01-17:Layout 1 - WordPress.com
Transkript
01-17:Layout 1 - WordPress.com
İÇİNDEKİLER KAPAK DÜNYA ERGENEKON TERTB Emniyet’e sorduk: R-2 birimi var m? Cevap: Bilgi veremeyiz 4 SAHTE BELGELER… Hep o üç polis 5 AVRASYA GÜÇLER Ö VE BRIC ZRVELERNDE BULUTU Dolar’a kar yeni para birimi geliyor 46 DAVUTOLU, RUSYA’YLA Ö GÖRÜMESN ANLATTI ‘anghay birlii Örgütü’nde gözlemci olabiliriz’ 48 RAN SEÇMLER “ULUSLARARASI TOPLUM” ÇN YEN BAHANE ABD, ran’a uluslararas kuatma zemini oluturmak istiyor 52 FORUM/ MEHMET BEDR GÜLTEKN ran seçimleri 54 SLVR’YE MEKTUPLAR ‘Bu millet sizlere teekkür edecek’ 55 TÜRKYE E. ORG. EDP BAER: “BEN DELM” Taraf’n orgenerali de sahte çkt 8 BU KEZ HESAP TUTMADI AKP cephesinde “belge” panii 10 HAÇLI RTCA’NIN GÖZÜNDE HER SUBAY SUÇLU Mütareke ve AKP yllarnda subay dümanl 12 PERNÇEK MAHKEME’DE AÇIKLADI ‘Ergenekon bize kar kurulmu!’ 14 15 AY TUTUKLULUKTAN SONRA TAHLYE OLAN ADNAN AKFIRAT: ‘Esas, tertipçilere geçmi olsun!’ 16 SLVR ZLENMLER ‘Dalya oturumu’nun sakinleri 18 YEN MÜSTEARLIK TASARISI… ‘Kamu Güvenlii’ yabanc ajanlara emanet! 20 YARGITAY HUKUK GENEL KURULU’NUN KARARI: ‘Millete hakaret, yurttan kiilik haklarna da saldrdr’ 25 ÖNCÜL (ULUSAL) KÖYLÜLERN SEVNDREN RAPOR Köylülerin toprana el koyan aann tapusu geçersiz 26 UNUTTURMAMAK ÇN KAMERA BAINA GEÇTLER… Duvara kar “Duvar” 34 KÜÇÜKÇEKMECE GÖLÜNDE ANTK KENT BULUNDU Kayp kent Bathonea, kaz için imza bekliyor 39 EKONOM / EMEK ÇLERN SABRI TATI Sahibi: GÜNEY REKLAMCILIK YAYINCILIK MATBAACILIK ORGANZASYON SANAY ve TCARET LMTED RKET Sorumlu Müdür: Z. Ruhsar enolu Genel Yayn Yönetmeni: Deniz Yldrm Yazileri Müdürü: Özlem Konur Usta Haber Aratrma: Hikmet Çiçek Ankara Temsilcisi: Fikret Akfrat çi-Sendika: Esin Ergenç Turhan Ekonomi: Z. Ruhsar enolu D Haberler: Zeynep Er Yurt Haberler: Emine Dölek Ariv : Ercan Dolapç Fotoraf : Alpay Tulu Datm-Abone: Ergin Onay Sayfa Tasarm: Melih Yldrm - Mahmut en Teknik Sorumlu: Mutlu Selçuk BÜROLAR stanbul: Gizem Erturul Koç, Ufuk Akkaya, Serkan Koç, Meral Ergene, Veli Sivasl, Sare Bakolu, Merve Aksuna, Teoman Alili, Önder Öztürk, Hakan Eröz, Naci Eri, Didem Öztürk, Can Karadut, Anl Tanercan Ankara: Levent Ak, Murat Arsoy, Umut Albayrak, Can Özçelik, Bülent Akbua, Sabri Kara, Murat Karabulut, Didem Özder zmir: Teoman Alver, Hayati Özcan, Ali Karlayan, Belma Yücel, enol Cark Adana: Erkan imek Antalya: Devrim Akn Karasoy Burdur: Fatih Özcan Çanakkale: Zuhat Yoku Hatay: Hüseyin Güler, Mansur Erk Isparta: Bora Tüfekli Kayseri: Ekrem Demir ANKARA ÜNVERSTES’NDEN ÇOCUKLARI BLMLE BULUTURACAK PROJE… Çocuklar için üniversite 56 KİTAP AYDINLIK VE CUMHURYET YAZILARI Demirta Ceyhun’dan bir deneme kitab 58 “KUVAYI MLLYE KADINLARI”NIN GALASI YAPILDI Türk kadnn kurtulu mücadelesi sahnede 60 YAZARA VERLEN DEER… Çehov’un kaçak girdii loca bile özenle korunuyor 61 SPOR / PERDE ARKASI Güvenlii özel yaptlar, olaca buydu! 64 YAZILARIYLA DOU PERNÇEK 2 . HÜSEYN MACT YUSUF 24 HKMET ÇÇEK 35 . ARSLAN BAER KAFAOLU 41 YILDIRIM KOÇ 42 . FKRET OTYAM 57 MECT ÜNAL 59 . ULE PERNÇEK 62 ÇZGLERYLE: ÖNEY OLCAYTU 62 Türk-’e domatesli, yumurtal eylem 40 Ayd›nl›k Yerel Haftal›k Haber Yorum Dergisi 21 HAZİRAN 2009 Say›: 1144 TOPLUM Kahramanmara: Cafer Sincer Mersin: Yusuf Çelik Mu: Cevat Dani Ordu: Namk Canik Rize: Gençaa Karafazl Samsun: Srr Turan Siirt: Haydar Evin Sivas: Hakan Sertan Tokat: Ali Yönel Zonguldak: Nazm Ayarolu Avrupa: Ali Mercan DAITIM: Turkuvaz Datm Pazarlama A ADRES VE TELEFONLAR Almanya; A. Aslandoan, Postbank Essen 837 839 437, BLZ: 36010043 Yönetim Yeri: Alemdar Mah. Divanyolu Caddesi Erçevik han No: 54/311 Sultanahmet, Eminönü-STANBUL Tel: (0212) 520 04 94 E-posta:aydinlik@aydinlik.com.tr http://www.aydinlik.com.tr OFSET HAZIRLIK VE DAITIM ORGANZASYON Toros Yaynclk Yapmclk Matbaaclk Reklamclk ve Turizm Organizasyon Sanayi ve Ticaret Ltd. ti. Tel ve Faks : (0212) 251 51 22 stiklal Caddesi, Deva Çkmaz 7/3 Beyolu- stanbul Ankara: Tel: (0312) 229 52 52 Faks: (0312) 229 15 20 zmir: Tel: (0232) 445 27 26 Faks: (0232) 445 46 64 Mersin: Kuvayi Milliye Cad. Akel merkezi K.4 No: 63 03243364550 Adana: Fevzi Çnar Tel: (0532) 467 43 27 Almanya: Eylem Demirel Boral - Frankenallee 39, 60327-Frankfurt/M Tel: 0049-69736253 Faks: 0049-6975009310 Cep: 0049-1788547974 e-posta: aydinlikalmanya@hotmail.de ngiltere: Musa Ballkaya Tel: 0044 2085213525 Faks: 0044 2085093069 Cep: 0044 7961953300 Hollanda; Av. Mahir Önel Azerbaycan: Agil Alesger Tel : 0099 412 409 66 65 Basld Yer: Rotamat Basn Yayn Limited irketi Turgut Özal Cad. No: 117/B Çelik-Yenal Endüstri Merkezi kitelli / STANBUL ABONE KOULLARI Yurtd abone: Tel: 0031640184484 sviçre; Gülay Snac Tel: 0041 32 724 58 54 Cep Tel: 0041 76 302 39 51 e-posta: gulaysinaci@romandie.com, gulay_sinaci@hotmail.com Banque cantonale neuchâteloise, compte no 1003.00.73.3 ABONE BEDEL 6 Aylk Yllk 90 180 TL TÜRKYE AVRUPA 70 SVÇRE 120 ABD VE UZAKDOU 75 125 Euro 230 Fr. 150 Euro AVRUPA SATI FYATI: Avrupa 2.5 Euro, sviçre 5 Fr. Aydnlk’ta yaymlanan yazlarn iktibas hakk sakldr. ISSN 1301-6579 Ayd›nl›k Bas›n Meslek ‹lkelerine uymay› taahhüt eder letiim/Abone Tel-faks: (0212) 251 51 22 e-posta: dagitimabone@aydinlik.com.tr 21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›kG 1 BAŞYAZI Belge manyaklığı Böyle bir ortamda UFO tartışmalarının merkeze oturması, -Duydun mu, güneş artık batıdan öğrencilerin okutulmuş pirinç taneleri yiyerek sınavlara girdoğuyormuş. meleri, muskacılara hekimlerden daha çok itibar edilmesi, -Yapma yav, belgesi var mı? -Var, imzalı mühürlü, fotoğrafını hepsi bu genel toplumsal manyaklığın çeşitli görüntüleridir. Toplum sanki sanallığın makarasına sarılmıştır ve orada bile çekmişler, Ergenekon dosyasında! hayatla bağını koparmış, çırpınmaktadır. -O zaman üç ihtimal var. Belge SON BELGE MANYAKLIĞI doğruysa durum vahim. Belge sahSon belge manyaklığına bakınız. Bir belge var, altında teyse daha da vahim;, güneş yine DOĞU PERİNÇEK Genelkurmay’da görevli bir kurmay albayın imzası. Başlığı doğudan doğacak demektir. ne: “AKP’yi ve Fethullah’ı Bitirme Planı”. -Üçüncü ihtimal? Altında ne yazıyor? Fethullahçıların -Sahi neydi o ihtimal? Her neyse, o mekânlarına silah konacakmış, sonra yazaman durum vahimin de vahimi demekkalatılacakmış ve irtica silahlandı diye kaM Arimed’in Kaldraç tir. muoyu yaratılacakmış. DOKÜMANYA formülü artk geçerli deildir. Bu tür tertipler Türkiye’de uygulanmışTürkiye, şu Ergenekon hikâyesi çıktı çıtır. Bu işin erbabı Fethullahçılardır. Ama Bir imzal kât parçasyla kalı, belge manyağı yapıldı. Frenkçe dohiç kimse böyle bir uygulamayı plana Türkiye yerinden küman manyağı da diyebilirsiniz, hatta kıdöküp, altına imza atma zekâsını gösteresacası dokümanya. memiştir. oynatlabilmektedir. Aslında manyak ve manya sözcükleri Ciddi bir insan, sadece bu sivri zekâlı Belgeler de, gerçek deeri de Batı dillerine Orta Asya’dan gitmedir. planı gördüğü an, o kağıt parçasına güler Şaman sözcüğünden türeme. olmayan Amerikan tahvilleri geçer. Çeşit çeşit manyaklık var; megalomaVAHİM İHTİMALİ KEŞİF SEFERBERLİĞİ gibi ülkemizi sallyor. Sanal ni, kleptomani, manik depresyon vb. vb. Ama öyle olmuyor. Mülki ve askeri En iyisi konuyu sinir hastalıkları uzmanlakâtlar âleminden gelen erkân, hararetli görüşmeler yapıyor. Devrına bırakalım. dalgalar, gerçek âlemde let yürütmesi, yasaması ve yargısıyla kan Ancak şu an Türkiye’de yaşanan belge ter içinde çalışıyor. Başsavcılar, savcılar; manyaklığı, televizyonlara inanacak olurvahimin de vahimi ihtimaller askerisi, adlisi hepsi sahte bir dünyada sak, bütün toplumu sarmış gözüküyor. yaratyor. oraya buraya koşuşuyorlar. Kriminal laboBu belgemani, bir biyolojik savaş silahı ratuarların cümlesi, harıl harıl işliyor. gibi Fethullahçı Gladyo merkezinde üretilABD Ordusu’ndan Cümle uzmanlar, uçuşan kâğıt parçalarını di. Sistemin bütün kodamanları ve elekorkacamza Türk havada yakalayıp incelemeye almak için manları, bu manyanın her tarafa bulaşfedakârca zıplıyorlar. ması için üstün gayret içindeler. Yalnız Ordusu’ndan korkalm, ne Varolan bütün teknolojik olanaklar; Fethullahçı ve Neoliberal yayın organları güzel çare deil mi? O zaman ülkenin kameraları, mikroskopları, telesdeğil, diğer aklı başında sanılan gazeteler kopları vahim ihtimalin keşfi için seferber de belge manyaklığının sokaktaki adama “vahim” olan hiçbir ihtimal oldular. kadar yayılması için ellerinden geleni yakalmaz! L Belgeler de Amerikan tahvilleri gibi, pıyorlar. gerçek değerleri olmasa bile dünyamızı Manyaklar çoğaldıkça, satışlar artıyor sallıyor. Sanal kâğıtlar âleminden gelen mu ne! dalgalar, gerçek âlemde insanı hayretlere düşüren sarsıntılar SANAL KÂĞITLAR ÂLEMİ yaratıyor. Bir tek eksiğimiz var: Kafka veya Hasan Yalçın. Belgemaninin belirtisi şudur: Gerçeğin yerini belge alıyor. Belge manyağı rolünü üstlenmiş bir devlet bürokrasisinin Toplum gerçekten koparılıyor, sanal kâğıt âlemine itiliyor. Artık tartışılan, gerçeğin kendisi değildir; üretilmiş olan kâ- ve belge manyağı haline getirilen bir toplumun bu koşuşturmasını gelecek kuşaklara anlatacak yazarımız yok mu? ğıtlardır, imzalardır, mühürlerdir. Manzaraya bakıp, Kafka’nın Gregori Samsa’sı gibi, bir Amerikan tahvillerinde de öyle olmadı mı? Gerçek değeri olmayan o kâğıtlar hâlâ dünyamızı sallıyor. Sanal kâğıtlar sabah bir hamamböceği olarak uyanmamıza kaç gün kaldı âleminden gelen dalgalar, gerçek âlemde insanı hayretlere diye soruyorum. Bakıyorum, birkaç kişi; Bekir Coşkun, Deniz Som, Adnan düşüren sarsıntılar yarattı. Tahvillerden sonra belgeler, ikinci Akfırat cezbeye kapılanların yakasına yapışıp, “siz manyak sanal kâğıt depremi! Belgeler sahte, ama etkisi gerçek! Nasıl oluyor bu? mı oldunuz” der gibi birkaç söz edecek oluyorlar. TelevizŞu an Türkiye’ye bakınız, gerçekler olgularla değil, kağıt- yonlarda, bu tür basit gerçekleri söyleyenlere, boş gözlerle larla ve imzalarla ispatlanır olmuştur. bakılıyor. Arşimed’in Kaldıraç formülü artık geçerli değildir; bir imBir sahte kağıt parçası, sanal alemdeki devlet bürokrasisizalı kağıtla Türkiye yerinden oynatılabilmektedir. İşte buna ni ve toplumu sallıyor; ama televizyonlardan izlediğimiz kabelgemani diyoruz. darıyla hakikatlere dönüp bakan yok (Ulusal Kanal dışında). 2 G Ayd›nl›kG 21 HAZRAN 2009 AYDINLIKTAN TEHDİT ABD ORDUSU’NDAN DEĞİL, TÜRK ORDUSU’NDAN GELİYOR! Tayyip Erdoğan, 32 yerde “ABD’nin BOP Eşbaşkanıyım, bu proje içinde Diyarbakır’ı merkez yapacağız” diyor. Diyarbakır’ı nerenin merkezi yapıyorsunuz diye soran yok! Bu ihtimal, vahim ihtimalden sayılmıyor! Abdullah Gül, “ABD Dışişleri Bakanı Powell ile 2 sayfa 9 maddelik gizli anlaşma yaptım” diyor. Soran yok, bu “gizli anlaşma”nın maddelerini. Çünkü tehdit, ABD Ordusu’ndan değil, Türk Ordusu’ndan geliyor!!! Tehlikeler, tehditler, vahametler, korkular, hepsi sanal! Evi ateş sarmış, kimsenin o yangınla ilgilendiği yok, sanal tehlikeler tartışılıyor. -“Birinci ihtimal vahim”. -“İkinci ihtimal daha vahim”. -“Üçüncü ihtimal en vahim”. Bu vahim ihtimaller içinde olmayan ihtimal ise, ABD’nin Türkiye’yi parçalamakta olduğu gerçeğidir. Türkiye kendi gerçeğinden bütünüyle kopmuş, bir Şaman’ın elindeki dümbeleğin ritmine uyarak titremekte, acayip sesler çıkarmakta, çırpınıp durmaktadır. Demokrasi, hukuk devleti, darbe tehlikesi, basın özgürlüğü vb. hepsi anlamlarını yitirmiş, o dümbelek çalarak titreyen büyücünün ağzından çıkan anlamsız çığlıklar olmuştur. İlkel bir toplum, bir şamanın dümbeleğinden çıkan seslerin cezbesine nasıl tutulur ve manyaklaşırsa, Türkiye de havaya savrulan sanal kâğıt parçalarının, sahte mühürlerin, uydurma imzaların büyüsüyle sallanmaktadır. Silivri’den Türkiyeme bakıyorum ve soruyorum: Bu kaçıncı sahte belge? Bu büyücü, o dümbeleği daha ne kadar çalacak? Bu nasıl bir büyülenme ve aldanma tutkusu? Tevfik Fikret’in Halûk’a söylediği gibi, hâlâ “bir şifa” mıdır aldanmak? ABD Ordusu’ndan korkacağımıza, Türk Ordusu’ndan korkalım, ne güzel çare değil mi! O zaman “vahim” olan hiçbir ihtimal kalmaz!G www.doguperincek.info www.doguperincek.com.tr Cumhuriyet tarihinde bir ilk! Hükümet, TSK ile mahkemelik oluyor Cumhuriyet tarihinde eşi olmayan bir ihanet ortaya çıkıyor. Daha önce Damat Ferit ile Ankara birbirlerini yargı hükümleriyle mahkûm etmişlerdi. Damat Ferit, Mustafa Kemal’in askerlerini Avrupa’ya şikâyet etti. İşgal kuvvetlerinin isteği doğrultusunda, işgalin önündeki en büyük engel olduğu gerekçesi ile Osmanlı Ordusu dağıtıldı. (Mondros 1918-1920 sonrası manzara, Damat Ferit Dönemi) AKP hükümeti de Türk ordusunu suç duyurusuyla şikâyet ediyor. Türk Ordusunun demokrasiyi engellediği ve küçültülmesi gerektiğini batılı komiserlerle sık sık konuşuyor. Herkesin gözü önünde apaçık bir darbe süreci yaşanıyor. F Tipi Çete, Ergenekon tertibi sürecinde yaptığı bütün işleri, Taraf’ın uydurma belgesinde hedef aldığı Türk Silahlı Kuvvetlerine mal etmek isteyerek psikolojik savaşı yürütüyor. Bu sahte belgenin F Tipi Çete tarafından hazırlandığını görmemek için, ya F Tipi Çetenin ya da AKP’nin maaşlı elemanı olmak; ya da Patronun iktidarla olan akçeli işlerinin bozulmaması gibi bir kaygının esiri olmak, veyahut da Ergenekon tertibi ile birlikte estirilen terörün yarattığı korku dalgası karşısında sinmek gerekiyor. Ancak Türk Milleti bu tezgahlara gerçek cevabı İzmir’den veriyor… Küçülenin kim olduğunu dünya âleme gösteriyor… 453 gündür direnen DESA işçilerinin zaferi Desa işçilerinin 453 gündür sürdürdükleri direniş başarıya ulaştı. Açılan davada mahkeme işten atılmaların sendikal nedenli olduğuna kanaat getirirken; Yargıtay, işe iade davalarını onayladı. Desa’nın Sefaköy’deki Fabrikası önünde tek başına direnerek simge haline gelen Emine Arslan ile birlikte, Gebze fabrikasında 453 gündür eylem yapan işçilerin çabası sonuçlandı. Yargıtay işçilerin işe iade davalarını onayladı. Yargıtay’ın bu davayı onamasıyla birlikte, işçilerin 12 aylık sendikal tazminatları ile 4 ay boşa geçen süre de dahil tüm alacakları karara bağlandı. Deri-İş sendikası ve DESA işçilerinin direnişi, Samanyolu Tv tarafından “ergenekoncu” olarak nitelendirilmişti. Emine Arslan’ın direnişi kadın örgütleri başta olmak üzere tüm emek örgütleri, ilerici kurumlar ve siyasi partiler tarafından desteklenmişti. *** Kamu Düzeni ve Müsteşarlığı Yasa tasarısı kısa süre içinde meclis gündemine gelecek. Tasarı Tayyip Erdoğan’nın özel örgütünün yasallaştırılması olarak değerlendiriliyor. Basın bunu görmezden geliyor. Tasarının perde arkasını madde madde irdeledik. Sayfalarımızda… *** Dostumuz, usta ressam İbrahim Balaban, bağırsak dolaşması nedeniyle geçen hafta hastaneye kaldırıldı. İyi haber, Balaban’ın doktoru Mehmet Ulucan’dan geldi; cerrahi bir müdahaleye gerek kalmamıştı ve Balaban’ın sağlık durumu iyiye gidiyordu… Aydınlık ailesi olarak Türk resim sanatının büyük ustasına geçmiş olsun diyoruz… *** Eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, bize ulaşarak dergimizin geçen haftaki sayısında yer alan bir hataya dikkat çekti. “Prof. Alemdaroğlu: Özden Örnek ile tanışmadım” başlığıyla yer verdiğimiz haberde; Alemdaroğlu’nun 1 Haziran’da yaptığı savunmada “Ne görevdeyken, ne de emekli olduktan sonra Sayın Özden Örnek ile tanışmadım, konuşmadım” dediğini yazmıştık. Oysa Prof. Alemdaroğlu, Özden Örnek’i tanıdığını belirtmiş; ancak “ne görevdeyken ne de emekli olduktan sonra, Özden Örnek ile bir toplantıda bulunmadığını” söylemişti. Düzeltir, başta Prof. Dr. Alemdaroğlu olmak üzere tüm okurlarımızdan özür dileriz. Aydınlık bir hafta dileğiyle… 21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›kG 3 KAPAK ERGENEKON TERTB Emniyet’e sorduk: R-2 Birimi var mı? Cevap: Bilgi veremeyiz Aydnlk’a Ergenekon operasyonlarnn kozmik bilgi ve belge takiplerinin yapld özel birimin stanbul Emniyet Müdürlüü stihbarat ube bünyesinde kurulduu bilgisi ulat. R-2 adl bu “özel birim”in Ergenekon soruturmas kapsamnda özel dinlemeleri yapt ve kurgulad belirtiliyor. Aydnlk, bu birimin varln stanbul Emniyet Müdürlüü’ne sordu, Emniyet’ten gelen yantta bu birim hakknda bilgi verilemeyecei belirtiliyor. UFUK AKKAYA ydınlık’a güvenilir kaynaklardan ulaan bilgiye göre, “Ergenekon soruturması kapsamında stanbul Emniyet Müdürlüü stihbarat ube’sinde ‘R-2’ kod adlı özel bir birim kuruldu.” “R-2 birimi, be kiilik. Ergenekon kapsamında ‘özel dinleme (ortam), teknik takip, fiziki takip’ ilerini de yapıyor. “stihbarat ubesi’nin örgüt emasında resmen R-2 adıyla bir birim yok.” A 4 G Ayd›nl›k G 21 HAZRAN 2009 Aydınlık R-2’yi aratırdı. Birimin baında M. Y. isimli bir polis efi var. Bu özel birimin yasa dıı olduu belirtiliyor. Kozmik bilgilere sahip olduu, ortam dinlemelerini de yaptıı, dinlemeleri kurgulayan birim olduu kaydediliyor. stihbarat ube’de gizli tutulan R-2 birimine sadece 5 kii ve yetkili Emniyet Müdürleri girebiliyor. AYDINLIK, CERRAH’A “R-2”Yİ SORDU Aydınlık, 11 Haziran günü stanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’a “R-2”yi sordu. stanbul Emniyeti’ne faks yoluyla gönderdiimiz soru metni öyleydi: “Aydınlık, stanbul Emniyet Müdürlüü stihbarat ube bünyesinde ‘R-2’ isimli özel bir birimin kurulduu bilgisine ulamıtır. ‘R-2’nin Ergenekon soruturmasıyla birlikte kurulduu da belirtilmektedir. “Sayın Cerrah, bu bilgiler ııında aaıdaki soruları yanıtlamanızı rica ederim. 1 - stanbul Emniyet Müdürlüü stihbarat ube bünyesinde “R-2” adında bir birim kurulmu mudur? 2 - Bu birimin kurulu amacı nedir? 3 - Bu birim kurulu emasında var mıdır? 4 - Bu birim Ergenekon soru- turması sürecinde mi kurulmutur? 5 - “R-2”nin “dinlemeleri” yapan özel bir yapı olduu doru mudur?” EMNİYET R-2’NİN VARLIĞINI YALANLAMADI Sorularımıza 18 Haziran’da yine faks yoluyla verilen yanıtın altında l Emniyet Müdür Yardımcısı 2. Sınıf Müdürü Ali Kemal Hanlı imzası bulunuyor. Yanıt öyle: “11.06.2009 tarihinde stanbul Emniyet Müdürlüü’ne göndermi olduunuz bavurunuz 4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı kanunu çerçevesinde deerlendirilmi olup, aynı kanunun 18. Maddesinde ‘sivil ve askeri istihbarat birimlerinin görev ve faaliyetlerine ilikin bilgi veya belgeler, bu kanun kapsamı dıındadır…’ 25. Maddesinde ise ‘Kurum ve kuruluların, kamuoyunu ilgilendirmeyen ve sadece kendi personeli ile kurum içi uygulamalarına ilikin düzenlemeler hakkındaki bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakkının kapsamı dıındadır. …’ hükümleri amir olduundan, bahse konu dilekçenin cevaplandırılması mümkün görülmemektedir.” stanbul Emniyet Müdürlüü, yanıtında bilgi veremeyeceini belirtiyor ancak R-2 adlı özel birimin varlıını da yalanlamıyor. YILMAZER’DEN YANIT GELMEDİ Aydınlık, stanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’a yönelttii soruların aynısını stihbarat ube Müdürü Ali Fuat Yılmazer’e de sordu. Ancak Yılmazer’den dergimiz baskıya girene kadar herhangi bir yanıt gelmedi.G SAHTE BELGELER… Hep o üç polis! “rticayla Mücadele Eylem Plan”, “P/Karargâh evleri” gibi “provokasyon belgeleri”nin iki ortak noktas var. Birincisi, belgelerin Ankara’daki aramalardan çkmas, ikincisi de aramalara katlan üç polisin iki aramada da yer almas. Aydnlk, Ankara’daki üpheli 5 operasyonun “arama, el koyma” tutanaklarn inceledi. 10 Terörle Mücadele ube polisinin katld 5 operasyonda sahte belgeler çkt ortaya çkt. Aydnlk, aramalarda bir skandal daha saptad. E. Albay Levent Gökta’n iyeri arama tutananda hiçbir polisin sicil numaras yer almyor. rgenekon tertibinin Ankara’da yapılan “arama, el koyma” operasyonlarından hep “provokasyon belgeleri” çıktı. Son sahte belge: “rticayla Mücadele Eylem Planı”. 21 Mart 2008 tarihinde de çi Partisi Genel Merkezi’nde yapılan aramalardan “P/Karargâh evleri” adlı Türk Ordusu’nu hedef alan bir uydurma MT belgesi çıkmıtı. Gazi Üstemen Serdar Öztürk ve çi Partisi aramalarına katılan biri bakomiser ve üç polis memurunun aynı olduu ortaya çıktı. Serdar Öztürk, “rticayla Mücadele Eylem Planı” belgesinin aramalarda olmadıını, sonradan eklendiini söyledi. Öztürk’ün iyerindeki bilgisayarına da el konuldu. Polis, bilgisayar kopyalama ilemini avukatlardan kaçırmaya çalıtı. Ankara Barosu da bu tutumu rapor etti. Akla “polisin tertibi mi?” sorusu takıldı. ki yılını dolduran Ergenekon tertibi sürecinde “provokasyon belgeleri”nin Ankara’daki “üphelilerin” ev ve iyeri aramalarında “bulunması” dikkat çekti. “rticayla Mücadele Eylem Planı” belgesinin sahtelii de tartıılınca Aydınlık, Gazi Üstemen Serdar Öztürk’ün hukuk bürosundaki “arama, el koyma” ileminde yaananları mercek altına aldı. E sicil numaralı Terörle Mücadele ube (TEM) polislerinin 21 Mart 2008 tarihinde çi Partisi Genel Merkezi aramasına katılan üç polis olduu arama tutanaklarının karılatırılmasıyla ortaya çıktı. Gazi üstemen Öztürk’de “rticayla Mücadele Eylem Planı”, çi Partisi’nde ise “P/Karargahevleri” isimli Türk Ordusu’nu hedef alan provakasyon belgelerinin bulunduu iddia edildi. Provokasyon belgeleri çi Partisi ve Serdar Öztürk’ün yanı sıra Emekli Orgeneral Hurit Tolon, Ali Tolga Tolon ve Avu- kat Hüseyin Buzolu’dan da bulunduu öne sürülmütü. Aydınlık, Tolon ve Buzolu’nun “arama, el koyma” tutanaklarını inceledi. Bu üç polisin Tolon ve Buzolu’nun arama/elkoyma tutanaklarında yer aldıını tespit etti. çi Partisi’ndeki aramalara katılan “2XXX89” ve “1XXXX6” sicil numaralı polisler, Eski 1. Ordu Komutanı Orgeneral Hurit Tolon’un evinde yapılan aramalarda da hazır bulundular. “2XXX89” sicil numaralı TEM polisi Tolon’un yanı sıra Avukat Hüseyin Buzolu’nun da iyeri aramasında yerini almı. Üstemen Serdar Öztürk’ün iyeri aramasına katılan dier bir TEM polisinin sicil numarası da: “2XXX49”. Bu polis de, 9 Ocak günü avukat Buzolu’nun iyerindeki aramalara katılmı. Eski Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç’ın da avukatı olan Hüseyin Buzolu’nun aramasına katılan “1XXXX0”, “1XXXX6” 5 OPERASYONDAKİ TEM’CİLER Öztürk’ün iyeri aramasına katılan “9XXX1”, “2XXX89” (Bakomiser) ve “1XXXX9” 21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k G 5 Arama/el koyma yapılan yerler ARAMADA SKANDAL E. Albay Levent Gökta’ın aramasında sicilsiz polisler Ergenekon tertibinin 10. dalgasında Ankara’da gözaltına alınan E. Albay Levent Gökta’ın iyeri arama tutanaında polislerin sicil numaralarının yazılmadıı ortaya çıktı. Gökta’ın avukatı Demet Reçber Aydınlık’a konutu. Avukat Reçber, emekli Albay Gökta’ın ofisinin arama tutanaında polislerin sicil numaralarının bulunmadıını doruladı. Av. Reçber, “tutanakta sadece TEM görevlisi yazıyor. Hiçbirinin sicil numarası yok. ddia edilen 51. DVD de bu aramada bulundu” dedi. 51 numaralı DVD’de kritik görevlerdeki kiilere ait bilgiler, çok gizli askeri bilgiler, görevdeki bir orgeneralin olu ve adliye mensuplarına ait mahrem ilikilerin bulunduu öne sürülmütü. ve “1XXXX5 sicilli TEM polisleri Eski 1. Ordu Komutanı Orgeneral Hurit Tolon’un olu Ali Tolga Tolon’un evinin aramasını yaptılar. 10 TEM polisinin Ankara’da be önemli “provokasyon belgesi” çıkan aramalara katıldıı be- Arama tutanaklarnda Öztürk’ün imzas yok. Çünkü Öztürk, 4 günlüüne Antalya’ya gitmiti. Öztürk’ün bürosu, Antalya’ya gittii zaman aranyor. Polis, Öztürk’ün Antalya’ya gideceini de biliyor, çünkü telefonunu saniye saniye dinliyor. Polis, Öztürk’ün Antalya’da olduunu bildii halde o gün neden bürosuna operasyon düzenler? 6 G Ayd›nl›k G 21 HAZRAN 2009 Tutanaklardaki Polisler Serdar Öztürk İşçi Hurşit Hüseyin Partisi Tolon Buzoğlu 2XXX89 x x x 1XXX69 x x x 9XXX1 x x 2XXXX9 x x 1XXXX6 x x 2XXXX9 x 2XXXX2 Tolga Tolon x x x x x 1XXXX0 x x 1XXXX6 x x 1XXXX5 x x lirlendi. Bata çileri Bakanlıı, Emniyet Genel Müdürlüü, Ankara Emniyet Müdürlüü ve Terörle Mücadele ube’sinin bu kii ve kurumların aramalarındaki bu “tesadüfî ortak yönleri” soruturması gerekiyor. ÖZTÜRK VE BUZOĞLU’NUN BÜROLARI ŞEHİR DIŞINDAYKEN ARANDI stanbul 11. Aır Ceza Mahkemesi, 3 Haziran günü Üstemen Serdar Öztürk’ün “Silahlı Terör Örgütü içerisinde faaliyet yürütme, örgüt üyesi olma, örgüte yardım etme üphesi”yle arama el koyma kararı aldı. 4 Haziran günü saat 10.20’de polis, Öztürk’ün Ankara’daki Aden Hukuk Bürosu’na operasyon düzenledi ve saat 14.00’e kadar arama yaptı. Aramalara Ankara Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Görüen ve Ankara Barosu Temsilcisi Avukat Bayram Özkan da hazır bulundu. Arama tutanaklarında Öztürk’ün imzası yok. Çünkü Öztürk, 4 günlüüne Antalya’ya gitmiti. Öztürk’ün bürosu, Antalya’ya gittii zaman aranıyor. Polis Öztürk’ün Antalya’ya gideceini de biliyor, çünkü telefonunu saniye saniye dinliyor. Polis, Öztürk’ün Antalya’da olduunu bildii halde o gün neden bürosuna operasyon düzenler? Benzer bir örnek de Avukat Hüseyin Buzolu’nun gözaltına alınmasında yaandı. 7 Ocak’ta Eski MGK Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç, Ergenekon tertibi kapsamında Ankara’da gözaltına alındı. E. Org. Kılınç’ın avukatlıını da Buzolu yapmaktaydı. Buzolu, 9 Ocak günü stanbul Emniyet Müdürlüü Terörle Mücadele ube’sinde E. Org Kılınç’ı ziyaret etti. O an avukat Buzolu gözaltına alındı. Buzolu’nun hukuk bürosu da ehir dıında olduu bir gün arandı ve aramalar sonucunda kendisine ait olmayan bir ve içi provokasyon belgeleriyle doldurulmu 4 GB büyüklüünde bir flash bellek çıktı. POLİS, İMAJ ALMA SIRASINDA AVUKATLARI DIŞARI ÇIKARDI yerinden “rticayla Mücadele Eylem Planı” çıktıı iddia edilen Öztürk’ün avukatı Hasan Gürbüz, Öztürk’e ait bilgisayarın kopyalanmasına avukatlarının nezaret etmesinin polis tarafından engellendiini söyledi. Avukat Gürbüz, 4 Haziran günü Serdar Öztürk’ün bürosunda yapı- Bata çileri Bakanl, Emniyet Genel Müdürlüü, Ankara Emniyet Müdürlüü ve Terörle Mücadele ube’sinin bu kii ve kurumlarn aramalarndaki bu “tesadüfi ortak yönleri” soruturmas gerekiyor. te iki provokasyon belgesi: Karargah Evleri ve rticayla Mücadele Eylem Plan. lan arama, bilgisayarlardan imaj alma (kopyalama) ileminde neler yaandıını Aydınlık’a anlattı: “Polis el koyduu bilgisayarların harddisklerinin imajlarını teknik imkânsızlıı neden göstererek gerçekletiremiyor. Harddiskler delil poetlerine konuyor ve poetler mühürleniyor. Delil poetleri Ankara Emniyet Müdürlüü Terörle Mücadele ubesi’nde tutanak tutularak açılıyor. (CMK 130. maddeye göre delil poetlerini hâkim açar.) Harddiskler imaj cihazına takılıyor. 5 dakika sonra Teknik Büro Amirlii’nden amir olduunu söyleyen sivil bir polis efi geliyor, ‘ilem sırasında avukatlar bulunamaz’ diyor ve avukat arkadaları dıarı çıkarıyor. lem durduruluyor. Konu hemen Ankara Barosu’na bildiriliyor. Baronun Avukat Hakları Merkezi’nden Av. Tayfun Çakır geliyor ve aynı polis efi baro yetkilisine unları söylüyor: ‘Sen kimsin, nasıl geldin buraya, dier avukatlar savcının kararı dorultusunda burada, sen burada bulunamazsın çık dıarı.’ “Yeni bir imaj cihazı var, son teknoloji denilerek orada harddisk kopyalanmaya çalıılıyor. 1 saat 15 dakika sonra cihaz arızalanıyor. maj alma ilemi tamamlanamıyor. Eski cihaz geliyor hemen, polisler bu kez ilemin eski cihazla daha salıklı olacaını söylüyor. maj alma ilemi 2 saat 15 dakikada tamamlanıyor ve avukatlar imza atıyor. “Karanlık, yasadıı ilem yapıldıı kukusu douruyor bu durum. Polis neden avukatların imaj alma ilemi esnasında bulunmasını istemez? Gizli bir eyler mi yapıyorlar, ne var orada? 1 saat 15 dakika kopyalama yapan yeni dedikleri cihaz da bozuldu. Biz kukulu bir ilem olduu ve güvenilmeyecei kanaatindeyiz.” “ANKARA VE İSTANBUL POLİSLERİNİN SORUMLULUĞUNDA” Avukat Gürbüz, Gazi Üstemen Öztürk’ün iyeri aramasına “Delil poetleri Ankara Emniyet Müdürlüü Terörle Mücadele ubesi’nde tutanak tutularak açlyor. (CMK 130. maddeye göre delil poetlerini hâkim açar.) Harddiskler imaj cihazna taklyor. 