1968
Transkript
1968
I \ t a li 4èÊ J ,* _ 4 r I) V . . n. T l i s â f t J ■ »H * A J * • J i I « * J /W * à ? tJ I % J * p -f ¡F ) A T * “ • * 1 _ tr • * « / f A , ,«• ¿ » f ♦ » I V f t t # A ê s Í- I .. ■ »' /, ' » r àiw ; ► V i' V I . j « HERKESİN TERCİH ETTİĞİ DÜNYACA NAMLI EN KALİTELİ KUMAŞ t # m V , a DEN İZ NAKIYATJ T.A.Ş. G EN EL M ÜDÜRLÜĞÜ ‘¿D. B, TU R K ISH CARCO LIN ESi İstanbul, .Fındıklı, Meclisi Mebusan Cad. 93, 95,97 Telefonlar (Teîepfcone»}* Ticaret Md. (Trade Dır,)' Bag Acenta (Hcatl ql Ageıu y ) San (rat (Central) Teîfffai (Cables) Kod (Cude) i M 38 72 : 10 46 20 : 44 17 70 (5 t a t ) DBCARGO 131 Ne» Boe D. B. Deniz Nakliyatı Kontinant haltında eemüeı ini tercih m enfaatiniz yeni ve sü rat li gemilerle muntazam aflfeıîer yapmalccadu*. Yükünü n.B. Deniz Nakliyatı Komilerinde tanıta* tifoca r zarar etme« j j g D(.mz, Nakliyatı ge).E1ı biı* tyıl 3.820.000 ton yüît 'taıjtdı. D.P. Deniz Nakliyatı dıg.hatlarda yeni vo sür'afcli gemlllerlâmuntazun sefer aayıâiBi çoğalttı. T O E TÜRK ? OTOMOTİV ENDÜSTRİLERİ AŞ. TÜRKİYE ÖĞRETMENLER BANKASI Y urt sathına yayslan 27 Şubesiyle Her türlü bankacılık işlemlerinde emrinizdedir. Apartman Daireleri Tahsil Boyunca Aylık Gelir Zengin Para İkramiyeleri Vadeli her 50.-— iiraya. Vadesiz her 100.— liraya b ir 'k u r ’s numarası E N İYİ İS TİK B A L * 0/06.5 FAİZ „ APARTMAN DAİRELERİ * ZENGİN PARA İKRAMİYELERİ1 TİİRKİYi ÖĞRETMENLER BANKASI TİİRKİYE EMLAK M KREDİ BANKASI SAĞLAMLIĞI, SINAİ YATIRIMLARLA ARTAN BANKAMIZDA, TASARRUFLARINIZ EN İYİ ŞEKİLDE DEĞERLENDİRİLİR... Vadeli her 50, vadesiz her 100 liraya bir ku r’a numarası J1 ''V , • • SUMERBANK ^ şimdiden yapacağınız tasarruflarla mümkündür. A K B AIM K Sabah kahvaltınızda: > K ;İ . ;-:İ :¥ iiî ¡ V * 4 -i ■ f- fí1'; :¡ r-V -; ! 1 m M U & a i/ Wm :';7 W { İ om\ X ' ^ & r3 M . : ; , 'i ; £ ■ m MADEN ENEERji BAHALARINDA MEMLEKET EKONOMİSİNE; Vı HİZMET EDEN /EGÂNE MÜESSESEDİR; BAMBÍACiLBiC ELOKTROÜTİK BAKIR VE MÂMÜLLERİ A. Ş.'‘ ¥ ^ : ‘. TESİSLERİNDE YAPILAN MAMULLER PİRİNÇ BAKIR > ÖRGÜLÜ TELLER 10 mm* Kesitten itibaren ÇUBUKLAR Yuvarlak - Altı köşe SOM TELLER 0.20 mm. kalınlıktan itibaren BORULAR 6 mm. - 65 mm. LAM Muhtelif 0 İ)atta TELLER Muhtelif çaplarda ve çubu klar BORULAR 8 mm. - 65 mm. ALÜMİNYUM İLETKEN ve , ÇELİK NÜVELİ ALÜMİNYUM İLETKEN /£ "\ R  B A K 9ALÜMİNYUM LEVHA VE DİSK 1 (Her kaimlik ve çapta) I GÖZ TAŞI - BAKİR SÜLFAT || M E M l& k İÎ İH T İY A C I A R TT IK Ç A TE S İS LE R İN İ G EN İŞLETM EK ^ S U R E T İL E Y U R T H İZM ETİN D E G ÖR EVİN İ Y A P M A K T A D IR .■ NE İŞTEN NE DİŞTEN, YALNIZ G İ M A’ - • YAPILAN ALIŞVERİŞTEN ARTAR 74 TÜRKİYE ^ BANKASI s>- YENİ MEZUNLARI TEBR İK EDER BAŞARILAR DİLER. l TÜRKİYE PETROLLERİ i-,V :' i : ? : s i' ' t ü r k Iy e petroller! a n o n îm o rtakuği Y U R D U M U Z D A PE TRO l A R A M A K , B U L M A K . RAFİNE ETMEK, 63 2 6 S A Y R I PETRO l K A N U N U M U Z D A Y A Z ıü 8Ö T Ü N IŞ I EMLERİ Y A P A R A K KE NO I V E Y A B A Ş K A L A R IN D A N A LD IĞ I PETROL VE PE TRO l M A H SU LLER İN İ D E P O LA M A K ¡NAKLETMEK, S A T M A K VE BU A M A Ç L A R L A 'l ü z u m l u TESİSLERİ İN Ş A ETMEK M A K S A D I ¡16 KUR U LM U Ş VE BU Y O LD A BÜ YÜ K MESAFELER KATEOEREK YURT K A L K IN M A S IN D A BİR İN C İ DERECEDE ROL O Y N A M IŞ M İLL İ 8 İR ŞİRKETTİR YURT EKONOMİSİNİ ÖNEMLİ KAIKlABBâ BULUNAN BÜYÜK KURULUŞ 72 1 - * ■i t ü ü t # !§ . İSli * * ■ 1 « ' Ş iî Sayın Öğrenci; sizde bu ik ra m i yeyi kazanabilm ek için T ü rk iy e V a k ıflş r Bankasında en az vadeli ve SOOliralı'kbirhesap açtırınız. ıM M l M M I I r a «B essa ■TSBSS s a EVDEN EVE BÜTÜN DÜNYAYA ı M. A L İ TUZCUOĞLU ESKİ Bİ R M Ü L K İ Y E L İ OLARAK YENİ M E Z U N L A RA BASARILAR / Dİ L ER • :V , ^■:;,h ^ '^/yH.i;• :i.-î:i:v^ ;: ■'' ı.;i■„-■;■î; ^îvî;' M':^^,l^;;-:r ;;; ' U •.1:.;i:;■v'■■:-í'rîrï'j:!']!■■■S:!İİ]İ^-;^ '-İ^ .-Îİ'Tf-:í !:;:.ifi^İİ1İ--;l^ k;î:^ : m -:¡¡' ^ i : ? Í l;- ' ■>:■ ^ :îsi’î ^ v¡--i:: -.r£ '^ :T.v£ :y-V LÍr!^: -■■;->:-Vsy m :;í:Í ¿ î * ' .... ................ i i i i a i i i i i i i ^ ■i . *':)!v!'' *;. '&■ ■'! lí S í 'j : m W ■■W'. ■¡!:,i ,' : ,:‘ Sñf ■'>.:’ ’. i:::. m v ; *■ ?M Wí..;m 1 1 y.*:;': ' " :í:i!'.’ :--iK w . .■,i < *;&■■■ . ■ :';r::: é M hh i ;'f" : : 'n i-'tf H .: ' :& m \ Ai1 ..-. :;'v V !,V v ittj ]}■;,'■ § ■ •■ ' .. ' J-: ;■ 'é:'M S N İ •* • ' i\ k : ( M ATEŞ BALKAN ERDAL GÖLCÜKLÜ Türkiye'de inci avlama şansına erişen tek balıkçı olan Ateş, bundan ötürü ne kadar iftih a r etse azdır. 1944 Ekimin'de Muğiada «Acaba iyi b ir iş yapıyor muyum?» kuşkusuyla dün yaya geldi. Ankara otellerinin demirbaş müşte rilerinden olan Ateş, M ülkiye'nin en sırıtık kerferindendir, Mülkiye'ye gelenedek Muğla'nın tadı nı alamadı, sonradan Marmaris'te yaban cı turist kız tavlamak rüyalarıyla yaşadı. Gıda rejim ine pek meraklı olup meyva suyu ve süt tüketicisidir. Kıyafet Balosunda mihrace giysisi ile ve aldığı kesmeler yüzünden dedikoducu çevreleri uzun süre meşgul etm iştir. Siyasi Şubenin bu saf çocuğuna inci kadar değerli ve aydınlık b ir gelecek di leriz. Kazgan'nın kâğıt. = notu : CAAAART kaba Gerekli gereksiz, söylenen söylenmeyan b ir sürü yardımcı kitabı da kapsıyan Erdal'ın ders malzemesi arasında önem li yeri işgai eden b ir kitapda «halterle 10 derste vücudunuzu nasıl üçgenleştirirsiniz»dir. 1968 MEZUNLARINA = C A G R I M •o . ^ HER YIL EYLÜL AYININ 9. UNDA ANKARA'DA İSENİZ MÜLKİYELİLER BİRLİĞİNDE, İSTANBUL'DA İSENİZ "K İM E N E DE BULUŞALIM SAAT : 19.00 s ENGİN TÜRKER BARLAS ÖZENER FERHAT ATAMAN «Karate» sporunun Ankara temsilci si sanar kendini, amma b ir vuruşta de ğil tuğlayı, 3 2 'lik b ir desteyi biie kırdığı görülmemiştir. Sek votka çekip, İstakoz gibi kızarması ile ünlüdür. Briç, poker gibi kâğıt oyunları yanında, b ir de matrak kâğıt fa lı bakma merakına düşmüştür. «Tatlı Hayat» düşkünü Barlas'ı, dileriz Londra, Paris, Roma kucaklar, harici yeci olunca. Engin sessiz sedasız son sınıfa dek geldi. O zamana kadar Engin'ciğin en önemli özelliği aşırı (pardon o aşırılıktan hoşlanmaz) efendiliği ve derslere her sa bah muntazaman 15 dakika geç kalma sıydı. Son sınıf birçokları gibi onu azdırdı. Onu biiem azdırdı yani. Uiusal artık'tan Fes-Kom'a girdi, Albüm'ün başkanı, Kazgan'ın da sansürcübaşısı oldu. Eiinizdeki Kazgan namusluysa, kabahat onundur. Öyle azgın bir sansürcü oidu ki, şey yaparken çekilen b ir resmini Kazgan'a koydurtmadı. Ama bu günahlarının ke faretini, sınav günlerinde derslerini bıra kıp Kazgan'a koşuşmakla Ödedi. Son bir-iki ayda Baskın'ın etkisiyle «Eşek, sen de!» gibi küfürler de öğren meye başlıyan Engin, birinci smıf res samdır. Dekan Aziz Köklü'nün kapaktaki resimleri benzetememesine «Kıskanıyor, noolacak» demiştir. Son smifa gelenedek sap gezen Böcünün saplık canma yetmiş olacak ki b ir denbire Siyasinin başına enişte kesiliver di. Arkadaşları arasında sempatiküği ile nam salan Böcü ayrıca diskoteklerin ve bilumum gece kulüblerinin amansız müş terisidir. İyi b ir hariciyeci olacağına inandı ğımız Böcüye neler neler dileriz. ALANOR OLALI Güzel giyinişi, ağır başlılığı ile dik kati çeken ve Siyasi'nin en ince görünüş MENGÜ BÜYÜKDAVRAZ lü kızı olan Alanor'a ister, istemez «Sı rık» lâkabı takılm ıştır. Bahar ayfannının en sansasyonel ola N o t: Sansür etmemesi için işbu bi yografi kendisinden gizli baskıya veril m iştir. yının iki kahramanından «m utluluk buna derler!» biri olarak adlı b ir Türk film in in çevrilmesine konu olmuştur. Gelecekte b ir sefire de o olacaktır. ÜLKER HAZNEDAR Son sınıfta gerçek aşkı bulup, ken dinden geçen «Hoca »m iz, bu aşk yüzün den en b ü yü k^m ^a h olan «Hayvan ka~ tillîği»nden vazgeçmiş, «Kanarya» yetişti riciliğine başlamıştır. Yüzünden tebes süm eksilmez hiç. îyi b ir koca, hariciyeci olacaktır, mutlaka. iyi b ir AHMET BAŞAR luğunu Johnson'un çiftliğindeki hayvan çeşitlerini bütün ayrıntıları ile öğrenmiş, pratik zekâsını geliştirmek için de-seks kitaplarına merak salmıştır. A m pirik bil giler babında Koray'm çifte İngiltere ma cerası ünlüdür. Trenden iner inmez, na sıl Mery'nin yatağına düştüğünü anlatır, ağzının suyu akar yatak ıslanır. CEM DUNA 4 Siyasi'nin bu lara yatan yakışıklı da ikinci sınıfın en en yakışıklı enişte en entellektüel ayak çocuğu aynı zaman alımlı kızı sayesinde unvanını da almıştır. Eniştesi Göksel Arsoy'un film setin de aşna fişne sahneleri hiç kaçırmaz. Bu arada isminin yanlışlıkla geçtiği Ses mec muasının o sayısını bütün satıcılardan toplayıp Cebeci'de meccanen dağıtmıştır. Koray son.zamanlarda judoya merak sal dı. Sebebini sorunca «Kızlardan korun mak için abı» diyor. Hangi kızları hanguioplantıya götürece ğini bilmeyecek kadar «kızlar enflâsyo nu» içinde ftulunan Ahmet, ayrıca oto m obilleri yanlış yere park etmekten do layı da Ankara tra fik polislerinin baş be lâsı ve yağcısı kesilm iştir. Kasıntılığı b ir yana ayrıca rahat ve dengeli yürüyebilmek için sol cebinde b ir 25 kuruşluk taşıdığı rivayet edilir. Tam b ir kapitalist çocuğu olan yakışıklı Ah met'e iyi b ir hariciyeci olması için başa rılar dileriz. l«j>RAY OBEN Sert görünüşünün altında francala gibi kalbi oian Koray'ımlz iyi niyetinden dolayı arada sırada yani ayda b ir banko işletilir. Hiç kimseyi işietemiyenler asis tanlıklarını Koray üzerinde yaparlar. «Dışarı yollasınlar da, isterse kavas olayım abi» diyen Koray'ımızın en fazia merak ettiği üike GrÖniand'dır. «Mühim olan insanlık ve m isafirperverliktir abi» diye ilâve eder. Onun boyu ile mütenasip b ir Ambassador olacağına güvenimiz son suzdur. «Abi» ve «Anormal» sözcüklerin M ülki ye kamuoyuna lanse lanse eden Cem ay rıca bütün oburluğuna rağmen ince gö rüntüsü ile çelişmeye düşmektedir. Bu yakışıklı ve kibar diplomat adayı na başarılar dileriz. ORHAN AKSOY ATAMAN YALGIN Tanıştıkları zaman, kendisine «amca» diyen zevcesi Aydİl Hanım olmasaydı, Orhan bugün Mülkîye'yi bitirm e (Dış tiearet'ten parayla ders alma şartıyla bel ki; sİCı senelik Mali Şube tedrisine rağ men iktisadi konulara aklının yatmama sı cebinden bel i i o lu r) sevincini, böyle kolayca tadamazdı. Belçika'da Jacques Brel'i sesine hayran bıraktığını İddia eden «Orhan Bey», biriç oynarken yaptığı «show» ile Öztürk Sotengil'e taş çıkartır. Başarı kazanmamasının tek nedeni, her işe girme çabasında, sınavı kazana rak Orhan'ın şansını kıran ak saçlı Fran sızca m ütercim dir. Bu beyin b ir zaman Yıl 1943, Türkiye harbin eşiğinde bi zim koca oğlan da anasının beşiğinde. Derken kocaoğlanın saçları hariç orası burası gelişmiş, b ir büyümüş ama p ir bü yümüş. Paşa babasınm himmetiyle Harbiye'ye girmiş, ta mTürk Ordusunun göz bebeği b ir subay olacakken 21 Mayıs İh tilâ li de kanına girmiş. Koray Mülkiye'de entellektuei desin ler diye F. 111 projesini teknik teferru atıyla Ho Chi Minch'İn babasının çocuk lar «Orhan Bey»in validesine talip iken, lisan bilmediği için reddedildiği rivayet terbiyeci lîğinden tutun da lığa kadar yaptığı faaliyetlerle idame et tiren ve de Göbekli Marul lâkabı ile ün olunmaktadır. Orhan'ın fe llik fe llik Köpek hayatını işportacılıktan her türlü tüccar saklanmasına salan Ataman ayrıca el attığı bütün cin si lâtiflerden kazık yemesi ile nam sal rağmen, İş Bankası'na gireceğini öğrenen mıştır. Halen Siyasi'nin en azılı sapların bu zat, şimdi de mali ve iktisadi yönde dan olan Ataman hem hariciyeciliği hem kendini hazırlamaktadır. de asistanlığı b ir arada nasıl yürütebile «Pollyanna» veya Hüsnü'nün hayatta ceği hakkında durmadan kafa patlatmak tahammül edemediği tek şey ciddi konu tadır. Herşeye rağmen bu sevimli yaratı lardır. ğa başarılar dileriz. i ANDAÇ ATAK Bir Şubat ayında diktatör olma he vesi ile dünyaya gözlerini açan Andaç, «H itler intihar etti ise ben doğdum» diyip o günden beri evde kimseye göz aç tırmadığı b ir sırada, nişanlı i iği»-sert ka yasına çarparak dikta rejimine son ve rerek demokrasi ve hürriyet rejim ini kurmak zorunda kalm ıştır. (Kazgan'ın notu : M istir mı dersiniz?) Şiddet taraftarı, Hitler hayranı arka daşımız, tabiatın şiddetlerinden çok ürk mekte, hele şimşekten çok korkmakta dır. Bir zamanlar ufacık b ir böceğin önünde saatlerce titrediği ve gittiği korku fil imlerinden sonra günlerce uyku uyu madığı da rivayet olunur. Ellerinde sık sık görülen çizikler ise bulaşık yıkamak tan oimayıp sevgili kedisi Yumağın bı raktığı izlerdir. Sık sık ve bilhassa mübarek cuma sabahları milletlerarası olayların gergin liği içerisinde mide krizlerine uğrar. Derslerde sıkıntısın! sağa sola bulaştır madan da rahat edemez. Uzun boyu ve İnce yapısı ile modern tipin b ir örneğiin veren Andaç çekingen liğinin ardında yatan sempatisini herkes ten saklıyabilmiş ve bu nedenle, İnek Bayramında kendisine «Kasıntı» sıfatı takılm ıştır. Nasıl olsa Dışişleri aiİesîne gi receğinden, IV Siyasinin Bakanlık im ti hanlarını takmıyan yegâne kişisidir. Ni şan halkasını geçirmiş ve yakında sola takacak olan Andacımıza sonsuz m utlu luklar dileriz. RAŞİT GÜRÜN Babaların babası, Raşit baba, bundan senelerce önce 1941'de dünyaya gözleri ni açmış. Koleji bitirdikten sonra, b ir ortadoğu macerasına atılan babamız, ne ol duğunu anlıyamadan kendisini şaniı Türk Ordusunun alımlı teğmenleri ara sında bulmuştur. Bu kutsa! ocakta gün düzlerini öğretmenlik, geceleri ise fotoğ rafçı kovalamakla geçirmiş’ ve daha son ra da Siyasal'ın İnek Tüllâbı arasındaki yerini alarak, bu arada o da bütün bekâr erkeklerin akibetine uğramış, «yağmur dan kaçarken doluya yakalanmış» misali, evin tahakkümünden kaçarken, bu sefer de dizginleri Yengenin ellerine kaptırmıştrı. Şubat'tan sonra birşeyler oldu ona favoriler uzadı. Ya saçlar artık arkaya taranmasına son verilerek yana yatırıldı. Yeni kompozisyonu ile Raşit, beyaz per denin aradığı jönler arasına katıldı. Bü tün bunların yengenin izni ile olduğunu tahmin ediyoruz. İşin şakası b ir tarafa, herkesin gıpta edebileceği mutlu b ir yuvaya sahip Ra şit babamızın, kendisine yakışacağından emin olduğumuz Büyükelçilik makamını, Yenge ve çocukları ile b irlikte paylaşma sını dileriz, ŞEVKİ KİRACI REHA ATASAGUN Bir Eylül ayında asık b ir suratla dün yaya geiip b ir daha da güldüğünü kim senin görmediği Reha, daha ziyade do ğum günlerinde bu halini muhafaza eder. Aksi b ir tabiatı olduğundan,-her şe yin aksini söylediği gibi, daha dahileri gi dip hep düşündüğünün aksini yapar. Cid dilikten hiç hoşlanmayıp, «Ciddiyim» di yenlere tepesi atar. Kendi anlayışına güvendiğinden, sev gisini kimsele belli etmeyip «Canım ken dileri anlasınlar» der. Tek istisnası hiç dilinden düşürmediği yiğenlendiK Şahanenin en şahane saçlı kızı olma sına rağmen, kendisi bunun kıymetini bİİmiyerek ders çalışırken teker teker tepesinden çekiştirir. Deniz ve güneş hay ranı olan Reha, her Mayıs ayında güneye gider ve yine de Haziran'da sınıfını geçer. Dışişlerine girinceye kadar kaidesiz Palikarya Şevki Gümüjcüne'de doğup büyüdükten ve Galatasaray'da kütüpha neyi ihya ettikten sonra Mülkîye'ye ayak bastı Mülkiye'de Paiikaryalıktan Patriyotiuğa terfi e tti. Şaykayadis. Rumçadan gayri güzei Fransızca da b ilird i. (Hatta Türkçe'yi bile anladığı rivayet olunur.) Şevki'nin derdi büyüktü, Yunanis tan'a dönmeyince Cunta makamları afaroz etm iştir, Şevkimuyu. ' Şevki vatandaş olmak için müracâat etti ki, o müracaat ediş. 4 yıldır, oyalıyorlar4Şevki'yi. Şevki sakindir. Çok konuşmaz. Ama coşar gezilerde, serhat türküleri döktü rür. Tavuk g ^ i saat 20.30'da yatar, ho roz gibi 4.30'da uyanır. Odada uyurken mum bile yaktırmaz. Muazzam İnektir. Velhasıl iyi patriyottur Şevkiyadis. Bir de vatandaş olabilse Şevki. Sata cak anasını ortalığın vaiîa,» hayat yaşamak İstiyorsa da halâ bunu tatbik edememekten şikâyetçidir. MEHMET CAN FERYAL ERİM cuğunu diplomasi çevresini tatmin edebileceğidir. ne derece VEKAA YALDIR Son aşkının tepmesiyle katır tepmişe dönen Güneş, teselli aramak yerine abaza köyüne define aramağa gitm iş, köylü lerin gece yarısı mezarlığa yaptfkları bas kın sonucu çıkan silâhlı müsademede, 7:65 Smith Weston tabancasıyla 40 mer mi yaktıktan sonra, dere içinden 6 saat yürüyerek kaçabilmiştir. İncesu'da oturmağa başladıktan son ra, etrafa posta atmayı huy edinen «Apt i»nin son günlerde çok üzüldüğü nokta, saçlarını kestirdiği zaman kızlardan iş alamamasıdır. SUMRU AKINCI Arnavutî^öy Kız Koleji'nden gelen arkadaşımız açık sözlülüğü ve Paris'e olan hayranlığı ile tanınır. Kavun yemeye karşı oian antipa tisin i Mülkiye'de de sürdürmüştür. Modern yaşayış tarzı ve kültürüyle memleketin drş politikasını etkilemeyi m uvaffık görmüşse de son zamanlarda bunu kısa yoldan başarmayı gaye edinm iştir. Sefirlerimize duyurulur. Fakültenin en cici kızlarından b iri olan Suımru, sevdiklerini adam edicem di ye yıllarca kahırlarını çekip, b ir anne gi bi onları beslemiştir. Ancak bunların ya nında, bütün kapris ve kahırlarını H il mi'ye çektirm ektedir. Kendisi arkadaş toplantılarının ara nılan b ir simasıdır. Ancak toplantılardan sonra evine kadar götürülmesi çok önem verdiği b ir hareket ( I) kuralıdır. GÜNEŞ ALTAN «Ben Viski'den başka şey içmem» de yip de ispirto-pepsi-cola karışımını viski ^ Annesi, güneş doğduktan sonra hâ mileyken Pinokyo okuduğuna pişman oidm ama, b ir yandan da, Midas'm kulakla rını hatırlayıp, oğlunun b ir m ito lo ji kah ramanına benzeyişiyle teselli buldu. diye lıkır lıkır içmesi dillere destandır. Ayrıca beatnikler yardımcı oldu. Sen Jozef'İ kar dinal pistonuyla bitiren «Apti», Mülkiye'de son hakkına girdiği sınavların so nuçlarını Avusturalya'ya göç hazırlıkları sırasında öğrendi. Ankara'da Cüzzam Enstitüsünde yap tığı tercümanlık devresinde edindiği tü r lü çeşitleri tecrübelerden sonra Baîkanlar'ın en iyi Fransızca bileni iddi asîyle or taya çıktı. Merakımızı mucip oian nokta, Yenikapı sahil gazinolarında, alaturka müzik sefalarından büyük zevk alan, huzur ço- Siyasi Şube'nin sosyabilitesi az kızlarından bazılarını himayesine alıp da toplum içine sokması Vekaa'nın sevap , «Sarkık», Çorlu'da doğdu, Uzunköp rü'de büyüdü. Kışın Sen Jozef'deki ma nastır eğitimiyle, yazın Uzunköprü'deki serâzâd yaşantı arasındaki çelişkinin do ğurduğu intibaksızlığı zekâ yapısı dahi bugüne kadar Önleyemedi. Moda ve Uzunköprü sosyetelerinden edindiği aşk bilgilerini evdeki hizmetçide uygulamayı deneyince, pederi Aİİ Rıza Efendi'den ilk boks' derslerini aldı. Aşkta evrimine Sultanahmet ve Kumburgaz'da Ankara Koleji'nin bu havalı kızı Müikiye'ye ilk girdiği sene EZELİ arkadaşın dan vazgeçip aristokrasiye eğilim göster meye başlamış, bunun pratiğini de «Ben Nakcihan Prensiyim» diyen b ir GİRAY'la yapmıştır. hanesine yazılacak b ir olaydır. «Diplomat olsun da nasıl olursa o l sun» diyen arkadaşımızın Ailah gönlüne göre versin. Kendisine atılan ayakları çok usta bit- şekilde kırar. Hiç birşey yapamazsa küsüverir. Çok usta olduğu ikinci b ir ko nu ahçılığıdır. Yum urta pişirmekte yep yeni b ir sistem buraka, sahanda yum ur tayı yağsız pişirm iş ve ahçıiık tarihine adını altın harflerle kazıtmıştır. (Y um ur tayı sahandan). Arkadaşları ile çıktığı yemeklerde iş tahsızlığını bahane ederek yemek yeme mesi buna mukabil büskivileri yurttaki odasında birer ikişer atıştırması riva yet olunmaktadır. İleride çok iyi b ir sefire olacağına inandığımız Sumru'nun hayatı boyunca mesut olmasını temenni ederiz. MERTOL GÖKSOY ama başka m illetlerin vatandaşlarını Fransızlara tercih etti. Mülkiye'nîn 1302 öğrencisi içinde kantinin nerede olduğunu bilmeyen tek talebedir. Ev işlerinden pek hoşlanan, girdiği her yeri düzene sokan bu becerikli ha nım hanımcık kızımıza «Yeni Düzen»den hoşlanan b ir genç Hariciye'ciyle m utlu luklar dileriz. ALEV KILIÇ — ■11 derece soğukta «Kara Kartalları» seyretmeğe gitmiş. Cumartesi Konserle rini ve Devletler Hususi Hukuku Dersle rini devamlı takip eden ender öğrenciler dendir. Armaoğlu'nun Milletlerarası Ak tüel Meseleler dersinde konuşma kabili yetini arttırm ak için hher hafta Econom ist okuyan Çmar son zamanlarda Dış İş lerinden kim i görse Bakanlığın havasını soruyor ve diğer lüzumlu bilgileri edini yor. AYSEL TEZCAN TÜLÂY NAKOMAN Tüm Karşıyakalılar gibi Tüiây da Mülkîye'mtzin popüler tiplerîndendir. Bu esmer güzeli hatun 4 yıl boyunca kendi ne atılan ayaklan kırmış, onun için b ir çok kuyruk acısı olanların hücumuna maruz kalmıştır. Hele İstanbullu b ir Kıbrıs'tan Şahane'ye transfer olan Aysel son sınıfa gelenedek pek az kişinin müteahhit oğlunun ayağını «Senin yayn tanıdığı b ir arkadaşımızdı. Son sene ise kaç, sınıfın ne, ben III. Siyası'deyi m» di çevresinde güzel giyinişi, diğer vatandaş yerek kırması ünlüdür. larına nazaran türkçeyi çok daha güzel Ama diyeceksiniz kİ, hiç mi kusuru yok bu hanımın? Yokİ Ama onu çekemı- konuşması ve de hanımefendiliği ile te mayüz etti. yenler bazan seiâm verip bazan verme diğini, «Dün akşam selâmıma neden mu kabele etmedin?» diye sorulunca da Halen b ir M üikiye'li abimiz ile ni şanlı bulunan Aysel'e ileride m utluluklar dileriz. «Göz kırptım , görmedin mî?» diye cevap Aynı saatte 3 kişiye randevu verip b ir dördüncüyle buluşması olağandır. Ektiği üç kişiye ileri sürdüğü mazeretle rin inandırıcılığı, iyi b ir diplomat olaca ğının işaretidir. Bulunduğu odada bira şişesi açılınca başı dönen, diline alkoî molekülü değince «Öf be, ne içtik» diyen Alev, karşı cins hakkında teorik bilgile verdiğini söylüyorlar. Yalan tabiî. Siz inanmayın. ÖMER KÜRKÇÜOĞLU yönden çok «acti Ankara Kolejinden 1. likle mezun o- ve» b ir arkadaştır. Türkçe ve İngilizce'yi Kendisi «social» lunca, değerinin en iyi anlaşılacağını tah min ettiği ve kendinden önce nice inek ler beslemiş olan Mekteb-i Şahane'ye gi rip girmemekte kararsızdı. Fakat o sene riyle ünsalmıştır. Yeni beyaz arabası İle Bağdat caddesinde 4 ay çapkınlık turla rı attığı halde cins-i iâtîfin dikkâtini an cak b ir Belediye otobüsüne arkadan tos ladığı zaman çekebilmiştir. fakülteye yeni sıralar sımarlandığını du yunca... Bundan sonra 1. ve 2. sınıflarda sevgili sırasından sadece hademenin süpürgesiy le gözüktüğü zamanlar Jet Turizm'deki İstiab. haddi, azami 2,5 kiği olan san dalından bahsederken «50 beygirlik mo torunuz varmı» diye sormayı prensip edinmiştir. Mülkiye'nîn Siyasi görüşleri ni dikkate alarak Amerika sözünü ağzına almayıp «Ben oradayken ............... » di ye lâfa başlayan Alev sene sonunda 9 o r talama tutturunca «Aaaa hiç te çalışma mıştım» diyecek kadar gizli inektir. yerini almak üzere kalkmaya başladı. Si. t sındaki iktisadi, scısyal ve siyasi bağlılı ğın da sonu oldu. Teneffüslerde insan arasına çıkmaya başladı. Ömer bu müba rek 3 Siyasiye geçtikten sonra Mersin'e gitmeye başlamış. Ortanın solundan sa yepyeni b ir dil doğurmuş ol makla ne kadar övünse azdır. ÇINAR ALDEMİR N o t: Ttüây'ın İngiltere'den aldığı be 62 . yasi Şubeye girmesi Omer ve sırası ara karıştırıp Çmar'a sormuşlar «Hayatta en sev diğin üç şey nedir» dîye; «Beşiktaş, Be şiktaş,Beşiktaş» demiş. Yine söylendiği ne göre Siyasi'nin bu şifa bulmaz Beşik taşlısı 41 derece ateşli b ir hasta îken A rtık Ömer b ir M ülkiye'liydi. ğma kaymıştır. Sebebini sorun, «— Dos tum...» diye uzun uzun başlasın anlatma ya. yaz pantalonları görmek bahtiyarlığına Arkadaşımız şu aralar rahat b ir kol erîşemiyenîer ne kadar üzülseler yeridir. tuk aramaktadır. Bu konuda bilgisi olan Ancak öbür K arşıyaka'lardan izahat is ların hergün öğleden sonra Jet Turizm'- teyip bu üzüntüyü azaltabilirler. in yazlık bahçesine başvurmaları. BASKIN ORAN DARYAL BATİ BAY Uyguladığı bütün rejimlere rağmen kilosu hızlı b ir yatay büyüme içindedir. Organik birleşiminde yağın fazla bulun ması dolayısıyla herşeyde hemen su yü züne çıkma özelliği göstermektedir. Beleş viski bulduğu zaman gaionla içen Daryal b ir keresinde daha fazla vis ki alabilmek için midesinde yer açmak isterken, bu işi ev sahibinin ve diğer da vetlilerin gözleri önünd hemen oracıkta yapmış, bütün yediklerinin davetliler ta rafından b ir yanda hayret diğer yanda dehşetle görülmesine sebebiyet verilm iş Hariciyeci olmak dileği ile Müikiye'ye kapılanan Baskın, birinci sınıfta başlayan ve hâiâ devam edegelen çıkın tılımı ile nam salmıştır. Çiçeği burnunda b ir AFS li iken diyalektiğin «Herşey dur madan değişir...» kuralma uyarak dur madan evrimleşmiştir. Öyle ya, Ameri kan avukatlığı nire, F ikir kulübü nire? Kendisi bu evrimleşmesiyle pek övünür. tir. TRT'yi soyup soğana çevirenler ara sında Resmî Gazete'de teşhir olunduğu, gibi yaptığı çevirilerle haber sahiplerini bile şaşkınlık içinde bırakmayı başarabil m iştir. Amerika'lı kızıyla olan ilişkisi ti pik b ir Türk-Amerikan ilişkisi haline geldiğinden, hükümet politikasına aykırı olsa da tam yerinde b ir kararla bu işi za manında sona erd irm iştir. Şim dilik bü rağmen son yılında Bahçeli Sonduraktan gelen barbunya pılâktlere ve bu nefis yiyeceklerin zarif ahçısına dayanamamış tır. tanımadığı cins-i lâ tif yok gibidir. Bu arada saati 40 kâğıda Türkçe ders vermek gibi akla hayale gelmeyen nesneler icad edip yolunu bulur. İçinde bilumum gerekli-gereksiz eşyanın (bu arada, b ir za manlar merhum Rıfkı'nın) epey düzenli b ir halde bulunduğu b ir odaya sahip oian Baskın, PTT'nİn fahri M ülkiye Jöton bayiliğini yapar. Son iki senesini Dış Münasebetler Enstitüsünde asistan olma ayaklarında geçiren bu İlginç kişi b ir bakarsınız ya rın başımıza asistan oluverir. Onun için eski devre arkadaşları kendisine şimdi den postalarını atmaktadırlar. Kendisi, Set Kafetarya'ya Ankara Palas'a gidelim diye tavladığı kızları, Hattuşaş, Gordion veya Göreme'ye götüre cek kadar sem patiktir. Üçüncü sınıfta son hakkını kullan dıktan sonra sınıfını geçtiği zaman, kim senin kalmadığını görünce «sınıf geçine ninde tadı kalmadı» diyecek kadar kö tümser, SBF Turizm Derneği kampında yüznumara'ya gerek görmeyerek «tabia tın çocuklarını bırakın taiattan diledikle ri gibi yaralansınlar, çalılıklar nelerine yetmiyor» diyecek kadarda pratik zeka dan nasibini alan ender dostlanmızdandır. Onu size biz değil şayet katılıyorsa nız beraberce gittiğiniz gezileri daha iyi anlatmıştır herhalde. 1945 yılının karlı b ir Şubat gecesi nin şafağında Barçka'da b ir kız çocuğu alaleceie dünyaya geldi ve ebeye «zahmet etme ben ağlarım» deyip ağlamaya baş ladı. Gel zaman git zaman Barçka'nın so kaklarını dar bulmaya başlıyan Nesro şoööle b ir Paris'e uzandı gezdi, tozdu. Fransızcayı öğrendi. Fakat yaşı küçük oiduğu için Fransız erkeklerinin tadını tavlamanın ilm ini yapan Baskın, kazaklı ğıyla övünür. İlk iki sene evlilik müessesesine karşı olmasıyla da tanınmasına me ve işleme rekorlarının da sahibidir. Müseccel İzm ir'li olmasına rağmen, Ankara'da sübyandan kartoloşa kadar Bir yaşından itibaren Türkiye dışın daki turlara katılmış döne döne b ir hal olmuştur. NESRİN KORAY Baskın Avrupa ve Amerika seyahatle ri ile de ünlüdür. Maceralarını dört yıld ıran la ta anlata bitirem em iştir. Bu gezi lerinden getirdiği slaytlar sayesinde kız Kendisi halihazırda okul, kantin ve yurt çevresinin en fazla şike yapan ve yi yen fertlerinden olduğu gibi adam İşlet Önce Ankara, sonra da Türkiye turlarına başlayan pek aziz arkadaşlarımızdandır. tün derdi bu ilişkinin geride bıraktığı borçlan ve faizleri tamamen Ödiyebiiİngi İtere'deki çalışma kamplarında yanığı faaliyetler ile ilgili bilgileri gizli oturumlarda arkadaşlarına iletmeyi ken disine vazife bijm iş, bu vazifeşînaslığı ar kadaşları tarafından tam b ir ilgi İle kar şılanmıştır. Son senesnıde Dış Ticaret dersine merak sarmış, on kere okuduğu notlan İlk defa okuduğunu iddia etmek yoluy la yeni b ir sayı sistemine Öncülük etme ye başlamıştır, m ektir. ERGUN GEYİKDAĞI Doğduğu gün Fransızca'yı Fransız doktorundan birkaç gün içinde de İngi lizce'yi hemşiresinden, ana dilinden önce öğrenen, emeklemeye başlar başlamaz tadamadan döndü. Sonunda da tabi Mülkİye'ye geldi otourdu. Okulun açıldı ğı ilk gün Mülkiye'de Siyasi Şubeden başka şubeler olduğunu öğrenince ağzı hayretten b ir karış açık kaldı. 