysa, örneðin 45 km ise,
bundan 21 km düþülecek ve
kalan 24 km için km baþýna
30 cent hesaplanarak yol parasý vergiden muaf tutulacaktý. Tabii ki bu da büyük
bir adaletsizliðe yol açacaktý.
MALÝYE DEREYÝ
GÖRMEDEN
PAÇAYI SIVAMIÞTI
Ne demek istiyoruz bu
güzel atasözümüzle?. Bu yýl
içerisinde 2006 yýlý iþlemleri
yapýlýrken maliye daireleri
2007 yýlý için de ‘önceden
tahmin’ hesaplarý yaparak,
çok sayýda vergi mükellefinden peþinen para istemiþti.
Nasýl? Örneðin vatandaþ
Ahmet bey 2006 yýlýnda 23
km iþ yolunu vergiden düþürürken, yýlda ortalama
235 gün çalýþtýðýný varsaya(235x23=5405km
rak,
x30cent=1621,50) 1621,50
euro ve diðer sendika vb.
masraflarý vergiden muaf
tutarak vergi iadesi alýrken,
maliye, Ahmet beyin 2007
gelirlerinin ayný kaldýðýný
varsayarak, iþ yolu masraflarýnýn, 21 km ortadan kalkacaðýný düþündü ve sadece 920 euroyu hasapladý.
Maliye, 2007 yýlý için hesapladýðý örneðin 700 euroyu
bu yýldan baþlamak þartýyla
ödemeye zorladý.
Bu olaydan rahatsýz olan
ve iþ yeri ile evinin mesafesi
uzak olan vatandaþlarýn
2007 yýlý baþýnda vergi kartlarýna uzak mesafenin mas-
Seite 29
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428
YOL PARASI DAVASINDA BAÞARIYA DOÐRU
raflarýný peþinen iþletmek istemelerine (Jahresfreýbetrag auf LK)
maliyenin yanaþmamasý
üzerine açtýklarý davanýn sonuçlanmasý bugünkü duruma geri gelmemizi saðlamýþtýr.
Maliye Bakanlýðý
Tamim Yayýnladý
Çok sayýda vatandaþýn açtýðý davalar örneðin Finanzgericht Niedersachsen (AZ:8 K
549/06), ve birkaç mahkemenin Federal Anayasa Mahkemesinde incelenmesi üzerine, maliye
bakanlýðý bir tamim yayýnladý ve maliye dairelerinin yukarda anlattýðýmýz aksaklýða geçici olarak son
vermelerini duyurdu.
Ýtiraza gerek var mý?
Birçok okuyucumuz telefon ederek bu yasaya karþý
itiraz gerekli olup olmadýðýný sordular. Hatta bazýlarý
sendikalarýnýn veya tanýdýklarýnýn hazýrladýðý itiraz örneklerini faksladýlar. Cevabýmýz gayet açýk. Ýtiraza gerek yok.
Maliye Bakanlýðýnýn tamimine göre maliye daireleri 2007 vergi sonuç bildirimlerini Anayasa Mahkemesi
kesin kararýný açýklayana
kadar, ‘geçici’ olarak düzenleyeceklerdir.
Yüksek mahkeme davayý lehimize karar verirse,
tüm sonuç bildirimleri otomatikman deðiþtirilecektir.
Okuyucularýmýzýn çok
sorduðu ve herkesi ilgilendiren bazý sorulara cevabýmýz:
Eþlerden her ikisi çalýþýrsa, vergi kartýndaki sýnýflandýrma nasýl olmalýdýr?
Bu konuda ana kural,
çok kazananýn 3. sýnýfý, daha
az kazananýn 5. sýnýfý seçmesidir. Örneðin bay X 4000
Euro brütle çalýþýyor ve bayan Y`de 2500 Euro brutto
kazanýyorsa, yukardaki kural geçerlidir.
Ama eþlerden her ikisi
birbirine eþit veya az farklý
kazanýyorlarsa, o zaman
her ikisi de 4 sýnýf vergi kartý almalýdýr.
Yýl içinde kazançlarda
deðiþiklik olursa vergi sýnýflarýný deðiþtirmek mümkündür.
2) Vergi sýnýfý 6 ne zaman
kullanýlýr, avantajý/deyavantajý var mýdýr?
6 sýnýf yedek iþlerde kullanýlýr. Yani bir kimse bir
yandan örneðin 3. sýnýf vergi
Asým TOZOÐLU
kartýyla çalýþýrken, yedek bir
iþ yaparsa onu 6. sýnýfla yapabilir.
3). Tüp bebek masraflarý
vergiden düþülmektedir.
Federal Sayýþtayýn verdiði karara göre, bekar da olsa
bir kadýnýn tüp bebek sahibi
olmasý için yaptýðý masraflar
vergiden
düþülmektedir.
(Bundesfinanzhof Az: III R
47/05) Masraflarýn yurt dýþýnda olmasý halinde maliye
kabul etmeyebilir.
4). Türkiye Emekliliði
çok ses getirdi.
Federal Almanya`da çalýþýp vergi ödeyenlerin kendilerinin veya eþlerinin Türkiye`de SSK, Baðkur veya
Emekli sandýðýna ödedikleri
paralarýn ödedikleri yýlýn
vergi denkleþtirmesinde beyan etmeleri halinde vergi
iadesinden yararlanacaklarýný duyurmuþtuk. Bir daha
hatýrlatýrýz.
5). Ayrýca, Çocuk parasýyla ilgili haberimiz büyük
yanký uyandýrdý.
Çocuk paralarý üç yýl geriye dönük alýnabiliniyor.
6). 2005 yýlý vergi denkleþtirmesinin süresi ne zaman bitiyor?
Yasal olarak süreler iki
yýl için belirlenmiþtir. Ancak
hastalýk parasý, iþsizlik parasý vb. yan gelirler olunca
bir kaç yýl geriye dönük iþlem yapýlabilinir.
Maliyeden ceza almamak için iki yýl süre dolmadan iþlemlerin yaptýrýlmasýný salýk veririz.
7). 2006 yýlý için vergi
denkleþtirme iþlemlerinde
hangi belgeler lazým?
UNUTMAYIN!
2006 yýlý Vergi iþlemlerinizde gerekli bilgi ve belgeler
Vergi kartlarý (varsa eþinizin de vergi kartý)
Banka hesap numaranýz
Evlenme/boþanma/ayrýlma tarihi
Eþinizin ve çocuklarýnýzýn doðum tarihi
Alýnan hastalýk/iþsizlik/annelik parasýnýn
alýnan kurum tarafýndan
belgesi
Eþlerden biri emeklilik parasý alýyor ise gelen
emeklilik parasýnýn bildirisi
18 yaþýndan büyük
çocuklar için okul/meslek eðitimi belgesi ve çocuklarýn gelirleri
Çocuklarýnýz
için
Kindergarten veya Horta
ödediðiniz masraflar (2006
yýlýndan itibaren kapsamlý
bir þekilde kabul edilmektedir)
Ýþlem yapýlan yýl içerisinde dünyaya gelen çocuklar
için doðum belgesi
Türkiye`de veya dýþ ülkelerde olan bütün çocuklar
için okul belgesi gereklidir.
Faiz / Kar payý gibi gelirlerin belgeleri (Örneðin
Merkez bankasý)
Derneklere yapýlan baðýþlar için baðýþ belgesi Araba/Hayat/Kaza/Sigortalarý
için belgeler (Bu sigortalar
yýllýk brüte orantýlý olarak
belirlendiði için brütün yüksek olduðu durumlarda geçersizdir.)
Hastane/gözlük/diþ/
ilaç masraflarý cenaze-defin
masraflarý, boþanma masraflarý (bu masraflar da brüte
ve çocuk sayýsýna orantýlý
olarak kabul edildiði için, az
miktarlar vergi iadesinde etkili olmamaktadýr)
Sizde veya aile fertlerinin
birisinde bedensel veya zihinsel özür var ise, bunun
için özürlülük kimliði veya
belgesi
Ýþ yolu uzaklýgý (tek yön)
Ýþ icabý deðiþik yerlere
gitmek zorunda kalýyorsanýz (montaj veya inþaat iþçiliði gibi) veya þöför olarak
çalýþýyorsanýz iþ yerinizden
yýllýk kaç gün ve günde kaç
saat çalýþtýðýnýza dair bir belge (Bescheinigung über die
Einsatzwechseltätigkeit)
Ìþ icabý evinizde bilgisayar kullanmanýz gerekiyorsa veya bir çalýþma odanýz
var ise bunlarýn gerekliligi
için iþ yerinizden bir belge
ve bunlarýn masraflarý.
Ìþ yerinizin size ulaþmasý
gerektiði durumlarda telefon masraflarý
Mesleðinizde ilerlemek
29
için eðitim alýyorsanýz
Kurs ücreti, yol masrafý,
Kitap ve gerekli malzemelerin faturalarý
Birinci dereceden akrabalara (Anne/ Baba/ Büyükanne/ Büyükbaba/ Kayýnvalide/ Kayýnpeder) yapýlan bakým:
Bakýma muhtaç kiþiler
Türkiye`de yaþýyor iseler:
Türkiye`den her þahýs
için vali veya kaymakamlýktan bir bakým belgesi
Havale makbuzlarý ve
bunlarýn bakým yapýlan kiþiler tarafýndan alýndýgýna dair Türkiye`den gelen ödendi
bildirileri
Türkiye`de ki 50 yaþýndan büyük anne ve babalar
için iþ ve iþçi bulma kurumundan alacaklarý iþsizlik
belgesi
(Bu belgelerin eksikliðinde bakýmlarýn vergi dairesi
tarafýndan kabul edilemeyecegine dikkat ediniz!)
Dikkat! Bakým Miktarý
kiþi baþýna 3.840,- EUR dur.
Fakat bunda havalelerin yýlýn içerisinde ilk defa yapýldýðý ay gözönünde bulundurulduðu için, havalelerin
Ocak ayýndan itibaren ve en
fazla 3 ay aralýklarla yapýlmýþ olmasý gerekmektedir.
Örneðin ilk havale Haziran
ayýnda yapýlmýþsa kiþi baþýna sadece 1.198.- EUR kabul
edilmektedir.
Bakýma muhtaç kiþiler
Almanya`da yaþýyor iseler:
Kendilerinin yardým aldýklarýna dair bir beyan (Bu
formu bizden temin edebilirsiniz.)
Varsa buradaki gelirlerinin belgeleri (Hastalýk-Ìþsizlik-Emeklilik parasý belgesi
vs.)
Havaleler (ayný evde yaþýyor iseniz havale gereksizdir.)
Gelirler göz önünde bulundurularak bu kiþilere yýllýk 7.680.-EUR`ya kadar bakým yapmak mümkündür
Almanya`da yaþayan ve
18 yaþýný doldurmuþ olan
çocuklarýnýz varsa, bu çocuklara çocuk parasý alýnmamýþsa ve bu çocuklarýn
gelirleri yoksa veya çok düþükse bu zaman içerisinde
de geçimini siz temin etmiþseniz, bakým gösterebilirsiniz.
Diðer sorularýnýzda size
her zaman yardýmcý olmaya
hazýrýz.
Daha geniþ bilgi için:
069/731919
Veya melik.sel@gmx.de
23. sayi sayfalar
30.04.2009
30
10:30 Uhr
Seite 30
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428
faaliyet haber
IGMG Hessen Gençliði Sezonun Ýkinci
Ýdareciler Toplantýsýný Gerçekleþtirdi
IGMG Hessen Bölgesi Gençlik Teþkilatý Sezonun ikinci ÞBT ve Ýdareciler
Toplantýsýný bir yatýlý seminerle Darmstadt Þubesinde gerçekleþtirdi.
DARMSTADT Y.B.GÜZEL
roðram açýlýþ Kur’aný Kerim ile baþladý ve
IGMG Hessen Bölgesi Gençlik Teþkilatý Teþkilatlanma Baþkaný Abdullah
Hatip Þubelerin yoklamasýný yaptýktan sonra gündemi takdim etti.
