PDF ( 6 )
Transkript
PDF ( 6 )
Yeni Dünya Düzeninde Türkiye – Çin Stratejik Ortaklığı Turkey - China Strategic Partnership in the New World Order Özlem Zerrin Keyvan Özet Türkiye ve Çin arasındaki diplomatik ilişkiler resmen 1971 yılında kuruldu. O zamandan beri, Türkiye ve Çin ilişkileri giderek gelişmiştir. Daha özel olarak, Türkiye ve Çin ilişkileri yirmi birinci yüzyıldan beri yeni bir anlamlılık kazanmıştır. Türkiye ve Çin hala gelişmekte olan ülkelerdir. Son yıllarda, bölgesel ve küresel düzen üzerinde bir etkileri vardır. Aslında, bölgesel ve küresel sistemde Türkiye’nin ve Çin’in yükselişi uzun dramatik bir değişim yaratmaya hizmet etmiştir. 2010 yılından bu yana, Türkiye ve Çin stratejik ortak olarak kabul edilmiştir. 2012 yılında, Türkiye’ye Şanghay İşbirliği Örgütünün diyalog ortağı statüsü verildi. Bu girişimlerin amacı, mümkün olduğunca ilişkileri korumak ve hatta iyileştirmektir. Dostane ilişkileri geliştirmeye çalışan iki ülkede, ilişkilerin stratejik ortaklık statüsü kazanmasını sağlayamadı. Beklenildiği gibi, Türkiye ve Çin ilişkilerinin uzun vadede ilerleme kaydedememiştir. Türkiye'nin ve Çin’in daha iyi bir ikili ilişki için çok çalışması gerektiğine inanılmaktadır. İki ülke arasındaki ilişkilerin geleceğini keşfetmek girişimiyle , bu çalışma tarihsel geçmişi tartışmaktadır. İki ülkede ikili ilişkiler üzerindeki etkisinin yanı sıra, ekonomik, siyasi ve askeri kararlılığını analiz etme arayışındadır. Bu çalışmanın ana odak noktası, yeni bir ortaklığa ulaşma amacına ve ihtimaline değinmektir. Anahtar kelimeler: Türkiye, Çin, Ticari Açık, ŞİÖ, Stratejik Ortaklık Abstract Diplomatic relations between Turkey and China were formally established in 1971. Ever since, Turkish-Chinese relations have gradually improved. More particularly, Turkey and China relations have taken on a new signifiance since the early twenty-first century. Turkey and China are still developing countries. In recent years, they have an impact on regional and global order. In fact, the rise of both Turkey and China in the regional ve global system Makalenin Geliş Tarihi: 25 Nisan 2016 Kabul Tarihi: 10 Mayıs 2016 Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi, E-Posta: ozkeyvan@hacettepe.edu.tr Dr. 157 Özlem Zerrin Keyvan have served to create a dramatic change. Since 2010, Turkey and China have been regarded as strategic partners. In 2012 alone, Turkey was granted the status of the Shanghai Cooperation Organization’s dialogue partner. The aim of these attempts is to preserve and even improve relations as much as possible. Both countries who strove to promote friendly relations failed to provide strategic partnership status in the relations. Not surprisingly, Turkey and China relations have not progressed over the long term. It is believed that both Turkey and China should work hard for a better bilateral relationship. In an attempt to explore the future of relations between the two countries, this paper discusses the historical background. It seeks to analyse their impact on the bilateral relations as well as economic, political and military stability in both countries. The main focus of this paper is to address the goal and the possibility for moving to a new partnership. Keywords: Turkey, China, trade gap, SCO, Strategic partnership 158 Giriş Türkler ve Çinliler birbirini derinden etkileyen iki millet olmuştur. Tarihteki ilişkiler çok yönlü bir şekilde gelişmiş ve bugün de gelişmeye devam etmektedir. Türkiye ve Çin arasındaki ilişkiler Hun İmparatorluğu ve Çin’in Han hanedanlığından başlamıştır.1 Ardından Tang İmparatorluğu (618-907) ve Göktürk Devleti arasında da ilişkiler kurulmuştur.2 Göktürk devleti zamanlarında Çin’in Türkleri ifade etmek için güçlü anlamına gelen Tūjué (突厥) kelimesini kullandığı bilinmektedir3. M.Ö. 220-260 yılları arasında Çin İmparatoru Qin Shi Huang tarafından Çin Seddi, Çin imparatorluğunun kuzey sınırlarını korumak için inşa edilmiştir4. Türkiye ve Çin arasındaki kültürel ilişkilerde İpek Yolu aracılığıyla başlamıştır. Türkçe; 茶叶" (çay) , "瓷器" (çini) , "水" (su) , "衣服" (kıyafet) gibi bir çok Çince sözcükten etkilenmiştir.5 Yavuz Sultan Selim'in yanında İran'dan dönerken Çin’den getirdiği seramiklerin, İznik seramiklerinin imalatına ve kalitesine etkisi bu seramiklere Çin'den gelen anlamına gelen 1 Wolfram Eberhard, A History of China,University of California Press, California 1977, s. 123 Barbara West, Encyclopedia of the Peoples of Asia and Oceania, Facts on file library of the world History, Infobase Publishing, New York 2009, s. 826. 3 Julia Lovell, The Great Wall: China Against the World, 1000 BC - AD 2000, Grove Press NewYork 2007, s. 119. 4 Louise Chipley Slavicek, The Great Wall of China, Chelsea House Publications, New York 2005, s. 42. 5 Lirong Ma, Sino-Turkish Cultural Ties under the Framework of Silk Road Strategy, Journal of Middle Eastern and Islamic Studies (in Asia), Vol. 8, No. 2, 2014, s. 45. 2 Yeni Dünya Düzeninde Türkiye – Çin Stratejik Ortaklığı Çini denilmesine vesile olmuştur. İznik, Türkiye seramiğinde önemli bir çini üretim merkezi halini almıştır. Türkler ve Çinliler, günlük yaşantılarında sıkça duygu ve düşüncelerini atasözleri vasıtasıyla pekiştirerek anlatmaktadır. Atasözleri ve deyimler bir toplumun kültürünü, duygusunu, düşüncesini ve inancını ortaya koymaktadır. Her iki toplumunda aynı durumları anlatmak için kullandıkları birbirine benzer atasözleri ve deyimleri bulunmaktadır. Hiçbir emek harcamadan hazır bulmanın mümkün olmadığını ifade etmek için tembellik ile ilgili Çinliler "Kızarmış ördeğin ağzına gelmesini bekleyen çok bekleyecektir" demektedir.6 Türkler bu durumu "Armut piş ağzıma düş" deyimi ile ifade etmektedir. Türkler ve Çinliler kültürel değerlerine, geleneklerine, göreneklerine ve adetlerine sahip çıkmaktadır. Her iki toplumun aileye bakış açıları aile büyüklerine saygı duyulması anlamında benzerlikler göstermektedir. Çin de her çocuk, anne ve babası ile onların anne ve babasına da bakma yükümlülüğüne sahiptir. Türkler için de aile olgusu çok önemlidir. Evlenen çocuklar anne ve babalarından kopmamaktadır. Ailelerinin bakıma ihtiyacı varsa, Türkler ve Çinliler de aileleri ile mutlaka ilgilenmektedir. Türkiye’nin ve Çin’in zengin bir kültürel mirasa ve tarihsel geçmişe sahip olması 29 Ekim 1923 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’nin resmen ilan edilmenin ardından Türkiye ve Çin arasında diplomatik ilişkilerin kurulması için girişimler arama ihtiyacını arttırmıştır. 