RAFET EL ROMAN - Çekmeköy Belediyesi
Transkript
RAFET EL ROMAN - Çekmeköy Belediyesi
RÖPORTAJ si Çekmeköy Belediyesi Aylık Kültür Sanat Dergi TEMMUZ 2015 Sayı:8 TÜRKİYE’Yİ GEZİYORUZ… KARS Çekmeköy Müftüsü MUHAMMET SUİÇMEZ “ROMANTİK” ŞARKILARIN PRENSİ RAFET EL ROMAN Çekmeköy2023 -1 BAŞARI YOLCULUKTUR BİR VARIŞ NOKTASI DEĞİL... Çekmeköy Belediyesi Fen İşleri Müdürülüğü ARTTIRAN GERÇEK Nİ Rİ ĞE DE N NI RI ŞA BA R LA UK ZORL 0216 600 0 600 www.cekmekoy.bel.tr GÜÇLERDİR Ahmet POYRAZ / Belediye Başkanı Ahmet POYRAZ Değerli dostlar, Belediye Başkanı facebook.com /BaskanAhmet Poyraz twitter.com/A hmettPoyraz instagram.com /ahmettpoyra z Bir kutlu zaman diliminin tam da ortasına gelmiş bulunmaktayız. Bu kutlu ay bize sonsuz mutluluğun resmini çiziyor adeta. Orucu yazın şu sıcak günlerinde serin bir meltem esintisi olarak ilçemize, hanelerimize ve bizzat kendimize konuk ediyoruz. Ki kutlu bir ziyafetle tanışalım. Bu ay bir olmanın, birlikte olmanın ayıdır. İyilik ayıdır Ramazan. Soframızı paylaşmanın, dostluğumuzu paylaşmanın ayıdır. Ramazan ayında siz sevgili dostlarımızla bir arada olmak için belediyemiz önüne Ramazan etkinlik alanı kurarak sizler için çok özel programlar hazırladık. Ramazanı, ruhuna yakışır biçimde yaşamak için titizlikle hazırladığımız etkinliklerde bir arada olmayı ümit ediyoruz. İstiyoruz ki her bir etkinlik gönüllerimizin tercümanı olsun. İlçemiz İstanbul’un bir mozayiği ise İstanbul da tüm Türkiye’nin bir mozayiği durumundadır. Bu nedenle Ramazan etkinlik alanında hazırladığımız hemşehri dükkanları memleket özlemi duyanlar için bir uğrak yeri olmuş durumdadır. Allah’ın bizleri, içerisinde bin aydan daha hayırlı bir gecenin gizli olduğu kadir gecesine ve ardından Ramazan Bayramına ulaştırmasını temenni ediyoruz. Şimdiden Ramazan Bayramının ülkemize ve tüm dünyaya esenlikler getirmesini diliyorum. Çekmeköy2023 -3 RÖPORTAJ Çekmeköy Belediyesi Aylık Kültür Sanat Dergisi TEMMUZ 2015 Sayı:8 TÜRKİYE’Yİ GEZİYORUZ… KARS Çekmeköy Müftüsü MUHAMMET SUİÇMEZ “ROMANTİK” ŞARKILARIN PRENSİ RAFET EL ROMAN Çekmeköy2023 -1 Soner KARTAL / Editör Temmuz 2015 Yıl:1 SAYI:8 Çekmeköy Belediyesi Adına İmtiyaz Sahibi Ahmet POYRAZ Genel Yayın Yönetmeni Şahmettin Yüksel Başkan Yardımcısı Danışma Kurulu Şenol Çetin-Başkan Yardımcısı Latif Coşar-Başkan Yardımcısı Eyüp Yıldırım-Başkan Yardımcısı Hasan Öztürk-Başkan Yardımcısı Ahmet Epli-Başkan Yardımcısı Fatih Sırmacı-Başkan Yardımcısı Genel Yayın Koordinatörü Muhammed Sarı Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Editör Soner Kartal Yayın Kurulu Muhammed Sarı Nevzat Hartomacıoğlu Salih Gebel Ömer İslam Cem Mutlu Hikmet Tekin Haber Servisi Çekmeköy Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü Tasarım Greenart Reklam Matbaa Greenart Reklam İletişim Çekmeköy Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü cekmekoy2023@cekmekoy.bel.tr Tel:0216 484 82 57 Yayınlanan yazıların sorumluluğu yazara aittir.Gönderilen yazılar, yayınlansın yayınlanmasın iade edilmez. Gönderilen yazılarda gerekli editoryal değişiklikler yapılabilir. Bu dergide kullanılan yazı ve görseller izin almak ve kaynak göstermek şartıyla kullanılabilir, alıntı yapılabilir. 4 - Çekmeköy2023 BAYRAMIMIZ MÜBAREK OLSUN… Rahmetini ve bereketini sınırsızca sunan, bir daha “ya kısmet” diyerek uğurlayacağımız Ramazan ayını geride bırakmaya hazırlanıyoruz. Gelişini sabırsızlıkla bekleyen ve geldiğinde “hoş geldin ya “Şehr-i Ramazan” diyebilen, O’ndan hakkıyla istifade edebilen herkese selam olsun. Ramazanı hakkıyla ve layıkıyla idrak etmiş olmanın sevincini doyasıya yaşama gününe yani bayrama az bir süre kaldı… Bu rahmet iklimini bize yaşatan Rabbimize hamt ve şükürler olsun… Bayramlar, sevinçlerin, mutlulukların doya doya ve coşkuyla yaşandığı ve paylaşıldığı günlerdir. Dargınlıkların ve kırgınlıkların unutulduğu, küskünlerin aralarındaki kin ve nefret duvarlarını yıkıp attıkları günlerdir... Gözden uzaklardakilerin hatırlandığı, gönülden uzaklardakilerin ise kucaklandığı günlerdir. Çocukların, mutluluklarının gözlerinden okunduğu, yetimlerin-öksüzlerin, hüzünlerinin hissedildiği günlerdir, bayramlar… Bayramlar, affetmenin büyüklüğünün yaşanacağı en güzel günlerdir. Gelin bayramı “bayram” edelim. “Çekmeköy 2023”ekibi olarak sizlere bayram şekeri tadında bir sayı hazırladık. İşte öne çıkan bazı haberlerimizden başlıklar. Bu röportajı dikkatle okumanızı öneririm. Romantik şarkıların prensi Rafet El Roman’dan samimi açıklamalar. Usta kalem Cahit Eroğul’un kaleme aldığı ve siz değerli okuyucularımızın yoğun ilgi gösterdiği “ Futbol Savaşları’ndaki” ikinci perdeyi yine sizler için araladık. Çekmeköy İlçe Müftüsü Muhammet Suiçmez’den, kulağınıza küpe olacak önemli bilgiler. Hayatınızın akışını değiştirmeye hazırsanız Dr. Ali Çakmak’ın tavsiyelerini sakın kaçırmayın. Mahallemizin Muhtarı, Başarıları ile parmak ısırtan firmalarımız, Meclis üyelerimiz, eğitim ve daha fazlası sizler için yine özenle hazırlandı. Keyifli okumalar diler, Ramazan bayramınızı şimdiden tebrik ederim. Görüş ve önerileriniz için adresimiz: cekmekoy2023@cekmekoy.bel.tr İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER 06 10 TÜRKİYE’Yİ GEZİYORUZ… “ROMANTİK” ŞARKILARIN PRENSİ KARS RAFET EL ROMAN 18 16 AİLEMİZİN ÇINARLARI 5 BEN HALA AĞLARIM.. İSTİKRAR MI KRİZ Mİ? Mehmet DUMAN/ Kentleşme ve Çevre Sorunları Uzmanı 22 ANNELER-BABALAR DİKKAT… Muhammed EROL 30 SANATTA HİÇBİR ŞEY TESADÜF DEĞİLDİR 38 MAHALLEMİZİN MUHTARI Serdar KARAMAN / Taşdelen Mahalle Muhtarı 44 24 TABAĞINIZDAKİLER NE KADAR BİRBİRİNE KEFİL OLAN KÖYLÜLER MASUM? MODERN ÇEKMEKÖY’ÜN TARiHi-8 Fadime Ceylan Komşu/ Gıda Mühendisi 52 Reha Tekstil Reha Demirdağ 58 35 ÖMERLİ’DE İFTAR YAPMAK 68 TANKUT GÜNDOĞAR Çekmeköy Müftüsü MUHAMMET SUİÇMEZ Çekmeköy2023 -5 RÖPORTAJ “ROMANTİK” ŞARKILARIN PRENSİ RAFET EL ROMAN 6 - Çekmeköy2023 RÖPORTAJ Şarkılarıyla kalbimizin ritmini artıran, içimizde birikmiş fakat bir türlü haykıramadığımız duygularımızın sesi olan Rafet El Roman ile hayatı ve gelecekteki projeleriyle ilgili keyifli bir röportaj yaptık. Rafet El Roman, gençlerin en çok dinlediği ve takip ettiği şarkıcılar arasında ilk sırada yer alıyor. Bu başarının sırrını bizimle paylaşır mısınız? Başarımın sırrı; farklı kültürleri ve o kültürden gelen insanları tanıyor olmam. Ufak yaşlarda yaşadığım Almanya deneyimi, oradaki insanlarla kaynaşmam ve çeşitli ülkelerden gelen insanlarla müzik yapmam büyük bir birikim oldu benim için. Müzik tarzımı ve bilgi birikimimi Almanya’da yaşadığım ortama borçluyum, daha sonraki başarılarımı ise istikrarlı çalışmalarıma... 20 yıl boyunca yaklaşık 12 albüm çıkardım. Her albümde sevenlerimi memnun etmek, bir-iki hit yakalamak çok önemliydi. İlk anlamda tamamıyla kendi düşünce ve duygularımdan yola çıkıyorum. İşimde en zor kısım sözü, besteyi, yorumu duygulu bir biçimde bir eserde bütünleştirebilmek. Sanatçıyı gündemde tutan ve var eden şarkılarıdır. Bu durum yavaşladığında veya tükendiğinde siz de eskiyorsunuz. 90’lı yılların başında benimle aynı başarıyı yakalamış birçok arkadaşım şu an unutulmuş durumda. Başarının sırrı; iyi eser bulmak, üretmek ve her zaman yaptığınız işle gündemde kalabilmektir. Böyle bir çıkışı hayal etmiş miydiniz? Müzikle hayatımı geçindirmek çocukluk hayalimdi. Daha Çocukken ileride ne yapmak istediğimi keşfetmiştim. Hayatta, inanarak, samimiyetle ve sevgiyle yapılan her şeyin, insana başarı olarak geri döneceğini biliyordum.Televizyonlarda ve festivallerde sahnedeki sanatçıları seyrediyordum. Ben de bir gün sahnede olacağım diye kendime telkin veriyordum. Bu düşünce ister istemez beni müzik dünyasına hızlı bir şekilde çekmeye başladı. Nerde müzik cemiyeti veya grubu varsa hemen o ortamın içine giriyordum. 16 yaşında artık kendi sözlerimi ve bestelerimi oluşturmaya başladığımda kendime, “Artık bu işi sen de yapabilirsin” dedim. İlk stüdyoya girdiğimde herkesin beğenisini toplamayı başardım. Müzik konusunda tecrübesi olmama rağmen çalıştığım insanlarla fikir alışverişinde bulunabiliyordum. Tüm bunların dışında şansın da yanınızda olması gerekiyor. Herkes her zaman doğru insanları ve doğru şirketleri bulamayabilir. Başarı için 10 yıl doğru insanları aramakla geçirdim. Ardından gelen eserler, üretkenlik ve doğru insanlarla çalışmak bu başarıyı yakalamamı sağladı. Müzik yaşamına çok küçük yaşlarda başladınız bunun avantajları ve dezavantajları nelerdir? Bu durum hayatınızı nasıl etkiledi? Müzik, hayaliyle yaşadığım ve yapmak istediğim bir şeydi ve kesinlikle hayatımı olumlu yönde etkiledi. 16-18 yaşlarında kararımı vermiştim, müzikle hayatımı geçindirecektim. Şöhret basamaklarını tırmanırken yaşadığım hayal kırıklıkları mutlaka olmuştur. 80’li yılların sonunda uçak bileti parası biriktirerek Türkiye’ye geldiğimde kimse şarkılarımı dinlemiyordu ve eli boş dönüyordum. Ama iki ay sonra Alman Radyo Kurumu tarafından,“Yılın En İyi Yeteneği” adıyla düzenlenen yarışmada birinci seçilmem tekrar umutlanmama sebep oldu. Bu şekilde inişli çıkışlı bir serüvenim oldu. Şöhreti yakaladıktan sonra zirvede kalabilmek çok daha zordu. Başarının devamlılığını getirmek uzun ve iyi bir çalışma gerektiriyor. Bir albüm 2-3 yıllık çalışmanın sonucunda ortaya çıkıyor. Sevdiklerime yeni albüm hazırlamak ve iyi bir çalışma ortaya koyabilmek için 2-3 yıl çok uzun bir süre değil. Ama o uzayan zamanın sonrasında doğru hamleler yapmak, doğru şarkı ve klip oluşturabilmek çok önemli. 48 yaşına giriyorum, bu zamana kadar her şeyi yaşadım diyebilirim. Başarı, şöhret, aşk, aile, çocuk… Tüm bunların yanında yaşadığım yalnızlıklar, yolculuklar zordu ama üretim ve başarı için beni daha çok kamçıladı. Uzun zamandır müzik piyasasının içindesiniz en çok özlediğiniz dönemi ve nedenlerini bizimle paylaşır mısınız? Ardımda özlemle bıraktığım veya büyük Çekmeköy2023 -7 RÖPORTAJ bu eser patlar” dediğim şarkılarımı doğal olarak kendime saklıyorum. Diğer sanatçı arkadaşlara zaman ayırıp şarkı yazmak gibi bir fırsatım olmadı, bu gidişle de olmayacak gibi görünüyor. Sanatçı kimliğinin dışında Rafet El Roman’ı anlatan üç cümle nedir? Bu soruyu şöhret olmak isteyen arkadaşlara bir mesaj vererek cevaplayabilirim. Mesleğinizde ve sanatınızda ne kadar büyürseniz büyüyün, alçak gönüllülüğünüzü hiçbir zaman kaybetmeyin. Çünkü ancak o zaman kazanabilirsiniz. Bir daha dünya ya gelseydim bunu kesinlikle yapmazdım dediğiniz bir şey var mı? mutluluklardan hep kaçındım. Ben zaten çok gülen biri değilim. Ekranlardan dikkat ederseniz yüzüm hep asıktır. Başarımı birazda yaşadığım hüzünlere ve yazdığım aşk şarkılarına bağlıyorum. pişmanlık yaşadığım bir durum yok. Aslında bugüne kadar yaptığım hiçbir şey beni çok ilgilendirmiyor. Yarınlarımı düşünüyorum, yarın ne yapmam gerektiğine bakıyorum. Şimdiye kadar sağlık ve iş yönünden güzel günler yaşadım. Özel hayatımda sarsıldığım zamanlar oldu. Ünlü olmanın beraberinde getirdiği bazı sıkıntılar var, işin kamuoyuna abartılı şekilde yansıması, içime kapanmam ve ciddi kararlar almak zorunda kalmam tüm bunlar zor ve yorucuydu. Bu üzüntülerim dışında geçmişime dönüp baktığımda güzel bir hayat yaşadığımı düşünüyorum. Neden Aşk şarkıları? İlk şarkım, aşkımdı. Bir Alman kızına aşık olmuştum ve onu etkilemek için bir şarkı yazmıştım. Aşk dünyanın en büyük konusu ve hayatın kendisidir. İnsanların ortak noktası olduğu için aşk şarkılarına tutundum. İnsanların duygularına aşkla dokunabiliyorsunuz, aşkı içinde barındırmayan her kitap, film ve eser yarımdır. Aşksız bir şarkı düşünemediğim için tüm eserlerim aşk dolu… Ayrıca duyguları yoğun yaşamayı seven biriyim. Beni zaten mutluluk tatmin etmiyor. Toplumsal meseleler, aşk acısı ailenizle yaşadığınız bir kavganın geri dönüşümü olabilir. Bu nedenle gereksiz 8 - Çekmeköy2023 Elinizde sihirli bir değnek var sanki kime dokundursanız maaşallah şöhret oluyor. Genelde sizin piyasanızda ayak oyunları bu kadar çokken siz aksini yaparak yeteneklere el uzatıyorsunuz neden? Şöhret basamaklarını tırmanırken, doğru insanla çalışma arzusu ve arayışı içindeydim. Çok dua ettim, bir gün karşıma biri çıksın, beni dinlesin ve keşfetsin istedim. Bu imkanı bulamayarak kapıları zorlamak zorunda kaldım. Bu durumu yaşamamdan dolayı, yetenekli gençleri görünce hemen elimi uzatmak istiyorum. Yetenekli, üretken ve yıldızı parlak olan birini gördüğümde yardım etmek istiyorum. Herkese prodüksiyon yapma veya albüm çıkarma gibi bir imkanım yok ama en azından vakit ayırıyorum ve elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Çok sayıda yetenekli gencimiz var, müzik benim hayatım adlı sitemiz bu yeteneklere ayrılmış durumda. Sitede 10.000 yeni yeteneğimiz var, bunların içinde 10 eser ve yeteneği seçerek yeni bir albüm oluşturdum. Gönül ister ki bütün yeteneklerle ayrı ayrı ilgilenebilelim… Bu kadar üretken biri olarak neden diğer sanatçılara fazla şarkılarınızı vermiyorsunuz? Ben hayatı çok yoğun yaşayan biri olarak sürekli üretim yapma adına fazla zamanım ve fırsatım olmuyor. Bir de inandığım “evet Kesinlikle yapmazdım dediğim bir şey yok. Ne yaptıysam severek ve isteyerek yaptım. Acısını da, zararını da kendim çektim ve en önemlisi kimseyi suçlamadım. “Hayat senindi, karar senindi” diyerek her şeyden kendimi sorumlu tuttum. Bu sebeple keşkelerim hiç olmadı. Çekmeköy’ü ve Çekmeköy’lü hayranlarınızı nasıl buldunuz? Çekmeköy doğasıyla ve çevresindeki güzelliklerle yaşanılası bir yer. Seyirci her zaman sıcak ve coşkulu. Çekmeköy seyircisi de coşkulu ve samimiydi. Sahne tansiyonu çok yüksek olan bir ortam ki seyircilerle tam olarak bunu yaşadık. Çekmeköy’de konser benim için çok keyif verici ve heyecanlıydı. Daha nice konserlerde buluşuruz inşallah. Tüm okuyucuların Ramazan Bayramını kutlarım, sevgi ve saygılarımla… Röportaj Soner KARTAL HABERLER ) MiNiKLERiN GÜNLÜGÜ SES GETiRDi Çekmeköy Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü tarafından altıncısı düzenlenen okul günlüğü projesinde, dereceye girenler ödüllerini aldılar. Turgut Özal Kültür Merkezi’nde düzenlenen ödül töreninde dereceye girenlere ödüllerini, Çekmeköy Kaymakamı Cemal Hüsnü Kansız, Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, İlçe Milli Eğitim Müdürü Ahmet Aktaş verdi. Çekmeköy’deki tüm ilkokulların üçüncü sınıflarına dağıtılan okul günlüklerine, gün boyu yaşadıklarını yazan öğrencilerden, okullarında ilk beşe girmeye hak kazananlara lük tutan öğrencilerden; birinciye diz üstü bilgisayar, ikinciye tablet, üçüncüye fotoğraf makinesi, dördüncüye kol saati ve beşinciye taşınabilir müzik çalar hediye edildi. ödül verildi. Okul yönetimleri tarafından kurulan jürilerin belirlediği en güzel gün- Çekmeköy2023 -9 YAZI DİZİSİ TÜRKİYE’Yİ GEZİYORUZ… 10 - Çekmeköy2023 YAZI DİZİSİ T ürkiye’nin Kafkasya’ya açılan kapısı olmasının yanı sıra, pek çok etnik kökeni bünyesinde barındırarak bir kültür mozaiği oluşturan ve tarihimizin tanığı olmuş Kars’tayız. Atalarımızın, Türkiye sınırlarında ilk yerleştiği bölge olarak bilinen Kars’a ilk gelişin, M.Ö 1300’lü yıllarda olduğu günümüze kadar muhafaza edilmiş olan kalıntılardan anlaşılmaktadır. İpek Yolu dâhil eski ticaret yollarının kavşağında bulunan Kars; Urartu, İskit, Kimmer, Pers, Roma, Arsaklı, Sasani, Emevi Abbasi, Bizans, Bagratlı, Selçuklu, Saltuklu, Moğol, Gürcü, Karakoyunlu, Akkoyunlu, Osmanlı ve Ruslar bu kadim şehirde siyasi egemenlik kurma isteğinin haklı gerekçesini oluşturmuş belli ki. Kanuni Sultan Süleyman’ın 1534 yılında gerçekleşen seferi sırasında Osmanlı topraklarına katılmış, 19. yüzyıl sonları ile 20. yüzyılın ilk çeyreği arasında sırasıyla Rus, Ermeni ve İngiliz işgallerine uğramış, son olarak 13 Ekim 1921 tarihinde imzalanan Kars Antlaşması ile Türkiye sınırlarına dahil edilen bu güzel şehir; tari- hi eserleri, kendine özgü mimarisi, coğrafi yapısı ve iklimiyle insanı kendine hayran bırakıyor. Hazırsanız tekrar tekrar gezip görmek isteyeceğiniz bu muhteşem ilimizde gezimiz başlıyor. Kars İsmi Nereden Geliyor? Kars adının nereden geldiği konusunda birçok rivayet vardır. En kuvvetli ihtimal Kars isminin,M.Ö. 130-127 tarihleri arasında Kafkas dağlarının kuzeyinden gelen Bulgar Türklerinin, Velentur boyundan geldiğidir. Aynı zamanda Kars adının, Gürcüce dilinde kapı kenti anlamına gelen Kariskalaki kelimesinden aldığı da söylenmektedir. Kars’a Has Güzellikler Kuyucuk Kuş Cenneti Kuyucuk Kuş Cenneti 182 kuş çeşidi ile dünyanın her yerinden ziyaretçi ağırlamaktadır. Akyaka ilçesinde bir doğal güzellik ve görsel şölen yaşatan kuşlar görenleri kendilerine hayran bırakıyor. Hem göl manzarasına sahip hem de eşsiz ve ender kuşların yaşam alanı olan Kuyucuk Türkiye’de kesinlikle görülmesi gereken yer- lerden biri. Türkiye’nin değerleri arasına giren bu nadide yer, akarsu ve göllerin bilinçsiz kullanımı sebebiyle birçok tehlike atlatmış durumda. Kuyucuk kuş gölü ve kuş cennetiyle birlikte ülkemizin diğer doğal güzelliklerini yaşatmak adına elimizden geleni yapmalıyız. Yapmalıyız ki gelecek nesillere ve dünyaya daha fazla zarar vermeyelim. Sarıkamış Türkiye’nin en soğuk yerlerinden biri olan Sarıkamış’ta kayak meraklıları için mükemmel bir tatil ortamı oluşturulmuş durumda. En yüksek kar kalitesi ile önemli kayak merkezlerimizden biri olan Sarıkamış kayak tesisleri, kar tutkunlarının gözbebeği durumundadır.“Kış tatili olsun ama macera olmasın” diyenlere de önerimiz var: Sarı Çam ormanlık alanlarıyla kaplı merkezde teleferik keyfi; acı su ve soğuk su çevresinde piknik yapabilirler. Ya da akşamları şöminenin başında kahve keyfi yapabilir ve kar manzarasının doyasıya tadını çıkarabilirler. Sarıkamış ilçesinin eşsiz Katherina Çekmeköy2023 - 11 YAZI DİZİSİ Köşkü de görülmeye değer. 2. Çar Nikola zamanında yapılan bu eşsiz güzellikteki yapının en önemli özelliği, Yekpare ağaçtan yapılmış olması ve çivi kullanılmadan inşa edilmiş olmasıdır. Av Köşkü ve Ana Köşk olarak iki yapıdan oluşmaktadır. Çarlık dönemine ait birçok Türk filmi burada çekilmiştir. Son Adresimiz Allahuekber Dağları. Türkiye’nin en önemli sıra dağlarından biri olup Milli Park olarak ilan edilerek korumaya alınmıştır. Aynı zamanda tarihin en önemli zamanına tanıklık etmektedir. Yıl 1914, yer Sarıkamış… 60 bin, başka bir rivayete göre ise 90 bin askerimizi şehit verdik. Allahuekber dağlarının tanıklık ettiği, Enver Paşa komutasındaki 1. Dünya Savaşında yapılan Sarıkamış Harekatının acıları ve şehitleri asla unutulmayacaktır. Ebu’l-Hasan Harakani Türkmenistan’dan Şam’a kadar yaşamakta olan birinin “eline diken batsa acısı benim acımdır” sözüyle bilinen ve Anadolu’ya gelen ilk evliyalardandır. Selçuklulardan önce Anadolu’daki Oğuz beylerinin yapmış olduğu savaşlarda şehit düşen Hasan Harakani’ye ait türbenin çevresinde 21 adet mezar bulunmaktadır. Türbe dikdörtgen planlı olup üzeri kubbe ile örtülü ve kubbesi dıştan çinilerle kaplıdır. Zi- 12 - Çekmeköy2023 yaretçilerinin huzur bulduğu bu yapı, Kars’ın mutlaka görülmesi gereken yerlerindendir. KARS KALESİ Öyle sanıyoruz ki Kars’ı gezmeye Kaleden başlayacaksınız. Şehri Kaleden kuş bakışı seyredecek ve gördüğünüz manzara karşısında adeta mest olacaksınız. Biz de öyle yapıyoruz. Kars Kalesi 1153 yılında Saltuklu Sultanı Melik İzzeddin tarafından yaptırılmış. Tarihin akışı içinde saldırıya uğramış, yıkılmış, onarılmış, genişletilmiş ve gelmiş bugüne… Şimdi dış kaleden neredeyse iz kalmamış. Ama iç kale orijinalliğini yitirmesine rağmen tüm görkemi ile ayakta. Kesme bazalt taştan yapılmış kalenin dört kapısı var. Kalenin sunduğu manzara beklentimizi fazlasıyla karşılıyor: Eteklerinde Eski Kars, biraz ileride Taht Düzü denilen yerde Rusların inşa ettiği modern Kars, daha da ilerisi alabildiğine uzanan yeşil ağırlıklı rengârenk plato. Hemen aşağıda kalenin üstüne kurulduğu tepenin bir bölümünü çevreleyerek akan, kavak ağaçlarının eşlik ettiği narin Kars Çayı ve üzerindeki üç gözlü Taş Köprü. Etrafında eski Osmanlı evleri ve hamamların kubbeleri. Camuşlu Kaya Yazıtları İnsanlık tarihinin 10 bin yıl öncesine dayanan Camuslu Kaya Yazıtları görenleri adeta büyülüyor o zamanın insanının nasıl yaşadığına, nasıl avlandığına, hayatını nasıl sürdürdüğüne dair bilgiler veriyor. Resimlerde en dikkat çekici olanları insan, geyik, yaban keçisi ve eşek figürleriyle adeta insanın nefesini kesiyor. Dünyanın en güzel doğal portresinin bulunduğu Camuslu Kaya Yazıtları yerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgisini çekiyor. Eğer sizin de yolunuz Kars’a düşerse Camuşlu köyündeki kültürel zenginliklerimizden kaya yazıtlarının o büyüleyici atmosferinde binlerce yıl öncesini görebilirsiniz. Ani Antik Kenti Bu topraklar, 24 farklı uygarlığa ev sahipliği yapmış. Girişi çift kaleli olan bu kent adını, İran, Eti ve Roma tanrılarından aldığı söyleniyor. Ani, Hristiyan Ermeni inancına göre kutsal sayılıyor. Şehir; Kale, Şehristan ve Rabat olarak üç bölüme ayrılıyor. Kendine hayran bırakan bu muhteşem kentte her türlü inanca göre inşa edilmiş yapılar mevcut, Cami, Kilise, Katedral gibi farklı inançlara ait birçok ibadet yeri bulunmaktadır. Bu nedenle buraya Mabetler Kenti de denilmektedir. YAZI DİZİSİ Çıldır Gölü Çıldır Gölü, Doğu Anadolu Bölgesi’nin en büyük tatlı su ve en büyük ikinci gölüdür. Yılın dört mevsiminde yapılabilen balıkçılık yöre halkı için önemli bir ekonomik gelir kaynağıdır. Yerli ve yabancı ziyaretçilerinin kışları atlı kızaklarla yapılan yarışları izleme imkanı bulunduğu ve bu kızaklardan birine binip buz tutmuş gölün üzerinde gezinti yapmaları ayrı bir zevk olsa gerek. Özellikle bahar aylarında gölün buzları erirken sergilediği o muhteşem manzara yöre halkının söylediği ve yakıştırdığı gibi isminin hakkını verircesine ağlıyor. “Ağlayan Göl” her mevsim doğayla iç içe huzurlu ve keyifli zaman geçirmek istiyorsanız adresiniz belli. Çıldır Göl’ü, siz ziyaretçilerini bekliyor. Kars’ın Lezzetleri Doğu Anadolu’da adettir, gelen misafir tok bile olsa ikram yapılmadan bırakılmaz. Misafir mükellef sofralarla karşılanır, çeşit çeşit yemekler hazırlanır. Gözünüzü alamadığınız yemekleri afiyetle yerken tatlıya yer ayırmayı unutmayın. Kars’ın mutfak kültürünün vaz geçilmezleri unlu mamuller, baklagiller ile hayvansal ürünlere dayalı yiyecek ve yemekler oluşturmaktadır. Bu yemekler genel olarak: helva, hörbe, Kars böreği, hangel, kete, patatesli veya yeşil mercimekli bulgur pilavı, erişte pilavı, haşıl, ekşili et, feselli, tencerede şiş kebap, yaprak mantı, tandırda kaz çekmesi, kesme çorba, hasuda, kuymak, katmer, erişte aşı, mezik olarak isimlendirilmektedir. Hayvancılığa dayalı süt ürünlerinden peynir yapımı ve arıcılık yöre halkının en önemli geçim kaynağını oluşturmaktadır. Kaz Yemeği Malzemeler: Yarım parça kurutulmuş kaz eti, 2 litre Su Ön Hazırlık: Kaz üzerinde bulunan telek artıkları temizlenir ve kuyruk üzerinde bulunan yağ keseciği kesilip atılır. Ardından bir bütün kaz uzunlamasına ortadan ikiye parçalanır. Parçalardan biri “kanat ve but olarak” tekrar ikiye parçalanır ve bir güzel yıkanır. Diğer kalan parça olduğu gibi dolaba kaldırılır. Kurutulmuş Kaz Eti Tuzunun Giderilmesi: Tencere içerisine 2 litre su konulur ve kaynatılır. Kaynayan su içerisine kaz parçaları ilave edilir ve parçalar 2 dakika su içerisinde tutulur. Ardından kaz eti tencereden alınır ve yıkanır.Tenceredeki su kullanılmaz. Tencere içerisine kaz eti, 2 litre su konulur ve normal ısıda kaynatılır. Tencere kaynamaya başladıktan sonra tencerenin kapağı kapatılır. Ocak ısısı düşük ısı konumuna getirilir. Kaz eti 2,5 saat süre ile tencerede haşlandıktan sonra ocaktan alınır. Not: Haşlama suyuna tuz ilave edilmez. Zira etin bünyesinde bulunan tuz, eti tatlandırmak için yeterlidir. Kolay Gelsin… Çekmeköy2023 - 13 YAZI DİZİSİ Kars Hatırası