2. sınıfın yazında rüştünü İsbat ettiği için Fransa' ya Fransız erkeklerini tanımaya g itti, Adana'da b ir iki dönümlük b ir toprağı vardır. Buna rağmen eski kâtipleri Ya şar Kemal'i çok tutar. Fakültedeki iki se nesinin tamamını 404 Peugeot'sunun ta m iri uğrunda harcayan İsmet, karşı cins le hızlı ilişkiler kuran mutlu kişilerden dir. ismet'in İsrail-BAC savaşı sırasında ki derin üzüntüsünü İskenderiyeli bir diibere atfedenler de vardır. erkek Gürsel, Darüş-şafaka'nın Mülkiye' deki son röprezantör'üdür. Asistan olmayı en büyük ideai kabul eden; bu sebeple sınıfta ilerlemesiyle mütenasip oiarak Siyasal düşünce bagaj ını hafifleten Gürsel'e verilmesi gereken hediye, yeşil goziü, sarı saçlı, narin b ir oyuncak bebektir. FIRAT UZMAN İkinci sınıfın eniştesi, sabık öğrenci derneği başkammız, burjuva eğlentileri deyip baloları ve çayiarı yazıları ile boy kot ederken Gülağacı çe Çakın'a koştu. Saatlerce merdiven başında başkaniçe'ye yalvarışları «kazak giyen erkek» un vanını almasına sebep oldu. Aşklar be nim neyime ben dağların çocuğuyum di yen Uluç, yine de aşksız yapamıyacağına karar verdi. Fırat Hanım, Mülkiye koridorlarının müdavimlerinin basında gelmekte ve bu koridorizm sayesinde de sık sık, ay ve güneş gibi tutulmaktadır. Kendisini ari yan herkesi tereddütsüz ikinci kattaki WC'lerin önüne gönderirseniz, aradığını hazır ve nazır bulacağınızdan emin ola b ilir. Şaşırdığınız tek nokta, senelerdir aynı yerde durup da, nasıl o kokunun üstlerine sinmediğidir?! Bu konuda yap tığımız «Kokulojik» araştırma sonucu, kalbinin çok temiz olmasının bu koku ların üzerine sinmesine engel olduğu an laşılmıştır. Mektebe kayıt olduğundan bu ULUÇ GÜRKAN ÇAVLAN SÜERDEM M ilitan ruhlu, Amerika'nın Vietnam Politikasının destekçisi, okula sağcı giv rip büyük gayretlere rağmen solcu olma CAN ALP dan çıkan Cavlan, Anavatanın Yavruvatan ve yavruvatan yavrularıyla ilişkile ri Gözlerini dünyaya açarken «Maddeyi ni geliştirmek ve yakınlaştırmak yolun zorlamamalı, iş olacağına varır» diyerek, kendisine hayatı boyunca rehberlik eden daki çabalan İie tanınır. kaderci düşünce tarzını ifade ettiği söy Bir mecmuada gördüğü çıplak kadın lenmektedir. Can, Mülkiye'de ve lisede resminin yanındaki küçücük Miğ uçağı daima başarılı geçen tahsil hayatını da resmine bakarak «Aman su dehşet şeye bu düşünce tarzına borçlu olduğunu be bakın..» demesiyle mehşur olan Cavlan' lirtir. İki yıl önce Antalya'da B,B, nin ¡n garip zevkleri arasında paraşütiü payurttaşı b ir cins-i lâtifle karşılaştığından raşütsüz her türlü atlayışlar, kayaklı kaberi «Fransız gibi yâr, Antalya gibi diyar yaksız kayışlar, sulu ve kuru dağ sporla olmaz» demeye başlamış ve aynı gavur rı, b inicilik, atıcılık ve deniz sporları var hanımının etkisiyle Fransızca ve arkeolo dır. jiye olağanüstü b ir merak sarmıştır. Hocalarla ilişkiler alanında «Sayın Konya gezisinde yerlerde bulduğu plâstik Hocamcıİık» felsefesini benimsiyerek dondurma kaşıklarını ve beykoz üretimi ş.İşe kırıklarını Roma eseri zammıyla «Asgari gayretle azami faydayı sağlama» toplanması bu yüzdendir. Ayrıca, 1000 TL. ödiyerek ders almaya başlamış, fa kat maddeyi çok zorladığı için vaz geç doktrininin as elemanları arasına girm iş tir. Siyasi Şube Altın Çocuğu», Fermanında «TRT'nin «Komando Tugayınm yana tek b ir dersi asmamış ve mektebin 1967 yılındaki meşhur boykotuna da ka tılmamakta ısrar etmiş, ama arkadaşla rının ölüm tehdidiyle bu kararını değiş tirmeye mecbur kalmıştır. Gözbebeği», «4 Siyasî'nİn Baş Şahini» Fırat abia'nm yakında İlahiyat Fa kültesinden b ir asistanla nişanlanacağın! duymuş bulunan Komitemiz kendisine hayat boyunca başarılar ve m utluluklar diler. çok çalışkan olduğu söylenir. GÜRSEL DEMİROK Kızlara karşı aşırı sempatisi ile ta nınan; her şubenin her smıfnda kalbini vermeye elverişli b ir kız bulabilen fakat bunu uygulama alanına koymaktan da yak yemek korkusuyla çekinen tatlı-sert 60 olarak nitelendirilen Çavlan'tn üzerinede araştırmalara girişmekten büfyük zevk duyduğu, karşı cinsle ilişkiler konusunda Koiej çevrelerine düşkünlüğü iie ta nınan Çavlan'ın kendisini Şahane'nin en uzun süreli macerasına sokan b ir «Childm iştir. Annesinden sağladığı biletlerle arkadaşlarını operaya götürmüş, fakat orada ilk kez takdığı papyon'un kelebe ğe benzetilmesi, hayatta yediği en büyük darbelerden biri olmuştur. Çan'ın son günlerde Fransa'dan vaz geçerek Kıbrıs'a gitmeye karar verdiği gözlerinden okunmaktadır. . land Made» mayına {kendi tabiri İte «tat lı» sı) çarptığı yaygın söylentiler arasın dadır. 4 Siyasi'nin büyük tatavacılarından olan Çavlan'a İdeal olan Hariciye'de ba basının orduda sağladığı başarılan dile riz. SİYASÎ SUBE / HÜNER TUNCER tek başına ayağa kaldırdı» Öteki Şubeleri hoşgörürlüğü ve sevimliliğiyle coşturdu. Şimdiye kadar görülmemiş b ir şey, ilkkez olarak b ir kraliçeye tabiri caizse gül suyu serpildi. Mülkiye, Hüner gibi b ir kraliçe bu luncaya kadar onun hatırlayactır. Bu da pek olası görülmüyor. zelliği ve çalışkanlığı yanında iyi b ir evhanımı olduğu da ortaya çıkmıştır. * Kibar ve iyi kalpli Canset'e saaddetler dilerken yakında gideceği dış ülkeler de Türkiye'yi en iyi şekilde temsil edece ğini çok iyi bilmekteyiz NABİ ŞENSOY ÖMER MADRA Robert Kolej'den Şahane'ye transfer olması ile haikalanıp evlenmesi b ir ol muştur. İlk sene kaldığı yurtta gök gü rültüsünü andıran b ir şekilde geğirip 38 kişiyi ödünü patlatarak uykusundan uyandırmış, bu nedenle de Onur K urulu na verilm iştir. Her ne kadar sıkı sosyalist ise de, ka pitalist b ir gazetenin sütununa geçecek nitelikte b ir törenle evlenen Ömer, 12.20 z ili çalar çalmaz soluk soluğa evine ko şarak kılıbık Unvanını almaya hak kazan Hüner sosyalistlikle ilişkisi olmama sına rağmen diyalektiğin canlı b ir örne ğidir. Birinci sınfta onu kimse tanımazdı. ' Hatta Atlıspor'da kolunu kırdığı zaman * bile kimsenin haberi olmamıştı. ' İkiye geçince Hüner biraz daha açıI■ di. Tanınmaya başlamasına sebep, Ömer Kürkçüoğlu'nun haremine dahil olmasıydı. ; Siyasi'ye ayrılınca Hüner'e kendisine tek yaraşan b ir ad takıldı: Pembe Şafak Hani yanında Manitu haltetmişti Pembe Şafağın. Her allahın günü yanında nedi meleri «...Bulut ve ... Karga » ile WC'nin önünde ağaç olurdu. Ama vardı bu kızda b ir potansiyel Kazgan muhabiri bu po tansiyeli daha Hüner'e Paris'te Saînt M io hel metrosunun ağzında rastlayınca keş fetm işti, ya .... Son sınıfta Hüner'de b ir değişme ol du ki, sormayın. Daha önce yaşamak için Avrupa, özellikle Almanya'dan başka ko nu düşünmeyen Hüner, nasıi olduysa bir gün Kantini keşfetti. O adını bile bilme diği kantini. İşte o gün bu gündür, Hüner Mülkiye'nin baş tacı oldu. Gökkuşağı renkleri ve kehlibardan mikaya türlü yü zük, bilezik ve kolyeleriyle dikkati çeken Pembe Şafak o sonsuz neşesi ve «sens o f rum ur»u ile fethedilmedik gönül bı rakmadı. Mülkiye bu sevgisini ona İnek bayramında gösterdi. Koyacak yer bula madı. Gerçekten Mülkiye Mülkiye olalı böyle kraliçe görmemişti. Siyasi Şubeyi mıştır. En büyük merakı, etrafındakilere yakası açılmamış fıkra lar anlatmaktır. Amacı Siyasi Tarih asistanlığı olan Ömer'imize başarılar. «Bomontili Nabi»nin doğduğu gün espri tarihinin kara günü olarak kabul edilir. Müikiye'ye anasının kuzusu olarak gaz ocağı ve Davy Crockett misali tavır CANSET ORAL larla geldi. Bu huyundan halâ vazgeçemiyerek son sınıfa kadar 4 bavulluk çeyizi 1946 da Bursa'da doğan ahubakıslı, selvi boylu çerkes güzeli Canset, 1964'de ni devamiı yanında taşımıştır. Ankara Kolejini, Edebiyat kolundan okuî İkincisi oiarak bitirm iş ve Şahane'ye istiyerek g irm iştir. Canset Kolejdeki başa rısını M ülkiye'de de devam ettirm ektedir ve hiç kavun yemeden Şahane'yi bitirm e yolundadır. Yalnız Fakülteye girdikten sonra, Yalçın kayalara çarparak bayılmış ve genç b ir Hariciye'cimizin kolunda, nikah dairesinde ayrılm ıştır. Bundan sonra gü Bîr Japon geyşası kadar terbiyeli olan «Çene» Nabi, meşhur M ülkiye-Akademi maçında 100 m. uzaklıktan arkası nı dönerek ve kısık b ir sesle hakeme «Eşş...» diyerek skandailara sebep olmuş ve son yılında maçta hakem kovalama lara kadar işi İlerletm iştir. Kendisi gitarla bombayı ayırdedemiyecek kadar müzik bilgisine sahip olma sına rağmen, yüzsüzlüğü eiden bırakmıyarak K ızTeknik'te konsere çıkmış ve o yıi domates tüketim inin rekor seviye de olmasını sağlamıştır. Bir yazını Paris' te ve Cannes plajlarında geçirmesi bile, «Çene»nin kız konusunda sıfır km. de acenta mali b ir otomobil kadar gıcır gıcır kalmasına mani olamamıştır. İSMET BAKIRLI Dost ve m ütefik Federal Almanya öğ retim kurumlarmda harcadığı senelerden sonra-Mekteb-i Müikiye'ye yarıda intisab eden İsmet, «Bizim Almanya'da...» şek linde başlıyan cümleleri ile meşhurdur. Baskın tarafından lânse edilen «Feodal Artığı» deyimine çok kızar. Kendisinin 59 ERŞAN GÖNENÇ vaşın en ateşli anında ana rahmine dü şen bu pilotumuz, 1944 yılında her na sılsa daha fazla beklemekten usanarak dışarı fırlam ıştır. Gece rüyasında tüm erkeklerin aksine kız yerine türlü çeşitli şeylerle donatılmış ziyafetler gören sev gili pilotumuz yeni tanıştığı kızlara An kara'nın en iyi lokantalarından ve aşçı larından söz ederek kur yapar ve de an nesinin tavsiyelerine uyarak, bugüne dek hiç aşık olmadığını tekrar tekrar söyler. Mao Mustafa ve Sol Filiz ile arkadaşlık yapmaya başladığından bu yana Hürdüşünce Kulübünden uzaklaşarak evrimleştiği söylenmektedir. ÖMER BAYLAN F İIİZ ARIKAN Mülkiye'ye camcılar tröstünün parla mento kanalı ile baskı sonucu alınmış olan Kürt Erşan tröst sahiplerinin yar dımlarına karşılık çok başarı i ı çalışma lar yapmış ve sayesinde bütün camlar ^yenilenmiştir. Cemiyet üyeliği sırasında Dekan'a çıkarak Mülkiye Marşının aşağı‘daki şekilde değişmesini istediği iyi ha ber alan kaynaklardan sızmıştır. t Yarab; İki Ya Ya Kürdü M ürt eyle ayağını dört eyle dayıyı Kürt Kürdü dayı eyle» İç Gezide Efes'te tiz sesi ile söyledi ği şarkılarla Meryem Anayı mezarında rahatsız etmekten çekinmemesi turizm destekleyicilerinin protestolarına sebep olmuştur. Diyalektiğin herşey değişmek tedir ilkesine hiç değişmeden kalarak sol . kanada Mülkiye içinde en öldürücü teo rik darbeyi yine Erşan vurmuştur. «Ayşe, Fatma, Süheyla ama vazgeçemem ben senden Hülya» şarkısını çok tutan Er* şan'ın herzaman Hülya'lı ve mutlu olma sını dileriz. NURİ YAMAN Malazgirt'te 1071 yılında Romen Diyojen ile Alpaslan arasındaki kanlı sa Mona Lisa'ya benzediğini ebesi far- HAŞAN ÖZMEN ketti. Ama bunu yıllar sonra kendisine 1943 senesinde dünyaya gelen ve ilk Mülkiye'deki hayranlan söylediler. O “ sözü «yemek» olan Haşan Mülkiye'ye gi günden sonra Mona Lisa gibi gülümse rince hem kendisini hem de ailesini SEmeye bilhassa dikkat etti. 1963'te girdiği Şahane'de İlk seneyi VİNÇ'e boğmuştur. Bazı derslerin varlı kazasız atlatan arkadaşımız ikinci sınıf ğına inanan, geri kalan boş zamanlarını da ev-Dil Tarih-Babanın kahvesi üçgenin ta sınavlara girmeyi unuttuğundan b ir de geçirmesine rağmen yemek yemesini sene daha okumak zorunda kalmıştır. hiç ihmal etmemektedir. Göbeğinin git Kantine sadece fik ri münakaşalar tikçe büyümesi Sevincini üzüntüye garyapmak için giden Filiz, günde ortalama kettiğî için saunanın devamlı müşterisi on beş bardak çay içmeden ders çalışa- olmuştur. Kendisine «Mülkiye'ye girmemamakta, SOS'lu yiyecekleri çok sevdi seydîniz ne olurdunuz? sorusu soruldu ğinden fazla kilolarını alamamaktadır. ğunda «ya Bolu'lu aşçı olurdum ya da Tarihte en iyi bildiği olay Ankara Savaşı büyük b ir lokanta açardım» demiştir. ve tarihî şahsiyetler İçinde en çok hay ranlık duyduğu kişi Tİm urlenk'tir. Kendisine m utluluklar dileriz. TUĞRUL BAYAZ Bıyıkları anasının karnında iken baş ladı büyümeye. Kendisine sorarsanız «sosoyalist oldum olalı bıyıklarım terle di» der. İkide bîr babasının kendisine Anteb'in en güzel kızını alacağını söyler. En son numarası kapris yapıp, «ben baş kan olacağım» deyip neticede sosyalistle ri rezil etmesidir. Son günlerde giriştiği ayaksal ilişkiler tüm Okulun malûmu dur. M utluluklar dileriz. ERDOĞAN DURMAZ Birinci sınıfta yediği b ir postadan sonra lobut ve halter çalışmaya başlayan Erdoğan bu sefer de «Ağabey şimdi de kimse posta atmıyor» diyerek yakınmak tadır. Dış görünüşünü kabalaştırmaya çalışmaya rağmen gayet yufka yürekli olan arkadaşımız bu yufka yürekliliğini TNS'dekİİere sendika kurmaya teşebbüse kadar götürmüştür. Uzun seneler gözleşmeden sonra b ir kızla nihayet jeon sınıfa gelince cesaretlenip konuşabilen Erdo ğan'ın tek sırdaşı ve kadim dostu Yakup'tur. OĞUZ AKHAN hijyen Enstitüsündeki baskülü bozduğu nu inkâr edemez ve o günden bugüne de hiç tartılmaz. EROL ÖZGÜREL Bütün bunlara rağmen bizim tonbul Rezo'muz baloda «şaapan» b ir ç ift gö rünce utancından ağlayacak kadar da saf ve temiz b ir kızdfr. MENNAN TÜZEMEN Sivas'ın çıkartmış olduğu gelmiş geçmiş jönlerin en jönü, en yakışıklısı ve de en efendisi b ir sabah vakti ebeye göz kırparak dünyaya geldi. En büyük arzu su Zampik olmaktı, fakat ola ola aile ba bası oldu. Bu genç yaşında Mennan'ı kaybeden arkadaşları onu «Zavallı Mennan-Zavallı Çocuk» diye büyük b ir ü1947 yılında Antalya'da dünyaya gel züntüyle anmaktadır. Kendisine hayatı di. Daha doğar doğmaz ağzmı oynatmağa boyunca m utluluklar ve iyi aile reisi sıfa başlaması bu yumurcağın ileride , hiç tının devamını dileriz. susmayacağını isbat etmekteydi. Herkesin sınıf-ı iptidai de olduğunu zannetmesine rağmen Mülkiye'ye girdiği tarihi kendisi bile unutmuştur. Lisede çöp tenekesinden tebeşir ararken arka daşları tarafından «Çöp» lâkabına layık görülmüşsede bunun gerçek anlamı pis boğazlığından ötürü şişkin göbeğine iza fe edilir, iç gezide Büyük Efes Otelinde Konuşa konuşa büyüyen Oğuz/Gazi Lisesinde biraz ders çalışmayı, biraz da münakaşa etmeyi başarıyla öğrendikten sonra Mülkiye'ye düştü. Turan Güneş'ten «İşte ileride büyük hukukçu olacak bir arkadaş» diye yegâne iltifa tı kazanan Oğuz, son sınıfta büyük b ir fonksiyon blmuş ve Gezi Komitesi Başkam olarak ‘‘bütün işleri başarı ile yürütm üştür. . şantöz Nii ile yaptığı oryantal bu konu SEVİM ÖZGEN daki üstünlüğünü b ir kere daha ortaya koymuştur. En büyük arzusu doktordan bile b ir karsı cins uğruna vazgeçen Çö pün akşam erken yatıp sabah sekizde ha zır olmak en büyük Özelliklerinden b iri dir. I 1 İç gezide çıktığı Uludağ'da (kendi ■ifadesi ile) fazla yükseklik sebebiyle ters yüz oimuş, Belen'de kalınmayışma çok üzülmüştür. Hayatta en büyük arzusu sa ykallarının b ir an evvel çıkması olan ar kadaşımız hatun kişilerle hiç alâkadar olmaması ile tanınmış saplardandır. HÂLE BOYSAL İç gezide «Hippi -g iri» sıfatını kaza nan bu çiçek sever arkadaş Mülkiye ha yatında inekliği ve kavgacılığı ile meşhur olmuştur. Derslere girip asla not tutma yı başaramadığından son sene kurduğu «daktilo ile not yazma» REZZAN ÇİTİCİ şirketinde'çok gaddar b ir patron olduğunu isbat etmiş 1946 yılının Şubat ayında soğuk Yoz Adana'nın kuytu b ir köşesinde düngat gecelerini nurlandtran tombul bebe, .'■yaya gözlerini açarken, annesine «evlâ1963 yılında da Şahane'yi nurlandırdı. 1. dıin» diye hitab eden; babasının mesleği sınıfı öylesine sevdi kİ, yerini terk ede ni tamamlamak için mimar olmak ister meyip doktora ve arka sıralarda, tahta ken Mülkiye'ye düşen «biblo» lâkabı İle duvarlarda gizli edebiyat yaptı. maruf güzel kızımfz idarenin en genç ve Büyüdü, daha da semirdi ama 5 yıl geç kalmış kızlarından b irid ir. saflığını büyük b ir titizlikle korudu. «Bir baltaya sap olamadı». Hayatta en büyük zevkinin dafls et tir. Dersler hariç her işini en son ana bı rakan Hâle, İç gezide de her elbisesinin eteğini giymeden biraz önce kısalttığın dan her yere geç kalmasına sebep olmuş; Silifke'de «lâstik kontrolü» (m üracaat: lügat-it seyyahat-İ Dahiliye) yapmak iste yip de aydınlık b ir yer bulamayınca b ir Yakışıklı evli erkekleri gördükçe «ah şeriat neredesin?» diye içini çekti, par- mek ve içki içmek olduğunu söyleyen; kutu k ib riti bitirdiğ i halde b ir türlü lâs bu yüzden de iptidaînin oğlanlarının M ül tikle ri kontrol edememiştir. lağ oğlanları gördükçe «al bi makas kâ kiye'ye adapte etmenin ulvi b ir görev ol İnek Bayramında eski Türk kıyafeti firin yanağından» duğunu göğsünü şişirerek söylemektedir. giymeyi şiddetle reddetmiş, kendi tipine diye burnunu çekti ama yine hiçbir ayağa cevap vermedi». karakteri ile mezun İspanyol kıyafetinin yakıştığını ileri süre Tombul denmesine kızar ve kendin olduktan sonra polis olmak isteyen bu rek İdarî Şubeye bu kıyafeti teklif etmiş den cm. daha geniş olanı görünce «bide kızımıza verilecek en iyi hediye oyuncak tir. AYDiN'lı b ir gelecek kendisini bekle tabancadır. mektedir. bana şişko dersiniz» dîye çıkışır ama, Hızlı ve s in irli 57 ABDÜLKADİR AKSU atan Caner derhal Çankaya sosyetesi ile tanıştı bu yüzden ıslak caddelerde dolaş tı. Tekel İdaresi ile imzaladığı sözleşme yi çabuk feshetti. Sonra Cebeci camii ar ka köşesini kayınpederine yağ çekmek gayesi ile mekan belledi. Son yıl hasreti ne dayanamadıği nişanlısı uğruna İnanöz otobüslerini zenginleştirme gayretleri gö rüldü. Kendisine m utluluklar dileriz. HAMDI KUMARI Kedilerin damda gezdiği o muhteşem ay'da, İzm ir'in Karşıyaka'sında, elinde b ir deste iskanbil ile doğduğu söylenir, yine ebesine doğum ücretine karşılık b ir el barbut atmayı te klif ettiği de bu söy lentiler dahildir. Hicri 1363 yıiında O'nu ebenin ku cağında görenier ilk olarak alnına dökü len perçemlerini ve elinde tuttuğu küçü'Cük Kur'anı Kerimi farkettiler. j* Medrese tahsiline kabiliyeti fazla ol»masına rağmen b ir tesadüf onu ilkokula '■atmıştır. Yine aynı tesadüfle Müikiye'ye gelmiştir. Mülkiye'de «Hür düşünce»nin yerleş;’ mesi için büyük çaba harcamış ve aynı isim li kulübün üç yıl başarı ile muhasip liğinde bulunmuştur. Mülkiye'de bunca senede 15 defa derse girdiği ile övünen bu arkadaşımız ne zaman aransa Hasankaîe Lokalinde^ «King» masası başında bulunabilir. İ Ç gezide, Muhteşem Yedilerin ve hat ta bütün arabanın şakiliğini yapan Ham dı, re ji idaresinin baş müşterileri arasın dadır. Adana'da yaptığı oryantal ile 200 lira para toplayıp bu konudaki ustalığını bîr tutm aktadır. Kendisi 68 Festival Komi tesinin en faal ( ! ! ! ) üyesidir. EKREM GEZGİN Dört yıldan beri Şahane'de gizlice ve delice sevdiği kıza aşkını duyurmak ce saretini gösteremediği için, Şubat ta tilin de dayısının kızıyla nişanlanmak zorun da kalmıştır. Her ne kadar kişisel belgelerinde doğum yeri Almanya olarak görülürse de, araştırmalar sonucunda 1947 yılında Bursa'da köhne dünyayı onurlandırdığı anlaşılmıştır. Ortaya çıktığında, bütün Halen ilerde kuruiacak İslâmî Kürdistan Devletinin kabinesinde yer almayı düşünmekte ve Beaties'in Mülkiye tem Bursa'lıların «Merhaba ey meslekdaşımız, merhaba» diye bağırıştıklarj gerçek tir. silciliğini yapmaktadır. İleride Türkiye' nin en iyi röntgen mütehassısı olacağım, söylemektedir. lan Yeşil Bursa'nın şirin bîr kasabası oMustafakemalpaşa'da 1942 de çay kere daha ortaya koymuştur. Sezer ile beraber yaptıkları Bursa seyahati M ülki ye Kamuoyunu günlerce işgal etmiş ve fakat ne gaye ile g ittikle ri halâ tesbit edi lememiştir. başında çadır içinde dünyaya geldi? Caner büyüdü serpildi, ilkokulu kasabada bitirdikten sonra boncuk amcanın yardı mı ile Balıkesir lisesine yatılı olarak g ir di. Sporda olan başarılarını derslerde de azçok devam e ttird i. 1962 de Balıkesir ikinci defa kurtuldu, kızlar üzüldü, aile ler sevindi. Aynı yı! Mülkiye'ye kendini Eskiden aşka inanmadığını bağıra, çağı ra söylerken bugünlerde devamlı olarak «Yine b ir gül — NİHAL, aldı bu gönlü mü» adlı şarkıyı terennüm etmektedir. Arada sırada Sudi ile kadeh tokuşturur ken de çaresiz b ir şekilde «İstersen ge) dönelim, eski günlerimize» diye tempo İftardan ya da namazdan hemen son ra abdestini bozmadan T.N.S.'ye gitme alışkaniığını kazanarak demokratik düze ne he kadar uyduğunu isbat etm iştir. CANER AKAY sonra Özlediği S.B.F.'ye duhûl eder. Kü çüklüğünden beri büyük b ir sempati duyduğu «Karşıt cinse» Mülkiye çatısı altında da gerekli ilgiyi göstermekten kendini alamaz. Karanlık koridor ye anfilerde kızlar ile «Ders çalışmaktan».1 ayrı b ir zevk duyduğunu sık sık b e lirtir. Bu gizli ineğin cins-i lâtiflerle arası iyi ofomayıp «homongolos» adını taşı maktan zevk duyduğu söylenmektedir. Bulunmadığı derslerde, hocaların «Bu gün Ekrem yok» diye ders anlatmayıp ağlamaklı olacakları kadar devamlıdır. Eksi otuz derecede gittiği üçüncü mahal li lig maçlarında üşümesin diye, b ir ha tunun kendisini yakması gereğini duy İSTEMİHAN TALAY maktadır. Son zamanlarda öğle yemekle ** rinde bile kırmızı şarap içmesi (Fener 1945 yılında Kleopatra'nm aşk Şeh ri Tarsus'ta sonraları «Aşk çocuğu» lâka bahçe'nin durumu iyi olduğuna göre) bıyla anılacak b ir bebek dünyaya gelir. his hayatında büyük değişmelerin oldu Her bebek gibi o da büyür ve gelişir. ğuna karine teşkil etmezse de, aksi dokt Tarsus ' Amerikan Koleji'ni bitirdikten rinde tartışmalıdır. AYDIN ALPER RIFAT ÇALIŞIR Cumhuriyetin 22. yıldönümü kutla nırken diyar-ı Uşak'ta b ir müstakbel Kaymakam dünyaya geldi. Uşak idadisini bitird ikte n sonra Mekteb-i Şahaneye gel di. İki birbirinden ayrılmaz ideali var dır. Birincisi idareci olmak, İkincisi ise kumbarasında b irik tird iğ i paralar ile gü nün birinde b ir Anadol'a sahip olmak. Neden illede Anadol'a sahip olmak iste diği anlaşılamamıştır. İyimser tahminle bu isteğini m illiyetçiliğine bağlıyoruz. Rıfat, Antalya'nın Manavgat'ında bir köyde doğdu. Orada büyüdü, gelişti ve kasıntı b ir oğlan olup çıktı. Yerli yersiz güldürmeye alıştı. Bundandır ki, bir espri anlayışına müptelâ olm uştur. Ağ zından çıkan her garip sözün esprili bir inci olduğuna inanır. Usak'a sevgisi Aydın'ı b ir çok ilginç faaliyetlerde bulunmaya ve çok müşküIâti j başkanlık mevkilerini deruhte et meye zorlanmış, hatta çaya götürdüğü 4 kız arasında komünist düşüncelerinden fedakârlık f/aparak irk ayrımı politikası izlemiş kumral, elâ gözlü b ir matmazelin tesirine kapılarak bugünlerde kumral ve elâ gözlü kızların diğerlerine nazaran da ha güzel olduğunu iddia etmeğe başla mıştır. Bizden tavsiye, elinden kaçırma mak için çabuk davranmalısm. FİRUZ YAŞAMIŞ İdari Şubenin en yakışfklı delikanlısı olduğunu söylemesine rağmen M ülkiye' den tipine uygun b ir kız bulamadığından sap olarak mezun olan Fİruz, tiyatroyu ne kadar severse sinemadan da o kadar hoşlanmaz. Söylendiğine göre, Yeşİlçam'- Ayrıca Müîkiye'de kendisine takılan General ve De Gaulle adlarını kolay ka bullendi. Hattâ tam burnunun tepesinde çıkan çıbanın tedavisine hiç yanaşmadı. Çünkü böylece De Gaulle'in yüz biçim ini kazanmış oluyordu. Rıfatın ayırıcı b ir özel i iği de azılı b ir tavlacı olmasıdır. Tavla masasında, gel meyen zara protesto için cıyak viyak ömıştır. Bu genç yaşında doğum tarihini gizlemesi, yıllar sonrası için kendisine Rıfat bu sene Aydm'da Kaymakamlık . yeni b ir kafa kâğıdı çıkartacağı hakkın stajı yaparken de bütün kahredici mari da şüpheler yaratmıştır. fetlerini göstermekten geri kalmamıştır, insanın erkeklik hislerini dumura uğra Zeyno; «Ben Shake yapamam!» der, tacak lâtîfelere dahi el atmıştır. Resmi ama onu iç gezide Efes Oteli Meyhanesin görevinde de iş yapmış oi m ak İçin tarım de türlü figürler patlatırken görenlerin ve turizm uzmanı gibî karışarak yöneti ağızları açık kalmış ve «Niye Shake b il cileri bunaltmış ve hattâ meşhur espiri- mem dersin?!» suallerine verdiği « O >°nne, mütelâalarına çeşni katmış, Kay BİLMEKTEN DEĞİL, İÇKİDEN!» cevabı makamların yüzlerini ekşitmelerine yar ile şaşkınlık yaratmıştır. dım etm iştir, Fotoğraflarında gözlerinin hep karan lık çıkmasının nedeninin uzun kahkülleri olduğunu anladıktan sonra, artık saçla ŞÜKRÜ TEZER rını hep yana taramaktadır. 1944 yılında İstanbul'da dünyaya göz «Ev işi yapan kim?» demesine rağ lerini kapamış ve Mülklye'deki yıllan men, sahanda yum urta pişirebildiği ve zarfında uyku rekorunu hemen daima eİyi toz aldığı bilinm ektedir. linde tutm uştur. Dsha sınıf-ı İptidaide iktisat dersine allerjı kazanan, bu yüz den İdari Şubeye giren Şükrü, son sınıf ORHAN KIRLI ta doktora hayaliyle sadece Mıhçioğlu'1946 yılında Yeşil Muğla'nın şirin nun derslerine devam etmiş, fakat şu günlerde de müfettişliğe özenmiştir. Eski b ir köyünde Türkiye Nüfusuna katılmış «King» hastası, şim diki «Briç» ustası tır. Başarılı geçen ilk ve orta öğrenimi Şükrü, bekârlık sulta nlıkta felsefesinin bitirdikte n sonra, sağını solunu bilmez en ateşli taraftarlarm dandır. Almanca'yı bir bebe olarak çok sevdiği Mü İkiye'ye baba d ili gibi bildiği için Kristinus'un ta gelmiş ve kısa bîr zaman içinde sol cep lebelerine ödev yapmaktan illallah de hede yer alarak sivrilmeye başlamıştır. m iştir. Üçüncü sınıftayken, ikinci sınıf cin Yemeklerden makarna, kulüplerden si lâtifelerinden birine attığı çelme, maa Fenerbahçe'yi çok seven Şükrü için en lesef başa gelmiştir. İyi niyetliliği ve te büyük dileğimiz hiç düşünmedüğ halde miz yürekliliği yanında, çocuksu saflığı b ir üç kâğıda gelip tez zamanda evlen nı ve dalgınlığını b ir türlü üzerinden amesidir. tamamıştır. isr. dan cazip te klifle r almasına rağmen red detmiş ve kendini yu rt sorunları üzerin de düşünüp yazmaya vakfetm iştir. Bu arada Mali Şubeden b ir hatuna sekiz ke re ayak atıp sekizinde de hava aldığı r i vayet olunm aktadır. Başarılî b ir Kayma kam olacağı iddiasındadır. Zarrt. ZEYNEP AKINCI Uzaktan 'Zeynebi buzdağı sananlar yanılırlar. Aslında kasılsa da hakkıdır ya. Paşa kızıdır. Onun hakkında yanılan birisi; «Bu kız dünyanın en ta til kızların dan b iri, yöhui» diyerek gerçeği açıkla 20. Asır M illiyetçiliğin temsilcisi ve Türk Halk Kültürünün savunucusudur. Bu arada Ayşe'H türkülere özel b ir ilgi duyduğu söylenir. Gelecekte ülkücü bîr kaymakam ola cağından şüphe edilmediği gibi toplumcu b ir yazar olma ihtim ali de az değildir. 55 ATIL UZELGUL Bütün yıl inekleyen, günleri teksir ve ders notları ile geçiren arkadaşımız sı navlar yaklaştıkça pusulayı iyice şaşırır. Uyku ve yemek saatleri haricinde boi boi otlar ve geviş getirir, Bu nedenle sine maya bile senede üç dört defa gitmek fırsatını bulmaktadır. 7-8 yıllık kısa bir aşk hayatından sonra tam sonucu ala cakken boyn uzlaşmış, «Karaböceğini» nefesi kuvvetli b ir İlahiyatıyla kaptırmak şanssızlığına uğramıştır. Bunun üzerine teselliyi amca ve teyze kızlarını!! gezdir mekte ve onların gönlünü avutmakla bulmuştur. İç Gezide Adana pavyonla rında samimi b ir arkadaşına teyzemin kızı dediği kızla dansederken yanağa yat ması arkadaşları arasında merak uyan dırmıştır. OMER BAYLAN *5 Anasından «Sırp erkekleri güzei otfur» masalını dinleyerek büyüyen Ömer, ,bu masala bi kızın acı gerçeği söylemesi ne değin inandı ve «madem ki yüzüm gü zel değil, bedenim güzel olsun diyerek halter ve yay çalıştı, iki yıl yaz ve kış atietsiz dolaşıp kendini yurtta teşhir etti; ama kızların önünde gömleğini çıkara madığı için hâlâ sap geziyor. Bu yıl, sınıftaki bıyık modasına hız la katıldı. Stalin bozması Tuğrul'la yarı şa kalktı ve 3 ayda 3 milimetre uzayan bıyıklan ile yaya kaldı. Bu arada Siyasi Şube ile İdari Şube ilişkilerine olumlu katkıları olmaktadır. Çok düzenli yaşantısına rağmen «Hippy»iere büyük sempatisi vardır. Uyku severi iği de onun derslere devam etmesine enge! olmamaktadır. Ona engel siz, mutlu b ir C.D. yaşantısı dileriz. SUDİ KODAMANOĞLU 25 Temmuz 1945 günü Ayşe ham m büyük b ir rahatlık duydu. Çünkü tam 9 ay 10 gündür taşımak zorunda kaldığı ağır b ir yük «Bebek Sudi» o gün dünya 3 üncü sınıfta b ir ara Cumartesi 10 ya gelmişti. Daha küçük yaşlarda karşıt seanslarına, Rezo ve Mustafa ile kaçma cinslerle oynadığı evcilik ve doktorculuk ya dadandı isede Mustafa'nın Ajda Pekoyunları, görenlerde, onun ileride Tıbbi kan'ı gördüğünde çıkardığı seslerden ye'ye gideceği intibaını da yaratıyordu. korkarak kısa zamanda bu huyundan Ama durum hiç te öyle olmadı. Birçok vazgeçti. kızın canını yakarak ikmal eylediği Di Bu, boyuna b ir türlü erişemediğimiz yarbakır Lisesini müteakip Mekteb-i Müi4Paşacı kızımıza, boyuna ve Siyasal ha kiye'yi Şahane'nin rahİe-i tedrisine diz vasına uygun bi eş dileriz. çöktü. Alışkanlık bu ya ders çalışma ar zusu çabuk söndü. «Ders herşey m idir? Kızların hiç kıymeti yok mudur?» sloga nını kendine parola yaparaktan mütem mim cüzleri İstemihan ve Cengiz İle çe şitli kantin ve kulüplerde İcra! faaliyete girişti. Bu tatlı günler iptidaili b ir hatu nun tesiriyle artık çok uzaklarda kaldı. Şimdi mutluluğu muntazam b ir aile ha yatında bulmak istiyor. Biraz zor ama inşallah bulur. Ailesi Erzancan'ın b ir köyünden İs tanbul'a göçtüğünde Selçuk küçücüktü. Müikiye'de İlk yılını, 39 numara'nın azı lı sakinleri arasında geçirdi. Boğazlanan tavuk gibi horlaması ve geceleri makas ları yanlış kapayıp tren devrilmesiyle ün saldi. SEMAY URAS İdeali Kaymakan olmaktı. Dinine de çok başlıydı. Fakat insan sever tabiatı onu her bilin çli insanın gideceği yola gö türdü. F ikir klübüne girdi. sırada, bu sevgili dostları arasında çı kan kanlı b ir kavga onu bu tutkusundan vazgeçmeye zorlamıştır. Kedisinin ve tav şanının eksikliğini şimdi b ir «sincapla»! telâfi etmeye çalışmaktadır. «Bahar içime neşe saçıyor» diyen Semay, Şubat ayı biter, bitmez paltosu nu b ir kenara atmayı adet edinmiştir. 