Sahnede 11 karakter, bir oyuncu
Transkript
Sahnede 11 karakter, bir oyuncu
7 DEMET EVGAR 24 EKİM 2010 / SAYI 1283 Bir erkekten önce tiyatroya âşık oldum Demet Evgar 30 yaşında. Artık Pole Dance yapmaya devam ediyorum yaşamında istediklerini bir adım daha şirketin yegâne amacı bu. Tiyatro, sinema ve dizi sektöründe de hayallerini gerçekleştiriyor. Tiyatroda en iyi kadın oyuncu ödülünü aldı, şimdi de “1 Kadın 1 Erkek”in sinema filmine hazırlanıyor. emet Evgar, sessiz sedasız hayallerini hayata geçirmenin peşinde artık. Kurduğu Multi Arts Production şirketiyle, alternatif işlere el vermek, düzene uymak zorunda kalmadan kendi istediği işleri yapabilmek istiyor. Bu yolda çalışmalarını sürdürürken gündemden de düşmüyor. Tiyatro Dergisi’nce bu yıl sekizincisi verilen “Tiyatro 2010 Ödülleri”nde en iyi kadın oyuncu ödülünü alan Evgar’la hem ödülünü hem de yeni projelerini konuşmak üzere buluşuyoruz. Evgar, yaşamını klişeler üzerinden kurmamanın, zaaflarına yenilmeden mesleğini sürdürmenin derdinde. Bu süreçte de doğadan ve doğaldan kopmamaya çalışıyor. İçi dışı bir, belli. Sözleriyle yaptıkları örtüşüyor, haybeye konuşmuyor. Kapıları açık, büyük korunakları da yok. Hayallerinin ışığında yaşamayı seviyor. Üretimsiz duramadığı da kesin. 5 Kasım’da yeni filmi “Vay Arkadaş-Manik Tik Dildo” vizyona girecek. Yine kasım ayında “1 Kadın 1 Erkek” dizisinin sinema filmi ZUHAL için kolları sıvayacak. Tiyatrodan AYTOLUN uzaklaştığını düşünmeyin. Bu ara biriktirme sürecini yaşadığını söylüyor. 15 yıl önce tiyatro aşkıyla yola çıktığı mesleğinde, tiyatroya ihanet etmeden yürümeyi de bilmiş çünkü Evgar. İşte tiyatrodan sinemaya, yeni heyecanlarına dek anlattıkları. - Yılın kadın oyuncusu ödülünü Cimri oyunuyla aldınız. Bu ödülün size ne hissettirdiğiyle başlayalım söze dilerseniz. - Ödül, her zaman neşe kaynaklarımdan biri oluyor. Çünkü yaptığım şeyin görülüyor ve fark ediliyor olması güvenimi tazeliyor, ait hissettiriyor. O yüzden büyük bir keyifti. - Tiyatrodaki duruşunuzu bugüne dek korudunuz, 15 yıldır da sahnedesiniz. Özellikle neye özen gösteriyorsunuz? - Gerek tiyatro, gerek diğer yaptığım işler ve özel hayatımda, bulunduğum her noktada doğru bir ekibin parçası olmayı düstur edindim diyebilirim. Bu işin bir ekip işi olduğunu bilirim. Sünger gibiyimdir. Etrafımdakilerin enerjisini hemen çekiyorum. O yüzden de sahne benim için önemli. Orada ne kadar insan varsa, onların enerjisini almayı, dönüştürmeyi seviyorum. D - “Vay Arkadaş-Manik, Tik, Dildo” filmi vizyona giriyor. Nasıl tanımlarsınız filmi? - Süresi dozunda, hızlı, eğlenceli ve pozitif bir film. Balat tarafında oturan üç arkadaşın hikâyesini anlatıyor. Manik çok heyecanlı, Tik tikli, Dildo da kadınlara oldukça düşkün. Hepsi aşırı uçlarda. Benim oynadığım karakter ise maskülen. Hepsinin yolu bir şekilde kesişiyor, komik bir maceraya atılıyorlar. - Maskülen bir kadını canlandırırken zorluk çektiniz mi? - Zor olmadı. Erkek kardeşimden ve babamdan da etkilenmiş olabilirim. Çünkü babamla aramda 20 yaş var ve bir kız çocuğunun babasıyla yaşadıklarının üstünde bir ilişki yaşadık. Zaten çocukluğumda da babamı taklit etmeye çalışırdım. - Filmde bir de striptiz sahneniz var. Nasıl bir hazırlık süreciydi? - Çok profesyonel bir hocam vardı, Burcu Yüce. Film için 2.5 ay çalıştım. Ama çok keyif aldım, hâlâ da devam ediyorum. Kendi vücut ağırlığınla çalıştığın bir spor, akrobasi gibi. 