NİN SESİ
Transkript
NİN SESİ
’NİN SESİ AĞUSTOS 2015 SAYI: 396 Uluslararası Nakliyeciler Derneği Yayın Organı Öğrenciler sektör-üniversite işbirliği yetersiz diyor UND dış ticaret birlikleriyle buluşuyor içindekiler 28 18 UND dış ticaret birlikleriyle buluşacak, gümrük kayıplarını anlatacak UND, dış ticaret sektörleriyle buluşuyor! İlk buluşma, Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği yönetimi ile gerçekleşti. UND İcra Kurulu Başkanı Şener, UTİB üzerinden diğer Uludağ İhracatçı Birlikleri’nin de meseleye müdahil olmaları için destek talep etti. 23 20 büyük ihracat ülkesi hukuku ihlal ediyor Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün raporuna göre, dünyanın en büyük ihracatçı ülkeleri uluslararası hukuku ihlal ediyor. Uluslararası Şeffaflık Örgütü, dünyanın en büyük ihracatçı ülkelerinin, sınırötesi rüşvetle mücadele etme yükümlülüğünü ihlal ederek, son dört yıl içinde yabancı kamu görevlilerine rüşvet ile ilgili hiçbir kovuşturma veya inceleme yapmadığına dikkat çekti. Ağustos 2015 26 24 İhracatçı, 3. çeyrekten umutlu TİM, eğilim anketi sonuçlarını açıkladı. TİM’in açıkladığı ankette ihracatçının 3. çeyrekte umutlu olduğu ortaya çıktı. Ankete göre ihracatta pozitif eğilim gösteren ihracatçı, 3. çeyrekte 65 bin yeni istihdam öngörürken, Rusya, ABD, Almanya, Çin ve İran’ı öncelikli hedef pazar olarak seçti. 27 İngiltere ve Fransa, Calais için anlaştı Fransa ile İngiltere, iki ülke arasındaki yasa dışı göç sorununa çözüm bulmak amacıyla bütçe artışı ve polisler arasında işbirliğini içeren anlaşma imzaladı. UND Danışmanlık ve Tanıtım Hizmetleri A.Ş Adına Sahibi Ömer Çetin Nuhoğlu Genel Yayın Yönetmeni Fatih Şener Sorumlu ve Yazı İşleri Müdürü Hatice Hacısalihoğlu Yayın Kurulu Ali Çiçekli, Şerafettin Aras, Nagihan Soylu, Banu Damla Alışan Mali İşler Müdürü Muhammet Haybarlık Editör Ahmet Doğan Yazı Kurulu Alper Özel, Evren Bingöl, Muammer Ünlü, Elif Sevim Reklam Sorumlusu Hatice Hacısalihoğlu 0212 359 26 00 / 208 Grafik Tasarım Erhan Aydın Haber Merkezi Alpdoğan Kahraman, Berkalp Kaya, Erman Ereke, Gürol Gülbeyaz, İbrahim Çolak, Burak Çığa, Kadir Çirkin Yayına Hazırlık LOCA MEDYA ORG. VE REK. HİZ. LTD. ŞTİ Genel Yönetmen Mutlu Doğan İletişim 0212 579 92 35 ctp baskı ve cilt İstanbul Basım Ltd.Şti 0212 603 26 20 Ağustos 2015 Adres: Cennet Mah. Hürriyet Cad. No: 1/1 B Blok Cennet / Küçükçekmece - İSTANBUL - TÜRKİYE Tel: 0212 579 92 35 Fax: 0212 598 47 62 / haber@und.org.tr / Yerel ve Süreli Yayın 50 58 42 Koruma tedbirleri dünya ekonomisini daraltıyor ICC Türkiye’nin 61’inci Genel Kurulu’nda konuşan ICC Türkiye Milli Komitesi ve TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, korumacılık tedbirleri arttıkça dünya ekonomisinin daraldığını vurgularken, “Korumacılık hızla kaldırılmalı ve dünya ekonomisinin motoru yeniden ticaret olmalı” dedi. 46 Mercedes’in Yeni Euro 6 motoru OM 471 ile ekstra tasarruf Mercedes-Benz geleceğin taşımacılığını şekillendiriyor. Marka daha fazla verimlilik için Euro 6 motorunu yenileyerek tasarruf ve verimliliği artırırken, yeni güvenlik donanımları ve paketleriyle de üstün bir koruma sunuyor. 48 İDO ile ETA yeni “TIR Ofis Projesi”ni başlattı 21 Deniz ulaşımı ve taşımacılığının lider kuruluşu İDO ile lojistik sektöründe öncü yatırımlara imza atan Borusan Lojistik’in inovasyon markası ETA (Elektronik Taşımacılık Ağı), aralarında bir anlaşma imzalayarak İDO’nun Eskihisar Terminali’nde “TIR Ofis Projesi”ni hayata geçirdiler. 49 Teknolojiyi giyiyorlar, verimliliği artırıyorlar Dünyada lojistik, perakende, sağlık ve kargo sektörleri için inovatif çözümler sunan Giyilebilir Teknolojiler, firmalara maliyet tasarrufu sağlarken, bu teknolojileri kullanan çalışanlara zamanı çok iyi kullanma ve verimliliklerini artırma imkanı veriyor. 50 Temmuz ayında ihracat yüzde 13 düşerek 10,8 milyar dolar olarak gerçekleşti TİM verilerine göre Temmuz ayında ihracat geçen yılın aynı ayına göre yüzde 13 düşerek 10 milyar 857 milyon dolar oldu. 19 51 Güvenlik ve performansı artıran yeni kamyon kış lastiğini tanıttı Goodyear, kamyonlar için yepyeni kış lastiği serisi olan UltraGrip Max’ı piyasaya sürüyor. Yeni lastikler yarı yarıya aşınma durumunda bile yüzde 40’a kadar daha fazla yol tutuşu sağlıyor ve yüzde 15’e kadar da daha fazla kilometre performansı sergiliyor. 64 Hatay Ro-Ro vazgeçmiyor Ülkemiz başta olmak üzere Avrupa ve Rusya’nın Ortadoğu’ya olan ihracatının denizyolu ile taşınmasında büyük öneme sahip olan Hatay Ro-Ro, Türkiye-Mısır arasında tesis edilmiş olan karayolu anlaşmasının sona ermesiyle başlayan krizi Süveyş Kanalı’nı geçerek aşmıştı. Şimdi ise mevcut hatta Cenk Y isimli ROPAX gemisini de katarak sefer sayısını haftada ikiye çıkarttı. 24 BAŞYAZI ÖMER ÇETİN NUHOĞLU Değerli Dostlarım, 2015 yılının ilk yarısını geride bıraktık. Ülkemizdeki ticaret dünyadaki gelişmelere paralel ilerliyor. Dolar-Euro paritesindeki gelişmeler dış ticaretimizi birebir etkiliyor. Türkiye’nin çevresinde (Suriye-Irak) meydana gelen gelişmeler, ülkemizde yaşadığımız seçim ve bu seçimin sonuçları gibi nedenler ticaretimizi şekillendiren etkenlerin başında geliyor. Seçimlerden sonra bir hükümetin kurulamamasının ardından ufukta yeni bir seçim belirmeye başladı. Yapılacak bu seçimlerin ülkemiz iş dünyası adına hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Her şıkta, UND olarak, uzun bir süredir, kamu-özel sektör işbirliğinin en güzel örneklerini hayata geçirdiğimiz, 20 yıllık Gümrük Birliği’ni ilgili bakanlıklarımızın ve devletimizin Avrupa Birliği nezdindeki etkin girişimleriyle “güncelleme” hazırlıkları yaptığımız; lojistik sektörümüzün kamu politikalarında bu kadar özel bir konumda değerlendirilerek ekonomik dönüşümün motoru olarak işaretlendiği bu aşamada, kıymetli bürokratlarımızla beraber yarattığımız sinerjiyi bundan sonra da sürdürebilmemiz büyük önem taşıyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), temmuz ayı ihracat verilerini açıkladı. TİM verilerine göre temmuz ayında ihracat geçen yılın aynı ayına göre yüzde 13 düşerek 10 milyar 857 milyon dolar oldu. Yılın ilk 7 ayında toplam ihracat yüzde 8,8 gerileme ile 84 milyar 369 milyon dolar olarak gerçekleşti. Son 12 aylık toplam ihracat ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4,9 düşerek 148 milyar 567 milyon dolar oldu. İhracattaki düşüşte emtia fiyatlarındaki gerileme ile oluşan fiyat baskısı, dünya ithalatındaki düşüş ile euro-dolar paritesindeki yaşanan kayıpların etkili olduğunu vurgulamak gerekiyor. Son dönemlerde ülkemiz içinde yaşanan gelişmeleri de göz önüne alırsak ‘siyasi istikrar’, ekonominin olmazsa olmazları arasında geliyor. Ülkemizde 2015’in ilk yarısında bunlar yaşanırken dünya genelinde de benzer bir yavaşlamadan söz edebiliriz. Dünya ekonomisi, 2015 yılını büyüme hızında bir miktar kayıpla sürdürüyor. Bu gelişmede özellikle, gelişmekte olan ekonomilerin tempo kaybı etkili oluyor. Gelişmiş ekonomilerdeki toparlanma da yavaş seyrini koruyor. Bu doğrultuda, IMF de temmuz ayında yayınladığı World Economic Outlook Raporu’nda, gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ekonomilere dair 2015 beklentilerini aşağı yönlü revize etti. Bununla birlikte, her iki ülke grubunda da 2016 yılında ekonomik hızın güçleneceği beklentisi korunuyor. Yunanistan ile AB, IMF ve kreditörler arasında yeni bir yardım ve borç programı uygulanması konusunda uzlaşma sağlanmasını bölge dinamikleri ve ticaretimiz açısından güzel bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. Yunanistan sorununun bir iflas veya Euro’dan çıkış ile sonuçlanmaması, Avrupa Birliği’ndeki iyileşmeyi destekliyor. Avrupa Birliği’ndeki büyüme ve iyileşme özellikle ihracatımız için büyük UND YÖNETİM KURULU BAŞKANI önem taşıyor. Dolayısıyla bu beklentiler, geleceğe yönelik ümitlerimizi yeşertiyor. Avrupa ekonomisindeki toparlanma ile birlikte, yılın ilk 5 ayında AB’nin euro bazında ithalatının yüzde 2 arttığını, AB’ye ihracatımızın euro bazında yüzde 12 artış gösterdiğini izledik ancak Avrupa Birliği’nde suların durulmadığını, gelecek yıl referanduma taşınma riski süren İngiltere’nin üyelikten çıkma eğilimi ve bu gerçekleştiği takdirde, onu izleme ihtimali bulunan birkaç AB ülkesi gibi etmenler, bu bölgeye yönelik ticaretimizdeki riskleri koruyor. İran ile nükleer silah konusunun barışçıl bir çözüme kavuşturulması tüm dünyanın güvenliği için önemli bir gelişme oldu. İran ile müzakerelerin kalıcı bir anlaşmayla sonuçlanması sadece İran’ın değil tüm bölgenin dış ticaretini güçlendirecek tarihi bir adımdır. İran’ın dünya ile bütünleşmesi, bölgede siyasal risklerin azalmasının yolunu açacak, böylece tüm bölgeye yatırımlar artarken, bölgenin dış ticareti de gelişecektir. Bu bağlamda İran ekonomisinde, bilhassa turizm, enerji, bankacılık, petrokimya, telekomünikasyon, ulaştırma ve otomotiv sektörlerinde büyük çaplı yatırımlar ve dönüşümler yaşanmasını ve dolayısıyla İran’ın altyapısının yenilenmesinde ve geliştirilmesinde, özellikle havaalanı, karayolu, otel ve konaklama tesislerinin inşası, modernizasyonu ve işletilmesi konusunda büyük fırsatların doğmasını bekliyoruz. Bu anlaşma ile birlikte İran’a yaptırımların kademeli olarak kalkmasını, İran Riyali’nin istikrara kavuşmasını ve İran’ın uluslararası bankacılık sistemine entegrasyonunun kolaylaşmasını bekliyoruz. Bu durumundan en fazla yarar sağlayacak olan ülke ise bu fırsatı iyi değerlendirdiği takdirde Türkiye olacak. Bunun en büyük sebebi olarak da İran’ın refah düzeyinin yükselmesi ve buna bağlı olarak tüketiminin artmasının 2016 yılının ortalarından itibaren ihracatımıza olumlu katkı vereceğini tahmin ediyoruz. Sayın Ekonomi Bakanımızın da açıkladığı gibi İran ile ticaret hacmimizin yılsonunda 16 milyar dolar, 2016 itibarıyla ise 35 milyar dolara yükselmesini öngörüyoruz. Söz konusu fırsatlar ile birlikte oluşacak rekabet ortamında ihracatçılarımızın ve yatırımcılarımızın cesur adımlar atmasının oldukça önemli olduğuna inanıyoruz. Bu amaçla da bir an önce İran ile ilişkilerimizin geliştirilmesi için çalışmaların hızlandırılması gerekiyor. Geçtiğimiz yıldan beri süregelen ve bu yılın başında imzaladığımız bir anlaşmayla taşıma sorunlarımızda cüzi de olsa iyileşmenin önünü açan “taşımacılık ilişkilerinde karşılıklı diyalog süresi”ne yazık ki, son dönemde artan terör olayları ve bölgedeki siyasi gelişmelerden de yakından etkileniyor. Bölgede “barışçıl bir geleceğin” ticari ve ekonomik refahın artması ile doğru orantılı olduğuna dikkat çekmek ve İranlı dostlarımızın, taşımacılık ilişkilerimizin gelişimini destekleme iradesini ortaya koymasını diliyorum. Saygı ve Sevgilerimle... 8 Ağustos 2015 Editör’den “Avrupa Birliği Ulaştırma ve Hareketlilik Genel Müdürlüğü DG MOVE tarafından bağımsız bir gruba yaptırılan ve “Türkiye-AB Karayolu Anlaşmasının Muhtemel Etkileri” konulu araştırma sonuçlarını ihracatçı sektörlerimizi temsil eden meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarına anlatarak tek bir yumruk olmayı hedefliyoruz. “UND, Dış Ticaret Sektörleriyle Buluşuyor!” teması altında başlatılan “bilinçlendirme kampanyası” kapsamında, karayolu ile AB ülkelerine taşınan ihraç ve ithal malların kotalarla kısıtlanmasının Türkiye ekonomisine olumsuz etkileri rakamlarla ve örneklerle anlatılarak, ihracatçılarımızın ve sanayi kesiminin de çözüm çalışmalarına katılmalarını sağlamayı amaçlıyoruz. Kampanyanın startını 19 Ağustos’ta UND heyetini kabul eden “Uludağ Tekstil İhracatçı Birlikleri (UTİB) Yönetim Kurulu” ile gerçekleştirdik. UTİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sn. Osman Nuri Canik’in başkanlık ettiği ve UİB Genel Sekreteri Sn. Mümin Karacakayalılar ve ekibinin de katıldığı toplantıda, “Türkiye-AB ticaretinde karayolu kotalarının etkileri” hakkında kısa bir bilgilendirme gerçekleştirdik. UTİB üzerinden diğer Uludağ İhracatçı Birlikleri’nin de meseleye müdahil olmaları için destek talep ettik. Konunun “milli bir mesele” olduğunu teyit eden UTİB Genel Sekreteri Mümin Karacakayalılar, UND tarafından verilen bilgilerin Uludağ İhracatçı Birlikleri çatısı altındaki diğer birliklere de iletileceğini belirterek, Avrupa Birliği Bakanlığı ve Türkiye’nin Brüksel’deki AB Daimi Temsilciliği nezdinde yapacakları girişimlerle sürece destek verebileceklerini ifade etti.” Fatih ŞENER UND İcra Kurulu Başkanı Merhaba, Uluslararası Nakliyeciler Derneği olarak yıllardır taşıma engellerinin ticareti olumsuz yönde etkilediğinin ısrarla altını çiziyorduk. Bu duruma gözünü, kulağını tıkayan AB, en sonunda taşıma engellerinin ticareti baltaladığını kabul etti. AB’den itiraf gibi bir rapor yayınlandı. Avrupa Komisyonu’nun yaptırdığı raporda Türkiye’ye yönelik taşıma engellerinin kalkması halinde iki tarafın dış ticaretinin 3,5 milyar euro artacağı dile getiriliyor. UND yönetimi olarak bu raporu temmuz ayında basınımız ve kamu’nun gerekli kesimleri ile paylaştık. Aynı zamanda bu rapor, gümrük müzakereleri arifesinde büyük bir koz. UND’nin yıllardır çeşitli çalışma raporlarıyla ortaya koyduğu bu kayıplar ülkemizi ve sektörlerimizi olumsuz yönde etkiliyor. Avrupa Komisyonu’nun yaptırdığı “AB İle Türkiye Cumhuriyeti Arasında Bir Anlaşmanın Ekonomik Etkileri Üzerine Bir Çalışma” başlıklı araştırmanın sonuçları UND’nin bu doğrultuda yaptırdığı araştırmaları doğruluyor. Biz de UND olarak bu raporu kamunun ve özel sektörün gerekli muhatapları ile görüşerek ülkemize yönelik uygulanan ‘haksızlıklar’ noktasında farkındalık yaratmaya çalışıyoruz. Bu bağlamda UND olarak, ağustos ayı içerisinde Uludağ Tekstil İhracatçıları Birlikleri (UTİB) ile buluştu ve konuyu etraflıca aktardık. UTİB yetkililerine Gümrük Birliği’nden kaynaklanan olumsuzluklar ve kayıplar hakkında bilgi verdik. Avrupa Birliği Ulaştırma ve Hareketlilik Genel Müdürlüğü DG MOVE tarafından bağımsız bir gruba yaptırılan ve “Türkiye-AB Karayolu Anlaşmasının Muhtemel Etkileri” konulu araştırma sonuçlarını ihracatçı sektörlerimizi temsil eden meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarına anlatarak tek bir yumruk olmayı hedefliyoruz. “UND, Dış Ticaret Sektörleriyle Buluşuyor!” teması altında başlatılan “bilinçlendirme kampanyası” kapsamında, karayolu ile AB ülkelerine taşınan ihraç ve ithal malların kotalarla kısıtlanmasının Türkiye ekonomisine olumsuz etkileri rakamlarla ve örneklerle anlatılarak, ihracatçılarımızın ve sanayi kesiminin de çözüm çalışmalarına katılmalarını sağlamayı amaçlıyoruz. Kampanyanın startını 19 Ağustos’ta UND heyetini kabul eden “Uludağ Tekstil İhracatçı Birlikleri (UTİB) Yönetim Kurulu” ile gerçekleştirdik. UTİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sn. Osman Nuri Canik’in başkanlık ettiği ve UİB Genel Sekreteri Sn. Mümin Karacakayalılar ve ekibinin de katıldığı toplantıda, “Türkiye-AB ticaretinde karayolu kotalarının etkileri” hakkında kısa bir bilgilendirme gerçekleştirdik. AB tarafından yaptırılan araştırmanın sonuçlarına göre, AB’ye taşımalarımızdaki kota engellerinin tamamen kaldırılması halinde, Türkiye’deki ihracatçıların 1,9 milyar Euro; AB’deki ihracatçıların ise 1,6 milyar Euro ek kazanç sağlayacağını; ayrıca bu iyileşmeden sağlanacak toplam 2,3 milyar Euro’luk üretim artışının yüzde 37’lik bölümünün ‘Tekstil Sektörü İhracatçıları’na yansıyacağını aktardık. UND tarafından TİM’in ve Ekonomi Bakanlığımızın destekleriyle başlatılan hukuk süreciyle ilgili bilgiler verdik ve ihracatçıların sorularını yanıtladık. UTİB üzerinden diğer Uludağ İhracatçı Birlikleri’nin de meseleye müdahil olmaları için destek talep ettik. Konunun “milli bir mesele” olduğunu teyit eden UTİB Genel Sekreteri Mümin Karacakayalılar, UND tarafından verilen bilgilerin Uludağ İhracatçı Birlikleri çatısı altındaki diğer birliklere de iletileceğini belirterek, Avrupa Birliği Bakanlığı ve Türkiye’nin Brüksel’deki AB Daimi Temsilciliği nezdinde yapacakları girişimlerle sürece destek verebileceklerini ifade etti. UND olarak bu konularda özel sektörün tüm muhatapları ile bir araya gelerek sorunlarımızı aşacağımıza olan inancımız tam. Birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmemiz gerektiğini her platformda söylüyor ve bunu hayata geçiriyoruz. Bize karşı uygulanan dayatmalar bir ‘kader’ değildir. Her türlü dayatmalara karşı hukuki mücadelemiz sürecek. Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar, hoşçakalın. Saygılarımla… 10 UND’den UND, Roma Büyükelçimiz ve İtalyan taşımacılarla biraraya geldi İran’dan transit geçişlerde “Dönüş Yüklerine” 3 bin euro ceza! Milano EXPO 2015 Fuarı’nın açılışında UND tarafından Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’ye ülkemiz ve İtalya arasındaki karayolu taşımacılık sorunlarının sektörümüze olan ekonomik etkileri iletildi ve Bakan Zeybekci’nin İtalya Ekonomi Bakanı ile yapmış olduğu görüşme kapsamında her iki ülkenin sektör derneklerinin katılacağı bir toplantı gerçekleştirilmesine karar verilmişti. Alınan karar kapsamında 27 Temmuz’da UND ile İtalya’daki muadil sektör derneklerinin temsilcileri arasında bir toplantı gerçekleştirildi ve iki ülke arasındaki taşımacılık sorunları masaya yatırıldı. Toplantı öncesinde, UND heyeti tarafından Roma Büyükelçimiz Aydın Adnan Sezgin makamında ziyaret edildi. Gerçekleştirilecek toplantıda iki ülke arasında devam eden görüşme ve yaşanan sorunlar istişare edildi. İtalyan muadil dernekleri ve sektör temsilcileri ile yapılan görüşmelerde, UND heyeti tarafından: Ülkemiz karayolu taşımacılık sektörünün İtalya’da yaşadığı sorunlar, Mevcut İtalya kotalarının yetersizliği, Römork Çektirme operasyonlarında her iki tarafın da karşılıklı kazanç sağlayacağı şekilde cazip hale getirilmesi, İtalya’nın Türkiye ardı ülkeler ile gerçekleştirdiği ticaretin Türk taşımacıları araAğustos 2015 cılığı ile çok daha fazla artabileceği, Bazı AB ülke taşımacılarının düşük navlun ücretleri ile İtalyan taşımacılık sektörüne verdiği zararlar, Avrupa Komisyonu’nun Temmuz 2015 tarihli raporu kapsamında AB ile ülkemiz arasında serbestleştirilmesi gündeme gelen taşımacılık faaliyetleri ve bunun olası etkileri, Dünya Bankası’nın Türk taşımacılık sektörüne yaratılan ek maliyetleri ve ayrımcı uygulamaları içeren raporu İtalyan heyetine aktarıldı. İtalyan heyeti tarafından iletilen bilgilerde, Türk taşımacılarına göre çok daha az pazar payına sahip olduklarını, maliyetlerinin Türk taşımacılardan ve AB’deki bazı ülke taşımacılarından daha yukarıda olduğu, ayrıca İtalya taşımacılık sektörünün büyümeyi hedeflendiği hususları aktarıldı. Toplantı, mevcut kota ihtiyacının karşılanabilmesi adına Ulaştırma Bakanlıkları arasında en kısa sürede bir KUKK toplantısının gerçekleştirilebilmesi hususunda görüş birliğine varılmasıyla sonlandırıldı. UND heyeti Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Çiçekli, İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, İcra Kurulu Üyesi Erman Ereke, Çalışma Grubu Başkan Yardımcısı Cumhur Erzurumluoğlu (Çobantur), üyesi Bilgin Özan ile Sema Özcan’dan (Ege Ekspres) oluştu. İran, uzun bir süredir Türkmenistan, Özbekistan gibi Orta Asya ülkelerinden dönüş yapan Türk araçlarının, İran’dan transit geçişlerinde dönüş yükü almalarına müsaade etmiyor. Söz konusu uygulama hakkında Ulaştırma Bakanlığımız kanalıyla İran’dan bilgi temin edilmeye çalışıldı ise de İran uygulamaya ilişkin herhangi bir yanıt vermedi. Bunun üzerine Türkiye, 5 Ağustos’tan itibaren İran araçlarına mütekabiliyet uygulaması getirdi. Buna göre, ülkesine dönüş yapmak üzere Türkiye’ye boş giriş yapan İran araçlarının (Gürbulak, Esendere, Kapıköy Sınır Kapıları hariç) Türkiye’den dönüş yükü almasına müsaade edilmiyor. Türkiye’nin mütekabiliyet uygulamasının ardından İran, Türk araçlarının İran içinden yük almasına bir çeşit “izin belgesi” ile müsaade etti ancak Bazargan Sınır Kapısı’nda İran’dan yük alan araçların Türkiye’ye geçmelerine müsaade etmedi. Bu kapsamda, 14 Ağustos itibarıyla İran derneği ITCA tarafından bu yönde bir duyuru yapıldığı öğrenildi. İlgili duyuruda, Türkmenistan, Özbekistan gibi Orta Asya ülkelerinden ülkesine dönüş yapmak üzere İran’a boş giriş yapan ve İran’dan dönüş yükü alan Türk taşımacılarına 3 bin euro ceza uygulanacağı bildiriliyor. İran’ın söz konusu uygulamaları ile mağduriyet yaşanmaması amacıyla Orta Asya ülkelerinden (Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan vb.) ülkesine dönüş yapan Türk araçlarının İran’ı transit geçişlerinde dönüş yükü almamaları hususuna özen göstermeleri büyük önem arz ediyor. 12 UND’den Güney Hazar Taşımacılık Zirvesi’nde “İran ve Hazar Güzergahındaki Sorunlarımız” taraflara aktarıldı potansiyel, ulaştırma imkanları üzerinden katılımcılarla paylaşıldı. İran Ticaret, Sanayi ve Madenler Odası ICCIM temsilcileri tarafından İran’ın Avrupa’ya enerji ihracatında taşıdığı önem ve enerji taşımacılığındaki konumu ve İran üzerinden yabancı ülke mallarının geçişi ile ilgili düzenlemelerin aktarıldığı sunumların yer aldığı 2. gün, “Hazar Denizi Üzerinden Yeniden Canlanan İpek Yolu” başlıklı panel ile sona erdi. İran Karayolları ve Kentsel Gelişim Bakanlığı himayesinde, IRN organizasyonu ve HASEN işbirliğiyle düzenlenen 1. Güney Hazar Taşımacılık Zirvesi, İran ve yabancı ülkelerden gelen kalabalık bir topluluğun katılımına sahne oldu. İran’ın, uluslararası yaptırımların kaldırılması karşılığında nükleer silahlanmayı sınırlandırması konusunda sağlanan anlaşma sonrasındaki “uluslararası toplumla yakınlaşma” gayretlerinin bir parçası olan etkinlikte, İran’ın sunduğu ekonomik ve ticari Fiziki olmayan engellerin kaldırılması yönündeki çözümler için destek talep edildi UND’nin de bir sunumla katılım sağladığı panele emekli Rusya Büyükelçimiz ve Türk Konseyi Kurucu Genel Sekreteri Halil Akıncı moderatörlük yaparken, Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Mesut Hakkı, Piri Reis Üniversitesi Uluslararası Lojistik ve Taşımacılık Bölümü Başkanı Prof. Avni Zafer Acar ve Süleyman Şah Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden Prof. Fatih Macit birer sunumla katıldı. 2017’de Çin ile karayolu anlaşması imzalamaya hazırlanan Türkiye’nin, İran ve Hazar çevresi ülkelerle gerçekleştireceği iyileştirme projeleriyle ve taşıma engellerinin kaldırılmasıyla Çin’e bugünkünden çok daha düşük maliyetle ve hızla bağlanabileceğini ifade eden UND, bölgede yeni ulaşım güzergahlarının oluşturulması konusunda bölgesel ve uluslararası kuruluşların yaptıkları çalışmalardan, derneğin bu kapsamdaki projelerinden bahsetti. Toplantıda, Türk taşımacılarının İran ve Hazar güzergahlarında yaşadıkları güncel sorunların, bölgenin küresel ekonomiye daha etkin katılımına darbe vurduğunu anlatan UND temsilcileri İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Evren Bingöl ve İcra Kurulu Üyesi Elif Sevim, taraflardan özellikle fiziki olmayan engellerin kaldırılması yönündeki çözümler için destek talep etti. TIR sisteminden ihraçlar ve kaçak göçmen vakalarına dair mağduriyetler gümrük makamlarına aktarıldı Sektörümüzün önemli sorunlarından biri olan kaçak göçmen vakaları ve firma bilgisi dışında araç üzerinde çıkan beyan dışı eşyalar sebebiyle firmalarımızı mağdur eden TIR sisteminden geçici ve süresiz ihraçlar gibi idari ve hukuki yaptırım kararlarını görüşmek amacıyla UND heyeti tarafından Gümrükler Genel Müdürlüğü’ne bir ziyaret gerçekleştirildi. Toplantıda ele alınan ilk husus, firmanın bilgisi olmaksızın araç üzerinden çıkan ve kimi durumlarda araç sürücüsü tarafından yurda sokulmak istenen ticari nitelikli eşyalar sebebiyle firmalarımıza uygulanan yaptırımlar oldu. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından uygulanan cezai işlemlerde firmaların mağdur olan taraf olduğu ve firmanın bilgisi dışında yaşanan birçok vakada yine firmanın mağdur edilen taraf olduğu vurgulandı. Kaçak göçmen vakalarının ülkemizin kanayan bir yarası olduğunu ifade eden UND heyeti, Ağustos 2015 bu vakalardan dolayı firmalarımıza yaptırım uygulanmaması ve ülkenin içinde bulunduğu olağanüstü durum nedeniyle taşımacıların mağdur edilmemesi gerektiği ifade etti. Gümrük makamları tarafından paylaşılan bilgilerde, kaçak göçmen vakalarında son dönemde önemli ölçüde artış yaşandığı, bu vakalar sebebiyle firmaların mağdur edilmemesi adına azami gayret gösterildiği ve bu sebeple TIR sisteminden ihraç işlemi yapılmadığı ifade edildi. Özellikle sürücüden kaynaklandığı belirlenen beyan dışı eşya taşımalarında ise sürücüleri disipline edebilmek adına kamu otoritesi olarak gerekli önlemin alınacağı bilgisi paylaşıldı. Toplantıya Gümrükler Genel Müdürlüğü’nden Genel Müdür Yardımcısı Önder Göçmen başkanlık etti ayrıca TIR Daire Başkanı Hakan Dalçık ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Ticaret ve TIR Dairesi Başkanı Sançar Sefer Süer toplantıya iştirak etti. UND heyeti ise Başkan Yardımcısı Cavit Değirmenci, İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, Yönetim Kurulu Danışmanı Cahit Soysal ve İcra Kurulu Üyesi Erman Ereke’den oluştu. Toplantı sonunda, Genel Müdür Yardımcılığına atanan Önder Göçmen’e yeni görevi için başarı dilekleri iletilirken, bir hatıra plaketi takdim edildi. 13 Ağustos 2015 14 UND’den Yunanistan vize başvurularında garanti mektubu temininin önemi UND tarafından Yunanistan Vize Konsolosu Athanasios Astrakas ve Ticaret Ateşesi Doukas Marinopoulos’a yapılan vize sürecinde yaşanan aksaklıkların gündeme getirildiği toplantıda, TIR sürücülerine ilişkin davetiye şartı hakkında değerlendirmeler yapıldı ve karşılıklı bilgi alışverişinde bulunuldu. Gerçekleştirilen müzakereler sonucunda, TIR sürücülerinden davetiye talep edilmemesi konusunda görüş birliğine varıldı ve başvuru sürecinde davetiye yerine, sürücülerden “UND Ga- ranti Mektubunun” talep edilmesinin yeterli sayılması hususu Yunan yetkililer tarafından onaylandı. Vize sürecinde davetiye sorunları ile karşı karşıya kalmak istemeyen üyelerimizin, Garanti mektubunu temin etmesi büyük önem arz ediyor. Yunanistan’a taşımacılık faaliyeti gerçekleştiren üye firmalarımızın UND Garanti Mektubu’nu temin etmek amacı ile und.vize@ und.org.tr adresine veya 0212 217 57 41 numaralı telefondan vize ofisimiz ile irtibata geçmeleri gerekiyor. UND Heyeti, Kayseri Gümrük Müdürü’nü ziyaret etti Ergun Bilen başkanlığındaki UND heyeti, Kayseri’ye yeni atanmış olan Gümrük Müdürü Seyfettin İnceoğlu’na hayırlı olsun ziyaretinde bulundu. Ziyarette, sektörle ilgili genel bilgiler görüşüldü, bilgi alış verişinde bulunuldu. UND heyetini, Ergun Bilen (Erbil-ABC), Hikmet Eker (Eker), Mehmet Açıkalın (Aykut) ve Tolga Taşkıran (UND Kayseri Temsilcisi) oluşturdu. Gürcistan/Azerbaycan/Karadeniz Bölge Çalışma Grubu Toplantısı gerçekleştirildi UND’nin Gürcistan/Azerbaycan/Karadeniz Bölge Çalışma Grubu, SB Sigorta yetkililerinin katılımlarıyla 29 Temmuz’da Trabzon’da toplandı. Ağustos ayında yapılması muhtemel Gürcistan ve Azerbaycan KUKK toplantıları öncesinde iki ülke ile ilgili son gelişmeler gözden geçirildiği toplantıda, yönetim kurulu üyeleri bir önceki yönetim kurulu toplantısında görüşülen konularla ilgili çalışma grubu üyeleriyle bilgi paylaştı. SB sigorta yetkililerinin, sektörün sigorta ihtiyacına yönelik hizmetleriyle ilgili katılımcılara yönelik gerçekleştirmiş oldukları sunumla toplantı neticelendi. Toplantıya Yönetim Kurulu Üyeleri Abdullah Özer (Özer), Alişan Ender Topaloğlu (Başoba), Çalışma Grubu Üyeleri Salim Uzun (UzunoğAğustos 2015 lu), Ahmet Yalçın (Yalçınlar), İsa Baş (Çağlayan 61), Mustafa Sağıroğlu (Birses), İsmail Tosunoğlu (Boztepe), Gökhan Kutlu (Trans Kutlu), Mehmet Soyçiçek (Soyçiçek), Başar Yılmaz (Cennet), Ahmet İlgün (İlkar), Haşim Çavdar (Çavdaroğlu 61) katılım sağladı. 15 Ağustos 2015 16 UND’den UND, Filibe Ticaret Ataşemiz ve Bulgaristan Taşımacılar Birliği (SMP) ile biraraya geldi UND, Filibe Ticaret Ataşemiz ve Bulgaristan Taşımacılar Birliği (SMP) ile biraraya geldi. UND heyeti, İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener ve İcra Kurulu Üyesi Erman Ereke’den oluştu. İki dernek arasında çeşitli görüşmelerin gerçekleştirildiği toplantıda ayrıca Avrupa Komisyon Raporu’nun etkileri de incelendi. Bulgaristan’da 2014 yılında yılında kurulan ve mevcut durum itibari ile karayolu yük taşımacılığı sektöründe en büyük dernek konumunda olan SMP’den (Bulgaristan Taşımacılar Birliği) gelen görüşme talebi doğrultusunda Bulgaristan’ın Plovdiv (Filibe) şehrinde UND ile SMP arasında bir toplantı gerçekleştirildi. UND heyeti, İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener ve İcra Kurulu Üyesi Erman Ereke’den oluştu. Toplantı öncesinde Plovdiv Ticaret Ataşemiz Barış Yeniçeri makamında ziyaret edildi ve gerek sektör gerek ise UND faaliyetleri ile ilgili bilgilendirildi. Yapılan ziyarette, UND’nin son dönemde AB’de karşılaşılan zorluklara karşılık AB komisyonu nezdinde gerçekleştirdiği girişimler, Avrupa Komisyonu tarafından yaptırılan ve sektörümüz açısından çok önemli sonuçlar içeren AB Komisyon Raporu, Türkiye ile Bulgaristan arasındaki sınır geçiş sorunları ve UND olarak yapılan girişimler hakkında bilgilendirme yapıldı. Ticaret Ataşemiz Barış Yeniçeri tarafından, Kapıkule ve Hamzabeyli sınır kapılarında karşılaşılan sorunlar ve gelişmeler ile ilgili direkt olarak Filibe Ticaret Ataşeliği’nin ilgilendiğini, son dönemde sınır geçişlerinde önemli ölçüde iyileşme olduğunu, bunun en önemli etmeninin Bulgaristan sınır kapılarındaki süreçlerde yaşa- Ağustos 2015 nan iyileşmeler olduğunu aktardı. Ayrıca UND ile olan iletişimin artarak devam ettirilmesini arzu ettiğini vurguladı. İki dernek arasında şu konular hakkında çeşitli görüşmeler yapıldı: SMP tarafından gündeme getirilen hususlar Türkiye – Bulgaristan geçiş belge sistemindeki mevcut durum, UBAK İzin Belgeleri İle yapılan taşımalarda karşılaşılan sorunlar, Sınır geçişlerinde yaşanan sorunlar ve beklemeler, UBAK İzin Belgeleri ile yapılan taşımalarda süre kısıtlaması, Türk Gümrük İdareleri’ndeki ulaştırma kontrollerinde yaşanan sorunlar, İkinci 6 ay için kullanıma sunulan geçiş belgelerinin sisteme işlen- memesi sorunu, CMR ve UBAK belgelerindeki yükleme tarihleri arasındaki farklılıklar, Serbestleştirilmiş taşımalarda uygun fiyatlarla hizmet alınabilme imkânlar. UND tarafından gündeme getirilen hususlar CMR ve UBAK belgelerindeki yükleme tarihleri arasındaki farklılıklar, Olası sorunlarda 1.500 euroluk geçiş belge satış dayatmaları, Türkiye’de ve Bulgaristan’da kesilen cezalar ve ödeme metotları, UBAK izin belgeleri ile yapılan taşımalarda süre kısıtlaması, Bulgaristan’daki aşırı denetlemeler, Bulgaristan’daki yüksek analiz ücretleri, Firmalar tarafından bulgaristan’da yapılan taşımalarda karşılaşılan sorunlar, Avrupa Komisyon Raporu’nun etkileri. Olumlu bir atmosferde gerçekleştirilen toplantı sonucunda iki dernek arasındaki işbirliğinin artırılmasının önemi vurgulandı ve iki ülke taşımacılarının karşı karşıya kaldığı; başta UBAK belgesi, geçiş belgesi ve sınır geçişleri hususları olmak üzere iki ülke arasındaki taşımalarda karşılaşılan sorunların çözümlerine istinaden, dernekler arası ortak girişimlerde bulunulması hususlarında anlaşmaya varıldı. 17 Ağustos 2015 18 UND’den UND dış ticaret birlikleriyle buluşacak, gümrük kayıplarını anlatacak UND, dış ticaret sektörleriyle buluşuyor! İlk buluşma, Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği yönetimi ile gerçekleşti. UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, UTİB üzerinden diğer Uludağ İhracatçı Birlikleri’nin de meseleye müdahil olmaları için destek talep etti. Konunun ‘milli bir mesele’ olduğunu teyit eden UTİB Genel Sekreteri Mümin Karacakayalılar, UND tarafından verilen bilgilerin Uludağ İhracatçı Birlikleri çatısı altındaki diğer birliklere de iletileceğini belirterek, Avrupa Birliği Bakanlığı ve Türkiye’nin Brüksel’deki AB Daimi Temsilciliği nezdinde yapacakları girişimlerle sürece destek verebileceklerini söyledi Uluslararası Nakliyeciler Derneği, yıllardır taşıma engellerinin ticareti olumsuz yönde etkilediğinin ısrarla altını çiziyordu. Bu duruma gözünü, kulağını tıkayan AB, en sonunda taşıma engellerinin ticareti baltaladığını kabul etti. Avrupa Komisyonu’nun yaptırdığı raporda Türkiye’ye yönelik taşıma engellerinin kalkması halinde iki tarafın dış ticaretinin 3,5 milyar euro artacağı dile getiriliyor. UND Yönetim Kurulu Ağustos 2015 Başkanı Nuhoğlu, raporun gümrük müzakereleri arifesinde büyük koz olduğunu vurguluyor. UND’nin yıllardır çeşitli çalışma raporlarıyla ortaya koyduğu bu kayıplar ülkemizi ve sektörlerimizi olumsuz yönde etkiliyor. Avrupa Komisyonu’nun yaptırdığı “AB İle Türkiye Cumhuriyeti Arasında Bir Anlaşmanın Ekonomik Etkileri Üzerine Bir Çalışma” başlıklı araştırmanın sonuçları UND tarafından temmuz ayı içerisinde İstanbul’da basına duyrulmuştu. UND, bu raporu kamunun ve özel sektörün gerekli muhatapları ile görüşerek ülkemize yönelik uygulanan ‘haksızlıklar’ noktasında farkındalık yaratmaya çalışıyor. Bu bağlamda UND, ağustos ayı içerisinde Uludağ Tekstil İhracatçıları Birlikleri (UTİB) ile buluştu ve konuyu etraflıca aktardı. UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener ve UND İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Evren Bingöl’ün 19 katıldığı toplantıda UTİB yetkililerine Gümrük Birliği’nden kaynaklanan olumsuzluklar ve kayıplar hakkında bilgi verildi. Teksitl sektörü yüzde 37 ile en fazla kaybı yaşıyor İhracattaki bu kayıplarda yüzde 37 ile tekstil sektörünün başı çektiğini ifade eden UND İcra Kurulu Başkanı Şener, Türkiye’nin yüzde 2,7’lik büyüme payında, ihracatın yüzde 1,77’lik payı dikkate alındığında bu kazanımın büyük önem taşıdığına vurgu yaptı. Araştırmanın ışığında söz konusu yaptırımlarla sekteye uğrayan en önemli sektörlerin yüzde 37 ile tekstil ürünleri, yüzde 28 ile makine aksamları olduğunu ifade eden Şener, sekteye uğrayan diğer sektörlerin sıralamasının yüzde 13 ile metal ürünleri, yüzde 8 ile gıda ürünleri ve tarım ürünleri, yüzde 8 ile kimyasal ürünler ve son olarak yüzde 6 ile diğer sektörler olarak devam ettiğini söyledi. AB kotalarla Türkiye’yi zarara uğrattığını kabul etti Avrupa Komisyonu’nun kotaların kalkması halinde Türkiye-AB ticaretinin 3.5 milyar euro artacağını öngören bir rapor hazırladığını ve bunun bir itiraf olduğuna vurgu yapan UND İcra Kurulu Başkanı Şener, zararın çok daha büyük olduğunu belirterek, kotaların Türkiye’ye verdiği zararın ortaya konmasının son derece önemli olduğunu söyledi. Gümrük Birliği’nin revize görüşmeleri arifesinde Türkiye için çok büyük bir koz elde edildiğini kaydeden Şener, bu kozun çok iyi kullanılması gerektiğinin altını özenle çizdi. Rapor, UND’yi doğruluyor UND İcra Kurulu Başkanı Şener, UND olarak yıllardır bu kayıpları anlatmaya çalıştıklarını ve bu kayıplar ile 500 milyar dolarlık ihracat hedefinin sekteye uğrayabileceğini dile getirdiklerini belirterek kotaların kaldırılmasıyla hem Türkiye hem de AB ekonomisinin kazanç elde edeceğini savunan ve bu yönde birçok girişimde bulunan Uluslararası Nakliyeciler Derneği’nin söylemlerinin doğruluğunu kanıtlar nitelikteki Komisyon Raporu’nun Gümrük Birliği revizyon görüşmeleri öncesinde ülkemiz adına tarihi bir önem taşıdığını söyledi. Avrupa Birliği Komisyonunun dışında da yine UND’nin geçmiş dönemde yaptırdığı araştırmaların ışığında, AB Ülkeleri ve Türkiye’nin ithalat ve ihracattaki toplam kazancının en az 10 milyar euro olacağını öngördüklerini ifade eden Şener, Avrupa Komisyonu’nun Ulaştırma ve Hareketlilik Genel Müdürlüğü tarafından bağımsız bir konsorsiyuma yaptırılan ve “AB ile Türkiye Cumhuriyeti Arasında Bir Anlaşmanın Ekonomik Etkileri Üzerine Bir Çalışma” başlıklı araştırma ile ülkemizde kayıtlı karayolu taşımacılık firmalarına AB ülkeleri tarafından uygulanan kota kısıtlamalarının kaldırılması için “Türkiye-AB arasında ayrı bir karayolu taşımacılığı anlaşmasının imzalanması” seçeneği bilimsel olarak analiz edildiğini de söyledi. Bu sorun memleket meseledir Bu sorunun sadece nakliye sektörünü ilgilendirmediğini belirten Şener, “Bu sorun, milli bir meseledir. Memleket meselesidir” dedi. Kotaların her iki tarafa da zarar verdiğini ifade eden Şener, “UND, Türkiye’nin ihracatının ve uluslararası karayolu yük taşımacılığı sektörünün gelişimini engelleyen ve yaşanan sorunların temelini oluşturan ‘Kota Engelleri’ konusunu Avrupa Komisyonu gündemine taşırken, 2016 yılının başında başlatılması beklenen ‘Gümrük Birliği’nin Güncellenmesi Müzakereleri’ öncesinde komisyon tarafından açıklanan rapor; kotaların sadece ülkemiz ekonomisine değil aynı zamanda Avrupa Birliği ekonomisine de zarar verdiğini tüm çıplaklığı ile gözler önüne serdi” dedi. “Tam Serbestleşme” ile birlikte maliyetlerin azalacağını, Türkiye’nin ihracatının artacağını ifade eden Şener, “Komisyon tarafından açıklanan raporun sonuçlarına göre; Türkiye ile AB arasındaki karayolu yük taşımacılığı hizmetinin serbestleştirilmesi Ağustos 2015 20 UND’den ilişkin 4 ana senaryodan biri olan “tam serbestleşme” sağlanması durumunda Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ticarette 3,5 milyar euroluk artış yaşanacak. Türkiye’nin AB’ye yapacağı ihracat 1,9 milyar euro artarken, AB’nin Türkiye’ye İhracatı ise 1,6 milyar euro yükseliş kaydedecek” dedi. Tam serbestleşmenin, Türkiye’ye ek 25 bin kişi, AB’ye de ek 14 bin kişilik istihdam sağlayacağını akratan Şener, azalan maliyetler ile birlikte satış fiyatı düşen ürünlerle AB tüketicisinin yılda 145 milyon euro tasarruf edeceğini, taşıma maliyetlerindeki düşüş sonucunda Türk taşımacılarının Avrupa’ya yapacağı sefer sayısında yüzde 11 artış ile 40 bin ilave sefer gerçekleşeceğini, gidiş-dönüş yaklaşık 200 milyon euro ilave hizmet ihracatı yapılarak döviz kazandırılacağını belirtti. Kotalar, Türkiye’deki yerleşik AB firmalarını vuruyor 2007 yılında yüzde 60 civarında olan AB’nin payının, ihracatımızda bugün yüzde 43’e indiğini ifade eden Şener, “Türkiye’nin Avrupa’ya olan ihracatının yüzde 50’sinin Türkiye’de yerleşik Avrupa Birliği sermayeli firmalar tarafından yapıldığı gerçeği göz önüne alındığında, bu düşüşteki en büyük zararı, AB firmaları gördü” dedi. Raporun ‘tam serbestleşme’ projeksiyonuna göre; gayri safi yurtiçi hasılada yaratılacak 2,3 milyar euroluk ilave verimin, 0,15 milyar euroluk kısmından özellikle tekstil, kimya ve makine sanayilerindeki çoğunluk hissesinde AB firmalarında olan işletmeler yararlanacak. Ağustos 2015 UTİB’den UND’ye destek sözü UND, Avrupa Birliği Ulaştırma ve Hareketlilik Genel Müdürlüğü DG MOVE tarafından bağımsız bir gruba yaptırılan ve “Türkiye-AB Karayolu Anlaşmasının muhtemel etkileri” konulu araştırma sonuçlarını ihracatçı sektörlerimizi temsil eden meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarına anlatmaya başladı. “UND, Dış Ticaret Sektörleriyle Buluşuyor!” teması altında başlatılan “bilinçlendirme kampanyası” kapsamında, karayolu ile AB ülkelerine taşınan ihraç ve ithal malların kotalarla kısıtlanmasının Türkiye ekonomisine olumsuz etkileri rakamlarla ve örneklerle anlatılarak, İhracatçılarımızın ve sanayi kesiminin de çözüm çalışmalarına katılmalarının sağlanması amaçlanıyor. Kampanyanın startı için ilk adres, 19 Ağustos’ta UND heyetini kabul eden “Uludağ Tekstil İhracatçı Birlikleri (UTİB) Yönetim Kurulu” oldu. UTİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Osman Nuri Canik’in başkanlık ettiği ve UİB Genel Sekreteri Mümin Karacakayalılar ve ekibinin de katıldığı toplantıda UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, “Türkiye-AB ticaretinde karayolu kotalarının etkileri” hakkında kısa bir bilgilendirme gerçekleştirdi. AB tarafından yaptırılan araştırmanın sonuçlarına göre, AB’ye taşımalarımızdaki kota engellerinin tamamen kaldırılması halinde, Türkiye’deki ihracatçıların 1,9 milyar Euro; AB’deki ihracatçıların ise 1,6 milyar Euro ek kazanç sağlayacağını; ayrıca bu iyileşmeden sağlanacak toplam 2,3 milyar Euro’luk üretim artışının yüzde 37’lik bölümünün Tekstil Sektörü ihracatçılarına yansıyacağını aktaran, UND tarafından TİM’in ve Ekonomi Bakanlığımızın destekleriyle başlatılan hukuk süreciyle ilgili bilgiler veren ve ihracatçıların sorularını yanıtlayan Şener, UTİB üzerinden diğer Uludağ İhracatçı Birlikleri’nin de meseleye müdahil olmaları için destek talep etti. Konunun “milli bir mesele” olduğunu teyit eden UTİB Genel Sekreteri Mümin Karacakayalılar, UND tarafından verilen bilgilerin Uludağ İhracatçı Birlikleri çatısı altındaki diğer birliklere de iletileceğini belirterek, Avrupa Birliği Bakanlığı ve Türkiye’nin Brüksel’deki AB Daimi Temsilciliği nezdinde yapacakları girişimlerle sürece destek verebileceklerini ifade etti. 21 Ağustos 2015 22 UND’den Ürdün Ulaştırma Bakanı Dr. Lina Shbeeb’i UND’yi ziyaret etti UND, Forbes Middle East tarafından Arap diplomasi dünyasının en etkili 200 kadını arasında 1’inci sırada bulunan, Arap dünyasının en etkili 11 kadını arasında gösterilen Ürdün Ulaştırma Bakanı Dr. Lina Shbeeb’i ağırladı. UND Başkan Yardımcısı Ali Çiçekli Ürdün ile ticaret ve taşımacılıkta eski seviyelere ulaşılması noktasında Dr. Lina Shbeeb’e talepte bulundu. Dr. Lina Shbeeb’i ise UND’den deneyimlerini Ürdün’de UND muadili derneklere aktarmasını istedi. Forbes Middle East tarafından Arap diplomasi dünyasının en etkili 200 kadını arasında 1’inci sırada bulunan Ürdün Ulaştırma Bakanı Dr. Lina Shbeeb ülkemize gerçekleştirdiği temaslar çerçevesinde UND’yi ziyaret etti. Ürdün Ulaştırma Bakanı UND’de UND Başkan Yardımcısı Ali Çiçekli, Genel Sekreter Nagihan Soylu, UND ve Hatay Ro-Ro Yönetim Kurulu Üyesi Abdurrahim Kılıç, Hatay Ro-Ro Yönetim Kurulu Üyeleri; Yusuf Hatay ve Ahmet Canpolat, UND İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Alper Özel ve İcra Kurulu Üyesi Alpdoğan Kahraman tarafından karşılandı. Çiçekli: Ürdün ile taşımacılığımızı eski seviyelere ulaştırmalıyız UND Başkan Yardımcısı Ali Çiçekli iki ülke arasında köklü dostluk ve kardeşlik paralelinde Ürdün’ün Türkiye ve Türk uluslararası taşımacıları için çok önemli olduğuAğustos 2015 nu, gerek Ürdün ile ticaretimizin ve taşımacılığın eski seviyelerine ulaşması, gerekse de Türk araçlarının Ürdün üzerinden Suudi Arabistan’a ulaşması için Ürdün Ulaştırma Bakanından destek talep etti. UND heyeti tarafından; dernek tanıtımı, Türk taşımacılığı, Dünya Bankası lojistik indeksinde Türkiye ve Ürdün’ün yeri, Türkiye 10’uncu kalkınma planı detayları, Avrupa, Ortadoğu ve BDT lojistik güzergahlar ve gelişimi, Türkiye ve Ürdün arasında ekonomi ve taşımacılık detaylarını içeren sunum Ürdün heyetine arz edildi. Ürdün Ulaştırma Bakanlığı tarafından Türk araçlarından alınan transit geçiş ücretlerinin yarıya düşürülmesi sebebiyle Dr. Lila Shbeeb’e sektörümüz adına teşekkür edilerek, UND tarafından Türk ve Ürdün Ulaştırma Bakanlıklarınca karşılıklı olarak tüm geçiş ücretlerinin kaldırılmasının temenni edildiği bildirildi. Ürdünlü Bakan, UND’den deneyimlerini paylaşmasını talep etti Türkiye ve Ürdün arasında kısa bir süre içerisinde Ro-Ro hattı kurulabilmesi amacıyla Akabe Limanı’nda iki ülkenin resmi kurumları himayesinde UND, Hatay Ro-Ro ve Ürdün liman temsilcilerinin katılımıyla bir teknik toplantının gerçekleştirilmesine Türk ve Ürdün Ulaştırma Bakanlıkları’nca olumlu bakılması toplantının önemli sonuçlarından biri oldu. Ürdünlü Bakan Türkiye’nin CMR, AETR, ATP, ADR gibi Birleşmiş Milletlerin 57 konvansiyonundan 23’üne üye olmasının memnuniyet verici olduğunu ifade ederek, Ürdün’ün de aynı konvansiyonlara üye olması için UND’nin Ürdün’de bulunan muadil derneklerle konvansiyonlar ve Türkiye’nin deneyimi hususunda iletişimde olmasını talep etti. 23 Ağustos 2015 24 İHRACAT İhracatçı, 3. çeyrekten umutlu TİM, eğilim anketi sonuçlarını açıkladı. TİM’in açıkladığı ankette ihracatçının 3. çeyrekte umutlu olduğu ortaya çıktı. Ankete göre ihracatta pozitif eğilim gösteren ihracatçı, 3. çeyrekte 65 bin yeni istihdam öngörürken, Rusya, ABD, Almanya, Çin ve İran’ı öncelikli hedef pazar olarak seçti. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), ihracatçının 2015 yılı 2. çeyrek gerçekleşme ve 3. çeyrek beklenti anketini açıkladı. Buna göre ihracatçı yılın 3. çeyreğinde ihracatın artmasını bekliyor. Ankete göre ihracatta pozitif eğilim gösteren ihracatçı, 3. çeyrekte 65 bin yeni istihdam öngörürken, Rusya, ABD, Almanya, Çin ve İran’ı öncelikli hedef pazar olarak seçti. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, “Üretimde denge beklentisi yüzde 14,3 ile pozitif düzeyde seyrediyor. 3. çeyrekteki ihracat beklentisinde denge yüzde 10,9 ile olumlu bölgede olmayı sürdürüyor” dedi. Büyükekşi, 17 Ağustos itibarıyla da Türkiye genel ihracatında Ağustos 2015 yüzde 5 oranında artış görüldüğüne dikkat çekti. 504 firmanın üst düzey yöneticisinin katılımı ile gerçekleştirildi Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), tüm sektörleri temsil eden 504 firmanın üst düzey yöneticisinin katılımı ile gerçekleştirdiği 2015 yılı 2. çeyrek gerçekleşme ve 3. çeyrek beklenti eğilim anketi’ ile ihracatçılara ve Türk ekonomisine yol gösteriyor. Ankette, ihracattan finansmana, istihdamdan yatırıma, piyasa beklentilerinden girdi maliyetlerine kadar birçok alandaki değerlendirmeye göre yılın 3. çeyreğinde 65 bin yeni istihdam, firmaların yüzde 72.8’i ihracatlarının artacağını veya aynı kalacağını öngörüyor. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, “İhracatçılarımızın önemli bir kısmı küresel fırtınaya rağmen adeta yeni okyanuslara yelken açmaya devam ediyor, risk alıyor, fırsat kolluyor” diye konuştu. 3. çeyrekte genel eğilim pozitif Anket ile ilgili önemli ipuçları veren TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, ihracatta 3. çeyrekte genel eğilimin pozitif olacağına işaret etti. “Üretimde denge beklentisi yüzde 14,3 ile pozitif düzeyde seyrediyor. 