Tb Dy Ho Er Tm Yb Lu Bk Cf Es Fm Md No Lr
Transkript
Tb Dy Ho Er Tm Yb Lu Bk Cf Es Fm Md No Lr
“Baþarýlý olup olamadýðýma baþkalarý karar verecek. Ýsmim ne kadar yaþarsa, bu benim baþarýmýn ölçüsü olacak. Ama ben mutluyum. Hayatýmda baþarýyý tattýðým için mutluyum” Sakýp Aða’ya hitaben, “Ölümsüzlüðü” ilk bulan insan olmak da size yakýþýr yakýþýrdý, dý, Aðam! U-NUTUL-MA-Y ACAK-SIN! U-NU-TUL-MA-Y TUL-MA-YAA-CAK-SIN! Baþarýnýzýn Küçük Bir ÜÜrünü rünü Olan Sabancý ÜÜniversitesi niversitesi ve Sabancý ÜÜniversitesi niversitesi Öðr encileri Adýna, Öðrencileri Sabancý ÜÜniversitesi niversitesi PýraS A Mizah KKulübü ulübü PýraSA editoryal Sevgili Black-8 okurlarý; Bugün, bizim için gerçekten büyük bir gün. Tamam...Amstrong için küçük, ama insanlýk için büyük bir adým olan Ay’a çýkmayý baþaramadýk, fakat PýraSA Mizah Kulübü olarak, sizlerin beðeninize sunduðumuz Black-8 dergisini yarattýk. Amacýmýz belliydi: Gülümsetmek... PýraSA Mizah Kulübü Kulübü, Sabancý Üniversitesi Üniversitesi’nin faal olmayý dileyen fakat kendini bu konuda sürekli yetersiz gören mizah taraftarlarý topluluðu olarak sizler için bu dönem faaliyetlerini hýzlandýrdý. Hatta o kadar gaza geldik ki ortaya Black-8 çýktý. Ýsterseniz size biraz bu derginin zorlu çýkýþ sürecini anlatayým. Kolay deðildi tabii deli fiþek pýraSA gençliði ile bir þeyler yapmak. Neden mi? Çünkü herkes, her toplantýda gülmekten kýrýldý, çatladý ve hatta patladý. Her yapýlan toplantý sonucunda aklýmýzda espri yýðýnaðý kaldý. Ortalarda uçuþan “gaz kaçaklarý” ise birkaç arkadaþýmýzýn zehirlenmesine yol açtý. Sonuçta, Black-8 çýktý belki ama bir arkadaþýmýz yaptýðý buz gibi espriler yüzünden kim vurduya gitti. Anlayacaðýnýz mizahtý parolamýz, kopmaktý yapýtýðýmýz. Bu iþe baþlamadan önce aldýðýmýz tepkilere gelince, ürkütücüydü. “Hadi len!” den tutun, “Kaybedenler!” e kadar geniþ bir yelpazeye sahip tepkiler 2 bizlere ulaþtý. PýraSA Mizah Kulübü olarak, biz susmayý yeðledik ve iþimize devam ettik. Sadece gülüp geçtik, çünkü hedefimiz “gülmek”ti. Bugün ise Black-8 ile sýramýzý size verdik. Gülme sýrasý SÝZDE! Biliyorsunuz ki “hayat” denilen “arsa” zor bir alan, dikenli tellerle çevrili, binlerce yasak tabelalarý ile dolu. Bu mekanda, dilediðinizi belli sýnýrlar içerisinde yapabilirsiniz. Aðlarsýnýz, kýzarsýnýz, saçmalayabilirsiniz ya da gülebilirsiniz. Aðlamak isterseniz duygusal bir filme gidebilirsiniz. Biletinizi biz saðlayamayýz. Üzgünüz. Kýzmak isterseniz tuttuðunuz takýmýn bir maçýna gitmenizi önerebiliriz. Bilet mi? Üzgünüz, bunu da saðlayamayýz. Fakat ola ki saçmalamak ya da gülmek istediniz ve bunu sýnýrsýzca yapmak dileðiniz, iþte o zaman doðru yerdesiniz. Tebrikler, bir bilet kazandýnýz! Buyrun biletiniz: 64 sayfalýk Black-8 Black-8! Biletinizi aldýðýnýza göre, biletinizin fiyatý dikkatinizi çekmiþtir. Durun, onun da hikayesini anlatayým. Yine bir toplantý anýydý... Saðdan bir ses geldi: “2 milyon olsun!”. Ardýndan soldaki coþtu: “ 2 az, 3 milyon olsun!”. Hemen yanýndaki durur mu: “Bu devirde 3 milyona dergi mi var? 5 milyon olsun!” . Son noktayý koyan arkadaþýmýz aynen þunlarý söyledi: “9 milyon 500 bin olsun, bizim olsun!”. Oy birliði ile kabul edilen bu teklif, maalesef ki toplantý notlarýna alkolun etkisiyle bir “0” eksik ile yazýlýnca, olanlar oldu. Black8 i bu fiyata (Grrr!) aldýnýz, keyfini sürün bakalým. Black-8 “Black-8 Black-8’in içeriði nedir?” diye soranlara sesleniyorum: Okuyunca görürsün! Black-8 Þaka þaka...Black-8 Black-8, sekiz bölümden oluþan bir mizah dergisidir. Mizahý barýndýran, emziren, büyüten ama asla öldürmeyen her þey bu derginin içeriðini oluþturmaktadýr.. PýraSA Mizah Kulübü Kulübü’nün tüm üyelerinin katkýlarýyla hazýrlanmýþ olan bu ilk sayýmýz, PýraSA Mizah Kulübü Kulübü’nün ilkeleriyle donatýlmýþtýr. Ýçerikle ilgili detaylý bilgi için, sayfalarý çevirmenizi öneriyorum. Peki, sizce neden Black-8 Black-8? Çünkü dergimiz gelecek seneden itibaren, sahip olduðu 8 bölümüyle, 8 aydan oluþan bir akademik yýl içerisinde 8 sayý hedefiyle yola çýktý. Gelecek sayýlarda, sizlerin de katkýlarýnýz ile Black-8 Black-8’i aylýk çýkarma çabasý içerisinde Sabancý Üniversitesi Üniversitesi’nin mizah açýðýný kapatmaya çalýþacaðýz. Güldüðünüz sürece kendimizi baþarýlý sayýp, PýraSA Mizah Kulübü olarak elimizden geleni yapacaðýz. Sizi bu sayfada daha fazla tutmak istemediðim için lafýmý kesiyorum. Arka sayfadaki arkadaþ beni dürtüyor. Off tamam, sustum... Black-8 Black-8’te kalýn, mizahla kalýn! * * * Not: Black-8’in bu ilk sayýsýnda bizlere –özellikle de bana- destek olan arkadaþýmýz Kerem Koç’a, PýraSA Mizah Kulübü adýna teþekkür ederim. Gelecek sayýlarda, editörlük görevine geri dönmesini en içten dileklerimle Black-8 aracýlýðý ile de iletmek isterim. Ýlettim bile!☺ (Alp Yanýk) Sevgili Black-8 okurlarý; Sizlerle birlikte olmanýn derin mutluluðunu ve beðeninize layýk olabilme isteðimizin meraklý heyecanýný taþýdýðýmýz bir ürünümüzle daha karþýnýzdayýz. Pýrasa Mizah Kulübü olarak yine kaliteden ödün vermeden ve sizlere en güzeli sunma yolunda hiçbir çabadan kaçýnmayarak; sizin için, size özel, ve de size ait derginiz Black-8 Black-8’i hazýrladýk. Pýrasa Mizah Kulübü Kulübü, önceleri, Sabancý Üniversitesi gençlerinin (ve hep genç kalanlarýnýn), mizah anlayýþýný yansýtacak bir zemin olmakla gurur duyarak; tüm üniversite öðrencilerinin gülme ihtiyacýný karþýlama amacýný gütmekteydi. Duyduðumuz gururun bu komedi ihtiyacýný karþýlamak konusunda yetersiz kaldýðýný farkettiðimizde baþka yollar aramaya koyulduk. Onur duymayý, þeref duymayý, acý duymayý ve gaipten sesler duymayý denedik; fakat hala söz konusu gülme ihtiyacýný karþýlayamýyorduk. Sonunda önemli olanýn bizim duyduklarýmýz deðil, duyurduklarýmýz olduðunu farkettik ve tüm okurlarýmýza içimizden gelen gençliðin neþesini duyurmak için Black-8 Black-8’i hazýrladýk! Yolu eðlenmekten ve eðlenceden geçen herkesin sesi bu sayfalardan yankýlanacaktýr. Eðer yüreðinizin sesini duyabiliyorsanýz, gönlünüzde dalgalanan engin denizlerde uçan martýlar size þiirler okuyorsa, ruhunuzun melodik ritimlerini teninizde hissediyorsanýz ve olur olmaz yere kirpikleriniz 3 ýslanýyorsa; içinizdeki çocuða sarýlýp en yakýn psikiyatr’a gitmenizi öneriyoruz. Ama eðer gülmek istiyorsanýz, Black-8 Black-8’i alarak en doðru seçimi yapmýþsýnýz zaten (her ne kadar top sakallarý, þirin suratlarý ve sevecen tavýrlarýyla ‘doðal komik’ olsalar da psikiyatr’lara gülmek doðru deðil!). Sadece eðlence mi? Popüler kültür, Akademik magazin, Teknolojik mizah, Edebi komedi gibi bir çok kavrama yeni anlamlar katmak için uzunca yollar arþýnladýk. Ve elinizde tuttuðunuz bir ciltlik dev eseri vücuda getirmek için yýlmadan, usanmadan (hatta çoðu zaman ‘kendimize raðmen’!) bilimsel çalýþmalar yaptýk. Bu yolda çabalarken en sýk karþýlaþtýðýmýz tepki þu oldu: “Dergi çýkaramazsýnýz, bu iþ öyle kolay deðil!”. Biz sonra dergiyi hazýrlayýp götürdük bu dopdoslara, “Biz size dergi çýkaramazsýnýz demedik, kontrbass çalamazsýnýz dedik!” falan diye kývýrmaya çalýþtýlar; ama yemedik tabi. “Hadi hadi kývýrmayýn, ‘dergi çýkaramazsýnýz’ dediniz; ama olsun bizim derdimiz sizi morartmak deðil. Biz gelecek nesillere faydalý kimi iþler yapýyoruz!” diye yapýþtýrdýk cevabý. Þimdi izninizle Pýrasa Mizah Kulübü severlerin gerek mektup, gerek e-mayil, gerekse telefon,fax,teleks,televizyon,gazete,telgraf gibi iletiþim araçlarý vasýtasiyle yönlendirdiði sorularý cevapladýðým ‘2 soruda Black-8’ adlý WORST-SELLER kitabýmý aþaðýda yayýnlayarak sizi dergimiz hakkýnda bilgilendirmeye çalýþacaðým. *Derginin içeriði nedir? -Derginin içeriði kapak, iç kapak reklamý, künye, editör yazýsý ve içindekiler bölümünden sonra ve arka kapaktan önce yer alan, reklamlar haricindeki kýsýmlardan oluþur. Genel olarak dergi yazar ve çizerleri tarafýndan hazýrlanýr. Ekip dýþýndaki insanlar da dergide yer almasýný istedikleri materyalleri bize ulaþtýrabilir. Evet sevgili okurlar; sanýrým böylece dergimiz hakkýnda merak ettiðiniz sorularý da cevaplamýþ olduk. Ben lafý daha fazla uzatmadan sizi yazarlarýmýzla baþbaþa býrakýyorum. Sevgiyle kalýn! (very thick with love!) Kerem Koç keremkoc@su.sabanciuniv.edu ps: dergi okunurken dikkat edilmesi gereken noktalarý da belirtmeden edemeyeceðim: . ... ........ . .. .... .. ... . .. . . ... yumurta’nýn sarýsý, bitti editörün yazýsý 4 5 geçmiþe kopuþ kuyruk acýsý Her zamankinden daha sýradan bir gün. Yine sokaktaydým. Bir elimde su diðer elimde telefon faturasý, bitkin bir halde yürüyordum. Ayaklarým bu yoðun tempoya isyan edercesine aðrýrken, belim son iki ayda aldýðým kilolarýn acýsýný benden çýkarýyordu. Saatime baktým. Daha yapýlacak çok iþ vardý. Önce þu elimdeki kör olasýca faturalarý yatýrmalý, sonra da kendime yeni bir nüfus cüzdaný çýkartmalýydým. Ýki sokak sonra beni bir uzun kuyruk karþýladý. Yaklaþýk üç yüz metre uzunluðundaydý ve çok yavaþ ilerliyordu. Bunun ilerdeki telekom müdürlüðüne giden telefon faturasý kuyruðu olduðunu tahmin ederek arkasýna geçtim. Emin olmak için önümdeki bayana eðilerek: “Afedersiniz bayan, bu telefon faturasý kuyruðu mu?” dedim. Kadýn önce yüzüme þaþkýnlýkla baktý ve sonra: “Hay allah ben de su faturasý kuyruðu zannediyordum.” dedi. Önce emin olmak için etrafýna bakýndý ve sonra kuyruktan hýzla uzaklaþtý. Kadýnýn arkasýndan öylece bakakalmýþtým ki konuþmamýzý duyan bir bey de sýrayý terk edip ön tarafa doðru koþturmaya baþladý. Bu sýrada önümde duran genç kýz arkadaþýyla sessizce konuþuyorlardý. Söylediklerine kulak kabartýnca aslýnda üniversite harcý yatýrmak için bu kuyrukta beklediklerini öðrendim. Bu kuyruðun telefon 6 çaðlar kalaycýoðlu faturasý kuyruðu olma olasýlýðý onlarý tedirgin ediyordu. Tam o sýrada aklýma bir hinoðluhinlik geldi. Kýzlara yavaþça eðilerek herkesin duyabileceði bir sesle: “ Affedersiniz bu kuyruk telefon faturasý kuyruðuydu deðil mi?” diye sordum. Kýzlardan birisi “e...evet...galiba” diye kekeleyerek cevap verdi. Bir süre sonra kimseye fark ettirmeden kuyruktan ayrýldýlar. Etrafýmdaki insanlar tedirgin olmuþlardý. Galiba buradaki kimse bu kuyruðun ne kuyruðu olduðunu bilmiyordu. Kuyruðu daha da kýsaltmak için: “ Of be! Telefon faturasý mý yatýrýyorlar kuyumcudan altýn mý beðeniyorlar belli deðil ki!” diye seslice söylendim. Taktik iþe yaramýþtý. Bir anda kuyruktan kalabalýk bir gurup ayrýlýp þehrin sokaklarýna daldý. Birkaç dakika içinde üç yüz metrelik kuyruðu yüz elli metreye indirmiþtim. Bu benim için yeterli deðildi. Ýyi bir yöntem bulup sýrayý tamamen yok etmeliydim. Bir anda önde arkadaþým Ayten’i gördüm. Sýradan çýkýp yanýna gittim ve muhabbete baþladým. O da benim gibi kuyruktan yakýnýyordu. Ona herkesin duyabileceði biçimde ikinci þubeye gittiðimi oranýn her zaman boþ olduðunu söyledim. Bir süre sonra sýradaki insanlar önce aralarýnda sessizce tartýþmaya sonra da yavaþ yavaþ sýradan ayrýlmaya baþladýlar. Ayten bile vedalaþmadan yanýmdan ayrýlýp hýzlýca ikinci þubeye yol aldý. Hala istediðim düzeyde deðildim. Kuyruk hala yavaþ gidiyordu ve benim de zamaným tükeniyordu. Yavaþça ilerleyerek dönemeçten saða döndüðümde þoka uðradým. Kuyruk doðruca nüfus müdürlüðüne gidiyordu. Tam sýradan ayrýlacakken aklýma yeni bir nüfus kaðýdý çýkartmam gerektiði geldi. Ne yapýp edip bu kuyruðu yok etmeliydim. Arkamda büyük numaralý gözlükleriyle yaþlý bir amca vardý. Ona dönüp: almadýðýný sordum. Þaþýrarak neden almasý gerektiðini sordu. Ben de ona dün gece saatlerin bir saat ileriye alýndýðýný söyledim. Kadýn önce þaþkýnlýkla etrafýna bakýndý, sonra mesai saatinin geçtiðini düþünerek umutsuzca sýrasýndan ayrýldý. Etrafýma dikkatlice baktým. Herkes saatini kontrol ediyor kimileri ise deðiþtirip sýradan çýkýyordu. Önümde sadece üç kiþi kalmýþtý. Bu kadarý yeterli diye düþünerek bekledim. “Amca baksana galiba daireyi kapatýyorlar” dedim. Yaþlý amca yavaþça kafasýný kaldýrdý ve görmediði halde görmüþ gibi: “aaa.. hakikaten kapatýyorlar yahu. Ýþte devlet zihniyeti deðil mi bu, mesai saati bitince hemen býrakýrlar zaten. Mesela bizim orada heyelan olmuþtu yol týkalýydý. Karayollarýndan ekipler yolu açmak için geldiler, mesai saati bitince yolu açmadan gittiler. Sonra bir keresinde de........” “Beyefendi burasý vergi dairesi, nüfus müdürlüðü yan bina. Siz herhalde tabelalarý karýþtýrdýnýz.” dedi. Amcayý dinleyecek halim yoktu. Önüme döndüm ve sýradan uzaklaþanlarý izledim. Sýrada en fazla yirmi beþ kiþi kalmýþtý. Sýrayý beklemeyi düþündüm ama iyi bir fikirle önümdeki yirmi beþ kiþiyi de yok etmek bana daha zevkli geldi. Önümdeki bayana eðilerek: En sonunda sýra bana geldi ve giþedeki bayan memur bana ne istediðimi sordu. Ona yeni bir nüfus cüzdaný çýkarmak istediðimi söyledim. Yüzüme manasýzca baktýktan sonra: Bir anda suratým mosmor kesildi. Yavaþça yutkundum ve yürüyerek yan binanýn önündeki yüzelli metrelik sýranýn en arkasýna geçtim. “Pardon hanýmefendi saatiniz kaç acaba?” diye sordum. “5.05” diye cevap verdi. Ona saatini ileri alýp 7 geçmiþe kopuþ a y þ e c i k v e a l p e l l aa y þ e c i k v e a l p e l l a Kocaman Tükürük Efendim hikayemiz þu yazýnýn yazýldýðý tarihten yaklaþýk iki sene önce geçiyor. Sercan isimli biricik arkadaþým ile tiramisu almak üzere pastaneye gittik. Sipariþleri verirken doða üstü bir olayla karþýlaþacaðýmýzý kim bilebilirdi ki? (retorik soru) Sercan sipariþini vermeye hazýrlanýrken kafasýnda kuracaðý cümleyi düþünüyordu þüphesiz. “Bana bir tane tiramisu verebilir misiniz?” olmasý gerekirdi cümle. Lakin öyle mi olacaktý? (Gerilim zirvesi yarat, ses efekti gir: *hen hen hen*) Derken bir hevesle giriþ yaptý cümlesine: (*yavaþ çekimle alýyoruz burayý*) “Baaaaa naaaaaavvvggg biiiiiirrrr taaaaaannneeeeggg tiiiiii pösürpfhhssshttpssst” (Son duyduðunuz ses bir çeþit eðik atýþ sesi). Ne yazýk ki cümlesini tamamlayamadan aðzýndan bir kütle çýktý. Kütle diyorum özellikle, zira bu kütle yaklaþýk iþaret parmaðýmýn ucu kadar bir þeydi. Evet evet! Bu, kocaman tertemiz bir tükürük damlasý idi!!! Yavaþ çekimle olaya þahit oluyorduk, ben ve görevli kýzcaðýz. Tükürük kütlesi o kadar temiz ve berraktý ki, 8 üzerinde en ufak bir köpük yoktu. Yavaþ yavaþ eðik atýþla tükürük hedefine ilerlerken sanki bizler neler olacaðýný kestiremezcesine kilitlenmiþ kalmýþtýk tükürüðün hareketine. Saniyeler yýllar gibi yavaþ akýyordu. Serca n ise o esnada “raaaaaa miiiiiiiii ssssuuuuuuuuuu” diyerek kelimesini tamamlamaya çalýþýyor bozuntuya vermiyordu, lakin büzük dudaklarýnýn üzerinden gözlerini asaðý kaydýrmýþ, o da geliþmeleri heyecanla izliyordu. Tükürük (*burada 5 frame/second hýzla izliyoruz*) havanýn sürtünme etkisiyle elips þekline bürünmüþ lakin ýsrarla parçalanmamýþtý. Sanki bilinmeyen bir güç onu kendisine doðru çekiyordu. Artýk son saniyelere girerken heyecan doruktaydý, kocaman tertemiz bu tükürük parçasýnýn tezgaha temas etmesine ramak kalmýþtý. O esnada kendimi mucizevi bir doða olayýný izlerken bulmuþtum. Hayatýn anlamý bu muydu acaba? Ve iþte tezgahla buluþma aný... bluppppppsssssssppiirrrrtttttt sesi ile tükürük tezgaha temas etti, gözler fal taþý gibi açýlmýþ bu mucizevi olaya üç bünye þahit olmuþtu. Bu mucizeyi sadece bizler görebildiðimiz için kendimizi özel hissettik. Sercan ise bir an kendisini Ýsa/Mesih gibi hissetmiþ olacak ki bir an 10 Erdener abi gücünde “hiçbir þey yokmuþ gibi” davrandý. Kýzýmýz bu kutsal tükürüðün çarpmasýnýn ardýndan oluþan kraterimsi bölgeyi birkaç peçete darbesi ile temizledi ve “tabi efendim buyurun tiramisunuzu” diyerek bu çok gizli öðretiyi kendisi ile birlikte mezara götüreceðine söz verdi. Biz ise tiramisularýmýzý yerken kakaolu kahverengi iðrenç görünümlü diþlerimizle birbirimize gülümsedik ve mutlu yarýnlara doðru olgunlukla ilerledik. Hayat detaylardan ibarettir. Esenlikler… Midemizden önceki son yolculuklarý kýzgýn yaðda kýzartýlmakmýþ çaresizlerin. Vücutlarý zamanla karardý renk deðiþtirdi, kalmadý o canlý pullarýndan en ufak eser. Sessizce uðurladýk onlarý bu dünyadan, acaba haketmiþler miydi bu muameleyi? Geride kalan sevdikleri hüzünlü gözlerle denizin mavi sularýna daldýlar arkalarýndaki cesetlere dönüp bir kez daha bakamadan. Belli belirsiz bir korku sardý bedenlerini ya birisi kancayý takarsa narin çenelerinden acýyla? Belki de sonsuz özgürlükleri asitli bir miðdede sona erecekti sevdikleri gibi. HÜRRÝYET: Sabancý Üniversitesi’nde Dört Öðrencinin Kafasý Patladý! Hamsi Tava Hayatýmda ilk defa balýk temizledim, piþirdim. O güzel yaratýklarýn küçücük kafalarýný kopartýrken içim cýz etmedi deðil. Ýçlerinden çýkan rengarenk baðýrsaklarýný parmaklarýma dolayýp çöpe attým umarsýzca. Sonra yardým karýnlarýný omurgalarýný ayýrdým bedenlerinden. Cesetleri ikiþer ikiþer birbirine yapýþtýrýp buladým mýsýr ununa sanki karanlýk topraða gömer gibi sesizce. Olay geçtiðimiz hafta dört öðrencinin “final project” adý verilen garip bir ödevi yetiþtirmek için 3 gün uyumamasý ve beyinlerini full kapasite 72 saat çalýþtýrmasý sonucu patlak verdi. Olay sonrasýnda açýklama yapmaktan kaçýnan hocalar K.N, M.W, M.A.L.