Ardýndan Darmstadt
Þube Gençlik Baþkaný
M.A.SKaya gelen gençlere
“Hoþgeldiniz” konuþmasý
yaptýktan sonra açýlýþ konuþmasý için mikrofonu
IGMG Hessen Bölgesi
Gençlik Teþkilatý Baþkaný
Hakan Bayhan’a verdi.
Bayhan konuþmasýnda
gençlere bir konuþma yaparak ilk hedefiniz insanlýðýn kurtuluþu ve barýþýdýr
diyerek noktaladý.
Bu konuþmadan sonra
günün Hatibi olan Avrupa
Ýslam Konseyi Üyesi Mustafa Mullaoðlu Hoca efendi
günün ilk dersini yapmak
için söz aldý.
Mullaoðlu konuþmasýnda þu konulara deðendi:
*Allah dostlarýnýn hayatlarýndan kesitler sundu
*Davasýz genç olmaz ve
lidersizde dava olmaz diyerek konuþmasýný tamamladý.
Bu konuþmadan sonra
Akþam namazý için mola
verildi ve moladan sonra
gençlere klipler gösterildi.
P
Günün ikinci dersini
yapmak üzere Ana Teþkilattan, IGMG Hessen Bölgesi Teþkilatlanma Baþkaný
Ahmet Ölmez`in semineri
vardý. Seminerinde gençlere çok güzel nasihatlarda
bulunuldu.
Bu konuþmadan sonra
Yatsý Namazý ve Akþam yemeði için mola verildi ve
serbest bölüme geçildi.
Ýkinci gün ise Toplu Sabah Namazý ile baþladý ve
ardýndan Kahvaltý yapýldý.
Kahvaltýidan sonra Þube Baþkanlarý ve Ýdareciler
ayrý odalarda ders gördüler.
Ýdarecilerin üçüncü dersi için IGMG Hessen Bölgesi Gençlik Tanýtma Baþkaný
M.S.Gül söz aldý ve kendi
has bir konuþma sundu ve
ardýndan dördüncü ders
için sözü IGMG Hessen
Bölgesi Genç Eðitmen Ý.Köse aldý ve Gençlere güncel
hayattan ve sahabe hayatýndan örnekler vererek
gençleri asrý saadete götürdü.
Bu etkili konuþmalarýn
ardýndan Günün Hatibi
olan Hessen Hatiplerinden
ve eski Bölge Baþkanlarýndan Ýbrahim Gümüþoðlu
söz aldý.
Gümüþoðlu konuþmasýinda Ýslam çalýþmalarýnda
gençlerin yeri, 40 Hadis ve
Kur’an da geçen Ayetlerden bahsederek, gençlere
Prof.Dr. Vecdi Akyüz’ün
‘Kur’an da geçen siyasi
ayetler’ kitabýný tavsiye etti.
Bu güzel konuþmadan
sonra Öðle Namazý ve yemeðe geçildi ve Proðram
toplu fotoðraf çekildikten
sonra sona erdi.
23. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
Ýslam tarihinde camiler
Cami hakkýnda hazýrlanan bir broþürde caminin
mimari bir sanat eserinden
daha fazla bir þey olduðu
söylenmektedir. Cami Ýslam’ýn tarihini, hayata ve
dünyaya bakýþýný sembolize
eder. Bu nedenle de cami Ýslam’ýn fiziki manifestosu
olarak adlandýrýlabilir. Bu tanýmlamanýn þu anda Almanya’da yer alan camilere ne
kadar uygun düþtüðü, Almanya’daki camilerin hangi
özellik ve iþlevlere sahip olduðu veya olabileceði, bunun yanýnda hangi tarihsel
ve dinsel temellere dayandýðý bu yazýda ele alýnacaktýr.
“Cami” kelimesi arapçada “sucud” kelimesinden
gelen yüksek arapçada
“mescid” kelimesine dayandýrýlýr ve “secde edilen yer”
anlamýna gelir. Türkçe’de
daha sýk kullanýlan “cami”
kelimesi arapçada toplanmak, biraraya gelmek anlamýna gelen “cem” kelimesinden gelir ve geçmiþte bir þehirdeki merkez olan ve Cuma namazýnýn kýlýndýðý camiye iþaret eder. Emeviler
zamanýnda þehirlerin geniþlemesi nedeniyle Cuma namazý için çok sayýda cami
yapýlmak durumunda kalýnmýþ ve dolayýsýyla “cami” ile
“mescid” arasýnda fark
önemsiz duruma gelmiþtir.
Bu anlamda “mescid” veya
“cami” olarak adlandýrýlsýn
Almanya’daki
camilerde
Cuma namazlarý kýlýnmaktadýr. Ancak Kuran’da ve hadislerde sadece mescid kavramý kullanýlmaktadýr.
Dünyanýn ilk camisi
Kâbe’dir ve Hz. Adem (as)
tarafýndan inþa edilmiþtir.
Kuran-ý Kerim’de yer alan
surede þöyle denilmektedir:
“Þüphesiz, âlemlere bereket
ve hidayet kaynaðý olarak
insanlar için kurulan ilk ev
(mâbet),
Mekke´deki
(Kâbe)dir” [3:96]
Bunun yanýsýra Hz. Muhammed (sav) tarafýndan
yeryüzündeki ilk mescidin
“Mescid-ül Haram” yani
Mekke’de bulunan Kâbe olduðu, ikinci mescidi ise Kudüs’te yer alan “Mescid-ül
Aksa” olduðu bildirilmiþtir.1
Peygamberimizin hayatýný
kaleme alan önemli yazarlardan Ýbn Hiþam’a göre
Peygamberimiz zamanýndaki ilk cami -özel de olsa –
Kur`an okumak ve namazlarýný kýlmak için Hz. Ebu Bekir’in inþa ettiði Ebubekir camisidir.2 Beytullah (Allah’ýn
evi) Mekke’de bulunmasýna
raðmen ilk Müslümanlar
kendilerini baskýlardan ko-
10:30 Uhr
Seite 31
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428
Caminin anlamý üzerine
Ali METE
Ýslam dünyasýnda gözlemlenen camilerin iþlevleriyle ilgili ayrýmlamalara karþýn, Almanya’daki camiler ihtiyaç
nedeniyle Mescid-i Nebevi örneðindeki olduðu gibi çokiþlevli bir merkez olma þansýný kazandýlar.
rumak için alternatif mekanlar oluþturuyorlardý.
Ancak bu camilerin hiçbiri sonra yapýlacak olan camilere örneklik teþkil etmemiþlerdir. Müslümanlarýn
ileride yapacaklarý camiye
örneklik teþkil eden tek cami
Hz. Muhammed’in (sav)
Medine’ye hicret ettikten
sonra yaptýrdýðý Mescid-i
Nebevi’dir.
Mescid-i Nebevi ayný zamanda eðitim, hukuki, askeri, siyasi, kültürel ve idari iþlevlerin görüldüðü bir yerdi.
Bunun nedeni belirtilen görevleri kendisi yürüten Hz.
Peygamber’in evinin doðrudan caminin yanýndan bulunmasýdýr. Bugün için bu iþlevlerin heryerde görülemeyeceði ve görülmek zorunda
olmadýðý aþikârdýr.
Baþtada belirttiðimiz gibi
“mescid” secde edilen yer
anlamýna gelmektedir ve bu
anlamda caminin temel iþlevine iþaret etmektedir. Cami
aþaðýdaki ayetlerin belirttiði
gibi tek tek veya toplu olarak namaz kýlýnan yerdir.
“...(Bu kandil) birtakým
evlerdedir ki, Allah (o evlerin) yücelmesine ve içlerinde
isminin anýlmasýna izin vermiþtir. Orada sabah akþam
O´nu (öyle kimseler) tesbih
eder ki...” [24:36]
“...Eðer Allah, bir kýsým
insanlarý (kötülüklerini) diðer bir kýsmý ile defedip önlemeseydi, mutlak surette,
içlerinde Allah´ýn ismi bol
bol anýlan manastýrlar, kiliseler, havralar ve mescidler
yýkýlýr giderdi. Allah, kendisine (kendi dinine) yardým
edenlere muhakkak surette
yardým eder. Hiç þüphesiz
Allah, güçlüdür, galiptir…”
[22:40]
“Biz, Beyt´i (Kâbe´yi) insanlara toplanma mahalli ve
güvenli bir yer kýldýk. Siz de
Ýbrahim´in makamýndan bir
namaz yeri edinin (orada namaz kýlýn). Ýbrahim ve Ýsmail´e: Tavaf edenler, ibadete
kapananlar, rükû ve secde
edenler için Evim´i temiz tutun, diye emretmiþtik…”
[2:125]
Belki secde edilen yer anlamýnýn altýný çizmek veya
belkide toplu halde ibadet
toplanmayý gerekli kýldýðý
için Kuran’da sadece “mescid” kavramý geçmektedir.
Bu ibadetlerin en önemlisi
olan beþ vakit namazýn dýþýnda mecburiyetle cemaat
ile eda edilmesi gereken Cuma namazý da cemiyetteki
dayanýþmayý ve birlikteliði
saðlar.
Bir hadise göre Peygamberimiz ilim öðrenmeyi Allah’ý zikretmekten öncelemektedir.3 Peygamberimizin
bu ve benzeri ifadeleri, uygulamalarý dolayýsýyla cami
baþtan beri Ýslam öðretisinin
aktarýldýðý yer iþlevini kazanmýþtýr. Baþlangýçta Kur``n ve hadislerin öðretildiði
camilerde daha sonra þiir, dil
ve hatta pratik týp bilgisi
dersleri de verilmeye baþlanmýþtýr.
Hemen hemen tüm müslümanlarýn alimlerinin eðitimlerine camide baþladýklarý ve devam ettirdikleri söylenebilir. Ýlim öðretimi ya camilerde ya da camilerin yanlarýnda inþa edilen kurumlarda gerçekleþtiriliyordu.
Bunlar arasýnda sadece Ýslam konusunda kitaplarýn
deðil, daha baþka birçok
alanda kitaplarýn da yer aldýðý kütüphaneler de yer alýyordu.
Ýbadet edilen ve eðitim
verilen yer olarak iki merkezî iþlevinin yanýsýra camiler, zamanýna, yerine ve þartlara göre farklý diðer iþlevlere de sahiptiler.
Peygamberimizin yaþadýðý zamanlarda cami, hukuki
kararlarýn verildiði, sonraki
dönemlerde baþa gelen hükümdarýn ilk konuþmasýný
gerçekleþtirdiði ve diplomatlarý karþýladýðý yer olarak
kullanýlageldi. Hatta bazen
hazinenin muhafaza edildiði
mekan olarak ta kullanýldý.
Caminin sürekli farklý
amaçlar için kullanýlmasý nedeniyle mekânsal ayrýmýn
yanýsýra içerik olarakta bir
ayrým sürecine girildi. Deðiþik bölgelerde, farklý zamanlarda baþlayan bu süreç caminin sadece dini ibadetleri
yapýldýðý yer olarak algýlanmasýna yol açtý. Bu durum
ise Ýslam’ýn dünya ve ahireti
bir bütünlük halinde ele alan
öðretisinin sözkonusu bütünlüðünü tehdit etmeye
baþladý. Ýslam’ýn dini ve
dünyevi olaný birarada yaþatmak istemesi gerçeði ýþýðýnda bakýldýðýnda cami, kilise gibi kutsal bir mekân
deðildir. Bu nedenle de cami
eðitim, yönetim, siyaset, sanat, hukuk gibi birçok alanda hizmetlerin görüldüðü
mekân olagelmiþtir. Camilere kutsallýk atfedilmediði ve
camiler daha çok pratik
amaçlara hizmet ettiði için
ihtiyaca, zamana ve yere göre deðiþiklik arzeden bahsettiðimiz iþlevleri üstlenebilmiþlerdir.
