Ağustos 2016 - Çekmeköy Belediyesi
Transkript
Ağustos 2016 - Çekmeköy Belediyesi
Ahmet POYRAZ / Belediye Başkanı Ahmet POYRAZ Belediye Başkanı Değerli Çekmeköy 2023 okuyucusu, facebook.com/B askanAhmetPo yraz twitter.com/A hmettPoyraz instagram.com /ahmettpoyra z facebook.com /cekmekoybele diyesi twitter.com/C ekmekoybeltr instagram.com /cekmekoybele youtube.com/c ekmekoybeledi diyesi yesi Stratejik olarak önemli bir ülkede yaşıyoruz. Ve bizlere şehitlerin kanıyla teslim edilen bu ülkenin her zaman tam bağımsız olması için çalışıyoruz. Bugün kırklı yaşlarına gelmiş kişiler üç darbe ve darbe teşebbüsü gördü. İlki 1980 yılında gerçekleşen 12 Eylül darbesiydi. Sivil inisiyatifi yok eden ve ülkeyi geriye götüren bu darbenin hala izleri bitmiş değil. Ardından 28 Şubat postmodern darbesini yaşadık. Onbinlerce masum insanın özgürlüğü elinden alınırken, milyonlarca gencin geleceği mahvedildi. Milyonlarca beyin yok edildi, köreltildi. İnsanların en masum talebi olan giyim kuşamlara bile müdahale edildi. Ve 15 Temmuz 2016 askeri darbe girişimi. Asker kılığına girmiş ve silahlı kuvvetlerimizin içinde yuvalanmış bir grup terörist, yeryüzünde örneğine rastlanmayacak bir şekilde milletin meclisini bombaladı. 246 sivil vatandaşı kasten ve alenen öldürdü. Sapkın bir din anlayışına sahip, vatan haininden aldıkları emirle yaptıkları bu darbe teşebbüsü, bu milletin destansı başkaldırısı ile akamete uğradı. Milletimiz 15 Temmuz’da yeni bir Çanakkale destanı, yeni bir Kurtuluş Savaşı destanı yazdı. Ve “söz konusu vatansa gerisi teferruattır.” diyerek sokaklara indi. Değerli Kardeşlerim, Kendi iradesine sahip çıkmak üzere sokaklara dökülen her yaştan, her ideolojiden kardeşime teşekkür ediyorum. Söz konusu vatan olunca tüm politik farklılıkları bir kenara bırakarak hükümete destek veren, milli irade nöbetlerinde bizleri yalnız bırakmayan tüm siyasi parti yöneticilerine teşekkür ediyorum. Bu yolda şehit olan insanlarımıza Allah’tan rahmet, yaralı gazilerimize Yüce Allah’tan acil şifalar temenni ediyorum. Ahmet Poyraz Çekmeköy Belediye Başkanı İÇİNDEKİLER 9 34 AĞUSTOS 2016 Yıl:2 Sayı:21 Çekmeköy Belediyesi Adına İmtiyaz Sahibi Ahmet POYRAZ Genel Yayın Yönetmeni Şahmettin Yüksel Başkan Yardımcısı Danışma Kurulu Şenol Çetin-Başkan Yardımcısı Latif Coşar-Başkan Yardımcısı Eyüp Yıldırım-Başkan Yardımcısı Ahmet Epli-Başkan Yardımcısı Fatih Sırmacı-Başkan Yardımcısı Genel Yayın Koordinatörü Muhammed Sarı Kültür ve Sosyal İşler Müdürü PÜSKÜRTÜLEN DARBE Kevser Tekin Sabır ve Zerafetin Adı Tezhip Gülüzar Çevik 54 Sağlıklı Bir Yaşam Sağlıklı Bir Uyku İle Mümkün B.Cengiz Bahar 61 Stres bizi yönetiyor, Biz mi Stresi ? Ayşe Nurcan Özüçağlıyan 64 Peygamberimizi Doğru Anlıyor Muyuz ? Hikmet Tekin 70 Spor Cüneyt Şen 89 Sitede Yaşam - Beş Yıldız Sitesi 1.Etap 106 109 Feto / PDY Kalkışması Sonrası Ekonomi Mehmet Duman Alternatif Tatilin EN Özel Adresi İstanbul Editör Soner Kartal AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 Yayın Kurulu Muhammed Sarı Salih Gebel Ömer İslam Cem Mutlu Hikmet Tekin Mehmet Duman 2 Haber Servisi Çekmeköy Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü Tasarım Greenart Reklam Matbaa Greenart Reklam İletişim Çekmeköy Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü cekmekoy2023@cekmekoy.bel.tr Tel:0216 484 82 57 Yayınlanan yazıların sorumluluğu yazara aittir. Gönderilen yazılar, yayınlansın yayınlanmasın iade edilmez. Gönderilen yazılarda gerekli editoryal değişiklikler yapılabilir. Bu dergide kullanılan yazı ve görseller izin almak ve kaynak göstermek şartıyla kullanılabilir, alıntı yapılabilir. 26 Beykoz Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek En uzun süre başkanlık yapmış Belediye Başkanlarından biri hiç kuşkusuz Yücel Çelikbilek’tir. Samimiyeti, dürüstlüğü ve bilge kişiliğiyle 3 dönemdir Beykoz halkının güvenini kazanan Beykoz Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek’i konuk ettik bu ayki sayımızda. EDİTÖRDEN Soner KARTAL AĞRI 23 Başarı Hikayeleriyle Parmak Isırtan Fırmalarımız Fatih Kıral 41 AK Parti Meclis Üyemiz Yücel Yalçınkaya Çoğu zaman elimizdekilerin bize verilenlerin kıymetini bilmiyor, bilemiyor ve şükretmiyoruz. Saçımızın, gözümüzün renginden, boyumuzun uzunluğuna kadar sürekli bir başkası olma çabalarımız neticesinde şükürden uzak yaşıyoruz. Her insanın hayatı şükredeceği nimetlerle doludur, yeter ki gözlerimizi görmez eden şeytan ve onun hizmetkarlarından uzak duralım. Kıymetli Çekmeköy2023 okurları şimdi yazacaklarımı lütfen dikkatle okuyunuz. Zira ben okuyunca hemen aynaya bakıp gördüğüm görmediğim, bildiğim bilmediğim tüm nimetler için, bir kez daha yüce rabbime şükrettim ve etmediğim günler için de, O’nun yüce merhametine sığındım. Burnunun yapısından memnun olmayan bir kişi doktora başvurmuş ve burnunun şeklini değiştirmek istediğini söylemiş. Daha sonra doktorla birlikte ona en uygun burnu bulmak için araştırmaya koyulmuşlar. Yüzleri kapalı fotoğraflardan kendine uygun burnu arayan adam, uzun bir süre doktorla beraber burun fotoğraflarına bakmış. Sonunda kendine uygun bir burun fotoğrafı görünce heyecanla “Tamam işte bu. Benim yüzüme uygun burun, bu.” diye sevinmiş. Daha sonra doktor, fotoğrafın geri kalan kısmını açmış, adamın karşısına değiştirmeyi düşündüğü burnu, yani kendi burnu çıkmış. Son günlerde moda haline gelen bizde olmayanların listesini yapmayalım, gelin nefes aldığı her anın kıymetini bilen, vatanına, milletine, namusuna, Al yıldızlı bayrağına sahip çıkan birer birey olalım. Yokluğu yaşamadan varlığın kıymetini bilenlerden olabilmek ümidiyle diyor hepinizi Allah’a emanet ediyorum. Adresimiz: cekmekoy2023@cekmekoy.bel.tr ve cekmekoy2023.com Ayrıca sosyal medyada Twitter ve Facebook’ta bizimle iletişime geçebilirsiniz. AĞUSTOS 2016 TÜRKİYE’Yİ Geziyoruz... AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ 50 Değerini Bilmek… 3 TÜRKİYE’NİN DÜNYA MİRASLARI 2 Karabük / Safranbolu Şehri AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 Türk kentsel tarihinin bozulmamış bir örneği olan bu şehir, geleneksel şehir dokusu, ahşap yığma evleri ve anıtsal yapılarıyla bütünü sit ilan edilmiş ender kentlerden biri olarak 1994 yılından bu yana UNESCO Dünya Miras Listesinde yer alıyor. 4 Edirne / Selimiye Camii ve Külliyesi İstanbul fethedilmeden önce Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti olan Edirne’nin en önemli anıtsal eseri olan ve şehrin siluetini taçlandıran Selimiye Camii ve Külliyesi, 16. yy.’da Mimar Sinan tarafından Sultan II. Selim adına yaptırılmıştır. Sinan’ın Ustalık Dönemi eseri, mimarlık sanatının en görkemli eserlerinden biri olarak kabul edilmektedir. TÜRKİYE’NİN DÜNYA MİRASLARI 2 İzmir / Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı Kale Dağı’nın tepesindeki antik Pergamon kenti anıtsal mimarisi ile Helenistik dönem şehir planlamacılığının en iyi örneklerindendir. Pergamon, Attalos Hanedanlığı’nın başkentidir. Antik kent hem siyasi hem de kültürel bir merkezdi, kitaplığında 60 bin eser bulunmaktadır. Mısır Kralı, Bergama Kütüphanesi’nin İskenderiye Kütüphanesini geçmemesi için Anadolu’ya papirüs ihracını yasaklamış. Bunun üzerine kağıtsız kalan Bergama, Kral II. Eumenes’in yeni bir kağıt icat edene büyük ödül vaat etmesi ile o zamanki Kütüphane Müdürü Krates oğlak derilerini işleyerek yazılabilir hale getirdi. Bursa / Bursa ve Cumalıkızık Osmanlı İmparatorluğunun Doğuşu Çatalhöyük, dünyanın en eski şehridir. Orta Anadolu’da günümüzden 9 bin yıl önce Neolitik Çağ ve Kalkolitik Çağ’da yerleşim yeri olmuştur. İnsanlığın gelişiminde önemli bir evre olan yerleşik toplumsal hayata geçişle birlikte, tarımın başlangıcı ve avcılık gibi önemli sosyal değişim ve gelişmelere tanıklık eden Çatalhöyük Neolitik Kenti, Güney Anadolu Platosu’nda yaklaşık 14ha.lık bir alan üzerinde yer almaktadır. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Konya / Çatalhöyük Neolitik Kenti AĞUSTOS 2016 Osmanlı İmparatorluğunun ilk başkenti olarak kurulan ve külliyelerle şekillenen Bursa’nın tarih boyunca sahip olduğu önemli ticari rolü, kentteki büyük hanlar, bedesten ve çarşılarla ortaya konulmaktadır. Cumalıkızık Köyü ve çevresindeki diğer vakıf köylerinin, payitaht Bursa’nın kent merkezindeki hanlar ve külliyelerle ekonomik ilişkileri, Osmanlı’nın bütün kurumlarıyla bir beylikten imparatorluk haline dönüşmesine önemli bir katkı sağlamıştır. UNESCO Dünya Mirası Listesine 2014 yılında eklenmiştir. 5 TÜRKİYE’NİN DÜNYA MİRASI 2 Diyarbakır / Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Bölgede hüküm süren medeniyetlerin ve kültürlerin izlerini taşıyan, özgünlüğünü ve binlerce yıllık tarihsel varlığını sürdüren Diyarbakır Kalesi, surlar ve burçlar hâlâ orijinal ve özgün kültür varlıkları olarak yaşıyor. Hevsel Bahçeleri de yüzyıllardır işlevini sürdürüyor; bahçe, tarımsal değerinin dışında kültürel ve tarihi olarak da özgün bir yere sahip. İzmir / Ephesos (Efes) AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 Antik dönemin en önemli merkezlerinden biri olan Efes, tarih öncesi dönemden başlayarak Helenistik, Roma, Doğu Roma, Beylikler ve Osmanlı dönemleri boyunca yaklaşık 9000 yıl kesintisiz yerleşim görmüş, tarihinin tüm aşamalarında çok önemli bir liman kenti, kültürel ve ticari merkez olmuştur. Helenistik ve Roma Döneminin üstün kentleşme, mimarlık, ayrıca dini tarihine de ışık tutan simgeleri barındıran Efes’te farklı dönemlere ait en üstün mimari ve kent planlama örnekleri bulunmaktadır. 6 Çanakkale / Troya Antik Kenti Troya Antik Kenti, dünyadaki en ünlü arkeolojik alanlardan birisidir. Troya coğrafi konumu nedeniyle burada hüküm süren uygarlıkların diğer bölgelerle ticari - kültürel bağlantıları açısından daima çok önemli rol üstlenmiştir. Troya Antik Kenti, 1998 yılından bu yana UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer alıyor. Çünkü, Türk askeri diye bildiğimiz insanlar, sivil halkı ateşleyip köprüde tanklarla acımasızca ezdi, Gazi Meclisi fütursuzca f-16’larla vurdu, cumhurbaşkanın kaldığı oteli gözü dönmüş şekilde bombaladı. Aynı milletin askeri polise doğrulttu namlusunu. Kaç can verdik demokrasiyi savunduğumuz o iki gecede... Kaç can ulaştı şehitlik mertebesine… “Allah, bu millete bir daha İstiklâl Marşı yazdırmasın” diye duada bulunan Mehmet Akif, 15 Temmuz’u görmedi. İyi ki görmedin ey istiklâl şairi, iyi ki yaşamadın o anları. Başımız yerde sana karşı. Tüm olanları evlerimizde izlerken endişe yerini korkuya, korku ise yerini cesarete bıraktı. Geçmişindeki darbe izlerini henüz üzerinden atmış bir ülke olarak bu sefer bunun kolay olmayacağını bildiğimizden meydanları işgal ettik tabir yerindeyse. Dünyanın kalbi olan cânım ülkemiz sınıf atlarken, iç ve dış güçlerce bunun engellenmek istendiğini zaten biliyorduk. Dış güçler neyse de, insanın düşmanı içinden, vatanının bağrından olunca yara daha mı çok oluyor ne? Tsk’nın içine sızmış malum örgütün asker görünümlü casusları, geçmişte AĞUSTOS 2016 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ 8 düşmanlarımızın bile yapmadığı tüm alçaklıkları yaptı. Tarihimizde onca savaş yaşamış olmamıza rağmen tek bir kurşunun bile değmediği meclisimizi f-16’larla bombalayan iç düşmanlar insanlık kitabının kaçıncı sayfasında yazar? Bakmayın boşuna, vallahi onlarla ilgili tek bir harf bulamazsınız. Bu sefer kolay olmadı ama. Fötr şapkasını kafasına takıp, ceketini sırtına atıp da ülkeyi yüzüstü bırakacak bir hükümet yoktu karşılarında. Hop, durun bakalım! Koyun o şapkayı, ceketi yerine. Hem bizim ceketle ne işimiz olur. Biz, daha bu meydanlara çıkarken besmeleyle giymedik mi kefenlerimizi? Şimdi demokrasiye, milletin irade ettiği hükümete sahip çıkma vakti… Onların da hesaba katmadığı şeyler vardı. Köprüdeki haberleri görüp eline sopa alıp ayağındaki terliğiyle koşturan teyzeleri, çocuklarını omuzlarına püskürttü; 81 ilde okuttu darbenin salâsını. Ruhuna el-Fatiha mı? Haşa! Olsa olsa lanet okuruz tek yürek olup. Elinize yüzünüze bulaştırdınız; çekilin ülke kapısının önünden, çekilin milletin gözü önünden, defolun Türkiye’nin sınırlarından. Peki bu millet neleri unutmaz o günlere dair? Hangi kareler kalır akıllarda? Daha birkaç gün geçmesine rağmen gözlerimizin önünden gitmeyen o an’lar: alıp bayrak taşıyan amcaları, dayıları, yaşlıları, bebek arabalarında yarı uyanık bebekleri… Hesaba katmadılar. Türk milletinin birlikberaberlik yemini ettiğini hesaba katmadılar. Adnan Menderes’in diyetini ödedi belki de ülkemiz. O günlerde tek kişi ses çıkaramazken, şimdi aynı millet tankların üstünde bayrak sallayıp darbeyi püf diye -15 Temmuz gecesinde olayın başladığı yer olan Boğaziçi Köprüsü’nü… İnsanlar her şeyden habersiz olanı biteni izlerken, gökyüzünü işgal eden f-16’lar neredeyse yere inecek hale gelince bir şeyler netleşmeye başlamıştı… -Trt binasını basıp ellerindeki sözde darbe bildirisini silah zoruyla okuyan, bir evlat annesi spikeri… Sesindeki ürkekliğin, gözündeki endişenin evimize kadar girdiği o anlarda, hiçbir satıra, hiçbir cümleye itibar dahi etmedik. Dedik ki, bu sefer hainlerin istediği olmayacak. Dedik ki, biz nice badireler atlattık, medya basıp ölüm tehdidiyle metin okutanlardan korkacak değiliz. Ve nitekim de öyle oldu. - Sonra, Cumhurbaşkanı “Başkomutan” sıfatını sırtlayıp halkına seslendi. Evlerinizde durmayın, demokrasiye ve iradeye sahip çıkın. Meydanlara inin. Birliğinizi, beraberliğinizi onlara karşı öyle bir gösterin ki, kazdıkları darbeye kendileri düşsünler yüzüstü. Öyle de oldu. Halk, Başkomutanın sözlerini tekâlif-i milliye emirleri belleyip akın etti meydanlara. Siyasi görüşü ne olursa olsun omuz omuza bayrak salladık. Marşlar söyledik. Dualar okuduk. Tekbirler getirdik. Tankların üzerine silahsız, korumasız bir şekilde atlayıp Ulubatlı Hasan edasıyla Türk bayrağını sallandırdık. Dedik ki, darbe öyle değil böyle yapılır bilader! - Ve gözlerimizin yaşardığı, nefesimizin kesik kesik olduğu o an... Komutanlar sözde darbe emrini vermiş, er’lerse tatbikat adı altında savaş sürdüğünü sanırken içlerinden bazıları olayın aslında böyle olmadığının farkına varmıştı bile. Polisle asker karşı karşıya gelecekti. Geldi de nitekim. Fakat aralarında her şeyden habersiz olanlar da yok değildi. Daha 20’li yaşlarda darbe nedir görmemiş olan toy er’leri koruyan kahraman polisimiz… “Döver miyim, o benim kardeşim” deyip sarıldı o gencecik er’e. İçimin nicedir böyle cızladığını bilmem. Bu cızlanma ne zaman küllenir, onu da bilmem. Ben bir öğretmenim… Olanlara tepkisiz kalıp oturduğum yerden atıp tutarsam, meydanlara çıkıp devlete sahip çıkmazsam, yarın öğrencilerime nasıl bahsederim “vatan” dan? Onlara nasıl anlatırım vatan müdafaasını? Ki olup biteni sırça köşklerinde izleyen sanatçılar, ağaç sevdalısı (!) artistler, sözde hak savunucusu (!) akademisyenlerden hiç bahsetmeyeceğim; onlar zaten bu milletin başına gelen en talihsiz şeydir. Onlar, tüm bu olup biteni bir tiyatrodan ibaret sanıyor. Her şey oyunmuş onlara göre. Hadi diyelim dedikleri gibi her şey bir oyundan ibaret olsun. Oyunda herkese verilen roller vardır. Biz, meydanlara çıkıp vatansever rolünü kuşanırken; onlar, evlerinde oturup, ya da tatil sefası sürüp darbeci, korkak ve hain rollerini alıyorlar. Görünen o ki, rollerinden de oldukça memnunlar… Ne diyordu İstiklâl Şairi Mehmet Âkif: “ Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın; / Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın. / Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın... /Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.” Artık ufukta en güneşli günler bizi bekler. Allah, yolda olanların yoldaşı, yardımcısıdır. “Korkma!” ey Âkif, sözümüz söz; bir daha marş yazmayacak bu asil millet ve dahi yazdıramayacak hiçbir kuvvet! Şimdi, gelecek nesillere miras kalacak bir an’ımız olsun. Hazır herkes sırt sırta vermiş, aynı heyecanla aynı duaları edip, gece demokrasi nöbetlerinde asayişi sağlarken, saflar hıncahınç doldurulmuşken, kımıldamayın, biraz daha yaklaşın birbirinize, biraz daha değsin gönülleriniz birbirine, dünyaya ders verircesine, sınıfını geçmiş onurlu öğrenci heybetiyle bakın; çekiyorum, çekiyoruuum, “demokrasi” deyin lütfen, ve çektim! gündem AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 ‘Kendi ülkesini işgal etmeye ve kendi halkını esir almaya kalkışan yerli hain silahlı güçler ’ 10 15 Temmuz Cuma akşamı 22.00 sularında, Ankara’lılar savaş uçaklarının kulakları sağır edici uçuşları ve bombardıman sesleriyle irkildiklerinde, ne olduğunu anlamakta zorlanmışlardı. Üstelik de, bu bombardıman ve patlama sesleri Meclis tarafından geliyordu. Aynı şekilde, Ankara’nın çevresindeki Gölbaşı gibi bölgelerden de şiddetli bombardıman ve patlama sesleri gecenin karanlığında uzaktan uzağa dalgalanarak geliyordu. Tv. kanallarına veya internetten haber sitelerine bakanlar İstanbul Boğazı üzerindeki köprülerde trafiğin tanklarla durdurulduğu gibi anormal görüntülerle de karşılaşıyorlardı. İnsanlar nelerin olup bittiğini anlamaya çalışırken, bazı internet siteleri ve tv. kanallarında yer alan bir haberde, Genelkurmay’ın resmî internet sitesine ‘Yurtta Sulh Konseyi’ imzasıyla konulan bir korsan bildiri bildiri ile, ‘Ordunun ülkede yönetime elkoyduğu ve sıkıyönetim ilan edildiği ve sokağa çıkma yasağı konulduğu’ bildiriliyordu. Ama, Başbakan Binali Yıldırım bir silahlı ayaklanma ve kalkışmadan sözediyor ve bunun asla kabul edilmeyeceğini bildiriyordu. Ancaaak.. Halk kitleleri henüz ne olduğunu anhlamakta zorlanıyorlar ve Cumhurbaşkanı Tayyib Erdoğan’ın ne ve nerede olduğunu sormaya çalışıyorlar, ama, bir karşılık alamıyorlardı. * Derken.. Tayyib Erdoğan’ın, cep telefonu aracılığıyla yaptığı ve halkı, ‘şehirlerin meydanlarında ve hava alanlarında toplanmaya ve bu ayaklanmaya karşı durmaya’ çağırıyordu, görüntülü olarak.. Tayyib Erdoğan’ın hayatta olduğu öğrenen kitleler, onun bu çağrısı üzerine hemen gecenin karanlığında, kadınlı-erkek, çocuk, her kesim halktan binler, onbinler halinde ve ‘Allah’u Ekber..’ nidâlarıyla sokaklara akmaya başladılar. Hele de, Tayyîb Erdoğan’ın İstanbul Yeşilköy (At.) Havalimanı’nda, halk kitlelerinin arasında sağ-salim görülmesiyle, birlikte, İstanbul ve Ankara’nın âsumânında ses duvarını aşarak ve halkın üzerinden pike dalışları yaparak uçan savaş uçaklarının korkunç gürültüleri altında, halk kitlelerinin hançerelerinden yükselen ‘Allah’u Ekber!’ seslerine, biraz sonra, gecenin saat 00.30’una doğru, minarelerden yükselen ezân ve salâ sesleri de ekleniyor ve materyalist-maddeperest- laik güçlerin mekanik gürültü ve bomba seslerine, bombardımanlarına, halkın ruhundan, derûnundan cûş’u hurûşa gelen dualar, mukabil bir manevî bormbardımanı hatırlatacak şekilde yükseliyordu. Denilebilir ki, daha o saatlerde o ihtilal, o darbe hareketi yenilgiye uğratılmış gibiydi. Ancaaak, halk kitleleri henüz de tam olarak nelerin nasıl cereyan ettiğniden habersizdi.. Ve sabahın ilk ışıklarıyla camilere gidenler, camilerin binlerce mümin tarafından tıklım tıklım doldurulduğunu, bu kitlelerin duada olduklarını görüyorlardı. * ‘Ezânları susturmak isteyen darbeler’den, ‘darbeleri ezân sesleriyle yenilgiye uğratmak’ merhalesine.. Evet, denilebilir ki, 1923’lerden beri hep, ezânları susturmak niyetiyle yapılan eski askerî darbelerin bir tekrarı, bu kez, ezânlar ve salâlarla yenilgiye uğratılıyor; darbecilerin ‘teslim ol’ çağrısına, müslüman halk kitleleri, fiilen, ‘biz ancak Allah’a teslim olur, onun gücü ve hükmü karşısında eğiliriz..’ diyorlardı. * Bu satırların sahibi de, geceyarısın- dan itibaren, İstanbul’da, Adnan Menderes (Vatan) Caddesi üzerindeki İst. Emniyet Müdürlüğü etrafında, Tayyib Erdoğan’ın, ‘Biz kefenimizi giyerek çıktık bu yola..’ sözleriyle toplanan onbinlerin arasındaydı.. Emniyet Müdürlüğü’nü teslim almaya çalışyan darbeci askerler, polis ve halkın çetin mukavemetiyle etkisiz hale getirilmişti.. Ve, üzerlerinden alçak uçuşla uçan savaş uçaklarının çıkardığı korkunç sesler halkımızı korkutmak yerine, daha bir kararlı hale getiriyordu. Ve hoparlörlerden, Tayyib Erdoğan’ın Sezaî Karakoç’tan okuduğu mısralar dudaklarda, salâlalarla birlikte terennüm ediliyor, tekrarlanıyordu: ‘Ne yapsalar boş.. Göklerden gelen bir karar vardır.. Kaderin üstünde de bir kader vardır.. Geceyi onaran bir mimar vardır..’ * 16 Temmuz sabahının ilk ışıklarıyla ise, o gece yaşananlar hakkında elyordamının ötesinde, acı haber ve bilgilere ulaşılıyordu. 15 Temmuz gecesi, darbeciler, bu zamana kadar yapılan onca darberelerin hiçbirisinde yapılmayan bir barbarlıkla, Ankara’da Meclis’i ve Gölbaşı’ndaki Özel Kuvvetler Merkezi’ni ve de Marmaris’te Tayyib Erdoğan’ın bulunduğunu tahmin ettikleri, bir oteli bombardıman etmişlerdi.. Özel Kuvvetler Merkezi’nde 50 polis hayatını kaybetmişti.. Erdoğan ise, kendisini hemen yakındaki Yunan adalarına geçirmek isteyenlerin tekliflerine, kesinlikle ‘Hayır’ deyip, Dalaman’a geçmiş ve oradan da, İstanbul Havalimanı uçuş trafiğine kapatıldığı ve karartıldığı halde, bir uçakla İstanbul’a doğru hareket etmiş, orada halktan onbinler tarafından karşılanmıştı. İstanbul Boğaz Köprüsü’nün darbeci askerlerin elinden alınması için direnen halktan insanlar başta olmak üzere, toplam 260 kadar insan, darbeci askerlerin açtığı ateşle, Allah’u Ekber diyerek dünya hayatını terketmişlerdi. Bu arada, darbeci askerlerden, bazıları general ve üst derece rütbeli subaylar olmak üzere 100 kadar kişi öldürülmüştü. * Halkın parasıyla alınıp, ülkeyi ve halkı koruması için kendilerine teslim edilen silahları o halka ve o ülkeye çevirenlerin kalkıştığı bu askerî darbe teşebbüsünün en çarpıcı tarafı ise, ‘halkın seçtiği hükûmeti destekliyoruz..’ şekline dönüşmesi ise, gücetaparların bilinen reflekslerinden.. * Darbeler içinde büyüyen nesillerin bugün geldikleri nokta, hamd ile karşılanabilir ancak.. Ortamektebdeyken, 1958’lerde, bizim yanımızda, ‘9 Subay Hadisesi’ konuşulursa; ‘Sakın kimseye söylemeyin!’ ihtarı da yapılırdı. (‘9 Subay Hadisesi’, bir darbe hazırlığı ihbarıyla yakalanan 9 subayın, askerî mahkemede yargılanıp beraet ettiği bir konu idi. O ihbarı yapan Binb. Samed Kuşçu ise, ‘Orduya iftira’ suçuyla mahkûm olmuştu. Ama, beraet eden o subaylar, 27 Mayıs 1960 Askerî Darbesi’nden sonra kahramanlar olarak çıkmışlardı, sahneye.. ‘Resmî ideoloji ikonu’na taparcasına bağlı F. Güventürk isimli general, onların sembolüydü. Onlara beraet hükmünü veren askerî mahkemenin başkanı da 27 Mayıs sonrasında, hattâ Genelkurmay Başkanı bile olan Gen. Cemal Tural‘dı!) * Sonra, 27 Mayıs’ı yaşadık.. ‘Atatürkçülük’ adına kurtarılmıştık! CHP ve kemalist-laik kesimlerin goygoyculuğunda onbinler halinde tutuklamalar ve uyduruk Yassıada muhakemelerinde sözde yargılamalar; Başvekil Adnan Menderes, Hariciye Vekili Fatin Ruşdî Zorlu ve Maliye Vekili Hasan Polatkan idâm edilişleri.. Ne korkunç idi, o darbe... * Sonra.. 22 Şubat 1962 akşamı, henüz saat 17.30 civarında, Harbokulu Komutanı Alb. Tal’at Aydemir ve arkadaşları, bir askerî darbeye teşebbüs etmiş; ama, Başbakan İsmet İnönü’nün, ‘teslim olmaları halinde, ceza verilmeyeceği’ sözüyle birkaç saat sonra teslim olmuşlardı. Ama, Tal’at Aydemir’in emriyle hareket eden Harbokulu öğrencileri ve subaylar, 21 Mayıs 1963 gecesi, ikinci bir darbeye teşebbüs etmişler ve iki gün sonra, o teşebbüs de bastırılmış ve Aydemir ve iki arkadaşı kurşuna dizilmişlerdi. * Sonra, 9 Mart 1971 (marksist) darbe teşebbüsü ve 12 Mart 1971 günü, gün ortasında Demirel Hükûmetine karşı yayınlanan bir askerî muhtırayla gelen bir diğer Askerî Darbe.. ‘Atatürkçülük’ adına, yine kur- tarılmıştık! Binler halinde tutuklama, yargılama ve idâmlar.. Sonra.. Sağ-sol kavgaları ve içsavaş denemelerinde binlerce kurban verilmesini takiben, 12 Eylûl 1980 Askerî Darbesi’yle, ‘atatürkçülük’ adına tekrar kurtarılış.. Ve yine, onbinlerce tutuklama, yargılama ve idâmlar.. Ve 28 Şubat 1997 tarihli Askerî Muhtırası’yla, Erbakan Hükûmeti’ne karşı bir askerî darbe daha.. * 27 Nisan 2007 gecesi bir askerî muhtıra daha yayınlanmış, ama, bu muhtıra, Tayyib Erdoğan’ın iradesine çarparak etkisiz hale getirilmişti. O direnişin bir gelenek haline gelmesi temennimizdi. Şimdi, o direnişin bir gelenek haline geldiğini de gördük hamdolsun; yine Erdoğan eliyle.. Ama, itiraf edeyim, önceki hiçbir darbe, Meclis’in ve nice önemli merkezlere varıncaya kadar bombardımanı ve karşı çıkan silahsız halka ateş açılıp öldürülmeleri, 15 Temmuz Darbe Teşebbüsü öncesinde görülmemişti. * Bu darbe, sıradan bir darbe teşebbüsü değildi, yüzlerce general ve diğer subayların gizli veya açık işbirliği vardı; yargıda da destekçileri.. Halk ilk iki-üç saat içinde ne yapacağını bilmiyordu. Çünkü Tayyib Bey’den bir haber alınamıyordu. Tayyîb Erdoğan’ın bulunduğu sanılan Marmaris’teki otel de bombalanmıştı. O ise, Dalaman’dan uçağa binip, İstanbul’a geliyor ve ışıkları söndürülmüş ve uçuşlara kapatılmış havaalanına, uçağın kendi ışıklarıyla indirilmesi gibi son derece tehlikeli bir durumu göze alıyordu. O anda, oradaki darbeciler ise, halk tarafından kuşatılmıştı. Tayyîb Bey’in halkının arasında göründüğü ve minarelerden yükselen ezân ve salâ’lar ile birlikte, o gaile o andan itibaren aşılmıştı denilebilir. Evet; geçmişte, hep ezanları susturmayı hedef alan darbelerden sonra, darbe susturan ezan sesleri merhalesine gelinmişti. * Alman medyasıyla Mısır’daki darbeci Gen. Sisî’nin medyası ve hattâ İran’ın resmî medyası da Erdoğan’ın bertaraf edilememesinden dolayı hüzünlenip; bunun bir darbe değil, bir tiyatro olabileceğini söylüyorlar, halkımızı ahmak yerine koyarak; kendilerinin ne olduklarını düşünmeden.. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ halkımızın esir alınması ve ülkenin işgal edilmesi gibi bir alçaklığın, hain yerlilerce gerçekleştirilmesi ihanetiydi. Ama, o hainler, Tayyib Erdoğan’la halk arasındaki derin gönül bağının gücünü ve bir davetiyle milyonların sokaklara döküleceğini hesab edememişlerdi. ‘Dik dur, eğilme!’ diyen kitleler, gerçekte sadece Tayyib’lerine değil, kendilerine de sesleniyorlardı. Bu darbe teşebbüsüne girişenler yüzünden, bütünüyle TSK suçlanamaz. Ama, geçmişteki darbeleri gerçekleştirenler de, bir avuç idiler. * Darbe teşebbüslerine katılan askerlerden bazıları, ‘Biz tatbikat yapılmakta olduğunu zannetmiştik.. demişler.. Bu gibi ma’zeretlere bakarak, bazı safdiller de, ‘câhil askerler, neyin ne olduğunu nereden bilsinler.’ dediler. Ama, halkımızın kendi parasıyla aldığı silahları, tankları ve uçakları kullanıp bombalar yağdıran pilotlar ve onları harekete geçirenler de mi, gariban askerlerdi? * Unutmamak gerekir ki, NATO üyesi olması hasebiyle, Türkiye’de, ordunun herhangi bir kanun dışı hareketi USA emperyalizminin bilgi ve ilgisi dışında gerçekleştirilemez. Önceki bütün darbelerin herbirisi de USA tarafından tezgâhlandığı üzere.. USA emperyalizminin kuklası Pennsylvania Şeyhi ve bağlısı olan bütün şerr odaklarını da ayrıca belirtmeye gerek bile yok.. * Bu vesileyle, 23 Haziran günlü yazıma bir daha dönmeliyim. Amerikan dışsiyasetinin etkin yayın organlarından Foreign Policy’de, 18 Haziran günü yer alan bir makalede, G. W. Bush’un Başkanlık döneminde ’ulusal güvenlik danışmanı’ olan John Hannah, ’ABD, AB, Ortadoğu ve hattâ Türkiye için artık tehlikeli olmaya başlayan Erdoğan’la bir hesablaşmanın er ya da geç bir gün ve mutlaka yaşanacağını’ yazmıştı. Ama en büyük engellerden birisi olarak, ‘Onun hâlâ da büyük bir halk desteğine sahib olması’ gösteriliyor; ‘Buna rağmen, ABD, zararlarını azaltma hazırlıklarına şimdiden başlamalı’ deniliyordu. Nitekim daha önce de, USA ‘düşünce kuruluşları’nın nice akademisyenleri, ‘ordu müdahale ederse, istemeyiz, ama, kaçınılmazdı deriz’ demişlerdi; Mısır örneğini göstererek.. Emperyalist dünyanın, darbeyi gizli bir sevinçle karşılayan ilk tavrının, darbe kırılınca, AĞUSTOS 2016 gündem 11 MİLLET KAZANDI AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 Çekmeköy halkından 15 Temmuz darbe girişimine karşı demokrasi mücadelesine tam destek 12 15 Temmuz gecesi Türk tarihine kara bir leke olarak geçen darbe girişimi tüm yurtta olduğu gibi Çekmeköy’de de büyük bir direnişle karşılaştı. Darbe haberi alındıktan sonra sokaklara dökülen Çekmeköylüler, İlçe Emniyet Müdürlüğü ve şubeleri etrafında bir araya gelerek olası bir girişim karşısında emniyet güçleriyle birlikte hareket etmek için hazır bulundular. Dua Müminin Silahı Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz ve AK Parti Çekmeköy İlçe Başkanı Salih Kırıcı önderliğinde toplanan Çekmeköylüler, Mehmet Akif’in dizelerinde olduğu gibi iman dolu göğüslerini tankların ve namluların önüne siper ettiler. Mehmet Akif Mahallesi ve Taşdelen Meydanı’nda toplanan Çekmeköy halkı yatsı namazını beraber kıldı. Namaz öncesi ve sonrasında okunan Kur’an ve edilen dualara hep birlikte amin denildi. Genç yaşlı 7’den 70’e memleket sevdalısı binlerce kişi Başkomutan’dan emir gelene kadar hafta boyunca nöbetlerine devam edecek. Meydanlar Bizimdir! Taşdelen Meydanı’nda binlerce Çekmeköylüye seslenen Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz “ Millete darbe yapmaya çalışanlar halkın darbesi karşısında şaşkına döndü. Geçmişte yaptıklarını yine yapacaklarını sandılar. Ama karşılarında yılmayan yıkılmayan bir direniş gördüler. Ben bugün burada ve yurdumuzun her yerinde toplanan vatandaşlarımızdan Allah razı olsun diyorum. Tanklara karşı durup şehadet şerbetini içen kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Reisi Cumhurumuzun önderliğinde gerektiği yerde bizler bu yolda canımız feda etmekten geri durmayacağız. Aldığımız son nefesi de bugüne kadar olduğu gibi onurumuz ve şerefimizle alacağız. Başkomutanımızdan emir gelene kadar meydanlarda olmaya devam edeceğiz,” dedi. Başkomutandan emir gelene kadar her gün Taşdelen ve Mehmet Akif Mahallesi’nde emniyet müdürlüğü şubeleri önünde demokrasi nöbetleri devam edecek. Başkan Poyraz ve Belediye Başkan Yardımcıları gece boyunca İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde Emniyet mensuplarını yalnız bırakmadı. 14 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 15 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 mİLLET KAZANDI 16 Çekmeköy’deki parti temsilcileri ve sivil toplum kuruluşları birleşerek, darbeye karşı milli birlik açıklaması yaptı. Çekmeköy Milli Direniş Platformu tarafından düzenlenen demokrasi nöbetlerinde milli dayanışma mesajları veriliyor. 20 Temmuz Çarşamba akşamı Taşdelen meydanında yapılan buluşmada Çekmeköy Kaymakamı Cemal Hüsnü Kansız, Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, AK Parti Çekmeköy İlçe Başkanı Salih Kırıcı, CHP Çekmeköy İlçe Teşkilatı adına Meclis Üyesi Kenan Yıldırım, Büyük Birlik Partisi İlçe Başkanı Kemal Yücelen, Saadet Partisi temsilcileri, MHP temsilcileri, Kızılay İstanbul Şube Başkanı İlhami Yıldırım, 52 Ordu Derneği adına Sedat Erdem, ilçede faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları temsilcileri katılarak darbeye karşı bildirilerini açıkladı. 15 Temmuz şehitlerinin anıldığı gecede Çekmeköylülerin ünlü misafirleri de vardı. Necati Şaşmaz, Uğur Işılak, Orhan Ölmez, Uğur Aslan, Aşkım Kapışmak gibi sanat dünyasının sevilen isimlerinin yanı sıra eski bakanlardan Egemen Bağış, eski milletvekillerinden Temel Coşkun darbe girişiminin halk tarafından püskürtüldüğü geceden beri nöbet tutan Çekmeköylüleri yalnız bırakmadılar. Meydanda bulunan halk, gecenin ilerleyen saatlerinde Milli Güvenlik Kurulu ve Bakanlar Kurulu Toplantısı’nın ardından kameraların karşısına geçen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamaları barkovizyondan izledi. Milletin egemenliğini bertaraf etmek için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın canına kast edilen darbe girişiminin ardından günlerdir nöbet tutulan meydanda vatan sana canım feda, şehitler ölmez vatan bölünmez, bu millet burada hainler nerede sloganları bir an olsun dinmedi. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 mİLLET KAZANDI 17 mİLLET KAZANDI Çekmeköy halkı, darbe girişiminin 10. gününde demokrasi nöbetlerine devam etti. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından tüm yurtta darbe girişimine karşı tepkiler devam ederken, Çekmeköy’de de demokrasi nöbetlerine katılım ve tepkiler çığ gibi büyüyor. Darbe girişiminin ardından Taşdelen Meydanı, Taşdelen Emniyet Müdürlüğü ve Mehmet Akif Mahallesi’nde bulunan Emniyet Müdürlüğü Şubesi önünde her gece nöbet tutan vatandaşları sanat ve siyaset dünyasından isimlerde yalnız bırakmıyor. On günlük süre içerisinde Çekmeköy’de bulunan sivil toplum kuruluşları, sendikalar, siyasi parti temsilcileri, mahalle muhtarları alanlarda vatandaşlarla buluşup nöbetlerdeki yerlerini alıyorlar. Nöbetler sırasında Milletvekilleri Metin Külünk, Hurşit Yıldırım ve Mihrimah Belma Satır, Sanatçılar; Davut Gülloğlu, Eşref Ziya Terzi, Soner Sarıkabadayı ve Sera Tokdemir de nöbetlerde demokrasi, vatan ve millet aşıklarına seslendiler. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 MİLLET KAZANDI 20 BAŞARI HİKAYELERİ İLE PARMAK ISIRTAN FİRMALARIMIZ 18 33 yılı aşkın süredir kalite, zerafet, konfor ve saygınlık unsurları ile ilerliyoruz. Fatih Kıral Mobilya ve Dekorasyon olarak yeni kumaş, döşeme ve cila tekniklerini uygulayarak koleksiyonlarımızı titizlikle hazırlıyoruz. Bunun yanı sıra müşteri seçimlerine uygun üretim, yeni sistem makineler ile yapılıyor. Aslında ev, villa projeleri başta olmak üzere daha çok büyük oteller ve şirketler için mobilya ve dekorasyon tasarımları yapıyoruz. 6 tanesi çocuk olmak üzere 13 mağaza ile perakende de büyüyoruz. Ayrıca Gaziantep, Tahran ve Ankara’da bayiliklerimiz var. Bir de Brandhome adıyla farklı herkese ve her keseye uygun ürünler sattığımız yeni mağaza konsepti geliştirdik. Bodrum’da 3 bin metrekarelik bir tane Brandhome açtık. Bizim 13 mağazamızın toplam satış alanı 15 bin metrekareyi buluyor. Yeni perakendede büyük mağazalar şeklinde ilerliyoruz. Şu anda fabrika tarafında 150 kişinin üzerinde çalışanımız var. Mağazalarda 30’dan fazla elemanımız var. Bu yıla ilişkin hedefleriniz hakkında bilgi verir misiniz? Fatih Kıral Mobilya ve Dekorasyona ait üretim fabrikası 2015 yılı için en büyük yatırımımız diyebilirim. Fatih Kıral olarak, 2011 yılında ihracatta 4’üncü olarak başarımızı ortaya koyduk ve çalışmalarımıza hızla devam ediyoruz. Birleşik Arap Emirlikleri başta olmak üzere Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan, Irak ve bazı Avrupa ülkelerinde önemli ev, otel projelerine imza attık. Yurtdışı pazarında büyüme hedeflerimiz arasında ihracata ek olarak kendi mağazalarımızı açmak birinci sırada yer alıyor. Bu noktalarda Fatih Kıral adının herkes tarafından bilinen bir marka olması için tüm AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Firmanız mobilya sektörüne hangi hizmetleri veriyor? AĞUSTOS 2016 Çekmeköy’ün sayılı firmaları arasına girmeyi basşarmışs ürünleriyle evleri güzelleşstiren Fatih Kıral Mobilya’nın sahibi Fatih Kıral ile birlikteyiz. 21 BAŞARI HİKAYELERİ İLE PARMAK ISIRTAN FİRMALARIMIZ 18 çalışmalarımızı yapıyoruz, Amacımız en kısa zamanda Ortadoğu başta olmak üzere birçok ülkede yer almak. Ar-Ge faaliyetleriniz hakkında bilgi verir misiniz? Bu yılki bütçenizin yüzde kaçlık kısmını Ar-Ge harcamalarına ayırdınız? Fatih Kıral Mobilya olarak 2014 yılı itibari ile tamamlanan Ömerli fabrikamızla üretimimizi genişlettik. Büyük projelere imza atmak büyük sorumlulukları da beraberinde getiriyor. Ekibimiz mobilya konusunda uzman kişilerden oluşuyor. Mimarlarımız, müşteri danışmanlarımız, pazarlama departmanımız, teslimat ve kurulum ekibimiz alanlarında profesyonel ve gerekli iş disiplinine sahiptir. Ömerli’de yer alan 10.000 metrekarelik kapalı alana sahip olan fabrika için ortalama 10 milyon dolarlık bir yatırım yaptık. Fatih Kıral Mobilya olarak, şu an Antalya, Bostancı, Bodrum, Cemiltopuzllu, Feneryolu, Florya, Gaziantep, Levent, İran ve Ömerli (fabrika) toplam 13 mağaza, 10 bin m2 üretim ve depolama alanı ile ‘’zamansız’’ yaşam alanları hazırlıyoruz. 2017 hedefimiz Akdeniz, Ege, Marmara bölgelerinde yeni mağazalar açmak buna ek olarak ta uzun vadede yurtdışında mağazalaşmak. Mobilya seçmek tüketiciler için bir tutku işşsidir. Siz de üretirken bu tutkudan besleniyorsunuz degğil mi? Mobilyacılık bizde baba mesleği. Babam Hüsnü Kıral sayesinde dahil olduğumuz mobilyacılığı 150 yıldır BAŞARI HİKAYELERİ İLE PARMAK ISIRTAN FİRMALARIMIZ 18 İstanbullu bir aileyiz ve 150 yıldır bu işi yapıyoruz. Babamız Hüsnü Kıral Kapalıçarşı’daki ünlü yangından sonra İstanbul’un farklı yerlerine mağazalar açarak büyüdü. O dönemde İstanbul’un belli Hazırlayan: İrem MERT AĞUSTOS 2016 Türkiye’de yürüten bir aileyiz. Fatih Kıral olarak ilk mağazamızı 1980 yılında açtık. Mobilya bizim için tamamen bir tutku. Bir mobilyanın en ince ayrıntısına kadar her detayını bilir ve fabrikada ustalarla birlikte işin başında yer alırız. Üretimimiz Ömerli’de 15 bin metrekarelik alanda kurulan fabrikamızda gerçekleşiyor. Ayrıca mümkün olduğu kadar yurtdışı fuarlarını takip ederiz. Bu tutkuyu yenilikleri kendi ürünlerimize yansıtıyoruz. Benden Son olarak firmanızın kuruluş hikayesini kısaca özetler misiniz? bölgeleri iyiydi. Üsküdar, Tophane ve Moda’da açıldı ilk mağazalar. Ardından Nişantaşı’nda da bir tane açtı ve ben orada çalıştım. 1980’de de FATİH KIRAL olarak ilk mağazamı Bağdat Caddesi’nde açtım sonrasın Cemiltopuzlu’da. Üretime de girdik ve bugünlere geldik. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ sonra da umuyorum ki yönetimde görev yapan iki oğlum ve ekibimiz bu işi aynı tutku ile uzun yıllar devam ettireceklerdir. 23 24 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 BELEDİYE BAŞKANLARIMIZ Uzun yıllardır Başkanlık yaptığınızı biliyoruz. Hayalini kurup da gerçekleştiremediğiniz projeniz var mı? Tabii ki Beykoz’da biz çok hayal kuruyoruz. Hayal kurmadan iş yapamazsınız. Önce hayal kuracaksınız sonra gerçekleştirmeye çalışıp adım atacaksınız, gayret sarf edeceksiniz. Beykoz’da işler biraz ağır ilerliyor. Bu durum Beykoz halkı adına bizi maalesef çok üzüyor. Çünkü bu bizden kaynaklanmıyor. Beykoz, içinde bulunduğu fiziki şartlar, hukuki sorunlarla İstanbul’un diğer ilçelerine göre daha sorunlu bir ilçe. Mesela İmar planlarını yaparken oldukça meşakkat çekiyoruz. Önceki dönemi saymazsak 7 yıldır aralıksız görevdeyim. Bütün emeklerimize rağmen işleri bitirdiğimizi söyleyemem. Daha yeni yeni imar planlarını bitiriyoruz. Öncelikle mülkiyet problemleri vardı. Çözmek için adımlar attık. Ancak çözülecek bir noktaya gelindi. Şimdi Beykoz İmar Planlarının ve AĞUSTOS 2016 1949 Kars doğumluyum. 7’si erkek, 2’si kız 9 çocuk babasıyım, 9 da torunum var. 1956 yılından beri önce Gümüşsuyu Mahallesi 1962 yılından itibaren de Soğuksu Mahallesinde ikamet ediyorum. İşim nedeniyle 2 yıl Fatih’te oturduğumu saymazsam mahallemden hiç ayrılmadım. Beykoz Ortaokulu, Kadıköy Ticaret Lisesi, Sultanahmet İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi mezunuyum. Yücel Çelikbilek’in pek bilinmeyen yönü yoktur. Hayat görüşüme göre bilinmediğiniz zaman farklı bir insan olursunuz. Bu yaşımıza kadar hep halkımızla birlikte oturup kalktık. Ne yaşadıysak yokluğu da varlığı da iyi günü de kötü günü de birlikte yaşadık. Görev yaptığım yer hayatımın bir parçası. Tatilimi bile kendi mahallemde ilçemde yapıyorum Beykoz’u geziyorum. Böyle olunca da doğal olarak insanın gizli hiç bir şeyi kalmıyor her şeyi ortada yaşıyorsunuz. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Bilinen ve bilinmeyen yönleriyle Yücel Çelikbilek’i Tanıyabilir Miyiz? 25 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 Beykoz Denilince Akıllara Yıllardır Gündemde Olan 2b Arazileri Geliyor. 2b Arazileriyle İlgili Son Durum Nedir? 26 ona bağlı olan üst yapı yatırımları ve prestij yatırımlarımızı gerçekleştirmek için adımlar atıp, 5 yıl içerisinde inşallah gerçekleştireceğiz. Her ilçenin bir gelişim ömrü vardır. Fakat Beykoz İstanbul’un en eski ilçelerinden biri olmasına rağmen gelişimi diğer ilçelere göre daha uzun ve yavaş tamamlıyor. 2b Beykoz için çok zor bir konuydu. Diğer komşu ilçelerde de vardı fakat bizde bu sorun çok daha fazlaydı. Konumumuz itibariyle Beykoz’un neredeyse % 80’i 2b arazisiydi. Yaklaşık 45 mahallemizin 26’sında proje alanı ilan ettik ve çok ciddi 20-25 bin parsel değerini Milli Emlak’tan devir aldık. Daha çok yeni olduğu için vatandaşa intikal etmekte zorlanıyoruz. Bir hayli zaman alacağa benziyor. Vatandaşımızın fiyat konusunda ciddi kazanımları oldu. Ödeme kolaylıkları sağlandı. Bu konuyu Beykoz halkına soracak olursanız eminim ki % 85-90’ı memnuniyetlerini ifade edeceklerdir. Beykoz’u Eğitim Ve Kültürel Alanında Yeterli Görüyor Musunuz? Maalesef hayır. Kültür ve eğitim hayatı kolay kolay yeterli olmaz. Her zaman daha fazlasına ihtiyaç duyulur. İnsan her zaman daha iyisini ister haklı olarak. Hem eğitim alanında Milli Eğitim Bakanlığına yaptığımız katkılar hem de Belediyemizin yaptığı çalışmalarla hemşehrilerimizi bu alana itmeye gayret ediyoruz. İstiyoruz ki çok talepkar olsunlar. Onlar talep ettikçe biz daha iyilerini yapma şansına sahip oluruz. Çok şükür imkânlarımız çok daha iyi seviyede. Halktan gelen talepleri göz ardı etmek veya bekletmek gibi bir lüksümüz yok. Bu nedenle bu yılları iyi değerlendirmek gerekiyor. Depreme Karşı En Önemli Proje Olan Kentsel Dönüşümle İlgili Çalışmalarınız Var Mı? Beykoz’da ciddi adımlar atıyoruz. Riva Deresi’nde de Venedik’te Olduğu Gibi Bir Kanal Oluşturulması Düşünülüyordu. Kanal Riva Projesi Ne Aşamada, İlerleme Var Mı? Bu proje hâlihazırda devam ediyor. Riva’yı Karadeniz’e bağlayacak olan bu büyük projenin gerçekleşmesi tahmini 3 yılımızı alacak. İçerisinde çok fonksiyonlu işler olacak. Kanalın etrafında 8 köyümüz var. Bu köyler kanalın etrafından beslenen yerler olacak. Projenin pek çok ayağı var. Biz projenin ihalesini yapacağız. Aşağı yukarı 4-5 milyon ödememiz gerekiyor. Sonrasında yapımını DSİ üstlenecek. Akabinde Büyükşehir’in yapması gereken kamulaştırmalar var onlar devreye girecekler. Sonrasında imar planlarını yeni baştan yapacağız. Dere bitmeden imar planı yapmak istemiyoruz. Çünkü imar planını yaptıktan sonra derenin yapımı çok zor olur. Oradaki su taş kanallarını çıkaralım, neler çıkacağını bir görelim ona göre de imar planlarını yapalım. Böyle bir proje kolay değil. Hollandalı firmalarla birlikte çalıştık. Güzel bir çalışma oldu. Bize yeni fikirler sunacak insanlar bulduk. Böylelikle beklemenin faydaları oldu. İlk anda aklımıza geleni yapmış olsaydık belki bugün alacağımızı düşündüğümüz verimden bir hayli uzaklaşmış olacaktık. Bir Projeyle alakalı veya önemli bir konuda karar alacağınız zaman istişare yaptığınız ve fikirlerine önem verdiğiniz birileri var mı? Tabii ki istişare edip ve fikir aldığımız değerli arkadaşlarımız var. AĞUSTOS 2016 hayatı paylaşsın yere, çayıra, yeşil alana, parka yakın yaşasınlar. Böylece 10-15 katlı binalar bizim bölgemizde olmasın. İnşallah bu durum hiç olmayacak. Biz bu konuda kararlıyız. Halkımızdan da bu konuda destek görüyoruz. Kısmi yenileme alanlarında kentsel dönüşüm yaparken bu konuda talepler olacaktır. Fakat biz taviz vermeyeceğiz. Çünkü bu konuda kapıyı bir kere açarsanız o kapıyı zorlayan çok olur. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Hem ilçemizin yeşilini koruyacağız hem doğanın dokusunu bozmayarak Beykoz’u hem geliştireceğiz hem de dönüşümünü sağlayacağız. Anlayacağınız Beykoz’u, yeni baştan kuracağız. Bu tabii ki kolay değil. Araziler boş değil, üzerinde oturan insanlar olduğunu düşündüğünüz zaman, bu binaların eskidiğini ömürlerini tükettiğini bir depremde Allah korusun felaket yaşanacağını düşündüğünüzde bu zaman alıyor. Boş bir araziye imar verip teşvik etmekle üzeri dolu olan bir alanda kentsel dönüşüm yapmak arasında dağlar kadar fark var. Arazide çok yüksek katlı imar veremiyoruz. Biz Beykoz’u dikine çok katlı olmayan binalarla bezemek istiyoruz. Yeşil alanlarımız ve diğer kültürel merkezlerimizle mesire alanlarımızın olmasını istiyoruz. Böyle olunca da biraz zorluk yaşıyoruz. Hem yukarı doğru çok çıkmayacaksınız hem araziyi çok kullanmayacaksınız hem de herkese yer bulacaksınız. İstiyoruz ki insanlar Beykoz’da böyle bir 27 AĞUSTOS 2016 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ 28 Müsaadelerini almadan isim vermek doğru olmayabilir. Bunun haricinde danışman arkadaşlarımız, fikir satın aldığımız arkadaşlar ve geçmişte bu işleri iyi yapan tecrübeli ve ehliyetli arkadaşlarımız var. Ayrıca Büyükşehir ve DSİ’nin bu konuda çok yetenekli kadroları var bu konuda hepsi çok ehiller. Zaman zaman yardım alıyoruz. Anadolu Yakası Belediye Başkanları olarak bir Araya Geliyor Ve Gündem Değerlendirmesi Yapıyorsunuz. Öncelikle Bu Görüşmenin Amacı Nedir, Görüşme Sonrasında Ne Gibi Kararlar Alınıyor Ve Bu Alınan Kararlar Yerine Getiriliyor Mu? Daha önceleri Anadolu yakasında bütün belediye başkanları parti ayrımı gözetmeksizin toplanıyorduk. Sonradan CHP’li arkadaşlar katılmamaya başladılar. Anadolu yakasında 9 belediye başkanı olarak 1 ay boyunca yaptıklarımızı anlatıyor, fikir alışverişinde bulunuyoruz. Kendi adıma çok faydalandığımı söyleyebilirim. Eksikliklerimiz varsa birbirimize anlatıyoruz. İyi işleri paylaşıp tabiri caizse birbirimizi motive ediyoruz. AK Parti misyonunun güzel bir örneği olsa gerek. Gerektiğinde bazı ilçelerimize toplu giderek imece usulü çalışmakla o bölgenin çevre ve temizlikle ilgili çalışmalarına katkıda bulunabiliyoruz. Siyasi Kimliğinin Dışında Vatandaş Yücel Çelikbilek, Vakit Bulursa Bir 24 Saatini Nasıl Değerlendiriyor? Çok özel bir hayatım yok. Akşam eve gidebiliyorum çok şükür buna vakit bulabiliyorum. Fakat Ailemle özel bir tatil yaptım diyemem maalesef. Bizim kuşağımız iş kolik bir nesil olarak dünyaya gelmiş. Böyle de gidecek. Hasta olsak da sağlıklı olsak da çalışıyoruz. Boynumuzun borcu olan helalinden lokma kazanacağız. İş hayatımın dışında sosyal projelerde yer aldığım Vakıf ve dernekçilik hayatım var. Şu anda İlim Yayma Vakfının Başkanlığını yapıyorum. Eşim de sağ olsun bu halimizi bilerek benimle evlendi. Zira rahmetli babası da siyasi hayatın içerisinden gelen biriydi. Çocuklar da bu duruma alıştılar. Bu hizmetlerin inşallah ahirette bir karşılığının olacağına inanıyoruz. İnsanın mutlaka STK’larda görev almak suretiyle topluma hizmet etmesi gerekir diye düşünüyorum. Bütün hayır işleri özel kurumlarla yürümüştür. Devlet sonrasında destek olmuştur. Devletin yapacağı işler başkadır. Çok şükür ki son zamanlarda bu tip STK’lar artmıştır. Bu kuruluşlar ne kadar artarsa toplumun düzelmesi ve ayakta tutunması bir o kadar daha kolaylaşacaktır. “Çok şükür akşamları eve gidebiliyorum” dediğinize göre bu yoğun iş ve sosyal hayatınızın arasında yemek yemeğe vakit ayırabiliyor musunuz? Özellikle sevdiğiniz bir yemek var mıdır? BELEDİYE BAŞKANLARIMIZ Elhamdülillah yukarıda bahsettiğimiz hizmetleri gerçekleştirebilmek için vücudumuzu dinç tutmak adına ölçülü olmak kaydıyla yemeğimi yiyorum. Kars’lı olmam hasebiyle yöremize özel kaz yemeklerini seviyorum. Hemşehrilerimin gerçekleştirdikleri kaz gecelerine zaman zaman katılmaya çalışıyorum. Hayatta Olmazsa Olmazlarınız, Hobileriniz Ve Fobileriniz Var Mı? Bir Müslüman olarak olmazsa olmazımız Müslüman gibi yaşamaktır. Ne kadar becerebiliyorsunuz derseniz gayret ediyorum derim. O noktada azmim ve gayretim dünya işlerine göre daha çok olacak. Çünkü Müslümanca yaşadığınız zaman bu sizin hayatınızın diğer yönlerini tanzim edecektir. İnsanlara bakış açınızı düzenleyecektir. Belediye hizmetlerini yaparken de “halka hizmetin hakka hizmet” olduğunu düşünerek o anlayışla hareket etmeye gayret ediyorsunuz. İyi işlere yakın olursanız, iyi dostlarınız ve arkadaşlarınız olur. Hobi olarak bahçe ile uğraşmayı seviyorum. Bahçeden bir tane domatesi koparmak çok hoşuma gider. Şimdiye kadar bahçe yaptınız mı derseniz yapanların bahçesinden topluyoruz. (gülüyor) Özellikle tarih kitapları başta olmak üzere okumayı seviyorum. İnsanın kendi tarihini bilmesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. STK çalışmalarım olmazsa olmazlarımdan diyebilirim. İnsanların ihtiyaçlarını karşılamak, yardıma ihtiyacı olanlara yardım etmek ve düşen bir insanın elinden tutup kaldırmanın verdiği hazzın ve mutluluğun tarifi olamaz. Allah korusun herhangi bir fobim yok. Ama yanlış yapmaktan ve anlaşılmaktan korkarım. Allah kimsenin başına vermesin. Hepimizi istikametinde tutsun. Hoşuma gitmeyen inancıma uymayan bir işle anılmaktan korkarım. Kazara kötü bir işe yanlış olsa bile içine düşmekten korkarım. Diğer dünyevi korkular ise gelir geçer. Ama insanın isminin önüne veya arkasına eklenecek bir sıfat insanı üzer. İyi olarak anılmak varken yanlış olarak hatırlanmak insanı üzer. Tarih demişken günümüzde popüler olan tarihi dizilerimiz hakkında görüşleriniz nelerdir. İzlemeye fırsatınız oluyor mu? Şu anda toplumumuzun her kesiminde dikkat ederseniz Osmanlı konuşuluyor. Neden derseniz özellikle Diriliş isimli dizi bu konuda oldukça olumlu bir etkiye sahip. Cennet Mekan II. Abdülhamit Han döneminin anlatıldığı Filinta ve Yunus Emre dizileri var. Bu dizileri mümkün mertebe izlemeye çalışıyorum. Özellikle Diriliş dizisinin o günkü bölümünü izleyemediysem mutlaka gece yatmadan önce internet üzerinden seyrederim. Son dönemde Beykoz Dizi ve Sinema çekimleri için bir cazibe merkezi haline geldi. Bu konuda özel bir çalışmanız var mı? Bölgemizde yakın zamanda Mehmet Akif Ersoy’un hayatını anlatacak yeni bir dizi çekilecek. Bunun için yer aranıyordu. Biz de bölgemizde bunun için 600 dönüm bir yer aldık. Bundan önce de 260 dönümlük bir arazi almıştık. Bölgemizi bu konuda markalaştırmak istiyorum. Bölgenin iyi işlerle anılması gerekiyor. Kurduğumuz Platolarla film sektörünü bölgemizde geliştirip yaşatmaya çalışıyoruz. Özellikle tarihi dizilerin Beykoz’da çekilmesi benim için gurur kaynağı oluyor. Dizilerde sosyal hayatta, siyasette insanlara nasihat ve öğüt anlamında söyleyeceğimiz çok anlamlı sözler çıkıyor. Bu tarih şuurunu maalesef kitaplarla vermeniz uzun zaman alabiliyor. Görsel iletişim kanallarıyla istediğiniz mesajı kolaylıkla verebiliyorsunuz. Siyasi Hayatınızda Bundan Sonraki Hedefiniz Nedir? Ne olacak ki bundan daha sonrası. (gülüyor) Siyaset çok zor bir kurum Son Olarak Çekmeköy 2023 Dergisi Okuyucularına İletmek İstediğiniz Bir Mesajınız Var Mı? Dergiyi incelediğimde öğretici, bilgilendirici özellikleriyle içeriğini çok dolu ve güzel buldum. Okuyanlar okumayanlara tavsiye etsinler. Hatta eski alışkanlığım vardır okuduğum dergileri koleksiyon yapardım. İleride açıp bakmanın bir şans olduğunu düşünürdüm. Şimdilerde yapan var mıdır bilmiyorum. Yapan varsa koleksiyonuna katabileceği kaliteli bir kültür sanat dergisi olduğunu düşünüyorum. Dergi işi ciddi bir emek gerektiren meşakkatli bir iştir. Halkımızın kıymetini bilmesi lazım. Ellerinize sağlık başarılarınızın daim olması dileğiyle şahsınızda Çekmeköy2023 Dergisi Ailesini tebrik ediyor, okuyucularınıza en kalbi selamlarımı iletiyorum. AĞUSTOS 2016 olmakla birlikte çok şükür gelmek istediğimiz yerlerin hepsini Allah bize nasip etti. Siyasete sıfırdan başladığımız büyüklerimiz ve arkadaşlarımızın nerelere geldikleri başarıları ortada. Başlangıçta üzüldüğümüz ve kırıldığımız anlar olmuştu tabi ki. Ama Allah’tan hiç bir zaman ümidimizi kesmedik. Buna Türkiye’yi getirdiğimiz noktayı da kastediyorum. Büyük Türkiye’yi umulmayan yerlere taşımayı Allah nasip etti. Bu noktada bizleri de vesile kıldıysa kendisine şükrederiz. Bundan sonraki siyasi hayatımız için ise bir şey diyemiyorum. Çünkü bazı şeyler kendi elinizde değil. Örneğin geçmişte aday değildim. Bir gün Ankara’dan çağırdılar aday olur musun dediler böyle başladık. Bu işlerin zorluğu vardır ama zorluğuna göre rahmeti de vardır. Tabii insanız sıkıldığımızda, daraldığımızda insanın aklına bunlar gelir. Fakat sonradan düşünüyorsunuz bu kadar iyiliği ve dua almayı başka bir işle yaparken alma şansınız yoktur. Yine hayır yapma şartıyla bu iş ömür boyu sürse niye sürdü demem. Ama bir terbiyesi olduğunu biliyorum. Siyasette de bir terbiye var. Niye uzun sürsün isterim? Çünkü burası insanlara hayır yapma ve dua alma yolunda çok kolay bir yoldur. Biraz gayret ettiğiniz ve katlandığınız zaman dua alırsınız. Hem de bedava dua alırsınız. Belediyede çalışanlarıma özellikle temizlik ve park bahçe elemanlarıma da aynı öğüdü hep veriyorum. Siz çok iyi ve şanslı insanlarsınız. Bu yer hizmetlerinde çalışmak bir şans işidir. Öncelikle helalinden ekmek paranızı kazanıyorsunuz. İkincisi de dua alıyorsunuz. Sokağa çıkıyorsunuz millet sizi çalışırken görüyor, bir çöpünü kaldırıyorsun evladım Allah senden razı olsun diyor. Bu kadar bedava bol dualı bir iş var mı hem paranı alıyorsun hem duanı alıyorsun. Bu hizmet böyle bir hizmettir. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Geçmişe dönük pişman olduğunuz bu işlere girmeseydim dediğiniz oldu mu? Yani işin zorlukları içinde olduğu gibi böyle güzellik ve kolaylıkları da vardır. Hiç bilmediğimiz sıkıntıları belki de bu dualarla aşıyor, defediyoruz. 31 Röportaj - Tuğçe Buse Canyalçın AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 SABIR VE ZARAFETİN ADI TEZHİP 32 B u sayımızda sizleri, altının bolca kullanıldığı ince ve zarif bir sanat olan tezhip ile buluşturacağım. Altın, renk ve motiflerin dengeli tasarımıyla yapılan, sabır ve göz nuruyla dolu bir sanattır tezhip. İçerisindeki bu dengeler ve geometrinin etkisiyle sonsuz denilebilecek tasarımlar ortaya çıkar. Tezhip sanatçısı sevgili ablam, destekçim, Şule Pamuk’la sizler için sohbet ettik. Sanatçı, FSMVÜ Güzel Sanatlar Enstitüsü Geleneksel Türk Sanatları Bölümü’nden “Tezyinî Açıdan Kadırga Sokullu Mehmet Paşa Camii” başlıklı yüksek lisans teziyle mezun oldu. Çeşitli karma sergilere katılan Şule Pamuk’un klasik sanatlarımız ve sanat tarihiyle ilgili makaleleri yayımlandı. Sanatçımızla tezhibin geçmişten günümüze ulaştığı merhaleyi, ne olduğunu, nasıl duygular ile yapılması gerektiğini ve hoca-talebe ilişkilerini konuştuk. Sohbetimizdeki konuları sizlere başlıklar halinde aktaracağım. İnanç ve Sanat İlişkisi İnsan doğasındaki estetik duygu ve inançlar bir araya gelerek sanat eserlerinde kendini gösterir. Medeniyetlerin sanatları, dini inançlardan etkilenir. Kitap AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 SABIR VE ZARAFETİN ADI TEZHİP 33 AĞUSTOS 2016 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ 34 sanatlarımızdan biri olan tezhip sanatı da bu çerçevede gelişerek günümüze kadar gelmiştir. İlk tezhip örneklerine, yazma Mushaflarda yazı etrafındaki süslemelerde rastlamaktayız. Tezhibin Tarihi, Tanımı, Tasarım İlkeleri Hun İmparatorluğundan Uygur Devleti’ne ulaşan tezyini motifler, Selçuklular aracılığıyla Osmanlı İmparatorluğu’nda yüksek seviyelere ulaşır. Devletin gücü ve desteği ölçüsünde sanatkârlar en güzel eserleri vücuda getirir. Bu sebeple 16. yüzyılın İmparatorluğun en güçlü devri olması, tezhip sanatının da zirve dönemi kabul edilmektedir. Çok ince ve güzel örnekler bu asırdan bizlere kalan sanat eserleridir. Geçmişten öğrendiğimiz klasik tasarım ve motif bilgisi temeli üzerinden matematik ve geometrinin yardımıyla sonsuz diyebileceğimiz tasarımlar yapabiliriz. Benzer form, renk ve tasarımları sürekli tekrarlamak gerçek bir sanatçı için mümkün olmayan bir durumdur. Tezhip, Arapça “zeheb” sözcüğünden türemiş “altınlama” anlamına İÇİNDEKİLER yapmak zorundadır. Bu yüzden her eser benzersiz ve birbirinden farklı olur. Tezhip sanatçısı doğayı iyi gözlemler ve geçmişten gelen birikimle farklı çiçek ve bitkileri tasarımlarında stilize ederek kullanır. Sanatçının ruh yapısında bulunan incelik, sadelik veya ihtişam gibi hasletler tasarımlarda ortaya çıkarak kendini gösterir. İnançlarımız, yaşadığımız coğrafya, hayatımızın içerisindeki teknoloji, bilgi ve bilim sanatçıyı etkiler ve zaman içerisinde kendi üslubunu oluşturmasında yardımcı olur. Tezhip tasarımında gözeteceğimiz pek çok denge söz konusudur. Ritim, ahenk, boşluk-doluluk, renk ve biçim gibi tasarım ilkeleri bunlardan sadece birkaçıdır. Ayet, hadis veya bir ‘özlü söz’ etrafında yer alan tezhip, hüsn-i hattın etkisiyle adeta maddi boyuttan manevi bir boyuta geçerek, gözlere olduğu kadar gönüllere de hitap eder. Yazı süslenirken tezhip sanatçısı yukarıda bahsettiğimiz farklı dengeleri göz önünde bulundurarak tasarımını yapar. Çok yönlü düşünerek hesap AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ gelen bir kelimedir. Kısaca, altın ve çeşitli boyalarla, bitkisel ve hayvansal kökenli, kaynağı doğa olan motifler kullanılarak yapılan sanatın adıdır tezhip. Günümüzde çoğunlukla çerçeve içerisinde duvarlarımızı süslemektedir. Grafik değeri yüksek bir sanattır tezhip. İçerisinde matematik ve geometrinin bulunduğu oldukça ince hesaplar kullanılır. Tezhip sadece hüsn-i hat ile değil tek başına farklı formlardaki tasarımlarla da sanatseverlerin beğenisine sunulmaktadır. Hoca-Talebe İlişkisi Öğrenme usta-çırak ilişkisi içerisinde birebir devam eder. Muhtemelen de bir ömür boyunca sürer. Güzel sanatlar fakültelerinde de eğitimin temel süreci bu şekildedir. Hocasının diğer öğrencilerle olan eğitim sürecini dikkatle gözlemlemesi talebeye oldukça aşama kaydettirir. Hoca ile olan münasebet kişiliklerin uyuşması neticesinde müspet neticeler verir. Bağlılık ve saygı artarak devam eder. Mutlak itaat fani kullara olmadığından, saygıya ve üsluba dikkat edilerek yapılan eleştiri ve yorumlar hoca ve talebeye katkı sağlar. Öğrenme bitmeyen bir süreç olduğundan hoca da öğrencileriyle birlikte tecrübesini arttırır. Sanatçının hedefi hocası veya hocalarından aldığı bilgilerle sanatını daha ileriye götürmek olmalıdır. Sanatın gelişmesi, sanatkârın üslup sahibi olması ancak bu şekilde mümkündür. AĞUSTOS 2016 Sabır, Huzur, Sakinlik Her şeyin çok hızlı tüketildiği, acele, telaş ve hırsın alabildiğinde hüküm sürdüğü günümüzde tezhip, sabrın, sebatın, naifliğin ve huzurun insan ruhu için ne derece önemli olduğunu hatırlatıyor. Zira tezhip acele etmeden, ince ince tasarlanır. Zamanla yarış etmeden çiçekler, çeşitli formlar ve renklerin dünyasına salar insanı. Dışarıda hızla akan zaman adeta donar. Sakin, naif ve huzur dolu bir dünya açılır sanatçının önünde. Bu sayede hayatın diğer meşgalelerinde de tezhip sanatçısı sabırla mücadelesine devam eder. 35 ARABANIN İCADI Günümüzün vazgeçilmez ulaşım araçları olan otomobillerin, hayatımıza ne zaman girdiğini hiç merak ettiniz mi? Otomobil deyince gözünüzün önünde canlanan profili tamamen unutun ve tarihteki yolculuğumuza başlayalım. 1786 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 M.Ö. 3000 36 Arabaların M.Ö. 3000 yıllarında tekerlek ve kızağın bulunmasından sonra ortaya çıktığı düşünülmektedir. İlk çağ kavimlerinin (Sümer, Mısır, Yunan, Asur) arkası açık iki tekerlekli savaş arabalarını bu dönemde kullandıkları bilinmektedir. İki tekerlekli, atlı ve parmaklıklı ilk arabaları İÖ 2000’li yıllarda savaş amacıyla Hititliler yapmıştır. 1680-1770 1680 yılında Newton ilk kez Buharlı Makina ile çalışan Arabasını tasarladı. . Otomobil, Fransızca bir kelimedir. AUTO (kendi),MOBİLE (hareket) kelimelerinin birleşimidir. Newton’un tasarladığı buharlı araba sonraki yıllarda; 1770 yılında, Joseph Cugnot “FARDİER” adını verdiği arabasını yaptı. Bu araba günümüzdeki otomobil ve lokomotiflerin atası sayıldı. James Watt buharlı arabasını tasarladı ve bu arabayı öğrencisi Murdack hayata geçirdi. Bu arabada lokomotife benziyordu ve kullanan kişiler için, Fransızca da “ Ateşci “ anlamına gelen “Chauffeur” yani “ Şoför “ sözcüğü kullanıldı. 1802 İngiliz Maden Müh. Richard Trevithich yüksek basınçlı buharla çalışan bir buhar makinası yapıp, bunu ilk buhar lokomotifini hareket ettirmek de kullandı. Attan daha hızlı giden ilk taşıt olan Rocket ise 47 km/s hız yaptı. 1885-1891 1885 yılında Alman Gottlieb Wilhelm Daimler gaz ve petrolle çalışan motorunu yaptı aynı yıl oğlu Paul Daimler ve Maybach “ Reitwagen” adını verdikleri ilk motorlu aracı yaptılar. Fransız mühendisleri Rene Pan-hard ve Emile Levassor mekanik araçlar üretmek amacıyla bir ortaklık kurmuşlardı. Daimler, lisansını onlara sattı ve ilk otomobil 1891’de onların fabrikalarından çıktı. Bu, iki kişilik bir araçtı. Montbeliardlı sanayici Armand Peugeot 1891’de Daimler motoruyla işleyen arabalar yapmaya karar verdi: Onun Ürettiği araçlardan biri 2.500 km.’lik yolu düzenli ve saatte 15 kilometre ile almış oldu böylelikle büyük bir başarıya ulaştı. 1893-1895 Peugeot o yıllarda ilk 29, 1893’te 40 ve 1895’te 72 araba sattı. Ortağı George Bouton’la başta buharlı arabalar yapmış olan Kont Albert de Dion, 1893’te benzinli araba yapımına geçti. Küçük ya da üç tekerlekli arabalara bağladıkları motorları herkesi haklı bir şaşkınlığa sürükledi, çünkü dakikada 1.500 devir gibi çılgın bir hızla dönüyordu. 1914 Türkiye de Otomotiv imalatı aslında son yıllarda ortaya çıkan yerli otomotivi fikriyle değil de 1920’li yıllara dayanır. Türkiye’de ilk otomobil üretme girişimi 1929’da Ford tarafından İstanbul serbest bölgede denenmiş montaj hattı kurulmuş günde 48 otomobil üretimine kadar çıkılabilmesine rağmen 1930’lu yılların ekonomik krizi nedeniyle 1934 yılında kapatılmıştır. 1954 yılında tarım alanında da kullanılmaya uygun olan Jeep modellerinin Türkiye’de üretilmesi için Tuzla Jeep Fabrikası kurulmuş ve Türk Willys Overland askeri cip ve kamyonetleri ile Büssing kamyonlarının yapımına başlanmıştır. 1959 yılında Ford Motor Company ve Koç grubu girişimiyle Otosan kurulmuş ve otomobil üretimine dönük yatırımlar bakımından ilk adım atılmıştır. 1960 yılında kadrosu bütünüyle Türk olan Otosan fabrikasında günde 4 adet Ford Consul otomobil ile 8 adet Ford Thames kamyon üretimine, başlanmıştır. 1961 yılında dönemin Devlet Başkanı Cemal Gürsel’in emriyle Eskişehir Devlet Demiryolları Fabrikası’nda Türk mühendisler tarafından tamamıyla Türkiye’de tasarlanıp, geliştirilen ilk otomobil üretilmiş ve araca Gürsel’in isteği üzerine Devrim adı verilmiştir. O tarihlerde toplu iğne dahi üretemeyen bir ülkede 135 gün gibi çok kısa bir zamanda son derece kısıtlı imkanlarla tamamen Türk yapımı bir otomobil geliştirilmiş, bundan 4 tane üretilmiş; otomobiller için 3 farklı tipte 10 adet motor üretilmiştir. Türk milletinden hak ettiği ilgiyi gören Devrim otomobilleri ne yazık ki yatırım konusunda aynı AĞUSTOS 2016 Ülkemize gelecek olursak; 1920-1934 1954-1960 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Benzinli arabanın kesin zaferi ise bir teknisyen olan Fransız Fernand Forest’e (1851-1914) borçluyuz. 1882’de elektrikle ateşlenen dört devirli bir motor yaptı ve dört dikey silindirli, supaplı ilk çağdaş motor da onun eseri oldu (1891). Bugün hala gelişimine devam eden otomobil sanayi, durmadan büyüyor. 37 1985-1989 1962- AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 1966 38 ilgiyi görememiş ve seri üretime geçememiştir. 1960’ların ortalarına doğru TOE Volvo ile ortak araç üretiminde bulunma çalışmaları yapmış ve Volvo firmasıyla anlaşma sağlanamayınca Triumph firmasının lisans ortaklığı ile ‘Zafer’ marka yerli otomobil üretme çalışmalarına başlamıştır.Önce sedan modelinin, daha sonra ise station vagon ve pickup modelinin üretilmesi düşünülen aracın daha tanıtım aşamasında iken bazı kişilerin ve çevrelerin baskısı nedeniyle üretiminden vazgeçilmiştir. 1962 yılında Federal Türk Kamyonları AŞ OYAK tarafından satın alındı. Yerine International Harvester ortaklığıyla Kamyon, Otobüs, Minibüs, Traktör, Kamyonet, Pick-Up ve Reo marka Askeri Araçlar ile şase, radyatör, benzin deposu, tampon ve şase ara malzemesi üretecek olan TOE kuruldu. 1963 yılında ise Otobüs Karoseri A.Ş. tarafından Magirus otobüsleri montajı gerçekleştirilmeye başlanmıştır.1966 yılına gelindiğinde ise Otosan, İngiliz Reliant firmasına prototipini hazırlattığı ve prensipte fiberglas gövdeli, iki kapılı, bütün mekanik parçaları Ford’dan alınan, adı bir yarışma sonucu belirlenen otomobilini Anadol’u üretmeye başlamıştır. 1985 yılına gelindiğinde Otosan Ford Taunus modelini, OYAK Renault ise ikinci bir model olarak Renault 9 modelini üretmeye başlamıştır. İki yıl sonra 1987’de ise Türkiye’nin ilk hatchback modeli olan Renault 11 bantlardan çıkmış ilk dizel motor da Anadol pikaba takılmıştır. 1989 yılında motor ve karoserde yapılan değişikliklerle Renault 12 serisi, Toros modeline dönüştürülmüş ve 2000 yılına kadar üretimi devam etmiştir. 90’lı Yıllar Renault’un üst sınıf modeli Renault 21’in üretimine başlanmıştır. İlk yerli üretim Opel’ler ve Toyota Corolla yollara çıkmıştır.1993 yılında TOE ve 1995 yılında Genoto fabrikaları kapanmıştır. 1997 yılında yine ilk yerli üretim olarak Honda Civic ve Hyundai Accent üretimine başlanmıştır. 2007 2007 yılında Gaziantep’te kurulan Müjdeci Kamyonet firması Folkvan markalı kamyonetlerin üretim ve montajına başlamıştır. Günümüzde ise hala bir çok firma artık üretim yeri olarak Türkiye’yi benimsemiş durumdadır. Yakın gelecekte işçiliğinden parçalarına ve montajına kadar tamamen yerli bir aracımızın yapılması artık bir sürpriz olmayacaktır. MECLİS ÜYELERİMİZ AK Parti Meclis Üyesi Yücel Yalçınkaya İle Birlikteyiz. Mecliste hangi komisyonda görevlisiniz? Bulunduğunuz komisyon ne gibi hizmetlerde bulunur? Uzun yıllardır Çekmeköy Belediye Meclis Üyeliği Yapıyorum. Tüm komisyonlarda bulundum. Allah nasip etti 3. Dönem meclis üyesi olarak 12 yıldır meclis üyeliği yapıyorum. Şu an İmar Komisyonunda çalışıyorum. Bulunduğum komisyon, bölgenin planlanması ifrazı, tevhidi, yol, okul vb. kamu alanları gibi mülk sahiplerinin imar sorunlarını çözmede, karar almada teknik konuları incelemede hizme verir. Siyaset, belirli kurallar çerçevesinde sert ama aynı zamanda insani diyaloglarla uyumlu olmaya zorlar kişiyi. İş ve sosyal hayatınızda bu dengeyi nasıl sağlıyorsunuz? Evet siyaset, yapısı gereği farklı düşünceleri bir arada barındıran bir ortam. Farklılıklar aslında kültürel ve siyasal anlamda zenginliklerimizdir. Bazen ufak tefek çatışmalar ve tartışmaları beraberinde getirmektedir. Lakin benim için hoşgörü ve samimiyet, toplumun ortak dilinde hareket etmek önceliğimdir. Bunu da yıllarca Çekmeköy’de siyasi hayatımda denedim ve başarılı olduğumu düşünüyorum. Bundan dolayı gerek iş hayatında gerek siyasi hayatımda öncelikli felsefem her insana saygı ve sevgi çerçevesinde yaklaşmak olmuştur ve diyaloglarımızda yapıcı ve samimi olmaya özen ve önem vermekteyiz. Politikacıların giyim tarzını nasıl buluyorsunuz? Politikacıların sürekli göz önünde olmaları nedeniyle kendilerinin imajı ve kılık kıyafeti açısından çok AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Ordu-Aybastı-Toygar köyünde doğdum. Evli üç çocuk babasıyım. Karadeniz’den ekonomik nedenlerle gelen insanlar gibi ben de yıllar önce İstanbul’a geldim. Tekstil ve inşaat alanında çalıştım. Heyecanlı ve hareketli geçen gençlik yıllarım oldu. Siyasi çalışmalarla ilgilendim, hep ülkem ve insanlık için bir şeyler yapma gayreti içerisinde oldum. Çeşitli STK’larda başkanlık, başkan yardımcılığı vb. gibi çeşitli görevlerde yer aldım. Çekmeköy Ordulular Derneği Kurucu Başkanıyım bununla birlikte 3.Dönem Çekmeköy Belediye Meclis Üyesiyim. Spora da önem veren biri olarak Çekmeköy Anadolu Spor Kulübü kurucusu ve başkanıyım. Ülkemizin ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmasında önemli rol oynayan BİRKONFED (Birleştirici İş Kadınları ve İş Adamları Konfederasyon ) Genel Başkan Yardımcılığı ve Çekmeköy İl Dernekleri Kurucu Başkanlığını yapmaktayım. Gayemiz insanlarla yapıcı ilişkiler içerisinde olmak ve onlara yardımcı olma gayretindeyim. AĞUSTOS 2016 Öncelikle Yücel Yalçınkaya’yı tanımak isteriz. Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz? 39 önemlidir. Çünkü toplumu temsil eden bir konumdadırlar. Siyaset ciddi bir iştir. Takım elbise ve insanın kendisine yakışan bir kıyafet her zaman öncelikli tercihidir. Bu topluma ve insanın kendisine saygısından ve örnek insan olması açısından çok önemlidir. Tabii ki bunu yaparken abartmadan ve verilecek mesajların önüne geçmeden yaparsak daha doğru olur diye düşünüyorum Erkek, kadın ayırımı yapmadan bir siyasetçi, özel hayatına ne kadar dikkat etmeli? Siyaset gereği göz önünde bulunan bir kişi olduğunuz için davranışlarınıza ve yaşantınıza dikkat etmeli toplumda söz sahibi olan birisi olarak çevrenize de örnek bir yaşam teşkil edecek kriterleri bulundurmanız gerekmektedir. Aile ve toplum yaşamımızın en önemli temel taşlarındandır. (Toplumun tüm değerlerine saygı duyan ve onları ortak paydada buluşturan, hayatımızı kolaylaştıran yapuya önem vermeyi, ileke edindim. MECLİS ÜYELERİMİZ En büyük hayaliniz ve gerçekleştirmek istediğiniz projeleriniz nelerdir? Şahsım adına konuşacak olursam, Allah nasip etti her şey istediğim gibi oldu ve bütün hayallerimi gerçekleştirdim. Fakat genel olarak baktığımız zaman bir büyük projeyi gerçekleştirmeyi çok istiyorum. Ülkemizdeki her türlü terörü yok etmeyi, bitirmeyi sağlayacak projeyi gerçekleştirebilmek ve bunun bir parçası olmak en büyük temennimdir. Ordulu hemşehrilerim yaşadığı şehre renk katan, vatanını milletini seven, dağ dere tepe demeden ülkesinin ekonomisine katkı sağlayan, devlete yük olmayan, devletinin her zaman yanında olan samimi sevecen temiz kalpli misafirperver kişilerdir. Onları çok seviyorum. Onlar bu ülkenin temel taşlarıdır. Ordulular dünyanın her yerinde ülkemizi başarıyla temsil ederler. Değerli Çekmeköy2023 okurları; Çekmeköy marka bir ilçedir bu ilçenin kurucularından olmak da benim için onur ve gururdur. Eğitim ve kültür vadisi ilçemiz tüm güzellikleri bir arada barındırmaktadır. Toplumsal birlikteliğin ve kaynaşmanın en güzel yaşandığı bu bölgede yaşayan biz Çekmeköylüler bunun kıymetini bilmeliyiz. Vatandaşlarımızın ilçemiz ile ilgili güvenlik, ulaşım, eğitim, sportif ve kültürel faaliyetler, yapılaşma ve modernleşme gibi konuları sıkı bir şekilde takip etmelidir. İlçemiz de ilerleyen zamanlarda yönetimde söz sahibi olacak düzgün, iyi yetişmiş, iyi eğitim almış bireylere ihtiyacımız olacak. Bu bilinçle hareket etmeli ve gençlerimize sahip çıkmalıyız. Çekmeköy2023 aracılığıyla tüm okurların zafer bayramını kutluyor, Allah’a emanet ediyorum. AĞUSTOS 2016 Siyaset özel hayatı bitiren bir iş değildir. Özel hayat ile siyaseti birbirinden ayırmak lazım. İnsan kendisine özel hayatına ailesine işine dostlarına zaman ayırmalı bu zaman içerisinde sevgi saygı muhabbet ön planda tutulmalı toplumun onaylamadığı olumsuz ve aykırı hareketlerden kaçınılmalı, örf ve adetlerimize uygun davranışlar sergilemelidir. Son olarak Ordulu hemşerilerinize ve Çekmeköy2023 okurlarına neler söylemek istersiniz? AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Siyaset özel hayatı bitiren bir iş midir? 41 Röportaj : Soner Kartal AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 HABERLER 42 ÇEKMEKÖYLÜ ÇOCUKLAR YÜZME HAVUZLARINDA DOYASIYA EĞLENİYOR Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz havuzların bulunduğu okulları ziyaret ederek öğrenciler ve aileleri ile sohbet etti. Çekmeköy Belediyesi’nin Alemdağ Çatalmeşe İlköğretim Okulu, Fatma Talip Kahraman Anadolu Lisesi ve Ali Kuşçu İlköğretim Okulları’nın bahçelerinde kurduğu yüzme havuzu alanları ile çocuklara unutamayacakları bir yaz tatili yaşattı. Okul bahçelerinde kurulan üç yüzme havuzunda akademik eğitmenler tarafından derslerini alan çocuklar, eğlence havuzlarında doyasıya eğlendiler. Yüzme havuzlarının bulunduğu dinlenme alanlarında aileler çocuklarını izlerken, yaşları yüzme kursu için uygun olmayan çocuklar ise, alanda bulunan şişme oyun alanlarında vakit geçirdiler. Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz havuzların bulunduğu okulları ziyaret etti. Burada ailelerle sohbet eden Başkan Poyraz, çocuklar ile hatıra fotoğraflar çektirdi. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 HABERLER 43 KADIN BEREKETTİR... AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 hem berekettir hem de berekete sebeptir. Kadın, bolluk demektir. Kadın bolluk ve bereket olduğu hâlde ne yazık ki çoğu zaman gerçekleşmiyor, ama neden? Çünkü kadının bir evde bereket olması için kocasını içtenlikle sevmesi gerekir. Sevgi-saygı varsa hiç kuşkunuz olmasın orada bereket var demektir. Kocasına sadakatle bağlı, yüreği hoplarcasına onu seven bir kadının fıtri dualarının ne kadar içten olduğunu tahmin edebilir misiniz? Erkeği içtenlikle seven bir kadın, dünyanın direğidir, hayatın ta kendisidir. Güler yüzlü ve hayatından memnun bir kadın. Ah! 44 G erçek anlamda Ana Yazılımı hasar görmemiş kadın kesinlikle berekettir değerli okurlarım. Kadın Çok mu lüks bunlar? Çoğu zaman seven kadınlarla değil de belki buğzeden, içten içe ağlayan ama görünmeyen gözyaşları gönlüne akan kadınlarla dolu artık dünyamız. Böyle bir dünyada bereket kalır mı soruyorum size? Zaten kalmadı da. Kadın aslında sever, sevmek için yaratılmıştır kadın. Seviyor da. Ama kadınları ağlatan sistemler erkekler olduğu sürece ve kadınların acıları arşı titretmeye başladıysa, korkun derim. Kendinize çeki düzen verin derim. Kadın severse ettiği dualar kabul olur, ama beddualar da. Kadın Severse Kadındır. Bir kadın mekanik yaşayamaz. Sadece bedensel tatmin kadına göre değildir. Önce duygusal bakımdan doyacak, ruhsal bakımdan onurlandırılacak, zihinsel bakımdan terakki edecek. En önemlisi de sevecek kadın. Kadın seviyorsa yeryüzünde çiçeklerin açmasına gerek yok, zaten seven kadın güler yüzlüdür, güler yüzlü kadın çiçek demektir. övgü açlığı yaşamakta, bunun sonucunda da ilişki motivasyonunu kaybetmektedir. İlişki motivasyonu kaybolduğunda, kadına yeteri kadar sevgi veremez duruma gelmektedir. İşte ilişki buradan ta nerelere kadar gidiyor… Bu yüzden erkeklere “Kadını Sevme”, kadınlara da “Erkeği Övme” davranışlarını kazanmalarını ve geliştirmelerini öneriyorum. Ben erkeklerin kadınları yeteri kadar sevgiye doyuramadığına, kadınların da erkekleri yeteri kadar övgüye doyuramadığına tanıklık ettim çoğu kere. Kadınlara çok soruyorum, burada da sorayım: sayın kadın okurlarım; eşinizi, kocanızı, sevdiceğinizi en son ne zaman takdir ettiniz? En son ne zaman övgü dolu sözlerle onu kendinize bağladınız? “Marifet iltifata tabidir, müşterisiz meta Evliliğinizde, yuvanızda içten sevgi ve takdir dolu, gülen gözlerle birbirinize baktığınız sağlıklı ve mutlu güzel günler duasıyla… AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Sevgiyle, Erkek Övgüyle Motive Olur Bu konu da çok önemsediğim bir konu başlığıdır. Kadın sevildiğinde, erkek övüldüğünde ilişki açısından motive olur. Bu, kadın-erkek arasındaki öncelik farklılığıdır; yoksa erkek de sevilmek ister, kadın da övülmek ister. Burada önemli bir ayrıntı var, o da şudur; öncelikli olarak, kadın da erkek de sevilince duygusal doyuma ulaşır. Bakın, burası önemli bir ayrıntı; hem erkek hem kadın sevilerek Duygusal Doyuma ulaşır. Ama ilişki motivasyonu açısından durum biraz farklıdır. Kadın yine sevilerek, erkek de övülerek ilişki açısından motive olmaktadır. İlişkide motive olmak da son derece önemlidir. Övgüyle ilişkide motive olamayan erkek, zımnen zayidir” demiş atalarımız. Erkek bir işi başardığında herhangi bir şekilde takdir edilmek ister. Kadınlar bir yemek yaptığında “Ellerine sağlık aşkım” demenizi bekler, haklıdır da. Fakat eğer “eline sağlık” denmez ise kadın bunu bayrak yapar. Çünkü erkekler unutur. Yemeğin lezzetine daldığı için kadınına yemeğin güzelliğinden ve yapılan onca emekten dolayı teşekkür etmeyi unutur ya da erteler. Kadın ise bunu ciddi sorun yapar, hak da veriyorum. Bununla birlikte, erkek onca çaba ve gayretinden hasıl olan güzelliklerin de takdir edilmesini çok ister. Ama olmayınca bunu dile getirmez, bir kadın gibi bayrak yapmaz. Dile getirmiyor oluşu, sorun yapmadığı anlamına gelmez. Sorun yapar ama ifade etmez. Sonra bu, erkeğin çalışma heyecanı üzerinde olumsuz etki yapar. Ya da eşinin gözüne daha çok girmek için daha çok çalışmak ister. Erkeğin zavallı hâlidir bu ne yazık ki. Yine takdir olmayınca içten içe acı çekmeye başlar. Bu da erkeğin yaşadığı çeşitli hastalıkların görünmeyen psikosomatik nedenlerinden biridir. Tıpkı sevgisiz kalan kadının da yaşadığı birtakım biyolojik hastalıkların sevgisizlikten kaynaklandığı gibi. AĞUSTOS 2016 Kadın severse kadındır, sevmiyorsa… Sevmiyorsa ne? Dilim varmıyor!.. Bu yüzden erkekler ne yapıp edip kadının sevme potansiyelinin farkına varmalılar. Kadınlar; “Hocam, evet biz sevmek istiyoruz da erkekler buna değmiyor ya da seveceğimiz gibi bir erkek yok” diyorlar. O zaman anne olan kadınlar, siz de adam gibi erkek yetiştirin, olmaz mı? Oğlunuzu evliliğe hazırlayarak yetiştirin lütfen. Erkek çocuğunuzu, onun bir kadınla evleneceğini hesap ederek hayata hazırlayın.Kadın 45 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 BİR ASIR SONRA 46 4 Genç Dahi - 4 Bilimsel Gerçek İnsanoğlu, geleceğe doğru savruldukça değişimlere ve gelişime merak duyarak sürekli yarınları tasvir etti. Bu alanda Michael Drosnin gibi yazarlar, Nostradamus gibi kâhinler ve bilimsel olarak uğraşan dâhiler hep oldu ve olacaktır. Hatta Einstein bir keresinde gelecek ile ilgili bir öngörüsünü paylaşırken, “Üçüncü Dünya savaşının nasıl olacağını bilemem ama 4. Dünya savaşı taş ve sopalarla olacak” demiştir. Bizler de Yenilik Akademisi’nin dahi gençlerine nasıl bir gelecek hayal ettiklerini sorduk? Bakın bizi neler bekliyor; Soru. Yüz sene sonra hangi teknolojilerle karşılaşacağız ve neler olacak? Yüz sene sonra bugün tanıdığımız kimse hayatta olmayacak. İlerleyen teknoloji insan nüfusunun sonunu getirmese de kalanlar ilkel şartlarda yeryüzünün yeniden imarı için mücadele verecekler. Ben teknolojinin zirve yaptığı bir çağda herhangi bir karadeliğe nükleer bir bomba atarak olacakları gözlemlemek isterdim. Kaan ÖZDEMİR, Özden Cengiz Anadolu Lisesi 11. Sınıf Öğrencisi, ASBO Dünya 2.’si Nanoteknoloji yeni ufuklar açacak ve ışınlanma bulunacaktır. Gezegenler arası seyahatin mümkün olacağı bir çağın yaşanacağını ve soyu tükenmiş tüm canlıların klonlanarak yeniden çeşitliliğe dahil olacaklarını düşünüyorum. Hatta ölümün kısmen yenileceği kanaatindeyim! Ölülerin hatıralarını yaşatacak nesnesel teknolojiler muhakkak geliştirilecektir. Latife Fatma TÜRKOĞLU, Çekmeköy Anadolu Lisesi 12. Sınıf Öğrencisi Bir hikâye biliyorum. Kızılderililerin istila için gelen gemileri daha önce hiç gemi görmedikleri tanımlayamamaları ile ilgiliydi... Yüz sene sonrasını tasvir edebilmek için bilinçaltımızda tanımlanmış görüntülerden yola çıkmak gerekiyor. Bu da gerçekten zor! Düşünsenize yüz sene önce, yüz sene sonra neler sorulacak, diye bir soru sorulmuş olabilir mi? Açmazları bir kenara bırakırsak ben yüz sene sonra replika insanlar geliştirileceğini düşünüyorum. Sona doğru kendini kaybeden insan, yanlış icatlarla kendi saltanatının sonunu getirecek! Uğur ÖZBUDAK, Taşdelen İMKB Endüstri Meslek Lisesi, 12. Sınıf Ben yüz sene sonrası için foton çağı kavramını kullanmak istiyorum. Işıktan çok verimli enerji elde edilecek. Lazer teknolojisi gezegenler arası mesafelere iletilebilir hale dönüşecek. Gökyüzünde evler ve yeni nesil araçlar görebileceğiz! Biraz fantastik gelebilir ama polis ve benzeri kurumlar için görünmezlik gerekli görüldüğü yerler için kullanılabilir olacak. Emirhan ILIK, Toki Anadolu Meslek Lisesi, 11. Sınıf BİLİM ADAMLARININ ÖNGÖRÜLERİ 1. Denize yakın kentlerin bir kısmı sular altında kalacak. 