Ý, U.V.Y.Z ihmalkarlýk ve tedbirsizlikten ölüme sebebiyet vermekten suçlu bulunarak tutuklandý. Savcý adam öldürmeye tam teþebbüsten yargýlanmalarýný 9 talep ederken hakim “Oha lan! O kadar da olur mu?!” þeklinde tepki verdi. Olay sonrasýnda diðer öðrencilerle yapýlan görüþme sýrasýnda “Ayþeciðe o kadar dedik salla ödevi geberecen yakýnda diye. Dinlemedi bizi; yasýmýz büyük” þeklinde açýklama yaptýlar. Bir kýsým öðrenci ise arkadaþlarýnýn arkasýndan “bu okul artýk daha fazla can almasýn, giden Ayþecikler, Keremler, Ahmet Özcanlar ve Cevdetler bizim geleceðimizdi. Türkiye’de beyin göçü diye yakýnýyoruz aha bakýn dört kiþinin beyni göçtü bile” þeklinde konuþtular. Beyinlerinin patlamasýndan sonra her tarafý beyin parçalarý kapladý ve uzmanlar otopsi sonucunda bu kadar beynin bu dört kiþiden nasýl çýktýðýný anlayamadýklarýný belirttiler. House keeping elemanlarý study’deki kan ve beyin parçalarýný toplarken Ahmet Özcan Nergiz’in beynini özel bir kaba koyarak araþtýrmak üzere Ýsviçre’deki Nöroloji Merkezi’ne gönderdiler. Öðrencilerden geri kalan parçalar bugün öðle namazýndan sonra Teþvikiye Camii’nde kýlýnan öðle namazýndan sonra topraða verildi. Ýmamýn “Bu dört arkadaþýnýzý nasýl bilirdiniz?” sorusuna ise çeliþkili cevaplar veren Sabancý Üniversitesi öðrencilerinden bir kýsmý “Biz Ayþeciði kýz sanmýþtýk!” diyerek þaþýrdýlar. 10 Bütün Sabancý Üniversitesi öðrencileri namaz sonrasýnda toplanarak Taksim Meydaný’ndan Beyoðlun’a kadar yürüyüþ düzenleyerek. “Final projectler kaldýrýlsýn!”, “iþkenceye hayýr!”,” Susma sustukçaaaaa...” þeklinde soganlar atarken olaya burs komitesi girerek bazý öðrencilere “Ýsyaný bastýrma çalýþma bursu” verdiler. Bu sebeple olay fazla büyümeden kapatýldý. Meraktan Çatlatan Sorular! ♦ Çimlerde internet varmýþ doðru mu? Nasýl oluyor yani þimdi bu? Evet doðru, çimlerde internet var. Bu keþif yüzyýlýn keþfi olarak nitelendiriliyor. Hemen açýklayalým: Þimdi çimlerdeki internetin kaynaðý topraktaki mineraller. Çim bitkisi tohum halinden fotosentez yapacak kývama geliþi sürecinde topraktaki n e p t ü n y u m elementini abzorbe eder. Neptünyum e l e m e n t i Dünya’daki bilimum enerji kaynaklarýný beline kemer diye dolayacak kadar güçlü bir elementtir. Bilin bakalým bu elementin en büyük rezervi nerededir? Tabi ki Sabancý Üniversitesi’nin topraklarýnda! Yýllardýr üzerinde bir tek bitki yetiþmeyen bu topraklar dünyanýn en zengin neptünyum rezervini oluþturmakta. Ýkinci büyük rezerv ise Amerika’da ve sadece dünyadaki %30’luk neptünyum Amerika’nýn rezervlerinde. Amaaa, adamlar uyanýk. Senede 4 katrilyon dolar para kazanýyorlar bu rezervi iþleyip roket yakýtý haline getirerek. Biz ne yaptýk Sabancý Üniversitesi olarak? Boþ durmadýk tabi. Neptünyum ile büyüyen bir süper nesil çim yetiþtirdik. Genetik kodlarýyla oynadýk, kurcaladýk, bozduk,bu çimleri yapmayý baþardýk. Þimdi bu özel yapým çimler, içerdikleri özel enzimlerle neptünyumu emerek internete çeviriyorlar. Bu iþlemlerin patentini aldýk ve patenti çelik kasada saklýyoruz. Yakýnda çimlerde elektrik de üreticez . Onu da pýrasaryum elementini uydurunca proje olarak sizlerin beðenisine sunacaðýz. ♦ Gölün ordaki fýskýyeyi kim açýp kapatýyor? Bizzat rektörümüz açýp kapatýyor. Masasýnýn altýnda bir düðme var. Hani þu çay istemek için bastýðý düðmenin yanýnda var ya bir tane… Hah iþte o!… Misafirleri gelince hooop açýyor düðmeyi, foþur foþur þelaleler akýyor; fýskiyeler gürlüyor. i h t i y a c ý n ý karþýlýyorlar. 24 saat hizmet var, ekmek musaf ne yapsýn beni yalan söylüyorsam. ♦ Mutfakta yemek yapacaktým, mikrodalganýn içinde mis gibi bir tavuk buldum. Çaktýrmadan yesem yadýrganýr mýyým? Birlikte yaratmak ve geliþtirmek felsefesi dahilinde o yemeði birisi senin için p i þ i r m i þ olabilir. Ayrýca bulduðun her þey senindir, bulamadýklarýn ise artýk senin olmayabilir. ♦ Acil divx filme ihtiyacým var, kimi aramalýyým? Kesinlikle beni deðil! 9988’den çaðrý merkezine bir mesaj býrakýyorsun. Anýnda onlar bir ekip gönderip film 11 sanat&manat sünema gülayþem þerbetçi Sinema, tiyatro ve diðer sahne sanatlarýnýn filleri! Biraz bu sahnelerin seyircisini kurcalamaya ne dersiniz? Seyirci psikolojisi çok derindir ama þimdilik sadece þunlarý paylaþmak istiyoruz ey okur!: ♦Hýþýrdama - huþurdama ♦Geniz temizleme ve öksürük stoklama psikolojisi Eh, anca. Baþlayalým. Sinema salonlarýnda yerleþme faslýnýn ardýndan mýsýrlarýn poþetleri haþur huþur açýlýr, kutulara konur. Bazý sinemalarda son 4-5 yýla kadar hýþýrdayan poþetleri kutularýyla birlikte veriyorlardý ki mýsýrý kutulara dolduralým, insanlarý germeyelim diye; ama nedense bunu çözememiþ olan birçoklarýmýz kutuyu ve poþeti içiçe olmak suretiyle birlikte kullanmakta uzun bi zaman direttiler. Nihayet, artýk sessiz kutu, mýsýr ve içeceðimizle mutluyuz! Yine de bu mutluluða da göz dikenler vardýr elbet...Bir sahneyi bile kaçýrmaya tahammül edemeyen sinefiller filme konsantre olana dek aðýz þapýrdamalarýna, mýsýrlarý avuçlayan ellere kulak kesilirler. Sesin geldiði koordinatlarý belirler ve gerektiðinde uyarmak için nereye yöneleceklerini saptarlar. Diðer izleyiciler yiyecekleriyle koltuklarýna iyice kurulana dek de bir türlü huzura eriþemezler. Aðýz þapýrdamalarý ise tamamiyle dünyevi 12 bir sorundur ki alýþmaktan baþka çareniz yoktur. Aksi takdirde delirirsiniz. Bir an olur ki tüm o þapýrdamalar Malkovich Malkovich Malkovich Malkovich Malkovich (izleyiniz Being John Malkovich) tadýnda beyninizi sarar ve film zevkinizi yerle bir ediverir. Aslýnda her zaman, her yerde problemdir; sýrf sinemada deðil. Eðer hýþýrdamalar(mýsýr olsun, alýþveriþ ertesi sinema keyfinde diz dibine sýkýþtýrýlan torbalar olsun...) sinefilleri tatmin edecek kadar dinmediyse; filmin ilerleyen dakikalarýnda arkaya dönüp uyarýcý kesiþmelerle ya da öne eðilip ýhým ýhým öhm gibisinden homurdanmalarla sesi kesmeye yönelik mesajlar verilir. Bazen iþe yarar; çoðu zaman da yaramaz. Gelelim geniz temizleme ve öksürük stoklama psikolojisine. Etraftan cýkcýklanma ve sinir bakýþlara maruz kalma paranoyasýndaki seyircilerin korkulu rüyasýdýr öksürük krizleri. Bu yüzdendir ki bu tür seyirciler en çok "vurdulu kýrdýlý" yani rahatça konuþup geniz ihtiyaçlarýný karþýlayabildikleri gürültülü filmeri severler. Ne kadar yüksek ses olursa olsun senkronize öksürükler yine de öksüren seyircinin çevresindekileri çýldýrtmak için yeterlidir. Yine de örtbas edilmesi kolaydýr ve stok yapmaya lüzum yoktur. Öksürük stoklamak da neyin nesidir? Bu yönteme aksiyon olmayan sessiz sakin filmlerde baþvurulur. Seyirci aleminin büyük çoðunluðu bu konuda çok baþarýlýdýr. Filmin öksürülececek, burun çekilecek ve geniz ihtiyaçlarýný giderecek anlarý öyle güzel olsun sahneden olsun her yüksek volümdeki ses; kýpýrdanýp yeni pozisyona geçmek, konsantre bozulmuþ ise ya da film baymýþsa telefonda cevapsýz/mesaj var mý kontrol etmek ve de iþte en sýkýntý verici doðal ihtiyaçlarý gidermekte ilaç gibidir. Sinefiller bilir ki her dramatik, romantik uzun sahnelerin ardýndan çiçekli böcekli, neþeli þarkýlar saçan sahneler gelip seyircilerin kasýldýðý moddan çýkýp rahatlamasýný saðlar. Böyle olmayan filmler de vardýr elbet. Tiyatro gibi canlý performanslarda ise dekor/perde deðiþimlerinde bu anlattýklarýmý rahatlýkla gözlemleyebilirsiniz. Bir de bu öksürükler ve alkýþlar sürü psikoloji tadýnda salona yayýlýr. Öksürmeyeceðiniz, "mhhm-mmhhmm"lamayacaðýnýz yoksa bile "þimdiden öksüreyim de sonra tutacam diye boðulmayayým" psikolojisi midir nedir bütün seyirciler illa ki bi ses çýkarýr. Alkýþlar da koltuklarýn belirli bir sýrasýndan baþlar ve yayýlýr. Ayrýca tiyatro, opera veya resitallerde (yani seyircilerin galeyana gelip de sabit bir alkýþ ritmi tutturmakta zorlansalar bile sanatçýya eþlik ettikleri konserler dýþýnda), gösterinin bitiminde sanatçýlarýn selamýný beklemeksizin her perdede ya da þarký bitimlerinde çýrpýlan eller benim gibi diðer"---fil"leri de uyuz ediyor mu acaba? yakalarlar ki...Sanki bir otogeniz-burun mekanizmazý vardýr, öylesine yani...Sinemayý bir yana koyarsak diðer sahne sanatlarýnda alkýþ bölümü bu gibi ihtiyaçlar için en idealdir! Sinemada alkýþ yok mudur? Vardýr. Kendini iyice kaptýrýp filmin kahramanlarýnýn mutlu sonlarýnda alkýþ kopabilir; ya da bazý sahnelerde kendilerinden bir þeyler bulan duyarlý seyirciler de alkýþlayabilir. Kýsacasý seyirciden Bir dahaki sefere; Telefon terörü Bonus kafalar Salak makinistler Bahþiþ delisi "fener"liler Siz de yukardakilerden birisiniz; biliyoruz... :) 13 sanat&manat derguera Duman grubunun gerçek yüzü ve konser kasedi incelemesi Duman hayraný olupta konserlerini kaçýran insanlara adanmýþ bir kaset.Yani eðer duman hayraný olupta konserine gitmiþseniz kaseti alamazsýnýz. Duman hayraný deðilseniz alabilirsiniz ama zaten almassýnýz. Farklý yerlerde verdikleri konserlerden derleme yapan grup normalde kasetlerinde daha önce seslendirmedikleri þarkýlar da koymuþlar ( Özdemir Erdoðan aðabeymizden Gurbet , Müslüm babamýzdan Olmadý yar , Ve ne üdüðü belirsiz olan bir þahýstan Çile Bülbülüm. Ben size konserlerini anlatýyým siz kaseti anlayýn çünkü aynýsý nerdeyse. Dzzt brshhh Hödühödö(deðiþime uðrayan yazarýn çýkardýðý ses efekti).Bu Duman grubu hakkaten bi iþe yaramaz pis iþlerle uðraþan 3-4 gencin sokakta ‘’papaz kaçtý vale atladý ulan durun kýz altta kaldý!!!’’ ismini verdikleri kaðýt oyununu oynarken tanýþmasý ile müzik dünyasýna adým atmýþtýr. Bu beyinden mahrum insan topluluðu ‘’ulen biz kaset te çýkarýrýz diy ip bu lafý ettikten 2 gün sonra ilk kasetlerini çýkarmýþlardýr. Þimdi kendilerini biraz uzaktan tanýyalým. 14 utku mevlütoðlu Mikrofunun baþýnda her zaman ki gibi Kaan Tangöze var. Kaan ilk þarkýdan kusma hazýrlýklarýna baþlýyor. Her þarkýda kusucak gibi olurken kendini tutuyor ama artýk ‘’Halimiz Duman’’adlý nadide eserlerine sýra geldiðinde hakkaten hali duman oluyor ,dayanamýyor ve bütün içindekileri boþaltýyor. Bu sýrada aðzýndan çýkan bezelye tanelerini rahatça ayýrt edebiliyoruz. Buradan da konserden önce bezelye yediðini anlýyoruz. Ayrýca bu sefer uyuþturucuyu da fazla kaçýrmýþ. Konserin sonuna doðru daha fazla dayanamayýp yýðýlýyor yere .Zaten hep diyordu bana ,’’abi bu sefer rekor kýrýcam’’ diye . Sonradan Sezen’le beraber (Aksu olan) hastaneye ziyaretine gittiðimizde öðrendik ki konserden önce 46 saat uyuþturucu çekmiþ. Neyse gelelim gitara .Türkiye’nin önemli playboylarýndan Batuhan Mutlugil gitar ve geri vokal görevini üstlenmiþ.Bu çoçuk çapkýnlýkta sýnýr tanýmýyor her akþam farklý meyhane de farklý bayanlarla geziyor yani kendisi pek iþe yaramaz. Grubun en kazma görünümlü insaný Ali Barokas’ a ise basývermiþler.Ehem yani bass gitarý vermiþler. Kendisi tam bir odundur .Dans etmeyi bilmediði gibi elinde gitarý varken dans etmeye çalýþýnca ortaya trajikomik enstantaneler (oha!) çýkýyor .( Bkz. Her þeyi yak klip). Ayrýca bunlarýn dýþýnda kendisinin Mafya ile iliþkisi olduðu da biliniyor.Yani bu arkadaþýmýzda çok saðlam ayak sayýlmaz.Geldik bateriye.Sadece kaset kayýtlarýnda ve konserlerde eþlik eden Alen Konakoðlu’yu bateride görüyoruz.Bu çocuða lafým yok kendisi çok iyi bir insandýr benim kardeþimdir hiç öyle pis iþlerle alakasý da yoktur. Duman grubu aslýnda bir bateriste sahip olmadýðý için bu çocuðu resmen kullanýyor . Kaç kere dedim Limp Bizkit ‘in bateriste ihtiyacý var gel seni oraya gönderiyim eðitimini orda ,yurtdýþýnda tamamla diye ama dinlemedi beni .Dolayýsýyla kendisi salaktýr biraz. Ve gördüðünüz gibi Duman grubundaki insanlarýn hepsi bir iþe yaramaz boþbeleþ! insanlardýr. Gerçek yüzleri budur .Halk onlarý niye sevmektedir bilinmez .Her ne kadar harika þarkýlar yapsalarda , konserlerinde süper gaza getirselerde , çok deðiþik bir sound’a sahip olup Türkiye’yi rock müzik te temsil eden belki de en kaliteli grup olsalarda ve ve ve yukarda yazdýklarýmýn hiç biri doðru olmasa da , yine de onlarý sevmemeliyiz. Duke Nukem Forever Faciasý ve yapýmcýlarýyla röportaj Biliyorsunuzdur Duke Nukem 3D ile oyun dünyasýnda çok iyi bir patlama yapmýþtý.Özellikle içinde bulundurduðu mizah unsuru ile. Argo sözler küfürler bel altý espriler güzel ve çýplak bayanlar bulundurur du içinde. Ee tabi sonra yapýmcýlar oyunun devamý olan Duke Nukem Forever üzerinde çalýþmaya baþladýlar.Ama oyun 6 yýldýr çýkamadý Biz de merak ettik Gittik Amerika’ya 3D Realms firmasýnýn kapýsýný çalmaya . Los Angeles’a vardýðýmýzda etrafta bi kutlama vardý.Kalabalýða sorduk neyi kutluyosunuz diye.Aradan çýkan yaklaþýk 90 yaþlarýnda bir dede Duke Nukem Forever’ýn duyurulduktan sonra 7.cýkamayýþ yýlýný kutladýklarýný belirtti .Demesi ile yere yýðýlmasý bir oldu .Heralde kalpten gitmiþti. Neyse kutlamalarda geçirecek boþ vaktimiz yoktu.Atladýk arabamýza firmanýn binasýnýn oraya gittik.Etraf çok tenhaydý kimsecikler yoktu etrafta . Binanýn kapýsýný açtýk girdik içeri .Ben ‘Heloooo’ diye baðýrdým.Zaten hep özenirdim filmlerde böyle baðýranlara.Mekan resmen terkedilmiþti. Ýçerden bi adam çýktý, saç sakal karýþmýþ yaþlý sayýlabilecek bir amca ‘’ne iþiniz var burada’’ dedi.Röportaj yapmaya geldiðimizi belirttikten sonra þok bir cevapla karþýlaþtýk. Amca ‘’buraya 4 yýldýr benden baþka kimse ayak basmadý.Firma çalýþanlarý terk ettiler burayý býraktýlar iþi ‘’ dedi .O zaman biz de sizle röportaj yapalým dedik.Kabul etti.Ve iþte siz okurlarýmýza bu kýsa! röportajý hiç deðiþtirmeden ,orijinal haliyle sunuyoruz. 15 Biz:Hi Adam:Hello Biz:Hello Adam:Hi B:Do you know something about Duke Nukem forever. A:No B:Hmm… Well then is this game going to be released after 7 seven years A:Yes B:Who are you?? A: I’m the creator of mat.. sorry duke nukem B:thanks see you later.. A:Hey where are you going you forgot your .....hedehödö.... Biz adam duke nukem’in yaratýcýsýyým dediðinden itibaren deli olduðunu anladýk ve kaçmaya baþladýk. Ýþte bir maceramýz da böyle son buldu. Bunlarý Biliyor muydunuz? Kola ile ekspresso nun beraber çok iyi gittiðini (isim vermiycem dünya üzerindeki herhangi biri olabilir)... 