Ağustos 2015 - Çekmeköy Belediyesi
Transkript
Ağustos 2015 - Çekmeköy Belediyesi
RÖPORTAJ gisi Çekmeköy Belediyesi Aylık Kültür Sanat Der AĞUSTOS 2015 Sayı:9 SAĞLIKLI YAŞAM VE BESLENME UZMANI TAYLAN KÜMELİ TÜRKİYE’Yİ GEZİYORUZ… ERZİNCAN ONUN BAŞARISI SAMİMİYETİNDE GİZLİ GÜLBEN ERGEN İBRAHİM ERKAL Çekmeköy2023 -1 YIKILDIĞI ZAMAN ALTINDAN KALKABİLECEĞİMİZ HAYALLER KURUYORUZ Çekmeköy Belediyesi Yapı Kontrol Müdürlüğü Bütün büyük işler küçük başlangıçlarla 0216 600 0 600 olur... www.cekmekoy.bel.tr Ahmet POYRAZ / Belediye Başkanı Ahmet POYRAZ Değerli dostlarım, Belediye Başkanı facebook.com /BaskanAhmet Poyraz twitter.com/A hmettPoyraz instagram.com /ahmettpoyra z İnsanın olduğu her coğrafya medeniyetin inşa edildiği, düşüncenin, felsefenin, estetiğin, teknolojinin geliştiği mekanlardır. Ama aynı zamanda insanın olduğu yerler sorunların, savaşların, kavgaların entrikaların da yaşandığı yerlerdir. İnsanlık tarihini dikkatlice incelediğimizde bu döngünün her an devam ettiğini gözlemleriz. Her ne kadar modern yaşama dair, teknolojiye dair her şey değişse de değişmeyen tek şeyin “insan” olduğunu görürüz. İnsanın hırslarının, isteklerinin, ekolojik dengeye ve diğer insanlara verdikleri zararların hiç değişmediğini görürüz. Temelde yaşamın sonsuz olduğu zehabından kaynaklanan bu tutum farklı tezahürleri ile karşımıza çıkmaktadır her daim. Her zaman olduğu gibi bugün de ülkemiz stratejik konumu gereği zor bir süreçten geçiyor. Savaşlar, ekonomik krizler, mülteci sorunları hemen yanı başımızda cereyan ediyor. Bu kritik süreçlerde gündemi, dünyayı takip eden, olaylara ve olgulara merak ve ilgi duyan herkesin önemli bir iş yaptığını düşünüyorum. Dünyayı ve insanlığı daha iyiye taşıma konusunda her bireyin sorumlulukları olduğu kanaatindeyim. Çevremizdeki yangını söndürmek, barış ve huzuru inşa etmek için düşünen ve üreten her bir bireyin adımlar atması gerekmektedir. Bunun için de kendimize, çevremize, topluma, ülkeye ve tüm insanlığa karşı iyi şeyler yapmak lazım. Daha iyiye ulaşmak için daha güçlü olmalı, daha güçlü olmak için kalbimizi, yüreğimizi daha güçlü kılmalıyız. Huzur dolu bir ağustos geçirmenizi dilerim. Çekmeköy2023 -3 Soner KARTAL / Editör Ağustos 2015 Yıl:1 SAYI:9 Çekmeköy Belediyesi Adına İmtiyaz Sahibi Ahmet POYRAZ Genel Yayın Yönetmeni Şahmettin Yüksel Başkan Yardımcısı Danışma Kurulu Şenol Çetin-Başkan Yardımcısı Latif Coşar-Başkan Yardımcısı Eyüp Yıldırım-Başkan Yardımcısı Ahmet Epli-Başkan Yardımcısı Fatih Sırmacı-Başkan Yardımcısı Genel Yayın Koordinatörü Muhammed Sarı Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Editör Soner Kartal Yayın Kurulu Muhammed Sarı Nevzat Hartomacıoğlu Salih Gebel Ömer İslam Cem Mutlu Hikmet Tekin Haber Servisi Çekmeköy Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü Tasarım Greenart Reklam Matbaa Greenart Reklam İletişim Çekmeköy Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü cekmekoy2023@cekmekoy.bel.tr Tel:0216 484 82 57 Yayınlanan yazıların sorumluluğu yazara aittir.Gönderilen yazılar, yayınlansın yayınlanmasın iade edilmez. Gönderilen yazılarda gerekli editoryal değişiklikler yapılabilir. Bu dergide kullanılan yazı ve görseller izin almak ve kaynak göstermek şartıyla kullanılabilir, alıntı yapılabilir. 4 - Çekmeköy2023 “Kitap fazla ciddi, gazete fazla sorumsuz. Dergi, hür tefekkürün kalesi. Belki biraz serseri ama taze ve sıcak bir tefekkür… “Kitap çok defa tek insanın eseri, tek düşüncenin yankısı; dergi bir zekalar topluluğunun bir neslin vasiyetnamesidir,” der Cemil Meriç. Başarınızı ilk unutan, başarısızlığınızı ilk gören siz olun. İşte bu bilinçle çıktığımız dikenli yollara inat yürüyüşümüzün dokuzuncu adımını da Yüce Allah’ın izni ile atmış bulunuyoruz. Fantezi müziğin güçlü sesi, usta yorumcu, bestekar ve oyuncu İbrahim Erkal’dan ses getirecek açıklamalar. “Ben kullanılmaktan yoruldum. Ben bu şöhreti sevmedim”. “İnsanım önce, sonra anneyim, yorumcu, oyuncu ve ekran yüzüyüm, dernek başkanıyım, evladım, arkadaşım, vatandaşım ve en önemlisi dost olanın dostuyum” diyen ünlü Sanatçı Gülben Ergen’den samimi açıklamalar. Türkiye’yi geziyoruz ekibiyle Erzincan yolculuğuna hazır olun… Erzincan’ı bizimle gezecek ve yeniden keşfedeceksiniz. Sağlıklı beslenmeyle ilgili kendi yöntemleriyle ön plana çıkan Taylan Kümeli, sağlıklı yaşam, beslenme ve etkili zayıflamanın formüllerini “Çekmeköy 2023” okurlarıyla paylaştı.“64 yıldır dünyayı güzelleştiriyoruz” sloganıyla kozmetik sektöründe çığır açan Hakan Tuna’dan, ilginizi çekecek önemli tüyolar. Gençliğin ve güzelliğin sırlarını merak edenler, bu röportajı dikkatle okuyun. “Suçlu Ayağa Kalk” Kanal A Spor Müdürü Murat Çimen, Futbol dünyasını derinden sarsan 3 Temmuz ve sonrasını kaleme aldı. Çekmeköy’de faydalı ve kaliteli vakit geçirmek isteyenlerin adresi olan Halk Eğitim Merkezinin müdürü Mustafa Kemal Topaloğlu ile keyifle okuyacağınız bir röportaj gerçekleştirdik. Hepsi ve daha fazlası için lütfen sayfaları çevirmeye başlayın. Gelecek sayıda buluşmak temennisiyle Allah’a emanet olunuz. Görüş ve önerileriniz için adresimiz: cekmekoy2023@cekmekoy.bel.tr İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER 06 12 ONUN BAŞARISI SAMİMİYETİNDE GİZLİ GÜLBEN ERGEN 16 20 24 TÜRKİYE’Yİ GEZİYORUZ… ERZİNCAN XIX. YÜZYILDA ÇEKMEKÖY’ÜN SOSYO-İKTİSADİ DURUMU MODERN ÇEKMEKÖY’ÜN TARiHi-9 AİLEMİZİN ÇINARLARI 6 BEN SENİ SEVDUĞUMİ DÜNYALARA BİLDURDUM.. Bedriye Üst/Çatalmeşe SUÇLU AYAĞA KALK! Murat Çimen/Kanal A Spor Müdürü 22 DİSKALKULİ KABUSUNUZ OLMASIN Muhammed EROL/ Vatan Ortaokulu 34 36 SEVGİYE DAİR… Hikmet TEKİN/ İlahiyatçı Araştırmacı MAHALLEMİZİN MUHTARI 28 30 Hakan TUNA Murat Altun / Alemdağ Mahalle Muhtarı 48 FARMASİ 56 İBRAHİM ERKAL BİR RAMAZAN BÖYLE GEÇTİ Mustafa Emrullah GÜR 68 SAĞLIKLI YAŞAM VE BESLENME UZMANI TAYLAN KÜMELİ Çekmeköy2023 -5 RÖPORTAJ GÜLBEN ONUN BAŞARISI SAMİMİYETİNDE GİZLİ ERGEN 6 - Çekmeköy2023 RÖPORTAJ “İnsanım önce, sonra anneyim, yorumcu, oyuncu ve televizyon yüzüyüm, dernek başkanıyım, evladım, arkadaşım, vatandaşım ve dostum.” Tebessümüyle çevresine ışık saçan, taraflı tarafsız herkesin gönlünde taht kuran Gülben Ergen, kendini kısaca böyle özetliyor. O, yüzündeki gülümsemenin her zaman gerçek olmadığını söyleyebilecek kadar da dürüst bir sanatçı. Elini her attığı işte başarı oranı oldukça yüksek olan ünlü sanatçı yine iş başında… “Öğrendim ki…” adlı ilk kitabıyla hayranlarının karşısına çıkan Gülben Ergen’e ilgi her zaman ki gibi büyüktü. İçten, samimi ve bitmeyen enerjisiyle farkını fark ettiren bir Gülben Ergen röportajına hazır olun… “ “ Gülben Ergen sadece işimi yaparken giydiğim, giyinmek zorunda olduğum, özendiğim bir elbisem... Yerinde durmayan, her yaptığı işe sımsıkı sarılan, başarı için gecesini gündüzüne katan bir sanatçı, bir anne olarak tanıyoruz Gülben Ergen’i. Biraz da şu ışıltılı dünyanın dışındaki Gülben Ergen’i tanısak. Yaşamımın tümü fotoğraflarda gördüğünüz gibi ışıl ışıl değildi elbette. Herkes gibi ben de üzüldüm, kırıldım, yokluğu, zorluğu yaşadım, ama, hiç isyan etmek gibi bir hataya düşmedim. “Allah kahretsin,” “yeter ya,” “bıktım,” “nedir benim bu çektiğim,” “Bu benim başıma niye geldi?” demedim ve demeyeceğim inşallah. Gülben Ergen sadece işimi yaparken giydiğim, giyinmek zorunda olduğum, özendiğim bir elbisem... Sadece sahnede, ekranda, ışıkların yandığı, kameraların bana yöneldiği zamanlarda üzerimde olan bir elbise. Işıklar söndükten sonra sarmalayıp kaldırıyorum onu. “İnsanım önce, sonra anneyim, yorumcu, oyuncu ve ekran yüzüyüm, dernek başkanıyım, evladım, arkadaşım, vatandaşım ve en Çekmeköy2023 -7 RÖPORTAJ “ “ Dış güzelliğin ilk sıralarda olduğu bir mesleğin içindeyim. Yaklaşık 11 yıldır içimi de süslemem gerektiğini anlayıp bolca okuyup, törpüledim kendi kendimi. önemlisi dost olanın gerçek dostuyum. Peki ünlü olmanın avantajlarını yaşıyor, her türlü dezavantajını görmezden gelmeyi başarabiliyor musunuz? Ünlü olmanın dezavantajları elbette koca kabarık bir liste, saymakla bitmez. Gülünü seven dikenine de katlanacak elbet. Eksi olmadan artının, artı olmadan eksinin bir kıymeti olmaz. Geçmişi ardınızda bırakabiliyor musunuz? Geçmiş adı üstünde geçmiştir. Yerinde saymayı istemiyor ve hep ileri gitmek istiyorsan ardına bakmayı bir kenara bırakıp hep önüne bakacaksın. Mesleğiniz gereği dış güzellik çok önemli. Güzellik kavramı size ne ifade ediyor? Benim için güzellik güzel huy ve edep demek. Doğru, dış güzelliğin ilk sıralarda olduğu bir mesleğin içindeyim. Ben önceleri dışımı süsleyenlerdendim, yani sıradan ve olması gerektiği gibi... Yaklaşık 11 yıldır içimi de süslemem gerektiğini anlayıp bolca okuyup, törpüledim kendi kendimi. İnsanlar bunun adına geliştin, değiştin desin. Ben biliyorum bende neyin tecellisinin göründüğünü... Son zamanlarda Gülben Ergen ismi tasavvuf kelimesiyle sık sık anılır oldu. Tasavvuf, hayatınızda inandığınız bir felsefe olmaktan öteye geçtimi? Okuyor, okuyor ve anlamak için tekrar tekrar can kulağıyla dinliyorum. Ben öğrencisiyim Allah’a uzanan her yolun. Edep 8 - Çekmeköy2023 giyimle, parayla, tapuyla kazanılmıyor. Benim anladığım edep kalpte, kalbi örtmekte... bilincinde olan bir anneyim. Kısacası gücüm nispetinde her alanda iyi olmaya gayret ediyorum. (Gülüyor) Kariyerinizin zirvesinde evlendiniz ve üç çocuk annesi oldunuz. Hiç pişman olduğunuz anlar oldu mu? Peki hayatınızın akışı çocuklarla birlikte nasıl değişti? Pişmanlık mı? Oda ne? O, nasıl bir şey yahu. (Gülüyor) Yüce yaratanın bana en güzel üç ödülüdür evlatlarım. Çok şükür… Çok şükür… Çok şükür. Sanatçılığınızın yanında bir annesiniz. İkisi de oldukça zor ve titizlik gerektiren meslekler. Hangi kimliğinize büründüğünüzde, kendinizi daha başarılı görüyorsunuz? Ben önce anneyim, evladım, gelinim, dostum, sonra eş, oyuncu, televizyoncu, yorumcu, ev kadınıyım. İçimde bir boşluk oluyor bazen, hepsini en iyi şekilde yapmaya çalışırken. Başarı için gereken tüm tohumları çok çalışarak ektim. Ama şimdi dengesiz bir önceliğim var çocuklarıma karşı. Her şey bekleyebilir ama Atlas, Ares, Güney beklemez, beklememeli diyorum. Bende artık bunun Kesin ve net söylüyorum. Belki birilerine abartı gibi gelecek ama benim için hayat çocuklardan önce yokmuş. Bencil bir hayatmış, dünyevi isteklerle dolu. Evlat demek, Allah’a bakmak değil görmekmiş. Her nefese şükretmekmiş ve yaşamayı çok istemekmiş. Sosyal medyayı en çok kullanan ve sıkı takipçileri olan ender sanatçılardan biride sizsiniz. Nedir bu sosyal medyanın gücü? Dünya artık sosyal medyaya bakarak haberleri ve gündemi takip ediyor. Gelişimi yakından takip etmeli ve bu gelişmenin nimetlerinden faydalanmayı bilmemiz lazım. Anında haber, canlı yayınlar, eğlence, politika, süs, bakım kısacası her şey sosyal medyada mevcut. Bilinçli kullanıldıktan sonra sosyal medyanın gücü her geçen gün daha da artacak. Bana göre sosyal medya en kısa zamanda yazılı ve görsel basını gölgede bırakacak. Acımasız eleştirilere göğüs geriyor, iltifatlara tebessüm ediyorum. Twitter RÖPORTAJ “ “ Ben öğretmen değilim öğretemem, amacım öğrendiğim ne varsa onları herkesle paylaşmak. hayatımın en eğlenceli köşesi. Fakat her zaman öncelikli maillerim var, takip ettiğim web siteleri var. Tatil programımı internetten yapar, sinema biletlerini internetten satın alırım. Rating’ler ve merak ettiğim her şeyin elimin altında olmasını seviyorum. Sosyal medyanın gücü gerçekten büyük… El attığınız her işte maşallah başarı oranınız çok yüksek. Model, sanatçı, oyuncu, sunucu, dernek başkanlığı, anne derken şimdi de yazarlığa el attınız. Bu kadar yoğunluğun içinde nereden çıktı bu fikir? Hep söyledim yine söylüyorum ben yazar değilim ve olamam da. Kendime yazar demek haddim değil. Sadece yoğun istek üzerine denemek istedim. Fakat kısa sürede bu kadar ilginin olması beni son derece mutlu etti. Benim yaşamımdan, yaşadıklarımdan öğrendiklerimi yazdım. Ben öğretmen değilim öğretemem, amacım öğrendiğim ne varsa onları herkesle paylaşmak. Çocuklar nasıl ki düşe kalka büyüyorsa biz de düşe kalka öğrendik ve anlatmaya çalıştık. Kitap yazma fikrim sosyal medya yüzünden oldu. Yazmak istediklerimi sınırlı sayıda olan karakterlerle anlatamayacağımı anlayınca kitap yazmaya karar verdim. Tabii, bir de uzun zamandır bende bir birikim vardı ve bunları paylaşma isteği bu kitabı ortaya çıkardı. Röportaj Soner KARTAL Çekmeköy2023 -9 HABERLER ÇEKMEKÖY YENİ BİR CAMİYE KAVUŞTU Ç ekmeköy Hamidiye Mahallesi’nde hayırsever vatandaşların katkılarıyla yapılan Yeni Camii dualarla ibadete açıldı. Açılışa, İlçe Kaymakamı Cemal Hüsnü Kansız, Başkan Ahmet Poyraz, İlçe Başkanı Salih Kırıcı, Müftü Muhammet Suiçmez ve başkan yardımcıları katıldı. Açılış, şehitlerin ruhuna okunan Kuran-ı Kerim tilaveti ile başladı. 10 - Çekmeköy2023 Cuma namazından önce konuşan Müftü Muhammet Suiçmez; ‘’İnsan ölür kalır eseri derler, her kim bu camiye katkı sağlamışsa mutlaka yapmış olduğu katkının karşılığını görecektir.’’dedi. Açılışta konuşan Başkan Ahmet Poyraz; ’’Yeni camimizin yapımında emeği geçenlerden Allah razı olsun, Allah birliğimize ve beraberliğimize zeval vermesin,’’dedi. Çekmeköy Kaymakamı Cemal Hüsnü Kansız, “ İnşallah bu mekanda Allah’ın rızasını kazanacak, güzel insanlar yetişir, ibadetler kabul edilir. Allah memleketimizin sıkıntılarını gidersin. İnşallah bunlar geçici sıkıntılardır,” dedi. Yeni Camide ilk Cuma Namazı kılındı. Cuma Namazı’nın ardından Müftü Muhammet Suiçmez tarafından yapılan duanın ardından cami ibadete açıldı. HABERLER HER ŞEY YAŞANILABİLİR BİR ÇEKMEKÖY İÇİN Ç ekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz; inşaat denetimlerini yerinde inceleyerek yetkililerden bilgi aldı. Başkan Yardımcısı Şahmettin Yüksel’in, Yapı Kontrol Müdürlüğü ekipleriyle birlikte katıldığı inşaat denetimlerinde inşaatların usulüne uygun yapılıp yapılmadığına bakılırken, çevredekilerin ve inşaat çalışanlarının görüşlerine de başvuruldu. Aynı gün içinde 21 mahalleyi dolaşan ekipler, inşaatların çevre düzenlemeleri, jüt file kullanımı, yol işgalleri ve boş arsalardaki hafriyat atıkları ya da malzeme konulması gibi birçok kriteri değerlendirdi. Ekiplerin başında bulunan Başkan Yardımcısı Yüksel, kurallara uymadığı tespit edilen birkaç inşaatın sahibini uyarırken, kurallara uygun olarak düzenli çalışan yapı sahiplerine teşekkür etti. Çekmeköy2023 - 11 YAZI DİZİSİ TÜRKİYE’Yİ GEZİYORUZ… ERZİNCAN T ürkiye’yi Geziyoruz köşemizde bu kez yolculuğumuz Erzincan’a. Görülmeye değer doğası, havası-suyu, tarihi eserleri, sit alanları, zengin yemek çeşitleri ve etkinlikleriyle birçok güzelliği bir arada barındıran ilimiz can Erzincan sizi kendisine hayran bırakacak… Doğu Anadolu Bölgesi’nde Fırat’ın yukarı kısmında yer alan Erzincan, Anadolu’nun en eski kültür merkezlerinden biridir. Tarihi ipek yolu güzergahında yer alan kent Hitit, Urartu, Med, Pers, Hellen, Roma egemenliğinde kalmış, Malazgirt Zaferi’nden sonra Osmanlı hakimiyetine geçmiştir. Erzincan kültürel zenginliği kadar doğal güzellikleriyle de meşhurdur. Her köşesinde ayrı güzellik saklayan Erzincan’dan Çekmeköy 2023 olarak sizin için seçtiklerimiz… 12 - Çekmeköy2023 ERZİNCAN GELİYOR? İSMİ NEREDEN Erzincan isminin nereden geldiği konusunda birçok rivayet bulunmaktadır. En yaygın olan rivayete göre; Erzincan adının Eriza’dan geldiği düşünülmektedir. Eriza adı Selçuklular tarafından önce Erzingan; daha sonra da Erzincan olarak anılmıştır. Farklı bir söylenceye göre ise Erzincan isminin hikayesi şöyledir: Eski çağlardaki “Azzi” bölgelerinden dolayı Erzincan, Aziriz olarak bilinmekteydi. Selçuklular, Aziriz adını çok beğenmiş ve buna “Rahmet yağarsa can Aziriz can” rahmet yağmazsa “Yan Aziriz yan” biçiminde bir tekerleme uydurmuş ve bu tekerlemedeki “Aziriz” sözcüğü zamanla değişerek Erzincan biçimini almıştır. Erzincan ismi de bu sözcükten türemiştir. YAZI DİZİSİ ERZİNCAN’A HAS Fırat Nehri “Sessiz ve sakin tatiller bana göre değil, ben maceracıyım” diyenlerin uğrak yerleri arasına girmeyi başarmış Fırat Nehrindeyiz. Nehir çevresindeki yeşilliklerle ciğerlerimize oksijen depolayan manzaranın haricinde ziyaretçilerine 40 km’yi bulan parkuru ile harika bir rafting imkanı sağlıyor. “Sudan korkmam, su benden korksun” diyenlere meydan okuyan Fırat Nehri’nin Türkiye sınırları içerisindeki uzunluğu 1263 kilometreyi bulmaktadır. 720.000 km su toplama havzasına sahip olan Fırat, ülkemizin en verimli ve su potansiyeli en yüksek ırmağıdır. Ekşi Su Erzincan doğal ve tarihi güzelliklerinin yanı sıra, kaplıcaları ve içmeleriyle de zengin bir şehirdir. Ülkemizin doğal zenginliklerinden biri olan Ekşisu diğer bir adıyla Böğert Maden Suyu; anemi, karaciğer, mide, bağırsak ve safra yolları hastalıklarına iyi gelmektedir. Maden suyunun yanı sıra kaplıca ve mesire alanıyla ziyaretçilerine farklı alternatifler sunan Ekşi su Erzincan’da görülmesi gereken yerler arasındadır. Girvelek Şelalesi Doğal sit alanı bakımından zengin Erzincan’ın Girlevik şelalesi, kayaların üzerinden parça parça akmasıyla nefes kesen bir görüntüye sahip. Erzincan’ın 29 km güneydoğusunda Çağlayan beldesinde bulunan şelale yaz-kış birçok misafir ağırlamakta. Mesire alanı içindeki şelale, kışın donmasıyla oluşan sarkıtlarda tırmanıcılık, yazın soğuk sularında serinleme imkanı sunar. Ziyaretiniz yaz aylarına denk gelirse yöreye özgün taşlardan 3 kademe şeklinde oluşan şelalede serinleyerek doğal güzelliğin tadını çıkarmanızı tavsiye ederiz… ERZİNCAN’IN GÜZELLİKLERİ Otlukbeli Gölü Doğal sit alanı ilan edilerek koruma altına alınan Otlukbeli ziyaretçilerine huzur kelimesinin tam karşılığını vermekte. Muhteşem manzarasının eşliğinde yaşanılan tarifsiz duygu” iyi ki Türkiye’de yaşıyorum” dedirtecek cinsten. Otlukbeli Gölü’nün en önemli özelliği kendi oluşumunun içerisinde tek tip olmasıdır. Bu bakımdan Türkiye’nin önemli bir yeri olmasıyla da görülmeye değer olan Otlukbeli Gölü Erzincan’a yolu düşenlerin mutlaka uğraması gereken yerler arasındadır. Altıntepe Urartu, Bizans ve Osmanlı medeniyetlerine ev sahipliği yapmış, taşı-toprağı tarih olan yer; Altıntepe. Doğal tepenin ne tarafına bakarsanız binlerce yıl öncesini görmeniz ve “zaman tünelindeyim” hissine kapılmanız Çekmeköy2023 - 13 YAZI DİZİSİ mümkündür. Tepeden görünümüyle merak uyandıran Altıntepe’de tapınaksaray, sütunlu kabul salonu, açık hava tapınağı, depo binası ve üç adet mezar bulunmaktadır. Yapılan arkeolojik çalışmalar sayesinde birçok bilgi ve esere ulaşılan yer yaklaşık 3.000 yıllık bir geçmişe sahiptir. Tüm dünya için kıymetli Altıntepe’yi Türkiye’nin neresinde olursanız olun gezip görmenizi öneririz. Altıntepe’de binlerce yıllık tarihe tanıklık edeceksiniz… Mama Hatun Kervansarayı Erzincan doğal güzelliklerinin yanı sıra bünyesinde birçok tarihi kalıntı barındırmaktadır. Mama Hatun Kervansarayı’nın 13. yüzyılda yapıldığı bilinmektedir ve Osmanlı dönemlerinin han plan tipindedir. Kervansarayın mimarı bilinmemekle beraber kümbeti yapan Ahlatlı Ebu’n-Nema b. Mufaddal’ın eseri olması kuvvetle muhtemeldir. Kervansarayın mimarının bilinmemesinin sebebi değişik zamanlarda yapılan onarım çalışmalarıyla eserin orijinalliğinin zedelenmiş olmasıdır. Yılların örselediği eser, aslından uzaklaşmış olsa da ziyaretçilerine görsel bir şölen sunmaya devam etmektedir. Karanlık Kanyon Sarp kayalıklar arasına saklanmış kanyon, görüldüğü anda nefes kesen bir manzarayla “hoşgeldin” diyor ziyaretçilerine. Yaklaşık 1,5 saatlik bot yolcuğunun ardından ulaşılan kanyona karanlık denilmesinin sebebi yüksek kayalıkların engellediği güneş ışığı. Gün doğumunda dahi karanlık olan kanyon Erzincan’ın en etkileyici noktalarından biri. Hafızanıza kazınacak görüntülerden en güzel kareyi yakalamaya çalışmak gezinin en keyifli anlarını yaşatıyor. Her karış toprağının ayrı bir 14 - Çekmeköy2023 güzellik sakladığı büyüleyici gezide gözümüzü, gönlümüzü doyurduktan sonra sıra geldi yeni ve yöresel lezzetlerle karnımızı doyurmaya… ERZİNCAN LEZZETLERİ Erzincan’ın mutfak kültürünü hayvansal gıdalar, buğday ve buğday ürünleri oluşturmaktadır. Özellikle hamurişinin yoğunlukta olduğu yöremizin başlıca lezzetleri Eşgili, kesme çorba (un çorbası), yaprak sarma, Erzincan Ketesi olarak sıralanabilir. Bu lezzetlerin yanı sıra Gendime pilavı, Çökelek Piyazı, Erzincan Lokumu, leblebi ve tulum peyniri Erzincan’ın meşhur yiyecekleri arasındadır. Keyifli gezimiz sırasında sizin için tattığımız lezzetlerden biri olan zeytinyağlı elma dolmasının tarifini vermek istiyoruz. Zeytinyağlı Elma Dolması Malzemeler: 4 adet yeşil elma, 1 tatlı kaşığı dolmalık fıstık, 1 tatlı kaşığı kuş üzümü, 3 adet soğan, 1 kahve fincanı pirinç, 4-5 dal maydanoz, 4-5 yaprak nane, 1 tatlı kaşığı toz seker, 1 tutam tuz, 2 çorba kaşığı zeytinyağı Yapılışı: Rendelenmiş soğanları, fıstıklarla birlikte zeytinyağında pembeleşinceye kadar ka- YAZI DİZİSİ vurun. Yıkanmış pirinci ekleyin. 