Günümüzde camiler
Ýslam dünyasýnda gözlemlenen camilerin iþlevleriyle ilgili ayrýmlamalara
karþýn, Almanya’daki camiler ihtiyaç nedeniyle Mescid-i Nebevi örneðindeki olduðu gibi çokiþlevli bir merkez olma þansýný kazandýlar.
Bu nedenle yazýmýzýn bundan sonraki bölümünde Almanya’daki camilerin iþlevleri ve pespektiflerinden
bahsedeceðiz.
Almanya’daki her cami
en azýndan üç iþlevi görmektedir: Ýbadet yeri, kültürel etkileþimin olduðu mekân ve
eðitim yeri.
Daha öncede bahsedildiði gibi camilerde ilk planda
günlük beþ vakit namaz, haftalýk Cuma namazý, bayram
namazlarý
kýlýnmaktadýr.
Bunlar istisnasýz Almanya’daki her camide yapýlmaktadýr.
Ýslam’da ibadetlerin dünyaya bakan yönüde vardýr.
Evde tek baþýna da kýlýnabilecek günlük namazlarýn cemaatle birlikte kýlýnmasý tavsiye edilmektedir. Buna karþýn Cuma ve bayram namazlarý sadece cemaatle kýlýnabilmektedir. Ancak günlük
beþ vakit namazýn cemaatle
kýlýnmasý önemlidir ve hatta
Peygamberimizden sonra
gelen bazý alimler namazý
cemaatle kýlmamanýn Sünnet’i terk anlamýna geldiði
düþüncesindedirler.4 Almanya’da evlerin, iþyerlerinin ve
31
camilerin arasýnda uzaklýk
nedeniyle meseleye farklý
yaklaþýlabilir, ancak namaz
vakitlerinde Müslümanlarýn
camide buluþabilmelerini cemaatle namazýn önemine
borçluyuz. Cemaatle namazýn bu kadar önemli olmasý
camilerin hertürlü faaliyetin
merkezi olmasýna neden olmaktadýr.
Almanya’daki camilerin
kültürel görevler üstlenmeleri bir yandan göç tarihi ile
diðer taraftan da Ýslam’ýn
dünya görüþü ile doðrudan
baðlantýlýdýr. Almanya’da
yaþayan Müslümanlarýn çoðunluðu kültürel hayatlarýný
sürdürebilecekleri ortamlar
olan camilerde buluþan göçmenlerdir. Sözkonusu kültürel hayatýn içerisine özel bir
lokalin yer aldýðý sohbet guruplarýndan baþlayarak, Ramazan ve Kurban bayramlarýnda düzenlenen kutlamalar, folklor gruplarý ve hatta
dikiþ kurslarý da dahildir. Bu
iþlevi nedeniyle camiler çoðunlukla “cami dernekleri”
olarak nitelendirilmektedir.
Bu hukuki terminolijide
normal bir dernek konumunda olmaktadýr, ancak Ýslam düþüncesi açýsýndan bakýldýðýnda caminin anlamýnýn daraltýlmasýdýr. Bu baðlamda çoðunlukla paralel
toplumdan sözedildiði görülmektedir, ancak genelde
istenilen bir olgu olarak kültürel unsurlarýn desteklenmesi anlamýnda bakýldýðýnda cami ile her þehirde bulunabilecek hemþeri dernekleri
arasýnda fark yoktur. Makalemizin baþýnda da vurguladýðýmýz gibi Ýslam bir bütünlük sunmak istemekte bu nedenle de hayatýn dini ve kültürel boyutlarý herzaman
birbirinden ayrýlmamaktadýr.
Her camide din dersleri
verilmekte ve din eðitimi yapýlmaktadýr. Sözkonusu eðitimi en köklü þekli sadece
Cuma namazlarýnda önce
deðil, ayný zamanda namazlarda önce veya sonra veya
farklý toplantýlarda verilen
vaazlardýr. Haftalýk Cuma
vaazlarý tüm Müslümanlara
hitabýn yapýldýðý ve Peygamberimizin uygulamalarý baðlamýnda sadece dini deðil,
dini temellerle baðlantýsý kurulacak þekilde ayný zamanda aktüel sosyal, siyasi ve
hatta ekonomik konularýnda
konuþulmasý nedeniyle çok
önemlidir. Ayný þekilde din
eðitimine hafta sonlarý ve
okul tatillerinde gerçekleþtirilen Kuran kurslarý da dahildir. Sözkonusu kurslarda
23. sayi sayfalar
30.04.2009
32
her yaþtan Müslüman çocuklar ve gençler dini sorumluluklarýný yerine getirebilmek için temel dini bilgileri öðrenmektedirler. Bunun yanýsýra camilerin çoðunda, ekseriyetle yer darlýðý ve maddi imkansýzlýklar
nedeniyle küçükte olsa, Kuran-ý Kerim’in, Kur`an meallerinin, Kur`an tefsirlerinin,
Hadis külliyatlarýnýn bulunduðu kütüphaneler yer almaktadýr.
Almanya’daki yaklaþýk
tüm camilerde bahsettiðimiz
faaliyetler gerçekleþtirilmektedir. Almanya’yý memleketleri gibi görmeye baþlamalarý ve burada sürekli yaþamak
istemeleri nedeniyle Müslümanlarýn konumlarýndaki
deðiþme baðlamýnda Müslümanlarýn düþüncesinde de-
iesbach DÝTÝB Mevlana Camii’nin açýlýþýna; T.C Münih
Baskonsolosu Ali Rifat Köksal, T.C Diyanet Ýþleri Baþkan
Yardýmcýsý Prof. Dr. M. Þevki
Aydýn, T.C Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri
ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi
Arslan, Münih Din Hizmetleri Ataþesi Mustafa Temel, Miesbach Belediye Baskaný Ingirid Pongratz, Miesbach
Kaymakamý Norbert Kerkel,
Protestan Papaz Otto, DÝTÝB
Basýn Yayýn ve Halkla Ýliþkiler Müdürü Ekrem Ceþen,
Dinler ve Kültürler Arasý Ýliþkiler Müdürü Bekir Alboða,
Bölge DÝTÝB din görevlileri
ve dernek yöneticileri ile çok
sayýda Türk ve Alman davetli iþtirak etti.
T.C Diyanet Ýþleri Baþkan
Yardýmcýsý Prof. Dr. M. Þevki
Aydýn, konuþmasýnda bu
eserlerin ortaya çýkmasýnda
emeði geçen herkese teþekkür ediyorum. Eðer bizler Allah’ýn gücünün bizlere döndüðünü inanýrsak, Allah da
bizlere yardýmcý olacaktýr.
Camiler, müslümanlarýn
hayatý açýsýndan, olmazsa olmazlardandýr. Hz Peygamberden bu yana bütün uygulamalar bu yöndedir. Müslümanlar camilere olduðu kadar diðer dinlerin ibadethanelerine de çok önem vermiþlerdir. Ýslam Dini, savaþlarda
M
10:30 Uhr
Seite 32
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
ðiþiklikler olmuþtur.
Bu gerçek ýþýðýnda bakýldýðýnda Müslümanlar gerek
dinlerarasý ve kültürlerarasý
diyaloðun gerçekleþebileceði gerekse eðitim noktasýnda
duyarlýlýk nedeniyle daha iyi
kullaným imkanlarý içeren
yeni camilerin yapýlmasýný
istemektedirler.
Böyle camilerin yapýmýnýn entegrasyonun bir iþareti
olduðunu söylemeliyiz. Zira
Müslümanlar kendilerine
cami yapýmý için imkan saðlanan yerde kendilerini evlerinde hissedebilirler. Cami
islami veya kültürel bir dernek olarak deðil, Ýslam’ýn bir
kurumu olarak kabul gördüðü takdirde fonksiyonunu
tam anlamýyla icra edebilir.
Müslümanlarýn kendilerini ve dinlerini anlatma ihti-
hayat
Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428
yacý nedeniyle gerek açýk cami günleri ve iftar programlarý gerekse diyalog toplantýlarý veya bölgeler iþbirlikleri
baðlamýnda gitgide daha
fazla cami dýþarýya yönelik
faaliyetlere baþlamýþtýr. Belediyeler –ve özellikle partiler– bu potensiyelin farkýna
vardýlar ve Müslümanlarý ve
camilerini kapsamlý biçimde
yaptýklarý çalýþmalara dahil
etmeye baþladýlar.
Camiler Peygamberimizin mescidi örneðinde olduðu gibi çocuklarýn eðitim ve
öðretimine gitgide daha fazla önem vermektedirler. Peygamberimizin mescidinin
bir eðitim merkezi olmasý gibi, cami cemiyetleri gelecek
nesillerin eðitimi için daha
fazla yer ve mali imkanlar
saðlamaya çalýþmaktadýrlar.
Bu arada camilerde Kur`an
kýraatýnýn öðretilmesi, Peygamberimizin hayatý ve kiþiliði gibi geleneksel derslerin yanýsýra, ev ödevi yardým
kurslarý, ana dil dersi, Almanca kurslarý, bilgisayar
kurslarý gibi faaliyetler de
yapýlmaktadýr. Bu görevi artýk camilerde önemli rol üstlenmiþ olan imamlar dýþýnda
pedagojik eðitim almýþ Müslüman öðretmenler üstlenmektedirler.
Sonuç olarak camilerin
aktif olmasýnýn ve farklý iþlevlerin
yüklenmelerinin
olumlu iþaret olduðunu söyleyebiliriz. Böylece Peygamberimiz’in sünnetini yerine
getirmekte ve Müslümanlarýn entegrasyonu içinde
önemli katký saðlamaktadýrlar.
MEVLANA CAMÝÝ ÝBADETE AÇILDI
T.C. Münih Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþeliði çalýþma bölgesinde faaliyette bulunan Miesbach DÝTÝB Mevlana Camii düzenlenen törenle hizmete açýldý
bile kutsal dinlerin ibadethanelerine saldýrýlmasýný yasaklamýþtýr. Hiçbir zaman ‘Dinde zorlama yoktur’ ayetinin
manasýndan uzaklaþmamýþlardýr.” dedi.
T.C Münih Baþkonsolosu
Ali Rifat Köksal da konuþmasýnda: “Bu güzel eserin yapýlmasýnda emeði geçenlere teþekkür ediyorum.
Almanya’daki Türk toplumu, Almanya’yý beraber
þekillendirdi. Bugün 2,5 milyondan fazla olan Türkler,
ibadetlerini huzur içerisinde
yerine getirmektedirler. Burada, uyum ve hoþgörü adýna
güzel hizmetlerin yapýlacaðý-
na inanýyorum. Hayýrlý olsun” dedi.
T.C. Berlin Büyükelciliði
Din Hizmetleri Müsaviri ve
DÝTÝB Genel Baskani Sadi
Arslan konuþmasýnda: “Burada çok güzel bir olaya þahitlik ediyoruz. Türkler, Almanlar ve diðer ülkelerin vatandaþlarý, bu tatil gününde,
bir coþku içerisinde, tatil olmasýna raðmen bir baþka yere deðil, müslüman komþularýnýn sevinçlerine ortak olabilmek adýna salonumuzu
doldurmuþlardýr. Þehrin Belediye Baþkaný burada, Valisi
burada, din adamlarý burada,
siyasi parti temsilcileri bura-
da, komþularýmýz burada. Ýþte uyumun ve hoþgörünün
en güzel örneði. Ben öncelikle bu katýlýmdan dolayý misafirlerimize sonsuz teþekkürler ediyorum.
Bu camilerin yapýlmasýnda emeði geçen herkese tekrar teþekkür ediyorum” dedi.
dosya
1 Buhârî, Enbiya 40; Muslim, Mesacid 1-2
2 Ibn Hiþâm, I, 367
3 Ibn Mâce, Mukaddime,
17
4 Nesâî, Imamet, 50; Ebû
Dâwûd, Salât, 46
Kaynaklar:
- Ýslam Ansiklopedisi,
Türkiye Diyanet Vakfý, Bd.
