EKOL S AĞLIK KBB\S ö yle ş i
Transkript
EKOL S AĞLIK KBB\S ö yle ş i
Baz Group'un Ücretsiz Yayınıdır EKOL SAĞLIK 2013 / SAYI 1 Sağlıkta Ekol EKOL KBB EKOL GÖZ ARTI KBB DUYMER İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ Opr. Dr. Mehmet BAZ Kulak Burun Boğaz Hast. Uzmanı Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı Ekol Sağlık 1-6 Baz Group'un ücretsiz kurumsal iletişim yayınıdır İmtiyaz Sahibi Opr. Dr. Cem KARAS EKOL SAĞLIK SÖYLEŞİ Yazı İşleri Müdürü Prof. Dr. Ataman GÜNERİ Kulak Burun Boğaz Sağlığı Murat AKTAŞ Prof. Dr. Halis ÜNLÜ Yayın Kurulu Prof. Dr. Ataman GÜNERİ Prof. Dr. Halis ÜNLÜ Prof. Dr. Gökhan ERPEK Prof. Dr. Tansu ERAKGÜN Doç. Dr. Ali TİTİZ Halkla İlişkiler Sami BAZ Hukuk Danışmanı Burun Estetiği 7-13 EKOL SAĞLIK SÖYLEŞİ Opr. Dr. Yahya DEMİRDELEN Horlama Opr. Dr. Cem KARAS Yüz Estetiği 14-23 Fatih EMEKLİ Mali Danışmanlar Mali Müşavir İbrahim ÖZTÜRK Mali Müşavir Enver ÇOBAN Y.Mali Müşavir Metin KÜÇÜKYAĞLIOĞLU Y.Mali Müşavir Turan ÖZTÜRK Yönetim Yeri EKOL SAĞLIK SÖYLEŞİ Opr. Dr. Bora KARAALİ Kepçe Kulak Düzeltilm esi Prof. Dr. Gökhan ERPEK Ses Sağlığı ve Ses Bozuklukları 24-31 8019/16 Sokak No:4 Çiğli - İZMİR Tel:0232 386 55 05 Fax:0232 386 55 83 www.ekolkbb.com EKOL SAĞLIK SÖYLEŞİ Grafik Tasarım & Reklam Koordinatörü Uzm. Dr. Uğur GÜRGAN Zafer KAHVECİ KBB'de Ultrason Prof. Dr. Tansu ERAKGÜN Basım Yeri Retina Hastalıkla rı ve Retina Tedavisi Hürriyet Matbaası 5501 Sk. No: 6 Kat: 1 Tuna Mah. Çamdibi - İZMİR Tel:0232 435 69 69 Faks:0232 462 31 62 32-37 EKOL SAĞLIK SÖYLEŞİ Basım Tarihi Uzm. Odyolog Özgür UĞURTAY Koklear Implant Opr. Dr. Oğuz KAYIRAN Botoks ve Dolgu Uygulamaları Yayın Türü 38-49 Yerel-Bölgesel - Süreli Ekol Sağlık Dergisi, BAZ GROUP'un kurumsal iletişim yayınıdır. Dergide yer alan makalelerin telif hakları ve yasal sorumlulukları yazarlarına aittir. Ücretsiz dergi talebiniz; görüş ve önerilerinizi, telefon veya info@ekolkbb.com elektronik posta adresimize ulaştırabilirsiniz EKOL SAĞLIK SÖYLEŞİ Uzm. Dr. Şeniz ERİŞİCİ Çocuklarda KBB Hastalıkla rı Uzm. Dr. Refiya KOŞANOĞLU EKOL KBB'de Mikrobiyoloji UZMAN KADROMUZ HASTANE ULAŞIM KROKİSİ 50-55 56-60 SEVGİLİ DOSTLARIM... Beş yıldan beri İzmir'de Mavişehir-Çiğlli Kipa kavşağındaki EKOL Kulak Burun Boğaz Dal Merkezimizde teknolojinin en son imkanlarını kullanarak sizlere hizmet veriyoruz. 1000 m2 kapalı alanlı dal merkezimiz sizlerin yoğun ilgisi nedeni ile tüm Ege bölgesinden ve Türkiye'nin diğer bölgelerinden gelen hastalarımızın tercih ettiği bir kuruluş haline geldi. Sizlerin ilettiği mesajlarda her türlü hizmetimizden memnun olduğunuzu belirtiyor, fakat sıra beklemekten ve binamızın kapasite yetersizliğinden şikayet ediyordunuz. Şimdi sizlere daha da mükemmel bir hizmet vermek amacı ile Türkiye'nin ilk Avrupanın en büyük ve kapsamlı Kulak Burun Boğaz Hastanesi Ekol Kulak Burun Boğaz İhtisas Hastanesini açmış bulunuyoruz. Ekol Kulak Burun Boğaz Hastanesi sadece Kulak Burun Boğaz hastalıklarını içeren Türkiye'nin ilk Kulak Burun Boğaz İhtisas Hastanesidir. Dal merkezlerinden farklı olarak Kulak Burun Boğaz ile ilgili tüm büyük ameliyatları, kanser ameliyatları dahil yapabileceğiz. Yeni