İndir - Endüstri Otomasyon
Transkript
İndir - Endüstri Otomasyon
editör Bu defa da “Merhaba sevgili okurlarımız, bu sayımızda da yine önemli dosya konularımız ile birlikteyiz” diye başlayalım yazımıza. Nedir bu konular? Bu ay, Tekstil ve Makine sektör dosyalarımızın yanı sıra yine bu sektörlerin uygulamalarında çok önemli konulardan biri olan Hidrolik – Pnömatik dosya konusuna da yer vermeye çalıştık. Böylece, bir hayli yoğun dosyalar oluştu. “Hidrolik – Pnömatik”te VII. Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi ve Sergisi’nden bahsetmek istedik. Konunun önemli temsilcilerinin bir araya geldiği bu kongrede sunulan görüşler ve kongre sonuçları sadece Hidrolik - Pnömatik çalışmaları için değil, tüm endüstriyel alanlar için önemliydi. Sayfalarımız arasında onları da sizlere ulaştırmaya özen gösterdik. Bu ay içinde gerçekleştirilen bir de ödül töreninden bahsetmek istiyoruz. Ödülün önemi bir hayli büyük; çünkü yıllardır dillendirilen yerli sanayi, yerli teknoloji gibi tanımlamaların vücut bulmaya başladığını gösterir nitelikte. Dilerim bu sevindirici haberler gelişerek ve çoğalarak devam eder. KOSGEB’in organize ettiği “KOBİ ve Girişimcilik Ödül Töreni”nden bahsediyoruz. Farklı alanlarda verilen ödüller de, özellikle yerli üreticilerin teknolojik anlamda kat ettiği önemli aşamaları görmemize olanak sağlıyor olması açısından ayrı bir önem kazanıyor. Bu yılki “İnovatif KOBİ Ödülü” MEDEL Elektronik’in oldu. Yaklaşık çeyrek yüzyıldır faaliyet gösteren, Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri DerneğiENOSAD’dan üyedaş olduğumuz MEDEL Elektronik, inovasyon alanında başarıyı, yeniyi üretmeyi gelenek haline getiren firmalardan biri. Kendilerini bir kez daha kutluyoruz. MEDEL Elektronik’in başarısı tabii ki bizi şaşırtmadı. Diliyoruz ve biliyoruz ki devlet teşviki yerli tüketime yönelik olarak arttıkça, teknoloji üretiminde diğer firmalar da benzer motivasyonla çalışmaya devam edecektir. Önümüzdeki iki ay hem otomasyon sektörü için hem Türkiye endüstrisi için oldukça önemli iki fuara tanıklık edeceğiz. 12 – 15 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan WIN Metal İşleme Fuarı, ardından 19 – 22 Mart tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan WIN Otomasyon Fuarı, henüz yılın ilk çeyreğinde bu yılın son gelişmelerini görmemize fırsat tanıyacak. Ayrıntılar için sizleri sayfalarımıza bekliyoruz. Ama WIN Fuarları’nda mutlaka görüşmek üzere… EKSEN Yay›nc›l›k Fuarc›l›k Tan›t›m Hiz. Ltd. fiti. Ad›na imtiyaz sahibi ve Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü Turan Türkmen turan@eksenltd.com Genel Yayın Yönetmeni: Prof. Dr. Ya€mur Denizhan denizhan@boun.edu.tr Reklam ve Halkla İlişkiler Md.: Birsen Salman birsen@eksenltd.com Yayın Kurulu: Prof. Dr. Abdülkadir Erden / At›l›m Üniversitesi Mekatronik Müh.Böl.Bşk. Prof. Dr. Metin Gökaflan / ‹TÜ. Kontrol Müh. Böl. Bflk. Prof. Dr. Galip Cansever / Y.T.Ü. Elektrik Elektronik Müh. Fak. Dek. Kurumsal İletişim Uzmanı: Giray Karanlık giray@eksenmedyagrup.com Yayın Danışmanları: Prof. Dr. Alinur Büyükaksoy / Gebze ‹leri Tek. Ens. Rek. Prof. Dr. Ayşegül Akdoğan Eker / YTÜ Makina Müh. Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bülent Eker / Namık Kemal Üniversitesi Biyosistem Müh. Böl. Prof. Dr. Ersin Tulunay / ODTÜ Prof. Dr. Göksel Demirer / ODTÜ Çevre Mühendisli€i Prof. Dr. Güven Önbilgin / 19 May›s Üniversitesi Prof. Dr. Mübeccel Demirekler / ODTÜ Elk. Elektronik Müh. Böl. Prof. Dr. Muammer Ermifl / ODTÜ Elk. Elektronik Müh. Böl. Prof. Dr. Muhsin Kılıç / Uludağ Üniversitesi Prof. Dr. Murat Uzam / Melikşah Ü. Müh. Mim. Fak. Elk. Elektronik Müh. Böl. Prof. Dr. Savafl Ayberk / Kocaeli Ü. Çevre Müh. Böl. Bflk. Prof. Dr. Tuncel Özden / TÜB‹TAK Enst. Analiz Lab. Böl. Bflk. Prof. Dr. U€ur Çeltekligil / Sakarya Üniversitesi Prof. Dr. Seta Bogosyan / ‹TÜ. Kontrol Müh. Böl. Prof. Dr. Yusuf Tan / Bo€aziçi Ü. Medical Engineering Prof. Dr. Kemal Leblebicio€lu / ODTÜ Elk. Elektronik Müh. Böl. Doç. Dr. ‹. Hakk› Çavdar / Karadeniz Teknik Ü. Doç. Dr. Yusuf A. Uskaner / Özçelik A.fi. Prof. Dr. Hakan Yavuz / Ç.Ü. Müh. Mim. Fak. Mak. Müh. Böl. Yrd. Doç. Dr. Sibel Uluda€ Demirer / Çankaya Ü. End. Müh. Böl. Dr. Mehmet Çevik / Dal Engineering Dr. Müh. Ahmet Dinçer / Bosch Rexroth A.fi. Sevtap İnan / Siemens M. Cenk Ceylan / Rockwell Otomasyon Levent Fadıloğlu / Schneider Cengiz Meriç / Hipafl Emin Olcay / Akbil A.fi. Çağrı Hekimoğlu / Esit Göktu€ Gür / Schneider H. Cengiz Celep / Entek Otomasyon Hasan Basri Kayak›ran / Emf Motor ‹brahim Erkan Yenel / Norm Enerji ‹smail Obut / Hidroser Mahmut Bertan / Weidmüller Niyazi Sar›maden / Medel Oral Avc› / Piomak Özkal Güner / Schneider Electric Sedat Sami Ömero€lu / E3Tam Gökhan Yücel / Phoenix Contact fiahnur Agaik / GSD Osman Kutan / ABB Talat Avc› / P›nar Müh. T. Hakan Özer / ‹SOD Yön. Krl. Bflk. Tuncay Soydafl / Festo Yavuz Çopur / Pilz Sırrı Kardeş / Kardeş Elektrik Tolga Bizel / Mitsubishi Electric Hakan Aydın / Mitsubishi Electric Dr. Hüseyin Halıcı / Halıcı Elektronik Tunç Atıl / HKTM Teknik Editör: Editör: Emeç Erçelik editor@eksenmedyagrup.com Alper Öz editor@eksenmedyagrup.com Taluy Denizhan info@eksenmedyagrup.com Grafik Tasarım: Şükran Pala sukran@eksenmedyagrup.com Ülgen Güneş ulgen@eksenmedyagrup.com Artun Armutcu artun@eksenmedyagrup.com Esra Satır esra@eksenmedyagrup.com Reklam Koordinatörü:Cahide Avflar Demir cahide.avsar@eksenmedyagrup.com Turan Türkmen Halkla İlişkiler ve Tanıtım: Onur Narinoğlu onur@eksenmedyagrup.com Abone ve Mali İşler: Şerife Yılmaz finans@eksenltd.com Uluslararası İlişkiler: Hazal Yalçın info@eksenmedyagrup.com Temsilciliklerimiz: Nejat Coflkun Tel: 00.44.171.377 00 76 ‹NG‹LTERE info@nejatdesign.co.uk Metin Yavuz Tel: 00.49.221.297 22 70 Köln - ALMANYA metin.yavuz@gmx.net ‹zmir Temsilcili€i: Fatma Boyraz Tel: 0555 575 66 30 Merkez: EKSEN Yay›nc›l›k Fuarc›l›k Tan›t›m Hiz. Ltd. fiti. Meflrutiyet Cad. Kıblelizade Sk. Tepe Han No: 1 Kat: 2 D: 7 34440 Beyo€lu-‹stanbul / TÜRKİYE Tel : +90.212.292 01 89 Faks : +90.212.293 32 24 E-mail: info@eksenmedyagrup.com www.eksenmedyagrup.com Baskı: Doğa Basım Yıllık abonelik: 100.- TL. Yıllık yurtdışı abonelik: 100 Euro Endüstri ve Otomasyon Yayg›n süreli bir yay›nd›r, Ayda bir yay›nlan›r Dergimizde yer alan ilanlar›n sorumlulu€u ilan verenlere, makalelerdeki fikirler ve yorumlar yazarlar›na aittir. Tüm haklar› Eksen Yay›nc›l›k’a ait olup, izinsiz kullan›lamaz ve yay›nlanamaz. Eksen Yay›nc›l›k; bas›n ve yay›nc›l›k ilkelerine uymay› taahhüt eder. ENDÜSTRİ OTOMASYON DERGİSİ ENDÜSTRİYEL OTOMASYON SANAYİCİLERİ DERNEĞİ ÜYESİDİR. 12 TEKNOLOJİDE YENİLİKLER TEORİ ve UYGULAMALAR ■ Bugün Robotik ve Yakın Gelecekte 20 ■ Rüzgar Ağacı İçinizi Isıtabilir 32 ÜRÜN ve UYGULAMALAR Netes ■ Tektronix Mso 5000 Karışık, Sinyal Osiloskopu-Mixed, Signal Oscilloscope-Sayısal Sorun Giderme Çalışmalarına Hız Kazandıran Yeni Bir Performans Boyutu Ekler Phoenix Contact ■ Profesyonel ve Kolay Markalama ■ Proses ■ Entek 26 SÖYLEŞİ ■ Medel Elektronik Gerçekten De Ödüle Layık MEDEL ELEKTRONİK Wago Endüstrisi İçin Yenilikçi Bir Otomasyon Çözümü DIMA Entek Otomasyon Otomasyon, Parker Elektromekanik Ürün Grubu – HMR Serisi 52 Dosya ve Makale ■ Tekstil Sektörümüz Dünyanin 7. Büyüğü ■ Tekstil Sektörümüzün Bugünü ve Geleceği ■ Makine Sektörü 200 Ülkeye İhracat Yapiyor! ■ Makine Analizi Sektörü’nün Güçlü-Zayıf ■ Sanayinin Akici Gücü: Hidrolik Ve Pnömatik ■ Sanayinin Akici Gücü: Hidrolik Ve Pnömatik ■ Aynı Anda Beş Yüz Silindir Hizli Cevap Verme Süresine Sahip Yeni Teknoloji Pnömatik Valfler ■ Otomobil Fren Sistemlerinin Hidrolik Ünite İle Kontrolü ■ Çok ■ Phoenix Contact PTIO Sensör / Aktüatör Klemensleri ■ Semikron 108 ÜRÜNLER SEMIX®5 ■ Netes ■ Turck Tek Tuşla Öğretme Yapılabilen Kapasitif Sensörler Yeni KEITHLEY 2657A Yüksek Güç SistemSourcemeter ■ Bexkhoff ■ Netes Fluke 5502A Multi Product Kalibratör Düşük Maliyet Beklentisi Olan Uygulamalar İçin ARM CortexTM A8 İşlemcili CP6606 Gömülü Panel PC ■ Beckhoff 22,5° Yarıçaplı Lineer Motorlar Sistem Tasarımları Yelpazesini Genişletiyor ■ BR Otomasyon Ergonomik Makina İşletimi ■ Emko Dijital Potansiyemetre ■ SMS - Tork GTH03 CO2 Sıcaklık & Nem Transmiteri / Kapalı Ortamlar 132 HABERLER ■ Yaşam Yeraltına İnecek ■ Excom®, Deniz Taşımacılığında Kullanıma Uygunluk Almıştır Fair’in Gözdesi: Connected Enterprise (Bağlantılı Kuruluşlar) Messe 2015’Ten Türk Şirketlerine Çağri: “Entegre Endüstri Ağina Katılın” Verileriniz Güvende Mi? ■ Emniyet Yeni Adresinde ■ Rockwell Automation’dan Enerji Verimliliği Çözümleri ■ Automation ■ Hannover ■ ■ ■ “Viko Süper Marka“ Metrans’tan Pompa Bakimi Eğitimi Teori ve Uygulamalar 12 ENDÜSTRİ OTOMASYON Teori ve Uygulamalar ENDÜSTRİ OTOMASYON 13 Teori ve Uygulamalar 14 ENDÜSTRİ OTOMASYON Teori ve Uygulamalar ENDÜSTRİ OTOMASYON 15 Teori ve Uygulamalar 16 ENDÜSTRİ OTOMASYON Teori ve Uygulamalar Teknolojide Yenilikler 20 ENDÜSTRİ OTOMASYON Teknolojide Yenilikler ENDÜSTRİ OTOMASYON 21 Teknolojide Yenilikler Teknolojide Yenilikler 22 ENDÜSTRİ OTOMASYON Söyleşi MEDEL ELEKTRONİK, GERÇEKTEN DE ÖDÜLLERE LAYIK! Bu ayki konuğumuz Medel Elektronik’in Genel Müdürü Sayın Niyazi Sarımaden. Medel Elektronik, Ocak ayı sonunda KOSGEB’in İnovatif KOBİ Ödülü’nü aldı. Biz de bu vesileyle, Sayın Sarımaden’i konuk ettik. E&O: Sayın Sarımaden, Medel Elektronik’i kısaca tanıtabilir misiniz? Niyazi Sarımaden: 1994 yılında 2 kişi ile ve 50m 2 bir alanda kurulan Medel Elektronik Şirketi, bugün İstanbul’da bulunan üretim tesisinde üretilen 100.000’dan fazla ürününü, yurtiçinin yanı sıra Asya, Ortadoğu ve Balkanlar’da faaliyet gösteren satış ve pazarlama ağı ile tüm dünyanın hizmetine sunmaktadır. Medel Elektronik, hâlen, 35 mühendis, 70 tekniker, toplam 120 çalışanı ile İstanbul’da 6500 m 2, Adapazarı şubesinde 1200 m 2‘lik toplamda 7700 m 2 kapalı alanda, AC Motor Vektör Hız Kontrolü, DC Motor Hız Kontrolü, Demiryolu Uygulamaları, Tersane Uygulamaları, Kenar Kontrol, Gergi Kontrol, Kamera Kontrol, Register Kontrol, Otomasyon ve Otomasyon uygulamalarında ihtiyaç duyulan elektronik ölçüm/kontrol kartları üretimi ve 25 yıllık tecrübesi ile de endüst- 26 riyel otomasyon uygulamaları yapmaktadır. Kuruluşundan bu güne kadar değişmeyen birinci hedefimiz, Türkiye’de ve dünyada gelişen teknolojiyi yakından takip ederek dünya kalitesinde cihazlar üretip, koşulsuz müşteri memnuniyeti sağlamaktır. Bu amaç doğrultusunda, Ar-Ge çalışmalarımızla sistem ve cihazlarımızı sürekli geliştirmekteyiz. Ve bu sayede ülkemizin ihtiyacı olan yenilikçi ve özgün ürünleri geliştirmeyi başararak, önceden tamamen dışa bağlı olan birçok ürünü yerlileştirmiş bulunmaktayız. E&O: Sayın Sarımaden Ar-Ge çalışmalarınınzı biraz daha açar mısınız? Niyazi Sarımaden: Türk sanayisinin ihtiyacı olan elektronik ürünleri ve sistemleri geliştirmeyi amaç edinen firmamız, çoğu mühendislerden oluşan tam zamanlı 15 Ar-Ge personeli ile çalışmalarına devam etmektedir. Firmamızda üretim bölümünden ayrı olarak ko ENDÜSTRİ OTOMASYON Söyleşi “Kuruluşundan bu güne kadar değişmeyen birinci hedefimiz, Türkiye’de ve dünyada gelişen teknolojiyi yakından takip ederek dünya kalitesinde cihazlar üretip, koşulsuz müşteri memnuniyeti sağlamaktır.” numlandırılmış ve izole edilmiş Ar-Ge faaliyet alanı bulunmaktadır. Burada tüm zamanını Ar-Ge faaliyetlerine ayıran mühendis ve tekniker kadro tarafından tasarım ve geliştirme çalışmaları yürütülmektedir. Son 10 yılda yapmış olduğumuz elektronik tasarım ArGe çalışmalarımızın neticesi aşağıda özetlediğimiz gibidir. - 1999 yılı sonunda demiryolları için konvertör ve akü şarj projesine Ar-Ge çalışmalarına başlanmıştır. - 2001 yılı sonunda demiryolu için tasarlanan konverter ve akü şarj seri üretimine geçilmiştir.(Bu ürünün Türkiye’de ilk ve tek üreticisiyiz.) -2004 yılı sonunda; AC motor kapalı çevrim (enkoderli) vektör hız kontrol invertör projesi tamamlanmıştır. (İlk yerli olarak üretilen kapalı çevrim vektör motor hız kontrol cihazı) - 2006 yılında özelikle ambalaj sektöründe kullanılan baskı (tifturuk,flekso,liminasyon.) benzeri makinelerde baskı kontrol amaçlı kullanılan register kontrol cihazı tasarım ve Ar-Ge ‘sine başlanmıştır. - 2007 yılında; Kamera Kontrol Sistemi projesi tamamlanmıştır.(Tifturuk, flekso ve matbaa makinelerindeki baskı kalitesinin kalite kontrolünde kullanılan sistem.) AC motor kapalı çevrim (enkoderli) vektör hız kontrol cihazı donanım, yazılım ve mekanik olarak geliştirilerek TAY SERİSİ olarak seri üretime başlanılmıştır. - 2009 yılında; Daha önce ilk defa yerli olarak firmamız tarafından üretilen Kenar Kontrol ve Gergi denetim cihazlarının performansları ve kullanım kolaylıkları geliştirilerek yeni görünüm ve tasarımları ile seri üretime başlanmıştır. Tersanelerde gemi beslemesi olarak kullanılan 380V-50Hz / 440V-60Hz 1.4MW Konvertör projesi üretilip devreye alınmıştır. TÜBİTAK tarafından desteklenen ve sonuçları onaylanan AC motor açık çevrim (enkodersiz) vektör hız kontrol cihazı projesi başarı ile tamamlanmıştır. (İlk yerli olarak üretilen açık çevrim vektör motor hız kontrol cihazı) - 2010 yılında; 2 yıl TCDD tarafından farklı ülkelerin çalışma şartlarında da denenen Çok Gerilim Konvertör seri üretimine başlanılmıştır. Register kontrol projesi 2015 Yılın İnovatif KOBİ Ödülü Töreni Soldan sağa, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Medel Elektronik Genel Müdürü Niyazı Sarımaden tamamlanmış ve seri üretimine başlanılmıştır. Servo motor kontrol projesi çalışmalarına başlanmıştır. - 2011 yılında; E72-220 12kVA IP55 Sinüs Inverter projesi tamamlanmıştır. - 2012 yılında tramvaylarda HVAC beslemesi ve HVAC kontrolünde kullanılmak üzere geliştirilen LRV750-35 klima inverteri ve klima kontrol ünitesi tamamlanmıştır. Kamera Kontrol Sistemi yazılımsal ve donanımsal olarak değiştirilerek yüksek performanslı olarak geliştirilmiştir. 315kW Asenkron Cer motor (İstanbul tüp geçit demiryolu araç motorları) test ünitesi projesi tamamlanmıştır. Yolcu Bilgilendirme Sistemleri, Klima Kontrol Sistemi, Klima Besleme Ünitesi, Yüksek Frekanslı DC-DC ve Akü Şarj Konvertör, Milgem (Milli Gemi) için İnvertör ve Pano Tasarımı projeleri gerçekleşmiştir. “Türk sanayisinin ihtiyacı olan elektronik ürünleri ve sistemleri geliştirmeyi amaç edinen firmamız, çoğu mühendislerden oluşan tam zamanlı 15 Ar-Ge personeli ile çalışmalarına devam etmektedir.” - 2013 yılında Gölcük Tersane Komutanlığı, İstanbul Tersane Komutanlığı ve İzmir Tersane Komutanlığı’na askeri standartlara uygun inverterler üretmiştir. Hafif raylı araçlarda HVAC beslemesi ve HVAC kontrolünde kullanılmak üzeriLRV750-55 klima inverteri ve klima kontrol ünitesi tamamlanmıştır. 100kVA 3x1500 V beslemeli yardımcı konverter uygulaması tamamlanmıştır. Bu tablo tabii ki, bizim için büyük gurur kaynağıdır. ENDÜSTRİ OTOMASYON 27 Söyleşi E&O: E&O: Bu çalışmalarınızın hiç kuşkusuz saygıdeğer karşılıkları da olmalı. Bu konuda görüşlerinizi alabilir miyiz? Niyazi Sarımaden: Medel Elektronik, tabii ki bu çalışmalarının karşılığında çok saygın sektör ödüllerine layık bulundu. En son, KOSKEB tarafından düzenlenen “Yılın İnovatif Ödülü”nü, son 3 yıl içindeki Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerimiz ile mevcut/yeni pazarlara başarı ile sunulan yeni bir ürün, hizmet, uygulama, yöntem veya iş modeli fikrimiz dolayısıyla aldık. Bu ödülü almaya, 15 adet faydalı model belgesi, 7 adet marka tescil belgesi, 18 adet tasarım tescil belgesi ve 4 adet TÜBİTAK projesi ile hak kazandık. 2014 yılında, Türk Elektronik Sanayicileri Derneği (TESİD) tarafından bu yıl 12’incisi düzenlenen “TESİD Yenilikçilik Yaratıcılık Ödülleri”nde, KOBİ Dalında Yenilikçiliğin Ticarileştirilmesi Ödülü’nü, Kompakt Yardımcı Konvertör ürünümüzle kazandık. İstanbul Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği’nin 2013 yılında düzenlediği “Metalik Fikirler 2. Ar Ge Proje Pazarı Yarışması”nda da, geliştirdiği projeyle hem ilk 3’e girme başarısı gösterip ödül almış hem en çok proje üreten sanayici ödülünü almaya hak kazandık. 2012 yılında ise, “KOBİ ve Girişimcilik Ödülleri”nde, “Yılın İnovatif Kobi Ödülü” başarı sertifikasına layık görüldük. Tüm bu ödüller tabii ki bize büyük mutluluk ve onur veriyor. E&O: Biraz da Medel Elektronik’in faaliyetlerinde söz eder misiniz? Niyazi Sarımaden: Firmamız, Sanayi ve Demiryolu olmak üzere başlıca 2 sektörde hizmet vermektedir. Sanayi sektöründe üretilen cihazlar ve otomasyon uygulamaları ile plastik, ambalaj, matbaa, demir-çelik, kâğıt, cam, dokuma-tekstil, vinç, asansör, elektrik santralleri, kömür madenleri, saç, tersane, gemi, v.b. sektörlerine hizmet vermektedir. Çözüm önerilerimizi kendi genellikle %100 kendi üretimimiz olan cihazlarla sağlamaktayız. Bu ürünlerin birçoğunun Türkiye’deki tek üreticisi sayılırız. 28 Kuruluşundan bu yana her geçen gün Ar-Ge çalışmalarına verdiği önemi arttırarak devam eden firmamız, AC Motor Vektör Hız Kontrolü, DC Motor Hız Kontrolü, Demiryolu Uygulamaları, Tersane Uygulamaları, Kenar Kontrol, Gergi Kontrol, Kamera Kontrol, Register Kontrol ve Otomasyon uygulamalarında ihtiyaç duyulan elektronik ölçüm/kontrol kartları, cihaz ve sistemleri üretmektedir. Çözüm önerileri için kullanılan ürünlerimizden bazılarını şu şekilde açıklayabiliriz: AC MOTOR HIZ KONTROL CİHAZI: Asenkron motorun hızını ve yönünü kontrol etmek için kullanılan bir cihazdır. Bu motorlar her sektörde (plastik, ambalaj, kağıt, demirçelik, gıda, tersane, gemi, v.b.) kullanılan makinaların hareketini sağlayan bölümler, pompalar, asansörler, vinçler, v.b. yerlerde kullanılmaktadır. Motorun istenilen devirde kararlı bir şekilde kontrol edilebilmesi veya enerji tasarrufu yapılabilmesi için bu motorları kontrol eden ac motor hız kontrol cihazlarına ihtiyaç duyulmaktadır. KAMERA KONTROL CİHAZI: Kamera kontrol sistemi baskı makinalarında yapılan baskının operatör tarafından kolayca takip edilmesi için kullanılmaktadır. Kamera kontrol sistemi, senkron olduğu makinadan sürekli fotoğraf çekerek Monitör arka arkaya göstermektedir. Operatör giden ürünün gözle takip edemediğinden arka arkaya gelen resimleri monitörden kolaylıkla takip etmesini, daha kaliteli ve hassas çalışmasını sağlamaktadır. DEMİRYOLU ÜRÜNLERİ: Demiryolu (TCDD) için tasarladığımız ürünlerin kullanım amaçları genel olarak şu şekildedir: ENDÜSTRİ OTOMASYON Söyleşi Demiryolu aracına gelen yüksek tek faz gerilim, araçtaki sistemler için daha düşük gerilime düşürülür ve kullanıcı isteklerine göre gerekli bölümlere iletilir. Demiryolu aracında kontrol ve kumanda edilen sistemler aşağıdaki gibi gruplandırılabilir: “Tüm bu ödüller tabii ki bize büyük mutluluk ve onur veriyor.” I. Ana Elektriksel Gereksinimler: Klima, aydınlatma, otomatik kapı ve bunları besleyecek olan şarj cihazları ile akü üniteleri başta olmak üzere, bu sistemlerin kontrolünün sağlanabilmesi için gerekli arayüze sahip otomasyon sistemleridir. II. Bilgilendirme Sistemleri: Haberleşme, anons sistemi, sayaç sistemleri vb. sistemlerdir. III. Yardımcı ve Konfora Yönelik Sistemler: Makinistin araç işleyişini daha iyi sağlayabilmesi için gerekli yardımcı sistemler, eğlence sistemleri ve konfor sağlayan sistemlerdir. E&O: Bu faaliyetler çerçevesinde, ürün ve uygulama alanlarınız nelerdir? Niyazi Sarımaden: Firmamızın kendi tasarımı olan cihazların üretimi ve ayrıca endüstriyel otomasyon uygulamaları alanında 25 yıllık tecrübesi ile faaliyet göstermektedir. Uygulama alanlarını ve ürünlerimizi şu şekilde gruplandırabiliriz: SEKTÖR 1: SANAYİ - ELEKTRONİK CİHAZ ÜRETİMİ: AC Motor Vektör Hız Kontrolü, DC Motor Hız Kontrolü, AC/AC Konvertör, Kenar Kontrol, Gergi Kontrol, Kamera Kontrol, Register Kontrol, Otomasyon ve Otomasyon uygulamalarında ihtiyaç duyulan elektronik ölçüm/kontrol kartları - OTOMASYON UYGULAMALARI; “Firmamızın kendi tasarımı olan cihazların üretimi ve ayrıca endüstriyel otomasyon uygulamaları alanında 25 yıllık tecrübesi ile faaliyet göstermektedir.” SEKTÖR 2: DEMİRYOLLARI Akü Şarj Ünitesi, Enerji Besleme Ünitesi (EBU, Statik Konvertörler), Elektrikli Dizi Yardımcı Inverter Sistemi, Çok Gerilimli Konvertör,İklimlendirme (Klima Kontrol) Ünitesi, E72-220 Inverter, D72-24 Konvertör, Vakum Tuvalet, Temiz ve Atık Su Tanklarının Otomasyonu, Otomatik Kapı Revizyonu, Yolcu Anons Sistemi, Yolcu Bilgilendirme ve Otomasyonu Ürünleri Çalışmış olduğumuz sektörlere test sistemleri, Konvertörler (AC/AC, DC/DC) gibi özel projeler de yapmaktayız. E&O: Sizin, plastik ve ambalaj sektörlerine yönelim özel ürünleriniz olduğunu biliyoruz. Bu konuda bizi bilgilendirir misiniz? Niyazi Sarımaden: Medel Elektronik tarafından tasarlanan ve üretilen plastik ve ambalaj sektörüne yönelik ürünlerimizi şu şekilde sıralayabiliriz: KENAR KONTROL: Çözülen, sarılan veya enine ve dikine kesilen bobinlerin sensör aracılığı ile ürünün ke- ENDÜSTRİ OTOMASYON 29 Söyleşi narını takip eder. Bu sayede üründeki sarım bozukluğunu sürekli olarak düzeltir. 0,01mm hassasiyetle ürünün aynı kenar hizasında gitmesini sağlar. Dilimleme, laminasyon, flekso, poşet film, kesim, kâğıt sarım ve çözüm makinelerinde kullanılır. GERGİ KONTROL: Çözülen yada sarılan bobindeki ürünü loadcell aracılığıyla ölçülerek, çözücüde ve sarıcıdaki bobinin set edilen gerginlikte PID kontrolü ile düzgün sarım yapmasını sağlar. Tifturuk, flekso, laminasyon, dilimleme, ekstruder, film makinelerinde kullanır. Gergi kontrol sayesinde üretimde fire minimum seviyeye iner ve kalite maksimum seviyelere ulaşır. KAMERA KONTROL: Matbaa baskı makinelerinde yapılan baskının izlenebilmesini sağlar. Operatör izlenimi 60 metre / dakika ‘ya kadar olan baskıyı izleyebilir. Bunun üzerindeki hızlarda baskı göz ile takip edilemez. Kamera kontrol sistemi ile yapılan baskının set edilen noktasındaki görüntüyü PC ekranına taşıyarak operatörün baskıyı net izleyebilmesini sağlar. Bu da üretimde kalite ve verimi arttırmayı sağlar. Flekso, tifturuk ve kalite kontrol makinelerinde kullanılır. REGİSTER KONTROL: Matbaa baskı makinelerinde film kâğıt gibi ürünler ısınmadan ve mekanik sorunlardan dolayı baskıda kaymalar oluşmaktadır. Bu gibi durumlarda renkler arasındaki senkronizasyon register kontrol sistemi ile sağlanır. Baskı kaymaları fotosel yardımı ile noktasal okunarak 0,01mm hassasiyet ile 800 metren/dakika’ya kadar hızlarda, 1 renkten 12 renge kadar kaliteli ve firesiz üretim sağlanmaktadır. 30 E&O: Ürünlerinizin servi hizmetleri de özel olmalı. Bu konudaki yaklaşımız nasıl? Niyazi Sarımaden: “Ürettiğimiz ürünler ve otomasyon uygulamalarımız için 7/24 teknik servis hizmeti sunmaktayız.” Yurt içinde yerli firma olmamızın getirdiği en önemli avantajlardan bir tanesi müşterilerimiz beklentilerini ve çalışma şartlarını çok iyi bilmemizdir. Satış sonrası destek kapsamında; uygulamalar konusunda deneyimli personelimiz ile devreye alma ve arızaya müdahale konusunda hızlı cevap verebilen bir firmayız. Özellikle kamu kuruluşlarına (TCDD, TSK, Devlet Hastaneleri, v.b.) yapmış olduğumuz çalışmalarda bu hizmetimizin takdirini görmekteyiz. Yabancı menşeili ürünlere verilen satış sonrası hizmet gecikmeli ve çok daha pahalı olarak verilmektedir. Yurtdışındaki müşterilerimize de gerek bayilerimiz gerekse de merkez servisimizden aynı şekilde hizmet vermekteyiz. “İşletmeler düzeyinde ve ülke düzeyinde ileri teknolojilere doğru gelişme, ülke kalkınmasının temelini oluşturur. “ E&O: Medel Elektronik, aynı zamanda, Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği – ENOSAD’ın da bir üyesi. Otomasyon konusunda görüşleriniz alabilir miyiz? Niyazi Sarımaden: Otomasyon, makineleri çalıştırmak için makinelerin kullanımıdır. Otomasyonda üç ilke vardır: birincisi ekonomik çalışmaların bir süreç bütünü oluşu, yani tüm ekonomik çalışma bir bütün ola- ENDÜSTRİ OTOMASYON Söyleşi rak uyum içinde olmalıdır. İkincisi otomasyon sürecinin altında bir göründü, düzen ve biçim vardır. Üçüncü ilke ise otomasyonun kendini düzenleyici ve düzeltici denetimi vardır. Ve bu ilkelerin gerçekleşmesi otomatik makineler, elektronik kontroller ve bilgisayarlar, mekanik beyinler aracılığıyla olur. Yarının düğmelerle çalışacak fabrikasında belki de gerçekte üretim sahasında hiç işçi olmayacaktır. Sonuçları bakımından bugünkü otomasyonla üretim yapan sistemlerde çok az veya hiç işçi yoktur. Ama aynı anda makinaya bilgi hazırlayan ve onu makinaya veren programcılar, makina yapımcıları, makina yerleştiricileri, onarımcılar, vb. gibi yüksek beceri isteyen işlerde çalışan inanılmaz çoklukta insan vardır. Ayrıca makinanın tasarımcıları, çizimcileri, sistem mühendisleri, matematikçiler ya da mantıkçılar gibi büyük sayıda eğitilmiş insan gereklidir. Son olarak yüksek düzeyde düşünme, çözümleme ve karar verme yeteneği olan büyük sayıda sanayi yöneticisi olacaktır. İleri teknolojilere geçiş için yatırımda, planlamada ve eğitimde daha gelişmiş düzenlemeler yapılmalı ve yeni olanaklar sağlanmalıdır. Ancak gelişme düzeyinde bir sonraki aşama olarak ileri teknoloji seçimi ve otomasyona doğru gelişmeler bizde de olmakta ve kaçınılmaz olarak daha da olacaktır. E&O: Son olarak eklemek istedikleriniz var mı? Niyazi Sarımaden: Tüm kullanıcılara ve müşterilerimize bir-iki öneride bulunmak isterim. Ürünü alırken en ucuzu değil en doğru ve en ucuzu almaları gerekir. Satış sonrası desteği en kısa zamanda verebilen firma tercih edilmelidir. Tersi durumda ürünü aldıktan sonra hesapladıkları kardan daha fazla zarara uğrayabilirler. Bu en doğru kararı ise uzman ve uygulama tecrübesi olan kişiler verebilir. Bizim sektörümüzdeki ürünler tam olarak vitrinden alınıp kullanılabilecek ürünler değildir. Bundan dolayı kullanıcılar, ürünlerini alırken uygulama konusunda tecrübesi olan kişi veya firmalar ile görüşmeliler. Tüm kullanıcılara ve müşterilerimize iyi ve çok verimli çalışmalar diliyorum. ENDÜSTRİ OTOMASYON 31 Ürün ve Uygulamalar Profil Üretiminde Maksimum Hız Ve Yüksek Hassasiyet Beckhoff www.beckhoff.com.tr Gömülü PC çiftli bükme makinesini kontrol ediyor ■ Çok eksenli karmaşık CNC makineler, Beckhoff’un CX Serisi kompakt Gömülü PC’leriyle mümkün olan en iyi şekilde kontrol edilebilirler. Bu gerçek, İsviçreli Thalmann AG şirketi tarafından yapılan ve 2010 yılından bu yana Beckhoff kontrol teknolojisiyle donatılan bükme makineleri tarafından kanıtlanmıştır. Açık PC ve EtherCAT tabanlı kontrol platformu, müşteri geliştirmelerini hayata geçirirken daha fazla esneklik sağlıyor ve bunun sonucunda daha yüksek hassasiyet ve daha yüksek üretim hızı elde ediliyor. Merkezi İsviçre, Frauenfeld’de bulunan Thalmann Maschinenbau AG, sac bükme konusunda uzmanlaşmıştır. 1960 yılında piyasaya sunulan ilk el tipi makinelerini, metal levha kesme ve bükme amaçlı hidrolik tahrikli ve kombine makineler takip etti. Bugün şirket, kalınlığı 3 mm’ye kadar (400 N/mm²) çelik sac bükme kapasitesine sahip ve 18,2 m’ye kadar uzunlukta metal sacı şekillendirmekte kullanılabilecek standart ve özel makine yelpazesi sunuyor. Thalmann, küçük atölye işletmelerinin yanı sıra büyük sanayi işletmelerine de hizmet veriyor. “Örneğin, bir endüstriyel sac işleme tesisi, jeneratör kaplama panelleri ve ICE demiryollarında kullanılan ses yalıtım panellerini üretmek için bizim çiftli bükme makinemizi kullanıyor. Fakat küçük bir sac işleme şirketi de aynı makineyi satın alıyor çünkü özel cephe panelleri yapıyorlar ve çiftli bükme makinesinin işlevselliğine ihtiyaç duyuyorlar,” diye açıklıyor Thalmann Maschinenbau Global Satış bölümünden Marco Cappello. TD-150 çiftli bükme makinesi: Thalmann’ın kontrol şaftı teknolojisi son derece hassas bükme sonuçları sunuyor. Çiftli bükme makinesi, maksimum 143°’ye kadar olan bükme açısında ± 0.5°’ye (temel modellerde ± 1°) kadar varan hassasiyeti yakalıyor ve yüksek performanslı hidrolik sistemi sayesinde, çıkış ve dönüş hareketlerinin kombinasyonu için inanılmaz şekilde yalnızca üç saniyeye ihtiyaç duyuyor. 32 Göründüğünden Daha Karmaşık: Metal Levha Şekillendirmede Çiftli Bükme İşlemi Döndürerek kıvırma işlemi düz sac üzerinde kenar bükümleri oluşturmak ve profiller meydana getirmek için kullanılıyor. Bükme kirişinin eksen etrafında yukarı doğru ve malzeme üzerinde sacın yüzeyine zarar vermeden yuvarlandığı bu teknik, nazik bir işleme tekniğidir. Bir bükme makinesi genellikle sacın üzerine yatırıldığı bir alt kiriş, sacı bükme kenarından alt kirişe sıkıştıran bir üst kirişten ve yukarı doğru hareket ettirilerek nihayetinde sacı istenen açıda büken bir bükme kirişinden oluşuyor. Thalmann’ın TC ve TD ENDÜSTRİ OTOMASYON Ürün ve Uygulamalar tipi çiftli bükme makineleri iki bükme kirişiyle donatılmıştır; saclar bükme işlemi sırasında çevrilmesine ya da döndürülmesine gerek kalmadan yukarı ve aşağı bükülebiliyor. Bu, bükme işlemini hızlandırıyor ve makinenin üretim kapasitesini önemli ölçüde artırıyor. Çiftli bükme makinesinde toplam dokuz eksenin kontrol edilmesi gerekiyor. CX Gömülü PC Karmaşık CNC İşlevlerini Gerçekleştiriyor Thalmann makinelerinin otomasyonu, Thalmann’ın 25 yıldır başarıyla birlikte çalıştığı İsviçre, Rorschach’tan Regatron AG tarafından yönetiliyor. “Hala işletmede olan kurduğumuz ilk kontrol sistemleri donanımsal bir PLC’yi esas alıyordu,” diye anlatıyor Regatron AG Kontrol ve Sürücü Teknolojisi bölümünün Ürün Geliştirme Yöneticisi Felix Lanter. Ancak Regatron, ilk PC-tabanlı kontrol sistemlerini henüz 1991’de MS DOS bilgisayarlarla kullanmaya başladı, ilerleme Windows’lu ve Ethernet’li ilk Endüstriyel PC (IPC) ile 2003 yılında devam etti. “2010 yılında Beckhoff teknolojisine geçtik,” diyor Felix Lanter. Modern makinelerin artan karmaşıklığı, kontrol sisteminde bir jenerasyon değişikliği gerektirdi. Beckhoff çözümünü kullanmayı tercih etmemizin birçok sebebinden biri Beckhoff’un bir hidrolik yazılım kütüphanesi sunabilmesiydi. Üç servomotor eksenini ve ardından altı ek hidrolik ekseni sürmeniz gerektiğinde bu büyük bir avan- Regatron yazılım programcısı Patrick Ruf Thako bükme makinesinin işletme panelinde taj oluyor.” Regatron’un yazılım programcısı Patrick Ruf, Beckhoff teknolojisinin diğer olumlu yönlerini şöyle belirtiyor: “CX1020 Gömülü PC’ler, uygun maliyetli, ölçeklenebilir ve teknik bakımdan yüksek kalitede bir kontrol sistemi kurmaya olanak sağlıyor. Uygun Servo Sürücüler ve analog Bus Terminalleri eksenleri sürmek için kullanılıyorlar. Ayrıca, kontrol çözümünün kurulması anlamında çok esnek olabiliyor ve çok çeşitli sinyaller arasından seçim yapabiliyoruz. Örneğin, müşteriye özel gereksinimlerin uygulanması gerektiğinde kontrol çözümü genişletilebiliyor. Yazılım da buna denk esneklik sağlıyor; Beckhoff’un TwinCAT NC PTP yazılımını kullanıyoruz. Mevcut Windows tabanlı HMI kullanıcı arabirimimizi herhangi bir sorun olmadan kullanmaya devam edebiliyoruz. Arabirimi büyük değişiklikler yapmadan TwinCAT ADS protokolünü kullanarak kontrol sistemine uyarlamayı başardık.” Tümleşik Emniyet Teknolojisi “Tabii ki, bükme makinesi kontrol çözümünün önemli bir unsuru, operatörün güvenliği,” diyor Stefan Kern. Thalmann, makine güvenlik standardı şartlarını karşılamak amacıyla, EtherCAT Terminal sistemine sorunsuz bir şekilde entegre olan Beckhoff EL6900 Emniyet PLC terminalini kullanıyor. TwinSAFE olarak adlandırılan bu emniyet çözümü,IEC 61508’e ve DIN EN ISO 13849 PLe’ye göre SIL 3’e kadar uygulamalar için onaylıdır Tüm Thalmann makinelerinde bir lazer bariyer sistemi çalışma alanında maksimum güvenlik sağlıyor. ENDÜSTRİ OTOMASYON 33 Ürün ve Uygulamalar Acil duruş, emniyet kapısı izleme, çiftli el kontrol vb. gibi güvenlik fonksiyonlarının seçilmesi ve birleştirilmesi kolaylıkla gerçekleştirilebilir. Standart TwinCAT SystemManager’da uygun şekilde yapılandırılıyor ve makine programıyla aynı PC platformu üzerinde bağımsız çalıştırılıyor ve emniyet fonksiyonları makine programına bağlanabiliyor. Ölçeklendirme Makine üreticisi Thalmann için odak noktası her zaman müşterileridir. Bu nedenle genel standart bir makine tipi yok, bunun yerine esas olarak müşterinin gereksinimlerini dikkate alan ve büyüklük, uzunluk, işlevsellik vb. bakımlardan çeşitlilik gösteren özel makineler var. “Çeşitli müşteri gereksinimleri, uygun şekilde adapte edilebilen bileşenler, sistemler ve kontrol sistemleri kullanmamızı gerektirdi” diye açıklıyor Marco Cappello. Baş tasarımcı Stefan Kern de bu görüşü paylaşıyor. “Makinenin ve kontrol sisteminin karmaşıklığının tam olarak birbirleriyle eşleşmesi gerekiyor. Şu anda, maliyetler nedeniyle belirli özelliklerinden vazgeçmek durumunda kaldığımız bir proje üzerinde çalışıyoruz. Bunun sonucunda ortaya, daha küçük, daha fazla hedefe yönelik fonksiyon çeşitliliği bulunan temel sürümümüz çıktı.” Bu kavramın aynı zamanda kontrol çözümü üzerinde de etkileri olacak, yani makineye ilişkin çeşitli gereksinimlerin programlamaya yansıtılması gerekiyor. “Öte yandan, tek tip tasarımı mümkün olduğunca korumak istiyoruz,” diye açıklıyor yazılım uzmanı Patrick Ruf. “Kontrol çözü- münün yapısını herhangi bir bireysel fonksiyonun alanını kolayca genişletebileceğimiz şekilde tasarlamaya dikkat ettik. Aynı zamanda tüm makineleri birbiriyle uyumlu olacak şekilde yapmaya çalışıyoruz, böylece en eski makineye bile bir güncelleştirme uygulanabiliyor.” Ethercat Servo Sürücüler: Dinamikler Kontrol Altında Bükme makinelerinin servomotor tahrikli eksenleri Beckhoff’un AX5000 EtherCAT sürücüleri tarafından kontrol ediliyor. Thalmann, servomotor olarak Beckhoff’un AM3000 serisi kutuplu sargılı motorlarını kullanıyor. Hidrolik valfler, EL4001 EtherCAT analog çıkış terminalleri üzerinden kontrol ediliyor. Eksenlerin konumlarının belirlenmesi ve açısal konumların ölçülmesi, EL5001 dijital mutlak döner enkoder terminalleri kullanılarak gerçekleştiriliyor. Aynı zamanda çok sayıda izleme işlevi de makine programlamasına dahil edilmiş ve bunlar sorunsuz çalışmayı sağlıyor. Örneğin hidrolik yağ için, sıcaklık izleniyor, debi ölçülüyor ve yağ filtreleri kontrol ediliyor. “Beckhoff Bus Terminallerinin büyük bir avantajı da bunları hemen hemen her şeyi kontrol etmek için kullanabilmemiz” diyor Felix Lanter. Uzaktan Bakım Ve Tanılama, Yeni Bir Olanak Thalmann AG, bükme makinelerini dünya çapında satıyor.Bu çerçevede, PC kontrollü makineler için potansiyel servis seçenekleri ilgi çekici. “Thalmann geçmişte geleneksel servisi yöntemleri uygulamışsa da, özellikle çiftli bükme makineleri için web tabanlı uzaktan servis seçenek sunuyor” diye belirtiyor Marco Cappello. Müşteri ihtiyaçlarına ya da bükme programlarına bireysel olarak adapte edilmiş tutucu parmaklar:Burada sac üzerindeki çok küçük bir temas alanı için bir durdurucu parmak görülüyor. 34 Ürün ve Uygulamalar Tektronix Mso 5000 Karışık, Sinyal Osiloskopu-Mixed, Signal OscilloscopeSayısal Sorun Giderme Çalışmalarına Hız Kazandıran Yeni Bir Performans Boyutu Ekler Netes www.netes.com.tr ■ Günümüzde sayısal sistem tasarımcıları sürekli artan sistem karmaşıklığının zorlukları yanında, tipik olarak tasarımları ile ilişkili analog sinyaller, yüksek ve alçak hızlı seri haberleşme ve mikro işlemci veri yolları sorunları ile de karşılaşırlar. Sayısal problemlerin temel nedeni, analog ve sayısal sinyallerin görüntülerinin her ikisininde incelenmesi ile tespit edilir. Sayısal devrelerinin hata ayıklama ve verifikasyon çalışmalarında Karışık, Sinyal Osiloskopu (MSO) ideal bir çözümdür. Netes Mühendislik’in satışını yapmakta olduğu Karışık Sinyal Osiloskopların en son serisi Tektronix MSO5000, erişilemeyen osiloskop performası yanında, yüksek performanslı,16 kanallı, her bir kanal için 16.5 Gs/s örnekleme hızı, lojik zamanlama analizörü işlevselliği beraberinde paralel/seri veri yolu protokol tetikleme ve dekoder özellikleride sunar. Bu neden ile, Karışık Sinyal Osiloskopları (MSO), sayısal devrelerde yüksek hızda hata yakalama, güçlü tetikleme, yüksek çözünürlükte veri edinim kabiliyeti ile tercih edilen analiz aletidir. Sayısal edinim için hazırlık MSO ile sayısal edinim yapmaya hazırlanmak için, yapılması gereken belli başlı iki iş bulunmaktadır. Birincisi lojik analizörde olduğu gibi, ölçülecek lojik ailesine uygun olarak kanalların eşik değerlerinin konfigüre edilmesidir. Diğeri ise, bilindiği gibi analog sinyalin yakalanması prob ucunda başlar, Tektronix MSO 5000 yenilikçi pasif problama sistemi ile 3.9 pF kadar olan düşük kapasitif yükleme ve 1GHz Bant Genişliği ile, skew-kayıklık ( ilgili iki kenar arasındaki zaman farklılığı) ayarları yapılarak, analog ve sayısal sinyaller arasındaki zaman korelasyonu hassas bir şekilde sağlanır. Sayısal ölçümleri basitleştirmek için, sayısal prob probagasyon (yayılma) gecikmesi, MSO tarafından kompanse edilebilir, böylece sayısal kanallar için deskew- kayıklığı giderme (compansate probe timing-probe zamanlama kompanzasyonu) ayarı yapmaya gerek kalmaz. Tektronix MSO, sayısal ve analog sinyallerin belirgin karakteristiklerini yakalayıp, zaman korelasyonu formunda görüntüleyip, sayısal sinyallerin bütünlüğünün iç görünümünü sunar. Sayısal eşik değerlerin ayarlanması Karışık, sinyal osiloskopların sayısal kanalları, “yüksek” veya “alçak” lojik seviye sinyalleri, sayısal devreler gibi görür. Bu demektir ki, eğer lojik sinyal, titreme, ani aşırı gerilim yükselmesi ve toprak atlaması gibi analog karakteristikler nedeni ile geçici ani değişikliklere maruz kalmıyor ise, bu analog karakteristikler MSO tarafından dikkate alınmaz. Lojik analizörde olduğu gibi MSO eşik değerleri gerilimini sinyalin “yüsek” veya “alçak” seviyesini tespit etmek için kullanır. Tektronix MSO 5000 serisi, her bir kanal için ayrı eşik değeri ayarlaması ile karışık lojik ailesi devrelerindeki hata giderme çalışmalarında çok yarar sağlar. Diğer MSO’’larda eşik değeri prob podu ile sınırlıdır ( 8 kanal bir grup- 8 kanal bir pod’a bağlı), bu durumda TTL sinyaller bir pod’a , LVPECL (Low-Voltage Positive EmitterCoupled Logic) - Alçak-Gerilim Pozitif Emetör Kuplajlı Logic (AGPEKL) -sinyaller diğer pod’a bağlanmalıdır. 36 Şekil 1: 5 V CMOS sinyali için MSO eşik değerinin 2.5V ayarlanması Zamanlama (timing) ve Durum (state) edinimi Sayısal sinyallerin edinimi iki şekilde yapılabilinir: zamanlama veya durum edinimi. Zamanlama ediminde, MSO belirlenmiş örnekleme hızında, sayısal sinyali düzenli arakılklar ile tarar. Her bir örnekleme noktasında, MSO sinyalin lojik durumunu hafızaya alıp, sinyalin zamanlama diyagramı yaratılır. Diğer yanda durum ediniminde, sayısal sinyalin durumunun geçerli ve kararlı olduğu belirli zamanlar tarif edilir: bu durum senkron ve saat darbeli sayısal devrelerde yaygındır. Lojik analizörler hem zamanlama (asenkron) hem de durum (senkron) ENDÜSTRİ OTOMASYON Ürün ve Uygulamalar edinimini sağlarlar. Karışık Sinyal Osiloskopu MSO, sayısal kanallarının sinyal edinimi, lojik analizörlerin zaman edinimi modunda, sinyal edinimi gibidir. MSO, zamanlama edinimini saat darbeli veri yolu ekranı ve olay tablosu olarak her ikisnide çözer, böylece lojik analizörün durum edinim ekranının benzeri ortaya çıkar. Şekil 2: MSO serisi ile zaman edinimine örnek. Aygıtın saat sinyali kullanılarak tariflenmiş ve çözülmüş dört adet paralel veri yolu. Renk kodlu sayısal dalga şekli ekranı Sayısal zamanlama dalga şekilleri, analog dalga şekillerine benzemektedir, fakat lojik sinyallerin sadece “yüksek” ve “ alçak” seviyeleri görülür. Zamanlama edinim analizinde genellikle belirli bir zaman noktasındaki lojik değerlere odaklanılır, bir veya birden fazla dalga şeklinin kenarlarının geçişleri arasındaki zaman ölçülür. Analizi kolaylaştırmak için, MSO renk kodlu sayısal dalga şekli ekranı özelliğine sahiptir, bu özellik ile örneğin “alçak” lojikler mavi, “yüksek” lojikler ise yeşil renk ile sayısal dalga şekli üzerinde görülebilinir, böylece geçişler ekran üzerinde görülmese bile lojik değerleri kullanıcı görebilir. Dalga şeklinin etiket rengi prob renk kodu ile uyumlu olması halinde, hangi sinyalin hangi test noktasına ait olduğu kolaylık ile tespit edilir. Şekil 3: Prob renk kodları dalga şekli renk kodlaması ile uyumlu, sinyalin hangi test noktasına aitolduğu kolaylık ile tespit edillir Sayısal zamanlama dalga şekilleri veri yolu teşkil etmek üzere gruplandırılır. Bir sayısal sinyal en sağdaki basamak olarak tarif edilir, ve diğer sayısal sinyaller, ikili sayının en soldaki basamağına kadar olan basamakları tanımlar. MSO, veri yolunu ikili veya hex sayı olarak çözer. MSO aynı zamanda olay tablosuda yaratır. Her bir durum zaman bilgisi ile etiketlenmiş olduğu için zaman ölçümleri basitleşir. Yeni Tektronix MSO5000 Serisi karışık sinyal osiloskopu, paralel veri yollarını saat dabeli veya saat darbesiz formatlar kullanarak çözer. Saat darbeli kod çözmede, MSO, saat olarak belirlenmiş sinyalin yükselme, düşme veya her iki kenarındaki zamanda veri yolunun lojik durumunu belirler. Böylece veri yolunun sadece geçerli değişimleri görülür, verinin geçerli olmadığı tüm değişimler hariç tutulur. MSO, çözmede saat darbesiz format kullanması halinde, MSO her bir örnekleme noktasında veri yolunu çözer, ve veri yolundaki tüm değişimleri gösterir. MSO saat darbeli çözme yaptığı zaman, çözülmüş veri yolu ekranı ve olay tablosunun görüntüsü, lojik analizörün durum ekranına çok benzer. Veri yolu çözümü edinim sonrası bir proses olduğu için, analiz sırasında çözme formatının değiştirilmesi esnekliği bulunmaktadır. Tetikleme Kabiliyeti Yeni MSO5000 serisi komple bir tetikleme seti sunmaktadır, dahil olan tetikleme çeşitleri:runt, lojik-logic,dabe genliği/glitch- pulse width/glitch, setup/hold violation, geçiş süresi- transition time, seri paket - serial packet, ve paralel-veri-parallel data bu tetiklemeler ile ana olaylar hızlı bir şekilde tespit edilir. 