lütfen biraz hoşgörü - xn--sevgiyaynlar
Transkript
lütfen biraz hoşgörü - xn--sevgiyaynlar
TEMMUZ 2014 Sayý: 547 Fiyat: 7 TL DNA Kendini Iþýnlayabiliyor LÜTFEN BÝRAZ HOÞGÖRÜ ETÝK DEÐERLER ÝÇÝNDEKÝLER Aylýk Kültürel ve Siyasi Dergi Cilt: 46 Sayý: 547 Temmuz 2014 Onur Baþkaný: Dr. Refet Kayserilioðlu Sahibi ve Genel Yayýn Müdürü: Ayþegül Kayserilioðlu Yazý Ýþleri Müdürü: Güngör Özyiðit Yayýn Kurulu: Güngör Özyiðit Nelda Bayraktar Hale Ürkmezgil Haberleþme ve Okur/Abone Ýliþkileri: 0535 4554223 - 0549 7220248 Lütfen Biraz Hoþgörü .......................... 2 Dr. Refet Kayserilioðlu Sapmýþ Bir millet ve Hz. Nuh ............................................... 6 Ahmet Kayserilioðlu Etik Deðerler ..................................... 14 Güngör Özyiðit DNA Kendini Iþýnlayabiliyor ............... 18 Çeviren: Saffet Güler Kitap .................................................. 21 (Kitap Yakan Ýnsan da Yakar) Yalçýn Kaya Yönetim Yeri: Hayri Eðmezoðlu Sk. Ýkizler Ap. No: 8 D: 32 Erenköy/Ýst. Yalan ................................................. 34 Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul Yeniçað Üstündeki Gizem Örtüsünün Kaldýrýlmasý - 3 ................ 39 Fiyatý: 7 TL Yýllýk Abone: 80TL Yurt Dýþý: 100 TL Çeviren: Nelda Bayraktar (Canlý Kryon Celsesi) Dergimizin internet sitesini www.sevgidunyasidergisi.com, www.dostluk.org adreslerinden ziyaret edebilirsiniz Kapak resmi:“Yazýn Renkleri” Sally Swatland SEVGÝ DÜNYASI Sevgili Dostlar Bu ayýn 13’ünde tam on yýl geçmiþ olacak; on yýl önce (13 Temmuz 2004) bizim için önemli, kýymetli, deðerli, muhterem bir kiþiyi dünya hayatýndan diðer hayata uðurladýk. Elbette yaþamýmýza devam ederek günlerimiz geçti ama özellikle birlikte iken onu derinden ve sevgiyle anmadýðýmýz zamanlarýmýz çok az oldu. O insanlarý severdi, kadýn, erkek, çocuk ayýrmaksýzýn. O vermeyi severdi, sevgisinden, bedeninden, kazancýndan, zamanýndan, emeðinden. O problemleri çözmeyi, sorunlarý halletmeyi severdi, türlü bahanelerle dertlerine sýmsýký sarýlanlarýn haline üzülerek. O müziði, þiiri, güzel sofralarý, güzel olan her þeyi, yeni yerler görmeyi, gülmeyi, neþelenmeyi severdi. O yeniliði ve bilinmeze ulaþmayý severdi. Bir ayaðý yeryüzünde saðlam basarken, duygularý ve düþünceleriyle dalga dalga yükselir, bizleri de peþinden çekmek isterdi. O kadar bizden, o kadar etten kemikten capcanlý bir insandý ki, bazen onun farklýlýklarýný görmez olur, onunla birlikte yer içer, onunla birlikte yaþarken hayat öyle devam edip gidecek zannederdik, onun bizi çekip götürmek istediði yerlere çoðu zaman farkýnda olmadan türlü sebeplerle direnirdik. Þüphesiz onun sahip olduðu yerinde cesaret, yerinde temkin, yerinde sabýr bizlerde tam deðildi. Ama her ne halde olursak olalým, bizi sevdiðini, anladýðýný bilirdik. Þimdi onu anarken bir baþka boyutta, bir baþka zamanda ve dünyada yine bizleri düþündüðünü, hayrýmýzý istediðini, yardým için çalýþtýðýný ve bizleri görüp gözettiðini biliyoruz. Çünkü birbirini sevenler ölmekle birbirlerinden ayrýlmazlar, yeter ki içlerinden biri diðerini býrakmak istemesin. O sevdiklerini gönlünden ve aklýndan çýkarmayacak gibi severdi. Bir on seneyi onsuz ama onunla geçirebildiðimize göre, o yanýmýzdaymýþcasýna hayra olan tüm dileklerimizi zaman içinde gerçekleþtirebiliriz. Bu konuda kuþkumuz yok. Çünkü âþýklarýn kaný eskimez, her dem tazedir; bedenleri solsa da sararsa da yine gül pembe dehendir. En Derin Sevgilerimizle SEVGÝ DÜNYASI 1 2 Ýnsanlarý suçlayarak ve kötüleyerek deðiþtirmek ve düzeltmek imkânsýzdýr. Suçladýðýnýz kiþi yüzde yüz haksýz da olsa, haksýzlýðý apaçýk ortada da görünse, yine bir savunma çabasý içine giriyor. Düzelmek için hiç bir gayret ve istek göstermiyor. Hattâ onun suçunu ortaya koydunuz diye size düþman oluyor. Üstelik karþýnýza geçip baþka yönlerden size düþmanlýk etmeðe yöneliyor. Sizin maksadýnýz o kiþiyi harcamak deðil, düzeltmek olduðu için, karþýlaþtýðýnýz bu haksýz savunma ve haksýz hücum, önceleri sizi þaþýrtýyor. Zamanla anladým ki, insanlarýn yanlýþlarýný ve suçlarýný uluorta yüzlerine vurmanýn hiçbir yararý olmuyor, üstelik gönüller kýrýlmýþ, dostlar kaybedilmiþ oluyor. Eðer kastýmýz insanlarý düzeltmek, onlarý hatalarýndan kurtarýp hayra çekmek ise, o zaman onlarýn gönüllerini kýrmadan onurlarýna dokunmadan, aksine yaptýklarý yanlýþýn, herkesin yapabileceði cinsten bir yanlýþ olduðunu belirterek ve kolayca düzeltebileceðini de göstermek gerekir. SEVGÝ DÜNYASI Dr. Refet Kayserilioðlu Lütfen Biraz Hoþgörü SEVGÝ DÜNYASI BÝRÝ HORLANAN ÖTEKÝ ÖVÜLEN Sizin de çevrenizde sýk rastlayacaðýnýz iki tip ailenin, iki çocuðunu, küçükten itibaren izlemek olanaðýný buldum. Bir tip aile çocuðuna asla en küçük hoþgörü göstermez, çocuklarýnýn hatalarýný hemen cezalandýrýrdý. Böylece çocuklarýna iyi terbiye verdiklerini sanýrlardý. Bazý yanlýþlarýn bilgisizlikten olduðunu düþünmez, ona bilgi varacak yerde ceza verirlerdi. Ceza Ýyi bir bilgi edinme aracý deðildir. Ceza ile bazen tamamen ters bilgiler elde edilir, tepkiler ve inatcýlýklar doðar. Nitekim onlarýn çocuðu da önce huysuz ve inatçý, sonra da isyankâr, intikamcý ve bencil olarak yetiþti, büyüdü. Giderek ailenin tepkileri de büyüdü. Evde adeta çocukla ebeveyn arasýnda bir iç savaþ olmaya baþladý, ileri yaþlarda çocuk güçlü kuvvetli bir delikanlý olunca, artýk ona ceza ile söz geçirmek imkâný da kalmadý. Çocuk bir süre anne ve babasýný ezen ve sömüren oldu. Sonra da onlara ihtiyacý kalmayýnca, tamamen koptu, uzaklaþtý. Ama 3 kendine tam güvenli olmayan, bu güvensizliði kabadayýlýkla, edepsizlikle maskelemek isteyen bir tipti artýk. Hâlbuki çok baþka olabilirdi. Ýkinci tip aile, çocuklarýna sevgi, þefkat ve hoþgörü ile davranýr, ona hatalarý, yanlýþlýklarý anlatarak, göstererek öðretmeye çalýþýrdý. Onlar çocuklarýna düzeni ve disiplini, iyi davranýþlarla küçükten öðretmiþlerdi. Sütü, mamasý saatle verilir, altýnýn temizliðine ve hastalýðýna özen gösterilir, çocuðun huzursuz ve rahatsýz olarak aðlamasýna imkân vermezlerdi. Ve bir þey daha yaparlardý ki, o çok güzeldi. Bilhassa anne, çocuðunun baþarýlarýný hep överek yüceltir, iyi Ýþlerini öylece teþvik eder, özendirirdi. Bu tutum ve davranýþlar, giderek çocuða dengeli bir kiþilik kazandýrdý. Büyüklerle rahat konuþuyor, sýkýlmadan, heyecanlanmadan ve utanýp ezilmeden cevaplar veriyordu. Okul sýralarýnda dersleri de iyi idi, düzenle çalýþýyor, baþarýlarý, anne ve babasýnca daima beðeni ve övgü ile karþýlanýyordu. Giderek aile içi iliþkiler, sevgi ve saygý esasý üzerine geliþti. O aile içindeki birlik de kuvvetlendi. Çocuðun baþarýlarý düzenli olarak arttý. Çalýþmasý, öðrenmesi, eðlenmesi ve spor müzik gibi yan uðraþlarý da düzenli olarak geliþti. ÝNSAN ÝLÝÞKÝLERÝNDE Yýllardýr deðiþik derneklerin baþýnda bulundum. Böylece insan iliþkilerini, insanlarýn tutum ve davranýþlarýný yakýndan inceledim. O davranýþlara tesir eden ruhsal etkenleri gözlemek olanaðýna kavuþtum. Gördüm ki, insanlarý suçlayarak ve kötüleyerek deðiþtirmek ve düzeltmek imkânsýzdýr. Suçladýðýnýz kiþi yüzde yüz haksýz da olsa, haksýzlýðý apaçýk ortada da görünse, yine bir savunma çabasý içine giriyor. Düzelmek için hiç bir gayret ve istek göstermiyor. Hattâ onun suçunu ortaya koydunuz diye size düþman oluyor. Üstelik karþýnýza geçip baþka yönlerden size düþmanlýk etmeye yöneliyor. Sizin maksadýnýz o kiþiyi harcamak deðil, düzeltmek olduðu için, karþýlaþtýðýnýz bu haksýz savunma ve hak- SEVGÝ DÜNYASI 4 sýz hücum, önceleri sizi þaþýrtýyor. Zamanla anladým ki, insanlarýn yanlýþlarýný ve suçlarýný uluorta yüzlerine vurmanýn hiçbir yararý olmuyor, üstelik gönüller kýrýlmýþ, dostlar kaybedilmiþ oluyor. Eðer kastýmýz insanlarý düzeltmek, onlarý hatalarýndan kurtarýp hayra çekmek ise, o zaman onlarýn gönüllerini kýrmadan onurlarýna dokunmadan, aksine yaptýklarý yanlýþýn, herkesin yapabileceði cinsten bir yanlýþ olduðunu belirterek ve kolayca düzeltebileceðini de göstermek gerekir. O takdirde, kiþilik ve onur davasý olmadan istenilen düzeltmeler yapýlmýþ, hayýrlý bir adým atýlmýþ olur. Bir küçük topluluðun yönetilmesinde böylesine dikkatli ve duyarlý olmak, insanlara özen göstermek gerekirse, büyük topluluklarýn deðiþtirilmesinde, düzeltilmesinde ve doðruya çekilmesinde çok daha büyük dikkat göstermek gerekecektir. Çünkü kütleler ve topluluklar büyüdükçe, farklý düþünenler, farklý etkenlerin altýnda kalanlar, daha çok olacaktýr. Onlarýn yönetilmesi ve iyi yönlere doðru yönlendirip yürütülmesi daha büyük dikkat, incelik ve ustalýk gerektirecektir. Gerçek iyi liderler, imkân nispetinde kimseyi karþýlarýna almamaya çalýþýrlar. Onlarýn sürtüþmelere girerek boþa harcayacak enerjileri yoktur. Daha çok kiþinin yardýmýndan yararlanmak onlarýn iþlerini kolaylaþtýran etkenlerin baþýnda gelir. Bu sebepten üstün liderler kendilerine yapýlan haksýz ve yersiz hücumlarý gözlerinde büyütmezler, çoðu zaman cevap vermemeye ve sinirlenmemeye, alýnýp gücenmemeye kendilerini zorlarlar. Cevap vermek zorunda kaldýklarý zaman da, gönül kýrmamaya, karþýtlarýnýn yaptýðý yanlýþý yapmamaya dikkat ederler. Hele karþýtlarýnýn iyi yönlerini överek, o haksýz suçlamalarýný cevaplandýrmak olgunluðunu gösterebilirlerse, çok davayý birden daha büyümeden çözmüþ ve önlemiþ olurlar. ÜLKEMÝZDEKÝ DURUM Ülkeyi yönetmeye talip olan parti liderlerinin ve parti sözcülerinin hergün birbirlerini en aðýr þekilde ve en kötü dilde suçlamalarýna þahit olmaktayýz. Bilhassa bazý liderler hiçbir sýnýr tanýmadan, sözlerinin ülke insanlarý üzerinde ne gibi büyük düþmanlýklarý ve ayrýlýklarý doðuracaðýný hesap etmeden, uluorta ve terbiye dýþý konuþabilmektedirler. Bunu da, kahramanca ve çok iyi bir iþ yapmýþ edâsýyla yapmaktadýrlar. Onlarýn bu bilgisizliðine, toplum psikolojisinden böylesine habersiz oluþlarýna þaþmamak ve üzülmemek elde deðil. Rakibini ve karþýtýný kötüleyerek yükselen bir kiþi gördünüz mü? Kardeþini hor tutan, aslýnda kendini alçaltandýr. Bir yazýmda, birbirini kötüleyen anne-babanýn her ikisinin de çocuklarýn gözünde deðerlerini kaybettiklerini ifade etmiþtim. Liderler için de durum aynýdýr. Bugün ülkemizde, otoriteye karþý, hükümete karþý bir baþ kaldýrma, yani bir anarþi var ise, bunun en baþ sebebi, liderlerin birbirlerinin ve hükümetin saygýnlýðýný kaybettirmek için olanca güçleriyle çalýþmalarýdýr. Kötüleme yarýþýnda, hangi taraf edepsizlik dozunu artýrýrsa, öylesine galip geleceðini sanýr. Ýlk baþlarda öyle de görünebilir. Ama kötülük SEVGÝ DÜNYASI dönücüdür, kötü konuþan, aslýnda milletin gözünde kendini küçültür. Kötüleyerek, baþkasýný ezerek, arkadan vurarak millete hizmet edilemez. Hasým diye tanýdýðýnýz, düþman diye gördüðünüz kiþiyi seven ve onun peþinden giden milyonlar varsa, ilk adýmda kötülediðiniz hasmýnýzla birlikte onlarý da karþýnýza alýyorsunuz demektir. Bu durumda, siz birliði saðlayamayacaksýnýz, aksine ayrýlýðý körüklüyorsunuz demektir. O zaman, milletin düþman kutuplara ayrýlmasýndan, giderek birbirini acýmasýzca öldürmesinden þikâyet etmeye hakkýnýz olmaz. Bilirsiniz ki imam küçük kusur yaparsa, cemaat çok daha büyük kusur yapar. O sebepten, bugün ülkemizdeki kargaþanýn baþ sorumlusu olarak, ben, kötülemeyi marifet sayan liderleri görüyorum. Ýktidarý ele geçirmek için, hasmýný kötülemekten baþka bir yol yok mudur? Ayný çarþýda, ayný cins malý satan bir kaç esnaf, müþteriyi, komþu rakibini kötüleyerek mi çeker? Yoksa ürettiði malýn daha iyisini, daha kalitelisini, daha saðlamýný ve daha güzelini sergileyerek mi çeker? Esnaflarýn aralarýn- 5 da "sen iyi mal çýkar da, Allah senin nasibini verir." diye bir söz dolaþýr. Parti liderlerinin yapacaklarý da, rakibini kötülemek deðil, ne gibi iyi iþler yapabileceklerini, nasýl daha çok hizmet edebileceklerini delilleriyle göstermek, o yönde çalýþmaktýr. Bizim Celselerimizde dendiði gibi: "Her þeyi elde etmek istiyorsanýz, onun en kýsa yolu kendinizi yükseltmektir; Kötülerin zannettiði gibi baþkalarýný hiçbir þey yapamaz hale getirmek deðil!" HOÞGÖRÜ ÞARTTIR Toplumun düzelmesini, kavganýn ve kargaþanýn bitmesini istiyorsanýz, tek tek, küçüðünden büyüðüne kadar her vatandaþýn birbirine hoþgörülü davranmasý þarttýr. Birbirine tahammül edemeyen, ilk fýrsatta vatandaþýný uluorta kötülemekten kaçýnmayan kiþilerden kurulu bir toplum, asla dirliði ve düzenliði bulamayacak demektir. Çünkü dirlik ve düzenlik hoþgörü ile baþlar, birbirimize saygý ile ve sevgiyle çoðalýr, karþýlýklý hizmet ve yardýmlarla kökleþir. Dirlik, düzenlik olmayan bir toplum, birlikte büyük atýlýmlar yapamaz, büyük sýkýntýlara katlanamaz, düþtüðü bataklýktan kurtulacaðým derken, daha da çok batar. Bu milletin üstün yeteneklerinin ve yüksek bir ruh yapýsýnýn olduðunu siz de biliyorsunuzdur. Bilmiyorsanýz baþka milletlerin kiþileriyle kýyaslarsanýz derhal görürsünüz. Zeki, kavrayýþý kuvvetli, iyi kalpli, fedakâr, hizmeti ve vermeyi seven, affetmeye hazýr, kin tutmayan bir milletimiz var. Hiçbir ülkede azýnlýklara bizde olduðu gibi, en iyi olanaklar verilmemiþtir. Bu durum, milletimizin özde hoþgörülü ve fedakâr oluþunun, insan oluþunun bir sonucudur. Bu yetenekleri, bu üstün özellikleri geliþtirecek yerde, düþmanlýk tohumlarý ekerek onlarý körleþtirmeye çalýþmak, büyük vebal altýna girmektir. Bunu yapanlar, büyük suçlu olurlar. Birbirimize sevgide, saygýda, karþýlýklý hizmette yarýþ etmemiz lâzýmdýr. O zaman, ne parlak sonuçlarýn çýktýðýný, bize bakan Dünya ülkelerinin, bize nasýl özendiklerini görmekte gecikmeyeceðiz. SEVGÝ DÜNYASI 6 Gülyüzlülerden Ýbretler: 8 Sapýtmýþ Bir Millet ve Hz. Nuh Ahmet Kayserilioðlu, Psikolog AÐABEYÝ, KARDEÞÝNÝ ÖLDÜRÜYOR!.. Geçmiþ aylarda sizlerle paylaþtýðým "Bizim Celselerimiz"deki bir mesajda, dünyamýzda insanlýðýn yaþamýnýn 12 defa kýyametlerle sonlandýðý anlatýlýyordu. Þimdi bizler 13. Dönemi yaþamaktayýz. Her dönemin sonunda, bir sonrakine aktarýlan bir erkek ve ondan varedilen eþi ile, insanlar adým adým yeryüzünü doldurmuþlardý. Geçen ayki yazýmda topraktan varedilen ilk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem'den söz etmiþtim. Bu yazýmda bahsedeceðim Hz. Âdem ise bizim yaþadýðýmýz 13. Dönemi baþlatan atamýzdýr. Doðaldýr ki sözünü edeceðim onun çocuklarý Habil, Kabil, Þit ve ve ibretli yaþamlarýndan örnekler vereceðim bütün gülyüzlüler de artýk bizim döneme ait kiþilerdir. 