2. Sokakta yürürken, takacağınız özel gözlükler sayesinde, çevrenizde sürekli bazı bilgiler göreceksiniz. En ilginci de uzaktaki arkadaşlarınızla chat yaparken, avatarları holigram olarak yanı başınızda belirecek. 3. İşe gitmek tarih olacak. Bilgi teknolojisinin ve veri transferinin ilerlemesiyle iş yerleri insanların ayağına gelecek, insanlar evlerinden toplantılara katılacak. 4. Genetiğiyle oynanmış gıdalarla, açlık tarih olacak. Kutuplarda patates yetişecek, bitkilerin yaprak yapıları değiştirilerek fotosenteze daha etkin hale getirilecek. Hatta bazı bitkiler Güneş’ten tam olarak yararlanabilmek için yeşil yerine siyah üretilecek. B u şehir çoooook acayip… Çayır çimen gezersin, müzelere bakarsın, dağa tırmanırsın, yaylaya çıkarsın, türbeleri ziyaret edersin, kaplıcada şifa ararsın ama Meteor çukuruna ne demeli? Ya da Nuh’un gemisinin izi dedikleri yer de ne ola? Dünya adım adım gezilse, meteor çukuru veya Nuh’un gemisinin izine başka yerde rastlanır mı ki? Gökyüzüne uzanan heybetli dağı ve merak uyandırıcı yerleriyle Türkiye’nin en güzel şehirlerinden biri, Ağrı… mektedir. NUH’UN GEMİSİNİN İZİ AĞRI ADI NEREDEN GELİYOR? Şehir tarih boyunca farklı medeniyetlerin egemenliğinde farklı isimlerle anılmıştır. Osmanlı döneminde Şorbulak olarak adlandırılan il, Ermeniler zamanında Karakilise olarak değiştirilmiş ve Kazım Karabekir Paşa zamanında Karaköse diye adlandırılmıştır. Nuh Tufanı ile ilgisinden dolayı Tevrat’ta adı geçen Ararat Dağı ve ülkesinin, Ağrı ve çevresinin olduğu düşünülmesi sebebiyle Ağrı’ya batılılar tarafından Ararat da denilmektedir. Günümüzde ise; 5165 metre yüksekliğiyle Türkiye’nin en büyük dağı olan Ağrı Dağı’ndan dolayı şehrin Ağrı ismini aldığı düşünül- Şüphesiz Ağrı’nın, belki de Türkiye’nin en önemli değerlerinden biri Nuh’un Gemisinin İzi’dir. Türkiye-İran transit yoluna 3,5 km. uzaklıkta, Ağrı Dağı’nın güneyinde Telçeker ile Meşar köyleri arasında yer alan doğal anıt statüsündeki bu yer; gemiye benzer bir siluettedir. Geminin izinin kuş bakışı görülebilecek şekilde yapılmış bir kafeterya da mevcuttur. Araştırmacılar, büyük tufandan sonra Nuh’un gemisinin buraya oturduğu yönündeki iddiaları araştırmak ve kutsal geminin kalıntılarını bulmak için birçok çalışma yapmışlardır. Kültür Bakanlığı gemi kütlesine benzeyen bu jeomorfolojik yapının “Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı” özelliği taşıması hesebiyle 1987’de 3657 sayılı kararı ile burayı doğal SİT alanı ilan etmiştir. METEOR ÇUKURU Doğubayazıt şehrinin 35 km. doğusunda, Gürbulak Gümrük Kapısı’nın 2 km. kuzeydoğusunda yer alan meteor çukuru, Alaska’daki meteor çukurundan sonra dünyanın 2. büyük göktaşı çukurudur. 1892 yılında alana bir göktaşının düştüğü ve bu çukuru açtığı düşünülmektedir. Hatta çukurun oluşma anında büyük bir sarsıntı hissedildiği ve o gün suların bulanık aktığı rivayet edilmektedir. Derinliği 60 m.yi ve çapı da 35 m.yi bulan çukurun korunması, ziyaretçilerin daha keyifli vakit geçirebilmesi için çukuru da kapsayacak bir park alanı yapılması planlanmaktadır. AĞRI MUTFAĞI Ağızda dağılan lezzetleriyle insanı mest eden Ağrı’nın bin bir çeşit yemeği bulunmakta. Bu lezzetler içinde adını sanını herkese duyurmuş olanları; murtuğa, çiriş ketesi, halise, ayranaşı, yalancı köfte, hasude, pişi(bişi) erdek, kete, kuymak, erişte, hengel, haşıl, beyaz bal, alabalık ve selekeli (saç kavurma) olarak sıralamak mümkün. Sizler için seçtiğimiz lezzet tam ağzınıza layık Abdigör Köftesi… dinlendirilen köfteler, pilav üzerine konularak servis yapılır. Afiyet olsun… AĞRI HATIRASI Şehirden ayrılırken alınabilecek en meşhur hediyelikler halı ve kilim çeşitleridir. Bunların yanı sıra kazak, keçe ve çorap gibi el sanatları da bulmak mümkün. Ağzınızda bıraktığı tatla size şehri hatırlatacak bir lezzet isterseniz otlu peynir veya Ağrı balını da tercih edebilirsiniz. ABDİGÖR KÖFTESİ Malzemeler; Kemiksiz kuzu, oğlak veya dana eti, soğan ve baharat. Yapılışı; Taze et dövülerek hamur haline getirilir, baharatla yoğrulur köfte yapılır. İnce doğranmış soğanlar suda tuzla birlikte kaynatılır, kaynayan suya köfteler atılır. Piştikten sonra bir saat kadar Mirgemir, Çakmak, Davul, Kraktin, Pani ve Katavin Yaylasına çıkmadan; Kayak merkezinde kaymadan; Diyadin Kaplıcalarına girmeden, Ahmed-i Hani Türbesi’ni ziyaret etmeden, İshak Paşa Sarayı’nı gezmeden DÖNMEYİN… AĞRILI ÜNLÜLERİMİZ NOTUNUZU ALMAYI UNUTMAYIN! Şehre ismini veren, heybetiyle büyüleyen ve karın hiç eksik olmadığı Ağrı Dağı’na çıkmadan ya da en azından doğa yürüyüşü yapmadan; Kuş Gözlem Alanı’nda kuşları izlemeden; Meya ve Buz mağarasını görmeden; Aladağlar, Sinek, Salih Kalyon Erol Parlak. Burhan Çaçan SAĞLIK saat mi gerekli tartışmalarından ziyade asıl üzerinde duracağımız sağlıklı bir uyku için gerekli olan unsurlardır. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 1-Yatak Odanızı Uyku Merkezi Haline Getirin: 52 Ö yle kolay bir sanat değildir uyumak, onun uğruna bütün gün uyanık kalmak gerekir. Hayatımız için zorunlu olan bağımlılıklarımızın başında uyku gelmektedir. Uykusuz bir yaşam düşünülemez. Kimimiz için 8 saat yeterli olurken kimimiz için 5 saat yeterli olabilmektedir. Son yıllarda uzmanların yaptıkları araştırmalarda uykunun esasen bir dinlenme sürecinden ziyade bir solunum olayı olduğu öne çıkmıştır. Klasik anlayışta ‘belirli saatlerde yatakta’ kalmak anlamı taşırken bilimsel çalışmalar uykunun nitelikli bir solunum olayı olması yönündedir. 8 saat mi, 6 saat mi yoksa 10 Günün en büyük kısmını geçirdiğimiz ama neredeyse hiç önem vermediğimiz bir bölüm. 6-8 saat arasında vücut dinlenmesi için bulunduğumuz odanın şartları bizim için çok önemli. Yatağımızın ortopedik olması bel ve omurga sorunları için azami derecede önem taşımaktadır. Birçok kişi televizyon alırken en son model ve özelliklerde olmasını isterken çok ucuz bir yatakta yatabilmektedir. Birçok bel fıtığı ve omurga sorunu yaşayan kişinin sağlıksız yataklar yüzünden bu hale geldiğine şahit olabilirsiniz. 2-Burnunuzla ilgili bir sorun varsa tedavi ettirin: İlerleyen yaşlarda burunla ilgili sorunlar ciddi boyutlara ulaşabilmektedir. Basit bir ameliyatla sağlıklı bir nefes alımı söz konusu olabilmektedir. Bunun için bir uzman doktora giderek burnunuzu kontrol ettirebilirsiniz. Birçok danışanımın birkaç günlük ameliyat korkusu nedeniyle sürekli olarak nefes sorunu yaşamasına şahit oldum. 8 saat uyumalarına rağmen 2 saatlik uyku gibi yataktan kalkması durumunu yaşamak zorunda kalıyorlar. Siz de korkularınıza yenik düşmeyin. Bir hafta çekeceğiniz sıkıntı sonrası rahat bir süreç sizi bekleyecektir. 3-Yatak odanız her daim temiz olmalı: Yatağınızın altının tozlu olmaması ve yatak odanızın gereksiz eşyalardan arınmasına özen gösterin. Uzak doğu eşya felsefesi olan Feng Shui’ye göre ayrıntılarla ve gereksiz eşyalar odanın ruhunu kasmaktadır. Siz de odanızı temizler ve sadeleştirirseniz hafifliği hissedersiniz. 4-Uyku esnasında ışığı ve sesi sıfırlayın: Işığın girmediği bir odada uyumak bazı hormonların salınması için (melatonin) gereklidir. Aynı şekilde sessiz bir ortamda uyumak beyin sağlığımız için gereklidir. Birçok kişi televizyonun karşısında uyuklama SAĞLIK alışkanlığı edinmiştir. Hücrelerinizi yıpratır. Derhal bu alışkanlıklara son verin. Sokak lambasının içeri girmesine izin vermeyin. Göz bandı gibi ürünler kullanabilirsiniz. 5-Uyumadan iki saat önce haber ya da tartışma programı izlemeyin: Olumsuz içerikli haberler ve tartışma programları dikkatinizi dağıtabilir ve sizin düşünceli bir şekilde uykunuzdan edebilir. İlerleyen saatlerde daha dinlendirici yayınlar izlemeniz daha kazançlı olacaktır sizin için. 6- Yatak odanızda elbise kurutmayın: Gün içinde kurutulan elbiselerden çıkan maytlar ve deterjan artıklarını gece boyuna solumak zoruna kalırsınız. Uzun süreli kalmadığınız bir odayı kuruma işlemi için tercih edebilirsiniz. 7-İdeal uyku zamanı gece 23.00-05.00 arasındadır: Karaciğerimizin çalışma saati 01.00-03.00 arasında olduğundan yapılan araştırmalarda gece 23.00sabah 05.00 arası yapılan uyku çok daha sağlıklı bir sonuç vermektedir. 8-Radyasyondan Korunun: Çok katlı apartmanların yaygınlaşması ve teknolojik aletlerin çoğalması sonucu elektro manyetik dalgalar her geçen gün yaşamımıza etki etmektedir. Japonya’da yatakların altına bakır şilte yerleştirilerek aşağıdan gelen radyasyonun yukarı çıkması sağlamaktadır. Yüzlerce katlı binalarda aşağıdan genel dalgaların yukarıdaki katlarda yatan kişilere artarak verdiği zararı engellemek için birçok kişi bu yöntemi uygulamaktadır. Siz de çok katlı bir binada iseniz bazı basit uygulamalarla radyasyondan olabildiğince uzak kalırsınız. a)Cep telefonunuzu en az iki metre uzakta bırakın. Alarm niyetiyle yastığın altında koymayın. İleri derecede beyin zararına yol açmaktadır. b)Yatak odanızda televizyon bulundurmayın. c)Bilgisayarınızı uyumadan önce kapatın ve uzağa koyun. d)Himalaya tuz lambası gibi destek ürünlerle odadaki negatif iyonu artırabilirsiniz. 9-İyonizer cihazlar edinin: Su arıtma cihazları gibi yaygınlaşan iyonizer cihazlar mevcut havadaki oksijenin size daha kolay ulaşmasını sağlayacaktır. Piyasada farklı fiyatlarla satılan ürünler ozon yayarak sizlerin ihtiyacı olan oksijeni daha kolay almanızı sağlayacaktır. Astım ve solunum sorununuz varsa ev tipi cihazları tüm evdeki kişilerin sağlıklı oksijen alması için daha gereklidir. 10-Nefes Terapisi Öğrenin: Bazı basit nefes alışkanlıkları ile daha kaliteli havayı solumayı öğrenebilir ve oksijen alımınızı artırabilirsiniz. Bunun için internetten ya da nefes terapi kurslarını giderek yeni bir alışkanlık edinin. 11-Yatağa girmeden önce kendinize vakit ayırın: Uyumadan önce gününüzü gözden geçirebilir yaptığınız iyi ve kötü şeyleri sorgulayabilirsiniz. Olumsuz olaylar için kendinizden özür dileyebilirsiniz. Meditasyon çalışmaları yapabilir ya da içten yapacağınız bazı dualarla uyku moduna geçebilirsiniz. 12-Sağlıklı uyku için sağlıklı beslenme: Abur cubur ve sağlıksız beslenmenin artmasıyla özelikle kalsiyum gibi birçok hayati önem taşıyan besin maddesini alamamaktayız. Bazı besin takviyeleri uyku kalitemizin artmasında bize yardımcı olmaktadır. Kalsiyum, lesitin, B grubu vitaminler.. Ayrıca sarı kantaron gibi bazı bitki veya bitki ekstraları doğal anti depresan özelliği taşımaktadır. Yukarıdaki maddelerden ne kadar çoğunu hayatınıza geçirirseniz o kadar çabuk kaliteli bir uykuya sahip olursunuz. HABERLER A rgetus Araştırma tarafından yapılan “İstanbul Ramazan Hizmetleri” araştırmasıyla, İstanbul’un 39 ilçesinde yapılan faaliyetlerin raporu yayınladı. Rapora göre Çekmeköy Belediyesi Ramazan etkinlik alanlarındaki çeşitlilik kategorisinde listenin ilk sırasında yer alıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerinin Ramazan ayındaki faaliyetleri ilk olarak Belediyelerin web siteleri, reklam-duyuru çalışmaları, faaliyet raporları, sosyal medya sayfaları ve Elektron- ik Kamu Alım Platformu’nda yayımlanan ihaleleri incelenerek genel durum araştırmaları yapıldı. Ardından, hizmet yoğunluğu ve çeşitliliği dikkate alınarak seçilen 25 ilçede 4.032 kişi ile yüz yüze görüşülerek memnuniyet ölçme araştırması gerçekleştirildi ve Ramazan hizmetleri değerlendirildi. Araştırma sonucunda, vatandaşların Ramazan ayı hizmetlerine yönelik yaklaşımlarının yanı sıra, belediyelerin performansları ve hangi konuda öne çıktıkları belirtiliyor. HABERLER 3 MİLYON İFTAR YEMEĞİ VE 100 BİN SAHUR İKRAMI Rapora göre 2016 Ramazan ayında İstanbul genelinde belediyelerce 600 farklı noktada 2 milyon 700 bin kişiye sokak iftarı (açık alan iftarları) verildi. 14 ilçede ise 23 farklı noktada kurulan iftar çadırlarından yaklaşık 100 bin kişi yararlandı. 5 BİN ÜZERİNDE RAMAZAN ETKİNLİĞİ VE 300 MİLYON TL HARCAMA 2015 yılında 15 ilçede kurulan Ramazan etkinlik alanları, 2016 yılında 29’a ulaştı. 6 Belediye’de etkinlikler kültür merkezlerinde gerçekleştirildi. Bu sene 5 bin civarında etkinlik yapıldı. HANGİ BELEDİYE NE YAPTI? Raporda yer alan verilere göre en fazla kültürel etkinlik düzenleyen belediyeler, Fatih, Beyoğlu, Küçükçekmece, Sultanbeyli ve Sarıyer Belediyesi; Ramazan etkinlik alanı en çeşitli belediyeler, Çekmeköy, Eyüp, Tuzla, Maltepe ve Sultangazi Belediyesi; Ramazan ayında en fazla sosyal yardım sunan Belediyeler, Pendik, Bağcılar, Ümraniye, Kağıthane, Ataşehir Belediyesi; Ramazan ayında en fazla yemek (iftar ve sahur) hizmeti sunan Belediyeler, Esenler, Üsküdar, Beşiktaş, Başakşehir, Bayrampaşa Belediyesi ön plana çıktı. AĞUSTOS 2016 Argetus Araştırma’nın yayınladığı ‘Ramazan 2016 Raporu’na göre İstanbul genelinde İBB ve 38 ilçe belediyesi tarafından 650 bin dolayında kumanya yardımı gerçekleştirildi. Ayrıca İstanbul’un yoğun trafiğini göz önünde bulunduran İBB başta olmak üzere 6 ilçe belediyesi tarafından, iftara geç kalacak vatandaşlara 220 bin adet iftariyelik dağıtıldı. 16 ilçede, hemşeri dernekleri ile STK’lara 100 bin iftar verildi. 11 ilçede Tekne Orucu kapsamında çocuklara yönelik 100 bin yemek verildi. 9 ilçe belediyesi, değişik ülkelerde dayanışma sofraları kurarak Ramazan faaliyetlerini yerel düzeyden çıkararak ulusal düzeye taşıdı. “Kardeşlik Sofrası”, “Bereket Konvoyu” gibi etkinlikler ile Balkanlarda yaşayanlara 100 binin üzerinde iftar yemeği ikram edildi. İstanbul’daki 11 ilçede sürekli olarak sahur yemekleri sunuluyor. 13 ilçede ise sürekli olmayan sahur etkinlikleri düzenlenmiş ve toplamda 100 binin üzerinde sahur yemeği verilmiş. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ 650 BİN KUMANYA VE 220 BİN İFTARİYELİK YARDIMI 55 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 Serap Çakar Haktanır kimdir? Kendinizden bahseder misininiz? 56 Çağlar öncesinden tevarüs ettiğimiz Türk Müziği; gerek makam gerekse müzik aletleri bakımından önemli ve tarihi bir konuma sahiptir. Geleneksel Türk Müziği; İslamiyet öncesi Orta Asya coğrafyasının kültürel birikimini özümseyerek günümüze kadar gelişimini sürdürmektedir. Çekmeköy2023 olarak Türk Müziği’ne hizmeti ve emeği olan Çekmeköy Musiki Derneği Serap Çakar’la Türk Müziği üzerine hasbihal ettik. 23 Mart 1971 Manisa doğumluyum. Üniversite dahil tüm eğitimim Manisa’da geçti. Türk Sanat Müziği Korosu ile ilk resmi çalışmalarıma lise yıllarında başladım. Nursal Ünsal Bir tek, Türk Sanat Müziğinde ilk hocamdır. Uzun yıllar kendisinden eğitim aldım. Rahmetle anıyorum. Ardından İzmirli bestekârımız Yılmaz Yüksel ile iki yıl kadar çalışmalara devam ettim. Bu arada Celal Bayar Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türk Sanat Müziği Korosunu kurdum ve ilk kez şef olarak sahneye çıktım. Sonrasında Yine Celal Bayar Üniversitesi’nin Prof. Dr. Ali Vefa Yücetürk yönetimindeki Türk Sanat Müziği Korosunda Neyzen ve solist olarak uzun yıllar görev aldım. 2006 Yılında geldiğim Çekmeköy’de Türk Sanat Müziği çalışmalarının olmaması ve dönemin belediye başkanı tarafından projemin onaylamasıyla Çekmeköy Belediyesi Türk Sanat Müziği çalışmalarına başladık. Çekmeköy Halk Eğitim Merkezinde Türk Sanat Müziği eğitmenliği yaptım. 2010 yılında öğrencilerimin de desteğiyle Çekmeköy Musiki Derneğini kurduk. Derneğimizin Hocası ve Şefi görevimi sürdürmekteyim. Bunun yanı sıra iş hayatım da devam etmekte. Tasarım ve promosyon üzerine çalışmalarımı kendi şirketim üzerinden yürütmekteyim. Bir kız çocuk annesiyim ve kızımla birlikte Çekmeköy’de yaşıyoruz. Türk Sanat Müziği’ne ilginiz nasıl başladı? Çok klasik olabilir ancak evimizde her daim Türk Sanat Müziği dinlenirdi. Sabah radyoda çalan Türk Sanat Müziği sesiyle uyanırdım. Evimizde yüzlerce plak vardı ve bunların yüzde 60-70 Muazzez Abacı, Seçil Heper, Bülent ÇEKMEKÖY MUSİKİ DERNEĞİ Ersoy, Zeki Müren gibi 1970‘li yılların popüler sanatçılarına aitti. Bunların içerisinde yetişirken Musikiye kayıtsız kalamadım. Çekmeköy Musiki Derneği ne tür çalışmalar yapmaktadır? Derneğimiz ağırlıklı olarak meşk usulü repertuvar çalışması ile yıl içerisinde planlanan konserlere hazırlık yapmaktadır. Ancak her yeni eğitim-öğretim yılı başında mevcut ve yeni katılan öğrencilerin talepleri göz önüne alınarak, enstrüman, nazariyat, nota-solfej ve Türk Halk Müziği konularında da sınıf açılmaktadır. Repertuvar çalışmalarında yılda iki kitapçık hazırlıyoruz. Her bir kitapçık bir konuyu kapsamakta. Bunun yanı sıra Türk Sanat Müziği tarihi, Bestekarların hayatı gibi konular da işleniyor. Derneğinizin düzenli olarak sahne aldığı veya konser verdiği bir yer var mıdır? Derneğimiz Çekmeköy dışında da konserler vermiştir ve vermeye de devam edecektir. Ancak Çekmeköy AĞUSTOS 2016 Tabii ki; 2010 yılı öncesinde resmi bir kimliğimizin olmamasının sıkıntılarını yaşamaya başladık. Ayrıca yapmış olduğum, emek verdiğim bu işi devamlı kılabilmek en büyük arzumdu. Az ama kocaman yürekli, Musikiyi gerçekten seven insanlarla kurduğumuz derneğimiz her geçen gün biraz daha büyüyor. Sanırım bunda hepimizin samimiyetle ve gerçekten musikiyi severek bir şeyler yapıyor olmamızın etkisi büyük. Başlarda 15 olan üye sayımız şu an sanıyorum 40 kişi civarı. İcra heyetine profesyonel saz sanatçıları eşlik ederken Türk Sanat Müziğine gönül vermiş üyelerimizden de saz sanatçısı yetiştirmeye başladık. Genç üyelerimizden konservatuara öğrenci kazandırmış olmak da bizim için çok önemli bir konu. Derneğimizin önemli bir misyonunu yerine getirdiğinin göstergesidir diye düşünüyorum. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Çekmeköy Musiki Derneği’nin kuruluş ve gelişim sürecinden bahseder misiniz? 57 belediyesinin destekleri sayesinde yılda iki konserimizi Çekmeköy- Taşdelen Turgut Özal Kültür Merkezinde vermekteyiz. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 Türk Sanat Müziği’nin yeterince popüler olduğunu düşünüyor musunuz, değilse bu alanda bir çalışmanız var mı? 58 Aslında popüler kelimesini pek sevmiyorum. Popülerlik biten bir şeydir bence. Rahmetli Nursal Ünsal Birtek hocam 1986 yılında Türk Sanat Müziği’nin bundan sonra amatörlerle devam edeceğini söylemişti. Benim kendisine olan sözüm de bu sürekliliği sağlayabilmek adına olmuştur. Türk Sanat Müziği denildiğinde toplumun aklında beliren resim tek tip giyimli, asık yüzlü insanların anlaşılmayan sözlerle söylediği eserler şeklinde. Derneğimizde birkaç sefer yaşadığım bir şeyi anlatayım dönem başında repertuvar kitapları dağıtıldığında öğrencilerimin yüzü düşer. Gözlerine ilişen o sözleri ‘anlaşılmayan esere sıra gelmese de hocamız bunu öğretmese’ demeye başlarlar. Söz konusu eser gün gelir öğrenilir. Dersin sonunda ise, ‘hocam güzel bir esermiş’ derler, övgülerin ardından eser o dönemin dillere dolaşan eseri olmuştur. Anlatmak istediğim şu; Musikimizi anlaşılır kılmak ve sevdirmek biz öğreticilerin elinde. Bu gün derneğimizin yaş ortalaması ilk kurulduğu yıllara göre daha düşükse demek ki musikimizi anlaşılabilir kılmışız. Bunu bir de dinleyici/izleyici açısından yorumlamam gerekirse; Konser izleyicisi sahnede sabit duran insanları gördüğünde ikinci eserde sıkılmaya başlar. Eğer siz konserin konusuna uygun görsellerle desteklerseniz, izleyenlerin mutlaka ilgisini çeken bir nokta yakalarsınız. Ayrıca konserlerimize katılan izleyicilerin az da olsa bilgi edinmeleri bizler için çok önemli. Bunu da sağladık sanıyorum. Üyeler arası iletişim ve ortak çalışmalarındaki uyumu nasıl sağlıyorsunuz? Bizim bir tek ortak dilimiz var o da musiki. Sanırım bunu deşifre etmeyi öğrencilerime iyi öğrettim. Bu konu da çok şükür sıkıntı yaşamıyoruz. Yeri geldiğinde bakışlarımızdan birbirimizi anlıyoruz. Aslında biz kocaman bir aile olduk derneğimizde hüznümüz sevincimiz bir. Yeri geldiğinde ders saatinde toplansak da üzüntümüz sıkıntımız varsa dersi bir kenara bırakıp üzüntümüzü hep birlikte yaşıyoruz. Türk Sanat Müziği’nden kopuk yaşayan yeni nesillere tavsiyeleriniz var mı? Dinledikleri müzikten vaz geçsinler demiyorum ancak ara sıra da olsa gerçek bir sanatçıdan Türk Sanat Müziği dinlesinler. Bunu yaparken de lütfen sözlerin anlamlarını bestede bulmaya çalışsınlar. Unutmasınlar ki Türk Sanat Müziği Dünyadaki tüm müzikleri içinde barındıran bir müziktir. İçerisinde matematik ve astrolojiye kadar giden bilim içeren bu sanat dalına hak ettiği ilgiyi göstersinler. Röportaj: Engin Erköse Stresi, organizmanın bedensel ve ruhsal sınırlarının tehdit edilmesi ve zorlanması ile ortaya çıkan bir durum olarak tanımlayabiliriz. Tehdit ve zorlanmalar karşısında vücudumuz, kendisini korumaya yönelik bir tepki halkasını harekete geçirme becerisine sahiptir. Bu AĞUSTOS 2016 B u ay sizlerle bu sorunun cevabını arayacağız. Ama öncelikle stresi tanıyalım. Eğer ne olduğunu bilirsek başa çıkma anlamında önemli bir adım atmış oluruz. sayede herhangi bir tehlike ile karşılaştığımızda ‘’savaş veya kaç’’ diye tanımlayabileceğimiz bir cevap ortaya çıkar. Böylelikle de içinde bulunduğumuz durumla savaşıp yeni duruma uyum sağlayabiliriz. Aşağıda da anlatacağımız üzere her türlü stres kaynağı karşısında yoğunluğu değişse bile sabit bir şekilde ortaya çıkma özelliğine sahiptir. Ancak psikolojik olarak etkilenme düzeyimiz bizim ruhsal durumumuz, kişisel görüntümüz, aile yaşantımız, çevresel faktörlerimiz… vb. kişisel şartlarımıza bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Bedenimiz ‘’savaş veya AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Size stresle nasıl başa çıkıyorsunuz diye sorsam, nasıl yanıtlarsınız? 59 kaç’’ cevabını aşağıdaki gibi gerçekleştirir: AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 • Vücudumuzdaki depolanmış yağ ve şeker kana karışır. 