hastanemizdeki 5000 m2'lik hizmet alanımızda dünya standartlarında, teknolojinin en son imkanları ile donatılmış ameliyathanelerimiz, yoğun bakım ünitemiz, denge ve baş dönmesi ünitemiz, horlama ve uyku laboratuarımız, tinnitus (kulak çınlama) ünitemiz, ses analiz laboratuarımız, işitme laboratuarımız, her birinde endoskopik muayene yapılabilen donanımlı polikliniklerimiz ve 3'ü Profesör, 1'i Doçent 20 kişilik uzman doktor kadromuzla dal merkezlerinden farklı olarak bir Kulak Burun Boğaz İhtisas Hastenesinin tüm imkanlarından hastalarımızın yararlanmasını sağlayacağız . K ulak Burun Boğaz'daki tüm yenilikler hizmetinizde olacak. Ekol Kulak Burun Boğaz İhtisas Hastanesinde Kulak ve Sinüzit ameliyatları navigasyon cihazı kullanılarak sıfır hata payı ile, ses teli ve kulak operasyonları bademcik ameliyatları, lazer ve radyofrekans teknolojisi kullanılarak en mükemmel şekilde yapılacak. Bu amaçla Türkiye'nin alanında en iyi hocalarını ve Kulak Burun Boğaz Uzmanlarını bir araya getirdik. Ayrıca bu kusursuz hizmetten tüm halkımızın yararlanabilmesi içinde sosyal güvenlik kurumu, özel sigortalar ve bankalarla anlaşma yaptık. Tüm ekibimizle 24 saat emrinizdeyiz. Her türlü dilek, istek ve şikayetleriniz için telefonum 24 saat açıktır. (0532 506 94 06) Ekol KBB Hastanemizde Estetik ve Plastik Cerrahi Kliniği ve Güzellik Birimimizde Hizmetinize sunulmuştur. Ayrıca son günlerde Ekol Göz Tıp Merkezinide eski binamızı restore ederek hizmetinize sunmuş bulunmaktayız Sağlıklı ve Mutlu Günler Diliyor, Saygılar Sunuyorum Opr. Dr. Mehmet BAZ Kulak Burun Boğaz Hast. Uzmanı EKOL KULAK BURUN HASTANESİ A.Ş. Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı 1 EK OL HASTANESİ Tel: 0232 386 55 05 Fax: 0232 386 55 83 www.ekolkbb.com 2 TIP MERKEZİ Tel: 0232 386 69 69 Fax: 0232 386 69 59 www.ekolgoz.com 3 E KO L S A Ğ L I K K B B \ A k t u e l Basında "EKOL KBB" 4 E KO L S A Ğ L I K K B B \ Söyleşi Prof. Dr. "Ataman GÜNERİ" (Kulak Burun Boğaz Uzmanı) KUL AK BURUN BOĞAZ SAĞLIĞI Sağlıklı, huzurlu, üretken ve gönlünce bir yaşam sürmek tüm canlıların özlemidir. İnsan dışı canlı türlerinde günümüz biliminin anlamakta zorluk çektiği çoğu zaman da çözümleyemediği bir titizlik ve düzen içinde yaşam sürer gider. İnsanoğlu ise sadece yaşamak değil, aklı ve üretkenliği ile yaşadığı dünyaya hükmetmek sevdasındadır. Bu ihtiras ve çoğu zaman ileriyi görmek istemeyen uygulamalar doğanın dengesini, doğallığını ve kendiliğinden gelen yenilenme ritmini bozmaktadır. Bunun sonunda önemli çevre ve iklim değişmeleri oluşmakta, yalnız insanlar değil, tüm canlılar bu durumdan olumsuz etkilenmektedir. Hava su ve toprağa karışmış kimyasalları fark edemediğimiz için yokmuş saydığımız elektro manyetik akımlar ve radyasyon doğal yapısı değiştirilmiş gıdalar ve gıda kaynakları insanlık ve tüm canlı yaşamı için dönüşü olmayan sorunlara neden olmaktadır. Bu durumlar zamanla insan sağlığını tehdit eden boyutlara ulaşmaktadır. Kulak Burun Boğaz hastalıkları tanı ve tedavisi ile bu bölge hastalıklarından korunma uygulamaları branşımızın ilgi alanıdır. Doku, organ ve sistem hastalıklarının oluşturduğu yakınma ve