4 Nisan 1934 tarihinde Ankara’da imza edilen Dostluk Protokolü çerçevesinde ilişkiler başlamıştır.7 1934 yılında ilişkilerin başlamasına rağmen, ikili ilişkilerin seyrini etkileyen iç ve dış faktörler ağırlıklı olmuştur. Çin’de çıkan iç savaş 1949 yılında Çin Komünist Partisinin Çin’de Çin Halk Cumhuriyetini, Chiang Kai-shek liderliğindeki Çin Milliyetçi Partisinin (Kuomintang) Tayvan’da Çin Cumhuriyetini kurulmasına neden olmuştur. Bu iç savaş sonrasında Türkiye’de 1934 yılında Çin ile başlattığı ikili ilişkilerini dondurarak, Tayvan’ı Çin hükümeti olarak tanımıştır. ABD'nin Çin ile ilişkilerinin normalleşmemesi, Türkiye ve ABD müttefiki Tayvan arasındaki diplomatik ilişkilerin 1970'lerin başına kadar devam etmesi, Türkiye'nin ABD ile müttefikliği bu süre zarfında Çin ile ilişkilerin kurulmasına engel olmuştur. Türkiye’nin NATO üyesi bir ülke olmasının ardından Çin ile bu dönemde siyasi anlamda da ayrı bir kutupta yer almaya başlamıştır. Türkiye’nin,“Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesi Çin’in barış içinde bir arada yaşamanın beş ilkesine benzerlik göstermesine rağmen bu ilkeler iki aktörü bir araya getirmeye yardımcı olamamıştır. 1949 yılından 1971 yılına kadar geçen sürede ilişkiler tesis edilememiştir. Bu dönem ilişkiler rekabet, ortak şüphe ve ideolojik 6 Donald Smith, "Ducks, Yaks, Camels and the Vast Mongolian Sky, Oh, My!", Author House, Bloomington 2009, s. 42. 7 Resmi Gazete, Sayı 2722, 9 Haziran 1934. 159 Özlem Zerrin Keyvan 160 ayrılıklar barındırmaktadır. 1971 yılının sonlarına doğru, ABD ile Çin arasında ilişkilerin Henry Kissenger’ın ping pong diplomasisi sayesinde geliştirilmeye başlaması, Türkiye ile Çin arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasını sağlamıştır. 5 Ağustos 1971 tarihinde Türkiye ve Çin arasında resmi diplomatik bağın kurulmasıyla beraber ikili ilişkiler her alanda geliştirilmeye çalışılmıştır. Özellikle Türkiye, Çin ile ilişkilerini ekonomik ve ticari anlamda geliştirmeyi amaçlamıştır. Soğuk Savaş sona erene kadar ilişkiler beklenildiği gibi ilerlememiştir. Soğuk Savaşın sona ermesinden sonra Türkiye’nin ABD ile müttefik olmasını sağlayan en büyük faktör olan SSCB gibi bir tehdit ortadan kalkmıştır. SSCB’nin dağılmasıyla Orta Asya’daki yeni bağımsız devletler Türkiye’nin ve bölge aktörlerinden Çin’in ilgisini çekmiştir. 1990’lı yılların başında sıklıkla dile getirilen “Adriyatik’ten Çin’in Batısına uzanan Türk Dünyası” söylemleri ile Türkiye bölgeye entegre olmaya çalışmıştır. Yeni bağımsız devletlerin ortaya çıkışı, bölgede Türkiye’yi ve Çin’i karşı karşıya getirmiştir. Bu nedenler ışığında 2000’li yıllara kadar iki taraf arasında resmi düzey ziyaretler gerçekleştirilememiştir. Türkiye’nin bölgede Çin ile işbirliğini içeren şekilde Orta Asya politikasını revize etmesiyle resmi düzey ziyaretler tekrardan başlamıştır. Çinli stratejik analizciler ve yöneticilerin de, Türkiye'nin bölge devletlerinin politikalarında belirleyici olabilme ihtimalinin devre dışı olduğunu savunmaları da işbirliğinin gelişmesinde etkili olmuştur.8 Özellikle 2002 yılında, Çin Başbakanı Zhu Rongji’nin Türkiye’yi ziyareti ile işbirliği başlatılmıştır. Bu ziyaret sonrasında da ilişkiler hızlanmış; Çin Başbakanı Wen Jiabao’nun 2010 yılında Türkiye ziyareti ile iki ülke, ilişkilerde yeni bir döneme girdiğini ilan etmiştir. İlişkiler stratejik ortaklık olarak tanımlanmıştır. Türkiye ve Çin ilişkilerindeki stratejik ortaklık ilişkilerde belirsizlikler barındıran geçmişe sahip iki aktörün ortak çıkar alanlarını genişletmeyi ve anlaşmazlıklarını gidermeyi amaçlayan stratejik bir çerçeve midir, Türkiye’nin ve Çin’in gerçekten bölgesel ve küresel alanlarda stratejik ortak olması mümkün müdür soruları önem kazanmıştır. Türkiye, Çin'in hızlı büyümesini tehdit yerine fırsat olarak kabul etmiştir. BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi Çin ile ilişkilerin geliştirilmesi Türkiye için AB ve ABD karşısında avantaj sağlamak, Doğuyu ve Batıyı dengelemek demek olmuştur. Çin için Türkiye, Doğu ile Batı arasında köprü görevi gören AB üyesi olmaya çalışan NATO üyesi bir ülkedir. 8 Mehmet Seyfettin Erol, Türkiye'nin Orta Asya Politikasına Rusya Federasyonu ve Bölge Ülkelerinden Genel Bir Bakış, Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi / Journal of Turkish World Studies, Cilt 12 Sayı 1, Yaz 2012, s. 12. Yeni Dünya Düzeninde Türkiye – Çin Stratejik Ortaklığı Türkiye ve Çin İlişkilerinde Stratejik Ortaklık Stratejik ortaklık uzun vadeli işbirliğine ve kapsamlı amaçlara ortak bakış ve ortak güven aracılığıyla ulaşmayı amaçlamaktadır9. Stratejik işbirliğinin aksine süreklilik ön planda olduğundan ilişkilerdeki ve uluslararası konjonktürdeki herhangi bir değişiklikten etkilenmesi mümkün değildir. Stratejik ortaklığın diğer ortaklıklardan en büyük farkı tehdit odaklı değil, amaç odaklı olmasıdır.10 Bu yüzden de stratejik ortaklık demek ittifak ilişkisi demek değildir. Çin; diplomasi sürecindeki araçlardan ortaklık diplomasisini kullanmayı tercih etmekte, ilişkilerini düzenlemek için stratejik ortaklık diplomasisinden yararlanmaktadır.11 İlişkilerin stratejik işbirliği yerine stratejik ortaklık olarak tanımlanması önemli kabul edilmiştir. Türkiye ve Çin ilişkileri de ortak çıkarlara, genel çıkarlara ve çıkar çatışmalarına dayanmaktadır. Stratejik ortaklık kavramı, Türkiye’yi ve Çin’i ilgilendiren ortak çıkarların tanımlanmasını gerektirmektedir. Türkiye ve Çin ilişkilerini stratejik ortaklık olarak ilan ederken stratejik ortaklığın açık bir tanımını yapmamış, aynı zamanda diğer ortaklıklardan farkını belirtmemiştir. Türkiye ve Çin arasında stratejik ortaklık kurmayı hedefleyen ortak deklarasyon; ticaret, yatırım, ekonomik işbirliğini, Tek Çin