20sMpoints- Mnokta veya daha fazla kayıt uzunluğu ile tekli edinimlerde ilgi doyulan bir çok olay yakanabilir- binlerce seri paket – yüksek çözünürlükte olmaları nedeni ile münferit sinyal deytaylarını görmek için zum yapılabilinir. Bu tetikleme kabiliyetleri, MSO’nun otomatik ölçme özelliği ile kullanılması halinde, belirgin bir olay veya olaylar kombinasyonun tetiklemesini gerçekleştirir. Örneğin enstrüman, imleçler arasındaki pozitif ve negatif darbe genişliğini ölçmek için konfigüre edilebilinir. “Run” “Başlat” komutu ile çoklu edinimlerin sonucunda ölçme istatistiği üretilir. Alternatif olarak TTL burst sinyalinin doğrulanması için, her bir pozitif darbeyi ölçüp, önceden ayarlanmış değerin dışında olan darbe genliğinde tetikleme yapacak şekilde konfigüre edilebinir. Tek çekimli “Single –Shot” modunda kullanılması halinde MSO ölçümü yaptıktan sonra, tetiklemeyi durdurur, böylece uygun olmayan darbenin analizine olanak sağlanır. Hata tetiklemesi ile yapılan doğrulama teknikleri uzun süreli sinyal izlenmesinde kullanılabilinir. Tasarımın tüm gece veya hafta sonu uzun süreli denemesi sağlanır. ENDÜSTRİ OTOMASYON 37 Ürün ve Uygulamalar Arama araçları Uzun bir dalga şekli kayıtı üzerinde ilgilenilen bir olayın tepit edilmesi, uygun arama araçları olmaması halinde çok zaman kaybına neden olur. Günümüzde yapılan kayıt uzunluğu, bir çok milyon veri noktasından meydana geldiği için, binlerce sinyal aktivitesinin görüntüsünü kaydırarak taramak gerekir. Tektronix MSO5000 serisinin güçlü tetiklemesi ile, sinyal hatalarını bulup, seri veya paralel veri yolu içeriğinde tetikleme yaparak, veri edinimi problemli alan üzerine odaklar. Bununla beraber, veri edinimi gerçekleştikten sonra tetikleme bir daha uygulanmaz. Kayıt üzerinde manüel olarak arama yapmak, sinirlendirici ve zaman kaybına neden olan bir işlemdir. Belirtilen problemin üstesinden gelebilmek için, bu osiloskoplarda kapsamlı arama ve dalga şekli navigasyon kabiliyeti sağlayan Wave Inspector® kontrol seti bulunmaktadır. Bu kontroller ile kayıt üzerinde hızlı kaydırma ve zumlama yapılabilmekte, birkaç saniye içerisinde kullanıcının kaydın bir ucundan diğer ucuna geçmesi sağlanmaktadır. Kullanıcı ilerki bir aşamadaki araştırma için lokasyon işaretleyebilir veya tarif edilmiş kriter için kayıt arayabilir. Aramaların içeriğinde, analog, sayısal ve seri veri yolu verilerini içerebilir, tarif edilmiş olay her gerçekleştiğinde, sistem otomatik olarak işaretler, böylece kullanıcı olaylar arasında hızlı bir şekilde hareket edebilir. Veri bulunduktan ve işaretlendikten sonra, oluşumlar arasındaki navigasyon ön panelde yer alan ‘bir önceki- previous’ ‘sonraki-next’ tuşlarına basılarak basitçe yerine getirilir. Belirtilen tetikleme tipleri kenar-edge tetiklemesi, darbe genliği tetiklemesi-“pulse widths”, “runt”, “set-up/ hold times”- kurma /durdurma zamanı, lojik-“logic”, yükselme/düşme&değişim zamanları-“rise/fall & transition time” ve veri yolu değerleri içinde arama araçları mevcuttur. Özet Tasarımlarında sayısal analog sinyallerin etkileşimini,analog ve yazılım veri yolu işlemlerini doğrulamak isteyen tasarımcılar için Karışık–sinyal osiloskopları “Mixed-signal oscilloscopes” paha biçilemez değerdedir. Lojik Zamanlama-“Logic Timing’” işlevselliğini, osiloskop kullanmanın kolaylığı ile sunar, yenilikçi yüksek performanslı pasif problama, güçlü sayısal tetikleme , yüksek çözünürlükte 16,5 Gs/s örnekleme hızına kadar edinim kabiliyeti, dahili analiz kabiliyeti ve özel uygulama paketleri ile sayısal devrelerin hata ayıklaması ve doğrulamasında kullanılan kapsamlı bir araçtır. Ürün ve Uygulamalar Mitsubishi Electric Ile Dikey Paketleme Uygulamanızı Çalıştırın Ve Maliyetleri Azaltın Mitsubishi Electric www.mitsubishielectric.ae/turkey ■ Çalışma Şekli Genel Bakış Dikey paketleme uygulamalarında, ısıl şekillendirme gerçekleştirilecek şekilde bir rulodan plastik film malzemenin yüksek doğrulukta çekilmesi ve beslenmesi, hacmin dozajlama ile ürünle doldurulması, paketin kapatılması ve kesilerek boşaltma konveyörü ile taşınması amacıyla servo motor teknolojisi kullanılır. Dolum ve kapatma yöntemi makineden makineye değişirken, dikey paketl me uygulamaları temel olarak iki kategoriye ayrılır; Sürekli hareketli torbalama makineleri ve aralıklı hareketli 40 torbalama makineleri. Besleyiciye giren ürün, zor akışlı sıvılardan katı maddelere farklılık gösterebilir ve genellikle makinenin tasarlanmasında önemli bir rol oynayacaktır. Önemli otomasyon bileşenleri Her bir gerçek servo motorun hareketinin aynı anda ba lamasını sağlamak amacıyla, Basit Hareket Modülü programlama ortamının bir parçası olarak sanal servo motor hareketine bir elektronik hat mili aracılığıyla kumanda edilebilir. Bu kontrol işlemi, programın GX Works2 (iQ Works’ün bir parçasıdır) ile yazıldığı LD77MS kontrolörü üzerinden gerçekleştirilir. Uygulama Kapatma işlemi, önceden doldurulmuş olan torbanın üstünün kapatılması ile aynı anda torbanın alt kısmının kapatılmasını sağlayacak şekilde mutlak servo hareketleri ile gerçekleşir. Her bir tamamlanmış torbayı borudan serbest bırakacak şekilde malzemeyi kesen bir bıçak hareket eder. Torba daha sonra kutulamaya taşınmak üzere çıkış bandının üzerinedüşer. Ürün ve Uygulamalar Entek Otomasyon, Parker Elektromekanik Ürün Grubu HMR Serisi Entek Otomasyon www.entek.com.tr ■ Parker’in yüksek performanslı HMR lineer serisi iş elemanları ailesi geniş uygulamalara hitap ediyor. Entek Otomasyon – Hareket Kontrol ürün grubuna eklenen yeni HMR serisi, uzman mühendislerin öncülüğünde sanayinin hizmetinde. Parker Hannifin’in yeni Origa HMR elektromekanik lineer iş elemanı serisi hem kayışlı hem de vidalı mil teknolojilerini içermektedir. Yeni 85 ve 110mm gövde ölçüleri mevcut 150, 180 ve 240mm gövde ölçülerini tamamlıyor ve örneğin küçük parçaların taşınması ve montajı gibi daha düşük yük ve moment talebi olan uygulamalara cevap veriyor. Tüm ölçüler temel yapıda ya da destekli tip gövde yapısında temin ediliyor. Bununla birlikte, entegre montaj seçenekleriyle HMR, hassas konumlandırmadan yüksek dinamik hareketlere kadar geniş bir uygulama alanında, kurulum ve devreye almayı önemli miktarda tasarrufla sunmaktadır. Origa HMR, Parker Hannifin’in yeni elektromekanik lineer iş elemanı serisi sadece esnek ve kullanıcı dostu kurulum ve montaj seçenekleriyle değil çeşitli özelliklerle de pazarda yerini aldı. Bu seçenekleri referans ve limit sensörleri, konum sensörleri, fren sistemleri, IP54 koruma sınıfı, harici yağlama noktası şeklinde sıralayabiliriz. Bununla birlikte kullanıcıların rahatını sağlamak için iş elemanı, redüktör, motor ve sürücüsüyle tam bir paket sunulabiliyor. Modüler tasarımı sayesinde yeni HMR serisi koruma 42 kapakları dahil olarak IP20 ya da IP54 koruma sınıfına uygun temin edilebilir. Kayışlı tip HMR’nin eşsiz tasarımı sayesinde motorun montajını her şekilde yapabilirsiniz. Motorun herhangi bir yönde montaja imkan vermesi sayesinde kullanıcı, yapılandırma ve ayarlama sırasında eşsiz bir esnekliğe sahip olur. Esneklik burada sona ermiyor! Alt ve yan kanallar sayesinde HMR makine gövdesine ya da harici desteklere monte edilebilir. Limit ve referans sensörleri çıkarılabilir kapaklar sayesinde gövdenin içine ya da dışına monte edilebilir. Özellikle yüksek hızlarda limit sensörleri ile şok emiciler birlikte kullanılarak yüksek konfor ve darbe koruması sağlanabilir. Çıkarılabilir kapaklar kullandığında kullanıcı, yağlama için bu kapaklar üzerindeki yağlama noktasını kullanır ve kapakları sökme gereği duymaz. Sahip olduğu fren, emniyet ihtiyacını ya da bulunduğu konumu sabitlemek amacıyla kullanılır. Frenler, iş elemanı dikey monte edildiğinde daha etkilidir. HMR’nin sahip olduğu çoğu seçenek kapaklar altına gizlenebilir. Bu sayede kirlenme, mekanik hasarlar gibi etkilerden korunmuş olur. Origa HMR sert ve ıslak çalışma koşullarına uygun üretilmiştir. Bu sayede yiyecek-içecek üretimi ve şişeleme-paketleme gibi uygulamalarda rahatlıkla kullanılabilir. Entek Otomasyon olarak tüm ihtiyaçlarınızı uzman mühendis kadromuzla eksiksiz tespit eder, ürünleri tek kanaldan tedarik edebiliriz. ENDÜSTRİ OTOMASYON Ürün ve Uygulamalar Profesyonel ve Kolay Markalama Phoenix Contact www.phoenixcontact.com.tr ■ Doğru Baskı Sistemini Kullanarak Tasarruf Elde Edin Norbert Hoemann, Ürün Pazarlama, Markalama Sistemleri, Phoenix Contact GmbH & Co. KG, Blomberg, Almanya Maliyet baskıları arttıkça hızlı devreye alma, yüksek işlevsellik ve sistem sürekliliği daha da önem kazanmaktadır. Bununla birlikte artan işlevsellik elektrik kablajının kapsamını ve zorluğunu da arttırmaktadır. Termal transfer yazıcıları verimli ve ekonomik markalama sağlar. sürelerini kısaltmak için hızlı ve basit kullanım önemlidir. Elektrik sistemlerini devreye alırken veya onarım sırasında basit değişim de dikkate alınmalıdır. Elektriksel komponentlerin markalanmasında klemens, kablo/iletken ve ekipman olarak ayrım yapılır. Belirgin bir baskı dar alanlarda bile bilginin kolay okunabilmesini sağlar (Şek. 2). Çeşitli ekipman ve klemenslerin markalamasında standart bir kalite elde etmek için markalama malzemeleri çeşitli üreticilerin ürünlerine uygun olmalıdır. Markalamayı seçmeden önce birçok faktör dikkate alınmalıdır. - Hangi malzemelere izin verilmektedir? Silikon, halojen, kadmiyum? - Malzeme hangi kimyasallara dayanıklı olmalıdır? Yağlar, petrol ürünleri, gresler, alkaliler, asitler? - Hangi sıcaklık aralığı gereklidir? - UL veya CSA gibi onaylar gerekli midir? - Malzeme UL 94’e göre hangi yanmazlık sınıfında olmalıdır? Optimum baskı sistemi ve etiketleme yazılımı tüm alanlarda esnek ve ekonomik markalama sağlar. Bakım veya onarım yapıldığında duruş sürelerinin kısa olması önemlidir. Bu nedenle belirgin ve kalıcı markalama çok önemlidir: Klemens, kablo ve ekipmanların etiketlenmesinde uygulamaya özgü markalama ürünleri gerekir. Planlama ve Mühendislik Günümüzde elektrik tesis ve sistemlerinin planlanmasında genellikle CAE sistemleri kullanılmaktadır. Markalamayla ilgili tüm bilgiler, örneğin kablo tanımları ve kesit bilgileri burada saklanır. Phoenix Contact’ın Clip Project yazılımı gibi yazılım programları, yazdırılacak etiketleme verilerini hazırlamak için kullanılır. Program; bağlantı noktaları, kablolar ve iletkenler ile ilgili bilgileri ve devre şemasının tanımları gibi bilgileri belli başlı CAE sistemlerinden tek tuşla alır. Sipariş ,parça ,tasarım ve montaj listelerini üretir ve ayrıca klemens dizisinin iki boyutlu çizimini elde etmekte kullanılabilir. Pano imalatçısının müşterisinden CAE verilerini elektronik ortamda alamadığı durumlarda, etiketleme bilgileri Clip Project yazılımına manuel olarak da girilebilir. Phoenix Contact’ın sunduğu markalama malzemelerinin şekil ve teknik verileri yazılıma entegre edildiği için seçimi basittir. Ürün bilgileri Internet üzerinden düzenli olarak güncellenir. Markalama Malzemelerinin Seçimi Markalama malzemelerinin tipi uygulamaya ve prosese göre belirlenmelidir. Örneğin ; pano imalatçısında montaj 44 Malzeme gereksinimleri sektörlere göre farklılık gösterir, örneğin ulaşım, enerji, gıda endüstrisi, nükleer santraller, makine imalatı, pano ve fabrikalar. Uygun Baskı Tekniğinin Seçimi Klemens, iletken, kablo veya ekipman: termal transfer yazıcısı küçük fontlarda bile kaliteli bir baskı sunar Gelişmiş markalama kalıcılık, okunabilirlik, güzel görünüm, mekanik ve kimyasal etkilere yüksek dayanım gibi birçok avantaj sunar. Çeşitli baskı teknikleri bu talepleri karşılar. Örneğin bir lazer yazıcı baskının uzun süre kalıcı olmasını sağlar. Bununla birlikte bu yazıcı yüksek maliyetler nedeniyle pano imalatında nadiren kullanılır. Plotter gibi mürekkep bazlı sistemler daha sık kullanılır. Bu durumda solvent bazlı bir mürekkep kullanılır. Prensip basittir ancak plotter ENDÜSTRİ OTOMASYON Ürün ve Uygulamalar kaleminin kuruma problemi vardır. Mürekkep bazlı sistemler baskı mürekkebinin gereken akışkanlıkta olmasını sağlayan solventler içerir. Buharlaşma sonucunda, ısı olsun veya olmasın, alkol, yağ veya su gibi solventler ortama dağılır ve mürekkep sertleşir. Buharlaşma bir çok faktöre bağlı olduğu için bu süreç çok zor kontrol edilir. Ortam sıcaklığı, nem ve baskı işlemleri arasında geçen süre belirleyici rol oynar. Baskı süreçlerini sürekli olarak planlamak her zaman mümkün olmaz. Ayrıca kurumuş kalem ve kartuşlar çevreye zarar verir. “Bluemark” yazıcısı mürekkep püskürtme teknolojisini kullanır. Phoenix Contact’ın geliştirdiği sistem solvent bazlı mürekkep kullanmaz, bunun yerine solvent içermeyen etiketleme sıvısı kullanır. Bu nedenle plotter sistemlerindeki kuruma problemleri yaşanmaz. Sıvıyı kurutmak için LED teknolojili UV ışını kullanılır. Bunun sonucu olarak etiketler solventlere, yağ veya kir bulaşmasına ve çizilmelere dayanıklıdır. Bu yazıcı sistemi yüksek hacimli baskıya uygundur. Esnek Alternatif : Termal Transfer Yazıcısı Termal transfer yazıcısı solvent bazlı markalama sistemlerine bir alternatiftir. Termal baskı kafası ana elemandır. Baskı kafası üzerindeki ısıtıcı elemanlar arasındaki mesafe baskı çözünürlüğünü belirler. Günümüzde 300 dpi standarttır ve 0.5 mm ebadındaki fontlar bile basılabilir. la kullanılmaktadır. Bu cihazlarla genellikle rulo malzemeler kullanılır. Taşıması ve saklaması kolay olan rulo malzemeler yüksek adetli baskı için elverişlidir. “Thermomark Roll” rulo malzemeleri basar Ebat ve tip her değiştiğinde rulo değiştirmek gerektiğinden ,düşük adetler için rulo uygun değildir. Phoenix Contact, bu tip uygulamalarda da termal transfer baskının avantajlarından yararlanabilmek için kart formatını destekleyen “Thermomark Card” yazıcısını geliştirmiştir: “Thermomark Card” tüm kart malzemeleri yalnızca 8 saniyede basar. Farklı uygulamalar için kullanılabilir Tek mürekkep renkli termal transfer yazıcısı: yazıcı çok uzun bir süre kullanılmasa bile her zaman baskıya hazır durumdadır. Isıtıcı elemanlar çok hızlı şekilde ısınır ve soğur. Mürekkep bir folyo üzerine kaplanarak mürekkep şeridini meydana getirir. Baskı kafasındaki ısıtıcı elemanlar mürekkep şeridiyle temas ederek mürekkebin etiket üzerine aktarılmasını sağlar. Elde edilen baskı kir tutmaz, alkali ve asitlere ve ayrıca 150 °C sıcaklığa dayanıklıdır. Termal transfer şeridi üç ana elemandan oluşur: - Polyester tabaka (3.5–6 μm) - Isıya hassas transfer kaplama (vaks, reçine, vaks/reçine, 2–4 μm) - Taşıyıcı folyo Tek mürekkep rengiyle çalışan bu sistemin avantajları düşük satınalma maliyeti, yazıcının kompakt ve taşınabilir olması, ve yazıcının hazırlık ve bekleme süresi olmadan her zaman hazır olmasıdır. Günümüzde endüstriyel ortamda etiket ve daralan makaron baskısında termal transfer yazıcıları sıklık- - 75 x 120 mm formatında, kalın etiket tabakaları – özellikle klemens etiketlemesi için - İletken, kablo ve ekipmanların ekonomik markalaması için, çeşitli ebatta etiketler içeren, 115 x 165 mm formatında etiket tabakaları Thermomark Card yazıcısını kullanmak son derece kolaydır. Önce, malzeme magazine yerleştirilir. Son derece hızlı olan bu baskı tekniğinde, 120 etiket içeren bir tabaka bile sadece 8 saniyede basılır. Sonuç Endüstriyel ortama uygun profesyonel markalama sistemlerinde ,uygulamaya göre farklı gereksinimleri karşılayan birçok farklı malzeme kullanılır. Yazılım, manuel veri girerek kullanılabileceği gibi, etiketleme verilerinin CAE sisteminden aktarılmasına da imkan tanır. Yazılım, baskı sistemi ve markalama malzemeleri arasında bir arayüz oluşturur. Kullanıcılar zaman ve para kazanmakla kalmaz, kaliteli baskının uzun vadeli avantajlarından da yararlanır. ENDÜSTRİ OTOMASYON 45 Ürün ve Uygulamalar Rockwell Automation’dan Yeni Eklentiler Studio 5000 Logix Designer V24 Otomasyon Verimliliğini Artırıyor Rockwell www.rockwellautomation.com.tr ■ RSLogix 5000 yazılımının son sürümü olan Studio 5000 Logix Designer v24 gelişmiş tasarım deneyimi için kontrol sistemiyle ile üretim operasyonunu bir araya getiriyor. Rockwell Software Studio 5000 Logix Designer v24 sayesinde mühendisler otomasyon verimliliğini büyük ölçüde arttırabilecek. RSLogix 5000 yazılımının son sürümü olan Studio 5000 Logix Designer v24 sayesinde mühendisler, devreye alma zamanlarını iyileştirebilecek ve projenin maliyetlerini azaltabilecek yeni tasarım olanaklarına sahip olabilecekler. Yeni eklentiler arasında; kodun sadece çalışma sırasına göre değil sahadaki ekipmanın görevine yönelik görünümü, hazır kodun hızlı ve kolay çoğaltılması ve birden fazla kişinin birlikte çalışmasını kolaylaştıran iş birlikçi araçlar bulunuyor. “Birçok makine yapımcısı ve son kullanıcı kolayca anlaşılmayan ve düzenlenemeyen kodlar sebebiyle üretim değişikliklerinden doğan yeni kod ihtiyacını desteklemek için mücadele veriyor” diyor Rockwell Automation Ürün Müdürü Mike Brimmer. Konuşmasına şöyle devam eden Brimmer, “Studio 5000 Logix Designer v24, kontrol sistemiyle üretim operasyonunu bir araya getirip otomasyon verimliliğini arttırıyor.” diyor. Studio 5000 Logix Designer V24 Yenilikler Çağdaş otomasyon mühendisliği tasarım çevresinin bir parçası olarak, Studio 5000 Logix Designer v24, Rockwell Automation’in çıkardığı Allen-Bradley Logix5000 kontrolörleri için ayrık kontrol, süreç kontrol, batch kontrol, hareket kontrol, güvenlik kontrol ve sürücü kontrolü programlamasını yapıyor. Aynı zamanda Studio 5000 Logix Designer v24, kodun kontrolördeki işleyiş sırasından ziyade ekipman görevine dayalı program kodlarını organize eden yeni bir lojik düzenleyiciyi ön plana çıkarıyor. Program kodunun lojik düzenlenmesi, arızalı ürüne ait kodun kolayca belirlenmesini sağlayarak daha hızlı sorun gidermesine olanak tanıyor. Yeni kütüphane yönetimi kullanıcıya özel kodların saklanmasını ve yeniden kullanımını kolaylaştırıyor. Kullanıcılar Studio 5000 Logix Designer v24 kütüphanesindeki kod modüllerini kolayca yeni bir projeye sürükleyip bırakabiliyorlar. Bu özellik tasarım mühendislerinin tasarım süresini azaltan ve sonrasında değişikliklerin yapılmasını kolaylaştıran hazır kodların yeniden kullanmalarına olanak tanıyor. 46 Otomasyon sistem tasarımı ve bakımı, gittikçe daha global ve görevlerinde uzmanlaşmış ekipler tarafından yapılıyor. Bu da daha güçlü işbirliği araçlarına olan ihtiyacın artacağının altını çiziyor. Studio 5000 Logix Designer v24 hali hazırda kuvvetli olan, birçok kullanıcının ayrı olarak çalışıp daha sonra yaptıklarını bir araya getirmesini sağlayan çok kullanıcılı sistem temeline ekler yaparak bu ihtiyaca karşılık veriyor. Tümleşik Güvenlik Sistemi Studio 5000 Logix Designer v24, Allen-Bradley Kinetix 5500 servo sürücüsünü makine üreticilerinin geliştirme ve devreye alma süresini azaltmaları için tümleşik güvenlik sistemiyle (CIP Safety - Ethernet Üzerinden Güvenlik) destekliyor. Aynı zamanda makine kontrol ve motor senkronizasyonu için Studio 5000 Logix Designer v24 yazılımında hâlihazırda bulunan hareket kontrol komutlarının Ethernet üzerinden yeni Allen-Bradley PowerFlex 527 AC sürücüsünü de kontrol etmesine olanak sağlıyor. Buna ek olarak, Allen-Bradley Dynamix 1444 tümleşik durum-izleme sistemi, Studio 5000 Logix Designer v24 ile ayrık bir durum-izleme cihazından ziyade, kullanıcıların hâlihazırda kullandıkları Rockwell Automation Integrated Architecture (Entegre Mimari) sistemine eklemelerine olanak tanıyor. Bu ürünle mevcut ekipman durumu değerlendiriyor, potansiyel sorunları tahmin ediyor ve kritik makinelere gelecek hasarın öncesinde engellenmesine yardımcı oluyor. ENDÜSTRİ OTOMASYON Ürün ve Uygulamalar Su Dezenfeksiyonunda Ozon - Otomasyon Teknolojisi: Sip Ozon Dezenfekte Cihazı Birbiotek www.birbiotek.com Evlerden küçük büyük tüm işletmelere, fabrikalara, hastanelere, okullara kadar her yerde kullanılan su sebillerinin dezenfekte edilmesi işyeri ve çalışan sağlığı açısından büyük önem taşıyor. SIP Ozon Dezenfekte Cihazı, ozon - otomasyon teknolojisiyle bu alanda en sağlıklı ve kesin çözümü sunuyor. ■ Su sebilleri hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiş bulunuyor. Evlerden, küçük ve büyük ölçekli tüm işletmelere ve kurumlara kadar her yerde kullanılan su sebillerinin dezenfekte edilmesi de insan sağlığı açısından büyük önem taşıyor. Çünkü damacanadaki su ne kadar sağlıklı olursa olsun sebiller hızlı bir biçimde bakteri üretiyor. Sebil haznelerinde “biofilm” diye adlandırılan, bakteri ve virüslerin hazneye ilişmesiyle oluşan tabakalar meydana geliyor. Bu da önemli bir sağlık sorunu oluşturuyor. Su üreticisi firmalar neredeyse 3 ile 4 aya varan, belli periyotlarla sebil dezenfeksiyonu için çaba harcasa da, bu işlemin hemen ardından saatler içinde yine bakteri üremeye başlayabiliyor. Üstelik dezenfekte için kullanılan kimyasallar tam zamanlı dezenfekte sağlamakta yetersiz kaldığı gibi suyun kalitesinin bozulmasına da sebep olabiliyor. Oysa Dünya Sağlık Örgütü (WHO) su temizliğinde sürekliliğin sağlanmasını, su kalitesinin bozulmamasını ve çevresel olumsuz etki yaratılmamasını temel koşul olarak öngörüyor. Yine Türkiye’de AB standartlarında gelişen iş sağlığı ve iş güvenliği mevzuatı da eş değerde kriterleri içeriyor. İşyeri hekimleri artık su üreticisi şirketlerin (damacana için) verdiği su analiz raporlarına değil, doğrudan kendi işyeri denetimleri çerçevesinde sebillerden numune alıp değerlendirmede bulunuyor. (USA) firmasının SIP Ozon Dezenfekte Cihazı, otomasyon teknolojisiyle tüm bu sorunlara karşı, yeni ve tam zamanlı bir çözüm sunuyor. Dezenfekte işleminde en sağlıklı çözüm ozon teknolojisi Bakterilere karşı doğadaki en güçlü dezenfektan ozondur. Ozon gazı (O3)bilindiği gibi havadaki oksijene(O2) üçüncü bir oksijen atomunun bağlanmasıyla oluşur ve kısa sürede bu atom ayrılarak ozon gazı tekrar oksijene dönüşür. Dolayısıyla ozon yüzde yüz çevreci bir dezenfektandır. Suyun dezenfekte edilmesinde kullanılan ozon, bakterilere karşı tam hijyen sağlamanın yanı sıra suyun kalitesini bozmaz, suda bulanıklık, koku gibi olumsuz etkilere yol açmaz, çevresel etki ve atık yaratmaz. Bu nedenle, geçmiş dönemlerden gelen ve halen de kullanılan, kimyasal temelli, manüel kullanımlı dezenfekte tekniklerinin yerini; artık tam zamanlı, ozonla suyun tam olarak dezenfekte edilmesini sağlayan yeni teknolojiler alıyor. SIP Ozon Dezenfekte Cihazı tam zamanlı çözüm sağlıyor SIP Technologies (USA) firmasının bir ürünü olan SIP Ozon Dezenfekte Cihazı, su sebillerinin arkasına kolayca monte edilebilen ve elektroliz yöntemiyle ürettiği ozonu sebilin su haznesine pompalayan, dolayısıyla 7/24/365 dezenfeksiyon sağlayan bir cihaz olma özelliği taşıyor. Uluslararası teknik standartlara ve belgelere de sahip cihaz’ın “CE Attestation of Conformity”, “TÜV”, “RoHS Certification of Conformity” gibi uluslararası sertifikaları bulunuyor. Ayrıca Birlik Bioteknoloji firması, Türkiye’de farklı zamanlarda yaptırdığı laboratuar analizleri sonuçlarıyla da cihaz performansını belgelemiş bulunuyor. Sonuçta, sebillerdeki içme suyunun sürekli bir şekilde sağlıklı kalabilmesi ve sağlık yönetmeliklerine uygun olması için, suyun kalitesini bozmayan, bakteri üretimini sürekli olarak engelleyen ve ekonomik olan bir otomasyon çözümü gerekiyor. İşte SIP Technologies 48 ENDÜSTRİ OTOMASYON Ürün ve Uygulamalar önemli bir özelliğini de sebilin elektrik sarfiyatını kontrol etmesi ve programlama özelliği ile önemli oranda enerji tasarrufu sağlaması oluşturuyor. Bilindiği gibi sebiller işletmelerin faal olmadığı zamanlarda da çalışmaya ve enerji harcamaya devam ediyor. Örneğin geceleri cihazlar kapatılmadığında, ortam sıcaklına göre sıcak ve soğuk su derecelerini sabit tutmak için enerji harcıyor. SIP cihazı ise istenilen zaman dilimlerinde sebilin çalışmasını durduruyor ama dezenfekte işlemine devam ediyor. SİP CİHAZI İÇİN TÜRKİYE İLETİŞİMİ: Birlik Bioteknoloji ve Su San. ve Tic. Ltd . Şti. Tel: (0212) 351 32 46 – 47 Faks: (0212) 268 49 67 e- posta: info@birbiotek.com onder.karakuz@birbiotek.com Enerji verimliliği danışmanları tarafından gerçekleştirilen fizibiliteler sonucunda, hafta sonları çalışmayan, hafta içinde ise 8 saat çalışılan bir işyerindeki sebilin, SIP Ozon Dezenfekte Cihazı programlanarak, çalışmayan saatlerde sebilin elektriğinin otomatik olarak kesilmesi yoluyla sağladığı enerji tasarrufu, cihazın kendi maliyetini de bir yılda karşıladığını ortaya koyuyor. Sürekli sağlıklı su için sebillerde artık ozon teknolojisine ve otomasyona sahip cihazları kullanmak gerekiyor. Enerji tasarrufuyla bir yılda kendini amorti ediyor 5627 Sayılı Enerji Verimliliği Kanunu çerçevesinde, enerji verimliliği danışmanlık hizmetleri sunan EVD şirketleri için, orta ve büyük ölçekli işletmelerde su sebil lerinin kullandığı enerji de tasarruf gerektiren bir alanı oluşturuyor. Dolayısıyla enerji verimliliği ve bu alandaki teşvikler açısından cihazın kullanımı önem arz ediyor. Çünkü SIP Ozon Dezenfekte Cihazının hijyen sağlamanın yanı sıra SIP 1000 OZON DOZAJ SEVİYELERİ (mg/lt)* 3 MİN 5 MİN 8 MİN 10 MİN 15 MİN .19 .24. .25 .26 .29 *Tablo değerleri SIP 1000 cihazı ile zamana bağlı olarak üretilen ozon miktarını göstermektedir. Üretilen ozon miktarları mikrobiyolojik kirliliğin yok edileceği değerlerdir. Uygulamada havadaki oksijen ozona çevrilir ve oluşan hava kabarcıkları ile su haznesi içindeki mikroplar yok edilir. Bu sayede biofilm oluşumu ve bakteri üremesi engellenir. ENDÜSTRİ OTOMASYON 49 Ürün ve Uygulamalar Proses Endüstrisi İçin Yenilikçi Bir Otomasyon Çözümü DIMA Wago www.wago.com.tr ■ Dresden ve HelmutSchmidt Üniversiteleri ile işbirliği kapsamında geliştirdiğimiz projede proses sistemleri için yenilikçi bir çözüm geliştirdik. DIMA (Modüler Uygulamalar İçin Dağıtılmış Zeka) proses sistemlerinde operatörleri daha esnek hale getirirken otomasyon maliyetlerinizi azaltmaya yardımcı oluyor. Neden DIMA? DIMA NAMUR 2013 NE 148 baz alınarak geliştirildi. Buna göre modüler proses sistemleri için otomasyon çözümleri modül kontrolü ve yüksek seviye kontrol sistemleri olarak 2 ayrı fonksiyondur. Bu gereklilik yeni üretim koşulları, müşterilerin yeni gereklilikleri ve değişen piyasa koşulları karşısında proses operatörlerinin hızlı cevap verme isteklerinden kaynaklanır. Geleneksel görselleştirme ve prosedür kontrole sahip konvansiyonel ve bağımsız sistem mimarilerinin aksine, DIMA kendi zeka modüllerinin donatılması üzerinde çalışır. Bu amaçla sistem mimarisi 2 kısma ayrılır. Yönetim seviyesi ve bireysel işlem modülleri. (I/O seviyesi ve otomasyon sistemlerinin entegresi) Çapraz-sistem fonksiyonları örneğin, reçete yönetimi modülleri içinde otomasyon tüm temel işlevlerini yerine bir üst seviyedeki otomasyon düzeyine göre yapılmaktadır. Modül Tipi Paketler (MTP) modülleri açıklar. MTP proses kontrol entegrasyona, operasyon ve izleme fonksiyonları yanı sıra toplu işlevleri hakkında bilgiler içerir. Modül tedarikçisi modülü, sistem operatörü entegrasyon mühendisliğine uygun MTP kullanır ve daha sonra genel sistemi yapılandırır. Yönetim düzeyinde ve modül arasındaki iletişim servis odaklı (SOA, Servis Odaklı Mimari)’dir. DIMA ile otomasyon ekipmanları kendi zekalarıyla donatılır. Bu aynı LEGO binalara benzer. Sistem blokları kolaylıkla ve esnek bir biçimde ayrılıp birleştirilebilir. DIMA proses kontrol sistemlerinin zekalarını 2 ayrı temele ayırır. Kontrol seviyesi sadece görselleştirme ve prosedür kontrolü sağlamak için hizmet vermektedir. Oysa bireysel modüller bütün fonksiyonları kendi bireysel zekalarını baz alarak yerine getirirler. Üretim boyunca kontrol seviyesi ile modüller arası haberleşme hizmet odaklı olarak devam etmektedir. Proses sistem operatörleri DIMA sayesinde bir sistemin tüm yaşam döngüsü boyunca çok daha esnek olacaklardır. Ayrıca alt otomasyon maliyetlerini azaltabileceklerdir. Modüler süreç sistemlerinde bireysel modülleri otomatikleştirmek için çözümler gerekir. Bireysel modüller geleneksel kendi kendine yeten büyük proses sistemleri için yetersiz kalmaktadır. 50 ENDÜSTRİ OTOMASYON Dosya: Tekstil TEKSTİL SEKTÖRÜMÜZ DÜNYANIN 7. BÜYÜĞÜ ■ İş’te Kobi sitesinde Tekstil Sektörü’ne ilişkin şöyle bir değerlendirme var: “2011 yılı Temmuz ayında yürürlüğe giren ek vergi kararı Türk tekstil ve konfeksiyon üreticileri için adeta bir milat oldu. Başta Çin olmak üzere Güney Kore, Hindistan gibi ülkelerden ithal edilen tekstil ve hazır giyim ürünlerine ek vergi getirilmesi sektöre ivme kazandırdı. Bu karar sayesinde makine ve atölye mezarlığına dönen İstanbul, İzmir, Adana, Bursa, Denizli gibi tekstil konfeksiyon sanayi ağırlıklı şehirler yeniden canlandı. İstihdamı da önemli oranda artıran karar ile önceden ürünlerinin önemli bir bölümünü yurt dışından tedarik eden ithalatçılar, artan ithalat maliyetlerine paralel şekilde yerli üreticilerle daha yoğun şekilde çalışmaya başladı. Türkiye tekstil ve hazır giyim sektörü bir bütün olarak bugün en fazla dış ticaret fazlası veren sektörlerden biri. İthal tekstil ürünlerine getirilen ek vergiler sayesinde Türkiye, 2013 yılında tekstil sektörü tarihinde ilk kez 15 milyar doların üzerinde dış ticaret fazlası verdi. Ekim 2014 tarihli Sabah Gazetesi’nin Özge Yavuz imzalı haberine göre ise; 52 Türkiye’nin lokomotif sektörü tekstil ve hazır giyim, ithalata getirilen ek vergiler sayesinde atağa kalktı. Yatırım ve istihdam katlandı, sektör yarattığı dış ticaret fazlasıyla cari açığın ilacı oldu. Türkiye’nin her yerinde yeniden hayat bulan tezgâhlar artık geleceğini dokuyor… Türkiye’deki üretimin canlandırılmasını hedefleyen ek vergi kararı, yatırımın da önünü açtı. Ağustos 2011 ile Temmuz 2014 arasında yurdun her yerinde 15.2 milyarı aşan yatırım gerçekleştirildi. Karar öncesindeki 3 yıllık dönem boyunca verilen teşvik belgesi toplamının sadece 4 milyar dolar olduğu düşünüldüğünde, yatırımcının yeni dönemdeki iştahının ne kadar çok kabardığı ortaya çıkıyor. Yine ek vergi kararı öncesinde tüm imalat sanayi yatırımları içindeki payı yüzde 7’lere kadar gerileyen sektör, karar ertesindeki dönemde bunu yüzde 20’lerin üzerine yükseltmeyi başardı. Adana, Denizli, Gaziantep gibi geleneksel tekstil şehirlerinin yanı sıra birçok farklı ildeki yatırımlarla tezgâhlar yeniden canlandı. Geçen yıl Türkiye’de 4 bin 985 adet yatırım teşvik belgesi verildi. Aynı yıl için tekstil ve ENDÜSTRİ OTOMASYON hazır giyim sektörünün yatırım teşvik belgesi sayısı ise 737 adet olarak gerçekleşti. Bu yılın ilk yarısında ise sektör 2.6 milyar TL değerinde teşvik belgesi aldı… Tekstil ve hazır giyim sektörü kilo başı ihracat değerinde de üst sıralarda yer alıyor. 2013’te Türkiye’nin genel ihracattaki birim değeri 1.5 dolar/kg iken, tekstilde bu oran 5.1, hazır giyimde ise 18.6 dolar olarak gerçekleşti. Geçen yıl 27.8 milyar dolarlık ihracat yapan sektör, bu dönemde sadece 12.5 milyar dolarlık ithalat yaparak, 15.3 milyar dolar dış ticaret fazlası verdi. Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin Ağustos 2014 ihracat rakamları itibarıyla aylık 2.4 milyar dolarlık dış satımıyla tekstil ve hazır giyim sanayisi bir kez daha Türkiye ihracat şampiyonu oldu. En güncel TÜİK rakamlarına göre ise bu yılın ilk 7 ayında 17.4 milyar dolarlık ihracat hacmiyle Türkiye’nin genel ihracatının yüzde 18.6’sını tekstil ve hazır giyim gerçekleştiriyor. Buna karşılık, sektörün ithalatı sadece 7.8 milyar dolar. Cari işlem dengesine en önemli katkıyı yapan sektör, 9.6 milyar dolar tutarında dış ticaret fazlası verdi. Dosya: Tekstil Şimdi de sıra, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın “Tekstil, Hazırgiyim Ve Deri Ürünleri Sektörleri Raporu (2014/2)”de. Rapora göre; Tekstil, Hazırgiyim ve Deri ürünleri (THD) sektörleri ülkelerin ekonomik kalkınma süreçlerinde önemli rol oynamıştır. Gelişmiş ülkelerin 18. yüzyılda gerçekleştirdikleri sanayileşme sürecine katkı sağlayan tekstil ve hazırgiyim sanayi, bugün gelişmekte olan ülkelerin ekonomik kalkınmasında benzer bir rol üstlenmektedir. 2013 yılında üç sektörde dünya ihracatı 904 milyar dolar olarak gerçekleşerek dünya ticareti içindeki payı %5 olarak gerçekleşmiştir. Özellikle emek yoğun sektörler olan hazırgiyim ve deri ürünleri sektörlerinde üretim işçiliğin ucuz olduğu ülkelere doğru kaymaktadır. Ancak dünya ticareti incelendiğinde AB ülkeleri ve ABD halen bu sektörlerde büyük ihracatçı konumunu sürdürmektedir. Dolayısıyla THD sektörleri için gelişmiş ülkelerin terk ettiği sektörler algısı doğru değildir. THD sektörleri toplam olarak 65 milyar dolar cirosu, yaklaşık 29 milyar dolar ihracatı ve 1 milyon kişiye sağlamış olduğu (kayıtlı) istihdamla ülkemizdeki en önemli sektörlerden biri durumundadır. Sektörlerin kalite, moda ve tasarım anlamında bugün ulaştığı nokta küçümsenemez boyuttadır. Bu hali ile sektörler, küresel pazarda da bizi ön sıralara taşımaktadır. Ülkemiz işgücü, hammadde ve pazarlama faktörleri dikkate alındığında Çin, Hindistan ve Güney Kore ile birlikte dünyanın en rekabetçi ülkeleri arasında yer almaktadır. Ülkemiz dünya tekstil ve hazırgiyim sektörleri toplam ihracatı içinde ortalama %3,6’lık bir paya sahiptir. Sermaye yoğun tekstil sektöründe bölgenin en büyük üretim kapasiteleri ülkemizde bulunmaktadır. Ülkemiz dokuma halıda dünya lideri, havlu ve çorapta dünyanın önde gelen tedarikçisi ve sektörler açısından Avrupa’nın en büyük üretim kapasitelerine sahip durumdadır… Dünya Ticaret Örgütü tarafından 1995 yılında imzalanan ve 2005 sonrası tekstil ve hazır giyim ticaretinin tamamen liberalleşmesini öngören Tekstil ve Hazır Giyim Anlaşması’nı takiben 2001 yılında Çin’in DTÖ’ye üye olarak bir anda bu anlaşmaya taraf olması dünya tekstil, hazırgiyim ve deri ürünleri sektörlerinde yeni bir dönem başlatmıştır. Böylece 2000’li yılların üretim merkezi olan Çin, ithalatçı ve yatırımcı kimliğini bu dönemde kazanmaya başlarken, Bangladeş ve Vietnam gibi ülkeler, gerek üretim maliyetlerinin düşük olmasının etkisiyle, gerekse önemli ithalatçı ülkelerle imzaladığı tercihli ticaret anlaşmaları ve düzenlemeleri vasıtasıyla önemli üreticiler ve ihracatçılar haline gelmişlerdir… Türkiye 2013 yılında dünya tekstil ihracatında %3,5’lik pay ile 7’nci, hazırgiyim ihracatında %3,7’lik pay ile 7’nci büyük ihracatçı konumunda yer almıştır... Tekstil sektörü, hazırgiyim sektörünün tedarik zinciri altında yer alan geniş kapsamlı üretim yelpazesine sahiptir. Elyaf, iplik, örme/dokuma kumaş, keçe ve tufting yüzeylerin dahil olduğu dokusuz yüzeyler, ev tekstili ürünleri, halılar, bunların yanında ağ, ip, tekstil kablo, taşıyıcı tekstil bandı, branda, koruyucu bez, filtre, paraşüt, fren bezi gibi teknik kullanıma yönelik ürünler tekstil sektöründe yer almaktadır. Türk Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu (GTİP)’nun 50-60 arası fasılları ve 63 fasıl grubunun bir kısmı bu grupta değerlendirilmektedir… ENDÜSTRİ OTOMASYON Küresel eğilimler incelendiğinde, her üç sektörde standart basit ürünlerin üretiminin sanayileşmekte olan ülkelere bırakıldığı, yüksek katma değerli moda-marka ürünlerle, üstün nitelikli teknik tekstillerin üretiminin gelişmiş ülkelerce yapıldığı görülmektedir. Türkiye’de ise bir yandan yurtdışında güçlü marka imajı olan firmalara üretim yapılmakta diğer yandan markalaşma, pazarlama ve stratejiye her geçen gün daha fazla önem verilmektedir. Yüksek teknolojiye yönelik üretim çalışmaları yapılmakta, teknik ve fonksiyonel tekstilde yaşanan gelişmelerle sektör tasarım, moda ve üretimin dışında yeni alanlara taşınmaktadır. Teknik tekstiller alanında; halat, çuval gibi konvansiyonel ürünlerin yanında, asıl katma değeri sağlayan ileri teknoloji ürünler önem kazanmaktadır. Teknik kullanımın iletken tekstiller, sağlıkta kullanılan antimikrobiyel tekstiller, tıbbi tekstiller gibi pek çok alanda yaygınlaştığı görülmektedir. Tıbbi alanda tekstil malzemelerinden yapay organ yapımı da en dikkat çeken gelişmelerdendir. Ayrıca teknik tekstillerin araçlarda, inşaatlarda yalıtım malzemesi olarak, nemden koruyucu sıva malzemesi olarak kullanımına da sıklıkla rastlanmaktadır. TÜBİTAK tarafından desteklenen projelerde ise askeri amaçlı kullanıma yönelik tekstillerin (mikrodalga frekansındaki radara yakalanmayan tekstil gibi) yer aldığı teknik tekstillere yönelik ciddi çalışmaların gerçekleştirildiği görülmektedir. Son yıllarda tekstilde geri dönüşüm oldukça popüler hale gelmiştir. Gelişmiş ülkelerde atık malzeme, ikincil hammadde olarak görülmekte, ekolojik ve ekonomik sebepler geri dönüşümü zorunlu kılmaktadır. Ülkemizde kullanılmış pamuğun 53 Dosya: Tekstil geri dönüşümü ve pet şişelerden polyester iplik üretimi Uşak’ta gerçekleştirilmektedir. Dünyada tüketici talepleri doğrultusunda çevre dostu tekstillerin üretimine yönelik yenilikçi projeler sürdürülebilirliğin sağlanması adına ön plana çıkmıştır. Son yıllarda sürdürülebilir tekstil üretimi (STeP) kavramı üretimde ülkemizde de üzerinde durulan önemli bir kavramdır. Soya liflerinden ve mısır dekstrozunun fermantasyonuyla elde edilen liflerden üretilmiş kumaşlar kullanılmaya başlanmıştır. Sektörlerin Alt Sektörleri ve Etkileşim Halinde Olduğu Diğer Sektörler: Tekstil, hazırgiyim ve deri ürünleri sektörleri moda kavramıyla tüketiciye ulaşan ürünlerden oluşarak birbiriyle yakın ilişkiler içindedir. Özellikle tekstil sektörü hazırgiyim sektörünün tedarik zincirinde yer alarak bu sektörün bir parçası halini almıştır. Her iki sektör zaman zaman tekstil sektörü olarak da tek isim altında değerlendirilmektedir. Tekstil ve hazırgiyim birlikte değerlendirildiğinde elyaftan başlayarak mamul giysi veya kullanım eşyasına kadar oldukça uzun bir üretim zincirine sahiptir. Her iki sektör genel itibariyle iplik, dokuma, örme, dokusuz yüzey, boya-terbiye, hazırgiyim ve konfeksiyon alt sektörlerinden oluşmaktadır. Tekstil sektörü pamuk, yün gibi ihtiyaç duyulan doğal elyaflar nedeniyle tarım ve hayvancılık sektörü, yapay elyaflar nedeniyle petrokimya sanayii ile etkileşim halindedir. Boya-terbiye kimyasalları açısından kimya sanayii ile etkileşen sektörler, hazırgiyim ve konfeksiyonda aksesuar sanayii ile iç içedir. Ayrıca bu sektörler otomotivden, inşaata, ağır sanayiden tıbba kadar pek çok sektörle teknik açıdan ilişki içindedir. Her üç sektörün ne üreteceğini belirleyen ve ürünlerin 54 tüketiciyle buluşma noktasında etkili olan perakende ve mağazacılık bu üç sektörün tedarik zincirinin son halkaları olup sektörlerde katma değerin en yüksek olduğu alanlardır. Bu alanların kontrolü ise güçlü lojistik sektörü ile sağlanmaktadır. Ülkemizin coğrafi konumu nedeniyle sağladığı avantajlar lojistik sektörünün de güçlenmesine katkı sağlamaktadır. Dünyanın önde gelen tekstil ve hazırgiyim üreticisi olan ülkemiz bu avantajını yeni nesil üretim teknolojilerine ve makinelere yaptığı yatırımlarla sağlamaktadır. Bu sebeple makine sektörü ile yakın ilişki halinde olan sektör yaptığı yatırımları maalesef ithalatla sağlamaktadır. 2012 yılında 10,51 milyon iğlik küresel kısa elyaf-pamuk tipi eğirme makineleri sevkiyatının %4,2’si (441 bin iğ) Türkiye’ye yapılmıştır. Bu rakam 2013 yılında 570 bin iğdir. 2012’de uzun elyaf-yün tipi eğirme makinelerinde ise Türkiye 60.300 iğ ile en büyük yatırımcıdır (küresel ticaretin %41’i). 2012 yılında üçüncü büyük alıcı olduğu open-end makinelerinde Türkiye 2013 yılında 443.500 rotorluk küresel yatırımın %6,4’ünü gerçekleştirmiştir. 2012‘de polyester elyaf çekimli tekstüre makinelerinde Türkiye 17.000 iğ ile küresel yatırımın %2,4’ünü yapmaktadır. Türkiye’nin 2012 yılı mekiksiz dokuma makinesi sevkiyatından aldığı pay 2.570 tezgâh ile %3’tür. 2013 yılında ise 4. büyük alıcı olan Türkiye 3.010 tezgâh satın almıştır. Türkiye 2013 yılında 1,489 geniş en yuvarlak örme makinesi yatırımı gerçekleştirmiştir. Yine 2013 yılında dünyada 35.183 elektronik düz örme makinesi yatırımında, 2.791 makine ile Türkiye 3. büyük yatırımcı durumundadır. Sektörlerin Bölgesel Yapısı ve Kümelenmeler: Sektörlerde ENDÜSTRİ OTOMASYON faaliyet gösteren işletmeler İstanbul başta olmak üzere Marmara Bölgesi, Ege Bölgesi, Güney ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde kümelenmiş durumdadır. 2013 yılında ülkemizde üretilen pamuğun %42’si Şanlıurfa’da üretilmiştir. İplik üretimi Kahramanmaraş, İstanbul, Adıyaman, Gaziantep, Bursa gibi illerde yoğun olarak yapılırken, Denizli’de havlu, bornoz, ev tekstili imalatı, Uşak’ta iplik, battaniye, geri dönüşüm, Çorlu ve Çerkezköy’de terbiye, Adana’da pamuklu dokuma ve terbiye, Gaziantep’te polipropilen, dokusuz yüzey, makine halıcılığı, İstanbul’da konfeksiyon ve örme üretimi ön plana çıkmaktadır. 2012 yılında yayımlanan son teşvik mevzuatına göre emek yoğun THD sektörlerinin özellikle 6. bölgeye doğru genişlemesi hedeflenmektedir. 6’ncı bölgede Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası ile İTKİB önderliğinde Şanlıurfa İkinci Organize Sanayi Bölgesi içinde, sektörel bazda bir kümelenmeyi destekleyen Hazır Giyim Organize Sanayi Bölgesi (HOSAB) projesi hayata geçirilmiştir. Diğer yandan yine 6’ncı bölgede yer alan Diyarbakır’da bir tekstil kent oluşturma planı mevcuttur. Sektörlerin Kapasite Kullanımı, İşyeri Sayısı ve İstihdamı: 2008-2009 krizinde düşme eğilimi kapasite kullanım oranlarına (KKO) da yansırken, krizden sonraki dönemde KKO’da genel bir toparlanma gözlenmektedir. 2013 yılında imalat sanayi ortalama KKO’su bir önceki yıla oranla artarak %74,6’ya ulaşmıştır. Tekstil sektöründe yaşanan artışla birlikte %79,3 seviyelerine çıkılmış, hazırgiyim sektöründe ise ciddi bir değişim yaşanmamış, deri ürünleri sektöründe performans kaybı görülmüştür. THD sektörlerinde kayıtlı toplam işyeri sayısı 2012 Dosya: Tekstil yılında 57.715 firma iken 2013 yılında 59.659 firmaya yükseldiği görülmektedir. Sektörlerde faaliyet gösteren işletmelerin birçoğu mikro, küçük ve orta büyüklükteki işletmeler (KOBİ) sınıfındadır. 2013 yılı SGK kayıtlarına göre 12.484.113 sigortalı çalışan arasında 3.476.261’i imalat sanayinde kayıtlı olup, bunlardan 441.357 kişi tekstil imalatında (18.434 firmada), 477.139 kişi hazırgiyim imalatında (34.338 firmada), 65.813 kişi ise deri ürünleri imalatında (6.887 firmada) istihdam edilmektedir. Buna karşılık sektörlerde kayıt dışılık dikkate alındığında, 2-2,5 milyon civarında kişinin çalıştığı tahmin edilmektedir. Sektörlerin emek yoğun yapısı ve küresel düzeyde işçilik maliyetlerinde yaşanan yoğun rekabet kayıtdışı istihdamın önünü açmaktadır. Kayıtdışı çalışmalar ve yan sanayi ile birlikte THD sektörlerinin tüm sektörler içindeki toplam istihdam oranının %10’u geçtiği tahmin edilmektedir. Tekstil sektöründe en fazla istihdam; büyük ölçekli işyerlerinde sağlanırken, hazırgiyim sektöründe ve deri ürünleri sektörlerinde küçük ölçekli işyerleri tarafından sağlanmaktadır. TÜİK verilerine göre her üç sektörde istihdam artışı devam etmektedir. Sektörlerin Üretim Endeksi, Cirosu ve Katma Değeri: 2008-2009 krizinde üretimde yaşanan düşüş sonrası, 2010 yılından itibaren dikkate değer bir toparlanma görülmektedir. Ancak her üç sektör de 2013 yılı ortalama imalat sanayi üretim endeksi olan %117,7’nin altında kalmıştır. 2009 yılından sonra kaydedilen cirolarda dikkat çekici bir artış söz konusudur. İhracata dayalı üretim yapılan THD sektörlerinde gözlenen ciro artışının en önemli sebeplerinden biri Dolar ve Avronun TL karşısında değerlenmesi olarak gösterilebilir. 2013 yılında da sektör cirolarında artışın devam ettiği görülmektedir. 2012 yılı TÜİK katma değer (faktör maliyeti) verilerine göre; imalat sanayinde üretilen katma değer, toplam ülkede üretilen katma değerin % 34’ünü oluşturmakta, THD sektörlerinin ürettiği katma değer imalat sanayi katma değerinin % 17,7’sine, toplam ülke katma değerinin % 5,9’una tekabül etmektedir. Üç sektör birlikte değerlendirildiğinde ülkemizde en çok katma değer yaratan sektör olması dikkate değerdir. 2009 yılı krizinden sonra THD sektörlerinden elde edilen katma değer imalat sanayii ortalamasının üzerinde bir artış göstermiştir. Sektörlerin Ar-Ge Faaliyetleri: Türkiye’de 2002 yılından bu yana Ar-Ge harcamaları 4,4 kat artmıştır. 2023 hedeflerinde ise GSYİH içinde Ar-Ge harcaması payı; Avrupa 2020 Stratejisi hedeflerinde olduğu gibi %3 olarak belirlenmiştir. 2013 yılı verilerine göre Türkiye imalat sanayi Ar-Ge harcamaları içinde tekstil, hazırgiyim ve deri ürünleri sektörlerinin payı %4 olarak gerçekleşmiştir ENDÜSTRİ OTOMASYON (BSTB,2013). OECD ülkelerinde tekstil, hazırgiyim, deri ürünleri sektöründe üretim içinde Ar-Ge harcamalarının payı % 0,3 iken Türkiye’de bu rakam % 0, 07 olarak ortalamanın çok altında gerçekleşmektedir. İmalat sanayinde çalışan Ar-Ge personelinin %2,65’i tekstilde, %0,68’i hazırgiyimde ve %0,14’ü deri ürünleri sektöründe çalışmaktadır. Sektörlerin kayıtlı istihdam oranları dikkate alındığında Ar-Ge personeli çalışma oranı düşük kalmaktadır. Sektörlerde Ar-Ge faaliyetleri daha çok nano-teknoloji ile üretilmiş üstün performanslı ürünler, fonksiyonel tasarımlar, ekonomik çevreci yaklaşımlar, farklı kullanım sahalarına yönelik gelişmiş teknik tekstiller ve geri-dönüştürülmüş ürünler gibi konular üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bakanlığımız kayıtlarına göre 2014 yılı itibariyle, 5746 sayılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun kapsamında muafiyetlerden yararlanan 163 A-rGe merkezinin 7’si tekstil sektöründe, 1’i deri ürünleri sektöründe faaliyet göstermektedir. Yine 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu kapsamında faal olan 34 adet teknoloji geliştirme bölgesinde faaliyet gösteren 1859 firmanın 5’i tekstil sektöründe yer almaktadır. Sektörlerin Dış Ticareti: Tekstil ve hazırgiyim sektörleri verdiği dış ticaret fazlası ile 55 Dosya: Tekstil ihracatta ülkemizin mihenk taşlarından birini oluşturmaktadır. Ancak sektörlerin yüksek kapasitesini karşılayamayan ara malı arzı sebebiyle, girdiler açısından sektörlerde dış ticaret açığı oluşmaktadır. Türkiye tekstil ve hazırgiyim ihracatına bağlı hammadde ihtiyacını karşılamaya yönelik tekstil aramalı ithalatı sebebiyle dünya tekstil ithalatında ön sıralarda yer almıştır. Diğer yandan 15.09.2011 tarih ve 28055 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2011/2203 sayılı İthalat Rejimi Kararına Ek Karar ile hazırgiyimde %17 - %30 arasında, kumaşta %11-%20 arasında ilave gümrük vergisi konmasıyla ve dünyadaki gelişmeleri müteakip 2012 yılında tekstil ithalatında önemli düşüşler kaydedilmiştir. 2013 yılında özellikle pamuk ithalatında yaşanan artış nedeniyle bir önceki yıla oranla toplam tekstil ithalatı artmıştır. 2013 yılında bir önceki yıla oranla %9,2 artış gösteren tekstil sektörü ihracatı 12,76 milyar dolar düzeyindedir. Lif, iplik ve kumaş toplam ihracatı 2012 yılındaki 6,8 milyar dolar seviyelerinden 2013 yılında 7,3 milyar dolara yükselmiş, ev tekstili, yer kaplamaları, teknik eşya ve etiket/tül toplam ihracatı ise 4,9 milyar dolardan 5,5 milyar dolara yükselmiştir. 2013 yılında ürün bazlı ihracat ve ithalat rakamları karşılaştırıldığında, dış ticaret dengesi pozitif yönde olan ürünler sırasıyla; ev 56 tekstili ürünleri, halılar, örme mensucat, suni-sentetik mensucat, pamuklu mensucat ve etiket/tül/teknik eşyalardır. Türkiye son yıllarda halı ihracatında dünyada ilk sıralara doğru yol almış, halıya yaptığı yatırımlarla dünyanın en yeni makine parkuruna sahip olmuştur. 2013 yılında halı ve yer kaplamalarında dünyanın en büyük 2’nci halı ihracatçısı ve dokuma halıda dünyanın en büyük tedarikçisi konumunu devam ettirmektedir. 2013 yılında 14,2 milyar dolar olan dünya halı ve yer kaplamaları ihracatında Türkiye; 2,2 milyar dolar ile %15,4 paya sahiptir. Türkiye, Avrupa’nın en büyük nevresim üreten fabrikasına sahiptir. Ev tekstilinde brode ve gipür üretimi için kurulan makine parkı, dünyanın en büyük makine parkıdır. Türkiye aynı zamanda havlu konusunda dünyanın ilk 4 tedarikçisinden biridir. 2013 yılında 27,3 milyar dolar olan dünya örme mensucat ihracatında Türkiye; 1,7 milyar dolar ile %6,2 paya sahiptir. 2013 yılında sektörde pamuk elyaf ve ipliği ile suni-sentetik elyaf ve ipliği en önemli ithalat kalemleridir. Pamuk ithalatımız 1,69 milyar dolarla tekstil sektörü ithalatımızın %17,5’ini, sunisentetik elyaf ithalatımız 1,14 milyar dolarla %11,75’ini oluşturmuştur. Yünde de 103 milyon dolarlık dış ticaret açığı mevcuttur. Tekstil iplikleri dış ticaret açığımız 1,3 milyar dolar düzeyindedir. Ham ENDÜSTRİ OTOMASYON pamukta 2010/2011 ve 2011/2012 sezonlarında miktar bazında Çin ve Bangladeş’ten sonra 3. büyük ithalatçı durumunda olan Türkiye, 2012/2013 sezonunda 2. büyük ithalatçıdır. Türkiye’nin en büyük pamuk ve yapay elyaf ithalatçıları arasında yer almasının sebeplerinden biri, dünya tekstil ve hazırgiyim sektörlerinde önde gelen üreticiler arasında yer almasıdır. Tekstil ihracatımızda Rusya Federasyonu ve Almanya, hazırgiyim ihracatımızda Almanya ve İngiltere, en önemli ihraç pazarlarımızdır. Türkiye AB’nin Çin’den sonra en büyük hazırgiyim tedarikçisidir. Ağırlıklı olarak AB ülkelerine yönelik ihracat gerçekleştirildiği, ithalatta ise ağırlıkla Asya ülkelerinin (Çin) yer aldığı görülmektedir. Dünya konjonktürü değişmekte ve buna paralel olarak da dünya ticareti yön bulmaktadır. Sektörlerin 2014–2023 Projeksiyonu: Dünya Ticaret Örgütü tarafından 1995 yılında kabul edilen Tekstil ve Hazırgiyim Anlaşması gereği ticaret kotalarının kaldırılması 2005 yılı başında uygulamaya geçmiş, bunun sonucu olarak uluslararası pazarlarda kıyasıya rekabetin yaşandığı yeni bir dönem başlamıştır. Bu dönem özellikle Türk Tekstil ve Hazırgiyim Sektörleri üzerinde önemli sonuçlar doğurmuştur. 2013 yılında uygulamaya giren Onuncu Kalkınma Planı’nda yer alan “İmalat Sanayiinde Dönüşüm” Dosya: Tekstil başlığı altında; “Tekstil, hazır giyim ve deri sektörlerinin müşteri odaklı, hız ve esnekliği ile üretici özelliklerini geliştiren, tasarım, koleksiyon ve marka yaratabilen, yenilikçi, çevreye duyarlı, pazarlama ve üretim kanallarında etkin olan bir yapıya dönüşümü desteklenecektir.” hususu ifade edilmektedir. Cumhuriyetin yüzüncü yılı olan 2023 yılı için ülkemizin toplam 500 milyar ihracat hedefi bulunmaktadır. Küresel konjonktüre göre sektörler tarafından güncellenen 2023 ihracat hedefleri tekstilde (halı ve konfeksiyon hariç) 20 milyar dolar, halıda 3,5 milyar dolar, hazırgiyimde (konfeksiyon dahil) 52 milyar dolar ve deri ürünlerinde ise 4,5 milyar dolar olarak belirlenmiştir… Son Dönemde Sektörlere İlişkin Türkiye ve Dünyadaki Gelişmeler: İhracat ağırlıklı üretimini sürdüren THD sektörleri her zamanki gibi yine ticari ilişki içerisinde olduğu ülkelerdeki iç gelişmelerden etkilenmeye devam etmektedir. 