1,5 kahve fincanı su ilave edip pirinçler diri kalacak şekilde pişirin. Şeker, tuz, kıyılmış nane ve maydanoz ekleyip karıştırın. Limon suyunu da ilave ettikten sonra soğumaya bırakın. Elmaları sivri uçlu ince bir bıçakla oyun. Hazırladığınız karışımı elmaların içine doldurun. Orta ısılı fırında 40 dakika pişirin. Soğuk olarak servis yapmaya dikkat edin. Tadı damağınızda kalacak yeni bir lezzet daha sofralarınıza eklendi, afiyet olsun… - Oğuzhan koç - Mustafa Sandal - Kerim Tekin - Oya Aydoğan. ERZİNCAN HATIRASI Her şehrin olduğu gibi Erzincanın’da kendine has hediyelik eşyaları bulunmaktadır. El bakırcılığı, semaver, tepsi, biblo, duvar tabağı, şekerlik, vazo gibi anı ve süs eşyası Erzincan’dan alınabilecek özgün hediyelik/hatıra eşyalarıdır. Erzincan tava leblebisiyle vetulum peyniriyle de meşhurdur. Eğer kalıcı ve Erzincan’a özgü bir hatıra saklamak isterseniz alacağınız eşya halı dokumacılığının bir eseri olan Eğin halısı olmalıdır. NOTUNUZU ALMAYI UNUTMAYIN Altıntepe şehir kalıntılarını gezmeden, Terzi Baba Türbesini ve Kemah Kalesini görmeden, Erzincan Girlevik Şelalesinin karşısında alabalık yemeden, Esentepe’den şehrin görünümü izlenmeden, İhsan Gezgin Parkında Kemaliye’yi izlemeden, Kadı Gölü’nün alabalıklarını görmeden, Beytahtı mesire alanında piknik yapmadan, Erzincan Melik Gazi türbesini ziyaret etmeden, Altıntepe’de tarihi kalıntılara bakmadan, Erzincan Ilıcasında şifa bulmadan Dönmeyin. BİR TÜRKÜ… Ondört bin yıl gezdim divanelikte Sıdk-ı ismin duydum pervanelikte Güruh-u naciye özümü kattım İnsan sıfatından çok geldim gittim İçtim şarabını mestanelikte Kırkların cem’inde haydar haydar haydar dara düş oldum. Bülbül oldum firdevs bağında öttüm Bir zamanlar gül için haydar haydar haydar Dara düş oldum. Ali Ekber Çiçek BİR FIKRA… Erzincan’da kadının biri otobüse binmiş. Tek boş yerin şoför koltuğu olduğunu görünce oraya oturmuş. Şoför gelmiş, “hele bacı hadi aşağıya!” demiş. Kadın cevap vermiş, “ene her gün biz ayakta gediyük bugün de sen get!” ERZİNCANLI ÜNLÜLERİMİZ - Binali Yıldırım - Cemal Süreya - Ali Ekber Çiçek MUSTAFA SANDAL’IN KALEMİNDEN ERZİNCAN Her insan için kendi memleketi şüphesiz bir başkadır, özeldir, değerlidir. Havası, suyu, herkes için sıradan gelen belki de birçok şey insana memleketinde özel ve kıymetli gelir. Erzincan’a gittiğimde bu duyguların fazlası bende oluşuyor. Kesme çorbasıyla, kete ve tatlılarıyla mutfağının eşsiz olduğu Erzincan’ın o doğal ve tertemiz atmosferi yok mu... Beni benden alan asıl olay da bu aslında... Anadolu’nun en eski kültür merkezlerinden biri olma özelliğine sahip olan Erzincan, aslında keşfedilmemiş tam bir turizm cenneti. Girlevik Şelalesi, Aygır Gölü, Buz Mağaraları ve daha niceleri... Say say bitmez bu eşsiz şehrin güzelliklerini... Benden size bir dost tavsiyesi... Değerli zamanınızdan harcayacağınız birkaç günü bu güzelliklere ayırın... Doğasıyla mutfağıyla ve güzellikleriyle yaşamınızda unutulmazınız, hatta ve hatta yeniden gelmek için can attığınız bir yer olacağının garantisini veriyorum... Hazırlayan: Soner KARTAL – İrem OKUMUŞ Çekmeköy2023 - 15 YAZI DİZİSİ AİLEMİZİN ÇINARLA BEN SENİ SEVDUĞUMİ DÜNYALARA BİLDURDUM.. A ilemizin Çınarları projesi kapsamında kadın görüşmecilerle gerçekleştirilen sözlü tarih anlatıları, projenin farklı bir bakış açısı ve boyut kazanmasında temel rol oynamıştır. Görüşmecilerin dörtte birinin kadın olduğu dikkate alınırsa, yani çoğunluğun içinde azınlık oldukları dikkate alınırsa, kadının hayat ve aile içerisindeki yapıcı, kurucu ve dönüştürücü rolüne ilişkin bir fikre ulaşılabilir. Bu kadınların büyük çoğunluğunun okuma yazma dahi bilmeyen ev hanımları olmaları da atlanmaması gereken bir detaydır. Bedriye Üst de hikâyesiyle herkesi kendine hayran bırakan, sevginin gücüne bizi yeniden inandıran Çekmeköy’ün güçlü kadınlarından biridir. Bedriye Teyze’nin hayat hikâyesi sinema filmlerine konu olacak kadar dolu ve sempatiktir. 79 yaşındaki Bedriye Teyze, Rize Pazar’ın varlıklı ailelerinden birinin ilk çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Baba evi bir konaktır. Konak içerisinde kalabalık ve bolluk içinde yaşamış. Geniş bağ ve bahçelerde çalışıp, sayısız hayvana çobanlık yapmış. Ancak tüm bu zenginliğe rağmen Bedriye Teyze de ailelerin kız çocuklarına ilişkin genel tutumlarından nasibini almış. ‘Kız kısmı okumaz’ dendiği için okula gönderilmemiş ve okuyup yazamamak Bedriye Teyze’nin hayatındaki en talihsiz durumlardan biri olarak zihnine kazınmıştır. Gençlik çağı Bedriye Teyze’nin hayatında bir dönüm noktasıdır. Bir akrabanın düğün merasiminde gördüğü çocuğa âşık olan Bedriye Teyze, ne aklına ne de gönlüne söz geçirebilmiş bundan sonra.. Bedriye Teyze’nin bu gizli aşkı, hayatını bambaşka bir yöne çevirir. Daha 16 yaşındayken ailesinin evlendirmek istediği kişiye sırtını dönen Bedriye Teyze, nişan günü sevdiği adamın elini tutar 16 - Çekmeköy2023 ve ölüm onları ayırana dek gözünün nuru eşini bırakmaz. Böylece Bedriye Teyze’nin İstanbul yolculuğu, sevdiği adam uğruna gurbet ele gelmekle başlar. Baba evinden bir başını alıp gelen Bedriye Teyze, İstanbul’a geldiğinde bütün bir hayatı eşi Şemsettin Bey ile birlikte yeniden kurmak zorunda kalır. Aile Alemdağ’a yerleşir ve bir daha da buradan ayrılmazlar. Şemsettin Bey, ayakkabı tamirciliği yaparak geçimlerini sağlamaya çalışırken, Bedriye Teyze yoklukla mücadele ederek kendi evlerinin inşaatında bir amele gibi çalışmaktan geri durmaz. Alemdağ’da, 93 Rus Savaşı sonrası, 1870’lerin sonunda buraya göç eden Hopa muhacirleri vardır. O dönemin Çekmeköy’ü oldukça farklıdır: “Burada hiç kimse yoktu. Bi kaç tane Hopa’dan gelen yerliler, onlar vardı. Başka kimse yoktu. Dört beş tane ev vardı. Komşularım çok iyiydi. Yardımcı oluyolardı, birlikte yemek yapıyoduk. At arabası vardı. Öküz arabası vardı. Onlarla ormandan odun çekiyolardı.” O zamanlar, Çekmeköy’de yaşayanlar için alışverişin merkezi Üsküdar’dır. Tek bir minibüsün çalıştığı Alemdağ’dan Üsküdar’a gidilir, her türlü yiyecek ve giysi alışverişi yapılır, Cuma pazarına gi- dilirmiş. Ancak bir tek minibüs olduğu için onu yakalayamayanlar geceyi de burada geçirmek zorunda kalırmış. Suyun ve elektriğin olmadığı, ulaşımın ise büyük zorluklarla sağlandığı o yokluk yıllarında Bedriye Teyze bir gün bile baba evinin zenginliğini aramadığını büyük bir mutlulukla anlatıyor: “ Zenginliği hiç özlemedim. Sevdiğim için gözüm başka hiç bir şey görmedi, aramadı.” Bedriye Teyze’nin bütün hayat anlatısı eşine olan sevgisi üzerinden şekillenir. Nişan günü onun elini tutup hayatına ortak olduğu gibi ölümde de ona ortak olmaya çalışmak, bugünlerde Bedriye Teyze’nin en büyük gayreti. Vefat eden eşinin cenazesini memleketine göndermemiş, hemen evinin yakınındaki mezarlığa defnedilmesini istemiştir. ‘Ölüm bile onları ayıramamış’ cümlesi, adeta Bedriye Teyze de vücut bulmuştur: “Eşimin mezarı burada. Biz ki burada yerleştuk. Memlekette olsa her zaman ziyaretine gidemezdim ki. Ben şimdi her Cuma ziyaretine gidiyorum. Ama oraya gidebilir miyim.. Yerim de yanında.” YAZI DİZİSİ ARI 6 Bedriye Üst/Çatalmeşe Çekmeköy2023 - 17 EKONOMİ Mehmet DUMAN Kentleşme ve Çevre Sorunları Uzmanı Üç dönem AK Parti iktidarının ardından koalisyon veya azınlık hükümeti kurulması özellikle yeni nesil genç dimağlar için oldukça yeni bir dönem. Siyasal anlamda bu yeni dönem ne ifade ediyor? Ama bu sorunun cevabı bu yazının konusu değil. E ne peki? Bu yeni dönem piyasadaki aktörler için ne ifade ediyor? 18 - Çekmeköy2023 PİYASANIN SEÇİMLE DANSI B u yazı yazılırken henüz hükümet kurma çabaları netleşmemişti ama üç dönem tek başına güçlü bir iktidar olan AK Parti’den sonra koalisyon veya azınlık hükümetinin işbaşına gelmesinin siyasi sonuçları elbette olacak ama bizim asıl konumuz bu değil. Ancak şunu belirtmemiz gerekir ki, piyasaların seçim sonuçlarıyla ilgili gördüğü en kuvvetli ihtimal hiç şüphesiz tek parti hükümetidir, çünkü piyasalar bu durumu görüyor, onu fiyatlandırmış durumdadır. Yani bu şu anlama gelmektedir. 7 Haziran 2015 seçimlerinden hemen önce AK Parti’nin tek başına iktidarını sürdüreceğine yönelik beklentilerin artması doları aşağı çekerken borsayı 5 gündür yükseltiyordu. 2015 yılbaşından bugüne TL ve TL cinsi yatırım araçlarında siyasi endişelerle yaşanan negatif ayrışma 7 Haziran genel seçimlerinde AK Parti’nin tek partili hükümeti statüsünü sürdüreceğine yönelik beklentilerin seçim anketleriyle birlikte kuvvetlenmesiyle yerini pozitif ayrışmaya bırakıyor. Birçok analist ise seçim sonucunda AK Parti’nin anayasayı tek başına değiştirmeye yetecek şekilde iktidarını koruyabilecek oranda sandalye kazanmasının piyasa açısından en tercih edilen senaryo olduğunu belirtmekteydi. Bu tespiti destekleyici olarak da 7 Haziran seçimlerinden yaklaşık 20 gün önce bir araştırma şirketinin direktörü seçim arifesinin o puslu havasında tahvil faizinde gevşemenin olduğunu, kurda düşüşler yaşanırken Türk Lirası’nda güçlenmenin bulunduğunu, bunun sonucunda da hisse senedi piyasasında yukarı yönde eğilimin sürdüğünü belirterek şöyle dedi: “Tüm bunlar bize tipik yabancı girişini gösteren sinyaller, çünkü TL’de gelişmekte olan piyasalara göre pozitif ayrışma var” demiştir. Tüm bu ve benzeri türden yorumlar tek parti iktidarının geleceği kanaatini taşıdığı içindi. Seçim öncesi yapılan bir çok an- EKONOMİ ket çalışmalarında da piyasa ne istiyor sorusuna cevap aranmıştır. Hemen hepsinde de net bir cevap vardı: “Piyasa tek başına ekonomideki gerekli adımları atabilecek bir tek parti hükümeti istiyor.” AK Parti, 2002 yılından bu yana girmiş olduğu 4. genel seçimden de yüzde 40,87 oy oranıyla yine birinci parti çıkmıştır. Fakat tek başına hükümet kurma yetkisi halk tarafından kendisine verilmemiş ve koalisyon gündeme gelmiştir. Böylesi bir dönemde piyasalar tek parti iktidarını beklerken böyle bir durumla karşılaşmış ve başta da kendisinden beklenildiği şekilde sendelemiştir. Doğal olarak 13 yıllık tek parti iktidarının sona erdiği 7 Haziran seçimlerinin ardından piyasalar hükümet senaryoları netleşinceye kadar dalgalanmaya devam edecektir de. Meclis’te temsil gücünün artmasına neden olan bu sonuç demokrasi açısından önemli bir kazanım olarak görülse de, ilk etapta nasıl bir hükümet kurulacağı, erken seçime gidilip gidilmeyeceği konusundaki belirsizliğin piyasalara olumsuz etki yapması da gayet normaldir. Tüm bu beklentilere ve yaşanılan siyasi atmosfere rağmen seçim sonrası ilk günlerde yaşanılan hareketlilik ve kaos girdabı bir anda yerini sükunete bırakıverdi. Yükselen dolar birden gerileyerek olması gereken seviyeye, borsa da gitmesi gereken yatırımcının gitmeyerek siyasi konjonktüre göre bir beklenti içine girmesine ve bir anda hızla yükselen altının bu yazının yazıldığı anlarda bile gerilemeye başladığını görüyoruz. Bu ise ekonominin şu anda (belki de ümitli bir bekleyişten olsa gerek) mikro düzeyde de olsa dengede olduğunun göstergeleridir. Bu sürecin meydana gelmesi 13 yıllık tek parti iktidarınca uygulanmış para ve maliye politikalarının bir ürünü müdür yoksa “kurt puslu havayı severmiş” misali piyasadaki etkili aktörlerin ümidi midir bilinmez. Ancak genel kanaat o ki; uzun süren tek parti iktidarlarınca uygulanmış olan ekonomik politikalar, piyasaların uzun süre devam edecek olan dengeye gelmelerinde önemli roller oynamaktadır. Bunun sebebi ise piyasaların yeni ve devrimsel ekonomik politikalara karşı oldukça direnç göstermesidir. İşte böylesini yaşadığımız bir dönemde 13 yıllık tek parti iktidarınca uygulana gelen ekonomik politikalar, seçim sonrası piyasa korsanlarına fazla göz açtırmış olmasa gerek, kısa sürede piyasaların toparlanmasına ve seçimin kara bulutlarının dağılmasına sebep oldu. Piyasaların durumunu birtakım kesimler Stockholm sendromuna da benzetmekte ve piyasaların bir müddet bu şekilde dengede gideceğini söyleseler de durumun nasıl bir seyir izleyeceğini hep beraber bekleyip göreceğiz… Çekmeköy2023 - 19 KÖŞE YAZISI SUÇLU AYAĞA KALK! Murat Çimen Kanal A Spor Müdürü T ürk futbolu her geçen gün kan kaybetmeye devam ediyor. Özellikle 3 Temmuz süreciyle başlayan çöküş her geçen gün daha da büyüyor. Peki, ne oldu da futbol bu hale geldi? Tarihler 3 Temmuz 2011’i gösterdiğinde başta Fenerbahçe kulübü başkanı Aziz Yıldırım olmak üzere birçok kişi şike yapmak iddiasıyla gözaltına alındı. Ve biz spor medyasına uzak olan hukuk terimleri havalarda uçuşmaya başladı. Yıllardır bu işin içinde olan biri olarak aslında yaşananlar bana hiç de yabancı gelmedi. Çünkü bizler hep şikenin varlığından bahsederdik. Ama sigara dumanı gibi bizi rahatsız eden bu gerçeği elimizle tutamazdık. Bu kez ortaya ses kayıtları, tapeler saçıldı. Nasıl ortaya çıktığını bilemediğimiz bu tapelere bakıldığında durumun ne kadar içler acısı olduğu ortadaydı. Ve ardından mahkemeler, yargılamalar, hapis cezaları, yeniden yargılanma… Peki sonuç? Kocaman bir sıfır. Bu olay taraftarların futbola olan ilgisini ve sevgisini yitirmesini sağladı. Sahada oynanan futboldan hariç dışarıda da bazı oyunların oynandığını gözler önüne serdi. Artık her kaleci hatasında her forvetin gol kaçırmasının altında insanlar bir şeyler aramaya başladı. Tıpkı Galatasaray-Gençlerbirliği maçında olduğu gibi. Kısacası futbolda güven kalmadı. Bir de üzerine pasolig zorunluluğu getirilince vatandaş futboldan iyiden iyiye soğumaya başladı. Bu sezon birçok maça gittim. Tribünlerdeki seyirci sayısı gerçekten içler acısı. Hatta bu sezon Gaziantepspor - Gençlerbirliği maçında rakip takım tribünlerinde sadece 1 20 - Çekmeköy2023 taraftarın olması bu durumu özetliyordu. Güvensizlik ortamı aldı başını gitti. TFF kuralları aldıkları tüm kararlarla bu güvensizlik ortamını körükledi. Hakemlerin 3 büyüklere şirin gözükme çabası ve Anadolu takımlarının figüran olması hakemlere olan güvenin yitirilmesini sağladı. PFDK cezai yaptırımlar konusunda çifte standart uyguladı. Tahkim kurulu affedici kurulu olurken bunu sadece 3 büyükler için yaptı. Sonuç net, güvensizlik ortamı… Bu ortamda taraftarları yeniden statlara çekmek için kolaylıklar yapmak gerekirken tam tersine zorlaştırdılar. Unutmadan bire de “Milli takımımız” var, vardı desem daha doğru olacak her halde. Son yıllarda Avrupa ve dünya kupası finallerine gidemeyen ve sıralamada hızla alt sıralara doğru gerileyen “A milliler” futbol sevgisini çürütmeye ve hatta değim yerinde ise öldürmeye devam etti. Peki ülke futbolunu bu hale getirenler kim? Sadece görevde olan TFF başkanı ve onun komiteleri mi? Tabii ki hayır. TFF’nin 297 delegesinden 214’ü bu kötü tabloya rağmen yine mevcut başkana oy verdi. Üstelik bu ülkeye dünya üçüncülüğü yaşatmış bir Haluk Ulusoy aday olmak için gereken 61 imzayı bile toplayamadı. Ülke futbolu böyle yönetildiği sürece bir adım yol alamaz. Ve korkarım ki böyle giderse bu ülkede futbol, futbol olmaktan çıkacak ve cazibesini yitirecektir. AKTÜEL BİR SANAT ESERİNİN HARİKA DÖNÜŞÜMÜ Çekmeköy’ün gizli kalmış bahçelerinden birinde; binlerce saksılık orkide serası, kurutulmuş çiçekleri ve 1254 yıllık ağaç masalar hayranlık uyandırıyor. Çekmeköy’ün yeşillikleri arasında kaybolmuş, kapısında tabelası bile olmayan, gizli bir bahçe… Toprak yoldan gidilen, dalların arasında kaybolmuş, kapıdan içeri girildiğinde alışılmış şehir hayatından çok uzakta, bambaşka bir dünyaya merhaba diyorsunuz. Bahçede adım attıkça şaşkınlıklar artıyor... Ağaç dallarından gökyüzünün görülmediği bahçenin sol cephe sınırı dere ile çizilmiş. Huzur veren suyun sesini daha derinden dinlemek isterseniz, 1254 yıllık ağaçlardan yapılan masalar size yeterli gelecektir. Yanlış okumadınız. Afrika’dan getirilen 1254 yıllık ağaçların, doğal tasarımlarla mucize dönüşümü. Hepsinin plakaları üzerinde duruyor. Çiftliğin sahibi Ziya Soner, yoğun çalışma temposunu ve şehrin stresini ardında bırakmış. Yıllarca ülkenin nabzını tutan önemli bir kuruluşta yöneticilik yapan Soner’in son dönemlerdeki tek uğraşı çiftliği olmuş. Çiftliğindeki sıra dışı uygulamalar saymakla bitmeyen namı diğer Bahçıvan Ziya Soner, “Masaların yaşına inanmayan çizgilerini saysın,” diye de meydan okuyor. BAYANLARIN VAZGEÇİLMEZİ OLACAK sonucunda kurutularak, aksesuar haline getiriliyor. Kadınların vazgeçilmezi olan takıdan, ev ve ofis süslerine kadar onlarca çeşitte kullanılan orkidelerin bakımları da, kurutulma şekli de bir sır olarak saklanıyor. Dalında bile narin olan orkide çiçekleri, büyük bir özenle kurutulduktan sonra ipekten bile daha yumuşak ve ince oluyor. En ufak bir yanlış harekette çöp olan orkideler, usta tasarımcıların ellerinde yeniden hayat bularak, bazen kadınların boyunlarında kol- Narinliği, kısa dönemde çiçek açması ve bakımındaki zorlukla bilinen orkideler, Bahçıvan Ziya Soner’in çiftliğinde ölümsüzleştirilmiş. İçinde binlerce orkidenin bulunduğu seradan elde edilen çiçekler, 5 yıl süren bir uğraş ye, saçlarında toka, elbiselerinde bir detay olarak karşımıza çıkarken, bazen de ev ve ofisin tarzını değiştiren bir süs eşyası halini alıyor. Verilen emeğin karşılığında paha biçilmez güzellikleriyle karşımıza çıkan bu tasarımlar, iş ve cemiyet hayatının yeni gözdesi olmuş durumda… Çekmeköy2023 - 21 KÖŞE YAZISI Muhammed EROL Vatan Ortaokulu Matematik Öğretmeni DİSKALKULİ KABUSUNUZ OLMASIN T atilin ortalarına geldiğimiz şu günlerde yıl içerisinde edindiğim bir kitabı okumaya başladım. ‘Umut Işığı’ isimli bu kitabın benim okuma listeme girmesinin sebebi büyük ihtimalle giriş cümlesiydi; “Annesinin Kaleminden Bir Dahinin Hikayesi” İki yaşındayken Otizm teşhisi konulan bir çocuğun yapamadıkları değil yapabildikleri üzerine gitmeyi anlatan, yaşanmış bir mücadele öyküsünü anlatıyordu kitap. Kitabı okurken bazı psikolojik kavramlarda takıldım ve zaman zaman arama motorlarından yardım aldım. Bir gün öğrenme bozukluklarına bakarken karşıma diskalku- 22 - Çekmeköy2023 li çıkıverdi. Bu zamana kadar duymamış olduğum bu kavram nedense bana yakın geldi, başladım araştırmaya. Bildiğim durumlar ve kavramlar olduğunu gördükçe rahatladım ama bir taraftan da literatüre geçmiş bir öğrenme bozukluğunu (kendi branşımla ilgili) daha önce duymamış olmamın hayıflanmasını yaşarken aşağıdaki araştırma ortaya çıktı… DİSKALKULİ NEDİR? Aritmetik bozukluk olarak da bilinen diskalkuli, özel öğrenme bozukluklarından biridir. Şimdiye kadar yapılan ve literatürde yer alan çalışmalar göz önüne alındığında diskalkulik bireylerinin ortak özellikleri ya da diskalkulinin belirtileri aşağıdaki gibidir: KÖŞE YAZISI • Belleğin zayıf çalışması sebebiyle yapılan hatalı hesaplamalar, • Temel matematik becerileri içeren işlemlerin oldukça yavaş ve zor çözülmesi, • Toplama ve çarpma işlemlerinin değişme özelliğini tanımadaki yetersizlik, • Matematik problemlerinde kullanılan adım ve işlemleri sergilemede zorlanma, • Özellikle dikkatsizlik yüzünden yapılan hataların çok olması, • Görsel ve mekansal işleyiş ile ilgili problemler, • İşlemlerde sürekli on parmak kullanma, • Sayıları kıyaslamada zorlanma, negatif ve pozitif sayıları ayırt edememe, • Para üstü verirken şaşırma, • Gün, hafta, ay, mevsimler vb. kavramları anlamada güçlük çekme, • Zamanı anlatmada, yer-yön bulmada zorlanma, • Stratejik planlamada beceri eksikliği (örn: satranç oynarken), • Matematikteki genel kavramları anlayamama ve hatırlayamama, • Kesirler konusunu anlamada zorlanma, • Sayıların geçtiği öğrenmelerde hafıza zayıflığı, • Matematiksel sembollerin kafa karıştırması, • Günlük hayat problemlerini anlamada, bilgileri ve olayları sıralamada zorlanma, • Basit geometrik şekilleri çizememe ve tanımlayamama. TANI VE TEDAVİSİ Özel öğrenme bozukluğu yaşam boyu sürdüğü için, çocuğun bu sorununun fark edilmesi ve uzmanlardan yardım alınması, ilerdeki yaşamının kalitesini de etkileyecektir. Erken tanı, çocuğun akademik başarısı kadar, toplumsal yaşamını da etkileyecektir. En azından, yaşıtları kadar zeki olan ve derslerine çalışma konusunda sorunu olmayan bir çocuğun akademik başarısızlığa uğraması, arkadaşlarınca dışlanmasına yol açabilir. Bu da hem kendisine olan güvenini sarsar, hem de okuldan soğumasına neden olabilir. Ayrıca, normal ya da normalin üzerinde kavrama becerileri olmasına karşın, öğrenme bozukluğu yaşadıkları için bütün okul yaşamı boyunca kendilerince özel yöntemler geliştirebilirler ya da yalan söylemek zorunda kalabilirler. Eğer anne – baba ya da öğretmen, çocukta özel öğrenme bozukluğu belirtileri gözlemliyorsa, önce sakin olup çocuğun okuma, yazma, konuşma ve motor becerilerindeki gelişimini bir süre izlenmelidir. Ne kadar erken tanı konur ve ne kadar çabuk tedaviye başlanırsa, çocuğun akademik ve toplumsal yaşamı öğrenme bozukluğundan o kadar az etkilenir. Unutmamak gerekir ki, her yavaş öğrenme durumu, özel öğrenme bozukluğu anlamına gelmeyebilir. Özel öğrenme bozukluğu tanısı bir uzman tarafından konulmalıdır. Özel öğrenme bozuklukları kişiden kişiye farklılık gösterdiğinden, her çocuk için farklı bir yönteme gerek duyulabilir. Bunun için özel olarak hazırlanan birtakım tarama testlerinden yararlanılmaktadır. Böylece nasıl bir psiko-pedagojik terapi ve teknik kullanılacağına karar verilir. (Gerçekte, özel öğrenme bozukluğunun diğer hastalık ya da bozukluklar gibi kesin bir tedavisi bulunmamaktadır. Tedavi olarak sunulan şey daha çok, bu bozuklukla başa çıkma becerisinin çocuğa kazandırılması biçimindedir.) Doğru bir tedavi yöntemiyle, çocuk bu bozukluğun üstesinden rahatlıkla gelebilir. Özel öğrenme bozukluğu bulunduğu bilinen birçok büyük bilim adamı ve sanatçı bunun üstesinden gelmeyi başarmışlardır. Mesela Einstein… Özetle diskalkuli, temel matematiksel işlemleri ve kavramları öğrenirken ya da uygularken kişinin matematiksel yeteneğini olumsuz yönde etkileyen bir bozukluktur. Eğer çocuğunuz diskalkulikse yapacağınız ilk iş sabretmektir. Unutmayın, gelişimsel olarak çocuğunuzun zekasında herhangi bir kusur yoktur. Yalnızca diğer öğrenenlerden farklı olarak, matematiği öğrenirken sizin ona daha çok zaman harcamanız gerekecektir. Bunun için, ona zeka oyunları kitabı alabilir, birlikte bu kitaplardaki problemleri çözebilirsiniz. Beraber satranç, dama, mangala, dokuztaş gibi oyunlar oynayarak onun dikkatini toplamasına yardımcı olabilirsiniz. Okulunuzun matematik ve rehber öğretmenine danışarak matematik konularını farklı tarzda öğrenebilir ve ona öğretebilirsiniz. Markete gittiğinizde vereceğiniz parayı birlikte hesaplayabilirsiniz. Önemli olan sizin iyi bir ekip olmanızdır. Böylece çocuğunuz matematik korkusuyla tanışmayacak ve matematik başarısı sürekli yükselecektir. Çekmeköy2023 - 23 YAZI DİZİSİ MODERN ÇEKMEKÖY'ÜN TARiHi-9 XIX. YÜZYILDA ÇEKMEKÖY’ÜN SOSYO-İKTİSADİ DURUMU 24 - Çekmeköy2023 YAZI DİZİSİ NÜFUS DEFTERLERİNDE ÇEKMEKÖY Osmanlı İmparatorluğu’nda başlangıçtan itibaren, vergi ve asker toplamak gibi pratik gayeler güden tımar sisteminin bir gereği olarak, XVII. yüzyıla değin belirli periyotlarla tahrir denilen bir sayım sistemi uygulanırdı. Dolayısıyla Osmanlı Devleti’nde nüfus sayımı uzun süre, toprak yazımı için yapılmıştı. XVII. yüzyılda ise nüfus sayımı yapıldığına dair kayıtlara rastlanılmadığı araştırmacılar tarafından söylenmektedir. XIX. yüzyılda birçok defa nüfus sayımına teşebbüs edilerek bazen kısmi bazen de genel sayımlar yapıldı. Bu dönemde yapılan sayımların en karakteristik özelliği, öncekiler gibi toprak veya mülk yazımı amacıyla değil, doğrudan nüfusu tespit için yapılmış olmasıydı. II. Mahmud döneminde ilk nüfus sayımı teşebbüsü Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması ile Rusya’ya karşı harbe girişilen yıllar arasında (1826-1828) oldu. Genel bir nüfus sayımı için bir nev’i tecrübe olan bu sayım savaş dolayısıyla neticelendirilemedi. Çünkü Osmanlı-Rus savaşı bunun tüm ülkede yapılmasına engel oldu ve sayım sadece İstanbul’da gerçekleştirilebildi. Bu sonuçsuz kalan girişimden sonraki ilk nüfus sayımı yine II. Mahmud döneminde yapıldı. 