7, S. 46-92
- Das Gebetshaus der
Muslime, Prof. Dr. Cemal
Tosun (http://fortuna.divinity.ankara.edu.tr/~tosun/yazi/moschee.pdf)
- Ýslam Müessesselelerine
Giriþ, Muhammad Hamidullah, Beyan Yayýlarý, S.51-76
- Encyclopedia of the Orient
(http://lexicorient.com/e.o/mosque.htm)
- Encyclopedia of Religion, Gale University, 2nd
Din Hizmetleri Müþaviri
ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi
Arslan, Miesbach DÝTÝB
Mevlana Camii Dernek Baþkaný Süleyman Kaynak`a caminin yapýmýnda emeði geçenlerin göstermiþ olduklarý
üstün baþarý ve gayretlerinden dolayý bir plaket takdim
etti.
Yapýlan konuþmalarýn ardýndan, açýlýþý yapýlan camilerin kurdelalarý, T.C. Münih
Baskonsolosu Ali Rifat Köksal, T.C Diyanet Ýþleri Baþkan
Yardýmcýsý Prof. Dr. M. Þevki
Aydýn, T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri
ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi
Arslan, Münih Din Hizmetleri Ataþesi Mustafa Temel, Miesbach Belediye Baskaný Ingirid Pongratz, Miesbach
Kaymakamý Norbert Kerkel,
tarafýndan kesilerek ibadete
açýldý.
Program, camilerin Haným Kollarý’nýn hazýrladýðý
kermesin gezilmesinin ardýndan, misafirlere verilen ikramla sona erdi.
23. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
ugünkü küresel sistem içinde en büyük
Ýslamî organizasyon
kuþkusuz ki Ýslam Konferansý Örgütü (ÝKÖ)’dür.
1969 yýlýnda Kudüs’teki
Mescidi Aksa’ya yapýlan bir
saldýrý sonucu bazý Müslüman devletlerin bir araya
gelmesiyle kurulan ÝKÖ, bugün 56 üyesiyle Birlemiþ
Milletler’den sonra üye sayýsý açýsýndan dünyadaki en
büyük ikinci uluslararasý örgüttür. Bu özelliðine raðmen, genelde soðuk savaþ
sonrasý, özelde ise 11 Eylül
olaylarý sonrasý dünya siyasetinde en önemli tartýþma
konusunun Ýslam olduðu
bir ortamda, Ýslam dünyasýný gerek temsil kabiliyeti,
gerekse kurumsal açýdan
temsil edebilecek tek organ
olan ÝKÖ, beklenenin aksine
yapýlan tartýþmalara Müslümanlar adýna katýlamamaktadýr. Ýslam dünyasýnýn sesini daha gür ve tek sesle duyurmasý gerektiði þu günlerde, ÝKÖ kendi bizatihi varlýðýný tartýþmaya açtýðý gibi
gelecekle ilgili de umut vermekten uzaktýr. ÝKÖ’yü baþarýsýz kýlan sebepler nelerdir ve ÝKÖ nasýl baþarýlý olabilir sorularýna cevap aramak bu yazýnýn temel amacýdýr.
ÝKÖ’nün günümüzdeki
etkisizliðini ancak tarihî bir
baðlama yerleþtirebilir ve
oradan yola çýkarak gelecekle alakalý yorumlar yapabiliriz. Öncelikle belirtilmelidir
ki, ÝKÖ Afrika ya da Avrupa
Birliði gibi bir bölgesel örgütlenme deðildir. Dört kýtadan üyesi olan ÝKÖ, ayný zamanda gerçek bir küresel örgüt olmaktan da uzaktýr. Bunun en temel sebebi genellikle üyelerinin dünya siyasetinde üçüncü dünya ve de
geliþmekte olan ülkeler olarak adlandýrýlan devletlerden oluþmasý ve bu sebeple
büyük güçlerin etkin olduðu küresel karar alma mekanizmalarýndaki etkisizliðidir.
Tek üyelik þartýnýn Müslüman ülke olma olduðu
ÝKÖ, genel olarak bir ‘konferans örgütlenmesi’ niteliðindedir. Bu niteliði ÝKÖ’yü kurumsal olarak uluslararasý
alanda bir aktör olmaktan
çok bir Arena’ya dönüþtürmüþtür. Arena daha çok üye
devletlerin kendi çýkarlarýný
öncelediði ve baþkalarýna
kabul ettirmeye çalýþtýðý bir
ortam olup, üyelerin beraber hareket etme fikrine en
baþtan sorunlu baktýklarý bir
B
10:30 Uhr
Seite 33
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428
Ýslam Konferansý Örgütü (ÝKÖ)
Mehmet Özkan • metkan82@hotmail.com
durumdur. Kýsa bir tarihî
bakýþ bu durumu ortaya koyacaktýr. ÝKÖ içindeki Suudî
Arabistan, Pakistan, Ýran ve
Mýsýr gibi güçlü üye devletler dönem dönem ÝKÖ’yü
kendi siyasetlerine alet etmiþ ve bu durum ÝKÖ’nün
etkisizleþtirilmesiyle sonuçlanmýþtýr. Mesela 1970’lerde
genellikle Arap dünyasýnda
Mýsýr lideri Nasýr’ýn etkisiyle Arap milliyetçiliðinin hat
safhada olduðu dönemde,
Arap dünyasýnda liderlik
yarýþýnýn bir parçasý olarak
hem genel merkezini elinde
bulunduran hem de örgütü
büyük oranda tek baþýna finanse eden Suudî Arabistan,
ÝKÖ’yü öne çýkarmýþ ve
Arap milliyetçiliðini bir nevi
depolitize etmiþtir. Ayný þekilde, Müslümanlarý temsil
açýsýndan en kapsayýcý kurum olan ÝKÖ, ayný zamanda bölgede yaygýnlaþan Ýslamileþme siyasetlerinin Suudî Arabistan tarafýndan bir
süre depolitize edilmesinin
önünü açmýþtýr. 1979 Ýran
devrimi sonrasýnda ise Ýran,
ÝKÖ forumunu Ýslamileþmeyi teþvik etme arenasý olarak
görmüþtür. Bir nevi Ortadoðu’daki Þia-Sunnî rekabetinin siyasal yansýmasý olarak,
1979 sonrasýnda Suudî Arabistan, Ýran’ýn bölgedeki etkisini kýrmak için Arap milliyetçiliði siyasetine geri
dönmüþ ve ÝKÖ’yü bu kulvara doðru çekmiþtir. Dolayýsýyla 1978 yýlýnda Ýsrail ile
anlaþma
yaptýðý
için
ÝKÖ’den ihraç edilen Mýsýr,
Þia-Sunnî etkinlik rekabetinin bir sonucu olarak 1984
yýlýnda, Suudî Arabistan’ýn
çabalarýyla ÝKÖ’ye yeniden
üye olmuþtur. Mýsýr’ýn yeniden katýldýðý 1984 Kazablanka ÝKÖ toplantýsýnýn Ýran tarafýndan açýkça protesto
edilmesinin arkasýnda da bu
güç mücadelesinin yansýmalarýný bulmak mümkündür.
1980 sonrasý yavaþ yavaþ
ÝKÖ’ye daha sýcak bakmaya
baþlayan ve 1969 yýlýndan
beri üye olan Türkiye, önceleri yakýn durmadýðý ÝKÖ’ye
yönelik izlediði yakýnlaþma
siyasetini, 1995 sonrasýnda
iyice aktif hale getirerek
ÝKÖ’nün kurumsal arenasýnda güç mücadelesi yapan
ülkeler arasýna katýlmýþtýr.
Önceden sayýlarý daha sýnýrlý olan ÝKÖ arenasýnýn ana
aktörlerleri arasýna artýk
Türkiye’nin yanýnda Malez-
ya, Cezayir, Ürdün ve hatta
Fas da katýlmýþ bulunmaktadýr. Bu durumun gelecekte
ÝKÖ içinde bölünme ya da
gruplaþmaya mý, yoksa, birleþmeye mi yol açacaðýný ancak zaman gösterecektir.
ÝKÖ’nün bir aktörden
çok bir arena olduðu yukarýda vurgulanmýþtý. Son yýllarda özellikle Ekmeleddin
Ýhsanoðlu’nun 2004 yýlýnda
örgütün yeni genel sekreteri
olarak seçilmesinden sonra
ÝKÖ’nün küresel siyasette
neden aktör olamadýðý sorusu daha çok sorulmaya ve
ÝKÖ’nün uluslararasý alanda
gerçek bir aktör haline getirilmesi için çalýþmalar yapýlmaya baþlanmýþtýr. Bu çerçevede akil adamlar grubu
olarak adlandýrýlan Ýslam
dünyasýndan uzmanlar çeþitli zamanlarda bir araya
gelmiþ ve projeler uzerine
tartýþmýþlardýr. Bu çerçevede
ÝKÖ tüzüðünün deðiþtirilmesi ve genel sekreterin yetkilerinin artýrýlmasý gibi
öneriler ilk etapta kabul
görmüþ ve 2005 yýlýnda
Mekke’de yapýlan Devlet
Baþkanlarý zirvesinde kabul
edilmiþtir. Tüm bu pozitif
adýmlara raðmen bu reform
çalýþmalarýnda gözden kaçýrýlan temel nokta, ÝKÖ’nün
temel sorununun bürokratik
olduðu yönündeki ön kabuldür. En temelde ÝKÖ’nün
ana sorunu bürokratik degil
ideolojiktir. Yapýlan düzenlenmelerin bürokratik düzeyde kalmasý geçiçi bir rahatlamanýn dýþýnda, ÝKÖ’de
kalýcý bir örgütsel dönüþüm
yapabilmesi zayýf bir ihtimaldir. ÝKÖ, ilk olarak ne olduðu, ne için kurulduðu ve
amacýnýn ne olduðu konusundaki sorulara net yanýtlar vermek zorundadýr. 1969
yýlýnda kurulduðu zaman
en temel amaç Filistinlilere
yardým etmekti. Aradan
yaklaþýk kýrk yýl geçmiþ olmasýna raðmen bugünkü Filistinlilerin durumunu o zamana göre daha kötü olduðu gibi, ortada ne Filistin
için gerçek bir destek ne de
proje vardýr. Ayný þekilde
hem BM’den sonraki en büyük örgüt olan, hem de Ýslam dünyasýnýn tek temsilcisi olduðunu iddia eden
ÝKÖ’nün ortada bir FilistinÝsrail barýþ planý olmadýgý
gibi, yapýlan barýþ görüþmeleri konusunda ÝKÖ’ye bilgi
verilme ihtiyaçý bile hisse-
dilmemektedir.
Þu ana kadar ÝKÖ’nün temel siyaseti malesef “siyasetsizlik” olmuþtur. Kuruluþunu bile Mescidi Aksa’ya
yapýlan býr saldýrý sonucu
ortaya çýkan tepkiselliðe
borçlu olan ÝKÖ, tarihi boyunca tepkisel ve savunmacý bir tavýr göstermiþtir. Artýk savunmacý ya da reaksiyoner yaklaþým ÝKÖ’nün bürokratik yapýsýndan kaynaklanan bir sorun olmaktan ziyade, temel ideolojik esaslarýndan birisi olmuþtur. Hiç
kuþkusuz soðuk savaþ döneminde uluslararasý örgütlerin dünya siyasetindeki etkisi iki kutuplu dünya düzeni
dolayýsýyla sýnýrlýydý. Özellikle doðu, batý ve baðlantýsýzlar olarak adlandýrýlan üç
bloktan da üyesi olan ÝKÖ
için siyasi konularda ortak
bir tavýr geliþtirilememesi
bir nebze anlaþýlabilir birþeydi. Fakat soðuk savaþ biteli onbeþ yýldan fazla olmasýna raðmen ÝKÖ hala Müslümanlarýn sorunlarý konusunda ortak tavýr almak bir
yana, ortak tepki bile verememektedir. Tüzüðü bile
Afrika’daki kýtasal örgütlenmeden adapte ederek oluþturulan ÝKÖ’nün, tüzüðünü
borçlu oldugu Afrika’daki
örgütlenmenin (Afrika Birligi) bile kendisini yenilediði
bir ortamda kendini yenilemesi bir ihtiyaçtan çok zaruret haline gelmiþtir.
