Ağustos 2016 - Çekmeköy Belediyesi

Transkript

Ağustos 2016 - Çekmeköy Belediyesi
Ahmet POYRAZ / Belediye Başkanı
Ahmet POYRAZ
Belediye Başkanı
Değerli Çekmeköy 2023 okuyucusu,
facebook.com/B
askanAhmetPo
yraz
twitter.com/A
hmettPoyraz
instagram.com
/ahmettpoyra
z
facebook.com
/cekmekoybele
diyesi
twitter.com/C
ekmekoybeltr
instagram.com
/cekmekoybele
youtube.com/c
ekmekoybeledi
diyesi
yesi
Stratejik olarak önemli bir ülkede yaşıyoruz. Ve bizlere şehitlerin kanıyla teslim
edilen bu ülkenin her zaman tam bağımsız olması için çalışıyoruz. Bugün kırklı
yaşlarına gelmiş kişiler üç darbe ve darbe teşebbüsü gördü. İlki 1980 yılında
gerçekleşen 12 Eylül darbesiydi. Sivil inisiyatifi yok eden ve ülkeyi geriye götüren
bu darbenin hala izleri bitmiş değil. Ardından 28 Şubat postmodern darbesini
yaşadık. Onbinlerce masum insanın özgürlüğü elinden alınırken, milyonlarca
gencin geleceği mahvedildi. Milyonlarca beyin yok edildi, köreltildi. İnsanların
en masum talebi olan giyim kuşamlara bile müdahale edildi.
Ve 15 Temmuz 2016 askeri darbe girişimi. Asker kılığına girmiş ve silahlı
kuvvetlerimizin içinde yuvalanmış bir grup terörist, yeryüzünde örneğine
rastlanmayacak bir şekilde milletin meclisini bombaladı. 246 sivil vatandaşı
kasten ve alenen öldürdü. Sapkın bir din anlayışına sahip, vatan haininden
aldıkları emirle yaptıkları bu darbe teşebbüsü, bu milletin destansı başkaldırısı
ile akamete uğradı. Milletimiz 15 Temmuz’da yeni bir Çanakkale destanı, yeni
bir Kurtuluş Savaşı destanı yazdı. Ve “söz konusu vatansa gerisi teferruattır.”
diyerek sokaklara indi.
Değerli Kardeşlerim,
Kendi iradesine sahip çıkmak üzere sokaklara dökülen her yaştan, her ideolojiden
kardeşime teşekkür ediyorum. Söz konusu vatan olunca tüm politik farklılıkları
bir kenara bırakarak hükümete destek veren, milli irade nöbetlerinde bizleri
yalnız bırakmayan tüm siyasi parti yöneticilerine teşekkür ediyorum. Bu yolda
şehit olan insanlarımıza Allah’tan rahmet, yaralı gazilerimize Yüce Allah’tan
acil şifalar temenni ediyorum.
Ahmet Poyraz
Çekmeköy Belediye Başkanı
İÇİNDEKİLER
9
34
AĞUSTOS 2016 Yıl:2 Sayı:21
Çekmeköy Belediyesi
Adına İmtiyaz Sahibi
Ahmet POYRAZ
Genel Yayın Yönetmeni
Şahmettin Yüksel
Başkan Yardımcısı
Danışma Kurulu
Şenol Çetin-Başkan Yardımcısı
Latif Coşar-Başkan Yardımcısı
Eyüp Yıldırım-Başkan Yardımcısı
Ahmet Epli-Başkan Yardımcısı
Fatih Sırmacı-Başkan Yardımcısı
Genel Yayın Koordinatörü
Muhammed Sarı
Kültür ve Sosyal İşler Müdürü
PÜSKÜRTÜLEN DARBE
Kevser Tekin
Sabır ve Zerafetin Adı Tezhip
Gülüzar Çevik
54
Sağlıklı Bir Yaşam Sağlıklı Bir Uyku İle Mümkün
B.Cengiz Bahar
61
Stres bizi yönetiyor, Biz mi Stresi ?
Ayşe Nurcan Özüçağlıyan
64
Peygamberimizi Doğru Anlıyor Muyuz ?
Hikmet Tekin
70
Spor
Cüneyt Şen
89
Sitede Yaşam - Beş Yıldız Sitesi 1.Etap
106
109
Feto / PDY Kalkışması Sonrası Ekonomi
Mehmet Duman
Alternatif Tatilin EN Özel Adresi İstanbul
Editör
Soner Kartal
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
Yayın Kurulu
Muhammed Sarı
Salih Gebel
Ömer İslam
Cem Mutlu
Hikmet Tekin
Mehmet Duman
2
Haber Servisi
Çekmeköy Belediyesi Basın Yayın ve
Halkla İlişkiler Müdürlüğü
Tasarım
Greenart Reklam
Matbaa
Greenart Reklam
İletişim
Çekmeköy Belediyesi
Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü
cekmekoy2023@cekmekoy.bel.tr
Tel:0216 484 82 57
Yayınlanan yazıların sorumluluğu yazara aittir.
Gönderilen yazılar, yayınlansın yayınlanmasın iade edilmez.
Gönderilen yazılarda gerekli editoryal değişiklikler yapılabilir.
Bu dergide kullanılan yazı ve görseller izin almak ve
kaynak göstermek şartıyla kullanılabilir, alıntı yapılabilir.
26
Beykoz Belediye
Başkanı Yücel Çelikbilek
En uzun süre başkanlık yapmış Belediye Başkanlarından
biri hiç kuşkusuz Yücel Çelikbilek’tir. Samimiyeti,
dürüstlüğü ve bilge kişiliğiyle 3 dönemdir Beykoz
halkının güvenini kazanan Beykoz Belediye Başkanı Yücel
Çelikbilek’i konuk ettik bu ayki sayımızda.
EDİTÖRDEN
Soner KARTAL
AĞRI
23
Başarı Hikayeleriyle
Parmak Isırtan
Fırmalarımız
Fatih Kıral
41
AK Parti
Meclis Üyemiz
Yücel Yalçınkaya
Çoğu zaman elimizdekilerin bize verilenlerin
kıymetini bilmiyor, bilemiyor ve şükretmiyoruz.
Saçımızın, gözümüzün renginden, boyumuzun
uzunluğuna kadar sürekli bir başkası olma
çabalarımız neticesinde şükürden uzak yaşıyoruz.
Her insanın hayatı şükredeceği nimetlerle doludur,
yeter ki gözlerimizi görmez eden şeytan ve
onun hizmetkarlarından uzak duralım. Kıymetli
Çekmeköy2023 okurları şimdi yazacaklarımı lütfen
dikkatle okuyunuz. Zira ben okuyunca hemen
aynaya bakıp gördüğüm görmediğim, bildiğim
bilmediğim tüm nimetler için, bir kez daha yüce
rabbime şükrettim ve etmediğim günler için de,
O’nun yüce merhametine sığındım.
Burnunun yapısından memnun olmayan bir
kişi doktora başvurmuş ve burnunun şeklini
değiştirmek istediğini söylemiş. Daha sonra
doktorla birlikte ona en uygun burnu bulmak
için araştırmaya koyulmuşlar. Yüzleri kapalı
fotoğraflardan kendine uygun burnu arayan
adam, uzun bir süre doktorla beraber burun
fotoğraflarına bakmış. Sonunda kendine uygun
bir burun fotoğrafı görünce heyecanla “Tamam
işte bu. Benim yüzüme uygun burun, bu.” diye
sevinmiş. Daha sonra doktor, fotoğrafın geri kalan
kısmını açmış, adamın karşısına değiştirmeyi
düşündüğü burnu, yani kendi burnu çıkmış.
Son günlerde moda haline gelen bizde
olmayanların listesini yapmayalım, gelin nefes
aldığı her anın kıymetini bilen, vatanına, milletine,
namusuna, Al yıldızlı bayrağına sahip çıkan birer
birey olalım. Yokluğu yaşamadan varlığın kıymetini
bilenlerden olabilmek ümidiyle diyor hepinizi
Allah’a emanet ediyorum.
Adresimiz: cekmekoy2023@cekmekoy.bel.tr ve
cekmekoy2023.com
Ayrıca sosyal medyada Twitter ve Facebook’ta
bizimle iletişime geçebilirsiniz.
AĞUSTOS 2016
TÜRKİYE’Yİ
Geziyoruz...
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
50
Değerini Bilmek…
3
TÜRKİYE’NİN DÜNYA MİRASLARI 2
Karabük / Safranbolu Şehri
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
Türk kentsel tarihinin bozulmamış bir örneği
olan bu şehir, geleneksel şehir dokusu, ahşap
yığma evleri ve anıtsal yapılarıyla bütünü
sit ilan edilmiş ender kentlerden biri olarak
1994 yılından bu yana UNESCO Dünya Miras
Listesinde yer alıyor.
4
Edirne / Selimiye Camii
ve Külliyesi
İstanbul fethedilmeden önce Osmanlı
İmparatorluğu’nun başkenti olan Edirne’nin en
önemli anıtsal eseri olan ve şehrin siluetini taçlandıran
Selimiye Camii ve Külliyesi, 16. yy.’da Mimar Sinan
tarafından Sultan II. Selim adına yaptırılmıştır. Sinan’ın
Ustalık Dönemi eseri, mimarlık sanatının en görkemli
eserlerinden biri olarak kabul edilmektedir.
TÜRKİYE’NİN DÜNYA MİRASLARI 2
İzmir / Bergama Çok Katmanlı Kültürel
Peyzaj Alanı
Kale Dağı’nın tepesindeki antik Pergamon
kenti anıtsal mimarisi ile Helenistik dönem şehir
planlamacılığının en iyi örneklerindendir. Pergamon,
Attalos Hanedanlığı’nın başkentidir. Antik kent hem
siyasi hem de kültürel bir merkezdi, kitaplığında
60 bin eser bulunmaktadır. Mısır Kralı, Bergama
Kütüphanesi’nin İskenderiye Kütüphanesini
geçmemesi için Anadolu’ya papirüs ihracını
yasaklamış. Bunun üzerine kağıtsız kalan Bergama,
Kral II. Eumenes’in yeni bir kağıt icat edene büyük
ödül vaat etmesi ile o zamanki Kütüphane Müdürü
Krates oğlak derilerini işleyerek yazılabilir hale
getirdi.
Bursa / Bursa ve Cumalıkızık
Osmanlı İmparatorluğunun Doğuşu
Çatalhöyük, dünyanın en eski şehridir. Orta Anadolu’da günümüzden 9 bin yıl önce Neolitik Çağ ve
Kalkolitik Çağ’da yerleşim yeri olmuştur. İnsanlığın
gelişiminde önemli bir evre olan yerleşik toplumsal
hayata geçişle birlikte, tarımın başlangıcı ve avcılık
gibi önemli sosyal değişim ve gelişmelere tanıklık
eden Çatalhöyük Neolitik Kenti, Güney Anadolu
Platosu’nda yaklaşık 14ha.lık bir alan üzerinde yer
almaktadır.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Konya / Çatalhöyük
Neolitik Kenti
AĞUSTOS 2016
Osmanlı İmparatorluğunun ilk başkenti olarak
kurulan ve külliyelerle şekillenen Bursa’nın
tarih boyunca sahip olduğu önemli ticari rolü,
kentteki büyük hanlar, bedesten ve çarşılarla
ortaya konulmaktadır. Cumalıkızık Köyü ve
çevresindeki diğer vakıf köylerinin, payitaht
Bursa’nın kent merkezindeki hanlar ve külliyelerle ekonomik ilişkileri, Osmanlı’nın bütün
kurumlarıyla bir beylikten imparatorluk haline
dönüşmesine önemli bir katkı sağlamıştır.
UNESCO Dünya Mirası Listesine 2014 yılında
eklenmiştir.
5
TÜRKİYE’NİN DÜNYA MİRASI 2
Diyarbakır / Diyarbakır Kalesi
ve Hevsel Bahçeleri
Bölgede hüküm süren medeniyetlerin ve
kültürlerin izlerini taşıyan, özgünlüğünü
ve binlerce yıllık tarihsel varlığını sürdüren
Diyarbakır Kalesi, surlar ve burçlar hâlâ orijinal
ve özgün kültür varlıkları olarak yaşıyor. Hevsel
Bahçeleri de yüzyıllardır işlevini sürdürüyor;
bahçe, tarımsal değerinin dışında kültürel ve
tarihi olarak da özgün bir yere sahip.
İzmir / Ephesos (Efes)
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
Antik dönemin en önemli merkezlerinden biri olan
Efes, tarih öncesi dönemden başlayarak Helenistik, Roma, Doğu Roma, Beylikler ve Osmanlı
dönemleri boyunca yaklaşık 9000 yıl kesintisiz
yerleşim görmüş, tarihinin tüm aşamalarında çok
önemli bir liman kenti, kültürel ve ticari merkez
olmuştur. Helenistik ve Roma Döneminin üstün
kentleşme, mimarlık, ayrıca dini tarihine de ışık
tutan simgeleri barındıran Efes’te farklı dönemlere
ait en üstün mimari ve kent planlama örnekleri
bulunmaktadır.
6
Çanakkale / Troya
Antik Kenti
Troya Antik Kenti, dünyadaki en ünlü
arkeolojik alanlardan birisidir. Troya coğrafi
konumu nedeniyle burada hüküm süren
uygarlıkların diğer bölgelerle ticari - kültürel
bağlantıları açısından daima çok önemli rol
üstlenmiştir. Troya Antik Kenti, 1998 yılından
bu yana UNESCO Dünya Mirası Listesinde
yer alıyor.
Çünkü, Türk askeri diye bildiğimiz
insanlar, sivil halkı ateşleyip
köprüde tanklarla acımasızca ezdi,
Gazi Meclisi fütursuzca f-16’larla
vurdu, cumhurbaşkanın kaldığı oteli
gözü dönmüş şekilde bombaladı.
Aynı milletin askeri polise doğrulttu
namlusunu. Kaç can verdik
demokrasiyi savunduğumuz o iki
gecede... Kaç can ulaştı şehitlik
mertebesine…
“Allah, bu millete bir daha
İstiklâl Marşı yazdırmasın” diye
duada bulunan Mehmet Akif, 15
Temmuz’u görmedi. İyi ki görmedin
ey istiklâl şairi, iyi ki yaşamadın o
anları. Başımız yerde sana karşı.
Tüm olanları evlerimizde
izlerken endişe yerini korkuya,
korku ise yerini cesarete bıraktı.
Geçmişindeki darbe izlerini henüz
üzerinden atmış bir ülke olarak bu
sefer bunun kolay olmayacağını
bildiğimizden meydanları işgal ettik
tabir yerindeyse. Dünyanın kalbi
olan cânım ülkemiz sınıf atlarken, iç
ve dış güçlerce bunun engellenmek
istendiğini zaten biliyorduk.
Dış güçler
neyse de, insanın düşmanı içinden,
vatanının bağrından olunca yara
daha mı çok oluyor ne? Tsk’nın
içine sızmış malum örgütün asker
görünümlü casusları, geçmişte
AĞUSTOS 2016
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
8
düşmanlarımızın bile
yapmadığı tüm alçaklıkları
yaptı. Tarihimizde
onca savaş yaşamış
olmamıza rağmen
tek bir kurşunun
bile değmediği
meclisimizi f-16’larla
bombalayan iç
düşmanlar insanlık
kitabının kaçıncı
sayfasında yazar?
Bakmayın boşuna,
vallahi onlarla
ilgili tek bir harf
bulamazsınız.
Bu sefer kolay olmadı
ama. Fötr şapkasını
kafasına takıp, ceketini
sırtına atıp da ülkeyi yüzüstü
bırakacak bir hükümet yoktu
karşılarında. Hop, durun bakalım!
Koyun o şapkayı, ceketi yerine.
Hem bizim ceketle ne işimiz
olur. Biz, daha bu meydanlara
çıkarken besmeleyle giymedik mi
kefenlerimizi? Şimdi demokrasiye,
milletin irade ettiği hükümete sahip
çıkma vakti… Onların da hesaba
katmadığı şeyler vardı. Köprüdeki
haberleri görüp eline sopa alıp
ayağındaki terliğiyle koşturan
teyzeleri, çocuklarını omuzlarına
püskürttü; 81 ilde okuttu darbenin
salâsını. Ruhuna el-Fatiha mı?
Haşa! Olsa olsa lanet okuruz tek
yürek olup.
Elinize yüzünüze
bulaştırdınız; çekilin ülke
kapısının önünden, çekilin
milletin gözü önünden,
defolun Türkiye’nin
sınırlarından. Peki bu millet
neleri unutmaz o günlere
dair? Hangi kareler kalır
akıllarda? Daha birkaç
gün geçmesine rağmen
gözlerimizin önünden
gitmeyen o an’lar:
alıp bayrak taşıyan amcaları,
dayıları, yaşlıları, bebek arabalarında
yarı uyanık bebekleri… Hesaba
katmadılar. Türk milletinin birlikberaberlik yemini ettiğini hesaba
katmadılar. Adnan Menderes’in
diyetini ödedi belki de ülkemiz. O
günlerde tek kişi ses çıkaramazken,
şimdi aynı millet tankların üstünde
bayrak sallayıp darbeyi püf diye
-15 Temmuz gecesinde olayın
başladığı yer olan Boğaziçi
Köprüsü’nü… İnsanlar her şeyden
habersiz olanı biteni izlerken,
gökyüzünü işgal eden f-16’lar
neredeyse yere inecek hale gelince
bir şeyler netleşmeye başlamıştı…
-Trt binasını basıp ellerindeki
sözde darbe bildirisini silah zoruyla
okuyan, bir evlat annesi spikeri…
Sesindeki ürkekliğin, gözündeki
endişenin evimize kadar girdiği
o anlarda, hiçbir satıra, hiçbir
cümleye itibar dahi etmedik.
Dedik ki, bu sefer hainlerin istediği
olmayacak. Dedik ki, biz nice
badireler atlattık, medya basıp ölüm
tehdidiyle metin okutanlardan
korkacak değiliz. Ve nitekim de
öyle oldu.
- Sonra, Cumhurbaşkanı
“Başkomutan” sıfatını sırtlayıp
halkına seslendi. Evlerinizde
durmayın, demokrasiye ve iradeye
sahip çıkın. Meydanlara inin.
Birliğinizi, beraberliğinizi onlara
karşı öyle bir gösterin ki, kazdıkları
darbeye kendileri düşsünler
yüzüstü. Öyle de oldu. Halk,
Başkomutanın sözlerini tekâlif-i
milliye emirleri belleyip akın etti
meydanlara. Siyasi görüşü ne
olursa olsun omuz omuza bayrak
salladık. Marşlar söyledik. Dualar
okuduk. Tekbirler getirdik. Tankların
üzerine silahsız, korumasız bir
şekilde atlayıp Ulubatlı Hasan
edasıyla Türk bayrağını sallandırdık.
Dedik ki, darbe öyle değil böyle
yapılır bilader!
- Ve gözlerimizin yaşardığı,
nefesimizin kesik kesik olduğu
o an... Komutanlar sözde darbe
emrini vermiş, er’lerse tatbikat adı
altında savaş sürdüğünü sanırken
içlerinden bazıları olayın aslında
böyle olmadığının farkına varmıştı
bile. Polisle asker karşı karşıya
gelecekti. Geldi de nitekim. Fakat
aralarında her şeyden habersiz
olanlar da yok değildi. Daha 20’li
yaşlarda darbe nedir görmemiş
olan toy er’leri koruyan kahraman
polisimiz… “Döver miyim, o benim
kardeşim” deyip sarıldı o gencecik
er’e. İçimin nicedir böyle cızladığını
bilmem. Bu cızlanma ne zaman
küllenir, onu da bilmem.
Ben bir öğretmenim… Olanlara
tepkisiz kalıp oturduğum yerden
atıp tutarsam, meydanlara çıkıp
devlete sahip çıkmazsam, yarın
öğrencilerime nasıl bahsederim
“vatan” dan? Onlara nasıl anlatırım
vatan müdafaasını? Ki olup biteni
sırça köşklerinde izleyen sanatçılar,
ağaç sevdalısı (!) artistler, sözde hak
savunucusu (!) akademisyenlerden
hiç bahsetmeyeceğim; onlar zaten
bu milletin başına gelen en talihsiz
şeydir. Onlar, tüm bu olup biteni bir
tiyatrodan ibaret sanıyor. Her şey
oyunmuş onlara göre. Hadi diyelim
dedikleri gibi her şey bir oyundan
ibaret olsun. Oyunda herkese
verilen roller vardır. Biz, meydanlara
çıkıp vatansever rolünü kuşanırken;
onlar, evlerinde oturup, ya da tatil
sefası sürüp darbeci, korkak ve
hain rollerini alıyorlar. Görünen
o ki, rollerinden de oldukça
memnunlar…
Ne diyordu İstiklâl Şairi Mehmet
Âkif: “ Arkadaş! Yurduma alçakları
uğratma sakın; / Siper et gövdeni,
dursun bu hayasızca akın. /
Doğacaktır sana va’dettiği günler
Hakk’ın... /Kim bilir, belki yarın, belki
yarından da yakın.” Artık ufukta
en güneşli günler bizi bekler.
Allah, yolda olanların yoldaşı,
yardımcısıdır. “Korkma!” ey Âkif,
sözümüz söz; bir daha marş
yazmayacak bu asil millet ve dahi
yazdıramayacak hiçbir kuvvet!
Şimdi, gelecek nesillere miras
kalacak bir an’ımız olsun. Hazır
herkes sırt sırta vermiş, aynı
heyecanla aynı duaları edip,
gece demokrasi nöbetlerinde
asayişi sağlarken, saflar hıncahınç
doldurulmuşken, kımıldamayın,
biraz daha yaklaşın birbirinize, biraz
daha değsin gönülleriniz birbirine,
dünyaya ders verircesine, sınıfını
geçmiş onurlu öğrenci heybetiyle
bakın;
çekiyorum, çekiyoruuum,
“demokrasi” deyin lütfen,
ve çektim!
gündem
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
‘Kendi ülkesini işgal etmeye
ve kendi halkını
esir almaya kalkışan yerli
hain silahlı güçler ’
10
15 Temmuz Cuma akşamı 22.00 sularında, Ankara’lılar savaş uçaklarının
kulakları sağır edici uçuşları ve bombardıman sesleriyle irkildiklerinde, ne
olduğunu anlamakta zorlanmışlardı.
Üstelik de, bu bombardıman ve
patlama sesleri Meclis tarafından
geliyordu.
Aynı şekilde, Ankara’nın çevresindeki
Gölbaşı gibi bölgelerden de şiddetli
bombardıman ve patlama sesleri
gecenin karanlığında uzaktan uzağa
dalgalanarak geliyordu.
Tv. kanallarına veya internetten
haber sitelerine bakanlar İstanbul
Boğazı üzerindeki köprülerde trafiğin
tanklarla durdurulduğu gibi anormal
görüntülerle de karşılaşıyorlardı.
İnsanlar nelerin olup bittiğini anlamaya çalışırken, bazı internet
siteleri ve tv. kanallarında yer alan
bir haberde, Genelkurmay’ın resmî
internet sitesine ‘Yurtta Sulh Konseyi’
imzasıyla konulan bir korsan bildiri
bildiri ile, ‘Ordunun ülkede yönetime
elkoyduğu ve sıkıyönetim ilan edildiği
ve sokağa çıkma yasağı konulduğu’
bildiriliyordu.
Ama, Başbakan Binali Yıldırım bir
silahlı ayaklanma ve kalkışmadan
sözediyor ve bunun asla kabul
edilmeyeceğini bildiriyordu.
Ancaaak.. Halk kitleleri henüz ne
olduğunu anhlamakta zorlanıyorlar
ve Cumhurbaşkanı Tayyib Erdoğan’ın
ne ve nerede olduğunu sormaya
çalışıyorlar, ama, bir karşılık alamıyorlardı.
*
Derken..
Tayyib Erdoğan’ın, cep telefonu
aracılığıyla yaptığı ve halkı, ‘şehirlerin
meydanlarında ve hava alanlarında
toplanmaya ve bu ayaklanmaya karşı
durmaya’ çağırıyordu, görüntülü
olarak..
Tayyib Erdoğan’ın hayatta olduğu
öğrenen kitleler, onun bu çağrısı
üzerine hemen gecenin karanlığında,
kadınlı-erkek, çocuk, her kesim halktan binler, onbinler halinde ve ‘Allah’u
Ekber..’ nidâlarıyla sokaklara akmaya
başladılar.
Hele de, Tayyîb Erdoğan’ın İstanbul Yeşilköy (At.) Havalimanı’nda,
halk kitlelerinin arasında sağ-salim
görülmesiyle, birlikte, İstanbul ve
Ankara’nın âsumânında ses duvarını
aşarak ve halkın üzerinden pike
dalışları yaparak uçan savaş uçaklarının korkunç gürültüleri altında,
halk kitlelerinin hançerelerinden
yükselen ‘Allah’u Ekber!’ seslerine,
biraz sonra, gecenin saat 00.30’una
doğru, minarelerden yükselen
ezân ve salâ sesleri de ekleniyor
ve materyalist-maddeperest- laik
güçlerin mekanik gürültü ve bomba
seslerine, bombardımanlarına, halkın
ruhundan, derûnundan cûş’u hurûşa
gelen dualar, mukabil bir manevî
bormbardımanı hatırlatacak şekilde
yükseliyordu.
Denilebilir ki, daha o saatlerde o
ihtilal, o darbe hareketi yenilgiye
uğratılmış gibiydi.
Ancaaak, halk kitleleri henüz de tam
olarak nelerin nasıl cereyan ettiğniden habersizdi..
Ve sabahın ilk ışıklarıyla camilere
gidenler, camilerin binlerce mümin
tarafından tıklım tıklım doldurulduğunu, bu kitlelerin duada olduklarını görüyorlardı.
*
‘Ezânları susturmak isteyen darbeler’den, ‘darbeleri
ezân sesleriyle yenilgiye
uğratmak’ merhalesine..
Evet, denilebilir ki, 1923’lerden beri
hep, ezânları susturmak niyetiyle
yapılan eski askerî darbelerin bir
tekrarı, bu kez, ezânlar ve salâlarla
yenilgiye uğratılıyor; darbecilerin
‘teslim ol’ çağrısına, müslüman halk
kitleleri, fiilen, ‘biz ancak Allah’a
teslim olur, onun gücü ve hükmü
karşısında eğiliriz..’ diyorlardı.
*
Bu satırların sahibi de, geceyarısın-
dan itibaren, İstanbul’da, Adnan
Menderes (Vatan) Caddesi üzerindeki
İst. Emniyet Müdürlüğü etrafında,
Tayyib Erdoğan’ın, ‘Biz kefenimizi
giyerek çıktık bu yola..’ sözleriyle
toplanan onbinlerin arasındaydı..
Emniyet Müdürlüğü’nü teslim almaya
çalışyan darbeci askerler, polis ve
halkın çetin mukavemetiyle etkisiz
hale getirilmişti.. Ve, üzerlerinden
alçak uçuşla uçan savaş uçaklarının
çıkardığı korkunç sesler halkımızı
korkutmak yerine, daha bir kararlı
hale getiriyordu.
Ve hoparlörlerden, Tayyib Erdoğan’ın
Sezaî Karakoç’tan okuduğu mısralar
dudaklarda, salâlalarla birlikte terennüm ediliyor, tekrarlanıyordu:
‘Ne yapsalar boş.. Göklerden gelen
bir karar vardır..
Kaderin üstünde de bir kader vardır..
Geceyi onaran bir mimar vardır..’
*
16 Temmuz sabahının ilk ışıklarıyla
ise, o gece yaşananlar hakkında
elyordamının ötesinde, acı haber ve
bilgilere ulaşılıyordu.
15 Temmuz gecesi, darbeciler, bu
zamana kadar yapılan onca darberelerin hiçbirisinde yapılmayan bir
barbarlıkla, Ankara’da Meclis’i ve Gölbaşı’ndaki Özel Kuvvetler Merkezi’ni
ve de Marmaris’te Tayyib Erdoğan’ın
bulunduğunu tahmin ettikleri, bir
oteli bombardıman etmişlerdi.. Özel
Kuvvetler Merkezi’nde 50 polis hayatını kaybetmişti..
Erdoğan ise, kendisini hemen
yakındaki Yunan adalarına geçirmek
isteyenlerin tekliflerine, kesinlikle
‘Hayır’ deyip, Dalaman’a geçmiş ve
oradan da, İstanbul Havalimanı uçuş
trafiğine kapatıldığı ve karartıldığı
halde, bir uçakla İstanbul’a doğru
hareket etmiş, orada halktan onbinler tarafından karşılanmıştı. İstanbul
Boğaz Köprüsü’nün darbeci askerlerin elinden alınması için direnen
halktan insanlar başta olmak üzere,
toplam 260 kadar insan, darbeci
askerlerin açtığı ateşle, Allah’u Ekber
diyerek dünya hayatını terketmişlerdi.
Bu arada, darbeci askerlerden,
bazıları general ve üst derece rütbeli
subaylar olmak üzere 100 kadar kişi
öldürülmüştü.
*
Halkın parasıyla alınıp, ülkeyi ve halkı
koruması için kendilerine teslim
edilen silahları o halka ve o ülkeye
çevirenlerin kalkıştığı bu askerî darbe
teşebbüsünün en çarpıcı tarafı ise,
‘halkın seçtiği hükûmeti destekliyoruz..’ şekline dönüşmesi ise,
gücetaparların bilinen reflekslerinden..
*
Darbeler içinde büyüyen nesillerin
bugün geldikleri nokta, hamd ile
karşılanabilir ancak..
Ortamektebdeyken, 1958’lerde,
bizim yanımızda, ‘9 Subay Hadisesi’
konuşulursa; ‘Sakın kimseye söylemeyin!’ ihtarı da yapılırdı. (‘9 Subay
Hadisesi’, bir darbe hazırlığı ihbarıyla
yakalanan 9 subayın, askerî mahkemede yargılanıp beraet ettiği bir
konu idi. O ihbarı yapan Binb. Samed
Kuşçu ise, ‘Orduya iftira’ suçuyla
mahkûm olmuştu.
Ama, beraet eden o subaylar, 27
Mayıs 1960 Askerî Darbesi’nden
sonra kahramanlar olarak çıkmışlardı,
sahneye.. ‘Resmî ideoloji ikonu’na
taparcasına bağlı F. Güventürk isimli
general, onların sembolüydü. Onlara
beraet hükmünü veren askerî mahkemenin başkanı da 27 Mayıs sonrasında, hattâ Genelkurmay Başkanı bile
olan Gen. Cemal Tural‘dı!)
*
Sonra, 27 Mayıs’ı yaşadık..
‘Atatürkçülük’ adına kurtarılmıştık!
CHP ve kemalist-laik kesimlerin
goygoyculuğunda onbinler halinde
tutuklamalar ve uyduruk Yassıada
muhakemelerinde sözde yargılamalar; Başvekil Adnan Menderes, Hariciye Vekili Fatin Ruşdî Zorlu ve Maliye
Vekili Hasan Polatkan idâm edilişleri..
Ne korkunç idi, o darbe...
*
Sonra.. 22 Şubat 1962 akşamı,
henüz saat 17.30 civarında, Harbokulu Komutanı Alb. Tal’at Aydemir
ve arkadaşları, bir askerî darbeye
teşebbüs etmiş; ama, Başbakan İsmet
İnönü’nün, ‘teslim olmaları halinde,
ceza verilmeyeceği’ sözüyle birkaç
saat sonra teslim olmuşlardı.
Ama, Tal’at Aydemir’in emriyle hareket eden Harbokulu öğrencileri ve
subaylar, 21 Mayıs 1963 gecesi, ikinci
bir darbeye teşebbüs etmişler ve iki
gün sonra, o teşebbüs de bastırılmış
ve Aydemir ve iki arkadaşı kurşuna
dizilmişlerdi.
*
Sonra, 9 Mart 1971 (marksist) darbe
teşebbüsü ve 12 Mart 1971 günü,
gün ortasında Demirel Hükûmetine karşı yayınlanan bir askerî
muhtırayla gelen bir diğer Askerî
Darbe.. ‘Atatürkçülük’ adına, yine kur-
tarılmıştık! Binler halinde tutuklama,
yargılama ve idâmlar..
Sonra.. Sağ-sol kavgaları ve içsavaş
denemelerinde binlerce kurban verilmesini takiben, 12 Eylûl 1980 Askerî
Darbesi’yle, ‘atatürkçülük’ adına tekrar
kurtarılış.. Ve yine, onbinlerce tutuklama, yargılama ve idâmlar..
Ve 28 Şubat 1997 tarihli Askerî
Muhtırası’yla, Erbakan Hükûmeti’ne
karşı bir askerî darbe daha..
*
27 Nisan 2007 gecesi bir askerî
muhtıra daha yayınlanmış, ama, bu
muhtıra, Tayyib Erdoğan’ın iradesine
çarparak etkisiz hale getirilmişti.
O direnişin bir gelenek haline gelmesi
temennimizdi. Şimdi, o direnişin bir
gelenek haline geldiğini de gördük
hamdolsun; yine Erdoğan eliyle..
Ama, itiraf edeyim, önceki hiçbir
darbe, Meclis’in ve nice önemli
merkezlere varıncaya kadar bombardımanı ve karşı çıkan silahsız
halka ateş açılıp öldürülmeleri, 15
Temmuz Darbe Teşebbüsü öncesinde görülmemişti.
*
Bu darbe, sıradan bir darbe teşebbüsü değildi, yüzlerce general ve
diğer subayların gizli veya açık işbirliği
vardı; yargıda da destekçileri.. Halk
ilk iki-üç saat içinde ne yapacağını
bilmiyordu. Çünkü Tayyib Bey’den bir
haber alınamıyordu.
