dosyayı indir - insan Kaynakları
Transkript
dosyayı indir - insan Kaynakları
YERLEġĠM YERLERĠNDEN UZAKTA AÇIK ALANLARDA YAPILAN ÇALIġMALAR Amaç YerleĢim yerlerinden uzakta açık alanlarda yapılan çalıĢmalarda ĠSG uygulamalarını öğrenmek. Öğrenim Hedefleri Açık alandaki tehlike kaynakları, Alınması gereken önlemler hakkında bilgi sahibi olmak. Alt BaĢlıkları Açık alanlardaki tehlike kaynakları Doğal ortam ve yabani hayat Meteorolojik koĢullar Jeolojik koĢullar UlaĢım GĠRĠġ YerleĢim alanlarında uzakta, açık alanlarda çalıĢma yapan bir çok iĢ kolu bulunmaktadır. Bunlara örnek, Orman Koruma Memurları, Yabani Hayatı Koruma Teknikerleri, Karayolları ġantiyelerinde çalıĢanlar, Petrol ve Maden Araması yapanlar vs. Doğada ve Açık alanlarda çalıĢacak kimselerin Ģu özelliklere haiz olması gerekir. -Doğa sevgisi olan, -Hayvanlarla ilgili korkusu olmayan, -Açık alanda çalıĢmayı seven, -Bedence sağlam ve dayanıklı, -Mesafe ve yön tahmininde bulunma yeteneği olan, DOĞADA YAġAM VE HAYATTA KALMA ( SURVIVAL ) Hiç Ģüphesiz ki doğa güzelliğinin ve gizeminin yanında; kendisinden yararlanmayı bilmeyenlere karĢı maalesef son derece acımasızdır. Yapılan hataların ve tedbirsizliklerin bedeli çoğu zaman insan hayatı ile ödemiĢtir. Oysa yapılması gereken biraz psikolojik birazda beceriye dayalı tedbirler ile bu zor ve acımasız koĢullar atlatılarak keyif alınabilmektedir. BaĢta doğaya saygılı olmaya dayanan bu tedbirler, doğada çalıĢanlar ve doğa sporcuları tarafından bilinmeli ve uygulanmalıdır. Doğada yön bulma ve barınma konuları zaruret halinde baĢımıza gelirse ve biz bu konuda eğitimsiz isek o zaman iĢimiz zor olmakla beraber hayatta kalmamızda imkansız olabilir, bu vesile ile adım, adım doğada hayatta kalma sanatı ile ilgili açıklamaları ve pratik bilgileri izleyelim. Hayatta kalmak isteyen bir kiĢinin artık zamanla iĢi kalmamıĢ olup, sadece düĢüncesi biran önce bu ortamdan kurtulup hayatta kalmaktır. Ne kadar zaman harcarsanız harcayın, eğer siz kendinizi zaman kavramından kurtaramıyorsanız o zaman sizin için moral ve ümit kalmamıĢ, kolay pes edeceğiniz psikolojik durum oluĢmuĢ demektir, onun için amaç hayatta kalmak olduğuna göre koĢullar ne kadar kötü olursa olsun önemli olan yaĢamaktır. Ölüm 1 burnunuzun ucunda dahi olsa artık son nefesimi veriyorum deseniz dahi kendinize güven ne morali sakın ola elden bırakmayınız. Çünkü yaĢamınız sizin kiĢiliğinize ve Ģansa bağlıdır. Diyelim ki doğada kayboldunuz bu çalıĢmada, avda, piknikte veya kamp yaparken olabilir, her nasıl olursa olsun örnekleri çoğaltabiliriz, tabii bu arada yaralı olduğunuzu da düĢünerek olayı biraz daha zor hale getirecek olursak aĢağıdaki kuralları var gücünüzle hatırlayıp uygulamanız sizin yine siz olarak var olmanızı sağlayabilir. -Öncelikle panik denilen olayın, çok kolay değil tabii ki unutmamamız gereken kesinlikle paniğe kapılmamamız gereken ilk husustur, panik devam ederde bu durumu üzerimizden atamazsak unutmayın ki bir çok ölümün baĢlangıcı paniktir. Böyle durumda sakin olup, mantıklı karar verip artı ve eksi alternatifleri düĢünüp kurtulmamız için paniksiz ve sakin hatta bunları düĢünürken öncelikle oturup sakinleĢme ve panikten kurtulmak için yüze kadar saymamızda bizi rahatlatacaktır. ġimdi sıra kendinizde bulunan yaranın önemini tespit edip derhal imkanlarımız dahilinde müdahale ettikten sonra gözlerimiz ve beynimizle çevremizi kontrol edip, duruma hakim olmaya çalıĢmalıyız bu arada ihtiyaç duyabileceğiniz su, barınma, yiyecek, içecek için ilk çare ısınma, moral ve birilerine haber niteliği olacak iĢaret vermek için ateĢ yakmalıyız. - Burada ateĢ yakıp moral tazeledikten sonra en önemli kısım, Rus ruletine Benzetilen bir durum olan, oturup birilerinin gelmesini mi beklemek yoksa yola devam etmek midir, iĢte bu kararı en akıllıca siz vereceksiniz, onun için tekrar baĢa dönüp akıllı bir Ģekilde içinde bulunduğunuz ortamı değerlendirirken en iyi planı yapmalısınız. - Öncelikle nereye ulaĢmak istediğinizi, Ģu anda nerede olduğunuzu, önünüzde ne gibi engellerin olduğunu düĢünün ve kararınızı verin. - Daha sonra acıkma ve susama hissi baĢ gösterdiğinde sakın ola büyük hayvanların peĢinden koĢmaya kalkmayın, sizi yoracak ve bitkin bir vaziyette belki de yakaladığımız hayvanı yiyemeden yaĢama son vermemize neden olabilir, onun için yılan, balık, çekirge ve kurbağa gibi ufak hayvanlar ile karnınızı doyurmaya bakın, çünkü insan oğlu 7 gün açlıktan sonra düĢünme duyusunda kayıplar olacağından mantıklı düĢünme kavramı azalmıĢ olacaktır. Bu karın doyurma ve su ihtiyacını karĢılama iĢi göller ve dereler açısından en zengin yer olup, sizin keĢfinize kalmıĢtır. Unutmayın ki doğa dere ve göller ile çok zengindir. - Akar suların akıĢ yönünü takip ettiğimiz sürece sizi bir yerleĢim alanına götürecektir. - Hayatta kalma ve yaĢamınızı sürdürmek için ateĢin büyük rolü vardır. Neden diyecek olursanız, sizi rahatsız eden sivrisinek ve diğer haĢerelerden ateĢin dumanı sayesinde kurtulabilirsiniz, Yenilebilecek Yiyecekler - ETLER: Doğada yaĢayan hayvanlardan sadece böcekler yenmez bunun haricindeki bütün hayvanlar yenilebilir. Etler tütsüleyerek veya kurutularak daha uzun süre bozulmadan muhafaza edebilirsiniz, vahĢi hayvan saldırısı içinde ateĢ caydırıcı bir unsurdur. - YILANLAR: Kafa ve kuyruk kısımlarından birer karıĢ kesildikten sonra kalan kısım derisi yüzülerek diğer etler gibi piĢirilerek yenilir. - KABLUMBAĞA: Kaplumbağaların kafası ön kolu ile arka ayağının birisi kesilir. Kesilmeyen arka ayağından yüksek bir yere asılarak iki saat kadar içerisindeki kanın süzülmesi beklenir. Kan süzüldükten sonra kabuğuyla birlikte ateĢe gömülür bir saat kadar kaldıktan sonra kabukları kırılarak piĢen et yenir. - MANTARLAR: Genellikle pastel renkli üzerinde toz tabakası bulunan ince saplı mantarlar zehirlidir. Bunların yerine sapı kalın, hoĢ kokulu, mat renkli ve içerisinde kurt yaĢayan mantarlar güvenle yenilebilir. 2 - BĠTKĠLER : Bilinen bitkiler yenilmelidir. Eğer bitkinin zehirli olup olmadığı bilinmiyorsa: üzerinde ayva tüyleri olmayan, kökünde yumru meyveleri bulunmayan, ince yaprakları olmayan, yaprakları kopartıldığında sütü çıkmayan bitkiler yenilmelidir. Bu bitkiler yenilirken önce vücudumuzun yumuĢak derili bir bölgesine sürülmeli eğer kaĢıntı ve kızarıklık yoksa dudaklara sürülmeli bir miktar beklenmeli yine tepki yoksa bir miktar ağızda çiğnemeli yine olumsuz bir tepki yoksa, az miktarda bitki yutulmalı eğer midede bir rahatsızlık yaratmazsa biraz daha bekledikten sonra bitki yenilmelidir. -Ġçeceğiniz su mikroplu diye kuĢku duymanız halinde bu suyu ateĢ sayesinde kaynatıp mikroplardan arındırabilir, içerisinde canlı yaĢayan sular güvenle içilebilir. METEOROLOJĠK KOġULLAR Yıldırımdan Korunma Yöntemleri Yıldırım ve OluĢumu Yıldırım, bulut ile yer arasında meydana gelen yüksek gerilimli bir elektrik boĢalmasıdır. Yıldırımın meydana gelebilmesi için bulut ve yerin farklı elektrik yüklerine sahip olması ve belirli bir potansiyel farka eriĢmesi gerekmektedir. Genellikle bulutun yere yakın olan bölümleri negatif, yer ise pozitif yüklü elektriğe sahiptir. Bazı koĢullarda bunun tersi de olabilir. Bulutla yer arasındaki potansiyel farkı artarak belirli bir değere eriĢtiğinde, hava iletken olmamasına rağmen hava içerisinde iletken bir kanal oluĢur ve elektriksel boĢalma baĢlar, yani yıldırım meydana gelir. Yıldırım olayı, her ne kadar yıldırım düĢmesi olarak bilinse de bulut ile yer arasındaki negatif ve pozitif elektrik yüklerinin pozisyonlarına göre bazen buluttan yere doğru, bazen