3. çeyrekteki ihracat beklentisinde denge yüzde 10,9 ile pozitif bölgede olmayı sürdürüyor. Kapasite 25 kullanım oranları dengesi de pozitif alanda devam ediyor. Yine aynı döneme ilişkin stok beklentisinde bir toparlanma gözleniyor” diyen Büyükekşi, emtia fiyatlarındaki gerileme ile birlikte girdi maliyetleri beklentilerinde bir düşüş yaşandığının altını çizdi. İhracatçı yeni büyüme modeli bekliyor Büyükekşi, 2023 hedefi için başlattıkları inovasyon ruhunu ihracatçının benimsediğini eğilim anketinde de gördüklerine dikkat çekti. Büyükekşi, ankete göre ihracatçının yeni büyüme modelinde en çok yer alması beklenen konuların başında ‘yüzde 65 oranıyla inovasyonu merkeze alan, katma değer odaklı, bilgi ve teknoloji rekabetine göre kurgulanmış büyüme modeli ve yüzde 63 ile Ar-Ge merkezi sayısının ve yatırımlarının artırılması’ olduğuna dikkat çekti. Ayrıca sanayi ve ihracatın gelişimi için öncelikler arasında maliyetlerin düşürülmesi yüzde 52 ile en önemli beklentiler arasında yer alırken, Ar-Ge yatırımlarının artırılması ve vergiler dağılımındaki adaletin sağlanması da ankette öne çıkan beklentiler oldu. İran ‘hedef pazarlar’ arasında Büyükekşi, ihracatçıların 3. çeyrekte ilk kez girmek istediği hedef pazar sıralamasında Rusya’nın ardından süper güç ABD ve Almanya öne çıktığını, ayrıca İran ile imzalanan P5+1 anlaşmasıyla ankette ilk sıralarda yer aldığını bildirdi. İran’a 5-8 Ekim’de işadamlarıyla ticaret heyeti düzenleyeceklerinin altını çizen Büyükekşi, “Firmalarımızın yüzde 64’ü İran’la ticari ilişkilerimizin ihracat yönünde olumlu gelişeceğini beklediğini bildirdi. İran’ın enerji üstünlüğünü iyi değerlendirebilirsek, know how’ımızı doğru ortaklıklarla birleştirebilirsek avantaj sağlayacağımıza inanıyorum. Bir söz vardır Tecrübe bakkalda manavda satılmıyor’ biz bunun bedelini ödüyoruz. Tecrübemizi değerlendireceğiz” diye konuştu. Ankete göre, Türkiye ekonomisi ve ihracatçı için temkinli beklentinin mevcut halini koruduğunu da belirten Büyükekşi, Avrupa’ya yönelik olumsuz öngörülerin ihracata yansımasının minimal düzeyde olacağına inanıldığını aktardı. Büyükekşi, “Çünkü ilk 5 ayda Avrupa’nın ithalatı Euro bazında yüzde 2 artarken, bizim Avrupa’ya ihracatımız yüzde 12 artış gösterdi. Yine emtia fiyatlarındaki düşüşün sürmesi, birim fiyat beklentileri üzerinde etkili oluyor. İlk çeyreğe nazaran ithal girdi kullanım miktarı dengesinde bir azalış gözleniyor. Genel karlılık düzeyinde negatif beklentiler hala devam ediyor. Dolayısıyla ihracatçılarımızın parite kaynaklı karlılık problemlerinin hala sürdüğünü görüyoruz” diye konuştu. İhracat, Ağustosta artışa geçti İhracatta 7 aydır yaşanan düşüşün ardından bu sene ilk kez Ağustos’un 17’si itibarıyla yüzde 5 oranında yükselişe geçtiğine işaret eden Büyükekşi sözlerini şöyle sürdürdü: “En büyük ihraç pazarımız olan Avrupa Birliği’ne ihracatımız yüzde 4, Kuzey Amerika’ya ihracatımız yüzde 7 ve Ortadoğu’ya ihracatımız yüzde 16 artış göstermiştir. Diğer taraftan Avrupa’ya ihracatımız Euro ve kilogram bazında artış gösterirken Ağustos itibariyle dolar bazında da artışa geçmiştir. Yılbaşından bu yana birim fiyatlarda yaşanan düşüşe rağmen ihracatçılarımız var gücüyle çalışmış ve ihracatını artırmaya odaklanmıştır.” İhracatçı dünyanın dört bir yanında Dünyanın dört bir yanına düzenlenen ticari heyetlerde ihracatçılara liderlik eden Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’ye teşekkür eden TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, “Sayın Ekonomi Bakanımız, sanayi ve ihracat dünyasının içinden gelmesinin avantajını çok iyi kullanarak, ihracatçılarımızı tüm dünyada daha pro-aktif davranarak yeni pazar- lara açılmaya cesaretlendirmiş, inovasyon, Ar-Ge, tasarım ve markalaşma vizyonumuza önemli katkılar sağlamıştır. Bu minvalde artık, yüksek teknoloji yatırımlarına tüm bölgelerde 5. Bölge teşvikleri uygulanıyor. Yatırım mallarının ve ara malların vadeli ithalatında KKDF oranları sıfırlandı. İstihdam katkıları artırıldı. Ar-Ge merkezi kurmak için gerekli tam zamanlı eleman çalışmada alt sınır 30’a düşürüldü. Öncelikli dönüşüm programları hayata geçirildi. Yine Sayın Ekonomi Bakanımızın liderliğinde başlayan, Türkiye markası ve sloganının geliştirilmesi, kapsamlı tasarım destekleri, Türkiye Ticaret Merkezleri, A.TR belgeleri ve menşe şahadetnamesinin ihracatçı birlikleri tarafından düzenlenmesi gibi kararlı adımlar ihracatçılarımız açısından son derece önem taşıyan konulardır. Uzun yıllardır sahip olduğu sanayici ve ihracatçı kimliğiyle içimizden biri olarak her zaman sorunlarımızı dinleyen, çözüm üreten, Sayın Ekonomi Bakanımız Nihat Zeybekci ile birlikte, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da büyük ihracat başarılarına imza atacağımıza ve 2023 hedeflerimize ulaşacağımıza inanıyoruz” dedi. Kurlarda beklentinin üzerinde gerçekleşen artışı değerlendiren Büyükekşi, anket sonuçları üzerine yorum yapmanın doğru olamayacağını, ancak şu anki dalga boyunun da yüksek olduğunun görüldüğünü söyledi. “Dolar kurunun 3 TL’de rekabetçi olup olmayacağı işçilik, hammadde maliyetlerine bağlı” diyen Büyükekşi, bugünkü gelişmelerin bir sonraki ankette değerlendirilebileceğine dikkat çekti. Ağustos 2015 26 İHRACAT Eğilim anketinden öne çıkan başlıklar 2. çeyrekte firmaların yeni pazarlara girme başarısı artarak sürdü. İlk çeyrekte yüzde 39 olan yeni pazarlara giren firmaların oranı ikinci çeyrekte yüzde 41’e yükseldi. Dünya ticaretindeki daralmaya rağmen 2. çeyrekte mevcut pazarlarda yeni müşteri bulan ihracatçıların oranı yüzde 57,7 olarak gerçekleşti. Yüzde 38’i mevcut pazarda müşteri kaybetti. Yüzde 16’sı tamamen bazı mevcut pazarlarını kaybetti. 2. çeyrekte en önemli gerçekleşme; girdi maliyetlerindeki artış oldu. İhracatçıların yüzde 63,8’inin girdi maliyeti arttı. Enerji birim girdi maliyeti artan firmaların oranı yüzde 46,8 oldu. İhracatta karlılığı azalan firmaların oranı yüzde 46,8, karlılığı artan veya değişmeyen firmaların oranı yüzde 48,2 oldu. 2. Çeyrekte net istihdam artışı 40 bin oldu. İhracatın cirodaki payı yüzde 61,6 Fiyat baskısına rağmen 2. çeyrekte cironun içindeki ihracat payı ağırlığını koruyarak yüzde 61,6 oldu. İhracatçının öncelikli sorunu; yüzde 49,6 ile döviz kuru. Bunu yüzde 44,4 ile enerji maliyetleri ve yüzde 40,3 ile hammadde ve ara mal fiyatları takip etti. Üretimde kullandıkları hammaddelerin yüzde 66’sı yerli. En çok yerli hammadde kullanan sektörler; bitkisel ürünler, toprak ürünleri-madencilik. Döviz riskinden korunmak için döviz kredisi ve vadeli işlemleri kullanan firmaların oranı yüzde 32, “forward” yaptığını belirten firmaların oranı yüzde 30, döviz risAğustos 2015 kinden korunmak için herhangi bir araç kullanmayan ihracatçı firmaları yüzde 44. 3. çeyrek beklentileri 3. çeyrekte üretim ve ihracatın artacağı ya da aynı kalacağını belirten umutlu ihracatçıların oranı yüzde 72,8. 3. Çeyrek için öngörülen istihdam artışı 65 bin. Ankette 3. çeyrekte USD / TL kur tahmini 2,73, EURO / TL kur tahmini 3,00 EURO/USD parite tahmini ise 1,09 öne çıktı Yılsonu piyasa beklentilerinde ise USD beklentisi 2,82, EURO beklentisi 3,06, EURO/USD beklentisi 1,10. Enflasyon tahmini yüzde 7,25 Büyüme beklentisi yüzde 3,0 Rekabetçi ideal kur USD 2,59 - EURO 2,90 Kabul edilebilir minimal parite düzeyi 1,12. Sanayi ve İhracatın gelişimi için öncelikler arasında maliyetlerin düşürülmesi yüzde 52 ile en önemli beklenti oldu. Bunu Ar-ge yatırımlarının artırılması ve vergiler dağılımındaki adaletin sağlanması izliyor. Firmaların döviz borç oranlarına ilişkin bulgular şu şekilde ortaya çıktı. Firmaların döviz borcunun toplam borcuna oranı %47,5. Döviz Borcunun toplam ciroya oranı %26,2. Döviz Yükümlülüklerinin, toplam varlıklara oranı %22,3. Gümrük Birliği Anlaşması’nın revizyonuna ilişkin 12 Mayıs’ta imzalanan Mutabakat Zaptı ile gündeme gelen konuların hangisinin AB’ye ihracat artışımıza katkı sağlayacağı soruldu. “Vize ve taşıma kotaları gibi sorunların giderilmesi” %37 ile, “AB’nin 3. Ülkelerle imzalayacağı STA’lara Türkiye’nin otomatik olarak taraf olması” %30 ile öne çıktı. 27 Ağustos 2015 28 LOJİSTİK Ekol Lojistik & Ataklar Nakliyat İşbirliği Ekol Lojistik, Ataklar Uluslararası Nakliyat ile işbirliği yaparak İtalya hattındaki gücünü artırdı. İtalya-Türkiye arasındaki lojistik operasyonlarda sektörün en güçlü ve deneyimli firmalarından Ataklar’ın, Atak’s Milano ofisi ile gerçekleştirilen işbirliği daha hızlı Hizmet sunulalacak. Ekol Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Musul konuya ilişkin şunları söyledi : “ Ekol Lojistik olarak dış ticarette dördüncü büyük partnerimiz olan İtalya’da, sektörün öncü firmalarından Ataklar ile işbirliğimizin, gücümüze güç katacağına inanıyoruz. Ataklar ile gerçekleşen birliktelik ile İtalya’da hattında daha hızlı ve daha kaliteli hizmet sunacağız. Bununla birlikte İtalya’da dört olan lokasyon sayımız beşe, çalışan sayımız ise 30’a yükseldi. Global bir lojistik firması olma hedefimizde bu gelişme bizi heyecanlandırıyor.” Ataklar Uluslararası Nakliyat Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü Atak ise gerçekleşen işbirliği ile ilgili “Ataklar Uluslararası Nakliyat olarak en önemli değerlerimizden olan İtalya’yı, lojistik sektöründe dünya markası olma yolunda dev adımlar atan Ekol Lojistik firmasına emanet etmekten dolayı son derece mutluyuz. Verdiğimiz bu emaneti çok daha güçlü ve değerli duruma getirecek bilgi, teknoloji ve en önemlisi arzularının olduğunu biliyoruz. Sahip oldukları bu önderlik bayrağını daha da yukarılara taşımalarını temenni ederiz “ diye konuştu. ABC Lojistik Kayseri’de yeni deposunu hizmete açtı ABC Lojistik Kayseri Organize Sanayi Bölgesi’nde yeni deposunu hizmete açtı. 9 bin metrekaresi kapalı toplam 18 metrekarelik depo Ağustos 2015 14 metre yükseliğinde, 37 metre genişliğinde. Köpüklü yangın söndürme, spling sistemi, radyan ısıtma sistemi özellikleri bulunan depo yüksek güvenlik sunuyor. Çevresi tel örgü ve duvarlarla kapalı olan deponun iç ve dış mekanlarında kamera sistemi bulunuyor. 29 Ağustos 2015 30 DOSYA Lojistik bölümü öğrencileri sektör-üniversite işbirliğini yetersiz buluyor Ezbere dayalı eğitimlerin modern eğitim süreci içerisinde ‘uygulamalı eğitim’e dönüştüğü günümüz dünyasında lojistik öğrencileri, üniversite-sektör iş ve güçbirliğini yetersiz buluyor. Staj imkanlarının minimum düzeyde olmasından yakınan lojistik bölümü öğrencileri sektör-üniversite iş birliğinin daha etkili ve derinden olması gerektiğinde hemfikir... ‘Lojistik’ kavramı, 1980’lerde askeri bir terim olarak literatürdeki yerini almıştı. İlerleyen süreçlerde bu kavram (askeri teknik terim), dilimize yerleşti ve bir sektörün anahtar kelimesi oldu. Birbirinden farklı sektörlerin derinlemesine incelenmesini gerektiren lojistik, dünyada ve Türkiye’de büyümesini sürdürüyor. Turizm sektöründen sonra en önemli hizmet sektörümüz olan lojistik, artık eski kavramlarla ve anlayışlarla yönetilemeyecek kadar ilerlemiş durumda. Lojistik sektörünün aktörlerinin eğitimli ‘ana eleman’ bulamamaktan şikayeti üzerine üniversitelerimiz bu konuda kolları sıvadı ve birbirinden önemli eğitim kurumlarını sektörün hizmetine sundu. UND, üniversite-sektör iş ve güçbirliğine büyük önem veriyor Sektörün gelişebilmesi için eğitimli ‘ana eleman’ sıkıntısının çözülmesi gerektiğini ve eğitimli elemanlarla sektörün başka bir boyuta geçilebilmesini her fırsatta dile getiren Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND), eğitime Ağustos 2015 31 çok büyük önem ve destek veriyor. UND, eğitime ve sektörün eğitim kalitesi açısından gelişmesine uygulamalarıyla da büyük önem verdiğini gösteriyor. UND, üniversite ve sektör işbirliğinin gerçekleştirilebilmesi için elinde olan bütün imkanları üniversitelere seferber etmiş durumda. Üniversite-sektör iş ve güçbirliğinin bir zorunluluk olduğunu ifade eden UND yetkilileri, çadaş, bilimsel ve modern eğitimin bu minvalde kaçınılmaz olduğunun altını çiziyorlar. Başkan Nuhoğlu’ndan ‘en gurur duyduğum proje’ vurgusu İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi’nin 10. yılını kutladığı 2014 yılında törende bir konuşma yapan UND Başkanı Nuhoğlu, İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi için ‘en gurur duyduğum proje’ ifadesini kullanarak eğitimin sektör için kaçınılmaz olduğunu ifade etmişti. UND, 10. Ulaştırma Şurâ’sı (Eğitim-Öğretim) Hedefleri doğrultusunda eğitimle ilgili görüşlerini ‘net’ bir şekilde de ortaya koymuştu. UND Başkanı Çetin Nuhoğlu, bundan yıllar önce yapılan akademik çalışmaların şimdilerde meyve verdiğini ifade ederek bu çalışmaların sektörel gelişim açısından ‘olmazsa olmaz’ nitelikte olduğunun altını çiziyor. Lojistik yükseköğretiminde “Ön-Lisans” müfredatı analizi 60 üniversite bünyesinde “lojistik” programı başlatmış görünen 79 meslek yüksekokulunun (tahmini en az) 15’inde “lojistik bölümler” kapalı veya atıl durumda görünüyor. Bunlar: Atatürk Üniversitesi (Erzurum) – Aşkale MYO, Bitlis Eren Üniversitesi – Hizan MYO, Dumlupınar Üniversitesi – Tavşanlı, Kütahya ve Domaniç MYO, İlke Eğitim ve Sağlık Vakfı (Nevşehir) – Lojistik bölümü (Sivil Havacılık bölümü altında), Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi- Kahramanmaraş MYO, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi – Bucak Zeliha Tolunay MYO, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi – Dalaman MYO, Namık Kemal Üniversitesi – Sosyal Bilimler MYO ve Çerkezköy MYO, Süleyman Demirel Üniversitesi – Senirkent ve Sütçüler Hasan Gürbüz MYO, Uludağ Üniversitesi – Sosyal Bilimler MYO. 60 üniversitedeki 79 MYO’dan 49’una ait müfredat incelendiğinde ilk 10 ortak ders 16 üniversitede “staj”, 7’sinde ise “işyeri uygulaması/ işyeri eğitimi” adı altında zorunlu staj uygulanıyor. Stajlar 3 okulda hem 1. yıl, hem 2. yıl uygulanıyor: Gümüşhane Üniversitesi, Nevşehir Üniversitesi ve İstanbul Ticaret Üniversitesi. 5 okulda “bitirme projesi” zorunlu. Yabancı dil /mesleki İngilizce incelenen 49 okuldan 43’ünde zorunlu ders olarak müfredatta yer alıyor. Ders başlıklarında, “aynı konular” işlense bile, farklılıklar olduğu görülüyor: Liman hizmetleri pazarlama, Pazarlama, Uluslararası Pazarlama, Pazarlama İlkeleri, Lojistikte Hizmet Pazarlaması, Depolama ve Tedarik Yöntemleri, Depolama Dağıtım Yönetimi, Depolama ve Stok Yönetimi, Envanter Yönetimi, İthalat-İhracat Uygulamaları, Dış Ticaret İşlemleri, Dış Ticaret Mevzuatı, Uluslararası Ticaret, Lojistikte Teknoloji Kullanımı, Lojistikte Bilgisayar Kullanımı, (Lojistikte) Bilgi Teknolojileri, Bilgisayar, Sektörümüzdeki eğitim durumu Türkiye’de lojistik alanında eğitim veren çeşitli üniversiteler var. Bu üniversitelerden; 21 üniversitede lisans düzeyi, 60 üniversitede 79 MYO, 12 üniversitede yüksek lisans, 3 üniversitede doktora eğitimi veriliyor. Sektördeki çalışanların eğitim durumuna bakıldığında; şoförler hariç, sektörde çalışanların yüzde 69.5’i lise mezunu, yüzde 10.5’i önlisans mezunu, yüzde 20’si üniversite mezunu. Lojistik Bilgi Sistemleri. Türkiye’de lojistik ve ulaştırma branşı 27 üniversitede lisans eğitiminde, 60’tan fazla ön lisans programında, 12 yüksekokulda ve 3 doktora programında okutuluyor. ‘Yabancı dil’ bir sorun olarak karşımıza çıkıyor Lojistik eğitimi veren üniversiteler incelendiğinde bu üniversitelerin yabancı dil dersleri olarak da öğrencilere eğitim verdiklerini görüyoruz. Fakat sektör ve öğrenciler yabancı dil(ler) konusunda üniversitelerin eğitimini yeterli bulmuyor. Ülkemizde yabancı dil eğitimi veren uzmanlar, yabancı dil eğitiminde dünya standartlarının yakalanamadığını, üniversitelerin eğitim sistemine bağlı olarak gramer dilini öğrettiklerini ve bu öğretim şeklinin artık demode halde olduğunu ifade ediyorlar. Üniversiteler, öğrencilere yabancı dil(ler) olarak eğitim verseler de asıl ve en büyük görev öğrencinin bizzat kendisine düşüyor. Eğitim uzmanları yurt dışı eğitimleri ile öğrencilerin yabancı dil sorununu çözmeleri gerektiğini dile getiriyor. Öğrenciler de yabancı dil konusunda kendilerine çok ciddi iş düştüğünü biliyor ve bu şekilde hareket ediyorlar. Günümüz rekabet ortamında aslında bir dil bilmek de öğrenciler ve sektör açısından yeterli değil. Sektör, öğrencilerden birden fazla işi yapabilme, sorumluluk alabilme, uygulayabilme yetkinliği istiyor. Özellikle yurt dışında alınacak yabancı dil eğitimleri öğrencilerin yabancı dil eğitimi almamış öğrenciler karşısında bir adım öne geçmelerini de sağlıyor. ULAKDER, lojistik eğitimindeki kargaşayı bitirecek UND’nin de desteklediği projeler arasında olan ULAKDER (Ulaştırma ve Lojistik Eğitim Kurumları ve Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği), 27 Haziran 2014 tarihinde start vererek lojistik eğitimindeki dağınık yapıyı sonlandırma yolunda çalışmalarına başladı. Doç. Dr. Avni Zafer Acar (Okan Üniversitesi), Yrd. Ağustos 2015 32 DOSYA Doç. A. Özgür Karagülle (İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu) ve Halim Yurdakul (Beykoz Lojistik MYO) liderliğinde Türkiye’de ulaştırma ve lojistik alanında lisans düzeyi öğretimde müfredatın iyileştirilmesi ve sektörün beklentileri doğrultusunda mezunların yetiştirilmesi amacıyla Ağustos 2013 tarihinden bu yana UND Lisans Müfredatı Çalışma Grubu tarafından yürütülen çalışmalar sonucunda Ulaştırma ve Lojistik Eğitim Kurumları ve Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği unvanıyla bir dernek kurulması kararlaştırılmıştı. ULAKDER adıyla kurulan dernek, ulusal ve uluslararası düzeyde ortak kabul görmüş belirli standartlar çerçevesinde: Ulaştırma ve lojistik öğretimi gerçekleştiren akademik eğitim kurumlarının eğitim-öğretim, araştırma faaliyetleri ile idari hizmetlerini değerlendirmek, akredite etmek ve bilgilendirme çalışmaları yapmak, Türkiye’de ulaştırma ve lojistik eğitim-öğretiminin uluslararası alanda rekabet edilebilir düzeyde kalitesinin geliştirilmesine katkıda bulunmak ve böylece Güncel ve gelişmekte olan teknolojileri kavrayan, araştırma temeline dayalı bilgi ve beceri ile donanmış, etik ilke ve tutuma sahip ve yaşam boyu öğrenmeyi ilke edinmiş nitelikli ulaştırma ve lojistik uzmanları yetiştirilerek toplum refahının ileri götürülmesi amacıyla ve bu amacı gerçekleştirmek üzere faaliyetlerde bulunacak. ULAKDER, lojistik eğitimi veren üniversitelere projeler bazında da yardımcı olacak. ULAKDER bünyesinde hazırlanan kitaplar ise lojistiğin başucu kitapları arasında yer alacak. Fotoğrafını çekmeye çalıştığımız lojistik eğitimi (üniversite-sektör-sanayi iş ve güçbirliği) konusunda uzmanlar UND’nin Sesi’ne çok özel değerlendirmelerde bulundular. LYS Sonuçlarına Göre Türkiye’nin İlk Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi Yeni Cazibe Merkezi Oldu ! Yeni açıklanan LYS yerleştirme sonuçları, 2014 yılında UND’nin de katkılarıyla Türkiye’de bir ilk olarak Fakülte statüsü verilen İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi’nin öğrencilerin yeni gözdesi olarak konumlandığını ortaya koydu. Fakülte olarak ilan edilmesinden sonra TM1 puan türünde İ.Ü. Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi’nin taban puanım 298, tavan puanı ise 380 olurken, okul tercih sıralamasında pek çok popüler bölümün önüne geçti. Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Eyüp Çetin,” İ.Ü. İşletme Fakültesi İngilizce İşletme ve Türkçe İşletme programlarına girebilecek bir çok öğrencinin o programlar yerine Ulaştırma ve Lojistik Fakültesini tercih ettiğini görüyoruz. Bu memnuniyet verici. Türkiye’deki 135 lojistik lisans programı arasında, kontenjanları da göz önüne alarak yaptığımız kontenjan normalizasyon çalışmasıyla Fakültemiz açık ara ile 1. sıraya oturmuş durumdadır.” dedi. UND’nin Üniversite ile ortak olarak başlattığı burs programına sektörümüzden destek beklediğimizi bildirir; geleceğin ulaştırma ve lojistik uzmanlarının geleceğin lojistiğine layık yetkinliklte yetişmesi için çok büyük bir adım olan bu sürece yoğun destek veren Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Mahmut Ak’a ve Dekanımız Sn. Prof. Dr. Eyüp Çetin’e sektörümüz adına teşekkür ederiz. Çetin: Kuruluşumuzdan bu yana UND, hep destek oldu Prof. Dr. Eyüp Çetin Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi Dekanı Ağustos 2015 12. dönem mezunlarını veren İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu fakülteye dönüştü. Bundan böyle fakülte eğitimi verecek olan kuruluş, bu bağlamda Türkiye’de de bir ilki gerçekleştirdi. İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Eyüp Çetin İstanbul Üniversitesi’nin her zaman ilklerle anıldığını ve ilkleri gerçekleştirdiğini belirtiyor. UND’nin oluşum sürecinden gelişimi aşamasına kadar aktif rol oynadığı ve birebir destek verdiği İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi’nde uygulamalı eğitimlerle öğrencilere dör dörtlük birt eğitim sunduklarını ifade eden İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Eyüp Çetin İstanbul Üniversitesi’nin her zaman ilklerle anıldığını ve ilkleri gerçekleştirdiğini ifade ederek, “YÖK’ten fakülte olmaya dair sertifikamızı aldık. 2015-2016 eğitim-öğretim yılında fakülte olarak öğrencilerimize, bilim ve akademi dünyasına hizmet sunuyor olacağız” dedi. 33 İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakülte’sinde sektörüniversite iş ve güç birliğini en iyi şekilde sunduklarını ifade eden Çetin, “Sektörde çok ciddi bir eğitim sıkıntısı var. Bunu hepimiz biliyoruz. Lojistiğin hizmet sektörleri içerisinde turizmden sonra en fazla katma değeri oluşturan sektör olduğunu düşünürsek bu sektörde eğitimlş, kalifiye beyinlere ihtiyacının son derece büyük olduğunu bilmek ve eğitim açısından bu minvalde öğrenci yetiştirmek son derece önemlidir. İstanbul Üniversitesi olarak bizler de bu açığın farkındayız. Araştırmalarımız sonucunda sektörün yaklaşık yüzde 80-85’inin lise ve altı okullardan mezun kişilerden oluştuğunu biliyoruz. Lojistik ile ilgili olarak sürekli yeni yeni okullar açılıyor. Bu okullardan mezun öğrencilerin sektöre katma değeri yüksek olacaktır” dedi. İstanbul Üniversitesi olarak sektör-üniversite işbirliğini gerçekleştirerek ‘uygulamalı eğitim’ alanında çok iyi bir örnek oluşturduklarını ifade eden Çetin, fakülteye dönüşmelerinin bu amaca daha iyi hizmet edeceğini de belirtti. Seçmeli derslerde, yeşil lojistik, insan lojistik gibi çok farklı ve Türkiye’de başka okullarda olmayan derslerle öğrencilerden ve lojistik sektöründen takdir aldıklarını ifade eden Çetin, benzer atılımları yapacaklarını ve bu farklılıkların kendileri için bir alışkanlık haline dönüştüğünü söyledi. Çetin, “Bu yıl, 12. dönem mezunlarımızı verdik. Geçen sene IRU akreditasyonunu alarak bir ilke imza atmıştık. İçinde bulunduğumuz sene itibarıyla fakülteye dönüşerek yine bir ilki gerçekleştirdik” dedi. Lokomotif bir okul olarak akademik dünyada bir ilki gerçekleştirdiklerini ifade eden Çetin, “Burası kurulduktan itibaren Türkiye’de 149 lisans önlisans programlarına model olan bir okul olduk. Fakat ismimizin yüksekokul olmamızdan dolayı öğrencileri yüksekokul puanları ile alıp fakülte eğitimi veriyorduk. Sektördeki algı yüksekokul olduğu için biraz düşük profilli bir algı avrdı. Fakülteye dönüştüğümüz zaman sektördeki algı da bu bağlamda sona erecek ve öğrencilerimizi fakülte puanları bazında okulumuza alacağız. Türkiye’nin ilk lojistik fakültesi olmamız bizler için öncü misyonumuzu daha da pekiştirecektir” dedi. UND’nin her zaman kendilerini desteklediklerini ifade eden Çetin, son zamanlardaki fakülteye dönme sürecinde de UND’nin kendilerini desteklediklerini ifade etti. Çetin, “Çetin Nuhoğlu Başkan’a ve ekibine teşekkür ederiz. Çünkü ta başından beri bizlere destek oldular. Özellikle fakülte olma sürecimizde de UND bize son derece büyük destek oldu” dedi. Lojistik sektöründe ciddi bir eğitim boşluğu olduğunu ifade eden Çetin, bu talebi karşılamak için var güçleri ile çalıştıklarını ve lojistik eğitiminin beşiği olduklarını ifade etti. Kuşçuoğlu: Lojistik, hem okul hem de sektörün karmasından çalışmamaktadır. Bu durum farklı oluşuyor ihtiyaç duyuyorlar. Firmalar, işe Murat Kuşçuoğlu İstanbul Aydın Üniversitesi Lojistik Bölüm Başkanı İstanbul Aydın Üniversaitesi Lojistik Bölüm Başkanı Murat Kuşçuoğlu, uygulamalı eğitimin lojistikte şart olduğunu ifade ediyor. Lojistiğin bütün sektörleri, iş süreçlerini, pazarlamayı, halkla ilişkileri tanımayı beraberinde getirdiğini ifade eden Kuşçuoğlu, İstanbul Aydın Üniversitesi olarak lojistikteki uygulamaya büyük önem verdiklerinin altını çiziyor. Kuşçuoğlu, “Lojistik firmaları nitelikli, eğitimli ana çalışana alım sırasında tercihlerini uluslararası deneyime istekli ve yabancı dil bilgisine sahip adaylardan yana kullanmaktadır. Firmaların insan kaynakları birimleri işe alım sürecinde adaylar ile görüşüp olumlu bulduğu adayları ikinci görüşme için ilgili birim yöneticisine yönlendirebilmektedir. Ayrıca pozisyona uygun olarak yetenek, yabancı dil testleri ve kişilik envanteri ile bu süreci destekleyebilmektedir. Bunun yanında, firmalar bazı pozisyonlar için vaka çalışması da uygulayabilmektedir ve değerlendirme sonuçlarını bütünsel olarak ele alarak işe alınacak adaya karar vermektedir. Lojistik sektörü genelde uluslararası faaliyetleri bünyesinde barındırdığından iletişim de bu duruma bağlı olarak çok daha önemlidir. İyi bir iletişim becerisi için lojistik sektöründe çalışan ya da çalışmayı düşünen öğrencilerin iyi bir yabancı dil bilgisine sahip olması gerekmektedir.Türkiye’de lojistik sektöründe hala eğitimli kişiler yoğun olarak nedenlerden kaynaklı gibi görünse de lojistik eğitimi veren üniversitelere ve meslek yüksekokullarına önemli görevler düşmektedir. İyi bir eğitimin yanı sıra; lojistik bölümünde okuyan öğrencilerin iş hayatına kendilerini hazırlamaları için yapmaları gereken birçok şey bulunmaktadır. Bunlar, donanımlı olmak, deneyimlerden faydalanmak, uygulamayı bilmek ve yabancı dil sorununu aşmaktır” diyor. Uygulamanın sektör-üniversite iş ve güç birliğinden geçtiğpini ifade eden Kuşçuoğlu, deneyimin zamanla kazanılacağına ve öğrencilerin bu zamanı iyi kullanmaları gerektiğine vurgu yapıyor. Derslerin sadece kağıt üstünde olmaması gerektiğini kaydeden Kuşçuoğlu, teorik bilginin pratize edilmesi gerektiğini belirtiyor. Pratik bilgilerin öğrencileri sektörde birkaç adım