5 dakika sonra Teknik Büro Amirlii’nden amir olduunu söyleyen sivil bir polis efi geliyor, ‘ilem srasnda avukatlar bulunamaz’ diyor ve avukat arkadalar dar çkaryor.” katılan üç polis memurunun 21 Mart 2008 tarihinde çi Partisi Genel Merkezi’ndeki aramalara katılan polisler olmasını da öyle deerlendirdi: “Aynı tertip. Bu tip belgelerin Ankara’daki aramalarda çıkması, stanbul polisinin sorumluluunu azaltmaya yönelik. Ancak Ankara’daki aramalara stanbul polisi de katılıyor. Bu konunun aratırılması gerek. Samanyolu TV, benim ‘polis yerletirdi’ dediimi öne sürüyor. Böyle bir ey söylemedim. Emniyet içindeki Fethullahçı grup yerletirdi dedim.” TARAF’IN BELGESİ, ŞUBAT SOĞUĞU DİZİSİNİN SENARYOSUYLA BİRE BİR AYNI Avukat Hasan Gürbüz, iddia edilen “rticayla Mücadele Eylem Planı” belgesinin Samanyolu TV’de 2004’te yayımlanan “ubat Souu” dizisinin senaryosuyla aynı olmasına da dikkat çekti. Gürbüz, “Cemaat evlerine silah yerletirme, bölücü terör örgütü PKK dokümanlarının cemaat evlerinde bulunması, Alevilerle aranın açılması ubat Souu dizisinde Taraf’ın bu senaryoları tek tek ilendi” dedi.G ufukakkaya@ulusalkanal.com.tr 21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k G 7 TÜRKİYE E. ORG. EDP BAER: “BEN DELM” Taraf’ın orgenerali de sahte çıktı Taraf muhabiri Mehmet Baransu, “rticayla Mücadele Eylem Plan” belgesini emekli bir orgeneral ile konutuunu ve dorulattn iddia etti. Kulislerde bu emekli orgeneralin Eski 2. Ordu Komutan Org. Edip Baer olduu konuuldu. Ancak Baer, Ulusal Kanal’a konutu ve iddialar yalanlad. Bu konu konuulmaya devam ediyor ama bu kez konuulan ‘Taraf’n orgenerali’nin uydurma olduu… ÖNDER ÖZTÜRK Haziran’da manetten “rticayla Mücadele Eylem Planı” belgesini yayımlayan Taraf, ertesi gün de söz konusu belgeyi emekli bir orgenerale dorulattıına dair bir haberle çıktı. Haberin altındaki imza aynıydı: Mehmet Baransu... Taraf’ın bu haberinin ardından “Kim bu orgeneral?” sorusuna yanıt aranmaya balandı. Kulislerde bu orgeneralin, Eski 2. Ordu Komutanı Orgeneral Edip Baer olduu konuuldu. Ancak 12 Baer, 16 Haziran akamı Ulusal Kanal’a balandı ve iddiaları yalandı. Taraf, 13 Haziran’da Baransu’nun görütüü emekli orgeneralin açıklamalarını ayrıntılı olarak manetten vermiti. Haberde, “leride Genelkurmay Bakanı olabilecekken emekliye ayrılan” orgeneral, öyle diyordu: “Kara Kuvvetleri Komutanı’yken lker’i iki kez bu ekiple ilgili uyardım. Yanlı iler yaptıklarını söyledim. Babu da, ‘Müsaade etmem’ dedi.” BU BİLGİ YANLIŞ E. Org. Baer, kendisiyle ilgili iddiaların yalan olduunu u sözlerle ifade etti: “Ben kesinlikle hiçbir Taraf gazetesi muhabiriyle, hiçbir ekilde bu konuda görüme yapmadım. Bu konuda, bu belgeyle ilgili olarak hiçbir ey konumadım. Daha evvel de hiçbir ekilde ne böyle bir eyden haberim oldu, ne de Genelkurmay Bakanı’na böyle bir konuda maruzatta bulundum. DolayıE. Org. Edip Baer: “Böyle bir görüme yapm olsaydm, kimliimi saklamazdm. Admn belirtilmesinde bir saknca görmezdim.” sıyla bu bilgi yanlı. Ayrıca böyle bir görüme yapmı olsaydım, kimliimi saklamazdım. Adımın belirtilmesinde bir sakınca görmezdim.” Baer’in, “Konusam kimliimi saklamazdım” sözleri, ‘Bir orgeneral adını saklar mı?’ sorusunu akıllara getirdi. BELGENİN DURUMU DA FAKLI DEĞİL! Genelkurmay’da üst düzey görevler yapmı emekli komutanlar, Taraf’ın belgesinin asker elinden çıkmadıını ayrıntılarıyla açıkladılar. En dikkat çekici nokta, belgenin gizlilik derecesi oldu. Taraf’ın yayınladıı belge “GZL” notu ile derecelendirilmiti. Aydınlık‘a konuan emekli General Servet Cömert, bu tip bir belgenin “ÇOK GZL” olması gerektiini belirtti: “Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki bu ve benzeri konulardaki belgelerin derecesi ‘ÇOK GZL’ olur. Taraf’ın yayımladıı belgenin de ‘ÇOK GZL’ olması gerekir.” BELGEDEKİ İMZA Dier bir ayrıntı da belgede “Kurmay Albay” imzasının bulunması. Aydınlık’ın görütüü emekli General Cömert, “Konu çok hassas, bu belgelerde Kurmay Albay imzası bulunamaz. Hassas belgelerde en az Genelkurmay 2. Bakanı’nın imzası yer alır. Bu tip belgelerde Genelkurmay Bakanı’nın da imzası bulunur” dedi. Cömert, belgenin format ve numaralandırma sistemi olarak benzetildiini ve askeri ifade tekniklerinin kullanıldıını da kaydetti. BELGEDEKİ ÇARPIKLIKLAR Habertürk gazetesi yazarı Muharrem Sarıkaya’ya bilgi veren bir komutan da belgenin sahte olduu ihtimalini güçlendirecek u bilgileri verdi: 1- “TSK’ya” diye yazılmaz Belgede Türk Silahlı Kuvvet8 G Ayd›nl›k G 21 HAZRAN 2009 Çongar: ‘Belgeyi Emniyet içindeki bir suç odaı hazırlamı olabilir’ Yasemin Çongar, belgenin polis tekilat içinde “bir suç oda” tarafndan yazlm olabileceine dikkat çekti. Org. Babu’un da belirttii gibi TSK, Ergenekon kelimesini kullanmıyor. Karargâhta çalıan hiçbir kurmay da Ergenekon kelimesini kullanmaz. F TİPİ ASTSUBAYLAR DA SAHTE EMİR DÜZENLEMİŞTİ 20 Mart 2009’da Askeri Savclk, Kayseri Garnizon Komutan Tümgeneral Rdvan Ulugüler adna 5 maddelik sahte emir hazrlandn tespit etmiti. leri’nin kısaltması yapılırken TSK’ya saldırı eklinde yazılmı. Oysa bu ordu içi yazımalarda genellikle kısaltma kullanılmaz. Yani ‘Türk Silahlı Kuvvetleri’ne saldırı’ eklinde yazılır. Kısaltma yapılacaksa da her asker bunu ‘TSK’ne saldırı’ eklinde yazar. Bu alıılmı bir dildir. 2- Belgede tek bir numara yok Belgede herhangi bir evrak kayıt numarası olmaması da dikkat çekiyor. Oysa bu tip gizli evraklarda kesinlikle kayıt numarası olur. Her bir kopyası da ayrıca numaralandırılır. 3- Ergenekon kelimesi kullanılmaz Belgede “Ergenekon” ifadesi geçiyor. Genelkurmay Bakanı Taraf’ın belgesi, 20 Mart’ta Kayseri 2’nci Hava kmal Bakım Merkezi’nde yapılan operasyonu akla getirdi. Hava Kuvvetleri Komutanlıı Askeri Savcılıı, Kayseri Garnizon Komutanı Tümgeneral Rıdvan Ulugüler adına 5 maddelik sahte emir hazırlandıını tespit etmiti. Emirde u ifadeler yer alıyordu: “Albay Cengiz Köylü, silah arkadalarının yardımına ihtiyaç duymaktadır. Köylü’ye yapılacak yardım aynı zamanda silah ve kader arkadalıının dost ve düman herkese en güzel göstergesi olacaktır. Tüm personelimin gerekli hassasiyeti göstereceine inanıyorum. Evrakın gizlilik derecesine uygun olarak muhafazasını ve yardım kampanyası bitiminde emrin imhasını rica ederim.” Askeri savcılıın yürüttüü soruturmada sahte emri düzenleyen 3 astsubay gözaltına alınmı ve astsubay Ali Balta’nın Komutanlıın resmi iç yazıma sistemine girerek Garnizon Komutanı Hava Pilot Tümgeneral Rıdvan Ulugüler’in imzasını taıyan sahte emirler yayınladıını açıklamıtı. Iıkevleri’nde yetien Astsubay Ali Balta, bu emrin Iıkevleri’ndeki Fethullah Gülen’in müritleri tarafından verildiini de itiraf etmiti.G Taraf’ın belgesinin sahte olduunu sadece kamuoyu deil, Taraf da tartııyor. Taraf’ın Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Yasemin Çongar, belgenin polis tekilatı içinde “bir suç odaı” tarafından yazılmı olabileceine dikkat çekti. Çongar, “Bu da, Emniyet tekilatının hastalandıı, kirlendii; polisin içinde bir suç odaı olduu ve bu odaın Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karı komplo düzenledii anlamına gelir” dedi. Çongar, 17 Haziran’da kaleme aldıı yazısında, tartımalı belgeye ilikin aklına gelen dört senaryoyu yazdı. Çongar’ın dördüncü senaryosu öyle: “Söz konusu belgenin sahte, planın da tamamen düzmece bir plan olması ve altındaki imzanın düündürdüü gibi Türk Silahlı Kuvvetleri ya da bulunduu yerin düündürdüü gibi Ergenekon çetesi tarafından deil, bir baka çevre ya da kurum tarafından hazırlanmı olmasıdır.” Yeni afak gazetesi yazarı Ali Bayramolu da Çongar’la aynı gün kaleme aldıı yazısını u sözlerle bitirdi: “Biz soru sormaya ve üphe duymaya devam edeceiz… Bu belge ya da bir dieri sahte olabilir… Ama onlarca gerçei var… Türkiye deiiyor, bunlar askeri rengi açılan bir yapının sarsıntılarıdır…” Bayramolu’nun sözleri de Taraf’ın belgesinin arkasında duramadıını gösteriyordu. Taraf muhabiri Baransu: ‘Belgenin orijinali Ergenekon savcılarında var’ “rtica Eylem Planı” haberini yapan Taraf gazetesi muhabiri Mehmet Baransu, NTV’de Mirgün Cabas ve Ruen Çakır’ın hazırladıı “Yazı leri” programına konuk oldu. Baransu unları söyledi: “Orijinallikten kasıt sadece belgenin Karargâh’ta hazırlanmadıına dair bir kanaat... Çünkü elinde herhangi bir belge yok. Bizden istendi, dün itibariyle gönderdik ama belgenin orijinali bizde yok. Ben fotokopisini aldım. Belgenin yakalandıı ekli ve orijinali Ergenekon operasyonunu yürüten savcılarda var.” Baransu, daha önce de bilgileri Emniyetten aldıını itiraf etmiti. Taraf gazetesinde 28 Mart 2008 tarihinde yayınlanan “Büyükanıt Hedefte” balıklı haberde, çi Partisi’nde bulunan CD‘lerde E. Genelkurmay Bakanı Yaar Büyükanıt’a suikast yapılacaına ilikin krokilerin olduu iddia edilmiti. çi Partisi’nin Taraf’a açtıı davanın ilk durumasında savunmasını yapan Baransu, unları söylemiti: “Suçlamayı kabul etmiyorum. Emniyet mensuplarından aldıım bilgi üzerine bu yazı yazılmıtır.” 21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k G 9 BU KEZ HESAP TUTMADI AKP cephesinde ‘belge’ paniği Türkiye geçen hafta boyunca Fethullahç Gladyo’nun amiral gemisi Taraf Gazetesi’nin yaynlad bir belgeyi tartt. Genelkurmay Bakanl ve askeri savclk haberin ardndan hemen harekete geçti ve kapsaml bir inceleme balatt. Askeri savcln inceleme balatmas ise sorumlularn ortaya çkmasndan çekinen AKP cephesini rahatsz etti. Haziran Cuma günü Taraf gazetesinde yayımlanan “rtica ile Mücadele Eylem Planı” haberi Ankara’da hafta boyunca tartııldı. Taraf’ın yayını Ergenekon tertibi açısından bir dönüm noktasına iaret ediyor. Söz konusu belgenin, “Genelkurmay’ın AKP’yi ve Fethullah Gülen’i bitirme planı” balııyla gündeme taınmasıyla, tertip merkezi dorudan Genelkurmay Bakanı Orgeneral lker Babu’u hedefe koyuyordu. Fethullahçı Gladyo’nun yayın organlarında günlerce belgenin Genelkurmay’ın hiyerarisi içinde ve dorudan Genelkurmay Bakanı’nın emriyle hazırlanmı olduuna yönelik bir propaganda sürdürüldü. Hatta Orgeneral lker Babu’un ve dier ilgililerin görevden alınması çarıları yapıldı. Tezgâh, Ergenekon tertibinin 12 10 G Ayd›nl›k G 21 HAZRAN 2009 dier aamalarındaki gibi, bir uydurma belgenin medyaya servis edilmesinden ve büyük tantanalarla kamuoyu oluturulduktan sonra Ergenekon Savcılarının harekete geçmesi üzerine kurulmutu. çi Partisi’nde, Orgeneral Hurit Tolon’da, Avukat Hüseyin Buzolu’nda, Emekli Albay Levent Gökta’da bulunduu ileri sürülen belgelerle ilgili de günlerce yayın yapılmı ve bu belgeler tutuklanma gerekçeleri haline getirilmiti. Ancak bu kez hesap tutmadı. Belgenin Taraf’ta yayınlanmasının hemen ardından askeri savcılık inceleme balattı ve “belgenin Genelkurmay’da hazırlanmadıı kanaatine ulaıldıını” kamuoyuna açıkladı. Genelkurmay Bakanlıı, AKP cephesinden yapılan saldırıların artması üzerine 15 Haziran günü 10 maddelik bir açıklama yaptı. Açıklamada, belgenin Ge- nelkurmay’da hazırlanmadıı, askeri savcılıın harekete geçmesinin ardından bazı kesimlerin konunun açıa kavuturulmasından rahatsız oldukları belirtildi. TSK SONUNA KADAR TAKİPÇİSİ OLACAKTIR Açıklamada öyle denildi: “Belgenin doruluu ispat edilirse, sorumluların yasalar çerçevesinde yargı makamları tarafından cezalandırılacaına ilikin güvencemiz tamdır. Eer belge sahte ise, Türk Silahlı Kuvvetleri, bunun kimler tarafından ve ne amaçla hazırlandıının ortaya çıkarılmasının da sonuna kadar takipçisi olacaktır.” Genelkurmay Bakanı Org. lker Babu da 16 Haziran günlü Hürriyet Gazete’sine yaptıı açıklamada Genelkurmay’da böyle bir planın hazırlandıına dair somut hiçbir ize rastlanmadıını kaydetti. AKP’DEN ASKERİ YARGIYA BY-PASS GİRİŞİMİ Tartımaları alevlendiren önemli bir gelime de, haftalık olaan görümelerini iki gün öne Baykal: Türkiye açsndan gelinen bu tartma bir dönüm noktasn ortaya koymaktadr. Bu noktadan sonra Türkiye içine sokulmak istendii bu tehlikeli istikametten syrlma frsatn bulacaktr çekerek 16 Haziran günü Tayyip Erdoan ve Genelkurmay Bakanı Org. Yaar Büyükanıt’ın bir araya gelmesiydi. Yaklaık bir buçuk saat süren görümeden sonra resmi bir açıklama yapılmadı, Görümenin hemen ardından TBMM’de partisinin grup toplantısında konuan Tayyip Erdoan, belgenin sahte olması halinde devlet kurumlarının karı karıya getirilmek istendiini ifade etti. Erdoan belgenin gerçek olmasının ise daha da vahim olduunu savundu. 16 Haziran günü bir baka gelime de AKP’nin belgeyle ilgili olarak suç duyurusu yapmasıydı. Bu bavuru, AKP cephesinden yapılan “askeri yargıya güvenilmez” propagandasının somut bir yansıması olarak deerlendirildi. Bavuru Ankara Cumhuriyet Basavcılıı’na; stanbul Cumhuriyet Basavcılıı’na gönderilmesi talebiyle yapıldı. Bu arada belgenin altında imzası olduu ileri sürülen Deniz Albay Dursun Çiçek’in Ergenekon savcılarınca ifadesine bavurulacaı bilgisi basına yansıdı. Ancak Ergenekon soruturmasından sorumlu stanbul Cumhuriyet Basavcı Vekili Turan Çolakkadı, askeri yargının kararından sonra gerek görülürse, Albay Çiçek’in ifadesine bavurulacaını açıkladı. plolar, tezgâhlar, tertipler, sahte çalımalar en güzel ekilde yapılan, büyük imkânları kullanarak yapılan bu çalımalar, prodüksiyonlar bunları görüyoruz, biliyoruz. Ortada bir Ergenekon davası gidiyor. Bu Ergenekon davasında yıınla böyle belgenin olduunu da biliyoruz. O çerçevede ortaya atılan belgelerin önemli bir kısmının bu nitelikte olduunu da çok net biliyoruz, tartıma götürmez bir gerçek. Türkiye açısından gelinen bu tartıma bir dönüm noktasını ortaya koymaktadır. Bu noktadan sonra Türkiye içine sokulmak istendii bu tehlikeli istikametten sıyrılma fırsatını bulacaktır, kendine gelecektir, Türkiye üzerinde oynanan oyun çok net bir ekilde ortaya çıkacaktır. Onun hesabı sorulabilecektir. 17 Haziran günü partisinin Merkez Yönetim Kurulu toplantısında konuan Baykal, belgenin sahte çıkması halinde Ergenekon iddianamesinin de çökeceini, çünkü iddianamenin bu tür belgelere dayandırıldıını vurguladı. BAHÇELİ: “SİVİL SAVCILIK HAREKETE GEÇMELİ” Partisinin grup toplantısında konuan MHP Genel Bakanı Devlet Bahçeli’nin, “demokrasi dıı hevesler” ve “darbe giriimleriyle” süsledii konumasında, sivil savcılıın da devreye girmesini istemesi dikkat çekti. Yaanan dönemin demokrasi dıı müdahale arayılarının, heveslilerinin ve çarılarının bitmediini gösterdiini ileri süren Bahçeli, “Konu, askeri yargının kısa sürede çözemeyecei boyutlara ve kapsama ulamı ise sivil yargının konuya el atması demokratik hayatımızın ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin itibarı açısından zorunlu” diye konutu. BAYKAL: BELGE SAHTEYSE ERGENEKON ÇÖKER “BU BİR HESAPLAŞMA HALİNE GELMİŞTİR” Tartımalar aynı gün TBMM’de yapılan grup toplantılarına da yansıdı. CHP lideri Baykal gerek partisi hakkında gerekse de Ergenekon soruturmasında bir çok sahte belgenin dolatıı uyarısını yaptı. Baykal öyle konutu: “Bu iler, kom- Yargıtay Onursal Basavcısı Sabih Kanadolu da Ayvalık’ta düzenlenen bir öyleide yaptıı konumada u vurguyu yaptı: “Eer yayımlanan belge sahteyse, TSK için komplo hazırlanmısa, bu bir hesaplama haline gelmitir” G P GEN BK YRD. AV. MEHMET CENGZ: TSK’nın, irticaya karı önlem alması engellenmeye çalıılıyor çi Partisi Genel Bakan Yardımcısı Av. Mehmet Cengiz, Taraf Gazetesi’nde yayınlanan “rtica Mücadele Eylem Planı” belgesi hakkında 18 Haziran günü yazılı açıklama yaptı. Cengiz, TSK’nın irticaya karı önlem almasının engellenmek istendiini belirtti. Ergenekon iddianamesinde “Ergenekon TSK demektir” denildiini hatırlatan Cengiz, çeitli iddialarla TSK’nın üst düzey komutanlarının suçlanmaya çalııldıını belirtti. Ergenekon yargılaması sürecinde ortaya çıkan olguların tertipçileri açıa çıkardıını kaydeden Cengiz, köeye sıkıan merkezin yeni tertipler tezgahladıını vurguladı. Cengiz unları vurguladı: “Bu sözde ‘belge’deki deyimle, ‘Fethullah Gülen’ciler’, oyunlarının bozulmakta olduunu görüp köeye sıkıtıklarını anlayınca, Türk Ordusu’na karı yeni provokasyonlar düzenlemeye çalııyorlar. ‘Eer bu belge doruysa’ diyenler ya da ‘Bu belge doruysa da vahim, doru deilse de’ diye yorumlar yapanlar, aslında bu oyuna alet olmaktadırlar. ‘Kara propaganda’, ‘bilgi kirlilii yaratmak’ gibi hedeflerin dile getirildii bu “belge”nin sahte olduu açıktır. Türk Silahlı Kuvvetleri, 211 sayılı ç Hizmet Kanunu ile zaten Cumhuriyeti korumak ve irticaya karı önlem almakla görevlidir. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bu tür provokatif ‘eylem planları’na ihtiyacı yoktur. Bu sözde ‘rtica Eylem Planı’ ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nin irticaya karı önlem alması engellenmeye çalıılıyor. Tertibin Haziran ayı ortalarında düzenlenmesi de anlamlıdır. Bugünlerde 30 Austos’a, yani Türk Silahlı Kuvvetleri içinde tayin ve terfilerin görüülecei Yüksek Askeri ura Toplantısına giden süreci yaıyoruz. Anlaılan o ki, tertibin ucu Atlantik’in ötesine uzanıyor. Ama hiç kimse heveslenmesin, Türkiye’nin milli güçleri bu tertibi de bozacak ve tertipçilerden hesap soracaktır!” 21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k G 11 HAÇLI RTCA’NIN GÖZÜNDE HER SUBAY SUÇLU Mütareke ve AKP yıllarında subay düşmanlığı Ergenekon “dalga”snda, ekranlarndan döne döne, elleri kelepçeli subay, polisler arasnda ite kaka götürülen general görüntüleri vermeye özel bir gayret sarf ediyorlar. Bütün bu görüntüler ise, hayâsz bir yalan bombardman ile sunuluyor: 12 Eylül’de “demokrasiyi kurtarma” ad altnda Amerikanc darbenin çizmelerini parlattlar, imdi “demokrasiyi koruma” ad altnda Amerikan emperyalizmine direnen TSK ve subaylara saldrmaktadrlar. ARSLAN KILIÇ ethullah’ın TV’sinde her gün verilen ve dehet ve korku saçan “ETÖ” haberlerini hatırlayalım: Spiker; cinayet, suikast, bombalama, sabotaj, komplo dolu bir senaryo okuyor; ekrandan ise, sürekli binbaı, yarbay, albay, general rütbeli subay görüntüleri geçiyor. Korku filimlerindekine benzer o derinlerden gelen, ürküntü veren bouk ses okumaya devam ederken, ekranı birden bire bir subay apkası, ardından bir general apoleti kaplıyor. Sonra kamera, çeit çeit el bombaları, lav silahları, “cephanelik” ve “ölüm kuyuları” kazıları ile bu subay simgeleri arasında hızla gidip geliyor. Okunan dehet senaryosunun “as F oyuncuları” en sona saklanıyor. Son bölümde kamera, . H. Karadayı’nın, H. Kıvrıkolu’nun, . Eruygur’un, H. Tolon’un, T. Kılınç’ın, L. Ersöz’ün üniformalı görüntülerine zoom yapıyor. Haçlı irticanın öteki TV’lerinde de durum farklı deil. Onlar da her Ergenekon “dalga”sında, ekranlarından döne döne, elleri kelepçeli subay, polisler arasında ite kaka götürülen general görüntüleri vermeye özel bir gayret sarf ediyorlar. Bütün bu görüntüler ise, hayâsız bir yalan bombardımanı ile sunuluyor: Suikastlar, sabotajlar, katliamlar, ölüm timleri, cinayetler, kaos yaratmak için terör, gizli toplantılar, “karargâh evleri”, darbe planları, “lobi” belgeleri, ifreli günlükler… Haber saatlerindeki saldırılar yetmiyor. Onlar bitince sahneye, hepsi de Amerikancı basının bir köesinde yemlenen “Ergenekon yorumcuları” çıkıyor. Bu kez gece yarılarına kadar, bunların ezberleriyle yürütülüyor subay dümanlıı. “LAİK” AMERKANCILARLA HAÇLI İRTİCA KOL KOLA “Laik” ve liberal Amerikancı ve AB’cilerin bu konuda Haçlı irticadan kalır yanları yok. Aydın Doan’ın Radikal ve Milliyet gazetelerinin ve bunları yöneten kiilerin ordu ve subay dümanlıı yarıındaki “tek rakip”leri, “CIA’nın gelini” ve onun istihbarat bülteni. Taraf ve Çongar, görevleri sadece ve sadece ordu ve subaylara saldırı olan Amerikan kolları. Haçlı irtica medyası, Ergenekon yorumcularını Radikal, Milliyet ve Taraf kadrosundan deviriyor. Tabloyu B. Arınçların, AKP milletvekillerinin, “Bu ne biçim ordu? Bunlara milletin verdii ekmek haram olsun” demeçleri tamamlıyor. MÜTAREKE YILLARINDAKİ SUBAY VE ORDU DÜŞMANLIĞI Haçl irtica ekranlarndan döne döne, elleri kelepçeli subay, polisler arasnda ite kaka götürülen general görüntüleri vermeye özel bir gayret sarf ediyorlar. 12 G Ayd›nl›k G 21 HAZRAN 2009 Bu görüntüleri, haberleri, yorumları, demeçleri izledikten sonra her seferinde belleim beni 19181920’ye, yani Mütareke yıllarına götürüyor. Mütareke yıllarının stanbul’unda, zmir’inde, Bandırma, Ayvalık ve Akehir’inde yapılan ve Yüzbaı Selahatin’in Roman’ında, Yorgun Savaçı’da, Ateten Gömlek’te, Küçük Aa’da, Anadolu htilali’nde, Söylev’de anlatılan subay ve ordu dümanlıı propagandalarına götürüyor. 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi imzalanmıtır. Mütareke artlarının gerei olarak, “Elinden silah ve cephanesi alınmı ve alınmakta olan ordu daılmakta”, “terhis edilmektedir”(Söylev). “Savatan kolunu bacaını yitirerek dönmü, silahları ellerinden alına- rak terhis edilmi subaylar”1, kentlerin, kasabaların sokaklarına bırakılmıtır. stanbul igal altındadır. Anadolu, Ege’den Urfa’ya, Antalya’dan Trabzon’a, parça parça igal edilmektedir. Ordu’nun daıtılmasına ve igal güçlerine en küçük bir itirazda bulunan subaylar, aydınlar, hemen tutuklanıp Bekiraa Bölüü’ne (o günlerin Silivri Cezaevi’ne) atılmaktadır. galcilerin içerideki ibirlikçileri savataki yenilginin ve yıkımın faturasını subaylara çıkarmaktadır. Osmanlı’nın belli balı bütün ehir ve kasabalarında, ibirlikçiler tarafından youn bir subay dümanlıı propagandası yürütülmektedir: Osmanlı devletini “Cihan Harbi macerasına, hepsi de ttihatçı olan subaylar sokmutur.” Subaylar, Ortadou planlarına karı durarak o yılların dünya jandarması ngiltere’yi de kızdırmılardır. Bu nedenle stanbul’un ve Anadolu’nun igalinin suçlusu da onlardır. “Zaten çou farmason olup, padiahımız efendimize karıdırlar”(Yorgun Savaçı). Bu youn propagandanın hedefi, savaın yol açtıı yıkım ve sefalet içinde bunalmı halkı ordu ve subaylara karı kıkırtmaktır. Çünkü ordu ve onun subay gücü, igale ve igalcilere karı sonuç alıcı savaı yürütecek biricik güçtür. YORGUN SAVAŞÇI, KÜÇÜK AĞA… Tamamen igal güçlerinin desteiyle yürütülen bu youn propagandanın, balangıçta halk üzerinde belli bir etkisi de olur. Yorgun Savaçı’da Temen Faruk acı acı bu etkiden yakınır: ”Sokakta, kahvede, tramvayda üniformalıya nasıl baktıklarına dikkat ettiniz mi? Omuzlarımızın üstünde artık apolet deil, yenilginin suçunu taıyoruz. Daha dorusu hâlâ yaamakta oluun suçunu… Cephede, yakın bir arkada dütüü zaman gelir bu duygu insanın içine…(…) Her ayıplayan bakı, aaılayan söz, dayanma gücümüzün birazını alıp götürüyor”2. Ve dokunsan alayacak durumdaki Temen Faruk, yapılan propagandanın sonucuna dikkat çeker:”Ordu daıldı… Ha deyince kurulamayacaı meydanda. Ordu olmayınca nasıl atarız bu utancı[igal utancını] üstümüzden?” Temen Faruk haklıdır, bir yandan igal güçlerinin Mütareke artlarını öne sürerek yaptıı dayatmalar, dier yandan ibirlikçilerin yaptıı propagandayla alaylar, taburlar, bölükler kar gibi erimektedir. Firarlar almı baını gitmitir. Cehennem Yüzbaı Cemil, stanbul’da tutuklanmaktan zor kurtulup, kendini Bandırma’ya, Kutülammare’de birlikte savatıkları Yüzbaı Selahattin’in yanına atar. Dümanın ibirlikçileri eliyle yürüttüü o uursuz propaganda orada da yapılmaktadır. Padiah’a ve stanbul Hükümeti’ne balı din adamları ve yerel idareciler, yerel mütegallibe, Rum ve Ermeni tüccarların ortakları, orada da açıktan ve youn bir subay, ordu dümanlıı propagandası yürütmektedir. Küçük Aa romanında da Tarık Bura, Osmanlıcı yanına ramen, Akehir’de yürütülen propagandayı anlatır: Kuvayı Milliyecilerin baını farmason ve ttihatçı subaylar çekmektedir. Bunlar meru idareyi yıkmak isteyen komitacılardır. Müslümanların padiahının ve halifesinin dümanıdırlar. Dinsiz imansızdırlar. Bunlar, Müslüman Anadolu’yu Boleviklere peke çekecektir. Yunan ve ngiliz belasını baımıza bunlar sarmıtır. Padiahımız efendimiz onları ikna edip göndermeye çalıırken bu subaylar yine macera peindedirler… Halide Edip’in Ateten Gömlek romanında, lhan Selçuk’un Yüzbaı Selahattin’in Romanı’nda, Sabahattin Selek’in Anadolu htilali’nde, Doan Avcıolu’nun Milli Kurtulu Tarihi’nde yine uzun uzun bu propaganda ve yıkıcı etkileri anlatılır. O günkü ngiliz ibirlikçilerinin propagandası ile bugünkü Amerikan ibirlikçilerinin propagandası aırtacak kadar birbirine benzemektedir. ncelediinizde, kesinlikle zaman tünelinde Osmanlı’nın 1918-20’li yıllarına bir yolculuk yaptıınız duygusuna kapılırsınız. Sırtlarını dayadıkları, zamanın en büyük emperyalistinden aldıkları güç ve cesaretle ımarık ve küstah olma, yalan ve iftiradaki gözü karalık ve pikinlik, hepsi birbirinin aynıdır. L Bir yandan igal güçlerinin Mütareke artlarn öne sürerek yapt dayatmalar, dier yandan ibirlikçilerin yapt propagandayla alaylar, taburlar, bölükler kar gibi erimektedir. Firarlar alm ban gitmitir. 12 EYLÜL’ÜN ÇİZME YALAYICILARI F. Gülen, N. Ilıcak, M. Barlas, H. C. Güzel, . Berkan, A. Altan… Bunlar saldırı cephesinin 12 Eylülcü takımı. Yeni yetmelerin aabeyleri, ablaları. 12 Eylül’de de imdi de Amerikancıdırlar. 12 Eylül’de “demokrasiyi kurtarma” adı altında Amerikancı darbenin çizmelerini parlattılar; imdi, “demokrasiyi koruma” adı altında Amerikan emperyalizmine direnen TSK ve subaylara saldırmaktadırlar. Hepsi bu.G 1- Mehmet H. Doan, “Türk Romanında Kurtulu Savaı”, Türk Dili dergisi, sayı: 298, Temmuz 1976, Ankara. 2- Kemal Tahir, Yorgun Savaçı, s.130, Bilgi Yayınevi, kinci Baskı, ubat 1975, Ankara. 21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k G 13 PERNÇEK MAHKEME’DE AÇIKLADI ‘Ergenekon bize karşı kurulmuş!’ “Fabrikatör belgesi ve dierleri, Dou Perinçek ve çi Partisi’ne kar saldr belgeleridir. Böyle bir örgüt olur mu? Yöneticisine düman olan bir örgüt olur mu? Bu örgütün düman ald bir tek kii var: Dou Perinçek ve çi Partisi! Bu saçmal ve mantkszl nasl kabul edebilirsiniz? Nasl tutukluluumuzu kaldrmayarak, hukuksuzluu sürdürebilirsiniz?” çi Partisi Genel Bakanı Dou Perinçek, Ergenekon davasının 101. Durumasında, Ergenekon adı verilen örgüt belgelerinin hepsinde çi Partisi ve Dou Perinçek’e hayasızca saldırı ve suçlamalar olduunu kanıtlarıyla açıkladı. Perinçek’in açıklamaları özetle öyleydi: MİT’İN “MÜCADELE EDECEĞİZ” AÇIKLAMASIYLA BAŞLADI Altı youn disk bizlere ve avukatlarımıza verildi. ncelenip, içindeki bilgiler aydınlatılınca bu davanın karanlıkta kalan yanları da açıa çıkıyor. Geçen hafta, 25 Ekim 2003’te Ankara’daki mitingde “ordu 21 ubat 2000 tarihli Milliyet gazetesi Atasagun’un yapt “çi Partisi ve Aydnlk’la mücadele edeceiz” açklamasn böyle verdi. 14 G Ayd›nl›k G 21 HAZRAN 2009 göreve” pankartı açanların kıkırtıcı ajan ekibi olduklarını babakanlıa bildirdiimizi ve babakanlıa verdiimiz dosyayı mahkemenize sunmutuk. O dosyada da vardı. 20 ubat 2000 günü MT Müstearlıı’nın yaptıı çarpıcı bir yazılı açıklama var: “çi Partisi ve Aydınlık’la mücadele edeceiz” deniyor. Türkiye tarihinde baka örnei yok. MT yasal bir parti ve yayın organına karı mücadele ilan ediyor. Nasıl mücadele ediliyor? Tertipler için dümeye basılıyor. Üç gün sonra, 23 ubat 2000’de Dou Perinçek’e saldırmak için “Fabrikatör” balıklı belge hazırlanıyor. MT Müstearlıı’na stanbul’dan posta ile yollandıı söylenen 6 CD’de bu belgeler elektronik ortamda var. Bu dosyaların oluturulma tarihleri de buradan saptanabiliyor. çi Partisi, Aydınlık ve Dou Perinçek’e saldıran belgelerin hepsi arka arkaya bu dönemde yazılıyor. Dosyaların balıkları ve yazılma tarihleri çok dikkat çekici. MT Müstearı’nin ‘mücadele edeceiz’ açıklamasından sonra, arka arkaya bu psikilojik sava malzemeleri üretilip sahneye sürülüyor. Belgelerin balıkları ve oluturulma tarihleri öyle: Fabrikatör: 23 ubat 2000 Bizim Hizbullah: 17 Mart 2000 Gözlem-Analiz: 21 Mart 2000 Panzehir: 1 Mayıs 2000 Kürt ve Türk’ü Birlikte Örgütleme: 7 Nisan 2000 Perinçek-Öcalan likisi: 7 Haziran 2000 Dinamik/Antitez: 12 Haziran 2000 MİT’TE HİZBULLAH TEMİZLİĞİ HABERİNİN ETKİSİ MT Müstearı’nın açıklamasından bir hafta önceki, 13 ubat 2000 tarihli Aydınlık, “Hizbullah’ı 1994’ten beri MT’çiler Yönetiyor” kapaıyla çıktı. Bu haberin yazarı da burda Adnan Akfırat. Ve 20 ubat 2000 tarihli Aydınlık ise MT içinde Hizbullah temizlii yapıldıını yazıyor. MT aynı gün yazılı açıklama ile çi Partisi ve Aydınlık’la mücadele edeceini ilan ediyor. Çünkü Aydınlık, Hizbullah isimli örgütün MT içindeki CIA-MOSSAD ekibi tarafından KontrTerör Merkezi üzerinden yönetildiini yazıyor. EMRE TANER İTİRAF ETTİ Bugün MT Müstearı Emre Taner, bizden 6 yıl sonra bu gerçei itiraf etmitir. 12 Aralık 2006, Star gazetesi: “MT’in tirafı; MT Müstearı Emre Taner, Avrupa’daki çalımalarla ilgili birifingte devletin Hizbullah’ı bir dönem kullandıını açıklıyor. Emre Taner, milletvekillerine 25 Kasım 2006 günü söylüyor. Haberi yazan amil Tayyar! MT 6 yıl sonra Aydınlık’ı ve çi Partisi’ni doruluyor. Dümeye 20 ubat 2000’de basılıyor. Ardından çi Partisi’ne karı tertip belgeleri hazırlanıyor, hem de “Ergenekon” örgütü tarafından. Bu tertibin içinde o zaman da Mehmet Eymür var. 10 Mart 2000 tarihli Sabah gazetesinin maneti Mehmet Eymür’den! Bugün “Evet Hizbullah’ı kullandık” diyenler, o tarihte ne diyorlar; “çi Partisi Hizbullah’a hizmet ediyor.” Biz “siz Hizbullah’ı kullandınız” diye haber yapıyoruz. Onlar bir ay sonra bizi suçluyor. TSK kullandı diyerek bir de Türk Ordusu’na suç atıyorlar. Bunlar birbirlerini tehdit ediyorlar. Eymür üzerime gel- meyin Hizbullah’ı kullandıınızı açıklarım diyor. MT Eymür’ü 21 Mart 2000’de ikâyet ediyor! MT’teki gizli belgeleri alıp götürdü diyor. MT içindeki yasa dıı Kontr Terör Merkezi lavediliyor. Eymür hakkında dava açılıyor. 6 YOĞUN DİSK TERTİBİN HEDEFİNİ KANITLIYOR Aydınlık 2000 yılında MT’in Hizbullah’ı kullandıını yazınca aynı gün MT tarafından çi Partisi ve Aydınlık’a sava ilan ediliyor, üç gün sonra Fabrikatör belgesi yazılıyor. Hatta gazeteler MT Müstearlıı’nın yazılı açıklamasını “enkal Atasagun sinirlendi” diye verdiler. Sen misin MT– Hizbullah baını yazan! Arka arkaya çi Partisi’ne karı belgeler hazırlanıyor. “Fabrikatör” belgesi tertibin ve Dou Perinçek’e saldırının kılavuzu. Bu belge ve 6 youn diskin içinden çıkanlar; tertibin çi Partisi’ne karı kurulduunu, Dou Perinçek’leri hedef tahtasına koyduunu ortaya koyuyor, kanıtlıyor. Yani Ergenekon bize karı kurulmu! Bu örgüt alçakların, namussuzların, hainlerin kurdukları bir örgüttür. Ve ben bu örgütten yargılanıyorum. Benim için büyük acıdır. nizmle doludur. Nazım Hikmetler, Sabahattin Aliler hakkında yazılanlar gibi Nazım’ın ölüsünü alkılıyor, dirisini hapse atıyorsunuz. Hâlâ öyle. Belge bizim Kemalistliimize laf söylüyor. Bunlar seksen yıldır Atatürkçülüü NATOtürkçülük yaptılar. çi Partisi yıllarını vererek Atatürk’ün Bütün Eserleri’ni yayımladı. Onların yıktıı Atatürk’ün devrimciliini çi Partisi ortaya çıkardı. Onlar her türlü kanunsuzluu yapacak, Türkiye’yi Amerika ve CIA’nın ayakları altına serecekler… Bu milletin evlatları buna karı durmayacak, mücadele etmeyecekler. Darbe yapanlar iktidarda. Bizler hedef! Amerikancı darbenin 12 Eylül’ün çocukları iktidarda. MİT’İN İŞİ GÜCÜ YALAN YAZMAK Fabrikatör belgesi ve dierleri, Dou Perinçek ve çi Partisi’ne karı saldırı belgeleridir. Böyle bir örgüt olur mu? Yöneticisine düman olan bir örgüt olur mu? Ben bu örgütün dümanıyım. Bu örgütün düman aldıı bir tek kii var: Dou Perinçek ve çi Partisi! Örgüt belgeleri örgüt liderine bu kadar aır hakaretler, iftiralar eder mi? Hani ben bu örgütün kurucusu, lideriydim? Bu saçmalık ve mantıksızlıktır. Sayın Mahkeme bu saçmalıı ve mantıksızlıı nasıl kabul edebilirsiniz. Nasıl haksızlık yapıp, hukuksuzluu sürdürebilirsiniz? Koskoca MT’in yaptıklarına bakın! i gücü yalan yazmak. Benim PKK kurucusu olduumu yazıyor, bunu ders notu yapıyor. Buluyoruz Milli Eitim Bakanlıı ve Milli Savunma Bakanlıı özür diliyorlar, özür yetmez toplatın diyoruz, toplatıyorlar. Vakit ayırın, naip hâkim tayin edin bunları okuyun, anlayacaksınız. Belgede bizim, TSK ile irticayı birbirlerine hedef gösterdiimiz yazılıyor. Yani çi Partisi olmasa TSK ve Fethullahçılar kolkola olacak. Ben bir parti lideriyim. Herkesle görüürüm. Abdullah Öcalan ile görümeler kitabının yeni baskısını yaptırıyorum. Hepinize takdim edeceim. Abdullah Gül, Abdullah Öcalan’ın 6 gömlek altındaki adamla görüüyor. Cengiz Çandar yazdı “sorunu iki Abdullah çözecek”… evet mektubu yolladım. Mektup ne diyor; silahları bırakın, örgütü daıtın diyoruz. Etnik temelde örgüt kurmayacaksın, Türkiye’nin birliinde yerini alacaksın. Tayyip Erdoan- Abdullah Gül bunu yazabilir mi? Onlar Amerikan planına hizmet eder! NAZIM’IN ÖLÜSÜNÜ ALKIŞLIYOR NASIL YARGIÇLIKTIR BUNLARI DİRİSİNİ HAPSE ATIYORSUNUZ GÖRMÜYOR BÖYLE ÖRGÜT OLUR MU Belge paslanmı anti-komü- Belgeler tipik kara bilgi, maksatlı propaganda. Bu belgeleri güya Teori Tasarım Departmanı yazmı. Peki, Dou Perinçek, örgütün 7 liderinden biri, Teori Tasarım bölümünün üç liderinden biri… Kendi lideri hakkında bunları yazan bir örgüt olur mu? Mevcut gizli tanıkların benim hakkımda söyledikleri her ey de bu belgelerden alınma. Ben deerli kardelerim Deniz Gezmilere gidin banka soyun mu demiim! Bu vatansever, pırlanta gibi kardelerimin önlerine çıkmıım, yanlı demiim. Ben onların lideriyim. Onlar silahlı mücadeleye girmi ve benden ayrılmılar. Ben ne yapmıım solun en önemli birikimini örgütlemiim. Benim kırk yıldır lideri olduum örgütlerde bir tane böyle bir eylem yoktur. Bu nasıl bir yargılamadır ki halen bunları görmüyor. Nasıl yargıçlıktır ki bunlar görülmüyor ve yargılama devam ediyor. Bugüne kadar bir sürü delil toplandı. Topluine baı kadar açıklıa kavumayan bir husus kalmadı. Tutukluluumu sürdüremezsiniz.G 21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k G 15 15 AY TUTUKLULUKTAN SONRA TAHLYE OLAN ADNAN AKFIRAT: ‘Asıl tertipçilere geçmiş olsun!’ ‘Türkiye’de devrimci aydn gelenei var. te Nazm Hikmetler, Namk Kemaller… Hepsi cezaevini tanm, buralarda mücadele etmiler. Mustafa Kemal de daha Harp Okulu örencisiyken alnyor, götürülüyor, cezaevlerine kapatlyor…’ ‘Yürein ve bilincin özgür olunca sen de özgür oluyorsun. Nazm Hikmet’i hapsettiler, onu engelleyebildiler mi?..’ lusal Kanal Yönetim Kurulu üyesi ve çi Partisi Merkez Karar Kurulu üyesi Adnan Akfırat serbest kalmasından sonra Elif Akçınar’ın hazırlayıp sunduu Neler Oluyor programına konuk oldu. Akfırat 21 Mart 2009’da gözaltına alınarak tutuklanmıtı. - Geçmi olsun demiyorum. Telefonda dediimde, “Bana geçmi olmaz, bakalarına geç- U mi olsun” demitiniz. Kime geçmi olsun? ADNAN AKFIRAT- Türk milletine karı bu Ergenekon tertibini düzenleyenlere geçmi olsun. Çünkü bu tertip onlara dönmü durumda. Çıkarken oradaki infaz koruma memurlarından da söz aldım, Abdullah Gül, Tayyip Erdoan, Fethullah Gülen gelecekler buraya. Onlara iyi davranacak mısınız? Bize iyi davrandınız. Cezaevine girdiklerinde iyi muamele görsünler diye sözünü aldık. Onlar içeriye girecekler, yakındır. DEVRİMCİ AYDIN GELENEĞİ - Kilo vermi, sigarayı bırakmısınız. Salıklı yaam kampına girmi gibisiniz. Nasıl böyle oldu? AKFIRAT- Türkiye’de bir devrimci aydın gelenei vardır. te Nazım Hikmetler, Namık Kemaller… Hepsi cezaevini tanımı, buralarda mücadele etmiler. Mustafa Kemal de daha Harp Okulu örencisiyken alınıyor, götürülüyor, cezaevlerine kapatılıyor. Sayın Dou Perinçek’le beraber aynı cezaevinde kalıyordum. Tabii bu ans. Sayın Dou Perinçek be kuakla hapis yatmı tek lider. 12 Mart’tan balayarak 1970’ten beri 70, 80, 90, 98, 2008. ‘İŞÇİ PARTİSİ’NİN HEDEF ALINMAMASI OLAMAZDI’ Adnan Akfrat, tahliye edildii 13 Haziran günü çi Partisi’nde yapt açklamada öyle konutu: “Türkiye’de erefli, namuslu, vatansever kim varsa Ergenekoncu diye içeriye atlyor. Buna verilecek bir tane yant var: Türk milletinin öncüleri ‘Hepimiz Ergenekoncuyuz’ diyecek. Ergenekon’dan çka önderlik edeceiz.” 16 G Ayd›nl›k G 21 HAZRAN 2009 - 15 ay geçti. Bu kadar zaman bou bouna yattım diye düünüyor musunuz? AKFIRAT- Bu haksız bir tutuklama. Hukuken baktıında bou bouna. Ama bir de gerçek hayat var. 40 yıllık mücadelenin sonucunda onların neden beni hedef aldıı ya da MT emasında ismimin neden yazıldıı anlaılır bir ey. 20 ubat 2000 tarihinde Aydınlık dergisindeki benim kapak haberim üzerine dönemin MT Müstearı enkal Atasagun yazılı açıklama yaptı, “mücadele edeceiz” diye. Böyle bir saldırıda çi Partisi’nin hedef alınmaması olamazdı. ‘ELLE KİTAP YAZDIK’ - Cezaevinde bir gününüz nasıl geçiyor? Yani kaçta kalkılıyor? Neler yapılıyor? AKFIRAT- Sabah 8’de ve akam 8’de sayım var. Silivri’deki düzen bu. Tekirda’da hava kararma saatlerine göre sayım saati deiiyor. Fiziki koullar çok fazla etkilemiyor. - Biz etkilenenleri okuduk, gördük. Çok kiinin de psikolojisini bozmu… AKFIRAT- Ama biz kıdemliyiz… Hikmet Çiçek de Sayın Perinçek gibi, 14 buçuk yıl cezaevinde kalmı. Böyle deneyimli mahpuslarla yattıım için kendimi anslı görüyorum. Gazeteler 10’da geliyor, 8’de kalkıp jimnastik yapıyorduk. Tabii durumalar balayınca 8’de kalkıp oraya gidiyorsunuz. Haftanın 4 günü duruma oluyor. Çaramba günü banyo, tıra olma ve ziyaret günü. Hafta sonunda da aynı düzen. Cezaevinde duruma olmadıı zaman yapılan u: Sayım var, kalkıyorsunuz. Jimnastiin sonrasında kahvaltı yapılıyor. Gazeteler geliyor, 12 gazete okuyorduk. O hafta dergiye hazırlanacak olan eyleri yazmaya Çaramba akamları balıyorduk. - Size kitap yetitirilemediini duydum. AKFIRAT- Bu zamanı Genel Bakan da çok verimli olarak deerlendirdi. Ben de kitap hazırladım cezaevinde. Ama elle yazabiliyorsun. Bilgisayar yok! Daktilo bile vermiyorlar. Adülhamit döneminde insanların makine kul- lanmasına bir sınırlama yok. Abdullah Gül’ün Cumhurbakanı, Tayyip Erdoan’ın Babakan olduu Türkiye’de cezaevlerinde bilgisayar kullanımı yasak. CD’nin cezaevine girmesine özel bir savcılık izin veriyor. Hele bizim yargılama açısından baktıınızda 448 klasör var. Ben bütün bilgilere ulaabildiim kanaatinde deilim. Dilekçe veriyorsunuz, bir memur eliinde bilgisayara gidiyorsunuz. O gün çok talep varsa bir saat, az talep varsa üç saat, yani en çok 3 saat çalıabiliyorsunuz. ‘ZORUNLULUĞUN BİLİNCİNE VARINCA ÖZGÜR OLUYORSUNUZ’ - Haftada 3 saat, günde deil? AKFIRAT- Tabii. Pazar sabahları saat 9’da bilgisayara götürüyorlardı beni. Bizim nöbetimiz Pazar sabahına denk gelmiti. Ben Pazar sabahları gidip bilgisayarda çalııyordum. Yapacak iiniz varsa içerisinin ya da dıarısının çok önemi olmuyor. Önemli olan yapacak iinizin olması. - Peki ruh halinizde bir deiiklik olmuyor mu? letiiminiz kısıtlı, ailenizle görüme imkanı haftada bir gün. Açık görü 15 günde bir mi ayda bir mi? AKFIRAT- Ayda bir. lk hafta açık görü imkanı var. Bir de bayramlarda, özel günlerde. - Bunlar da insanın ruh halini etkilemiyor mu? AKFIRAT- Zorunluluun bilincine varırsanız özgür oluyorsunuz. kincisi beni fiziken hapsedebilirler ama duygularımı düüncelerimi hapsedebilirler mi? Yürein ve bilincin özgür olunca sen de özgür oluyorsun. Nazım Hikmet’i hapsettiler de onu engelleyebildiler mi? - nsanî birtakım duygular vardır ya onların ön plana çıktıı günler oluyor mu? Örnein Çaramba günlerini, açık görü günlerini heyecanla beklemek… AKFIRAT- Kukusuz sevdiiniz insanları bekliyorsunuz. Onlarla dıardan haber alıyorsunuz. Dıarıya haber gönderiyorsunuz. Ergenlik çaında bir olum var. Onun sorunları var. Üniversite bitirmek için uraan bir kızım var, onların sorunları var. Annem çok merak ediyor. 1915 doumlu anneannem var. Her iki dedem de Kurtulu Savaı’na katılmılar. Anneannem Bahriye Okan cezaevindeki ilk telefon görümemizde, “olum üzülme” dedi. “Fransızlar Nizip’i igal ettiinde benim babamı da kayınpederimi de Fransızlar hapsetmiler birini Halep’e götürmüler, orada kalmı bir yıl” dedi. Anneannemin babası ise Nizip’te altı ay hapiste kalmı. Sonra devam etti: “Biz biliyoruz sen, Türkiye’nin baımsızlıı için uraıyorsun. Hapse girmen de anlaı- lır bir ey.” - Bundan sonra Ergenekon süreci nasıl devam eder? AKFIRAT- Tertip devam ediyor. Çünkü bu tertibin arkasındaki kuvvetin Türkiye’ye ilikin hesapları, beklentileri devam ediyor. “Genelkurmay bakanı görevden alınsın” diye fütursuz bir ekilde kampanya yürütülüyor. Ne zaman yapılıyor bu? Tam da Türkiye’de Austos ayında yeni terfi tayinleri belirlenecek, askeri ura toplanacak. Buraya müdahale etmeye çalııyorlar. Bunun arkasında Amerika var. Avrupa Birlii’nden talimatlar geliyor, Ergenekon’un sonuna kadar gidin diye. Amerika Birleik Devletleri’nden talimatlar geliyor. Böyle bir yargılama olur mu? Egemenlik yoksa hukuk yoktur. Türkiye’nin savcıları, yargıçları Amerika’dan, Avrupa’dan talimat alarak bu ii yapabilirler mi? Amerikan ordusunun yaptırım gücünü Türk ordusu ortadan kaldırırsa, bunu engellerse Türkiye’de bizim kanunlarımız iler. Bunu hep beraber göreceiz. Tertibin amacı kukla devletin Türk ordusunun denetimi altında ran’a, Suriye’ye, Azerbaycan’a, Rusya’ya karı kullanılması. Sonunda da parçalanma. Türkiye, Türk Ordusu buna razı olamaz.G ‘Tecrit hücrelerini suit oda olarak deerlendirdik’ - Kouta kaç kii kalıyordunuz? AKFIRAT- Silivri cezaevinde Hikmet Çiçek’le ve Genel Bakan Dou Perinçek’le kalıyorduk. Fotorafta görülen bizim ortak çalıma alanımız ve buradaki masamız. Bu Hikmet Çiçek’le yemek yediimiz, yazılarımızı yazdıımız masa. Silivri Cezaevi’nde genellikle 21 kiilik odalar var. 7 tane oda 3’er kiilik ranzalar eklinde. ki katlı bunlar, genel düzenleme bu. Bir de bunların dıında 3 kiilik odalar var. Bu 3 kiilik odalar cezaevi yönetimi tarafından tecrit hücreleri olarak kullanılıyor. Biz burayı süit oda olarak deerlendirdik. Her odada du var. Tuvalet var. 3 tane tek kiilik oda yan yana, bir ortak kullanım alanımız var, bir de havalandırma alanı. - stediiniz zaman çıkabiliyorsunuz yani havalandırmaya? AKFIRAT- Yani sabah 8’de açılıyor, akam 8’de kapanıyor. çi Partisi Genel Bakan Dou Perinçek, Merkez Karar Kurulu Üyesi ve Ulusal Kanal Yönetim Kurulu Üyesi Adnan Akfrat ve çi Partisi Basn Bürosu Bakan Hikmet Çiçek 10 Haziran 2009 günü Silivri Cezaevi’ndeki koularnda. 21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k G 17 SLVR ZLENMLER ‘Dalya oturumu’nun sakinleri Ergenekon’un en renkli durumalarndan biri, 100. oturumda yaanyor. Sanklar ve avukatlar pe pee söz alyor; kimi tahliye talep ediyor, kimi iddianameyle dalga geçiyor, kimi de Mahkeme Heyeti’ni vicdan muhasebesi yapmaya çaryor. Tarihi ‘Dalya oturumu’, Adnan’n ve üç sann daha özgürlüe kavumalar ile sona eriyor… CÜNEYT AKALIN ilivri’de 100. duruma. 8 ay olmu, dile kolay. 12 Haziran Cuma, sanıkların talep arz günü. Salon doluca, çi Partililer çounlukta. Sanıklar ve savunmanlar yerlerini alıyor, heyet bakanı oturumu balatıyor. S M “Tarihsel hesaplama hukuk dersine dönüüyor. ‘Bu davada çok sayda delil topland, tek bir karanlk nokta kalmad’ cümlesini, temel önerme izliyor: Maddi gerçeklere dayanmalsnz!” Çizim: Baak Bugay 18 G Ayd›nl›k G SALONDAN KESİTLER Prof. Kemal Alemdarolu’nun avukatı Çetinba, bıraktıı yerden devam ediyor. 925 sayfalık savunmayı izlemeye çalııyorum, beceremiyorum. Ben de uzaktan, kamera görüntülerinin yardımıyla, arkadalarımı izliyorum. Hikmet Çiçek biraz zayıflamı, Hayati’de bir deiiklik yok. Nusret Senem çakı gibi, Emin Gürses de formda gözüküyor. Dou Bey, en önde oturuyor; sık 21 HAZRAN 2009 sık not alıyor. Uzaktan kolay seçemiyorum. P’nin yeni üyesi Muzaffer Tekin, ıklıkta Senem’den geri kalmıyor. Öteki sanıkların çounu çıkartamıyorum. Heyet üyelerinin her birinin önünde bir bilgisayar ekranı… Ne de olsa, bilgi çaındayız! Heyet tepkisiz; konumalara müdahale etmiyor. Öle molası… Dou Bey’i bu kez yakından görebiliyorum. O da iyi görünüyor. Gözlerinin içi gülüyor, gelenlerle tek tek ilgileniyor. DALYANIN CUMA’SI Öleden sonraki duruma balıyor. Avukat Çetinba, iddianameyle gırgır geçiyor. Aziz Nesin’lik iddianamede neler yok ki… Perinçek ve lhan Selçuk cep telefonu kullanmazlarmı; al sana gizli örgüt kanıtıymı! Saat 15’e doru yargıç savunmayı kesiyor, talepleri dinlemeye geçiyor ve Ergenekon’un en renkli durumalarından biri, 100. oturumda yaanıyor. Oktay Yıldırım söz alıyor. Atak, duygusal biri. Geçmite yazdıı mektuplardan pasajlar okuyor. Ergenekon sanıklarına “Don Kiot” diye laf atan Emekli General Pamukolu’na serzenite bulunuyor. “Cesaretin ve mertliin erdemlerinden” söz ediyor. i avukata mavukata bırakmadan tahliye talep ediyor. Ardından Hikmet Çiçek, Adnan Akfırat ve Nusret Senem söz alıyor. P’liler konumaya balayınca, hava birden deiiyor. Her biri iyi hazırlanmı bu konumaların ayrıntılarına girmeyeceim, merak eden, P’nin internet sitesine girip konumaları örenebilir; kesinlikle deer. Çok kısaca belirtmek gerekirse, Nusret Senem Silopi’de, BOTA’ta, Cizre’de yapılan kazılarda ortaya çıkan hayvan kemiklerini hatırlatarak, yanda medya ile alay ediyor. Tertip’in 1998’de baladıına iaret eden Akfırat ise Gladyo’ya karı ilk kitabı yazmı olmanın keyfini çıkarıyor, Çiçek de “P’nin 40 yılı aan yaamının özetinin Gladyo’ya karı mücadele” olduunu hatırlatıyor. Sanıklardan avukat Kemal Kerinçsiz, gizli tanıklık kurumunu, yasal düzenlemeyi uzun uzadıya irdeliyor; “Gizli tanıklık yasasının adeta bir Ergenekon’a özel yasa” olduunu gözler önüne seriyor. Ardından söz alan sanıklardan Mehmet Demirta, Ümit Ouztan, Hayrettin Ertekin, Murat ar, Ümit Sayın ve M. Fikri Karada uzun süredir tutuklu kaldıklarını hatırlatarak, tahliyelerini talep ediyorlar. “Kuvayı milliyeciler”den Fikri Karada geçmite babakanı makamında ziyarete gittiklerini, Erdoan’ın kendilerine “mücadele- Durumalar bandan itibaren dikkatle izleyen Veli Küçük’ün kz ve avukat Zeynep Küçük, 100 durumann muhasebesini yapmaya koyuluyor. Gerçek bir tahliye yapmayarak yanda medyay cesaretlendiren Mahkeme’nin 2., 3., 4. iddianameyi de kabul edeceini söylüyor. “Buradaki sanklar bir bedel ödüyor, siz de bedel ödemelisiniz” diyerek Heyet’i bir vicdan muhasebesine zorluyor. ye devam” iareti verdiini anlatınca; yanımda oturan arkadaım beni dürtüyor. Aslında bu sözlerin anlamı açık; Bunlar mı Kuvvacı; medya neler anlatıyor, salonda nelere tanık oluyor insan… “ATATÜRK DAĞA ÇIKARDI” Dou Bey, kürsüye çıkınca herkes dikkat kesiliyor. P Bakanı heyetin önünde ülkenin son 40 yılını masaya yatırıyor. Gladyo’yu kastederek “bu örgüt alçakların kurduu bir örgüttür. Bu örgütten yargılanmak benim için büyük acıdır” diyor. Salonda çıt çıkmıyor, herkes can kulaıyla izliyor. Heyet Bakanı koltuuna daha bir gömülüyor. Dou Bey’in açıklamaları tarihsel bir hesaplamaya dönüyor. “Atatürk bugün gelseydi, daa çıkardı” diye haykırıyor. Savcıların suçladıı Nazım’ı, Deniz Gezmi ve arkadalarını savunuyor. Salonda sinek uçsa kanatlarının sesi duyulacak. Tarihsel hesaplama hukuk dersine dönüüyor. “Bu davada çok sayıda delil toplandı, tek bir karanlık nokta kalmadı” cümlesini, temel önerme izliyor: “Maddi gerçeklere dayanmalısınız!” Yani 2455 sayfalık, binlerce klasörlük iddianame ‘hikâye’ demeye getiriyor. Ne aır bir suçlama! AVUKATLAR GEÇİDİ Durumaları baından itiba- Dou Perinçek, kürsüye çknca herkes dikkat kesiliyor. P Bakan heyetin önünde ülkenin son 40 yln masaya yatryor. Dou Bey’in açklamalar tarihsel bir hesaplamaya dönüyor. “Atatürk bugün gelseydi, daa çkard” diye haykryor. Savclarn suçlad Nazm’, Deniz Gezmi ve arkadalarn savunuyor. Salonda sinek uçsa kanatlarnn sesi duyulacak… ren dikkatle izleyen Veli Küçük’ün kızı ve avukatı Zeynep Küçük, 100 durumanın muhasebesini yapmaya koyuluyor. Kara kalı kara gözlü, boylu poslu genç kadın konutukça açılıyor, açıldıkça anlatıyor. Gerçek bir tahliye yapmayarak yanda medyayı cesaretlendiren Mahkeme’nin 2., 3., 4. iddianameyi de kabul edeceini iddia ediyor. Çocukluundan beri ailesine yönelik tehditler yüzünden koruma altında yaadıını anlatıyor. “Buradaki sanıklar bir bedel ödüyor, siz de bedel ödemelisiniz” diyerek Heyet’i bir vicdan muhasebesine zorluyor. Muzaffer Tekin’in “yeni mezun, genç stajyer” havalı avukatı Özden Hanım hakkındaki kanı, yerini “amma yaman avukat” izlenimine bırakıyor. Özden Hanım da Heyet’in cesur bir karar vermemesinin karı güçleri cesaretlendirdiine dikkat çekiyor. “Bir kii hem kahraman hem terörist olmaz” diyerek madalyasını iade eden emekli subay Serdar Öztürk’ün avukatı Hasan Gürbüz, önemli açıklamalar yapıyor; müvekkilinin bürosunda yapılan aramada bulunduu iddia edilen CD’nin, arama tutanaında bulunmadıını anlatıyor öfkeyle. Tertiplerle Samanyolu TV’deki dizinin benzerliine dikkat çekiyor. Sıra P avukatlarına geliyor. Ak saçlı, salam yapılı, eski senatör, deneyimli hukukçu Servet Bora, söze Mütareke stan- bul’undan giriyor. Heyet’i “taa tohum ekmek, suya yazı yazmak”la suçluyor. Heyet’in bu davayı bitiremeyeceini iddia ediyor. Ardından bir baka ak saçlı P avukatı, Mehmet Cengiz söz alıyor: “(Güney’in iddialarını içeren) emayı açmıyorsunuz ama Dou Perinçek’leri içerde tutuyorsunuz. Mahkeme o emadaki zenginlerin, iadamlarının koruması mı? O emadaki en temiz kii Dou Perinçek’tir.” Sözünü bitirirken kılıcı düüme indiriyor: “emayı açınız!” Heyet, tepkisiz dinliyor. Bakan savcılardan talepler hakkında mütalaa talep ediyor. Baka bir dünyada yaayan savcılar otomatie balamı: “suçun mahiyeti (…) reddine…” Saat 21’e yaklaıyor. Heyet müzakereye çekiliyor. ADNAN’A ÖZGÜRLÜK Yorgunluk midelerin kazınmasına karımı olmalı, bir avukatın bir yerden bulup getirdii peksimet tarzı yiyecekler, sanıklar ve dinleyiciler arasında hızla bölüülüyor. Dinleyiciler ve avukatların bir bölümü Silivri’den ayrılıyor. Nöbetçi avukatlar kalıyor, kim bilir bir tahliye kararı çıkabilir! Adnan Akfırat’ın tahliye olduunu ertesi gün öreniyoruz. Tarihi ‘Dalya oturumu’, Adnan’ın ve üç sanıın daha özgürlüe kavumaları ile sona eriyor.G 21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k G 19 YEN MÜSTEARLIK TASARISI… ‘Kamu Güvenliği’ yabancı ajanlara emanet! çileri Bakan Atalay, Kamu Düzeni ve Güvenlii Müstearl yasa tasars için, ‘esnek çalalm diye her eyi yasa metnine geçirmedik” diyor. Müstearla örtülü ödenek ayrlacak olmas, Atalay’n açklamasyla birleince düündürücü bir tablo çkyor. Üstelik yeni müstearln kaplar yabanc ajanlara da sonuna kadar açk… LEVENT AK/UMUT ALBAYRAK çileri Bakanlıı bünyesinde “Kamu Düzeni ve Güvenlii Müstearlıı” kurulmasını öngören yasa tasarısı önümüzdeki günlerde Meclis Genel Kurulu’nda görüülmeye balanacak. Tasarıda, yeni müstearlıın kurulu amacı, “Terörle mücadeleye ilikin politika ve stratejileri gelitirmek ve bu konuda ilgili kurum ve kurulular arasında koordinasyonu salamak” olarak tanımlıyor. Ancak tasarı batan sona incelendiinde, 20 maddenin her biri AKP Hükümeti’nin gerçek niyetini ele veriyor! Nitekim ‘kamu güvenlii’nin yabancı ajanlara teslim edilmesinden tutun da, psikolojik harp dairesinin faaliyetlerinin yasallatırılmasına kadar pek çok ‘tehlike’yi tasarının satır aralarında okumak mümkün. Müstearlıa, balı olacaı çileri Bakanlıı’nda bile bulunmayan ‘sınırsız yetkiler’ verilmesi de cabası! “ESNEK ÇALIŞALIM DİYE HER ŞEYİ YAZMADIK” Tasarının maddelerini incelemeye geçmeden, çileri Bakanı Beir Atalay’ın, kurmak istedikleri müstearlık için yaptıı tarifi aktaralım. Atalay, 20 Mayıs günü, tasarının görüüldüü komisyonda öyle diyor: “Bu kurulu etkili olacak, etkili kılacaız. Bu konuda belki her ey yasa metnine geçirilmiyor. Biraz da ‘çok balayıcı olmayalım, biraz esnek çalıalım’ diye…” Türkiye, yasa metnine geçirilmeyen “esnek çalıma”nın ne olduunu telefon dinlemelerinden, montajlanan ses kayıtlarından, sızdırılan uydurma belgelerden gayet iyi biliyor! imdi, “yasa metnine geçirilen” maddelere göz atalım… CIA AJANLARI MÜSTEŞARLIKTA YUVALANABİLİR Tasarının 13. maddesi, sözlemeli personel ve uzman çalıtırılmasını düzenliyor. Bu maddenin 2. fıkrasına göre, Müstearlıkta ‘yabancı uzman’ çalıtırılabilecek. Tasarıda aynen öyle deniyor: “Ayrıca özel uzmanlık isteyen konularda kadro karılıı olmaksızın tam gün veya kısmi gün veya belli bir konu veya proje bazında, konu veya projenin süresi ile sınırlı olmak kouluyla sözlemeli personel ve yabancı uzman çalıtırılabilir. Bunlara ödenecek ücret Müstearın teklifi üzerine Bakan onayı ile belirlenir.” Bu konuda uzmanlaan yabancıların tamamı aynı zamanda, bir istihbarat örgütünün de elemanı. Özellikle CIA ve MOSSAD gibi servisler, “uzman” sıfatını yapıtırdıkları ajanları çalıtırıyorlar. Ulusal güvenlik konusunda en üst kurum olacak bu müstearlıın kapıları, yabancı ülke ajanlarına da sonuna kadar açık! KADROLAŞMAYA AÇIK Ayrıca, Müstearın önerdii, çileri Bakanı’nın onayladıı herkes, Müstearlık’ta görevlendirilebilecek. 12. maddenin 2. fıkrasında öyle deniyor: “Müstearlıın görev alanına giren konularda çalıtırılmak üzere bütün kamu kurum ve kurulularının personeli, (…) Müstearın teklifi ve Bakan onayı ile geçici olarak 20 G Ayd›nl›k G 21 HAZRAN 2009 Müstearlıkta görevlendirilebilir.” 13. maddenin 1. fıkrası da, belirlenen kadrolar karılık gösterilmek artıyla, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve dier kanunların sözlemeli personel çalıtırılması hakkındaki hükümlerine balı olunmaksızın, Müstearlıkta sözlemeli personel çalıtırılabileceini öngörüyor. BAĞLI OLDUĞU BAKANLIKTAN BİLE DAHA YETKİLİ! Tasarının 6. maddesi kurulacak müstearlıın görevlerini belirliyor. 6’ncı maddenin f bendi, öyle: “nceleme ve denetleme yapmak ya da yaptırmak.” Bir bakanlıkta bile bulunmayan bu yetki sayesinde yeni Müstearlık, balı olacaı çileri Bakanlıı’ndan bile daha yetkili kılınıyor! Peki müstearlık, nereleri de- Beir Atalay: “Bu kurulu etkili olacak, etkili klacaz. Bu konuda belki her ey yasa metnine geçirilmiyor. Biraz da ‘çok balayc olmayalm, biraz esnek çalalm’ diye…” netleyebilecek? Yasada inceleme ve denetleme yetkisinin sınırı çizilmiyor. Ama Müstearlıa koordinasyon yönünden balı olan her kurumun inceleme ve denetleme kapsamında olabilecei gibi bir anlam çıkıyor. Bu kurulular arasında Jandarma da var, MT KAMU DÜZENİ VE GÜVENLİĞİ MÜSTEŞARLIĞI ANA HİZMET BİRİMLERİ DANIŞMA BİRİMLERİ YARDIMCI HİZMET BİRİMLERİ Planlama, Koordinasyon ve Sosyal Destek Daire Başkanlığı Görevi: Belirlenen politikaların uygulanmasına yönelik eylem planları hazırlamak ve istihbarat getirecek kurumlar arası koordinasyonu sağlamak. Müsteşarlık Müşavirleri Terörle mücadele alanında özel bilgi ve ihtisasından yararlanılmak üzere en çok on Müsteşarlık Müşaviri görevlendirilebilir. Bakan onayı ile istihdam edilir. İnsan Kaynakları ve Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı Görevi: Müsteşarlık personelinin atama, nakil, disiplin, sicil, terfi, ücret, emeklilik ve benzeri özlük işlerini yürütmek. Araştırma-Geliştirme Daire Başkanlığı Görevi: Veri, bilgi ve belgeleri toplamak, tasnif etmek, analiz ve değerlendirmeler yapmak, rapor Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı Görevi: Müsteşarlığın orta ve uzun vadeli kurumsal strateji ve politikalarını belirlemek ve Müsteşarlık bütçesini hazırlamak. İletişim Daire Başkanlığı Görevi: Müsteşarlığın politikalarını kamuoyuna kabullendirmek için faaliyet yürütmek. Geçmişte bu birim Psikolojik Harp Dairesi olarak Hukuk Müşavirliği Görevi: Terörle mücadele mevzuatını ve uygulamasını değerlendirmek. Dış İlişkiler Daire Başkanlığı Görevi: İlgili uluslararası kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmak, uluslararası deneyimleri takip edip uygulamaya kazandırmak. 21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k G 21 de! PSİKOLOJİK HARP DAİRESİ’NE YENİDEN MERHABA Kurulacak müstearlıın görevleri arasında dikkat çeken bir dier ayrıntı da, yine 6’ncı maddenin d bendinde gizli: “Kamuoyunu bilgilendirmek ve halkla iletiimi salamak.” Bu maddeyle müstearlıa, psikolojik harp yetkisi veriliyor. AKP iktidarı bu ii yapan, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterlii bünyesinde faaliyet gösteren Toplumla likiler Bakanlıı’nı MT ve Jandarma rahatsız Tasarının 8. maddesinin 2. fıkrasında, Müstearlıın; Genelkurmay Bakanlıı, Dıileri Bakanlıı, MT Müstearlıı, Jandarma Genel Komutanlıı, Emniyet Genel Müdürlüü ve Sahil Güvenlik Komutanlıı’ndan aldıı istihbaratı, kendi havuzunda toplayacaı yazıyor. Ancak MT ve Jandarma’nın kurulacak müstearlıktan rahatsız olduu belirtiliyor. Müstearlıın kurulmasına ilikin, “MT’i fiilen çileri Bakanlıı’na balı bir istihbarat ubesi durumuna düürecekler” deerlendirmesi yapılıyor. Babakanlık’a balı MT’in, yeni müstearlık aracılııyla çileri Bakanlıı’na balı bir ubeymi gibi çalıtırılmasının yanlı olduu ifade ediliyor. Müstearlıın kurulması, AKP Hükümeti’nin Ulusal Program Taslaı’nda da yer alan “Jandarma’nın yetkilerini sivil güvenlik birimlerine devretme” planının bir parçası olduu deerlendirmesi de yapılıyor. E. TÜMGENERAL ALAETTN PARMAKSIZ (E. Genelkurmay stihbarat ve stihbarata Kar Koyma Daire Bk.) Yabancıların çalıtırılması sakıncalı Böyle bir kurumun çileri Bakanlıı’na balı olarak ileyebileceini düünmüyorum. MT kurulacak müstearlıın balı olacaı yerden daha üst bir makama balı, ancak onun altındaymı gibi bir durum olacak. Hiyerarik açıdan bir sıkıntı, daha kurulu aamasında olur. Personel düzeni açısından hem sözlemeli hem de yabancıların çalıması yanlı. Yabancılarla ibirlii yaparsın, uzmanlar getirirsin bilgisine bavurabilirsin ancak yabancıların çalıması sakıncalıdır. Adı güvenlik müstearlıı olacak ama orada yabancılar çalıacak. Personelinin sözlemeli olması ise bir takım insanları istihdam etme amaçlı olabilir. 22 G Ayd›nl›k G 21 HAZRAN 2009 “AB’ye uyuyoruz, bu kurum anti-demokratik” diye 2003’te kapatmıtı. Bu görev daha sonra, Babakanlık Güvenlik leri Genel Müdürlüü’nce ve çileri Bakanlıı’nca yapılmaya balanmıtı. Bu kurumun tüm yetkileri imdi kurulacak Müstearlıa veriliyor. ÖRTÜLÜ ÖDENEK, ‘YASA METNİNE GEÇİRİLMEYEN’ İŞLER İÇİN Mİ? Kurulacak müstearlıın bütçesi de incelenmeye deer. Çalıtırılacak kiilere verilecek maalar, dier kamu personelinin aldı- ı ücretlerin kat kat üzerinde. kramiye ve maa tutarındaki ödüller de cabası. Ancak en dikkat çekici ayrıntılardan biri, Müstearlıın bütçesiyle ilgili usul ve esasları belirleyen 16. maddenin 1. fıkrasında gizli: “Müstearlık, 10.12.2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na tabi, genel bütçeli bir idaredir. Bu Kanun kapsamında yürütülen ve gizlilik ihtiva eden iler için 5018 sayılı Kanun’un 24. maddesi esaslarına göre Müstearlık bütçesine ödenek konulur.” 5018 sayılı kanunun 24. maddesi, kurulacak müstearlıa örtülü ödenek ayrılmasını öngörüyor. İL-İLÇE DÜZEYİNDE ÖRGÜTLENECEK Tasarının 18. maddesiyle müstearlıa, tarada irtibat birimi kurma yetkisi de veriliyor. Valilikler bünyesindeki l Sosyal Etüt ve Proje Müdürlükleri, müstearlıa balı hale getiriliyor. Bu, örgütün taraya kadar geniletilmesini ve yürütülecek psikolojik savaın en ücra köelere kadar yayılmasını amaçlıyor. TEZGÂHI FARK ETMEDİLER Yürütme maddeleriyle birlikte topu topu 20 maddeden oluan kanunun içine gizlenmi tuzakları, muhalefet milletvekilleri de algılayamadı. Ne CHP’li vekiller, ne MHP’li vekiller, ne de DTP’liler TBMM çileri Komisyonu’nda tasarının özüne ilikin itirazda bulunmamılardı. Tasarı birkaç teknik düzeltmenin ardından komisyondan rahatça geçirildi. “TAYYİP, ÖZEL ÖRGÜTÜNÜ YASALLAŞTIRIYOR” Kamu Düzeni ve Güvenlii Müstearlıı’nın kurulma amacının, Tayyip Erdoan’ın fiilen kurduu belirtilen “özel istihbarat örgütü”nü yasal statüye kavuturmak olduu söyleniyor. Özellikle yasadıı dinlemelerin Tayyip Erdoan’ın “özel istihbarat örgütü” tarafından yapıldıı kaydediliyor. Yurtdıından Türkiye’ye getirilen 11 yüksek teknolojili dinleme aygıtının bir kıs- Müstearln kurulma amacnn, Tayyip Erdoan’n fiilen kurduu “özel istihbarat örgütü”nü yasal statüye kavuturmak olduu söyleniyor. mının, bu örgüte tahsis edildii de belirtilmiti. NAZİLERİN GESTAPO’SUNA BENZİYOR Yeni Müstearlık, bu özellikleriyle Nazilerin Gestapo’sunu hatırlatıyor. Gestapo, 1933 yılında Nazi Almanyası’nda kurulmutu. Gestapo, Almanca’da gizli devlet polisi anlamına gelen “geheime-staat-polizei”nin kısaltması. Alman halkı bu örgütü Nazi partisinin (NSDAP) polisi olarak niteliyordu. Örgütün amacı, halk içinde korku yaratarak Alman faizmine direnenleri ve Yahudileri ortadan kaldırmaktı. Örgüt, herkesi ajanlatırarak toplumun tabanına yayılmayı hedeflemi ve bunu büyük oranda baarmıtı. Örgüt, kendisine gelen ihbarlarla sokak ortasında sorgusuz sualsiz infazlar gerçekletirmi; bu sayede hem güçlü olduu izlenimini vermi, hem de toplum üzerinde baskı E. TÜMGENERAL OSMAN ÖZBEK (E. Jandarma Genel Komutanl Harekât Bk.) Gayri ciddi! Ölü doacak bir müstearlıktır. Hiçbir yararı olmaz. Böyle bir müstearlık tehlikeyi ciddiye almamak anlamına gelir. Bunda dı güçlerin de etkisi vardır. Normalde Babakanlık’a balı olarak kurulması gerekir. Ancak Babakanlık’a balı olarak kurulsa da terörü yabancı güçler destekledii için fazla bir etkisi olmaz. Çünkü büyük bir tehdit olduunu gören, buna göre yapılanan bir kurulu kurulması gerekir. Etkin bir yapılanmaya kavuturulacak Terörle Mücadele Yüksek Kurulu bu ileri götürebilir. Ancak bu yeni yapılanma gayri ciddidir. HASAN FEHM GÜNE (Eski çileri Bakan) Yeni bir yasaya gerek yok! Bu, terörle mücadeledeki baarısızlıın birdıa vurumudur. “ABD, Irak ve Irak’ın kuzeyiyle istihbarat paylaımı yapacaız” dediler; olmadı, bir ie yaramadı. Bu müstearlık da onun gibi olmazlardan biridir. Böyle bir yapıyla terörle mücadele konusunda etkin bir sonuç alamazlar. Yeni bir yasa çıkarmaya gerek yok. Bu iin esasını oluturan Terörle Mücadele Yüksek Kurulu ihtiyacı karılayabilir. RAHM GÜNER (CHP Ordu Milletvekili/Hukukçu) CIA ve Mossad parmaı Yeni Müstearlk, Hitler’in Gestapo’sunu hatrlatyor. AKP Hükümeti’nin Kamu Düzeni ve Güvenlii Müstearlıı kurma giriimleri faizmin ayak sesleridir. AKP kendi derin devletini resmiletirmek istiyor. Bu müstearlıın kurulması iinin içinde CIA ve MOSSAD parmaı olduunu düünüyorum. Zaten yabancı kiilerin bu kurumda çalımasının öngörülmesi de artık yabancı ajanların Türkiye’de rahatça faaliyet gösterebilmeleri anlamına geliyor. 