de yerden buluta doğru olmaktadır. Yıldırım, sadece dikey geliĢmeli bulut olan kümülonimbus (Cb) bulutunun varlığında oluĢabilir. Normal bir vatandaĢ için Cb bulutunu tespit etmek zor olabilir, ancak sağanak yağıĢ, ĢimĢek ve gök gürültüsünün olması, Cb bulutunun varlığını gösterir. Yıldırım olayında ortaya çıkan enerji yaklaĢık 10 10 joule kadar olup bu enerji saniyenin milyonda biri zarfında geçtiği hava sütununun sıcaklığını 15000 °C’ye kadar ısıtabilir. ĠĢte yıldırımın yakıcı ve yıkıcı etkisi açığa çıkan bu enerjinin sonucudur. Bir insana yıldırım çarpma olasılığı 600 binde birdir. Yıldırım çarpmıĢ bir kazazedeye dokunmak tehlikeli değildir.dokunulduğu zaman çarpılma tehlikesi yoktur. Yıldırımdan Korunma Yolları Yıldırım oluĢmasında meteorolojik Ģartların yanı sıra yer yüzeyinin durumu da çok önemlidir. Yüksek binalar, ağaçlar ve metalik eĢyalar gibi iyonlaĢtırıcı malzemeler yıldırım oluĢumu için uygun koĢullar hazırlarlar. Can ve mal kaybını en aza indirebilmek için aĢağıda belirtilen hususlar dikkate alınmalıdır: Yüksek bina ve yapılarda (minare gibi) paratoner (yıldırımsavar) kullanılmalı. Yıldırım riski olan havalarda ağaç, bayrak ve telefon direkleri gibi yüksek objelerden uzak durulmalı. Metalik eĢyalardan uzak durulmalı ancak otomobillerin lastikleri yalıtkan olduğu için otomobil içleri güvenli yerlerdir. Açık arazide iseniz yere çömelerek oturun, kesinlikle yere yatmayın. Su üzerinde iseniz derhal karaya çıkmaya çalıĢın. ġemsiye gibi sivri metal içeren eĢyaları kullanmayın. Açık arazide gruplar halinde durulmamalı. Elektrikli eĢyaları fiĢlerinden çekin mümkün olduğunca kullanmayın. ġiddetli Rüzgar ve Fırtınadan Korunma Son meteorolojik durumla ilgili güncel bilgiye sahip olun Fırtına uyarılarını radyo ve TV dan takip edin. Meteoroloji’den telefonla bilgi alın. 3 - Fırtınadan önce "Hazırlıklı olunmalı" Fırtına uyarılarını radyo ve TV dan takip edin.Meteoroloji’den telefonla bilgi alınmalı. Merdiven, bahçe mobilyası gibi serbest nesneleri ya da pencere ve camları kırıp içeri girebilecek her Ģeyi emniyete alınmalı. Kapı ve pencereleri, özellikle evin rüzgar alan tarafında olanları, garaj kapısı gibi büyük kapıları kapatın ve emniyetli bir Ģekilde bağlayınmalı. Araçları, varsa garaja park edin, yoksa onları bina, ağaç, duvar ve çitlerden uzakta tutulmalı. Çatı katı /tavan arası kapılarını ya da kapaklarını kapatın ve sürgüyle emniyete alınmalı. Eğer pencerelerde panjur / kepenk varsa bunların kapatılıp bağlandığından emin olunmalı. Eğer bacalar uzun ve kötü durumdaysa mümkün olduğunca sağlamlaĢtırılmalı. Afet ilk yardım çantasını yanımıza alınmalı. - Fırtına sırasında "Güvende olunmalı" Mümkün olduğunca içerde kalınmalı. DıĢarı çıkarsanız, bina ve ağaçlara yakın yerlerde yürülmeli ve onlara sığınılmalı. Duvar ve çitlerin korunaklı tarafından uzak durulmalı, korunaklı tarafa yıkılacağı unutulmamalı. Fırtına devam ederken hasarı onarmak için dıĢarı çıkılmamalı. Evinize girerken ve çıkarken kapıları arkanızdan kapatın ve güvenli yolu tercih edin. Ġçerdeki kapıları yalnızca ihtiyaç olduğunda açılmalı ve arkanızdan kapatımalı. Fırtınaya maruz kalan yollarda araba kullanılıyorsa (köprüler ve viyadükler) dikkatli olun mümkünse yolculuk ertelenmeli ya da alternatif yollar bulunmalı. Eğer yüksek bir aracınız varsa ya da yüksek bir aracı çekiyorsanız daha da dikkatli olun, yavaĢlayın ve yandan esen rüzgara dikkat edilmeli. Gerçekten gerekli olmadığı sürece yolculuk yapılmamalı. - Fırtınadan sonra "Tedbiri elden bırakılmamalı" Yere düĢmüĢ ya da hala sallanmakta olan elektrik / telefon kablolarına dokunulmamalı. Duvar, bina ve ağaçlara yakın yürümeyin, fırtınanın zayıflatmıĢ olabileceğini unutulmamalı. Savunmasız komĢu ve yakınlarınızın güvende olduğundan emin olun ve tamirat için gerekli düzenlemeleri yapmalarına yardım edilmemeli. Buzlanma ve Don Olayından Korunma Ağır kıĢ Ģartları, Ģiddetli kar yağıĢı, kuvvetli ve hamleli rüzgarlarla birlikte dondurucu hava Ģartları oluĢtuğunda Buzlanma ve Don olayları meydana gelir ve Meteoroloji bu durumu uyarı olarak yayımlar. Ayrıca hava sıcaklığının 0 °C nin altına düĢmesi sonucu donan yağmur, donan çisenti veya sulu sepken tipi meteorolojik olaylar yollar, caddeler, ağaçlar, binalar ve kablolar (elektrik, telekomünikasyon) üzerinde buz tabakası oluĢturmaktadır. Yerel yöneticiler ve ilgili kurumlar meteorolojik uyarıyı dikkate almalıdır. Soğuk havanın rüzgarla birlikte insanlar, hayvanlar ve bitkiler üzerinde üĢütücü ve dondurucu etkisi vardır. Dikkatli olunmalıdır. Bitkilerin mevsime bağlı olarak kritik düĢük sıcaklık eĢikleri vardır. Bu sıcaklıklar dikkate alınmalıdır. Don ve Buzlanma BaĢlangıcı: Hava sıcaklığı 0°C nin altına düĢtüğünde Kuvvetli Don ve Buzlanma: Hava sıcaklığı <= - 5 °C - <- 10°C Çok Kuvvetli Don ve Buzlanma: Hava sıcaklığı <= - 10°C Kuvvetli Buzlanma ve Don Kar ve buzlanma olan bölgelerde yaĢam Ģartları zorlaĢır, ekonomik aktiviteler olumsuz etkilenir. 4 Araç kullanmak ve yürümek oldukça zordur . Kaza riski artar. Elektrik ve telefon hatlarında zararlar oluĢabilir Yollarda ulaĢım imkansız hale gelebilir. Hava ve tren seferlerine aksamalar görülebilir. Don olayı süresine bağlı olarak su Ģebekeleri ve nehirler donabilir. Tavsiyeler DıĢarı Çıkarken Hava tahmin raporunu öğrenmek ihmal edilmemeli, hava tahmin bültenleri ve haberleri sürekli izlenmeli. Vücudu sıcak tutacak giysiler tercih ediniz. Açık alanlarda uzun süreli kalmamaya özen gösterilmeli. Kayarak düĢme tehlikesine karĢı dikkatli olunmalı. Sarkan elektrik tellerinden uzak durulmalı ve dokunulmamalı. Sıcaklığın -10 derece ve altında olduğu durumlarda mecbur olmadıkça dıĢarı çıkılmamalı, seyahat edilmemeli. Araç Kullanırken Aracınızda gerekli ekipmanların bulunduğundan emin olunmalı. (Kar lastikleri kullanınız, zincir,çekme halatı vs. bulundurunuz)Aracınızda gerekli ekipmanların bulunduğundan emin olunmalı. (Kar lastikleri kullanınız, zincir,çekme halatı vs. bulundurunuz) Seyahatiniz için planlarınızı gözden geçirilmeli, alternatif plan yapılabilir. Seyahatte iseniz yolların ve trafiğin durumu hakkında bilgi almak için Bölge Trafik ile irtibata geçilmeli. Aile ve akrabalarınıza yerinizi ve nereye gittiğinizi haber verilmeli. Trafikteyseniz özelliklede büyük araç kullanıyorsanız güvenli bir yerde beklenilmeli. Trafik sınırlamalarına mutlaka uyulmalı. Dikkat! Siyah Buz Donan yağmur, donan çisenti veya sulu sepken gibi meteorolojik olaylar ve kar fırtınasından sonra temizlenen yollar ıslakmıĢ gibi görünür, gerçekteyse, yol "siyah buz" olarak adlandırılan ince bir buz tabakasıyla kaplanır.Siyah buz, her zaman görülemeyen Ģeffaf ama çok kaygan bir buz tabakasıdır. Aman yollar temizlendi diye gaza basmayın! Özellikle köprü ve rampalar siyah buz tuzağıdır. Güvenlik Ġçin Çevrede Alınabilecek Tedbirler Evlerin önündeki kaldırımlar buzlanmaması için tuzlanabilir. Kanalizasyonun kapalı olup olmadığı kontrol edilir. Çatılardan sarkan buz sarkıtlara dikkat edilir. Sarkan elektrik tellerinden uzak durulur. Borular donmalara karĢı korunur. Elektrik kesintilerine karĢı yedek ıĢıklama sistemi var mı kontrol edilir. Su kesintilerine karĢı gerekli içme suyu stoku var mı, kontrol edilir. Eğer ilaca veya makineye bağlı bir tedavi süreci varsa ilaçların tedarikini ve kullanılan cihazların çalıĢıp çalıĢmadığının kontrolü yapılır, ya da yetkililere durum bildirilerek tedbir alınır. AĢırı Soğuk ve Don Olayı AĢırı soğuk havada genel donma ve kısmi donmalar olabileceği mutlaka düĢünülmelidir. Soğuk havanın rüzgarla birlikte Soğuk Isırması adı verilen, insanların kulak, burun ucu, el ya da ayak parmaklarında donmalara sebep olabileceği unutulmamalıdır. DıĢarıda kalma zorunluluğu olan insanlar için donma ve kısmi donma riski vardır. 