öne çıkaracağını kaydeden Kuşçuoğlu, üniversitelerin sektöre bu anlamda kapılarını sonsuz şekilde açtığını ve sektörden destek beklediklerini söylüyor. Ağustos 2015 34 DOSYA Nebol: Uygulama bir zorunluluk değil gerekliliktir Doç. Dr. Erdal Nebol Yeditepe Üniversitesi Lojistik Bölüm Başkanı Yeditepe Üniversitesi Lojistik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Erdal Nebol, sektör-üniversite işbirliğinin günümüz eğitim sistemi içerisinde kaçınılmaz olduğunu belirtiyor. Nebol, sektörlerin üniversitelere; üniversitelerin de sektörlere yardımcı olması ve eğitimin bu şekilde belirlenmesi gerektiğini vurguluyor. Yeditepe Üniversitesi Lojistik Bölümü’nde öğrencilere uygulamalı eğitimi öğreterek geleceğe hazırladıklarını ifade eden Nebol, yabancı dilin de uygulamalı eğitimlerde son derece güçlü bir yeri olduğunu ifade ediyor. Nebol, “Genel olarak yabancı dilde eğitim konusunda bazı olumlu ve olumsuz görüşler olduğunu görüyoruz. Oysa yabancı dil bilmek son derecede önemlidir. ‘Yabancı dil’ kavramına yalnızca başka bir dilde yazılanları okuyup anlayabilmek, veya fikrimizi başka bil dil ile yazılı veya sözlü olarak ifade edebilmek olarak algılarsak eksik düşünmüş oluruz. Yabancı dil öğrenmek bize yalnızca o dilde okuma yazma becerisini kazandırmaz; başka bir kültürü de öğretmiş olur. Çünkü, bir kültürün en önemli öğesi ‘dil’dir. Yabancı dil öğrenen kişi aynı zamanda, farklı bir kültür yapısında da bilgi sahibi olur; O insanlar nasıl düşünür, nasıl davranır, hangi durumlarda nasıl hareket ederler, vb. gibi vasıfları da öğrenmiş ve anlamış olur. Diğer bir deyişle, insanın vizyonu genişlemiş olur. Eskileri “bir dil bir insan, iki dil iki insan” demelerinin ardında yatan anlam budur. Hafta sonları yayınlanan iş ilanlarına bakacak olursak, hemen her konuda en az bir yabancı dile hakim adaylar arandığını görürüz. Çünkü, yabancı şirketler ile iletişim kurabilme özelliği kadar vizyon genişliği de aran- maktadır. Genel olarak, eğitimin yabancı dilde olmasının sağladığı bir başka yarar ise, eğitimi yapılan alanda daha çok kaynaklardan yararlanabilmek ve öğrenme tabanını genişletmek, daha derinlemesine araştırma yapmak ve bilgi edinebilmektir” diyor. Sektör-üniversite işbirliğinden uygulamalı eğitimi tam anlamıyla almış öğrencilerin iyi bir yabancı dille kendilerini donatmaları halinde iş bulma konusunda çok önemli iki kriteri yerine getireceklerini ifade eden Nebol, UND gibi sektörün çatı kuruluşlarının da eğitime destek verdiğini belirtiyor. Nebol, üniversite dışındaki sektörel eğitimin öğrenciler için bulunmaz bir nimet olduğunu belirterek teorik ve pratiği aynı anda beyinde eritmenin öğrenciler için son derece olumlu olduğunu vurguluyor. Öğretim üyeleri ve görevlilerin konu ile ilgili görüşleri bu şekilde. Uygulamalı eğitimin gerekliliği konusunda konuştuğumuz hocalarımız uygulamalı eğitimin şart olduğunu ifade ediyor. Peki, eğitim sistemi içerisinde yetişenb ve yarınlarımızın, sektörlerimizin baş mimarları olacak öğrenciler bu duruma ne diyor, ne düşünüyor? Karaismail: Sektör kalifiye eleman görmek istiyorsa daha sorumlu davranmalı Ahmet Yağız Karaismail/ İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi 4. sınıf öğrencisi “Lojistik bu kadar popüler hale gelmeden önce çoğu öğrenci bölümü rastgele seçiyordu. Popüler olduğundan beri öğrencilerin isteyerek seçtiği söylenebilir Ağustos 2015 ama bilinçli oldukları pek söylenemez. Çoğu öğrenci, iş imkanının yüksek olması, yüksek maaş hayalleri vb. gibi nedenlerden seçiyorlar. Lojistiğin tam olarak ne olduğunu anlamaları ise 1. sınıfın sonlarına doğru hatta bazen 2. sınıf bitiminde oluyor. İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi adına konuşmak gerekirse ben okulumun eğitiminden memnunum. Bir okulun eğitimin iyi olması okulun köklülüğü ile doğru orantılıdır. Okulumda yabancı dil eğitiminin daha kuvvetli olmasını isterdim Okulumuz ilk lojistik okulu olduğu için bu anlamda kadrosu ve eğitimi oturmuş durumdadır. Tabi biz öğrencilerin okuldan beklentiler çok değişiklikler göstermekte. Okulumda özellikle yabancı dil eğitiminin daha kuvvetli olmasını isterdim. Galiba en büyük eksikliği burada çekiyoruz. Bazı örencilerde teorik ile pratiğin çok uyuşmamasından dolayı şikayetçiler. Bu açığıda stajı iyi değerlendirerek kapatmak mümkün oluyor. Özel üniversitelerden okulumuza geçiş yapan arkadaşlarımızın özel okullardaki eğitimin zayıflığından çoğu kez şikayetçi olduklarını da görüyoruz. Okulumuzda özellikle yabancı dil konusundaki eksikliği çözüm olarak Erasmus programı uygulanmaya başlandı. Okulumuz isteklere elinden geldiğince yanıt vermeye çalışsa da bu biraz okulun maddi imkanları ile sınırlı oluyor. Okulumuzun 4. sınıf da öğrencile- 35 rin isteklerine göre seçmeli dersler artırıldı. Erasmus ve İRU akreditasyonu gibi uluslararsı faaliyetlerin gelişmesi de biz öğrencileri bu anlamda çok mutlu etti. Özellikle İRU akreditasyonu ile okulumdan mezun olduktan sonra diplomamım tüm dünyada geçerli olması bizleri çok gururlandırdı. Yapılması gerekenleri düşünürsek pratik eğitim arttırılması gerekiyor ama buda biraz öğrencinin kendisine bağlı sanırsam. Özelikle kulüp faaliyetleri okullar tarafından daha çok desteklenmeli diye düşünüyorum çünkü kulüp faaliyetleri gerçekten öğrenciler için teorik bilgiyi uygulayabileceği ufak işletme modeli görüyorlar. Sektör genellikle kapısı çalındığında yardımcı oluyor Sektörün hatırı sayılı yardımlarının olduğunu söylemek mümkün ancak yeterli olduğu da söylenemez. Sektör genellikle kapısı çalındığında yardımda bulunuyor. Ben sektörden özel olarak okulun içine dokunan öğrenciler ile direkt temasa geçen projeler geliştirmesini beklemekteyim. Kulüp faaliyetleri ile uğraşan bir öğrenci olarak şunu belirtmeliyim ki çoğu şeyi sektörün desteği ile yapabiliyoruz. Eğitimde bazı şeylerin maddi imkanlarla olduğu yadsınamaz gerçek. Örnek vermek gerekirse Kulüp olarak İstanbul da olan fuarlarda yerimizi almamıza karşın yurtdışında ki fuarlara katılmak çok isteriz bu gibi fikirlerinde hayata geçmesi sektörün desteği ile olur. Sektör hem pratiğe hem de teoriye hakim olarak mezun olmuş gençler görmek istiyorsa öğrenci kulüplerini daha çok desteklemeli diye düşünüyorum. mezun öğrenciler arasında iş bulamayan yığınla mezun bulunmaktadır. Bunun temel sebebi öğrencinin üniversite hayatı boyunca iş deneyimi için staj yapmaması, yabancı dilini geliştirmemesi, kulüp faaliyetlerine katılmaması elinde sadece salt diploma ile iş aramasından kaynaklanmaktadır. Hal böyle olunca iş bulamadığından yakınan bir yığın var. Bence üniversite yıllarında kendi geliştirmiş, kendini ifade edebilen mezunların işsiz kalma olasılıları düşük. Sektörümüzün genel eğitim seviyesine bakıldığında hala yüzde 75/80 oranında ‘lise mezunu’ kişilerin sektörde ağırlıklı olduğunu görüyoruz. Doğal olarak böyle bir tablo var, uzun bir zamanla değişecek bir durum. Üniversiteler yeni, mezunlar genç, yavaşça mezunların sektörde yerlerini alması ile bu oran tersine doğru dönmeye başlar. Şu gerçekten unutulmamalı; okullar teoriyi verebilirler, pratik sektörde kazanılıyor bu yüzden gençlerin hedefi de iyi bir alaylı gibi yetişmek olmalı. Yabancı dil öğretimi konusunda maalesef okullar yetersiz. Kendi okulum adına en azından bunu söyleyebilirim. Erasmus gibi şanslar var bu bir artı. Ama yabancı dil mevzusu yine öğrencinin kendisine ait bir şey, isteyen odaklanarak çalışarak geliştirebiliyor. Ben bazen keşke hazırlık sınıfı okusaydım diyorum. Okulların hazırlık sınıflarını güçlendirilerek, İngilizce içerikli dersler arttırılmalı diye düşünüyorum. Öğrenci kulüpleri desteklenmeli Sektörün görmek isteyeceği şey bence hem teoriği iyi bilen hem de pratikte bunu uygulayabilecek girişimci, hızlı çözüm üreten, sorumluluktan kaçmayan hırslı gençler. Bunu elde etmek için sektörün yapması gereken başlıca faktör, Öğrenci kulüplerini daha çok desteklemeli diye düşünüyorum. Çünkü kulüp faaliyetleri, gerçekten öğrenciler için teorik bilgiyi uygulayabileceği ufak işletme modeli görevi görüyor. Mezun olmadan sektörün kokusunu almalarını sağlıyor, sorumluluk almasını, organizasyon düzenleme deneyimi elde etmesini sağlıyor. Buda o öğrenciyi üniversiteden düz bir şekilde mezun olan öğrenciden farklı kılıyor. Kısaca toparlasak sektör hem pratiğe hem de teoriye hakim olarak mezun olmuş gençler görmek istiyorsa öğrenci kulüplerini daha çok desteklemeli diye düşünüyorum.” Staj diye gidiyoruz, fotokopi çekerken kendimizi buluyoruz “Staj yapan öğrencilerin çoğunun hayallerininin yıkıldığı söylenebilir. Staja giderken öğrenciler, işi öğrenecekleri hayali ile giderken çoğu şirkette kendilerini fotokopi çekerken, zaman oyalarken buluyorlar. Şirketler öğrencilere gerekli özeni göstermeyerek onları yatırım olarak görmüyorlar. Tabi bu hepsi için söylenemez. Ben kendimden örnek verecek olursam kendi staj yaptım yerde işi detaylı öğrendiğim söylenebilir. Bu biraz işletmenin kendi insiyatifine kalmış bir durum. Öğrenciler sektörden stajyerlere hala öğrenci oldukları bilinci ile bakmalarını beklemektedir.” Her gün yeni bir bölüm açılıyor, ipin ucunu kaçırmamak lazım Eksiden bölüm sayısı yetersizdi. Şimdi sayıları bayağı bir artı. Bu, iyi bir gelişme ama ucunu da kaçırmamak lazım. Sektör hala bu istihdamı kaldırabilir diye düşünüyorum. Fazla okul olunca okullar arası rekabet de artarak eğitim kalitesine olumlu katkı yapıyor. Bu anlamda ki açılan ilk bölüm olmak bize avantaj sağlıyor. Üniversite yıllarında kendini geliştirenler iş bulabilir İktisadi idari bilim bölümlerden Ağustos 2015 36 DOSYA Par: Sektörün özellikle staj konusunda destek olmasını bekliyoruz Burak Par/ İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi 3. sınıf öğrencisi “Üniversitelerde verilen lojistik eğitimden öğrencilerimiz memnun mu? Öğrenciler eğitim anlamında ne(ler) istiyor bu sorular her öğrencinin, her akademisyenin beyninde bir yerlerde mutlaka bulunuyor. İstanbul Üniversitesi özelinde konuşacak olursam; okuldaki eğitim güzel lojistik alanında uzman olacak düzeyde yetiştiriliyoruz, fakat kağıt üzerinde öğrendiklerimizin hayata nasıl geçirildiğini ancak staj yaptığımız zaman ya da bir yerde işe başladığımız zaman görebiliyoruz. Bizim bu konuda talebimiz kağıt üzerinde öğrendiklerimizi yakın bir zamanda uygulamalı olarak görebilmemiz şeklindedir. Bu şekilde aklımıza yer edecek olan bilgileri ezberleyip de bir süre sonra unutmak durumunda kalmamış oluruz. Yabancı dil öğretimi konusunda üniversiteler yeterli oluyor mu? Lojistikte yabancı dil(ler) çok önemli bu bakımdan öğrenciler dil sorununu çözmek için ne ya da neler yapabilir türünden sorular da kafamız- da bir yerlerde mutlaka bulunuyor. Lojistik alanında en önemli etken olması açısından yabancı dil eğitiminin zorunlu olmasını ve bu eğitimin sektörel yabancı dil odaklı bir şekilde kendi okulumuzda verilmesini talep ediyoruz. Staj konusunda 3.sınıf sonunda olan zorunlu stajdan ayrı olarak 2. sınıftan sonra da zorunlu olmayan stajda sigorta yüzünden geri çevrilmek istemiyoruz. Şirketlerden bu konuda destek olmalarını bekliyoruz. Yurt dışında ofisleri ve işbirliği olan şirketlerin yurt dışı stajı imkanı sunması ve bu konuda yardımcı olması kendimizi hem uluslararası sektörde hem de yabancı dil alanında geliştirmemize çok büyük katkısı olacaktır. Bu bağlamda imkan sağlamalarını ve desteklemelerini talep ediyoruz.” Eren: Sektörün part-time iş olanaklarını artırması gerekiyor Çılga Güliz Eren/ İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi 4. sınıf öğrencisi “Sektör-üniversite işbirliği modern eğitim süreci içerisinde mutlak bir zorunluluktur. Üniversitelerin sektörden, sektörün üniversiteden beklenti içinde olması son derece Ağustos 2015 doğaldır. Kulüpte aktif bir şekilde rol aldığım için sektörün, lojistik eğitimine ve öğrencilerine ilgisine desteklerıne net şekilde sahit oluyorum. Gerek okulumuzun yapım aşaması gerekse sonrasında ilgileri hep ivmeli şekilde devam ediyor. Son yıllarda düzenli olarak katıldığımız Logitrans Fuarı’nda özellikle Çetin Nuhoğlu başta olmak üzere sektörün ileri gelenleriyle güzel istişareler yaptık, bir çok söz aldık. Herbirini aşama aşama hayata geçiriyoruz, biz kulüp öğrencilerine kişisel telefon numaralarını veren bizden gelecek her türlü talebe açık ve hazır bir sektör bu. Kendi adıma konşursam üniveriste hayatımın üniversite-kulüp-sektör üçlüsü arasında bir çok çalışma ve organizasyonda birleşmesi sayesinde daha sektöre atılmadan bir çok şey kazandığımı düşünüyorum ve 1-0 önde sektöre atılıyoruz. Diğer bölümlerdeki öğrencilerin sektörüyle bu kadar iletişim halinde olduklarına şahit olmazken biz sektörü adeta daha mezun olmadan kokluyoruz, sektörümüzün önde gelen isimleri ve şirketler ile yaptığımız etkinlik ve çalışmalarla sosyalleşiyor, katma değeri yüksek bir öğrencilik yaşıyoruz. Belki de arkamızda böyle hevesli destekler olduğu için daha mezun olmadan gelecek ve iş bulma kaygısı taşımıyorum. Okulumuzda aldığımız eğitimin Türkiye’de nadide oluşu, sektörün çok dinamik, her geçen gün büyüyen yapısının olması ,”Türkiye’de lojistik’ in yerinin apayrı oluşlu, sektörün önde gelenleriyle yaptığımız çalışmaların etkisi büyük. İstanbul Üniversitesi Lojistik Fakültesi İsteyerek seçtiğim okul ve bölüm idi ve öğrencilik hayatımın bitmesine 1 yıl kala iyi ki lojistik okuyorum, iyi ki gelecekte bu sektörde çalışacağım diyebiliyorum. Sektörden tek isteğim ise zorunlu staj imkanlarının had safhada sağlanmasının haricinde part time iş olanaklarının da artırılması. Biz öğrencilerin uygulamalı şekilde sektörü daha yakından yaşamamıza olanak sağlayacak okulumuzun son senelerinde yarı dönemli iş olanaklarının artırılmasını rica ediyorum.” 37 Karaismail: Sektörün yeterince yardım ettiğini söylemek iddialı olur Emre Yavuz Karaismail/ İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi 4. sınıf öğrencisi “Öğrenciler, lojistik bölümlerini seçerken kuşkusuz en çok dikkat ettikleri ve duydukları şey sektörün yüksek istihdam ihtiyacı olduğudur. ‘Geleceğin sektörü’, ‘Önü açık bir iş’, ‘iş imkanı çok’, ‘gelişen bir meslek’ gibi mottolar öğrencilerin en çok duyduğu ve lojistik bölümlerini tercih etmesini sağlayan etkenlerdir. Her bölümde olduğu gibi rastgele seçen ve baba mesleği bakışıyla tercih edenler de var tabi. Üniversitelerde verilen lojistik eğitimden öğrencilerimiz memnun muyum sorusu sıklıkla bizlere soruluyor. Kendi üniversitem ve kendi adıma konuşmak gerekirse okulumda ki verilen eğitimden memnumun. Okulumuz daha çok işletme ağırlıklı bir eğitim sergile- mekte ve lojistik eğitiminin yanı sıra finans, muhasebe, hukuk, pazarlama gibi dersler de vermektedir. Bu sayede öğrenciler mezun olduğunda sadece bir lojistisyen değil iyi de bir işletmeci oluyorlar. Sanırım her üniversitede olduğu gibi bizim bölümde de teorik bilgiyi pratiğe çevirebileceğimiz faaliyet alanlarına ihtiyaç duyuyoruz. İstanbul Üniversitesi lojistik bölümü için mesleki eğitim beklentisini iyi bir şekilde karşılıyor diyebiliriz, fakat aynı şeyi özel üniversiteler için şimdilik söylemek iddialı olur. Üzülerek söylemekteyim ki üniversitemizi yabancı dil eğitimi yetersiz olup istenileni verememektedir. Lojistik sektöründe yabancı dilin ne kadar önemli olduğunu hepimiz biliyoruz. Staj konusunda büyük firmalar öğrencilere esnek davranmıyor Sektörün yeterince yardım ettiğini söylemek biraz iddialı olur ama sektörün destekleri sayesinde okulumuz hatırı sayılır bir konuma geldi. Okulumuzun sektörün en büyük derneği UND desteği ve girişimi ile kurulduğunu ve yine desteğiyle bugünkü konumuna ulaştığını belirtmek gerek. Sektör firmalarının öğrenci kulüpleriyle daha çok işbirliği yapması ve öğrenci faaliyetleriyle ilgilenmesi en büyük beklentimiz. Staj yeri bulma her öğrenci için sıkıntılı bir konu olmuştur. Sanırım bunu en büyük nedeni özelikle büyük firmaların öğrencilere yeterince esnek davranmamasıdır. Firmaların stajyer alım protokollerini minimize etmelerini ve stajyerlere daha eğitici bir bakış açışıyla bakmalarını bekliyoruz. Mantar gibi lojistik bölümü açılmasını doğru bulmuyorum Sektörümüzün büyük miktarda kalifiye elemana ihtiyacı olması ve buna rağmen hızlı gelişimi sayesinde işsizlik sorunun olmayacağı kanaatindeyim fakat mantar gibi lojistik bölümü açılmasını doğru bulmuyorum. Lojistik bölümü mezunun fazla olması yabancı dil, deneyim ve öğrenci kulüplerinde ki sosyal faaliyetlerin CV’ler de ki önemi daha da artacaktır. Üniversite yıllarında kendi geliştirmiş, kendini ifade edebilen mezunların işsiz kalma olasılıları düşük. Lojistik bölümleri, yeni yeni açılan bölümler. En eski bölüm, 15 yıllık geçmişi İstanbul Üniversitesi Lojistik bölümü. Bu yüzden sektör çalışanlarının çoğu alaylı çekirdekten yetişmiş kimseler. Üniversiteden mezun öğrencilerin iş hayatında yer edinerek bu tablo zamanla tersi bir şekilde değişecektir. Yabancı dil öğretimi konusunda üniversitelerimiz maalesef yetersizdirler. Bu yüzden öğrenciler dil kursları ya da imkanı olanlar yurt dışına giderek bu açığı kapatmaya çalışıyorlar.” Gültekin:Sektörün üniversitelere yardımcı olmasıyla sorunlar aşılabilir Furkan Gültekin/ İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi 3. sınıf öğrencisi “Üniversitelerde verilen lojistik eğitimden öğrencilerin ne derece memnun oldukları, öğrencilerin üniversiteden beklentileri eğitimbilimciler ve uzmanlarca çeşitli araştırmalara konu olmuştur. Okulumun özelinde konuşmak gerekirse aldığım eğitim teorik olarak yeterli olduğunu düşünüyorum. Kulüp sayesinde de pratik eğitimi tamamlıyoruz. Öğrenciler olarak yabancı dil öğrenme imkanlarının kısıtlı olduğunu düşünüyoruz. Bu anlamda öğrencilere, uluslararası alanlarda daha güçlü rekabet edebileceği bir dil seviyesini geliştirmelerine yardımcı olacak fırsatlar istiyoruz. Üniversitemizin öğrencilerin eğitim talepleri, beklentileri, istekleri konusunda okul idaresi olarak elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor. Fakat bu konularda özellikle bürokratik engeller ve maddi kısıtlar büyük engel oluşturmaktadır. Bu sorunları sektörün okullara daha çok yardımcı olması ve eğitim faaliyetlerini destekleyecek girişimlerde bulunmalarıyla aşılacağını düşünüyorum.” Ağustos 2015 38 DOSYA Yalnız: Yabancı dil problemini halleden sektörde bir adım öne çıkıyor Kenan Yalnız/ İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi 4. sınıf öğrencisi “Lojistikte yabancı dil kullanımı, insanlar ile iletişim ağı olarak bakıldığında “Lojistik” dış ticaretin gerçekleşmesini sağlayan bir yapısı, omurgası olarak karşımıza çıkıyor. Konu dış ticaret ile bağlantılı olduğu zaman yabancı dili şart koşmak durumundayız. Hal böyle olunca uluslarararası ticaret de incelendiğinde dünya üzerinde 1,8 milyar kişinin kullandığı dilin İngilizce olduğunu görüyoruz. Eğer bu sektörde aktif katılım sağlamak istiyorsak sürekli dile getirildiği gibi İngilizce diline hakim olmak gerekiyor. Bunun yanısıra uluslararası ticarette kullanılan veya hedef bir kesim ile ticaret yapılmak isteniyorsa diğer yabancı dil veya dillerin de öğrenilmesi kişinin erişim sağlayabildiği kapıları genişletecektir. Üniversitelerdeki yabancı dil öğretimine gelirsek, üniversitelerde yabancı dil veya diller için hem temel ingilizce eğitimi hem de sektöre yönelik İngilizce dersleri veriliyor. Öğrenci, temel İngilizce eğitimini alıp üzerine sektörel İngilizce eğitimini aldığında bu konuda başarılı olabilir fakat burada bir şart var. Öğrencinin sadece aldığı dersle yetinmeyip eğitimini pratikle desteklemesi gerekir. Yabancı dili geliştirebilmek için yapılabilecekler: Maddi durum yeterli ise özel kurslar ile destek dersleri alınabilir. Yabancı menşei filmler/diziler o dile ait altyazıyla izlenebilir. Yabancı dil kulağını geliştirmek için o dildeki müzikler dinlenebilir. Farklı seviyelerde bulunan (6 seviye mevcuttur) yabancı dilde yazılmış hikaye kitapları okunabilir. İnternet ortamında bulunan ücretsiz yayınlardan faydalanılabilir. Sonuç olarak; hem üniversitede alınan eğitim hem de destek dersleriyle alınan yabancı dil eğitimindeki ince nokta; kişinin uğraş vermesidir. Ne kadar öğrenmeye hevesli olunursa o kadar da yabancı bir dili öğrenmek eğlenceli ve kolay olacaktır. Bu sayede öğrenci, kendini bir adım daha önde bulup sektöre daha faydalı bir birey haline gelecektir.” Ak: Staj başvurularında kapılar üzerimize kapanıyor Oğuzhan Ak/ İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi 4. sınıf öğrencisi Lojistik öğrencilerinin bölümlerini seçerken dikkat ettiği en önemli nokta kuşkusuz geleceğin mesleği olduğunun bilincinde olmalarıdır. Özellikle liseyi lojistik meslek liselerinde bitirdikten sonra tercihlerini üniversitede de bu yönde yapmaktadırlar. Lojistik öğrencilerinden ziyade genel olarak birçok kişi bulunduğu iş ve okul alanlarında hiçbir zaman tam anlamıyla memnun olamayıp hep daha iyisini istemektedirler. Sanırım bu da, “İnsan Ağustos 2015 işinin ve elde ettiğinin nankörüdür” sözünü çağrıştırıyor bize. Eğitim alanında ise, daha ileri düzeyde ve teoriğin yanında uygulama ile beraber öğrenimin yaygınlaşması ve de yabancı dil eğitiminin daha profesyonel bir şekilde öğretilmesinin istenmesi durumu söz konusu. Özel üniversitelerin çoğu öğrencilerin beklentilerini karşılama noktasında sanırım yetersiz. Tercihler yapılırken ne olursa olsun, o üniversitenin öğrencilerinin feedbackleri dinlenmeli ve sıcak temas ile okullar ziyaret edilip yerinde görülmelidir. Daha ileri düzeyde eğitim için gerek devlet gerek eğitim görevlileri açısından bilinçlendirme ve Avrupai eğitimsel alanda ilerleme aşılanmalı. Sektörün daha çok üniversitelerin elinden tutması kaçınılmaz ‘’ Sektörün önü açık.. ‘’ duyduğumuz ve aşina olduğumuz belki de en önemli cümle diyebiliriz. Sektörün beklediği tecrübeli eleman, sektörden beklenen ise tecrübe kazandırması.. Her işyeri tecrübe ararsa bu öğrenciler mezun olduktan birkaç sene sonra sanırım iş bulamaya- caklar. Yahut merdiven altı lojistik firmalarında kendilerini yıpratıcaklar.. Sektörün daha çok üniversitelerin elinden tutması kaçınılmaz. Gerek fuarlarda gerekse teknik gezilerle ve de ilaveten okullardaki zirve ve kariyer günleri ile kaynaşma sağlanarak staj olanakları genişletilmeli ve üniversite öğrencileri ile sürekli temas içinde olunup ısınma sağlanmalı. Her öğrenci en iyi yerde staj yapmayı talep etmektedir. Sanırım en büyük hata da bu yönde. Taşıma modlarının iyisi kötüsü elbette ki var ancak lojistik başlı başına bir bütündür. Hiç bir taşıma modu olmaksızın hareket edemez ve de birbirinden ayrı düşünülemez. Bu yüzden siz siz olun işinizi iyi yapın ve de lojistiğin döndüğü her yerde işi kapmak için çaba harcayın. Sektörden tek talep de sanırım bu yönde olacak ki, bu yıl stajyer almıyoruz! Ne acı bir gerçektir ki sektör bunu bize dayatıyor ve ne yazık ki kapılar üzerimize kapanıyor.. Pasta bölünse de herkese yetecek kadar ekmek var Her gün yeni bir lojistik bölümü açılıyor üniversitelerde. Dolayısıyla rakipler 39 de her geçen gün fazlalaşıyor. Bu kadar mezunu sektörümüz istihdam edebilecek durumda mı? Yeni açılan bölümler iş bulmak anlamında bizler için nasıl bir avantaj ya da dezavantaj ifade ediyor bu ne benzeri soruları da irdelemekte fayda var. Elbette ki rakipler her zaman olacak. Siz işinizi iyi yaparsanız emin olun her zaman ön planda olucaksınızdır. Sanırım devlet üniversiteleri bir adım önde olmaya hedefler. Özel üniversitelerden bazılarının yabana atılmayacak düzeyde eğitim verdiklerini biliyoruz. Ancak sektör geniş ve önü açık bir şekilde büyüyor. Ticari alışveriş dünya ve devletler arasında büyüyerek gelişiyor. İthalat ve ihracat olduğu sürece ki savaş olan ülkelerde bile bu var lojistik bitmez. İnsanlık devam ettiği sürece de olacaktır. Pasta bölünse de herkese ekmek var. Yeterki iş beğenmemezlik yapan gençlerimiz bu isteklerini bir kenara bıraksınlar. Lojis- tik bölümünden mezun öğrenciler iş bulmakta zorlanıyor mu, iş bulabiliyor mu diye de sıklıkla bizlere sorular geliyor. İş bulmakta zorlananlar da var, işi