1831 yılındaki bu sayımda sadece erkek nüfusun miktarı tespit edilebilmişti. Edirne Antlaşması’nın imzalanmasından sonra mesele yeniden ele alındı ve yapılan geniş hazırlıklardan sonra padişah tarafından konuyla ilgili bir irade çıkarıldı. Bu iradeyle, Osmanlı ülkesinde bulunan eyalet, vilayet, kaza, kasaba ve köylerde oturan küçük büyük, İslâm ve reaya erkek nüfusunun yazılması istendi. Böylece 1831 yılında başta Rumeli olmak üzere pek çok eyalette sayım yapıldı. 1831 sayımından sonra, Serasker Rıza Paşa tarafından orduyu yeniden tanzim etmek ve asker alma usulünü değiştirmek amacıyla, 1844 yılında modern esaslara göre tüm imparatorluk dâhilinde nüfus sayımına girişildi. Fakat hükümetin bu ciddi adımı halk tarafından tereddütle karşılandı. Çünkü halk arasında hükümet tarafından nüfus adedine göre her vilayet, liva ve kazalara vergiler konulacağı şâyiası yayılmış, bundan dolayı da çoğu yerde nüfus, olduğundan daha az gösterilmek istenmişti. Sayım esnasında düştüğü hatayı anlayan hükümet, sonuçları başlangıçta yayımlamak istemedi. Ancak meseleyle ilgilenen bazı yabancı görevliler, hükümetten aldıkları bu bilgileri yarı resmi mahiyette olmak üzere eserlerinde neşretti. 1854’de temettü vergisinin konulması nedeniyle, emlak ile beraber nüfusun da sayılması nizamnameye konuldu, fakat bu da bitirilemedi. 1856 yılında ise yalnız Anadolu ve Suriye’yi kapsayan bir sayım yapıldı, 1870’de genel nüfus sayımı için irade çıkarıldı, fakat İmparatorluğun içinde bulunduğu sıkıntılı durum nedeniyle uygulamaya geçilemedi. 1874 yılında Tuna vilayetini kapsayan bir sayımın yapılmasının ardından, 1878’de çok uzun süren yeni bir genel sayım daha yapıldı. Hatta sadece İstanbul sayımları 6 ay kadar sürdü. Çekmeköy2023 - 25 YAZI DİZİSİ İmparatorlukta modern anlamda yapılan bu ilk nüfus sayımında tutulan defterlerdeki verilerden hareketle, incelediğimiz köylerin hane nüfuslarının sayısal olarak büyüklüğü, hanedeki fertlerin kuşak ve akrabalık açısından birbirleriyle olan ilişkisi, hane fertlerinin doğum ve ölüm kayıtları ve yaşlarına dair mevcut verilerden nüfusun yaş ortalaması, doğurganlık ve ölüm oranlarına ilişkin veriler gibi pek çok alandan bilgilere sahip olunabilir. Defterlerde başta hane reisi olmak üzere her hanede çalışan veya çalışabilir durumdaki şahısların mesleği, işi, yıllık kazançları ve bu kazançlardan alınan vergi oranları kaydedilmişti. Dolayısıyla bu verilere dayalı sağlıklı bir değerlendirme de yapılabilir. Yine bir nüfus sayımındaki verilerden hareket edilerek 1830’lu yıllarda Çekmeköy köylerindeki yaşamın genel görüntüsü ortaya çıkarılabilir. Elimizde Çekmeköy, Hüseyinli, Sırapınar, Koçullu, Ömerli, Alemdağı ve Sultançiftliği’ne ait nüfus defterleri bulunmaktadır. Sadece Müslüman ahalinin kaydedildiği Çekmeköy, Hüseyinli, Sırapınar, Koçullu ve Ömerli köylerinin nüfus defterleri II. Mahmud 26 - Çekmeköy2023 dönemine (1248/1832) ait iken; Alemdağı ve Sultançiftliği nüfus defterleri 1858 tarihli olup sadece Ermeni reaya kaydedilmişti. Bunların yanında her iki defter şekil ve bilgi bakımından da birbirinden farklıydı. Mesela, II. Mahmud dönemine ait defterlerde kişilerin isimleri belirtildikten sonra altta kaç yaşında olduğu yazılırdı. 1858 yılına ait defterde ise şahısların yaşı değil doğum tarihi yazılmıştı. Yine ilk defterlerde bazı kişilerin (ak sakallı, kır saçlı, bıyıklı vs.) fiziksel özelliklerinden bahsediliyordu. Diğer defterde hiçbir şekilde bu özellikler belirtilmemişti. Bunların yanında Alemdağı ve Sultançiftliği nüfus defterinde kişilerin meslekleri ve işleri (arabacı, berber, çiftçi, papaz vb) özellikle vurgulanmıştı. Diğer defterlerde ise bazı kişilere ait meslek bilgileri yazılmıştı. ÇEKMEKÖY’DE 1832’DE 65 MÜSLÜMAN ERKEK VARDI Defterden Çekmeköy’ün 1832 yılında Yoros’a bağlı bir köy olduğu anlaşılmaktadır. Daha ayrıntılı değerlendirme yapabilmek için köylere ait nüfus defterlerini ayrı ayrı incelemek gerekir. Çekmeköy’e ait defterde 65 Müslüman erkek nüfus bulunuyordu. Nüfus bilgileri incelendiğinde Çekmeköy’de bir imam, bir muhtarla birlikte 65 erkek nüfus olduğu görülür. Erkek ve kadın sayısı eşit olarak kabul edilirse bu tarihte köyün nüfusunun 130 civarında olduğu ifade edilebilir. Defterlere yeni doğan çocuklar da dâhil olmak üzere bütün erkek nüfus kaydedilmişti. Önce aile reisleri ya da ailenin yaşça en büyük olanı yazılmıştı. Sonra da yine yaşça büyükten küçüğe doğru sıra devam etmişti. Bir aile fertlerinin kaydı bittikten sonra başka bir aileninkine geçilmişti. Kayıtlarda herkesin yaşı, aile reisine olan yakınlığı (oğlu, kardeşi vs.) belirtilmişti. Bazılarının lakapları ya da fiziksel özellikleri ve mesleğinin de yazıldığı görülmekteydi. Yaş gruplarına gelince, köyde 0-9 yaş arası 18 kişi, 10-19 yaş arası 12 kişi, 20-29 yaş arası 13 kişi, 30-39 yaş arası 11 kişi, 5059 yaş arası 6 kişi, 80-89 yaş arası 2 kişi ve 100 yaş üzeri de 1 kişi bulunmaktaydı. 40-49, 70-79 ve 90-99 yaş arasında kimse yoktu. Genel olarak bakıldığında en fazla nüfus 0-9 yaş arasındaydı. Köydeki yaş ortalaması 25,8’di. Bu rakam diğer köylerle birlikte değerlendirildiğinde, köyler içerisinde en yüksek rakam YAZI DİZİSİ olarak karşımıza çıkıyordu. Bunda en önemli etken ise köyde 115 yaşında birisinin olmasıydı. Bu kişi hariç genel olarak bakıldığında Çekmeköy’de yaşam süresinin oldukça düşük olduğu söylenebilir. HÜSEYİNLİ’DE ORTALAMA YAŞ: 22.6 Hüseyinli Köyü’nün erkek nüfusu 56 idi. Buna göre köyün nüfusu 110 civarındaydı. Köyde imam ve muhtar bulunuyordu. Yaş gruplarına gelince; köyde 0-9 yaş arası 15 kişi, 10-19 yaş arası 16 kişi, 20-29 yaş arası 4 kişi, 30-39 yaş arası 12 kişi, 40-49 yaş arası 8 kişi, 70-79 yaş arası 1 kişi kaydedilmişti. Burada da en fazla nüfus 0-10 yaş arasındaydı. Dikkati çeken başka bir husus da Hüseyinli’de bir kişi hariç 50 yaşın üzerinde insan olmamasıydı. Hüseyinli Köyü’ndeki yaş ortalaması 22.6 idi. EN GENÇ KÖY: SIRAPINAR Erkek nüfusu 62 olan Sırapınar Köyü’nde bir imam ve muhtar vardı. İmam listenin en başına kaydedilmişti. İmamla ilgili bilgilerin olduğu yerde erkek çocuklarının yanında damadı da kaydedilmişti. Damadın köy imamının yanında iç güveyi olarak bulunduğu anlaşılmaktaydı. Yine kayıtlardan hane sahiplerinin bazılarının kendi çocukları haricinde kardeşi, kardeşinin çocukları ya da diğer akraba çocuklarına da baktığı görülüyordu. Köyün tahmini nüfusu 120 civarın- daydı. Yaş gruplarına gelince; Sırapınar’da 0-9 yaş arası 20 kişi, 10-19 yaş arası 15 kişi, 20- 29 yaş arası 11 kişi, 30-39 yaş arası 5 kişi, 40-49 yaş arası 6 kişi, 50-59 arası 2 kişi ve 70-79 arası 1 kişi bulunmaktaydı. Sırapınar’da da nüfusun yoğunluğu 0-10 yaş grubu içerisinde olup 20 kişiydi. Bu da toplam nüfusun üçte birine eşitti. Burada da 50 yaş üzeri sadece 4 kişi vardı. Köydeki yaş ortalaması 21 olup, bu oran diğer köyler içerisinde en düşük rakamdı. EN GENÇ İMAM KOÇULLU’DA Koçullu Köyü’nde bulunan erkek nüfus sayısı 44’tü. Buna göre köyde 90 civarında toplam nüfus olduğu anlaşılmaktaydı. Köyde iki imam ve bir muhtar vardı. İmamlardan yaşça daha genç olanı (25 yaşında) listenin en başında, diğeri de (60 yaşında) en sonunda kaydedilmişti. Yaş gruplarına bakıldığında Koçullu’da 0-9 yaş arası 12 kişi, 10-19 yaş arası 4 kişi, 20-29 yaş arası 10 kişi, 30-39 yaş arası 7 kişi, 40-49 yaş arası 7 kişi, 50-59 arası 1 kişi ve 60-69 arası 1 kişi vardı. Burada da en fazla nüfus 12 kişi ile 0-10 yaş aralığındaydı. Köyde 50 yaş üzeri 3 kişi bulunmakta olup, köyün yaş ortalaması 25.7 idi. EN KALABALIK KÖY: ÖMERLİ Ömerli Köyü’nde toplam 142 erkek nüfus vardı. Bu da köydeki toplam nüfusun 280’in üzerinde olduğunu gösteriyordu. Köy imamı 41 yaşında olan Ömer oğlu Es-seyyid Hüseyin, köy muhtarı da 43 yaşındaki Salih oğlu Hüseyin isimli kişilerdi. Sayım sırasında askerlik gibi görevleri dolayısıyla köy dışında olanların da kaydedildiği anlaşılıyordu. Yaş grupları ile ilgili bilgilere bakıldığında köyler içerisinde nüfusu en kalabalık köy olan Ömerli’de 0-9 yaş arası 33 kişi, 10-19 yaş arası 35 kişi, 20-29 yaş arası 18 kişi, 30-39 yaş arası 28 kişi, 40-49 yaş arası 14 kişi, 50-59 arası 6 kişi ve 60-69 arası 5 kişi ve 70 ve üzeri 3 kişi bulunmaktaydı. Nüfusun en fazla olduğu yaş grubu diğer köylerden farklı olarak 35 kişiyle 10-19 yaş aralığındaydı. Bunu 33 kişiyle 0-10 arası yaş grubu takip etmekteydi. Köyde yaş ortalaması 24.2 olarak belirlenmişti. Tıpkı diğer köylerde olduğu gibi Ömerli’de de 50 yaş üzerinde fazla kişi olmayıp, yaşam süresinin 50 yaş civarında olduğu görülmekteydi. Sonuç olarak Çekmeköy, Hüseyinli, Sırapınar, Koçullu ve Ömerli köylerine ait nüfus defterleri incelendiğinde her köyde bir imam ve bir muhtar olduğu anlaşılıyordu. Defterlerin en başında imam kaydedilmişti. Muhtar bazen hemen imamdan sonra bazen de ortalarda yazılmıştı. Diğer bir husus da gayrimüslimlerin dâhil edilmeyip sadece Müslüman nüfusun yazılmış olmasıydı. İstanbul’un Yaşam Pınarı Çekmeköy Kitabından alınmıştır. Çekmeköy2023 - 27 YAZI DİZİSİ BAŞARI HİKAYELERİ İLE PARMAK ISIRTAN FİRMALARIMIZ 6 FARMASİ Hakan TUNA KOZMETİĞİN DEV İSMİ FARMASİ “64 yıldır dünyayı güzelleştiriyoruz” sloganıyla kozmetik sektöründe çığır açmış Farmasi firmasının sahibi Hakan Tuna ile beraberiz. Biz sorduk, Hakan Tuna başarı ve güzellik hakkındaki sırlarını bizlerle paylaştı. 28 - Çekmeköy2023 YAZI DİZİSİ da bizim sistemimizle hareket ediyorsa, tüketiciler için risk ihtimali yoktur. Kozmetik ürünlerini satın alırken fiyat yerine güvendiğimiz markalara bakmayı tercih edersek sağlıksız ürünlerden korunmuş oluruz. Kozmetik ürünlerinde önemli olan fiyat değil güvenilirliktir. Makyaj ve saç bakımı gibi uygulamalar geçici bir güzellik sağlıyor. Makyajsız da estetik bir görünüm kazanmak için neler yapılabilir? Hakan Tuna’yı tanıyabilir miyiz? 1961 yılında doğdum. Balkan göçmeniyiz; anne tarafım Yunanistanlı, baba tarafım Romanyalı. İlkokul eğitimimi İstanbul’da, orta öğrenimimi yurtdışında aldım. Askerliğimi tamamlayınca ticarete atıldım ve 40 yıllık iş hayatımda her yaptığım işte zirveyi gördüm. Evliyim, iki çocuk babasıyım. Babam Doktor Cevdet Tuna’nın kurduğu ve açtığı yoldan şu anki konumuma gelmiş bulunmaktayım. Farmasi firmasından bahsedebilir misiniz? 19 yıl önce babam Cevdet Tuna ile birlikte kozmetik ürünler üretmeye karar vererek Farmasi firmasını kurduk. Kısa sürede elde ettiğimiz başarıyla Farmasi firması olarak 120 ülkeye ihracat yapmaya başladık. A’dan Z’ye kozmetik üretimi yapan firmamız ürün üretiminden-satışına kadar her faaliyeti kendi bünyesinde gerçekleştirmektedir. Günde, altı yüz bin parça ürün üretip dünya pazarlarına ulaştırmaktadır. Ürünlerimizi bir ailede üç ya da dört kişinin kullandığını varsayarak 350 bin kişiye ulaşmanın gururunu yaşıyoruz. Amacımız; ekolojik bir alanda pırıl pırıl ürünlerimizle tüm dünyaya hizmet vermektir. Bundan sonraki hedefimiz kendimizi geliştirerek Ar-Ge’mizi daha iyiye götürmek ve Farmasi Türk markasını dünyaya tanıtmaktır. Farmasi’nin başarısının sırrı nedir? Kendimizde ve ailemizde kullanmayacağımız ürünleri üretmiyoruz. Üretilecek tüm ürünlerle ilgilenerek onay-ret kararını bizzat veriyorum. Onaylanmayan ürünler incelenerek tüketicinin kullanımına uygun hale getirildikten sonra üretimi yapılıyor. İlk kuralınız kendinizin de kullanabileceği ürünleri satmak olunca kalite açısından oluşabilecek bütün problemleri kaldırmış oluyorsunuz. İşte bu kalite size başarıyı getiriyor. Başarımızdaki bir diğer etken ise üretim sırasında tam anlamıyla bağımsız şekilde çalışabilmektir. Ürünlerimizin üretimi, ambalajı ve satışı dahil her şeyiyle firma olarak biz ilgileniyoruz. Bu sayede doğru strateji ve doğru ürünlerle kalite, güvenilirlik ve tüketici memnuniyetine öncelik vererek başarıya ulaşıyoruz. Farmasi’yi sektördeki diğer firmalardan ayıran farklar nelerdir? Ve sektöre ne gibi yenilik kazandırdınız? Bu firmayı kuran babam Doktor Cevdet Tuna, doğal bitkilerle kozmetik ve ilaç geliştirmiştir. Adına yansıyan birçok ürün mevcut ve bu ürünlerin hepsi doğadan endeksli ve % 100 sonuç alınan ürünlerdir. Diğer kozmetik ürünlerine göre özenilmiş, tamamen doğal ve sağlıklı üretim yaptığımızı söylemek mümkündür. Ayrıca Farmasi olarak ürünün ambalajından satışına kadar her şeyiyle ilgilenmemiz bizi diğer firmalardan ayıran temel farkımızdır. Ürünlerimizin çeşitliliğine bakıldığında sektörde yer alan birçok firmaya göre geniş bir yelpazeye sahip olduğumuzu söylemek mümkün. Makyaj ürünlerinin yanı sıra temizleme ürünleri ve kişisel bakım ürünleri (cilt güzelleştirme, saç bakım…) üretiyoruz. Diğer firmalar; bebek, genç, kadın gibi gruplara ayrılırken, biz bütün kategorilere birlikte sunabileceğimiz bir üretim gerçekleştiriyoruz. Tüm bunların sonucunda ulaştığımız başarı sektöre heyecan katmış durumda. Bu heyecanla ithalatı neredeyse yok ettik diyebilirim. En önemlisi güvenilirliğimizle bir Türk markasının da bu başarıyı sağlayabileceğini göstermiş olduk. Güzelleşmek için kullanılan kozmetik ürünleri ciltte ciddi hasarlar bırakıyor. Bunun için herhangi bir öneriniz var mı? Bunun birçok yöntemi var. Örneğin; cilt diri bir görünümle genç, güzel ve bakımlı tutmak isteniyorsa şu formül uygulanmalıdır: maydanozu kaynatıp, elde edilen su buz kalıbına yerleştirip dondurmalıdır. Elde edilen bu malzemeyle her sabah 5 dakika cilde masaj yapılmalıdır. Bu uygulama cildin zinde ve güzel kalmasını sağlıyor. Maydanoz, yumurta, bal, sarımsak… gibi birçok yiyecek cildimiz için ilaçtır. Hangi bitki neye yarıyor buna bakmak lazım, güzelleşmek için uygulayacağımız yöntemlerde doğada var olan malzemelerden faydalanmak gerek. Bu sayede evimizde olan malzemelerle birçok krem yapabiliriz. Kozmetik ürünleri üreten firmaların da bulduğu sihirli bir şey yok. İyi bir araştırma sonucu güzellik ve sağlık için ihtiyacımız olan her şeyin doğada var olduğunu göreceğiz. Ve bu sayede kendi oluşturduğumuz kremlerimizle makyajsız da güzel ve sağlıklı bir görünüme kavuşabiliriz. Farmasi Firması’nın Çekmeköy’ü tercih etme sebebi nedir? Farmasi tesisini kurmak için yaptığımız araştırmalarda en iyi sonuç alabileceğimiz iki yer vardı; Çekmeköy ve Hadımköy. Her iki ilçeyi de analiz ettiğimizde Çekmeköy’ün kozmetik ürün üretmeye daha elverişli bir alan olduğunu gördük. O yüzden ormanlarla çevrili bir köyün içinde kalıp doğal ürünler üreterek dünyaya adımızı duyurmayı hedefledik. Gelen misafirlerimize ilçemizi gezdirdiğimizde firmamıza olan güveni de arttırmış olduk. Gelişen ve doğası korunan Çekmeköy’ü seçerek doğru tercih yaptığımızı günümüzde bozulan yerleri gördüğümüzde daha iyi fark edebiliyoruz. Farmasi firması adına cevap vermek gerekirse; Farmasi ürünlerinde kullanılan hammaddeler her ciltte kullanılabilir mi? Ürünlerimiz risk taşıyor mu? Herhangi bir hasar meydana gelir mi? Bu gibi sorulara kesin ve olumlu cevap alabilmek için ciddi çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Birçok testten geçerek sertifikalanmış ürünler ürettiğimiz için ürünlerimiz herhangi bir risk taşımamaktadır. Üretim sırasında kullanılan maddeleri doğadaki yapısını bozmadan kullanıyoruz. Başka firmalar Çekmeköy2023 - 29 AKTÜEL BİR RAMAZAN BÖYLE GEÇTİ nlara yakışır şekilde ağırladı. Çekmeköy, büyük hazırlıklarla ve sevinçle karşıladığı Ramazan’ı, sulta B elediye binası önünde kurulan ‘Ramazan Etkinlik Alanı’ ve sokak iftarlarıyla birlikte, yardımlaşma ve beraberlik ruhu, gücünü yeniden topladı. Etkinlik alanı ilk misafirlerini ve Ramazanı, Doç. Dr. Casim Avcı ile karşıladı. Avcı’nın anlatımıyla, Sevgili Peygamberimizin hayatını, sabır ve merhametini yeniden öğrendik. Bu güzel sohbetin devamında, Tasavvuf müziğinin etkili seslerinden Murat Doğru’nun yorumuyla huzura biraz daha yaklaştık. Büyüsünü kaybetmeyen huzur ortamında ünlü hafızlar eşliğinde huşu ile ilk Teravih Namazımızı kıldık. Her namaz sonrası ikram edilen lokum ve şerbetin tadı damağımızdayken yeni buluşmalara doğru yol aldık… İFTAR SOFRALARINDA BULUŞTUK… İlk olarak Sivil Toplum Kuruluşları, aynı sofrada iftar yapmak için bir araya geldi. Farklı alanlarda çalışsalar da ortak bir amaç için hizmet veren üyeler oruçlarını birlikte açmak için toplandı. Bereketli 30 - Çekmeköy2023 iftar yemeğinin ardından Eşref Ziya Terzi’nin ezgileri ile manevi gücümüze güç kattık. SOKAKLARDA ORUÇ AÇTIK… Birbirini tanıyan, tanımayan, gören, görmeyen binlerce kişiyi bir sofrada birleştiren gelenek bozulmadı ve ilk sofra Taşdelen’ de kuruldu. Kral Fm’in Taşdelen’den canlı yayın yaptığı iftarda, mahalle sakinleri ve davete icabet eden herkes ezan sesiyle birlikte bu büyük sofrada yemek yedi. İftar sonrasında çoğunluğun katılımıyla, Vehbi Vakkasoğlu’ nun hoş sohbetini dinleme fırsatı bulduk. Eski Ramazanları ve unuttuğumuz değerleri, bu büyülü atmosferde yeniden hatırladık. Kur’an’ı tüm benliğiyle hissederek okuyan hocalar eşliğinde kıldığımız Teravih Namazıyla birlikte, bir iftar akşamını daha huzurla doldurarak bitirdik. Ömerli’de kurulan ikinci büyük sofrada yeniden toplandık ve bir kez daha hep birlikte aynı gökyüzü altında ezanı bekledik. Birlikte olmanın, birlikte doymanın mutluluğuyla irfan sohbetlerini dinlemeye koyulduk… Maneviyatın derinliklerine inmemize vesile olan Engin Noyan’ın o güzel muhabbetiyle bir kez daha huzura erdik. Anlattıklarıyla, kendimizde yarım bıraktığımız ne varsa tamamladık. Kendi evlerimizde, tatlı telaşlarla beklediğimiz misafirlerimizle iftarımızı yaptıktan sonra, soluğu yine etkinlik alanında aldık. İrfan sohbetlerinin bir diğer ismi, Şevki Yılmaz’dan, Kur’an’ı tam olarak anladığımızda bize neler katacağını, anlamını bilmediğimizde nelerden mahrum kalacağımızı öğrendik. Otağ çadırlarında dolaşıp kahvemizi içmeden de dönmedik. ALEMDAĞ’ DA İFTAR YAPTIK… Alemdağ’da iftar vakti geldiğinde; kimsenin yalnız olmadığını bilmek ve hissettirmek, bir olduğumuzda daha güçlü olduğumuzu görmek için yine buluştuk. İstanbul Fm ve Şebnem Doğan’ın istikameti de Alemdağ Mahallesiydi. Sokak iftarına katılamayanlar, canlı yayınla, Başkan Ahmet Poyraz’la yapılan muhabbeti dinleme fırsatı buldu. Ekranlardan takip ettiğimiz Necmettin Nursaçan’ı, bu defa Çekmeköy’de dinleyerek, engin bilgileriyle kendimize yeni bilgiler aşıladık. Teravih namazını kıldık ve başka bir sokakta başka bir iftar AKTÜEL akşamında yeni sohbetlerde buluşmak üzere bir akşamı daha huzurla geride bıraktık. ÇOCUKLARIMIZLA BİRLİKTE EĞLENDİK… Yeni bir buluşma akşamında iftarımızı yapıp, erkenden çıktık yola… Etkinlik alanında çocuklarımız için kurulan eğlence alanları vardı. Programlar başlamadan önce onları eğlendirmeliydik ki, biz dinlerken engel olmasınlar uslu uslu otursunlar. Ama bu bizim için çoktan düşünülmüş. Çocuklarımızı oyun alanlarındaki güvenliklere emanet ettik ve gönül rahatlığıyla programlara katıldık. Çocuklarımızda palyaçolarla birlikte, yüz boyama etkinlikleriyle doyasıya eğlendi ve vazgeçilmezleri olan pamuk şekerlerden yediler. Kendileri için hazırlanan alanlarda sinema izlediler. Diş bakımı, dengeli beslenme, saygı ve sevgiyi anlatan “Şaban’ın Maceraları” oyunuyla yeni şeyler öğrendiler. Nasrettin Hoca ve Keloğlan’ın buluşmasına tanıklık ettiler. Ramazan’ın vazgeçilmezi olan Hacivat-Karagöz oyunuyla kahkahalar attılar. Peki bizim programımız neydi? Serdar Tuncer’in şiirleri, sohbeti, naatları... Bir Ramazan akşamında daha duygularımızı en had safhada yaşayıp, manevi coşkumuzu zirveye taşıyarak uğurlandık evlerimize. DOLU DOLU YAŞAYARAK GELDİK RAMAZAN’IN ORTASINA… Yine bir sofra, yine birlikte bekleyiş… Bu defa Ekşioğlu Mahallesi’nde oturduk soframıza. Farklı sohbetlerle, farklı insanların arasında aynı duygularla bekledik. Amacımız aynıydı. Manevi huzura ermek…Yüzün zekatı sayılan gülümseyişimizi, aynı ekmeği bölüştüğümüz, aynı anda doyduğumuz, başka insanlarla paylaştık. Sokak iftarlarının amacı hepimizi bir araya getirmek ve bu birlikteliği devam ettirebilmemizi sağlamaktı. Gerçekleştirdi de… Çekmeköy Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı da boş durmadı. Gaziler, şehit yakınları, yetim ve öksüz çocuklar ve engelliler onuruna iftar yemeği düzenledi. Bu güzel akşamın sonrasında, gaziler, şehit yakınları ve kimsesiz olduğunu düşünen çocuklar yalnız olmadıklarının bilincinde, huzur içinde evlerine uğurlandı. Bir sonraki iftar için üç mahalle bir sokaktaydı. Cumhuriyet, Kirazlıdere ve Aydınlar Mahallesi için hazırlanan iftara binlerce kişi katıldı. RAMAZAN’IN MANASINA YAKIŞAN KAVUŞMALAR YAŞADIK… Mehmet Akif Mahallesinde kurulan; Çamlık, Hamidiye ve Mimar Sinan Mahallelerini de kapsayan iftar sofrasına davetliydik. Coşku içinde açılan orucun sonrasında, etkinlik alanında Dursun Ali Çekmeköy2023 - 31 AKTÜEL Erzincalı’ nın şiirleriyle mest olduk. Edebiyat, müzik ve felsefeyi birleştiren, Tasavvuf müziğine farklı bir renk katan Bezm-i Sefa konseriyle ilahiye doyduk. Müzik eşliğinde yapılan sohbet de doyumsuzdu. Her akşam farklı bir program, farklı bir usta yorumcunun eşliğinde yaşadık Ramazanı. Tasavvuf müziğinin yaşayan ustalarından Amir Ateş’ten ilahiler dinleyip, ona eşlik ettik. Aşk-ı Sada ile orkestranın büyüsüne kaptırdık kendimizi… Müzikler, şiirler, ilahiler başka bir aleme taşıdı ruhumuzu. Programların bitiminde, ünlü hafızların kıldırdıkları Teravih Namazıyla orucumuzu bütünleştirdik. İbadetlerin en güzelini yapmak için kendimizle yarıştık adeta. Sokak iftarlarının sonuncusu ise Merkez Mahallesi’ndeydi. Son kez bu büyük sofrada, binlerce insan hep bir ağızdan bir kez daha ‘Bismilllah’ dedi yemeğine başlarken… Ezanı birlikte dinledik, birlikte uzandık sularımıza, birlikte böldük pidelerimizi, lokmalarımıza birlikte şükrettik. ‘Bu birlikteliğe kavuşturan Rabbim, bir kez daha hamdolsun verdiğin nimetlere’ diyerek hep birlikte kalktık soframızdan. Ömer Karaoğlu’nu misafir ettik bir başka iftar akşamında huzur yolculuğumuza. Eserlerinin dinleyicisi büyük bir kitleydi. Hitaplarıyla herkesi büyüleyen Ömer Karaoğlu’nun birçok ezgisini dinleyebildik. Tasavvuf konserlerinin ardı arkası kesilmezken başka bir gecede Grup Genç ile buluştuk. BÜTÜN ŞEHİRLERİ ÇEKMEKÖY’DE DOLAŞTIK… Bütün illeri gezme fırsatı bulamamıştık bugüne kadar. Çekmeköy’de, hepsini aynı anda gezebildik. Rize, Trabzon, Sivas, Erzincan, Erzurum ve sayamadığımız bütün şehirler… Tatmadığımız bütün lezzetleri tattık. Yörelerin kendine has yemeklerini, bilmemiz gereken özelliklerini öğrendik. Kurulan çadırları tek tek dolaştık. Erzurum’un Cağ Kebabı, Trabzon’un tereyağı, Antep’in baklavası, Kayseri’nin mantısı, Kars’ın meşhur peyniri… Adını yeni duyduğumuz, daha önce görmediğimiz bütün lezzetlerin yarışına ortak olduk. Şiveleriyle, eğlenceli kişilikleriyle gecemize renk katan o samimi, sıcak insanları tanıdık. TASAVVUF MÜZİĞİ İLE HUZURA ERDİK… Sokak iftarları bitti ama onun bizde bıraktığı hissiyatını devam ettirdik. Sofralarımızı evlerimizde hazırlayıp, ikramlar yapmaya, paylaşmaya devam ettik ve tabii ki sonrasında yine açık havada Tasavvuf müziği dinletisi için yollara düştük. Meragi Musiki Topluluğu’nun birbirinden güzel müzikleri ve ezgileriyle ruhumuzu dinlendirdik. Varoluşumuzun sırlarına dair, elde ettiği bilgileri bizimle paylaşan Halil Paçacı’yla tanıştık. ‘Marifetullah’ Allah’ı tanımak, Allah’ı bilmek… BİR DAHA ‘YA KISMET’ Engin Noyan’dan Sami Özer’e uzanan, işin ehli insanlarla ruhumuzu huzurla doldurma fırsatı bulduk. Eğlendik, eğlenirken öğrendik. Ramazan’a yakışan maneviyatımızla bir aradaydık. Paylaştık, yoldaş olduk. Eksik yanlarımızı 32 - Çekmeköy2023 tamamladık. Bilip sustuklarımızı konuştuk. Öğrenip uygulamadıklarımızı uyguladık. Hissettik… İlahi gücün bizi taşıdığı huzuru bulduk yeniden. Arındık belki de. Yeni ufuklara yelken açtık. Ufkumuzu genişlettik… Peygamber Efendimize ve ümmetine bağışlanan, “bin aydan daha hayırlı” olan Kadir Gecesine kavuştuk. Şükürler olsun kavuşturana… İbrahim Pekgeçgil eşliğinde İrfan Paçacı’nın yorumuyla bu gecenin hayrını, dualarımızın bizi taşıyacağı sonsuzluğu, huzuru hep birlikte dinledik. Semaya açtık ellerimizi… Bu mübarek ayın, bu değerli gecenin hürmetine yalvardık Allah’a… Biliyorduk ki, bu geceyi ibadetle geçirmenin fazileti büyüktü. Hele bir de cemaat olarak dönmek kıbleye… Binlerce kişi Kadir Gecesi’ni dualarla, Kur’an dinleyerek ve ibadet ederek idrak etti. Rabbim tuttuğumuz oruçları, kıldığımız namazları, okuduğumuz Kuran’ı, yaptığımız hayır ve hasenatı kabul eylesin. “Allah’ım; sen affedicisin, affı seversin, bizleri affet” Hazırlayan Soner KARTAL – Sibel KARIŞAN SENEYE YA KISMET... Çekmeköy2023 - 33 KÖŞE YAZISI SEVGİYE DAİR… B Hikmet TEKİN İlahiyatçı Araştırmacı hikmettekin34@gmail.com Yüce Kitabımız sevgi ve nefrette ölçülü olmayı; gerek sevgi gerekse nefret ettiklerimize karşı aşırıya gitmemeyi özellikle belirtir. 