5 Özellikle Ġlkbahar ve Sonbahar mevsimlerinde zirai faaliyetler ve bitkiler için zararlı sonuçlar verir. GüneĢ Çarpmasından Korunma Yöntemleri GüneĢ Çarpması GüneĢ çarpması; aĢırı sıcak sonucu beden ısısını ayarlayan mekanizmanın bozulmasına bağlı meydana gelen ciddi bir rahatsızlıktır. Hemen müdahale edilse bile ölümcül olabilir ya da kalıcı zararlar verebilir. AĢırı sıcaklığın yanında nem oranının da yüksek olması (%70’in üzeri), güneĢ çarpmasında etkili bir rol oynar. GüneĢ çarpması özellikle yaĢlı ve çocuklar için daha tehlikelidir. GüneĢ ıĢınları; ultraviyole, görünür ve enfraruj ıĢınlarından oluĢmaktadır. Ġnsan sağlığı açısından en etkili ıĢın ultraviyole ıĢınlarıdır. Ülkemizde genellikle yaz ayları ve gündüz 11.00-15.00 saatleri arası güneĢ çarpması açısından en riskli zamanlardır. GüneĢ çarpmasının en sık görüldüğü yerler, sıcak ve nemli deniz sahilleridir. Belirtileri Uzun süre güneĢ altında kalınmıĢ ise aĢağıda verilen belirtiler güneĢ çarpmasını iĢaret eder. Hastanın ateĢi 39-41 dereceye kadar çıkabilir. DavranıĢ, anlama ve algılama bozuklukları oluĢur. Kalp atıĢları düzensizdir. ġiddetli baĢ ağrısı, bulantı ve kusma yapabilir. Korunma Yolları GüneĢ çarpmasından korunmak için aĢağıda verilen tavsiyelere uymak gerekmektedir. Genel Müdürlüğümüzce sıcak ve UV (ultraviyole) ıĢınları için uyarı verilen bölge ve günlerde mümkün olduğunca güneĢten kaçınmalı, zorunlu olmadıkça 11.00-15.00 saatleri arasında dıĢarıya çıkılmamalıdır. AĢırı sıcaklarda gölgede bulunulmalı, ağır iĢler ve spor yapılmamalıdır. Ġnce, açık renkli bol elbiseler giyilmeli, Ģemsiye veya geniĢ kenarlı Ģapka kullanılmalıdır. Ġmkanlar ölçüsünde sık duĢ alınmalıdır. Ağır ve yağlı yiyeceklerden kaçınmalı ve bol bol sıvı tüketilmelidir. Baca Gazı Zehirlenmelerinden Korunma Yöntemleri KıĢ aylarında sıkça rastlanan sobadan sızan gazdan zehirlenme olaylarının önüne, bilinçli soba kullanımı ile geçilebilir. Yanan sobalar, yatmadan önce tamamen söndürülmeli ve içindeki yanmıĢ, yarı yanmıĢ kömür, odun gibi yakacak malzemeler dıĢarıya çıkartılmalıdır. Lodos, fırtına gibi hava sirkülâsyonunun olumsuz olduğu koĢullarda sobalar yakılmamalıdır. Normal koĢullarda : Ġtfaiye Müdürlüğünden soba yakma usulü öğrenilmeli. Sobalar buna göre yakılmalı Sobalarda kömür ve tutuĢturma iĢlemi için uygun malzeme kullanılmalıdır. Kömür tam tutuĢmadan soba uyutulmamalıdır. Sobadaki ateĢin üzerine kömür ilave edilmemesi, dolu kova ile değiĢtirilmesi gerekir. Sobanın hava giriĢleri tamamen kapatılmamalıdır. Bacalar düzenli aralıklarla temizlenmeli, açık tutulmalı, hava akımına ulaĢacak Ģekilde çevre yapılardan yükseltilmelidir. Gerekirse aspiratörler kullanılmalıdır. Soba borusu ve dirsekleri belli periyotlarda temizlenmeli Kazanlar (Soba) TSE standartlarına uygun olmalıdır. Baca ve borularda zift ve katran oluĢumunu engellemek için soba, bacaya en uygun mesafeye kurulmalı ve az sayıda dirsek kullanılmalıdır. Yatay borulara bacaya doğru yüzde 10 eğim verilmelidir 6 Zehirlenmeye KarĢı Yapılması Gerekenler Karbon monoksit gazından etkilenmiĢ Ģahsı temiz havaya çıkar. Hastaya eğer mümkünse oksijen gazı ver. Gerekli sağlık hizmeti için hastane veya sağlık ocağını arayın. Eğer gazdan etkilenmiĢ kiĢi nefes almıyorsa, yardım gelene kadar suni teneffüs uygulayın. Karbon monoksit gazının bulunduğu mekanı havalandır. Pencere ve kapıları açarak gazdan etkilenmiĢ mekana temiz hava girmesini sağlayın. Karbon monoksit gazının neden meydana geldiğini araĢtırıp bulup, bunun bir daha tekrarlanmaması için gerekli önlemleri alın. Çığ Çığ, genellikle bitki örtüsü olmayan engebeli, dağlık ve eğimli arazilerde, vadi yamaçlarında tabakalar halinde birikmiĢ olan kar kütlesinin iç ve/veya dıĢ kuvvetlerin etkisi ile baĢlayan bir ilk hareket sonucu (tetiklenen), yamaçtan aĢağıya doğru hızla kayması olarak tanımlanır. Çığ kısaca, kar tabakası veya tabakalarının iç ve dıĢ kuvvetler etkisi ile yamaç eğim yönünde gösterdiği akma hareketidir. Kar tabakalarının birbirlerinden farklı özellikleri olacağından; çığ, bazen diğer bir tabaka üzerinde kayan bir tabaka veya tabakalar ile veya tüm tabakaların zemin üzerinde topluca kaymaları sonucunda oluĢur. Türkiye’de Çığ Problemi Türkiye’nin özellikle kuzey-kuzeydoğu ve doğu kesimlerinde, çığ olayına uygun topografik ve meteorolojik koĢullara sahip dağlık alanlar mevcuttur. Ortalama yüksekliği 1000 m’yi geçen ve çığ oluĢumuna uygun alanların yüzölçümü bu bölgeler içinde çok yüksek bir yüzdeye sahiptir. Dağlık alanların, Türkiye yüzölçümünün yaklaĢık 1/3’ünü oluĢturduğunu düĢünecek olursak, çığ olayının meydana geldiği alanların yayılımının ne kadar büyük olduğu anlaĢılır. Bu bölgelerde meydana gelen çığlar, yerleĢim yerlerini, yolları, turistik tesisleri ve diğer bütün devlet yatırımlarını tehdit etmektedir. Çığ olayının yerleĢim yerlerine etkisi her afet türü gibi sosyal ve ekonomik açıdan olmaktadır. Ülkemizde çığ afetinin, sosyal etkileri hakkında fikir vermesi açısından; 1958 yılından beri Türkiye’de AFET kayıtlarına geçmiĢ 448 adet çığ olayındaki can kayıplarının miktarı verilebilir. Bu kaybın en çarpıcı örneği, 19911992 kıĢ mevsiminde 328 kiĢinin hayatını kaybetmiĢ olmasıdır. Çığın sosyal etkisi sadece can kayıpları ile sınırlı değildir. Çığdan etkilenen alanlardaki maddi kayıpları karĢılayamayan insanların bölgeden göç etmesi de bir sosyal sonuçtur. Ekonomik açıdan bakıldığında ise, bölgede çığların verdiği hasarların kısa sürede telafi edilememesinin getirdiği zorluklar nedeni ile oluĢan üretim ve iĢ gücü kayıpları giderek artmakta ve bazı bölgelerin turizm potansiyeli dahi dolaylı olarak etkilenmektedir. Çığ OluĢması Sırasında Alınabilecek Tedbirler Eğer Çığa Yakalanılırsa Yapılabilecekler Çığ genellikle çok hızlı geliĢir ve hareket eder. Bu nedenle, çığın oluĢması fark edildikten sonra mümkün olduğunca hızlı ve soğukkanlı olunmalıdır. Çığın baĢlangıç anından sonra, eğer bina içinde değil dıĢarıda bulunuyor iseniz; Çığ baĢladığında, çığın büyüklüğüne, hızına, patikanın geniĢliğine, etrafta bulunan araçlara (araba, kayak, kar aracı veya hiçbir Ģey) ve var olan daha güvenli yerlere (büyük ve sabit kayalar, yamaç aĢağı girintiler, vb.) bağlı olarak, o alandan çok hızlı bir Ģekilde ayrılmaya karar vermek gerekir. Çığın daha yavaĢ ve yüksekliğinin az olduğu kenar kısımlarına ulaĢmaya çalıĢmak, Bağırarak veya baĢka ses kaynaklarını (korna, çan, ıslık, siren) kullanarak, diğer insanları uyarmak, Eğer çığa yakalanmamız kesin ise veya o anda kayak yapıyor iseniz, kayak sopalarını (batonlar bileğe bağlı olmamalıdır) ve kayakları çıkarıp atmak, sabit bir ağaç (yeterince güvenilir olmasa da çığın büyüklüğüne göre çare olabilir), kaya veya baĢka bir cisme tutunmaya çalıĢmak, 7 KırılmıĢ ağaç ve kaya parçalarından uzak kalmaya veya korunmaya çalıĢmak, Yerden de destek alarak yüzme hareketi yaparak akan karın üstünde kalmaya çalıĢmak, Ağzı sıkıca kapatmak, eğer mümkünse kafa karın altında kaldığı anda uzun süre nefesi tutmaya çalıĢmak, Önerilen diğer bir yöntem de akıĢ sırasında oturma pozisyonu almaktır. Bu yöntemde bacaklar ve kollar birbirlerine yapıĢtırılır ve çığ durmadan kısa süre önce, bacaklar ile yeri sertçe iterek (eğer zemin altta ise veya zemin üzerindeki kar sertleĢmeye baĢlamıĢ ise) kalkmaya çalıĢmak. Çünkü çığ durduktan sonra, betonumsu bir