16 ülkede federasyonu var ve insanlar olimpiyatlara katılıyor. Ben hayatta her şeyi eğlenerek yapmayı seviyorum. Yürüme bandında yürüyeceğime dışarıda yürürüm. Eğlenmek, işi kolaylaştırır. O yüzden Pole Dance’ı sevdim. - Bir de “1 Kadın 1 Erkek” dizisinin sinema filmi hazırlıkları var. - Şimdilerde diziyi stokluyoruz. Kasım ayında filmin senaryosunu, ekipçe tekrar elden geçirerek, ekleyebileceklerimize bakacağız. Sonra da çekimlerine başlanacak. G Fotoğraf: VEDAT ARIK Adalet duygusuna inanıyorum - 30 yaşındasınız. Peki bu yaş size neleri getirdi, neleri fark ettirdi? - Sorumlulukların artıyor, cesaretin de, gücün de. Yapabileceklerimin ve potansiyelimin farkındayım, neleri yapamayacağımın da. İnsanın cesareti, hayalidir. İnsanlar hayal kurmayı unutmuş durumda. Bence, hayal kurduğu sürece güçlüdür insan. Gücün paradan geldiğine inananlardan biri değilim. Sırtını ona dayarsan, yıkılıverirsin. O yüzden artık daha fazla hayal kuruyorum. - Hayatınızda nasıl bir yere sahip tiyatro? - Bu işe tiyatro sevdasıyla başladım. Bir erkeğe âşık olmadan önce, tiyatroya âşık oldum. Benim için orası bir oyun alanı ve keyif alıyorum. İskeleti o kadar sağlam ki, onun üzerine her şey çok rahat inşa oluyor. Dişimle kanımla tiyatro yapıyorum diye bir durumum yok. Tiyatro yapıyor olmak aslında diğer şeyleri de kolaylaştırıyor. - Sezonda yeni bir oyununuz var mı Kenter Tiyatrosu’nda? - Bu sezon oyun araştırması içindeyim. Gördüğüm hayali gösterebilmek için, biriktirmem gerektiğini hissettim. Tam da istediğim yöne giderken, bir tık daha ilerletmek istiyorum işi. - Bu, kafanızdakileri yaşama geçirmek gibi bir ilerleme mi? - Bir ekip oluşturmak için bu ara verildi aslında. Beraber çalışmak istediğim arkadaşlarımdan biri Fransa’dan diğeri de İngiltere’den geliyor. Benim de istediğim kolajlar var, onların fikirleri dönüyor kafamda. - Dizilerdeki yoğun çalışma koşulları ve uzun sürelere karşı tepkinizi ortaya koydunuz. Buna karşılık da “1 Kadın 1 Erkek”i yapıyorsunuz. Bu duruşu korumak kolay oluyor mu? - Çok cazip teklifler de geliyor. Hele de şimdilerde reddedeceğim şeyler çok daha fazlalaştı. Ama burada fikri takip çok önemli. Bazı zaaflara yenilmemek lazım. - Yeni yapacağınız işler, yine aynı sürelerde mi olacak? - Artık bunun lüksüne çok alıştım. O yüzden de kardeşim, kuzenim ve ben, kurduğumuz şirkette istediğimiz gibi işleri yapabilmek istiyoruz. Biz deneyeceğiz. Çünkü fikirlerimizin denemeye değer olduğunu görüyoruz. - Kurduğunuz şirketle nasıl projeler planlıyorsunuz? - İnandığım, alternatif işleri yapmak istiyorum. Basit anlamda, “bu iş tutmaz, yapmayalım” denmemesi gerekir. Gelinen yeri kimse unutmamalı ki el verebilsin. Elini taşın altına koymuyorsan şikayet etmeye hakkın yok! Başarılı da olabiliriz başarısız da. İddiası hayalinde gizli bir iş bu. G hali söz konusu. Giovanni Gabrielliana’nın ekibi, oyunun sahneleneceği bölgeye başka bir yerden geliyor. Giovanni bir gün önceden ulaşıyor bölgeye. Ekibin ise yolda gelirken arabası devriliyor. Seyirci mekânda. Yapacak tek şey, kızgın halkın dayağındansa, oyunu tek başına oynamak. Giovanni böylelikle tüm oyunu elindeki malzemelerle tek başına oynar. Benim sahnelediğim biçim hem Commedia’dan hem de Gabrielliana’dan unsurlar taşıyor.” Engin, bu yöntemin şimdilerde Antonio Fava tarafından yeniden keşfedilmekte olduğunu söylüyor. Bu stilin bazı teknikleri de var. Maskların tutuluşu, sahnede