Tayyîb Erdoğan’ın bulunduğu sanılan
Marmaris’teki otel de bombalanmıştı. O ise, Dalaman’dan uçağa
binip, İstanbul’a geliyor ve ışıkları
söndürülmüş ve uçuşlara kapatılmış
havaalanına, uçağın kendi ışıklarıyla
indirilmesi gibi son derece tehlikeli
bir durumu göze alıyordu. O anda,
oradaki darbeciler ise, halk tarafından
kuşatılmıştı.
Tayyîb Bey’in halkının arasında
göründüğü ve minarelerden yükselen
ezân ve salâ’lar ile birlikte, o gaile o
andan itibaren aşılmıştı denilebilir.
Evet; geçmişte, hep ezanları susturmayı hedef alan darbelerden sonra,
darbe susturan ezan sesleri merhalesine gelinmişti.
*
Alman medyasıyla Mısır’daki darbeci
Gen. Sisî’nin medyası ve hattâ İran’ın
resmî medyası da Erdoğan’ın bertaraf
edilememesinden dolayı hüzünlenip;
bunun bir darbe değil, bir tiyatro
olabileceğini söylüyorlar, halkımızı
ahmak yerine koyarak; kendilerinin
ne olduklarını düşünmeden..
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
halkımızın esir alınması ve ülkenin
işgal edilmesi gibi bir alçaklığın, hain
yerlilerce gerçekleştirilmesi ihanetiydi. Ama, o hainler, Tayyib Erdoğan’la
halk arasındaki derin gönül bağının
gücünü ve bir davetiyle milyonların
sokaklara döküleceğini hesab edememişlerdi. ‘Dik dur, eğilme!’ diyen
kitleler, gerçekte sadece Tayyib’lerine
değil, kendilerine de sesleniyorlardı.
Bu darbe teşebbüsüne girişenler
yüzünden, bütünüyle TSK suçlanamaz. Ama, geçmişteki darbeleri
gerçekleştirenler de, bir avuç idiler.
*
Darbe teşebbüslerine katılan askerlerden bazıları, ‘Biz tatbikat yapılmakta
olduğunu zannetmiştik.. demişler..
Bu gibi ma’zeretlere bakarak, bazı
safdiller de, ‘câhil askerler, neyin ne
olduğunu nereden bilsinler.’ dediler.
Ama, halkımızın kendi parasıyla aldığı
silahları, tankları ve uçakları kullanıp
bombalar yağdıran pilotlar ve onları
harekete geçirenler de mi, gariban
askerlerdi?
*
Unutmamak gerekir ki, NATO üyesi
olması hasebiyle, Türkiye’de, ordunun
herhangi bir kanun dışı hareketi USA
emperyalizminin bilgi ve ilgisi dışında
gerçekleştirilemez. Önceki bütün
darbelerin herbirisi de USA tarafından
tezgâhlandığı üzere..
USA emperyalizminin kuklası Pennsylvania Şeyhi ve bağlısı olan bütün
şerr odaklarını da ayrıca belirtmeye
gerek bile yok..
*
Bu vesileyle, 23 Haziran günlü yazıma
bir daha dönmeliyim. Amerikan dışsiyasetinin etkin yayın organlarından
Foreign Policy’de, 18 Haziran günü
yer alan bir makalede, G. W. Bush’un
Başkanlık döneminde ’ulusal güvenlik
danışmanı’ olan John Hannah, ’ABD,
AB, Ortadoğu ve hattâ Türkiye için
artık tehlikeli olmaya başlayan Erdoğan’la bir hesablaşmanın er ya da
geç bir gün ve mutlaka yaşanacağını’
yazmıştı. Ama en büyük engellerden
birisi olarak, ‘Onun hâlâ da büyük
bir halk desteğine sahib olması’
gösteriliyor; ‘Buna rağmen, ABD,
zararlarını azaltma hazırlıklarına şimdiden başlamalı’ deniliyordu.
Nitekim daha önce de, USA ‘düşünce
kuruluşları’nın nice akademisyenleri,
‘ordu müdahale ederse, istemeyiz,
ama, kaçınılmazdı deriz’ demişlerdi;
Mısır örneğini göstererek.. Emperyalist dünyanın, darbeyi gizli bir sevinçle
karşılayan ilk tavrının, darbe kırılınca,
AĞUSTOS 2016
gündem
11
MİLLET KAZANDI
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
Çekmeköy halkından
15 Temmuz
darbe girişimine
karşı demokrasi
mücadelesine tam
destek
12
15 Temmuz gecesi Türk tarihine kara bir leke olarak geçen
darbe girişimi tüm yurtta olduğu gibi Çekmeköy’de de büyük
bir direnişle karşılaştı. Darbe haberi alındıktan sonra sokaklara
dökülen Çekmeköylüler, İlçe Emniyet Müdürlüğü ve şubeleri
etrafında bir araya gelerek olası bir girişim karşısında emniyet
güçleriyle birlikte hareket etmek için hazır bulundular.
Dua Müminin Silahı
Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz ve AK Parti
Çekmeköy İlçe Başkanı Salih Kırıcı önderliğinde toplanan
Çekmeköylüler, Mehmet Akif’in dizelerinde olduğu gibi iman
dolu göğüslerini tankların ve namluların önüne siper ettiler.
Mehmet Akif Mahallesi ve Taşdelen Meydanı’nda toplanan
Çekmeköy halkı yatsı namazını beraber kıldı. Namaz öncesi
ve sonrasında okunan Kur’an ve edilen dualara hep birlikte
amin denildi. Genç yaşlı 7’den 70’e memleket sevdalısı
binlerce kişi Başkomutan’dan emir gelene kadar hafta
boyunca nöbetlerine devam edecek.
Meydanlar
Bizimdir!
Taşdelen Meydanı’nda binlerce
Çekmeköylüye seslenen
Çekmeköy Belediye Başkanı
Ahmet Poyraz “ Millete darbe
yapmaya çalışanlar halkın darbesi
karşısında şaşkına döndü. Geçmişte
yaptıklarını yine yapacaklarını
sandılar. Ama karşılarında
yılmayan yıkılmayan bir direniş
gördüler. Ben bugün burada ve
yurdumuzun her yerinde toplanan
vatandaşlarımızdan Allah razı
olsun diyorum. Tanklara karşı
durup şehadet şerbetini içen
kardeşlerimize Allah’tan rahmet
diliyorum. Reisi Cumhurumuzun
önderliğinde gerektiği yerde bizler
bu yolda canımız feda etmekten
geri durmayacağız. Aldığımız
son nefesi de bugüne kadar
olduğu gibi onurumuz
ve şerefimizle alacağız.
Başkomutanımızdan emir
gelene kadar meydanlarda
olmaya devam edeceğiz,”
dedi.
Başkomutandan emir gelene
kadar her gün Taşdelen ve
Mehmet Akif Mahallesi’nde
emniyet müdürlüğü şubeleri
önünde demokrasi nöbetleri
devam edecek.
Başkan Poyraz ve Belediye
Başkan Yardımcıları gece
boyunca İlçe Emniyet
Müdürlüğü’nde Emniyet
mensuplarını yalnız bırakmadı.
14
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
15
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
mİLLET KAZANDI
16
Çekmeköy’deki parti temsilcileri ve
sivil toplum kuruluşları birleşerek,
darbeye karşı milli birlik açıklaması
yaptı.
Çekmeköy Milli Direniş Platformu
tarafından düzenlenen demokrasi
nöbetlerinde milli dayanışma
mesajları veriliyor. 20 Temmuz
Çarşamba akşamı Taşdelen
meydanında yapılan buluşmada
Çekmeköy Kaymakamı Cemal
Hüsnü Kansız, Çekmeköy Belediye
Başkanı Ahmet Poyraz, AK Parti
Çekmeköy İlçe Başkanı Salih Kırıcı,
CHP Çekmeköy İlçe Teşkilatı adına
Meclis Üyesi Kenan Yıldırım, Büyük
Birlik Partisi İlçe Başkanı Kemal
Yücelen, Saadet Partisi temsilcileri,
MHP temsilcileri, Kızılay İstanbul
Şube Başkanı İlhami Yıldırım,
52 Ordu Derneği adına Sedat
Erdem, ilçede faaliyet gösteren
sivil toplum kuruluşları temsilcileri
katılarak darbeye karşı bildirilerini
açıkladı. 15 Temmuz şehitlerinin anıldığı
gecede Çekmeköylülerin ünlü
misafirleri de vardı. Necati Şaşmaz,
Uğur Işılak, Orhan Ölmez,
Uğur Aslan, Aşkım Kapışmak gibi sanat dünyasının sevilen isimlerinin yanı sıra eski
bakanlardan Egemen Bağış, eski milletvekillerinden Temel Coşkun darbe girişiminin
halk tarafından püskürtüldüğü geceden beri nöbet tutan Çekmeköylüleri yalnız
bırakmadılar.
Meydanda bulunan halk, gecenin ilerleyen saatlerinde Milli Güvenlik Kurulu ve
Bakanlar Kurulu Toplantısı’nın ardından kameraların karşısına geçen Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamaları barkovizyondan izledi. Milletin egemenliğini
bertaraf etmek için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın canına kast edilen
darbe girişiminin ardından günlerdir nöbet tutulan meydanda vatan sana canım feda,
şehitler ölmez vatan bölünmez, bu millet burada hainler nerede sloganları bir an olsun
dinmedi.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
mİLLET KAZANDI
17
mİLLET KAZANDI
Çekmeköy halkı, darbe girişiminin 10. gününde
demokrasi nöbetlerine devam etti.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından
tüm yurtta darbe girişimine karşı tepkiler
devam ederken, Çekmeköy’de de
demokrasi nöbetlerine katılım ve tepkiler
çığ gibi büyüyor. Darbe girişiminin
ardından Taşdelen Meydanı, Taşdelen
Emniyet Müdürlüğü ve Mehmet
Akif Mahallesi’nde bulunan Emniyet
Müdürlüğü Şubesi önünde her gece
nöbet tutan vatandaşları sanat ve siyaset
dünyasından isimlerde yalnız bırakmıyor.
On günlük süre içerisinde Çekmeköy’de
bulunan sivil toplum kuruluşları,
sendikalar, siyasi parti temsilcileri, mahalle
muhtarları alanlarda vatandaşlarla buluşup
nöbetlerdeki yerlerini alıyorlar.
Nöbetler sırasında Milletvekilleri Metin
Külünk, Hurşit Yıldırım ve Mihrimah Belma
Satır, Sanatçılar; Davut Gülloğlu, Eşref Ziya
Terzi, Soner Sarıkabadayı ve Sera Tokdemir
de nöbetlerde demokrasi, vatan ve millet
aşıklarına seslendiler.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
MİLLET KAZANDI
20
BAŞARI HİKAYELERİ İLE PARMAK ISIRTAN FİRMALARIMIZ 18
33 yılı aşkın süredir kalite, zerafet,
konfor ve saygınlık unsurları ile
ilerliyoruz. Fatih Kıral Mobilya ve
Dekorasyon olarak yeni kumaş,
döşeme ve cila tekniklerini
uygulayarak koleksiyonlarımızı
titizlikle hazırlıyoruz. Bunun yanı
sıra müşteri seçimlerine uygun
üretim, yeni sistem makineler ile
yapılıyor. Aslında ev, villa projeleri
başta olmak üzere daha çok
büyük oteller ve şirketler için
mobilya ve dekorasyon tasarımları
yapıyoruz. 6 tanesi çocuk olmak
üzere 13 mağaza ile perakende
de büyüyoruz. Ayrıca Gaziantep,
Tahran ve Ankara’da bayiliklerimiz
var. Bir de Brandhome adıyla
farklı herkese ve her keseye
uygun ürünler sattığımız yeni
mağaza konsepti geliştirdik.
Bodrum’da 3 bin metrekarelik bir
tane Brandhome açtık. Bizim 13
mağazamızın toplam satış alanı
15 bin metrekareyi buluyor. Yeni
perakendede büyük mağazalar
şeklinde ilerliyoruz. Şu anda fabrika
tarafında 150 kişinin üzerinde
çalışanımız var. Mağazalarda
30’dan fazla elemanımız var.
Bu yıla ilişkin hedefleriniz
hakkında bilgi verir misiniz?
Fatih Kıral Mobilya ve Dekorasyona
ait üretim fabrikası 2015 yılı için
en büyük yatırımımız diyebilirim.
Fatih Kıral olarak, 2011 yılında
ihracatta 4’üncü olarak başarımızı
ortaya koyduk ve çalışmalarımıza
hızla devam ediyoruz. Birleşik
Arap Emirlikleri başta olmak
üzere Azerbaycan, Türkmenistan,
Kazakistan, Irak ve bazı Avrupa
ülkelerinde önemli ev, otel
projelerine imza attık. Yurtdışı
pazarında büyüme hedeflerimiz
arasında ihracata ek olarak kendi
mağazalarımızı açmak birinci sırada
yer alıyor. Bu noktalarda Fatih Kıral
adının herkes tarafından bilinen bir
marka olması için tüm
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Firmanız mobilya sektörüne
hangi hizmetleri veriyor?
AĞUSTOS 2016
Çekmeköy’ün sayılı
firmaları arasına
girmeyi basşarmışs
ürünleriyle evleri
güzelleşstiren Fatih
Kıral Mobilya’nın
sahibi Fatih Kıral ile
birlikteyiz.
21
BAŞARI HİKAYELERİ İLE PARMAK ISIRTAN FİRMALARIMIZ 18
çalışmalarımızı
yapıyoruz,
Amacımız en
kısa zamanda
Ortadoğu başta
olmak üzere
birçok ülkede yer
almak.
Ar-Ge
faaliyetleriniz
hakkında bilgi
verir misiniz?
Bu yılki bütçenizin
yüzde kaçlık kısmını
Ar-Ge harcamalarına
ayırdınız?
Fatih Kıral Mobilya
olarak 2014 yılı itibari
ile tamamlanan Ömerli
fabrikamızla üretimimizi
genişlettik. Büyük
projelere imza atmak
büyük sorumlulukları
da beraberinde getiriyor.
Ekibimiz mobilya konusunda
uzman kişilerden oluşuyor.
Mimarlarımız, müşteri
danışmanlarımız, pazarlama
departmanımız, teslimat ve
kurulum ekibimiz alanlarında
profesyonel ve gerekli iş disiplinine
sahiptir. Ömerli’de yer alan 10.000
metrekarelik kapalı alana sahip
olan fabrika için ortalama 10
milyon dolarlık bir yatırım yaptık.
Fatih Kıral Mobilya olarak, şu
an Antalya, Bostancı, Bodrum,
Cemiltopuzllu, Feneryolu,
Florya, Gaziantep, Levent, İran
ve Ömerli (fabrika) toplam 13
mağaza, 10 bin m2 üretim ve
depolama alanı ile ‘’zamansız’’
yaşam alanları hazırlıyoruz. 2017
hedefimiz Akdeniz, Ege, Marmara
bölgelerinde yeni mağazalar açmak
buna ek olarak ta uzun vadede
yurtdışında mağazalaşmak.
Mobilya seçmek tüketiciler
için bir tutku işşsidir. Siz
de üretirken bu tutkudan
besleniyorsunuz degğil mi?
Mobilyacılık bizde baba mesleği.
Babam Hüsnü Kıral sayesinde dahil
olduğumuz mobilyacılığı 150 yıldır
BAŞARI HİKAYELERİ İLE PARMAK ISIRTAN FİRMALARIMIZ 18
İstanbullu bir
aileyiz ve 150 yıldır
bu işi yapıyoruz.
Babamız
Hüsnü Kıral
Kapalıçarşı’daki
ünlü yangından
sonra İstanbul’un
farklı yerlerine
mağazalar
açarak büyüdü.
O dönemde
İstanbul’un belli
Hazırlayan: İrem MERT
AĞUSTOS 2016
Türkiye’de
yürüten bir
aileyiz. Fatih Kıral
olarak ilk mağazamızı 1980 yılında
açtık. Mobilya bizim için tamamen
bir tutku. Bir mobilyanın en ince
ayrıntısına kadar her detayını bilir
ve fabrikada ustalarla birlikte işin
başında yer alırız. Üretimimiz
Ömerli’de 15 bin metrekarelik
alanda kurulan fabrikamızda
gerçekleşiyor. Ayrıca mümkün
olduğu kadar yurtdışı fuarlarını takip
ederiz. Bu tutkuyu yenilikleri kendi
ürünlerimize yansıtıyoruz. Benden
Son olarak
firmanızın
kuruluş hikayesini
kısaca özetler
misiniz?
bölgeleri iyiydi. Üsküdar, Tophane
ve Moda’da açıldı ilk mağazalar.
Ardından Nişantaşı’nda da bir
tane açtı ve ben orada çalıştım.
1980’de de FATİH KIRAL olarak ilk
mağazamı Bağdat Caddesi’nde
açtım sonrasın Cemiltopuzlu’da.
Üretime de girdik ve bugünlere
geldik.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
sonra da umuyorum
ki yönetimde görev
yapan iki oğlum
ve ekibimiz
bu işi aynı
tutku ile uzun
yıllar devam
ettireceklerdir.
23
24
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
BELEDİYE BAŞKANLARIMIZ
Uzun yıllardır Başkanlık yaptığınızı
biliyoruz. Hayalini kurup da
gerçekleştiremediğiniz projeniz var
mı?
Tabii ki Beykoz’da biz çok
hayal kuruyoruz. Hayal
kurmadan iş
yapamazsınız.
Önce hayal
kuracaksınız sonra
gerçekleştirmeye çalışıp adım
atacaksınız, gayret sarf edeceksiniz.
Beykoz’da işler biraz ağır ilerliyor.
Bu durum Beykoz halkı adına bizi
maalesef çok üzüyor. Çünkü bu
bizden kaynaklanmıyor. Beykoz,
içinde bulunduğu fiziki şartlar,
hukuki sorunlarla İstanbul’un
diğer ilçelerine göre daha sorunlu
bir ilçe. Mesela İmar planlarını
yaparken oldukça meşakkat
çekiyoruz. Önceki dönemi
saymazsak 7 yıldır aralıksız
görevdeyim. Bütün emeklerimize
rağmen işleri bitirdiğimizi
söyleyemem. Daha yeni yeni imar
planlarını bitiriyoruz. Öncelikle
mülkiyet problemleri vardı.
Çözmek için adımlar attık. Ancak
çözülecek bir noktaya gelindi.
Şimdi Beykoz İmar Planlarının ve
AĞUSTOS 2016
1949 Kars doğumluyum. 7’si
erkek, 2’si kız 9 çocuk babasıyım,
9 da torunum var. 1956 yılından
beri önce Gümüşsuyu Mahallesi
1962 yılından itibaren de
Soğuksu Mahallesinde ikamet
ediyorum. İşim nedeniyle 2 yıl
Fatih’te oturduğumu saymazsam
mahallemden hiç ayrılmadım.
Beykoz Ortaokulu, Kadıköy Ticaret
Lisesi, Sultanahmet İktisadi ve Ticari
İlimler Akademisi mezunuyum.
Yücel Çelikbilek’in pek bilinmeyen
yönü yoktur. Hayat görüşüme göre
bilinmediğiniz
zaman
farklı bir insan olursunuz. Bu
yaşımıza kadar hep halkımızla
birlikte oturup kalktık. Ne
yaşadıysak yokluğu da varlığı
da iyi günü de kötü günü de
birlikte yaşadık. Görev yaptığım
yer hayatımın bir parçası. Tatilimi
bile kendi mahallemde ilçemde
yapıyorum Beykoz’u geziyorum.
Böyle olunca da doğal olarak
insanın gizli hiç bir şeyi kalmıyor
her şeyi ortada yaşıyorsunuz.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Bilinen ve bilinmeyen yönleriyle Yücel
Çelikbilek’i Tanıyabilir Miyiz?
25
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
Beykoz Denilince
Akıllara Yıllardır
Gündemde
Olan 2b
Arazileri
Geliyor. 2b
Arazileriyle
İlgili Son
Durum
Nedir?
26
ona bağlı olan üst yapı yatırımları
ve prestij yatırımlarımızı
gerçekleştirmek için adımlar
atıp, 5 yıl içerisinde inşallah
gerçekleştireceğiz. Her ilçenin bir
gelişim ömrü vardır. Fakat Beykoz
İstanbul’un en eski ilçelerinden biri
olmasına rağmen gelişimi diğer
ilçelere göre daha uzun ve yavaş
tamamlıyor.
2b Beykoz
için çok zor bir
konuydu. Diğer
komşu ilçelerde de
vardı fakat bizde bu sorun
çok daha fazlaydı. Konumumuz
itibariyle Beykoz’un neredeyse
% 80’i 2b arazisiydi. Yaklaşık 45
mahallemizin 26’sında proje alanı
ilan ettik ve çok ciddi 20-25 bin
parsel değerini Milli Emlak’tan
devir aldık. Daha çok yeni olduğu
için vatandaşa intikal etmekte
zorlanıyoruz. Bir hayli zaman
alacağa benziyor. Vatandaşımızın
fiyat konusunda ciddi kazanımları
oldu. Ödeme kolaylıkları sağlandı.
Bu konuyu Beykoz halkına
soracak olursanız eminim ki %
85-90’ı memnuniyetlerini ifade
edeceklerdir.
Beykoz’u Eğitim Ve Kültürel
Alanında Yeterli Görüyor Musunuz?
Maalesef hayır. Kültür ve eğitim
hayatı kolay kolay yeterli olmaz.
Her zaman daha fazlasına ihtiyaç
duyulur. İnsan her zaman daha
iyisini ister haklı olarak. Hem eğitim
alanında Milli Eğitim Bakanlığına
yaptığımız katkılar hem de
Belediyemizin yaptığı çalışmalarla
hemşehrilerimizi bu alana itmeye
gayret ediyoruz. İstiyoruz ki çok
talepkar olsunlar. Onlar talep
ettikçe biz daha iyilerini yapma
şansına sahip oluruz. Çok şükür
imkânlarımız çok daha iyi seviyede.
Halktan gelen talepleri göz ardı
etmek veya bekletmek gibi bir
lüksümüz yok. Bu nedenle bu yılları
iyi değerlendirmek gerekiyor.
Depreme Karşı En Önemli Proje
Olan Kentsel Dönüşümle İlgili
Çalışmalarınız Var Mı?
Beykoz’da ciddi adımlar atıyoruz.
Riva Deresi’nde de Venedik’te
Olduğu Gibi Bir Kanal Oluşturulması
Düşünülüyordu. Kanal Riva Projesi
Ne Aşamada, İlerleme Var Mı?
Bu proje hâlihazırda devam
ediyor. Riva’yı Karadeniz’e
bağlayacak olan bu büyük projenin
gerçekleşmesi tahmini 3 yılımızı
alacak. İçerisinde çok fonksiyonlu
işler olacak. Kanalın etrafında 8
köyümüz var. Bu köyler kanalın
etrafından beslenen yerler olacak.
Projenin pek çok ayağı var. Biz
projenin ihalesini yapacağız. Aşağı
yukarı 4-5 milyon ödememiz
gerekiyor. Sonrasında yapımını DSİ
üstlenecek. Akabinde Büyükşehir’in
yapması gereken kamulaştırmalar
var onlar devreye girecekler.
Sonrasında imar planlarını yeni
baştan yapacağız. Dere bitmeden
imar planı yapmak istemiyoruz.
Çünkü imar planını yaptıktan
sonra derenin yapımı çok zor
olur. Oradaki su taş kanallarını
çıkaralım, neler çıkacağını bir
görelim ona göre de imar planlarını
yapalım. Böyle bir proje kolay
değil. Hollandalı firmalarla birlikte
çalıştık. Güzel bir çalışma oldu.
Bize yeni fikirler sunacak insanlar
bulduk. Böylelikle beklemenin
faydaları oldu. İlk anda aklımıza
geleni yapmış olsaydık belki
bugün alacağımızı düşündüğümüz
verimden bir hayli uzaklaşmış
olacaktık.
Bir Projeyle alakalı veya önemli
bir konuda karar alacağınız zaman
istişare yaptığınız ve fikirlerine önem
verdiğiniz birileri var mı?
Tabii ki istişare edip ve fikir aldığımız
değerli arkadaşlarımız var.
AĞUSTOS 2016
hayatı paylaşsın yere, çayıra, yeşil
alana, parka yakın yaşasınlar.
Böylece 10-15 katlı binalar bizim
bölgemizde olmasın. İnşallah bu
durum hiç olmayacak. Biz bu
konuda kararlıyız. Halkımızdan
da bu konuda destek görüyoruz.
Kısmi yenileme alanlarında kentsel
dönüşüm yaparken bu konuda
talepler olacaktır. Fakat biz taviz
vermeyeceğiz. Çünkü bu konuda
kapıyı bir kere açarsanız o kapıyı
zorlayan çok olur.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Hem ilçemizin yeşilini koruyacağız
hem doğanın dokusunu
bozmayarak Beykoz’u hem
geliştireceğiz hem de dönüşümünü
sağlayacağız. Anlayacağınız
Beykoz’u, yeni baştan kuracağız.
Bu tabii ki kolay değil. Araziler boş
değil, üzerinde oturan insanlar
olduğunu düşündüğünüz zaman,
bu binaların eskidiğini ömürlerini
tükettiğini bir depremde Allah
korusun felaket yaşanacağını
düşündüğünüzde bu zaman
alıyor. Boş bir araziye imar verip
teşvik etmekle üzeri dolu olan
bir alanda kentsel dönüşüm
yapmak arasında dağlar kadar
fark var. Arazide çok yüksek katlı
imar veremiyoruz. Biz Beykoz’u
dikine çok katlı olmayan binalarla
bezemek istiyoruz. Yeşil alanlarımız
ve diğer kültürel merkezlerimizle
mesire alanlarımızın olmasını
istiyoruz. Böyle olunca da biraz
zorluk yaşıyoruz. Hem yukarı doğru
çok çıkmayacaksınız hem araziyi
çok kullanmayacaksınız hem de
herkese yer bulacaksınız. İstiyoruz
ki insanlar Beykoz’da böyle bir
27
AĞUSTOS 2016
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
28
Müsaadelerini
almadan
isim vermek doğru
olmayabilir. Bunun haricinde
danışman arkadaşlarımız, fikir satın
aldığımız arkadaşlar ve geçmişte
bu işleri iyi yapan tecrübeli ve
ehliyetli arkadaşlarımız var. Ayrıca
Büyükşehir ve DSİ’nin bu konuda
çok yetenekli kadroları var bu
konuda hepsi çok ehiller. Zaman
zaman yardım alıyoruz.
Anadolu Yakası Belediye Başkanları
olarak bir Araya Geliyor Ve Gündem
Değerlendirmesi Yapıyorsunuz.
Öncelikle Bu Görüşmenin Amacı
Nedir, Görüşme Sonrasında Ne
Gibi Kararlar Alınıyor Ve Bu Alınan
Kararlar Yerine Getiriliyor Mu?
Daha önceleri Anadolu yakasında
bütün belediye başkanları parti
ayrımı
gözetmeksizin
toplanıyorduk.
Sonradan CHP’li arkadaşlar
katılmamaya başladılar. Anadolu
yakasında 9 belediye başkanı
olarak 1 ay boyunca yaptıklarımızı
anlatıyor, fikir alışverişinde
bulunuyoruz. Kendi adıma çok
faydalandığımı söyleyebilirim.
Eksikliklerimiz varsa birbirimize
anlatıyoruz. İyi işleri paylaşıp
tabiri caizse birbirimizi motive
ediyoruz. AK Parti misyonunun
güzel bir örneği olsa gerek.
Gerektiğinde bazı ilçelerimize
toplu giderek imece usulü
çalışmakla o bölgenin çevre ve
temizlikle ilgili çalışmalarına katkıda
bulunabiliyoruz.
Siyasi Kimliğinin Dışında Vatandaş
Yücel Çelikbilek, Vakit Bulursa Bir
24 Saatini Nasıl Değerlendiriyor?
Çok özel bir hayatım yok. Akşam
eve gidebiliyorum çok şükür buna
vakit bulabiliyorum. Fakat Ailemle
özel bir tatil yaptım diyemem
maalesef.
Bizim
kuşağımız
iş kolik bir
nesil olarak dünyaya
gelmiş. Böyle de gidecek.
Hasta olsak da sağlıklı olsak
da çalışıyoruz. Boynumuzun
borcu olan helalinden lokma
kazanacağız. İş hayatımın dışında
sosyal projelerde yer aldığım Vakıf
ve dernekçilik hayatım var. Şu anda
İlim Yayma Vakfının Başkanlığını
yapıyorum. Eşim de sağ olsun bu
halimizi bilerek benimle evlendi.
Zira rahmetli babası da siyasi
hayatın içerisinden gelen biriydi.
Çocuklar da bu duruma alıştılar.
Bu hizmetlerin inşallah ahirette bir
karşılığının olacağına inanıyoruz.
İnsanın mutlaka STK’larda görev
almak suretiyle topluma hizmet
etmesi gerekir diye düşünüyorum.
Bütün hayır işleri özel kurumlarla
yürümüştür. Devlet sonrasında
destek olmuştur. Devletin
yapacağı işler başkadır. Çok şükür
ki son zamanlarda bu tip STK’lar
artmıştır. Bu kuruluşlar ne kadar
artarsa toplumun düzelmesi ve
ayakta tutunması bir o kadar daha
kolaylaşacaktır.
“Çok şükür akşamları eve
gidebiliyorum” dediğinize göre
bu yoğun iş ve sosyal hayatınızın
arasında yemek yemeğe vakit
ayırabiliyor musunuz? Özellikle
sevdiğiniz bir yemek var mıdır?
BELEDİYE BAŞKANLARIMIZ
Elhamdülillah yukarıda
bahsettiğimiz hizmetleri
gerçekleştirebilmek için
vücudumuzu dinç tutmak adına
ölçülü olmak kaydıyla yemeğimi
yiyorum. Kars’lı olmam hasebiyle
yöremize özel kaz yemeklerini
seviyorum. Hemşehrilerimin
gerçekleştirdikleri kaz gecelerine
zaman zaman katılmaya
çalışıyorum.
Hayatta Olmazsa Olmazlarınız,
Hobileriniz Ve Fobileriniz Var Mı?
Bir Müslüman olarak olmazsa
olmazımız Müslüman
gibi yaşamaktır. Ne kadar
becerebiliyorsunuz derseniz
gayret ediyorum derim. O noktada
azmim ve gayretim dünya işlerine
göre daha çok olacak. Çünkü
Müslümanca yaşadığınız zaman
bu sizin hayatınızın diğer yönlerini
tanzim edecektir. İnsanlara bakış
açınızı düzenleyecektir. Belediye
hizmetlerini yaparken de “halka
hizmetin hakka hizmet” olduğunu
düşünerek o anlayışla hareket
etmeye gayret ediyorsunuz. İyi
işlere yakın olursanız, iyi dostlarınız
ve arkadaşlarınız olur.
Hobi olarak bahçe ile uğraşmayı
seviyorum. Bahçeden bir tane
domatesi koparmak çok hoşuma
gider. Şimdiye kadar bahçe
yaptınız mı derseniz
yapanların
bahçesinden
topluyoruz. (gülüyor) Özellikle
tarih kitapları başta olmak üzere
okumayı seviyorum. İnsanın
kendi tarihini bilmesinin çok
önemli olduğunu düşünüyorum.
STK çalışmalarım olmazsa
olmazlarımdan diyebilirim.
İnsanların ihtiyaçlarını karşılamak,
yardıma ihtiyacı olanlara yardım
etmek ve düşen bir insanın elinden
tutup kaldırmanın verdiği hazzın ve
mutluluğun tarifi olamaz.
Allah korusun herhangi bir fobim
yok. Ama yanlış yapmaktan ve
anlaşılmaktan korkarım. Allah
kimsenin başına vermesin.
Hepimizi istikametinde tutsun.
Hoşuma gitmeyen inancıma
uymayan bir işle anılmaktan
korkarım. Kazara kötü bir işe yanlış
olsa bile içine düşmekten korkarım.
Diğer dünyevi korkular ise gelir
geçer. Ama insanın isminin önüne
veya arkasına eklenecek bir sıfat
insanı üzer. İyi olarak anılmak
varken yanlış olarak hatırlanmak
insanı üzer.
Tarih demişken günümüzde popüler
olan tarihi dizilerimiz hakkında
görüşleriniz nelerdir. İzlemeye
fırsatınız oluyor mu?
Şu anda toplumumuzun her
kesiminde dikkat ederseniz
Osmanlı konuşuluyor. Neden
derseniz özellikle Diriliş isimli
dizi bu konuda oldukça olumlu
bir etkiye sahip. Cennet Mekan
II. Abdülhamit Han döneminin
anlatıldığı Filinta ve Yunus Emre
dizileri var. Bu dizileri mümkün
mertebe izlemeye çalışıyorum.
Özellikle Diriliş dizisinin o günkü
bölümünü izleyemediysem
mutlaka gece yatmadan önce
internet üzerinden seyrederim.
Son dönemde Beykoz Dizi ve
Sinema çekimleri için bir cazibe
merkezi haline geldi. Bu
konuda özel bir çalışmanız
var mı?
Bölgemizde yakın
zamanda Mehmet
Akif Ersoy’un hayatını
anlatacak yeni bir dizi
çekilecek. Bunun için
yer aranıyordu. Biz de
bölgemizde bunun
için 600 dönüm bir yer
aldık. Bundan önce de
260 dönümlük bir arazi
almıştık. Bölgemizi bu konuda
markalaştırmak istiyorum.
Bölgenin iyi işlerle anılması
gerekiyor. Kurduğumuz Platolarla
film sektörünü bölgemizde
geliştirip yaşatmaya çalışıyoruz.