34 - Çekmeköy2023 ir gün bir sahabe, yoldan geçen bir kişiyi işaret ederek “Ey Allah’ın Resulü, o çok iyi biridir; onu çok severim” dedi. Peygamberimiz (s.a.v): “Sevdiğini hiç ona söyledin mi?” diye sordu. Sahabe “Hayır” deyince Hz. Peygamber: “Bir an evvel ona git ve onu sevdiğini söyle” dedi. İnsanın yaratılışında var olan en önemli duygulardan biri hiç şüphesiz sevgidir. Kur’an’da insani ilişkilerin yanı sıra toplumsal huzur ve barışın birleştirici unsuru olarak gösterilir sevgi… Kalplerin ancak sevgiyle birleşebileceği özellikle belirtilir: “…Birbirinize düşman iken Allah, kalplerinizi nasıl uzlaştırdı. O’nun lütfuyla kardeş oldunuz…” (Al-i imran 103). Sevgili Peygamberimiz de: “… Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsınız…” buyurarak sevginin nihai hedefini belirtmiştir. Maddi hiç bir karşılığı olmayan sevgi, fedakarlık ve samimiyetin de en önemli göstergesidir. Nitekim peygamberler; görevlerini yerine getirirken samimi olduklarını insanlara hatırlatır ve bu işle ilgili sevgiyle yaklaşım dışında kendilerinden herhangi bir ücret istemediklerini, bunun karşılığını yalnızca Allah’tan beklediklerini sıkça vurgulamışlardır. Öte yandan Yüce Kitabımız sevgi ve nefrette ölçülü olmayı; gerek sevgi gerekse nefret ettiklerimize karşı aşırıya gitmemeyi özellikle belirtir. Sevgide ölçülü olmak Birini severken genelde aşırıya gidebiliyoruz. Sevdiğimiz kişiye öylesine ölçüsüzce bağlanıyoruz ki, o kişiye karşı objektif davranmayı ve onunla ilgili mantıklı düşünmeyi adeta unutabiliyoruz. Öyle ki, her şeyi bilen ve her yaptığını doğru yapan; hatta bazı sevdiklerimize kutsiyet ve efsanevi bir kişilik bile atfedebiliyoruz. Oysa insan olarak hiç kimsenin “La yüs’el “ olmadığı; her kesin hata yapabileceği ve yanılabileceği kesinlikle göz ardı edilmemelidir. Aynı ölçüsüz durum, sevmediklerimiz için de söz konusudu olmaktadır. İtidali bir yana bırakarak sevdiklerimizi göklere çıkarmanın; sevmediklerimizi de yerin dibine batırmanın Müslümana yakışmayan bir davranış olduğu açıktır. Sevgili Peygam- KÖŞE YAZISI berimiz bize orta yolu öğretmiştir: “Dostunuzu bir gün düşman olacak şekilde seviniz. Düşmanınıza da bir gün dost olabilecek şekilde buğzediniz” (Tirmizi, Sünen). Takdir etmek Başkalarını yüksek sesle, hatta acımasızca eleştirebiliyoruz. Ancak sıra övgüyü gerektirecek güzel davranışlara geldiğinde sesimizi kısıyor belki de görmezden gelebiliyoruz. Oysa meydana gelen başarı takdir edilmelidir. Bu kadirşinaslık, gayret ve başarının artarak sürdürülmesini sağlayacaktır. Aksi durum yılgınlığa sebebiyet verebilir. Rahmet Peygamberi bize; takdir ve iltifatlarımızı açıkça ifade etmemizi öğretmiştir. Öyle ki, başkaları bunu bizden açıkça duymalıdır. Bir Müslüman’ın en temel prensibi tabii ki; övgüye en layık olan Yüce Allah’ı övmektir. Ancak bu övgü çevremizdeki dostlarımıza da yansıtılmalıdır. Nitekim sevgili Peygamberimiz: “İnsanlara teşekkür etmeyen Allah’a şükran duymaz…” (Tirmizi, Sünen) buyurmuştur. Yüce Kitabımız bunu çok özel açıklar: “…Eğer şükrederseniz, size nimetimi elbette artıracağım. Şayet nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım şiddetlidir!” (İbrahim 14/7). Buna göre Allah’tan daha fazla nimet istemenin anahtarı, O’na daha çok şükretmektir. “Marifet iltifata tabidir” prensibi gereği; her iyi şey ve güzel davranış ortaya koyan kimsenin, güzel söz duyma ve takdir edilmeyi bekleyeceği göz ardı edilmemelidir. Sesli takdir ve sessiz eleştiri öne çıkarılarak onlardan gelecek daha iyi davranışlara da kapı aralanmış olacaktır. Zira Takdir etmek, iyilik ağacının daha çok meyve vermesi için gereken sulamadır. Anne-babalar dikkat! Çocuklarınız için gereken sağlıklı kan; onları teşvik ve takdir etmenizdedir. Lütfen, onları bu muhteşem ödülden mahrum etmeyin; kansız düşebilirler. Sevgi toplumu inşa etmenin en pratik yolu da bu olsa gerek… Katılmadığımız düşünceleri en baştan reddetmek yerine, üzerinde konuşulmaya değer bulduğumuzu; ancak her hangi bir düşüncede ortak noktalar elde etmenin oldukça yavaş seyreden uzun bir zaman alacağı da aşikardır. Bir tür karşı tez demek olan eleştiri, belli bir bilgi ve birikime sahip kimseler tarafından yapıldığında daha anlamlı olsa gerek. Aksi takdirde sırf karşı çıkmış olmak için yapılan eleştirinin kırıcı ve karalayıcı olmaktan öte bir anlam ifade etmeyeceği unutulmamalıdır. Ailede istişare Şura/istişare, sadece siyasi ve büyük organizasyonlarda olmaz. ‘ Sevgi toplumu’ temellerinin atıldığı aile içerisinde de istişare yapılmalıdır. Bir düşünelim... Kaç koca eşine danışır? Kaç kadın kocasıyla istişare eder? Çocuklara herhangi bir konuda danışılmanın ise sözü bile edilmez. Oysa sınırlı sayıda insan aklına bahşedilen en mübarek nimettir istişare. Bu yüzden işlerini danışarak / istişare ederek planlayanlar bir akıl deryasından faydalandıklarını bilmelidirler. Aynı zamanda başkalarına danışarak verdikleri kararın sonucuna göre pişman olmayacak ve kendilerini suçlamayacaklardır. Hatta eşi ve çocuklarıyla istişare eden kimsenin; elde edeceği bol nimet ve bereket karşısında şaşırıp kalması işten bile değildir. Böyle bir aile pratiğinin faydaları sayısızdır. Bu yüzden; bilgi ve karar ufkumuza yeni boyutlar kazandıracak olan çocukların katkısı küçümsenmemelidir. Bilge bir kişi: “Bir çocuğa danıştığım fakat faydasını görmediğim bir tek olay bile hatırlamıyorum,” der. Söz dili mi hal dili mi? Çocuklar sosyal becerileri; insani ve ahlaki davranışları anne-babalarıyla birlikte ve yaşayarak öğrenirler. Ailede başlayan güzel davranışların kazanılması, okulda artarak devam eder ve çevrenin de desteği ile başarıya ulaşır. Bu yüzden anne-babanın söz dilinden çok hal dili etkili olacaktır. Konuşup nasihat etmekten çok, bizzat örnek olmanın daha kalıcı olacağı kesinlikle göz ardı edilmemelidir. Yalan söylememek, sözünde durmak, yardım sever olmak ve çalışkan olmak gibi erdemli davranışların kazanılmasında çocuklar; rol model olarak gördükleri anne-babalarını örnek alırlar. Sevgili Peygamberimiz: “Çocuklarınızı, toprağı işler gibi işleyin” derken, güzel davranışlarla çocukları şekillendirmenin önemini belirtmiştir. Zira istenilen her şeyin yazılabileceği beyaz ve boş bir sayfa gibidir çocuklar… Hz. Ali ( r.a) de Hz. Peygamber’in bir başka vasiyetini hatırlatır:“Çocuklarınızla 7 yaşına kadar çocuklaşın, oynayın. 7-15 yaş arası çocuklarınızla arkadaş olun ve onlarla istişare edin. Bu peygamber ahlakıdır.” Eleştiride ölçülü olmak Etrafımızdaki herkesin bizim gibi düşünebileceğini ve olaylara bizim penceremizden bakabileceğini bekleyemeyiz. İnsanların farklı düşüncelere sahip olabileceği tabiidir. Çekmeköy2023 - 35 RÖPORTAJ MAHALLEMİZİN MUHTARI Alemdağ Mahallesinin hikayesini öğrenmek ve sessizliğine ses olabilmek için Alemdağ Mahalle Muhtarı Murat Altun ile röportajımıza başlıyoruz… Murat Altun’u tanıyabilir miyiz? Murat Altun Alemdağ Mahalle Muhtarı 1972 yılında İstanbul’da doğdum, aslen Samsun Çarşambalıyım. Eğitimimi İstanbul’da tamamladıktan sonra, Tahtakale’de 17 yıl esnaflık yaptım. Askerlik görevi sonrası gayrimenkul danışmanlığı ve müteahhitlik hizmetlerine başladım. 12 yılı aşkın bir süredir birçok öncü çalışmalara imza attım. Çekmeköy Emlak ve Yatırımcıları Derneğini kurdum, aynı zamanda Alemdağ Merkez Emlak’ta yönetim kurulu üyeliği, Çekmeköy Samsunlular dernek başkanlığı, SADEF (Samsun Dernekleri Federasyonu)’de Anadolu Yakası başkan yardımcılığı, Çekmeköy Eğitim Gönüllüleri Derneği yönetim kurulu üyeliği, gibi birçok sivil toplum kuruluşlarında üst düzey yöneticilik yapmaktayım. Evli ve 3 çocuk babasıyım. Muhtar olma düşüncesi nasıl oluştu? Muhtar olmanızdaki en büyük etkenler nelerdir? Muhtar olma düşüncesi, önceki dönemlerde muhtarlık yapan arkadaşımın fikriyle ortaya çıktı. Görevine devam ederken çevresine yeni muhtar adayı olarak beni tanıtmasıyla bu düşünceyi faaliyete geçirmeme yardımcı oldu. Bu şekilde oluşan muhtar olma fikri, çevremdekilerin desteğiyle gerçekleşti. Destekgörmek beni bu göreve daha çok teşvik etti. Buna karşılık olarak muhtarlık görevine başladığım andan itibaren mahalle ve mahalle sakinleri için elimden geleni 36 - Çekmeköy2023 yapmaya çalışıyorum. Bir muhtar olarak görevimi yerine getirirken insanlara da faydalı olmaya çalışıyorum. Ne zamandır muhtarlık görevini yerine getiriyorsunuz? Bu süreç içinde ne gibi çalışmalar yaptınız? 2. dönemimi sürmekte olduğum muhtarlık görevini 2010 yılından beri yerine getirmeye çalışmaktayım. Görevime başlamamla birlikte önceki dönemlerde başlanılan ve devam etmekte olan çalışmaları da eklersek Alemdağ’da birçok çalışma gerçekleşti. Önceliği yol ve sokaklara ayırarak vatandaşımızın güvenli ve huzurlu bir şekilde mahallemizde yaşamasına imkan sağlamaya çalıştık. İmam Hatip Lisemiz yapılarak faaliyete geçirildi. Birçok okula tadilat ve malzeme gibi konularda destek verildi. Mahallemizdeki parkları yenilenerek çocukların daha faydalı kullanabileceği bir hale getirildi. En büyük sorun olan 2B ile ilgili 40 haneyi kapsayan ailelerin tapularını alabilmeleri için ön ayak olundu. Tüm bu çalışmalar, en büyük destekçimiz olan Çekmeköy Belediyesi ile gerçekleştirildi. Buna benzer yarım kalan çalışmaları tamamlama ve mahallemizin ihtiyaçlarına yönelik birçok çalışma gerçekleştirildi. Alemdağ Mahallesi hakkında bize bilgi verir misiniz? Alemdağ mahallesine 1877 Rus savaşı sonrası yerleşim olmaya başlamıştır. En çok Artvin yoğunluğu olan mahallemizde nüfusun artmasıyla Ordu, Giresun, Bayburt, Trabzon, Samsun gibi birçok ilimizden insanımız bulunmaktadır. Toplamda 7.200 civarında nüfusumuz var. Mahallemizde RÖPORTAJ vatandaşımızın ihtiyaçlarına rahatlıkla cevap veren sağlık ocağı, camiler, okullar, park ve sosyal alanlar mevcuttur. Muhtar olarak mahalle sakinlerine ne gibi yardımlarda bulunuyorsunuz? En çok hangi konuda yardım isteniyor? Belediyemizin çalışmaları sayesinde mahallemizde çok fazla sorun yaşadığımızı söyleyemem. En ufak sorunumuzda bir telefonla belediye çalışanları her türlü sorunumuza yardımcı oluyor. Yolumuzda bir problem çıktığında, parklarımızda eksiklik fark edildiğinde veya bir hastamız olduğunda hastaneye götürülmesi için yardım istendiğinde hızlı ve aktif bir şekilde sorunumuz çözüme ulaştırılıyor. Bir tek su sorunumuz olduğu söylenebilir. Muhtarlık görevine başladığımdan beri su hatlarıyla ilgili ciddi çalışmalar gerçekleştirdim. Fakat dağdan gelen suları kullanmaya yönelik çok fazla talep geliyor. Bununla ilgili ayrı ve kapsamlı çalışmalar gerçekleştirmek gerekiyor. Mahallenizle ilgili geleceğe yönelik planlarınız neler? Mahalle için birçok çalışma yapmaya çalıştım ve bu çabalarım devam edecektir. Fakat asıl hedefim gençleri kapsayan aktiviteler gerçekleştirebilmek. Uyuşturucu, sigara ve alkol gibi gençlerimizin ensesine yapışarak batağa sürükleyen illetlere bulaşmaması için faydalı ve keyifli vakit geçirmeleri gerekmektedir. Bu amaç uğruna ne yapılması gerekiyorsa elimden gelen tüm çabayı sarf etmeye hazırım. Muhtarlık binamızın yanında “1877 Spor Kulübü” yaptırıldı. Bir nevi dernek görevini yerine getiren kulübümüzde gençlerimiz bir araya gelerek fikir alışverişinde bulunma, yararlı vakit geçirme ve spor faaliyetleri gibi etkinliklerde bulunuyorlar. Bu sayede kahvehane köşelerinde okey, tavla gibi oyunlarla vakit öldürmek yerine birbirleriyle faydalı zaman geçirmiş oluyorlar. Buna benzer çalışmalar tüm mahallelerde yapılmalı ve gençlerimiz uyarılar yerine daha iyi alternatifler sunularak kötü alışkanlıklardan korunmalıdır. Tüm vatandaşlarımız için ormanlara yürüyüş parkurları, dinlenme yerleri ve çeşmeler kurulmalıdır. Bu şekilde insanlarımız spora ve sağlıklı yaşama teşvik edilebilir. Buna benzer birçok fikrim mevcut Allah’ın izni ve belediyemizin desteğiyle bu fikirlerin gerçekleştirilmesi için önayak olmaya çalışmaktayım. Mahallenizle ilgili Çekmeköy belediyesinden beklentileriniz var mı? Başkanımız Ahmet Poyraz ve belediye çalışanları muhtarlıklara ciddi destek vermektedir. Açıkçası özellikle şu konuda destek bekliyorum diyebileceğim bir konu yok. Çünkü her konuda bir telefonla yardımımıza koşuyorlar. Kapalı spor kompleksi yapılması düşüncesi vardı şu anlık sadece dile getirilmiş bir düşünce. İlerleyen zamanlarda Çekmeköy Belediyesinden bu konuyla ilgili destek beklemekteyim. ‘Çekmeköy 2023’ aracılığıyla okuyucularımıza neler iletmek istersiniz? Çekmeköy ulaşımı, konumu, temiz havası ve çevre düzeniyle İstanbul’un gözbebeği. İleride daha da güzelleşeceğini düşünmekteyim. Bu güzel ilçemizin dergisini okuyan herkese sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Çekmeköy2023 - 37 ŞİİR 2 ŞİİR 1 ŞAİR KOŞARKEN YAZILAN ŞİİRLER: MEHMET AKİF İNAN Ş airler yaşamın içinden kendilerine bir kuytu köşe seçerler. Oradan seslerini ulaştırmak için kelimelerle bir alan kurarlar. Etkilerinin, cümleleri şiirlere baş tacı edince var olduğu düşünülür. İşte bu anlatım bir şair genellemesi gibidir. Bazıları bunun çok dışında bir yerde, hareketliliğin ve etkinin merkezindedir. Koşar, koşturur, anlatır, dinler, nitelikli insan biriktirir, dostluklarını pekiştirir, hep bir yeni temiz yürek bulma arzusunu taptaze tutar… 38 - Çekmeköy2023 İstisna şairleri saymak niyetiyle bir gözden geçirme yaptığımızda karşımıza çıkan ilk isimlerden birisi M. Akif İnan’dır. 1992’de Eğitim Bir-Sen ve 1995’te Memursen’i kurması aktif yaşamının yansımalarından biri olarak ortaya çıkmaktadır. M.Akif İnan’ı hareketli ve durmadan mücadele eden bir şair olarak anlatma yolunda ilerlerken ayaklarını güçlü basmasına vesile olan unsurlara ve dostluklara da ayrıca değinmek gerekir. Bunların başında; Rasim Özdenören, Sezai Karakoç, Nuri Pakdil, Erdem Bayazıt, Alaeddin Özdenören gibi edebiyatımızın dertli yazar ve şairleri ile edebiyatın ve sanatın nitelikli bireylerin yetişmesine vesile olması amacıyla kurdukları kadim beraberliklerdir. 1969’da Edebiyat Dergisi ve 1976’da Mavera Dergisi’nin kurucularından olması bu mefkurenin yansımasıdır. Sezai Karakoç’un ifade ettiği “Değerli olan hayat değil, hayatın amacıdır.” ilkesi etrafında çalışmalarını sürdürmüş olan M.Akif İnan şiir ile olan derinlikli bağını hiç bırakmamıştır. Şiirinin Anado- ŞİİR Bir Işık Yalımı Gözlerin kalbime değmeden önce İstanbul o kuşlar acep nerdeydi Deniz ki dilimin lugat kitabı Şarkılar kardeşim onlar nerdeydi İçimde sürekli yağmur bulutu Ormanlar nehirler güller nerdeydi lu sakinliğini barındırmasının yanında coşkun bir dile yatkın oluşu, şiirleri sesli okunduğunda şairin yaşamının durmaz yorulmaz ritmini de ortaya koymaktadır. Bunun en iyi göstergelerinden birisi de Ömer Karaoğlu tarafından Şehir Gazeli şiirinin bestelenmesidir. Mehmet Akif İnan’ın ilk şiir kitabı Hicret’tir. Hicret şiir kitabını yayınlamadan önce birçok farklı mecrada şiirleri yayınlanmış olmasına rağmen bu şiirlerinden çok az bir kısmını kitabına almıştır. Şiirinin sesini bulduğuna inandığı şiirler dışında olanların peşine düşmemiş ve damıtılmış bir duruluğu okura sunmayı tercih etmiştir. Şiirleri İkinci Yeni geleneğine uygun içerikler barındırmasına rağmen şekil olarak farklılıklar göstermektedir. Bunların en başında da şiirlerinin önemli bir kısmını beyit şeklinde yazması gelmektedir. Hem ilk kitabı Hicret’te hem de ikinci kitabı Tenha Sözler’de bu böyledir. Yedi İklim Dergisi’nin M.Akif İnan üzerine hazırladığı özel sayıda Nurettin Durman şair M.Akif İnan’ı ve şiirini şöyle anlatmaktadır: ‘Tok sesli bir şair olarak tarzıyla, söyledikleriyle, yazıya döktüğü kelime kümesiyle, şiirlerinin kendisine yakıştığı bir şairdir. Açık, anlaşılır, bir kişiliğin ortaya serdiği davasının şairidir bana göre. Şiiri hep aynı tonda sürdürmüş hemen hemen bütün şiirlerinde arzuladığı o sesi yakalamış bir şairdir.’ M.Akif İnan’ın içinde coşkuyla biriken istifadeli olabilme tutkusu, 1969’da arkadaşlarıyla beraber oluşturdukları edebiyat birlikteliğinden öncesine dayanmaktadır. Necip Fazıl Kısakürek Anadolu’yu dolaşıp konferanslar verirken M.Akif İnan Necip Fazıl’ın yanında olmuştur. Ayrıca M.Akif İnan İslam coğrafyasından yüreğini hiç geri çevirmeyen şairlerimizdendir. Mescid-i Aksa şiiri bu yürekliliğin marş haline geldiği ve bir çağrı olduğu şiirlerindendir. Hicret ve Tenha Sözler şiir kitaplarının yanı sıra şiir üzerine değerlendirmelerin olduğu Cumhuriyetten Sonra Türk Şiiri kitabı bulunmaktadır. Kitapta; Ahmet Hamdi Tanpınar, Cahit Sıtkı Tarancı, Necip Fazıl Kısakürek, Ahmet Kutsi Tecer, Turgut Uyar gibi şairlerin içerisinde yer aldığı şiir akımlarını anlatılmakta ve şairlerin şiirleri yorumlanmaktadır. Bu vesileyle M.Akif İnan’ın şiire dair düşünceleri de alt metin olarak okunabilmektedir. Bir ışık yalımı parmaklarındır Anamın kızımın eli nerdeydi Ülkemin çığlığı her saat zili Nerde ortadoğu savaş nerdeydi Gözlerin kalbime değmeden önce Acılar gülüşler düşler nerdeydi El Gazeli Ellerine sarın kalbimin içini O ayla boyanmış nar ellerine Bahar ellerine giydir düşleri Göksel şarkıları sar ellerine O kar ellerine yar ellerine Deme sabah akşam var ellerine Rüzgar mı asker mi biçti yolumu Önünde kaç engel var ellerine Bitirip şu kara kuru ekmeği Göç etsem diyorum yar ellerine. Hazırlayan Deniz BİNİCİ Çekmeköy2023 - 39 RÖPORTAJ HALK EĞİTİM MERKEZİ Mustafa Kemal Topaloğlu Halk Eğitim Merkezi Müdürü H alk Eğitim Merkezi; bulunduğu bölgenin eğitim- öğretim, kültür ve sanat merkezine açılan kapısıdır. Gerek unutulmaya yüz tutmuş, gerekse popüler pek çok sanat ve el becerileri kurslarıyla her yaştan insanımıza meslek kazandırarak üretim ve istihdama katkı sunmaktadır. Çekmeköy’de faydalı ve kaliteli vakit geçirmek 40 - Çekmeköy2023 isteyenlerin adresi olan Halk Eğitim Merkezinin müdürü Mustafa Kemal Topaloğlu ile keyifle okuyacağınız bir röportaj gerçekleştirdik. Mustafa Kemal Topaloğlu’nu tanıyabilir miyiz? 1967 Trabzon doğumluyum ilk/orta ve Lise tahsilimi Maçka’da tamamladım. 1988 yılında Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi müzik eğitimi bölümünden me- zun olarak aynı yıl İstanbul’a öğretmen olarak atandım. 1993 yılında başladığım okul ve eğitim yöneticiliğine Çekmeköy Halk Eğitim Merkezi’nde devam etmekteyim. 