politikasını, BM’de işbirliğini içermektedir.12 İlişkilerinin 2010 yılında stratejik ortaklık olarak tanımlanmasından 2016 yılına kadar gelindiğinde; ekonomik ilişkilere bakıldığında iki ülke arasındaki ticaret hacmi hızla gelişmektedir. Çin, Türkiye’nin en önemli ticari partnerlerinden biri olmuştur. Buna rağmen; ekonomik ilişkilerde Türkiye aleyhine oluşan ticaret açığı Türkiye’nin Çin ile ekonomik ilişkiler kurma amacını ve isteğini karşılayamamıştır. Her geçen yıl iki ülke arasındaki ticaret açığı ciddi oranda artmıştır. Türkiye ile Çin arasında 2013 yılında 21 milyar dolar olan ticaret açığı, 2014 yılında 22 milyar dolara ve 2015 yılında 22,4 milyar dolara ulaşmıştır.13 Türkiye’nin, Çin ile ekonomik ilişkilerini geliştirmek istemesindeki en önemli neden, Çin yatırımlarından faydalanmak olmuştur. Çin’in Türkiye’de gerçekleştirdiği doğrudan yatırımlara 9 May-Britt U. Stumbaum- Wei Xiong, Conceptual Differences of Strategic Partnership in EUChina Relations, Zhongqi Pan, der., Conceptual Gaps in EU-China Relations, Routledge, London 2012, s. 166 10Thomas S. Wilkins, Japan-Australia Security Relations: Building A Real Strategic Partnership, William Tow- Rikki Kersten, der., Bilateral Perspectives on Regional Security: Australia, Japan and the Asia-Pasific Region, Palgrave Macmillan, New York 2012, s.114. 11 Feng Zhongping- Huang Jing, China’s Strategic Partnership Diplomacy: Engaging with a Changing World, European Strategic Partnership Observatory Working Paper 8, The Global Partnerships Grid Series, June 2014, s. 7. 12 a.g.m, s. 9 13 Türkiye İstatistik Kurumu TUİK Resmi İnternet Sayfası, Dış Ticaret İstatistikleri, İstatistiksel Tablolar ve Dinamik Sorgulama, http://www.tuik.gov.tr/PreTablo.do?alt_id=1046. 161 Özlem Zerrin Keyvan 162 bakıldığında, Çin yatırımlarından da beklenilen bulunamamıştır. Aynı şekilde Çin’deki Türk yatırımları da beklenilene göre çok yetersizdir. Ekonomik ilişkiler; siyasi, askeri ve kültürel ilişkilerin çok gerisinde kalmıştır. Siyasi ilişkilere bakıldığında; Sincan Uygur Özerk Bölgesi meselesi 1949 yılından beri çözülememiştir. 2015 yılında bu bölgede yaşayan Uygurların oruç tutmalarının ve diğer ibadetlerini yerine getirmelerinin Çin yönetimi tarafından yasaklandığına dair haberlerin çıkması, Türk kamuoyunu rahatsız etmiş; ancak her iki tarafta çatışmalara neden olacak sert söylemlerden kaçınmış, ikili üst düzey ziyaretlere ağırlık verilmiştir. Her iki aktörde bu meselenin ilişkilere olumsuz yansımasını istememiştir. Askeri ilişkilere bakıldığında; 2010 yılında Konya'da her yıl dost ülkelerle düzenlenen Anadolu Kartalı tatbikatları çerçevesinde Çin'in ilk defa katılımı ile iki ülke ortak hava tatbikatı gerçekleştirilmiştir.14 Çin’in teknolojisinin Türkiye’ye transferini içeren antlaşmalar imzalanmıştır. Türkiye, NATO üyesi bir ülkedir. NATO yerine Çin’in füze savunma sistemlerini tercih etmesi ABD’yi rahatsız etmiştir. 2013 yılından beri gündemde yer alan Çin’e verilmesi muhtemel füze savunma ihalesinin sürüncemede kalmasının ardından Türkiye, kendi füze sistemini üreteceği gerekçesiyle ihaleyi iptal etmiştir. 1996 yılında Şanghay Beşlisi olarak kurulan 2001 yılında Şanghay İşbirliği Örgütüne dönüşen örgüte Türkiye 2002 yılında üye olmak için başvuru da bulunmuştur. Çin, Türkiye'nin Şanghay işbirliği Örgütüne tam üyeliğini desteklememiş; Türkiye 2012 yılında Şanghay İşbirliği Örgütüne diyalog ortağı olarak kabul edilmiştir. Kültürel anlamda bakıldığında; ilişkilerin başlamasının 40. yıldönümü olmasından dolayı Türkiye’de Çin yılı, Çin’de Türk yılı ilan etmiştir. Dünyanın her yerine ulaşarak Çinceyi öğretmeyi ve Çin kültürünü tanıtmayı hedefleyen Konfüçyüs Enstitüleri kamu diplomasisinin önemli araçlarından biri olarak ilk kez 2010 yılında Türkiye'de Boğaziçi Üniversitesi’nde kurulmuştur. Ardından Okan Üniversitesi ve ODTÜ'de açılmıştır. Yunus Emre Enstitüsü de Konfüçyüs Enstitüsü gibi Türkiye'yi ve Türkçe’yi tanıtma amacını taşımıştır. Çin'de henüz Yunus Emre Enstitüsünün faaliyete geçmemesi büyük bir eksiklik olmuştur. Çin’i tanıtan ve her ay yayınlanan China Today dergisi, China Today Türkiye adıyla Türkçe de çıkmaktadır. Çin televizyonu Dragon TV’de yayınlanan The Sisters Over Flowers (花樣姐姐) gezi programının Türkiye konulu olması, Çinli turistlerin Türkiye’ye ilgisinin artmasını sağlamıştır.15 Garanti Bankası ve Türkiye İş 14 Luis Muñoz, The Rapture, One-World Government and the "Great Tribulation, USA 2013, s. 183. 15 Feiyue Yang, Turkey gains popularity with Chinese tourists, 2015, http://www.chinadaily.com.cn/world/2015-07/30/content_21454383.htm. Yeni Dünya Düzeninde Türkiye – Çin Stratejik Ortaklığı Bankası Şanghay’da temsilcilik açmıştır.16 Türkiye'de ise Bank of China temsilcilik açma hedefini gerçekleştirmeye çalışmaktadır.17 Ekonomik, siyasi, askeri ve kültürel ilişkilerin gelişimi ve Türkiye'nin Şanghay İşbirliği Örgütünde üye olmayı beklerken "diyalog ortağı" olması ikili bağların kuvvetlenmesini sağlamıştır. Ancak; ilişkiler 2010 yılında tanımlandığı gibi stratejik ortaklık boyutuna geçememiştir. Sonuç olarak Türkiye ve Çin ortaklığı uzun vadeli kazan kazan işbirliğini ve derin stratejik çıkarları barındıran bir ortaklık olamamıştır. Buna rağmen, Türkiye’nin ve Çin’in bölgesel ve küresel meselelerde birlikte aktif olarak hareket etmesi mümkündür. Stratejik Ortaklığın Başarısızlığının Nedenleri Birçok ortak özelliğe, kültürel bağa ve tarihsel geçmişe rağmen, iki ülke arasındaki ilişkilerin hala stratejik ortaklığa dönüşememesinin nedenleri vardır; Birincisi, Türkiye’nin güvenlik ihtiyaçları Türk dış politikasının batı ağırlıklı olmasına yol açmıştır.18 Özellikle Soğuk Savaş sırasında Türkiye'nin Batı eksenli politikalar takip etmesi ve ABD'nin Çin ile ilişkileri normalleşene kadar Çin ile ilişkiler kurulmaması, Çin ve komünizm karşıtı olunduğu yönünde algılamalara neden olmuştur. Bu dönemde Çin yeni kurulan ve uluslararası sistemde yer almaya çalışan bir aktör olarak Türkiye ile ilişkiler geliştirmeye ihtiyaç duymuştur, ancak 1970’li yıllara kadar Türkiye’nin desteğini alamamıştır. 