Özellikle tarihi dizilerin Beykoz’da
çekilmesi benim için gurur kaynağı
oluyor. Dizilerde sosyal hayatta,
siyasette insanlara nasihat ve
öğüt anlamında söyleyeceğimiz
çok anlamlı sözler çıkıyor. Bu
tarih şuurunu maalesef kitaplarla
vermeniz uzun zaman alabiliyor.
Görsel iletişim kanallarıyla
istediğiniz mesajı kolaylıkla
verebiliyorsunuz.
Siyasi Hayatınızda Bundan Sonraki
Hedefiniz Nedir?
Ne olacak ki bundan daha sonrası.
(gülüyor) Siyaset çok zor bir kurum
Son Olarak Çekmeköy 2023
Dergisi Okuyucularına İletmek
İstediğiniz Bir Mesajınız Var Mı?
Dergiyi incelediğimde öğretici,
bilgilendirici özellikleriyle içeriğini
çok dolu ve güzel buldum.
Okuyanlar okumayanlara tavsiye
etsinler. Hatta eski alışkanlığım
vardır okuduğum dergileri
koleksiyon yapardım. İleride açıp
bakmanın bir şans olduğunu
düşünürdüm. Şimdilerde yapan
var mıdır bilmiyorum. Yapan varsa
koleksiyonuna katabileceği kaliteli
bir kültür sanat dergisi olduğunu
düşünüyorum. Dergi işi ciddi bir
emek gerektiren meşakkatli bir iştir.
Halkımızın kıymetini bilmesi lazım.
Ellerinize sağlık başarılarınızın
daim olması dileğiyle şahsınızda
Çekmeköy2023 Dergisi Ailesini
tebrik ediyor, okuyucularınıza en
kalbi selamlarımı iletiyorum.
AĞUSTOS 2016
olmakla birlikte çok şükür gelmek
istediğimiz yerlerin hepsini Allah
bize nasip etti. Siyasete sıfırdan
başladığımız büyüklerimiz ve
arkadaşlarımızın nerelere geldikleri
başarıları ortada. Başlangıçta
üzüldüğümüz ve kırıldığımız anlar
olmuştu tabi ki. Ama Allah’tan hiç
bir zaman ümidimizi kesmedik.
Buna Türkiye’yi getirdiğimiz noktayı
da kastediyorum. Büyük Türkiye’yi
umulmayan yerlere taşımayı Allah
nasip etti. Bu noktada bizleri de
vesile kıldıysa kendisine şükrederiz.
Bundan sonraki siyasi hayatımız
için ise bir şey diyemiyorum. Çünkü
bazı şeyler kendi elinizde değil.
Örneğin geçmişte aday değildim.
Bir gün Ankara’dan çağırdılar aday
olur musun dediler böyle başladık.
Bu işlerin zorluğu vardır ama
zorluğuna göre rahmeti de
vardır. Tabii insanız sıkıldığımızda,
daraldığımızda insanın aklına
bunlar gelir. Fakat sonradan
düşünüyorsunuz bu kadar iyiliği ve
dua almayı başka bir işle yaparken
alma şansınız yoktur. Yine hayır
yapma şartıyla bu iş ömür boyu
sürse niye sürdü demem. Ama
bir terbiyesi olduğunu biliyorum.
Siyasette de bir terbiye var. Niye
uzun sürsün isterim? Çünkü burası
insanlara hayır yapma ve dua alma
yolunda çok kolay bir yoldur. Biraz
gayret ettiğiniz ve katlandığınız
zaman dua alırsınız. Hem de
bedava dua alırsınız. Belediyede
çalışanlarıma özellikle temizlik ve
park bahçe elemanlarıma da aynı
öğüdü hep veriyorum. Siz çok
iyi ve şanslı insanlarsınız. Bu yer
hizmetlerinde çalışmak bir şans
işidir. Öncelikle helalinden ekmek
paranızı kazanıyorsunuz. İkincisi
de dua alıyorsunuz.
Sokağa çıkıyorsunuz
millet sizi çalışırken
görüyor, bir çöpünü
kaldırıyorsun evladım
Allah senden razı
olsun diyor. Bu kadar
bedava bol dualı bir
iş var mı hem paranı
alıyorsun hem duanı
alıyorsun. Bu hizmet
böyle bir hizmettir.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Geçmişe dönük pişman olduğunuz
bu işlere girmeseydim dediğiniz oldu
mu?
Yani işin zorlukları içinde olduğu
gibi böyle güzellik ve kolaylıkları da
vardır. Hiç bilmediğimiz sıkıntıları
belki de bu dualarla aşıyor,
defediyoruz.
31
Röportaj - Tuğçe Buse Canyalçın
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
SABIR VE ZARAFETİN ADI TEZHİP
32
B
u sayımızda sizleri, altının
bolca kullanıldığı ince ve
zarif bir sanat olan tezhip
ile buluşturacağım. Altın,
renk ve motiflerin dengeli
tasarımıyla yapılan, sabır ve göz nuruyla
dolu bir sanattır tezhip. İçerisindeki
bu dengeler ve geometrinin etkisiyle
sonsuz denilebilecek tasarımlar ortaya
çıkar.
Tezhip sanatçısı sevgili ablam,
destekçim, Şule Pamuk’la sizler için
sohbet ettik. Sanatçı, FSMVÜ Güzel
Sanatlar Enstitüsü Geleneksel Türk
Sanatları Bölümü’nden “Tezyinî Açıdan
Kadırga Sokullu Mehmet Paşa Camii”
başlıklı yüksek lisans teziyle mezun
oldu. Çeşitli karma sergilere katılan Şule
Pamuk’un klasik sanatlarımız ve sanat
tarihiyle ilgili makaleleri yayımlandı.
Sanatçımızla tezhibin geçmişten
günümüze ulaştığı merhaleyi, ne
olduğunu, nasıl duygular ile yapılması
gerektiğini ve hoca-talebe ilişkilerini
konuştuk. Sohbetimizdeki konuları
sizlere başlıklar halinde aktaracağım.
İnanç ve Sanat İlişkisi
İnsan doğasındaki estetik duygu
ve inançlar bir araya gelerek
sanat eserlerinde kendini gösterir.
Medeniyetlerin sanatları, dini
inançlardan etkilenir. Kitap
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
SABIR VE ZARAFETİN ADI TEZHİP
33
AĞUSTOS 2016
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
34
sanatlarımızdan biri olan
tezhip sanatı da bu
çerçevede gelişerek
günümüze
kadar gelmiştir.
İlk tezhip
örneklerine,
yazma
Mushaflarda
yazı
etrafındaki
süslemelerde
rastlamaktayız.
Tezhibin Tarihi,
Tanımı, Tasarım
İlkeleri
Hun
İmparatorluğundan
Uygur Devleti’ne
ulaşan tezyini motifler,
Selçuklular aracılığıyla Osmanlı
İmparatorluğu’nda yüksek
seviyelere ulaşır. Devletin gücü ve
desteği ölçüsünde
sanatkârlar en güzel eserleri
vücuda getirir. Bu sebeple 16.
yüzyılın İmparatorluğun
en güçlü devri olması,
tezhip sanatının da
zirve dönemi kabul
edilmektedir. Çok
ince ve güzel
örnekler bu
asırdan bizlere
kalan sanat
eserleridir.
Geçmişten
öğrendiğimiz
klasik tasarım
ve motif bilgisi
temeli üzerinden
matematik
ve geometrinin
yardımıyla sonsuz
diyebileceğimiz
tasarımlar yapabiliriz. Benzer
form, renk ve tasarımları sürekli
tekrarlamak gerçek bir sanatçı için
mümkün olmayan bir durumdur.
Tezhip, Arapça “zeheb” sözcüğünden türemiş “altınlama” anlamına
İÇİNDEKİLER
yapmak zorundadır. Bu yüzden
her eser benzersiz ve birbirinden
farklı olur.
Tezhip sanatçısı doğayı iyi gözlemler ve geçmişten gelen
birikimle farklı çiçek ve bitkileri tasarımlarında stilize ederek kullanır.
Sanatçının ruh yapısında bulunan
incelik, sadelik veya ihtişam gibi
hasletler tasarımlarda ortaya çıkarak kendini gösterir. İnançlarımız,
yaşadığımız coğrafya, hayatımızın
içerisindeki teknoloji, bilgi ve bilim
sanatçıyı etkiler ve zaman içerisinde kendi üslubunu oluşturmasında
yardımcı olur.
Tezhip tasarımında gözeteceğimiz
pek çok denge söz konusudur.
Ritim, ahenk, boşluk-doluluk, renk
ve biçim gibi tasarım ilkeleri bunlardan sadece birkaçıdır. Ayet, hadis
veya bir ‘özlü söz’ etrafında yer alan
tezhip, hüsn-i hattın etkisiyle adeta
maddi boyuttan manevi bir boyuta geçerek, gözlere olduğu kadar
gönüllere de hitap eder. Yazı süslenirken tezhip sanatçısı yukarıda
bahsettiğimiz farklı dengeleri göz
önünde bulundurarak tasarımını
yapar. Çok yönlü düşünerek hesap
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
gelen bir kelimedir. Kısaca, altın
ve çeşitli boyalarla, bitkisel ve
hayvansal kökenli, kaynağı doğa
olan motifler kullanılarak yapılan
sanatın adıdır tezhip. Günümüzde çoğunlukla çerçeve içerisinde
duvarlarımızı süslemektedir. Grafik
değeri yüksek bir sanattır tezhip.
İçerisinde matematik ve geometrinin bulunduğu oldukça ince
hesaplar kullanılır. Tezhip sadece
hüsn-i hat ile değil tek başına farklı
formlardaki tasarımlarla da sanatseverlerin beğenisine sunulmaktadır.
Hoca-Talebe İlişkisi
Öğrenme usta-çırak ilişkisi içerisinde birebir devam eder. Muhtemelen de bir ömür boyunca sürer.
Güzel sanatlar fakültelerinde de
eğitimin temel süreci bu şekildedir. Hocasının diğer öğrencilerle
olan eğitim sürecini dikkatle
gözlemlemesi talebeye oldukça
aşama kaydettirir. Hoca ile olan
münasebet kişiliklerin uyuşması
neticesinde müspet neticeler verir.
Bağlılık ve saygı artarak devam
eder. Mutlak itaat fani kullara olmadığından, saygıya ve üsluba dikkat
edilerek yapılan eleştiri ve yorumlar
hoca ve talebeye katkı sağlar. Öğrenme bitmeyen bir süreç olduğundan hoca da öğrencileriyle birlikte tecrübesini arttırır. Sanatçının
hedefi hocası veya hocalarından
aldığı bilgilerle sanatını daha ileriye
götürmek olmalıdır. Sanatın gelişmesi, sanatkârın üslup sahibi olması
ancak bu şekilde mümkündür.
AĞUSTOS 2016
Sabır, Huzur, Sakinlik
Her şeyin çok hızlı tüketildiği,
acele, telaş ve hırsın alabildiğinde hüküm sürdüğü günümüzde
tezhip, sabrın, sebatın, naifliğin ve
huzurun insan ruhu için ne derece
önemli olduğunu hatırlatıyor. Zira
tezhip acele etmeden, ince ince
tasarlanır. Zamanla yarış etmeden
çiçekler, çeşitli formlar ve renklerin dünyasına salar insanı. Dışarıda
hızla akan zaman adeta donar.
Sakin, naif ve huzur dolu bir dünya
açılır sanatçının önünde. Bu sayede hayatın diğer meşgalelerinde
de tezhip sanatçısı sabırla mücadelesine devam eder.
35
ARABANIN İCADI
Günümüzün vazgeçilmez ulaşım araçları olan otomobillerin, hayatımıza ne
zaman girdiğini hiç merak ettiniz mi? Otomobil deyince gözünüzün önünde
canlanan profili tamamen unutun ve tarihteki yolculuğumuza başlayalım.
1786
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
M.Ö. 3000
36
Arabaların M.Ö. 3000
yıllarında tekerlek ve kızağın
bulunmasından sonra ortaya
çıktığı düşünülmektedir. İlk çağ
kavimlerinin (Sümer, Mısır, Yunan,
Asur) arkası açık iki tekerlekli savaş
arabalarını bu dönemde
kullandıkları bilinmektedir.
İki tekerlekli, atlı ve parmaklıklı ilk
arabaları İÖ 2000’li yıllarda savaş
amacıyla Hititliler yapmıştır.
1680-1770
1680 yılında Newton ilk kez
Buharlı Makina ile çalışan Arabasını
tasarladı. . Otomobil, Fransızca bir
kelimedir. AUTO (kendi),MOBİLE
(hareket) kelimelerinin
birleşimidir. Newton’un
tasarladığı buharlı araba
sonraki yıllarda; 1770 yılında,
Joseph Cugnot “FARDİER”
adını verdiği arabasını yaptı. Bu
araba günümüzdeki otomobil ve
lokomotiflerin atası sayıldı.
James Watt buharlı arabasını
tasarladı ve bu arabayı öğrencisi
Murdack hayata
geçirdi. Bu arabada lokomotife
benziyordu ve kullanan kişiler için,
Fransızca da “ Ateşci “ anlamına
gelen “Chauffeur” yani “ Şoför “
sözcüğü kullanıldı.
1802
İngiliz Maden Müh. Richard
Trevithich yüksek basınçlı buharla
çalışan bir buhar makinası yapıp,
bunu ilk buhar lokomotifini hareket
ettirmek de kullandı. Attan daha
hızlı giden ilk taşıt olan Rocket ise
47 km/s hız yaptı.
1885-1891
1885 yılında
Alman
Gottlieb
Wilhelm Daimler gaz ve petrolle
çalışan motorunu yaptı aynı yıl
oğlu Paul Daimler ve Maybach
“ Reitwagen” adını verdikleri ilk
motorlu aracı yaptılar. Fransız
mühendisleri Rene Pan-hard ve
Emile Levassor mekanik araçlar
üretmek amacıyla bir ortaklık
kurmuşlardı. Daimler, lisansını
onlara sattı ve ilk otomobil 1891’de
onların fabrikalarından çıktı. Bu,
iki kişilik bir araçtı. Montbeliardlı
sanayici Armand Peugeot 1891’de
Daimler motoruyla işleyen arabalar
yapmaya karar verdi: Onun Ürettiği
araçlardan biri 2.500 km.’lik yolu
düzenli ve saatte 15 kilometre ile
almış oldu böylelikle büyük bir
başarıya ulaştı.
1893-1895
Peugeot o yıllarda ilk 29, 1893’te
40 ve 1895’te 72 araba sattı.
Ortağı George Bouton’la
başta buharlı arabalar yapmış
olan Kont Albert de Dion,
1893’te benzinli araba
yapımına geçti. Küçük ya
da üç tekerlekli arabalara
bağladıkları motorları herkesi
haklı bir şaşkınlığa sürükledi,
çünkü dakikada 1.500 devir gibi
çılgın bir hızla dönüyordu.
1914
Türkiye de Otomotiv imalatı aslında
son yıllarda ortaya çıkan yerli
otomotivi fikriyle değil de 1920’li
yıllara dayanır.
Türkiye’de ilk otomobil üretme
girişimi 1929’da Ford tarafından
İstanbul serbest bölgede denenmiş
montaj hattı kurulmuş günde
48 otomobil üretimine kadar
çıkılabilmesine rağmen 1930’lu
yılların ekonomik krizi nedeniyle
1934 yılında kapatılmıştır.
1954 yılında tarım alanında
da kullanılmaya uygun olan
Jeep modellerinin Türkiye’de
üretilmesi için Tuzla Jeep Fabrikası
kurulmuş ve Türk Willys Overland
askeri cip ve kamyonetleri ile
Büssing kamyonlarının yapımına
başlanmıştır. 1959 yılında Ford
Motor Company ve Koç grubu
girişimiyle Otosan kurulmuş
ve otomobil üretimine dönük
yatırımlar bakımından ilk adım
atılmıştır. 1960 yılında kadrosu
bütünüyle Türk olan Otosan
fabrikasında günde 4 adet Ford
Consul otomobil ile 8 adet Ford
Thames kamyon üretimine,
başlanmıştır.
1961 yılında dönemin Devlet
Başkanı Cemal Gürsel’in emriyle
Eskişehir Devlet Demiryolları
Fabrikası’nda Türk mühendisler
tarafından tamamıyla Türkiye’de
tasarlanıp, geliştirilen ilk
otomobil üretilmiş ve
araca Gürsel’in isteği
üzerine Devrim adı
verilmiştir. O tarihlerde
toplu iğne dahi
üretemeyen bir ülkede
135 gün gibi çok kısa bir
zamanda son derece
kısıtlı imkanlarla tamamen
Türk yapımı bir otomobil
geliştirilmiş, bundan 4
tane üretilmiş; otomobiller
için 3 farklı tipte 10 adet
motor üretilmiştir.
Türk milletinden hak
ettiği ilgiyi gören Devrim
otomobilleri ne yazık ki
yatırım konusunda aynı
AĞUSTOS 2016
Ülkemize gelecek olursak;
1920-1934
1954-1960
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Benzinli arabanın kesin zaferi ise
bir teknisyen olan Fransız Fernand
Forest’e (1851-1914) borçluyuz.
1882’de elektrikle ateşlenen dört
devirli bir motor yaptı ve dört
dikey silindirli, supaplı ilk çağdaş
motor da onun eseri oldu (1891).
Bugün hala gelişimine devam
eden otomobil sanayi, durmadan
büyüyor.
37
1985-1989
1962-
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
1966
38
ilgiyi görememiş ve seri üretime
geçememiştir.
1960’ların ortalarına doğru
TOE Volvo ile ortak araç
üretiminde bulunma
çalışmaları yapmış ve
Volvo firmasıyla anlaşma
sağlanamayınca Triumph
firmasının lisans ortaklığı ile
‘Zafer’ marka yerli otomobil
üretme çalışmalarına
başlamıştır.Önce sedan
modelinin, daha sonra
ise station vagon ve pickup modelinin üretilmesi
düşünülen aracın daha
tanıtım aşamasında
iken bazı kişilerin ve
çevrelerin baskısı nedeniyle
üretiminden vazgeçilmiştir.
1962 yılında Federal Türk
Kamyonları AŞ OYAK tarafından
satın alındı. Yerine International
Harvester ortaklığıyla Kamyon,
Otobüs, Minibüs, Traktör,
Kamyonet, Pick-Up ve Reo
marka Askeri Araçlar ile şase,
radyatör, benzin deposu,
tampon ve şase ara malzemesi
üretecek olan TOE kuruldu. 1963
yılında ise Otobüs Karoseri A.Ş.
tarafından Magirus otobüsleri
montajı gerçekleştirilmeye
başlanmıştır.1966 yılına
gelindiğinde ise Otosan, İngiliz
Reliant firmasına prototipini
hazırlattığı ve prensipte fiberglas
gövdeli, iki kapılı, bütün mekanik
parçaları Ford’dan alınan, adı
bir yarışma sonucu belirlenen
otomobilini Anadol’u üretmeye
başlamıştır.
1985 yılına gelindiğinde Otosan
Ford Taunus modelini, OYAK
Renault ise ikinci bir model
olarak Renault 9 modelini
üretmeye başlamıştır.
İki yıl sonra 1987’de ise
Türkiye’nin ilk hatchback
modeli olan Renault 11
bantlardan çıkmış ilk dizel
motor da Anadol pikaba
takılmıştır.
1989 yılında motor ve
karoserde yapılan değişikliklerle
Renault 12 serisi, Toros modeline
dönüştürülmüş ve 2000 yılına
kadar üretimi devam etmiştir.
90’lı Yıllar
Renault’un üst sınıf modeli Renault
21’in üretimine başlanmıştır. İlk yerli
üretim Opel’ler ve Toyota Corolla
yollara çıkmıştır.1993 yılında TOE
ve 1995 yılında Genoto fabrikaları
kapanmıştır.
1997 yılında yine ilk yerli üretim
olarak Honda Civic ve Hyundai
Accent üretimine başlanmıştır.
2007
2007 yılında Gaziantep’te kurulan
Müjdeci Kamyonet firması Folkvan
markalı kamyonetlerin üretim ve
montajına başlamıştır. Günümüzde
ise hala bir çok firma artık üretim
yeri olarak Türkiye’yi benimsemiş
durumdadır. Yakın gelecekte
işçiliğinden parçalarına ve
montajına kadar tamamen yerli bir
aracımızın yapılması artık bir sürpriz
olmayacaktır.
MECLİS ÜYELERİMİZ
AK Parti
Meclis Üyesi
Yücel
Yalçınkaya İle
Birlikteyiz.
Mecliste hangi
komisyonda görevlisiniz?
Bulunduğunuz komisyon
ne gibi hizmetlerde
bulunur?
Uzun yıllardır Çekmeköy Belediye
Meclis Üyeliği Yapıyorum. Tüm
komisyonlarda bulundum. Allah
nasip etti 3. Dönem meclis
üyesi olarak 12 yıldır meclis üyeliği
yapıyorum. Şu an İmar
Komisyonunda çalışıyorum. Bulunduğum komisyon, bölgenin planlanması ifrazı, tevhidi, yol, okul vb.
kamu alanları gibi mülk sahiplerinin
imar sorunlarını çözmede, karar
almada teknik konuları incelemede
hizme verir.
Siyaset, belirli kurallar
çerçevesinde sert ama
aynı zamanda insani
diyaloglarla uyumlu
olmaya zorlar kişiyi. İş
ve sosyal hayatınızda
bu dengeyi nasıl
sağlıyorsunuz?
Evet siyaset, yapısı gereği farklı
düşünceleri bir arada barındıran bir
ortam. Farklılıklar aslında kültürel ve
siyasal anlamda zenginliklerimizdir. Bazen ufak tefek çatışmalar ve tartışmaları beraberinde
getirmektedir. Lakin benim için
hoşgörü ve samimiyet, toplumun ortak dilinde hareket etmek
önceliğimdir. Bunu da yıllarca Çekmeköy’de siyasi hayatımda denedim ve başarılı olduğumu düşünüyorum. Bundan dolayı gerek iş
hayatında gerek siyasi hayatımda
öncelikli felsefem her insana saygı
ve sevgi çerçevesinde yaklaşmak
olmuştur ve diyaloglarımızda yapıcı
ve samimi olmaya özen ve önem
vermekteyiz.
Politikacıların giyim tarzını
nasıl buluyorsunuz?
Politikacıların sürekli göz önünde
olmaları nedeniyle kendilerinin
imajı ve kılık kıyafeti açısından çok
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Ordu-Aybastı-Toygar köyünde
doğdum. Evli üç çocuk babasıyım.
Karadeniz’den ekonomik nedenlerle gelen insanlar gibi ben de yıllar
önce İstanbul’a geldim. Tekstil ve
inşaat alanında çalıştım. Heyecanlı
ve hareketli geçen gençlik yıllarım
oldu. Siyasi çalışmalarla ilgilendim,
hep ülkem ve insanlık için bir şeyler
yapma gayreti içerisinde oldum.
Çeşitli STK’larda başkanlık, başkan
yardımcılığı vb. gibi çeşitli görevlerde yer aldım. Çekmeköy Ordulular
Derneği Kurucu Başkanıyım bununla birlikte 3.Dönem Çekmeköy
Belediye Meclis Üyesiyim. Spora da
önem veren biri olarak Çekmeköy
Anadolu Spor Kulübü kurucusu ve
başkanıyım. Ülkemizin ekonomik,
sosyal ve kültürel kalkınmasında
önemli rol oynayan BİRKONFED (Birleştirici İş Kadınları ve İş
Adamları Konfederasyon ) Genel
Başkan Yardımcılığı ve Çekmeköy
İl Dernekleri Kurucu Başkanlığını
yapmaktayım. Gayemiz insanlarla
yapıcı ilişkiler içerisinde olmak ve
onlara yardımcı olma
gayretindeyim.
AĞUSTOS 2016
Öncelikle Yücel
Yalçınkaya’yı tanımak
isteriz. Bize kısaca
kendinizden bahseder
misiniz?
39
önemlidir. Çünkü toplumu temsil eden bir
konumdadırlar. Siyaset ciddi bir iştir. Takım
elbise ve insanın kendisine yakışan bir kıyafet
her zaman öncelikli tercihidir. Bu topluma ve
insanın kendisine saygısından ve örnek insan
olması açısından çok önemlidir. Tabii ki bunu
yaparken abartmadan ve verilecek mesajların
önüne geçmeden yaparsak daha doğru olur
diye düşünüyorum
Erkek, kadın ayırımı yapmadan bir
siyasetçi, özel hayatına ne kadar
dikkat etmeli?
Siyaset gereği göz önünde bulunan bir kişi
olduğunuz için davranışlarınıza ve yaşantınıza
dikkat etmeli toplumda söz sahibi olan birisi
olarak çevrenize de örnek bir yaşam teşkil
edecek kriterleri bulundurmanız gerekmektedir. Aile ve toplum yaşamımızın en önemli
temel taşlarındandır. (Toplumun tüm değerlerine saygı duyan ve onları ortak paydada
buluşturan, hayatımızı kolaylaştıran yapuya
önem vermeyi, ileke edindim.
MECLİS ÜYELERİMİZ
En büyük hayaliniz
ve gerçekleştirmek
istediğiniz projeleriniz
nelerdir?
Şahsım adına konuşacak olursam,
Allah nasip etti her şey istediğim
gibi oldu ve bütün hayallerimi
gerçekleştirdim. Fakat genel olarak
baktığımız zaman bir büyük projeyi
gerçekleştirmeyi çok istiyorum.
Ülkemizdeki her türlü terörü yok
etmeyi, bitirmeyi sağlayacak projeyi
gerçekleştirebilmek ve bunun bir
parçası olmak en büyük temennimdir.
Ordulu hemşehrilerim yaşadığı
şehre renk katan, vatanını milletini
seven, dağ dere tepe demeden ülkesinin ekonomisine katkı sağlayan,
devlete yük olmayan, devletinin
her zaman yanında olan samimi
sevecen temiz kalpli misafirperver
kişilerdir. Onları çok seviyorum.
Onlar bu ülkenin temel taşlarıdır.
Ordulular dünyanın her yerinde
ülkemizi başarıyla temsil ederler.
Değerli Çekmeköy2023 okurları;
Çekmeköy marka
bir ilçedir bu ilçenin
kurucularından
olmak da benim için
onur ve
gururdur. Eğitim ve
kültür vadisi ilçemiz tüm güzellikleri
bir arada barındırmaktadır. Toplumsal birlikteliğin ve
kaynaşmanın en
güzel yaşandığı bu
bölgede yaşayan
biz Çekmeköylüler bunun kıymetini bilmeliyiz. Vatandaşlarımızın
ilçemiz ile ilgili güvenlik, ulaşım,
eğitim, sportif ve kültürel faaliyetler, yapılaşma ve modernleşme
gibi konuları sıkı bir şekilde takip
etmelidir. İlçemiz de ilerleyen
zamanlarda yönetimde söz sahibi olacak düzgün, iyi yetişmiş, iyi
eğitim almış bireylere ihtiyacımız
olacak. Bu bilinçle hareket etmeli
ve gençlerimize sahip çıkmalıyız.
Çekmeköy2023 aracılığıyla tüm
okurların zafer bayramını kutluyor,
Allah’a emanet ediyorum.
AĞUSTOS 2016
Siyaset özel hayatı bitiren bir iş
değildir. Özel hayat ile siyaseti
birbirinden ayırmak lazım. İnsan
kendisine özel hayatına ailesine
işine dostlarına zaman ayırmalı bu
zaman içerisinde sevgi saygı muhabbet ön planda tutulmalı toplumun onaylamadığı olumsuz ve
aykırı hareketlerden kaçınılmalı, örf
ve adetlerimize uygun davranışlar
sergilemelidir.
Son olarak Ordulu
hemşerilerinize ve
Çekmeköy2023 okurlarına
neler söylemek istersiniz?
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Siyaset özel hayatı bitiren
bir iş midir?
41
Röportaj : Soner Kartal
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
HABERLER
42
ÇEKMEKÖYLÜ ÇOCUKLAR
YÜZME HAVUZLARINDA
DOYASIYA EĞLENİYOR
Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz havuzların bulunduğu
okulları ziyaret ederek öğrenciler ve aileleri ile sohbet etti.
Çekmeköy Belediyesi’nin Alemdağ
Çatalmeşe İlköğretim Okulu,
Fatma Talip Kahraman Anadolu
Lisesi ve Ali Kuşçu İlköğretim
Okulları’nın bahçelerinde kurduğu
yüzme havuzu alanları ile
çocuklara unutamayacakları bir
yaz tatili yaşattı. Okul bahçelerinde
kurulan üç yüzme havuzunda
akademik eğitmenler tarafından
derslerini alan çocuklar, eğlence
havuzlarında doyasıya eğlendiler.
Yüzme havuzlarının bulunduğu
dinlenme alanlarında aileler
çocuklarını izlerken, yaşları yüzme
kursu için uygun olmayan çocuklar
ise, alanda bulunan şişme oyun
alanlarında vakit geçirdiler.
Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet
Poyraz havuzların bulunduğu
okulları ziyaret etti. Burada ailelerle
sohbet eden Başkan Poyraz,
çocuklar ile hatıra fotoğraflar
çektirdi. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
HABERLER
43
KADIN BEREKETTİR...
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
hem berekettir hem de berekete
sebeptir. Kadın, bolluk demektir.
Kadın bolluk ve bereket olduğu
hâlde ne yazık ki çoğu zaman
gerçekleşmiyor, ama neden?
Çünkü kadının bir evde bereket
olması için kocasını içtenlikle
sevmesi gerekir. Sevgi-saygı varsa
hiç kuşkunuz olmasın orada
bereket var demektir.
Kocasına sadakatle bağlı, yüreği
hoplarcasına onu seven bir
kadının fıtri dualarının ne kadar
içten olduğunu tahmin edebilir
misiniz? Erkeği içtenlikle seven bir
kadın, dünyanın direğidir, hayatın
ta kendisidir. Güler yüzlü ve
hayatından memnun bir kadın. Ah!
44
G
erçek anlamda Ana
Yazılımı hasar görmemiş
kadın kesinlikle berekettir
değerli okurlarım. Kadın
Çok mu lüks bunlar?
Çoğu zaman seven kadınlarla
değil de belki buğzeden, içten
içe ağlayan ama görünmeyen
gözyaşları gönlüne akan kadınlarla
dolu artık dünyamız. Böyle
bir dünyada bereket kalır mı
soruyorum size? Zaten kalmadı da.
Kadın aslında sever, sevmek için
yaratılmıştır kadın. Seviyor da. Ama
kadınları ağlatan sistemler erkekler
olduğu sürece ve kadınların acıları
arşı titretmeye başladıysa, korkun
derim. Kendinize çeki düzen verin
derim. Kadın severse ettiği dualar
kabul olur, ama beddualar da.
Kadın Severse Kadındır.
Bir kadın mekanik yaşayamaz.
Sadece bedensel tatmin kadına
göre değildir. Önce duygusal
bakımdan doyacak, ruhsal
bakımdan onurlandırılacak, zihinsel
bakımdan terakki edecek. En
önemlisi de sevecek kadın. Kadın
seviyorsa yeryüzünde çiçeklerin
açmasına gerek yok, zaten seven
kadın güler yüzlüdür, güler yüzlü
kadın çiçek demektir.
övgü açlığı yaşamakta, bunun
sonucunda da ilişki motivasyonunu
kaybetmektedir. İlişki motivasyonu
kaybolduğunda, kadına yeteri
kadar sevgi veremez duruma
gelmektedir. İşte ilişki buradan ta
nerelere kadar gidiyor…
Bu yüzden erkeklere “Kadını
Sevme”, kadınlara da “Erkeği
Övme” davranışlarını kazanmalarını
ve geliştirmelerini öneriyorum.
Ben erkeklerin kadınları yeteri
kadar sevgiye doyuramadığına,
kadınların da erkekleri yeteri kadar
övgüye doyuramadığına tanıklık
ettim çoğu kere. Kadınlara çok
soruyorum, burada da sorayım:
sayın kadın okurlarım; eşinizi,
kocanızı, sevdiceğinizi en son ne
zaman takdir ettiniz? En son ne
zaman övgü dolu sözlerle onu
kendinize bağladınız? “Marifet
iltifata tabidir, müşterisiz meta
Evliliğinizde, yuvanızda içten sevgi
ve takdir dolu, gülen gözlerle
birbirinize baktığınız sağlıklı ve
mutlu güzel günler duasıyla…
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Sevgiyle, Erkek Övgüyle Motive
Olur
Bu konu da çok önemsediğim bir
konu başlığıdır. Kadın sevildiğinde,
erkek övüldüğünde ilişki açısından
motive olur. Bu, kadın-erkek
arasındaki öncelik farklılığıdır;
yoksa erkek de sevilmek ister,
kadın da övülmek ister. Burada
önemli bir ayrıntı var, o da şudur;
öncelikli olarak, kadın da erkek
de sevilince duygusal doyuma
ulaşır. Bakın, burası önemli bir
ayrıntı; hem erkek hem kadın
sevilerek Duygusal Doyuma ulaşır.
Ama ilişki motivasyonu açısından
durum biraz farklıdır. Kadın yine
sevilerek, erkek de övülerek ilişki
açısından motive olmaktadır.
İlişkide motive olmak da son
derece önemlidir. Övgüyle ilişkide
motive olamayan erkek, zımnen
zayidir” demiş atalarımız. Erkek
bir işi başardığında herhangi bir
şekilde takdir edilmek ister. Kadınlar
bir yemek yaptığında “Ellerine
sağlık aşkım” demenizi bekler,
haklıdır da. Fakat eğer “eline sağlık”
denmez ise kadın bunu bayrak
yapar. Çünkü erkekler unutur.