2014 yılının başından bu yana AB tarafında özellikle en büyük ticari ortaklarımızdan Almanya ve İngiltere’de ekonomik anlamda nispeten olumlu gelişmeler sektörlere de olumlu yansımıştır. Özellikle çevremizde diğer ticari ortaklarımızda yaşanan iç çatışmalar ve olumsuz gelişmeler hedefin tekrar AB ülkelerine doğru kaymasına sebep olmuştur. Yılın başında Ukrayna’da yaşanan iç çatışma ve krizin bir tarafı olan Rusya’nın da ekonomik olarak negatif etkilenmesi Türkiye’yle ihracatı da olumsuz etkilemiştir. Bu dönemde ülkemizin tekstil ve deri ürünleri sektörlerindeki en büyük pazarı durumundaki Rusya’ya ihracat kaybı %20’lerin üzerinde olmuştur. Bu gelişmelerden yine önemli pazarlarımızdan olan Ukrayna pazarında da benzer doğrultuda kayıplar yaşanmıştır. Diğer yandan Suriye iç savaşı sürmekteyken, yine önemli bir ticari ortağımız Irak’ta Haziran ayında birden ortaya çıkan olaylar ve siyasi belirsizlik bölgedeki ticaretimizi olumsuz etkilemekte ve bu bölgeyle ticaret yapan işadamlarını diğer pazarlara yönlendirmektedir. Tekstil ve hazırgiyim sektörünün en değerli girdilerinden pamuk üretimi son dönemde tekrar düşüşe geçmiştir. Mazot ve gübre fiyatları sürekli artarken işçi bulmada güçlük çeken pamuk çiftçisi zor durumda kalmaktadır. Bununla birlikte 2014 yılı hava şartlarından dolayı pamuk ekiminde yaşanan gecikmeler çiftçiye olumsuz yansımakta, dünya piyasalarında pamuk fiyatlarındaki düşüşle birlikte ülkemizde çiftçinin parasal beklentileri karşılanamamaktadır. Bu durumda ekim için çiftçiler alternatif ürünlere yönelmekte, bu durum müteakip dönemde sektörü olumsuz etkilemektedir. Hindistan’dan sonra ikinci büyük organik pamuk üreticisi olan Türkiye’de, Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Ege Bölgesi, organik pamuk ENDÜSTRİ OTOMASYON üretiminde ön plana çıkmaktadır. Dünya geneline yayılmış büyük hazırgiyim perakende zincirlerinin mağazalarında organik ürünler yer almaya başlamıştır. Ülkemiz organik kütlü pamuk üretimi 2012 yılında 31 bin ton, 2013 yılında 20,6 bin tondur. Diğer bir konu olan 6. bölgede hedeflenen yeni kümelere yönelik son 5 aylık yatırımlar incelendiğinde ise; 2014 yılının ilk yarısında 6. bölgede tekstil ve hazırgiyim sektörüne yönelik 128 milyon TL’lik 27 adet ve deri sektörüne yönelik 1,7 milyon TL’lik 1 adet yatırım teşvik belgesi düzenlenmiştir. Ocak ayında imzalanan Türkiye-İran Tercihli Ticaret Anlaşması ile İran’ın, hazırgiyim ve ev tekstili gibi birçok sanayi ürününde Türkiye’ye tarife indirimi sağlaması kararlaştırılmıştır. Diğer yandan Nisan ayında dolar ve avroda yaşanan dalgalanmalar azalarak bir miktar da olsa sektörü rahatlatmıştır. Ancak ABD Merkez Bankası’nın (FED) tahvil alımları programının 2014 Ekim ayında sona ermesiyle piyasalarda dolar arzında sıkışma meydana getireceği beklentisi mevcuttur. Bunun sonucunda dolar kurlarında beklenen artış, ülkemiz gibi cari açığı olan ülkeler için tehlike arz etmektedir. Bu sebeple ihracatçı firmaların kur riski, hammadde maliyetleri, faiz ve kredi koşulları hususlarında yaşanacak olumsuz gelişmelerden etkilenmesinden endişe duyulmaktadır. 57 Dosya: Tekstil TEKSTİL SEKTÖRÜMÜZÜN BUGÜNÜ VE GELECEĞİ ■ Tekstil ve Hazırgiyim sektörlerinin bugünkü durumunu görmek için, Kalkınma Bakanlığı’nın “Onuncu Kalkınma Planı 2014-2018/Tekstil Deri - Hazır Giyim Çalışma Grubu Raporu”na bakıyoruz. Rapora göre; Türk Tekstil ve Hazırgiyim sanayileri, Türk ekonomisinde gerek üretim, gerekse istihdam açısından gıda sektöründen sonra gelerek önemli bir yer tutmaktadır. İhracat açısından öncü kimliğini sürdüren bu sektörler, hammaddeden nihai ürüne yarattıkları katma değer ve küresel ticarete entegrasyon kapasitesi sayesinde geleneksel olarak rekabetçi olma özelliklerini korumaktadırlar. Türk tekstil ve hazır giyim sektörlerinin rekabetçi yönü, bu sanayilerin dinamik yapısından kaynaklanmaktadır. Altyapısı geleneksel olarak güçlü olan bu sektörler, tüketici taleplerine uygun üretim yapabilme ve tedarik zincirine güçlü bir şekilde entegre olma kapasiteleri sayesinde diğer birçok rakip ülkeye göre daha hızlı yol almaktadırlar. Türk tekstil ve hazır giyim sanayilerinin rekabetçiliğini belirleyen önemli unsurlar arasında, AB ile gümrük birliği süreci ve AB ülkelerinin önemli bir ihracat pazarı olması 60 sonucu AB teknik mevzuatına uyum yer almaktadır. Türkiye’de çevreye duyarlı üretim yapılabilmesi ve çevre ve insan sağlığına karşı var olan hassasiyet, Türkiye’nin rekabetçiliğini arttıran ve önümüzdeki dönemde Türkiye’nin daha da öne çıkmasında etkili olabilecek bir unsurdur. Ayrıca e-ticaretin dünya çapında yaygınlaştığı dikkate alındığında, tekstil ve hazır giyim sanayilerinin geleneksel perakendeciliğe paralel şekilde e-ticaret gibi yeni satış kanallarında aktif olması, rekabetçiliği arttıran bir unsur olacaktır. Öte yandan bu sanayilerin, gelecekteki rekabetçilik potansiyelini belirlerken, geleneksel rekabetçilik unsurlarının sürdürülebilirliğinin sorgulanması ve aynı zamanda önümüzdeki süreçte gündeme gelmesi muhtemel konuların tespit edilmesi önem taşımaktadır. Türk tekstil ve hazır giyim sanayilerinin GFZT analizi yapılarak elde edilen rekabet gücü değerlendirmesi aşağıdaki gibidir: GÜÇLÜ YÖNLER - Hızlı ve esnek hareket edebilme - Küçük siparişlere cevap verebilme - Büyük pazarlara (AB ve Rusya gibi) yakınlık ENDÜSTRİ OTOMASYON - Kaliteli ve deneyimli işgücü - Organizasyon tecrübesi, aktif yönetim ve yönetici varlığı - Güçlü bir tekstil üretim altyapısının varlığı ve tekstil ve hazır giyim sanayilerinde yatay entegrasyon - Hammaddeden aksesuara tüm segmentlerde üretim yapılabilme (Entegre üretim) - Yan sanayi ve terbiye sektöründe güçlü altyapı - Modern teknolojik altyapının varlığı - Son dönemde tasarım ve markalaşma çalışmalarında önemli mesafe kat edilmesi - Ar-Ge ve Ür-Ge çalışmalarında yoğunlaşma - Yurtdışı perakende mağaza sayısında hızlı artış - Çevre ve insan sağlığına uygun üretimde yaygınlık ZAYIF YÖNLER -Yüksek üretim maliyetleri - Nitelikli ara eleman ihtiyacı - Temel hammaddelerin üretiminin talebi karşılayamaması - Ar-Ge ve Ür-Ge kapasitesinin güçlendirilmesi ihtiyacı - Üniversite-sanayi işbirliğinin istenen düzeyde olmaması Dosya: Tekstil - Küçük ve orta ölçekli firma yapısı nedeniyle rekabette yaşanan sorunlar FIRSATLAR - AB ekonomilerindeki krizin hızlı ve küçük siparişe dayalı üretim yapan ülkemiz için fırsat oluşturması - Dinamik Avrasya ve Orta Doğu pazarlarına yakınlık - İstikrarlı ve büyüyen ekonomi TEHDİTLER - Küresel krizin yaygınlaşma ve devamlılık eğilimi, daralan pazarlar - Yaşanan gelişmeler çerçevesinde Orta Doğu’da derinleşen istikrasızlık - AB’nin ticaret politikalarının değişimi nedeniyle bu pazarda tercihli rekabet avantajımızın yitirilmesi - Çin ve Brezilya gibi gelişen yeni pazarlara coğrafi uzaklığımız. • Ülkemizde diğer sektörlerdeki gelişim ve hizmetler sektörünün gelişmesinin işgücü olanaklarını sınırlaması SONUÇ VE DEĞERLENDİRME: Tekstil, deri ve hazır giyim sektörleri ülkelerin sanayileşme ve ihracata yönelme alanında bugüne kadar hep öncü olmuştur. Bu sektörlerdeki sermaye ve bilgi birikimi ülkemizdeki diğer sektörlerin önünü açmış ve gelişmesine olanak vermiştir. Bu sektörler aynı zamanda ülkede hem üretim ve istihdam hem de ticaret ve perakendede ülke çapında en yaygın sektörler olup bu sektörlerde gerçekleştirilecek herhangi olumlu bir gelişme hem toplumun hem de ekonominin genelinde olumlu yansımalar bulmaktadır. Halen dünya genelinde de söz sahibi olmuş ve lider özelliği kazanmış tekstil, deri ve hazır giyim sektörleri, dünyadaki yeni gelişmelere de en fazla uyum sağlama özelliğine sahiptir. Bu bakımdan, dünya ticaretinde, üretim yapısında ve tüketici eğilimlerinde önemli değişimlerin yaşandığı bu dönemde sektörün de dönüşüm sürecini tamamlayarak ülke ekonomisi içinde ve uluslararası rekabette öncülüğünü sürdürebilmesi için gerekli önlemlerin alınması ve bunun için somut eylem planlarının ortaya konulması ülkemiz yararınadır. Bu kapsamda ileriye yönelik olarak başta Çin, Brezilya gibi ülkeler olmak üzere ortaya çıkan yeni pazar fırsatlarından sektörün daha fazla yararlanabilmesi için gerekli şartların oluşturulmasında fayda bulunmaktadır. Ayrıca halen ihracatımızda ağırlıklı payı bulunan AB’nin değişen ticaret politikalarının sektörün ve genel olarak ENDÜSTRİ OTOMASYON sanayinin çıkarlarını da gözetecek şekilde oluşturulmasında gerek sektör gerek kamu tarafından girişimlerin sürdürülmesi gerekmektedir. Yenilikçi ve katma değeri yüksek ürünlerin üretimi ve ihracatı sektörel dönüşümün ana teması durumundadır. Bunun için Ar-Ge ve Ür-Ge temelli çalışmaların yoğunlaştırılması, Ar-Ge desteklerinden sektörün daha fazla yararlanma imkanlarının değerlendirilmesi ve üniversite-sanayi işbirliğine yönelik somut projelerin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Son dönemde ihracatında önemli artış kaydedilen halı sektöründe, ülkemizin eski ve kullanılmayan halıların bakım ve onarımı yapılarak ekonomik bir değere dönüştürülmesi faaliyetlerinde dünyanın lider ülkelerinden olduğu ve bu tür halıların ihracatının yapılarak sektöre ticari bir katma değer yaratıldığı dikkate alınmalıdır. Tasarım, moda, marka ve yaratıcılık sektörel dönüşümü sağlamada önem taşıyan diğer faktörlerdir. Son dönemde bu alanda artan girişimlerin mutlaka artarak sürdürülmesi gereği bulunmaktadır. Hammadde, teknoloji, altyapı ve insan kaynaklarının 61 Dosya: Tekstil geliştirilmesi sektörel dönüşümün olmazsa olmaz koşuludur. Özellikle dönüşüm sürecinde nitelikli işgücünün sektöre kanalize edilmesi, genç kuşakların ilgisinin ve yaratıcılığının sektöre yönlendirilmesine ihtiyaç bulunmaktadır. Sektörde başta pamuk ve ham deri olmak üzere hammadde arz güvenliğinin sürdürülmesi ve ithalata bağımlılığın azaltılması büyük önem taşımaktadır. Bunun için özellikle deri sektörü ile ilgili olarak, hayvancılık sektörünün yalnız et/gıda değil, aynı zamanda deri verimi yönünden de değerlendirmeye alınması (örneğin; İtalya’da Toscana kuzusu veya İspanya’da Entrefino kuzusu derileri nedeniyle ihtimam gösterilen hayvan ırklarıdır) ve varlığının artırılması önerilmektedir. Ayrıca deride denetimli kalifiye kesim yapılması ve kayıt dışı ham deri ticaretinin önlenmesi gerekmektedir. Yurtdışı perakendede güçlenme, kümelenme de dahil olmak üzere sektörün organizasyonal kapasitesinin artırılması ve bu alanlarda bilişim teknolojilerinin sağladığı olanaklardan sektörün maksimum yararlanmasının sağlanması da diğer gerekliliklerdir. Bununla beraber kümelenme mod- 62 elinin (Organize Deri Sanayi Bölgeleri) çok uzun süreden beri uygulanmakta olduğu deri sektörünün, kümelenme maliyetleri ile ilgili destek verilmesi (arıtma sistemleri enerji maliyetinin desteklenmesi, arıtma atıklarının imha bedeli gibi), deri giyim firmalarının doğal kümelenmelerinin kentsel dönüşüm ve şehirleşmedeki diğer inisiyatiflerden olumsuz etkilenmemesi (ve bu bağlamda başta İstanbul olmak üzere deri giyim sanayi için kentsel gelişim çalışmaları sürecinde uygun bir alternatif kümelenme alanının belirlenmesi) talepleri göz önünde bulundurulmalıdır. Bunun dışında insan ve çevre sağlığına yönelik uluslararası standartlara uyum açısından sektörün kat ettiği mesafenin uluslararası tanıtım stratejilerinde daha etkin kullanılması ve sektörde bu konularda farkındalığın artırılması ve sektörün kurumsal sosyal sorumluluk bilincinin daha fazla geliştirilmesi gerekmektedir. Dünyadaki gelişmelere bağlı olarak tekstil, deri, hazır giyim sektörlerinde ihtiyaç ve gereklilikler aşağıdaki ana başlıklarda özetlenebilecektir: 1. Yeni pazar fırsatlarının değerlendirilmesi, yeni pazarlarda yeni ürün ihtiyaçları- nın saptanması ENDÜSTRİ OTOMASYON 2. Yenilikçi, katma değeri yüksek ürünlerin üretimi ve ihracatı ile Ar-Ge ve Ür-Ge temelli çalışmaların artırılması 3. Tasarımın, yaratıcılığın ve markalaşmanın sektörün tüm segmentelerinde yaygınlaştırılması 4. Moda ve markalaşmanın geliştirilmesi 5. Hammadde temini, teknolojik altyapı, yatırım ve üretim stratejileri ile işgücü/ insan kaynakları planlamasının sektörel ihtiyaçlar doğrultusunda oluşturulması 6. Organizasyonal kapasitenin artırılması ve kümelenmenin geliştirilmesi 7. Yurtdışı perakendenin güçlendirilmesi 8. İletişim ve pazarlamada bilişim ve diğer teknolojik olanaklardan daha fazla yararlanılması 9. Rekabet açısından çevre ve insan sağlığına odaklılığın ve kurumsal sosyal sorumluluk bilincinin yaygınlaştırılması Dünyadaki gelişmeler paralelinde sektörün dönüşüm sürecini tamamlayarak, sektörel vizyonda da ortaya konulduğu üzere dünyada ilk üç ülke arasında yer alması hedefinin gerçekleşmesi ülkemizi ihracat, üretim ve istihdam açısından daha ileri bir seviyeye taşıyacaktır. Dosya: Makine MAKİNE SEKTÖRÜ 200 ÜLKEYE İHRACAT YAPIYOR! ■ İstanbul Ticaret Odası (İTO) sitesinde yer alan, Ağustos 2014 tarihli haberde, İTO meclis üyesi Necmettin Öztürk’ün bir açıklaması var. “200 Ülkeye Türk Makinesi İhraç Ediyoruz” başlıklı haberde şöyle demiş Öztürk: Dünya üzerinde çok geniş bir pazarda rekabet eden Türk makinesi, başta sanayi açısından gelişmiş ülkeler olmak üzere 200 ülkeye ihraç ediliyor. Türk makine sektörü, diğer sektörlere göre son yıllarda çok daha hızlı gelişen, katma değer performansı diğer imalat sanayi sektörlerine göre daha başarılı olan, ekonomiye yön verme özelliğine sahip ana lokomotif sektördür. Bunların yanı sıra ihracat potansiyelinin ve istihdam gücünün yüksek olması nedeniyle stratejik bir sektör olarak görülüyor. Makine sektörü, tüm ekonomik aktivitelerin gelişmesinde katalizör görevi görüyor, ekonomik gelişmenin ve endüstriyel rekabetçiliğin de temelini teşkil ediyor. Dünya üzerinde çok geniş bir pazarda rekabet eden Türk makinesi, başta sanayi açısından gelişmiş ülkeler olmak üzere 200 ülkeye ihraç ediliyor. İhracatımızın yüzde 60’ı da AB ülkeleri ve ABD gibi gelişmiş ülkelere yapılıyor. İhracat rakamlarına bakıldığında; 2014 yılı ilk çeyreğinde makine sektörünün tamamında 3.5 milyar dolar düzeyinde ihracat 66 gerçekleştiği, söz konusu rakamın 2013 yılının aynı dönemine kıyasla yüzde 8.4 artış gösterdiği görülüyor. Aynı dönemde en çok ihracat gerçekleştirdiğimiz ülke 601 milyon dolar ile Almanya oldu. Almanya’ya ihracatımızda yine 2013 yılının aynı dönemine kıyasla yüzde 11.5 artış gerçekleşti. 2014 yılı ikinci çeyreğinde ise makine sektör tamamında gerçekleşen ihracat değeri 2013 yılının aynı dönemine göre yüzde 9.7 artış ile 3.9 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. Söz konusu rakam 2014 yılı ilk çeyreğine kıyasla da yüzde 10.6 oranında arttı. 2014 yılı ilk yarısı itibariyle (Ocak-Haziran) makine sektör tamamı ihracatına bakıldığında ise 2013 yılı aynı dönemine kıyasla yüzde 9.1 artış ile 7.4 milyar dolar düzeyinde gerçekleştiği görülüyor. 2014 yılının ilk yarısında Türkiye’nin genel ihracatında 2013 yılı aynı dönemine kıyasla gerçekleşen ihracat artışı yüzde 7.3 iken makine sektörü ihracatındaki artışın bu orandan daha yüksek olduğu dikkat çekiyor. 2013 yılının ilk yarısında yüzde 45.2 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı, 2014 yılının ilk yarısında yüzde 52.3 olarak gerçekleşti. 2014 yılı ilk yarısı itibariyle en çok ihracat gerçekleştirilen mal grupları sırasıyla şu şekildedir: ENDÜSTRİ OTOMASYON - Klimalar ve soğutma makineleri: 1.2 milyar dolar - Motor aksam ve parçaları: 1 milyar dolar - Yıkama, kurutma makineleri aksam ve parçaları: 657 milyon dolar - İnşaat ve madencilikte kullanılan makineler aksam ve parçaları: 596 milyon dolar - Pompalar ve kompresörler: 439 milyon dolar Dünya pazarlarına hızlı ve etkin bir şekilde ulaşan bir sektör olmayı hedefleyen makine sektöründe ihracat rakamlarına baktığımızda artışın istikrarlı bir şekilde devam ettiği açıkça görülüyor. Dünya ticaretinde yavaşlama, AB pazarında durgunluk, çevre ülkelerdeki siyasi krizlere rağmen Türk makine sektörü yukarıdaki rakamlardan da anlaşıldığı gibi ihracat artışını istikrarlı bir şekilde sürdürüyor ve 100 milyar dolarlık 2023 ihracat hedefine emin adımlarla ilerliyor. 2013 yılında 13.9 milyar dolar düzeyinde gerçekleşen makine ihracatının, 2014 yılında yaklaşık 16 milyar dolar seviyelerinde gerçekleşmesi bekleniyor. Bu haberi, İhracatı Geliştirme Merkezi –İGEME sitesinde yer alan bir diğer haber de doğruluyor. Haberde, “Makine sektörü ihracatı yılın ilk yedi ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde Dosya: Makine 8,5 artarak 8,7 milyar dolara ulaştı. İSTANBUL - Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği (MAİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran, makine sektörünün ihracatının bu yılın ocak-temmuz döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8,5 artarak 8,7 milyar dolara ulaştığını bildirdi. MAİB açıklamasına göre Dalgakıran, sektörün ihracatının bu yılın ocaktemmuz döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8,5 artarak 8,7 milyar dolara ulaştığını kaydetti. Sektörün ihracattaki istikrarlı artışının devam edeceğini aktaran Dalgakıran, sektörün geçen yılın ilk 6 aylık döneminde yüzde 45,2 olan ihracatın ithalatı karşılama oranının, bu yılın aynı döneminde yüzde 52,3’e ulaştığı bilgisini verdi. Türk makinelerinin dünya sıralamasında hak ettiği yeri alacağını vurgulayan Dalgakıran şunları kaydetti: “Makine Tanıtım Grubu faaliyetleri kapsamında hedef ülke olarak belirlenmiş olan ve yoğun lobi faaliyetlerinin gerçekleştirildiği ülkelerden geri dönüşüm almaktayız. Örneğin, ülkemizin makine ihracatında yüzde 16’lık bir paya sahip olan Almanya’ya yapılan ihracatta 2014 yılı ocak-haziran döneminde yüzde 13,8 oranında artış sağlanmıştır. En fazla makine ihracatı gerçekleştirilen ülke sıralamasında ikinci sırada yer alan Amerika’ya ihracatta yüzde 27,9, üçüncü sırada yer alan İngiltere’ye ihracatta ise yüzde 1,7’lik artış yaşanmıştır. İlk üç ülkenin yanı sıra en çok ihracat gerçekleştirilen ülkelerden Fransa, İtalya, İran ve İspanya’ya yapılan ihracatımızda da artış var. Önemli makine ithalatçıları içerisinde gerilemeler de yaşandı. Rusya’ya ihracatımızda yüzde 7,9, Irak’a ihracatımızda yüzde 10,2, Azerbaycan’a olan ihracatımızda ise yüzde 8,1 azalma yaşandı.” deniliyor. O zaman, Makine Sektörü’ne daha geniş bir açıdan, yani Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın “Makine Sektörü Raporu (2014/2)” verileri ile bakalım. Rapora göre; Makine Sektörü, sahip olduğu yüksek katma değer oranı, teknoloji üretimini zorunlu kılması, geniş bir yan sanayi ağı oluşturması, yatırım maliyetlerini düşürmesi, nitelikli personele yönelik istihdam alanı oluşturması, dışa bağımlılığı ve dış ticaret açığını azaltmasının yanı sıra pek çok sektöre girdi sağlaması ile tetikleyici güce sahip lokomotif bir sektördür. Ülkemiz makine sektörü, 2013 yılında 38,9 milyar dolarlık dış ticaret hacmine ulaşmış ve makine sektörü ihracatının söz konusu yıl itibariyle toplam ihracattan aldığı pay %7’ye ulaşmıştır. 2023 yılında hedeflenen 500 milyar dolarlık ihracattan makine sektörünün 100 milyar dolar pay alabilmesi adına bu oranın 2023 yılında %20’ye yükselmesi gerekmektedir. 2013 yılında, sektör ihracatının ithalatı karşılama oranı %37,5 olarak gerçekleşmiştir. Bu düzeyin arttırılmasına yönelik alınacak tedbirler, makine sektörü ve bu sektörün girdi sağladığı diğer pek çok sektör açısından büyük önem taşımaktadır. Ülkelerin gelişme sürecinde, makine imalat sanayinin imalat sanayi içerisindeki önemi giderek artmaktadır. Bu artış trendine paralel olarak; 2013 ENDÜSTRİ OTOMASYON yılı toplam dünya ihracatı 18,0 trilyon ABD Doları, toplam dünya makine ihracatı ise 2,0 trilyon ABD Doları olmuştur. Makine sektörünün dünya ticaretinden aldığı pay 2013 yılı itibariyle % 11,2 seviyesindedir. Makine imalat sanayi, bütün dünyada olduğu gibi ülkemizin sanayileşmesinin de itici gücüdür ve gelecekte de ülkemizin gelişiminin temel taşı olacaktır. Türk makine sanayi 1990 yılından bu yana yaklaşık % 20 oranında yıllık büyüme oranı göstermiştir. Birçok ülkede olduğu gibi, Türkiye’de de makine imalatçılarının büyük çoğunluğu KOBİ niteliğinde olup, bu yapı değişen ekonomik koşullara ve teknolojik gelişmelere karşı daha esnek ve hızlı cevap verme imkânı sağlamaktadır. Sektörde faaliyet gösteren KOBİ’lerin sahip olduğu ucuz işgücü avantajı ve gelişmiş mühendislik becerileri, makine imalatçılarının uluslararası pazarlarda rekabet şansını arttıran unsurlardır. Türk makine sanayinde, her türlü parça ve aksamın yüksek kalitede ve rekabet edebilir fiyatlarda üretimi yapılmaktadır. Üretim sürecindeki yerli girdi oranı ise % 80–85 civarındadır. Sektörün Alt Grupları ve Üretilen Başlıca Ürünler: Makine sanayinde 20’ye yakın alt ürün grubu bulunmaktadır. Bu gruplara ait standart bir sınıflama bulunmamakla birlikte sektörde sıklıkla anılmakta olan gruplar aşağıda listelenmiştir. - Reaktör ve Kazanlar -Türbinler ve Turbojetler -Pompalar -Kompresörler 67 Dosya: Makine -Vanalar -Klimalar ve Soğutma Makineleri - Isıtıcılar ve Fırınlar -Hadde ve Döküm Makineleri -Gıda Sanayii Makineleri - Ambalajlama Makineleri -Tarım ve Ormancılık Makineleri - İş ve İnşaat Makineleri - Madencilik Makineleri - Kâğıt ve Matbaacılık Makineleri -Yıkama, Kurutma ve Ütüleme Makineleri -Tekstil ve Konfeksiyon Makineleri - Deri İşleme ve İmalat Makineleri - Kauçuk, Plastik, Lastik İşleme ve İmalat Makineleri -Takım Tezgâhları ve Metal işleme Makineleri - Rulmanlar Sektörün Etkileşim Halinde Olduğu Diğer Sektörler: Makine sektörü, yatırım malı ekipmanları temin etmesi bakımından bütün önemli sanayi kolları ile stratejik bir işbirliği içindedir. Makinelerin ve diğer mekanik ekipmanların performansı, tarım, balıkçılık, madencilik, inşaat, nakliye, proses endüstrileri ve diğerlerinin verimliliğinin artmasında önemli rol oynamaktadır. Bu nedenle de ekonominin gelişmesi, tüm sanayi kollarının rekabet gücünün artmasına katkı sağlamaktadır. Sektörün Bölgesel Yapısı ve Kümelenmeler: Makine imalat sanayi, bazı iller çevresinde daha fazla yoğunlaşmış bulunmaktadır. Bunlar; Bursa, İstanbul, Kocaeli, Trakya dâhil Marmara Bölgesi, İzmir, Eskişehir, Ankara, Konya, Gaziantep 68 gibi illerdir. Çukurova bölgesi de bu kapsamda yer almaktadır. Takım tezgâhı imalatı ise, daha çok Bursa, Kocaeli, İstanbul, İzmir ve Konya’da ön planda olan imalat konusudur. Gaziantep, daha çok tekstil (halı dokuma dâhil) ve gıda sanayii makineleri ile inşaat makinelerine öncelik veren bir konumdadır. Komşu ülkelere yakınlığı ve işbirliği olanağının artması nedeni ile bu ilimizde, son yıllarda daha değişik makine türlerinin imalatı da gelişim göstermektedir. Öte yandan, OSTİM Organize Sanayi Bölgesi ile Çankaya Üniversitesi arasında 22 Mayıs 2008 tarihinde İş ve İnşaat Makineleri Kümesi (İŞİM) kurulmuş ve bugüne kadar bu küme tarafından çeşitli faaliyetler gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, Bakanlığımızca rekabetçilik ve yenilikçilik alanlarında küme destek programı tasarımı tamamlanmış olup, ilgili Kümelenme Destek Programı Yönetmeliği 15/09/2012 tarihli ve 28412 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Program kapsamında sektörel ayrım yapılmaksızın belirli bir rekabetçilik ve sürdürülebilirlik seviye ve potansiyeline sahip kümelenmelerin iş planı çerçevesinde (faaliyet ve projeleri) desteklenmesi planlanmaktadır. Küme Destek Programına yönelik usul ve esaslar Bakanlığımız web sitesinde yayımlanmıştır. Ayrıca I. Çağrı ilanına 24/10/2013 tarihinde çıkılmış olup, söz konusu çağrı 31/01/2014 tarihinde sona ermiştir. Sektörün Kapasite Kullanımı: Makine ve Ekipman İmalatına ait kapasite kullanımı, ENDÜSTRİ OTOMASYON toplam imalat sanayine ait değere oldukça yakın seyretmektedir. Ayrıca, imalat sanayinde 2011 yılından itibaren yaşanmakta olan düşüşün aksine, makine sektöründe kapasite kullanımı her geçen yıl artmaktadır. Sektörün Girişim Sayısı ve İstihdamı: TÜİK verilerine göre makine sektöründe 2012 yılı itibariyle 11.679 işletmede yaklaşık 187 bin civarında personel istihdam edilmektedir. 2012 yılına ait girişim sayısı ve istihdam verilerinin birlikte ele alınması sonucunda, makine sektöründeki girişim sayısının azalmasına karşın bu firmalardaki çalışan sayısının 2012 yılında da artmaya devam ettiği görülmektedir. Makine ve Teçhizat İmalatına ait sanayi istihdam endeksi, bizlere makine sektörünün sağlamış olduğu istihdamın, genel imalat sanayi değerinin üzerinde bir artış sağladığını göstermektedir. Sektörün Üretim ve Katma Değeri: 2012 yılı TÜİK verilerine göre 33,3 milyar TL düzeyinde gerçekleşen makine sektörü üretim değerinin, aynı yıldaki 750,4 milyar TL’lik Türkiye Toplam İmalat Sanayi içerisindeki payı %4,4 civarındadır ve bu oran her geçen yıl artmaktadır Ayrıca, “BYS Makine ve Teçhizat İmalatı” Sektöründe 2010=100 temel yıllı Sanayi Üretim Endeksi yıllık ortalama değeri, 2010 yılından itibaren toplam imalat sanayine ait endeks değerinin üzerinde seyretmektedir. Sektörün Cirosu: Makine sektörü 2012 yılında toplam 35,8 milyar TL’lik ciro yapmıştır. Anılan yıl itibariyle sektörün toplam imalat sanayi cirosu içerisinde- Dosya: Makine ki payı ise % 4,5’e yükselmiştir. Makine ve Ekipman İmalatı sanayine ait ciro endeksinin de diğer endekslerde olduğu gibi toplam imalat sanayi değerinin üzerinde seyrettiği, ayrıca makine sektörüne ait ciro içerisindeki yurtdışı payının büyük bir artış trendi izlediği anlaşılmaktadır. Sektörün Ar-Ge Faaliyetleri: 2012 yılı Ar-Ge Faaliyetleri Araştırması kapsamında, kamu kuruluşları, vakıf üniversiteleri ve ticari sektördeki anket sonuçları ile devlet üniversitelerinin bütçe ve personel dökümlerine dayalı olarak yapılan hesaplamalara göre Türkiye’de Gayri Safi Yurtiçi Ar-Ge Harcaması 2012 yılında bir önceki yıla göre %17,1 artarak 13 Milyar TL olarak hesaplanmıştır. Türkiye’de 2000 yılında Gayri Safi Yurtiçi Ar-Ge harcamasının GSYİH içindeki payı % 0,48 iken bu oran 2012 yılında % 0,92’ye yükselmiştir. Bu artış, ülkemizde Ar-Ge’ye verilen önemin yıllar geçtikçe arttığının somut bir kanıtıdır. 2012 yılında Gayri Safi Yurtiçi Ar-Ge harcamalarının %45,1’i ticari kesim, %43,9’u yükseköğretim kesimi ve %11’i kamu kesimi tarafından gerçekleştirilmiştir. Bir önceki yıl yükseköğretim %45,5 ile ilk sırada yer alırken, bunu %43,2 ile ticari kesim, %11,3 ile kamu kesimi takip etmekteydi. NACE Rev.2 - Kod:28 altında değerlendirilen makine sektöründe ise 2011 yılında 234,2 milyon TL olan Ar-Ge harcaması, 2012 yılında %28,7’lik artışla 301,4 milyon TL düzeyinde gerçekleştirilmiştir. Makine sektörü bu büyüklük ile en yüksek Ar-Ge harcaması gerçekleştirilen sektörler arasında yer almaktadır ve imalat sanayi içerisinde %10’a yakın bir paya sahiptir. 2012 yılı itibariyle ticari kesim tarafından yapılan 5,9 milyar TL’lik toplam Ar-Ge harcamalarının 3,1 milyar TL’si, yani yaklaşık olarak %53’ü doğrudan imalat sanayinde gerçekleştirilmiştir. Sektörün Dış Ticareti: Uluslararası Standart Ticaret Sınıflaması “SITC Rev.3” kapsamında 71, 72, 73 ve 74 başlıklarının toplamı olarak değerlendirilen makine ihracatında 2013 yılında bir önceki yıla kıyasla %9,5’lik bir artış elde edilmiş ve ihracatımız 10,6 milyar dolar olmuştur. Sektörün ithalatı da %14,2 artarak 28,3 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiş olup, dış ticaret açığı ise 2012 yılına göre %17,3 artmıştır. 2013 yılı sonu için 17,7 milyar dolarlık bir dış ticaret açığı söz konusudur. Sektörün Maliyet Bileşenleri: Ülkemizde makine sektöründe işçilik en büyük maliyet kalemlerinin başında gelmektedir. Diğer bir deyişle, makine üretimi sermaye yoğun olmaktan çok işgücü yoğun bir sektördür. Dolayısıyla işçilik maliyeti ülkemiz için makine sektörü açısından hayati öneme sahip bir rekabet faktörüdür. Emek yoğun karakterini koruyan ülkemiz makine sektörü, bu yapısı ile gelişmiş ülkelerde de benzer karakter göstermektedir. Çok az sayıda ENDÜSTRİ OTOMASYON makine tipi hariç, seri imalat teknikleri bu sektörde uygulanmamaktadır. Son yıllarda dünyada müşteri istekleri doğrultusunda tasarlanan makine imalatına yönelme eğilimi söz konusudur. Bu talepler, ek bir mühendislik çalışması gerektirmektedir, artan maliyetler ise talep edildiği ülkelerde fiyatların artmasına sebep olmaktadır. Ülkemizde ise işçilik yanında, mühendislik hizmetlerinin de nispeten ucuz olması, makine imalatçı firmalarının rekabet şansını arttırmaktadır ve bu üstünlük yakın gelecekte de devam edecektir. Müşteri istekleri doğrultusunda imalatta, mühendislik ve işçilik ücretlerinin düşük olmasının yanı sıra, oldukça emek yoğun olan bu üretim konularında firmaların teknolojik birikimleri rekabete imkân verecek düzeydedir. Bu olumlu yapı, ülkemiz makine imalatçısının, üçüncü ülkelerde tesislerin yenilenmesi veya yeni yatırımların gerçekleştirilmesi şansını artırmaktadır. Sektöre Özgü Yatay ve Dikey Politikalar ve Düzenlemeler: Ülkemizin AB Teknik Mevzuatını uyumlaştırmasıyla, makine imalatçılarımızın üretim aşamasında uymak zorunda olduğu bazı yönetmelikler bulunmaktadır. Başta 2006/42/AT sayılı “Makine Emniyeti Yönetmeliği” olmak üzere, gereken durumlarda aşağıda belirtilen yönetmeliklere ve imalatçılarımızın sorumluluğunda olmak üzere burada belirtilmemiş olan ilgili diğer mevzuata 69 Dosya: Makine da uyulması zorunludur.Bu yönetmeliklerden bazıları aşağıda sıralanmıştır: - 97/68/AT sayılı “Karayolu Dışında Kullanılan Hareketli Makinelere Takılan İçten Yanmalı Motorlardan Çıkan Gaz ve Parçacık Halindeki Kirletici Emisyonlara Karşı Alınacak Tedbirlerle İlgili Tip Onayı Yönetmeliği”, - 2009/142/AT sayılı “Gaz Yakan Cihazlara Dair Yönetmelik”, - 94/9/AT sayılı “Muhtemel Patlayıcı Ortamda Kullanılan Teçhizat ve Koruyucu Sistemler İle İlgili Yönetmelik (ATEX)” - 2000/14/AT sayılı “Açık Alanda Kullanılan Teçhizat Tarafından Oluşturulan Çevredeki Gürültü Emisyonu İle İlgili Yönetmelik”, - 2006/95/AT sayılı “Belirli Gerilim Sınırları Dâhilinde Kullanılmak Üzere Tasarlanmış Elektrikli Teçhizat İle İlgili Yönetmelik”, - 2004/108/AT sayılı “Elektromanyetik Uyumluluk Yönetmeliği”, İlgili yönetmeliklere uygun imalat yapılması ülkemizde bir zorunluluk olmakla birlikte, üreticilerimizin ürünlerini AB ve Dünya pazarlarına açmak için de bir anahtardır. 2014 yılı Eylül ayı itibariyle 2006/42/ AT sayılı Makine Emniyeti Yönetmeliği kapsamında 7 adet, 2009/142/AT sayılı Gaz Yakan Cihazlara Dair Yönetmelik kapsamında 5 adet, 94/9/AT sayılı ATEX Yönetmeliği kapsamında ise 3 adet ulusal Onaylanmış Kuruluş, Bakanlığımız tarafından görevlendirilmiş bulunmaktadır. Sektörün 2014-2023 Projeksiyonu: Türkiye İhracatçılar 70 Meclisi (TİM) tarafından yürütülen Türkiye’nin 2023 İhracat Stratejisinin Sektörel Kırılımı Projesi kapsamında hedeflenen 500 milyar dolarlık ihracat rakamına ulaşılabilmek amacıyla 2023 yılında Makine ve Aksamları Sektörü İhracatının 100 milyar dolar olması öngörülmüştür. Dünya pazarından %2,3’lük bir pay sahibi olunması amaçlanan çalışmada Yıllık Ortalama Artış Oranının %17,8, Türkiye İhracatı içerisindeki payın ise %18,34 olması planlanmıştır. SEKTÖRÜN SON ALTI AYLIK DEĞERLENDİRMESİ Sektörün Üretim Endeksi Değerlendirmesi: Makine sektörüne ait Sanayi Üretim Endeksinin aylık verilerine göre, makine sektöründeki üretim düzeyi kararlı bir biçimde artmaktadır. Sektörün Kapasite Kullanım Oranı Değerlendirmesi: Sektöre ait kapasite kullanımı, 2013 yılı Ocak ayından itibaren %75 düzeyinin üzerine çıkmıştır. Sektörün İhracat ve İthalat Değerlendirmesi: Makine sektörünün 2014 yılı ihracatı bir önceki yılın aynı dönemine göre %8,1 artış göstermiştir. Makine sektörü açısından 2013 yılındaki aylık ihracat, 2012 değerlerinin ortalama %6,5 oranında üzerinde seyretmiştir. 2012’de 9.691.007.745 Dolar olan yıllık ihracat toplamı, 2013’te 10.615.969.974 Dolar seviyesine yükselmiştir. Yıllık değişim oranı, % 9.5’tir. Makine sektörünün 2014 yılı ithalatı bir önceki yılın aynı dönemine göre %8,3 daralmıştır Son Dönemdeki Sektöre İlişkin Türkiye ENDÜSTRİ OTOMASYON ve Dünyadaki Gelişmeler: Türkiye Makine Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı (2011-2014), 2/5/2011 tarih ve 2011/10 sayılı Yüksek Planlama Kurulu kararıyla onaylanarak uygulamaya girmiş ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Nihat ERGÜN tarafından 3 Mayıs 2011 tarihinde sektör temsilcilerinin de katılımıyla gerçekleştirilen tanıtım toplantısıyla kamuoyuna açıklanmıştır. Belgenin uygulanması, izlenmesi ve değerlendirilmesi amacıyla oluşturulan Yönlendirme Kurulu tarafından düzenli olarak toplantılar düzenlenmektedir. Bu kapsamda, -Yönlendirme Kurulu 1. Toplantısı 3 Ağustos 2011, -Yönlendirme Kurulu 2. Toplantısı 7 Şubat 2012, -Yönlendirme Kurulu 3. Toplantısı 28 Ağustos 2012, -Yönlendirme Kurulu 4. Toplantısı 18 Mart 2013, -Yönlendirme Kurulu 5. Toplantısı 4 Eylül 2013, -Yönlendirme Kurulu 6. Toplantısı ise 28 Şubat 2014 tarihlerinde gerçekleştirilmiştir. Yönlendirme Kurulu 6. Toplantısında katılımcılar ile birlikte değerlendirilen ve Temmuz – Aralık 2013 dönemi boyunca eylemler nezdinde sağlanan gelişmelerin derlendiği V. UYGULAMA, İZLEME VE DEĞERLENDİRME RAPORU Genel Müdürlüğümüz (http:// sgm.sanayi.gov.tr) web sayfasında (Dokümanlar/Strateji İzleme Raporları) yayımlanmıştır. Dosya: Makine MAKİNE SEKTÖRÜNÜN GÜÇLÜ-ZAYIF ANALİZİ ■ Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı’nın 2014 tarihli “Makine İmalat Sektörü Analiz Çalışması” isimli araştırmasına bakalım. Çalışmaya göre; Makine İmalat Sektörü son yıllarda Türkiye ekonomisinin ve ihracatının yükselen yıldızı olmuştur. , 2011 yılında 135 milyar $ olarak gerçekleşen toplam Türkiye ihracatından Makine İmalat Sektörü yaklaşık %9 pay almıştır. Makine ve Aksamları, Türkiye’nin ihracatında Kara Taşıtları’ndan sonra 2. sıradaki sektördür. Türk Makine Sektöründe 2001 yılında %27 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı 2011 yılında %43’e çıkmıştır. Sektörün ihracatı 2011 yılında 2010 yılına kıyasla %21 artarak yaklaşık 12 milyar $ olarak gerçekleşmiştir. Türk Makine Sektörünün önde gelen ihraç pazarları ise; AB Ülkeleri, Rusya, ABD’dir. Türk Makine Sektörü 200 ülkeye ihracat yapmaktadır. Makine İmalat Sektörünün misyonu daha yük- 74 sek teknolojiye sahip bir makine imalat sanayi yaratmak, yurtdışı pazarları ile bütünleşmek, edineceği partnerlerle işbirliği kurmaktır. Hedef, 2023’te 500 milyar $ hedeflenen toplam ihracat içerisinde 100 milyar $ makine ihracatı gerçekleştirerek dünyada ilk 5 makine ihracatçısı ülke arasına girmektir. Türkiye’nin toplam ihracatı içinde % 8 olan makine payının makine sektöründe söz sahibi olan ülkelerde olduğu gibi % 20’ye çıkarılması sektörün bir diğer hedefidir. Türk Makine imalat sektörünün avantajları ise şu şekildedir; - Gelişmişlik Mühendislik Becerileri ve Yeniliklere Çabuk Uyum Sağlama - Kalite Bilinci - Uzmanlaşmış, Yüksek Vasıflı, Orta ve Üst Düzey Yöneticiler - Genç İşgücü - Tesisleşme (OSB gibi) - Gelişmiş Yan Sanayi - Sektörün örgütlenme düzeyi yüksekliği ENDÜSTRİ OTOMASYON Yukarıda sayılanların tamamı Ülkemiz Makine İmalat Sanayi açısından gerçek veriler olup somut hedefler niteliğindedir… Sürekli değişen ve yeniden yapılanma süreci içerisinde bulunan günümüz dünyasında hem gelişmiş ülkelerde hem de gelişmekte olan ülkelerde makine imalat sektörü özel bir konuma sahiptir. Bilhassa gelişmiş ülkelerde bu sektöre büyük önem verilmekte ve öncelikli sektör olarak nitelendirilmektedir. Mühendislik, AR-GE faaliyetleri ve araştırmanın en yoğun ve vazgeçilmez olduğu bir sektör olan makine imalat sanayi, sanayi sektörleri içinde yatırım malı üreten temel sektör niteliğinde olup ekonomide lokomotif rolü üstlenmektedir. Öyle ki Avrupa Birliği dokümanlarında “makine sektörü, mühendislik sanayilerinin önemli bir bölümüdür ve Avrupa Birliği ekonomisinin başlıca dayanağı ve en önemli temel direğidir” ifadelerine yer verilmektedir. Sektöre bu denli önem verilmesinin başlıca nedenleri şunlardır: Dosya: Makine - Makine imalat sektörü, imalat sanayinin hemen hemen tüm sektörlerine girdi sağlamaktadır. - Ürünler ve üretim teknikleri yüksek düzey teknolojileri kullanmaktadır, bu nedenle yüksek düzeyde yetişmiş eleman kullanımına ihtiyaç duyulmaktadır. Gelişme hızı ve üretim kompozisyonları, yeni ihtiyaç ve taleplere göre belirlenmektedir. - Sektör sağladığı girdilerle, hem diğer sanayi sektörlerine çok çeşitli makine, aksam ve aletleri üreterek, hem de bu makineler tarafından üretilen ürünleri ulusal ve uluslararası pazarlara sunarak öncelikli ve ayrıcalıklı bir işlev üstlenmektedir… Makine imalat sanayi, Türkiye’deki diğer sektörlere nazaran daha hızlı gelişen, ihracatını sürekli arttıran, kapasite kullanımını belirli bir düzeyde tutan ve katma değer göstergelerini önemli ölçüde yükseltebilen bir yapıya sahip olmuştur. Ekonomideki belirsizliklere rağmen 1990–2011 döneminde üretim alt sektörlere göre önemli ölçüde değişmekle birlikte, ortalama % 8-15 arasında yıllık artış gösterebilmiştir. Kapasite kullanım oranları ortalaması yine aynı dönem için % 71 civarında olmuştur. Makine imalat sanayi 1990–2011 dönemi yıllık ihracat artış oranı ise % 20,9 olmuştur. İmalat sanayinin aynı dönemdeki yıllık ihracat artışının % 11,8 olduğu göz önünde bulundurulursa sektörün başarılı bir performans gösterdiği söylenebilir. Sektörde her türlü makine üretimi önemlidir. Ancak belli grupların üretimi, farklı makinelerin de üretilmesine olanak sağladığı için ayrı tutulmalıdır: Ayrı bir öneme sahip olan ürünlerin başında takım tezgâhları gelmektedir. Ülkemizde ve dünyada yapılaşma hızının artışına paralel olarak önemi artan inşaat sektöründe ihtiyaç duyulan iş ve inşaat makineleri ile pompalar, vanalar ve kompresörler de önem arz etmektedir. Bunların yanı sıra gıda arzı ve güvenliğini doğrudan ilgilendiren tarım makineleri ile gıda makinelerinin de ayrı bir öneme sahip olması gerektiği düşünülmektedir. ENDÜSTRİ OTOMASYON AB Komisyonunca hazırlanan raporda diğer sektörlerle ilişkiler konusunda şu bilgiler yer almaktadır: “Makine sektörü, yatırım malı ekipmanları temin etmesi bakımından bütün önemli sanayi kolları ile stratejik bir işbirliği içindedir. Makinelerin ve diğer mekanik ekipmanların performansı, tarım, balıkçılık, madencilik, inşaat, nakliye, proses endüstrileri ve diğerlerinin verimliliğinin artmasında önemli rol oynamaktadır. Bu nedenle de ekonominin gelişmesi, tüm sanayi kollarının rekabet gücünün artmasına katkı sağlamaktadır. Birliğin sanayi geleceği ve sanayii gelişmiş ülkeler grubunda Birlik sanayinin geleceği, büyük ölçüde makine sektörü ile ilişkilidir”.Makine imalat sektöründe büyük ölçekli işletme sayısı küçük ve orta ölçeklilere oranla düşüktür. Sektörün belkemiğini, işletmelerin %87’sini oluşturan KOBİ’ler oluşturmaktadır. Sektörün ağırlıklı olarak KOBİ’lerden oluşan yapısı, değişen ekonomik koşullara ve teknolojik gelişmelere karşı daha 75 Dosya: Makine esnek ve hızlı cevap verme imkânı sunmaktadır. Sektörde faaliyet gösteren KOBİ’lerin bir diğer avantajı da sahip oldukları ucuz işgücü avantajı ve gelişmiş mühendislik becerileridir. Bu özellikleri makine imalatçılarının uluslararası pazarlarda rekabet şansını arttırmaktadır. GÜÇLÜ YÖNLER - KOBİ vasfındaki firmaların sektördeki ve pazardaki değişimlere kolaylıkla adapte olabilmeleri - Çağın gerektirdiği biçimde teknoloji ve bilimsel gelişmelere açık genç ve dinamik nüfusun olması - Ucuz iş gücü ve mühendislik hizmetlerine sahip olunması - Sektörde önem arz eden tasarım olayını yapabilecek nitelikli yetişmiş eleman mevcudiyeti - Hammaddelerin yurtiçi pazarlardan sağlanması - Son yıllarda birçok firmanın ihracata yönelmiş olması ile birlikte diğer firmaları da ihracata teşvik etmeleri - Devlet teşviklerinde sağlanan kolaylıklar ZAYIF YÖNLER - İleri teknoloji üretme konusunda uzmanlaşmanın olmaması - Mesleki eğitimler konusundaki yetersizlikler Okul-sanayi işbirliklerinin oturtulamamış olması - Tasarıma yeterli önemin verilmemesi/ Tasarımın önemi konusunda farkındalığın yetersiz olması - Firmaların kalite ve tasarım geliştirme konusunda yetişmiş teknik eleman istihdamına yeteri kadar önem vermemesi 76 - Eski ve verimi düşük makineler ile imalata devam edilmesi - Firmalar arası işbirliğinin yetersiz olması - Çok sayıda firmanın CE işareti kullanımı konusunun gerekliliklerini yerine getirme konusunda çalışma içinde olmamaları - Firmaların büyük kısmının AR-GE’ye yatırımı gereksiz görmesi - Birçok firmanın fason imalat yapmaları nedeniyle markalaşma çalışmaları yapmaması - İhracatta AB pazarına fazla bağımlı olunması FIRSATLAR - AB uyum sürecinde, AB’nin serbest ticaret anlaşması imzalamış olduğu ülkelerin, Türkiye ile de benzeri anlaşmaları imzalamaları sonucu, bu ülkelerin ithalatta uyguladıkları vergilerin düşecek olması, - Potansiyel pazarlar; Rusya, Balkan ülkeleri, Türki Cumhuriyetler, Orta Doğu ülkelerine yakınlık ve nakliye kolaylığı, - İmalatçı firmaların özellikle potansiyel pazar konumundaki ülkelerde düzenlenen fuarlara son yıllarda daha fazla katılmaları ve markaların tanınır hale gelmesi, - Ortadoğu ülkelerinde, politik nedenlerle bazı batı ülkelerinden ithalata karşı isteksizlik - Uzakdoğu ülkelerinde yatırım yapamayan AB firmalarının, Türk firmaları ile işbirliği yapmaya sıcak bakmaları - Türk firmalarının yakın ülkelerdeki alıcıların özel satış şartları isteklerine daha kolay uyum sağlayabilmeleri -Pazarda yer edinmiş, ihracat imkânı ENDÜSTRİ OTOMASYON olan firmaların önemli bir kısmının Avrupa Birliği teknik düzenlemeleri ve uluslararası standartlara uygun imalat yapmaları, - Gelişmiş ülkelerdeki imalatçılarla maliyet bakımından rekabet imkânının olması - Çoğunluğu KOBİ vasfındaki firmaların değişen pazar şartlarına uyum sağlayabilecek esnekliğe sahip olmaları - Dış ticarete önem veren firmaların kaliteye ve güncel teknolojilerin uygulanmasına özen göstermeleri ve uluslararası standartlara uygun imalat yapmaları - İç piyasanın yavaş da olsa gelişmeye başlaması TEHDİTLER - Uluslararası ticaretin serbestleşmesi sonucu pazarda rekabetin artması - Düşük teknoloji grubunda imalat yapan gelişen ülke firmalarının bu kategoride uyguladıkları düşük fiyatlar - Çin, Hindistan, Brezilya gibi ülkelerin sundukları ucuz işgücü fırsatları ile piyasaları zorlaması - Gelişen ülkelerin ithalatta uyguladığı yüksek ve ülkelere göre farklılık gösteren vergiler - Düşük kur değerli TL sonucunda ithalatın artışı ve ihracatın zorlaşması, - Avrupa Birliği’nin serbest ticaret anlaşması imzaladığı ülkelerden yapılan ithalatta AB ortak gümrük tarifelerinin uygulanması, ancak bu ülkelerle ülkemiz arasında benzer anlaşmaların imzalanmamış olması nedeniyle bu ülkelerin Türk mallarının yüksek ithalat vergileri uygulamaları. Dosya: Hidrolik Pnömatik SANAYİNİN AKICI GÜCÜ: HİDROLİK ve PNÖMATİK ■ Konuya en baştan başlamakta yarar var: Bu nedenle önce, İstanbul Ticaret Odası’nın “Hidrolik ve Pnömatik Ekipman Sektör Raporu”na baktık. Rapora göre; “Günümüzde enerji iletiminde kullanılan üç ana kontrol yöntemi vardır; mekanik, elektrik ve akışkan gücü sistemleri. Bu sistemlerin tümünde enerji, enerji üretim kaynağından kullanım kaynağına iletilir. Genellikle daha verimli olması için bu üç yöntem birleştirilerek kullanılır. Kuvvet ve hızın anında ve sisteme zarar vermeden kontrol edilebildiği başlıca yöntemler, akışkan gücünden yararlanan hidrolik ve pnömatik güç iletim yöntemleridir. Akışkan gücü, basınçlı akışkanların, ister sıvı ister gaz halinde olsun, enerjilerinden faydalanılarak elde edilen güçtür. Akışkan gücünün endüstride yaygın kullanımına bakıldığında basınçlı yağ enerjisinden faydalanılan sistemler hidrolik, basınçlı havanın enerjisinden faydalanılan sistemler ise pnömatik olarak ifade edilmektedir. Günümüzde birer mühendislik dalı haline gelen hidrolik ve pnömatik, akışkanların basınçlandırılması ve bu basınçlandırılmış akışkanların iletimi ve denetimi aracılığıyla modern yaşamda gerek duyulan mekanizmaların çalıştırılmasını sağlayan mühendislik dallarıdır. Hidrolik ve pnömatik sistemler sağladıkları avantajlar nedeniyle dünyada birçok sektörde yaygın olarak tercih edilmektedir. - Akışkan gücünden ister doğrusal ister döner olmak üzere yüzlerce tona varan kuvvetler elde etmek mümkündür. 78 - Kullanımları ve kontrolleri çok kolaydır. Elektrikli sistemlere nazaran hız ve konum kontrolü için üstün teknoloji bilgisine ihtiyaç yoktur. Karmaşık değildirler. - Pnömatik sistemler tehlikesiz ve hafiftir. Buna rağmen günümüz teknolojisinde çok hassas ve kuvvet gerektiren işlemlerde kullanılmaktadırlar. - Hidrolik uygulamalarda ağır sanayide ve inşaat sektöründe gereken çok yüksek kuvvetlere ulaşmak mümkündür. - Hidrolik ve pnömatik sistemler, patlama tehlikesi olan gazlı ortamlarda, kimyasal tesislerde çok güvenlidir. - Pnömatik sistemler temiz oda şartları gerektiren gıda ve ilaç sektöründe rakipsizdir. - Diğer sistemlere nazaran çoğu zaman daha ekonomiktirler.” Çerçeveyi daralttığımızda ise Pnömatik, gaz basıncı ile çalışan sistemlerin hareket ve kontrolünü gerçekleştiren uygulama alanıdır. Pratik olarak vakum ve pozitif hava basıncı ile çalışan sistemler ve kullanılan devre elemanları pnömatiğin kapsamı içinde değerlendirilmektedir. Basınçlı hava, insanların kullandıkları ilk enerji türlerinden bir tanesidir. Bilinen en eski uygulama MÖ. 2500 yıllarında kullanılan hava körüğüdür. Basınçlı hava yakın dönemlerde madencilik ve metalurji sektöründe kullanılmıştır. Pnömatiğin sistematik olarak güç uygulamalarında kullanılmaya başlanması 19. yüzyılın ortalarına dayanmaktadır. O dönemlerde özellikle basınçlı hava ile çalışan el aletleri, matkaplar, lokomotifler ve benzeri güç sistemleri pnömatiğin gelişimine ve hızla yaygınlaşmasına ENDÜSTRİ OTOMASYON öncülük etmiştir. Ancak günümüzde de çeşitli uygulamalarda yer alan modern kontrol elemanları ilk kez 20.yy ortalarında kullanılmaya başlanmıştır. Özellikle çok fazla kuvvet gerektirmeyen taşıma, döndürme, indirme, kaldırma gibi işlemlerin yerine getirilmesi için oldukça basit ve süratli çalışan pnömatik sistemler oluşturmak mümkündür. Önceleri çok basit ve az sayıda elemanlardan oluşan pnömatik kontrol devreleri günümüzde onlarca hareket elemanının birleşimine olanak vermekte ve diğer modern kontrol sistemleri ile entegre çalışarak neredeyse tüm endüstriyel uygulamalarda kullanılmaktadır. Pnömatik sistemlerin endüstriyel uygulamalarda sıklıkla kullanılması, enerji kaynağı olarak kullanılan basınçlı havanın olumlu özelliklere sahip olmasıyla doğru orantılıdır. Basınçlı havanın olumlu özellikleri şöyle sıralanabilir. - Hava etrafımızı saran atmosferde sınırsız bir kaynak olarak bulunur. - Hava kullanıldıktan sonra tekrar geri kazanılmasına gerek kalmadan atmosfere atılabilir ve ihtiyaç duyulduğu zaman yeniden kullanılabilir. - Basınçlı hava sıkıştırılmış olarak depolanabilir ve ihtiyaç duyulduğu zaman kullanılabilir. - Hava belirli bir sıcaklık aralığında güvenle kullanılabilir. - Yanıcı ve patlayıcı özelliği yoktur. - Basınçlı hava zehirli değildir ve çevreyi kirletmez. - Yüksek hızlarda çalışmak mümkündür. - Pnömatik sistemlerin basınç ve hızının kademesiz olarak ayarlanması mümkündür. Dosya: Hidrolik Pnömatik - Pnömatik sistemlerde aşırı yük durumunda elemanlar durur ancak yük kalktığında tekrar çalışır. Dolayısıyla pnömatik sistemler kendinden korumalıdır. - Düşük basınçlarda elde edilebilecek kuvvetlerde sınırlıdır. Pratikte 30004000 N mertebesinde kuvvetlere kadar pnömatik elemanlar kullanılmaktadır. - Basınçlı havanın basıncı genelde 10 barın üzerine çıkmadığı için kullanılan elemanların iç yapıları basittir. - Basınçlı havanın üretilmesi için gereken birim enerji maliyeti yüksektir. Ancak kullanılan elemanlar alternatif sistemlere göre daha ucuz olduğu için toplam sistem maliyeti dengelenmektedir. Pnömatik, öncelikli olarak hareketlerin nispeten hızlı, elde edilen kuvvetlerin küçük ve çalışma şartlarının temiz ve emniyetli olması gereken yerlerde tercih edilir. Pnömatik kontrol ve tahrik sistemlerinin sıklıkla kullanıldığı sektörler ve uygulama alanları aşağıdaki gibi sıralanabilir: -Otomasyon sistemleri -Petrokimya endüstrisi -Ambalaj ve paketleme sistemleri -İlaç ve gıda sektörü -Düşük kuvvetler gerektiren pres uygulamaları -Cam endüstrisi -Madencilik ve inşaat sektörü -Demir çelik, döküm ve ağır sanayi uygulamaları -Otomotiv sektörü ve mobil uygulamalar -Tekstil sektörü -Taşıma ve yerleştirme sistemleri -Yarı iletken ve elektronik sektörü -Montaj sistemleri ve fabrika otomasyonu -Ağaç işleme sistemleri -Kâğıt endüstrisi -Dericilik sektörü -Makine ve takım tezgâhları -Gemi pnömatiği ve gemi kontrol sistemleri Genel bir ifadeyle, endüstriyel uygulamaların neredeyse tümünde pnömatik elemanlar ve sistemler kullanılmaktadır. Şimdi de Hidrolik’e gelelim. Hidrolik, basınçlı sıvılar ile gücün üretimi, kontrolü ve iletimi ile ilgili teknolojiyi ifade etmektedir. Kelime olarak su anlamına gelen Yunanca ”hydor” sözcüğünden türeyen hidrolik, tarihin ilk çağlarından itibaren akarsulardan su değirmenleri aracılığıyla güç ENDÜSTRİ OTOMASYON elde etmek gibi işlemleri ifade etmekte idi. İlerleyen bilim ve teknoloji ile birlikte hidroliğin ifade ettiği anlam da değişmeye başlamış, daha ziyade yüksek basınçlı ve düşük debili sistemler ile gücün kontrolü ve iletimini konu alan bir teknoloji haline gelmiştir. Tarihsel açıdan modern hidroliğin temelleri 1650 yılında Pascal’ın kendi adı ile anılan “Pascal Yasası”nı hayata geçirmesi ile başlamıştır. 