1970’li yıllardan sonra da Türkiye, Çin’i stratejik ve askeri bir ortak olarak görmüş, ABD gibi müttefik olarak kabul etmemiştir. İkincisi, Türk dış politikasının batı ağırlıklı olmasına rağmen, zaman zaman maruz kaldığı batı ekseninden çıktığı yönündeki tartışmalar Çin ile ilişkilere de yansımıştır. AB üyeliğinin yerine Şanghay İşbirliği Örgütü üyeliğinin özellikle AB’ye alternatif olarak görülmesinden Çin, rahatsızlık duymuştur. ŞİÖ üyeliği vasıtasıyla Türkiye'nin de Orta Asya'ya entegre olması Çin açısından bölgede bir rakip daha yaratılması demek olarak kabul edilmiştir. Bu yüzden de Türkiye'nin ŞİÖ üyeliği desteklenmemiştir. ŞİÖ üyeliği yerine Türkiye’nin AB tam üyesi olması Çin açısından Türkiye’yi daha değerli bir ortak haline getirecektir. Soğuk Savaşın sona ermesinde ortaya çıkan yeni Türk Cumhuriyetleri ile Türkiye'nin ilişkileri geliştirme ve Türkiye'nin bölgede güçlenmesi ihtimali Çin'i rahatsız etmiştir. Bu dönemde Türkiye'nin de Adriyatik'ten Çin Seddi'ne Türk dünyası anlayışının kendi 16 The Report :Turkey 2008, Oxford Business Group, s. 142. dev banka Bank of China Türkiye yolunda”, Hürriyet Ekonomi, 8 Nisan 2016, http://www.hurriyet.com.tr/cinli-dev-banka-bank-of-china-turkiye-yolunda-40084131 18 Mehmet Seyfettin Erol- Emre Ozan,Türk Dış Politikasında Süreklilik Unsuru Olarak Siyasal Rejim, Gazi Akademik Bakış, Cilt 4, Sayı 8, Yaz 2011, s. 25 17“Çinli 163 Özlem Zerrin Keyvan 164 politikasından ziyade başkalarının politikası gibi durması bölge gücü Çin'in rahatsızlık duymasında haksız olmadığını göstermektedir.19 Üçüncüsü, Türkiye'nin sorunlu bir coğrafyada yer alması ve Çin'in bu bölgeyle ilgili aktif politikalarının olması iki aktörü bölgede karşı karşıya getirmektedir. Çin’in doğal gaz ve petrol gibi doğal kaynaklara duyduğu ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. Türkiye doğal kaynak rezervleri açısından zengin bir ülke olmasa da, zengin rezervlere sahip ülkelere ve bölgeye yakın olması Türkiye’nin stratejik önemini arttırmaktadır. 2011 yılında Arap baharının patlak vermesine kadar Ortadoğu'da Çin'in dış politikası diğer egemen devletlerin iç işlerine müdahale etmemek olmuştur. Arap baharı ile birlikte Çin, Ortadoğu'da daha aktif politikalar takip ederek jeopolitik çıkarlarını savunur hale gelmiştir. Çin'in daha aktif politikalar takip eder olması özellikle Türkiye'nin ve Çin'in Ortadoğu ile ilgili yaklaşımlarının farklılık göstermesine ve karşı karşıya gelmelerine neden olmuştur. Türkiye, Batılı ülkeler ile beraber demokratik siyasal sistemlerin Ortadoğu'da inşası fikrini desteklemiştir. Çin ise Rusya ile birlikte Batı karşıtı politikalar takip ederek her ülkenin demokratik sistemlerinin birbirinden farklılık gösterebileceğini ve dışarıdan müdahale ile demokrasinin tesisinin mümkün olmadığını savunmuştur. NATO müttefiki bir ülke olarak Türkiye’nin ve Çin’in farklı yaklaşımları karşı karşıya gelmesine neden olmuştur. Çin, 1970 sayılı kararı BM Güvenlik Konseyi'nin Libya'da Kaddafi rejimine yaptırım uygulamasını öngörmesinden dolayı desteklemiştir. 1973 sayılı kararın Libya'ya askeri müdahale için Avrupa ülkelerine izin vermesi devlet egemenliğine ve içişlerine müdahale etmemeyi savunan Çin’in bu kararı desteklememesi sonucuna yol açmıştır. Türkiye, ilk başta NATO operasyonuna karşı çıkmış olmasına rağmen, sonrasında operasyon da yer alarak operasyonu desteklemiştir. Libya’ya müdahale konusunda farklı tutum sergileyen ve bu nedenle karşı karşıya gelen Türkiye'nin ve Çin'in, Suriye'deki iç savaş ile ilgili de ciddi bir yaklaşım farkları ortaya çıkmıştır. Çin, Rusya ve İran ile birlikte Esad rejimini savunmuştur. Türkiye, Avrupa ülkeleri ve ABD ile beraber Esad rejimi yerine daha demokratik bir rejimin gelmesi gerektiğini vurgulamıştır. Suriye'deki iç savaşın Orta Doğu'da barış ve istikrar ortamına zarar vermesine rağmen, Çin Libya’daki aynı sonuçla Suriye'de karşılaşmak istememiştir. Bu yüzden de Suriye ilgili BM Güvenlik Konseyi kararlarını Suriye'de zorla rejim değişikliğine yol açacağı gerekçesiyle veto etmiştir. Dördüncüsü, Türkiye ve Çin arasında ekonomik ve ticari ilişkiler geliştikçe ortaya çıkan ticaret açığı olmuştur. 1971 yılında Türkiye ile Çin arasında diplomatik ilişkilerin tesis edilmesinin ardından 16 Temmuz 1974 tarihinde imzalanan Ticaret Antlaşması çerçevesinde ekonomik ve ticari 19 Mehmet Seyfettin Erol, 11 Eylül Sonrası Türk Dış Politikasında Vizyon Arayışları ve “Dört Tarz-ı Siyaset”, Gazi Akademik Bakış, Cilt 1, Sayı 1, Kış 2007, s. 44-45. Yeni Dünya Düzeninde Türkiye – Çin Stratejik Ortaklığı ilişkiler başlamıştır.20 Türkiye’nin Çin’in ekonomik ve ticari tecrübelerini dikkate alarak kazan-kazan çerçevesinde ilişkilerin diğer alanlarda da canlanacağı ummasına rağmen, ilişkiler ekonomik ve ticari anlamda da beklenildiği düzeyde gelişememiştir. 1974 yılında ekonomik ve ticari ilişkiler olarak başlayan ilişkilerde İki ülke arasında ithalat ve ihracat fazla olmamasına rağmen, Türkiye'nin Çin ile ticari ilişkilerinin ithalat odaklı bir gelişim göstermesi Türkiye aleyhine ticaret açığının oluşmasına neden olmuştur. Özellikle 2001 yılında Çin'in DTÖ üyesi olmasıyla, Türk pazarında Çin malları fazlasıyla yer edinmeye başlamıştır. Çin mallarının Türk pazarında fazlaca yer almaya başlaması birçok Türk esnafının iflas etmesine, işletmelerin kepenklerini kapatmak zorunda kalmasına neden olmuştur. Ankara Ticaret Odasının 2003 yılında "Çin Malları Araştırması-2" başlıklı raporunda 30 sektörün Çin malları tarafından tehdit altında olduğunu, her 100 oyuncağın 95'inin, 100 armatürün 76'sının, 100 gözlüğün 45'inin, 100 halının 25'inin, 100 klimanın 50'sinin Çin malından oluştuğu vurgulanmıştır.21 Türkiye’nin Çin’e ihracatına bakıldığında, geniş bir ürün çeşitliliğini içermemektedir. Türkiye'nin Çin'den ithalatına bakıldığında sermaye ve tüketim mallarını içeren geniş bir ürün çeşitliliği göze çarpmaktadır. Çin, zamanla sadece sermaye malı ihraç eden bir ülkeden tüketim malı da ihraç eden bir ülkeye dönüşmüştür. 