ÝKÖ’nün en büyük handikaplarýndan birisi de Ýslam dünyasýndaki uluslararasý örgüt bolluðudur. Arap
33
Ligi, D-8, Ekonomik Ýþbirliði
Örgütü (ECO) ve Körfez Ýþbirliði Konseyi gibi örgütlenmelerin bulunduðu bir
ortamda kararlar genellikle
bu tür küçük çaplý örgütlenmelerde alýnmakta ve bu
durum ÝKÖ’nün hem bypass edilmesine hem de etkisizleþtirilmesine yol açmaktadýr. ÝKÖ’nün bir þemsiye örgüt olarak görülmesi
ve ÝKÖ’nün rolünün ne olduðunun tam olarak belli olmamasý da (ideolojik problem) bu sürece alt yapý hazýrlamaktadýr.
Günümüz Ýslam dünyasý
yenilenmiþ bir ÝKÖ ya da
benzeri bir örgütlemeye acilen ihtiyaç duymaktadýr. Fakat derin bir entellektüel liderlik sorununun yaþandýðý
Ýslam dünyasýnda fikir birliðinin saðlanamadýðý bir ortamda aksiyon birliðini saðlayacak kurumsal yapýlarýn
oluþmasýný beklemek naiflik
olsa gerekir. Bu sebeple Ýslam dünyasýndaki kurumsal
oluþumlarýn geçici ya da kalýcý bir baþarý grafiði çizmeleri, Ýslam dünyasýndaki fikirsel oluþumlarla direkt
baðlantýlýdýr. Ayný þekilde
gerçek anlamda Müslümanlarý temsil edebilecek yenilenmiþ bir ÝKÖ’nün ancak
Ýslam dünyasýnda oluþan bir
fikir birliðinin aksiyona dönüþmesi sonucu ortaya çýkabileceði unutulmamalýdýr.
Stratejik karmaþanýn hüküm
sürdüðü Ýslam dünyasýnda
taktiksel adýmlarý atan kurumlarýn tali bir rol oynadýðý
göz önünde bulundurulduðunda, ÝKÖ’nün geleceðinin
Ýslam dünyasýnýn yeniden
yapýlanmasýyla doðrudan
baðlantýlý olduðu ortadadýr.
Güngör`s Brotlad`l
Çalýþma Saatleri:
Pazartesi-Cuma: 06.00 - 18.00
Cumartesi: 06.30 - 12.30 . Pazar: 07.00 - 11.00
Waldfriedhof 46 . 81377 München
Tel: 089-71090481
Handy: 0160-4533985
23. sayi sayfalar
30.04.2009
10:30 Uhr
Seite 34
34
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
lk bölümü tamamlanan
saðlýk merkezi 9 Kasým’da düzenlenen törenle hizmete açýldý. Törene IGMG Genel Baþkaný
Yavuz Çelik Karahan,
IGMG Ýngiltere Gençlik
Teþkilatý Baþkaný ve Proje
Sorumlusu Ufuk Seçgin,
PKPU Derneði Baþkaný ve
dernek yetkililerinin yaný
sýra, bazý Endonezyalý milletvekilleri ve hükümet
yetkilileri katýldý.
Açýlýþ töreninde konuþan IGMG Genel Baþkaný
Yavuz Çelik Karahan, Ýslam Toplumu Millî Görüþ
olarak, Tsunami felaketini
izleyen ilk günlerde felaketzedelerin yanýnda olduklarýný söyledi. Açe’ye
ulaþýp, bölgeye insanî yardýmlarýn yanýnda, kalýcý
proje olarak eðitim merkezi, yetim ve öksüzler yurdu
projelerini, yerel bir yardým
kuruluþu olan PKPU ile ortaklaþa hayata geçirdiklerini anlatan Karahan, Endonezya Kýzýlayýna ambulans
ve finans yardýmýnda da
bulunduklarýný
belirtti.
Ýmogiri Saðlýk Merkezi
hayat
Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428
faaliyet haber
Ý
IGMG’den Yogyakarta’ya Saðlýk Merkezi
IGMG geçtiðimiz yýl meydana gelen depremde 6 bin
Müslümanýn hayatýný kaybettiði Endonezya’nýn Yogyakarta
bölgesinde PKPU derneðiyle ortaklaþa bir saðlýk merkezi açtý
projesinin gerçekleþmesinde emeði geçenlere ve Avrupa’da bu kampanyaya
katýlan ve destek veren tüm
Millî Görüþ mensuplarýna
teþekkür eden Karahan,
“Ýlk bölümü tamamlanan
bu Saðlýk Merkezimiz, bir
ay içerisinde gereken týbbî
cihaz ve malzemelerle dö-
þendikten
sonra,
PKPU’nun uzman saðlýk
ekibiyle yerli halka hizmet
vermeye baþlayacaktýr. Ýleri
zamanda Allah’ýn iziniyle
master planda öngörüldüðü gibi projenin diðer bölümleri de tamamlanarak
bu Saðlýk Merkezimiz en
son model týbbî cihazlar,
deneyimli doktor ve saðlýk
ekipleri ile modern bir hastahaneye dönüþüp bu çevredeki halka hizmet verecektir. Saðlýk Merkezimizde tüm hizmetler mevcut
olacak, özellikle Doðum ve
Kadýn hastalýklarý bölümünde uzmanlaþýlacaktýr”
dedi.
2004 yýlýnda Güney Asya’da yaþanan Tsunami felaketinin yaralarý sarýlmadan, 27 Mayýs 2006 tarihinde Yogyakarta bölgesinde
yine 5.8 büyüklüðünde bir
deprem yaklaþýk 6 bin
Müslümanýn hayatlarýný
kaybetmesine neden olmuþtu. IGMG Yogyakarta
bölgesinde yaþanan felakette yardýma koþarak bölgeye acil insanî yardýmda
bulunmuþ, IGMG Yardým
Heyeti’nin Ýmogiri ilçesinde bir saðlýk merkezi ihtiyacý olduðunu tespit etmesi üzerine ve bu proje hemen uygulamaya konmuþtu.
Endonezyalý yetkililer,
Yogyakarta bölgesinde hasta sayýsýnýn çok fazla olmasýna raðmen kýsýtlý sayýda
hastane bulunduðunu, sadece Ýmogiri’de 15.000’den
fazla yardýma muhtaç insan olduðunu belirterek,
IGMG’nin bölgedeki hizmetlerinin bu insanlarýn
sorunlarýnýn çözümüne büyük katký saðlayacaðýný ifade ettiler.
Schäuble Müslümanlarý organize olmaya çaðýrdý
Ýçiþleri Bakaný Wolfgang Schäuble Müslümanlarýn Alman toplumu içerisinde inançlarýný yaþama haklarý olduðunu yineledi
ederal Almanya
Ýçiþleri Bakaný
Wo l f g a n g
Schäuble,
Augsburg’ta “Almanya’da
Hristiyanlar ve Müslümanlar” adý altýnda
yaptýðý bir konuþmada
Müslümanlarý
“Almanya’nýn anayasa hukukuna uygun
biçimde organize olmaya” çaðýrdý. Bunun baþarýlý bir en-
F
tegrasyonun önþartý
olduðunu vurgulayan Schäuble, Müslümanlarý Alman toplumu içerisinde dinlerini yaþama haklarý
olduðunu da yineledi.
Müslümanlarýn
genel zan altýnda býrakýlmalarýný devletin engellemesi gerektiðini ve Ýslam’ý
“Avrupa’nýn bir gerçeði” olarak kabul
edilmesi gerektiðini
belirten
Schäuble,
Hristiyanlýðýn ve Ýslam’ýn hakikat iddi-
asýnýn deðerlendirilmesinin, devletin iþi
olmadýðýný vurguladý
ve “devletin görevi
anlaþmazlýklarý ortadan kaldýrmaya çalýþmak, dindar ve dindar olmayan insanlarýn özgürlükçü demokratik ortamda
yaþamalarýný saðlayacak þartlarý oluþturmaktýr” dedi.
Ayný toplantýda
konuþan
Piskopos
Walter Mixa, Avrupa
kültürüne damgasýný
“Hristiyanlýðýn” vurduðunu Avrupa’nýn
Hristiyanlýk olmadan
düþünülemeyeceðini
belirttikten
sonra,
dinler arasý diyalog
noktasýnda Müslümanlarýn ve Hristiyanlarýn samimi olarak dinlerinin farklýlýklarýný da ortaya
koymalarý gerektiðini
kaydetti.
23. sayi sayfalar
30.04.2009
10:30 Uhr
komik yazýlar
Gelin Yemini
Ýki yarýmdan bir tam olmaya adým attýðýmýz bugünde; kredi kartlarýný çökertip seni üzmeyeceðime,
sýk sýk aðlayarak annemin
evine gitmeyeceðime, pahalý hediyeler istemeyeceðime sürekli þikayet etmeyeceðime her gün sana
mükellef sofralar hazýrlayacaðýma seni anlamaya
çalýþacaðýma hayatým boyunca seni seveceðime söz
veriyorum.
-----------------Damat Yemini
Ýki yarýmdan bir tam olmaya adým attýðýmýz bugünde futbol maçlarýný seni sýkacak kadar izlemeyeceðime televizyon kumandasýný arada bir sana vereceðime fazla mesai bahanesiyle arkadaþlara uymayacaðýma kayýnvalidemin
ev ziyaretlerinden rahatsýz
olmayacaðýma, özel gün ve
haftalarýmýzý asla unutmayacaðýma arada sýrada da
olsa sana hediyeler alacaðýma seni daima koruyup
kollayacaðýma soz veriyorum.
-----------------VÝLLANIN
KAPISINDA
YAZILANLAR
Büyük bir evin kapýsýnda þu notlar yazýyordu:
- Bugün bir iþ toplantým
var gecikeceðim. Babanýz.
- Konken partisindeyim, geç geleceðim. Anneniz.
- Arkadaþýmda kalacaðým. Kýzýnýz.
- Sinemaya gideceðim,
geç gelebilirim, hatta gelmeyebilirim. Oðlunuz.
- Ýþimi kolaylaþtýrdýðýnýz için teþekkür ederim.
Hýrsýz
-----------------Avukatlarýn Sorularý
Massachusetts Avukatlar Birliði’nin raporlarýna
göre duruþma esnasýnda
bazý avukatlarýn gerçekten
sormuþ olduðu sorular ve
aklý evvel tanýklarýn da
verdiði cevaplardan seçmeler...
“Uykusunda ölen bir
insan, ertesi günün sabahýna kadar bunun farkýna varamaz, deðil mi doktor?”
“En genç olan oðlunuz,
hani þu 20 yaþýnda olan,
kaç yaþýndaydý?”
“Resminiz çekilirken
orada mýydýnýz?”
Seite 35
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428
Tuhaf þeylerden seçmeler
“Yalnýz mýydýnýz, yoksa
kendi baþýnýza mýydýnýz?”
“Savaþta öldürülen kardeþiniz miydi yoksa siz
miydiniz?”
“Sizi öldürdü mü?”
“Çarpýþma esnasýnda
araçlar arasýnda ne kadar
mesafe vardý?”
“Oradan ayrýlana kadar
orada mý kaldýnýz?”
“Kaç kere intihar etmeyi baþardýnýz?”
-----------------Bir japonun
Türkler hakkýndaki
görüþü
Bir Japon, Ýstanbul'da
geçirdiði bir haftanýn sonunda fikri sorulduðunda
þunlarý söylüyor: Türkler'in evine gittiðinizde, tanýmasalarda buyur ediyorlar. Siz oturmadan kimse
oturmuyor. Siz sofraya
geçmeden kimse geçmiyor.
En iyi yere sizi oturtuyorlar. Siz yemeðe baþlamadan kimse baþlamýyor.
Zorla her yemekten tattýrýyorlar. Siz kalkmadan kimse, evin cocuðu bile sofradan kalkmýyor. Cay, kahve,
meyve, ikram bitmiyor.