54 KAMER DIR1BAS SELÇUK ERKAN Ömer sınıfın tek «Avrupa görmüş adami»dır. 4-5 gün süren İsviçre sefasını 9 aydır hergün «- Ben Bodinzade iken»... Diye başlıyarak kafa ütüler. Her sokağa çıkışta hava güneşli de olsa, «— Acaba Avrupa'dan aldığım şemsiyemi alsam mı ki» diyerek adamı çatlatır. Ağaçları, çiçekleri ve hayvanlan se ven, b ir doğa aşığıdır Semay. Bu sevgi sini tatmin etmek İçin kedisi yetmiyor muş gibi b ir de tavşan beslemeye başla mış, b ir gün omuzunda tavşanı, kuca ğında kedisi İle öğle uykusuna yatacağı cuğu aldı, sandeiyenin üzerine çıkarak çocuğu baş aşağı tuttu ve paposuna iki tokat aşketti, çocuk o anda ağlayacağına — «Paşa'cımısın, maşacımısın diye soru verdi. (Bizim kız anadan doğma C.H.P. d ir) Ebe şaşkınlıkla bebeği kafası üstü düşürdü iyi kî düşürdü böylelikle bebe ğin boyu birazcıcık kısaldı. Bebe büyüdü, koca kız oidu ama, evde kalma yaşını geçirdiği halde daha yüksek Ökçeli ayakkabı giymenin zevki ni tadamadı. Selçuk sessiz b ir çocuktur. Ama da lına basarsanız oda çapında sıkı nutuk atar. Evrimleşmenin Mülkiye'deki en sıkı Örneklerinden b irid ir. SEVGİ KAHYAOGLU 1945 yılının^uzun gecelerinden b irin de b ir ebe alnından seller gibi boşanan terleri sile sile b ir saattir uğraşıyordu. Kadıncağız hiç böylesine uzun süren bir doğum görmemişti. Çocuk İp gibiydi, ebe çekiyor çekiyor bitm iyordu. Ebe ço Tunceli'de 1939 gibi çok yakın b ir tarihte dünyaya gelmiştir. Ebesi ile olan yakın ilişkisi onun ileride hastabakıcı ve hemşirelerin en yakın arkadaşı olacağı nın delili idi. Kamercik çocukken biblo gibi b ir şeydi. Yaşı büyüdükçe boyu uza dı uzadı uzadı fakat aklı aynı orantıda gelişemedi. Ama Kamer yine de Şahane ye kapağı atmayı başardı. Lise hayatında sessizliği ile tanınan Kamer o yılların acısını çıkarmak istercesine beş yıl dur madan dinlenmeden konuştu. Bu özelliği onun bütün proflar (bilhassa hanımlar) tarafından tanınmasına b ir vesile oldu. Arkadaşımız Ankara hastahaneleri ta b ii lerince istenmeyen adam ilân edilince kendini derslere ve baloları basmağa adadı, 68 Kıyafet Balosunu basarak Hu kuk yurdunun fahri üyesi olmaya hak kazandı. Aynı başarıyı iş hayatında da devam etirmesini ve boyu boyuna huyu huyuna uygun b ir kız bulabilmesini temenni ede- MUSTAFA SOKOLLU garaip yayın varsa mektebe taşımasıyla temayüz etm iştir. Kocaman göbeğine bakmadan maratoncu olmaya kalkışmış,. Konya'daki b ir yarışta birinci gelmiş fa kat incelenince iki tu r eksik dönüp m il leti uyuttuğu anlaşılmıştır. Başarısız b ir aşk tecrübesi geçirdikten sonra melenkolik ve de platonik muhabbetde karar kı lan Koca Memet aslında sadece armut sever. Ev kadınları derneğinin tüzük dı şı erkek üyesi ve hammalı olan Mehmet ayrıca Mıhçı'dan çektiğini kimseden çek mediğini söyier. Kendine ve uykusuna düşkün olan ve b ir öğünde beş kap ye mek yiyen Kaymakam taslağına başarılar dileriz. 1945 yılbaşı 'gecesi.... Bu yilbaşı ge GÜLSEREN KOKSAL cesinde b ir acayiplik vardı.. Bir evde ye — A meraba şekerinin, nasıfsmnn ca ni doğan l> ir bas-bariton o küçücük ağ nım, ahh ne kadar şikmıyım, yok canım zıyla! «Başka b ir aşk islemez aşkınla vallahin değil, bunu Londra'dan Yüksel çarpar kalbimiz» diye bağırıyor, bunu d in getirdi, inan şekerim 25 siterlinm iş dünyanın sonuna işaret sayan cümle ev a vailahit pahaIİı dim i? Ahhh şekerim halkı teiâş içinde koşuşurken velet «Be diyorum ama «vakvakcığım» her bişeyinim M ülkiye'fi olacağımı çakmadı enayi mi Londraadan gönderiyorr. Mayo bile ler» diye kıs kıs gülüyordu. gönderdi. Ne terbiyesiz şu soğuk İngiliz Birinci sınıfta çiçekler arasında do ler ayol 11 benimkine asılmışlar. laşmaktan başı dönen m istik doktora — Aaaa şuna bak ne abiye! ne ba yapmak zorunda kadlı. Doktor-öğrenci nali giyiniş aaaa Paris bambaşka şekerim M istik ikinci sınıfa geldiğinde nadiren ahhhh geçen yaz Londraada oku lada git paslanan hayırsever b ir cinsi lâ tif tarafıntim and now I caaan Speek engîish very vdan evde kalmaktan kurtarıldı. «Of a- Well darlingcim. 'man Kız Teknik, Bulvarında dokurum Bu sözler sınıfımızın 200-50-80 ölçü mekik» diyerek Mülkiye Kız Teknik ara lerine sahip tek «sosyetik» ve partiler sında ömrünü tüketmekte olan bu tellâk aşuresi olan kızımızın konuşmalarından adayına başarılar dileriz. derlenm iştir. Şık güzel ve de pahalı giyi ERTUĞRUL TAYLAN 1939 Temmuzunda Uşak'ın Bir kö yünde dünyamıza ağırlığını koyması, Bü yük Savaş'a yol açan olayların önemli b ir halkası olm uştur. Parasız yatılılarla baş layan ^parasızlığı kaymakamlıkla ebedileşeceğe benzemektedir. Dört yıllık köy öğ retmenliği onu biraz olsun a k ılla n d ır madığı için Mülkiye'ye koşmuştur. nen bu güzel gözlü kızımızın bî baltaya sap oluşu Yüksel eniştemizi kafesiîyebiImesi ile başlar, İngiltere'de doktora yapen eniştemize olan hasretini «vakvakcığım» diye başlayan koliyle gönderdiği mektuplarla gideriyor. Her partide, ve fakültede, ve de cüm- Sınıfın abisi ve de tek babası olan sevgili dostumuz şair ve artistlerden Tahsir Bekir'i Abdülhamİd'i ve Mesti Nazı mı beğenir. SAMİ URFALI S.B.F.'nde henüz yedi y ıllık b ir geç mişi olan Sami Urfalt'nın en be lirli özel likleri kara gözlükleri ve ters V şeklin deki bıyıklarıdır. Sami'nin Mülkiye'de okuduğu sırada girmediği kalıp kalma mış, ama en «hovarda» günlerini sendi kada çalıştığı sırada yaşamıştır. Bursu nun kesildiği yılların birinde, geçimini «kâğıt oynıyarak» sağlamasıyla öğünür. İkinci haftaymda sosyalist olup F ikir Kuiübü'ne girm iş; fakat son günlerde ar kadaşları tarafından A.P.L diye çağrılma ya başlanmıştır. A.P.L'nin ne demek ol duğu Sami'ye sorulduğunda lâf karıştır makta ve en az N.A.T.O. ya da C.l.A. ka dar masum ( i ) b ir kelime olan A.P.L.'nin ne demek olduğunu söylememekte dir. En büyük ideali, Fransa'da doktora yapm aktır - ne doktorası olursa o lsu n !Hiç ağzından düşürmediği lâfı, «amma Akşamları 22.37 de yatıp sabahlan 6.11 de uyanma huyunu kaymakamlık hayatında da değiştirmemesini salık ve ririz. gırgır ha!» dır. En korktuğu şey, b ir bur juva çocuğu sanılmasıdır, ama «ye-yeci» ceketini de hiç sırtından çıkarmaz. Unutamadığı anılarından biri, has ar kadaşı Hüsamettin'in evindeki b ir tartış mada : ■ Hüsam'ın Sami'ye sinirlenerek kendi üzerindeki gömleği parçalaması dır. MEHMET KEÇECİLER Şahaneye duhul eylenen marul gö bekli Koca Memet seçimlerde M illiyetçi Cephenin akıl hocalığını yapması ve dört sene boyunca ne kadar antikomünist le resmi dairelerde amcası, dayısı, eniş tesi vb. bulunan Gül'cümüz sınıfımızın ep ^şangırtılı» kızıdır da, «gardiyan» ad lı giysisi ile az mı hayretlere düşürmüş tü bizi. Her yeni modayı gününde başarı ile uygulamayı başaran Gül'cümüze «vakvakcığı» ile mutlu günler dileriz. <ş 53 İDARÎ ŞUBE NEJAT EFEOGLU mamladıktan sonra Ankara'nın katkısını Takım elbise ve kravatı sadece kızlarla’ incelemek için soluğu Mülkiye'de aldı, bakışacağı zaman kullanır. Açık fıkralarına kombinezon giydirip yutturmayı beceren ve son aşkı ile ara sından kara kedi geçince bunu başka b iri He ikame yoluna giden arkadaşımız hernekadar bekârlık sultanlıktır, tahtımı hiç kimseye kaptırmam diyorsa da davranış ları ile bunu tekzip eder görünmektedir. Hayatta başarılar dileğiyle. Kazganın notu : Bu biyografi kendisi tarafından yazılmıştır. ERTUĞRUL ÖZLEN Üçüncü sınıfta burs transferinde iç işlerindeki imtihanını «Aydmiı'yım» de mekle derhal haileden Ertugrul koyu b ir A.P. lidir, İşlerini pek pratik b ir şekilde halle den Ertuğrul'un mezun olur olmaz, TürkAmerikan hand. to hand development paı ty'i kuracağı dolaşan rivayetler ara sındadır. Aynı odada kaldığı Gaco Mehmet'ten, Kıbrıs aksanını tam manasıyla kapan Çömez'i tanırmyaniar Kıprıziı zannet mektedir. İBRAHİM EROL KOZAK T. YAŞAR SOYBAY Bu sevimli yavru babasının gaddarlı ğına uğrayarak 4 yaşında sübyan mekte bine kaydolup, 9 yaşında Konya Mektebi İdadisine intisap eylemiştir. Burada 5 yıl lık medrese tahsilinden sohra Şahanede ^ Çocukluğu Edremit'in geri kalmış semtlerinde ve Kazdağ eteklerinde geç ti. İik tahsilini müteakiben İzm ir Maarif Kolejini b itird i. Siyasi Şubelilerden ziya de İngilizce bildiği söylenir. Nejat Mül- manda muhitinde sempati toplayan 4 İdarinin maskotu Mülkiye"!î hatunların 'kiye'ye girerken Ankara'U kızlardan bir çoğu herşeyden habersiz okullarına gidi yordu. İptidai'deki iki yılından ilk i Mülkiye'de iki yakasının b ir araya geldiği ye gâne yılı olmuştur. Bu devrede apartman otel, motel ve binlerce zeytin ağacından zorla arttırılabilerek gönderilen Mehmet Efendi vakfının yanı sıra aldığı bursu da ğunu söylemekte ve vaii o lu r olmaz ilk işinin muhitindeki birleri İki etmek ola eve söylemeyerek tam b ir komprador burjuvazi hayatı sürdü. Bundan sonra hayatının küçük taş devri gelir. Han kızı olan Tulu bu devre en acıklı yaşantısı dır. Derdini paraşütde, barlarda, kolej lerde avutmaya çalışarak her gece b itik b ir halde yurda döndü. Senaryoları ve şiirleri de olan şair ruhlu arkadaşımız tabiata da aşık olmayı ihmal etmemiştir. Hayatta, ağzına uygun takma dişlere ve hakkı olan mutluluğa kavuşmasını gö nülden dileriz. kendini bulmuştur. Mülkiye'de kısa za kucaklarında dolaşmakta bu. arada bü tün devrimlere karşı olduğu yalnız Dev let Devrim'in istisna teşkil ettiği söylen mektedir. Hayatta İdealinin valilik oldu cağı söylenmektedir. Uydurmasal Türk çe tartışmalarında «Çivizade» tarafından birhaylı haşlanan İbrahim'e hayatta ba şarılar dileriz. MUSTAFA GÜNDEŞLİOĞLU Bir erkek için bakir olmak hem na d ir hem de tuhaf birşeydlr. İşte, Musta fa bu tuhaf durumu itira f ederek ne den li cesur ve içten b ir kimse olduğunu is patlamıştır. Bu içtenliğini kütüphane ve Kadirli maceralarını anlatırken de gösterseydi, eşi bulunmaz b iri olacaktı. COŞKUN BAŞÇİVİ Kazganda yazılması adet olmuş diye yazdığımız, bu maskaralıkların dışında 1 Mayıs 1945 günü Balıkesir'e güneş ikinci defa doğdu. Doğar doğmaz ebesine asıl Mustafa, dost, arkadaş, mert Musta ayak atan Coşkun'un yanaklarının kırm ı fa'dır. Geleceğin Türkiye'sini yapacak zılığının ebesinin kabası yerine iki yana ğına attığı tokattan iieri geldiği söylenir. Doktorculuk oyunları İle sekse İlk adımiarını atan arkadaşımız, ileride daha başka oyunlara devam etti. Lisede stajını yapıp İstanbul Hukukta doktorasını ta 52 dinç güçlerin arasındaki yerini almak için bilinçli çalışması, azmi ve davasına bağlılığı «Mustafa Dostumuzdur» derken göğsümüzün kabarmasını sağlamaktadır. (Kazgan'ın Notu : Yeşşee, M. Ali Kı lı çbay.) Soğuk bîr kış günü Kemaliye'de (Eğin) sarı saçlı, mavi gözlü b ir çocuk doğ”°du. Babası, Kur'anın son sahifesine «16 Kanunsâni 1361 günü b ir oğlum ojdu» diye tarih düşürdü ve bunu izleyen yıl larda oğlunu tam b ir Merkantilist-Tüccar olarak yetiştirdi. «Toplumun hastalığını tedavi» ama cıyla Şahane'ye girdi, ama b ir gecede 7 bar, 8 pavyon dolaşıp, gündüzleri de uyuyarak yorgunluğunu çıkartmaktan bi lim öğrenmeye fırsat bulamadı. Dersle rin adını ve üssü mizan olduğunu dahi bilmeden 2. sınıfa geçti ama bu hayatı yine devam ettirm ek isteyince sınıfta kaldı. Bu arada üzüntüden ülser oldu. Kemaliye'de Keban Barajı alanının kadostrosunun yapımında çalıştığı sıra da «Bana iki jalon, b ir prizma ve b ir çe lik çerit verin, bütün dünyanın kadostro haritasını çıkarayım» diyerek adının ta rihe gezmesini sağladı. Bir idarecinin çok yönlü b îr insan olması gerektiğine inandığı için Yapı Teknik Resim kursla rını bitirerek Teknik Ressam oldu. M i desini tedavi için birçok ilaç kullandı ise de en faydalı ilaç olarak «Rakı» da karar kıldı. * Fransızcadan tek kelime bilmediği halde 3. kurda «Çalışdım» ve «Bilm iyo rum» kelimelerini öğrenerek sınava gir di ve normalden bîr sene önce muaf ola rak b ir çoklarını hayretten küçük dille rin i yutmalarına sebep oldu. Çıraktan yetişme tüccarlığını M ülki ye'de devam e ttird i ve ay sonlarında tüllâba kredi açtı. 243 TL.'ya aldığı tıraş makinesini Eskişehir'de staj yaparken Mali Şube'li b ir kaymakama 400 TL.'ya satarak kazıkçı 11kta yeni b ir rekor kırdı. İdeali «Özel İzm ir Valisi» olm aktır». GENS NAZARAN hayret. Bir gün yemekte «Anneciğim, bu çorbanın hiç tuzu yok» demesin mi? Şa şırdılar. «Demek konuşabiliyorsun, öyle-, mi yavrum? Neden daha önce konuşma dın?» diye sorulduğunda, «Konuşmam için sebep yoktu ki.» demesin mi? Sezer, işte böyle gerektiği zaman konuşan se vim li b ir arkadaşımızdır. Ciddi ciddi patlatığı esprilerle etrafını kırar geçirir. Ga yesi, Kızılay'da manzaralı b ir bankaya yerleşmektir. ÍU - d BAHA KOZAN m p i: ; S ' i■v-vtfl-V ::: '• i İV tv H. i YAVUZ EGE « HAŞAN KOCATÜRK Annesi ile babasının b ir bağ bozumu sırasındaki kabahatleri yüzünden 1946 yılında ileride hemşehrisi «Zeki»nin tah tını elinden alacağı tahmin edilen b ir jön doğdu. Fakat bunu, şimdiye kadar ger çekleştirm em enin verdiği kırgınlıkla, çı na benzemeye çalıştı. Durumun ne hai alacağını zamanla göreceğiz. ■ Mülkjye'de masum görünmesine rağ^men, onun bağ arası donjuanlıklarınf '■Jcöy kızlarından sormak gerektir. ■ Küçük kardeşinin kendisinden önce evlenmesine bozulup intihar blöfü yapan, tutturamayınca soluğu TNS'de alan. Ma,iî Şube'den b ir hatunun «epey» yakışıklı ' bulduğu, az birşey de inek oían b ir sap tır. SEZER ÖZGÜNER 1947'de Söke'de b ir kız çocuğu anne babas-ını şenlendirdi, derken büyüdü, 4 yaşına bastı. Fakat hiç konuşmuyordu. Akranları avılcıvıl konuşurken onun bu hali anne ve babasını kederlendirdi. Baş vurulan doktorlar da buna b ir anlam ve remediler. Derken Sezer daha da büyü dü, A rtık ailesi ümidi kesmişti. Fakat Yazın Yavuz'u b ir hatuncukia gören ler hemen işkiilenm işler. Bizim ajanları mız arasında, bunun Yavuz'un kız karde şe olduğu iie teyzesinin kızı olduğu gibi iki iddia babında sert b ir tartışma de vam etmektedir. Efendim, bizim kinin son mesleği «Bondier» yani Bond Yavuz oldu kısaca sı. Son uğrası ise K iliing Çetin'İ alt et mek. «K illing Çetin'i yeryüzünden silip namuslu insanları rahata kavuşturaca ğım, ve de adalet kaybettiği yerini bula cak! diyor. «Bunu da yapamazsam, bana sıfır sıfır bilmem kaç Yavuz demesin ler!» CEMALETTIN OZTURK TAŞKIN KARACA Meviût Bey'in gözbebeği oğlu ilk çığ lıklarını İzmir'de ]946'da atmaya başla mış. Kendisine «Çılgın» denilmesini fa külteye girdiği ilk günün akşamı koridor larda inanılmaz çığlıklar atmasına bağla yanlar da vardır. Vardır ama bu adam öylesine normal b ir adamdır ki, matrak biyografisini yazmak b ir dert. Yarım şişe bira ile sarhoş olduğu ri vayetinin doğru olup olmadığı sorulunca hafifçe kızarır. «Asıldığım kızları ararsa nız hava alırsınız» der. «Bu küfretmeye bile değmez, dünyada güzel kızlar anla yışsız, anlayışlı kızlar çirkin d ir, abi» der. Bu türden şeyler yum urtlar arada bir. İki şirin kıza baba pozlarında hamî rol ler oynaması belki tek KAZGAN'lık yanı dır, Taskın'ın. ABDÜLKADİR ERYİĞİT m feıl I I ^ ?: -,■■■: ;■:!'(ii: |:Şs ilil m m [ ¡ W iW, < i f l# f i i » İh tilâ lcilik oynamak suçundan dola yı Harbiye'den Mülkiye'ye transfer olan Abdüi, çevresinde göbeği ve de saatlerce durup dinlenmeden konuşması ile tema yüz etm iştir. Geceleri sık sık küfeyle yur da getirilen, Cumhur Ferman'ın dersleri ni ondan daha iyi bildiğini iddia eden ve de bu kaprisi yüzünden boşuboşuna ka vun yemek zorunda kalan arkadaşımız ayrıca Ankara - Eskişehir Otobüs Şirket lerini Kalkındırma Cemiyeti başkamdir. iv İV -'-';-# m ms ■ m 51 : KUTSAN CELEBICAN dır. Dalgınlık hikâyeleri ile ünlüdür. İş te b iri (Sıkı durun-Kazgan) : Geçenlerde arkadaşları ile grup halinde giderken uzaktan, b ir kutu üstünde iki küçük hayvanı teşhir ederek para kazanmaya çalışan b ir adam görmüşler. Meral daha önde gittiği için arkadaşları — Ne hay vanları onlar, Meral? diye sormuşlar. Şöyle b ir bakmış Methal, «—- Kuş.» demiş ve yürümüş. Fakat arkadaşları biraz da ha ilerleyip hayvanları görünce şaşa kal mışlar. Çünkü, bu hayvanlar Kuş değil, iki küçük Sincap imiş. Hayatta layık olduğu seviyeye yük selmesi dileği iie. ATA TÜRKİŞ Gözlerini açar açmaz kendini kahve de bulan Ata, Behzat ve İsmail ile b irlik te kendi tâbiri île «Ekmek Ağaçları»nı teşkil eder. Hayatda en büyük arzusu Kaymakamlıkta arkadaşlarıyla b irlikte yakın kazalara düşüp King Partilerine devam etmektir. Birinci sınıfa geldiğin den beri arkadaşlarına Denizli'de deniz olmadığı halde niye o ismin verildiğini anlatmak çabası içindedir. Gizli TNS mü davimi olan Ata biyografisi yazılırken «TNS den fazla bahsetmeyin çünkü evdekilere Amerikan Kütüphanesi dedim, sonra uyannlar» diye dert yanmıştır. METİN GÜROL Kutsar», hava ve sudan iyice fayda lanmış olacak ki ağaçların üst dalların daki meyveleri toplayabilecek bic. yük sekliğe erişti. 180 boyu ile kasılan arka daşımızın en büyük zoru kalıbına uygun »cins-i lâtiflerin azlığı, v Orta okuldan itibaren kolejli kızla rın rüyalarının tek erkeği ( I ) , hayalleri nin b iricik mihenk taşı, karanlık günleri nin güneşi oian yakışıklı jönümüz, aynı ^niteliklerini fakültede de devam ettirebildi mi bilmem. Ancak b ir ara bizlerden bileğinin hakkıyla «Basın Yayın'ın Fahri Eniştesi» payesini aidığım itira f etmek gerekir, ilk aşkını, tek güneşini Diyar-! gurbete uğurladıktan sonra iyice çöken Kutsan, «Ben hak aşığıyım» deyip bazı cinsi lâtiflerin peşinden koştu. Onları her görüşünde bayılmadıysa da çatı te raslarında apartmanın yüksekliğini ölç meye kalkarak bize heyecanlı dakikalar yaşattı. Bir ara aşk hususunda sosyal adalet tevziine girişen arkadaşımız, sonu nun pek parlak olmıyacağını düşünerek bizleri pek m utlu kılan b ir kararla bun dan vazgeçti. 30'undan sonrasına şamil olmak üze re, ideali olan melek gibi b ir kjzla evle nip, akşam yemeklerini mum ışığında yiyebileceği rom antik ve mutlu b ir yu vaya sahip olması dileğiyle. Tüccar Metin MÜlkiye'ye girmeye Marmara Adasının sıcak kumları üzerin de yatarken karar verdi. Neticede kendi ni Anadolu'nun göbeğinde, sert iskemle ler üzerinde «Siyasi Tarih» çalışırken buldu. Çalıştı da birşey oldu zannetme yin. Metin Mülkiye'de girdiği ilk M art imtihanında her hususda güvendiği ve takip ettiği Boncuk A li'nin fikrîne uya rak (Marmara Adasında da Metin'în ka nına Ali g irm işti) 10 dersden 9 unu ça lıştı ve 1 ini bıraktı. Tabiî bıraktığı der si çekti. Netice malûm. Mülkiye tarihî nin İlk ve son 3'ü. Akabinde iki değişik lik meydana geldi. Metin Ali'ye olan inancını y itird i ve 24 saatlik günü 16 sa at uyku, 8 saat ders ve 1 saatlik yemek molası arasında böldü. Ankara'ya oian düşkünlüğünün Metin 'i sık sık İstanbul'a ve genç nesle olan merakı ise onu devamlı kız okullarının (genellikle orta ve pek nadiren lise) da ğılma saatlerinde hazır ve nazır bulun maya zorladığı rivayet edilir. OMER AKAN Un'i/ SEZER ENGİN Sıcak bîr Temmuz günü, Büyük En gin'ler araba İle plaja giderken bir hadiseye şahit olmuşlardı mutlu arabada. Bayan Engin 2 kilo 300 gram hafiflemiş MEFHARET URAGUN ti. Sezer'in araba ve denize olan zaafı bu yüzdendir. Arabasına kızları doldurduğu an çok mutlu olur, hostes vitesini de kul lanır tabii. Biraderi İle beraber * futbola başla mıştır. Lâkin Sezer bu İşte biraz daha ilerlemiş. Mülkiye kaptanlığı için adaylı MERAL TECER (Kazgan, aşağıdaki biyograrifinin tüm sorumluluğunu yazarı Serpil'e yük ler.) Merai'imiz iyi niyetli, candan b ir ar kadaştır. Hayat felsefesi herkese iy ilik etmek ve başkalarının mesut olduğunu görünce mesut olm aktır. Çalışkandır. Mü İkiye'den kendi gayreti ile İngilizce öğrenmiş olarak çıkacak ender tüllâptan- 50 ğı sınıfta daha az kaldığı İzin kıdemsiz likten Tekin'e kaptırm ıştır. Hali hazırda Petrolsporun takım kaptanıdır. Hayata en övündüğü şeylerden bîri de atletizmle olan İlgisidir gökgözlü Sezer'tn. Evine giden her arkadaşına kutu lar dolusu madolyonlannı gösterir, ama bu madolyonların kiloyla satıldığına dair haberler de pek rivayet olmasa gerek. ÖMER ALP YÜKSEL olup tembelliği yüzünden üstüne yatan, MUSTAFA SELÇUK derslere Eylül onbeşte başlayıp im tihan ^ lar dışında eline kalem almadan-4 sene--^ . T** de mezun olan, sınıfında kendisini 4-5 kişi haricinde kimsenin tanımadığı b ir efsanedir. ASLAN EREN Soğuk b ir kış günü kükriyerek dün yaya gelen bu yavru Erzurum Dadaşına ailesi «Aslan» adını taktılar. Çok geçme den ebeveynleri de aldandıklarını anla makta gecikmediler. Çünkü o Aslan'dan ziyade uysal b ir tavşana benziyordu. Daha ^ n a ş ın ın karnından çıktığı an da bile saçsız fakat göziüklü olduğu ri vayet e d ilir. Baba Ömer Ünye'nin lâfını ağzından eksik etmez. Lazlık Üe Karadenizliliğin farklı şeyler olduğu üzerinde mühim araştırma ve incelemelere sahip olması yüzünden şimşekleri üzerine çek mişse de «Karadeniz kıyısından saf kişi çıkmaz» diyerek zevahiri kurtarma yolu na g itm iştir. Kolejdeyken gözlüklü santrafor olarak ün alıp spor yapmışken son senelerde Ankara - İstanbul arası rekor ^sefer sayısı üzerinde çalışmalara başla nmıştır. ı> ‘ Olgun erkek pozunda, cümle kızlarm gönlünü çelen Baba Ömer bu tip işlerini gölgede bırakarak saman altından su yü rütme politikasını başarıyla tatbik et m ektedir. Bu arada şehirlerarası da İş tuttuğundan çok meşguldür. Hatta o ka dar doludur ki kızkardeşinin bulunduğu Hacettepe Tıpta faaliyete gerek görmeyip bir rezerv olarak muhafaza etmektedir. Kayda pek değer b ir olay da yıllar ysiı Mülkiye'nin en muhafazakâr unsurianndan b iri olan Baba'nın son sınıfta herke sin kolay kolay yapamıyacağı b ir aşama yı başaran en ileri Öğelerden b iri olma sıdır. Durum herkesden fazla eski oda arkadaşı Baskın'ı sevindirmiş, M ülkiye' nin 5 yıla çskartlması için faaliyete geçir m iştir. Sevdikleri: Yemeklerden pilâki, dans lardan sirtaki, içkilerden rakı, renkler den hâki, çiçeklerden.,. (Yahu bu kada rını ne b ile lim !) Mülkiye'nin son sınıfına kadar sap gelen Aslan, yetti artık canıma saplık deyüp b ir Ödemiş güzeline gönül verdi. Aşkı da karşılıksız kalmayınca hakiki b ir aile ba bası oldu. MAHMUT DURAN Malatya'lı olan Mahmut, Polis Kole jin i başarıyla bitirerek Müîkiye'ye duhul eyledi. Emniyet'ten burs alamsyarak ka YALÇIN SARAÇOĞLU zık yediğini ve bunun için Maliye'ye ka pılandığını söyler. Böylece kül yutmaz, kömür yutar bîr polis olacağına, parlak boynuzlu bîr geyik olacaktır. göziü b ir yavru doğduğu zaman, annesi Polis Koleji'nden gelmesinin etkisiy le olacak her sabah yurttaki odasının balkonunda jim nastik ve bilhassa bal kon demirlerinde karate çalışmaları yap maktadır. Karate esnasında acaîp sesler çıkartıp tülîâbı tatSı uykusunda rahatsız ettiği İçin nazik b ir tüilâb tarafından çok zarif b ir posta yem iştir. Mahmut son zamanlarda herkes ken dini birinci sınıf zannediyor diye bıyık bırakti. Ama liseli kızlar yüz verm iyor diye bu sefer de kestiğini öğrenmiş bu lunuyoruz. 1946 10 Kasımında sarı saçlı, mavi «— Oğlum yeni bîr Atatürk olacak» diye sevinmiş. Ama sonradan (kendi deyimiy le) «Hıyar gibi b ir şey» olmuş. Müîkiye'ye kapağı attığından beri, «— Şükrü Saraçoğlu yaşasaydı, siyasi şu beye geçerdim» diye ah çeken, yakışıklı geçinmesine rağmen Loombrozo tipinde olan, nişanlısından ayrıldığı için harıi harıl kız arayan b ir gariptir. Antakya'da doğan, Bayburt'ta do ğumlu görünen İstanbul'da oturan, An AHMET ÖZİŞ kara'da okuyan ve her ilde b ir «panto lonum» var diye kabaran şehirlerarası b ir tip tir. İSMET YILMAZ 1947 yılında dünyaya geldiğinde bi raz düşünmüş, hafifçe yutkunmuş, son ra annesine; «Bir şey söylîyebilir m i yim?» demişitr. Doğduğundan beri başÖMÜR GÜNEL Günde dört cümle konuşan, 28 saat uyuyan, bu yüzden derslere hiç girme yen, hocaları Mezuniyet Albümünde gö ren, 1. sınıfta İngilizce'den 6 ile muaf lıyan bu ölçülülük, bütün hayatın hakim olmuştur. SBF camiasının sessiz ve ken di halinde kişilerinden b irid ir. Gelecek hakkında ki projelerinde başarılar. SÜLEYMAN SÖZEN YURTKAN GÖRSEV FARUK BOZBEY Üçüncü ayında yazmayı, dördüncüde okumayı, beş aylık iken de kazık atmayı öğrendi. Yürümeye başladığı zaman oku la gönderdiler. Burayı bitirince orta ve liseyi okusun diye İzmit lisesini tahsis et tiler. Keşke tahsis etmeselerdi, lise son da sapıttı ve maalesef Mülkiye'ye girdi, ineklemesi neyse ama smavlara yakın «pişmaniye çayı» bileti satıyorum diye tüliabı dolandırması canımıza tak etti. Bereket bu sene fırtıyo r da, kurtuluyo ... Ve ailah insanı yarattı. Arkasından palavra atsın diye Faruk'u yarattı. Bütün arkadaşları arasında «Palavra» diye ta nınır. Sınıfta aradabir çektiği «Tekrarda faide vardır, efendim» teranesiyle de ta nınan Faruk, Güneyin şirin ilçelerinden Silifke'de doğmuştur. Tarsus Kolejin'den mezun olan bu arkadaş. Siyasî Şubeye gitmek nîyetindeyken şürekâsı ile b irlik te verdiîğ kararla Mali Şubeye gitm iştir. Su altında saman yürütürcesine çapkın lığı ile ün salan bu arkadaş Cemai Beyi mizle beraber ideal ve İlâhi arkadaştır lar. Niyeti Hâriciyeye girm ektir. Hayırfı olsun, Palavra Faruk! ruz. Mülkiye'yi bitirince büyüyüp adam olacakmış inşallah.... AVNİ ÖZCAN Avni deyince hemen akla 18 parçalı, UYGUR KOCABAŞOĞLU nizamisi 4 kilo 250 gr. lık.yuvarlak gelir. Ey Uygur, «Durdun durdun, turnayı gözünden vurdun. Dolmuş çapkınlığı ile 'ilk okul öğretmenlerini kendine hayran vettin» i. ,x Derslere hemen hemen hiç uğrama yan bu arkadaş, fakülte yönetmeliğinin derslere ayırdığı vakti evinde istirahat buyurup kitap okumak geçirir. Pipoya 'm erak salmakla beraber «iyi savuramı yorum» diye o zevkinden de devamlı İs rarlar üzerine vazgeçmiştir. MURAT KUDAT Manken kızlara karşı olan zaafı dolayısiyle büyük meblâğlar tutan çiçek masraflarına katlanmak zorunda kalan Bu yuvarlağın adına insanoğlu, futbol to CEMALETTİN ÖZTÜRK Herkesin «Lâz» diye takılmasına rağ men, Gavat Ertan'la b irlikte Karabük'lü olmakta övünen Cemal, güzel gözlülere olan zaafını açıkça İfade etmekten çekin mez. Smıfı İptidaiden b ir hatuna'attığı ayaklar kökünden kırılınca hayatı boyun ca bekâr kalacağına yemin eden Cemal, İbo-Ömer, Ziya dörtlüsünün değişmez b ir elemanıdır. pu, ayağı veya kafası ile vurarak 1,5 saat bu topun peşinden don,, gömlek koşan adamlara da futbolcu demiş. Avni ana sından doğar doğmaz ağlamış, etine he men b ir futbol topu sıkıştırmışlar, cak yakınlarda antrenör takımdan attık tan sonra ayrılmış, artık soğumuş Mali Şubenin bu seneki kıyafetinin kendisine yakışacağını söyleyen arkadaş larının arkasından bıçakla koşturan Ce mal, kendini Steeve Mc. Queen'in M ülki ye şubesi olarak İânse etmeye uğraşmak tadır. Futbol hayatının Mülkiye'de sön düğünü iddia ederse de onun takıma gir mesi İle Mülkîye takımının hayatı sön müştür. işte bundan sonra bizim oğlan o toptan an kendisine sorarsan futbolculuktan. Avni'yi gören onu ağırbaşlı sanır, adımını salavatla atan b ir havası vardır. Ama, b ir de Murat, Mülkiye'nin zamparası olarak geçinîr. Tek taraflı ümitsiz aşklarıyla üzün tülü günler geçirmiş ve sonunda bitmî- HAYRİ ÖZEN yen seminerler içinde dağılmıştır. Oku! Tarsus Kolej in'den mezun olanların en efendisi. Es es'lerin hastası, derslerin gedikli müdavimi bu arkadaş, Türk sen dikacılığının büyük liderlerinden biri ol mak yolundadır. dışında solcu olduğunu söylemesine rağ men Mülkiye'de bunu düşünceleri ve dav ranışlarıyla hiç beili etmiyerek, en gizli solcu unvanını almaya hak kazanmıştır. landığı 007 çantasına borçludur. Geçen Saim Hoca, Cemal Bey ve Faruk ara sındaki münazaralarda daima Hayri Be yaz Londra'ya gidip orada çılgın b ir ha yin Berber Turgut'tan daha «efendi» ol onun çenesi düşük haline rastladınız mı, yat yaşamış, dönüşünde arkadaşlarına duğu hususunda birleşilir. En sulu herif işte sizin İçin b ir felâkettir. Konuşur da özel seanslar yaparak değişik hikâyeler ler dahi^Hayri Beyin karşısında tatlı sert konuşur. Eğer birisi yetişip beraber itiş anlatmıştır. Kendisi, iyi giyindiği hakkın- engellemelerle yola ge tirilir. meye başlamazlarsa, yaptığı espriler çe Bu konudaki başarısını son günlerde kul daki dedikodulara çabucak inanmış, mo del olmak istem iştir. Ancak bu teşebbü ders notları kilmez hai alır. Unutmadan ilâve edelim, hususunda sömürüldüğü iddiaları ortaya Avni 30 M arttaki kolej çayına b ir dolu A rkadaşla^ tarafından sü yakın arkadaşları tarafından tam za atılırsa da o kendisinin not transferinin kızla geldi. Bu yüzden şu söze hak ver manında önlenmiştir. Tatlı palavracı De «mazlum biraderlere» yardım mahiyetin d ik : lege Murat'a başarılar dileriz. de olduğunu beyan eder. futbolcuya kaçarmış.» 