12. dönemdeki kýyametten sað salim aktarýlan ve 13. dönemin ilk insaný ve peygamberi olan Hz. Âdem ve ondan varedilen eþiyle bizlerin hayatý baþlamýþ oluyordu. Ýlk annemizin her defasýnda biri kýz biri erkek ikiz çocuklar doðurmasý ve onlarýn diðer batýnlarda doðanlarla evlenmeleri ile çoðalmaya baþlamýþtýk. Geçmiþ dönemde de yaþamýþ ve yeniyi baþlatmýþ, büyük deneyim sahibi, üstelik peygamber olan bir babanýn çocuklarý olarak gül gibi geçinip gidecekleri sanýlýrdý. Ama öyle olmadý. Çünkü hepimizin baþýna büyük belâlar açan kýskançlýk illeti onlarda da vardý. Kabil; uyumlu ve iyi davranýþlarýyla çevresinde daha çok sevilen Habil'i kýskanmaya baþlamýþtý. Yaradan'a sunduklarý takdimelerden sadece Habilinki kabul edilmiþ onunki geri çevrilmiþti. Belliydi ki Yaradan da SEVGÝ DÜNYASI 7 onlara hepsi de islâmiyeti öðreten yeni peygamberler, yeni kurallar, yeni þeriatlar göndermemiþ deðildi. Böylece yeni ümmetler oluþmuþ, doðru yaþam kurallarýyla bellerini doðrultmuþlardý. Ama yine zaman geçip ilâhi mesajlar çarpýtýlýp unutulmuþ, adým adým türlü kötülükler, ayrýlýklar dört bir yaný sarmakta gecikmemiþti. Neredeyse ayný film deðiþik topluluklarda çevrilip duruyordu... REZÝL BÝR MÝLLET Habil'in davranýþlarýný onaylýyor kendisini beðenmiyordu. Bu olay Kabil için son nokta olmuþtu. Kýskançlýktan kudurmuþ, vesvese verene bütün bütüne tâbi olmuþ ve kardeþi Habil'i acýmasýzca öldürmüþtü. Ve sonraki devirlerde katil olacak herkese bir kötü örnek olmuþtu sadece. Yaradan ikiz kuralýný deðiþtirerek Habil'in yerine bir hibe, bir hediye olarak tek bir erkek Þit'i vermiþti Âdem'e. Büyüdükçe her yönden babasýna çok benzeyen bu hayýrlý oðul, sonrasýnda Âdem'in yerine geçip yol gösterici olacaktý. Kabil ile baþlayan ilk fitne ve ayrýlýktan sonra, önceleri tek bir ümmet olan insanlar, adým adým birbirinden kopmuþ ayrý gruplar, topluluklar halinde yaþamaya baþlamýþlardý. Ve aradan geçen uzun yüzyýllar, ilk atalarýndan aldýklarý ilâhi mesajlarý, öðütleri, örnekleri de unutturup gitmiþti. Ancak Yaradan Ve aradan pek çok yüzyýllar geçmiþ, nüfus artmýþtý. Artýk tek bir yönetim altýnda, belli adetler, belli kurallar ve yasalarla yönetilen milletler var deðiþik yörelerde. Ve o zamanlar öyle bir millet vardý ki, Kuran'daki ifadeleri aynen sýraladýðýmýzda karþýmýza korkunç bir tablo çýkýyordu. Her tarafý acýmasýzlýk, zalimlik sarmýþtý. Yoksulluktan, fakirlikten inim inim inleyenlerle, kimseyi umursamadan bolluk içinde keyif sürenler yan yanaydý. Vicdansýz, türlü günahlar, bencillik ve kötülüklerle dolu bir millet. Üstelik tek Allah düþüncesini ve ilâhi buyruklarý çoktan unutmuþ, deðiþik isimlerle andýklarý putlara tapan rezil insanlar. Yaradan böyle bir topluluða, uyarmak, doðru yollarý öðütlemek için bir gülyüzlüyü elbette gönderecekti. NUH PEYGAMBER Uzun yýllar ahlâkýyla ve toplamýþ Nuh'u derdiði vahiyle birlikte yaþadýklarý, becerileriyle beðeni Âlemlerin Rabbi gönhem nebi hem resûl 8 olarak görevlendirmiþti. Rabbimizin tek Allah olduðunu, putlara tapmanýn anlamsýzlýðýný, insanýn insana farksýzlýðýný, eþitliði, paylaþmayý, yardýmlaþmayý, doðruluðu, iyiliði, sevgiyi yani gerçek islâmiyeti öðütleyen bu mesajlara milleti inanacak mýydý acaba? Nuh onlara þöyle sesleniyordu: "Ben müslüman olmakla emrolundum" (Kuran 10/72) Her peygamberin de baþýna geldiði gibi eski düzenlerinin bozulacaðýný sanan üst sýnýftan kiþiler onu, türlü sýfatlarla kötüleyip durdular ve sýradan kiþileri de etkilediler: Delisin, cinlenmiþsin, yalancýsýn, bizden bir farkýn yok, melek deðilsin, Allah'tan aldýðýn nereden belli ki?!.. Geçmiþte ben, bir gün bir yakýnýmýn henüz okula baþlamamýþ 6 yaþýndaki çocuðuyla Nuh'un serüvenini paylaþtýðýmda "Allah'tan aldýðý nereden belli ki?" diye sormuþtum. Bunu duyunca hýþýmla ayaða kalkmýþ, kendiliðinden "Peki, almadýðý nereden belli?" diyerek onlarý adeta düþünce tembelliðiyle, peþin hükümlü olmakla suçlamýþtý. Ýlâhi öðütleri, mesajlarý üzerinde derinliðine düþünerek; onlardaki anlam geniþliðini, edebi haþmetini görüp, toplumun ancak bu öðütlerle mutluluðu bulacaðý, bunlarýn bir kul sözü olamayacaðýný anlamak yerine, bir kalemde reddetmek. Bir eli yaðda, bir eli balda düzenlerinin bozulacaklarýný sandýklarýndan bir hamlede reddedip en kolay iþi yapýyorlar. SEVGÝ DÜNYASI YOK BÝRBÝRÝMÝZDEN FARKIMIZ Hz. Nuh'un halkýyla yaþadýklarý, Hz. Muhammed'in Mekke dönemine o kadar çok benzediðinden peygamberi güçlendirmek için oradaki surelerin pek çoðunda Hz. Nuh'tan o kadar çok bahsedilir, örnekler aktarýlýr ki!.. Yaradan'ýn bütün gülyüzlü peygamberlerine gönderdiði tek din olan gerçek islâmda insanlar arasýnda asla fark gözetilmez. Zengin de bir fakir de. Hz. Nuh'a devrin ileri gelenleri: "Biz yoksullarla yan yana olmayýz" demiþlerdi. Aynýsýný Hz. Muhammed'e de söylediler hattâ yazýlý bir anlaþma bile istediler. Burada bir parantez açýp Elmalýlý Hamdi Yazýr'ýn tefsirinin 3.cilt 1941. sayfasýndan bu olayý özetlemek isterim: Mekke'de Kureyþin ileri gelenleri peygambere geldiklerinde birkaç fakir kiþiyi de onun meclisinde görünce: "Bunlarý yanýndan tamamen kov" dediler. Beklendiði gibi peygamber: "Ben inanmýþ kiþileri yanýmdan kovmam" dedi. Yeni bir teklifle geldiler: "O halde biz geldiðimizde bunlarý gönder, biz gidince gelsinler. Onlarla beraber olmayýz" dediler. Orada bulunan Hz. Ömer: "Ya Resûllullah, bir de böyle yapsan, bakalým ne olacak görelim" deyince iyice azýttýlar. Ve bunu yazýlý olarak istediler. Peygamber eline bir sayfa alýp yazmasý için Hz. Ali'yi çaðýrttý. Ve o sýrada inen Enam sûresinin 52. âyeti aynen þöyle: "Sabah akþam senin yüzünü görmek isteyerek Rablerine yalvarýp yakaranlarý kovma... Onlarý kovarsan zalimlerden olursun" SEVGÝ DÜNYASI Tabii bundan sonrasý o sayfayý alýp bir kenara atmak oluyor. Baþka ne yapabilirdi ki?!.. 9 "Saðlam olanýn deðil hasta olanýn doktora ihtiyacý vardýr." "RABBÝM, BEN YENÝLDÝM!.." Parantezi kapatmadan zengin yoksul farký deðil ama yine bir ayrýlýk konusu olduðundan Ýncil'deki þu olayý da aktarmak istiyorum. Bu defaki sorun, peygamberlerin günahkârlarla birarada olup olmamasý. Luka Ýncili 19/ 1-9 da, o zamanlar zenginlikleri, gaddarlýklarý ve acýmasýzlýklarýyla ün salmýþ vergi tahsildarlarýnýn baþý olan Zake'nin Hz. Ýsa ile yaþadýðý bir serüven anlatýlýr. Ömrü yollarda geçmiþ Hz. Ýsa bir þehirden geçerken, onu iyice görmek için kýsa boylu Zake bir incir aðacýna týrmanýr. Kimin aklýna gelirdi ki, Hz Ýsa herkesi býrakýp doðru o aðacýn altýna gidip bu günahkâr adamýn peþine düþecek? Hem de: "Zake, çabuk aþaðý in bugün senin evinde kalmam gerekiyor" diyerek. Ve Zake hemen inip bu teklifi sevinçle kabul ediyor. Tabii bunu gören herkes de mýrýldanýp duruyor: "Gidip bir günahkâra konuk oldu". Ya Zake ne yapýyor: "Ey Ýsa malýmýn yarýsýný yoksullara daðýtýyorum ve verdiðim zararlarý dört katýyla ödeyeceðim". Ve Hz. Ýsa'nýn cevabý: "Esenlik bugün bu evdedir. Aslýnda o Ýbrahimin soyundandýr. Ve Ýnsanoðlu da zaten kaybolmuþ olanlarý arayýp bulmaya ve kurtarmaya gelmiþtir" Buna benzer davranýþlarý sýk sýk tekrarlayan ve günahkârlarla beraber oluyor suçlamalarýyla karþýlaþan Ýsa, sonunda þu saðlam gerekçeyle hepsini susturmuþtu: Evet bu uzun parantezi burada kapatýp tekrar Hz. Nuh'a dönelim. Bazen herkesin içinde açýkca, bazen de özel sohbetlerinde yýllar süren gayretleriyle insanlarý doðru yola çaðýran ve onlardan hiçbir ücret talep etmeyen Hz. Nuh, çok ama çok az kiþiyi yoldaþý yapabilmiþti. Bunlarýn pek çoðu da zaten kendi ailesindendi, onlarýn bile hepsi deðil. Örneðin karýsý ve oðullarýndan biri de inkârcýlar safýnda. Ayrýca Hz. Nuh görevini asla rahatça sürdüremiyor. Söverek, döverek, yasaklayarak ve ölüm tehditleriyle derdine dert katýyorlar. Hz. Muhammed'in Mekke döneminin týpkýsý ama biliyoruz ki onun zafer kazandýðý bir de Medine dönemi var. Ne yazýk ki Hz. Nuh öyle bir zafer dönemini hiç yaþayamadý. Böylece baþarýsýz uzun yýllar akýp geçerken derdini ancak Rabbi ile paylaþabiliyordu. Sonunda itiraf etti: "Rabbim ben yenildim, hüküm senin ne dilersen yap onlara ama yeryüzünü kafirlere býrakma. Çünkü yeni nesilleri de yoldan çýkarýrlar." NÝHAYET Yüce Kat'tan kesin emir gelmekte gecikmedi. Artýk çaðrýlarýna son vermesi, inanan inanmayan kadrosunun artýk belirlendiði ve deðiþmeyeceði talimatý geldi. Ve kimsenin akýl edemeyeceði bir baþka görev emri de. Denizlerden uzak, kýrlýk ovada ilâhi âlemin gözetiminde ve onlarýn yol göstermesi, yardýmlarýyla bir gemi inþa etmek!.. Akýl ötesi idi ama emir emirdi. 10 SEVGÝ DÜNYASI kararlara varmamasý için ikaz edildi Rabbi tarafýndan ve ona sadece özür dilemek kaldý Yaradanýndan. Nuh tüm gayretiyle direktifleri adým adým izleyerek gemiyi inþa ederken, azgýnlar kahkahalarla, alaylarla gülüp bunu deliliðin son noktasý diye deðerlendirdiler. Arada sýrada girip içini pisletmeleri de iþin cabasý. Hepimizin bildiði gibi gemi tamamlanýp yerlerden göklerden sular boþanýnca yüzmeye baþladý. Gemiye sadece inananlar, yolda yararlý olacak bazý hayvan çiftleri, yiyecek ve içecekten baþkasý alýnmadý. Sular iyice yükselip boðulanlar artýnca peygamberin babalýk þefkati öne çýktý. Yukarýlara týrmanmýþ sapkýn oðlunu gemiye çaðýrdý. Mucizeyse mucize. Ýþte gülüp alay ettikleri akýllar ötesi olay aynen gerçekleþti. Ýbret alsa ya oðul. Kalp bir kere mühürlenmiþ: "Ben daðlara çýkar kendimi kurtarýrým" ve gözleri önünde bir büyük dalga onu alýp götürdü. Ýnsanlar arasýnda ayrým yapmak kesin bir yasak ya! Oðlu bile olsa bunu yapmamasý, bilmediði konularda Bu serüvenin sonunu hepimiz biliyoruz. Nice filmlere,romanlara konu olup durdu. Çoðu yanlýþ ancak azý doðru olarak. Günler boyunca o yöreyi tamamen kaplamýþ sularda seyreden gemi nihayet Kuran'da "Cudi" denen daðlýk bir yerde karaya oturdu. Kurtulan inanmýþ kiþiler yeni bir nesil olarak yaþamlarýný sürdürdüler. AKIL ÇALIÞTIRAN SORULAR Þimdi de son olarak Nuh tufanýnýn coðrafyasý, geminin özellikleri, geminin hâlâ her tarafta aranmasýnýn sebebi, putperestlik ve Allah'a ortak koþma (þirk), Kuran'da niçin peygamberlerin nebi, resûl, resûlen nebi diye deðiþik sýfatlarla anýldýðý gibi kafa çalýþtýran konular üzerinde biraz duralým. * Tufan yöresel mi, tüm dünyada mý? Nuh zamanýnda dünyada tek bir millet yok ki, baþka yerlerde de milletler var. Onlarýn ne suçu var ki dünya çapýndaki SEVGÝ DÜNYASI bir tufanda telef olup gitsinler? Bu, ilâhi adalete ve Yaradan'ýn peygamberlerle aydýnlatmadan insanlara topyekûn ceza vermeyeceði vaadine aykýrý olur. Ayrýca tufanla tüm dünyanýn sularla dolup taþmasý da fiziksel olarak mümkün deðil. Gýlgamýþ destanýnda tufandan söz edildiðinden bu olayýn Irak'da DicleFýrat bölgesinde olduðu düþünülüyor. * Nasýl bir gemi? Ýlâhi âlemin gözetimi ve yardýmlarýyla Hz. Nuh'un gemiyi tahtadan ve çivilerle inþa ettiði, Kuran âyetlerinde apaçýk belli. Tevratta ayrýca içeriden ve dýþarýdan ziftle kaplandýðý da anlatýlýr. Geminin sular yükselip çalýþmaya baþlamasý Kuran'da : "Nihayet emrimiz gelip de FIRIN KAYNAYINCA...." (11/40) Þeklinde çok düþündürücü tanýmlamalarla anlatýlýr. Zaten gözetimle ve üstün yardýmlarla yapýlan geminin, o zamanýn teknolojilerini çok aþan sistemlerle donandýðýný anlamak zor deðil. 11 "Fýrýn kaynayýnca" ifadesi, kazanda kaynamakta olan sularla çalýþan bir buharlý gemi izlenimini veriyor. Ne türlü bir yakýt kullanýldýðý konusunda ise hiçbir þey söyleyecek bilgide deðiliz. * Gemi hâlâ niçin aranýp duruluyor? Özellikle yabancýlar bu konuda hummalý bir çalýþma içinde ve çokca da Aðrý Daðý'ýnda arýyorlar. Herhalde eski kutsal metinlerde bunun bir iþareti olmalý ki bu kadar emek veriyorlar. Ancak Kuran'da da bunun iþaretleri var. Tarihler ve coðrafi isimler üzerinde çok az durulduðu halde Kuran'da "Cudi" diyerek geminin oturduðu bir yer isminin anýlmasý zaten dikkat çekiyor. Ancak ötesisi de var. Kuran'da Ankebut suresi 15. Âyette geminin insanlara bir ibret dersi olarak býrakýldýðý anlatýlýyor. Kamer suresi 15-16'da da gemi anlatýlýrken: "Biz onu bir kanýt olarak býraktýk. Fakat var mý bir düþünen?" denerek aklýmýzý çalýþtýrmamýz öðütleniyor. Belki Tevratta anlatýldýðý gibi içten ve dýþtan ziftle ve diðer maddeler ile korunarak, uygun ortamlar içinde saklanarak, geminin ileride ilâhi düzenin bir kanýtý olarak apaçýk gözler önüne serileceði ifade edilmektedir diye düþünüyorum. Doðrusunu yaþayanlar görecekler. 