Herkes sizi rahat ettirmek
için ugraþýyor. Kumandayý
elinize veriyorlar. Sýrtýnýza,
altýnýza yastýk konuyor.
Yorgunluktan ölseler bile
siz kalkmadan kimse gidip
yatmýyor. Gitmeye yeltendiðinizde bu kez býrakmýyorlar. Yataklarýný veriyorlar, kendileri kanepede,
koltukta yatýyor. Sonra evden çýkýyorsunuz ayný
adamlar 180 derece degiþiveriyor. Herkes arabasýný
üstünüze sürüyor. Arabanýn burnunu çýkarmazsanýz kimse yol vermiyor.
Kornalar, küfürler, þerit degiþtirmek bile mümkün deðil. Yayaysanýz ýþýk olmayan bir geçitten mümkünü
yok geçemezsiniz. Evde
öyle, arabada böyle, nasýl
oluyor? Bu iþi çözemedim.
-----------------Salaklýðýn Tarihçesi
*Arizonalý bir adam kelepçelerle oynarken kendini kelepçeledi ve anahtarý
bulamadý. Kendisini kurtarmak için çilingir çaðýrmak yerine polisi arayýnca
baþý belaya girdi. Onu kelepçeden kurtaran polisler,
ödenmemiþ bir kefalet borcu bulunduðunu belirleyince onu yeniden kelepçelediler.
-----------------* Gillette þirketi 1902 yýlýnda güvenli jilet satmaya
baþladýðýnda yüzlerce erkek satýn aldý. Sonra da bu
jiletlerin sakallarýný kesmediðini söyleyerek onlarý
çöpe attýlar. Gillette yetkilileri, mutsuz müþterilerin
týraþ olmadan önce jiletin
sarýldýðý kaðýdý çýkarmadýklarýný fark ettiler..
-----------------* Chevrolet, yeni model
arabasý için "Nova" ismini
buldu ama sonra arabayý
Latin Amerika da satamayacaklarý anlaþýldý. Çünkü
"Nova", Ýspanyolca da "gitmez" anlamýna geliyordu.
-----------------*1932 yýlýnda Los Angeles olimpiyatlarýnda Fransýz atlet Jules Noel in disk
atmada kýrdýðý olimpiyat
rekoru sayýlmadý. Çünkü
atýþý izlemesi gereken bütün hakemler, sýrýkla yüksek atlama yarýþmasýný izlemek için arkalarýný dönmüþlerdi...
-----------------* 1840 da ABD baþkanlýðýna seçilen William Henry
Harrison, çok soðuk bir
günde Washington da açýk
havada düzenlenen göreve
baþlama töreninde þapka
ve palto giymeyi reddederek yaptýðý uzun konuþma
sonucu zatürre oldu. Yeni
baþkan sadece bir ay görev
yaptýktan sonra öldü.
-----------------* Meksika daki bir saðlýklý yaþam merkezinin sahibi, vasiyetine mezarlýðýn
sigara içilmeyen bölümünde gömülmek istediðini ýsrarla ekletmeye çalýþtý.
-----------------* 1971 de toprak kaymalarýný incelemek isteyen Japon bilim adamlarý, büyük
bir yaðmur fýrtýnasý efekti
yapmak için bir tepeyi
yangýn
hortumlarýyla
adam akýllý suladýlar. Bu
yüzden tepenin çökmesi
sonucu meydana gelen heyelanda, dört bilim adamýyla 11 izleyici hayatýný
kaybetti.
------------------
* Fransýz ordusu, askerlerin mayýn tarlalarýnda
yürüyebilmelerini saðlayan patlamaya dayanýklý
botlar icat etti. Fakat botlar
o kadar aðýr ve içinde yürünmesi o kadar zordu ki,
askerler mayýnlarla havaya
uçmadan önce pusuya yatan düþman askerleri tarafýndan vuruluyorlardý.
-----------------* 1985 de New Orleanslý cankurtaranlar o yýl þehrin havuzlarýnda kimsenin
boðulmamasýný kutlamak
için bir parti verdiler. Partide konuklardan biri boðuldu.
-----------------* 1975 de Ýngiliz bir çift
televizyonda en sevdikleri
programý izlerken erkek
yarým saat süren bir gülme
krizi sonucu kalp krizi geçirerek öldü. Eþi, cenazeden sonra programýn yapýmcýlarýna bir mektup yazarak, kocasýný hayatýnýn
son dakikalarýnda bu kadar mutlu ettikleri için teþekkür etti.
-----------------* 1983`de maðazada hýrsýzlýk yaparken yakalanan
San Diegolu bir kadýn polislere eðer onu býrakmazlarsa morarana kadar nefesini tutacaðýný söyledi. Polisler kadýný býrakmadýlar,
o da gerçekten ölünceye
kadar nefesini tuttu.
-----------------AMELÝYAT EDÝLEN
HASTAYA YUMRUK
Japonya'nýn Shiga kentindeki üniversite hastanesinde lokal anestezi altýnda
ameliyat edilen bir hasta,
kýpýrdayarak ameliyatý aksatýnca, ameliyatý yapan
pratisyen doktordan sýký
bir yumruk yedi.
Ameliyat edilirken rahatsýz olup ameliyatýn durdurulmasýný isteyen ve huzursuzca kýpýrdayan hasta,
doktorun, ''Kýpýrdama ve
çeneni kapat'' uyarýsý eþliðinde gelen sert yumruðu
karþýsýnda neye uðradýðýný
þaþýrdý.
Yumruk sonrasý ameliyat yarýda kesildi. Hastane
yönetimi tarafýndan kendisinden ve ailesinden defalarca özür dilenen hasta 5
gün rapor aldý.
35
-----------------Olay ODTÜ`de geçiyor
5 öðrenci bir sýnava girmiyorlar hepsi anlaþmalý olarak hocalarýna gidip "Hocam lastiðimiz patladý o
yüzden sýnava yetiþemedik lütfen bize yardýmcý
olurmusunuz?" Hoca okeyi çekiyor 5 genci yeniden
sýnava alýyor geçme notu
60. Öðrencilere sýnav kaðýtlarýný daðýtýyor.Ýlk sayfada
4 soru var hepsi 10 ar puan
sayfanýn arkasýnda tek bir
soru var o soru 60 puan.Soruda "Hangi lastik patladý?"
-----------------Jake Fen isimli Macar
adam, eþini korkutmak için
kendini asmýþ pozu verdi...Eve gelen eþ kocasýný o
halde görünce bayýldý..Kapýyý açýk gören komþu kadýn içeri girince iki cesetle
karþýlaþtýðýný sanýp evi soydu.Topladýklarý ile kaçarken Jake kadýna bir tekme
attý. Cesedin canlandýðýný
sanan kadýn korkudan öldü...Jake beraat etti...
-----------------New York'ta 5'inci caddede bir adama araç hafifçe çarptý. Adama birþey olmamýþtý.. Þöförle konuþtu
ve kalkacakken olayý gören
biri yanýna gelerek, kalkmazsa sigortadan para alabileceðini söyleyince yeniden aracýn önüne yattý.
Araç sürücüsü ise adamýn
gittiðini düþünerek gaza
bastý ve adam öldü...
-----------------Bayan Carson Amerika'nýn New York kentinde
yaþýyordu..Birgün eðlenmek için cenaze iþleri yapan bir þirketle anlaþtý. Þirket eve telefon etti ve bayan Carson'un kalp krizi
geçirip öldüðünü söyledi.
Aile hemen koþtu. Bu sýrada tabutun içinde yatan
bayan Carson birden doðruluverdi.Ama kýzý o anda
kalp krizi geçirip öldü...
-----------------Romollo Ribaldo iþsizdi. Pisa kentinde oturan 42
yaþýndaki bu Ýtalyan birgün, tabanca ile intihar etmeye hazýrlandý. Eþi onu
engellemek için dil döktü..
Sonunda Romolo aðlamaya baþladý ve intihardan
vazgeçip silahýný yere fýrlattý. Ateþ alan tabancadan
çýkan mermi eþine isabet
etti ve eþi öldü.
23. sayi sayfalar
30.04.2009
36
10:30 Uhr
Seite 36
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428
faaliyet haber
Gençliði Olmayanýn Geleceði de Olmaz
Avrupa Türk Ýslam Birliði 13. Gençlik Þöleni 27 Ekin 2007 Cumartesi günü
Mainz Þehrinde Avrupa`nýn dört bir yanýndan gelmiþ gençlerle birlikte
yüreklerinde gençlik ateþini duyan teþkilat mensuplarýnýn katýlýmýyla çoþkulu bir þekilde gerçekleþti.
uruluþundan itibaren
“Gençliði olmayanýn
geleceði de olamaz”
düsturu doðrultusunda yaptýðý çalýþmalarýnda, gençlere
milli kimlik kazandýrarak
toplumda daha þahsiyetli þahýslar olarak yerlerini almalarýný, kendine hedef olarak tayin eden, Avrupa Türk Ýslam
Birliði, Mainz þehrinde yapýlan Þölende bu çalýþmalarýnýn
meyvelerini devþirmeye baþladý.
Yapýlan faaliyetlerin, harcanan emeklerin boþa gitmediðinin en bariz göstergesi
olarak, bu dönemde ATÝBGençlik Kollarý Yönetim Kurulu’nda görev alan gençlerin
hemen hemen hepsinin ATÝB
çatýsý altýnda yetiþmiþ olmalarýdýr. ATÝB Gençlik Kollarýnda 14. Dönemde görev yapacaklar: ATÝB-Gençlik Kollarý Genel Baþkaný Mustafa
Çaðrý Öner, Baþkan Yardýmcýlýklarýna: Mehmet Alparslan
Çelebi, Oðuzhan Erkmen,
Sekreter Yasin Yücel, Muhasip Alperen Akçay, yönetim
kurulu üyeleri Ünal Göktaþ,
Ýbrahim Kantaþ, Özdem Güçlü, Oðuzhan Baþöz ve Sadýk
Bayrak’tan oluþmaktadýr.
ATÝB-Gençlik Kollarý Genel Baþkaný Mustafa Çaðrý
Öner yaptýðý teþekkür konuþmasýnda, Avrupa yetiþen iki
kültür ve dolayýsýyla iki dil
arasýnda bocalýyan Türk
Gençleri’nin problemleri üzerinde duran Musta Çaðrý
Öner þöyle devam etti: ”Sizlere teþkilatta yetiþmiþ ve teþkilat terbiyesi görmüþ insanlar olarak büyük bir sorumluluk düþmektedir. Gençleri
mutlaka teþkilatlara kazandýrmamýz lazým. Her birimiz
içinde bulunduðumuz teþkilatta faal olmanýn yollarýný
aramamýz lazým. Unutmama-
K
lýyýzki teþkilatlar insan yetiþtirme yuvalarýdýr. Bugün
gençlik kollarý çapýnda yaptýðýnýz faaliyetlerin yararýnýn
þuurunda olmayabilirsiniz,
ama yarýnlarda sizin herkesten çok farklý düþünen, herkesten çok farklý hareket
eden önder þahýslar olacaðýnýzdan eminim.” dedi.
Þölene otobüslerle iþtirak
eden çeþitli teþkilatlarýn yoðunluðu salonun dýþýnda hissedilmekteydi. Herkes kendine en güzel yeri bulabilmek
için koþturarak salonun merdivenlerinden adeta týrmanýrcasýna kendini zorlamaktaydý. Kapýda uzaklardan gelen ATÝB mensuplarýnýn hasretle birbirlerini kucaklamalarý hal hatýr sormalarý güzel
duygularla birbirlerine yol
vermeleri görülmeye deðerdi. Disiplinli gençlerin “Hoþgeldiniz, þöyle buyurun” diyerek yol göstermeleri insana
duygulu anlar yaþatmaktaydý. Proðramýn baþlamasýna
saatler varken salondaki canlýlýk dýþarýdan duyulmaktaydý. Heyecanla bir o tarfa bir
bu tarafa koþuþturan gençlerin halleri görülmeye deðerdi.