özellik kazanacak olan kar içinde, değil kalkmak parmağımızı oynatmak bile imkansızdır!!! Çığ durmadan önce mutlaka bir el yüzün önünde (ağız ve burnu kapatacak Ģekilde), diğer el de baĢın üstünde (yüzeye doğru uzatarak) tutmak ve kar altında kalınan zaman boyunca bizim için hayati önem taĢıyacak olan nefes alınan boĢluğu (hava kesesi) geniĢletmek ve bu arada baĢı sağa sola çevirmeye çalıĢmak da fayda vardır. Bu hava kesesi, çok küçük olsa bile ağız ve burnun kar ile dolmaması demektir. Kesenin varlığı, kazazedenin her zaman kurtulma Ģansının olduğunu ümit etmesini sağlar. Karda ses iletimi az olmasına rağmen, eğer yüzeye yakın olunduğu hissedilirse ya da öyle olabileceği varsayımını ihmal etmemek için bağırmak faydalı olabilir. Bazı olaylar ve araĢtırmalar göstermiĢtir ki, sırt çantası taĢıyan insanların çığın topuğu civarında yüzeyde kalma Ģansları, taĢımayanlardan daha fazladır. Eğer bir aracın içinde bulunuluyorsa; Motoru durdurup, ıĢıkları söndürmeli, Araçtaki oksijen miktarını korumak için sigara içmemeli ve kibrit yakmamalı, Eğer telsiz varsa çağrı yapmalı ve telsizi alıcı konumunda sürekli açık tutmalı, DıĢarı ses (korna) ve ıĢık verecek herhangi bir alet (fener gibi) faydalı olabilir, Eğer araçta bir çubuk veya benzeri bir alet var ise, bunu kar içine yukarı doğru batırıp kurtarmaya gelecek olanların çubuğu görmelerini ümit etme Ģansımız da olabilir En son olarak da çevreleyen karı kazmaktır. Ancak, kazarken kiĢi kendini kesinlikle güvende hissetmiyorsa araç içinde kalmanız daha emniyetlidir. Çığdan Sonrası Yapılabilecekler Çığ olduktan sonra, en kısa zamanda ilgili kiĢi ve kuruluĢlara haber verilmelidir. Ancak, afet olduktan sonra ilgili kiĢilere ulaĢılamıyor ise aĢağıda verilen telefonlara haber verilmesi, size en kısa zamanda yardımın ulaĢmasını sağlayacaktır. 155 Polis 156 Jandarma 179 Alo Valilik DOĞADA YÖN BULMA YÖNTEMLERĠ Dünya üzerinde bulunduğumuz yeri harita ve aletler kullanarak belirliyebiliriz.Bulunduğumuz noktadan diğer bir noktaya giderken, yürüdüğümüz yönü rota olarak adlandırırız.Ġki nokta arasında birçok engeller,tepeler,ormanlar,göller ve nehirler yer alabilir.Önemli olan bir yerden diğerine giderken, saydığımız bu engelleri aĢarken rota dediğimiz yönümüzü kaybetmememizdir.Yapılan araĢtırmalarda bir kiĢi bilmediği bir arazide hareket ediyorsa bir müddet sonra yön duygusunu kaybettiği görülmektedir.YürüyüĢ sırasında, yaĢamlarında sağ ayağını kullanan insanların kuvvetli olan bu ayakları ile sola göre daha uzun adım attıkları görülmektedir.Bu nedenle düz bir doğru üzerinde yürüdüklerini zanneden kiĢilerin rotalarından sola doğru saptıkları ve zaman içinde sola doğru çok geniĢ bir yay çizdikleri görülmektedir.Sonuçta umdukları yere ulaĢamadıkları gibi nerede olduklarını bilememektedirler.Son yıllarda ülkemizde doğada etkinlik gösteren kiĢilerin sayısı artmıĢtır.Bu sayı artıĢı beraberinde kazaları ve kaybolma olaylarını getirmektedir.Yön saptama çok kesin ve net bir hadisedir.Doğada yürüyen bir kiĢi net olarak nerede olduğunu bilmeli veya kaybolduğunu kabul etmelidir. Pusula ve Ģimdi öğreneceğimiz yöntemlerle yeryüzeyinde ancak yön saptaması yapılabilir. Yani ancak istenen rotada yürümek mümkün olabilir.Yeryüzü üzerinde nerede olduğumuz sorusunun cevabı farklı aletler gerektirir.Bu aletlerden elde ettiğimiz sonuç ile enlem ve 8 boylamımızı derece,dakika ve saniye cinsinden öğrenebiliriz.Bu bilgi ancak bir haritaya aktarıldıktan sonra o anki haritadaki yerimizi bilebiliriz. Sonuç olarak doğada yönümüzü belirlemeden önce kabaca nerede olduğumuzu bilmek zorundayız.Ancak bundan sonra nereye gideceğimizi düĢünüp sonra yönümüzümü saptamalıyız. Yön Saptama Yöntemleri Pusula Yardımı Ġle Yön Bulma Yönümüzü en kolay pusula yardımı ile saptıyabiliriz.Pusula ibresinin koyu renkli ucu manyetik kuzeyi gösterir.Kuzeyinin nerede olduğunu belirledikten sonra,hangi yöne gidecek isek o yönde yer alan bir cismi (örneğin ağaç,iri kayalar gibi)hedef alıp oraya kadar gitmek ve o noktada gitmek istediğimiz yönde yeni bir cisim saptamak gerekir.Bu yöntemle mümkün olduğu kadar düz bir çizgide yol alınabilir. Pusula, Doğada gidilecek yön için belirli cisim ve iĢaretleri hedef alıp yürüyün. Kutup Yıldızı Ġle Yön Bulma Dünyamızın kutup noktalarından geçen hayali eksen çizgisi kutup yıldızının çok yakınından geçmektedir.Bu nedenle geceleyin yıldızlar ve gezegenler hareket halinde iken(dünyanın kendi etrafında dönüĢünden dolayı)kutup yıldızı sabit kalır.Doğada herhangi bir yıldızı hedef alıp yürünüyorsa, yıldızın hareketinden dolayı düz bir çizgide yürünmemelidir. 9 Dünyanın dönüĢünden ötürü kutup yıldızı çevresinde diğer yıldızların dönüĢü."Görüntü fotoğraf filminin uzun pozlandırılması ile elde edilmiĢ.(Corbis.com) Bu nedenle gökyüzünde yalnızca kutup yıldızını bularak onun kuzeyi gösterdiğini bilerek,amaçladığınız yönde yürüyebilirsiniz.Kutup yıldızını bulmak için belirgin bazı yıldız gurupları bilmelidir.(Bu bilgiler kuzey yarım küresinde geçerlidir) Büyük Ayı yıldız gurubu 7 yıldızdan oluĢur.Görünümü eğik duran kahve cezvesine benzer.Sapın karĢısında yer alan kenarın uzunluğunu 5 le çarptığımızda ve kenar yönünde kutup yıldızını buluruz.Kutup yıldızını doğru bulduğumuzdan emin olmak için yan yatmıĢ ve beĢ yıldızdan oluĢan bir W harfine benzeyen Cassiopeia yıldız gurubunu kullanırız.Büyük W nun ortasındaki yıldız, kutup yıldızı doğrultusundadır.(Lütfen çizimleri inceleyiniz) Büyük Ayı Yıldız Gurubu , GüneĢ Ġle Yön Bulma Parlak güneĢli bir günde bir sopa ve gölgesi yardımı ile yön tayini yapılabilir.Sopanın gölgesi iĢaretlenir.Bir süre sonra yer değiĢtiren gölge ucu tekrar iĢaretlenir.Bu iki iĢareti birleĢtiren 10 çizgiye dik doğru S - N eksenidir.Birinci iĢareti sola ve ikinci iĢareti sağınıza aldığınızda yüzünüz kuzeye bakmaktadır. Saat Yardımı Ġle Yön Tayini GüneĢli bir günde bileğimizdeki saat yardımı ile yön tayin edebiliriz.Saatin akrebi güneĢe döndürülür.Saatin 12 rakkamı ile akrebin oluĢturduğu açının açı ortayı Güney-Kuzey Hattıdır.GüneĢ tarafı güney yönüdür. 11 Av ve Yaban Hayatı Teknikeri Yaban hayatı içerisinde doğal ortamın korunması, yaban hayvanlarının üremesi, avlanma yöntemleri gibi alanlarda çalıĢan meslek elemanlarının genel adıdır. Orman mühendislerinin gözetiminde; görevli olduğu alanda yaban hayvanlarını inceleyerek, sayı ve cinslerini gösterir çizelgeler hazırlarlar ve hayvanların sağlıklı yaĢamalarını sağlamak amacıyla veriler toplayarak doğal ortamın sayısal yoğunluğu ve dağılımının düzenli olarak sürdürülmesini kontrol ederler. Ağaçların Yosunlu Tarafları Kuzeye’e bakar Karınca Yuva Yaparken Çıkardığı toprağı yuvanın kuzeyine yığar. 12 YERLEġĠM YERLERĠNDEN UZAKTA AÇIK ALANLARDA YAPILAN ÇALIġMALAR Amaç YerleĢim yerlerinden uzakta açık alanlarda yapılan çalıĢmalarda ĠSG uygulamalarını öğrenmek. Öğrenim Hedefleri Açık alandaki tehlike kaynakları, Alınması gereken önlemler hakkında bilgi sahibi olmak. Alt BaĢlıkları Açık alanlardaki tehlike kaynakları Doğal ortam ve yabani hayat Meteorolojik koĢullar Jeolojik koĢullar UlaĢım YERLEġĠM YERLERĠNDEN UZAKTA AÇIK ALANLARDA YAPILAN ÇALIġMALAR Açık alan tehlike kaynakları, yani doğal afetler, en geniĢ anlamı ile insanlara zarar veren olaylara denir. BaĢka bir ifade ile can ve mal kaybına yol açan doğal olaylardır. Afetin ilk özelliği doğal olması, ikincisi can ve mal kaybına neden olması bir diğeri çok kısa zamanda meydana gelmesi ve son olarak da baĢladıktan sonra insanlar tarafından engellenememesidir. Bazı afetlerin yeryüzünün nerelerinde daha çok olduğu bilinmektedir. Örneğin deprem, heyelan, çığ, sel, don ve bazı afetlerin sonuçları depremde olduğu gibi doğrudan ve hemen ortaya çıkar. Ama kuraklıkta olduğu gibi bazılarının sonuçları ise uzun bir zaman sonra ve dolaylı olarak görülür. A. Jeolojik Kökenliler Bunlar doğrudan doğruya kaynağını yer kabuğu ya da yerin derinliklerinden alan doğal afetlerdir. 