fonksiyon kaybının kişinin yaşantısına engel yaratmayacak şekilde iyileştirilmesi veya rehabilitasyonu çalışmalarımızda hedef olarak alınmaktadır. KBB hastalıkları doğumsal (irsi veya kişisel) erken bebeklik, çocukluk, yetişkinlik ve nihayet yaşlılık dönemlerinde ortaya çıkabilir. Bazı sorunlar doğuştan itibaren yaşam boyu sürebilir. Sorunları araştırarak tanımak ve çözüm yolları üreterek yaşamın süresi ve kalitesini arttırmak hedeflenmektedir. Genelde toplu yaşama zorunluluğu ve kentleşmenin getirdiği çevre sorunları önemli hijyenik hastalıklara yol açmaktadır. Enfeksiyon ve alerjik yakınmalar bunlardandır. 5 Doğumsal anomaliler; başta işitme kaybı denge ve ses bozuklukları olmak üzere fonksiyon kayıpları; Travma ve tümoral hastalıklar ilgi alanının sınırlarını çizmektedir. Günümüzdeki teknolojik ilerlemeler tanı ve tedavide hekime kolaylık ve güvence hastaya ise konfor ve yarar sağlamaktadır. Özellikle endoskopik ve mikroskopik muayene ve tedavi yöntemleri; Radyoloji ve girişimsel tanı uygulamaları tıp pratiğine objektive getirmiştir. Bilimsel ve mesleki etik kurallara uyarak hasta haklarını gözeterek karşılıklı anlaşma sevgi ve yardımlaşma ortamında sağlık hizmeti vermek bir kültürdür. Unutulmamalıdır ki sağlıklı yaşamak bir sorumluluktur. Koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetleri birey ve toplumun üzerinde titizlikle durması gereken bir konudur. Bu alanda ortaya çıkmış KBB ilişkili hastalıkların tanı tedavi ve rehabilitasyonuna ait güncel bilgi ve uygulamalarımız dergimizde sunulacaktır. Sağlıklı Günler Dilerim... Prof. Dr. "Ataman GÜNERİ" kimdir? Dokuz Eylül Tıp Fakültesinde 1991'de Doçent 1996'da Profesör oldu. Amerika, İngiltere, İsviçre ve Belçika'da Coclear Implant (Bionik Kulak) ve Kulak Mikrocerrahisi konusunda çalışmalarda bulundu. Yurtiçi ve yurtdışı dergiler ile çeşitli kitaplarda basılmış 200'den fazla bilimsel araştırma ve çalışmalarına ait yayınları bulunmaktadır İngilizce bilen Prof. Dr. Ataman GÜNERİ'nin ilgi alanları Kulak Mikrocerrahisi, Coclear Implant, Gırtlak Kanserleri, Ses Teli Cerrahisi, Baş Boyun Kanserleri Cerrahisi, Guatr Ameliyatları, Baş Dönmesi, denge bozukluklarıdır. 6 E KO L S A Ğ L I K K B B \ A k t u e l Basında "EKOL KBB" 7 E KO L S A Ğ L I K K B B \ Söyleşi BURUN ESTETİĞİ Prof. Dr. "Halis ÜNLÜ" (Kulak Burun Boğaz Uzmanı) Rinoplasti; Burnun şekil veya işlev bozukluğu olan hastalarda uygulanan, burnun şeklini veya solunum problemini düzeltmeye yönelik bir ameliyattır. Estetik burun ameliyatları, bu konuda eğitim almış kulak burun boğaz, plastik ve rekonstrüktif cerrahi uzmanları tarafından yapılmaktadır. Ameliyat Öncesi Hastanın hekimden ne beklediğini ve hekimin olası şekil değişikliğini ameliyat öncesinde mutlaka anlatması gerekmektedir. Hastanın beklentisi ile hekimin yapmayı planladığı işlem örtüştükten sonra hasta ameliyat edilebilir. Ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası sonuçların karşılaştırılması ve ameliyatın planlanması için ameliyat öncesinde hastanın fotoğrafları çekilmelidir. Ameliyatın planlanmasında bazı bilgisayar programlarından da yararlanılabilir. Rinoplasti ameliyatının amacı hastayı başkasına benzetmek değil, hastayı kendine benzetmektir. Bu nedenle hastanın burnunda planlanan değişiklik hastanın burnunun hastanın yüz hatlarına uyumlu olmalıdır. 