Proðramý heyecaný sesinden anlaþýlan genç kýzýmýzýn
okuduðu günün manasýna
uygun þiirle açarak Rehberimiz Kur’an-ý Kerimden bir
aþýr okunmasýyla birlikte
“Allah bu millete bir daha Ýstiklal Marþý yazdýrmasýn” diyen milli þairimizin dizeleriyle anlam kazanmýþ Ýstiklal
Marþýmýzý bütün salon ayakta okuyarak, duyulmasý gereken mesajý verdi.
Hessen Bölge Baþkaný
Köksal Akçay yaptýðý konuþmada “içinde bulunduðumuz bu günlerde dikkatli ve
tedbirli olunmasý gerekmek-
tedir. Zira suyu bulandýrmaya çalýþanlar fýrsat aramaktadýr” dedi.
Proðramýn akýþý içinde
Plochingen teþkilatýnýn kýymetli hocalarýnýn ilmek ilmek
iþler gibi yavrularýmýzý iyi bir
eðitimle güne nasýl hazýrladýklarý ancak dinlemek suretiyle anlaþýlabilirdi. O minik
yavrularýmýz dudaklarýnda
Sevgili Peygamberimiz için
ilahileri öyle söylediler ki
gözlerimizin yaþarmamasý
mümkün deðildi. Ýçlerinden
hissederek yaþayarak proðrama renk kattýlar.
Kornwestheim’dan küçük
kýzlarýn sunduðu folklor gösterisi, salonda bulunanlara
hem neþeli, neþeli olduðu kadar da, gösterinin sonunda
kýzlarýn kendi duygu ve düþünceleri dile getiren ve kendi yazdýklarý pankart, duygulanmalarýna vesile oldu.
Bremen’li gençlerin, Alman kamuoyununda zaman
zaman tartýþýlan “zor ile evlilik” konusu, iþleyen skeçleri,
bu konunun bir de gençleri
gözüyle görülmesine sebep
oldu. Salondakilere de hoþ
dakikalar yaþattý.
ATÝB Genel Baþkaný Fikret
Ekin davet edildiði kürsüden
yapmýþ olduðu konuþmada
“Bu güzel günde aranýzda
bulunmaktan
mutluyum.
Proðramda emeði geçenlere
çok teþekkür ederim. Güzel
çalýþmalarýn neticesinde iyi
ürün alýnmaktadýr. Bizler tohumlarý ekiyoruz o tohumun
yetiþmesi için gerekli ortamý
hazýrlayýp iyi ürün almak
için gayret göstermekteyiz.
Çeþitlilik zenginliktir. Þarkýmýzla, türkümüzle, þiirimizle, folklorumuzla, ilahimizle
ve de Repimizla zenginliðimizi ortaya koyuyoruz. Görüyorum ki çabalarýmýz bo-
þuna deðilmiþ. Ýstenirse baþarýlmayacak hiç bir þey yoktur.
Bunu gördüm ve iþte ATÝB
Gençliði diyerek mutlu oldum Þenliðiniz hayýrlý olsun”
diyerek sözlerini bitirdi.
Daha sonra sahne alan
müzik gurubunun marþlar ve
heyecanlý þiirleriyle proðramýn kapanýþýný gerçekleþtiren
ATÝB Genel sekreteri Ýmam
Cengiz “Sizlerle gurur duyuyorum” diyerek geçlerin coþkusunu bir kez daha kamçýla-
mýþ oldu.
ATÝB 13. Gençlik Þöleni’nin, programýn organizesinden, programa katkýda
bulunanlarýn hemen hemen
hepsinin ATÝB’in çatýsý altýnda yetiþmiþ olmalarý, ATÝBGenel Baþkaný’n da ifade ettiði gibi “Ekilen tohumlar boþa
gitmiyor” olduðunun göstergesi olarak, programda hazýr bulunanlar tarafýnda da
bir defa daha görüldü ve takdir edildi.
Hessen’de baþörtüsü
yasaðý hakkýnda karar 10
Aralýk’ta verilecek
Wiesbaden’da bulunan Devlet Yüksek
Mahkemesi, Hessen Eyaleti’nde memurlara yönelik baþörtüsü yasaðýnýn Anayasaya uygunluðu
hakkýndaki kararýný 10 Aralýk’ta açýklayacak
ava süreci kanunun açýk þekilde Eyalet Anayasasý’nda bulunan din ve vicdan özgürlüðü, dinin
özgürce yaþanmasý haklarý ve cinsiyet ayrýmcýlýðý
yasaðýna aykýrý olmasý gerekçeleriyle, Devlet Yüksek
Mahkemesi’nde Eyalet Avukatý Prof. Dr. Ute Sacksofsky’in çabalarýyla baþlatýlmýþtý. Hessen’de baþörtüsü
yasaðý 2004 yýlý Ekim ayýnda CDU’nun parlamentodaki
kesin çoðunluðu ile karara baðlanmýþtý. Karara göre dinî
ve politik sembollerin memurlarca taþýnmasý yasaklanýyor, Hristiyan sembolleri söz konusu yasaðýn dýþýnda tutuluyordu.
Eyalet Avukatý Sacksofsky’nin Hessen Eyaleti Devlet
Yüksek Mahkemesi’nde bir norm kontrol süreci baþlattýðý ve bu çerçevede Hessen Eyaleti Memur Kanunu’nun
68. maddesi ve Hessen Okul Kanunu’nun 86. madde 3.
fýkrasýnýn geçersiz olmasýný talep ettiði kaydedildi. Sacksofsky itirazda bulunduðu maddelerin, inanç özgürlüðü,
dinin özgürce yaþanmasý hakký, kamu kuruluþlarýnda
eþitlik ve erkek ile kadýna eþit muamele ilkelerine aykýrý
olduðunu belirtti.
Eyalet Avukatý Sacksofsky’nin bu gerekçelerle söz konusu maddelerin, Devlet Yüksek Mahkemesi tarafýndan
iptal edilmesi için baþvuruda bulunduðu belirtildi. Davanýn Devlet Yüksek Mahkemesi’ndeki ilk sözlü duruþmasý
15 Aðustos 2007 tarihinde Wiesbaden’da gerçekleþmiþti.
D
23. sayi sayfalar
30.04.2009
özel köþe
ene yetmiþli yýllar evde oturuyoruz zil çaldý kapýya çýktýk bir de
ne görelim tanýmadýðýmýz
bir adam. Babamý kapýya
çaðýrdýk babam adamý görünce hemen sarýldý ve:
—Gel Mustafam gel dedi.
Tabii biz de hoþ geldin
dedik 7 kardeþ de evdeyiz
ve küçüðüz en büyükleri
ben 14 yaþýndayým sene
1972. Meðerse biz Türkiye`de iken her zaman þeker
aldýðýmýz çok tanýdýðýmýz
Ziya amcanýn oðlu imiþ
(Bakkal dükkaný vardý).
Adamýn aðzý bir laf ediyor
adamý iki dakikada hipnotize yapar. Baþladý aile durumundan anlatmaya, ailesi tarafýndan terk edildiðinden, periþan edildiðinden,
iþ aradýðýný, tercüman olduðunu, vizite kartýný gösterdi her probleminiz halledilir yazýlý idi. Adam anlattý,
anlattý kendini baldan çýkmýþ süt yaptý babam o kadar üzüldü ki aðlamaya
baþladý:
—Vay kardeþimin oðlu
vay dedi.
Adam artýk babamý tam
etkisi altýna aldý:
—Mustafam 7 çocuðum
var sen de 8. olursun dedi.
Ertesi gün babam çalýþtýðý iþ yerine gitti (Buderus)
iþçi alma durdurulduðu
halde üvey kardeþim diye
iþe aldýrdý. Bekâr evinden
bir oda ayarlandý ve dahasý
da þimdiki Wetzlar`daki Fatih camiinin altýnda (Aksa
Market) REWE marketi
vardý oradan istediðin kadar alýþ veriþ yapabilirsin
dedi ve markete tembih etti. Babam alýþ veriþi o zamanlar veresiye alýyordu
Almanlara onu da öðretmiþti. Adamýn gayesi çalýþmak deðilmiþ sadece pasaportunun süresini yabancýlar memurluðundan uzatmakmýþ bir gün çalýþmadan
iþi hallolduktan sonra aðýz
deðiþtirdi ve benim için para problem deðil demeye
baþladý tabii enayiler olduktan sonra. Babam tabiî
ki iþ yerine rezil oldu. Bir
gün yine:
—Hacý abi acil paraya
ihtiyacým var dedi.
Babamda:
—Tamam,
Mustafam
dedi.
Eline 1400 DM verdi, pahalý bir fotoðraf makinesi
vardý onu verdi gelirken bilezik getireceðim diyerek
neymiþ efendim orada bir-
S
10:30 Uhr
Seite 37
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
37
Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428
Hacarap`ýn Hac Arkadaþýnýn Oðlu
çok baðlantýlarý ve alacaklarý varmýþ. Adam
yalaný iðnenin üstünde
durduruyor bizim saflarda inanýyor babamý
birkaç kez uyardým
ama:
—Sen ne diyorsun
oðlum o benim hacý arkadaþýmýn oðlu adama
ne derler deyip susturdu.
Neyse 2 hafta sonra
yine geldi ve babam annem bana baktý yani demek istediler ki gördün
mü senin düþüncen
yanlýþ. Þimdi babam:
—Mustafam hoþ geldin yengenim emanetini
getirdin mi?
—Hacý abi altýný gümrükten toplu geçiremeyeceðimden amcamýn gelini
takmýþtý bilahare getireceðim ondan kuþkunuz olmasýn. Tabii ki yüzüme acýyla
karýþýk bir gülümseme geldi çünkü babam bir daha
enayi yerine konuyordu
ama beni, de dinlemiyordu
en çokta üzüldüðüm tarafý
orasý idi. Ben babama:
—Bak baba yine bir bahane buldu demeye kalmadý:
—Sus bakayým adam
getireceðim diyor duymadýn mý?
Böylece bu olayada müdahale yapamadým ve
adam bir daha haklý çýktý
babama göre.
Adam bizde kalýyor yiyor içiyor bizim hiç harçlýðýmýz olmadýðý halde ona
veriyor velhasýl rahatý yerinde birkaç gün sonra oturuyoruz babama:
—Hacý abi iþler biraz
zorda iþ arasak dedi. Babamda:
—Bak senin Almancan
var Türk danýþýn bir exportu var oraya bir gidelim dedi. Bir de duyduk ki iþe girmiþ. Ýþe girdikten sonra sen
tut 10–15 meþin parke ve
duvar halýsý sat parayý cebe
at eve gel bize sattýðý halýyý
da al bekâr evlerinde oturanlara sat. Anneme yenge
ben size daha iyisini getiririm der annem de inanýr
verir.
Babama gelerek:
—Hacý abi Berlin`de bir
baðlantým var turisti olanlar varsa iþçi yapýyorum
adam baþý 600 DM.
Babam bekâr evlerine
M.Salih AYDIN
gider ve turisti olanlara bu
arkadaþ Berlin`de iþçi yapýyormuþ der. Babamý tanýdýklarýndan 6 kiþiyi adama
teslim ederler, parayý da verirler, adamlarý alýr götürür,
bir gün sonra geri döner.
Bizim eve gelir ben ve dayým babamý öteki odaya
çektik.
—Bu adam resmen dolandýrýcý polis çaðýralým dedik.
—Susun Karaman`da
bana ne derler dedi ve içeri
gitti.
Eeee yetmedi ve babama:
—Hacý abi benim yine
iþler için acil Ýstanbul`a gitmem lazým onun için biraz
para. Ýþte o an babamýn içine biraz þüphe girer.
—Mustafa o adamlardan aldýðýn para ne oldu
deyince.
—Hacý abi biz onu hayrýmýza yaptýk bana beþ kuruþ kalmadý.