12 * Putperestlik ve Allah'a eþ koþma(þirk): Bugün hangi akýl, elleriyle yaptýklarý heykeller önünde secde ederek onu Rabbi, Mâbud'u yerine koyan bir insana normal gözüyle bakabilir? Ancak Kuran'da, Allah'ýn yanýna baþka kiþiler koyarak onlarýn emri ve iradesi altýna kayýtsýz ve þartsýz girilmesi de bir nevi putperestlik olarak anýlýr. Hristiyanlar, rahiplerini Allah yerine koyduklarý için yerilir. Dilleriyle böyle söylemedikleri halde rahiplerinin emir ve talimatlarýný akýllarýyla tartmadan körükörüne uyguladýklarý için yaptýklarý þirk olarak deðerlendirilir. Günümüzde de kayýtsýz þartsýz birinin emir komutasýna girenler; þeyhlerin, önderlerin mutlak buyruðu içinde yaþayanlar ayný putperestler gibi eþ koþma, þirke bulaþma tehlikesiyle karþý karþýyadýrlar. Ayrýca nefsini, arzularýný Allah yerine koyarak, baþkalarýný düþünmeden sýrf kendi keyfine göre ömür sürenler de Kuran'da kendilerini putlaþtýrdýklarý için þiddetle uyarýlmaktadýr. * Resûl, Nebi, Resûlen-nebi: Hz. Nuh'tan bahsederken onun hem resûl hem de nebi olduðunu söylemiþtim. Kuran'da bu ayrým, bu üç türlü sýfatlama titizlikle yapýlýr, ayrý anlamlarý olduðu için. Bizler Farsça'da "peyam" kelimesinden türetilen ve "Tanrý'dan haber getiren" anlamý taþýyan peygamber kelimesini kullandýðýmýzdan Kuran SEVGÝ DÜNYASI çevirilerinde bu ince nüanslarýn farkýna varamýyoruz. Haber anlamýndaki "nebe" kökünden türetilen bir sýfat olan nebi, "haber getiren" demektir. Resûl ise irsal etme, gönderme, yerine ulaþtýrma anlamýndadýr. Yaradan'ýn insanlara bildirmek istediði gerçekleri, kurallarý bir elçi olarak usûlünce onlara ulaþtýrýp benimsetmektir resûlün görevi. Bu üç türlü sýfatýn aralarýndaki farký anlamak için peygamberlerden örnekler sunmak en iyisi. Örneðin Hz. Musa, hem vahiyle Tanrý'dan haber alan hem de yeni bir þeriatý kavmine ulaþtýrýp kabul etmelerini saðlayan bir peygamber olduðundan hem nebi hem resûl yani resûlen-nebidir. Hz. Nuh da öyledir. Ancak Hz. Musa'dan sonra gelen ve yeni bir þeriat getirmeden sadece Tanrý'dan vahiyle aldýklarý haberleri Ýsrailoðullarýna teblið eden tüm peygamberler sadece nebidir. Hz. Süleyman, Hz. Zekeriya, Hz. Yahya gibi... Hattâ aldýðý vahiylerle 4 kitaptan biri olan Zebur'un oluþmasýna kaynaklýk eden Hz. Davut bile sadece nebi olmakla görevlendirilmiþtir. Ancak yine Ýsrailoðullarýnda görev yapan, lâkin onlara Musa þeriatý yerine yeni kurallarla yeni bir þeriat getiren Hz. Ýsa ise resûlen-nebidir. Aradaki farký daha net anlamak için Hz. Ýbrahim'in iki oðlu Hz. Ýsmail ve SEVGÝ DÜNYASI Hz. Ýshak'ýn Kuran'da nasýl anýldýklarýna bakalým. Hz. Ýshak, babasý Hz. Ýbrahim'in kavminde ayný þeriatý uygulayan vahiy sahibi bir peygamber olduðundan sadece nebidir. Hz. Ýsmail ise Mekke yöresinde þeriattan habersiz bir topluluða yeni bir þeriatý benimseten vahiy sahibi bir peygamber olduðundan resûlen-nebidir. Ýç içe olamayan ama kesiþen iki daireyi zihnimizde canlandýralým. Kesiþen bölgeyi resûlen-nebi, iki dairedeki boþ alanlarý ise sýrasýyla nebi ve resûl diye isimlendirirsek maksadýmý daha iyi belirtmiþ olurum. Burada sadece resûl olarak görevlendirme üzerinde de durmak için Yâsin suresi 14. Âyete dikkat çekmek isterim. Bu âyette bir þehre insanlarý 13 Tanrýsal mesajlarla aydýnlatmak için gönderilen iki resûl'den bahsedilir. Sonra da onlarýn bir üçüncü resûlle desteklendikleri de. Çoðu yorumcular bunu Hz. Ýsa'nýn Antakya'ya gönderilen havarileri olarak anlatýrlar. Zaten Ýncil'de onlardan "Resûlleri iþleri" diye söz edilir. Havariler, Tanrýsal bilgileri vahiyle doðrudan almadýklarý için nebi deðildirler. Ancak Ýsa'nýn Tanrý'dan aldýðý bilgileri yaymakla görevlendirildikleri için onlardan sadece "resûl" diye söz ediliyor. Bu anlattýklarýmýn ýþýðýnda Hz. Muhammed resûlen-nebidir. Pek çok âyette bu açýklýkla ortaya konur. Onun son nebi olduðunu belirten Ahzab suresi 40. âyette de bu tekrar vurgulanýr: "O ancak Allah'ýn resûlü ve nebilerin sonuncusudur." SEVGÝ DÜNYASI 14 Etik Deðerler Güngör Özyiðit, Psikolog E rich Fromm'a göre, manevi deðerlerdeki kriz kendini üç þekilde gösterir: 1."Ýnanç Sistemi" kavga konusu olur. Ýnsan için olan ve insaný yüceltmesi gereken inanç, insanlarýn birbirini kýrmasýna ve yok etmeye çalýþmasýna yol açar. Böyle dönemlerde din, kine dönüþür ve düþmana karþý bir silâh gibi kullanýlýr. 2. "Ahlâk Sistemi"ndeki yozlaþmayla bir- likte düzen bozulur. Toplumun saðduyusu köreltilir. Sevgi ve alçakgönüllülüðe dayalý terbiyenin yerini, bencil ve çýkarcý bir görüþ alýr. Saygý boþluðunu nefret doldurur ve toplum allak bullak edilir. Çözüme giden yollar týkanýr. Þiddetten medet uman, korku üreten bir bataklýk ve cangýl ortamý yaratýlýr. 3. "Kiþi Karakteri" aþaðýlanýr. Gerçeði söyleyenler susturulur. En SEVGÝ DÜNYASI ahlâklý kimselerin bile bilinçaltý arzularý ile oynanýp masumiyetleri kirletilmeye çalýþýlýr. Küçük ayak oyunlarý ve tuzaklarla belgeler stoklanýr. Böylece insanlar aldatýlýp yoldan çýkarýlýr. Bakýmsýz kalan bahçeyi ayrýk otlarýnýn sarmasý misali, bu durumda "moral benliði" geliþmemiþ birçok psikopat, toplum sahnesinde rol alýr. Öylece deðerli olan ve deðer yaratan insan, sonradan deðersiz bir konuma düþürülür. Ne yazýk ki, çaðýmýzda "ahlâk" düþüncesi önemini yitirdi. Ýnsanlar Nietzche'nin söylediði gibi, Tanrý'yý öldürdüklerini, dolayýsýyla tüm etik ilkeleri tarihin çöp sepetine attýklarýný ve sözümona özgürleþtiklerini sanýrken, aslýnda maddenin esaretine düþerek, paranýn kulu haline geldiler, kendi özbenliklerine en büyük darbeyi vurdular. Ýnsanlar artýk ahlâki ideallere ulaþma ve etik deðerleri koruma yönünde eðitilmiyorlar. Bunun için kendi sýnýrlarýný daha iyiye doðru geniþletme, kendilerini düzeltme çabasý içinde deðiller. En baþta politikacýlar bu tür deðerleri çýkar uðruna yozlaþtýrdýlar. Dünün idealistleri bugünün parababalarý oldu. Ahlâk adýna elde kala kala, her türlü yozluða göz yuman, kayýtsýzlýða varan bir hoþgörü kaldý. Ahlâksýzlýðýn her çeþidi "kiþisel tercih" olarak kabul gördü. Özgürlüðün, denetlenmemesinden dolayý, her zaman ahlâksýzlýðýn kýyýsýnda dolaþacaðý görmezden gelindi. DÜZEN YASALARLA SAÐLANIR Evrendeki düzenli iþleyiþ, nasýl "doða yasalarý"yla saðlanýyorsa, insanýn ve 15 toplumun yaþamýna çekidüzen veren "etik ilkeler" veya "bozulmayan esaslar" vardýr. Ancak insan, bu ahlâk yasalarýný ya da "evrensel doðrulan" kendi aklý ve isteði ile hayata geçirmek durumundadýr. Akýlla birlikte insana saðlanan "seçme özgürlüðü" bu sorumluluðu insanýn omuzlarýna yüklemiþtir. O nedenle insan, sürekli olarak doðru ile yanlýþ, iyi ile kötü, hayýr ile þer arasýnda tercihler yapmak zorundadýr. Bu arada gülyüzlüler kanalýyla insana ulaþan tanrýsal buyruklar, emir ve yasaklar da, insanýn aklýný özgür ve doðru kullanmasýna, doðru seçimlerde bulunmasýna yardým eden tanrýsal bir destek sunmaktadýr. Öylece insan, vahiy yoluyla gelen bilgilerle desteklenmiþ aklý sayesinde doðru tercihlerde bulunarak, iyiyi yapýp, kötülüklerden sakýnabilir. Demek ki insan yaþadýðý sürece hareket etmek, seçimler yapmak, kendini gerçekleþtirme yönünde bir takým davranýþlarda bulunmak zorundadýr. Ýþte bu zorunluluk, baþka bir zorunluluðu, yani yapýlmasý gerekenlerle, sakýnýlmasý gerekenler disiplinini doðurmuþtur. Böylece nasýl yaþanmasý gerektiði problemi, nasýl davranmalýyým, neleri yapýp, nelerden kaçýnmalýyým, eylemlerde bulunurken ne gibi ölçüleri dikkate almalýyým sorularýna doðru cevap arayan ahlâkýn özünü oluþturmuþtur. Ýnsanýn ille de bir seçimde bulunmasý, davranýþlar sergilemesi ve bu davranýþlarýn giderek alýþkanlýk halini almasý bir zorunluluk olarak karþýmýza çýkmaktadýr. Baþka deyiþle, ister istemez alýþkanlýklar edinmek zorundayýz. SEVGÝ DÜNYASI 16 Kazandýðýmýz alýþkanlýklar ise ahlâkýmýzý yaparlar. Ve ikinci tabiatýmýz olurlar. Burada, alýþkanlýðýn insan hayatýnda ne denli önemli olduðu ve alýþkanlýk edinirken nasýl kýlý kýrk yarar bir dikkat göstermemiz gerektiði kendiliðinden ortaya çýkýyor. Çünkü kötü alýþkanlýklar enerjimizi hapsettiði, bizi baðladýðý, dondurduðu halde, iyi alýþkanlýklar enerjimizi tasarruf imkâný vererek, bizi yukarýya doðru iter ve yeni þeyleri öðrenerek yükselmemizi saðlar. Onun için, kötü alýþkanlýklarý edinmekten kaçýndýðýmýz kadar, iyilerini kazanmak için çalýþmalýyýz. DEÐER ve DEÐERLENDÝRME Ölçülmesi ve deðerlendirilmesi gereken, insanýn birçok seçenek arasýnda seçtiði, birini öbürüne yeð tuttuðu eylemlerdir. Ýnsan seçimlerde bulunurken bir deðerlendirme yapar. Eylemlerine kendine göre bir deðer biçer. Deðerlendirme ve ona iliþkin bir eylemde bulunma, insan olmanýn olmazsa olmaz koþuludur. Ancak o zaman kiþi özgür davranmýþ olabilir ve yaptýklarýndan sorumlu tutulabilir. Ne var ki, deðerlendirmek için elimizde ölçütler (kriterler) olmasý gerekir. Buna göre eylemlerimiz hangi ölçütlere göre deðerlendirilmeli? Ve birden fazla ölçüt varsa, hangisine öncelik verilmeli? Ayrýca bu ölçekler, "Neden ah1âk kurallarýna uymalýyým?" sorusuna da doyurucu bir yanýt getirmeli. Böyle bir soru aslýnda, kiþinin kendisi için tutarlý, anlamlý bir yaþama olan kýlavuz aramasýdýr. Bu anlamda ahlâklý olmak doðru ilkelere dayalý bir davranýþlar repertuarýna sahip olmaktýr. Deðer; bizim arzu edilebilir bulduðumuz ve önem verdiðimiz bir þeydir. Daha doðrusu bir þeyin deðerli olduðuna dair inanç ve tutumumuzdur. Ahlâki davranýþ konusundaki deðer, insanlarýn davranýþlarýný deðerlen-dirirken baþvurduðumuz bir kriterdir. Örneðin Ali'nin iyi bir insan olduðunu söylerken, onun elinden geldiðince insanlara yardým ettiðini ileri süreriz, Öylece insanlara yardýmýnýn iyi bir þey olduðunu belirtmiþ oluruz. ÝNSANIN DOÐASI Ahlâkla ilgili sorulmasý gereken bir soru da þu: Baþkalarý, ya da çevremizdekiler öyle istediði için mi, yoksa biz öyle inandýðýmýz için mi ahlâklý davranýyoruz? Etik ilkelerin evrenselliði ile ilgili ortak payda, insanýn doðasýdýr. Ýnsan, kendi bildiðinden ya da ortaya koyabildiði deðerlerden daha fazla bir þeydir. Özellikle etik (ahlâk) deðerlerinin tek taþýyýcýsýdýr. Ve eksik bir varlýk olarak, geliþme ve tamamlanma ihtiyacý içindedir. Þimdiye dek insan doðasý hiçbir yerde tam olarak gerçekleþmemiþtir. Ýnsan doðasý bugün gizil güç (potansiyel) olarak vardýr. Henüz doðmamýþtýr. Ýçimizdeki insan ya da doðamýz ve özümüz, þiddetli sancýlar ve sarsýntýlar sonucu doðmak, ortaya çýkmak için ebesini bekleyen biri durumundadýr. O nedenle insanýn doðasý, kendi potansiyelidir. Asýl önemli olan ise, aklýn ve akýl sahiplerinin yardýmý olmadan, kendi baþýna bunun baþarýlamayacaðýdýr. Ýnsan doðasýnýn gündelik gerçekliðe SEVGÝ DÜNYASI dönüþmesi için, insanýn özgürce geliþmesini saðlayan, ahlâki davranýþý destekleyip ödüllendiren uygun çevre koþullan yanýnda, etik ilkelerin öðrenilmesi, benimsenip uygulanmasý da gerekir. Öncelikle insan kendi deðerini ve ahlâki potansiyelini bilmeli. Sonra ona etik deðerler öðretilmeli ve mutlaka örnekleri gösterilmelidir. Ýnsan doðasýna uygun davranýþlar, etik ilkeler, insanýn doðasýný, özünü ortaya çýkarýr. Ve öylece insan varoluþ nedenini gerçekleþtirir, tam insan olur. Ýyi davranýþ, akýl ve mantýða uygun olan, insanýn özüne uyan, hem yapaný hem yapýlaný kazançlý kýlan, uygulandýðýnda yarar saðlayan, yüceltici bir davranýþtýr. Ve uzun vadede düþünüldüðünde insanýn öz çýkarýna uygun olandýr. Voltaire'in dediði gibi, her mantýklý insan dürüst olmanýn apaçýk kendi çýkarýna olduðunu görecektir. Etik deðerler genel yararý, herkesin mutluluðunu saðlamasý yönünden de evrenseldir. Kötülüðün etik bir temeli yoktur. O, iyiliðin meydana çýkmasý ve anlaþýlmasý için bir araçtýr sadece. Bizim Celselerimizde söylendiði gibi, "Kötülük, iyiliðin ortaya çýkmasý için var olan ortada ve sonradan silinecek olandýr." Bunu sezen Eric Fromm "Kötünün kendine özgü baðýmsýz bir varoluþu yoktur" der ve devam eder: "Kötü, iyinin eksikliði, yaþamý gerçekleþtirmedeki baþarýsýzlýðýn bir sonucudur." Ýnsanlarýn birarada kardeþçe yaþamasýný saðlayan barýþ, insan haklarý ve 17 özgürlükleri gibi ilkeler, haklara saygýlý hakça bir düzen, yönetimde halkýn egemenliðini ve katýlýmýný öngören demokratik ve lâik sistem, insan haklarý bildirgesinde de dünyanýn genel onayýný alan ortak deðerlerdir. Yine kendi için istemediðini baþkasý için istememek ve kendi için istediðini herkes için istemek düsturu hemen her akýl ve vicdan sahibinden onay alýr. Keza Kant'ýn: "Öyle davran ki davranýþýn herkes için örnek alýnabilsin" kuralý da ortak kabul gören bir etik ilkedir. Ýnsanýn yükselmesine basamak olan ve insanlarý birliðe götüren iyilik, doðruluk, çalýþmak, bilgi ve sevgi gibi ilkeler, sabýr, merhamet, baðýþlama, hoþgörü, özveri ve alçakgönüllülük gibi erdemler ise hemen her dinin ve ahlâk sisteminin özünü oluþturur. Hepsinin üstünde, bütün bu ilkelere can ve anlam veren, en yüce deðer olarak bizi ve her þeyi Sevgisinden Yaratan'a inanmak ve O'na benzemeye çalýþmak ise, ahlâkýn hem nedeni hem de amacýdýr. Dostoyevski: "Suç ve Ceza" romanýnýn baþýnda "Tanrý yoksa her þey mübahtýr" derken, Tanrý tanýmaz bir etiði temelsiz bulur. Goethe "Üstün hiç bir þeyin varlýðýný kabul etmemekle deðil, aksine bizden üstün bir þeye ve En Yüce'ye saygýlý olursak özgür oluruz. Çünkü O'na saygý duymakla, O'na doðru yükseliriz" der. Ýnsan, etik ilkelere uymakla akýl ve ahlâk güzelliðine erer, tam anlamýyla "insan" olur. Daha da fazlasý, "Tanrý"ya benzer! 