1750 yılında Bernoulli’ nin “Bernoulli Denklemi”ni oluşturması ile bir boru hattında akan bir akışkanın enerji korunumunu ifade edebilmek mümkün olmuştur. “Akışkanlar Mekaniği” adı altında yürüyen bu temel bilim araştırmaları, 1850 yılında İngiliz Teknoloji Devrimi ile hayat bulmuş ve teknolojik bir atılım olarak 1870 yılında buhar basıncı ile sıkıştırılan suyun vinçlerde, perçinleme makinelerinde, ekstrüzyon makinelerinde kullanımı gerçekleşmiştir. 1870’lerden sonra modern anlamda ilk hidrolik sistem uygulamasını 1906 yılında Amerikan savaş gemisi USS Virginia’da basınçlı yağ kullanarak top yükseliş ve kontrol sistemlerinin gerçekleştirilmesi ile başladığı kabul edilir. Bu adımı takiben özellikle sızdırmaz 79 Dosya: Hidrolik Pnömatik elemanlar konusunda gerçekleşen teknolojik buluşlar sonucunda hidrolik hızla gelişmeye başlamış ve 1926 yılında ABD’de bilinen ilk hidrolik güç ünitesi üretilmiştir. 1936 yılında Harry Vickers’in pilot kumandalı emniyet valfini icadı ile devam eden gelişmeler II. Dünya Savaşı ile birlikte gelen dev teknolojik adımlar içinde yerini bulmuş ve hemen hemen tüm hidrolik devre elemanları bu kısa süreç içinde uygulamaya sokulmuştur. 1950 yılında Jean Mercier lastik ayırıcılı biriktiriciyi, 1958’de Moog MIT’de elektrohidrolik servovalfi icat etmiştir. Hidroliğin avantajları: - Yüksek güç yoğunluğu, aynı hacimli benzer sistemlerden daha yüksek kuvvet veya tork elde etmek mümkün olabilmektedir. - Akışkanlar mekaniğinin bir özelliği olarak, kuvvetin ya da torkun sistem gerektirdiğinde kendiliğinden oluşması dolayısıyla nispeten düşük enerji sarfiyatı mümkündür. - Sistemdeki enerji depo edilebilir. - Sıvıların çok az sıkıştırılabilir olmasından dolayı çok hızlı ve çok yavaş hareketler yüksek hassasiyetle gerçekleştirilebilir. - Farklı kuvvet ve tork değerlerine yumuşak ve kademesiz olarak geçmek 80 ve istenen değerlere göre hassas ayarlar yapmak mümkündür. - Dururken tam yükle harekete geçmek mümkündür. - Aşırı yükten korunulabilir. - Kuvvet ya da torku sabit tutmak mümkündür. - Diğer sistemlere göre daha az hareketli parçalar kullanıldığından daha güvenli, ekonomik ve basittirler. - Elemanların haricen yağlanmalarına gerek kalmaz. Tüm bu avantajları yanında hidrolik gücün çok uzun mesafelere taşınamaması sistemlerden yağ kaçaklarının oluşması, hidrolik yağların çevresel açıdan zararlı olmaları gibi dezavantajları vardır. Hidrolik uygulanan alanlar, genel olarak şöyle sıralanabilir: 1. Endüstriyel Hidrolik; Demir Çelik Endüstrisi, presler (sıvama, abkant, ekstrüzyon, dövme presleri) plastik enjeksiyon makineleri, takım tezgahları. 2. İnşaat Mühendisliği ve Güç üretim Tesisleri; baraj uygulamaları savak ve bendler, köprü hareketleri, maden makineleri, türbinler, nükleer reaktörler. 3.İş Makineleri; eskavatörler, vinçler, ENDÜSTRİ OTOMASYON inşaat ve kazı makineleri, belediye araçları. 4.Özel Uygulamalar; teleskop yatakları, anten tahrik hareketleri, sondajlar, uçaklardaki kanat ve iniş takımlarının tahriki, askeri uygulamalar, eğlence sektörü uygulamaları. 5.Gemi Hidroliği; dümen kontrolleri, liman vinçleri, baş menfezler (kapılar), yelken iticiler, güverte makineleri ve vinçleri. Dünyadaki Hidrolik-Pnömatik sektörünün durumuna bakıldığında, Avrupa Hidrolik ve Pnömatik Komitesinin (CETOP) dünya pazarı istatistik rakamlarına göre, 2002 yılı itibariyle dünyada hidrolik- pnömatik pazarında en büyük payı 10 milyar US$’la A.B.D almaktadır. A.B.D’yi takiben 9 milyar US$’la Avrupa ülkeleri 2. büyük pazar payını teşkil etmektedir. Avrupa’nın ardından Japonya üçüncü sırada gelmektedir. Dünya hidrolik-pnömatik pazarında önde gelen A.B.D ve Avrupa pazarlarına yakından bakıldığında, Avrupa pazarında Almanya’nın lider olduğu görülmektedir. Almanya’yı İtalya ve Fransa takip etmektedir. A.B.D hidrolik-pnömatik pazarının %28’ini pnömatik, %72’sini hidrolik ürün pazarı Dosya: Hidrolik Pnömatik oluşturmaktadır. Sektörün Türkiye verileri ise şöyle: -Sektörün ticari hacmi: Yaklaşık 200 milyon ABD$ tutarında, -Firma sayısı: Yaklaşık 300 firma -İthalat hacmi: Yaklaşık 120 milyon ABD$ - Yerli imalat hacmi: Yaklaşık 20 milyon ABD$ - Makine ve ekipmanlarla giren ithalat: Yaklaşık 60 milyon ABD$ Hidrolik ve pnömatik, birçok sektörle iç içedir. Hidrolik-pnömatik, çok geniş bir yelpazede farklı sektör ve teknolojilere hitap ettiği için stratejik bir öneme sahiptir. Ancak ülkemizde bu alandaki pazar hacmi küçük kalmıştır. Özellikle ileri teknoloji ile büyük ölçekte üretim yapan gelişmiş ülkelerin sanayi kuruluşları pazar olarak seçtikleri ülkemize distribütörleri aracılığıyla veya bizzat gelerek pazarlama ve servis ağlarını kurmuşlardır. Değişik alanlarda üretim yapan küçük ölçekli yerli sanayi kuruluşları, bu kuruluşlarla rekabet edememiş, korumasız kalmışlardır. Bazı firmalar, yabancı evlilik yaparak yaşamlarını sürdürmüş, bazı firmalar kapanmış ancak birçok firma ise zorlu rekabet ortamında savaşma yolunu seçmiştir. Bu firmalar sahip oldukları öz sermayeleri ile veya çok az olan devlet desteği ile teknolojilerini yenilemiş, kalite ve standart kavramlarını hayata geçirerek sektörde kalmayı başarmışlardır. Türkiye Hidrolik-Pnömatik Sektörü’ndeki firmalara bakıldığında en büyük 10 ithalatçı firmanın pazar payı %50 civarındadır. Sektörde yerli imalat yapan firmaların çoğu atölye tarzında üretim yapmaktadır. Teknolojik bilgi ve birikime sahip modern fabrika tarzında üretim yapıp ihracat yapan aynı zamanda iç pazara mal satan firma sayısı çok azdır. MEVCUT DURUM VE SEKTÖRÜN SORUNLARI: Sektördeki firmaların çoğu KOBİ niteliğinde ve küçük işyeri kapsamındadır. Hidrolik-pnömatik sektörünün dünyada yeni bir alan olması nedeniyle Türkiye’de de sektörün önü açıktır. Hidrolik-pnömatik sektörü ile ilgili sağlıklı bir sektörel envanter çalışması yapılmadığı için, istatistiksel sonuçlar yardımıyla ENDÜSTRİ OTOMASYON sağlıklı yargılara varmak pek mümkün değildir. Ancak sektörde önde gelen yerli imalatçı ve ithalatçı firmalardan edinilen bilgiler yardımıyla mevcut duruma dair değerlendirmeler şu şekilde sıralanabilir - Hidrolik-pnömatik ürünlerinin iç pazarda daha çok tüketilebilmesi için girdi verdiği sektörlerin üretimlerini arttırmaları gerekmektedir. Özellikle bu ürünlerin en çok kullanıldığı Makine İmalat Sanayinin teşvik edilmesi, Hidrolik ve Pnömatik Sektörü’ndeki yerli üretimi ve ihracatı arttıracaktır. - Arz talep dengesizliği sektörün en önemli sorunlarından birisidir. Arzın talepten fazla olması firmaları sıkıntıya sokmaktadır. Dolayısıyla pazarın genişletilmesi gerekmektedir. - Sektörde bulunan yerli firmaların sermaye birikimlerinin çok az olması nedeniyle yeni yatırımlar ve Ar-Ge yapılamamaktadır. - Sektördeki ürün çeşitliliği 400 bin adet civarındadır yerli üretici firmalar sermaye azlığından büyük ölçekte üretim yapan uluslararası firmalarla rekabet edememektedir. - Firma enflasyonu yaşanmaktadır. 81 Dosya: Hidrolik Pnömatik Çok sayıda firmanın olması rekabetin fiyatta yoğunlaşmasına neden olmaktadır. - Özellikle uzak doğudan kalitesiz ve ucuz olarak ithal edilen ve standartlara uygun olmayan ürünler, sektörün gelişimini engellemektedir. - Üreticiler, kalitesiz ithal ürünlere dur denebilmesi için sektöre disiplin ve standart getirilmesini ve denetimin arttırılmasını istemektedirler. - Hidrolik ve pnömatikte üretilemeyecek bir sistemin olmadığını söyleyen üreticiler, sanayicilerin ürünlerine karşı ilgisizliğinden şikâyetçi olmaktadırlar. - Konusunda uzmanlaşmış mühendis ve ara teknik eleman sayısı yetersiz olduğu için kalifiye eleman sıkıntısı yaşanmaktadır. Üniversite – sanayi işbirliği yeterli değildir. Teknik meslek liselerinde ve meslek yüksek okullarında zorunlu ders olan konunun üniversitelerde de aynı kapsama alınması istenmektedir. Tahsilâtta problemlerle 82 karşılaşılmaktadır. Tahsilât sorunu alıcı ve satıcı arasında hukuki sorunlara yol açmaktadır. - Üretimin, ihracatın arttırılması için devlet yardımlarının planlı olarak arttırılması gerekmektedir. Devlet yardımlarının yetersiz olmasının yanında var olan desteklerde sektörde bulunan firmalar tarafından bilinmemekte veya çok az bilinmektedir. * Hidrolik-pnömatik sektörünün girdi verdiği önemli sektörlerden olan iş makineleri alanında devlet yatırımlarına bağlı olarak önemli daralmalar olmuş dolayısıyla sektör olumsuz etkilenmiştir. - Yerli ürünlere karşı olumsuz bir ön yargı oluşmuştur. - Enerji fiyatları yüksektir. - Hidrolik- pnömatik alanında Türkçe teknik yayınlar azdır. SONUÇ: Hidrolik-Pnömatik Sektörü’nün ülkemizde gelişimi sanayileşme hamlesi ile birlikte başlamıştır. 1970’lerde ENDÜSTRİ OTOMASYON başlayan bu süreç içinde piyasa ihtiyacı, önceleri dünyanın önde gelen markalarının ithal edilmesi yoluyla karşılanmıştır. Ancak, bir süre sonra, piyasada talebin artması, yüksek gümrük vergileri ve kur farkları nedeniyle ithalatın zorlaşması sonucu yerli ürünler, alternatif olarak piyasada pay sahibi olmaya başlamıştır. Çoğunlukla atölyeler bazında başlayan hidrolik ve pnömatik devre elemanları üretimi 1980’lerde ülke ihtiyacının önemli bir bölümünü karşılar hale gelmiştir. Ama, 1990’lı yılların ikinci yarısında Türkiye’nin Gümrük Birliğine girmesi, gümrük oranlarının kısa sürede sıfırlanması ve ülkemizin açık pazar haline gelmesi, yerli üreticileri dış etkilere karşı hazırlıksız ve savunmasız yakalayarak olumsuz yönde etkilemiş ve pazardan aldıkları payın küçülmesine sebep olmuştur. Ülkemiz HidrolikPnömatik Sektörü’ne yerli üretim açısından bakıldığında aşağıdaki tablo ile karşılaşılmaktadır: Hidrolik silindirler: Çok özel boyut- Dosya: Hidrolik Pnömatik larda olanlar hariç ülkemizde kaliteli ve çeşitli hidrolik silindirler üretilmektedir. Ülke ihtiyacının neredeyse tamamına yakını yerli üretimle karşılandığı gibi önemli miktarlarda ihracat da gerçekleştirilmektedir. Pnömatik silindirler: Genel kullanım amaçlı pnömatik silindirler birçok üretici tarafından kaliteli olarak üretilmekte ve ihracatı gerçekleştirilmektedir. Hidrolik valfler: Mobil hidrolik alanında mekanik kumanda kolları geniş bir yelpazede ülkemizde üretilir hale gelmiştir. Elektrohidrolik valfler, cartridge valfler, oransal valfler ülkemizde üretilmemektedir. Hidrolik pompalar: Dişli pompaların geniş bir yelpazede üretimi vardır ve ihracatı yapılmaktadır. Pistonlu pompaların sabit debili olanlarının da bazı tipleri üretilmekte, paletli pompalar, değişken debili pompalar, yüke duyarlı pompalar ve kapalı devre sistemleri ülkemizde üretilmemekte olup ithal edilmektedir. Hidrolik bağlantı elemanları (Fittings): Bu alanda yerli üretim çeşitlik ve kalite açısından ülke ihtiyacını karşılamakta ve ihracatı yapılmaktadır. Hidrolik diğer aksam: Filtreler çeşit olarak sınırlı üretilmekte ve standart sistemlerde kullanılmaktadır. Daha hassas ve pahalı sistemler için olanlar ithal edilmektedir. Akümülatörlerin pistonlu tipleri yerli üretilebilirken balonlu tipleri üretilmemektedir. Hidrolik güç üniteleri: Her türlü güç ünitesi ülkemizde üretilmekte olup, üretim ülke ihtiyacına cevap verebilecek düzeydedir. Hidrolik motorlar: Ülkemizde üretilmemektedir. Sektörle ilgili olarak, AR-GE yatırımlarına daha fazla ağırlık verilmelidir. Yerli üreticilerin iç pazardan daha fazla pay almasını ve güçlenmesini sağlamak amacıyla ilgili kurumlarca sektöre yönelik teşvik düzenlemeleri yapılmalıdır. HİDROLİK-PNÖMATİK SEKTÖRÜ’NDE BUGÜN Hidrolik-Pnömatik Sektörü’ne ilişkin en son ve en kapsayıcı durum değerlendirmesinin Ekim 2014 tarihinde yapıldığını söyleyebiliriz. Çünkü bu tarihte sektör temsilcileri, VII. Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongre ve Sergisinde bir araya gelmiş. TMMOB Makina Mühendisleri Odası adına 1999 yılından günümüze kadar İstanbul ve İzmir Şubeleri’nin sekretaryalığını üstlendiği “Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi ve Sergisi” sonucunda hem kongre değerlendirmelerini aktarmak hem sektöre yol gösterici olabilmesi adına bir sonuç bildirgesi yayınlanmış. Kongrede açılış konferansı, bildiriler, atölye çalışmaları, kurslar, paneller, yuvarlak masa toplantıları, özel oturum toplantıları, forumlar ve konferanslar ile dinamik bir platform oluşturulmuş; 56 bildiri sunumu, 18 atölye çalışması, 1 panel, 4 kurs, 2 yuvarlak masa toplantısı, 6 özel oturum, toplantı ve forum düzenlenmiş. Kongre kapsamında gerçekleştirilen atölye çalışmaları ve kurslar ile yeni bilgi ve teknolojilerin yaygınlaştırılmasının yanında, sektör çalışanlarının doğru ve tam bilgilerle donatılmasına yönelik sürekli eğitimler yapılmış. “Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi ve Sergisi Sonuç Bildirgesi”nin ana mesajları ise şöyle: “Dünyayı saran krizin ülkemize yansımaları ile Türkiye ENDÜSTRİ OTOMASYON ekonomisinin yapısal sorunları, daha özelde imalat sanayi, makine imalat sanayi ve hidrolik-pnömatik sektörünün sorunları iç içe geçmektedir. Türkiye’nin hidrolik-pnömatik sektörünün teknoloji kullanımı ve projelendirme açısından dünyanın gerisinde kaldığı söylenemez. Hatta sistem üretme noktasında oldukça iyi durumda olduğumuzu söylemek mümkündür. Ancak üretim açısından aynı durum söz konusu değildir. Bu noktada sektörün ana sorunları; yerli üretim, ArGe, sektörle ilgili teknolojik ve endüstriyel birikim, sermaye/finansman ve kalifiye işgücü yetersizlikleri ile yüksek girdi maliyetleri, ithal ürünlerin yerli üretime göre pazar paylarının yüksek oluşu ve dışa bağımlılık olarak sıralanabilir. Yerli üreticilerin ihracatta yaşadıkları sorunlar ve çoğunluğu KOBİ düzeyinde olan bu firmaların kamu desteklerinden yararlanmaları ve bilgilendirilmeleri ile ilgili eksiklikler vardır. AKDER (Akışkan Gücü Derneği) ve CETOP(Comité Européen des Transmissions Oléohydrauliques et Pneumatiques)’tan alınan istatistikî bilgilere göre sektörün 2013 yılı sonu itibariyle pazar büyüklüğünün 512 milyon Euro civarında bir değere ulaştığı görülüyor. 2000 yılında bu rakam 130 milyon Euro iken 2008 yılında 190 milyon Euro‘ya yükselmiştir. Bu rakamlara bakıldığında Türkiye’nin dünyadaki toplam pazar payı 2000 yılında % 0,5 iken 2013 yılında% 1,4‘e yükselmiş bulunmaktadır. Yine CETOP verilerine göre 16 Avrupa ülkesinin dâhil olduğu CETOP bölgesinde pazar payımız 2000 yılında % 1,5 iken 2013‘te % 4,7‘ye yükselmiştir. Sektörün geleceği için 83 Dosya: Hidrolik Pnömatik tüm dünya pazarına hitap edebilecek düzeyde kaliteli, uygun fiyatlı, sürekli geliştirilen ve yüksek teknolojili üretim yapabilen kuruluşlar ile en modern ve çağdaş bilgilerle donatılmış, makine imalat, tasarım ve sistem mühendisliği alanında hizmet sunan kuruluşların sayıları artırılmalıdır. - Hidrolik-pnömatik sektörünün geleceğini, makine imalat sektörünün gelişimi belirleyecektir. Makine imalatçılarının tasarım ve uygulamalarda hak eden yerli ürünlere öncelik vermesi ve güven duyması ile yerli imalat sektörünün beklenen düzeye ulaşacağı, katma değeri yüksek ürünlerin yerli olarak üretilmesinin de ulusal ekonominin yararına olacaktır. Bu bağlamda dünya pazarında rekabet edebilen yerli üreticilerin sayısı artırılmalıdır. -Sektöre yönelik devre elemanları üretiminde yüksek nitelikli malzemelerin, ileri üretim teknolojilerinin ve bilgi sayar tabanlı denetim sistemlerinin giderek artan oranda kullanılmasından dolayı, üretici firmaların ArGe olanaklarının artırılması ve teşvik edilmesi ülke yararına olacaktır. Bu doğrultuda vergi mükellefiyetliklerinde belli indirimler yapılmalı, teknoparklardan yararlanmaları konusunda AKDER‘in yol göstericiliğinde sektör firmalarının bir araya gelmesi sağlanarak ortak Ar-Ge merkezleri kurulmalıdır. -Hidrolik-pnömatik sektöründe ihti- 84 yaç olup olmadığına ve kişilerin yeterliliğine bakılmaksızın birçok işletmenin açıldığı, birçok meslek için ustalık, kalfalık belgesi vb. aranırken bir fabrikanın hidrolik hattını kuran firmanın yeterliliğine bakılmamaktadır. Makinelerin çalıştırılması ve bakımı ehliyetsiz kişilere emanet edilmektedir. Bu saptamalardan hareketle, piyasa gözetimi ve denetimi etkinleştirilmeli, sektör dernekleri bu yapının içerisinde yer almalı, mesleki yeterlilik ve eğitim konusuna önem verilmeli ve yeterlilik sahibi olmayan kişilerin iş yapmalarına engel olunmalıdır. -Hidrolik-pnömatik tahrikli makine üreticilerinin, kullanıcılarının ve bilhassa bu sektörde hizmet veren kuruluşların ihtiyaç duydukları, yetişmiş teknik eleman ve makine imalat, tasarım ve sistem mühendisliğin de var olan boşluk halen doldurulamamıştır. Ülkemizde otomasyonun ve dolayısıyla da hidrolik ve pnömatiğin yaygınlaştırılması, teknik kadroların etkin ve sürekli olarak eğitilmesine ve bu yolla da bilgi ve kullanım potansiyelinin artırılmasına bağlıdır. Bu kapsamda hidrolik-pnömatik alanında sektörün desteğiyle, bir üniversite bünyesinde “Araştırma Enstitüsü” kurulmalı, hidrolik-pnömatik alanında üniversitelerde lisansüstü programlar oluşturulmalıdır. -Bütün dünya teknolojik yarış içerisindedir. Bu yarışın içinde bilgi sahibi olmak ENDÜSTRİ OTOMASYON gerekmektedir. Bilgi sahibi olmanın eğitimle mümkün olduğu bilinmeli ve teknikokullarımızda yapılan eğitimler üretim odaklı olmalıdır. Sektörümüzün gelişmesi için MEB, YÖK ve Akışkan Gücü sektörü temsilcileri ile birlikte eğitim programlarında ihtiyaca uygun güncellemeler yapılmalı, Endüstri Meslek Liseleri’nde uygulamalı meslek derslerinin niteliği geliştirilmeli, atölyelerde mevcut makine ve tezgâhlar, en son modeller ile yenilenmeli ve üniversitelerde güncel teknolojiler ve endüstriyel uygulamalar öğretilmeli, altyapı çalışmaları tamamlanmalıdır. -Yetişmiş insan gücü ve kalifiye eleman konusu şu anda sektörün en büyük problemi olarak görülmektedir. Anadolu Teknik Liseleri’ndeki hidrolik-pnömatik bölümleri kapatılarak mekatronik bölümü haline getirilmekte, makine mühendisliği bölümlerinde lisans programlarında akışkan gücü hala bir ya da iki ders olarak okutulmaktadır. Tüm Ulusal HidrolikPnömatik Kongreleri’nde, sempozyumlarda ve toplantılarda talep edilmesine rağmen Makine Mühendisliği Bölümünde akışkan gücü yüksek lisans programı açılmamıştır.15 yıldır kongre düzenleyen bir sektörün bulunduğu ülkede hala yüksek lisans programlarının olmaması sektörün önünde büyük engel olarak durmaktadır. Üniversitelerimiz bu konuyu en kısa sürede programlarına Dosya: Hidrolik Pnömatik almalıdırlar. Rekabet edebilmenin ön koşularından birisi; kullanılan teknolojilerin inşaat sahaları, tüneller, maden ocakları, demirçelik tesisleri ve tersaneler gibi yüksek riskli ortamlarda işçiler için güvenli çalışma koşullarının sunulmasıdır. Ülkemizin iş kazalarında kaybedilen insan sayısı bakımından dünyada üçüncü Avrupa‘da birinci sırada olduğu belirtilmiştir. Sektörün sunduğu güvenli ürünler ile bu kazaların önüne geçilmesinin mümkün olduğu, insan, makine ve tesisin güvenliğini sağlamanın, sektörde tasarım ve üretim sürecinde sistem ve donanım seçiminde güvenliğin önemli bir kriter olduğu unutulmamalıdır. -Sanayide enerji verimliliği, uluslararası rekabet gücü açısından önemli bir unsurdur. Enerjide sürdürülebilirliğin sağlanması, dışa bağımlılığın azaltılması, enerji maliyetlerinin ekonomi üzerindeki yükünün hafifletilmesi gerekmektedir. İklim değişikliği ile mücadeleye yönelik çalışmalar yapılmalı, enerjinin ve enerji kaynaklarının verimli kullanımının tespiti yapılarak sektörde, hidrolik-pnömatik sistem tasarımlarında ve üretiminde enerji verimliliğine önem ver- ilmelidir. Sistemlerin enerji verimliliği ölçülebilir olmalı, belgelendirilmeli ve teşvik edilmelidir. -Enerji verimli sistemler oluşturmak için tasarım, işletme ve bakım süreçlerindeki mühendislik hizmetleri, enerji verimliliğine ilişkin mevzuatın sektöre etkileri, kamu ihalelerinde enerji verimli sistemlerin teşvik edilmesi, enerji verimliliği kriterlerinin belirlenmesi, enerji izleme sistemlerinin kullanılması gibi konularda Makina Mühendisleri Odası, AKDER, MİB (Makine İmalatçıları Birliği), üniversite öğretim üyeleri ve sektör bileşenlerinin katıldığı bir çalıştay MMO tarafından düzenlenmeli, bu konuyu takip etmek üzere sürekli bir komisyon oluşturulmalı, elde edilen sonuçlar ilgili bakanlıklara iletilmelidir. -Yazılım mühendisliğindeki yeni yaklaşımların, yenilikçi makine konseptlerine olanak sağladığı, akıllı mobil cihazlar, uygulamalar ile entegre PLC sistemlerinin çalışma esnekliğini artırdığı, bu yeni yaklaşımların mühendislik çalışmalarını kolaylaştıracağı ve rekabette esnekliği arttıracağı tespiti yapılarak sektör, yazılım mühendisliği alanındaki gelişmeleri izlemeli ve ENDÜSTRİ OTOMASYON uygulamalara yansıtmalıdır. -Tüm gelişmiş ülkelerde rahatlıkla ulaşılabilen pazar bilgilerini toparlamaya yönelik gerekli altyapı çalışmaları başlatılmalı ve sonuçlandırılmalıdır. CETOP ile ilişkiler daha da geliştirilmeli, bu dönem Türkiye‘de olan CETOP başkanlığı daha etkin değerlendirilmelidir. -Makine üretiminin, bütün diğer sektörlerin altyapısını oluşturmak gibi stratejik bir özelliği olduğu, Avrupa Birliği, Amerika, Japonya, Çin gibi sanayileşmede ileri seviyede olan ülkelerde makine imalat sektörü stratejik ve temel bir sektör olarak kabul edilmektedir. Bu sektörü korumak, geliştirmek için her türlü destek verilmelidir. Ülke ekonomisinin lokomotifi de makine imalatı sanayi olması gerektiği vurgulanarak makine imalat sektörü gelişmeden, Türkiye‘de hiçbir sektörün geleceğinin olmayacağı bilinmelidir. Bu tespitten hareketle sektör bileşenleri ve AKDER makine imalat sektöründeki her türlü örgütlülüğün içinde olmalı ve desteklemelidir. -Türkiye’nin önümüzdeki 10 yıllık dönem için toplam ihracat hedefi 500 milyar USD olarak planlanmaktadır. 85 Dosya: Hidrolik Pnömatik Toplam ihracat içinden 100 milyar USD gibi bir kısmın makine imalat sektörü tarafından karşılanması beklenmektedir. Bütün bu hedefler dikkate alındığında hidrolik-pnömatik sektörü de önümüzdeki 10 yıllık dönemde paralel bir ivme içinde olmalıdır. Hidrolik-pnömatik sektörü makine imalat sektörünün ihtiyaçlarına cevap verebilecek kalite seviyesine ulaşmalı, makine imalat sektörünün lokomotif rolünü üstlenmeli, diğer yardımcı sektörler gibi hidrolik-pnömatik sektörü de bu frekansı yakalayıp, benzer büyümeyi gerçekleştirebilmelidir. -Son yıllarda gelişmiş ülkelerin, katma değeri daha yüksek sektörlere yönelmesi, maliyetlerin yükselmesi, AB ülkelerinin çevre vb. yasaları bu ülkelerin üretimleri azaltmasına ve bu tür sorunların daha az olduğu ülkelere yönelmesine neden olmuştur. Bu ülkelerarasında ülkemiz de bulunmakta ve son yıllarda gerek üretim yaptırma ve gerekse yatırım anlamında ilgi çekiciliğini sürdürmektedir. Bu anlamda sektör de bu ilgiden payını almakta ve cazibe merkezi olmaktadır. Bu sürecin bir müddet daha süreceği düşünülürse sektör bu olanak iyi değerlendirmeli ve planlamalıdır. - Dünyada hızla gelişen ve sanayileşen ülkelere baktığımızda (Çin, Tayvan, Kore gibi), uzun vadeli sanayileşme 86 politikalarının olduğu ve hangi sektörlerde gelişecekleri konusunda planlarının belli olduğu, sanayicilerin yönlendirildiği ve desteklendiği görülmektedir. Ülkemizin bir sanayileşme politikası olmadığı görülmekte ve sanayimizin henüz hangi sektörlerde gelişeceği dâhi bilinmemektedir. Makina İmalatçıları Birliği gibi sanayicilerin bir araya geldiği birliklerin bu konuda attığı adımlar diğer sektörler tarafından da örnek alınmalıdır. Benzer çalışmalar diğer sektörler tarafından da uygulamaya konulmalıdır. Makine, maden, inşaat, gemi, demirçelik gibi hidrolik-pnömatik sektörünün ana müşterisi olan sektörlerin gelişimi hidrolik-pnömatik sektörünü de geliştirecektir. Bu sektörlerin gelişmesi için uygulanacak destek ve politikalar doğrultusunda bunların alt sektörü olan hidrolik-pnömatik sektörünün de aynı politika ve desteklerden yararlanması için gerekli girişimler ve yasal çalışmalar yapılmalıdır. -Bugün, komponent üreten firmalarımız yurt içi pazarlardan elde ettikleri tecrübeyle ürünlerinin kalite kriterlerini uluslararası pazarlarda kabul görecek seviyeye getirmişler, pazarlarını büyütmüşler ve buradan elde ettikleri fonla ArGe‘ye, inovasyona daha çok kaynak yaratma fırsatı yakalamışlardır. Bu firmalarımız, dünya pazarlarında ENDÜSTRİ OTOMASYON etkinliklerini artırmak, pazarlarını büyütmek ve etkin bir oyuncu olmak için büyük çaba sarf etmektedirler. Bu başarıdaki önemli nokta, başlangıçtaki yurt içi pazardan edinilen tecrübedir. Ürünler yurt dışında itibar görüyorsa yurt içinde de bu ürünlere itibar edilmesi için sanayicimiz yerli imalata önem vermelidir. -Yatırım ortamının geliştirilmesi için ülkemizin dört bir köşesinde Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) kurulmaktadır. OSB‘lerdeki arsa fiyatlarının ve bina yatırımlarının maliyetinin yüksek oluşu, bu yatırımı yapan sanayiciyi makine ve tesis yatırımından sonra ihtiyacı olan işletme sermayesi yetersizliğiyle karşı karşıya bırakmaktadır. Elinde iyi projeleri olan birçok girişimci bunların tümünü karşılayacak finansmanı bulamamaktan dolayı yatırım yapma cesaretini gösterememektedir. Siyasi irade, bu konuda yapılacak çalışmalarla girişimcinin önünü açmalı, istihdam artırılmalı ve KOBİ‘lerin etkin hale gelmesini sağlamalıdır. -Hidrolik ve pnömatik sektörünün giderek elektronik ile kaynaştığı, eskiden sadece servo veya oransal valflerle sınırlı olan elektroniğin, şimdilerde eksen kontrol modülleri ve servomotor tahrikli hidrolik pompaların kullanılmaya başlamasıyla yaygınlaştığı görülmektedir. Dosya: Hidrolik Pnömatik Teknolojiler arası entegrasyonun bu şekilde giderek artacağı gözetilerek sektörün hitap ettiği pazar yeniden tanımlanmalı veya revize edilmelidir. -Mühendislik hizmeti üreten sektör firmalarının akreditasyonu, sektörde çalışan mühendislerin uzmanlıklarının meslek odaları tarafından belgelendirilmesi, sektörde çalışanlara teknik elemanların eğitimi ve belgelendirilmesi, sektörle ilgili mevcut regülasyonlar çerçevesinde Bilim Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı‘nın piyasa gözetim denetim faaliyetini yaygınlaştırması, sektör firmalarında çalışan mühendisler tarafından hazırlanan projelerin inşaat sektöründeki mimar ve mühendislik hizmetleri gibi fikri mülkiyet hakları çerçevesinde güvence altına alınması gerekmektedir. Bu vb. konularda Makina Mühendisleri Odası, AKDER ve sektör bileşenlerinin katıldığı bir çalıştay MMO tarafından düzenlenmeli ve bu çalıştayda elde edilen sonuçlar ilgili bakanlıklara iletilmelidir.” VII.Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi ve Sergisi’nin sonuç bülteninde belirtildiği üzere Türkiye’de hidrolik, pnömatik teknolojilerin kullanımı aşamasında oldukça iyi durumdayız. Asıl iyileştirilmesi gereken bu teknolojinin üretilmesi aşamasında yaşanan problemlerdir. Bu noktada teknoloji üretiminde yaşanan sorunların başlıca kaynağı küçük üreticilerin bilgi birikiminin yeterli olmamasıdır. Tecrübe paylaşımı şeklinde alınabilecek önlemlerle bu durumun önüne geçmekle beraber üretilen bilginin üzerine ekleyerek yeni sonuçlara ulaşma ihtimali arttırılabilecektir. Tecrübe paylaşımı konusu sadece pratik birikimin getirdiği tecrübe olarak değil, akademik alt yapıda da karşımıza çıkmaktadır. Teknik okul ve mühendislik eğitimi veren üniversitelerin kalifiye eleman yetiştirmek yanında konuya dair Türkçe kaynak oluşturup sektörün tüm bileşenlerinin faydasına sunması üretimi ve pazarın büyümesini teşvik edecek insanlar yetiştirmeğe katkıda bulunacaktır. Tabii teknik alt yapı yetersizliği dışında çoğu alanda hâkim olan yerli ürüne yönelmeme, yerli ürüne ön yargılı yaklaşım bu alanda da gözümüze çarpıyor. Sıkça kullanılan sistemler oldukları halde yerli üreticinin ürünlerinin kullanılmaması, üreticinin yeni işler üretmek konusundaki motivasyonuna olumsuz etkimektedir. Bu sebeple yeniyi üretmek yerine mevcut olan ENDÜSTRİ OTOMASYON ve tüketilen yapancı ürünlerin Türkiye distribütörü olmak, bu sektör için sektör ilgililerine daha cazip gelmektedir. Devletin, bakanlıkların yerli üretimi teşvik etmesi yanında yerli üretim kullanımını da teşvik etmedi konuya dair önemli bir adım attırabilir. Ayrıca yukarıda bahsettiğimiz tecrübe paylaşımı konusunda da paylaşıma uygun ortamı sağlamak da bakanlıkların atabileceği adımlar arasında yer alabilir. Birbirini tanıyan yerli üretici ve müşteri arasındaki güven bağı sıkılaşacağından arz-talep dengesi de yurt içine kaydırılabilecektir. Son olarak Kobi’den sitesinde yer alan Mayıs 2013 tarihli ve Mürşide Yılmaz’ın “Sektör, uluslararası firmaların yatırımlarıyla büyüyor” başlıklı haberiyle konuyu bağlayalım. VII. Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi Sonuç Bildirgesi değerlendirmelerini de doğrulayan bu haberde şöyle deniliyor: “Hidrolik-pnömatik ürünler, otomotivden tarıma, iş makinelerinden havacılık endüstrisine, pek çok alanın bir parçası olarak kullanılırken, sektörün Türkiye’de gelişimi ise 1980’li yılları buluyor. Son yıllarda ise hızlı bir ivme yakalayan sektör, yabancı menşeili firmaların da ilgisini çekiyor. 87 Dosya: Hidrolik Pnömatik Yakın zamana kadar Türkiye hidrolik-pnömatik pazarından distribütörlerle pay almaya çalışan uluslararası büyük firmalar, satış seviyelerini ve Türkiye’nin kalkınma hedeflerindeki gelişmeleri dikkate alıp, kendi yapılanmalarını kurarak doğrudan iç piyasaya girmeye başladı. Türkiye’nin 350 milyar doları aşan dış ticaret hacmi ile dünya devlerinin dikkatini çektiğini belirten sektör aktörleri, yabancı yatırımcıların önümüzdeki dönemde Türkiye’nin kalkınmasına paralel olarak artacağına işaret ediyor. Bu yatırımların önemli bir kısmı ise ticari yatırımlar olarak gözlenirken, bu yatırımların gelecekte üretim yatırımlarına da dönüşeceği tahmin ediliyor. Söz konusu yatırımların sektörde yoğun bir rekabet ortamı oluşturması ise beklenmiyor. Aksine sektör büyükleri bu durumun sektör ve imalat sanayine yarayacağını savunurken, aynı zamanda ürün fiyatlarının da daha uygun seviyelere düşmesini bekliyor. Aynı zamanda Türkiye’nin 2023 yılı 500 milyar dolar ihracat hedefi de sektörün büyümesini sağlayacak bir başka neden olarak görülüyor. 2023 hedeflerinde 100 milyar dolarlık ihracatla makine ve aksamları sektörü önemli bir yer tutarken, hidrolik-pnömatik alt sektörünün de buna paralel olarak büyümesi bekleniyor. Akışkan Gücü Derneği’nden (AKDER) edinilen bilgiye göre; bugün 150 milyar dolar olan toplam Türkiye ihracatının 3.3 kat büyümesi hedeflenirken, bunun 88 içinde bugün yaklaşık 13 milyar dolar olan makine ve aksamları ihracatının 7.7 kat artırılması planlanıyor. Sektör aktörleri bunun mümkün olduğu fikrinde birleşseler de, hükümetin bu konuda kredi ile karşılıksız desteklerle yardımcı olması gerektiğinin altını çiziyor. Sektörün geçen yılki gelişimine bakıldığında ise, 2012 yılını yaklaşık yüzde 10’luk bir büyümeyle kapattığı görülüyor. Toplam 420 milyon Euro yurtiçi satışı gerçekleştiren hidrolikpnömatik sektörü, bu satışın yüzde 60’lık kısmını ise ithalatla karşıladı. Buna ilaveten 2012 yılında 80 milyon Euro’luk ihracat gerçekleştiren sektörün toplam hacmi 500 milyon Euro’yu buldu. 2013 yılına ise durgun başlayan sektörün eylül ayından sonra satışlarını artırması beklenirken, yılı yüzde 10 büyümeyle kapatacağı tahmin ediliyor. Sektörün dünya genelindeki durumuna bakıldığında ise üretimde Almanya’nın başı çektiği görülüyor. AKDER’den alınan bilgiye göre; geçen yıl Almanya, Fransa, İtalya, Norveç, İsviçre, İsveç, Finlandiya, Rusya, İspanya, Romanya, İngiltere, Hollanda, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Belçika, Slovenya ve Türkiye’den oluşan 17 Avrupa ülkesinin toplam yurtiçi satışları 13 milyar Euro olarak hesaplandı. Türkiye bu ülkeler arasında yurtiçi pazar genişliği bakımından 8’inci sırada yer alırken, sıralamada Almanya yüzde 33.1 ile birinci, İtalya yüzde 15.4’le ikinci, ENDÜSTRİ OTOMASYON Fransa ise yüzde 10.6’yla üçüncü oldu. Türkiye henüz istenilen satış ve ihracat rakamlarına ulaşamazken, sektör aktörlerinin görüşü yabancı firmaların yurtiçinde üretime başlamasıyla ve hükümetin 2023 hedefleri doğrultusunda sektörü desteklemesiyle istenilen rakamlara ulaşılabileceği yönünde. Sektörün sorunları incelendiğinde ise başı kalitesiz, standart dışı yeterince test edilmemiş Uzakdoğu ürünlerinin Türkiye pazarına girmesi çekerken, haksız rekabete neden olan kalitesiz merdiven altı üretim takip ediyor. Uzakdoğu ve Çin’den gelen kalitesiz malzemelerle merdiven altı atölyelerde üretilen, standartlara uygun olmayan ürünlerin sadece fiyat nedeniyle tercih edilmesi hem üreticiyi hem satıcıyı hem de tüketiciyi zor durumda bırakıyor. Sektör aktörleri bu konuda ithalatçı ve kullanıcı firmaların bilinçlendirilmesinin yanı sıra bu konu ile ilgili daha önceki dönemlerde AKDER ile TSE arasında başlatılan çalışmaların hızlandırılması ve standartların bir an önce yürürlüğe konulması gerektiğinin altını çiziyor. Nitelikli eleman ve eğitim konusu da sektörün bir başka sorununu oluşturuyor. Üniversite ve meslek liselerinde ilgili dersler okutulsa bile yeterli pratik yapılamıyor ve uygulamada eksiklikler oluşabiliyor. Bu noktada devreye giren AKDER, üretici firmalar, mühendis ve teknisyen firmalar için başlattığı hidrolik ve pnömatik eğitimleriyle sektörün bu eksikliğine çözüm bulmaya çalışıyor.” Dosya: Hidrolik Pnömatik Makale ÇOK HIZLI CEVAP VERME SÜRESİNE SAHİP YENİ TEKNOLOJİ PNÖMATİK VALFLER Bu makale, 22-25 Ekim 2014 tarihinde düzenlenen VII. ULUSAL HİDROLİK PNÖMATİK KONGRESİ VE SERGİSİ’nde sunulmuştur. Vedat GÜL DELTA PROJE HİDROLİK PNÖ. MAK. SAN. ve TİC. LTD. ŞTİ. vedat.gul@deltaproje.com www.deltaproje.com ■ ÖZET Günümüzde geleneksel valfler ile pek çok farklı uygulama başarı ile yapılabilmektedir. Fakat geleneksel vafller sık aralıklarla tetiklenirse ve / veya milisaniyeler içerisinde cevap vermesi istenirse her zamanki gibi çalışamazlar. Selenoid valflerde bulunan mekanik bileşenlerin sürtünme kuvvetleri, atalet kuvvetleri, elektrik sargılarından kaynaklanan sıcaklıklar, artık akım gibi problemler sağlıklı çalışmaya izin vermez. Yeni teknoloji pnömatik valfler sayesinde milisaniyeler içerisinde valfleri açıp kapatmak mümkündür. Çok küçük kütleye sahip, mekanik olarak bir yere bağlı olmayan çapa şeklindeki hava kanallarını kapatmak için kullanılan mini plakalar (shutter/kapatıcılar) cevap verme sürelerinin aşırı ölçülerde hızlanmasına ayrıca hassasiyet ve pnömatik kontrolün ciddi miktarda artmasına neden olmaktadır. Yüksek cevap verme performansı ve dolayısıyla yüksek frekansta çalışabilen bu yeni ürünlerin teknolojisi ve uygulama alanları anlatılacaktır. En yoğun uygulama alanları olarak; optik ayırma makinaları, vakum terapi, fizyoterapi, ventilasyon cihazları gibi medikal ekipmanlar, markalama ve punç ekipmanları, hızlı yapıştırma uygulamaları, dolum ve dozajlama uygulamaları, iplik sarma ve tekstil makinaları, punta kaynak makinaları, robotik uygulamalar sayılabilir. 1.GİRİŞ Pnömatik sistemler çok geniş ve yaygın bir kullanım alanına sahiptirler. Özellikle görece daha küçük kuvvetlere ihtiyaç duyulan hareket sistemlerinde basınçlı hava ile iş yapmak çokça tercih edilmektedir. Ucuz ve kolay uygulanabilir sistemler olması, bakım maliyetlerinin düşük, arıza bulunmasının daha kolay, temiz uygulamalara uygun olması da pnömatik sistemleri yaygınlaştırmaktadır. Hidrolik sistemlere göre pnömatik sistemlerin daha hızlı çalıştığı bilinen bir gerçektir. Standart pnömatik malzemeler ile pek çok hızlı proses gerçekleştirilebilmektedir. Fakat bazı uygulamalarda çok hızlı cevap veren valflere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu tür valflerin en çok ihtiyaç duyulduğu sektör optik ayırma makinalarıdır. 90 Pirinçten taş ayırmak gibi işler yapan bu makinalarda yüksek hızlı özel pnömatik valfler kullanılmaktadır. Bu makinalarda serbest düşme yapan pirinç tanelerinin arasından basınçlı havayı açıp kapatarak istenmeyen taşlar vurularak başka tarafa düşürülmektedir. Bu kadar hızlı çalışabilen yeni nesil yüksek hızlı valfl erin teknolojisi ve getirdiği yenilikleri aşağıda incelenmiştir. 2. YÜKSEK HIZLI VALF TEKNOLOJİSİ Bu tür valflerin teknolojisi nokta vuruşlu yazıcılarda kullanılan mürekkep kontrol teknolojisne çok benzemektedir. Valf içinde kalibre edilmiş bir orifis bulunmaktadır. Bu orifi sten belli bir basınç farkı altında belli bir hava debisi geçmektedir. Hemen orifi sin üzerinde kauçuk sızdırmazlığa sahip bir armatür bulunmaktadır. Bu armatür bir elektrik bobini aracılığıyla hareket ettirilebilmektedir. Eğer normalde açık bir valf ise bobin enerjilendiği takdirde armatür hareket ederek bu orifisin üzerine kauçuk sızdırmazlığı ile bastırmakta ve hava geçişini kapatmaktadır. Bu sisteme kapatıcı (shutter) teknolojisi denilmektedir. Normalde kapalı valf kullanımı daha yaygın olup bu durumda giriş hava basıncı bir kanal yardımı ile kapatıcı armatürün üzerine getirilmekte ve böylece armatürün basınçlı hava etkisi ile aşağıya doğru bastırılarak orifisteki hava geçişini engellemesi sağlanmaktadır. Bu durumda valf bobini enerjilendiği zaman debi geçişine izin verilmektedir. Yüksek hızlı pnömatik valf teknolojisi son derece yenilikçi iki ilke kullanmaktadır: - Kapatıcı (shutter) açma ve kapama esnasında iç sürtünme olmaması; - Tek gövde üzerinde birçok kapatıcı(shutter) montajını sağlayan modüler yapısı, Şekil 1. Kapatıcı (Shutter) valf kesiti ve çoklu valf görünüşü ENDÜSTRİ OTOMASYON Dosya: Hidrolik Pnömatik Makale Sürgülü, diyaframlı veya pistonlu selenoid vanaların hepsinde de kullanılan geleneksel teknolojiler, mekanik birleşenlerinin atalet kuvvetleri, termal farklılıklar, sürtünmeler, yüksek sıcaklıklar ve elektrik dalgalanmalarından farklı şekillerde olumsuz etkilenir. Hareket eden kütlenin azaltılması ile birlikte sürtünmenin olmaması ve bunların yanı sıra yüksek enerji verimi olan malzemeler, son derece hızlı tepki süreleri, artan hassasiyet ve tekrarlanabilir pnömatik kontrol sağlar. Aynı zamanda çok hızlı cevap verme süreleri ve yüksek frekans elde edilir. Yüksek frekansta çalışma esnasında bobin ve valf ısınma problemi ile karşı karşıya kalır. Bu ısıl değişiklikler valflerin performansının her zaman aynı kalmasını engellemekte istenmeyen değişiklikler oluşmasına sebep olmaktadır. Bunu engellemek için basit bir çözüm geliştirilmiştir. Basınçlı hava bobin yüzeyine temas ederek ilerlemekte ve böylece kendi kedini soğutan bir sistem oluşması sağlanmaktadır. Her tekli kapatıcıda (shutter) 500 milyondan fazla tekrar ile uzun ömür, yüksek güvenilirlik ve çalışma sırasında önemli tasarruf sağlar (enerji absorbsiyonu ve basınçlı hava kullanımında). Yukarıda açıklanan teknoloji ayrıca, sıcaklık(ortam ısısı) farklılıklarına karşı yüksek duyarsızlık, titreşimler ve ivmelenme gibi avantajlar sağlar. Yüksek hızlı vafllerin cevap verme süreleri kontrol edilme tekniği ile de ilişkilidir. İstenirse aç-kapa (on-off) kontrol ile çalışılabildiği gibi “Hızlandırma Tekniği (Speed-up Technic)” denilen başka bir yöntem ile cevap verme süresi ve frekans daha da geliştirilebilmektedir. Geleneksel on-off kontrol donanımlı selenoid valflerin açmada 5 ms’den kapamada 2 ms’ den daha iyi cevap verme süreleri vardır (tam çalışma frekansı 200 Hz). Buna karşın hızlandırma kontrollü (speed-up) selenoid valfl erin 500 Hz maksimum çalışma frekansında hem açarken hem kaparken 1 ms’den daha iyi cevap verme süresine sahiptir. gösteren grafi k verilmiştir. Valf tepkisini anlamak için çıkış tarafına bir basınç sensörü yerleştirilip her açma sinyalinde basınç okunup okunmadığı kontrol edilmiştir. Buna göre 380 Hz frekansta valf her tetiklemede tam olarak açılıp kapanmıştır. PWM elektronik sistemlerin pek çok farklı alanında yaygınlaşmış iyi bilinen ve çok sayıda adaptasyonu olan sistemlerdir. Örneğin, bütün anahtarlama besleyiciler PWM tekniği ile çalışır. Bununla birlikte sadece frekans genliği değiştirilerek on-off çalışan valfl er PWM kontrollü ile oransal bir valfe dönüştürebilir. Böylece kademesiz debi ayarı yapma imkânı yakalanabilir. 3. AKIŞ KONTROL TEKNİKLERİ Pnömatik selenoid valfl er; dijital on/off selenoid valfl er ve oransal selenoid valfl er olarak ikiye ayrılabilir. Dijital selenoid valfl erin açık-kapalı pozisyonları valfe gönderilen elektrik sinyaline bağlı olarak değişir. Yani gelen kontrol sinyaline göre açılır veya kapanır. Oransal selenoid valfl erde ise bir gerilim veya değişken akım kontrol cihazı ile açık veya kapalı arasında bir konumda tutmak mümkündür. Teknolojinin gelişimi dijital bileşenlerin yerine oransal olanların kullanımına olanak sağlayan, yeni akış kontrol tekniklerinin gelişmesine yol açmıştır. Elektronik uygulamalardan başlayarak bu teknikler, PWM, PFM, PNM, PCM ve bunların yanı sıra bunlar arasında ki kombinasyonlardır. 3.1. PWM TEKNİĞİ PWM (Pulse Width Modulation) tekniği ayarlanabilir sinyal süresi ile sabit frekanslı kare dalga kuşağı oluşturur. DC (duty-cycle) aşağıdaki gibi, sinyal süresi tp (ayarlanabilir) ve periyot T0 (sabit) arasında ki yüzdelik oran olarak tanımlanır. DC = tp / T0 x 100 DC’nin doğrusal olarak artışı ile sinyal süresinin doğrusal olarak artışı arasında bağ vardır. tp değişken, Q geçen akış ve Qnom nominal(maksimum) akış olduğunda, şu sonuca varılır: Q = Qnom x tp / T0 Şekil 2. Yüksek frekansta kontrol sinyalini takip eden valfin çalışması Son yıllarda frekans kontrolü için PWM ve PFM gibi yeni teknikler kullanılamaya başlanmıştır. Bu tekniklerin hem donanım olarak hem de yazılım hazırlanması bakımından kolay olması hızla yaygınlaşmasını sağlamıştır. Sabit frekansta ve değişken sinyal ile kare dalga üretmek çok kolay bir işlemdir. PWM tekniği ile lineer fonksiyonlar elde etmek son derece kolay yönetilebilir bir iştir. Şekil 2’ de valfi açıp kapatmak için 380 Hz frekansta gönderilen kontrol sinyaline karşılık valfi n nasıl karşılık verdiğini PWM kontrollü 2/2 normalde kapalı valfi n oransal varyasyonlarının olduğu anlamına gelir. Geçirgenliğin sıfır ve maksimum arasında sonsuz değerleri olduğu varsayılabilir. Şekil 3. PWM ile kare dalga kontrolü ve hava akışındaki lineer çıkış grafi ği ENDÜSTRİ OTOMASYON 91 Dosya: Hidrolik Pnömatik Makale 3.2 PFM TEKNİĞİ PFM (Pulse Frequency Modulation) tekniği, sabit sinyal süresi ile değişken frekanslı kare dalga kuşağı oluşturur. Periyot (T0) değişken olduğunda, PFM kontrollü 2/2 normalde kapalı selenoid valfi n T0 periyoduna ters orantılı olarak maksimum akış frekansının oransal varyasyonları olduğu anlamına gelir: gelir. Q n n tane selenoid valf geçirgenliği ve n ikili olarak ifade edildiğinde, toplam geçirgenlik değeri: Q = Σn (Q n) Geçirgenliğin, sıfır ve maksimum değerler arasında 2n tane değeri olduğunu varsayabiliriz. Sonuç olarak n=8 olduğunda varsayılan değer 256 olur. Q = Qnom x tp / T0 Geçirgenliğin, sıfır ve maksimum arasında sonsuz değerleri olduğu varsayılabilir. Şekil 6. İkili kodlama (Binary code) mantığı ile valf gruplarının kontrolü ve lineer debi grafiği Şekil 4. Frekans değişimi ile hava akışındaki hiperbolik değişim grafiği 3.3 PNM TEKNİĞİ PNM (Pulse Number Modulation) tekniği birden fazla kapatıcının (shutter) olduğu çoklu valfl erin özelliklerine dayanmaktadır. Burada n sayısı kadar on / off valf olduğu düşünülmelidir. Bu, n tane eşit akışlı sürgü grubuna uygulanan PNM kontrolü (0’dan n’ye kadar değişken) n ile orantılı akış varyasyonları olduğu anlamına gelir. Yani arzu edilen sayıda valf açılıp kapatılarak debinin artması veya azalması sağlanır. Qn sadece bir sürgü akış değeri olduğunda, akış sonuçları: Q = Qn x n Geçirgenliğin, sıfır ve maksimum değerler arasında n tane değeri olduğunu varsayabiliriz. n = 8 olduğunda 8 değere ulaşılabilir. Şekil 5. Kontrol edilen valf sayısına göre akıştaki basamaklı değişim grafiği 3.4. PCM TEKNİĞİ PCM (Pulse Code Modulation) Birden fazla kapatıcı valfi n olduğu durumlarda kullanılabilir. Fakat buradaki valfl erin geçirgenlikleri eşit değildir. Yaklaşık olarak her bir valf diğerinden 2 kat daha fazla geçirgenliğe sahiptir. İkili kodlama (binary code) mantığı ile farklı valf kombinasyonları açılıp kapatılarak lineer bir debi eğrisi elde edilebilir. Bu, 2’den n taneye oransal akış varyasyonu sağlayan, PCM kontrollü ikili tipten (0’dan n’e kadar ayarlanabilir) n tane sürgülü NC 2/2 değişik geçirgenliğe sahip valf anlamına 92 3.5 KOMBİNE TEKNİKLER Daha önce ki örneklerde de görüldüğü gibi, kombine teknikler kullanımı tek başına tekniklerin özelliklerinin kullanışlı birleşimine neden olabilir. Elde edilen kombinasyonlar, daha yüksek hassasiyette akış kontrollüne izin verir. Örneğin PNM tekniği ile basamaklı bir çıkış grafi ği elde edilirken, bu valflere aynı zamanda PWM tekniği de uygulanarak basamaklı grafi k tam bir lineer grafi ğe dönüştürülebilir. 