2014 yılında Eğitim Yönetimi ve Denetimi alanında yüksek lisansımı tamamladım. Müzik öğretmenliği lisans eğitimim döneminde müziğin ülkemiz folklorik yaşantısında çok güçlü bir taşıyıcı olduğunu fark ettim. Bu farkındalık kültürümüze ait diğer alanlara ilgi duy- RÖPORTAJ mama vesile oldu. Bu nedenle İçinde Anadolu’nun tarihsel, Kültürel, sanatsal ve mesleki birikimini, yaşayan ve gelecek nesillere ulaştırma vizyonu olan Halk Eğitim Merkezi’nde görev yapmayı arzu ettim. Tarihsel olarak ustanın yanında çalıştırdığı çırağı eğitmesi ile nesiller boyu devam eden eğitim sistemi sanayi devriminden sonra daha fazla eğitilmiş işgücüne ihtiyaç duyulduğundan bu eğitimler derslikler ve atölyelerde eğitmenler / öğreticiler tarafından verilmeye başlanmış. Halk Eğitim Merkezimiz bireyin yaşamı boyunca öğrenme isteğini hiç kaybetmemesi kendini ve mesleki gelişimini sürekli güncellenmesi, geliştirmesi ve yenilemesi amacıyla bireye hizmet vermektedir. Bu nedenle bağlı bulunduğumuz genel müdürlüğümüzün adı MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü’dür. Halk Eğitim Merkezi vatandaşa ne gibi hizmetlerde bulunur? Merkezlerimizce çok geniş bir yelpazede; 69 alanda 2213 öğretim programı içeriği ile kurslar açılmakta ve başvuran bireylere eğitim verilip sertifikalandırılmaktadır. Bu alanlar; mesleki ve teknik alandaki kurslar, kişisel gelişim kursları, sanatsal alanlardaki kurslar, spor, vb. ana başlıklarda ifade edilebilir. Ayrıca Hijyen Eğitimi, Girişimcilikte Önce Kadın, Bağımlılıkla Mücadele, Okullar Hayat Olsun 0-18 yaş Aile Eğitim programı projeleri Halk Eğitim Merkezlerimizde sürdürülmektedir. Ayrıca örgün eğitim dışında kalmış vatandaşlarımızın öğrenimlerine devam edebilmeleri için açık öğretimle ilgili iş ve işlemlerini de yürütmektedir. Bu öğrencilerimizin öğrenme becerilerini desteklemek amacıyla açık lise mezunlarına destekleyici kurslar düzenlemektedir. Halk Eğitim Merkezlerince düzenlenen kurslara Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğünün ana sayfasında öğretim programları butonu içeriği açılmak suretiyle erişilip bilgi edinilebilir. (hbogm.meb.gov.tr) Halk Eğitim Merkezinde Branş ve alanlar neye göre belirleniyor? Halk Eğitim Merkezi eğitim programları sürekli geliştirilebilir nitelikte programlarlardır. Ülke genelinde talep edilen ya da istihdam alanlarından gelen ihtiyaçlara göre yeni öğrenme alanlarına ilişkin öğretim programları Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğünce hazırlanarak uygulamaya sunulmaktadır. Ayrıca STK’lar ve diğer bakanlıklarla, kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapılıp protokoller düzenleyerek mevcut insan kaynaklarının ihtiyaç duyduğu geliştirici, destekleyici, yeniden yapılandırıcı içerikteki eğitimler de yapılmaktadır. Faaliyetleriniz sadece Halk Eğitim Merkezlerinin olanaklarıyla mı düzenleniyor? Kurs ve faaliyetlerimizin büyük bir çoğunluğu, Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğünün bütçesi ile Genel Bütçe tahsisi ile yapılmaktadır. Bunun yanında Çekmeköy Beklediyesi ile İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü arasında yapılan yaygın eğitimi desteklemek ve iş birliği protokolü ile belediyemizden kurs yeri, afiş tanıtım, ulaşım, temizlik, bakım onarım vb. oldukça geniş bir alanda destek almaktayız. Bunun için başta Çekmeköy Belediye Başkanımız Sayın Ahmet Poyraz olmak üzere belediyemizin tüm çalışanlarına kurumum adına teşekkür ediyorum. Faaliyetlerimizin gerçekleşmesinde muhtarlarımızla, kurum ve kuruluşlarımızla, dernek ve vakıflarla işbirliği, güç birliği yapmaktayız bu işbirliklerinin oluşmasında Çekmeköy Kaymakamımız Sayın Cemal Hüsnü Kansız’ın destekleri çalışmalarımızın verimliliğini arttırmaktadır. Kendisine müteşekkiriz. Kurs ve etkinliklere nasıl kayıt olunur? Kurs ve etkinliklere kurumumuza gelerek müracaat edilebildiği gibi (e-Yaygın) elektronik sistemine kursiyer olarak başvurup şifre temin ettikten sonra Halk Eğitim Merkezlerinde açılmış ya da açılmak üzere tanımlanmış kursların her hangi birine kayıt olabilmektedir. Ayrıca merkezimiz mahallelerde alan taraması yapmak yoluyla, toplu masaj sistemi kullanılarak, anket ve görüşme formları kullanılarak Halk Eğitim Merkezleri’nin halka ulaşmasını sağlamaya gayret etmektedir. Vatandaş en çok hangi kurslara ilgi gösteriyor? Kurslara ilgi vatandaşın eğitim durumu Çekmeköy2023 - 41 RÖPORTAJ 935 kursiyere eğitim verilerek bunlardan devam edip başarılı olan 740 kursiyer sertifikalandırıldı. Girişimcilik alanında 85 kadın kursiyere Girişimcilikte Önce Kadın Projesi kapsamındaki eğitimleri devam etmektedir. Ayrıca sosyal alanda toplumumuzu, gençlerimizi tehdit eden bağımlılıkla mücadele projesi kapsamında; Liselerimizin 12. sınıfına devam eden öğrencilerimiz öncelikli olmak üzere bu alanda bakanlığımızca özel eğitim almış rehber öğretmenlerimiz tarafından 225 gencimize bilinçlendirme eğitimleri devam etmektedir. Kurslara katılanlara başarı değerlendirmesini nasıl yapıyorsunuz? sosyo-ekonomik rolleri, çalıştığı meslek alanı, bireysel ilgi, beceri ve yeteneğine göre değişiklik göstermektedir. Bununla birlikte halkımızın daha çok nakış, iğne oyası, gümüş işlemeciliği, ahşap boyama, takı tasarım, temel bilgisayar kullanıcılığı, 0-3 yaş çocuk gelişimi, emlak danışmanlığı kurslarına daha fazla ilgi gösterdiğini söyleyebiliriz. Halk Eğitim Merkezi’nde kimler öğretici olabilir? Hangi şart ve kriterlere göre seçiliyor? Halk Eğitim Merkezlerimizde öncelikle eğitim ve teknik eğitim fakültelerinden mezun olanlardan Milli Eğitim Bakanlığı’nca ataması yapılanlar öğretmen olarak görev yaparlar. Öğretmen olmaması durumunda öncelikle üniversitelerin öğretim üyeleri, öğretim görevlileri, okullardaki kadrolu öğretmenler istemeleri halinde görevlendirilirler. İhtiyaç duyulduğunda usta öğretici, usta ve uzmanlara da görev verilir. Usta Öğretici’lerin görevlendirilmesinde öğrenim durumu, mesleki deneyimi verimliliği dikkate 42 - Çekmeköy2023 alınır 2014- 2015 öğretim yılında Halk Eğitim Merkezimizde 8 kadrolu öğretmen 49 usta öğretici ile hizmet verdik. Kadromuzla 261 mesleki ve teknik kurs, 171 genel kurs ve 63 okuma yazma kursu düzenleyerek 6515 kursiyere eğitim verdik. Bu kursların dışında değişik iş kollarından Hijyen Eğitimi için başvuran Kurslarımıza katılan kursiyerlerimiz kayıtlı oldukları kursun öğretim programına uygun olarak eğitilirler. Programlar modüler bir yapıdadır. Her program modüllere bölünmüştür. Kursiyerler tamamladıkları modüllerden teorik ya da uygulama sınavlarına tabi tutulurlar. Değerlendirmeler kursun öğretmeni tarafından yapılır. Herhangi bir modülden başarısız olan kursiyer, öğretim programına ait sertifikayı almaya hak kazanamaz. Ancak başarısız olduğu kursa ait programın ilgili modülüne ülke çapında açılmış herhangi bir Halk Eğitim Merkezi’nde kayıt olup devam etmesi ve başarılı olması durumunda sertifika almaya hak kazanır. Bu arada her geçen gün kalitesine kalite katarak büyüyen ve bizi bu sayısında konuk etme nezaketini gösteren Çekmeköy 2023 dergisi emekçilerine teşekkür ediyor çalışmalarında kolaylıklar diliyorum. Röportaj: Soner KARTAL HABERLER ÇEKMEKÖY 2023’E HAZIRLANIYOR… Ç Ekşioğlu Mahallesi’nde Çalışmalar Hız Kesmiyor Çekmeköy Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü’nün, Ekşioğlu Mahallesi’nde başlattığı alt ve üst yapı çalışmaları aralıksız devam ediyor. Gelecekteki nüfus yoğunluğu göz önüne alınarak uzun vadeli planlama yapıldı ve atık su kanalları yenilendi. Çalışmalara “dere ıslahı” ile başlandı. Yapılacak çalışmayla; mahallede bulunan derenin taşması önlenecek ve yağmur suyu kanalları yenilenecek. Kanalizasyon altyapı çalışmaları tamamlandıktan sonra mahallenin üst yapı çalışmaları ile modern bir hal alacağı ifade edildi. Sokaklarda asfalt ve kaldırım çalışmaları devam ederken, AESAŞ elektrik alt yapısını da yeniledi. Çekmeköy ilçesinin kuruluşundan önce, okul olarak yapılan fakat müteahhit firmayla yaşanan sorunlar nedeniyle kullanıma açılamayan okulla ilgili Çekmeköy Kaymakamlığı ve Çekmeköy Belediyesi’nin yaptığı çalışmalar sonuç verdi. Uzun yıllar kullanılmadığı için zarar gören bina, yapılış amacına uygun olarak eğitim yuvası haline getiriliyor. Hukuki sorunları Kaymakamlık tarafından çözülen ve Çekmeköy Belediyesi tarafından bakım ve onarımları gerçekleştirilen bina, 20152016 eğitim öğretim yılında öğrencilere kapılarını açacak. Çekmeköy2023 - 43 HABERLER ÖNE ÇIKAN HABERLER Geri Sayım Başladı… Çekmeköy Belediyesi’nin planladığı ve yakın zamanda tamamlanacak olan Kapalı Pazar Yeri Projesi’nde geri sayım başladı. Çekmeköy Belediyesi’nin “ kalıcı eser” niteliğinde Çekmeköy’e kazandıracağı, Çekmeköy halkı için geniş imkan ve rahatlık sunacak olan Kapalı Pazar Yeri Kompleksi’nde servis, kreş ve ambulans da bulunacak. Bu sayede Çekmeköy halkı rahatça pazar yerine ulaşabilecek, çocuklar alışveriş esnasında kreşte vakit geçirecek ve herhangi bir sağlık sorununda ambulansta bulunan sağlık ekipleri müdahale edebilecekler. Dünyayı Sarsacak Türk Buluşu! Türk bilim insanları bor ve hidrojenden petrole alternatif yakıt geliştirdi. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mükerrem Şahin başkanlığındaki ekip tarafından, benzinli ve dizel araçlarda doğrudan kullanılabilecek formda bor ve hidrojen içeren sıvı yakıt geliştirildi. Alevi yeşil renkteki “greengas” adındaki sıvı yakıt, karbon emisyonlarını azalttığından çevreye duyarlı özelliğiyle dikkati çekiyor. Sıvı yakıtın her depoda benzine ya da dizele doğrudan katkı olarak karıştırılarak ya da ek bir yakıt tankıyla kullanımı öngörülüyor. Yakıtın, uzun menzilli roketlerde de kullanımı hedefleniyor. Türkiye’de Bir İlk! Türk Silahlı Kuvvetleri’nin alçak irtifa hava savunma ihtiyacının milli imkanlarla karşılanması amacıyla başlatılan Alçak İrtifa Hava Savunma Füze Sistemi (HİSAR-A) projesi kapsamında, otopilot kontrolüne sahip Kontrollü Test Füzesi (KTF-1) ve Türkiye’de de bir ilk olan çift darbeli motora sahip Balistik Test Füzesi (BTF-2) test atışları Aksaray’da yapıldı. Otopilot kontrolünde gerçekleşen test atışları başarılı bir şekilde sonuçlandı. 44 - Çekmeköy2023 HABERLER ÖNE ÇIKAN HABERLER Ovit Tüneli Türkiye’de ilk, dünyada ikinci en uzun tünel niteliğindeki Ovit Tüneli’nde sona yaklaşıldı. 14 kilometre uzunluğundaki çift tüpten oluşan dünyanın en uzun ikinci tüneli olan Ovit Tüneli başta Rizeliler olmak üzere Karadeniz bölgesinde yolculuk eden herkesi rahatlatacak. 2013 yılında çalışmaları başlatılan tünelin girişi bin 988, çıkışı ise 2 bin 258 koddan açılıyor. 605 milyon TL bedelli projede maksimum örtü kalınlığı ise 873 metre. Ovit Tüneli Projesi’nin yakın zamanda tamamlanıp açılışının yapılması bekleniyor. Üçüncü gerdanlık bitmek üzere İstanbul Boğazı’nı üçüncü kez bir araya getirecek ve dünyanın en geniş asma köprüsü özelliğini taşıyan Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nde çalışmalar tüm hızıyla sürüyor. Köprünün en önemli kısımlarından olan 59 çelik tabliyenin 18 tanesi, 9’u Avrupa yakasına, 9’u Asya yakasına olmak üzere yerleştirilip montaj işlemleri tamamlandı. Köprünün çelik tabliyelerinin ilerlemesi yüzde 30,5 seviyesine ulaştı. Köprünün her iki yakasında bulunan kuleler de 304,5 metreye ulaştı. İtalya’dan getirilen kule semerinin birkaç gün içerisinde montaj işlemi yapılacak. Kulenin dağıtım semeri ve kablo bileziklerinin döküm işleri ise tamamlanarak test prosedürlerine geçilecek. Köprünün ana kablolarının çekilmesi için gerekli çalışma platformu oluşturan kedi yolunun (catwalk) ise döşeme işlemi tamamlanarak yüzde 90’ı tamamlandı. Çalışan personel bu sayede Asya kıtasından Avrupa kıtasına kedi yolu üzerinden geçebilecek. Köprüde kullanılacak 176 adet eğik askı halatın 60’ının montajı gerçekleştirildi. 5,2 mm çapında ve 1960 mega paskal (MPa) mukavemetine sahip olan eğik halatların, ana kablodaki çelik tellerden daha kuvvetli olduğu vurgulandı. Çekmeköy2023 - 45 HABERLER ÖNE ÇIKAN HABERLER Cumhurbaşkanı Erdoğan, sanat ve spor camiasının ünlüleriyle iftarda bir araya geldi Mustafa Ceceli’nin ezan okuduğu iftar programına ilgi büyüktü. Adeta “yıldızlar geçidini” anımsatan gecede, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan’ın, ünlü isimlerle tek tek ilgilendiği, sohbet ettiği görüldü. Sanat ve spor dünyasından pek çok ünlü ismin katıldığı iftar programına deyim yerindeyse ünlü yağdı. Günün anısına, davete katılanlara Prof. Dr. Celaleddin Vatandaş tarafından kaleme alınan “Hazreti Muhammed’in (S.A.V) hayatı ve İslam Daveti” isimli eserin yanı sıra şal ve kravat hediye edildi. 46 - Çekmeköy2023 HABERLER “İYİLİK” İNSANİ DEĞERDİR… Ç ekmeköy Belediyesi’nin Nisan 2015’te başlattığı yeni projesiyle ihtiyaç sahibi ailelere eşya yardımlarıyla da destek oluyor. Proje kapsamında, ihtiyaç sahipleri, Çekmeköy Belediyesi’ne başvuruyor. Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü’ne bağlı ekipler, ihtiyaç sahiplerinin evlerini ziyaret ederek incelemelerde bulunuyor ve durum tespiti yapıyor. Mağduriyeti bir şekilde devam etmekte. Eşya yardımı kapsamında verilenler arasında; buzdolabı, baza, elektrikli süpürge, fırın, gardırop, halı, televizyon, çamaşır makinesi, koltuk takımı ve ısıtıcılar gibi ev eşyaları bulunuyor. Nisan 2015’ten bu yana 6 aileye 19 parça eşya hediye edildi. belirlenen ailelerin öncelikleri, Çekmeköy Belediyesi’nin Yardım Esasları Kurulu tarafından değerlendiriliyor. Değerlendirmede, hane halkının nüfus yoğunluğuna ve varsa hastası olan ailelere öncelik veriliyor. Daha öncesinde su baskınları ve yangın gibi nedenlerle eşyaları kullanılamaz hale gelen ailelere eşya yardımı yapılırken, bu yardımlar projenin geliştirilmesiyle daha kapsamlı Çekmeköy2023 - 47 RÖPORTAJ İBRAHİM ERKAL BEN BU ŞÖHRETİ SEVMEDİM… BEN İKİYİ BİRLEDİM… BEN KULLANILMAKTAN YORULDUM… Çekmeköy 2023, bir zamanlar şöhretin doruğunda olan ancak son yıllarda kabuğuna çekilen bestekar, dizi oyuncusu ve Türk fantezi müziğinin güçlü seslerinden İbrahim Erkal’ı misafir ediyor. İşte dünüyle bu günüyle 2015 İbrahim Erkal. 48 - Çekmeköy2023 RÖPORTAJ Sahne insanı olarak tanıdığımız İbrahim Erkal, sosyal yaşantısında nasıl biridir ve kısaca İbrahim Erkal’ı tanıyabilir miyiz? Kendi halimde yaşamaya çalışan bir insanım. Herkes gibi evimle ve işimle meşgul oluyorum. Bu hayattaki en büyük zevkim şarkı yazmak. Hayatıma renk katan dostlarımla ve hemşehrilerimle vakit geçirmek. Onun dışında son 1 yıldır iş hayatına yoğunlaşmış durumdayım. Sahne ve stüdyo arasında mekik dokuyorum. 10 yıldır ara verdiğim üretkenliğime dönmüş bulunmaktayım. Genel olarak hayattan şikayet etmeyen biriyim. “Şikayet kapılarının” kapalı olduğunu çok iyi bilen has bir Erzurum insanıyım. Herkesin malumu Erzurum insanı fazlaca sıcak kanlı ve delidolu bir yapıya sahip olur. Ben de Erzurum’da yetişen biri olarak sevecen ve delidolu bir insanım. Müzik dünyasına nasıl girdiniz? Size bu konuda destek olanlar oldu mu? Müziğe çocukluğumdan itibaren yatkınlığım ve ilgim hep oldu. İlk sahnem okul müsamereleriydi. Bizim çocukluğumuzda, şu an gençlerin ellerindeki imkanlar yoktu. Evimizde beyaz bir radyomuz vardı ve ben o radyo sayesinde müzik dinliyordum. İstediğim şarkıyı dinleyebilmek için bir hafta öncesinden radyoya istekte bulunuyorduk. İstek parçam çıktığı anda da şarkı sözlerini defterime yazardım. Bu sayede gazeteciler gibi hızlı yazı yazar bir hale geldim. Çocukluğumda bu şekilde başlayan müzik hayatımı daha sonrasında şiir yazma merakıyla pekişti. Bu yetenek, Allah vergisi bir durum. Siz bunun fakrına varıp çalışmaya başladığınızda Allah bir şekilde önünüzü açıyor. İnanın şarkıları yazıp albümü piyasaya çıkarttıktan sonra, albümü dinlerken şarkılar için ben yazdım diyemiyorum. Şarkıyı ilk defa dinliyor gibi dikkatle kulak veriyorum. Yazdığım bütün şarkılar anlık bir olay neticesinde oluyor. İçinizde biri var ve sanki o anda size ilham veriyor. Oradaki söylüyor, ben yazıyorum. Hz. Yunus Emre’nin dediği gibi; “bir ben var benden öte, benden içeri”… Müzik konusunda çevremde bana destek verenler de oldu, desteklemeyenler de... Yanımda, gerek yaş ve gerekse deneyim olarak kendimden büyük insanlar bulundurdum. Hep bu sayede müzikle ilgilenme fırsatı buldum. Bu şekilde bir başlangıç yaparak ilk albümümü çıkarttım. Sonrası bilinir hikaye… Yakışıklı popçular furyasının olduğu bir dönemde yaptığım arabesk albümün tutulmayacağı düşünüldü. O zaman yapımcımız olan İskender Bey benim için bir riske girdi, biz ona destek olduk o da bize destek oldu ve bugünlere geldik. tanbul’a geldiğimde Beyoğlu sahnesini gördüm. O zamanlar matematik profesörü bir ağabeyimiz vardı ve ona gidip o sahneye çıkacağıma Nişantaşı’nda bir garsonluk işine yerleşmek istediğimi belirttim. Daha önceleri garsonluk tecrübem vardı. Bu isteğimin sebebi, Beyoğlu’ndaki sahnenin hiç beklemediğim gibi olmasıydı. Bu şekilde garsonluğa başladığım dönemlerde müzik öğretmenliği yapmaya da başladım. Müzikten tamamen kopmam mümkün değildi. Müziğe ilgim ve yeteneğim fark edilince Arnavutköy’de sahne almaya başladım. Bu hayat deneyimlerimi anlatmam şikayetçi olduğum için değil, bilakis bana bir çok şey kattığı içindir. Çünkü hayatım boyunca yaşadığım her deneyim bana yeni bir kazanç ve yeni bir öğreti oldu. Askerlik, garsonluk yapmam, sahne almam ve tüm bunları yaşarken tanıştığım insanlar, her şey bana bir ders oldu. Bu hayatta şikayet etmeden ders almasını bilene öğretmen çok, meraklı olmayana öğretmen yok. Ben de gerekli dersleri alıp karşıma çıkan her olaydan beslenmeye gayret ediyorum. İbrahim Erkal bir zamanların en şöhretli ismiyken son zamanlarda göz önünde olmayan bir sanatçı. Bunun sebebi nedir? Doyum mu, yorgunluk mu? Bu durumun yaşanmasının temel iki sebebi var. İlk sebebi, 2002’lerde çalıştığımız firmayla çeşitli anlaşmazlık durumu yaşanmasıdır. Firmayla aynı pencereden bakamaz olduk, kendi yatırımları için büyük atılımlar farklı ortaklıklar gerçekleştirmek istenildi. Bu durum bize uymayınca farklı yollara yönelmek durumunda kaldık. Daha sonrasında albüm- Müzik ile uğraşmadan önce farklı iş deneyimleriniz oldu mu? Bunları bizimle paylaşır mısınız? Müzikten, askerden geldiğim 88’li yıllardan sonra yani çok sonraları para kazanmaya başladım. Müzikten yeni yeni para kazanmaya başladığımda, İs- Çekmeköy2023 - 49 RÖPORTAJ ler çıkarttım fakat tanıtım ve yeterli klip yapılmadığını için öncekiler gibi olmadı. Bu sefer de insan ister istemez kendini geriye çekmeye başlıyor. Bende de bu durum yaşandı. İkinci sebebi ise, aile ortamına büyük bir özlem duymamdı. Geçmişimdeki aile ortamını yakalama isteğim ağır bastı ve diğer önceliklerimin önüne geçti. Evlenip çocuk sahibi olduktan sonrada insan eskisi gibi koşturup anlık yaşayamıyor. Tüm vaktimi aileme harcayıp eşimle birlikte çocuklarımın büyümesini izlemek istedim. Bu süreçte de eskiye nazaran az iş ortaya çıkarttım. Tüm bunların sonucu olarak popüler sanatçı hayatından uzaklaştım. 4 yıl önce sahnelere tekrar dönmeye karar verdim. Şu anda haftanın iki günü sahne alıyorum. Ve inanın bana istediğiniz kadar uzak kalın ya da kendinizi soyutlayın geri döndüğünüz anda aynı coşku ve heyecana kapılıyorsunuz. Bu işte bir doyum yok, üretkenliğin sınırı yok. Sahnelere döner dönmez yeni şarkı yazma isteği belirdi. Bu istekle birbirinden güzel olduğuna inandığım ve güvendiğim 8 parça oluşturdum. Artık eski günlere geri dönmek istemiyorum, insanlara daha iyi hizmet vereceğim yeni güzel günler istiyorum. Koşturma ve hengame olan değil, seveceğim bir şöhreti yaşamak istiyorum. Az, öz ve 50 - Çekmeköy2023 kaliteli işler ortaya koyarak insanlığa hizmet edeceğim. Her iş kaliteli ve tadındayken güzel. Hemen hemen herkes tarafından sevilen bir insansınız. Kendinizi sevdirmeyi nasıl başardınız? Benim en büyük şansım dedemi kendime idol olarak benimsememdir. Dedem, çevremizdeki insanlardan farklı olarak kahveye gitmekten hoşlanmayan evcimen bir yapıya sahipti. En büyük tutkusu bitkilerle uğraşmaktı ve bu bitki sevgisiyle birlikte daha birçok güzel huyunu bana aşılamayı başardı. Bu sayede insanların iyi yönlerini gören, yumuşak başlı, kin ve nefret duygularını barındırmayan bir insan oldum. Kusur bulmak, kötülük aramak en kolayıdır, zor olan ise her şeyde bir güzellik aramaktır. Ben zor olanı başarmaya çalışıyorum. Arkadaş ortamıma çok dikkat ediyorum. Çevre konusunda çok seçici ve dikkatli davranıyorum. Hayatımda her şeye dikkat ediyorum ve gerçekten herkesi sevmeye çalışıyorum. Bu zamana kadar da kimseyle ciddi bir münakaşam olmadı, hiçbir zaman kötülük peşinde koşmadığım için insanların sevgisini bu şekilde çektiğimi düşünüyorum. Hayat kısa da olsa uzun da olsa tek çabamız hayatımızı güzelleştirmek olsun. Hem müzik dünyasıyla ilgili hem hayatınızla ilgili en büyük hayaliniz nedir? Müziğe dönmekle birlikte hayat meşgalem, bilgi ve görgüme yenilerini katmak. Fikret Erkaya hocamızın kurmuş olduğu musiki vakfımız var. Vakfa her gidişimde Halkve tasavvuf musikisi dinliyorum. Çoğu zamanımı oraya ayırıp kendimi müzik bakımından oradan besliyorum. Sokaktan beslenirsen sokaktaki gibi, kamilden beslenirsen kamil gibi olursun. Ben de elimden geldiği kadar iyilerden beslenmeye çalışıyorum. Gayemiz güzel olmaya çalışmak, öm- RÖPORTAJ ve diğer konularla ilgili. Şöhretin aile yaşantıma olumsuz bir etkisi olmuyor. Bunun için elimden gelen çabayı gösteriyorum. Evlilik hayatı bekar hayatına benzemiyor tabii... Eskisi gibi çok gezen anlık yaşayan bir insan değilim. Şimdi bir aile babası olarak daha önce gittiğim yerlere tekrar eşimle ve çocuklarımla gezmek istiyorum. Tüm tatillerimi özellikle yaz aylarını buna ayırmayı planlıyorum. Genel olarak iyi bir eş ve baba olmaya çalışıyorum. Sizce kadın olmak mı, yoksa erkek olmak mı daha zor? Her iki tarafın da işi gerçekten zor… Ancak herkes sorumluluğunu bilir, paylaşmayı, sevmeyi saymayı, hoşgörülü olmayı becerebilir ise işte o zaman bir tarafın zorluğu diye bir şey kalmaz. Fakat şu noktada durup bir düşünmek lazım “Cennet Annelerin ayakları altındadır” demiş Peygamber efendimiz (s.a.v). Babaların dememiş. Varın bundan sonrasını siz düşünün. Bir dönem oyunculuk deneyiminiz de oldu. Sizce meslek olarak şarkıcılık mı, oyunculuk mu daha meşakkatli? rümüzün yettiği kadar buna uğraşmak, en azından güzel olma yolunda olmak. Şöhretin doruğundayken bir anda evlenme kararı aldınız ve nikah masasına oturdunuz. Keşke evlenmeseydim dediğiniz anlar oldu mu? Evlilik fikrini başta annem olmak üzere ailem dile getirdi. Eşim, kız kardeşimin arkadaşıydı. Ailem eşimi beğenince bu fikirle bana geldiler. Zaten aile özlemi ve ortamının sıcaklığını her anımda isteyen bir insanım. Bu şekilde bir başlangıç yaptık.. Örf adetlerimize uygun olarak güzel bir evlilik gerçekleştirdik hiç de pişman olmadım. Allah’a şükür iyi ki de evlendim ve bir aileye sahip