16 Aragorn’un aslýnda top olduðunu... Ýsmet Ýnönü’nün kaymakamý görünce ayaða kalktýðýný (bir daha okumayýn :p )... Bu derginin aslýnda bütün yazýlarýný Kerem Koç’la Alp Yanýk’ýn yazdýðýný ve yazar sayýsý fazla gözüksün diye her yazýnýn altýna farklý bir isim koyduklarýný... Yazýlarýný son gün bile vermeyen insanlarýn.”Salla ya en fazla dergiden kovarlar .ikecek deðiller ya” þeklinde laflarla kendilerini avuttuklarýný... Bu sayýlýk bu kadar. Dergimizi beðenirsiniz umarým. Gerçekten de Türkiye’de mizah dergileri arasýnda ayrý bir yerimiz olucak eðer baþarabilirsek. Mizah dergisi olarak sadece karikatür dergilerini barýndýran bir piyasa da mizaha yeni bir soluk katmayý planlýyoruz. Ýþimiz zor ama baþarýcak bir ekibimiz var . Hadin kalýnn saðlýcakla... Ha bu arada , Allah sonumuzu hayretsin… sanat&manat faruk nafýz çamlýbel o l s a y tda h iýr m akay Yar Duvarlarý Yaðýz atlar kiþnedi, meþin kýrbaç sakladý Bir dakika! Benimki yerinde durakladý Neden sonra sarsýldý altýmdaki güzel yar, Gözlerimin önünden geçti abazan yýllar... Bu ýslaklýkla uzayan, dönen kývrýlan yollar, Uykuya varmýþ gibi görünen yýlan yollar. “Baþýný kaldýr, boþluðu doldur!” diyordu. Gökler bulutlanýyor, rüzgâr serinliyordu. gurbeti gönlümle duya duya, yolundan milli ortamlara! benzeyen ilk acý, ilk ayrýlýk! yaktýðý ateþle hava ýlýk, Serpilmeye baþladý bir rüzgâr ince ince, Son yokuþ noktasýndan düzlüðe çevrilince Nihayetsiz bir çýðlýk aðarttý benzimizi Yollar sulana sulana baðladý bizi Gök sarý, toprak sarý, çýplak kýzlar sarý... Ýçimde zincirlenen kýllý Toros hayvaný, Önde uzun bir kýþýn soldurduðu etekler, Sonra dönen, dönerken inleyen melekler... Millilik beni muttasýl çekiyordu kendine Yol, hep yol, daima yol... bitmiyor düzlük yine. Ne civarda bir dergi var, ne bir porno sitenin hayali “Bâkir mi ölücen?” diyor insana, yolun hali Gidiyorum, Abazanlýk Ýlk sevgiye Yüreðimin Ellerim takýlýrken kýzýn saçýna Asýldý benimki hafiften yamacýna, Her tarafta ürkeklik, her tarafta ýssýzlýk, Yalnýz onun dudaðýnda bir ýslaklýk Sabancý’nýn etrafý kalýn, yüksek duvar Þu alemde yedi erkeðe üç kýz var, kime yarar Tahir diyor ki, ak alemlere, açýl! Yok ben gitmem diyorsan, otur laptopunun baþýnda takýl! 17 sanat&manat fotoroman gökay akdoðan 18 19 20 hoca üfürükleri u n a m o r p l a t o n ilaqle nua e Platoniklik Cümlemizden Uzak Dura! Bu ilk sayýmýzda konumuz neredeyse her þiirin, kitabýn ilham kaynaðý, özellikle baharýn gelmesi ve havalarýn ýsýnmasýyla herkesin dilinde olan “aþk” ! Aþkýn türlü türlü çeþidi var. Ama bu ayki konumuz: Platonik aþk. Diðer türlere göre ne kadar küçümsense de platonik aþk da bir nevi aþk, hem de çok acý veren cinsinden. Birçok platonik aþk durumlarý var tabii.. Ama en sýk rastlanan ünlülere duyulan aþýrý hayranlýðýn aþka dönüþmesi. Mesela benim Joshua Jackson hayranlýðým.J Onunla tanýþmak için kurduðum hayalleri düþününce gülüyorum hala.. Sonra zevkler ve renkler deðiþtikçe hayaller de deðiþiyor tabii.. Ünlü aþklarý bir tarafa, bir de her gün gördüðün birine, ulaþýlabilene yaþadýðýn aþk var ki, o daha bir farklý. Okulda, yazlýkta , oturduðun çevrede, ayný apartmanda.. Onu ilk gördüðün an asla çýkmaz aklýndan. Uzaktan görürsün, o tatlý gülümsemesini, anlamlý bakýþlarýný... Ah iþte tam benim aradýðým insan dersin. Ona bakmaya doyamazsýn.Arkadaþlar arasýnda en çok konuþulan konudur o.. Sürekli takip edersin. Koþuþturma içinde geçmeye baþlar yaþamýn. “Sabah þuraya gitti! ” , “Akþam þunu yaptý! ”, “ Onun gittiði yere gitmem gerek!” vs. Onun hakkýnda ne var ne yoksa öðrenmeye çalýþýrsýn. Ev telefonunu, cep telefonunu bulursun..Burcundan annesinin adýna kadar belki de her türlü gereksiz bilgi elindedir. Adýna özel þiirler yazarsýn, sürekli onu düþünürsün. Asýl kötü tarafý bu kiþinin sevgilisi varsa baþlar! Önceleri kurulan hayallerde o sevgilinin yerinde olunduðu düþünülür. Ama sonra bu düþünce deðiþir ve kýza (cinsiyete göre erkek de olurJ) karþý nefret hissedilmeye baþlanýr. Artýk o kýzdan nefret eden bir grup vardýr! Hatta kýza türlü tuzaklar kurulur, kýzý sevgilisinden ayýrmak için çareler düþünülür... Aslýnda olayý bir de öbür taraftan bakýlýnca aþýk olunan taraf da bir kurbandýr. Arkasýnda onu sürekli takip eden bir grup insan vardýr, ne yaptýðý sürekli araþtýrýlýr. Bu yüzden hem düþtüðü tarafa hem de kýza gýcýk olmaya baþlama ihtimali yüksektir. Bazen sevilen taraf kuþlardan öðrenir haberi havaya girer, size karþýlýk verir.. Ama belki de o hayatýnýn þoku olur sana.. Meðer konuþtuðun zaman hiç de hayallerindeki gibi deðiþmiþ, hiç sana uymuyormuþ! Konuþunca karizmasý falan kalmýyormuþ..Þuymuþ buymuþ.. En iyisi hiç platonik aþka tutulmamak, gerçi iki tarafýn da birbirine aþýk olduðu, çok mutlu olduðu durumlar da var tabii de... Neyse ben keseyim artýk, bu sayýlýk bu kadar… Ne diyeyim Aþkla kalýn ama mümkünse platonik olmasýn! 21 hoca üfürükleri cilt tipinize göre aþk hayatýnýz ercan “esquire” oðuz Cilt Tipinize gore aþk hayatýnýz? Sevgili Pýrasa okuyucularý bu bölümümüzde cildinizin derinliklerine inerek aþk hayatýnýz konusunda fikir edinmenizi saðlayacak bir test hazýrladýk sizler için buyrun bakalým: 3. Gözeneklerinizin belirginliði yani görünürlüðü ne durumda? a) c) d) O kadar belirgin ki yüzümü yýkarken vücudumun su ihtiyacýný da karþýlýyorum T bölgesinde biraz varlar oraya da bant yapýþtýrýyorum hava kaçýrmýyor Yok ya kevgir miyiz be kardeþim ne gözeneði Hiçbiri b) Öncelikle cilt tipiniz hakkýnda fikir edinmek amacýyla aþaðýdaki sorularý lütfen eksiksiz ve objektif olarak yanýtlayýnýz 1. Aynaya ne sýklýkla bakýyorsunuz? 4. Cildinizde pullanma ya da pütürlülük olur mu? a) b) c) d) Çok sýklýkla Az ama öz Eskiden ayna mý varmýþ Hiçbiri a) c) d) Ewt hatta bazen balýk adam geyiði yapýyor arkadaþlar ehehe Geçenlerde dövme yaptýrtýkdan sonra pullanmýþtým galiba Taþ gibidir benim cildim ne pullanmasý Hiçbiri 5. Yüzünüzde hiç yaðlanma olur mu? a) b) c) Oluo ewt ama yýkayýnca geçiyor Kolestrolüm yüksek çýkmýþtý geçenlerde Zeytinyaðý gibi üste çýkmam ben senin gibi 2. a) b) c) d) 22 Cildinizde siyah noktalara ve sivilcelere rastlýyor musunuz? Çok fazla ooluo ewt Yok cnm hiç izin vermem hemen patlatýrým Erkek öle noktalý moktalý oolmaz Hiçbiri b) d) 6. a) b) c) d) Hiçbiri Cildinizde çizgiler oolur mu? Olur mu deðil zaten vardý nasý yani? Gülünce çizgili defter gibi oluom: Geçenlerde kavgada falçata yemiþtim baþka da çiziðim yok evvelallah Hiçbiri 7. Cildinizi gergin ve kuru hissettiðiniz oldu mu? a) Ewt her zaman oluyor ama ne kullansam geçmiyor Yýkadýktan sonra yaðlýyorum biþiciðim kalmýo: Olmuyo da sen biraz daha soru sorarsan iyice gerilecem Hiçbiri b) c) d) 8. Cildinizin rengini deðiþtirmek istediðiniz oluyor mu? a) b) c) Olmaz mý? Keþke deðiþebilse… Makyaj malzemeleri ne güne duruyor? Metroseksüel miyim lan ben! Ýþim olmaz öyle þeylerle… Hiçbiri D) Deðerlendirme Sorunlu cilt tipi; Eðer genellikle a þýkkýný iþaretlediyseniz ciddi cilt problemleriniz var demektir. Acilen bir cildiyeciye baþvurmanýz gerekiyor aþk hayatýnýz hakkýnda yorum bile yapmak istemiyorum bu suratla size kimse bakmaz Geyik Cilt tipi; Çoðunlukla b þýkkýný iþaretlediyseniz; Cildinizde fazla bir probleminiz olmamakla birlikte aþýrý ciddiyetsiz bir karaktere sahipsiniz. Bu da aþk hayatýnýza yansýmakta ve yaþadýðnýz birliktelikler sizin bu huyunuz yüzünden kýsa süreli olmakta. Biraz ciddiyet Taþ fýrýn Cilt tipi C þýkký fazlalýðý olanlar;Cildinizin herhangi bir problemi olmadýðýný zannetseniz de yoðun bakým a ihtiyacýnýz var ve özellikle günlük bakým kremi kullanmalýsýnýz. Aþk hayatýnýzda ise genelde sert ve itici bir tavýr sergiliyorsunuz daha anlayýþlý ve duyarlý olmaya davet ediyorum sizi Hiçbiþeye benzemeyen cilt tipi Hiçbiri; Sizin cildiniz konusunda anlaþýlmaz bir durum söz konusu bilim adamlarý henüz sizin cildinize uygun bir bakým ürünü geliþtirmediler. Ýliþkilerini kendi haline býrakýn siz bu kafayla adam olmazsýnýz 23 hoca üfürükleri 14 þubat psikolojisi ayþecik ve alpella 14 þubat denilen þu mübarek gün, aslýnda 365 günden herhangi bir tanesi gibi gayet normaldir, abartýlacak bir þey yoktur. Ancak gönlü aþk dolu, ciðerleri sevgi kokan bünyeler bu güne özel anlamlar yüklemiþler ve hala yüklemektedirler. Sevgili okurlar bugün çýlgýnca bu psikolojiyi irdeleyeceðiz, hayatýnda hiç 14 þubat kutlamamýþ olanlarý yüceltecek, kutlayanlarý yerin dibine sokacaðýz. 14 þubat bu yazýnýn ardýndan bir “matem günü”, efendime söyliyim bir “titreyip kendine gelme bayramý” ilan edilecek insanlar gerçeðin acý yüzü ile karþýlaþýp aldýklarý kýrmýzý hapý hazmedecekler. Sevgililer günü denilen iðrenç günde tüm dünya çýlgýnlar gibi alýþveriþ yaparlar. Bugün dükkanlar sene içinde hiç kazanmadýklarý kadar para kazanýr, abidik gubidik ne kadar ellerinde kalmýþ biblo, yastýk, zart zurt varsa kakalarlar. Bu biblolar yastýklar yapma çiçekler tamamen Çin ve Tayvan malý olup uzak doðulu çekik gözlü kardeþlerimizin aslýnda ne kadar da açýk gözlü ve uyanýk olduklarýný bize bas bas baðýrýr. Ancak anlamak mümkün mü, hiç idrak edebilir mi beyin hücresine aþk dolmuþ bir vücut bu tarz önemli detaylarý? Alýþveriþten girdik alýþveriþten devam edelim. Þimdi yeni nesil çok garip, pek dejenere olmuþ. Bayramlarda gidip büyüklerinin elini öpmeyi yük gören bünyeler sanki bir vazifeymiþ gibi bu günü en büyük 24 bayramlardan biri gibi kutlarlar. Her tarafta kýrmýzý renk, her tarafta keyifsiz süslemeler, bayaðý söylemler, itici tipler cirit atar, at koþturur. O esnada kusmakla meþgul olmayanlar dikkat edeceklerdir ki bu kýrmýzý renkler bu þekilsiz kalpli biblolar gönlü sevgi ile sulanmýþ bünyeler için hiç de iðrenç gelmemektedir. “Berktuuuuunnççç bana kalpli don alsanaaaaaa” sesini duyun bir kere… Ýþte o Berktunç kiþisi o kadar beyin hücrelerini kullanmayacak kadar yorgundur ki “aþkýýýýmm tabeee alýrým” diye bir tepki vermektedir. Efendim þimdi terbiye sýnýrlarýný aþmadan bu olayý irdelemek çok zor olacak, ama toplumun gözünü açabilmemiz, aydýnlanma yaþatabilmemiz için buradan yüksek sesle söylüyorum Berktunç’a: ulen dallama hiç insan kalpleri kukusuna sürebilen, boklu kýçýna kalp giyen bir kýzla beraber olabilir mi? Ne kadar mutlu olabilirsin o kalplerle cinsel iliþkiye girerken? (bakýnýz terbiye sýnýrýmý korumaya çalýþýyorum, gördüðünüz üzere) Biraz daha kurcalayalým iyi malzeme çýktý buradan. Efendim, þimdi verdiðimiz çeþitli örneklerde görüldüðü üzere sevgililer günü hedesi bir alýþveriþ manyaklýðýndan ibaret. Bu alýþveriþ manyaklýðýnýn sebebi ise pek tabi ki “sevgisini madde ile belli etmek”ten öte bir “sevgi iletimi repertuarý”na sahip olmayan yeni nesildir. Bugün illa ki kutlanacaksa, anayasada yazýyorsa, devletin bütünlüðü ve egemenli için gerekli, hayýrlý bir sevgili olmak için zorunlu ise o zaman bunun illa ki bir maddeye baðlanmasýnýn sebebi nadir? Yok efendim yine bu þiddetli sevgi görgüsüzlüðünü yaþamadan yarým kalmaktadýr iliþkiler. Farzý mahal sevgililer birbirlerine en güzelinden birer þiir okusalar, hoþlarýna gidecek bir kaç söz söyleseler, resim çizseler, tahterevalliye beraber binip ayný kaptan yemek yeseler daha az mý romantik olacaktýr? Hayýr, katiyen… üstüne üstük yapmýþ olanlar bilir ki sevgiliye söylenilen güzel bir söz eðer ki sevgilinin beyin hücreleri iltihaplý deðilse on Porsche 911 hediye etmiþ gücünde etki edecektir… Abartmýþ olabilirim, yani þimdi bir an için düþündüm de bir Porsche araba için bu yazdýklarýmý yalanlayabilirim sanýrým. Konuya dönelim, sevgiliye bir þiir okumak yeterliyken nedendir bu alýþveriþ hadisesi? Sorunun cevabý çok basit efendim, “bana bunu sevgilim aldý” diyebilmek için var o hediyeler, bu dangalak sevgililer günü hadisesinin tamamý. “Sahip olma”yý sadece madde boyutunda algýlayan bu yarým akýllýlar birbirleri ile sidik yarýþtýrýrlar çoðu zaman “benim sevgilim senin sevgilinden daha güzel hediye aldý bana” diye. Ýþbu sebepten ötürü hele ki sevgililer günü sessiz sakin normal bir gün gibi geçirmeye kalkýn! Ýþte o an hayatýnýzýn hatasýný yaparsýnýz. Sizden o gün için arkadaþlarýna hava atmak için malzeme bekleyen sevgiliyi eli boþ býrakýrsanýz, bir þiirle veya izmir marþýyla gönderirseniz iþte o iliþki çatýrdar, kýtýrdar. “Artýk beni sevmiyosaaaaannn, hayvansýaaaann” faslýný geçen sevgili bir sonraki basamak olan “öküz olmayan sevgili istiyoruaaaaam” level’ýna atlar. Sýrf bu aleni saçma gün býkkýnlýk getirdiði için biricik sevgilinizden ayrýlma safhasýna bile girebilirsiniz. Sevgililer günü mallýðýný mallýk yapan diðer bir þey de sevgililerin kendi içlerinde birbirleri ile sidik yarýþtýrmasýdýr. Bu sidik yarýþtýrma hadisesi aslýnda akademisyenler ve oyun teorisyenleri tarafýndan incelenmelidir. Görüldüðü üzere sevgililer günü insan beynini süngere çeviren, vakit harcatan bir hadisedir, her sevgililer gününde altta kalmamak için yarýþan sevgililer dükkan sahiplerini zengin etmekte lakin kendilerini tatmin edememektedirler. Sözümü balla noktalarken bir açýklama yapmam gerek: 365 gün’den bir tanesi olan 14 þubat’a bu kadar kin kusmamýn sebebi ise kesinlikle bu günü hiç kutlayamamýþ olduðum gerçeði deðildir, yanlýþ anlaþýlma olmasýn. Bilakis sevgili sahip olduðum günlerden biri buna denk gelmiþ olsaydý kalpli don isteyen sevgilinin üstüne kusardým. Bu günde tüm insanlýk sevgi ishaline tutulmuþ aþk sýçarken bu boka batmaya pek niyetim yok. Aklý olan bu günde gider evine, göbeðindeki pamuklarý ayýklarken çarkýfelek izler, hayatýn anlamý budur. 25 zihin açýcýlar þarlok niyazi ahmet özcan nergiz Þarlok Niyazi bir sonraki gün yapacaðý soruþturma için dikkatini toplamaya çalýþýyordu.Ama ay sonunu nasýl getireceðini düþünmekten bir türlü konsantre olamýyordu. Ýçten içe hayýflanmaya baþladý. “Ulan bok mu vardý sanki dedektif olacak, doðru düzgün bir iþin olsaydý fena mý olurdu?! Ne bileyim yani þöyle ufak bir þarküterin olsaydý, ya da memur olsaydýn da düzenli bir gelirin olsaydý, sigortan olsaydý...Þu hale bak ne gelen var ne giden! Pipoya tütün alacak para bile kalmadý. Mahalledeki karýlarý kocasýyla birbirine düþürüp müþteri kazanayým diye aramaktan alýþkanlýk mý oldu ne, ismimi soranlara yanlýþlýkla bir dost deyip duruyorum. Ayrýca telefonun borcu da tavana vurdu. Ulan hem silahsýz dedektif mi olurmuþ, görülmemiþ þey! Neyse bu mantar tabancasýyla biraz daha idare edecez artýk...” O sýrada kapý açýldý ve odaya yardýmcýsý Dr.Vatcan girdi. Þapkasýný askýlýða taktýktan sonra Niyazi’ye doðru aðýr adýmlarla yaklaþtý.”Merhaba Niyazi Abi ne yaptýn? Yarinki soruþturmaya hazýr mýsýn?” Þarlok, yarasýna tuz basar gibi kasýla kasýla 26 giren bu adama ne kadar sinir olduðunu bir kez daha farketti.”Tabi senin tuzun kuru, okumuþ doktor olmuþ adamsýn keyfin yerinde... Arada bulduðun bu iþler de olmasa biz de zýçtýk ya neyse..” “Efendim Niyazi Abi bir þey mi dedin ?” “Yok yok, nerdeyse tamam dedim birkaç saate hazýr olurum..” “Ne birkaç saat mi, sen yine okumamýþsýn anlaþýlan?!” “Okuduk dedikya uzatma!” “Tamam abi uzatmam.. (mýrýldanarak) Neyse köprüyü geçene kadar dayý diycez..” “Ne dedin ?” “Dayý dedim... Vallahi dayý adamsýn Niyazi abi hiçbir suçlu duramaz karþýnda.” “Öyleyiz evelallah. Þimdi mümkünse beni yalnýz býrak çalýþmam lazým.” “Tamam, yarýn görüþürüz abi. Ben, seni almaya gelirim. Soðuk hava deposuna, iþte olay mahaline gitmeden önce.” “Okey” “Durex” “Ne diyosun Vatcan?!” “Þaka abi, þaka! Kýzma ya...” —Bir sonraki gün... Vatcan arabanýn anahtarlarýný cebinden çýkardý ve Þarlok’a uzattý. “Al abi istersen, bugün sen kullan.” “Yok hayýr, bugün olmaz, konsantre olmam lazým gidene kadar.” “Peki abi nasýl istersen.” “Sen bana olaydan bahset biraz.” “Esenlerde bir soðuk hava deposunun bekçisi öldürülmüþ.” “Ee, kim öldürmüþ ?” “Abi bilsek orda ne iþimiz var ?” “ D o ð r u söylüyosun, peki bizi kim çaðýrdý ?” “Fabrikanýn patronu Seyfi Bey, bekçiyi çok severmiþ,katilin bir an önce bulunup cezalandýrýlmasýný istiyor. En çok da iki apartman ötedeki kasaptan þüphelendiðini söyledi.” “Baþka kimler var ?” “Taþýma þirketinin þoförü, depo müdürü ve bir de olay gecesi bekçiyle konuþan emekli bir amca var, o mahallede oturan. Tabii, patron da orda bizi bekliyor.” “Hmmm... Koku almaya baþladým sanki.” “Anladým abi, tamam önce bir kebapçýya uðrarýz karnýný doyurursun, koku falan kalmaz, acýktýn sen yine.” “Okey” “Eros” “Vatcaaan...” “Þaka abi, þaka! Kýzma ya...” —Soðuk hava deposunda... Þarlok, herkesi depo müdürünün odasýndaki masaya toplamýþ kendisi de masa etrafinda tüm ortama hakim adýmlarla dolaþarak sorular soruyordu. “Kasap hanginizdi ?” “Benim efem.” “Ýsminiz nedir?” “Esenler Þenþakraktamtakrak Aile Kasabý Keramüüü.” “Olay gecesi nerdeydiniz ve ne yapýyordunuz?” “Valla olay gecesü evümde oturmus, telvüzyon seyredeyoduuum.” “Ama görgü tanýklarý elinizde kanlý bir býçakla depodan çýktýðýnýzý söylemiþler..” “Aslýnda doðrudur efem.” 27 “Ee hani evinizdeydiniz ?” “Aslunda deðildim ben sizi denemek içün öyle dedüm, bakem dikkatiniz yerinde mi deyeee.” “Haa öyle desene. Peki siz müdür bey sizi sormalý.” “Ýyiyiz Allah’a Þükür geçinip gidiyoruz.” “Öyle deðil, o gece nerdeydiniz ?” “Haa o gece ve ondan önceki ve sonraki 1 aylýk süreçte ben izinliydim efendim.” “Ama