1. Deprem 2. Heyelan 3. Yanardağ patlamaları B. Meteorolojik Kökenliler Atmosferdeki doğa olayları sonucunda meydana gelirler. 1. Sel 2. Çığ 3. Fırtına 4. Kuraklık 5. Orman yangını 6. Ġklim değiĢiklikleri 7. Hortum 13 A. JEOLOJĠK KÖKENLĠ AFETLER 1. DEPREM Deprem, yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreĢimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yeryüzeyini sarsma olayıdır. Magma üzerinde yüzen levhalar konveksiyonel akım sayesinde sürekli hareket halindedir. Kıtaların hareketi ile plato sınırlarında kaynama ve ayrılmadaki sürtünmeden oluĢan kinetik enerjinin aniden büyük bir güçle boĢalabilir. Yer katmanlarında oluĢan Ģok dalgalarının sebep olduğu doğa olayına deprem denir. Depremin nasıl oluĢtuğunu, deprem dalgalarının yeryuvarı içinde ne Ģekilde yayıldıklarını, ölçü aletleri ve yöntemlerini, kayıtların değerlendirilmesini ve deprem ile ilgili diğer konuları inceleyen bilim dalına "Sismoloji" denir. Sismik Ģok dalgaları, yer kabuğunda dikey veya yatay olarak hareket edebilirler. Deprem bölgesinin jeolojik yapısı sonucu killi veya kumlu arazilerde yer altı su kaynakları aniden yeryüzüne çıkabilir. Arazide seviye kaybı veya tersi oluĢabilir. Deprem, insanın hareketsiz kabul ettiği ve güvenle ayağını bastığı toprağın da oynadığı ve üzerinde bulunan tüm yapıların da hasar görüp, can kaybına uğrayacak Ģekilde yıkılabileceklerini gösteren bir doğa olayıdır. Ġstanbul Kandilli Rasathanesi Türkiye depremlerini araĢtırma ve bilgi merkezidir. ġekil 1. 1963- 1998 yılları arasında meydana gelen depremlerin yeryüzünde dağılıĢı Deprem sonrasında ilk yardım ve kurtarma konularında planlar yapıp bu konuda bilgi ve belirli düzeylerde beceriler kazandırmaya yönelik eğitim programları düzenlenebilir. 2- HEYELAN (TOPRAK KAYMASI) Heyelan ya da toprak kayması, zemini kaya veya yapay dolgu malzemesinden oluĢan bir yamacın yerçekimi, eğim, su ve benzeri diğer kuvvetlerin etkisiyle aĢağı ve dıĢa doğru hareketidir. Kayalardan, döküntü örtüsünden veya topraktan oluĢmuĢ kütlelerin, çekimin etkisi altında yerlerinden koparak yer değiĢtirmesine heyelan denir. Bazı heyelanlar büyük bir hızla gerçekleĢtikleri halde bazı heyelanlar daha yavaĢ gerçekleĢirler. Heyelanlar yer yüzünde çok sık meydana gelen ve çok yaygın bir kütle hareketi çeĢididir ve aĢınmada önemli rol oynarlar. Büyük heyelanlar aynı zamanda topografyada derin izler bırakırlar. 14 Türkiye'de en fazla görülen yerler Karadeniz Ģerididir.Bazı kötü etkileri de vardır. Bölgesi'nde özellikle Doğu Karadeniz Eğimlerin fazla olduğu sahalarda heyelan riski artmaktadır. Bazı sahalarda fay yamaçları dik eğimlerin oluĢmasına neden olarak heyelanları kolaylaĢtırırlar. Yine insanlar kanallar ve yollar açarak ya da yol ve maden kazılarından çıkan toprakları denge açısına eriĢmiĢ bulunan yamaçlar üzerine atarak heyelan oluĢumuna neden olan koĢulları hazırlarlar. GevĢek unsurların denge açısını her hangi bir nedenle aĢtığı durumlarda heyelan oluĢur. Genel olarak heyelan terimi ile açıklanan bu hızlı kütle hareketleri asıl heyelanlar, göçmeler ve toprak kaymaları olmak üzere üç tipe ayrılabilirler. a) Asıl heyelanlar Bunların oluĢumunda su, hazırlayıcı bir rol oynar. Fakat asıl heyelan kütlesi, su ile hamurlaĢmıĢ halde değildir. Kuru bir kütle halinde, fakat kaymaya uygun bir zemin üzerinde yer değiĢtirmiĢtir. Bu tip heyelanlar ülkemizde sık sık oluĢurlar. Bu heyelanların en büyük olanları, genellikle bol yağıĢlı ve dik eğimli sahalarda, özellikle kuvvetle yarılmıĢ, nemli ve litoloji bakımından da elveriĢli olan Kuzey Anadolu dağlık alanında oluĢmuĢtur.Geyve, Ayancık, Sinop çevresi, Maçka, Of-Sürmene ve Trabzon-Sera heyelanları bunların baĢlıcalarındandır. Sera Heyelanı, Trabzon Ģehrinin 10 km kadar batısında Sera Köyü yakınlarında 1950 yılında oluĢmuĢtur. Heyelanın oluĢmasından bir hafta kadar önce, Sera vadisinin dik yamaçlarında derin yarıklar oluĢmuĢ, topografya küçük ölçüde bazı değiĢikliklere uğramıĢtır. Fakat asıl heyelan, birkaç dakika gibi kısa bir zaman içinde ve Ģiddetli bir gürültü ile birlikte oluĢmuĢtur. Bir kısmı akıĢ Ģekilleri gösteren, fakat asıl olarak kayma yüzeyleri boyunca yer değiĢtiren kütlenin ortalama uzunluğu 650 m. geniĢliği 350 m., kalınlığı ise 65 m. kadardır. Böylece Sera heyelanı sonucunda 15 milyon m³ hacminde kaya ve döküntü yer değiĢtirmiĢtir. Bu heyelan kütlesi Sera deresinin vadisini tıkamıĢ ve burada 4 km. uzunluğunda, ortalama 150 m. geniĢlikte ve 55 m. derinliğinde oldukça büyük bir set gölü oluĢmuĢtur. AraĢtırmalar, bu heyelanın oluĢumunda normalden daha fazla yağıĢlı geçen kıĢ mevsimi ile karların hızla erimesine neden olan Föhn karakterinde güney rüzgarlarının etkisi olduğunu göstermektedir. Bu yolla zemine çok fazla oranda su sızmıĢtır. Zaten bu sahada çözülme çok derinlerde olduğu gibi, andezitik kayalar ve yastık lavlar derin diyaklazlarla yarılmıĢ, aralarındaki bağlar gevĢektir. Bu durum, su ile doygunlaĢan arazinin kaymasını ayrıca kolaylaĢtırmıĢtır. Bundan baĢka, yamaç eğimlerinin çok fazla olması ve özellikle Sera deresinin yamacın alt kısmını oyması heyelanın oluĢumunda rol oynamıĢ olmalıdır. b) Göçmeler Heyelanın hareket bakımından farklı bir baĢka tipini oluĢtururlar. Bu tip heyelan bir kaĢığa benzeyen konkav kopma yüzeyleri boyunca dönerek yer değiĢtiren kısımlardan oluĢur. Kayan kısımlardan her biri, geriye doğru çarpılır. Bunu sonucunda, kayan kütlelerin ilksel eğimleri değiĢir ve bunların yüzeyleri kopma yarasının bulunduğu tarafa doğru yeni bir eğim kazanır. Yamaçların alt kısımlarının akarsular, dalgalar gibi etkenler tarafından fazla oyulması göçme Ģeklindeki heyelanların baĢlıca sebebidir. Falezlerin ve yamaçların gerilemesi, menderes halkalarının büyümesi sırasında alttan oyma sürecine bağlı olarak sık sık göçmeler oluĢur. GöçmüĢ kütleler veya bloklar büyük oldukları durumda, bunlar arasında küçük göller veya yamaçlarda taraçalara benzer sahanlıklar oluĢur. Küçük ve Büyük Çekmece göllerinin kenarlarında ve bu iki göl arasındaki deniz kıyısı boyunca bu tür göçmelerin tipik örnekleri yaygındır. 15 c) Toprak kaymaları Bunlar heyelanın, bazı bakımdan çamur akıntılarına benzeyen bir türüdür. Fakat çok yavaĢ oluĢmaları, belli bir yatağa bağlı olmamaları ve içerdikleri suyun çok daha az olması gibi farklarla çamur akıntılarından ayrılırlar. Geriye doğru eğimlenme göstermediklerinden dolayı da, yukarıda açıklanan göçmelerden farklı oldukları görülür. Toprak kaymaları, su ile doygun hale gelen ve bu Ģekilde bütünü ile kayganlaĢan yüzeysel depoların, döküntü örtüsünün veya toprakların yer aldığı yamaçlarda oluĢur. Bu Ģekilde bir kopma yarası ve kıvamlı bir hamur gibi yer değiĢtiren bir heyelan kütlesi meydana gelir. Bu açıklamalardan anlaĢılacağı üzere, toprak kaymaları asıl heyelandan daha yüzeyseldir; aslında toprak tabakasını ve onun altındaki döküntü örtüsünü ilgilendirir. Bu kütle hareketinin en yaygın olduğu sahalar, litoloji bakımından da uygun olmak koĢulu ile nemli iklim bölgeleridir. Heyelan aynı zamanda toprak kaymasıdır. Toprağın yerdeğiĢtirmesinden oluĢur. Toprak altı fidelerinin topraktan çıkması, aynı zamanda toprağın asağıya doğru inerek sürtünme kuvveti oluĢturmasına heyelan denir. 