—Bak Mustafa çocuklarýmýn ayaðýnda yýrtýk ayakkabý varken ve sen tanýdýðýn oðlu olduðun halde yine veriyorum vicdanýna býrakýyorum (O anda Kardeþim Hüsnü`nün ayakkabýsýný gösteriyor. Ama yetmiyor:
—Hacý abi bu sefer toplu
para elime geçecek paraný
ve altýnýný elinde bil aslýnda para benim için
hiç problem deðil ama
Ýstanbul`dan 5 týraþ makinesi sipariþi var onu
da temin edersen memnun olurum tabii babam taksitle onu da temin eder. Ama adam
doymuyor:
—Hacý abi bir isteðim daha var ben saatsiz kalamam kolumda
saatte yok benimkini
amcamýn oðluna vermiþtim. Babam bana bakýyor kolumda nacar bir
saat var ve hayatýmda
ilk sefer bir saat takýyorum ama bakýþýndan anladým gitti bizim saatte dedim içimden. Babam bana
dönerek:
—Salih oðlum saati çýkar
amcana ver ve çýkarýp veriyorum. Adamýn gidiþi o gidiþ. Ertesi gün çarþýda çalýþtýðý export sahibi babamý
yakalýyor:
—Hacý abi senin adam
bizi dolandýrdý. Babam da
ne yazýk ki beni de dolandýrdý diyor ve olayý anlatýyor. Ama sadece bu mu Berlin`e götürdüðü adamlarýn
yakýnlarý Babamý yakalýyorlar nerdeyse dövecekler
adamýn biri:
—Durun yahu adamý bir
dinleyelim diyor. Öbürü devamla:
—Hacarap yoksa sendemi o üçkâðýtçýya ortaksýn
seninki bizim turistleri Berlin`in ortasýna aç susuz býrakýp kaçmýþ. Babam þok
durumda:
—Ben sizden kötüyüm
olayý anlatýyor dayak yemeden kurtuluyor. Bu sefer
adamlar babama acýyor. Bu
hikâye tabiî ki burada bitmiyor adam bizden çýktýktan sonra çok iyi konuþtuðumuz bir hemþeriye saati
satýyor ondan da biraz para
koparttýktan sonra kayýplara karýþýyor. Meðerse ailesi-
ni zor duruma düþüren bu
imiþ bütün karamanlýlarý
dolandýrdýktan sonra son
durak bizim evmiþ böylece
Almanya turunu tamamlamýþ ondan sonra Hollanda`ya geçmiþ. Sadece Opel
bekâr evlerinden 1 saatte
20.000 DM toplamýþ bakana
araba çýkarýyorum diye. Bir
gün yine oturuyoruz bizim
komþu çýkageldi:
—Hacarap seni bir haným kýz arýyor. Babamda:
—Gelsin dedi. Kadýn
geldi biraz çekingen bir halde babam:
—Gel kýzým bak benimde kýzlarým var tabii cesaretlendi ve içeri girdi Ýstanbul`da bir mahkemede
kâtip olarak çalýþýyormuþ
ve Mustafa ile güya niþanlý
imiþ, Hacarap benim abim
onun yanýna git demiþ, o
zavallýda inanmýþ gelmiþ.
Ýki gün kaldý ve durumu
anladý Berlin`de akrabalarý
varmýþ gitti. Fazla geçmedi
Berlin`e mukavele ile iþçi
gelen bir kýz çýktý geldi ona
da bizim hemþeri sahip çýktý ev tuttu yiyeceðini içeceðini aldý hatta sigarasýný aldý sen kontratýný boz ben orda Türk danýþým sana iþ bulurum de zavallý kýzcaðýz
aldanýp gelmiþ. Bizim dolandýrýcý bir gece gelir kýzý
da alýr kayýplara karýþýr ve
hala ortalýkta görünmedi ve
Ýstanbul`dan bir mektup aldýk mektupta:
—Hacarap sen ne ahlaksýz herifsin benim aleyhimde her yerde konuþuyormuþsun paraný bir gün veririz fazla konuþma. Karamana izine gittik izinde babam
Babasýna gitti olayý anlattý
Cevap:
—Hacarap kapýnýn önüne bak ben herkesin parasýný vermeye kalkýþsam servetim biter (Karamanýn
zenginlerinden) bak kaç kiþi bekliyor. Bakýyor ki durum çok kötü en az babamdan götürmüþ babamda çýkýp gidiyor ahirete kaldý.
Selam ve dualarýmla saðlýcakla kalýn efendim.
Kadim Dostum
Ingolstadt Eski Gençlik Baþkaný
Ingolstadt Eski Gençlik Baþkaný
Yasin ALTINTAÇ’ýn
Muhammed Ali
Muhammed Ali
ismini verdiði bir erkek çocuðu
dünyaya gelmiþtir.
Altýntaç ailesini tebrik eder,
Yavru’nun hayýrlý ve uzun ömürlü olmasýný
Cenab-ý Allah’tan temenni ve niyaz ederim.
Ýdris METE
Yasin ALTINTAÇ’ýn
ismini verdiði bir erkek çocuðu
dünyaya gelmiþtir.
Altýntaç ailesini tebrik eder,
Yavru’nun hayýrlý ve uzun ömürlü olmasýný
Cenab-ý Allah’tan temenni ve niyaz ederim.
IGMG Ingolstadt / Gençlik
Teþkilatý Yürütme Kurulu
23. sayi sayfalar
30.04.2009
10:30 Uhr
Seite 38
38
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Ünlü Memlük
Sultan›
Sol üst resimdeki
hayvan
Hayvansal
Bitkiler
1
2
hayat
6
bulmaca
Aralýk-Dezember 2007 / Zi`lkade-Zi`lhicce 1428
Köpek
Sol alt resimdeki
hayvan
Radyum’un simgesi
Sa¤ alt resimdeki
hayvan
10
Bir nota
At›n bak›m›
Bir evcil hayvan
Bir hayret nidas›
8
Sa¤ üst resimdeki
hayvan
Kur’an-› Kerim’de
bir sure
3
‹stanbul’da bir semt
Tersi, ön yüzünde
suretimizi görürüz
‹lkel
Bir maymun türü
Tersi, bir rüzgar ad›
Oto durdurma
sistemi
Bir haber ajans›m›z
‹lgili
‹yot’un simgesi
‹stanbul
Elektrik
Tramvay Bir erkek
ve Tünel ad›
‹flletmeleri
Kamer
Azot’un simgesi
Birlikte hareket
etme
Görünüfl, flekil
S›n›rlar› içerisine
dahil etmek
Acele
Maharet
Jenosid
Hububat
Cüsseli
31 plakal› ilimiz
Uyma, kabul etme
Utanma duygusu
Tersi, Kur’an-›
Kerim’de bir sure
Bir tür baflörtüsü
Lüks bir deniz tafl›t›
Bir kad›n ad›
K›sa süreli görüfl
Gelir getiren mülk
Bol, genifl
Alfabemizin 12.
harfi
Türk Standartlar›
Enstitüsü
Dahi anlam› veren
bir ek
Bina, fabrika gibi
al›n›r sat›l›r mallar
Yoksulluk
Mu¤la
Donuk
ilimizin
renkli
bir ilçesi
Dinsiz
Bir tür bilgisayar
oyunu
Geri verme
07 plakal› ilimiz
Elde olmadan
yap›lan belirli
hareketler
Bir kad›n ad›
Alfabemizin 22.
harfi
Sini’nin ünlüleri
Ö¤leden sonraki
namaz vakti
Tarihte bir Türk Avrupa Güvenlik ve
‹flbirli¤i Konferans›
devleti
Çocuklu kad›n
Yozgat ilimizin bir
ilçesi
Boru sesi
Baston
Bebe¤in ilk yürüme
çabas›
Geri vermek
Bir mülkiyet yap›m
eki
‹laç
Askerler
‹laç
Kibarl›k
Birden
Tungsten’in simgesi
Bir nehrimiz
Çay›r, otlak
Uzakl›k belirtir
Kur’an-› Kerim’de
bir sure
Zariflik
Sonsuza dek
Bir hayret nidas›
fiikar
‹lave
Sami’nin ünlüleri
Bir mevsim
Bir nota
Tart›da kab›n
a¤›rl›¤›
Hatay ilimizin bir
ilçesi
Yukar›ya bakan
flekilde
Tersi, ça¤r›
Tersi, hal›’n›n son
hecesi
Yo¤unluklu
Gelir
Bir kat›
‹smin lokatif hali
7
Bir tür cetvel
Sodyum’un simgesi
5
Hesap cetveli
Bir kad›n ad›
Yara’n›n ünsüzleri
Su içindeki kara
Bir nota
Derebeyi kalesi
Tahmin Gökyüzü
Ayl›k al›nan ücret
Engel
Radyum’un simgesi
Azot’un simgesi
19
Tarihte bir uygarl›k
Baflkalar›
Bir erkek
ad›
Kaza’n›n son hecesi
Üye
Piflmemifl
9
Türk Mal›
Oto terminali
Dondurucu so¤uk
Kefe’nin ünlüleri
Ego
Sarp geçit
Bir tür kat› ya¤
Kap›ya tak›lan
uyar›c›
Türklerin
Namaz k›l›nan yer Ortaasya’daki ilk
yurtlar›
‹nek’in ünsüzleri
4
Dakika
Al›p verdi¤imiz
hava
Çocuklu kad›n
16
Futbolda topun ele
de¤mesi
Azot’un simgesi
Kiloamper
17
Ayr›l›k
Bir erkek ad›
Yar›flmalarda üçüncüye verilen
madalyan›n madeni
Tersi, zannetme
20
Bir vahfli hayvan
Eski Yugoslavya’n›n
diktatörü
Bir yük hayvan›
Tersi, dahi anlam›
veren bir ek
Tersi, derya
Ölümlü
Yard›m umma
Ender bulunan
35 plakal› ilimiz
15
Zalim’in lik hecesi
Kabul etmeme
Ekleme
Bir tür deri çorap
74 plakal› ilimiz
Arapça’da bir harf
Laikli¤i savunan kifli
Arapça’da bir harf
Gümüfl’ün simgesi
23
11
Alfabemizir 22.
harfi
‹syankar
Beddua
Küçük bitkiler
14
12
Alfabemizin 16. harfi
Arapça’da bir harf
18
Zonguldak’ta
kömürü bulan kifli
ANAHTAR
SÖZCÜK
22
21
13
24
1
8
9
Mu¤la ilimizin bir
ilçesi
10
11
2
12
13
3
14
15
4
16
5
17
6
18
19
7
20
21
22
23
24
23. sayi sayfalar
30.04.2009
10:30 Uhr
Seite 39
“Rabb'in için Namaz kıl, Kurban kes!”
Kevser Sûresi 2
]
KURBAN
KURBAN BEDELì
100,
-
EU
RO
“Mazlum ve maídurlara uzanan dost el”
IGMG KURBAN KAMPANYASI
Hesap Numarası: IGMG • SEB Bank AG Köln
Kontonr.: 162 888 56 04 • BLZ: 370 101 11
Verwendungszweck: Kurban
Kurban Bedellerini elden bölge ve ñube kurban
sorumlularına verebileceíiniz gibi
banka hesabına da havale edebilirsiniz.
IBAN DE61 3701 0111 1628 8856 04 • BIC (SWIFT) ESSEDE5F370
SON HAVALE TARëHë: 17 Aralık 2007
ìslam Toplumu Millî Görüï • Boschstr. 61-65 · D-50171 Kerpen • Tel: +49 (0)2237-656 293 • Fax: +49 (0)2237-656 222 • kurban@igmg.de · www.igmg.de
23. sayi sayfalar
30.04.2009
10:30 Uhr
Seite 40

Benzer belgeler

PDF SAYI 32 - Hayat Online

PDF SAYI 32 - Hayat Online Bunun için de Müslümanlar olarak bizzat kendimizin Kur’an ve Sünnet’le barýþýk olmamýz gerekir. O insanlarla, kardeþliði ve iþbirliðini geliþtirmek için uyarýcý teþviklerimiz olmalý. Bunun için de,...

Detaylı