Kars’a geldiğinizde kendinize ve sevdiklerinize alacağınız hediyelerin başında Kars kaşarı, gravyeri ve Kars balı geliyor. Eğer kalıcı hatıra istiyorsanız yöresel motiflerle süslenmiş Kars kilimleri ve halılarından zevkinize göre seçip alabilirsiniz. Yöresel gümüş kemerler, başlıklar ve çeşitli gümüş takılar Kars’ın özgün hediyelik eşyalarıdır. Semt pazarındaki tezgâhlarda taze sebze ve meyve, kurutulmuş ya da taze otlar ve kışlık salça, reçel, erişte gibi ürünler satın alabilirsiniz. Notunuzu Almayı Unutmayın Bu güzel şehre gittiğinizde tarihi geçmişini öğrenmeden, kaleye çıkıp şehri kaleden izlemeden, Havariler kilisesini, Taş köprüyü, Osmanlı dönemi hamamlarını ve Beylerbeyi Sarayını görmeden; Kaleiçi mahallesinde bulunan Evliya Camii’ni, Yusuf Paşa mahallesinde bulunan Yusuf Paşa Camii’ni, Ortakapı mahallesinde Fethiye Camii’ni görmeden; Kars Müzesini gezmeden, Kars merkez Anı ören yerindeki Büyük katedrali, Tigran Honents (Resimli) kiliseyi, Abukhamrents (Polatoğlu) kilisesini, Aziz Prkich kilisesini, Selçuklu Kervan Sarayını, Küçük hamamı, Anadolu’daki ilk Türk camii Ebu’l-Menucehr Camii’ni, Genç Kızlar Kilisesini, Bakireler Manastırını, Soğanlı yaylasını ve Topkaya’yı görmeden; yöresel mutfak kültürünün göz bebeği olan tandırda kaz asması ve tandırda kazın yağıyla demlenen erişte pilavını yemeden; Kars’ın “Hoş gelişler 14 - Çekmeköy2023 ola Mustafa Kemal Paşa” Şeyh Şamil” vb. yöresel oyunlarını görmeden; ayrıca Karslı halk ozanlarının atışmalarını izlemeden, saatlerce süren hikâyelerini dinlemeden; Kars’tan ayrılırken sevdiklerinize Peynir (kaşar, gravyer, çeçil), tereyağı ve kara kovan balı almadan DÖNMEYİN… Bir Şiir… İster Benden Sevdiğim yar bana göndermiş name Rüzgar dokunmamış dal ister benden Bir lezzet olmasın onun tadında Hiç arı görmemiş bal ister benden Ne bir çiçeğim var, ne de bir bağım Ne bir sedirim var, ne de konağım Ne bir yuvam vardır, ne de otağım Al kuşam içinden şal ister benden Kaşları kemandır, kirpiği oktur Feleğe karşılık oyunum yoktur Bir kuzu bulamam koyunum yoktur Yine de bir sürü mal ister benden Ben bu gidişilen nereye varam Derman bulabilmem, yaramı saram Ne bir çölüm vardır, ne de bir sahram Yine yüce dağdan yol ister benden Bu fani dünyada çoktur zararım Ne bir kazancım var, ne de bir karım Ne bir ağacım var, ne de yaprağım Yazın kışın solmaz gül ister benden Çobanoğlu’yum ben iz bulabilmem Kışın çok ararım yaz bulabilmem İnsanlarda doğru söz bulabilmem Yalan söylemeyen dil ister benden Murat Çobanoğlu Bir FIKRA… Başka Kimse Yok Mu? Karslı asker, çavuş olmak için imtihana girer. Komutan sorar: Oğlum düşman sağdan geldi, ne yaparsın? - Ateş açarım kumandanım. Soldan geldi ne yaparsın ? - Ateş açarım kumandanım. Arkadan geldi ne yaparsın ? - Ateş açarım kumandanım. Peki yukarıdan hava taarruzu geliyor, ne yaparsın? - Kumandanım orada mennen başka bir Ümmet-i Muhammet yok mu? Karslı Ünlülerimiz - Peker Açıkalın - Recep Ergül - Reis Çelik - Sinan Çetin - Sönmez Atasoy - Servet Çetin - Talat Bulut - Tamer Karadağlı - Tarık Akan - Tuğba Ekinci - Uğur Yücel - Yavuz Bingöl - Zafer Algöz - Atilla Cengiz - Aydemir Akbaş - Azer Bülbül - Başak Sayan - Bedirhan Gökçe - Beyhan Saral - Çağla Şikel - Ceren Hindistan - Hülya Avşar - Kubilay Penbeklioğlu - Muhlis Asan - Murat Çobanoğlu HABERLER MİNİKLERİN KARNE SEVİNCİ… 2014-2015 eğitim-öğretim yılının son ders zili çalarken, Çekmeköy Kaymakamı Cemal Hüsnü Kansız, Çekmeköy Belediye Başkan Yardımcısı Şahmettin Yüksel ve İlçe Milli Eğitim Müdürü Ahmet Aktaş, Öğretmen Semiha Yıldırım İlkokulu’ndaki öğrencilerin karne sevincini paylaştı. Okulda öğrenciler, öğretmenler ve velilerin de hazır bulunduğu bir tören düzenlenirken, miniklerin gösterileri renkli görüntülere sahne oldu. 14 Eylül’de Ders Başı Gelecek eğitim-öğretim yılının ilk zili 14 Eylül Pazartesi çalacak. Okulöncesi, ilkokul birinci sınıf, ortaokul ve imam hatip ortaokullarının 5’inci sınıflarındaki öğrenciler uyum programına, 7-11 Eylül’de katılacak. Birinci dönemin 22 Ocak’ta sona ermesiyle öğrenciler, 25 Ocak-5 Şubat’ta yarıyıl tatiline girecek. İkinci dönem ise 8 Şubat 2016 Pazartesi günü başlayacak ve 10 Haziran 2016 Cuma günü sona erecek. Çekmeköy2023 - 15 YAZI DİZİSİ AİLEMİZİN ÇINARLARI 5 BEN HALA AĞLARIM.. Daha başka tür aşklar; geniş sevdalar için Açıldı nefesim, fikrim, canevim. Hayatta ben en çok babamı sevdim. Ş evket Amca Çekmeköy’ün tanınan ve çok sevilen esnaflarından biridir. Oğullarıyla birlikte işlettiği restoranında misafiri eksik olmayan Şevket Amca’nın güler yüzü ve babasından miras edindiği vakarlı duruşu, adeta bir davet gibidir her misafirine.. Henüz çocuk yaşta iken kaybettiği babasının acısı yüreğine işlese de, onun sevgisi eğitmiş bu küçük çocuğu ve hayata karşı güçlü kılmış.. Babasının vefat ettiği vakitler hala boğazında bir düğümdür: “Ben babamı çok seven bi insanım. Benim kadar babasını seven acaba bi insan daha var mıdır bilemem. Annemi o kadar sevmezdim. Anne sevilmez mi? Severdim ama.. Baba dedin mi, ben hala ağlarım. 13 yaşında babamı kaybettim... İnanın ben babama tam 4 yıl ağladım. Çocuk olduğum halde.” Şevket Amca, babasının nasıl bir insan olduğunu o öldükten sonra aileye göz kulak olan arkadaşları vasıtasıyla daha iyi anlar. Ondan kalan en önemli yadigârlardan biri de, Adnan Menderes ile ilgilidir.Şevket Amca’nın Menderes dönemine ilişkin anıları çok sınırlıdır. Bu yüzden bir kişi ve yönetici olarak Menderes ile bağı tamamen babasının Menderes sevgisi ve ona ettiği dualar üzerinden hacimlenir: “Babam tabi ki bizi çok severdi. Menderes’i çok severdi. Menderes derdi başka bir şey demezdi. Ben Kuran’ı ahırda, tarlada, ormanlarda öğrendim diye ağlardı. (…) Menderes öldüğü zaman çok ağladı, şunu dedi, Allah rahmet eylesin. Keşke evlatlarımdan biri ölseydi bu milletiçin, Menderes idam edilmeseydi.” Şevket Amca’nın Menderes’e duyduğu derin saygı ve hürmet ise şimdi oğulları16 - Çekmeköy2023 Can Yücel na anlatımlarında ses bulur. Babasının ölümüyle zor bir çocukluk dönemi geçiren Şevket Amca, okuyamamış. Ancak okumak hep içinde bir ukde olarak kalmış. Okuma sevgisini anlatırken gözleri dolan Şevket Amca, şimdilerde çocuklarına, torunlarına ve her gördüğü gence okumasını salık vermekte, gençlerin okuması için elinden geleni yapmaktadır. İstanbul’a geldikten sonra açık öğretime başvurarak okuyan Şevket amca, diplomasını alarak okumaya ilişkin ukdesini bir nebze de olsa teselli etmiştir. Babasının yokluğunu hissettirmemek için çırpınan Şevket Amca, daha çocuk yaşta büyük bir sorumluluğun altına girmiştir. Evin geçimini sağlamak için fındıkçılıktan mısır yetiştiriciliğine kadar her şeyi yapmış, tarlada bağda bahçede annesiyle birlikte çalışmıştır. Bir ara köylerinde değirmen bile işletmiş olan Şevket amca, bu zor yıllarda babasının arkadaşlarının onlara kol kanat gerdiklerini ve böylece babasının gölgesini sürekli üzerlerinde hissettiğini anlatır. Varlıklı bir ailenin kızına sevdalanan Şevket Amca, kendi deyimiyle ‘Karadeniz heyheylerinin’ başında olduğu bir dönemde sevdalandığı kızı kaçırır. Uzun süren kaçıştan sonra kayınpederinin gönlünü alan Şevket Amca ve eşi, neredeyse 2 yıl sonra ancak evlenebilirler. Zengin bir ailenin kızı olmasına rağmen, yokluk ve sıkıntıyı sükunet ve sabırla karşılayan eşini, dua ve muhabbetle anıyor Şevket Amca: “ Yumruk kadar çocuk, 40 kiloluk bi kadın. İnanın yani 40-50 kilo anca var. Köyde mecbur, iş bilmez, inek bilmez, tarla bilmez, bişey bilmez. Şehirde doğmuş, şehirde büyümüş. Allah razı olsun, eşimden çok memnunum.” Ordu’dan Çekmeköy’e gelen Şevket Amca Sultançiftliği’ne yerleşmiş. İstanbul’a ilk geldiğinde kentin farklı semtlerini gezen Şevket Amca’nın burayı tercih etmesinin sebebi, öve öve bitiremediği ve yıllardır kopamadığı Taşdelen sularıymış. Farklı farklı suların bulunduğu Taşdelen, Şevket Amca’ya memleketinin yeşilini ve suyunu aratmayan, ona memleketinin havasını yaşatan bir yerleşim yeri olmuş. Günümüzde Çekmeköy’de ikamet eden yoğun bir Ordulu nüfus mevcuttur. Şevket Amca’ya göre Ordu’dan gelip Çekmeköy’e yerleşen çoğu kişinin bölgeyi tercih sebebi, bölgenin su kaynaklarıdır: “Bizim Gürcü milleti suyu çok sever. Ben buraya da suyun yüzünden geldim.İstanbul’a ilk geldiğimde, 69’da buraları gezdik kayınpederle. Nasıl su akıyo biliyo musun, her bi tane çeşmenin yanından böyle sular akıyo (bileğini gösteriyor). Birisinde şeker suyu yazıyor, birisinde Taşdelen yazıyor… Hangisini içtiysem gerçekten mükemmel bir su. Ben İstanbul’a gelirsem buraya yerleşcem dedim. Allah nasip etti, İstanbul’a geldim, buraya yerleştim. Buranın bizim memleketten farkı yok o zaman.” İstanbul’a geldikten sonra en mutlu günlerini Taşdelen’de geçiren Şevket Amca’nın çocukları da Taşdelen müdavimlerinden. Kendilerine burada iş kuran aile, yeşilin ve mavinin harmanlandığı bu bölge de yaşamayı bir ayrıcalık olarak görmektedirler. YAZI DİZİSİ Şevket Elgin/Ekşioğlu Mahallesi Çekmeköy2023 - 17 EKONOMİ İSTİKRAR MI KRİZ Mİ? H Mehmet DUMAN Kentleşme ve Çevre Sorunları Uzmanı aziran seçimlerini geride bıraktığımız şu günlerde “koalisyon mu tek partili hükümetmi” olacağı tartışmalarının nereye varacağını ve ne getirip ne götüreceğini bekleyip göreceğiz elbet… Ancak bu tartışmaların ekonomiye yansımalarının neler olabileceği, hiç şüphesiz üzerinde önemle durulması gereken bir konudur. KOALİSYON İSTİKRASIZLIK MIDIR? Sosyal, siyasal ve ekonomik istikrarsızlıklar koalisyon zamanlarında mı yoksa tek parti iktidarı döneminde mi ön plana çıkmaktadır. Biz bu konuya objektif yaklaşarak, her iki tarafın da düşünceleri doğrultusunda ele almayı doğru buluyoruz. Bu sebeple fazla yoruma girmeden her iki tarafın savunucuları bu konuda neler demişler, hep beraber bakalım. Tek Parti İktidarını Savunanlara Göre: Tek parti iktidarı düşüncesinin doğru18 - Çekmeköy2023 luğunu savunanlara göre siyasi, sosyal ve ekonomik hamleler, hemen her zaman tek parti iktidarları dönemlerinde yaşanmıştır. Örneğin Anavatan Partisi zamanında 1985 yılında alınmış olan “kimilerine göre” ekonomik devrim niteliğinde olan kararların, koalisyon hükümetlerinde alınması çok daha zordur. Genellikle koalisyon hükümetleri, uzun süreli ve ülke sorunlarını çözmek için değil, kısa süreli ve tıkanmaya yüz tutmuş siyasi krizlere çözüm amacıyla başvurulan geçici çözümler olarak kurulmaktadır. Bu sebeple de bu tür hükümetlerden uzun süreli siyasi ve sosyal problemlerin çözümünü beklemek de hayalcilik olacaktır. Nitekim Haziran 1997-Ocak 1999 tarihleri arsında görev yapan 55. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti (AnasolD’de), erken seçime gitmek zorunda kalmışlardır. Hatırlanacak olursa Ülkemizin IMF politikalarına mahkum edildiği, birçok işyerinin kapandığı, yazar kasaların z raporu yerine Başbakanlık bahçesinde tarih yazdığı, işsizlik oranlarının arttığı EKONOMİ ve enflasyonun zirveye tırmandığı, tek gecelik faiz oranlarının tavan yaptığı, fakirin daha fakir, zenginin bir gecede olduğundan daha zengin olduğu dönemler koalisyon hükümetleri ile birlikte gelen istikrarsızlık zamanlarına denk gelir. Bu sebeple piyasalar da tek parti hükümetinin iktidarını öngörmüşlerdir her zaman. 90’lı yılları siyasi ve ekonomik yönden hayli zorlu ve sıkıntılı geçiren ülkemizin kaderi, 2001’in başında yaşanan, (zincirleme bir şekilde faiz ve bankacılık patlamalarıyla dolu olan bu dönem) tarihinin en büyük ekonomik krizinden sonra alınan tedbirler ve özellikle 2002 Kasım seçiminin meydana getirdiği siyasi ve ekonomik istikrar sayesinde olumlu yönde hızla değişmeye başladı. Ayrıca bu seçimle beraber daha önce çözülmesi oldukça zor sorunlar da birer birer çözülmeye başlandı. 1977-2002 yılları arasında ortalama % 70 civarında seyreden enflasyon oranı, 2003 yılından itibaren hızla küçülerek kısa zamanda tek haneli rakamlara düştü. Yine 90’lı yıllarda % 200’lere kadar çıkan faiz oranlarını, 2009’dan itibaren tek haneli rakamlara geriletmeyi başaran da tek parti iktidarıdır. Hatta bir zamanlar % 50’ye kadar tırmanan reel faizlerin, yine böyle bir iktidar döneminde eksiye bile döndüğüne şahit olunmuştur. Koalisyonu Savunanlara Göre: Diğer yandan koalisyonların istikrara katkısı olduğunu düşünenler de yok değil. Buna göre, toplumda yaşanması muhtemel gerilimleri temsil yoluyla azaltma ihtimalleri bulunduğu için istikrarın yeniden tesis edilmesine ve hatta siyasi- sosyal ve ekonomik krizlerden bu sayede çıkılabildiğini de savunmaktadırlar. Bu görüşü savunanlara göre, 19621964 koalisyon iktidarı döneminde elde edilen yıllık ortalama %6,7 oranındaki büyüme oranı bir başarıdır ve bu büyüme oranına tek parti dönemlerinin hiç birinde ulaşılamamıştır. Aynı zamanda ithal ikameci dönem olarak nitelendirilen 1971-1977 dönemlerinde kurulan koalisyon hükümetleri döneminde GSYH yıllık oranının %6,1 oranında büyüdüğünü örnek olarak önümüze koymaktadırlar. Son olarak en yakın tarihimizin son koalisyon örneklerini de ele alırlar. Buna göre 1992-2002 koalisyon hükümetleri dönemlerinde gerçekleşen yıllık ortalama %3,4 oranındaki büyüme oranının tüm gelir gruplarına göre daha düşük kalmasının en temel nedeni, 2001 krizi ve 1999 yılında yaşanan depremdir. Bu sebeple özellikle 2000/2001 krizini koalisyon hükümetine bağlamanın hiç bir maddi temeli de bulunmamakta, talihsizlik olarak değerlendirilmektedir. Koalisyonun istikrarsızlığa sebebiyet vermediğini, ekonomik büyümenin tamamen uygulanan iktisat politikalarına bağlı olduğunu da söylerler. Bu sebeple ekonomik büyüme ile iktidar biçimleri arasında kesin bir bağlantı kurmanın güçlüğü üzerinde yoğunlaşırlar. Yani bazı koalisyon hükümetleri döneminde sağlanan büyüme oranları tek parti hükümeti dönemlerinden daha yüksek gerçekleşebileceği gibi tersi de söz konusu olabilir. Bu bağlamda büyüme oranı üzerinde tek parti iktidarının sağladığı iddia edilen istikrar ya da koalisyonların neden olduğu iddia edilen istikrarsızlıktan ziyade önemli olan uygulanan iktisat politikalarının etkisidir. Özetlersek… Özetlersek, koalisyon hükümetlerinin daha az başarılı olduğu, istikrarsızlığa sebebiyet verdiği; buna karşılık tek parti iktidarının daha çok başarılı ve istikrarı getiren iktidarlar olduğunu söylemek ciddi akademik çalışmaları gerektiren hususlardandır. Realite gereği, siyasi, sosyal ve ekonomik hamleler, rahatlıkla tek parti iktidarı dönemlerinde yaşanıyor olsa da, değişik toplumsal sınıf ve tabakaları temsil ettikleri ölçüde koalisyonların da, demokrasinin gelişmesine katkıda bulunabilecekleri göz ardı edilmemelidir. Bugün ekonomide halledilmesi gereken hususlar yok mudur? Elbette bulunmaktadır. Bu sebeple ister tek parti hükümeti olsun isterse koalisyon hükümeti olsun, iktidarın öncelikle çözmesi, sonuçlandırması gereken hususlara dikkat ve hakkaniyet ölçüsünde eğilmesi gerekmektedir. Son bir not olarak, ister koalisyon ister tek parti hükümetleri olsun, gelir dağılımında adalet sağlandığı vakit, bu cennet vatan ülkemiz altın çağını işte o zaman yaşayacaktır… Çekmeköy2023 - 19 KÖŞE YAZISI FUTBOL SAVAŞLARI Cahit EROĞUL ‘FUTBOL ASLA SADECE FUTBOL DEĞİLDİR’ 2 Türkiye Gazetesi İstihbarat Şefi TRİBÜNDE BİR SAVAŞ SUÇLUSU ‘Barış Maçı’ sloganıyla oynan maçta tribünlerde yaşanan olaylar maça damga vurdu. Eski Yugoslavya topraklarında 1990’lı yılların başından itibaren yaşanan savaşlar, parçalanan Yugoslavya’dan ayrılarak bağımsız olan ülkeler arasında yaklaşık 10 yıl boyunca hiçbir spor müsabakası oynanmamasına neden oldu. Savaşların ardından ‘yüksek riskli’ ilk maç, bugünkü Sırbistan ve Karadağ’dan oluşan Yugoslavya Federal Cumhuriyeti ile Hırvatistan arasında 18 Ağustos 1999 tarihinde Belgrad’daki ‘Maracana’ Stadı’nda oynandı. Maçın başında Hırvatistan milli marşının okunması, tribünleri dolduran binlerce Sırp taraftar tarafından ıslıkla protesto edilirken, futbolcular ve teknik heyet maç boyunca birçok kez hakarete uğradı. 1990 yılındaki olaylı maçın başkahramanı Boban’ın Hırvatistan forması giydiği maçta büyük çaplı bir olay yaşanmadı. Savaş suçundan Lahey’de yargılanması devam eden eski Sırp general Ratko Mladiç’in de izlediği maç, golsüz berabere sona ermişti. Maçın rövanşı ise benzer bir atmosferde Zagreb’de oynandı. Maksimir Stadı’nı dolduran 40 bin taraftar, maç boyunca Sırp oyunculara hakaret etmişti. Büyük çaplı olayların yaşanmadığı bu maç, 2-2 berabere tamamlanmış ve Yugoslavya Federal Cumhuriyeti 2000 Avrupa Futbol Şampiyonası’na katılma hakkı elde etmişti. ‘BARIŞ’ MAÇINDA KAN AKTI Bosna Hersek, savaşın ardından Yugoslavya Federal Cumhuriyeti ile ilk maçını 21 Ağustos 2002’de oynadı. 20 - Çekmeköy2023 Saraybosna’daki Koşevo Stadı’nda oynanan karşılaşma, yüzbinin üzerinde insanın hayatını kaybettiği savaşın ve 1995 yılında Srebrenitsa’da soykırımın yaşanmasının ardından ilk kez iki tarafı karşı karşıya getirmesi dolayısıyla önemliydi. Karşılaşma, ‘Barış Maçı’ sloganıyla oynansa da tribünlerde yaşanan olaylar maça damga vurdu. Bosna Hersek, 2006 Dünya Kupası Elemelerinde yeniden Sırbistan-Karadağ karşı karşıya geldi. Saraybosna’daki mücadele 9 Ekim’de Koşevo Stadı’nda oynandı. Saraybosna’daki maçın rövanşı ise 12 Ekim 2005’te Belgrad’da oynandı. Bu karşılaşma da olaylar çıktı. Sırbistan-Karadağ maçtan 1-0 galip ayrılmıştı. Balkanlar’da futbolun sadece futbol olmadığının bir diğer kanıtı ise UEFA Kupası elemeleri kapsamında 2007 yılında Bosna Hersek’in Zirinski ve Sırbistan’ın Partizan takımları arasında oynanan olaylı maçtı. İki takım taraftarları ve güvenlik güçleri arasında yaşanan arbedede onlarca insan yaralanmıştı. Zirinski-Partizan maçından sadece bir ay sonra, dünya kamuoyu başları kanlar içinde taraftarları Saraybosna sokaklarında yeniden gördü. Bosna Hersek ile Hırvatistan arasında Koşevo Stadı’nda oynanan ‘dostluk’ maçı, büyük saha olaylarına sahne oldu. Maç öncesinde iki taraftar grubu arasında sokaklarda başlayan kavgalar, maçın başlamasıyla tribünlere sıçradı. Maç boyunca, Hırvat taraftarlar ile polis arasında sık sık arbede yaşandı. SIRP-ARNAVUT KAVGASI 2016 Avrupa Şampiyonası elemelerindeki KÖŞE YAZISI Sırbistan-Arnavutluk maçında yaşanan olaylar da, Balkanlarda son derece popüler olan futbolun aslında sadece bir spor dalı olmadığını gözler önüne seriyor. Kosova başta olmak üzere birçok konuda anlaşmazlık yaşayan Sırbistan ve Arnavutluk’un A milli futbol takımları arasındaki Euro 2016 eleme maçı, çıkan olaylar nedeniyle yarıda kaldı. Futbolcuların sahada tekme tokat kavga ettiği olaylarda onlarca kişi gözaltına alındı. Belgrad, Tiran ve Priştine’de binlerce kişi gösteri yaptı. UEFA’nın ‘en kritik maç’ ilan ettiği Sırbistan-Arnavutluk karşılaşması, saha içinde çıkan olaylar nedeniyle tatil edildi. Maçın 42. dakikasında stat dışından saha içine yollanan gökyüzü kamerasına asılı (drone) Arnavutluk bayrağı saha içini ve tribünleri karıştırdı. Maç oynandığı sırada stadyum üzerinde dalgalanan ve sahanın içine kadar giren bayrağın, Sırp futbolcu Stefan Mitrovic tarafından yakalanıp indirilmesine Arnavut Milli Takımı futbolcuları müdahale etti. Çıkan olaylarda 2 futbolcu yaralandı. Bu sırada tribündeki Sırp taraftarlar Arnavutluk ve NATO bayrakları yaktı. Arnavut futbolcular tribünden atlayan Sırp taraftarlarla saha içinde kavga etti. Maçın tatil edilmesinin ardından Belgrad sokaklarına dökülen Sırp taraftarlar, Arnavutluk bayrağını yakıp Kosova ve Arnavutluk aleyhine sloganlar attılar. Olayların yaşanması ardından Prizren’de binlerce Arnavut sokaklara döküldü. Prizren’in tarihi Şadırvan merkezine akın eden Arnavut taraftarlar ellerinde bayraklarla sevinç gösterisinde bulundu. Prizren’in merkezi caddelerine araçlarıyla inen binlerce Kosovalı Arnavut, yaşanan olayı kutladılar. Prizren, Koso- va’nın bağımsızlığını ilan etmesinin ardından yapılan en kalabalık kutlamayı gördü... Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, Arnavutluk Milli Takımı’yla gurur duyduğunu söylerken Teknik Direktör Giovanni De Biasi’nin ağzından “Biz savaşa mı yoksa maç oynamaya mı geldik? Anlayamadım” sözleri dökülmüştü. HAYDUTLARIN TAKIMI SPLİT Hırvatistan’ın Yugoslavya’dan ayrılış sürecinde başrolü oynayan Dinamo Zagrebli taraftarların Kızılyıldız maçı sırasında çıkan olaylardan sonra nasıl bir bağımsızlık mücadelesine öncülük ettiğini ve savaşı başlatan taraf olduğundan bahsettik. Dinamo Zagreb’le birlikte Hırvatistan’ın diğer büyük takımı Hajduk Split’i anmazsak olmaz. Kulüp, 13 Şubat 1911 tarihinde Prag şehrindeki bir barda kurulmuştur. Prag’da okudukları dönemde Slavia Prag-Sparta Prag maçını izleyip etkilenen dört Splitli genç Fabiyan Kaliterna, Lusiyan Stella, Ivan Sakiç ve Vyekoslav Ivaniseviç barda bir futbol takımı kurmaya karar verirler ve Osmanlılara karşı mücadele vermiş olan “Hırvat haydutları” demek olan “Hajduk” adını benimserler. HNK HajdukSplit; Dinamo Zagreb’in ‘ezeli rakibi’ ve onlarla beraber Hırvat futbolunun en başarılı ve en ünlü iki futbol kulübünden biridir. Daha önceleri aynı safta yer alan bu iki kulüp 90’lı yılların ortalarına kadar Partizan ve Kızılyıldız gibi iki Belgrad takımına karşı aynı rekabet duygularını beslerler ve birlikte hareket ederlerdi. Fakat Yugoslavya’nın dağılıp Hırvatistan’ın egemenliğini kazanmasın ardından iki kulüp karşılaşmaları büyük hasarlı rekabetlere dönüştü. Bunda Zagreb’in başkent ilan edilip para, güç ve iş imkânının bu şehre kaymasının ve Split halkının buna isyanının rolü fazlaydı. Yugoslavya zamanında Kızılyıldız, Partizan ve Sarajevo gibi takımlarla rekabete giren bu iki ekipten HajdukSplit 7 kere, Dinamo Zagreb ise 4 kere şampiyon olabilmiştir. Hırvatistan’ın bağımsızlığını ilan etmesine kadar HajdukSplit, hem Avrupa’da hem de ülkede Dinamo’ya göre daha başarılı olur. Fakat Hırvatistan döneminin ardından dengeler Dinamo Zagreb’e doğru kaymıştır. Hırvatistan’ın bağımsızlık mücadelesi verdiği günlerde Sırplara karşı savaşan Hajduklu taraftarlar için de yıllar sonra Poljud Stadı’nın girişine bir anıt dikilir. Dinamo Zagreb ve HajdukSplit maçlarını farklı kılan ve dünyanın sayılı rekabetleri arasına sokan iki taraftar grubu. Zagreb’in Bad Blue Boys ve Split’inTorcida grupları... Her iki kentte de maç esnasında hayat duruyor. Sokaklar mavi ana temalı renklerle donanıyor. Ülkenin en büyük iki kulübü arasında transferler genelde Split’ten Zagreb’e doğru gelişiyor. Çünkü Zagreb başkenttir, paranın, eğlencenin, imkânın merkezidir. Fakat Dinamo Zagreb’in alt yapısından yetişen bir isim farklı bir şekilde Hajduk Split’e transfer olur. Bu isim de Niko Krancjar’dır. Bu transferi farklı kılan noktalardan biri de Niko’nun babası Zlatko’nun o dönem Dinamo Zagreb’in teknik direktörlüğünü yapmasıdır. Niko, takımdan ayrılıp Split’e gitme kararı alınca Dinamolu taraftarlar futbolcunun evinin önüne 200 mumdan oluşan ‘D’ harfi yaparlar ve bir pankart asarlar. Bu pankartta ise “Sen artık bizim için bir ölüsün” yazıyordur. Çekmeköy2023 - 21 KÖŞE YAZISI ANNELER-BABALAR DİKKAT… BU YAZIYI OKUMADAN TATİL PROGRAMI YAPMAYIN Muhammed EROL Vatan Ortaokulu Matematik Öğretmeni 22 - Çekmeköy2023 Özellikle son yıllarda eğitim sistemimizin öğrenciler için hedefleri yükselten bir yapılanma içinde olduğu düşünülürse; çocukların stresli akademik dönemin sonunda keyif alacakları bir yaz tatiline ihtiyaçları giderek artmaktadır. Yaz tatili kesinlikle çocuk için keyifli, eğlenceli bir zaman olmalıdır. Aynı zamanda eğitim döneminde öğrendiği yeni bilgileri bir sonraki döneme transfer edebilmesi için unutmaması gereken bir zamandır. Yaz tatili iki eğitim dönemi arasında bir köprü görevi görmelidir, çocuğun okul sürecinden kopması anlamına gelmemelidir. Yaz tatillerinde öğrenilen bilgi ve becerilerin bir kısmı tamamen unutulur, bir kısmı ise aktif olarak kullanılmadığı için gerilere itilir. Örneğin yaz tatilinden sonra öğrencinin, eğer kitap okuma alışkanlığı yoksa okuma hızı düşmektedir. Bu nedenle yaz tatillerini dinlenme ve eğlenceli zaman geçirmenin yanı sıra, okulda kazanılmış becerilerin günlük hayatta tekrarını yapabilme fırsatı olarak değerlendirmek daha önemlidir. Ancak yaz tatilini fırsat bilerek okulun adeta üçüncü dönemi haline getirmenin de doğru olmadığı, tam tersi çocuğun bireysel gelişimi için farklı deneyimlerin yaşayabileceği bir tatil planlamak olduğu unutulmamalıdır. Böylece hem çocuğun okul ortamından kopmaması hem de sadece akademik çalışmaların içinde boğulmaması sağlanabilir. Tatilde sınav baskısı olmadan yapılan çalışmalar öğrenciyi okula ısındırır. Not için değil de merakı doğrultusunda çalışmalar yapabilir. Geçmiş yılların konularını zorunlu olmadan tekrar etmek, konulara tatilde farklı bir bakış açısıyla bakmasını sağlayacaktır. Böylece tatil bittiğinde okula giderken ayaklarınız geri geri değil gönül rahatlığıyla ileriye gidecek ve her zaman dediğimiz özgüven problemini ortadan KÖŞE YAZISI hoşlandığınız aktivitelere ayırın. Sinema, tiyatro, spor etkinlikleri, ev partileri v.s. • Ders dışında ne yapmak istiyorsanız onu yapın. Mümkünse keyif aldığınız türde kitaplar okumaya çalışın. Velilere Tavsiyeler kaldırmaya yönelik ciddi bir aşama kaydetmiş olacaksınız. ‘Bütün sene okula gidip geldim, tatilde kitapların yüzüne bakmam.’ diyen öğrencilerden olmayın. 8 adımda tatilde ders çalışma • Yıl içerisinde görmüş olduğunuz dersleri değerlendirerek, kendinizi yeterli bulmadığınız ders ve konuları belirleyin. • Bu konuları tekrar edebilmek için kendinize bir çalışma programı yapın. (Günün, sizin için en verimli olacağını düşündüğünüz kısmını belirleyin) • Çalışacağınız konuları bu planın içine yerleştirin. • Tekrar çalışmanızı yaparken öncelikle varsa bilgi eksikliklerinizi gidermeye çalışın. • Sonraki aşamada çalıştığınız konuyla ilgili soru çözümlerine geçin. • Kendinizi her çalışmadan sonra denetleyin. • Günün kalan kısmını Çocuklarınızı sadece “çalış” diyerek zorlamayın. “Çalış” diyerek çocuğunuza karşı vazifelerinizi yerine getirdiğinizi düşünmeyin. Neyi, nasıl çalışmaları gerektiği konusunda onların kendi programlarını yapmalarında yardımcı olun. Kendilerini denetleme aşamasında onlara destek olun. Ayrıca dinlenebilmeleri için ortam hazırlamaya çalışın. Tatilde çocuklarımıza vereceğiniz en iyi hediye onlara göstereceğiniz ilgi ve ayırdığınız zaman olacaktır. Birlikte konsere, sinemaya, maçlara ve doğa gezilerine gidebilirsiniz. Yaz Tatili İçin Örnek Ders Çalışma Programı “Ders çalışma programı kişiye özeldir.” Her öğrencinin verimli ders çalışacağı vakit farklıdır. Örneğin bir öğrenci için verimli vakit sabah saatlerinde ise, bir başka öğrenci için gece saatleri olabilir. Program haftalık olmalıdır. Vereceğim örnekte sabah saatlerinde verimli çalışabilen öğrencinin bir günü şöyle olabilir: 09.00 – 10.00: Kahvaltı 10.00 – 10.40: Ders Zamanı 10.40 – 11.00: Dinlenme 11.00 – 11.40: Ders Zamanı 11.40 – 12.30: Öğle Yemeği SERBEST ZAMAN Alışveriş yapabilir, bir arkadaşınıza oturmaya gidebilirsiniz. Denize gidebilir. Hobilerinizle uğraşabilirsiniz. Bilgisayarda oyun oynayabilir ya da uzun süredir toplamadığınız odanızı bir gözden geçirebilirsiniz. Gezintiye çıkabilirsiniz. 18.00 – 19.00: Okuma Saati 19.00 – 20.00: Akşam Yemeği 20.00 – 22.00: Gezinti/TV/Sinema/Tiyatro/Konser/Sergi (evdeki duruma göre hangisini programlayabilirseniz o olabilir) Bu programı kendinize göre geliştirebilirsiniz. Önemli olan yaz tatilini verimli geçirmektir. Görüldüğü gibi 40’ar dakikalık 2 ders saati çalışmanın ardından gün yine size ait olacaktır. Bu zamana kadar yazılarımızda hep matematik korkusundan, kaygısından ve özgüven eksikliğinden söz ettik. Bu durumu ortadan kaldırmak için alternatif olarak bir başka çalışma yöntemi daha önermek istiyorum. Matematik sevgisi ve matematik korkusu üzerine yazılmış kitaplardan tatil sürecinde yararlanmanın faydalı olacağı şüphesizdir. Sağlıklı, huzurlu verimli bir tatil geçirmenizi dilerim. Ayrıca Ramazan Bayramınızı da en içten dileklerimle kutlarım. Çekmeköy2023 - 23 YAZI DİZİSİ MODERN ÇEKMEKÖY'ÜN TARiHi-8 BİRBİRİNE KEFİL OLAN KÖYLÜLER 24 - Çekmeköy2023 YAZI DİZİSİ O smanlı Devleti, halkı yönetmek, asayişi temin etmek ve vatandaşları arasındaki münasebetlerin sağlıklı bir şekilde yürümesini sağlamak maksadıyla bazı idarî ve hukukî düzenlemeler yapmıştı. Bunlara göre, aynı mahalle veya köyde oturan komşular, orada meydana gelen ve herkesin emniyetini ilgilendiren bazı kamu olaylarından hep birlikte sorumluydular. Mesela, mahalle veya köyde meydana gelen öldürme, hırsızlık gibi hadiselerin eğer suçlusu bilinmiyorsa veya bulunamıyorsa ceza bütün komşulara paylaştırılırdı. Bu kanunlar ile Osmanlı, asayiş ve huzurun korunması sorumluluğuna toplumuda ortak ederek bir otokontrol sistemi kurmanın yanında, halkın suçluyu saklamasınında önüne geçerek güvenlik güçlerine yardımcı olmalarını sağlamıştı. Buna göre, mahalle veya köydeki bütün komşular, toplumu ilgilendiren asayiş konularında birbirlerine “kefil” yapılmışlardı. Böylece kötülükleri önleme ve caydırıcı olmak amaçlanmıştı. Hukuki soruşturmalarda ve mahkemelerdeki sorgulamalarda da kefillik çok önemliydi. Hakkında şikayet bulunup da aleyhinde kesin delil veya şahit bulunmayan zanlıların durumu mahkemece veya ilgililerce komşularına sorulur; eğer onlar “biz yapmadığına kefiliz” derlerse bu suçsuzluğun ispatlanması için hemen hemen yeterliydi. Tersi olursa hukuk da suçlu görmekte veya en azından görevlilerce sıkı takibe alınmaktaydı. Osmanlı’daki bu durum sadece asayiş konularında değil, yardımlaşma, birbirini gözetme gibi hayır konularında da uygulanmaktaydı. İşte sicil kayıtlarından bir diğeri de bukonuyla alakalıdır. Kayıt Ağustos 1530 tarihli olup, Ömerli ve Koçullu köylerinden bazı kişilerin birbirine kefil olması hakkındadır. Toplam 6 kefil kaydının transkriptleri şöyledir: • Kaziyye budur ki,- Kaza-i Yoros’dan karye-i Ömerli’den Mehmed b. Ahmed nefsine kefil taleb olundukda İlyas b. Beşir kefil bi’n-nefs olup gıbbe’t-taleb tescil olundu tahriren fi’t tarihi’l-mezbur. • Karye-i Koçullu’dan Süleyman b. (okunamadı) nefsine kefil talep olundukda İlyasb. Beşir kefil bi’n-nefs olup gıbbe’t-taleb tescil olundu. Fi evâil-i Zilhicce sene 936. • Halil b. Musa’nın nefsine kefil talep olunduk da Karye-i Koçullu’dan Hamza b.Musa kefil bi’n-nefs olup gıbbe’t-taleb tescil olundu. Fi evâil-i Zilhicce sene 936. • Karye-i Ömerli’den Mustafa b. Ahmed nefsine kefil talep olundukda Ahmed b. El-Hâcc Ali kefil bi’n-nefs olup gıbbe’t-taleb tescil olundu. Fi evâil-i Zilhicce sene 936. • Karye-i Koçullu’dan İbrahim b. Emir nefsine kefil talep olundukda Ahmed b. El-Hâcc Ali ve Mehmed b. Kasım kefil bi’n-nefs olup gıbbe’t-taleb tescil olundu. Fi evâil-i Zilhicce sene 936. • Karye-i Koçullu’dan İsa b. Emir nefsine kefil talep olundukda Emir b. Mustafa kefilbi’n-nefs olup gıbbe’t-taleb tescil olundu. Fievâhir-i Zilhicce sene 936. 600 AKÇEYE BİR ÖKÜZ Yine bir başka kayıt Viran Köyü’nden Abdi b. Vakkas adlı şahsın Koçullu Köyü’nden Durali isimli kişiye olan borcu hakkındadır. 18 Şubat 1539 tarihli ve Çekmeköy2023 - 25 YAZI DİZİSİ Kanuni Sultan Süleyman dönemine ait mahkeme kaydına göre Viran Köyü’nden Vakkasoğlu Abdi isimli şahıs, Koçullu Köyü’nden Durali isimli kişiye öküz alım-satımından dolayı 600 akçe borcu olduğunu mahkemede şahitler huzurunda kabul etmiştir. Bu olay günümüzdeki noterlerde yapılan alım-satım işlemlerine benzetilebilir ÖMERLİLİ MUSTAFA, HATİCE HANIM’DAN BORÇ PARA ALIYOR Diğer bir dava da Ömerli Köyü sakinlerinden birisinin alacak-verecek meselesi ile ilgilidir. 11 Aralık 1750 tarihli sicil kaydından anlaşıldığına göre, Yoros Kazası’na bağlı Ömerli Köyü’nden Salih oğlu Mustafa’ya Abdullah kızı Hatice tarafından 15 kuruş borç verilmiş ve bu borç karşılığında da Mustafa10 kuruş değerinde bir çift gümüş bilezik ve10 kuruş değerinde bir gümüş kuşağı rehin vermiştir. Şahıs borcunu ödeyip rehin verdiği eşyaları geri almak istediğinde ise bir anlaşmazlık olmuş ve kadın eşyaları vermek istememiştir. Bunun üzerine olay mahkemeye intikal etmiş. Ancak daha sonra görülen davada şahıslar, musallihûn / aracılar vasıtasıyla anlaşmış ve şahitler huzurunda davacı olan şahıs davadan vazgeçmiştir. LAZ ÖMER’İN KAHVEHANESİNDE İŞLENEN CİNAYET 13 Nisan 1765 tarihli sicil kaydı da sulh konusuyla alakalıdır. Belge, Ömerli’de eşkıya tarafından bir kahvede işlenen cinayet üzerine ölenlerin yakınlarının şikâyetçi olması ve olayın mahkemeye intikalini anlatır. Kayıttan anlaşıldığına göre, Üsküdar’ın Yoros Nahiyesi’ne bağlı Ömerli Köyü’nde Laz Ömer’in kahvesinde Kürt Feyzullah ve Mehmed isimli iki kardeş eşkıya tarafından bir cinayet işlenmiştir. Öldürülen kişi Beşiktaş’a bağlı Serence- bey Mahallesi sakinlerinden Seyyid Ali’dir. Olayın mahkemeye intikalinden sonra katiller suçlarını reddetmişler, fakat olayı görenler şahitlik edince kabul etmek zorunda kalmışlardır. Daha sonra da cinayeti işleyen şahıslar maktülün babası ile anlaşma yoluna gitmişler ve 140 kuruş bedel ödeyerek davadan vazgeçmesini sağlamışlardır. Duru mahkemede şahitler huzurunda kabul edilmiştir. SIRAPINARLILAR CEZALARINI İKİ ARABA ODUNLA ÖDEDİLER Bundan sonraki üç mahkeme kaydı da Burhan b. Hızır isimli şahsın Hüseyin b. Abdullah isimli şahsı yaralaması ve davanın sonuçlanması ile ilgilidir. Hadise 1583 yılın Kasım ayında cereyan etmiş olup, tarafların anlaşmasıyla da dava sonuçlanmıştı. Kayıttan anlaşıldığına göre, Sırapınar Köyü’nden Hızır oğlu Burhan ve Ahmedoğlu İbrahim isimli iki şahıs Piyale Paşa Çayırı’nda ve sarhoş bir vaziyette Üsküdar’da ikamet eden Abdullah oğlu Hüseyin’e balta ile saldırararak sağ kolundan yaralanmasına sebep olmuşlardır. Bunun üzerine yaralı dava açmış, ancak sulh için aracılık yapan- ların gayretiyle mahkemeden nafaka ve zarurî ihtiyaçlarının karşılığı olarak 720 akçe ve iki araba odun talep etmişti. Bu şartlar altında mahkeme önünde iki tarafın anlaştığı ve mağdurun davasından vazgeçtiği şahitler huzurunda belirtiliyor. İstanbul ahkâm defterlerindede Çekmeköy ve diğer köylerin sosyal hayatına dair kayıtlar bulmak mümkündür. Mesela; 18 Mart 1860 tarihinde, Üsküdar’a tabi Çekme Köyü yakınındaki Baltacı Çiftliği’ni mesken tutarak ahaliye zulüm ve teaddide bulunan ve firarda olan 25 cemaati yeniçerilerinden olan eşkıyanın mübaşir tarafından yakalanarak Asitane’ye getirtilmelerine dair hüküm yazılmıştır. 27 Mart 1761 tarihinde Beykoz’a bağlı köylerdeki rençberlerin dağdan odun kesme, iskelelere nakletme ve gemi reislerine satma nizamına ve bu nizama muhalefet olunmamasına dair ilâm üzere Yoros Kazâsınâibi Mevlânâ Feyzûllahzîde İlmuhûyahükûm gönderilmiştir. Burada Kılıçlı, İshaklı, Hüseyinli, Ayvalı, Sırapınar, Ömerli, Muradlı ve Koçullu köyleri ile ilgili bilgiler de yer alır. Yukarıda örnekleri verilen şer’iyye sicilleri kayıtları ve ahkâm defterleri kayıtları, Çekmeköy ve diğer köylerde insan ilişkileri, hırsızlık, kölelik gibi sosyal problemler, köylerde yaşayan Müslüman ve gayrimüslim nüfus, resmi görevliler ve durumları, yerleşim birimlerinin idari olarak bağlı oldukları yerler vesaire gibi bölgenin sosyal, iktisadi ve idari hayatı hakkında ipuçları vermektedir. İstanbul’un Yaşam Pınarı Çekmeköy Kitabından alınmıştır. 26 - Çekmeköy2023 HABERLER 2014 TEÇÖM ÇEKMEKÖY BELEDİYESİ TEST ÇÖZÜM MERKEZİ Ç TEST ÇÖZÜM MERKEZİ TAM NOT ALDI ekmeköy Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü tarafından Hamidiye Kültür Merkezi’nde eğitim-öğretim yılı başında açılan Test Çözüm Merkezi, ilk öğrencilerini ödüllerle uğurladı. Yıl boyunca bir eğitmen gözetiminde konu tekrarı yapan ve test çözen öğrenciler, belediyenin düzenlediği kapanış töreninde bir araya geldiler. Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz’ın ev sahipliği yaptığı törende, AK Parti İstanbul 1. Bölge Milletvekili Doç. Dr. Hüseyin Yayman ve veliler katıldı. Yılsonu sınavında dereceye giren öğrencilere hediyeler verildiği törende başarılı geçen bir yılın mutluluğu paylaşıldı. Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, çocukları tebrik ettiği konuşmasında, Hamidiye Mahallesi’nde yapılacak yeni bir okulun da müjdesini verdi. Çekmeköy2023 - 27 HABERLER SOKAK İFTARLARININ İLKİNE ‘BİSMİLLAH’ DEDİK H er gün binlerce otomobilin geçtiği Çekmeköy’ün en büyük caddesi bu kez yayalara ev sahipliği yaptı. Çekmeköy Belediyesi’nin sokak iftarlarında, sofralar, eski Şile Yolu olarak bilinen Taşdelen Turgut Özal Bulvarı’na kuruldu. Caddeye kurulan masalar ve yemekler hazırlandığında; genç, yaşlı binlerce Çekmeköylü alanı doldurmaya başladı. İftara saatler kala alana gelen Başkan Poyraz, masaları dolaşarak aileleri selamladı. KRAL FM CANLI YAYINI Türkiye’nin köklü radyolarından Kral FM, Taşdelen’deki iftar alanından canlı yayın yaptı. Afrikalı Ali’nin mikrofon başında olduğu yayın iki saat sürdü. Yayına katılan Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, “Vatandaşlarımıza vermiş olduğumuz iftardan sonra belediyemizin bahçesindeki hazırladığımız 28 - Çekmeköy2023 Ramazan Sokağımızda ağırlıyoruz. Vatandaşlarımızın rahatlıkla çayını içebileceği ve birçok güzel aktivitelerinin olduğu, tasavvuf müziğinin önde gelen isimlerinin konser verdiği, teravih namazlarını kılacakları güzel mekanlar hazırladık. Ramazan ayını vatandaşlarımızla güzel bir şekilde değerlendirmeye çalışıyoruz” diye konuştu. HABERLER ÇEKMEKÖY TÜM RENKLERİ İLE İFTAR SOFRASINDA Sivil toplum kuruluşları iftarda bir araya geldi Ç ekmeköy Belediyesi’nin her yıl düzenlediği geleneksel açık hava iftarları kapsamında sivil toplum kuruluşları bir araya geldi. Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz’ın ev sahipliği yaptığı iftar programına; Çekmeköy Kaymakamı Cemal Hüsnü Kansız, AK Parti Çekmeköy İlçe Başkanı Salih Kırıcı, eski milletvekilleri, Çekmeköy’e hizmet vermiş eski belediye başkanları, 267 sivil toplum kuruluşundan üyeler, muhtarlar, işadamları, eski ve yeni meclis üyeleri katıldı. Ramazan etkinlik alanında gerçekleştirilen iftarda misafirlerini kapıda karşılayan Başkan Poyraz, konuşmasında birlik ve beraberlik mesajları verdi. Çekmeköy2023 - 29 AKTÜEL SANATTA HİÇBİR ŞEY TESADÜF DEĞİLDİR D eğerli dostlar 2014-2015 Eğitim-öğretim yılının sonuna geldik. Bu ayki yazımızda sizlere Güzellik ve Saç Bakımı Hizmetleri alanından Saç Bakımı ve Yapımı, Manikür-Pedikür Teknikleri kurslarımızı anlatacağız. Saç Bakımı ve Yapımı ve Manikür-Pedikür Teknikleri uzun soluklu kurslarımızdandır. Saç Bakımı ve Yapımı 832, Manikür-Pedikür Teknikleri kursu 256 saat sürmektedir. Kurslarımızda amacımız öğrendiklerini mesleğine iyi yansıtan bireyler yetiştirmektir. Kurs süresince bir kuaför salonunda neler yapılıyorsa, merkez binamızda bulunan Güzellik ve Saç Bakımı Hizmetleri sınıfında hem teorik hem pratik olarak öğretilmektedir. Kurslarımızı başarı ile tamamlayan bireyler meslek hayatına hazır olmaktadır. Bu mesleğin içerisinde uzun yıllar çalışılarak öğrenilen birçok konu kurslarımızda daha kısa sürede kazandırılmaktadır. Kurslarımızın en büyük artısı öğretmenimiz Gülnar ZEY30 - Çekmeköy2023 BEK’ in sektörün tecrübeli isimlerini ve markalarını kursiyerlerimizle buluşturmasıdır. Kurs süresince seminerler düzenlenerek meslek hakkında daha ayrıntılı bilgiler verilmektedir. Kurslarımızı başarı ile tamamlayan kursiyerlerimizi sizlerle tanıştırmak istiyoruz. Name KIZILARSLAN dostluklar kurduk, etkinlikler düzenledik. Kursun, meslek kazanmanın yanında kişisel gelişimimde de çok katkısı oldu. Bu meslekte en önemli konu iletişim. Bu konudaki eksikliklerimi de kapattım. 2012 yılında öğretmenimin tavsiyesi ile bir kuaför salonunda işe başladım. Eğitim sayesinde hiç zorlanmadan mesleğimi icra etmekteyim. Bu hizmeti sunan Çekmeköy Halk Eğitimi Merkezine ve Gülnar ZEYBEK hocama çok teşekkür ederim. Nurtaç İŞTEN Merhaba ben Name Kızılarslan. Gülnar ZEYBEK öğretmenim ile 2010 yılında Çekmeköy Halk Eğitimi Merkezinde tanıştım. Kursta ilk olarak teorik, daha sonra uygulamalı eğitim aldık. Bu süreçte meslek edinmenin yanında çok güzel İlk kursa başladığımda sadece bir kaç AKTÜEL Gülnar ZEYBEK el becerisi kazanıp, kızıma ve kendime faydalı olmak istiyordum. Sonrasında bu mesleğin kendime uygun olduğunu anladım ve becerileriminetrafımdaki insanlar tarafından takdir edildiğini gördükçe, kendime olan güvenim iyice arttı. Ve bu mesleğe daha fazla odaklandım. Gün geçtikçe kendimi geliştirmek için ne gerekiyorsa yaptım. Tabii ki bu becerilerimi ilerletmemdeki en büyük ve en önemli etken Gülnar ZEYBEK hocamın bana ve arkadaşlarıma vermiş olduğu destek ve güvendi. Şu anda kendi işyerimi işletmekteyim. Kendisine çok teşekkür ediyorum. sonrasında iş hayatına başladım, her şeyi yapabiliyorum ve müşterilerim çok mutlu ayrılıyorlar. Eğitimini alarak bir işe başlamanın çok önemli olduğunu fark ettim. Artık kendi ayaklarımın üzerinde duruyorum ve kendi iş yerimin sahibi olmaya çalışıyorum. Gülnar ZEYBEK hocama ve kurum yetkililerine çok teşekkür ediyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum. RUHUN ELLE BİRLİKTE ÇALIŞMADIĞI YERDE SANAT OLMAZ isindeki kuaför ve güzellik salonları vb. yerlerde çalışabilirler. Sizde bu alanda meslek edinmek isterseniz merkezimize bekleriz… Songül ERDOĞAN Öğretmenimizi tanıyalım. Orta öğretimde eğitimimi bırakmak zorunda kaldım. Çalışma hayatına başladım. Bazı yerlerde çalıştım, tecrübem olmadığı için çırak olarak görev aldım. Bu süreçte kazanımlarım beklediğim şekilde gerçekleşmedi. Daha sonra Gülnar ZEYBEK hocamla tanıştım ve kursuna başladım. Kurs beklentilerimden daha fazlasını verdi. Eğitim, uygulamalar hepsi çok faydalı oldu. Hayatımın dönüm noktası oldu diyebilirim. Kurs Kurslarımıza katılmak için okur-yazar ve mesleğin gerektirdiği fiziksel yeterliliklere sahip olmanız yeterlidir. Kurslarımızı tamamlayan kursiyerler; Bayan ve erkek kuaför salonlarında, güzellik salonları ve merkezlerinde v.b yerlerde çalışabilirler. Kazandıkları yeterlikler doğrultusunda; 1. Bayan kuaför salonlarında, 2. Güzellik salonları ve merkezlerinde, 3. TV kanallarında, 4. Tiyatro salonlarında, 5. Sinema stüdyolarında, 6. Kozmetik imalatçılarında, 7. Kamu kurum kuruluşları içer- Öğretmenimiz Gülnar ZEYBEK, 1975 Erzurum doğumlu evli ve 1 çocuk annesidir. Güzellik ve saç bakım hizmetleri alanında 6 yılı Çekmeköy Halk Eğitimi Merkezi olmak üzere, 17 yıldır bu mesleği icra etmektedir. İletişim Bilgilerimiz: Adres: Kirazlıdere M. Sultangazi C. No:1 Çekmeköy Tel: (216) 429 51 10 İnternet: www.cekmekoyhem.meb.k12.tr Çekmeköy2023 - 31 KÖŞE YAZISI Ezgi Ökse Oyun Terapisti www.ezgiokse.com TİK DEYİP GEÇMEYİN “Tik” istemli çalışan çizgili beden kaslarında istem dışı ortaya çıkan aralıklı kasılmalardır. En sık görülenler, göz kırpma, kaşları kaldırma, burun kıvırma ve dudak oynatma gibi yüzdeki tiklerdir. Boyun, gövde ve elektriklenmelerde de görülebilir. Boğaz temizleme ya da öksürük şeklinde olanlar vardır. Bir çocukta birden fazla tik görülebilir. Bazen biri bitip, diğeri başlayabilir. Geçici bir süre istemli olarak engellenebilirler. Zaman zaman tiklerin sıklığı ve şiddeti değişebilir. Uykuda kaybolurlar ve stresle artarlar. Bir aydan önce geçerse, “geçici tik” 1 yıldan fazla sürerse “kronik tik” denmektedir. Genellikle çocuklukta ve erken ergenlikte başlar. En fazla görüldüğü yaş 6,7 yaş arasıdır. Sağlıklı çocukların % 12- 14’ünde tik görülebilmektedir. Erkek çocuklarda kızlardan üç kez daha sıktır. Kimi kez istemsiz kasılmanın ortaya çıktığı bölgeye ya da organa ilişkin uzun süreli fiziksel bir tahriş de tike neden olabilmektedir. Tiklerin en önemli nedenlerinden biri de taklit- 32 - Çekmeköy2023 tir. Tikler kendiliğinden geçebilir, stres karşısında tekrar başlayabilir. Çocukta tik görüldüğünde bir uzmana başvurmak gerekebilir. Tike sebep olabilecek organik etkenlerin dikkatle ele alınması, varsa bu tür bozuklukların tedavisi yoluna gidilmelidir. Anne baba çocuğun karşısında yer alarak, sürekli onu davranışları ile eleştirmek yerine çocuğu anlamalıdır. Bu davranışlarının onun elinde olmadan ortaya çıktığı belirterek gerginliği azaltmalı, kaygıya neden olabilecek şeylerden uzak durulmalıdır. Eğer çocuk tikleri ev dışı ortamlarda sergilemiyor, belirli durumlarda gösteriyorsa; tiklerin ortaya çıktığı durumların değerlendiril- KÖŞE YAZISI kazanmaktadır. Çocuklarda Özellikleri: Görülen Çocuklarda Nedenleri: Görülen Tiklerin Tikler genellikle 3-4 yaşlarından önce görülmemektedir, ancak nadiren 15 aylık gibi erken bir dönemde de görülebilmektedir. En fazla ortaya çıktığı zamanlar 6-7 yaşlar ve ilk ergenlik (11-13) yaş dönemidir. * Tikler erkek çocuklarda kız çocuklara oranla daha sık görülmektedir. * Tikle birlikte sıkça rastlanan belirtiler dikkat ve öğrenme problemleridir. * Tikler boyunda ve gövdede görülebilir. Ama en sık olarak görülenleri göz kırpma, burun kıvırma, dudak oynatma, kaşları kaldırma gibi yüz tikleridir. * Huzursuz, engellenmeye karşı toleransı düşük, çabuk öfkelenen, yerinde durmakta zorlanan ve dikkat eksikliği olan çocuklarda daha sık görülür. * Hareket, konuşma ve düşünmeyi engellediği için tikler çocuğun günlük yaşantısında zorluklarla karşılaşmasına neden olabilir. mesi gerekecektir. Bu durumlar gerginliğin arttığı, çocuğu huzursuz eden ya da yoğun ilginin gösterildiği durumlar mıdır? Ancak son durumda ilgi çekmek amacıyla yapıldığı düşünülerek çocuğa tümüyle kayıtsız kalmamak gerekmektedir. Burada da anne babanın birlikte geçirilecek kaliteli bir zaman ayırması tik belirtilerini söndürecektir. Tiklerin tedavisine başlamadan önce detaylı bir öykü alınarak tam bir tanı konur, tiklerin sıklığı ve şiddeti değerlendirilir, eşlik eden diğer psikiyatrik sorunlar ayırt edilir. Tiklerin stres dönemlerinde arttığı bilindiği için, tedavide ilk yapılması gereken, bu stres etkenlerinin neler olduğunun ortaya konması, ortadan kaldırılmaya çalışılması veya çocuğun kaygı ile başa çıkma becerisinin arttırılmasıdır (stres yönetimi). Basit tiklerin tedavisinde bazen bu kadarı bile yeterli olabilir. Karmaşık tiklerin varlığında ve çocuğun yaşam kalitesinin bozulduğu noktada ilaç tedavileri, davranışçı tedaviler, ailenin çocuğa olumlu tutumlar sergilemesini hedefleyen aile eğitimi de diğer yaygın tedavi yöntemleridir. Ayrıca transkraniyal manyetik uyarım, bazı beyin bölgelerine odaklı cerrahi operasyonlar da son yıllarda üzerinde durulan alternatif tedavi yöntemleri olarak önem Tiklerin Çocuğun genetik açıdan yatkın oluşu (ailede tiki olan bir bireyin olması), • Aile ve çevre içinde stres yaratan çeşitli durumlar, • Aile içinde aşırı baskılı ve otoriter bir eğitim olması, • Çocuğa gösterilen sevgi ve ilginin yetersizliği ve bu tutumun çocukta yol açtığı olumsuz benlik algısı ve kendine güven eksikliği, • Çocuğun davranışlarının sıkça eleştirilmesi ve yeteneklerinin üzerinde zorlanması, • Kardeş kıskançlığı, • Aile içindeki geçimsizlikler, • Çocuğun yaşadığı ortamın kaygı verici ve güvensiz olması, • Ortaya çıktığı bölgenin ya da organın uzun süren rahatsızlığı sayılabilir. BU KONUDA MUTLAKA BİR UZMANDAN YARDIM ALINMALIDIR Çekmeköy2023 - 33 KÖŞE YAZISI KURAN-I KERİMİ ANLAMAK Ç ekmeköy Belediyesi, Ramazan’ın ve Oruç’un maneviyatını anlamak için Şevki Yılmaz’ın katılımıyla belediye bahçesinde kurulan Ramazan sokağında söyleşi düzenledi. Şevki Yılmaz söyleşisine;Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, AK Parti Çekmeköy İlçe Başkanı Salih Kırıcı ve çok sayıda vatandaş katıldı. Programa katılan yetişkinler Şevki Yılmaz’ın “Kuran-ı Kerim’i Anlamak” konulu söyleşisi büyük beğeni topladı. Yılmaz sohbetinde; “Kuran-ı Kerim’in bize ne dediğini anlamamız ve ona uygun olarak yaşamamız için önce onun Türkçesini bilmeliyiz. Allah bizi yeryüzünde Kuran-ı Kerim’i anlayan, yaşayanve seven bir topluluk olarak yaşatıyor. O ruhla Rabbim ruhumuzu alsın ve o aşkla huzuruna çıkarsın,” dedi. Program sonrası Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, hocam dediği Şevki Yılmaz’a teşekkür ederek, çiçek takdim etti. 34 - Çekmeköy2023 KÖŞE YAZISI ÖMERLİ’DE İFTAR YAPMAK Ç Çekmeköy Belediyesi’nin geleneksel sokak iftarlarında bu kez Ömerli’de sofralar kuruldu ekmeköy Belediyesi’nin Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü tarafından düzenlenen sokak iftarlarının 25 Haziran akşamındaki adresi Ömerli Mahallesi oldu. Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz’ın ev sahipliği yaptığı iftar sofrasında mahalle sakinleri hep birlikte orucunu açtı. İrfan sohbetlerine katılan Engin Noyan, Çekmeköylü hayranlarıyla buluştu. Çekmeköy belediyesi vatandaşların Ramazan’ı doyasıya yaşaması için her ayrıntıya önem veriyor. Ramazan Etkinlik Alanı’nda Teravih Namazı çıkışında camii cemaatine limonata ikram ediliyor. Yaz aylarının gelenekselleşen ikramları Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz’ın selamı ile vatandaşlara ulaştırılıyor. Limonata dağıtımları Ramazan boyunca devam edecek. Engin Noyan’la Sohbet Çekmeköy Belediye binasının bahçesine kurulan Ramazan Etkinlik Alanı’ndaki Çekmeköy2023 - 35 KÖŞE YAZISI İMAN-AHLAK BÜTÜNLÜĞÜ Davranışlarımız inançlarımızla ne kadar uyumlu? C Hikmet TEKİN İlahiyatçı Araştırmacı hikmettekin34@gmail.com Ancak görünen o ki; ahlak bilincini canlı tutması gereken ibadetlerin kişiliğimize bir yansıması olmadığı gibi, sosyal hayatımızda da herhangi bir tezahürünün olmadığı gün gibi ortadadır. 36 - Çekmeköy2023 amilerin, dergahların dolup taştığı, tespihlerin yetmeyip zikirmatiklerin ellerde dolaştığı, üstüne üstlük bir de buğulu gözlü kıssacı hocaların dini konuları ağlamaklı olarak anlatmaları ve kitlelerin de ağlamalarına bakıldığında ülkemizde İslam’ın, görünürde bir hayli yoğun yaşandığı sanılmaktadır. Ancak görünen o ki; ahlak bilincini canlı tutması gereken ibadetlerin kişiliğimize bir yansıması olmadığı gibi, sosyal hayatımızda da herhangi bir tezahürünün olmadığı gün gibi ortadadır. Zira ülkemizde her türlü şiddet başta olmak üzere, kötülükler kol gezmekte, her türlü haram ve günahın önlenemez bir tırmanışta olduğu inkar edilemez bir vakıa olarak ortaya çıkmaktadır. Peki ama neden? Bu konuda pek çok gerekçe saymak mümkün, ancak bunları sorgulamadan önce bazı sorulara hep beraber cevap bulmaya çalışalım. Muhasebe ve muhakeme Yüce Allah tarafından bize bahşedilen ve şerefle tamamlamamız gereken en asli görevimiz olan hayatımızı nasıl değerlendiriyoruz? Servetimizi ne uğruna tüketiyoruz? Bir zamanlık makam/ mevki ve kalıcı olmadığını bildiğimiz halde çeşitli menfaat temini fırsatları karşısında onurumuzu koruyabiliyor muyuz? Birilerine celallenip ortalığa kin ve nefret tohumları mı ekiyoruz? Bu ve benzer soruları çoğaltmak yerine, muhakeme ve muhasebe açısından gelinen noktanın değerlendirilmesinde fayda var. İşte ortaya çıkan tablo: Durum tespitine en küçük toplum birimi olarak aileden başlarsak; eşler, ebeveyn-evlat ilişkisi, gelinlerle kayınvalideler arasındaki ilişki, dede ile torun, hatta oturduğumuz apartmandaki komşularımızla olan ilişkilerimizi süzersek; iş yerimizdeki, sonra sokaktaki durumumuza bakarsak, daha sonra da yöneticilerle halk arasındaki ilişkilere ve toplulukların, kavimlerin ilişkisine… Derken, tespitimizi genelleştirip Müslüman topluluklar çerçevesinde bir irdeleme yaparsak, bariz olarak görülecek olan odur ki; Hz. Peygamber ve onun inşa ettiği toplumla aramızdaki mesafe bir hayli açılmıştır. Öyle ki, sevgili peygamberimizin bıraktığı mesaj ne yazık ki tanınmaz haldedir. Bu zaafın sebebi ne? Hayatın bütün alanlarıyla ilgili iddia ve önerileri olan Müslümanlar, neden Müslümanca yaşamıyor? Neden hak, hukuk ve adaleti tesis etmiyorlar? Öyle ki; kutsal geceler, Kutlu Doğum Haftası ve türbe ziyaretleri gibi İslami temeli olmayan uygulamalar söz konusu olunca olmadık itina ve ihtiram gösteren Müslümanlar; sıra hayatın maddi ve sosyal yönüne gelince İslami hassasiyetlerden bir anda uzaklaşıyor. Bununla da kalmıyor, bir kapitalist gibi vahşi piyasanın kurallarına uymakta tereddüt bile etmiyorlar. Lüks, şatafat ve israf tavan yapıyor, tesettür hikmetini yitiriyor, göstermelik hat sanatı gölgesine sığınılarak yapılan sözüm ona şuh defileler düzen- KÖŞE YAZISI diasıyla, hem aralarında çeşitli gruplara bölünmüş hem de bir taraftan “Din elden gidiyor”, diğer taraftan “Din geliyor” gibi 2 ayrı söylem ve yersiz korkuya kapılmalara da kapı aralamışlardır. Bütün bu olup bitenlerin, yaşanan İslam’a yansımasının olması tabiidir. Tarihi seyri içerisinde süregelen kadim tartışmaları bir yana bırakarak, günümüzdeki uygulamaya kısaca bakalım. leniyor... Şirazesinden çıkmış, bunun gibi örnekleri çoğaltmak mümkün… Görünen o ki Müslümanlar; dinlerinin bu dünyayı adaletle yönetecek potansiyele sahip olduğuna gerçekte inanmıyor. Evet, dinlerinden vazgeçmiyorlar ancak dinin, gerek kişisel ve gerekse sosyal hayatlarına yön vermesini de pek istemiyorlar. Bu, üzerinde derin derin düşünülmesi gereken temel bir konu olarak öne çıkıyor. Sorun anlayışta mı uygulamada mı? Hz. Peygamber’in tebliğ ettiği ve bizzat yaşadığı din, Kur’an’ın ifadesiyle “açıkseçik ve anlaşılır” olduğuna göre asıl sorunun çıkış noktası ne? İki nedenden söz edilebilir: Anlayış ve uygulama… Uygulamaya da anlayış yön vereceğinden onunla başlayalım... Bilindiği üzere din, insanla birlikte doğmuştur ve insanla birlikte var olmaya devam edecektir. İslam’ın yeryüzündeki hedefi; adalet ve ahlak merkezli bir düzen inşa ederek, insanların dünya ve ahiret saadetini temin etmektir. Hz. Adem’den Hz. Muhammed’e kadar tüm peygamberlerin dini olan İslam, kaynağından yeni çıkmış bir pınar gibi berrak ve tazedir. Tarih boyunca insanların çok ilgilendiği ve üzerinde çokça tartıştığı bu dosdoğru din, ne yazık ki bir o kadar da yanlış anlaşılmaya maruz kalmıştır. Tarihi seyrine kısaca bir göz atalım: Üstat Necip Fazıl’ın ifadesiyle İslam’ın 3 döneminden söz edilebilir: İlki atılım, ikincisi taklit ve duraklama, üçüncüsü ise hazırlıksız yakalandığı bocalama dönemidir. Buna göre hicri 2. asırdan son- ra Kur’an’dan uzaklaşmalar başlamış, rüya ve ilham yoluyla elde edildiği iddia edilen temelsiz bilgilerle çeşitli tezler ve ekoller oluşturularak, körü körüne taklit yolu izlenmiştir. Oysa Ebu Hanife gibi büyük müçtehitler; Kur’an ve sahih sünnete başvurarak zamanın ruhuna uygun yorumlar getirmekteydiler. Niye böyle oldu? Zamanla gerek despot yöneticilerin tutumu ve gerekse içtihat kapısının kapatılmasıyla hem ilmi miras tüketilmiş, hem de ulema zihniyeti, yerini halk kültürü anlayışı ve geleneğine bırakmıştır. Dahası, Hz. Peygamber’in “Kim bana bir yalan isnat ederse (söz uydurursa) cehennemdeki yerini hazırlasın…” ihtarına rağmen, fütursuzca hadis uydurulması vahametin daha da büyümesine yol açmıştır. Hatta öyle ki; asılsız rivayetler ve eski fıkıh kitaplarındaki dönemsel bilgiler (üzerinde hiçbir çalışma yapılmadan) olduğu gibi alındığı için değişkenlerle sabitelerin ayırt edilmesi göz ardı edilmiştir. Mehmet Akif’in deyimiyle; “Belki on şerhe bakıp, bir kuru mana çıkaran,/ Yedi yüz yıllık eserlerle bu dinin hala, ihtiyacatını kabil mi telafi? Asla. / Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhamı,/ Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam’ı.” Öte yandan Müslümanlar; “Dinlerini parçalayan, bölük pörçük olanlardan olmayın. Bunlardan her grup kendilerinde olanla böbürlenecektir” (Rum 30,32) ilahi ikazını adeta görmezden gelerek ve tek doğru görüşün kendi görüşleri olduğu id- Yaşanan İslam; vahiy kaynaklı mı, gelenek kaynaklı mı? Din, insan için olduğuna ve insana gönderildiğine göre doğru anlaşılmalı, gereği gibi de yaşanmalıdır. Bunun için öncelikle “Allah Resulü dışında(vahyin gözetiminde olduğu için) bütün insanlar yanılabilirler, günah işleyebilirler, eksikleri ve kusurları vardır. Buna alimler, arifler, şeyhler, kutuplar, başkanlar, liderler, okumuşlar, okumamışlar dahildir” anlayışı kabul edilmelidir. Maddi-manevi problemlerin halledilmesinde; evrende olup biten her şeyin sevk ve idaresinde Yüce Allah’tan başkasının tasarrufta bulunabileceği izlenimi veren ifadelerin de şirke kapı aralamak anlamına geleceği özellikle bilinmelidir. Birilerini, bir din büyüğünü Allah’ın yakın dostu sayma, ona hayali güç ve yetkiler verip Allah’a onun aracılığıyla ulaşma inancı, böyle bir hastalık olsa gerek. Dini anlaşılmaz hale getiren hiç şüphesiz onun yanlış uygulanmasıdır. Aslında sorun tamamen zihniyet sorunudur. Neyin gelenek ve neyin din olduğu sorgulanmadığı için gelenekler dinin önüne geçmiş durumdadır. Bu yüzden çatışmacı bir anlayışa kapı aralanmış; daha da kötüsü ve ne yazık ki İslam, terör örgütleriyle birlikte anılır olmuştur. Nitekim insanca yaşayabilmenin temel ortak paydası konumundaki din, neredeyse birleştirmek yerine ayrıştırmayı; özgürleştirmek yerine özgürlük karşıtlığını, hatta köleliği meşrulaştırmıştır. Bu açıdan bakıldığında dine en büyük zararın, bizzat birtakım sözüm ona dindarlar tarafından verildiği açıktır. Son sözü, İslam şairi Mehmet Akif’e bırakalım: “Çalış” dedikçe şeriat, çalışmadın durdun, Onun hesabına birçok hurafe uydurdun! Sonunda bir de “tevekkül” sokuşturup araya, Zavallı dini çevirdin onunla maskaraya! Çekmeköy2023 - 37 RÖPORTAJ MAHALLEMİZİN MUHTARI Her mahallenin gözü, kulağı ve sessizliğine ses olan Çekmeköy2023’ün bu ayki konuğu Taşdelen Mahalle Muhtarı Serdar Karaman ile röportajımıza başlıyoruz… Sizi tanıyabilir miyiz? 09.09.1977 Trabzon doğumluyum. Dört çocuklu bir ailenin en büyüğüm. Yaklaşık 60 yıldır aile büyüklerimle birlikte Taşdelen mahallesinde yaşıyorum. Hayatımı ticaret ve inşaat sektörüyle uğraşarak idame ettiriyorum. Evli ve 2 erkek çocuk sahibiyim. Serdar KARAMAN Taşdelen Mahalle Muhtarı Siyasi kökenli bir aileden gelmem ve halkla iç içe olmam sebebiyle çevremin ve mahallelinin isteğiyle aday oldum. Ne zamandır muhtarlık görevini yerine getiriyorsunuz? Muhtar olarak seçilmenizde en büyük etken neydi? 2009 yılından beri yaptığım muhtarlık görevinde 2. dönemimi sürdürmekteyim. Muhtar olma fikri hiç aklımda yokken, siyasi kökenli bir aileden gelmem ve halkla iç içe olmam sebebiyle çevremin ve mahallelinin isteğiyle aday oldum. Muhtar olarak seçilmemde; Taşdelen’de yetişmiş olmam, mahalleyi-mahalleliyi tanımam gibi unsurlar etken oldu. Aday olduğum yıllarda yeni kurulan bir ilçede, siyasi başlangıç olarak muhtarlık görevini seçtim. Eski muhtarlarımızın da birçok hizmeti olan mahallemizde daha disiplinli ve prensipli çalışacağıma inanarak muhtarlığa aday oldum. Muhtarlık sizin için yeterli midir? İleride siyasi olarak atılımlar gerçekleştirmeyi düşünüyor musunuz? Muhtar olarak önümde 4 yıl daha var. Yarının ne getireceğini bilemiyorum. İkinci kez muhtarlığa aday olduğum zaman halk tarafından bir üst kademeye geçmem gerektiği söylendi. “Biz seni meclis üyesi olarak görmek istiyoruz” diyen birçok insana rağmen, en az iki dönem muhtarlık görevini yerine getirmem gerektiğini söyledim. İleride nasibimizde varsa farklı atılımlar da gerçekleştirebilirim, neden olmasın… 38 - Çekmeköy2023 Mahallenizden bahsedebilir misiniz? Eski ismiyle Çamlık şimdiki ismiyle Taşdelen, 10.000 nüfusa sahip olan küçük bir mahalledir. % 60’ı Karadenizli insanlardan oluşan mahallemizde şehir yaşantısının beraberinde getirdiği kopuk ilişkilerin aksine birlik beraberlik hala devam etmektedir. Düğün, nişan veya cenaze olduğu zaman tüm mahalleli aynı yerde birbirine destek olmak için toplanır. Öte yandan küçük bir mahalle olmamıza rağmen her şey ayağımızın altında diyebilirim. Birer ilkokul ve liseye sahip olan mahallemizin sol tarafı ormanlık alanlarla kaplıdır. Yeni gelen nikah sarayımızla daha da güzelleşen mahallemizde, mahallelinin ihtiyacına cevap veren yeterli alanlar mevcuttur. Parklar, okullar ve çeşitli sosyal mekanlarla tüm ihtiyaçlarımız karşılanmaktadır. Muhtarlık göreviniz süresince mahallenize neler kazandırdınız? En büyük çalışmalarım mahalleliye her konuda yardımcı olmamdır. Hastası olanın hastasına, ihtiyaç sahibi olanın ihtiyacına, düğünü veya cenazesi olanın yanında olmaya çalışırım. Örneğin, Soğuk havalarda zor durumda kalınmaması adına cenazeler için 100 kişilik konteynır yaptırdık. Bu tip çalışmalarla insanlara pek çok yardımım oldu. İş arayan mahallelinin iş bulma konusunda tabiri caizse iş bulma kurumu gibi çalışırım. Muhtarlık binasını kişisel çabalarımla elimden geldiği kadarıyla güzelleştirdim. Görev süresi boyunca mahallede parklarımız yenilendi, yarım kalan spor salonumuz tamamlandı. Büyük bir otoban sorunumuz vardı. Birçok kazanın gerçekleştiği otoban kazalarını azaltma ve güvenlik adına girişimlerim oldu. 2009 yılından beri gerek şahsi çabalarım gerek belediyemizin yardımı ve gerekse iş takibini sıkı tutmam sebebiyle vatandaşın tüm sorunlarına çözüm bulma yolunda çalıştığımı gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. RÖPORTAJ Mahalle ile ilgili çözüme ulaşamayan sorunlar veya eksiklikler var mı? Çözümsüz sorun yoktur. Muhtarlık görevine geldiğimden beri disiplinli çalışmam neticesinde sorun varsa tespit edip, en kısa ve kolay yoldan çözüm bulmaya çalışırım. Örneğin Taşdelen çevresinde hemen herkesin sorunu olan Ayedaş bu bölgede büyük bir sorun olmaktan çıkmıştır. Her akşam, Herhangi bir sorun veya eksik var mı diye kontrol etmek amacıyla tüm mahalleyi dolaşarak evime gidiyorum. Bu şekilde en ufak bir sorunun dahi üstünde durunca ortada sorun olacak hiçbir pürüz kalmamış oluyor. Tek eksiğimiz olan sağlık ocağı yetersizliği de belediyemizin çalışmalarıyla ortadan kalkacaktır. Şu anlık mahallede herhangi bir sorun veya eksiklik görülmüyor. Yalnız gelişen Taşdelen’le birlikte artışa geçecek olan nüfusun eğitim ihtiyaçları ileriki yıllarda karşılanamayabilir. Konuyla ilgili belediyemize gerekli bilgilendirmeyi yapmış bulunmaktayım. Belediyemiz her problemde olduğu gibi bu konuda da tedbir alacaktır. “Eski komşuluklar artık kalmadı” diye düşünen toplumumuzda tekrar “komşuluk” ilişkilerini kazandırmak için bir mahallede neler yapılabilir? büyük bir fırsattır. Sokak iftarları komşuların tanışması ve kaynaşması için güzel bir vesiledir. Kalabalık siteler ve apartman dairelerinde yaşayan kişiler artık kapı komşularını bile tanımıyor. Bu durumun ortadan kalkması için herkesin davet edileceği piknik, iftar v.b. organizasyonlar yapılabilir. Belediyemizin yaptığı bu tarz organizasyonlara dahil olunabilir. Mahallenizle ilgili Çekmeköy Belediyesi’nden beklentileriniz nelerdir? Başkanımız Ahmet Poyraz’la sorun ve beklentilerimizi konuşabileceğimiz toplantılarda her şeyi dile getiriyorum. En büyük destekçimiz olan belediye, tüm samimiyetimle söylüyorum ki bütün beklentilerimize hızlı ve aktif bir şekilde cevap veriyor. Mahallemizin büyük bir kısmı 2B alanına girmekteydi. Konuyla ilgili mevcut altyapının yetersiz kalabilme olasılığı vardı. Sağlık ocağımız yetersiz ve bu konuyla ilgili yenileme çalışması yapılması gerekiyordu. Bu gibi sorunları dile getirdiğimizde belediyemiz gerekli çalışmaları başlattı. Tüm muhtarların destekçisi ve yardımcısı olan belediyemize sizin aracılığınızla teşekkür ediyorum. Tüm okuyucularınızın Ramazan Bayramını kutluyorum. Sevgi ve saygılarımla… Komşuluk ilişkilerini her zaman canlı tutmak gerekir. Ramazan ayı bunun için Kalabalık siteler ve apartman dairelerinde yaşayan kişiler artık kapı komşularını bile tanımıyor. Bu durumun ortadan kalkması için herkesin davet edileceği piknik, iftar v.b. organizasyonlar yapılabilir. Çekmeköy2023 - 39 ŞİİR 2 ŞİİR 1 ŞAİR “HAYAT ANCAK ÖZGÜRLÜĞÜN EVİNDE YAŞANIR.” ALİ AHMED SAİD EŞBER A sıl adı Ali Ahmed Said Eşber olan şair, Suriye’nin yoksul bir köyünde dünyaya gelir. Belki biraz şans ama daha çok kendi azmi sayesinde günümüzde dünyaca tanınan bir şairdir artık. Ali Ahmed Said Eşber’in hayatını okuduğunuzda iki önemli kırılma noktası olduğunu görürüz. Bu kırılma noktaları onu doğduğu yerden farklı şehir ve ülkelere taşımakla kalmamış, fikir dünyasını zenginleştiren yeni kapıları da aralamasına vesile olmuştur. Bu kırılma noktalarından ilki şairin henüz çocukluk döneminde yaşanır. Suriye’nin 1944 yılında bağımsızlığına kavuşması ve Şükrü El-Kuvvetli’nin 40 - Çekmeköy2023 ilk cumhurbaşkanı seçilmesi Ali Ahmed Said’in yaşamındaki ilk kırılma noktasıdır. Yeni cumhurbaşkanının ülkeyi kendi gözleriyle tanımak için başladığı gezi, onun yaşamında belirleyici bir etken olacaktır. Şükrü El-Kuvvetli’nin bir geziye çıkacağını duyan Ali Ahmed Said, babasına bu olay üzerine bir şiir yazacağını söyler. Yazdığı şiiri binlerce Suriyelinin önünde cumhurbaşkanına okur. Genç şair, “Her iki taraf da güven ve sabır göstermeli, vatandaşlık ilkelerini bilmeli. Halk elini uzatıyor.” diyordu. Ali Ahmed şiirini bitirince cumhurbaşkanı yerinden kalkıp genç şairi alnından öptü ve “Söyle bakalım ne istersin?” dedi. “Okumak istiyorum.” Ali Ahmed, bir hafta sonra cumhurbaşkanından bir mektup aldı. Bir liseye kaydı yapılmıştı ŞİİR “ Ali Ahmed Lübnan’da Adonis adını alır. Adonis; Sümer, Hitit, Babil ve Fenike kaynaklarından Antik Yunan’a kadar gelen öyküleriyle bir Fenike ‘erkeklik’ tanrısıdır. Çöl 1 Şehirler bölünmüş Bildiğim bütün yönlerde toz bulutu Yalnız şiire açılır bu toprağın sancıları. 2 Evine giden yol kalmadı – kuşatma. Ve bulvarlar artık mezarlıktır; “ ve Tartus kentine gelmesi isteniyordu. Ali Ahmed burada üç yıl kaldı, daha sonra Latakia’da bir devlet okuluna gitti ve on iki yıllık okulu beş yılda bitirip diplomasını aldı. Eğitimine ve siyasi yaşamdaki faaliyetlerine aktif olarak devam eden Ali Ahmed’in hayatındaki bir diğer temel kırılma, 1956 yılında günümüz Arap yazınının en önemli eleştiricilerinden biri olan Halide Salih ile evlenip Lübnan’a gitmesiyle olmuştur. Lübnan’a giden Ali Ahmed burada Adonis adını alır. Adonis; Sümer, Hitit, Babil ve Fenike kaynaklarından Antik Yunan’a kadar gelen öyküleriyle bir Fenike ‘erkeklik’ tanrısıdır. Bir söylenceye göre, Adonis’e aşık olan Aphrodite’i kıskanan Tanrıça Artemis, onun (Adonis’in) üzerine domuz saldırtmış, Adonis’in kanlarıyla sulanan topraktan ‘Manisa laleleri’ bitmiş. Adonis ölünce Tanrıça Aphrodite (Fenike kaynaklarına göre İştar) onu kurtarmak için ölüm ülkesine inmiş. Ölüm ülkesi tanrıçası Persephone de Adonis’e aşık olunca iki tanrıçayı kırmak istemeyen Zeus, Adonis’in bir yıl yer altında, bir yıl yer üstünde kalmasını buyurmuş. Bu hikâyelerden hareketle şairin bu ismi seçmesinin kendine göre anlamlı bir karşılığını olduğunu görebiliriz. Adonis, Ali Ahmed için sürekli bir değişim, dönüşüm ve dirilişin apaçık göstergesidir. Şair’in şiir kitaplarından bazıları şöyle: Şamlı Mihyar’ın Şarkıları, New York’a Mezar, Arap Şiirine (Poetikasına) Giriş. Uzaklarda dayanılmaz bir ay Evinin üzerinde Bitimsiz bir toz bulutu çatık kaşlarıyla. 3 Dedim: Bu yol evimize çıkıyor. Dedi: Hayır. Geçemezsin. Ve bana mermilerle cevap verdi. Olsun, hemen her caddede Evlerim ve dostlarım var benim. 4 Yollar dolusu kan, Bir çocuk Arkadaşlarına fısıldıyor: “Yalnız yıldız denen delikler Kaldı gökyüzünde.” 5 Kentin sesi yumuşak Kentin yüzü parlıyor Geceye rüyasını anlatan Ve yerini sabaha bırakan Küçük bir çocuk gibi. Katil Hava boşluğunda Kentin yarasında yüzüyorYara bir düşüştür Adıyla sarsıyor her yanı, Kanayan adıyla Her şey çevremizi Evler duvarlarını terk ediyor Ben nasıl edeyim terk etmeden kendimi? 9 Belki bir zaman gelecek ve senin Yaşamana izin verilecek sağır ve dilsiz ve belki Mırıldanmana izin verecekler: ölüm, Hayat ve diriliş Selam üzerine olsun. Bu Benim Adımdır Kollarında bir güneş ölür, Gece gömmem onu diye tutturmuştur, Sürekli dalgalanmalarla Deniz öğretti ona, Nasıl çıkacağını kendinden, Hem de hep kendi kalıp. 6 Ayaklarında çorabıyla buldular: Birinin başı yoktu Birinin dili ya da elleri Biri iple boğulmuş Kalanların ne şekli var ne adı. Deli mi oldunuz? Lütfen, Böyle şeyler yazmayın. 7 Bir kitabın bir sayfasında Bombalar kendilerini görürler, Kehanetler ve antik hikmetler de görürler kendilerini, Duvarlardaki oyuklar da. Sözcüklerin nakış ipliği Anıların iğnesine doğru Kentin yüzünü yalayıp geçer. 8 Hazırlayan Deniz BİNİCİ Çekmeköy2023 - 41 AKTÜEL ÇEVRE VE ÇEVRE HUKUKU Halim DAŞDEMİR Temizlik İşleri Müdürlüğü İdari İşler Şefi ÇEVREYİ HOR GÖREN, GELECEĞİ ZOR GÖRÜR M.Ö. 3200 yıllarında Sümerler tarafından yazının bulunmasının akabinde ilk yazılı Kanunlar da Sümerler tarafından yazılmıştır. Daha sonraki yüzyıllarda yaşayan çeşitli devletler ve milletler de kendilerince çeşitli yasalar hazırlamışlardır. Yaşayan her canlı gibi insanlar ve devletler yaşadıkları çevrede kendilerince değişiklikler yapmaktadır. Bu değişiklikler Özellikle 20. yüzyılda yaşanan teknolojik gelişmeler ve bu gelişmelere bağlı olarak yaşanan hızlı sanayileşme, sanayi atıklarının çevre üzerindeki olumsuz etkileri, insan ve çevre sağlığını tehdit edici boyutlara ulaşmış, bu tehlike küresel ısınma, kuraklık, iklim değişikliği, içme suyu kaynaklarının azalması şeklinde gözardı edilemeyecek seviyeye ulaşmıştır. Çevre sorunlarındaki artış aynı zamanda çevre ile ilgili tedbir alınması gerekliliğini de ortaya çıkarmış, çevresel 42 - Çekmeköy2023 değerlerin hukuki güvence altına alınması amacıyla çevreye ilişkin hükümler Anayasa, Kanun ve Yönetmeliklerde yer almaya başlamıştır. Ayrıca küresel bir boyut kazanan çevre kirliliğin önlenmesi, çevrenin korunması, iyileştirilmesi, doğal kaynaklarla ilgili koruma ve kullanım esaslarının belirlenmesine yönelik uluslararası antlaşmalar, çevre ile ilgili yargı kararları ve bu kararlar sonucu ortaya çıkan içtihatlar ile “Çevre Hukuku” adıyla bir hukuk dalını da var etmiştir. Çevrenin korunması ve çevre kirliliği problemi, kirliliğin kaynağı olan ülke ile sınırlı kalmamakta dünya üzerinde var olan diğer devletleri ve insanları da etkilemekte ve ilgilendirmektedir. Bunun tabii sonucu olarak, çevre ile ilgili birtakım devletlerarası düzenlemelerin yapılması da zorunluluk olduğundan, çevrenin korunması ve çevre kirliliğinin AKTÜEL önlenmesi için birtakım devletlerarası çalışmalar ve toplantılar tertip edilmiştir. Bu çalışmaların ilki 1913 yılında yapılan Bern Konferansıdır. Bu konferansı 1923 yılında Paris ve Londra’da yapılan konferanslar izlemiştir. Uluslararası alanda, çevre hakkının dile getirildiği ilk toplantı Birleşmiş Milletler Çevre ve İnsan Konferansı’dır. (Stockholm 1972) Stockholm Konferansı, çevre sorunlarına yönelik politika arayışlarında bir başlangıçtır. Çevre hakkı açısından “İnsan, onurlu ve iyi bir yaşam sürmeye olanak veren nitelikli bir çevrede, özgürlük, eşitlik ve yeterli yaşam koşulları temel hakkına sahiptir” (m.1) ilkesinin yer aldığı bildirinin kabul edilmesi nedeni ile ayrı bir öneme sahiptir. Bu konferansın sonrasında, uluslararası platformlarda (Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi gibi) çevre hakkı kavramının yeniden tanımlandığı gelişmeler yaşanmıştır. Çevre hakkı ile ilgili gelişmeler 1982 Anayasamızda da yer bulmuştur. Anayasamızın 56. Maddesi’nde “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşın ödevidir” hükmü yer almıştır. 09.08.1983 tarihinde 2872 sayılı Çevre Kanunu yayımlanmıştır. Bu Kanununa istinaden birçok Yönetmelik, Genelge ve Tebliğ yayınlanmaya devam etmektedir. Anayasa ve Kanun’la hukuki güvence altına alınan, Yönetmeliklerle açıklanan çevre hakkı ve çevre ile ilgili uyulması gereken usul ve esasların denetimi, Mülga Çevre Bakanlığı’nın 2001 yılında tamamlanan taşra teşkilatlanması ile daha da işlerlik kazanmıştır. 