Yemeğin lezzetine daldığı için
kadınına yemeğin güzelliğinden
ve yapılan onca emekten dolayı
teşekkür etmeyi unutur ya da
erteler. Kadın ise bunu ciddi sorun
yapar, hak da veriyorum. Bununla
birlikte, erkek onca çaba ve
gayretinden hasıl olan güzelliklerin
de takdir edilmesini çok ister. Ama
olmayınca bunu dile getirmez,
bir kadın gibi bayrak yapmaz. Dile
getirmiyor oluşu, sorun yapmadığı
anlamına gelmez. Sorun yapar
ama ifade etmez. Sonra bu,
erkeğin çalışma heyecanı üzerinde
olumsuz etki yapar.
Ya da eşinin gözüne daha çok
girmek için daha çok çalışmak
ister. Erkeğin zavallı hâlidir bu ne
yazık ki. Yine takdir olmayınca
içten içe acı çekmeye başlar. Bu da
erkeğin yaşadığı çeşitli hastalıkların
görünmeyen psikosomatik
nedenlerinden biridir. Tıpkı sevgisiz
kalan kadının da yaşadığı birtakım
biyolojik hastalıkların sevgisizlikten
kaynaklandığı gibi.
AĞUSTOS 2016
Kadın severse kadındır,
sevmiyorsa… Sevmiyorsa ne?
Dilim varmıyor!..
Bu yüzden erkekler ne yapıp edip
kadının sevme potansiyelinin
farkına varmalılar. Kadınlar;
“Hocam, evet biz sevmek istiyoruz
da erkekler buna değmiyor ya da
seveceğimiz gibi bir erkek yok”
diyorlar. O zaman anne olan
kadınlar, siz de adam gibi erkek
yetiştirin, olmaz mı? Oğlunuzu
evliliğe hazırlayarak yetiştirin
lütfen. Erkek çocuğunuzu, onun
bir kadınla evleneceğini hesap
ederek hayata hazırlayın.Kadın
45
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
BİR ASIR SONRA
46
4 Genç Dahi - 4 Bilimsel Gerçek
İnsanoğlu, geleceğe doğru
savruldukça değişimlere ve
gelişime merak duyarak sürekli
yarınları tasvir etti. Bu alanda
Michael Drosnin gibi yazarlar,
Nostradamus gibi kâhinler ve
bilimsel olarak uğraşan dâhiler hep
oldu ve olacaktır. Hatta Einstein
bir keresinde gelecek ile ilgili bir
öngörüsünü paylaşırken, “Üçüncü
Dünya savaşının nasıl olacağını
bilemem ama 4. Dünya savaşı
taş ve sopalarla olacak” demiştir.
Bizler de Yenilik Akademisi’nin dahi
gençlerine nasıl bir gelecek hayal
ettiklerini sorduk? Bakın bizi neler
bekliyor;
Soru. Yüz sene sonra hangi
teknolojilerle karşılaşacağız ve
neler olacak?
Yüz sene sonra bugün tanıdığımız
kimse hayatta olmayacak. İlerleyen
teknoloji insan nüfusunun sonunu
getirmese de kalanlar ilkel şartlarda yeryüzünün yeniden
imarı için mücadele verecekler. Ben teknolojinin zirve
yaptığı bir çağda herhangi bir karadeliğe nükleer bir
bomba atarak olacakları gözlemlemek isterdim.
Kaan ÖZDEMİR, Özden Cengiz Anadolu Lisesi 11. Sınıf
Öğrencisi, ASBO Dünya 2.’si
Nanoteknoloji yeni ufuklar açacak ve ışınlanma
bulunacaktır. Gezegenler arası seyahatin mümkün
olacağı bir çağın yaşanacağını ve soyu tükenmiş tüm
canlıların klonlanarak yeniden çeşitliliğe dahil olacaklarını
düşünüyorum. Hatta ölümün kısmen yenileceği
kanaatindeyim! Ölülerin hatıralarını yaşatacak nesnesel
teknolojiler muhakkak geliştirilecektir.
Latife Fatma TÜRKOĞLU, Çekmeköy Anadolu Lisesi 12.
Sınıf Öğrencisi
Bir hikâye biliyorum. Kızılderililerin istila için
gelen gemileri daha önce hiç gemi görmedikleri
tanımlayamamaları ile ilgiliydi... Yüz sene sonrasını
tasvir edebilmek için bilinçaltımızda tanımlanmış
görüntülerden yola çıkmak gerekiyor. Bu da gerçekten
zor! Düşünsenize yüz sene önce, yüz sene sonra neler
sorulacak, diye bir soru sorulmuş olabilir mi? Açmazları
bir kenara bırakırsak ben yüz sene sonra replika insanlar
geliştirileceğini düşünüyorum. Sona doğru kendini
kaybeden insan, yanlış icatlarla kendi saltanatının sonunu
getirecek!
Uğur ÖZBUDAK, Taşdelen İMKB Endüstri Meslek Lisesi,
12. Sınıf
Ben yüz sene sonrası için foton çağı kavramını kullanmak
istiyorum. Işıktan çok verimli enerji elde edilecek. Lazer
teknolojisi gezegenler arası mesafelere iletilebilir hale
dönüşecek. Gökyüzünde evler ve yeni nesil araçlar
görebileceğiz! Biraz fantastik gelebilir ama polis ve
benzeri kurumlar için görünmezlik gerekli görüldüğü
yerler için kullanılabilir olacak.
Emirhan ILIK, Toki Anadolu Meslek Lisesi, 11. Sınıf
BİLİM ADAMLARININ ÖNGÖRÜLERİ
1. Denize yakın kentlerin bir kısmı sular altında kalacak.
2. Sokakta yürürken, takacağınız özel gözlükler
sayesinde, çevrenizde sürekli bazı bilgiler göreceksiniz.
En ilginci de uzaktaki arkadaşlarınızla chat yaparken,
avatarları holigram olarak yanı başınızda belirecek.
3. İşe gitmek tarih olacak. Bilgi teknolojisinin ve veri
transferinin ilerlemesiyle iş yerleri insanların ayağına
gelecek, insanlar evlerinden toplantılara katılacak.
4. Genetiğiyle oynanmış gıdalarla, açlık tarih olacak.
Kutuplarda patates yetişecek, bitkilerin yaprak yapıları
değiştirilerek fotosenteze daha etkin hale getirilecek.
Hatta bazı bitkiler Güneş’ten tam olarak yararlanabilmek
için yeşil yerine siyah üretilecek.
B
u şehir
çoooook
acayip… Çayır çimen
gezersin, müzelere bakarsın,
dağa tırmanırsın, yaylaya çıkarsın,
türbeleri ziyaret edersin, kaplıcada
şifa ararsın ama Meteor çukuruna
ne demeli? Ya da Nuh’un gemisinin
izi dedikleri yer de ne ola? Dünya adım
adım gezilse, meteor çukuru veya Nuh’un
gemisinin izine başka yerde rastlanır mı ki?
Gökyüzüne uzanan heybetli dağı ve merak
uyandırıcı yerleriyle Türkiye’nin en güzel
şehirlerinden biri, Ağrı…
mektedir. NUH’UN
GEMİSİNİN İZİ
AĞRI ADI NEREDEN
GELİYOR?
Şehir tarih boyunca farklı medeniyetlerin egemenliğinde
farklı isimlerle anılmıştır.
Osmanlı döneminde
Şorbulak olarak adlandırılan il, Ermeniler
zamanında Karakilise
olarak değiştirilmiş ve
Kazım Karabekir Paşa
zamanında Karaköse
diye adlandırılmıştır. Nuh
Tufanı ile ilgisinden dolayı
Tevrat’ta adı geçen Ararat
Dağı ve ülkesinin, Ağrı ve
çevresinin olduğu düşünülmesi sebebiyle Ağrı’ya batılılar
tarafından Ararat da denilmektedir. Günümüzde ise; 5165 metre
yüksekliğiyle Türkiye’nin en büyük
dağı olan Ağrı Dağı’ndan dolayı
şehrin Ağrı ismini aldığı düşünül-
Şüphesiz
Ağrı’nın,
belki de
Türkiye’nin
en önemli
değerlerinden biri
Nuh’un
Gemisinin İzi’dir.
Türkiye-İran
transit yoluna 3,5 km.
uzaklıkta, Ağrı
Dağı’nın güneyinde Telçeker ile
Meşar köyleri arasında yer alan doğal
anıt statüsündeki bu yer;
gemiye benzer bir siluettedir. Geminin izinin kuş bakışı
görülebilecek şekilde yapılmış
bir kafeterya da mevcuttur. Araştırmacılar, büyük tufandan sonra
Nuh’un gemisinin buraya oturduğu
yönündeki iddiaları araştırmak ve
kutsal geminin kalıntılarını bulmak
için birçok çalışma yapmışlardır.
Kültür Bakanlığı gemi kütlesine
benzeyen bu jeomorfolojik yapının
“Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür
Varlığı” özelliği taşıması hesebiyle
1987’de 3657 sayılı kararı ile burayı
doğal SİT alanı ilan etmiştir.
METEOR ÇUKURU
Doğubayazıt şehrinin 35 km. doğusunda, Gürbulak Gümrük Kapısı’nın
2 km. kuzeydoğusunda yer alan
meteor çukuru, Alaska’daki meteor
çukurundan sonra dünyanın 2.
büyük göktaşı çukurudur. 1892
yılında alana bir göktaşının düştüğü
ve bu çukuru açtığı düşünülmektedir. Hatta çukurun oluşma anında
büyük bir sarsıntı hissedildiği ve o
gün suların bulanık aktığı rivayet
edilmektedir. Derinliği 60 m.yi ve
çapı da 35 m.yi bulan çukurun korunması, ziyaretçilerin daha keyifli
vakit geçirebilmesi için çukuru da
kapsayacak bir park alanı yapılması
planlanmaktadır.
AĞRI
MUTFAĞI
Ağızda
dağılan
lezzetleriyle insanı mest
eden Ağrı’nın bin
bir çeşit
yemeği
bulunmakta. Bu
lezzetler
içinde adını
sanını herkese duyurmuş
olanları; murtuğa, çiriş ketesi,
halise, ayranaşı, yalancı köfte, hasude,
pişi(bişi) erdek, kete,
kuymak, erişte, hengel,
haşıl, beyaz bal, alabalık ve
selekeli (saç kavurma) olarak
sıralamak mümkün. Sizler için
seçtiğimiz lezzet tam ağzınıza layık
Abdigör Köftesi…
dinlendirilen köfteler, pilav üzerine konularak servis yapılır.
Afiyet olsun…
AĞRI HATIRASI
Şehirden ayrılırken alınabilecek en
meşhur hediyelikler halı ve kilim
çeşitleridir. Bunların yanı sıra kazak,
keçe ve çorap gibi el sanatları da
bulmak mümkün. Ağzınızda bıraktığı tatla size şehri hatırlatacak bir
lezzet isterseniz otlu peynir veya
Ağrı balını da tercih edebilirsiniz.
ABDİGÖR KÖFTESİ
Malzemeler; Kemiksiz kuzu, oğlak
veya dana eti, soğan ve baharat.
Yapılışı; Taze et dövülerek hamur
haline getirilir, baharatla yoğrulur köfte yapılır. İnce doğranmış
soğanlar suda tuzla birlikte kaynatılır, kaynayan suya köfteler atılır.
Piştikten sonra bir saat kadar
Mirgemir, Çakmak, Davul, Kraktin,
Pani ve Katavin Yaylasına çıkmadan; Kayak merkezinde kaymadan;
Diyadin Kaplıcalarına girmeden,
Ahmed-i Hani Türbesi’ni ziyaret
etmeden, İshak Paşa Sarayı’nı gezmeden DÖNMEYİN…
AĞRILI ÜNLÜLERİMİZ
NOTUNUZU ALMAYI UNUTMAYIN!
Şehre ismini veren, heybetiyle büyüleyen ve karın hiç eksik olmadığı
Ağrı Dağı’na çıkmadan ya da en
azından doğa yürüyüşü yapmadan;
Kuş Gözlem Alanı’nda kuşları izlemeden; Meya ve Buz mağarasını
görmeden; Aladağlar, Sinek,
Salih Kalyon
Erol Parlak.
Burhan Çaçan
SAĞLIK
saat mi gerekli tartışmalarından
ziyade asıl üzerinde duracağımız
sağlıklı bir uyku için gerekli olan
unsurlardır.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
1-Yatak Odanızı Uyku
Merkezi Haline Getirin:
52
Ö
yle kolay bir sanat değildir
uyumak, onun uğruna
bütün gün uyanık kalmak
gerekir.
Hayatımız için zorunlu olan
bağımlılıklarımızın başında uyku
gelmektedir. Uykusuz bir yaşam
düşünülemez. Kimimiz için 8 saat
yeterli olurken kimimiz için 5 saat
yeterli olabilmektedir. Son yıllarda
uzmanların yaptıkları araştırmalarda
uykunun esasen bir dinlenme
sürecinden ziyade bir solunum
olayı olduğu öne çıkmıştır.
Klasik anlayışta ‘belirli saatlerde
yatakta’ kalmak anlamı taşırken
bilimsel çalışmalar uykunun
nitelikli bir solunum olayı olması
yönündedir.
8 saat mi, 6 saat mi yoksa 10
Günün en büyük kısmını
geçirdiğimiz ama neredeyse hiç
önem vermediğimiz bir bölüm.
6-8 saat arasında vücut dinlenmesi
için bulunduğumuz odanın şartları
bizim için çok önemli.
Yatağımızın ortopedik olması bel
ve omurga sorunları için azami
derecede önem taşımaktadır.
Birçok kişi televizyon alırken en
son model ve özelliklerde olmasını
isterken çok ucuz bir yatakta
yatabilmektedir. Birçok bel fıtığı
ve omurga sorunu yaşayan kişinin
sağlıksız yataklar yüzünden bu hale
geldiğine şahit olabilirsiniz.
2-Burnunuzla ilgili bir sorun
varsa tedavi ettirin:
İlerleyen yaşlarda burunla
ilgili sorunlar ciddi boyutlara
ulaşabilmektedir. Basit bir
ameliyatla sağlıklı bir nefes alımı
söz konusu olabilmektedir. Bunun
için bir uzman doktora giderek
burnunuzu kontrol ettirebilirsiniz.
Birçok danışanımın birkaç günlük
ameliyat korkusu nedeniyle sürekli
olarak nefes sorunu yaşamasına
şahit oldum. 8 saat uyumalarına
rağmen 2 saatlik uyku gibi yataktan
kalkması durumunu yaşamak
zorunda kalıyorlar.
Siz de korkularınıza yenik
düşmeyin. Bir hafta çekeceğiniz
sıkıntı sonrası rahat bir süreç sizi
bekleyecektir.
3-Yatak odanız her daim
temiz olmalı:
Yatağınızın altının tozlu olmaması
ve yatak odanızın gereksiz
eşyalardan arınmasına özen
gösterin. Uzak doğu eşya felsefesi
olan Feng Shui’ye göre ayrıntılarla
ve gereksiz eşyalar odanın ruhunu
kasmaktadır. Siz de odanızı
temizler ve sadeleştirirseniz hafifliği
hissedersiniz.
4-Uyku esnasında ışığı ve
sesi sıfırlayın:
Işığın girmediği bir odada uyumak
bazı hormonların salınması için
(melatonin) gereklidir. Aynı şekilde
sessiz bir ortamda uyumak beyin
sağlığımız için gereklidir. Birçok kişi
televizyonun karşısında uyuklama
SAĞLIK
alışkanlığı edinmiştir. Hücrelerinizi
yıpratır. Derhal bu alışkanlıklara
son verin. Sokak lambasının içeri
girmesine izin vermeyin. Göz
bandı gibi ürünler kullanabilirsiniz.
5-Uyumadan iki saat
önce haber ya da tartışma
programı izlemeyin:
Olumsuz içerikli haberler ve
tartışma programları dikkatinizi
dağıtabilir ve sizin düşünceli bir
şekilde uykunuzdan edebilir.
İlerleyen saatlerde daha dinlendirici
yayınlar izlemeniz daha kazançlı
olacaktır sizin için.
6- Yatak odanızda elbise
kurutmayın:
Gün içinde kurutulan elbiselerden
çıkan maytlar ve deterjan artıklarını
gece boyuna solumak zoruna
kalırsınız. Uzun süreli kalmadığınız
bir odayı kuruma işlemi için tercih
edebilirsiniz.
7-İdeal uyku zamanı gece
23.00-05.00 arasındadır:
Karaciğerimizin çalışma saati
01.00-03.00 arasında olduğundan
yapılan araştırmalarda gece 23.00sabah 05.00 arası yapılan uyku çok
daha sağlıklı bir sonuç vermektedir.
8-Radyasyondan Korunun:
Çok katlı apartmanların
yaygınlaşması ve teknolojik
aletlerin çoğalması sonucu
elektro manyetik dalgalar
her geçen gün
yaşamımıza
etki
etmektedir.
Japonya’da yatakların altına bakır
şilte yerleştirilerek aşağıdan gelen
radyasyonun yukarı çıkması
sağlamaktadır. Yüzlerce katlı
binalarda aşağıdan genel dalgaların
yukarıdaki katlarda yatan kişilere
artarak verdiği zararı engellemek
için birçok kişi bu yöntemi
uygulamaktadır.
Siz de çok katlı bir binada
iseniz bazı basit uygulamalarla
radyasyondan olabildiğince uzak
kalırsınız.
a)Cep telefonunuzu en az iki
metre uzakta bırakın. Alarm
niyetiyle yastığın altında koymayın.
İleri derecede beyin zararına yol
açmaktadır.
b)Yatak odanızda televizyon
bulundurmayın.
c)Bilgisayarınızı uyumadan önce
kapatın ve uzağa koyun.
d)Himalaya tuz lambası gibi destek
ürünlerle odadaki negatif iyonu
artırabilirsiniz.
9-İyonizer cihazlar edinin:
Su arıtma cihazları gibi yaygınlaşan
iyonizer cihazlar mevcut havadaki
oksijenin size daha kolay
ulaşmasını sağlayacaktır. Piyasada
farklı fiyatlarla satılan ürünler
ozon yayarak sizlerin ihtiyacı
olan oksijeni daha kolay almanızı
sağlayacaktır. Astım ve solunum
sorununuz varsa ev tipi cihazları
tüm evdeki kişilerin sağlıklı oksijen
alması için daha gereklidir.
10-Nefes Terapisi Öğrenin:
Bazı basit nefes alışkanlıkları ile
daha kaliteli havayı solumayı
öğrenebilir ve oksijen alımınızı
artırabilirsiniz. Bunun için
internetten ya da nefes terapi
kurslarını giderek yeni bir alışkanlık
edinin.
11-Yatağa girmeden önce
kendinize vakit ayırın:
Uyumadan önce gününüzü
gözden geçirebilir yaptığınız iyi
ve kötü şeyleri sorgulayabilirsiniz.
Olumsuz olaylar için kendinizden
özür dileyebilirsiniz.
Meditasyon çalışmaları yapabilir ya
da içten yapacağınız bazı dualarla
uyku moduna geçebilirsiniz.
12-Sağlıklı uyku için sağlıklı
beslenme:
Abur cubur ve sağlıksız
beslenmenin artmasıyla özelikle
kalsiyum gibi birçok hayati
önem taşıyan besin maddesini
alamamaktayız. Bazı besin
takviyeleri uyku kalitemizin
artmasında bize yardımcı
olmaktadır. Kalsiyum, lesitin, B
grubu vitaminler.. Ayrıca sarı
kantaron gibi bazı bitki veya bitki
ekstraları doğal anti depresan
özelliği taşımaktadır.
Yukarıdaki maddelerden ne kadar
çoğunu hayatınıza geçirirseniz o
kadar çabuk kaliteli bir
uykuya sahip
olursunuz.
HABERLER
A
rgetus Araştırma tarafından yapılan “İstanbul
Ramazan Hizmetleri”
araştırmasıyla, İstanbul’un
39 ilçesinde yapılan faaliyetlerin raporu yayınladı.
Rapora göre Çekmeköy
Belediyesi Ramazan etkinlik alanlarındaki çeşitlilik
kategorisinde listenin ilk
sırasında yer alıyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerinin
Ramazan ayındaki faaliyetleri
ilk olarak Belediyelerin web
siteleri, reklam-duyuru çalışmaları, faaliyet raporları, sosyal
medya sayfaları ve Elektron-
ik Kamu Alım Platformu’nda
yayımlanan ihaleleri incelenerek genel durum araştırmaları yapıldı.
Ardından, hizmet yoğunluğu ve
çeşitliliği dikkate alınarak seçilen
25 ilçede 4.032 kişi ile yüz yüze
görüşülerek memnuniyet ölçme
araştırması gerçekleştirildi ve
Ramazan hizmetleri değerlendirildi. Araştırma sonucunda, vatandaşların Ramazan ayı
hizmetlerine yönelik yaklaşımlarının yanı sıra, belediyelerin
performansları ve hangi konuda
öne çıktıkları belirtiliyor.
HABERLER
3 MİLYON İFTAR YEMEĞİ VE 100
BİN SAHUR İKRAMI
Rapora göre 2016 Ramazan ayında
İstanbul genelinde belediyelerce
600 farklı noktada 2 milyon 700
bin kişiye sokak iftarı (açık alan
iftarları) verildi. 14 ilçede ise 23 farklı
noktada kurulan iftar çadırlarından
yaklaşık 100 bin kişi yararlandı.
5 BİN ÜZERİNDE RAMAZAN
ETKİNLİĞİ VE 300 MİLYON TL
HARCAMA
2015 yılında 15 ilçede kurulan
Ramazan etkinlik alanları, 2016
yılında 29’a ulaştı. 6 Belediye’de
etkinlikler kültür merkezlerinde
gerçekleştirildi. Bu sene 5 bin civarında etkinlik yapıldı.
HANGİ BELEDİYE NE YAPTI?
Raporda yer alan verilere göre en
fazla kültürel etkinlik
düzenleyen belediyeler, Fatih, Beyoğlu, Küçükçekmece, Sultanbeyli
ve Sarıyer Belediyesi; Ramazan
etkinlik alanı en çeşitli belediyeler,
Çekmeköy, Eyüp, Tuzla, Maltepe
ve Sultangazi Belediyesi; Ramazan
ayında en fazla sosyal yardım
sunan Belediyeler, Pendik, Bağcılar,
Ümraniye, Kağıthane, Ataşehir
Belediyesi; Ramazan ayında en
fazla yemek (iftar ve sahur) hizmeti
sunan Belediyeler, Esenler, Üsküdar, Beşiktaş, Başakşehir, Bayrampaşa Belediyesi ön plana çıktı.
AĞUSTOS 2016
Argetus Araştırma’nın yayınladığı
‘Ramazan 2016 Raporu’na göre
İstanbul genelinde İBB ve 38
ilçe belediyesi tarafından 650
bin dolayında kumanya yardımı
gerçekleştirildi. Ayrıca İstanbul’un
yoğun trafiğini göz önünde
bulunduran İBB başta olmak üzere
6 ilçe belediyesi tarafından, iftara
geç kalacak vatandaşlara 220 bin
adet iftariyelik dağıtıldı.
16 ilçede, hemşeri dernekleri ile
STK’lara 100 bin iftar verildi. 11
ilçede Tekne Orucu kapsamında
çocuklara yönelik 100 bin yemek
verildi. 9 ilçe belediyesi, değişik
ülkelerde dayanışma sofraları
kurarak Ramazan faaliyetlerini
yerel düzeyden çıkararak ulusal
düzeye taşıdı. “Kardeşlik Sofrası”,
“Bereket Konvoyu” gibi etkinlikler ile
Balkanlarda yaşayanlara 100 binin
üzerinde iftar yemeği ikram edildi. İstanbul’daki 11 ilçede sürekli olarak
sahur yemekleri sunuluyor. 13
ilçede ise sürekli olmayan sahur etkinlikleri düzenlenmiş ve toplamda
100 binin üzerinde sahur yemeği
verilmiş.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
650 BİN KUMANYA VE 220 BİN
İFTARİYELİK YARDIMI 55
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
Serap Çakar Haktanır kimdir?
Kendinizden bahseder
misininiz?
56
Çağlar öncesinden tevarüs ettiğimiz
Türk Müziği; gerek makam gerekse
müzik aletleri bakımından önemli
ve tarihi bir konuma sahiptir.
Geleneksel Türk Müziği; İslamiyet
öncesi Orta Asya coğrafyasının
kültürel birikimini özümseyerek
günümüze kadar gelişimini
sürdürmektedir. Çekmeköy2023
olarak Türk Müziği’ne hizmeti ve
emeği olan Çekmeköy Musiki
Derneği Serap Çakar’la Türk Müziği
üzerine hasbihal ettik.
23 Mart 1971 Manisa doğumluyum. Üniversite dahil tüm
eğitimim Manisa’da geçti.
Türk Sanat Müziği Korosu ile
ilk resmi çalışmalarıma lise
yıllarında başladım. Nursal
Ünsal Bir tek, Türk Sanat Müziğinde ilk hocamdır. Uzun
yıllar kendisinden eğitim
aldım. Rahmetle anıyorum.
Ardından İzmirli bestekârımız
Yılmaz Yüksel ile iki yıl kadar
çalışmalara devam ettim. Bu
arada Celal Bayar Üniversitesi
Eğitim Fakültesi Türk Sanat
Müziği Korosunu kurdum
ve ilk kez şef olarak sahneye çıktım. Sonrasında Yine
Celal Bayar Üniversitesi’nin
Prof. Dr. Ali Vefa Yücetürk
yönetimindeki Türk Sanat
Müziği Korosunda Neyzen ve
solist olarak uzun yıllar görev
aldım. 2006 Yılında geldiğim
Çekmeköy’de Türk Sanat Müziği çalışmalarının olmaması
ve dönemin belediye başkanı
tarafından projemin onaylamasıyla Çekmeköy Belediyesi
Türk Sanat Müziği çalışmalarına başladık. Çekmeköy Halk
Eğitim Merkezinde Türk Sanat
Müziği eğitmenliği yaptım.
2010 yılında öğrencilerimin
de desteğiyle Çekmeköy
Musiki Derneğini kurduk.
Derneğimizin Hocası ve Şefi
görevimi sürdürmekteyim.
Bunun yanı sıra iş hayatım
da devam etmekte. Tasarım ve promosyon üzerine
çalışmalarımı kendi şirketim
üzerinden yürütmekteyim.
Bir kız çocuk annesiyim ve
kızımla birlikte Çekmeköy’de
yaşıyoruz.
Türk Sanat Müziği’ne ilginiz
nasıl başladı?
Çok klasik olabilir ancak
evimizde her daim Türk Sanat
Müziği dinlenirdi. Sabah radyoda çalan Türk Sanat Müziği
sesiyle uyanırdım. Evimizde
yüzlerce plak vardı ve bunların yüzde 60-70 Muazzez
Abacı, Seçil Heper, Bülent
ÇEKMEKÖY MUSİKİ DERNEĞİ
Ersoy, Zeki Müren gibi 1970‘li yılların popüler sanatçılarına aitti. Bunların içerisinde yetişirken Musikiye
kayıtsız kalamadım.
Çekmeköy Musiki Derneği ne tür
çalışmalar yapmaktadır?
Derneğimiz ağırlıklı olarak meşk
usulü repertuvar çalışması ile yıl
içerisinde planlanan konserlere hazırlık yapmaktadır. Ancak her yeni
eğitim-öğretim yılı başında mevcut
ve yeni katılan öğrencilerin talepleri
göz önüne alınarak, enstrüman,
nazariyat, nota-solfej ve Türk Halk
Müziği konularında da sınıf açılmaktadır. Repertuvar çalışmalarında
yılda iki kitapçık hazırlıyoruz. Her
bir kitapçık bir konuyu kapsamakta.
Bunun yanı sıra Türk Sanat Müziği tarihi, Bestekarların hayatı gibi
konular da işleniyor.
Derneğinizin düzenli olarak sahne
aldığı veya konser verdiği bir yer var
mıdır?
Derneğimiz Çekmeköy dışında da
konserler vermiştir ve vermeye de
devam edecektir. Ancak Çekmeköy
AĞUSTOS 2016
Tabii ki; 2010 yılı
öncesinde resmi bir
kimliğimizin olmamasının sıkıntılarını
yaşamaya başladık.
Ayrıca yapmış olduğum, emek verdiğim
bu işi devamlı kılabilmek en büyük arzumdu. Az ama kocaman
yürekli, Musikiyi gerçekten seven insanlarla
kurduğumuz derneğimiz
her geçen gün biraz daha
büyüyor. Sanırım bunda
hepimizin samimiyetle ve
gerçekten musikiyi severek bir
şeyler yapıyor olmamızın etkisi büyük. Başlarda 15 olan üye sayımız
şu an sanıyorum 40 kişi civarı. İcra
heyetine profesyonel saz sanatçıları eşlik ederken Türk Sanat Müziğine gönül vermiş üyelerimizden de
saz sanatçısı yetiştirmeye başladık.
Genç üyelerimizden konservatuara öğrenci kazandırmış olmak da
bizim için çok önemli bir konu.
Derneğimizin önemli bir misyonunu yerine getirdiğinin göstergesidir
diye düşünüyorum.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Çekmeköy Musiki Derneği’nin
kuruluş ve gelişim
sürecinden bahseder
misiniz?
57
belediyesinin destekleri sayesinde
yılda iki konserimizi Çekmeköy- Taşdelen Turgut Özal Kültür Merkezinde vermekteyiz.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
Türk Sanat Müziği’nin yeterince
popüler olduğunu düşünüyor
musunuz, değilse bu alanda bir
çalışmanız var mı?
58
Aslında popüler kelimesini pek sevmiyorum. Popülerlik biten bir şeydir
bence. Rahmetli Nursal Ünsal Birtek
hocam 1986 yılında Türk Sanat Müziği’nin bundan sonra amatörlerle
devam edeceğini söylemişti. Benim
kendisine olan sözüm de bu sürekliliği sağlayabilmek adına olmuştur.
Türk Sanat Müziği denildiğinde
toplumun aklında beliren resim tek
tip giyimli, asık yüzlü insanların anlaşılmayan sözlerle söylediği eserler
şeklinde. Derneğimizde birkaç sefer
yaşadığım bir şeyi anlatayım dönem
başında repertuvar kitapları dağıtıldığında öğrencilerimin yüzü düşer.
Gözlerine ilişen o sözleri ‘anlaşılmayan esere sıra gelmese de hocamız
bunu öğretmese’ demeye başlarlar.
Söz konusu eser gün gelir öğrenilir.
Dersin sonunda ise, ‘hocam güzel
bir esermiş’ derler, övgülerin ardından eser o dönemin dillere dolaşan
eseri olmuştur. Anlatmak istediğim
şu; Musikimizi anlaşılır kılmak ve
sevdirmek biz öğreticilerin elinde.
Bu gün derneğimizin yaş ortalaması
ilk kurulduğu yıllara göre daha düşükse demek ki musikimizi anlaşılabilir kılmışız.
Bunu bir de dinleyici/izleyici açısından yorumlamam gerekirse; Konser izleyicisi sahnede sabit duran
insanları gördüğünde ikinci eserde
sıkılmaya başlar. Eğer siz konserin
konusuna uygun görsellerle desteklerseniz, izleyenlerin mutlaka ilgisini
çeken bir nokta yakalarsınız. Ayrıca
konserlerimize katılan izleyicilerin
az da olsa bilgi edinmeleri bizler
için çok önemli. Bunu da sağladık
sanıyorum.
Üyeler arası iletişim ve ortak
çalışmalarındaki uyumu nasıl
sağlıyorsunuz?
Bizim bir tek ortak dilimiz var o da
musiki. Sanırım bunu deşifre etmeyi
öğrencilerime iyi
öğrettim. Bu konu
da çok şükür sıkıntı yaşamıyoruz.
Yeri geldiğinde
bakışlarımızdan
birbirimizi anlıyoruz. Aslında biz
kocaman bir aile
olduk derneğimizde hüznümüz
sevincimiz bir.
Yeri geldiğinde
ders saatinde toplansak da üzüntümüz sıkıntımız varsa dersi bir kenara
bırakıp üzüntümüzü hep birlikte
yaşıyoruz.
Türk Sanat Müziği’nden kopuk
yaşayan yeni nesillere tavsiyeleriniz
var mı?
Dinledikleri müzikten vaz geçsinler
demiyorum ancak ara sıra da olsa
gerçek bir sanatçıdan Türk Sanat
Müziği dinlesinler. Bunu yaparken
de lütfen sözlerin anlamlarını bestede bulmaya çalışsınlar. Unutmasınlar ki Türk Sanat Müziği Dünyadaki
tüm müzikleri içinde barındıran bir
müziktir. İçerisinde matematik ve
astrolojiye kadar giden bilim içeren bu sanat dalına hak ettiği ilgiyi
göstersinler.
Röportaj: Engin Erköse
Stresi, organizmanın bedensel ve
ruhsal sınırlarının tehdit edilmesi
ve zorlanması ile ortaya çıkan
bir durum olarak tanımlayabiliriz.
Tehdit ve zorlanmalar karşısında
vücudumuz, kendisini korumaya
yönelik bir tepki halkasını harekete
geçirme becerisine sahiptir. Bu
AĞUSTOS 2016
B
u ay sizlerle bu sorunun
cevabını arayacağız. Ama
öncelikle stresi tanıyalım.
Eğer ne olduğunu bilirsek
başa çıkma anlamında önemli bir
adım atmış oluruz.
sayede herhangi bir tehlike ile
karşılaştığımızda ‘’savaş veya kaç’’
diye tanımlayabileceğimiz bir cevap
ortaya çıkar. Böylelikle de içinde
bulunduğumuz durumla savaşıp
yeni duruma uyum sağlayabiliriz.