60 • Bedenimize daha çok oksijen girebilmesi için solunum sayısında artış olur. • Kanımızdaki alyuvarlar artar. sistemimizin işlerliğinde artış olur, böbreküstü bezinden adrenalinnoradrenalin salgılanması ortaya çıkar. Diğer yandan psikolojik olarak da aşağıdaki belirtileri yaşayabilmemiz mümkündür: • Kan basıncımız yükselir ve kalp atış sayımızda artış olur. •Yaptığımız işe sürekli olarak odaklanmakta zorlanırız.. • Kanımızdaki pıhtılaşma mekanizması harekete geçer. •Depresyon-özsaygı ve öz değerimizde azalma meydana gelir. • Kas dokumuzda kasılma gücünde artış meydana gelir. •Diğer insanların fikirlerine çok fazla önem vermemeye başlarız. •Sindirimimiz yavaşlar veya durur. •Karar verme ve bir işi başlatabilme becerilerimizde yetersizlik meydana gelir. •Gözbebeklerimiz büyür. •Bütün duyularımızda artış meydana gelir. •Hipofiz bezi uyarılır. İç salgı •Genellikle kötümser olma eğilimimiz artar. •Aşırıya kaçacak bir şekilde hayal kurmaya başlarız. •Aşırı tedirginlik, korku ve endişe yaşarız. •Her şeye kolay sinirlenmeye başlarız, alınganlığımız artar. •Hayattan zevk almamaya başlarız ve her şeyin boş olduğunu düşünürüz. •Hasta olmaktan korkarız veya sürekli hasta olduğumuzu zannederiz. •Olayları ve insanları hatırlamakta zorluk çekmeye başlar, yapılacak işleri unutabiliriz. Peki stres her zaman olumsuz Benim de son zamanlarda öğrendiğim üzere Çince de Kriz kelimesi yukarıdaki şekilden de anlaşılabileceği gibi ‘’Tehlike’’ ve ‘’Fırsat’’ kelimelerinden oluşmaktadır. Yani bunun anlamı bir kriz durumunda ortada aşılması gereken zorluklar ve sıkıntıların olması, diğer yandan da bu zorlukların getirdiği avantajlar ve bu problemler çözüldüğünde ortaya çıkacak yeni kazançların olması vardır. Hatta bizde de bu durum, ‘’Her işte bir hayır vardır’’ sözü ile açıklanır. Sonuç olarak buradan anlamamız gereken her zorluk hayatımızda bizleri yukarıya çıkarabilecek bir basamaktır, eğer bizler de olaylara bu açıdan bakabilir ve bu yoldan gitmek istersek. Gelelim stresle nasıl baş edebileceğimize; aşağıdaki küçük tavsiyelerin işinize yarayabileceğini düşünüyorum: •Uyku düzenimize dikkat etmeliyiz. •Beslenme alışkanlıklarımızı tekrar gözden geçirmeli, kilomuza dikkat etmeliyiz. •Alkol ve sigaradan uzak durmalıyız. •Sağlığımıza dikkat etmeli ve sağlığımızı kontrol altında tutmaya çalışmalıyız. •Fiziksel aktivitelerden kaçınmamalı, bol, bol spor yapmalıyız. •Zamanımızı dengeli ve düzenli kullanmayı öğrenmeliyiz. •Nefes egzersizlerini mutlaka hayatımızın bir parçası haline getirmeli ve doğru nefes alma tekniklerini öğrenmeliyiz. •Çalışırken elimizden geldiğince kendimize küçük, küçük molalar ayarlamalıyız. •İlgilenmekten zevk alacağımız hobiler edinmeliyiz. Kendimize vakit ayırmalıyız. •Bizde stres yaratan durumu tekrardan değerlendirmeli ve neyden dolayı bu durumun bizde stres yarattığını anlamlandırmaya çalışmalıyız. •Ailemizle ve sevdiklerimizle oldukça fazla zaman geçirmeye çalışmalı ve olumlu ilişkiler kurmaya çalışmalıyız. Eğer biz stresimizi kontrol altına alamazsak stresimiz bizi kontrol altına alır. Bizler stresimizin farkında olduğumuz sürece ondan çok şey öğrenir ve hayat yokuşumuzu elimizdeki deneyimlerimizle her seferinde daha sağlam adımlarla çıkmaya devam ederiz. Yeter ki farkında olalım ve isteyelim. Huzurla ve sağlıcakla kalın… AĞUSTOS 2016 zorlaştırabilir ancak kontrol altına alınmış bir stres bizim işimizi daha iyi yapmamıza olanak sağlar. Zorluklar hayatımızda ilk baktığımızda bizleri aşağıya çeken durum olarak gözükse de her zorluk sayesinde yeni deneyimler ve kazançlar elde edebiliriz. Bu durumu, sizin de ilginizi çekeceğini düşündüğüm bir resmi paylaşarak anlatmak istiyorum. Lütfen aşağıdaki resmi beraber inceleyelim. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ bir durum mudur? Hiç mi olumlu bir tarafı yoktur? Hayatımızdaki bazı zorlayıcı durumların bizde stres yarattığından bahsetmiştik yukarıda. Ancak aynı zamanda zorlanma bizleri çalışmaya, üretmeye ve mücadele etmeye teşvik eder. Eğer hayatımızın hiçbir noktasında stres yoksa heyecan da yoktur, beklenti de yoktur, merak da yoktur, azim de yoktur. Önemli olan stresin olması değil ne şekilde olduğudur. Aşırı bir stres bizim hayatımızı devam ettirmemizi 61 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 PEYGAMBERİMİZİ DOĞRU ANLIYORMUYUZ? 62 P eygamber deyince aklımıza çoğunlukla sarık sarmak, misvak kullanmak, oturarak yemek yemek ve salavat çekmek gelir her nedense… Peygamberimizin sakal-ı şerifini, şemail-i şerifini ve hırka-ı saadetini ise kendisinden daha fazla öne çıkardığımız besbelli. Birileri peygamberi övelim derken; kimi onu Arş-ı Ala’nın sağ tarafına çıkarmış, kimi “ ruhaniyeti her yerde hazır ve nazır” derken; kimileri “o olmasaydı evren yaratılmazdı” demekte; kimileri de daha ileri giderek “Hz. Peygamberin hayat-ı manevi ile hayatta olduğunu hatta toplantılarına katıldığını ve rüyalarına gelmek suretiyle kendilerine destek verdiğini” iddia etmekteler. Burada sorulması gereken soru şu aslında: Hz. Peygamber, eğer birilerinin rüyasına gelecekse Cemel ve Sıffin savaşı günlerinde sevgili eşi Ayşe validemizin veya Ashaptan birinin rüyasına gelerek arkadaşlarını yönlendirmesi daha uygun olmaz mıydı? Resul-i Ekrem’in model insan ve örnek şahsiyet olduğu gerçeği neredeyse göz ardı edilmiş, örnek alınmaktan çok mucizeler sarmalında ‘tatlı bir anı gibi yâd’ edilmektedir. Peki, gökyüzünde, bulutların arasında dolaşan bir peygamber Ve bir başka can alıcı soru; elli küsur Müslüman ülkenin üretimi ve gayri safi milli hasılası neden bir Japonya etmez… Anlamak masraflı iştir der Sezai Karakoç; Emek, samimiyet ve gayret ister. Yanlış anlamak kolaydır oysa. Biraz kötü niyet, biraz da cehalet kâfidir. PEYGAMBERİMİZİN SÜNNETİ GÜZEL AHLAKTIR nasıl örnek alınabilir ki? Ne yazıkki dinler tarihi boyunca temel karakterlere bakıldığında; mesaja yoğunlaşmak yerine -hatta mesaj göz ardı edilmek suretiyletebliğcinin insani özelliklerinin kutsandığı açıkça görülecektir. Eğer sünneti doğru anlıyorsak onun bağlayıcı olduğunda tereddüt etmeyiz. Zira dini anlamanın yolu Kur’an’dan geçer. Kur’an’ı anlamak için ise Hz. Peygamberi ve arkadaşlarını doğru tanımak gerekir. Hz. Peygamber hiç şüphesiz en güzel ahlaka, yaradılışa sahip bir insandır. “Güzel ahlak ibadetlerinizdeki eksikliği tamamlar, fakat fazla ibadet ahlak eksikliğini tamamlamaz” derdi. Onun sünneti doğruluktur. Daha peygamber olmadan, düşmanları bile “Muhammedü’l-Emin” diyorlardı kendisine... Hz. Peygamberin sünneti sevgi ve merhamettir. Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsınız. Merhamet etmeyene merhamet olunmaz. Sizin en hayırlınız ailesine iyi davranandır. Çocuk kokusu cennet kokusudur. Tabiat sevgisi de onun İşlerinde yetkin kimselerden görüş alması, onlarla istişare etmesi, liyakatli kimselere görev vermesi, kimseye yük olmaması, mütevazı ve alçak gönüllü olması yine onun sünnetlerindendir. “Ben sizden biriyim, kuru ekmek yiyen kadının çocuğuyum. Geleceği de bilmem. Ancak sizden farklı olarak Rabbim bana vahyeder…” derdi. Yanındakilere; “ashabım, dostlarım” diye hitap ederdi. Bir yolculuk esnasında bir arkadaşı; ‘ben koçu keseyim’, bir diğeri ‘ben de yüzeyim’ dediklerinde O; ‘ben güzel ateş yakarım’ diyerek çalıçırpı toplamaya başlamıştı. Şüphesiz onun sünneti, içinde yaşadığı Arap toplumunun örfadetleri değildir. Onun sünnet hayatın değişmez, evrensel, ilkeleridir, Kur’an’dır. Peygamberimizi kendimize uydurmak yerine bizim ona uymamızın zamanı gelip geçmektedir. Ne mutlu onu sahabeleri gibi dosdoğru anlayanlara… Salat ve selam ona, son NEBİ’ ye… AĞUSTOS 2016 Eğer doğru anlaşılsaydı Müslümanlar böylesine cehaletle, sefaletle ve geri kalmışlıkla yüz yüze gelirler miydi? Daha kötüsü İslam, ‘terörle ’ve ‘canlı bombayla’ yan yana getirilir miydi? sünnetindendir. “Kimin elinde bir fidan varsa kıyamet bile kopuyorsa onu eksin,” derdi. Taif’i fethettiğinde ağaçların kesilmemesini ve yeşilliğin korunmasını anlaşma maddelerine yazdıracak kadar çevreciydi. “Tüm yeryüzü ümmetime mescit kılındı,” diye buyurmuş ve her yerin bir mabet temizliğinde olmasını isterdi. Hayvan sevgisi yine onun sünnetidir: “Yeryüzündeki canlılara merhamet edin ki göktekiler de size merhamet etsin.” Devesine ağır yük yükleyen adama: “Yüklediğinden daha fazlasını günah olarak sen yükleniyorsun,” demişti. İnsanlarla iyi geçinmek, insanlara yardımcı olmak onun sünnetindendir: “Komşusu açken tok yatan bizden değildir. Komşusu kendisinden emin olmayan kimse mümin olamaz,” buyurmuştur. Çalışmak, üretmek ve kazanıp insanların yararına dağıtmak onun en önemli sünnetlerindendir. Tembelliği-miskinliği sevmediği için “İki günü eşit olan aldanmıştır” derdi. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Ne zaman onu dosdoğru anlayabileceğiz? Sevgili eşi Ayşe validemizle yarışan, onunla koşu yapan, sahabeleriyle şakalaşan, güler yüzlü, tatlı dilli peygamberi ne zaman hayatımıza örnek alacağız? Hem onu doğru anlamadan getirdiği dini nasıl doğru anlayacağız? 63 DEKORASYON YATAN ODASI DEKORASYON SEÇİMİNİZ NE KADAR DOĞRU ? AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 Yatak odası bir evde olması gereken en özel odalardan biridir. Kim günün onca yorgunluğunun ardından dinlenip tüm yorgunluğunu atmak istemez ki? İşte bu nedenle yatak odasının gayet düzenli ve rahat olması ayrıca iyi dekore edilmesi gerekir. Bunun için de şıklık ve konfor ön planda tutulmalıdır. Çünkü gün içindeki davranışlarına negatif yönde bir etki sağlayıp yaşam kalitesinin düşmesine bile sebep olabilir. Etkileyici bir yatak odası dekorasyonu uygulaması yapmak istiyorsanız, sizin için seçtiğimiz örneklere göz atabilir, dekorasyon fikirleri için ilham alabilirsiniz. 64 Mobilya Seçimi Listenizin ikinci sırasında ise mobilya seçimi olmalı. Genellikle dekorasyon hatalarının en fazla yapıldığı konular mobilya tercihlerinde görülüyor. Bu nedenle yatak odanızın ölçülerini doğru aldığınızdan ve odanıza uygun olacağından emin olmalısınız. Mağazada beğendiğiniz mobilya takımı yatak odanızda facia ile sonuçlanabilir. Mobilya seçimi yaparken aceleci davranmayın. Bir kâğıt üzerinde yatak odanızın Yatak ve Karyola Tercihi Sağlıklı bir uyku ve konforunuz için yatak konusunda bütçenizin elverdiğince cömert davranmanızı tavsiye ederiz. Günümüzde bazalı yataklar kullanım kolaylığı sağladığı için daha çok tercih ediliyor. Yukarıda bahsi geçen konforunuz için mutlaka tam ortopedik bir yatak seçimi yapmalısınız. Vücut özelliğinize göre sert veya yumuşak özellikte olmasını seçerken dikkatli olmalısınız. Hatta omurga yapınıza göre şekil alabilen, vücuda masaj hissi veren özellikte yatak tercihleri de ekstra bir seçim olarak düşünülebilir. Aydınlatma Yatak odası dekorasyonunda önemli ipuçlarından biri de hiç şüphesiz aydınlatmadır. Yatarken kitap okumak ya da akşam hazırlanırken ihtiyaç duyacağınız aydınlatmalar birbirinden farklıdır. Yatak odası dekorasyonu için de önemli katkılar sağlayacak aydınlatma fikirlerine karar verirken ihtiyaçlarınıza uygun olacağından emin olun. Ayrıca yatak odanızdaki dolap içlerine minik LED aydınlatmalar kurgulayarak, kıyafet seçiminizi kolaylaştırabilirsiniz. Yatak Odasında halı seçimi Yatak odanızda sağlıklı bir zemin olması son derece önemli. Özellikle alerjisi olanlar için halı seçimini daha dikkatli yapması gerekir. Günümüzde nefes alan, organik halı ve kilimler mevcut. Eğer halı kullanmak istemiyorsanız, daha hafif kilimlere de yatak odanızda yer verebilirsiniz. Tekstil Grupları ve Aksesuarlar Listenizin en çarpıcı son sırasında ise tekstiller ve aksesuarlar yer AĞUSTOS 2016 Listenin ilk adımı, duvar renkleri olmalı. Uzun ve yorucu bir günün ardından ertesi güne tazelenmiş olarak başlamak istiyorsanız yatak odanızda kullanacağınız renklerin “dinlendirici etkisi olan renkler” olmalı. Yatarken yorgunluğunuzu alacak ama uyandığınızda size kendinizi iyi hissettirecek, yumuşak ve pastel tonlar içeren renkler. “Yatak odası nasıl bir renk olmalı?” sorusuna en güzel yanıt mavi, yeşil, krem, leylak renklerinin tonları ile beyazdır. Ama renge karar verirken en önemli kıstas, mutlu olacağınız renklerdir. Sevdiğiniz renkler güçlü ve sertse, onların daha açık tonlarını kullanmanızı öneririz. Boya ya da duvar kâğıdının renk ve desenlerine karar verirken, zemin rengini de dikkate almalısınız. Yatak odanızın aydınlık olması, sizi mutlu edecektir. Bu nedenle mekândaki ferahlık hissini renklerle güçlendirmeyi göz ardı etmemelisiniz. ölçülerini çıkararak mobilyaları nereye yerleştireceğinize karar verin. Gardırop yüzünden yatağın yolunu kapatmak istemezsiniz. Yatak odası mobilya modelleri konusunda takım alabileceğiniz gibi, parçaları tek tek alarak farklı ve kişisel bir dekorasyon da yapabilirsiniz. Özellikle vintage ya da retro dekorasyon seviyorsanız, ikinci el ve antika mağazalarını dolaşabilirsiniz. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Önce renkleri, mobilyaları, aksesuarları ve ev tekstillerini araştırıp bir liste yaparak işe koyulabilirsiniz. Duvarlar Ne Renk Olmalı? 65 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 DEKORASYON 66 almalı. Yatak odası tekstilleri ve aksesuarla dekorasyonunuza çarpıcı son noktayı koyabilirsiniz. Perdeler, yatak örtüleri, nevresimler, battaniyeler, yastıklar, vazolar, mumlar aynalar… Örneğin renk ve mobilya seçiminizi sadelikten yana kullandıysanız, mekânı tekstiller ve aksesuarlarla renklendirebilirsiniz. Ama renkli ve desenli duvar ve mobilya tercih ettiyseniz, daha sade yatak odası tekstilleri ve aksesuarları kullanmanızı tavsiye ederiz. Kişisel Alanlar Eğer büyük bir yatak odasına sahipseniz, kişisel alanlar oluşturmanız mümkün. Örneğin bir ya da iki adet berjer kullanarak keyifli bir alan kurgulayabilirsiniz. KENDİN YAP PROJESİ Dantel Yapımı Avize İhtiyacınız olan malzeme; Yeteri Kadar Balon İstenilen Renk ve Desenlerde Dantel Sünger Fırça Tutkal Önce balonu şişirin. Ardından danteli tutkal yardımı ile balona yapıştırın. Danteli yapıştırdıktan sonra 2-3 gün kurumasını bekleyin. Yapışkan iyice kuruduktan sonra balonu deliklerden hafifçe ittirerek dantelden ayırın. Ardından balonu patlatın ve balonu dantel avizenizin içinden çıkarın. İşte avizeniz hazır :) Oturma odası konsepti, sıra dışı bilgiler ve özgün tasarımlarla bir sonraki sayımızda. Ayrıca yatak önüne bir puf ya da sandık da işinize yarayacaktır. Yatak önünde kullanacağınız oturma alanına depolama görevi de verebilirsiniz. Sandıklı puflar, yatak önünde hem çok şık duracak, hem konforunuzu sağlayacak hem de depolama alanı oluşturacaktır. İşte size ilham kaynağı olacak Yatak odası dekorasyonu için ipuçları… Ç ekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz 15 Temmuz gecesi ülkemizde yaşanan kanlı darbe girişiminde tanklara ve ZİYARET kurşunlara karşı durarak vatan ve millet uğruna serden geçen, yaralanan Çekmeköylü vatandaşları ziyaret etti. Merkez Mahallesi’nde Ahmet Tanış’ı ziyaret ederek geçmiş olsun dileklerini ileten Başkan Poyraz, Soğuk Pınar Mahallesi’nden direnişe katılan ve yaralanan Merve Öztürk’e geçmiş olsun dedi. Başkan Poyraz Merve Öztürk’e şehit olan nişanlısı içinse başsağlığı dileklerini iletti. Başkan Poyraz ziyaretlerinin ardından Taşdelen’de vatandaşlarla buluştu. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ 15 TEMMUZ KAHRAMANLARINA AĞUSTOS 2016 haberler 67 Kaybettiği değeri açılan spor kanalları sayesinde yeniden kazanan Cüneyt Şen, televizyonculuğun en popüler dallarından biri olan spor ve spor yayınlarında izleyiciyi ekranlara kilitlemeye devam ediyor. Artan imkânlarla birlikte çoğalan spor programlarını izlemek, birbirinden ünlü spor spikerler ve yorumcular eşliğinde daha bir keyifli oluyor. İşte o spor spikerlerden biri olan Cüneyt Şen ile birlikteyiz. Meslek hayatına radyoculukla başlayan ve ilk günkü gibi duruşundan ve ilkelerinden ödün vermeden A Spor ekranlarında fırtınalar estiren ünlü spiker ile dobra dobra röportajımız başlıyor. spor Cüneyt Bey öncelikle sizi kısaca tanıyalım isterseniz? Ben Gönen’de doğdum… Hemşehrim Ömer Seyfettin gibi hep böyle başlarım kendimi anlatmaya. 30 Kasım 1972’de başlayan hikâyemin en önemli merhalesi ise 1992 yılında Radyo Net ve hemen ardından TGRT FM’de çalışmaya başlamam, yani medyaya adım atmamdır şüphesiz. Senin, yani okuyucularımız için söyleyeyim; Soner Kartal’ın askere gitmesi ve yerine spor spikeri olarak beni tavsiye etmesiyle başlayan televizyon maceram hala sürmektedir. TGRT TV, TGRT Haber TV, Kanal A, Engelsiz TV, Yeni Yüzyıl Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak çalıştıktan sonra şimdi A Spor-ATV-A Haber ile devam eden 24 yıllık medya serüveni… Oğullarım Eren’le Emir, 20 yıldır kahrımı çeken eşim Suna ve onurlu bir meslek hayatım en büyük kazancım şu hayatta. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 Spor spikerliği ve televizyonculuk düşüncesi nasıl oluştu? 70 Televizyoncu olunmaz doğulur galiba… Benim için de öyle oldu. DNA’ma kodlanmış gibi başka hiçbir meslek düşünmedim ki. Spor zaten en büyük tutkumdu ikisi bir araya gelince kendimi genç yaşta hayalimi gerçekleştirirken buldum. Sunumunu gerçekleştireceğiniz bir yayına nasıl hazırlanıyorsunuz? Yaklaşık 35 yıl artı birkaç saatlik çalışma ile… Şaka biryana çocukluğunuzdan beri ilgi duyduğunuz bir mesleği yapıyorsanız yayınlara özelliklerini bilmeniz şart. Kadrodaki her oyuncuyu tanımasak bile sahaya dizilişlerinden sırt numaralarından, bazen topa vuruş stilinden bazen koşu tarzından bazen saçlarından tanımak zorundayız… Radyo ve televizyonda maç anlatımları farklı oluyor. Hangisi daha keyifli ve zor? Radyonun yeri bende farklı, ilk aşkım… Televizyonda görsel zenginlik anlatımı biraz daha kolay hale getirir ama radyo anlatımında daha fazla cümle kurmanız sahayı görmeyenlere her santimetrekaresini aktarmak zorundasınız. Benim için ikisi de keyifli ama radyo biraz daha emek istiyor… Her gün gündemi takip etmek, yayına çıkmak zor olmuyor mu? hazırlanmak için birkaç saat yeterli oluyor. Gündemi takip etmek, yayınla ilgili bilgileri birkaç küçük notla hatırlamak yeterli. Malum bilgisayar çağındayız Google yayın öncesi ve yayın sırasında en büyük yardımcımız aslında. Genel Müdürümüz Abdulhaluk Çimen Bey ile A Spor Spor Yayınları Koordinatörü Serkan Korkmaz ve yardımcısı Ender Bilgin ile çalışma arkadaşlarımın desteğiyle oluşan sinerji de başarıyı tetikliyor. Herkesin merak ettiği konuların başında maçları nasıl anlattığınız geliyor. Sahadaki her oyuncuyu nasıl tanıyorsunuz? İşte bu konu çok önemli. Maç anlatmak hem zor hem de çok keyifli. Çok iyi hazırlanmanız, muhtemel kadrolar üzerinden sahadaki futbolcuların önemli Hobiniz işiniz olunca çok da zor değil… Emek ve vakit ayırmak şart… Gazeteleri sabah, interneti her saat taramak zorundayız. Size göre tüm dünyada gazetecilik mesleğinin mihenk taşı olarak kabul gören tarafsızlık olgusu gerçekten uygulanıyor mu? Kime göre ve neye göre tarafsız… Aslında hepimiz taraf tutarız önemli olan adalettir. Taraf olduğumuz konuda adil olmalıyız. Gözü kapalı taraf olursak sadece bu meslekte değil hayatımızın her anında zorluk çekeriz. Hz. İbrahim’i ateşe attıklarında, bir karınca su damlası taşıyormuş. Bu kadarcık suyla bu ateşi söndüremezsiniz dediklerinde. Ben de biliyorum ama en azından safımız belli olsun demiş. İyinin ve doğrunun tarafında olmak lazım her zaman. spor Herkesin kendi alanında hedefleri veya hayalleri vardır. Sizin bir hedefiniz var mı? Hayal edebilirsen hedefine ulaşırsın. Ben hayallerimin peşinden koştum hep. Beklentilerin düşük, hayallerin büyük olacak hayatta. Tek bir hayalin peşinden koşarsan bunun adı saplantı olur. Takdir Allah’ındır şüphesiz, bazen şükretmek bazen kabul etmek gerekir. Spor basınına, medya sektörüne geçmeyi düşünen gençlere tavsiyeniz ne olur? Çok ama çok zor bir yol var önünüzde. Özel hayatınız ikinci plana atabilecekseniz, hayatınızı işinize göre şekillendirebilecekseniz hiç düşünmeden başlayın. Tatil, hafta sonu planları, kendinizin ve sevdiklerinizin özel günlerini unutun! Şimdiden bol bol okumaya günde en az 4 saat spor yayını izlemeye başlayın. Uyku düzeni ve bazı günler 14-15 saat çalışmaya da hazırsanız başlayın… Dergimiz Çekmeköy2023’ü yakından takip ettiğinizi söylediniz. Görüşlerinizi bizimle paylaşır mısınız? Tüm samimiyetimle söylüyorum… Bir dergiden ötesi… İçerik olarak milyon tirajlı marka olmuş dergilerden farkı yok. Emek verilerek özenle hazırlanmış keyifle takip ettiğim bir yayın. Her ay yeni sayının çıkmasını beklediğim dergiler arasında, ilk sayıdan itibaren yerini aldı. Bu işin ne kadar zor olduğunu bilmeyenler benim bu yazdıklarım karşısında, ‘amma abartmış’ hatasına düşebilirler… Düşenlere tavsiyem sadece bir ay yapmayı deneyin ve ondan sonra bana cevap verin. Röportaj: Soner Kartal AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Futbol sadece ülkemizde değil dünyada en sevilen en popüler spor. Sonucu önceden kestirmesi en zor, hataya en müsait ve kuralları en basit spor dalı olmasının etkisi de büyük. Neticede medya topluma ayna tutuyor. Kamuoyu futbola ilgi duyunca biz de ağırlıklı olarak futbolu konuşuyoruz… Yeni Türkiye’de ise durum farklı aslında. Sporu çok seven Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın himayelerinde ülkemize kazandırılan spor tesisleriyle, her branşta başarı gelecek ve bu algı değişecek. AĞUSTOS 2016 Ülkemizde spor denilince akla ilk gelen futbol. Bu durumu görsel ve yazılı basında yayınlanan haberlerde destekler durumda. Neden? 71 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 KÜLTÜR SANAT 72 Hay bin Yakzan’a Yolculuk.. dünyasını etkilememiş, farklı coğrafyalarda da benzeri eserler üretilmesine ön ayak olmuştur. İbn Sina’dan etkilenen İbn Tufeyl’in yine aynı isimle bir alegorik öykü yazdığını söylemiştik. Bu öykü ile ilgili ifade edilen şu dipnot bilgisi son derece önemlidir: Babanzade Reşid tarafından Türkçemize çevrilip 1923 yılında Mihrab dergisinde tefrika edilmiş olan bu yapıtın 1671’de Latince çevirisi çıkmış, 1783’te Doğa Adamı adıyla Almanca çevirisi yayınlanmıştır. 1907’de Haynak tarafından da Rostoch’ta yayımlanmıştır. İngiliz yazarlardan Daniel Defoe, Robinson Crusoe adındaki yapıtında Hay bin Yakzan’ı örnek almıştır. Belki de daha önce hiç duymadığınız bir kitaptan bahsedeceğim size. Ya da duyup da hakkındaki bilgilerin doğru olduğuna inanamadığınız ve zihninizin bir köşesinde unutulmaya bıraktığınız. İbn Sina’nın Hay bin Yakzan adlı öyküsü… Yakzan, uyanık demek; Hay ise diri. Yani Uyanık oğlu Diri… İbn Tufeyl’in bu yapıtında Hay bin Yakzan’ın yalnız kişisel düşünce ve buluşlarıyla evrenin gizlerini ve teolojinin en derin sorunlarını kendi kendine öğrenebilmiş olması eleştirilmiştir. Defoe da Robinson Crusoe’sunda aynı biçimde hareket etmiş ve aynı eleştirileri üzerine çekmiştir (s.29). İbn Sina, İslam dünyasında alegorik öykü geleneğini başlatan kişidir. İbn Sina’nın, Huneyn bin İshak’ın Yunancadan çevirdiği Salaman ve Absal öyküsü örneğinden hareketle yazdığı Hay bin Yakzan, daha sonra birçok düşünürü etkiler ve benzeri biçimde alegorik anlatım tekniğini kullanarak öykülerin yazılmasına kapı aralar. Bundan sonra; İbn Tufeyl’in Hay bin Yakzan adlı öyküsü, geleneğin en ünlü yapıtıdır. Sühreverdi, El-Gurbetü’l-Garbiye; İbnü’n-Nefis, Er-Risaletü’i-Kamiliye fi’s-Siyeri’n-Nebeviye; Molla Cami, Salaman ve Absal adlı yapıtlarıyla geleneğin diğer önemli örneklerini verirler (s.7). Yapı Kredi Yayınları tarafından yayınlanan Hay bin Yakzan isimli kitapta, hem İbn Sina hem de İbn Tufeyl tarafından yazılmış olan aynı adlı iki eser bir araya getirilmiştir. Her iki eser hakkında da detaylı ön girişler verilerek aktarılıyor metinler. İki öykünün bir kitapta toplanmasıyla karşılaştırmalı bir okuma yapmak mümkün. İbn Sina bu eseriyle sadece İslam Verilen ön girişlerde o dönemin kozmogonik ve felsefi anlayışı, ruhbilim ve gökbilim gibi ilimlerin evreni anlamaya çalışma biçimleri kabataslak da olsa aktarılıyor. Böylece dönemin kozmogonik ve felsefi yapısını bilerek öyküleri okumak, anlamayı kolaylaştırıyor. Ancak yine de her iki öykünün de alegorik öyküler olma- sı nedeniyle, her alegorinin tek tek dipnotlarla açıklanmaya çalışmasına rağmen okuması zor öyküler olduğunu söyleyelim. Ayrıca kitabın giriş bölümünde Hay bin Yakzan’ın ortaya çıkmasına örnek teşkil eden Salaman ve Absal öyküsüne de yer verilerek, adım adım İslam dünyasında alegorik öykünün izleri takip edilmiştir. Böylece İbn Sina’nın Hay bin Yakzan’ının doğuşunu siz de zihninizde oturtarak ilerleyebiliyorsunuz. KİTABIN KÜNYESİ ADI: Hay bin Yakzan YAZARI: İbn Sina / İbn Tufeyl YAYINEVİ: Yapı Kredi Yayınları SAYFA SAYISI: 170 BASIM YILI: 2016 KÜLTÜR SANAT ekmeköy ilçesinde yer alan Güç Kardeşler Anadolu Lisesi, 2011 yılında kuruldu. Eğitim öğretim hayatının başlarında olan lisenin, öğrencilerin eğitimlerinin kaliteli olması yolunda gözle görülür ciddi bir çabası var. Buradaki en önemli itici güç ise okul müdürü Ahmet Hakan Yamak. Okulun farklı alanlarda yürüttüğü birçok çalışmanın yanı sıra bu yıl birincisini çıkardıkları okul dergisi ile öğrencilerin kendilerini ifade edebilecekleri farklı bir mecra daha oluşturmuş oldu. Zümrüdüanka adıyla çıkarılan derginin ilk sayısı Haziran ayında yayınlandı. Derginin kapağı ise öğrencilere yol gösterecek nitelikte bir Mevlana sözü ile süslü: “Neyi arıyorsan sen O’sundur.” Okulun Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenleri olan Gonca Güler ve Ferda Göregen’in editörlüğünde çıkıyor dergi. Yayın Kurulu ise bir okul dergisinde olması gerektiği gibi tamamen öğrencilerden oluşuyor: Buse Nur Kocaaslan, Nazan Akman, Emine Nur Çakar ve Nazlı Yaren Dilek. Derginin içerisinde okulda gerçekleştirilen faaliyetler ve gezilerin yanı sıra öğrencilerin kendilerini ifade edebilecekleri geniş bir alan mevcut. Bu alanda öğrenciler kitap tanıtımı, sinema tanıtımı, tiyatro tanıtımı gibi özgün içerikli yazıların yanı sıra, kendi kişisel öykü, şiir ve röportajlarına da yer verebiliyorlar. Öğrencilerin kendilerini ifade etmeleriyle birlikte, onları cesaretlendirerek yazmaya, okumaya ve araştırmaya sevk eden Zümrüdüanka’nın yolu açık olsun… +Üzeyir abi sen dilsiz değilsin. Niye hiç konuşmuyorsun? -Bir ara çok konuştum, hiç faydasını görmedim. Bıraktım. (Organize İşler) – Sabahattin Abi bu ne bea. + Sembolik anahtar işte ya. – Sembolik anahtar yap dedik sana çapa yaparsın bununla. (Eyvah Eyvah 3) • İnsanlar neden ağlar? Neden duygular yoğun bir tempoya girip gözyaşını yaratır? Belkiii belki duygular bedenin taşıyamayacağı kadar yoğunlaşıyor. Aklın ve duyguların çok güçleniyor ve bedenin ağlamaya başlıyor. (City Of Angels) • Ben alarma karşıyım. Uykun gelince uyuyacaksın, zamanın gelince vücudun seni uyandıracak. (Mandıra Filozofu) AĞUSTOS 2016 • Ailesiyle vakit geçirmeyen adam gerçek bir ‘adam’ değildir. (The Godfather) AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Ç 73 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 İÇİNDEKİLER 74 Temmuz ayı vizyonu özellikle çocuklar için şenlik gibi. Birçok kaliteli çocuk filmi vizyondayken çocuklarda hazır tatildeyken bu fırsatı değerlendirmekte fayda var. Temmuz ayında vizyona giren çocuk filmlerinin ilki sanıyorum en az çocuklar kadar büyüklerin de beklediği Buz Devri 5: Büyük Çarpışma. Meşe palamudu delisi firavun faresi Scrat karnını doyurmaya çalışırken bir takım kozmik olayları tetikler ve bunun ucu Buz Devri’nin sevdiğimiz kahramanlarına dek ulaşır. Tuhaf ekibimiz yaşamlarını kurtarabilmek için, rengarenk yeni karakterlerle tanışacakları egzotik diyarlara doğru eğlenceli bir yolculuğa çıkarlar. Filmin yönetmenliğini Mike Thurmeier ve Galen T. Chu üstleniyor. Çocukluğumuzun vazgeçilmez çizgi filmi Ninja Kaplumbağalar, şimdiler de çocuklara sinemadan el sallıyorlar. Haziran ayının sonlarında vizyona giren Ninja Kaplumbağalar: bir devin, yetimhanedeki Sophie isimli küçük bir kızla arkadaşlığını işleyen yapımda fantastik dünyanın sert kuralları çocuk masumiyetine karşı duruyor. 