48 Kızını dövmezsen ya çalgıcıya, ya OĞUZ ÖNER Sınıfın sessiz talebelerinden olan Saim büyük b ir idarecilik kabiliyetine haiz olup bu kabiliyeti her sene yapılan olarak nam salmıştır. Halen kardeşler' ve müstakbel enişteleri ile kantinin üst„terUje. tapulanmış köşesinde m utlu b ir hayat yaşayan arkadaşımız hocalardan daha iyi bildiği iktisat derslerinin fahri asistanıdır. Meraklarının başında futbol gelir, ama baklama turnuvası maçlarında Ambassadorlar takımının çuvallamasında en önemli Öğe olm uştur. Geceleri «Gençlerbirliği» diye sayıkladığı rivayet olunur. TCKTD'de göstermektedir. İdare ettiği kamplarda kendisini kontrol altına al İstediği doktora tahsilini yapmasını bütün kalbimizle dileriz. mak için «Fuhuşla Mücadele Derneği» kuran Saim'e başarılar diler, eşine sabır temenni ederiz. TANER ENVER SAİM TOZAN Ne büyüksün ki havlu kurtarıyor seni G ittiği yerlerde hemen dağılır şanı şöhreti Ey yüce ey şanlı hoca tanımak ister her T ürk kızı seni 1945't^ Ankara'da dünyaya gözlerini açtığı zaman, babasıyla harçlığını pazar lık etmeye başlayarak iyi b ir iktisatçı ol duğunu ortaya koyan Oğuz, sonraki yıl larda da kendine güvenenleri utandırma dı ve M akro-iktisat derslerinde Tuncer'i sıkıştırırarak «Keynes» unvanını kazan dı. Önceleri Dışişleri Bakanlığını düşü nürken hocalardan aldığı te klif üzerine asistanlık ayaklarına yattj. Müzmin aşık olan arkadaşımız Siyasi Şubeye attığı ayakların kırılmasından sonra b ir hafta geçmeden baloya b ir Ambassador kızıy la gelerek başka alanlardaki kabiliyetle*rini ortaya koydu. En kısa zamanda evle'neceğini zannettiğimiz bu arkadaşa uy gun b ir kız aranmaktadır. Bildikleri olan ların insaniyet namına müracaatları. TACİDAR AKTOTAY Bir tarihte doğdu, b ir yerleri b itird i ve Mülkiye'ye girdi. Tacidar'ın girmesiy le beraber özel ve güzei hayatinin Kazganı ilgilendiren kısmı başladı. Ancak bu özel hayatın bazı yönleri bazı kişileri faz la ilgilendirdiği için İllâki Kazgan vasıta sıyla kamu oyuna da duyurmak istediler. Ancak bu mübarek görevi Tacidar tara fından işletme notu vadedilmek suretiy le elde edilmiş b ir Kazgan {vatan değil) hainine vermek gaflet ve delaletinde bu lundular. Bu sebeple biyografinin bu kı sımları noksandır. Bunlar dışında Tacidar tüm arkadaş larına m üşfik davranmasıyla tanınır. Bu özelliğini Emine bile kabul etm iştir. Tacidar'ın b ir de m arifetli teyzesi vardır. Bu teyzenin İstihsali olan uzun tuvalet ile Tacidar veda gecesi yurdun kfzlar kıs mında b ir hayli sükse yapmıştır. Tacidar'ın hayatını özel b ir şekilde tanzim etmesini temenni ederiz. DAVUT KÜÇÜKALAY Doğum tarihini çok küçük doğduğu, için hatırlamaz. Mülkiye'ye tesadüfen gidiğıni söyler. Ortaokulda b irinci, lise de ise sondan birinciym iş, Mülkiye'ye ge lince tam üç yıi ineklemekten başka bırşey yapmadı. İlievelâkln son yılda 25-30 yaşları arasındakile üzerinde iktisas yap tı. Zirai iktisatta domuzların kerametini öğrendikten sonra «Abi büyüyünce do muz çiftliğ i kuracağım» diyor. Ona gö re domuz en sevimli ve temiz hayvandır. Ders dışında dinsooriik meseleleri ile uğraşır. Özellikle B, Russelli'in dini ( ! ) kitaplarını alır. Bu yıi Mülkiye mezunu olmak İsti yor. İnşallah olur. Paris'e gitmek arzu sundaysa da De Gaulle'ün kabul edece ğini hiç sanmayız. HALİT TAPKAN 1943 yılında Yavru Vatanın batısın da bulunan Poli'de dünyaya geldi. Tek nik Üniversite'ye gireyim derken denge sini kaybederek tüllâb arasına katılmış tır. Mülkiye'deki ilk yıllarında «talebeye çalışmak gerek» prensibine sadık kala rak cinsi lâtifelerden daima uzak kalmış tır. Kıbrıs hadiselerinin patlak vermesi üzerine Erenköy'e koşan Taner İki yıi M ücahitlik yapmıştır. Oradaki yalnızlığı nın etkisi ile Ankara'ya döner dönmez süratle halkalanmıştır. «Co» namı ile ta nınan bu talebe şimdiye kadar her yıl takıntısız geçen hatta kavun sohbetleri ne bile katılamıyan ender sütlü inekierimizdendir. ÇETİN EMRELİOĞLU Sevgili kardeşimiz bizi ne zaman gör se, «Bana Racon Çetin demeyin, Radyon deyin» der. Radyon'un ne olduğunu bilen beri gelsin. Biz Encyclopedia Britanica'nm son baskısında, Webster'in «Divan-ı lûgat-üt Türk»'üne ve de «Playboy's Unabashed Dictionary» ye hep baktık. Baktik'lım a yine de bu kelimenin aslını, o rijin in i, üstelik te İzini bulamadık. Son başvurduğumuz etim oloji uzmanlan ka naatlerini şöyle özetlediler : «Bu kelime Sanskritçe ve Asurca bazı hayret nidala rına benzemekte olup, Radyum, Radyolin ve Dyolin karışımı olduğu ciddi suret le tahmin edilmektedir.» İptidai tahsilini Ankara Koleji'nde yapan Halit lâ tif rüzgârların etkisiyle Şa haneye transfer oldu. Kafasının çıplaklı ğı İle kalbinin temizliği arasında doğru orantı bulunan müstesna tiplerden b iri d ir. Kızılay gibi adamdır vesselam. ik i efendi kız kardeşi ile Şahaneye gelmiş geçmiş en büyük tüllâb sülâlesi Bugünlerde Çetin'in canı sıkılıyor : «Bizim İçimiz geçti arkadaş» diyor, «ta lebelerine ayak atan kart doçentlere dön dük. Şaka filân değil, «Kula yanardağı intifa ederken doğmuşum da onun için geri zekâlı olmuşum!» diyor, Çetin. Bize sorarsanız cin mi cindirler kendileri. Bu cinlikleri de Yunus Emre soyundan gel mesinden olacak. 47 kendini gaddar sekizlerin Vekaa'dan bo şalan yerine tayin e ttirm iştir, Magnificient Seven'dan da fahri üyelik teklifi alan Nurhayat'ın bu tercihine Gaddarların şa mata fısıltıyı kullanmalarının sebep ol duğu söylenmektedir. RECEP YÜKSEL ALTUĞ DURCAN ALEV ALPKAN Güzellik yarışmalarına aileden bir fert daha katabilme ümidiyle dünyaya avdetine karar verilen bu şirin kızımız, saniyelerini derslerle elbise modelleri çizme arasında başarıyla bölmesiyle ta nınır. Ders notlarını ezbere okuyabildiği halde çalışmasını her zaman kifayetsiz bulduğu için arkadaşlarını kizdırir. Bir «— Baksana kardeşim...» diye başlı yan uzun b ir tirad. İşte Yükse!. ara aşağı Slobovya'dan esen-tayfunların etkisinde kalmışsa da bunun üstesinden gelmeyi kolaylıkla başarmıştır. Bundan kâfi sayıda yıllar evvei kara kaşfı kara gözlü nurtopu gibi b ir velet A larak dünya yüzüne çıktı. Yaptıkları iş •önne ve babasının çok hoşuna gitm işti, ¡üzerine titrediler. Yüksel'in şöyle dünyaiejinde oidu. Hemencecik «Paytak» lâkayı tanıması ilk defa Kadıköy M aarif Kobını alarak yeni muhitine girdi. Kadı köy'ün namiı kabadayılarının himayesin de yüzü gözü açıldı ve bu arada rakı de nen keyif suyunun tadını aldı. Ancak ne resine kadar içeceğini b ir türlü öğrene medi. Nihayet kapağı Mülkiye'ye attı. Fa kat daha gününü göremeden de kader kendisini siyah gözlü b ir dilbere zebun etti. Geçinip gidiyor işte... Yüksel'lerin Azot Fabrikası hakkında bilgi edinmek istiyenler kendisine başvu rabilir. Yalnız sıhhatli bilgi için kafasını bulduğu parti, çay ve baloların haricin deki zamanları tavsiye ederiz... demeden son smıfa geldi. Bir alay kar deşi olan Nurhayat'ın kardeşleri İle ara sında MIHÇÎ ve FERMAN'ın örnek kuru luşlarına taş çıkartacak derecede sıkı b ir tesanüt ve işbirliği vardır. Aynı zamanda Hamdi'nin de toz ve söz kondurmadığı ablalarından b irid ir. Nurhayat'ın bu sakin havası otobüs bileti meraklısı bazı gençleri cezbetmişse de neticede ayakları kırılm ıştır. 46 imtihan sıralarında ayak atılmaması tercihe şayandır. AYDAN BÜLUTGİL Tarsus Amerikan Koleji'nİn yetiştir diği ender talebelerden olan Aydan me zun olduktan sonra İngiltere'de master yapmak arzusundadır. Klâsik müziğe düşkün olup, laubali İç geziye çıkarken aklı Ankara'da kalmış, «Ümit» siz hasret şarkıları m ırıldanmıştır. Bunun yanı sıra, Ankara'da Üm it'in rejim yapmadan zayıflaması me selenin su yüzüne çıkmasını kolaylaştır mıştır. Bayram ziyaretlerini yalnız yapmak tan vazgeçen Ece'nin gözlerinin hep böy le m utluluk ışıntıları ile parlamasını di leriz. danslardan hoşlanmaz. Ciddiyeti ön plân da tutar. Bu yönüyle aynı evde kaldığı arkadaşı Faruk Bozbey'i biraz katılaştır ŞENSU YEMİŞÇİ Elimizdeki mevcut papirüsler okuna maktadır. Haziran'dan sonra İngiltere'ye maz hale geldiğinden, kaçacak olan Aydan'ı ileride iktisadi b ir tan Önce kaçıncı yüzyılda Mülkiye'ye kay otorite olarak görmek dileğimizdir. dolduğu kesin olarak kendisinin M ilât bilinmemektedir. Ancak büyük b ir aşkla bağlandığı Şaha GÜNEŞ ÜÇER neden, ne yazık ki bu yıl ayrılm ak üze redir. Mektebimizin en faal hanım kızla ği «Bir .koltuğa İki karpuz sığtpaz» sözü Sessiz sedasız doğan Nurhayat ses sizce büyüdü sessizce Şahaneye girdi. Şa hanenin gürültücü tüllâbının aksine, gık türlü çeşitli kadaşımıza rından olan Şensu, atalarımızın söyledi NURHAYAT YILDIRIM İç gezide Herkesi hayran bırakacak kadar güzel giyinen ar Ece canlı kızdır. Hareketli oluşunun isbatı çektirdiği fotoğraflardan bellidir. B ir eli ileriye uzanmış, parmaklarında esrarengizdir kıpırdanış. İşte Ece'nin en tuttuğu poz budur. numaralarla ne zıt olarak b ir koltuğa dört beşini b ir den sfğdırabilmesini bîim iştir. Bu arada Amerika'ya bile uğrayıp gelmiş, döndü ğünde sınıf bile geçmiştir. Şensu tevazu göstermekte o derece radikal b ir tutum benimsemiştir ki, seyahat dönüşü, orala rını nasıl bulduğunu ve fiziki karşılaştırma man : yönden yapmasını istediğimiz za «Yol ve bina bakımından ne ol muş yâni, ben S iirt'te, Van'da da bulun dum, New York'tan hiç farkları yok» di yerek etrafındaki ¡eri b ir anda Bakırköylük etm iştir. HALÛK SEZER cazkârdan başka b ir şey çalmadığı ke man, ve pastırma-sucuk kâğıtlarına yaz dığı şiirleri ile b ir Kayseri'liden -beklen-miyecek kadar sür-rom antiktir. Kız tekniğin bulaşıcılarından biri olan Mehmet, birinci sınıf zamparadır; fakat hiçbir zaman centilmenliği elden bırakmaz. Annesinin bütün ısrarlarına ve «camız gözlü kızlar» bulunmasına rağmen kendisini ilim e adamış bulunan Mehmet, Müîkiye'nin başına ekşimeye devam etmek azmindedir. SERPİL ULUĞ Serpil doğduğu gün cümle inekler bayram ettiler ve hattâ rivayet olunur ki İnek Bayramı o tarihte ihdas olmuştur. Boyunfo Selimiye'nin üç şerefe!i m i naresinden alan, bu Halit Kıvanç mukal lidi arkadaşımız, 155 saat konuşup dün ya rekoru kıranların bu rekorunu küçümsiyecek derecede de az! konuşur. «Küçüklüğünden beri» hep Haziran'da geçmeyi arzu etmesine rağmen halâ bu emeline nail olamıyan arkadaşımız, bu gidişle büyüyünce dahi bu emeline erişemiyecek. ( Türkiye'de ikinci organ naklinin, Ha^lûk üzerinde, yine böbrek değiştirme ^olacağı rivayetleri katıksız doğrudur. Çünkü müzmin metoboiizma bozuklu ğundan muzdarip olan Halûk, b ir tek Mülkiye'de para vermeden rahatça işini gördüğü için Müîkiye'nin hayranların dandır. Hattâ b ir rivayete göre; Kadıköydeki umumi helanın sahibi Haluğu b ir ar kadaşına «en iyi müşterim» diye tanıştır mıştır. (Kazgan’m N o tu : Bir transplan tasyon yapılacaksa, Halûk'a böbrek fa lan değil ,dilsiz b ir adamın düînİ aktar m alıdır.) O günden bu yana piyasa ekonomisinin sağladığı azami notlarla’ Şahanenin sımf-u sânisine tahûl edip optim um nokta sına erişm iştir. Serpil, ekonominin refah devresine doğru yol aldığını daha il. sı nıfta dönem imtihanları esnasında çakan cin müteşebbis Besim Üstünel kürsüsü için gerekli tedbirleri almıştır. Fakat ne yazık ki bu yerinde tedbir Haziran'da asistan Çelik tarafından sabote edilm iştir. «Kızlar kalesi»nin en sağlam burcu dur. Fakat bu sağlamlık onun Öztin Akgüç'ün yüksek tira jlı anlatılan derslerin de ara sıra sohbet etmesine engel olmaz. Tüllâbın tüm tatavasmın ve de gırgır meşguliyetlerinin dışında kalan arkadaşı mızın tek günahı kalorifer başı dediko dularına kulak vermesidir. Şim dilik is tikbalinin yegâne bilineni Haziran'da ge çeceğidir. Ötesinin Prof.'lüge kadar yolu var. MEHMET YANIK MEHMET ŞAHİN 1944 yılında Kayseri Kesi bağların da, b ir elinde grev ve lokavt kanunu, di ğer elinde b ir şiir kitabi olduğu halde Mehmet dünyaya teşrif edince, Müîkiyedeki sosisleri hıçkırık tutmuştu. Mehmet binb ir güçlükle, hayatla mü cadele ederek büyüdü; yapmadığı Kayserililik kalmadı ve Şahaneye duhûl ey ledi. Uç sene Ülkü gurubunu tek başına idare etti. Son senede para-banka ve sos yal siyaset derslerinde hocaların soru ağacı oluverdi. Şair Mehmet'imiz keman ve saksı îie meşketmeyi pek sever. Ömer Hayyamın Mülkiye temsilcisi olan Mehmet'imiz, hi- ALİ DEMİR AKEL: ^Kendini çok uzun boylu ve zayıf his seden Ali, aslında karpuz gibidir. Bu karpuzluğu en çok İstanbul seyahatlerinden dönüşünde farked ilir. Robert Koleji terkeyleyip Ankara'ya gelmesinin nedeni ev deki küçük kardeşinin otoritesinden kur tulma çabalarının b ir neticesidir. Bekâr evinin arkadaşlara tahsisinde gösterdiği amatörce gayretler bütün arkadaşlarca takdir edilmektedir. Fakat bu yüzden de, akrabası Nermin Abadan tarafından ev den atılm ıştır. Fakültedeki son senesinin büyük b ir kısmını Amerika'ya yazdığı mektupları daktiloya çekmekle heder edip, bilumum üniversitelerden mektup beklerken, Amerika'daki kız arkadaşın dan Pepsi-Cola fiyatlarının artmasıyla ilg ili olarak aldığı son mektup kendisini üzüntüye garketm iştir. Sınıftaki konuş maları dolayısıyie çok yakında hoca ve talebeler «Aliyi Susturma Cemiyeti» adıyla b ir cemiyet kurma teşebbüsüne girişmek üzeredirler. İlgilendiği tek spor olan Tenis'i evde ağız sesleri ile oynadığı müşahade edilerek görenleri ve duyanla rı şaşkınlık içinde bırakmaktadır. TEMEL ÜN 1944 yılının 25 Kasım günü Giresun dağlan b ir homurtu ile yankılandı. En ücra yerdeki ayılar dahi bu sesi duyup kendilerine yeni b ir arkadaşın geldiğini anladılar. Sandalyede oturur hale gelin ceye kadar keyfince dağlarda ayılarla ha şır neşir olan Temel, evlerinde oyun oy namaya gelen cinsi lâtifeleri görünce ev cilleşme gereğini duymuş, kadınlara ya kınlaşmada kumar masalarının yüksek fonksiyonunu derhal kavramış ve çabuk yolunan iyi b ir «pokerist» olarak tez za manda temayüz etm iştir. Dünya tarihinde b ir ayının, dört başı mamur b ir salon centilmeni haline gele bileceğini İspat eden ilk yaratıktır. Mülkiye'ye geiip atılmaktan son hak kında kurtulduktan sonra hızlanmış, keskin bîr zampara ve yaşıtlarına göre iyi sayılabilecek b ir «sosyalist» olmuş tur. Karşı cinse aşırı sempati beslemesine ve aynı anda birçok cinsel ilişkiyi çaktır madan senelerce yürütmesine rağmen 3. sınıfta mesut aile babası olmak için adayîığını koymuş olup eski hızını kaybet miş görünmektedir. Kendisini çok yakın dan tanıyanlar bu durum karşısında Temel'in pek sevdiği şu sözü mırıldanmak gereğini duymaktadır. «Karaman'ın ko yunu, sonra çıkar oyunu» 45 A. NAMIK UĞURAL HAYRİ MUŞLU AKIN KOMSUOĞLU Dedesinin iyi içki içtiği ile öğünen kendisi içince rezi! olan arkadaşımız as len V arto'ludur, ama havalı görünmek için Muşlu soyadını almıştır. Mülkiye'ye b ir yanlışlık sonucu giren Akın ilk ayak atma derslerini Zühtü'den aldı. Ayrıca şahane tarihinde gelmiş geç miş en uzun ayak atma rekorunu kırdı. Sonunda ayağını öyle kaptırdı ki acısın dan onunla beraber olduğu zamanlar et rafına selâm vermeyi bile unuttu. Tek başına yapabildiği tek şey içki iç mek iken Ziya'dan sosyalizmi Doğan'dan poker oynamasını Çavlan'dan paraşütçü lüğü öğrendi. Şimdi de Berrin'le yaşantı sının değişik ve gel işi k yönlerini değer lendirmektedir. Böylece b ir erkek kısrak olarak geldiği Mülkiye'den bütün dostla rının yardımı iie damızlık b ir inek, eşsiz b ir aile babası olarak ayrılmaktadır. Üçüncü sınıfta büyük b ir aşk kasır gası Hayri'yi savurup kavurmuş, bu dert ten arkadaşı Pars'ın himayelerinde kaza sız belâsız kurtulm uştur. En büyük zevki Pars'ın yüzüne sigara değdirmek ve ondan okkalı b ir tükrük yemektir. Son günler de odasında uslu uslu ders çalışmakta olup, okulu bitirince kapitalist olacak mış... Tek derdi arkadaşlar! tarafından şortunun çekilmesidir (Hayri ders çalı şırken sıkı b ir şort giyer). ERDAL CAMGÖZ 1945'te Lefkoşe'de doğdu. Annesinin'"' ,DENİZ GÖKÇE kendisine küçükken gösterdiği aşırı ilgi ^ Aslında matrak biyografisine hiç iü*‘zum yok, sadece Koçero Deniz der geçerdik, zira kendisi o kadar popülerdir ki bu gün Kızılay'da müteveffa Robert Kennedy ile dolaştığında «Kim bu Koçero'nun yanındaki adam?» diye sorulduğu s rivayet olunur. İstanbul Alman lisesinin yetiştirdiği nadide çiçeklerden olan Deniz'in gayri nin etkisinden kurtulamamış olacak ki halâ hiç b ir lokantanın yemeklerini be ğenmez. Mülkiye'nin en hszlî zamparala rından olduğunu savunur ve Ben zampa ra Özer'in talebesiyim dîye öğünür. Ken disini yakından tanıyanlar İngiliz etkisi ni onda görürler. Fötr şapka ve şemsiye si bunun delili sayılır. Birçok plâtonik müsmir b ir işletme grafiği misali zikzak asıklar edinmiş hepsini b ir anda kaybe lar gösterir. dip mevlâsı olan esmer dilberi bulmuş Alman lisesini bütün spor branşlarında tek başına temsil etme hu tur. Arandığı zaman karanlık yurt köşe yundan Mülkiye'de vazgeçmemiş, futbol, lerinde bulunabilir. Büyük hayâllerle ya voleybol, basketbol ve hatta takımı ku- şar. Kıbrıs'ta rulsaydı buz hokeyinde bile (Kazgan'ın . not : sobalık olsun...) başarılı olacağına doğması ile birlikte, İnterpo! kayıtlarına geçmiş, Ainian hükümeti tarafından halen ben- cincilere olan borçlarından dolayı ara nan, Türkün sönmez gücünü bütün dün ya kızlarına kabul ettirm iş, Almanya'da maden işçisi! olarak geçirdiği b ir kaç yıl içinde 5 adet gayri meşru çocuk sahibi olan, halim selim b ir arkadaşımızdır. Şu ana kadar yapmış olduğu İşleri te lefon rehberinin sarı yapraklı bölümün den öğrenebilirsiniz. Örneğin, değnekçi lik, şoförlük, kampingcilik, amelelik vs. v s .. Kendisi azgın b ir exhibisyonist olup, banyo günlerinde okula yeni gelen bebe lerin uçuklarının müsebbibidir. Kıbrıs'ın, W illiam Pitt'ı olmayı hayâl eder. Bir rivayete göre Besim ve kendi sinden İyi İktisatçı yokmuş! herkesi inandırmıştır. Deniz, 1942'de Ankara'da siyasi hayata atılmayı ve UĞUR ÖZLEN II. Dünya Savaşının en kızgın günle rinde İzmir'de doğdu İlhan, ilk iş olarak b ir takım idealler tesbit etmiş ve günlük yaşayışı hakkında program yaparak an nesine süt ve uyku saatlerinde bu prog rama uyması gerektiğini b ild irm iştir. Ab lalık vasıflarına haiz olan İlhan, sınıfı İptidaide nice sübyanlara ablalık ederek bu vasıflarını tescil etmiş, imtihan kapı larının yaşlı göziü kızı ünvarjını da ala rak Mülkiye hayatı boyunca imtihan he yecanının kendisi içirip yersiz olduğunu b ir türlü kabul edememiştir. Bu yüzden de kendisine Librium yetiştirm ek zor ol muştur. Hariciyeci olma gayesi İle girdiği Mülkiye'de 1. sınıftan sonra fik rin i değiş tirip Mali Şubeye gitmiş bu durum bazı arkadaşlarınca normal karşılanmasına rağmen bazılarınca karşısına çıkan bu kara bıyıklının sebep olduğu yolunda yo rum lar yapılmasına sebep olmuştur. Bu güne kadar iyi b ir ev ekonomisti ve mali yeci olduğunu ispat eden Ilhan'a bundan sonrası için de başarılar dileriz. MACİT AKMAN Gününfıüzün salgm modası Hippİe'iik aslında 1945 yılinda arkadaşımızın do ğumu ile başlar. Kendisi Fransa'da Fran sız hippie'lerine «İşte hakiki" b ir hippie» diye takdim edilm iştir. Dışardakilerin içerdeki Ierden fazla olduğunu bütün benliğiyle ve kendisine takılan deli, çatlak gibi lâkaplarla isbat eden arkadaşımızın popülaritesi NKKD. derneğini kuruşu ile başlar. Bundan son ra kendisi tutulmaz hale gelmiş olup sı rasıyla, beat müzisyenliği, şantörlük, futJbolculuk (Best), diskotek bekçiliği gibi faaliyetlerde bulunmuştur. Kendisini ta bii lider gibi gören bu mütevazî arkada şımız Disiplin Kurulu Başkanlığından Festival Komitesi Başkanlığına atlıyarak başarılı b ir kariyer başlangıcı yapmıştır, ı İstanbul'dan Macit'e gelen pembeli mavili mektupların çokluğundan Cebeci posta müvezii em ekliliğini veya tâyinini talep etm iştir. Ziyaretçileri de eksik ol maz. 41 numaralı yu rt odasını ziyaret eden sayın yurt müdürümüz yataklarda yatan çiftle ri görünce «Burası Yeniköy tu ristik otellerinden beter» diye bağır mıştır. Son deminde birinci sınıfın çupilerİne iflah olmaz b ir merak saran arkada şımızın kalbinin Fransa'da kalan yarısı na kavuşmasını candan dileriz. TEVFİK KETENCİOĞLU Wolkswagen, Kel, Yalak, yağcı vs. gibi sıfatlarla müseccel Tevfîğin en bü yük m arifeti cemiyet işlerini "arkadan idare etmesidir. Korkunç b ir kulisçidir. T.M.T.F., Sosyal Demokrasi, Ortanın So lu ve Kız Tekniği Sevenler Cemiyetinin b ir numaralı destekçisi olan Tevfiğin si yasi, iktisadi, sosyal, bütün fik irle ri ve inançları İnönizm sözcüğünde toplanabî lir. En büyük özelliği sokak zamparalığı dır. Yurdun' kızlar tarafında k ib rit kutu su ile mesajlar atmak mı istersiniz; Ce beci pazarında kız tavlamak mı istersi niz, Kız Tekniğin önünde saat 24. den .sonra seranat yapmak mı istersiniz; Mal tepe'de malûm b ir otelde çay içmeyi tek lif ettiği b ir bayandan lâzımlıkla yaptığı duş mu istersiniz, hepsi bizim Kel Tevfikte bulunur. Mülkiye'de ayak atmadığı kız yoktur. Tevfik yağcılığı Konya'da öğ renmiş, Mülkiye'de tatbik etm iştir. Bü tün derdi lisan kurslarıdır. İM. sınıfta sözlü sınavda İngilizce hocasına «I must past hocam, yoksa I shali be a soidier» diye yalvarmış ve hasta olup iğne yaptır dığını belirtm ek için kalçasını göstererek «pîn» demiştir. ÜMİT UZ SAMİYE AYDAR Gençliğinde Ankara Kız Lisesi'nin Kı zılay piyasa temsilcisiydi, Mülkiye'ye gel^ meden. B ir gün b ir de baktı ki, önünden geçerken yan gözle süzdüğü «ideal yer»e girivermiş. A rtık Türkiye'nin ilk kadın başbakanı olabilecek. 27 yaşına kadar da evlenmıyecek. Fakat Samiye; Mao'nun, Guevara'nın tüm gerilla ve de hü cum kuramlarını'ezbere bildiği halde, İz mir'den gelen ani b ir «Baskın»a karşı koyamayarak Mao'nun prestijini sarstı. Kendisi Şahane'nin en özel kahka hasına ve dört sene sonra uğraşmayı akıl edebildiği saçlarına sahiptir. Hatta ana dan doğma süvari M ülkiyeliler! elenir ken, Samiye'nin Atlı Spor'a kabul edil mesinde bu saç modelinin rolü olduğu söylenir. Samiye inek olmayan nadir kızlar dandır. Argo konusunda ben'im diyenle re taş çıkartır. Sınavlarda canavar gibi kopya verir. Ertesi gün kendisinin Tica ret veya ne bilelim , Mali Cebir sınavı varken -oturur, Öteki sınıflardaki millete İstatistik gösterir. Son sınıfta b ir de Geçen seneler göbeği ve esprileri iie çevresinde temayüz eden Ü m it'in namı diğer Kral Faruk'un bu yıl başına gelen ler pişmiş tavuğun başına gelmedi. Ön celeri neşeli ve sevimli, hayata yüz ver meyen, 30 yaşından önce evlenmeye töv- beli ve şişman b ir insanken, yavaş yavaş 1942 yılı mübarek Konya şehri İçinfakülteden eve kadar temiz hava almak amacı Mel yürüyüşlere ve de o azimli gö çok uğursuz b ir yiI oldu. Bu senenin Konya'lılara tek kazandırdığı, b ir karpuz beğini eritmeye başladı. Nihayet iş Ece'nîn ticaret notlarını gönüllü olarak dak tarlasında kocaman kafası fıld ır fıld ır dönen yeşii gözleriyle karpuz zannedile tiloya çekmeye kadar g itti. Hatta hatta köşelere çekilip derin derin iç geçirdiği rek koparılan bîr garibe-i hilkat oldu. Böyiece Konya'lı Kel Tevfik; Konya'nın, bile görülüyordu. Nihayet bomba patla Mülkiye'nîn ve bütün Türkiye'nin başbe- dı, Ümit Ece'yi müstakbel zevcesi olarak ilân etti, i lası olarak; vücut buldu. KAZGAN çıkardı başımıza, dedikodu ya zarı oldu, çıktı. Bu arada birinci sınıf tan beri bîr tek m iting ve sessiz yürüyüş kaçırmadığını eklememiz gerekiyor. Vel hasıl) kelâm, dünyaya erkek doğacakmış ama yanlış gelmiş. Bütün bunlara rağmen Samiye erke ğin efendiliğini kabul eder. Bu arada bu konuda alabildiğine ru jid bazı arkadaş ları törpülemekten de geri kalmamıştır, o da başka. Kendisi hanım parlamenterimiz Belli ce Boran'a hayrandır. Samiye'mizİn ikin ci b ir bayan BOran olacağı günlerin ya kın olduğu kuşku götürmemektedir. 43 in» demiştir. Çok iyi kalpli ve efendidir, haksızlığa hiç dayanamaz. Çok da sakar dır, Mülkiye hayat! boyunca 3 defa kolu nu 5 defa ayağım kırm ıştır. Hoca Osman, gayet dini bütün b ir kul olup, bütün vakti, cami-okui-yurt üç geninin arasında geçer. İyi b ir aile baba sı oian Osman'ın tabiî bu arada 6 yaşın daki oğlu Mehmedinin hasretine dayana mayıp Konya'ya kaçamak yaptığı da olur. Bir gün Hoca Mehmed'in { Keçeciler) rüya tefsirine inanıp soluğu Konya'da alıvermiştir. ci sınıfta idi. Zerrin ise dört Maii'ye aday dı. Arkadaşlarına yardım etmekten hoş lanan Osmanımız, mezun olunca, kayma kamlık, m üfettişlik gibi mesalikın kendi bünyesine uymadığını belirterek diplo malı b ir manav dükkânı açacağını ifade etmektedir. madı ki. B ird e kocasının dersleriyle ilgi ZERRİN KAPANİ İşte size üç, dört satır iie yılın ç ifti nin öyküsü. Bu olay bazılarını çok şaşırt tı, bazılarına yeni yollar gösterdi, bazıla rını da - elden ne gelir - kızdırdı. Kızmak ta haklı mıydılar acaba? İşin orasını ta rih bükülmez ve kesin b ir biçimde sap tayacaktır. Kazgan çıktığında bu «efsanevi» ev lilik birinci yılını dolduruyor olacak. Bu arada Zerrin neler mi yaptı? Neler yap lendi. Yanlış anlamayın, Tahir ev ödevleb ir de kocasının dersleriyle ilgilendi, rin i daima kendisi hazırlar. Bu çabasın daki başarısı ise birkaç hafta içinde belli Çocukluk günlerini Hemsin dağların da gerillacılık eğitimiyle geçiren Murat pıp biz dostlarının hem gözlerini -Zerbiraz adamlaştığını hissedince Ankara'ya rin'in kırmızı, pembe aksesuarları-, hem., geldi. ODTÜ'i ni kirle tti; hazırlık sınıfını de kulaklarını - Biz Avrupa'dayken...- u- birbirine kattı, daha sonra da Şahanenin sür-nasyonalist belâsı oluverdi. zun süre meşgul etti. A rtistliği de rafa olacak. B ir de sıkı b ir Avrupa gezisi ya kaldırmış değildi. Yine önemli oyunların önemli rollerinin .