oldum. Oyunculuk ve müzik çok farklı alanlar. Benim gönlüm her zaman müzikten yana oldu. fakat oyunculuk müzikten çok daha meşakkatli bir iş. Oyuncu olmak için her kalıba girmek ve başka şeylerden kendini tamamen soyutlamak gerek. Haftanın nerdeyse her günü koşturmak durumundasınız. Ben oyunculuk yaptığım zaman- larda dahi yine kendime yakın karakterleri oynadım. Ama kalıcı hiçbir zaman bir meslek haline getirmekten taraf olmadım. Çünkü benim kalbim müzikte ve müzik diğer tüm mesleklerden daha üstün benim için. Gideceğiniz yer ne kadar uzak olursa olsun ulaşımda her zaman karayollarını tercih ediyorsunuz. Daha kolay ve zahmetsiz ulaşım araçları varken neden kara yolu? Karayolunu tercih sebebim yolculuk sırasındaki duraklarım. Varacağım yere ulaşmadan önce dostlarımın yanına uğramak, onlarla vakit geçirmek veya daha önce görmediğim bir yerde yemek yemek.Bunlar benim yolculuğuma renk katıp keyifli hale getiriyor. Karayolunu tercih sebeplerimden diğeri ise, uçakla yolculuk etmeyi sevmiyor olmam. Yolculuk sırasında benim ayaklarım yere değecek. Arabayla giderken de yola değmiyor ama en azından arabanın tekerlekleri yere değiyor. Uçakta böyle bir şansımız yok… (gülüyor…) Çekmeköy 2023 aracılığıyla okuyucularımıza ve hayranlarınıza neler iletmek istersiniz? Çekmeköy Belediyesi kendisine yakışır bir dergiye imza atmış. Bizim ülkemiz, bizim insanımız güzel şeyleri hak ediyor. Daha mutlu yarınlar için birlik ve beraberliğimizi bozmaya çalışanlara fırsat vermeyelim. Tüm okuyucularınız ve hayranlarıma sevgilerimi iletiyorum. Bir baba ve eş olarak kendinizi nasıl değerlendiriyorsunuz? Şöhret, aile yaşantınıza nasıl yansıyor? Çocuklarına düşkün, onların üzerlerine titreyen bir babayım. Vazifemin sadece babalık olmadığının bilincinde olan bir aile reisi olarak eşine yardım etmeye çalışan bir bireyim. Evde iş bölümü yapıyoruz eşimle. Çocuklarla ilgilenmek Çekmeköy2023 - 51 KÜLTÜR SANAT KÜLTÜR KÜLTÜR sanat sanat Deniz BİNİCİ / SOSYOLOG u s u c l o Y e z ü M asın! Kalm B ayram geçti ama önümüzde kocaman bir tatil mevsimi var. O yüzden bu sayıda kültür-sanat bölümünün her zamanki öğeleri yerine, içi dolu dolu ve buram buram kültür-sanat kokan bir tatil geçirebilmenin anahtarlarından söz edeceğim. Tatil deyince akla ilk gelen, genel tatil anlayışı icabı deniz-kum-güneş üçlüsü oluyor.Tatilcilerin çoğu gittikleri otelden hiç çıkmadan bir şehri tüketiyor. Oysa bir şehir diliyle, insanıyla, tarihiyle, sanatıyla, kültürüyle solunabildiğinde yaşanmış olur. Dolayısıyla bölge halkı ile sohbet etmek, tarlasında karpuz yetiştirene selam vermek, tarladan domatesi koparıp üzerinize silip suyunu akıta akıta yemek, Osmanlı’dan kalma tarihi camisini keşfetmek, bölgelere özgü nitelikler çerçevesinde oluşturulmuş küçük müzelerini gezmek bir şehri solumanın en önemli argümanlarındandır. Bu çerçevede benim en önemsediğim tarih, sanat ve kültürün kalbinin attığı alanlar olarak gördüğüm müzeler, bence bir tatil vaktini en anlamlı kılan oluşumlardır. Müze deyince akla hemen tarihi ürünlerin bir arada bulunduğu sıkıcı alanlar geliyor. Ancak günümüzde o kadar çeşitli konular üzerine oluşturulmuş farklı konseptte müzeler mevcut ki, bu müzelerin her biri sizi eğlendirmekle birlikte ufkunuzu açıyor, hayal dünyanızı 52 - Çekmeköy2023 genişletiyor. Bir müze bunları yapabilir mi? Evet. Bir müze tüm bunları bir saat içerisinde gerçekleştirebilir. Mutfak Müzesini Duydunuz mu? Tarihi bir kent olması sebebiyle müzeler bakımından en zengin şehirlerimizden biridir Gaziantep. Birçok farklı konudaki birikimini müze olarak somut gerçekliğe yansıtabilmek de, şehir yöneticilerinin bir marifetidir elbette. Kentin farklı konseptteki müzelerinden biri mutfak müzesidir. Yemekleriyle artık adını dünyaya duyurmaya başlamış olan Gaziantep için çok uç bir konsept olmasa da, sahip olduğumuz müze algısı içerisinde ayrı bir yerde durmaktadır. Emine Göğüş Mutfak Müzesi’ne tarihi bir konak ev sahipliği yapmaktadır. 1905 yılında yapıldığı bilinen konak, Kethü- KÜLTÜR SANAT dazade Göğüş İbrahim Efendi Konağı olarak bilinir. Gaziantep’in önemli şahsiyetlerinden biri olan, 13 yıl boyunca bakanlık ve milletvekilliği yapan, Türkiye’nin ilk turizm bakanı olan Ali İhsan Göğüş tarafından 2005 yılında Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’ne bağışlanmıştır. Bu konak günümüzde mutfak müzesi olarak değerlendirilmektedir. Müzede Antep yemek malzemesinden mutfak araç gereçlerine, yöresel yemeklerden içeceklere ve erzakların saklanmasına kadar mutfak kültürü detaylıca anlatılmaktadır. Müzede Gaziantep geleneksel mutfak kültürü; Ocaklık, Mutfak ve Sofra Eşyaları, Misafir Ağırlama, Sahre (piknik) Geleneği, Özel Gün Yemekleri salonları ile anlatılmaktadır. Gaziantep mutfağının tadına tat katan bakır kap-kacaklarında sergilendiği müze, ziyaretçiler için bilgi panolarıyla donatılmış, konseptlere uygun canlandırmalar da müzenin hareketlenmesini sağlanmıştır. Camın Ateşle Dansına Canlı Tanık Olmak İster misiniz? Cam sanatlarının sergilendiği müzeler, ülkemizde birçok farklı şehirde ziyaret edilebilir. Cam işlemeciliğinin geleneksel el sanatlarımızdan olması dolayısıyla her şehirde bir cam müzesine rastlamak mümkündür. Ancak tarihi cam sanatı ürünlerini bir arada bulmak, nadir bir müze koleksiyonu sayesinde rastlayabileceğiniz bir durumdur. Gaziantep’teki Medusa Cam Arkeolojik Eserler Müzesi işte böyle bir koleksiyonun ürünüdür. Gaziantep Medusa Cam Arkeolojik Eserler Müzesi, kurucusu Füsun İşsever’in koleksiyonunda biriktirdiği tarihi eserlerin evine sığmaması üzerine, satın alarak restore ettirdiği tarihi Antep evini müze haline getirmesi ile kurulmuştur. Türkiye’nin ilk özel cam müzesi olan Medusa, Rahmi Koç’un koleksiyonundan sonraki en büyük koleksiyonlardan birisidir. Aynı zamanda Gaziantep’in ilk özel müzesidir. Medusa Kültür ve Sanat Evi adı verilen müzede cam eserler, porselenler, el işi örtüleri yer almaktadır. Müzenin bir bölümünde ise kuyumcu dükkanı, kapalı çarşıdan gelen bir kuyumcu ustası, Mardin Midyat’tan gelen bir telkari ustası yer alıyor. Ustanın kiremit işleme, masaüstünde alevle cam boncuk çalışması, mücevher tasarımları, müzeyi ziyaret edenlerin ilgi gösterdiği bölümlerden biridir. Müzede kafeterya ve tarihi eserlerin sergilendiği 5 ayrı bölüm bulunmaktadır. Müzede sikkeler hariç 1500’den fazla cam eser bulunuyor. Bu Türkiye’deki ikinci büyük koleksiyondur. Müzede 2 bin yaşından, 4 bin yaşına yakın cam eserler bulunuyor. Müzenin bir bölümünde minyatür cam ocağı kuruludur. Burada cam üfleme sanatçısı ziyaretçilere canlı olarak camı işleme tekniğini gösteriyor, camın nasıl oluştuğunu, cama nasıl şekil verildiğini ve camın nasıl süslendiğini canlı olarak ziyaretçilere gösteriyor. Çekmeköy2023 - 53 KÜLTÜR SANAT Bunun dışında Gaziantep’te gezilebilecek birçok müze daha var. Bakır Eserler Müzesi, ünlü Zeugma Mozaik Müzesi, Şahinbey Savaş Müzesi, Oyun ve Oyuncaklar Müzesi farklı konseptleriyle dikkat çeken müzelerden bazılarıdır. Adile Naşit ve Kemal Sunal Yaşıyor! Müzede bireysel olarak fotoğraf çekilebileceği gibi bazı bölümlerde profesyonel fotoğrafçılara fotoğraf çektirebilme ve sonra o fotoğrafı satın alma imkânı bulunmaktadır. Profesyonel fotoğraf çektirilebilen bölümlerin gelirleri, bağış şartı gereğince kız çocukları ile engelli çocukların eğitimi için kullanılmaktadır. Bu müzeyi ziyaret ederek hem eğlenceli vakit geçirebilir, hem de kız çocukların ve engelli çocukların eğitimine katkıda bulunabilirsiniz. Sabancı Uzay Evi ve Bilim, Deney Merkezi Cam ve Bellek Müzesi Eskişehir günümüzün en önemli müzelerinden birine ev sahipliği yapmaktadır. 2013 yılında açılmış olan Balmumu Heykeller Müzesi, oldukça keyifli vakitleri önünüze seriyor. Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in, Eskişehir’e kazandırdığı ve dünyanın pek çok ülkesinde bulunan ‘Madam Tussaud’ Müzesi’nin Türkiye’deki ilk örneği olan ‘Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykeller Müzesi’nde, Yılmaz Büyükerşen’in Büyükşehir Belediyesi’ne bağışladığı, tarihi kişiler ile yerli ve yabancı ünlü 160 kişinin heykeli yer almaktadır. Müzede, Atatürk’ün çeşitli dönemlerini yansıtan heykelleri, Atatürk’ün ailesinin yanı sıra yerli ve yabancı devlet adamlarının, sanatçıların, medya mensuplarının ve sporcuların canlı hissi veren heykelleri, değişik dekorlar önünde sergilenmektedir. Müzede aynı zamanda Eskişehir’in ve Türkiye’nin tarihinden kesitlere de yer verilmiştir. Zaman içinde Eskişehir’e gelecek olan ünlü kişilerin ölçüleri alınıp, özel fotoğrafları çekilerek yapılacak olan balmumu heykelleri de müzedeki yerini alacaktır. 54 - Çekmeköy2023 Eskişehir’de Balmumu Heykeller Müzesi’nin hemen üst tarafında, tarihi Odunpazarı evleri sergilenmektedir. Safranbolu evlerine benzeyen bu ev kümesinin iç kısmında Atlıhan El Sanatları Çarşısı ve iki farklı konseptte müze bulunur. El sanatları çarşısında camdan yapılma ürünler ve Eskişehir’in meşhur lüle taşından yapılma el emeği göz nuru ürünlerini bulabilir, satın alabilir, yapımlarını izleyebilir, lüle taşı ustaları ile sohbet edebilirsiniz. Çarşının hemen yanında iki katlı bir binada iki farkı konseptte iki müze yer almaktadır: Çağdaş Cam Sanatları Müzesi ve Kent Belleği Müzesi. Binanın alt katı cam müzesi. Birbirinden güzel eserlerin sergilendiği müzede, farklı tekniklerle üretilmiş cam eserlerine rastlamak mümkün. Burada ödül almış sanatçıların da eserleri sergilenmektedir. Binanın üst katı, özgün bir çalışmanın eseri olan Kent Belleği Müzesi’ne ev sahipliği yapmaktadır. Burası eskiden günümüze Eskişehir’i yaşayabilmek ve tanıyabilmek için oluşturulmuş son derece modern bir müze. Tarih, Kültür Mirası, Etnik Kültür, Eğitim, Kültür ve Sanat, Spor, Genetik Miras ve Benim Eskişehir’im olmak üzere 9 temadan oluşmakta. Bu temaların içerisi 97 kişi ile gerçekleştirilen sözlü tarih çalışması ile zenginleştirilmiş ve müze algısı farklı bir biçime büründürülmüştür. Her bir tema için ayrılan bölümlerde Eskişehir’in eski ve yeni yüzüne ilişkin fotoğraflar, belgeler, resimler, şiirler derlenmiş, dijital ortamda video sunumları halinde izleyebileceğiniz bir tasarımla sunulmaktadır. Eskişehir’de uğramadan dönülmemesi gereken bir diğer önemli mekan da Sabancı Uzay Evi ve Bilim, Deney Merkezi’dir. Sazova Parkı içindeki Bilim Deney Merkezi ve Uzay Evi çocuklar başta olmak üzere toplumun her kesimini yaşadığı evreni tanımaya sürüklemektedir. Burada geçirilen zaman ilginç bilgilerle donanmanızı sağlayacaktır. Bilim merkezi içinde yer alan çeşitli aktiviteler ziyaretçileri parkın bağımlısı haline getirmektedir. Uzay Evi de her birimizin çocukluk hayallerinde büyük yer kaplayan astronotluk hissini kamçılamaktadır. Bilim Deney Merkezi ve Uzay Evi pazartesi günleri ziyarete kapalıdır. Hafta sonu ziyaretlerinde de önceden bilet alınması gerekmektedir. Hafta sonları aşırı talep yüzünden biletlerin tükenmesi olasıdır. Eti Sualtı Dünyası Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ve ETİ firmasının desteği ile açılan yer Sazova Parkı’nın en genç üyesi. Sualtı Dünyası içinde 84 farklı türden toplam 2150 adet balık sergilenmektedir. Kuzey Ege, Kızıldeniz, Atlas Okyanusu, Amazon Nehri ve Güney Amerika gölleri gibi dünyanın farklı noktalarından getirilen birçok türden balığı Sualtı Dünyası’nda görebilirsiniz. Üstelik Eti Sualtı Dünyası‘nın en güzel yanı giriş ücretinin çok düşük düzeyde tutulması. HABERLER YANIBAŞINIZDAYIZ… Ç Çekmeköy Belediyesi dar gelirli ailelerin yaşam kalitesini yükseltmek için çalışıyor ekmeköy Belediyesi Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü’ne bağlı ekipler, ilçede sokak sokak dolaşarak maddi durumu yetersiz ailelerin sofralarını bereketlendiren erzak yardımları da diğer yardımlar gibi aralıksız devam ediyor. ERZAK YARDIMI NASIL YAPILIYOR Komşuların ihbarı, ailelerin kendi başvurusu ve 2009 yılından bugüne kadar gelen tüm başvuruların yeniden değerlendirmeleri sonucu, “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” anlayışı gereği erzak yardımı yapılacakların listeleri düzenli olarak güncelleniyor. Güncellemelerde; mağduriyetin ortadan kalkması, ölüm, taşınma gibi kriterler değerlendirmeye alınıyor. Gerekli evraklarla ve belediye ekiplerinin ev tespiti ile mağduriyeti belirlenen ailelerin dosyaları, Çekmeköy Belediyesi Yardım Esasları Kurulu tarafından değerlendiriliyor. Yardıma uygun bulunan ailelere, ihtiyaç durumlarına göre tek seferlik, 3-6 aylık periyotlarla yardımlar ulaştırılıyor. Bu periyotlar sonunda ihtiyaç durumu devam eden aileler yapılan güncellemelerde yeniden değerlendirmeye alınıyor. Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, “Belediye olarak, maddi durumu yetersiz ailelerin tüm ihtiyaçlarını karşılamak için çalışıyoruz. İlk hedefimiz, ailelerin mağduriyetlerini gidermek. Öncelikle o ailenin düzenli bir geliri olması için belediyenin İstihdam Masası aracılığıyla çalışabilecek durumdaki aile bireylerine iş buluyoruz. Gönül ister ki bu yardımlara ihtiyacı olan kimse olmasın. Ama öyle hayatlar var ki, çalışacak durumda olmayanlarından tutun, bir kişinin çalıştığı yerde onlarca nüfusun barındığı evlere kadar… İşte bu durumlarda belediye olarak biz devreye giriyoruz. Ailenin neye ihtiyacı varsa onu karşılıyoruz. Bunların başında gıda yardımı geliyor. Evinde huzur içinde karnını doyuran bir aileye, çocuklarının önüne bir tas çorba koyabilen anne ve babanın mutluluğuna vesile olmak bizim için çok önemli. Dinimizin emrettiği gibi, parası olanlar olmayanların elinden tutsa, Zekatlar sadece Ramazan ayında değil, yıl içinde de verilse, aynı sokakta aç olduğunu bilinen komşuyla bir tencere aşını paylaşsa, ihtiyaçlı aileler için hayat daha kolay olacak. Komşular, çevrelerindeki yardıma muhtaç insanlar için hiçbir şey yapamıyorsa, belediyeye haber versinler. Ekiplerimiz hemen gidip ilgileneceklerdir,” dedi. Çekmeköy2023 - 55 YAZI DİZİSİ MECLİS ÜYELERİMİZ Halkın seçtiği temsilcilerden AK Parti Meclis Üyesi Mustafa Emrullah GÜR 56 - Çekmeköy2023 YAZI DİZİSİ Mustafa Emrullah Gür’ü tanıyabilir miyiz? 1982 İstanbul doğumluyum, aslen Erzincanlıyım. Eskişehir Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunuyum. 1993 yılından beri Çekmeköy’de yaşadığım için Çekmeköy’ün dününü ve bugünü çok iyi bilirim. Temiz havası, konumu ve sakinliği sebebiyle Çekmeköy’de yaşıyor olmaktan mutluluk duyuyorum. Sağlıklı yaşayabilmek için hayatımda spor aktivitelerine ağırlık vermeye çalışıyorum. Yoğun bir tempo içinde olmama rağmen sosyal hayattan kopmayan biriyim. Elimden geldiği kadarıyla ailemle ve arkadaşlarımla birlikte olmaya çalışırım. Evliyim, 2 kız çocuğu babasıyım. Siyasete ne zaman ve nasıl başladınız? Siyasi hayatım 2002 yılının Nisan ayında başladı. Çekmeköy ilçe olmadan önce Belde Gençlik Kollarında kurucu teşkilat başkanlığı yaparak siyasete başladım. O günden bu zamana kadar ara vermeksizin çalışmalarıma devam ettim. Bu süreç içerisinde 5 yıl İlçe Gençlik Kolları’nda da başkanlık görevini yerine getirdim. Şu an Çekmeköy Belediyesi’nde Divan Katibiyim ve Bütçe Komisyon başkanlığı görevini yürütmekteyim. Sizin için siyaset nedir? Siyaset; ülkeyi ve çocuklarımızı daha iyi bir geleceğe taşımamız için araçtır. Amacımız vatana ve millete hizmetlerimizle faydalı olmaya çalışmaktır. Bu ülke çok zor zamanlar atlatmıştır. Özellikle 2000’li yıllarda antidemokratik uygulamalarla öğrencilerin önlerine katsayı adaletsizliği ve başörtü yasağı gibi birçok engel konulduğuna şahitlik ettik. Aynı zamanda ekonomik krizlerin yaşandığı bir dönem olduğu için okumak oldukça güçtü. Tüm bu dönemleri birebir yaşayan biri olarak tekrar aynı veya benzer olayların yaşanmaması adına bir mücadele içine girmiş bulunuyoruz. Kısacası siyaset kötü olanı iyileştirme, iyi olanı koruma yolunda en etkili araçtır. Meclis üyesi olarak komisyondaki göreviniz nedir? Divan Katipliği yapmaktayım, aynı zamanda Plan Bütçe Komisyon başkanlığı görevini sürdürmekteyim. Bağlı bulunduğunuz komisyon vatandaşa ne gibi hizmetler sunuyor? Divan Katiplerinin görevi meclis oturumlarını yönetmektir. Plan Bütçe Komisyonu’nun görevi ise; beledi- yenin yapacağı tüm uygulamalarla ilgili müdürlüklerden gelen dosyaların plan ve bütçe bazında uygunluğuna karar vermektir. Konuyla ilgili karar aşamasında uygunluk ölçülerine göre en doğru ve sağlıklı kararlar almaya çalışmaktayız. Her yıl daha iyi hizmet verebilmek adına görev değişikliğinin gerçekleştirildiği meclisimizde şimdilik bu komisyonlarda görev yapmaktayım. Vatandaşa hizmet noktasında diğer komisyonlarla birlikte meclisimiz, en yararlı ve sağlıklı kararları almaya yönelik çalışmaktadır. Mecliste görüşülen tüm konular ve alınan kararlar vatandaşımız içindir. Çekmeköy’ün geleceği için ve Çekmeköy halkını daha iyi yerlere taşımak için çalışıyoruz. Siyasi kimliğinizin dışında ne işle meşgulsünüz? Siyasi hayatımın dışında mali müşavirlik yapmaktayım. Aynı zamanda işletmeciyim, kendime ait bir kafe işletmekteyim. Sosyalleşme ve insanlara yararlı faaliyetler içinde bulunabilme adına çeşitli derneklerde görev yapmaktayım. Geleceğimiz olan gençlerimize yönelik elimden geldiği kadarıyla bütün projelerde bulunmaya çalışıyorum. Çünkü gençlerimizin iyi yetişmesi demek ülkemizin ve kendi geleceğimizin iyi olması demektir, bu sebeple gençlere çok önem veriyorum. Hangi takımı tutuyorsunuz? Fanatik Galatasaraylıyım. Elimden geldiği kadarıyla her maça gitmeye çalışırım. Çalışma hayatının yoğunluğu içinde katılamadığım maçlar olsa da bir şekilde takip etmeye çalışırım. Hayatınızda ‘iyi ki yapmışım’ ve ‘keşke yapmasaydım’ dediğiniz şeyler var mı? Allah’a çok şükür, hayatımı etkileyecek çok büyük bir hata yaptığımı söyleyemem. İnsanız, bir kul olarak hatasız olduğumu iddia edemem. Büyük hatalar haricinde günlük yaşantımızda elbette ufak tefek hatalar yapmışımdır. Fakat herhangi bir şey için derin pişmanlık yaşadığımı “keşke yaşamasaydım” diyebileceğim bir şey olduğunu söyleyemem. ‘İyi ki yapmışım’ diyebileceğim en büyük olay siyasetin içinde olmamdır. İyi ki siyaset hayatına atılmışım. Genç yaşta ülke sevdalısı olarak çekirdekten yetişen Recep Tayyip Erdoğan’ın açtığı bu yolda yürüyebilmekten mutluluk duyuyorum. Gençlik kollarında yer alarak gençlere ulaşabilmek, onlarla fikir alışverişinde bulunup hemhal olmak büyük bir keyiftir. AK Parti kadrolarında yer alarak ülkeme hizmet ettiğim için çok mutluyum. Mustafa Emrullah Gür’ün olmazsa olmazları nelerdir? Olmazsa olmazım disiplindir. Kırmızı çizgilere sahip bir hayatım var. Siyasetle ilgilenmek ve siyasi hayatın içinde politik olmamak olmazsa olmazlarımdır. Ailem benim için çok önemli, birbirine sevgi ve saygıyla bağlı bir aileye sahibim. Hayatımda önemli olan bir diğer konu terbiyedir. Özellikle çağımızın en büyük hastalığı çoğunlukla gençlerde görülen saygısız tavırlardır. Yaş ve çevre bu konuda etken bir rol oynuyor. Konuyla ilgili çeşitli vakıf ve derneklerde görev yapıyorum. Gençlerin eğitimiyle ilgili konularda gerek belediyemizdeki faaliyetlerde, gerekse vakıf ve derneklerde her türlü çalışmaya katkı vermeye çalışırım. Son olarak ‘Çekmeköy 2023’ okuyucularına neler iletmek istersiniz? Öncelikle ilçemizden bahsetmek istiyorum. Çekmeköy durmaksızın yenilenen ve hızla gelişen bir ilçe. Çekmeköy’e gelenler veya burada yaşayanlar kolay kolay kopamıyorlar. Çok ciddi yatırımların yapıldığı ve doğanın korunduğu Çekmeköy’ü herkesin gelip görmesini istiyorum. Derginiz ‘Çekmeköy 2023’ sizlerin de büyük çaba ve emekleriyle diğer belediye dergilerinin çok önünde olan bir dergi. Sadece belediye faaliyetlerini bülten olarak yayınlayan bir dergi olmak yerine her eve rahatlıkla girebilen, 7’den 70’e her okuyucuya hitap eden bir dergi oluşturulmuş durumda. Tüm bu çalışmalarınız için sizleri tebrik ediyorum. Sevgi ve saygılarımla… Röportaj / Soner KARTAL Çekmeköy2023 - 57 TEKNOLOJİ KUANTUM DÜNYASI Oğuzhan AYDEMİR Gelecekten Gelenler Bilim ve Teknoloji Derneği Yönetim Kurulu Başkanı G ünümüzden 55 yıl önce ünlü fizikçi John Wheeler ve çalışma arkadaşı Bryce DeWitt kuantum fiziği teorisini tüm evrene uygulamaya karar vererek sonuçlarını görmek istediler. Kara deliklere adını veren nükleer fisyonu bulan, uzay-zamandaki kestirme geçitleri tanımlayan Wheeler, Einstein’ın genel görecelik kuramını deneylerde kullanılabilecek hale getiren bol ödüllü bir dahidir. Wheeler, kuantum fiziği teorisini, tüm evrene uygulayarak “Zamanı Öldüren Denklem” geliştirdi ve evrenin kuantum evresinde zaman diye bir şeyin olmadığını gözler önüne sermiş oldu! Aklınıza gelen herşeyin çözümüne yönelik yeni bir bakış açısı ile birbirinden farklı cihazlar ve tedavi yöntemleri 58 - Çekmeköy2023 zamanın durduğu bu aşamada çözüme kavuşturulmaya çalışılıyor. Kuantum Fiziği’nin İnsan Hayatındaki Etkileri Bilim dünyasını doğduğu günden bugüne heyecanlandıran ve üzerinde daha fazla araştırma yapmaya yönelten Kuantum Fiziği’nin Klasik Fizik’ten birçok sebepten dolayı ayrılması, onun sınırlarının ve TEKNOLOJİ Giyilebilen Aygıtlarda Pillerin Yerini Alabilecek Enerji Üretebilen Giysiler yapısının çok farklı oluşu ve hayatımıza girme çabalarını sindirmek ya da onu alıştığımız bakış açısından farklı bir bakış açısıyla bakmamız gerekliliği çabuk gerçekleşmesini bekleyebileceğimiz bir durum değildir. Ama Kuantum’dan yola çıkılarak yapılan çalışmalar; “Kuantum Düşünce Yöntemleri”, “Kuantum Tedavi Yöntemleri”, “Kuantum Fiziği” temel alınarak yapılmış bilgisayarlar daha şimdiden hayatımızda önemli değişiklikler yapacak gibi görünüyor. İşte özünde bir yerde Wheeler’in kuramının ışık tuttuğu ve kuantum ışıltıları görünen bazı teknolojiler; Sanal Gerçeklik Ve Bazı Cihazlar Teknik olarak sanal gerçeklik terimi bireylerin orada olma hissini yaşadığı bilgisayar kaynaklı 3 boyutlu ortamlar için kullanılıyor. Kullanıcılar, çeşitli çevre birimleri (kasklı ekran vb.) aracılığıyla sanal ortamlara dahil oluyor. Kelimeler her zaman aktarılan niyetin basit bir yoludur. Sanal gerçeklik, ba- sit sözlü yaklaşımlardan daha çok, tam olarak ne demek istediğimizi bir başkasına göstermenin yolunu açıyor. Kelimelerin sınırları, ilettikleri anlamların okuyucu veya dinleyicinin onlara kattığı anlamlar kadar detaylı olmasından kaynaklanıyor. Bu yüzden sanal gerçeklik, iletişimin evrim geçirip hayal güçlerimiz arasındaki boşluğu birleştirme olasılığını sunuyor. Sanal gerçekliği bize deneyimletmek amacıyla icat edilmiş cihazlar şöyle; Günümüzde akıllı saatlerden, giyilebilen medikal cihazlara kadar çok geniş bir yelpazede olan giyilebilen aygıtların en büyük sorunu, kısa pil ömürleri nedeniyle istenilen sürelerde kullanılamamalarıdır. Bu sınırlamalar araştırmacıların geliştirdikleri yeni bir inovasyon ile ortadan kalkacak gibi görülüyor. Bilim adamlarının geliştirdikleri esnek ve dayanıklı kumaş, insan hareketlerinden elektrik enerjisi sağlayan bir özelliğe sahip. Sang-Woo Kim ve çalışma arkadaşları, robotik deri veya biyomedikal uygulamaların kullanımında önemli gelişmeler sağlayacak ultra esnek ve uzun ömürlü çalışan bir enerji kaynağı olan triboelectric nanogenerators “TNG” temelli bir sistem üzerine çalışmaktalar. Bu sistem günlük hareketlerden enerji elde etme prensibine dayanmakta. Nanoçubuklar ve silikon bazlı organik malzemeler ile kaplanmış gümüş bazlı kumaş ile elektrik eldesi mümkün. 