4. ÇEŞİTLİ UYGULAMA ALANLARI Çok hızlı cevap veren valfl er ve yüksek frekansta uygulama yapabilmek bu tür valfl ere PWM tekniğini uygulayabilme avantajı sağlamaktadır. Daha önce de anlatıldığı gibi PWM uygulaması basit bir yazılım ile uygulanabilmekte böylece on-off kontrollü ir valf hiçbir yapı değişikliği olmaksızın oransal kontrol edilebilmektedir. Test şartları altında saniyede 2000 tetiklemeye kadar çıkan ürünler bulunmaktadır. Standart uygulamalarda 1 ms den daha hızlı cevap süreleri ile çalışmak ve 1000 Hz frekansa kadar çıkmak mümkündür. Bu kadar hızlı çalışma en çok optik ayırma makinalarında kullanım alanı bulmuştur. Optik ayırma makinalarında on-off çalışma mantığı ile valf kontrolü yeterli olmaktadır. Şekil 7 de bu tür makinaların temel mantığı gösterilmiştir. Makinaya yüklenen ve ayrılmak istenen malzemeyi tanımlamak için bir elektronik algılama sistemi bulunmaktadır. Bu sistem bir kamera, renk sensörü, ENDÜSTRİ OTOMASYON Dosya: Hidrolik Pnömatik Makale laser sensör, X ışınları, infared ışınları vs. olabilir. Algılama sistemi istenmeyen ürünü belirleyip makinanın elektronik kontrol ünitesine bilgi gönderir. Hızlı valfl erden oluşan bir pnömatik manifold aşağıya doğru düşen malzemelerin geçiş yolu üzerine yerleştirilir. Elektronik kontrol sistemi hızlı valf grubundan istenen valflere aç-kapa emri göndererek aşağıya doğru düşen malzemeye basınçlı hava ile vurulmasını ve başka tarafa düşürülmesini sağlar. Medikal ve biyoteknoloji alanında da yüksek hızlı valfl er sık kullanım alanı bulmaktadır. PWM uygulamaları bu sektörde büyük kolaylıklar sağlamaktadır. Hem pozitif basınçta hem de vakum uygulamarında PWM kontrol tekniği ile debi ayarı yapmak mümkündür. Bu nedenle baskı şiddetinin ayarlanabildiği vakum terapi ve fizyoterapi cihazları veya solunum ekipmanlarında kolayca uygulanabilmektedir. Şekil 9. Solunum için kullanılan cihaz ve bu cihazda kullanılan yüksek hızlı valf Aşağıda yüksek hızlı valfl er ile ilgili bazı örnek uygulama fotoğrafl arı verilmiştir. Şekil 7. Optik ayırma makinası çalışma mantığı Optik ayrıma makinaları (optical sorting machines) en çok gıda, geri dönüşüm ve madencilik alanında kullanılmaktadır. Bu yöntem ile endüstriyel makinalarda pirinç, susam, fındık, buğday, zeytin, ay çekirdeği vb. taneli gıda ürünlerinde istenmeyen malzemeleri ayıklayarak temizlemek mümkündür. Geri dönüşüm sektörlerinde PET, plastik, cam, kağıt vb. ürünlerde malzeme cinsine göre ayıklama yapmak mümkündür. Yani atık plastik şişelerin içerisinden PET olanları veya PVC olanları ayırmak kolayca yapılabilmektedir. Ya da cam kırıkları arasından yeşil renge sahip olanları seçebilen makinalar kullanılmaktadır. Madencilikte ise diğer yüzdürme, manyetik gibi diğer yöntemlerle ayrılamayan ürünler için kullanılan makinalar bulunmaktadır. Dünyada altın, pırlanta gibi değerli maden ayıklaması için de optik ayrıma makinaları örnekleri vardır. Şekil 10. Robotik uygulama Şekil 11. Pnömatik vuruşlu çelik uçlu yazıcı SONUÇ Hava valfl erinin büyük bir hız ile açılıp kapatılmasını sağlayan bu basit mekanizma panömatik sistemler farklı bir kontrol dünyasının kapısını açmaktadır. Değişik kontrol teknikleri uygulanarak valf açılma kapanma hızları hem yükseltilmiş hem de daha hassas kontrolü sağlanmıştır. Sadece yazılım adaptasyonu ile on-off yapıya sahip valfler oransal debi kontrolünde kullanılabilmektedir. Yüksek cevap verme süreleri ve yüksek frekansta istikrarlı çalışabilme kabiliyeti pnömatik için yeni uygulama alanları açmıştır. Pnömatik oransal basınç regülatörlerinde de kullanılan bu valfler yeni bir oransal basınç kontrolü mantığı gelişmesine sebep olmuştur. Havanın sıkıştırılabilir bir akışkan olması nedeniyle yapılması zor olan pnömatik pozisyonlama, hassas hız kontrolü gibi uygulamalarda ciddi mesafeler kaydedilmiştir. KAYNAKLAR [1) MATRIX MECHATRONIC, GENERAL CATALOGUE, S. 4-10, 2009 [2] MATRIX MECHATRONICS Teknoloji Tanıtım Sunumları 2011 Şekil 8. Optik ayırma için pnöamtik manifold ve makine örneği ENDÜSTRİ OTOMASYON 93 Dosya: Hidrolik Pnömatik Makale 3.2 PFM TEKNİĞİ PFM (Pulse Frequency Modulation) tekniği, sabit sinyal süresi ile değişken frekanslı kare dalga kuşağı oluşturur. Periyot (T0) değişken olduğunda, PFM kontrollü 2/2 normalde kapalı selenoid valfi n T0 periyoduna ters orantılı olarak maksimum akış frekansının oransal varyasyonları olduğu anlamına gelir: gelir. Q n n tane selenoid valf geçirgenliği ve n ikili olarak ifade edildiğinde, toplam geçirgenlik değeri: Q = Σn (Q n) Geçirgenliğin, sıfır ve maksimum değerler arasında 2n tane değeri olduğunu varsayabiliriz. Sonuç olarak n=8 olduğunda varsayılan değer 256 olur. Q = Qnom x tp / T0 Geçirgenliğin, sıfır ve maksimum arasında sonsuz değerleri olduğu varsayılabilir. Şekil 6. İkili kodlama (Binary code) mantığı ile valf gruplarının kontrolü ve lineer debi grafiği Şekil 4. Frekans değişimi ile hava akışındaki hiperbolik değişim grafiği 3.3 PNM TEKNİĞİ PNM (Pulse Number Modulation) tekniği birden fazla kapatıcının (shutter) olduğu çoklu valfl erin özelliklerine dayanmaktadır. Burada n sayısı kadar on / off valf olduğu düşünülmelidir. Bu, n tane eşit akışlı sürgü grubuna uygulanan PNM kontrolü (0’dan n’ye kadar değişken) n ile orantılı akış varyasyonları olduğu anlamına gelir. Yani arzu edilen sayıda valf açılıp kapatılarak debinin artması veya azalması sağlanır. Qn sadece bir sürgü akış değeri olduğunda, akış sonuçları: Q = Qn x n Geçirgenliğin, sıfır ve maksimum değerler arasında n tane değeri olduğunu varsayabiliriz. n = 8 olduğunda 8 değere ulaşılabilir. Şekil 5. Kontrol edilen valf sayısına göre akıştaki basamaklı değişim grafiği 3.4. PCM TEKNİĞİ PCM (Pulse Code Modulation) Birden fazla kapatıcı valfi n olduğu durumlarda kullanılabilir. Fakat buradaki valfl erin geçirgenlikleri eşit değildir. Yaklaşık olarak her bir valf diğerinden 2 kat daha fazla geçirgenliğe sahiptir. İkili kodlama (binary code) mantığı ile farklı valf kombinasyonları açılıp kapatılarak lineer bir debi eğrisi elde edilebilir. Bu, 2’den n taneye oransal akış varyasyonu sağlayan, PCM kontrollü ikili tipten (0’dan n’e kadar ayarlanabilir) n tane sürgülü NC 2/2 değişik geçirgenliğe sahip valf anlamına 94 3.5 KOMBİNE TEKNİKLER Daha önce ki örneklerde de görüldüğü gibi, kombine teknikler kullanımı tek başına tekniklerin özelliklerinin kullanışlı birleşimine neden olabilir. Elde edilen kombinasyonlar, daha yüksek hassasiyette akış kontrollüne izin verir. Örneğin PNM tekniği ile basamaklı bir çıkış grafi ği elde edilirken, bu valflere aynı zamanda PWM tekniği de uygulanarak basamaklı grafi k tam bir lineer grafi ğe dönüştürülebilir. 4. ÇEŞİTLİ UYGULAMA ALANLARI Çok hızlı cevap veren valfl er ve yüksek frekansta uygulama yapabilmek bu tür valfl ere PWM tekniğini uygulayabilme avantajı sağlamaktadır. Daha önce de anlatıldığı gibi PWM uygulaması basit bir yazılım ile uygulanabilmekte böylece on-off kontrollü ir valf hiçbir yapı değişikliği olmaksızın oransal kontrol edilebilmektedir. Test şartları altında saniyede 2000 tetiklemeye kadar çıkan ürünler bulunmaktadır. Standart uygulamalarda 1 ms den daha hızlı cevap süreleri ile çalışmak ve 1000 Hz frekansa kadar çıkmak mümkündür. Bu kadar hızlı çalışma en çok optik ayırma makinalarında kullanım alanı bulmuştur. Optik ayırma makinalarında on-off çalışma mantığı ile valf kontrolü yeterli olmaktadır. Şekil 7 de bu tür makinaların temel mantığı gösterilmiştir. Makinaya yüklenen ve ayrılmak istenen malzemeyi tanımlamak için bir elektronik algılama sistemi bulunmaktadır. Bu sistem bir kamera, renk sensörü, ENDÜSTRİ OTOMASYON Dosya: Hidrolik Pnömatik Makale laser sensör, X ışınları, infared ışınları vs. olabilir. Algılama sistemi istenmeyen ürünü belirleyip makinanın elektronik kontrol ünitesine bilgi gönderir. Hızlı valfl erden oluşan bir pnömatik manifold aşağıya doğru düşen malzemelerin geçiş yolu üzerine yerleştirilir. Elektronik kontrol sistemi hızlı valf grubundan istenen valflere aç-kapa emri göndererek aşağıya doğru düşen malzemeye basınçlı hava ile vurulmasını ve başka tarafa düşürülmesini sağlar. Medikal ve biyoteknoloji alanında da yüksek hızlı valfl er sık kullanım alanı bulmaktadır. PWM uygulamaları bu sektörde büyük kolaylıklar sağlamaktadır. Hem pozitif basınçta hem de vakum uygulamarında PWM kontrol tekniği ile debi ayarı yapmak mümkündür. Bu nedenle baskı şiddetinin ayarlanabildiği vakum terapi ve fizyoterapi cihazları veya solunum ekipmanlarında kolayca uygulanabilmektedir. Şekil 9. Solunum için kullanılan cihaz ve bu cihazda kullanılan yüksek hızlı valf Aşağıda yüksek hızlı valfl er ile ilgili bazı örnek uygulama fotoğrafl arı verilmiştir. Şekil 7. Optik ayırma makinası çalışma mantığı Optik ayrıma makinaları (optical sorting machines) en çok gıda, geri dönüşüm ve madencilik alanında kullanılmaktadır. Bu yöntem ile endüstriyel makinalarda pirinç, susam, fındık, buğday, zeytin, ay çekirdeği vb. taneli gıda ürünlerinde istenmeyen malzemeleri ayıklayarak temizlemek mümkündür. Geri dönüşüm sektörlerinde PET, plastik, cam, kağıt vb. ürünlerde malzeme cinsine göre ayıklama yapmak mümkündür. Yani atık plastik şişelerin içerisinden PET olanları veya PVC olanları ayırmak kolayca yapılabilmektedir. Ya da cam kırıkları arasından yeşil renge sahip olanları seçebilen makinalar kullanılmaktadır. Madencilikte ise diğer yüzdürme, manyetik gibi diğer yöntemlerle ayrılamayan ürünler için kullanılan makinalar bulunmaktadır. Dünyada altın, pırlanta gibi değerli maden ayıklaması için de optik ayrıma makinaları örnekleri vardır. Şekil 10. Robotik uygulama Şekil 11. Pnömatik vuruşlu çelik uçlu yazıcı SONUÇ Hava valfl erinin büyük bir hız ile açılıp kapatılmasını sağlayan bu basit mekanizma panömatik sistemler farklı bir kontrol dünyasının kapısını açmaktadır. Değişik kontrol teknikleri uygulanarak valf açılma kapanma hızları hem yükseltilmiş hem de daha hassas kontrolü sağlanmıştır. Sadece yazılım adaptasyonu ile on-off yapıya sahip valfler oransal debi kontrolünde kullanılabilmektedir. Yüksek cevap verme süreleri ve yüksek frekansta istikrarlı çalışabilme kabiliyeti pnömatik için yeni uygulama alanları açmıştır. Pnömatik oransal basınç regülatörlerinde de kullanılan bu valfler yeni bir oransal basınç kontrolü mantığı gelişmesine sebep olmuştur. Havanın sıkıştırılabilir bir akışkan olması nedeniyle yapılması zor olan pnömatik pozisyonlama, hassas hız kontrolü gibi uygulamalarda ciddi mesafeler kaydedilmiştir. KAYNAKLAR [1) MATRIX MECHATRONIC, GENERAL CATALOGUE, S. 4-10, 2009 [2] MATRIX MECHATRONICS Teknoloji Tanıtım Sunumları 2011 Şekil 8. Optik ayırma için pnöamtik manifold ve makine örneği ENDÜSTRİ OTOMASYON 95 Dosya: Hidrolik Pnömatik Makale OTOMOBİL FREN SİSTEMLERİNİN HİDROLİK ÜNİTE İLE KONTROLÜ Bu makale, 22-25 Ekim 2014 tarihinde düzenlenen VII. ULUSAL HİDROLİK PNÖMATİK KONGRESİ VE SERGİSİ’nde sunulmuştur. Mustafa TİMUR Kırklareli Üniversitesi, Mekatronik Mühendisliği Bölümü, Kırklareli / TÜRKİYE mustafatimur@klu.edu.tr ■ ÖZET Bu çalışmada, taşıtların disk frenlerinde kullanılan balataların belirli basınç, sıcaklık, ve hız faktörleri altında sürtünmeden dolayı meydana gelen aşınma direncinin tespiti için test cihazı ve hidrolik ünite imalatı yapılmıştır. Sistemin, analog ek modülü, operatör paneli, ve bilgisayar bağlantısı ile kontrolü sağlanmaktadır. Test cihazında kullanılan farklı balata malzemeleri belirlenen sürede sürekli olarak hidrolik valfler ile frenlenme işlemine tabi tutulmaktadır. Bu sayede balataların sürtünmeden dolayı meydana gelen aşınma direnci ve sıcaklık altındaki termal etkileşimi yapılacak olan test cihazı ve bu işleme yardımcı olacak hidrolik ünite ile belirlenmiş olacaktır. Sistemde kullanılan hidrolik ünite sayesinde sürtünmedeney setine uygun temel fren balatalarının davranışlarını incelemenin yanı sıra, kolaylıkla sökülüp takılabilen karşı sürtünme elemanı numunelerinin de sürtünme davranışlarını, farklı basınç aralıklarında incelemek mümkün olacaktır. Böylece temel sürtünme elemanı malzemesi geliştirebilmenin yanında karşı sürtünme elemanı malzemesi ve bunlara yapılacak işlemlerin de sürtünmeye etkisi incelenebilecektir. 1. GİRİŞ Gelişen teknoloji ile sanayide insan gücüne dayalı yapılan üretim, günümüzde yerini makinelere bırakmaktadır. Bu değişim süreci ile birlikte tesislerde istenilen ve planlanan biçimde üretim başlamış, buna izlenebilme özelliği eklenmiş, ayrıca kişilerin yapabileceği hata oranı da bu gelişim ile azalmıştır. Makineleşme ve otomasyon teknolojileri hızlı ve güvenilir üretim özelliklerini de beraberinde getirmiştir. Bu nedenle mikroişlemci tabanlı gerçeklenen kontrol yöntemleri ile hayata geçen makineler ve süreçler sanayinin vazgeçilmez bir parçası olmaya başlamışlardır. Bu sistemlerin insan gücünün yerine geçmesi, en çok kontrol sistemleri gibi süreçlerde kendini göstermiştir. Çünkü kontrol sistemleri gelişmiş yapı ile kontrol edildiği takdirde insan gücünün hızından daha hızlı, gücünden daha yüksek güçlü ve güvenilir sistemlere olanak sağlamaktadırlar [1]. Otomotiv teknolojisinin hızla ilerlemesine paralel olarak, otomatik kontrol bu alanda insan hayatının her aşamasında daha fazla önem kazanmaktadır. 98 Daha kontrollü bir hareket ve işin her aşamasına müdahale edebilme yeteneği, tasarımların önemini ve değerini artırıcı bir özellik olarak değerlendirilmektedir [2]. 2. MATERYAL VE METOT İyi bir tasarımcı, tasarım görevini yerine getirirken, belli başlı üç etkinlikte bulunur. Bunlar; hayal gücü, karar verme ve modellemedir. Hayal gücü, sanıldığı gibi doğuştan gelen bir yetenek değildir. İnsanın kendisini geliştirmesi ve eğitmesine de bağlıdır. Karar verme tasarımcının zaman silahıdır. Tasarımcı kısıtlı zamanda en doğru kararı vermek zorundadır. Bunun için kısıtlı zamanda uzun hesaplamalardan kaçınır, sezgilerine ve deneyimlerine güvenir. Modelleme ise tasarımcının tasarımını ve hesaplama işlemlerini gerçekleştirdikten sonra yapılan işin prototipini çıkarma işlemidir [3]. 2.1. Sürtünme Katsayısı Test Cihazı Fren balatasının test cihazının tasarımında Türk standartlarında belirtilen deney şartlarını sağlama sına ve teknolojinin gerektirdiği veri alma, denetleme ve veri aktarma özelliklerine sahip olmasına dikkat edilmiştir. Şekil 2.1’de gösterilen Test cihazı, deneysel çalışmaların verilerinde standartlar doğrultusunda güvenilir sonuçlar alınabilecek şekilde tasarlanmıştır. Gerek tasarımda ve gerekse üretime geçildikten sonra test cihazında deneysel aşamaların pratik olarak yapılabilmesi için her bir ayrıntı dikkate alınmıştır. Balataların, farklı devir, sıcaklık, basınç vb. gibi faktörlerin etkisinde sürtünme katsayısı incelenebilmektedir. Bu tasarımla sürtünme katsayısı-sıcaklık, sürtünme katsayısı-zaman, sıcaklık-zaman grafiklerini oluşturmak mümkündür [4]. Test cihazının imalatında birinci aşama olarak taşıt üzerindeki fren sisteminin mekanik kısmı oluşturulmaya çalışılmıştır. Mekanik sistemde disk, diskin hareketini sağlamak için elektrik motoru, kaliper, kaliperde fren balatalarının yerleştirileceği balata sacı kullanılmıştır. Söz konusu test cihazının mekanik sistemi test cihazını oluşturan tezgâh üzerine yerleştirilmiş. İkinci aşama olarak, mekanik sistemde frenleme sağlanabilmesi için balata üzerinde oluşacak olan pedal kuvvetini oluşturan basınç hidrolik sistemle sağlanmıştır. Hidrolik sistem tezgâhın alt kısmına yerleştirilmiştir. ENDÜSTRİ OTOMASYON Dosya: Hidrolik Pnömatik Makale Şekil 2.1 Sürtünme Katsayısı Test Cihazı [5]. 3. HİDROLİK ÜNİTE 3.1. Kontrol Elemanları Hidrolik ünitede elektrik motorunun tahrik ettiği hidrolik pompa ile akışkanın belirli basınçta ve debide basıldığı ve bu hidrolik enerji ile doğrusal, hareketin üretildiği bir sistem oluşturulmuştur. Sisteme giriş enerjisi olarak elektrik enerjisi verilir. Bu enerji ile hidrolik pompanın mili kavramalarla bağlı olduğu elektrik motorundan hareket alarak dönmekte ve yağ haznesinde statik durumda bulunan yağı vakumlayarak çeker ve sisteme gönderir. Elektrik motoruna bağlı olan hidrolik pompa, elektrik motorundan aldığı hareketle depo içerisindeki yağı emerek hidrolik on/ off valfe gönderir. On/off valften sistemin basınç kontrolü için elektro hidrolik oransal valfe (basınç kontrol valfi) gönderir. On/ off valf ve oransal valf kontrol panosundaki elektronik kartlarla kumanda edilmektedir. Elde edilen basınçlı akışkan hareket ve kuvvet üretme özelliğine sahip olduğundan piston disk üzerinde istenilen oranlarda kontak basıncını oluşturur. Sistem üzerinde kullanılan elektronik kontrollü oransal valfin kontrolü için otomasyon sistemi geliştirilmiştir. Otomasyon sisteminin blok diyağramı şekil 3.1’de gösterilmiştir. Şekil 3.1 Blok Diyagramı [2] ENDÜSTRİ OTOMASYON 99 Dosya: Hidrolik Pnömatik Makale Elektronik karta verilen sinyaller 4-20 mA’lik çıkış sağlayarak oransal basınç değerlerini bilgisayara aktarmaktadır. Test cihazı üzerinde bulunan hidrolik ünitenin oransal basınç kontrol kartı Şekil 3.2’de görüldüğü gibidir. Elektronik oransal basınç kontrol kartı sayesinde yeni yazılım ve kontrol üniteleri ile üretim ve kalite kontrolünde en üst seviyede hâkimiyet sağlanmaktadır. Kartın özellikleri; fren balatası test cihazına monte edilerek otomatik prosesleri algılamakta ve merkezi bilgisayar sistemine bildirmektedir. Sistemde meydana gelen durum değişikliklerini algılar ve operatöre veri girişi için hazırlar. Sistem üzerinde bulunan yazılım ile biriken bilgiler istenilen şekilde raporlanmaktadır. Test esnasında deneyleri aksatan, kaliteyi düşüren ve zamanı uzatan etkenlerin tespit edilmesine ve giderilmesini sağlamaktadır. bar, basınç esnasında gecikme %2’dir. Yön kontrol valfi teknik özellikleri ise; valfin yağ geçirgenliği litrede / dk 1-95, maksimum basınç 315 bar, basınç esnasında gecikme %0-5, tekrarlama % 0-5’dir. Şekil 3.4’de hidrolik ünitenin devre şeması gözükmektedir. Sistemde elektrik motorunun emniyet valfini tetiklemesi ile birlikte yön valfi harekete geçmektedir. Yön valfinden çıkan yağ regülatör üzerinde deney için üretilen basınç aralıklarında manuel olarak ayarlanmaktadır. Regülatörde istenilen basınç aralıklarında ayarlanan yağ piston üzerinde 0-1.05 Mpa arasında basınç oluşturması istenmektedir. Oransal valf pistonu tetikleyerek pistonun ileri ve geri hareketini orantısal olarak yapmasını sağlamıştır. Şekil 3.2 Elektronik Oransal Basınç Kontrol Kartı [2] Tanktan çıkan yağın pistonu hareket ettirmesi ve hareket halinde olan fren diskini yavaşlatması valfler sayesinde olmaktadır. Şekil3.3’ de görüldüğü gibi yağ basıncının pistona ulaşabilmesi ve tekrar tanka geri dönebilmesi için pistonun ileri hareketini sağlayabilecek oransal basınç kontrol valfi, ve yön kontrol valfi kullanılmıştır. Oransal basınç kontrol valfinin teknik özellikleri; geçirgenliği litrede / dk 1-160, maksimum akım 750 mA, maksimum basınç 350 Şekil 3.4 Hidrolik Ünite Devre Şeması [2] Şekil 3.3 Oransal basınç kontrol valfi (a) – Yön kontrol valfi (b) [2] 3.2 Hidrolik Ünitenin Montajı Mekanik sistemde frenleme sağlanabilmesi için balata üzerinde oluşacak olan pedal kuvvetini oluşturan basınç hidrolik sistemle sağlanmıştır. Hidrolik sistem tezgâhın alt 100 kısmına yerleştirilmiştir. Hidrolik sistem belirli bir hızda dönmekte olan fren diskini 0-1.05 MPa basınç aralığında yavaşlatmaya çalışmaktadır. Diski durdurmak için disk dönme ekseninde kısmi olarak hareket edebilen kaliper ENDÜSTRİ OTOMASYON Dosya: Hidrolik Pnömatik Makale frenleme sırasında fren kuvvetinin algılandığı Loadcell’e dayanmaktadır. Loadcell üzerinden alınan değerler yazılım üzerinden bilgisayara kaydedilmektedir. Fren diski istenilen devir aralıklarında dönerken hidrolik üniteden gelen basıncın kaç bar olduğunu anlamak için pleytin üzerine basınç sensörü takılmıştır. Basınç sensörü 0-60 bar aralığında çalışma basıncına sahiptir basınç sensörü 4-20 mA çıkış sinyali üretmektedir. Bu sayede yazılım programında hidrolik ünitenin yapmış olduğu basınç rahatlıkla kaydedilebilmekte ve sonuçlar grafik haline dönüştürülmektedir. Fren balatasının farklı basınçlardaki performansı da yapılan bu sistem sayesinde deneysel olarak incelenebilmektedir. Şekil 3.5 Hidrolik Ünite [2]. Test cihazında Kaliper loadcell’e dayanana kadar disk dönme ekseninde hareket edebilir. Hidrolik sistemin uyguladığı fren kuvveti kaliper üzerinde bulunan iki taraflı fren balatası ile diske iletilir. Durdurma esnasında meydana gelen hidrolik sistem basıncı, sisteme yerleştirilmiş olan on-off ve oransal elektrohidrolik valfler vasıtasıyla program kontrolü ile sağlanmakta ve basınç göstergesiyle takip edilmektedir. Şekil 3.5’de gösterilen hidrolik ünite tertibatı ile fren balatası testlerinden yararlanarak; - Malzeme seçiminde, teknoloji ve teoride iyileştirme veya ilerleme imkânı sağlanabilmesi, - Sistemin gerçek zamanlı (real-time) olarak çalışması, - Ekonomik olarak yeterli hız ve doğruluk oranına ulaşılması, - Günümüz şartlarında hidrolik, elektronik ve mekanik malzemelerin hassaslığı sayesinde ulaşılması istenilen değerlere doğru bir biçimde ulaşılması - Hidrolik ünite de parametreler bilgisayar yardımıyla kontrol edilmesi ve sonuçların daha güvenilir olması, - Otomotiv fren balata malzemelerinin durumu hakkında bilgi elde edinilmesi, - Fren balata malzemesinin hidrolik ünitenin oluşturduğu kontak basıncı sayesinde oluşan sıcaklık dağılımı ve sıcaklık değişiminin incelenmesi, - Fren sisteminde temas basıncının oluşturduğu sürtünme nedeniyle dinamik kararsızlıktan dolayı kaynaklanan gürültü ve titreşim oluşumunun incelenmesi, - Isı oluşumundan kaynaklanan termoelastik dayanıksızlık, sıcaklık ve frenleme modu altında termal deformasyon değişimi ve balata-disk yüzeyleri arasında basınç dağılımının düzgün olmamasından dolayı balatada oluşan aşınma konuları hakkında detaylı bilgi elde edinilmektedir. Şekil 3.6’da görülen NK 11, GM 11 ve DK 2 nolu üç farklı otomobil fren balatası üzerinde yapılan deneysel çalışmalarda yapılan incelemeler neticesinde sürtünme katsayılarının farklı olması balataların içeriğinde meydana gelen farklı madde oranlarından kaynaklanmaktadır. Bu grafikte yapılan farklı numuneler için deneysel çalışmaların farklı sonuçlarını göstermektedir. Bu durum tasarım ve imalatı yapılan hidrolik ünitenin amaca uygun olduğunu göstermektedir. Çizelge 3.1’de deney numunelerinin birbirlerine göre aşınma ve sürtünme durumları belirlenmiştir. Aşınma direnci çok yüksek sürtünme malzemeleri karşı malzemenin aşınmasına sebep olur. Bu nedenle sürtünme malzemelerinde aşınma sürecinden ziyade sürtünme katsayısının sıcaklıkla değişimi önemli görülür. Şekil 3.5 NK11-GM 11-DK 2 Nolu Fren Balatalarının Hidrolik Ünite İle Oluşturduğu Sürtünme Katsayı Değerleri ENDÜSTRİ OTOMASYON 101 Dosya: Hidrolik Pnömatik Makale Çizelge 3.1 Balata Numunelerinin Deney Sonucu Karakteristik Özellikleri Çizelgede görüldüğü gibi balataların yoğunluk değerleri artmış, aşınmaya karşı dayanımları da artmıştır. Aşınmada, sıcaklık artışı sürtünme sebebiyle oluşmaktadır. Sıcaklık düştükçe balataların aşınma direnci artmaktadır. Çizelge de GM 11 balatasının aşınma direncinin düşük olduğu görülmektedir. Bu durum numuneleri oluşturan kompenentin içeriği ile ilgilidir. NK 11’in aşınma direnci değerinin yüksek çıkması, sürtünme esnasında disk yüzeyinde balata bünyesinde parçacıkların kopmamasından ve balata içeriğinde bulunan bağlayıcı özelliğinde malzemelerin iyi bir tutunma göstermesindendir. İyi bir balatanın özellikleri yüksek sıcaklığa karsı iyi aşınma direnci olmalıdır. Bu özellikleri sağlayacak balatanın bileşimine bağlayıcı, güçlendirme elemanı elyaflar, aşındırıcı elemanlar, dolgu maddeleri, yağlayıcılar ve yanma önleyicilerden oluşan maddeler katılmaktadır. GM 11 ve NK 11 fren baltalarının ortalama sürtünme katsayısı, birbirine yakın değerler göstermektedir. Ortalama sürtünme katsayısı yüksek olan numunelerin sürtünme sırasında zorlanmanın etkisiyle balata bünyesinden büyük parçacıkların kopmalarının önemli bir etkisi vardır. DK 2 numunesinin yoğunluğu diğer numunelerden düşük seviyededir bu durum şu şekilde açıklanmaktadır. Yoğunlukların düşmesi ise, fırınlama esnasında düşük buharlaşma sıcaklığına sahip malzemelerin bünyeden uzaklaşarak bünyede mikro ölçülerde gözeneklilik oluşturması ve kararlı bir sürtünme performansı sergilerken yoğunluğun düşmesine de sebep olmaktadır [6]. 5. SONUÇ Bu çalışmanın amacı yeni bir yaklaşımla otomotiv fren balatalarını sürtünmeye maruz bırakarak sürtünme katsayısını tespit eden hidrolik ünite tasarım ve imalatıdır. KAYNAKLAR [1] Mutlu, I., ‘’Seramik Katkılı Asbestsiz Otomotiv Fren Balatası Üretimi Ve Frenleme Karakteristiğinin Deneysel İncelenmesi’’, Doktora Tezi, Sakarya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Sakarya, Kasım 2002. [2] Timur, M., “Otomotiv Fren Balatalarının Sürtünme Sonucu Oluşan Aşınma Direncinin ve Termal Etkileşiminin Otomatik Test Sistemi İle Tespit Edilmesi”, Doktora Tezi, Trakya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Edirne, Haziran 2014. [3] Parr, E.A., ‘’Endüstriyel Kontrol El Kitabı’’, MEB, İstanbul, 1997. 102 İmalatı yapılan sistemde taşıttaki fren sistem basıncını ve TS 555’te belirtilen sürtünme katsayısı deney basınçlarını sağlayabilecek elektro-hidrolik sistem mevcuttur. Bilgisayar programı kontrolü ve sistemdeki elektronik geri besleme donanımları ile kapalı çevrim oluşturulmuştur. Sistem ilk çalıştırılırken istenilen sistem basıncı elektronik kontrol kartı tarafından algılanarak elektro-hidrolik on/off ve oransal valflere yol vermektedir. Sistemin çalıştırılması ile birlikte oluşturulan kapalı çevrim sayesinde geri besleme bilgileri ile sistem basıncı sabit tutulmaya çalışılmaktadır. Deneysel çalışmaların verilerinde SAE-J661 ve TSE 5559076’da yer alan standartlar doğrultusunda güvenilir sonuçlar alınmaktadır. Hidrolik sistemde yağ deposu ile hidrolik pompa arasındaki akış hattı ve hidrolik pompadan çıkan ve basınçlı akışkanın taşındığı akış hattı üzerindeki oransal valfin istenilen basınç aralıklarında çalışması fren balatalarının disk üzerinde %95 oranında kontak basıncı oluşturmasını sağlamaktadır. Fren balatasının disk üzerinde oluşturduğu bu basınç balatanın sürtünmesi sonucu oluşan ısı akışını homojen hale getirmektedir. Isı akışının balata üzerinde homojen olması frenlerin performansındaki azalma, hatalı çalışma, hızlı balata aşınması ve ses gibi olumsuz özellikleri ortadan kaldırır. Hidrolik ünitede kullanılan kontrol sistemi ve yazılım programı otomobil fren balatasının karakteristik özelliklerini belirlemede kullanılan yeni ve farklı bir yöntemdir. Tüm bu deneysel çalışma sonuçları ışığında sürtünme malzemelerinin sürtünme katsayılarını belirlemede hidrolik ünitenin amacına uygun olduğu belirlenmiştir. [4] Timur, M., Kuşçu, H., Sürtünme Malzemelerindeki Sürtünme Katsayısını Test Eden Test Cihazı” TMMOB Makina Mühendisleri Odası 12. Otomotiv ve Üretim Teknolojileri Sempozyumu 13-14 Mayıs 2011 [5] Timur, M., “ Otomobillerde Kullanılan Sürtünme Malzemelerinin sürtünme katsayısını tespit eden test cihazı tasarımı ve imalatı”, Yüksek Lisans Tezi, Afyon Kocatepe Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Afyon, Aralık 2007. [6] İ.Sugözü, “Bor katkılı asbestiz fren balatası üretimi ve frenleme karakteristiğinin incelenmesi” Fırat Üniversitesi, Makine Eğitimi, Doktora tezi, Elazığ 2009. ENDÜSTRİ OTOMASYON Dosya: Hidrolik Pnömatik Ürün ve Uygulamalar Aynı Anda Beş Yüz Silindir Festo www.festo.com.tr ■ Otomasyon teknolojisi son derece sofistike hale gelmiş olsa da, süreçleri daha iyi hale getirmek için her zaman bir potansiyel vardır. Sac boşlukları için istifleme sistemi, pnömatik silindirler ve valflerdeki en küçük yeniliklerin bile güvenlik ve verimlilik konularında önemli bir ilerlemeye neden olduğunu gösteriyor. Günümüz arabaları, mükemmel otomatik üretim süreçlerin önde gelen örnekleridir. Küçücük vidalardan büyük metal levhalara, üretimin ilk anından nihai motor performans testine - her arabanın arkasında bağımsız binlerce adımlardan oluşan kesintisiz bir zincir vardır. Otomasyon teknolojisindeki gelişmeler sayesinde ürün kalitesi de geliştirilmektedir. Süreçler daha güvenli ve daha güvenilir hale geldikçe, bakım maliyetleri ve makine kesintileri için işletme maliyetleri daha da düşmektedir. Bu türden geliştirilmiş süreç güvenilirliği otomotiv sektörünün önde gelen firmaları ile çalışmakta olan özelleştirilmiş taşıma sistemleri üreticisi NSM Magnettechnik GmbH gibi şirketler için belirleyici bir rekabet avantajı oluşturmaktadır. Yeni metal levha istifleme sistemde, uzmanlar kendinden ayarlı son konum yastıklama PPS’si ile VUVG valf ve DSBC standart sil- 104 indirden oluşan bir silindir/valf kombinasyonunu seçtiler. Bu silindirlerden beş yüz adeti ile hazır kurulum çözümü hassas yastıklama ve senkronize hareket sağlıyor. Küçük değişimler, büyük etki Genellikle küçük şeyler en büyük farkları yaratır – örneğin, sac boşlukları için istifleme sistemindeki pnömatik silindirlerin değişimi. Paneller araba çatıları, kapılar, kaput ve bagaj gibi mükemmel bir araç dış yüzey panellerine dönüşecekse, sadece kusursuz kesimden daha fazla ihtiyacınız var demektir. Panelleri ayarlama ve istifleme süreçleri de hatasız olmalıdır. 500 pnömatik silindirden sadece biri yanlış zamanda veya yanlış yönde yığına manyetik şerit tarafından taşınan paneli iterse, bu durum ürün kalitesini bozan kusurlarla sonuçlanır. Önceki sistemlerde, manyetik taşınır sac parçalarının itilmesi için işlem PPV elle ayarlanabilir yastıklamayla DNCB silindirler kullanılarak gerçekleştiriliyordu. Kendinden ayarlı yastıklama PPS’si ile DSBC silindirlerine geçildikten bu yana, süreç güvenilirliği önemli ölçüde iyileşti. ENDÜSTRİ OTOMASYON Dosya: Hidrolik Pnömatik Ürün ve Uygulamalar çok daha fazla güvenilirlik sunuyor. Elektrikçiler için, handling 8M endüstri standardında ve standart kablo uzunluklarıyla daha kolay hale gelmiş bulunuyor. İstifleme sistemindeki 900 soket ile, bu görünüşte küçük gelişme büyük bir fark yaratıyor. Ek olarak CPE 1,5 bar pilot basıncında geçerken, bireysel VUVG valfleri 1 bar altındaki bir basınçta geçiş yapıyor. Böylece NSM Magnettechnik’in yeni istifleme sisteminde önemli derecede yüksek paralel geçiş elde ediliyor. 100-150 milisaniyelik bir geçiş süresi ile, VUVG valfleri dakikada 90 itme sürecine kadar yüksek devir oranı elde edebiliyor. Çıkış, geleneksel sistemlere göre yüzde 40 daha yüksektir. Eşit basınç için boşluklar: İtici pnömatik başlıklar manyetik konveyörler arasında çalışıyor. Senkronize ve tutarlı yastıklama NSM istifleme sisteminde 500 adet pnömatik silindirin senkronize ayarı eskiden hiç kolay değildi. Eski DNCB silindirleri ile, yastıklama PPV’sinin ayrı ayrı ayarlanması gerekiyordu. Görsel muayeneyi kolaylaştırmak ve güvenlik için, ayar vidaları balmumu ile kaplıydı. Kesinlikle senkronize olduğundan emin olmak için 500 silindirin yastıklama ayarlama süreci zaman ve emek açısından son derece hassas, ama aynı zamanda yeni DSBC yeni silindirleri ile karşılaştırıldığında eksik hassasiyete sahipti. Yeni kendinden ayarlı yastıklama PPS’si sayesinde, her silindir hep aynı şekilde yastıklı ve senkronize ilerliyor. Bu sadece panelleri korumakla kalmıyor, aynı zamanda yüzde 70 oranında bakım maliyetlerini azaltıyor ve kalıcı olarak yeni sistem için kesinti sürelerini düşürüyor. Bütün bunlar rekabetçi otomotiv sektöründe Magnettechnik için önemli avantajlar oluştuyor. Tam bir çözüm hizmet kalitesini artırır Festo tarafından sağlanan kuruluma hazır çözüm sayesinde – DSBC silindir, VUVG valfi, bağlantı rakorları ve hortumlar- NSM Magnettechnik’in montaj maliyetlerini de azaltmış bulunuyor. Ayrıca, özelleştirilmiş komple bir çözüm şirketin müşteri isteklerine son derece hızlı cevap verebilmesi anlamına geliyor. Festo’nun yeni yüksek performanslı ekipmanları sitemin işleme güvenilirliğini artırmanın yanında kalıcı olarak hizmet kalitesini yükseltiyor. Birlikte daha verimli: Kuruluma hazır bir çözüm olarak, DSBC ve VUVG bakım ve montaj maliyetlerini azatıyor. Endüstri standartlarında artırılmış güvenlik Artan işlem güvenilirliği ve maliyet etkinliğine katkıda bulunan bir diğer önemli faktör de CPE’den VUVG bireysel valflerine değişim oldu. CPE valfleri ile, küçük kablo kenetleme vidaları aşırı sıkma nedeniyle sık sık arızalara neden oluyordu. Bireysel VUVG valflerin 8M soketleri “Yeni DSBC silindirlere geçiş müşterilerimize çok daha iyi işlem güvenilirliğini sunabileceğimiz anlamına geliyor.” ENDÜSTRİ OTOMASYON 105 Ürünler Sektörden Ürünler sayfalar› Endüstri&Otomasyon dergisinin ücretsiz ürün/hizmet tan›t›m sayfalar› olup, endüstride kullan›lan ürünlerin tan›t›m› amac›yla yay›nlanmaktad›r. ‹lginizi çeken ürün ve/ veya hizmetler hakk›nda bilgi almak için ilgili firman›n internet sitesini inceleyebilir veya firma ile ba€lant›ya geçebilirsiniz. PTIO Sensör / Aktüatör Klemensleri ■ Phoenix Contact’ın kompakt sensör/aktüatör klemensleriyle modern makine kontrol sistemlerinde sensör ve aktüatörleri kolay ve anlaşılır şekilde bağlayın. PTIO sensör / aktüatör klemensleri PTIO klemenslerin sundukları: - Sadece 3.5 mm klemens genişliği - 0.25 mm2 kesitten itibaren kabloları aletsiz bağlama olanağı www.phoenixcontact.com.tr - Kolay potansiyel dağıtımı için aynı şekle sahip güç klemensleri - LED‘li ve PE kontaklı versiyonlar - Çok sayıda test imkanı ve UT, ST, PT, QT, RT serileriyle aynı aksesuarları kullanma olanağı - Üç veya dört iletkenli sensör ve aktüatör bağlantısı. phoenıx contact X20 I/O Ailesine Eklenen Yeni Modüller ■ B&R yeni sıcaklık ve güç ölçüm modüllerini tanıttı B&R, X20 I/O sistemini 2 yeni ek modülü daha içerecek şekilde genişletiyor:4 kablolu direnç ölçümlü bir sıcaklık ölçme modülü ve 333mV çıkışlı harici akım trafoları için 4 akım girişi bulunan bir enerji ölçüm modülü. En yeni ürünlerle birlikte B&R’nin X20 ürün ailesi için yüksek doğruluklu sıcaklık ve elektrik enerjisi ölçümleri artık bir sorun değil 4 kablolu bağlantı teknolojisi kullanılarak X20ATB312 sıcaklık ölçüm modülüne IEC 60751 standartı ile uyumlu 4 adet platinyum PT100 sıcaklık sensörü bağlanabilir. Sadece 12,5 mm genişliğe sahip olan 4-kanallı kompakt X20 modülünün kablolama işlemleri X20TB1F 16-pin terminal bloğu kullanılarak yapılır. Rezistif sıcaklık ölçümüne ek olarak 4-kablolu bağlantılar için sabit akım kaynağına ve 0.01°C’lik bir hassasiyete sahip olan PT100 sensörlerinin kullanılması ayrıca direkt direnç ölçümüne ve filtre zamanının ayrı ayrı ayarlanmasına olanak tanır. www.br-automation.com 108 ENDÜSTRİ OTOMASYON Enerji tüketiminin ölçülmesi X20AP3161, B&R’nin enerji ölçüm modüllerinin kapsamını genişletmektedir. Maksimum 480 VAC değerinde olan 3 adet voltaj girişi ve 333mV çıkışlı harici akım trafolarının bağlanabilmesi için 4 adet akım girişi ile donatılmıştır. Modül, her üç faz için de ayrı ayrı ve topluca hepsi için efektif, reaktif ve görünür/zahiri güç ölçümünü gerçekleştirir. Ayrıca tüm fazların güç tüketimi ve toplam tüketim kaydedilir. Modül, akım ve gerilimi 31inci harmoniğe kadar ölçer; dolayısıyla ölçme işlemi çok yüksek bir hassasiyetle gerçekleştirilir. Yüksek duyarlılığından ve dördüncü kanala sahip olmasından dolayı, topraklama/nötr hatlarındaki kaçak akımların ölçülmesi için idealdir. Sinyaller doğrudan modüllün içerisinde değerlendiği için, kontrolör üzerindeki yük azaltılır. br otomasyon Ürünler Akıllı Üretimde Hangi Noktadayız ve Önümüzdeki Dönemde Bizi Neler Bekliyor? ■ Üretim süreçlerinin akıllı sistemlerle kontrol edildiği üretim hatlarının sağladığı üretim esnekliği, tek bir üretim hattıyla farklı ürün çeşitleri üretebilme yetisi, üretim sistemlerinin değişen şartlara hızlı adapte edilebilmesi gibi avantajları sayesinde üretim verimliliğini arttırıp zaman ve maliyet tasarrufu sağlamaktadır. Ülkemizin uluslararası pazarda boy gösteren otomotiv, beyaz eşya ve ev elektroniği üreten büyük firmaları başta olmak üzere birçok firma günümüzün rekabetçi üretim şartlarına uyum sağlayabilmek için üretim tesislerini akıllı üretim yapabilecek duruma getirmektedirler. Pilz’in geliştirdiği SafetyNETp haberleşme sistemi, Ethernet tabanlı gerçek zamanlı ağ yapısı ile üretim hattında bulunan tüm makinaları ve bilgisayar sistemlerini tek bir ağ yapısı üzerinde toplayabilmektedir. Aynı zamanda e-mail, internet gibi diğer Ethernet özelliklerinden ve yazıcı, tarayıcı gibi Ethernet cihazlarının avantajlarından yararlanarak komple bir tesisin akıllı üretim yapmasına olanak sağlayan güçlü ve güvenli bir ağ yapısı sunmaktadır. Emniyetle ilgili verilerin de güvenli olarak taşınabildiği bu ağ yapısı ile birlikte üretim hattında bulunan sistemlerin kontrolünü yapabilen yeni nesil modüler PLC sistemi PSS 4000, standart fonksiyonlarda olduğu gibi emniyetle ilgili fonksiyonlarda da değişen üretim şartlarına uygun olarak farklı senaryolarla çalıştırılabilmektedir. www.pilz.com ENDÜSTRİ OTOMASYON pılz 109 Ürünler Nemli ve Agresif Ortamlara Karşı Koruma ■ X20 kontrolörleri ve modülleri tüm çevresel koşullarla başa çıkabiliyor Kaplanmış (coated) X20 modelleri için yoğunlaşma artık bir problem değil X20c serileri ile birlikte B&R zorlu çevresel koşullara karşı koruma için yeni standartları ortaya koyuyor. Kompakt kontrolörün ve I/O modüllerinin “kaplanmış” (coated) çeşitleri, elektronik modül üzerindeki özel bir kaplama sayesinde yoğunlaşmaya ve korozif gazlara karşı korunaklı hale geliyor. Bu tarz özellikler de bu modülleri korozif çevre koşullarındaki çalışmalar için çok daha uygun bir hale getiriyor. Elektronik modüldeki kaplama, komponentleri ve devre kartını yoğunlaşmanın ve korozif gazların etkilerinden korur. Yoğunlaşmaya karşı korumanın etkinliği BMW GS 95011-4’ de belirtilen test kullanılarak kontrol edilirken korozif gazlara karşı olan koruma ise EN 60068-2-60 (4. test yöntemi) standartında belirtilen ve 4 kısımdan oluşan korozif gaz testi ile www.br-automation.com kontrol edilmiştir. Testler tam olarak akredite olan bir kurum içi test laboratuvarında ve sertifikalı dış test tesislerinde gerçekleştirilmiştir. B&R modüllerini oluştururken standartlarda belirlenenlerden daha zorlu koşulları göz önünde bulunduruyor ve daha katı ve ek test süreçlerinden geçiriyor. Islak ortamlarda ve dondurucu soğuklarda Kaplanmış X20 modülleri fonksiyonellik açısından bakıldığında mevcut modeller ile tamamen uyumludur. Bu ürünlerin kullanıma girmesi B&R’nin X20 sistemlerinin uygulama alanlarını üçüncü kez genişletmesi anlamına geliyor. Tüm X20 modülleri için çalışma sıcaklık aralığı yakın bir zaman önce -25°C ile +60°C arasına genişletilmiştir. X20 Sistemi ayrıca Germanischer Lloyd (GL)’dan denizcilik uygulamaları için alınması fazlasıyla zorlu olan bir sertifika almıştır. br otomasyon Yeni KEITHLEY 2657A Yüksek Güç Sistem Sourcemeter ■ 2657A SistemSourcemeter Güç Yarı iletkenleri karakterizasyon ve testlerini, GaN, SiC ve diğer bileşik materyallerin karakterizasyonunu, 3 kV’a kadar kırılma ve sızıntı testlerini, milisaniyenin altındaki kısa süreli karakterizasyonu kolaylıkla yapmanıza imkan tanıyan bir cihazdır. Dijital I/O ve Interlock Kablosu, TSP-Link/ Ethernet Kablosu, Dokümantasyon CD’si, Yazılım Araçları ve Sürücü CD’si cihazla birlikte verilen aksesuarladır. Düşük İnterconnect Modülü, 200V Koruma Modülü, Babit Rack monte kiti ve Yüksek gerilim kablo/ konnektörleri opsiyonel olarak sunuwww.netes.com.tr 110 ENDÜSTRİ OTOMASYON lur.Kısaca özelliklerinden bahsetmek gerekirse; - Puls modunda ±3000V@20 mA ve ±1500V@120 mA kaynak ya da yük - DC’de 180 W’a kadar kaynak ya da yük özelliği - 1 fA hassas akım çözünürlüğü - Çift 22-bit hassas ADC ve 18 bit 1 μs/nokta dijitalleştirici ile yüksek doğrulukta ve hızda anlık yakalama - Diğer 2600A serisi ile uyumlu TSP sistemi - Hassas güç kaynağı, akım kaynağı, DMM, arbitrary sinyal üreteci, V ya da I puls kaynağı ve 18-bit elektronik yük, hepsi bir arada… netes Ürünler Düşük Maliyet Beklentisi Olan Uygulamalar İçin ARM CortexTM A8 İşlemcili CP6606 Gömülü Panel PC ■ Kompakt 7 inç HMI ve hepsi bir arada kontrolör CP6606 ‘Ekonomik’ Panel PC, makine üreticilerinin düşük maliyet beklentisi olan uygulamaları için idealdir. Hepsi bir arada kompakt bir yapıya sahip olan kontrolör, 7 inç formatında 800 x 480 (WVGA) çözünürlüğe sahip bir TFT dokunmatik ekranı, güçlü 1 GHz Arm Cortex™ A8 işlemciyi ve 1 GB DDR3 RAM belleği bünyesinde barındırıyor. Pano montajı için tasarlanmış fansız CP6606, kompakt ve düşük maliyetli bir Kontrol Paneli olarak kullanılmak için idealdir. TwinCAT otomasyon yazılımıyla birlikte Panel PC, küçük ve orta büyüklükteki makineler, üretim tesisleri ya da binalar için esnek bir otomasyon kontrolörü haline geliyor. TwinCAT OPC UA desteğiyle Panel PC bir OPC UA İstemcisi veya Sunucusu olarak da kullanılabiliyor, böylece kapsamlı bağlantı ve uzaktan erişim fonksiyonları sunuyor. Beckhoff Endüstriyel PC Ürün Yöneticisi Frank Teepe, “CP6606 Panel PC, yüksek kaliteli renkli dokunmatik ekranın ötesinde, alüminyum ön yüz ve çelik sacdan yapılmış arka kapağa sahip sağlam muhafazasıyla, düşük maliyetli pazarda bulunan tipik plastik panellerin kalitesini ve dayanıklılığını geride bırakıyor” diye açıklıyor. CP6606’nın hafif eğimli ön paneli çekici görünümü daha da artırıyor. 0 ile 55 °C arasındaki çalışma sıcaklığı (saklama sıcaklığı aralığı -25 +65 °C) yanında IP 54 korumalı panel ön yüzü ve IP 20 korumalı arka kısmı ile, CP6606 zorlu tesis ortamlarına da dayanıklıdır. Dahası, fansız “Ekonomik” Panel PC hareketli parçası bulunmadığından daha fazla güvenilirlik sunuyor. Yüksek kaliteli SLC Flash’lı bir microSD kart depolama ortamı olarak kullanılıyor. Ekipman, bir RS232 arabirim, iki adet USB 2.0 bağlantı noktası, bir Ethernet bağlantısı, bir EtherCAT bağlantısı ve bir 24 V güç kaynağı barındırıyor. CP6606 Gömülü Panel PC, düşük maliyet beklentisi olan uygulamalarda kompakt bir Kontrol Paneli olarak kullanmak için idealdir. www.beckhoff.com.tr ENDÜSTRİ OTOMASYON beckhoff 111 Ürünler Ergonomik Makina İşletimi ■ B&R’nin IP 65 koruma seviyesine sahip panelleri ile taşıma kollu sistemleri çıtayı yükseltiyor B&R en yeni taşıma kollu sistemlerini sunmaktan gurur duyar. Tamamen kapalı olan bu paneller geniş bir ürün yelpazesinde mevcuttur ve buna ek olarak makinalara optimal olarak yerleştirilmelerine imkan veren IP 65 koruma seviyesine sahiptirler. Multi-Touch geniş ekran panelleri HD Ready ya da Full HD çözünürlük ile 18.5” ile 24” arasında değişen boyutlardadır. Daha geniş ekranlar ve yüksek çözünürlük her ekranda daha fazla bilgi içerilmesi imkanını sunuyor. Bu durum da kullanıcı ergonomisi açısından bakıldığında önemli bir avantaj olarak değerlendirilmektedir. Portre formatında yüksek çözünürlük Büyük boyutlu ekranların bir gereklilik olduğu ancak yeterli miktarda alanın bulunmadığı durumlarda portre formatındaki 21.5” modeli tercih edilebilir. Opsiyonel yan kolları ile birlikte bu cihazları makinada kullanmak ve manevra ettirmek fazlasıyla kolaydır. Ürün gamında, analog rezistif dokunmatik ekran teknolojisine sahip 4:3 formatındaki iki farklı ürün de mevcuttur. Bu ürünler kullanıcılara, halihazırda var olan HMI uygulamalarında bir değişiklik yapmadan kendi operatör donanımlarını yükseltmelerine imkan tanır. Kolay kablolama Bu paneller taşıma kollu şaftı aracılığıyla uygun standart kablolar kullanılarak bağlanır (Montaj sonrasında bile kablolama yapılabilir). Özellikle PC ve panel arasında 100 metreye kadar bir mesafeye olanak veren Smart Display Link 3 modelini tercih edenler için ince RJ45 konektörü nedeniyle kablolama işlemi çok daha basit bir hale gelir. Kolay işletme Gerektiği taktirde taşıma kollu sistemleri butonlar, seçici anahtarlar, kontak anahtarları ve acil stop butonları ile de donatılabilir. Entegre RFID okuyucunun da yardımıyla, servis mühendislerinden sistem operatörlerine kadar herkese bireysel erişim yetkisi oluşturulabilir. Bu tarz bir erişilebilirlik seviyesi ile artık küçük kağıt parçalarına şifreleri not etmek tam da ait olduğu yerde yani geçmişte kaldı. Otomasyon panel serileri 9 farklı taşıma kollu modelde mevcuttur ve gerektiğinde ek anahtarlama ekipmanları ile de donatılabilir www.br-automation.com 112 ENDÜSTRİ OTOMASYON br otomasyon Ürünler Kompakt Bir Gövdede Yüksek Performans ■ Automation PC 2100: Kontrolör ve PC bir arada B&R’nin yeni Automation PC 2100 ürünü PC dünyası ile gerçek zamanlı uygulamaları birleştiriyor. Gerek duyulduğunda, Intel Atom çok çekirdekli işlemci teknolojisinin de yardımıyla Automation Runtime ve Windows aynı anda çalıştırılabilir. Bu durum da Automation PC 2100’nin aynı anda hem yüksek performanslı endüstriyel kontrolör olarak hem de karmaşık HMI işlemleri gibi işlemler için PC olarak kullanılmasına imkan tanır. Bununla birlikte kompakt boyutlarıyla kontrol kabininde neredeyse hiç yer kaplamaz. Aşırı kompakt gövdesine rağmen Automation PC 2100, gömülü sistemlerin performans kapasitelerini önemli oranda arttıran ve fiyat/performans oranlı ile de erişilemez bir noktada olan tam teşekküllü bir PC sistemidir. Tek, çift veya dört çekirdekli işlemcileri olan Automation PC 2100’ün işlem gücü tamamen ölçeklenebilirdir. Bu haliyle ürün performans aralığının üst sınırlarında hatta birçok “Core i” serisi işlemcinin performansını da aşıyor. Bakım gerektirmez Modeli ne olursa olsun tüm ürünlerde fan veya diğer döner parçaların olmaması herhangi bir bakım işleminin gerekli olmadığı anlamına geliyor. Diğer standart özellikler, bir adet USB 2.0 bir adet de USB 3.0 arayüzü ile birlikte iki gigabit Ethernet arayüzünü de içermektedir. POWERLINK veya CAN gibi iletişim bağlantıları (Fieldbus) gereksinime göre konfigüre edilebilir. Ayrıca bellek ihtiyacını karşılamak için kompakt CFast kartları ve daha yüksek kapasiteli MLC teknoloji bazında 64 GB’a kadar bellek kullanılabilir. Maksimum grafik performansı Intel Atom işlemciler tarafından kullanılan grafik motoru “Core i” teknolojisi yardımıyla oluşturulmuştur. Bu grafik motoru Full HD seviyesine kadar güçlü bir grafik işleme imkanı sağlar. Bu aynı zamanda bu segmentte DirectX 11 desteğinin sağlandığı ve SCADA ve HMI sistemleri için daha yüksek grafik performanslarının elde edilebilmesine imkan tanıyan bir ilktir. Automation PC elinizden biraz daha büyüktür ancak gerekli olduğunda makismum performansı sağlar www.br-automation.com 114 ENDÜSTRİ OTOMASYON br otomasyon Ürünler Bağıl NEM Sensörleri PronemMini – PronemMidi ■ EMKO Elektroniğin üretmiş olduğu Bağıl Sıcaklık ve Nem sensörleri yüksek kararlılıktaki çıkış seçenekleri ile bir çok kullanım alanında her 2 çıkış için ayrı ayrı seçilebilir çıkış sinyali ile kolaylık sağlıyor. www.emkoelektronik.com - Sıcaklık ve Nem için 2 analog çıkış - Kalibre edilmiş tek yongalı Sıcaklık ve Nem sensörü - Yüksek çıkış doğruluğu - Uzun kararlılık süresi - Çıkışlarda düşük ısıl sürükleme - Küçük ve kullanışlı tasarım emko Membran ile Doğrudan Sıkıştırma ■ Sıkıştırma Teknolojisi/Sabit Takımtutucu Sıkma teknolojisi ve kavrama sistemleri yetkin lideri SCHUNK, yüksek performanslı doğrudan sıkma için programını büyütüyor: Kuvvet fit-sıkma sistemi ile iş parçası her taraftan tutulur. Ek bağlama üniteleri gereksizdir. Çeşitli malzeme hatları bağlama düzeni membranı yüzeyinden işlenebilir. Yenilikçi aile şirketi, çeşitli sıkıştıma geometrilerindeki iş parçalarını çekme etkisi ile her taraftan kenetleyebilen, alüminyumdan yapılmış SPM plus 138 fikstür membranı geliştirmiştir. İlk olarak, bir 0,5 mm yüksek ayar halkası hızlı palet değiştirme modülü ve fikstür zarının arasına yerleştirilir, daha sonra tam iş parçası geometrisi fikstür sıkma yüzeyinin boşluğuna göre işlenir. Bir kez hazırlandıktan sonra, iş parçaları saniyeler içinde yerleştirilebilir, çepeçevre VERO-S modülünün kilitlenmesi ile sıkıştırılır ve armatür membran özellikle deforme edilir. Tüm süreç alüminyumun elastik deformasyon aralığında gerçekleştirildiği için, sıkıştırma işlemi binlerce kez tekrar edebilir. www.schunk.com ENDÜSTRİ OTOMASYON Geleneksel sıkıştırma bloklarının aksine, bu sıkıştırma türünün sıkıştırma kuvveti, sadece bir eksen boyunca değil bütün malzeme kontür çevresinde gerçekleştirilir. Elde edilen kuvvet-fit sıkma; eşit ve çok güvenli kenetleme sağlar. Membran, SPC hızlı değişim sıkma pimi yoluyla harekete geçirilir ve pnömatik tahrikli hızlı palet değiştirme sistemi ile bağlanır. Sadece birkaç milimetre sıkıştırma derinliğine bağlı olarak, iş parçası beş taraftan tam erişilebilirdir. Fikstür membranı, hızlı palet değiştirme sistemine, 0.01 mm’den daha az bir tekrarlanabilirlik hassasiyetiyle konumlandırılabilir. İlave bir sıkma ünitesi kullanımı gerekli değildir. Eğer gerekirse, birkaç kez parça işlemede ve farklı iş parçası geometrileri için kullanılabilir. Sıkma ünitesi, ikinci set-up için iş parçası kontürleri ve çeşitli malzemelerin hafif parça işleme işlemleri için uygundur. Maksimum iş parçası çapı 120 mm’dir. schUnk 115 Ürünler Geliştirilen Komponent Yoğunluğu İle X20 Modülleri ■ B&R kompakt bir gövdede 2 Amper'e kadar anahtarlama işlemi için fonksiyonellik sağlıyor İki yeni X20-serisi modülü ile birlikte minyatürleştirme hedefinde ilerlemeye devam ediliyor. X20DO8323 modülü X20 form faktöründe 8 adet Push/Pull çıkışına sahiptir. X20DO6639 modülünde ise 30 VDC veya 230 VAC için 6 adet röle mevcuttur. B&R iki yeni kompakt X20 I/O serisi modülünün tanıtımını gerçekleştirdi 8 motora kadar kontrol olanağı DO8323 modülündeki dijital çıkışlar elektriksel olarak izole edilmiş durumdadır. Bununla birlikte Highside, Lowside ve Push/Pull gibi deği- şik varyantlarda kablolanabilir. Bu nedenle modüller tam-köprü yapısında nominal gerilimleri 12-24 VDC arasında değişen ve 0.5 Amper’e kadar nominal akımı çekebilen en fazla 4 adet DC motorun kontrolüne imkan tanır. Yarım-köprü yapısında çalıştırıldığında ise en fazla 8 motor kontrol edilebilmektedir. DO6639 modülü ise normalde açık kontaklı (NO) 6 adet izole röleye sahiptir. 