8 Rinoplasti ameliyatında burunun sadece sorunlu kısmına müdahale edilir, normal olan yapılar korunur. Burun içinde septum deviasyonu dediğimiz burundan nefes almayı zorlaştıran eğrilik olan hastalarda biz, eğer hasta, burnunun şeklinide değiştirmeyi planlıyorsa yada şekilden rahatsızsa burun içi ve dışının düzeltilmesi ameliyatının birlikte olmasını öneriyoruz. Çünkü bu şekilde hasta hem iki kez ameliyat olmamış olur, hemde daha önemlisi hastanın burun şeklinin düzeltilmesi esnasında burunun içinden çıkan fazla kıkırdakları dolgu ve destek malzemesi olarak kullanırız. Yani burun dışının şekillendirilmesinde yedek parça deposu olarak görev yapmaktadır. Şayet hasta önceden burun içindeki kıkırdaklara yönelik ameliyat olduysa sonradan dışını düzelttirmek isterse o zaman kulaktan kıkırdak almak gerekebilir. Ameliyat Rinoplasti, lokal anesteziyle uyuşturularak yapılabiAmeliyat Öncesi Ameliyat Sonrası leceği gibi genel anesteziyle uyutularak da yapılabilir. Bizim tercihimiz hastanın genel anesteziyle uyutularak ameliyat edilmesidir, bu şekilde hasta hiçbir şey hissetmez. Ameliyat süresi ortalama 1,5-2 saattir ve hastanın şekil bozukluğunun derecesine göre yapılacak iş ve ameliyat süresi değişir. Ameliyat öncesi, hasta anestezi uzmanı tarafından mutlaka muayene edilir ve gerekli tetkikleri değerlendirilir. Bu şekilde anestezi uzmanı hastanın böyle bir ameliyatı olup olamayacağına karar verir. Estetik burun ameliyatında burun içine ve burun dışına tampon yada splint'ler konur. Bu tür malzemeler hastanın burnunun sağlıklı iyileşmesi için önemlidir. Eskiden kullanılan bez tamponlar hastayı rahatsız etmekteydi,ancak son zamanda geliştirilen ve bizim tercih ettiğimiz silikon tamponlar hastaya daha az rahatsızlık vererek çıkarılmaktadır . Burun estetiği ameliyatı, genel anestezi altında ortalama bir buçuk saat sürer . Ameliyat sonrasında hastanın hayati fonksiyonları normale dönene kadar gözlem altında tutulur . Uygunsa pansuman ve kontrollere gelmek üzere evine gönderilir. Ameliyat Öncesi Ameliyat Sonrası Ameliyat Öncesi Ameliyat Sonrası 9 Ameliyat Sonrası Ameliyat esnasında burun içine konmuş olan tamponlar 2-4 gün sonra alınır. Burnun ucundaki dikiş ve burnun dışındaki kalıp 7.günde sırtındaki flasterler ise 14.günde alınır. Neticede iki hafta sonra hastanın burnunun dışında herhangi bir şey kalmaz. Burnun dışındaki malzemelerin tümü alındıktan sonra hasta banyo yapabilir. Burun flasterli iken flastere su değdirilmemelidir, hasta saçlarını kuaförde arkaya atarak yıkatabilir . Burnun dışına müdahale edilen hastalarda burun ve göz çevresinde geçici morluk ve şişlik oluşur. Hastadan hastaya değişmekle beraber, bu geçici durum 2-3 hafta içinde düzelir. Morluk ve şişliğin daha az olması için ameliyat sonrasında ilk üç gün burun çevresine buzla soğuk uygulaması yapılabilir. Rinoplasti ameliyatından 3-4 hafta sonra hasta işine ve sosyal hayatına dönebilir. Ancak doku düzeyinde tamamen iyileşme bir yılı