nasýl olur bu kadar uzun izin olur mu ?” “Olur kardeþim bal gibi olur. Ulan ben 5 ay önce kovuldum beni buraya ne diye çaðýrýyonuz dalga geçer gibi..” “Vatcan ne diyo bu ?” “Pardon abi bi yanlýþlýk olacak herhalde.” “Neyse, ya sen Rahmi amca senin ne iþin var gecenin köründe sokaklarda?” “Evladým, sen benim hanýmý bilmezsin gece tutturdu fýndýk ezmesi isterim diye, ben de açýk bir þarküteri umuduyla düþtüm yola. O sýrada bizim Þevki’yi gördüm kitap okuyordu. ‘Selamýn aleyküm’ dedim. Cevap gelmedi. Ben de dalmýþ heralde deyip geçtim gittim. Meðerse, öldürüp kitap okuma süsü vermiþler.” “Peki siz þoför Osman Cezayemez, siz en son ne zaman gördünüz Þevki Bey’i ?” “Benim mesai aksam sekiz dedin mi biter abi. Þevki Abi, memleketten bi golf sopasý, bir de pinpon topu istemiþti, onu verdim, gittim evime.Bu arada kendisi iþle oyunu harmanlamayý baþarmýþ çok yüce bir insandý.” Tam o sýrada Þarlok’un aklýnda þimþekler çakmaya baþlamýþtý.Gözleri yakaladýðý ipucunun ateþiyle parladý.Deponun sahibi Seyfi’nin kendini tutamayýp 28 aðlamaya baþladýðýný farketti. Bir yandan da haykýrýyordu: “Lütfen bulun suçluyu Þarlok Bey oðlum! Ben, bu acýya dayanamam.” “Tamam Seyfi Bey ben suçluyu buldum.” Vatcan da Þarlok’la ayni þeyi düþünmüþ olacaktý ki hemen atýldý ve Seyfi Bey’i yakaladý. Þarlok arka cebinden çýkardýgý bir parça don lastiðini Seyfi Bey’in iki eline geçirerek çoçukken dayýsýndan öðrendiði gemici düðümüyle baðladý. “Vatcan bi ara hatýrlat da bir kelepçe alalým, böyle çok zor oluyor her seferinde...” “Olur abi..” Seyfi Bey ne yapacaðýný þaþýrmýþ adeta þok olmuþtu. “Durun büyük bir hata yapýyorsunuz ben suçsuzum.Ne yapýyorsunuz duruun!” “Hayýr Seyfi Bey! Herkesi aldatabilirsiniz, ama beni asla! Cezanýzý çekeceksiniz...” “Olamaz! Siz mükemmelsiniz! Nasýl anladýnýz? Ya, harbiden soruyorum.” “Yalakalýk istemez, Vatcan, arkadaþa haklarýný sayar mýsýn?” “Okey Abi” “Hayýr lan, Amor, puhahahahaa...” “Allah iyiliðini versin Niyazi Abi süper adamsýn valla.” Þarlok Niyazi yine çok zor bir soruþturmanýn altýndan baþarýyla kalkmasýný bilmiþti.Peki ama suçlunun Seyfi Bey olduðunu nerden anlamýþtý? Gelecek sayýmýza kadar bununla ilgili doðru senaryoyu yazabilenler arasýndan ma yapýlma mayacak olan çekiliþte, herkese Captain Black pipo tütünü hediye edilecektir.Cevaplarýnýzý bekliyoruz. zihin açýcýlar hezeyan köþesi Merhabalar,sevgili potensiyel kitlemiz...Öncelikle ilk sayýmýz olduðundan, köþemiz hakkýnda size ufak bilgiler vermek istiyoruz...Genelde köþemizde iki bölüm göreceksiniz ve bunlardan birini( geyik hikaye bölümünü) elimizden geldiðince sabit tutup, diðer bölümümüzü her ay konsept olarak deðiþtireceðiz. Hayatýnýzý güzelleþtirmeyi, yüzünüzü gülümsetmeyi, göbeðinizi büyütmeyi, göðüslerinizi küçültmeyi, gözünüzü bozmayý ve de sizleri psikolojik manyaklar yapmayý þiddetle arzularýz. Dünyamýzda yaþanan hezeyanlarý sizlere öðreteceðiz ve sizi sýnayacaðýz. Yazýlarýmýzý iyi takip etmenizi bekler,diler,rica ve istirham eder ve de gereðinin yapýlmasýný arz ederiz!... Uzun lafýn kýsasý, kýssadan hisseniz, özün sözü, yani kýsacasý felsefemiz: ‘Geyiði öldürene kadar GEYÝK yapmak!...’ Yani bu yazýlarýn analizini en iyi laboratuvarlarda, en iyi imkanlarla bile yapsanýz sonuçta bilim çaresiz kalacak ve elinizde sadece Dolly’nin kopyalanmasýnda yer alan bilgiler kadar önemsiz veriler olacaktýr. Hepsi bu... DEEPnot: Hiçbir yazýmýz akademik olmamakla birlikte yapmayacaðýmýz tek geyik, thesis statement ve topic sentence gibi geyiklerdir. Bölüm#1 - Okunasý , üzerinde düþünülmeyesi ve sorgulanmayasý mini bir hikaye!... bykush & kemanist SEVGÝ HEZEYANI Yüzyýllar önce, 1. Dünya Savaþý sýrasýnda, siz sýcak yataðýnýzda uyurkene hazin bir aþk hikayesi hoyrat esen rüzgarýn eþliðinde cereyan ediyordu. Avcý tilkinin peþinde, tilki tavuðun peþinde,tavuk týrtýlýn peþinde, týrtýl yapraðýn peþinde, yaprak da kendi iþinde gücündeykene, Ýrem ve Mert adýnda iki genç birbirinden habersiz þehrin iki ayrý ucunda yaþayýp gidiyorlardý... Turkcell tek baz istasyonuyla 100 metre çapýnda çekerkene bu iki gencin kominikasyon araçlarýyla buluþma olasýlýðý bir kedinin nankörlük etmeme ihtimali kadar biþeydi. Ama o gün, yýl 2003'ü gösterirkene bir supermarkette Ýrem Molped, Mert de mouse pad alýrkene ayný reyonun önünde kýçkýça çarpýþýrlar ve gözgöze gelirler. Bir kaç saniyelik kesiþmenin ardýndan Mert’in gözü, Ýrem’in taþ bacaklarýna doðru kayar. Mert’in salyalarýndan, Mert’in ne mal olduðunu anlayan Ýrem, ceylan gibi sýçrayarak bir melek gibi supermarketten dýþarý süzülür.Mert derin bir iç geçirdikten sonra þu hezeyan dolu sözleri sarfeder: -Anaaa!...Garýya bak nasýl da ceylan gibi sekiyii, der ve dýþardaki siyah 2015 model Porsche’siyle fakirhanesine doðru yola çýkar... Yýllar birbirini kovalar ve Mondoros Mütareke’si imzalanýr. Vatanýn her köþesi bifiil iþgal edilmiþ, bütün tersanelere girilmiþ, ordularý daðýtýlmýþ ve bütün Porsche’lere el konulmuþ, Mert geriye gecekondusu ve 29 Jet-skisiyle dýmdýzlak kalmýþtýr... Ýrem ise sýcak köþkünde üþümekte ve bunu bahane ederek de yanýndaki Ýngiliz komutana daha fazla sokulmaya baþlamýþtýr. Her an hizmetçi odasýna gidip üzerine rahat bir þeyler almaya meyillidir. Ýrem aþk deðil, aþna ve fiþne peþindedir. Onsekiz yaþýn vermiþ olduðu yorgunluktan dolayý Ýngiliz general’de ‘týk’ olmamasýna raðmen onbeþ gayrimeþru çocuðu vardýr. Ama Ýrem, dönüþü olmayan bir uçurumun eþiðindedir.Ýrem ya Ýngiliz komutaný elde edecek ya da kendini zemin kattan traplenle köþkün on altýncý katýna fýrlatarak intihar edecektir. Bu sýrada Mert boþ durmamaktadýr ve gecekondusundaki löptopuyla (þimdiki laptoplarýn atasý) internete girip Ýrem’in evinin adresini bulur., Bas gitarýný, sub-woofer hoparlörlerini ve Müslüm Baba imzalý jiletini alýp Ýrem’in evinin önüne gider. Sistemi kurduktan sonra sokakta elektiriðin olmadýðýný farkedip eyleminin diðer bölümüne geçer. Ciletini alýr ve bileðine saplar...Bunu yapmaktaki maksadý ise orjinal bir fikir olan ,Ýrem’in balkonunun ortasýna kanýyla ‘seni seviyorum’ yazmaktýr. Lakin henüz ‘seni’ yazmýþken gözleri kararan Mert, kanýn yetmiyeceðini farkederek ‘seviyorum’ yerine ‘S.’ yazar ve bayýlýr. Beþ hafta sonra, Ýngiliz komutaný baþtan çýkaramayan Ýrem, intiharý seçmiþtir. Tramplenle atlamak için balkona çýkan Ýrem, tramplen üzerinde baygýn kanlar içinde bir vücudun zýpladýðýný görür. Kan damlalarýný takip ettiðinde ‘SENÝ S.’ yazýsýný görür ama bir anlam veremez. Fekat Acýbadem Hastanesi’nin otopsi sonuçlarý bu baygýn 30 vücudun Ýrem’in supermarkette gördüðü sapýk Mert olduðunu göstermektedir. Ýrem þöyle düþünür ve Mert’in sapýk olmadýðýna karar verir. Çünkü Ýngiliz komutan dýþýnda þimdiye kadar onun yanýndan geçip de taþ bacaklarýna bakarak salya akýtmayan hiç bir varlýk(köpekler bile) olmamýþtýr. Ýrem, yumuþamaktadýr... Ýrem, hastanede Mert’in yanýbaþýnda refakatçý olarak konaklamaktadýr ve hastanede beleþ hayat yaþamaktadýr. Üç gün önce yediði, beþ gün sonra çýkardýðý kurufasulyenin gazýyla öyle bir yellenir ki mucize gerçekleþir ve Mert bitkisel hayattan uyanýr, ama koku alamamaktadýr. Ýrem’i karþýsýnda gören Mert, aþkýný ilan etmeye karar verir. Ve der ki: -Sen ki ýþýðýyla güneþi söndüren, güzelliðiyle melekleri kýskandýran, bakýþýyla kalbimi vuran, duruþuyla bir asilzadeyi andýran, osuruðuyla daðlarý delen, taþ bacaklarýyla beni duvarlara týrmandýran, füze bicikleriyle androjenim neyimi arttýran doðaüstü bir varlýksýn. Seni seviyorum... Ýrem bir potensiyel sapýðýn kendisini sevdiðini öðrenince 3,5 atmaya baþlar ama bir yandan da bir çocuk gibi þen, bir kelebek gibi ‘özgür’ hissetmektedir. Karýþýk duygular denizinde yüzerkene boðulma tehlikesi yaþayan Ýrem, kendisini saf bir þekilde Mert’in kucaðýna atar. Mert’Ýn yüzündeyse hain bir gülüþ ve ayný zamanda sevgi hezeyaný ifadesi vardýr. Ertesi gün odaya gelen hemþire, Mert’in ayaklarýný Ýrem’in aðzýnda, Ýrem’in parmaklarýný da Mert’in burnun içinde bulur. Kýsa bir þoktan sonra ikisine de sakinleþtirici adrenalin hormonu verir. Hemþirelik belgesini neydüðü belirsiz Selçuklu bir tüccardan alan bu genç ve talihsiz avrat, ne pok yediðini anlayamadan iki sevgilinin saldýrýsýna uðrar. Küçük bir hengameden sonra odaya giren SWAT timi gaz bombalarýyla olaya el koyup odadaki hemen hemen herkesi bayýltýlar.Tek ayakta kalansa koku alamayan Mert’tir. Gözü korkan, dötü tavana vuran Mert, bir ýslýk çalar ve son model halis mulis Osmanlý eþeðini çaðýrýr, Ýrem’i de omzuna attýðý gibi camdan eþeðinin üstüne atlar. Fekat küçük bir zamanlama hatasýndan dolaydýr ki berabercene eþeðin kafasýna düþerler ve eþek beyin kanamasýndan oracýkta ölür. O anda uzaklaþmalarýný saðlayacak hiçbir araçlarý olmadýðýndan çaresiz cýlýz Mert, Ýrem’i orada býrakýr ve hýzla kaçmaya baþlar.Yüz metre ilerledikten sonraysa kafasýna ‘dank! ‘ eder, döner ve: -Oh my gaat! Gancýk feleðin bana yaptýðýna bak yavruyu sokakta yek baþýna çaresiz ve tecavüze uygun bir vaziyet-i halde býraktým! Bir an önce dönmem ve garýyý yaban ellerden kurtarmam lazým, der. Hýzla taksiye atlayýp olay mahalliine geri döner. Amma velakin döndüðünde hiçbir þey býraktýðý gibi deðildir, korktuðu baþýna gelmiþtir. Bir köþede, Ýrem üstü baþý yýrtýk içinde aðlamakta; diðer köþede ise keyif sigarasý tüttüren bir bölük SWAT timi muhabbet etmektedir. Mert , ciðeri elinden alýnan bir kedi kadar sinirlenmiþ, maðarasýna ayýlarýn daldýðýný gören bir yarasa gibi týrsmýþtýr. Bu karýþýk duygular içerisinde ne yapacaðýný bilemez ve Ýrem’i saçýndan tuttuðu gibi balayý için denizaþýrý,alakasýz bir yolculuða çýkmaya karar verir... Karadeniz’e geçerek dünyaca ünlü translandandik’Taka of Temel Reis’ ile Hint Okyanusu’na açýlýrlar. Her geçen gün aþklarý güçlenir, takadan kopardýklarý her papatyadan ‘beni seviyor’ sonucuna varýrlar. Aþk dolu sözcükler havada uçuþurkene iki sevgili de translandandiðin üstünde kürek çekerler. Mert gaza gelip doðaçlama þiir okumaya çalýþýr ve der ki: Güzel gözlerin etkiler beni, Çok severim ben seni... Kimse tutamaz beni, Dayanamam yerim seni... Hiç sevmedim yellenmeni, Tasvip etmedim intihar etmeni, Ne bakýyon maymun gibi, Seni geri zekalý seni... Ýrem, bunun üzerine poku çýkan karmaþýk duygular serisinden bir bölüm daha yaþamaktadýr. Mert’in kucaðýna mý atlasa, yoksa Mert’i denize mi atsa karar verememektedir.O anda inanýlmaz tsunamiler ortaya çýkar... ‘Taka of Temel Reis’ hýzla sallanmaya baþlar. Bunun üzerine Ýrem, Mert’in kucaðýna atlama fikrini daha mantýklý bulur ve düþünmeden atlar ve translandandiði alabora eder.Þimþekler çakmakta, bulutlar zýrýldamakta, güneþ de gülümsemektedir. Hiç batmaz denilen bu sandalýmtýrak deniz aracýmsý alet þimþekler ve dalgalar arasýnda paramparça olmaktadýr. Ýki sevgili de denize düþmüþtür... 31 PIRASA NATIONA Los Alamos National Laborato CHEMISTRY DIVISIO 1A 1 H 1 1s hydrogen 1.008 3 Li Be lithium beryllium [He]2s1 Periodic Table of the Ele 2A 4 [He]2s2 6.941 9.012 11 12 Na Mg [Ne]3s1 sodium 22.99 19 K [Ar]4s1 potassium 39.10 37 Rb [Kr]5s1 [Ne]3s2 magnesium 24.31 20 Ca 3B 21 Sc [Ar]4s2 [Ar]4s23d1 calcium scandium 40.08 44.96 38 39 Sr Y rubidium strontium [Kr]5s2 [Kr]5s24d1 85.47 87.62 88.91 55 56 Cs Ba cesium barium [Xe]6s1 [Xe]6s2 yttrium 4B 22 5B 23 [Ar]4s23d2 6B 24 [Ar]4s23d3 Cr [Ar]4s13d5 Mn titanium vanadium 47.88 50.94 41 42 Ti 40 Zr [Kr]5s24d2 zirconium V niobium chromium manganese [Ar]4s23d7 52.00 54.94 55.85 58.93 [Kr]5s14d5 molybdenum 92.91 95.94 57 72 73 74 [Xe]6s25d1 [Xe]6s24f145d2 La* Hf hafnium Ta [Xe]6s24f145d3 tantalum Co [Ar]4s23d6 Nb Mo [Kr]5s14d4 26 Fe 8B 27 [Ar]4s23d5 91.22 lanthanum 7B 25 W [Xe]6s24f145d4 tungsten 43 iron 44 cobalt 45 Tc Ru Rh technetium ruthenium rhodium (98) 101.1 102.9 75 76 77 [Kr]5s24d5 [Kr]5s14d7 Re Os [Xe]6s24f145d5 [Xe]6s24f145d6 rhenium osmium [Kr]5s14d8 Ir [Xe]6s24f145d7 iridium 132.9 137.3 138.9 178.5 180.9 183.9 186.2 190.2 190.2 87 88 89 104 105 106 107 108 109 [Rn]7s2 [Rn]7s26d1 [Rn]7s25f146d2 [Rn]7s25f146d3 [Rn]7s25f146d4 Fr [Rn]7s1 francium (223) Ra Ac~ Rf radium (226) actinium (227) 58 Lanthanide Series* Ce [Xe]6s24f15d1 cerium 140.1 90 Actinide Series~ Th [Rn]7s26d2 thorium 232.0 rutherfordium (257) 59 Pr [Xe]6s24f3 praseodymium 140.9 91 Pa [Rn]7s25f26d1 protactinium (231) Db dubnium (260) 60 Sg seaborgium (263) 61 Bh [Rn]7s25f146d5 bohrium (262) 62 Hs [Rn]7s25f146d6 hassium (265) 63 Nd Pm Sm Eu [Xe]6s24f4 [Xe]6s24f5 [Xe]6s24f6 Mt [Rn]7s25f146d7 meitnerium (266) 64 Gd [Xe]6s24f7 [Xe]6s24f75d1 152.0 157.3 promethium (147) samarium (150.4) europium 144.2 92 93 94 95 96 [Rn]7s25f7 [Rn]7s25f76d1 neodymium U [Rn]7s25f36d1 uranium (238) Np [Rn]7s25f46d1 neptunium (237) gadolinium Pu Am Cm [Rn]7s25f6 plutonium (242) americium (243) curium (247) AL LABORATORIES ory PERIODIC Chemistry Division ON TABLE 8A 2 He 1s2 ments 3A 5 B [He]2s22p1 boron 10.81 13 Al 28 Ni [Ar]4s23d8 nickel 58.69 46 Pd [Kr]4d10 11B 29 Cu [Ar]4s13d10 copper 63.55 47 Ag 12B 30 Zn [Ar]4s23d10 zinc 65.39 48 Cd 4A 6 C 5A 7 N [He]2s22p4 [He]2s22p5 12.01 14.01 16.00 19.00 14 15 Si nitrogen P [Ne]3s23p2 [Ne]3s23p3 silicon phosphorus 31 [Ar]4s23d104p1 gallium 69.72 49 In F [He]2s22p3 carbon [Ne]3s23p1 Ga O 7A 9 [He]2s22p2 aluminum 26.98 6A 8 28.09 32 Ge [Ar]4s23d104p2 germanium 72.58 50 Sn 30.97 33 As oxygen 16 S [Ne]3s23p4 sulfur 32.07 34 Se [Ar]4s23d104p3 [Ar]4s23d104p4 74.92 78.96 arsenic 51 Sb selenium fluorine 17 Cl 4.003 10 Ne [He]2s22p6 neon 20.18 18 Ar [Ne]3s23p5 [Ne]3s23p6 35.45 39.95 chlorine 35 Br [Ar]4s23d104p5 bromine 79.90 52 53 Te helium I argon 36 Kr [Ar]4s23d104p6 krypton 83.80 54 Xe [Kr]5s14d10 [Kr]5s24d10 [Kr]5s24d105p1 [Kr]5s24d105p3 [Kr]5s24d105p4 [Kr]5s24d105p5 [Kr]5s24d105p6 106.4 107.9 112.4 114.8 118.7 121.8 127.6 126.9 131.3 78 79 80 81 82 83 84 85 86 palladium Pt silver Au cadmium Hg indium Tl [Kr]5s24d105p2 tin Pb antimony Bi tellurium Po iodine At [Xe]6s14f145d10 [Xe]6s24f145d10 [Xe]6s24f145d106p1 [Xe]6s24f145d106p2 [Xe]6s24f145d106p3 [Xe]6s24f145d106p4 [Xe]6s24f145d106p5 bismuth astatine 195.1 polonium 197.0 200.5 204.4 207.2 208.9 (209) 110 111 112 (272) (277) [Xe]6s14f145d9 platinum gold mercury thallium lead 114 Ds Uuu Uub 116 (210) xenon Rn [Xe]6s24f145d106p6 radon (222) 118 Uuq Uuh Uuo (296) (298) (?) [Rn]7s15f146d9 darmstadtium (271) 65 66 67 Tb Dy Ho terbium dysprosium holmium [Xe]6s24f9 158.9 97 Bk [Rn]7s25f9 berkelium (247) 68 Er [Xe]6s24f10 [Xe]6s24f11 [Xe]6s24f12 162.5 164.9 167.3 98 99 Cf [Rn]7s25f10 californium (249) Es [Rn]7s25f11 einsteinium (254) erbium 100 69 Tm [Xe]6s24f13 70 Yb [Xe]6s24f14 fermium (253) [Xe]6s24f145d1 thulium ytterbium 168.9 173.0 175.0 101 102 103 [Rn]7s25f13 [Rn]7s25f14 Fm Md No [Rn]7s25f12 71 Lu mendelevium (256) nobelium (254) lutetium Lr [Rn]7s25f146d1 lawrencium (257) Bir ay sonra gelen kurtarma ekipleri, Mert haricinde 1787 kiþiden eser bulamamýþlardýr. Mert’i ise fizik kurallarýný ihlal eder bir þekilde deniz üzerinde baðdaþ kurmuþ, bir et parçasý yerkene görürler. Olay yerine gelen FBI Mert’i ve onun altýndaki tek kolu olmayan kadavrayý sorguya çekerler. Kadavra sessizliðini korumakta, Mert ise her þeyi açýk açýk anlatmaktadýr: -Vallaaaa komserim, bir gürültü koptu, yer yarýldý, gök patladý, kafam çatladý, aha bu gördüðünüz garý da azgýnlýðýndan mýdýr nedir üzerime atladý. Ben de daha önce hiç görmediðim bu avratla kendimi suyun içinde buldum. Komserim ajaným, ben meaaasumum...Her þey bu garý yüzünden meydana geldi. Ben açýk açýk söyliyem yüzme bilmem. Þansýma bu kadýn silikonlu çýktý da benim can simidim oldu. O ikiliye yapýþtým ve bir daha býrakmadým. -Peki kadavranýn olmayan kolu nerde? ,-Kimin? Ýrem’in mi? Çok acýkmýþtým, siz de biraz gecikince dayanamadým, daha önce de kendisine söylediðim gibi yedim. çýkýþý görüntülendi. * Hemþire, sahte belgesini aldýðý tüccarý bulmak için Ýpek yolunu gözlemeye baþladý halen de gözlemektedir. * Eþek, öldü bea öldü vicdansýz okur!Ne çabuk unuttun?!... Hikayede kaybettiðimiz deðerli dostumuz ‘eþþek’ i saygýyla anýyoruz… *** DEEPnotS: * Mert, Afrika’da yamyamlarla yaþamaya