30 VDC veya 230 VAC gerilimlerinde 2 Amper’e kadar yüklenebilirler. Böylece, B&R 230 VAC röleleri için modül yoğunluğunu önemli oranda geliştirmiş oluyor. br otomasyon www.br-automation.com Tek Tuşla Öğretme Yapılabilen Kapasitif Sensörler ■ Öğretme butonu ve LED I ile Turck un BCT serisi sensörleri kullanıcı dostodur. Bu yıl SPS fuarında Turck yeni nesil kapasitif sensörlerini tanıtıyor. Öncelikli olarak seviye kontrolünde kullanılacak olan BCT serisi bu sensörler de önceki serilerde olduğundan farklı olarak üzerindeki potansiyometre yerine bir öğretme butonu yer almaktadır. BCT serisi M18 ve M30 gövdeli sensörler teach butonu ve kablo ile uygulamalarınızı basitçe çözer. 116 ayarların otomatik olarak mantıksal kontrolü programlama hatalarını da engeller. Turck , M18 ve M30 silindirik gövdeler içinde olacak şekilde NO/NC çıkış BCT serisi ürünlerini sunmaktadır. Bu ,kullanıcılara hem verimli bir şekilde stok çeşitliliğini azaltma imkanı sağlayacaktır ,hem de tek bir sensör çeşifiyle alt seviye ve üst seviyenin güvenli bir şekilde takip edilmesini sağlayacaktır. Seviye uygulamalarında BCT serisi bu sensötr anahtarlama noktasını otomatik olarak algılar ve tank duvarında oluşmuş olabilecek tortular yada sensör algılama yüzeyindeki tozlardan etkilenmesinin önüne geçilmiş olur , böylelikle hatalı çıkışların önüne geçmiş olunur.Öğrenilmiş Çıkış bir buton ile set edilebilir ve PNP yada NPN olabilir. Kullanıcı kontrollü sensör uygulamaları içisadece yetkili kullanıcıların ayar yapabilmesi için sadece teach adaptörü ile ayarlanabilen tiplerde mevcuttur. www.turck.com.tr tUrck ENDÜSTRİ OTOMASYON Ürünler 22,5° Yarıçaplı Lineer Motorlar Sistem Tasarımları Yelpazesini Genişletiyor ■ XTS: Daha fazla üretim esnekliği için yeni motor modülleri Yeni motor modülleriyle, eXtended Transport System’in (XTS) yüksek esnekliği yine artırıldı. Düz ve eğimli motor modülleri (180°), 22,5 ° yarıçapa sahip yeni modellerle destekleniyor. Bunlar, tam daireler, içe ya da dışa yuvarlatılmış yeni geometriler veya yuvarlak köşeleri olan kareler gibi yeni hat geometrilerini elde etmeyi mümkün kılıyor. Uygulamaların yelpazesi artık daha da genişleyebiliyor. Örneğin, esnek bir döner indeks tablası veya tamamen doğrusal hat düzenleri gibi. liştiriyor. Farklı doğrusal ve eğri modüllerin kombinasyonuyla, hat düzeni kolayca en geniş uygulama gereksinimleri çeşitliliğini karşılamak üzere adapte edilebiliyor. Tabii ki, yeni motor modülleri için uyumlu kılavuz rayları da mevcut. XTS, ürünleri ve biçimleri değiştirme, değişikliklerin çok kısa sürede uygulanması imkanını sunuyor ve bütün bunlar için yeniden mekanik yapılandırmaya gerek duyulmuyor. Karmaşık ve pahalı mekanik sistemlerin yerini esnek yazılım işlevselliği alıyor. Yeni motor modülleri sayesinde uygulama alanları arasında şu seçenekler mevcut: XTS lineer taşıma sistemi, entegre güç elektroniğine sahip modüler doğrusal motorlar ve dahili pozisyon ölçümünün yanı sıra, 1’den n’e kadar seçilebilen kablosuz taşıyıcılar ve mekanik kılavuz raylarından oluşuyor. – Taşıyıcıların dış taraf etrafında çalıştığı tam daire – Taşıyıcıların iç taraf etrafında çalıştığı tam daire – Çokgen, düz bölümlere bağlı daire segmentleri – Adım ve S şekilli hat düzenleri Bu yüksek performanslı bileşenlerle çeşitli uygulamalar, geometriler, uzunluklar ve yarıçaplar gerçeklenebiliyor. AT2020-0250 motor modülleri (+22.5°, dışa bombeli) ve AT2025-0250 (-22.5°, içe bombeli) XTS sisteminin imkanlarını hat düzenleri bakımından büyük ölçüde ge- – Ölçüsü serbestçe seçilebilen yuvarlatılmış dikdörtgen Bu, uygulama ve mevcut kurulum alanına bağlı olarak XTS mekatronik sistem tasarımlarında belirgin bir çeşitlilik sağlıyor. Beckhoff C6670 endüstriyel sunucu ile 36 çekirdeğe kadar arttırılabilen yüksek performanslı çok çekirdek teknolojisini dünyanın en zorlu makine kontrol uygulamalarının kullanımına sunuyor. www.beckhoff.com.tr ENDÜSTRİ OTOMASYON beckhoff 117 Ürünler Fluke 5502A Multi Product Kalibratör ■ Yeni Fluke Calibration 5502A Multi-Product Kalibratör, Laboratuar ve Sahada Kalibrasyon için Güçlü ve Taşınabilir çözüm sunar… Hassas Kalibrasyon Cihazları ve Yazılımları konusunda Sektör Lideri Fluke Calibration, çok fonksiyonlu, geniş çalışma yelpazesindeki ihtiyaçları karşılayan 5502A Multi-Product Kalibratörü sunar. 5502A, tüm fonksiyon aralıkları ve doğruluk oranında sınıfındaki en üstün cihazdır. Fluke Calibration 5502A Özellikleri: - 11 tam fonksiyon, 3.5 ve 4.5 haneli dijital multimetrelerin kalibrasyonunu etkinleştirme - 50 ppm dc V Doğruluk - 20A kadar AC ve DC Akım - 600 MHz’e kadar Opsiyonel Osiloskop Kalibrasyonu - “Mistake Proof” Koruması, Bilinen Kullanıcı Hataları- na Karşı Koruma için, Çıkış Terminalinde Ters Güç Koruması sağlar. - Sağlam taşıma çantası ile kolay taşınan cihaza dahil olan tutacak ve tekerlekler; çıkarılabilir ön/arka erişim kapıları, her ortamda kolaylıkla kalibrasyon yapılmasına imkan sunar. 5502A, direk gerilim ve akıma, çoklu dalga formu ve harmoniler ile alternatif gerilim ve akıma, ac ve dc faz kontrollü güç, rezistans, kapasite, thermocouple ve RTD’leri simüle eden eş zamanlı 2 adet çıkışa kaynak sağlar. 5502A Ürününü veriminizi, tutarlılığınız ve üretimi artırabilmeniz için MET/CAL® Plus Calibration Management Yazılımı ile tümüyle otomatik hale getirilebilir. MET/CAL Plus dökümante edilmiş üreçler, prosedürler ve kalite standartları tarafından zorunlu raporlar için gereksinimleri karşılamanıza yardımcı olur. www.netes.com.tr 118 ENDÜSTRİ OTOMASYON netes Ürünler Yeni Fluke Tix640, Tix660, Tix1000 Kızılötesi Kameralar ■ Yeni Fluke Uzman Serisi Kızılötesi kameralar üstün görüntüleme deneyimiyle olağanüstü ayrıntıya sahip görüntüler oluşturmanızı sağlar. Fluke Uzman Serisi termal görüntüleme cihazlarıyla denetim doğruluğu, çok yönlülük ve hız kazanın. - Daha fazla tanılama bilgisi. Bir kızılötesi görüntüde ne kadar çok ayrıntı görürseniz, o kadar fazla bilgiyle çalışmanız gerekir. Bu Fluke Uzman Serisi termal görüntüleme cihazları size hem ayrıntı hem bilgi sağlar. - Süper yüksek çözünürlüklü resimler. Super Resolution moduylaa, maksimum ayrıntı sunan net görüntüler almak için standart moddan dört kat fazla çözünürlük ve piksel elde edin (TiX-1000’ de 3,1 milyon, TiX660’da 1,2 milyon piksele kadar). - Geniş 5,6 inç döner LCD ekran, hareket alanı kısıtlı aygıtların üzerini, altını ve çevresini daha kolay denetlemenizi sağlar. - 800 x 600 piksel çözünürlüklü Eğilebilir LCoS renkli viewfinder ekran gün ışığı uygulamalarında harika görüş sağlar. - Gelişmiş odaklama sistemleri, hızlı ve hassas odaklanmış görüntüler için manüel, otomatik odakama, LaserSharp® Otomatik Odaklama ve EverSharp çok odaklı kayıt özellikleri sunar. - Maksimum objektif esnekliği alanda değiştirilebilen isteğe bağlı objektiflerle (2x ve 4x telefoto objektifler ve iki geniş açılı objektif) yüksek çözünürlüklü görüntüleri yakın ve uzak mesafeden yakalamanızı sağlayarak, çoğu durumda bir kuleye veya bacaya tırmanma gerekliliğini ortadan kaldırır. - Gri ölçek ve ful renkli görüntüleme çeşitli uygulamalarda kullanılabilir. - Sesli ve yazılı notlarla video yakalama özelliği sorunlu noktaları belgelemenizi daha da kolaylaştırır. -Fluke Connect™ kablosuz uyumluluk, ekip çalışmasına yönelik Fluke Connect® mobil uygulamasıyla Denetleyicilerin akıllı telefonlara ve iPad’lere görüntü ve ölçümler göndermesini sağlar.* - Portatif çok yönlülük ve birlikte verilen boyun askısı, merdiven çıkmanız gerektiğinde kamerayı taşımanızı kolaylaştırır. netes www.netes.com.tr Dijital Potansiyemetre ■ EPM-3790 (77x35mm) / EPM- 7790 (72x72mm) Motor Hız Kontrolörü için Dijital Potansiyometre. Hız Kontrol Cihazları için kontrol paneli olarak motor hızını ve yönünü kontrol edilmesi için tasarlanmıştır. Rampa özelliklere sahip, kolay kullanım ve işlem ile pek çok uygulamada kullanılabilir. www.emkoelektronik.com 120 ENDÜSTRİ OTOMASYON - Ayarlanabilir SET değerinde çalışabilme - Rampa özelliği - Ayarlanabilir nokta pozisyonu - Motor Hız kontrol cihazları için ileri , geri yön çıkışları ve arıza girişi - 0/2…10Vdc Voltaj çıkışı veya 0/4…20mAdc akım çıkışı - -1999…999 arasında ayarlanabilir gösterge skalası emko Ürünler SEMIX®5 ■ Üstün Isıl ve Dinamik Performans için Geliştirilmiş Yeni Standartlar SEMIKRON SEMiX® ürün ailesi, 50kW ve 350kW arasındaki 650V, 1200V ve 1700V uygulamaları için SEMiX®5 ile genişledi. Taban plakalı bu yeni modül, 17mm yüksekliğe ve IGBT-sürücüsününün düşük maliyetli lehimsiz montaj yapılmasını sağlayan Press-Fit kontaklara ve sağlam güç terminallerine sahiptir. Önemli ölçüde azaltılmış olan dahili endüktans ile yüksek çalışma güvenliği ve düşük modül kayıpları elde edilerek KGK, güneş, güç kaynakları ve motor sürücü uygulamalarında beklenen yüksek verimli çözümleri desteklemektedir. Press-Fit bağlantı, sürücü kartının hızlı ve lehimsiz şekilde montajının yapılmasına imkan vererek güvenilirliğin artmasına ve montaj maliyetinin azaltılmasını sağlar. Sağlam ve kompakt invertör tasarımlarında, mükemmel mekanik stabilite için gömülü güç terminallerine sahip SEMiX®5 sayesinde, sistem maliyetleri optimum hale getirilebilmektedir. Modülün iç yerleşimi, sıcak-nokta (hot-spot) riskini azaltacak şekilde, yüksek ısıl iletkenliğin ve homojen sıcaklık dağılımının sağlanması için komşu yon- galar arasındaki ısıl etkileşim azaltılarak, optimize edilmiştir. Sonuç olarak, çalışma sıcaklığı azalır ve ürünün kullanım ömrü artar. Modülün yeni tasarlanan iç düzeni, geniş bir güç aralığındaki 6lı-IGBT, NPC, T-NPC ve müşteriye özel topolojileri içeren bir çok çeşitliliğe sahip farklı mimariler ve topolojiler için yüksek seviyeded esneklik sağlamaktadır. SEMiX®5, üstün ısı yönetimi ve en son yonga teknolojilerinin entegrasyonu ile, 2-seviyeli ve 3-seviyeli KGK, güneş, güç kaynakları ve motor sürücüleri gibi geniş bir uygulama yelpazesine hitap etmektedir. Ürün portföyü: - 6lı-IGBT : 300A/650V, 200A/1200V ve 150A/1700V - 3-level NPC : 400A’e kadar /650V - 3-level T-NPC : 400A’e kadar 650V/1200V, 300A’e kadar 1200V/1200V (kolay paralelleme için Neutral-Clamp Common-Collector bağlantı) - Double-Boost : 400A’e kadar /650V SEMiX®5, belirtilen konfigürasyonların yanında müşterilerin pazar ihtiyaçlarına göre yenilikçi ve farklılaşma amacına yönelik olarak, müşteriyeözel-topolojiler için de uygundur. semıkron www.semikron.com GS33 / GS34 CO2 Transmitter Duvar Tip / Kanal Tip ■ ÖZELLİKLER - Kapalı ortamlardaki yüksek CO2 konsantrasyonu ile insanlar kolay çok bir şekilde kendilerini yorgun hissederler. Bu yüzden CO2 değerinin uygun bir şekilde kontrol edilmesiyle herkes kendini daha enerjik hisseder. CO2 şu anda büyük oranda bina içlerinde yaşam alanlarında bulunuyor, bunun yanında tarım uygulamalarında bitkilerin daha www.sms-tork.com.tr ENDÜSTRİ OTOMASYON hızlı ve kolay şekilde büyümesi için kullanılıyor. UYGULAMA ALANLARI - HVAC kontrolü, Enstürmantasyon test ekipmanlarında, - Çevresel kontrol ve görüntüleme sistemlerinde, - Otopark ve bina havalandırma kontrol sistemlerinde - Sera, sebze, meyve depolarında sms tork 121 Ürünler Pnozmultikonfigüratör 9.6.0 Artık Hizmetinizde ■ Emniyet devresi konfigürasyonunuz için yazılım aracının yeni sürümü artık hizmetinizde - hem de emniyetli sürücü izleme için bloklarla birlikte! PNOZmultiKonfigüratör yazılım aracının 9.6.0 Sürümü, emniyetli eksen izleme için PNOZmulti 2’nin yeni hareket izleme modüllerinin konfigüre edilmesinde kullanılabilir. Emniyetli sürücü izleme PNOZmulti 2 konfigüre edilebilir sistemlere ilişkin emniyetli hareket izleme modülleri, sürücülerinizin güvenli bir şekilde izlenmesini sağlar. Modüller, bir eksenin ya da iki eksenin emniyetli izleme işlemi için kullanılabilir. www.pilz.com Sürücülerinizi izlemek için hareket izleme fonksiyonları: - Emniyetli Hız Aralığı: SSR - Emniyetli Hız İzleme: SSM - Emniyetli Yön: SDI - Emniyetli İşleme Duruşu: SOS Emniyet fonksiyonlarının her biri için bir yazılım bloğu bulunmaktadır. Bu sayede, konfigürasyonunuzu uygulamanıza uygun bir şekilde düzenleyebilir ve optimize edebilirsiniz. Fonksiyonlar PNOZmultiKonfigüratör’deki sertifikalı yazılım blokları kullanılarak kolaylıkla yapılandırılabilir. pılz Kompakt, Elektrikli Döner Modül-Tutucu ■ SCHUNK EGS elektrikli döner modullü tutucusu, küçük parçaların taşınmasında yeni bir verimlilik sınıfını tanımlar ve pnömatik olmayan taşıma çözümlerine geçişi kolaylaştırır. Bu ürün tek bir kompakt gövdede tutma ve donme hareketini birleştiren ilk elektrik moduldür. Bakım maliyeti düşük ve uygun fiyatlı modül, yüksek verimli pnömatik gerektirmeyen sistemler için altyapı sağlıyor. SCHUNK EGS dünyanın en kompakt elektrikli döner tutucu ünitesidir. SCHUNK’un patentli tutma ve dönme dişli birleşimi, elektrik iletimine gerek kalmadan sürekli dönme sağlar. Sabit ve fırçasız yapıda olduğu için aşınmasız olan 24V DC motorla donatılmıştır. Hareketli kablo, kayar bilezik ve sok sönümleyici gerektirmez. Bu nedenle montaj sistemlerinde işlem sürekliliğini ve kullanılabilirliği artırır. Geri tepmesiz, önceden yüklenmiş birleşik silindirik yataklar, yüksek hassasiyette tutmayı ve tüm parmak uzunluğu boyunca newww.schunk.com 122 ENDÜSTRİ OTOMASYON redeyse sabit sıkma kuvveti sağlar. SCHUNK EGS’nin devreye alınması daha kolay olamazdı: Hem dönme açısı hem de sıkma kuvveti birbirinden bağımsız olarak doğrudan modülde ayarlanabilir. İndüktif sensörler, modulün durumunun izlenmesini sağlar. Modül dijital veya field-bus üzerinden kontrol edilir. Motorların kontrolü için gerekli tüm kontrol ve güç elektroniği, doğrudan modüle entegre edilmiştir. Bu yöntem, harici kontrolör ve ek proglamlama ihtiyacını ortadan kaldırır. Kompakt SCHUNK EGS döner tutucu ünitesi 58 mm x 45 mm x 89 mm boyutları ile, bir sigara paketi ölçüsünden sadece biraz daha büyüktür. Modül, 0.04Nm tork ve 40° ve 320° arasında serbestçe ayarlanabilir dönme açısına sahiptir. Sıkma kuvveti 30N, çene başına stroğu 3mm’dir. Dönme süresi 180°’de 0.18 sn. ve yakalama süresi strok başına 0.05 sn’dir. schUnk Ürünler Beckhoff 12, 24 ve 36 Çekirdekli C6670 Endüstriyel Sunucuyu Tanıttı ■ “Çok çekirdekli makine kontrolü” – 36 çekirdekli işlemci endüstriyel bilgi işlem gücünü en üst düzeye çıkarıyor Merkezi kontrol sistemi mimarilerinin dağıtılmış kontrolörlü sistemlere göre çok sayıda avantajı olduğu iyi biliniyor. Modern üretim hatları ve yüksek performanslı, bağımsız makineler her geçen gün daha kısa çevrim süreleriyle artan işlevselliğe ulaşıyor; tüm bunlar giderek güçlenen, merkezi kontrol sistemlerini gerekli kılıyor. Beckhoff’un yeni C6670 endüstriyel sunucusu, pazara giren en güçlü kontrolörlerden birini temsil ediyor. Çözüme ait donanım 12, 24 ya da 36 çekirdekli işlemci içerebiliyor ve belleği 64 GB’tan 2 TB’a kadar genişletilebiliyor. Beckhoff’un otomasyon yazılım platformu TwinCAT 3.1, her bir çekirdeğin kapasitesinin tam olarak kullanılmasına imkan tanıyarak C6670’in sağladığı mükemmel bilgi işlem gücünden en yüksek verimi alabilmeyi olanaklı kılıyor. “Çok çekirdekli kontrol” kavramı, Beckhoff’un sürekli ve uzun vadeli “Bilimsel Otomasyonu kapsayan merkezi kontrol” felsefesi ile örtüşüyor. Böylelikle makinenin PLC, hareket, robotik ve CNC gibi kontrol fonksiyonlarına ek olarak gelişmiş ölçüm teknolojisi, durum izle- me ve görselleştirme gibi daha başka fonksiyonların da güçlü bir yazılım paketi olan TwinCAT üzerinden geliştirilebiliyor ve tek güçlü bir CPU üzerinde yürütülebiliyor. TwinCAT 3.1 ile her bir kontrol görevini mevcut çekirdekler arasında akıllıca dağıtarak tüm çekirdeklerden optimum seviyede işlem gücü elde etmek mümkün hale geliyor. Beckhoff C6670 geliştirilmesiyle çok çekirdek teknolojisinin avantajlarını artık makine kontrol projelerinde de kullanılmasını imkan tanıyor: Ciddi anlamda daha hızlı ve daha güçlü makine kontrol platformları elde edilmesi kullanıcıların uygulama üzerine geliştirecekleri fikirleri neredeyse sınırsız kılıyor. C6670, Beckhoff’un pazara sunduğu ilk endüstriyel sunucu olma özelliğine sahip. C6670, hesaplama yoğunluklu kontrol teknolojisine ek olarak karmaşık robotik veya görüntü işleme uygulamalarında da kullanılabiliyor. Panoya monte edilecek şekilde tasarlanmış sunucu, iki Gigabit Ethernet kontrolörü ve güçlü grafik kartına sahip ana kart, birlikte çalışan her biri 6, 12 veya 18 çekirdekli iki adet Intel® Xeon® işlemciyi üzerinde barındırıyor. 2 TB’a kadar yükseltilebilen DDR4 RAM sayesinde yüksek performansa ek olarak dört adet PCIe x16 Gen III slotu, bir adet PCIe Gen III x8 slotu ve bir adet PCIe Gen II x4 slotu ile maksimum esneklik ve çoklu arabirim kartları için altyapı sağlıyor. Beckhoff C6670 endüstriyel sunucu ile 36 çekirdeğe kadar arttırılabilen yüksek performanslı çok çekirdek teknolojisini dünyanın en zorlu makine kontrol uygulamalarının kullanımına sunuyor. Kontrol panosuna monte edilmek üzere tasarlanmış C6670 endüstriyel sunucu bir ana kart üzerinde, her biri 6, 12 veya 18 çekirdekli iki Intel® Xeon® işlemciye sahip. www.beckhoff.com.tr ENDÜSTRİ OTOMASYON beckhoff 123 Ürünler Bütçeniz = Text Ekran ise , Samba’yı Deneyin Şimdi Yeni 4.3” HMI ekran ile Stoklarda ■ Samba , Tümleşik,El boyutunda , üzerinde dahili Giriş/Çıkışları olan ve OEM müşteriler için üretilmiş HMI ekrana sahip PLC(ProgramlanabilirKontrolCihanzı) dır. Oem müşterilerin isteği üzerine Parlak Reklerden ve Hızlı Ekran geçişlerinden taviz vermeden, Unitronics rekabetçi markette imalatçılara prestijli ve iktisatlı bir ürün olan Samba PLC, 3.5” ve 4.3” ekran boyutlarina sahip 2 yeni model sunmaktadır. Samba, HMI dan Alarm ekranları Trend grafikleri ile toplamda 24 adet kullanıcını tanımlı görsel ekran oluşturmasına olanak sağlıyor. 40 adet uygulama görselleri , 2 adet Auto-tune PID fonksiyonu reçete , Gerçek zaman saati , bilgi toplama özelliklerinide bünyesinde barındırıyor. Tümleşik Giriş Çıkış modülleri, analog giriş, Yüksek Hızlı girişleri ile bir çok uygulamda tek başına sistem kontrolüne yeterli gelmektedir. Düz Ekranı sayesinde IP66/ IP65/NEMA4X standartlarını karşılamaktadır, bu özellik Sambayi Gıda ve Ilaç sektörü için de ideal hale getiriyor. 3.5” lik ürün serisi RS232 programlama portunu üzerinde bulundururken 4.3” lik seri ise USB programla protu ile geliyor. Opsiyon olarak ek RS485 veya Ethernet veya Canbus portu eklenebilen Samba, GPRS/GSM modem bağlantı kolaylıgı ve E-posta gönderim olanakları ile de takip edilebilirlik ve raporlama uygulamalarınada hazır olarak geliyor. Modbus, TCP/IP Modbus , DF1 slave , CANopen ve J1939 gibi yaygın haberleşme protokollerini destekiyen Samba, üçüncü parti protokellerede adepte olabiliyor. Visilogic yazılımı ile programlana bilen Samba, Visilogic yazılımının tüm avantajlarinida kullanmanıza olanak sağlıyor. Ücretsiz olarak yayımlanan unitronics yazılımlari ile Programlama , Uzaktan erişim , Hmi editorü , ücretsiz kütüphane , Bilgi aktarımı gibi işlemler kolayca yapılabiliyor. İmalatçılarinin yanında yüksek faydali ürün ve Teknik destekle birlikte duran Unitronics ve Yorum Otomasyon Malzemeleri A.Ş. , Örnek uygulamalar , E-posta ve telefonla ücretsiz destek gibi hizmetleride sunarak Programcıların işini kolaylaştırmaya hedef haline getirmiştir. Tüm bu özellikleri ,yüksek performans/fiyat oranı ,kablolama zamanından kazanım sağlıyan yapı, ve tek yazılım ile hem PLC hem HMI i programlama avantajlari ile SAMBA makinelerinize uygun bütçe ile yüksek değer katar. www.yorum-automation.com 124 ENDÜSTRİ OTOMASYON yorUm otomasyon Ürünler Widia, Genel Kullanım Amaçlı Ve Yüksek Hassasiyette Yeni Sıkma Pensli Adaptörü Sunar ■ Frezeleme, delik delme, raybalama veya vida dişi açma için yüksek hassasiyete sahip tekli bir takım tutucu, WIDIA’ nın genel kullanım amaçlı ve yüksek hassasiyetli yeni sıkma pensli adaptör mümkün olan doğrulukta mükemmel işlemenin yanı sıra verimliliği arttırır. WIDIA’ dan Genel kullanım amaçlı ve yüksek hassasiyetli yeni sıkma pensli adaptör Yüksek hassasiyetli bileşen üreticileri (havacılık ve ulaşım sektörü, haddeleme ve kalıpçılık, genel mühendislik ve daha pek çoğu gibi) yüksek toleranslı parçalar ile “ aceleci davranma “ gerçekliği arasında sürekli mücadele verirler. WIDIA, pazarda başarıya daha da yaklaşmak amacıyla önemli yeni bir silahı, (frezeleme, delme, raybalama ve vida dişi açma gibi ) çoklu uygulamalarda, 3xD delme ölçüsünde 0,003 mm (0,0001 inç) salgılama hassiyetinde genel kullanım amaçlı kullanılabilen yüksek hassasiyete sahip sıkma pensli adaptörü sunar, Verimliliği ve son parça toleransını yükseltme arayışı içinde olan işletmeler bu tutucu adaptörün aşağıda sıralanan özelliklerinden memnun kalacaklardır ; -Eklenen çokyönlülük; Hassas sıkma pensli adaptöre geçiş aşamasında standart ER penslerini kullanmaya devam etme olanağı, -Ek tokluk özelliği ve daha düşük titreşimler sağlayan, daha uzun işmili ve takım ömrü elde etmek için daha kalın cidarlı takım tutucu ve daha güçlü dış gövde tasarımı, -Mükemmel soğutma sıvısı beslemesi ve daha uzun takım ömrü için eşsiz kapalı yapısallıkta hassas sıkma pensli adaptörler (6-20 mm. veya 0,24-0,79 inç aralığında) -Daha yüksek hassasiyet için bütünüyle katkı sağlayan daha iyi ve tekrarlanabilir balanslama özelliği Havacılık ve uzay sanayi, kalıp imalatı ve diğer bir çok alanlarda yüksek torklar, hızlar ve kuvvetler gerektiren yüksek dayanımlı, zor işlenebilen malzemelerle sürekli karşılaşılmaktadır. Bu tür aşırı güçler altında frezelerin takım tutucudan dışarıya fırlama riskinde önemli ölçüde artış görülmektedir. Bu olumsuz durum en azından şirink bağlamalı takım tutucular gibi iyi konsantrikliğe sahip hassas takım bağlama sistemiyle sorun giderilmektedir. Bu tür takım tutucular kayma kilitli olarak çalışırlar, ancak sahip oldukları sıkma kuvveti genellikle şirink bağlama sistemi için yeterli değildir. Buna karşılık olarak yeni WIDIA genel kullanım amaçlı hassas sıkma pensli adaptör , Haimer marka Safe-Lock ™ özel tasarımlı emniyet kilidine sahiptir. Freze şaftında sarmal yapıda kanallar ve takım tutucuda kendine özgü pim mekanizması ile birlikte olağanüstü ağır işleme koşulları altında takımın boşta dönmesini ya da kendiliğinden tutucudan kaymasını tamamen engeller. Safe-Lock kanalların sarmal yapıda hatları takım boyu ayarının da yapılmasına olanak sağlar, hatta takımlar bilenmiş ya da alışageldiği gibi takım önayarı yapılmış olsalar bile. Yükselen hassasiyeti ve güvenilirliği kapsayan yüksek hassasiyette işlemeye geçme olanağını burada irdeleyebilirsiniz. www.widia.com 126 ENDÜSTRİ OTOMASYON WıDıa Ürünler HOG 86 – İçinde Yeterince Performans Rezervi Bulunan HeavyDuty Enkoder ■ Çelik imalathaneleri, konteyner liman vinçleri veya kalkan köprüler enkoderların ağır şartlar altında çalıştığı iş alanlarıdır. Bu bakımdan güvenilir çalışmaları için yeterince performans rezervi bulundurmaları gerekir. Yeni HOG 86 ürün platformuyla Baumer Hübner yüksek beklentilerinize artık cevap verebilecek. Bu üründe Baumer’in Heavy Duty teknolojisindeki 50 yıllık deneyimiyle, rakipsiz dayanıklılık ve uygulamalara göre birçokmontaj opsiyonu bir arada harmanlanmıştır. Aşırı Dayanıklı Her ortamda hataya karşı güvenli Gövdesinin en az 10mm’lik duvar kalınlığında olması enkoderin güvenilir bir şekilde çalışabilmesi için ön şarttır. Özel C4 korozyon sınıfına uygun pas tutmaz kaplama ile deniz suyuna karşı dayanıklılığı sağlamaktadır. Montaj sırasında elektronik devrelere girebilecek kir, nem ve toza karşı içerisi de ayrıca kapsüllenmiştir. Rulman hasarlarına karşı koruma 2.5kV’a kadar şaft gerilimleri kolaylıkla bastırılır. Böylelikle rulmanları yıpratan endüktif şaft akımları tamamen engellenmiş olur. Opsiyonel hibrid rulmanlarla ürünün ömrü 100000 saate kadar uzar. Aşırı sıcak / soğuk derecelerde güvenilir Enkoder -40 ile +100 °C arası sürekli ve güvenilir bir şekilde çalışır. Büyük şaft yüklerini taşıma Özel tasarlanmış rulmanlar aralarında en uygun mesafeyle yerleştirilmiş yüksek kalitede bilyeler sayesinde şaftın büyük dairesel ve doğrusal yüklemelerine karşı dayanıklı hale gelmiştir. Böylelikle yeterince rezerv oluşturulmuş ürünün uzun ömürlü olması sağlanmıştır. Her türlü hava şartına dayanıklı Özel gövde ve şaft contalarıyla enkoder uzun süreli IP 66 koruma sınıfına uymaktadır. Bu koruma dışarıdan girebilecek objelerin (toz, kir veya sıvı gibi) enkodera hasar verme olasılığını başarılı bir şekilde ortadan kaldırmıştır. Her zaman doğru bağlantı Direkt kablo girişi, güçlü bir M23 bağlantı çıkışı veya 180° dönebilen HeavyDuty bağlantı kutusu: HOG 86’nın özellikle sert şartlara uyumlu bağlantı opsiyonlarıdır. Bağlantı kutusu opsiyonel olarak fiberoptik ara birimiyle de sunulur. Güvenilir ve hassas Hızlı devreye sokma, düşük devre dışı zamanı Opsiyonel olan Enhanced Monitoring System (EMS) sayesinde enkoderin bütün hızları süresince en önemli verileri izlenir. Böylelikle hata takibi yapılabilir ve makinaların pahalı devredışı olma vakitleri azaltılmış olur. Çok renkli LED bir ekran, enkoderdaki gerilimin değerini, çıkış sürücüsünün çalışma durumunu ve sinyal bütünlüğünü gösterir. Buna ekolarak enkoderin durumu error çıkışından verilir. EMS montaj sırasında yapılabilecek yanlış bağlantıları da sinyalizeeder. Böylelikle enkoderin devreye alınması hızlanmış olur. Mükemmel sinyal kalitesi Yüksek performanslı, esnek çıkış sürücüleri sayesinde TTL ile 500m, HTL ile 300m kablo uzunluğuna kadar mükemmelsinyal kalitesi sağlamaktadır. Fiberoptik kablo ile enkoder 2km’ye kadar sinyalleri çevredeki diğer elektronik etkileşimlere rağmen sorunsuzca gönderebilir. Fiberoptikli bağlantı fazladan algılamayla da mevcuttur. www.protek-teknik.com.tr ENDÜSTRİ OTOMASYON protek teknİk 127 Ürünler Otomasyonda Uygulaması Kolay Hareket Kontrolü ■ Yeni Rexroth IndraControl V kontrol ünitelerinin tek tip yazılım aracı ile yapılandırılması. Bir parmak dokunuşu ile program kontrolü: Yeni nesil kontrol üniteleri ile Bosch Rexroth, akıllı telefonlardan ve tablet PC’lerden bilinen hareket kontrolünün avantajlarını otomasyona taşıyor. Her türlü koşulda kullanılmak üzere tasarlanan bu dayanıklı cihazlar farklı ekran boyutlarına uygulanabiliyor. Tek bir yazılım aracının kullanılması ise uygulamayı basitleştiriyor. Makine üreticileri akıllı cihazlardan tanıdığımız hareket kontrolünü yeni nesil Rexroth kontrol üniteleri ile otomasyon alanına uyguluyorlar Kaydırma yapmak için sadece parmağınızı ekranda sürmeniz yeterlidir. Görüntüyü yakınlaştırmak için de iki ucundan iki parmağınızla çekebilirsiniz. Bu hareket kontrolü, son birkaç yıl içinde akıllı telefonlar ve tablet PC’ler sayesinde oldukça yaygınlaşan bir kontrol tipidir. Rexroth’un yeni nesil çok dokunuşlu kontrol üniteleri ile makine üreticileri, bu işletim felsefesini fabrika otomasyonunda da kullanabiliyor. Bu süreçte, Bosch Rexroth kullanıcı ara yüzlerinin konfigürasyonunu tüm HMI cihazları için tek bir yazılım aracı aracılığıyla basitleştiriyor. WinStudio, Windows CE’den endüstriyel PC’ler için büyük ekranlara kadar tüm kontrolör tabanlı kompakt HMI modelleri için yazılım modüllerinin yeniden kullanımı sayesinde etkili bir mühendisliği mümkün kılıyor. Böylece 4 ila 9 inçlik diyagonal ekranlara ve kendi kontrolörlerine sahip yeni kompakt minyatür kontrol üniteleri, hem tek hem de çok dokunuşlu çalışma için sunuluyor. Standarda göre, iletişim, hızlı bir Ethernet TCP IP bağlantısı üzerinden bir kontrol ünitesi ile gerçekleştiriliyor. Cihazlar veri yedeklemesi için bir SD kart hafıza modülüne ve çevrebirim cihazlarının bağlanması için de 2 USB portuna sahip bulunuyor. 15, 18 ve 21 inçlik yeni endüstriyel PC ekranları, derinlemesine bilgi ve çok dokunuşlu PC tabanlı otomasyon uygulamalarının modern bir görselleştirilmesi için alan sağlıyor. Alüminyum ön kısım ile gömme ve çizilmeye dayanıklı cam IP65 koruma kategorisinin gerekliliklerini karşılıyor. Yüksek şok ve titreşim direnci ile birlikte, çalışan üniteler zorlu üretim koşulları altında da uygun kullanım imkanı sunuyor. boschrexroth www.boschrexroth.com.tr GTH53 Gaz Denetleme Transmiteri / Kapalı ortamlar ■ ÖZELLİKLER - Yayılmamış kızıl ötesi (NDIR) - Entegre CMOS sıcaklık ve nem sensörü. - Elektrokimyasal CO sensör - İleri teknoloji ürünü nem sensörü: yüksek hassasiyetli, uzun ömürlü ve güvenilir - CO denetiminde yüksek hassasiyet - RS-485 ile uzaktan kontrol imkanı (Modbus RTU). www.sms-tork.com.tr 128 ENDÜSTRİ OTOMASYON UYGULAMA ALANLARI - Çeşitli binalarda hava kalite sitemlerinin denetim ve kontrolünde - HVAC proses/ klima/ çevresel havalandırma kontrolü ve denetiminde - Ev ve binalarda sıcaklık & Nem, CO , CO2 denetiminde. sms tork Ürünler GTH03 CO2 Sıcaklık & NemTransmiteri / Kapalı Ortamlar - LCD ekran - Yayılmamış kızıl ötesi (NDIR) - Analog çıkış ; RÖLE/RS485 - Entegre CMOS sıcaklık ve nem sensörü. - Kompakt 3’ü bir arada : CO2& Sıcaklık & Nem UYGULAMA ALANLARI - Çeşitli binalar için çevresel denetimde - HVAC proses/ klima/ çevresel havalandırma kontrolü ve denetiminde - Ev ve binalarda Nem ve CO2 denetiminde. www.sms-tork.com.tr sms tork ■ ÖZELLİKLER Servo Motor Sürücüleri (LVD serisi) ■ Italyan SBC Spa firması tarafından üretilmişve digital fırçasız ac senkron servomotor sürücü ünitesidir.Yüksek güçlü 16 bit mikrokontrolcü ile donatılmıştır. Ayarlarının tümü paramatik olup üzerindeki keypad veya PC2LVD bilgisayar programı ile yapılıriçindeki dahili PLC ile tüm giriş çıkışlar veya sürücü içindeki parametreler istenilen şekilde programlanabilir. Teknik Özellikler Güç Bsleme Voltajı: 3x220 Vac-3x230 Vac Güç Besleme Frekansı: 50 Hz-60 Hz Kontrol Besleme Voltajı: 24 V Dc 1,5 A’e kadar Nominal Çıkış Akımı: 1.25 A’den15 A’e kadar Max. Çıkış Akımı: 2.5 A’den30 A’e kadar Max. Akım Süresi: 4 saniye Nominal Çıkış Gücü ( 220 V Ac ): 0.345 Kw - 4.5 Kw Max. Çıkış Gücü (220 VAc): 0.69Kw - 9 Kw Çalışma Sıcaklığı: 45 C Frenleme Direnci: Dahili Frenleme Direnç Gücü: 120 W Geri Besleme Elemanı: Resolwer (Speed 1) Tetikleme Frekansı: 16 KHz Max Çıkış Frekansı: 450 KHz Koruma Sınıfı: IP20 Donanımsal Özellikler Dijital Giriş: 8 adet ( 24 V DC ) ( +8 adet opsiyon ) Dijital Çıkış: 6 adet ( 24 V DC ) ( +8 adet opsiyon ) Voltajdan Bağımsız Dijital Çıkış: 1 adet Enkoder Simülasyonu: 128 pulse/turwww.medelelektronik.com ENDÜSTRİ OTOMASYON 16384 pulse/tur Frekans Girişi: 800 KHz Enkoder Girişi: 200 KHz Ana Analog Girişi: 1 adet ( + 10 V 15 bit çözünürlük ) Yardımcı Analog Girişi: 1 adet ( + 10 V 10 bit çözünürlük ) Genel Amaçlı Analog Girişi: 1 adet ( +10 V8 bit çözünürlük ) Takojeneratör Çıkış: 1 adet ( +10 V ) Seri Haberleşme: RS422 / RS485 Field Bus: Can Bus Güç Kaynakları: 24 Vdc ( 200 mA ) + 10 V ( 10 mA ) Çalışma Modları İleri tork kontrolü Harici ivmelenme kontrolü Sürücü devreye alma ve testler Pozisyonlama Dijital senkronizasyon Adım motoru simülasyonu Spindle oirentation Dahili PLC Autotune Can Bus ile pozisyonlama Dijital senkronizasyon + pozisyonlama Elektronik Kam Parametrik Kontroller Analog ofset Anolog giriş kalibrasyonu Frekans kalibrasyonu İvmelenme ve yavaşlama ayarı Acil duruş zamanı ayarı Akım sınırlaması Hız sınırlaması Takojeneratör çıkışı kalibrasyonu PID ayarları Pointer kontrolu Motor mili yakalama meDel elektronİk 129 Haberler METAL İŞLEME SEKTÖRÜNÜN ULUSLARARASI BULUŞMASI İZMİR’DE ■ Yağmur Fuarcılık tarafından, Metal İşleme, Kalıp, Otomasyon ve Kaynak teknolojileri alanıyla ilgili üretilen tüm teknolojileri aynı anda sunan 3T Fuarı, 5-8 Mart 2015 tarihlerinde İzmir Uluslararası Fuar Alanı’nda on üçüncü kez kapılarını açmaya hazırlanıyor. 3T Fuarı, metal işleme sektöründe bilgisayar kontrollü son teknolojiye sahip makineleri, kalıp ve kalıp tasarımlarını ve otomasyon teknolojilerini bir araya getirmekle üretim süreçlerinin bütünsel ve çok kapsamlı bir biçimde yöneltmesine katkı sunmaktadır. Sanayicilerin inovasyon, kalite, düşük maliyet, rekabet alanlarında çözüm ortağı olmaktadır. Türkiye’de metal işleme teknolojisi sektöründe yapılan en büyük uluslararası fuarlarından biri olan 3T Fuarı’na 2015 yılında 200’ün üzerinde firma katılması bekleniyor. 3T Fuarı ayrıca katılımcı bazında TİAD (Takım Tezgahları Sanayici ve İşadamları Derneği), KOSGEB ve İzmir Ticaret Odası tarafından desteklenen fuarlar arasında yer alıyor. İzmir Uluslararası Fuar Alanı’nda gerçekleşecek olan fuarda metal işleme, kalıp, otomasyon ve kaynak teknolojileri sektörünün en önemli firmaları bir araya gelecek. Fuarda; takım tezgahları, CNC işleme merkezleri, metal-sac-yüzey işleme makineleri, kaynak makineleri, lazer markalama sistemleri, presler, boru-profil makineleri, kesici-tutucu takımlar, el aletleri, kalıplar, kalite kontrol-ölçüm sistemleri, CAD/CAM yazılımları, otomasyon sistemleri gibi üretim teknolojileri alanlarında faaliyet gösteren katılımcılar yer alacak. tekliyor. Yağmur Fuarcılık ve takım tezgahları, tamamlayıcı ekipman ve takımlarının ithalatı, ihracatı ve imalatı alanında faaliyet gösteren sanayicileri bir araya getiren TİAD ile yapılan güç birliği neticesinde, fuarın katılımcı yapısı, Türkiye ve dünyanın önde gelen firmalarıyla Teknoloji-Tasarım ve Üretim Büyüklüğü açısından oldukça önem kazandı. TİAD’ın üye sayısı 2014 yılı Ekim ayı itibariyle 180 olup; Türkiye’deki takım tezgahı ihtiyacının %80’den fazlası TİAD üyeleri tarafından karşılanmaktadır. TİAD’ın, 2000 yılından bu yana merkezi Brüksel’de bulunan Avrupa Takım Tezgahları, Takım ve Aksesuarları Ticari Birliği’ne (CELIMO) üyeliği devam etmektedir. Aynı zamanda TİAD, CELIMO başkanlığını 2006-2008 yılların arasında yürütmüş olup, halen Yönetim Kurulu Üyeliği devam etmektedir. CELIMO, toplam sermayesi 10 milyar Euro’yu aşan 1.200 adet takım tezgahı distribütörü firmayı temsil etmekte ve ülkemizdeki üreticiler için birinci derecede önemli bir pazar teşkil etmektedir. Her yıl olduğu gibi 2015 yılında da, Yağmur Fuarcılık organizatörlüğünde 5-8 Mart tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan fuara katılan firmalar, bu sinerjik yapının bir parçası olmakla çok sayıda yurtiçi ve yurtdışından gelen nitelikli ziyaretçiye çözüm ortaklığı sunacak ve yeni yatırımların tetikleyicisi olacaklardır. Yapılan düzenli tanıtım çalışmalarıyla, en fazla ilden ve ülkeden ziyaretçi getiren fuar olma özelliği taşıyan 3T Fuarı uluslararası platformda da üretici ve sıcak talep sahiplerini buluşturan, önemli bir fuardır. Yağmur Fuarcılık Halkla İlişkiler Müdürü Yasemin Erkimen tanıtım çalışmaları hakkında dergimize detaylı bilgi verdi. “Sektörün önemli fuarlarından biri olan 3T Fuarı’nı 81 ilde, 93 ülkede sektör bazında firma tespit ederek ve en 3T 2015 Fuarı’na TİAD Desteği Takım Tezgahları Sanayici ve İşadamları Derneği (TİAD), Yağmur Fuarcılık ile ilk kez yaptıkları işbirliği ile 2015 yılında metal işleme sektörünün en büyük uluslararası fuarlarından biri olan 3T Fuarı’nı katılım bazında des- 132 ENDÜSTRİ OTOMASYON Haberler etkili yöntem olan hedef kitleye doğrudan tanıtımı temel alarak, uluslararası, ulusal ve bölgesel olmak üzere 3 ana eksende gerçekleştirmekteyiz.” Fuar hazırlıkları döneminde yurtiçinde ve yurtdışında firmalara düzenli olarak birebir tanıtım faaliyetleri yürüttüklerini belirten Erkimen, tanıtım çalışmaları posta ile; broşür, tanıtım gazetesi, davetiye afiş gönderimi, internet ortamında; her ay düzenli olarak oluşturulan mail bankasına bülten gönderimi, google adwords arama ağı ve görüntülü reklamları, ulusal-yerel basında; televizyon, radyo ve gazete reklamları, açık hava reklamcılığı ile megalight bilboard reklamları, sektörel dergilerde 6 ay öncesinden başlayan reklam çalışmaları ve yurtiçi ve yurtdışı sektör fuarlarına katılım sağlanarak aktif bir tanıtım çalışması yürüttüklerini dile getirdi. Erkimen sözlerini “Ayrıca bu çerçevede ticaret sanayi odaları, konsolosluklar, ticari müşavirlikler, ithalatihracat birlikleri, sektörel dernekler ile yapılan işbirliği tanıtım etkinliklerine eklenmektedir. Fuara doğrudan yatırımcı ve talepkar firmaları çekmek amacıyla sanayisi gelişmiş illerden otobüs servisleri düzenlenerek de ziyaretçi sayısı artırılmaktadır” şeklinde tamamladı. 3T Fuarı 2014 yılındaki büyüme artışını 2015 yılında da sürdürüyor 3T Fuarı, 2014 yılında önemli bir büyüme trendine girdi. Onikinci kez düzenlenen fuar, tarihinin son yıllardaki en başarılı büyüme ataklarından birini gerçekleştirirken firma katılımı yönünden %25 artış sağladı. Başta A.B.D., Hollanda, Almanya, Tayvan, Hindistan, Çek Cumhuriyeti gibi ülkelerden, Türkiye genelinde ise İstanbul, İzmir, Bursa, Konya ve Kocaeli’den yüksek bir katılım gerçekleşti. Katılımın niceliksel yükselişine pararlel olarak; otomasyon eksenli son teknoloji ve yenilikleri içeren makine, ekipman ve cihazların eşlik ettiği fuar tam bir inovasyon etkinliğine sahne oldu. Sektöre yönelik yapılan birebir tanıtım ile fuar katılımcılarına, direk bağlantı ve satış, portföy geliştirme, mevcut müşteri ilişkilerini pekiştirme, marka oluşturma ve yeniliklerini sunma fırsatı verdi. Ziyaretçi sayısı ise bir önceki yıla göre %30 artan 3T Fuarı, 53 ilden ve 20 ülkeden 10 bin 620 ziyaretçiyi ağırladı. Ziyaretçiler ise; en son teknolojileri görme, aynı ürün grubunda farklı birçok firmanın marka ve ürün çeşitliliğini; teknoloji, tasarım ve fiyat olarak kıyaslayabilme fırsatı yakalamış oldular. Tüm sektör firmalarını 5-8 Mart 2015 tarihleri arasında İzmir Uluslararası Fuar Alanı’nda gerçekleşecek Metal İşleme, Kalıp, Otomasyon ve Kaynak Teknolojilerini bir araya getiren bu önemli organizasyona katılmaya ve ziyaret etmeye davet ediyoruz. Katılım koşulları, davetiye ve organizasyona ilişkin her türlü bilgi için 0212 272 45 60 telefonu arayarak yada www.3tfuari.com adresini ziyaret ederek bilgi edinebilirsiniz. ENDÜSTRİ OTOMASYON 133 Haberler EXCOM®, DENİZ TAŞIMACILIĞINDA KULLANIMA UYGUNLUK ALMIŞTIR ■ Denizcilik uygulamaları için Uzak I/O sistemiz Excom’u geliştirme tutkumuz başarıyla tamamlandı.Yayınladığımız bu bilgiyle, özellikle gemi inşa sektörünün gereksinimlerine yönelik yeni bir rack modülü sunuyoruz, bu ürün gemi inşa endüstrinin tüm arttırılmış gereksinimlerini ( EMC, vibrasyon, şok ) karşılamaktadır.Tüm bu kanıtlanmış uygulama süreçleri (örn, konfigürasyon, sıcaklık izleme ) herhangi bir sınırlandırma olmaksızın kullanmaya devam edilebilir durumdadır. Esas itibarıyla rack modülü mekanik olarak güçlendirilmiştir, güç kaynağının belli bölgeleri ( alüminyum rack içindeki kullanıcı için görülebilir ya da görülemeyen yerler ). Sadece MT16/2G ( önceki kodu M18-R024 ) yenilenmiştir, bu rack modülüyle tüm ex-alanlar kapsanmaktadır. Intrinsically safe ( Kendinden emniyetli ) özellikli tüm modüller zone0’a kadar marine ship onaylı rack modülümüz içerisinde kullanılabilir ve denizcilik uygulamalarında kullanım için onayları alınmıştır. Ayrıca segment Kuplör SC12EX ( Profibus hattını Intrinsically Safe yapmak için ) ve optik versiyonu OC11EX’de kullanılabilir durumudadır. Excom® sistemimiz aşağıdaki sürveyörler tarafından sertifikalandırılmıştır : - GL (Germanischer Lloyd) sertifika no. 61596-13 HH - DNV (Det Norske Veritas) sertifika no. A-13548 - BV (Bureau Veritas) sertifika no. 36153/A0 BV - LR (Lloyd’s Register) sertifika no. 14/20032 Ürün çeşitliliği : Uygulama: Sertifikalar, aşağıdaki gereksinimler için çıkarılmıştır Çevresel kategori C, bunun anlamı cihazların konsollar veya gövde içerisine tesisatlandırılması nedeniyle arttırılmış sıcaklık uygulamalası olmasıdır 134 - Sıcaklık : 0…50 °C - Bağıl nem: 100 % - Vibrrasyon: 0.7 g Elektromanyetik yetkinlik EMC2: Güç üretimi ve dağıtımı alanı. Köprü üzerinde ve açık güvertede kullanılmaz. Yazılım gereksinimi sınıf3, aşağıdaki alanlarda uygulama - Yardımcı makinelerin kontrolü - Hız ayarlayıcısı - Yükleme bilgisayarı “On Line” network (kömür ambarı, vs.. ) - Sintineden alıcı sistemler - Tümleşik izleme ve kontrol sistemi (MSR) - Tank, balast ve yakıt switchi kontrolleri - Makine koruma sistemleri/ Tesisleri - Balast/Safra Suyu Sistemleri Sistemin güvenlikle ilgili parçalarında kullanılamaz : - Ana sürüş uzak kontrol - Yangın alarm ve Yangınla-Mücadele sistemleri - Dümen tertibatı Yukarıda sözü edilen gereksinimler kısaca şöyle özetlenebilir : - Konsollora, panolara, güverte altı bariyerlere tesisatlanabilir örn. İlk kilitlenebilir bölmeden sonra - Güvertede veya köprüde ve güvenlikle ilgili komponentlerde kullanılmaz ( dümen tertibatı, ana sürüş, navigasyon, radyo ekipmanları ve yangın korunma ) - Deniz taşıtlarında, LPG tankerlerinde, petrol platformlarında uzak I/O sistem kullanımları için artık geniş uygulama alanlarımız söz konusudur. ENDÜSTRİ OTOMASYON Haberler AUTOMATION FAIR’İN GÖZDESİ: CONNECTED ENTERPRISE (BAĞLANTILI KURULUŞLAR) ■ Kaliforniya’nın Anaheim şehrinde 22 yıldır aralıksız düzenlenen Otomasyon Fuarı, 2014 yılında da her açılış gününde olduğu gibi yoğun ilgi gördü. Etkinlikte bütün gözler Connected Enterprise’ın üzerindeydi. Rockwell Automation ve PartnerNetwork programı üyeleri tarafından her yıl düzenlenen Automation Fair, bu yıl daha etkinliğin ilk gününde 9 binin üzerinde katılımcıyı ağırladı. Dünyanın dört bir yanından fuarı ziyaret eden imalatçılar, sanayi işletmecileri, global medya ve analistler, Connected Enterprise ile üretici ve imalatçıların çalışma prensibini nasıl temelden değişebileceğini dinleme şansı yakaladılar. Etkinliğe gelen katılımcılar, otomatik kontrol ve bilgi çözümleri alanında sektörün en iyi tedarikçilerine ve ileri otomasyon teknolojilerine ücretsiz erişim imkânına sahip oldular. Rockwell Automation Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Keith D. Nosbusch, “Bu yılki Otomasyon Fuarı, katılımcılara akıllı cihazlarını bağlayarak ve endüstriyel faaliyetleri optimize eden Connected Enterprise vizyonunu hayata geçirmeleri konusunda yardımcı oluyor ve böylece organizasyonlarını global olarak daha rekabetçi ve verimli hale getiriyor” şeklinde konuştu ve sözlerine şöyle devam etti; “Katılımcılar, şirketlerin akıllı, güvenli ve sürdürülebilir iş performansına erişmesinde (Entegre Kontrol ve Bilgi Sistemleri portföyümüzde yer alan ürünler, hizmetler ve çözümler sayesinde bilgi destekli stratejilerin nasıl fayda sağladığını bizzat görme şansı yakalıyor.” Rockwell Automation Proses Çözümleri Grubu Birçok proses otomasyonu uzmanı, Rockwell Automation Proses Çözümleri Grubu (PSUG) yıllık toplantısına katılmak üzere Anaheim şehrine erken geldi. Proses sektörlerinde çalışan operasyon, bilişim ve mühendislik uzmanları, düzenlenen 20 eğitim oturumu arasında seçim yaparak meslektaşları ve önde gelen isimler ile tanışma imkânı buldu. Uzmanlar ayrıca Rockwell Automation tarafından üretilen PlantPAx proses otomasyon sisteminin gelişimi için önceliklerini yönlendirmeye yardımcı olacak geribildirimlerini sundular. Connected Enterprise vizyonu 18 Kasım Salı günü, global medya ve endüstri analizleri ‘Otomasyon Perspektifleri’ başlıklı yarım günlük medya oturumuna katılarak imalatçıların ve üreticilerin ‘Connected Enterprise’ vizyonunu nasıl faaliyete geçirdiğini dinlediler. Sektörün önde gelenleri ve Rockwell Automation yöneticileri ise Connected Enterprise uygulamasının (mesela talebi karşılamada gelişmiş esneklik ve beceri gibi) faydalarının yanında artan güvenlik riskleri gibi zorluklarını tartıştı. Konuşmacılar, saha düzeyinde bilgi sunabilen makinelerin rolünü, personel eğitimi için en iyi uygulamaları ve tesislerin çalışma zamanını yönetmek için yöntemleri ele aldı. Uzaktan varlık yönetiminin rolü, müşteriler ile ticari ilişkilerin artırılması ve MES ile bunların bir araya getirilmesi de tartışılan konular arasındaydı. Otomasyon Fuarı, PartnerNetwork üyeleri, üniversiteler ve sektörel medyanın dâhil olduğu 140’tan fazla katılımcı ile devam etti. Süreçler ve tesisler genelinde tedarikçi ve müşteriler arasında bilgilerin güvenli bir şekilde paylaşılmasını sağlayacak gelişmiş güç, kontrol ve bilgi çözümleri bu yılın sergilenen ürünleri arasında ön plana çıktı. ENDÜSTRİ OTOMASYON 135 Haberler YAŞAM YERALTINA İNECEK ■ -Özellikle ulaşımın sorun olduğu büyükşehirlerde, trafiği büyük ölçüde rahatlatan metro ve raylı sistemler, dünyanın pek çok ülkesinde etkinlik ve gösterilere de sahne oluyor -İTÜ Raylı Sistemler Mühendisliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Turan Söylemez: “Ulaşım sorununun çözülmesi için düzenlenecek farklı etkinliklerle halk metrolara çekilmeli” “Ülkemizde sanatsal etkinlikler için çok sık kullanılmayan metrolar, kültür ve sanat aktiviteleri için tercih edildiğinde geleceğin ‘yaşam merkezi’ olacak” - Özellikle ulaşımın sorun olduğu büyükşehirlerde, trafiği büyük ölçüde rahatlatan metro ve raylı sistemler, dünyanın pek çok ülkesinde yalnızca “ulaşım” için kullanılmayarak, çeşitli etkinlik ve gösterilere de sahne oluyor. Konunun Türk uzmanları, ülkemizde metro ve raylı sistemlerin teşvik edilmesi için mutlaka özel etkinliklere imza atılması gerektiğini söylüyor. Her yıl binlerce aracın trafiğe çıktığını anımsatan Söylemez, “Araç sayısının sürekli artması ne yazık ki trafik sorunun da çözülmemesine neden olacak. Özellikle yağışlı günlerde büyük probleme dönüşen trafik sıkıntısı için halkı toplu taşımaya teşvik edici önlemlerin de alınması gerekiyor. Ulaşım sorununun çözülmesi için düzenlenecek farklı etkinliklerle halk metrolara çekilmeli” dedi. Dünya başkentlerindeki metrolarda düzenlenen sanatsal etkinliklere dikkati çeken Söylemez, özellikle 2019 yılına kadar yaklaşık 430 km’lik toplam hat uzunluğu ile 10 milyar Euro’luk metro yatırımının yapılacağı İstanbul’da metroların kültür-sanatla zenginleştirilebileceğini kaydetti. Söylemez, şunları söyledi: “Metro denilince akıllara yalnızca ulaşım aracı geliyor. Ancak dünyadaki örnekler metroların sanat ve kültürel etkinlikler için de ev sahipliği yapabilecek mekanlar olduğunu gösteriyor. Örneğin, dünyanın en eski ve en büyük metro ağına sahip Londra’da metronun 150’nci yıl kutlamaları çerçevesinde düzenlenen etkinliklerde ilk yolculuğu canlandırılırken, kullanılmayan metro istasyonlarında ise çeşitli gösteriler ve metronun 150 yıllık tarihçesini fotoğraflarla anlatan kitaplara yer verildi. New York metrosu ise graffitilerle süslenmesinin yanında, gitar, akordeon, keman gibi müzik aletleriyle yapılan canlı performanslara da sahne oluyor. Ülkemizde sanatsal etkinlikler için çok sık kullanılmayan metrolar, kültür ve sanat aktiviteleri için tercih edildiğinde geleceğin ‘yaşam merkezi’ olur. Ayrıca yapılacak tüm etkinlikler şehirlerin tanıtımına da önemli katkı sağlar.” Dünyadaki ikinci metronun hayata geçtiği Türkiye, 1875 yılından itibaren bu alanda büyük adımlar attı. Toplu ulaşımı oldukça rahatlatan metrolar sayesinde ulaşım sorununun önemli ölçüde çözüldüğünü ancak bunun yeterli olmadığını ifade eden İTÜ Raylı Sistemler Mühendisliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Turan Söylemez, araç yoğunluğunun önüne geçmek için halkı metrolara yönlendirecek özel çalışmalar yapılması gerektiğini belirtti. 