üstesinden geliyordu. Son günlerde, duyduğumuza karı koca kendilerini ay sonuna göre, doğru mamur ve müreffeh kılan küçük, masum kâğıt oyunları üzerinde çalışıyorlarmış. Şeytanları bol olsun. Bu arada dahi dost ları Tayfun Çokbiür'in de matematiksel fetvalarını aldıkları söyleniyor. Tanrı ra kiplerine sabır, biraz boica da para ver sin. Hem aşkta, hem de kumarda kazanılmaz derler ama halt yerler. Bundan sonra ve İzmir'den b ir fırtına gibi indi Mülkiye'nin tepesine. Hareket, neşe, serbest lik, sağlam b ir düşünce yapısı. Ve de gö nülleri yakma rekoru. . Çetin ve sağlam b ir cevizdi Zerrin. M ülkiye'nin durgun, yorgun ve de dedi koducu bünyesi b ir anda hazmedemedi onu. Cemiyet'e girdi, toplantılara devam etmediği gerçekçesiyle atıldı. Tiyatro ku lübüne girdi, «örgüt disiplin» vs. den çıkmak zorunda kaldı. Bu arada da epey ceviz kırdı. Nursuz'u bile nurîandırdı. Sonra, baktı olacak gibi değil, o da tuttu evlendi. İyi de etti. Nisan ayının ortaları idi çıkmaya başladılar, Mayıs ayına doğru kalpleri aynı tempoyla çarpmaya başladı. Mayıs başında yalnız ilgilile rin hazır bulundu ğu b ir seremonîcik ile nişanlandılar. Ağustosta da evleniverdiler, Tahir b irin 42 MURAT KARAYALÇIN daima kazanmayı dileriz. ALİ TOLGAN Amerikan Haberler Merkezi resepsi yonunda çalışan Murat, kısa zamanda burasını ikinci b ir Mülkiye kantini hali ne getirm iştir. Her türlü sağcı-solcu-limonatacı b ir sürü tüllab bu sevimli lâzın ziyaretine gider. Kendisini cemiyetçi zan neden Murat, şeyinin k irin i temizleme den A rap kir'li olmaya kalkışınca, siyasi hayatının ilk hezimetine duçar olmuştur. Son sene tahteş şuurunda bîr kaç tah ta eksildiğinden türlü acayipliklere giriş miş, bu arada tavuk gerisine benzeyen saçları, çenesinden aşağıya sarkan pis bıyıkları, ancak m illî bayramlarda tıraş yüzü gören sakalı ile çok sempatik ( ! ) b ir jön olmuştur. Cüneyt Arkın'a benze diğini iddia eden Murat, aslında Karaoğlan islimlerinde figüranlık etmekten baş ka b ir şeye yaramaz. G ariptir. Bir çeliş kiler çocuğudur, Murat. Hem sağcı-miîliyetçi olmakla övünür hem de Guevera öl dürüldü diye dövünür. t Bıyık yüzünden sık sık tartıştığı ci ci b ir sözcüsü olan *Murat; b ir ara Anka ra'da filim çeviren David Hemmings'in kızına ayak atmaya başlamış fakat çok geçmeden neşesi bozulmuştur. Bu arada Am erikalılar tarafından da persona non grata ilân edilm iştir. Çok iyi niyetli, korkunç derecede saf ve iyi kalplidir. Birçok keratalık, h ırtlık etmesine rağmen arkadaşları bu sempa tik çocuğa b ir türlü kızamazlar. İdeali politikacı olm aktır ama bu kafayla gider se.... etkisi iie gayet nefis tramvaya inip bin me numaraları çekmiştir. A li'n in peşinden, p ikn ik yeri bulmak üzere Kayaş'tan Kırıkkale yakınlarına kadar yürümesi hayatında yediği en bü yük «fake»dir. Kâfiye ve tekerlemelere olan merakı yüzünden başı epeyce derde girm iştir. Bir keresinde inmesi için dolmuşu dur duran şoförün «Buyrun» sözüne «Siz de bize buyrun» diye cevap vermiş, sonra da dolmuştan dışarı güç «buyurmuştur». Küçüklüğünden beri en büyük zevki tramvaylara asılmaktır. Bu yüzden vat man ve biletçilerle çok takışmıştır. Tram vayların hizmetten kaldırılmasında Nadi rin parmağf olduğu söylenmektedir. NURSUN YAKIŞTIRIR bitivermiş. Bu anda b ir takım kara.yüz lü, kara âğizlılar kara kara kelamlar et mişler. Nursuncuk da naapsın, fcıiraz sa man tadında da olsa ilme ve alim kişile re karşı b ir eğilim duymuş. Ama dedik lerine göre bu sefer öyle hesapsız davran mamış. Bi başka türlü hesaplar yapmaya başlamış. Henüz problemi çözüp çözme diğini bilm iyoruz ama şu kavanoz dipli dünyada yıkılmayacak duvar bulmak zor olsa gerek. Daha daha ne dediler b iiiyo r musu nuz? Valla biimem ki söylesem mi aca ba? Hadi söylemiyeyim. Hem sonra de dikodu yapıyormusum gibi olur. Nursuncuğa bu lâfların ötesinde m ut luluklar dileriz. Yolu açık, gazası müba rek olsun. OSMAN OKKA TURGUT KAHVECİOĞLU Yeşii Konya'nın ulvi semalarına 1945 yılmda b ir nûr indi. Mevlâna'nın 15. gö bekten torunu Osman tbni Hokka hazret leri, b ir manav dükkânında mütevazi b ir şekilde bu arz-ı münafık'a tenezzül eyle di. Kemale ermeden önce o da her M ül kiyeli tüllab gibi günahkârdır. Hatta, ve bali boyununa Tevfik bin Keltoş, b ir gün mümadleyhin 12 yasında iken manav dükkânlarının önünden geçmekte oian b ir çingene kızma «sana b ir erik vereyim de bana b ir öpücük ver» dediğini rivayet eyier. Ve dahi, hazreti Hokka Konya'lı olm ak dolayısıyla arada sırada üç kâğıt çılık yapmaktan geri durmaz idi. « Şu «Efendi çocuk» denilen, nesli tü kenmiş acaip yaratığın son kalmtılarındandır. Dragot. Samsun'daki şanlı hatu na iki-günde-bir mektup yazar, iki-gündeb ir mektup alır. Posta kutusundaki me nekşe kokulu pembe zarfını gözü kapalı bulur. Pokerde «pot» yerine arasıra he yecanla «valeur» diye atılması Dragott lâkabının basma b ir de valeur getirilm e sine sebep oldu ama, hem kumarda hem de ötekinde başarı kazanması b ir acaip değil mi? BERRİN ÜKİS Nursun için derler ki, Onu şu Mülkiye'de sevmeyen yokmuş. Sonra yine derler ki, bu sevimli kızcağız kolejde iken de böyleymiş. Yine o sevimli, cana yakın ha li ile herkesleri fethedermiş. Derken Müikiye'ye gelmiş, öyle sevilmiş, öyle tu tu l muş ki herkes onun arkadaşı, dostu olu vermiş. Daha ne derler b iliyo r musunuz? Ba zılarının onu daha fazla sevmeye başla dığı da olurmuş. O da çok, pek çok uslu durmazmış yal Pek de yaramaz sayılmaz mış hani! İşte orta yollu idare edermiş. Derken b ir gün b ir Apollon gözüne çarp mış, Ama geigelelim bu Apolion Don Juan b ir Apollonmus. Bu da Nursuncuğumuzu epeyi, hem de epeyi üzmüş. O da naapsm. Bir gün : Boş ver yahu demiş böyle de yaşanır mı? Ve naapmış biliyo r musunuz? Dediklerine göre yeni Apollonlar aramaya başlamış. Bulmasına bulmuş ta işte, bu sefer de oğlan az vefalı çık mış. İki taraf da ipin ucunu öyle hemen cecik koyuvermemiş ama hangisinin ön ce olduğu bilinmez, birinden b irin in pili 1945 yılının b ir Kasım günü yeşii Her âlim gibi birazcık dalgın olan Bursa'nın yeşil bahçeler içindeki b ir evin Hoca Osman, birinci sınıfta iken sınıfın de bu hatuncuk dünyaya geldi. Serilip önüne kadar pijamaları ile gelmiş ve serpildiği yıllarda gâvur ülkesinde b ir 2 Bedros'un ikazı île durumu farkeylemişyılını törpüleyince Fransızca'dan başka tır. O sıralarda en büyük özelliği, yurt b ir şey konuşamaz oldu Mülkiye'ye trans koridorlarında elinde ib rik, ayağında ta fer olduğu yıllardan İtibaren b ir yandan kunyaları ile dolaşması idi. ineklerden b ir yandan da akından akma koştu. Son yıllarda «bin atlı akıcılarda çocuklar gibi şendik» şiirin terennüm eylecliği gözlerden kaçmıyor. Cümle tül Sa bin akıl ve ders hocalığını yaptıktan son ra kendi dertlerine çare bulamayınca sosyal menfaatler uğruna çalışmaktan vaz geçtiği söyleniyor. Kış günlerinde en büyük şikâyetinin eldiven giymesine mü saade edilmemesinden dert yanmıştır. Eteklerînin mmîleşmesîne «vallahi kayın ca böyle oldu. Ben de anlamadım» diye İzah eden bu sevimli arkadaşımız mekte bim izin en gizli ineklerindendir. Mektep ve gezi çaylarına evden izin koparamadı ğı gerekçesi ile iştirak etmeyen son yıl da ise hiçbir şeyi kaçırmayacağım diyen bu arkadaşımız tüllab içinde becerikli kızlarımızdandır. M utlu ve başarılı b ir is tikbal dileriz* Osman karındaşımız haramı helali iyi tefrik eyleyüp, bu meyanda kölonyasi ni alkolünü öldürsün diye içine tuz atıp kullanm ıştır. Bunun ilm i simaya göre büfayda olduğu kendisine anlatılınca bu de fa da gülsuyu istimaline başlamıştır. Bu nun mükâfatını da görmüş, b ir sabah vakti 10 m etrelik asansör boşluğuna uç tuğu halde b ir yerine b ir şey olmamış tır. Kendisini kaldırmaya gelen müstah demlere «Benî Konya'lı hemşerilerim ge lip kaldıracaklar» dediği rivayet olunur. Bu, XX. asrın garibet-ül hilkati, b ir gece nasılsa Karpiç'in kapışma kadar gelyüz ederek Cebeci'ye kadar tırısla dönmîş fakat çıbıldak bîr avrat görünce tersmüştür. Hiç küfürden hazzetmeyen Haz ret, b ir sahur gecesi, Kel Tevfîğin alayla rına dayanamıyarak gayet nazik b ir ifa de ile «artık sen de, çöpüme bin, denize TOKER ALBAN b ir dalgınlığı anında nüfus cüzdanından öğrendik. Mülkiye'ye geldi geleli aynı yatakta yatmaktadır. Günün 12 saatini bu yata ğın üzerinde ut çalmakla geçirmesine rağmen, yatmadan önce ninni olarak «neşeli ol ki» yi çalmasına şaşarlar. Türk müziği derneğinin yönetim kurulu na girememesi masa tenisinde yenildiği zamanlarda geçirdiği cinsten b ir ruhsal çöküntü geçirmesine sebep olmuştur. CEYHAN AS Nezaket ile kabalığın, soğukluk ile neşenin, terbiye ile terbiyesizliğin bîr arada yaşadığı bu eşsiz karakter otomobil, rakı ve uykuyu çok sever. Fakat koridor 2. sınıftan 3. sınıfa geçtiği yıl yüzme ğe merak salan Müikiye'nin bu sempatik keri, Erdek'te 9 m. derine atlayıp-.yürüyerek karaya çıkmak gibi ilginç deney den teşvik eden aklı evvellere heyecanIi iJer ( I) yapmış, onu suya atlamaya aleVve de neşeli dakikalar yaşatmıştır. İlk aşk derslerini Kolej sıralarında alan Toker'in son günlerde Kolej çay ve toplantılarına devam ettiği sonra da ya dın da birden fazia kızla «Bade»de teorik çalışmalar yaptığı iddia edilmekte ise de, elinde kolye ile Kolej kapılarında zampa ralık yaptığı ilmen ve şahitler ile sabittir. Favorileri ve Almanya'dan getirttiği ce keti ile bazı kızlar arasında büyük san sasyon yarattığı cümlenin malûmudur. Pazardan Pazara oynadığı bilardonun Avni ile Gençlik Oyun Salonunda yaptığı haşin ve gaddar b ir maçtan sonra, sözü nü hiç etmez olmuştur. Niyeti ve dileği Fakültede asistan ka lıp kendini ilme vermek olan Toker, mü racaat ettiği 32 yabancı üniversiteden gelecek cevabı üm it ve arzu İle beklemek tedir. dan geçen b ir kerîn hava bırakmasıyla uyanacak kadar hassas olan Ceyhan birgün, «Abi, bu adamlar bu işi tuvalette yapamaz mı?» dem iştir. Rakıcı geçinme TURGAY TEKİN istanbulspor hayranı iken aniden Bandırmaspor taraftarları arasına giren Turgay, İstanbul lisesi mezunudur. Lise de iken yaptığı kopyacılık ve mümessil liği ile önüne geleni tevkif ettiğini anla tan arkadaşımız Müikiye'nin en hızlı uyuyanları arasındadır. İç gezide en az içki içip en çok Portofinonun fon müziğini hazırlıyanlar ara sındadır. Sabah dörtlere kadar anlattığı Kumburgaz maceralarını dinleyince erte si gün yemek ısmarladığı b ir gerçektir. Albüm komitesinin paralarını toplama görevi kendisine verildiğiden beri, yüzü ne kan gelmiş ve fazla yemek yemekten acaip yerlerinde kan çıbanları çıkmıştır. Bu sebeple derse girerken bile yastık taşımak zorunda kalmıştır. NADİR ÖNEN sine rağmen bu muzur nesneyi 3. sınıf tayken ona Haşan taddırmıstır. Şeker, çikolataya not satan Ceyhan gizli b ir inektir. İdeali adam olmak ve deniz kenarında herhangi b ir iş görmek tir. Her türlü aşırı akımdan azadedir. En çok yakındığı şey sağcılarla arka daşlığı yüzünden kendisini de öyle zan netmeleridir. Bütün zevki Osman ve Ho ca ile diidşm ektir. Sigaralarının aşırılma sından son derece sinirlenir. Saat, ütü ve radyo tamirciliğinden iyi anlar. Mü zikten çok hoşlanır. Kısacası Şahanenin gelmiş geçmiş en sessiz, en efendi, en centilmen ve yaksşıklı tüilâbı olan Cey han kokmaz bulaşmaz bîr hergeledir. ZİYA GÖZTEPE Bütün «İnek Bayramı» boyunca. Fer man ve İhtar-ı Evvellerde «Briyantin Na dir» diye adı geçen, Mali Şubenin bu bol esprili ve de sevimli yaratığı aslında if tiraya uğramış b ir zavallıdır. MEHMET YILDIRIM 1946 yazının sıcak b ir Öğle üzeri doğ muş ilk banyosunu güneş ana yapmış ve kendisi bu güne değin güneş banyosu yapmak gereğini duymamıştır. Teninin esmer kalmasının nedeni de bu ilk ban yosu olmuş Gazîantep'în dünyanın en sı cak şehri olduğunu İddia etmesinde de bu ilk banyonun pays büyüktür. Geçtiğimiz Şubat tatilinde Antep'e yağan karı mübalâğa ederek, tarihi b ir olay olarak nitelendirmiş, böylelikle Antep'ten bahsedebilmek için b ir neden da ha bulmuştur. Nizipte doğmuş olduğunu geçenlerde 40 anarşist olan saçlarını Doğuştan hiçbilfem briyan tin ile muamele etmemekte, bilâkis her sabah yarım limonun çekirdeği süzülmüş saf suyu İle tarayıp kalıplamaktadır. Bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi ve üstün dans aşkı ile pistleri fethetmiş, As Kulüp'de birincilikle b itird iğ i bîr ya rışma sonucu kazandığı armağanı neza ket ve de centilm enlik kuralları gereğin ce damına kaptırınca, «Yahu, ben alma yacak sandım.» dîye hayıflanmıştır. İç gezide yılın sansasyonunu yarat mış, İstanbul'da kazanılan alışkanlığın ALİ PADIR sağ tarafına yatırdıkları zaman susuyor du. Sağ ayağını atarak 1963'te'Müikiye'ye girdikten sonra Haşan kısa zamanda dernek faaliyetlerine girişti ve nişanlanmcaya kadar kesif b ir faaliyet gösterdi. Nişanlandıktan sonra da perde arkasına geçti. Aldığı sağcı gazeteleri M illiyet ile ka mufle eden Haşan komünizm aleyhinde ki her türlü yayının da gönüllü müstehli kidir. Yolda yürürken nişanlısının ayağına basacak kadar sakar olan Haşan her tür lü müzik aletini elinde bulundurduğu Briç masalardım unutulmaz çocuğu, M üikiye'nin en «gazoz»keri ailesinin bir Karadenizı gezisinde gözlerini dünyaya açtı. F.T. 1946. En büyük özelliği farkına varmadan yaptığı esprilerle çevresindekileri yeme sidir. O tlar ve ağzına b ir tutam ot alıp sırtüstü çimenlerde yatmak küçüklüğün den beri en büyük zevkidir. Kır ve ot zevkini sık sık piknik yapmak projeleri ile giderir. Hele bu yıl, «Beyabicim ben her zaman imtihana girerim ama hepi miz b ir daha ne zaman b ir araya gelip ^pikniğe gideriz» diye acıklı ve hissi ko kuşm alar yapmasına rağmen kandıracak kuş bulamamıştır. Önceki yıl kendine ka nıp, rehberliğinde Polatlı yakınlarında pikniğe giden b ir takım zavallıları «Abiler, çok güzel b ir su kenarı biliyorum » halde hiçbirini doğru dürüst çalamaz. Temizlik konusunda ise çok titizdi. İç ça maşırlarını koklamadan giymez, dara gelince de oda arkadaşlarından ödünç kilo t alır. Nişanlandıktan muhtarlığına sonra Yenimahalle kendisini aday Haşan nişanlısı okula gösteren gelmediği günler «Bugün öksüzüm» diye dövünmeye baş lar. Yine nişanlandıktan sonra rakı ve sahibiyim» diyerek İstikbalini düşünme ye başlamış ve sonunda Tevfik ile «Gü BERKER YAMAN zel Ketenci Muhasebe Börosunu» açma- Çocukluğu Bozdoğan Kemeri yakı nında top kovalamakla geçen Berker, genç yaşında semt kabadayısı olmuş, Fa tih'te kahve basmakla tanınmıştır. 17 ya şında yakışıklılığıyla annesinin arkadaş larının nazarlarını üzerine toplayan Berker, ayak atmaya İstanbul Şehir Tiyatro su camiasında başlamış, spor hayatına yakarar verm iştir. ERDOĞAN YAVUZLAR Sekreterlik Okulu, Kız Teknik vs. gi bi yerlerle arası pek iyidir. Sık sık Bahçelievier'de ana yolun epey uzağında ka lan Kız Tekniğe gidip, oradaki tanıdıkla rına «Na'ber yahu! Şöyle geçerken bîr uğradım» dediği rivayet edilmektedir. Son günlerde is,e Sosyai Hizmetler Aka kobaylık Hayatta hiç b ir şey olamazsa «gazoz açacağı» olmayı tasarlamaktadır. Çiniler diyarı Kütahya'dan kopup Şahane'ye giren bu yakışıklı arkadaşımız sınıf-ı iptidaiden beri tüm cinsi lâtiflerin kalbini hoplatmış fakat hepsinin ayakla HAŞAN CELÂL GÜZEL 1947 yılının soğuk b ir Aralık günü yeryüzüne utangaç b ir çocuk arz-ı endam eyledi. Doğar doğmaz kendisini çıplak gören ebeden utanarak mosmor olduğu nu vakanüvist Bilge çelebinin not defte rinden öğrenmiş bulunuyoruz. Mülkiye'ye gelinceye kadar utangaç lığını bütün uğraşmalarına rağmen ata mamış ancak! Mülkiye'de Doğan Tuncer'le b ir sömestirÜk arkadaşlıktan sonra kendisini b ir daha toplayamayacak şekil de dağıtmıştır. Geçen yaz turist kızlarla arkadaşlık etmek illetine tutuldu. Kendisi turist kız ların parasını yediğini iddia ederse de 08 Özcanın yaptığı tahkikat sonucu tu rist kızlara b ir hayli para yedirip borç landığı anlaşılmıştır. Yazın Fransız kız larını yolcu ettikten sonra oturup enayi liğine hüngür hüngür ağlamış ve üç gün evden dışarı çıkamamıştır. Evden okula okuldan eve gidip gelen ve bunun dışında b ir yere gitmeyen Do ğan, Turizm Derneğine girdikten sonra, Okuidan Bahçeliye gidiyorum diye çıkıp İstanbul'a gidecek kadar gezmeye merak sarmıştır. «•*** sigarayı bırakan Haşan «ortak mesuliyet ¿liye Eskişehir yakınlarına kadar sürük lediği söylenir. demisinde bedava tarafından yapmaktadır. DOĞAN Y. AYHAN rını kırm ıştır. Önceleri aldığı uzun say falı mektupların kokusu 3. sınıfta çık 1943 yılında Gaziantep’ te b ir şafak mış, Ankara - Kütahya arası otobüs şir vakti b ir fıstık ağacının altında fıstık giketlerini kalkındırma faaliyetleri yanın bi, kıpkırmızı b ir çocuk dünyaya geidi. Etraftan bu çocuğun solcu olacağı teşhi da her sene kavun mevsimi sınıf geçme si konmasına rağmen Haşan Öyle oimı- si ile de yacağını daha o zaman İspat e tti. Öyle ki sol tarafına yatırdıkları zaman ağlıyor, ümmetçilerin başında gelip çook da iyi meşhur olan Erdoğan, mevlût okym aktadır. ayrıca Barbaros Gençlik Kulübünde idarecilik le devam etm iştir. Ellerine en az André Segovia'ya olduğu kadar hayran olan «Adem Baba», hümanist ayaklarında Türkîyeldekİ azınlıkların baş koruyucu sudur. İstanbul'daki Turan'ın kahvesi, Çiçek Pasaj ı'nda b ir çiçekçi dükkânı ve St. Pulcherie ile ilişkilerinin fazlalığından Mülkiye'yi beş senedir epeyce ihmal et m iştir. Bizim camiada kendisini tanıyan ların sayısı, herhalde iki eiin parmak sa yısını geçmez. Günde 14 saat uyumaya ve tulöat yapmaya bayılır. Odada b ir koltuktan di ğerine geçtiğinde, «Şu insanlar kuş mi sali, biraz önce neredeydim, şimdi nere deyim» der. İkamet ettiği yeri b ir huzur evi veya m iskinler tekkesine benzetmek ten zevk duyar. B ir aşk yüzünden, tüm Rus klâsiklerini ezbere bilen Berker'den yana, 12'den küçük, 15'den büyük kızla rın hiçbir şansı olamaz. sonucunda zarar kısmen önlenebilmiştir. FırtmaİJ b ir günde Murat'ı da kendisine ortak edip beyaz vücudunu kızların görmiyeceği kadar uzaklarda yakma hevesiy le koydan açıldıkları günün dönüşün de iskeledekiier sandaldan iki ayaklı bir İstakozun indiğini görerek paniğe kapıl mışlardır. bekleyen Sacit hâlâ boyuna ve yaşına uy gun b ir kız bulamamanın hüsranı içinde dir. Dört senedir lâyık olabilmek için uğ runda herbirşeyi yaptığı Malî Şube kıraliığını kaybetmekten dolayı duyduğu acı yı tahammülsüz espriler yaparak hafif letmeye çalışmaktadır. Bundan sonra bütün çabaların sos yalist Türkiye'nin gerçekleşmesi yolunda harcamakta olup kendisini solun kuvvet li kollarına terketm iştir. MEHMET KUTLAY Kolejden kalma adı ile maruf Bobby (kısaca bobi) büyük aşkının tembih ve tehditleri ile poker ve içki gibi alıkaniıklanndan vazgeçip ciddi b ir aile reisi hü NESLİHAN ERKMEN viyetine bürünmeye çatışıyorsa da palav1945 yılının tatlı b ir günü dünyayaradır inanmayın. , gelen bu tatlı kardeşimiz, her nedense o Büyük b ir ihanet örneği göstererek gün bu gün ayna karşısına geçip «Ben «Magnificient 7» grubundan ayrılarak Kraliçe Victoria'yı ne kadar da andırıyo Adana'da üç kızla b irlik te b ir çiftliğe git rum» demekten kendini alamamıştır. mesi üzerine gruptan atılması, kendisi Seneler senesi bu cümlenin etkisi, ken dini bütün gücüyle hissetinmiş ve gerek pkul koridorlarında, gerek sokakta, mai yetini teftiş eden b ir kraliçe edası iJe ge zinm iştir. Özel hayatında bilhassa «Ay dın» kişiler ile temastan zevk duymuş tur. mıştır. Yine aynı ultra-modern giyinişi ile Veda Balosunda bütün nazarları üze rine çekmiş, çılgınlar gibi dansetmiştir. Mezuniyetinden sonra WC karşısın daki boşluğu hiç kimse dolduramıyacaktır. SACİT GÖKKAYA Doğum tarihi doktrinde tartışmalı olan Sacit 1948'li olmakla iftih a r eder. İç meselelerini emperyalist karşı cinsi müdahale etirmemekle şöhret yapmış olan «Kadınlar Kalesi»nin kapıları Sa~ cit'e açıktır. Ancak bu İmtiyazın Sacit'in henüz reşit sayılmamasından mı doğdu ğu, yoksa bizzat cebren ve hile ile mİ alındığı bilinmemektedir. Tanışma çayında kendisiyle tanışmak isteyen iptidaili muhayyel güzel kısı sa atlerce gran-tuvalet büyük b ir üm itle 38 Mülkiye'ye girdiğinden beri - ki bu olay oldukça eskidir ve «şimdiki gençler den» pek hatırlıyan çıkmaz- siyah göz lüklerini sadece yatarken çıkaran Kaya'mn, M ülkiye «kamuoyu» tarafından ta nınması F ikir Kulübü Başkanı olduğu yıllara rastlar. İstanbul'un Florya'sında «mukim» iken birdenbire kendini koğuş larında bulan Kaya, hemen sosyalistlerin arasına karışmış ve böylece Birinci Şube, Kaya'yı Mülkiye kamuoyundan önce ta nımak fırsatını bulmuştur. Finalde hıziı koşabilmek için deparı ağırdan aian Kaya, 3 Maliye'de iken, sı navlardan önce pijamalarını çantasına koyup «gramlarına» gitmesine rağmen, büyük b ir başarıyla 3 Maiiye'yi b ir yılda ikmâl etm iştir. Kadîm dostu Rıza'nın da çoluk çocu ğa karışmasından sonra artık kendi ba şının da bağlanması gerektiğine karar vermiş, fakat bu konuda herhangi b ir çahşmasma rastlanmamıştır. Görenler, bi lenler n'olur bize haber versin. DOĞAN TUNCER --i Okul içinde Siyasi - İdari - Mali Şube karışımı b ir kız arkadaş grubunun temel direklerinden b iri olan Neslihan, bilhas sa her derse - boş derslere bile - girip not tutması ile ün salmıştır. Teneffüslerde WC karşısında asistan kesme görevini başarı ile yürüten bu fettan kardeşimiz, Aydın kişiyi de aynı yolla ve o Paris'ten getirdiği bisiklet tekerleği büyüklüğün deki ultra-modern gözlükleriyle tavia- KAYA ERSOY Kendisinin sıcak b ir yaz gecesi, Bay b u rt’ta samanlıkta, bıyıklı olarak doğdu ğu rivayet edilirse de, Evliya Çelebi üs tadımızın seyahatnamelerinde buna ben zer b ir doğum ilânına rastlanmamıştır. (}k h z n t için büyük b ir üzüntü kaynağı teşkil et m iştir. Yine iç gezi sırasında yaptığı don durucu Amerikan esprileri ile suhuneti — 28 dereceye kadar düşüren Bobby bi lâhare dağıttığı hayat iksiri kanyaklar sayesinde gezinin popüler simaları arası na girmiş fakat kokuya dayanamıyarak geri çıkmıştır. Rivayete göre iç gezide o kadar eğlenmiş ki b ir ara gülmekten gö beğim çatladı mı diye gömleğini kaldırıp göbeğini incelemiş. Derslerle arası pek hoş olmayan Bobby'i kantinde Ganyan Mehmet ile be raber tu r atarken görebilirsiniz. Bu gün lerde defdi daimi gülümsemesinden do layı yüzünde kırışıklıkların peydahlan maya başlaması. İnsan hayata herşeyi yapmalı ki iyiyi kötüden rahatça ayırsın sözünü kendisi ne hayat felsefesi olarak seçen Bobby hiçbirşeyden çekinmeden herşeye burnu nu sokar. Vak'a mahalli samanlıkta bulunan b ir direk üzerinde sıhhi heyetin tesbit ettiği çentiklerden ailenin 5'inci namerdi oldu ğu da söylenmektedir. Mekteb-î Müikiye'de Beatles tipi saç ve erkek tip i bıyık modasının tek öncüsü ve savunucutarmdandır. Bıyığın erkek seksapelini artırdığını da iddia eder du rur. Mali durumunu güç belâ girdiği SBF Turizm Demeği muhasipliği ^sayesinde doğrul tabi İdİkten sonra, sosyal faaliyet lere ağırlık vermeğe başlamıştır. Bu ne denle gayet şık giyinmeye de başlamış giyim konusunda, yediği kazıkları da ter zisinin mebuslara bile diktiği bahanesiy le unutmaya çalışmıştır. Bir gün Kızılay'da kızın b iri kendisi ne -Aaa Cem Karaca'ya benziyor dediği için bayılmış ancak aksinin söylenmesi üzerine ayıiabilm iştir. İyi kalpli, hoş sohbet b irid ir. açık saçık fıkra b ilir. Epey meşgul olduğu için o gün bu gündür ne kitaplardan ne de Enstitülerin korido runda çılgmlar gibi koşturmaktan kendi ni kurtaram am ıştır. Aşırı derecede ineklemekten mütevel lit araz geçirmesine rağmen her yıl bü tün derslerden kavun yemiş fakat her nasılsa (!!. Mali'de b ir yanlışlık sonucu Haziran'da geçmiştir. 6 yıl kavun yiye memesinin sosyal maliyetini nişanlanma nın sosyal faydasıyla telâfi etmeye çalış mışsa da müteşebbisin tipini uygun bul madığından vazgeçmiştir. ABDULLAH HACIŞABANOĞLU da yaşama» ve «iyi komşuluk münase betlerini geliştirmek» ilkelerini b ir esmer cins-i lâ tif üzerinde uygulamak-lçin hızU.-. teşebbüslerde bulundu. Esmerin flö rt edebiyatı tarihine geçecek enteresan soru larına dayanamsyarak acele tarafından «pas» geçti ve şansını Filolojinin son sı nıfınla denemeye girişti. B ir dilberle başbaşa 6 saat geçirdiği halde heyecandan mı korkudan mı bilinmez randevu alma yı unuttuğu için, b ir hafta içinde Kızı lay'da b ir ayakkabı eskitti. Kendisini kertikle suçlayanları «siz beni kıskanı yorsunuz» diye haşladı. ne özgü yüksek frekanslı kahkahasını alâmeti farika olarak tüm Ankara sine malarına tescil ettiren İstemi'nîn eşin dostun sürekii İsrarlarına dayanamıyarak b ir ara televizyona spiker olmasına ra mak kalmıştı. Fakat bu teşebbüs deneme yayınma devam eden az gelişmiş Anka ra TV.'nun, onun bu yöndeki aşırı kabi liyetini ( ! ) kullanabilecek imkânlara sa hip olmaması sebebi ile suya düşmüştür. Zaten kendisinin niyeti bambaşkadır. He le b ir mezun olsun Avrupa otomobil sa nayiinde uzman mütehassıs olup M ülki ye diplomasını çerçeveletip başucuna asacağı günleri sabırsızlıkla beklemekte dir. İSTEMİ GÜRSAL Minare misali b ir boy, kalıp gibi ya na taranmış saçlar, numaralı renkli göz lükler, jile t gibi ütülü pantalon, beyaz gömlek ve kravat... İşte Mülkiye'nin ye tiştirdiği en tekniker inek Porsche İste mi. 4 Otomobil egzoslarından çıkan kar bon monoksit ile yaşayan, kolonya niye tine yüksek oktanlı süper benzin kulla nan Porsche İstemi'nîn kurak Ankara' da 22 yılda 1,87 boyu nasıl yaptığı b ilin mez. Türk erkeklerini İtalyan kızlarına en iyi şekilde tanıttığı gerekçesi ile Turizm ve Tanıtma Bakanlığının m innetini İfade eden H itit Güneşi nişanını Romalı gırlfriend'ine «Present» diye göndermiş ve Ankara'da 1946 yılında 7 aylıkken dünyaya gelen bu sevimli soyadlı ker, «aradenizin verim li topraklarında fındık ■ile beslendi, balıkçılığa özenirken kendi ni kolej sıralarında sonra da Şahanede buldu. «Hacı» lâkabı ile tesmiye edilirken, her gece sürekli saat 4 ’e kadar süren en haşin ve gaddar ineklemesi ile de haklı olarak «İnek Şaban» diye de nam saldı. Bu arada hızlı aşklar yaşadı, sevdi, ekdi, ekildi, pek çok «fake» attı, «fake» yedi, ama hızını, azmini ve üm idini hiçbir za man kaybetmedi. «Son sınıfta ders çalışmak her şey demek değildir» diyerek, gönül meselele rine daha fazla zaman ayıran Hacı bazı fakülteler ile S.B.F. arasında dostane İliş kile r kurulması için büyük çabalar har cadı. D.T.C.F/de teorik ve pratik çalış malar yaptı. Bir partide onbeş dakikada ayak attığı kızı kızı ertesi gün b ir discotheque'de y itird i. O kızla gittiği b ir nişan partisinde kafayı tütsüleyip gördüğü ilk dilbere ilân-l aşk eyledi. Bazı hayırlı arkadaşlarının da etkisi, tepkisi ve teşviki ile «barış içinde b ir ara bu jest Papa'nın bizzat ayağına kadar ge lerek teşekkürlerini bildirmesi sonucunu doğuracak kadar iki ülke arasında iyi b ir hava yaratmıştır. Yedi sene önce Nazilli'de at niyetine bindiği katırdan düştü düşeli karşı cinse karşı yutkunur durur zavallı. Onu bu dertten ancak İlâhi fakat esrarengiz aş kının kurtaracağı m uhakkaktır. Kendisi İBRAHİM BOZKURT 1943 yılının Aralık ayı sonlarında yavru vatanın şirin b ir köyünde dünya ya gelen İbo «Annemle babam b ir hafta daha bekleselerdi b ir yıl daha genç sa yılırdım» diyerek gençliğine olan özle mi duyuyor. Eczacılık Fakültesine gir mek gayesi ile Anavatana geldikten son ra cazibesine kapıldığı Mülkiye tüllâbı arasına karıştı. Son zamanlarda «Ecza cılık Fakültesine giremedim amma... der ve sonunu b ir türlü getiremez. Kıbrıs hadiselerinin başlaması üze rine «Vatan M illet Sakarya» Prensibini benimsiyerek Kıbrıs'a giden bu tüllab iki yıl m ücahitlik yaptıktan sonra «Va tan M illet Menfaat» Prensibine dayana rak tahsilini tamamlamak üzere Anava tana geldi... Son zamanlarda bilhassa «Çay» lara merak saran İbo sık sık cinsi latifeler arasında görülmeye başlamış tır. Son sınıf K ıbrıs'lılar arasında yega ne sap olduğu için sık sık «saplık kon feransları» vermeye davet olunur. TAYFUN KALKAN M ülkiye hayatı büyük aşk fırtınala rı ile devamlı sarsılmış bulunan Tayfun çoğu kere gerçek mutluluğu bizzat kendi yatağında bulduğunu itira f etm iştir. Son günlerde bu çilekeş yatağın satılması ile Tayfun yine yanlız kalmıştır. Zippo çak mağı ile sigara yakmaya meraklı olduğu günlerde kazaen Sadun hocayı yakma tehlikesi İle karşı karşıya kaldığından Çakmağı satmak zorunda kalmıştır. Son senesinde de sosyeteye özenip, çılgın b ir havuz-partisi vermek için evi ağzına ka dar su İle doldurmuş, bu İse yakın kom şular ve arkadaşları tarafından dehşet le karşılanıp, sîvİl ve askeri b irlik le r ta rafından girişilen kurtarm a faaliyetleri Liseyi tez elden b itirip Edebiyat Faküitesi ve Robert Koleji b ir solukta do laştıktan sonra kendisini Mülkiye'de bul