bulur. Nadir de olsa ameliyat sonrası istenmeyen iyileşme nedeniyle ikinci bir müdahale gerekebilir, bu da bir yıldan sonra yapılmalıdır Ameliyat sonrası üç ay gözlük kullanılmamalıdır güneşlenmekten kaçınılmalıdır. Daha da önemlisi bir yıl boyunca buruna vurma ve çarpma gibi darbelerden kaçınılmalıdır. Düzenli olarak ameliyatı yapan doktora kontrole gelinmelidir. Ameliyat Riskleri Her ameliyatın olduğu gibi burun estetiği ameliyatının da kanama, enfeksiyon, alerji, düzensizlik, kayma, asimetri ve yapışıklık gibi riskleri vardır. Tecrübeli bir hekim tarafından ameliyatın gerçekleştirilmesi bu riskleri azaltır ama tamamen ortadan kaldırmaz. Ameliyat öncesi, ameliyatı yapacak hekime ve anestezi uzmanına bu konuda danışılması önerilir. Prof. Dr. "Halis Ünlü" kimdir? Prof. Dr. Halis ÜNLÜ Estetik Burun Ameliyatları ve Endoskopik Burun Sinüs Cerrahisi konusunda Türkiye'nin önde gelen isimlerindendir. Estetik Burun Cerrahisi konusunda yazdığı Eksternal Rhinoplasti olgu çalışmaları ve Cerrahi Atlası adlı kitabı ülkemizde bir başvuru kitabıdır. Celal Bayar Üniversitesinde Tıp Fakültesi Dekanlığı yapmıştır. Fasial Plastik Cerrahi Derneği Başkanlığı yapmıştır, halen Türk Rhinoloji (Burun Hastalıkları) Derneği başkanıdır. Endoskopik Burun ve Sinüs Cerrahisinin ilk uygulandığı yer olan Avusturya Graz Üniversitesinde Gözlemci Öğretim Üyesi olarak bulunmuştur. Amerika Chicago'da Illinois Üniversitesi Estetik Plastik Cerrahi Bölümünde gözlemci öğretim üyesi olarak bulunmuştur. Avrupa Fasial Plastik Cerrahi Akademisi üyesidir. Yurt içinde ve Yurt dışında Kulak Burun Boğaz ve diğer uzmanlık alanı hekimlerine yönelik Estetik Burun Cerrahisi ve Endoskopik Sinüs Cerrahisi konulu kadavra kursları ve bilimsel toplantılar düzenlemektedir. Yurt içi ve Yurt dışında yayınlanmış 100'den fazla yayını vardır. İngilizce bilen Prof. Dr. Halis ÜNLÜ evli ve iki çocuk babasıdır. 10 EKOL KBB HASTANESİ ARTI KKB DAL MERKEZİ VE EKOL GÖZ TIP MERKEZİ'NDE SGK(SSK, BAĞKUR, EMEKLİ SANDIĞI) HASTALARININ MUAYENE VE AMELİYATLARI YAPILMAKTADIR ÖZEL ANLAŞMALI KURUMLARIMIZ 11 E KO L S A Ğ L I K K B B \ Söyleşi Opr. Dr. "Yahya Demirdelen" (Kulak Burun Boğaz Uzmanı) HORL AMA Horlama, hava yolunda darlık oluştuğu durumlarda ortaya çıkan gürültü biçimindeki sestir. Erişkin insanların %45 i zaman zaman % 25 i sürekli horlar. Horlama erkeklerde ve şişman kişilerde daha sık olmakla beraber her insanda görülebilir. Yaşla birlikte horlama sıklığı artar Ayrılan odalar, tıkanan kulaklar, rahatsız olan komşular, çıkılamayan seyahatler; sağlık sorunları dışında horlamanın kişiye yarattığı sıkıntılardır. Toplumun önemli bir kesimini etkileyen horlama karşımıza hem sağlık hemde sosyal bir sorun olarak çıkmaktadır. İleri yaşlarda roller değişse de genelde horlayan erkek, sıkıntıyı çekense kadındır. Horlayan kişi tarafından horladığı baştan kabul edilmese de genelde yatak partnerinin ısrarı ile hekime başvurulur. 