21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k G 23 ULUSAL GÖRÜŞ Rum basınından seçme haberler… Yaklaşık 20 yıldır Rum basınını sürekli izliyorum. Kıbrıs sorununda yaşanmakta olan tüm süreçleri de yakinen takip ediyorum. Bütün bunlar, benim Rum tarafının Kıbrıs sorununa bakışı konusunda hatırı sayılır bir bilgi birikimine sahip olmama neden oldu. Rumların Kıbrıs sorununu çözmek istemediklerini, masa başında Ada’yı HÜSEYİN MACİT YUSUF Yunan yapacak çözüm yolları peşinde olduklarını, emperyalizmle kol kola Türk düşmanlığı yaparak Enosis ve Megali İdea ülkülerini gerçekleştirme çabalarını yıllardır ibretle izliyorum. Bu nedenle ‘Rum ile birleşelim, barış içinde kardeş kardeş yaşayalım’ tezlerini ortaya koyanların; Rum’u iyice tanımadan, gerçekçi olmayan ve Kıbrıs Türkü’nün sonu olabilecek bir doğrultuda siyaset yapmalarını kınıyorum. 1963-64-67 ve 1974’te Rum’un saldırılarına maruz kalmış Kıbrıs Türk halkının bir bireyi olarak, yaşadığımız olumsuzluklardan artık ders alınmasının gerekliliğine inanıyorum. Rum’un bizi soykırım yaparak yok etme idealleri bugün de maalesef geçerlidir. Adada kahpece katledilen; göçe, insanlık dışı şartlarda yaşamaya zorlanan; horlanan, hakları gasp edilerek ikinci sınıf vatandaş muamelesi gören hep Kıbrıs Türkü olmuştur. ANKARA VE LEFKOŞA SİYASETLERİNİ DÜZELTMELİ KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ömrünün elli senesini uzlaşma niyeti olmayan Rumlarla anlaşmaya, barış yapmaya harcadı. Şimdiki Cumhurbaşkanımız Mehmet Ali Talat da Türkiye’nin AB macerasına zarar gelmemesi adına, masa başında tutuluyor. Müzakerelerden hiçbir sonuç çıkmayacağını bile bile havanda su dövülüyor; halklara boşuna ümit pompalanıyor. Bizi Ankara’dan ve Lefkoşa’dan yönetenler Rum’un gerçek yüzünü artık görmeli ve buna göre siyasetlerini düzeltmelidirler. Siz değerli okurlarımın Rum’un gerçek amacını daha iyi anlayabilmesi için Haziran ayında Rum basınında çıkan bazı haberleri derledim. Bu haberlerle ilgili yorum yapmama gerek olmadığını, Rum’un her şeyi gözler önünde, açıkça ve çekinmeden yaptığını göreceksiniz… SURİYE’YLE KKTC’YE DENİZ SEFERLERİNİ KONUŞACAKLARMIŞ -“Rum Dışişleri Bakanı Markos Kiprianu, bir dizi temasta bulunmak amacıyla dün akşam Suriye’ye gitti. Suriye ziyaretinin amacının Suriyeli meslektaşıyla Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas’ın resmi ziyareti için hazırlık konusunda görüşmelerde bulunmak olduğunu ifade eden Kiprianu, Suriye ve KKTC arasındaki deniz seferlerine ilişkin bir soru üzerine ise, bunun askıda bulunan ve ele alınacak olan konular arasında bulunduğunu söyledi.” (1 Haziran 2009, Haravgi) AB MESAJI -“KS EDEK Başkanı Yannakis Omiru, doğrudan müzakerelerin başlamasından 9 ay sonra Türk tarafının bilindik uzlaşmaz tezlerinde ısrarlı olduğunu öne sürdü. Omiru, Rum tarafının öncellikle, Türklerin niyetleri konusunda uluslararası toplum ile Avrupa’yı bilgilendirmesi ve Türkiye-AB katılım diyalogunun daha ileriye gitmesine rıza göstermeyeceği konusunda AB ortaklarına mesaj göndermesi gerektiğini yineledi.” (1 Haziran 2009, Fileleftheros) -“Rum Yönetimi Başkanı Hristofyas, ‘Kıbrıs sorununun çözümü ve Türkiye’nin AB’ye ve Kıbrıs Cumhuriyeti’ne karşı yükümlülüklerini yerine getirmesi, AB’ye daha yakın olmasına yardımcı olacaktır’ iddiasında bulundu.” (11 Haziran 2009, Haravgi) 24 G Ayd›nl›kG 21 HAZRAN 2009 TOPRAK TALEPLERİ -“Mehmet Ali Talat ile Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas, ‘toprak’ konusundaki ilk niyetlerinin kaydedilmesi için bu haftalarda büyük olasılıkla görüşme yapacaklar. Hristofyas’ın, Karpaz’ın bir bölümü ile Ziyamet ve aşağı bölgesinin de Rum tarafına verilmesini istediği kanaatindeyiz.” (3 Haziran 2009, Politis) -“Omorfo’nun verilmesi Başkan Hristofyas ve Kıbrıs Rum tarafı için kırmızıçizgidir. Omorfo’nun iadesi ve belirli sayıda göçmenin geri dönüşü olmadan, Başkan Hristofyas’ın toprakla ilgili temel hedeflerinden birinden ciddi bir uzaklaşma olur.” (10 Haziran 2009, Alithia) - Sözde “Maraş Belediye Başkanı” Aleksis Galanos, Maraş kökenli Rumların gelecekte buraya yeniden iskân edilmelerinin hazırlıklarını yapmak amacıyla BM’den uzmanların Maraş’a gideceklerini iddia etti ve Rum Yönetimi Başkanı Hristofyas’ın bu yönde BM nezdinde girişimlerde bulunduğunu söyledi. 12 Haziran günlü Rum gazeteleri, Galanos’un bu iddiasına geniş yer verdiler. BAŞPİSKOPOS: SAHTE DEVLETİN TANINACAĞI YALAN -“Başpiskopos II. Hrisostomos, ‘Siyasilerimiz işgal ve istila konusunu toplumlararası soruna dönüştürdü. Bugün birçoğu, Kıbrıs sorununun çabucak çözümlenmesi gerektiği, zira Kıbrıs’ın bölüneceği; Kıbrıs sorununun çabucak çözümlenmesi gerektiği, zira sahte devletin tanınacağı şeklinde bağırıyorlar. Bu yalandır’ dedi. Uyanık olmaları için Helenizme çağrıda bulunan Hrisostomos, Türklerin sadece Kıbrıs sorununda değil Ege ve Trakya’da da ısrar edeceğini savundu.” (1 Haziran 2009, Simerini) -Rum Hükümet Sözcüsü Stefanos Stefanu, Haravgani gazetesine verdiği röportajda, Hristofyas’ın TC kökenli KKTC vatandaşları ve dönüşümlü başkanlık konularında taviz vermiş olduğu iddialarının gerçeği yansıtmadığını, aksine Hristofyas’ın Kıbrıs Rum tarafının daha önce bu konularda kabul etmiş olduğu tezleri iyileştirerek müzakere masasına sunduğunu söyledi. (5 Haziran 2009) “TÜM KIBRIS ULUSAL KURTULUŞ CEPHESİ” KURULUYOR -5 Haziran günlü Fileleftheros, “Kıbrıs’ın kurtuluş mücadelesini koordine etmeyi” hedefleyen bir dernek kurulduğunu bildirdi. Gazete, Lefkoşa’nın Rum kesiminde 3 Haziran Çarşamba günü, örgüt ve dernek temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda, “Tüm Kıbrıs Ulusal Kurtuluş Cephesi”nin (PEAM) kurulmasına karar verildiğini yazdı. -6 Haziran günlü Simerini ve diğer gazeteler Rum Savunma Bakanlığı’nın açıklamasına dayanarak, 11-14 Haziran 2009 tarihlerinde, askerlerin katıldığı taktik tatbikatı icra edileceğini bildirdiler. Simerini, “Milli Muhafız Ordusu’nun ‘Dimitra 2009’ Tatbikatı İlan Edildi” başlığıyla yansıttığı haberde, tatbikatın, RMMO Lojistik Destek sisteminin uygulamasıyla ilgili olduğunu ve iki aşamada icra edileceğini, tatbikatın sevk ve idaresinin RMMO tarafından yapılacağını yazdı. “TALAT İSTEDİĞİ KADAR PROTESTO MEKTUBU GÖNDERSİN” -Rum Ticaret Sanayi ve Turizm Bakanı Andonis Pashalidis, Ada’nın güney deniz bölgesinde, 12 parselde daha hidrokarbon araştırma izni vereceklerini açıkladı. Simerini haberi, “Ticaret Bakanı hidrokarbonlar konusunda ‘baskı görmüyoruz’ dedi ve Talat’ın Birleşmiş Milletler’e istediği kadar protesto mektubu gönderebileceğine işaret etti” spotuyla aktardı. Pashalidis, “Bizim söyleyebileceğimiz, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarının korunduğu ve kimsenin egemenlik haklarımızdan kuşku duymasına veya bunları değiştirmesine izin vermediğimizdir” dedi. (11 Haziran 2009)G YARGITAY HUKUK GENEL KURULU’NUN KARARI: ‘Millete hakaret, yurttaşın kişilik haklarına da saldırıdır’ Yargtay Hukuk Genel Kurulu, Orhan Pamuk’un “30 bin Kürdü ve 1 milyon Ermeni’yi öldürdük” sözlerinin, Türk milletinin fertlerinin kiilik haklarna saldr olup olmad tartmasna son noktay koydu. Bundan sonra her TC vatanda, milletine hakaret eden kiiye tazminat davas açabilecek. HAYAT ÖZCAN / SLVR Av. Kemal Kerinçsiz ve arkadalarının, Orhan Pamuk’un “30 bin Kürdü ve 1 milyon Ermeni’yi öldürdük” sözleri üzerine açtıkları davada, yeni bir aamaya gelindi. ili 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin davayı iki kere reddetmesi üzerine, dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na gönderilmiti. Kurul, 13 Mayıs 2009 tarihinde oy çokluu ile kabul ettii Yargıtay ilamını açıkladı. Bir ilk nitelii taıyan ilama geçmeden, davanın nasıl baladıını ve aamalarını kısaca hatırlatalım. GEREKÇE: KİŞİLİK HAKLARINI İHLAL Av. Kemal Kerinçsiz ve arkadaları, Orhan Pamuk’un yabancı bir dergide yayımlanan röportajında “30 bin Kürdü ve 1 milyon Ermeni’yi öldürdük. Türkiye’de hiç kimse bunu dile getirmeye cesaret edemiyor. Ben ediyorum” eklindeki beyanı üzerine; Türk milletini ve atalarımızı katil ilan ettii, ifadeleriyle milletin bütün fertlerini yabancı milletler karısında zor duruma düürdüü, bu sözlerin Türk milletinin bütün fertlerine, tarihine ve çıkarlarına darbe vurduu, fert olarak da kiilik haklarının aır surette ihlal edildii gerekçeleriyle, Pamuk hakkında manevi tazminat davası açmılardı. ili 3. Asliye Hukuk Mahkemesi, ‘davacıların salt Türk milletinin bir ferdi olmaları nedeniyle, yansıma yoluyla kiilik haklarına saldırı olduunun kabulüne imkan bulunmadıı” gerekçesiy- le, davayı reddetmiti. Bunun üzerine, Kerinçsiz ve arkadaları kararı temyiz etmi; Yargıtay 4. Hukuk Dairesi de yerel mahkemenin kararını bozmutu. Yerel mahkemenin kararında direnmesiyle dosya, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na gönderilmiti. “MİLLETE AİDİYET DUYGULARI, KİŞİLİK DEĞERLERİ KAPSAMINDA” Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Kerinçsiz’lerin temyiz talebinin kabulüne, yerel mahkemenin ‘direnme’ kararının bozulmasına karar verdi. Kurul’un Y.argıtay ilamında öyle denildi: “Hukukumuzda kiilik haklarının tanımı yapılmamı ve bu hakkın hangi deerleri kapsadıı açıklanmamıtır. Böylece kiilik haklarının nelerden ibaret olduunun belirlenmesi ve sınırının çizilmesi yargıya bırakılmıtır. Kiisel deerlerin; fiziki, duygusal ve sosyal kiilik deerli olarak belirlendii, kiinin toplum içindeki mesleki kimlii, eref ve haysiyeti, özgürlüü, vücut ve ruh bütünlüü ve salıı, ırk, din ve vatandalık gibi baları kapsadıı kabul edilmektedir. “Anayasanın 66. maddesine göre ‘Türk Devletine vatandalık baı ile balı olan herkes Türk’tür’. …mensubu bulundukları ve Anayasa ile çerçevesi belirlenmi bir millete aidiyet duyguları da yukarıdaki açıklamalar nazara alındıında; kiilik deerleri kapsamında ve hukuki koruma altındadır. “Davalı tarafından söylendii iddia edilen sözlerin, davacının vatandalık baı ile balı bulundukları Türk milletine yönelik olması durumunda, davacıların aktif dava ehliyetinin bulunduunun kabulü gerekir. “… Davacıların aktif dava ehliyetinin varlıının kabulü ile davanın esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir…”G 21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k G 25 ÖNCÜL (ULUSAL) KÖYLÜLERN SEVNDREN RAPOR Köylülerin toprağına el koyan ağanın tapusu geçersiz Öncül köylülerinin Hazine’den kiraladklar arazilere sahip çkan Halit Ayhan ve Salih Bertan’n tapularnn geçersiz olduu ortaya çkt. Tapular geçersiz klan, Tarm Reformu anlurfa Bölge Müdürlüü müfettilerinin hazrlad rapor. Raporda, Öncül köyünde bugüne kadar verilen tüm sat izinlerinin iptal edilmesi gerektii belirtiliyor. EMNE DÖLEK anlıurfa’nın Akçakale ilçesi Öncül köylülerinin Hazine’den kiraladıkları arazileri kullanan Halit Ayhan, arazinin kendine tapulu olduunu iddia etti; ancak tapusu geçersiz çıktı. Geçen haftaki haberimiz üzerine Halit Ayhan, köylülerin kiraladıkları hazine arazilerinin, kendisine ait tapulu arazilerle iç içe olduunu; bu nedenle söz konusu hazine arazilerini kullanma önceliinin kendisinde bulunduunu öne sürdü. Öncül köylüleri bu iddia üzerine, Halit Ayhan’ın tapularının geçersiz olduunu ortaya koyan Tarım Reformu anlıurfa Bölge Müdürlüü raporuyla birlikte, 17 Haziran günü Ankara Tarım Reformu Genel Müdürlüü’ne bavurdular. 26 G Ayd›nl›k G 21 HAZRAN 2009 Tarım Reformu Genel Müdürlüü, köylülerin bavurusu üzerine, anlıurfa Bölge Müdürlüü’nden konuyla ilgili rapor istedi. Genel Müdürlüün, gelecek raporu deerlendirerek önümüzdeki günlerde kullanım hakkının kimde olduuna ilikin karar vermesi bekleniyor. MÜFETTİŞ RAPORU: ARAZİ SATIŞLARI İPTAL EDİLMELİ Köylülerin Genel Müdürlüe ilettikleri belge yeni deil. Belge, Öncül köyünde incelemelerde bulunan Tarım Reformu anlıurfa Bölge Müdürlüü müfettileri tarafından 8 Mayıs 2009 tarihinde, Akçakale Kaymakamlıı üzerinden Tapu Sicil Müdürlüü’ne iletilmek üzere hazırlanmı. Raporda, Tarım Reformu anlıurfa Bölge Müdürlüü tarafından Öncül Köyü’nde bugüne kadar verilen tüm satı izinlerinin iptal edilmesi gerektii belirtiliyor. Raporun ayrıntıları öyle: “Bölge Müdürlüümüzce yürütülen satı ilemlerinde, Tarım Reformu Genel Müdürlüü Kamulatırma, Toplulatırma, Daıtım Daire Bakanlıı’nın 30.03.2009 tarih ve 941-1577 sayılı yazıları ekinde bulunan 25.03.2009 tarih ve 97-1505 sayılı Tarım Reformu Genel Müdürlüü Tefti Kurulu Bakanlıı yazısı ve 24.03.2009 tarihli Makam Oluruna istinaden Akçakale lçesi Öncül Köyü’nde kain 1 ila 14 nolu parsellerde kurumumuz tarafından bugüne kadar verilen tüm satı izinlerinin iptal edilmesine…” “BENDEN KİRA ALMAYI MÜDÜRLÜK KABUL ETMEDİ” Öncül köylülerinin toprak mücadelesiyle yakından ilgilenen çi Partisi Genel Sekreter Yardımcısı Bayram Yurtçiçek, 17 Haziran’da Ulusal Kanal Ana Haber Bülteni’ne telefonla katıldı. Yurtçiçek, müfetti raporlarının Halit Ayhan’ın imdiye kadar Öncül köyünde aldıı tapuların geçersiz olduunu ortaya koyduunu söyledi. Yurtçiçek, Ayhan’ın Öncül köyündeki Hazine arazilerini, siyasi ilikileri sayesinde kullandıını belirtti. Yurtçiçek’in katıldıı programın bir dier konuu, Öncül köylülerinin kiraladıkları arazileri kullanan Halit Ayhan’dı. Ayhan, köylülerin kiraladıkları arazilerin Hazine’ye ait olduunu kabul etti. Ancak söz konusu arazileri kullanma hakkının öncelikle kendisine ait olduunu iddia etti. Ayhan öyle konutu: “Benim Öncül Köyü’nde 1000 dönümlük tapum var. Köylülerin kiraladıkları hazine arazileri ise benim tapulu arazimle müterek. Kanun, ahıs arazileriyle müterek hazine arazilerinin kullanım hakkını öncelikle mülk sahibine veriyor. Ben de söz konusu arazileri kiralamak için Tarım Reformu anlıurfa Bölge Müdürlüü’ne ifahen bavurdum, ancak Tarım Reformu Bölge Müdürlüü arazi davalı olduu için benden kira bedeli almayı kabul etmedi.” “TAPUMU İPTAL EDEBİLİYORLARSA, ARAZİLERİ KÖYLÜ KULLANSIN” Ayhan, Ulusal Kanal’ın “Peki sizden kira alamayız diyen Tarım Reformu Bölge Müdürlüü, arazileri köylülere nasıl kiraya verdi?” sorusuna ise u cevabı verdi: “Ben bu uygulamaya itiraz ettim ve itirazım deerlendirmeye alındı. lemde yanlılık olduu anlaıldı ve yanlılıı düzeltmek için u an çabalıyorlar. Benim tapumu devlet iptal edebiliyorsa arazileri köylüler kullansın.” Ayhan, “Hâlâ düzeltilememi bir yanlı söz konusu ise siz arazileri nasıl kullanıyorsunuz” sorusuna ise “Ben o arazilere pamuk ve budayı geçen yıl ekmitim” cevabını verdi. Oysa bölgedeki Ulusal Kanal ekibi, Halit Ayhan’ın pamuk ekmeye birkaç hafta önce baladıını tespit etmiti. Köylülerin, Hazine arazilerini kullanabilmek için ödedikleri 53 bin TL karlnda sahip olabildikleri tek ey, ellerinde tuttuklar kira sözlemesi oldu. arazileri birkaç yıl öncesine kadar Öncül köylüleri kullanıyorlardı. Öncül köylüleri, söz konusu arazileri 1974 yılında uygulamaya konulan Toprak ve Tarım Reformu Kanunu kapsamında kullanmaya baladılar. Arazilerin Hazine’yle davalı hale gelmesinin nedeni ise ahıslara ait daınık halde bulunan arazilerin bir araya getirilmesi için anlıurfa’da uygulamaya konulan toplulatırma ilemi. Bu ilem sırasında Tarım Reformu Bölge Müdürlüü ahıslara ait arazileri hazine arazilerinden ayırmak için hazineye bitiik arazisi olanlara çi Partisi Genel Sekreter Yardmcs Bayram Yurtçiçek: “Buradaki tek kusurlunun Halit Ayhan olduunu söylemek yanl olur. Bu arazileri köylülere kiraya veren, ancak kiraya verdikten sonra köylülerin arazileri kullanmasn salayamayan anlurfa Tarm Reformu Bölge Müdürlüü de, Akçakale ARAZİLER ÜZERİNDEKİ DAVA Kaymakaml da, Akçakale SÜRÜYOR Jandarma Komutanl da bu Halit Ayhan’ın “Kullanım hakkı öncelikle benim” dedii iten sorumludur.” ‘Ulusal’ köylüsü: Bir tek siz kol kanat gerdiiniz için… Köylerinin adını ‘Ulusal’ olarak deitirme kararı alan Öncül köylüleri, neden böyle bir karara vardıklarını Ulusal Kanal’a anlattılar. Köylülerden Mahmut Afin, “Topraklarımız resmen igal edildi, ama bize Ulusal Kanal’dan baka destek veren olmadı. Bu nedenle köyümüzün adını Ulusal olarak deitirmeye karar verdik. Tüm köylüler bu konuda hemfikir…” dedi. Türkçeleri iyi olmadıı için dertlerini Arapça olarak anlatan kadınların gönüllü tercümanı, köy muhtarı Salih Afin’in ei Hanse Afin ise “kencedeyiz, zulümdeyiz, hiç kimse bize sahip çıkmadı. Siz bize sahip çıktınız.” diye konutu. Musa it, köyün adının deiebilmesi için gerekli resmi ilemleri en kısa zamanda yerine getireceklerini söyledi. Musa it’in ardından, sözü kardei Salih it aldı: “Köyümüzün adını Ulusal yapmaya kararlıyız. imiz hallolur veya olmaz; sonuçta siz bize yardımcı oldunuz, kol kanat gerdiniz…” baka bir yerde arazi gösteriyor. Arazi sahiplerinden duruma itiraz ederek mahkemeye bavuranlar oluyor. Bu nedenle 20 yıldır devam eden davalar var. Halit Ayhan’ın kullandıı arazi de ite bu davası devam eden arazilerden. Ayhan, bu araziyi Hazine’yle davalı bir baka ahıstan devralmı. Tarım Reformu anlıurfa Bölge Müdürlüü’nün Halit Ayhan’ın tapusuna geçersiz raporu vermesinin nedeni de bu. Yani aslında Halit Ayhan köylülerin deyimiyle bakasından tapu deil, dava satın alıyor. “Tapulu 21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k G 27 Kül Tutanakları XXXIII. Biz dört kiiydik: Ârif, Ahmet, Cemâl ve bir de ben Dört kiiydik: okumaya indik bu kente; bu avadanlk eskisineArif Çölemerik’ten: bir ar yumruk alm gibi yamyass burnu Yüzü yok görünürdü baktnda: bir dipçie çarpmAhmet mi- bir da aasn andrrd: partal, yamal, ne giyse; Arada bir konuurdu ya; ne söylese, hep yukardanSon snavda tandk Cemâlî; hiç söylemedi, nasl, nerden Gülüüyle: belki Elaziz’den, Diyarbakr’dan belkiBir de ben Hozat’tan: brakalm enimi-boyumu Böyle söz eskitmem, arzuhâlci babamdan- L Köyde hiçbir ailenin kendine ait arazisi yok. Kimileri hamallk yaparak geçiniyor. Her bir ailenin en az 8 çocuu var. arazim” dedii araziyi devraldıı kiiye “Sen araziyi bana devret, ben bu ii hallederim” diyor. Davalı arazilerle ilgili anlıurfa Asliye Hukuk Mahkemesi 11 Haziran’da özet kararını açıkladı. Mahkemenin verdii kararın hazinenin lehine mi aleyhine mi olduu ise önümüzdeki günlerde açıklanacak gerekçeli kararın ardından belli olacak. YURTÇİÇEK: “ASIL SORUN BÖLGEDEKİ OTORİTE BOŞLUĞU” çi Partisi Genel Sekreter Yardımcısı Bayram Yurtçiçek, “Hazine arazilerinin köylüye kiraya verilmesinde bir aykırılık yok. Aykırılık, Halit Ayhan’ın mahkemesi süren arazileri satın alarak ve Akçakale’deki ilikilerini devreye sokarak köylülerin yıllardır kullandıkları Hazine arazilerini airet gücüyle kullanmasıdır” dedi. Güneydou’daki otorite boluuna dikkat çeken Yurtçiçek, öyle konutu: “Buradaki tek kusurlunun Halit Ayhan olduunu söylemek yanlı olur. Bu arazileri köylülere kiraya veren, ancak kiraya verdikten sonra köylülerin arazileri kullanmasını salayamayan anlıurfa Tarım Reformu Bölge Müdürlüü de, Akçakale Kaymakamlıı da, Akçakale Jandarma Komutanlıı da bu iten sorumludur. Devlet yok mu? Eer köylüler bu araziyi kullanamayacaksa neden kiraya verildi? Kiraya verildiyse devlet gücüyle köylülerin bu arazileri kullanması salanmalı- 28 G Ayd›nl›k G 21 HAZRAN 2009 Biz dört kiiydik: okumaya indik bir krk yamal otobüsten Otobüs de yiitmi hani: üç kez frensiz inmi Zigana’lardan Her bir yan ses: bozlak düzeninde bir uzun ezgiBizden baka kaç adam, saymadk: dar ceket, yakasz mintan Kucaklarnda: all-dall tahta bavullar, dürülü yorganBir tek kadn: ya yok-sarnm krk nakl bir abaya Gözlerinde: bir ksr aaç, bir kör toprak parças ve karYannda ay parças bir kz çocuu, elinde bir bebek: çaputtan Biz dört kiiydik: okumaya indik bu karanln aband kente Kim varsa indi: adamlar, kadn, çocuk Daldlar: tahta bavul, dürülü yorgan, çaput bebekBir daha hiç görmedik o adamlar; yok, gördük gibi dördünü Bir inaata tula tayorlard, kenti tayorlard. Birden bir harç yn indi üstlerine bir dev makinadan: Hiç görmedik demek ki! Biz dört kiiydik: okumaya indik bu kente Küf, pas basm caddeleri; alanlar uultu-kyamet Nereye dönsen çkmaz, yazgnn kemirdii evlerEl tersi ettik çkmazlar, küfü, pas; okumaya girdik Girmi bizden önce niceleri: güneten, aydan, simden, ipekten Il l, prl prl ne varsa, hepsindenIkla yonttuk kunt karanlklar ve söktük Bir soluk söktük acmasz zaman’danKrmak üzereyken geçmiin kör trpann Aydnlklara yürüyecekken: atein ve demirin ustas halkla Birden sirenler, kemik çatrtlar, yrtlan et, alevsalar Yarnlar: yerlerde! Biz dört kiiydik, okumaya indik: Ârif, Ahmet, Cemâl ve Ben Nice Ârif, nice Ahmet, nice Cemâl ve nice Ben Döndük! Döndük: Zigana’lar, bozlak ve bir aaç: ksr ve bir kör toprak Aramzda… Aramzda kül yn bir sunak! YILMAZ GRUDA BAŞSAĞLIĞI Merkez ilçe başkanımız Gaye Güler’in babası parti üyemiz Talat Güler’i kaybettik. Ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyoruz. İşçi Partisi Balıkesir İl Örgütü BAŞSAĞLIĞI Parti üyelerimiz Cemal, Ali İhsan ve Suna Şimşek’in kardeşi Süleyman Şimşek hayatını kaybetti. Arkadaşlarımızın acısını yürekten paylaşır, yakınlarına başsağlığı ve sabır dileriz. İşçi Partisi Altındağ İlçe Başkanlığı 21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k G 29 SEYİR DEFTERİ Tabipler, ‘tam gün’e karı eyleme hazırlanıyor zmir Tabip Odası Bakanı Suat Kaptaner, 18 Haziran’da yaptıı basın açıklamasıyla, tam gün tasarısının geri çekilmemesi durumunda, 24 Haziran’dan itibaren Türkiye çapında ‘beyaz eylem’ balatacaklarını açıkladı. Kaptaner, Maliye ve Salık Bakanlıı’nın “doktorlara verecek 1 kuruumuz yok” dediini hatırlatarak, hekimlerin emeine ve eitimine yakıan, insanca bir ücret istediklerini belirtti. Ulusal Hekim Birlii de 18 Haziran’da Ankara’da ‘Tam gün nedir, ne deildir” balıklı panel düzenledi. Ankara Üniversitesi Halk Salıı Ana Bilim Dalı Bakanı Prof. Dr. Recep Akdur, “tasarı özel sektöre ucuz i gücü yaratıyor” dedi. Gazi Üniversitesi Halk Salıı Anabilim Dalı Bakanı Prof. Dr. Sefer Aycan da, bu tasarının ardından gündeme getirilmesi planlanan Kamu Hastane Birlikleri yasa tasarısına dikkat çekti. ki tasarının birbirini tamamladıını söyleyen Aycan, hastanelerin ticari birer iletme haline dönütürüleceini belirtti. Op. Dr. Fehmi Katırcıolu da koruyucu hizmetlerin yok edilmesi ile 2002 yılında 13 milyar dolar olan salık harcamasının, 5 yılda 37 milyar dolara yükseldiini anlatarak, tasarının hastane barıını bozacaını söyledi. Antalya’da ‘sahil yamasına son’ eylemi Belediyeler parayı personele deil müteahhide vermi! Maliye Bakanlıı Muhasebat Genel Müdürlüü verilerine göre, Türkiye’de belediye bütçelerindeki açık 2 yılda 4,5 kat arttı. Belediyelerin, 2006’da 1,2 milyar lira olan bütçe açıı, 2007’de 2,2 milyara, 2008’de ise 5,2 milyar liraya çıktı. Belediyeler geçen yıl vatandatan 1,7 milyar lira emlak vergisi topladı; müteahhitlere ise 10 milyar 663 milyon 245 bin lira ödeme yaptı. Geçen yıl müteahhide ödenen bu para, belediye personeline ödenen paranın neredeyse iki katı. Zira harcamaların 5 milyar 944 milyon 940 bin lirasını personele yapılan ödemeler oluturdu. Toplam 30 milyar 959 milyon lirayı bulan harcamaların, 12 milyar 313 milyon 445 bin lirasını büyükehir belediyeleri gerçekletirdi. 30 G Ayd›nl›k G 21 HAZRAN 2009 Antalya’da “Turizmi Tevik Kanunu” adı altında, önce Milli Park vasfı kaldırılan, sonra da turizm tesisi yapılmak üzere AKP’ye yakın isimlere tahsis edilen kıyıların yamalanmasına karı, Kındılçeme’de miting düzenlendi. Tema Vakfı, Türkiye Tabiatını Koruma Dernei ve Antalya Barosu öncülüündeki mitinge çi Partisi, CHP, DP, EMEP gibi siyasi partiler ile ADD ve TGB de destek verdi. Çevre ve Orman Bakanlıı’nın, Beydaları Sahil Milli Parkı’nı Milli Park statüsünden çıkarmasıyla, Antalya’dan Kemer’e uzanan 822 hektarlık alan, yapılamaya açılmı; Kındılçeme, Göynük gibi yıllardır Antalya halkının piknik ve doal kamp alanı olarak kullandıı alanlar, aama aama inaat alanına dönütürülmütü. Göynük ve Kındılçeme sahil bölgelerinin 5 yıldızlı Porto Bello Otel’in sahibi Niyazi Gökhan’a tahsis edilmesinin ardından, yüzlerce hektarlık sahillere, 7 yıldızlı Rixos otellerinin sahibi Fettah Taminci talip olmutu. Devrim Dönmez/Antalya SEYİR DEFTERİ Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kongresi, bu yıl Türkiye’de yapıldı Prof. Manisalı kemoterapi tedavisi görecek Haseki Eitim ve Aratırma Hastanesi’nde ameliyat olan Prof. Dr. Erol Manisalı, 13 Haziran’da taburcu oldu. Manisalı, 4 ay boyunca Çapa Tıp Fakültesi’nde kemoterapi tedavisi görecek. Manisalı’ya, Ergenekon tertibi kapsamında tutuklandıktan sonra biyopsi yapılmı ve meme kanseri tehisi konulmutu. 4 Haziran’da Haseki Eitim ve Aratırma Hastanesi’nde ameliyat edilen Prof. Dr. Manisalı’nın, sol gösünden bir kitle alınmıtı. 5. Dünya Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kongresi, Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Dernei ev sahipliinde, bu yıl Türkiye’de düzenlendi. 13-17 Haziran günleri arasında stanbul’da gerçekletirilen kongrede, 97 ülkeden gelen bilim insanı, tıp alanındaki yeni gelimeleri tartıtı. Toplantıda, fizik tedavi ve rehabilitasyon hizmetlerinde yaanan sorunlar da masaya yatırıldı. Kongre Genel Sekreteri ve Marmara Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Bakanı Prof. Dr. Gülseren Akyüz, cihaz ücretlerinin hastalara geri ödemesinin 2 yıldan 5 yıla çıkarıldıını hatırlatarak, “hastalar sorunla karılaıyor” dedi. Salık hizmetlerinde kısıtlamaya gidildiini belirten Kongre Bakanı Prof. Dr. Önder Kayhan da fizik tedavi ve rehabilitasyon hizmeti alan hasta sayısında artı olduuna dikkat çekerek, “nsanlara geri ödemelerinin yapılması gerekir. Kaderlerine terk edemeyiz” dedi. Prof. Dr. Gülseren Akyüz, alanında yaptıı çalımalarla Sydney Licht Lectureship ödülüne layık görüldü. Abdüllatif ener: AKP’li vekillerinin 260 yolsuzluk dosyası var 998 okul yöneticisinin ataması ‘Bakan oluru’yla yapılmı! Türkiye Partisi’ni kurarak yeniden siyasete giren Abdüllatif ener, Alman Die Welt gazetesinde 13 Haziran’da yayımlanan röportajında, dokunulmazlıkların arkasında 300 yolsuzluk dosyası oyduunu belirterek, “Dosyaları biliyorum, Bunlardan 260’ı AKP’yle ilgili” dedi. Tayyip Erdoan’la iletiiminin koptuunu açıklayan ener, Erdoan için unları söyledi: “Takım oyuncusu deil. Önerileri kabul etmiyor. Her eyi kendi baına yapıyor.” Die Welt gazetesi ise ener’in tüm sırları bildii için ‘tehlikeli’ olduuna dikkat çekerek, haberinde “Erdoan’a korkuyu öreten adam” balıını kullandı. Milli Eitim Bakanlıı, 998 kiinin usulsüz atandıını itiraf etti. Türk Eitim-Sen, Eski Milli Eitim Bakanı Hüseyin Çelik’in “bakan oluru” ile yaptıı usulsüz atamaları kamuoyu gündemine getirmi ve konuyla ilgili hukuk mücadelesi balatmıtı. Sendika, tüm 76. madde atamalarının iptalini istemi ve Bakanlıa Türkiye genelinde 76. maddeye göre kaç kiinin atandıını sormutu. Bakanlık, eitim kurumu yöneticiliklerine yapılan atamalara ilikin listeyi sendikaya gönderdi. 76. maddeye göre müdür, müdür bayardımcısı ve müdür yardımcısı olarak, Türkiye genelinde 998 kiinin atamasının bakan oluruyla yapıldıı ortaya çıktı. Türk Eitim-Sen stanbul Bölge Bakanı Hanefi Bostan, yaptıı yazılı açıklamada, “Milli Eitim Bakanlıı’nın daha fazla zaman kaybetmeden 76. madde ile yapılan bütün atamaları iptal etmesi gerekmektedir. Bu, hukuk devletine saygının bir gereidir” dedi. 21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k G 31 SEYİR DEFTERİ Aratırma görevlileri 1 Temmuz’da i bırakacak Almanya: ‘Kılıçdarolu PKK’lılarla yakalandı’ iddiası yalan Almanya’daki Deniz Feneri davası sırasında ortaya atılan, “CHP Grup Bakanvekili Kemal Kılıçdarolu ve CHP Merkez Yönetim Kurulu üyesi Ali Kılıç, PKK’lılarla aynı araçta yakalandılar” iddiasına Almanya’dan 16 Haziran’da yalanlama geldi. Ali Kılıç’ın bavurusu üzerine, Almanya Hessen Eyalet Basavcılıı’ndan Basavcı Cladue imzasıyla, 27 Mayıs’ta yapılan açıklamada, CHP’lilerle PKK’lıların aynı araçta bulunduuna dair bir tutanaın bulunmadıı, adı geçen ahıslarla ilgili herhangi bir soruturma yapılmadıı belirtildi. Açıklamada, yapılan haberlerin asılsız belgelerle imal edildii ifade edildi. stanbul Üniversitesi’ndeki aratırma görevlileri, final ve bütünleme sınavlarının olduu 1 Temmuz’da i bırakma eylemi yapacak. güvencesi ve akademik özgürlük talebiyle uzun süredir mücadele yürüten aratırma görevlileri, 19 Haziran’da Makine Mühendisleri Odası stanbul ubesi’nde basın toplantısı düzenleyerek eylemi kamuoyuna açıkladılar. Danıtay’ın, aratırma görevlilerinin i güvencesini ortadan kaldıran YÖK kararının yürütmesini durdurmasına ramen karar hâlâ uygulanmıyor. Aratırma görevlileri adına açıklama yapan Emel Silahsızolu “hukuk bir an önce uygulanmalı ve bu haksızlıa son verilmeli” çarısında bulundu. Mayın yasası Anayasa Mahkemesi’ne gidiyor AKP milletvekillerinin oylarıyla TBMM’de kabul edilen, mayınlı arazilerin temizlenmesi adı altında toprakların yabancılara devredilmesini öngören yasayı, Abdullah Gül 17 Haziran’da onayladı. CHP ise yasanın iptali ve yürürlüünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne bavurmak için kolları sıvadı. CHP bavurusunda Danıtay’ın daha önce kararnameyle yapılmak istenen benzer düzenlemeyi iptal ettiini hatırlatacak. Bavuruda yasanın, Anayasa’nın “Devletin bütünlüü”nü düzenleyen, deitirilemez ve deitirilmesi teklif dahi edilemez 3. maddesi ile “toprak mülkiyeti”ni düzenleyen 44. maddesine aykırı olduunu vurgulanacak. CHP’nin bavuruyu önümüzdeki günlerde yapması bekleniyor. 