2009 yılında iki ülke arasındaki ticaret hacmi 14,2 milyar iken, ilişkilerin stratejik ortaklık ile tanımlanmasının ardından 2010 yılında 19,4 milyara, 2015 yılında 27,2 milyara ulaşmıştır. Türkiye ve Çin Dış Ticaret Değerleri (Bin Dolar) Yıl İthalat Denge 2006 İhracat 693 038 9 669 110 -8 976 072 10 362 148 2007 1 039 523 13 234 092 -12 194 569 14 273 615 2008 1 437 204 15 658 210 -14 221 006 17 095 414 2009 1 600 296 12 677 573 -11 077 277 14 277 869 2010 2 269 175 17 180 806 -14 911 631 19 449 981 2011 2 466 316 21 693 336 -19 227 020 24 159 652 2012 2 833 255 21 295 242 -18 461 987 24 128 497 2013 3 600 865 24 685 885 -21 085 020 28 286 750 2014 2 861 052 24 918 224 -22 057 172 27 779 276 2015 2 414 934 24 873 449 -22 458 515 27 288 383 Hacim Source: TUİK,2016 22 Resmi Gazete, Kararname, Karar Sayısı: 7/9020, Sayı 15112, 1975. istilası yayılıyor, ATO Raporu, Ankara 2003, http://www.atonet.org.tr/yeni/ index.php?p=137&l=1. 22 Türkiye İstatistik Kurumu TUİK Resmi İnternet Sayfası, Dış Ticaret İstatistikleri, İstatistiksel Tablolar ve Dinamik Sorgulama, http://www.tuik.gov.tr/PreTablo.do?alt_id=1046. 20 21Çin 165 Özlem Zerrin Keyvan 166 Türkiye, Çin ile ekonomik ve ticari ilişkilerini geliştirmek istemesindeki en önemli neden, Çin yatırımlarından faydalanmak olmuştur. 2015 verilerine göre, Çin Türkiye'de 1.6 milyar dolarlık doğrudan yatırım gerçekleştirmiştir. 23 Çin'in 2015 yılında ABD’de gerçekleştirdiği doğrudan yatırım 15.3 milyar dolara ulaşmıştır.24 Bu rakam, Çin'in dünyadaki yatırımlarında çok küçük bir paya sahiptir. Çin'in Türkiye'ye yabancı doğrudan yatırımlarının da beklenildiği düzeyde olmaması, ticari açığı sorununun daha hassas bir hal almasına neden olmuştur. Çinli yatırımcıların karar alırken Türkiye'de yaşanan ekonomik ve siyasi istikrarsızlıkların ve belirsizliklerin döviz kuruna olumsuz yansıması Türkiye'deki yatırımlarını etkilemektedir. Beşincisi, her iki aktörün de birbiri hakkında bilgi yetersizliği ve eksikliği farklı ve yanlış algılamalara neden olmaktadır. Çin’in Ukrayna'dan satın aldığı Varyag uçak gemisini eğlence parkına dönüştüreceği gerekçesiyle Türkiye'nin Karadeniz kıyılarından geçirmek istemesiyle, 2000 yılında Jiang Zemin Ankara'ya gelerek Çinli turistleri cesaretlendirerek Türkiye'ye gelmelerinin sağlanacağına dair söz vermiştir.25 Türkiye’nin 1936 yılında imzaladığı Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne göre, uçak gemilerinin Karadeniz'den geçmesine izin verilmemektedir. Karadeniz bir iç denizdir, Türkiye Montrö Boğazlar Sözleşmesinin Karadeniz'deki dengelerinin alt üst olacağı gerekçesiyle ihlal edilmesini istememiştir. 2001 yılında uzun süren diplomasi trafiğinin ardından Varyag uçak gemisinin eğlence parkına dönüştürülmesi ve motorunun olmadığı gerekçeleriyle Boğazlardan geçirilmesine izin verilmiştir. Başka gemilerin de benzer şekilde geçme isteklerinin olma ihtimali Türkiye'yi zora sokmuştur. AB'nin ve ABD'nin silah ambargoları ile karşı karşıya kalan Çin'in kendi uçak gemilerini yapabilmesi açısından Ukrayna’da üretilmiş Varyag uçak gemisini satın alması çok önemli kabul edilmiştir. Varyag uçak gemisi belirtildiği gibi eğlence parkına da dönüştürülmemiştir. Çin'in Varyag uçak gemisini Karadeniz'den geçirmek için diplomasi trafiğini yoğunlaştırması ve bu ziyaretler sırasında Türkiye'ye gönderileceği ifade edilen turist sözünün yerine getirilememesi ve beklenilen Çinli turistlerin Türkiye'ye gelmemesi Türkiye'de hayal kırıklığı yaratmıştır. Çin, uluslararası turizme 132.5 milyar dolar harcama yaparak 2015 yılında dünyadaki bir numaralı turizm kaynağı olarak konumunu pekiştirmiştir.26 Dünyanın birçok yerini artarak tercih eden Çinli turistlerin Türkiye'yi Çin'in Türkiye'ye yatırımları yoğunlaştı, http://turkish.china.com/home/comment/1441/ 20160205/569058.html 24 Tracking Chinese Direct Investment in the U.S, Chinese Investment Monitor, Rhodium Group, 2015 25 Jiang's Turkey Visit a Historic One: Demirel, People’s Daily, 20 Nisan 2000, http://en.people.cn/english/200004/20/eng20000420_39346.html 26 Travel & Tourism Economic Impact 2016 China Report, The World Travel & Tourism Council, s. 7 23 Yeni Dünya Düzeninde Türkiye – Çin Stratejik Ortaklığı beklenildiği gibi tercih etmemesi Türkiye'nin yeni girişimlerde bulunması sonucunu doğurmuştur. Altıncısı, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası meselelerde Çin'in, Türkiye'nin yanında yer almaması Türkiye açısından ilişkilerde soru işareti yaratan bir hal almıştır. Kıbrıs meselesinde Türkiye, Çin'den beklediği desteği görememiştir. Çin, Kıbrıs'ın ikiye ayrılması ve KKTC'nin tanınmasının Tayvan meselesine örnek teşkil etme ihtimalinden dolayı GKRY’nin lehine tavır takınmıştır. 1971 yılından beri Türkiye ile Tayvan arasındaki ikili ilişkiler, ticari ve kültürel alanlarda devam etmektedir. Türkiye, Tayvan meselesinde barışçıl görüşmelerle Çin ile Tayvan’ın birleşmesini desteklemektedir. BM Güvenlik Konseyinde Çin'in, Kıbrıs meselesine bakışı ve Türkiye'yi desteklemesi Türkiye açısından önemli kabul edilmiştir. Oysa Çin, dış politikasında iç işlerine karışmama ve toprak bütünlüğünün korunmasına verdiği önemden Kıbrıs meselesinde de hassas davranmıştır. Bunun yanında artan enerji talebi Doğu Akdeniz bölgesinde güvenliğin ve istikrarın sağlanması isteğini gerektirmiştir. Yedincisi, Türkiye ile Çin ilişkileri denildiğinde ilk akla gelen Türkiye ve Çin ilişkilerinin stratejik boyuta geçmesini engelleyen ana mesele Uygur meselesi olarak kabul edilmiştir. Uygur meselesi Çin’in Kuzey Batısında yer alan resmi adı Sincan Uygur Özerk Bölgesi olan ve bu bölgede yaşayan Uygurların Çin’in katı ve baskıcı politikalarına karşı ayaklanmaları ile anılan bir mesele olmuştur. 