beğenmeyenler de, bulduğu işin nankörü de var. Birde işinde iyi olup gayet mutlu olanlar. Bu her şey için olduğu gibi lojistikte de böyle. Umutsuzluğa kapılmadan lojistiğin gereklerini yerine getirip yabancı dile gereken önemi verenler yürümeye başlayacaktır. Sektörümüzün genel eğitim seviyesine bakıldığında hala yüzde 75/80 oranında lise mezunu kişilerin sektörde ağırlıklı olduğunu görüyoruz. Sektörün ihtiyacı olan kalifiyeli eleman ihtiyacı da üniversite mezunlarında var. Bu artı olarak sektörü bilerek işe başlamamızı sağlayacak ve de tecrübe kazanma süremizde motivbasyon kaynağı olacaktır. Yeni istihdam atamaları ve işgücü ihtiyaçları ile bu çevrim süresi ve yenilemeler üniversite mezunlarını da sektörde yer sahibi yapacaktır. Ne yazık ki ülke olarak yabancı dil konusunda yetersiziz. Üniversiteler de bu konuda gerekli imkanları henüz tam anlamıyla sağlayamıyor. Ancak öğrenciler kimseden bir şey beklememeli ve kendileri bu işe ağırlık vermelidir. İnternet, sosyal ağlar, İngilizce konuşma grupları, eğitimler, yurt dışı olanakları vb. olanak elimizde. Kimseden bir şey beklenmeyerek öğrenilebilecek bir şeydir bu. İmkanı olan yurt dışına da çıkarak bu durumu absorbe edebilir. Buna sanırım kendimizin ağırlık vermesi en doğru olandır. Her birey kendini yeterince geliştirip her zaman bir adım önde olmak için çabalamalı, kendini en iyi şekilde yetiştirmeli ve lojistik gibi büyük bir nimetten faydalanarak sektörde bir yer edinmek için çabalamalı. Ülkemizi dış dünya ve çevresinde en iyi şekilde temsil ederek ileriye taşımalı ve de özellikle işini iş beğenmemezlik yapmayarak, iyi yapmalı.” Altınbıçak: Bölümden mezun arkadaşlar iş bulamamaktan yakınıyor Özge Altınbıçak/ İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi 2. sınıf öğrencisi rum. Bence bunun en önemli sebebi yabancı dil eksikliği ve tecrübesizlik. Bazı sektörlerin, yeni mezun olmuş öğrencileri bünyelerine alıp yetiştirmek yerine deneyim sahibi eleman istemeleri bu tecrübesizliği ortadan kaldırmayan etkenlerden biri. Başka bir etken sayacak olursak şüphesiz öğrencilerin eğitim hayatları boyunca sunulan fırsatları değerlendirmeyip, kendilerini geliştirmemeleri diyebilirim. Bu iki etken dengede olup, yeterli seviyede yabancı dili olan kişinin rahatlıkla iş bulabileceğini düşünüyorum. Lojistik, çoğu meslek dalında ihtiyaç duyulduğu halde hatta olmazsa olmazı durumunda iken herkes tarafından yeni yeni keşfediliyordu bu sebeple öğrenciler bölüm tercihlerinde lojistiği gözden kaçırabiliyorlardı. Ancak şuanda lojistik bölümünün hemen hemen her üniversitede açılması ile birlikte üniversite mezunları oranının ileriki yıllarda sektörler içerisinde artacağını düşünüyorum.” “Öğrenciler genellikle “Lojistik geleceğin mesleği” algısı ile bu bölüme yönlendiriliyorlar. Bu algı ile beraber lojistik sektöründeki eleman açığı da, öğrencileri iş bulma kaygısından uzaklaştırarak bu bölümü seçmeleri için bir yol gösterici oluyor. Bu şekilde bakarsak bilinçli bir şekilde seçtiklerini söyleyemeyiz. Lojistik bölümünden mezun öğrencilerin iş bulmakta zorlandığı konusunu açacak olursak; çevremde mezunlar içerisinde iş bulamadıklarından dolayı yakınan birçok insan görüyo- Ağustos 2015 40 DOSYA Lojistik eğitimine sektörel ve akademik bakış bulunmamaktadır. İşte bu nedenlerle de lojistik eğitimi konusunda üniversite-sektör işbirliği daha fazla önem arz etmekte ve etkinliğinin artırılması gerekmektedir. Mezun öğrencilerin çok azı sektörde iş bulabiliyor Ali Çiçekli İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi Öğr.Grv. UND YönetimKurulu Başkan Yardımcısı ,ALC Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Üniversite ve yüksek okulların yerleştirme işlemlerinin yapıldığı bugünlerde gençlerin lojistik programlarını tercih etmeleri için hemen hemen tüm üniversite ve yüksek okullar yoğun bir çaba göstermektedir. Lojistik ve taşımacılık lisans ve ön lisans eğitiminin ülkemizde 15 yıl gibi kısa bir geçmişi var. Bu süre içerisinde lojistik ön lisans ve lisans programlarını uygulayan yaklaşık 150 devlet ve vakıf üniversitesi olmuştur. Bunların en kıdemlisi ise bu yıl fakülte statüsünü alan İstanbul Üniversitesi Lojistik ve Ulaştırma Fakültesi’!dir. Okulumuzun fakülte statüsü alması ile hem öğrenci kalitesi hem de fakültede verilecek eğitim kalitesi yükselecektir. Uzmanlaşma ve fakülteden eğitimci yetiştirme söz konusu olacaktır. Bu yıl fakültemize giriş puanları İşletme Fakültesi ile yaklaşık aynı seviyelerde gerçekleşmiştir ki, bu sevindiricidir. Öğrencilerin ve yüksek okul ile üniversitelerin lojistiğin önemini kavrayarak bu programlara yönelmeleri sektörel açıdan elbette sevindiricidir. Ancak ne var ki, ülkemizde her şeyde olduğu gibi nicel olarak bu kadar artan bu programların nitel olarak artmamıştır. Bu nedenle bu eğitimlerin bir kısmı yetersiz, değersiz ve yozlaşma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Zira ülkemizde köklü bir geçmişi ve müfredatı da olmayan lojistik eğitimini verecek yeterli derecede donanımlı eğitmen ve akademisyenler de yoktur. Keza köklü bir lojistik literatürü ve müfredatı da Ağustos 2015 35 yıllık sektör oyuncusu ve 7 yıllık bir akademisyen olarak; lojistik eğitiminin yetersiz ve sektör ilgisinin de çok zayıf olduğunu itiraf etmek zorundayım. Her yıl binlerce öğrenci bu programlardan mezun olmakta ama bunların çok az kısmı sektörde kendilerine uygun iş bulabilmektedir. Sektör elbette lojistik eğitimi almış öğrencileri istihdam etmek ister. Ancak maalesef okullarda verilen eğitimler sektörün ihtiyacı olan insan kaynağını karşılayamamaktadır. Bu nedenle hem bir sektör mensubu, hem bir meslek kuruluşu yöneticisi(UND) ve hem de akademisyen kimliğimle yapılması gerekenleri aşağıda kısaca özetlemeye çalışacağım. Görüş ve önerilerimi çok soyut ve makro söylemden çok hedef odaklı ve daha anlaşılabilir mikro düzeyde de sunmaya çalışacağım. 1. Lojistik eğitimini öncelikle ön lisans ve lisans olarak kesin olarak ayırmak gerekir. Zira bu ayırım program olarak YÖK tarafından pek tabii yapılmış olmakla birlikte sektörel algısı böyle değildir ve çoğu zaman sektörde karışıklık yaratmaktadır. Her iki programın hoca kadrosu ve müfredatının çok benzer ve hatta aynı olması ise bir başka handikaptır. Bu nedenle bu ayrımın daha net tanımlanması kanaatindeyim. 2. Lojistik programı uygulayan üniversite ve yüksek okullar ile sektör kuruluşları arasında sürekli koordinasyonu sağlayacak ‘Üniversite –Sektör Kurulu(ÜSKUR)’ ihdas edilmelidir. 3. ÜSKUR koordinasyonunda;sektör temsilcileri (UND ve diğer STK’lar) ve bu programları uygulayan tüm üniversite ve yüksek okullarımızın temsilcileri bir araya gelip geniş çaplı bir çalıştay yapmalıdır. Bu çalıştayda sektör temsilcileri ihti- yaçları olan elemanların niteliklerini çok net olarak tanımlamalıdır. Mesela ön lisans mezunları daha çok sektörün ihtiyaç duyduğu ‘ara eleman’ , ‘teknik eleman’ gibi işlerde görevlendirilecek şekilde yetiştirilmelidir. 4. Ön lisans programlarının birinci sınıfında genel teorik dersler verilmelidir. İkinci sınıfın başında ise branşlaşma olmalıdır. Şöyle ki; program karayolu, havayolu, demiryolu, denizyolu taşıma modları ile lojistik dağıtım, depolama ve gümrüklemenin ihtiyaç duydukları ara elemanlarına göre alt branşlaşmalar şeklinde yapılandırılmalıdır. İkinci sınıfın başında öğrenci bu branşlardan birisini seçmelidir. O yılın ilk döneminde sadece bu branşla ilgili dersleri yoğun şekilde almalıdır. Yılın ikinci ve son dönemini ise branşı ile ilgili bir sektör kuruluşunda çalışarak geçirmelidir. Dönem sonu değerlendirmeyi de çalıştığı kurumun sorumlusu ile okuldaki akademisyen hoca birlikte yapmalıdır. 5. Lisans programlarının birinci ve ikinci sınıflarında genel teorik dersler verilmelidir. Üçüncü sınıfta ise sektör ile işbirliği yapılarak öğrencinin karayolu, havayolu, demiryolu, denizyolu taşıma modları ile lojistik dağıtım,depolama ve gümrükleme ile ilgili teorik ve pratik bilgileri pekiştirilmelidir. Dördüncü ve son yılın başında ise öğrenci isteğine göre bir yada en çok iki branşı seçerek o branşlarda uzmanlık sağlamalıdır. Bunun için yılın her bir döneminde seçtiği branşla ilgi sektör kuruluşunda çalışarak geçirmelidir. Her bir dönemin sonunda branşıyla ilgili hem akademik hocaları hem de çalıştığı kurumun sorumlusunun gözetiminde bir sunum yapmalı ve değerlendirme ona göre yapılmalıdır. Bu değerlendirmeyi de çalıştığı kurumun sorumlusu ile okuldaki akademisyen hoca birlikte yapmalıdır. 6. Sektör kuruluşları ihtiyaçları olan insan kaynağını öncelikli olarak lojistik eğitimi almış ve branşlarında başarı sağlamış elemanlardan karşılamalıdır. 7. Lojistik eğitimi verecek eğitim- 41 cilerin ve akademisyenlerin de ivedilikle sektörle işbirliği yapıp bir program dahilinde pratik eğitimi almaları gerekir. Bu eğitimler her yılın sömestr ve yılsonu tatil dönemlerine Üniversite-Sektör Kurulu(ÜSKUR) tarafından planlanmalıdır. Bu çerçevede tüm akademik meslek hocaları verdikleri dersle ilgili branşta işin reel pratiğini yaşayarak öğrenmeli ve böylece öğrencilere daha anlaşılabilir şekilde anlatmalıdır. 8. Branşlara göre seçmeli dersler artırılarak zorunlu hale getirilmelidir.Akademik hocalar pratik eksikliklerini tamamlayıncaya kadar seçmeli meslek derslerinin eğitimi için sektörden deneyimli ve dona- nımlı kişilerden öğretim görevlisi olarak istifade edilmelidir. 9. Müfredat programı ÜSKUR tarafından, günün ihtiyaç ve gelişmelerine uygun olarak yeniden ele alınmalıdır. Birbirinin tekrarı olan bir çok dersin konuları ayrıştırılmalı ve gereksiz tekrarlardan arındırılarak müfredata yeni ve gerekli bilgiler konulmalıdır. 10. Lojistik meslek liseleri öğretmenleri ile ön lisans ve lisans programlarının öğretim üyelerinin bundan böyle lojistik eğitimini ve yüksek lisansını yapmış akademisyenlerden olmasına özen gösterilmeli ve hatta zorunlu olmalıdır.Bunun için başta bizim Lojistik ve Ulaştırma Fakültesi ol- mak üzere lisans ve yüksek lisans programı uygulayan üniversiteler de eğitimci yetiştirme düzenlemelerini yapmalıdır. 11. Lojistik ve taşımacılık programı uygulayan tüm üniversite ve yüksek okullarda bir yıl zorunlu yabancı dil hazırlık sınıfı olmalıdır. Bu programlar buna göre revize edilmelidir.Zira uluslararası boyutu yoğun olan lojistik sektöründe çalışacak bir kişinin yabancı dil bilmesi gereklilikten öte şarttır. 12. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, lojistik ön lisans mezunlarına sınavsız ODY ve lisans mezunlarına sınavsız ÜDY Belgesi verecek düzenlemeleri yapmalıdır. Tuğtekin: Gönüllü staj tekliflerimize dahi olumsuz bakan şirketler var oldukça kaygımız daha artıyor Sevim Tuğtekin: İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi 2. sınıf öğrencisi “Bilgiye erişimin bir tık kadar yakın olduğu çağımıza biz öğrencilerin araştırma yapmadan, bilinçsizce üniversite ve bölüm seçmesinin mümkün olmadığını düşünüyorum. Lojistik bölümünü seçerken ise bölümün bulunduğu üniversitenin köklü olması, üniversitenin sektör ile işbirliği sağlayabilmiş olması, mezunların bulunduğu konumlar, dersler ve içerikleri, öğretim görevlilerinin nitelikleri başta gelmektedir. Üniversitelerde verilen eğitimler de bizler için son derece önemli bir konudur. Teorik olarak bilgiler yeterli olsa da pratikteki bilgiler yeterli olmuyor. Dört yıllık eğitim sürecinde sadece 1 ayın zorunlu staj olarak belirlenmesi biz öğrencilerin çalışma hayatına başladığında sudan çıkmış balığa dönmesinin en büyük nedenidir. Bölüm olarak sektör ile işbirliği ihtiyacımız diğer bölümlere oranla çok fazla. Bir hemşirelik öğrencisinin günlük yaşamında hastaneye gittiğinde bölümü ile gözlemde bulunabilir iken bir lojistik öğrencisinin günlük yaşamında bir lojistik operasyon gözlemlemesi mümkün değil. Sektör ile ortak projelerde, organizasyonlarda yer almak bizler için oldukça önemli. Sektör-üniversite işbirliğini öğrenci kulüpleri olarak sağlamaya çalışsak da tamamıyla yeterli olmuyor. Sektördeki şirketlerin genel olarak sadece zorunlu staj öğrencilerine imkan sağlaması bizlerin sektöre olan güven ve inancını kırıyor. Bir lojistik öğrencisinin sadece 1 ay değil öğrenim hayatı boyunca staj ihtiyacı vardır. Gönüllü staj tekliflerimize dahi olumsuz bakan şirketlerimiz var oldukça bizlerin gelecek kaygısı da artıyor. Her gün yeni bir lojistik bölümünün açılması rakiplerimizin artığını gösterse de, bu rekabet ortamını bizler kendi lehimize çevirmeyi başardığımız sürece bir sorun olmayacağını düşünüyorum. Rakiplerimizin fazla olması kendimizi geliştirme konusunda daha emin adımlar ile ilerlememizi sağlar. Rakiplerimiz arasından sıyrılmak için daha donanımlı olarak mezun olmamız bizlere olumlu olarak yansıyacaktır. Ayrıca sektörde lojistik mezunlarına öncelik tanınmadığı sürece elbet de yeterli istihdam sağlanamayacaktır. Bu anlamda sektöre düşen görev büyük. Biz üniversite lisans öğrencileri “orta düzey yönetici” unvanı ile mezun oluyoruz. Sektörde ise her düzeyden elemana ihtiyaç var. Aynı zamanda Türkiye’de lojistik bölümünün geçmişi 12 yıla dayandığından geçmişten gelen lise mezunu olarak işe başlayanların bir kısmı da devam ediyor. Yüzde 75-80 lise ortalamasının sektörümüzde çalışma oranı bulunuyor. Şuan bu oran fazla olsa da lisans mezunları çoğaldıkça bu oran azalacaktır. Yabancı dil öğretimi konusu da bizler adına çok önemli. Yabancı dil bilmeyen bir lojistik mezunu düşünmek mümkün değil. Bu konuda üniversitelerde dersler bulunsa da yeterli değil. Lojistik bölümü eğitimlerinin tamamen yabancı dil olarak verilmesi bu konuda atılabilecek en doğru adımdır.” Ağustos 2015 42 EKONOMİ Koruma tedbirleri dünya ekonomisini daraltıyor ICC Türkiye’nin 61’inci Genel Kurulu’nda konuşan ICC Türkiye Milli Komitesi ve TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, korumacılık tedbirleri arttıkça dünya ekonomisinin daraldığını vurgularken, “Korumacılık hızla kaldırılmalı ve dünya ekonomisinin motoru yeniden ticaret olmalı” dedi. Hisarcıklıoğlu, “Pasta istediğimiz hızda büyümüyor. Bu da korumacı politikaları körüklüyor” diye konuştu. ICC Türkiye Milli Komitesi 61’inci Genel Kurulu TOBB Sosyal Tesisleri’nde gerçekleştirildi. Genel Kurulun açılış konuşmasını gerçekleştiren ICC Türkiye Milli Komitesi ve TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, 2008 küresel krizinden beri küresel ekonomide istikrar sağlanamadığından söz ederek, “Bir taraf düzelirken, öbür tarafta problemler başlıyor. 2015’e girerken ABD toparlanıyor, işler düzelecek derken, tamamen farklı bir ortamla karşılaştık. Euro-Dolar paritesindeki değişim, petrol fiyatlarındaki hızlı düşüş tüm ülkeleri farklı farklı etkiledi. Bu karmaşadan da bizim gibi yükselen piyasa ekonomileri en kötü etkilenenler oldu” dedi. Arjantin, Brezilya, Rusya ve Çin ekonomilerindeki sıkıntılardan örnekler veren Hisarcıklıoğlu şöyle konuştu: “Bu gelişmeler ICC olarak en önem verdiğimiz konu olan küresel ticareti vuruyor. Geçmiş yıllarda ticaret küresel büyümenin motoruydu. 90’lı ve 2000’li yıllarda küresel ticaretin %7-8 ortalamayla arttığı dönemleri yaşadık. Ama son yıllarda bu oran yüzde 4,2’ye kadar düştü. Bir başka deyişle, pasta istediğimiz hızda büyümüyor. Bu da korumacı politikaları körüklüyor. Sadece geçtiğimiz yıl, 4,436 korumacı önlem tespit edilmiş, ve bunların 2,999 tanesi G20 ülkeleri Ağustos 2015 tarafından yapılmış. Kısacası, küresel ekonomide dalgalı seyrin devam ettiği bir dönemdeyiz.” B20’nin çalışmaları Bu yıl Türkiye’nin G20 Dönem Başkanı, kendisinin de bu organizasyonun iş dünyası kanadı B20’nin Başkanı olduğunu hatırlatan Hisarcıklıoğlu bu platformdaki çalışmalar hakkında da bilgi verdi. B20’de 6 görev gücü ile faaliyetlere başladıklarını anlatan Hisarcıklıoğlu, “Görev güçlerimizin beşi; ticaret, altyapı ve yatırımlar, büyümenin Finansmanı, İstihdam ve Yolsuzlukla Mücadele Görev Güçleri daha önceki dönem başkanlıklarında da mevcuttu. Ancak B20 Türkiye olarak geçmiş yıllarda örneği görülmemiş bir ilke imza attı. KOBİ’ler ve Girişimcilik Görev Gücü’nü kurduk. Ülkemizin bu son derece önemli toplantılar silsilesine ev sahipliği yapma fırsatını değerlendirmek istedik. Ekonominin temeli olan KOBİ’lerin sesini daha çok duyurabilmek için harekete geçtik. Çünkü bugüne kadar, küresel üretimin yaklaşık yarısını gerçekleştiren KOBİ’ler, G20/B20 gündeminde neredeyse hiç yoktu. Biz de KOBİ’leri küresel arenada görünür kılmayı bir borç bildik. KOBİ’ler ve Girişimcilik Görev Gücü’ne ek olarak ICC ve Dünya Odalar Federasyonu işbirliğinde Dünya KOBİ Forumu’nu kurduk” diye konuştu. ICC’nin misyonu ICC’nin çalışmalarına ilişkin de bilgilendirmede bulunan Hisarcıklıoğlu, temel misyonun tüm dünyada kabul gören ve ticarette ülkeler arasındaki farklı uygulamaları kaldırmayı amaçlayan iş kuralları oluşturmak olduğunu vurguladı. Komite olarak, ICC kurallarını ve düzenlemelerini Türk iş dünyasına tanıtmak amacıyla aydınlatıcı seminer, konferans ve eğitimler düzenlediklerini bildiren Hisarcıklıoğlu, ICC’nin iş dünyasına sunduğu en önemli hizmetlerden birisinin de, uyuşmazlıkların çözümü alanında yürüttüğü çalışmalar olduğunu söyledi. ICC Türkiye Milli Komitesi ve TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu yıl içerisinde Tahkim Divanı’na 794 yeni başvuru yapıldığı ve 494 davanın karara bağlandığı bilgisini verdi. 43 İngiltere ve Fransa, Calais için anlaştı Fransa ile İngiltere, iki ülke arasındaki yasa dışı göç sorununa çözüm bulmak amacıyla bütçe artışı ve polisler arasında işbirliğini içeren anlaşma imzaladı. Valls de İçişleri Bakanı Cazeneuve ve AB Komisyonu’nun ilgili iki üyesiyle 31 Ağustos’ta Calais’yi ziyaret edecek. Ayrıca Paris’te yıl sonunda Calais’deki sorunun yanı sıra kaçak göç ile ilgili Yunanistan ve İtalya’yı da kapsayacak uluslararası bir konferans düzenlenmesi bekleniyor. Calais: Fransa’nın en büyük kaçak göçmen kampı Fransa’nın Manş Denizi kıyısındaki Calais kentinde yaklaşık 3 bin kaçak göçmen yaşıyor. Ülkenin en büyük kaçak göçmen kampı da burada bulunuyor. Kent, İngiltere’ye gitmeye çalışan kaçak göçmenlerin şansını denediği en önemli sınır noktası olarak biliniyor. Bu kentteki kaçak göçmen kampının koşulları sivil toplum örgütlerinin sert tepkisine yol açıyor. Fransa ile İngiltere, iki ülke arasındaki yasa dışı göç sorununa çözüm bulmak amacıyla bütçe artışı ve polisler arasında işbirliğini içeren anlaşma imzaladı. Fransa İçişleri Bakanı Bernard Cazeneuve ile İngiliz mevkidaşı Theresa May, iki ülkeyi de etkileyen Calais’deki göçmen kriziyle ilgili kentte bir araya geldi. Göçmen sorunuyla mücadelede iki ülke arasındaki işbirliğini güçlendirmeyi hedefleyen anlaşmaya imza atan iki bakan, daha sonra gazetecilere açıklama yaptı. Fransız bakan Cazeneuve, kaçak göçmen sorunuyla ilgili iki ülkenin daha yakın çalışacağına belirterek, göçmenlerin Fransa’dan İngiltere’ye yasa dışı geçişte kullandığı Eurotunnel bölgesinin güvenliği için ek birtakım önlemler alınacağını söyledi. Durumu en hassas olanlar tespit edilecek Anlaşmada insani yardım konusuna özellikle dikkati çeken Cazeneuve, kadın ve çocukları kapsayacak şekilde göçmenler arasında durumu en hassas olanların tespit edileceğini, bu kişilere gerekli desteğin verileceğini ifade etti. Cazeneuve, sığınmacı kapasitesinin artırılması öngörüldüğü anlaşmada, İngiltere’nin yıllık 5 milyon avro olmak üzere 2 yıl için 10 milyon avro bütçe ayırmasına karar verildiğini bildirdi. Sınır güvenliği artırılacak İngiltere ile Fransa arasındaki anlaşmaya göre, kaçak göçmenlerin Calais’den İngiltere tarafına geçtiği Eurotunnel bölgesinde güvenlik önlemleri artırılacak, 7 gün 24 saat görev yapan Fransız polislere İngiliz polisler de eşlik edecek. Göçmenlerin İngiltere tarafına geçmesine yardımcı olan çete ve örgütlerle mücadele için sınır güvenliğiyle ilgili önlemler sıkılaştırılacak. Fransa Başbakanı Manuel Tünel geçmeye çalışırken hayatını kaybediyorlar Hava karardıktan sonra İngiltere’ye uzanan Manş tüneline kaçak şekilde giren göçmenler, daha iyi koşullar için bu ülkeye geçmeye çalışıyor. Haziran ayı başından bu yana 16 kaçak göçmen Manş tünelini geçmeye çalışırken yaşamını yitirdi. Krizin çözümü için tel örgü ve özel eğitimli köpekler! İngiltere ile Fransa arasındaki göçmen krizinin kontrol altına alınması kapsamında geçen günlerde Fransa tarafına daha fazla tel örgü ile özel eğitimli köpeklerin yer aldığı ekiplerin yerleştirilmesiyle güvenlik önlemlerinin artırıldığı bildirilmiş, iki ülke Calais’de güvenliğin artırılması için 7 milyon sterlin ek kaynak sağlanması konusunda anlaşmıştı. Ağustos 2015 44 FİNANS Ezber bozan Tırsan Finans rekabetçi ödeme seçenekleri ile faaliyete geçti Aralıksız 38 yıldır Türkiye treyler sektörününlideri olan Tırsan, müşterilerine daha rekabetçi finansman hizmeti verebilmek ve ayrıcalıklı finansal çözümler sunmak amacıyla Tırsan Finansman A.Ş.şirketini kurdu. Türkiye’de son 10 yılda faaliyet izni alan Türkiye’nin ilk ve tek treyler finansman şirketi Tırsan Finansman A.Ş, 17 Ağustos’ta Tırsan Samandıra Genel Müdürlük binasında yapılan basın lansmanı ile sektöre tanıtıldı. Basın lansmanı, Tırsan Treyler Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, Tırsan Finansman A.Ş Genel Müdürü Bülent Görer’in konuşmaları ile gerçekleşti. Nuhoğlu: Kendi ürünlerimiz dışındaki ürünleri ve 2. el araçları da finanse edeceğiz Tırsan Treyler Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu basın toplantısında yaptığı konuşmada, “ Bugün size daha önceden bilgi verdiğimiz bir projemizden bahsedeceğiz. Tırsan Finans olarak, artık kendi ürünlerimizi finanse etmenin dışında başka markaları ve 2.el araçları da finanse edebilecek bir yapıya Ağustos 2015 sahibiz. Kalitemizle, inovasyonumuzla, yatırımlarımızla ve uluslararası alanlarda yaptığımız mücadeleyle liderliğimizi hep sürdürdük. Almanya, Rusya ve Türkiye’deki yatırımlar hem sektör adına hem de endüstri adına atılmış önemli adımlardır. Bir Türk şirketi olarak bu seviyeye gelmiş olmaktan gurur duyuyoruz. Bütün ekibimizle daha iyi noktalara gelebilmek adına çalışmaya devam ediyoruz” dedi. Tırsan, her aşamalarda müşterinin tüm ihtiyacını karşılıyor Nuhoğlu, ”Tırsan bayilik sistemleriyle, ikinci el olanaklarıyla, buybackli satışlarıyla ve FiloTIR’ıyla, tüm araçları müşterilerine sunuyordu, artık Tırsan Finans ile finansal olarak da müşterilerine hizmet verecektir. Tırsan, tüm aşamalarda müşterinin tüm ihtiyacını karşılayan bir yapıya geldi. Çok net olan bir şey var; biz uzun soluklu bir koşucuyuz, planlarımızı asla kısa vade için yapmayız bugün konuştuğumuz, yaptığımız her şey önümüzdeki beş yıllık planlardır. 2015 yılının hemen başında 2018’e kadar planlarımızı yaptık. 10 bin Türkiye pazarına satılacak, 10 bini ihraç edilecek 20 bin araçlık üretim hedefimiz var. Bugün de en önemli gördüğümüz gelişim alanı yurtdışıdır. Almanya özellikle bizim için, hem fabrikamızın olduğu bir yer hem satın aldığımız markalar için de çok iyi bilinen bir yer. Kässbohrer, Hendricks ve Almanya’nın komşusu Hollanda’dan satın aldığımız Talson’la gerçek anlamda sayısal olarak da toplam üretimimizle üçüncü sırada olacağız. Daha da ötesi zaten şuanda belirli alanlarda açık ara pazar lideriyiz, AirCargo alanı bunların başında geliyor. Tekstil taşımasında, mobilya gibi 45 hassas malzemelerin taşınmasında çok önemli yerdeyiz. Bu konudaki başarımızı sürdüreceğiz. Bundan önce konuştuğumuz hedefleri nasıl hayata geçirdiysek bunları da sürdürmeye devam edeceğiz. Çok net olarak şunu söyleyebilirim, hedeflerimize ulaşmak için ihtiyaç duyduğumuz nokta finans noktasıydı. Hem kendi bayilerimizde hem de diğer bayilere finans sağlayacak durumdayız. Her türlü markadan müşterilerimizin ihtiyacı olan çekici ve treyler kredilerini sağlayacak durumdayız” ifadelerini kullandı. 50 milyon euro seviyesine ulaşma hedefimiz var, Tırsan sevdalısı herkese kapımız açık Çetin Nuhoğlu, ”1977’den bu yana çoğu müşterimi tanırım. Yıllardır bu sektördeyim ve ciddi tecrübelerimiz var bu konuda. Kim hangi tarihte ne yaptı, ne aldı, ne sattı. Bu veri de bizim için karar verme açısından çok önemlidir. 