32 G Ayd›nl›k G 21 HAZRAN 2009 Amasya Genelgesi’nin yıldönümü Taksim’de kutlandı Amasya Dernekleri Federasyonu (ADEF), Atatürk’ün 12-22 Haziran 1919 tarihleri arasında Amasya’da kalıını ve Amasya Genelgesi’nin yayımlanıının yıldönümünü kutlamak için, 14 Haziran’da stiklal Caddesi’nde yürüyü düzenledi. Yürüyüe, stanbul’da yaayan Amasyalıların yanı sıra stanbullular da destek verdi. Galatasaray Lisesi önünde toplanan dernek üyeleri, yöresel halk oyunları eliinde Taksim Meydanı’na yürüdü. Yürüyü boyunca çocuklar halka kiraz daıttı. Meydana varıldıında Amasya Genelgesi okundu. SEYİR DEFTERİ Erdal afak’a tekzip, Bayramolu’nun planı mı? TGB’li Liseliler halkçı eitim için yürüdü TGB’li Liseliler stanbul, Ankara, Mula, Samsun ve Edremit’te düzenledikleri eylemlerle ÖSS’yi ve çarpık eitim sistemini protesto ettiler. stanbul’daki eylemin adresi Kadıköy’dü. Bahariye’den skele Meydanı’na yürüyen liseliler Atatürk heykeli önünde basın açıklaması yaptılar. Açıklamaya, Kadıköy halkının youn katılımı da dikkat çekti. Liseliler adına konuan Mert Can Uslu, eitimde fırsat eitliinin olmadıına dikkat çekerek, ÖSS sisteminin adil olmadıını söyledi. Uslu öyle devam etti: “Eitim sistemi kökten deimelidir. Çada, bilimsel, milli ve tüm eitsizlikleri ortadan kaldıracak ‘halkçı’ bir eitim sistemi, sorunların çözümüdür. ‘Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür’ bireyler yetitirilebilmesi için tarikat okul ve yurtları kamulatırılmalıdır. Eitimde fırsat eitliinin salanması için özel okullar ve dershaneler kamulatırılmalıdır. Eitimimiz yabancı dillerin boyunduruundan kurtarılmalıdır. Dilimizi yozlatırmak isteyen güçlerin ve kirli emellerinin farkındayız. Baımsızlık, Atamız gibi bizim de karakterimizdir!” Prof. Ovalı: Aydınlık doruları yazıyor Ergenekon operasyonunun altıncı dalgasında gözaltına alınan ve kefaletle serbest bırakılan Karadeniz Teknik Üniversitesi Öretim Üyesi Prof. Dr. Ercüment Ovalı, Star gazetesinin haberini yalanladı. 17 Haziran’da yayımlanan haber Ovalı’nın ifadesine dayandırılıyordu. Habere göre, Ovalı gözaltına alınana kadar okuduu Aydınlık dergisinden etkilenerek Ergenekon operasyonlarının tertipten ibaret olduunu düünüyordu ,ancak gözaltına alındıktan sonra nezarethanede yapılan sohbetlerden ve gördüü belgelerden etkilenip “Ergenekon’un ciddi bir örgütlenme olduunu” anlamıtı! Basına hiçbir ekilde böyle bir açıklama yapmadıını belirten Prof. Ovalı, “Benim Star gazetesine söyleyeceim tek ey udur: Ben Aydınlık okumaya devam ediyorum. Çünkü Aydınlık, gerçekleri yazmaya ve Türkiye’yi aydınlatmaya devam ediyor” dedi. Prof. Dr. Ercüment Ovalı, Star gazetesine tekzip göndereceini de sözlerine ekledi. Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erdal afak imzasıyla 9 Haziran’da gazetenin sürmanetinde, “Kıbrıs’a karı Ruhban Okulu” balıklı haber yer aldı. Haberde, Brüksel’deki AB Daimi Temsilcisi, Büyükelçi Volkan Bozkar’a atfen ‘Yıl sonunda Kıbrıs konusunda çözüm olmazsa Ruhban Okulu açılır’ sözlerine yer verildi. Habere, Erdal afak’la birlikte AB gezisine giden dier gazetecilerden tekzip geldi. Oda Tv’nin haberine göre Erdal afak’ı yalanlayan bildiri Yeni afak gazetesi yazarı Ali Bayramolu’nun planıydı. Çünkü Bayramolu, Sabah gazetesine dönmek ve gazetenin baına geçmek istiyordu. Ayrıntıları Oda Tv’nin haberinden aktaralım: “Yeni afak yazarı Ali Bayramolu, teker teker gazetecileri arayarak olayı olduundan daha baka bir boyuta getirmeye çalıtı. ‘Bir bildiri yayımlayalım’ fikri de Bayramolu’ndan geldi; arkadalarını ‘Fırsat bu fırsat, sesimizi çıkartalım’ diye örgütledi. Bayramolu’nun bu organizasyon iine gönüllü talip olmasının altında yatan bir baka niyet vardı. Ali Bayramolu bir dönem Sabah gazetesinde yazdı. Kimi görüleri Sabah’ta huzursuzluk yaratmaya balayınca, tıpkı Cengiz Çandar gibi bir süre sonra Sabah’tan ayrılmak zorunda kaldı. Erdal afak, o dönem köe yazarlarından sorumluydu. Bayramolu, bu ayrılıında Erdal afak’ı suçladı. Sabah’ın yanda medya yayın organı olması Bayramolu için bir fırsat oldu. Hiç sevmedii ve bir gün intikam almayı düündüü Erdal afak’ı bu bildiri gibi olaylarla yıpratıp bir ekilde Sabah’ın baına gelmek için uratı. Nasıl ki Yeni afak mali krize girince Fehmi Koru, baka yayın organlarına göz kırpmaya baladıysa Ali Bayramolu da aynı ekilde arayıa geçti.” 21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k G 33 UNUTTURMAMAK ÇN KAMERA BAINA GEÇTLER… Duvara karşı ‘Duvar’ Süleyman Demirel Üniversitesi Radyo TV Yayncl Bölümü örencileri, gazetecilere yönelik suikastlar konu alan bir belgesel hazrlad. ‘Duvar’ adn verdikleri belgesel için aylarca emek veren örenciler, birçok ünlü siyasetçi ve gazeteciyle görütü. BORA TÜFEKL / ISPARTA ürkiye birçok siyasetçi ve gazetecinin suikast sonucu öldürülüüne tanık oldu. Abdi pekçi, Uur Mumcu, Çetin Emeç, Turan Dursun, Muammer Aksoy, Ahmet Taner Kılalı bunlardan birkaçı. Tarihimize kara harflerle yazılan gazeteci suikastlarının birçou arivlerdeki yerini halen faili meçhul dosyalar olarak koruyor. Cinayetlerin aydınlatılmasının önünde hep bir duvar var. Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Radyo Televizyon Yayıncılıı bölümü örencileri ite bu tozlu arivlerde duran faili meçhul gazeteci cinayetlerini 280 T dakikalık bir belgeselle gündeme getirdi. Yaklaık 25 örencinin 1,5 yıllık çalımasının ürünü olan ‘Duvar’ isimli belgesel için, aralarında gazeteci-yazar ve siyasetçilerin bulunduu 17 kii ile röportajlar yapıldı. Be bölümden oluan belgeselin birinci bölümünde Kıbrıs Barı Harekâtı, Abdi pekçi suikastı, 12 Eylül öncesi olaylar ile darbe ve sonuçları; ikinci bölümde Uur Mumcu, PKK ve siyasal slam; üçüncü bölümde Susurluk, Sapanca ve 28 ubat ele alınıyor. Duvar’ın dördüncü bölümünde Ahmet Taner Kılalı suikastı ile Umut davası; beinci bölümde de Hrant Dink suikastı, sözde Ermeni soykırımı iddiaları, milliyetçilik, 301. Madde, Danıtay saldırısı ile emdinli olayları ve Ergenekon operasyonları yer alıyor. ‘ÜNİVERSİTEDEN BOŞ ÇIKMAK İSTEMEDİK’ Duvar’ın yönetmenliini yapan SDÜ Radyo TV Yayıncılıı Bölümü örencisi Günel Cantak, belgeselle ilgili ayrıntıları Aydınlık’a anlattı. Cantak, “Bizler buraya okumak için geldik. Üniversiteden de bo çıkmak istemedik. Kapsamlı bir belgesel hazırlamak ve hem kendimizi alanımızda gelitirmek, hem de arkamızda bir eser bırakmak istedik” dedi. “GAZETECİ SUİKASTLARI BÜTÜN OLARAK ELE ALINMAMIŞ” Çalımaya balamadan önce ciddi bir aratırma yapmı, gazeteci cinayetleriyle ilgili ulaabildikleri tüm belgeleri taramılar ve bu konuyu bir bütün olarak ele alan belgesel bir çalıma olmadıını görmüler. Cantak, “Tek tek yapılan çalımalar 34 G Ayd›nl›k G 21 HAZRAN 2009 var”, diyor. “Örnein Uur Mumcu için Uur Mumcu Aratırma Gelitirme Vakfı (UMAG) bir belgesel hazırlamı. Hrant Dink için hazırlanan bazı çalımalar olmu. Ama hepsini bir arada ileyen bir çalımayla karılamadık”. Gazeteci cinayetlerini aratırırken birçok farklı konuya da takıldıklarını anlatan Cantak, “Bu suikastları aratırırken ülkenin sosyal ve siyasal gelimeleri de dikkat çekiyor. Örnein, sözde Ermeni soykırımı iddiaları, Danıtay saldırısı, Susurluk olayları ve belki de en önemlisi 12 Eylül darbesi. ster istemez bu konuları da deerlendirmek zorunda kaldık” dedi. İLGİNÇ İSİMLER AYNI ÇALIŞMADA Tanınmı birçok gazeteci ve siyasetçinin görülerine yer verilen belgeselde bir araya getirilen isimler de hayli ilginç… 1979 yılında stanbul Maçka’daki evinin yakınlarında arabasında iken Mehmet Ali Aca tarafından öldürülen Abdi pekçi’nin kızı Nükhet pekçi, Milliyet gazetesi yazarı Derya Sazak, çi Partisi Genel Bakanı Dou Perinçek, Birgün gazetesi yazarı Rıdvan Akar, Ufuk Uras, gazeteci-yazar Güneri Civaolu, TRT’de yaptıı Sınırlar Arasında isimli programla ve yazdıı kitaplarla büyük beeni toplayan Banu Avar, CHP stanbul Milletvekili Çetin Soysal, DTP Diyarbakır Milletvekili Emine Ayna, Uur Mumcu’nun kızı Özge Mumcu ve aabeyi Ceyhan Mumcu, Gazeteci Ruen Çakır, TBMM Susurluk ve nsan Hakları Aratırma Komisyonları Bakanı Mehmet Elkatmı, eski bakan Fikri Salar, stanbul Barosu nsan Hakları Yürütme Kurulu üyesi Fethiye Çetin, MHP Mersin Milletvekili Akif Akku ve stanbul Barosu Eski Bakanı Avukat Turgut Kazan. RÖPORTAJ VERENLERDEN BİRİ SİLİVRİ’DE Bazı röportajların çok uzun sürdüünü ve çözümlemesinin yapılmasının da zaman aldıını belirten yönetmen, karılatıkları bir zorluu da öyle anlattı: “Bazı röportajlar 1 saat 45 dakika sürdü. Birçok isim röportaj vermek istemedi. Ama örenci çalıması olduu için bizleri kırmak da istemediler. Örnein Abdi pekçi’nin kızı Nükhet pekçi, kesinlikle röportaj vermeyen bir isim. Ama örenci çalıması olduu için bizi kırmadı”. Çeitli milletvekilleriyle görütüklerini kaydeden Cantak, belgeselin bir eksiini ise öyle anlattı: “AKP’den 5 milletvekilini aradık. Bugün yarın dediler ama bir türlü görüemedik. Birkaç milletvekili biz sizi arayacaız dediler. Ama aramadılar. Bu belgeselin bir eksii budur. ktidar partisinin milletvekilleriyle görüemedik”. Belgeselde yer alan isimlerden biri de belgesel açısından farklı bir öneme sahip. çi Partisi Lide- ri Dou Perinçek, Ergenekon soruturması kapsamında tutuklanmadan bir hafta önce örencilere röportaj verdi. Böylece, Perinçek’în cezaevine girmeden önce verdii son röportaj da Duvar belgeselinde. “PARAYI VEREN YÖNLENDİRİR” Örenciler, belgeselin hazırlanması için Isparta’dan stanbul, Ankara ve zmir’e defalarca gidip gelmek durumunda kalmılar. Yaklaık 1,5 yıllık bir emein maddi bir külfeti de var tabii. Duvar belgeselini hazırlayan örenciler hazırlık sürecinde yaklaık 5 bin TL para harcamılar. Bazı kurumlar burs teklif etmi. Cantak, “Dediler ki çok masrafınız olmutur. Biz size yardımcı olalım… Ama biz bu belgeseli herhangi kuruma hazırlamadık. Para veren yönlendirme de yapar kaygısı ile burs tekliflerini geri çevirdik” dedi. DUVARI AŞMAK İÇİN “DUVAR” ‘Neden gazeteci cinayetleri?’ sorusuna u cevabı veriyor yönetmen: “Özellikle 12 Eylül sonrası Türk gençliinin apolitize edildiini görüyoruz. Sormayan, sorgulamayan ve cevap aramayan bir kuak yetimi. te biz de aslında ‘neden?’ sorusunu sorduumuz için suikastlarla ilgili bir belgesel hazırlamaya karar verdik. Yani sizin bize sorduunuz soruyu biz de kendi kendimize sorduk. Onca gazeteci, siyasetçi öldürülmü. Fikri ne olursa olsun. Neden, sorusunu sorduk biz de.” Belgesele “Duvar” isminin verilmesi de tesadüf deil. Yapılan röportajlarda sürekli aılamayan bir duvardan söz ediliyor. SDÜ örencileri de duvarın gerisini aydınlatamasa bile ıık tutmak için belgeselin ismine ‘Duvar’ demiler. EKİP Yaklaık 25 kiinin görev aldıı Duvar’da belgesel ekibi öyle tanıtılıyor: “Yönetmen: Günel Cantak. Metin ve Anlatım: Günel Cantak. Aratırma: Günel Cantak, Emine Akkaya, Elif Emirolu, S. Toprak, Mert Acar. Kurgu: Oral Deliba, Burahan Kılıç. Redaksiyon: M. Zafer Çalar, Birgül Karaman, Meneke Karakadılar. Koordinasyon: Birgül Karaman, Nedret Çalar. Yapım: Günel Cantak, Kaan ahanG Nüfus cüzdanımı, 14 aylık kızım Asya Irmak Usta’nın nüfus cüzdanını ve sarı basın kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. Özlem Usta 21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k G 35 HAFTANIN NOTLARI Bir ihtimal daha var! Ergenekon tertibi boyunca piyasaya sürülen bu kaçıncı düzmece belge! Yargıtay binasına ‘saldırı’ krokisi, NATO üssüne ‘sabotaj’ planı, Orgeneral Büyükanıt’a ‘suikast’ hazırlığı, hapisteki sanığın Liman lokantasında yaptığı toplantının polis kaydı, ‘Karargah Evleri’ şeması, MİT’in hazırladığı şema vs. vs. İsterseniz bunlara Tayyip Erdoğan’ın evine suikast ve BİM HİKMET ÇİÇEK marketlere sabotaj krokilerini (Atabeyler) ya da Etimesgut Askeri tesislerine saldırı planlarını (Sauna/ Küre) da ekleyebilirsiniz. “İrticayla Mücadele Eylem Planı” da aynı türden. Daha Taraf’ta yayımlandığı günden itibaren tek ‘ihtimal’ vardı: Emniyet içinde yuvalanmış Gladyo’nun, TSK’yı yıpratmaya yönelik son yalanı. ‘Üç ihtimalli’ denklemler ancak bu gerçeği örtbas etmeye hizmet ederdi ve etti de. ‘Ya belge gerçekse’. Tertipçilerin istediği de zaten buydu. ‘Yandaş olmayan’ medyadaki korkaklık, alkışlarla karşılandı. “Burada basının tavrını da alkışlamak gerekiyor. Hem çatlak ses çıkmadan yayın yasağına karşı çıktılar hem de AK Parti hükümetine ve Gülen cemaatine yönelik tertiplerin ‘mide bulandırdığını’ vurguladılar.” (Nazlı Ilıcak, Sabah, 16 Haziran 2009) Bu arada Taraf’ın tetikçisine konuşan ‘Orgeneral’ arada kaynadı gitti! “Sen nasıl bir orgeneralsin? Kimliğini neden gizliyorsun? Silah arkadaşlarına karşı bu yalanları neden söylüyorsun? Muhbir general sen kimsin?” diye soran çıkmadı. Taraf’ın belgesiyle Türkiye’nin siyasi tarihinde bir ilk yaşandı. Siyasi iktidar, isim ve kurum adı belirtmeden TSK aleyhine suç duyurusunda bulundu. AKP ile ordu mahkemelik oldu! Yalan ve tertiplerin amacı halkın moralini bozmak ve tedirginlik yaratmaktır. Gladyo’nun yarım yüzyıldır yaptığı budur. Gladyo, kendi üzerine toplanan dikkati dağıtmak ve bunu ‘hasım kuvvete’ yani TSK’ya yöneltmeye çalışmaktadır. Hayali gizli örgütlerin (Ergenekon), hayali gizli planların amacı budur. Ancak bu kez baltayı taşa vurmuşlardır. “Bu belgeden sonra Türkiye’de hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Belki de Türkiye’nin geleceğinin tasarımıyla ilgili en önemli dönemeç budur… Kırılma noktasıdır.” (Oray Eğin, Akşam, 15 Haziran 2009) Sonucu göreceğiz. “Bütün Türkiye görecektir.” ‘Belgeler artık bu merkeze sızıyor’ “Medyaya kavga etmek için girdim.” diyen Akşam yazarı Oray Eğin, köşesinde yazdığı medya polemiklerini bir kitapta topladı. “Bunları Kimse Yazamadı” (Güncel Yayıncılık, Mart 2009) yalnızca bir derleme değil, medyanın yakın tarihi. Yukarıdaki başlık da Eğin’in Ahmet Altan’ı ve Taraf’ı anlattığı yazısının başlığı. Eğin’in, Taraf’ı anlattığı yazısının özetliyoruz. “Ben Taraf gazetesinin sonunda neden çıkarıldığını anladım. Artık bir belge sızdırılacağı zaman Taraf gazetesi kullanılıyor ve bu sayede de psikolojik harbe katkıda bulunuluyor… Bu savaş Taraf gazetesi üzerinden yürüyor. “Çünkü artık diğer gazetelerin bir inandırıcılığı kalmadı. Herhangi bir dezenformasyon yapılacağı zaman veya bir kuruma karşı saldırı başlayacağında Yeni Şafak, Star, Zaman gibi 36 G Ayd›nl›k G 21 HAZRAN 2009 hükümet bültenlerini kullanmak savaş taktikçilerinin işine gelmiyor. Yandaş basın fazlasıyla hükümete angaje olduğu için inandırıcılığı kalmadı… Halbuki Taraf sözde prestijli, objektif, içinde solculuk da olan liberal ve ‘mesafeli’ bir yayın gibi görünüyor. (…) “Sızdırılan belgelerin merkezidir bu gazete artık. (…) “Bu kadar küçük bir gazeteyi finanse edecek kadar güçlü kurumlar var Türkiye’de… ne olacak, 600-700 bin tane Zaman’ı finanse eden bir cemaat varsa, Türkiye’de 20 bin tane satan Taraf’ı da finanse edecek birileri bulunur. (…) “Karşımızdaki bir gazete değildir. Bir propaganda bültenidir artık. O gazeteyi çıkartanlar da bu psikolojik harbin piyonlarıdır. (…) “Kısacık ömrüne bu kadar yalan haber sığdırma başarısını başka kim göstermiştir acaba? (…) “Taraf’ın hesabı çok açık aslında: Türkiye’de askere karşı bir kaos yaratmak, toplumu germek ve dünyaya Türk Silahlı Kuvvetleri’ni baskıcı bir kurum olarak göstermek. (…) “Planın amacı belli: Türkiye’de kurucu ideolojiyi yıkmak, yeni bir Cumhuriyet ilan edip bu ülkeyi bağımsız duruşundan sıyırmak. Amerika ve İsrail’in ortak çıkarlarına hizmet eden, Kürdistan’ın kurulmasına izin veren, Büyük Ortadoğu Projesi’ne karşı çıkmayacak bir Türkiye yaratmak.” HAFTANIN NOTLARI Daniken hortladı! Daha çok nükleer merkezler ve askeri üsler üzerinde görülüyorlar. Son on yıldır ise dünyanın birçok yerinde ve hatta Anadolu’da Nevşehir ve Aksaray’da sıkça görüldüler! 21 Aralık 2012’de geri dönecekler. 21 Aralık, ‘Maya Takvimi’ne göre yılbaşı. Bizim takvime göre birkaç gün sapma olsa bile mutlaka gelecekler! Neyse ki endişe etmeye gerek yok. Haber Türk ‘dünyayı korumaya geliyorlar’ diye yazdı. (14 Haziran 2009) 4. Uluslararası “UFO ve Yeniçağ” kongresi, 13 Haziran günü İstanbul Kongre Merkezi’nde başladı. Cehaletimizden olacak, adını ilk kez duyduğumuz Siriüs UFO Uzay Bilimleri Araştırma Merkezi Derneği Başkanı Haktan Akdoğan, 2012’de dünyada ‘Beşinci Çağ’ın son bulacağını, dünyanın elektromanyetik dalgalar içeren ‘foton kuşağı’ içerisine gireceğini, çok yüksek frekansta ‘ışın bombardımanına’ uğrayacağımızı ancak bunların bir ‘kıyamet’ gibi algılanmaması gerektiğini söylüyor. Tek kötü haber şu: 2012’de bunlar olurken elektrikli cihazlar çalışamayacak! Kongrenin ünlü bir konuğu da var: Erich von Daniken! Türkiye kamuoyu Daniken’i, 12 Mart 1971 Amerikancı askeri müdahale sonrası ‘Tanrıların Arabaları’ kitabıyla tanıdı. 1971, Türkiye halkının o zamanki yaygın kullanımıyla Kontrgerilla (Gladyo) ile tanıştığı dönemdir. Yüzlerce sosyalist, Atatürkçü genç ve aydınlar hapislere tıkılmış, Gladyo’nun işkence tezgâhlarından geçmiştir. Binlerce kitap toplatılmış, imha edilmiş, meydan akıldışı, gerici fikir ve ideolojilere kalmıştır. Maya ve Aztek uygarlığının aslında başka dünyalardan gelen uzaylıların ‘eseri’ olduğunu, 5 bin yıllık Tibet uygarlığına ait metinlerde ‘gökte uçan arabalar’ın tasvir edildiğini, Orta Mısır’ın 4 bin yıllık rölyeflerinde ‘helikopter’, ‘denizaltı’, ‘jet uçağı’ figürlerine rastlandığını, o dönemde en çok satan kitaplardan biri olan ‘Tanrıların Arabaları’ndan öğrenmiştik! Her türlü cemaat ve tarikatlara yol verildiği, falcılığın, üfürükçülüğün boy verdiği şu günlere Daniken çok yakışıyor! Ordusuz darbe olur mu? Cumhuriyet yazarı Ali Sirmen’in başlıktaki soruya yanıtı “Evet, olur.” Sirmen, dünya tarihindeki en bilinen örneği Hitler’in darbesini anımsatıyor. Hitler “sandıktan çıktı.” İktidara geldikten sonra “silahlı güç”ün dizginlerini ele geçirdi ve faşizmi egemen kıldı. Sirmen’e göre Humeyni’nin iktidara gelişi de ordu ile değil fakat “ordunun nötralize edilmesiyle” gerçekleşti. Bu kadar uzağa gitmeye de gerek yok. Soros destekli “turuncu devrimler” de ordu müdahalesi biçiminde olmadı. Tersine ordunun pasifize edilmesi ve bölünmesiyle oldu. Ali Sirmen şöyle devam ediyor: “Bugün Türkiye’de yürütülmekte olan AKP sivil darbesi de aynı amaca yönelik olarak aynı yöntemlerle gerçekleştirilmektedir.” Sirmen, “Ordusuz darbe olmayacağı aymazlığından” kurtulunması gerektiğini söylüyor. Latif Demirci, 14 Haziran 2009, Hürriyet Sınavda baarının sırrı: ‘Okunmu pirinç’ Yaklaşık 1,5 milyon gencimiz geçen hafta ÖSS kâbusunu yaşadı. Sınava giren öğrencilere “okunmuş kalem” satan uyanıkları basından izledik. Daha da vahimi sınav kaygısını yaşayan anne ve babaların durumu. Eğitim-İş, Ankara’da sınava giren gençlerin ailelerine yönelik bir anket düzenledi. Sınav öncesi anne babaların yüzde 10’u çocuklarına “okunmuş” su içiriyor. Yüzde 5’i “okunmuş pirinç” yediriyor, yatır ziyareti yaptırıyor. Gene yüzde 5’i çocuğunun kazanması durumunda adak adıyor. Velilerin yüzde 34’ü, çocuklarının geleceğinin “ÖSS’ye bağlı” olduğunu düşünüyor. Yüzde 58’i ise Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okulların verdiği eğitimi yetersiz buluyor. 21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k G 37 EĞRİYE EĞRİ / DOĞRUYA DOĞRU İbrahim Kalın Özdemir İnce “Bölgesel güç” olduk! Kimlik Türkiye, tarihinde ilk kez özgüveni yüksek, bölgesinde söz sahibi bir güç haline geldi. Ulus-devleti, alkol ve kumar gibi her türlü kötülüğün anası sanıyorlardı Sabah, 13 Haziran 2009 Hasan Cemal Mehmet Tezkan Hürriyet, 13 Haziran 2009 TSK’ya tuzak Yeni bir “andıç” Genelkurmay’da hazırlandığı belirtilen yeni bir ‘andıç’la karşı karşıyayız… Üstelik çok taze! Milliyet, 13 Haziran 2009 Şahin Alpay Genelkurmay’a bile böyle tuzaklar kuruluyorsa sıradan vatandaşların halini düşünün. Vatan, 15 Haziran 2009 Orhan Birgit Bir kirli tezgâh Ordu anlamıyor Ordu suç işleme özgürlüğü olmadığını bir türlü anlamıyor mu? Zaman, 13 Haziran 2009 Ortada bir kirli tezgâh var… Elde edilecek kanıt, Ergenekon soruşturmasını da yepyeni bir aşamaya getirmiş olacaktır. Güngör Mengi Cumhuriyet, 16 Haziran 2009 Ahmet Taşgetiren Gerçeği bekleyelim Kimdir bölgenin sorumlusu? Uzun zamandan beri uğursuz bir planla laik rejimin güçlü teminatı olan TSK’nın zayıflatılmaya çalışıldığını herkes, hepimiz görmüyor muyuz? Neresinden baksanız, Türkiye dehşet verici bir senaryo ile karşı karşıya bulunuyor. Bugün, 13 Haziran 2009 Fehmi Koru Vatan, 16 Haziran 2009 Mehmet Y. Yılmaz “Belgeye” bak! “Eylem planı” Bir Ergenekon tutuklusunun ofisinde ele geçen plan akıl dondurucu ayrıntılarla dolu. Yeni Şafak, 13 Haziran 2009 Mümtaz’er Türköne Polisiye olaylara meraklı bir lise öğrencisinin, yazabileceği ve düşünebileceği çapta bir plan. Hürriyet, 16 Haziran 2009 Fatih Altaylı Ortalık hayli karıştı Eşkıya ve asker Bu adamların kurtuluş savaşı yıllarında Anadolu dağlarında düzen kurmuş asker üniformalı eşkıyadan ne farkı var? Zaman, 14 Haziran 2009 Önder Aytaç Sadece bu belge değil, Ergenekon Davası’ndaki pek çok delil ve belge tartışmalı hale gelebilecek. Haber Türk, 16 Haziran 2009 Tufan Türenç İnanmak olanaksız TSK, AKP ve Gülen ‘Ya devlet başa, ya kuzgun leşe.’ Korkunun ecele bir faydası da yok. Kurda merhamet ise yalnızca onun iştahını artırıyor. Taraf, 15 Haziran 2009 Hadi Uluengin Metni okuduğunuz zaman, bunun yazımında bir ilkokul öğrencisinin bile yapmayacağı kadar büyük saçmalıklar olduğunu görüyor insan. Hürriyet, 17 Haziran 2009 İlhan Selçuk Bizim Çete’den tahliye var TSK’nın defteri! Şu an Türkiye’de militarizmin son defteri dürülmektedir ve bu hüküm de… geleceğe ilişkin kesin öngörümdür. Adnan Akfırat, dışarı çıkar çıkmaz konuşmaya, hukuktan, adaletten, yasadan dem vurmaya başladı. Demek ki bizim çete üyelerinin içerde aklı başına gelmemiş. Hürriyet, 16 Haziran 2009 Cumhuriyet, 17 Haziran 2009 Engin Ardıç Oray Eğin Ağzına sağlık Hüseyin Ergün Taraf’ın varlık sebebi Hele şükür! Dünya gözüyle ülkemizde “adam gibi bir solcu lider” gördük! Taraf’ın yayın politikasından TSK’ya saldırmayı çıkarın, ortada başka bir şey kalmaz. Sabah, 17 Haziran 2009 Akşam, 17 Haziran 2009 38 G Ayd›nl›k G 21 HAZRAN 2009 KÜÇÜKÇEKMECE GÖLÜ’NDE ANTK KENT BULUNDU Kayıp kent Bathonea kazı için imza bekliyor Antik devirlere k tutacak bu önemli çalma kaynaklarda söz edildii halde yeri bir türlü bulunamayan Bathonea’y topluma kazandryor. Küçükçekmece’deki Yarmburgaz Maaras’ndan yola çkan heyet, “stanbul’un Avrupa’da ilk tarm yaplan yerlerden biri olduunu” kantlayan 10-15 bin yl öncesine ait ta aletler buldu. CAN KARADUT akanlıını Kocaeli Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. engül Aydıngün’ün yaptıı arkeoloji heyeti Küçükçekmece gölünde yeri bir türlü bulunamayan Bathonea kentinin bulgularına rastladı. Yrd. Doç. Dr. Aydıngün “Küçükçekmece gölünde batık kent aratırması yaptık. imdi bu kentin gün yüzüne çıkmasını salayacak kazı çalımaları için son imzaları bekliyoruz” diyor. Avrupa kıtası, Anadolu ve stanbul’un antik devirlerine ıık tutacak bu önemli çalıma kaynaklarda söz edildii halde yeri bir türlü bulunamayan Bathonea’yı topluma kazandırıyor. Küçükçekmece’deki Yarımburgaz Maarası’ndan yola çıkan heyet, “stanbul’un Avrupa’da ilk tarım yapılan yerlerden biri olduunu” kanıtlayan 10–15 bin yıl öncesine ait ta aletler buldu. Arkeoloji heyetinin Bakanı Yrd. Doç. Dr. Aydıngün, “Kuraklık göldeki su seviyesini düürünce kıyısında çok düzgün kesimli blok talardan oluan oldukça kalın duvar kalıntılarına rastlandı. Kalıntıların bir ucu göl içinde mendirek eklinde uzanıyor” dedi. B “MÖ 7. YÜZYILDA KURULAN BYZANTİON’LA ÇAĞDAŞ” 35 kiiden oluan heyet aratırmalarında 2,5 km. uzunluunda, 1.5 metre yüksekliindeki surlarla çevrili yerleim yerinin Bathonea kenti olduunu belirle- di. 2008’in yaz aylarında çalıan heyet; arkeolog, jeolog, jeofizik, sualtı aratırmacısı, mimar, ehir plancısı, etnolog gibi farklı disiplinlerden oluuyor. Heyette yabancı bilim adamları da yer alıyor. Denize uzanan 60 metrelik mendirek ve antik fener, Bathonea’nın önemli bir liman kenti olduunu ortaya koydu. Bathonea’nın MÖ 7. yüzyılda kurulan Byzantion ile çada olabilecei sanılıyor. Arkeoloji heyetinin Bakanı Yrd. Doç. Dr. engül Aydıngün, “nsanların ilk yerleik hayata, ilk tarım toplumuna geçtii dönem olan Neolitik döneme (Cilalı Ta Devri, M.Ö 10 Bin- 6 Bin) ait izlere rastladık. Bütün bunların ötesinde 2008 yılı aratırmalarında Küçükçekmece civarında bugüne kadar tespiti yapılmamı çok büyük bir liman kenti Bathonea’yı ve antik deniz fenerini bulduk.” dedi. lanılmadıı ilkel biçimli el yapımı çanak parçaları ele geçti. Bu çanak parçaları Marmaray kazılarında Yenikapı’da son dönemde ele geçen ve neolitik çanaklarla aynı biçimde üretilmi. KENT BÜYÜK BİR DEPREMLE TARİHE KARIŞIYOR Geç Roma döneminden sonra önemini kaybettii sanılan limanın terk edilerek tarih sahnesinden kaybolmasının en önemli nedenlerinden birisinin deprem olabilecei düünülüyor. Antik kaynaklarda 557–558 yıllarında yaanan depremin Küçükçekmece bölgesinde çok iddetli hissedildii ve bölgedeki tüm yapı, kale, kiliselerin temellerine kadar yıkıldıından söz ediliyor. Bunun doruluu ancak kazı ve jeolojik çalımalarla anlaılabilecek.G M Kuraklktan dolay çekilen sularn etkisiyle ortaya çkan düzgün kesimli blok talardan oluan oldukça kaln duvar. Fotoraflar: Haldun Aydngün “ÇANAK PARÇALARI MARMARAY’DAKİNE BENZİYOR” Henüz çarkın bulunmadıı dönemlerde üretilen seramik örneklerinin yanı sıra, Bizans ve Osmanlı’nın son döneminde üretilen seramik parçaları da bulundu. Karadaki Osmanlı sarnıcı göl çevresinin yüz binlerce yıldan beri kesintisiz olarak insanlıa hizmet verdiini ortaya koyuyor. 5. ve 6. yüzyıla ait olduu sanılan damgalı pimi topraktan koku ya da gözyaı iesi, desenli kap parçaları, tarih öncesine ait çakmak taı aletler, naviform çekirdekler ve henüz çarkın kul21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k G 39 EKONOMİ / EMEK ÇLERN SABRI TATI Türk-İş’e domatesli, yumurtalı eylem Kamu toplusözleme sürecinin uzamas içilerin sabrn tard. Türk- tarihinde bir ilk yaand. çiler, ilk defa bir temsilcilik binasna domates ve yumurta atarak, Türk-’in kamu kesimi toplusözlemelerindeki sessiz tutumunu protesto ettiler. Türk-i Genel Bakan Mustafa Kumlu’yu istifaya çaran içiler, hükümetin teklif ettii yüzde 3’lük zamm da protesto etti. ürk-i stanbul ube Platformu’na balı Harb-, Tez-Koop-, Yol-, TGS, Haber- ve Basın- Sendikaları, üye içileriyle 12 Haziran Cuma akamı hükümeti ve Türk- Genel Merkezi’ni protesto etti. Taksim’de Atatürk Kültür Merkezi önünde toplanan içiler “Sefalet zammına, iten atılmalara, kıdem tazminatı gaspına karı, pazara deil sokaa, mücadeleye” pankartıyla Türk-’in Gümüsuyu’ndaki 1. Bölge Temsilcilii’ne yürüdüler. T M çiler, ilk defa bir temsilcilik binasna domates ve yumurta atarak, Türk-’in kamu kesimi toplusözlemelerde ki sessiz tutumunu protesto ettiler. 