1949 yılında Sincan’da % 6,7 olan Han nüfusu, 2008 yılında % 40’a ulaşmıştır.27 1949 yılından itibaren bu mesele büyük bir sorun alanını teşkil etmiştir. Soğuk Savaşın sona ermesine ve SSCB'nin dağılmasına kadar Türkiye ile Çin arasındaki ilişkilerde oluşan uzaklık, bu meselenin ilişkilerde baskı aracı olmasını engellemiştir. SSCB'nin dağılmasının ardından Orta Asya'da ortaya çıkan yeni bağımsız devletler, iki ülkenin rekabet alanı olmuştur. Adriyatik'ten Çin Seddi'ne güçlü bir Türk dünyasından söz edilmeye başlanması, Türkiye'nin Pan-Türkist olarak Çin tarafından algılamasına ve rahatsız olmasına neden olmuştur. Özellikle Çin bu ifadeyi bölgeyi desteklemek olarak anlamıştır. Çin, Türkiye’nin Tek Çin politikasına sıkı sıkıya bağlı kalmasını beklemektedir. Çin'e göre bu mesele güvenlik boyutu taşımaktadır. Türkiye ise meseleye stratejik çıkarlardan çok insani değerler kaynaklı bakmaktadır. Türkiye'nin verdiği desteklerin Çin'in iç işlerine karışmak demek olmadığı sık sık ifade edilmektedir. Türkiye, bölgede barışı ve istikrarı desteklemektedir. Çin ile iyi ilişkiler kurulması amacıyla Başbakanlık, bu bölgenin Çin'in toprak bütünlüğü içinde değerlendirilmesi gerektiğini belirten ve Türkiye'de bu bölge ile ilgili faaliyet gösteren vakıfların ve derneklerin toplantılarına Bakanların ve Devlet 27 Anthony Howell- Cindy Fan, Migration and Inequality in Xinjiang: A Survey of Han and Uyghur Migrants in Urumqi, Eurasian Geography and Economics, Cilt 52, No 1, 2011, s. 119. 167 Özlem Zerrin Keyvan görevlilerinin kesinlikle katılmamasının talep edildiği gizli bir genelge yayınlamıştır. 28 Türkiye, Sincan’da yaşayan Uygurların siyasal, ekonomik ve kültürel haklarının korunmasını gerektiğini, amacının Çin'in iç işlerine karışmak olmadığını sürekli ifade etmektedir. Çin de bu bölgedeki yatırımlarının Uygurların yaşam standartlarını yükseltmek için arttırıldığını belirtmektedir. Çin, belirttiği gibi bu bölgedeki yatırımlarını arttırmıştır. 2011 yılında Pekin-Urumçi-İstanbul arasında uçuş seferlerinin başlatılmasıyla bölgenin Türkiye’ye açılması kolaylaşmıştır.29 Türk yatırımlarının arttırılması teşvik edilmektedir. Çin yeni İpek Yolu Projesi ile Avrupa'yı ve Asya'yı birleştirmeyi stratejik bir hedef olarak belirlemiştir. Türkiye ve Çin ilişkilerini durma noktasına getiren bu mesele de Çin'in Avrupa'ya açılan kapısı olarak önem kazanmıştır. Çin'in Tarihi İpek yolu projesinin bir parçası olduğu için bölgeye yatırımlar artmıştır. Bu bölge önem kazandıkça ilişkilerin hassas noktası olmaya devam etmektedir. Türkiye, İpek Yolu Ekonomik Kemerinin inşasının gerçekleşebilmesi için önemli stratejik bir konuma sahiptir. Türkiye ile gerçekleştirilmeye çalışılan füze anlaşmasını da bu bağlamda görmek gerekmektedir. 168 Sonuç Ekonomik ilişkilerin gelişmesi, ilişkilerin her alanda gelişmesine katkıda bulunmaktadır. Yapılan yatırımların birbirinden farklılık göstermesi, Türk ekonomisini de olumsuz yönde etkilemektedir. Özellikle ekonomik ilişkilerde ilişkileri belirleyici ve ilişkilerden yarar sağlayıcı sadece Çin olarak görülmektedir. Türkiye'nin dünya ticaret hacminin genişlemesinde büyük rolü olan Çin'e karşı yeni ekonomik politikalar belirlemesi zaruridir. Türk ekonomisinin olumsuz yönde etkilenmesini bertaraf edici, aynı zamanda Çin'in ekonomik gücünden yararlanılabilecek politikalar üretilmelidir. Türk işletmeleri, rekabeti arttırmak amacıyla Çin'deki işletmeler ile işbirliğine gitmelidir. İşbirliği kısa vadeli ucuz ithalatı sağlama amacını taşımak yerine uzun vadeli bir stratejiyi içermelidir. Çin bankalarının Türkiye'de şube açmaları ve Türk bankalarının Çin'de sayılarının arttırılması amaçlanmalıdır. Tarihi İpek yolunun canlandırılmasına destek verilmesi her iki taraf arasında ticaretin artmasına, ekonomik entegrasyonun sağlanmasına, ticaret açığının azalmasına yardımcı olacaktır. Karşılıklı ekonomik ilişkiler geliştirilmedikçe ve ilişkilerde güven tesis edilmedikçe, ilişkilerin diğer alanlarda da ilerleme kaydetmesi mümkün görünmemektedir. Türkiye ve Çin arasındaki ekonomik ilişkiler, özellikle mevcut olan ticaret açığından dolayı siyasi ve askeri ilişkilerin çok gerisinde kalmıştır. 2016 yılına gelindiğinde; Türkiye ile Çin 28Başbakanlık'tan gizli Doğu Türkistan genelgesi, http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ haber.aspx?id=-61410, 29Çin Güney Havayolları İstanbul uçuşlarına başladı, Hürriyet http://www.hurriyet.com.tr/ planet/19306423.asp Hürriyet, Planet 1999, , 2011, Yeni Dünya Düzeninde Türkiye – Çin Stratejik Ortaklığı ekonomik ve ticari ilişkilerinde Türkiye aleyhine oluşan ticaret açığı Türkiye’nin Çin ile ekonomik ve ticari ilişkiler kurma amacını ve isteğini karşılamamaktadır. Çin’e verilmesi gündeme gelen füze savunma ihalesinin sürüncemede kalmasının ardından Türkiye, füze sistemini kendi üreteceği gerekçesiyle iptal etmiştir. Türkiye ve Çin arasındaki en önemli mesele Sincan Uygur Özerk Bölgesi ile ilgili mesele olarak kalmaya devam etmiş ve hala çözülememiştir. Her iki tarafın mesele ile ilgili farklı bakış açılarına sahip olmaları meselenin çözülmesine imkan tanımamaktadır. Bu meselenin Türk kamuoyunun beklediği şekilde çözülmesi, Çin'in barış içinde yaşamanın beş ilkesinde ne kadar samimi olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Bilgi eksikliği ve kirliliği, Türk kamuoyunda Çin ile ilgili algılamaları etkilemektedir. Türk kamuoyunu bilgilendirmek Çin’in elindedir. Bu meselenin çözümü ilişkilerin derinleşmesi açısından gereklidir. Türkiye’nin Çin ile ekonomik ve ticari ilişkilerinde giderek artan ticaret açığına, beklenildiği düzeye erişemeyen doğrudan yabancı yatırımlara, bir türlü çözüme kavuşmayan Sincan Uygur Özerk Bölgesi meselesine, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası meselelerde Çin’in Türkiye yanında yer almamasının da eklenmesi ilişkilerde soru işaretlerin çoğalmasına neden olmuştur. Türkiye, BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi Çin’den beklediği desteği BM’de görememiştir. Özellikle Kıbrıs meselesinde Türkiye, Çin’in desteğini aramış; ancak Çin, Kıbrıs Cumhuriyetini tek yasal temsilci olarak tanımıştır. Bunun dışında birçok uluslararası meselelerde de farklı bakış açılarına sahip olmuşlardır. Çin’in son dönemde Orta Doğu’da aktif politikalar takip etmesi Suriye meselesinde de Türkiye ile Çin’i karşı karşıya getirmiştir. Ortadoğu Çin’in artan enerji ihtiyacını karşıladığı önemli bir coğrafyadır. Ortadoğu’da yaşanan istikrarsızlıklardan ve belirsizliklerden dolayı Türkiye’nin ve Çin’in Ortadoğu politikalarında farklı yaklaşımlar takip etmeleri ilişkilere olumsuz olarak yansımaktadır. Çin, Ortadoğu’da temkinli davranmaktadır. Temkinli davranırken