gönderildi. Bir kýsýrlýk zamanýnda insan bulamadýðý için kendi kolunu yerkene kan kaybýndan öldü. * Ýrem, hastanede Miss Globe Kadavra seçildi ve Miss World Kadavra’ da yurdunu temsil etme hakký kazandý. * SWAT timi, tarihinin en zevkli operasyonunun ardýndan, görevden alýndý. * Ýngiliz komutan, paparaziler tarafýndan bir gay bar 34 Bölüm#2 – Bunlarý biliyor muydunuz ki,ha?!Sus! Bak bir de cevap VERÝYOR!Terbiyesiz... Kahin kimdir ? Kýsacasý, bir ‘denyo’ nun bilip bilmeden geleceðe yönelik atýp tutmaya baþlamasý sonucu ortaya çýkan ‘potansiyel ölü’. Ola ki tesadüfen bir ya da birkaçý tutacak olursa bu ‘denyo’ kýlýf deðiþtirir ve ‘kahin’ adýný · alýr. Bu mutasyon sonucunda biraz dotu kalktýðý için midir bilinmez, sakal býrakýp baþýna uzun bir þapka geçirir ve daha hýzlý sýkmaya baþlar. Bu evreden sonra ‘kahin’ adýndaki bu yaratýðý susturmak imkansýz olmakla beraber, sonu ölümdür. Çünkü bu ‘denyo’ lar çok ünlendiklerinde kral ya da dönemin büyükleri tarafýndan geleceði görmek üzere görevlendirilir ve kendilerini tutamayarak en muhtemel tahmini seçerler: ‘Sizin ölümünüzü görüyorum,efendim! ’ Bu onlarýn son sözleri olur... · Alkolün yan etkileri nelerdir? Özel gecelerde, partilerde, arkadaþ toplantýlarýnda, sevgililer gününde, ramazan sonrasýnda, üniversite yurtlarýnda ve bilumum mekan ve zamanlarda içilen bu ‘meret’; pek çok çarpýcý etkiye sahiptir. En basitinden biyolojimiz gereði içtikçe açýlan bir boþaltým sistemimiz vardýr (bkz. Ana Britanica, bira-üre iliþkisi, cilt:8 sayfa:86). O yüzdendir ki içen insanlarýn sindirim sistemi de altüst olur. Sindirim sistemi alkol alýmýndan sonra peristaltik, akrodinamik, mikromatik ve innovatif hareketlere maruz kalaraktan midenizin beleþ yýkanmasýný saðlar. Midenin termodinamik süspansiyonlu dingil sistemi sayesinde midede bir yanma ve dönme hissi oluþur. Bu adaptasyon sayesinde midedeki artýk maddeler dýþarý doðru volkanik, tektonik ve jeolojik bir þekilde püskürtülür. Bu olaya halk arasýnda kusma, çýkarma, batýrma, böðürme, böðk gibi isimler takýlmýþtýr. Ayrýca alkolun dýger bir etkisi de beþ duyumuzu felç edip komaya sokmasýdýr. Birçok zomus keyf-i cakhýris (halk arasýnda sarhoþlar), ne düz bir çizgide yürüyebilir, ne düz bir çizgi görebilir, ne düz bir çizgiye dokunabilir, ne düz çizginin kokusunu duyabilir ne de düz bi çizginin tadýný alabilir. Bu durum özellikle karda kýþta buz üstünde, yazda baharda denizde büyük sorunlar yaratýr. Hatta kiþisel tecrübelerimize dayanarak söylüyoruz ki bir insan içtikten hemen sonra görme duyusundaki aksaklýklardan dolayý erkekler wcsi yerine kýzlar tuvaletine dalabilir. Bu ve bunun gibi pekçok örnekte görüldüðü üzere alkol ve türevlerinin zararlarý (Jooney, Ð. , Alkolizm ve Sürrealizm, page: 197) çeþitli ve evrenseldir. Arap atý neden ünlüdür? · Halk dilinde ‘ayap’ adýný almýþ olan bu tür atlar, ülkemize ilk defa Veli Efendi tarafýndan getirilmiþ olup altýlý ganyan da genelde favori olan dört ayaklýlardýr. Ot dýþýnda en iyi beslenme kaynaðý ‘gaz’ dýr! ‘Yürü bea, ayrýl da gel! ’ ya da ‘Kop da gel kýnalý guzum! ’ en sevdikleri gazlardýr. Yarýþlardaki bu ünleri bazýlarýný muzik ve film dünyasýna taþýmýþtýr. Ýlk adýmý ‘Malkaçoðlu filmleri’nde yer alarak atan Türk ayaplar, son olarak da Mustafa Sandal’ýn ‘Seni Tek Geçerim’ adlý klibinde boy göstermiþlerdir...Bazý vatanseverlerin ‘Sütçü beygiri dururken niye elin Arap’ ýnýn atýný kullanýyoruz?’ gibi direniþleri olmuþ olsa da bu durum, ayaplarýn ilerleyeþini durduramamamýþtýr. Bazý ayap sahipleri atlarýna deðer biçip satmaya kalksalar da gerçek ‘ayap severler’ atlarýna deðer bilem biçememektedirler...Alýnan son bilgilere göreyse Antalya’da bir ‘ayap’lar festivali düzenlenecekmiþ. ’Ayap severlere’ duyrulur!...Sloganý ise þu olacakmýþ: ‘Ayaplar, binlerce boy ilerde!Biri bunlarý durdursunnn!..’(ÝMDAAAAAAAAAAAAAAAAAT!) 35 geyik ötesi ah bu laptoplar olmasa! eren þ. bozkaya Eveeeett.. Sabanci Universitesi’nin güzide öðrencileri, öðretmenleri, yöneticileri, temizlik görevlileri, güvenlik görevlileri, Gürsel’in þoförleri, Cafe Dorm’da çalýþanlar, yurt görevlileri, ma.... Þu sözde Ýstanbul’da diye geçen ama Allah’ýn unuttuðu daðda fabrikalarla iç içe (hatta fazlasýyla – her türlü fabrüka kokusu, özel Sabanci sivrisinekleri – kaynaþmýþ) bir üniversitede saat akþamýn sekizinde bitime iki saat kala bu yazýyý yazmakla meþguluuumm !! Nerden bulaþtým ben bu iþe anlamam. Herkes gibi laptop umu açmýþ masabaþýmda oturuyorum ama niyee? Newsgrouplarda gevezelik yapmak mý (HAYIRRRR!), icq ya da msn’de chat için mi (O HÝÇ DEÐÝL!!), CS (kýzlar için tercümecounter strike) adlý oyun için mi (MAALESEF O DA DEÐÝL L) ?? Dikkat ettiyseniz bütün aktiviteler laptop çevresinde gerçekleþiyor uahauhauh :p Hakkaten bu laptoplar iyice hayatýmýza girdi. Bakalým bu gidiþatýn sonu ne olacak? Size genel olarak bir günümü anlatayým: Saat 8:15 Yataktan kalkýyorum ve direk Çaðlar’ý arýyorum: Ben: Laptop gelcek mi? Çaðlar: Eveeett ... Laptopu son sürat hazýrladým ve tamam iþte derse gitmeye hazýrým ahahaa Saat 8:39 Sýnýfa girdim ve herkes büyük bir telaþ içinde Laptoplarý hazýrlamaya çalýþýyor,ee tabi ben de hemen atýlýyorum iþe. 36 Saat 8:45 Ýþteee hoca da sonunda sýnýfa geldi L Hoca: Açýn laptoplarý webden þunu, bunu, hayatýný, özgeçmiþini, düþüncelerini, eserlerini, gelecekte yapacaklarýný ( hehehe fazla salladým!) araþtýrýn. Presentation hazýrlayýn, listening yapcaz vs vs. Laptopla ilgili ne yapýlabiliyorsa yapcazzz nihohahahaha. Saat 12:31 Ýþteeee !!! Ders sonunda bitti ve sonunda odama doðru yol alýyoruuumm J (tabi laptop gene baþ rolde –benden ayrýlabilir mi hiç- sýrtýmda benle beraber geliyor.) Saat: 12:43 Odaya geldim ve ilk iþim laptopu kurup nete girmek oldu. Hemen nette biraz gezindikten sonra newsgoruplara þöyle bir bakýnýyorum ve ardýndan ver elini icq J Saat: 16:02 Obaaa nasýl da bukadar çabuk geçer zaman yaa anlayamadým. Eee, daha demin oturmuþtum halbuki bu meretin baþýna! Saat: 16:58 Ohhh bee!! Dünya varmýþ, midemiz bi yemek gördü sonunda. Þimdi odaya gideyim de birazcýk oyun oynayayým eniyisi ehehee Saat: 17:04 Offf yaaa Bilgisayar Klübünün CS (kýzlar için tercüme –Counter Strike adlý oyun) serverlarý gene full dolmuþ abii ne zaman oynamak istesem dolu oluyor :/ Bari birazcýk müzik dinliyim.. Saat: 17:29 Uzun uðraþlar sonunda girdim Csye wuuhuu !!! Ahha savulun korkaklar, lamerlar, sotecilerr!! -Vay o da ne oraya da sote yapýlýr mý olm yaa off!!!! -Abiiiii yalanlara geeelll nasýl bir headshot bu boyleeee!! -Oyle soteye böyle headshot çakarlar yavruuumm !! -Ehhh bu ne dengesiz takýmlar boyle hea!! YETEEEEEEEEEEERRRR !! -Yahu makine dondu tam hs (headshot) atcaktým vallahi ya.. L -Leeaynnn olm bu adam nasýl flash atýyorrr!! Beni kör etti yaa Allahýýýýýýýýmmm.. (Ahahahaaa iþte bunlar gibi yüzlerce tipik CSci cümleleri.. ) Saat 20:03 Yuhhhh !! Saat resmen su gibi akmýþ olamaz!! Niye derste iken böle geçmezki L Bi bakýyým hoca ödev yollamýþ mý mailden? Olamaz yaa gene mi ödev!! Býktým artýk bu ödevlerden, araþtýrmalardan, essaylerden, derslerden.. (Aslýnda sadece günün dört saati sýnýfta yapýyorum ama olsun gene de býktým iþte uehuehe) Icqya girdim ve odev yapcak birilerini buldum sonunda ahaha çok kurnazým dimi! Saat: 23:52 Ohhh bee odevler de bitti sonunda, off iyiki Study roomda beraber yaptýk ödevi hea yoksa ben hayatta bitiremezdim bunu tek baþýma. Eee nerde kalmýþtým? Hmm, biraz müzik falan dinliyim, mail gelmiþ mi acaba? Haydaaa, ic’ye kitaplarý gene býrakmayý unuttum,ceza bindikçe biniyor bu gidiþle ic’ye almýcaklar beni. Keþke öle biþey olsa da almasalar beni ic’ye. Ne güzel bazý derslerden yýrtardým en azýndan. Saat: 00:09 (Gün aslýnda bitmiþ oldu ama hadi bendensiniz bu sefer, bundan sonrasý promosyon J ) Ooo bu müzik gerçekten çok güzel, kadýn harika söylüyor off.. Bir yandan da icq, müzikle beraber iyi gidiyor vallahi. Saat: 02:29 Taha, Cihan benim karným acýktý, hadi dorma gidip biþiler yiyelim (Oda arkadaþlarým olmalarýna raðmen bu cümle icqda yer almýþtýr! Ýnanmayanlar olursa gelsin SUA4 103’e icq history’i gösterebilirim.) Saat: 03:11 Dünya varmýþ ya.. Þu hayatta en güzel þey yemek yemek ve uyumak! (tabi bikaç þey daha var ama fazla karýþtýrmayýn artýk eheheh) Saat: 03:57 -Hadi beyler ben yatýyorum, iyi gecelerrrrr.. (Yok yok, o kadar da deðil merak etmeyin, bu icq cümlesi deðildir. Has be has kendi aðzýmla söyledim J ) Anlayacaðýnýz günde ortalama dört saat uyku, geri kalan yirmi saatin en az on üç - on dört saati (en az dedim dikkat edin!) laptopla bir þeyler yaparak geçiyor. Þimdi soruyorum size: ACABA BU LAPTOPLAR OLMASAYDI ÜNÝVERSÝTEDEKÝ YAÞAM NASIL OLURDU? Cevaplarýnýzý mailime bekliyorum! J Hadi hepiniz öpüldünüz.. (özellikle kýzlaaaarr !!) (erenbozkaya@su.sabanciuniv.edu) 37 geyik ötesi teknogeyik Bölüm 1 Dünyanýn ilk koþabilen robotu Qrio ile Japonya Muhabirimizin yaptýðý müthiþ röpörtaj: Muhabir: Naber Qrio nasýlsýn bakayým koç? Qrio: Ýyidir be abi, koþuþturup duruyoruz. M: Alemsin be Qrio, illa gözümüze sokacaksýn deðil mi koþabilen ilk robot olduðunu?! Qrio: Abi biliyorsun gösteri dünyasý bu, reklamýn iyisi kötüsü olmuyor. M: Neyse Qrio kardeþim, boþver sen reklamý felan da anlat bakalým, nasýl oldu bu koþma iþi? Qrio: Abicim biliyorsun uzun süredir çalýþýyordu bizimkiler robot iþi üzerinde. Ýþte bunlar bir gün kafaya takmýþlar, illa da robotumuz iki bacaklý olsun, koþsun bayýrlarda çayýrlarda, havamýz olsun, namýmýz alsýn yürüsün diye. M: Bizimkiler? Qrio: Sony diyorum, Sony! Japon mühendisler! M: Haaa! Tamam! Peki kaç para harcadýlar seni yapmak için? Qrio: Abicim ben para iþlerinden pek anlamam ama Allah seni inandýrsýn beni yapmak için en kral parçalarý kullandýlar. Baksana þu metalin güzelliðine... (Dýþ yüzeyindeki metal aksamý muhabirimize gösterir.) M: Oðlum bence seni çok fena keklemiþler, bu bildiðimiz araba kaportasý be... Gel ben götüreyim seni 38 çaðlar kalaycýoðlu bizim oto sanayiye, þöle güzel bi þipþak yapalým tavana, susturucularý büyütelim, hatta kanat felan takalým, vallaha uçmazsan þerefsizim. Qrio: Yok, kalsýn abi.Koþmak neyimize yetmiyor?! M: Hakkaten be Qrio kardeþ, baþtan beri soracaktým bir türlü fýrsat olmadý. Sen þimdi koþuyorsun tamam da, nereye koþuyorsun be Qrio kardeþim? Qrio: Hedef büyük abi, koþmak gerek. M: Yok oðlum onu demiyorum. Nereye koþuyor bu Qrio diyorum. Neden koþuyor? Bunlarý niye yapýyor? Qrio: Haklýsýn abi, derin konular bunlar, ben kafa yoramýyorum. Boþver bu meseleleri de asýl önemli konuya gelelim. Abicim izninle ben de sana bir soru sormak istiyorum. M: Sor bakalým koç. Qrio: Abi, sen hiç hýbýzýttýn mý? M: Efendim? Qrio: Zzzttt... Erenköy! M: Ulan ben senin o devrelerini dilimlemezsem... Bak þuna, ne biçim de koþuyor... Kaçma hüleoaynnn!! Kaçmaaa!!! Not: Bu olaydan sonra Qrio muhabirimizden hýzla kaçmaya baþlamýþ. Japon polisinin bize verdiði en son bilgiye göre muhabirimiz röpörtajdan 4 gün sonra Hokkaido þehri yakýnlarýnda Qrio’yu kovalarken görülmüþ. Geliþmelerden haberdar oldukça sizi de bu konuda bilgilendireceðiz. geyik ötesi panik havasý çaðlar kýlýnçoðlu & güney andaç Tarih:......05.01.2004 Saat:........05:58 Pk ‘ LARIN HAZÝN SONU T’yalthis & Qadavra : Sabahýn köründe yaptýðýmýz þu iþe bak yaa? T : Ben sana kaç haftadýr yazalým þunu yazalým þunu diyip duruyorum aldýrdýðýn yok hiç. Ondan sonra böle sabahlarýz iþte. Q : Olm 3 saat sonra ders var biz napýyoruz? T : Bugün son gün olm yetiþtirmemiz lazým. Q : Neyi? T : Bilmem... Q : Ulan bilmediðin þeyi nasýl yetiþtirceksin? T : Olm .ýçtýk resmen yaa! Alp biþeyler bekliyo ,Kerem biþeyler bekliyo ,PýraSA biþeyler bekliyo... Q : Harbiden yaa millet darlayýp duruyo zaten moral diye biþey kalmadý anasýný satayým..Alp karþý odadan saldýrýyo ,Kerem maillerle bastýrýyo..Olm öldük resmen yaa öldük :(( T : Dur hemen panik yapma buluruz bi çare.. Q : Ne çaresi olm kaldý þurda kaç saat yazýyý vermeye sen panik yapma diyosun ne geniþ adamsýn yaa... T : Lan ne geniþliði ben senden telaþlýyým çaktýrmýyom.. Q : Þimdi biz ne yazcaz? Ne hakkýnda yazcaz? Ne kadar yazcaz? T : Aferin valla aferin yeni aklýna geliyo demi bu sorular helal olsun adamým sana gerçekten helal olsun...Daha baþka söylencek biþey bulamýyorum dostum ben sana..! Q : Yaa sende baþlama zaten millet yazmýþ bitirmiþ rahat rahat uykusunu çekiyo þu anda biz hala konu arýyoz... T : Ara sen daha ara..ara! Q : Yaa olm tamam yaa buluruz moral bozmak yok bu iþe beraber girdik beraber yapýcaz..Hadý gayret biraz... T : Konuyu bulsak olay bitçek de konu yok ki..Ooooooooooof of yaaa...! Q : La dur la dur þeyi yazalým þeyi..Dorm’daki yemekleri yazalým eleþtiri yazýsý olur hem... T : Haa yazalým yazalým tabi ondan sonra Dorm’a giremeyelim demi kendini akýllý zanneden kültablasý kýlýklý ,counter manyaðý ,sorumsuz insan... Q : Aha buldum lan buldum..Counter’da bugün nasýl 39 rush yaptýk* ama heuheuh onu yazalým.. Olmadý oyun hakkýnda sallarýz biþeyler.. T : Yaa yürü git adamým yaa ne diyosun sen saçmalama okul zaten counterla yatýp kalkýyo bi de biz onunla ilgili yazmaya kalkarsak millet iyice bayýlcak..Zaten ne olcaðýmýz belli deðil..Þuraya bak dergi çýkacak bizde yazýyý býrak konu yok ;sen tutturmuþ counter counter. Baþka biþey bulsan þaþardým zaten. Q : Ulan sanki sen hiç oynamýyosun hayret biþey. Sen bul o zaman kolaysa biþeyler.. T : Ben müzik dinliyom...Belki aklýma biþeyler gelir... Q : Dinle dinle sen...YAA OLM MANYAK MISIN GEL ÞURAYA...!!!! T : Ne var ya ne var Allah Allah yaa sanki biþey yaptýðýmýz var da býraktým gittim zannetcek millet.. Q : Tamam bu sefer buldum Çubuklu’daki yýlbaþý partisini anlatalým... Baya bi rezillik varmýþ duyduðum kadarýyla.. T : Sorma zaten bi daha varya oraya giden.... Böyle rezalet görmedim ben yaaa..! Q : Ahanda sen gittin mi olm? Eeee çok mu kötüydü? T : Yaa içki sýnýrsýz dediler bizde sazanýz ya hemen atladýk tabi.. Adam demez mi saat birde içki bitti diye.. Nasýl sinirlendim.. Bi de çok serseri tipli insan vardý. Kaç tane kavga çýktý sayamadým. Q : Eheuheuheuhuehue......!!!! T : Neye gülüyon lan optik mouse..? Q : Sana tabi kime olcak... Eheuheuheu T : Olm gülme bak zaten orda sarhoþlardan yeterince býktým ,ikiden sonra mutasyona uðrayan dj den býktým 40 ,koþarak kusan insanlardan býktým... Seni varya onlarýn yerine koyar tüm gecenin hýncýný senden çýkarýrým. Q : Tamam tamam sustum... Eeee sonra noldu anlatsana ki kih ki kih kih khkihk....? T : Sonra mý yalvardýk yakardýk servis geldi bizi aldý kampüse getirdi ;yarým saatte kampüse geldik içeri 40 dakikada girdik.. Orda ayrý bi rezillik sorma olm valla açlýktan geberiyodum zaten o sýralar... Olm sen onu bunu býrak ne yazcaz dergiye sen onu düþün. Saat oldu yedi buçuk.... Q : Ne biliyim yaaa. Off hava aydýnlanmaya baþladý. T : Ýlk darbeyi kim vurcak dersin Kerem mi yoksa Alp mi? Q : Ýlk yumruðu bence Kerem atar ;ardýndan Alp bi tane yapýþtýrýr. Ardndan ikisi ortak dalarlar diyorum ben. Ya sen ne diyosun? T : Bence Alp hiç dokunmaz ;dayak büyüklerindir diyerek herþeyi Kerem’ e býrakýr. Tabi Kerem de hani nerde materyaller diyerek suratýmýzda iki sayfalýk bi yer açar.. Sonra da para verir baþka kýtaya gönderir. Q : O kadar kötü mü yaa? T : Daha beterine hazýrlan derim ben. Sabah sabah iyice moralin bozulmasýn diye eðlenceli biþey anlattým sadece. Q : Olm yürü dönelim memlekete yaa...:(( T : Bilmem dönsek mi? Yok olm ben kalcam belký son anda biþeyler bulur yazarým sen gitçeksen git ban burdayým. Q : Sen burdaysan ben de burdayým , yalnýz býrakmýyým þimdi... T : La yürü git attendance sýçýk tabi teacher assessment* gecen ay 5.5 gelince kalýrým dersýn palavracý seni. Q : Yok olm be ne alakasý var..! T : Sen onu bunu býrak da biþeyler bul birazdan odanýn diðer yaþayan varlýklarý da uyancak. Derse gitçez lan biþeyler yap artýk yeter yaaa... Biþey yazmamýz lazým. Q : Alýn yazýsý yazalým..? T : Sevgili can dostum ,sevgili oda ve sýnýf arkadaþým ;insanlýktan çýkmak üzere olduðunu hatýrlatmamda yarar görmekle beraber söylediðin her sözü hakime versem seni ölüm cezasýna çarptýracaðýndan