3. YANARDAĞ PATLAMALARI Yanardağ ya da Volkan, magmanın (dünyanın iç tabakalarında bulunan, yüksek basınç ve yüksek sıcaklıkla erimiĢ kayalar), yeryuvarlağının yüzeyinden dıĢarı püskürerek çıktığı coğrafi yer Ģekilleridir. GüneĢ sisteminde bulunan kayalık gezegen ve aylarda (bazıları çok aktif olan) birçok yanardağ olmasına rağmen, bu olgu, en azından dünyada, genellikle tektonik plaka sınırlarında görülür. Ne var ki, sıcak nokta yanardağlarında önemli istisnalar vardır.Yanardağların araĢtırıldığı bilim dalına volkanoloji (yanardağbilimi) denir. Öte yandan, eğer magma düĢük oranlarda (%52'den az) silika içerirse, lava "mafik" adı verilir ve püskürürken çok akıĢkan hale gelir ve uzun mesafelerce akabilir. Mafik lav akıĢının iyi bir örneği, Ġzlanda'nın neredeyse coğrafî merkezindeki bir püskürme yarığının aĢağı yukarı 8.000 yıl önce oluĢturduğu Büyük Thjórsárhraun akıntısıdır. Bu lav akıntısı, 130 km ötedeki denize varıncaya kadar akmaya devam etmiĢ ve 800 km²'lik bir alanı kaplamıĢtır. Felsik ve mafik terimleri yerine bazen daha eski olan "asidik" ve "bazik" terimlerinin kullanıldığı görülür.Bu Dağı da ilk defa Prof.Dr Mustafa Can Altınöz tırmanmıĢtır. Ancak bu terimler artık daha az kullanılır olmuĢlardır. Kalkan yanardağlar: ġekli kalkana benzeyen dağlar oluĢturacak Ģekilde zamanla biriken yüksek miktarda lav çıkartan yanardağlar çoklukla Havai ve Ġzlanda'da görülürler. Lav akıĢları genellikle çok kızgın ve çok akıĢkan olup uzun akıntılara neden olurlar. Yeryüzündeki en büyük lav kalkanı, 120 km çapındaki ve deniz tabanından zirvesine 9.000 m yüksekliğindeki Mauna Loa'dır. Mars'taki Olympus Mons, bir kalkan yanardağıdır ve güneĢ sisteminde Ģimdiye kadar keĢfedilmiĢ olan en yüksek dağdır. Lav kalkanının daha küçük olanlarına "lav kubbesi" (tholoid), "lav konisi" ve "lav kümbeti" adı verilir. Volkanik koniler, yanardağın ağzında biriken ufak kaya parçacıkları fırlatan püskürmelerden dolayı oluĢur. Bu püskürmeler, 30-300 m yüksekliğinde, koni Ģeklinde tepeler oluĢturur ve nispeten kısa ömürlü olurlar. Japonya'daki Fuji Dağı, Ġtalya'daki Vezüv, Antarktika'daki Erebus ya da kuzeybatı Amerika'daki Rainier gibi Stratovolkanlar ya da kompozit yanardağlar, hem lav akıntılarından hem de püskürtülerden oluĢmuĢ yüksek, koni Ģeklinde dağlardır. Süper yanardağlar, geniĢ çanakları olan, kıtasal yıkım ve küresel iklim değiĢiklikleri yaratma potansiyelleri bulunan yanardağ sınıfına verilen addır. Bu sınıftaki yanardağlara aday olarak Yellowstone Milli Parkı ve Toba Gölü gösterilebilir, ancak kesin bir tanımlama yapmak, asgari bir tanımlayıcı Ģart bulunmadığı için çok zordur. 16 Yanardağlar genellikle ya tektonik plaka sınırlarında ya da sıcak noktalarda yer alırlar. Yanardağlar uyuyan (etkin olmayan) ya da faal (aktif -neredeyse sürekli çıkıĢ ve kesikli püskürmeler) olabilirler, önceden tahmin edilemeden halâ değiĢtirebilirler. Karadaki yanardağlar genellikle, çıkıĢların yıllar içinde sürekli birikmesiyle koni ya da kül konisi Ģeklini alırlar. Suyun altında ise, yanardağlar genellikle fazlasıyla dik sütunlar oluĢturur ve yıllar içinde okyanus yüzeyine çıkarak yeni adacıklar haline gelirler. Yanardağ etkinlikleri genellikle depremler, sıcak su kaynakları, çamur kazanları ve [gayzer]ler gibi yer etkinlikleriyle beraber görülürler. Püskürmelerden önce genellikle düĢük Ģiddette depremler görülür. ġaĢırtıcı olsa da, volkanbilimciler, etkin (aktif) yanardağların sınıflandırılmasında fikir birliğine varmamıĢlardır. Bir yanardağın yaĢam süresi, birkaç aydan birkaç milyon yıla kadar değiĢebilir. Bu tür bir sınıflandırma yapmak, insanların, hattâ bazen uygarlıkların bile varlık süreleri göz önüne alındığında anlamsız görünebilir. Örneğin, yeryüzündeki yanardağların birçoğu, geçen birkaç binyılda birçok kez püskürmüĢlerdir, ama günümüzde herhangi bir etkinlik göstermemektedirler. Bu tür yanardağların uzun ömürleri göz önüne alındığında çok etkin oldukları söylenebilir. Ancak, bizim ömürlerimiz düĢünülürse, etkin değildirler. Bu tanımı daha da karmaĢıklaĢtıran ise, harekete geçen ama püskürmeyen yanardağlardır. Bu yanardağlar etkin midir? Bilim adamları genellikle, püsküren ya da yeni gaz çıkıĢları veya beklenmedik deprem etkinliği gibi hareketlilikler gösteren yanardağları etkin olarak kabul ederler. Birçok bilim adamı, yazılı tarihte püskürdüğü bilinen yanardağların da etkin olduğunu kabul ederler. Yazılı tarihin bölgeden bölgeye farklılıklar gösterdiğini, örneğin Akdeniz'de 3.000 yıl geriye, ABD'nin Büyük Okyanus kıyısında 300 yıl, Havai'de ise 200 yıl geriye kadar gittiğini göz önünde bulundurmak gerekir. Uyuyan yanardağlar, Ģu an (yukarıdaki tanıma göre) etkin olmayan, ama her an hareketlenmesi ya da patlaması muhtemel yanardağlardır. SönmüĢ yanardağlar ise, bilim adamlarının bir daha püskürmelerini olası görmedikleri yanardağlardır. Bir yanardağın gerçekten sönmüĢ olup olmadığının belirlenmesi zordur. Örneğin, çanakların milyonlarca yıllık ömürleri olduğu bilindiğinden, 10 binlerce yıl püskürmemiĢ bir çanağın sönmüĢ değil uyuyan olarak tanımlanması gerekir. Yellowstone Ulusal Parkı'nda bulunan Yellowstone Çanağı, en az 2 milyon yaĢındadır ve 70 bin yıldan beri hiç püskürmemiĢtir, fakat bilim adamları tarafından sönmüĢ olarak tanımlanmaz. Doğrusu, çanak sık sık depremler yarattığı, etkin bir jeotermal sistemi bulunduğu ve yüzeyi hızlı değiĢtiği için, birçok bilim adamı tarafından çok etkin bir yanardağ olarak kabul edilir. B. Meteorolojik Kökenli Afetler Atmosferdeki doğa olayları sonucunda meydana gelirler. 1. Sel 2. Çığ 3. Fırtına 4. Kuraklık 5. Orman yangını 6. Hortum 7. Ġklim değiĢiklikleri 1. SEL Sel, bir bölgede toprağı belirli bir süre için tamamen veya kısmen su altında bırakan; ani, büyük ve düzensiz su akıntılarına verilen isimdir. Bir akarsu veya deniz, göl gibi büyük su 17 kitleleri kimi zaman fazlasıyla suyla yüklenir, bunun sonucunda taĢarak yatağından çıkar ve "sel" adı verilen bir doğal felakete neden olur. Ġnsanlar tarih öncesi çağlardan beri yaĢamak için hep nehir kıyılarını ve deniz kenarlarını tercih etmiĢtirler, çünkü suya yakın olmak demek aynı zamanda kolay ulaĢım, daha yumuĢak bir iklim ve daha verimli topraklar demekti. Zaten eğer insanlar taĢabilecek bu sulara yakın olmasalardı sel bir afet olarak sayılmayacaktı. Sellerin çeĢitleri Ģunlardır: Genellikle dünya literatüründe seller 5 ana gruba ayrılırlar: Dere ve Nehir Selleri, Nehir Ağzı Selleri, Kıyı Selleri, Felaket Sonrası Seller, Çamurlu Seller. Dere ve Nehir Selleri: Kendi içinde yavaĢ ve hızlı olarak ikiye ayrılır. YavaĢ sellerde, aĢırı yağmur veya karların erimesi ile nehir yatağından taĢar. Genellikle Muson yağmurları, kasırgalar gibi olaylarda görülür. Hızlı sellerde ise, kasırga gibi olaylar sırasında, bir bendin arkasında bulunan yüksek miktarda suyun salıverilmesi ana sebeptir. Nehir Ağzı Selleri: ġiddetli rüzgarlar sebebiye deniz seviyesi yükselir ve su iç kısımlara doğru ilerler. Kıyı Selleri: Denizde ortaya çıkan bir fırtına sonucunda veya tsunami, fırtına gibi felaketler sonrasında görülen deniz seviyesinde artıĢ ile ortaya çıkar. Felaket Sonrası Seller: Baraj yıkılması, deprem ve yanardağ patlaması gibi bariz ve beklenmeyen bir felaket sonrasında ortaya çıkan sellerdir. Çamurlu Seller: Ekili alanlardan kopup gelen çamur ve toprak parçalarının giderek birleĢmeleri ve büyümeleri sonucunda ortaya çıkar. Genellikle yaĢam alanlarına eriĢtiği zaman fark edilir. Kısa süreli yoğun yağıĢ ani sele, uzun süreli