du. Başarılı Mülkiye Voleybol takımının Pas.... Pardon as elemanlarındandır. iyi GÖKCAM ALKİLİÇ yemek yaptığını zanneder fakat M.S.B. yurdunda yaptığı yemeklerden zehirle nenlerin, hiç değilse ayârı bozulanların sayısı hiç de az değildir. İneklikle hiç alâkası olmamasına rağ men Mülkiye'de okuduğu 5 sene boyun ca, önsırada yer tutm ak için okulun açıl masından b ir gece önce sınıf kapılarını omuzlayıp kırdı. Fakat ikinci günden im tihanlara kadar tuttuğu iskemlede o tu r duğu pek görülmemiştir. g.yytföf4 alft>A Her kafa çekişinde iik aşkı olan Li sedeki Tarih hocasını nasıl tavladığını büyük b ir zevkle anlatır. Emme velâkin dört yapraklı yoncaya olan aşkı Ö nce ki lerin hepsini unutturm uştur. En büyük CENGİZ AYKUT SEDEF arzusu zaten yarı yarıya kaymış olan ha yatını fakülte biter bitmez İyice kaydırıp, 1944 de Elma diyarı Amasya'da etin de iskambil kâğıtlarıyla doğdu. Büyüdü, yeşi! pancurlu, ufacık tefecik, şipşirin gelişti, yeşerdi, tıpkı b ir elma ağacı gibi. b ir yuva kurm aktır, S.B.F.'ye strf Amasya Lokaline yakın olduğu için girdi ve okuldan çok lokale devam etti. Bir günde aralıksız 10,5 saat ile pişti oynama ve «Yeni Harman» da ğıtma rekoru kırdı. BÖyiece «Harman ağacı» ünvanını da kazandı. OSMAN BİRSEN Bütün çabalarına Fransa'da ara «Au revoir» yerine «Avoir» diyerek ha yatının nüktesini de orada yaptı. na, sapa sap sap» tır, Bu yakışıklı çocuğu zengin olup da evlenmek isteyen güze! kızlara hararetle tavsiye ederiz. E vlilik müessesesİ hakkın O. ÜMİT BİRTEK da kız ve erkek arkadaşlarına yaptığı be yanatları devamlı olarak b irb irin i yalan layan Osman, özellikle kız arkadaşlarının 1943 yılının 8 Mayısında İzmir'de b ir bebek irisi avaz avaz bağırarak dünyaya geldi. Gelir gelmez de iik İşi ebesine «To punu mu kaybettin küçük?» diye sor mak oldu. Asker ofan babasının hep su lak yerlerde bulunmasından ötürü %41,5 luk b ir gelişme hızı ile büyüdü, büyüdük çe de kocamanlaştı. Giyim konusunda ötedenberi gayet muhafazakâr olarak tanıdığımız Osman, Akademi öğrencileriyle olan arkadaşlık ları sonucu bu tutumundan vazgeçmiş, bu kararını hemen orada ciğer kırmızı sı b ir süeter satın alarak Türk kamu oyu na ilân etm iştir. YAVUZ TEKE Liseyi bitirdikten sonra DTCF İngiliz Filolojisi bölümüne girdi. Bura'da kız bolluğundan dikişi tutturamayıp, ertesi yıl kendisini şahanenin 150 k iş ilik ya takhanesinde buldu. Bu onun Mülkiyedeki hareketli ha yatının başlangıcı oldu. İlk yıl sınıfta ka lınca poiis-inzibat ve bekçiler tarafından okulda kantinde ve yatakhanede asker nişanlısından ayrıldı. Yediği kamışa rağ men sınıf geçmeyi başardı. Bilhassa ikin ci sömestirdeki şık ve hızlı hayatıyla içte ve dışta göze çarptı. Bu arada Sidney maya çıktı. Ve rivayete göre buldu da? ralı saplarından oSup parolasi «sap sapı gülme ve burun çekme fiille rin i aynı za manda ifa edebilen nadir yaratıklardan dır. İnsuyu Mağarasının b ir numaralı propagandisti daha sonra Kurtuluş lisesin den b ir kıza ayak attı. Badirelerle süre gelen aşkfnişanlanma ile sona erdi. Çok güzel fotoğraf çektiğini iddia eden, göller Bölgesinin bu uslu çocuğu dördüncü sı nıf geçerken im tihanları arasında 4 yıllık rağmen saplıktan Kendisi halen Mülkiye'nin b ir numa Okuduğu iktisat derslerini özel ha yatında da başarı ile uygulayan Osman, Herşeyde İktisadî davranmayı becermiş, kaçağı devamlı olarak arandı. Bu arada b ir gece büyük sınıflar tarafından husu si tutulmuş b ir bekçi vasıtasıyla işletil mesi o günlerin hadisesi oldu. Burdur Dilinden düşmeyen «n'olaydı» şarkı sı ile b ir ara çevresinde büyük b ir «ka rın ağrısı salgınına sebep olduysa da bu huyundan çabuk vazgeçerek sesini har* camama ve konserve yapma yoluna g itti. kurtulamadı ve nasibini güzel kızlar tarafından kurtarıldığı riva yet olunur. Osman'ın Türkiye'ye dönüşünü İn giliz Polisi şükranla karşılamıştır. analarının işe karışmasından son derece huylanmakta, bu işi kızları sokak ortala rında bırakıp kaçacak kadar ileri götür mektedir. Londra'da kızlara vücudunu göstermek içilT devamlı olarak yüzme ha vuzlarına devam ettiği, ancak bu seans lardan sadece b ir kere iş çıkarabildiği gi bi, yüzme bilmediğinden birçok kereler boğulma tehlikesi geçirip her seferi hde Poİtier'nin «Seni yaşatacağın» daki ro lünü ondan daha gizli oynadı. Paraşütsüz atlamalara adı karıştı. Gelecekteki hayatı konjonktüre! dalgalanmalara sah ne olacağı benzer. İyi kalpli arkadaşı mızın en mehşur sözü «ke-sera-sera» ola cak oturdu. EMİNE ÖZTEKİN Doğar doğmaz: «Aman bu kitapları saniyesinde geri vermezsem bîr daha k i tap alamam» diye telâşla İşletme Ensti tüsüne koşmuş, fakat sekreter o sırada Malîye Enstitüsünde çene yarıştırmakla CİHANGİR AKIN Mersin'de 1945 te doğmuş oian Ci hangir'in monoton hayatında başlıca iki özelliği göze çarpar. Birincisi paldır kül dür ve sakar oluşudur. Ödünç aldığı ders notlarını kaybetmesi, günde beş-altı de fa anahtarını araması, eşyalarını günde b ir kaç defa kaybetmesi veya düşürüp kırması olağandır. Sakarlığına, kantinde sise ile adam dövmesi de dahil edilebi lir. Cihangir'in ikinci özelliği, sakarlığını bilenleri hayretler içinde bırakacak ka dar çok sayıda ve nefis cins-i lâtifler ta nımasıdır. Kızlar arasındaki yüksek pres tijin i nasıl sağladığı doktrinde münaka şalıdır. Bir görüş iyi b ir yüzücü ve bok sör oluşuna bağlarken diğer b ir görüş «Erkek adam karısını dövmeli» diyerek kazaklığını belirtm iş olmasına yormakta dır. NEDRET BATUMLU Hayatı da kendisi gibi hareketli olan arkadaşımız liseden sonra iki fakülte de ğiştirdikten sonra kapağı Mülkiye'ye at mıştır. Daha sınıf-ı iptidaideyken Şahane nin bütün yönlerini, Özellikle son sınıf ları künyeleri ile b irlikte tanımakta ün yapmıştır. Bu özelliği yalnız Şahane ile kâlmayıp Ankara'nın 3 /4 ünü de kapsa rım a almaktadır. \ Tam asrımıza göre b ir kız oían Ned ret, dans ve müziğe çok düşkündür. Lise körosunun unutulmayan alto sesini bu gün Mülkiye'nin her köşesi büyük bir zevkle dinlemektedir. Özellikle Türk fo lk lar müziğini de piyanosunda dile getiren arkadaşımız zeybek havalarından , çok hoşlanmaktadır. Bu arada sporu da ihmal etmez, Uzun yürüyüşler ve yüzme favorite sporu dur. Evvelki sene SHOW'da oynıyarak ti: yatro afanındaki kabiliyetini de İsbat eden bu on parmağında on m arifeti olan arkadaşa hayatta daima başarılar dileriz. şadı. Son sınıfta iken arkadaşları kale minin şerrinden kurtulm ak için köşe bu cak kaçtılarsa da birkaç tanesi ökseye tutuldu. İç gezinin tadını unutamayıp o günlerin anısı ile şiirler döktüren arka daşımız iç geziden neden bu kadar memnunsun diyenlere esrarlı esrarlı gülümsemekle yetinmektedir. Bu gizliliğin nedeninin seminer ko nusu olarak ortaya atılması düşünülmek tedir. ERHAN OĞAN MEHMET OKTEN Bu arkadaşımız sarı inek namı iie m aruf olup Mektebi M ülkiye'nin tanıdığı en çalışkan talebelerdendir. Kendisi 22 yi b itirip 23 yaşına basacağı halde fikren b ir türlü gelişmemiş, bu yüzden de ken disi ile aynı zekâ yaşındaki Avni Özcan'la her dakika ders, teneffüs demeden itişmesi etrafında b ir alay ve espri çenberi yaratm ıştır. Farabi'de hani meşhur b ir pastahane var ya, işte bizim sarı ine ğimiz (hain oldukça da yakışıklıdır) o pastahanenin kuruluşundan bu yana de vamlı m üşterisidir. Cumartesileri özel muamele yapar ve devamlı gözlük taktı ğı halde o günler goziüksüz gezer. Hani gözferi 2,5 derece miyop da ondan mi d ir, bilinmez gözlerini iyice kısar ve öy le dolaşır o günler. Fakat kendisi o ha liyle İyice yakışıklı olduğunu İddia eder, (Bİz aynı kanaatte değiliz tab i). B ir me ziyeti vardır, iyi poker oynar (eiden de falarca fu l, arada b ir de kare gelince ne kadar iyi oynanırsa, o da o kadar iyi oynuyor). Bundan 21 sene evvel Kasım ayının puslu b ir gününde nur topu gibi b ir yav ru, avaz avaz bağırarak dünyamıza teşrif etti. Ebesi, bu yavru hakkındaki ilk teş hisini, biçim li bacaklarını görünce, «bu çocuk büyüyünce as futbolcu olacak» di ye yaptı. Erhan adı konulan bu yavru pek büyük futbolcu olamadı ama, yarım düzineden ziyade gol yedikleri maçlar da, takımının şeref sayısını yaparak ün kazandı. İnekleri hiç sevmediği halde, b ir teknik hata sonucu Mülkiye'ye gire rek, inekleşti. (Gizli inekliğe müptelâ d ır) zaman zaman gayet hareketli b ir yaşamı olan bu inek, nasılsa kandırarak hazırladığı b ir başka inekle, oto-stopla Türkiye'yi gezmeğe kalktı ve ancak çöp kamyonlarını durdurabildiğini görerek, hayattan ilk darbeyi yedi. Öteden beri karsı cinsin fazla olduğu yerlerden hoş lanan Erhan insan üstü kabiliyetini kul lanarak koleksiyonu için en düşük kali SEVGİ ATAMAN (IV Maliye ve İktisat Şb) 1947'de Afyon'da büyük bîr mizah SEZER ENGİN çı dünyaya geldi ve doğar doğmaz ebe sine ilk sözü «Senin m atrak biyografini yazayım mı» oldu. Ünlü mizahçı Bernard Show ve Moliere'în Sevgİ'nin rekabetine dayanamayıp piyasayı terk ettikle ri ri vayet oiunur. Derken Liseyi b itirip Şahaneye du hul eyledi. 1. sınıfta yediği kavunlarm tadını b ir daha unutamayıp her sene ye mek adetini edindi. Smıfı iptidaideyken sessiz b ir kız olan Sevgi, sonraki sımflarda birden bire popülarite sahibi oldu, tüm arkadaşlarının sevgisini kazandı. Mülkiye'nînteğlence hayatının içinde ya te mallan toplar. (Elinde şartlara uygun fazlası olanlarla takas yapabilir) Güzel resim yapan Erhan'ın reprodüksiyonla rından hiçbirinin henüz satıiamanpış ol ması ancak kötü b ir şanssızlıktır. M ül kiye'ye girmeseydi veya futbolcu da ol masaydı/ birçoğunun aksine mesleği ge ne hazırdı, b ir az sermaye ye bir.kasket le Enstitü önünde ayakkabı boyacılığı.. Dedim ya, her yönden komple hazırlıklı gelmişti, dünyaya. ' ' ■ TANJU KONURALP BARIŞ GÜRSES (Kitabe-i Sengi Chester) Hayatında hiç b ir şeyden çekmedi / Mülkiye'den çektiği k a d a r/Ç o k sevdiği fasulyeyi biie yiyemez olmuştu / Odaiar üç kişilik olduğu için. İm tihanlar üç gün kalana kadar,/anmazdı derslerin adını amma, / tembel de sayılmazdı / Hani pek.de yazık olmadı, Chester efendiye. Spor bilem yaptı, yemekhanede ye mek yedi / ve de sanat uğruna, / Fransa' ya bile gitmekten çekinmedi. Çok sevildi, hattâ zaman zaman sev di bile kızları / Zaten yapacak pek de b ir işi yoktu / İşte fakirin anılan. * NURCAN AKTÜRK Mülkiye'ye girdiğinden beri inekle yen bu uğurda saçlarını döküp son za manlarda her tarafında sıkıntıdan sivil celer çıkan Barış aynı zamanda dolmuş pikaplarının Ankara'da tek rakibid ir. Soyadı aynı olduğu için Yıldırım Gürses kendisinin Barış'la hiç b ir ilişkisi ol madığı konuşunda gazetelere ilân ver miş ve ancak bu yolla şöhretini devam ettireb ilm iştir. Maç seyretmeye kitapları ile b irlikte giden Barış İnek Bayramında papaz kıya fetine girdiğinin babasına söylenmemesi ni herkesten rica etmekte aksi halde Ka rabük'e dönemeyeceğini söylemektedir. Bîr T.N.S.'ye b ir de doktora gitmekle şöhret yapan Barış, ineği çekerken herkeisn «bu sene Mülkiye niye iki inek dolaş tırıyor» sorusundan çok içlenmiş ve ar tık daha az ders çalışmaya karar vermiş tir. AHMET AKSOY Son sene derslere iki üç kere girip hocaların ismini öğrenen daha sonra öğ retimine kantinde devam eden Nurcan . Basın ve Yayın çaylarının en hızlı müdavimlerinderidir. Çok başarılı balo bileti satışından sonra Büyük Sinema gişesinden te klif alan fakat doktora İmtihanına gireceği gerekçesi ile bu te klifi reddeden arkada şımız ayrıca iki ay gittiği İngiltere hatıra larını iki sene anlatmakla da tanınmış tır. Kendisi ile alay edildiğinde «abi ben utanmam kızmam ama kıza ayıp olacak, onun için dalga geçmeyin» diyen ve ar kadaşları tarafından çok sevilen bu ar kadaşımızın kısa zamanda zayıflaması en büyük dileğimizdir. 34 MÜlkîye'ye girmeden İsmini duydu ğunda tam bîr suçlu psikolojisi içinde bacaklarına kadar kızaran, b ir kıza ba karken utancından sapsarı kesilip titriyen kaz Ahmet, babasının arabasına ku rulduktan ve de vakti zamanında arka daşlarıyla cinaslı aşk mektupları yazdığı kızla nişanlandıktan sonra çok değişti. Şimdi arkadaşlarına «abi ne yerseniz yi yin ama komşu kazığı yemeyin» diyor. «Haziran'da mezun olmayı aklıma koy dum» diyen Ahmet'in son günlerde sıkı ders çâlıştığı hatta bu çalışmalara gece arabasının içinde Çankaya'da devam etti ği söyleniyor. «* Mülkiye'yi bitirince kendi deyimiyle b itirim Fransız kızlarıyla dolu Sorbon'da ev ekonomisi üzerine doktora yapma yı arzuluyan arkadaşımıza Allahtan ko laylık nîyâz ederiz. SALİH ZEKİ BENGÜ Sene-i 1944 de dünyaya gelirken pa sosunu gösterip ebesinden geçiş izni is tem iştir. Bu olaydan sonra arkadaşımı zın adı «paso» olarak kalmıştır. İlk ve orta tahsilini Bursa'da sıraların üzerinde mürekkep yaiıyarak yapmış ve 1962 yı lında Mekteb-i Mülkiye-i Şahaneye bînb ir zorlukla girmişdîr. Mülkiye'ye tek sınıflarda pasosu işe yaramadığından sınıf geçmemiş ve yarım düzine yıl sonra nihayet son sınıfa ulaşa b ilm iştir. Hiç b ir derse girmemiş olmakla Öğünen ve Ders Yıllarının dörtte b irin i Fa kültenin kantininde diğer kısımlarını da İstanbul'da zamparalıkla geçirmiş olan Paso, bu yüzden Mülkiye'de iyice eskiye rek oldukça pişm iştir. «Sus, sus, sus, babam duymasın» prensibi ile hareket edip, su altından sa man yürüten caniplerden b iri olan Paso'nun en büyük ideali fakülteyi b itird ik ten sonra evine b ir fil t makînası almak tır. Paso'ya hayattan bol bol avans alma sını dileriz. HİLMİ İNCEER Hernedense çok cin ve açık göz tanı nan bu arkadaşımız aslında görünüşü nün tamamen aksi b ir karaktere sahip tir. Zaten sık sık yediği kazıklarda da ne kadar üçkâğıtçı olduğunu aşağı yukarı ispatlamıştır. Son senesinde Mülkiye'de kurduğu haremle ün salan Hilm i herkes kendisi ne gıpta ettiği halde bu halinden çok şi kâyetçidir. Özellikle kızların sırdaşı ve dert ortağı olan sempatik Çilingir H ilm i kapıları, dolapları açmakta olduğu ka dar kalpleri fethetmekte ustadır. Bu us talığında yazdığı adî şiirlerin ve Serengil numaralarında payı vardır. Çok iyi kalpli, fedakâr b ir insan olan Hilm i İn sanlar hakkında çok ütopik^fikirlere sa hip olduğundan sık sık hayal kırıklığına uğramaktadır. Temenimİz b ir an evvel yeryüzüne ınmesindir. M A LİY E ve İKTİSAT ŞUBESİ KUTLAY EBİRİ ÜLKER AMAÇ ATTİL ÇORUH Kars'ta, karlar, buzlar içinde doğan Ü lker'i ısıtmak için ebesi ocağa yanlış lıkla tezekle karışık İşletme teksiri atın ca, küçük Ülker'in kaderi beili oldu ve soluğu M ülkiye'de aldı. Fakülte yılları boyunca M ülkiye'nin en sessiz, en efendi, en hanım kızı olmak vasfını kimseye bırakmadı. Son yıllarda, özellikle Cumhur Ferman'a küskünlüğü dolayısı ile okulla pek ilgisi yoktu. Öyleki, İnek Bayramında Deniz «Pembe Şa fağı gördün mü?» diye sorunca «Hangi sinemada oynuyor diyecek kadar ilgisiz olan Ülker, buna karşılık tam hanım ha nımcık b ir kızdır. 1947 yılı Şubat ayının soğuk b ir günü... O gün Çoruh ailesi pek mutluydu. Çünkü tonton b ir evlât ailelerine katıl mıştı. Yalnız Çoruh ailesinin tek kaygısı Siyasilerden en çok İnönü'yü sever, hatta bu sevgisi yüzünden, fakültenin yıl dönümünde resim çektirebiSmek için öne geçmeye çalışırken kafasından b ir tabak fıstık boşaltılmıştır. Sade ve güzel giyin mekten hoşlanan Ülker'i tanımıyanlar fakültenin birinci sınıfında zannederler. Kutlay gitar çaldı, şarkı söyledi, dil devrimcisi oldu, Fidel'i sevdi, 27 Mayıs'çı oldu, Mao'yu tanıdıktan sonra «ku ramcılıkta» karar kıldı. Oluş bu oluş, hâ lâ^ sürüyor. S.B.F. ne geldiğinde kendisini Başkan F jkret'in, Fısfıs Levent'in, Ayı Turgut'un odasında buldu, ne oldLysa da zaten or da oldu. ( Devrim cilik bu ya, Kutlay Fidel'ie biHikte, Russell'ı da sevdi. Ve de Kuşseverler Derneği'ni kurdu. Buradaki -dev rim ciliği, b ir devrimle son buldu : «Ba ba kuş» yuvadan atılmıştı. bu bebeğin çok zayıf olması ve ne yedi rirlerse yedirsinler b ir türlü şişmaniamamasıydı. Bu yılla r yılı boylece devam edip g itti. A ttiiâ adını alan bu bebek bü yüdükçe hayatta en büyük zevki güzel yemekleri yemek oldu fakat tanrının b ir lütfü olarak hiç şişmanlamadı, çöp gibi kaldı. İlk günden beri ineklere olan sem patisi yüzünden Mülkiye'ye girmek iste di, Şimdi ise de b itirip , kurtulmayı çok istiyor. Sosyal konularda araştırmalar yapmağa meraklı olup, «Yurtlarda kalan Gençliğin sorunları» adlı b ir kitap yaz makta ve bu hayatı bizzat yaşayarak, ki tabın daha enteresan olması için 1,5 yıl Son sınıfa kadar gayet sessiz olan Ülker, son sınıfta gizlice sesini bomba gi bi patlattı. Bu patlamanın enkazı akın da kalan antep fıstığı kadar güzel, güzel olduğu kadar cemiyetçi olan bizim kürt Hasan'ı kazasız belâsız enkazın altından çıkararak, demir parmaklıklı evlenme kafesine soktu, Saime'nin mütemmim cüzü olan Ül ker, bu sene kel tos Tevfik ile hoca Os man'a not ağaçlığı yapmıştır. Bu kızımı zın ideali plânlama uzmanı olm aktır. Arkadaşımıza kuracağı yuvada ve ha yatta sonsuz m utluluklar dileriz. HÜSEYİN ÜNAN BÖLÜKBAŞI dan beri yu rt gençliğine katılmış bulun Devrimciliğine F ikir Kulübü'nde de vam eden Kutlay, b ir gün burada da tan rıların gazabına uğradı. B ir tanrısız, Kaya'nın müdahalesi, Kutlay'ı yeniden «fâ ni dünyaya» geri getirdi. Hüsam'ı tanıdıktan sonra sosyalizm hakkında bütün umutlarını b ir süre yi tird i. Sonra Fransa'ya gidince, «Hüsam'a rağmen sosyalizmin gerçekleşeceğine» inandı. Sami Urfalı'nın ifadesiyle «dev rim cilikle ye-yecî Iiği şahsında birleşti ren» Kutlay'ın, b ir sürü yarım kalmış «ayaklan» vardır. Bu ayakları, 3 Mâliye de neşeli b ir ayakla devam ediyor. Tuncer Bulutay'm m üritliğine, İsmail Türk'e kur yaparak ihanet eden Kutlay, Fransa'daki devrimci hareketlerin kendi si daha oraya gitmeden nasıl başladığına şaşmaktadır. Osman Bölükbaşı iie hiçbir yakınlığı olmayan Bölükbaşı, çok konuşması ve politikayla fazla ilgili olmasıyla ün yap mıştır. Doğduğundan beri ortanın solun da olmakla övünen, mitinglerde daima dövülen, Mülkiye'de dernek enflâsyonu yaratıp, kendi kurduğu derneklerden ilk ayrılan üye olarak bilinen Bölükbaşı, son sınıfta gazeteciliğe merak salmıştır. Ga zetede eğlence sayfasını düzenlediği için tüm gece kulüplerinde boy gösteren «Bö lük», parasının mühim b ir kısmını gıda maddeleri İstihlâkına ayırmaktadır. En büyük derdi yabancı dil olduğu halde, li san kurslarına senede birkaç defa uğra yan, bunun için her sene Haziran'da kop yaya bel bağlayan, doktoroa diye sayıkla yan, gece çalışıp gündüz uyuyan arkada şımızın en çok sevdiği şeyler: ailesi, İs met Paşa'sı ye Darıca havasıdır. maktadır. Şubata «İtalya'dan sevgilerle» adlı romanına faydalı olur kanısıyla İtal ya'ya kadar g itti. Anlata anlata bitird iğ i İtalya yetmemiş olacak ki Fransa, Alman ya, İsviçre, kısaca Avrupa'yı da b ir dola şıverdi. Vatana döndükten sonra, İtalyan dilberlerine ayak atmak için nasılsa Öğ rendiği birkaç İtalyanca kelimeyi arka daşlarına da öğreterek insanlık ödevini yerine getirdi. Bu pek sempatik inek, ha yatta en büyük sıkıntıyı sabah, öğle ve akşam, günde üç defa traş etmek zorun da kaldığı gür sakalından, çekmiştir. Son günlerde de sakalı çıkmayan arkadaşla rına inat, bıyık bırakmaya başlayarak onları çatlatmıştır. m utluluklar dileriz. Kendisine bitmeyen -, i ■:; i" ■:W i ■!■■■' ' xT■■': ■-Ï ■i ::\;|: ; ' ':•.■V; ■:: ■■•. ■;■•?:■ ;i;i; 'j\:iß - T ■ ' T ?;■:i::; i í': i ^ ¥■:-'¿Kî l ' f e ;!:'v ■;! - . v : -i v ■- - -Í ;:■• ■:9:\;ï^U ;iï,nï-.ï:' ÿ :c.^ - S - ■ÿ:: : ::-lÉífe MM : 'm \ 'i ' .: lit »a ■ \H ^ İ :m :ê : m p :è w m >0§ mî ! !• ,i, İh .• ):!■ . Í t í,! Ï ¥ m • i> P i" ■:;[!■;: « ; - n i. ; :S ; : 1 .* Ï* IP i§ i;?:,::;' iv, ’. : ■■: Y: v '■ •; ';• ■w.V:, .’■■. ’■ ■:¡vV; T " ■: ■i ■§■M C : ' i . ' ’■■■ : ■I i İ::ı: .••:■•. * -.r- ■.;V:::,:r *s±V ■y--. EN KASINTILAR 1 — Gens NAZARAN 2 — Ali TÜLGAN 3 — Ahmet BAŞAR 1 — Andaç ATAK 2 — Tülây NAKOMAN 3 — Hülya KOLUKİRIK EN İDEAL EŞLER 1 — Engin TÜRKER 2 R. Yüksek ALTÜĞ 3 — Ali TULGAN 1 — Samiye AYDAR 2 — İlhan BENGİSU 3 — Berrin UKİS EN POPÜLERLER 1 — Macit AKMAN 2 — Hamdı KUMARI 3 — Baskın ORAN 1 — Zerrin KAPAN! 2 — Nursun YAKIŞTIRIR 3 — Aiev ALPKEN EN EFENDİLER VE HANIMEFENDİLER 1 — Engin TURKER 2 — Halit TAPKAN 3 — Onur ARI YILIN FOTO KAKASI 1 — Canset ORAL 2 — Aysei TEZCAN 3 — Zeynep AKINCI Şaban'a Mektup (Baştarafı Sayfa 8 de) Neyse hiç dert değil, onlar balo basar, biz de Devlet im ti hanlarında basarız, ödeşiriz. Bu yıl Mülkiye sporundaki gelişme muazzam ve Bob Azzam. Ankara'nın en centilmen! takimr ünvamnt bu yıl da kimseye terketmedik. Biliyorsun ki unvan işletmeden ayrı olarak devredilip satılamaz. (TTK'nun hatırhyamadığım maddelerinden b ir i) . Bütün maçlarda m illile ri çatla tacak kadar İyi oyunlar çıkardık. Hatta 8 -0 hk Polonya' nın altında kaİmıyahm dîye diye canımızı dişirrfîze taka rak Kayabaşı'ya başarıyla 10-0 yenildik. Bu yıl Şabanciğım, biliyorsun yurtta müdür emekli albayım Mustafa Topbaş. Adamcağız gelip geleceğine piş man oldu. Y u rt dezenfekte mi edilmedi, hukukluların hü cumuna mı uğramadı, intiharlara mı sahne olmadı! İnti har dediysem hemen heyecanlanma, oğlan kendini galeri nin bulunduğu kattan attı. Eh, yirm inci yüzyılda kız için intihar bu kadar olur. Şabanciğım ipim kalmadığı için bundan daha iyi bagIıyamıyorum. Artık, okuyanlara, dinliyenlere, kucak dolu su sevgilerimi iletip yanaklarından çok çok pus ederim. Müstakbel bir ŞABAN ANKET EN Y A K IŞIK LILA R VE EN GÜZELLER 1 — Gens NAZARAN 2 — Cem DUNA 3 — Daryal BATIBAL 1 — Canset ORAL 2 — Hülya KOLUKİRIK 3 — Nursun YAKISTIRİR EN 1 -—• Baskın ORAN 2 — Kutlay EBİRÎ 3 _ R. Yüksel ALTUĞ FONKSİYON LAR 1 — Sam iye AYDAR 2 -—■Zeynep AKINCI 3 — Hâle BOYSAL EN İYİ GİYİNENLER ti 1 — Cavlan SUERDEM 2 — Cem DUNA 3 — Murat KUDAT 1 — Alev ALPKAN 2 — Aysel TEZCAN 3 — Neslihan ERKMEN EN TATAVALAR 1 — Halûk SEZER 2 — Faruk BOZBEYLİ 3 — Murat KUDAT 1 — Hüner TUNCER 2 — Nursun YAKIŞTIRIR 3 — Sevim ÖZGEN EN ANARŞİSTLER 1 — M. Kemal CAMKIRAN 2 — Kutlay EBİRİ 3 — Firuz Demir YAŞAMİŞ 1 — Samiye AYDAR 2 — Vekaa YALDIR 3 — Hale BOYSAL EN SEMPATİKLER 1 — Bobi MEHMET 2 — Cavlan SÜERDEM 3 — Nejat EFEOĞLU 1 — Sumru AKSNCİ 2 — Hüner TUNCER 3 — Sevim ÖZGEN EN KILIBIKLA R VE EN 1 — R. Yükse! ALTUĞ 2 — Akın KOMSUOĞLU 3 ■ —- Ömer MADRA OKLAVALILAR 1 — Tanju MADRA 2 — Hale BOYSAL 3 — Andaç ATAK M :I: ;:s KAZGAN Evlendirme Kösesi £ Temiz b ir ailenin, dalgah saçlı, ince bacaklı, müzmin veremii, yakışıklıca b ir oğluyum. Bu yıl Mülkiye'den mezun olmayı düşünüyorum. Sigara ve mastürbasyondan başka kötü itiyadım yoktur. Tercihan DTCF İngiliz Filolojisinde oku yan veya mezun olmuş zengin, güzelce, yalnız seyahate çıkabilen, havalı b ir bayanla hayatımı birleştirm ek istiyorum. Kız lık mevzubahistir. «İnek Şaban» Uzun yıllar futbol oynadım. Tek-tek spora transfer olacakken futbolu bıraktım . Bugün, günde b ir adet Bafra içe cek kadar ufak b ir servete sahibim. Mezun olunca Edirnekapı suriarı dibinde boyacılık yapmayı düşünüyorum. Herhalde aile geçindirecek kadar kazanırım. Bacakları bacağıma uygun (Skoda marka) temiz helâ! süt emmiş b ir aile kızı ile ev lenmek istiyorum. «Boyacı Erhan» T m very handsome, they cali me Masum. Sulakyerde büyüdüm. Ti İt makinalan üzerine ihtisas yapıp uzman mütehas sıs oldum. Fatma K ik irik aşkına langırta veda ettim . Boyu 1.80 den aşağı oimayan, tercihan Hukuklu veya BYYO'lu bir bayanla hayatımı birleştirm ek istiyorum . Kızlık-veya dulluk bahis konusu olmayıp sadakat şarttır. «Varyete Kutsan» 1.87 boyunda, oldukça sakin tabiatlı ve de feylezof görünüşlü hanımevlâdı "şirin b ir gencim. Tam şasi, alüminyum kaportalı, V-12 motorla mücehhez, Formüla-I b ir bayanla evlenmek İstiyorum. Arzu edenlerin Tandoğan Otomobil Gale riye müracaatları rica olunur. «Porsche İstemi» 1.70 boyunda, siyah a rtistik gözlüklü, kumral bîr gericim. Muhitimde bana Parlak derler. Sarışın olsun da ne olur sa olsun, (dul, evli, topal, vs.) b ir bayanın evine içgüveysi girmek istiyorum. Müstakbel eşîmîni zengin olmasını arzula rım. , «Tavuk Ali» Diyâr'ı küffar görmüş, yakışıklı, aile geçindirmeye MUKTEDİR b ir gencim. Az bîraz param ve de büyük b ir aşkım var. Her nevi köfte pişirmesini bilen zengin, mutlaka Ankaralı ve de Mercedes sahibi b îr dulla hayatımı birleştirip aşkım ile vs.'mi onunla paylaşmak istiyorum. Müracaatların b ir demet maydanoz ve b ir okka kıyma ile yapılması... «Attilâ Köfte! lo» 1.68 boyunda, SBF. Diplom atik Şubede okuyan, hayatında hiç çıkmamış «0» kilometrede b ir erkeğim. Müzikten anhyan, sarışın, boyu boyuma, huyu huyuma uygun b ir kızla yuva kurmak istiyorum. «Oyalanan Şensoylu» Ankara'nın sosyetik b îr mahallesinden, iyi b ir ailenin kızıyım. Günde 6 saat makyajdan gayrî hiçbir kötü itiyadım yok. ÇBS'nin reklâmcısı olarak iyi bîr ücretle çalışmaktayım. İç güveysi-dış güveysi velhasıl b ir eşe ihtiyacım var. «Kalpsiz» Esmer, mütenasip vücutlu ve arkadaşları tarafından oldukça güzel bulunan b îr kızım. Protokole dahil erkeklere zaafım olduğu söylenirse de, 1.75 boyunda, kızıl saçlı ve bıyıklı b ir erkekle yuva kurmak istiyorum . Fakat o olmazsa, Ada nalIlar ve Deniz Subayları da müracaat edebilirler. «Ateşiî^Vatman» 1.74 boyunda, şu anda sarışın olan mütenasip vücutlu b ir kızım. Haii hazırda «0» kilometrede olmayıp sadece de neme gezilerinde bulundum. Boğa burcundan b ir öküzle hayat arkadaşı olmak istiyorum. «Alevli Kâlp» Yazlarını umumiyetle Fransa'da bulaşıkçılık yaparak geçiren, İstanbul sosyetesinin yakışıklı sayılan gençleri arasındayım. Taşradan, az müstamel, burnu pek koku almayan ve her gün çorap yıkamaya m utarraf b ir kızla önden nişan, ar kadan düğün yaparak evlenmek istiyorum . ^ «Deli» Mülkiye'nin asil b ir şubesinde okumaktayım. 1.48 boyunda, günde 9 vakît namaz kılan (4'ü çocukluktan namaz kı lana kadar kaçırdıklarım) ehli din b ir gencim. Halim vaktim yerîndedir. Çünkü babamın hali vardır, vaktim i orada ge çiriyorum . Bana eş olacak kızdaki aradığım vasıflar, bana uygun b ir boyda olması ve ehlidin olup, en az benîm kadar na maz kılmasıdır. «Hacıbayram'da Buluşalım» Dİ LEK PI NARI Mülkiyeye gelmeselerdi ne olurlardı? Macit AKMAN : «They're coming to take me away, ha ha, hi hi, ho ho.» Pis NAMIK : «Omo, omo, omo, beni bile yıkar.» Bobi MEHMET : «Hav, hav, hav, bim.» H ilm i İNCEER : «Italiano» Samiye AYDAR : «Sensiz hayat İzm irlim , geldi bana.» Hanidi KUMARI : «Bir tek daha ver, ZuhâM» Kutiay EBİRİ : «Burçak Tarlası» benim cici sahi zor gibi Mehmet TÜREGÜN : «Ceviz oynamaya geldim odana.» Vekaa YALDIR : Ahmet BAŞAR : «Otomobil uçar, gider.» Sumru AKINCI : Cavlan SÜERDAM : «Ben b ir küçük askerim, palavra lar keserim.» * Böcü FERHAT : y Baskın ORAN : «Eller ne derse desin, b iric ik Sevgilimsin.» ' «Bu akşam bütün meyhanelerini dolaştım Ankara'nın.» «Küçük Ayşe, küçük Ayşe...» «Yeni yeni sevdalanıyorum ben.» Foto Kaka X. Fiyatlarda D a m p in g Deniz GÖKÇE Hamdi KUMARI Kamer DİRİBAŞ Erol ÖZGÜREL İsmail İYİLİKÇİ Güİseren KOKSAL Filiz ARIKAN Metin ÜNLÜ Abdülkadir AKSU Sevgi KÂHYAOĞLU Rezan ÇİTİCİ Kemal BAYKAL Yakup MALTAŞ Araba tamircisi Huvayt Vuırıın Mörçınt Kürdistan Cumhurbaşkanı Çöpçü Negatif montajcı Sosyete yazan Luvr'da Mona Lisa Yumuşak b ir zurnacı Röntgen mütehassısı Tavan süpürücüsü Mürebbiye Halit Kıvanç'ın rakibi İmam Noyan ÜNSAL Hülya KOLUKIRIK Cem alettin ÖZTÜRK Mehmet YILMAZ Gökcan ALKIL1Ç Namık UĞURAL Osman OKKA Ahmet ÖZİŞ Yurtkan GÖRSEV Nadir ÖNEN Refakat m uhribi serdümeni Heykel Gazelhan Bi b .. olamazdı Dario'nun dublörü Belki temiz olurdu Salatallkçr Ganyan gibi olurdu. . Laternacı Vatman Şehmuz GÜZEL Zerrin KAPAN İ Sevgi ATAMAN Baha KOZAN Onur ARI Sam iye AYDAR Ergün GEYİKDAĞ Maymun Dişi Landru Şair Ahçı Herhalde matbaacı olmazdı. Ölürmüş Delfis Mabedine kapıcı Cavlan SÜERDAM Etiğin TÜRKER Ömer KÜRKÇÜOĞLU UIuç GÜRKAN Babasının emireri Çok iyi sansürcü olurdu. Buzdolabı hammaddesi Gene Başkaniça'nm peşinde olurdu. «Veremli Kız»da fon müziği Koç Holding'e müdür Ülker HAZNEDAR ^Ataman YALGIN Şevki KİRACI Sumro AKINCI Baskın ORAN Vekaa YALDIR Tülây NAKOMAN Erhan OĞAN A. HACİŞABANOĞLU Ümit BİRTEK Yılın Fotoğrafı : A lık Raziye Yarışı !! Ali PADİR A ttilâ ÇORUH Koray OBEN Çetin EMRELİOĞLU Haşan KOCATÜRK Mehmet YILDIRIM Evsahibi Lokantacı Maazallah Amerikan hayranı olurdu. Mantar Ahmet'te garson Tramvay Ayakkabı boyacısı Mezbaha için kesimlik inek Garanti Bankası Önünde kal dırım taşı Röntgenci Piayboy'a fotoğrafçı Orman kibarı Üç kâatçt A rtiz Damızlık inek olurdu. 