emin olduðumu belirtmek isterim. Yaa ne alýn yazýsý yaaa ;mantýk diye biþey var mý o beynin içinde...? Q : Ben býrakýyorum baba yeter valla durmadan hakaretlere maruz kalýyorum bi de daha Alp ‘in ve Kerem ‘in gazabý var.. Hocanýn verdiði ödevler de cabasý... Hayat mý bu yaa valla býktým... T : Counter oynamaya benzemiyomuþ demi? Daha önce baþlasaydýk bu iþe þimdi yataklarýmýz boþ olmýcaktý. Uyumayý özledim yaaa :(( Q : Ahaa biþey geldi lan aklýma..! T : Ne geldi lan tut sakýn býrakma o zaman... Eheuheuhe.. Q : Allah belaný vermesýn olm senin bana sölüyo bi de.. Senin bu yaptýðýn espri ne þimdi resmen insanlýk suçu.. Bunu sýnýfta yapsan resmen katliam iþte canlý kurtulanlar da çýkar bi televizyon programýna ünlü olurlar.. Bak beni konuþturdun unuttum yaa ne adamsýn sen öküz insan... T : Lan sen kendine bak þeffaf dosya! Aklýna geleni tutamýyo bana burda laf yetiþtirmeye çalýþýyo beceriksiz. Q : Sen sanki tutabilceksin? Önce aklýna biþey gelsin ondan sonra tutarsýn ehuhe tabi gelirse... O omuzlarýnýn üstünde duran yapýnýn içinde hayat var mý? T : Yok hadi yok senin dediðin olsun.. Olm aklýma hala biþeyler gelmiyo yaa.. Millet kalktý hazýrlanýyo derse gitcek saat sekizi ceyrek geçiyo.. Q : Dur o zaman bekle “Muarrem Abi”* yi dinleyelim... Kendimize geliriz.. T : Muarrem Abi kim olm...? Q : Dinle bak... ( 10 dakika sonra ) T : Puhahaaauheuheuhauhuahuehuhe.... Bu ne lan ehuheuheuheu....? Q : Olm keþe daha önce dinleseydik yaa :)) T : Valla yaa hadý olm geç kalcaz derse hazýrlan...! Q : La yazý nolcak...? T : Koþ hadi koþ geç kaldýk yaa koooooþ....... Q : Geldim geldim..... *rush yapmak: þuursuzca takým halinde yapýlan ani saldýrý… teacher assessment: Sabancý diyarýnda hazurlýk sýnýfý *teacher ogrencýlerýne dört haftada bir verilen kanaat notunun süslü hali... Muharrem Abi: Ýstanbul’da yaþadýðý tahmin edilen, *Muharrem bir grup telefon sapýðý tarafýndan çeþitli küfürlerle iþletilen aciz ve sinirli insan… 41 geyik ötesi bikini ece kutlualp 42 43 “oyun”lar nfs underground Slm all, Ýlk sayýmýzda geleneksel tanýþma faslýný yapmak gerekiyor. Ben HErhanGi_biri, newsgrouplara takýlanlar görmüþtür mutlaka, þu share manyaðý hani. Evet iþte o benim. Size müzik, klip ve film sunabilmek için external harddisk alan ve harddiskin 6 saat iþkence çekmesini izledikten sonra kademeli kapatma taktiði uygulayan cins herif(sonunda suratýnýza kapadýmmm mýýýýý! Bence... :pp ) yardýmsever, cana yakýn ve içten arkadaþýnýz HErhanGi (düpedüz yalan <ama bir cins olduðum kesin>). Ben bu sayýda oyun tanýtmayý seçtim, bakarsýnýz ileride deðiþik bir þeyler yaparým. Sürekli ayný þeyi yapmak adamý kasar, insanýn doðasýna aykýrý zati. Ýþte hiçbir zaman tamamlayamadýðým güzel bir giriþi yine batýrdým. Neyse güzel giriþ neyi kurtarýr ki? Gerisi önemli. Tanýtacaðým oyun herkesin adýný en az bir kere duyduðu bir oyun: Need for Speed. Bu karizmatik isimli (Türkçesini düþünmeyin tüm karizmasý çizýlýyor) oyun serisini çoðumuz NFS II ile tanýdýk, NFS Porsche (5) ile gönüllere kazýdýk, þu an ise son jenerasyonu olan NFS Underground (7nci oyun) ile karþýlaþtýk. Þahsen oyuna büyük bi önyargýyla yaklaþmýþtým. Bir oyunun 7. versiyonundan ne hayýr gelir ki diye düþünmüþtüm. Çünkü týpký Matrix'in takip eden bölümlerinin "fos" çýkmasý gibi bir durum oluþacaðýný düþünmüþtüm(aslýnda öyle), taa ki banyoya girerken bi turbo motor hava emiþ sesi duyana kadar... Kafamý uzatýp bi baktým ki, tamponlar ve marþpiyeler 44 erhan görgün deðiþmiþ bir Hyundai Coupe Tiburon V6 gördüm. Oyunu alýp direkt yükledim, oyun giriþinde gördüðüm intro oyunu tam olarak özetliyordu aslýnda. Tam bir EA stratejisi uygulanmýþ. Fast and Furious filmi "COPYPASTE" edilmiþ denebilir. Filmdeki artiz kýlýklý sarýþýn polis Bryan O' Connor'ýn kullandýðý yeþil araba olan bir Mitsubishi Eclipse hýzla giderken kamera birden aracýn motoruna giriyor, hava filtresi deðiþiyor, piston taþlama yapýlýyor ve turbo kit oluþuyor. Böyle birkaç parça ve arabanýn rengi deðiþtikten sonra yine Fast and Furiousla tanýdýðýmýz N2O tüpleri bagajda oluþuyor ve þoför amca bu tüpleri NOS (N2O aþýrý besleme sistemleri alanýnda en iyi firma) tuþuna basarak N2O'nun sübaplar içinden pistonlara ulaþarak yakýtý daha çabuk yakmasýný ve bu iþlemi yaparken açýða çýkan nitrojen, motorun aþýrý ýsýnmamasýný saðlýyor. Hadi buraya kadar anladým tesadüf olabilir ama sonra gördüðüm þey kesinlikle filmin kullanýldýðýný kanýtlýyor. Oyunda resmen 2 Fast 2 Furious'ta bizim sarýþýn veletin gümüþ renk Nissan Skyline GT-R ile köprüden uçtuðu sahneyi gördüm. Araba açýlan köprüden uçtu, karþý tarafa kondu ve aynen filmde olduðu gibi sola kýrýp kýç attý. Tam sinirlenmiþtim ve oyunu kapatmak için esc tuþunu sökmekle uðraþýyordum ki, EA yine yapacaðýný yapmýþ ve bu oyun için de özel hip-hop ve heavy metal arasýnda gezen þarkýlar yaptýrmýþ. Sizi deli güzel bir hiphop þarkýsý karþýlýyor "Lil Jon& Eastside boyz - Get low" oyunu kesinlikle) Ayrýca bahsettiðim otopark silmememin tek nedeni diyebilirim, mp3lerini de buldum birilerinden. Oyundaki garaj kýsmý üzerinde gerçekten çalýþýlmýþ ve NFSnin tabusu olan stand üstünde dönen araba temasýndan kurtulunmuþ. Adamlar ulan gelin bi kez þunu deðiþtirelim demiþler ama çok köklü bi deðiþiklik de olmamýþ. Tek fark; araba dururken deðil de uzun bir otoparkta ilerlerken kamera araç etrafýnda dönüyor. (epey bi denedim bu otoparkýn sonu ne zaman gelecek diye ama kasmayýn ömrünüz yetmez [heuheu]) Modifiye manyaðý olmuþ bir Skyline. (Suyu çýkmýþ Modifiye olarak arabaya yapabilecekleriniz belli ve detaylý deðil. Kit olarak parça deðiþtiriyorsunuz. Bu da benim gibi otomobil hastalarýný tatmin etmiyor. Gran Tourismo'da olduðu gibi vites diþli oranlarýyla oynayamadýktan sonra drag yapmanýn ne anlamý var. (Drag bazýlarýnýn bilmediði gibi genelde 0-400 veya 01000metrelik mesafe boyunca düz olarak yapýlan yarýþlardýr.) Ayrýca saçma bir baþka yönü de arabayý deðiþtirmenize raðmen yeni uygun parça satýn almanýz gerekmiyor, yani VW Golf'ten çýkan parça sözde Skyline'a uyuyor. Oyunda oynayaný fazla kasmamak için araba fiziklerini yine batýrmýþlar. Oynanabilirlik gerçekten iyi seviyedeyken (300km/h ile dönülen virajlar gibi) arabanýn verdiði reaksiyonlar gerçekçilikten uzak. Oynayaný en çok zorlayan, NFSU dizayn gurubunun hayal dünyasýndan fýrlamýþ gibi duran yollar. Ýlk oynamaya baþladýðýmda yolun ne yöne gittiðini anlamak için epey zorlanmýþtým ama sonradan tek bir þehirde oluþturulmuþ bu parkurlarý ezberliyorsunuz. Ses konusunda gerçekten uðraþýlmýþ, hýz hissini vermek için yanýndan geçtiðiniz cisimden rüzgar sesi geliyor. THX sertifikalý bu oyun ses konusunda herþeyi ortaya koymuþ, ayrýca iyi bir sistemde grafikler de gerçekten etkileyici. Amacýn eðlenmekse, týpký pýraSA'nýn kurulma amacý gibi; NFSU ideal araba "yarýþlarý"ndan ama sen de benim gibi araba manyaðý isen bu oyun seni de kesmez beni de. Bize ancak araba "simülasyonlarý" gelir. Hadi benden bu kadar, bi sonraki pýraSA ziyafetinde görüþmek üzere :))))) 46 “oyun”lar biir kii üüç sabancý! burçin özdemir Merhabalar efendim, nasýlsýnýz iyi misiniz keyifler ne alemde? Size dönmeden , öncelikle böyle bir dergide yazma þerefine nail olduðum için ne kadar mesut ve bahtiyarým anlatamam…Buradan bana bu þansý tanýyan herkese teþekkürü bir borç bilirim vs … Ufacýk bir yað çekme operasyonundan sonra tekrar beraberiz! Gayem, zatýalinize üniversitemizin güzide takýmlarýndan bayan voleybol takýmýmýzý tanýtmaktan ibarettir.Her salý perþembe kýzlar o bitmek bilmeyen spor salonu yolunda ömürlerini tüketirler.Gölün etrafýnda yapýlan depar atmaya çalýþmak, bunu yaparken yanlarýndan geçen ve spor salonuna kadar atmasý için servis arabalarýna yalvaran bakýþlar atmalar… Ama o kýzlar yok mu ,idman aþkýndan (önemli: idman dedin mi yorucu olan antrenman daha hafif olan aklýnýzda bulunsun..tabi bu benim kendi düþüncem, dikkate ne kadar alýrsýnýz orasý muðlak!) o 15 dk lýk yolu 5 dk da alma çalýþmalarýna girerler ki sonunda geç kalýp azarý iþiten taraf olurlar; baþta ben olmak üzere … Neyse efendim kýsa giriþten sonra gelelim hikayemize …Bu olaylar tamamen yaþanmýþ olup telif hakký sadece ve sadece biz Sabancý bayan voleybol takýmýnýndýr buradan duyurulur!! Kýzlarýmýz yine bir idman arifesinde 40. turlarýný(!) koþarlarken çok yakýnda katýlacaklarý lig maçlarýnýn heyecanýyla birbirleriyle maçlar hakkýnda konuþuyorlardý. Çeþitli atlama, hoplama esneme 46 olaylarýndan sonra kýzlar hiç yorulmadan(!) çok sevdikleri toplarýyla bütünleþerek kendilerini pat küt atýlan smaçlara veriyorlardý. ( Nazar deðmesin hepsi de çaký gibi atýyor mübarek, hele o 5 numara yok mu aman – bahsedeceðim ilerleyen zamanlarda.) Daha sonra bir tanecik koçlarýnýn gaza getirmesiyle pardon daha kibarca motivasyon çalýþmalarýyla içlerinde ligi kasýp kavurup bir üst ligde boy gösterme isteði doldu. Gel gelelim günler çok çabuk geçti bu kýzlar idmanlarda çalýþtý durdu... En sonunda izinli olduklarý pardon yani önemli olan burada okulumuzun adýný duyurmak tabi ki – lig maçlarý baþlamýþtý. Kadýköy’ün o muhteþem(!) tavanlý ve seyirci kapasiteli spor salonu Burhan Felek’te zorlu günler kýzlarýmýzý bekliyordu… Aralýk ayýnýn ortasý, havalar buz gibi ama yok bu kýzlar azimli kardeþim , etkilenmiyorlar yok soðukmuþ yok vs..(bulamadým bir þey ) Her neyse sabahýn köründe servisle Burhan Felek’e varan kýzlarýmýz ve tabi ki de koçlarýn koçu (aslansýn kaplansýn) Bülent Aðabey ☺ önlerine hangi takým gelirse her birini ölümüne mücadele etti… Diðer takýmlarýn zorlayýcý durumlarý da olmuþtu tabi .Final maçýný izlemeye gelen ateþli taraftar arkadaþlar bilirler,onlara da buradan destekleri için minnettarýz, ÝTÜ’yle maçýmýzda takýmýmýzý psikolojik bakýmdan çökertmeye çalýþmýþlardý.Tamam haklarýný vermek lazým iyilerdi keratalar…Bunun yanýnda yanlýþ veriler kararlar yüzünden tribünden hakemlere itirazlar (Bkz: ekmeðimizi yiyorlar videosuna , Doðanay arkadaþýmýzýn itirazlarý…isteyenlerle paylaþabilirim ☺) olmuþtu. Ama ne olursa olsun okulumuzun gururu voleybol takýmýmýz üst lige çýkma baþarýsýný gösterdi. Tabi kýzlarýmýzý da size kýsa kýsa tanýtmak isterim bilginiz olsun arkadaþlar deðil mi ? Önceliði kaptana verelim . 1 numaralý formanýn sahibi, takýmýmýzýn direði bir tanecik Melisa’mýz . Kendisi durumun vahim gözüktüðü anlarda bile herkesi sakinleþtirir kaptan olmayý hak ediyor þahsen… Sonra gelelim pasörümüz Esra’ya ☺ … Bence takýmýn en renkli kiþiliði olup maçlardaki telaþlý haliyle hepimizi güldüren yegane insan… Ve Esra’yý onsuz düþünemeyeceðimiz Aslý var sýrada… Her topa umarsýzca koþan ,iyide smaç atar benden söylemesi , As-Es ikilisinin diðer üyesi… ve ve 5 numaramýz Gözde, sakin duruþuna aldanmayýn sakýn bu kýz her takýma lazým, çaký gibi atar smaçlarý... Hobileri arasýnda saha içine top atmak deðil oyunculara atmak var… Kaç kýzý saf dýþý etti bu þekilde sayýsýný unuttum açýkçasý… Her neyse gelelim azim ötesi oyuncumuza, Ceylan… Yenilgi lügatinde kesinlikle bulunmamasý gereken bir kelime. Maça kendini acayip kaptýrýr, oradan oraya koþar, uçar yeter ki takým kazansýn …Helal olsun sana Ceylancýðým ☺. Sonra Bagem Esra var … O müthiþ naralarýyla karþý takýmý ezer geçer ,hepimize neþe kaynaðý olur kendileri…Irmak , çýtý pýtý kýrýlgan kýzýmýz Irmak, voleybolu ona çok yakýþtýrdýðým, blok arkasýnýn sýký müdavimlerinden tatlý arkadaþýmýz… Hm Duygu var þimdilerde onu mor saçýyla boy gösterirken görebilirsiniz ☺ o da sakin yapýsýyla sað olsun iyi moral verir… Sonra ben varým bir de abla hazretlerim Burcu hanýmlar… ( idmanda talihsiz kaza sonucunda – ben sebep oldum sayýlýr- bir süre oynayamamýþtýr .þimdilerde geri döndü kendisinden iyi performans bekliyoruz hadi bakalým ☺ ) Kendimi anlatamam garip kaçar þimdi .Sýradakine geçeyim Gizem … Ýlk dönem yoktu kendisi ama bu dönem aramýzda görmekten mutluyuz onu da . Maçlara giderken servisteki muhabbetlerine doyum olmuyor. Gizem yeni olaylar bekliyoruz senden ☺ kýzlar saymakla bitmiyor Buket var sýrada … O da takýmýmýzýn güzellerinden haným hanýmcýk smaçörümüz… Maçlarda kimi zaman vahiy gelir kendisine peþ peþe sayýlar alýr… Daha bitti sanýyorsanýz nafile … Cerenimiz var bir tane kendisi ayný zamanda radyoda da program yapar … Devranýmýz var ilk dönem o da bizimle deðildi maalesef ama bu dönem onu da aramýzda görmekten mutluyuz ☺ Son olarak da ikinci Irmak takýmýmýzýn fahri üyesi ☺ ben yaptým manyaðýdýr (yanlýþ anlaþýlma olmasýn lütfen bilenler bilir..) iyi de hakemlik yapar …Evet geldik sona iþte kýzlarýmýzý tanýtma görevimi baþarýyla tamamlamýþ olmanýn verdiði rahatlýkla artýk son sözler kýsmýna gelmek istiyorum. Sözün özü arkadaþlar okulumuzun bir bayan voleybol takýmý var haberiniz olsun hepinizi maçlara bekleriz. Sporla kalýn efendim!! 47 siyah mizah pati-izi Uzaklarda bir þey arýyordu, bakýyordu, ama göremiyor gibi hissedip vazgeçmeden kazýyordu týrnaklarýyla zamaný. Adýmlarý tek tek atýp kafasýný saða, sola çevirip gözüyle süzüyordu insanlarý. Bilmediði bir þeyi, belki bir kimseyi arýyordu, belki de hiçti aradýðý. Her dinlediði müzikte gülümsüyor, “bu muydu acaba?” diye soruyordu kendisine. Kaybettiði, unuttuðu bir þey arýyordu. Galiba beklediði bir þeydi bu. Bir kazada mý öldürmüþtü onu? Onu elleriyle gömdüðü besbelli. Vicdan azabý duyar gibi kýsýyordu gözlerini. Yenmiþ týrnaklarýnýn kanamasý dursun diye týrnaklarýný sýktýðý besbelliydi. Yürümeye devam ediyordu. Toprak kuru, güneþ tepedeyken o güzel gözleriyle yere bakýyordu ve yerde bir papatya gördü. Eðildi, elleriyle papatyanýn etrafýný kazdý ama bu aradýðýna benzemiyordu çünkü sahte kumlardan köksüz, özsüz, yapmacýk bir þekilde çýkývermiþti. Yoktu ki. Solmaya yüz tutmuþ papatyayý susuz kuru toprakta olduðu gibi býraktý; devam etti yalnýzlýðýna. Yürümekten yorulur tabi insan. E karný da acýkmýþ. Köfte ayran yazan buðulu camlý mekana adým attý ‘yalnýzlýk’. Cam buðulu olmasýna raðmen camýn kenarýna oturdu. Garson yaklaþtý. Garsondan köfte ayran istedi. Etkilendi tabi yalnýzlýk kapýdaki yazýdan. Beklerken bir yandan ellerini 48 N.Merve Boztepe ýsýtmaya çalýþýyordu. Aradýðýný bulamamak onu sinirlendirmiþ, parmaklarý iyice kýzarmýþ, buz kesmiþti. Aha iþte geldi yalnýzlýðýn yemeði, göz yaþlarý. Ekmekten bir lokma yiyor bu arada da yukarýda asýlý olan televizyona bakýyor bir yandan da aradýðý geçer mi diye heyecanlanýyordu. Yemeðini bitirdi, hesabý istedi ama gitmeden önce cama ismini yazýp aradýðý uðrarsa onu bulabilmesini saðlamak istedi. Yolculuða devam ediyordu. Güneþ hafif hafif batmaktaydý, aradýðý halen yoktu ortalarda. Acaba orada mý diye koþtu deniz kenarýna. Ýzledi batýþýný koskoca güneþin, sessizlik vardý ama uyuyamazdý, gidemezdi, “dur, dur!” diye baðýrsa da, taþlarý fýrlatsa da dinlemiyordu sessizlik. Hava karardý, kaldýrýmda oturakaldý ‘yalnýzlýk’. Ay ýþýðý pýrýl pýrýl bekleme umudu gibi aydýnlatýyordu onu. Gözlerini kapadý, bir þey dokundu ellerine sonra kucaðýna çýktý. Gözlerini açýnca kedi kendini sevdirmeye baþladý, gülümsedi önce sonra gözlerini tekrar kapadý. Düþünür gibi kapalý gözlerinin üstünden kaþlarýný çattý. Evet mutluluktu aradýðý, sevgiydi ama hiç kaybetmediðini kendinde saklý olduðunu öðrenmek, bulmaktan daha çok sevindirmiþti onu. Kedi kucaðýndaydý, artýk yolunu tersine çevirmiþti. Köftecinin yanýndan geçerken de ismi halen o buðulu camda duruyordu, altýnda bir pati iziyle. siyah mizah hayal-et KELEBEK Geçen hafta sonu, bir arkadaþýmýn nehir kýyýsýndaki, kuru dallar ve yapraklardan inþa ettiði derme çatma 'sýðýnaðýna' gittim. Hava epey sýcaktý. Balýk tutmak gelmedi hiç içimden. Yakýnmalarýna aldýrmadým ve onu hevesiyle baþ baþa býrakarak kulübeye kestirmeye gittim. Kulübe dediðime bakmayýn siz; insanýn içine girebilmesi için dizlerinin üzerinde sürünmesi ve tavaný oluþturan geliþigüzel serpiþtirilmiþ bitki örtüsünü yýkýp daðýtmamak için baþýný iyice eðmesi gerekiyor. Üstelik kenarlara göre tavan daha da alçaldýðýndan içinde iki kiþi barýnmaya kalkýþsanýz bu ancak yek vücut olmanýz halinde mümkün olabilir. Kaçýnýlmaz homoseksüel deneyimler yaþamamak için geceyi burada geçirmemeye karar veriyorum. Uzanýp esniyorum. Ne kadar sessiz! Þehrin gürültülü kalabalýðýndan ne kadar da uzak!.. Gözlerimi kapatýp düþüncelere dalmak üzereyken tavanýmsýdaki bir deliði fark ediyorum. Buradan ince bir ýþýk kümesi sýzýyor içeriye. Girme eylemi esnasýnda kaldýrmýþ olduðum toz bulutu dairesel hareketlerle akýp gidiyor içinde. Umursamaz bir þekilde ve aklým baþka yerlerde, akýþýn yönünü takip ediyorum. Kulübenin karanlýk bir ucuna doðru gidiyorlar ama oraya ulaþamadan biraz berisindeki zeminde son buluyor yolculuklarý. 