1 Temmuz’da vizyona giren Küçük Şövalye Trenk, hareketli hikayesiyle çocukları cezbedecek gibi görünüyor. Ortaçağ’da süregelen ejderha sorununu çözmek için turnuva yapmaya karar veren Duke, kazanana bir dilek hakkı sunar. Köylü bir çocuk olan Trenk’in babası haksızca zindana atılınca Trenk babasını kurtarabilmek adına savaşmayı öğrenmek durumunda kalır. Ejderha ile savaşmak için bir açık kollayan Trenk’in arkadaşı Zink turnuvaya katılır ama kaybeder. Trenk köydeki güçlü erkek azlığı sebebiyle köyünü korumayı görev edinir. Trenk ve arkadaşları kötü Wertolt tarafından kapana kısılan ejderha ile savaşmaya çalışırken bu ejderhanın hiç bilinmeyen bir yönünü keşfedeceklerdir. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Gölgelerin İçinden filmi, 2014 yılında ekrana geri dönen kahramanların devam filmi. İlk filmde birlik olup ezeli düşmanları Shredder’ın planlarını alt eden kaplumbağalar New York şehrini koruma görevini daha da deneyimli olarak sürdürüyor. Hapishaneden kaçan Shredder dünyayı ele geçirmek için çılgın bilim adamı Baxter Stockman ve iki ahmak fedai Bebop ile Rocksteady ile el ele verir. Kaplumbağalarımız, maskeli kahraman Casey Jones ve gazeteci April’ın yardımıyla kötü ekibi alt etmeye çalışırken bu kez de Shredder ile benzer amaçları güden ancak ondan çok daha güçlü olan Krang’le karşılaşırlar. Merakla beklenen Steven Spielberg filmi The BFG, Haziran ayının son gününde vizyona girdi. The BFG, Roald Dahl’ın sevilen çocuk kitabından beyazperdeye uyarlandı. İnsanları yememe kararı verdiği için kendi türü arasında dışlanan sevimli AĞUSTOS 2016 İÇİNDEKİLER 75 2 Şİİr 1 şaİr Ayrılık Sevdaya Dahil, Seslendiren: Zuhal Olcay Açılmış sarmaşık gülleri kokularıyla baygın en görkemli saatinde yıldız alacasının gizli bir yılan gibi yuvalanmış içimde keder uzak bir telefonda ağlayan yağmurlu genç kadın Ağustos Çıkmazı, Seslendiren: Yaşar AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 Beni koyup koyup gitme n’olursun Durduğun yerde dur Kendini martılarla bir tutma Senin kanatların yok Düşersin yorulursun Beni koyup koyup gitme, n’olursun 76 Attila İlhan, şiirleriyle geniş bir okur kitlesine ulaşmış bir şairdir. Şair olarak ünlenen İlhan’ın aslında şiirden başka deneme, roman, eleştiri, senaryo gibi birçok alanda da yazdığı eserler mevcut. Biz şairin yine şiirlerinden devam edelim. 2006 yılında şiirlerinin bazılarını seslendirerek ‘An Gelir’ isimli bir albümde toplar Attila İlhan. Bu zamana kadar zaten birçoğu bilinen, ezberlenen şiirler böylece daha akılda kalıcı bir forma kavuşmuştur. Attila İlhan şiirlerinin en önemli özelliklerinden biri de, birçok şiirinin dilimize pelesenk olmuş şarkılar olarak bestelenmesidir. Farklı birçok sanatçı tarafından bestelenerek söylenen bu şiirlerin en önemli seslendiricisi ise Ahmet Kaya’dır. Bir Attila İlhan şiiri olarak bestelenen bazı şarkılara bakalım: An Gelir, Seslendiren: Selda Bağcan An gelir paldır küldür yıkılır bulutlar gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet o eski heyecan ölür an gelir biter muhabbet çalgılar susar heves kalmaz şatârâbân ölür Üçüncü Şahsın Şiiri, Seslendiren: Alpay Gözlerin gözlerime değince Felaketim olurdu ağlardım Beni sevmiyordun bilirdim Bir sevdiğin vardı duyardım Çöp gibi bir oğlan ipince Hayırsızın biriydi fikrimce Ne vakit karşımda görsem Öldüreceğimden korkardım Felaketim olurdu ağlardım. Böyle bir Sevmek, Seslendiren: Ahmet Kaya Ne kadınlar sevdim zaten yoktular Yağmur giyerlerdi sonbaharla bir Azıcık okşasam sanki çocuktular Bıraksam korkudan gözleri sislenir Ne kadınlar sevdim zaten yoktular Böyle bir sevmek görülmemiştir Mahur Beste, Seslendiren: Ahmet Kaya Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız O mahur beste çalar Müjgan’la ben ağlaşırız Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız O mahur beste çalar Müjgan’la ben ağlaşırız Ben Sana Mecburum, Seslendiren: Hümeyra Ben sana mecburum bilemezsin Adını mıh gibi aklımda tutuyorum Büyüdükçe büyüyor gözlerin Ben sana mecburum bilemezsin İçimi seninle isıtıyorum MAHALLEMİZİN MUHTARI 15.04.1964 Trabzon doğumluyum. 1968 yılında İstanbul Hüseyinli köyüne geldik. Hüseyinli’yi tercih sebebimiz hayvancılığın yapılıyor olmasıydı. İlkokul eğitimimi İstanbul’da tamamladım. Askere gidene kadar fabrikalarda işçi olarak çalıştım askerlik sonrası kamyonumla nakliyat işlerinde çalışmaya başladım. 1995 yılında Anadolu Yakası Taşıyıcılar Kooperatifinde 10 yıl kadar yöneticilik yaptım. Daha sonra inşaat sektörüne yöneldim ve 1989 yılında muhtarlığa aday oldum. Evliyim ve 3 çocuk babasıyım. Hüseyinli Mahallesinden bahseder misiniz? Hüseyinli, fabrikada çalışan işçileri saymazsak genel olarak hayvancılıkla ve nakliyatla geçinen temiz suyu ve yeşilliğiyle köy ha- vasını koruyan bir mahalle. Trabzon, Rize, Giresun Samsun gibi Karadeniz’in yoğunlukta olduğu mahallemizde yaklaşık 3bin sabit nüfusumuz mevcut fakat yazlık bir yer olduğu için yaz aylarında nüfusumuzda artış söz konusu. Mahallemizde bir cami, park, iki halı saha, muhtarlığın ve çevre kuruluşların desteğiyle yapılmış Vali Recep Yazıcıoğlu ilk ve ortaokulumuz, 4 piknik alanımız ve at binme yerlerimiz bulunmaktadır. Büyük bir hizmet olarak yapılan üçüncü köprünün yolu da mahallemizden geçmektedir. Hüseyinli gün geçtikçe bir adım daha ileri gitme gayretindedir. Bir mahallenin sorumluluğunu almak sabır ve çalışma azmi gerektirir. Bu sorumluluğu alma ve muhtar olma isteği nasıl oluştu? Göreve atandıktan sonra mahalle için neler yaptınız? Köyümdeki eksikleri giderme ve yaşadığımız yeri kalkındırma isteğiyle muhtarlık fikrinin oluştuğunu söyleyebilirim. Civar köylerdeki gelişime kayıtsız kalmak ve hayatı geriden yaşamak istemedim. Hüseyinli’ye hizmet etme düşüncesi ve arkadaşlarımın da desteğiyle 1989 yılında muhtarlığa aday oldum ve ilk kez Hüseyinli köyünün yerlisi olmayan biri olarak muhtar seçildim. Hüseyinli gelişmemiş neredeyse tamamen atıl vaziyette, yolu, altyapısı, okulu, suyu olmayan bir köydü. Aklınıza bir yerleşim alanında gerekli ne geliyorsa ya yoktu ya da kullanılamayacak durumdaydı. 2000’li yıllarda hizmet almak için maddi anlamda destek sağlamanız gerekiyordu ve bizler kısıtlı imkânlarla maddi destek sağlamak suretiyle altyapı ve yol konusunda çok ciddi aşamalar kaydettik. Göletteki 77 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Abdullah Civelek’i tanıyabilir miyiz? AĞUSTOS 2016 Kuş sesleri, temiz havası ve yeşilliğiyle insanı mest eden Hüseyinli Mahallesi’nin muhtarı Abdullah Civelek’le birlikteyiz. suyu arıtarak içme suyuna çevirdik. En önemli hizmetlerimiz bağışla yaptırdığımız Vali Recep Yazıcıoğlu okulunu yaptırdık. Camimizi yardım alarak yeniden restore ettirdik. Çekmeköy Belediyesi’nin kurulması ve Başkanımız Ahmet Poyraz’ın gayretli çalışmasıyla köyümüz daha da güzelleşti. İki saha, spor alanı ve oyun alanının içinde bulunduğu bir park yapıldı, yollarımız doğalgazın gelişiyle zedelendiği için yeniden yol yapıldı ve genişletildi. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 Mahallede komşuluk ilişkileri/yardımlaşma var mı? Konuyla ilgili siz bir çalışma 78 yapıyor musunuz? Hüseyinli’de herkes birbirini bilir, tanır ve sever. İyi gün ve kötü gün olarak adlandırılan her günde muhtar olarak ben mahallelimin yanındayım. Ramazan, bayramlar, Düğün, cenaze, hastalık gibi önemli günlerde Hüseyinli sakinlerini elimden geldiğince yalnız bırakmamaya çalışırım. Mahallemizde komşuluk ilişkileri eski zamanlarımızdaki gibi devam ettiği için “her günümüzde birliğiz” diyebilirim. Sizin gözünüzde mahallenin eksiklikleri/sorunları neler? Herhangi bir sorunda nereden yardım alıyorsunuz? Eksiklik veya yenilik isteği bitmez. Ama mahallemiz için en büyük hayalim bir lise yapılması ve bu lisenin yatılı olması. Sadece mahallemizdeki çocuklarımız değil, Hüseyinli’ye yakın olmayan gençlerimizin de eğitim alabileceği bir okul olmasını çok isterim. Aynı zamanda teknolojiyle lamında ise muhtarlıkların en büyük yardımcısı Çekmeköy Belediyesi, gayretle çalışan Başkanımız Ahmet Poyraz ve ekibi bizlere yardımcı olmaktadır. Yaz aylarını Hüseyinli Mahallesi’nde ne gibi aktivitelerle değerlendirebiliriz? donatılmış bir kütüphane olması eğitim sürecinde olan öğrenciler için çok önemli. Gençlerimizin eğitime Türkiye’nin kendini geliştirmiş gençlere ihtiyacı sonsuzdur. Aynı zamanda hayvancılık ve sera işlerinin Hüseyinli’de ciddi anlamda yapılmasını, mahallemize hatta Çekmeköy’e dışarıdan süt, yoğurt, yumurta alımını durdurmayı çok isterim. Daha az bütçelerle daha sağlıklı yaşamak bu şekilde mümkün olabilir. Son olarak ulaşım konusu, biliyorsunuz ki Çekme- köy’e ve Taşdelen’e metro geliyor ve ulaşımı ciddi anlamda rahatlatacağına inanıyorum. Bu tip bir çalışma Hüseyinli veya civarında yapılırsa mahallemize ilginin daha da artacağını düşünüyorum. Yaz aylarının sıcağından bunalan istanbullular için Hüseyinli en uygun yerlerden biri. Yeşillikler içerisindeki piknik alanlarımızda çocuklar oyun oynarken kuş sesleri içerisinde demli bir çay içmek eminim ki herkese huzur verecektir. Ağaçlar arasında yürüyüş yapmak, at binme yerlerinde ata sporumuz olan at biniciliği yapmak veya ATV’ye binmek yapılabilecek aktiviteler arasındadır. Asayiş anlamında Kaymakamlığa bağlıyız ve tabii ki Kaymakamlığa müracaat etmek durumundayız. Hizmet anRÖPORTAJ: İrem Mert bu yana gelenek haline gelen söz konusu çalışmayı inceleyebilirsiniz. Geçtiğimiz yıllarda yer verilen inovasyonlara baktığımızda bu listenin yakın geleceğimize nasıl ışık tuttuğunu açık bir şekilde görebiliyoruz. Örneğin listede geçtiğimiz yıllarda Apple Pay, 3D yazıcılar, sürücüsüz otomobiller ve drone’lar gibi şu anda teknoloji dünyasının tam kalbinde yer alan konu başlıklarına yer verilmişti. Dünyanın en iyi üniversiteleri arasında gösterilen MIT (Massachusetts Institute of Technology) her yıl düzenli olarak yeni teknolojiler arasında Dünya’yı değiştirme potansiyeli olanları belirler. Yakın gelecekte hangi teknolojiler öne çıkacak ve bunlar dünyayı nasıl değiştirecek? Merak ediyorsanız 2001 yılından Peki, 2016 listesinde neler var? Dilerseniz gelin hep beraber yakın gelecekte hayatımızı değiştirebilecek 10 konu başlığına yakından bakalım; 1) Bağışıklık Mühendisliği Bilim adamları TALENs adı verilen ve yaşayan hücrelerin DNA’sını değiştirebilen bir gen düzenleme metodu geliştirdi. Genetik olarak değiştirilebilen bu hücreler, hem kanser hastalarının hem HIV hem de eklem yangısı ve doku sertleşmesi gibi doğuştan oluşan bağışıklık problemleriyle cebelleşen insanların hayatını kurtarabilir. 2) Bitkiler İçin Gen Düzenleme Bilim adamlarının son yıllarda üzerinde çalıştığı bir başka konu ise bitkiler için gen düzenleme. CRISPR adı verilen yeni metot; tarımdan çok daha yüksek verim alma, kuraklığa ve hastalıklara karşı koyma anlamında önemli imkânlar sunuyor. Hâlihazırda Çin’de bir laboratuvarda kullanılan CRISPR metodu ile pirinç üretimde müthiş verim elde edilirken, İngiltere’de de aynı method başarılı bir şekilde uygulandı. 3) Konuşulabilen Ara yüzler Akıllı telefonlar artık hayatımızda çok önemli bir yere sahip. Günümüzde insanların akıllı telefon kullanma alışkanlıklarına baktığımızda dokunmatik ekran üzerinden kontrol, kaydırma ve bunun gibi hareketleri görüyoruz. Ancak bu durum 691 milyon akıllı telefon kullanıcısının olduğu Çin’de değişiyor. Ülkenin en güçlü internet şirketlerinden biri olan Baidu, akıllı telefon kullanımını çok daha kolaylaştıran Deep Speech 2 teknolojisini hayata geçirdi. Bugüne kadar gördüğümüz konuşma algılayabilen arayüzlere göre çok daha karmaşık sesleri ve cümleleri tanımlayabilen bu teknoloji, Çince gibi karmaşık bir dilde dahi bu kadar başarılı olabiliyorsa, varın diğer dillerdeki imkânlarını siz düşünün. 4) Tekrar Kullanılabilir Roketler Uzay araştırmaları ve farklı görevler için kullandığımız roketler, bugüne kadar bildiğiniz gibi tek kullanımlıktı. Bu da, yapılan araştırmaların çok maliyetli olmasına neden oluyordu. TEKNOLOJİ İş dünyasında şirket içi mesajlaşmaların yapılabilmesi için uzun zamandır kullanılan Slack, bu yıl listeye giren ilginç teknolojilerden biri. Temelde bir mesajlaşma uygulamasından farklı değilmiş gibi görünen Slack, yıllardır iş dünyasında kullanılan e-mail gibi iletişim araçlarından çok daha efektif bir çözüm sunuyor. Bunun yanında Karel UCAP Tümleşik İletişim Platformunda bulunan Anlık Mesajlaşma yeteneği de şirket içi iletişim için önemli bir teknoloji ve 100 milyon dolar yatırım alan Helix firması, DNA verilerini bu şekilde kullanarak insanlara faydalı olabileceğine inanıyor. 10) Solarcity Tesisleri Solar enerji solar paneller Buffalo’da 750 milyon dolarlık solar tesis, gigawatt’lık bir enerji sağlayabilen yüksek verimli güneş panelleri üretiyor. Bu da gelişen teknolojiyle birlikte enerjinin ne kadar 8) Havadan gelen güç! 7) Tesla Otomatik Pilot İnternet bağlantısına sahip en küçük cihaz bile batarya veya bir güç bağlantısına ihtiyaç duyuyor. Ancak gelişen teknolojiyle beraber bu değişebilir. Kablosuz olarak güç transfer etmek yeni bir şey değil. Ancak bugüne kadar bahsettiğimiz güç transferi çok düşük boyutlarda olduğu için ihtiyacımızı karşılamaya yetmiyordu. Bu durumun 2-3 yıl içerisinde değişmesi beklenirken, artık internete bağlanan cihazlarımızı Wi-Fi sinyali gibi havadan şarj edebileceğiz. Tesla Otomatik Pilot Tekrar kullanılabilen roket maddesinde Tesla’nın dünyayı değiştiren teknolojiler geliştirdiğini söylemiştik. Şirketin tabii ki bir diğer önemli kanadı ise elektrikli otomobiller tarafında. 2014 yılında ultrasonic sensör, kamera, arka radar ve dijital olarak kontrol edilebilen fren sistemi barındıran elektrikli otomobilini duyuran şirket, 2015 yılında gönderdiği bir yazılım güncellemesiyle araçlara otomatik sürüş özelliği ekledi. Bu özellikle birlikte otomobil hızı ve direksiyonu kontrol edebilmenin yanı sıra şerit değiştirme ve park etme yeteneğine de kavuştu. Bu ve benzeri özellikler, sürücüsüz araçlarla birlikte yakın gelecekte insan hatalarından oluşan tüm kazaları en aza indirecek. verimli kullanılabileceğini gözler önüne seriyor. Kuzey Amerika’nın ve hatta dünyanın en büyük solar üretim alanlarından biri olan Solarcity tesislerinde, günde 10.000 solar panel üretilebiliyor. Dünyanın en verimli çatı güneş panellerini üreten bu tesis, enerjinin ve verimliliğin her geçen gün daha da önemli olduğu bugünlerde; yakın geleceğimizi aydınlatacak alanlardan biri. 9) DNA Uygulama Mağazası Genomlar; bizim sağlık, akraba ve diğer özelliklerimizle ilgili tüm bilgileri içerisinde barındırır. Bir DNA uygulama mağazası mümkün olduğunda, hastalık risklerimizi ve yatkınlıklarımızla ilgili tüm kilit bilgilere ucuz ve kolay bir yoldan ulaşabiliriz. Bu konu üzerine çalışan AĞUSTOS 2016 6) Kurum içi İletişim ve Mesajlaşma olarak göze çarpıyor. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Ancak dünya teknolojisine yön veren şirketlerden biri olan hone üretimi yaptığı için ün yapmış ve dünyanın en büyük elektronik üreticilerinden biri olan Foxconn, 60.000 insan çalışanının yerine robotları yerleştirdi. Robotların maaş istememesi ve neredeyse 7/24 çalışabildiğini düşünürseniz bu hiç de şaşırılacak bir karar değil. Ancak robotların ileri düzey işler yapabilmesi için belirli bir “öğrenme” sürecinden geçmeleri gerekiyor. Genellikle çok itinalı bir programlama süreci olan bu durum, birbirine öğretebilen robotlar ile birlikte çözülebilir. Yani bir robotun tüm “bildiklerini” bulut aracılığıyla başka bir robota geçirmekten bahsediyoruz ki, bu yolla robotlaşma sürecimiz fazlasıyla hız kazanacaktır. 81 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 HABERLER 82 Ç DARBEYE KARŞI ORTAK DEKLARASYON ekmeköy’de yöneticiler ve siyasi partilerin ilçe teşkilat başkanlarının bir araya geldiği toplantıda darbe girişimine karşı ortak deklarasyon imzalandı ve milli birlik mesajları verildi. Gün ‘tüm ayrılıkları bir kenara koyarak birlik olma günüdür’ ortak paydasında buluşan siyasi partiler, 15 Temmuz darbe girişiminde bedenlerini toplara ve kurşunlara siper eden şehitlere ve yaralılara da minnetlerini ifade ettiler. Ortak deklarasyona imza atanlar arasında, Çekmeköy Kaymakamı Cemal Hüsnü Kansız, Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, AK Parti İlçe Başkanı Salih Kırıcı, CHP İlçe Başkanı Hüseyin Kızıldaş, MHP İlçe Başkanı Cenap Yağmur, Saadet Partisi İlçe Başkanı Yakup Kasımay, BBP İlçe Başkanı Kemal Yüce, Vatan Partisi İlçe Başkanı Derya Çağlar yer alıyor. Heyet daha sonra, Çekmeköy Kışla Komutanı Hava Savunma Albay Hasan Kaymaz, Çekmeköy İlçe Jandarma Komutanı Binbaşı Caner Yakut ve Çekmeköy İlçe Emniyet Müdürü Cevdet Hürol Öztürk’ü görev yerlerinde ziyaret etti. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 HABERLER 83 SOKAĞIN SESİ 15 Temmuz, hain darbe girişimine karşı kahramanca direnen milletimizle destana dönüşen bir gece… Karanlıkla korkuyla başlayan, Başkomutanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın “Milletimizi milli iradeye sahip çıkmaya, sokağa davet ediyorum” demesiyle aydınlığa dönüşen bir gece… Ne olduğumuzu-ne olacağımızı bilmiyorduk, salalar eşliğinde bayraklarımızla sokağa fırladık. Ve her yerdeydik; İstanbul, Konya, Malatya, Antalya, Erzurum… 81 ilde ve can damarımız Ankara’daydık. Hiçbirimizin farklı anlayışı ve siyasi görüşü yoktu. Hepimiz tek yürektik, hepimiz canını vermeye hazır, vatanı için hainlerin önüne siper olan sivil askerlerdik. Kalbimizde imanımız, elimizde bayrağımız, dilimizde Allahu Ekber nidaları… 15 Temmuz’u unutma Türkiye! Vatanına tuzak kuranları, milletine ateş açanları ve hainlerin karşısında milletine sahip çıkanları unutma Türkiye! Sokağa sorduk; “15 Temmuz gecesi yaşadıklarınızı bizimle paylaşır mısınız?” şehit verdik. Allah-u Teala tekrarını yaşatmasın ama hiçbir hain de unutmasın ki ülkemizi ve milletimizi hiçbir güç bölemeyecektir! Televizyon izlerken olayları gördüm, ne oluyor dememe kalmadan uçak seslerini duymaya başladım. Çağlayan’da kızıma misafirliğe gitmiştim, uçaklar inanılmaz yakından geçiyordu ve biz ilk önce bomba atıldığını zannettik. Haberlerde İstanbul’a bomba atılmadığını öğrendik fakat maalesef ki halkımıza ateş açıldı. Yine de halkımız ülkesine ve iradesine sahip çıktı. Tarih boyunca vatanımız için birçok şehit verdik, 15 Temmuz’da yine vatanımız için Balkondaydım komşumdan haberi alır almaz haberleri açtım. Televizyonda Başkomutanımız Recep Tayyip Erdoğan milletimize “sokağa çıkın” dedi ve bizde Başkomutanımızın talimatına uyarak hemen dışarı fırladık. Çekmeköy’de ikamet ediyorum, dışarı çıktığımız anda iki kişiydik ve şu anki ismiyle 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ne yürüdüğümüzde binlerce kişi olduk. Olayı sıcağı sıcağına yaşayan binlerce vatanseverden biriyim. Bizler bu vatanın ekmeğini yiyip suyunu içen kişileriz. Yurdumuzu, geleceğimizi korumak için iman gücümüzüle ve tüm cesaretimizle halka silah doğrultan teröristlerin önünde siper olduk. Üzerimize ateş açılmaya başlandığında bir genç “abla yere yat” diye bağırdı ama gençlere bir şey olmasın kurşun gelecekse bana gelsin diye düşünerek yere yatmadım. Bir de baktım ki yanımda bir genç yerde yatıyor, o genç bana siper olmuştu. Daha sonra o gencin vefat ettiğini öğrendim. Hayatım boyunca o geceyi, vatan sevgisiyle kurşunların önüne atlayan binlerce insanı ve o hainleri asla unutmayacağım. Allah’ıma şükürler olsun ki vatanımız bayrağımız dimdik ayakta, Allah c.c. Cumhurbaşkanımızı başımızdan eksik etmesin. Allah o hainlere fırsat vermesin, vatanımızı korusun. SOKAĞIN SESİ Maalesef ülkemiz çok zor günler yaşadı, gerçek bir vahşetle karşı karşıya kaldık. Olayı evdeyken arkadaşımın araması üzerine öğrendim. Evde tektim, hemen haberleri açtım. Tabii ister istemez ülkemizde yaşanan önceki darbeleri, ülkemin geleceğini Haberi ilk internetten öğrendim, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü yakınlarındaydım ve hemen ailemin yanına giderek durumdan kendilerini haberdar ettim. Annem bana çok düşkündür ve bu yaşıma rağmen geç saate kadar dışarda durmamı istemez, 15 Temmuz gecesi “anne, benim vatanımız için dışarı çıkmam lazım” dediğimde evde tek başına olmasına rağmen “hiç durma, hemen çık” dedi. Hemen bulunduğum ilçenin meydanında arkadaşlarla toplandık ve grubu ikiye böldük, yarımız şu anki adıyla 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ne yarımız emniyet müdürlüğünün önüne gittik. Yola 30 kişiyle çıktık gideceğimiz yere vardığımızda 5 bin kişiydik. Çevremdeki kalabalığı ve olanları gördüğümde bunun bir darbe girişimi değil katliam olduğunu düşündüm. Aklımdan birçok şey geçti o anlarda, üstümüzden uçaklar geçiyordu ama hiçbirimizin içinde ufacık bir korku olmadı. Kaçmadık, saklanmadık, birbirimizden güç aldık ve sadece 15 Temmuz’da saat 20.00 civarı köprüden geçiyordum ve o zaman hiçbir asker yoktu. Okmeydanı’nda ikamet eden abime misafirliğe gitmiştim. Balkondayken dışarıdaki konuşmaları duyduk, televizyonu açtık ve darbe girişimi olduğunu öğrendik. İlk etapta çok şaşırdık tabii, çok üzüldük. Kimse milli iradenin karşısında duramaz ve kimse Türkiye’ye silahla yönetimi kesinlikle kabul ettiremez. Allah güzel ülkemize bu günleri bir daha yaşatmasın, Allah Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı başımızdan eksik etmesin, hep hayırlarla karşılaştırsın. Ve o Fetöcü teröristleri, bu ülkeye oyun oynayan niyeti bozuk insanları Allah c.c. Kahhar ismiyle kahreylesin inşallah. AĞUSTOS 2016 İnternetten askerlerin köprüde olduğunu ve bir darbe girişimi olduğunu öğrendim. O gece haberlere kitlendik ve sabaha kadar ülkemiz-milletimiz için dua ettik. Ülkemiz milli iradesine sahip çıktı, hainler karşısında direndi ve onların kanlı oyununu-vahşetini durdurdu. Ülkemizde asla yeri olmayacak insanlar milletimizin parasıyla alınan silahları milletimize doğrulttu. Birçok genç-yaşlı vatanı için şehadet şerbetini içti. Çok şükür ülkemiz hainlerden temizleniyor, daha da temizlenecek. Allah vatanı için ölmeye hazır milletimize zeval vermesin. Allah c.c. Türkiye’yi korusun. ülkemizi korumaya kenetlendik. Allah’ın izniyle de o kara geceyi, darbe girişimi adı altında yapılan katliamı atlattık. İnşallah ülkemiz bir daha böyle kara geceler yaşamaz, Allah c.c. kötülere fırsat vermesin. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun, vatan sağ olsun! AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ düşündüm. Ve bu darbe girişimi ülkenin yönetimine el koyma değil teröristlerle milletimizin mücadelesi şeklinde yaşandı. Ellerinde sadece Türk Bayraklarıyla vatanını korumak için bekleyen binlerce kişiye havadan helikopterlerle ateş açıldı. Ki o helikopterlerin düşmana karşı kullanılması gerekirken, akıl almaz bir şekilde millettin silahıyla milleti vurdular. Bizi sindirmeye çalıştılar ama başaramadılar, başaramayacaklar! 