18 SEVGÝ DÜNYASI DNA Kendini Iþýnlayabiliyor Çev: Saffet Güler Nobel ödüllü biyolog bir parça DNA’nýn kendisini test tüpleri arasýnda 'ýþýnladýðý' veya iz býraktýðý görünen bir deneyin ayrýntýlarýný yayýnladýktan sonra bir tartýþma baþlattý. L uc Montagnier'in baþkanlýk yaptýðý bir ekibe göre, biri minik bir parça bakteri DNA'sý, diðeri saf su içeren iki test tüpü zayýf bir (7 Hz) elektromanyetik alan ile çevrelendi. Polimeraz zincir reaksiyonu kullanýlarak DNA'nýn kuvvetlendirildiði 18 saatten sonra, sanki sihirle olmuþ gibi DNA saf su içeren test tüpünde saptandý Garip þekilde, orijinal DNA örneði deneyin yapýldýðý süre içinde birçok kez seyreltilmek zorunda oldu, bu, fenomenin neden daha önce belirlenmediðini açýklayabilir. SEVGÝ DÜNYASI Fenomen, bazlarýn bir yerden baþka bir yere gitmek yerine, kendilerini uzayda yansýtmalarý veya iz býrakmalarý dýþýnda, genel olarak 'ýþýnlama' olarak tanýmlanabilir. Ýhtiyatlý olmak için, Montagnier daha sonra sonuçlarý kontrol deneyleri ile karþýlaþtýrdý, bu kontrol deneylerinde zaman sýnýrý azaltýldý, elektromanyetik alan mevcut deðildi veya daha düþük frekanslarda mevcuttu ve her iki tüp saf su içeriyordu. Bu deneylerin her birinde, hiçbir þey elde edemedi. Olasý kuantum etki - suda DNA'nýn görünen izi - kendi içinde deneyin en tartýþmalý unsuru deðildir. Tartýþma DNA'nýn kendisini tezahür ettirdiði göreli olarak uzun zaman ölçekleri ile ilgilidir. Kuantum fenomenlerin yüzlerini saniyeler, dakikalar ve saatler içinde deðil, saniyenin algýlanamayan küçük kýsýmlarýnda ve genelde mutlak sýfýra yaklaþan çok düþük sýcaklýklarda gösterdiði kabul edilir. Biyolojinin, oda sýcaklýðýnda doðanýn 'kuantumluluðunu' sergileyebilmesi vasýtasýyla bir iþlemin ortaya çýkmasý çok þaþýrtýcý olurdu. Montagnier'in deneyi, ciddiye alýnma umuduyla baþkalarý tarafýndan tekrarlanmak zorunda olacak. Þimdiye dek, bazý bilim insanlarý kuþkulu oldular. Bochum'daki Ruhr Üniversitesinden Klaus Gerwert, "Bilginin suyun içinde 19 pikosaniyelerden daha uzun bir zaman ölçeðinde nasýl depolanabildiðini anlamak zor" dedi. Tüm bunlar ne anlam geliyor? Daha önceki deneylerde ipuçlarýnýn alýnmýþ olduðu gibi, hayatýn çoðalmasý (üremesi), kendisini süptil þekillerde yansýtmak için gerçekliðin kuantum doðasýný kullanmamýzý mümkün kýlabilir mi? Alternatif olarak, yaþamýn kendisi bu kuantum fenomenlerin karmaþýk yansýtmasý olabilir mi? Ve saptanmalarý inanýlmaz zor olduðu için, henüz anlaþýlmayan þekillerde onlara (kuantum fenomenlere) tamamýyla baðlý olabilir mi? Kuramsal olarak (ve Montagnier ispatlanmamýþ herhangi bir þeyi direkt olarak ileri sürmüyor), su moleküllerin kuantum özellikleri çok az anlaþýlmýþ olabilir. Su, DNA'nýn kuantum dolaþýklýðý ve 'ýþýnlanma'yý (bizim verdiðimiz terim) çaðrýþtýran süreçleri kullanarak kendisini kopyalayabildiði iyi bir ortam olabilir. 20 SEVGÝ DÜNYASI Baþ Melek Metatron'dan alýntý: 2013 – Kova Çaðý Deðiþimi &Anthropocene Radyasyon Medyum: James Tyberonn Çeviren: Saffet Güler "Geçen yýl ana görüþ bilimini sallayan tamamýyla þaþýrtýcý bir deney gerçekleþti. O, potansiyelin yeni seviyelerini açýyor, Nobel ödüllü Dr. Luc Montagnier tarafýndan yapýldý. Hava geçirmez bir þekilde mühürlenen biri minik bir DNA parçasý içeren, diðeri saf sterilize su içeren iki adet deney tüpü yan yana konuldu. Her ikisi de 7 Hz elektromanyetik alan ile çevrelendi. Testte, DNA parçasýnýn ýþýnlandýðý, distile su tüpünde kendiliðinden oluþtuðu görüldü. Test 7 Hz alan yansýtýlmadan tekrarlandý ve ýþýnlanma gerçekleþmedi. Bu ne anlama geliyor? Yaþam kodlarýnýn 'Birleþik Armonik Alan'da kodlandýðýný ve Teta eþevreli (eþfazlý) titreþimde yaþam yaratabileceði anlamýna geliyor. Buna dikkat edin. Teta ve delta titreþim oranlarýnýn nüanslarýný inceleyin! Yaratýmýn eþevreli Teta alanýnda gerçekleþtiðini not etmek çok önemlidir. Gördüðünüz objektif dünya bilincin nihai sonucu oldu. Ama þimdiye kadar, o rastgele yansýtýldý; çünkü insanlýk ilâhi potansiyellerini fark etmedi, bunda ustalaþmadý. 'Yeni bir Dünyanýn', Barýþ, Uyum & Sevgi Dünyasýnýn yaratýlmasý için düþünceler ve imgeler kullanýlabilir. 'Eþevreli Teta', kristalin rezonant düþünce fiziksel realite oluþturmak ve fiziksel gerçek olmasý için armonik olarak kullanýlabilir. Ýnsanlýðýn Yükseliþi, Teta - eþevreli adý verilen frekans halinden zihinsel olarak tezahüre sevk edilebilir." SEVGÝ DÜNYASI 21 Kitap Yakan Ýnsan da Yakar: 1 Kitap Yalçýn Kaya Kitap, Samî dillerine özgü bir sözcüktür. Chorepiscopus Aziz Günel Türk Süryanileri Tarihi adlý yapýtýnda sözcüðün kökeninin Süryanice ya da Aramice olduðunu, ktobo olarak söylendiðini yazar. Kitap, Ýlk Çað Doðu uygarlýklarýnýn kil tabletler halinde koruduðu, Helen ve Romalýlarýn önlerine açtýklarý, Orta Çað egemenlerinin kürsülere astýklarý, þimdilerde bile kâh yasaklanan, kâh ceplerde taþýnan, düþüncenin dile getirilmesinde, her çeþit bilginin korunmasýnda yer alan bir nesnedir. Kitap sözcüðünü ya çok dar bir kavram içerisine hapsetmek, ya da çok geniþ açýlýmlarý gerektirecek kadar geniþ anlamlarla tanýmlamak olasýdýr. Kitap için tanýmlar aramaya kalkýþýrsak þunlarla karþýlaþýrýz: "Yazýlý ya da basýlý bir metne dayanak olarak iþe yarayan birçok yapraðýn biraraya gelmiþi" (1882 tarihli Littré'den) "Birarada dikilmiþ ve ortak bir kapak içerisine konulmuþ basýlý defterler" ( 1931 Art du Livre'den) "Dikilmiþ ya da ciltli olarak biraraya getirilmiþ basýlý yapraklarýn bütünü" ( Encyclopédie Grand Larousse) Yukarýda yapýlan her üç taným da oldukça dardýr ve de kitap kavramýnýn Gutenberg'in buluþu ile baþladýðý gibi bir yanlýþ kanýya yol açmaktadýr. Oysa kitabýn tam bir tanýmýný verebilmek için bir kitabýn taþýmasý gereken üç ana öðeyi bulmak gerekir. Bu üç öðe þunlar olabilir: SEVGÝ DÜNYASI 22 1. Kitap, her þeyden önce bir yazýnýn dayanaðý olmalýdýr. 2. Kitap düþüncesi her þeyden önce yayýn düþüncesine, eþ deyiþle bir metnin yayýlmasý ve korunmasý (muhafazasý) isteðine baðlý olmalýdýr. 3. Kitap her þeyden önce "kullanýþlý" bir yayýn olmalýdýr. Birinci maddeye göre Sümer'in kil tabletleri, Mýsýr'ýn papirüsleri, Ýlk Çað Roma'nýn tomarlarý, Orta Çaðýn elyazmalarý, günümüzdeki basýlý kâðýtlar kadar mikrofilmler ya da bilgisayar disketleri de kitap sayýlabilir. Ýkinci maddeye göre ise noter belgeleri, özel mektuplar, arþiv belgeleri kitap sayýlamaz. Üçüncü maddeye göre kitabýn taþýnýlýr olma koþulundan dolayý dikili taþlar, taþ yazýtlar kitap sayýlmaz, örneðin Orhon yazýtlarý, Sultanahmet alanýndaki dikilitaþ kitap sayýlamaz. Yukarýdaki açýklamalardan sonra özetle þöyle bir tanýma gidilebilir: "Bir metnin taþýnýr biçimde açýða vurulmaya yönelik, yazýlý olarak çoðaltýlmýþýna KÝTAP denilir." Bu çalýþmada; kitap bir ticarî meta, bir sanat ve süsleme aracý, bir teknolojik eser, meslek olarak kitapçýlýk ya da ciltçilik, koleksiyon nesnesi gibi deðil, salt bilginin biricik yayýlma ve koruma aracý olarak uygarlýk, kültür tarihindeki önemi açýsýndan incelenecektir. Kitap, yazýyla iliþkili olmasýna karþýn insanýn sesli göstergeler aracýlýðýyla ya da doðal diller kullanarak anlaþma, iletiþim saðlama yetisi olarak tanýmlanan dil yetisi ve düþünce ile doðrudan iliþkili deðildir. Yazý uzun süre elbette düþüncenin, dil yetisinin baþlýca aracý olmuþtu, ama günümüzde manyetik bantlar, diskler de bu iþe yarayan araçlar olmasýna karþýn kitap sayýlmazlar. Bu açýdan kitabýn tarihsel geçmiþini, yazýnýn ortaya çýkmasý ile birlikte incelemek gereklidir. Kitabýn Tarihsel Geliþimi Buzul çaðý insanýnýn maðara duvarlarýna çizdiði ilkel resimler ilk yazý giriþimi olarak alýnabilir. Düþünceleri resim ve simgeler aracýlýðý ile anlatan pictograph'lardan (Latince pictus boyalý, Helence graphos yazý demektir) tüm eski yazý dizgeleri çýktý: Sümer çivi yazýlarý, Mýsýr hiyeroglifleri, Çin yazýlarý gibi. Modern çaða özgü bir piktograf örneði SEVGÝ DÜNYASI Böylece sadece nesneler deðil soyut düþünceler de resmedilmeye baþlandý, bu evreye ideogram evresi adý veriliyor. Daha sonralarý her sesin bir iþarete karþýlýk geldiði dizgeler ortaya çýkacaktýr. Önce Hindistan'da sonralarý Fenike'de daha sonralarý da Antik Helenlerde yazý ortaya çýktý, bilinen ilk ciddi alfabe olan Fenike alfabesinden, önce Helen alfabesi sonra da Latin alfabesi, eþ deyiþle modern alfabeler doðdu. Yazýlarýn belli taþlarýn üzerine yazýlýp dikili olarak gelecek nesillere devredilmesi ile ortaya çýkan bilim yazýtbilim olarak anýlýr ki bu durumda gene de kitabýn varlýðýndan söz etmek olanaðýmýz henüz yoktur. Gerçek anlamdaki kitaplarýn ilk dayanaðý taþ deðil odundur. Helence kitap anlamýna gelen biblos sözcüðünün ilk anlamý odun olduðu gibi, gene kitap anlamýna gelen Latince liber sözcüðünün de ilk anlamý odundur. Biblos sözcüðünden Batý dillerinde birçok sözcükler türetilmiþtir. Örneðin bibliotheque kitabevi, bibliophile kitapsever, büyük harfle yazýlan Bible ile de kutsal kitap amaçlanýr. Liber sözcüðünden de çeþitli sözcükler türetilmiþtir. Livre yazýlý eser, literature edebiyat, librairie kitabevi gibi. Kitabýn bir baþka dayanaðý olan kil tabletler, ýslakken üzerine çivi ya da baþka bir sivri âlet ile iþaretlerin kazýnmasý sonra da bu tabletin kurutulmasý ile elde edilir. Kil tabletlerle yazý yazma geleneði Asur, Sümer, Babil uygarlýklarýnýn en belirgin özelliðidir. 23 Yazý için kumaþ -özellikle ipek kumaþ- kullanýlmasý ise Çin uygarlýðýna özgü bir buluþtur. Çinlilerde kumaþ yanýnda kemik, hayvan kabuklarý, bronz levhalar da kullanýlmýþtý. Samî uluslarý ile Helenlerde ise çanak çömlek parçalarý, seramikler Helence deyimi ile 'ostracon'lar kullanýlýrdý. Ostrakon ayrýca Helence deniz kabuðu anlamýna gelir. Halk oylamasýnda özgür Helen yurttaþlarý, bu deniz kabuklarý üzerine adaylarýn adlarýný yazarak kabuklarý bir tür oy pusulasý gibi kullanýrlardý. Mýsýr'da papirüsün pahalý olmasý nedeniyle bir takým eskizler kireç taþý levhalarý üzerine yazýlýrdý ki bunlara da ostracon adý verilirdi. Gene de Antik Çaðýn kitaplarý denilince usa gelen önemli iki nesne vardýr; bunlar papirüs ile parþömen'dir. Papirüs Nil kýyýlarýnda yetiþen bir bitkidir. Papirüsün elde edilmesi, üzerine yazý yazýlmasý gibi teknik ayrýntýlara geçmeksizin sadece þunu söyleyelim: 24 SEVGÝ DÜNYASI Hiyeroglif, sembollerin kullanýldýðý bir yazý sistemiydi. Eski Giritliler, Anadolu'da yaþamýþ Luviler ve Mayalar da kendi hiyeroglif sistemlerini geliþtirmiþlerdi. Bu sistemlerin hepsinin farklý yönleri vardý ve Mýsýr hiyeroglifleriyle bir iliþkisi yoktu. Papirüs üzerine yazýlan yazýlar genellikle hiyeroglif deðil daha kullanýlýþlý ve hýzlý yazýlan hiyeratik yazýdýr. Mýsýr kültürünün önemli öðelerinden biri de kuþkusuz yazýydý. Eski Mýsýrlýlar bir yazma sistemi bulan ender toplumlardandý. Onlarýn "Tanrý'nýn sözleri" olarak adlandýrdýðý yazý sistemine Eski Helenler "kutsal yazýlar" anlamýna gelen hiyeroglif (hieros: kutsal, glifikos: yazý) diyordu. Zamanla hiyeroglif yazýsý evrim geçirdi. Daha doðrusu hiyeroglifin yanýsýra baþka bir yazý ortaya çýktý: Hiyeratik. Mýsýrlýlar günlük yaþamlarýnda daha kolay ve hýzlý yazýlan hiyeratiði kullanmaya baþladý. Ýlk ve Orta Krallýk dönemlerinde hiyeratik yaygýn olarak kullanýldý. Bu yazýda iþaretlerin çizimleri, daha basit simgelere dönüþtürülmüþ, sanki karakterleþtirilmiþti. Bir süre sonra demotik (halkýn yazýsý) denen daha da kolay bir yazý türü ortaya çýktý. Binlerce yýl içinde yazýdaki deðiþimlere karþýn tapýnaklarda hep hiyeroglif yazýsý kullanýldý ve bu yazma sistemi hiyeratik ve demotikle birlikte varlýðýný korudu. Hiyeratik yazýya papaz yazýsý denilmesinden yola çýkarak, yazým iþlerinin tapýnak içlerinde yapýldýðýný öne sürebiliriz. Papirüs Mýsýr'da kitabýn baþlýca dayanaðý olarak kaldý ve Helen dünyasý ile Roma'ya kadar yayýldý, varlýðýný M.S. 1000'li yýllara kadar sürdürdü. SEVGÝ DÜNYASI 25 M.Ö 2000'li yýllardan kalma ünlü Mýsýr Ölüler Kitabý'nýn kökeni budur. Günümüze kadar gelen papirüs yazmalar eski Mýsýr'dan kalma olup, son yýllarda nadir de olsa eski Helenler'den kalma papirüsler de ele geçirilmiþtir. Eski Mýsýr'dan kalma papirüslerin çoðunluðu mezarlarda bulunmuþtur. Mýsýr inancýna göre mezarlara konulmuþ bu papirüs yazmalarda dinsel metinler, dualar, yakarýþlar bulunurdu. Mýsýr'ýn papirüs ticaretindeki tekelini önlemek amacýyla M.