Aşağıda da anlatacağımız üzere
her türlü stres kaynağı karşısında
yoğunluğu değişse bile sabit bir
şekilde ortaya çıkma özelliğine
sahiptir. Ancak psikolojik olarak
etkilenme düzeyimiz bizim
ruhsal durumumuz, kişisel
görüntümüz, aile yaşantımız,
çevresel faktörlerimiz… vb. kişisel
şartlarımıza bağlı olarak değişiklik
gösterebilir. Bedenimiz ‘’savaş
veya
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Size stresle nasıl başa
çıkıyorsunuz diye sorsam,
nasıl yanıtlarsınız?
59
kaç’’ cevabını aşağıdaki gibi
gerçekleştirir:
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
• Vücudumuzdaki depolanmış yağ
ve şeker kana karışır.
60
• Bedenimize daha çok oksijen
girebilmesi için solunum sayısında
artış olur.
• Kanımızdaki alyuvarlar artar.
sistemimizin işlerliğinde artış olur,
böbreküstü bezinden adrenalinnoradrenalin salgılanması ortaya
çıkar.
Diğer yandan psikolojik
olarak da aşağıdaki
belirtileri yaşayabilmemiz
mümkündür:
• Kan basıncımız yükselir ve kalp
atış sayımızda artış olur.
•Yaptığımız işe sürekli olarak
odaklanmakta zorlanırız..
• Kanımızdaki pıhtılaşma
mekanizması harekete geçer.
•Depresyon-özsaygı ve öz
değerimizde azalma meydana gelir.
• Kas dokumuzda kasılma gücünde
artış meydana gelir.
•Diğer insanların fikirlerine çok fazla
önem vermemeye başlarız.
•Sindirimimiz yavaşlar veya durur.
•Karar verme ve bir işi başlatabilme
becerilerimizde yetersizlik
meydana gelir.
•Gözbebeklerimiz büyür.
•Bütün duyularımızda artış
meydana gelir.
•Hipofiz bezi uyarılır. İç salgı
•Genellikle kötümser olma
eğilimimiz artar.
•Aşırıya kaçacak
bir şekilde hayal
kurmaya başlarız.
•Aşırı tedirginlik,
korku ve endişe
yaşarız.
•Her şeye kolay
sinirlenmeye
başlarız,
alınganlığımız artar.
•Hayattan zevk
almamaya başlarız ve
her şeyin boş olduğunu
düşünürüz.
•Hasta olmaktan korkarız veya
sürekli hasta olduğumuzu
zannederiz.
•Olayları ve insanları hatırlamakta
zorluk çekmeye başlar, yapılacak
işleri unutabiliriz.
Peki stres her zaman olumsuz
Benim de son zamanlarda
öğrendiğim üzere Çince de Kriz
kelimesi yukarıdaki şekilden de
anlaşılabileceği gibi ‘’Tehlike’’
ve ‘’Fırsat’’ kelimelerinden
oluşmaktadır. Yani bunun anlamı
bir kriz durumunda ortada aşılması
gereken zorluklar ve sıkıntıların
olması, diğer yandan da bu
zorlukların getirdiği avantajlar ve bu
problemler çözüldüğünde ortaya
çıkacak yeni kazançların olması
vardır. Hatta bizde de bu durum,
‘’Her işte bir hayır vardır’’ sözü ile
açıklanır. Sonuç olarak buradan
anlamamız gereken
her zorluk
hayatımızda
bizleri
yukarıya çıkarabilecek bir
basamaktır, eğer bizler de olaylara
bu açıdan bakabilir ve bu yoldan
gitmek istersek.
Gelelim stresle nasıl
baş edebileceğimize;
aşağıdaki küçük
tavsiyelerin işinize
yarayabileceğini
düşünüyorum:
•Uyku düzenimize dikkat etmeliyiz.
•Beslenme alışkanlıklarımızı tekrar
gözden geçirmeli, kilomuza dikkat
etmeliyiz.
•Alkol ve sigaradan uzak durmalıyız.
•Sağlığımıza dikkat etmeli ve
sağlığımızı kontrol altında tutmaya
çalışmalıyız.
•Fiziksel aktivitelerden kaçınmamalı,
bol, bol spor yapmalıyız.
•Zamanımızı dengeli ve düzenli
kullanmayı öğrenmeliyiz.
•Nefes egzersizlerini mutlaka
hayatımızın bir parçası haline
getirmeli ve doğru nefes alma
tekniklerini öğrenmeliyiz.
•Çalışırken elimizden geldiğince
kendimize küçük, küçük molalar
ayarlamalıyız.
•İlgilenmekten zevk alacağımız
hobiler edinmeliyiz. Kendimize
vakit ayırmalıyız.
•Bizde stres yaratan durumu
tekrardan değerlendirmeli ve
neyden dolayı bu durumun
bizde stres yarattığını
anlamlandırmaya çalışmalıyız.
•Ailemizle ve sevdiklerimizle
oldukça fazla zaman geçirmeye
çalışmalı ve olumlu ilişkiler kurmaya
çalışmalıyız.
Eğer biz stresimizi kontrol altına
alamazsak stresimiz bizi kontrol
altına alır. Bizler stresimizin farkında
olduğumuz sürece ondan çok
şey öğrenir ve hayat yokuşumuzu
elimizdeki deneyimlerimizle her
seferinde daha sağlam adımlarla
çıkmaya devam ederiz. Yeter
ki farkında olalım ve isteyelim.
Huzurla ve sağlıcakla kalın…
AĞUSTOS 2016
zorlaştırabilir ancak kontrol altına
alınmış bir stres bizim işimizi
daha iyi yapmamıza olanak
sağlar. Zorluklar hayatımızda ilk
baktığımızda bizleri aşağıya çeken
durum olarak gözükse de her
zorluk sayesinde yeni deneyimler
ve kazançlar elde edebiliriz.
Bu durumu, sizin de ilginizi
çekeceğini düşündüğüm bir resmi
paylaşarak anlatmak istiyorum.
Lütfen aşağıdaki resmi beraber
inceleyelim.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
bir durum mudur?
Hiç mi olumlu
bir tarafı yoktur?
Hayatımızdaki
bazı zorlayıcı
durumların bizde
stres yarattığından
bahsetmiştik
yukarıda. Ancak aynı
zamanda zorlanma
bizleri çalışmaya,
üretmeye ve
mücadele etmeye
teşvik eder. Eğer
hayatımızın hiçbir
noktasında stres
yoksa heyecan da
yoktur, beklenti
de yoktur, merak
da yoktur, azim
de yoktur. Önemli
olan stresin olması
değil ne şekilde
olduğudur. Aşırı
bir stres bizim
hayatımızı devam
ettirmemizi
61
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
PEYGAMBERİMİZİ DOĞRU ANLIYORMUYUZ?
62
P
eygamber deyince
aklımıza çoğunlukla
sarık sarmak, misvak
kullanmak, oturarak
yemek yemek ve salavat
çekmek gelir her nedense…
Peygamberimizin sakal-ı şerifini,
şemail-i şerifini ve hırka-ı saadetini
ise kendisinden daha fazla öne
çıkardığımız besbelli. Birileri
peygamberi övelim derken; kimi
onu Arş-ı Ala’nın sağ tarafına
çıkarmış, kimi “ ruhaniyeti her yerde
hazır ve nazır” derken; kimileri
“o olmasaydı evren yaratılmazdı”
demekte; kimileri de daha ileri
giderek “Hz. Peygamberin hayat-ı
manevi ile hayatta olduğunu
hatta toplantılarına katıldığını
ve rüyalarına gelmek suretiyle
kendilerine destek verdiğini” iddia
etmekteler.
Burada sorulması gereken soru
şu aslında: Hz. Peygamber, eğer
birilerinin rüyasına gelecekse
Cemel ve Sıffin savaşı günlerinde
sevgili eşi Ayşe validemizin veya
Ashaptan birinin rüyasına gelerek
arkadaşlarını yönlendirmesi daha
uygun olmaz mıydı?
Resul-i Ekrem’in model insan ve
örnek şahsiyet
olduğu gerçeği
neredeyse
göz ardı
edilmiş, örnek
alınmaktan
çok mucizeler
sarmalında ‘tatlı
bir anı gibi yâd’
edilmektedir.
Peki,
gökyüzünde,
bulutların
arasında
dolaşan bir
peygamber
Ve bir başka can alıcı
soru; elli küsur Müslüman
ülkenin üretimi ve gayri
safi milli hasılası neden bir
Japonya etmez…
Anlamak masraflı iştir der
Sezai Karakoç;
Emek, samimiyet ve gayret
ister.
Yanlış anlamak kolaydır oysa.
Biraz kötü niyet, biraz da cehalet
kâfidir.
PEYGAMBERİMİZİN
SÜNNETİ GÜZEL AHLAKTIR
nasıl örnek alınabilir ki?
Ne yazıkki dinler tarihi boyunca
temel karakterlere bakıldığında;
mesaja yoğunlaşmak yerine -hatta
mesaj göz ardı edilmek suretiyletebliğcinin insani özelliklerinin
kutsandığı açıkça görülecektir.
Eğer sünneti doğru anlıyorsak
onun bağlayıcı olduğunda tereddüt
etmeyiz. Zira dini anlamanın
yolu Kur’an’dan geçer. Kur’an’ı
anlamak için ise Hz. Peygamberi ve
arkadaşlarını doğru tanımak gerekir.
Hz. Peygamber hiç şüphesiz
en güzel ahlaka, yaradılışa
sahip bir insandır. “Güzel ahlak
ibadetlerinizdeki eksikliği tamamlar,
fakat fazla ibadet ahlak eksikliğini
tamamlamaz” derdi. Onun sünneti
doğruluktur. Daha peygamber
olmadan, düşmanları bile
“Muhammedü’l-Emin” diyorlardı
kendisine...
Hz. Peygamberin sünneti sevgi ve
merhamettir. Birbirinizi sevmedikçe
iman etmiş olamazsınız. Merhamet
etmeyene merhamet olunmaz.
Sizin en hayırlınız ailesine iyi
davranandır. Çocuk kokusu cennet
kokusudur.
Tabiat sevgisi de onun
İşlerinde yetkin kimselerden görüş
alması, onlarla istişare etmesi,
liyakatli kimselere görev vermesi,
kimseye yük olmaması, mütevazı
ve alçak gönüllü olması yine
onun sünnetlerindendir. “Ben
sizden biriyim, kuru ekmek yiyen
kadının çocuğuyum. Geleceği de
bilmem. Ancak sizden farklı olarak
Rabbim bana vahyeder…” derdi.
Yanındakilere; “ashabım, dostlarım”
diye hitap ederdi.
Bir yolculuk esnasında bir arkadaşı;
‘ben koçu keseyim’, bir diğeri ‘ben
de yüzeyim’ dediklerinde O; ‘ben
güzel ateş yakarım’ diyerek çalıçırpı toplamaya başlamıştı.
Şüphesiz onun sünneti, içinde
yaşadığı Arap toplumunun örfadetleri değildir. Onun sünnet
hayatın değişmez, evrensel,
ilkeleridir, Kur’an’dır.
Peygamberimizi kendimize
uydurmak yerine bizim ona
uymamızın zamanı gelip
geçmektedir. Ne mutlu onu
sahabeleri gibi dosdoğru
anlayanlara… Salat ve selam ona,
son NEBİ’ ye…
AĞUSTOS 2016
Eğer doğru anlaşılsaydı
Müslümanlar böylesine
cehaletle, sefaletle ve
geri kalmışlıkla yüz yüze
gelirler miydi? Daha
kötüsü İslam, ‘terörle ’ve
‘canlı bombayla’ yan yana
getirilir miydi?
sünnetindendir. “Kimin elinde bir
fidan varsa kıyamet bile kopuyorsa
onu eksin,” derdi. Taif’i fethettiğinde
ağaçların kesilmemesini ve
yeşilliğin korunmasını anlaşma
maddelerine yazdıracak kadar
çevreciydi. “Tüm yeryüzü
ümmetime mescit kılındı,” diye
buyurmuş ve her yerin bir mabet
temizliğinde olmasını isterdi.
Hayvan sevgisi yine onun
sünnetidir: “Yeryüzündeki canlılara
merhamet edin ki göktekiler de size
merhamet etsin.” Devesine ağır yük
yükleyen adama: “Yüklediğinden
daha fazlasını günah olarak sen
yükleniyorsun,” demişti.
İnsanlarla iyi geçinmek,
insanlara yardımcı olmak onun
sünnetindendir: “Komşusu açken
tok yatan bizden değildir. Komşusu
kendisinden emin olmayan kimse
mümin olamaz,” buyurmuştur.
Çalışmak, üretmek ve kazanıp
insanların yararına dağıtmak onun
en önemli sünnetlerindendir.
Tembelliği-miskinliği sevmediği
için “İki günü eşit olan aldanmıştır”
derdi.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Ne zaman onu dosdoğru
anlayabileceğiz? Sevgili eşi Ayşe
validemizle yarışan, onunla koşu
yapan, sahabeleriyle şakalaşan,
güler yüzlü, tatlı dilli peygamberi
ne zaman hayatımıza örnek
alacağız? Hem onu doğru
anlamadan getirdiği dini nasıl
doğru anlayacağız?
63
DEKORASYON
YATAN ODASI
DEKORASYON SEÇİMİNİZ
NE KADAR DOĞRU ?
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
Yatak odası bir evde olması gereken en
özel odalardan biridir. Kim günün onca
yorgunluğunun ardından dinlenip tüm
yorgunluğunu atmak istemez ki? İşte bu
nedenle yatak odasının gayet düzenli ve
rahat olması ayrıca iyi dekore edilmesi
gerekir. Bunun için de şıklık ve konfor ön
planda tutulmalıdır. Çünkü gün içindeki
davranışlarına negatif yönde bir etki
sağlayıp yaşam kalitesinin düşmesine
bile sebep olabilir. Etkileyici bir yatak
odası dekorasyonu uygulaması yapmak
istiyorsanız, sizin için seçtiğimiz örneklere
göz atabilir, dekorasyon fikirleri için ilham
alabilirsiniz.
64
Mobilya Seçimi
Listenizin ikinci sırasında
ise mobilya seçimi olmalı.
Genellikle dekorasyon
hatalarının en fazla
yapıldığı konular mobilya
tercihlerinde görülüyor.
Bu nedenle yatak
odanızın ölçülerini doğru
aldığınızdan ve odanıza
uygun olacağından emin
olmalısınız. Mağazada
beğendiğiniz mobilya
takımı yatak odanızda
facia ile sonuçlanabilir.
Mobilya seçimi yaparken
aceleci davranmayın. Bir
kâğıt üzerinde yatak odanızın
Yatak ve Karyola Tercihi
Sağlıklı bir uyku ve konforunuz
için yatak konusunda bütçenizin
elverdiğince cömert davranmanızı
tavsiye ederiz. Günümüzde bazalı
yataklar kullanım kolaylığı sağladığı
için daha çok tercih ediliyor.
Yukarıda bahsi geçen konforunuz
için mutlaka tam ortopedik bir
yatak seçimi yapmalısınız. Vücut
özelliğinize göre sert veya yumuşak
özellikte olmasını seçerken
dikkatli olmalısınız. Hatta omurga
yapınıza göre şekil alabilen, vücuda
masaj hissi veren özellikte yatak
tercihleri de ekstra bir seçim olarak
düşünülebilir.
Aydınlatma
Yatak odası dekorasyonunda
önemli ipuçlarından biri de hiç
şüphesiz aydınlatmadır. Yatarken
kitap okumak ya da akşam
hazırlanırken ihtiyaç duyacağınız
aydınlatmalar birbirinden farklıdır.
Yatak odası dekorasyonu için
de önemli katkılar sağlayacak
aydınlatma fikirlerine karar verirken
ihtiyaçlarınıza uygun olacağından
emin olun. Ayrıca yatak odanızdaki
dolap içlerine minik LED
aydınlatmalar kurgulayarak, kıyafet
seçiminizi kolaylaştırabilirsiniz.
Yatak Odasında halı seçimi
Yatak odanızda sağlıklı bir zemin
olması son derece önemli.
Özellikle alerjisi olanlar için halı
seçimini daha dikkatli yapması
gerekir. Günümüzde nefes alan,
organik halı ve kilimler mevcut.
Eğer halı kullanmak istemiyorsanız,
daha hafif kilimlere de yatak
odanızda yer verebilirsiniz.
Tekstil Grupları ve Aksesuarlar
Listenizin en çarpıcı son sırasında
ise tekstiller ve aksesuarlar yer
AĞUSTOS 2016
Listenin ilk adımı, duvar
renkleri olmalı. Uzun ve
yorucu bir günün ardından
ertesi güne tazelenmiş olarak
başlamak istiyorsanız yatak
odanızda kullanacağınız renklerin
“dinlendirici etkisi olan renkler”
olmalı. Yatarken yorgunluğunuzu
alacak ama uyandığınızda
size kendinizi iyi hissettirecek,
yumuşak ve pastel tonlar içeren
renkler. “Yatak odası nasıl bir
renk olmalı?” sorusuna en
güzel yanıt mavi, yeşil, krem,
leylak renklerinin tonları
ile beyazdır. Ama renge
karar verirken en önemli
kıstas, mutlu olacağınız
renklerdir. Sevdiğiniz
renkler güçlü ve sertse,
onların daha açık tonlarını
kullanmanızı öneririz.
Boya ya da duvar kâğıdının
renk ve desenlerine karar
verirken, zemin rengini de
dikkate almalısınız. Yatak
odanızın aydınlık olması, sizi
mutlu edecektir. Bu nedenle
mekândaki ferahlık hissini
renklerle güçlendirmeyi göz ardı
etmemelisiniz.
ölçülerini çıkararak mobilyaları
nereye yerleştireceğinize karar
verin. Gardırop yüzünden yatağın
yolunu kapatmak istemezsiniz.
Yatak odası mobilya modelleri
konusunda takım alabileceğiniz
gibi, parçaları tek tek alarak farklı
ve kişisel bir dekorasyon da
yapabilirsiniz. Özellikle vintage ya
da retro dekorasyon seviyorsanız,
ikinci el ve antika mağazalarını
dolaşabilirsiniz.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Önce renkleri,
mobilyaları,
aksesuarları ve ev
tekstillerini araştırıp
bir liste yaparak işe
koyulabilirsiniz.
Duvarlar Ne Renk
Olmalı?
65
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
DEKORASYON
66
almalı. Yatak odası tekstilleri ve
aksesuarla dekorasyonunuza
çarpıcı son noktayı koyabilirsiniz.
Perdeler, yatak örtüleri,
nevresimler, battaniyeler, yastıklar,
vazolar, mumlar aynalar… Örneğin
renk ve mobilya seçiminizi
sadelikten yana kullandıysanız,
mekânı tekstiller ve aksesuarlarla
renklendirebilirsiniz. Ama renkli
ve desenli duvar ve mobilya
tercih ettiyseniz, daha sade yatak
odası tekstilleri ve aksesuarları
kullanmanızı tavsiye ederiz.
Kişisel Alanlar
Eğer büyük bir yatak odasına
sahipseniz, kişisel alanlar
oluşturmanız mümkün. Örneğin
bir ya da iki adet berjer kullanarak
keyifli bir alan kurgulayabilirsiniz.
KENDİN YAP PROJESİ
Dantel Yapımı Avize
İhtiyacınız olan malzeme;
Yeteri Kadar Balon
İstenilen Renk ve Desenlerde Dantel
Sünger Fırça
Tutkal
Önce balonu şişirin. Ardından danteli tutkal yardımı
ile balona yapıştırın. Danteli yapıştırdıktan sonra 2-3
gün kurumasını bekleyin. Yapışkan iyice kuruduktan
sonra balonu deliklerden hafifçe ittirerek dantelden
ayırın. Ardından balonu patlatın ve balonu dantel
avizenizin içinden çıkarın. İşte avizeniz hazır :)
Oturma odası konsepti, sıra dışı bilgiler ve özgün
tasarımlarla bir sonraki sayımızda.
Ayrıca yatak önüne bir puf ya da
sandık da işinize yarayacaktır. Yatak
önünde kullanacağınız oturma
alanına depolama görevi de
verebilirsiniz. Sandıklı puflar, yatak
önünde hem çok şık duracak, hem
konforunuzu sağlayacak hem de
depolama alanı oluşturacaktır.
İşte size ilham kaynağı olacak Yatak
odası dekorasyonu için ipuçları…
Ç
ekmeköy
Belediye Başkanı
Ahmet Poyraz
15 Temmuz
gecesi ülkemizde
yaşanan kanlı
darbe girişiminde
tanklara ve
ZİYARET
kurşunlara karşı durarak vatan
ve millet uğruna serden geçen,
yaralanan Çekmeköylü vatandaşları
ziyaret etti. Merkez Mahallesi’nde
Ahmet Tanış’ı ziyaret ederek
geçmiş olsun dileklerini ileten
Başkan Poyraz, Soğuk Pınar
Mahallesi’nden direnişe katılan ve
yaralanan Merve Öztürk’e geçmiş
olsun dedi. Başkan Poyraz Merve
Öztürk’e şehit olan nişanlısı içinse
başsağlığı dileklerini iletti.
Başkan Poyraz ziyaretlerinin
ardından Taşdelen’de vatandaşlarla
buluştu.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
15 TEMMUZ KAHRAMANLARINA
AĞUSTOS 2016
haberler
67
Kaybettiği değeri açılan spor kanalları sayesinde yeniden kazanan Cüneyt
Şen, televizyonculuğun en popüler dallarından biri olan spor ve spor
yayınlarında izleyiciyi ekranlara kilitlemeye devam ediyor. Artan imkânlarla
birlikte çoğalan spor programlarını izlemek, birbirinden ünlü spor spikerler ve
yorumcular eşliğinde daha bir keyifli oluyor. İşte o spor spikerlerden biri olan
Cüneyt Şen ile birlikteyiz. Meslek hayatına radyoculukla başlayan ve ilk günkü
gibi duruşundan ve ilkelerinden ödün vermeden A Spor ekranlarında fırtınalar
estiren ünlü spiker ile dobra dobra röportajımız başlıyor.
spor
Cüneyt Bey öncelikle sizi
kısaca tanıyalım isterseniz?
Ben Gönen’de doğdum…
Hemşehrim Ömer Seyfettin
gibi hep böyle başlarım kendimi
anlatmaya. 30 Kasım 1972’de
başlayan hikâyemin en önemli
merhalesi ise 1992 yılında Radyo
Net ve hemen ardından TGRT
FM’de çalışmaya başlamam, yani
medyaya adım atmamdır
şüphesiz. Senin, yani
okuyucularımız için
söyleyeyim; Soner Kartal’ın
askere gitmesi ve yerine
spor spikeri olarak
beni tavsiye etmesiyle
başlayan televizyon
maceram hala
sürmektedir. TGRT
TV, TGRT Haber TV,
Kanal A, Engelsiz
TV, Yeni Yüzyıl
Üniversitesi’nde
Öğretim Görevlisi
olarak çalıştıktan
sonra şimdi A
Spor-ATV-A Haber
ile devam eden
24 yıllık medya
serüveni… Oğullarım
Eren’le Emir, 20 yıldır
kahrımı çeken eşim
Suna ve onurlu bir
meslek hayatım en
büyük kazancım şu
hayatta.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
Spor spikerliği ve
televizyonculuk düşüncesi
nasıl oluştu?
70
Televizyoncu olunmaz doğulur
galiba… Benim için de öyle oldu.
DNA’ma kodlanmış gibi başka
hiçbir meslek düşünmedim ki. Spor
zaten en büyük tutkumdu ikisi bir
araya gelince kendimi genç yaşta
hayalimi gerçekleştirirken buldum.
Sunumunu
gerçekleştireceğiniz bir
yayına nasıl hazırlanıyorsunuz?
Yaklaşık 35 yıl artı birkaç
saatlik çalışma ile… Şaka
biryana çocukluğunuzdan
beri ilgi duyduğunuz bir
mesleği yapıyorsanız yayınlara
özelliklerini bilmeniz şart.
Kadrodaki her oyuncuyu tanımasak
bile sahaya dizilişlerinden sırt
numaralarından, bazen topa vuruş
stilinden bazen koşu tarzından
bazen saçlarından tanımak
zorundayız…
Radyo ve televizyonda maç
anlatımları farklı oluyor.
Hangisi daha keyifli ve
zor?
Radyonun yeri bende farklı,
ilk aşkım… Televizyonda
görsel zenginlik anlatımı
biraz daha kolay
hale getirir ama
radyo anlatımında
daha fazla cümle
kurmanız sahayı
görmeyenlere her
santimetrekaresini
aktarmak
zorundasınız.
Benim için ikisi de
keyifli ama radyo
biraz daha emek
istiyor…
Her gün gündemi
takip etmek, yayına
çıkmak zor olmuyor
mu? hazırlanmak için birkaç saat yeterli
oluyor. Gündemi takip etmek,
yayınla ilgili bilgileri birkaç küçük
notla hatırlamak yeterli. Malum
bilgisayar çağındayız Google
yayın öncesi ve yayın sırasında
en büyük yardımcımız aslında.
Genel Müdürümüz Abdulhaluk
Çimen Bey ile A Spor Spor Yayınları
Koordinatörü Serkan Korkmaz ve
yardımcısı Ender Bilgin ile çalışma
arkadaşlarımın desteğiyle oluşan
sinerji de başarıyı tetikliyor.
Herkesin merak ettiği
konuların başında maçları
nasıl anlattığınız geliyor.
Sahadaki her oyuncuyu nasıl
tanıyorsunuz?
İşte bu konu çok önemli. Maç
anlatmak hem zor hem de çok
keyifli. Çok iyi hazırlanmanız,
muhtemel kadrolar üzerinden
sahadaki futbolcuların önemli
Hobiniz işiniz olunca çok da
zor değil… Emek ve vakit ayırmak
şart… Gazeteleri sabah, interneti
her saat taramak zorundayız.
Size göre tüm dünyada
gazetecilik mesleğinin mihenk
taşı olarak kabul gören
tarafsızlık olgusu gerçekten
uygulanıyor mu?
Kime göre ve neye göre tarafsız…
Aslında hepimiz taraf tutarız önemli
olan adalettir. Taraf olduğumuz
konuda adil olmalıyız. Gözü
kapalı taraf olursak sadece bu
meslekte değil hayatımızın her
anında zorluk çekeriz. Hz. İbrahim’i
ateşe attıklarında, bir karınca su
damlası taşıyormuş. Bu kadarcık
suyla bu ateşi söndüremezsiniz
dediklerinde. Ben de biliyorum
ama en azından safımız belli olsun
demiş. İyinin ve doğrunun tarafında
olmak lazım her zaman.
spor
Herkesin kendi alanında
hedefleri veya hayalleri vardır.
Sizin bir hedefiniz var mı?
Hayal edebilirsen hedefine
ulaşırsın. Ben hayallerimin
peşinden koştum hep. Beklentilerin
düşük, hayallerin büyük olacak
hayatta. Tek bir hayalin peşinden
koşarsan bunun adı saplantı olur.
Takdir Allah’ındır şüphesiz, bazen
şükretmek bazen kabul etmek
gerekir.
Spor basınına, medya
sektörüne geçmeyi düşünen
gençlere tavsiyeniz ne olur?
Çok ama çok zor bir yol var
önünüzde. Özel hayatınız ikinci
plana atabilecekseniz, hayatınızı
işinize
göre
şekillendirebilecekseniz
hiç düşünmeden başlayın. Tatil,
hafta sonu planları, kendinizin
ve sevdiklerinizin özel günlerini
unutun! Şimdiden bol bol okumaya
günde en az 4 saat spor yayını
izlemeye başlayın. Uyku düzeni ve
bazı günler 14-15 saat çalışmaya da
hazırsanız başlayın…
Dergimiz Çekmeköy2023’ü
yakından takip ettiğinizi
söylediniz. Görüşlerinizi
bizimle paylaşır
mısınız?
Tüm
samimiyetimle
söylüyorum… Bir
dergiden ötesi…
İçerik olarak
milyon tirajlı marka
olmuş dergilerden
farkı yok. Emek
verilerek özenle
hazırlanmış keyifle
takip
ettiğim
bir yayın. Her ay
yeni sayının çıkmasını beklediğim
dergiler arasında, ilk sayıdan
itibaren yerini aldı. Bu işin ne kadar
zor olduğunu bilmeyenler benim
bu yazdıklarım karşısında, ‘amma
abartmış’ hatasına düşebilirler…
Düşenlere tavsiyem sadece bir ay
yapmayı deneyin ve ondan sonra
bana cevap verin.
Röportaj: Soner Kartal
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Futbol sadece
ülkemizde değil
dünyada en sevilen
en popüler spor.
Sonucu önceden
kestirmesi en zor, hataya
en müsait ve kuralları en
basit spor dalı olmasının etkisi
de büyük. Neticede medya
topluma ayna tutuyor. Kamuoyu
futbola ilgi duyunca biz de ağırlıklı
olarak futbolu konuşuyoruz…
Yeni Türkiye’de ise durum
farklı aslında. Sporu çok seven
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğan’ın himayelerinde ülkemize
kazandırılan spor tesisleriyle, her
branşta başarı gelecek ve bu algı
değişecek.
AĞUSTOS 2016
Ülkemizde
spor
denilince
akla ilk
gelen
futbol. Bu
durumu
görsel
ve yazılı
basında
yayınlanan
haberlerde
destekler
durumda.
Neden?
71
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
KÜLTÜR SANAT
72
Hay bin Yakzan’a Yolculuk..
dünyasını etkilememiş, farklı coğrafyalarda da benzeri eserler üretilmesine ön ayak olmuştur. İbn Sina’dan
etkilenen İbn Tufeyl’in yine aynı
isimle bir alegorik öykü yazdığını
söylemiştik. Bu öykü ile ilgili ifade
edilen şu dipnot bilgisi son derece
önemlidir:
Babanzade Reşid tarafından Türkçemize çevrilip 1923 yılında Mihrab dergisinde tefrika edilmiş olan
bu yapıtın 1671’de Latince çevirisi
çıkmış, 1783’te Doğa Adamı adıyla Almanca çevirisi yayınlanmıştır.
1907’de Haynak tarafından da Rostoch’ta yayımlanmıştır. İngiliz yazarlardan Daniel Defoe, Robinson
Crusoe adındaki yapıtında Hay bin
Yakzan’ı örnek almıştır.
Belki de daha önce hiç duymadığınız bir kitaptan bahsedeceğim size.
Ya da duyup da hakkındaki bilgilerin
doğru olduğuna inanamadığınız ve
zihninizin bir köşesinde unutulmaya bıraktığınız. İbn Sina’nın Hay bin
Yakzan adlı öyküsü… Yakzan, uyanık demek; Hay ise diri. Yani Uyanık
oğlu Diri…
İbn Tufeyl’in bu yapıtında Hay bin
Yakzan’ın yalnız kişisel düşünce ve
buluşlarıyla evrenin gizlerini ve teolojinin en derin sorunlarını kendi
kendine öğrenebilmiş olması eleştirilmiştir. Defoe da Robinson Crusoe’sunda aynı biçimde hareket
etmiş ve aynı eleştirileri üzerine çekmiştir (s.29).
İbn Sina, İslam dünyasında alegorik öykü geleneğini başlatan kişidir.
İbn Sina’nın, Huneyn bin İshak’ın
Yunancadan çevirdiği Salaman ve
Absal öyküsü örneğinden hareketle
yazdığı Hay bin Yakzan, daha sonra
birçok düşünürü etkiler ve benzeri
biçimde alegorik anlatım tekniğini kullanarak öykülerin yazılmasına
kapı aralar. Bundan sonra;
İbn Tufeyl’in Hay bin Yakzan adlı
öyküsü, geleneğin en ünlü yapıtıdır.
Sühreverdi,
El-Gurbetü’l-Garbiye;
İbnü’n-Nefis, Er-Risaletü’i-Kamiliye
fi’s-Siyeri’n-Nebeviye; Molla Cami,
Salaman ve Absal adlı yapıtlarıyla
geleneğin diğer önemli örneklerini
verirler (s.7).
Yapı Kredi Yayınları tarafından yayınlanan Hay bin Yakzan isimli kitapta,
hem İbn Sina hem de İbn Tufeyl tarafından yazılmış olan aynı adlı iki
eser bir araya getirilmiştir. Her iki
eser hakkında da detaylı ön girişler verilerek aktarılıyor metinler. İki
öykünün bir kitapta toplanmasıyla
karşılaştırmalı bir okuma yapmak
mümkün.
İbn Sina bu eseriyle sadece İslam
Verilen ön girişlerde o dönemin kozmogonik ve felsefi anlayışı, ruhbilim
ve gökbilim gibi ilimlerin evreni anlamaya çalışma biçimleri kabataslak
da olsa aktarılıyor. Böylece dönemin kozmogonik ve felsefi yapısını
bilerek öyküleri okumak, anlamayı
kolaylaştırıyor. Ancak yine de her iki
öykünün de alegorik öyküler olma-
sı nedeniyle, her alegorinin tek tek
dipnotlarla açıklanmaya çalışmasına
rağmen okuması zor öyküler olduğunu söyleyelim.
Ayrıca kitabın giriş bölümünde Hay
bin Yakzan’ın ortaya çıkmasına örnek teşkil eden Salaman ve Absal
öyküsüne de yer verilerek, adım
adım İslam dünyasında alegorik öykünün izleri takip edilmiştir. Böylece
İbn Sina’nın Hay bin Yakzan’ının doğuşunu siz de zihninizde oturtarak
ilerleyebiliyorsunuz.