50 milyon euro seviyesine ulaşma hedefimiz var. Hedef kitlemizde büyük ya da küçük yok. Tırsan sevdalısı herkese kapımız açık” açıklamasında bulundu. Nuhoğlu, “Tırsan Finans sadece Türkiye içinde faaliyet gösterecektir. Bir tek mesaj vermek isterim, ülkede büyüme trendi devam ediyor. Özellikle seçim öncesi ve sonrası bir miktar dursa da, Türkiye genç nüfusuyla çok büyük bir ülke ve büyümeye de ihtiyacı var. Her ne kadar komşu ülkelerle yaşadığımız sıkıntılar bir nebze etkiliyor olsa da büyüyoruz” dedi. Görer: Tırsan Finansman A.Ş müşterilerine büyük avantajlar sağlıyor Tırsan Finansman A.Ş Genel Müdürü Bülent Görer, yaptığı açıklamada, “Tırsan Finansman A.Ş.uygun finansman seçenekleri sağlayarak müşterilerine, yenilikçi, rekabetçi oranlara sahip, uygun ödeme planları ile hızlı ve güvenilir finansman olanakları sunmak için kurulmuş bir finans şirkettir. Ürünlerin satın alınması esnasında müşterilerimize, kendi ihtiyaçları, koşulları, sektörün güncel öncelikleri doğrultusunda ve ürünlerin en uygun operasyon maliyetlerini sağlayacak şekilde hizmet vermektedir. Ayrıca Tırsan Finansman A.Ş sektörde 13. finansman şirketi olarak faaliyete başlamıştır” açıklamasında bulundu. Görer,” Finansman şirketimizin sektörümüz için sağladığı birçok avantajı var. Bankalar, lojistik sektörüne, bilanço yapılarınedeniyle kredi vermekten imtina ediyor. Artık bu boşluğu süreçleri ve şartlarıyla dolduracak bir finansman şirketimiz var. Daha öncesinde vade farkı için yüzde 18 KDV vergisi ödeyen müşterilerimiz sadece BSMV ödeyerek,vade farkı tutarı için yüzde yüzde 13 avantaj elde etmiş olacak. Bir diğer avantaj ise rehinler ile ilgili. Sektörde araç rehinlerinde bankalar ve leasing şirketleri masrafsız rehin koyabiliyordu. Şuanda Tırsan Finansman da bu avantajı sağlıyor. Temel olarak Tırsan Finansman’ın üç süreci var. Bunlar;teklif süreci, tahsis süreci ve onay süreci. Müşterilerimiz şirketimizin web sitesinden ya da bize ulaşarak teklif alabilecekler ve böylelikle süreçler devreye girecektir. Bu sayede müşterilerimizeesnek çözümler sunacağız” ifadesini kullandı. Şimdi treyler al, 2016’da ödemeye başla Bülent Görer, “ Ve ilk kampanyamızı da sizlere tanıtmaktan gurur duyuyoruz. Şimdi treylerini alan müşterilerimiz, 2016’da ödemeye başlayabilirler, 6 ay ödemesiz ve 24 eşit ödemeli kampanyamızı hayata geçirmiş bulunmaktayız” diye belirtti. Tırsan Finansman A.Ş.uygun finansman seçenekleri sağlayarak müşterilerine, yenilikçi, rekabetçi oranlara sahip, uygun ödeme planları ile hızlı ve güvenilir finansman olanakları sunmak için kurulmuş bir finans şirket. Ürünlerin satın alınması esnasında müşterilerimize, kendi ihtiyaçları, koşulları, sektörün güncel öncelikleri doğrultusunda ve ürünlerin en uygun operasyon maliyetlerini sağlayacakşekilde hizmet veriyor. Tırsan Finansman A.Ş sektörde 13. finansman şirketi olarak faaliyete başladı. Tırsan Finansman A.Ş.’nin avantajları • Piyasaya göre rekabetçi oranları ve esnek finansman seçenekleri ile müşterilerine hızlı, kolay ve ayrıcalıklı hizmet sunuyor. • Sektörün beklentilerini karşılayacak uygun tercihleri müşterisine sunarak, uzman ekibi ile hızlı ve müşterisine değer katan çözümler yaratıyor. • Vadeli araç satın alan müşteriler finansman için KDV ödemeyecek, tüzel müşteriler ise sadece yüzde 5 BSMV ödeyecektir. Bu sayede KDV- BSMV farkından dolayı yüzde 13’lük bir avantaja sahip olacaklar. • Müşteriler araçların rehin işlemlerini tesis ederken ve kaldırırkenherhangi bir masraf ödemeyeceklerdir. Özellikle filo müşterileri için büyük avantaj sağlayan bu durum maliyet ve zaman açısından tasarruf sağlayacak. • Müşteriler Tırsan Finansman A.Ş ile imzaladıkları sözleşmeler için herhangi bir damga vergisi ödemeyecekler. Ağustos 2015 46 TİCARİ ARAÇ Mercedes’in Yeni Euro 6 motoru OM 471 ile ekstra tasarruf Mercedes-Benz geleceğin taşımacılığını şekillendiriyor. Marka daha fazla verimlilik için Euro 6 motorunu yenileyerek tasarruf ve verimliliği artırırken, yeni güvenlik donanımları ve paketleriyle de üstün bir koruma sunuyor. Mercedes-Benz Almanya Berlin’de “Geleceğin Taşımacılığını Şekillendirmek, Güvenlik ve Verimlilik Kampüsü” adı altında yaptığı organizasyonda taşımacılığın geleceğini nasıl şekillendirdiklerini anlattı. 2-3 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilen ve bütün Avrupa basının katıldığı dev organizasyonda aktif ve pasif güvenlik sistemleri, otonom sürüş için yapılan çalışmalar ve yakıt tasarrufunu daha da artıran Yeni Euro 6 motor OM 471 hakkında detaylı bilgiler verildi. “Karayolunda devrim gerçekleştiriyoruz” Organizasyonda MercedesBenz’in kamyon, otobüs ve hafif ticari araçlardaki verimlilik çalışmaları ve güvenlik ile ilgili yeni gelişeler anlatıldı. En önemli gelişmelerin kamyonda olduğunu söylemek mümkün. Güvenliği artıran kör nokta asistanı, şeritte kalma asistanı, sapma asistanı gibi –güvenlik eklemeleri ile birlikte ilki 2011 yılında tanıtılan Euro 6 motoru OM 471’in aradan geçen 4 yılda yüzde Ağustos 2015 13 gibi büyük bir yakıt tasarrufu oranına ulaşması bunun en büyük kanıtı. Daimler Kamyon ve Otobüs Bölümü Yönetim Kurulu üyesi Dr Wolfgang Bernhard, etkinlikte yaptığı konuşmada “Bizi çalışmaya iten güç, kazasız sürüş vizyonudur. Bu yüzden sürekli yeni güvenlik sistemleri geliştirip piyasaya sürüyoruz. Bu sistemleri araçlara en kısa süre uygulayabilmemiz ise büyük ölçüde bu sistemler için yasal düzenlemenin ne hızda çıkarılabileceğine bağlı. Bu da aslında siyasi kanatlardan destek almamız anlamına geliyor. Güvenlik teknolojilerinde aktif bir firma olarak, bu sosyal diyalogda aktif bir rol oynayacağız” dedi. Mercedes-Benz Kamyonları Avrupa ve Latin Amerika Başkanı Stefan Buchner de özellikle verimlilik üzerinde yaptıkları çalışmaları anlatarak, karayolu taşımacılığında toplam giderlerin yüzde 30’luk bölümünün yakıttan kaynaklandığını ve burada yapılalacak iyileştirmelerin önemine işaret etti. “Biz müşterilerimize en düşük toplam işletme maliyeti sunan araçları veriyoruz” diyen Buchner, Yeni OM 471’in düşük yakıt tüketimi yanında düşük karbon salımı yaparak müşteriyi ve çevreyi koruduğunu söyledi. Verimlilik yüzde 65 arttı Stefan Buchner Mercedes olarak insiyatifi ele aldıklarını Kamyon sektörünün mucidi olarak 1965 yılından bugüne yakıt tüketimini yüzde 65 oranında düşürdüklerini anlattı. Mercedes-Benz’in ilk 47 Verimliliğe Bakım-Onarım Takviyesi geliştirdiği Euro 6 motoru ilk kez 2011 yılında tanıttıklarını aktaran Buchner, Yeni OM 471’in selefine göre yakıt tüketiminde yüzde 3’lük bir düşüş sağladığını belirtti. Dünyanın en iyi kamyon motorunu daha da geliştirdik 2011 yılında üretilen OM 471’den bugüne kadar 250 bin adet satıldı. Bunun 100 bini kamyonlara entegre şekilde satıldı. “Dünyadaki en iyi kamyon motorunu şimdi daha da geliştirdik” diyen Buchner, “12.8 litrelik motoromuz 2011’de iyi değerler sunuyordu. Yeni motorla birlikte torku yüzde 10 artırdık. Yeni motoroun geliştirilmesi için 60 milyon Euro yatırım yaptık. Yüzde 3’lük yakıt tassarrufunu başardık” diye konuştu. Bir kamyon yakıttan 900 euro tasarruf edecek Mercedes-Benz Euro 5’ten Euro 6’ya geçişte toplam yüzde 13’lük yakıttüketimi tasarrufu sağlamayı başarmış. OM 471 2011 yılında üretilen selefi OM 471’e göre yüzde 3 daha tasarruflu. Buchner, kamyonların ortalama yılda 130 bin kilometre yol katettiğinin bilgisini vererek, bunun da 1.100 litre anlamına geldiğini kaydetti. Bucher, “Başka bir deyişle kamyon başına 900 Euro yıllık kar demektir. Ayrıca yılda 3 ton karbon salımınından tasurruf elde edilebiliyor.” Çağdaş güvenlik sistemlerinin yaratıcısı geleceği de şekillendiriyor Organizasyonda yapılan workshop’larda güvenlik sistemleri ile ilgili bilgiler veren Global Daimler Trucks Ünün Mühendisliği Bölüm Başkanı Sven Ennerst, yapılan tüm çalışmaların kazasız bir sürüş gerekleştirmek için yapıldığını belirterek, “Kamyon taşımacılığı son 15 yılda yüzde 15 artış gösterdi. Buna karşın ölümlü kazalar yüzde 50 oranında azaldı. Bunda araçların teknik şartlarının iyeliştirlemi, sürücü eğitimleri, yeni mevzuatlar Verimliliğe odaklanan ve toplam verimlilikte en iyi marka iddasını yukarı taşımayı amaçlayan Mercedes-Benz sadece motordan eldi ettiği verimliliği kullanmak yerine bakım ve onarımda da bunu destekliyor. Araçların kolay tamir edilmesi, bakımlarda araç kabininin tamamen çıkarılmasını önleyen geliştirmeler, bakım ve tamir sürelerinde kısalması için yapılan çalışmalar ile marka bu iddasını destekleyecek geliştirmelere imza atıyor. etkili oldu” dedi. Sven Ennerst, Mercedes-Benz’in çağraş güvenlik sistemlerini başlatan bir marka olduğunu belireterek, “1981 yılında ABS’yi uygulayan ilk markayız. Kasım 2015’ten sonra üretilen araçlarda Acil Park Etme Sistemi mecburi olacak. Biz de sonbaharla birlikte ABA (Aktif Braki Sistem) üreteceğiz” dedi. 40 tonluk 80 kilometre hızla giden bir kamyonun kinetik enerjisinin 400 kilometre hızla giden bir araçla aynı olduğunu belirten Ennerst, bunun için pasif sistemlerinin yanısıra sürücü kabinini sürekli iyeliştirdiklerini söyledi. Yapılan kazaların yarısının pasif güvenlik sistemleriyle engelenebileceğini kaydeden Ennerst yaptıkları kaza analist sistemlerinin de bunu desteklediğini aktardı. Yeni OM 471 OM 471 tam bir mühendislik harikası. Mercedes-Benz kamyon bölüm geliştirmeden çıkan yeni motor selefine göre yüzde 3 yakıt tarafuyla işletme ve co2 emisyonlarını azaltırken aynı zamanda kamyon müşterilerine ve çevreye de katkı sağlıyor. Dünyanın en temiz ve en son teknoloji motor platformu OM 471, Avrupa, Kuzey Amireka ve Japonya’nın sıkı emisyon standartlarınI da karşılıyor. Hem Kuzey Amerika’daki Frightliner ve Westernstar kamyonlarında hem de Asya’daki Fuso kamyonlarında kullanılıyor. Dünya çapında bugüne kadar bu motorlardan 100 bini Mercedes-Benz kamyonlarında olmak üzere 250 bin adet monte edildi. Mercedes-Benz bu platformun geliştirilmesi için 60 milyon Euro yatırım yaptı. Ağustos 2015 48 TAŞIMA İDO ile ETA yeni “TIR Ofis Projesi”ni başlattı Deniz ulaşımı ve taşımacılığının lider kuruluşu İDO ile lojistik sektöründe öncü yatırımlara imza atan Borusan Lojistik’in inovasyon markası ETA (Elektronik Taşımacılık Ağı), aralarında bir anlaşma imzalayarak İDO’nun Eskihisar Terminali’nde “TIR Ofis Projesi”ni hayata geçirdiler. Anlaşma kapsamında Eskihisar-Topçular hattından geçiş yapan TIR ve kamyon kullanıcıları birçok avantajdan yararlanıyor olacak. Lojistik sektörünün yenilikçi ve lider markalarından, Borusan Lojistik’in inovatif markası ETA ile yolcularına sunduğu konforlu, güvenli, hızlı ve avantajlı seyahat imkanlarının yanı sıra, lojistik firmalarının ihtiyaçlarının karşılanması ve çözüm ortaklığı için de yeni projeler geliştiren İDO anlaştı. Sektörünün iki devi arasındaki iş birliği, 17 Ağustos’ta, İDO Ticari İşler Genel Müdür Yardımcısı Ayşe Naz Erer ve ETA Genel Müdürü Hamdi Erçelik’in katılımıyla İstanbul’da hayata geçirildi. TIR Ofis Projesi Anlaşma kapsamında, Marmara’nın iki yakası arasındaki ulaşımın en stratejik noktalarından biri olan İDO’nun Eskihisar Terminali’nde, “TIR Ofis Projesi” hayata geçiriliyor. Bir TIR’ın dorse bölümünü yeniden inşa ederek bir ofis yaratan ETA, kendi ağından yararlanarak en etkili şekilde taşımacılık gerçekleştiren iş ortaklarına bu stratejik noktada da ulaşmaya başlayacak. İDO ise lojistik sektörüyle daha yakın işbirliği içerisinde kurumsal satışlarını bu ofis üzerinden gerçekleştiriyor olacak. Ayrıca ofis, müşterilerin İDO ile ilgili şikayet, talep ve önerilerini dinleyerek çözüm geliştirmek amaçlı bir iletişim noktası da olacak. Mümkün olan sorunlara anlık çözümler de üretecek. Eskihisar-Topçular hattından geçiş yapan FlexIDO kart sahiplerine; bilet ücretlerinde indirim, 4 geçiş hakkı satın alana ekstra bir geçiş hakkı verilmesinin yanı sıra, tır ofisini ziyaret eden tüm yolculara dönemsel olarak düzenlenecek ücretsiz yağ değişimi ve lastik bakımı aktiviteleri gibi temel avantajlar da sağlanacak. İki kuruluşun çözüm ortaklığını sağlayan yeni anlaşma hakkında bir değerlendirme yapan İDO Ticari İşler Genel Müdür Yardımcısı Ayşe Naz Erer şunları söyledi: “İDO olarak, ulaşım ve seyahat sektörü ile lojistik sektörünü her zaman iç içe değerlendiriyor, Ağustos 2015 lojistik firmalarımız ile yakın işbirliği yapmaya önem veriyoruz. Sektörünün öncü firması ETA ile hayata geçirdiğimiz proje, bu yakınlaşmanın ve birlikte geliştirilen çözüm ortaklıklarının yeni ve çok güzel bir örneği oldu. Bu doğrultuda çok avantajlı fiyatlar arz etmekle kalmayacak, ticari kategoride zorlu görevler üstlenen şoförlerimize de sürpriz hediyeler sunacağız. Doğu Marmara bölgesinde faaliyet gösteren KOBİ’ler ile temasa geçerek daha hızlı bir iletişim kurmak da bir diğer amacımız. Lojistik sektörüyle ilişkilerimizin önümüzdeki dönemde daha da gelişeceğine inanıyor, iş birliğimizin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.” ETA Genel Müdürü Hamdi Erçelik de iki kuruluş arasındaki anlaşmanın sektöre yeni bir boyut getirdiğini vurgulayarak şunları söyledi:“ETA ile kamyoncu esnafını Türkiye’nin en büyük ve teknolojik filosu haline getirmeyi amaçlıyoruz. Hayata geçirdiğimiz ETA’nın bu proje ile yenilikçi yapısına uygun, katma değeri yüksek hizmetleri müşterilerimize sunmaya önem veriyoruz. ETA’ya kayıtlı 12.000’den fazla kamyoncu esnafı ve 3.700’den fazla KOBİ bulunuyor. KOBİ’ler için ihtiyaç anında Borusan güvenceli, fiyat taahhütlü, sigortalı ve en uygun fiyatlı taşıma imkanı sunarken, kamyoncular için de piyasa ortalamasının üzerinde navlunla daha fazla gelir imkânı sağlıyoruz. Diğer bir deyişle; Biz, KOBİ’lere yüklerini taşıyacakları güvenilir, sigortalı, maliyet avantajı yaratan, 7/24 izlenebilen bir nakliye hizmeti sağlarken, ücretsiz olarak ETA üyeliğine katılan kamyoncu esnafına da ödemelerini zamanında, güvenli bir şekilde ve istedikleri noktalardan almaları, dönüş yükü planlaması yapılması hatta daha yoldayken ETA mobil uygulaması üzerinden bir sonraki işlerini tercih ederek düzenleyebilmeleri gibi kolaylık getiren hizmetler sunuyoruz. Bu yeni anlaşmamız ile de ETA üyesi kamyon şoförleri İDO seferlerini, daha uygun bir fiyat ile gerçekleştirebiliyor olacaklar. Anlaşma sonucu hayata geçen İDO’nun Eskihisar terminalindeki “TIR Ofis Projesi” kapsamında, kurulan TIR Ofisinden ETA’nın faaliyetleri, kamyoncu garajlarında görecekleri işlerin tamamına cep telefonlarından ulaşmalarının sağlanması ETA kamyoncu mobil uygulaması hakkında bilgi sahibi olmak ve ücretsiz üyelik başlatmak mümkün. Tamamen iki firmanın müşteri odaklı yaklaşımının neticesinde ortaya çıkan bu anlaşmanın bize ve iş ortaklarımıza yeni bir ufuk ve birçok avantaj temin edeceğine inanıyor, fark yaratan bu gelişmenin hem ülke hem de lojistik sektörü adına sağlanacağı faydanın bir parçası olduğumuz için mutluluk duyuyoruz” 49 Teknolojiyi giyiyorlar, verimliliği artırıyorlar Dünyada lojistik, perakende, sağlık ve kargo sektörleri için inovatif çözümler sunan Giyilebilir Teknolojiler, firmalara maliyet tasarrufu sağlarken, bu teknolojileri kullanan çalışanlara zamanı çok iyi kullanma ve verimliliklerini artırma imkanı veriyor. da yılda yaklaşık 875 bin dolar tasarruf anlamına geliyor” dedi. Uzun vardiyalar boyunca kesintisiz kullanım imkanı Son yıllarda dünyada özellikle kargo ve lojistik firmalarının depolarında ‘Giyilebilir Teknolojilerin’ sıklıkla kullanıldığına tanık oluyoruz. Bu teknolojiler lojistik, ulaşım, perakende, sağlık ve dağıtım kanalındaki iş süreçlerini tümüyle ve olumlu yönde değiştiriyor. Bu sayede çalışanlar, işlerini yaparken onlara zaman kaybettiren gereksiz detaylarla ilgilenmek zorunda kalmıyor. Giyilebilir teknolojiler hareket halindeki personelin daha az zamanda, eskiye oranla daha verimli iş yapmasına katkı sağlıyor. Türkiye’de ise, henüz çok yaygın olmamakla birlikte, firmalar giyilebilir teknolojilerin verimlilik artışı ve maliyet tasarrufu sağladığını gördükçe bu çözümlere yönelmeye başladıkları belirtiliyor. İş güvenliğine de katkı sağlıyor Giyilebilir Teknolojiler ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Honeywell Sensing and Productivity Solutions Türkiye Ülke Müdürü Murat Kafkas, giyilebilir çözümlerin çalışanların hareket kabiliyetlerini artırdığı gibi, kaynakların da daha etkin kullanımına izin verdiğine dikkat çekti. Murat Kafkas, “Lojistik sektöründe performansın temelini oluşturan veri yönetimi için de Giyilebilir Çözümlerin kullanımı önemli faydalar sağlıyor. Verinin doğru ve hızlı bir biçimde toplanması, dağıtımı, müşteri ile paylaşımı firmaları rakiplerine karşı daha üstün hale getiriyor. Bu faydalara ek olarak giyilebilir teknolojiler çalışan- lara işlerini yaparken hareket kabiliyeti kazandırıyor. Depoda ürün kutularını yerine yerleştiren bir işçi, eline adeta bir eldiven gibi giydiği bu yenilikçi cihazlarla hem ürünün yerini tespit edebiliyor ve envantere işleyebiliyor, hem de iki elin rahatça kullanarak yerleştirmeyi kolayca yapabiliyor. Çalışanların sadece işine odaklanması olası kazaları da önlüyor. Giyilebilir teknolojilerin kullanımının giderek artması iş güvenliği konusunda önemli bir iyileşme sağlayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz” diye konuştu. Az hata, düşük maliyet, yüksek verim Günümüzde lojistik firmaları, dağıtım merkezleri ve perakende sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin esnek, ihtiyaca göre genişleyebilir uygulamalara sahip, verimliliği artıran, kullanımı kolay ve diğer cihazlarla birlikte çalışabilen teknolojik çözümler aradıklarını söyleyen Murat Kafkas, “Özellikle lojistik sektörünün belkemiğini oluşturan toplama, paketleme ve sevkiyat gibi temel işlemler için tasarlanmış Honeywell Giyilebilir Çözümler ile depo ve antrepolarda hatasız, etkin ve verimli çalışılabiliyor. Honeywell olarak Kuzey Amerika, Latin Amerika, EMEA ve Asya Pasifik ülkelerinde yaptırdığımız bir araştırma, iş akışında yapılan iyileştirmeler sayesinde günde teknisyen başına en az 30 dakika tasarruf sağlanabileceğini ortaya koyuyor. Bu Giyilebilir Teknolojilerin ergonomi, hafiflik, sağlamlık ve kullanım kolaylığı gibi avantajlar sunduğuna dikkat çeken Murat Kafkas, “Geleneksel giyilebilir çözümlerden farklı olarak kullanım kolaylığı sunan bu çözümler, çalışanlar arasında kolayca paylaşılabiliyor, böylece iş süreçleri aksamadan devam edebiliyor. Örneğin cihazlar, uzun vardiyalar sonunda kullanımdan oluşan terden veya nemden etkilenmiyor. Bu cihazlar teri veya nemi içine çekmiyor. Böylelikle cihazın vardiya değişimlerinde kolayca ve hijyenik olarak paylaşımı mümkün oluyor” dedi. Kullanım sırasında ellerin serbest kalmasının yarattığı rahatlık ile daha fazla işin daha kısa sürede yapılabildiğine vurgu yapan Murat Kafkas, “Çalışanların hızları ve verimlilikleri artarken, şirketlerin toplam operasyonel maliyetleri azalıyor, müşteri memnuniyetleri artıyor. Çözüm yelpazemizde kola takılan dokunmatik ekranlı veya ses yönlendirmeli giyilebilir bilgisayarlardan; kola, bileğe veya parmağa takılabilen barkod okuyuculara kadar farklı ihtiyaçlar için tasarlanmış giyilebilir cihazlar yer alıyor” dedi. KOBİ’ler için büyük ihtiyaç Rekabetin, ölçek farkı gözetmeden büyük küçük her şirketin baş etmek zorunda olduğu bir pazar koşulu olduğuna dikkat çeken Murat Kafkas, “KOBİ’ler de, büyük holdingler de kendi pazarlarında onlara rekabet avantajı yaratacak teknolojik çözümlere yöneliyorlar. Çünkü günümüzde şirketler ancak, katma değer yaratan, iş süreçlerini iyileştiren, verimliliği artıran, çarpan etkisi yüksek teknolojiler kullandıklarında rekabet üstünlüğü elde edebiliyorlar. Honeywell giyilebilir cihaz ve çözümleri performanslarını artırmak, operasyonlarını ve müşteri hizmet kalitesini iyileştirmek isteyen perakende, sağlık, ulaşım ve lojistik şirketleri ile dağıtım merkezleri için ideal çözümler arasında yer alıyor” diye konuştu. Ağustos 2015 50 İFTAR Temmuz ayında ihracat yüzde 13 düşerek 10,8 milyar dolar olarak gerçekleşti TİM verilerine göre Temmuz ayında ihracat geçen yılın aynı ayına göre yüzde 13 düşerek 10 milyar 857 milyon dolar oldu. Yılın ilk 7 ayında toplam ihracat yüzde 8,8 gerileme ile 84 milyar 369 milyon dolar olarak gerçekleşti. Son 12 aylık toplam ihracat ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4,9 düşerek 148 milyar 567 milyon dolar oldu. İhracattaki düşüşte emtia fiyatlarındaki gerileme ile oluşan fiyat baskısı, dünya ithalatındaki düşüş ile euro-dolar paritesindeki yaşanan kayıpların etkili olduğunu vurgulayan TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, “Temmuz ayında sanayi ve tarım ihracatımız kilo bazında yüzde 4,1 arttı ve AB’ye ihracatımız Euro bazında yüzde 6,9 artış gösterdi. Bu veriler, ihracatçılarımızın dünyaya daha fazla mal sattıklarını ve dünyada pazar payı kazanmaya devam ettiklerini gösteriyor” dedi. TİM Başkanı artan terör olaylarına da değinerek istikrarın şart olduğunu ifade etti. Türkiye’nin önceliği istikrarın korunması Türkiye’nin daha önce olduğu gibi ekonomi gündemine odaklanması gerektiğini vurgulayan TİM Başkanı, “Türkiye’nin ihracat odaklı büyüme ve üretim politikasını sürdürerek yeni bir başarı öyküsüne ihtiyacı olduğuna inanıyoruz. Ülkemizin üretime ve reel sektöre daha fazla destek vererek, ihracatta yeni pazarlara odaklanarak yıllık büyüme hızını yüzde 3 seviyesinden son yıllarda olduğu gibi yüzde 5 ve üzerine çıkarması gerektiğini düşünüyoruz” dedi. Büyükekşi, bunun yolunun da inovasyon, Ar-Ge, tasarım, markalaşmayı ön plana çıkarmak ve dijital dönüşüme hızla adapte olmaktan geçtiğine inandıklarını söyledi. Dünya mal ticaretinde gerileme yaşanıyor Tüm küresel konjonktüre bakıldığında aşağı yönlü risklerin hala geçerliliğini koruduğunun görüldüğünü ifade eden Büyükekşi, “Bu risklerin başında özellikle dünya mal ticaretindeki gerileme, düşük emtia fiyatları ve Euro-dolar Ağustos 2015 paritesindeki düşüş gelirken, ihracatımız da bu gelişmelerden son derece olumsuz etkileniyor. Dünya ithalatında yılın ilk yarısında ortalama yüzde 13,8’lik gerileme yaşandı. En fazla ihracat yaptığımız Almanya’nın yılın ilk 5 ayındaki ithalatı dolar bazında yüzde 17 gerilerken, İtalya’nın ithalatının yüzde 16, Fransa’nın ithalatının yüzde 19, İspanya’nın ithalatının yüzde 16, Rusya’nın ithalatının yüzde 39, Çin’in ithalatının yüzde 17, Hollanda’nın ithalatının yüzde 20 ve Fas’ın ithalatının yüzde 23 gerilediğini görüyoruz” dedi. ABD Merkez Bankası FED’in faiz artışı beklentisi ile doların güçlenmesinin emtia fiyatlarında gerilemeye yol açtığını belirten Büyükekşi, özellikle metal fiyatları ile altın başta olmak üzere kıymetli maden fiyatlarında gerilemenin daha çok hissedildiğini söyledi. Temmuz ayı ihracat gelişmeleri Temmuz ayında ihracat geçen yılın aynı ayına göre yüzde 13 düşerek 10 milyar 857 milyon dolar oldu. Yılın ilk 7 ayında toplam ihracat yüzde 8,8 gerileme ile 84 milyar 369 milyon dolar olarak gerçekleşti. Son 12 aylık ihracat ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4,9 düşerek 148 milyar 567 milyon dolar oldu. Sektörel bazda Temmuz ayında en fazla ihracatı 1 milyar 644 milyon dolarla otomotiv sektörü yaparken, bu sektörü 1 milyar 497 milyon dolarla hazır giyim ve konfeksiyon sektörü ile 1 milyar 322 milyon dolarla kimyevi maddeler ve mamulleri sektörü takip etti. Temmuz ayında en fazla ihracat artışını yüzde 44,9 ile fındık ve mamulleri sektörü yakalarken, bu sektörü, yüzde 23,1 ile mücevher ile yüzde 21,9 ile gemi ve yat sektörü takip etti. Irak’a ihracat 13 aylık düşüşten sonra ilk kez artış gösterdi. Temmuz ayında en fazla ihracat yapılan ilk 5 ülke Almanya, İngiltere, Irak, ABD ve İtalya oldu. Irak’a ihracat 13 aylık düşüşten sonra ilk kez artış gösterdi ve Temmuz ayında yüzde 5,4 arttı. Almanya’ya ihracat yüzde 17,9, İngiltere’ye ihracat yüzde 10,2, İtalya’ya ihracat yüzde 2 geriledi. Diğer taraftan ABD’ye ihracat yüzde 15,8 artış gösterdi. İlk 30 ülke arasında en yüksek ihracat artışı Suriye’ye oldu. Temmuz ayında en fazla ihracat yapılan 30 ülke arasında, en yüksek artış yüzde 28,6 ile Suriye’ye gerçekleşirken, Mısır’a ihracat yüzde 18,4, Birleşik Arap Emirlikleri’ne yüzde 16,4 artış gösterdi. Temmuz ayında Kuzey Amerika’ya ihracat yüzde 5,2, Ortadoğu’ya ihracat yüzde 0,2 artarken, AB’ye ihracat yüzde 13,2, Afrika’ya ihracat yüzde 6,5, BDT’ye ihracat yüzde 35,7 geriledi. 