40 G Ayd›nl›k G “TÜRK-İŞ UYUMA, SABRIMIZI TAŞIRMA” çiler Türk- 1. Bölge Temsilcilii önüne geldiklerinde, Türk- tarihinde bir ilk yaandı. çiler, ilk defa bir temsilcilik binasına domates ve yumurta atarak, Türk-’in kamu kesimi toplusözlemelerindeki sessiz tutumunu protesto ettiler. Hak mü- 21 HAZRAN 2009 cadelesi için buradayız diyen içiler, sosyal haklarımız çineniyor, Türk- hiç ilgilenmiyor diyerek tepkilerini dile getirdiler. “Türk uyuma, sabrımızı taırma”, “Suskun Türk- istemiyoruz” sloganlarıyla Türk- Genel Bakanı Mustafa Kumlu istifaya çarıldı. Türk- 1. Bölge önünde basın açıklamasını okuyan Harb stanbul Anadolu Yakası ube Bakanı Hüseyin Över, “Kriz varsa çare de var diyen patronalar çare olarak içilere mezarda emeklilik, yoksulluk, iten çıkarma, sendikasızlatırma ve toplusözlemelerde sıfır zam öneriyorlar. Türk- de içilerin haklarını savunup mücadeleyi örgütlemek yerine, bu kampanyada boy gösteriyor.” dedi. “ARTIK YETER! İNSANCA YAŞAMAK İSTİYORUZ” Kamu toplu i sözlemesinin altı ay önce baladıını hatırlatan Över, Bu yıl Türk- yönetiminin ve sendika merkezlerinin yerel seçimlerden önce toplusözleme sürecini erken balattıını, ne hikmetse, seçimlerden önce alınan kararların unutulduunu söyledi. Över, Hükümet’in aylar boyunca kamu toplusözlemelerini görmezden geldiini vurgulayarak; Türk- ve Hükümet’in müzakerelere balamaması sonucu sözlemelerin imzalanamadıını belirtti. Hükümetin kamu içilerine yüzde 3’lük ücret zammı teklifini, “içilerle alay ediyorlar” diyerek deerlendiren Över, “esnek çalıma dayatılmakta ve kazanılmı bütün haklarımızın gaspı planlanmaktadır. Hükümet ve patron örgütleri her fırsatta kıdem tazminatımızı gündeme getiriyorlar.” dedi. Türk’in Genel Kurul’da aldıı kararla kıdem tazminatına dokunulmasının genel grev nedeni olduunu hatırlatan Över, Türk- Bakanlar Kurulu’nun derhal toplanarak, mücadele kararı almasını ve bu kararları uygulamasını istedi. Över, stanbul ubeler Platformu adına okuduu açıklamada, “15 ubat’ta olduu gibi içilerin gazını almak için ya da göz boyamak için bizi eyleme çaırmayın. Bizler içi sınıfının haklarını koruyan ve ısrarla savunan sendika yöneticileri istiyoruz.” dedi. Över, açıklamanın sonunda “Artık yeter!” diyerek, bu ülkede insanca yaamak istediklerini ifade etti ve Türk- yöneticilerini aktif mücadeleye çaırdı. Türk- 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak ise eylem sonrası Aydınlık’a verdii demecinde “Türk- yönetimini eletirebilirler, Türk-’ten talepleri de olabilir. Demokratik haklarıdır, saygı duyuyorum.” dedi. Büyükkucak, domates ve yumurta atanlarınsa içiler olmadıını belirtti.G EMEK DÜNYASI BRIC ve dolar Herhalde televizyonlarınızdan lik çöken bazı mali ve sınai kurumları kurtarmak, çöken iç görüyorsunuz ve gazetelerden oku- talebi canlandırmak için özellikle ABD durmadan dolar yorsunuz Rusya’da, Yekaterinburg basıp etrafa saçıyor. Bilindiği gibi bir para karşılığı olmakentinde, BRIC toplantısı yapıldı. dan çoğaltılırsa onun satın alma gücü düşer. ABD iç talep Nedir BRIC? Zamanımızda her şey beklenen ve gereken hızda artmadığından bu para basma kısaltılarak ifade ediliyor. BRIC de işine devam edeceğe benzer. Böylece emisyonu hızla Brezilya, Rusya, Hindistan (İngilizce artan ve bu nedenle değeri düşen dolar ABD’ye ve diğer yazılışıyla İndia) ve Çin ülkelerinin ülkelere ve kurumlara (Mesela Para Fonuna) dolar cinsinARSLAN BAŞER den borç para veren ülkelerin zararına olabaş harflerinin bir KAFAOĞLU cağı kesin. Dolarla borç alıp Tahvil verdiler araya getirilişiyle ama o değerde olmayan bir dolarla alacakoluşturulmuş ifade M Dolarn rezerv paras larını tahsil edecek durumu düşecekler. biçimi. Biliyorsunuz 1970’lerde dünyanın olmaktan çkmas Bunun gibi dolar bugünkü dolardan çok ekonomik açıdan en güçlü yedi ülkesi G7’ler adı altında birleşip kendi aralarında ABD’nin içinde bulunduu daha değerliyken krediyle verdikleri mal bedellerini daha az değerli dolar ölçüsüyle dünya ekonomisine hangi yönde yönetekriz içinden kurtulmas alacaklar. Yani Doların sanki değerini koceklerini görüşürlerdi. Şimdi G7’leri oluşnuşuyormuşçasına borçlanma ve dış ticareturan ülkeler aralarına ilk önce Rusya’yı için umut balad en tin devamından bu BRIC’i oluşturan dört alıp G8 adıyla aynı işlevlerini sürdürmek önemli çareyi onun ülke büyük zarar görüyorlar ve daha da istediler ama krizden sonra her birinin görecekler. eski ekonomik güçleri kalmadığından seselinden almak gibi bir Bu zararı önlemenin çaresi DOLARIN DIleri bağırsalar da işitilmez oldu. Her biri eydir. ŞINDA BİR REZERV PARA YARATMAKTIR: ayrı telden çalar oldu üstelik. Bir çare olsun diye en yüksek GSMH’ya sahip 20 Böyle bir ABD borçlarn İşte Yekatering toplantısında ilk olarak bu meseleyi ele alacaklardır. Ancak yeni bir ülkeyi bir araya getirip G20 adı altında ne faizini ne de REZERV paranın dolar yerine değişime gireski G7’lerin yaptığını yapmak istediler o mesinin doğuracağı sonuçları göze almak da olmadı. anaparasn ödeyemez RUSYA’NIN BRIC’DEKİ ANLAMI duruma düer. flas eder. kolay değildir. Doların rezerv parası olmaktan çıkması ABD’nin içinde bulunduğu kriz Peki, bu BRIC toplantısı niye yapılıyor? flas eden bir ABD ile de içinden kurtulması için umut bağladığı en Bu toplulaşmayı meydana getiren ülkeleri önemli çareyi onun elinden almak gibi bir dünya ekonomisi birleştiren nedir? Konuşup çözmek isteşeydir. Böyle bir ABD borçlarını ne faizini dikleri ne gibi dertleri var? BRIC’i oluştuilemez. L ne de anaparasını ödeyemez duruma ran dört ülkeden üçü ABD gibi ekonomik düşer. İflas eder. İflas eden bir ABD ile de göstergeleri berbat olmayan üç ülke: Çin, dünya ekonomisi işlemez. Hindistan ve Brezilya. Bunlar döviz rezervleri olan, milli geKRİZİN SONA ERMESİ İÇİN… lirleri azalmayıp yükselen, başka ülkelere isterlerse yardım edebilecek ülkeler. Dördüncü ve toplantının yapıldığı ülke Dünya Krizinin bitip yükselmeye geçtiğini iyimserliklerRusya’nın durumu onlar kadar parlak değil. Kriz ile ham le dünya medyalarında ortaya atan bu gibi ciddi sorunlara petrol fiyatlarının düşmesi nedeniyle, hatta biraz zayıfla- nüfuz edememiş olanlardır. Kriz’in sona ermesi ancak iç mış ekonomisi var. Ancak BRIC’in en güçlü ülkesi Çin Halk talebin HIZLA ARTMASI ile mümkündür. Hem de başta Cumhuriyeti. O da Rusyasız hiçbir işe girmiyor. Rusya ile ABD her ülkede. Bu da ufukta görünmüyor.G tam bir stratejik müttefik. Bunun yanında dünya ekonomisinde büyük önemi olan ham petrol ve doğalgazdan yana önemli rezervlere sahip. İddialı bir blok oluşturmak BAŞSAĞLIĞI bu stoklara sahip olmadan mümkün değil. Bu nedenlerle BRIC’in dördüncü kenarı olmuş: bu ülkeler ve hele Çin’e Balıkesir Merkez ilçe başkanımız batılı ülkeler gelecekteki kurtarıcıları gibi bakıyor. ABD ve Gaye Güler’in babası parti üyemiz AB gazetelerinde sık sık “Çin dünyayı kurtarabilecek mi” Talat Güler’i kaybettik. başlıklarını görebilirsiniz. ORTAK SORUN! Peki, ortak dertleri neler? Bugün burada bu endişe ve dertlerden birini anlatacağım. Bu ülkeler ABD ve onun eski ortaklarından dolar ile ifade edilen büyük ölçüde tahvil ve bono almışlar ve trilyon dolarları bulan düzeyde alacaklı duruma geçmişler. Ne ABD ne de AB ülkeleri bu borçları ve faizlerini ödeyebilecek durumda değiller. Üste- Arkadaşımıza, ailesine ve sevenlerine başsağlığı dilerim. Mehmet Bedri Gültekin İşçi Partisi Genel Başkan Vekili 21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›kG 41 SINIF GÖZLÜĞÜ TÜRK-İŞ cahil mi, saf mı, yoksa kasıt mı var? yasaktır. Avrupa Birliği’nin temel kanunu, 1957 yılında imzalanan ve daha sonraki yıllarda çeşitli antlaşmalarda değiştirilerek geliştirilen Roma Antlaşması’dır. Bu metnin son biçiminin 137. maddesinin 5. fıkrasında Avrupa Birliği Konseyi’nin ücret düzeyleri, örgütlenme hakkı ve grev hakkına ilişkin yönerge çıkartamayacağı açıkça ifade edilmektedir. Bu nedenle de, sendikal hak ve özgürlükler konusunda Avrupa Birliği standartları yoktur. Avrupa Birliği’nin çalışma yaşamına ilişkin olarak iş sağlığı ve güvenliği, sosyal diyalog, işyeri konseyleri ve ayrımcılığın önlenmesi konularında kapsamlı düzenlemeleri vardır. Ancak, tekrar belirteyim, TÜRK-İŞ’in taslağının genel gerekçesinde ileri sürüldüğü gibi, sendikal haklar konusunda Avrupa Birliği standardı filan yoktur. TÜRK-’in kanun TÜRK-İŞ, üç iş hukuku profesörüne ve iki doçente “Toplu İş İlişkileri Kanunu” taslağı hazırlattı ve bu metni uygun görerek bu yıl nisan ayında açıkladı. Bu metne ilişkin bazı eleştirilerimi birkaç hafta önce kısaca yazmıştım. Aradan geçen zamanda bu taslağı daha ayrıntılı inceleme olanağım oldu. Bu taslakta çok ciddi haYILDIRIM KOÇ talar var. TÜRK-İŞ bu hataları cehaletten mi, saflıktan mı yapıyor, yoksa ortada bir kasıt mı var? Bu soruya yanıt veremiyorum. Ancak bu taslaktaki hatalar TÜRK-İŞ’e de, iş hukuku profesörlerine de yakışmıyor. ÖZEL PARANTEZ DEĞİL, ÖZEL PARAGRAF M taslann genel gerekçesinde de biraz daha sonra da sendikal haklar konusunda “Avrupa Birlii Hukuku standartlar”ndan söz ediliyor. Avrupa Birlii müktesebatnda sendikalama hakk ve grev hakkna ilikin hiçbir düzenleme yoktur. Avrupa Birlii Konseyi, bu konuda yönerge çkaramaz; bu yasaktr. L TÜRK-İŞ’in kanun taslağının genel gerekçesinde şöyle deniyor: “Bu dönem içinde belirtilen eksiklikler nedeniyle ülkemiz, Uluslararası Çalışma Örgütü’nde (ILO) onaylamış bulunduğumuz 87 ve 98 sayılı sözleşmelere aykırılık nedeniyle Aplikasyon Komitesinde eleştirilere tabi tutulmuş, özel paranteze alınma önerileriyle karşı karşıya kalmıştır.” “Özel parantez” nereden çıkıyor? Uluslararası Çalışma Örgütü’nde “özel parantez” diye bir kavram yoktur. Kastedilen, “özel paragraf”tır. “Özel paragraf”a “özel parantez” demek, en yumuşak ifadeyle, özensizliktir ve yapılan çalışmanın ciddiyetine büyük zarar verir. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün Uluslararası Çalışma Konferansı her yıl haziran ayında Cenevre’de toplandığında “Standartların Uygulanması Komitesi” oluşturulur. Bu komite çalışmalarının sonunda bir rapor yayımlar. Komitenin işçi ve işveren gruplarının birlikte onay vermesi durumunda, onaylanmış bir sözleşmeyi sürekli ve ısrarlı bir biçimde ihlal eden ülkenin durumu, bu komitenin raporunda özel bir paragrafta ele alınır. Bunun adı “özel parantez” değil, “özel paragraf”tır. SENDİKAL HAKLAR KONUSUNDA AB STANDARDI YOK TÜRK-İŞ’in kanun taslağının genel gerekçesinde şöyle deniyor: “Anılan Kanunların (2821 sayılı Sendikalar Yasası ve 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Yasası) birçok hükmü, Avrupa Birliği standartlarının gerisinde kalmıştır.” TÜRK-İŞ’in kanun taslağının genel gerekçesinde biraz daha sonra da sendikal haklar konusunda “Avrupa Birliği Hukuku standartları”ndan söz ediliyor. Avrupa Birliği müktesebatında sendikal haklara ilişkin düzenleme yoktur; bu konularda Avrupa Birliği standardı yoktur. Tekrar ediyorum. Böyle hata yapmak TÜRK-İŞ’e de, iş hukukçularına da yakışmıyor. Avrupa Birliği’nin bağlayıcı ortak metinlerinde, diğer bir deyişle, AB müktesebatında sendikalaşma hakkı ve grev hakkına ilişkin hiçbir düzenleme yoktur. Avrupa Birliği Konseyi, bu konuda yönerge çıkaramaz; bu 42 G Ayd›nl›kG 21 HAZRAN 2009 SÖZLEŞMENİN ADININ ÇARPITILMASI BÜYÜK HATA TÜRK-İŞ’in kanun taslağının genel gerekçesinde, üç profesörün ve iki doçentin hazırladığı ve TÜRK-İŞ’in onaylayıp açıkladığı taslağın, 87 ve 98 sayılı ILO Sözleşmelerine uygun olduğu ileri sürülüyor. Şöyle deniyor: “Toplu iş ilişkilerini düzenleyen reform niteliğindeki bu yasada bazı temel ölçütlerden hareket edilmiştir. Her şeyden önce, anılan kanun hükümleri, taraf olduğumuz Sendika Özgürlüğü ve Örgütlenme Hakkının Korunması Hakkında 87 sayılı ve Örgütlenme ve Toplu Görüşme Hakkı Prensiplerinin Uygulanması Hakkında 98 sayılı Uluslararası Çalışma Sözleşmelerine uygun bir biçimde düzenlenmiştir.” Önce 98 sayılı Sözleşmenin adına ilişkin önemli bir hata yapılmış. 98 sayılı Sözleşmenin adı, “Örgütlenme ve Toplu Pazarlık Hakkı”dır, “Örgütlenme ve Toplu Görüşme Hakkı” değil. ILO Mevzuatında “toplu görüşme” ile “toplu pazarlık” birbirinden çok ayrı iki kavramdır. Bu iki kavramın karıştırılıp 98 sayılı Sözleşmenin adının bile çarpıtılması büyük bir hatadır ve özensizliktir. TASLAĞIN SÖZLEŞMELERE UYGUNLUĞU İDDİASI TÜRK-İŞ’in taslağının 87 ve 98 sayılı Sözleşmelere uygunluğu iddiasına bakalım. Bunu yazanlar, ILO Yönetim Kurulu Örgütlenme Özgürlüğü Komitesi’nin Türkiye’deki çalışma mevzuatı konusunda yaptığı kapsamlı eleştirileri hiç mi okumadılar? TÜRK-İŞ’in kanun taslağında yer alan birçok öneri, ILO Yönetim Kurulu Örgütlenme Özgürlüğü Komitesi tarafından tekrar tekrar eleştirildi. Bu eleştirilerden en kapsamlısı, 1994 yılında tarafımdan hazırlanan ve ILO Anayasasının 24. maddesinde yer alan özel prosedür kapsamında ILO Genel Direktörlüğüne iletilen başvuru üzerine Örgütlenme Özgürlüğü Komitesi’nin hazırladığı kapsamlı rapor ve eleştiridir. ILO Yönetim Kurulu Örgütlenme Özgürlüğü Komitesi, ILO Yönetim Kurulu’nun kendi üyeleri arasından oluşturduğu üç hükümet, üç işçi ve üç işveren temsilcisinden meydana gelen bir yapıdır. Bu Komite, kararlarını geleneksel olarak oybirliğiyle alır. Bu kararlar ILO Yönetim Kurulu’na sunulur. ILO Yönetim Kurulu da bu kararları oybirliğiyle onaylar ve and Principles of the Freedom of Associations Committee of ILO’nun Resmi Gazetesi’nde yayımlar. the Governing Body of the ILO, 5th (reviBenim hazırladığım ve 4 Temmuz sed) edition, Cenevre, 2006). 87 ve 98 saM Her yl Uluslararas 1994 tarihinde TÜRK-İŞ adına ILO Genel yılı Sözleşmelerin ne olduğunu ancak o kiMüdürü’ne iletilen uzun başvuru, 1810 tabı inceledikten sonra öğrenebilirler. Çalma Konferans sayılı dava olarak ele alındı ve ÖrgütlenOndan sonra da kalkıp TÜRK-İŞ’in hazırlatoplantlarna çok sayda me Özgürlüğü Komitesi bu konuda 1996 dığı kanun taslağının 87 ve 98 sayılı Sözyılında kapsamlı bir raporu kabul etti sendikac gidiyor, toplantlar leşmelere uygunluğunu iddia etmek gibi (Bkz. ILO Official Gazette, Cilt LXXIX, anlamsız bir işe girişmezler. srasnda ILO Genel Müdürlük 1996, Series B, No.1). Türkiye’ye ilişkin Bu kitabın ille de 5. baskısı zorunlu daha birçok kararda, 87 ve 98 sayılı Sözdeğildir. Uluslararası Kamu Çalışanları Febinasna geçsinler ve orada leşmelerin ihlal edildiği noktalar ayrıntılı derasyonu (PSI) üyesi YOL-İŞ, Belediye-İş, delegelere parasz olarak olarak ele alındı. Bu kararlarda TÜRKTürk Harb-İş, Sağlık-İş, Genel-İş, SES, BES, İŞ’in önerdiği taslakta yer alan çok sayıYapı Yol-Sen ve Tüm Bel-Sen Sendikaları, datlan Örgütlenme daki düzenleme, sendikal hak ihlali olabenim önerim üzerine, bu kitabın 4. basÖzgürlüü Komitesi kararlar rak belirtilmektedir. kısını üç yıl önce Türkçeye çevirterek kitabnn gözden geçirilmi 5. Türkçe ve İngilizce metni 2007 yılında KİTAP ÖNERİSİ bastırıp dağıttılar: Uluslararası Çalışma Hadi diyelim bunları okumuyorlar, incebasksn alsnlar. 87 ve 98 Bürosu, Örgütlenme Özgürlüğü UÇÖ Örlemiyorlar, bilmiyorlar. Her yıl Uluslararası gütlenme Özgürlüğü Komitesi Yönetim sayl Sözlemelerin ne Çalışma Konferansı toplantılarına çok sayıKurulu’nun Karar ve İlkelerinin Özeti, da sendikacı gidiyor. Bu toplantılar sırasınolduunu ancak o kitab Gözden Geçirilmiş 4. Baskı, Ankara, da ILO Genel Müdürlük binasına geçsinler 2007, 231 s. Kitap TÜRK-İŞ Hukuk Büroinceledikten sonra ve orada delegelere parasız olarak dağıtısu’na da gönderildi. 4. Baskı da 2006 yılan Örgütlenme Özgürlüğü Komitesi kararörenebilirler. L lında yayımlanan 5. Baskının yerini büyük ları kitabının 2006 yılında yapılan gözden ölçüde tutabilir. geçirilmiş 5. baskısını alsınlar (International Bu ve benzeri hatalar, TÜRK-İŞ’e de, iş hukuku profesörLabour Office, Freedom of Association, Digest of Decisions lerine de yakışmıyor.G 21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›kG 43 VARDİYA Vakıfbank ‘0’ zam önerdi pazarlık durdu Banka ve Sigorta çileri Sendikası ile Vakıfbank arasında sürdürülen toplu i sözlemesi görümelerinde arabuluculuk safhasına geçildi. 60 günlük yasal süre anlamazlıkla sonuçlandı. Sendikanın 18 Haziran’da yaptıı açıklamada, 8 bin 250 içiyi ilgilendiren görümelerde yetkililerin çalıanlara “sıfır zam” önermesi ciddiyetsizlik olarak nitelendirildi. Açıklamada, “yi niyetimiz istismar edilirse hiçbir mücadelen kaçınmayacaız. Bankada huzursuzluk varsa müteri memnuniyeti azalır bu da bankaya zarar verir.” denildi Ekart grevi bir yılı geride bıraktı Eczacıbaı’nın elektronik kart üretimi yapan Gebze’deki E-kart fabrikasında grevde olan Basın Sendikası, grevin birinci yıldönümü 16 Haziran Salı günü Levent’te Eczacıbaı holdingin önünde eylem yaptı. Basın- Sendikası yöneticileri ve grevdeki 17 içinin eylemine, Tek Gıda-, Harb, Dok Gemi-, Deri-, Kristal-, Tümtis ve Türkiye Gazeteciler Sendikası da destek verdi. Basın- Sendikası Genel Bakanı Yakup Akaya yaptıı açıklamada “veren toplusözleme görümelerini reddetti. Grevdeki içileri iten attı. Çalıma Bakanlıı bir senedir süren haksızlıa neden seyirci kalıyor.” dedi. Türk- Genel Sekreteri Mustafa Türkel de, kıdem tazminatına deinerek, kazanılmı haklarına dokunulması durumunda alterlerin ineceini söyledi. Basın açıklamasının ardından içiler, hazırladıkları E-kart logolu pankartı holdingin önüne bıraktılar. Kıdem tazminatı fonuna karı imza kampanyası Hükümet kıdem tazminatı fonu teklifini geri çekti, ancak içiler tedbiri elden bırakmıyor. Tek Gıda- Sendikası 12 Haziran’da imza kampanyası balatarak, ellerinde kalan tek kaleyi, kıdem tazminatını korumayı amaçlıyor. mza kampanyası 81 ili kapsıyor. Kampanyanın stanbul ayaında, Taksim’de imza masası kuran Tek Gıda- Sendikası stanbul 2 Nolu ube Bakanı Yunus Durdu, hükümetin ısıtıp ısıtıp gündeme getirdii kıdem tazminatına dokunulmasının Türk-i Genel Kurulu’nda alınan kararla genel grev nedeni olduunu hatırlattı. Mersin liman içileri kazandı Mersin limanında 130 günden beri direnite olan liman içilerinin hepsi 12 Haziran Cuma günü iine döndü. TÜMTS Genel Sekreteri Gürel Yılmaz “Zorlu bir mücadeleden sonra tüm içiler ibaı yaptı” dedi. Yılmaz, “Bu mücadele yalnız liman içilerinin mücadelesiyle olmamıtır, içilerimizin aileleri ve Mersin’deki içi dostlarının da mücadelesiyle olmutur. Emei geçen herkese teekkür ederim” dedi. Yusuf Çelik/ Mersin 44 G Ayd›nl›k G 21 HAZRAN 2009 VARDİYA PTT çalıanları: Gerçek isizlik yüzde 23,7 TÜK 15 Haziran’da Mart ayı isizlik rakamlarını 3 ‘Toplu Sözlemesi yoksa grev var’ milyon 776 bin olarak açıkladı. Haber Sen üyesi PTT çalıanları, toplu i sözlemesi taleplerini, 18 Haziran’da zmir PTT letme Müdürlüü önünde yaptıkları basın açıklamasıyla dile getirdi. Haber-Sen zmir ube Sekreteri Hasan Solmaz, “Hükümeti toplusözleme hakkımız için son kez uyarıyoruz. Ulatırma Bakanlıı ve PTT yönetimi, PTT emekçilerinin yaadıı sorunlara duyarsız kalmaya devam ederse üretimden gelen gücümüzü kullanarak greve gideceimizi ilan ediyoruz” dedi. Postacıların yasadıı bir ekilde haftanın 6 günü çalıtırıldıını belirten Solmaz, postacıların çalıma koullarını öyle sıraladı: “Postacılara kargo adı altında buzdolabı taıttırılıyor. Bayram izni, yılbaı izni kullandırılmıyor; 3 kiinin iini bir kii yapıyor. PTT emekçisinin bu durumda artık kaybedecek bir eyi kalmadı” dedi. TÜK bu rakama, i aramayıp, çalımaya hazır olanlar ile mevsimlik çalıtıı için isiz durumda bulunanları dahil etmiyor. Bu gruplar dahil edilerek yapılan hesap ise gerçek isizliin, resmi sayının çok üzerine çıktıını gösteriyor. aramayıp çalımaya hazır olan 2 milyon 345 bin kii ile mevsimlik çalıtıı için halen isiz durumda bulunan 128 bin kii eklenerek hesaplanan gerçek isiz sayısı Mart döneminde, 2008’in aynı dönemine göre, 1 milyon 164 bin artarak, 23,7 oranıyla 6 milyon 249 bin oldu. Gerçek isizlik kadınlarda yüzde 30,6 oranı ile 2 milyon 375 bin, erkeklerde yüzde 20,8 oranı ile 3 milyon 874 bin kii oldu. Kamu emekçileri Ankara’ya yürüyor Kamu emekçileri toplusözleme hakkı için yollara döküldü. 17 Haziran günü bata sendika yöneticileri olmak üzere, belediye çalıanları zmir Konak Belediyesi’nden zmir Büyükehir Belediyesi önüne yürüdü. Kamu emekçilerine, çevre illere balı 20 ube yöneticisi de katılarak destek verdi. Burada Tüm Bel-Sen Genel Bakanı Vicdan Baykara kitlesel bir basın açıklaması yaparak, belediyeleri ve dier kamu kurumlarını, Tüm Bel-Sen ile toplusözleme masasına oturmaya, hükümeti ise hukuka balı demokratik ve sosyal devletin gereini yerine getirmeye davet etti. Ekonomik krize de deinen Baykara, “Krizin faturasını emekçiler deil, onun sorumlusu olan patronlar ödeyecektir” dedi. Tüm Bel-Sen üyeleri açıklamanın ardından Ankara’ya hareket etti. 21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k G 45 DÜNYA AVRASYA GÜÇLER Ö VE BRIC ZRVELERNDE BULUTU anghay birlii Zirvesi’ne Çin, Rusya, Kazakistan, Krgzistan, Tacikistan, Özbekistan liderlerinin yan sra, gözlemci ülke statüsünde yer alan ran, Pakistan, Hindistan ve Moolistan devlet bakanlar da katld. Dolara karşı yeni para birimi geliyor anghay birlii Örgütü ve BRIC zirvelerine yeni bir para biriminin oluturulmas damgasn vurdu. anghay birlii Örgütü Zirvesi’nin ardndan yaynlanan deklarasyonda çok kutuplu dünya düzenine doru gidiin kaçnlmaz olduu belirtildi. Ülkeler arasndaki diyalog ve ibirliinin gelitirilmesi ile bölgesel güvenliin artrlmas her iki zirvede de öne çkan konular oldu. MERVE AKSUNA anghay birlii Örgütü’nün 9. Zirvesi Rusya’nın Yekaterinburg kentinde 15-16 Haziran tarihlerinde gerçekletirildi. Zirveye Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan liderlerinin yan ısıra, gözlemci ülke statüsünde yer alan ran, Pakistan, Hindistan ve Moolistan devlet bakanları da katıldı. Zirvenin ana gündemi Amerika’ya baımlılıın azaltılması, ekonomik kriz, terörizm ve ibirliini gelitirme konuları oldu ŞİÖ’DEN YENİ PARA BİRİMİ ÖNERİSİNE DESTEK anghay birlii Örgütü Zirvesi’nde konuan Rusya Devlet 46 G Ayd›nl›k G 21 HAZRAN 2009 Bakanı Dmitry Medvedev üye ülkelerin ulusal para birimleri ile ticaret yapabilmelerinin önemi üzerinde durdu. Medvedev, “Üye ülkeler kendi ulusal para birimleri ile ikili ticaretlerini yapabilmeli. Bu ekilde uluslararası rezerv kurlara baımlılık da azalmı olacak“ dedi. Dolar karısında yeni bir para rezervi yaratılması gerektii söyleyen Medvedev, “Uluslararası para sistemini sadece doları konsolide ederek deil, aynı zamanda yeni rezerv paralar yaratarak da konsolide etmemiz gerekir” diye ekledi. Medvedev’in bu önerisine örgüte üye devlet bakanlarından da destek geldi. . ÇİN’DEN ŞİÖ’YE 10 MİLYAR DOLAR Zirvede öne çıkan bir dier konu da, Çin’in anghay birlii Örgütü’ne on milyar dolar kredi vereceini açıklaması oldu. Çin Cumhurbakanı Hu Jintao, örgüt üyelerine 10 milyar dolar kredi destei salamanın yanı sıra, bu ülkelerle ticareti ve çift yönlü yatırım faaliyetlerini hızlandırmak için ticaret ve yatırımı gelitirme heyetleri göndereceklerini de söyledi. Küresel finans krizi karısında anghay birlii Örgütü üyelerinin güveni pekitirerek karılıklı destek vermeleri gerektiini belirten Çin Cumhurbakanı, siyaset, ekonomi, güvenlik ve kültür alanlarındaki ibirliini younlatırarak örgütün gücünü artırmaları gerektiini kaydetti. Jintao, “Ancak böylelikle krizin üstesinden gelerek bölgede kalıcı barı ve ortak refahı gerçekletirebileceklerini” vurguladı. AHMEDİNECAD: “TEK KUTUPLU DÜNYA İYİ BİR SEÇENEK DEĞİL” Zirveye katılan ran Cumhurbakanı Ahmedinecad da, “bölgesel sorunların ve küresel eko- nomik krizin nedeni olan ABD hegamonyasındaki tek kutuplu dünya, iyi bir seçenek olmadıını kanıtladı” dedi. ABD müttefiklerinin dünya sorunlarıyla baa çıkamadıını vurgulayan Ahmedinecad anghay birlii Örgütü’nün küresel ekonomik krizle mücadele bata olmak üzere sorunların çözümünde önemli bir rol üstlendiine dikkat çekti. ŞİÖ’NÜN ÇOK KUTUPLU DÜNYA DÜZENİ VURGUSU anghay birlii Örgütü zirvesine katılan üye ülkeler zirvenin sonunda 17 maddeden oluan ortak deklarasyona imza attılar. Deklarasyonda, çok kutuplu dünya düzenine doru gidiin kaçınılmaz olduu belirtildi. Uluslararası yapının deitii kaydedilen deklarasyonda u ifadeler yer aldı: “Günümüzde uluslararası yapı önemli ölçüde deiti. Sürekli gelime ve barı için eit ibirliinin tevik edilmesi gerekiyor. Çok kutuplu yapıya doru gidi geri çevrilemez. Yeni tehdit ve meydan okumalara karı uluslararası ibirlii kaçınılmaz.” Deklarasyonda enerji ve gıda güvenliinin yanı sıra, küresel ekonomik krizle mücadelede de uluslararası ibirlii çarısı yapıldı. Medeniyetler arasında diyaloa da vurgu yapılan deklarasyonda barı, tolerans, etnik ve dinler arasında karılıklı saygıya deinildi. Uluslararası terörle mücadelenin herhangi bir din vurgusu ile gerçekleme tehlikesine dikkat çekilen deklarasyonda, uluslararası barıın salanmasının, hiçbir ülkeyi dıarıda bırakmadan herkesin güvenliini birlikte salamakla mümkün olduu ve baımsız devletlerin içilerine müdahalede bulunulmaması gerektiinin altı çizildi. kararlatırıldı. anghay birlii Örgütü Zirvesi’nde gündeme gelen dolara alternatif yeni para birimi yaratılması BRIC Zirvesi’nin de öncelikli konuları arasındaydı. BRIC Zirvesi’nde üye devletler dolara balılıı azaltmanın yollarını tartıtı. Liderler dolara baımlılıı azaltmak için karılıklı bono alı-veriinin desteklenmesini istedi. BRIC Zirvesi’nde Rusya Devlet Bakanı Dmitry Medvedev, Rusya’nın ABD Doları’nın yerine alacak global bir rezerv para birimi oluturulması görüünü tekrarladı. Medvedev, BRIC liderlerine yaptıı konumada “Uluslararası para sisteminin güçlenmesi, öncelikle bölgesel rezerv para birimleri oluturulmasını, daha sonra bir uluslararası para birimini gerektiriyor” diye konutu. Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’in karılıklı birbirlerinin tahvillerini alarak ve para birimlerini takas ederek dolara olan baımlılıklarını azaltmayı deerlendirdiklerini söyleyen Medvedev’in ba ekonomi danımanı Arkady Dvorkovich, “u anda ihtiyacımız olan son eyin finansal piyasalarda yeni bir çalkantı olduunu biliyorsunuz. Biz de dahil olmak üzere kimse dolara zarar vermek iste- miyor. Bu konudaki yaklaımımız sorunun nüanslarını bütün incelikleriyle tartımaktır. Dünya ekonomisi para birimi konusunda belirsizlikte kalmamalı. Kremlin’in global rezerv para birimi konusundaki tavrı ihtiyatlı” diye konutu. Zirvenin ardından yayınlanan ortak bildiride, geçen nisan ayında Londra’da yapılan G-20 Finans Zirvesi’nde varılan fikir birliinin hayata geçirilmesinin hızlandırılması çarısı yapılarak, bu amaç dorultusunda dört ülke arasında youn ibirlii yapılacaı belirtildi. Bildiride sürdürülebilir gelimenin gerçekletirilmesi ile bilim, teknoloji ve eitim alanlarındaki ibirliinin younlatırılması konularındaki kararlılık da ifade edildi. Çok kutuplu dünya vurgusu BRIC Zirvesi’nde de öne çıktı. BRIC ülkeleri adına yapılan ortak açıklamada demokratik ve çok kutuplu dünya düzeninin desteklendii belirtilerek yeni düzenin uluslararası hukukun üstünlüü, eitlik ve karılıklı saygı ilkelerine dayanması gerektii vurgulandı. Açıklamada ayrıca, “Tüm ülkelerin ibirlii ve kolektif karar alma süreçlerinde yer almaları önemlidir “ denildi.G M BRIC Zirvesi’nde buluan liderler: Lula da Silva (Brezilya), Dmitry Medvedev (Rusya), Hu Jintao (Çin), Manmohan Singh (Hindistan) (soldan saa) BRIC ÜLKELERİ İLK TOPLANTISINI GERÇEKLEŞTİRDİ anghay birlii Örgütü Zirvesi’nin hemen ardından Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin arasındaki BRIC Zirvesi’nin ilk toplantısı yapıldı. Zirvede küresel ekonomik krizle mücadelede dört ülke arasında ibirliinin younlatırılması 21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k G 47 DAVUTOLU, RUSYA’YLA Ö GÖRÜMESN ANLATTI ‘Şanghay İşbirliği Örgütü’ne gözlemci üye olabiliriz’ Dileri Bakan Ahmet Davutolu, Berlin’de 300 Türk derneinin temsilcisine yapt açklamada, “Yönümüzü tamamen Bat’ya çevirmi deiliz. Rusya’yla yaptmz görümelerden birinde Ö’yü ele aldk. Fiks üyelik özellii nedeniyle, üyeliimiz mümkün deil, yalnz gözlemci olarak katlabiliriz” dedi. ıileri Bakanı Ahmet Davutolu, Almanya’daki Türkevi toplantısında yaptıı açıklamada Rusya ile anghay birlii Örgütü (Ö) konusunda görütüklerini, kendi deyimiyle fiks üyeliin mümkün olamadıını ancak gözlemci olunabileceini söyledi. Toplantıda yapılan eletiriler üzerine konuan Davutolu, Asya’nın yükseliini kendisinin de gördüünü, hatta bu nedenle ‘fazla Asyacı olmakla’ eletirildiini belirtti. D “RUSYA’YLA ŞİÖ’YÜ ELE ALDIK” Davutolu, Almanya’nın Ber- lin kentinde 16 Haziran’da 300’ü akın Türk derneinin temsilcileriyle bir araya geldi. Toplantıda, Berlin ADD Yönetim Kurulu üyesi Beyhan Yıldırım söz alarak Dıileri Bakanı’nı u sözlerle eletirdi: “New York’a gidip yeni Osmanlıcılık yapmak bize yakımıyor. Avrupa, Amerika derin krizler içinde; Asya ise yükseliyor. Moskova’da yapılan anghay birlii Örgütü toplantısına katılmalıyız.” Bu sözler üzerine konuan Davutolu, “Yönümüzü tamamen Batı’ya çevirmi deiliz. Rusya’yla yaptıımız görümelerden birinde Ö’yü ele aldık. Fiks üyelik özellii nedeniyle, üyeliimiz mümkün deil, yalnız gözlemci olarak katılabiliriz” dedi. “NEO-OSMANLICILIK POLİTİKAMIZ YOK” Ö içerisinde özellikle Rusya ve Çin Halk Cumhuriyeti arasında ciddi ikili sorunlar yaandıını söyleyen Ahmet Davutolu, Türkiye’de bazı çevrelerin Ö’ye üye olmakla bütün sorunların çözülecei yönünde tutum aldıını, bunun gerçekçi olmadıını kaydetti. Ahmet Davutolu, Beyhan Yıldırım’ın “Türkiye Ö’ye üyelik bavurusunda bulundu mu?” sorusunu, “bulunmadı” diye yanıtladı. Örgütün resmi dil olarak Rusça ve Çinceyi kullanmasının Türk yetkililerin iini zorlatırdıını belirten Dıileri Bakanı Davutolu, Tayyip Erdoan’ın Büyük Ortadou Projesi’nde e- 48 G Ayd›nl›k G 21 HAZRAN 2009 bakanlık görevini yalanlarken, AKP hükümetinin de Neo-Osmanlıcılık gibi bir politikası olmadıını söyledi. NURGALİYEV: TÜRKİYE’NİN ÜYELİĞİNE AÇIĞIZ anghay birlii Örgütü Genel Sekreteri Bolat Nurgaliyev 27 Mayıs’ta Türk Asya Stratejik Aratırmalar Merkezi’nin düzenledii kongrede Aydınlık’ın sorularını yanıtlamıtı. Nurgaliyev, Türkiye’nin Ö’ye dorudan üyelik için bavurusunun olmadıını, ama Türkiye’nin üyeliine her zaman açık olduklarını söylemiti. Nurgaliyev, Türkiye’yle olan ilikilerini öyle tanımlıyordu: “Bizim bünyemizde çeitli seviyeler var. Gözlemci ülke, diyalog içerisinde bulunulan partner ülke gibi. Türkiye’yle olan ilikilerimiz bu ekilde öteden beri devam ediyor. Ama Rusya ve Çin’le ilikilerimiz ciddi ve sıkıdır. Türkiye ile Türkiye’de gerçekletirilen organizasyonlarla aslında biz aynı çerçevede buluuyoruz diyebiliriz.” Türkiye Dıileri Bakanı’nın durumun deieceine ve ilerleyeceine dair sinyaller verdiini de söyleyen Nurgaliyev, öyle konumutu: “Bu uygulamalarımız devam edecek, potansiyel adaylıkta herhangi bir ülkenin bu organizasyon içerisine dahil edilmesi çift taraflı bir yoldur. Bizler her zaman buna açıız. birliine de, uygun bavuruları düünmeye de açıız, karı taraftan da herhangi bir ilginin olması gerekiyor tabi. Birçok ülke anghay birlii Örgütü’ne tam üyelik veya gözlemci devlet konumunda veya diyalog sürecinde olan ülke konumunda bavurusunu yapmıtır ve bu bavuru süreçleri devam etmektedir.”G 21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k G 49 BEŞ KITADAN Hazrlayan: Ahu Yalçn/ afak Terzi Kriz, dünyadaki gurbetçileri de vurdu Çin ve Rusya aralarındaki ticarette dolara son verdi Amerikan dolarının uluslararası egemenliinden duydukları rahatsızlıı sıkça dile getiren Rusya ve Çin liderleri, 17 Haziran günü dünya ticaretinde ve uluslararası ilikilerde önemli etkileri olabilecek bir adım attı. Bundan sonra iki ülke arasında yapılacak ticarette, her iki ülkenin para birimleri Rus rublesi ve Çin yuanı kullanılacak. Moskova’da bir araya gelen Rusya lideri Dimitri Medvedev ile Çin lideri Hu Jintao, hedeflerini yinelediler: Doların egemenliine son vermek. ki dev ekonomi arasındaki ticaret istikrarlı bir ekilde artıyor. Rusya ekonomi bakanlıının verilerine göre Çin, geçen yıl Rusya’nın en büyük ticaret ortaı listesinde Almanya’nın yerini alarak ilk sıraya yerleti. ki ülke arasındaki ticaretin Rusya’dan Çin’e uzanan petrol boru hattının tamamlanıp devreye girmesiyle daha da artacaı vurgulanıyor. ‘BOP, 42 milyon kiiyi evinden etti’ Birlemi Milletler Mülteciler Yüksek Komiserlii, 2009 raporunda, geçen yıl dünyada 42 milyon kiinin, yerlerinden edildiini açıklandı. Rapora göre, evlerini terk etmeye zorlanan bu insanların geri dönebilme imkânları da daraldı. BM Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres tarafından BM Mülteci Örgütü merkezi Washington’da açıklanan rapora göre ‘en aır insani kriz’ Büyük Ortadou Projesi’yle parçalanan Afganistan ve Pakistan’da yaanıyor. ABD’nin Taliban bahanesiyle gerçekletirdii igal nedeniyle Afganistan’da ve komusu Pakistan’da yerinden edilenlerin yaadıkları kriz, rapora göre Ruanda soykırımı sırasında yaanandan bu yana görülen en ciddi kriz olduu açıklandı. Guterres, Pakistan’da yerinden edilen iki milyon kiinin akıbetinin kendisini son derece kaygılandırdıını söyledi. Rapora göre mültecilerin dönü olasılıının azalmasının önemli bir nedeni, Sudan ve özellikle ABD igali altındaki Afganistan gibi, halkın göçe zorlandıı ülkelerdeki güvenlik koullarının daha da kötülemi olması. 