50 nalan bilgin Birden köþede bir karaltý dikkatimi çekiyor. Kalkýp o tarafa doðru sürünüyorum. Tanrým! Burada bir düzine kadar ipek böceði kozasý var. Bana bu zevkinden hiç bahsetmememiþti... Tombul kozalarý incelerken bir tanesinin farklýlýðý dikkatimi çekiyor. Ýlk gözlemde fazla bir fark yok gibi, ancak dikkatle baktýðýmda küçük bir yýrtýktan ucu dýþarýya çýkmýþ bir kelebek kanadý görüyorum. Bu nasýl olur? Kozanýn ipek böceði kozasý olduðuna eminim oysa. Ýyice yaklaþýyorum. Kanatta belli belirsiz titreþimler var. Belli ki dýþarýya çýkmaya çalýþýyor. Bu mucizevi fenomeni sonuna kadar izlemeye karar veriyorum. Yaþamýn dünyaya doðuþunu. Dakikalar geçiyor ama kanadýn titreþimleri gitgide zayýflýyor. Ýçine nasýl girdiði belirsiz bu yanlýþ seçilmiþ korunaðýndan çýkmakta güçlük çekiyor belli. Birden anlýyorum. Oradan çýkmasý için yeterli gücü bulamazsa ölecek. Hüzünleniyorum. Gecenin laciverdinin tüm ihtiþamýný kanatlarýnda hapsetmiþ bu güzel yaratýðýn yaþamasýný istiyorum. Elimle kanadýna hafifçe dokunarak yokluyorum. Belki kozayý yýrtýp dýþarý çýkmasýna yardým edebilirim. Dokunduðum anda kanatlardaki renkli toz zerreleri ellerime yapýþýyor. Parmaklarýmýn ucundaki lacivert pýrýltýlara bakýyorum. kanattaki minicik bir bölge ise artýk bu pýrýltýlardan yoksun. o anda aslýnda yardým etmediðimi, doðasýnýn ona bahþettiði savunma unsurlarýný yok ettiðimi anlýyorum. Ne yapabilirim? Yardýmýma muhtaç olmadýðý kesin belki de, ama artýk varlýðý benim içi öy bil fýs he öð de ka giy ol yýk ye so so ku ve sö gü ap ba kýz n büyük bir anlam kazanan bu güzel yaratýðý orada ylesine býrakamam. Bencil miyim? Belki de... lmiyorum. Belki de orada kalmalý... Baþýmý çok yakýnýna getirip sessizce baþaracaðýný sýldýyorum. tam olarak ne söylediðimi bilemiyorum, erhalde saçmalýyorum. Keþke kelebek dilini ðrenebilseydim zamanýnda... ama beceremedim... Umrunda mý ki?... Kim bilir? (Bizim birileri için biçtiðimiz kaftaný, acaba o birileri e beðenecek ve içine girmek isteyecek mi? Baþkalarýna aftan giydirmeye çalýþmaktansa yalnýzca kendimizi ydirmekle uðraþsak… Tavsiyede bulunmanýn karýþmak madýðýný anlasak,.. Ýyilik yapmaya çalýþýrken kabileceðimizi görebilsek,.. Acaba daha katlanýlýr bir r olur muydu bu dünya?..) EFKAR APARTMANI Akþam üzeri Beyoðlu... Sýkýlýnca tek baþýma arka okaklarda saatlerce dolaþýp eski binalarýn kokusunu lumayý, buralarda geçmiþ hayatlar hakkýnda hayaller urmayý seviyorum. Özellikle ziyaret ettiðim bir sokak e bir apartman var. Hangisi olduðunu hayýr ylemeyeceðim. Çünkü iki adým ötesindeki caddenin ürültüsünden nasibini almamýþ bu sokaktaki o partmanýn merdivenlerine tüneyip, özellikle de sonbahar aþýnýn o serin akþamlarda çatýlarýn aralarýndan süzülen zýlýmsý gün batýmýnýn eþliðinde rahatsýz edilmeden içki içmenin zevki bambaþka. Temiz ve yaþanýlan bir mekan olmasýna raðmen, hala ne camlardan ne de kapýlardan tek bir canlýnýn varlýðýna iþaret olacak bir ses veya gölgeye tanýk olmadým. Belki de ben böyle olmasýný istediðim içindir bilemiyorum. Ama sanki geçmiþten birileri burayý görünmez elleriyle yaþatýyor gizlice. Cam kenarlarýndaki saksýlarda çiçeklerin canlýlýðý, terkedilmiþliði yalanlýyor. Yine de akþam rüzgarýnýn hafif esintisi eþliðindeki salýnýþlarýnda tuhaf bir ahestelik var. Sanki benim bulunduðum zaman boyutundan farklý bir boyutta, baþka bir hayatýn canlýlýðýnda yaþýyorlar. Ben ise gözlerimi kapatýp, apartmanlarýn taþ duvarlarýnda yankýlanan çocuk çýðlýklarýný, gündelik iþlerden kaçma fýrsatý bulup camdan cama laflayan kadýnlarýn arsýz dedikodularýný, saatin erken olmasýndan dolayý da tek tük rastlanan erkek seslerini, rüzgarýn fýsýltýsý ve cam kenarlarýndaki bitkilerin hýþýrtýlarýndan yakalamaya çalýþýyorum. Bütün bu sükunetin içinde garip, sessizliði daha da derinleþtiren melodik bir hüzün var. Sýkýntýntýlý ve uðursuz deðil asla. Ama yine de iç burkacak kadar derin, gizemli bir hüzün. Geçmiþin ayrýntýlarýnýn bilinemezliðine duyulan bu acýlý merak. Belki hepimizin ara, ara içine düþtüðü, çok susadýðýmýz fakat bir türlü susuzluðumuzu giderme fýrsatý bulamadýðýmýz anlardaki gibi acýlý ama bir an sonra tatmin edilme olasýlýðýnýn bilinci ve beklentisiyle de zevkle bezenmiþ bir duygular karmaþasý. Sokaklardan bir sokak, belki veya belli ki sýradan. Çocukluðumda bana alýnmayan bir oyuncaða veya bana ait olmayan bir balona duyduðum o buruk merak ve haz veren acýyý tekrar 51 hissetmek için kendi kendime yarattýðým bir sýr belki de burada saklanan. Yine de, öyle olsa bile, bu sokaðýn belki de var olmayan sýrrýný öðrenmemek için elimden geleni yapýyorum. Yorgunluðun üzerine aldýðým birkaç yudum güneþ suyu ve bir iki nefes zýkkým... efkara dalýyorum... HOSTEL Bir arkadaþýmýn hosteline, daha doðrusu hostelin zemin katýnda açtýklarý kafeye uðruyorum... küçük ve pis sayýlabilecek, ama bir o kadar da ilginç bir mekan burasý. Döküntü haldeki sokaða bakan camlarýnda asýlý gay bayraðý dikkat çekiyor. Ýçeride öðrenciler, yazarlar, ressamlar, fahiþeler, homoseksüeller, kasýmpaþa fedaileri, Alman turistler, Rus kadýnlarla pazarlýk yapan iþ adamlarý, belki de ufak mafya mensuplarý... hayatýn tüm renklerinden oluþmuþ bir gök kuþaðýnýn etekleri gibi burasý. Ýlk ziyaretinizde korkabilirsiniz, çünkü bizleri rahatsýz eden, korktuðumuz hayat biçimlerine, uzak durduðumuz insanlara karþý oluþturduðumuz zýrhýn bir anda þeffaflaþtýðýný hissediyor insan. Hiç giremediðimiz o tehlikeli sokaklarýn küfürleri, kanlý býçaklý dayýlýk söylemleri, kampüs enteli muhabbetleri,.. bu ufak mekanýn ayrý ayrý köþelerinde duyabileceklerinizden. Bilmem kaç tane arabasý olan þýk bir beyefendinin, üstü baþý dökülmekte olan parasýz ve ünlenememiþ bir ressamýn sigarasýný yaktýðýna burada þahit olabilirsiniz. O gün, daha önce hiç görmediðim, olaðanüstü 52 güzellikteki genç bir kadýn dikkatimi çekiyor. Arkadaþýn dediði gibi tam anlamýyla ''arýzaya baðlamýþ'' bir hali var. Sarhoþluktan ayakta duramýyor, bir oraya bir buraya, masalarýn arasýnda yalpalayýp duruyor. Yirmi beþ yaþýnda olduðunu ve senaryo yazdýðýný öðreniyorum. Yüzünden yýllarýn olgunluðu akýyor. Hayýr, fahiþe deðil. Aksine, gerçek bir erkek düþmaný olduðunu söylüyorlar. Buraya sýk sýk getirdiði genç ve birbirinden güzel erkekler ise onun fahiþeleri rolünde. Onlara para ödemiyor, ama sabah olduðunda, kendisiyle bir gün daha geçirebilmek için yalvaranlarýn, evlilik teklif edenlerinin sebep olduðu yaygaradan tüm otel sakinleri usanmýþ durumda. Hayattan intikam alýyor. Fazla kalmayacaðým. Buranýn koruyucu zýrhýmý eritmesine alýþamadým hala. Kapýdan çýkmak üzereyken içerden tiz bir baðýrma sesi geliyor. Az önce merakla incelediðim kadýn içerdeki erkeklere baðýrýyor: ‘ Ulaaaaaan o...... çocuklarýýýýýýýý. Hepiniz o......sunuuuuuz ulaaaaaan. Bir tane býrakmayacaðým sizden, hepinizi edip edip adam edeceðim hayvan soyu hayvanlaaaaaaar....!’ Kenar masalardan birinde büzülmüþ halde oturan ve sakallarý belli daha yeni yeni çýkmakta olan bir çocuða yöneliyor. Kolundan yakalayýp üst katlara doðru çekiyor. Çocuðun gözlerinde korku var ama karþý da koyamýyor. Karþý koyarsa rezil olacak... Belli belirsiz dizlerinin titrediðini gördüðümü sanýyorum bir an. Ýçerde sessizlik va Ar be eld za do an ola du Yin de olu bir Bü Ýns de pa ta yu Bir ert r. Midem bulanýyor. Yine geç kaldým sanýrým... rkadaþla alelacele vedalaþýp çýkýyorum... ASLINDA TÜM HAVUÇLAR BÝZ VE TÜM BÝZLER BÝRER HAVUÇ On dakikadýr incelemekte olduðum turuncu havuçta elli belirsiz oluþmaya baþlayan fikre heyecanlanmamak de deðil! Tam olarak ifade edemiyorum ama ayný manda çok da açýk. En küçük parçacýðýnýn aynýlýðýndan olayý çok tanýdýk fakat kendisine yüklediðim bu yeni nlamýyla korkunç bir heyecana boðulmama neden acak kadar da yeni. Aslýnda aynýyýz. Týpký etrafýmda uyularýmla hissetme olanaðý bulduðum her varlýk gibi. ne de düþünün bir kere: turuncu bir havuca yüklediðiniz eðer ne kadar olabilir ki? Oysa bir gün kendi bütünümü uþturan atomlarým kara topraða karýþacak ve belki de r havucun damarlarýna soðurulacak yaðmur sularýndan. üyük bir saygýyla bakýyorum tabaktaki varlýða. sanlýðým iþte burada öyle önemsiz ki artýk. Ruh ediðimiz de zaten? Havucunkiler gibi, atom arçacýklarýndan oluþan sinir tellerimizde gezinen, bir kým elektrik akýmlarýnýn neden olduðu hisler umaðýndan oluþmuyor mu? Nedir ki..? ‘Big bang!’ ...Ve etrafa deðiþik deðiþik saçýlan bizler. rbirimize geçtiðimiz ve süresini bilmediðimiz bir vetire tesinde ‘Big bang!’... ve tekrar... ne? Sonra tekrar... Akordeon gibi... Açýlýp kapanan bir halay alayý gibi... Havuçtan bir ýsýrýk alýyorum ve ayný esnada gülümsememi engelleyemiyorum. Bir atasözü: o...ya gülenin o.... kadar aklý yoktur. Aslýnda boka gülenin de öyle. Elbette havucun fabrikasyon iþleminden geçmiþ maddesinin önünde saygýyla eðilmemi engelleyecek bir takým duyum komplikasyonlarýna sahibim, muhtemelen insani terbiye sisteminden kaynaklanan. Elbette biyolojik þifremdeki korunma kodlarýný inkar edemem. Zira koku ve tad alma gibi duyularýný meditatif yöntemlerle geliþtirmeye yeltenmek, türün zehirlenerek yok olmasýna sebep olabilir pekala (burada gülmek ne kelime, yarýlýyorum). Her þeye raðmen hiyerarþiyi beynimde çözmüþ olduðum için inanýlmaz bir hafifleme içerisindeyim. Birden keyifleniyorum... ZEN NEZ Zaman kaybýyla dolu yirmi beþ sene... Sýnýrlarýmý zorladýkça dile getiremediðim, yazýya dökemediðim fikirler bulut bulut kafamýn henüz aydýnlatamadýðým odalarýnda... Bugün dört asýr gibi geçen dört günün ardýndan bulutlarla tanýþtým... Güzelliðe hayraným, yine de bir türlü tanýmlayamadým onu. Maviydi, kavrayamadýðým boyutlarýnda daha tanýdýk olan ve yakýnlarda bir yerlerde aheste akmakta olan beyaz ve grileriyle yýkadým aklýmý. Ýki ayrý dünyanýn birine uzanmýþým. sadece yüzey temasý, 53 maddemin çoðu diðer tarafa ait. Ama buraya aþina deðilim ne garip? Cansýzlýðý huzur dolu mavi dünya.... Ara ara siyah benekler kayýyordu sonsuz yolculuklarýnda, kendi yaþam döngülerinde beneksel kaygýlarýyla bir yerlere acele etmekteler. Buradan onlarýn kaygýlarýný hissedemem, güzelliðin bir detayý benim için varlýklarý. Ben ise onlar için hayattan bir detay. Bütünün bir parçasý. Varlýklarýna deðmediði sürece önemsiz olan varlýðým... Var olmamýn bir sebebi yok. Sebebim var olmak. Bundan sonra kalana iyi konsantre olamazsam var olduðum süreyi sebep aramakla harcayacaðým... Ýçine aktýðým gerçekten sýyrýlmama sebep olan bir sesle irkiliyorum. Sizin için birþeyler yapmak geliyor içimden ama ben kimim ki? Gerçek bulduðum gerçek, güzel bildiðim güzellik mi? Kaygýný öpebilirim þu an ama iliklerimdeki maddeyi henüz hissedemiyorum ve sesine karþýlýk verecek sinyalleri gönderemiyorum. Gözlerime bak, orada maviyi bulman zor olmayacaktýr özgür býrakabilirsen zihnini. Kompozisyon konusu: hallerimiz, kaygýlarýmýz. Hepimizin kurtuluþ için baþka baþka önerileri... Bildiklerimiz bilmediklerimiz, yalan doðru eksik tam fikirlerimiz... Yorgunsun. Uzan sen de biraz. Ne bulabileceðini bilmiyorum ama bir þey var orada. Dediðim gibi uçman yeterli. Güzellik güzellik... Ýnanýlmaz seviyorum sebebimi... neden? Ötesini bilmiyorum ki. Ötesi var mý? Güzel olan neden güzel? Tüm bunlara raðmen birkaç saat belki de daha kýsa, bu deneyimimi unutacaðým uzun süreli ve eve gittiðimde sado-mazoþist bir çýlgýnlýkla 54 duvarlara ve ev halkýna çarpacaðým müzik eþliðinde. Bunu yapmayý seviyorum çeliþkili bir þekilde. Korku filmlerimi de sýrayla izleyebilirim pekala. Bunalým deðil, gerçek bir haz seline boðulacaðým. Matrixin b..u çýkmasaydý pekala felsefik kaynak olarak kullanabilirdim.. Galiba tezatlarla güzel ve anlamlý hazlar.... flaþ! flaþ! flaþ! türk öðrenci uzayda! onur tanay TÜRK ÖÐRENCÝ UZAYDA: BLACK-8’ ÝN GAZETECÝLÝK BAÞARISI Dergimiz araþtýrmacý-gezici-yiyici yazarlarýndan Onur Tanay, dünya tarihinde bir ilki gerçekleþtirerek Mars Mars’a Tanay ayak basan ilk insan oldu. NASA NASA’nýn Mars’a göndermek için “insansýz” uzay aracý olarak tasarladýðý Opportunity Opportunity’ye kalkýþtan birkaç dakika önce kaçak olarak binen Onur, böylece uzun zamandan beri hayali kurulan Mars’a insan gönderme projesini de farklý bir yöntemle de olsa gerçekleþtirmiþ oldu. Komite Baþkanýnýn Gafý Olay, geçtiðimiz haftasonu Onur’un NASA’ya ve dünyanýn saygýn medya kuruluþlarýný arayýp onlara Mars’tan selamlarýný iletmesiyle baþladý. Baðlantý sýrasýnda Onur’un “Çocuklar nasý?” sorusuna NASA Opportunity proje komitesi baþkaný baþkaný, boþ bulunarak “Ýyiler, ellerinden öperler. Biz de oðlaný evlendirdik yeni.” demesi üzerine de baðlantýyý takip eden yüzlerce medya çalýþaný kahkahalara boðuldu. Baþkan da bunun üzerine yanýndakine dönerek “Tuh be karizmayý bozduk, iyi mi.” dedi. Olayýn en ilgi çekici yaný þüphesiz “insansýz” gönderilmesi tasarlanan Opportunity’ Opportunity’nin nasýl olup da kaçak bir yolcuyla Mars’a gidebildiði oldu. NASA Baþkaný Baþkaný’nýn “Ama bu imkansýz...” demesi üzerine; Opportunity = Fýrsat Onur; “Bence hiç de imkansýz deðil. Bir kere, bana bu fikri NASA’nýn kendisi verdi. Uzay aracýnýn adý bildiðiniz gibi Opportunity yani Fýrsat. Zaten bu isim bende ‘niye Mars’a gitmeyeyim ki?’ sorusunu çaðrýþtýrdý. Ýnsansýz bir uzay aracý olarak tasarlanmasýna gelince: Arabalarýn b a g a j l a r ý , kamyonetlerin kasalarý da insan taþýmak için tasarlanmýyor ama zorda kalan yurdum insaný pratik zekasýný ortaya koyup pek güzel, bu þartlarda da yolculuk yapýyor. Bu kadar basmakalýp olmamak lazým. Biraz yaratýcý olsunlar diyorum NASA’ya”,dedi. Bütün dünya hayran kaldý Diðer önemli gazete (Nüyork Taymýs, Ula Gazete dalla Spor barýþla, Ule Mont’un nirde) ve dergilerin (Nüvsvik, 55 Taymýs, Ekonomizzt) genel yayýn yönetmenleri yaptýklarý ortak basýn toplantýsýnda; “Böyle genç yetenekleri keþfetmediðimiz ve bu gibi insanlýk baþarýlarýný yayýnlamak yerine haber deðeri olmayan, bi sürü sýradan, çoðu kafadan uydurulmuþ hayali ürün yayýnlayan bizler artýk istifa edip koltuklarýmýzý, laptop’larýmýzý ve magazin sayfalarýný yayýnlamadan önce haftanýn magazin olaylarýna ilk bakan-onay veren kiþi olma haklarýmýzý gençlere devrediyoruz” dediler. Ula gazete dalla spor barýþla gazetesi spor editörü de “Zaten Koç gibi insanüstü bir yeteneði (burada arkadaþýmýz Kerem Koç Koç’tan bahsediyor) zamanýnda gaste manþetlerine taþýyamamýþ, ona bu camiada hakettiði deðeri verememiþtik. Ancak, bu son olayla da bir kez daha anladýk ki, bizim gastenin yazarlarý haber peþinde koþmak yerine zamanlarýný FIFA 2004 (C), World Cup (D) ve diðer Oyun Ýstasyonu-2(E) oyunlarýný oynayarak geçiriyorlar. Hatta içlerinden bazý hainler SimSiti4000 (F) bile oynuyorlarmýþ. Hani arkadaþýnla oynadýðýn maçýn skorunu bize Floransa-Milan maçýnýn skoru olarak yollaman bi derece anlaþýlýr da bari oynamadýðýn maçlarýn skorlarýný yollama. Bu gastecilik mesleðinin ‘doðrudürüst-tarafsýz haber’ prensibine aykýrý” dedi. Bu konuda sorulan “Bugüne kadarki maç skorlarýnda bir yanlýþlýk yoktu. Nasýl oldu da bu oyunlarý oynayarak size skorlarý bildirdiklerini farkettiniz?” sorusuna da “Geçen Pazar oynanan maçlarýn skorlarý bize ulaþtýðýnda bu hafta iptal edilen ve iki hafta sonra oynanmasý planlanan maçýn skorunu da gördüðümüzde þüphelenip polise haber verdik. Onlar saðolsunlar, bizi kýrmayýp düzenledikleri baskýnlarla olayý günýþýðýna çýkardýlar”dedi. 56 Mars’ta Türk Bayraðý Kýzýl gezegen Mars’ta baþka insan olmadýðý için orada sýkýlýp sýkýlmadýðý yönündeki soruya ise Onur: “Niye sýkýlayým ki? Yanýmda bi sürü Türk bayraðý