12.000 kez yeniden enerji eldesi sağlanabilen bu inovasyonun yakın gelecekte günlük hayatımıza girmesi bekleniyor. Kendini Onaran Plastik Oculus Rift Oculus Rift sanal gerçeklik curcunasını başlatan cihaz. 21 yaşındaki Palmer Luckey tarafından geliştirildi, Kickstarter tarafından fonlandı ve Facebook tarafından 2 milyar dolar gibi bir rakama satın alındı. Oculus Rift bilgisayarınıza DVİ ve USB girişlerinden bağlanıyor ve stereo ekranlarında 3 boyutlu görüntü sağlamak için kafa hareketlerinizi takip ediyor. Google Cardboard Akıllı telefonu karton bir kutuya yerleştirip kafaya bir kayışla geçirmek kulağa komik gelse de Cardboard gerçekten çalışıyor ve sanal gerçekliği deneyimlemek için ucuz bir yol. Sonuçta, akıllı telefonların kafa hareketlerini takip edebilmesi için gerekli jiroskopik sensörleri ve konumlama sistemleri var. Organik plastikten yapılan eşyalar tıpkı insan vücudu gibi iyileşerek kendini onarabilecek! Bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz sahnelerin gerçekleşmeye başladığı günümüzde en önemli gelişmelerden birine Illinois Üniversitesi imza attı. Hasar aldıktan sonra kendini onaran ve canlı insan dokusu gibi iyileştirilen polimer bazlı bir sıvı geliştiren Profesör Scott White ve ekibi araştırma sonuçlarını yayınlayarak, Polimerlerde büyük hacimli hasarların restore edilebildiğini tüm dünyaya ilan etmiş oldular. Çekmeköy2023 - 59 SOKAĞIN SESİ “Kadın olmak mı daha zor, erkek olmak mı?” Ö teden beri süre gelen bir tartışma konusudur; “Kadın olmak mı daha zor, erkek olmak mı?” Şüphesiz herkesin bu soruya verecek bir cevabı vardır. Biz de Çekmeköy 2023 olarak sokağın verdiği cevapları sizlerle paylaşıyoruz; B Mustafa Duman u zamanda erkek olmak daha zor benim kanaatimce. Kadınlar eskisi gibi değil, bizim gençlik yıllarımızda böyle değildi. Kadın daha özgür hissediyor kendini. Kimseyi dinlemiyor. Ne yapacaksa kendi kafasına göre yapıyor, zarar da görüyor. Yine de umursamıyor kimseyi. Eski zamanda, biraz geride dururdu kadın.Evin reisi erkektir. Eşe, babaya danışılırdı. Şimdi böyle değil, kadının bu gidişini beğenmiyorum. Erkek olmak bu yüzden daha zor, kadını da idare etmesi gerekiyor erkeğin. Erkek eğer kumara ve diğer kötü alışkanlıklara yönelirse tabii ki kadın karışacak, evin ortağıdır çünkü. İslam’a uygun yaşarsak, terbiye olarak kendimizi iyi yetiştirirsek kadın da erkek de mutlu olur, sevilir. 67 yaşında 20 yıldır Çekmeköy’de yaşıyor K Mehmet Orun 55 yaşında 30 yıldır Çekmeköy’de yaşıyor 60 - Çekmeköy2023 adının yaşı kaç olursa olsun hep uğraşıyor. Kadınlar herşey için koşuşturma halinde. Evine, kendine, eşine, çocuğuna bakıyor. Okumuş olan kadına nazaran okumamış olan için hayat daha zor. Bizim annelerimiz de zor zamanlar yaşamış. Eskiden bu yana kadın için yaşamak hep daha zor. Her yerde kadını ezmeye çalışıyorlar. Haberlerde izliyoruz, sokaklarda şahit oluyoruz. Kadına şiddeti layık görüyorlar. Çağ atlıyoruz ama bu zulmü bir türlü yok edemiyoruz. Kadınlar hep şiddet görüyor, öldürülüyor, başlık parasıyla satılıyor. Kadına haksızlık ediliyor. Bütün bunları düşündüğümüzde tabii ki kadın olmak daha zordur. SOKAĞIN SESİ B Erdoğan Kurnaz 48 Yaşında Tarabya’da oturuyor, Çekmeköy’de esnaf Emine Çoban ence kadın da erkek de eşit derecede zorluk yaşıyor. Herkesin kendine göre sıkıntısı var. Saygı ve sevgi çerçevesinde ilerlediğimiz zaman hiç kimse kimseye zorluk yaşatmaz. Kadınlık da erkeklik de olumlu taraflarıyla yaşanabilir. Anadolu’ da büyüdüm ben. Annemin yaşayışıyla değerlendiriyorum. Şimdi kadınlar hiçbir şeye değer vermiyor. Sahip oldukları hiçbir şeyi beğenmiyorlar, yetinmiyorlar. Bu açıdan baktığımda söyleyebileceklerim bunlar. Ama bence her iki tarafın da mutlu olması için karşılıklı saygı çok önemli. K adın olmak zor tabii ki. Erkek sadece maddi anlamda zorluk çekiyor. Onun dışında temizlenmiş, yemek yapılmış eve geliyor, gidiyor. Bütün yükü kadın taşıyor. Hele bir de çalışıyorsa, hem dışarda çalışıp hem evde uğraşıyor. 2 tane çocuğum var benim. Herşeyle ben ilgileniyorum. Erkek bu kadar zorluk çekmiyor. Eve bakmak, çocuklarla ilgilenmek ve eşlere bakmak yine kadına düşüyor. Kadın olmak her koşulda zor bence. 27 yaşında 6 yıldır Çekmeköy’de yaşıyor Soner Kurt 40 yaşında 27 yıldır Çekmeköy’de yaşıyor H angi koşulda olursa olsun kadın olmak daha zor. Erkek daha özgür yaşıyor. Kadın öyle değil, herşeyle uğraşmak zorunda. Bizimle bile ilgileniyorlar. Çalışıyorsa, çalıştığı ortamda zor, okuyorsa orası zor, bulunduğu her ortamda zorluk yaşıyor. Evinde bile en çok kadın yoruluyor. Çocuklarla ilgileniyor. Kocasıyla ilgileniyor. Herkes için ayrı çaba göstermek zorunda. Kısaca kadın nerede olursa olsun hep en çok yorulan ve ezilen o oluyor. B Yasemin Circi 50 Yaşında 1,5 yıldır Çekmeköy’de yaşıyor irbirine anlayışsız davranırsa her iki taraf için de herşey zor olur. Ancak bu toplumda kadın olmak daha zor… “ Erkek egemen” bir toplumda yaşıyoruz, bu yüzden kadın için hayat daha zor oluyor. Erkekler kadına hoşgörülü davranmıyor. Şiddetin çözüm olmayacağını bilmeliyiz. Her gün izliyoruz ‘şu kadar çocuğu var öldürüldü, bu sebeple vuruldu’ bunu hak gören bir toplumda yaşıyoruz. Kadının bunu hak ettiğini düşünmek çok yanlış… Her iki tarafın da sorumluluğu var. Ama kadına bu kadar şiddet uygulanırken, onun için yaşamak biraz daha zorlaşıyor. Çözümü şiddette aramamak lazım… Cinayet haberlerini görmek istemiyorum artık, bunlar çok üzücü. Kadın olarak yaşamak bu kadar zorlaştırılmamalı. Çekmeköy2023 - 61 SOKAĞIN SESİ Mehtap Yavuz 27 yaşında 2 yıldır Çekmeköy’de yaşıyor K adın olmak daha zor. Evlilikte ele alırsak; belirli bir dönemden sonra erkek, sorumluluğunun bir kısmını kadına bırakıyor. Zaten kadının kendi sorumlulukları var. Bu defa ne oluyor, kadın kendi işini yapmak için uğraşırken, eşinin sorumluluğundaki işlerle de ilgilenmeye başlıyor. Sonra çocuk oluyor, kadının sorumluluğu biraz daha artıyor. Erkek rutin işlerine devam ediyor. Kadının her aşamada biraz daha ağırlaşıyor yükü… Hepsiyle başa çıkmak için daha çok çaba sarf ediyor. Zor, kadın olmak zor… K Çiçek Dönüş adınlık daha zor bence. Peygamber Efendimiz bile ‘eşlerinize yardım ediniz’ demiştir. Kadının sorumluluğu daha çok, birden fazla şeyle uğraşıyor. Kadın çalışıyor, eve geliyor eviyle uğraşıyor, çocuklarına bakıyor. Erkek öyle değil, eve gelip dinlenme lüksü var. Kadını bekleyen bir sürü iş varken kadının böyle bir şansı yok. Kadın el üstünde tutulmalı. Her şey kadına bağlı. Kadına hak ettiği değer verilmiyor. Her anlamda daha zor şartlarda yaşıyoruz. Gerçekten kadın olmak zor… 26 yaşında 26 yıldır Çekmeköy’de yaşıyor K Almira Kalayıs 35 yaşında 14 yıldır Çekmeköy’de yaşıyor Hakan Yelkenci 42 yaşında 1 yıldır Çekmeköy’de yaşıyor. adın olmak zor. Çalışan kadın, evine bakan kadın, çocuğa bakan yine kadındır. Hem çalışıp para kazanıyoruz, hem gidiyoruz evde çalışıyoruz. Bu kadar çalışmamıza, bunca çabamıza rağmen yine de aşağılanıyoruz. Özgürce hareket edemiyoruz. Toplum kadını sürekli aşağılıyor. Her türlü zorlanıyoruz. Hepsinin üstesinden gelmek için var gücümüzle uğraşıyoruz. Ama kimseye kendimizi beğendiremiyoruz. Bizim hayatımızı her türlü zora sokuyorlar. Her şeyin sorumluluğunu alıp, herşeyi yola koymak için ekstra çaba sarf ediyoruz. Kadın olarak yaşamaya çalışırken erkeklerin de yükünü biz taşıyoruz. Herşeyi kadından bekliyorlar. Eskiden de böyleydi. Tarlada kadın çalışırdı. Eve gelip yemeği kadın yapardı. Kadın çocuk doğurur, kadın çocukları büyütür. Kadın kocasına da bakar. Şimdi de böyle, kadın koşuyor bütün işlere. Ama değer veriliyor mu? Hayır! Hiç değilse hak ettiğimiz değeri görebilseydik. Biz zaten bunca yükü omuzlanmışız, daha fazlasına mahkum etmeseler keşke. Özgürce yaşamamıza bile izin verilmiyor. Hayatımızı çok zorlaştırıyorlar. B ence erkek olarak yaşamak daha zor. Bütün ağırlığın bizim omuzlarımızda olduğunu düşünüyorum. Kadın önce kendini topluma kabul ettirmelidir. Erkek kadın eşit diyerek kendilerini kandırıyorlar. Önce kendi sorumluluklarını kabullenip onun üstesinden gelmeliler. Erkeklerle yarışmayı bırakırlarsa daha mutlu ve daha yararlı olurlar. Yarışacaklarsa kendileriyle ya da başka kadınlarla yarışsınlar. Kendilerini geliştirdikleri takdirde bizim de yükümüz hafifleyecektir. Onların bu yarışı, herşeyle bizim uğraşmamızı gerektiriyor. Bu durumda erkek olarak yaşamak daha zor… Röportaj ÖMER İSLAM 62 - Çekmeköy2023 HABERLER 1.ORDU KOMUTANI ÇEKMEKÖY’DE Ç ekmeköy Kaymakamı Cemal Hüsnü Kansız ve Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, 1.Ordu Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak’ı Çekmeköy Belediyesi’nde misafir etti. Göreve geldiği dönem hayırlı olsun ziyaretine giden Kansız ve Poyraz’a iade-i ziyarette bulunan Çolak’a, Çekmeköy’ün gelişimi ile ilgili de bilgi verildi. Çekmeköy2023 - 63 AKTÜEL k a c n A r Bunla . . r u l O Bizde e dantel örtmek, -Her şeyin üstün nla kaplamak, mak, -Kumandayı naylo tamir etmeye çalış k ra ra u leyerek söylemek, v ce rı e la h a y e ş v e k n ra la a ır zu ğ o a -B eyi b rken, Türkçe kelim u ş u n ko e rl le t s ri -Tu in kavga etmek, -Hesap ödemek iç karşılık vermek, e iy d k’ o y i m iç -“Yok” cevabına ‘H raba sürmek, a e n tü s ü ce n rü ö -Tanıdığı g mak, ığı ayakkabıya bas ld a i n e y ın ş a d a -Ark ı anda bitirmek, n y a ı n ak, ra y a ile r -Döne n havaya ateş açm e çt in v e s , e rd le n ü e merak etmek, iy d ” a b ca a i itt -Milli maç ve düğ g emir k, buraya kaç ton d e, her yeri silme iy d in s -Binalara bakıp, “ e itm g a ş o ak, ıslak mendil b sına kadar kullanm la m a d n -Elimizi sildiğimiz o s , p ru u ak, tusuna su dold ns oyunu oynam a ş , ip d e s is h -Biten şampuan ku lı s n şa lediği için kendini -Kafasına kuş pis ek, sına sorarak çözm mek, -Bulmacayı başka t sözcükleriyle öv re ka a h i, in ir b n la -İşinde iyi o ak, tülbente yapıştırm an saksı yapmak, ki d a ın d b ın ka s fa rt u ka ğ o in y iç k tik e -Plas ğnem sonra yeniden çi a h a d ı arısını göstermek, kız ş a a s b i a iğ d m n lla ku -Çiğne n a ad ambalajını çıkartm -On yıllık arabanın akla kontrol etmek, km ça ı ın ğ ça ka z a -G ak, “Beni Yıka” yazm ra la m ca iş m n le -Kir in?’ diye sormak, is m e d v ‘E ıp y ra ları... -Ev telefonunu a ranlıkla izlemek, y a h i y çe ra onlara sarılma p n ke o s n a ke ö kik d a d n to 10 e b n attıkta -İnşaata n çocuklara terlik a p a y ık zl a m ra a y -Annelerin, 64 - Çekmeköy2023 HABERLER ÇEKMEKÖY AİLESİ BAYRAMDA BULUŞTU Ç ekmeköy Kaymakamı Cemal Hüsnü Kansız ve Belediye Başkanı Ahmet Poyraz’ın ev sahipliği yaptığı bayramlaşmaya Çekmeköylüler yoğun ilgi gösterdi. Ramazan ayı boyunca etkinlik alanı olarak kullanılan belediye bahçesi, bu kez bayram sevinci yaşayan vatandaşları ağırladı. Bayramlaşmaya; Ak Parti Çekmeköy İlçe Başkanı Salih Kırıcı, belediye başkan yardımcıları, İlçe Milli Eğitim müdürü, İlçe Müftüsü, meclis üyeleri, muhtarlar ve çok sayıda Çekmeköylü katıldı. Bayramlaşma töreni öncesi vatandaşlara hitap eden protokol üyeleri, birlik beraberlik mesajı verirken, İslam coğrafyasında yaşanan acıların son bulması temennisinde bulundular. Müftü Muhammet Suiçmez’in duasıyla devam eden program, Çekmeköy protokolünün vatandaşlarla tek tek bayramlaşmasıyla son buldu. Bu arada Belediye Başkanı Ahmet poyraz, belediye merkez binasında mesai arkadaşları ve belediye çalışanlarıyla bir araya gelerek herkesin bayramını kutladı. Belediye başkan yardımcılarının da bulunduğu bayramlaşma töreninde çalışma arkadaşlarına seslenen Başkan Poyraz, “anne-baba duasını almadan tatile çık- mayın” tavsiyesinde bulundu. Başkan Poyraz, “Mübarek Ramazan’ı uğurluyoruz. Rabbim ibadetlerimizi kabul etsin. Kusurlarımızı, günahlarımızı bağışlasın. Bu Ramazan’da da birlikte bu şehre hizmet ederek kazasız belasız Ramazan’ın sonuna geldik, Allah hepinizden razı olsun. Rabbim birliğimizi, beraberliğimizi daim etsin. Bayramlar tatile gitme, gezme ve dolaşma gibi algılanıp o şekilde yaşanmaya başladı. Oysa bayramlar, büyüklerin duasını almak, sevdiklerimizle helalleşmek ve sevdiklerimizin gönlünü almak içindir. Önce annelerimizin, babalarımızın ellerini öpelim, uzaktalarsa, bayram namazının ardından onları arayalım, dualarını alalım. Tatil vesilesi ile yola çıkacak arkadaşlarıma kazasız belasız yolculuklar diliyor, hepinizi Allah’a emanet ediyorum,” dedi. Başkan Poyraz, konuşmasının ardından tüm personelle tek tek bayramlaştı. Çekmeköy2023 - 65 KÖŞE YAZISI EVLİLİKTE MUTLULUĞUN FORMÜLÜ Ayşe Nurcan ÖZÜÇAĞLIYAN Klinik Psikolog nurcan.psikolog@gmail.com L eyla ile Mecnun, Aslı ile Kerem, Ferhat ile Şirin, Tahir ile Zühre... Bu ve bunun gibi nice aşk hikayeleri vardır. Yüzyıllara sığmayan bu hikayeler hüzün, mutluluk ve de umut doludur aslında. Bu nedenle bizler de bu aşk hikayelerini her okuduğumuzda mutluluğu, hüznü, ağlamayı ve gülmeyi bir arada yaşarız. Gördüklerimiz ve duyduklarımız karşısında yüzümüzde bir tebessüm oluşur ve hayallere dalıp gideriz… Elbette bunlar bizim için birer masaldan ibarettir. Hepimizin kendine özgü, kendi için kıymetli olan özel yaşam hikayeleri 66 - Çekmeköy2023 vardır. Herkesin hayat arkadaşıyla tanışma hikayesi farklıdır. Kimimiz okulda tanıştık, kimimiz arkadaş ortamında, kimimiz akrabalar arasında, kimimiz düğünde… Belki de sokakta yürürken birden bire çarpıştık ve aşık olduk. Biraz önce de dediğim gibi hepimizin hikayesi kendine has ve özel. Sonuç olarak nasıl tanışmış olursak olalım güzel bir adım attık ve evlenmeye karar verdik. Sözler verildi, imzalar atıldı ve mutlu son, evlendik. Peki ya sonra… Yeni bir hayata hoş geldiniz… Tamam evlendik ama önemli olan kurmuş olduğu- KÖŞE YAZISI muz yuvayı, mutlu ve sağlıklı bir şekilde ileriye taşımak. Evliliğin ilk zamanlarında, eşlerimizi daha önceden tanıdığımızı düşünsek de, aslında aynı evi paylaştığımızda birbirimizi tanımaya başlıyoruz. Bazı zamanlar düşüncelerimiz, beklentilerimiz uymayabiliyor ancak ortak bir noktada buluşmak için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Bazı zamanlar da birbirimizi kırıyoruz ve evliliğimiz zorlu yollara girebiliyor. Aradan yıllar geçiyor… Ya sorunların üstesinden geliyoruz ya da üstünü kapatıyoruz. Velhasıl, düşe kalka evliliğimizi devam ettirmeye çalışıyoruz. İşte bu noktada; iyi giden ilişkimizi aynı şekilde sürdürmek ya da sorunları çözmek için yapmamız gereken en önemli şey iletişimimizi hiçbir zaman koparmamaktır. Peki bunun için neler yapabiliriz? En başta,birbirimizi “dinlemeyi” bilmeliyiz. İçinizde, ‘Eşim beni pek dinlemez’ diyenler olabilir. Belki biz de eşimizi yeterince dinlemiyoruzdur. Eşler arasındaki iletişimde temel problemin bu olduğunun unutulmaması gerekir. İkincisi, birbirimize empati ile yaklaşmalıyız; yani eşimizin söylediklerine, düşüncelerine veya davranışlarına her zaman katılmasak bile onun bakış açısıyla bakıp ona saygı duyabilmeliyiz. Bunu yapabilmek ilişkideki motivasyonu fazlasıyla arttıracaktır. Üçüncüsü, birbirimize özgür alanlar oluşturmalıyız, özelimize ve kişisel gelişimimize saygı duymalı, birbirimize nefes aldırmalıyız. Evliliğimizin ilk yıllarında birbirimizi kıskanmamız, her yere beraber gitmemiz, birbirimiz hakkın- da karar verici olmamız çok eğlenceli gelebilir ancak sonraki zamanlarda bu durum ilişkimizi yıpratabilir. Bu nedenle eşimizin ve bizim, bazı zamanlar kendi başımıza, arkadaşlarımızla, komşularımızla, iş arkadaşlarımızla sosyalleşmeye, iletişim kurmaya ihtiyacımız olduğunu unutmamalıyız. Mesleki veya ilgi duyduğumuz alanlarda (mesleki eğitimler, kurslar… vb) vakit geçirmek istediğimizde birbirimizi engellememeliyiz. Hani, evlenince sen-ben olmayı bırakırız artık “biz” oluruz ya, eğer bireyliğimizi “biz” kelimesinin içerisinde yitirirsek yani sadece “biz” olacağız diye kendimize, bireyselliğimize önem vermezsek ya da eşimizin birey olma ihtiyacını elinden alırsak işte o zaman ‘’biz’’ de anlamını yitirir. Bu nedenle ben ne kadar mutluysam, eşim ne kadar mutluysa ‘’biz’’de o kadar mutlu oluruz. Elbette ki bütün bunlar yaşanırken, evliliğin ve aile olmanın sorumluluğunu taşımamız gerektiğini de aklımızın bir köşesinde tutmalıyız. Dördüncü olarak, eşimizle aramızdaki uyumu arttırmaya çalışmalıyız. Her düşüncemiz birbirimize uymayabilir, eşimizin her hoşlandığından hoşlanmayabiliriz. Ancak karşılıklı anlayış ve en başta söz ettiğim empati becerimizi de kullanarak aramızdaki uyumu sağlayabiliriz. Bununla beraber ortak noktada buluşabileceğimiz, ikimizin de zevk alacağı aktiviteler planlayabiliriz. Eşler birbirleriyle vakit geçirdikçe aralarındaki sevgi ve şefkat duygusu pekişecektir. Beşincisi, birbirimizi olduğumuz gibi kabul etmeliyiz. ‘’Hele bir evlenelim ben onu değiştiririm veya evlenince değişir… vb.’’ Bu cümleler size tanıdık geliyor mu? Ne yazık ki bu şekilde yola çıkılan evliliklerde sonradan çok ciddi anlaşmazlıklar çıkabiliyor. Elbette hayat sürekli değişiyor, biz de değişiyoruz eşimiz de değişiyor ancak karşılıklı ikna olmadan ve kişinin kendi istemediği bir değişim çabası tartışmalara bırakabilir kendini. Bu nedenle eşler birbirlerinin değişim süreçlerinde zorlayıcı değil destekleyici olmalıdır. Altıncısına geldiğimizde ise, aile desteği evliliğimizin sağlam ve güçlü olabilmesi için çok önemli bir yapı taşıdır. Birliktelikler iki kişiyle kurulur gibi gözükse de ailelerin arkasında durduğu, destek olduğu evliliklerin çoğu zaman daha uzun ömürlü olduğu görülmüştür. Burada önemli olan ailelerin, evliliklerin içinde olması değil ne kadar içinde olduğudur. Yani eşlerin aileleri ile evlilikleri arasındaki sınırı ne şekilde koyabildikleridir. Eğer bu sınır her ailenin kendi belirleyeceği düzeyde, sağlam temeller üzerine inşa edilirse çiftler arasındaki ilişkinin temelleri de sağlam bir şekilde atılmaya devam eder. Son olarak, bazen kendimizi ortaya koymak veya hayatımızı daha iyi şartlarda sürdürmek adınakavgalar, tartışmalar yaşayabiliyoruz. Peki tartıştığımız zamanlarda neler yapabiliriz? Tartışmalar, hem çiftlerin kendilerini ve birbirlerini daha iyi tanımasına hem de sorunların ortaya konup daha etkili şekilde çözülmesine zemin hazırlayabiliyor. Pas geçilmemesi gereken nokta ise tartışırken de karşı tarafı dinleyebilmek, kendimizin ve eşimizin sınırlarını bilmek, kendimizi ifade ederken kalp kırmamaya özen göstermek ve empati yoluyla tartışmayı sakin bir şekilde sürdürebilmektir. İlişkimiz için çaba harcamak demek, evliliğimize sahip çıkmak demektir. Bu yolda çaba harcayan herkese mutluluklar dilerim. Çekmeköy2023 - 67 SAĞLIK SAĞLIKLI YAŞAM VE BESLENME UZMANI TAYLAN KÜMELİ 68 - Çekmeköy2023 SAĞLIK Diyabet, kalp-damar hastalıkları, kanser, sindirim sistemi hastalıkları ve beslenme konusundaki çalışmalarıyla bilinen bir kaç isimden biridir Taylan Kümeli. Beslenme ile ilgili kendine özgü yöntemler geliştiren, hatta bazı konularda “ezber bozan” Taylan Kümeli ‘ye sağlıklı yaşam, beslenme ve “etkili kilo verme” konusunda keyifli bir sohbet gerçekleştirdik ve merak ettiklerimizi sorduk. Sizi hiç tanımayan birine kendinizi nasıl tanıtırsınız? Kendimi kısaca şöyle anlatabilirim; 1986 yılında Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nden mezun oldum. 