136 İstanbul Metro Forumu Prof. Dr. Turan Söylemez, 9-10 Nisan tarihlerinde Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), İstanbul Ulaşım A.Ş, Tünelcilik Derneği Metro Çalışma Grubu ve Altyapı ve Kazısız Teknolojiler Derneği’nin destekleriyle Ticaret Eşleştirme Derneği tarafından düzenlenecek İstanbul MetroRail Forumu ve Sergisi’nin önemini vurgulayarak, forumun çevreci, hızlı, engelli dostu, entegre ve sürdürülebilir metro yatırımlarına ışık tutacağını ve çok sayıda alt yüklenici ile tedarikçinin forum esnasında ana yüklenici ve idareler ile bir araya gelerek konu ile ilgili son gelişmeler hakkında bilgi alışverişinde bulunma fırsatı yakalayacaklarını bildirdi. ENDÜSTRİ OTOMASYON Haberler HANNOVER MESSE 2015’TEN TÜRK ŞİRKETLERİNE ÇAĞRI: “ENTEGRE ENDÜSTRİ AĞINA KATILIN” ■ Endüstriyel teknoloji alanında dünyanın önde gelen ticari fuarı Hannover Messe 2015, 13-17 Nisan 2015 tarihleri arasında kapılarını açacak. İstanbul’da düzenlenen basın toplantıyla 2015 yılındaki ana teması “Entegre Endüstri – Ağa Katılın!” olarak açıklanan fuarın bu yılki resmi partner ülkesi ise Hindistan. Türkiye’nin ekonomik açıdan iddialı hedefleri olduğunu hatırlatan Hannover Messe Kıdemli Başkan Yardımcısı Marc Siemering, bu yıl Türk şirketlerden yoğun katılım beklediklerini söyledi ve “Türk sanayisi, daha dijital sistemleri kabul etmeye mecburdur. Geleceğin enerjisiyle ilgili bütün teknolojiler de bu fuarda sergilenecek. Bu yüzden fuar, Türkiye’nin geleceğine yönelik önem kazanmaktadır” dedi. Her yıl Almanya’nın Hannover şehrinde düzenlenen dünyanın önde gelen endüstriyel teknoloji fuarı HANNOVER MESSE, 2015 yılı ana teması ve partner ülkesini açıkladı. Avrupa’daki ilk durak olarak seçilen İstanbul’da (Park Bosphorus Otel) düzenlenen basın toplantısına; Hannover Fairs Turkey Genel Müdürü Alexander Küehnel moderatör, Hannover Messe Kıdemli Başkan Yardımcısı Marc Siemering ise konuşmacı olarak katıldı. 13-17 Nisan 2015 tarihleri arasında kapılarını profesyonel ziyaretçilere açmaya hazırlanan ileri üretim teknolojilerinin sergileneceği fuar; bu yıl, “Entegre Endüstri-Ağa Katılın” temasına odaklandı. Fuarın resmi partner ülkesi ise Hindistan olarak açıklandı. 138 GELECEĞİN TEKNOLOJİLERİ FUARDA SERGİLENECEK Basın toplantısında konuşan Hannover Messe Kıdemli Başkan Yardımcısı Marc Siemering, dünyanın dört bir yanından katılımcıların yer alacağı HANNOVER MESSE 2015 fuarının; Endüstriyel Otomasyon, Hidrolik &Pnömatik Sistemler, Enerji, Rüzgar, Mobil Teknoloji, Dijital Fabrika, Basınçlı Hava ve Vakum Teknolojisi, Endüstriyel Tedarik, Yüzey İşleme Teknolojisi ve Araştırma-Teknoloji bölümlerini kapsayacağını anlattı. Tüm dünyada ekonomik dönüşümün dijitalize olduğundan söz eden Marc Siemering, şirketlerin bu dönüşüm içerisindeki rekabete hazırlıklı olmak için yeniliklere açık olması gerektiğini söyledi. Geleceğin enerjisinin akıllı ağ bağlantıları ile sağlanacağını, entegre sistemlere doğru yönelimin arttığını ve bu yüzden sanayi alanlarında büyük bir ağ kurmanın önemli olduğunu anlatan Siemering; fuarın geleceğe ışık tutması açısından önemine değindi. Enerji alanında dünya çapında değişim yaşandığını ve gittikçe yenilenebilir - yerel kaynaklara yönelimde artış yaşandığını belirten Siemering, “Geleceğin enerjisiyle ilgili bütün teknolojiler fuarda sergilenmektedir. Araştırma ve geliştirmeyle ilgili bütün önemli konular ele alınacaktır” dedi. FUAR TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ AÇISINDAN ÖNEMLİ Her yıl 100’ün üzerinde ülkeden 6 binden fazla katılımcı ve 200 binden fazla profesyonel ziyaretçinin katılımıyla gerçekleşen fuarın Türkiye açısından da önemli olduğunu söyleyen Hannover Messe Kıdemli Başkan Yardımcısı Marc Siemering; Türkiye’nin 2023 yılı için ENDÜSTRİ OTOMASYON Haberler ekonomide iddialı planları olduğunu bildiklerini ifade etti ve “Türkiye’de makine – sanayi, en dinamik sektörlerden biri. Hükümet de bu sektörleri teşvik etmektedir. Burada gerekli olan dijital teknoloji de, Hannover Messe fuarında sunulmaktadır. Şirketler ihtiyacı olan bütün yenilik ve inovasyonları görecekler. Ve daha sürdürülebilir bir üretime ulaşabilecekler. Türkiye’de KOBİ’ler de oldukça gelişmiş. Ekonomiyi etkilemekte. Ancak Türk sanayisi, daha dijital sistemleri kabul etmeye mecburdur. Bu yüzden fuar, Türkiye’nin geleceğine yönelik önem kazanmaktadır” diye konuştu. Hannover Messe fuarının güçlü bir katılımcısı olan Türkiye’yi önemsediklerini vurgulayan Marc Siemering, bu yıl da Türkiye’den geniş bir katılım ağı beklediklerini vurguladı. Hannover Fairs Turkey Genel Müdürü Alexander Küehnel de; makine sanayi, otomasyon, entegre sistemlerin Türkiye’yi ilgilendirdiğini söyledi ve “Türkiye’de tüm sanayilerin birlikte çalışması gerekir. Türkiye’de ağların önemli olduğunu biliyorum. Türkiye’nin 2023 hedeflerini yerine getirebilmesi için entegre sistemler gereklidir. Bu platformları da fuarda sergiliyoruz” dedi. robotlara dijital açıdan tanıklık edecekler. İnsan emsalleriyle hiçbir engel olmadan çalışabilen ileri düzeyde geliştirilmiş algılayıcı sistemli işbirlikçi robotları görecekler. Ayrıca, fabrika örgütsel süreçlerine dahil her şeye köklü bir değişim getirecek olan BT bazlı otomasyon çözümlerine de şahit olacaklar. Hannover Fuar Merkezi’ndeki sergi salonları, mevcut en ileri üretim teknolojisine ev sahipliği yapacak. “2016’DA HERMES ÖDÜLÜ TÜRKİYE’NİN OLSUN” Türk şirketlerin ekonomide ve özellikle AR-GE konularında öncü olabileceklerini ifade eden Hannover Fairs Turkey Genel Müdürü Alexander Küehnel, HANNOVER MESSE’nin ayrılmaz bir parçası olan HERMES ödülü için 2016 yılındaki hayalini de açıkladı. Dünyanın en önemli ve aranılan teknoloji ödüllerinden biri olan ve dünya çapında önemli işbirliklerinin kapılarını açan HERMES ödülünün 2016 yılında Türk bir şirkete gitmesini hayal ettiğini anlatan Küehnel; “2016 için şimdiden çalışmaya başlayalım. Benim hayalim Türkiye’den bir şirketin başarılı olması ve bu ödülü kazanması. Hedefimiz Türk şirketler için 2016 yılı Hermes ödülü olsun” dedi. AKILLI FABRİKA SİSTEMLERİ SERGİLENECEK “Entegre Sanayi - Ağa Katılın!” temasının içerisinde; makinalar arasındaki iletişim için geniş kapsamlı bir standardın oluşturulması, veri güvenliğinin korunması ve yeni iş modellerinin bulunması gibi dördüncü endüstriyel devrimin kilit zorluklarına ve bu zorlukların yalnızca ağ bağlantılarındaki kolektif çaba ile denetim altına alınabileceği yer alıyor. Fabrikalar ile enerji sistemlerinin dijital olarak birbirine bağlı olduğu yeni iş modellerinde HANNOVER MESSE 2015 fuarı; ürün ve çözümlerin iyileştirilmesine yönelik ortak hedef ile birlikte iletişim ağları ve işbirliği oluşturmak için tedarikçiler, üreticiler ve müşterileri bir araya getirecek, tüm endüstri sektörlerinin katkıda bulunabileceği büyük bir yeniliği sergileyecek. Ağ iletişiminden elde edilecek teknolojik gelişmeler, önümüzdeki Nisan ayında HANNOVER MESSE’de somut olarak görülebilecek. Fuara gelen ziyaretçiler; dijital ağ üretim tesislerine, ustaca hazırlanmış yeni üretim süreçlerine ve hareket halindeki gelecek nesil endüstriyel MICROSOFT DA FUARDA YER ALIYOR SAP ve DassaultSystèmes gibi uzun zamandır katılımcı olan firmaların yanı sıra bu yıl HANNOVER MESSE’de Microsoft gibi yeni katılımcılar da yer alacak. Microsoft dahil, büyük uluslararası BT şirketlerinin katılımı ‘Entegre Sanayi-Ağa Katılın!’ temasının endüstriyel sektör ile birlikte güçlü bir yankı uyandırdığının göstergesi oluyor. Ana tema, enerji sektörüyle de ilgili. Akıllı şebeke teknolojisi bu yeni enerji geçişinde iki kat daha önemli bir role sahip. Her şeyden önce, yenilenebilir nitelikteki ve hem verimli hem de ticari açıdan uygulanabilir şekilde üretilen elektriğe artan ihtiyacı düzenli olarak karşılayabilmek için şebekelerin akıllı olması gerekmekte. İkinci olarak ise akıllı şebeke teknolojisi kapasitenin dengeli olması ve tüm enerji sistemi üzerinde en uygun biçimde yayılması amacıyla birbirleri arasındaki iletişime yönelik olarak güç, gaz ve ısı ağları gibi tüm akıllı enerji şebekesi teknolojilerine imkan sağlamaktadır. ENDÜSTRİ OTOMASYON 139 Haberler VERİLERİNİZ GÜVENDE Mİ? ■ Ortak bir ağ teknolojisi, yükseltilmiş bir kontrol sistemi ve derinlemesine koruma stratejisi, Bağlantılı İşletmeler mimarisinin kilit taşlarıdır. Bu, yöneticilerin yeni fırsatları algılamalarını sağlar ve ortak bir altyapı inşa edilmesine yardımcı olur. Nesnelerin İnterneti (Internet of Things (IoT)) döneminde, endüstride neredeyse ufku sonsuz hale gelmiş akıllı teknolojilere, mevcut Ethernet Internet altyapısı içerisinde birbirleriyle haberleşebilen akıllı sensörler entegre ediliyor. Bu sayede işletmeler daha üst düzey bir işbirliği kurup karmaşık prosesleri daha iyi anlayarak operasyonlarını geliştirebiliyor ve karşılarında olağanüstü bir potansiyel değer söz konusu oluyor. Bu fırsat farklı endüstrilere yayılmış durumda çünkü sağlanan değer büyük oranda akıllı teknolojilerden gelen verilerin anlamlı bilgiler haline dönüştürülmesinden ibaret. Bu da tüm işletme genelinde yöneticilere operasyon sürecini daha iyi takip edebilme, piyasanın ve işin taleplerine daha hızlı cevap verebilme ve yeni inovasyon fırsatları eşliğinde verimsiz noktaları bertaraf edebilme kabiliyeti kazandırıyor. Bu yapı Rockwell Automation tarafından ‘Entegre İşletme’ olarak tabir ediliyor. IoT teknolojisi, Almanya, Çin ve Amerika hükümetlerinin ilgili Endüstri 4.0 (Industrie 4.0) programı, Çin’in Akıllı Üretim 2025 (China Intelligent Manufacturing 2025) ve Akıllı Üretim Liderliği Koalisyon (Smart Manufacturing Leadership Coalition) programlarının temelini oluşturuyor. Bağlantılı İşletmeler yapısı da tüm bunları tamamlayıcı nitelikte. İşletmeler, değer zincirleri ve müşteriler ekseninde akıllı teknolojilerin birbirine bağlanması ve meydana gelen entegre geribildirimin işletme verilerine dönüştürülerek performansın iyileştirilmesini hedefler. Bağlantılı İşletmeler kavramı birbirine entegre olan, optimize edilmiş ve sadece makine ve ekipman düzeyinde değil aynı zamanda tüm kurum ve tedarik zinciri genelinde güvenli olan endüstriyel operasyonlardan meydana gelmektedir. Doğru bir mimariyle birbirine entegrasyonu sağlanmış olan bir işletme, bulut(cloud), mobilite(mobility) ve büyük veri(big data) gibi teknolojileri kullanarak global operasyonlar, sistemler ve kullanıcılar arasında bağlantı ve ortak çalışma sağlar. İlk olarak, ortak altyapı kurulmasına yardımcı olan ve doğru bir mimari çerçevesinde entegre edilmiş bir işletme ortaya çıkaran üç temel teknoloji parametresine odaklanacağız: ortak IP-tabanlı bir ağ teknolojisi, yükseltilmiş bir kontrol sistemi ve ileri güvenlik yaklaşımı. 140 Ortak Ağ Teknolojisi IoT’den azami verimi elde etmek için bir makine, ekipman , tesis içerisindeki cihazların birbirleriyle ve ayrıca işletmenin sisteminde yer alan bileşenlerle ya da işletme düzeyinde haberleşebiliyor olması gereklidir. Bu da, standart Ethernet IP (İnternet Protokolü) tabanlı, kombine ve basite indirgenmiş bir ağ bağlantı teknolojisi kullanılarak sağlanabilir. Neden IP? Çünkü bir işletmenin tüm kademelerinde yer alan insanlar, ekipmanlar ve sistemler genelinde pürüzsüz bağlanılabilirlik sağlayan basit bir haberleşme yolu sunmaktadır. Öte yandan özel ya da hazır ağ teknolojileri ağ yapınızı kısıtlayabilir ve karmaşık hale getirebilir çünkü verileri istenen noktalara aktarabilmek için ağ geçitleri veya özel ağ cihazları gerektirebilir. Dünyanın lider endüstriyel Ethernet ağlarından biri olan EtherNet/IP™, standart, üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmamış Ethernet IP teknolojileri kullanarak hem üretim hattında hem de işletme genelinde açık ve kısıtlanmamış bağlanılabilirlik yaratılmasına yardımcı olmaktadır. Özel ve hazır ağlarda görülen birçok kısıtlamayı ortadan kaldırarak tasarımdaki karmaşanın azaltılmasını sağlar. Aynı zamanda hem endüstriyel hem de ticari IP cihazlarının pürüzsüz bir şekilde entegre olmasını sağlayarak endüstriyel operasyonlara daha ileri esneklik kazandırır ve veri toplama süreçlerini basite indirger. Yükseltilmiş Kontrol Sistemi Günümüzde faaliyet gösteren birçok endüstriyel altyapı, IoT’a uyumlu şekilde tasarlanmış değildir. Modern endüstriyel ekipmanlara bağlı durumdaki yaşlanan ticari sistemler ya da yaşlanan ekipmanlara bağlı durumdaki modern ticari sistemler ciddi riskler arz edebilir. Bunlar arasında veri iletiminin sekteye uğrayarak proseslerde değişiklikler yaratması ve ürünün teknik özelliklerini bozması, kaliteyi düşürmesi ve üretimde kesintilere yol açması sayılabilir. Diğer eski sistemler de gittikçe entegrasyon ve verimliliğin ve güvenliğin geliştirilmesi noktasında zorluklar çıkarmaktadır. Kurumların ekipmanlarını ve sistemlerini enformasyona dayalı modern bir yapıya kavuşturmaları için önlerinde net bir fırsat yer almaktadır. En ileri teknolojili ekipmanların ve kontrollerin altyapısında Ortak Endüstri Protokolünü (CIP™) kullanan EtherNet/IP gibi açık, endüstri standardında teknolojiler yatmaktadır. Ethernet/IP, motor yol vericisi ve sensör gibi cihazları kontrol cihazlarına ve makine-operatör arayüzlerine bağlayarak kurum ağına verileri kolaylıkla aktarabilmektedir. Bu sistem, işletme düzeyindeki BT ile ENDÜSTRİ OTOMASYON Haberler tesis düzeyindeki endüstriyel kontrol teknolojisi arasında hayati bir bağ kurarak ağı daha yönetilebilir bir hale getirmekte ve daha fazla bilgi paylaşımı sağlayarak daha ileri bir takip yapılmasına ve sağlıklı karar alınmasına olanak vermektedir. Buna ek olarak yaşlanan sistemler ve ağlar, arızalardan ve buna bağlı olarak yaşanan teslimat kayıpları, hurda, ek işçilik, müşteri kaybı ve güvenlik problemleri gibi olumsuzluklar nedeniyle toplam maliyette büyük çaplı artışlar doğurabilmektedir. Sistemlerinizin modernize edilmesi bu durumların olasılığını minimize ederek verimlilikte artış ve maliyette netlik sunabilir. Kapsamlı Koruma Tesisi ve üretim hattını böyle bir entegre sisteme dahil ederek fayda sağlama yanında süreç hem kötü niyetli hem de kaza anlamında dahili ve harici tehditler olarak ciddi bir risk de arz etmektedir. Endüstriyel güvenlik, tek başına duran eğreti bir çözümden ziyade bütün bir sistem olarak uygulanmalıdır. Günümüzde var olan risklerin kapsamı ve bununla birlikte aralıksız bir yeni tehdit akışının söz konusu olması, Bağlantılı işletmeler bünyesinde güvenliğin sağlam ve farklı cephelerde tehditleri durdurabilen bir nitelikte olmasını gerektirmektedir. Mesela ağın güçlendirilmesi ile ağ erişimini kontrol ederek Bağlantılı işletmeler genelinde bağlantı güvenliği sağlanırken, izinsiz müdahale algılama sistemi ile sistemde Logix kontrol cihazı gibi bir bileşene yapılan müdahale algılanabilmekte ve kayıt altına alınabilmektedir. İçerik koruma sistemi ile varlıklardaki fikri mülkiyeti koruyan belli unsurlara erişim kısıtlanabilmekte, uygulama erişim kontrolü ile bir otomasyon sistemi içerisinde kimlik doğrulama ve izin verme süreçleri yönetilebilmektedir.Sonuç olarak, endüstriyel varlıkların korunmasında dahili ve harici güvenlik tehditlerini kapsayan derinlemesine güvenlik stratejisinin benimsenmesi tavsiye edilmektedir. Derinlemesine güvenlik yaklaşımı kapsamında izin ve prosedürler, fiziksel yapı, ağ ve bilgisayar güçlendirme, uygulama ve cihaz güvenliği bileşenleri yer almaktadır. Derinlemesine güvenlik stratejisi IEC 62443 standartları (eski adıyla ISA 99), Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitütüsü (NIST) Özel Yayını 800-82’de ve Amerika Ulusal Güvenlik Bakanlığı INL/EXT-06-11478 sayılı raporunda tavsiye edilmektedir. IoT’den Tam İstifade Edilmesi Tüm operasyonlarınız genelinde verileri sorunsuz ve güvenli bir şekilde paylaşabilecek altyapıyı oluşturduğunuzda, IoT ile birlikte gelen çeşitli yenilikçi ve güçlü teknolojilerden istifa edebilirsiniz. Bu teknolojilerı şöyle sıralayabiliriz: Bulut Bilişim ve Sanallaştırma: Bulut bilişim ve sanallaştırma teknolojisi iş verimliliğini ve zekasını geliştirmektedir. Örneğin tesis dışı bir bulut bilişim platformu, ekipman üreticisinin uzaktan izleme, hata bulma ve öngörücü analiz gibi gelişmiş hizmetler vermesini sağlayarak duruş süresinin ve bakım maliyetlerinin azaltılmasına yardımcı olabilir. Sanallaştırma, yazılım ile donanım arasında- ENDÜSTRİ OTOMASYON 141 Haberler ki bağı kopararak üreticilerin ve endüstriyel işletmecilerin, işletim sistemini veya yazılımı değiştirmeden donanımı yükseltmesine olanak vermektedir. Bu durum bir yandan uygulama ömrünü arttırırken diğer yandan da sunucuların konsolide edilebilmesini, sistem kararlılığının arttırılmasını ve donanım bakım maliyetlerinin düşürülmesini sağlamaktadır. Mobilite: Mobilite, üretim hattı ve saha çalışanlarına akıllı telefonlar, tabletler ve diğer akıllı cihazlar üzerinden eş zamanlı, içeriğe dayalı bilgiler sunabilmektedir. Görev tabanlı uygulamalar sayesinde işbirlikçi ortamlar ve bilgi paylaşımı sağlanmaktadır. Nasıl ki cep telefonlarımız üzerinden günlük yaşamımızda önemli hava, trafik veya yol bilgilerine anlık erişim sağlayabiliyorsak, mobilite de, gerek üretim hattında gerekse ofiste ya da evde olsun tüm çalışanların iş, üretim ve tedarik zinciri ile ilgili bilgilere anlık olarak erişebilmesini sağlamaktadır. Büyük Veri: Hiçbir sektörde endüstriyel operasyonlarda olduğu kadar büyük miktarda veri üretilmemektedir. Örneğin bir petrol platformu her gün bir terabaytın üzerinde veri üretmektedir. Bu veriler sayesinde yöneticiler, göze çarpmayan verimsiz noktaları farkedebilmekte, verimi, makinelerin aktif çalışma sürelerini ve ürün kalitesini arttırabilmektedir. Temel Performans Göstergeleri (TPG) panolarında veriye dayalı analizler eş zamanlı olarak görülebilmekte, diğer eş zamanlı verilerle bir arada ve ayrıca geçmiş performans verileriyle karşılaştırmalı olarak görüntülenebilmektedir. Veriler aynı zamanda Web tabanlı raporlar haline getirilerek kurum geneline güvenli bir şekilde yayılabilmektedir. Değeri Yakalamaya Hazır Mısınız? Her köklü teknoloji değişikliği heyecan ve fırsat yara- EMNİYET YENİ ADRESİNDE Büyüyen organizasyonu ve iş hacmine paralel olarak müşterileriyle ve iş ortaklarıyla kaliteli ve daha verimli çalışma imkanı bulmak adına Pilz Türkiye 15.09.2014 tarihinden itibaren Ataşehir’de merkezi bir konumda yer alan yeni ofisinde hizmet vermeye başladı. Tüm katları firmaya ait olan 5 katlı bir binada hizmet veren firmanın farklı departmanları farklı katlarda konumlandırılmıştır. Daha büyük eğitim salonuna sahip olan yeni ofislerinde sektörel eğitimlere devam etmektedirler. 142 tır ama bunun yanında korku ve tereddüt de meydana getirir. Bu sıkıntıyı ortadan kaldırmak için Rockwell Automation beş aşamalı bir Entegre İşletme Uygulama Modeli(www.rockwellautomation.com/go/maturity) geliştirmiştir. Bu model, hem teknolojide hem de kurum kültüründe etkin değişim sağlamak adına gerekli olan tedbirleri ve en başarılı uygulamaları ana hatlarıyla açıklamaktadır: Aşama 1: Değerlendirme Aşama 2: Güvenli Hale Getir ve Yükselt - Ağ ve Kontroller Aşama 3: İşletme Verileri - Tanımla ve Organize Et Aşama 4: Analizler Aşama 5: İşbirliği Herkes, Uygulama Modeline kendilerine en uygun olan aşamada dahil olacak ve kendi ihtiyaçları ve altyapıları çerçevesinde belirlenen bir hızda ilerleyecektir. En önemlisi de bu endüstriyel devrime kısa süre içerisinde dahil olmanız. TANITIM: Derinlemesine güvenlik yaklaşımı kapsamında izin ve prosedürler, fiziksel yapı, ağ ve bilgisayar güçlendirme, uygulama ve cihaz güvenliği bileşenleri yer almaktadır. Cisco, Internet of Things platformunun önümüzdeki 10 yıl içerisinde özel sektörde 14 trilyon $’lık potansiyel ticari kıymet yaratacağını ve bu kıymetin yüzde 27’sinin imalat ve üretim sektörlerinde olacağını tahmin etmektedir. Rockwell Automation tarafından geliştirilmiş olanBağlantılı İşletmeler Uygulama Modeli (Connected Enterprise Maturity Model), hem teknolojiler hem de kurum kültürleri içerisinde etkin değişim yaratmak için gerekli olan tedbirleri ve en başarılı uygulamaları ana hatlarıyla açıklamaktadır. Haberler ROCKWELL AUTOMATION’DAN ENERJİ VERİMLİLİĞİ ÇÖZÜMLERİ ■ Akzo Nobel Powder Coatings, Rockwell Automation Enerji Kontrol Çözümleri ile Birlikte Ayda 15 Bin Euro Enerji Maliyetlerinde Tasarruf Sağlıyor Akzo Nobel Powder Coatings (Toz kaplama) Rockwell Automation enerji kontrol çözümleri ile birlikte ayda 15 bin Euro enerji maliyetlerinde tasarruf sağlıyor. Aynı zamanda sektöründe lider boya üreticisi şirket, FactoryTalk Vantage Point yazılımının kolay raporlama fonksiyonundan, üst seviye veri kayıt ve derleme donanımı ile faydalanıyor. Perde arkası Akzo Nobel PowderCoatings, 4 bin yüksek motivasyonlu çalışanıyla beş kıtada faaliyet gösteren uluslararası bir kuruluştur. Şirket, boyalara alternatif olan, yüksek kaliteli, solvent içermeyen ve farklı branşlara dayanıklı toz kaplamalar üretiyor. Aynı zamanda, kolay yıpranmayan ve çevreye zarar vermeyen kaplama tekniği çözümü sunuyor. Toz kaplamalar tüketim ürünleri ve sanayi ürünleri alanında, beyaz eşyadan ofis mobilyalarına, alüminyum jantlardan alüminyum doğramalara kadar, birçok ürün için kullanılmaktadır. Müşteriye Odaklı Hizmet Paketi Hollanda Sassenheim merkezli Akzo Nobel Powder Coatings, 29 adet üretim tesisine sahip. Bunların tamamı, her bir yerel pazarın gereksinimlerine uyumlandırılmış, küresel pazar stratejilerini takip eder. Şirketin tüm ürünleri modern teknolojileri, müşteriye odaklı hizmet paketiyle kombine edilir. Şirket sürekli araştırma ve geliştirme çalışmaları yapmaktadır, burada ARGE için uzun vadeli, orta vadeli ve kısa vadeli destekleri, öncelikle dört ana sütun üzerine kurulmuştur: İngiltere’nin kuzeyinde Felling de bulunan ARGE merkezi, tüm dünyaya yayılmış eğitim merkezleri, ulusal teknik destek-ekipleri ve birçok ürün geliştirme laboratuvarları. Müşterileri için ürün ve yenilikler üzerinde çalışmasının yanı sıra, şirket bir yandan da sürekli kendi yetilerini ve çevre bilincini geliştirmek üzerine çalışmalar yapmaktadır. Kısa süre önce ARGE Merkezi Felling’in, enerji konusundaki bilinci arttırmak için yürüttüğü kampanya sonucunda, Rockwell Automation’in Küresel Çözüm ve Güç & Enerji Yönetimi (PEMS) ekibi ile temasa geçme düşüncesi doğmuştur. Bu görüşme kapsamında mevcut enerji tüketimi kontrolü projesinin geliştirilmesi konuşulmuş ve bu görüşmeler yüksek derecede enerji tasarrufu sağlamıştır. 144 Hedef Akzo Nobel de WWPG Proses Mühendisi Steve Wilburn anlatıyor: “Felling tesisinin enerji tüketiminin yüzde 50’si, basınçlı hava üretimi, su soğutması ve emiş gibi ortak kullanım fonksiyonlarından doğmaktadır. Tüm bu sistemler aynı anda çalıştırıldığında, günün büyük bölümünde pik güç koşullarına ulaştığımızı görüyoruz. En büyük enerji tüketicisi burada, uzun süreli, hatta bazıları maksimum performansta çalışan, orta büyüklükteki motorlardır. Gerekli ortak kullanım fonksiyonları için kullanılan motorlar çoğu zaman, hatta ilgili fonksiyon gerekmediğinde bile, sürekli işletim konumunda çalışmaktaydı.” Wilburn, “Tesis konumunda iki adet 1-MW-Transformatör bulunmaktaydı, bunlar yüzde 100 kapasite ile çalışıyordu. Tam da bu iki transformatör tesisin ilk enerji tüketimi araştırmasına neden olmuştur”, diyor ve “2008 yılında Felling de ilk enerji kontrolü için temel bir program başlatılmış ve tesisin bir bölümüne Rockwell Automation’unFactoryTalk® EnergyMetrixTM kurulmuştur. Buradaki sorun, bunu yaparken kaydedilen verileri gerçekten analiz etmememizdi. Ayrıca buna, hemen hemen aynı zamanda depo üretiminden, sipariş üretimine geçmiş olmamız eklenmiştir, bu da bizim enerji tüketimimizi düşürmüştür, böylece konunun ehemmiyeti kalmamıştır”, diye sözlerine devam ediyor. “Ardından FactoryTalkVantage Point® yazılımını verilerin görüntülenmesi için kullandık ve Rockwell Automation ekibi ile şirketin PEMS-yöneticisi Gerard O’Connell in yönetiminde, EMEA-bölümünde çalıştık. Bunun üzerine, tesisimizin tüketimi ve enerji israfı hakkındaki düşüncelerimiz, neredeyse bir gecede değişti.” Enerji tüketiminin iyileştirilmiş görüntülenmesi sayesinde, Wilburn ve ekibi, Rockwell Automation’un mühendislik-ekibinin desteği ile yeni, daha büyük bir proje başlatmıştır. Burada hedef; en önemli bölümlerin tüketimi hakkında gerçek zamanlı bilgi edinmek ve bunun üzerine enerji tüketimini azaltmaktı. Çözüm Akzo Nobel ve Rockwell Automation’un PEMS-ekibinin birlikte buldukları ve gerçekleştirdikleri çözüm, donanım ve yazılım bileşenlerinden oluşmaktadır. Bunlar Vantage Point’in kolay anlaşılır, grafik yüzeyine aktarılmıştır. Merkezileştirilmiş bir EnergyMetrixSuite’i, büyüklüğüne göre veya tesisin konumuna göre ya PowerMonitorTM 1000 birimleri veya Allen-Bradley Compact LogixTM modeli programlanabilir otomasyon kontrolü üzerinden sunulan, bilgileri toplamak için hizmet verir. Kaplama şirketi böylece çalışan fabrikanın su, hava, gaz, elektrik ve buhar tüketimini ölçebilir ve değerlendirebilir. Bu şekil- ENDÜSTRİ OTOMASYON Haberler de elektrik tüketimi hakkında daha sağlıklı bilgiler elde edilir. Ardından enerji maliyetleri farklı tedbirler alınarak düşürülür: - Elektrik pik yük profili analiz etmek ve yük piklerini azaltmak için olanaklar aramak - Alternatif tarife modellerini analiz etmek, - Öz yükleri analiz etmek ve başka ekipman kapatılabilir mi diye araştırmak, - Tedarik şirketlerinin faturalarını analiz etmek ve tüketim hedefleri belirlemek. Wilburn, “Felling fabrikasındaki tesislerin çoğu artık Rockwell Automation sistemleri ile kontrol edilmektedir”, diyor. “Ayrıca Ethernet kullanıyoruz, çünkü Power Monitor 1000 gibi küçük ekipmanlar dahil, Ethernet haberleşme kabiliyetine sahip. Bu ürünler çok iyi. Biz artık sadece İngiltere de ki fabrikalarımızda değil, ayrıca Almanya ve Fransa da ki fabrikalarımızda da Ethernet haberleşme altyapısı ile çalışıyoruz.” Ethernet’in iletişimomurgası olarak kullanılması sayesinde Akzo Nobel, aplikasyon ve veri akışını bağlantılı işletme içerisine genişletme olanağına sahiptir. Böylece şirket daha fazla katma değer sağlayacak fonksiyonları kullanabiliyor. Bu gerçek zamanlı-performansverilerini, performans-kayıtlarının arşiv verilerini, bakım onarım planlarının kayıtlarını, üretim tabanı ve şirket sistemi arasındaki bağın kurulmasını da içerir. Bu da ekipmanları, fabrikadaki donanımlar ile birlikte, daha hassas kontrol edilebilmesini sağlar. Standardize edilmiş Ethernetin, EtherNet/IPTM şeklinde kullanılması, çok az bir bağlantı işlemi ile sağlanır. Ayrıca kullanıcı kontrolü ve yetkisiz kişilerin erişimini engellemek için komple güvenlik çözümleri sunulmaktadır. Neticeler Wilburn, “Factory Talk Vantage Point hissedilebilir değişikliklere neden olmuştur”, diyor.“Yazılım muhteşem ve verilerin gerçek zamanlı görüntülenmesini ve analiz edilmesini kolaylaştırıyor. Böylece olayların hemen ardından raporlar veya aksiyonlar alınmasını sağlıyor. Örneğin; basınçlı hava sistemi. Biz burada tüketimimizi gerçek zamanlı olarak analiz edebiliyoruz, böylece hemen karar verebiliyor veya harekete geçebiliyoruz. Bu arada Vantage Point’a gönderebileceğimiz daha fazla veri aramaktayız.” “Enerji kontrol çözümünü kurduktan sonra, aylık elektrik masrafımızı 15.300 Euro tutarında düşürebildik. Hesaplamalarımıza göre ilk yılında toplam 186 bin Euro tutarında tasarruf sağlamışız.” “Doğru İnsanları Bulmak En Önemlisi” Bu teknik AkzoNobel’in enerji tüketiminin düşürülmesinde tartışmasız büyük önem taşımaktadır. Wilburn aynı zamanda Rockwell Automation ekibinden de bir o kadar etkilenmiş. “Doğru insanları bulmak en önemlisidir. O’Connell’in ekibi gerçekten çok etkileyici ve Rockwell Automation şirketinin kesinlikle bir avantajıdır. Biz şimdi Holding’in diğer fabrikalarını da bu teknik ile donatmaya geçtik. İlk Alman fabrikasındaki neticeleri gördükten sonra, şimdi ikinci Alman fabrikasında Ethernetomurgası kurulumuna sıra gelmiştir. Ardından BK de Energy Metrix, Vantage Point ve Rockwell Automation’un mühendislik ekibi ile elde ettiğimiz yetileri ve hizmetleri kullanabilmeyi ve aynı neticeleri elde etmeyi hedefliyoruz.” Hedef Akzo Nobel günün büyük bölümünde, ortak fonksiyonlar ve 1-MW-transformatörlerinden kaynaklanan, pik yük koşullarını kaydetmiştir. Şirketin, enerji tüketimini daha verimli kontrol edebilmek ve denetleyebilmek için, bir çözüme ihtiyacı vardı. Çözüm Rockwell Automation’un kurulu çözümü aşağıda belirtilen bileşenleri sunmaktadır: - FacotryTalkVantagePoint FacotryTalkEnergyMetrix Allen-BradleyPowerMonitor 1000 Allen-Bradley CompactLogix Global destek PEMS desteği Neticeler - Verileri gerçek zamanlı görüntülemek ve analiz etmek, hemen ardından rapor düzenlemek - Aylık elektrik tüketim maliyetini yaklaşık 15.300 Euro düşürmek - Factory Talk Vantage Point’un genişletebilme özeliği ve kolay uygulaması sayesinde başka veriler de kaydedilebiliyor - Ethernet üzerinden merkezi çözüm - Çözüm şirketin diğer fabrikalarına da uygulanabilir ve uygulanmaya başlamıştır. ENDÜSTRİ OTOMASYON 145 Haberler “VİKO SÜPER MARKA” ■ Türkiye’nin sektöründeki en saygın markalarının yer aldığı Superbrands 2014 sonuçları açıklandı. Superbrands Türkiye’nin Nielsen’e yaptırdığı araştırma sonuçlarına göre belirlenen markalar arasında sektörünün inovatif ve lider kuruluşu VİKO’da yer alarak marka algısındaki güçlü ve öncü pozisyonunu bir kez daha tescillemiş oldu. Süperbrands Türkiye, 2014 yılının süper markalarını açıkladı. Nielsen’in ölçümleri dikkate alınarak belirlenen 134 süper marka arasında elektrik anahtar ve priz sektörünün inovatif ve lider kuruluşu VİKO’da yer aldı. 2014 Süper Marka araştırmasının ilk etabında öncelikle pazar araştırması yöntemi ile 1023 önemli marka belirlendi. Bu markalar konusunda uzman olan Seçici Kurul tarafından 300’e indirildi. Tüketici davranışları ve pazarlama iletişimi üzerine uzmanlaşmış araştırma şirketi Nielsen,’in bu 300 markaya yönelik olarak gerçekleştirdiği yüz yüze görüşmeler sonrasında Türkiye’nin süper markaları belirlenmiş oldu. “ Süper Marka olabilmek için her alanda dengeli sonuçlar elde etmek gerekiyor “ Tüketicilerin, (bilinçli veya bilinçaltı) arzuladıkları, tanıdıkları ve bir ücret ödeyerek sahip olmak istedikleri, duygusal veya fiziksel avantajları, diğer markalara göre çok daha yüksek oranda sunan markaya “Süper Marka” deniyor. Süper marka seçme kriterleri arasında yaratıcılık, şirketin büyüklüğü, teknolojisi, yatırımları, iş gücü kalitesi, markalaşmaya yaptığı yatırım ve marka devamlılığı, sosyal sorumluluk projelerine katkısı, çevreye duyarlılığı ve etik değerlere uyması gibi maddeler bulunuyor. 146 “ Her doğru yatırım markayı tüketicilerinin gönlünde bir yere taşır “ VİKO CEO’su Nusret Kayhan Apaydın “ Kuruluşlar geleceklerini markalarına yaptıkları yatırımlarla hazırlar. Bu kapsamda atılan her adım ve yapılan her doğru yatırım markayı tüketicilerinin gönlünde bir yere taşır. Güçlü ve bilinirliği yüksek bir marka olmanın ön koşulu ise entelektüel sermayeden geçmektedir. Bir kuruluşun entelektüel sermayesini artırması, fiziksel ve finansal yatırımlar haricindeki diğer tüm alanlarda da dengeli sonuçlar üretmesine bağlıdır. Müşteri, çalışan, kalite ve hedef odaklılık ile sürdürülebilirlik, yenilikçilik, mükemmeliyetçilik ve verimliliğin VİKO’nun sekiz temel değerini oluşturmasının arkasında yatan asıl yaklaşım işte budur. Sahip olduğumuz bu değerler markamızın öz değerine katkı sunan en önemli varlıklarımızdır. Tüm faaliyetlerini bu bilinç ile yürüten VİKO, kurulduğu günden bu yana, ürün sunmaktan öte tüm paydaşları için değer yaratmaya odaklanmış bir markadır. VİKO’nun Süper Markalar arasında yer alması bizler için hem bir gurur vesilesi, hem de yaptığımız yatırımların ne kadar doğru olduğunun bir tescili niteliğindedir. Sektörümüzün tek temsilcisi olarak süper markalar arasında yer alıyor olmamızın yüklediği sorumluluğun farkındayız. 100 yıllık dünya markası olan ve bizim de bağlı bulunduğumuz Panasonic’ten alacağımız güç ve markamıza katacağımız yeni değerler ile aynı başarımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Bu vesile ile 35 yıldır, ürünlerimize dokunarak aydınlıkla buluşmayı tercih eden müşterilerimize, bizleri müşterilerimizle buluşturan bayilerimize, tedarikçilerimize, medya temsilcilerine ve diğer tüm paydaşlarımıza markamıza inandıkları için gönülden teşekkürü bir borç biliyorum “ dedi ENDÜSTRİ OTOMASYON Haberler WILO HEDEF PAYLAŞIM TOPLANTISI’NDA 2015 VİZYONU AÇIKLANDI ■ Pompa sistemleri sektörünün lider şirketi Wilo, Türkiye’nin dört bir yanından gelen yetkili satıcıları ile 2015 Hedef Paylaşım Toplantısı’nda buluştu. Wilo Türkiye Genel Müdürü Ercüment Yalçın, toplantıda yaptığı konuşmada, 1992’den beri istikrarlı bir şekilde büyüyoruz. Başarımızı müşteri memnuniyetine verdiğimiz önemle yakalıyoruz. 2015’te hizmetlerimizi kişiselleştirerek, insanlara dokunarak sektörümüzde fark yaratmaya devam edeceğiz” dedi. Türkiye’de pompa sistemleri sektörünün lideri olan Wilo, yetkili satıcıları ile bir araya geldiği geleneksel Hedef Paylaşım Toplantısı’nın dokuzuncusunu 17 Ocak 2015’te Kozyatağı Hilton Hotel’de gerçekleştirdi. Wilo’nun, Türkiye’nin dört bir yanından yetkili satıcılarının ve tüm satış ekibinin katıldığı toplantı, “Güç, Güven, Gelişim” başlığı ile yapıldı. Toplantıda 2014 yılının değerlendirilmesi yapılırken, 2015 yılı hedefleri paylaşıldı. Wilo Türkiye Genel Müdürü Ercüment Yalçın, toplantıda yaptığı açılış konuşmasında Wilo’nun güçlü, güven veren ve gelişmeye her zaman açık bir marka olduğunu belirtti. Wilo’nun 2014 yılında inşaat sektörünün gelişimi doğrultusunda büyümesini sürdüğünü söyleyen Yalçın, 2015 yılında daha büyük hedefleri olduğunu vurguladı ve konuşmasını şöyle sürdürdü: İstanbul platformundan çevre ülkelere hizmet “Wilo Türkiye olarak her yıl başarılarımıza yenilerini ekliyoruz; 2014’te büyümeyi sürdürdük. İstanbul platformundan etrafımızdaki ülkelere hizmet vermeye ve Türkiye ile birlikte Azerbaycan, Türkmenistan, Suriye, Irak, Lübnan, İsrail, Ürdün’ü kapsayan bölge ciromuzu artırmaya devam ediyoruz.” 2015 yılında inşaat sektöründeki büyümede artış beklediklerini belirten Yalçın, Avrupa İnşaat Endüstrisi Federasyonu’nun verilerine göre Türkiye’nin Avrupa’da altıncı büyük inşaat pazarına sahip olduğunu, ülkemizin yüksek potansiyeli ile daha yukarılara çıkacağına inandığını söyledi. “Referans projeler göğsümüzü kabartıyor” Ercüment Yalçın, Wilo’nun son yıllarda çözüm ortağı olduğu önemli projelerden örnekler de vererek şunları söyledi: “Zorlu Center AVM, Akasya Acıbadem AVM, Trump Towers, Symbol AVM, Vadi İstanbul, Sueno Hotel Complex, Vodafone Arena Stadyumu gibi birçok çözüm ortağı olarak yer aldığımız, göğsümüzü kabartan, bizi gururlandıran projeler oldu. Ürünlerimizle yer aldığımız birbirinden değerli bu projelerin sayısını artırmak istiyoruz. Projelerin kapısını, enerji verimliliğinde en yüksek seviyelere çıkan ürünlerimiz ve mükemmel hizmet potansiyelimizle açıyoruz. Bu potansiyeli üst düzeyde tutmak için eğitime büyük önem veriyoruz. 45 ilde, 75 servise, 250 teknisyene sahibiz. Servislerimiz iyi eğitimler alıyorlar. 2014’te 1700’e yakın kişiye eğitim verdik. Bu sayı her sene daha da artacak.” Müşteri memnuniyeti Türkiye ortalamasının üzerinde Wilo’nun müşteri memnuniyeti odaklı bir stratejiyle çalıştığını vurgulayan Ercüment Yalçın, “Wilo’nun öncü kimliğini müşteri memnuniyeti alanında da ortaya koyuyoruz. Sadece bir B2B şirketi olmakla yetinmiyoruz. Son kullanıcının bildiği, hayatın içinde bir marka olmak için yatırımlarımıza devam ediyoruz. Wilo’nun benimsediği pazarlama artık şirketten şirkete değil, insandan insana ve biz bu yolla fark yaratmaya devam edeceğiz. Hizmetlerimizi kişiselleştirerek, insanlara dokunacağız” dedi. Toplantıda Wilo Türkiye’nin yöneticileri de yaptıkları sunumlarda 2014 yılını değerlendirerek, 2015 yılı stratejilerini açıkladılar. Wilo Hedef Paylaşım Toplantısı’nın bir de sürpriz konuşmacısı vardı. Eğitimci, danışman Mehmet Kocabaş, yaptığı konuşmayla toplantıya renk kattı. Yönetim ve yaratıcılık konularında verdiği eğitimlerle tanınan Kocabaş’ın bilgilendirici ve eğlenceli konuşması katılımcılar tarafından ilgiyle takip edildi. Wilo Hedef Paylaşım Toplantısı, ünlü şarkıcı Yeşim Salkım’ın bir konser verdiği gala yemeği ile son buldu. Gala yemeği sırasında başarılı Yetkili Satıcılar da ödüllendirildi. ENDÜSTRİ OTOMASYON 147 Haberler HENKEL’DEN SÜRDÜRÜLEBİLİR İNOVASYONLAR ■ Henkel sürdürülebilirliği inovasyon süreçlerine entegre ederek, yeni ürün ve çözümlerin daha fazla değer sunmasını ve daha az çevresel ayak izi bırakmasını sağlıyor. Ekonomik büyümeyi kaynak tüketiminden ayırmak için yenilikçi ürün ve çözümler büyük önem taşıyor. Sistematik araçlar ve süreçler sayesinde Henkel, devamlı olarak müşterileri ve tüketicileri için daha az çevresel ayak iziyle daha fazla değer ve daha iyi performans sunan, yenilikçi ürünler ve çözümler geliştiriyor. Henkel, çevresel faydası olacak sadece birkaç “sürdürülebilir ürün” geliştirmek yerine tüm Çamaşır ve Ev Bakımı, Beauty Care ve Yapıştırıcı Teknolojileri portföyünde bulunan ürünleri sürekli olarak geliştiriyor ve bunu yaparken de tüm açıları ve tüm değer zincirini hesaba katıyor. Henkel CEO’su Kasper Rorsted “Sürdürülebilirlik önemli bir rekabet faktörüdür. İnovasyon sürecinde sürdürülebilirliğe yoğun şekilde odaklanmamız ayrıca müşterilerimiz ve tüketicilerimiz için yüksek performanslı, etkin ürünler geliştirmemize de imkan sağlamaktadır.” diyor. Sürdürülebilirliği sistematik olarak entegre eden araçlar Henkel, 2008 yılında sürdürülebilirlik stratejisinde odaklandığı noktaları, inovasyon sürecine sistematik olarak entegre etmiş bulunuyor. Buna göre araştırmacıların geliştirdikleri ürün ve süreçlerin “performans”, “sosyal gelişim”, “sağlık ve güvenlik”, “enerji ve iklim”, “su 148 ve atık su” ile “malzemeler ve atıklar” açısından belirli avantajlarını kanıtlamaları bekleniyor. Henkel, geliştirdiği ve Henkel Sustainability#Master® adını verdiği değerlendirme sistemi ile inovasyonların en büyük etkiyi gösterebilecekleri, değer zinciri ve stratejik odak noktaları boyunca bulunan belirli noktaların kanıtlanmasını amaçlıyor. Henkel, inovasyonların, ürün ve süreçlerinin genel sürdürülebilirlik profillerini geliştirirken tüm hayat döngüsünü dikkate alıyor. Henkel uzmanları Henkel Sustainability#Master® aracını sadece potansiyel yenilikleri değerlendirmek için kullanmakla kalmıyor, aynı zamanda perakende ortaklarıyla, sivil toplum örgütleriyle ve diğer paydaşlarla diyaloglarında da kullanıyor. Yeni ürün ve süreçlerden örnekler: Pril’deki yüksek performanslı enzimler: Novozymes ile birlikte Henkel, Pril elde bulaşık yıkama deterjanının pirinç, erişte ve diğer nişasta bazlı yiyecekleri hızlı ve etkili şekilde çıkarmasını sağlayacak yüksek performanslı enzimler geliştirdi. Enzimler ve ürün formülünü en uygun hale getiren aynı zamanda geniş yelpazeye yayılan adımlarla, Henkel hem yüzey etkin madde tüketimini hem de CO2 emisyonlarını yılda 10.000 metrik tondan fazla miktarda azalttı. Bu miktar, New York’ta bulunan Central Park’ın boyutlarının üç katında bir ağaçlık alanın temizleyeceği CO2 oranına denk geliyor. Fa için geri dönüştürülmüş alüminyum kutular: Henkel’in Beauty Care iş kolu, Ball Corporation ile iş birliği geliştirerek ENDÜSTRİ OTOMASYON Haberler sprey kutularında %25 oranında geri dönüştürülmüş alüminyum kullanımına yönelik pilot bir proje yürütüyor. Geri dönüştürülmüş alüminyum kullanmak, sıfır alüminyum üretimine kıyasla kayda değer oranda daha az enerji tüketimi gerektiriyor. Bu yeni ambalaj çözümü sayesinde Henkel, yılda 10.000 metrik tona denk gelecek oranda CO2 emisyonunun önüne geçmeyi planlıyor. Hafif araçlara yönelik çözümler: Otomotiv endüstrisi, araç ağırlığı ile yakıt tüketimini azaltacak ve aynı zamanda katı CO2 emisyon standartlarıyla uyum sağlayacak çözüm arayışları içinde. Loctite yapıştırıcılarının sahip olduğu benzersiz ürün yelpazesi, Teroson mastikleri ve Bonderite fonksiyonel kaplamaları sayesinde, Henkel gelişmiş maddelerden üretilen, hafif otomotiv bileşenleri tasarlamak için gerekli fırsatların oluşturulmasına imkan sağlıyor. Bu çözümler bir yandan konforu, sağlamlığı ve emniyeti bir arada sunarken bir yandan da saha sessiz, daha hafif ve daha dayanıklı araçların üretilmesini mümkün hale getiriyor. Henkel’in Teroson akustik çözümleri, geleneksel bitumen pedler ile karşılaştırıldığında üreticilere ağırlığı %25 oranında azaltma imkanı tanıyor. Henkel dünya çapında Çamaşır ve Ev Bakımı, Beauty Care ve Yapıştırıcı Teknolojileri olmak üzere üç iş biriminde lider markalar ve teknolojilerle faaliyet göstermektedir. 1876 yılında kurulan Henkel, Persil, Schwarzkopf ve Loctite gibi tanınmış markaları ile faaliyet göstermekte ve hem tüketici ürünleri hem de endüstriyel alanda, global olarak pek çok pazar liderliği bulunmaktadır. Tüm dünyada yaklaşık 47.000 çalışanı bulunan Henkel, 2013 mali yılında 16 milyar 400 milyon Euro’luk satış ve 2,5 milyar Euro’luk faaliyet karı gerçekleştirmiştir. Henkel imtiyazlı hisse senetleri, Almanya DAX borsa endeksine kayıtlıdır. METRANS’TAN POMPA BAKIMI EĞİTİMİ ■ Akışkan sıvı transferi uygulamalarında kullanılan tüm endüstriyel pompalar ve tamamlayıcı ekipmanlar konusunda öncü firmalardan METRANS, Borusan firmasının mekanik bakım departmanı çalışanlarına PİSTONLU YÜKSEK BASINÇ PROSES POMPALARIN BAKIMI konulu seminer düzenledi. Seminer, 25 Aralık 2014 tarihinde METRANS’ın Dilovası İMES OSB içindeki binasında gerçekleştirildi. Borusan firmasının Mekanik Bakım Ekibi’nde boruların testini gerçekleştiren operatörlerin ve hat işletme sorumlusunun katılım gösterdiği seminere, Uraca Yüksek Basınç Proses Pompaları hakkında genel bilgi verilerek başlandı. Daha sonra pistonlu pompaların çalışma prensibi ve pompaların işletilmesi sırasında dik- kat edilmesi gereken hususlar ele alındı. Tam gün süren seminerde son olarak, katılımcılara METRANS Bakım ve Yenileme Merkezi’nde Uraca pompa üzerinde çalışılarak önemli yedek parçaları yakından görme ve inceleme fırsatı tanındı. Katılımcılar seminerin öğretici olduğunu ve tesisin modern ve servis bakım işi için ideal olduğunu belirterek katılmış olmaktan duydukları memnuniyeti dile getirdiler. Özellikle pompa üzerinde yapılan çalışmanın çok faydalı olduğu Borusan Çalışanları tarafından vurgulandı. Metrans’ın uzun yıllardır Türkiye distribütörü ve servis-bakım sağlayıcısı olduğu Uraca firmasının ana faaliyet konusu, yüksek basınçlı pistonlu pompalar ve yüksek basınçla yıkama sistemlerinin tasarımı ve üretimidir. Firma, aralıksız Ar-Ge çalışmaları ve son teknoloji üretim tesisi ile alanında dünya lideri konumundadır. Yüksek basınçlarda güvenilir işletim sağlayan Uraca pompaları, ayrıca prosese uygun olarak zengin aksesuar çeşitleri sunmaktadır. Dizel, elektrik ve hidrolik tahrik ünitesi seçenekleri, taşınabilir ünite seçeneği ve tam otomatik kontrol ile ihtiyaca özel sistemler temin edilebilmektedir. Uraca marka pistonlu yüksek basınç proses ve temizleme pompaları boru üretimi, çimento, demirçelik, dökümhane, endüstriyel temizlik, enerji, gemi/tersane, gıda, gübre, ilaç, jeotermal, kâğıt, kimya, makina konstrüksiyon, off-shore platform, petrokimya, plastik ve kauçuk, rafineri, su altyapı, tekstil, yağ, yapı güçlendirme (rehabilitasyon) ve daha bir çok sektörde kullanılmaktadır. ENDÜSTRİ OTOMASYON 149 Haberler HAYATA KONFOR SUNAN TEKNOLOJİ: THEA IQ DOKUNMATİK YAŞAM BİÇİMİ ■ Gelişen teknoloji, hayat konforunu her geçen gün yükseltiyor. Çok yakın bir zamana kadar ancak bilimkurgu filmlerinde görülebilen teknolojiler, hızla gündelik hayatın ayrılmaz bir parçası haline geliyor. Elektrik anahtarı ve priz sektörünün lideri VİKO tarafından geliştirilen Thea IQ Dokunmatik Yönetim Paneli ile şimdi apartman dairesi, villa, ofis, otel odası, toplantı salonu ve genel mekanlar teknolojinin sunduğu üstün konforla tanışıyor. Thea IQ Dokunmatik Yönetim Paneli; tüm mekanlarda ısıtma, iklimlendirme, aydınlatma ve jaluzi/panjur kontrolünü tek noktadan ya da mobil cihazlar kullanarak uzaktan erişim ile kolaylıkla yapmanıza ve güvenlik sistemleri entegrasyonu sağlamanıza olanak tanıyor. Kişiselleştirilebilir senaryolar… Thea IQ Dokunmatik Yönetim Paneli ile mekanların ışıkları, iklimlendirmesi, perde ve panjurların hareketleri bir merkezden kontrol edilebilirken, isteğe göre senaryolar da oluşturulabiliyor. Programlanacak senaryoya göre, tek dokunuşla tanımlanan tüm kontroller sağlanıyor. Panel üzerinde isteğe bağlı olarak kişiselleştirilebilen senaryoların yanı sıra zamana bağlı ya da periyodik ve tek seferlik senaryolar da gerçekleştirilebiliyor. Bu durumda senaryonuza göre istediğiniz zamanda ışıklar, panjurlar ve mekanın ısısı önceden belirlediğiniz konuma geliyor. Görüntülü görüşme özelliği ve concierge hizmetleri desteği… Tüm bu özelliklerinin yanı sıra Thea IQ Dokunmatik Yönetim Paneli, IP tabanlı interkom özelliğine sahip, ister sesli ister görüntülü görüşme ve IP telefonlar ile görüşme özellikleriyle de dikkat çekiyor. Ürün; cevapsız, arayan ve aranan çağrıları kaydedebiliyor ve resimli olarak gösterebiliyor. Ayrıca kapı zilini cep telefonuna yönlendirebiliyor ve cep telefonu ile bina giriş kapısı arasında iletişim kurabiliyor. Taksi, kuru temizleme, temizlik hizmeti, mekanik/elektrik hizmetleri ya da alışveriş ve olabilecek diğer potansiyel hizmetler için alt yapı ve kişiselleştirilebilir arayüz desteği de verebiliyor. Thea IQ Dokunmatik Yönetim Paneli, arabanızla yolculuğa çıkmadan önce trafik bilgilerini ve yoğunluk haritasını kullanarak güzergah planlaması yapmanıza yardımcı oluyor. Öte yandan site yönetimi ya da ilgili merkezden yazılı mesaj alabilme ve aynı şekilde gönderebilme, fatura ve aidat paylaşımına olanak sağlaması gibi özellikleriyle de fark yaratıyor. ENDÜSTRİ OTOMASYON 151 Haberler GELECEĞİN MAKİNE MÜHENDİSLERİ, WILO’DA DÜZENLENEN EĞİTİMLERE KATILDI ■ Pompa Sistemleri Sektörünün Lideri Wilo, Eğitim Çalışmalarına Devam Ediyor Wilo, pompa sistemleri sektöründe fark yaratan eğitimlerine bir yenisini daha ekledi. Marmara Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi ve Özyeğin Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü öğrencileri, Wilo’da düzenlenen eğitimlere katılarak, sektör ile ilgili temel bilgiler edindi. Öğretim görevlilerinin de aralarında bulunduğu toplam 81 kişinin katıldığı eğitimlerde, temel pompa sistemleri, pompa çalışma prensipleri ve Wilo pompalarının sağladığı enerji verimliliğinin avantajları ele alındı. Eğitime verdiği önemle pompa sistemleri sektöründe farklı bir konumda bulunan Wilo, bu kez üniversite öğrencilerini ağırladı. Geleceğin makine mühendisleri için Wilo’da düzenlenen eğitimlere Marmara Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi ve Özyeğin Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nden öğrenciler katıldı. Farklı tarihlerde gerçekleştirilen eğitimlere, aralarında öğretim görevlilerinin de bulunduğu toplam 81 kişi katıldı. Üniversite-Sanayi işbirliklerine büyük önem veren Wilo’nun makine mühendisliği öğrencilerine yönelik eğitimlerinde temel pompa sistemleri, 152 pompa çalışma prensipleri, Wilo pompalarının sağladığı enerji verimliliğinin avantajları gibi konular ele alındı. Oldukça verimli geçen eğitimlerde öğrenciler, sektör ile ilgili merak ettikleri konuları uzman Wilo yetkililerinden öğrenme imkanı buldu. Wilo eğitim çalışmaları kapsamında; başta enerji verimliliği olmak üzere, pompa sistemleri ve teknolojileri, enerji tasarrufu ve mesleki deneyim aktarımı gibi birçok alanda profesyonellere, öğrencilere ve sektör bileşenlerine yönelik eğitim çalışmaları, seminerler ve buluşmalar düzenliyor. 