2872 sayılı Kanun, 26.04.2006 tarih ve 5491 sayılı Kanun ile revize edilmiş ve çevre kirliliğine neden olduğu tespit edilen kurum kuruluş ve işletmelere ağır yaptırımlar getirmiştir. 2872 sayılı Çevre Kanununda (5491 ile değişik) idari yaptırım ön görülen çevre suçları 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun yürürlüğe girmesi ile ayrı bir boyut kazanmıştır. Dünya üzerinde ilk kez Türkiye’de kabul edilen bir Ceza Kanunu’nda yasanın amaçlarından birinin çevreyi korumak olduğu belirtilmektedir. 5237 sayılı Kanunun 181. Maddesi Çevrenin Kasten Kirletilmesi hakkında hapis cezasını, 182. Maddesi Çevrenin Taksirle Kirletilmesi hakkında adli para cezasını gerektirmektedir. Ayrıca Türk Ceza Kanunu “Bu kanun kapsamında kovuşturma ve soruşturma gereken bir fiilin ilgili makamlara bildirilmesi, hatta bu hususta gecikme gösterilmesi halinde ilgili kamu personeli hakkında da işlem yapılacağını” hüküm altına almıştır. Bunun anlamı çevre kirliliği ile ilgili her tespitte konunun Türk Ceza Kanununun ilgili hükümleri kapsamında değerlendirilmek üzere Cumhuriyet Savcılıklarına bildirileceği, Savcılıkların talebine istinaden Sulh Ceza Mahkemeleri nezdinde kamu davası açılabileceğidir. Çevre kirliliği ile ilgili olarak herkesin yürütme organlarına müracaat hakkı vardır. Bu hak 2872 sayılı Çevre Kanununun 30. Maddesinde yer alan “Çevreyi kirleten veya bozan bir faaliyetten zarar gören veya haberdar olan herkes ilgili mercilere başvurarak faaliyetle ilgili gerekli önlemlerin alınmasını veya faaliyetin durdurulmasını isteyebilir. “ hükmü ile yinelenmiştir. Daha sağlıklı ve yaşanabilir bir çevre, ancak bu konuda toplumsal bilincin artması ve herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip çıkması ile mümkün olabilecektir. Aksi takdirde yeşil hızla buharlaşacaktır. Çekmeköy2023 - 43 KÖŞE YAZISI TABAĞINIZDAKİLER NE KADAR MASUM? Y Fadime Ceylan Komşu Gıda Mühendisi 44 - Çekmeköy2023 aşamımızın temel maddesi olan gıdalar, satın almadan tüketime kadar geçen süre içerisinde teknik ve hijyenik koşulların sağlanamaması, fiziksel, kimyasal ve biyolojik nedenlerle zararlı hale gelerek insan sağlığı üzerinde olumsuz birçok etkiye, hatta ölümcül sonuçlara yol açabilmektedir. Yaşamın sürdürülebilmesi ve sağlığın korunması için tükettiğimiz gıdaların uygun olmayan koşullarda üretimi, satışa sunulması, saklanması ve tüketimi sürecinde bakteri ile bulaşmasının ile insan sağlığı üzerinde yaptığı olumsuz etkilere “gıda zehirlenmesi” diyoruz. Bu hastalıklar herkeste görülebilir ancak bağışıklık sistemi zayıf olan, bebekler, çocuklar, gebeler ve yaşlılar daha duyarlıdır. Gıdaların kirlenmesine ve gıda zehirlenmesine sebep olan etkenler nelerdir? • Gıdanın bileşiminde doğal olarak bulunan toksik maddeler (filizlenmiş patates, bazı mantar türleri, zehirli bal vb.) • Hijyenik olmayan ve uygunsuz koşullarda saklanan gıdalarda oluşan mikro organizmalar (bakteri, küf, parazit vb.) • Verimliliği arttırmak için kullanılan tarım ilaçları • Gıdaların saklanmasında kullanılan ve gıdaya uygun olmayan renkli plastik, kalaylanmamış bakır vb. kaplardan geçen ağır metaller • Gıda endüstrisinde kullanılan deterjan kalıntıları • Üretim yeri ve çevresindeki evcil hayvan ve haşereler • Kirli sular BAKTERİLER GIDALARA NASIL BULAŞIYOR? Bakteriler gıdaya bulaşabilmek için aracı olarak insanları, hayvanları ve haşereleri kullanırlar. Ayrıca ‘çapraz bulaşma olarak tabir edilen; temiz olan bir yiyeceğe dış etkenler yoluyla bakteri bulaşması sonucu gıdalar kirlenebilmektedir. Çapraz bulaşmaya sebep olan bu etmenlerin en önemlilerini şöyle sıralayabiliriz; • Üretimde çalışan personelin elleri ve derisindeki yara, kesik ve çatlaklar • Personelin burun ifrazatı, öksürme ve hapşırmasından bulaşan damlacıklar • Personel giysileri, saç, sakal ve tırnakları • Üretimde kullanılan alet - ekipmanlar, doğrama tahtaları • Bakteri bulaşmış mutfak tezgahları ve yüzeyleri, mutfakta kullanılan bez ve süngerler • Mutfak içerisinde ağzı açık kalmış çöp kovaları KÖŞE YAZISI • Mutfak ve çevresindeki evcil hayvanlar, sinek ve haşereler GIDA ZEHİRLENMESİ NEDİR? Gıda zehirlenmesi; herhangi bir yiyecek ya da içeceğin tüketimi sonucu meydana gelen enfeksiyon veya intoksikasyon durumuna verilen genel isimdir. Gıda enfeksiyonları, zararlı bakterilerin ürediği yiyeceğin tüketilmesi sonucu oluşan gıda zehirlenmeleridir. Besin intoksikasyonu ise toksin (zehir) üreten bazı bakterilerin ürettiği toksinli yiyeceğin yenmesi ile oluşan gıda zehirlenmeleridir. ZEHİRLENME BELİRTİLERİ NELERDİR? Hastalığa neden olan bakterinin veya toksininin özelliği, besinin ne oranda bakteri ile bulaştığı ve kişinin vücut direncine bağlı olmakla birlikte; mide bulantısı, kusma, karın ağrısı, ishal ve karında kramplar şeklinde belirtiler gösterir. Genellikle ani başlar ve hastalık belirtisi 30 dk. İle 72 saat arasında ortaya çıkabilir. Bireylerin kontamine olmuş (bakteri üremiş veya bulaşmış) besin yedikten sonra gösterdikleri tepki, bakteri veya toksine, besinin ne oranda kontamine olduğuna, tüketilen miktara ve kişinin bakteriye karşı gösterdiği duyarlılığa göre değişiklik gösterir. Aynı kontamine besini tükettikten sonra sizde oluşan belirtiler diğer kişide oluşmayabilir. Kimisinde hiç belirti görülmezken, kimisinde de belirtiler çok ağır seyredebilir. ZEHİRLENME ŞÜPHESİNDE NELER YAPILMALIDIR? • Şikayetlerin başlamasını takiben 24 saat içerisinde bulantı ve ishal önleyici ilaçlar kullanılmamalıdır. • İshal tedavisi için dinlenmek ve bol miktarda sıvı tüketmek gereklidir. • İshal geçene kadar yoğurt, pirinç lapası, haşlanmış patates gibi besinler tüketilmeli; bağırsak hareketliliğini arttıracak çiğ sebze, erik, kayısı, incir, üzüm vb meyveler tüketilmemelidir. • Meyveler iyice yıkanıp kabuğu soyulduktan sonra tüketilmelidir • Kanlı ishal, boyun sertliği, şiddetli baş ağrısı ve ateş söz konusu olduğunda 2 günden fazla devam ediyorsa doktora başvurulmalıdır. tüketim tarihleri, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına kayıtlı olup olmadığı kontrol edilmeli ve satış yerindeki saklama koşullarına dikkat edilmelidir. • Besinlerin ve içme sularının güvenilir yerlerden alınmasına özen gösterilmelidir. • Özellikle yaz aylarında dışarıda ve açıkta satılan yiyeceklerin tüketiminden kaçınılmalıdır. • Kırmızı et, tavuk eti, balık ve süt ürünleri besin zehirlenmesi açısından en riskli gıdalar olup, tüketilmeden önce mutlaka buzdolabında muhafaza edilmeli, bozulmaya bağlı koku ve renk değişimleri kontrol edilmeli ve son tüketim tarihlerine dikkat edilerek tüketilmelidir. Pişirildikten sonra oda sıcaklığında 1 saatten fazla bekletilmemelidir. GIDA ZEHİRLENMESİNDEN KORUNMA YOLLARI NELERDİR? • Her türlü gıda maddesi satın alınırken etiket bilgisi okunmalı, üretim ve son Çekmeköy2023 - 45 AKTÜEL HUZUR DOLU ÇEKMEKÖY SOKAKLARINDA EZANI BEKLEMEK Biliriz ki, toplu olarak yapılan iftarların bereketi, tadı,keyfi bir başkadır. Çekmeköy sokaklarında Belediyemiz tarafından hazırlanan iftar sofralarının ayrı bir güzelliği vardır. Sevdikleriniz ve edineceğiniz yeni dostlarınızla, komşularınızla birlikte açacağınız orucun, edilen duaların tarifi mümkün olmayacaktır. Yapacağınız tek şey Çekmeköy Belediyesi’nin bu davetine icabet etmek. Gelin bir daha “ya kısmet” diyeceğimiz şu özel günleri birlikte değerlendirelim. Ramazanda Buluşma Yerimiz Belediye Önü Belediye binası önünde hazırlanan; eşinizle, 46 - Çekmeköy2023 çocuklarınızla ve dostlarınızla birlikte, size farklı bir atmosferde Ramazan ayının tüm güzelliklerini yaşama imkânı sunan ‘Ramazan Etkinlik Alanı’na gidip, programları görmek için hala zamanınız var. Tasavvuf müziği konserlerinde ruhunuzu dinlendirip, irfan sohbetleriyle ufkunuzu aydınlatabilirsiniz. Ramazanların değişmez eğlencesi, gözdesi olan; orta oyunu, Hacivat-Karagöz gösterilerini çocuklarınızla birlikte izleyebilirsiniz. Otağ çadırında keyif kahvelerinizi yudumladıktan sonra, dünyaca ünlü hafızlar eşliğinde, huşu ile Teravih namazını kılabilirsiniz. Sokak iftarlarına buyurmaz mısınız? Niyet; birlik ve beraberliği sağlamak, sürdürmek! Yetim ve öksüz çocuklara, kimsesiz olduğunu düşünenlere, aslında yalnız olmadıklarını, her kesimin yan yana, birlikte olduğunu hissettirebilmek. Ramazan ayı; eş,dost,akrabalık ilişkilerinin en sıcak tutulduğu aydır. Bu buluşmalar, manevi değerin gücünü ortaya çıkarabilmek ve kopan bağları onarabilmek içindir. Öyleyse buyurun bu değere, büyük sofrada hep beraber “Bismillah” diyelim. Taşdelen Mesire Yeri’nde İftar… Bedeninizle birlikte ruhunuzu da dinlendirin.Yazın bunaltıcı havasından biraz AKTÜEL sıyrılıp, manevi huzurunuzu Çekmeköy’ün vazgeçilmez mesire alanlarında tamamlamaya ne dersiniz? Doldurun piknik sepetlerini, suyunuzu,ekmeğinizi alın ve iftarınızı, Taşdelen Mesire Yerinde açın. Yeni insanlar, yeni değerler… Farklı Ramazan anıları dinlemenize de vesile olacaktır. Paylaşıldığında lezzeti artan iftarınızın bereketi bol olsun… Bütün günün stresini orada bırakın ve yeni güne daha huzurlu hazırlanın. Lunaparkta mısınız? Eğlenmeye Hazır için kalktığımız sahurlar, iftarda “misafirlere ne ikram etsem” telaşı, alışveriş stresi, koşuşturmalar ve yorgunlukların, hoş sohbetlerle unutulduğu iftar sonrası. Yerini bayram telaşına bırakmaya hazır. bulacaksınız. El değmemiş yeşiliyle, doğasıyla, doğallığıyla merak uyandıran, insanları cezbeden, herkesin akın akın geldiğiÇekmeköy’ü değerlendirmeye ne dersiniz? BAYRAMDA NE YAPMALI… Binicilik Bayram ziyaretlerini yaptınız. Büyüklerinizden dualar aldınız. İkramlar arasında vazgeçilmez yeri olan bayram tatlınızı da yediniz.Şekerler ve harçlıklar da toplandığına göre,elbette sıra geldi tatile! Ama vaktiniz, fırsatınız yok başka bir şehre gitmeye…O halde; dünya telaşından, rutin istikametinizden fırsat bulup tadını çıkaramadığınız muhteşem şehrin, İstanbul’ un, tadına varın… Hatta çok uzaklaşmaya da gerek yok. Olduğunuz yerde kalın! Çocuklarınız bütün yıl atamadıkları enerjilerini atacak, hanımlar ev işlerine kısa bir ara verecek… Trafikten, şehir keşmekeşliğinden, iş stresinden uzaklaşıp, huzur Çekmeköy; ata sporu olan biniciliği, milli biniciler eşliğinde gerçekleştirebileceğiniz mükemmel bir adres. Bu keyifli deneyimin ardından, lezzetli yemeklerle gününüzü tamamlayabilirsiniz. Koca bir günü buraya ayırın, pişman olmayacaksınız. Atv Turları / Safari Doğayı, adrenalini seviyorsanız; maceraya ve eğlenceye hazır olun! İftarımızı açtık, yemeğimizi yedik. Çok şükür bedenimiz de ruhumuzda doydu. Şimdi çocuklarınızı ve çocukluğunuzu eğlendirme vakti… Hanginiz daha iyi araba kullanıyor? Var mısınız yarışa? Çarpışan arabalar bunu test etmek için en doğru seçim. Çocuklarınız atlıkarıncada uslu uslu dönerken, sizin eğlenmenize de olanak sağlayan lunaparkı es geçmemelisiniz. Tatlı uykuları bölüp, manevi huzura ermek Çekmeköy2023 - 47 AKTÜEL Taşdelen Mesire Yeri’nde; doğal orman parkurlarında sınırlarınızı zorlayabilirsiniz. Bu yorucu ve keyifli günün ardından, yine aynı yerde, yeşilin verdiği huzuru dinleyerek, dinlenebilirsiniz. Paintball Taşdelen Mesire Yeri’nde çılgınlığınıza çılgınlık katabilirsiniz. Oyunu kuralına göre oynadığınızda, başka hiçbir şeye ihtiyacınız kalmayacak. Heyecan, eğlence, adrenalin hafızalarınızda uzun süre tazeliğini yitirmeyecek. Tadını çıkarın yeter. Rotamız Şile Ama önce, aynı yol üstünde, görmenizi istediğimiz başka bir yer var! Saklı Göl 48 - Çekmeköy2023 Temiz hava, bol enerji, ağaçlar, oksijen, gölün içinde yüzen ördekler... Kesinlikle bir sabah kalkın ve hiç tereddüt etmeden Saklı Göl’e gelin. Saklı Göl… Adı gibi birçok güzelliği içinde saklayan doğa harikası! Bir kere geldiğinizde, bir daha gelmek isteyeceğiniz yerler arasında yerini alacak hiç şüphesiz. Piknik yapabilirsiniz. Ya da kiremitte menemen yiyebileceğiniz bir kahvaltıya ne dersiniz? İsterseniz sadece yürüyüş yapın ve bu eşsiz güzelliğin tadını çıkarın. Hepsi için yeriniz hazır. Seçim sizin. Saklı Göl’ü vazgeçilmezleri arasına ekleyen birçok kişi olduğunu hatırlatır, fotoğraf makinelerinizi alıp, erkenden yola çıkmanızı öneririm. İstikametimiz Şile İstanbul’a uzaklığı 55 km olan Şile, yaz aylarında şehre yakınlığı sayesinde insanların, özellikle de haftasonunu geçirmek için tercih ettiği ilçemizdir. Şile’ye geldiğinizde göz alıcı yapısı ve yüksekliğiyle dikkatinizi çekecek olan Şile Feneri, 150 yaşında ve dünyanın en aktif görev yapan ikinci, ülkemizde ise en büyük fener unvanına sahiptir. İlçenin ayrı bir cazibe merkezi de Ağva’dır. İki dere arasında kalan bu balıkçı koyu, en eski yerleşim yerlerinden olup, butik oteller barındıran turizm cennetidir. Maşatlık Seyir Terası, Aşıklar (istavrit) Tepesi, Kumbaba Roket Hanesi civarı, Şile Feneri Seyir Terası, Zeytinli Adası’nda Şile’yi seyredebilirsiniz. Denize girme ve serinleme vakti… Öyleyse; Büyük Plaj, İskele Yeri Plajı ya da daha sakin koylar tercihiniz ise, Ağlayan Kaya, Kumbaba, Ayazma, İmrenli, Sahilköy, Ağva ve Kurfallı sizi bekliyor. Denize girecek vatandaşlarımız dikkat! Güzel gününüzü mutlu sonla kapatmak için kurallara uyalım ve uymayanları lütfen uyaralım. Bütün gün gezdiniz, eğlendiniz, yoruldunuz. Yemek yiyebileceğiniz bir sürü yer var elbette. Farklı tatlara meraklıysanız, yöresel yemeklerine bir göz atalım birlikte… Erikli Çorbası, Mındıllı Çorbası, Kabaklı Börek, Üzerli Sarma. Tatlı olarak, Öre ya da Boncuk Helva almaz mıydınız? Eve dönme vakti geldi.Fakat Şileli hanımların el emeği, göz nuru kültürü olan meşhur Şile bezinden yapılmış; motiflerine, çatlak kahve, hapishane penceresi, gelin tacı, aslanpençesi,şile feneri,yeminli örnek gibi isimler verdikleri masa örtülerinden, elbiselerden, bluzlardan almadan dönmeyin. Keyifli ve huzurlu günler dilerim. Hazırlayan: Soner KARTAL Sibel KARIŞAN HABERLER KUR’AN AYINDA KUR’AN’LA BULUŞALIM Ç ekmeköy Belediyesi, yaz tatillerinde mahallelerindeki Kuran Kurslarına gidecek çocuklar için ödüllü yarışma düzenliyor. Çekmeköy Müftülüğü işbirliği ile hazırlanan projeye, ilçedeki 50 Yaz Kuran Kursu katıldı. Kurslarda, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın belirlediği müfredat doğrultusunda eğitim alacak olan öğrenciler, 17 Ağustos’ta sınava girecekler. KURS SONUNDA ÖDÜL VAR 9-10 yaş, 10-11 yaş, 12-13 yaş 14-15 yaş kategorilerinde yapılacak sınav sonucunda dereceye girecekler, birbirinden güzel ödülleri de almaya hak kazanacaklar. Proje sonunda; birincilere diz üstü bilgisayar, ikincilere tablet, üçüncülere fotoğraf makinesi, dördüncülere müzik çalar, beşincilere kol saati ve 25. sıradakilere kadar futbol topu ya da kitap seti hediye edilecek. tanıtıldı. Çekmeköy Kaymakamı Cemal Hüsnü Kansız, Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz ve İlçe Müftüsü Muhammed Suiçmez’in de katıldığı törende, çocuklara projenin detayları anlatıldı. PROJE TANITILDI Proje, Taşdelen Cebir Caminde düzenlenen törenle Çekmeköy2023 - 49 TEKNOLOJİ Oğuzhan AYDEMİR Gelecekten Gelenler Bilim ve Teknoloji Derneği Yönetim Kurulu Başkanı İçinde bulunduğumuz 21. yüzyılda bilim ve teknolojiye damgasını vuran toplumlar çağdaş ülkeler olarak nitelendirilmekte ve dünyada söz söyleyen konumunda yer almaktadırlar. Okuyan, düşünen, araştıran, tartışan ve bir ürün ortaya koyabilme becerisine sahip bireylerle örülü toplumlar, dünyaya yön vermekte, çağdaş uygarlığında en üst seviyesini oluşturmaktadırlar. Araştırma ve geliştirme çalışmaları, gelişmiş ülkelerin yeni pazarlar oluşturarak ekonomik gelirlerini arttırdıkları önemli bir mecra iken acaba ülkemizde neler yapılıyor? Küresel ısınma, iklimsel değişiklikler ve evrimleşen hastalık kaynakları geleceğin yoğun emek gerektiren çalışma sahalarındandır. Ülkemizde sağlık alanında bir çok çalışma bulunmasına rağmen bunların en önemli alanlarından biri, şüphesiz kanser tedavi yöntemleri üzerine yapılan çalışmalardır. İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nde Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’nde tasarlanan çipler ile artık kanser tedavisi için ilaç geliştirme çalışmaları kolaylaşacak! Resim Açıklaması: 45 ülkeden 700’den fazla buluş sahibinin ve 1000 kadar buluşun tanıtıldığı 43. Cenevre Uluslararası Buluşlar Fuarı’nda İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (İYTE) Öğretim Üyesi Doç. Dr. Devrim Pesen Okvur’un “Hücre biyolojisinde uzaklığa bağlı etkileşimlerin araştırılması için mikro akışkan cihaz” buluşu yer alıyor. 50 - Çekmeköy2023 TÜRKİYE’NİN TEKNOLOJİLERİ On dokuz Mayıs Üniversitesi, Havacılık ve Uzay Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezi, 1,5 sene sonra uçuşa hazır hale gelecek, iki kişilik genel havacılık uçağının kompozit kanat ve gövde imalatına başladı. Resim Açıklaması: “Doğan” adı verilen ve 1500 kilometreye yakın menzili bulunan uçak, hem sportif hem de uzun mesafe seyir uçuşlarında kullanılacak. Yeraltı kaynaklarının ve fosil yakıtların tükeneceği bir gelecekte araba sanayisi, muhakkak yenilenebilir enerji ile çalışan motorlara yönelecek. Ancak ülkemizde, kaynakların verimli kullanılarak daha uzun süre enerji sıkıntısı olmayan bir dünya hedefi ile otomobiller tasarlanmaya başlandı. Türkiye’de ilk kez güneş enerjili olarak yapılan ve “resmi” araç olan Fırat ve Komagene Adıyaman’da kullanılıyor. Adıyaman Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Dekanlığı tarafından tasarlanarak üretilen ilk resmi güneş enerjili prototip araçlar 2010 yılında trafiğe çıkmıştı. Adıyaman’da üretilen Prototip araçları, Balıkesir’de iki mühendis tarafından 8 aylık çalışma ile üretilen ‘Ekolojij Türk Otomobili’ takip etti. Balıkesir ‘de iki mühendis, 8 aylık çalışma ile 1 Lira 60 kuruşa 60 Km giden ‘Ekoloji Türk Otomobili’ aracı üretti. Hibrit araba modellemeleri dışında Konya Selçuk Üniversitesi öğrencilerinden de trafiğin alternatif araçlarından bisikletler için hibrit bir model geliştirildi. Resim Açıklaması Bisiklet: Aldığı enerjiyle ortalama 35 kilometre hızla 40 kilometre yol alabilen bisiklet, elektrikli bisiklete göre daha hafif ve ekonomik. Proje Sahibi: Yiğit Kaan Er Yenilikçi söz konusu projelerin yanı sıra Çekmeköy Belediyesi Yenilik Akademisi tarafından yürütülen ve sosyal alanda büyük yararlar sağlayacağına inandığımız ‘Titreşim Dili’ isimli çalışmayı da ülkemizin teknoloji girişimleri arasında göstermemiz uygun olacaktır. Söz konusu proje, İşitme engelli bireylerin çevrelerini anlamada, konuşulanları anlamlandırmada yardımcı olacak bir sistem üzerine kurgulanmıştır. Yeni eğitim, öğretim döneminde test aşamasına başlanılacak olan proje, ülkemizin bu alanda ihraç edilebilir nitelikte üretilen ilk ürünü olma yolunda ilerlemektedir. Titreşim Dili Kendi pazarında kendi ürünlerini pazarlayan bir Türkiye yerine yeryüzünün her yerinde pazarı olan Türkiye ile tanışmaya hazır olun. İstikrar ve birlik içinde... HABERLER YENİ KAŞİFLER ÇEKMEKÖY’DE YETİŞİYOR Televizyon Kumandaları Artık Kaybolmayacak! Çekmeköy Belediyesi tarafından Doğa Park’ta düzenlenen Bilim Şenliği renkli görüntülere sahne oldu. Lise öğrencilerinin, almış oldukları“uluslararası ödüllü” projelerle katıldıkları “Bilim Şenliği” hayranlıkla izlendi. Elektronik Kart İstanbul Kart’ı Bitirecek Bugün liseden mezun olan Pınar Şahin, “Projemin adı ‘Elektronik İstanbul Kart’. Bu uygulama sayesinde İstanbul Kartlar kullanılmayacak. Bu projeyle android telefon kullanan insanlar bu uygulamayı telefonlarına indirebilecek ve bu sayede de kart kullanımı olmayacak. Yani telefondaki barkod sistemi sayesinde direkt cihaza telefonu okutup yerimize geçebileceğiz. Bu projeyle bakiye sorgulama, bakiye yükleme kendi telefonumuz üzerinden yapılabilecek” diye konuştu. “Endemik Bitkiler Doğal Afetler Konusunda Uyarılarda Bulunuyor” Yaptıkları uzun araştırmalar sonrası buldukları endemik projesiyle uluslararası üçüncülük alan Esra ve Ebru Turan kardeşler ise, “Endemik bitkiler doğal afetlere karşı bize bilgi veriyor. Biz bu projeyi uzun süren araştırmalarımız sayesinde bulduk. Bizim projemizin adı ‘Endemik’. Biz proje sayesinde doğal afetlerden birkaç dakika önce haber al- mayı hedefledik. Endemik, dünyanın her yerinde yetişmeyen ve sadece belirli bölgelerinde yetişen bir bitki türüdür. Endemik bizim ülkemizde çok sayıda bulunduğu için ülkemiz diğer ülkeler tarafından dikkat çeken bir ülke haline gelmiştir. Endemik konusunda ülkemiz doğal bir laboratuvar gibidir. Bizde yaptığımız araştırmalar sonucunda bunlardan yararlanmak istedik. Yaptığımız çalışmalar sonrası doğal afetler arasındaki bağlantıyı bulduk. Bu bitkilerden en çok bilineni ayçiçekleridir. Ayçiçekleri depremden 45 saniye önce tam dik konuma gelir ve yapraklarında su kaybı gözlenir. Bunun dışında ise deniz kenarlarında doğal afet öncesi çok fazla yosunlaşma görülür” şeklinde konuştular. Televizyon Kumandaları Kaybolmayacak Artık Arkadaşlarının bilimi çok fazla sevmemeleri ve ona değişik şeyler söylemesine rağmen sevdiği bilim konusunda çalışmalarına devam eden lise öğrencisi Bahadır Köprübaşı da, yaptığı projeyle yarışmada dikkat çekti. Köprübaşı, “Arkadaşlarım bana değişik şeyler deseler de ben bilimle uğraşmayı seviyorum. Bilim işini seve seve yapıyorum. Bu yaptığım projede günümüzün güncel sorunlarından biri olan kumandalarımızın kaybolmasını ele aldık. Kumandamız kaybolduğu zaman cihaza yerleştirdiğimiz düğme sayesinde kumandamızı rahatlıkla bulabiliriz. Hem cihazda hem de kumandada verici var. Düğmeye basıldığı zaman verici radyo frekansı ile bu kumandayı uyarıyor ve kumanda ötmeye başlıyor. Artık yastıkların ve koltukların altına bakmaya son diyebilirim” ifadelerini kullandı. Şenlikte, Çekmeköy Belediyesi’nin üretime teşvik için düzenlediği yarışmada dereceye girenlere ödülleri, Başkan yardımcısı Şahmettin Yüksel tarafından verildi. Teknoloji kategorisinde, Geri Dönüşüm Makinesi projesiyle Caner Temel, Araştırma Kategorisinde, Endemik Bitki Türleri projesiyle Esra-Ebru Turan Kardeşler, Enerji Kategorisinde, Elektromanyetik Motor Projesi ile Tuğçe Ünver birincilik ödülünü kazandı. Yarışmada birincilere dizüstü bilgisayar, ikincilere tablet bilgisayar, üçüncülere fotoğraf makinesi ve ilk 10’a girenlere yabancı dil kursu hediye edildi. Çekmeköy2023 - 51 YAZI DİZİSİ BAŞARI HİKAYELERİ İLE PARMAK ISIRTAN FİRMALARIMIZ 5 Reha Tekstil Reha Demirdağ Başarılarıyla kendisini ispatlamış, kalite çıtasını en üst sınıra taşımayı başarmış ve mükemmeli hedefleyen firmalarımızdan Reha Tekstil’in kurucusu Reha Demirdağ ile röportajımıza başlıyoruz… 52 - Çekmeköy2023 YAZI DİZİSİ yıllık 100.000 adet Gore-Tex ürün üretim kapasitesine ulaştık. Reha Tekstil; sıfırdan başlayarak, sıradanlığı kırarak ve yüksek hedeflerle risk alarak sağlanmış bir başarı hikayesinin sonucudur. Reha Tekstil’i diğer tekstil firmalarından farklı kılan nedir? Diğer tekstil firmalarından daha farklı bir kulvarda yarışıyoruz. Farkımız, üretimde kullanılan malzeme, makine ve gerekli teçhizatların son teknoloji donanımına sahip olmasıdır. Şu anda dünya üzerinde Reha Tekstil’e rakip olabilecek en fazla 5-6 firmadan bahsedilebilir. Firmanızın ülke istihdamına katkısı nedir? Reha Demirdağ’ı tanıyabilir miyiz? 