86-88 yılları arasında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği bölümünde “Gıda Katkı Maddelerinin İnsan Sağlığına Etkileri Üzerine” konulu teziyle yüksek lisans programımı tamamladım. sağlıklı yaşamanın bilincine erişmiş, sürekli okuyan, araştıran, öğrenen ve öğrendiklerini öğretmekten bir gün olsun vazgeçmeyen biriyim. Sağlıklı beslenmenin yanı sıra seyahat, sanat, bilim ve sevgiyle besleniyorum. Bunların yanında iyi bir eş, anne ve hayata her yönüyle güzel bakmaya çalışan bir kadın olduğumu da ekleyebilirim. Çağın en büyük sorunlarından biri olan yanlış beslenme için çözüm önerileriniz nelerdir? Hiçbir ilaç zayıflatıcı özellikte değildir. Diyelim ki, size ilaçla zayıfladığını söyleyen bir kişiye inanmak üzeresiniz... Lütfen kendinize sorun: Bir ömür boyu ilaç içerek mi zayıf kalacağım. Dünyada bunca kilolu insan varken ilaçla zayıflamak ne kadar gerçekçi olabilir ki? Kilo vermenize ve vücudunuzun şekillenmesine yardımcı olan yöntemler doğru beslenme alışkanlığı ile birleştiğinde olumlu sonuçlar alınabiliyor. Ama içinde kimyasal madde kullanılmayan ürünler ve ehil kişilerin yaptığı sistemler olmalıdır. Kilo verme programınız bittiğinde, diyetteyken yemediğiniz yiyeceklere yönelmeniz bu süreci geçici görmeniz demektir. Aynı kiloda kalmak için, eski beslenme alışkanlığı ile yeni beslenme alışkanlığınız arasındaki davranış farklılıklarını hayata geçirmelisiniz. Çevrenizdeki olumsuz beslenme alışkanlıklarına aldırış etmeyin. Doğru beslenerek, kilonuzu koruyarak ve spor yaparak çevrenize örnek olun. Sağlıklı yaşam için ‘asla vazgeçmeyin’ ve ‘kesinlikle vazgeçin’ dedikleriniz neler? Sağlıklı yaşam için hayatımızda tüm besin gruplarına yer vermeliyiz. Ancak herşeyin bir ölçüsü vardır. Burada da porsiyon kontrolü devreye giriyor. Sebzeler, meyveler, işlenmemiş etler, iyi karbonhidrat kaynakları ve sağlıklı yağlar olmazsa olmazlardır. Bunlardan vazgeçmeyin. Rafine şeker, işlenmiş yiyecekler, trans yağlar vücuda yalnızca zarar vereceğinden kesinlikle vazgeçilmesi önerilir. Açlık hissinden nasıl kurtulabiliriz? Açlık hissinin en belirgin nedeni bir sonraki öğün saatine yaklaşıyor olmanızdır. Fakat yeme isteme nedeni birkaç değişik durumdan kaynaklı da olabilir. Düzenli bir şekilde yemek yiyor ve hala açlık hissinizin kaybolmadığını veya sık sık acıktığınızı hissediyorsanız, vücudunuz ihtiyaç dışında daha fazla yiyebilmek için size sinyaller yolluyor olabilir. Eğer diyetiniz; organik yiyecekler, tam tahıllar ya da gökkuşağının tüm renklerini kapsayacak meyve ve sebzeleri içermiyorsa, elbette açlığınızın nedeni bu olabilir. Çünkü vücudunuz tok hissetmek için vitamin, mineral, protein ve sağlıklı yağlara ihtiyaç duyar. Duygusal Açlık: Birçok kişi için “yemek yeme” duygusal bir faaliyet kabul edilir. BaÇekmeköy2023 - 69 SAĞLIK telafi etmelisiniz. Asitli İçecekler: Asitli içecekleri çok fazla tüketiyorsanız, en iyi yol onlardan vazgeçmektir. Çünkü bu tür içecekler daha fazla yeme isteği oluşturarak vücudun tokluk mekanizmasını etkileyecek çeşitli maddeler içerir. Yüksek su kaybını tetikleyen asitli içeceklerin diyet olanları da kesinlikle çözüm değildir. Stresli oluşumuz kilo vermemizi neden engelliyor? Yapılan araştırmalarda özellikle orta yaşlı kadınlarda stresin kilo alımına neden olduğu tespit edilmiştir.Sürekli değişken bir uyku düzeni ve yağ koruma arasında bir bağlantı olduğu görülüyor ki ikisi de hormonlarla ilgilidir. Ama aynı zamanda çoğu kadın duygularını yiyeceklerle yöneterek, düşüncesizce yemek yer. Çünkü yemeklerin ulaşılabilirliği kolaydır ve çabuk rahatlatıcı özellikleri vardır. Ne yazık ki kalori almak için de en kolay yoldur. Stresli kişilerde stres hormonu dediğimiz kortizol artmaya başlar ve artan kortizol hormonu da kan şekerini yükseltir. Diyet esnasında yapılan hatalar nelerdir? zıları bunu stres, üzüntü, öfke ve sinirlilik durumlarına cevaben yapar. Yemek, başlangıçta bu duyguları yatıştırıyor gibi görünürken, en derine baktığımızda çözümün bu olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Duygusal açlığa sahip olduğunu düşünen biriyseniz, yeme dürtüsü oluştuğunda ne hissettiğinizin bir günlüğünü oluşturarak, duygularınız ve yeme arasındaki bağlantının derinlerine inmenize yardımcı olabilirsiniz. Uyku Eksikliği: Açlık ataklarının bir diğer nedeni ise yeterli uyumamaktır. Uyku yetersizliği vücut açlığını tetikleyen ghrelin hormonunu yüksek seviyelerde üretmeye başlar. Aynı zamanda şekerli ve tuzlu atıştırmalıklara yönelmenize sebep olur. Su Kaybı: Bazı kişiler açlık hissini susuzlukla karıştırarak hata yapar. Her gün 8 ila 10 bardak su içtiğinizden emin olmalısınız. Çünkü su kaybı yaşamanız, açlık hissinizin artmasına neden olur. Su dışındaki içecekler su kaybını arttırmaya eğilimlidir. Eğer gün içinde kahve, çay ve meyve suyu gibi içecekleri fazla tüketiyorsanız, daha fazla su içerek bunu 70 - Çekmeköy2023 Diyet hataları kilo durumunu etkiler. Basit diyet hataları en sevdiğiniz kotunuza girebilmeniz için yaptığınız planları suya düşürebilir. Tartıda sabit kalıyorsanız veya verdiğiniz kiloyu hemen geri alıyorsanız, diyette ciddi hatalar yapıyor olabilirsiniz. Bir de önümüze büyük hedefler koymayalım. Kilo vermek için her duyduğunu uygulayan bir toplum haline geldik. Bununla ilgili neler söyleyebilirsiniz? Kısa vadeli hedefler peşinde olmayan, doğruları yapmak isteyen insanlar mucize peşinde olmazlar. Eğer yaşamımız boyunca istediğimiz kilo ve görünümde olmak istiyorsak, o zaman yaşamımız boyunca uygulayacağımız ve vazgeçmeyeceğimiz doğruları, yani sağlıklı beslenme ilkelerini öğrenmemiz şarttır. İnsanların doğduğu andan itibaren daha sonraki beslenme düzenini birçok faktör belirler. Bu faktörlerin en önemlilerini şöyle sıralayabiliriz. Genetik faktörler, kişinin kan bulguları ile belirlenebilen organik durumu, sosyal yaşamı ve beslenme alışkanlıkları. Gazetelerde, dergilerde ya da kitaplarda yer verilen ve çekici bir tanımlamayla “mucize” oldukları bildirilen rejim listeleri hem yanılsama yaratıyor hem de bunları deneyip başarısız olan insanların daha fazla umutsuzluğa kapılmasına neden oluyor. Oysa birçok insan için geçerli olabilecek, tek tip beslenmeye yönelten “mucize diyet” diye bir kavram yoktur. Öğrenmeniz gereken tek şey sağlıklı beslenme ilkeleridir. Kilo vermenin en etkili ve en basit yöntemi nedir? Kilo vermek için “kolay” olanı değil “sağlıklı” olan önemsemektir. Kilo vermek için hızlı yöntemler seçtiğinizde, geçici bir iş yaptığınızı, ilerleyen zamanlarda fazlasıyla kilo aldığınızı, bunun sizi daha çok yıpratacağını ve başa saracağınızı bilmelisiniz. O yüzden en kolay yöntemden ziyade en makul ve bilimsel yöntem en kalıcı yöntemdir. Kalıcı olanı önemseyin. HABERLER SİNEKLERDEN KORUNURKEN SAĞLIĞINIZDAN OLMAYIN! Y etkililer, özellikle vücuda sürülen sinek ilaçlarındaki kimyasal maddelerin verdiği zararlardan korunmak için bitkisel çözüm önerilerinde bulunuyor. Çekmeköy Belediyesi yetkilileri, sinek ve böceklerle mücadelede kullanılan kimyasal ilaçların tehlike saçtığı konusunda vatandaşları uyarıyor. Özellikle yaz aylarında sinek ve haşere ile mücadelede kullanılan ve çok çeşitli formlarda piyasaya sürülen ilaçların içinde bulunan kimyasallar, insan sağlığını tehdit ediyor. Sprey, tablet hatta vücuda sürülen jel şeklinde bulunan ilaçlar, haşerelere verdiği zararı insana da veriyor. İçerdikleri Deet ve Pretrin gibi maddelerin; düşük tansiyon, kusma, nefes darlığı, felç ve hatta direkt ölüme neden olduğu konusunda uyaran yetkililer, sinekle mücadelede bitkisel çözümleri öneriyor. Koruyucu giysiler, kapı ve pencerelerde önlemlerin alınmasının yanı sıra lavanta, tarçın, nane gibi bitkiler sinek ve haşere ile mücadelede unutulan bitkisel çözümler vatandaşlara hatırlatılıyor. Çekmeköy2023 - 71 BULMACA ZEKA SORULARI/OYUNLARI Aşağıdaki şekildeki sekiz boş kutuya ilk sekiz tek asal sayıyı öyle yerleştirin ki her kenardaki sayıların toplamları birbirine eşit olsun. Soru işareti yerine hangi sayı gelmelidir? Sayılar:3-5-7-11-13-17-19-23 GEÇEN SAYININ ÇÖZÜMLERİ 1 m farkla yine hızlı olan yarışmacı kazanır. HAZIRLAYAN/DÜZENLEYEN: Fatma EROL Cevapları bir sonraki sayımızda bulabilirsiniz 72 - Çekmeköy2023 BULMACA 1 3 BULMACA 2 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 1-Birbirine bağlanmak istenen ağaç veya demir parçalarının üzerinde hazırlanmış olan deliklerden geçirilerek ucuna somun takılıp sıkıştırılan iri başlı vida 2-Sinir sisteminin uyarıyı iletmekle görevli anatomik ve işlevsel birimi 3-Mersingillerden, asıl yurdu Avustralya olan, boyu 100 metreyi aşabilen, toprağın suyunu çekerek yerin bataklık duruma gelmesini önleyen bir ağaç, sıtma ağacı 4-Boğaya gelmemiş 1-2 yaşında dişi sığır (soldan sağa) 4-Deniz, göl ve ırmakların kıyılara yakın yerlerinde ağ ve kazıklarla oluşturulan, büyük balık avlama yeri (yukarıdan aşağı) 5-Değişik renkte boya kullanılarak kumaş üzerine desen ve zemin basma işlemi 6-Açgözlü 7-Dantel veya nakış ipliği yumağı 8- Patladığında etrafa küçük parçalar saçan bir tür top mermisi 9- Çok anlamlı bir kelimeye, her defasında başka bir anlam yükleyerek birbirine yakın birkaç yerde kullanma 10- Özellikli, bir türün veya olayın karakteristik yönünü veren 11- Bir tiyatroda en üst balkon 12- Yerleşme, oturma. Bitkinin doğal olarak yetiştiği yer, yurt 13- Eğrilmekte olan yün, keten vb. şeylerin tutturulduğu, bir ucu çatal değnek 14- Sağanlardan, kentler ve açık alanlarda yaşayan, kırlangıca göre kanatları daha uzun ve kavisli bir tür kuş, dağ kırlangıcı 15- Bir veya iki çalgı için yazılmış, üç veya dört bölümden oluşan müzik eseri 16- Altın ve gümüş işlemeli bir tür ipek kumaş 17- Veteriner hekim 18-Söylenen sözün tersini kastederek kişiyle veya olayla alay etme 19-XVIII. yüzyılın başında Fransa’da çok geçerli olan, kavisli çizgileri bol, gösterişli bir bezeme üslubu 20- Çöl 21- Genellikle ölçü aletlerinde gösterge çizelgesi 22- Bir kumaş üzerine başka bir kumaş parçası veya bir dantel dikilerek yapılan süs Çekmeköy2023 - 73 KISSADAN HİSSE KISSADAN HİSSE İBRETLİK HİKAYELER ÇOCUĞUN ANAVATANI Bir seminer öncesi konuşmacının yanına gelen bir baba: - Hocam elinizi öpmek istiyorum, der. - Hayrola, neden? - Hocam, üç yıl önce sizin bir seminerinize katıldım. Hayatım değişti. O seminerden sonra daha mutlu bir ailem var ve size teşekkür etmek istiyorum; onun için elinizi öpmek istedim. - Ne oldu, nasıl oldu? - O seminerde dediniz ki, “Bir insanın anavatanı çocukluğudur. Çocukluğunu doya doya yaşayamamış bir insanın mutlu olması çok zordur. Bir annenin, bir babanın en önemli görevi; çocuklarının çocukluğunu doya doya yaşamasına fırsat vermelisidir.” - Hatta dediniz ki; “Bir ulusun en önemli görevi çocuklarının çocukluğunu doya doya yaşamasına zemin hazırlamaktır.” Ben bir baba olarak sizi duyduğum zaman kendi kendime düşündüm: Bir baba olarak çocuğumun çocukluğunu doya doya yaşamasına fırsat veriyor muyum? O zamana kadar hiç aklıma gelmediğini fark ettim. Ben ne yapıyorum, diye düşündüm. Sanırım birçok babanın yaptığı da benden farksızdır. Şöyle ki; dokuz yaşındaki oğlum ben işten eve gelince benden kaçmaya çalışıyordu. Çünkü onu görünce hemen: “Oğlum bugün ödevini yaptın mı?” diye sorardım. O da suçluluk edasıyla yüzünü çeviriyor; sıkıştırınca da “ hayır” anlamına gelen, “cık” sesini çıkarıyordu. Kızıyordum, söyleniyordum, “Niye yapmıyorsun ödevini!” diyordum. Aramızda sürekli tartışmalar, sürtüşmeler oluyordu. Tabii bunun sonucunda bütün aile huzursuz oluyordu. Daha sonra düşünmeye başladım. “Ben nasıl bir babayım,” diye kendime sordum. Eşimle de konuşarak; çocuğumun sınıfta kalması pahasına da olsa doya doya çocukluğunu yaşamasına fırsat verme konusunda radikal bir karar aldım. - Anlaşılan eşini ikna etmen zor olmuş. Sonra ne yaptın? - Akşam eve döndüğümde spor kıyafetlerimi hazırladım ve oğlumun gözlerine baktım; “oğlum bugün doya 74 - Çekmeköy2023 doya oynadın mı? Diye sordum. Bana hayretle baktı ve “Hayır!” anlamına gelen “cıkk” dedi. “ O zaman, haydi gel beraber aşağıya inip oynayalım” dedim. Sokağa çıktık. Pencereden arkadaşları bakıyorlarmış, onlar da sokağa çıktılar; birlikte sokakta oyun oynadık. Akşam saat altıdan sekiz buçuğa kadar sokaktaydık. Eve gelince toz toprak içindeyiz, beraber banyoya girdik, duş aldık. Havluyla kuruladım kendisini, çok mutluyduk ve o günden sonra işten dönünce her gün onunla oynamaya başladım. Her gün, her gün, her gün oynadım. Yedi gün sekiz gün sonraydı galiba, bir gün banyodan çıkarken onu kuruluyorum havluyla, kolumu tuttu, bana döndü ve dedi ki, “ baba ya, ben seni çok seviyorum.” Hocam nefesim durdu, gözüm yaşardı, konuşamadım. Çünkü farkına vardım ki, şimdiye kadar oğlum beni sevdiğini hiç söylememişti. Düşündüm, şimdiye kadar hiç söylemediğinin farkında bile değildim; belki ömür boyu söylemeyecekti… “Ne büyük tehlike!” diye düşündüm. Ömür boyu onun bana bu cümleyi söylemediğinin farkında olmayacaktım. - Demek farkına vardın, seni kutlarım. Senin farkına vardığın bu durum birçok anne ve babanın farkında olmadığı gizil, örtük ama önemli bir tehlike! - İçimde bir şükür duygusuyla çocuğumu kuruladım, giydirdim ve artık her gün oyun oynamaya devam ettik. İki hafta sonra okul, öğretmen- veli buluşması için okula davet etti. Daha önceki veli buluşmalarında öğretmen, “Sizin oğlunuz akıllı bir çocuk, ama ödevleri kargacık burgacık yazıyor, dikkat etmiyor. Sınıfta arkadaşlarını rahatsız ediyor, onları itiyor kakıyor, lütfen onunla konuşun. Ödevlerine ilgi gösterin, sınıfta arkadaşlarını rahatsız etmesin. Ödevlerini doğru dürüst yapsın,” demişti. O nedenle öğretmen buluşmasına gitmekten çekiniyordum. Bu davet gelince ben eşime dedim ki, hadi okuldaki buluşmaya beraber gidelim! Yok, dedi, sen yalnız git, ben gelmeyeceğim. - Eşiniz gelmek istemedi mi? - Hayır istemedi. Ya beraber gidelim, diye ısrar ettim hayır hayır sen yalnız gideceksin dedi. Ben yalnız gittim ve diğer veliler geldikçe sıra bende olduğu halde sıranın arkasına geçtim, sıranın arkasına geçtim ki başka kimse olmadan öğretmenle konuşayım, diye. Mahcup olacağımı düşünüyordum. Her şeyin daha kötüye gittiğini düşünüyordum. En nihayet bütün veliler öğretmenle konuşmalarını bitirip gittiler. Sıra bende! Öğretmenin karşısına geçtim, bana baktı gülümsedi, siz ne yaptınız bu çocuğa, dedi. Hiç cevap vermedim, önüme baktım. Lütfen söyleyin ne yaptınız bu çocuğa, dedi. “Çok mu kötü hocam?” diye sordum. Gülümsedi, hayır, kötü değil, dedi. “Artık sınıfta arkadaşlarını hiç rahatsız etmiyor, ödevleri iyileşti, tam istediğim öğrenci oldu. Ne yaptınız bu çocuğa siz?” - Herhalde bir baba olarak çok mutlu oldunuz? - Hocam biliyor musunuz öğretmenin karşısında ağlamaya başladım. Kulaklarıma inanamıyordum, içimden, vay evladım, biz sana ne yaptık şimdiye kadar, duygusu vardı. Eve geldim, eşim yüzüme baktı, gözlerim ağlamaktan kıpkırmızı. “O kadar mı kötü?” diye sordu. Ona da cevap veremedim Hocam, ona da cevap veremedim! Ağladım. Daha sonra anlattım. Hocam onun için sizin elinizi öpmek istedim, teşekkür ediyorum. Benim oğlumun ve onun küçüğü kızımın hayatını kurtardınız. Ailemin mutluluğu kurtuldu. Hakikaten bir insanın anavatanı çocukluğuymuş. “Anavatanı” mutlu olan bir çocuk çalışmasını, okulunu her şeyini bütün gücüyle yapar ve orada başarılı olurmuş. “Gel seni yeniden kucaklayayım!” dedim. Kucaklaştık. “Çocuklar Gülsün diye!” yaşayalım. Çünkü insanın anavatanı çocukluğudur. Çocuklar gülerek, oynayarak büyürse, sonunda büyükler güler. Büyükler mutlu olup gülümseyince tüm ülke, tüm insanlık güler. Çocukların gülmesine hizmet veren herkese selam olsun! TARİHTE BU AY Agustos ~ Tarihte Bu Ay 1 Ağustos Kıbrıs Adası’nın fethi (1571). 1 Ağustos Helsinki Nihai Senedi (1975). 1 Ağustos Almanya’nın, Rusya’ya harp ilan etmesi (1914). 2 Ağustos I. Dünya Savaşı’na girmek için Türkiye’nin seferberlik ilan etmesi (1914). 2 Ağustos Irak’ın, Kuveyt’i işgali (1990). 2 Ağustos Türkiye’nin; İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri’nin önerisi üzerine, Almanya ile siyasal ve ekonomik ilişkilerini kesmesi (1944). 11 Ağustos II. Dünya Savaşı’nda, Japonya’nın kayıtsız şartsız teslim oluşu (1945). 13 Ağustos Mustafa Kemal’in, yeniden, Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na seçilmesi (1923). 13 Ağustos Berlin’de “Utanç Duvarı”nın yapılışı (1961). 14 Ağustos İkinci Kıbrıs Harekatı (1974). 14 Ağustos Süleymaniye Camisi’nin açılış töreni (1556). 15 Ağustos Süveyş Kanalı’nın büyük bir törenle işletmeye açılması (1869). 2 Ağustos Türkiye ile Almanya Arasında İttifak Antlaşması (1914). 16 Ağustos Kıbrıs’ın, bağımsız bir cumhuriyet oluşu (1960). 4 Ağustos I. Dünya Savaşı’nın başlaması (1914). 17 Ağustos Kocaeli merkez olmak üzere İstanbul, Adapazarı, Yalova, Bolu ve Eskişehir’de sabah saat 03.02’de 7.4 şiddetinde meydana gelen depremde 14.095 kişi öldü, 27.234 kişi yaralandı (1999). 5 Ağustos Mustafa Kemal Paşa’nın, Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları’na başkumandan oluşu (1921). 6 Ağustos II. Dünya Savaşı’nda, Amerika Birleşik Devletleri tarafından, Japonya’nın Hiroşima şehrine ilk atom bombasının atılışı (1945). 8 Ağustos Türk jetlerinin Kıbrıs’ı bombardımanı ve Yüzbaşı Cengiz Topel’in uçağı ile düşerek şehit oluşu (1964). 8 Ağustos İran-Irak savaşında ateşkes (1988). 9 Ağustos Türkiye -Yugoslavya -Yunanistan arasında İttifak Antlaşması (Balkan Paktı, 1954). 9 Ağustos Nagazaki’ye ikinci atom bombasının atılışı (1945). 9 Ağustos I. Dünya Savaşı’nda, 1. Anafartalar Zaferi (1915). 10 Ağustos Sevr Antlaşması’nın imzalanışı (1920). 11 Ağustos I. Dünya Savaşı’nda, Alman Göbel (Yavuz) ve Breslav (Midilli) zırhlılarının Türk sularına sığınmaları (1914). 21 Ağustos I. Dünya Savaşı’nda, 2. Anafartalar Zaferi (1915). 23 Ağustos Lozan Barış Antlaşması’nın Büyük Millet Meclisi’nce onaylanması (1923). 23 Ağustos Atatürk’ün Kastamonu’ya gelip, şapka ve kıyafet devrimini başlatması (1925). 24 Ağustos NATO’nun yürürlüğe girmesi (1949). 26 Ağustos Büyük Taarruz’un başlaması (1922). 26 Ağustos Malazgirt Zaferi (1071). 26 Ağustos İş Bankası’nın kuruluşu (1924). 28 Ağustos Et ve Balık Kurumu Genel Müdürlüğü kuruldu (1952). 29 Ağustos Mohaç Meydan Savaşı (1526). 30 Ağustos Büyük Taarruz’un zaferle sonuçlanması (1922). Çekmeköy2023 - 75 TARİFLER KIYMALI BÖREK Zeli ş Ze ları Sır u t f M ak n ’i Malzemeler: 1 adet yufka 200 gram kıyma 1 adet soğan 1 diş sarımsak 5 dal maydanoz 2 çorba kaşığı rendelenmiş kaşar peyniri 2 çorba kaşığı margarin 1 çay bardağı süt 1 adet yumurta Tuz, karabiber, yenibahar li h a B o l at Yapılışı: Kıymayı tavaya alın ve üzerine kıyılmış soğan ile sarımsak ekleyin. Ara sıra karıştırarak suyunu salıp yeniden çekinceye dek kavurun. Tuz, karabiber ve yenibahar ekleyip ocaktan alın. Karışımınızı soğutup kıyılmış maydanoz ve kaşar peyniri ilave edin. Margarini eritip, sütle karıştırın. Yufkanızı dörde bölün. Her parçanın üzerine bir fırçayla sütlü karışımdan sürün. Yufkanın geniş tarafına kıymalı harçtan koyup, rulo şeklinde sarın. İstediğiniz büyüklükte parçalara bölün. Yumurtayı çırpıp böreklerin üzerine sürün. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında böreklerin üzeri kızarana kadar pişirin. Kıymalı börek hazır. Afiyet Olsun... 76 - Çekmeköy2023 TARİFLER Malzemeler: TAVUK SALATASI 200 gr. tavuk göğsü 1 çorba kaşığı soya sosu 1 tatlı kaşığı sıvı yağ Akdeniz yeşilliği 1 rende havuç 1 doğranmış biber 1 fincan mısır Frenk maydanozu Salata Sosu İçin: 1 çorba kaşığı limon suyu 1 çorba kaşığı sıvı yağ Tuz Yapılışı: Tavaya tavukları julyen kesip, soya sosu ve yağ ekleyip kızartalım. Yeşilliği bol suda yıkayıp, elde koparak servis tabağına yerleştirelim. Hardal, limon suyu, yağ ve tuzunu ekleyip yeşilliğin üzerine dökelim. Üzerine de kaşar dilimi ve tavukları koyarak servis edelim. AFİYET OLSUN... Malzemeler: 2 tane yumurta 1 su bardağı sıvı yağ 1 su bardağı yoğurt 1 çorba kaşığı sirke BÜZME BAKLAVA Bir çimdik tuz 3 su bardağı un 1 paket kabartma tozu Şerbet Malzemeleri: 3 su bardağı su 3 su bardağı toz şeker 1 çay kaşığı limon suyu Bir çimdik tuz Üzerine Sürmek İçin: 250 gram tereyağı veya margarin İç malzeme için ceviz Yufka aralarına sürmek için nişasta Yapılışı: Geniş bir kabın içine baklava hamuru malzemelerini koyun ve 20 dakika yoğurun. Elde ettiğiniz yumuşak hamuru 12′ye bölün ve üzerini bir bezle örtüp yarım saat bekletin. Yarım saat sonra her bir bezeyi tek tek açın ve açarken üzerlerine nişasta serpin. Elde ettiğiniz her bir yufkayı dörde kesin. Ardından yufkanın sivri uç kısmından tutup, geniş tarafına doğru çekerek buruştun yufkayı. İki uzun tarafını birleştirin ve ortasına yarım ceviz koyup, uçların üzerine kapatın ve hemen ters çevirip, yağlanmış fırın tepsisine dizin. Bütün yufkaları aynı şekilde yapın. Tereyağını eritin ve tepsideki büzme baklavaların üzerine dökün. Fırını 170 dereceye ayarlayın üzerleri kızarana kadar pişirin. Bu esnada hemen bir tencereye şerbet malzemelerini koyun ve kaynatıp kenara kaldırın ve soğumasını bekleyin. Büzme baklavalar fırında pişince çıkarın ve üzerine soğumuş olan şerbeti dökün ve çekmesi için kenara kaldırın. Her günümüz baklava tadında olsun… İyi bayramlar. Afiyet olsun Çekmeköy2023 - 77 Bunları Biliyor Musunuz? BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ? 78 - Çekmeköy2023 Sabahları yataktan çık mak istememek psikoloj ik bir semptomdur ve tıp adı Dysania’dir. da ki Bir insanın doğum gü nü aynı zamanda düny a üzerindeki en az 9 m insanın da doğum günü ilyon dür. Başınıza gelmesinden korktuğunuz şeyleri faz la düşünürseniz gerçe ihtimalini arttırırsınız. kleşme Bilimde buna ‘ters çaba kuralı’ denir. Meyveleri taze tutabilm ek için, içlerine herhan gi bir cins yaprak serpip layın, böylece uzun sü sakre bozulmadan kalabile cektir. Bilinenin aksine gökk uşağında yedi renk yo ktur. Gökkuşağında ke bir renk spektrumu va sintisiz rdır. Ancak insanın ren k algısı, ortada bir kuşak olduğu yanılgısını yara serisi tır. Kahkaha attığınızda vü cudunuzdaki antikorlar ın seviyesi yaklaşık % 20 tarak, virüslerin ve tüm arör hücrelerinin yok olm asına yardımcı olur. Sıcak su, soğuk sudan daha ağırdır. Balıkların hafızası bir kaç saniye ile kısıtlı de ğildir. Japon balıkları aylık hafızaya sahiptir en az 3 ler. Bukalemunlar kamufl aj, karşı cinsi etkileme ve vücut sıcaklığını de için renk değiştirirler. ngeleme Koku alma duyusu be ynin hafızaları ve duyg uları kontrol ettiği bölge bağlıdır. Bu yüzden tan ye ıdık kokular duygusal olarak bizi etkiler. Sol kulak müziği, sağ ku lak ise konuşmayı daha iyi algılar ve her iki kulak sesi farklı ölçülerde duym da aktadır. ACİL TELEFONLAR Polis İmdat Vergi Danışma Hızır Acil Servis Ankesör Arıza Yangın İmdat Teleks Arıza Alo Doktorum Yanımda Data Arıza Telefon Arıza Kablo TV Arıza Sağlık Danışma Posta Kodu Danışma Su Arıza Uyandırma 155 189 112 122 110 123 113 124 121 126 184 119 185 135 Elektrik Arıza Milletlerarası Kayıt Gaz Arıza Bilinmeyen Numaralar Danışma Alo Zabıta Şehirlerarası Kayıt Alo Trafik Çağrı Jandarma İmdat Yerinde Olmayan Abone Alo Sahil Güvenlik Fono Tel Zehir Danışma TTNET 186 115 187 118 153 131 154 133 156 134 158 141 114 145 Alo Turizm Bilgi İnternet Çevir Sesi Kadın ve Sosyal Hizmetler Telekom Hizmet Danışma Telekom Borç Sorma Alo Gürültü Masal Müzik Orman Yangını İhbar Kodlu Arama Alo Valilik Alo Post Çevre Bilgi Uyuşturucu Bilgi Cenaze Hizmetleri 170 146 183 161 163 176 166 177 168 179 169 181 171 188 RÖPORTAJ Haberin Olsun www.cekmekoy2023.com Yayındayız... Çekmeköy2023 - 79 RÖPORTAJ MODERN ÇEKMEKÖY’E MODEL PAZAR BURADA HER GÜN PAZAR • Dinlenme Alanları • Kreş instagram.com/cekmekoybeltr twitter.com/Cekmekoybeltr facebook.com/cekmekoybelediyesi youtube.com/cekmekoybelediyesi www.cekmekoy.bel.tr 80 - Çekmeköy2023 • Otopark • Bankamatik