de stratejik çıkarlarına ulaşma amacını taşımaktadır. Türkiye’nin de enerji ihtiyacı son zamanlarda artmaktadır. Ortadoğu bölgesi Türkiye’nin yakın coğrafyası olduğundan yaşanan istikrarsızlıklar ve belirsizlikler doğrudan Türkiye’yi etkilemektedir. Bu bölgede güvenliğin ve istikrarın sağlanması her iki aktöründe çıkarınadır. Türkiye ve Çin ilişkilerinde uzun dönemli işbirliği sahalarını arttırdıkça, ilişkiler gelişme gösterecektir. Kültürel yönden ortak noktalara sahip olan tarafların birbirlerini anlaması, karşılıklı güven tesisinin sağlanmasına ve ilişkilerin geliştirilmesinde büyük bir paya sahip olacaktır. Turizm, ülke ekonomileri için önemli bir hizmet sektörüdür. Çin, turizmi geliştirme ve ülke tanıtımını arttırma amacını taşıyarak turizm teması olarak (Beautiful China 2016: Silk Road) Güzel Çin 2016: İpek yolunu belirlenmiş ve Orta Asya turizminin gelişmesi amaç olarak belirlenmiştir. Türkiye'de turizm tanıtım kampanyalarında stratejik ana temayı Turkey: Home olarak 169 Özlem Zerrin Keyvan 170 belirlemiştir. Rekabet alanı haline gelen turizmde markalaşma için stratejik bir adım atan Türkiye'nin en büyük sıkıntı çektiği konu Çin'i ve Çinlileri tanımıyor oluşundan kaynaklanmaktadır. Tarihten ve kültürden kaynaklanan benzerliklere ve ortaklıklara rağmen tarih boyu batı ile ilişkiler kuran Türkiye, Çin'e uzak kalmıştır. Çinli turistler için ülkeyi cazip hale getirmek, uzun vadede uzun süreli konaklamalarının sağlanması amacıyla altyapıların geliştirilmesi gerekmektedir. Turizmde kaliteyi arttırmanın öncelikli en önemli yollarından biri turist rehberlerinden geçmektedir. Çince bilen kokartlı turist rehberlerinin ve personellerin yetersizliği İngilizce bilmeyen Çinli turistler açısından Türkiye’yi cazip bir tatil destinasyonu olmaktan çıkarmaktadır. Çinliler için turizm acentelerinin alternatif paketler hazırlayarak Türkiye'yi tanıtacak etkinliklerle Çin'den gelecek turist sayısının arttırılması hedeflenmelidir. Çinli turistlerin turizmden neyi beklediğini ve eğlence anlayışlarını bilmek, bu yönde girişimlerde bulunmak en doğru adım olacaktır. Her geçen yıl Çin'de öğrenim gören Türk öğrencilerin sayısı artmaktadır. Çinli öğrencilerin de Türkiye'de öğrenim görmek için gelmeleri teşvik edilmeli, Çinli öğrencilere sağlanan bursların sayısı arttırılmalıdır. Türkiye'nin Çin'de Yunus Emre Enstitüleri kurması, Türk dilinin ve kültürünün Çinlilere öğretilmesi gündeme alınmalıdır. Türkiye ve Çin stratejik ortaklığı hala olumsuz koşullardan etkilenmektedir. İki aktör arasındaki sorunlar azalmasına rağmen tamamen kaybolmamıştır. Her iki aktörün, ilişkilerde varolan sorunları yapıcı ve sorumlu bir şekilde çözme niyetlerini göstermeleri ilişkilerde 2010 yılında bahsedilen stratejik ortaklık boyutunun gerçekleşmesini ve stratejik ortaklık boyutundaki ciddiyetlerini göstermelerini sağlayacaktır. Bundan sonraki süreçte stratejik ortaklık ve ilişkilerin sürekliliği için Türkiye ile Çin ilişkilerinin geleceği adına karşılıklı siyasi güvenin arttırılması, şüphelerin ortaya çıkmasına neden olacak hareketlerden kaçınılması, ekonomik ilişkilerde karşılıklı çıkarların sağlanması, her türlü işbirliğinin önünün açılması ve güvenlik alanında ortak çıkarların korunması sorunların giderilmesi için gereklidir. Her iki aktörde fırsatları ve girişimleri iyi değerlendirmelidir. İpek yolu projesi bu fırsatlar içerisinde en önemlilerinden biridir. Türkiye ve Çin arasındaki ilişkilerin stratejik ortaklık boyutuna geçmesi, sadece iki aktör arasındaki bağların kuvvetlenmesine değil, çok kutuplu dünya düzeninin gelişmesine de katkıda bulunacaktır. Yeni Dünya Düzeninde Türkiye – Çin Stratejik Ortaklığı KAYNAKÇA EBERHARD Wolfram, A History of China, University of California Press, 1977. EROL Mehmet Seyfettin, 11 Eylül Sonrası Türk Dış Politikasında Vizyon Arayışları ve “Dört Tarz-ı Siyaset”, Gazi Akademik Bakış, Cilt 1, Sayı 1, Kış 2007, s.33-55. EROL Mehmet Seyfettin, Türkiye'nin Orta Asya Politikasına Rusya Federasyonu ve Bölge Ülkelerinden Genel Bir Bakış, Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi / Journal of Turkish World Studies, Cilt 12, Sayı 1, Yaz 2012, s. 1-20. EROL Mehmet Seyfettin- Ozan Emre, Türk Dış Politikasında Süreklilik Unsuru Olarak Siyasal Rejim, Gazi Akademik Bakış, Cilt 4 Sayı 8, Yaz 2011, s. 13-38. HOWELL Anthony –Fan Cindy, Migration and Inequality in Xinjiang: A Survey of Han and Uyghur Migrants in Urumqi, Eurasian Geography and Economics, Cilt 52, No. 1, 2011, s. 119–139. Jiang's Turkey Visit a Historic One: Demirel, People’s Daily, 20 Nisan 2000, http://en.people.cn/english/200004/20/eng20000420_39346.html. LOVELL Julia, The Great Wall: China Against the World, 1000 BC - AD 2000, Grove Press, NewYork 2007. MA Lirong, Sino-Turkish Cultural Ties under the Framework of Silk Road Strategy, Journal of Middle Eastern and Islamic Studies (in Asia), Vol. 8, No. 2, 2014. MUÑOZ, Luis, The Rapture, One-World Government and the "Great Tribulation, USA, 2013. Resmi Gazete, Sayı 2722, 9 Haziran 1934. Resmi Gazete, Kararname, Karar Sayısı: 7/9020, Sayı 15112, 1975. SLAVICEK Louise Chipley, The Great Wall of China, Chelsea House Publications, New York 2005. 171 Özlem Zerrin Keyvan SMITH Donald, "Ducks, Yaks, Camels and the Vast Mongolian Sky, Oh, My!", AuthorHouse, Bloomington 2009. STUMBAUM May - U. Britt - Xiong Wei , Conceptual Differences of Strategic Partnership in EU-China Relations, Zhongqi Pan, der., Conceptual Gaps in EU-China Relations, Routledge, London 2012, s. 156172. The Report :Turkey 2008, Oxford Business Group, 2008. Travel & Tourism Economic Impact 2016 China Report, The World Travel & Tourism Council. Türkiye İstatistik Kurumu TUİK Resmi İnternet Sayfası, Dış Ticaret İstatistikleri, İstatistiksel Tablolar ve Dinamik Sorgulama, http://www.tuik.gov.tr/PreTablo.do?alt_id=1046. YANG Feiyue, Turkey gains popularity with Chinese tourists, 2015, http://www.chinadaily.com.cn/world/2015-07/30/con tent_21454383.htm WILKINS Thomas S., Japan-Australia Security Relations: Building A Real Strategic Partnership, William Tow, Rikki Kersten, der., Bilateral Perspectives on Regional Security: Australia, Japan and the Asia-Pasific Region, Palgrave Macmillan, New York 2012, s. 111-127. WEST Barbara, Encyclopedia of the Peoples of Asia and Oceania, Facts on file library of the world History, Infobase Publishing, New York 2009. ZHONGPING Feng - Jing Huang, China’s Strategic Partnership Diplomacy: Engaging With a Changing World, European Strategic Partnership Observatory Working Paper 8, The Global Partnerships Grid Series, June 2014. 