Ö. 300'lü yýllarda Ege'nin Bergama kentinde Kral II. Eumenes tarafýndan yazý yazýlmasý amacýyla ilk kez iþlenen, günümüzde adýný da o günkü adýyla Pergamon'dan alan parþömen adý verilen bir olguyla karþýlaþýyoruz. Parþömen kurutulmuþ hayvan derisi olup çoðunlukla koyun, dana, ceylan, eþek derisi kullanýlýrdý. Parþömen, papirüsten daha dayanýklý ve de kazýmaya, silmeye daha elveriþliydi. Bununla birlikte parþömenin yaygýn kullanýmý ancak M.S. 4. yüzyýlda olmuþtur. Bu gecikmenin nedenini maliyetinin yüksek ve el emeðinin çok oluþunda aramak gerekir. SEVGÝ DÜNYASI 26 Kitabýn kendi aðzýndan kendisini anlatýþýný dinleyelim: “Adýma kitap derler; doðum yerim, anam doða, babam ise insandýr. O, beni yarattýðýný söyler ama gerçekte onu ben yarattým. Eðer ben olmasaydým o hâlâ maymunsu olarak kalacaktý. Beni yarattýðýný kabul edelim, ama beni yakan da oydu. Niçin yaktý? Benden ne istedi? Açýklamaya çalýþayým: Bana yazýlanlar, aydýnlatmak için de olur, karartmak için de olur. Ýyi þeyler de yazýlýr bana, kötü þeyler de. Ne yazýlmýþsa kalýr bende, onlarý korurum. Aydýnlatma özelliðim dünyalarý karanlýk üstüne kurulu olanlarýn iþine gelmez. Yalan dolan mý var, kalýn kalýn örtülü suçlar mý var? Bir bir ortaya çýkar benimle. “Ant içme huyum yoktur, ama tanýklýðýmda gerçeði söylerim. Ýþte bu yüzden de beni yakarlar. Genelde suç kanýtý býrakmayan caniler gibi davranýrlar bana, inançla ýrzýna geçilmiþ kafalarýn tümü bana, benim türüme düþmandýr.” Antik Çað Öncesiyle Ýlgili Kitaplar: Antik Çað öncesiyle ilgili kitaplarý araþtýrmaya kalkýþmak birçok bakýmdan söylencelere ve kurgulara yaslanmayý gerekli kýlar. Kitapla ilgili bu söylencelerin en bilineni Hermes'in kitabýdýr. Eski Mýsýr'da yaþadýðý söylenen Hermes ya da Thot adý ile bilinen önemli bir kiþinin ezoterik (içrek) öðretisinin yer aldýðý söylenen kitaba Thot'un Kitab'ý adý veriliyor. Aslýnda Hermes'in yazdýðý söylenen kitaplardan ya da papirüs rulolarýndan hiçbiri günümüze gelmemiþtir. Hermes tarafýndan yazýldýðý söylenen Tabula Smaragdina (Zümrüt Tablet) sonralarý yazýt haline getirilip yorumlarý þifrelenerek okültist rahip ve kâhinlerin elinde kara büyünün el kitabý gibi de kullanýlmýþtýr. Romantik ya da özlemsel düþünü sahibi arkeologlar tüm Mýsýr uygarlýðýný kendisinden önce yaþamýþ-batmýþ bir baþka uygarlýða Atlantis hattâ giderek Mu uygarlýðýna baðlarlar. Öyle ki, SEVGÝ DÜNYASI 27 Thot'un kitabýnýn Mýsýr uygarlýðýnýn doðuþundan önce de var olduðunu, rahip ve kâhinlerin hattâ firavunlarýn tüm yönetim güçlerini bu kitabýn gizliokült bilgilerinden aldýklarýný söylerler. M.Ö 2500 yýllarýnda Mýsýr yazýnýnda bilim-týp kitaplarý, el yazmalarý, dinsel metinler ve hatta kurgubilim yapýtlarý bile bulunduðu savlanýr. Meþhur firavun Keops'un babasý firavun Snofru'nun serüvenlerinin öyküsü eþsiz bulgular, devler ve makine tanýmlamalarýyla gerçek bir düþ gücü romanýdýr. 1868'de Paris'te yayýnlanan Turis papirüsünde Thot'un kitabýna iliþkin ilk imâ görülür. Turis papirüsünden, bu kitaptan aldýðý güçle firavunu büyü yoluyla ortadan kaldýrmayý amaçlayan bir saraylý grubunun ihanetlerini öðrenen firavunun onlarý idam ettirdiðini ve bir kýsmýnýn da intihar ettiklerini öðreniriz. Mýsýr Hidivi Mehmet Ali Paþa tarafýndan Avusturya devlet adamý Matternich'e hediye edilen dikilitaþta "Thot'un bu büyülü ve tehlikeli kitabýný baþkalarýnýn eline geçmesin diye kendi elleri ile yaktýðýndan" söz edilir. Daha sonra antik Helen uygarlýklarý sýrasýnda Thot'un bazý kitaplarýnýn ele geçirilerek Helenceye çevrildiði, sýralandýðý, düzenlendiði söylenir. Orta Çaðýn karanlýk Engizisyon döneminde bu kitaplarýn birçoðunun yakýldýðý da biliniyor. M.Ö 360 yýlýnda Hermes (Thot) figürü Thot'un bu gizemli kitabý törenle yakýlmýþ, ama Ýskenderiye'de her saygýn büyücü kitabýn elinde olduðunu söylemeye devam etmiþ. Kitaptan çok söz edilmiþ ama kendisini gören de yok. Orta Çaðda Engizisyon, Thot'un Kitabý olduðu ileri sürülen kitaplarý tam 30 kere yakýyor. Ama ateþten yaratýlmýþ olduðu söylenen bu büyülü kitaba ateþ tesir etmemiþ (!) olduðundan kitap her devirde ortaya çýkmaya devam etmiþ. Antik Çaðda bilinen bir kitap yakma olayý da ilginçtir ki Çin gibi bir Uzakdoðu ülkesinde olur. M.Ö. 259210 döneminde Çin Hükümdarý olan Shi Huang Qui, 246 yýlýnda, yurttaþlarýn daha gerekli, yararlý iþlerle uðraþ- 28 SEVGÝ DÜNYASI masýný saðlamak için tüm kitaplarýn ve de müzik çalgýlarýnýn yok edilmesi emrini verir. Nibru kitap evi: M.Ö. 2100 yýlýnda Ur Kralý Sulgi tarafýndan kurulmuþtu, methiyeler koleksiyonu içermekteydi. Shi Huang Qui'nin yaktýrdýðý kitaplar arasýnda Konfiçyüs okulundan gelen düþünürlerin eserleri azýmsanmayacak bir hacim oluþturmuþtur. Bugün, Shi Huang Qui'nin adý Çin Seddinin yapýmýný baþlatan hükümdar olmasý kadar bu eylemi ile hatýrlanýyor. Asur kitap evi: I. Tiglat - Pileser tarafýndan kurulmuþtu. Birkaç edebi metinin yaný sýra daha çok yazýcý ve rahipler tarafýndan kullanýlan profesyonel metin içeren tabletler vardý. Çoðu astrolojik kehanetler, kutsal hayvanlar ve doða olaylarý, diðer bir grup sözlükler, bitki, aðaç, tanrý, yer isimleri, çarpým tabletleri ve astronomi yazýlarý içermekteydi. Ayrýca methiyeler ve müzik kompozisyonlarý içeren tabletler de bulundu. Oysa, Konfiçyüs ve eserleri hemen her dile çevrilmiþ ve çok okunanlar içinde hak ettiði yeri almýþtýr. Antik Çað Kitaplýklarý Son yýllarda yapýlan arkeolojik kazý ve araþtýrmalar sonucunda Ýlk ve Antik Çaða özgü birçok kitaplýk ortaya çýkarýlmýþtýr. Kitaplýklarýn bulunduðu kent, site ve yöreleri göz önüne alarak bu kitaplýklar hakkýnda bazý bilgiler verelim: * Mezopotamya: Asur: Tapýnak buluntularý, daha erken bir zamana ait 100 ile 200 kadar tablet. Babil: Hz.Ýbrahim öncesi zamana ait binlerce tablet. Bursippa: Hz.Ýbrahim öncesi zamana ait binlerce tablet. Eriha: Kýzýl Tapýnak'taki bu kitaplýk M.Ö. 3000 civarýnda vardý. Piktografik yazýlý kil tabletler içermektedir. Dur Þarukkin: Edebî ve dinî metinler içeren, resmî ve ticarî dokümanlar, askerî arþivler ve ayrýca Aram, Pahlavi, Helen ve Lâtin dillerinde yazýlmýþ bir parþömen ve papirüs seti. Huzurina kitabevi: M.Ö. 718'de kurulmuþtu. Bir evde týp, astroloji, dua, epik, destansal ve bilimsel metinler içeren tabletler bulundu. Kalakh kitabevi: M.Ö. 7. ve 8. yüzyýllarda kralýn yönetim dönemini ve yazýldýðý ay ve yýlý belirten metinler. Metinlerde belirli bir sýralamaya gidildiði de görülüyor. Nemrud kitabevi: Vergiler, ticari, tarýmsal ve idari raporlar içeren tabletler bulundu. Nippur: M.Ö. 3000 yýlýnýn ortasýnda kurulmuþ, coðrafi adlar, bir tanrýlar lis- SEVGÝ DÜNYASI tesi, meslekler listesi, Sümer edebi metinler listesi, yazý alýþtýrmasý çalýþmalarý ve bir dizi methiyeden oluþan tablet buluntularý. Ninova Asurbanipal'in Kitaplýðý: Antikitede kurulan en büyük ve sistematik ilk kiþisel kitaplýk (M.Ö 1115 ile 1077 yýllarý arasýnda) 10.000 adet kil tabletin bulunduðu tahmin ediliyor, günümüze ancak 1.500 adet kalmýþ. Bu kitaplýða özel kitaplýklardan, Babil tapýnaklarýndan gelen ve Asur I.Tiglat-Pilaser kitaplýðýnýn tabletleri dahil edilmiþtir. Ayrýca yazýlý metinlerin konulduðu 300'den fazla ahþap raf bulunmuþtur. Metinler þu kategorilerde toplanabilir: Dinî ve kehânet metinleri içeren tabletler, kehânet tabletlerindeki iþaretlerin Sümer ve Akad dilindeki sözcük listelerini içeren tabletler, 100 kadar iki dilde yazýlý büyü sözcükleri ve dualarý içeren tabletler, 100 kadar kötülüðe karþý koruyacak dua, fabl ve atasözleri içeren tabletler, 40 kadar epik metin içeren tablet: Gýlgamýþ, Yaratýlýþ, Etana, çeþitli metinlerin ve tabletlerin kataloglarýný içeren 200 kadar tablet. Ebla kitaplýðý: 1975'te tek bir mekândan 15.000 kadar kil tablet çýkartýldý, tümü henüz açýklanmadý: Diplomatik yazýþmalar, genel yönetim, nüfus sayýmý, vergi kayýtlarý, eyalet yönetimiyle ilgili; vali ve kralýn memurlarý arasýnda yazýþmalar, memurlarýn idarî dosyalarý; örneðin maaþ, kurbanlýk hayvanlar, çeþitli depo kayýtlarý. 29 Lagaþ (Tello): M.Ö. 2350 yýlýna ait 70.000 tablet bulundu. Girsu: III. Ur zamanýndan kalma Sümer çivi yazýsýyla yazýlmýþ 50.000 adet idarî belge bulundu. Sippar: Olasýlýkla Pers istilasýndan önce, son Babil Kralý Nabanoid tarafýndan kuruldu. Yüksekliði 1,50 metre kadar korunmuþ mekanda kerpiç duvarlarda 17x30 cm boyutlu küçük raf dizilerinden oluþan niþler mevcut. Arkeologlar aþaðý yukarý 2.000 tablet barýndýran 56 tane raf olduðunu hesaplamýþlar. Tabletlerde yer alan yazýlarýn içerikleri Babil, Nippur ve diðer Babil kentlerinden kopya edilmiþ olan ve içlerinde Enuma Elis'in de bulunduðu edebi metinlerden ve methiye, dua metinleri, astrolojik kehânetler, astronomi, matematik ve sözlük metinleri imiþ. Ayrýca steller ve metal tablet kopyalarý ve 1.500 yýl daha eski olan krallýk metinlerinin kopyasý bulunmuþtur. Tello: M.Ö. 2350 çivi yazýsýyla yazýlmýþ 30.000 tabletlik iþ ve okul metinleri koleksiyonu, dar tuðla galerilerinde alçak beþ, altý rafa yýðýlmýþ. Ur: M.Ö. 2700-2300 aralýðýný kapsayan edebî ve tarihî içerikli kil ve bitüm tabletler. M.Ö. 2100 yýlýndan kalma, iyi düzenlenmiþ bir yasalar ki- 30 taplýðý. Bir tablet dizisi Hammurabi'den 300 yýl önce bir kanun külliyatýný içeriyor. Ulusal bir mahkemenin 100 yýllýk kayýtlarý da var. Uruk: Ýþtar tapýnaklarýndaki iki küçük binada kitaplýk. Uruk Anu - Ýksur kitebevi: Kötü ruhlara karþý metin ve dokümanlar içeren tabletler, küplerde muhafaza edilmiþ. Ebla: M.Ö 2300 - 2250 yýllarý arasýndan, kumaþ ve maden ticareti, zeytinyaðý, tarým ve hayvan üretimi, meslek adlarý, coðrafi yerleþimler, balýk, kuþ, kehânetler ve Sümer destaný metni hakkýnda 2.000 adet kil tablet bulundu. Metinler Sümer ve Ebla dilindeydi. Palmira: Kraliçe Zanobia tarafýndan kurulmuþ kitap evinde, rahipliði ve þarap tüketimini açýklayan yüzlerce belge vardý. * Ýran Apadana Sarayý: Kil tabletler Dora Opurus: Ekonomik ve siyasî metinler içeren deri parçalarý . Ektabana: Sirus'un sarayýnda Med ve Perslerin baþlýca yasa depolarýndan biriydi. Yunanistan ve Mýsýr'dan ganimet olarak getirilen edebî metinler de bulunuyordu. Kil tabletlerin yaný sýra deri üzerine yazýlý dokümanlar da vardý. SEVGÝ DÜNYASI Ýstakhr: Kral Zahak tarafýndan kurulan on iki sarayýn her birinin kendine ait kütüphanesi ve her birinde bir burç iþareti vardý. Tümü bilimsel kitaplar içeriyordu ve bilge adamlarý barýndýrýyordu. Büyük Ýskender, saraylarý ve kitaplýklarý yok etti. Kitaplarý yakmadan önce birçoðunu Latin ve Koptik diline tercüme ettirdi. Zerdüþtlerin kutsal kitabý orijinal Avesta burada bulunduruluyordu. Jay Beldesi Kitaplýðý: Jay, Ýsfahan'ýn bir banliyösüydü. Saruyeh Kitaplýðý çimentoya benzeyen bir kilden inþa edilmiþti. Eski Pers dilinde çeþitli konularda çok sayýda kitap mevcuttu. Hintli ve Kaldeli biginlerin Hezarat dairesi olarak bilinen yýldýzlarýn hareketlerini ve nedenlerini araþtýran bir kitap var. Kabnak Kitaplýðý: Bir idarî binada bulunmaktaydý. Yuvarlak tabletlerde okul metinlerinin yaný sýra kehânet tabletleri de var. Nessa Kitaplýðý: Arkeologlar deri parçalarýna yazýlmýþ ekonomik ve siyasî kayýtlarý içeren büyük bir arþiv buldu. Ugarit: M.Ö. 1200 yýlýna ait, Kral Nigmed'in kitaplýðý þimdiye kadar keþfedilmiþ en eski özel kitaplýktýr. Kil tabletler, diplomatik yazýþmalar, Ugarit ve Sümer dili sözlüðü, anlaþmalar, kanunlar, tarihî ve ticarî metinler içeriyordu. Baþ rahibin evinde de dinî metinlerin yaný sýra epik þiir, büyü nakilleri, tarih, bilimsel sözlükler ayrý- SEVGÝ DÜNYASI 31 Edfu Kitaplýðý: Papirüs evi olarak biliniyor. Ýki parçalý bir katalog duvara gömülü. Birincisi 12 sandýk eser, ikincisi 22 sandýk içermekteydi. Kalýntý yok. Heliopolis: Bir tapýnaðýn rulolar evinde hastalýk ve tedavi listeleri içeren uzun eserlerin bulunduðu çok eski bir kitaplýk var. Hermopolis Kitaplýðý: Thot Tapýnaðý'nda týpla ilgili en büyük papirüs koleksiyonlarýndan biri vardý. Tapýnakta ayrýca bir týp okulu da bulunmaktaydý ca kral ve rahiplerin kronolojik bir sýralamasý mevcuttu. * Mýsýr Abu Simbel: Dinî eserler, teknik ve edebî yazýlar, kronolojiler ve uygulamalý metinler içeriyordu. Mýsýr Ýmparatoluk Arþivleri: M.Ö. 16. yüzyýldan 14. yüzyýla kadar sürmüþtür. Askerî seferler, ticari iliþkiler ve yaþamsal, hukukî materyelden oluþuyordu. Atum kitaplýðý: M.Ö. 1788 civarý kurulan bu kitaplýk hakkýnda kesin bir bilgi þimdilik yok... Dendera Kitaplýðý: Göç sonrasý tapýnak kitaplýðý, kutsal kitap içermekte idi. Luksor Kitaplýðý: Antik Mýsýr'ýn en ünlü kitaplýðý idi. II. Ramses kitaplýðý olarak biliniyordu. Tell-El-Amarna Kitaplýðý: Firavun IV. Amenhotep Kitap evi, M.Ö 1350. Babil çivi yazýlý kil tabletlerle, Firavun ile emri altýndaki ülkeler ve Anadolu'daki yabancý hükümdarlar arasýnda yapýlan yazýþmalarý içermektedir. Bu mektuplarda toplumsal ve ekonomik bilgiler mevcuttur. TebYazýtlar Evi: Firavun Khufu'nun koleksiyonu, M.Ö 2600. Hakkýnda mevcut bir bilgi bulunmuyor. Teb: Ruhun þifa verici yeri, Firavun II. Ramses'in koleksiyonu, M.Ö 1300. 20.000 civarýnda rulo mevcuttu. Þiir, bilim, tarih, tarým, astronomi ve mühendislik konularýný içeriyordu. SEVGÝ DÜNYASI 32 el kitabý kütüphanesi de mevcuttu. Hattuþaþ Kitaplýðý: M.Ö 17. - 13. yüzyýllar arasýnda kuruldu. Yönetim bilgileri, düzyazý el kitaplarý, Sümer ve Babil eserlerinin Hitit versiyonlarý, dinî, mit, destan ve tarihî vakayinamelerden oluþuyordu. Ayrýca raflandýrma hakkýnda detaylý bilgiler vardý. Bazýlarý Akad dilinde yazýlmýþtý. Hattuþaþ: Kentteki bazý tapýnaklarda küçük kitap evleri vardý. Elefantine (Yukarý Mýsýr): Yahudi topluluðun papirüs arþivi, çivi yazýsýnýn kullanýlmamýþ olduðu antikitenin en önemli arþividir. Nysa: Anadolu'da ikinci en iyi korunan kitaplýk iki katlýydý. Doðal ýþýðýn girmesine izin veren pencereler, iki iç duvarda sýralý niþler halinde kitap raflarý bulunuyordu. Raflar kodeksleri depolamak ve papirüs rulolarýný kuru tutmak için yapýlmýþtý. Okuma alaný boyutu 13,4m x 8,7 m idi. * Çin * Anadolu Boðazköy: Ýki bölümden oluþan kitaplýk, 10.000 adet kil tablet içeriyordu. Birincisi siyah ve gri kilden, diðeri sarý ve kahverengi kilden oluþmaktaydý. Þehir arþivi zemini ve çatýsý ahþap olan iki mekandan, tapýnak ve hazine kütüphanesi üç mekândan oluþmaktaydý. Debir: Bu yerleþim "kitap kenti" olarak bilinir; Hitit kitaplarý vardý. Emar: Bu kitaplýk bir ev ya da ufak bir tapýnaktaydý. 