2014 yılı boyunca düzenlediği eğitim çalışmalarıyla bilgi, birikim ve deneyimini tüm sektörle paylaşan Wilo, 2015 yılında da her platformda sektör için eğitimin önemini vurgulamaya, teknik eğitimi uygulamalı eğitimle birleştiren çözümleri hayata geçirmeye devam edecek. ENDÜSTRİ OTOMASYON Haberler BURSA ENDÜSTRİ ZİRVESİ, YILIN SON AYINDA MAKİNE SATIŞLARINA BÜYÜK KATKI SAĞLAYARAK SONA ERDİ “36 ÜLKEDEN 42.351 ZİYARETÇİ” ■ Tüyap Bursa Fuarcılık Anonim Şirketi tarafından, T.C. Ekonomi Bakanlığı beraberinde, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB), Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) ve Bursa Büyükşehir Belediyesi desteği, Takım Tezgâhları Sanayici ve İş Adamları Derneği (TİAD) işbirliği ile hazırlanan Bursa Metal İşleme Teknolojileri Fuarı 13. Uluslararası Metal İşleme Makineleri, Kaynak, Kesme, Delme Teknolojileri, El Aletleri, Pnömatik ve Hidrolik Fuarı, Bursa Sac İşleme Teknolojileri 2014 6. Sac, Boru, Profil İşleme Teknolojileri ve Yan Sanayileri Fuarı, UKUB Ulusal Kalıp Üreticileri Birliği ve Prestij Yayıncılık Basım Hizmetleri San. Tic. Ltd. Şti. işbirliği ile hazırlanan Kalıp Avrasya 2014 Bursa 7. Kalıp Teknolojileri ve Yan Sanayiler Fuarı, Türkiye Elektrik – Elektronik ve Benzerleri Teknisyenleri Esnaf ve Sanatkarları Federasyonu ve Bursa Elektrik Teknisyenleri Odası desteği ile hazırlanan Belex 2014 Bursa 12. Uluslararası Elektrik, Elektronik, Otomasyon, Aydınlatma ve İletişim Fuarı, Bursa 5. Hırdavat ve İş Güvenliği Fuarı 2014, 4 - 7 Aralık 2014 tarihleri arasında Bursa Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlendi. Metal işleme, sac işleme, kalıp ve yan sanayi, elektrik, elektronik, otomasyon, hırdavat ve iş güvenliği konularındaki geniş kapsamının yanı sıra Almanya’dan, Japonya’dan, Çin ve İtalya’dan yabancı firmaların katılımı ile dikkat çeken Bursa Endüstri Zirvesi, üretimde ihtiyaç duyulan hammadde, yeni teknoloji, donanım ve sistemlerdeki yenilikleri ilgililere topluca göstererek her türlü üretime ivme kazandırdı” dedi. Yurtdışı ve Yurtiçinden Gelen Ziyaretçileri Katılımcı Firmaları İle Buluşturan En Önemli Platform Birbirini tamamlayan sektörlerin büyük buluşması olan Fuarlar, yapılan tanıtımlar ile Almanya, Belçika, Birleşik Arap Emirlikleri, Bosna - Hersek, Brezilya, Bulgaristan, Cezayir, Çin, Fas, Güney Kore, Gürcistan, Hırvatistan, Hollanda, İran, İspanya, İsviçre, İtalya, Japonya, Kosova, Kuveyt, Libya, Macaristan, Makedonya, Mısır, Romanya, Rusya, Portekiz, Sırbistan, Suudi Arabistan, Suriye, Tunus, Türkmenistan, Ukrayna, Ürdün ve Yunanistan’dan davetli iş adamlarını ağırladı. Fuarlarda İkili İş Görüşmeleri Organize Edildi, İş Bağlantıları Kuruldu Fuar kapsamında, Cezayir, Fas, İran, Mısır, Rusya ve Tunus’dan gelen iş adamları 5 Aralık 2014 Cuma günü, Uludağ Konferans Salonu’nda fuar katılımcısı firmalar ile ikili iş görüşmeleri gerçekleştirerek iş bağlantıları kurdu. T.C. Ekonomi Bakanlığı koordinasyonunda, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası desteği ile Bulgaristan, Cezayir, Kosova, Romanya, Moldova ve Ürdün’den gelen iş adamları ise 3 Aralık 2014 Çarşamba günü katılımcı firmalar ve sektör firmalarının temsilcileri ile ikili iş görüşmeleri gerçekleştirdi. İlhan Ersözlü; “Bursa Endüstri Zirvesi’nde Eş Zamanlı Fuarlar 36 Ülkeden 42.351 Kişi Tarafından Ziyaret Edilerek Hedefine Ulaştı, Üretime Güç Kattı, Makine Satışlarına Katlı Yaptı” Tüyap Bursa Fuarcılık A.Ş. Genel Müdürü İlhan Ersözlü “İmalat endüstrilerinin tüm süreçlerini “Bursa Endüstri Zirvesi” adı altında toplayan Fuarlar, 7 Ayrı salonda, 21ülkeden 529 firma ve firma temsilciliğinin katılımı ile 40.000 m2 kapalı alanda hazırlandı, ziyarete açık olduğu 4 gün süresince 36 ülkeden gelen 42.351 kişi tarafından ziyaret edilerek sektörün gücünü gözler önüne serdi, makine satışlarına büyük katkı sağladı. Yurtiçinden ise sektörlerin yoğun olduğu Adana, Adapazarı, Afyon, Aksaray, Ankara, Antalya, Balıkesir, Bartın, Bilecik, Bolu, Çanakkale, Denizli, Düzce, Eskişehir, Erzincan, Gaziantep, Isparta, İstanbul, İzmir, Karaman, Kayseri, Kırklareli, Kocaeli, Konya, Kütahya, Manisa ve Samsun başta olmak üzere birçok ilden gelecek profesyonellere ev sahipliği yaptı. ENDÜSTRİ OTOMASYON 153 Haberler MITSUBISHI ELECTRIC ENDÜSTRİ 4.0’A HAZIR OLDUĞUNU GÖSTERDİ ■ Mitsubishi Electric, Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği-ENOSAD’ın organize ettiği “Uluslararası İleri Endüstriyel Otomasyon Kongre ve Sergisi”nde otomasyon sektörünün önemli temsilcilerinden biri olarak yerini aldı. Endüstriyel devrimlerin günümüzdeki son hali Endüstri 4.0, gerek bilgi birikimi gerek donanımsal anlamdaki alt yapısıyla teknolojinin geldiği son nokta da denilebilir. Bilindiği üzere, ilk 3 endüstriyel devrim makineleşme, elektrik ve bilişim teknolojilerinin bir sonucuydu. lar. Bu dönemde akıllı makineler, depolama sistemleri ve üretim tesisleri, tamamen özerk bir şekilde bilgi paylaşacak, aksiyonları başlatacak ve bağımsız olarak birbirlerini kontrol edecek. Bu, üretim, mühendislik, materyal kullanımı, tedarik zinciri ve ürün yaşam döngüsü yönetiminde yer alan endüstriyel süreçlerde temel gelişmelere yol açacak. Ancak günümüzde yaşanan gelişmelere bakıldığında teknolojik sıçramaların daha sık yaşanması dolayısıyla, buna ayak uydurabilecek altyapının daha hızlı şekilde geliştirilmesi gerektiği aşikar. Günümüzde ise, akıllı cihazların üretim teknolojilerinin yanı sıra raflarda bile yerini almasıyla 4. devrim şeklini alıyor. Şunları söylemek artık çok mümkün: Endüstri 4.0 dönemi yeni bir dijitallleşme, farkındalık ve otomasyon dalgasını getirecek; paralelinde üretim, tedarik zinciri ve lojistiği baştan inşa edilecek. Endüstri 4.0 döneminin ana konseptine göre üretim sürecinde fabrikalardaki makineler, bilgisayarlar, sensörler ve diğer entegre bilgisayar sistemleri birbirleriyle bilgi alışverişinde bulunacak, insanlardan neredeyse tamamen bağımsız olarak kendi kendilerini koordine ve optimize ederek üretim yapabilecek. Optimizasyonun sağladığı avantajlar sonucunda üretim süresi, maliyetler ve üretim için ihtiyaç duyulan enerji miktarı düşerken üretim miktarı ve kalitesi artacak. Günümüzün modern sistemlerinden farklı olarak, üretilen her bir ürün benzersiz bir seri numarasına dolayısıyla bir kimliğe sahip olacak, ayrıca belleklerinde sadece bazı temel bilgileri değil kendi geçmişlerini de tutacak- 154 Zira endüstrinin bu teknolojik donanımı sadece mevcut üretim hatlarına değil, yeni gelişmelerin yaşanmasına da büyük katkı sunacaktır. Mitsubishi Electric, kongrede tanıttığı çözümler ve geliştirdiği alt yapı sistemleri ile Endüstri 4.0’a hazır olduğunu ve yönlendirici güçlerinden biri olabileceğini gösterdi. Üretim hattını tamamen simüle edebilecek sistemlerin geliştirildiği çağımızda, Mitsubishi Electric de iQ Platform ile e-F@ctory’ye hazır. Mitsubishi Electric ENDÜSTRİ OTOMASYON Haberler “Yeni kuşak bütün fabrika hattını sanal olarak gezebilecek, her bir parçanın çalışıp çalışmadığını kontrol edebilecek, geriye doğru mühendislik yapabilecek. Onların dünyasında sanal üretim yapılabilecek ve tüm bunlar ortak bir platformda yapılacak. Üretim makinasını simüle edip, çalışmasını ve kaynak kullanımını sanal ortamda test edebilecekler. Türkiye İş Geliştirme Müdürü Tolga Bizel gerçekleştirdiği sunumda, Endüstri 4.0 ve buna bağlı olarak geliştirdikleri iQ Platform ve e-F@ctory’e dair bilgi verdi. Bizel, Herhangi bir yerdeki elektronik cihaz değiştiğinde ona bağlı sistem de değişecek. Sisteme bağlı yazılımlar da değişecek. Tüm bu taleplere hazır olmamız gerekiyor. Biz Endüstri 4.0’a e-F@ctory diyoruz, onu destekleyen platformumuza da iQ Platform diyoruz. iQ Platform ile e-F@ ctory’e hazırız” diye konuştu. 3 BÜYÜKLER WILO’YU TERCİH ETTİ ■ Fenerbahçe ve Galatasaray’dan sonra Beşiktaş da yeni stadı Vodafone Arena’da ısıtma ve altyapı sistemleri için Wilo pompalarını tercih etti Türkiye’de pompa sistemleri sektörünün öncü markası olan Wilo, birbirinden değerli projelere katkı sunmaya devam ediyor. Wilo ürünleri Fenerbahçe ve Galatasaray kulüplerinden sonra Beşiktaş’ın da tercih ettiği marka olarak Vodafone Arena’da yer aldı. Beşiktaş’ın yeni stadı Vodafone Arena’da ısıtma ve altyapı sistemleri için Wilo pompaları kullanıldı. ve Galatasaray’ın Türk Telekom Arena’sından sonra Beşiktaş’ın yeni stadı Vodafone Arena’da da Wilo ürünleri tercih edildi. İnşası devam eden Vodafone Arena’da ısıtma ve altyapı sistemleri için Wilo pompaları kullanıldı. Vodafone Arena için Wilo, kullanma suyunda kullanılacak hidroforun frekans konvertörlü olması konusunda çözüm sundu. Maçların yapılacağı günlerde değişik debi ihtiyaçlarının oluşması nedeniyle Wilo’nun frekans konvertörlü COR hidroforları tercih edildi. Altyapı pompalarında iki farklı ürün ile çözüm sağlandı. Projede atık suyun parçalanarak uzaklaştırılması konusunda kullanılan ve güçlü parçalayıcılı bıçak teknolojisine sahip MTH pompalar seçildi. Rögar hattından gelen borulamanın uzun bir hat olduğu düşünülerek, fazla basma yüksekliklerinde de talebi karşılayan parçalayıcılı çarklı pompalar kullanıldı. A sınıfı enerji verimliliği sağlayacak Isıtma serisi pompalar ise “Stratos” serisinden seçildi. Değişken kapasiteyle değişen ihtiyacı karşılamak için bu pompalar özellikle önerildi. Kullanılan pompalarda verimlilik ön planda tutuldu. A sınıfı enerji verimliliği sağlayan bu pompalarda tam motor korumasından da faydalanılıyor. Diğer hatlarda ise yağmur suyunun talebini karşılayacak olan FA serisi pompalarla, yüksek basınç kayıplarını karşılayan ve debi kapasitesi 150 m3/h’ı bulan ceram kaplı FA serisi pompalar kullanıldı. Hayatın kaynağı olan suyu tüm yaşam alanlarında sirküle eden pompa sistemleri sektörünün lider şirketi Wilo, Türk spor dünyasının “3 Büyükler”i tarafından tercih edilen marka oldu. Fenerbahçe’nin Ülker Sports Arena’sı Wilo pompaları daha önce de Türk sporunun dev takımları tarafından tercih edilmişti. Fenerbahçe Ülker Sports Arena’da Wilo’nun sirkülasyon pompaları, kullanma suyu hidroforu, gri su terfi hidroforu ve pis su pompaları, Türk Telekom Arena’da ise yangın hidroforu, çim sulama-kullanma hidroforu ve sirkülasyon pompaları kullanılmıştı. ENDÜSTRİ OTOMASYON 155 Haberler İTÜRO KURALLARI GÜNCELLENDİ! ■ 9-10-11 Nisan 2015 tarihlerinde İTÜ Ayazağa Kampüsü Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek olan İTÜ Robot Olimpiyatları’nın kuralları güncellendi. İTÜRO Ekibi, bu yıl güncellenen kuralları ile Çizgi İzleyen, Basketbol, MikroSumo, Yangın Söndüren, Renk Seçen, Merdiven Çıkan, Labirent, Kendini Dengeleyen ve Serbest Kategori olmak üzere toplam 10 kategoride yarışmacıları ağırlamaya hazırlanıyor. sayısında ve içeriğinde değişikliğe giderek cesur adımlar atan ekip şimdi de en güncel gelişmeler ışığında yeniden gözden geçirme çalışmaları kapsamında tekrardan kuralları güncelledi. İTÜRO 2015 Robot Kayıtları Mart ayında açılıyor! İTÜRO 2015 ‘te yarışmak isteyen yarışmacıların beklediği kayıt zamanı duyuruldu. İTÜRO sitesinden ve sosyal medya hesaplarından yapılan duyuruya göre robot kayıtları önümüzdeki mart ayında açılacak. İTÜRO’da yarışmayı planlayan yarışmacıların kayıt duyurularını dikkate alıp bu tarihler kapsamında kayıtlarını gerçekleştirmesi gerekmektedir. Robot kayıtları, güncellenen kurallar ve diğer gelişmeler için ilgililerin İTÜRO’nun resmi internet sitesi olan http://www.ituro.itu.edu.tr/ adresini takip etmeleri gerekmektedir. Her yıl yarışmacıları ve katılımcıları geliştirecek ve son gelişmelere katkı sunacak şekilde kategorilerini ve kurallarını güncelleyen İTÜ Robot Olimpiyatları Ekibi İTÜRO 2015 için de kuralları güncelleme çalışmalarının sonuna geldi. Daha önce yine aynı gerekçelerle kategorilerin 156 ENDÜSTRİ OTOMASYON Haberler ROCKWELL AUTOMATION 2015 WIN FUARI’NDA YERİNİ ALIYOR ■ Türk endüstrisinin heyecanla beklediği en önemli fuarlardan olan Uluslararası Endüstriyel Otomasyon Fuarı, (WIN Automation) 19 - 22 Mart 2015 tarihleri arasında Tüyap Fuar Merkezi’nde düzenleniyor. WIN Fuarı, 2015 yılında da yeni iş bağlantıları, en yeni teknolojiler ve imalat endüstrisinin tüm alanlarında kullanılan komple çözümlere sahne oluyor. 22 yıldır aralıksız olarak düzenlenen, otomasyon alanında her türlü yeniliğin görülebildiği fuarda, Rockwell Automation da yerini alıyor. Türk endüstrisinin heyecanla beklediği en önemli fuarlardan olan Uluslararası Endüstriyel Otomasyon Fuarı, (WIN Automation) 19 - 22 Mart 2015 tarihleri arasında Tüyap Fuar Merkezi’nde düzenleniyor. Fuara paralel olarak düzenlenen yaklaşık 200 seminer programı fuarın aynı zamanda sektörün zirvesi olma özelliğini de pekiştirmesini sağlıyor. teknolojiler ve imalat endüstrisinin tüm alanlarında kullanılan komple çözümlere sahne olacak. Bu nedenle WIN Fuarı bizim sektörümüzün olmazsa olmazı. Her sene biraz daha profesyonelleştiğini gördüğümüz fuarın bu seneki performansının da oldukça efektik olacağını düşünüyorum. Biz Rockwell olarak ise WIN fuarında yine bu sene en son teknolojilerimiz, ürün ve hizmetlerimizi standımızda misafirlerimize anlatıyor olacağız.” Otomasyon dünyasının öncü markalarından Rockwell Automation, imalat endüstrisinin en köklü ve gelenekselleşmiş fuarı olan WIN Fuarı’nda 90 m2 net alanda 83 farklı ülkeden fuarı ziyaret eden sektör profesyoneline ürün ve çözümlerini sunma fırsatı yakalayacak. Otomasyon dünyasının öncü markalarından Rockwell Automation, imalat endüstrisinin en köklü ve gelenekselleşmiş fuarı olan WIN Fuarı’nda 2. Hall B-200 numaralı stantta yerini alıyor. WIN fuarı ile ilgili açıklamalarda bulunan Rockwell Genel Müdürü Cenk Ceylan; “Türkiye ve Avrasya Bölgesi imalat endüstrisinin en önemli fuarı olan WIN, 2015 yılında da yeni iş bağlantıları, en yeni ZİGBEE RADYO TEKNOLOJİSİ VE LEGRAND İLE DUVARLARA ÖZGÜRLÜK ■ Zigbee radyo teknolojisi yeni yapılar ve yenileme çalışmaları için duvarlara zarar vermeden kablosuz çözümler sunuyor. Dünya genelinde 2.4 GHz ve frekans modifikasyonuna imkan sağlayan iletişim frekansına sahip Zigbee, geliştirilen kablosuz teknoloji ile güvenli iletişim sağlıyor. Zigbee radyo teknolojisi duvarlara zarar vermeden yaşam alanlarınızda kablosuz çözümler sunuyor. Aydınlatma panjur sistemleri ve teknik alarmların kontrolünü yapan Zigbee teknolojisinde, 2.4 GHz frekansında vericiler ve alıcılar kullanıyor. Cihazlar üzerinden çift yönlü iletişim kurabilme özelliği ile iletişim sürekliliği devam ettiriliyor. Zigbee sistem altyapısı kablosuz olduğu gibi kimi kablolu sistemlere geçit (gateway) cihazlarıyla entegre olabiliyor. İki yollu (bidirectional) yapısı sayesinde iletişim ağında herhangi bir kopukluk olduğunda bağlı olan diğer cihazlar üzerinden birden fazla iletişim yolu kurarak süreklilik ve güvenlik sağlıyor. Tek bir noktada 65 binden fazla adresleme sağlayarak bir çok cihazın bağlı kalmasına yardımcı oluyor. Zigbee teknolojisi yeni ve eski yapılara uygulanabiliyor. Eski yapılarda kablolama, kolaylıkla kablosuz iletişime uygun hale getirilebiliyor. Yeni yapılarda ise tamamen kablosuz ağ kullanılacağı gibi kablolu sistemlere de entegre olabiliyor. Programlaması diğer sistemlere göre çok daha basit olan Zigbee sistemi, ‘Bas ve Öğren (Push and Learn)’ ile bir network oluşturup network içinde ilgili cihazlar eşleştiriliyor. Sadece iki tuş ile tüm sistem hızlı ve kolay bir şekilde devreye alınıyor. Legrand, Zigbee ürünlerde perde kontrol, aydınlatma kontrol, sıcaklık ölçme, uzaktan kontrol ve iletişim, güvenlik ve uygulama üzerinden erişim gibi otomasyon ürünlerinde çözümler sunuyor. Aydınlatma kontrolünde aç/kapat fonksiyonu dışında dimleme, senaryo tanımlama, priz kontrolü, gün ışığından yararlanma ve algılama gibi fonksiyonlarla enerji tasarrufu da sağlanmış oluyor. Livinglight, Axolute ve Celest çerçevelere uyumlu modelleri mevcut olan Zigbee sistemi, aynı zamanda IOS ve Android işletim sistemine sahip cihazlar üzerinden uzaktan erişim sağlayarak yaşadığınız yeri dünyanın her yerinden kontrol edebiliyorsunuz. ENDÜSTRİ OTOMASYON 157 Haberler KOSGEB’İN İNOVATİF KOBİ ÖDÜLÜ MEDEL ELEKTRONİK’İN! ■ KOSGEB’in geleneksel KOBİ ve Girişimcilik Ödül Töreni’nin 3.’sü bu yıl, Başbakan Sn. Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’nun katılımıyla Ocak ayı sonunda gerçekleştirildi. Kurulduğu günden bu yana teknoloji geliştirmeyi kural haline getiren Medel Elektronik yine ödüllendirildi. Başbakan Davutoğlu, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Fikri Işık, KOSGEB Başkanı Sn. Recep Biçer, çok sayıda üst düzey bürokrat, milletvekili ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin de hazır bulunduğu törende Medel Elektronik, “KOSGEB - İnovatif KOBİ Ödülü”nü Başbakan Davutuğlu’nun elinden aldı. KOBİ’lerin teknoloji geliştirme konusunda üstlendikleri rolün her zaman takipçisi olan Medel Elektronik, yaptığı çalışmalarla inovasyona yön vermeyi sürdürdü. Medel Elektronik’in Başarı Geleneği 1994 yılında kurulan ve 20 yılı aşan bir süredir yurtiçi ve yurtdışında gerçekleştirdiği sayısız kapsamlı proje ile önemli başarılara imza atan Medel Elektronik, inovatif yönünden de taviz vermeden yoluna devam ediyor. Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği – ENOSAD üyesi de olan Medel Elektronik, Yılın İnovatif KOBİ Ödülü’ne, son 3 yıl içindeki Ar-Ge ve İnovasyon faaliyetleri ile mevcut/yeni pazarlara başarı ile sunulan yeni bir ürün, hizmet, uygulama, yöntem veya iş modeli fikri ile layık görüldü. Medel Elektronik, 15 adet faydalı model belgesi, 7 adet marka tescil belgesi, 18 adet tasarım tescil belgesi ve 4 adet TÜBİTAK projesi ile bu ödülü almaya hak kazandı. Aslında ödüller, Medel Elektronik için neredeyse bir gelenek oluşturuyor. Medel Elektronik, 2014 yılında, Türk Elektronik Sanayicileri Derneği (TESİD) tarafından bu yıl 12’incisi düzenlenen “TESİD Yenilikçilik Yaratıcılık Ödülleri”nde, KOBİ Dalında Yenilikçiliğin Ticarileştirilmesi Ödülü’nü, Kompakt Yardımcı Konvertör ürünüyle almış. 158 İstanbul Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği’nin (İDDMİB), 2013 yılında düzenlediği “Metalik Fikirler 2. Ar Ge Proje Pazarı Yarışması”nda da, geliştirdiği projeyle hem ilk 3’e girme başarısı gösterip ödül almış hem en çok proje üreten sanayici ödülünü almaya hak kazanmış. Medel Elektronik 2012 yılında ise, “KOBİ ve Girişimcilik Ödülleri”nde, “Yılın İnovatif Kobi Ödülü” başarı sertifikasının sahibi olmuş. Ödül Töreni Ödül töreninde açılış konuşmasını gerçekleştiren KOSGEB Başkanı Sn. Recep Biçer, KOBİ’lerin ekonomik istikrar için çok önemli olduklarının altını çizerek “KOBİ’ler, global ekonominin seyrini belirleyen en önemli faktörlerin başında gelmektedir. Bir ülkenin KOBİ potansiyeli ve Girişimcilik oranları, refah seviyesinin en önemli belirleyici unsuru haline gelmiştir” diye konuştu. KOSGEB Başkanının ardından konuşmalarını gerçekleştiren Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sn. Fikri Işık da özellikle Girişimcilik Bilgi Sistemi’nin devreye girmesiyle çok önemli verilere ulaşıldığını ve bu veriler ışığında yeni stratejiler belirlediklerini söyledi. Bakan Işık’ın ardından kürsüye gelen Başbakan Sn. Ahmet Davutoğlu, 3. KOBİ ve Girişimcilik Ödül Töreni’nde yaptığı konuşmada, finale kalan 40 girişimciyi tebrik etti. KOBİ’lerin ürün bazında, uluslararası arenaya açılmalarını sağlayabilmek için bugün ilk defa kurumsallaşma ve markalaşma destek programını başlattıklarını bildiren Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu o kadar önemli ki. KOBİ’ler tek tek başarılı olabilir ama kurumsallaşamazlarsa bir müddet sonra KOBİ’lerin küçük ölçekten, orta ölçeğe ve daha büyük ölçeklere yürümesi zorlaşır. Markalaşma ise bizim yeni ikinci hamle döneminde en çok önem verdiğimiz hususlardan birisi. KOBİ’lerin kurumsallaşma ve markalaşma konusundaki projelerine işletme başına 150.000 TL destek vereceğiz.” Bütçe olarak 50 milyon TL teklif edildiğini bunun yetmeyeceğini ifade eden Davutoğlu, 50 milyon TL bütçeyi 100 milyon TL’ye çıkarma talimatını da verdi. Davutoğlu, “Dolayısıyla, 100 milyon TL bütçeli programla, işletme başına 150.000 TL destek sağlayacağız. Sadece kurumsallaşma ve markalaşma için” dedi. İşbirliği ve Güç Birliği Destek Programı’nda yenilik İkinci olarak “işbirliği ve güç birliğinin” önemine işaret eden Sayın Davutoğlu, KOBİ’lerin bir araya gelerek, yeni bir güç oluşturmalarını sağlayacak “İşbirliği ve Güç Birliği Destek Programı”nda yeniliğe gittiklerini aktardı. ENDÜSTRİ OTOMASYON Haberler Sayın Davutoğlu, “Buna göre 3 işletmenin bir araya gelerek oluşturacakları teknoloji işbirliklerine, 300 bin lira geri ödemesiz, 1 milyon 200 bin lira da geri ödemeli olmak üzere, 1,5 milyon lira destek vereceğiz” diye konuştu. Başbakanımız Sayın Davutoğlu, şunları kaydetti: “ArGe, inovasyon ve endüstriyel uygulama alanlarındaki KOSGEB desteklerinin miktarlarını da yüzde 50 oranında artış yapacağız. Bunu bütün yaptığımız çalışmalarda eğer, Ar-Ge, inovasyon boyutu varsa destekleri, KOBİ’lerde olduğu gibi diğer bütün alanlarda da artırdık, artırmaya devam edeceğiz. Çünkü katma değerin gerçek anlamda sağlanacağı yer daha üst teknolojilere geçişte olacak. Son Bakanlar Kurulu toplantımızda Sayın Bakanımızın bir sunuşu oldu. Arkadaşlarla da değerlendirme yaptık, orta-yüksek ve yüksek teknoloji kullanılan alanlara verilen destekleri genel olarak da artıracağız. Bununla ilgili teşvikler noktasında da yeni bir çalışma başlatma talimatı verdim.”Girişimcilik Destek Programı’nda kadın ve engelli girişimciler için destek oranını yüzde 10 daha fazla uyguladıklarını anımsatan Başbakan Davutoğlu, bu uygulamadan bundan sonra birinci derecen şehit ve gazi yakınlarının da yararlanacağını bildirdi. Şimdiye kadar kadın ve engelli girişimciler için ilave destek oranının yüzde 10 olduğunu hatırlatan Sayın Davutoğlu, bunu %10 daha arttıracaklarını belirtti. Buna göre; kadın girişimciler, engelli girişimciler, şehit ve gazi yakınları olan girişimciler için ilave %20 destek oranının uygulanacağını ifade etti. Başbakan Sn. Davutoğlu son müjdeyi törende hazır bulunan 40 finaliste verdi. 3. KOBİ ve Girişimcilik Ödülleri’nde finale kalan 40 işletmeye tamamı KOSGEB tarafından karşılanacak olan yurtdışı iş gezisi desteği sunacaklarını da kaydetti. Konuşmaların ardından Başbakanımız Sayın Davutoğlu, Bakanımız Sayın Işık ve KOSGEB Başkanı Sayın Biçer, birinci olanlara ödüllerini takdim etti. Başbakanın ödülleri vermesinin ardından 40 finalist, başarı sertifikalarını, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Fikri Işık’ın elinden aldı. ENDÜSTRİ OTOMASYON 159 Haberler METRANS SERVİS VE BAKIM, ISO 9001 VE OHSAS 18001 BELGELERİNİ ALDI ■ Endüstriyel pompalar ve tamamlayıcı ekipmanlar konusunda öncü firmalardan METRANS, akışkan transferinde kullanılan cihazların montajı, bakım onarımı ve teknik servisi konusunda TS EN ISO 9001:2008 Kalite Yönetim Sistemi ve OHSAS 18001:2007 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi belgelerini aldı. Hizmetin kalitesini güvence altına almak için kurulan uluslararası yönetim standartları serisi olan ISO (International Organization for Standardization) 9001:2008 Kalite Yönetim Sistemi Belgesi ile Metrans Servis ve Bakım’ın her süreçte müşterilerinin beklenti ve gereksinimlerini karşılaması güvence altına alınmış oldu. İş görenlere emniyetli ve sağlıklı bir çalışma ortamı sağlayan ve sürekli iyileştirilen bir yönetim sistemi olan OHSAS (Occupational Health and Safety Management Systems) 18001:2007 ise, iş kazası ve meslek hastalıklarında azalma, dolayısıyla hizmet üretiminde verimlilik ve artış sağladı. Konuyla ilgili olarak METRANS Genel Müdürü Vedat KİRİŞÇİ, “Türkiye ve çevre ülkelerde döner ekipmanların bakımı konusunda kaliteli hizmet verebilmek için başvurduğumuz kalite ve güvenlik belgelerini almaya hak kazandık. Kalite Yönetim Sistemi çalışmaları öncesinde hedefimiz yenilikler yapmak, hizmet kalitemizi arttırmak, yönetim sistemimizi geliştirmek 160 ve buna bağlı olarak müşteri memnuniyetini arttırmak idi. Geldiğimiz noktada görüyoruz ki, bu bizim için daha başlangıç. Bu süreçte oluşturduğumuz Servis ve Bakım Modeli ile bu standartların ötesine geçip, performansımızı ve iş sonuçlarımızı sürekli geliştirmekteyiz. Planlı bakım sistemimiz, tesislere kesintisiz servis ve bakım hizmetini ekonomik şekilde sağlayarak müşteri memnuniyetini en üst seviyede tutmayı hedefliyor. Bu şekilde tüm işleyişin akışında olmasını, toplam bakım ve sahip olma maliyetinin azalmasını sağlıyoruz. Müşteri memnuniyeti indeksimiz, servis ve bakım çalışmaları alanında % 90’ın üzerinde. Şu an enerjimizin büyük kısmını servis ve bakım konusuna yönelttik. Bu alanda konusunda uzman bir danışman ile çalışıyoruz. 2013 yılında Dilovası’ndaki yeni tesisimize taşındık. Merkezi Bakım ve Yenileme Tesisi olarak adlandırdığımız yeni tesisimizde daha geniş alana ve teknik olanağa sahibiz. Sunduğumuz hizmetler arasında arıza tespit ve raporlama, planlı bakım, kestirimci bakım, takip ve izleme, teknik iyileştirme, merkezde veya yerinde arızi bakım var. Pompalara ek olarak, buhar ve gaz türbini ile kompresörlerin servis ve bakımı konusunda da hizmet vermeye başladık. Bu konuda uluslararası stratejik işbirliklerimiz var. Amacımız Türkiye ve çevre ülkelerde döner ekipmanların bakımı konusunda lider olmak.” dedi. ENDÜSTRİ OTOMASYON Haberler OTONOM ARAÇLAR GELİYOR OTOMATİK PİLOTLAR TRAFİĞE ÇIKACAK ■ Kendi kendine giden (otonom) araçlar ABD’de ve diğer gelişmiş ülkelerde trafiğe açık yollarda test edilmeye başlandı. Otomotiv ve motor sanayindeki uluslararası firmalara ileri teknolojiler sunan AVL Türkiye, otonom araçlar için geliştirilen değişken hız kontrolü, şerit takip ve uyarı sistemi, otomatik park edebilme, acil durumda otomatik fren yapma, çarpışma önleme, bisiklet/yaya uyarısı gibi sistemlerin; motor, transmisyon gibi diğer kritik alt sistemlerle entegrasyonu üzerinde çalışmalarını sürdürüyor. Türkiye’nin otomotiv sektöründe ilk uluslararası mühendislik firması AVL Türkiye, sektörün gündemi olan, kendi kendine giden araç sistemlerini yakından takip ediyor. Akıllı araç teknolojileri üzerine ar-ge çalışmalarını sürdüren AVL Türkiye, otonom araçlar için değişken hız kontrolü, şerit takip ve uyarı sistemi, otomatik park edebilme, acil durumda otomatik fren yapma, çarpışma önleme, bisiklet/yaya uyarı sistemlerinin araçlara en uygun şekilde entegrasyonu üzerine çalışıyor. Bu sistemlerde, teknolojinin araçlarda uygulanması aşamasında, aracın verdiği tepkilerin ve sürüşe müdahalesinin istenen seviyeye getirilmesi, sistemlerin performansının değerlendirilmesi ve iyileştirilmesi gibi konularda çalışmalar yürütüyor. 2025 yılında tüm yeni araçlar otonom olacak AVL Türkiye Genel Müdürü Dr. Umut Genç, “Kendi kendine giden araçlar, lazer, radar ve kamera gibi pek çok ileri sensör ile donatılmış ve akıllı yazılımlarla idare edilen ‘otopilot’ları olan arabalardır. Herhangi bir koordinat girilerek A noktasından B noktasına gidebiliyorlar. Bu araçların trafiğe açık yollarda testleri yapılmaya başlandı. Bu araçları 2020’de Türkiye’de de görmeye başlayacağız. 2025’te tüm yeni araçların otonom olacağını öngörüyoruz” diye bilgi verdi. Otonom araçlarla beraber sektörün de evrimleştiğini söyleyen Dr. Genç, “Öncelikle pek çok yeni mühendislik uygulaması otomotiv sektörüne girdi. Bu biz mühendisler için büyük şans, gelecek 20 yıl üzerinde çalışacağımız pek çok yeni konu önümüzde duruyor. Otopilotları en güvenli, en konforlu ve en çevreci şekilde geliştirmemiz gerekecek. Bu sistemlerin motor, transmisyon gibi araçtaki diğer önemli alt sistemlerle ve akıllı trafik yönetim sistemleri en iyi şekilde entegre edilmesi gerekiyor. Güvenlik daha da önemli bir konu olarak kalmaya devam edecek. Otonom araçlarda uzay teknolojisi Otopilotların ilk uygulamalarının havacılık ve uzay sektöründe yapıldığını hatırlatan Dr. Genç, “İlk olarak uçaklar otopilot ile uçuyorlardı, şimdi o teknoloji arabalara geliyor. Hatta otonom araçlarda kullanılan bazı algoritmalar, şu an Mars’ta gezen robotların da yolunu bulması için de kullanılıyor” diye konuştu. ENDÜSTRİ OTOMASYON 161 Haberler “KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ TEŞEBBÜSLERİN REKABETÇİ PERFORMANSININ ARTTIRILMASI: BAŞARI İÇİN BİR PİYASA YÖNLENDİRME YAKLAŞIMI” ■ Giriş Rekabetin küreselleşmesi, serbestleştirme ve daha karmaşık müşterilerin ortaya çıkması, daha yoğun bir rekabetçi ortamın meydana gelmesiyle sonuçlanmıştır ve bu yeni ortam da pazarlama kavramının yeniden keşfedilmesini gerektirmiştir. Piyasa yönelimli şirketlerin ana amacı üstün değer sunmak olduğundan, burada piyasa yönelim kavramı küçük ve orta ölçekli teşebbüslerin rekabetçi avantajını arttırmak için gözden geçirilerek incelenecektir. Küçük ve Orta Ölçekli Teşebbüslerin Genel Görünümü Bilindiği üzere, teşebbüsler, çalışan sayılarına göre, “küçük”, “orta” ve “büyük” ölçekli olarak üç temel kategori içerisinde değerlendirilmektedirler. Bir ila 50 arasında çalışana sahip olan teşebbüsler küçük ölçeklidir, 50 ila 200 arasında çalışana sahip olan teşebbüsler orta ölçeklidir ve diğerleri ise büyük ölçekli şirketlerdir. Her ne kadar ülke ekonomilerine olan etkilerinde birtakım farklılıklar mevcut bulunsa da, küçük ve orta ölçekli teşebbüsler (KOBİ) Türk ekonomisinde çok önemli bir durumda bulunmaktadırlar. Bunlar; - daha az yatırım ile daha çok üretim ve ürün çeşitliliği tedarik etmektedir, - daha az yatırım maliyetleri ile istihdam temin etmektedir, - ekonomik dalgalanmalardan daha az etkilenirler, - talep değişimleri ve değişikliklerine kendilerini daha kolay bir biçimde adapte edebilirler, - teknolojik yeniliklere daha yatkın bir durumda bulunmaktadırlar, - dengeli bölgeler arası kalkınma oluştururlar, - ülkedeki gelir farklılıklarını en düşük düzeye indirgerler, - kişisel tasarrufları teşvik ederler, yönlendirir ve seferber ederler, - büyük endüstriyel teşebbüslerin temel destekleyicileri ve ortakları konumunda bulunmaktadırlar, - politik ve sosyal sistemlerin denge ve istikrar bileşenleri durumundadırlar, - demokratik toplum ve liberal ekonominin temel sigortalarından bir tanesidirler. Bununla birlikte, KOBİ’lerin çeşitli sorunları bulunmaktadır. Bunlardan en önemlileri aşağıdaki şekilde sıralanmıştır; 162 - Mali kredi sorunları vardır. - Nadiren devletten mali destek alabilirler. - Yeterli finansal araca sahip olamazlar. - Teknolojik düzeyleri genelde düşük seviyelerde seyreder, - Ulusal veya uluslararası teknik ve ticari ilerlemeleri takip edemezler. - Genelde kalifiye insan kaynaklarına da sahip bulunmamaktadırlar. - Gümrük Birliği koşulları kapsamında rekabet edebilirliklerini geliştirmeleri ve ilerletmeleri gerekmektedir. Rekabetçi Performansın Arttırılması: Endüstri yapısı ve çevresel boyutlar küçük ölçekli şirketin performansını etkilemektedir. Bununla birlikte, strateji, yapı ve çevre üzerindeki araştırma etkisi, müşterilerin ihtiyaçlarına ve rakiplerin faaliyetlerine uygun bir biçimde yanıt vermekte ve şirketin yeterliliklerini göz ardı etmektedir. Koşullar kapsamında, küçük ve orta ölçekli şirketler daha büyük ölçekli şirketler ile karşılaştırıldığında bir araştırma dezavantajına sahiptirler. Buna ilave olarak, küçük ölçekli şirketler planlama ve stratejik düşünmekten yoksundur, bilgi eksikliğinden ötürü daha fazla riske ve daha büyük ölçekli şirketlere göre nispeten yapılan hatanın sonuçlarına daha geniş ölçüde maruz kalırlar. Yüksek derecede piyasa yönelimi, küçük ölçekli şirket hazırlığına ihtiyaç duyulan girdiyi ve planın uygulamaya geçirebilmesi için odak temin etmek suretiyle performansı etkileyebilecektir. Küçük ölçekli şirketler, büyük ölçekli şirketlerin stratejilerini ve uygulamalarını körü körüne kopyalamak suretiyle başarılı bir biçimde rekabet edemezler. Küçük ölçekli şirket yöneticileri piyasa yönelimli davranışları aşılayarak, sürdürülebilir bir rekabetçi avantaja ulaşabilirler. Bunun sonuçları daha az kusur, daha az maliyet, daha çok müşteri tatmini ve daha yüksek karlılık şeklinde gerçekleşecektir. Üstün müşteri değeri oluşturulması bir piyasa yönelimli şirketin ana hedefidir. Müşteri değeri oluşturmak için, ürünün müşteriye nispi maliyetleri müşterinin yararına karşı azaltılmalıdır veya müşterinin yararları ürünün nispi maliyetine karşı arttırılmalıdır. Yararlar nispi maliyetleri aştığı zaman, müşteri değeri temin edilir. Yararlar diğer özelliklerin yanında performans, nitelikler, hizmet ve güvenirliliğe dayanabilecektir; ve yaşam döngüsü maliyetleri de araştırma maliyetleri, teslimat, kurulum, eğitim ve bakımı ve ayrıca ürünün etiket fiyatını içerebi- ENDÜSTRİ OTOMASYON Haberler lecektir. Müşteriler, fiyat, zaman, gayret, zorluk ve benzerleri de dahil olmak üzere, toplam satın alım maliyeti ile karşılaştırıldığında bir ürünün yararlarının algılamaları üzerinden beklentiler geliştirir ve satın alımlar yaparlar. Alıcının deneyimi beklentilere kıyasen ve rakiplerin sundukları değere karşılık daha uygun olduğunda, üstün bir müşteri değeri oluşturulur. İşletme Yönelim Türleri ve Özellikleri: Bazı araştırmacılar ürün, üretim, satış, pazarlama ve sosyal yönelimler dahil olmak üzere alternatif iş yönelimlerini araştırmış bulunmaktadırlar. Bir şirketin iş yönelimi, kendi faaliyetleri ve planlarının niteliği ve kapsamını tespit eden temel felsefelerden oluşmaktadır.Piyasa yöneliminin ürün yöneliminden toplumsal yönelime doğru bir ekonomik gelişme aşamasını yansıttığı şeklinde söz birliği bulunmaktadır. Belirli bir endüstri içerisindeki ihtiyaçlarını tatmin etmek için tüketiciler çeşitli mallar ve hizmetlere gereksinim duyarken, rekabet eden şirketler de bunları oluşturmaya ve şekillendirmeye başlarlar. Bu görüş ile mutabık olanlar, piyasa yöneliminin yönelim aşamaları içerisinde gelişme gösterdiğini varsaymaktadırlar. Piyasa yönelimli şirketlerin diğer şirketlere göre daha iyi performans gösterdiği şeklinde dile getirilen görüş de vardır. Ancak, dengeli bir yönelimin üstünlüğü de, uzun vadede daha iyi başarı için güvenilir bir strateji oluşturulmasından geçmektedir. Makro Çevresel Faktörlerin Sonucu Olarak Piyasa Yönelimi Piyasa yönelimi ve performans ilişkisinin moderatörü olarak çevreyi incelemiş olan çalışma bulgularında farklılıklar bulunmaktadır. Eğer etrafta çok fazla rakip varsa veya eğer müşterinin tercihleri sabitse, bu durumda düşük piyasa yönelimine sahip bulunan şirketler pazarlama politikalarına bazı değişiklikler yapmak suretiyle daha iyi performans gösterebileceklerdir. Hızla değişen teknoloji ile kendisini gösteren endüstrilere piyasa yönelimi, teknolojik olarak çalkantılı endüstrilerdekinden daha az önemli olabilecektir. Bununla birlikte, genel olarak bulgular, makro çevresel faktörler, piyasa yönelimi ve performans arasında hiçbir ilişkinin bulunmadığını göstermiştir. KOBİ’lerin Başarısına Gelişen Piyasa Yönelimi Tavsiyeleri Sonuç olarak, şirketler kendi piyasa yönelimlerini geliştirerek performanslarını daha fazla geliştirebilirler. Performansı diğer faktörlerin ve ayrıca piyasa yönelim düzeyinin etkilediğide kaydedilmelidir. Çevreyi şirketin kontrolünün ötesindeki faktörlerin etkilediği ve bu diğer faktörleri (özellikle makro ekonomik, sosyal, fiziksel, kül- türel ve siyasi yönler gibi dış faktörler) kontrol etmenin oldukça güç olduğu dikkate alındığında, piyasa yöneliminin ve dahili performans göstergelerinin önem derecelerinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, bu kısımda, şirket içerisinde piyasa yöneliminin geliştirilme tavsiyeleri açıklanmış bulunmaktadır. Küçük ve orta ölçekli şirketlerin kaynak dezavantajından kaçınmak için, bilgi toplama, analizi ve kullanımına bir vurgu yapılmalıdır. Daha iyi performans gösterebilen şirketler, piyasa yönelimini arttırmak suretiyle, mevcut ve potansiyel müşterileri hakkında daha iyi bir algılama temin edebilecekleri bilgilerin toplanmasına özen göstermektedirler. Piyasa yönelimli şirketlerin çalışanları müşterileri ile çok zaman harcamaktadırlar. Yöneticiler ve çalışanlar müşterilerini ziyaret etmekte veya onları kendi tesislerine getirmektedirler. İşletmenin bütün bölümlerinden gelen çalışanlar sürekli olarak müşteri ihtiyaçlarını tatmin etmenin yeni yollarını araştırmaktadırlar. Piyasa yönelimli işletmeler müşteriler, rakipler, çalışanlar, dağıtıcılar gibi paydaşlar üzerine odaklanma ve bunların arasında bir pazarlama ağı oluşturma eğiliminde bulunmaktadırlar. Bu işletmeler müşterilerine üstün müşteri değeri temin etmekte ve şirketin mevcudiyetinin müşteri ihtiyaçları ve isteklerinin karşılanmasına dayandığını unutmamaktadırlar. Piyasa yönelimli işletmeler temel hedefin düzenli bir biçimde ölçüldüğü yönünde müşteri tatmini oluşturarak, müşterileri anlama ve onları tatmin etme taahhütlerini sürekli olarak izlemektedirler. Rekabetçi avantajı sürdürmek ve kritik öneme sahip olan ilişkileri muhafaza etmek için, satış öncesi ve sonrasındaki hizmete çok dikkat göstermektedirler. Çalışanlar bu gayret içinde hayati öneme sahip olduğu için, bu işletmeler mevcut olan en iyi çalışanları işe almak ve tutmak ve onlara düzenli eğitim temin etme konusunda çok dikkatlidirler. Piyasa yönelimli işletmeler esnektirler. Esneklik, bir kere değil fakat sürekli olarak, değişimi kabul etmeye hazırlıklı olmak anlamına gelmektedir. Müşterilerin ihtiyaçları ve istekleri sürekli olarak değiştiğinden dolayı, piyasa yönelimli kurumların değişmeye son vermesi beklenemez.Piyasa yönelimli işletmelerde, bütün pozisyonlardaki çalışanlar rakipler hakkındaki bilgileri paylaşırlar, üst düzey yöneticiler ise sıklıkla rekabetçi tehditlerin muhtemel kaynakları hakkında perspektif geliştirmek üzere rakiplerin stratejileri hakkında tartışmalar yaparlar. Piyasa yönelimli işletmeler, genelde rakiplerin zayıflıklarına dayanan rekabetçi avantaj fırsatlarını hedeflerler. ENDÜSTRİ OTOMASYON 163 Haberler HMS’E GÖRE ENDÜSTRİYEL AĞ PAZAR PAYLARI ■ PROFIBUS, en geniş şekilde kullanılan endüstriyel ağ olmaya küresel ölçekte devam ediyor, ancak farklı ağlar gittikçe ona yaklaşıyor. PROFINET ve EtherNet/ IP, endüstriyel Ethernet çapında birincilik için yarışıyor ve yakın gelecekte bir ağ şirketleri birleşmesi gözükmüyor.Bunlar, HMS Industrial Networks’ün 2015 yılı için endüstriyel ağ pazarı hakkındaki görüşlerini sunarken çıkardıkları sonuçlardan bazılarıdır. HMS Industrial Networks, endüstriyel iletişim için bağımsız bir ürün ve hizmet tedarikçisidir. Ürünleri, endüstriyel cihazların farklı endüstriyel ağlara bağlanmasını sağlar ve dolayısıyla HMS, endüstriyel ağ pazarı hakkında önemli ölçüde öngörüye sahiptir. Şu anda endüstriyel iletişim dahilinde gördükleri trendlerden bazıları aşağıdaki gibidir. Fieldbus sistemleri ve endüstriyel Ethernet ağları büyüyor, ancak Ethernet daha hızlı büyüyor. Fabrika otomasyonu dahilinde yeni kurulan düğüm noktalarına küresel olarak bakıldığında, fieldbus sistemlerin %66 pazar payıyla en yaygın şekilde kullanılan ağ türü olduğu görülmektedir. HMS’nin gördüğü ilginç gerçeklerden biri de fieldbus sistemlerinin yılda yaklaşık %7 büyüyor olmasıdır. Fieldbus sistemlerinin büyümesinin temel nedenleri sade, geleneksel ve güvenilir olmasıdır. Önde gelen fieldbus sistemi PROFIBUS’tır (endüstriyel Ethernet dahil toplam dünya pazarının %18’i), bunu Modbus (%7), DeviceNet (%6) ve CC-Link (%6) takip etmektedir. Endüstriyel Ethernet ağları pazarın %34’ünü oluşturmaktadır ve fieldbus sistemlerinden (yılda %17) daha hızlı büyümektedirler, ancak HMS’e göre Endüstriyel Ethernet’in fieldbus sistemlerini geçmesi vakit alacaktır. Ethernet’in büyümesinin ana faktörleri daha yüksek performans ve ofis ağına entegrasyondur. PROFINET ve EtherNet/IP en büyük iki Ethernet ağı olup, toplam ağ pazarında %8’er paya sahiptirler. Bunları takip edenler EtherCAT, Modbus-TCP ve POWERLINK’tir. 164 Bölgesel değişimler Avrupa ve Orta Doğu’da (EMEA), PROFIBUS’un önde gelen ağ olmasına karşın, PROFINET en hızlı büyüme oranına sahiptir. Bunları takip edenler Modbus ve EtherCAT’tir. ABD pazarı, pazar payı açısından EtherNet/IP’nin DeviceNet’i geride bıraktığı CIP ağlarının hükmü altındadır. Bunları takip edenler PROFIBUS ve EtherCAT’tir. Ayrıca, PROFINET pazar payı kazanmaya devam etmektedir ve Modbus halen popülerdir. Asya’da yer alan hiçbir ağ, pazar lideri olarak öne çıkmamaktadır, ancak PROFIBUS, DeviceNet ve Modbus yaygın şekilde kullanılmaktadır. Japonya’da CC-Link hüküm sürmekte, ayrıca EtherCAT’in de büyümesi hızlanmaktadır. Gittikçe daha çok sayıda cihaz birbirine bağlanıyor HMS Industrial Networks’ün Pazarlama Direktörü Anders Hansson şunları paylaştı; “Endüstriyel iletişimde 25 yılı aşkın tecrübemizle, endüstriyel ağ pazarı hakkında çok iyi bir öngörüye sahibiz. Sunduğumuz rakamlar, endüstrideki çalışma arkadaşlarımızın öngörülerine, satış istatistiklerimize ve genel pazar algısına dayalıdır. Genel olarak, endüstriyel Ethernet’e doğru bir eğilim olduğunu görmekteyiz, ancak Endüstriyel Ethernet’e geçiş ilk beklenen sürece göre daha uzun vakit alıyor. Mevcut durumda fieldbus sistemleri ve endüstriyel Ethernet için çok sayıda bağlanabilirlik talebi alıyoruz.” Bay Hansson sözlerine şu şekilde devam etti: “Ancak net olan durum ağ pazarının parçalı halde kalması ve gittikçe daha çok sayıda endüstriyel cihazın birbirine bağlanmasıdır. Bu, Industrial Internet of Things ve Industry 4.0 gibi trendlerle vurgulanmaktadır. Uzun vadeli sloganımız olan ‘Cihazları Bağlamak’ ile HMS, bu trendler dahilinde büyümeye elverişli bir konumdadır.” ENDÜSTRİ OTOMASYON Yayın Dünyası Otomatik Kontrol Sistemleri yazarların›n ad›: Benjamin Kuo Genç mühendislerin elinden düşmeyen bu kitabın temel özelliği, geleneksel konuları basit bir dille ele alması, anlatımını uygulamaya yönelik örneklerle desteklemesi ve her baskıda yeni konuları bünyesine alarak sürekli güncel kalabilmesidir. yaklaşık 50 yıldır kendisini otomatik kontrol sistemlerinin uygulamalarına adamış, tecrübeli bir araştırmacı ve mühendis benjamin c. kuo tarafından kaleme alınmıştır. yazarın en önemli özelliği bilimsel çalışmaları yanında, yıllardır sürdürdüğü eğitim hizmetinde otomatik kontrole çok sayıda kitap kazandırmış olmasıdır. İlk baskısı 1962’de yapılmış olan bu kitap, 60’lı yıllarda mühendislik eğitimine başlayan ve bugüne kadar aynı yolu izleyen pek çok öğrenciye otomatik kontrolü sevdirmiş, öğretmiş ve çalışma alanı olarak geniş bir öğrenci kitlesinin otomasyona yönelmesine neden olmuştur. ISBN: 9789757860945 B. Y›l›: 2013 Sayfa Say›s›: 944 Fiyat›: 50,00 TL ENDÜSTRİ OTOMASYON 165 Yayın Dünyası Güç Elektroniği Çeviriciler, Uygulamalar ve Tasarım yazarların›n ad›: Ned Mohan, Tore M.Undeland, William P. Robbins türkiye’de güç elektroniği sanayii hızlı bir ilerleme göstermiş; kesintisiz güç kaynağı, motor kontrolu, endüksiyonla ısıtma, elektrikli ev aletleri, otomotiv ve tekstil gibi geniş bir alanda tasarım ve üretim yapan firmalar ortaya çıkmıştır. bunun yanında yurtdışından gelen sistemlerin çoğunda güç elektroniği teknolojisi kullanılmaktadır. elektrik-elektronik mühendisliği mezunlarının belirli bir kısmı bu sektörlerde istihdam edilmektedir. Güç elektroniği konusu, başta İ.t.Ü. olmak üzere türkiye’deki birçok üniversitede çeşitli isimdeki derslerle öğretilmektedir. bu derslerin bir kısmı türkçe olarak verilmektedir. hangi dilde verilirse verilsin bir türkçe kitabın gerek eğitim öğretimde gerekse uygulamalı mühendislikte çok önemli olduğu yadsınamaz bir gerçektir. ISBN: 978-975-8431-99-1 B. Y›l›: 2003 Sayfa Say›s›: 896 Fiyat›: 45,00 TL 166 ENDÜSTRİ OTOMASYON i reklam indeks Firma Adı No ■ ABB 3-8-73-97-125-131-137 ■ ABB ARKA İÇ KAPAK Firma Adı No ■ LÖSEV 18 ■ MITSUBISHI ELECTRIC TURKEY 11-71 ■ AUTOMECHANICA 106 ■ NATIONAL INSTRUMENTS ÖN İÇ KAPAK ■ BETA 119 ■ NEUGART 17 ■ BR OTOMASYON 5 ■ NETES 39 ■ BECKHOFF 1 ■ MEDEL 10-24-113 ■ BONFIGLIOLI 63 ■ PILZ 51 ■ EMKO 89 ■ PHOENIX CONTACT 59 ■ ROBOSAN 35 ■ ENOSAD 4 ■ ENTEK 19 ■ SMS-TORK ■ EMİKON ELEKTRONİK 38 ■ SCHNEIDER 25 ■ EMİKON OTOMASYON 41 ■ SIEMENS 47 ■ ELİMKO 77 ■ SCHUNK ■ ESİT 9 ■ GMT 43 ■ TURCK ■ TÜRKMEN ASANSÖR ■ İTÜRO 143 ■ WORLDCHEM ■ JUMO 107 ■ WIN 2015 ■ KUKA 65 ■ YAĞMUR FUARCILIK ENDÜSTRİ OTOMASYON 103 ARKA KAPAK 23 150 58 64-130 72-96 167