31 s ...ve İ NEK B A Y R A M I ]Ks Züppelerle Büyük Anfi'de Son Buldu ... ■S ';-:’"' -;:î İS İ -S m ,-m % :: : m $ rm wm 1 i:’;Psv i Bir çiçek, • f ■■■:--' i üc b öcek 'i!1!' ■■ ■.:;■} m s m M f ' :.': m -Stfi& sm W SW : •' • '..: t*'.! .■ li ';■=■ " t l % sm [tv m ■ .-■4 M:] ^ El â le m e ş a p u r m şupur, bize... .''■‘ m -t - ı !'; : •■•:; ;l'i „ m ;>,ı : : "■ • Sevsinler, J ijile r im i! 30 I:;:'»:" L •?•.:. ; ■ . ... Geyiklerin Tepinmesiyle . ■ •■■■■ ■■■■•■: i:-::- İ lil Dev a m E t t i .. S 'l :! î i: • Bacak, i :; :jŞ U-iM O t u r a k İM İSI v e f P 't i Ö t i i ■;•■>*. r.^ : ; Y a n a • >'4'-■ imm k 11: \r- ili S j$î ; T a h s ild a rla r g e c ik in c e ii:$ ■ i * mm * V* ■ III? ':t; f T 1® - , - i ı . -' ¡v wm K am er Spiker M u ra t'a m aç a n la ttı r d ı! \m, m ■ = i4 fil-444i A # . - i' .’■■ i V ■’ llIllBr1.- !I ■ j IİS 'i'& V 1 ■ -Ci:vi;L ,:'s Bir.de başımıza b u n la r çıktı !! ¡M III 8| l 29 •:> İ :v ^® İ :|IIIİllİifi9İSİplSM l;^ .. ■ ; ' ■- V Y v : ■; ■ =’■ Î-‘ Î :■ V ... ■ i-;? ■ ¡:: :: V ■ ; « '« ¡li I1 1 İ1 İ1 ll# İ P m ^ i\'■4V:.'ly !ö'W *:!x!: vi •; i ii VOi;.: - İ = İ ;:; i! ¡¡İ- V:S İ: ‘.i '■■'!'!0 î 1İİ*mWI&rnn 1İ 1I1 I::î:: ;.vi,1/- - '• i ' i ' i ' f A Y -*i -1''ı‘ ' r4ı .4 ■ :S 4: ^ 4 4 ‘ Vî 'S .1 . s liî i:;: : < v'vfv '• ‘i im-. ■,• . '■.•*:•'!• . İNEK B A Y R A M I Çam aşır N ejat ta h tra v a n d a ! F I K R A LA R OKUL MU, KULÜP MÜ? 4. İdari ubede idare Hukuku dersinde Galatasaray Lisesinin ilk kısmında yatılı öğrenci olup olmadığını öğrenmek istiyen Metin Kıratlı Firuz'a : —- «Sen GalatasaraylI mısın?» diye sorunca, F iruz: — «Hayır hocam, Beşiktaşlıyım.» MİRAS ve SEX Bir Öğrenci derste Turan Güneş'e sordu : —- «Hoc§,m, insan vücudu mirasa konu oiur mu?» — «Olu tabii. Meselâ oğlu bacaklarını, kızı kollarını, karısı da uygun b ir yerini alır.» 4 KİM KİME GEÇİRMİŞ? 27-3-1968 tarihinde Milletlerarası Politika dersinde sayın hocamız Suat Bilge, fazla öksürük karşısında kendisi de Öksürmeye başlayınca, bütün sınıfa hitaben şöyle dedi : —- «En sonunda bana da geçirdiniz.» T BİR BAŞKA PROFESÖR ve BENZERİ IV. İdari ve Siyasi'nin ortak dersinde Nermin Abadan : ■ —- «Floransa Üniversitesinde çok yakışıklı, uzun boylu, sarışın, genç, güzel, pek bilimsel, üstelik de bekâr b ir pro fesör vardır. Kendisini şahsen de tamrım. İste bu profesör Sartorî'nin 7'İİ b ir Siyasî Partiler sınıflandırması var.» de yince Baskın parmak ka ld ıra ra k: — «Hocam yazamadık, şu Sartorî'nin niteliklerim b ir daha sayar mısınız?» Nermin hanım nefes almadan cevap yetiştirdi : — «Ne var canım, sanki bizim fakültede böyleleri yok mu? Meselâ meselâ Bülent Dâver» DÂVER ve RESSAM Gene b ir ortak derste : Bülent Dâver: — «Anarşistlere göre soğuk yüzlü anonim b ir canavardır.» Coşkun Başçivi : «Resmini çizer m isiniz efendim?» ABADAN ve DİL 3. sınıftaki Kamu Oyu dersinde Nermin Hanım : — «Meselenin önemli olmasının çok önemli b ir şey olması; bu türlü çeşit buzdolaplarının im âlinin geniş halk ta bakası kütleleri üzerinde b ir tesiri olmamasıdır» yollu b ir lâf edince, meşhuuuur İlber'im iz hocanın yüzüne b ir baktı. Bu nun üzerine Nermin hanım, tarihte ilk kez olm ak üzere: — «Tabii canım böyle bozuk Türkçe olmaz!» DİLİ DOLAŞMIŞ Bülent Dâver teneffüste b ir öğrenciye : —• «Sen! Elin cebinde ¡slık çalmana bakılırsa galiba Siyasi Şubedensin. İstemem böyle şey ben! den !!!» Çek cebini elin ŞEYLER VAR Soyadı tartışmalara sebep olan Uğur Korum derste : ■ —■«Sınıfta problemin doğru olduğunu savunan arkadaşlar var, doğru olmadığını söyleyenler var, çekimser kişiler var, b ir de hiç karışmayan şeyler var.» i K ita b e -i Sengi M ezardan Eski Y ö n e tm e liğ e M ersiye Hîç b ir şeyden çekmedi Kimseyi memnun edememekten çektiği kadar. Hatta sık sık değiştirilmekten bile O kadar şikâyetçi değildi Boykot olmadığı zamanlarda Kimse anmazdı onu düzeltmenin adını, ama Pek fena da sayılmazdı; * Yazık oldu eski yönetmeliğe..; MÜLKÜYELİ TALEBENİN ÖYKÜSÜ Mekteb-i Mülkiye'ye geldim geleli Hocalar da vermez benîm notumu Bol bol yedim teksirleri inek İken. M oruk oldum gencecik oğlan iken. Çaktırdılar, yeniden okuttular Kopyemî çekerken beni tu ttu la r Geçeceksin dîye hep beni üyiittülar Yandım b ittî bu mektebin elinden, Geçemem de sınıfları geçemem Nedir bunun sebebi de bilemem Çok okudum artık geri dönemem Gafil oldum fırsatlar elde İken Kız peşinde geçti benim yıllarım Ben halime hergün yanarım Boşa geçen yıllarıma yanarım Yandım bitim bu mektebin elinden DÖRT YILDA NAAPTILARL F e s-K o m . Çayında: Aİev ALPKAN Ceviz MEHMET Hamdi KUMARI Makyaj Benek'lendi Şaaptı İstemihan TALAY Ömer Alp YÜKSEL Cemiyetçiîik Babalık M urat KUDAT Bacak MEHMET Berrin ÜKİS Palavracılık Poz kesti Kur yaptı Halûk SEZER Akın KOMSUOĞLU Konuştu, konuştu, konuştu. Devamlı ayak attı Cavlan SÜERDEM Hâle BOYSAL Askercilik oynadı Ukalâlık yaptı Nabi ŞÖ4SOY Mustafa SOKULLU Uyudu Harem ağalığı Fatih ÖZGÜR MecSiscılik M. Kemal CAMKİRAN Selçuk ERKAN Fedailik Evrimieşti Ergun GEYÎKDAĞ Mustafa GÜNDEŞLİOĞLU Harabecilik Ağzındaki her neyse gevelidi durdu Koray OBEN Cevat TAYLAN , Ömer KÜRKÇÜOĞLU « Erdal GÖLÇÜKLÜ ¡, Alanor OLALI Noyan ÜNSAL Samîye AYDAR TÜlây NAKOMAN Adil EMRE ’ Tacİdar AKTOTAY İşletildi "R e n k le rin C ü m b ü şü " Hiç gürünmedi 4. Siyasi'yi deli etti Kekeledi Buzcuiuk • KÜÇÜK İLÂNLAR '¡ 1 Asalaklık Fonksiyonluk Kasıldı Maçlarda adam dövdü Dadılık 5, katta 4. kata nazır seyyar aynalı, camsız balkonİu b ir oda devren kira lıktır. Mezun olacak bir İdari Şubeli Ömer AKAN Osman OKKA Forma taşıdı Abdest alıp, namaz kıldı Macit KOÇ Ziya GÖZTEPE Kâğıt düzdü Özet çıkardı Sezer ENGİN Halit TAPKAN Hiç bişî yapmadı Enişte! i k Alî AKEL Tüccar METİN Burnunu çekti Her nevi şeyin ticaretini Nurcan AKTÜRK Ö m ür GÜNEL Sırıttı Ankara İçinde fakülteyi aradı Mümtaz YÜCEER Neslihan ERKMEN Oyuncaklarıyla oynadı Taktı takıştırdı İnek BARIŞ Sevgi ATAMAN Teksir yedî O rtalıkta tatlı tatlı dolaştı Mehmet SAKAR Skoda SEVİM Son yit azıttı Ablalık Kamer DİRİBAŞ Ataman YALGIN Parazit Para kazandı Şevki KİRACI Çınar ALDEMİR Vatandaş olmaya uğraştı Kazık kesti Ehven fiatla sakal tohumu satılır. A ntropoit maymun Gökhan Nesrin KORAY Ders çalıştı Adam oldum. İsmet BAKIRLI Arabasına yedek parça ¿.aradı Mali Şubelilere: Aranan direk bulunmuştur, teşek kürler. Siyasi Şubeli Nalbant Turgut'un pabucunu dama attım . Işık, Ay şe, Fulya, Berin de bana tıraş oluyorlar! Sedat Safinaz Aramızda birşey yok, hakikaten hiçbirşey yok. Nursun'la Tayfun 10 liraya tüm cıbıîdak 6 kat in ilir. Kantine inmenin fiyatı anlaşmaya tâbidir. Hamdi Kumarcı Rahat uyumak için yumuşak b ir omuz aranıyor. Deve Yurtkan . Çavlan'ın Kıbrıs politikasını destekliyorum. Tuğrul Keryıl maz Alaaddtn Keykûbat KAZGAN ARMAĞAN SERVİSİ Tülây NAKOMAN Baskın ORAN Halûk SEZER Samiye AYDAR A li PADIR Koray OBEN Nadir ÖNEN Hâle BOYSAL Ülker HAZNEDAR Adil EMRE Ganyan MEHMET Vekaa YALDIR Engin TÜRKER Oğuz AKHAN Sumru AKINCI Hamdİ KUMARI İstemi GÜRSAL Yurtkan GÖRSEV Bobi MEHMET Macit AKMAN Cavlan SÜERDAM Firuz DEMİR YAŞAMIŞ Osman OKKA Niyazi ARDIÇOĞLU : : : : : : : : : : : : : : : : : : : : : : : : Foto Kaka VIII. Y ihn Bedduası Oyuncak Tramvay Ataöv'e Ş irin lik Muskası Shell antifirizi «Hafta Sonu» gazetesi Sahra dürbünü Kellik merhemi Tarak Süpürge sopası Mendi i 96° ilk Pe-Re-Ja (İçm e kiçin ) Yarımcaya b ir bilet Küfe Ahmet Bir argo sözlüğü Susturucu B ir dilim ekmek B ir deste 32'lik 85-55-85'lik b ir dişi ayı Laterna Tasma Çiçekli b ir deli gömleği Paşa babasına uzun ömür Bir nebze akıl Risale-i Nur İşletilecek delege Foto Kaka VII. Y itin Hüsniyesî İÇ GEZİCİLER K ırk kaçık içgezide kudurmuş gibi şendik, Her gece sefîlhane taa fecrekadar eğlendik. A k alınlı Güneri haykırdı, yol serbest! Recep Abİ'nin direksiyonu kaymadı b ir nefes. Uludağ'dan dolu dizgin boşanan arabamızla, t Allahım, ne günahlar işledik o hızla. Şimşek gibi b ir deste plâğa atıldık Magnificent Seven koldan Hamdi göz yaşartarak döndürdü bizi bu gaddar yoldan. Bugün Besim'i dinledikçe dış ticarette Aranır Haluğun esprileri hararetle. K ırk kaçık içgezide kudurmuş gibi şendik, Sonunda b ir hususi uğruna göze geldik. l-;'- -) ■ Î 5 v . ' Foto Kaka VI. i T a h ir'le Z ühre Veda B a lo s u n d a „• J*t- --m. i . ; i ı •/ Çiftlere Taşlar < ■ • i / ' ,l ı:- : ■f ve de 1 i T. -■ii• r'j 1 . , '• . I ■İM '■ ; • ;'v. • l-i ;|.:: Çift Başlar r.‘; r n ı ; i Uyuz atın çiftesi Sanmayın ki pek olmaz SEVGİ'nin attığı taş Ç ift olur da tek oimaz y . : ■ M. ■ ı ! •rl ' ' Cıvil cıvtl, şen ECE'miz Ne kudretli peri imiş! Değdirmiş aşk değneğini, Koskoca ÜMİT erimiş. 1 ■: i i i:.' 6 :;» t- ıı Bir, ik i, üç der iken Birden kararlı denge Servi revan ZERRİNrcik Birlere oldu yenge. İM \ ?>jî: :| III Bağlamış b ir Asistan-ı Müstakbele kaderini, İç geziye bilem çıksa TANJU komaz ÖMER'ini. ııı Ne b ir TACİDAR oldu, Ne de tahta kuruldu, ÖZEL ilgiler ile B ir sibyana vuruldu. S -.-& Çalışmak için yer mi yok, ZUHAL — ALPAY Bey Kardisim? îile No. 9 derseniz Yazık, kapalı bu mevsim! w t İlil Avm ■ : v - ?•, !ü:t l/y Yİ ÜLKER'b HAŞAN dersen, Yeni nişanlı b îr çift. Bunda şaşacak ne var? Sessiz ve derinden git! ■■il ::i - '. - i. ; : :' y -''y î 'İ; ■■p ". ' mm ı F ik ir serbest, maşallah Forum Meydanı gibi Birbirinden ayrılmaz !İ v I I I : SAMİYE — BASKIN T .İ.P/i 'i* ■■ i l i 23 İlip . fe v y-r.'1 ■ I 'i'i^ ; ; i-:.^v- Î ^ :M i ; :' i L :i:iv:i!v;î î î M :i ; S :' VEDA Bu seneki Veda Balomuz Otel Balin'de yapıldı. Kaz^ gan muhabirleri çamur toplamak için 80 kafa vermek zo runda kaldıklarından oldukça neşeli idiler! Baloya hocalardan b ir tek Bülent Dâver'in gelmesi, hayâl kırıklığına sebep oldu. Dâver'e olan sevgi ve sem pati b ir kat daha arttı. Her masaya ayrı ayrı davet edildi, içkiler ısmarladı her tarafta. Saat 2 3 -2 4 arasında masa sında ziyaretçilerini kabul etti. Kendisine en fazla yağ çe kenler bittabi diplomatlardı. Hatta b ir ara Barlas coşup Dâver'in elinden nişanlanmaya biie kalktı. Adamcağız Emel Sayın'ı dinlerken ancak, balonun safasını sürebildi. BALOSU sakladığı için biraz geç geldi, ama gelir gelmez de çılgın lar gibi shake'e başladı. Sabaha karşı Metin Ersoy ve Devlet Devrim de eğ lenmeye geldiler. Onların söyledikleri mikrofonsuz şarkı lar yorgun tüllabı mestederken, 68 devresinin unutamıyacağı b ir gece de böylece kapanıyordu. Foto Kaka IV Tüliâba gelince... Kızlar tabiî gene şıklık yarışmdaydılar. Tuvaleti vaktinde yetişemediği için iik önce somur tan Samiye, hemen açılıp Nazmiye Demirel stili saçlarıy la sükse yaptı. Gül'ün saçları beyazlanmıştı! Hâle az dansetti, çok para topladı. Alev'in tuvaleti b ir feiekti. Macit Fes-Kom'u mali bakımdan kalkındırma faaliyetlerine ara verdikçe Alev'le shake yaptı. Engin, 24 ten sonra bîr omu zu aşağıda dolaştı, durdu. Ülker, hayret! ağlamadı, dur madan güldü. Bir doktor ona gülmesini öğretmiş olacak. Oğuz bilet işini çabuk halledip dans kurtlarını döktü. Sumru, b ir saat önce yetişen tuvaletinin İçinde gene öpü cükler yağdırıyordu. Yurtkan yerlerde süründü. Ahmet:, Tüiây ve Emine'yi sık sık sevindirdi. Zeyno da b ir felekti. Bir ara Dâver'i bile dansa kaldırdı. Dayıları ile b irlikte ge len Rezan saçlarını yaptırm ıştı! Yine Mustafa ve nişanlı sına ablalık e tti. Erşan umumun arzularını yerine getirdik çe Hülya ile meşgul olabiliyordu. Hamdi, Nihat, Ertuğrul, Erol ve Haşan (Ve tabii nişanlıları) pikniğe gelir gibî ba loya geldiler ve boi bol içtiler. Hamdi gene tef konseri iie kafaları şişirdi. B ir ara Zeyno ve Güray coşup karşılıklı göbek attılar. Erdal Göicükiü ise. Tüccar Metin ceketini Foto Kaka V Y enge, bırak da ç o c u k B alosu nu g ö rs ü n ! S H O W .... SEFİLLER Her ne kadar show'dan, Ulus gazetesindeki kritiğ in de H. Bölükbaşı, «Her tarafı ile görülmeye değer olan bu oyun, altı aylık yoğun b ir çalışmanın eseridir...» diye bah setmekte ise de, Büyük Anfinin yanındaki kullanılmayan (TOILET) show'un b ir ayda hazırlandığına şahittir. Bu (TOİLET) te neler olmadı neler. Show burada yazıldi, şarkılar burada bestelendi, oyuncular burada saptandı (za ten yazarların hepsi oynadı ama, en büyük dert kız oyun culardı) Macit vasıtası ile Birsel bulundu ve ilk kız oldu ğu için kendisine baş kız rolü verildi. Sıra b ir kaç kız da ha bulmaya gelmişti. Nihat, Zeynep ve Hamdi iptidai'den ASUM^N’a b ir rol te klif etiler ama o, inek bayramların da getirilen çadır tiyatrolarını duymuş olacak ki show'~ cular ne dedilerse dinletemediler. (Sonradan çok pişman olm uş) Neticede oyun yazılmaya başlandı. Eserler tetkik edilmedi çünkü, Deli Macit, Show Komitesine tiyatro tet kiki için para vermedi. Yazma sırasında en büyük ilgi şar kılar yazılırkendi. Çünkü eser angarya telâkki edildiği için herkes tüyüyordu. Neticede oyun yazıldi fakat fazla beğenilmedi ve hattâ Tatava İbo da oyunu beğenmediği için ilk provada kaçtı. Neticede Teo b ir balo bileti karşslığında bazı düzeltmeler yaptı. İşte «Sefiller 1968» böyle doğdu. Provalar başltbaşma b ir aîemdi. Herkesin tüymesi üzerine Hamdi'nin bağıra bağıra sesi kısildı. Yalnız sözü nü geçirebildiği tek kişi patrondu (Zeynep). 1968 di. Bülent Dâver ise show şerefine yoklamaların tamamı nı iptal etti. Programm ilk kısmında Mesud, matinedeki kadar başarıiı oimamasına rağmen gene de çekti numarasını. Fal bakmak için topladığı kâğıtlar Kazgan için iyi dokü man oldu. Hele hele yumurtayı kaybettiği an Aziz Bey'in iki cebini telâşla boşaltıp araması işin farkına varan locadakileri kırıp geçirdi. «Sefiller 1968» yer yer alkışlarla kesilerek oynandı. İlâhi Teo, öğrencilerini ön sıralardan gözleri yaşlı seyretti. Oyunda en başarılılar, Halûk, Erol, Oğuz ve Ham di'idi. (Haindi oyundan sonra kulise kendisini tebrike gelenle re, Mülkiye'ye girdiğine pişman olduğunu, artık artist ol mak istediğini itira f e tti). Ders sahnesinde ise Glas Le vent, Ümit ve Hamdi çok başarılıydı. Hele Adam Şenel tablosu kendisine çok kızanları çok memnun etti. (A. Şenel'in o gece saat 2 de Y urtta Haındi'ye «Yahu kardeşim sen benim ayak vurduğumu hiç gördün mü, hele step hiç yapmam» dediği Kazgan muhabirlerince tesbit edilmiş tir.) Oyunda hakiki içki kullanıldı. Ganyan ve Turgay iç ki başmda rollerini unutarak, Halûk ve Hikm et’in devam lı bağırmasına sebep oldular (Meğer Zeynep de kenardan devamlı sufle edermiş.) Ve Show tatlı Mülkîye anılarının tekrarlanması, se yircilerin takd iri, Yurtkan ve Vahdet'in müziği, Coşkun'un da ışıkçılığs ile happy-end olarak son buldu. Show gecesi 3. Tiyatro'nun (açıldığından beri iîk defa) ağızına kadar dolmasına sebep olan reklâm afişleri de tamamlandıktan sonra Tuvalet, talihsiz akibetine terked i îdi ve b ir daha anılmadı. . Bilet satışları b ir hafta önceden başladfğı halde da ha ilk günden her yer doldu. Bu arada Maliye Enstitüsü mensupları, Asistan Turgut - Reşat Aktan, ve Aziz Bey'in sekreteri kantine kadar gelerek bilet temin ettiler. Ah met Demir ve Gündüz Ökçün satış için İlk kendilerine gidilmediğinden Show Komitesine küstüler. B. Dâver İse satış için kendisine giden arkadaşlarla, göndereceği buke tin büyüklüğü hakkında konuştu. «Eğer bana taş yoksa gelmem» dedi. Show gecesi 3. Tiyatro müstesna gecelerinden b iri ni yaşadı. Aziz Köklü, Fehmi Yavuz, Seha Meray, Sefa Reİsoğlu, Ruşen Keleş, Bülent Dâver, Nermin Abadan, Sait Kemal, Ahmet Demir ve diğer öğretim üyeleri ilk sıralar daki yerlerini aldılar. Takdimi yapan Nihat, heyecandan her kelime arasın da birkaç kere yutkunmasına rağmen Aziz Beyi, Nermin Hanımı, Seha Meray'l ve B. Dâver'İ sahneye davet edebildi. Aziz Bey veciz b ir konuşma yaparak bol bol alkış topladı ve «Rolümü İyi yaptım di mi ama» diyerek yerine oturdu. Nermin Hanim fırsattan istifade son dersini sahnede ver Bari oyunda zar tu tm a ! 21 KUŞLAR v e İ N S A N L A R Puhu kuşu : Macİt AKMAN Karga : Bobi MEHMET Hüdüt kuşu : Ömer ALP YÜKSEL Ağaçkakan : Halûk SEZER Çulluk : R. Yükse! ALTUĞ Kerkenez : Firuz DEMİRYAŞAM1Ş Serçe : Sumru AKINCI Sinek : Oğuz AKHAN Kırlangıç : Sam iye AYDAR Saka : Alev KILIÇ İbibik : Can ALP Yarasa : Faruk BOZBEY Devekuşu : Yurtkan GÖRSEV Saksağan : Barış GÜRSES Baykuş : Daryal BATİ BAY Papağan : Bacak MEHMET Güvercin : Mefharet ÜRAGUN Muhabbet kuşu t Pembe ŞAFAK Kumru : Berrin ÜKİS Civciv : Ömer MADRA Leylek : Alev ALPKAN Sığırcık : Murat KUDAT Karabatak : Hamdi KUMARI Keklik : Canset ORAL Ördek : Hâle BOYŞAL Kaz : Kamer DİRİBAŞ Balıkçıl : Nabi ŞENSOY Atmaca : Erşan GÖNENÇ Akbaba : Ataman YALGIN Doğan : Kutlay EBİRİ Kanarya : Sem ay URAS ispinoz : Ceviz MEHMET Penguen : Cem DUNA Tavuskuşu : Gül KOKSAL Zurna kuşu Bülbül S avulun, D alton g e liyo r! BİR SAĞCININ HATIRA DEFTERİ Efendim bu günlerde — Devr-i Küheylanda— şah lanmak arzusunu duyduk. Bu arzumuzu yerine getirmek için bîr açık hava yürüyüşü yapalım dedük. Meydan-ı Tandoğanda cem o lu r cephemiz Kal'ayı Engürü olduğu halde yekvücud yürümeye başladık. En önde Mehter Takımı var idü, Davunballar tıru lu r ziller, ut, tefler ve nekkareler ve küsküler çalınır idü. Ol cümle cemaatı müslümin yek-avaz halde âla-yı vâSa ile ilerler idü. Tekbir g e tirir Allah Allah nidaları arşı ataya yükselir İdü. Güya kim Yeniçeriler kazan kaldırmış şeriat isterük, alem-i islâmın ve de alem-İ etrakiyenin müdafİÎ olan düve li muazzama İle m üttefik olmak isterük, dolardan tasma süt tozundan nafaka isterük deyu bağırır ol rahm^yı düveli muazzam adan her b ir kuşesi cennet olan vatanımızda tesi sat teşkil eylemesini isterük deyu bağırır-.yaygara ederler idü. Ehli ulemadan zevat dahi bunların arasında faufunur Yeniçerileri isyana teşvik eyler idü. i Yumuşak METİN : Cemalettin ÖZTÜRK Ol nihaye meydanı Nevşehre vasıl olundukda burada Sadrıazam Kabak Süleyman Paşa'nın Yeniçerilere hitap ey leyeceği beyan edildi. Kabak Süleyman Paşa esarette bu lunan cümle efradın halasiyçün cihat açmaklığımız tjerektiğünü dirayet eyledi. Arkasından b ir sofra duası okuya rak komonist taamına başlanacağını b ild ird i. Hasılı velkelâm seyrü hoş b ir temaşayı garibeyi küheylân İdü. EVLİYA ÇELEBİ 1968 O GECE KİMLER Sakallı Oktay da AZMAMISTI B b itta b i oyadaydı... Kİ... Fıstık Ş iir’le Şeker Ertan Ilber ve Sevgi !!! Sîzlerden ne Helva o lu r be I 19 :-"h : * m ıV!,V': İ li; ; m 1«.r: '''i i : x ■ rMH 1 |f y «- . . ;i'. v t® : ■.f'u. ■. l : v £ İ;:;I!5 İ3 VV!.";U'•■'/V': - Vv;'yV1Kv m - BİR K I Y A F E T B A L O S U İDİ Kİ.. Çıkmaz Sokak ; '.iri! ■ Y-'i'i" ■J: Okulun yeni yapılan girişinde hummalı b ir faaliyet var. O rtalık askerler, komandolar, birtakım koşuşan adamlarla dolu. Sanırsmız ihtilâl hazırlanıyor. Bütün bun ların o geceki kıyafet balosu için olduğuna bin şahit ister di. Tavana devasa b ir tank paarşütü gerilmiş, duvarlara Engin'in resim adını verdiği ctbıldak cıbıldak abstreler asılmıştı. Neyse Çavlan'ın babasmın askerleri en sonunda dekorasyonu bitirdiler. '•ıM -■0 ':j Vallahi kardeşim, Kıyafet Balosu'nu nasıl yazalım, biz de bilmiyoruz. Aslında 29 ve 30 Nisan tarih li Akşam, Hür Anadolu, Zafer, Adalet, Hafta Sonu, ABC ve daha ne kadar gazete varsa, toplayıp okuyun, ortak palavra paran tezine alın, 500 ile çarpın, işte Kıyafet Balosu. VaSla fazla birşey olmadı. Son senelerin en nezih balosuydu. Nezahat bile bu işe şaştı. «Benden bile daha nezih» dedi. Siyasi Şubenin çadırında biiem birşey olmadı. i En iyisi sözü resimlere bırakahm. Süvari A lb a y ım bu baldırları 'i.;.-:,! bir görse ... m .ü i ;!• i'-.'.m m -;: Başımıza İş a ç a n la r « a « » » !® ;v;-vi. ■. ‘ . ' i ,■■■■• 18 :: ; •,'1 < KAZGAN ARTİZ YAPMA SERVİSİ TÜLAY NAKOMAN : S — ■ Sevgiil Kazgan, mensub olduğum Diplomatic Branch seksyonunun sosyetik erkekleri beni Bri¡it Bardo'ya benzetiyorlar. Siz ne dersiniz? C — Galiba yanlış telâffuz ediyoriar Tülây hanım kı zım. Siz daha ziyade F rijit Bardo'yu andırıyor sunuz. DOĞAN ALTUNER - MURAT KUDAT : S — ■ Biz iki arkadaş Steeve Me. Queen'i kendimize benzetiyoruz, fik r-i âliniz nedir? C — Valia^ kardeşim; benzemesine benziyorsunuz amma, boyacı M uhittin Usta sizden daha çok 4 benziyor. RÜSTEM SUNGUR: S —■ Kıymetli Abicim, arkadaşlarım beni hep Ediz Hun'a benzetiyorlar. Fikrinizi öğrenmek ister dim. C — Tam üstüne basmışlar kardeşim, söyleyin ayak larım kaldırsınlar. SUMRU AKINCI : S — Kazgancı abiier, bana hep Zeynep Değirmencioğlu'na benziyorsun diyorlar, ben de buna İnan dım. Bana mektup yazmanız dileği ile elleriniz den öperim. C — Küçük hanım, Zeynep'e benzemek İçin yaşmız müsait değil. Birkaç sene sonra be! ki m benzersi niz. Öpücükler. HÂLE BOYSAL: S — Beni Muallâ Sürer'e benzetiyorlarmış. dar o lâfı çıkaranı bylursam ağzını diye yırtacaksam da b ir kere de size dedim. C —• Sorduğum için eksik olma ama doğru n ir a canım! Her ne ka caaaaarrtt danışayım lâfa ne de GÜLSEREN KOKSAL: S — Ay şekerim, beni Devlet Devrim'e benzetiyorlar, ünüm Londra'ya kadar gitmiş, gerçekten benzi yor muyum? C — Vallahi şekerim, sen Devlet'ten ikişer küo daha ağır çekersin. ATAMAN YALGIN : S — Yegâne dostlarım olan Kazgancılar, sorarım size, ben hiç Necdet Tosun'a benziyor muyum? C — Vallahi kardeşim, o göbek sende İken Sami Ha zin ses'e benziyecek değilsin, di mi ya? EMİNE ÖZTEKİN: S — Efendim, çevremdekiler beni hep Raquel Welch'e benzetiyorlar, siz ne dersiniz? C — ALLAH DERİZ! HOCALARDAN NANELER — «Bir gün 24 saattir.» Orhan Türkay — «Hayat b ir seleksiyondan ibarettir. Bu bazı vecizatörferin söylediği b ir söz değildir.» Uğur Korum — «Siyasete nişangâhsız atiş şarttır.» Bedri Gürsoy —- «Karadeniz bölgesinden birine «Oğlum» derseniz çok kızar. Anasına dokunduğunuzu sanır.» Cemaf Mıfıçıoğlu — «Enflâsyonda da b ir şahlanış vardır. Ama şahlanış m i tingleri yoktur.» Besim Üstüne! ■— «Ben polis miyim be! İlim adamıyım.» S. K. MimaroğJu — «Sen ödevi 5 Cuma Nisan günü getir.» Bülent Dâver — «Her dersten 10 alan adam acaip b ir adamdır.» Tuncer Bulutay “ «Uyuz itte, borç yiğitte bulunur. Binaenaleyh, bu Tür kiye için b ir kusur değil». Bedri Gürsoy —• «Anlayarak ve koşarak balık tutulabilir.» Aziz Köklü — «Bu teksiri yazamamamın sebepleri arasında birtakım sebepler var, yani yanlış anlamayın.» Mermin Abadan —- «Herseyin b ir mevsimi vardır, nasıl kedilerin miyavla ma mevsimi varsa, bizim teksirin çıkmasının de mev simi vardır.» Nermİn Abadan — «Tükrük ağızdan çıktığı anda toplumun mah olur» Z. F. Uras —> «Can boğazdan gelir, derler. Umumiyetle gene boğaz dan çıkar gider.» Z. F. Uras — «Bazı suçlan yalnız kadınlar işliyebiiîr. Meselâ çocuk düşürmek gibi.» Feyyaz Gölcüklü — «Geri zekâlıların da güneşte yeri vardır.» İsmail Türk Bir Hocanın Hatıra Defteri ,V. P / ^ T O c t_CAKLYLt u n ç , . t^ L ır i^ r I U c \ r Ç T ç . ı î\\~ 2 . VCX p . R u ^ L L -rtr: D âver'in Dersinde Tahta 16 o n p ıy *H | ' KAZGANCf FERHUNDE BACI DİYOR K İ: TANJU BURCU HİS : B ir bayılttınız, hâlâ ayılamadı zavallı. SAĞLIK : Pişirdiğiniz yemeklerden zehirlenmiş gibi b ir hail var. MESLEK : Madra zeytinyağları sağolsurı. GÜL BURCU HİS : Ona aşık olduğunuzu duymayan kaldı mı? SAĞLIK : Boyunuz kısa kaldı diye üzülmeyin, başka b ir taraftan telâfi ediyorsunuz. MESLEK : O kazansın, siz takıştırın. ZEYNO BURCU HİS : Gönüî işlerinizi doğrusu hiç çaktırmıyorsunuz. SAĞLIK : Paşa babanız afiyettedirler inşallah! MESLEK : Tiyatro prodüktörlüğü size daha elverişli görünüyor. KARMEN BURGU HİS : Ona karşı biraz daha insaflı olunuz. O sizin oyuncağınız değildir. SAĞLIK : Fıstık gibisiniz maşallah. MESLEK : Sizde o gözler varken aç kalmazsınız. ALEV BURCU HİS : Yaptığına pişman oldu. Yakında yeniden kapınızı çalması olasıdır. SAĞLIK : Fazla çalışmayın, sürmenaj olursunuz. MESLEK : Evinizde oturm ak size daha çok yakışacak. ZERRİN BURCU HİS : Sosyetik yaşantınızı çekemiyenler var, dikkati i olun. SAĞLIK : Belinizin ölçülerini onunkine uydurmak isterseniz, biraz daha zayıflayınız. MESLEK : Evlilikle mesleğinizi birarada yürütecek kadar zekisiniz. SAMİYE BURCU HİS : Hadi, hadi, işiniz is yine. SAĞLIK : Yağlarınızı eritiniz, fazla üste çıkıyorsunuz. MESLEK : Ondan size birşey yapmaya sıra gelmez. ANDAÇ BURCU HİS : Çok haşinsiniz. Onu fazla hırpalıyorsunuz. SAĞLIK : M ini etek bacaklar! kajınlaştırıyormus, d ikka tli olun. MESLEK : Develi Cumhuriyetine iyi başbakan olursunuz. BERRİN BURCU HİS : M.A.N.H. fırtınasını atlatınız. Şimdi pek m utlu görünüyorsunuz. Kasıldığınızdan belli değil mi? SAĞLIK : Daha az pudra kullanınız. Cildinize yazık oluyor. MESLEK : Küçüklü büyüklü akınlarla başınız derde girecek. İLHAN BURCU HİS : Onu can evinden vurdunuz. A rtık İflâh etmez. SAĞLIK : Yanınızda devamlı librium bulundurun lâzım olur. MESLEK : İyice yükseleceksiniz. HÂLE BURCU HİS : Onu peşinizden koşturmaktan hâlâ yorulmadınız mı? SAĞLIK : Size değil ama sizi dinleyenlere sabır ilâcı gerek. MESLEK : Bu çene sizde iken her halde aç kalmazsınız. SUMRU BURCU HİS : Anneniz vermiyecek diye korkmayın, daha İyisi çan sağlığı. SAĞLIK : Paro çocuk maması yiyiniz. MESLEK : A rtık b ir karar verseniz İyi olur. ALANOR BURCU HİS : Durdunuz durdunuz turnayı gözünden vurdunuz. SAĞLIK : Gandi'nin Ankara temsilciliğinden kurtulm ak istiyorsanız Bema Makarnaları yeyiniz. MESLEK : Sefire olma olasılığınız iki misline çıktı. VEKAA BURCU HİS : Kıymetinizi anlayan çıkmadı diye üzülmeyiniz, çıkar canım! SAĞLIK : Küfecilere kolaylık olması için biraz zayıflayınız. MESLEK : Sizden iyi hariciyeci olmaz. < ki standart kıyafetinin ayakta takunya, elinde ib rik, kolları ve paçaları sıvalı, boynunda havlu olduğunu, b ir keresinde de pijamalarla sınıfın önüne kadar indi ğinde ancak Bedros'un ihtarıyla uyandığını, — Gökcan Alkıiıç'ın Neslihan'ı tavlamak için bel korsesini taktığını, ablasının — 4 Siyasi'den Nesrin'in koca okulda kantin'in yolunu bilmeyen tek kız olduğunu, ■—• Feyyaz GÖİcükİü'nün zil çalınca acele eden çocuklara «Birşey öğrenmemek için ısrar etmeniz boşuna, hayat size elbette birşey öğretecektir.» dediğini, — Emine Öztekin'in tatilde eve gittiğinde : 1) Beni bazı derslerden muaf tuttular, okumadan 3'e geçirdiler, daşlığı kesmeğe kalktığını, Baskm'ı da babasına şikâ yet ettiğini, — Kazaan m uhabirlerinin Dr. Mehmet Selik'i Gölbaşı Si nemasında «Suzanna'nın Tatlı Günah!arı»nı seyretmek teyken yakaladıklarını, BİLİYOR MUYDUNUZ? Foto Kaka it. M aliyeci iktisattan, İktisatçı M aİiyeden söz ederse ikinci sınıfı 2) İnek Bayramında beni ineğin sırtına bindirip gez dirdiler, 3) Benim derste tuttuğum notlan hocalar teksir e tti rip dağıtıyorlar, dediğini, —• Pembe Şafak'm kurdeleleri’yüzünden O rw eli'in «Ani mal Farm» ındaki «Moliy»ye benzetiidiğini, — İlhan'ın prova mahiyetinde olmak üzere şimdiden Yüksel'in bütün paralarını aiıp ona günde 1-2 Hra verdi ğini, Godo M urat'm her gün okula kocaman b ir boş çantay la geldiğini, —- Tayfun Kalkan'ın «Tuncer Bulutay'ı da aitettim, şimdi b ir Marx kaldı» dediğini, ■ —■Uluç Gürkan'ın, Mülkiye dergisindeki bazı yazılarında «Nazime» imzasını kullandığını, ■ — Cumhur Ferman'ın b ir derste «bir buzdolabının nasıl elde taşınacak bir- paket haline getirileceğini», anlattı ğını, ■ —• Orhan Aksoy fakülteye girdiğinde Rektör Cumhur Ferman'ın doçentlik tezini henüz verdiğini, — İç gezi sırasında Yurtkan'ın Engin'in işerken fotoğrafı nı çekliğini, bunun üzerine Engin'in Yurtkan'ia arka Foto Kaka İIİ. DipSomatât Bahçesi S - 4 Siyasi'nin gülü Baskın'ın kuşu Rıfkı'yı yurdun dezen fekte edildiği gün Nermin Abadan'a emanet ettiğini, - Oğuz Akhan'ın : «Kabul edeceğini bilsem Zabide'ye ev lenme teklif ederim» dediğini ve sonra «Sakın duyma sın, askıntı olur haa..» diye ilâve ettiğini, - Çamur Erdoğan'ın 3 Sınıf ekim imtihanlarına