getirmiþtim. Günde 20-30 deðiþik yere Türk bayraðý asýyorum. Ýlerde buraya Amerikalýlar gelip ‘Burayý biz feth ettik’ derlerse onlardan Mars’tan çektikleri fotoðraflarý yollamalarý talep edilecek. Þu an bayraklarý öyle yerlere diktim ki, Mars’tan çekecekleri her fotoðrafta, biz Amerikan filmleri izlerken Mars Hatýrasý: Onur kaskýný da çýkartýp Mars’ýn dünya standartlarýna ulaþamamýþ atmosferinde “Nefesini ne kadar tutabileceksin ki?” diyenlere meydan okurcasýna rahat gözüküyor.. birden nerden geldiðini anlamadýðýmýz o dalgalanan Amerikan bayraklarýný görüþümüz ve akabindeki hayretimize benzeri bir hadise yaþanacak. Diktiðim bayraklarýn dalgalanma sorununu da hepsinin altýna üniversitemizin mühendislik bölümleri öðrencilerinin buluþu olan uzun ömürlü mini vantilatörleri yerleþtirerek çözdüm. Meka ve mikrocu arkadaþlara teþekkürler”dedi. Avrupa Birliði’nden Baþvuru Öte yandan, ulusumuzun yakaladýðý bu baþarý sonunda Avrupa Birliði, Dýþiþleri Bakanlýðýmýza ICQ’dan ulaþarak: “Sizi birliðimize almak istiyoruz :)” dedi. Bu teklif üzerine bakanýmýz; “Bizi yýllarca AB’ye alacaðýz diye oyalayýp durdunuz. Ancak bundan böyle biz de birliðinize girmek için biraz daha düþünüp daha saðlýklý bir karar vereceðiz. Sonuçta Mars’a çýkmýþ ulususuz. Mars’ý feth etmemizle birlikte Türkiye’nin galaksilerarasý arenada jeopolitik önemi daha da artmýþtýr. Þimdilik diðer teklifleri de deðerlendiriyoruz. Þu an için ‘evet’ diyemeyiz. Üzgünüm :( “, diye bir yanýtta bulundu ve AB temsilcisinin ‘authorize’ isteðini reddetti ve onu ICQ kontak listesine de almadý. Kontörüm azaldý Mars’a yolculuk sýrasýnda neler yaptýðý sorusunaysa Onur; “Telekomcu ve CS’çi (counter strike deðil bilgisayar bilimi mühendisliði öðrencileri) arkadaþlarýn tasarladýðý yeni bir sistem sayesinde intenetten batak, üç-beþ-sekiz, tavla falan oynayarak yolculuk nasý geçti anlamadým. Buradan Kerem Osman’a da bana olan borçlarýný ne zaman vereceðini de sizler vasýtasýyla sormak istiyorum. Bir de cep telefonumda çok az kontör kaldý, bunu da arkadaþlara haber verirseniz sevinirim,” dedi. Derslerimi WebCT’den takip ediyorum Onur, ayný zamanda Mars’ta geçirdiði süre boyunca pek çok yeni þey öðrendiðini ama hayat deneyimi yanýnda akademik bilgilerin de her zaman gerekli olduðunu ve bu yüzden okuldan ayrý kaldýðý süre boyunca dersleri WebCT’den takip ettiðini, midterm yerine geçen essay’lerini de e-posta ile zamanýnda teslim ettiðini söyledi. Onur, intenetten batak oynarken bile hile yapan arkadaþlarýna kýzdýðýndaysa arkadaþlarýndan “Madem öyle, dormun önüne gel, kapýþalým” diyerek kendisine espirili yanýtlar verilmesinden de ne yazýk ki býkmýþ. Onur Tanay, Black-8 dergisi dýþ iliþkiler servisi Opportunity projesi baþkaný Matt Wallace(ortada artist bir poz veren) diðer proje çalýþanlarýyla Onur’un “çocuklar nasý?” sorusunu yanýtlarken. Bu arada, Wallace’in boþ bulunup verdiði yanýttan sonra çekilen ve tüm personeli kahkalar atarken gönderen resmin de basýnda kullanýlmasý yasaklandý (Kiþiye saygý ve buna benzer bahanelerle, kýsacasý adamýn egosu yüzünden). 57 flaþ! flaþ! flaþ! pýrasa duyarlýlýðý PýraSA, Topluma Duyarlýlýðýný Bir Kez Daha Gösterdi Seçim gitti kiri kaldý sorununa çözüm! Sorun: Bakýn, 1 Nisan tarihli Radikal gazetesinde yer alan haberde nasýl bir sorun dile getirilmiþti: Seçim bitti, kiri kaldý FOTOÐRAF: TÝMUR SOYKAN Seçimler sýrasýnda trilyonlarca lira harcanan afiþ, pankart ve bayraklar çöplüðün yolunu tuttu. Ýstanbul’da bir hafta sürecek temizlik çalýþmalarýnýn belediyelere maliyeti 250 milyarý bulacak Çözüm: Yine PýraSA’dan Her seçim parti adaylarýnýn tanýtýmý için harcanan trilyonlarca liraya Black-8 yazarý Onur Tanay yeni bir çözüm buldu: Artýk seçimlerden sonra toplanan parti bayraklarý, parti afiþleri, adaylarý tanýtan afiþler artýk çöpe gitmeyecek. Onur Tanay’ýn yaptýðý açýklamaya göre bu 58 onur tanay afiþler çöpe gitmek yerine partilerin belirleyeceði depolara gidecek, o depolarda bir dahaki seçime kadar itina ile saklanacak. Onur, “Nasýl olsa her seçimde hep ayný yüzleri görüyoruz. Bu yüzden adaylarýn tekrar fotoðraflarýnýn çekilmesi ve posterlerinin hazýrlanmasýna gerek yok. Bir sonraki seçimlerde de bu posterleri kullanmak gayet mümkün”, dedi. “Türkiye seninle gurur duyuyor!” Bu çözüm önerisi halkýn da yoðun desteðini aldý. Dergi merkezi önünde toplanan bir grup alkýþlarla “Türkiye seninle gurur duyuyor!”, “Ýþte gerçek yapýcýlýk bu!” þeklindeki tezahüratlar yaptýlar. Ancak bu tezahüratlarýn alýþýlmýþýn aksine, farklý melodiler eþliðinde yaptýklarý gözlendi. Öte yandan Avrupalý bir grup gençten de bu öneriyi destekler nitelikte e-postalar geldi. Daha sonra yapýlan araþtýrmada bu gençlerin Avrupa’dakþ graffiticilerden olduklarý anlaþýldý. Posterleri saklamanýn yararlarý: Saymakla bitmeyecek avantajlarýn ilk akla gelen yararlarý þunlar: Þüphesiz mali kaybý azaltacak Çok daha önemlisi, bu seçimde daha genç görünmek için saç boyatan, sakal, býyýk kesen, hatta gömleðinin üstüne sýrtýndan önüne düþen kollarýyla kazaðý baðlamýþ “Vay be hem genç, hem de karizma olduk, modaya da uyuyoruz; genç kesimin oylarý kesin bende toplanacak” gibi anlayýþlara baþvurmak zorunda kalýnmayacak. Zaten 5 ya da 10 yýl önceki seçimler için çektirilen fotoðraflar kullanýldýðýndan adaylar kesinlikle “Yaþlandým mý acaba?” endiþesine düþmeyecek Adaylarýn iki seçim dönemi arasýnda parti deðiþtirmeleri durumunda partiler arasý poster transferine izin verilecek. Adayýn eski seçimlerde kullandýðý posterde yer alan eski partisinin sembolü, þehrin graffitici çocuklarý tarafýndan yeni partinin sembolüne dönüþtürülecek. Böylece oraya buraya saçma sapan aþk ilaný, küfür yazan ya da býyýk çizen graffiti kültüründe yetiþmiþ gençler artýk vatana millete daha yararlý bir iþ yapacaklar, toplumun onlarý tanýmlarken kullandýðý “iþe yaramaz” sýfatýndan kurtulacaklar. Hem bu durum bu gençlere küçük çapta da olsa bir istihdam saðlayacak, hem de artýk kýz babalarý “Ben graffiticiye kýz mýz vermem” demeyecek. Graffitici gençlerin toplumda saygýnlýðý olacak, herkes onlara gýpta edecek Graffitici gençlerin tespiti ve biraraya getirilmesi için bir CIP projesi hazýrlanacak Eðer iki seçim arasýnda, eski seçimlerde yer alan adaylardan çoðunluðu yeni seçime katýlmýyorsa, yani bir kabuk deðiþtirme varsa, bu durumda tekrar eski posterlere bakýlýp eski adaylarla yenilerin simalarýnýn ne kadar benzediðine bakýlacak. Eðer benzerlik fazlaysa, ama býyýk, sakal, daha kalýn kaþ gibi unsurlarda bir deðiþiklik gerekiyorsa tekrar graffitici çocuklardan yararlanýlacak. Ayrýca kýsa süreliðine çalýþma bursu açýlýp güzel sanatlarýn resim bölümü öðrencilerinden de bu konuda yararlanýlabilecek. Ýlk ve orta öðretim kurumlarýnda verilen resim, eliþi,vb. derslerinde yine Onur Tanay’ýn yazacaðý ve piyasaya derhal çýkaracaðý Seçim Afiþi Restorasyonu, 2000’li Yýllarda Türkiye’nin Seçim Afiþi Sorununu Çözümü adlý kitabýn okutulmasý, burada gösterilen yöntemlerin pratiðinin yapýlmasýnýn ders planýnýn bir parçasý haline gelmesine çalýþýlacak, bu konuda “Afiþleri Yeniden Yaratma Komisyonu” kurulacak. Buruþan, ya da yýrtýlan posterler de atýlmayacak. Bu konuda yine eliþi derslerinde gösterilen tekniklerle posterlere yama yapýlacak. Yamanýn hangi parçasýnýn nereye geleceði konusunda Zeugma’daki kýrýlmýþ mozaikleri birleþtiren uzmanlardan yardým alýnacak. Tarafsýz seçmenler için “kendi kendini seçimin ertesi günü imha edebilen” posterler hazýrlanacak, bu posterlerin hazýrlanmasý için gerekli teknolojiyi oluþturmalarý için Sabancý Üniversitesi öðrencileri için PROJ 102 dersinde özel proje açýlacak Eðer hazýrlanan projede amaca uygun olmayan ama gelir getiren yeni bir buluþ yapýlýrsa, ne de olsa buluþa dolaylý yoldan sebep olan kiþi olarak, bu buluþun lisans haklarýndan edinilecek gelirin bir kýsmý Onur Tanay’a verilecek Okuyucunun bu yazýda hiçbir mizahi öðe bulamadýðýný iddia etmesi durumunda, yaþanan iðrençlikten fikir babasý olan Onur Tanay sorumlu tutulmayacak 59 flaþ! flaþ! flaþ! asparagas haberler pýrasa asparagas haber ajansý ASPARAGAS HABERLER • Bush ile Blair küstü! Zimbabwe Dýþiþleri Bakanlýðý’nýn yaptýðý açýklamaya göre Beyaz Saray’ýn arka bahçesinde top oynarken, Blair’e sert dalan Bush’un olaydan sonra özür dilememesi üzerine olay patlak verdi. • RTÜK’e inanýlmasý güç ceza! RTÜK, yýl boyu verdiði hatalý kararlar yüzünden kendisine bir haftalýk kapatma cezasý verdi. Temyiz mahkemesine baþvuran RTÜK çaycýsý duruma isyan etti. • Galatasaray, dünyanýn en iyi forvetlerinden Thierry Henry’ i Ýstanbul’a getirdi. Yapýlan açýklamada, ünlü futbolcunun Galatasaray’ýn forveti Hakan Þükür’ün kýzýnýn doðum günü için geldiði bildirildi. Galatasaray transfer komitesi baþkaný, Henry’nin oyun sistemlerine uymadýðýný ve de ilgilenmediklerini basýna duyurdu. • 60 Katýldýðý davette kaburga dekoltesiyle dikkatleri üzerine çeken Fatih Kýsaparmak, kendisine ikram edilen çikolatayý, “Bu bitter deðil bea!” diyerek þiddetle reddetti. • Osman Yaðmurdereli’nin göbeði diz boyu! Katýldýðý “Köyümüz Köylümüz” Ýsimli yemek programýnda büyük göbeðinin nedenini soran sunucuya hemen yanýndaki levyeyi alýp göbeðine vurarak þu cevabý verdi: “Bu kas sesi, kaaaas!” –Akabinde program yayýndan kaldýrýldý- • Bilim adamlarýndan olay yaratacak araþtýrma sonuçlarý þu saat itibariyle açýklandý. Yapýlan açýklamada, hem karada hem suda yaþama yeteneði olan kaplumbaðalarýn, Japon balýðý (kýrmýzý olan) ile zürafalarýn çiftleþmesi sonucunda evrimleþtiði yer aldý. • Sýnav sistemi deðisiyor! ÖSS sýnavýnýn yeni YÖK yasasý ile kaldýrýlacaðý, yerine kura sisteminin getirileceði açýklandý. • Türkiye’ye konsere gelen Reamonn sahneye çok geç çýktýðý için bir avuç insana konser vermek durumunda kalýnca sinirlendi. Bu sinirle mikrofona kafa atan solistleri yaka paça sýnýrdýþý edildi. • Kimilerine göre gelmiþ geçmiþ en iyi film olarak gösterilen “Baba” filminin senaryosunun bir Türk senaristen çalýndýðý ortaya çýktý. • Sabancý Üniversitesi’nde öðrenciler panik içinde! K4 bloðundaki 118 nolu odadan yayýlan koku deri fabrikalarýnýn kokusunu bile bastýrdý. • Real Madridli genç futbolcu David Beckham, çevresindeki güzel kýzlardan sýkýldýðýný, yeni tatlar denemek istediðini açýkladý. • • • • Kek sektöründe þok! Türkiye’de çýkan binlerce kek markasýndan hangisinin ayakta kalacaðý merakla beklenirken, hepsinin batmasý yiyecek sektöründe panik havasý yarattý. Ümit Karan’ýn hemþirelere MR’ý çekilirken çýkma teklifinde bulunduðu hastanenin güvenik kayýtlarýnda öðrenildi. Hidayet Türkoðlu, NBA’de yeteri kadar süre alamadýðýný belirterek, “Eðer bu en verimli çaðýmda yeterli süreyi alamýyorsam, basketbol oynamamýn ne önemý var!” diyerek, ikinci lig takýmlarýndan Erdemirspor’dan yardýmcý antrenör teklifi aldýðýný ve bunu deðerlendireceðini söledi Amerikan kuvvetleri Grönland’ deki penguenlere demokrasi getirme amacýyla, bir yýl süresince yönetime el koyduðunu açýkladý. Grönland yerel halký smokin giyerek penguenlere tam destek verdiðini açýkladý • Ýki minübüs þöförü Alman turistleri peribacasý göstereceðiz bahanesiyle Aðrý Daðý’na kaldýrdýlar. Alman turistler ifadelerinde bizi kandýrdýlar deyip, Almanya’da daha büyük bacalar gördüklerini raporlarýna eklettiler. • Türkiye için mutlu son, ARTIK AVRUPA BÝRLÝÐÝ ÜYESÝYÝZ. • Black-8 dergisi satýþ rekorlarý kýrýyor!Çýktýðý gün 7. basýmý satýlmaya baþlanan derginin yapýmcýsý PýraSA Mizah Kulübü yetkilileri, insanlarýn bu dergiyi nasýl aldýklarýný anlamadýklarýný belirtti. ♦ Sabancý üniversitesi spor salonunda servise baþlayan kantinin yagene yiyeceði olan Yengeçli salatanýn yengeci tartýþma konusuyken. Yaþar Nuri Öztürk’ün katýldýðý radyo programýnda yengeç yemenin caiz olmadýðýný ve o salatayý yiyenin hayýrlý bir iþ yapmadýðýný belirtirken kafe sahipleri sesssizliði korudu. ♦ Müslüm Gürses, yeni çýkaracaðý albümünün ilk klibini Kylie Minogue’la çekmek istediðini ama karýsý Muhterem Haným’ ýn buna izin vermediðini açýkladý. 61 flaþ! flaþ! flaþ! pýrasa için ne dediler? pýrasa arþiv komitesi “Pýrasa vardý da biz mi yedik” Süleyman Demirel “Maþallah, Zeki çocuklar bunlar” -Sir Isaac Newton “Gol yemem! Pýrasa.. Tabi ki yerim” -Rüþtü Rençber “Ahahahaha!!” -Cem Yýlmaz “I have not seen such a sophisticated problem since the prisoners dilemma, thus I will call this phenomenon as “the PýraSAnýrs Dilemma” “ John Nash. “4-5 tane pýrasanýn kuyruklarýný kes, yani ayikla, doðra,yýka. - 1 havuç doðra. -bunlarý ve ½ cay bardaðý zeytinyaðý, 2 bardak su, 2 kesme þeker, 1 tatlý kaþýðý tuzu orta boy bir tencereye koy. - piþerken (10 dak kadar sonra) 1 avuç pirinç at. piþir” -Ümit Usta “Açýýn pýraSA’nýn önünü! DURDURAMAZSINIZ! ” Cem Uzan “ Pýrasa dinimizce caizdir.” -Yaþar Nuri Öztürk “ Bu kameraya konuþacam di mi? Öhöm... Her gün 62 pýraSA ürünü olan Black 8’i zevkle okuyoruz! ” Sokaktaki vatandaþ – “ Bu yýl, pýraSA’nýn iþ hayatý güzel gidecek ama aþk hayatýnda kara bulutlar geziniyor! ” –Rehzan Kiraz “ Yapýlan araþtýrmalar pýrasanýn saðlýk açýsýndan çok yararlý olduðunu gözler önüne seriyor.” - Eski Saðlýk Bakaný Osman Durmuþ “ Dünya tersine dönse pýrasadan vazgeçmem! Gökteki güneþ sönse vazgeçmem! ” -Müslüm Gürses “ Pýrasa pýrasa pýrasaaaa... Pý pý pýraaasaaaa!...” –Ajdar “PýraSA ortadan kalkmadýðý sürece, AB bizi üyeliðe kabul etmeyecekmiþ! ” –AB’den sorumlu Baþbakan Yardýmcýsý Abdullah Gül “ Pýrasa üretiminde bu yýl inanýlmaz bir artýþ yakaladýk.” –Tarým ve Köy Ýþleri Bakanlýðý “ There is one more reason to attack the Iraq, a kind biological weapon: LEEK! (pýrasa)” - George Bush “ Bir gün herkes Black 8 okuyacak! ” –Ali Þen “ Sauron shouldn’t get back the Lord of the Pýrasas, Frodo! ” –Gandalf the grey/white “ Hedef büyük, pýrasa yemek gerek! ” –Süreyya Ayhan 63 son söz baþkandan Bundan tam 1 sene önce, sevgili arkadaþým Mr.Koç ile Tuzla civarlarýnda yoðun miktarda nükleer baþlýklý füze gizlendiðini öðrenince buraya gelip araþtýrmaya karar vermiþtik. Ona nasýl kamufle olacaðýmýzý sorduðumda, “Orada bir üniversite varmýþ oraya öðrenci olarak çaktýrmadan gireriz, iþimize bakarýz.” dedi. Gerçekten öyle de oldu ve Sabancý Üniversitesi’nde konuþlandýk. Sabancý’da günler günleri kovalýyor,uzun araþtýrmalar devam ediyordu Bir süre sonra önemli bir sorunla karþý karþýya olduðumuzu fark ettik. Bizi takiben gelip ayný okula yerleþen diðer senato üyeleri sevgili Mr.Siyahhan, Mr.Erkan,Mr.Alpella ve diðerleriyle yaptýðýmýz sýk toplantýlar çeþitli dedikodulara yol açýyor, zaman zaman toplantý odasýndan gelen kahkaha sesleri insanlarý tedirgin etmeye baþlýyordu. Bir gün içlerinden biri gelip, “Bu hangi kulüp abe?” deyince, ne yapmam gerektiðini anlamýþtým. Derhal sözlüðü açtým ve sonu “Sa” ile biten kelimeleri aramaya baþladým. Gelmeden önce danýþmanýmdan öðrenmiþtim ki burada adet böyleydi. Arkadaþlarým bu konuda beni en yetkili kiþi olan Mr.Oður’a yolladýlar. Gittim ve yalnýzca “Pýra-Sa” dedim. Kendisi cevaben, “Aaa, ne güzel bir de mizah kulübümüz 64 oldu, derginiz ne zaman çýkýyor ?” deyince, bu iþten öyle kolay kolay sýyrýlamayacaðým belli olmuþtu. Ýçimizde dergi iþleriyle daha önce ilgilenmiþ olan bir tek Mr.Koç vardý ve bu iþin altýndan tek baþýmýza kalkamayacaðýmýz aþikardý. Sonra saðolsunlar, sevgili senatör Mr.Yanýk ve ekibi (Mr.Amcalar, Mr.Özseçen, Mr. Mevlitoðlu, Miss Bodrumlu ve sayamadýðým diðerleri) teklifimizi kýrmayarak bu misyonu tamamlamak üzere uzun yollardan gelip bize katýldýlar. Yaklaþýk iki dönem süren büyük çabalarýn ardýndan þu an elinizde tuttuðunuz bu dergi ortaya çýktý. Biz hazýrlarken çok keyif aldýk, umarým bunu okuyan kiþilere de yansýtabilmiþizdir. Tabii, bu arada buraya yerleþme nedenimiz olan asli görevimizi de unutmamýþtýk. Tuzla’nýn altýný üstüne getiren uzun araþtýrmalardan sonra ihbarýn yanlýþ olduðu anlaþýlmýþ, nükleer baþlýklý füze falan bulunamamýþtý. Biz yine de kendimizi avutmak için marketten aldýðýmýz bir kaç oynar baþlýklý týraþ býçaðý ile kýrmýzý baþlýklý kýz kitabýnýn bir kaç kopyasýný incelemek üzere yanýmýzda götürmeye karar verdik. Ahmet Özcan Nergiz