1.000'den fazla Akad ve Sümer metinlerinin yaný sýra Hurri ve Hitit metinleriyle, 100 tabletlik bir Hopei: Ýyi korunmuþ Budist maðara kitaplýðý. Ýçerisinde Konfüçyus ve Tao eserleri de var Hunan: M.S 550 yýlýndan kalma, Çin'deki en tamamlanmýþ Budist koleksiyonu. Kitap bulunmuyordu. Sözcükler stellere ve maðara duvarlarýna oyulmuþtu. Ýmparatorluk Kitaplýðý: M.S 3. yüzyýl boyunca mevcuttu. Klasik, tarihi, felsefe ve toplanmýþ eserlerden oluþuyordu. Bambu kitaplar kâðýda geçirilmiþti. Katalog ipek kâðýda yazýlý ve ipek keselerde saklanýyordu. SEVGÝ DÜNYASI Loyang: Antik Çin'deki en ünlü kitap eviydi, yakýldý. Tun - Huang: 15.000 adet rulo ve birkaç kitap içeren bir maðara kitaplýðý. Bazý yazýlar M.S 400 yýlýndan kâðýt üzerinde yazýlý ve iyi korunmuþ, rulo halinde erken basým bir kitap (M.S 11 Mayýs 868 tarihli). * Hindistan Keþmir: Üniversite kitaplýðý çok iyi organize edilmiþ, nadide el yazmalarý içeriyordu, yakýldý. Nalanda: Dokuz katlý, üç yapýdan oluþan üniversite kitaplýðý. Aralarýnda kutsal eser koleksiyonu da vardý. O dönemin en büyük kitaplýðýydý.. M.S 12. yüzyýlda yýkýldý, birçok yazma eser kurtuldu, Nepal ve Tibet'e götürüldü. Taksila: Hindistan'da bilinen en eski kitaplýk, Moðollar tarafýndan M.S. 5. yüzyýlda yýkýlýncaya kadar 1.000 yýldan fazla varlýðýný sürdürdü. Brahman ve Budist öðreticilerin büyük eserlerini barýndýrýyordu. Baþlýca alanlarý felsefe, edebiyat, siyaset bilimi ve týptý. * Ýsrail Kudüs Merkez Kitaplýðý, Tapýnak kitaplýklarý, bölgesel halk kitaplýklarý, özel Helen halk kitaplýðý dahil, sinagog kitaplýklarý vardý. Bunlara ek olarak Esseneler'in manastýr kitaplýklarý vardý. Kudüs kitaplýðýnda, Yasa Kitaplarý, 33 Musa ve peygamberlerin vaazlarý, öðütleri ve yazýlarý, Joshua'nýn kitabý yer alýyordu. Eski ahitte buna ait bazý referanslar var. Kudüs: Kral Herodes bir HelenYahudi merkez arþivi kurdu. Arþiv, o dönemdeki Ýskenderiye kitaplýðý ile eþ deðerde idi. Kumran: Bazý maðaralarda 600 rulodan fazla papirüs ve ince bakýr levhalar üzerine yazýlý metinler bulundu. Bu koleksiyon Ölü Deniz tomarlarý olarak bilinir. Bunlarýn arasýnda Eski Ahit, methiye koleksiyonu, bir disiplin el kitabý ve baþka dini eserler var. Esseneler grubuna ait el yazmalarý da mevcut (M.S. 125 ve 70 yýllarý). Lachish: 18 yazýlý seramik parçasý ve papirüs lifi kalýntýlarý olan bir kil mühür. Shiloh: Shiloh'taki Tabernakel tapýnaðý rahipleri, M.Ö 6. yüzyýla dayanan tarihi, yasama ve edebi metinler topladý. Taanah: M.Ö 1400 yýlýnda kuruldu. Bir odasýnda Babil dilinde yazýlmýþ tabletler içeren piþmiþ kilden bir kitap sandýðý bulundu. Ýlk ve Antik Çaðda kurulmuþ kitap evleri ile ilgili olarak verdiðimiz bu listeye, daha sonraki bölümlerde, görece daha yakýn dönemlerde kurulmuþ diðer kitaplýklarýn adlarýný da ekleyeceðiz. 34 SEVGÝ DÜNYASI Yalan Çeviren: Nelda Bayraktar B ir yalancýnýn iyi bir belleði olmasý gerekir. Bir araþtýrmacýnýn "insan doðasýnýn kaçýnýlmaz parçasý" diye nitelediði gibi, yalan söylemek en sýklýkla yaptýðýmýz yanlýþ eylemlerden biridir. Bu nedenle üzerine düþünmeye deðer bir konudur. Ýnsanlarýn çoðu, yalan söylemenin onu söylemeyi gerektirecek iyi bir neden olmadýkça yanlýþ bir eylem olduðunu söylerler hep. Bu þekilde baktýklarýnda da yalan söylemenin her zaman yanlýþ bir þey olmadýðý fikrini paylaþmýþ olurlar. Ancak, yalan söylemenin her zaman yanlýþ olduðunu düþünenlerde de bile bir problem vardýr. Þöyle ki, bir tane yalan söylemenin on tane diðer yalanýn söylenmemesi anlamýna geldiðini düþünün. Eðer on tane yalan daha kötüyse, birinci yalaný söylemek iyi bir þeymiþ gibi gözükebilir. Ama eðer yalan söyleme her zaman yanlýþ ise, SEVGÝ DÜNYASI birinci yalaný söylemek de yanlýþ olacaktýr. Nedir Yalan? Yalan söylemek bir nevi aldatmadýr. Yalan söyleme bir bilginin tümüyle doðru olmadýðýna inanýrken, sanki öyleymiþ gibi bilgi sunmak, yani karþýdaki kiþiyi aldatmaktýr. Bir yalan vasýtasýyla karþýnýzdaki kiþiye bazý bilgiler iletirsiniz. Bir yalancýnýn niyeti karþýdaki kiþiyi aldatmak ya da yanlýþ yönlendirmektir. Ancak insanlar bazen niyetleri iyi olmasýna raðmen de yalan söylerler. Buna da “beyaz yalan” ismini verirler. Bazen de insanlar yalan söylerken, aslýnda karþý tarafa doðru bilgiyi ilettiklerini düþünürler. Diyelim ki turtanýn son dilimini kendime saklamak istiyorum ve karþýmdaki kiþiye aslýnda bu turtanýn içinde bir böcek olduðu yalanýný söylüyorum. Ancak daha sonra turtayý aðzýma aldýðýmda gerçekten de içinde böcek olduðunu keþfediyorum. Burada karþýmdaki kiþi benim her zaman yalan söyleyen birisi olduðumu biliyorsa eðer, benim tarafýmdan kandýrýlmýþ olur ve benim de niyetim kandýrmak idiyse, en baþta ona yalan söylemiþ olurum. Bazý filozoflar yalanýn konuþarak, yazarak ve hattâ beden diliyle de söylendiðini belirtirler. Yalan konusun- 35 da önemli felsefi kitaplardan birisini yazmýþ olan Sisella Bok, yalaný þöyle tanýmlýyor: "Bir söylem formunda, karþý tarafý bilerek aldatma mesajýdýr." Diðerleri ise bu tanýmý esneterek, bir soru veya bir ihtiyaç karþýsýnda hiçbir þey yapmamak, yani vurdumduymaz davranmanýn da yalan olduðunu söylüyorlar. Bazýlarý ise yalaný tümüyle yaþam biçimi haline getirmenin, yani yalan yaþamanýn altýný kalýn çizgiyle çiziyorlar. Yalan Söylemek Neden Yanlýþ Bir Eylemdir? Yalan söylemenin yanlýþ olduðunu ifade eden pek çok neden vardýr. Bunlarýn hangilerinin size uyduðunu belirleyebilmek, etik hakkýnda ne düþündüðünüze baðlýdýr. Yalan söylemek kötüdür çükü gerçeklerle dolu bir dünya iyi bir þeydir. Yalan söylemek insanlar arasýndaki güveni yok eder. Eðer insanlar doðruyu söylemediklerinde, hayat onlar için zorlaþýr, hiç kimseye güven duyulmayacaðýndan ve iþittiðiniz ve okuduðunuz hiçbir þeye inanmadýðýnýzdan her þeyi kendinizin bulmasý gerekecektir. Böyle bir dünya aslýnda yalancýlar için de kötüdür. Herkesin yalan söylediði bir dünyada yalan söyleme eyleminin de bir yararý yoktur. Yalan söylemek kötüdür çünkü burada tek amaç karþýdaki kiþiyi kandýrmaktýr. Böylece yalan söyleyen kendisine ait deðerli bir þeyi vücuda getirmiþ olmaz. Ýnsanlarýn çoðu diðerlerini bir araç olarak kullanma 36 fikrinin yanlýþ olduðunda hemfikirdirler. Yalan söylemek kötüdür çünkü bu durum kendisine yalan söylenen kiþinin o konuda özgürce ve bilgili bir þekilde karar vermesini zorlaþtýrýr. Yalanlar insanlarýn kararlarýný yanlýþ bilgiler üzerine bina etmesine neden olurlar. Yalan söylemek kötüdür, çünkü evrensel bir ilke asla olamaz. Ýnsanlarýn çoðu, bir þeyin etik bir kural olarak uygulanabilmesi için her duruma uymasý gerektiðine inanýrlar. Yalan söylemek kötüdür çünkü temelden yanlýþtýr ve etik deðildir. Bazý þeyler temelde kötüdürler ve yalan da bunlardan birisidir. Yalan söylemek kötüdür, çünkü iyi insanlar asla yalan söylemezler. Ýyi davranýþlar iyi insanlar tarafýndan yapýlýr. Yalan söylemek kötüdür, çünkü yalancýyý mahveder. Yalan söylemek bir alýþkanlýk haline gelebilir ve eðer kiþi bunu yaparken en ufak bir rahatsýzlýk duymazsa, yanlýþ olan diðerlerini de yaparken kendisini rahat hisseder. Bazý dindarlar, yalan söylemenin kötü bir þey olduðunu, bunun aslýnda SEVGÝ DÜNYASI Tanrý’yý kandýrmak anlamýna geldiðini, Tanrý’nýn, konuþma melekesini düþüncelerimizi doðru biçimde aktarabilmemiz için bize bahþettiðini söylerler. Bazý filozoflar ise yalan söylemenin kötü bir þey olduðunu vurgulayarak, lisan melekesinin insan topluluklarý için önemli ve gerekli olduðunu, bu nedenle de doðru biçimde kullanýlmasý gerektiðinin altýný çizerler. Yalan söylemek, kendisine yalan söylenen kiþiyi en baþta üzdüðü gibi, yalan söyleyeni ve sonuçta tüm toplumu da üzebilir. Kendisine Yalan Söylenen Kiþi Acý Çeker Çünkü: Kendi geleceklerini kontrol etmekten yoksun býrakýlýrlar çünkü konuyla ilgili bilgiyle yapabilecekleri bir seçimleri yoktur. Eylemlerinin muhtemel rotasý için yeterince donanýmlý deðildirler. Aksi bir durumda vermeyecekleri bir kararý verebilirler. Bir yalan nedeniyle psikolojik hasar görebilirler. Kendisine yalan söylenen kiþi kendisinin kötü biçimde muamele gördüðüne, aldatýldýðýna ve manüple edildiðine inanýr. Bu kiþi doðruyu ve gerçeði hak etmeyen kiþiymiþ gibi hissedebilir kendi- SEVGÝ DÜNYASI ni. Böylece gerçeði deðerlendirebilme ve karar verme yeteneklerinden kuþkuya düþebilir. Ve de baþkalarýna güvenmez bir hâle gelebilir ki bu da özgürce ve bilgiyle seçimler yapabilme yeteneðini dumura uðratýr. Bu kiþiler intikam alma peþinde koþabilirler. Yalancý da Söylediði Yalandan Zarar Görebilir Çünkü: * Söylediði yalanlarýn hepsi hatýrlamak zorundadýr. * Yalanlarýyla uyum içinde olacak biçimde yaþamak zorunda hisseder kendini. * Yalaný ortaya çýkmasýn diye daha fazla yalan söylemek zorundadýr. * Yalan söylediði kiþiler hakkýnda daima temkinli ve uyanýk olmak durumundadýr. * Uzun vadeli inanýrlýðý ve güvenirliði risk altýndadýr. * Yalaný ortaya çýktýðýnda muhtemelen daha fazla acý çekecektir, çünkü böyle bir durumda gelecekte ona daha az inanýlacaktýr. * Kendisiyle ilgili bütünlük duygusu zedelenecektir. * Yeniden yalan söylemesi veya baþka yanlýþlar yapmasý daha kolay hale gelecektir. * Toplum Zarar Görecektir Çünkü: Toplumdaki doðruluðun seviyesi düþer. Ýnsanlar yalan söylemeye teþvik edilirler. Toplumun bazý kesimlerinde yalan söylemek genel bir davranýþa dönüþebilir. 37 Ýnsanlarýn ve de kurumlarýn birbirlerine güvenmeleri gitgide daha güçleþir. Sosyal baðlar zayýflar. Sonunda hiç kimse birbirine inanmaz hale gelir ve toplum çöker. YALAN SÖYLEMEK VE ETÝK TEORÝLER Farklý etik teorileri yalana farklý biçimde yaklaþmaktadýrlar. Bazý teoriler yalanýn sonuçlarýyla daha çok ilgilidirler. Þöyle ki, eðer bir yalanýn sonucu, doðruyu söylediðinde ortaya çýkacak sonuçtan daha iyiyse ve faydalýysa, bu spesifik konuda yalan söylemenin iyi bir þey olduðunu düþünürler ve þöyle bir soru sorarlar: "Doðruyu söylemek mi, yalan söylemek mi en iyi sonucu bize getirir?" Görev duygusunu temel alan etikçiler ise, doðruyu söylemeye kýyasla daha iyi sonuçlar getiren bir yalanýn moral açýdan yanlýþ olduðuna hükmederler. Sonuç Odaklý Etik Teoriler ve Yalanlar Sonuç odaklý etik teoriler bir þeyi yapmanýn doðruluðunu ve yanlýþlýðýný sadece eylemin sonucuna bakarak deðerlendirirler. Böylece belli bir yalaný söylemek, eðer onu söylememekten daha iyi bir sonuç veriyorsa, o konuda yalan söylemenin iyi bir þey olduðuna hükmederler. Buna karþýn belli bir yalaný söylemek, onu söylememekten daha kötü bir sonuç veriyor- 38 sa da, o konuda yalan söylemenin kötü bir þey olduðuna hükmederler. Bu yaklaþým bir miktar hoþa gitse bile, uygulamada hiç de pratik deðildir çünkü kiþinin söyleyeceði yalanýn sonuçlarýný önceden hesap etmesi ve iyiyle kötü arasýnda denge kurmasý epeyce yorucu ve kiþiye göre deðiþen sonuçlar doðurucu bir eylemdir. Çünkü sonuçlarý öngörmek, önceden kestirmek, hangisinin iyi, hangisinin kötü olduðunu tam olarak belirlemek kolay deðildir. Kaldý ki iyi ve kötü nedir? Kimin için iyi, kimin için kötüdür? Nasýl bir ölçme sistemi kullanmak gerekir? Hangi sonuçlar görecelidir? Bu sonuçlarý tespit etmek içi ne kadar bir zamana ihtiyaç vardýr? Bunlarýn dýþýnda bu olaya dâhil olmuþ tüm kiþi- SEVGÝ DÜNYASI lerin tek tek ve eþit biçimde deðerlendirilmesi gerekir ki, bu da baþlý baþýna zor bir eylemdir. Ayrýca, söylenen yalanýn toplumda ne gibi artçý etkiler yaratacaðýný da hesap etmek gerekir. Evrensel Yasalarý Temel Alan Etik Anlayýþ Bu görüþ, moral düþünce yapýsý genel evrensel yasalar üzerine bina eder. Bu etik görüþe göre bir eylem ister iyi, isterse de kötü bir sonuç vermesine baðlý olmaksýzýn, ya doðru ya da yanlýþtýr. Bu etik görüþü savunanlar, moral kanunlara nasýl varýldýðý ya da bunlarýn esasen neler olduðu üzerinde henüz tam bir mutabakata varmýþ deðillerdir ama genel olarak kabul gören moral kanuna göre yalan söylemek, her zaman ve her koþulda yanlýþ bir eylemdir. Eðer kanun buysa, yalan söylemek her zaman yanlýþ olacaktýr. Ve hattâ doðruyu söylemek çok daha iyi sonuçlar doðuracaktýr. Öyleyse, bir terörist gruba, öldürmek istedikleri kiþilerin isimlerini vermeyerek yalan söylersek, yanlýþ bir þey yapmýþ oluruz. Gelecek Ay: Konumuza "Erdem Etiði" baþlýðýyla devam edeceðiz. SEVGÝ DÜNYASI 39 Yeniçað Üstündeki Gizem Örtüsünün Kaldýrýlmasý - 3 Kryon Celsesi, Medyum: Lee Carroll, Çeviren: Necati Tarýman 25 Ocak 2014 Edmonton, Alberta, Canada S elâmlar sevgili varlýklar. Ben Manyetik Hizmetten Kryon. Medyum kanalý ile bilgi alýp aktarma sürecinde ortaðýmýn þimdi olduðu ölçüde iþin içinde olmadýðý bir dönem vardý. Yeni ifade "ortaðým þimdi kenara çekiliyor" þeklindedir ve bunun anlamý onun burada olmaya devam ettiðidir. Medyum kanalý ile celse yapma sürecinde bir devralma gerçekleþmemektedir. Bunu duyup sürecin tuhaf, gizemli veya tekinsiz olduðunu düþünenler varsa, onlara þunu incelemelerini öneriyorum: Gezegendeki kadim halklar bu süreci anlýyorlardý ve bu iþlemi düzenli olarak gerçekleþtiriyorlardý. Bu süreç için çeþitli isimler ve gerçekleþtirilen farklý törenler vardý. Bunlar ancak "modern ruhsallýk" ortaya çýktýktan sonra ortadan kalktý. Bu tip iletiþime gerek