85 SOKAĞIN SESİ AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 Darbe girişimini 1 saat sonra internetten öğrendim ve öğrenir öğrenmez ailemle vatanımıza sahip çıkmak için Başkomutanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatına uyarak Taşdelen meydanına çıktık. Milletimiz Allah’ın izni ve iman gücüyle her bir sokağına, medya kanalına, emniyet müdürlüklerine, masum askerlerine ve ülkesine sahip çıktı. Bir kez daha Türkiye’nin gücü herkese ispatlandı. İnsanlar korkusuzca, vatanı için tankların, asker kıyafeti giymiş teröristlerin önlerine etten duvar oldular. Bu oyunları kuranların, başta kendini hoca diye adlandıran Fetullah Gülen’in unuttuğu bir şey var; milletimiz tarih boyunca vatan için gözünü kırpmadan şehit olmuştur ve hiçbir güç karşısında eğilip bükülmemiştir. Çünkü bu ülkede “şehitler ölmez, vatan bölünmez.” 86 Televizyonda köprünün (sözde) askerler tarafından kapatıldığını öğrendim, önce ne olduğunu anlayamadık ama daha sonra darbe girişimi olduğunu gördük. Ailemle birlikte hemen sokağa fırladık, hainlere fırsat vermemek için her gün meydanlarda vatanımız için nöbet tuttuk. Asker kıyafetleri içerisindeki satılmış teröristlerin karşısında sadece imanı ve bayrağıyla dimdik duran bir millettik. O meydanlarda Türkiye vardı, o meydanlarda çocuğumuz, annemiz, babamız, ninelerimiz, dedelerimiz vardı. 7’den 70’e Allahu Ekber nidalarıyla vatanımıza sahip çıktık. Allah c.c. şükürler olsun, milletimiz o vatan hainlerinin önünde siper oldu ve darbeyi püskürttü. Ya Rab, bu ülkeye bir daha acı yaşatmasın inşallah. Çekmeköy’de ilçe emniyetin yanında esnafım. Haberi duyduğumuzda da dükkandaydık ve internetten takip etmeye başladık. İlk başta terör olayı zannettik, askerin bizi korumak için köprüde olduğunu düşündük. Fakat daha sonra darbe girişimi olduğunu öğrendik. Dakikalar sonra sokak yavaş yavaş milletimizle dolmaya başladı hem korku hem cesaret aynı anda yaşanıyordu. Emniyetin önüne kamyonlarla set çekildi. İnsanlarda bir yandan marketimizden alışveriş yapmaya başladılar ve insanlar panik yaşamasın diye biz markette sabaha kadar çalıştık. Sabah evde tekrar televizyonda durumu takip etmeye başladım ve ülkemiz için milletimiz için çok dua ettim. Bu güzel ülkeye, millete nasıl kıymaya kalkışabiliyorlar anlayamıyorum. Allah böyle günleri bir daha göstermesin, ülkemizi her türlü beladan korusun inşallah. Arkadaşım arayarak bir şeyler olduğunu söyledi, televizyonu açmam gerektiğini söyledi. Haberleri açtığımda şok oldum, ülkemiz için endişelendim. Darbe lafının bile bu ülke için demek olduğunu az çok tahmin ediyorum, dedelerimizden hep darbe zamanlarını dinlerdik. Daha sonra sokaklara çıktık ve milletimizin iradesi için sokağa döküldüğünü gördüğümde “bizim milletimizde iman gücü olduğu müddetçe kimse bizi yıkamaz” diye düşündüm. Nihayetinde de öyle oldu, hainlere karşı tek yürek olarak gerçek bir destan yazdık. Gün birlik olma günüydü ve her kesimden insanlar ülkemize darbe vurmaya çalışan hainlere karşı tek yürek oldu. Allah-u Teala’dan bu birliğin muvaffak olmasını dilerim. Yeşil Çekmeköy’ün nezih sitelerinden, şehir merkezine yakınlığıyla bilinen, çevreyolunun hemen yanında sessiz sakin ve huzur dolu bir site… BEŞ YILDIZ 1. ETAP sitesindeyiz. Site hayatı nasıldır? Niçin tercih edilir? Site aidatları çok mu yüksek? Sitelerde komşuluk ilişkileri nasıl? Tüm bu sorularımızı açık yüreklilikle yanıtlayan site yöneticisi Mehmet Ali Güneş’e teşekkür ediyor ve keyifli sohbetimize başlıyoruz: SİTEDE YAŞAM BEŞ YILDIZ SİTESİ 1. ETAP Mehmet Ali Güneş kimdir, kısaca kendinizden bahseder misiniz? 1960 Sivas Zara doğumluyum. Evliyim ve iki çocuk babasıyım. Yaşantımın büyük bölümü İstanbul’da geçti. Beyoğlu ticaret meslek lisesi mezunuyum. Yaklaşık 28 yıl İstanbul’da serbest muhasebecilik yaptım. Kısa süre de olsa ticaret hayatı geçmişim de var. 2001 yılından itibaren BEŞ YILDIZ 1. ETAP sitesinin yöneticiliğini yapmaktayım. Site yönetimi kaç kişiden oluşuyor? Sorumluluklarınız nelerdir? Yönetim kadromuz bölüm olarak ele alırsak 3’ ü yönetici, 2’ si denetim kurulu 2’ de denetim kurulu yardımcısı toplam 7 kişiden oluşmaktadır. Sorumluluklarımız bir hayli fazla, kat maliklerimizin bilmediği çok sayıda görevimiz var. Örneğin site içerisinde yürüyen bir çocuk yere düşse, biri asansörde kalsa… Kısacası site sakinlerinden fazla sorumluluklarımız var. Somut olarak söylemek gerekirse aidatların toplanması, çevre düzenlemesi park-bahçe-kamelyaların bakımonarımı, öncelikle sitemizin güvenliği sorumluluklarımızın başında gelmektedir. Ve yönetim olarak dışardan hiçbir hizmet almıyoruz. Bütün her şey ile biz ilgileniyoruz. Beş yıldız Sitesi 1. etapta kaç yaşında? Sitemiz on beş yıllık bir site. Beş yıldız site grubunun ilk yapılan yerleşim yeridir. Siteniz kaç blok ve kaç daireden oluşmakta? Sitemiz sekiz blok iki yüz seksen sekiz daireden oluşmaktadır. Site yönetimi olarak site sakinlerine ne gibi hizmetler sunuyorsunuz? Site yönetimi olarak ekstra bir hizmet veremiyoruz. Çünkü aktivite yapmak için müsait bir yerimiz yok. Yapabildiğimiz hizmet havuz ve parkımızın bakımını yapmak ve çöplerin toplanıp apartman temizliğinin yapılmasını sağlamak kalıyor. Beş Yıldız Sitesi’nde oturmanın ne gibi avantajı/dezavantajı vardır? Sitemizin avantajı, sitemiz düz bir alanda kurulmuş olması. Yeşil alanımızın SİTEDE YAŞAM BEŞ YILDIZ SİTESİ 1. ETAP diğer sitelerden fazla ve yanında çevreyolu olmasıdır. Bir önemli avantaj ise beş yıldız siteleri içerisinde en az aidat ödemesine sahip olmamızdır. Dezavantajımız ise otopark sıkıntısı olması. Her daire sadece bir arabasını site içerisine park edebilmektedir. Otopark alanının yeterli olmaması sebebiyle bu yola başvurulmaktadır. Apartman dairelerine göre site aidatlarının yüksek olmasının nedenleri nelerdir? Site aidatlarının yüksek olması tamamen çeşitli alanlarda hizmet satın alınmasıyla ilgilidir. Biz işleri kendi imkânlarımızla yapıyoruz ve dışarıdan hizmet satın alma yoluna gitmiyoruz. Bu nedenle bizim aidatlarımız genellemenin altında kalıyor. Yönetim olarak site sakinleriyle iletişiminiz nasıl? On dört yılın verdiği bir güven var site sakinleri ile aramızda. Ve bu sebepten dolayı iletişimimiz güzel. Karşılıklı anlayış önemli. Çok şükür anlayış ve hoş görülü site sakinlerimiz var. Tabii arada sorunlar olmuyor değil ancak karşılıklı anlayışla sorunu büyütmeden halletmeye çalışıyoruz. Beş yıldız Sitesinin, sizce başka sitelere göre en belirgin özelliği nedir? Sitemizin en belirgin özelliği çok yeşil alanımız var. Beş yıldız sitelerinin ilki olduğu için yeşil alanımız normalden çok fazla. Dairelerimiz metre kare olarak geniş ve iki farklı metre kareye sahip dairelerden oluşmaktadır. Bunlar giriş katlar ve üst katlardır. Bir diğer husus ise çevreyolu ve belediye binamızın yakın olması. Beş yıldız Sitesi 1. etap sonradan eklenen bölümler oldu mu? Sonradan yapılan bir bölümümüz yok. Sadece ilk yönetici olduğum dönemde 120 metre karelik bir alanı ofis ve sosyal alan olarak yapmak istedim. Fakat gerekli imza çoğunluğu sağlanamadığı için temelini attık öyle kaldı. Site sakinlerimizden onay çıkarsa neden olmasın devam edebiliriz. Röportaj : Engin Erköse HABERLER 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında tüm Çekmeköy Ay Yıldızlı Al Bayrağın rengine büründü. Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, AK Parti Çekmeköy İlçe Başkanı Salih Kırıcı ve Çekmeköy Belediye Başkan Yardımcısı Şahmettin Yüksel Çekmeköy esnafına bayrak dağıtımı gerçekleştirdi. 15 Temmuz darbe girişimi tüm yurtta olduğu gibi Çekmeköy’de de büyük bir direnişle karşılaştı. Başkomutandan emir gelene kadar meydanlarda olacaklarını belirten Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, Çekmeköy halkına demokrasiye sahip çıktıları için teşekkür etti. Mimar Sinan Mahallesi esnafını ziyaret eden Başkan Poyraz, burada esnafa bayrak dağıttı. Başkan Poyraz, AK Parti Çekmeköy İlçe Başkanı Salih Kırıcı ve Belediye Başkan Yardımcısı Şahmettin Yüksel, bazı dükkânlara bayrakları bizzat kendileri astı. Tüm hafta boyunca Çekmeköy’de esnafa ve vatandaşlara bayrak dağıtımı devam edecek. Başkan Poyraz esnafı ve vatandaşları alanlara demokrasi nöbetine davet etti. A lışverişe çıktığımızda, birbirinden alakasız şeyler alıp, sonra da neyle giyeceğini düşünenlerden misiniz? O halde birkaç önerimiz olacak size… Fazla para harcamadan, sadece temel birkaç parça kıyafetle bütün sezonu atlatabilirsiniz. İşte adım adım yapmanız gerekenler… AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 Gardırobu boşaltın! 92 Sonbahar aylarına girerken giyim alışverişleriniz… Kıyafetlerinizi göz önünde olmadan neye ihtiyacınız olup olmadığını kestiremezsiniz. Bunun için, gerekirse bütün gardırobunu boşaltıp, kıyafetlerinizin hepsini elden geçiriniz. Çöpe atılacakları, birisine verilecekleri ve tamir gerektirenleri tek tek gruplandırınız. İhtiyaçlarını belirleyin! Sezon ne olursa olsun, temel bazı kıyafetleriniz gardırobunuzda bulunması şart. Siyah klasik kesim bir pantolon, kaliteli bir jean etek ve her yerde giyebileceğiniz mevsimlik bir elbise her zaman hayatınızı kurtarır. Tabii modaya Fransız kalmamak için bu kıyafetlerle kombine edebileceğiniz trendy birkaç parça kıyafete de ihtiyacınız olacak. Trendi takip edin! Dergilerden, vitrinlerden ve TV’den sezonun trendini öğrenerek, çok sevdiğiniz, ancak modası geçtiği için artık giyemediğiniz parçaları nasıl değerlendirebileceğinizi öğrenebilirsiniz. Mesela modası geçen uzun jean eteğinizi, aynı şekilde jean ceketlerinizi, çeşitli aksesuarlarla veya ufak dokunuşlarla yeni bir görünüm kazandırabilirsiniz. Aksesuara yüklenin Eğer kıyafetleriniz çok sıradan olduğunu düşünüyorsanız, tezgâhlarda satılan değişik aksesuarlarla görünümünüzü zenginleştirebilirsiniz. Kıyafetinize uygun bilezik, kolye ve son günlerin trendi büyük plastik küpe ve takılardan edinebilirsiniz. Böylece yeni sezon ürünü olmasa bile çok tarz görünebilirsiniz. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Yeni sezonda her şeyin çok pahalı olduğu bir gerçek. Eğer bütçenizi zorlamadan modayı takip etmek istiyorsanız, kıyıda köşede kalmış ama çok trendy parçalar satan mağazalardan yararlanabilirsiniz. Bunları kaliteli temel kıyafetlerinizle kombin yaptığınızda çok daha modaya uygun olacağından emin olabilirsiniz. Paraya kıyıp aldığınız kaliteli elbiseleriniz, aldığınız üç beş parça alınan tekstil ürünü ile kombin yaptığınızda eski bir kıyafet olduğu kimsenin dikkatini çekmeyecektir. AĞUSTOS 2016 Ucuz yerleri keşfet! 93 çekmeköy’ün tarİhİ AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 ALEMDAĞ’A JANDARMA KARAKOLU İNŞASI 94 Batum’dan hicret ederek İstanbul’a gelen ve Alemdağı’nda Atik Valide Sultan Vakfına ait koru üzerindeki dört bin dönümlük arazi üzerine yerleştirilen muhacirler kendilerine arazi açmak için buralardaki ormanları keserek tahrip ediyorlardı. Bu husustaki şikâyetlerin artması üzerine bazı tedbirler alınması yoluna gidildi. Bu tedbirlerden birisi de bölgeye bir karakol yapılması ve bu karakolda bulunan güvenlik güçleri vasıtasıyla ormanlardaki ağaçların kesilmesini önlemekti. Yapılması düşünülen karakol Alemdağı civarında bulunan Ermeni Köyü’nün 150 metre kuzeyinde ve Emlak-ı Seniyye dâhilinde ve bir zabıta kumandasında olarak 24 süvari askerini barındırabilecek şekilde inşa edilecekti. Bunun için Erkan-ı Harbiye-i Umûmiye Dairesi’nden keşif yapılarak, ayrıntılı bir rapor hazırlaması istendi. Konu ile ilgili çalışma yapılarak inşaatta kullanılacak malzemelerden diğer inşa edilecek kısımlara kadar olmak üzere ayrıntılı bir rapor hazırlanarak Meclis-i Mahsus-ı Vükela’ya (Bakanlar Kurulu) sunuldu. Bunun yanında ayrıca binanın planı da çizilmişti. İnşası düşünülen karakolun gerekli inceleme ve keşifler yapıldıktan sonra 94.142 kuruşa mal olacağı anlaşıldı. Gerekli olan bu para, jandarma bütçesine dâhil olan umum inşaat masrafları karşılığı meyanında ödenecekti. Karakolda ikame edilmek üzere zabıtalarla birlikte 24 silahlı ve atlı askerin kayıtlarının yapılması ve burada görevlendirilmesi ve maaşlarının da ona göre yapılması gerekiyordu. Bunun için gerekli yazışmalar yapıldı. Meclis-i Mahsus-ı Vükela’da yapılan görüşmelerde farklı bir sonuç ortaya çıktı. Burada bir miktar jandarma bulundurulmasının amacının muhacirlerin ormanları tahrip etmesini engellemek olduğu, bunun da 5-6 jandarma ile gerçekleştirilebileceği ifade edildi. Bundan dolayı da bu kadar donanımlı ve büyük bir karakolun yapılmasına gerek olmadığı kanaatine varıldı. Yeni bir bina yapmak yerine orada bulundurulacak 5-6 jandarma için kiralamak suretiyle bir ev tedariki ya da 5-10 bin kuruş harcanarak küçük bir bina inşasının uygun olacağı kanaatine varıldı ve bunun da çekmeköy’ün tarİhİ ALEMDAĞ’A POLİS KARAKOLU İÇİN BİNA KİRALANMASI İkinci Abdülhamid iktidarının son dönemlerinde ülkenin birçok yerinde asayişin temini ile ilgili sıkıntılar ortaya çıkmıştı. Çekmeköy bölgesi de bu sıkıntılarla karşı karşıya gelen yerlerin başında geliyordu. Bir taraftan muhacirlerin yerleştirilmesi ve bunların asayişi bozan hareketleri, diğer taraftan bölgede bulunan gayrimüslim unsurların rahat durmaması bazı tedbirlerin alınmasını gerekli kıldı. Muhacirlerin çıkardıkları huzursuzluklarla ilgili daha önce Alemdağ’a bir jandarma karakolu yapılmıştı. Asayişin temini için bu defa da bir polis karakolu yapılması düşünüldü ve bu maksatla yeni bir bina yapılmayarak, bölge ahalisinden otelci Avakim’in evi kiralandı. Bu bina Alemdağı’nda bulundurulan polis memurlarının ikametine tahsis edildi. 14 Nisan 1907 tarihinden itibaren kullanılmaya başlanan binanın aylık kirası 3 Mecidiye idi. Binanın kira bedeli Alemdağı’nın bağlı olduğu Kartal Kaymakamlığı’ndan karşılanacaktı. Ancak o dönem Kudüs-i Şerif Sancağı’nda bulunan polis karakolu için ayrılmış olan 3.350 kuruşluk kira bedelinin burada harcanmadığı anlaşılmıştı. Bu paradan Alemdağı polis karakolunun bir yıllık kira bedeli için gerekli olan 720 kuruşun alınarak ödenmesi Şura-yı Devlet (Danıştay) Maliye Dairesi üyelerince kararlaştırıldı. Arif Kolay – İstanbul’un Yaşam Pınarı: Çekmeköy isimli eserden alınmıştır. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Bunun üzerine konu tekrar görüş alınmak üzere Harbiye Nezareti’ne havale edildi. Harbiye Nezareti Emlak-ı Hümâyun İdaresi’nden de 20 Ocak 1895 tarihli bir yazıyla verilen cevapta, Alemdağı’nda Atik Valide Sultan Evkafı’ndan bulunan koru dâhilinde iskân edilen Batum muhacirlerinin koruyu tahrip etmemeleri için orada 5-6 süvariyi barındıracak bir karakol inşası ile ilgili yeni bir düzenleme yapıldı. 5-6 kişilik yeni bir karakol planı çizildi ve inşaata başlanması için izin istendi. AĞUSTOS 2016 Seraskerlik makamına bildirilmesi kararlaştırıldı. 95 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 AİLEMİZİN ÇINARLARI 96 PAYLAŞMAYI YENİDEN HATIRLAMAK.. Hayri Girgin/Sırapınar Sırapınar… Ard arda pınarların sıralanmasından ve yaz kış her canlıya hayat vermesinden alır, bu köy ismini. Bir yanı ormandır, bir yanı tarla bağ bahçe. Bu köyde geçim topraktandır. Ağaçtan ve ormandandır. 1942 yılında dünyaya gelir Hayri Amca. Sırapınar köyünün üç çeyrek yüzyılına şahitlik etmiştir. Aile büyüklerinden dinlediğine göre sekiz yüzyılı aşkın bir tarihe sahipmiş Sırapınar. Ahşap bir evde açmıştır gözünü dünyaya. İki katlı, üç odalı evde 6 kardeş birlikte büyümüşler. Tarlada, bağda, bahçede birlikte çalışmışlar ve kardeşler zamanı geldiğinde teker teker yuvadan uçup birer aile kurmuşlar. Hayri amca kamyon şoförlüğü ve daha sonra da İETT’de otobüs şoförlüğü yaparak hayatını kazanmaya başlar. Emekli oluncaya kadar bu kurumda çalışan Hayri Amca bu esnada İstanbul’u semt semt gezer. Böylece sadece Çekmeköy’ün değil aynı AĞUSTOS 2016 Hayri Amca’nın ailesi geçimini tarım, hayvancılık ve ormancılıktan kazanır. 70’li yıllara kadar Hayri Amca’nın ailesi pirinç de eker. Ömerli Barajı’nın kurulmasıyla birlikte ise Sırapınar ve çevresinde pirinç tarımı sona erer. 90’lı yıllarda inşa edilen Şile otobanından önce yollar, Çekmeköy’ün mahalleleri arasından geçerek Üsküdar’a ulaşırmış. Sırapınar’dan hareket eden otobüs önce Alemdağ’a ardından Sultançifliği’ne ardından Çekmeköy’e ve sonra da ‘Dodullu’ köyü üzerinden Ümraniye ve Üsküdar’a gidermiş. Bir şoför olarak bu yolları karış karış dokuyan Hayri Amca şimdilerde ulaşımın ne kadar rahat ve kolay olduğundan sitayişle bahsediyor. Üsküdar’dan Çekmeköy’e dönmek için otobüse yetişemeyen bir Çekmeköylü ya da Sırapınarlı ya yürüyerek gelirmiş ya da Bağlarbaşı veya Dudullu’da bulunan hanlardan birinde gecelermiş. Çünkü dönüş bir hayli zor ve tehlikeliymiş. Yol kesmelerin ve gaspların sıkça yaşandığı bu dönemde özellikle Bağlarbaşı’ndaki han yolcular için hayat kurtarır nitelikteymiş. Günümüzde gittikçe birçok değerin azalmaya başladığından hatta yok olduğundan yakınıyor Hayri Amca. Geçmişte komşuluk ilişkilerinin daha sıkı olduğunu, yardımlaşmaların olduğunu anlatıyor. Zorda kalan bir komşuya imece usulü yardım edildiğini, şimdilerde ise bu bağın zayıfladığını dile getiriyor. Bayramlarda Koçullu, Ömerli ve Sırapınar köyleri arasında, her gün bir diğer köyü ziyaret şeklinde bayramlaşma merasimleri gerçekleşmekte olduğunu anlatıyor Hayri Amca. Bugün Çekmeköy, eskiye nazaran gelişmiş ve modern bir ilçe... 70’li ve 80’li yıllarda Çekmeköy’ü oluşturan köylerde birçok sorun yaşanmasına rağmen komşuluk ve yardımseverlik gibi önemli hasletler sürdürülüyor, Çekme Köyü’nden Sırapınar’a, Sırapınar’dan Ömerli Köyü’ne ilişkiler oldukça sağlam devam ediyormuş. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ zamanda tüm İstanbul’un gelişimine şahitlik eder. 97 8000 İşçinin emek verdiği ve 39 ay gibi kısa bir zamanda tamamlanan Osmangazi Köprüsü’nün açılışı yapıldı. Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Yeni Türkiye’nin inşasının önünde kimse duramayacaktır, 2023 hedeflerimize ulaşmamızı kimse engelleyemeyecektir” dedi. İ stanbul Atatürk Havalimanı’nda meydana gelen terör saldırısında hayatını kaybedenleri rahmetle andığını belirterek, sözlerine başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaralılarımıza şifalar ve milletimize başsağlığı diledi. Hiçbir zaman eğilmediklerini ve eğilmeyeceklerini, sadece Allah’ın huzurunda rükûda eğileceklerini belirtti. Ülkede bir yandan çok sevindirici gelişmeler yaşanırken diğer yandan da terör örgütlerinin insanlık dışı eylemlerinin sürdüğünü dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi; “Bölücü terör örgütü PKK bir yandan, YPG bir yandan, DAEŞ denilen karanlık örgüt diğer yandan, irili ufaklı başka örgütler öte taraftan, tasmalarını ellerinde tutan güçler tarafından ülkemizin üzerine salıverilmiştir. Biz bu maşa örgütlerin de onları üzerimize salanların da amaçlarını gayet iyi biliyoruz. Ne kadar çok kan dökerlerse ne kadar çok can yakarlarsa Türkiye’nin o kadar hızlı bir şekilde diz çökeceğini, hedeflerinden vazgeçeceğini, teslim olacağını sanıyorlar. Yanıldıklarını Güneydoğu Anadolu Bölgemizdeki çukur eylemlerinde gördüler.” “TERÖR ÖRGÜTLERİNİN TÜMÜNÜ REDDEDEN BİR ÜLKEYİZ” Türkiye’de bugün patlayan bombaların yarın onları Türkiye’ye gönderenlerin elinde de infilak edeceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz hiçbir ayrıma tabi tutmaksızın terörü, terör örgütlerini, teröristleri topyekûn reddeden bir ülkeyiz. Aynı onurlu tavrı diğer devletlerden de bekliyoruz. Rabbim, milletime bir daha böyle acılar yaşatmasın diyorum” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, savaş meydanında verilen kayıpların mücadelenin durmasına sebep olmayacağını, verilen her kaybın zafere ulaşma azmini, kazanma hırsını daha da artıracağını ifade ederek, terör örgütlerinin ve onları kullananların Türkiye’nin önüne bariyerler kurmalarına izin vermeyeceklerini kaydetti. “EN AZ 50 YIL ÖNCE YAPMAMIZ GEREKEN BİR PROJEYİ BUGÜN TAMAMLIYORUZ” Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbulİzmir Otoyolu’nun en önemli etaplarından birini oluşturan Osmangazi Köprüsü’nün hayırlı olmasını dileyerek, köprünün yanı sıra 12,6 kilometrelik GebzeAltınova bölümünün de açıldığını bildirdi Osmangazi Köprüsü’nün bitiminden Orhangazi’ye kadar olan bölümün daha önce açıldığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böylece otoyolumuzun Gebze’den Gemlik’e olan bölümünde kesintisiz seyahat imkânı mümkün hale geliyor. Bursa’ya kadar olan kısmın da büyük ölçüde tamamlandığını biliyorum. İnşallah o kısmın açılışı da en kısa sürede yapılacaktır. Böylece etap etap bu proje hizmete girecektir. Düşünebiliyor musunuz İstanbul-İzmir 8 saat, ama şimdi inşallah 3 saatin altına düşecek. Bu ne mutluluk... Sadece 3 saatin altına düşmekle kalmıyor aynı zamanda kaza riskinin de minimize olduğu bir dönem başlayacak” dedi. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 “ŞİMDİ GÜNDEMİMİZDE ÇANAKKALE 1915 KÖPRÜSÜ VAR” 100 İzmir Otoyolu’nun, Ege ve Marmara bölgelerinde yapılması planlanan otoyol ağının, Osmangazi Köprüsü’nün de Marmara Otoyolu ringinin de önemli bir parçasını oluşturduğunu belirterek, “Şimdi gündemimizde ne var biliyor musunuz? Ne olabilir? Evet, Çanakkale 1915 Köprüsü var. Fakat bir şey daha var. Onun sözünü Sayın Başbakan, ta bakanken birlikte kararını vermiştik. O da inşallah Kanal İstanbul Projesi. Bunu da hayata geçireceğiz. Bize ulusal değil, uluslararası camiada, evet, devrim niteliğinde yatırımlar yakışır. Bu millete bu yakışır. Biz bir çağı kapatan bir çağı açan ecdadın torunlarıyız, bize bunlar yakışır. İşte bu köprüyü de süratle inşa ettiğimizde Tekirdağ’dan Balıkesir istikametine kesintisiz otoyol hizmeti verilebilecek ve böylece Marmara Otoyolu ringi tamamlanmış olacaktır. Her zaman ifade ettiğim gibi yol medeniyettir, gelişmedir, büyümedir” dedi. TÜRKİYE’NİN 2023 HEDEFLERİ Cumhurbaşkanı Erdoğan, uluslararası alanda gerek ikili, gerek çok taraflı iş birliği platformları aracılığıyla ilişkileri geliştirmenin de çabası içinde olunacağını vurgulayarak,“ İşte Rusya ve İsrail’le başlattığımız yeni dönemin sadece ülkelerimiz arasında değil, bölgemizde de hayırlı gelişmelerin habercisi olacaktır. Türkiye tüm ilişkilerinde sadece kendi kazancını gözeten değil, karşılıklı olarak kazan-kazan esasına dayalı olarak bu dayanışmayı inşallah gerçekleştiren bir ülkedir. Bu bakımdan, bize dost olarak yaklaşan herkesin en büyük dostu olmayı sürdüreceğiz. Bize husumet besleyenleri caydırmak için de her türlü tedbiri almaktan çekinmeyeceğiz. Yeni Türkiye’nin inşasının önünde kimse duramayacaktır, 2023 hedeflerimize ulaşmamızı kimse engelleyemeyecektir. Gençler, 2053 ve 2071 vizyonlarımızı hayata geçirmesine kimse mani olamayacaktır. Siz 2053’ü göreceksiniz, ben göremeyeceğim. Allah yar ve yardımcımız olsun. Bak biz şu anda tarlaya tohumları ekiyoruz, inşallah sizler hasada duracaksınız” dedi. Önümüzdeki dönemde 780 bin kilometrekarelik vatan topraklarında birçok yatırımlarla yola devam edileceğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama ben sizden bir şey istiyorum, ne istiyorum? Gençler, bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız, bunu başarmamız lazım, birbirimizi de Allah için seveceğiz.” Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Yıldırım ile birlikte Osmangazi Köprüsü’nün açılışının ardından işçilerle ve vatandaşlarla iftarda bir araya geldi. İftara Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Başbakan Yıldırım’ın eşi Semiha Yıldırım ve Arnavutluk Başbakanı Edi Rama’nın yanı sıra çok sayıda bakan da katıldı. öne çıkan haberler Erzincan’da iki lise öğrencisi boyundan aşağısı felç olan hastalar için özel bir web tasarımı hazırladı. Felçli hastaların günlük yaşamlarını kolaylaştıracak olan projeye imza atan lise öğrencileri Tokat’ta düzenlenen Ulusal Özel Çocuklar İçin Özgün Proje yarışmasında Türkiye birincisi oldu. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 Erzincan Fatih Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde öğrenim gören 17 yaşındaki lise 12’nci sınıf öğrencileri Mehmet Kerem Akın ve Murat Canpolat, yaptıkları web tasarım projesi ile boyundan aşağısı felç olan hastaların günlük yaşamlarını kolaylaştırıyor. Özel bir rehabilitasyon merkezi ziyaretinde engelli vatandaşların yaşadıkları zorlukları gören ve bundan esinlenerek böyle bir projeye yapmaya karar veren Mehmet Kerem Akın ve Murat Canpolat, koordinatör öğretmenleri Yakup İlhak’ın da desteği ile proje hazırlamaya başladı. Hazırladıkları proje ile boyundan aşağısı felç olan hastalar, baş kontrolü ile bilgisayarı kontrol ediyor. Özel hazırlanan web tasarımı ile felçli hastalar, yataklarını sağa sola çevirip istenilen konuma getirebiliyorlar. Proje ile felçliler ayrıca yakınlarına baş kontrolü ile klavye kullanarak SMS atabiliyor, konuşmalara kısa kelimeler ile cevap verebiliyor ve internette gezinebiliyor. TÜBİTAK yarışmalarına katılmak için böyle bir proje hazırlayan Mehmet Kerem Akın ve Murat Canpolat, Tokat’ta düzenlenen Ulusal Özel Çocuklar İçin Özgün Proje yarışmasında Türkiye birinci olmayı başardı. Öğrenciler projelerini geliştirerek rehabilitasyon merkezlerinde felçli hastaların kullanımına sunmayı hedefliyor. 