iki ayrı karakterin aynı anda nasıl konuşturulacağı üzerine. Engin, işin en zor kısmının burası olduğundan söz ediyor: “Yani hayat normal bir Commedia Dell’arte oyunundaki kadar kolay değil. Kendi karakterim ve şakalarımla koca bir oyun yok. 11 karakter bir de oyuncu var.” 2005 yılından bu yana Antonio Fava ile çalışan Engin, dört yıldır da asistanlığını ve partnerliğini yürütüyor. Chicago, Dubai, Prag başta olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerinde Commedia Dell’arte üzerine dersler verip, oyunlar yönetip, kendi oyunlarını da sahnelemişler. Türkiye’ye döndükten sonra da Mehmet Ergen’le Talimhane Tiyatrosu’nda yapımcı olarak devam etmiş Engin. “Bir süre sonra ayrıldım. Bir de baktım çevrede yapımcı ve organizatör olarak tanınıyorum. Aslında oyuncuyum! Oyun yapmaya karar verdim. Maalesef özel tiyatroların yaşadığı sıkıntılar başta olmak üzere birkaç farklı bahaneyle karşılaştım. Sonra dedim ki bildiğim bir yerden başlayayım. Ben yaparsam belki hareket etmekten korkan kimi çevrelerin de inançlarını arttırırım. Derken, Antonio Fava ile görüştüm. Bir hafta Türkiye’ye geldi ve oyuna süpervizörlük yaptı. Güvenimi arttırdı, sonra beni kaderimle baş başa bırakarak gitti.” Daha önce İtalya’da sahneye çıkmış olsa da Türkiye’de tek başına sahnede olma fikri heyecanlandırıyor onu. “Kimi zaman heyecanımı yeniyorum. Devekuşu misali sanki seyirci beni görmüyormuş gibi geliyor” diyor. Oyun, 27 Ekim’de Kumbaracı 50’de yapacak prömiyerini. Bilet fiyatı da 10 TL. “Çünkü tiyatroyu biraz olsun lüks ihtiyaçtan çıkarma çabasındayım. Kendime ‘İnsanlar tiyatroya mı para vermek istemiyor, yoksa paraları olmadığı için mi gidemiyor?’ sorusunun yanıtını vermek istiyorum. Durduğum yeri görebilmek için...” diyor Engin. G www.merveengin.com Sahnede 11 karakter, bir oyuncu Merve Engin, sahnede tek başına 11 karakteri canlandırıyor. “Kıyıya Oturmanın Böylesi” adlı oyunuyla hem masklardan yardım alarak farklı rollere bürünüyor, hem doğaçlama yapıyor hem de seyirciyi oyuna katarak şaşırtıyor. erve Engin’in sahneleyip, tek başına oynadığı Kıyıya Oturmanın Böylesi, klasik bir âşıkların buluşamaması hikâyesi. Ama onu klasik anlatımın dışına çıkaran farklı bir biçimi de var. Engin, sahnede 11 ayrı karakteri tek başına canlandırıyor. Burada da en büyük destekçisi maskları. Antonio Fava’nın süpervizörlüğünü yaptığı oyun, “Gabrielliana” stilinde. Ayrıca metnin bir kısmı yazılı, geri kalanı ise doğaçlama. İşte, M sahnede karakterden karaktere bürünen Engin’in anlattıkları. Öncelikle Commedia Gabrielliana stilinden söz etmekte yarar var. Anlatıyor Engin: “Commedia Dell’arte de, her oyuncunun bir karakteri var. Yani ölene kadar bu karakteri oynuyorlar. Bir tek âşık rolünü oynayanlar hariç. Çünkü onların maskları yok. Yaşlanmaya başladıklarında masklı başka karakter seçiyorlar. Ama Gabrielliana stilinde gerçek bir hikâyenin stile dönüşmesi - Sanki toprakla da sıkı bir bağınız var gibi. Bir ayağınız kasabada olsun ister misiniz? - Bu, son zamanlarda üzerine düşündüğüm bir şey. Bu evin bahçesine keçi, tavuk almak istiyorum. Çünkü köy evlerinde geçti çocukluğum. Doğadan uzaklaşmamak ve doğaldan kopmamak gibi bir derdim var. Ben de herkesin beslendiği yerden besleniyorum. Çünkü yağmur sadece benim için yağmıyor, biliyorum. O yüzden doğa çok adil. Adalet duygusuna inanıyorum. G C M Y B C MY B ilerleyerek hayata geçiriyor. Kurduğu