yağıĢ nehirlerin taĢmasına sebep olabilmektedir. Kolayca fark edebileceğiniz üzere, geçtiğimiz günlerde Ġstanbul’da yaĢanan sel felaketini yukarıdaki gruplardan yalnızca birine yerleĢtirmek yeterli görünmüyor. Sel riski ortaya çıktıktan sonra yapılması gerekenler: a) Selden önce: “Hazırlıklı Olunmalı” * Evde değerli eĢya ve önemli belgeleri yüksek yerlere kaldırın. * Varsa afet ilk yardım çantasını yanınıza alın. * Zarara yol açabilecek ya da zarar görebilecek eĢyaları içeri alın. * Su kaynakları kirlenebileceğinden, yedek içme suyunuzun olduğundan emin olun. * Suyun evi terk ettiği her yerden içeri de girebileceğini hatırlayın. Kum torbaları temin edin. Bunlarla suyun ilerlemesini durdurabilir veya yavaĢlatabilirsiniz. * Selin en tehlikeli olacağı ark, hendek, vadi ve kanyon gibi yerlerden uzak durun. * Açık alandaysanız en yüksek cisim olmayacağınız Ģekilde tepeye çıkın. b) Sel Sırasında: “Güvende Olunmalı” * Yüksek yerlere çıkın. Böylece baĢka yerlerden gelen sel sularının sizi etkilemesi güçleĢir. * Asla sel suyu içinde araba kullanmayın, ölümlerin %80′inin araç içinde olduğunu unutmayın. Aracınızdayken sel içinde kalırsanız, hemen aracı kapatın ve yüksek bir yere çıkın. Suyun 30 cm yükselmesi araç üzerinde 700 kiloluk itme etkisine sebep olur. 60 cm’lik yükselme bir aracı sürüklemeye yeter. * Aracınızı selden etkilenmeyecek bir yere çekin. * Sel suyu, akıntı ya da nehirlerde yürümeye çalıĢmayın. * Hızla akan 15-20 cm derinlikteki suyun bir insanı devirebileceğini akıldan çıkarmayın. 18 * Ev yada iĢyerinizi boĢaltmanız gerekiyorsa; elektriği, doğalgazı vb. kapatın. * Çok gerekli olmadıkça yolculuğa çıkmayın. c) Selden Sonra: “Tedbir Elden Bırakılmamalı” * Binalardaki yapısal hasarı kontrol edin. * Karanlıktaysanız mum değil el feneri kullanın. * Sel suyu ile temas etmiĢ bütün gıda malzemelerini konserve dahil atın. * Çocukların su birikintilerinde oynamasına izin vermeyin. Kimyasal madde ya da kanalizasyon karıĢmıĢ olabilir. * Sel sularına kanalizasyon karıĢmıĢsa, evin temizlenmesinde 9 ölçü suya 1 ölçü çamaĢır suyu katılmıĢ suları kullanın. Temizleme sırasında lastik eldiven ve bot giyin. 2. ÇIĞ Çığ, farklı nedenlerden dolayı dağdan aĢağıya doğru kayan büyük kar kütleleridir. Bol kar yağıĢı olduğunda, taze kar tabakasının alttaki eski tabakayla iyi kaynaĢmaması sonucu,rüzgarın kaldırdığı büyük bir kar kitlesinin aĢağı inerek alttaki kar tabakası üzerinde kayması sonucu, ve bir hayvan veya kayakçının oynak kar tabakasını çiğneyerek harekete geçirmesi sonucu çığ oluĢabilir. Çığ OluĢumunu Etkileyen Faktörler Arazi: Eğim ne kadar fazlaysa, tehlike o kadar büyüktür. Yüzde 30'luk bir eğim çığ oluĢumu için yeterlidir. Gölgede kalan sırtlarda çığ tehlikesi, güneĢ gören yerlere göre daha fazladır. Taze kar: Taze kar tabakası ne kadar kalınsa, çığ tehlikesi o kadar büyüktür. Kötü hava Ģartlarından sonra güneĢin açtığı ilk gün çok risklidir. Fırtına: Kar fırtınası olduğunda, kar tanecikleri dönerek uçuĢur ve rüzgarsız sırtlarda birikir. Tepe üstlerinde dalga Ģeklinde birikmiĢ kar, alttaki sırtta çığ tehlikesini gösterir. Kar tabakası: Karın tabaka halinde kaydığı yerlerden uzak durmak gerekir. Dipten gelen boğuk sesler de tehlike iĢaretidir. Isı: Kar yağıĢından sonra ısı birden düĢerse, yeni kar tabakası alttakine iyi iĢleyemez. Hava ısındığında da kar gevĢer ve tehlike artar. Bu nedenle baharda daha çok çığ olur. Çığ Tipleri Kopma Ģeklini esas alan bir kıstasa göre GevĢek Kar Çığı ve Kar Dilimi Çığı olmak üzere iki türe ayrılır. Her birinin karıĢımı kuru veya ıslak kar ve su içerebilir. Her iki türde de kopma, genellikle kar örtüsünün üste yakın tabakalarında gerçekleĢtiği için yüzey çığları içinde sınıflandırılırlar. 1. GevĢek Kar Çığı (Loose Snow Avalanche/Lockerschneelawine) Kar örtüsü içindeki zayıf tabaka yüzeyde veya yüzeye yakın bir yerde oluĢtuğunda gevĢek kar çığı meydana gelir. Kar örtüsü tek bir noktadan kopar, ufak kar döküntüleri saçarak yuvarlanmaya baĢlar. Yuvarlandıkça daha fazla kar toplar ve bir üçgene benzer biçimde aĢağı doğru geniĢler. GevĢek kar çığlarına doğada çok sık rastlanır. Genellikle çok fazla kar içermezler. Büyük ölçüde can ve mal kaybına neden olacak kadar tehdit oluĢturmazlar. 2. Kar Dilimi Çığı (Snow Slab Avalanche/Schneebrettlawine) Zayıf kar tabakası, güçlü bir tabakanın hemen altında oluĢtuğunda kar dilimi çığları meydana gelir. Kar örtüsü bir çizgi boyunca tek birim halinde kopar. Kütle halindeki kar, kütüphane rafında duran kitapların aniden yere boĢalması gibi dökülür,çatlayarak kırılır ve kar dilimleri Ģeklinde yamaçtan aĢağı kayar. 19 Çığ genellikle çok hızlı geliĢir ve hareket eder. Bu nedenle, çığın oluĢması fark edildikten sonra mümkün olduğunca hızlı ve soğukkanlı olunmalıdır. Çığın baĢlangıç anından sonra, bina içinde değil dıĢarıda bulunuyorsanız; Çığ baĢladığında, çığın büyüklüğüne, hızına, patikanın geniĢliğine, etrafta bulunan araçlara ve var olan daha güvenli yerlere bağlı olarak, o alandan çok hızlı bir Ģekilde ayrılmaya karar verin. Çığın daha yavaĢ ve yüksekliğinin az olduğu kenar kısımlarına ulaĢmaya çalıĢın. Bağırarak veya baĢka ses kaynaklarını kullanarak, diğer insanları uyarın. Eğer çığa yakalanmanız kesin ise veya o anda kayak yapıyorsanız, kayak batonlarını ve kayakları çıkarıp atın, sabit bir ağaç, kaya veya baĢka bir cisme tutunmaya çalıĢın. KırılmıĢ ağaç ve kaya parçalarından uzak kalmaya veya korunmaya çalıĢın. Yerden de destek alarak yüzme hareketi yaparak akan karın üstünde kalmaya çalıĢın. Ağzınızı sıkıca kapatın, mümkünse kafanız karın altında kaldığı anda uzun süre nefesinizi tutun. Önerilen baĢka bir yöntem de akıĢ sırasında oturma pozisyonu almaktır. Bu yöntemde bacaklar ve kollar birbirlerine yapıĢtırılır ve çığ durmadan kısa süre önce, bacaklar ile yeri sertçe iterek kalkmaya çalıĢılır. Çığ durmadan önce mutlaka bir elinizi ağız ve burnu kapatacak Ģekilde yüzünüzde, diğer elinizi de baĢınızın üzerinde (yüzeye doğru uzatarak) tutun ve kar altında kaldığınız zaman boyunca hayati önem taĢıyacak olan nefes boĢluğunu geniĢletin. Bu arada baĢınızı sağa sola çevirerek boĢluğu büyütebilirsiniz. Hava kesesi, çok küçük olsa bile ağız ve burnun kar ile dolmaması demektir. Kesenin varlığı, kazazedenin her zaman kurtulma Ģansının olduğunu ümit etmesini sağlar. Karda ses iletimi az olmasına rağmen, yüzeye yakın olduğunuzu hissediyorsanız bağrmak faydalı olur. Bazı olaylar ve araĢtırmalar göstermiĢtir ki, sırt çantası taĢıyan insanların çığın topuğu civarında yüzeyde kalma Ģansları, taĢımayanlardan daha fazladır. 20 Önlemler Çığ sırasında bir aracın içinde bulunuyorsanız motoru durdurun. Araçtaki oksijen miktarını korumak için sigara içmeyin, ateĢ yakmayın. Telsiz varsa çağrı yapın ve telsizi alıcı konumunda sürekli açık tutun. DıĢarı korna ve ıĢık verecek herhangi bir alet faydalı olabilir. Araçta bir çubuk veya benzeri bir alet varsa bunu kar içinde yukarı doğru batırıp kurtarmaya gelecek olanların çubuğu görmelerini sağlayabilirsiniz. Son olarak aracı çevreleyen karı kazmaya çalıĢın. Ancak, kazarken kendinizi güvende hissetmiyorsanız araç içinde kalmanız daha emniyetlidir. 