102 Doğada canlı ya da cansız olan her şeyin bir varoluş, bir yaratılış sebebi vardır. Arı, her yönü ile insanlığa ve doğaya faydalı bir böcektir. Arının poleni, zehri ve balı pek çok hastalığın tedavisinde önemli rol oynamaktadır. Arı ölümlerinin son yıllarda artması üzerine Uludağ Üniversitesinde (UÜ) başlatılan suni tohumlama çalışmaları kapsamında, verimli ve uzun ömre sahip güçlü arı kolonileri oluşturulması amaçlanıyor. Bu çalışmayla, uzun vadede Türkiye’de güçlü ve dayanıklı arı ırklarının korunması, sayılarının artırılması ve arı ölümlerinin önüne geçilmesi hedefleniyor. Son yıllarda artan arı ölümleri nedeniyle bu projeye başlatılmıştır. Bu proje için kovanlarda kaliteli ana arı ve erkek üretilip, ana arılar belli bir yaşa geldiği zaman bir takım önlemler alınarak doğal çiftleşmeleri engelleniyor. Çiftleşme mevsimi geldiği zaman dayanıklı ve belli bir olgunluğa erişmiş erkek arıların semenleri alınıyor. Alınan semen mikroskop altında ana arıya enjekte edilerek suni tohumlama işlemini gerçekleştiriliyor. Daha sonra ana arıları kovanlara bırakarak performansları takip ediliyor. Projenin arı ölümlerinin azalmasına yardımcı olacağı aynı zamanda üretilen kaliteli arı ile bal ve arı ürünlerinin de verimin artacağını hedefleniyor. ÖNE ÇIKAN HABERLER Erzurum’un Tortum ilçesinde Ali Yıldırım, köyünden geçen dereden ürettiği elektrikle, evinin ve işlettiği alabalık çiftliğinin enerji ihtiyacını karşılıyor. Ali Yıldırım, evinin önünde akan dereden ürettiği elektrik ile evinin ve işlettiği alabalık çiftliğiyle fırının bütün enerji ihtiyacını karşılıyor. Tortum’da alabalık tesisi işleten 57 yaşındaki Yıldırım, Kazandere köyündeki HES projesinden esinlenerek 2 yıl önce evi ve tesisi için dere suyundan elektrik üretmeye başladı. Yıldırım, ürettiği elektrik fazla gelince enerjiyi harcamak için bir de fırın kurdu. Yaklaşık 40 bin lira harcayarak evinin önünden geçen dereye küçük bir santral kurduğunu ifade eden Yıldırım, “Bu sayede kışın evimin ısınmasından elektrik ihtiyacına, tesis aydınlatmasından elektrikli taş fırının işletmesine kadar bütün elektrik ihtiyacımı bedava karşılıyorum. Hem de karlı oluyor. İmkanım olsa köyümün bütün elektrik ihtiyacını karşılarım,” dedi. Bugün, bir yerden bir yere karadan gitmek için en kullanışlı yol, kuşkusuz demiryoludur. Birçok kazayı önlemek amacıyla ray üzerindeki kırık ve çatlakları titreşim yoluyla uzaktan algılayabilen sistem geliştirilerek bir yeniliğe daha imza atılmıştır. Ar-Ge çalışmalarını ODTÜ Teknokent’te sürdüren Türk Mühendisler bu alandaki ihtiyaca cevap vermek ve yerli bir çözüm üretmek amacıyla Ülkemizin akciğerleri olan ormanlarımızın kül olmasını engellemek ve çıkan yangınlara daha hızlı müdahale edebilmek amacıyla insansız yangın gözetleme kuleleri kuruluyor. Orman ve Su İşleri Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğünce (OGM) oluşturulan “İnsansız Yangın Gözetleme Kuleleri” ile herhangi bir yangın tehlikesinde erken tespit sayesinde yangınların kontrol altına alınması hedefleniyor. Günümüz mevcut sistemi, insan odaklı olduğu için müdahalelerde zaman zaman gecikme yaşanabiliyor ve yangını kontrol altına almak güçleşiyor. Orman yangınlarının söndürülmesinde erken tespit, hızlı ve etkin müdahale amacıyla ülke genelinde 776 yangın gözetleme kulesi ile ormanlar 24 saat kontrol altında tutuluyor. Adana ve Mersin’de geçen yıl 5 insansız gözetleme kulesiyle başlatılan pilot uygulama genişletecek. Bu yıl 8 insansız gözetleme kulesi Ege ve Akdeniz’deki bazı şehirlere kurulacak. “Ray Kırığı ve Çatlağını Uzaktan Yansıma Yöntemiyle Algılayan Sistem” ile bir ilke imza attılar. Sistem, ray üzerinde belirli bir frekansta oluşturulan titreşimin, biri uzakta olmak üzere 2 noktadan algılanması prensibiyle çalışıyor. İlk seviye sistem performans testleri Ankara-Konya Hızlı Tren Hattı üzerinde başarıyla tamamlanmıştır. AĞUSTOS 2016 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ 104 1 5 Temmuz 2016… “Türk ordusu yönetime bütünüyle el koydu...” TRT’de Fetö’cü (Fetullahçı Terör Örgütü) çete tarafından zorla okunan bildiride yer alan bu sözler, Türkiye’nin hemen her alanında darbe travmasını yaşamış her kesimden insanımız için son derece ürkütücüydü. Darbe kelime anlamı olarak “vuruş, çarpış, darp” demektir. Siyasi bir tanımlama olarak darbe; “bir ülkede yönetimi zorla ele geçirmektir”. Bu iki anlamı birleştirecek olursak darbe bir takım güçlerin ya da toplulukların iktidar olma ve halkın doğru kişiyi seçemeyeceğini düşünerek ülke yönetimine vurulmuş bir darptır. Darbe Kalkışması ise aynı tanımlamaya teğet olarak sadece ülke yönetimine vurulmaya çalışılan Darp Kalkışması’dır. Ülkemizin 1960’lı yıllarda başlayan darbeler tarihi, insanlarımıza ortalama her on yılda bir büyük bedeller ödetti. Tam bitti diye düşünüyorduk ki tüm milletçe bu akılsızca Kalkışma’ya şahit olduk. Darbe ya da kalkışma hangi düşünsel ya da ideolojik sebeplerle olursa olsun asla ama asla kabul edilemez. Yüzlerce insanın hayatına mal olduğu gibi ekonomiye verdiği zararla da her kesimi etkilemektedir. Bu nedenle ülkemiz darbeler nedeniyle uzun süre toparlanamamış, gelişememiştir. Bu kez bu durumda farklı bir boyut kazanmıştır. Dolar/TL, cuma akşamı gerçekleştirilen FETÖ darbe kalkışmasının ardından uluslararası piyasada 3,05’i görse de Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) aldığı önlemler ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in açıklamaları ile yeni haftada 2,94’ün altında dengelendi. Kalkışma sonrası Şimşek’in, “Mesajımız çok açık ve net, panik yapmaya gerek yok, sakin olmak lazım. Çok hızlı bir şekilde işimizin başına döndük. Türkiye’de değişen tek şey varsa o da demokrasimiz daha da güçlendi.” demesi, ayrıca ‘‘Ne büyümede ne dış dengede ne de diğer makroekonomik alanlarda. Ülkemiz, demokrasimiz, siyasi istikrarımız güçlenmiştir. Türkiye’nin önü açıktır. Çok hızlı bir şekilde tekrar yapısal reform gündemimize döneceğiz.” şeklindeki açıklamaları ile TCMB’den (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası) yapılan duyuruda, finansal piyasaların etkin işleyişinin sürdürülmesi amacıyla bazı tedbirler alındığı belirtilerek, “Merkez Bankası tarafından Sonuç olarak halkın huzur ve güvenini bozmayı, kalkınma ve gelişmeyi engellemeyi amaçlayan bu hain kalkışmayı nefretle kınıyor; Vatanı, Namusu, Bayrağı, Devleti için canlarını feda eden aziz şehitlerimize ALLAH’tan rahmet, Ailelerine ise büyük sabırlar, Yaralılarımıza ise Acil Şifalar diliyorum. AĞUSTOS 2016 Cuma günü, tankların sokaklara çıktığı sırada yüzde 4.6 değer kaybetmiş olsa da, TL dolar karşısında yüzde 2.5’in üzerinde değer kazanarak 18 Temmuz sabahında 2.9370 seviyesine toparlandı. Aslında piyasalarda kısa vadeli dalgalanma olsa da, kalıcı hasar oluşmamıştır. Olması gereken soğukkanlı davranabilmektir. Yapılan bu planlanmış, kapsamlı fakat akılsızca çılgın darbe kalkışmasında yapılabilecek en önemli tespit ise kanaatimce şudur: Ana unsur olan Vatandaş hesaba katılmadığı için bu hunharca hareket inanılmaz bir sürede bastırılmış; güçlenen demokrasi algısı ve tüm vatandaşların güç birliği, bu kalkışmayı sonuçsuz bırakmış ve piyasalardaki olumsuz etkiyi minumum seviyede sınırlandırmıştır. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ bankalara gerekli likidite limitsiz olarak sağlanacaktır.” ifadesi finans piyasalarına pozitif katkı sağladı. Avro/TL ise cuma akşamı uluslararası piyasada en yüksek 3,3697’yi görse de bugün düşüş eğiliminde hareket ederek 18 Temmuz sabahı 3,2470 seviyesinde dengelendi. Türk Lirası 15 Temmuz 105 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 HABERLER 106 DEMOKRASİ NÖBETİNDEKİ MUHTARLARLA İSTİŞARE Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, mahalle muhtarlarıyla bir araya geldi. Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, Güngörmüşler Konağı’nda gerçekleştirilen toplantıda mahalle muhtarlarını ağırladı. Demokrasiye yapılan darbe girişiminin ardından mahallelerinde demokrasi nöbeti tutan vatandaşlarla birlikte hareket eden ve diğer kamu kurumlarıyla omuz omuza duran mahalle muhtarlarına teşekkür eden Başkan Poyraz, “ Bu dayanışma ile bu halkın bileğini kimse bükemez Allah’ın izniyle,” dedi. Başkan Poyraz, darbe girişimcileri tarafından yolda vurularak şehit edilen Acıbadem Muhtarı Mete Sertbaş’ı hatırlatarak, “Kendi askerinin kurşun sıkacağına kimse ihtimal vermedi. Herkes sivildi ve kardeş Mehmetçikleriyle konuşmaya çalışıyordu ki o üniformayı giyen teröristlerin kalleş yüzü ortaya çıktı. Şehit olan muhtarımıza, polisimize ve tüm sivillerimizi bir kez daha rahmet, minnetle anıyoruz. Bugün burada bu toplantıyı yapabiliyorsak onların sayesindedir. Allah onlardan razı olsun,” dedi Başkan Poyraz ve muhtarlar vatandaşın selameti için bundan sonra atılması gereken adımlar hakkında istişarelerde bulundu. Hayat pahalı, bütçem kısıtlı, ‘bu parayla nasıl tatil yaparım’ diye düşünüyorsanız lütfen okumaya devam edin. İstanbul… Hanlarıyla, boğazıyla, vapurlarıyla, köprüleriyle ve birçok nadide semtiyle şairlere ilham kaynağı olmuştur hep… İşte size kitaplara, filmlere konu olan dünyanın incisi İstanbul’umuzdan tatilinizin tadını doyasıya ve ucuza getireceğiniz alternatif öneriler. Çekmeköy’ün mesire alanları Şehirden uzaklaşmadan orman havası ile ciğerleriniz bayram edecek. Sizler için özel hazırlanmış tahta masalarda kahvaltı keyfinin ardından mangal yaparak tadı daima damağınızda kalacak bir gün yaşayın. Bu arada semaver eşliğinde çay içmenin tarifsiz hazzını yaşamak istiyorsanız çayı mutlaka Çekmeköy’ün birçok bölgesinden gürül gürül akan o dillere destan suyundan yapın. Hatta giderken birkaç damacana doldurmayı da ihmal etmeyin. Bağımlılık yapar bizden söylemesi. Ağva Müthiş doğası ile İstanbul’un yanı başında yer alan kafanızı dinleyebileceğiniz yerlerden biri de Ağva. İstanbul’un kuzeyinde, Göksu ve Yeşilçay derelerinin ortasında bir sahil kasabası olan Ağva’yı listenize mutlaka ekleyin. unutmayın. Miniatürk Türkiye’nin önemli turistik mekanla rının minyatürlerinin bulunduğu açık müze. Maket kent kurgusu ve farklı eğlence alanlarıyla ön plana çıkan Miniatürk’ü mutlaka görün. Yerebatan Sarnıcı yapabileceğiniz, ailenizle keyifli vakit geçirebileceğiniz İstanbul’un nadir yerlerindendir. Gülhane parkı Belgrad Ormanları AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 Belgrad Ormanı, doğa yürüyüşleri 108 Tarihi atmosferin tam göbeğinde yer alan, güzel manzarası ile göz kamaştıran Gülhane Parkında damak tadınıza uygun bir şeyler yiyebilir, manzaraya karşı güzel bir çay keyfi yaparak günün yorgunluğunu atabilirsiniz. Galata Kulesinde Hezarfen olmak İstanbul’u tepeden seyretmeye hazır olun… Göreceğiniz müthiş manzara karşısında şok olacağınızın garantisi bizden. Fotoğraf makinanızı yanınıza almayı sakın İstanbul’un Bizans Dönemi’nden kalma en görkemli yapılarından biri olan Yerebatan Sarnıcı, Bizans ve Osmanlı saraylarının su ihtiyacını karşılamak için kullanılmış, şimdiyse müze olarak hizmet veriyor. İstanbul Sultanahmet’te yer alan Yerebatan Sarnıcı görülmesi gereken tarihi yerlerdendir. Topkapı Sarayı Osmanlı Devleti’nin yönetim merkezi olan Topkapı sarayı, içindeki bir birinden özel bölümleriyle tarihi adeta önünüze serecek. Göreceğiniz nadide ve bir o kadar da paha biçilmez tarihi eserlere bayılacak, sarayın büyülü atmosferi karşısında geçmişe yolculuk edeceksiniz. İstanbul Surları İstanbul’da yaşayanların unuttuğu yerler olan surlar tarihe yeniden TATİLİN ÖZEL ADRESİ Sualtının ilginç yaratıklarını sualtı parklarında gezerek keşfetmeye hazır olun. İlk defa bu kadar yakından görme imkanı bulacağınız su altı dünyasının farklı yaratıkları sizleri başka âlemlere götürecek. Görkemli görüntüsü ile çok güzel anlar yaşayabileceğiniz bu akvaryum İstanbul Florya’da. Büyükada İstanbul’un tam ortasında bulunan adalardan en büyüğü olan Büyükada farklı atmosferinde hayaller dünyasına dalmaya ne dersiniz? Olabilir, mümkün, neden olmasın seslerini duyar gibiyim. Hazırsanız ada vapuru sizi bekliyor. Fayton turu, bisiklet gezisi ve su ürünlerinin birçok çeşidini tatmadan gelmeyin. Kız kulesi Yıllarca gördüğünüz belki de sadece bakmakla yetindiğiniz anlatılan rivayetlerini dinlemekle yetindiğiniz kız kulesine daha önce hiç gitmediniz mi? Hayır diyorsanız Mısır Çarşısı’ndan Tahtakale’ye İhtiyacınız olan hemen hemen her şeyi bulabileceğiniz bir gezintiye ne dersiniz? Özellikle hanımların hayır diyemeyeceği bu geziye baylar pek sıcak bakmayabilir. Bu geziye evet diyecek bayları uyarmadan edemeyeceğim. Lütfen hazırlıklı olun. Gördüklerinizi almamak için çok mücadele edeceksiniz bizden söylemesi. Çeşit çeşit baharatlar, kuruyemişler, kahve, kahvaltılıklar, zücaciyeler, kozmetik ürünleri ve daha neler neler… Kocaeli’nin Darıca ilçesinde yer alan hayvanat bahçesi, İstanbul ve çevre illerden gelen hayvan severlerin akınına uğruyor. Maymunlardan, balıklara. Zebralardan tropikal kuşlara. Aslanlardan, ayılara. kısacası belgesellerde görmeye alıştığınız envai çeşit hayvanları görülebileceğiniz özel bir mekan darıca hayvanat bahçesi ilginizi çekebilir. Büyükçekmece Aqua Marine İstanbul Büyükçekmece’de bulunan İstanbul’un en büyük Aqua su parkı olan Aqua Marine güney sahillerini aratmıyor. Birbirinden farklı havuzlarda yüzüp, kaydıraklarda kayıp, sürpriz sanatçıların mini konserleri ve yapılan animasyonlar eşliğinde doyasıya eğlenebilirsiniz. Piyer Loti’de Çay Teleferikle Piyer Loti’ye çıkıp, eski İstanbul manzarasını seyretmek gibisi yoktur herhalde… En uç noktaya kurulmuş kafelerde, çayınızı ya da kahvenizi büyük bir keyifle yudumlayabilirsiniz. Bir not daha… Özellikle gün batımında deklanşöre basmayı unutmayın. Darıca hayvanat bahçesi AĞUSTOS 2016 Akvaryum sizi kız kulesinde bir kahve içmeye bekliyoruz. Kahve bahane dostlar, maksat rivayetiyle dillere destan olan, yanından geçen her geminin saygı duruşuna geçtiği Kız kulesini gezmek. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ tanıklık etmek isteyenler için eşsiz bir fırsat. İstanbul’un kaderini çizen surlarımızı görmeyi ihmal etmeyin. 109 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 HABERLER 110 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde, 6 Ağustos 2013’te temeli atılan Üsküdar’daki Çamlıca Camii’nde Kadir Gecesi ihya edildi. Geçici olarak açılan camide yaklaşık 10 bin kişiyle teravih namazı kılındı. AĞUSTOS 2016 Yapım süreci devam eden cami, bir kültür kompleksi olarak tasarlandı. 3 bin 500 araçlık kapalı otoparka sahip olacak cami; 11 bin metrekare büyüklüğünde müze, 3 bin 500 metrekare büyüklüğünde sanat galerisi, 3 bin metrekare büyüklüğünde kütüphane, bin kişilik konferans salonu, 8 adet sanat atölyesi bulunacak, kapalı bölümlerinde 100 bin insanı barındırabilecek. Caminin halı serili alanında 25 bin kişi, avluda 12 bin 500 kişi ve dış avlu alanıyla birlikte yaklaşık 60 bin kişi aynı anda ibadet edebilecek. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ 60 bin kişi aynı anda ibadet edebilecek 111 Altın sözler Adam olmak cinsiyet meselesi değil, şahsiyet meselesidir. Bu hayatı fazla ciddiye almayın, nasıl olsa içinden sağ çıkamayacaksınız. Dev gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak lazım. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 Veren de o alan da o, nedir senden gidecek? Telaşını gören de, can senin zannedecek. 112 Ya Allah’a baş eğer hiç kimseye eğmezsin, ya da herkese baş eğer hiçbir şeye değmezsin. Aldığımız nefesi bile geri veriyorsak, hiçbir şey bizim değil. Kökünü beğenmeyen dal ve dalını beğenmeyen meyve olgunlaşmadan çürür. Üç günlük dünya için gayret üstüne gayret, ebedi bir yaşam için gayret yok hayret. Ölüm güzel bir şey, budur perde arkasından haber, güzel olmasaydı ölür müydü peygamber! Yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişirsen; hem yolunu kaybedersin, hem dostunu! İnsanlar ikiye ayrılır; vaktini beşe ayıranlar, vaktini boşa ayıranlar. İnsanın kazandığı paradan değil, paranın kazandığı insandan kork. Bana bir ben lazım, bir de beni anlayan. Beni bir ben anlarım, bir de beni yaradan. KISSADAN HİSSE KAVANOZDAKİ HAYAT Profesör, felsefe dersinde büyükçe bir kavanozu masanın üstüne koyar ve içerisini tenis topları ile doldurur. Daha sonra öğrencilerine dönerek kavanozun dolup dolmadığını sorar. Öğrenciler ittifakla kavanozun dolduğunu ifade ederler. Profesör bu sefer çakıl taşlarını çalkalayarak kavanoza döker, böylece çakıl taşları kayarak tenis toplarının aralarındaki boşlukları doldurur. Öğrencilere tekrar kavanozun dolup dolmadığını sorar. Öğrenciler; “evet doldu” der. Profesör bu kez kumu yavaşça kavanoza döker, kumlarda çakıl taşlarının aralarındaki boşlukları doldurur. Tekrar öğrencilere kavanozun dolup dolmadığını sorar. Öğrencilerde koro halinde “evet, bu kez gerçekten doldu” der. Profesör gülümser ve masanın altında hazır bekleyen iki fincan kahveyi kavanoza boşaltır. Kahve de kumların arasında kalan boşlukları doldurur. Profesör “eveeet” diyerek: “bu kavanozun sizin hayatınızı simgelediğini ifade etmeye çalıştım. Şöyle ki; bu tenis topları hayatınızdaki önemli şeylerdir. Dininiz, ibadetleriniz, aileniz, çocuklarınız, sıhhatiniz, arkadaşlarınız vs… Diğerlerini kaybetseniz de, bu önemli şeyler kalır ve hayatınızı doldurur. Çakıl taşları ise daha az önemli olanlar; işiniz, eviniz, arabanız vs. kum ise diğer ufak tefek şeylerdir. Şayet kavanoza önce kum doldurursanız çakıl taşlarına ve özellikle de tenis toplarına yeterli yer kalmazdı. Aynı şey hayatımız için de geçerli. Vaktimizi ve enerjimizi ufak tefek şeylere harcayarak israf edersek, önemli şeyler için vakit kalmayacaktır. Dikkatinizi mutluluğunuz için önem arz eden şeylere çevirin. Çocuklarınızla oynayın, sıhhatinize dikkat edin, eşinize ilgi gösterin, evinizin ihtiyaçlarını karşılayın. Kavanoza öncelikle tenis toplarını yerleştirin. Hayatınızdaki incelikleri sıralamayı iyi bilin, gerisi hep kumdur!” der. Bu arada bir öğrenci: “peki, o iki fincan kahve nedir hocam?” diye sorar. Profesör bilge tavırlarıyla ekler; “bu soruyu sorduğuna sevindim. Hayatınız ne kadar dolu olursa olsun, her zaman dostlarınız ve sevdiklerinizle bir fincan kahve içecek vakti ayırın!” Kodlu Arama 168 Alo Doktorum 113 Uluslararası Kayıt 115 Uluslarası Sıra Sorma 115 Bilinmeyen Numaralar 11811 Posta Kodu 119 Telefon Arıza 121 Ankesör Arıza 122 Teleks Arıza 123 Data Arıza 124 Radyo-TV Arıza 125 Kablo TV Arıza 126 Şehirlerarası Sıra sorma 131 Beklemesiz Arama 131 Çağrı 133 Yerinde Olmayan Abone 134 Uyandırma 135 Yangın İhbarı (İtfaiye) 110 Zabıta153 Trafik İmdat 154 Polis İmdat 155 Jandarma İmdat 156 Sahil Güvenlik 158 PTT Hizmet Danışma 161 Telekom Borç Sorma 163 Kodlu Arama 168 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Sıhhi İmdat (Ambulans) 112 Beklemesiz Arama 131 Çağrı 133 Yerinde Olmayan Abone 134 Uyandırma 135 Yangın İhbarı (İtfaiye) 110 Zabıta153 Trafik İmdat 154 Polis İmdat 155 Jandarma İmdat 156 Sahil Güvenlik 158 PTT Hizmet Danışma 161 Telekom Borç Sorma 163 AĞUSTOS 2016 ACiL TELEFONLAR 113 BUNLARI BİLİYORMUSUNUZ ? Domates, sarımsak, limon, maydanoz, armut: Damar sertliği ve dolaşım bozukluklarına iyi gelir. İnsan beyni her saniyede 11.000.000 bilgi kırıntısı alır, ama bunların yalnızca 40’ının farkındadır. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 Alaska’da bir kurbağa türü, soğuklar başlayınca 9 ay kendini dondurup 9 ay sonra hayatına kaldığı yerden devam etmektedir. 114 Ay’da hava olmadığı için orada yürümüş 12 adamın ayak izleri hala oradadır. Timsahlar hayatları boyunca 3000’e yakın diş çıkarırlar. Tırnaklar kış aylarında daha hızlı uzamaktadır. BUNLARI BİLİYORMUSUNUZ ? İnsanın gözü tam 576 megapikseldir. Gökkuşağı oluşması için güneş ışınlarının 40 dereceden az bir eğimle gelmesi gerekir. Bu yüzden gökkuşağı yalnız sabah ve akşamüstü olur. Koalalar o kadar tembeldirler ki neredeyse tüm yaşamlarını aynı ağacın üzerinde geçirirler. Müren balıklarının çift çenesi vardır. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 Ezberin çok olduğu bir sınav öncesinde 1 bardak havuç suyu için. Bu beyninizin hafıza bölümünü güçlendirir ve tam performans almanızı sağlar. Atlar bir ay kadar ayakta kalabilirler. 115 zeka soruları ZEKA OYUNLARI İŞLEM KARESİ 1’den 9’a kadar tüm rakamları kullanarak ve işlem önceliği kuralına dikkat ederek tüm sayıları yerleştirme oyunu AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 KELİME AVI 116 Geçmiş Sayının Çözümleri 40 360 368 371 X + + + 9 8 3 7 360 368 371 378 0 3 21 5 25 525 x 7 x 25 x 5 + 4 - 29 21 525 25 29 496 0 3 4 4 5 5 3 3 3 4 5 5 4 5 5 5 3 Hazırlayan/Düzenleyen: Fatma EROL bulmaca 1 3 5 2 4 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ 1- At sürüsü 2- İsimler 3- Yerin içinde, sıvı veya hamur kıvamında uçucu gazlarla doymuş olarak bulunan eriyik 4-Akarsuların taşıyıp yığdıkları balçık, kil vb. çok ince taneli şeylerin kum ve çakılla karışmasıyla oluşan yığın, lığ 5- Genellikle Batılı uluslarda hep bir ağızdan “yaşa” anlamlı destek vermek amacıyla kullanılan bir söz 6-Canlı varlıkların birey oluş sırasındaki gelişimi üzerinde ışığın yaptığı etki 7- Soğuğun etkisiyle veya kasın ani kasılması sonucunda bel bölgesinde birdenbire beliren ağrı 8-Mezar, kabir, metfen 9-Kesilen, yontulan veya rendelenen bir şeyden çıkan parça, kamga 10- Külhanbeyi, kabadayı 11- Okyanus 12- Güzel koku 13- Asma, fasulye vb. sarılgan bitkilerin tutunması için yanlarına dikilen sırık, ispalya 14- Yiyeceğin ve içeceğin tadı, tadımlık 15- Alımlı 16- Lise derecesinde okul 17- Bir yerin düzen ve güvenlik içinde bulunması durumu, düzenlilik, güvenlik 18- Yalıtılmış AĞUSTOS 2016 18 117 tARİFLER ha Bolat Zeli Zeliş’in Mutfak Sırları AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 Malzemeler 118 1 paket tuzsuz etimek Şerbeti için 2 su bardağı sıcak su 1,5 su bardağı toz şeker Muhallebisi için Damla sakızı 1 su bardağı un 125 gram margarin 1 litre süt 1 su bardağı şeker 1 adet yumurta Yapılışı Büyük boy borcama etimekleri yerleştirelim. Şerbeti için; tencereye hazırladığımız şekeri ve suyu koyup kaynatalım. Hazır olan bu şerbeti etimeklerin üzerine dökelim. Muhallebisini için; tencerede margarini eritelim ve içine döktüğümüz un sararmadan kavuralım. Karıştırarak süt ekleyelim. Devamlı karıştırmamız gerekiyor, çünkü topaklanabilir. Koyulaşmaya yakın dövülmüş damla sakızı ve toz şekeri ekleyelim. Biraz daha kaynadıktan sonra mikserle bir müddet çırpalım. Muhallebi sakızın etkisiyle kaymak gibi olacaktır. Muhallebiyi, şerbetli etimeğin üstüne dökelim. Biraz soğuyunca üstüne bolca hindistan cevizi serpiştirelim ve buzdolabında dinlenmeye bırakalım. ( Servis yapacağımız zaman dilimleyerek yapalım ) Afiyet olsun... tARİFLER Malzemeler 200 gr. yarma 1 su bardağı nohut 500 gr. Yoğurt Su Zeytinyağı Tuz, nane Yapılışı Öncelikle yarma ve nohutu haşlayın. Yoğurda istediğiniz kıvama göre su ekleyin ve karıştırın. Ardından yarma ve nohutları yoğurda ekleyip, karıştırın. Servise hazır çorbamıza zeytinyağı, tuz ve nane eklemeyi unutmayın. Soğuk içmenizi tavsiye ederim. Afiyet olsun. Yapılışı Mercimeği iyice yıkayıp süzdükten sonra sıcak suda yarım saat bekletin. Ardından yapraklarını ayırdığınız lahanayı suda 5 dakika haşlayın ve süzgece alın. Soğanı soyup mercimeği bir kaba alın. Maydanozu kıyın. Maydanoz, salça, bulgur, soğan, tuz ve karabiberi ekleyip karıştırın. Lahana yapraklarının büyüklerini iki parçaya ayırmayı unutmayın. Geniş kenarına bir kaşık kadar iç malzeme koyup kenarlarını katlayın ve sarın. Özellikle tabanı düz olan bir tencereye dış yaprakları serin. Sarmaları dizdikten sonra üzerine zeytinyağı gezdirin. Su eklemeyi de unutmayın. Sarmaların üzerini porselen bir tabakla kapattıktan sonra kısık ateşte 45 dakika kadar pişirin. Ilık servis yapmanızı tavsiye ederim Afiyet Olsun. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ 1 küçük boy beyaz lahana 1 su bardağı ince bulgur 1 çay bardağı yeşil mercimek 1,5 su bardağı su Yarım demet maydanoz 1 kahve fincanı zeytinyağı 2 çorba kaşığı domates püresi 1 büyük soğan 1 çorba kaşığı nane Tuz, karabiber 1 limon AĞUSTOS 2016 Malzemeler 119 pratİK BİLGİLER AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ AĞUSTOS 2016 Odaya sinen sigara kokusuna karşı; Odanızın bazı köşelerine ıslak bir sünger koyun. Islak sünger tüm sigara kokusunu alacaktır. 120 Dondurulmuş eti çözmek için; eti buzdolabından çıkarın. Çelik tencereyi ters çevirerek tezgahın üzerine koyun, üzerine kıyma ya da eti yerleştirin. Bunun üzerine de içi su dolu tencereyi koyun ve 5-10 dakika bekleyin. Etiniz hazır! Dondurulmuş eti sıcak suda asla bekletmeyin! Bu işlem dış kısmının pişmesine ve içten de bakterilerin üremesine neden olur. Donmuş haldeyken de sakın pişirmeyin, etiniz lezzet kaybına uğrar. Kahvaltı için en uygun yumurtayı arıyorsanız tazeliklerini suya koyarak anlayabilirsiniz. Taze yumurta dibe batarken, bayat yumurta suda yüzecektir. Haşlanmış yumurtaları daha rahat soymak için kaynayan suya bir kaşık kabartma tozu ekleyin. Çocuklarınızı su içmeye teşvik etmek ya da misafirlerinize güzel bir sunum hazırlamak istiyorsanız buz kalıplarınızı suyla doldurmadan önce küçük meyvelerle doldurun ve öyle dondurun. Birkaç muzu dilimleyip dondurucuda donmalarını bekledikten sonra blenderden geçirin dondurmanız hazır. Bu pratik tarifi ister yalnız başına ister tatlılarınızın yanında kullanabilirsiniz. Hamburger köftelerinizin yaparken şişmemelerini ve ekmek arasında düzgün görünmelerini istiyorsanız pişirmeden hemen önce ortalarına parmağınızla bastırmanız yeterli. Çilekleri saplarından ayırmak için bir pipete danışın. Çaya ayrı bir tat ve koku vermek istiyorsanız kavanozun içine, bir dilim elma ya da portakal kabuğu atın. Hatta çay demlerken portakal ve limon kabuğunu rendeleyerek de kullanabilirsiniz.