duyulmayan bir gün gelecektir. Sevgili varlýklar, her þey deðiþir ve bu arada insanlýk da deðiþir. Ýnsan ruhunun geliþmesi bir gün belli bir noktaya ulaþtýðýnda insanlýðýn çoðuna bireysel olarak doðrudan bilgi verilmeye baþlanacaktýr. Bu böyle olacaktýr çünkü Epifiz onlar için açýktýr ve o gün geldiðinde insanlar artýk tuhaf isimleri olan varlýklardan veya manyetik üstatlardan mesajlarý bugünkü yöntemle almaya gerek duymayacaklardýr. Herkes yuvadan gelen hayýrlý ve güzel mesajlarý alabilecek durumda olacaktýr. Ben kimlerin burada olduðunu biliyorum ve bundan sonra SEVGÝ DÜNYASI 40 yapacaðým þeyler benim için çok eðlenceli olacak. Ezoterik inancýn ve Yeniçaðýn üstündeki gizem örtüsünün kaldýrýlmasýnýn zamaný artýk gelmiþtir. Sizi daha iyi tanýmak isteyenler açýsýndan mantýklý olmasý için bu böyledir. Size þimdi söyleyeceklerimle size þimdiye kadar öðretilmiþ olanlar uyuþmuyor olabilirler. Bazen gelenekler uzun süre boyunca sürekli olarak tekrarlandýklarý için gerçek gibi algýlanýr, gerçek olarak kabul edilirler. Bugün size söyleyeceklerimin büyücek bir bölümü geleneksel düþünceye göre farklýlýk gösterebilir. Eðer durum böyle olursa, sizden dengeyi bulmanýzý istiyorum yani en azýndan söylediklerimi sezginiz ile tartmanýzý ve derhal yanlýþ olduklarý yargýsýna varmamanýzý istiyorum. Yeni düþüncelere izin verme yeniden ayarlamanýn bir parçasýdýr. Ýþlerin nasýl yürüdüðü sizin düþündüðünüzden farklý olabilir, hattâ belki de ondan çok daha üst düzeydedir. Ýnsanlarýn ruhsal inanç sistemlerinde güzel þeyler hakkýnda yanlýþ bilgi olmasý çok olaðan ve yaygýndýr. Bunun nedeni tarih boyunca hep eski enerji içinde bu bilgilere eriþim saðlamýþ olmanýzdýr. Bekleyebileceðiniz gibi, bu yüzden gerçek filtreden geçmek zorunda kalmýþ ve iþlerin gerçekte nasýl yürüdüðü ile ilgili olarak size bulmacanýn sadece bir parçasý verilmiþtir. Sevgili varlýklar, ben hiçbir zaman insan olmadým. Size ne kadar büyük saygý duyduðum hakkýnda hiçbir fikriniz yok. Ýþ hizmete geldiðinde Tanrý'nýn çorbasý bir dereceye kadar kompartýmanlara ayrýlýr ve böyle olmasý zorunluluktur. Sizin düþündüðünüzden farklý olarak, sizinki gibi bir gezegende veya çeþitli baþka gezegenlerde insan þeklini alan parçalar uzmanlardýr. Sizler hepiniz o sýnýfa dahilsiniz ve milyarlarca yýl boyunca hep seçkin bir grup olmaya devam ettiniz. Sizin iþiniz budur. Yaratýcý kaynaðýn bir parçasý olduðunuz gerçeðini hiç unutmayýn, zaten sizin yaptýðýnýz da budur. Ýnsanýn Kökeni Ruhlar ve yüksek benlikler hakkýnda konuþacaðýz. Melekler ve rehberler hakkýnda konuþacaðýz ve konuþacaðýmýz þeyler sadece bunlar olacak. Ama baþlamadan önce sizin hizmetlerinizin kökenini görmenizi istiyorum. Sevgili varlýklar, çabalarýnýz bu gezegenle ve burada baþlamadý. Bu iþ çok uzun süreden beri devam etmektedir. Son mesajlarýmýzda bu konudan söz etmiþtik. Sizin þimdiki haliyle gördüðünüz gezegeniniz sizin bundan önce bulunduðunuz pek çok gezegenden biridir. Pek çoðunuzun Akaþýnda taþýmakta olduðu bilmece bu iþleri baþka gezegenlerde yapmýþ olmanýzdan kaynaklanan geçmiþ enerjileri barýndýrmaktadýr. O gezegenlerin hepsinde insan formundaydýnýz ve þimdi burada da insan þeklindesiniz ve ayný þeyleri yapýyorsunuz. Ben, Kryon, insan olarak bu deneyimlerin hiçbirine katýlmadým. Ben sizin deyiminizle bir yardýmcýyým. Bugün sizler için ben Kryon'um. Gelecekte bir zaman yükselme yolunda olan baþka bir gezegende baþka bir þey olarak varolacaðým. Sevgili varlýklar, SEVGÝ DÜNYASI bu bilmecenin devam ettiði sürece ben hep sizinle oldum ve beni daha önce de görmüþtünüz. Bazýlarý partnerimin sesini duydu veya mesajlarý okudu ve bu yaþamýnýzda deneyimlemiþ olduklarýnýz dýþýnda kalan bir þeylerin varlýðýný ve bunlarýn gerçeðe uygunluðunu hissetti. Beni tanýyorsunuz ama bu tanýþýklýk bu gezegen kaynaklý deðil sevgili varlýklar. Tüm bunlar ilk kez baþýnýzdan geçmiyor ve siz benim güvenilir olduðumu ve sizleri sevdiðimi biliyorsunuz. Size, yaþamýnýza sadece hayýrlý þeyler getirecek olan bilgiler verdim ve bana güvenebilirsiniz. Bazýlarýnýz için bu ardý ardýna birçok gezegen demektir. Bu sizin Akaþik belleðinizdir ve burada olan, bu mesajý dinleyen ve okuyan bazý yaþlý ruhlar bunu biliyorlar. Bu celseyi dinlemekte olanlarýn bazýlarý kitabýn kapaðýný açýp okumaya baþladýklarýnda, bir þeylerin sanki sayfalardan fýrlýyormuþ gibi olmasýný ve bunu yüreklerinde hissetmelerini þimdi artýk açýklayabilmektedir. Bazýlarýnýz aðlamaya baþladýnýz ama bunun nedeni verilen bilgiler deðil, hatýrlama algýsý idi. Dinleyen ve okuyan yaþlý ruhlar, sizler bu gezegende pek çok kez yaþadýnýz ve artýk bu ortama alýþtýnýz. Ancak, bundan önce baþka bir gezegen, ondan önce baþka bir tane ve ondan da önce yine baþka bir gezegen vardý. Sizler yaratýcý kaynaðýn bir parçasýsýnýz ve bu sistemin her bir parçasý çok güzeldir. Ýnsan Ruhu Þimdi ruhlardan söz edelim. Ruh nedir? Ruh sözcüðü insanlýk tarafýndan iþin içinde bir ruhsal inanç sistemi 41 olmasa bile kullanýlmaktadýr. Ýnsanlarýn bir ruhlarý olduðuna inanýyor gibi yapmalarýna bile gerek olmaksýzýn ruhun nasýl bir þey olduðunu biliyor olmalarý ilginç deðil mi? Ýnsanlar ruhun ne olduðunu biliyorlar. Bu o kadar yaygýn bir bilgidir ki, eskiden denizciler seyir defterine gemide þu kadar insan deðil, þu kadar ruh var diye yazarlardý. Bu ortak bir deyim olmuþtur ve insanýn ruhsal özünü "ruh" kelimesi ile tanýmlanmýþtýr. Bazý ruhsal sistemlerde ruh gezegene sadece bir kez gelir. Baþka inanç sistemlerinde ruh tekrar tekrar birçok kez gelir. Bununla birlikte, hemen hepsinde ortak olan husus, ruhun insanýn Tanrýya ait olan parçasýný temsil etmesidir. Geleneksel ana akým inanç sistemlerinde ruh, yüzü aynada görülen tek bir insana ait olan tekil bir varlýktýr. Ýnsan öldüðünde, ruh da insanla birlikte baþka bir yere gider. Baþka inanç sistemlerinde gittikten sonra yine geri gelir. Bu hem basit, hem de yanlýþtýr ama genel olarak tamamdýr ve kabul edilebilir. Eðer size koþmaya baþlamadan önce yürümeyi öðrenmeniz gerektiðini söylersem, bunu mantýða uygun bir beyan olarak kabul ederdiniz. Ruhsal gerçeði anlamak için ayný süreç evrimsel algý sürecinin bir parçasýdýr. Bir þeyi kullanabilmek veya hissedebilmek için onun tüm ayrýntýlarýný bilmeniz gerekmez. Ýnsan ruhu çok boyutlu bir enerjinin parçasýdýr ve tekil deðildir. Ayrýca ruh tek bir bedene de baðlý deðildir. Ruh parçalara bölünebilir ve ayný anda birçok yerde olabilir. Yeniçað gizemli 42 (ezoterik) inanç sisteminde ruh "Yüksek Benliktir". Ruh gerçek anlamda kuantum enerjiyi temsil etmektedir. Yeniçað Yeniçað ve ezoterik inançlarla ilgili konuþtuðumuzda birbiri ile yer deðiþtirebilir ifadesini kullanýrýz. Yeniçað terimi belirli kültürlerde çoðu zaman kült anlamýna geldiði için biz genelde ezoterik deyimini kullanýrýz. Her iki terim de gezegende tümüyle kendi özgü olmak ve herhangi bir yapýya veya doktrine sahip olmamak anlamýna gelmektedir. Yeniçaðýn merkezi bir kitabý, tapýnýlacak bir peygamberi ve genel merkez denilebilecek bir mekâný yoktur. Rapor verilecek ve talimat alýnacak bir merci ve herkesin uymaya mecbur olduðu kurallar yoktur. Üyelik diye bir þey ve iþi kimin baþlattýðý ile ilgili kayýtlar da yoktur. Herhangi bir mantýða dayalý örgütsel sistem algýsý yoktur çünkü hiçbir örgüt yoktur. Tüm bunlara raðmen yine de dünya çapýnda binlerce kiþi ayný inanç özelliklerini onurlandýrmak üzere toplanýyorlar. Tanrý'nýn insanýn içinde olduðu þeklinde bir çekirdek inanç vardýr. Diðer temel inanç konularý olarak ruhlarýn pek çok kez dünyaya enkarne olmalarý ve insanlýðýn dünyanýn ruhsal geliþimini yaratan bir hayýrsever sistemin parçasý olmasý sayýlabilir. Ýnsanlýðýn Pleiadesliler tarafýndan tohumlanmýþ olduðuna ve Pleiadeslilerin halen dünyada bulunduklarýna, yaþamýn çok güzel bir amacý olduðuna ve insanlarýn dünyada barýþýn saðlanmasýna yardýmcý olmak amacý ile hayýrseverlik SEVGÝ DÜNYASI çerçevesinde burada olduðuna inanýlýr. Sevgili varlýklar, merkezde yer alan bir peygamberin olmamasýný ilginç bulmuyor musunuz? Ancak, aslýnda böyle bir peygamber vardýr. Birçoklarýnýn ruh dediðine sizler "Yüksek Benlik" diyorsunuz. Biz tüm bu terimleri birbiri yerine geçecek þekilde kullanýyoruz çünkü bizim öðretimiz budur. Ancak, ezoterik inançta Yüksek Benliðin kiþiliði vardýr. Yüksek Benlik sizin yüzünüze sahiptir ve ayný zamanda Tanrý'nýn bir parçasýdýr. O perdenin diðer tarafýndadýr ama ayný zamanda sizin içinizdedir, dolayýsýyla sizin içinizde olan peygamberdir. Eðer bu þekilde ifade etmek istiyorsanýz, Yüksek Benlik ruhsal kurallarýn þablonunu içermektedir. Bununla birlikte, bunlar aslýnda kurallar olmaktan çok kavramlardýr. Bunlar geçmiþ yaþam deneyimlerinin kavramlarý olup, bizim deyiminizle Akaþ tarafýndan temsil edilmektedir. Bu þablon etrafýnýzda bulunan melekler ve rehberler, kim olduðunuz, nereye gittiðiniz, neden burada olduðunuz ve yaþamý sürdürme olarak kabul ettiðiniz þeylerin özellikleriyle ilgili kavramlarý içermektedir. Yüksek Benlik sizden daha yüksekte olan bir þey deðildir ve adýný bedeninize göre daha yüksek düzeyde titreþmesinden dolayý almaktadýr. Ezoterik inancýn tüm amacý ve hedefi: Ýnsanýn Yüksek Benliðin elini tutmasý ve þablon hakkýnda daha fazla bilgi edinmesidir. Her gün uykudan uyandýktan sonra Tanrý'ný elini tutup o gün boyunca tam bir denge içinde ve büyük bir bilgelikle SEVGÝ DÜNYASI dolaþmak hoþ olmaz mýydý? Yeniçað inancý iþte budur. Bu ezoterik inançtýr yani içinizde olan Tanrý ile temas etmektir. Dünyaya gelmiþ olan tüm üstatlar, evet tamamý, içinizdeki Tanrý'dan söz ettiler. Yeniçað inanç sistemi tüm üstatlarýn geçerli ve meþru olduklarýný, bu mesajý vermek üzere buraya geldiklerini ve onlara tapýnýlmayacaðýn öðretmektedir. Üstatlar kendilerini tecrit etmediler veya kendilerine tapýnýlmasýný talep etmediler veya kendileri merkez olarak alýnýp çevrelerine bir kilise kurulmasýný istemediler. Dolayýsýyla, Yeniçaðda Evangelist bir atýlým yoktur. Eðer sizin yanlýþta ve kendisinin doðruda olduðunu söyleyip sizi buna inandýrmaya çalýþan biri ile karþýlaþýrsanýz, onlarýn Yeniçað bilgileri takipçisi olmadýðýný varsayabilirsiniz. Aslýnda bu kiþi muhtemelen kendi kutusuna yerleþtirmiþ olduðu bir þeye sahiptir ve sizi o kutuya ve içindeki þeye dahil etmek istemektedir. Bu, bizim sözünü ettiðimiz ezoterik inanç deðildir. Kendi Yüksek Benliðinizle temasa geçmek, içinizde bir denge oluþmasýna yol açacaktýr ve diðerleriyle ilgili olarak size yardýmcý olacaktýr. Yüksek Benlik anahtardýr. Sizi seven bir hayýrsever bir sistem vardýr ve bu sistem sizi, sizin çocuklarýnýzý sevdiðiniz gibi sevmektedir. Çünkü siz bu gezegene geldiðinizde bizimle iliþkinizi koparýrsýnýz. Bunu özgür iradenizle yaparsýnýz ve bu iþte uzmansýnýz. Kryon olarak ben bunu hayal bile edemiyorum. Tanrý'nýn bir parçasý 43 olarak kendimle olan iliþkimi keseceðimi ve kim olduðumu bilmeyeceðimi düþünmek durumunda kalsam, üzüntüden hüngür hüngür aðlardým. Aman Tanrým! Ne görev ama! Ancak, siz bu görevi serbestçe ve kolaylýkla, hem de çok uzun bir süreyle yerine getirirsiniz. Þimdi benim neden size tutkun olduðumu ve burada bir enerji devriminin tepesinde olduðunuzu biliyorsunuz. Melekler Ýle Ýlgili Gerçek Biraz da melekler hakkýnda konuþmak istiyorum. Bu konudan þimdiye dek pek fazla söz etmedim. Kryon bir melek deðildir ve daha çok bir yardýmcýdýr. Biraz önce partnerim benden "Yeniçaðýn hayýrsever meleði" olarak söz etti ama bu tabir tam doðru deðildi. Ben bir yardýmcýyým. Bana bu konuda inanabilirsiniz çünkü eðer bir melek görseydiniz aradaki farký mutlaka ve derhal görürdünüz. Birinci konu: Melekler gerçek mi? Kesinlikle! Evet. Ýkinci konu: Melekler nedir veya kimdir? Sevgili varlýklar, bu gezegen için bir hayýrsever yardým sistemi vardýr. Bu sistem sizinle tartýþmamýza izin vermeyecek kadar karmaþýktýr çünkü sizler gerçek olduðunu düþündüðünüz þeye inanmaya meyletmektesiniz. Melekler ne yaparlar? Onlar kimdir, nereden ve hangi sýklýkta gelirler? Size bunlarla ilgili bazý bilgiler vereceðim ama bazýlarý bundan hoþlanýrken, bazýlarý hiç memnun kalmayacaklar. Fiziksel ziyaretler: Melekler onlara gereksinim duyulduðunda ve merkezi 44 kaynaktan gelirler. Normal olarak tarihin çeþitli dönemlerinde hem genel olarak tüm insanlýk, hem de bireyler için gelirler. Her geliþlerinde olaðanüstü bir görüntü sergilerler. Meleklerin bir tanesi bile fiziksel bedene sahip deðildir. Bir meleksi varlýk insanlarý ziyaret ettiðinde, bu ziyaretin inanýlýr ve açýklanabilir olmasýný saðlamak amacýyla insanlar o meleðe bir deri geçirmenin ve sýrtýna kanatlar yerleþtirmenin ve bir isim vermenin gerekli olduðuna karar vermiþlerdir. Ýnsanlar onlarýn kýyafetlerini beyaz renkli olarak tarif etmiþler (bu saflýðý simgeler), onlarýn resimlerini çizmiþler, baþlarýnýn üstüne hâle koymuþlar ve onlarla ilgili bilgileri kaydetmiþlerdir. Oysa meleklerin görünüþü böyle deðildir. Onlar fiziksel bedenli deðil, çok boyutlu varlýklardýr. Bir meleðin görünüþünü en açýk ve doðruya yakýn þekilde muhtemelen Musa anlatmýþ ve meleði yanan çalý olarak tanýmlamýþtýr. Onun anlatýmýna göre kendisini tüketmeyen ateþ veya kendi etrafýnda dönen yanardöner top. Melek enerjisinin iyi bir tanýmýdýr. Yanan çalý gerçekten de bir melekti. Meleksi enerjilerle ilgili dramatik olay, onlarýn