30 Mart 1961 İstanbul doğumluyum. Gençliğimde profesyonel tenis sporuyla uğraştım. Üniversite öğrenimi için bursla Amerika’ya gittim, ancak ciddi sağlık problemleri nedeniyle eğitimimi yarım bırakmak zorunda kaldım. Türkiye’ye döndükten sonra ülkenin ekonomisinin iyileşmesini fırsat bilerek iş hayatına atılmaya karar verdim. İlk etapta küçük çaplı yazın tenis, kışın kayak sporu alanında ürünler satarak başladım. İlerleyen dönemlerde büyük atılımlar yaparak ayakta kalabilirim düşüncesi ile Ümraniye’de bir atölye sahibi oldum. Vizyonumu geliştirmek amacıyla yurtdışı piyasasını da yakalayabilmek için çeşitli fuarlara katıldım. Gerekli lisansları alarak, ‘herkesin yaptığı değil, hiç kimsenin yapmadığını yapmalıyım’ stratejisiyle hareket ederek, bugünkü hayatımın temellerini atmış oldum. Ailesine bağlı biri olarak mutlu bir yaşantıya ve iki kız evladına sahibim. Firmanızdan bahsedebilir misiniz? Şirketimiz, aktif spor giyim üretim ve ihracatı hedefi ile kuruldu.1993 yılında kurulan Reha Tekstil’de kurulduğu günden beri amacımız; üretimimizi ve hizmet kalitemizi sürekli geliştirmek, bu amaçla da son teknoloji ve yenilikleri yakından takip etmek ve uygulamak olmuştur. Üretimimiz, öncelikli olarak kayak kıyafetleri, açık alan, bisiklet ve koşu kıyafetlerini kapsayan ürünlere odaklanmaktadır.Başarılı olabilmek için diğer spor giyim üretimi yapan firmalardan daha kaliteli ve farklı olmak zorundaydık. Bu sebeple Gore-Tex ürünlerin imalatına yönelik sertifikasyon sahibi olduk. Teknoloji ve tekstilin birleşme noktasını yakaladıktan sonra dünyayı takip ederek ürünlerimizde tüketiciye en iyisini sunmaya çalıştık. Sonuç olarak Firmamızın; 45 kişilik yönetim kadrosu, 300 kişilik dikim ekibi, 25 kişilik dikim yapıştırma ekibi, 40 kişilik bonding ekibi, 10 kişilik nakış ekibi, 5 kişilik lazer kesme ekibi, 12 kişilik kesim ekibi, 10 kişilik kalıp ekibi, 8 kişilik modelleme ve geliştirme ekibi ve 50 kişilik kalite kontrol ve ambalaj ekibi ile birlikte 505 çalışanı bulunmaktadır. Bununla birlikte firmanın temizlik ve yemek için ayrıca çalışanları mevcuttur. Çalışanlarımızı öncelikli olarak Çekmeköy’de ikamet edenlerden seçmeye çalışıyoruz. Bu güzel ilçeye firma olarak bizimde katkı sağlamamız gerektiğine inanıyorum. Reha Demirdağ’ın çalışanlarıyla iletişimi nasıl? Önceliğimiz,iş ortamında huzur ve karşılıklı güveni sağlayarak çalışanlarla birlikte Reha Tekstil ailesini korumaktır. Çalışanlarımızın işlerini en kolay ve rahat şekilde yapmalarını sağlamak amacıyla imkanlarımızı sonuna kadar kullanıyoruz. Firma olarak yılda 2-3 kez iş sağlık ve güvenliğiyle alakalı a’dan z’ye denetleniyoruz. Tüm bunların sonucu olarak karşılıklı sevgi ve saygı içerisinde hepimiz aynı gemide güvenle ilerliyoruz. Spor ürünleriyle ilgili üretim yapan bir firma sahibi olarak sporla aranız nasıl? Gençliğimde profesyonel sporcuydum. Şu anda profesyonel olmasa da sağlıklı ve kaliteli bir hayat sürebilmek için spora devam ediyorum, tenis, fitness ve yürüyüş gibi… Aile sıcaklığı ve mutluluğu iş hayatına direkt olarak yansıyor. Evinde ve normal yaşantısında mutlu olan kişi tüm dikkatini işine odaklayıp sağlam adımlar atabiliyor, sonuç olarak gerçek bir başarı elde ediliyor. Başarıyı etkileyen dış etkenler de mevcut, ülkemizin istikrarı ve ekonomisi gibi. İş hayatının içerisine girdiğim günden beri en mutlu ve başarılı olduğum dönem, geçirdiğimiz son 10 yıldır. Başarının olumsuzlukları muhakkak ki sorumluluklarının artması ve daha fazla insanla uğraşmak zorunda kalmaktır. Çekmeköy’de bulunan bir iş adamı olarak ilçe hakkındaki düşünceleriniz neler? Çekmeköy, hızla gelişen bir ilçe. Bu ilerleme çok kısa sürede gerçekleşti. Çevremizde sürekli belediye araçlarını ve çalışanlarını görüyoruz. Belediyemizin hareketli çalışmalarıyla birlikte durmaksızın güzelleşen bir Çekmeköy’e sahip olduk. Önceki dönemlerde yurtdışından bir misafir ağırlamak durumunda kaldığımızda, kötü görüntüleri saklamak amacıyla belli yol güzergahlarını kullanırken, şu anda göğsümüzü gere gere herkesi ağırlayabiliyoruz. Çevremizin güzelliği, düzeni, intizamı ve yeşilliği gurur verici tabii ki. Başarılı bir iş adamı olarak okuyucularımıza başarıyı yakalayabilmek için ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz? Başarı için; hayatı kısa dönemli değil, uzun vadeli planlar üzerine yerleştirmek yapılacak ilk iştir. Dünyayı yakından takip edeceksiniz, sorumluluğunuzu iyi bileceksiniz, işinizin başında olacak ve kaliteden ödün vermeyeceksiniz. Yaptığınız her ne olursa olsun en kısa sürede ve en ucuz şekilde nasıl kar ederim düşüncesinden sıyrılacak, geleceğe yatırım yapacaksınız. Dürüst olacak, hakkıyla iş yapmaya özen göstereceksiniz. Bu şekilde çalışma disiplinine sahip bir birey dünyanın neresinde olursa olsun iş bulur ve başarıya ulaşır. Yakaladığınız bu başarının hayatınıza getirdikleri ve götürdükleri mutlaka vardır. Bunları bizimle paylaşır mısınız? Başarıyı bireysel değil, ekip işi olarak görmeliyiz. Başarının temeli ailedir; insan evinde değil de sokakta ararsa mutluluğu istediği hedeflere ulaşamaz. Çekmeköy2023 - 53 KÜLTÜR SANAT KÜLTÜR KÜLTÜR sanat sanat Deniz BİNİCİ / SOSYOLOG BİR ADAM DÜŞÜNÜN ADI SİNEMA Kısa Kısa Köyden çıkan yazar, köyden çıkan şair çokça duyulmuştur fakat köyde doğup büyüyen ve köyde kalıp sinemacı olana bir istisna dışında rastlanmamıştır. Ahmet Uluçay sinema tutkusu yaşamının her saniyesine işlemiş bir sinema aşığıdır. Yaşadığı köyde çocukluğundan itibaren filmleri takip etmiş. Hatta bununla yetinmeyip çocukken arkadaşlarıyla bir araya gelip film gösterimi için tahtadan bir makine bile icat etmiştir. Ahmet Uluçay sinema anlatıları bağlamında ne kadar işlense az kalacak ve yeri zor doldurulabilecek bir yönetmendir. Sinema tarihinin seçkin yönetmenlerinden olan Ahmet Uluçay’ın etraflıca anlatıldığı Yönetmen Sineması Ahmet Uluçay kitabı köyde başlayıp dünyanın her yerinde ödül almaya kadar giden bir serüvene şahitlik etmeye çalışmakta. Gösterime girdiği andan itibaren hem izleyenlerin hem de eleştirmenlerin üzerinde uzun uzun konuştuğu Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak filmi Ahmet Uluçay’ın tek filmi değildir sadece en çok duyulan izlenen filmidir. Kitap bu yanılsamayı ve tek yönlü bakışı da kırmak istemekte. Hazırlıklarını Ayşe Pay’ın yaptığı kitapta Ahmet Uluçay’ın kısa filmleri dahil tüm çalışmaları yer almakta. Ayrı başlıklar altında yazılan yazıların her birini yönetmeni yakından takip eden yazarlar-sinemacıların kaleme aldığı görülmekte. Ayrıca kitabın sunuş kısmını İhsan Kabil’in yazmış olması da okurlar için kitaba iyi bir hazırlık süreci gibi durmakta. Kitapta Ahmet Uluçay’ın sinema sanat yaklaşımı, köyde filmlerini nasıl inşa ettiği, diğer yönetmenler ile kurduğu bağ ve birçok konu üzerine 2002 yılında Bilim Sanat Vakfı’nda gerçekleştirilen bir söyleşi de yer almakta. Söyleşide Ahmet Uluçay’ın sinemadan maksadının ne olduğunu açıkladığı kısım kesinlikle dikkate değer: “Ben karanlığa yazılmış bir mektup olarak görüyorum filmlerimi. Yani birilerinin yüreğinde yansımasını bulur. Bence bütün semeresi de budur sanat yapmanın.” 2009 yılında aramızdan ayrılan Ahmet Uluçay sanattan beklentisinin karşılığını fazlasıyla almak- tadır. Karanlığa yazılmış bir mektup gibi baktığı filmleri dünyanın her bir köşesinde yankı bulmakta ve bir köyden dünyanın tüm hislerini barındırabilecek bir güçte sanat eserlerinin çıkabileceğini bir kez daha göstermektedir. “Birini küçük düşürmek, seni daha büyük yapmaz..” / (Angela) “Beni hiç tanımadan yargılıyorlar; bu yüzden yalnızlığı seviyorum..” / (Shrek) “Bir kişiyi öldürürsen katil, milyonlarca kişiyi öldürürsen kahramansın.” / (Charlie Chaplin) “+Rüyada ölürsen gerçek dünyada uyanırsın. Gerçek dünyada ölürsen nolur diye sor. -Nolur? +Ölürsün gerizekalı bu yüzden gerçek” / (Inception) “Neden birinin başarısızlığı herkese ilan ediliyor? Demir eksikliğin varsa doktor ilaç mı yazar yoksa bunu televizyona mı verir? ./ (3 Idiots) 54 - Çekmeköy2023 KÜLTÜR SANAT Sessiz Mürekkep KEŞKE! Adı Keşke olan bir dergi çıkmakta. Henüz yeni diyebileceğimiz dergilerden bir tanesi. 2013 yılında çıkmaya başlayan dergi iki ayda bir yayınlanmakta. En son 11. sayısı yayınlandı. Keşke dergisi, bir düşünce ve edebiyat dergisi. Bildiğimiz dergi formatından daha küçük bir boyutu var. Bu haliyle aslında fanzini hatırlatıyor. İllüstrasyonlarla zenginleştirilen derginin dolu dolu bir içeriği var. Şiirler, hikayeler, röportaj ve söyleşilerin yanı sıra her sayı da bir dosya konusu belirlenerek bu konu üzerine farklı tatlarda yazılar yayınlanıyor. İşlenen dosya konuları hayatın merkezinden ve gündeminden uzak şeyler de değiller. Şimdiye kadar işlenen bazı dosya konuları şöyle: - Sezai Karakoç - Mehmet Akif Ersoy - Kadın Edebiyatçılar Derginin en özgün yanlarından biri kanaatimce gerçekleştirilen söyleşiler. Söyleşilerin içeriği sadece keyifli bir sohbet sunmuyor beraberinde şiirin, hikayenin, romanın kısacası edebiyatın farklı konu ve sorunlarını derinlikli düşünmeye de vesile oluyor. Bu söyleşilerin birinden bir bölüm ile yazıyı sonlandıralım. Nurullah Genç ile Söyleşi Soru: Bir kısım popüler kültürün şiir adıyla yeşertilip büyütüldüğünü üzülerek gözlemlediğimiz günlerdeyiz. Bu durum has şiiri, hakiki şiiri gölgeliyor mu yoksa şiirin ne olmadığını kavramamızı sağlayarak diğerlerinden ayırmamıza yardımcı mı oluyor? N.G. -Maalesef faydası zararından daha az. Zararı daha çok… Çünkü bugünkü modern dünyanın, modern dedikleri neslin en böyle dikkat çeken, bizim için problem diye tespit edebileceğimiz özelliği kitap okumadan günübirlik teknolojik aletlerin dünyasına hapsolup, kutulara hapsolup, televizyonlara, telefonlara vs… Ve oralardan hayatı takip etmeye çalışmalardır. Hazlarını oralardan almalarıdır. Kitaptan haz almayı beceremeyen, hissedemeyen, yaşayamayan bir insanın teknolojik bir kutunun içinden zevklenmeye başlaması, hazlanma- ya başlaması, aslında o insan grubunun yavaş yavaş robotlaşmaya başlamasıdır ve kendi özelliklerini, insani özelliklerini kaybetmeye başlamasıdır. Şimdi böyle bir âlem içerisinde şiiri siz, bir de hâkim kültür, popüler kültürle birleştirip sadece bir çığlık aracı gibi ya da herhangi bir şeye ulaşma aracı gibi algılar, bayağı hâllere mahkûm ederseniz, sıradan sözlerle, sıradan imgelerle hatta imge olmayan birtakım ifadelerle şiir diye sunarsanız, şiire büyük zarar verirsiniz. Ve maalesef bugün internet ortamında yüzlerce binlerce şiir yayınlanıyor. Yazanları şair gibi hissettirdiği için ayrı bir problem meydana getiriyor. İyi şairlerin okunmasına engel oluyor. İyi şiirin gelişmesine engel oluyor. Faydası da belki şu… Onları yazmasalar onlarla uğraşmasalar neyle uğraşacaklar? Bir taraftan da diyorsunuz ki bırakın hiç olmazsa popüler kültürün içinde şiir diye bir şeyle uğraşsınlar. Öbür türlü daha kötü şeylerle uğraşacaklar. Bir taraftan da böyle bir faydası var. Yani iki tarafı kesen bir kılıç gibi… Yukarı dönseniz bıyık, aşağı dönseniz sakal… Çekmeköy2023 - 55 KÜLTÜR SANAT Bilim-kurgu sineması ne yazık ki herkese hitap eden bir tür değil. Bilim-kurgu denince akla sanki daha fazla çocuklara yönelik hazırlanmış filmler gelir. Belki içimizdeki çocuğu erken öldürdüğümüzden, belki sert yaşam koşullarının hayal gücümüzü acımasızca törpüleyerek bizi doğrudan gerçeklerle yüzleşmek üzere yalnız bırakmasından.. Ama sevemeyiz bir türlü, olmayacağını bırakın düşünmeyi hayal bile edemeyeceğimiz şeyleri beyaz perdede görmeyi. Düşünemiyorsak, hayal edemiyorsak gerek yoktur ne sinemada izlemeye ne de üzerine konuşmaya! Oysa içinde bulunduğumuz dünya geleceğin dünyası adına da bir referans değil mi? Cep telefonları, elektrikli otomobiller, mikronluk ameliyatlar, android işletim sistemleri, hızla gelişen robotik sistemler ve daha birçoğu.. Bu saydıklarımın hepsi de öyle sadece haberlerde gördüğümüz ya da kulaktan kulağa duyduğumuz şeyler değil. Hayatımıza bütünüyle entegre olmuş olan teknolojiler. Bugünün hayali, yarının gerçeği. Yarının Dünyası (Tomorrowland) bir bilim-kurgu ama tam da yukarıda anlattığım tabloyu tersine çevirebilecek güçte 56 - Çekmeköy2023 bir film. Ç o c u k l a r tarafından da izlenebilecek bir film olmakla birlikte, esasında yetişkinlerin hayal dünyasını harekete geçirecek nitelikte. Hayalperest olmayı çocuklara ve çocukluğa özgü kılmak, filmin yapıcı ve kurucu macera tabanlı yapısını yetişkinler için de anlamlı kılmaktan alıkoyamıyor. Hem çocuk hem de yetişkin oyuncuların çok olması bu savı desteklerken, filmin görsel efektleri muazzam bir görsel şölen oluşturuyor. Özellikle yer çekimi kurallarına aykırı düzenlenmiş havuzlar, eminim tüm izleyenlerin dikkatini çekecek ve herkesi heyecanlandıracaktır. Bilimin tamamen insanların iyiliğine hizmet ettiği bir gelecek tasavvuru olan Yarının Dünyası, bir ütopyadır. Günümüz dünyası ile yarının dünyası arasındaki geçişler, sizi bu dünyadan alıp farklı bir gezegene taşıyor adeta. Mucit olmanın ve bir şeyler keşfetmenin dünyaya iyilikten başka birşey getirmeyeceğini bilmenin hazzı vazgeçilemez olsa gerek! Tabiki her bilim kurgu gibi bu filmde de robotlar vazgeçilmez unsurlardan. Özellikle robotların da dahil olduğu çarpışma sahneleri son derece göz dolduruyor. Filmin bu sahnelerini izlerken Terminatör akla gelmiyor değil! Filmin tanıdık yüzü George Clooney, filmin konseptine ve heyecanına biraz fazla ağır kaçmış ne yazık ki. Filmin heyecanı Clooney’nin sakinliğinde yitip gidiyor. Clooney’ninkarizması rolü kurtarmasına yetmiyor. Filmim tüm bu iyi yönlerinin yanında vasat bir sonla bitiyor olması tam bir hayal kırıklığı! Filmin sonu o kadar hızlı geliyor ki, optimist konusu ve muhteşem görsel efektlerine rağmen ağzınızda buruk bir tat kalıyor. Çünkü hikayenin en başından uzun uzadıya anlatılan bu kurgunun sonu bu kadar çabuk ve ani gelmemeliydi! En azından hikayenin başı gibi sonu da sağlam bir zemine oturtulmalıydı! Ancak filmin görsel efektlerinin bu durumu kurtaracağı düşünülmüş olsa gerek ki, baştaki enerjik giriş filmin sonuna kadar sürdürülemiyor. HABERLER GEÇMİŞTEN GELECEĞE GÖZ KAMAŞTIRAN SERGİ Ç ekmeköy Taşdelen İSMEK’te Tezhip eğitimi alan 15 kursiyer, bir yıl içerisinde ortaya çıkardıkları eserleri, yılsonu sergisinde görücüye çıkardı. Çekmeköy Belediyesi’nin fuaye alanında açılan sergiye, Çekmeköy Belediye Başkan Yardımcıları Şenol Çetin, Eyüp Yıldırım, Fatih Sırmacı ve Şahmettin Yüksel katıldı. Eser sahiplerinin yakınlarının yoğun ilgi gösterdiği sergide, yapım süresi dört yılı bulan eserler yoğun ilgi gördü. Kurdele kesme töreninde konuşan Başkan Yardımcısı Şenol Çetin, “Tezhip, kültürümüzdeki önemli sanatlarımızdan biridir. Bugün Çekmeköy Belediyesi ve Taşdelen İSMEK işbirliği ile hayata geçirilen kurslarda eğitim alan öğrencilerin eserleri sergileniyor. Sergi hakkında bilgi alırken, bir eserin 1 yıl ile 4 yıl arasında değişebilen yapım süreleri olduğunu öğrendik. Gerçekten büyük bir emek ve sabır isteyen bu sanata gönül veren tüm eser sahiplerini tebrik ediyorum” dedi. Çekmeköy2023 - 57 YAZI DİZİSİ MECLİS ÜYELERİMİZ TANKUT GÜNDOĞAR Çekmeköy 2023, yaşamlarını halk ile harmanlamış meclis üyelerimizi misafir etmeye devam ediyor. Konuğumuz Tankut Gündoğar… 58 - Çekmeköy2023 YAZI DİZİSİ Tankut Gündoğar’ı tanıyabilir miyiz? 19.12.1962 İstanbul doğumluyum. Memleketim Samsun, Çerkez kökenliyim. Yıldız Teknik Üniversitesi, İnşaat Mühendisliği üzerine lisans, Finans ve İşletme üzerine yüksek lisans eğitimi aldım. Çekmeköy’de ikamet ediyorum, evli ve bir kız çocuk babasıyım. Eşim ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi mezunu, kızım ise Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümünü birincilikle bitirdikten sonra London Scholl Of Ecnomics’de Uluslararası Kalkınma üzerine master eğitimini sürdürmektedir. Eşim ve kızım hayat boyu benim en büyük destekçilerim olmuşlardır. İmar Komisyonu’nun görevleri nelerdir? Vatandaşa ne gibi hizmetler sunar? İmar komisyonu, bölgedeki imar faaliyetleriyle ilgili her türlü plan, projeleri ve o bölgenin gelişimine katkı sağlayacak tüm konuları kapsıyor. Temel olarak görevlerimiz; bölge ve uygulama imar planlarını incelemek, yapım aşamasında ve sonrasında gerekli fikir beyanı ve müdahaleleri gerçekleştirmek, aynı zamanda vatandaştan gelen istek ve şikayetleri değerlendirmek. Genel olarak var olan bölgenin düzgün yapılaşması, şehirleşmenin batılı standartlara uygun gelişmesi adına kısa ve uzun vadede belirleyen kararlar almak durumundayız. Üstelik bu kararları alırken bugünü değil yarını, hatta sadece bulunan bölgeyi değil çevre bölgeleri ve bütün bir şehri yeni vizyon ve fikirlerle inşa etmek durumundayız. Siyasi kimliğiniz dışında ne ile meşgulsünüz? Üniversite öğrencisiyken inşaat şirketlerinde muhtelif görevlerde yer aldım. Mezuniyet sonrası yurtiçi-yurtdışı müteahhitlik şirketlerinde, şantiyelerde ve proje ofislerinde görev yaptım. Finans, işletme ve proje yönetimi üzerine master eğitimimi tamamladıktan sonra bankalarda uzman yardımcılığı ve genel müdürlük görevinde bulundum. Yaklaşık 7 yıl kurumsal şirketlerde iş geliştirme, inşaat ve yatırım hakkında profesyonel olarak çalıştım. Profesyonellik ve iş hayatı ekip işidir. Hiçbir zaman tek başıma olduğumu düşünmedim. Şanslıydım çünkü; hep iyi ekiplerle çalıştım. Herkese bir şeyler öğrettim ve herkesten bir şeyler öğrendim. Sıradan bir memur olarak başladığım iş alanında yönetim kurulu, başkan vekili ve genel müdür lüğe kadar yükseldim. Daha sonra eski sınıf arkadaşlarımla hayalim olan proje geliştirme, inşaat ve yatırım üzerine bir şirket kurduk. Hala aynı iş üzerine çalışmalarıma devam etmekteyim. Yaşamınızda ne olsaydı siz siyasi hayatın içinde olmazdınız? Ve yaşamınızda ne olduğu için şu an siyaset yapmaktasınız? Siyasetin dışında olmayı hiç düşünmedim çünkü; öğrencilik yıllarımda dahi siyasetin içinde olarak bir şeyleri değiştirebileceğime inandım. Siyaset toplumun iyi yöne gidebilmesi için en etkili araçtır. Fakat siyasetin içinde olmak aile, arkadaş ve sosyal yaşamdan fedakarlık yapmaktır. Buna rağmen hayatının en az bir döneminde herkesin yürekten ve inanarak siyasetle ilgilenmesi gerekir. Hobi olarak veya bir beklenti içine girerek değil, çevresindeki insanlara ve topluma fayda sağlamak amacıyla bilgilerini takım arkadaşlarıyla birlikte bir plan dahilinde ortaya koyması gerekir. Hangi partide olursa olsun, pozitif değişim için elinden geleni yapması gerekir. Eğer iyi yönde az da olsa bir çaba sarf edersek herkesin ufak çabaları birikerek büyük bir sonuca dönüşebilir. O sonucu gördüğünüzde “benim de buna katkım olmuştu” diyebilmek dünyadaki en büyük zenginliktir. Size göre ideal toplum ve ideal birey nasıl olmalıdır? Toplumumuzun en büyük sıkıntılarından biri, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmasıdır. Mühim olan önce bilgiye sahip olmaktır. Bilgiye ulaştıktan sonra doğru ve yapıcı bir fikre ulaşırsınız. Daha da önemlisi toplumun genelinde eşitlik sağlanmalıdır. Kabul etsek de etmesek de kadın - erkek eşitliği ve yaşlılara - çocuklara saygı kalmamış durumda. İnsanlar etiketlenmemeli ve emeklerine saygı duyulmalıdır. Eğer bir toplumda saygı yoksa, insan ayırımı varsa ve kadın - erkek eşitliği hala tartışma konusuysa o toplumun bir ayağı sakat demektir. Diğer yandan refah seviyesine ulaşabilmek adına dünyayı takip etmek için Çekmeköy2023 - 59 YAZI DİZİSİ üretilen teknolojik aletleri kullanmaktan öte onu üreten ülke olmalıyız. İdeal toplum bireyle başlar. İdeal birey herkese saygı duyan ve yapıcı olan insandır. Bu ideal bireylerin oluşturduğu ideal toplum adaletin ve eşitliğin hakim olduğu çevresindeki herkese ve her şeye saygıyla yaklaşan bir topluluktur. Tankut Gündoğar’ın olmazsa olmazları nelerdir? 1. Hz. Mevlana’nın söylediği gibi, “ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol.” 2. Yalan söylememek ve gerçekleri de çarpıtmamak. 3. Kimseyi kınama, yadırgama ve herkesi olduğu gibi kabul et. Bakmakla görmek arasındaki farkı ayırt etmeliyiz. Herkesin içinde Allah vergisi olan iyiliği görebilmek çok önemli. “Bir Ceza Avukatının Anıları” oyununda söylendiği gibi, “her suçluyu kazıyın, altından insan çıkar.” Hangi takımı tutuyorsunuz? Fanatik misiniz? Fenerbahçeliyim ve Fenerbahçe kongre 60 - Çekmeköy2023 üyesiyim. Tüm maçlara eşimle birlikte gidiy o r u m . Tüm takım taraftarlarına da eşleriyle birlikte maç izlemelerini öneriyorum. Eşlerimiz ve kızlarımızla gittiğimiz maçlarda statlar daha renkli oluyor. Bu sayede statlarda var olan olumsuzlukları azami dereceye indirgemiş oluruz. Fanatiklik konusuna gelince, taraftarı olduğum takımı tabii ki sonuna kadar destekliyorum. ve çevresindeki tüm insanlara saygıyla yaklaşmasını öneririm. Herkesin kırgınlıkları bir kenara bırakarak çevresiyle ortak bir paydada barış içinde yaşamasını öneririm. Hayat uzun değil, nerde nasıl ve ne zaman hayatımızın son bulacağını bir Allah biliyor. Bu yüzden tüm hırslarımızı kenara bırakmalıyız. Bunu başarırsak hem psikolojik hem fizyolojik olarak birçok hastalıktan kurtulduğumuzu göreceğiz. Herkesin bayramını kutlar, sevgi-saygı ve esenlik içinde sevdikleriyle birlikte güzel bir bayram geçirmelerini Allah’tan niyaz ederim… Ne tarz müzikler dinlersiniz? En sevdiğiniz sanatçılar kimlerdir? Müzik benim için kulağa hoş gelen tını değil, terapidir. O günkü ruh halime uygun gelen müzik neyse onu arar, bulur ve dinlerim. Dinlediğim müziğin içinde kaybolur giderim. Bu sebeple belli bir tarz veya sanatçı ayrımı yapmıyorum. Son olarak Çekmeköy 2023 aracılığıyla okuyucularımıza neler iletmek istersiniz? Çekmeköy 2023 içeriğiyle, fotoğraflarıyla ve basımıyla ince ince işlenerek değerlendirilen çok başarılı bir dergidir. Çabalarınızı yürekten destekliyorum. Tüm okuyucularınıza dünyaya, doğaya Röportaj / Soner KARTAL HABERLER EKONOMİYE KADIN ELİ G irişimci kadınların ekonomiye olan katkılarının arttırılması ve girişimciler arası diyalogların güçlendirilmesi amacıyla başlatılan “Girişimci Kadınlar Çekmeköy’de Buluşuyor” projesi çerçevesinde Çekmeköy Kent Konseyi girişimci kadınları yemekte buluşturdu. Çekmeköy Belediyesi Nikah Sarayı’nda, Kent Konseyi Başkanı Hatice Sıraç’ın ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıya; Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, İdris Güllüce’nin eşi Fatma Güllüce’nin yanı sıra çok sayıda girişimci kadın katıldı. Çekmeköy Kent Konseyi çalışanlarını, çalışmalarından dolayı tebrik eden Başkan Ahmet Poyraz, ”Belediyemizin önemli bir sivil toplum kuruluşu içerisinde birçok farklı yapılandırmayı barındıran bir kurul. Bizimle beraber şehrin güzelleşmesine önemli katkıları olan kardeşlerimiz var içerisinde. Bu hizmet kurumunu vatandaşlara kazandırmak gerçekten parayla olmaz. Bu tabi ki duayla olur. Biz de milletimizden aldığımız duayla bunlara devam edeceğiz. Hemen yan tarafımıza metro gelmekte. Çok büyük hizmet bu. Çekmeköy 4’üncü yılında metrosunun temelini atmış 6’ncı yılın sonunda ise metrosuna kavuşmuş bir ilçe” ifadelerini kullandı. Çekmeköy2023 - 61 SOKAĞIN SESİ Sokağın nabzını okurlarıyla paylaşan Çekmeköy 2023, gündem belirlemeye devam ediyor. Seçim sonrası sokağın sesini merak eden ekibimiz yine iş başında. “Seçim sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?” A Muhittin Şeker daletli bir seçim oldu ve hak yerini buldu diye düşünüyorum. Bir partinin tek başına iktidar olması ve bu iktidar sürecinin oldukça uzun sürmesinden memnun değildim. Şu anki seçim sonucuna göre tek başına iktidar olan herhangi bir parti yok. Çiçeği burnunda bir parti olarak HDP’nin barajı aşması Türkiye için yeni bir durum. Bu konuyla ilgili tedirginlikler mevcut. Çözüm sürecinin nasıl ilerleyeceği ve her şeye tam olarak açıklama yapılmaması toplumda dalgalanmalara sebep oluyor. Doğu’yu seven ve orada hizmet yapmış bir insan olarak şunu söylemeliyim ki; terör artık son bulmalı. Yıllardır süren ve bir türlü sonlandırılamayan terör Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri. HDP’nin olumlu-olumsuz ne gibi bir yöntem uygulayacağı hakkında bir fikrim yok. Seçim sonucunun getirisi ya koalisyon ya da erken seçim. Bu durumda, zorda olsa Ak Parti-CHP koalisyonu kurulmasından yanayım. Bir an önce hükümetin kurulması gerektiği düşüncesindeyim. 