172 Başbakanlık'tan gizli Doğu Türkistan genelgesi, Hürriyet, 1999, http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=-61410. Tracking Chinese Direct Investment in the U.S Chinese Investment Monitor, Rhodium Group, 2015 Çin Güney Havayolları İstanbul uçuşlarına başladı, Hürriyet Planet, 2011, http://www.hurriyet.com.tr/ planet/19306423.asp. Yeni Dünya Düzeninde Türkiye – Çin Stratejik Ortaklığı Çin'in Türkiye'ye yatırımları yoğunlaştı, 2016, http://turkish.china.com/home/comment/1441/20160205/569058.html Çinli dev banka Bank of China Türkiye yolunda, Hürriyet Ekonomi, 8 Nisan 2016, http://www.hurriyet.com.tr/cinli-dev-banka-bank-of-china-turkiyeyolunda-40084131 Çin istilası yayılıyor, ATO Raporu, http://www.atonet.org.tr/yeni/ index.php?p=137&l=1 Ankara 2003, 173 Özlem Zerrin Keyvan 174 Structured Abstract Although diplomatic relations between Turkey and China were formally established in 1971, The Turks and the Chinese have been two nations which have deeply influenced each other in ancient history. For more than 1000 years The Ancient Silk Road has connected China with Turkey. Since The Chinese language has deep and old roots, some words have either passed into the Turkish language from Chinese. Proverbs and idioms constitute a cultural heritage and reflect thoughts and feelings as they are perceived by society. Both countries have similar proverbs and idioms to refer to the same situations in a similar way. To state the same situations similarly is a significant mark of thinking in a similar manner. Ceramics which were brought from China in the period of Yavuz Sultan Selim are known as “chinaware”. Despite all of these significant similarities, the two countries have a few key differences as well. These similarities and differences lead the way of the relationship. Looking at the historical background of the relations, the SinoTurkish relationship has undergone many changes over the past years. Since its foundation in 1923, Turkey has taken steps towards establishing diplomatic ties with China. Since the signing of the 1934 Treaty of Amity, the relations have begun to develop. The People's Republic of China was formally founded in 1949, however Turkey did not establish diplomatic relations with this country until 1971. In the pre-1971 period, both actors sought different strategic alternative partners because of the absence of Sino-Turkish diplomatic relations. Turkey recognized Taiwan as the sole legitimate representative of the whole of China. Moreover, Turkey became a member of NATO in 1952. China was able to become the closest ally of the Soviet Union. When China and the US finally normalized their relations, Turkey recognized China on 5 August 1971 and moved toward the restoration of full diplomatic relations. Since the reengagement, Turkey and China have made efforts to strengthen bilateral ties and improve cooperation. In spite of these attempts, throughout the Cold war Turkey and China did not maintain a clear relationship which was unfortunated. Despite the collapse of the Soviet Union and the end of the Cold War, Turkey still continues to look to the US. and NATO as an ally in the West. Chinese Premier Zhu Rongji’s visit to Turkey in April 2002 served to highlight cooperation in the bilateral relations. This visit was an opportune time for Turkey and China to engage in areas of common interest and to manage the intensifying win-win cooperation. In 2010, The high-level visit by Chinese Premier Wen Jiabao was also a big step to raise relations to a new footing. Further, Turkey and China have elevated their relations from cooperation to a strategic partnership status. Since 2012, Turkey has been a dialogue partner at the Shanghai Cooperation Organization. Since the establishment of bilateral ties, relations have had their ups and downs. China Yeni Dünya Düzeninde Türkiye – Çin Stratejik Ortaklığı has achieved extremely rapid economic growth thanks to the era of the reforms and opening up. Turkey considers this rise of China as an opportunity. Economic interests are a fundamental driving force for Turkey to improve bilateral ties with China who is one of the five permanent members of the United Nations Security Council. If Turkey manages to preserve and even improve its bilateral relations with China, it could have supremacy over the international affairs. However, both sides should make more of an effort to enhance bilateral relations. Particulary, relations between Turkey and China should be based on complete honesty. In light of the meaning of this strategic partnership in Sino-Turkish relations, this paper begins by briefly explaining the historical developments of this relationship over its past and current state to understand its development. The paper seeks to analyse the conflict of interests between Turkey and China as well as the interaction of interests. Throughout the paper the roles of Turkey and China are discussed. The strategic partnership with China offers Turkey an opportunity to counterbalance the hegemony of the West and to have a leverage over the EU and the US. It addresses relevant policy questions in current Sino-Turkish relations. It then assesses the future of the relations between the two countries. Despite the growing inequality of the relationship, each party’s interests are analysed. The main argument is that managing the conflict of interests is an important factor which is expected to have a positive impact on Sino-Turkish cooperation. It concludes by discussing the need for promoting the Sino-Turkish relationship and the goal for moving to a new partnership. 175