hiç beklemediðiniz þekilde size doðru gelen bir enerji topu olarak ortaya çýkmasýdýr. Bazen doðrudan doðruya duvarýn içinden geçerek gelirler. Yanardöner görüntüleri vardýr, bazýlarý ateþe benzer ve büyük çoðunlukla insanlarý korkuturlar. Kutsal kitaplarda meleklerin ziyaretini tarif eden her yazýda meleðin gelir gelmez ilk olarak "Korkma" dediði söylenir. Þimdi herhangi bir insan beyaz elbisesi olan ve baþýnda hâleyle dolaþan güzel bir SEVGÝ DÜNYASI kadýndan niye korksun ki? Meleðin derhal bu mesajý vermesinin nedeni onlarýn görüntüsünün böyle olmamasýdýr. Sevgili varlýklar, melekler buraya sizleri korkutmak için gelmezler ve aslýnda kendilerini tüm güzellikleri ve görkemleriyle sizlere sunmak üzere gelirler. Bu öylesine görkemli bir güzelliktir ki, bazýlarý onlara bakamaz bile. Þimdi sizin hiç beklemediðiniz bölüm geliyor. Melekler kolektif varlýklardýr. Tekil bir melek diye bir þey yoktur. Siz onlarý tek bir varlýk olarak görebilirsiniz ama sizler meleksi gücün çorbasýnýn farkýnda deðilsiniz. Melekler pek çok sesle konuþurlar ama sesleri hava içinden ses titreþimleri olarak geçip gelmez ve doðrudan kafanýzýn içinde duyulur (telepati). Melekler normal koþullarda kalabalýklara hitap etmezler. Onlar hep bireysel olarak bir kiþiye hitap ederler ve o kiþiler tarafýndan "bir kiþi" olarak algýlanýrlar. "Tamam da Kryon, Baþ Melek Mikail için ne söyleyeceksin? Ben bu tekil ve güzel melekten mesajlar getiren birini tanýyorum. Bu konuda ne diyeceksin?" Baþ Melek Mikail'den gelen mesajlar bir gruptan gelmektedir. Bu çok güçlü bir gruptur ama bunu "tek olarak algýlanan bir grup bilinci" olarak düþünün. Kryon için de ayný þeyler geçerlidir. Diðer tarafý temsil eden tüm varlýklar bu özelliklere sahiptir. Biz bedensel olmadýðýmýz gibi, tekil de deðiliz. Bundan sonraki konunun anlaþýlmasý daha da zor olacaktýr çünkü size bu þekilde anlatýlmadý. Melekler arasýnda SEVGÝ DÜNYASI bir hiyerarþi yoktur. "Kim en güçlüdür ve kim iþin baþýndadýr" sisteminde meleklerin hiçbiri diðerinden üstün deðildir. Onlar Tanrý'nýn çorbasýnýn bir parçasýný oluþtururlar ve hepsi eþdeðer görkeme sahiptir. Bazýlarý diðerlerinin elçisi olarak tayin edilmiþlerdir ama bu onlarýn diðerlerinden daha üstün olduklarý anlamýna gelmez. Onlar buraya belirli bir karar uyarýnca gönderilirler ve insanlýk içinde Tanrý sevgisini ve hayýrseverliði hýzlandýrmaya yönelik mesajlar verirler. En fazla alýntý yapýlan melek herhalde Baþ Melek Mikail'dir. Siz de onu sanki en tepedeki melekmiþ gibi algýlarsýnýz. Ancak, teknik olarak Mikail bir gruptur ve hiyerarþik bir konumu yoktur. Görüntü öyle deðildir çünkü mesajlar önemli olan belirli bir bölgeye gönderilir. Mikail sizlere "Ben hepsi görkemli, hepsi Tanrý sevgisini içeren, hepsi hayýrsever ve güzel olan ve hepsi sizin hizmetinizde olan pek çoktan biriyim." der ama insanlar illâ bir hiyerarþi olmasýný isterler. Þu önemlidir, diðeri o kadar önemli deðildir, bunu kaldýrýp atabilirsin. Sizin organlarýnýz için bir hiyerarþi geçerli midir? Hangilerine ihtiyaç duymazsýnýz? Hangileri sizi hayatta tutar? Hepsi birlikte yaparlar bunu ama siz çoðu zaman en önemli organ olarak kalbi görürsünüz. Bu gerçekten doðru mudur yoksa bu "hepsi için konuþmayý mý" ima eder? Ha evet, hangi organýnýz diðerlerine karþý isyan etti ve bedeni terk edip gitti? Þimdi Ýblis mitolojisini tartýþalým. Burada olup bitenden hoþlanmayan ve bu nedenle býrakýp giden bir melek söz 45 konusudur. Ama belki de bu melek yanlýþ bir þey yapmýþtýr ve bu nedenle Tanrý'nýn evinden atýlmýþtýr. Sevgili varlýklar, burada sýrýtan insani önyargýyý görebiliyor musunuz? Bu hikâye tam bir saçmalýktýr ve kaynaðý "Tanrý'nýn insanileþtirilmesinde" yatmaktadýr. Ýnsana ait özellikler olan yargýlamayý, savaþý, kavgayý ve dramlarý alýp, onlarý yaratýcýnýn görkemine ekleyemezsiniz ama insanlar bunu ezelden beri yapýyorlar. Hiçbir þey Tanrý çorbasýný terk edemez. Çorba Ruhun tamamýný temsil eden saf enerjidir. O sonludur ve parçalarýnýn adedi hep aynýdýr (ifadeyi sizler için 3 boyuta uyarladýk). Tanrý yaratýlýþ enerjisidir ve kuantum durumdaki bir sevgi kabýndan asla dýþarý çýkmayan bir sis gibi birarada kalýr. Sisin bir parçasýný alýp baþka yere götüremezsiniz çünkü aksi halde varolamaz. O neyse odur ve her zaman mükemmel olacaktýr, her zaman ayný kalacaktýr ve daima tam olacaktýr. Tanrý'nýn görkeminden hiçbir þey çýkarýlamaz ve ona hiçbir þey ilave edilemez. Melekleri tarihin her döneminde bulabilirsiniz. Onlar yaratýlýþ enerjisinin temsilcileridir. Onlarýn cinsiyeti yoktur çünkü enerjiden ibarettirler. Onlar diþi veya erkek deðillerdir ve her zaman eþit derecede güçlüdürler. Onlar çok güzel, çok boyutlu ulaklardýr ve insanlýða yardým getirirler. Onlarý birbirlerinden ayýran tek þey verdikleri "hizmetin" çeþidi veya onlarýn "uzmanlýk alanýdýr". Ancak, onlar görünüþte ayrý gibi görünseler ve sizinle konuþsalar da her zaman bizim parçamýz olarak kalýrlar. Ben onlarýn 46 kim olduðunu biliyorum ve onlarý çalýþýrlarken izledim. Ben de bir ulaðým ama ben melek deðilim. Rehberler Sizin Düþündüðünüz Þey Deðil Biraz da rehberlerden söz etmek istiyorum. Partnerim size, sizlerin "kendi rehberleriniz" olduðunuzu söyledi. Bunu kavramanýn sizin için zor olduðunu ve ayrýca bu fikirden hiç hoþlanmadýðýnýzý da biliyorum. Bununla birlikte, iþleri biraz daha karmaþýk hale getireceðim. Partnerim haklýdýr ama ben sizlerden bunu baþka bir çerçeveye yerleþtirmenizi istiyorum. Sizde adýna Merkabah dediðiniz bir þey var. Serbest bir taným yaparsak, bunun geniþliði yaklaþýk 8 metre olan, SEVGÝ DÜNYASI kiþisel kuantum enerji alanýnýz olduðunu söyleyebiliriz. Bu sizin DNA'nýzýn moleküllerinin toplamý tarafýndan yaratýlan bir alandýr (bu moleküller biyolojik seviyede dolaþýktýr). Her bir insanýn böyle bir alaný vardýr. DNA tümüyle kendine özgü olduðu için her bir Merkabah da kendine özgüdür. Merkabah'ýnýzýn alaný sizin ruhunuz deðildir, hattâ sizin Yüksek Benliðiniz bile deðildir. O sizsiniz. DNA'nýzýn alanýnýn sizin dünyevi bedeninizden baþka herhangi bir þeye ara yüz olmaktan tümüyle farklý bir amacý vardýr. Onun yaptýðý budur. Bu alan size ve bilincinize ara yüz olarak görev yapmaktadýr. Bu karmaþýk olmanýn yanýnda, açýklanmasý da zor olan bir þeydir. Merkabah sizin içselliðinize (bedeninizin akýllý parçasý) köprü oluþturduðuna göre, sizden pek çok þey içermektedir. Merkabah sizin ilâhi tarafýnýzý, yaþam gücünüzün kopyasýný ve hattâ Akaþýnýzý içinde barýndýrmaktadýr. Sizin Akaþik kayýtlarýnýz DNA'nýzda olduðuna göre, o da Merkabah'ýn bir parçasýdýr. Bu nedenle, geçmiþinizi Merkabah alaný aracýlýðýyla her zaman yayýnladýðýnýzý söyleyebiliriz. Ýþte sevgili varlýklar bu bazýlarýnýn sizin geçmiþ yaþamlarýnýzý okuyabilmelerinin nedenidir. Sizin þablonunuz Merkabah'ýnýzýn kutsal örüntüsü içindedir. SEVGÝ DÜNYASI Sizin Akaþik kayýtlarýnýzý oluþturan parçalar Merkabah'da ve sizin 3 boyutunuzdadýr. Bunlarýn bazýlarý rehber olarak algýlanýr ama aslýnda sizinle birlikte olan sizdir. Ama sizin algýlamanýza göre bu sizin geçmiþiniz olabilir ve dolayýsýyla baþka bir yüzü vardýr. Bunu anlayabiliyor musunuz? Dahasý da var: Bunu biraz daha karmaþýk hale getirmek için çok güzel olan bir hayýrseverlik sistemi vardýr. Bu konudan daha önce söz etmiþtik. Birlikte geldiðiniz ve sizin bedensel anne ve babanýz, kýz kardeþiniz ve erkek kardeþiniz ve geniþ bir terim olarak aile veya sevdikleriniz dediðiniz Akaþik aile bir þekilde sizin Akaþýnýzýn parçasýdýr. Kuantum halde bunlarýn gerçekliði vardýr ama ben bunu size açýklayamam çünkü bu kuantum çorbanýn nasýl çalýþtýðýný bilmiyorsunuz. Sizin ruhunuzla dolaþýk durumda ifadesini kullanacaðým ama siz yine de anlayamayacaksýnýz. Bu çok karmaþýktýr ama sonucu þu þekilde söyleyebiliriz. Ailenizden sevdiðiniz bir kiþiyi kaybettiðinizde o kiþinin ruh enerjisinin bir bölümü (veya onun Tanrý parçasý) sizin Merkabah'ýnýz içine girer ve sizin yaþamýnýz süresince sizinle birlikte kalýr. Siz bir gün diðer tarafa geçtiðinizde ayný þey sizin çocuklarýnýza, kardeþlerinize, eþinize ve dostunuza olur. Bunun ne anlama geldiðini size söyleyeyim. Sevdikleriniz asla gitmiþ olmazlar. Beni duyuyor musunuz? Onlar asla gitmiþ olmazlar. Ýþte sizin hiç beklemediðiniz bir hayýrseverlik sistemini anlattým. Bu gerçektir sevgili varlýklar. Size artýk öðrenmeyi ve bilmeyi hak ettiðiniz karmaþýk durumu anlatmaya 47 baþladýk. Birçoðunuz bunu pek anlayamayacak ama genel kavramý anlayabilirsiniz. Bunun her bir parçasý sizi huzurlu ve Tanrý'nýn gözünde sevilen olarak tutmak amacýyla hayýrsever sistemin bir parçasýdýr. Sistem Ýle Ýlgili Gerçek Yaratýcý sistemin bundan böyle size açýklayacaðým her bir parçasýnýn bir özelliði vardýr ve bu da hayýrsever bir tasarýmýn parçasý olmasýdýr. Ýnsan ile Ruh arasýnda var olan sistemler insanlýða yardým amacý ile tasarlanmýþtýr. O sistemler sizleri saða sola iteklemek için veya sizi yargýlamak için oluþturulmamýþtýr. Eðer izin verirseniz, onlar size yardým etmek için burada bulunmaktadýrlar. Melekler sadece yardým etmek amacý ile gelirler. Bunu hiç düþünmüþ müydünüz? Gelip sizi yargýlayacak olan bir melek yoktur ve olmayacaktýr. Yaþamýnýz boyunca her ne zaman bir melek ortaya çýkarsa, sevgi dolu bir rehber olarak gelmiþtir. O sizin ruhunuzu bilir, sizin kim olduðunuzu bilir ve sizin Yüksek Benliðinizi bilir. Dinleyin sevgili varlýklar. Ýnsanlar melek olmazlar ve melekler de insan olmazlar. Eðer size bundan baþka þeyler söyleyen olduysa sizin adýnýza üzgünüm çünkü bunlarý unutup yeni þeyler öðrenmek zorundasýnýz. Meleklerin uzmanlýk alanlarý vardýr ve siz de öylesiniz. Ruhsal olarak insanlardan insan olur ve ruhunuz Galakside varolduðu müddetçe bu "iþi" yapar. Melekler her zaman melektir ve benim gibi yardýmcýlar da her zaman yardýmcýdýr. Eðer bunu "uzmanlýk hizmeti" SEVGÝ DÜNYASI 48 olarak ayrý bir yere koymak istiyorsanýz, buyurun yapýn. Olay tam olarak böyle deðildir çünkü benim ufak bir parçam da sizdedir. Ama beðenseniz de, beðenmeseniz de, durum böyledir. Ýnsanlar mezuniyet düzeyine ulaþmýþ olan yetenek ve ödül isterler. Eðer herhangi bir þeyi iyi yapacak duruma gelirseniz veya onu iyi öðrenirseniz, 3 boyuttan bir sonraki düzeye geçersiniz. Oysa ruhun sisteminde iþler böyle yürümez sevgili varlýklar. Ýnsan ruhlarý hayvan ruhlarýndan gelmez. Ýnsan ruhlarý kendi sistemleri içinde kalýrlar ve hayvanlar da kendi sistemleri içinde kalýrlar. Hayvanlar çok yardýmcý olan hayýrsever gruptur ve bazýlarý da sizleri sevmek için buraya gelirler. Bu aslýnda bir hayýrseverlik sistemidir. Bu dikkatinizi çekmiþ miydi? Sizin farkýna varýp anlamanýz gereken bir þey oluyor. Evrenin sistemi hayýrsever sevgiye eðilim gösterir. Eðer bir ateist veya agnostik iseniz, bunu gözardý edebilir, odadan çýkabilir, kapýyý kapatabilir ve kalbinizi de kapatabilirsiniz. Ancak, biz sizi her halükârda sevmeye devam edeceðiz. Biz her durumda sizinle birlikte o kapýdan çýkacaðýz, sessiz olarak sizinle birlikte olacaðýz, eðer herhangi bir zamanda bakmaya karar verirseniz, orada olacaðýz. Siz bize inanmýyorsunuz diye bizim býrakýp gitmemiz bir seçenek deðildir. Bu bizim size vaadimizdir ve eðer siz þüphede olduðunuz için tam olarak böyle hissetmiyorsanýz, bunun nedeni A noktasýndan B noktasýna giderken bazen Z noktasýndan geçmek zorunda olmanýzdýr. Ýþler bu þekilde yürür. Buna evrimsel öðrenme adý verilir ve hayýrsever bir sistemdir. Bizim mesajýmýz budur. Konuyu daha açýk anlatabilir miydik? Her þey her zaman göründüðü gibi deðildir ve sizin gerçek doðruyu anlayabilmeniz için duyduðunuz bu sistemlerin üzerindeki gizem örtüsünü biz þimdi kaldýrýyoruz. Sizin için kurulmuþ olan sistemler basit, güzel ve hayýrlýdýr sevgili insan çünkü sizler, aynen benim gibi, baþka bir yerden geliyorsunuz. Burada olmadýðýnýz ve bizimle birlikte olduðunuz o kýsa sürelerde sizin inanmakta büyük zorluk çekeceðiniz kutlamalar yaparýz. O kutlamalar sýrasýnda her tarafýmýz ýþýk seli içindedir ve ýþýkta sizin isminizi terennüm ederiz. Bunlarý hayal etmek oldukça zor, deðil mi? Sizi yuvada kutlarýz ama hepsi sizden gizlenir. Bunu her seferinde yaparýz. Son nefesinizi verene kadar da sizin bundan haberiniz olmaz. Ancak ondan sonra hatýrlarsýnýz ve iþte o zaman salýverme gerçekleþir. Ýnanýn bize iþler böyle yürür. Bu Tanrý'nýn sevgisidir. Bu kim olduðunuzu onurlandýrmak için kullanýlan bir sistemdir. Ve öyledir. KRYON “Lütfen Yeni Yýlda Aboneliðinizi Yenilemeyi Unutmayýnýz!..” Deðerli Okuyucularýmýz Sevgi Dünyasý Dergimiz Haziran 2007 tarihinden baþlamak üzere yalnýzca abonelerimize ulaþmaktadýr. Bizlerle olmaya devam etmek istiyorsanýz, Haberleþme Adresi: sevgidunyasiyayinlari@gmail.com En içten sevgilerimizle Sevgi Dünyasý Adý, Soyadý: Adres: Posta Kodu: Ýlçe: Ýl: Tel: 2014 yýlý için tek Abone ücreti: ..................................................... ..................................................... ..................................................... ..................................................... ..................................................... ..................................................... dergi fiyatý: 7.00 TL Yurt içi 80 TL Yurt dýþý 100 TL Posta Çeki No: 10214085 (Sevgi Yayýnlarý) Ýþ Bankasý IBAN: TR77 0006 4000 0011 0180 6837 24