50 G Ayd›nl›k G 21 HAZRAN 2009 Yabancı içilerin ülkelerine gönderdii, yıllardır düzenli bir ekilde artan para miktarının, krizin etkisiyle bu yıl ilk kez dümesi bekleniyor. Ekonomik krizin etkisiyle dünyanın dört bir yanında milyonlarca göçmen içi ilerini kaybetti. Dünya genelinde yaklaık 200 milyon yabancı içi, geride bıraktıkları ailelerine her yıl 300 milyar doları akın para gönderiyor. Yabancı içilerin gönderdii bu paralar, gelimekte olan ülkeler için dı yardım ya da dorudan yabancı yatırımdan daha tercih edilir bir destek. Tacikistan ve Moldova gibi küçük ekonomilere sahip ülkelerde, yabancı ülkelerde çalıan vatandalarının gönderdii paralar ulusal gelirin yaklaık yüzde 30’unu oluturuyor. Yurtdıında çalıan içilerin, en büyük miktarda para gönderdii ülkelerin baında ise nüfuslarının büyüklüü nedeniyle, Çin, Hindistan ve Meksika geliyor. En fazla para gönderilen kaynak ülke ise ABD. Amerika’da çalıan içiler, ülkelerine her yıl yaklaık 45 milyar dolar para gönderiyor. spanyollar isizlie karı asker oluyorlar spanya’da 2001 yılından sonra kaldırılan zorunlu askerlik hizmetine, krizden ve isizlikten dolayı akıl almaz bir talep var. spanyol silahlı kuvvetleri, ordu saflarına katılmak isteyen genç bulmakta artık hiç zorlanmıyor. Aksine, askerlik ubeleri önünde orduya yazılmak için kuyrua girenlerin sayısı giderek artıyor. Sabahın erken saatlerinden itibaren askerlik ubeleri insanlarla dolup taıyor. Bakent Madrid’de orduya yapılan bavurular üçte bir oranında artmı. spanya’nın kimi dier bölgelerinde ise, her dört adaydan, artık sadece birine orduda yer var. Öte yandan Hollanda gazeteleri de ‘daha korktuumuz tam olarak baımıza gelmedi’ ifadeleriyle durumun vahametini ortaya koyuyorlar. Hollanda Merkezi statistik Bürosu’nun açıklamalarında isizlik oranının yüzde 4,1’den yüzde 4,6’ya fırladıı, beklentinin ise bu sayıların üç katına çıkması yönünde olduu belirtiliyor. BEŞ KITADAN DEVR-İ ALEM • Irak Petrol Bakanlıı’na balı Güney Petrol irketi Genel Müdürü Fayad el Nema, Irak’ın en büyük petrol sahalarından altısını, 20-25 seneliine dünyanın en büyük petrol irketlerine devredecek ihalelerin Irak ekonomisini zincire vuracaını ve gelecek 20 yıldaki baımsızlıını elinden alacaını söyleyince, görevinden kovuldu. • srail Dıileri Bakanı Avigdor Lieberman, Washington ziyareti sırasında, Batı eria’daki Yahudi yerleimlerindeki inaatları tamamen durdurmayı kabul edemeyeceklerini belirtti. • Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin Kuzey Kivu eyaletinde, altı aydır maaları ödenmedii için ayaklanan askerler, ülkenin dousundaki Birlemi Milletler üssüne ate açtı. AB ülkelerinde ölüm oranı doum oranından yüksek AB ülkelerinde çocuk doum oranı giderek düüyor. AB Sosyal ler ve Aile Bakanları’nın 17 Haziran günü bir araya geldii Viyana’daki Konferansta, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Yardımcısı Maud de Boer-Buquicchio konuyla ilgili Avrupa’nın geleceini yakından ilgilendiren uyarılarda bulundu. de Boer AB ülkelerindeki youn isizlik ve ekonomik kriz nedeniyle ve kamuda yapılan kısıtlamaların artmasından dolayı çocuk yapma oranının giderek dütüünü vurguladı. Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Yardımcısı de Boer, doum oranlarının dümesinin uzun vadede, vergi gelirinin azalması, i gücünün aırı derecede dümesi ve sosyal güvenlik kurumlarına aırı yük binmesi gibi büyük sorunlara yol açacaını belirtti. Avrupa’da buna ramen nüfusun azalmaması, dıarıdan gelen göçe balı. AB statistik Kurumu Eurostat’ın 2008 yılında yaptıı aratırmada da AB ülkelerindeki büyüyen nüfusun yüzde 80’inin göçmen olduu, yüzde 20’sinin ise ‘gerçek’ Avrupalılar olduu sonucu çıkmıtı. Almanya, Bulgaristan ve Portekiz gibi ülkelerde ölüm oranı doum oranından yüksek. ngiltere’deki milletvekili harcamaları internette BBC’de çıkan habere göre ngiltere’de son haftalarda kamuoyunun hayli ilgisini çeken ve bir dizi istifaya yol açan milletvekili harcamaları listesi yayınlandı. 646 milletvekilinin harcamalarına ilikin hükümetten talep ettikleri alacaklar, alfabetik olarak sıralandı ve binlerce fatura da PDF dosyası olarak internete konuldu. Belgelerin sayısının bir milyonu geçtii belirtiliyor. Parlamento kaynakları, her bir milletvekilinin son dört yılda talep ettii harcama alacaklarının listesini içeren verinin, kamuoyuna Temmuz ayında açıklanacaını bildirmilerdi. Avam Kamarası sözcüsü, harcamalar konduu sırada, youn eriim nedeniyle sitenin çökmesini engellemek için ek önlemler aldıklarını ifade etti. • Hollanda Parlamentosu Dı likiler Komisyonu heyetinin Çin Halk Cumhuriyeti’ne yapacaı resmi ziyaret, Çin’in Hollandalı milletvekillerine vize vermemesi sebebiyle iptal edildi. Hollanda parlamentosu, geçen ay, Dalay Lama’yı aırlamı ve kendisine sıcak ilgi göstermiti. • Romanya’dan Kuzey rlanda’ya göçen 100’ü akın Roman göçmen, Belfast’taki evlerinde bir haftayı akın süre ırkçı saldırılara hedef olunca evlerini terk ederek bir kiliseye sıınmak zorunda kaldı. • BM Güvenlik Konseyi’nin, Kuzey Kore’ye karı yaptırımları artırma kararına, Kuzey Kore yönetiminden sert tepki geldi. Ülke yönetimi, kıkırtma olması durumunda nükleer silahlarını kullanabileceini açıkladı. ABD Savunma Bakanı Robert Gates, Kuzey Kore’nin füze saldırısı olasılıına karılık Havai’deki savunma sistemlerinin takviye edileceini bildirdi. • Krizde darbe yiyen ngiliz havayolu irketi British Airways’in, 40 bin çalıanına bir mektup yazarak bir süre ücretsiz çalımalarını istediini bildirdi. • ngiliz The Guardian gazetesi, eski Babakan Tony Blair’in, ikenceye sebep olan “gizli sorgu politikasından” haberi olduunu, ngiliz istihbarat servisi ajanlarına 2002’de yazılı olarak gönderilen bu politikaya göre, yurtdıında yapılan sorgularda ikence gördüünü söyleyen bir zanlı olursa “kenceyi onaylar görünmeyin ama olay bizim bölgemizde gerçeklemedii için, bunu engellemeye çalımak gibi bir yasal yükümlülüünüz yok” dendiini yazdı. • Bolivyalılar ve Kübalılar, Che Guevera’nın 81. doum günü anısına, Ekim 1967’de öldürüldüü yerde bir anma düzenlediler. • Çin’de yayımlanan üç önemli seyahat dergisi, Voyage, Travel & Leisure ve National Geographic dergisinin Çince versiyonu, Haziran ayı sayılarında kapak konusunu Türkiye’ye ayırdı. 21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k G 51 RAN SEÇMLER “ULUSLARARASI TOPLUM” ÇN YEN BAHANE ABD, İran’a uluslararası kuşatma zemini oluşturmak istiyor ran’da 12 Haziran’da gerçekleen seçime saatler kala Devrim Muhafzlar’ndan bir muhtra geldi. nternet sitesi üzerinden yaptklar açklamada, Muhafzlarn siyasi bürosunu yöneten Yadullah Cevani “ran’da bir kadife devrim balatma çabas içine girilirse, ezeriz” diyordu. Peki, bu ran’n kendi iç dinamiklerinin patlamaya yaklatn gören Muhafzlarn önceden almaya çalt bir önlem miydi, yoksa gerçekten olas bir “kadife devrim”e kar bir uyar m? ZEYNEP ER ran Cumhurbakanı Mahmud Ahmedinecad’ın, ilk turda aldıı yüzde 66,2’lik oy oranıyla, yeniden cumhurbakanı seçilmesi, muhalefetin geni protestolarına neden oldu. Seçimlere kısa bir zaman kala anketlerde önde gösterilen reformcu aday Mir Hüseyin Musavi ise oyların ancak 33,7’sini aldı. ran’da seçimlerin hemen ardından reformcu adayı destekleyenler seçimlerde hile olduu gerekçesiyle sokaklara döküldü. Sokaklarda çatımalar çıktı, reformcular hem polisle, hem de Ahmedinecad taraftarlarıyla çatıtı. Kan döküldü, protestocular Ahmedinecad istifa etmeden bu iin peini bırakmayacaklarını açıkladı. Musavi’nin “seçimlerin iptal edilmesi” talebiyle yaptıı bavuru reddedildi, ancak Anayasayı Koruma Konseyi bazı Museviciler sürekli ngilizce pankartlarla Bat’ya mesaj verdi. Bat da buna dayanarak ran yönetimine bask yapmak istiyor. 52 G Ayd›nl›k G yerlerde oyların yeniden sayılabileceini açıkladı. ran’da olaylar devam ederken yeniden cumhurbakanı seçilen Ahmedinecad, ran’ın gözlemci statüsünde bulunduu anghay birlii Örgütü’nün toplantısına katılmak üzere 16 Haziran’da Rusya’ya gitti. Rusya Dıileri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov, ran’daki cumhurbakanlıı seçimlerinin bu ülkenin içileri olduunu belirtti ve unları söyledi: “ran Cumhurbakanının yeniden seçilmesinin ardından ilk dı ziyaretini Rusya’ya yapması sembolik açıdan son derece önemli. Bunu Rusya-ran ilikilerinin daha da ileriye gideceinin iareti olarak görüyoruz. Bu ziyareti Moskova ile Tahran arasındaki komuluk ve geleneksel dostluk ilikilerinin bir yansıması olarak deerlendiriyoruz.” Afganistan Devlet Bakanı Hamid Karzai Ahmedinecad’ın zaferini kutladı ve Tahran’la Kabil arasındaki baların kuvvetlenerek devam edeceini umduunu belirtti. “AHMEDİNECAD KAZANIRSA HALK SOKAKLARA DÖKÜLÜR” ran’ın eski cumhurbakanlarından ve bir önceki seçimde de rakibi olan Haimi Rafsancani, “Ahmedinecad’ın kazanması halinde, seçimlerde ‘hile’ yapılmı demektir” diye açıklama yapmıtı. Seçim henüz gerçeklemeden önce yayımladıı bildiride Rafsancani, böyle bir durum olması halinde ise halkın sokaklara döküleceini söylüyordu. Seçim öncesi bu açıklamanın halka yönelik bir “çarı” olduu yorumları yapıldı. Devrim Muhafızları’nın “kadife devrime kalkıanlar ezilecektir” muhtırası ise tam da bu açıklamanın ardından geldi. ESKİ BAŞBAKAN MUSAVİ Reformcu kesimin bel baladıı Musavi, bir dönem bu ülkeyi yönetmi bir devlet adamı; 19811989 yılları arasında ran’ın babakanıydı. Bu dönem ran-Irak savaının yaandıı yıllardı ve aynı zamanda yine bu dönemde muhaliflere karı bir “sindirme” politikası izlendi. Bu açıdan kimilerine göre Musavi, çok da “reformcu” bir geçmie sahip deil. Son seçimlerde ran kaynakları, Musavi’yi destekleyenlerin ülkedeki üniversite örencilerinin ve zengin kesiminin olduunu belirtiyor, bunun en iyi örnei ise ülkenin en zengini olarak bilinen Haimi Rafsancani. Ahmedinecad’ın ise beklendii gibi yine varo ve yoksul kesimin oyunun büyük çounluunu aldıı belirtiliyor. BATI’NIN YORUMU Obama, ranlı seçmenlerin oylarının akıbetini bilme hakkı ol21 HAZRAN 2009 duunu belirterek, “ranlı seçmenlerin sesine kulak verilmeli” dedi. ran’ın Amerika’dan gelen açıklamalara ise cevabı gecikmedi; Fars haber ajansı, ABD’nin, açıklamalarını “müdahaleci” diye niteleyerek, protesto etti. Fransa Cumhurbakanı Sarkozy, ran seçimlerinin hileli olduunu belirtti. Almanya’dan seçimlere dair üpheler olduu ve detaylı bir açıklama yapılmasını bekledikleri açıklaması geldi. srail Dıileri Bakanı Avigdor Lieberman ise Ahmedinecad’ın zaferinin uluslararası topluluk için taviz vermeyecek ekilde adımlar atılması anlamına geldiini söyledi. DAVUTOĞLU’NUN DOMİNOSU Amerikan yönetimine yakınlıı ile bilinen Washington Post gazetesinin “Türkiye’nin balıca dı politika stratejisti” olarak niteledii Ahmet Davutolu, Ortadou’da ardı ardına yapılacak seçimlerle ilgili “domino teorisini” ortaya atmıtı. Washington Post’un Obama’nın dikkatle incelemesi tavsiyesinde bulunduu teorideki domino talarının son ayakları ise Lübnan ve ran seçimleriydi. Lübnan’daki seçimlerin ardından “Hizbullah yenildi” propagandasına girien Batı imdi de ran’daki olayları itahla iliyor. ABD’nin Ortadou planlarında büyük bir ayak baı olan ran’daki böylesi bir karııklıktan memnun olacaı ve körüklemek için elinden geleni yapması sürpriz deil. ABD, Ahmedinecad’dan önceki Cumhurbakanı Hatemi’nin Cumhurbakanı seçilmesi ve sonrasındaki dönemde de benzer bir çizgi izlemiti. ran’da “reformcu” olarak adlandırılan kesimin adayı olan Hatemi ise, dı politikada Ahmedinecad’a göre daha esnek bir çizgi izlemesine ramen, ran’ın geleneksel çizgisinden çıkmamıtı. “ABD İRAN’A KARŞI ULUSLARARASI CEPHE KURMA ARAYIŞINDA” Tüm bu gelimeler yaanırken ran basınında yer bulan bir iddia dikkat çekici. ran’da yayın yapan PressTV’nin internet sitesinde 17 Haziran tarihli haberde, ABD’nin ran’a karı uluslararası planda bir cephe kurma fikrini canlandır- maya çalıtıı belirtildi. Haberde ABD Savunma Bakanı yardımcısı William Lynn’ın Washington Post gazetesinde yer alan “Ruslarla ibirlii arayıı içindeyiz. Böyle bir giriim, eer ran yolunda gitmeye devam ederse, karısında toplu hareket eden bir cephe bulacaının diplomatik sinyalleri olacaktır” sözlerine yer verildi. ran’da bir yandan protestolar devam ederken, bir baka açıklama ise yine dikkat çekiciydi: “ran nükleer silah istiyor.” Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) Bakanı Muhammed El Baradei, BBC’ye bir açıklama yaparak “ran’ın, karar vermesi halinde, Ortadou’da büyük bir güç haline gelmek için kesinlikle nükleer silah üretmesine imkân verecek teknolojiye sahip olmak istediini “hissettiini” söyledi. KADİFE DEVRİM YA DA ÖZGÜRLÜK ÇIĞLIĞI . Reformcu protestocular, oylarının çalındıını iddia ediyor, rejimin halkın üzerinde kurduu baskıya isyan ediyor, dıarından medet ummadıklarını, kandırıldıklarını ve kendilerinin ran’da reform isteyenler olarak eyleme giritiklerini belirtiyorlar. Ancak Tahran’daki gösterilerde attıkları sloganın ngilizce olması da dikkatlerden kaçmıyor; “Death to the dictator” (Diktatöre ölüm). ABD ve Avrupa’da devrim sonrası kaçan ve sürgün edilen 5 milyona yakın ranlı yaıyor. Bunlar büyük çounlukla Musevi’yi destekledi. Yine bu kanalla ran içindeki muhaliflere ulaılıyor ve mesajlar gidip geliyor. ran’da seçimlerin sona ermesi ile patlak veren olaylar kimilerine göre ran’da eriatın halk üzerinde kurduu baskının kaçınılmaz bir sonucu, ran’ın tamamen kendi iç dinamiklerinden ortaya çıktı. Ancak Batı’nın olaylar karısında sevinç çılıkları atması ve Musavi’yi bir çeit kahraman olarak nitelemesi akıllara ister istemez baka soruları da getiriyor; ran halkının isyanı bir çeit yönlendirmeyle mi karı karıya? Uzmanlar bu konuda uyarıyor, ran’daki protestolar bir çeit kadife devrime çevirme giriimi tehlikesi ile karı karıya kalabilir! G En laik aday Ahmedinecad Ahmedinecad’ın seçim simgesi ran bayraıydı. Muhalefet ise bunun yeilini aldı ve turuncuyu çarıtırır ekilde öne çıkardı. Ahmedinecad’la ran’da, ‘ranlılık’ kimlii geliti. Daha önce yüzde 42 olan ‘ranlıyım’ diyenlerin oranı imdi yüzde 64’e çıktı. Ahmedinecad din adamı deil. Dier adaylar dini kimlii öne çıkardılar. Yeil de bunun simgesi. Bütün bunlar yan yana koyulduunda adayların içinde bu anlamda en laik olanın Ahmedinecad olduu anlaılıyor! ran’da olaylar devam ederken Ahmedinecad, ran’n gözlemci statüsünde bulunduu anghay birlii Örgütü’nün toplantsna katlmak üzere 16 Haziran’da Rusya’ya gitti. 21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k G 53 FORUM İran seçimleri MEHMET BEDR GÜLTEKN Ç PARTS GENEL BAKAN VEKL İran’daki cumhurbaşkanlığı seçimleri; özetle söyleyecek olursak, Batı dünyası karşısında tam bağımsızlığı savunan ve yüzü Asya’ya dönük Ahmedinecad ile Batı dünyası ile ilişkileri daha da ileri götürmek yanlısı Mir Hüseyin Müsavi arasında cereyan etti. Ve Ahmedinecad yüzde 60’ın üzerindeki oy oranıyla ezici bir zafer kazandı. Seçim sonuçlarının ne anlama geldiğini, belki de en iyi, İsrail’in gösterdiği tepkiye bakarak anlayabiliriz. İsrail Başbakan Yardımcısı Sivan Şalom; “sonuçların, İran’ın özgür dünya ile gerçek bir diyalog kurmaya hazır olduğuna ve nükleer programını durduracağına inananların yüzünde patlayan bir tokat olduğunu” söyledi. Amerika’nın değerlendirmesinin de çok farklı olmadığını söyleyebiliriz. Türkiye’deki Amerikancı neoliberaller, seçim kampanyası boyunca ateşli bir Müsavici kesilmişler, sanki seçim Türkiye’de yapılıyormuşçasına çırpınmışlardı. Seçim sonuçlarının, Amerika’dan daha çok Amerikancı olan bu zatları, en az Sivan Şalom kadar kederlendirdiğinden hiç şüphe yok. ANTİEMPERYALİZM Ahmedinecad önderliğindeki İran, “zor yılları”, tam bağımsızlık politikasına sıkı sıkıya sarılarak geride bıraktı. Hatırlanacağı üzere Irak’ın işgalinden sonra bütün dünya, Amerika’nın İran’a ne zaman gireceğini konuşuyordu. Amerikan propaganda mekanizması harekete geçmişti. İran’ın ne kadar “şeytan” olduğu anlatılıyordu her yolla. Holivut, kendisine verilen görev üzerine kolları sıvamıştı. 2496 yıl önce, Perslerle Yunanlılar arasında cereyan eden Termofil Savaşı hatırlandı. Holivut tarihinin en çok reklamı yapılan filmlerinden olan “300 Spartalı” çekildi. Aynı propaganda makinesi daha önce de Büyük İskender’i çekmişti. ‘Persler, (İranlılar); kötü, hain, çirkin, barbar ve korkaktı.’ 54 G Ayd›nl›k G 21 HAZRAN 2009 ‘Batılılar ise uygar, cesur, iyi ve güzel insanlardı’. Şimdi nükleer silah üretmek isteyen ‘İran, o 2500 yıl önceki kötü Perslerin mirasçısıydı.’ İşte İran, Ahmedinecad’ın önderliğinde bu emperyalist kuşatmayı yardı. Tehditlere aldırmadı. Bir yanda dünya çapında akıllı bir ittifak politikası ile Amerika ve İsrail’in tecrit politikasını boşa çıkardı. Rusya, Hindistan ve Çin ile ilişkilerini geliştirdi. Hugo Chavez ve Ahmedinecad kol kola çıktılar Amerikan emperyalizminin karşısına. Bu arada milli savunmasını güçlendirdi. Uzaya uydu gönderdi. En son teknoloji ile M Türkiye’deki Amerikanc neoliberaller, seçim kampanyas boyunca ateli bir Müsavici kesilmiler, sanki seçim Türkiye’de yaplyormuçasna çrpnmlard. Seçim sonuçlarnn, Amerika’dan daha çok Amerikanc olan bu zatlar, en az Sivan alom kadar kederlendirdiinden hiç üphe yok. L üretilmiş savaş uçaklarını geliştirdi. Uzun menzilli füze denemelerinde yeni başarılar elde etti. Gazeteler sık sık İran’ın savunma sanayinde kaydettiği “mucizeleri” yazdılar. ULUSAL BİRLİK Savunma sanayinde elde edilen başarılardan daha da önemli olan İran’ın izlediği anti emperyalist politika sonucunda ülke içinde sağladığı ulusal birliktir. İran, Türkiye ile kıyaslandığında etnik bakımdan çok daha parçalı bir görünüme sahiptir. Türkiye’de yaşayan insanların yüzde 90’ından daha fazlası kendini Türk olarak tanımladığı halde, ciddi bir etnik problemin varlığı malum. Bölücü terör ve ayrılıkçılık, en önemli gündem maddelerimizden biri olmaya devam ediyor. Oysa İran nüfusunun yüzde 40’ı Fars, yüzde 35 kadarı Azeri, yüzde 7’si Kürt’tür. Arap ve Beluci nüfus yüzde 10’un üzerindedir. Ayrıca başka azınlıklar da bulunmaktadır. Amerika’nın Büyük Ortadoğu Projesi’nde İran toprakları üzerinde Kürdistan ve Belucistan devletleri kurulmuştur. İran’a yönelik bölücü faaliyetler bu ülke tarafından açıkça desteklenmektedir. Bütün bunlara rağmen terör, İran için bir iç sorun değil, Amerika’nın hâkimiyet alanından gerçekleştirilen dış saldırı boyutundadır. Ahmedinecad, antiemperyalizm politikası sayesinde çok milliyetli İran toplumunu ulusal birlik içinde tutabilmektedir. Ve elbette ekonomik sıkıntılar yaşanmasına rağmen, gene bağımsızlık politikası sayesinde İran, Batı dünyasını ve Türkiye’yi kasıp kavuran krizin dışındadır. Son olarak Amerika, İran karşısında pes ettiğini resmen açıkladı. 4 Temmuz’daki Bağımsızlık Günü kutlamalarına dünyanın her tarafında İran elçiliklerini resmen davet edeceklerini açıkladı. Ve Amerika 1953 yılında Başbakan Musaddık’a karşı gerçekleştirilen darbenin kendi işi olduğunu itiraf ederek özür diledi. İşte İran halkı bu politikanın mimarı olan Ahmedinecad’a oy verdi. SADE, MÜTEVAZI VE DÜRÜST Dört yıl önce sürpriz bir şekilde Cumhurbaşkanı seçildiğinde, İran’ı yakından izleyen herkes, halkın, kendinden biri olarak gördüğü için Ahmedinecad’a oy verdiği tespitinde birleşmişti. Aradan geçen dört yıl içinde Ahmedinecad bu tespiti yapanları yanıltmadı. Sade yaşadı. Yolsuzluklara bulaşmadı. Oğlunun düğün görüntüleri, dar gelirli bir İran yurttaşının düğün görüntülerinden farklı değildi. İranlılar, bir kez daha kendilerinden olan birine oy verdiler. Türkiye, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderlik ettiği Büyük Devrimden sonra tam yarım yüzyıl boyunca İran’a deyim yerindeyse “öğretmenlik” yaptı. 1980 sonrasında Türkiye’de Amerika’nın “bizim oğlanları” iktidar oldular. İran ise doğrusu ve yanlışı ile “kendi yolunda” yürüdü. Ve şimdi bizim; dostumuz, kardeşimiz ve komşumuz olan İran’dan öğreneceğimiz çok şey olduğu anlaşılıyor.G mbgultekin@ip.org.tr SLVR’YE MEKTUPLAR ‘Bu millet sizlere teşekkür edecek’ Ümraniye T Tipi Kapal Cezaevi’nden Okan Kaytan : “Yannzda olduumuzu bilin…” Karaman M Tipi Cezaevi’nden Abdullah Günda “Vatana hizmet veren komutanlarmza ve sizlere bu millet teekkür edecek…” 3 Nolu Silivri Ceza nfaz Kurumu’ndan Suat Akta “Karde kardei vuruyor. Gayesiz vahileiyoruz” OKAN KAYTAN (Ümraniye T Tipi Kapal Cezaevi) Rahat ol, yapılanları ibretle izliyoruz Merhaba güzel insan Nasılsın, umarım bu dört duvar o güzel, temiz ve cesur yüreini daha da güçlendirmi; ne kadar çok sevenin olduunu yapacaın, bu güzel ülke ve insanları için çok daha güzel iler olduunu daha iyi anlamı, bu kara bulutların üzerinden gidip aydınlıa çıkacaının farkına varmısındır. Umarım hâlâ bizim bildiimiz sevdiimiz güçlü, azimli, sevecen halinle orada dimdik ayakta hizmet için hali hazırda umutla ve biz sevenlerinin her daim yanında yanınızda olduumuzu biliyorsundur. Çok yakında özgürlüe adım atıp, yaptıklarının vatanın için halkın için güzel eyler olduunu ortada bir hata olduunu bunun bir karalama olduunu ortaya çıkacaını bil ve rahat ol inan bu yapılanları ibretle bir o kadar akınlıkla takip ediyoruz. Diyorum ki “Aslanlar kafese konur” Sayın büyüüm sizlere hepinize tek tek selam ediyor özgür günlerde karılaacaımız günlerde görümek üzere diyorum. Cevabınız olursa heyecanla bekliyorum. Hoçakal güzel insan. SUAT AKTA Bizi vahiletiriyorlar (3 nolu C..K. Silivri) Merhaba Dou Bakanım Sizi ülkem sevgisiyle selamlıyor, mektubuma özgür yarınlarda görümek dileiyle balıyorum. Camialarıyla ülkemizi sofra haline getirip bedenlerimizden besleniyorlar tabi bunun sebebi de içimizdeki gerçek hainler. Karde kardei vuruyor. Hem bedenen hem psikolojik bozukluklar yaratıyor anlamsız ve gayesiz vahileiyoruz. Bu lanetli ırklar bizi pitbullatırıyor. Çocuklar annesini kesiyor, anneler bebelerini, dedeler torunlara tecavüz ediyor. Bizim ülkemizde bu vahetin olmaması lazım. Her eyimizle onlara balanmıız. Çanakkale ruhuyla bu corafyanın karde halkları hepsini def edecek inanıyorum. Bunların öldürdüü umudumu sizin yeertmenizi istiyorum. Ulusal Kanal’da sizi dinliyor ve düüncenizi bire bir paylaıyorum. Allah yar ve yardımcınız olsun. Elazı Sivriceliyim ama stanbul’da dodum, 37 yaındayım. muza devam edeceiz. Kahramanlar kendiliinden meydana gelmez. Fedakârlık gösteren, bedel ödeyen mücadele veren kiiler toplumlarda kahraman olarak ortaya çıkarlar. Bir gün gelecek vatana hizmet veren komutanlarımıza ve sizlere bu millet teekkür edecektir. Maalesef u an izleyemiyoruz ama Cezaevi yönetimimiz izlemek istediimiz kanallar için anket yaptı. Çounluk hangi kanalları tercih ederse o kanalları yayınlatacaklar. Ulusal Kanal’ı hepimiz kou olarak izlemek istiyoruz. Saygılarımla ABDULLAH GÜNDA (Karaman M Tipi Cezaevi B Blok 4.0) Yüzünüzün akıyla çıkacaksınız Sayın Bakanım Cumhuriyetin yılmaz bekçileri, Ulu Önder Mustafa Kemal’in aslanları merhaba. Aır taı ne yel, ne de sel alır siz bu ülke için, Cumhuriyetimiz için mücadele veren birer cengaversiniz hepimizin gönlü sizlerle. Suçsuz olduunuz yakında ortaya çıkacaktır. Ülkemizin üzerinde dolaan bu karabulut elbet kalkacaktır. Demokrasiye, tam baımsızlıa, adalete sonuna kadar inanan insanlar olarak yüzünüzün akıyla çıkacaınıza tüm kalbimizle inanıyoruz. Biz cumhuriyet çocukları olarak, gösterdiiniz yolda omuz omuza hep beraber yolu- Abdullah Günda, Karaman M Tipi Cezaevi. Fotorafn arkasnda “Dou Beye hatra” yazyor. 21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k G 55 TOPLUM ANKARA ÜNVERSTES’NDEN ÇOCUKLARI BLMLE BULUTURACAK PROJE… Çocuklar için üniversite Çocuk Üniversitesi, gökyüzünden suya, yaratc fikirler okulundan, felsefe okuluna kadar çocuklar için tasarlanm okullar dizisinden oluuyor. Çocuk Üniversitesi 5-13 ya aras çocuklara hizmet veriyor. Üniversite yetkilileri ya snrnn önümüzdeki yllarda sfra kadar ineceini, 16’ya kadar çkacan söylüyorlar. SABR KARA nkara Üniversitesi Rektörlüü, TRT ve Milli Eitim Bakanlıı ibirliiyle üniversite bünyesinde Çocuk Üniversitesi açtı. Ankara Üniversitesi’nin merkez yerlekesinde faaliyet gösterecek okulun açılıı 17 Haziran’da yapıldı. Bazıları yaz boyu bazıları da yıl boyu, sürecek programlardan oluan eitim Milli Eitim Bakanlıı ile yapılacak ortak projelerle sürecek. A ÇOCUKLAR OYNAYARAK, DOKUNARAK ÖĞRENECEKLER M Böcek Bilim Okulu’nda çocuklar böcekleri inceliyor. Ankara Üniversitesi Rektörü Cemal Talu, Çocuk Üniversitesi ile bilim kültürünün ve doa sevgisinin gelitirilmesini amaçladıklarını vurguladı. Okulların, fakültelerin özelliklerine göre ya- pılandırıldıını belirten Talu, sözlerini öyle sürdürdü: “Mesela Tıp Fakültesi’nde insan vücudunu örenecekler. Örnein orada açılacak okulda bir beyin yapacaız, çocuklar onun içine girecekler; oynayarak, dokunarak örenecekler. Nasıl ki Toprak Bilim Okulu’nda çocuklar toprakla oynuyor, solucanlara dokunuyorsa bütün okullarımızda bu anlayıla eitim verilecek.” Çocuk Üniversitesi Koordinatörü Doç. Dr. Tülin Salam da çocukları üniversite ortamı ile buluturmayı hedeflediklerini belirterek, “Böyle bir ilke imza atmanın onurunu yaıyoruz” diye konutu. “GÖKBİLİM OKULU”, “YAŞAM BİLİMLERİ OKULU” Kayıtların hem bireysel, hem de okullar aracılıı ile yapılabilecei Çocuk Üniversitesi’nin Koordinatör Yardımcısı Umut Our da u bilgileri verdi: “Çocuk Üniversitesi, altında bir sürü bölüm bulunduran bir çatı. Bu çatı altında okullarımız 18 Temmuz itibariyle hizmet vermeye baladı. 18-31 Temmuz tarihleri arasında, felsefe bölümümüzün programından uyarlanan ‘Felsefe Okulu’ ve Elektronik Mühendislii programından oluan ‘Yaratıcı Fikirler Okulu’ çocuklarımıza hizmet verecek. 8-21 Austos tarihleri arasındaki kamplarımızda yine yaratıcı fikirler olacak, bunun yanında antropoloji bölümümüzden uyarlanmı drama ve spor destekli ‘Yaam Bilimleri Okulu’ hizmet verecek. Çocuk Üniversitesi’nin dier okulları, yani gökbilim programından oluan ‘Gökbilim Okulu’, biyoloji programından oluan ‘Su Okulu’na kadar, 14 farklı okulumuz Ekim ayı içerisinde hizmet vermeye balayacak.” Yetkililer, velilerin Çocuk Üniversitesi’ne kayıt yaptırabilmek için (0312) 222 85 12 numaralı telefondan, cocuküniversitesi@edu.tr elektronik posta adresinden ya da Ankara Üniversitesi Tandoan Yerlekesi’nde bulunan Çocuk Üniversitesi Koordinatörlüü’nden yardım ve bilgi alabileceklerini belirttiler.G Çocuk Üniversitesi Koordinatörü Doç. Dr. Tülin Salam da çocuklar üniversite ortam ile buluturmay hedeflediklerini belirterek, “Böyle bir ilke imza atmann onurunu yayoruz” diye konutu. 