3. FIRTINA Fırtına rüzgarın hızlı bir Ģekilde esmesine denir. Rüzgar hızı 27 knot üzerine çıktığında, yani 7 bofor ve üzeri olduğunda rüzgara artık fırtına denir. Hızlı esen rüzgar kendi kuvvetinin yanında çevresini de etkiler. Öncelikle estiği denizde veya okyanusta suları kabartarak büyük dalgalar oluĢturur. Fırtınaya yakalanan yelkenli tekneler, herhangi bir liman ya da marinaya sığınamayacak kadar açıktaysalar, fırtınaya hazırlık yapmaları gerekir. ġiddetli rüzgara karĢı yapılacak en etkili önlem, yelkene camadan vurmaktır. Bunun anlamı yelkenin alanını küçülterek, rüzgardan daha az faydalanmaktır. Bu Ģekilde rüzgarın tekneyi bayıltıcı etkisinin birazda olsa önüne geçilmiĢ olunur. O da yetmiyorsa teknedeki ana yelken indirilir ve ön yelkenle (flok veya cenova) seyire devam edilir. Geceleyin seyir yapan yatlar ve tekneler Ģiddetli rüzgarlara yakalandıklarında tüm ekipte güvenlik çakarları bulunmalıdır. Ayrıca ekip güvertede duruyorsa güvenlik bakımından herhangi bir yere bağlı olmaları tavsiye edilir. Çünkü hem dalgalı, sert rüzgarlı bir denizde hem de geceleyin, suya düĢen kiĢinin kurtarılması çok zordur. Ayrıca fırtınalı havalarda tekne dalgalar veya sağnak yağmur sonucu su alır, bunu boĢaltmak için gerektiğinde sintine motorlarını açık bırakmak gerekebilir. Tabiki bazı fırtınalar ĢimĢekli ve gökgürültülü olabilir. Böyle durumlarda en güvenli yerler kapalı alanlardır. Eğer tanker, Ģilep, büyük yolcu gemileri gibi yıldırım tehlikesine karĢı sistemlenmiĢ bir tekne değilse, en kısa sürede limana dönmek yapılacak en doğru davranıĢtır. ġimĢeğin hareketi rastgele bir harekettir ne zaman nasıl oluĢacağı bilinemez. Genelde bulutlar arası gezen bu elektriksel hareket bazen yer yüzünü de etkisi altına alabilir. ġimĢekli havalarda eğer denizdeysek, mümkün olduğunca metal ve metalik olan tüm aksesuarlardan uzak durmalıyız. Yıldırım vurursa büyük olasılıkla en yüksek yer olan yelken direğine isabet edecektir. Dolayısıyla direğin altına kalın bir kablo takılıp denize atılırsa, bir ölçüde de olsa topraklama yapılabilir. Türkiye'de tropik kuĢaklardaki gibi veya okyanuslardaki gibi çok Ģiddetli fırtınalar oluĢmaz. Ama gene de tedbir almak gerekir. En azından denizdeyken ve denize çıkarken hava raporlarına bir göz atmak akıllıca olacaktır. 4. KURAKLIK Bir bölgede nem miktarının geçici dengesizliğin kaynaklana su kıtlığı olarak tanımlanabilen kuraklık, doğal bir iklim olayıdır ve herhangi bir zamanda ve yerde meydana gelebilir. Kuraklık genellikle yavaĢ geliĢir ve sıklıkla uzun bir dönemi kapsar. Kurak iklimlerin hüküm sürdüğü yerlerdeki hayvanlar ve bitkiler, nem eksikliğinden ve yüksek değiĢkenlikteki yağıĢtan dolayı olumsuz etkilenirler. Kuraklık tabiatın gizli tehlikesi olup genellikle herhangi bir mevsim veya bir zaman diliminde yağıĢ miktarındaki azalmadan ya da dengesizliğinden dolayı meydana gelir. Kuraklık hesaplamalarında bir bölgedeki yağıĢ ve evapotranspirasyon (buharlaĢma ve terleme) 21 arasındaki dengenin uzun süreli ortalaması göz önünde bulundurulur. Kuraklıkta; zaman (yağıĢ mevsiminin baĢlamasında gecikmeler, ürün büyüme mevsimi-yağıĢ zamanı iliĢkisi) ve yağıĢların tesirleri (yağıĢ yoğunluğu, sıklığı) ile iliĢkilidir. Yüksek sıcaklık, Ģiddetli rüzgar ve düĢük nem miktarı gibi diğer değiĢkenler etkili olmaktadır. Kuraklık, yalnızca fiziksel bir doğa olayı olarak görülmemeli. Kuraklığın, insan ve faaliyetlerinin su kaynaklarına olan bağımlılığı nedeniyle, toplum üzerinde çeĢitli olumsuz etkileri vardır. Uzun süreli kuru hava, nem azlığı yaratarak orman ve su kaynaklarında azalmaya neden olduğundan, ciddi çevresel, ekonomik ve sosyal sorunlar ortaya çıkar. 5. ORMAN YANGINLARI Orman yangını, doğal ya da insani sebeplerden ortaya çıkan ormanların kısmen veya tamamen yanmasıdır. Yıldırım düĢmesi,yanardağ patlaması ve yüksek sıcaklık gibi doğal sebeplerle çıkan yangınlar ve sigara, tarımsal ürünler nedenli çıkan insan kaynaklı orman yangınları vardır. Ormanların yanması ekolojik olarak bir çok zarara sebep olur. Ġklim değiĢikliği ve kuraklık baĢlıca sonuçlardır. Ormanları yangınlara karĢı korumak için, 1.Ormanlara cam ve cam kırıkları atılmamalıdır. (Cam, güneĢ ıĢığını bir büyüteç gibi çimenlere çeker. Çimenler, tutuĢarak çimenlerin alevlenmesine ve dolayısıyla yangının oluĢmasına neden olacaktır.) 2.Mangal küllerini söndürmeden dökülmemelidir. Çünkü çimenlerin tutuĢarak yangın çıkarma olasılığı vardır. 3.Bir yangın gördüğümüz zaman 110 yangın ihbar hattına bildirmeliyiz; eğer bu bir orman yangınıysa, o zaman 177 alo orman yangını ihbar hattına bildirmeliyiz. 4.Halk görevli kiĢiler ve çevre örgütleri tarafından bilinçlendirilmeli, bu konuda seminerler ve konferanslar düzenlenmelidir. 5.Ormanda ateĢ yakmamalıyız, yakmak zorundaysak çimensiz bir alanda ateĢin etrafına taĢ koyarak yakmalıyız. Ġhmal Ve Dikkatsizlik Nedeniyle Çıkan Orman Yangınları Ormanda güvenlik tedbiri almadan ateĢ yakmak. Yakılan ateĢi söndürmeden bırakmak. Özellikle mangal için yakılan ateĢin söndürülmeden bırakılması. SönmemiĢ sigara izmariti ve kibriti yere atmak. Orman içinde veya bitiĢiğindeki tarlalarda istenmeyen otları veya tarla anızını yakmak. Gece aydınlatma için ormanda ateĢle dolaĢmak. Cam ve cam kırıklarını ormanda bırakmak, güneĢ ıĢığının camdan yansıyarak otları yakması. Çocukların orman içinde ateĢle oynamaları Eğlence veya gösteri için ormanda ateĢle bir Ģeyler yapılması ateĢ yakılması Yere atılan camların çimenlere yansıması ve ateĢ çıkması. Kasıtlı Çıkarılan Orman Yangınları Orman içinde veya bitiĢiğindeki tarla veya otlakları geniĢletmek. Orman içinde yapılan kanunsuz iĢleri gizlemek için çıkarılan yangınlar. Yabani hayvanları uzaklaĢtırmak. ĠĢ ve çıkar elde etmek. 22 6. HORTUM Hortum, kümülus bulutları ile bağlantılı olarak silindir Ģekilinde dönerek gezen bir rüzgâr türüdür. Bu "hortum" bulutlardan yere kadar uzanır ve büyük yıkıcı güce sahip olan bir doğa felâketidir. Hortumlar hakkında bir bilimsel teori ilk olarak 1917 yılında Alfred Wegener tarafından üretilmiĢtir ve bu teori günümüzde de doğru olarak kabul edilmektedir. Bir denizin ya da gölün üzerinde meydana gelen bir hortum, yerden emdiği sular ile bir "Su hortumu" oluĢturur. 7. ĠKLĠM DEĞĠġĠKLĠĞĠ Ġklim değiĢiklikleri, bilimsel olarak klimatoloji dalına göre incelenen bir tür atmosferik ya da astronomik değiĢikliklerdir. Atmosferdeki CO2 (Karbon dioksit), CH4 (Metan), C4H10 (Bütan) gibi sera gazları ile atmosferdeki ısının çıkamamasıdır. Bu yüzden ısı enerjisi, madde partiküllerinden ya çok fazla kalıp ısının artıĢına neden olur; ya maddeden çabuk ayrılıp ısı kaybına neden olur; ya da periyotlu olarak değiĢir. Bu da Dünya, Mars, Venüs ya da söz konusu herhangi bir gezegenin iklimindeki sürekli değiĢimlere yol açar. Günümüzde örnek olarak, kıĢın havaların fazla sıcak ve nemli olması ya da yazın yüksek sıcakların geç gelmesi olabilir. Ġklim değiĢiklikleri, tamamen veya kısmen küresel ısınma sonucu olabilir. Ġklimdeki Etkiler Küresel ısınma ve küresel soğuma iklim değiĢiklikleri için iki büyük nedendir. Küresel Isınma Ana madde: Küresel ısınma Küresel ısınma kimyasal etkilidir. Canlıların solunum ve boĢaltım yaptıktan ve çeĢitli aktiviteleirnden sonra çıkan sera gazları ile gerçekleĢir. Ġnsanların yaptığı fabrika gibi çeĢitli etkenler de kirlenmeye yardımcı olur. Etkileri Küresel Isınma, atmosferdeki ısının orada kalmasını sağlayarak iklimlerin normalin üzerinde sıcak olmasını sağlar. Bu sayede örneğin kıĢ mevsimi her zamankinden sıcak olabilir ya da yaz mevsimi çok sıcak olabilir. Küresel Soğuma Dünya bir gezegen ve sönmüĢ bir yıldızdır. Milyarlarca yıl önce üç adet jeolojik zamandan geçerek soğudu. Bunun sonucunda buz devirleri oluĢtu. 2008'de yayınlanan yazarları John Lloyd ve John Mitchinson olan Cahillikler Kitabı adlı kitapta Ģu an son buzul çağında olduğumuzu belirtmiĢtir. Bu da hâlen 3. Jeolojik Zaman'ın etkisinde olduğumuzu gösterir. 23