KİTABIN KÜNYESİ
ADI: Hay bin Yakzan
YAZARI: İbn Sina / İbn
Tufeyl
YAYINEVİ: Yapı Kredi
Yayınları
SAYFA SAYISI: 170
BASIM YILI: 2016
KÜLTÜR SANAT
ekmeköy ilçesinde yer alan
Güç Kardeşler Anadolu Lisesi,
2011 yılında kuruldu. Eğitim
öğretim hayatının başlarında olan
lisenin, öğrencilerin eğitimlerinin
kaliteli olması yolunda gözle
görülür ciddi bir çabası var.
Buradaki en önemli itici güç ise
okul müdürü Ahmet Hakan Yamak.
Okulun farklı alanlarda yürüttüğü
birçok çalışmanın yanı sıra bu yıl
birincisini çıkardıkları okul dergisi
ile öğrencilerin kendilerini ifade
edebilecekleri farklı bir mecra daha
oluşturmuş oldu. Zümrüdüanka
adıyla çıkarılan derginin ilk
sayısı Haziran ayında yayınlandı.
Derginin kapağı ise öğrencilere yol
gösterecek nitelikte bir Mevlana
sözü ile süslü: “Neyi
arıyorsan sen O’sundur.”
Okulun Türk Dili ve
Edebiyatı öğretmenleri
olan Gonca Güler ve Ferda
Göregen’in editörlüğünde
çıkıyor dergi. Yayın Kurulu
ise bir okul dergisinde
olması gerektiği gibi
tamamen öğrencilerden
oluşuyor: Buse Nur
Kocaaslan, Nazan Akman, Emine
Nur Çakar ve Nazlı Yaren Dilek.
Derginin içerisinde okulda
gerçekleştirilen faaliyetler ve
gezilerin yanı sıra öğrencilerin
kendilerini ifade edebilecekleri
geniş bir alan mevcut. Bu alanda
öğrenciler kitap tanıtımı, sinema
tanıtımı, tiyatro tanıtımı gibi özgün
içerikli yazıların yanı sıra, kendi
kişisel öykü, şiir ve röportajlarına da
yer verebiliyorlar.
Öğrencilerin kendilerini ifade
etmeleriyle birlikte, onları
cesaretlendirerek yazmaya,
okumaya ve araştırmaya sevk eden
Zümrüdüanka’nın yolu açık olsun…
+Üzeyir abi sen dilsiz değilsin. Niye hiç konuşmuyorsun?
-Bir ara çok konuştum, hiç faydasını görmedim. Bıraktım. (Organize İşler)
– Sabahattin Abi bu ne bea.
+ Sembolik anahtar işte ya.
– Sembolik anahtar yap dedik sana çapa yaparsın bununla. (Eyvah Eyvah 3)
• İnsanlar neden ağlar? Neden duygular yoğun bir tempoya girip gözyaşını
yaratır? Belkiii belki duygular bedenin taşıyamayacağı kadar yoğunlaşıyor. Aklın ve
duyguların çok güçleniyor ve bedenin ağlamaya başlıyor. (City Of Angels)
• Ben alarma karşıyım. Uykun gelince uyuyacaksın, zamanın gelince vücudun seni
uyandıracak. (Mandıra Filozofu)
AĞUSTOS 2016
• Ailesiyle vakit geçirmeyen adam gerçek bir ‘adam’ değildir. (The Godfather)
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Ç
73
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
İÇİNDEKİLER
74
Temmuz ayı vizyonu özellikle
çocuklar için şenlik gibi. Birçok
kaliteli çocuk filmi vizyondayken
çocuklarda hazır tatildeyken bu
fırsatı değerlendirmekte fayda var.
Temmuz ayında vizyona giren
çocuk filmlerinin ilki sanıyorum
en az çocuklar kadar büyüklerin
de beklediği Buz Devri 5: Büyük
Çarpışma. Meşe palamudu
delisi firavun faresi Scrat karnını
doyurmaya çalışırken bir takım
kozmik olayları tetikler ve bunun
ucu Buz Devri’nin sevdiğimiz
kahramanlarına dek ulaşır. Tuhaf
ekibimiz
yaşamlarını
kurtarabilmek
için, rengarenk
yeni karakterlerle
tanışacakları
egzotik diyarlara
doğru eğlenceli bir
yolculuğa çıkarlar. Filmin
yönetmenliğini Mike Thurmeier
ve Galen T. Chu üstleniyor.
Çocukluğumuzun vazgeçilmez
çizgi filmi Ninja Kaplumbağalar,
şimdiler de çocuklara sinemadan el
sallıyorlar. Haziran ayının sonlarında
vizyona giren Ninja Kaplumbağalar:
bir devin, yetimhanedeki Sophie
isimli küçük bir kızla arkadaşlığını
işleyen yapımda fantastik dünyanın
sert kuralları çocuk masumiyetine
karşı duruyor.
1 Temmuz’da vizyona giren Küçük
Şövalye Trenk, hareketli hikayesiyle
çocukları cezbedecek gibi
görünüyor. Ortaçağ’da süregelen
ejderha sorununu çözmek için
turnuva yapmaya karar veren Duke,
kazanana bir dilek hakkı sunar.
Köylü bir çocuk olan Trenk’in
babası haksızca zindana atılınca
Trenk babasını kurtarabilmek adına
savaşmayı öğrenmek durumunda
kalır. Ejderha ile savaşmak için
bir açık kollayan Trenk’in arkadaşı
Zink turnuvaya katılır ama kaybeder.
Trenk köydeki güçlü erkek azlığı
sebebiyle köyünü korumayı görev
edinir. Trenk ve arkadaşları kötü
Wertolt tarafından kapana kısılan
ejderha ile savaşmaya çalışırken
bu ejderhanın hiç bilinmeyen bir
yönünü keşfedeceklerdir.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Gölgelerin
İçinden filmi, 2014 yılında ekrana
geri dönen kahramanların devam
filmi. İlk filmde birlik olup ezeli
düşmanları Shredder’ın planlarını
alt eden kaplumbağalar New
York şehrini koruma görevini
daha da deneyimli olarak
sürdürüyor. Hapishaneden
kaçan Shredder
dünyayı ele geçirmek
için çılgın bilim adamı
Baxter Stockman
ve iki ahmak fedai
Bebop ile Rocksteady
ile el ele verir.
Kaplumbağalarımız,
maskeli
kahraman Casey Jones
ve gazeteci April’ın
yardımıyla kötü ekibi
alt etmeye çalışırken bu
kez de Shredder ile benzer
amaçları güden ancak ondan
çok daha güçlü olan Krang’le
karşılaşırlar.
Merakla beklenen Steven Spielberg
filmi The BFG, Haziran ayının
son gününde vizyona girdi. The
BFG, Roald Dahl’ın sevilen çocuk
kitabından beyazperdeye uyarlandı.
İnsanları yememe kararı verdiği için
kendi türü arasında dışlanan sevimli
AĞUSTOS 2016
İÇİNDEKİLER
75
2 Şİİr 1 şaİr
Ayrılık Sevdaya Dahil,
Seslendiren: Zuhal Olcay
Açılmış sarmaşık gülleri
kokularıyla baygın
en görkemli saatinde yıldız
alacasının
gizli bir yılan gibi yuvalanmış
içimde keder
uzak bir telefonda ağlayan
yağmurlu genç kadın
Ağustos Çıkmazı,
Seslendiren: Yaşar
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
Beni koyup koyup gitme n’olursun
Durduğun yerde dur
Kendini martılarla bir tutma
Senin kanatların yok
Düşersin yorulursun
Beni koyup koyup gitme, n’olursun
76
Attila İlhan, şiirleriyle geniş bir okur
kitlesine ulaşmış bir şairdir. Şair
olarak ünlenen İlhan’ın aslında
şiirden başka deneme, roman,
eleştiri, senaryo gibi birçok alanda
da yazdığı eserler mevcut.
Biz şairin yine şiirlerinden devam
edelim. 2006 yılında şiirlerinin
bazılarını seslendirerek ‘An Gelir’
isimli bir albümde toplar Attila
İlhan. Bu zamana kadar zaten
birçoğu bilinen, ezberlenen şiirler
böylece daha akılda kalıcı bir forma
kavuşmuştur.
Attila İlhan şiirlerinin en önemli
özelliklerinden biri de, birçok
şiirinin dilimize pelesenk olmuş
şarkılar olarak bestelenmesidir.
Farklı birçok sanatçı tarafından
bestelenerek söylenen bu şiirlerin
en önemli seslendiricisi ise Ahmet
Kaya’dır.
Bir Attila İlhan şiiri olarak
bestelenen bazı şarkılara bakalım:
An Gelir, Seslendiren:
Selda Bağcan
An gelir
paldır küldür yıkılır bulutlar
gökyüzünde anlaşılmaz bir
heybet
o eski heyecan ölür
an gelir biter muhabbet
çalgılar susar heves
kalmaz
şatârâbân ölür
Üçüncü Şahsın Şiiri,
Seslendiren: Alpay
Gözlerin gözlerime değince
Felaketim olurdu ağlardım
Beni sevmiyordun bilirdim
Bir sevdiğin vardı duyardım
Çöp gibi bir oğlan ipince
Hayırsızın biriydi fikrimce
Ne vakit karşımda görsem
Öldüreceğimden korkardım
Felaketim olurdu ağlardım.
Böyle bir Sevmek,
Seslendiren: Ahmet Kaya
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
Azıcık okşasam sanki çocuktular
Bıraksam korkudan gözleri sislenir
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Böyle bir sevmek
görülmemiştir
Mahur Beste, Seslendiren:
Ahmet Kaya
Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı
bahçede yalnız
O mahur beste çalar Müjgan’la ben
ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski
heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı
sırasız
O mahur beste çalar Müjgan’la
ben ağlaşırız
Ben Sana Mecburum,
Seslendiren: Hümeyra
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle isıtıyorum
MAHALLEMİZİN MUHTARI
15.04.1964 Trabzon doğumluyum.
1968 yılında İstanbul Hüseyinli
köyüne geldik. Hüseyinli’yi tercih
sebebimiz hayvancılığın yapılıyor
olmasıydı. İlkokul
eğitimimi İstanbul’da tamamladım.
Askere gidene kadar fabrikalarda
işçi olarak çalıştım askerlik sonrası
kamyonumla nakliyat işlerinde
çalışmaya başladım. 1995 yılında
Anadolu Yakası Taşıyıcılar Kooperatifinde 10 yıl kadar yöneticilik
yaptım. Daha sonra inşaat sektörüne yöneldim ve 1989 yılında
muhtarlığa aday oldum. Evliyim ve
3 çocuk babasıyım.
Hüseyinli Mahallesinden bahseder
misiniz?
Hüseyinli, fabrikada çalışan işçileri saymazsak genel olarak hayvancılıkla ve nakliyatla geçinen
temiz suyu ve yeşilliğiyle köy ha-
vasını koruyan bir mahalle. Trabzon,
Rize, Giresun Samsun gibi Karadeniz’in yoğunlukta olduğu mahallemizde yaklaşık 3bin sabit nüfusumuz
mevcut fakat yazlık bir yer olduğu
için yaz aylarında nüfusumuzda
artış söz konusu. Mahallemizde bir
cami, park, iki halı saha, muhtarlığın
ve çevre kuruluşların desteğiyle
yapılmış Vali Recep Yazıcıoğlu ilk ve
ortaokulumuz, 4 piknik alanımız ve
at binme yerlerimiz bulunmaktadır.
Büyük bir hizmet olarak yapılan
üçüncü köprünün yolu da mahallemizden geçmektedir. Hüseyinli gün
geçtikçe bir adım daha ileri gitme
gayretindedir.
Bir mahallenin sorumluluğunu
almak sabır ve çalışma azmi
gerektirir. Bu sorumluluğu alma ve
muhtar olma isteği nasıl oluştu?
Göreve atandıktan sonra mahalle
için neler yaptınız?
Köyümdeki eksikleri giderme ve
yaşadığımız yeri kalkındırma isteğiyle muhtarlık fikrinin oluştuğunu
söyleyebilirim. Civar köylerdeki
gelişime kayıtsız kalmak ve hayatı
geriden yaşamak istemedim. Hüseyinli’ye hizmet etme düşüncesi
ve arkadaşlarımın da desteğiyle
1989 yılında muhtarlığa aday oldum ve ilk kez Hüseyinli köyünün
yerlisi olmayan biri olarak muhtar
seçildim.
Hüseyinli gelişmemiş neredeyse tamamen atıl vaziyette, yolu,
altyapısı, okulu, suyu olmayan bir
köydü. Aklınıza bir yerleşim alanında gerekli ne geliyorsa ya yoktu ya
da kullanılamayacak durumdaydı.
2000’li yıllarda hizmet almak için
maddi anlamda destek sağlamanız
gerekiyordu ve bizler kısıtlı imkânlarla maddi destek sağlamak suretiyle altyapı ve yol konusunda çok
ciddi aşamalar kaydettik. Göletteki
77
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Abdullah Civelek’i tanıyabilir miyiz?
AĞUSTOS 2016
Kuş sesleri, temiz havası ve yeşilliğiyle insanı mest eden
Hüseyinli Mahallesi’nin muhtarı Abdullah Civelek’le birlikteyiz.
suyu arıtarak içme suyuna çevirdik.
En önemli hizmetlerimiz bağışla
yaptırdığımız Vali Recep Yazıcıoğlu okulunu yaptırdık. Camimizi
yardım alarak yeniden restore
ettirdik. Çekmeköy Belediyesi’nin kurulması ve
Başkanımız Ahmet Poyraz’ın gayretli çalışmasıyla köyümüz daha da
güzelleşti. İki saha, spor
alanı ve oyun alanının
içinde bulunduğu bir
park yapıldı, yollarımız
doğalgazın gelişiyle
zedelendiği için yeniden
yol yapıldı ve genişletildi.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
Mahallede komşuluk
ilişkileri/yardımlaşma var
mı? Konuyla ilgili siz
bir çalışma
78
yapıyor musunuz?
Hüseyinli’de herkes birbirini bilir, tanır ve sever. İyi gün ve kötü
gün olarak adlandırılan her günde
muhtar olarak ben mahallelimin
yanındayım. Ramazan, bayramlar,
Düğün, cenaze, hastalık gibi önemli
günlerde Hüseyinli sakinlerini elimden geldiğince yalnız bırakmamaya
çalışırım. Mahallemizde komşuluk
ilişkileri eski zamanlarımızdaki gibi
devam ettiği için “her günümüzde
birliğiz” diyebilirim.
Sizin gözünüzde mahallenin eksiklikleri/sorunları neler? Herhangi bir
sorunda nereden yardım alıyorsunuz?
Eksiklik veya yenilik isteği bitmez.
Ama mahallemiz için en büyük
hayalim bir lise yapılması ve bu
lisenin yatılı olması. Sadece mahallemizdeki çocuklarımız değil,
Hüseyinli’ye yakın olmayan
gençlerimizin de eğitim
alabileceği bir okul olmasını çok isterim.
Aynı zamanda
teknolojiyle
lamında ise muhtarlıkların en büyük
yardımcısı Çekmeköy Belediyesi,
gayretle çalışan Başkanımız Ahmet
Poyraz ve ekibi bizlere yardımcı
olmaktadır.
Yaz aylarını Hüseyinli Mahallesi’nde
ne gibi aktivitelerle değerlendirebiliriz?
donatılmış bir kütüphane olması
eğitim sürecinde olan öğrenciler için çok önemli. Gençlerimizin eğitime Türkiye’nin kendini
geliştirmiş gençlere ihtiyacı sonsuzdur. Aynı zamanda hayvancılık
ve sera işlerinin Hüseyinli’de ciddi
anlamda yapılmasını, mahallemize
hatta Çekmeköy’e dışarıdan süt,
yoğurt, yumurta alımını durdurmayı
çok isterim. Daha az bütçelerle
daha sağlıklı yaşamak bu şekilde
mümkün olabilir. Son olarak ulaşım
konusu, biliyorsunuz ki Çekme-
köy’e ve Taşdelen’e metro geliyor
ve ulaşımı ciddi anlamda rahatlatacağına inanıyorum. Bu
tip bir çalışma Hüseyinli
veya civarında yapılırsa
mahallemize ilginin
daha da artacağını
düşünüyorum.
Yaz aylarının sıcağından bunalan
istanbullular için Hüseyinli en
uygun yerlerden biri. Yeşillikler
içerisindeki piknik alanlarımızda
çocuklar oyun oynarken kuş sesleri
içerisinde demli bir çay içmek
eminim ki herkese huzur verecektir. Ağaçlar arasında yürüyüş
yapmak, at binme yerlerinde ata
sporumuz olan at biniciliği yapmak
veya ATV’ye binmek yapılabilecek
aktiviteler arasındadır.
Asayiş anlamında Kaymakamlığa bağlıyız ve
tabii ki Kaymakamlığa
müracaat etmek durumundayız. Hizmet anRÖPORTAJ: İrem Mert
bu yana gelenek haline gelen söz
konusu çalışmayı inceleyebilirsiniz.
Geçtiğimiz yıllarda yer verilen
inovasyonlara baktığımızda bu
listenin yakın geleceğimize nasıl
ışık tuttuğunu açık bir şekilde
görebiliyoruz. Örneğin listede
geçtiğimiz yıllarda Apple Pay, 3D
yazıcılar, sürücüsüz otomobiller
ve drone’lar gibi şu anda teknoloji
dünyasının tam kalbinde yer alan
konu başlıklarına yer verilmişti.
Dünyanın en iyi üniversiteleri
arasında gösterilen MIT
(Massachusetts Institute of
Technology) her yıl düzenli
olarak yeni teknolojiler arasında
Dünya’yı değiştirme potansiyeli
olanları belirler. Yakın gelecekte
hangi teknolojiler öne çıkacak ve
bunlar dünyayı nasıl değiştirecek?
Merak ediyorsanız 2001 yılından
Peki, 2016 listesinde neler var?
Dilerseniz gelin hep beraber
yakın gelecekte hayatımızı
değiştirebilecek 10 konu başlığına
yakından bakalım;
1) Bağışıklık Mühendisliği
Bilim adamları TALENs adı verilen
ve yaşayan hücrelerin DNA’sını
değiştirebilen bir gen düzenleme
metodu geliştirdi. Genetik olarak
değiştirilebilen bu hücreler, hem
kanser hastalarının hem HIV
hem de eklem yangısı ve doku
sertleşmesi gibi doğuştan oluşan
bağışıklık problemleriyle cebelleşen
insanların hayatını kurtarabilir.
2) Bitkiler İçin Gen
Düzenleme
Bilim adamlarının son yıllarda
üzerinde çalıştığı bir başka konu
ise bitkiler için gen düzenleme.
CRISPR adı verilen yeni metot;
tarımdan çok daha yüksek verim
alma, kuraklığa ve hastalıklara karşı
koyma anlamında önemli imkânlar
sunuyor. Hâlihazırda Çin’de bir
laboratuvarda kullanılan CRISPR
metodu ile pirinç üretimde müthiş
verim elde edilirken, İngiltere’de
de aynı method başarılı bir şekilde
uygulandı.
3) Konuşulabilen Ara yüzler
Akıllı telefonlar artık
hayatımızda çok önemli
bir yere sahip. Günümüzde
insanların akıllı telefon
kullanma alışkanlıklarına
baktığımızda dokunmatik
ekran üzerinden kontrol,
kaydırma ve bunun gibi
hareketleri görüyoruz. Ancak
bu durum 691 milyon akıllı
telefon kullanıcısının olduğu
Çin’de değişiyor. Ülkenin en
güçlü internet şirketlerinden
biri olan Baidu, akıllı telefon
kullanımını çok daha
kolaylaştıran Deep Speech 2
teknolojisini hayata geçirdi.
Bugüne kadar gördüğümüz
konuşma algılayabilen
arayüzlere göre çok daha
karmaşık sesleri ve cümleleri
tanımlayabilen bu teknoloji,
Çince gibi karmaşık bir
dilde dahi bu kadar başarılı
olabiliyorsa, varın diğer
dillerdeki imkânlarını siz
düşünün.
4) Tekrar Kullanılabilir
Roketler
Uzay araştırmaları ve farklı
görevler için kullandığımız
roketler, bugüne kadar
bildiğiniz gibi tek
kullanımlıktı. Bu da, yapılan
araştırmaların çok maliyetli
olmasına neden oluyordu.
TEKNOLOJİ
İş dünyasında şirket içi
mesajlaşmaların yapılabilmesi
için uzun zamandır kullanılan
Slack, bu yıl listeye giren ilginç
teknolojilerden biri. Temelde bir
mesajlaşma uygulamasından farklı
değilmiş gibi görünen Slack, yıllardır
iş dünyasında kullanılan e-mail
gibi iletişim araçlarından çok daha
efektif bir çözüm sunuyor. Bunun
yanında Karel UCAP Tümleşik
İletişim Platformunda bulunan Anlık
Mesajlaşma yeteneği de şirket içi
iletişim için önemli bir teknoloji
ve 100 milyon dolar
yatırım alan Helix firması,
DNA verilerini bu şekilde
kullanarak insanlara faydalı
olabileceğine inanıyor.
10) Solarcity Tesisleri
Solar enerji solar paneller
Buffalo’da 750 milyon
dolarlık solar tesis,
gigawatt’lık bir enerji
sağlayabilen yüksek verimli
güneş panelleri üretiyor.
Bu da gelişen teknolojiyle
birlikte enerjinin ne kadar
8) Havadan gelen güç!
7) Tesla Otomatik Pilot
İnternet bağlantısına sahip en
küçük cihaz bile batarya veya bir
güç bağlantısına ihtiyaç duyuyor.
Ancak gelişen teknolojiyle beraber
bu değişebilir. Kablosuz olarak güç
transfer etmek yeni bir şey değil.
Ancak bugüne kadar bahsettiğimiz
güç transferi çok düşük boyutlarda
olduğu için ihtiyacımızı karşılamaya
yetmiyordu. Bu durumun 2-3 yıl
içerisinde değişmesi beklenirken,
artık internete bağlanan
cihazlarımızı Wi-Fi sinyali gibi
havadan şarj edebileceğiz.
Tesla Otomatik Pilot Tekrar
kullanılabilen roket maddesinde
Tesla’nın dünyayı değiştiren
teknolojiler geliştirdiğini söylemiştik.
Şirketin tabii ki bir diğer önemli
kanadı ise elektrikli otomobiller
tarafında. 2014 yılında ultrasonic
sensör, kamera, arka radar ve
dijital olarak kontrol edilebilen
fren sistemi barındıran elektrikli
otomobilini duyuran şirket,
2015 yılında gönderdiği bir
yazılım güncellemesiyle araçlara
otomatik sürüş özelliği ekledi. Bu
özellikle birlikte otomobil hızı ve
direksiyonu kontrol edebilmenin
yanı sıra şerit değiştirme ve park
etme yeteneğine de kavuştu. Bu
ve benzeri özellikler, sürücüsüz
araçlarla birlikte yakın gelecekte
insan hatalarından oluşan tüm
kazaları en aza indirecek.
verimli kullanılabileceğini
gözler önüne seriyor.
Kuzey Amerika’nın ve hatta
dünyanın en büyük solar
üretim alanlarından biri
olan Solarcity tesislerinde,
günde 10.000 solar panel
üretilebiliyor. Dünyanın
en verimli çatı güneş
panellerini üreten bu tesis,
enerjinin ve verimliliğin her
geçen gün daha da önemli
olduğu bugünlerde; yakın
geleceğimizi aydınlatacak
alanlardan biri.
9) DNA Uygulama Mağazası
Genomlar; bizim sağlık, akraba
ve diğer özelliklerimizle ilgili tüm
bilgileri içerisinde barındırır. Bir
DNA uygulama mağazası mümkün
olduğunda, hastalık risklerimizi
ve yatkınlıklarımızla ilgili tüm kilit
bilgilere ucuz ve kolay bir yoldan
ulaşabiliriz. Bu konu üzerine çalışan
AĞUSTOS 2016
6) Kurum içi İletişim ve
Mesajlaşma
olarak göze çarpıyor.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Ancak dünya teknolojisine yön
veren şirketlerden biri olan hone
üretimi yaptığı için ün yapmış ve
dünyanın en büyük elektronik
üreticilerinden biri olan Foxconn,
60.000 insan çalışanının yerine
robotları yerleştirdi. Robotların
maaş istememesi ve neredeyse
7/24 çalışabildiğini düşünürseniz
bu hiç de şaşırılacak bir karar
değil. Ancak robotların ileri düzey
işler yapabilmesi için belirli bir
“öğrenme” sürecinden geçmeleri
gerekiyor. Genellikle çok itinalı
bir programlama süreci olan
bu durum, birbirine öğretebilen
robotlar ile birlikte çözülebilir.
Yani bir robotun tüm “bildiklerini”
bulut aracılığıyla başka bir robota
geçirmekten bahsediyoruz ki,
bu yolla robotlaşma sürecimiz
fazlasıyla hız kazanacaktır.
81
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
HABERLER
82
Ç
DARBEYE KARŞI ORTAK
DEKLARASYON
ekmeköy’de
yöneticiler ve
siyasi partilerin ilçe
teşkilat başkanlarının
bir araya geldiği
toplantıda darbe
girişimine karşı
ortak deklarasyon
imzalandı ve milli
birlik mesajları verildi.
Gün ‘tüm ayrılıkları
bir kenara koyarak
birlik olma günüdür’
ortak paydasında
buluşan siyasi partiler,
15 Temmuz darbe
girişiminde bedenlerini toplara ve
kurşunlara siper eden şehitlere
ve yaralılara da minnetlerini ifade
ettiler.
Ortak deklarasyona imza atanlar
arasında, Çekmeköy Kaymakamı
Cemal Hüsnü Kansız, Çekmeköy
Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, AK
Parti İlçe Başkanı Salih Kırıcı, CHP
İlçe Başkanı Hüseyin Kızıldaş, MHP
İlçe Başkanı Cenap Yağmur, Saadet
Partisi İlçe Başkanı Yakup Kasımay,
BBP İlçe Başkanı Kemal Yüce,
Vatan Partisi İlçe Başkanı Derya
Çağlar yer alıyor.
Heyet daha sonra, Çekmeköy Kışla
Komutanı Hava Savunma Albay
Hasan Kaymaz, Çekmeköy İlçe
Jandarma Komutanı Binbaşı Caner
Yakut ve Çekmeköy İlçe Emniyet
Müdürü Cevdet Hürol Öztürk’ü
görev yerlerinde ziyaret etti. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
HABERLER
83
SOKAĞIN SESİ
15 Temmuz, hain darbe girişimine karşı kahramanca
direnen milletimizle destana dönüşen bir gece…
Karanlıkla korkuyla başlayan, Başkomutanımız
Recep Tayyip Erdoğan’ın “Milletimizi milli iradeye
sahip çıkmaya, sokağa davet ediyorum”
demesiyle aydınlığa dönüşen bir gece…
Ne olduğumuzu-ne olacağımızı bilmiyorduk,
salalar eşliğinde bayraklarımızla sokağa
fırladık. Ve her yerdeydik; İstanbul, Konya,
Malatya, Antalya, Erzurum… 81 ilde ve can
damarımız Ankara’daydık. Hiçbirimizin farklı
anlayışı ve siyasi görüşü yoktu. Hepimiz
tek yürektik, hepimiz canını vermeye hazır,
vatanı için hainlerin önüne siper olan sivil
askerlerdik. Kalbimizde imanımız, elimizde
bayrağımız, dilimizde Allahu Ekber nidaları…
15 Temmuz’u unutma Türkiye! Vatanına tuzak
kuranları, milletine ateş açanları ve hainlerin
karşısında milletine sahip çıkanları unutma
Türkiye!
Sokağa sorduk; “15 Temmuz gecesi
yaşadıklarınızı bizimle paylaşır mısınız?”
şehit verdik. Allah-u Teala tekrarını
yaşatmasın ama hiçbir hain de
unutmasın ki ülkemizi ve milletimizi
hiçbir güç bölemeyecektir!
Televizyon izlerken olayları
gördüm, ne oluyor dememe
kalmadan uçak seslerini duymaya
başladım. Çağlayan’da kızıma
misafirliğe gitmiştim, uçaklar
inanılmaz yakından geçiyordu
ve biz ilk önce bomba atıldığını
zannettik. Haberlerde İstanbul’a
bomba atılmadığını öğrendik
fakat maalesef ki halkımıza ateş
açıldı. Yine de halkımız ülkesine ve
iradesine sahip çıktı. Tarih boyunca
vatanımız için birçok şehit verdik,
15 Temmuz’da yine vatanımız için
Balkondaydım komşumdan
haberi alır almaz haberleri açtım.
Televizyonda Başkomutanımız
Recep Tayyip Erdoğan milletimize
“sokağa çıkın” dedi ve bizde
Başkomutanımızın talimatına
uyarak hemen dışarı fırladık.
Çekmeköy’de ikamet ediyorum,
dışarı çıktığımız anda iki kişiydik ve
şu anki ismiyle 15 Temmuz Şehitler
Köprüsü’ne yürüdüğümüzde
binlerce kişi olduk. Olayı sıcağı
sıcağına yaşayan binlerce
vatanseverden biriyim. Bizler bu
vatanın ekmeğini yiyip suyunu içen
kişileriz. Yurdumuzu, geleceğimizi
korumak için iman gücümüzüle
ve tüm cesaretimizle halka silah
doğrultan teröristlerin önünde siper
olduk. Üzerimize ateş açılmaya
başlandığında bir genç “abla yere
yat” diye bağırdı ama gençlere
bir şey olmasın kurşun gelecekse
bana gelsin diye düşünerek
yere yatmadım. Bir de baktım ki
yanımda bir genç yerde yatıyor, o
genç bana siper olmuştu.
Daha sonra o gencin vefat ettiğini
öğrendim. Hayatım boyunca
o geceyi, vatan sevgisiyle
kurşunların önüne atlayan
binlerce insanı ve o hainleri
asla unutmayacağım. Allah’ıma
şükürler olsun ki vatanımız
bayrağımız dimdik ayakta, Allah c.c.
Cumhurbaşkanımızı başımızdan
eksik etmesin. Allah o hainlere
fırsat vermesin, vatanımızı korusun.
SOKAĞIN SESİ
Maalesef ülkemiz çok zor günler
yaşadı, gerçek bir vahşetle karşı
karşıya kaldık. Olayı evdeyken
arkadaşımın araması üzerine
öğrendim. Evde tektim, hemen
haberleri açtım. Tabii ister istemez
ülkemizde yaşanan önceki
darbeleri, ülkemin geleceğini
Haberi ilk internetten öğrendim,
Fatih Sultan Mehmet Köprüsü
yakınlarındaydım ve hemen
ailemin yanına giderek durumdan
kendilerini haberdar ettim. Annem
bana çok düşkündür ve bu yaşıma
rağmen geç saate kadar dışarda
durmamı istemez, 15 Temmuz
gecesi “anne, benim vatanımız için
dışarı çıkmam lazım” dediğimde
evde tek başına olmasına rağmen
“hiç durma, hemen çık” dedi.
Hemen bulunduğum ilçenin
meydanında arkadaşlarla toplandık
ve grubu ikiye böldük, yarımız şu
anki adıyla 15 Temmuz Şehitler
Köprüsü’ne yarımız emniyet
müdürlüğünün önüne gittik.
Yola 30 kişiyle çıktık gideceğimiz
yere vardığımızda 5 bin kişiydik.
Çevremdeki kalabalığı ve olanları
gördüğümde bunun bir darbe
girişimi değil katliam olduğunu
düşündüm. Aklımdan birçok şey
geçti o anlarda, üstümüzden
uçaklar geçiyordu ama hiçbirimizin
içinde ufacık bir korku olmadı.
Kaçmadık, saklanmadık,
birbirimizden güç aldık ve sadece
15 Temmuz’da saat 20.00
civarı köprüden geçiyordum
ve o zaman hiçbir asker
yoktu. Okmeydanı’nda
ikamet eden abime
misafirliğe gitmiştim.
Balkondayken dışarıdaki
konuşmaları duyduk,
televizyonu açtık ve darbe
girişimi olduğunu öğrendik.
İlk etapta çok şaşırdık tabii,
çok üzüldük. Kimse milli
iradenin karşısında duramaz
ve kimse Türkiye’ye silahla
yönetimi kesinlikle kabul
ettiremez. Allah güzel
ülkemize bu günleri bir
daha yaşatmasın, Allah
Cumhurbaşkanımız Recep
Tayyip Erdoğan’ı başımızdan
eksik etmesin, hep hayırlarla
karşılaştırsın. Ve o Fetöcü
teröristleri, bu ülkeye oyun
oynayan niyeti bozuk
insanları Allah c.c. Kahhar
ismiyle kahreylesin inşallah.
AĞUSTOS 2016
İnternetten askerlerin köprüde
olduğunu ve bir darbe girişimi
olduğunu öğrendim. O gece
haberlere kitlendik ve sabaha
kadar ülkemiz-milletimiz için dua
ettik. Ülkemiz milli iradesine sahip
çıktı, hainler karşısında direndi ve
onların kanlı oyununu-vahşetini
durdurdu. Ülkemizde asla yeri
olmayacak insanlar milletimizin
parasıyla alınan silahları milletimize
doğrulttu. Birçok genç-yaşlı vatanı
için şehadet şerbetini içti. Çok şükür
ülkemiz hainlerden temizleniyor,
daha da temizlenecek. Allah vatanı
için ölmeye hazır milletimize zeval
vermesin. Allah c.c. Türkiye’yi
korusun.
ülkemizi korumaya kenetlendik.
Allah’ın izniyle de o kara geceyi,
darbe girişimi adı altında yapılan
katliamı atlattık. İnşallah ülkemiz
bir daha böyle kara geceler
yaşamaz, Allah c.c. kötülere fırsat
vermesin. Şehitlerimize Allah’tan
rahmet, yakınlarına sabır diliyorum.