4 partinin koalisyon kurması imkansız görünse de önemli olan ülkenin çıkarları doğrultusunda uzlaşma yoluyla ortak noktada buluşmaktır. Bu bağlamda tüm yollar denenmeli ve en yararlı sonuç için çaba harcanmalıdır. S Lale Küçük 62 - Çekmeköy2023 eçim sonuçlarından memnun olduğumu söyleyemem. Birinci parti % 40 ile Ak Parti olmasına rağmen hükümet kurulamadı. Seçimin olumsuz sonuçları hızlı bir şekilde ekonomiye yansıdı. Altın, Dolar ve Euro fiyatları sabitlenemiyor, durmaksızın olumsuz yönde hareketlenme mevcut. Geçim zordu daha da zorlaştı. Ak Parti’nin belki ufak çaplı bir sarsılmaya ihtiyacı vardı, her şerde bir hayır vardır. Bu seçim sonucu hepimize bir ders vermiştir ve ileride daha güzel günler bizi bekliyor olabilir. Önümüz koalisyon hükümeti gibi görünüyor fakat HDP’nin içinde olacağı bir koalisyon olmasını birçok kişi gibi bende istemiyorum. Şehitlerimizin kanıyla ayakta duran ülkemizde farklı düşüncelere sahip bir partinin barajı aşacak kadar oy alabilmesi can yakıcı. Seçim sonuçlarında payı olan insanlar dahi büyük bir pişmanlık içinde olduğunu itiraf ediyor. Çoğu yerde baskıyla oy kullanma durumu söz konusu. Bu şekilde koalisyon ülkeyi olumsuz yönde etkileyeceği için erken seçime gidilmeli ve ülkemizin en iyi zamanlarının yaşandığı tek partinin iktidarıyla hükümet kurulmalı. SOKAĞIN SESİ S eçim sonrası değil öncesinde kurulan bir koalisyon söz konusu. Ak Parti’ye yönelik karşıt bir politikayla örgütlenmenin sonucunu yaşıyoruz. Bilinçli olarak yapılan çeşitli kurgular bizi bu duruma getirdi. Ülkemizin çıkarları ve geleceği için istikrarın devamını istiyorum. Birkaç partiyle oluşacak koalisyon ülkemizi ileriye değil geriye götürür. Bu sebeple halk için, gelecek için ve istikrarın devamı için erken seçime gidilmesi gerektiğini düşünüyorum. Vatandaşlarımızı bilinçlendirme adına tüm Ak Parti teşkilatlarının ve gençlik kollarını canla başla çalışmaya devam etmelerini istiyorum. Erken seçime gidilirse şu anki durumun değişeceği düşüncesindeyim. Ayfer Yağcı B Belirsizliği beraberinde getiren seçim sonuçları, çeşitli olumsuzluklara neden oldu. Özellikle HDP’nin oy oranı herkesi şaşırtmış durumda. Her şeye rağmen halkımızın kararına saygı duyulmalı ve zor da olsa koalisyon oluşturulmalı. En azından uzlaşma yoluna gidilmeli ve koalisyon hükümeti denenmeli. Koalisyon isteyen halk, koalisyon hükümetiyle yönetimin neler getireceğini görmeli. Bu şekilde daha sağlıklı yol alınabileceği düşüncesindeyim. Kenan Ateşçi S anırım halkın istediği oldu, hepimize hayırlı olsun. Tek parti iktidarı yerine koalisyon isteniyorsa, oluşturulmalı. Koalisyonla oluşan hükümetin ülkeye ne getireceğini göreceğiz. Yakın geçmişte aynı deneyimi yaşamış halk tekrar koalisyon istiyorsa söylenecek fazla bir şey olduğunu düşünmüyorum. Ülkemizin istikrarı için tek parti hükümetinin sağlıklı sonuçlar getireceğine inanıyorum ama toplumumuzun kararına saygı duymak zorundayız. Oktay Karagöz S eçim sonucunda sandıktan koalisyon çıktı. Yapılması gereken koalisyon oluşturmak. İstikrarın bozulmaması ve ülke menfaatlerinin sarsılmaması için tek parti hükümetiyle yönetimin en iyisi olacağı düşüncesindeyim. Fakat sonuçlar buna imkan sağlamıyor. Birinci parti olarak Ak Parti’nin de içinde olacağı ve ülkemizin çıkarlarına yönelik koalisyon oluşturulmalı diye düşünüyorum. Ne olacağını yaşayarak göreceğiz, umarım ülkemiz için en hayırlısı olur. Maksut Demir Çekmeköy2023 - 63 SOKAĞIN SESİ S Bülent Küçük eçim sonuçlarının ülkemiz için hayırlı olmadığını düşünüyorum. Sonuçlarının yansımalarını gerek ekonomide gerek var olan belirsizlikte yaşıyoruz. Kısa zamanda kaybedilen paralar ve ekonomik gerileme ciddi zarar oluşturmakta. Koalisyon hükümetini yakın geçmişte yaşadık, gördük. Tekrar aynısını yaşamak açıkçası tedirgin edici. Çünkü koalisyonun fayda sağlamadığını hep birlikte gördük, ülkemiz koalisyon hükümeti zamanında gerileme yaşadı. Bile bile olumsuza yönelmektense erken seçim olması gerektiği düşüncesindeyim. Tek parti hükümetinin her bakımdan daha sağlıklı olacağı görüşündeyim. Farklı partiler ve muhalifler her zaman olacaktır, demokrasinin gereği olarak olmalıdır da. Fakat bu farkı partilerin birleşiminden oluşan koalisyon hükümeti Türkiye’ye yarar değil zarar getirecektir. Ö ncelikle seçim sonuçlarının ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Sonuçta halkın tek parti hükümeti yerine koalisyon hükümeti istediği ortaya çıktı. Anladığım kadarıyla bu seçimlerde ülkenin çıkarları değil bireysel düşünceler ön planda tutuldu. Bu sebeple sandık sonucunda tek parti iktidarına ulaşılamadı. Ne olacağını yaşayarak birlikte göreceğiz. Ülkemiz için hayırlısı olur inşallah. Kübra Gül S Büşra Alpay eçim sonuçlandı, belirsizlik hakim oldu. Açıkça söylemek gerekir ki, vatandaş tepki oyu kullandı. Seçim sonucu görüldüğünde çoğu kişi tepki oyu kullandığı için pişman oldu. Farklı partilerin oy oranının yükselmesi sebebiyle mecliste yer edinmeye çalışmaları herkesin dikkatini ve tepkisini çekmiş durumda. Belki hayırlı olan budur ve bu sayede herkes kendini silkeleyip toparlayacaktır. İlerleyen zamanlarda koalisyon hükümeti kurulacak gibi görünüyor. Fakat bu kadar zıt görüşlü partilerin oluşturacağı bir koalisyon ülkemiz için doğru bir adım olmayabilir. Bu sebeple erken seçime gidilmeli ve tekrar bir oylama yapılmalıdır. Belki yeni bir seçimle daha sağlıklı sonuçlara ulaşabiliriz. S Songül Yeşilyaprak eçim sonuçları milletin karardır ve saygı duymak gerekir. Sandık sonucunda demokratik bir ülke olduğumuzu kanıtladık. Bu seçimden sonra tek parti iktidarlığı kalmamıştır. Koalisyon hükümeti taraftarı olarak bir uzlaşmaya varılması gerektiği düşüncesindeyim. Fakat her parti bir diğerinden farklı düşüncede ve orta yol bulunabilecek gibi görünmüyorlar. Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda, seçim sonuçları da göz önüne alınarak koalisyon oluşturulmalı ve bir an önce hükümet kurulmalıdır. Önemli olan ülkemizin refahı ve kazancıdır. Bunun için koalisyon hükümeti en azından denenmeli. Eğer başarılı olunmazsa veya olumsuz sonuçlar elde edilirse son seçenek olarak erken seçime gidilmelidir. Röportaj ÖMER İSLAM 64 - Çekmeköy2023 HABERLER ÇOCUK VE RAMAZAN Ç ekmeköy Belediyesi, Ramazan’ın güzel hatırlanması ve sevilmesi için etkinlik alanına çocuklar için özel bir alan kurdu. Ramazan boyunca ücretsiz olarak kapılarını çocuklar için açan oyun alanında; şişme oyun parkı, çocuk oyunları, yüz boyama etkinlikleri ve çocuk tiyatrolarına yer veriliyor. Etkin- lik alanında Ramazan’ı öğrenen çocuklar, alanda kaldıkları süre boyunca görevlilere emanet ediliyor. Görevlilere çocuklarını güven içinde teslim eden aileler, alanda yer alan mescitte Teravih namazlarını kılıyor veya sohbet programlarını keyifle takip edebiliyorlar. Ayrıca Ramazan etkinlik alanına gelen vatandaşlara lokum ve şerbet ikramı yapılarak geleneksel lezzetlerimiz tattırılıyor. Çekmeköy2023 - 65 EĞİTİM OYNAMAYAN TAY AT OLMAZ M odern dünya çocuğu ve çocukluğu taş duvarlar arasına hapsetti. Artık çocuklar çocukluğunu yaşayamıyor, doya doya koşup oynayabilecekleri ortamlar ve rahatça güvenebilecekleri arkadaşlar bulamıyorlar. Oysa oyun, çocukların baş uğraşısı ve en önemli işidir. Çocukların oyunu oyun değil, onların en ciddi uğraşıdır. Oyun, çocuğun hayatının tuzu biberi, en temel ihtiyacıdır. Bu ihtiyaca bağlı olarak, dünyanın neresinde olursa olsun, çocuğun olduğu her yerde oyun vardır ve âdeta onun hayatının gayesidir. “Oynamayan tay, at olmaz” atasözünde oyunun, çocuk ve toplum hayatına katkısı özlü bir biçimde dile getirilir. Çocuk oynadıkça duyuları keskinleşir, yetenekleri gelişir, becerisi artar. Çünkü 66 - Çekmeköy2023 oyun çocuğun en doğal öğrenme ortamıdır. Oyun adeta çocukların duyduklarını, gördüklerini sınayıp denedikleri, öğrendiklerini pekiştirdikleri bir deney odası gibidir… Teknolojinin gelişmesi ve çok kolay ulaşılabilir olmasıyla çocuklarımız, becerilerini geliştirecekleri aile ve arkadaş ortamlarından yoksun kalıyorlar. Sadece çocuklarımız değil bizlerde sosyal, fiziksel ve zihinsel anlamda bazı becerilerimizi kaybediyoruz. Teknolojik gelişmelerin günü birlik cazibesi ve gerekli-gereksiz her şeyden haberdar olma arzusu yüzünden neredeyse iletişim çağında iletişimsiz kalan aile ortamlarında yaşamaya başladık. Çocuklar anne-babalarıyla değil elektronik cihazlarla vakit geçiriyor. Üstelik bu sırada anne babalar da başka bir teknolojik cihazın egemenliğine teslim ediyor- lar kendilerini. Bu durumun olumsuz sonuçları ise çoktan beri toplumumuzda gözlemlenir oldu. Yaşadığımız çağı değiştiremeyeceğimize göre; aile bağlarımızı kuvvetlendirmek, çocuklarımızla kaliteli vakit geçirebilmek, ailece uygun ölçülerde eğlenmek, eğlenirken de öğrenmek için neler yapabiliriz? Çocuklarımızın çok yönlü düşünme becerilerini geliştirmek ve sosyal anlamda iletişimi kuvvetli, hayata hazır bireyler yetiştirmek için neler yapabiliriz? Çocuğumuzun toplumsal bir varlık olarak sağlıklı bir gelişim göstermesi için; kendi kişiliğini düzgün ve genel geçer ahlaki değer ölçülerine göre oluşturmasına ve kendini başkalarından ayıran özelliklerin farkına varmasına nasıl yardımcı olabiliriz? Bu konuda ailece ya da bireysel oynanabilen zeka oyunları bize yardımcı EĞİTİM olabilir mi? Platon; “Bir insanla bir saat oyun oynayarak, onun hakkında onunla bir yıl konuşarak keşfedebileceğinizden daha çok şey keşfedebilirsiniz”diyerek oyunun, kişiliğimizdeki rolü ve önemine dikkat çekmiştir. Çünkü kişi oyun oynarken kişiliğini gizlemez ve duygularını, düşüncelerini çok daha kolay bir biçimde dile getirir. Zaten bu tür etkinliklerde ‘’oyun oynama’’ söylemi bile başlı başına fiziksel ve duygusal olarak bireyleri rahatlattığı için zihinsel olarak da öğrenmeye elverişli bir ortam sağlar. Böylece çocuklarımız ve biz zorunlu bir eyleme kalkışmış olmayız bilakis gönüllü bir etkileşime geçeriz. Dolayısıyla öğrenmek, sıkıcı ve tek düze, ezbere dayalı, kopyala yapıştır bir eylem olmaktan çıkar ve hem çocuklar hem de yetişkinler için bir eğlence halini alır. Böyle bir ortamda edinilen bilginin de bireylerin hayatında kalıcı ve yararlı bir yeri olur. Çocuk, yaşam için gerekli olan davranış, bilgi ve becerileri oyun içerisinde kendiliğinden öğrenir. Oyun esnasında arkadaşlarını taklit ederek doğru ya da yanlış bilgiler, davranış kalıpları edinir. Çocuk oyun içinde;kendi çevresi ile uzlaşmayı,sağlıklı iletişim kurmayı, sosyal yaşama uyum sağlamayı, hakkını savunmayı,başkalarının hakkına saygı göstermeyi,iş birliği yapmayı, paylaşmayı öğrenir ve böylece sosyalleşir. Günümüz anne-babaları çocuklarının bu becerilerin çok daha azına sahip olabilmeleri için bile sayısız özverilere katlandıkları su götürmez bir gerçektir. Çocuklarının ders başarılarını arttırmak için kurslar, etütler, özel dersler hatta yaşam koçu tutan aileler bile var. Oysa sorun kritik aşamaya gelmeden önce çocuklarımızla geçireceğimiz kaliteli vakitler büyük önem taşımaktadır. Çocuklarımızı erken yaşlardan itibaren sadece özel öğretmenlerle değil Özel Aile İlgisiyle yetiştirmemiz bizim için çok daha gerekli ve yararlıdır. Hiç birimiz giden zamanı geriye getiremeyeceğimize göre hemen kolları sıvamalı ve taşın altına elimizi koymalıyız. Berkeley üniversitesinde çalışan nörolog Dr. SilviaBunge, uzun süredir çocuklarda zeka gelişimini anlamaya yönelik çalışmalar yapmakta. Bunlardan biride ders başarısı ortalamanın altında olan 2. , 3. ve 4. Sınıf öğrencileriyle yapılan bir çalışmadır. Bu çalışmada seçilen öğrenciler haftada iki kere ders çıkışında okulda kalarak 75 dakika süreyle zeka oyunları oynadılar. Seçilen oyunlar farklı zihinsel işlevler gerektiren kullanıma hazır kutu oyunları ve kart oyunlarından oluşuyordu. Bu oyunlar çocukların akıl yürütme yeteneklerini harekete geçiriyor, ileriyi görme, planlama, kıyaslama ve mantıksal bütünleme becerilerini kullanmalarını gerektiriyordu. Bunlardan bazıları RushHour, Set, Chocolate Fix, Qwirleke, Nintendo, Picross ve Big Brain Academy gibi oyunlardı. Yapılan bu çalışma kulağa oldukça basit gelebilir, fakat sonuçlar olabildiğince şaşırtıcıydı. Sadece 8 hafta sonra, toplam 20 saatlik oynama süresi sonunda en zor gelişim sağlanan mantıklı düşünme becerilerinde bile çok ilginç bir sonuca ulaşıldı. Çalışmaya katılan çocukların IQ skorunda ortalama 13 puanlık artış tespit edildi. Şimdi birlikte düşünelim; piyasaya yeni çıkan ve sağlık bakanlığı onaylı bir ilaç olsa ve hiçbir yan etkisi olmadan çocuğunuzun IQ seviyesini arttırdığı ispatlansa ne yapardınız? Eminim bu ilaç kaç paraya satılırsa satılsın her aile hemen varını yoğunu seferber ederek bu ilacı alır ve kullanmaya başlardı. Öyleyse yapmamız gereken şey oldukça basittir. Dünya çapında ödüller almış pek çok akıl ve zeka oyunu var. Her geçen gün bunların sayıları artmakta ve içerikleri de zenginleşmektedir. Üstelik bu oyunlara çok uygun fiyatlara kolayca ulaşabilmemiz mümkündür. Yapmamız gereken işin en zor(!) ve en önemli tarafı ise çocuklarımıza zaman ayırarak onlarla birlikte bu oyunları oynamak olacaktır. Bu oyunları oynarken aynı zamanda çocuklarımızla olan ilişkilerimizde daha kaliteli, daha sıcak ve samimi olacak belki de ileride karşılaşmamız mümkün olan pek çok duygusal ve davranışsal sorunun önüne geçilebilecektir. Çünkü çocuk, oyun içinde karşılaştığı sorunları daha rahat dile getirir, bu sorunlara çözüm yolları araştırır böylece problem çözme yeteneğini de geliştirir. İşte bu süreci yaşarken çocuğun yanında güvendiği, ailesinden birilerinin olması ona büyük bir rahatlama sağlar. Dixit, Tabu, Cranium gibi grup oyunlarında işbirliğinin kazanmadaki rolünü kavrar, bilinci gelişir.Çocuk, anne babasından oyunlar yardımıyla plan program yapmayı öğrenir ve bir şeyleri başarmanın ve paylaşmanın verdiği hazla ruhsal tatmin yaşarken, daha büyük başarılara ulaşmak için kendine olan özgüveni artar. Aile içinde oyun oynarken hedefine ulaşamayan çocuğun duyguları kamçılanır, kendini eksik ve geride hissetmektense bir sonraki oyunu kazanmak için daha çok çalışır. Böylece başarmak için çalışmanın gerekliliğini kavrar. Quoridor, Abalone, Gyges, Quarto gibi oyunlar çocuklarımız kadar bizlerin de stratejik hamleler geliştirme ve sonuca ulaşma becerilerimizi arttırır. Öğrenmenin yaşı olmadığı gerçeği; her yeni gün karşımıza çıkan akıl oyunlarını çocuklarımızla birlikte öğrenmeye başlamamızla bir kez daha kendini ispat eder. Zekâ oyunları aile bireylerinin yalnızlaştığı çağımızda aile bağlarının Güçlenmesine yardımcı olabilecek eğlenceli ve öğretici bir seçenektir. Mangala gibi tarihi, Orta Asya Türk Devletlerine dayanan strateji oyunları kültürümüzü tanıyarak ona sahip çıkmamıza, Dokuz Taş gibi oyunlarda eski birikim ve bilgilerimizi çocuklarımıza aktarmamıza imkan sağlar. Nihal KARAGÖZ Çınar Koleji Üstün Zekalılar Öğretmeni Çekmeköy2023 - 67 RÖPORTAJ Çekmeköy Müftüsü MUHAMMET SUİÇMEZ Bir ilçe halkını dini konularda en doğru şekilde aydınlatan, din hizmetlerini en iyi şekilde düzenleyen, denetleyen en önemli ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nı ilçede temsil eden tek yetkili kurumdur Müftülük. Biz de bu anlayışla yola çıkarak İlçemizde bu sorumluluğu en iyi şekilde yerine getirmek için çalışan mütevazı kişiliği ve halkla iç içe olması münasebetiyle çok sevilen Müftümüz Muhammet Suiçmez’in misafiri olduk. 68 - Çekmeköy2023 RÖPORTAJ Muhammet Suiçmez’i tanıyabilir miyiz? Öncelikle bu güzel ve kaliteli dergimizi hazırlayan, okuyan, destek olan herkesi saygıyla sevgiyle selamlayarak başlamak istiyorum. Trabzon-Köprübaşı doğumluyum. 1980 yılında İlköğrenimimi ve hafızlığımı Sürmene ilçesi Petekli Köyünde tamamladım.İmam Hatip Lisesi’nden sonra Riyad, Suud Üniversitesi İslam Hukuku bölümünden 1996 yılında mezun oldum. 1996 yılında YÖK’ün aldığı diploma denklik kararı gereğince Ankara İlahiyat Fakültesinde bir yıl ilave lisans tamamlama eğitimi almama rağmen, daha önce aldığım denkliğim iptal edildi ve 28 Şubat mağduru oldum. 1998 yılında İmam - Hatip olarak göreve atandım. Aynı yıl İstanbul Haseki Eğitim Merkezinde eğitimimi tamamladım. Akçaabat ilçesine Vaiz olarak atandım. Pertek ve Çaykara’da Müftülük görevlerinde bulundum. Yüksek lisansımı, Hadîs dalında tamamladım. Doktora eğitimine devam etmekteyim. “İmam Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî’nin Ebu Hanife’ye muhalefetlerinde hadis faktörü” adlı tez konusunu çalışmaktayım. 01.10.2014 tarihinden itibaren Çekmeköy ilçe Müftülüğü görevimi sürdürmekteyim. Kur’an-ı Kerim ve Sahih sünnet. Beş duyu organımız ve aklımız da bilgi elde etme yollarındandır. Zira akıl, insanı diğer canlılardan ayıran en önemli özelliktir. Ancak akıl yoluyla elde edilen bilimsel bilgi tek başına yeterli değildir. Çünkü o, manevi değer üretmez; iyilik, kötülük, sevap günah, inanç, güven, salih amel gibi konular, bilim alanının dışındadır. Hiçbir bilim kitabında, gönülden okunacak ve okuyanı rahatlatacak bir dua yer almaz. Yüce Kitabımız her iki bilgiyi de önemli görmüş, bir yandan Allah’a inanmayı ve güvenmeyi öğretirken, diğer yandan düşünmeyi emrederek, büyük bir kitaba benzettiği kainatı iyi okumamızı öğütlemiştir. Peygamberimiz (sav) şöyle buyurur: “Size iki şey bırakıyorum, bunlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu şaşırmazsınız. Bunlar, Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim ve O’nun resulünün sünnetidir.” Müftülük vatandaşa ne gibi hizmetlerde bulunur? İlçe müftüsü, bulunduğu ilçede müftülük teşkilatının birim amiri olup, ilçede müftülük görevlerini yürütmek ve denetlemekle görevlidir. İslâm Dininin itikat, ibadet ve ahlâk esasları ile ilgili vaaz, hutbe, konferans ve benzeri faaliyetler ile her türlü basın ve yayın vasıtalarından yararlanarak cami içinde ve dışında toplumu dini konularda aydınlatmak adına vaaz ve irşat programları hazırlamak. Kur’an Kursları, öğrenci yurt ve pansiyonlarının açılış, eğitim ve öğretimlerini denetlemek, hizmet içi eğitim faaliyetlerini düzenlemek. Cami ve mescitlere ilişkin imar planlarındaki düzenlemelerle ilgili görüş bildirmek. Diyanet İşleri Başkanlığı yayınlarının dağıtım ve satışı ile ilgili işleri yürütmek. Diyanet Personelimizin kadro, atama, nakil, sicil, emeklilik ve diğer özlük işlemlerini yürütmek. Camilerin temizliği ve cami ziyaretlerinin İslâm adabına ve caminin emniyetine uygun bir şekilde yapılmasını sağlamak; camilerin avlu ve müştemilatında ibadetin huzurunu ihlal eden her türlü rahatsız edici faaliyetleri Sosyal yaşantısında ve aile hayatında Muhammet Suiçmez nasıldır? Sosyal yaşantımızın istenen seviyede olduğu söylenemez. Genelde göreve bağımlı yaşarım. Acaba bir şeyler daha yapabilir miyim anlayışıyla, işlerin daha güzel olmasına, tertibe ve düzene çok dikkat ederim. Eşimin de öğretmen olarak çalışıyor olması hayatımızı programlı kılmaktadır. Tatilimizi genelde yazın sonunda memleket ziyareti olarak değerlendiririm. Babam ve annem Trabzon’da olduklarından onların yanına giderim. Trabzon’un yaylalarını görmeyenlere kesinlikle tavsiye ederim. önlemek için gerekli tedbirleri almak. Camilerde toplanacak yardımlar konusunda yardım toplama mevzuatına ve Başkanlık talimatlarına göre hareket etmek başlıca görevlerimizdendir. İslam Diniyle ilgili bir konuda en doğru bilgiye nasıl ulaşabiliriz? Ve doğruluğundan nasıl emin olabiliriz? İslam’ın iki temel kaynağı vardır: Mesleğinizden dolayı kısıtlanıyor mu? hayatınız Mesleğimiz dünyanın en güzel mesleğidir. Tekrar tercih hakkım olsa aynı görevi seçerim. Ortaokuldan beri istediğim bir mesleği yapmaktayım. İbnAtâullah’a ait bir söz vardır:“Allah katında değerinizi bilmek isterseniz O’nun sizi hangi işlerde istihdam ettiğine bakın” der. İnşallah bu işte çalışmakla, bu işin hakkın vermekle Çekmeköy2023 - 69 RÖPORTAJ dünya ve ahiret saadetine erişmiş oluruz. Hiç bir zaman da hayatımı kısıtladığını düşünmedim, tam aksine hayatıma renk kattığını düşündüm. Sizce ideal Müslüman nasıl olmalıdır? İdeal bir Müslüman’ın özellikleri elbette pek fazladır. Bu özellikleri hem Kur’an’dan, hem de Resulullah(sav)’in hadislerinden öğrenmekteyiz. Müslümanlar öncelikle sadece Allah’a kulluk ederler. Allah’tan korkup-sakınırlar, Allah’a güvenirler, Allah’tan başka hiç kimseden korkmazlar, Allah’a şükrederler, Kur’an’a kuvvetle bağlıdırlar, Sürekli Allah’ı anarlar, Allah karşısında acizliklerini bilirler. Asıl hedef olarak ahireti belirlemişlerdir. Sadece Allah’ı ve müminleri dost ve 70 - Çekmeköy2023 sırdaş edinirler. Her an ibadet bilincinde olduklarından sürekli dikkatli ve uyanıktırlar. Devamlı olarak müminlerin ve dinin lehine akılcı hizmetler yaparlar. Tüm güçleriyle Allah adına inkarcılara, özellikle inkarcıların önde gelenlerine karşı büyük bir fikri mücadele verirler. Hiç yılmadan ve gevşemeden mücadelelerini sürdürürler. Hakkı söylemekten çekinmezler, Allah’ın dinini tebliğ eder, öfkelerine kapılmazlar, hoşgörülü ve bağışlayıcıdırlar. Güvenilir insanlardır. Son derece güçlü bir kişilik sergiler, etraflarına da güven telkin ederle. Zorluklara katlanırlar. Şeytanı ve yandaşlarını düşman edinmişlerdir. Birbirlerine danışarak (istişare ile) hareket ederler.Zenginlik ve mevkiden etkilenmezler, İffetli davranırlar ve Allah’ın istediği şekilde evlenirler. Her daim Allah’tan bağışlanmalarını talep ederler. Genç nesli ibadete teşvik için ailelere ne gibi tavsiyelerde bu- lunursunuz? Gençlerimizi ibadete küçük yaşta yönlendirmeliyiz. Maalesef 28 Şubat süreci bu açıdan memleketimiz için hiç iyi olmamıştır. Gerçi 28 Şubat sürecinin bu manada zararları olduysa da Kur’an Kurslarında kadınların okumaya başlaması kısmen telafi etti. Öncesinde erkekler kurslarda okurken bu sürecin sonunda kadınlara ağırlık verilmeye başlandı ve yaşlı kadınlarda Kur’an öğrenme şansı yakaladılar. Bu yönüyle hiç beklenmeyen bir gelişme yaşandı. Şimdi o okuyan anneler çocuklarına sahip çıkacaklar. Onları yönlendirecekler. Küçük yaştan itibaren namaza, camiye, Kur’an’a alıştıracaklar çocuklarını. Onlara peygamber sevgisini aşılayacaklar ve genç yaşta bu çocuklarımızı kazanmış olacağız. Yoksa liseye başlayan çocukların yönlendirilmesi zorlaşmaktadır. Küçük yaşta gerekli eğitimin verilmesi önemlidir. Atalarımız “ağaç yaşken eğilir” derken herhalde bunu kastetmişlerdir. Engellilere yönelik camilerde ve diğer mescit alanlarında çalışmalar yapılıyor mu? Engellilere yönelik bazı camilerimizde yeterli olmasa da yapısal düzenlemeler yapılmıştır. Yapılmaya da devam edilmektedir. Yaz kurslarımızda ilçemizde engellilere yönelik sınıf açılacaktır. Görme engelliler için, onlara uygun elifbalar hazırlatmış ve bu kardeşlerimize ücretsiz olarak temin edilmektedir. Bedensel engelli olan kardeşlerimiz için evde eğitim programları geliştirmeyi hedeflemekteyiz. Davet geldiği sürece her kapıya gitmeye hazırız. Bizde engelli adayıyız. Bu gün onlara yarın bize olabilir. Engelli denilince hep aklımıza maddi engelliler gelir. Oysa Kur’an’da asıl engellilerden bahsedilir ki, bu daha kötü bir engellidir: “Gözleri var görmezler, kulakları var duymazlar ve dilleri var söyleyemezler” diye tanıtılır. Allah bizi böyle engelli olmaktan korusun. Yoksa dünyalık maddi engellilik RÖPORTAJ aslında karşılığı kıyamet günü alınacak ve telafisi olacak geçici bir durumdur. Ama Kur’an’ın bahsettiği türde engelli olmak, Allah korusun kişinin ebedi hayatının mahvolması demektir. Çekmeköy belediyesiyle ne tür ortak çalışmalarda bulunuyorsunuz? Belediyemize başta Sayın Ahmet POYRAZ başkanımıza, yardımcılarına, müdürlerine, diğer tüm çalışanlarına teşekkür ediyorum. Belediye ile işlerimizde imkanları nispetinde kendi işleri gibi bizlere yardımcı olmak gayretindeler. Çok güzel ortak çalışmalarımız da olmaktadır. Hizmetlerimizde belediyemizi hep yanımızda hissediyor olmamız bize cesaret vermektedir. ‘Çekmeköy 2023’ aracılığıyla okuyucularımıza Ramazan bayramıyla ilgili neler iletmek istersiniz? Dergimiz aracılığıyla tüm okuyucularımıza hayırlı Ramazanlar ve bayramlar diliyorum. Fırsatları değerlendirmelerini öneriyorum. Her biten Ramazan kaçan bir fırsattır. Hayatımızda yaşayacağımız Ramazanlar sınırlıdır. Hele hele bizler, günahlarımızdan arınacağımız bir ayı boşa geçirip bu manevi temizliği sağlayamazsak Allah korusun bir daha ne zaman elimize fırsat geçeceği belli değildir. Peygamber Efendimiz (sav) bir gün minbere çıkarken merdivenin birinci basamağında “amin!” dedi. İkinci basamakta yine “amin!” dedi. Üçüncü basamakta bir kere daha “amin!” dedi. Hutbeden sonra bunun sebebi sorulduğunda şöyle buyurdu:” Bana Cibrilgeldi ve yanında ‘Anne-babasının ihtiyarlığına şahit olmuş, ancak onların hakkını gözetememiş olan kimseye yazıklar olsun, burnu yere sürtülsün onun!’ dedi, ben de ‘amin!’ dedim. Bir de, adın anıldığıhalde, Sana salât ü selâm getirmeyen rahmetten uzak olsun, burnu yere sürtülsün!’ dedi, ben de ‘amin’ dedim.Son basamakta ise ‘Ramazanı idrak etmiş olduğu halde Allah’ın mağfiretini kazanamamış, kimseye de yazıklar olsun, rahmetten uzak olsun o!’ dedi, ben de ‘amin’ dedim. (Buharî, el-edebu’l-müfred-) Son olarak bütün kardeşlerimin Ramazanını ve bayramını şimdiden tebrik ediyorum. Bayramın kurtuluşumuza, yeni başlangıçlara, yeni yönelişlere, birliğe, beraberliğe, kimsesizlere kimse olmaya, dertlilere derman olmaya, hastalarımıza şifa olmaya vesile olmasını diliyor, temizlenen sayfalarımızın tekrar hiç kirlenmemek üzere koruma altında kalabilmesini yüce Mevla’dan niyaz ediyorum. Çekmeköy2023 - 71 HABERLER ALEMDAĞ İÇİN İFTAR VAKTİ F arklı mahallelerde iftar programları hazırlayan Çekmeköy Belediyesi, birlik ve beraberlik ruhunu bu defa Alemdağ Mahallesinde ortaya çıkardı. Başta mahalle sakinleri olmak üzere, katılmak isteyen herkes bu sofrada buluştu. 88.6 frekansından yayın yapan İstanbul Fm, canlı yayın otobüsüyle iftar alanındaydı. Şebnem’le Mecburi İstikamet programıyla tanınan, Şebnem Doğan’ın canlı yayın konuğu Başkan Ahmet Poyraz’dı. “Evveli Rahmet, ortası merhamet, sonu af ” Ramazanın, manevi duyguları or72 - Çekmeköy2023 taya çıkaran önemli bir ay olduğunu söyleyen Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz ; “Evveli rahmet, ortası merhamet, sonu af olan bu mübarek ay; içinde bin aydan daha hayırlı olan bir geceyi, Kadir Gecesi’ni barındırıyor. Bu aylarda yaptığımız ibadetleri Rabbim kabul eylesin. Bu aylarda, kendimize ve İslam alemine dileyeceğimiz bütün güzel duygular için el açıp dua etmeliyiz. Hepimiz yaptığımız ibadetlerin sonunda birbirimize dua edelim” diyerek sözlerini tamamladı. İftar programının ardından Eski Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Necmettin Nursaçanda, Çekmeköy Belediyesi bahçesinde kurulan etkinlik alanında vatandaşlarla bir araya geldi. HABERLER HER ŞEY VATANDAŞ İÇİN Ç ekmeköy Belediyesi’nin ilçedeki gıda üretim alanlarında yaptığı denetimlerin bu aya özel ürünü, Ramazan pidesi oldu. Belediye Başkan Yardımcısı Şahmettin Yüksel eşliğinde Zabıta Müdürlüğü’ne bağlı ekipler, iftar sofralarının vazgeçilmezi olan pidelerin sağlıklı ortamlarda üretimini ve gramajının doğruluğunu denetledi. Ekipler, iftara sayılı saatler kala vatandaşların önünde uzun kuyruklar oluşturduğu fırınlarda, imalathanelerin asgari teknik ve hijyenik şartlarının denetimini yaptı. Çekmeköy2023 - 73 SAĞLIK HASTALIKLARIN OLUŞMASINDA GIDA DUYARLILIĞI (İNTOLERANSI) NEDİR? Dr. Ali ÇAKMAK GIDA TÜKETİMİNDE DOĞRU BİLDİĞİMİZ YANLIŞLAR NELER? HAYATINIZIN AKIŞINI DEĞİŞTİRMEYE HAZIR OLUN… S Sağlıklı olduğunu düşündüğümüz ve tükettiğimiz birçok besin vücudumuzu olumsuz etkileyebilir. Örneğin çok sağlıklı olduğunu düşündüğümüz peynir veya yoğurt eğer vücudumuz yabancı algılanırsa, bu peynirin içindeki proteinlere karşı bağışıklık tepkisi gösterir. Bu olumsuz etki “Gıda Duyarlılığı” olarak adlandırılır ve vücutta kilo almadan, birçok kronik rahatsızlığa kadar olumsuz etkilere sebep olur. Gıda intoleransı gıda alerjisi ile karıştırılmamalıdır. Gıda alerjisi (Tip 1 alerji) gıda duyarlılığından (Tip 3 alerji) farklıdır. Gıda alerjisi az kişide görülür ve kısa bir süre içinde öldürücü etkilere kadar varan sonuçlar doğurabilir. Gıda duyarlılığı gıda alerjisinden daha sıklıkla görülür. Örneğin çilek gibi herhangi bir gıda alerjileri olan kişi 30 dakika ile 1 saat arası kısa bir sürede anaflaktik şoka girerek nefes bile alamayacak duruma gelebilirler. Gıda duyarlılığının aksine gıda alerjisi tamamen bir kısa dönem bağışıklık sistemi reaksiyonu olarak tanımlanır. Gıda duyarlılığında yediğimiz yiyeceklerin olumsuz etkisi gecikmeli olarak birkaç saat ya da gün arasında çıkmaya başlar. Normal beslenen bir insan, bir kaç saat veya bir kaç gün içinde birçok yiyecek yediği için, yaşadığı sorunun gıdadan olduğunu tahmin etse bile hangi gıdadan olduğunu tespit etmesi çok zordur. Örneğin sabah yumurta yemiş ve sonra geceye kadar 2 öğün farklı yemek 74 - Çekmeköy2023 yemiş biri, gece yatmadan ortaya çıkacak bir bağırsak sorununun sabah yemiş olduğu yumurtaya bağlayamaz. Gıda duyarlılığınızın olması, belirli gıda bileşenlerine karşı vücudunuzda ters bir reaksiyon oluşacağı anlamına gelir. Çoğunlukla farkında olunmasa da Gıda Duyarlılığına bağlı alerjik reaksiyonlar günümüzde rahatsızlıklara en çok neden olan faktörlerdendir. Bağışıklık sisteminin kişiye göre değişen gıdalara tepki vermesinden oluşan enflamasyon, farklı hastalıklara neden olabilir: GIDA İNTOLERANSININ Belirtileri Gıda intoleransı ile bazı sağlık sorunları arasında doğrudan ilişki vardır. Eğer; • Vücudunuzun bazı gıda maddelerini pek de iyi tolore etmediğini düşünüyorsanız, • Yemeklerden sonra kendinizi hep yorgun hissediyorsanız, • Gaz, kabızlık, ishal, IBS gibi sorunlarınız varsa, SAĞLIK dunuzdaki yağ yüzdesi artabilir. Besin duyarlılığının olması metabolizmayı yavaşlatır ve yavaş çalışan bir metabolizma da siz normal miktarda ve normal kalorili besinler tüketseniz de vücutta yağlanmaya, yani obeziteye sebep olacaktır. Sürekli ve periyodik olarak duyarlı olunan gıdaların tüketilmesi kaçınılmaz olarak kronik obezite ve kilo problemlerine yol açar. Kas, Doku, Eklem Ağrıları ve Romatizmal Hastalıklar • Kilo sorununuz varsa ve kilonuz bir günde bile kayda değer şekilde azalıp artabiliyorsa, • Yemek yemediğiniz zaman sorunlarınız artıyorsa, • Cilt sorunlarınız varsa veya kaşınıyorsanız, • Migren, kronik yorgunluk hatta depresyonunuz varsa, • Hiperaktivite ya da dikkat toplayamama gibi sorunlarınız varsa, • Tansiyon ve diyabet gibi kronik hastalığınız varsa gıda duyarlılığı testi yaptırmalısınız. Gıda duyarlılığının en önemli mekanizması kronik iltihaplanma (enflamasyon) dır. Gıda Duyarlılığını bazı hastalıklar üzerinden değerlendirelim. Migren Besin intoleransları ve sebep oldukları enflamatuar reaksiyonlar beyinde seratonin hormonu salgısını azaltır ve normalden düşük serotonin düzeyine sebep olurlar. Eğer besin duyarlılığınız olduğunu bilmeden bu tür besinleri tüketirseniz, migren ataklarına sebep olacaktır. Gıda duyarlılığına bağlı kronik enflamasyon reaksiyonları normal dışı damar daralması ve gelişmesine yol açarak migrene sebebiyet verebilmektedir. Mide, Bağırsak Sorunları ve İritable Bağırsak Sendromu Gaz, şişkinlik ve mide yanması gibi sorunlarınoluşma sebebi genellikle yediğimiz besinlerde gıda duyarlılığı ol- masından dolayıdır. Genellikle hangi besinin gaz ve şişkinlik şikayeti yaptığını besinleri teker teker deneyerek bulmaya çalışırız. Fakat birden çok besin veya besin kombinasyonu, gaz ve şişkinlik yapıyorsa, bu besinleri bulmak imkansızlaşır ve hayatımız boyunca nedenini bilmediğimiz gaz-şişkinlik problemi yaşamak zorunda kalırız. İrritabl bağırsak sendromu (IBS) en sık görülen sindirim sistemi bozukluklarından biridir. Özellikle endüstrileşmiş ülkelerde çok sık rastlanır. Belirtileri kişiden kişiye değişmekle beraber; karın ağrısı, kabızlık ve/veya ishal, şişkinlik ve aşırı gaz, nefes darlığı, dışkıda mukus benzeri yapı, bağırsakların tam boşaltılamadığı hissi, yorgunluk, çok sık idrara çıkma isteği, sırt ve bel ağrısı, genellikle görülebilir. Obezite ve Kilo Problemleri Besin intoleransları ve sebep oldukları kronik enflamasyon vücutta yağ dokusunun artmasına sebep olmaktadır. Ne kadar az yağlı besin tüketmeye çalışsanız da gıda duyarlılığı sebebiyle bir süre sonra vücu- Vücutta hergün gıda duyarlılığına bağlı kronik enflamasyonlar yavaş, derinden, ve etkili reaksiyonlara bağlı küçük zararlar oluşur. Eğer bu zararlar vücudun günlük onarma gücünün üzerinde ise ve uzun süre devam ederse yavaştan ve derinden zarar verirler. Damlaya damlaya göl olduğu gibi. Kronik romatizmal ve kas hastalıklarını oluşturur. Kronik Yorgunluk Hastalığı Sürekli halsizlik, sabah rahat kalkamama, baş ağrısı, iştahsızlık gibi şikayetler yaşarız. Bu sorunlar eğer uzun süre devam ediyorsa, kronik yorgunluk hastalığı olarak adlandırılır. En temel iki mekanizması vücutta bulunan kronik viral enfeksiyonlar ve besin duyarlılığının olduğudur. Duyarlı olduğunuz gıdalar tükettiğiniz sürece yorgunluğunuz devam eder. Gıda duyarlılığına bağlı kronik yorgunluk, reaktif gıdaların tüketimi kesildiğinde son bulur. Egzama ve Deri Hastalıkları Enflamasyonun ve etkilerinin gözle görülür şekilde belli olduğu organ deridir. Gıda duyarlılığına bağlı enflamatuar reaksiyonlar deride, kızarıklık, kaşıntı, şişkinlik şeklinde ortaya çıkartır. Egzama gıda duyarlılığının en sık rastlanan sendromudur. Akne-sivilce, sedef hastalığı, rashes, açıklanamayan kaşıntı, dermatit gibi deri problemleri çeşitli düzeylerde gıda duyarlılığına bağlı kronik enflamasyonla ilişkilendirilir. Kısaca, her gıda vücudumuza uygun olmayabilir. Bunu araştıran testleri yaptırmak ve bu konuda yediğimize dikkat etmek hastalıklarla mücadelemizde bize avantaj sağlar. Hayırlı ve sağlıklı ömürler dileğiyle Çekmeköy2023 - 75 BULMACA ZEKA SORULARI/OYUNLARI Kutudaki şekli bütün kareleri sadece bir kere kullanacak şekilde gezdir ve başlangıç noktasına geri getir. 100 m’lik bir koşu yarışmasında iki yarışmacıdan biri diğer yarışçıyı 10 m fark ile geçmektedir. Bütün yarışmalarda aynı sonuç ile karşılaşılınca hızlı olan yarışmacı 10 m geriden başlatılmıştır. Bu yarışı kim kazanır? GEÇEN SAYININ ÇÖZÜMLERİ Bu resimde 30 kare var. ? = 3 kare 1 daire ?= 1 üçgen 3 daire HAZIRLAYAN/DÜZENLEYEN: Fatma EROL Cevapları bir sonraki sayımızda bulabilirsiniz 76 - Çekmeköy2023 BULMACA BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 1- Birbirinin tıpkısı olan yazılı şeylerin her biri 2- Özellikle Batı ve Güney Anadolu’da yetiştirilen dikenli bir ağaç, çiğde 3- Karınca yuvası. Demirci körüğünün, kömürlerin yandığı bölüme açılan deliği 4- Ayakkabı altının topuğa rastlayan yüksek bölümü, topuk 5- Yiğit, sözünün eri, güvenilir (kimse), erkek 6- En önemli, belli başlı, ana, taban, esas, asıl, baz 7- İndirgeme 8- Bilgi şöleni 9- Bir uyarıyı, bir tehlikeyi bildirmek için verilen işaret 10- Üzüm gibi, birçoğu bir sap üzerinde bir arada bulunan meyve 11- Bir eser yazılırken başvurulan kaynak 12- Duruk, ilerleme göstermeyen (soldan sağa) 12- Bayan elçi (yukarıdan aşağıya) 13- Yeryüzü parçası, yerey, toprak 14- Avrupa ve Kuzey Afrika’da toplu olarak yaşayan, göçebe, iri bir kuş 15- İyimserlik 16- Bir oyunda, kişilerden birinin kendi kendine yaptığı konuşma 17- Binicilik, bisiklet, atletizm, yürüyüş vb. sporların yapıldığı özel yol 18- Bir emek sonucunda ortaya konulan ürün, eser 19- Maden kömürü katranının kuru kuruya damıtılmasından elde edilen kumaş, elbise, halı vb.ni güve gibi zararlılardan korumakta kullanılan antiseptik bir hidrokarbon 20- Üzerinde kitap okunan, yazı yazılan, bazıları açılıp kapanabilen alçak, küçük masa 21- Bir yere takılmaya, geçirilmeye yarayan eğri ve ucu sivri demir Çekmeköy2023 - 77 KISSADAN HİSSE KISSADAN HİSSE İBRETLİK HİKAYELER Her Kula Helal, Müslüman'a Haram Vaktiyle Bursa’da bir Müslüman, eski adı “Yahudilik Yolağzı” bugünkü adı Arap Şükrü olan muhitte çeşme yaptırmış ve başına bir kitabe eklemiş; “Her kula helâl, Müslüman’a haram!” Bursa başkent, tabii Osmanlı karışmış, bu nasıl fitnedir diye… Gitmişler kadıya şikâyete, adam yakalanıp yaka-paça huzura getirilmiş. “Bu nasıl fitnedir, dinî İslâm, ahalisi Müslüman olan koca devlette sen kalk, hayrattır, sebildir diye çeşme yap, ama suyunu Müslüman’a yasakla! Olacak iş midir, nedir sebebi, aklını mı yitirdin?” diye çıkışmışlar adama. O da; “Müsaade buyurun, sebebi var, lâkin ispat ister, Delil şarttır…” dedikçe kadı kızmış; “Ne delili, ne ispatı? Sen fitne çıkardın, Müslüman ahâlinin huzurunu kaçırdın, katlin vâciptir!” demiş. Demiş ama bir yandan da merak edermiş; “Nedir gerçekten?” diye sormuş. Adam: “Bir tek sultana derim” diye cevap verince, ortalık yine karışmış. Söz Sultan’a gitmiş, adam yaka paça saraya götürülmüş… Padişah da sinirlenmiş ama diğer yandan “De bakalım ne diyeceksin. Bu nasıl iştir ki, hem çeşmeyi yaparsın, hem de her kula helâl, Müslüman’a haram yazarsın?” Adam, başı önünde; “Delilim vardır, lâkin ispat ister” der. Padişah; “Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin?” deyince, “O zaman boynum, hükme 78 - Çekmeköy2023 kıldan incedir Sultanım” diye cevap verir adam. İspat içinse adam; “Sultanım, herhangi bir havradan (Sinagog) rast gele bir hahamı izahsız yaka-paça tutuklayın, bir hafta tutun, bir hafta sonra. Bakın neler olacak…” diye bir öneride bulunur. Adamın dediği yapılınca, bütün azınlıklar bir olmuş, başlarında Museviler, “Ne oluyor, bu ne zulüm? Bizim din adamımıza biz kefiliz, ne gerekirse söyleyin yapalım. O masumdur, gerekirse kefalet ödeyelim” demişler. Çevre ülkelerden bile elçiler gelmiş, elçiler mektup üstüne mektup getirmiş… Bir hafta dolunca, adam; “Sultanım, artık bırakmak zamanıdır” demiş. Haham bırakılmış, azınlıklar mutlu, bu sefer Sultan’a teşekkürler, hediyeler… Az zaman geçmiş ki, adam; “Aynı işi herhangi bir kiliseden herhangi bir papaz için yaptırınız, Sultanım” demiş. Aynı şekilde bir papaz derdest edilip yaka-paça alınmış Pazar ayininden ve aynı tepkiler artarak devam etmiş. Haftası dolunca da serbest bırakılmış. Mutluluk ve sevinç gösterileri daha bir fazlalaşmış, teşekkürler, şükranlar… Levantenler, din adamlarına kavuşmanın mutluluğuyla daha bir sarılmışlar birbirlerine… Sultan; “Bitti mi?” diye sorunca, “Sultanım son bir iş kaldı, sonra hüküm zamanıdır izninizle” demiş. “Efendim payitahtımız Bursa’nın en sevilen, en sözü dinlenebilen, itimat edilen âlimini alınız minberinden…” Adamın dediğini yapmışlar, Ulu Camii imamını Cuma hutbesinin ortasında almışlar, yaka-paça götürmüşler…Ve ne olmuş bilin bakalım? Bir Allah’ın kulu çıkıp da, “Ne oluyor,siz ne yapıyorsunuz? Hiç olmazsa vaazı bitene kadar bekleseydiniz” gibi tek bir kelam etmemiş, imamın peşinden giden,arayan-soran olmamış! Geçmiş bir hafta, “Nerde imam” diye gelen-giden yok! Yerine başka bir imam tayin edilmiş… Halk halinden memnun,başlamış bir dedikodu, o geçen hafta derdest edilen koca alim için “Biz de onu adam bilmiş, hoca bellemiştik…”, “Kim bilir ne halt etti de tevkif edildi!”, “Vah vah! Acırım arkasında kıldığım namazlara…” gibi cümleler sıralanmış. Padişah, kadı ve adam izliyorlarmış olup bitenleri. Sonunda padişah çeşmeyi yaptırana sormuş; “Ne olacak şimdi?” Adam; “Bırakma zamanıdır. Bir de özür dileyip helâllik almak lâzımdır hocadan.” “Haklısın” demiş padişah, denilenin yapılması için emir buyurmuş ve adama dönmüş. Adam başı önünde konuşmuş; “Ey büyük Sultanım, siz irade buyurunuz lütfen, böyle Müslümanlara su helâl edilir mi?” Sultan acı acı tebessüm etmiş; “Hava bile haram, hava bile!” demiş… TARİHTE BU AY Temmuz Tarihte Bu Ay 1 Temmuz: Kabotaj Kanunu kabul edildi (1926). ( Kabotaj ve Deniz Bayramı) 2 Temmuz: Kuba Mescidi’nin yapılması (622) Hac’da tünel faciasında 1426 kişi şehit oldu (1990) Abdulkadir Geylani Hz. vefatı (1165) Amerikan 6. Filosunun İstanbul’a gelişi kanlı olaylara dönüştü (1968) 18 Temmuz: Büyük Millet Meclisi’nin, Misaki Milli üzerine yemin etmesi (1920). 3 Temmuz: Fatih Sultan Mehmet Köprüsü açıldı. (1988) 4 Temmuz: Barbaros Hayrettin Paşa’nın ölümü (1549). 5 Temmuz: Büyük İstanbul yangını (1756) Başbağlar katliamı (1993) 8 Temmuz: Avrupalılar’dan ilk borç alınması (1855) 9 Temmuz: Kurucu Meclis’ce hazırlanan 1961 Anayasası için halk oylaması yapıldı (1961). Rumeli Hisarı inşa edildi (1452) 19 Temmuz: Saraybosna bombalandı. 11 sivil öldü (1992) 20 Temmuz: Kıbrıs Barış Harekatı’nın başlaması (1974). Millet Partisi kuruldu (1948). Montreux Antlaşması’nın imzalanması (1936). 21 Temmuz: Büyük muhaddis İmam Buhari’nin doğumu (810) Latin harflerinin kullanılmaya başlanması (1928) İnsanoğlu Ay’a ayak bastı (1969). 10 Temmuz: Büyük İstanbul Depremi (1894) 13 Temmuz: Hz. Aişe Validemizin vefatı (676) Siyasi Partiler Kanunu kabul edildi (1965). 14 Temmuz: Fransız ihtilali (1789) İkinci Viyana Kuşatması (1683) 15 Temmuz: Haçlıların Kudüs katliamı (1099). 16 Temmuz: Atom bombasının ilk denemesi (1945) 17 Temmuz: Ramazan bayramı 1. Gün ( 17-18-19 ) 23 Temmuz: Hatay’ın Anavatana katılışı (1939) İkinci Meşrutiyet’in ilanı (1908). 24 Temmuz: Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanması (1923). 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı 28 Temmuz: Kore’de savaşın sona ermesi (1953). Birinci Cihan Harbi’nin başlaması (1914). 31 Temmuz: Ahmet Bin Hanbel’in şehadeti (855) İstiklal Mahkemeleri Kanunu’nun TBMM’de kabul edilmesi (1922). Çekmeköy2023 - 79 TARİFLER BAL KABAKLI ÇORBA Zeli ş Ze ları Sır u t f M ak n ’i Malzemeler: 250 gr balkabağı 1 orta boy havuç 1 orta boy kuru soğan 1 orta boy patates 4 yemek kaşığı zeytinyağı 1 su bardağı et suyu 5 su bardağı sıcak su tuz, karabiber, muskat li h a B o l at Yapılışı: Balkabağı, havuç, soğan ve patatesi eşit büyüklükte doğrayın. (Kabağınız haşlanmışsa doğramanıza gerek yok) Tencereye zeytinyağı, ve doğranmış malzemeleri alarak orta ateşte 5 dakika kadar kavurun. (Haşlanmış balkabağı ya da balkabağı püresi kullanacaksanız soğan, patates ve havucu 3-4 dakika kavurduktan sonra balkabağını ekleyin ve 2 dakika boyunca, kabak tamamen ezilinceye kadar kavurun.) Soğanlar şeffaflaşmaya başlayınca et suyu ve suyu tencereye ilave edin, tuz ve baharatları ilave ederek lezzetlendirin.Orta ateşte havuçlar yumuşayıncaya kadar pişirin. Pişen çorbayı blendırdan geçirin ve 1-2 dakika daha kaynatıp ocaktan alın. Afiyet olsun. 80 - Çekmeköy2023 TARİFLER KUZU TANDIR Malzemeler: 1 ad kuzu kol – kemikli – bütün 2 yemek kaşığı tereyağı 1 baş sarımsak 1 kg. bebek patates 2-3 dal biberiye 2 paket bebek havuç Zeytinyağı Tuz Karabiber Yapılışı: Kuzu kolun üzerine çizikler atın ve zeytinyağı, tuz ve karabiber ile ovalayın. Kuzu kolun sığacağı bir fırın kabına patatesleri 2’ye bölüp, havuçları bütün, biberiyeleri dal halinde ve sarımsağı bir baş olarak koyup tuz, karabiber ve zeytinyağı ile sebzeleri harmanlayın. Ardından eti bu sebzelerin üzerine koyup, ete kürdanlar saplayarak yükseklik verin. Kürdanların ucuna iri havuç dilimleri saplayın ve folyoyu kabınızın her tarafını kaplayacak şekilde kapatın. Not: Havuçlu kürdanlar folyonun ete değmemesini ve etinizin hava akışı olan bir kapta pişmiş olmasını sağlar.Folyoyla kapladığınız kabınızı 180 derece de önceden ısıtılmış fırına atın ve 2,5 saat fırında etler kemikten kendiliğinden ayrılıncaya kadar pişirmeye devam edin. Çıkartmaya yakın folyoyu kaldırın, kürdanları çıkartın ve tereyağını etin üzerine parça parça atın, fırında üzeri açık bir şekilde 15-20 dakika daha pişirin. Afiyet olsun. MEYVELİ JÖLE PASTA Malzemeler: 1 5 2 2 paket muzlu jöle tane çilek tane muz tane kivi Yapılışı: Muzlu hazır jöleliyi hazırlayın ve mini buz kalıplarına dökün… İçine çilek, muz ve kiviyi minik, minik keserek kalıplara koyun ve dondurun. Sonra servis tabağına çoklu bir şekilde dizin. Hem değişik hem de çok lezzetli bir tatlıdır . Afiyet olsun. Çekmeköy2023 - 81 Bunları Biliyor Musunuz? BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ? 82 - Çekmeköy2023 • Kalbinizi kıran birini, beyninizin affe tmesi ortalama 6-8 ay sürmektedir. • Haftada sadece bir kere bile olsa 45 dakika koşmak, kalp ritminizi düzenle r ve kalp hastalıkları riskini % 40 azaltır. • Deve kuşları korktukları için değil, yaklaşmakta olan düşmanların ayak seslerini toprağın ses iletimi sayesinde duy abilmek için kafalarını kuma gömerle r. • Kelebeklerin ömrü 24 saat değildir . Bazı ergin kelebeklerin ömrü 1-2 ay olabilir. Ömürlerinde birkaç mevsim yaş ayabilenler, kış uykusuna yatabilir vey a daha sıcak bölgelere göç edebilir. • Parmaklarınızı çıtlattığınızda çıkan ses kireçlenmeden değil eklemlerdeki hav a boşluğundan gelir. • İnsan nadiren uyku sırasında rüya gördüğünün farkında olabilir. Ve rüyasın ı kontrol edebilir. Bu duruma lucid drea ming denir. • Salyangoz zehri, ağrı kesici olarak kull anılabilir. Morfinden daha güçlüdür ve bazı ağrı kesicilerde olan bağımlık duy gusu yapmaz. • Dilin farklı bölümleri farklı tatları tespit eder, bilgisi yanlıştır. Dil üzerind e farklı tat tomurcukları vardır fakat kesi n bölümlerle birbirinden ayrı değiller dir. • Yaşlandığımızda saçlarımızın beyazla masının sebebi daha az renk pigmenti ve melanine sahip olmamızdandır. ACİL TELEFONLAR Polis İmdat Vergi Danışma Hızır Acil Servis Ankesör Arıza Yangın İmdat Teleks Arıza Alo Doktorum Yanımda Data Arıza Telefon Arıza Kablo TV Arıza Sağlık Danışma Posta Kodu Danışma Su Arıza Uyandırma 155 189 112 122 110 123 113 124 121 126 184 119 185 135 Elektrik Arıza Milletlerarası Kayıt Gaz Arıza Bilinmeyen Numaralar Danışma Alo Zabıta Şehirlerarası Kayıt Alo Trafik Çağrı Jandarma İmdat Yerinde Olmayan Abone Alo Sahil Güvenlik Fono Tel Zehir Danışma TTNET 186 115 187 118 153 131 154 133 156 134 158 141 114 145 Alo Turizm Bilgi İnternet Çevir Sesi Kadın ve Sosyal Hizmetler Telekom Hizmet Danışma Telekom Borç Sorma Alo Gürültü Masal Müzik Orman Yangını İhbar Kodlu Arama Alo Valilik Alo Post Çevre Bilgi Uyuşturucu Bilgi Cenaze Hizmetleri 170 146 183 161 163 176 166 177 168 179 169 181 171 188 RÖPORTAJ “Bin Aydan Daha Hayırlı” olan Kadir Gecenizi ve Ramazan Bayramınızı En Samimi Duygularımla Tebrik Eder, Ramazanın Size, Ailenize ve Tüm İnsanlığa Barış ve Huzur Getirmesini Rabbimden Niyaz Ederim. Ahmet POYRAZ Çekmeköy Belediye Başkanı Çekmeköy2023 - 83 RÖPORTAJ HAYDİ ÇOCUKLAR KUR’AN AYINDMA KUR’AN’LA BULUŞALI 100 öğrenciye 100 hediye er Kategoril ; egorinin t a K r e H op Ödüller ne: Lapt i r e l i c n i Bir let ine: Tab akinesi r e l i c n i İk otoğraf M lar F : e n i r le a Üçüncü e: MP3 Ç n i r e l ü c Dördün lere: Kol Saati kadar Beşinci ide 6.'dan 25.'ye seti ş • 9-10 Ya aş • 10-11 Y aş • 12-13 Y aş • 14-15 Y kitap kategor 4 r e h u ya da p a o t l o Ayrıc b t nciye fu her öğre ış Töreni: Kursu Açıl Yaz Kur'an esi n 2015 Pazart ı: rsu Sınav si u K n 'a r u Yaz K 5 Pazarte ğustos 201 ra Tarih:22 Hazi Saat: 10:00 Cebir Camii Yer: Taşdelen Tarih: 17 A Saat: 10:00 Yaz Kur'an Kursu Ödül Töreni: Tarih: 21 Ağustos 2015 Cuma Saat: 10:00 Yer: Taşdelen Cebir Camii Yarışmaya Katılım Şartları: 1) Yaz Kur'an Kurslarına kayıt olmak 2) 22 Haziran -21 Temmuz tarihleri arasında derslere devam etmek 3) Çekmeköy Yaz Kur'an kursları genelinde yapılacak bilgi yarışması sınavına girmek ve başarılı olmak 84 - Çekmeköy2023 Çekmeköy Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü - Çekmeköy Müftülüğü