51 Brisa, ilk yarı yıl finansal sonuçlarını açıkladı Brisa, ilk yarı yıl finansal sonuçlarını açıkladı. Buna göre Brisa, 2015 yılı ilk altı ayında yaklaşık 823 milyon TL’lik gelir elde etti. Bridgestone, Lassa, Bandag ve Dayton markaları ile Türkiye lastik pazarı lideri Brisa, 2015 yılının ilk yarısında net dönem kârının 62,5 milyon TL’ye ve satış gelirlerinin yüzde 5 artış ile yaklaşık 823 milyon TL’ye ulaştığını açıkladı. Brisa, Ocak-Haziran 2015 dönemini kapsayan 2015 yılı ilk yarı yılında, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla tüm kanallarda toplam satışlarında adetsel olarak yüzde 8 ve ciroda yüzde 5 artış kaydetti. 2015 yılı ilk yarısında şirketin faaliyet kârı da 100 milyon TL ve net kârlılığı 62,5 milyon TL olarak gerçekleşti. 2014 yılı ikinci çeyrek sonuçlarıyla karşılaştırıldığında, 2015 yılı ikinci çeyrek döneminde, Brisa tüm kanallardaki toplam satış performansı, adet bazında yüzde 10 ve ciro bazında yüzde 9 büyüme kaydetti. Brüt kârlılık ise geçen yılın aynı dönemine göre 2 puan arttı. Bayman: Net satışlarımızda yüzde 5 oranında artış kaydettik Brisa Genel Müdürü Hakan Bayman, 2015 yılı ilk yarıyıl sonuçlarını şöyle değerlendirdi: “2015 yılında Brisa olarak güçlü performansımızı sürdürüyoruz. Bir önceki yılın aynı dönemine göre yurtiçi satış adetlerimizi yüzde 13 artırırken, tüm kanallardaki satış adetlerimizi yüzde 8 artırdık. Net satışlarımızda ise yüzde 5 oranında artış kaydettik. Faaliyet kârımız 100 milyon TL’ye ulaştı. Türkiye lastik pazarı 2015 yılının ilk 6 aylık döneminde geçen yıla göre yüzde 17,4 oranında büyüme kaydetti ve yaklaşık 10,6 milyon adede ulaştı. Büyüme oranı binek ve hafif ticari araç lastiklerinde daha yüksek, ağır ticari araç lastik pazarında ise daha sınırlı gerçekleşti. 2015’in ilk yarısında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 0,7 daralma gerçekleşen Avrupa lastik pazarında ise, Lassa satışlarımızla yüzde 12 oranında artış kaydettik. Lassa’nın yılın ilk 6 ayındaki bu önemli performansını daha da yukarıya taşıyacak ve markamızı uluslararası pazarlarda güçlendirecek önemli yatırımlarımızı da hayata geçirmeye başladık. Haziran ayında FC Barcelona ve Lassa markamız arasında bir işbirliğine imza atarak, kulübün önümüzdeki 4 sene için “Global Resmi Lastik Sponsoru” olduk. Bu anlaşma ile Lassa, bir spor kulübünün global çapta isim sponsorluğunu üstlenen ilk Türk markası oldu.” Brisa bugün; Lassa, Bridgestone, Bandag, Dayton, Kinesis ve Energizer ürünlerinin yanı sıra OtoPratik, ProPratik, Lastiğim, lastik.com.tr, Probox, Bridgestone Box, Profleet, Mobilfix, Filofix gibi yenilikçi satış kanalları ve hizmetleriyle de hem bireysel hem kurumsal müşterilerinin yolculukları boyunca tüm ihtiyaçlarını karşılamayı sürdürüyor. Ağustos 2015 52 GÜNCEL Hatay Ro-Ro vazgeçmiyor Ülkemiz başta olmak üzere Avrupa ve Rusya’nın Ortadoğu’ya olan ihracatının denizyolu ile taşınmasında büyük öneme sahip olan Hatay Ro-Ro, Türkiye-Mısır arasında tesis edilmiş olan karayolu anlaşmasının sona ermesiyle başlayan krizi Süveyş Kanalı’nı geçerek aşmıştı. Şimdi ise mevcut hatta Cenk Y isimli ROPAX gemisini de katarak sefer sayısını haftada ikiye çıkarttı. 22 Nisan’da Türkiye ile Mısır arasında tesis edilmiş olan karayolu taşımacılık anlaşmasının Mısır tarafından tek taraflı olarak sonlandırılması üzerine Hatay bölgesinde faaliyet gösteren 55 uluslararası taşımacının kurduğu Hatay Ro-Ro Ağustos 2015 hattın varlığını sürdürebilmesi için Süveyş Kanalı üzerinden seferlerini devam ettirme kararı almıştı. Ekim ayından bu yana söz konusu hattın düzenli olarak devam etmesi, bu hatta olan inanç ve talep artışını da beraberinde getirdi. Bundan dolayı Hatay Ro-Ro geçtiğimiz ay CENK Y isimli ROPAX gemiyi de bünyesine katarak, haftalık sefer sayısını 2’ye çıkarttı. Süveyş Kanalı geçilerek yapılan seferlerin gidişdönüş olarak süresi ortalama 7-8 53 gün olarak gerçekleşiyor. Gemilerin doluluk oranı ise neredeyse yüzde 100 olarak gerçekleşiyor. Hatay Ro-Ro’ya katılan ikinci gemi ile araç sürücülerinin gemi ile gitmeleri de mümkün olabiliyor. Yolcu gemisi özelliklerine de sahip olan gemi böylece sürücü transferinde de önemli katkı sağlıyor. Ancak, Mısır tarafının sürücülere vize vermemeye başlaması, Suudi Arabistan’daki vize prosedürlerindeki araç/sürücünün aynı gümrükten girme zorunluluğu nedeniyle taşımacı firmalarımız araçları ile göndereceği sürücülere yönelik sorunlar yaşamaya başladı. Hatay Ro-Ro ihracatın önündeki engellerin aşılmasında önemli katkı sağladı Hatay Ro-Ro A.Ş Yönetim Kurlu Başkanı İbrahim Güler, güzergahın açık kalması için Hataylı nakliyeciler olarak üzerlerine düşeni fazlasıyla yaptıklarını ifade ederek, “Altı yedi aydır dış politikada ülkemize Mısır tarafından güzergah kapatıldı, ihracatın önü tıkandı, gibi bazı algılar yaratılmaya çalışılıyordu. Biz burada ülkesini düşünen Hataylı nakliyeciler olarak ihracatın engellenmemesi için gerekli sorumluluk bilinci ile Mısır’ı bir anlamda bypass ederek Süveyş kanalını transit geçerek ihracat ürünlerimizi varış noktasına en hızlı şekilde gitmesini sağlamış bulunuyoruz” diye konuştu. Daha önce Mısır üzeri gittiklerinde TIR’ların Duba Limanı’na varış süresi içerisinde şoförlerin çeşitli şekillerde sıkıntılar yaşadığını aktaran İbrahim Güler, hem de geminin limanlarda tahliye ve yükleme sıkıntıları olduğunu hatırlatarak, ancak şu anki mevcut yol ile ihracat mallarının üç maksimum dört günde varacağa noktaya ulaştırdıklarını söyledi. Kamu ve sivil toplum örgütlerinden destek bekliyoruz Türkiye’nin gerek araç filosu gerekse lojistik yapılanmasındaki gelişmeler bakımından oldukça etkin olduğunun altını çizen İbrahim Güler, “Sektöre devlet tarafından daha önce verilen desteğin tekrar verilmesi, ya da başkaca çözümler oluşturularak hattın canlı tutulması gerekmektedir. Biz milli duygularla kurmuş olduğumuz Hatay Roro firmasının yapmış olduğu icraatların devlet tarafından ilgili bakanlıklar tarafından görülmesini, hattın daha istikrarlı, daha hızlı bir şekilde çalışmasını sağlamak adına Mısır üzeri güzergahın kurulduğu dönemdeki verilmiş olan devlet desteğinin yine bu Süveyş üzeri geçişlerde de verilmesi bizim için büyük önem taşımaktadır. Bu anlamda bir müjde bekliyoruz” şeklinde konuştu. İkinci gemiyi hatta koymamız önemli Hatay Ro-Ro A.Ş Yönetim Kurlu Başkanı İbrahim Güler, ikinci geminin hatta dahil olmasının çok iyi algılanması gerektiğine de işaret ederek şunları söyledi: “Süveyş kanalı üzeri yapılmış olan taşımalar daha önce Mısır üzeri yapılan taşımalarda bin beş yüz dolara yakın ek maliyet oluşturmasına rağmen bugüne kadar Hatay Ro-Ro’nun getirmiş olduğu gemiler ile sağlamış olduğu istikrar ve Süveyş üzerinden gidildiğinde ihracat ürünlerinin ve geri dönüşte ithalat ürünlerinin hızlı şeklide varış noktasına varmasın- dan ötürü bir talep artışı oluşmaya başlamıştır. Ancak, burada bizim en büyük sıkıntımız Süveyş kanalının geçiş maliyetlerinin yüksek olmasıdır. Bu geçiş maliyetlerinin azaltılabilmesi durumunda Suriye öncesi yaşanan ihracat yoğunluğunun tekrar eski haline döneceğini öngörüyoruz.” Cilvegözü çıkış kaybının önüne geçtik Güler, Suriye’deki olayların ardından Cilvegözü hattının kapanmasıyla İskenderun‘dan iki gemi ile krizin aşılmasının önemine dikkat çekerek, “Bir potansiyel artışı var. Maliyetle ilgili kısmı devletimiz destek çıkar ise daha önce bizim Cilvegözü‘nden günlük 150 çıkışımız vardı. Şu anda on günde iki sefer yapıyoruz haftalık çıkışa baktığımızda 200-220’lerde. Bu ciddi kaybın önüne geçmiş oluyoruz. Dolayısıyla Türkiye ihracatının büyümesinin devamı 2023 hedeflerine ulaşılması bekleniyor ise bu güzergâhın desteklenmesi lazım” dedi. Mısır ve Suudi Arabistan vize uygulamalarında acil çözüm arayışımız sürüyor Mevcut hat üzerinde kullanılan gemilerden bir tanesinin Ro-Ro gemisi olması ve bundan dolayı da en fazla 11 sürücünün gemiyle gidebilmesine imkan verdiğinden, diğer sürücülerin Suudi Arabistan’a transferi Mısır üzerinden uçakla sağlanıyor. Ancak, Mısır tarafının artık yeni sürücü vizesi başvurularının olumsuz yanıtlanması bu bölgeye taşıma yapan firmalarda geçerli vizeye sahip sürücü sayısında giderek azalmaya neden oluyor. Diğer yandan, Suudi Arabistan tarafından uygulanmakta olan sürücü ve aracın aynı gümrükten giriş yapma zorunluluğu nedeniyle de sürücüleri Suudi Arabistan’a uçakla gönderme imkânı bulunmuyor. Güler, bahsedilen sorunların çözümü için hem Suudi Arabistan hem de Mısır nezdinde girişimlerin ve çalışmaların devam ettiğini belirtiyor. Güler, bu nedenle vize sorununun çözümünde de yine ilgili bakanlıklarımızın ve sivil toplum kuruluşlarının önemli desteğine ihtiyaç bulunduğunun altını özellikle çiziyor. Ağustos 2015 54 GÜNCEL Türkiye’nin en hızlı büyüyen şirketleri ödüllerini aldı TOBB öncülüğünde, TEPAV ve AllWorld Network işbirliğinde yapılan Türkiye’nin en hızlı büyüyen şirketleri yarışması “Türkiye 100” sonuçlandı. TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, bu çalışmaya büyük önem verdiklerini ve geleneksel hale getireceklerini belirterek, “Çünkü büyüyen her şirket Türkiye’nin geleceğine yatırımdır” dedi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) öncülüğünde, TEPAV ve AllWorld Network işbirliğinde yapılan Türkiye’nin en hızlı büyüyen şirketleri yarışmasında dereceye giren firmalara ödülleri İstanbul Çırağan Sarayı’ndaki törenle verildi. Çok sayıda işadamının katıldığı gece renkli görüntülere sahne oldu. Yarışmanın birincisi 2011-2013 döneminde satış gelirlerini yüzde 8.754 oranında artıran Maren Maraş Elektrik oldu. TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu ödül töreninde yaptığı konuşmada, “Teröre karşı verilecek mücadelenin bir parçasını da ekonomi oluşturur. Huzur olmadan ticaret, ticaret olmadan da zenginlik olmaz. Huzur-ticaret-zenginlik ancak bir arada olduğunda mümkündür” dedi. Girişimciliğin Türkiye’de daha çok desteklenmesi ve takdir edilmesi gerektiğine işaret eden Hisarcıklıoğlu, herkesin garanti işe baktığını, kimseAğustos 2015 nin risk almak istemediğini, bu algının değiştirilmesinin zorunlu olduğunu söyledi. Hisarcıklıoğlu, 100 şirketinin rakamsal görünümü hakkında da bilgi verdi. Söz konusu 100 şirketin toplam cirosunun 2,7 milyar dolar, ortalama şirket cirosunun 25 milyon dolar, şirketlerin, 2011-2013 döneminde ortalama büyüme oranının yüzde 358 olduğunu belirterek, şirketlerin büyüme hızının Türkiye ekonomisi milli gelir artış hızından 15 kat daha yüksek olduğunu vurguladı. Bu şirketlerde toplam çalışan sayısının yaklaşık 18 bin, şirket başına ortalama çalışan sayısının 165 olduğuna, toplam çalışan sayısının 2011-2013 döneminde ise yüzde 88 arttığına işaret eden Hisarcıklıoğlu şunları kaydetti: “Şirketler bu dönemde 8 binden fazla kişiye yeni iş sağladılar. “Türkiye 100” şirketlerini kuran girişimcilerin, şirketlerini kurduklarındaki ortalama yaşları 32’ydi. Girişimcilerin şu anki yaş ortalaması ise 43. 8 şirket de kadın girişimciler tarafından kurulmuş,ama kadınlar için bu sayı yeterli değil, bunu artırmamız lazım. Türkiye 100 şirketlerinin kurucularının bir özelliği de seri girişimci olmaları. Mevcut şirketleriyle yetinmeyip yeni şirketler kuruyorlar. Zaten girişimcilik böyle bir şey değil mi? Şirket sahiplerinin yüzde 85’i en az bir yeni şirket kurmuş. Türkiye 100 şirketlerinin CEO’larının kurduğu toplam şirket sayısı da 600.” Huzur olmadan ticaret, ticaret olmadan da zenginlik olmaz Girişimcilerin Türkiye’nin rekabet gücünü de temsil ettiğini, bu yüzden onların gelişip büyütecekleri bir iş ve yatırım ortamını kurmanın, Türkiye’nin en öncelikli meselesi olarak ele alınması gerektiğini ifade eden Hisarcıklıoğlu, bu konunun sadece iktisadi 55 değil aynı zamanda sosyal bir konu olduğunu söyledi. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin yurt içi ve yurt dışı kaynaklı bir terör dalgası ile karşı karşıya olduğuna dikkati çekerek, terör eylemlerinde hayatını kaybeden vatandaşlar ile polis ve askerler için duyduğu üzüntüyü dile getirdi. “Hepimiz bu gelişmelerden büyük elem, üzüntü ve geleceğe yönelik kaygı duyuyoruz. Terör ve teröristler herkesin kendi işine huzur içinde odaklanmasını engelliyor, geleceğimizi karartıyor” diyen Hisarcıklıoğlu, terör saldırılarının amacının, Türkiye’nin huzur ve istikrarını bozmak,toplumda korku havası ve kaos ortamı oluşturmak olduğunu söyledi. Hisarcıklıoğlu, konuşmasını şöyle tamamladı: “Milletimizi ayrıştırarak, ülkemizin huzurunu bozmaya, kaos ve istikrarsızlık ortamı yaratmaya çalışanların oyunlarını, dün olduğu gibi bugün de boşa çıkaracağımıza inancım tamdır. Teröre karşı verilecek mücadelenin bir parçasını da ekonomi oluşturur. Özellikle gençlerimizin hayata tutunmaları, şiddet içeren ideolojilerin esiri olmamaları için; iş sahibi olmalarını, girişimci nesil olmalarını sağlamak zorundayız. Unutmayalım ki, huzur olmadan ticaret, ticaret olmadan da zenginlik olmaz. Huzur-ticaret-zenginlik ancak bir arada olduğunda mümkündür.” Ulusever: 2025’e kadar ortaya çıkacak her 10 global şirketten 7’si gelişmekte olan ülke menşeli olacak Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Talat Ulussever de konuşmasında küresel düzeyde ekonomik fay hatlarının faaliyette olduğu, küresel güç merkezlerinin yer değiştirdiği bir dönemden geçildiğine işaret ederek, “Hiç kuşkusuz bu değişim, şirketlerimizden teknolojik gelişimimize, siyaset politikalarımızdan sosyal hayatımıza kadar bir çok alanda önemli etkiye sahiptir” dedi. Ulussever, 2025 yılında yıllık toplam geliri 1 milyar doları geçecek 15 bin global şirketten yüzde 50’ye yakınının gelişmekte olan ülkelerde yer alacağına işaret ederek, şunları anlattı: “Güncel durum göz önünde bulundurulduğunda 2025 yılına kadar ortaya çıkacak her 10 global şirketten 7’sinin gelişmekte olan ülke menşeli olacağı gerçeği karşımıza çıkmakta. Önümüzdeki dönemde finansal piyasalarımızı etkileyecek önemli değişimlerin de bizi beklediği aşikar. 2010 yılında 185 trilyon dolar değerindeki toplam küresel finansal varlıkların yüzde 21’i gelişmekte olan ülkelerde iken, 2020 yılında bu varlıkların 371 trilyon dolara çıkması ve gelişmekte olan ülkelerin payının ise yüzde 30’a yükselmesi beklenmektedir.” En hızlı büyüyen şirket Kahramanmaraş’tan çıktı Küresel ölçekte dikkati çekmek için yürütülen “Türkiye 100 Yarışması” sonuçlarına göre en hızlı büyüyen şirket olan Maren Maraş Elektrik’i, satış gelirlerini yüzde 2 bin 501 artıran Karbil Yazılım, yüzde 2 bin 361 artıran Emza Enerji, yüzde bin 722 artıran Lokman Hekim Sağlık Hizmetleri ve yüzde bin 196 artıran PAYTR Ödeme ve Elektronik Para Hizmetleri izledi. “Türkiye 100 Yarışması”nın birincisinin Kahramanmaraş’tan çıkmasına karşın şirket sayısı sıralamasında ilk sırayı 45 şirket ile İstanbul aldı. İstanbul’u 12 şirket ile Ankara, 7’şer şirket ile Kocaeli ve İzmir, 5 şirket ile Kahramanmaraş, 3’er şirket ile de Gaziantep, Konya ve Antalya takip etti. Yarışmayı kazanan şirketlerin sektörel dağılımını bakıldığında “Bilgi hizmet faaliyetleri” 15 şirket ile ilk sırayı aldı. “Gıda ürünlerinin imalatı” 8 şirket ile, “Bilgisayar programlama, danışmanlık ve ilgili faaliyetler” 7 şirket ile, “Diğer imalatlar” 7 şirket ile, “Tekstil ürünlerinin imalatı” 6 şirket ile, “Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve ekipman imalatı” 6 şirket ile, “İnsan sağlığı hizmetleri” 4 şirket ile sıralamaya girdiler. Satış gelirlerindeki artış hızına göre belirlenen Türkiye’nin en hızlı büyüyen 100 şirketi, etkinlik kapsamında küresel piyasada görünürlüklerini artırma ve uluslararası bağlantılarını kuvvetlendirme, ABD’ye düzenlenecek iş seyahati ile ABD pazarını yakından tanıma fırsatı bulacaklar. Ağustos 2015 56 KISALAR Network Global Lojistik Iveco dedi Network Global Lojistik A.Ş. Türkiye ve dünya genelindeki müşterilerinin tüm ihtiyaçlarına son donanımlı ekipmanları ile hizmet vererek lojistik sektöründe ciddi sorumluluk üstleniyor. Yurtiçi ve yurtdışı gabari dışı ve proje taşımacılığına ağırlık veren firma, bu alanda çok fazla sayıda projeye imza attı. Firmanın proje taşımaları için 2015 yatırımları hızla devam ederken, yeni projelerinde kullanmak üzere, sipariş ettiği 3 adet HIWAY AS440S56TZ/P tipi IVECO çekicinin ilkini teslim alarak araç parkını daha da güçlendirdi. Teslimat Iveco Otomotiv Tic. A.Ş. sahasında gerçekleştirildi. Törene Network Global Lojistik A.Ş. firmasından Filo Müdürü Yasin Çaltıdere katıldı ve aracı teslim aldı. Network Global Lojistik A.Ş. adına açıklama yapan Çaltıdere, gerek yurt içinde gerekse yurt dışında son dönemlerdeki yatırımlarında IVECO markasını tercih etmelerinin temelinde düşük yakıt sarfiyatı, düşük işletme maliyetleri, standart donanım özelliklerinin fazla olması ve yükselen ikinci el değeri kriterlerini baz aldıklarını belirtti. Kässbohrer, Matexpo 2015 Fuarı’nda yerini alıyor Fuar araçları hakkında: K.SHG.AH: 18.08.2015, İstanbul – 2002 yılından bu yana Tırsan bünyesinde yer alan Kässbohrer, Belçika’nın Kortrijk kentinde düzenlenen Matexpo 2015 36. Uluslararası İnşaat Makinaları fuarında 2 - 6 Eylül tarihleri Ağustos 2015 arasında yerini alıyor. İnşaat sektörünün önde gelen firmalarının bir araya geleceği fuarda Kässbohrer, konteyner taşıyıcı K.SHG.AH aracını 4.hol 470 no’lu stantta ziyaretçilere sergileyecek. Cıvatalı yapısı sayesinde müşterilerine daha esnek çözümler sunan yeni SHG.AH , değiştirilebilir deveboynu ve konteyner kilitleri sayesinde , kullanım sırasında meydana gelen şasi hasarlarına karşı , kaynaklı şasi ye göre daha uygun yedek parça, uygun servis ve daha kısa servis süresi ile minimum zaman kaybı sağlamaktadır. Ayrıca arka pnömatik uzama sistemi sayesinde farklı konteyner modellerinin taşımacılığında en iyi yük dağılımı sağlayan SHG. AH, 5x2 konteyner kilitleri sayesinde 20 ft den 45 ft e kadar tüm konteyner modellerini taşıyabilmektedir. Şasisinde bulunan KTL kaplama sayesinde uzun ömürlü ve 2. El değeri yüksek olan SHG. AH paslanmaya karşı 10 yıl garantilidir. 57 Sağlık Lojistik, Krone’yi tercih etti İzmir Tire’de bulunan fabrikasıyla Türkiye’de de üretim yapan Almanya’nın büyük treyler üreticisi Krone, Sağlık Lojistik’e 100 adet römork teslim etti. şımacılıkta kullandığımız Huckepack römorklardan oluşacak. Huckepack römorklar, hem maliyet hem de hız açısından daha avantajlı” dedi. 1978 yılında kurulan Sağlık Group Holding, tüm Avrupa’ya taşıma yapıyor. Merkezi İtalya’da bulunan şirket, ihracata dayalı tüm malların taşımasını gerçekleştiriyor. 450 araçlık filoya sahip olan Sağlık Group’un ayrıca, toplam 100 bin metrekarelik 4 adet deposu da bulunuyor. Müşteriye özel teslimat Avrupa’nın en büyük yarı römork üreticilerinden olan ve Türkiye’de de üretim ve satış faaliyetlerini yürüten Krone, Türk nakliyecileri tarafından tercih edilmeye devam ediyor. Krone, son olarak tüm Avrupa’ya taşımacılık yapan Sağlık Group’a 100 adetlik Mega Liner Huckepack römork teslimatı gerçekleştirdi. Römorkların ilk 50 adedi Krone’nin İzmir Tire’deki fabrikasında yapılan törenle teslim edildi. Sağlık Group, kalan 50 adet aracı yıl sonuna kadar alacak. Teslimat törenine Krone Ticari Araçlar CEO’su Rıza Akgün, Krone Ticari Araçlar Satış Yöneticisi Ömürden Özacar, Sağlık Grup Holding’den ise Nahit Sağlık katıldı. “Kaliteden ödün vermiyoruz” Römorklarının kalitesine sonsuz güvenlerinin olduğunu kaydeden Krone Ticari Araçlar CEO’su Rıza Akgün, “Kaliteden ve sağlamlıktan ödün vermeyen üretim yapımız sayesinde firmaların öncelikli tercihi olmaya devam ediyoruz. Müşterilerimizin taleplerini en iyi şekilde karşılamak da en çok önem verdiğimiz noktalardan biri. Sağlık Lojistik ile sağlam temellere dayanan ilişkilerimiz var. Kendileriyle işbirliği yapmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz” ifadelerini kullandı. Sağlık Lojistik’ten Nahit Sağlık ise, “Krone’yi öncelikle kalitesinden dolayı tercih ettik. Krone markasına güvenimiz tam. Ayrıca ikinci el değeri ve ikinci el satışlarda bir sıkıntı yaşamayacağımızdan da eminiz. Bu yatırımımız ile birlikte filomuzun yüzde 70’i Intermodel ta- Krone, Sağlık Lojistik’e teslim ettiği Mega Liner Huckepack römorkları, müşterisine özel olarak üretildi. Krone’nin standart olarak ürettiği Huckepack römorklardan farklı olarak, söz konusu römorklar müşterinin talep ve ihtiyaçlarına göre yeniden tasarlandı. ADR mevzuatına uygun üretiliyor Tren taşımacılığı ve yüklemesine uygun olan Huckepack römorklar, ADR mevzuatına uygun olarak üretiliyor. 445/45/19,5” ebatlı lastikler yerine 385/55/22,5” ebatlı lastik kullanılması, hem maliyeti azaltıyor hem de yakıt tasarrufu, uzun ömür ve konforlu kullanım sağlıyor. Römorklar, 1 Ocak 2016’dan itibaren ADR’li römorklarda zorunlu hale gelecek olan EBS (Electronic Braking System) ve RSS (Roll Stability System) sistemine sahip. 100 m3’e kadar artırılmış iç hacme sahip Mega Liner’ın, gümrüklü römorklarda dışarıdan gelebilecek saldırılara/hırsızlığa karşı daha dayanıklı branda gövdesi, esnek yükleme kabiliyetine sahip. Römorklar, ayrıca, KTL (Katodik kaplama) tesisinde şasi ve boyalı parçalar için, toz boya işlemi öncesinde, optimum korozyon/pas koruması ile kaplanıyor. Ağustos 2015 58 TİCARİ ARAÇ Scania’nın efsanevi 8x2 kırkayak modeli geri döndü Karayolu taşımacılık sektöründe geniş bir ürün yelpazesiyle hizmet veren Scania, efsane modeli 8X2 kırkayak kamyonuyla yeniden yollara çıkıyor. Pazara sunduğu son teknoloji ve düşük yakıt tüketimine sahip araçlarla, lojistik sektörünün önemli bir markası olan Scania, daha güçlü ve konforlu 8X2 kırkayak kamyonlarıyla, müşterilerinin çözüm ortağı olmaya devam edecek. Karayolu taşımacılığı sektörüne geniş ürün yelpazesi ile hizmet veren Scania, sektörde “kırkayak” olarak tabir edilen efsanevi 8x2 kamyonlarının geri dönüşü ile ürün gamını daha da zenginleştiriyor. Scania’nın yakıt ekonomisini minimuma indirerek düşük işletme maliyetleri ile müşterilerinin karlılığının artması ve devamlılıkları için gerçekleştirdiği çalışmaları sonucu ortaya çıkan 8x2 kamyonlar Scania Yetkili Satıcılarındaki yerlerini alıyor. Geçtiğimiz aylarda yeni inşaat serisinin tanıtımını gerçekleştiren Scania, bu kez de müşterilerinin karşına yenilenmiş ve farklı kullanımlara yönelik özelleştirilmiş 8x2 kamyonları ile çıkıyor. Eksin: 8x2 ile ürün gamımız tamamlanıyor Doğuş Otomotiv Scania Genel Müdürü İlhami Eksin, mevcut ürün Ağustos 2015 gamlarını 8x2 araçların yenilenmesiyle daha da güçlendirdiklerini belirterek “Son yıllarda toplam pazarda çekiciye dönüş yaşandığı gözlense de bu araçlardan hiçbir zaman vazgeçilmeyeceğini düşünüyoruz. 8x2 kamyonlar bugün bireysel kullanıcıların yanı sıra sebze-meyve taşımacıları, balıkçılar ve akaryakıt firmaları tarafından yoğun bir şekilde kullanılmakta. Biz de sektördeki ağır kamyon ihtiyacını göz önünde bulundurarak bu pazardaki talebe cevap vermek arzusundayız” açıklamasında bulundu. Üstün performansyüksek güç ve konfor Scania yeni 8x2 kamyonuyla yüksek performansın yanı sıra artırılan konfor seçenekleri ile keyifli bir sürüş deneyimi sağlıyor. Scania’nın nakliye sektöründe ideal iş ortağı olan 8x2 Yol Serisi, düşük işletme maliyetleri ve ekonomik kullanımı ile müşterilerin ilk tercihi olacak. Yüksek performansın yanı sıra artırılan konfor donanımları ile Scania 8x2 araçları 400, 440 ve daha yüksek beygir gücü seçeneklere sahip motorlar ile sunuluyor. Opticruise otomatik şanzımanın standart donanım olarak sunulduğu 8x2, taşınacak yüke göre ahşap kasa, soğutuculu kasa, tanker gibi tüm üst yapı seçeneklerine uygun altyapıya sahip. R- ve G- kabin seçenekleri ile sunulan 8x2’de, retarder, disk frenler, hillhold, opticruise, 4 noktadan havalı kabin süspansiyonu, havalı arka süspansiyon, uzaktan kumandalı merkezi kilit, konforlu geniş yatak, klima, deri direksiyon, 600 lt alüminyum yakıt tankı, filo takip sistemi gibi önemli teknik özellikleri mevcut. 