56 G Ayd›nl›k G 21 HAZRAN 2009 FİKRET OTYAM GÖRÜŞMEMİZ SIRDIR MEZARA KADAR BENİMLE GİDECEK DEDİ BAŞBAKANIM YARADAN GECİNDEN VERSİN NE Kİ KEMİKTEN DNA TESTİ YAPILIR YENİ BİR ERDOĞAN KOPYALANIR VE DE BÜLBÜL GİBİ ÖTTÜRÜLÜR ÇAĞIMIZDA BENDEN ANIMSATMASI YETMEDİ BAŞBAKANIM BÜYÜKANIT PAŞAYA DA LAF ATARAK O AÇIKLARSA BEN DE AÇIKLARIM DEYİVERDİ GELİN ÇOK DEĞERLİ İKİ CAN ŞU SIR DEDİĞİNİZ MUHABBETİ ÖLÜMLÜ DÜNYADA MİLLETE AÇIKLAYIN YORGAN GİTSİN İKİ TARAFLI AÇIKLARIM KAVGASI BİTSİN VESSELAM AKP VE GÜLENİ BİTİRME PİLAVININ ŞEY YANLIŞ OLDU PLANININ “TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNİ YIPRATMA PLANINA DÖNÜŞTÜRÜLME ÇABALARI “ÜLKENİN HAYRINA VESİLE O L M A M A S I N I DİLEYENLER EL KALDIRSIN GENELKURMAY ARAŞTIRIYORUZ DEDİ CEMİL ÇİÇEK DE HEMEN DAVRANIP SAVCILIĞA BAŞVURACAĞIZ DİYE HAYKIRIP TARAF GAZETESİNDE AKPYİ VE GÜLENİ BİTİRME PLANI MANŞETİYLE YAYINLANAN VE GENELKURMAYDA HAZIRLANDIĞI İDDİA EDİLEN BELGEYLE İLGİLİ HUKUKİ OLARAK TÜM İMKÂNLARI KULLANACAKLARINI AÇIKLADI BAŞBUĞ BELGE SAHTEYSE NE YAPARIZ GÖRÜRSÜNÜZ DEDİ AKP GRUP BAŞKANVEKİLİ BOZDAĞ DA AÇIKLAMALAR ŞÜPHEYİ KALDIRMIYOR DEYİVERDİ ANKARA BAROSU DA ERGENEKON TUTUKLUSU AVUKAT SERDAR ÖZTÜRKÜN BÜROSUNDA BULUNDUĞU İDDİA EDİLEN VE ERGENEKON TUTANAKLARINA GİRDİKTEN SONRA TARAF GAZETESİNE SIZAN İRTİCA İLE MÜCADELE EYLEM PLANI BELGESİ HAKKINDA ÖZETLE ŞU AÇIKLAMAYI YAPTI SERDAR ÖZTÜRKÜN BÜROSUNUN ARANMASINDA CMK NIN 130 UNCU MADDESİNDE DÜZENLENEN AVUKAT BÜROLARINDA ARAMA EL KOYMA İLE İLGİLİ HÜKÜMLERE UYGUN DAVRANILMAMIŞTIR SERDAR ÖZTÜRKE AİT OLDUĞU HENÜZ KANITLANMAMIŞ VE KİMİN TARAFINDAN DÜZENLENDİĞİ DE BELİRSİZ OLAN GİZLİLİK DERECELİ EVRAKLARIN BASINA SIZDIRILDIĞI ANLAŞILMAKTADIR AVUKAT ÖZTÜRKÜN BÜROSU BİGÜZEL ARANMIŞ EVET ÇAĞIMIZIN EN BÜYÜK SUÇ ALETİ BİLGİSAYAR BULUNUNCA ARAYAN EKİP YÜKLENİP GÖTÜRMÜŞ İNCE ELEYİP SIK DOKUNUNCA BİR DE NE GÖRSÜNLER AKIL ALMAZ BİR BELGE NASIL KUTLAMAZSINIZ PEKİ BUNU KİMSE BULAMAZ AKLIYLA ONU BİLGİSAYARINA TIKIŞTIRAN ( ! ) AVUKATA NE DEMELİ VE DAHİ BU BELGENİN ALTINDA İMZASI BULUNDUĞU İDDİA EDİLEN DENİZ KURMAY ALBAY DURSUN ÇİÇEK Kİ CEMİL ÇİÇEK’LE UZAKTAN YAKINDAN İLİŞKİSİ OLMADIĞINI LÜZUMUNA BİNAEN AÇIKLIYORUM SAKLAMAYA BİLE GEREK GÖRMEMİŞ HAYRET BİŞEY ÇİÇEKİN (ASKER) ERGENEKON SAVCISI TARAFINDAN İFADESİ ALINACAKMIŞ KOCA ÜLKENİN BEYNİNE GÜM DİYE OTURTULAN BİLDİĞİNİZ GİBİ DEĞİL ÇOK ÖNEMLİ ANCAK ŞU SATIRLARIN YAZILDIĞI 16 HAZİRAN 2009 (İZİN VERİN SUÇ ALETİM BİLGİSAYARIN SAĞ ALT KÖŞESİNDE OLAN SAATE EĞİLİP BAKAYIM NEDEN Mİ MEZARA GÖTÜRÜLECEK SIR GİBİ MİNİCİK SAKLAMIŞLAR YARADANIMA BİN ŞÜKÜR NİHAYET GÖREBİLDİM) SAAT 10:30 A KADAR MENBAI HENÜZ AÇIKLANMAYAN ÇOK ADLI ÖNEMLİ PLANI TÜM GİZLİLİK ÖNLEMLERİNİ ALMADIĞINDAN NAŞİ TARAFSIZ DA OLSA BİR GAZETEYE PEŞKEŞ ÇEKİLİR HALE DÖNÜŞTÜRÜLMESİNİN KENDİSİNE YAKIŞIP YAKIŞMADIĞI DA KALBİ KIRILMADAN SORULMALI DİYE DÜŞÜNÜYORUM 83 YAŞINDA BİR GAZETECİ OLARAK İTİRAF ETMEK ZORUNDAYIM İHTİLAL YA DA DEVRİM SABAHA KARŞI VE DAHİ HARBİYE MARŞIYLA BAŞLAR Kİ BUNA HEP İSYAN ETMİŞİMDİR MÜTEKAİDİNDEN YEDEK TOPÇU TEĞMEN OLARAK AÇIKLIYORUM POLATLI TOPÇU OKULUNDA TASTAMAM (PAZAR HARİÇ) ALTI AY (İKİ REKAT) SABAH AKŞAM GÜRLER ZAFERİN TERANESİYLE TOPLARIN ÇELİK AĞZI ÇALAR HÜCUM MARŞI HAYKIRIŞI BOŞAMIYDI DA İLLA H.O.MARŞI BELKİ HEPSİNİ TEMSİLEN AMA MERAK BU YA HAVA DENİZ JANDARMA MARŞLARI NEDEN ÇALINMAZDI JETLER MAVİ GÖK YÜZÜNDE DOLANIR TANKLAR CMC LER GÜRGÜR GEÇER İDİ BİRİSİ MUTLULUK VERDİ İKİSİ O MUTLULUĞU CANAVARLAR GİBİ YEDİ ZIKKIM ETTİYDİK ŞİMDİ BİR PARTİYİ YANİ KİMİNE GÖRE AK PARTİ KİMİNE GÖRE AKPYİ VE DAHİ ABDNİN ÇOK EMİN KUCAĞINDA MUKİM VE DAHİ YETMEDİ ARKASINI CIAYA FBIYA NATOYA AVRUPA BİRLİĞİNE DAYAMIŞ BİR FANİYİ YEME BİTİRME YÖNTEMLERİNE BAKIN DA ÇAĞ NASIL DEĞİŞMİŞ GÖRÜN HELE SİLAHLARI HELE ONLAR DVD-R VE DAHİ CD VE DAHİ DVD-R 116 X 4.7GB 120 MMLİ YUVARLAK 10 CM İNCECİK METAL ŞEYLER VE DAHİ SAYFALARCA YAZILI ALTI İMZALI NE Kİ MÜHÜRSÜZ TELEFON TELGRAF DİNLEMELİ KİLİTLİ KAPILARDAN GİRMELİ ASKER SİVİL TANIMAYAN AYLARCA SÜRDÜRÜLEN BU ARADA MİLLETİN BİTİRİLEMEYEN DERDİ UNUTTURULMAYA ÇALIŞILAN GEÇİN ÇOK GİZLİDİRDEN HİÇ GİZLİ OLMAYAN ŞEYLER YANİ ÇEKMECELERE RAFLARA BİLGİSAYARLARA BIRAKILAN YEME PLANLARIYLA OLDURULUYOR MARŞSIZ TANKSIZ TOPSUZ TÜFEKSİZ BUYRUN GELİN DE ÇIKIN İŞİN İÇİNDEN İYİ Mİ G E L E L İ M A S I L K O N U Y A ERGENEKONERGENEKONERGENEKONERGEKON İNANMAMAZLIK ETMEYİN “VALLA “ DOĞRU DUYUNCA KULAKLARIMA HABERİ OKUYUNCA GÖZLERİME İNANAMADIM ŞU ERGENEKON ÇETESİNİN EN AZILI BAŞLARINDAN BİZİM ADNAN AKFIRAT CANA SİLİVRİ KAPISI AÇILDI O DA ELİNİ KOLUNU SALLAYA SALLAYA EVİNE BASIP GİTTİ SORMASI SUÇ VE AYIP OLMAZSA ÇETE MENSUBU DİYE ALDIĞINIZI ŞİMDİ NEDEN BIRAKTINIZ ONDAN BİZLERİ KİM KORUYACAK ÖTE YANDAN SUÇSUZDU DA BU AYLAR SONRA MI ANLAŞILDI YİNE DE BİN ŞÜKÜR VESSELAM YİNE AYIP OLMASIN DİYE ULAN DEMİYOR YAHU DİYORUM KENDİ KENDİME YAHU SAVUNMALARINI YAPMALARININ RAĞMINA SİLİVRİ DENİLEN OL SÜRGİTDE HÂL ELLERİ KOLLARI BAĞLI GİBİLERİNE TUTULAN BÖYLE PLANLARDAN NAŞİ DE UNUTULAN HASTA DÜŞÜP ÖLEN O RADDEYE GELENLERİ DE HASTANEYE SEVKEDİLEN VE DAHİ EDİLEMEYEN ONCA KİŞİDEN -ÇETECİ ADNAN AKFIRAT VE CAN YÜZÜNDEN ZULMU SONA EREN ERGENEKONCU AİLESİNDEN ( !) BİLİM ADAMI PROF.DR.YAZAR EROL MANİSALI HARİÇ- NE HABER NE HABER NE HABER NE HABER EY VİCDAN EY MİLLET NE HABER NE HABER NE HABER YETMEDİ Mİ Ey Yazı İşleri nokta virgül soru işareti falan kullanmadım yer kaplamasın diye anladınız elbette ama yine bu sayıda da sayfa sınırımı aştım kusura bakılmaya 21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›kG 57 KİTAP AYDINLIK VE CUMHURYET YAZILARI Demirtaş Ceyhun’dan bir deneme kitabı Kitapta, “anayasa” kavramnn Bat’dan deviriliini ve bunun nasl yanl aktarldn tartan Demirta Ceyhun, anayasalarn devrim ve kardevrimle yazlan temel hukuk belgeleri olduunu ortaya koyuyor. Kitap, yazarn hukuktan siyasete, mimariden edebiyata kadar geni bir yelpazeyi konu edinen denemelerini içeriyor. SADIK USTA skiden bir deyim vardı; “Erken kalkan darbe yapar” diye. Bugünlerde ise, iktidara gelen Anayasa’yı deitirmeye kalkıyor. Tayyip Erdoan hükümeti de elinden gelse bir çırpıda mevcut Anayasa’yı kendi anayasasıyla deitirecek. Tabii gücü yeterse... Peki her hükümet istedii zaman Anayasa’yı deitirme hak ve olanaına sahip mi? Ya da bu, meru mudur? Yazarlarımızdan Demirta Ceyhun, geçen günlerde yayımladıı “Anayasa Yasa mıdır” balıklı kitabında tam da bu sorulara yanıtlar arıyor. Kitap, Cumhuriyet Kitapları’ndan çıktı. E MİMARLIKLA ANAYASA İLİŞKİSİ Her ne kadar balık, kitabın anayasa tartıması üzerine olduu izlenimini yaratsa da, aslında, anayasa tartımalarından çok daha fazlasını içeriyor. Kitap, yazarın Aydınlık ve Cumhuriyet’te yazdıı hukuktan siyasete, mimariden edebiyata kadar geni bir yelpazeyi konu edinen denemelerini içeriyor. Üç bölümden oluan kitabın “Anayasa Yasa mıdır” balıklı birinci bölümünde esas olarak yazarın hukuk üzerine yaptıı tartımalar yer alıyor. Ancak bu bölümde önemli birkaç yazı daha var ki bunlar Ceyhun’un yaamına dair önemli bilgiler içermekte. Gençlik ve örencilik döneminden bahseden Ceyhun, hayatına dair bilmediimiz kimi bilgileri de aktarıyor. Örnein bilmeyen58 G Ayd›nl›k G 21 HAZRAN 2009 ler, yazarın esas mesleinin mimarlık olduunu bu denemelerden öreniyor. Ayrıca yazar, mimarlık biliminin toplumsal dönüümlerde öncü roller üstlendiini Rönesans döneminden örneklerle anlatıyor ki, kanımızca bu, isabetli bir saptamadır ve tarihte de hep böyle olmutur. nsanlıın yerleim ve konut sorunuyla uraan mimarlık bilimi, doal olarak insanların toplumsal ilikileriyle de ilgilenmek zorundadır. Çünkü her iliki ve yaam biçimi ona göre mimari yöntemleri ve ölçütleri de zorunlu kılar. Toplumsal sistemlere dair eitlikçi projeleri inceleyen Aristoteles de Politika kitabında ilk eitlikçi projenin Miletli Hippodamos’a ait olduunu belirtir. Döneminin ünlü bir mimarı olan Hippodamos, antik Pire kentini düzenlerken, bunu eitlikçi bir bakı açısıyla yapmıtı. Buradan hareketle eitlikçi bir toplum modeli çizen Hippodamos, sokakları eit ve birbirlerini dik bir açıyla kesen, merkezinde oturma alanı, askeri garnizon, dıa doru üretim atölyeleri ve ekilecek alanlar olan bir kent modeli dülemiti. ANAYASALAR DEVRİMLE YAZILIR Mimar Demirta Ceyhun da kitabında esas olarak anayasayı tartııyor ve bunu yaparken de ülkemizde hukukçuların dıında sadece küçük bir kesimin bildii hukuk ve anayasa kavramlarını ele alıyor. Örnein “anayasa” kavramının Batı’dan deviriliini ve bunun da nasıl yanlı aktarıl- Yazar öncelikle kavramlara açklk getirdii için kitap, bir bakma ansiklopedi ilevi de görüyor. dıını; ayrıca anayasanın herkesin istedii zaman deitirecei bir metin olmadıını ve anayasaların devrim ve karıdevrimle yazılan temel hukuk belgeleri olduunu etraflı bir ekilde tartııyor. Kitapta hukuk tartımasının dıında iki bölüm daha yer alıyor. Bunlardan birinin balıı “Laisizm, Demokrasi ve Kemalizm”, dierinin ise “Demokrasi ve Edebiyat”. Yazar laiklik, demokrasi, Kemalizm ve edebiyat kavramlarını tartıırken sık sık tarihimize göndermelerde bulunuyor ve okuru birçok konuda aydınlatıyor. Kitap bir bakıma ansiklopedi ilevi de görüyor; çünkü yazar, hangi denemeyi okursanız okuyun önce kavramlara açıklık getiriyor, bunu yaparken de bilgi ve deneyimini konuturuyor. Bu yazdıklarımızdan kitabın kuru bir hukuk, demokrasi ve edebiyat tartımasından ibaret olduu anlaılmasın. Yazar ele aldıı her konuyu, edebi ve canlı bir üslupla tartııyor ki, bu da kitaba akıcılık kazandırıyor. Sanki bu yazılar kitapta yan yana durunca daha rahat ve baka bir keyifle okunuyor.G İNSAN YAŞADIĞI YERE BENZER 38 yıl sonra ya da demiri iki kat büküp yürüyen… Yakın tarihimizin en önemli olayla- sonra, 15-16 Haziran’ın, doğrudan konu edilmese de arka rından biri olan 15-16 Haziran, Türki- plan olarak bulunduğu bir tek roman, öykü yok. Oysa, Türkiye işçi sınıfı tarihinin de dönüm nokta- ye’nin 30-40 yılını derinden etkileyecek, 12 Mart yetmeyince larından biridir. Geçen Pazartesi ve Salı arkasından yetişecek 12 Eylül’e giden yolda en önemli neden15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi’nin lerden birini oluşturacak olan işçi sınıfının bu hareketliliğinin 38. yılıydı. Bu büyük eylem; sendikala- birçok romana konu olması beklenirdi. İşçi sınıfı konusunda rın, çeşitli meslek ve kitle örgütlerinin roman ve öykü olarak, hatta şiir olarak bile ne yazılmışsa bir şedüzenledikleri etkinliklerle bir kere kilde işçi sınıfıyla bağları bulunan ya da bizzat kendileri işçilikdaha hatırlandı. Anıldı diyemiyorum, ten yetişen en eski kuşak yazar ve şairlerimizce yazılmış. Orhan MECİT ÜNAL çünkü “anma” sözcüğünün çağrışım Kemal’in “Bereketli Topraklar” ile “Grev”i, Reşat Enis Ayalanı düzenlenen etkinliklerin kapsa- gen’in “Sarı İt”i, İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, mından çok daha geniş. Adnan Özyalçıner ile Metin İlkin’in öyküleri, işçi sınıfı konulu Üzerlerinden yıllar geçtikçe yasak savmaya roman ve öykü denince hâlâ ilk aklımıza gedönüşen böyle önemli günler, gündemde kolenlerden. M Yakn tarihimizin en nuyla ilgili bir olay yoksa ancak hatırlama sözPetrol-İş ve Genel-İş gibi bazı sendikaların cüğünün çerçevesine sığabiliyor. Bu, zamanla, düzenledikleri öykü yarışmaları ile 2003’ten önemli olaylarndan biri böyle günlere sahip çıkanların azaldığı anlaberi Abdullah Baştürk adına verilmekte olan olan 15-16 Haziran, mına da gelir; öte yandan da tam tersine, işçi edebiyatı ödülleri bu alanda açılmış bulubüyük çapta unutturmak için küçük çapta ha- Türkiye içi snf tarihinin nan büyük boşluğu doldurmaya yetmiyor. tırlamalarla yasak savma anlamına da… Bunun üzerinde de ayrıca durmak, şu dude dönüm noktalarndan Gündemde konuyla ilgili bir şey varsa, o rumda bir işçi sınıfı edebiyatından söz edebizaman da bunu unutturma, saptırma ve prolecek noktada olup olmadığımızı da ayrıca biridir. Bu direniin voke etme saiki ön bulur. Örnekse, zaten yıltartışmak gerek. edebiyatmza da lardır ortaklaşa kutlanamayan 1 Mayıs’ların “İÇİNDEN ÜÇ ÖLÜ DÖKÜP YÜRÜYEN” 2008 ve 2009’da Taksim’de boğdurulması… yansmas gerekirdi. Şiirde daha ilerde olduğumuz ise bir gerOn binlerce kişinin işsiz kaldığı şu yaşadığıYaklak krk yl sonra, çek. İşçi sınıfı hareketliliğinin en çok şiirimizi mız kriz günlerine rastlayan bu yılın 1 Maetkilediğini söylersem, sanırım bir gerçeği de yıs’ının, o günü “Taksim’de kutlama” uğru15-16 Haziran’n, teslim etmiş olurum. na kimlerin hangi kişisel, grupsal ve sınıfsal dorudan konu edilmese 1960’lı, 70’li yıllardaki işçi sınıfı hareketi çıkarlarına armağan edildiğini anlamamak sinema ve tiyatromuzu da derinden etkileiçin ya çok saf, ya da çok emek düşmanı de arka plan olarak miştir. Senaryosunu Vedat Türkali’nin yazdıolmak gerek. Böyle bir ortak paydada da, bulunduu bir tek roman, ğı, Ertem Göreç’in yönettiği “Karanlıkta Uyaancak böyle iki çok sıfatını taşıyanlar buluşananlar” ile arka planında bir grevin bulundubilirler. Bunu yapanların Papaz Gapon’dan öykü yok. L ğu, Vasıf Öngören’in aynı adlı tiyatro oyune farkları var?! nundan uyarlanan Başar Sabuncu’nun yönet15-16 HAZİRAN TATİLİ tiği “Zengin Mutfağı” ve Orhan Kemal’in aynı adlı romanınBu yazı için, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi’nin 38. yılında dan sinemaya uyarlanan “Bereketli Topraklar Üzerinde” ise ilk neler yapıldığını tararken, ilginç ve ilginç olduğu kadar da örnek anda akla gelen, klasikleşmiş filmler. Müzikte biraz daha şanslı 15-16 Haziran. “Mezarlardan olması gereken bir tutumla karşılaştım. Halka parasız su verdiği için hakkında dava açılan, Bergama-Ovacık’taki altın madenine çıktılar” sözleriyle başlayan Şerif ağıtı ile “İşçilerin hepsi vardı karşı verdiği mücadele ile de tanınan İzmir’in Dikili ilçesinin CHP’li siperlerin başında” türküsü bu büyük direnişle özdeşleşmiş Belediye Başkanı Osman Özgüven 15- 16 Haziran tarihlerini üc- türkülerden ikisi. Bir üçüncüsü ise, yakın günlerde kaybettiğiretli tatil ilan etmiş. Belediye olarak amaçlarının işçiye haklarını miz Aşık İhsani’den. Öyleyse sözü de, ozanın bu güzellemesiyvermek olduğunu söyleyen Özgüven, “15- 16 Haziran dünya işçi le bitirelim: Düş değil, bu, hayal değil, hey heyy be sınıfının birlik ve dayanışma günü olmalıdır. Biz işçilerimize hakkı Yetmiş bin dev işçim kalktı yürüdü, olanını verdik. Bizim işçilerimiz bu iki günde ücretli tatil yapıyor. Kokuşmuş düzene sahip çıkanın, Bu günler tüm işçilere tatil olmalı” demiş. Alnının çatına aktı yürüdü, Bu sözleri o anın heyecanıyla söylenmiş saymazsak, 15- 16 Haziran’ın “dünya işçi sınıfının birlik ve dayanışma günü” olO barış yerine kavgayı seçen, masını istemesi, Türkiye işçi sınıfının başka ülkelerin işçi sınıflaAlnının terini su diye içen, rından hiç de geri kalmadığını bildiği anlaşılan Özgüven’in haKıyıda köşede eline geçen, yalinin ne kadar geniş olduğunu da gösteriyor. Demiri iki kat büktü yürüdü, İŞÇİ SINIFI EDEBİYATI İşleri işçi sınıfı olan sendikacılarımızın hayalleri bu kadar geniş mi bilinmez, ama konuya edebiyat açısından baktığımızda edebiyatçılarımızın hayallerinin, sanıldığının tersine hiç de bu kadar geniş olmadığını görebiliyoruz. Yaklaşık kırk yıl Yüreğinde yara, etinde bere, Faşizm döşenmişti bastığı yere, Hesabını sonra sormak üzere, İçinden üç ölü döktü yürüdü. 21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›kG 59 “KUVAYI MLLYE KADINLARI”NIN GALASI YAPILDI Türk kadının kurtuluş mücadelesi sahnede “Kuvay Milliye Kadnlar” Özlem Dede’nin tek kiilik oyunu. Bugüne kadar Türkiye’nin birçok ilinde sahnelendi. Yeni sezonda da Ankaral sanatseverlerle buluacak olan oyun, Kurtulu ava’ndaki Türk kadnlarn anlatyor. CAN ÖZÇELK rkan Yücel Halk Tiyatrosu oyuncularından Özlem Dede’nin tek kiilik oyunu “Kuvayı Milliye Kadınları”nın basın galası 12 Haziran’da yapıldı. Ankara Ekin Sanat Merkezi’ndeki galaya çok sayıda davetlinin yanı sıra çi Partisi Genel Bakanvekili Mehmet Bedri Gültekin ile çi Partisi yöneticileri katıldı. Nezihe Araz’ın yazdıı tek perde altı sahnelik oyunda Kurtulu Savaı’nın kazanılmasında büyük emekleri bulunan kahraman Türk kadınlarının hayatlarından kesitler sunuluyor. Geçen sezon Anadolu turnesinde birçok kentte sanatseverlerle buluan “Kuvayı Milliye Kadınları”, se- E M Tiyatro oyuncusu Özlem Dede Erzurumlu Kara Fatma’y da oynad. zonda da devam edecek. Özlem Dede, oyunu ve neden bu oyunu seçtiini Aydınlık’a anlattı. “EMPERYALİSTLERİN PLANI BUGÜN DE TÜRKİYE’Yİ PARÇALAMAK” 1919’da vatan topraklarını igal eden emperyalistlerin planının bugün de deimediini vurgulayan Dede, Halide Edip Adıvar’ın emperyalizm için “ayda ve yıldızlarda zapt edilecek Tük ve Müslüman toprakları olduu haber alınsa oraya da istila ordusu göndermek için mutlaka bir yol bulacak” dediini hatırlattı. “Adıvar’ın bu sözleri Amerika’nın Büyük Ortadou Projesi’ni açıklar nitelikte” diye konuan Dede öyle devam etti: “Kadınlarımızın kimlikleri bile belli deil, birçou Defterdarın hanımı, Maralı kadın ya da Osman kızı Kiraz diye anılıyor. Oysaki Mustafa Kemal, Cumhuriyet devrimini gerçekletirirken özgürlük için dövüüp kanını akıtan kadınları ve onların mücadelesini her fırsatta tekrarlamıtı. Elerini ve çocuklarını cepheye gönderenler hep kadınlardı. te bu mücadeleyi anlatıyoruz. Bir saat 15 dakikaya bütün kahramanları sıdırmak öyle kolay deil; adını anmadan geçtiimiz Antepli Fatma’yı, boynundaki altını satarak tüfek alan Binbaı Emine Aye’yi, Kırmızı müfrezenin uçan savaçısı Tayyar Rahmiye’yi, Gördesli Makbule, Fransız birliini pusuya düüren Kılavuz Hatice ve daha nicelerini saygıyla anıyoruz.” “ATATÜRK’E SALDIRANLARA BU OYUNLA CEVAP VERİYORUM” Kurtulu savaı kadınlarının az bilindiini vurgulayan Dede, oyunda Halide Edip Adıvar, s- 60 G Ayd›nl›k G 21 HAZRAN 2009 tanbullu Münevver Saime Hanım, Kara Fatma, Zübeyde Hanım, yörük kızları ve kanı taıyan kadınlar gibi isimli isimsiz kadınların hayatlarından kesitler vermeye çalıtıklarını belirtti. Neden bu oyunu seçtikleri sorusuna yanıtı ise u: “Bugün yobazların ve liberallerin hedefi olan Atatürk ve onun devrimlerini savunanlar acımasızca eletiriliyor, Ergenekoncu olmakla suçlanıyor. Bu oyunu oynamak bugün için anlamlıdır. Ben bir Türk kadını olarak varlıımın ve özgürlüümün teminatı olan Atatürk’e balılıımı bildirmek için bu oyunu oynadım. Atatürkçü olduu için eletirilen ve aylardır hapishanelerde yatan tüm aydınlarımıza selam olsun. Onlar için oynadım.” G Oyundan kesitler Oyun zmir igali sonrası, 15 Mayıs 1919’da ünlü kadın yazar Halide Edip Adıvar’ın 80 bin kiiye hitap ettii etkili ve ateli miting konumasıyla balıyor. kinci sahnede ise Efelere kafa tutarak sitem eden Aydın civarından bir yörük kızının kurtulu mücadelesine verdii destek anlatılıyor. stanbul’dan cepheye katılan tek kadın olan Kuvayi Milliyeci 20 yaındaki Darülfünun örencisi Münevver Saime Hanım’ın kurtulu için nianlısından vazgeçmesi ve Kadıköy mitingi konuması, Erzurumlu Kara Fatma’nın Yunan baskını da oyunda yer alan bölümlerden. Oyunun kapanıı ise Zübeyde Hanım’ın u sözleriyle ile son buluyor: “Ben sıradan bir kadın, bir dehanın anasıyım. Mustafam bir çakır olan. Esiz bir kahraman, sana minnettar bu vatan.” YAZARA VERLEN DEER… Çehov’un kaçak girdiği loca bile özenle korunuyor 47 yanda ölen Çehov, efsane bir yazard. “Sevgili Meleim”i gördükten sonra, yazar düündüümde efsane sözcüü Çehov’a uyuyor. lkokul çanda izin verilmedii için üst locadan gizli gizli oyunlar izler, sürekli notlar alrm. O üst loca korunuyor bugün. Çehov, “Sevgili Meleim”i 17 yanda Taganrog’da yazm. aganrog, Azak Denizi kıyısında, 350 bin nüfuslu bir il. Azak Denizi, Rusya Federasyonu haritasında Azov Denizi diye bilinmektedir. Kanalla Karadeniz’e balıdır. Güneyinde Karadeniz ve Rostov kenti var. Rus Hava Yolları’yla Rostov’a uçtuk. Rostov Havaalanı’na indiimde (çünkü tek çarılı bendim) Vali Yardımcısı ile Taganrog’daki Çehov Tiyatrosu’nun idari ilerden sorumlusu Anastasya Ustinova ve deerli dostum, bilim insanı Azeri asıllı Doç. Dr. Eldar Sadıkov’u da karımda bulmaz mıyım? Araçla, Taganrog’a döndük. Gecenin ilerlemi saatiydi, Eldar Sadıkov’la otelimize çekildik. düle ve gerçekle buluturan kentin etkisinin nedeni kiisel olarak Çehov ve yapıtlarına olan sevgimden belki de. Bilinçli olarak söyleyecek olursam, Çehov’un yapıtları yıllardır baucu kitaplarımın arasındadır. Dostoyevski de… Çehov’u biliyorum demek kolaya kaçmaktır. Ancak, Çehov’un mektupları dıında aaı yukarı bütün yapıtları Türkçe olarak yayımlandı denebilir. Taganrog’da izleyip olaanüstü tiyatro yorumu diye nitelendirilen oyun, Taganrog’daki Çehov tiyatrosunun oynadıı oyundu. Taganrog Çehov Tiyatrosu, ev sahibi olarak Çehov’un “Sevgili Meleim” adlı oyununu sergiledi. Bu oyunu ben de ilk kez görüyordum. ÇEHOV’UN TAGANROG’U ÇEHOV’UN İLK OYUNU Taganrog Çehov’la birlikte anılır. Ruslar, Çehov’un Taganrog’u diyorlar ehre. Bu ba öylesine güçlü ve tutkulu ki anlatmam kolay deil. Çehov’la dopdolu bir kent. Fotoraflarla bütün kentin neredeyse toporafyasını çıkardım diyebilirim. Benim anlatacaım oyunlar, Çehov ve Taganrog, yazı dizisi konusu. Çehov, Taganrog’da dodu, Gimnazyum’u (liseyi) orda bitirdi. Tiyatro alanında Taganrog’da bilinçlenmeye baladı. Tıp eitimine kadar ailesiyle birlikte Taganrog’da yaadı. Yaadıı üç evi de gezdim, fotorafları çekildi. Bu oyunun öyküsü var. Çehov, “Sevgili Meleim”i 17 yaındayken Taganrog’da yazmı. Çok sonraları, Taganrog’da, arivde bulunuyor. 1925’te Londra’da sahneye konuyor, baarısız oluyor. Anlaılan, Stanislavski yöntemi ile sahneye konulamadıı için baarısız oluyor dünya prömiyeri. 1959’da Moskova’da Vaktangov Tiyatrosu’nda sahneye konuyor ama iyi yorumlanamadıı için afiten çabuk iniyor. Ta ki, 1995’te Voronej Akademik Drama HAYAT ASILYAZICI T Tiyatrosu’nda, aynı tiyatronun Genel Sanat Yönetmeni Anatoli Vasilyeviç vanov sahneye koyuncaya kadar. nanılmaz bir ilgi uyandırıyor “Sevgili Meleim”. Uzun yıllar afite kalan oyun, kapalı gie oynuyor. 1997’de Anatoli Vasilyeviç vanov, Çehov’un “Sevgili Meleim” adlı oyunundaki yorumuyla “Devlet Altın Madalya Ödülü”nü alıyor… Çehov’un oyunuyla Altın Madalya Ödülü’nü alan Rus yönetmen pek anımsayamıyorum. ÇEHOV’UN KAÇAK GİRDİĞİ TİYATRO Taganrog Çehov Tiyatrosu, kapanı oyunu için “Sevgili Meleim”i oynadı. te, düle gerçei Taganrog’da yaadım. iirsel gerçekçiliin büyük ustası Anton Çehov’un nasıl olaanüstü bir yazar olduunu ilk oyununda görüyorsunuz. 47 yaına dek yazdıı bütün yapıtları ortada. Çehov, tiyatro ve edebiyatıyla; Shakespeare tragedya ve komedyalarıyla; Mozart müziin çeitli dallarında verdii yapıtlarla zaten ‘dâhi’ sanatçılardı. 47 yaında ölen Çehov, efsane bir yazardı. “Sevgili Meleim”i gördükten sonra, yazarı düündüümde efsane sözcüü, Çehov’la çok örtüüyor. lkokul çaında izin verilmedii için, üst locadan gizli gizli oyunları izler, sürekli notlar alırmı. Sekiz on yalarında gizli gizli girip oturduu üst loca korunuyor. Stanislavski’nin, Moskova Sanat Tiyatrosu’nda çalımaları (provaları) yönettii koltua adının yazılarak korunuyor olması gibi.G DÜŞ VE GERÇEK Taganrog, benim için bir dü kenti oldu. Çehov’un yapıtlarını çok sevdiimden midir nedir, hiçbir kent Taganrog kadar beni etkilemedi. Bunu kentleri karılatırarak söylemiyorum. Çevresel açıdan da güzel bir kent Taganrog. Ne var ki, beni 21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k G 61 RÜZGARGÜLÜ Duyarlı okuyucu ve izleyicilerimizden ŞULE PERİNÇEK suleperincek@aydinlik.com.tr “Hırsızın suçu yok!” Memleketin u haline bakın. Sizce de bir gariplik yok mu? Suç ileyenlerin deil, ilenen suçları açıa çıkaranların baı belaya giriyor. Gazeteci Nedim ener, Dink cinayeti ile ilgili olarak Emniyet stihbarat Daire Bakanlıı görevinde bulunan ve sicilinde “Fethullahçı” olduu belirtilen Ramazan Akyürek ve ekibiyle ilgili ilginç bir kitap yazdı. “Dink Cinayetinde stihbarat Yalanları” adını verdii kitap epeyce ses getirdi. Ramazan Akyürek ve ekibi, Nedim ener’i mahkemeye verdi. ener hakkında dava açıldı. ener’le ilgili kaç yıl hapis cezası istendi?.. 27 yıl. Suçu ne? Gerçekleri açıklamak. Vakit gazetesi yazarı Üzmez, küçük kıza tacizden yargılanıyor. Toplumda öfke büyük. Üzmez’i protesto ederken yumurta atan, Üzmez’in üzerine yürüyen protestocular hakkında da dava açıldı. stenen ceza yedi buçuk yıl hapis… … Deniz Feneri davası bir türlü yürümüyor. Aylarca dosya beklendi. Sonra tercüme, eksik evrak derken i uzadıkça uzuyor. Babakan Erdoan panik halinde. Sık sık eletirilerle ilgili konuuyor. ddiaları yalanlıyor. CHP’li Kılıçdarolu belgelerin doruluunu anlatmak için “belgeleri Babakan’ın alnına çivilerim” diyor. Hemen Kılıçdarolu hakkında inceleme balatılıyor. … Liste uzun. Hele Ergenekon tertibi kutusunu açmıyoruz bile. Bu ülkede darbe plancıları, darbe yapanlar, terörü besleyenler, Kıbrıs’ı satanlar, BOP planlarının ebakanları, baka ülkelerin çıkarları için gizli anlamacılar, ülke ekonomisini neredeyse iportacı tezgâhında satılıa çıkaranlar deil, bu merkezlere ve uzantılarına karı mücadele verenler suçlanmaya çalıılıyor. “Hırsızın suçu yok”, “hırsıza hırsız demek suç”... Nereye kadar? 62 G Ayd›nl›k G 21 HAZRAN 2009 Bursa’dan okurumuz Sayın Seyfi S. Taban e-postamıza u iletiyi göndermi: “Buda kim?’ balıklı yazınızın tam da iki yaprak sonrasında ve de kocaman arka sayfada ‘duyupta görmeyen, görüpte doyamayan’ yazmaz mı? nanın nutkum tutuldu. Size de kabahat bulmalı mı bilemem ama, Latinler buna ‘Medice, cura te ipsum’ – “Doktor, sen önce kendini iyi et’ derler.” Elbette benimki de tutuldu. Yazıileriyle uzun süredir dorudan balantım yok ama yıllarca sorumluluunu taıdım. Öyle de kolay atamıyorsunuz. Hemen kotum yukarı. Türkçemize özen gösteren bir yayıncılık geleneimiz var. Üstelik bunu yalnızca “teknik” bir sorun olarak da görmüyoruz. Bilinçli bir saldırıyı göüsleme görevidir. “lan”, “dıarıdan geldi” deseler de, dergi yöneticisi arkadalarım da üzüldüler. Bir de epeyce bir eletiri Ulusal Kanal’da yayınlanan bir reklam nedeniyle aldım. “Ulusal Tivi” diyor ses okuyucu... Yine merdivenleri bir nefeste tırmanırken bir yandan da gösüm kabarmadı desem yalan olur. Böyle okuyucularımız ve izleyicilerimiz olduu için onur duyuyoruz. Baımız gözümüz üzere... Toprak istemek suç mudur? Erdoan, anlıurfa Atatürk Kapalı Spor Salonu’nda AKP l Tekilatı’nın Kongresi sonrasında valilik binasına babakanlık otobüsüyle giderken köylüler “Toprak Reformu stiyoruz” yazılı pankart açtılar. Ben televizyonda bu iki saniyelik görüntüyü tam ayaa kalkmı “ite çözüm bu!” diye alkılamak üzereyken hoop bitti. Çevik kuvvet polisi ve korumalar pankartı tutan iki kiinin hemen üzerine atladı ve bölgeden uzaklatırdı. Bir iki küçük yerde, o da internette “gergin anlar yaandı” deniyor. Ne oldu sonra bilmiyoruz. Köylünün ileyecek toprak istemesi ne zamandan bu yana yasalara aykırı? Cumhuriyet’in beline kazmayı vur ha vuruyorlar. Toprak aası köylünün tapulu arazisini ya da kiraladıı topraı bile elinden alıp onu açlıa mahkûm edince neden kimse; ne jandarma, ne çevik kuvvet ne de babakanlık korumaları üzerine atlamıyor. Bu devlet kimin devleti? Yanıtı belli olan bir soru da sorulur mu hiç? Elleri kırılsın! Bu “bed”dua deildir, hayırlı duadır. RÜZGARGÜLÜ Korumanın maaına zam yapmalıydı Töre zilleri Bu hafta topraktan gidiyoruz. Toprak deyince de Dou’dan... Siirt’te 18 yaında genç bir kız, gecenin geç saatinde arkadaına radyoya gidiyor. Telefonu kapalı. Baı da kapalı. Ailesi tarafından pencereden atıldı, bıçaklandı. Koro baladı: “Töre! Töre!..” Sen toprak aalıını, eyhlii ıhlıı ba tacı et. Meclislerde, Çankaya köklerinde yala, balla aırla. Törenin kaynaına elalelerle su taı, topraının gübresini, besisini eksik etme. Dou insanımızı bu kara düzene bala. Üstelik bütün kurtlarını da televizyonlarından, örnek artist yaamlarından üzerlerine sal... Sonra geç karısına ala. Timsahlar! Amcasının olu hastaymı, abisi üveymi... Onlar bahane. Aslında onlar da kurban. Kurtaracaksan töre diye zil takma, hepsi için ala! Alamak yetmez. Köylünü efendin yap. ran’a turuncu saçmalar ran’a bomba atmaya güçleri yetmedi. Oradan dolandılar olmadı; bunu bahane etmeye, üretmeye çalıtılar beceremediler. Dilerini geçiremediler. Turuncu saçmalar kafaları hedefledi. ran karıtı. Yolu düzlemeye çalııyorlar. Tıpkı yıllar önce Afrika’ya sömürgecilerden önce giren misyonerlerin yaptıı gibi. Hani bilinen öyküdür... “Bir uyandık ki bizim elimizde ncil var, topraklarımızı onlar almılar…” Bir bakacaklar ki kadınlar, balarındaki zaten ereti duran örtüleri sıyırmılar; baı dik, üzerinde yaayacakları bir ran kalmamı. Erdoan; Ankara Altınpark’ta, AKP Gençlik ve Kadın Kolları tarafından düzenlenen program çıkıında vatandalarla sohbet etti. Erdoan ne zaman “vatan”dalarıyla birlikte olsa bir çeliki çıkıyor. “Vatan”ları mı tutmuyor nedir... O sırada yanına yaklaarak elindeki zarfı uzatan bir bayan derdini anlatmaya çalıtı: -Felçli bir kız çocuum var. Elimden aldılar. 8 aydır göremiyorum. sizim lütfen yardımcı olun... Bir babakanlık koruması, vatandaı iterek uzaklatırmaya çalıtı: - Babakan seni dinledi, yeter artık!.. Erdoan kızdı, milletin içinde “istemiyorum böyle adam, alın bunu, imdi gönderin” diye azarladı. Oysa koruma görevini yapıyordu. Ne olur ne olmaz diye vatandaı koruyordu. Erdoan’ın isiz ve engelli çocuu olan bir anaya nasıl davrandıını biliyor deneyimle. “Belanı mı arıyorsun, sevgili kardeim” demitir. “imdi yine olay çıkmasın” demitir. Haklı. Bizce Erdoan, “beni basına malzeme olmaktan kurtardın, azımdan ‘edepsiz’ laflar çıkmasını engelledin, az kalsın siyasi yaamımıza analı babalı yeni bir deyim kazandıracaktım...” deyip korumanın maaına zam yapmalıydı. Vatandaı mutlu edecek pilot Okurumuz Gürsel Bey “biraz sizleri gülümsetmek istedim” diye yollamı: Bir gün, Erdoan ile Gül uçak yolculuu yapıyorlarmı. Erdoan, Gül’e “Uçaktan aaı 100 lira atıp, bir vatandaı sevindirebilirim” demi. Gül altında kalacak deil ya, “Ben 10 tane 10 lira atıp, 10 vatandaı sevindirebilirim” diye atlamı. Konumaları dinleyen pilot iç geçirmi ve yanındaki yardımcı pilota dönmü: “unları duyuyor musun? Ben ikisini de aaı atıp milyonlarca vatandaı mutlu edebilirim, hâlâ farkında bile deiller!” Aslında vatanda, pilot olduunun farkına varsa hiç can kaybı olmadan sorun çözülür ya, neyse... Güne batıdan dodu F tipi gladyo “ön savunma” halinde. “Bak ben dememi miydim”!!! Basit CIA taktii… Bir dostumuz “Toplum belge manyaı oldu” diyordu. “Güne batıdan dodu’ belgesi bile ortalıkta dolaıyor. Hatta fotorafını bile basıyorlar...” Buyurun, buradan yiyin! Mideniz kaldırıyorsa. Kimi de “ayıp olur, yemezsem sonra ne derler benim için; alnıma damgayı vururlar” belasına sarmalanmı, burnunu tutup lokmayı yanaında saklıyor. Bedenimiz zehirleniyor, yıpranıyor, direnci kırılıyor... Kuklaya can suyu verilmeye çalıılıyor. 21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k G 63 PERDE ARKASI Hazrlayan: Frat Kayra Güvenliği özel yaptılar, olacağı buydu! Fenerbahçe Ülker-Efes Pilsen arasında yapılan final maçı, Efes’e şampiyon yaparken ciddi bir skandalı da beraberinde getirdi. Abdi İpekçi’de yapılacak olan maçın sorunlu ve çok sıkıntılı olacağı başından belli olmasına rağmen göz yumuldu denebilir. Çünkü Efes’in evinde oynanan maçta büyük tartışmalar olmuş, hakem takdir hakkını Efes’ten yana kullanmış, maç durmuş, soyunma odası koridorlarında olaylar çıkmıştı. Hal böyleyken altıncı maçın da çok tartışmalı ve olaylı olacağını ön görmek gerekirdi. Ya yöneticiler saf ya da saf gibi davrandılar. Nitekim temiz bir maçın sonunda Efes Pilsen şampiyonluğunu ilan eder etmez sahaya yabancı madde ve insan yağdı. İçeri giren taraftarlar sporculara saldırdı. Sürpriz mi? Hayır değil. Çünkü eldeki veriler maçta bu olayların yaşanma ihtimalini oldukça güçlü kılıyordu. Türkiye’de statlar ve salonların içi özel güvenliğe devredildi. Futbol sahalarında bunun sıkıntısını çok gördük. Ev sahibi takım güvenliği sağlamakla yükümlü. Riskin yüksek olduğu maçlarda polis içerde yer alırdı. Hatta gol atıp sevinen futbolcuya bir özel güvenlikçinin, o gürültüde saldırdığına bile şahit olmuştuk. Maç üzerine değerlendirme yapanların özellikle vurguladıkları sorun güvenlik sorunu. İki görüş var. Birincisi salonda özel güvenlik elamanı azdı. İkincisi yetersiz ve deneyimsiz görevliler salon güvenliğini sağlıyordu. Maçın sıkıntılı olacağı başından belliyken olayların patlak vermesinin neden engellenemediği, içeriyi özel güvenliğe devretmekle açıklanabilir. Basketbol Federasyonu emniyetten ek güvenlik istedi ama salon dışında tutuldu. Olaylar çıkınca içeriye geç alındı. Hem Federasyon hem de kulüplerin iyi düşünmesi gerekir. Bu sistemle uluslararası bir skandal yakın zamanda patlak verir. Galatasaray servet kazandı Sarı-kırmızılı takım Meira’dan altı, Servet’ten (Eğer bir aksilik olmazsa) sekiz milyon Euro kazandı. Toplamda 14 milyon Euro... Ekonomik krizde kulübün kasasına giren bu paralar doğru yatırımın iyi iki örneği. Bugüne kadar Avrupa’ya giden oyunculardan para kazanamayan, ciddi zararlar eden Türk takımları için Galatasaray model yarattı. Oyuncu değerlendiğinde ve cazip teklif geldiğinde satmak. Galatasaray transferde Servet’in boşluğunu doldurur mu bilinmez fakat geleceğe yatırım yapması günü kurtarmanın ötesinde bir gelişme. İcraatları hep eleştirilen Adnan Polat Yönetimi iki doğru hamle yapıp, büyük paralar kazandı. Takımı için savaşan, herkesin takdirini kazanan Servet, yolun açık olsun... 64 G Ayd›nl›k G 21 HAZRAN 2009 Aziz Yıldırım teslim oldu! Mehmet Topuz transferi çıkmaza girince Aziz Yıldırım, “menajerler sorunu var ve engel menajerler, lisanssız menajerler...” dedi. Açıklamasında yakın zamanda bu konuda ayrıca konuşacağını söylemişti. Ancak Topuz’u aldı sustu. Hatta imza töreninde Topuz’un yanında eleştirdiği menajer vardı. Bunun adı teslim olmak ve susmak. Ayrıntılar haftaya...