Milletimizin başı sağ olsun, vatan
sağ olsun!
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
düşündüm. Ve bu darbe girişimi
ülkenin yönetimine el koyma değil
teröristlerle milletimizin mücadelesi
şeklinde yaşandı. Ellerinde sadece
Türk Bayraklarıyla vatanını korumak
için bekleyen binlerce kişiye
havadan helikopterlerle ateş açıldı.
Ki o helikopterlerin düşmana
karşı kullanılması gerekirken, akıl
almaz bir şekilde millettin silahıyla
milleti vurdular. Bizi sindirmeye
çalıştılar ama başaramadılar,
başaramayacaklar!
85
SOKAĞIN SESİ
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
Darbe girişimini 1 saat sonra
internetten öğrendim ve öğrenir
öğrenmez ailemle vatanımıza sahip
çıkmak için Başkomutanımız Recep
Tayyip Erdoğan’ın talimatına uyarak
Taşdelen meydanına çıktık. Milletimiz
Allah’ın izni ve iman gücüyle her bir
sokağına, medya kanalına, emniyet
müdürlüklerine, masum askerlerine
ve ülkesine sahip çıktı. Bir kez daha
Türkiye’nin gücü herkese ispatlandı.
İnsanlar korkusuzca, vatanı için
tankların, asker kıyafeti giymiş
teröristlerin önlerine etten duvar
oldular. Bu oyunları kuranların, başta
kendini hoca diye adlandıran Fetullah
Gülen’in unuttuğu bir şey var;
milletimiz tarih boyunca vatan için
gözünü kırpmadan şehit olmuştur
ve hiçbir güç karşısında eğilip
bükülmemiştir. Çünkü bu ülkede
“şehitler ölmez, vatan bölünmez.”
86
Televizyonda köprünün
(sözde) askerler tarafından
kapatıldığını öğrendim, önce
ne olduğunu anlayamadık
ama daha sonra darbe
girişimi olduğunu gördük.
Ailemle birlikte hemen
sokağa fırladık, hainlere
fırsat vermemek için her
gün meydanlarda vatanımız
için nöbet tuttuk. Asker
kıyafetleri içerisindeki satılmış
teröristlerin karşısında
sadece imanı ve bayrağıyla
dimdik duran bir millettik. O
meydanlarda Türkiye vardı,
o meydanlarda çocuğumuz,
annemiz, babamız,
ninelerimiz, dedelerimiz
vardı. 7’den 70’e Allahu Ekber
nidalarıyla vatanımıza sahip
çıktık. Allah c.c. şükürler
olsun, milletimiz o vatan
hainlerinin önünde siper
oldu ve darbeyi püskürttü. Ya
Rab, bu ülkeye bir daha acı
yaşatmasın inşallah.
Çekmeköy’de ilçe emniyetin
yanında esnafım. Haberi
duyduğumuzda da
dükkandaydık ve internetten
takip etmeye başladık. İlk
başta terör olayı zannettik,
askerin bizi korumak
için köprüde olduğunu
düşündük. Fakat daha sonra
darbe girişimi olduğunu
öğrendik. Dakikalar
sonra sokak yavaş yavaş
milletimizle dolmaya başladı
hem korku hem cesaret aynı
anda yaşanıyordu. Emniyetin
önüne kamyonlarla set
çekildi. İnsanlarda bir yandan
marketimizden alışveriş
yapmaya başladılar ve
insanlar panik yaşamasın
diye biz markette sabaha
kadar çalıştık. Sabah evde
tekrar televizyonda durumu
takip etmeye başladım
ve ülkemiz için milletimiz
için çok dua ettim. Bu
güzel ülkeye, millete nasıl
kıymaya kalkışabiliyorlar
anlayamıyorum. Allah böyle
günleri bir daha göstermesin,
ülkemizi her türlü beladan
korusun inşallah.
Arkadaşım arayarak bir
şeyler olduğunu söyledi,
televizyonu açmam
gerektiğini söyledi. Haberleri
açtığımda şok oldum,
ülkemiz için endişelendim.
Darbe lafının bile bu ülke
için demek olduğunu az
çok tahmin ediyorum,
dedelerimizden hep darbe
zamanlarını dinlerdik. Daha
sonra sokaklara çıktık ve
milletimizin iradesi için
sokağa döküldüğünü
gördüğümde “bizim
milletimizde iman gücü
olduğu müddetçe kimse bizi
yıkamaz” diye düşündüm.
Nihayetinde de öyle oldu,
hainlere karşı tek yürek
olarak gerçek bir destan
yazdık. Gün birlik olma
günüydü ve her kesimden
insanlar ülkemize darbe
vurmaya çalışan hainlere
karşı tek yürek oldu.
Allah-u Teala’dan bu birliğin
muvaffak olmasını dilerim.
Yeşil Çekmeköy’ün nezih
sitelerinden, şehir merkezine
yakınlığıyla bilinen, çevreyolunun
hemen yanında sessiz sakin ve
huzur dolu bir site… BEŞ YILDIZ
1. ETAP sitesindeyiz. Site hayatı
nasıldır? Niçin tercih edilir? Site
aidatları çok mu yüksek? Sitelerde
komşuluk ilişkileri nasıl? Tüm
bu sorularımızı açık yüreklilikle
yanıtlayan site yöneticisi Mehmet
Ali Güneş’e teşekkür ediyor ve
keyifli sohbetimize başlıyoruz:
SİTEDE YAŞAM BEŞ YILDIZ SİTESİ 1. ETAP
Mehmet Ali Güneş kimdir, kısaca
kendinizden bahseder misiniz?
1960 Sivas Zara doğumluyum. Evliyim
ve iki çocuk babasıyım. Yaşantımın
büyük bölümü İstanbul’da geçti.
Beyoğlu ticaret meslek lisesi mezunuyum. Yaklaşık 28 yıl İstanbul’da
serbest muhasebecilik yaptım. Kısa
süre de olsa ticaret hayatı geçmişim
de var. 2001 yılından itibaren BEŞ
YILDIZ 1. ETAP sitesinin yöneticiliğini
yapmaktayım.
Site yönetimi kaç kişiden oluşuyor?
Sorumluluklarınız nelerdir?
Yönetim kadromuz bölüm olarak
ele alırsak 3’ ü yönetici, 2’ si denetim
kurulu 2’ de denetim kurulu yardımcısı toplam 7 kişiden oluşmaktadır.
Sorumluluklarımız bir hayli fazla, kat
maliklerimizin bilmediği çok sayıda
görevimiz var. Örneğin site içerisinde
yürüyen bir çocuk yere düşse, biri
asansörde kalsa… Kısacası site sakinlerinden fazla sorumluluklarımız var.
Somut olarak söylemek gerekirse
aidatların toplanması, çevre düzenlemesi park-bahçe-kamelyaların bakımonarımı, öncelikle sitemizin güvenliği
sorumluluklarımızın başında gelmektedir. Ve yönetim olarak dışardan hiçbir
hizmet almıyoruz. Bütün her şey ile
biz ilgileniyoruz.
Beş yıldız Sitesi 1. etapta kaç yaşında?
Sitemiz on beş yıllık bir site. Beş yıldız
site grubunun ilk yapılan yerleşim
yeridir.
Siteniz kaç blok ve kaç daireden
oluşmakta?
Sitemiz sekiz blok iki yüz seksen sekiz
daireden oluşmaktadır.
Site yönetimi olarak site sakinlerine ne
gibi hizmetler sunuyorsunuz?
Site yönetimi olarak ekstra bir hizmet
veremiyoruz. Çünkü aktivite yapmak
için müsait bir yerimiz yok. Yapabildiğimiz hizmet havuz ve parkımızın
bakımını yapmak ve çöplerin toplanıp
apartman temizliğinin yapılmasını
sağlamak kalıyor.
Beş Yıldız Sitesi’nde oturmanın ne gibi
avantajı/dezavantajı vardır?
Sitemizin avantajı, sitemiz düz bir alanda kurulmuş olması. Yeşil alanımızın
SİTEDE YAŞAM BEŞ YILDIZ SİTESİ 1. ETAP
diğer sitelerden fazla ve yanında
çevreyolu olmasıdır. Bir önemli
avantaj ise beş yıldız siteleri içerisinde en az aidat ödemesine sahip
olmamızdır. Dezavantajımız ise
otopark sıkıntısı olması. Her daire
sadece bir arabasını site içerisine park edebilmektedir. Otopark
alanının yeterli olmaması sebebiyle
bu yola başvurulmaktadır.
Apartman dairelerine göre site aidatlarının yüksek olmasının nedenleri nelerdir?
Site aidatlarının yüksek olması
tamamen çeşitli alanlarda hizmet
satın alınmasıyla ilgilidir. Biz işleri
kendi imkânlarımızla yapıyoruz ve
dışarıdan hizmet satın alma yoluna
gitmiyoruz. Bu nedenle bizim aidatlarımız genellemenin altında kalıyor.
Yönetim olarak site sakinleriyle
iletişiminiz nasıl?
On dört yılın verdiği bir güven var
site sakinleri ile aramızda. Ve bu
sebepten dolayı iletişimimiz güzel.
Karşılıklı anlayış önemli. Çok şükür
anlayış ve hoş görülü site sakinlerimiz var. Tabii arada sorunlar olmuyor değil ancak karşılıklı anlayışla
sorunu büyütmeden halletmeye
çalışıyoruz.
Beş yıldız Sitesinin, sizce başka
sitelere göre en belirgin özelliği
nedir?
Sitemizin en belirgin özelliği çok
yeşil alanımız var. Beş yıldız sitelerinin ilki olduğu için yeşil alanımız
normalden çok fazla. Dairelerimiz
metre kare olarak geniş ve iki farklı
metre kareye sahip dairelerden
oluşmaktadır. Bunlar giriş katlar
ve üst katlardır. Bir diğer husus ise
çevreyolu ve belediye binamızın
yakın olması.
Beş yıldız Sitesi 1. etap sonradan
eklenen bölümler oldu mu?
Sonradan yapılan bir bölümümüz
yok. Sadece ilk yönetici olduğum
dönemde 120 metre karelik bir alanı
ofis ve sosyal alan olarak yapmak
istedim. Fakat gerekli imza çoğunluğu sağlanamadığı için temelini
attık öyle kaldı. Site sakinlerimizden
onay çıkarsa neden olmasın devam
edebiliriz.
Röportaj : Engin Erköse
HABERLER
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında tüm Çekmeköy Ay
Yıldızlı Al Bayrağın rengine büründü.
Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, AK Parti
Çekmeköy İlçe Başkanı Salih Kırıcı ve Çekmeköy Belediye
Başkan Yardımcısı Şahmettin Yüksel Çekmeköy esnafına
bayrak dağıtımı gerçekleştirdi. 15 Temmuz darbe girişimi
tüm yurtta olduğu gibi Çekmeköy’de de büyük bir direnişle
karşılaştı. Başkomutandan emir gelene kadar meydanlarda
olacaklarını belirten Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet
Poyraz, Çekmeköy halkına demokrasiye sahip çıktıları için
teşekkür etti.
Mimar Sinan Mahallesi esnafını ziyaret eden Başkan Poyraz,
burada esnafa bayrak dağıttı. Başkan Poyraz, AK Parti
Çekmeköy İlçe Başkanı Salih Kırıcı ve Belediye Başkan
Yardımcısı Şahmettin Yüksel, bazı dükkânlara bayrakları bizzat
kendileri astı.
Tüm hafta boyunca Çekmeköy’de esnafa ve vatandaşlara
bayrak dağıtımı devam edecek.
Başkan Poyraz esnafı ve vatandaşları alanlara demokrasi
nöbetine davet etti.
A
lışverişe çıktığımızda, birbirinden alakasız
şeyler alıp, sonra da neyle giyeceğini
düşünenlerden misiniz? O halde birkaç
önerimiz olacak size…
Fazla para harcamadan, sadece temel birkaç parça
kıyafetle bütün sezonu atlatabilirsiniz. İşte adım
adım yapmanız gerekenler…
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
Gardırobu boşaltın!
92
Sonbahar aylarına girerken giyim alışverişleriniz…
Kıyafetlerinizi göz önünde olmadan neye ihtiyacınız
olup olmadığını kestiremezsiniz. Bunun için,
gerekirse bütün gardırobunu boşaltıp, kıyafetlerinizin
hepsini elden geçiriniz. Çöpe atılacakları, birisine
verilecekleri ve tamir gerektirenleri tek tek
gruplandırınız.
İhtiyaçlarını belirleyin!
Sezon ne olursa olsun, temel bazı kıyafetleriniz
gardırobunuzda bulunması şart. Siyah klasik kesim
bir pantolon, kaliteli bir jean etek ve her yerde
giyebileceğiniz mevsimlik bir elbise her zaman
hayatınızı kurtarır. Tabii modaya Fransız kalmamak
için bu kıyafetlerle kombine edebileceğiniz trendy
birkaç parça kıyafete de ihtiyacınız olacak.
Trendi takip edin!
Dergilerden, vitrinlerden ve TV’den sezonun
trendini öğrenerek, çok sevdiğiniz, ancak modası
geçtiği için artık giyemediğiniz parçaları nasıl
değerlendirebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Mesela modası geçen uzun jean eteğinizi,
aynı şekilde jean ceketlerinizi, çeşitli
aksesuarlarla veya ufak dokunuşlarla yeni bir
görünüm kazandırabilirsiniz.
Aksesuara yüklenin
Eğer kıyafetleriniz çok sıradan olduğunu
düşünüyorsanız, tezgâhlarda satılan
değişik aksesuarlarla görünümünüzü
zenginleştirebilirsiniz. Kıyafetinize uygun
bilezik, kolye ve son günlerin trendi büyük
plastik küpe ve takılardan edinebilirsiniz.
Böylece yeni sezon ürünü olmasa bile çok
tarz görünebilirsiniz.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Yeni sezonda her şeyin çok pahalı olduğu bir
gerçek. Eğer bütçenizi zorlamadan modayı
takip etmek istiyorsanız, kıyıda köşede kalmış
ama çok trendy parçalar satan mağazalardan
yararlanabilirsiniz. Bunları kaliteli temel
kıyafetlerinizle kombin yaptığınızda çok
daha modaya uygun olacağından emin
olabilirsiniz. Paraya kıyıp aldığınız kaliteli
elbiseleriniz, aldığınız üç beş parça alınan
tekstil ürünü ile kombin yaptığınızda
eski bir kıyafet olduğu kimsenin dikkatini
çekmeyecektir.
AĞUSTOS 2016
Ucuz yerleri keşfet!
93
çekmeköy’ün tarİhİ
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
ALEMDAĞ’A JANDARMA KARAKOLU İNŞASI
94
Batum’dan hicret ederek İstanbul’a
gelen ve Alemdağı’nda Atik Valide
Sultan Vakfına ait koru üzerindeki
dört bin dönümlük arazi üzerine
yerleştirilen muhacirler kendilerine
arazi açmak için buralardaki ormanları keserek tahrip ediyorlardı.
Bu husustaki şikâyetlerin artması
üzerine bazı tedbirler alınması yoluna gidildi.
Bu tedbirlerden birisi de bölgeye bir
karakol yapılması ve bu karakolda
bulunan güvenlik güçleri vasıtasıyla
ormanlardaki ağaçların kesilmesini
önlemekti. Yapılması düşünülen
karakol Alemdağı civarında bulunan
Ermeni Köyü’nün 150 metre kuzeyinde ve Emlak-ı Seniyye dâhilinde
ve bir zabıta kumandasında olarak
24 süvari askerini barındırabilecek
şekilde inşa edilecekti. Bunun için
Erkan-ı Harbiye-i Umûmiye Dairesi’nden keşif yapılarak, ayrıntılı bir
rapor hazırlaması istendi.
Konu ile ilgili çalışma yapılarak
inşaatta kullanılacak malzemelerden diğer inşa edilecek kısımlara
kadar olmak üzere ayrıntılı bir rapor
hazırlanarak Meclis-i Mahsus-ı Vükela’ya (Bakanlar Kurulu) sunuldu.
Bunun yanında ayrıca binanın planı
da çizilmişti.
İnşası düşünülen karakolun gerekli
inceleme ve keşifler yapıldıktan
sonra 94.142 kuruşa mal olacağı
anlaşıldı. Gerekli olan bu para, jandarma bütçesine dâhil olan umum
inşaat masrafları karşılığı meyanında ödenecekti. Karakolda ikame
edilmek üzere zabıtalarla birlikte
24 silahlı ve atlı askerin kayıtlarının
yapılması ve burada görevlendirilmesi ve maaşlarının da ona göre
yapılması gerekiyordu. Bunun için
gerekli yazışmalar yapıldı.
Meclis-i Mahsus-ı Vükela’da yapılan
görüşmelerde farklı bir sonuç ortaya çıktı. Burada bir miktar jandarma
bulundurulmasının amacının muhacirlerin ormanları tahrip etmesini
engellemek olduğu, bunun da 5-6
jandarma ile gerçekleştirilebileceği
ifade edildi. Bundan dolayı da bu
kadar donanımlı ve büyük bir karakolun yapılmasına gerek olmadığı
kanaatine varıldı.
Yeni bir bina yapmak yerine orada
bulundurulacak 5-6 jandarma için
kiralamak suretiyle bir ev tedariki ya
da 5-10 bin kuruş harcanarak küçük
bir bina inşasının uygun olacağı
kanaatine varıldı ve bunun da
çekmeköy’ün tarİhİ
ALEMDAĞ’A POLİS
KARAKOLU İÇİN BİNA
KİRALANMASI
İkinci Abdülhamid iktidarının son
dönemlerinde ülkenin birçok yerinde asayişin temini ile ilgili sıkıntılar
ortaya çıkmıştı. Çekmeköy bölgesi de bu sıkıntılarla karşı karşıya
gelen yerlerin başında geliyordu.
Bir taraftan muhacirlerin yerleştirilmesi ve bunların asayişi bozan
hareketleri, diğer taraftan bölgede
bulunan gayrimüslim unsurların
rahat durmaması bazı tedbirlerin
alınmasını gerekli kıldı. Muhacirlerin
çıkardıkları huzursuzluklarla ilgili
daha önce Alemdağ’a bir jandarma
karakolu yapılmıştı.
Asayişin temini için bu defa da bir
polis karakolu yapılması düşünüldü ve bu maksatla yeni bir bina
yapılmayarak, bölge ahalisinden
otelci Avakim’in evi kiralandı. Bu
bina Alemdağı’nda bulundurulan
polis memurlarının ikametine tahsis
edildi. 14 Nisan 1907 tarihinden
itibaren kullanılmaya başlanan binanın aylık kirası 3 Mecidiye idi.
Binanın kira bedeli Alemdağı’nın
bağlı olduğu Kartal Kaymakamlığı’ndan karşılanacaktı. Ancak o
dönem Kudüs-i Şerif Sancağı’nda
bulunan polis karakolu için ayrılmış
olan 3.350 kuruşluk kira bedelinin
burada harcanmadığı anlaşılmıştı.
Bu paradan Alemdağı polis karakolunun bir yıllık kira bedeli için
gerekli olan 720 kuruşun alınarak
ödenmesi Şura-yı Devlet (Danıştay)
Maliye Dairesi üyelerince kararlaştırıldı.
Arif Kolay – İstanbul’un Yaşam
Pınarı: Çekmeköy isimli eserden
alınmıştır.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Bunun üzerine konu tekrar görüş
alınmak üzere Harbiye Nezareti’ne
havale edildi. Harbiye Nezareti
Emlak-ı Hümâyun İdaresi’nden
de 20 Ocak 1895 tarihli bir yazıyla
verilen cevapta, Alemdağı’nda Atik
Valide Sultan Evkafı’ndan bulunan
koru dâhilinde iskân edilen Batum muhacirlerinin koruyu tahrip
etmemeleri için orada 5-6 süvariyi
barındıracak bir karakol inşası ile
ilgili yeni bir düzenleme yapıldı. 5-6
kişilik yeni bir karakol planı çizildi ve
inşaata başlanması için izin istendi.
AĞUSTOS 2016
Seraskerlik makamına bildirilmesi
kararlaştırıldı.
95
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
AİLEMİZİN ÇINARLARI
96
PAYLAŞMAYI YENİDEN HATIRLAMAK..
Hayri Girgin/Sırapınar
Sırapınar…
Ard arda pınarların sıralanmasından ve yaz kış her
canlıya hayat vermesinden alır, bu köy ismini. Bir
yanı ormandır, bir yanı tarla bağ bahçe. Bu köyde
geçim topraktandır. Ağaçtan ve ormandandır.
1942 yılında dünyaya gelir Hayri Amca. Sırapınar
köyünün üç çeyrek yüzyılına şahitlik etmiştir. Aile
büyüklerinden dinlediğine göre sekiz yüzyılı aşkın bir
tarihe sahipmiş Sırapınar.
Ahşap bir evde açmıştır gözünü dünyaya. İki katlı,
üç odalı evde 6 kardeş birlikte büyümüşler. Tarlada, bağda, bahçede birlikte çalışmışlar ve kardeşler
zamanı geldiğinde teker teker yuvadan uçup birer
aile kurmuşlar.
Hayri amca kamyon şoförlüğü
ve daha sonra da İETT’de otobüs
şoförlüğü yaparak hayatını kazanmaya başlar. Emekli oluncaya kadar bu kurumda çalışan
Hayri Amca bu esnada İstanbul’u semt semt gezer. Böylece
sadece Çekmeköy’ün değil aynı
AĞUSTOS 2016
Hayri Amca’nın ailesi geçimini
tarım, hayvancılık ve ormancılıktan kazanır. 70’li yıllara kadar
Hayri Amca’nın ailesi pirinç de
eker. Ömerli Barajı’nın kurulmasıyla birlikte ise Sırapınar ve
çevresinde pirinç tarımı sona
erer.
90’lı yıllarda inşa edilen Şile
otobanından önce yollar, Çekmeköy’ün mahalleleri arasından
geçerek Üsküdar’a ulaşırmış.
Sırapınar’dan hareket eden otobüs önce Alemdağ’a ardından
Sultançifliği’ne ardından Çekmeköy’e ve sonra da ‘Dodullu’ köyü
üzerinden Ümraniye ve Üsküdar’a gidermiş. Bir şoför olarak
bu yolları karış karış dokuyan
Hayri Amca şimdilerde ulaşımın
ne kadar rahat ve kolay olduğundan sitayişle bahsediyor. Üsküdar’dan Çekmeköy’e dönmek
için otobüse yetişemeyen bir
Çekmeköylü ya da Sırapınarlı ya
yürüyerek gelirmiş ya da Bağlarbaşı veya Dudullu’da bulunan
hanlardan birinde gecelermiş.
Çünkü dönüş bir hayli zor ve
tehlikeliymiş. Yol kesmelerin
ve gaspların sıkça yaşandığı
bu dönemde özellikle Bağlarbaşı’ndaki han yolcular için hayat
kurtarır nitelikteymiş.
Günümüzde gittikçe birçok
değerin azalmaya başladığından hatta yok olduğundan
yakınıyor Hayri Amca. Geçmişte
komşuluk ilişkilerinin daha sıkı
olduğunu, yardımlaşmaların
olduğunu anlatıyor. Zorda kalan
bir komşuya imece usulü yardım
edildiğini, şimdilerde ise bu
bağın zayıfladığını dile getiriyor.
Bayramlarda Koçullu, Ömerli
ve Sırapınar köyleri arasında,
her gün bir diğer köyü ziyaret
şeklinde bayramlaşma merasimleri gerçekleşmekte olduğunu
anlatıyor Hayri Amca. Bugün
Çekmeköy, eskiye nazaran
gelişmiş ve modern bir ilçe...
70’li ve 80’li yıllarda Çekmeköy’ü oluşturan köylerde birçok
sorun yaşanmasına rağmen
komşuluk ve yardımseverlik gibi
önemli hasletler sürdürülüyor,
Çekme Köyü’nden Sırapınar’a,
Sırapınar’dan Ömerli Köyü’ne
ilişkiler oldukça sağlam devam
ediyormuş.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
zamanda tüm İstanbul’un gelişimine şahitlik eder.
97
8000 İşçinin emek verdiği ve 39 ay gibi kısa bir zamanda tamamlanan Osmangazi
Köprüsü’nün açılışı yapıldı.
Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Yeni Türkiye’nin inşasının önünde kimse
duramayacaktır, 2023 hedeflerimize ulaşmamızı kimse engelleyemeyecektir” dedi.
İ
stanbul Atatürk Havalimanı’nda
meydana gelen terör
saldırısında hayatını
kaybedenleri rahmetle
andığını belirterek, sözlerine
başlayan Cumhurbaşkanı
Erdoğan, yaralılarımıza şifalar
ve milletimize başsağlığı diledi.
Hiçbir zaman eğilmediklerini ve
eğilmeyeceklerini, sadece Allah’ın
huzurunda rükûda eğileceklerini
belirtti.
Ülkede bir yandan çok sevindirici
gelişmeler yaşanırken diğer yandan
da terör örgütlerinin insanlık
dışı eylemlerinin sürdüğünü dile
getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan,
şunları söyledi; “Bölücü terör
örgütü PKK bir yandan, YPG bir
yandan, DAEŞ denilen karanlık
örgüt diğer yandan, irili ufaklı başka
örgütler öte taraftan, tasmalarını
ellerinde tutan güçler tarafından
ülkemizin üzerine salıverilmiştir.
Biz bu maşa örgütlerin de onları
üzerimize salanların da amaçlarını
gayet iyi biliyoruz. Ne kadar çok
kan dökerlerse ne kadar çok can
yakarlarsa Türkiye’nin o kadar
hızlı bir şekilde diz çökeceğini,
hedeflerinden vazgeçeceğini,
teslim olacağını sanıyorlar.
Yanıldıklarını Güneydoğu Anadolu
Bölgemizdeki çukur eylemlerinde
gördüler.”
“TERÖR ÖRGÜTLERİNİN
TÜMÜNÜ REDDEDEN BİR
ÜLKEYİZ”
Türkiye’de bugün patlayan
bombaların yarın onları
Türkiye’ye gönderenlerin elinde
de infilak edeceğini ifade eden
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz
hiçbir ayrıma tabi tutmaksızın
terörü, terör örgütlerini, teröristleri
topyekûn reddeden bir ülkeyiz.
Aynı onurlu tavrı diğer devletlerden
de bekliyoruz. Rabbim, milletime
bir daha böyle acılar yaşatmasın
diyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, savaş
meydanında verilen kayıpların
mücadelenin durmasına sebep
olmayacağını, verilen her kaybın
zafere ulaşma azmini, kazanma
hırsını daha da artıracağını ifade
ederek, terör örgütlerinin ve
onları kullananların Türkiye’nin
önüne bariyerler kurmalarına izin
vermeyeceklerini kaydetti.
“EN AZ 50 YIL ÖNCE YAPMAMIZ
GEREKEN BİR PROJEYİ BUGÜN
TAMAMLIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbulİzmir Otoyolu’nun en önemli
etaplarından birini oluşturan
Osmangazi Köprüsü’nün hayırlı
olmasını dileyerek, köprünün
yanı sıra 12,6 kilometrelik GebzeAltınova bölümünün de açıldığını
bildirdi Osmangazi Köprüsü’nün
bitiminden Orhangazi’ye kadar
olan bölümün daha önce açıldığını
hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan,
“Böylece otoyolumuzun Gebze’den
Gemlik’e olan bölümünde kesintisiz
seyahat imkânı mümkün hale
geliyor. Bursa’ya kadar olan kısmın
da büyük ölçüde tamamlandığını
biliyorum. İnşallah o kısmın açılışı
da en kısa sürede yapılacaktır.
Böylece etap etap bu proje
hizmete girecektir. Düşünebiliyor
musunuz İstanbul-İzmir 8 saat,
ama şimdi inşallah 3 saatin altına
düşecek. Bu ne mutluluk... Sadece
3 saatin altına düşmekle kalmıyor
aynı zamanda kaza riskinin de
minimize olduğu bir dönem
başlayacak” dedi.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
“ŞİMDİ GÜNDEMİMİZDE ÇANAKKALE 1915
KÖPRÜSÜ VAR”
100
İzmir Otoyolu’nun, Ege ve Marmara
bölgelerinde yapılması planlanan otoyol
ağının, Osmangazi Köprüsü’nün de
Marmara Otoyolu ringinin de önemli bir
parçasını oluşturduğunu belirterek, “Şimdi
gündemimizde ne var biliyor musunuz?
Ne olabilir? Evet, Çanakkale 1915
Köprüsü var. Fakat bir şey daha var. Onun
sözünü Sayın Başbakan, ta bakanken
birlikte kararını vermiştik. O da inşallah
Kanal İstanbul Projesi. Bunu da hayata
geçireceğiz. Bize ulusal değil, uluslararası
camiada, evet, devrim niteliğinde yatırımlar
yakışır. Bu millete bu yakışır. Biz bir çağı
kapatan bir çağı açan ecdadın torunlarıyız, bize
bunlar yakışır. İşte bu köprüyü de süratle inşa
ettiğimizde Tekirdağ’dan Balıkesir istikametine
kesintisiz otoyol hizmeti verilebilecek ve böylece
Marmara Otoyolu ringi tamamlanmış olacaktır. Her
zaman ifade ettiğim gibi yol medeniyettir, gelişmedir,
büyümedir” dedi.
TÜRKİYE’NİN 2023 HEDEFLERİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, uluslararası alanda gerek
ikili, gerek çok taraflı iş birliği platformları aracılığıyla
ilişkileri geliştirmenin de çabası içinde olunacağını
vurgulayarak,“ İşte Rusya ve İsrail’le başlattığımız
yeni dönemin sadece ülkelerimiz arasında değil,
bölgemizde de hayırlı gelişmelerin habercisi olacaktır.
Türkiye tüm ilişkilerinde sadece kendi kazancını
gözeten değil,
karşılıklı olarak kazan-kazan esasına dayalı olarak
bu dayanışmayı inşallah gerçekleştiren bir ülkedir.
Bu bakımdan, bize dost olarak yaklaşan herkesin en
büyük dostu olmayı sürdüreceğiz. Bize husumet
besleyenleri caydırmak için de her türlü tedbiri
almaktan çekinmeyeceğiz. Yeni
Türkiye’nin inşasının önünde
kimse duramayacaktır, 2023
hedeflerimize ulaşmamızı kimse
engelleyemeyecektir. Gençler,
2053 ve 2071 vizyonlarımızı
hayata geçirmesine kimse
mani olamayacaktır. Siz
2053’ü göreceksiniz, ben
göremeyeceğim. Allah yar
ve yardımcımız olsun. Bak
biz şu anda tarlaya tohumları
ekiyoruz, inşallah sizler hasada
duracaksınız” dedi.
Önümüzdeki dönemde 780
bin kilometrekarelik vatan
topraklarında birçok yatırımlarla
yola devam edileceğini kaydeden
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama
ben sizden bir şey istiyorum, ne
istiyorum? Gençler, bir olacağız,
iri olacağız, diri olacağız, kardeş
olacağız, hep birlikte Türkiye
olacağız, bunu başarmamız lazım,
birbirimizi de Allah için seveceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan
Yıldırım ile birlikte Osmangazi
Köprüsü’nün açılışının ardından
işçilerle ve vatandaşlarla iftarda bir
araya geldi.
İftara Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
eşi Emine Erdoğan, Başbakan
Yıldırım’ın eşi Semiha Yıldırım ve
Arnavutluk Başbakanı Edi Rama’nın
yanı sıra çok sayıda bakan da katıldı.
öne çıkan haberler
Erzincan’da iki lise öğrencisi
boyundan aşağısı felç olan hastalar
için özel bir web tasarımı hazırladı.
Felçli hastaların günlük yaşamlarını
kolaylaştıracak olan projeye imza atan
lise öğrencileri Tokat’ta düzenlenen
Ulusal Özel Çocuklar İçin Özgün
Proje yarışmasında Türkiye birincisi
oldu.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
Erzincan Fatih Mesleki ve Teknik
Anadolu Lisesi’nde öğrenim gören 17
yaşındaki lise 12’nci sınıf öğrencileri
Mehmet Kerem Akın ve Murat
Canpolat, yaptıkları web tasarım
projesi ile boyundan aşağısı felç
olan hastaların günlük yaşamlarını
kolaylaştırıyor. Özel bir rehabilitasyon
merkezi ziyaretinde engelli
vatandaşların yaşadıkları zorlukları
gören ve bundan esinlenerek böyle
bir projeye yapmaya karar veren
Mehmet Kerem Akın ve Murat
Canpolat, koordinatör öğretmenleri
Yakup İlhak’ın da desteği ile proje
hazırlamaya başladı. Hazırladıkları
proje ile boyundan aşağısı felç olan
hastalar, baş kontrolü ile bilgisayarı
kontrol ediyor. Özel hazırlanan web
tasarımı ile felçli hastalar, yataklarını
sağa sola çevirip istenilen konuma
getirebiliyorlar. Proje ile felçliler ayrıca
yakınlarına baş kontrolü ile klavye
kullanarak SMS atabiliyor, konuşmalara
kısa kelimeler ile cevap verebiliyor ve
internette gezinebiliyor.
TÜBİTAK yarışmalarına katılmak
için böyle bir proje hazırlayan
Mehmet Kerem Akın ve Murat
Canpolat, Tokat’ta düzenlenen
Ulusal Özel Çocuklar İçin Özgün
Proje yarışmasında Türkiye
birinci olmayı başardı. Öğrenciler
projelerini geliştirerek rehabilitasyon
merkezlerinde felçli hastaların
kullanımına sunmayı hedefliyor.