59 Güvenlik ve performansı artıran yeni kamyon kış lastiğini tanıttı Goodyear, kamyonlar için yepyeni kış lastiği serisi olan UltraGrip Max’ı piyasaya sürüyor. Yeni lastikler yarı yarıya aşınma durumunda bile yüzde 40’a kadar daha fazla yol tutuşu sağlıyor ve yüzde 15’e kadar da daha fazla kilometre performansı sergiliyor. Tuğrul Arıkan tarafından Anadolu Isuzu Tedarikçi İş Ortakları’naplaket verildi. Akdülger, ASV, Bant Boru, Başkurt, Beynamlar, Brinci, Brisa, Can Akaylı, Delta, DLK, Dostel, Dumanlar, Ege Endüstri, Ereğli Demir Çelik, Elatek Goodyear’ın zorlu kış koşullarına özel olarak geliştirdiği kamyon lastikleri; UltraGrip Max S ön aks, UltraGrip Max D çeker aks ve UltraGrip Max T treyler lastikleri kar lastiklerinin resmi işareti olan 3PMSF ve M+S sembollerini taşıyor. Çeker aks lastikleri yüzde 50 oranında aşındığında bile , 3PMSF işaretinin koşullarını karşılayacak konumunu korumayı sürdürüyor. Bu eşsiz özellikle birlikte, kamyonların yollarına devam ederken, filo operatörlerin ve sürücülerin içlerinin rahat etmesini sağlıyor. Goodyear, filolara yönelik gerçekleştirdiği bir anket sonucuna göre, filoların yüzde 68’inin kış lastiklerinin kış boyunca kış çekişini optimize hale getirmeye yardımcı olduğuna inandığını gösteriyor. Yüzde 50’si kamyonlara özel kış lastikleri için en önemli performans kriterinin karda çekiş gücü olduğunu belirtiyor. Bu sonuçlar, yüzde 40’a kadar daha fazla yol tutuşu sunan yeni UltraGrip Max serisi geliştirilirken göz önünde bulunduruldu. Goodyear’ın yeni UltraGrip Max teknolojileri ile filolar yollarına devam ediyor Ultra Grip Max lastiklerinin piyasaya sürülmesiyle Goodyear, iki yeni teknolojisi IntelliMax Block ve IntelliMax Edge teknolojisini tanıtıyor. Bu teknolojiler, lastiğin kullanım ömrü boyunca gelişmiş yol tutuşu sağlamasına yardımcı oluyor. IntelliMax Block Teknolojisi, en iyi kar ve buz tutuşu için kesik açıklığını maksimize edebilen değişken blok kuvvetleri üreten farklı derinliklerde boylamasına elmas biçiminde bloklar, hatları belirlenmiş kesiklerle öne çıkıyor. IntelliMax Edge Teknolojisi ise özellikle kaygan zeminlerde optimize şekilde lastikten yola bağlanabilirlik için çok sayıda “diş kenarı” oluşturan kademeli konik oluk açılarıyla dikkat çekiyor. UltraGrip Max S ile yüzde 30 daha fazla yol tutuşu Yeni Ultra Grip Max S ön kamyon lastikleri en sert kış koşullarıyla mücadele edebilmek için, karda ve buzda yüksek viraj stabilitesi ve frenleme performansı sağlıyor. Diş açıklığı, sertlik, patinaj önleyici ve blok geometri de yüksek düzeyde hareketlilik ve kilometre performansı sağlamak için optimize hale getirildi. Bunun yanı sıra, yarı yarıya aşınma durumunda, bir önceki seriye oranla %30 daha fazla yol tutuşu sağlıyor. UltraGrip Max D yüzde 50 oranında yıpranmada bile karda çekiş gücü Sürüş lastiğinin en önemli yararı, aşındığında bile karda çekiş performansını yüksek oranda korumasıdır. Yeni Ultra Grip Max D’nin V biçimindeki diş modeli, daha düşük ses çıkışı ve daha yüksek çekiş gücü sağlıyor. Yüzde 50 oranında aşınmada bile karda çekiş gücü ve yol tutuşunda gerekli niteliklerini koruyor. UltraGrip Max T – üstün yan stabilite ve karda yol tutuşu Karlı havada mükemmel yan stabilite ve yol tutuşu sağlayan yeni Ultra Grip Max T treyler lastiği, diş modeli sağlam lastik omuzları, beş adet zikzak oluk ve çok sayıdaki S biçiminde kesiklerle öne çıkıyor. Kamyonlar için kış lastikleriyle ilgili en yüksek yasal koşulları karşılıyor ve M+S sembolünün yanı sıra, şiddetli kar lastikleri için olan resmi 3-Tepe-DağKar (3PMSF) işaretini de taşıyor. Ağustos 2015 60 GÜNCEL Aksaray’a Irak’ın kapısını TISİAD açacak Geleceğin Marmara’sı olma hedefindeki Aksaray’a, Irak’ın kapısını açmak için çıkarma yapan Türkiye- Irak Sanayici ve İşadamları Derneği (TISİAD) büyük ilgi gördü. Genel merkezi Mersin’de kurulu olan ancak Türkiye genelinde İstanbul, Ankara, Adana, Mardin, Silopi ve Nusaybin de temsilcilikleri bulunun Türkiye- Irak Sanayici ve İşadamları Derneği (TISİAD), ‘İş Gezileri’ne devam ediyor. İlk olarak Gaziantep’e gezi düzenleyen TISİAD heyeti son olarak da Aksaray’a çıkarma yaptı. Irak Gaziantep Başkonsolosu Taaban Al Bazzaz’ın da eşlik ettiği, TISİAD Başkanı NEvaf Kılıç önderliğindeki geziye, TISİAD üyesi iş insanlarından yoğun katılım oldu. Yaklaşık 20 kişilik TISAD heyetinin Aksaray’daki il durağı Vali Şeref Ataklı oldu. Aksaray’ın yatırım imkanları, ekonomik gelişimi ile ilgili bizzat Vali Ataklı’dan bilgi alan heyet, Aksaray’ın gelişimine katkı amaçlı ellerini taşın altına koymaya hazır olduklarının mesajını verdi. Daha sonra Aksaray Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Ahmet Koçaş, Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Aksaray Şubesi, Çetinkaya, Altuntaş ve Okutan Madencilik Şirketlerini de ziyaret eden TISİAD heyeti, Aksaray ekonomisini yakından tanıma fırsatı buldu. TISİAD heyeti ayrıca; MÜSİAD ve Organize Sanayi Bölgesi İşadamları Derneği (OSİAD) Aksaray Şubesi tarafından düzenlenen “Irak Satınalma Heyetleri” ile karşılıklı ticaret toplantısına da katıldı. Başkonsolos Aksaray’dan etkilendi İş gezisini değerlendiren Irak Gaziantep Başkonsolosu Taaban Al Bazzaz, karşısında gelecek vaat eden bir şehir bulduğunu söyleyerek, Aksaray’dan çok etkilendiğini vurguladı. Türkiye’nin en stratejik coğrafi konumunda yer alan Aksaray’ın, ülkenin yeni Marmara olma hedefinin de kentin gelişimini hızlandıracağını söyleyen Başkonsolos Bazzaz, “Kentin özellikle sanayi alanında yaptığı atılım göz kamaştırıcı” dedi. Ağustos 2015 Kılıç: Bu tabloyu değiştirmek için geldik TISİAD Başkanı Nevaf Kılıç ise ‘iş gezileri’nin gerek Irak ile Anadolu kentleri arasındaki bağların güçlenmesini, gerekse de işbirliğinin gelişmesine büyük katkı sağladığını bu kapsamda Aksaray temaslarının oldukça verimli geçtiğini söyledi. Aksaray’ın son yıllarda sanayi anlamında büyük gelişmeler yaptığına dikkat çeken Kılıç, özellikle yerinde inceleme fırsatı buldukları Organize Sanayi Bölgesi’nin umut verici olduğunu söyledi. “Kalkınmada böylesine başarılı bir atak yapan Aksaray’dan hiçbir firma ve işadamının Irak’la ticaret yapmaması üzücü. İşte biz bu tabloyu değiştirmek için bu geziyi yaptık. Ve aldığımız tepkilerden anladık ki çok doğru bir iş yapmışız. Zira buradaki bir çok insanı Irak ile ticarete çok olumlu bakıyor. Akrasay’a Irak daveti Irak her ne kadar iç savaş ve dış savaş olarak karmaşık bir ülke gibi gözükse de son yıllarda ticaret hacmi olarak önemli bir ülke konumuna gelmektedir. Zaten bir petrol ülkesi olan Irak’ta ekonomik olarak herhangi bir düşüş yaşanmamakta Türk İş adamları her yıl ülkeye çeşitli yatırımlar yapmaktadır. Bizim Irak’la olan ilişkimiz sınır komşumuzun olmasının yanı sıra yüzyıl öncesinde aynı imparatorluğun çatısı altında bir dili bir dini aynı örf ve adetleri paylaşıyorduk. Bu yüzden Irak, Türkiye’ye yabancı bir ülke olmamakla beraber Türk İş Adamlarını güler yüzle karşılayan bir ülkedir. Bu nokta da Aksaraylı iş adamlarını Irak’a ağırlık vermelerini ve petrol devi olan bu ülkeye ihracat ve yatırım noktasında çalışmalar yapmaya davet ediyorum” dedi. 61 Sürdürülebilir bir çevre için yeşil lojistik ve yeşil liman Doç. Dr. Serap İncaz Nişantaşı Üniversitesi İ.İ.S.B.F. Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölüm Başkanı İşletmeler daha güvenli, sağlıklı ve çevreye minimum düzeyde zarar veren ürünler üretmek için, daha az kirleten üretim sistemleri tasarlamak, atıklarını azaltmak, çevresel riskleri yönetmek ve sosyal sorumluluk bilinciyle hareket etmek amacıyla lojistik sistemi çevreye daha duyarlı bir yapıya dönüştürmekte ve yeşil lojistik ve yeşil tedarik zinciri yönetimini benimsemektedirler. Bu bağlamda lojistik sektörü ekonomide mevcut tüm sektörlerle karşılaştırılınca dünyada en fazla değişme ve ilerlemeye sahne olan bir sektör olarak, hammaddenin elde edilmesinden son ürün olan mamul malın elde edilmesinde çevrenin, doğanın ve insanlığın korunmasında dikkatle ele alınması gereken bir sektör olarak değerlendirilmelidir. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte ortaya çıkan modern dağıtım organizasyonu makro ve mikro ekonomik çevredeki oluşumların doğrudan sürdürülebilir bir çevre için yeşil lojistik kavramını da beraberinde getirmiştir. Satın alma fonksiyonundan başlayıp, üretim ve malzeme yönetimi, dağıtım, pazarlama ve tersine lojistikle sonlanan yeşil lojistik, sürdürülebilir sistem içinde çevre kirliliğinin önlenmesi, doğal kaynakların korunması ve sürdürülebilir kalkınmanın bir aracı olarak ta değerlendirilebilir. Yeşil lojistik, lojistikle çevre boyutunu bütünleştiren bir sistemdir Yeşil lojistik, ekonomik sistemde lojistikle çevre boyutunu bütünleştiren bir sistemdir. Kullanıcı tarafından artık ihtiyaç duyulmayan, kullanım fonksiyonunu tamamlamış ürünlerin, sadece atık olarak kalmayıp, değerlendirilerek, yeni ürünlere dönüştürülmesi için toplanması ve üretim merkezlerine ulaştırılması ve üretimden sonra yeniden değerlendirilmesi yeşil lojistiğin önemli bir alanını kapsar. Lastik, kağıt, boya, içecek kutuları gibi geri dönüşümü mümkün olan ürünler hakkında yapılan bir çok çalışmayı da bu konuya örnek verebiliriz. Sürdürülebilirlik yaklaşımları ve bu bağlamda yeşil lojistik çalışmaları firmalara rekabet avantajları bakımından da yeni fırsatlar sunmaktadır. Lojistik sistemde, çevre sorunlarına teknolojik bir bakış açısıyla yeni tasarımlar geliştirme faaliyeti, sürdürülebilirlik açısından oldukça önemli bir alandır. Buna bağlı olarak, lojistik sistemde mevcut taşıma araçlarının daha az yakıt kullanarak ve daha az salınım yaparak daha fazla taşıma kapasitesine sahip olması ön plana çıkmaktadır. Çelik yerine alüminyum malzeme kullanımı, rüzgar direncini azaltma gibi yenilikler ile araçlarda çift kat taşıma sistemleri ile ölçek ekonomisi sağlanması örnek olarak verilebilir. Avrupa Birliği’nin önemli bir gündem maddesi olan “sürdürülebilir kalkınma” kavramı da yeşil lojistik uygulamaları ile çevre dostu demiryolu ve dünya ticaretinin yüzde 90’lara kadar oranını kapsayan denizyolu taşımacılığı gibi ulaşım türlerini ön plana çıkarmaktadır. Bu kapsamda özellikle deniz yolu taşımacılığı içinde genel kargo, konteyner ve araç parkı gibi hizmetler “Yeşil Liman” konsepti çerçevesinde, katma değer yaratan diğer hizmetlerle bütünleşmiş bir şekilde sunulmaktadır. Yeşil liman; doğal kaynakların korunması, deniz, hava ve toprak ortamında meydana gelen çevre üzerindeki olumsuzlukların azaltılması, eko sistem ve deniz ortamının korunması, liman ve kıyı sularının temizliğinin sağlanması, yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanarak doğal kaynakların israfı ve tüketiminin azaltılması, liman faaliyetlerinden kaynaklanan karbondioksit salınımının en aza indirilmesi, çevreci ve enerji tasarrufu sağlayan liman içi yönetim binalarında çalışılması, liman için gerekli ekipman ve malzeme alımında çevresel sürdürülebilirliğin ön planda tutulması gibi birçok fayda yaratır. Bu bağlamda, yeşil liman sistemi tamamen gönüllük esasına dayalı bir sistem olduğu için öncelikle toplumsal farkındalığın yaratılması ve çevreye duyarlılığın tüm toplum düzeyinde gerçekleştirilerek arttırılması gerekmektedir. Ağustos 2015 62 KISALAR Tırsan, 2015 patent başvuru sıralamasında 5.sıraya yükseldi Tırsan, Türk Patent Enstitüsü tarafından yayınlanan, 2015 yılı birinci yarıyıl içerisinde patent başvuru sıralamasında 5. sırada yerini aldı. Toplam 10 patent ile 2014 yılında 29. sırada yer alan Tırsan; 2015 yılının ilk yarısında gerçekleştirdiği çalışmalar sayesinde toplam 16 patent ile 24 sıra yükselerek, 5. sıraya yükseldi. Tırsan Üstün Ar-Ge gücü ile büyümeye devam ediyor Tırsan Treyler A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu yaptığı açıklamada, “Tırsan A.Ş. olarak kendi teknolojisini üreten, geliştirdiği ürün ve hizmet çözümleri ile Avrupa’nın ilk 3 üreticisi olmak yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Yenilikleri hayata geçirmedeki hünerimiz, mükemmeliyetçi mühendislik bakış açısını uygulamaya taşıdığımızın göstergesi olan Ar-Ge başarımız, Türk PatentEnstitüsü tarafından yayınlanan, 2015 yılı birinci yarıyıl içerisinde patent başvuru sıralamasında Tırsan Treyler San. ve Tic. A.Ş. olarak 5. sırada yer almış ol- makla taçlanmıştır” dedi. Nuhoğlu, “Tırsan’ınTürkiye treyler sektöründe sahip olduğu rakipsiz üretim gücü, iş ortakları ile kurmuş olduğu uzun vadeli iş birlikleri ve sürekli olarak devam eden Ar-Ge yatırımları daha da büyüyerek güçlenmeye devam edecektir. Bu başarıya imza atmakta payı olan tüm çalışanlarımızı kutlar, başarılarımızın devamını dilerim” ifadesini kullandı. Omsan’a uluslararası çevre ödülü Fransa merkezli Otherways Management &ConsultingAssociation tarafından düzenlenen organizasyon kapsamında Omsan, uluslararası düzeyde saygın bir çevre ödülü olan “TheGreenEraAward” ödülünü kazandı. Otherways, çevre alanındaki başarıların ve önde gelen sürdürülebilir uygulamaların tanınması ve takdir edilmesi amacıyla 27 Temmuz’da Roma’da gala gecesi düzenledi. Seçkin bir jüri tarafından yapılan titiz bir değerlendirme sonucu Omsan, emniyetli ve ekonomik sürüş simülatörünün çevresel katkıları nedeniyle gala gecesinde bu ödüle layık görüldü. Omsan bu ödülü kazanan ilk ve tek Türk lojistik firması oldu. Firmaların çevreye olan katkılarının yanısıra müşteri memnuniyeti, liderlik, sürekli eğitim gibi kriterleri de göz önüne alan organizasyon, dünyanın çok çeşitli ülkeleri arasından başarılı uygulamaları hayata geçiren 35 ülkenin firmalarını ödüllendirmiş oldu. OmAğustos 2015 san Lojistik Genel Müdür Yardımcısı Ergun Arıburnu; yakıt tüketiminin ve karbon salımının azaltılması, trafik kazalarının ve yük hasarlarının önlenmesi amacıyla Omsan mühendisleri tarafından geliştirilen simülatörün uluslararasıçevre ödülüyle taçlandırılmış olmasından ötürü son derece gururlu olduklarını belirtti. Sürüş Simülatörünün birçok özelliği nedeniyle lojistik sektöründe bir ilk olduğunu belirten Arıburnu, Kalkınma Bakanlığı, İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA), Renault Trucks, Tırsan, Baktaç, Servis One, Lohr, KaTron, Michelin ve AS24 firmalarına, projeye verdikleri destekten ötürü teşekkür etti. 63 20 büyük ihracat ülkesi hukuku ihlal ediyor Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün raporuna göre, dünyanın en büyük ihracatçı ülkeleri uluslararası hukuku ihlal ediyor. Uluslararası Şeffaflık Örgütü, dünyanın en büyük ihracatçı ülkelerinin, sınırötesi rüşvetle mücadele etme yükümlülüğünü ihlal ederek, son dört yıl içinde yabancı kamu görevlilerine rüşvet ile ilgili hiçbir kovuşturma veya inceleme yapmadığına dikkat çekti. Rapor Türkiye hakkında ne diyor? Uluslararası Şeffaflık Örgütü (Transparency International-TI) tarafından, OECD Uluslararası Ticari İşlemlerde Yabancı Kamu Görevlilerine Rüşvet Verilmesinin Önlenmesi Sözleşmesi’nin (Sözleşme) uygulanması açısından Sözleşme’yi imzalayan 41 ülkenin gösterdiği ilerlemeyi her yıl tarafsız bir bakış açışıyla karşılaştırmalı olarak değerlendirildiği “Exporting Corruption 2015″ raporunu yayınlandı. 41 ülkeden 4’ü aktif olarak uyguluyor 2015 Raporu, Sözleşme’nin yürürlüğe girmesinin üzerinden 16 yıl geçmiş olmasına rağmen, 41 ülkeden sadece 4′ünün (Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, İsviçre) Sözleşme’yi aktif bir şekilde uyguladığını, Sözleşme kapsamında soruşturma yürüttüğünü, yargılama yaptığını ortaya koydu. Sözleşme’nin uygulaması bakı- mından 6 ülkenin “orta”, 9 ülkenin “sınırlı” olarak değerlendirildiği raporda, 20 ülkenin ise şirketlerin yolsuzluğu dünya çapında yaymalarını önlemek amacıyla hiç önlem almadığı ya da çok az önlem aldığı, 2 ülkede ise ölçüm yapılamadığı belirtildi. OECD’ye yaptırım çağrısı Uluslararası Şeffaflık Örgütü başkanı José Ugaz, devletlerin, OECD Ticari İşlerde Yabancı Kamu Görevlisine Rüşvetin Önlenmesi Sözleşmesi’ni imzalayarak sınır ötesi yolsuzluğu inceleme veya kovuşturma yapacaklarını taahhüt etmelerine karşın yarısının buna uymadığına dikkat çekti. Ugaz, “OECD bu ülkelerin kötü performansını önlemek amacıyla yaptırımda bulunmalı. Uluslararası hukuk yükümlülüklerini ihlal ederek sınır ötesi yolsuzlukla savaşmamak tolere edilemez” dedi. Türkiye&prime’nin geçen yıl olduğu gibi bu yıl da “az veya hiç uygulama kaydedilmeyen” ülke kategorisinde yer aldığı raporda, 17-25 Aralık Yolsuzluk Soruşturması’nın takipsizlikle sonuçlanmasına ve bu süreçte yargı bağımsızlığı ile ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine dair endişelere işaret edildi. Türkiye’de yolsuzlukla mücadele konusundaki eylem planlarının hazırlanması ve yürütülmesinde sivil toplum katılımının sağlanmadığı vurgulanan raporda, HSYK’nın bağımsızlığı konusunda endişelerin mevcut olduğuna dikkat çekildi ve şu önerilere yer verildi: 1. Yargı, siyasi baskılara karşı korunmalıdır. 2. Yabancı kamu görevlilerine rüşvet iddiaları etkili bir şekilde soruşturulmalıdır. 3. Şirketlerin yurtdışındaki rüşvet eylemlerine karışmasının engellenmesi için tüzel kişilere öngörülen para cezaları arttırılmalıdır. 4. Mahkemelerin yurtdışındaki rüşvet eylemleri ile ilgili tüm kararlarını yayınlamasının şart koşulmalı, soruşturma ve davalara ilişkin veriler düzenli olarak derlenmelidir. 5. Özel sektör çalışanları ve kamu görevlileri, kendi kurumlarında yolsuzlukla mücadele konusundaki farkındalığı arttırmak için eğitime tabi tutulmalıdır. 6. Gerek özel sektörde gerekse kamu sektöründe ihbarda bulunan kişilerin (whistleblower) korunması geliştirilmelidir. Ağustos 2015 64 KISALAR Filocular Pirelli ile buluştu Premium lastik sektörü lideri Pirelli, filo kiralama yöneticileriyle İstanbul’da buluştu. Sakıp Sabancı Müzesi Sicimoğlu Köşkü’nde gerçekleşen toplantıda sektörün durumu ve geleceği masaya yatırıldı. Türk Pirelli Ticaret Direktörü Livio Magni, Satış Müdürü Ömer Atabek ve Pazarlama Müdürü Erkal Özürün tarafından yapılan sunumlarla 2014 yılı değerlendirildi, 2015 yılı hedef ve stratejileri yöneticilerle paylaşıldı. 2012 Kasım ayında yürürlüğe giren kış lastiği yönetmeliğiyle beraber kış lastik pazarında ciddi bir artışın yaşandığına dikkat çekilen toplantıda, geride kalan 3 yıllık dönemde Premium segmentte de kış lastiklerine verilen önemin arttığı belirtildi. Toplantıda, filo satışlarında da kış lastiklerinin payının arttığının gözlemlendiği belirtilirken, 2014 yılı sonu itibariyle filo satışlarının yüzde 71,4’ü kış lastiği, yüzde 28,6’sı ise yaz lastiği olarak gerçekleştiği bilgisi paylaşıldı. Pazarda en çok tercih edilen kış ölçüleri ise 16 ve altı jantlarda yüzde 14,1 ile ‘205/55R16’ olurken, 17 ve üstü ölçüye sahip Premium segmentte ise yüzde 20,6 ile ‘225/45R17’ olduğu bilgisi de verildi. Alışan Lojistik’ten yeni depo yatırımı Alışan; Gebze Güzeller’deki depo hacmini genişletiyor. Lojistik sektörünün öncü firmaları arasında yer alan Alışan; müşterilerine daha hızlı, daha etkin hizmet verebilmek için yatırımlarına devam ediyor. Lojistik sürecinin en önemli halkaları arasında yer alan depolama alanında bir adım öne çıkmayı hedefleyen Alışan; bu doğrultuda Gebze Güzeller Organize Sanayi bölgesindeki depolama kapasitesine 11 bin metre kare alana sahip; 15 bin paletlik yeni bir depo daha ekledi. Kurulduğu 1985 yılından beri profesyonel uzman kadrosu ile lojistik sektörüne yönelik farklı çözümler üreten Alışan Lojistik; depolama çözümleri konusunda faaliyet alanlarını genişletmeye devam ediyor. Türkiye’nin sanayi üslerinden biri olan Gebze Güzeller’deki Organize Sanayi Bölgesi’ndeaçacağı yeni depolama tesisi ile Alışan; 30 yıllık tecrübesi ve başta kimya olmak üzere birçok alandaki uzmanlığı sayesinde bölgedeki hizmetlerini genişletmeye devam ediyor. Temmuz 2015 tarihi itibariyle Gebze Güzeller Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliAğustos 2015 yete açacağı ileri teknoloji ve güvenlik standartlarına sahip yeni deposu ile Alışan Lojistik; serbest depolama ve çeşitli elleçleme hizmetleri verecek. Lojistik hizmetlerini hızlı ve güvenilir şekilde sunmaya devam eden Alışan Lojistik; 11 bin metre kare alana sahip; 15 bin paletlik yeni deposu ile Gebze Güzeller Organize Sanayi Bölgesi’nde de faaliyetlerine hız kesmeden devam edecek. Uluslararası kara taşımacılığı, yurtiçi nakliye, likit taşımacılık, gümrüklügümrüksüz depolama ve diğer tüm lojistik hizmetlerini müşterilerine entegre bir şekilde sunan Alışan Lojistik; yeni depo yatırımı ile farklılık yaratmayı sürdürüyor. 65 MANN-FILTER ve Simkan Otomotiv müşterileriyle buluştu Filtrasyon uzmanı MANN-FILTER ve Simkan Otomotiv, Konya Karatay Sanayi Sitesi’nde düzenledikleri organizasyonda müşterilerini ağırladı. Simkan Otomotiv’in Konya şubesinin bulunduğu Karatay Sanayi Sitesi’nde gerçekleştirilen organizasyona binden fazla kişi katıldı. MANN-FILTER Pazarlama Müdürü Buğrahan Güzel aktivite ile ilgili şunları söyledi: “Konya sanayisi otomotiv yan sanayinde çok önemli bir noktada yer alıyor. Biz de bayimiz Simkan Otomotiv’in düzenlediği bu organizasyonda yer almaktan büyük memnuniyet duyuyoruz. Müşterilerimizi dinlemek, onlarla vakit geçirmek ve onların düşüncelerini öğrenmek bizim için de çok önemli. Ayrıca MANN-FILTER dünyasındaki yeni gelişmeleri doğrudan onlarla paylaşabiliyoruz, bu sebeple bu tür aktiviteleri daha sık yapmayı planlıyoruz.” Gürgenç Transanatolia Rally Raid’de kadınlar için yarıştı Borusan Lojistik, bu yıl ki TransAnatolia Rallisini kadın sorunlarına dikkat çekilen bir platforma dönüştürüyor. Sürdürülebilir bir geleceğin ancak kadın emeğinin eşit koşullarda işgücüne katılması ve ekonomiye destek vermesiyle mümkün olabileceğine inanan Borusan Lojistik, Kadın Emeğinin içinde olacağı bir Gelecek için bir adım atıyor; kadının BirAdıVar, ve bunun herkes tarafından kabul edilmesine sadece #BİRADIMVAR diyor. Altıncı yılında parkurunu değiştiren, teknik ve güvenlik donanımını güçlendiren TransAnatolia Ralli Raid’de bu yıl uluslararası yayıncı kuruluşların dâhil olması ve dünyanın en zorlu rallisi Dakar’ın katılımcılarının da kendilerini denemek için Transanatolia’yı yoğun olarak tercih etmesiyle yarış heyecanı başka bir boyuta taşındı. Yarışmaya Borusan Lojistik spon- sorluğunda katılan Borusan Lojistik Genel Müdürü Kaan Gürgenç, bu yıl yarışırken aynı zamanda, “Kadınlar” konusunda bir farkındalık yaratmayı da amaçladığını, yarışmaya katılmasının altında adrenalin tutkusundan çok Türkiye’de kadınların yaşadığı sorunları gündeme taşıma isteğinin yattığını belirti. Gürgenç şunları söyledi: “Ne yazık ki erkek egemen bir toplumda yaşıyoruz ve bu toplumda sıkıntılar, acılar daha çok kadınların payına düşüyor. Bu ülkede kadın olmak çok zor, her cephede mücadele etmek zorundalar. Eşit haklar için, can güvenlikleri için, iş olanakları için sürekli mücadele halindeler. Ülkemizde erkeklerdeki yüzde 64,3 istihdama karşılık kadınlardaki istihdam oranı yüzde 22,2’dir. Türkiye’de kadın istihdamı sadece 8 milyon düzeyinde bulunuyor ve bu rakamın yarıdan fazlası da lise altı eğitimli. Bu da demek oluyor ki çalışan kadınlarımız yoğun olarak hizmet sektöründe, tarımda ve fiziki güç gerektirmeyecek üretim hatlarında çalışıyorlar. Genellikle düşük ücretler alıyorlar. Maalesef Türkiye’de kadının adı yok. Bu bir plaza kadını için de, bir saha çalışanı arkadaşım için de, köyünde tarlasında çalışan kadın içinde geçerli. Kadının bir adı olduğunu aklımızdan çıkartmadığımız sürece, ancak kadın; emeği ile hayatın içinde eşit olarak yerini aldığında, gelecek bizim olacak! Bir toplumun sürdürülebilir refaha ve güzel bir geleceğe kavuşmasının yolu kadını hayatın içine almaktan geçer. transanatolia rally raid yarışmasında “biradımvar” diyerek mücadele ederken, kadın erkek eşitliği ilkesini özümsemiş borusan lojistiklilerin ve bütün borusanlıların desteğini yüreğimde hissedeceğim.” Ağustos 2015 medya