girerken heyecandan altını kirlettiğin i ve b ir asistan nezaretin de WC'ye giderek sınava donsuz devam ettiğini, - Gül Köksal'a 4 Siyasi'lilerin Playboy'dan «Annie Fanny» dediklerini, esinlenerek * Ali Padır'ın İcra İflâs sınavında kâğıdına «ilamsız icra, ilâm olmadan yapılan icradır, dediğini, - Mediko Sosyal'de 4 Siya si'den Deve Koray'a aşı yap mak için hemşirenin 15 dakika peşinden koştuğunu, N ih a ye t bir enayi b u la b ild im — varan II. — 3 Mali'den hem bakımsız, hem gürbüz Tuğrul'un ehli yetsiz Skoda kullandığını, — Kocakafa Aksel'i ısıran köpeğin ertesi gün öldüğünü, — Ganyan Mehmet ile Bobi Mehmet'in 20 gün önceden bıyık bırakarak Zeki Müren'e gittiğini, ■—■Vekaa'nın Gazanfer Diskotek'te yapılan çayda: «— Ben Bayındırlık Bakanının oğluyla geidim, başkasıyla dansedemem,» diyerek Ç ilingir H ilm i'yi refüze ettiğini, ■ —■Fahir Armaoğlu'nun dersi anlatmaya daha yerine otur madan başladığını ve bundan böyle kendisine «Jet Profesör» denilmesinin İptidaî tüliâbınca uygun görül düğünü, - İç gezide Güneri'nin Sumru'ya «Sumru, sen b ir tanrı çasın» dediğini, - Kemal Danacı'nın, kız arkadaşı erkeklerin büyük ayak lı olmalarını sevdiği için Yurtkan'dan 45 numara ayak kabı alıp burnuna pamuk doldurm ak suretiyle giydi ğini, ■ İdari Şubeli Mustafa Gündeşlioğiu'nun 1. sınıfa geldiği zaman ping-pong masasını yemek masası sanıp «Lan, b u ne büyük yemek masası» dediğini, ■ Besim Üstünei'in zil çaldığı halde hâlâ koridorda dola şıp içeri girmiyen sınıfa kızarak: «Kalkman Türkiye içinde sallanan gençlik, sallanın bakalım» dediğini, - Osman Okka'nın 6 .katta kalırken .yurt koridorlarında- — İlhan Öztrak'ın Anadolu Ajansı yazdırma servisi İçin iyi b ir eleman olabileceğini, — ■Aziz Köklü'nün «Bizim ne dolarımız, ne altınımız: var» diye son günlerdeki devalüasyon dolayısıyla şükür çek tiğini, —■T ırt Hüsam'ın Yüksel Koç'a 2,5 günde hazırladığı se mineri teksir e ttirip herkese dağıttığını ve bu arada Şensu'nun da bundan b ir tane ahp l^lecdet Serin'e se miner diye okuduğunu, ......... w ; - * , w , . .VV'ji- -Vv « ¿ 'ir a r - u — Tülây'ın balo için kavalye bulamayışını «Bizim çocuk lar çok pasif» diye izah ettiğini, — Akın Komsuoğlu'nun sırf kızlara caka satmak için Tarabja plajındaki kaydıraktan kayarken, orasına kıymık batırıp 3 kez ameliyata zorunlu kaldığını, — Noyan'ın Mediko Sosyal'i ders sanarak «Abi, notu var sa bana da verin» dediğini, — Haşan Celâî Güzel'İn Ülker Amaç'la nişanlanmadan ön ce içki, sigara ve de cemiyetçiİikten vazgeçtiğini, — ■Pembe Şafak'ın b ir dedikoduya göre, 3 Siyasi'Ii Uğur Ergun ile İngiltere'de büyük aşk yaşadığını, fakat Uğur'un TV'da Dünya Kupası fina lin i seyredebilmek İçin Hüner'İ atlatınca bu m utlu aşkın sona e rd iğ p i, îşte ! Kraliçe de d iğ in b öyle olm alı ■: » ■ ım m im pm ım ım m m n lim it i Foto Kaka 1 : A slanlar Padişahı Veda Balosunda SİYASALO Bizim notlar beş altından galanda Biz gülmezek Yabancı dil bifmezek Mülkiyeden Diploma almak nedir görmezek Gurban olam, çaresi ne hooyyy Azizooovvvv Tüllâb yaniir, tüllâb hasda, tüllâb ataş içinde Biz fakiro Biz hakiro Kitap, teksir, not. Bizde kafa tam-takiro Gurban olam, bu ne iştir hooyyy Nerminooovvvv. Biz eziloo, biz çalışooo, biz uykusuzo Uyut bizi hooyyy Reşadooovvvv. Seminerler canımıza tak dedii. İki seet, geçmek nedir biimezoo Yokmi bunun çaresi hooyyy Metinooovvvv Galan ağliir, galan ö liir, geçit vermiiy İdarî Parasizo Caresizo Biz halsizo, biz uyukusuzo, üssümizan dolmazo Bu ne haldir, bu ne iştir hooyyy Cemalooovvvv Hocalar bizi ders altında ezerler Ezberle, ezberle deyû, derimizi yüzerler Katlarına arzeylesek, azarlar Biz ketumo Biz yetimo Siz ne biçim hocasız hooyyy Dâverooovvvv İdarî'den Haziran'a ses g itm iir Haziran'da geçmeğe guvvatımiz heç yetin Mr Otumuz yoh Notumuz yoh P ro f Iara ses verecek dilim iz yoh Gisrağimiz, gizimiz yoh Bu na biçim çiştir hooyyy Keleşooovvvv. Ders'irt, kur'un adresesin bilmürem Haziran'da kuruloo Yağ yakiyo Tüllâbo Yap bize de iltimaso Bu işin m ümkini yoh mi, hoooyyy Profumooovvv Şemso Betlo'dan araklayan ATİLO 12 İC GEZİ Nİ N ÖYKÜSÜ g HAREKET 4 Şubat sabahı b ir başka sabahtı. Ünlü iç gezi başlı yordu. Ne meydan savaşları verilmiş bu gezi İçin! Festival Komitesi nasıi «SAVAŞ» lı kazanıldıysa, iç gezi seçimleri de öyle oldu. Ama ne de olsa tüm geçen yıllardan daha âdildi seçim. Asistan Güneri'nin de dahil olduğu grup ilk kamışı sabahın o ayazında elde bavullar otobüsün gelmesini bek lemekle yedi. İlk molanın verildiği Gordiyon'da Ergün, verdiği bitmez tükenmez antik konferanslarla herkesi b ir daha harabe gezmemeye yemin e ttird i. Bu arada Foto Hamdi'ye bol bol poz verildi ise de makinanın boş olduğu sonradan anlaşıldı. BURSA Burada Kürt Erşan'jn böbrek krizleri tuttu . Kürt'ü yarım ağızla içki içmemeye yemin e ttird i. Teleferikle Ulu dağ'a çıkınca herkes dertlerini unuttu ama o çıkışı siz b ir de Oğuz ve Halûk’a sorun. Korkudan neredeyse bebek lik alışkanlıklarını tekrarlıyacaklardı. Burada b ir olay oldu, bütün gezi boyunca devam edecek b ir ağlamalar dizisi başladı, Ülker ağladı. Sumru ağladı. Yurtkan ağladı. Kürt ağladı. Velhasıl ağladılar oğlu ağladılar. Kayak evinde Zeynep Ergin'den Jerk öğrendi. Bun dan sonra da gezi boyunca durmadan hoplayıp zıpladı. Adı dansöze çıktı. İZMİR İzm ir yolunda içki bulaınıyan Adil, Zeyneb'in Pe-Reja'sını b itird i. Şehirde Ordu Evinde yenilen yemekte kra vatsızlar sokulmadı. Bu arada bittâbi Efes Otelinde kafa lar çekildi Sumru, «Meyhane» nin şantözü ile akraba çık tı. Bu arada Güneri Macit'ten WC.'de dans figürleri öğren di. Disco dönüşü Kordon'da nargile içenlerden Hamdî, A m erikalılara : «Do you want to d rink nargayl?» diye lâflar attı. Ama kimseden yüz bulamadı. DENİZLİ Şoför Recep yolda su koyuverdi. Bilnetîce Denizli'de değiştirildi. Pamukkale Tusan Motel'de verilen çay'da ki misi doğa! sıcak havuzda yüzdü, kim i Hamdi'nİn duaları na, kim i Nejat'ın Kadıköy vapurunda jile t satmasına kı rıldı geçti. Mülkiye Marşı söylenirken Ülker 28. ağlamasını ifa etti. ANTALYA Gezi boyunca yapılagelen b ir tekerleme «Lokantala ra eksik para öde. olmalı mutlaka çıkışta b ir anı cepte.» Antalya portakal bahçeleri kurulduğundan bu yana kıtlık kaçkını k ırk kişinin saldırısına benzer böyle b ir saldırı görmemişti. Eksik olmasın, bizim çocuklar ağaçları iyice h afiflettiler. Side'de öğle yemeği yenirken lokantanın dört plâğı yok oldu. Hamdİ sağ omuzundaki küçük meleğe uya rak plâkları boş yere aradı, durdu. Silifke yolunda herkesi kırıp geçiren b ir olay! Hâle «lâstik kontrolü» yapmak İçin İndî, (anlamı için b ir içgezicizade'ye müracaat) Hamdi ve Halûk'un bekçiliğinde b ir kutu k ib riti b itird iğ i halde lâstikler kontrolsuz kaidı. Meh met Çan'ın denizde burnunu kırayazdığım söylemeyi de unutmayalım. ADANA, ADANA Nihayet Adana'ya varildi. İşte mi İlet-görüp görebile ceği ikramı burada^gördü.,'Önce,. İsme.t'in,-.sonra ^Fatih'in evinde verilen bİnbirgece ziyafetleri, diskotek;kapatmalar, ... bedava ve bol içki... Erşan ve Yurtkan kuzu kızartmasını parçalarken üstün yetenekli kasaplardan olduklarını ispat ladılar. Kuyubaşı Restoran'daki çağrı, parasız içkinin neler yapabileceğini gösterdi. Engin bunun en güzel örneğini verdi. İçki hor hor çeşmesinden akıyordu, sanki. Kimse b ir damlayı kaçırmadı. Tülây ile Fatih'in annesinin arası pek iyiydi doğrusu. Hanım kızımız mini eteklerini kapat maya çalışmaktan rahat oturamadı. Hâle ise Ali Sepici'den başkasıyla dansetmedi. Ziyafetlerde en çok yiyen Mehmet Çan'dı. İSKENDERUN Adana'nın sarhoşluğu halâ devam ediyor olacak ki, Hamdi, Bobi Mehmet, Kürt Erşan, Ganyan, Turgay, Y u rt kan, Halûk, Çöp Erol daha tespit edemediğimiz birkaç k i şi lâstik kontrolünü 70 km. hızla giden otobüsün kapısm.dan yaparak Güneri'nin hayretten şapkasını uçurdular. Son durak İskenderun'du. Belen Yaylasının otelleri genç M ülkiyelilere bağrını açtı. Belen'in güzel ünü kısa za manda anlaşılınca da, Ece ve Zeynep burada asla yatamıyacaklarmı hıçkırıklar içinde be lirttile r. Tülây ile Vekaa'nın birşeyden haberi yoktu. Telâşlı telâşlı konuşmalardan İş killenen Vekaa Tülây'a «Ne o bizi otelden atıyorlar mı?» diye sorunca, Tülây'dan aldığı cevap aynen şu oldu : «Ne demek efendim, bizden iyisini mi bulacaklar?». Sonuç ola rak, kızların sevinci, erkeklerin büyük üzüntüsü arasında Belen terkedildi. Bu arada otellerdeki nimetlerden yalnız «Quick Jo» Adil yararlanabildi. VE NİHAYET DÖNÜŞ A rtık Ankara'ya dönüş günü gelmişti. Tek sevincini belli eden Ece'idi. Gezideki kısa aşklardan, kavgalardan bahsetmedik. A rtık olacak o kadarı. \ .v-i i t t ’ ■ ■ '■ t ; m ■: : ''-i.y..I 'm ■ '' ;■ W -./:-: ,'n:!V'ı í ::•! ¡ ; ' i'-: ■ m^m? ■? ; ■  :V ^ i f f i ; u y Æ ? - s- i i t t t t t t t - t 1 İİ: IİIIİİ! 1 F R U K ' ■ t m :1 ;■■■;: '¿K:iy. îm ' 'M '. - , , 'ti t d t 4M iï illl » m : ;:| ■ tí v fitr mM mm mm\ y;;it t t t mm :: ■ 1• . -, i;/:| III mm mm M m : vii i-ü M t;.: 10 'i' ft VW 1 • ■ M i'iy iu ::; : ; & p » mmm^ WSêÊMîM ■ : :■ 1-; ,,:r MÜLKİYE SOSYAL YARDIM EKİBİ İŞ BAŞINDA! Ne akla hayale gelmez işler çıkar şu Mülkiye'den! O gece yine başka b ir geceydi. Y urtta ka pılar açılıp kapanıyor, b ir pür telâştır gidiyor du. Mülkiye Sosyal Yardım ekibi düğüne git meye hazırlanıyordu! Olay kısaca şuydu : Akşam saat 9'da o r ta boyl^J, esmer b ir adam yurda geldi ve Hamamönü Boduroğlu Düğün Salonunda iki kim sesiz gencin düğününden geidiğini, düğünde kimselerin olmadığını ve genç evlilerin çok mahzun durumda bulunduklarını söyledi. Aca ba M ülkiyeliler gelip de ortalığı şöyle b ir neşe yor. Gitarla dans müziği bile çalıyorlar. Salon daki kızlar dans bilmediği için Koçeroyla Ma cit, Nabi'yle Baskın slow yapıyorlar. Bir çılgın gürültüdür gidiyor... Şevki, anası yaşında b ir hanımı dansa kaldırmış, sosyal yardımdan pa yına düşeni yapıyor. Gece yarısı ayrılırken, Koçero, Damada : «Kardeş, bizim okula yengeyle b irlikte buyu run, beni Koçero diye arayın, herkes tanır» di ye havasını attırmayı ihmal etmedi. Gene iki minibüs dolusu yurda dönerken, dersim var diye ilk önce gelmek istemiyen m il let b irbirine soruyordu: «Başka düğün yok mu lendirmezler miydi acaba? Pek makbule geçer di! Ayıp etm işti orta boylu esmer amcal Hiç böyle b ir gırgır vesilesi o lu r da M ülkİyö'tlurur muydu? Hemen Baskın, mezunlardan Bengü, Koçero Deniz, Macit, Patriyot Şevki, Nabi, Ha lûk, Kel Yalım, Muharrem, Garson Osman ve daha 20 kişi iki minibüse doluşarak soluğu Hamamönünde aldılar. Düğün salonunda manzara şu : Bîr tene ke orkestra «La Comparsita»yi katlediyor, pist te kadın kadına ¡kİ ç ift dansetmekte. Genç ge linle damat, Önlerinde yarılanmış iki .limonata bardağı, birbirlerin e bakıp kurabiye yiyorlar. On dakika sonraki manzara ise : Koçero damadı, Baskın gelini harmandalıya kaldırmış, 50 kişi b irb irin in üstünde hora tepiyor. Or kestra İnmiş, sahnede M a cit-N abi-Y alım üç lüsü döktürüyorlar. Durmadan istekler geii- abi?» rımız bize bazen kızı kızı veriyorlar ama Veda Balomuza gelmemelerini onların büyüklüklerine ve M ülkiyeliklerine pek yakişt!ram sdık,:doğrusu.' gecelik nezaket ziyaretinde bulundular. Sadece Başkan Uluç m isafirliğini b ir ay kadar uzatması için vaki olan is tekleri kıramadı. Kibar çocuktur vesselam. Aman Şaban! Profesörleri bitirmeden asistanlardan bahsetmek adetten değildir, ama Aiâaddin'in yaptığı, tüm kariyer unvanlarını hükümsüz bırakacak nitelikte. Akim dursun, adını değiştirdi, adını! Alâaddin çok m istik b ir ad olduğu için, tuttu, «Adam» yaptı. Bakalım bu ad onu adam edebilecek mi? Mayıs başında yapılan seçimlere bu kez sağcılar da katıldı Şabancığım. Böylece F ik ir Kulübü de averaj yaptı. Bu arada akim dursun, Şaban, okulda birtakım tipler tü redi, kelimeyle anlatmak mümkünsüz. Kafatasçı mıymışlar, ümmetçi miymişier, b ir ge! de gör. Birkaç tane mine! garaip. 25 kuruş mukabilinde elâleme gösterip para kaza nıyoruz ay sonlar î. Bu yıl Sait Kemâl'le Safa da profesör oldular. Hakla rıydı hani. Önleri de boştu.. Boş dedim de aklıma geldi. İç geziye de Güneri başkanlık eti. İzmir'e dek kafa bozdu ama balıkçı meyhanesinde kafayı çektikten sonra b ir da ha iflah etmedi. (Çünkü kafası uzamıştı.) Bu arada ortada yeni türedi asistanlar da dolaşıyor. Geçen yılki mezunlardan Pars, Haşan,: Müslim falan hep asistan oldular. En kibarları Müslim. Adından da belli za ten efendi çocuk olduğu. Bu sene seminerler ömür, Şabancığtm. Ahmet Abinin seminerine girmek için IV."Malî kuyrukta. Ahmetciğİm bugünlerde çok meşgul. Kargan m uhabiri kendisini Sos yal Sigortalar Kurumunun önünde sotaiadı. Evlenme tek lif ettiği taze, kendisine Paris'ten kuş desenli b ir eşarp ıs marlamış. Anlaşılan yengemiz M ülkiyelilere danışmış ola cak. Bu arada m illet çiçeği burnunda doçentlerimizden Metin Kıratlı'nın seminerlerine sucuk, ekmek, yumurta ve konyak ile adeta pikniğe gider gibi gidiyor. 2,5 saat da böyle geçer ancak. Bu yılki Festival Komitesi seçimleri büyük SAVAŞ'iaria kazanıldı. Neticede kavga döğüş komite kuruldu. Kuş Yurtkan kendini başkan seçtirdi, kısa b ir müddet sonra «mekânda ferahlık vardır» diyerek yerini kendi arzusuy la!!! Macit'e devretti. Bu yıl, Şabancıgım, fakültedeki inşaat tamamlanır gibi oldu... ise de Allah razı olsun vatansever mütaahhitlerden, tam istihdamı sağlamak İçin olacak, b ir yapıyor lar, iki yıkılıyor. Türkiye'deki yolsuzlukların nasıl önlenip reorganizasyonun nasıi gerçekleştirileceği konusunda uz manlığı kimselere bırakmıyan Prof.'larımız da bu işe b ir çare bulamıyorlar. Türkiye'yi düzeltip suistimallerî önle meye Mülkiye inşaatlarından başlasaiar olacak bu iş ama... «Güneş dibini aydınlatmaz» mıymış, neydi o, b ir ata sözü vardı... Mektubunda yaz. Haberin var mı Şabancıgım, İzmir'den Nurten geldi Ulus'a.Böylece tüliabın biraz olsun yüzü güldü bu günler de. Bu durum gene İzmir'den eski transfer Zühal'in pabu cunu dama atmışa benzer. Üstelik evliler de arttı Mülkiye V de. Siyasi Şube'den Ömer, Raşit, Orhan, Canset; idari'den de Fatiham evlendiler. Daha niceleri var ama sana b ir an önce Basın Yayın'lı Asuman'ın Kantin'de konser verdiğini de belirtmem lâzım. A lık Raziye Yarışı hariç benim b ild i ğim kadarı Kantin dört yıldır İnek Bayramları dışında böylesine şenlenmemişti. Alık Raziye yarışı bu yıiki İnek Bayramının yenili ğiydi. İnci Sinemasının önünde kılfı ktlîı karıların fesli -çi çekli kerleri kovalaması sırasında seni Allah inandırsın, tra fik durdu. Kadınlar çocuklarını düşüre yazdılar. Bu yıl Zahide tedavülde pek az göründü, Şabancığım. Apandisit ¡ameliyatı olmuş. Bizleri pek ihmal etti, pek. inek Bayramında biie yoktu ortalıklarda. İnek Bay ramı deyince aklıma b ir tek isim geliyor Şabancığım: Pem be Şafak. Vallahİzâzim, M ülkiye Mülkiye olalı böyle kraliçe görmemiştir, Azimİ, o ne neşe, o ne espri, o ne hülyalı ba kış. İdariler nasılsa iyi b ir kıral bulmuşlar. Nejat tahtının üzerinde Apollon gibi duruyordu ( f ) Mali Şubenin kıralı Bacak Mehmet ise totolarımızın 9'da kalmasına sebep oldu. Oldu da ne oldu, Fenerbahçe şampiyon oldu. İnek Bayramma Şubeler, Gentlemen Agreement yaparak girdi, fakat bu anlaşma bile bilim um Şube kızlarının k irli çamaşırlarının ortaya konmasını önliyemedi, Alevciğimiz sinir kriz leri geçirirken, Sumrucuğumuz BM. den Barış Gücü İstedi. Ama gene de tüm İnek Bayramı faaliyetleri, bu yıla dek görülmemiş derecede nezih geçti. Yani bîr İnek Bayramı ne kadar kibar geçebilirse o kadar kibar geçti. Daha iyisi can sağlığı valla. Hocalar bile Show'a bayıldılar bu sene. B ir de Kazgan'ı kazasız belâsız çıkarabilsek! Şabancığım, İnek Bayramından parça parça bahse diyorum, bu sene inek gezdirmeyi Kızılay tarikiyle yaptık. M illetin aklı tavanlara vurdu, bütün sıvalar döküldü. Azizciğimiz ve Sehacığımızla b irlik te bütün eski Mülkiye lilerin gözleri yaşardı kî bu olay bu yıl Ankara'da pek sık görülen su baskınlarından birine sebep oldu. Ayni gece okulumuzda yapılan kıyafet balosu ZZillRRTTT PP1RRRTT GRAVVV GRAVVVV (parazit var, kusura bakma Şabancıgım.) Gerisini zaten bilumum gazete ve dergilerden öğ■ Her bakımdan hareketli b ir yıl geçirdik, Şabancıgım. renmîşsindir. Ama lâf aramızda ya, hocalarımızın bunla Ankara sokakları bifem yetmedi de şanımızı taa Esenbora inanmamaları bizlerî pek mahzuz e tti. Yemediler. Ne de ğa'iara kadar duyurduk. Johnson amcamızın sayın temsil olsa onlar da M ülkiyeli. Kime inanacaklarını biliyorlar. cisini Bentderesi misali sokaklardan geçirerek götürdüler Balo gecesinin özellikle bitişi enteresandı. Haşa huzurdan sefaretlerine. M ülkiye'nin Çemişkezeğe nakledileceği m ırıl bilumum hukuklu, senelerin verdiği hazımsızlıkla: «İçer tıları dolaşıyor gene. Bu arada tüllaptan birkaçı, araların de dans ediyorlar abil» diye baloyu basmaya kalktılar. da b ir de Kazgan muhabiri (H içb ir yerden eksik olmayız, SONUNU BİR YERDE ARAYIN BULUN! çok şükür) pek sayın Erdoğan Aiıveren beyabimize b ir iki Canımın içi Şaban, Mülkiye'mizîn özellikle son sınıf' erkekleri ve iptidai kızları için pek önemli b ir gün olan Tanışma Çayı bu yıl'hepimizin gözlerini yaşarttı. Ah, bi göreydin, İdari Şubede ne kadar sap varsa (Yani tam kadro bütün smıf) orada gran tuafet hazırdı. Ama eski hamam, eski tas bittabî. Bi de resim çektirdiler, şööle, efendime söyleyeyim, kravatsızları sokmadılar resme. İyi mİ? Ş A BA N'A MEKTUP 4 Mayıs 1968 Milâdî 22 Nisan 1968 Rumî 14 Zilhice 1387 Hicrî Pek Sevgili Şabancığım, Bu sene o kadar çalıştım, o kadar çalıştım ki, sana yazmaya a longtime'dan beri vakit bulamadım. Sen benim ( i) halimden! anlar ve bana hak verirsin Şabancığım. Sevgili kardeşim, buraları çok merak ettiğini biliyo rum ama, her yıl sana mektup yazıldığı halde hiç birine b ir cevap biiem yazmazsın. Biz gene de seni unutmadık. Yaa. Neyse, hocalardan başlıyalım. Baba Az,tz bu sene gene dekan. Birinci sınıfta tüliâbı gene m ikrofonun kordonunu değme ses sanatkârını kıs kandıracak şekilde kullanarak mestediyor. Bilumum an laşmazlık ve kavgalarda pür telâş yurda koşup arabulucu luk yapıyor. U-Thant duyarsa özel mediatörü yapar da ba şımızdan alır diye korkuyoruz. Biz birinci sınıftayken açık oturum ların değişmez ası Muammer Aksoy bu yıl Almanya'da. Tercüman, Babıâiide Sabah, Hür Anadolu gibi çok İnanılır kaynaklardan Bir kuru başıma kaldım. Ama iyi ki bu zamana kadar dak tiloya çekmemişiz, yoksa o büyük haberi sana veremiyecektim. Müjde Şabancığım, Müjdeler olsun, hamdü sena ol sun, Dâver Bizim Bülent Dâver Profesör oldu. Haberi şim di geldi, bu satırları daktiloya çekerken. 5 k iş ilik b ir jü ri den kararı itifakla alarak profesör oldu. Bugün hemen An kara'da Amerikan sigaraları tüketim i 4 misli artm ıştır ga ranti. Başta bittabî IV. Siyasi olm ak üzere tüm okul taşın dı odasına, çünküm. Şabancıgım, bu yıl taâ İstanbul'lardan canını dişine takıp gelen özel okulları telin m itingçileri var ya, İşte Fa h ir ve Safa kardeşler bunlara nazire olsun diye acele bir Başkent Özel Gazetecilik Okulu açtılar diye şayialar dola şıyor ortada. Ei âlemin ağzı torba değil ki büzesin. Hatta ne diyorlar b iliyo r musun, Şabancığım, krediyi de Öğret menler Bankasından Sait K. Mimaroğlu vermiş diyorlar. El oğlu değil mİ, der Şabancığım. Sen sakın inanma. Hatta diyorlar, bu gidişle Mülkiye'de b ir Ticaret Şubesi eksikti, o da böylece açıldı, d iy o rla r Derler a. işçiler arasındaki maceralarını günü gününe izliyoruz. Bu yıl ders verm¡yenlerden Seha'cım var Şabancığım. Ama ge ne de o tatlı d ilin i unutmadı tüllab. Bedros bu sene Kan tin Yüksek Denetleme Kurulu Başkanı oldu. Gelip gelip başımıza d ikiliyo r. Boyacı M uhittin Usta'nın söylediğine göre 50 kuruş verip üstünü istiyormuş. Aman Şabancığım, mektubun üzerindeki tarihten de anlayacağın üzere bu mektubu 4 Mayısta kaleme aldık ama daktiloya almak ancak bugün, yani 6 Haziran'da na sip oldu. Evet, evet, haklısın kardeşim ama ne yaparsın. Kazgan komitesinin üyeleri birer birer cızlamı çöktiler. Şabancığım, buraya kadar yazmıyayım dedim ama, nasıl olsa öğreneceksin, biz Yavuz Abadan'ı y itird ik geçen sene. Tonton hocamızın yokluğunu tüllâb her an duyuyor sa da, Nermin Hanım'ın onu aratmamayı başardığı da b ir gerçek. Örneğin bizleri gene 22 Mayısta evine çağırdı. Sen de gelseydin ya Şabancığım! B ir de davet mi lâzım yahu? Nermin'den söz açılmışken söyliyeyîm, sevgili hocamızın Şam'a gidip geldiğinden haberin var mı? Show'da bilem bahsetti. Oradan başsız kadınlar doiaşıyormuş. Bizim Ka mer Diribaşı göndermeye karar verdik oraya. (Nermin, evindeki partideki dansı Kamer'le açtı). Nermin dedim de yeniden aklıma geldi Şabancığım, bizim Bülent bu yıl hiç tartışmasız tüllâbın gözbebeği seçildi. Bu sıfatını. Veda Ba losuna gelen tek öğretim üyesi olduğu gece perçinledi. Aman Şaban, Bülenti o gece görmeliydin, korkunç eğlen di, bizi de kırdı geçirdi. Emel Sayın şarkıların! hocamız İçin söyledi. Resimlerini Kazgan'da görebilirsin. Hocala- 7 108 Yılın En Büyük İ F Ş A A T I !! Mülkiyeli öğrenci en önemli derste «Amiral Battı» oynar, dalga geçer, arasıra yanındakine mesaj yazar. Peki M ülkiyeli hoca Genei Kurui'da yönetmelik gö rüşülürken NAAPAR? İşte KAZGAN, bunun cevabını yıllardır arıyordu. Fe dakâr muhabirlerimiz, size bu asrm skandalini kelleyi ko l tuğa alarak, ve de yaradana sığınarak, ve de ZÜRRİYET gazetesine taş çıkartarak veriyorlar. İta ■ ? T " - 'i ------- — p p . .- - ş a g s? ' Genel Kuru! davetiyesinin arka tarafı : «Bülent'ciğim, bana esaslı b ir mesaj yaz.» C. P. ' 'jJ ■■■ti -3 1 ¡ ı-r 5. . ' I il'iir,!. . i 'i- Y' i ı y / c y ^ '^ r t ? 1, • ! " « V İ S '- : % 'w s Ve Elcevap: • Cinler Padişahına : il'. 'i- 'M f * f: ; t i rt I 'Ji <2 - ■■■ :,s '¡jj a ) Halini, mazini, âtini »yİ ve parlak buluyorum, b ) Bana ve sana hürmette kusur gösteren «bazı Fareler»a karşı olan tutum ve davranışın takdirle karşılanacak niteliktedir, i. '»i’ v c) Bundan böyle de bu yolda devam etmeni diler, sevgiyle gözlerinden öperim. Aslanlar Padişahı, B. D. ■ fiı f:• . ■ Av Sağ ol Bülentciğîm. İki dost padişahın karşısına çıkmak cesaretini gös terenleri hüsran beklemektedir. 'mâ_ ''» !• j- -*■' . . l ı ’ w ;ivu•" ı L--.:iit*> ________ •f o C. P. (C. P.) Cemal MıKçıoğlu'dur. Oiefct mî? 6 ■: j ■ C ■f i m BU YIL KAZGAN NİYE NAMUSLU ÇIKTI / Efendim, biz KAZGAN'cılar adımız gibi biliyoruz bu KAZGAN'ı elinize alınca «Ulan bu ne biçim KAZGAN?» diyeceğinizi. Sîzlerden şimdiden binlerce Özür dileriz. Çok affedersiniz valîa. Bu yılki KAZGAN cidden biraz fazla na muslu çıktı. B ir - ik i zararsız çamur dışında büyük ifşaat lar, yeri göğü sarsan skandallar yok bu sene. Halbuki, Sayın Okuyucularımız, elimizde neler vardı, neler. Ortalığın içine şey yapacaktık vailahilâzim i Ama gelin görün ki, bu çamur ve skandalların kahraman evlat ları öyle bunaltıcı b ir baskı yaptılar, kapımızı öylesine aşındırdılar, kendilerine öylesine açındırdılar ki, bizim de yufka yüreklerim iz dayanamadı bu masum müracaatçıla ra. Gözlerimiz yaşararak : «Peki kardeşim, dedik. Tek sen üzülme de, biz kötü b ir KAZGAN çıkarmanın sorum lulu ğunu a liliz üzerimize.» 'Herhalde siyasi hayatımı mahvedecek şeyler yazmaz sınız. Osman Böİükbaşı İkinci sınıftaki birine «Siz Kamu Harcamaları mı okuyorsunuz, bizde o ders yoktu, biz Amme Masrafları di ye b ir ders okuduk» dediğim tamamen yalandır. Beni çe kemeyenler söylemiştir. Bu benî aptal yerine koymaktır. Saçı uzun, eteği kısa b ir Hatun Yani diyeceğim, A li'n in bana asık olduğunu, karşı karşıya geldiğimiz zaman ikim izin de rezonans haline gel diğimizi yazmayın, daha iyi. İV Sİyasi'ii Âpti Aslında biz Karşıyaka'lılara böyle şeyler vız gelir tı rıs gider ama, siz gene de benden «Beyaz Kadın Tüccarı» diye bahsetmeyin, bakarsın annem okur. Hamit Kumarcı Yalnız şu kadarı varki, biz böylece yağmurdan ka çarken doluya tu tu la b ilird ik. Mülkiye Kamu Oyu namuslu b ir KAZGAN çıkardık diye bizleri ebediyen afaroz edebi lird i. Bir tek çare kalıyordu : Uğradığımız baskıları sîzle rin insafınıza arzederek b ir taşla iki kuş vurmak. Böylece hem ricacıları kırmamış, hem de niye çamuru az b ir KAZ GAN çıkardığımızı isbatı deliliyle göstermiş olacaktık. Asansör boşluğunda uğradığım elim kaza neticesi, beni kaldırmaya gelenlere «Bırakın, beni Konya'lı kardeş lerim gelip kaldıracaklar» dediğimi yazmak ne müslümanlığa, ne de hristiyanlığa sığar. İsmi bizde mahfuz Ricacı arkadaşımızın müracaatlarından bazıları aşağı da. A rtık siz bize hak verin. Onlar da değerimizi anlasın lar. ■Kardeşim, Maltepe'de b ir apartmanın ikinci katından kadının kafama b ir oturak dolusu sarı sudan attığı hakikate aykı rıdır. Bîr kere herşeyden önce Maltepe'de değil. Keltoş ^ O Hamdi denen herif benim biyografime «Akşam ye‘ m eklerini garantilemek için nişanlandı» diye yazmış. Ni şanlımla aramın bozulmasına yönelmiş böyle iftiralara alet olmamanızı yüksek katınızdan rica ederim. Çömez İşte böyle, böyle çocuklar! Sîzlerle samimi olmamı çekemiyenier var. Onun için su benim Kızılcahamam ge zisinde çektiğiniz hamaktaki resmi koymayın, olur mu? Aslanlar Padişahı, B. D. Sayın KAZGAN, Geçen yılki Kıyafet Balosunda kız kıyafetindeki Ni hat Tatfı'ya asıldığımı lütfen yazmayın. Nişanlım duyarsa sonra vicdan azabı çekersiniz. İmzası bizde mahfuz Amanın, KAZGAN'cı beyler kardeşim, B ir vesile ile benim hiç enstitüde ..^bulunmadığımı yazmışsınız. Cumhur bey okursa dünyada tezkiye vermez. Ekmeğime mani olmayın kardeşim. Sîzlere güveniyorum. B ir enstitünün sekreteri (3. kat} Bana bakın KAZGAN'cı la r, Birisi benîm biyografime «kavgacıdır» dîye yazmış. Hele b ir basın da... Şûle Namsa! ... Aman, gözünüzü seveyim, isterseniz Kazan Restoran'da yemek ısmarlayayım, ama benim 21 Mayıs'a katıl madığımı duyurmayın. B ir İhtilâlci ... Bana «M ülkiye'nin en seksapelli kızı» diyornıuşsunuz. Aman. - 'f it ' ■'i fCi'i il ' a.x y'.;V f 'v'':':' [ t t - ': t;t^ ' iitlt' I ■!■•'. i ■t:': t' r.t' . J ■■■'.: ■ ::!;.v ■in w m m m m m im m m m m m m iim m m im M . t . t 1 1 w :;::.t'l:?--^rS ^ J fi :• S :' f y; -V .■■S^ -V ' '■•■! Stt! DEKAN NE DEDİ... Sevgili KAZGAN Okuyucularına, Üçifncü defa olarak KAZGAN'da sîzlere hitap etmek imkânına sa hip oluyorum. Bu benim için büyük b ir m utluluk. Hazır elime fırsat geçmişken bundan yararlanayım. Kazgan, b ir söylentiye göre, son sınıfların mizah dergisidir. Sa kın inanmayınız. Zira o daima Mülkîye'nin en ciddi, en önemli sorun larına dokunur, onları ortaya atar. Bunu bazen o kadar incelikle, o kadar ustalıkla yapar ki, acaba ne demek istiyor diye derin derin dü şünürüz. Sonra O, yalnız son sınıflara da ait değildir. Mülkiye öğrencisi nin büyük çoğunluğu onun çıkması için elinden geleni, halta gelme' yeni yapar. Ona katkıda bulunur. j, v Kazgan'da herkes, herşey vardır. kadar. M ülkiyeli Şaban'a varıncaya Öğrencilerimizin «şakacı» yönlerini, Kazgan'tn sah i islerin i çe virdikçe görecek ve tanıyacaksınız. Tavsiye ederim, bu «şakaları» bi zim gibi derin derin düşünmeden okuyunuz.... ve, şakadan da olsa, gülünüz. t Sîzlere en içten sevgi ve saygılar sunarım. DANS DERSİ Dekan Prof. Aziz KÖKLÜ verilir Evlere g id ilir İŞTE B ÖY L E B ÖY L E DEDİ mm: mi | L! . ;1r. *ı' a » :kİ!$ İ£ ^ ^ fS İİİU H Î llllllllllf lp V*- Mülkiye Çamurculuk ve Kamışçılık A.O. adına Sahibi : Jeton Baskın Sanat işleri Müdürü ve Sansür Heyeti en Baş Danışmam : Sansür Engin Sahibinin en özel sekreteri ve matrak biyogra file r ve de dedikodular Mes'ui Müdiresi : Fonksiyon Samtye Bilumum baîo ve toplantılar baş gözlemcisi : Paşa Kızt Dansöz Zeyno K arikatür Angarya İşleri : Boyacı Erhan'la, Yumuşak Okhan, b ir de Karakas Yüksel İstanbul lüzumsuz işler müdürü : Tatava Halûk Ayak işleri müdürü : Çalçene Oğuz Foto Angarya İşleri * : Mârul Ataman ve Ehtiyar Aytaç Kazgan'ı Kalkındırma Demeği Fahrî Başkafs : Fıstıkiye Sevgi VE BÎR DE İLÂVETEN SAZLI SÖZLÜ Kazgan'la Savaş Derneği Azılı Başkanı : Çaçaron Hâle • * » • • < I « R M İ • »«