102
Doğada canlı ya da cansız olan her
şeyin bir varoluş, bir yaratılış sebebi
vardır. Arı, her yönü ile insanlığa
ve doğaya faydalı bir böcektir.
Arının poleni, zehri ve balı pek çok
hastalığın tedavisinde önemli rol
oynamaktadır. Arı ölümlerinin son
yıllarda artması üzerine Uludağ
Üniversitesinde (UÜ) başlatılan
suni tohumlama çalışmaları
kapsamında, verimli ve uzun
ömre sahip güçlü arı kolonileri
oluşturulması amaçlanıyor. Bu
çalışmayla, uzun vadede Türkiye’de
güçlü ve dayanıklı arı ırklarının
korunması, sayılarının artırılması ve
arı ölümlerinin önüne geçilmesi
hedefleniyor. Son yıllarda artan
arı ölümleri nedeniyle bu projeye
başlatılmıştır. Bu proje için
kovanlarda kaliteli ana arı ve erkek
üretilip, ana arılar belli bir yaşa
geldiği zaman bir takım önlemler
alınarak doğal çiftleşmeleri
engelleniyor. Çiftleşme mevsimi
geldiği zaman dayanıklı ve belli bir
olgunluğa erişmiş erkek arıların
semenleri alınıyor. Alınan semen
mikroskop altında ana arıya enjekte
edilerek suni tohumlama işlemini
gerçekleştiriliyor. Daha sonra
ana arıları kovanlara bırakarak
performansları takip ediliyor.
Projenin arı ölümlerinin azalmasına
yardımcı olacağı aynı zamanda
üretilen kaliteli arı ile bal ve arı
ürünlerinin de verimin artacağını
hedefleniyor.
ÖNE ÇIKAN HABERLER
Erzurum’un Tortum ilçesinde Ali
Yıldırım, köyünden geçen dereden
ürettiği elektrikle, evinin ve işlettiği
alabalık çiftliğinin enerji ihtiyacını
karşılıyor.
Ali Yıldırım, evinin önünde akan
dereden ürettiği elektrik ile evinin ve
işlettiği alabalık çiftliğiyle fırının bütün
enerji ihtiyacını karşılıyor. Tortum’da
alabalık tesisi işleten 57 yaşındaki
Yıldırım, Kazandere köyündeki HES
projesinden esinlenerek 2 yıl önce evi
ve tesisi için dere suyundan elektrik
üretmeye başladı. Yıldırım, ürettiği
elektrik fazla gelince enerjiyi harcamak için bir de fırın kurdu. Yaklaşık
40 bin lira harcayarak evinin önünden geçen dereye küçük bir santral
kurduğunu ifade eden Yıldırım, “Bu
sayede kışın evimin ısınmasından
elektrik ihtiyacına, tesis aydınlatmasından elektrikli taş fırının işletmesine
kadar bütün elektrik ihtiyacımı bedava
karşılıyorum. Hem de karlı oluyor.
İmkanım olsa köyümün bütün elektrik
ihtiyacını karşılarım,” dedi.
Bugün, bir yerden bir yere karadan gitmek için en kullanışlı yol,
kuşkusuz demiryoludur. Birçok
kazayı önlemek amacıyla ray üzerindeki kırık ve çatlakları titreşim
yoluyla uzaktan algılayabilen
sistem geliştirilerek bir yeniliğe
daha imza atılmıştır. Ar-Ge
çalışmalarını ODTÜ Teknokent’te
sürdüren Türk Mühendisler bu
alandaki ihtiyaca cevap vermek ve
yerli bir çözüm üretmek amacıyla
Ülkemizin akciğerleri olan ormanlarımızın kül olmasını engellemek ve
çıkan yangınlara daha hızlı müdahale
edebilmek amacıyla insansız yangın
gözetleme kuleleri kuruluyor.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğünce (OGM)
oluşturulan “İnsansız Yangın Gözetleme Kuleleri” ile herhangi bir
yangın tehlikesinde erken tespit
sayesinde yangınların kontrol altına
alınması hedefleniyor. Günümüz
mevcut sistemi, insan odaklı olduğu
için müdahalelerde zaman zaman
gecikme yaşanabiliyor ve yangını
kontrol altına almak güçleşiyor. Orman yangınlarının söndürülmesinde
erken tespit, hızlı ve etkin müdahale
amacıyla ülke genelinde 776 yangın
gözetleme kulesi ile ormanlar 24 saat
kontrol altında tutuluyor. Adana ve
Mersin’de geçen yıl 5 insansız gözetleme kulesiyle başlatılan pilot uygulama genişletecek. Bu yıl 8 insansız
gözetleme kulesi Ege ve Akdeniz’deki
bazı şehirlere kurulacak.
“Ray Kırığı ve Çatlağını Uzaktan
Yansıma Yöntemiyle Algılayan
Sistem” ile bir ilke imza attılar.
Sistem, ray üzerinde belirli bir
frekansta oluşturulan titreşimin,
biri uzakta olmak üzere 2 noktadan algılanması prensibiyle
çalışıyor. İlk seviye sistem performans testleri Ankara-Konya
Hızlı Tren Hattı üzerinde başarıyla
tamamlanmıştır.
AĞUSTOS 2016
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
104
1
5 Temmuz 2016… “Türk
ordusu yönetime bütünüyle
el koydu...” TRT’de Fetö’cü
(Fetullahçı Terör Örgütü) çete
tarafından zorla okunan bildiride
yer alan bu sözler, Türkiye’nin
hemen her alanında darbe
travmasını yaşamış her kesimden
insanımız için son derece
ürkütücüydü.
Darbe kelime anlamı olarak
“vuruş, çarpış, darp” demektir.
Siyasi bir tanımlama olarak
darbe; “bir ülkede yönetimi zorla
ele geçirmektir”. Bu iki anlamı
birleştirecek olursak darbe bir
takım güçlerin ya da toplulukların
iktidar olma ve halkın doğru
kişiyi seçemeyeceğini düşünerek
ülke yönetimine vurulmuş bir
darptır. Darbe Kalkışması ise aynı
tanımlamaya teğet olarak sadece
ülke yönetimine vurulmaya çalışılan
Darp Kalkışması’dır.
Ülkemizin 1960’lı yıllarda başlayan
darbeler tarihi, insanlarımıza
ortalama her on yılda bir büyük
bedeller ödetti. Tam bitti diye
düşünüyorduk ki tüm milletçe
bu akılsızca Kalkışma’ya şahit
olduk. Darbe ya da kalkışma hangi
düşünsel ya da ideolojik sebeplerle
olursa olsun asla ama asla kabul
edilemez. Yüzlerce insanın hayatına
mal olduğu gibi ekonomiye
verdiği zararla da her kesimi
etkilemektedir. Bu nedenle ülkemiz
darbeler nedeniyle uzun süre
toparlanamamış, gelişememiştir.
Bu kez bu durumda farklı bir boyut
kazanmıştır.
Dolar/TL, cuma akşamı
gerçekleştirilen FETÖ darbe
kalkışmasının ardından uluslararası
piyasada 3,05’i görse de Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankasının
(TCMB) aldığı önlemler ve
Başbakan Yardımcısı Mehmet
Şimşek’in açıklamaları ile yeni
haftada 2,94’ün altında dengelendi.
Kalkışma sonrası Şimşek’in,
“Mesajımız çok açık ve net, panik
yapmaya gerek yok, sakin olmak
lazım. Çok hızlı bir şekilde işimizin
başına döndük. Türkiye’de değişen
tek şey varsa o da demokrasimiz
daha da güçlendi.” demesi, ayrıca
‘‘Ne büyümede ne dış dengede ne
de diğer makroekonomik alanlarda.
Ülkemiz, demokrasimiz, siyasi
istikrarımız güçlenmiştir. Türkiye’nin
önü açıktır. Çok hızlı bir şekilde
tekrar yapısal reform gündemimize
döneceğiz.” şeklindeki açıklamaları
ile TCMB’den (Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankası) yapılan duyuruda,
finansal piyasaların etkin işleyişinin
sürdürülmesi amacıyla bazı
tedbirler alındığı belirtilerek,
“Merkez Bankası tarafından
Sonuç olarak halkın huzur ve
güvenini bozmayı, kalkınma ve
gelişmeyi engellemeyi amaçlayan
bu hain kalkışmayı nefretle kınıyor;
Vatanı, Namusu, Bayrağı, Devleti
için canlarını feda eden aziz
şehitlerimize ALLAH’tan rahmet,
Ailelerine ise büyük sabırlar,
Yaralılarımıza ise Acil Şifalar
diliyorum.
AĞUSTOS 2016
Cuma günü, tankların sokaklara
çıktığı sırada yüzde 4.6 değer
kaybetmiş olsa da, TL dolar
karşısında yüzde 2.5’in üzerinde
değer kazanarak 18 Temmuz
sabahında 2.9370 seviyesine
toparlandı. Aslında piyasalarda
kısa vadeli dalgalanma olsa
da, kalıcı hasar oluşmamıştır.
Olması gereken soğukkanlı
davranabilmektir. Yapılan bu
planlanmış, kapsamlı fakat akılsızca
çılgın darbe kalkışmasında
yapılabilecek en önemli tespit ise
kanaatimce şudur: Ana unsur
olan Vatandaş hesaba katılmadığı
için bu hunharca hareket
inanılmaz bir sürede bastırılmış;
güçlenen demokrasi algısı ve
tüm vatandaşların güç birliği, bu
kalkışmayı sonuçsuz bırakmış
ve piyasalardaki olumsuz
etkiyi minumum seviyede
sınırlandırmıştır.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
bankalara gerekli likidite limitsiz
olarak sağlanacaktır.” ifadesi finans
piyasalarına pozitif katkı sağladı.
Avro/TL ise cuma akşamı
uluslararası piyasada en yüksek
3,3697’yi görse de bugün düşüş
eğiliminde hareket ederek 18
Temmuz sabahı 3,2470 seviyesinde
dengelendi. Türk Lirası 15 Temmuz
105
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
HABERLER
106
DEMOKRASİ
NÖBETİNDEKİ
MUHTARLARLA
İSTİŞARE
Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet
Poyraz, mahalle muhtarlarıyla bir
araya geldi.
Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet
Poyraz, Güngörmüşler Konağı’nda
gerçekleştirilen toplantıda mahalle
muhtarlarını ağırladı. Demokrasiye
yapılan darbe girişiminin ardından
mahallelerinde demokrasi nöbeti
tutan vatandaşlarla birlikte hareket
eden ve diğer kamu kurumlarıyla
omuz omuza duran mahalle
muhtarlarına teşekkür eden Başkan
Poyraz, “ Bu dayanışma ile bu
halkın bileğini kimse bükemez
Allah’ın izniyle,” dedi.
Başkan Poyraz, darbe girişimcileri
tarafından yolda vurularak şehit
edilen Acıbadem Muhtarı Mete
Sertbaş’ı hatırlatarak, “Kendi
askerinin kurşun sıkacağına
kimse ihtimal vermedi. Herkes
sivildi ve kardeş Mehmetçikleriyle
konuşmaya çalışıyordu ki o
üniformayı giyen teröristlerin
kalleş yüzü ortaya çıktı. Şehit olan
muhtarımıza, polisimize ve tüm
sivillerimizi bir kez daha rahmet,
minnetle anıyoruz. Bugün burada
bu toplantıyı yapabiliyorsak onların
sayesindedir. Allah onlardan razı
olsun,” dedi
Başkan Poyraz ve muhtarlar
vatandaşın selameti için bundan
sonra atılması gereken adımlar
hakkında istişarelerde bulundu.
Hayat pahalı, bütçem kısıtlı, ‘bu
parayla nasıl tatil yaparım’ diye
düşünüyorsanız lütfen okumaya
devam edin. İstanbul… Hanlarıyla,
boğazıyla, vapurlarıyla, köprüleriyle ve birçok nadide semtiyle
şairlere ilham kaynağı olmuştur
hep… İşte size kitaplara, filmlere
konu olan dünyanın incisi İstanbul’umuzdan tatilinizin tadını
doyasıya ve ucuza getireceğiniz
alternatif öneriler.
Çekmeköy’ün mesire alanları
Şehirden uzaklaşmadan orman havası
ile ciğerleriniz bayram edecek. Sizler için
özel hazırlanmış tahta masalarda kahvaltı
keyfinin ardından mangal yaparak tadı daima damağınızda kalacak bir gün yaşayın.
Bu arada semaver eşliğinde çay içmenin
tarifsiz hazzını yaşamak istiyorsanız çayı
mutlaka Çekmeköy’ün birçok bölgesinden gürül gürül akan o dillere destan
suyundan yapın. Hatta giderken birkaç
damacana doldurmayı da ihmal etmeyin.
Bağımlılık yapar bizden söylemesi.
Ağva
Müthiş doğası ile İstanbul’un yanı başında
yer alan kafanızı dinleyebileceğiniz yerlerden biri de Ağva. İstanbul’un kuzeyinde,
Göksu ve Yeşilçay derelerinin ortasında
bir sahil kasabası olan Ağva’yı listenize
mutlaka ekleyin.
unutmayın.
Miniatürk
Türkiye’nin önemli turistik mekanla
rının minyatürlerinin bulunduğu
açık müze. Maket kent kurgusu ve
farklı eğlence alanlarıyla ön plana
çıkan Miniatürk’ü mutlaka görün.
Yerebatan Sarnıcı
yapabileceğiniz,
ailenizle keyifli vakit
geçirebileceğiniz İstanbul’un
nadir yerlerindendir.
Gülhane parkı
Belgrad
Ormanları
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
Belgrad Ormanı, doğa yürüyüşleri
108
Tarihi atmosferin tam göbeğinde yer alan, güzel
manzarası ile göz kamaştıran Gülhane Parkında
damak tadınıza uygun bir
şeyler yiyebilir, manzaraya karşı güzel bir çay keyfi
yaparak günün yorgunluğunu
atabilirsiniz.
Galata Kulesinde Hezarfen olmak
İstanbul’u tepeden seyretmeye
hazır olun… Göreceğiniz müthiş
manzara karşısında şok olacağınızın garantisi bizden. Fotoğraf
makinanızı yanınıza almayı sakın
İstanbul’un Bizans Dönemi’nden
kalma en görkemli yapılarından biri
olan Yerebatan Sarnıcı, Bizans ve
Osmanlı saraylarının su ihtiyacını
karşılamak için kullanılmış, şimdiyse
müze olarak hizmet veriyor. İstanbul Sultanahmet’te yer alan Yerebatan Sarnıcı görülmesi gereken tarihi
yerlerdendir.
Topkapı Sarayı
Osmanlı Devleti’nin yönetim merkezi olan Topkapı sarayı, içindeki
bir birinden özel bölümleriyle tarihi
adeta önünüze serecek. Göreceğiniz nadide ve bir o kadar da paha
biçilmez tarihi eserlere bayılacak,
sarayın büyülü atmosferi karşısında
geçmişe yolculuk edeceksiniz.
İstanbul Surları
İstanbul’da yaşayanların unuttuğu
yerler olan surlar tarihe yeniden
TATİLİN ÖZEL ADRESİ
Sualtının ilginç yaratıklarını sualtı
parklarında gezerek keşfetmeye
hazır olun. İlk defa bu kadar yakından görme imkanı bulacağınız
su altı dünyasının farklı yaratıkları
sizleri başka âlemlere götürecek.
Görkemli görüntüsü ile çok güzel
anlar yaşayabileceğiniz bu akvaryum İstanbul Florya’da.
Büyükada
İstanbul’un tam ortasında bulunan
adalardan en büyüğü olan Büyükada farklı atmosferinde hayaller
dünyasına dalmaya ne dersiniz?
Olabilir, mümkün, neden olmasın
seslerini duyar gibiyim. Hazırsanız
ada vapuru sizi bekliyor. Fayton
turu, bisiklet gezisi ve su ürünlerinin birçok çeşidini tatmadan
gelmeyin.
Kız kulesi
Yıllarca gördüğünüz belki de
sadece bakmakla yetindiğiniz
anlatılan rivayetlerini dinlemekle
yetindiğiniz kız kulesine daha önce
hiç gitmediniz mi? Hayır diyorsanız
Mısır Çarşısı’ndan Tahtakale’ye
İhtiyacınız olan hemen hemen her
şeyi bulabileceğiniz bir gezintiye
ne dersiniz? Özellikle hanımların
hayır diyemeyeceği bu geziye baylar pek sıcak bakmayabilir. Bu geziye evet diyecek bayları uyarmadan
edemeyeceğim. Lütfen hazırlıklı
olun. Gördüklerinizi almamak için
çok mücadele edeceksiniz bizden
söylemesi. Çeşit çeşit baharatlar,
kuruyemişler, kahve, kahvaltılıklar,
zücaciyeler, kozmetik ürünleri ve
daha neler neler…
Kocaeli’nin Darıca ilçesinde yer
alan hayvanat bahçesi, İstanbul ve
çevre illerden gelen hayvan severlerin akınına uğruyor. Maymunlardan, balıklara. Zebralardan tropikal
kuşlara. Aslanlardan, ayılara. kısacası belgesellerde görmeye alıştığınız
envai çeşit hayvanları görülebileceğiniz özel bir mekan darıca hayvanat bahçesi ilginizi çekebilir.
Büyükçekmece Aqua Marine
İstanbul Büyükçekmece’de bulunan İstanbul’un en büyük Aqua su
parkı olan Aqua Marine güney sahillerini aratmıyor. Birbirinden farklı
havuzlarda yüzüp, kaydıraklarda
kayıp, sürpriz sanatçıların mini
konserleri ve yapılan animasyonlar
eşliğinde doyasıya eğlenebilirsiniz.
Piyer Loti’de Çay
Teleferikle Piyer Loti’ye çıkıp, eski
İstanbul manzarasını seyretmek
gibisi yoktur herhalde… En uç noktaya kurulmuş kafelerde, çayınızı
ya da kahvenizi büyük bir keyifle
yudumlayabilirsiniz. Bir not
daha… Özellikle gün batımında
deklanşöre basmayı unutmayın.
Darıca hayvanat bahçesi
AĞUSTOS 2016
Akvaryum
sizi kız kulesinde bir kahve içmeye
bekliyoruz. Kahve bahane dostlar,
maksat rivayetiyle dillere destan
olan, yanından geçen her geminin
saygı duruşuna geçtiği Kız kulesini
gezmek.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
tanıklık etmek isteyenler için eşsiz
bir fırsat. İstanbul’un kaderini çizen
surlarımızı görmeyi ihmal etmeyin.
109
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
HABERLER
110
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde, 6
Ağustos 2013’te temeli atılan Üsküdar’daki Çamlıca Camii’nde Kadir
Gecesi ihya edildi. Geçici olarak açılan camide yaklaşık 10 bin kişiyle
teravih namazı kılındı.
AĞUSTOS 2016
Yapım süreci devam eden cami,
bir kültür kompleksi olarak
tasarlandı. 3 bin 500 araçlık kapalı
otoparka sahip olacak cami; 11 bin
metrekare büyüklüğünde müze, 3
bin 500 metrekare büyüklüğünde
sanat galerisi, 3 bin metrekare
büyüklüğünde kütüphane, bin
kişilik konferans salonu, 8 adet
sanat atölyesi bulunacak, kapalı
bölümlerinde 100 bin insanı
barındırabilecek. Caminin halı serili
alanında 25 bin kişi, avluda 12 bin
500 kişi ve dış avlu alanıyla birlikte
yaklaşık 60 bin kişi aynı anda ibadet
edebilecek.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
60 bin kişi aynı anda ibadet
edebilecek
111
Altın sözler
Adam olmak cinsiyet meselesi değil, şahsiyet meselesidir.
Bu hayatı fazla ciddiye almayın, nasıl olsa içinden sağ çıkamayacaksınız.
Dev gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak lazım.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
Veren de o alan da o, nedir senden gidecek? Telaşını gören de, can senin zannedecek.
112
Ya Allah’a baş eğer hiç kimseye eğmezsin, ya da herkese baş eğer hiçbir şeye değmezsin.
Aldığımız nefesi bile geri veriyorsak, hiçbir şey bizim değil.
Kökünü beğenmeyen dal ve dalını beğenmeyen meyve olgunlaşmadan çürür.
Üç günlük dünya için gayret üstüne gayret, ebedi bir yaşam için gayret yok hayret.
Ölüm güzel bir şey, budur perde arkasından haber, güzel olmasaydı ölür müydü peygamber!
Yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişirsen; hem yolunu kaybedersin, hem dostunu!
İnsanlar ikiye ayrılır; vaktini beşe ayıranlar, vaktini boşa ayıranlar.
İnsanın kazandığı paradan değil, paranın kazandığı insandan kork.
Bana bir ben lazım, bir de beni anlayan. Beni bir ben anlarım, bir de beni yaradan.
KISSADAN HİSSE
KAVANOZDAKİ HAYAT
Profesör, felsefe dersinde büyükçe
bir kavanozu masanın üstüne
koyar ve içerisini tenis topları ile
doldurur. Daha sonra öğrencilerine
dönerek kavanozun dolup
dolmadığını sorar. Öğrenciler
ittifakla kavanozun dolduğunu
ifade ederler. Profesör bu sefer
çakıl taşlarını çalkalayarak kavanoza
döker, böylece çakıl taşları kayarak
tenis toplarının aralarındaki
boşlukları doldurur. Öğrencilere
tekrar kavanozun dolup
dolmadığını sorar. Öğrenciler;
“evet doldu” der. Profesör bu
kez kumu yavaşça kavanoza
döker, kumlarda çakıl taşlarının
aralarındaki boşlukları doldurur.
Tekrar öğrencilere kavanozun
dolup dolmadığını sorar.
Öğrencilerde koro halinde “evet,
bu kez gerçekten doldu” der.
Profesör gülümser ve masanın
altında hazır bekleyen iki fincan
kahveyi kavanoza boşaltır. Kahve de
kumların arasında kalan boşlukları
doldurur.
Profesör “eveeet” diyerek: “bu
kavanozun sizin hayatınızı
simgelediğini ifade etmeye
çalıştım. Şöyle ki; bu tenis
topları hayatınızdaki önemli
şeylerdir. Dininiz, ibadetleriniz,
aileniz, çocuklarınız, sıhhatiniz,
arkadaşlarınız vs… Diğerlerini
kaybetseniz de, bu önemli şeyler
kalır ve hayatınızı doldurur. Çakıl
taşları ise daha az önemli olanlar;
işiniz, eviniz, arabanız vs. kum ise
diğer ufak tefek şeylerdir. Şayet
kavanoza önce kum doldurursanız
çakıl taşlarına ve özellikle de tenis
toplarına yeterli yer kalmazdı.
Aynı şey hayatımız için de
geçerli. Vaktimizi ve enerjimizi
ufak tefek şeylere harcayarak
israf edersek, önemli şeyler için
vakit kalmayacaktır. Dikkatinizi
mutluluğunuz için önem arz eden
şeylere çevirin. Çocuklarınızla
oynayın, sıhhatinize dikkat edin,
eşinize ilgi gösterin, evinizin
ihtiyaçlarını karşılayın. Kavanoza
öncelikle tenis toplarını yerleştirin.
Hayatınızdaki incelikleri sıralamayı
iyi bilin, gerisi hep kumdur!” der. Bu
arada bir öğrenci: “peki, o iki fincan
kahve nedir hocam?” diye sorar.
Profesör bilge tavırlarıyla ekler;
“bu soruyu sorduğuna sevindim.
Hayatınız ne kadar dolu olursa
olsun, her zaman dostlarınız ve
sevdiklerinizle bir fincan kahve
içecek vakti ayırın!”
Kodlu Arama 168
Alo Doktorum 113
Uluslararası Kayıt 115
Uluslarası Sıra Sorma 115
Bilinmeyen Numaralar 11811
Posta Kodu 119
Telefon Arıza 121
Ankesör Arıza 122
Teleks Arıza 123
Data Arıza 124
Radyo-TV Arıza 125
Kablo TV Arıza 126
Şehirlerarası Sıra sorma 131
Beklemesiz Arama 131
Çağrı 133
Yerinde Olmayan Abone 134
Uyandırma 135
Yangın İhbarı (İtfaiye) 110
Zabıta153
Trafik İmdat 154
Polis İmdat 155
Jandarma İmdat 156
Sahil Güvenlik 158
PTT Hizmet Danışma 161
Telekom Borç Sorma 163
Kodlu Arama 168
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
Sıhhi İmdat (Ambulans) 112
Beklemesiz Arama 131
Çağrı 133
Yerinde Olmayan Abone 134
Uyandırma 135
Yangın İhbarı (İtfaiye) 110
Zabıta153
Trafik İmdat 154
Polis İmdat 155
Jandarma İmdat 156
Sahil Güvenlik 158
PTT Hizmet Danışma 161
Telekom Borç Sorma 163
AĞUSTOS 2016
ACiL TELEFONLAR
113
BUNLARI BİLİYORMUSUNUZ ?
Domates, sarımsak,
limon, maydanoz, armut:
Damar sertliği ve dolaşım
bozukluklarına iyi gelir.
İnsan beyni her saniyede
11.000.000 bilgi kırıntısı
alır, ama bunların yalnızca
40’ının farkındadır.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
Alaska’da bir kurbağa
türü, soğuklar başlayınca
9 ay kendini dondurup 9
ay sonra hayatına kaldığı
yerden devam etmektedir.
114
Ay’da hava olmadığı
için orada yürümüş 12
adamın ayak izleri hala
oradadır.
Timsahlar hayatları
boyunca 3000’e yakın diş
çıkarırlar.
Tırnaklar kış aylarında
daha hızlı uzamaktadır.
BUNLARI BİLİYORMUSUNUZ ?
İnsanın gözü tam 576
megapikseldir.
Gökkuşağı oluşması
için güneş ışınlarının 40
dereceden az bir eğimle
gelmesi gerekir. Bu
yüzden gökkuşağı yalnız
sabah ve akşamüstü
olur.
Koalalar o kadar
tembeldirler ki
neredeyse tüm
yaşamlarını aynı ağacın
üzerinde geçirirler.
Müren balıklarının çift
çenesi vardır.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
Ezberin çok olduğu
bir sınav öncesinde 1
bardak havuç suyu için.
Bu beyninizin hafıza
bölümünü güçlendirir
ve tam performans
almanızı sağlar.
Atlar bir ay kadar ayakta
kalabilirler.
115
zeka soruları
ZEKA OYUNLARI
İŞLEM KARESİ
1’den 9’a kadar tüm rakamları kullanarak ve işlem önceliği kuralına
dikkat ederek tüm sayıları yerleştirme oyunu
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
KELİME
AVI
116
Geçmiş Sayının Çözümleri
40
360
368
371
X
+
+
+
9
8
3
7
360
368
371
378
0
3
21
5
25
525
x 7
x 25
x 5
+ 4
- 29
21
525
25
29
496
0
3
4
4
5
5
3
3
3
4
5
5
4
5
5
5
3
Hazırlayan/Düzenleyen: Fatma EROL
bulmaca
1
3
5
2
4
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
1- At sürüsü
2- İsimler
3- Yerin içinde, sıvı veya hamur kıvamında uçucu gazlarla doymuş olarak bulunan eriyik
4-Akarsuların taşıyıp yığdıkları balçık, kil vb. çok ince taneli şeylerin kum ve çakılla karışmasıyla oluşan yığın, lığ
5- Genellikle Batılı uluslarda hep bir ağızdan “yaşa” anlamlı destek vermek amacıyla kullanılan bir söz
6-Canlı varlıkların birey oluş sırasındaki gelişimi üzerinde ışığın yaptığı etki
7- Soğuğun etkisiyle veya kasın ani kasılması sonucunda bel bölgesinde birdenbire beliren ağrı
8-Mezar, kabir, metfen
9-Kesilen, yontulan veya rendelenen bir şeyden çıkan parça, kamga
10- Külhanbeyi, kabadayı
11- Okyanus
12- Güzel koku
13- Asma, fasulye vb. sarılgan bitkilerin tutunması için yanlarına dikilen sırık, ispalya
14- Yiyeceğin ve içeceğin tadı, tadımlık
15- Alımlı
16- Lise derecesinde okul
17- Bir yerin düzen ve güvenlik içinde bulunması durumu, düzenlilik, güvenlik
18- Yalıtılmış
AĞUSTOS 2016
18
117
tARİFLER
ha Bolat
Zeli
Zeliş’in
Mutfak Sırları
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
Malzemeler 118
1 paket tuzsuz etimek
Şerbeti için
2 su bardağı sıcak su
1,5 su bardağı toz
şeker
Muhallebisi için
Damla sakızı
1 su bardağı un
125 gram margarin
1 litre süt
1 su bardağı şeker
1 adet yumurta
Yapılışı
Büyük boy
borcama etimekleri
yerleştirelim. Şerbeti
için; tencereye
hazırladığımız şekeri
ve suyu koyup
kaynatalım. Hazır olan
bu şerbeti etimeklerin
üzerine dökelim.
Muhallebisini için;
tencerede margarini
eritelim ve içine
döktüğümüz
un sararmadan
kavuralım. Karıştırarak
süt ekleyelim.
Devamlı karıştırmamız
gerekiyor, çünkü
topaklanabilir.
Koyulaşmaya yakın
dövülmüş damla
sakızı ve toz şekeri
ekleyelim.
Biraz daha
kaynadıktan sonra
mikserle bir müddet
çırpalım. Muhallebi
sakızın etkisiyle
kaymak gibi olacaktır.
Muhallebiyi, şerbetli
etimeğin üstüne
dökelim. Biraz
soğuyunca üstüne
bolca hindistan
cevizi serpiştirelim
ve buzdolabında
dinlenmeye bırakalım.
( Servis yapacağımız
zaman dilimleyerek
yapalım )
Afiyet olsun...
tARİFLER
Malzemeler
200 gr. yarma
1 su bardağı nohut
500 gr. Yoğurt
Su
Zeytinyağı
Tuz, nane
Yapılışı
Öncelikle yarma ve nohutu haşlayın. Yoğurda istediğiniz kıvama göre su ekleyin
ve karıştırın. Ardından yarma ve nohutları
yoğurda ekleyip, karıştırın. Servise hazır
çorbamıza zeytinyağı, tuz ve nane eklemeyi unutmayın. Soğuk içmenizi tavsiye
ederim. Afiyet olsun.
Yapılışı
Mercimeği iyice yıkayıp süzdükten sonra sıcak suda yarım saat bekletin. Ardından yapraklarını ayırdığınız lahanayı
suda 5 dakika haşlayın ve süzgece alın.
Soğanı soyup mercimeği bir kaba alın. Maydanozu kıyın. Maydanoz, salça, bulgur, soğan, tuz ve karabiberi ekleyip karıştırın. Lahana yapraklarının büyüklerini iki parçaya ayırmayı unutmayın. Geniş kenarına bir kaşık kadar iç
malzeme koyup kenarlarını katlayın ve sarın. Özellikle tabanı düz olan bir tencereye dış yaprakları serin. Sarmaları
dizdikten sonra üzerine zeytinyağı gezdirin. Su eklemeyi de unutmayın. Sarmaların üzerini porselen bir tabakla
kapattıktan sonra kısık ateşte 45 dakika kadar pişirin. Ilık servis yapmanızı tavsiye ederim Afiyet Olsun.
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
1 küçük boy beyaz lahana
1 su bardağı ince bulgur
1 çay bardağı yeşil mercimek
1,5 su bardağı su
Yarım demet maydanoz
1 kahve fincanı zeytinyağı
2 çorba kaşığı domates püresi
1 büyük soğan
1 çorba kaşığı nane
Tuz, karabiber
1 limon AĞUSTOS 2016
Malzemeler
119
pratİK BİLGİLER
AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ
AĞUSTOS 2016
Odaya sinen sigara
kokusuna karşı; Odanızın
bazı köşelerine ıslak
bir sünger koyun. Islak
sünger tüm sigara
kokusunu alacaktır.
120
Dondurulmuş eti çözmek
için; eti buzdolabından
çıkarın. Çelik tencereyi
ters çevirerek tezgahın
üzerine koyun, üzerine
kıyma ya da eti yerleştirin. Bunun üzerine de içi
su dolu tencereyi koyun
ve 5-10 dakika bekleyin.
Etiniz hazır!
Dondurulmuş eti sıcak
suda asla bekletmeyin! Bu
işlem dış kısmının pişmesine ve içten de bakterilerin üremesine neden
olur. Donmuş haldeyken
de sakın pişirmeyin, etiniz
lezzet kaybına uğrar.
Kahvaltı için en uygun
yumurtayı arıyorsanız
tazeliklerini suya koyarak
anlayabilirsiniz. Taze
yumurta dibe batarken,
bayat yumurta suda
yüzecektir.
Haşlanmış yumurtaları daha rahat soymak için kaynayan suya
bir kaşık kabartma tozu ekleyin.
Çocuklarınızı su
içmeye teşvik etmek
ya da misafirlerinize
güzel bir sunum
hazırlamak istiyorsanız
buz kalıplarınızı suyla
doldurmadan önce küçük
meyvelerle doldurun ve
öyle dondurun.
Birkaç muzu dilimleyip dondurucuda donmalarını bekledikten
sonra blenderden geçirin dondurmanız hazır. Bu pratik tarifi
ister yalnız başına ister tatlılarınızın yanında kullanabilirsiniz.
Hamburger köftelerinizin
yaparken şişmemelerini ve ekmek arasında
düzgün görünmelerini
istiyorsanız pişirmeden
hemen önce ortalarına
parmağınızla bastırmanız
yeterli.
Çilekleri saplarından
ayırmak için bir pipete
danışın.
Çaya ayrı bir tat ve koku
vermek istiyorsanız
kavanozun içine, bir
dilim elma ya da portakal
kabuğu atın. Hatta çay
demlerken portakal
ve limon kabuğunu
rendeleyerek de
kullanabilirsiniz.