12 Peki neden horlarız? Genelde tek bir sebep olmaz. Tıkalı bir burun, büyümüş bademcikler ve geniz eti, fazla kilolar ve genetik yatkınlık horlamayı ortaya çıkarabilir. Horlama, ortaya çıkan gürültü nedeniyle kişinin çevresindekileri rahatsız ederken, solunum problemlerinin eşlik etmesi durumunda, kişinin sağlığına ve yaşam kalitesine birçok olumsuz etkide bulunabilir. Horlayan insanların bir kısmında UYKU APNE SENDROMU dediğimiz uykuda nefes durmaları olabilir. Bu hastalık tansiyon düzensizlikleri, ritim bozukluğu, kalp krizi ve inme risklerinde artış oluşturabilir. Bunun yanında ne kadar uyunsa da uykuyu alamama, gündüz uyku hali ve her fırsatta uyuma, unutkanlık, sinirlilik,kronik yorgunluk, cinsel istekte azalma gibi birçok semptom bu hastalığa eşlik edebilir. Horlama sorunu olanlar öncelikle bir KBB hekimine başvurmalıdır. KBB muayenesinde solunum yolu darlıkları tanınıp tedavileri yapılabilir. Uyku Apnesi ise Polisomnografi dediğimiz uyku testi ile tanınır. Bir gece boyunca bu cihaza bağlanıp uyunarak horlama şiddeti, tıkanıklık ve oksijensizlik dereceleri tespit edilebilir. Horlama bazen yatış pozisyonu değişiklikleri ve kilo verme gibi basit tedbirlerle giderilebileceği gibi bazen de burun, küçük dil yumuşak damak, bademcik ve geniz eti ameliyatlarına ihtiyaç duyulabilir. Orta ve ağır derecelerde uyku apnesi hastalarında ise CPAP veya BİPAP gibi basınçlı hava ile havayolunu açık tutan cihazlara ihtiyaç duyulabilir. Horlayan kişi bunun aynı zamanda tedavi edilebilir bir sağlık problemi olduğunu düşünerek hekime başvurmalıdır. Unutulmamalıdır ki sessiz bir uyku tüm aile için hem huzurlu hem de sağlıklı bir uykudur. Opr. Dr. "Yahya DEMİRDELEN" kimdir? Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunudur. Avrupa Fasial Plastik Cerrahi Akademisi üyesidir. Amerika'da Boston'da Amerikan Fasial Plastik Cerrahi Akademisinin Estetik Burun Cerrahisi konusundaki çalışmalarına katıldı. İngilizce bilen Opr. Dr. Yahya DEMİRDELEN'in ilgi alanlarını Estetik Burun Cerrahisi Fasial Estetik Girişimler, Pediatrik Otolaringoloji, Lazer ve Radyofrekans Teknolojisi ile Kanamasız Bademcik Genizeti Ameliyatları ve Kulak Mikrocerrahisi oluşturmaktadır. 13 Kulak Bur un Boğaz Tanı ve Tedavi Hizmetlerimiz RİNOLOJİ (BURUN AMELİYATLARI) Fonksiyonel burun cerrahisi (Burunda et ve kemik ameliyatları) Endoskopik sinüs cerrahisi (Navigasyon yöntemi ile) Endoskopik gözyaşı kesesi cerrahisi ESTETİK PLASTİK CERRAHİ Estetik burun cerrahisi (Açık ve kapalı yöntemle) Kepçe kulak ameliyatları PEDİATRİK OTOLARENGOLOJİ Kansız bademcik ve geniz eti ameliyatları (Lazer ve Radyo frekans teknolojileri ile) Kulağa ventilasyon tüpü takılması OTOLOJİ VE NÖROOTOLOJİ (KULAK HASTALIKLARI VE AMELİYATLARI) Odyoloji (İşitme testleri) İşitme cihazı tatbiki Kulak mikrocerrahisi Kulak kireçlenmesi (Otoskleroz) ameliyatları, lazer teknolojisi kullanılarak Coklear İmplant Kulak çınlaması tanı ve tedavisi Baş dönmesi ve denge bozuklukları tanı ve tedavisi (Postürografi ve videonistagmografi) Yüz felci tanı ve tedavisi LARENGOLOJİ (SES HASTALIKLARI) Ses kısıklıkları ve bozukluklarının tanı ve tedavisi (Videostroboskop ile) Ses teli ameliyatları (Polip,Nodül) Ses inceltmesi ameliyatları (Lazer ile) Gırtlak kanseri ameliyatları Konuşma bozuklukları, kekemelik tanı ve tedavisi UYKUDA SOLUNUM BOZUKLUKLARI VE HORLAMA Polisomnografi (Uyku testi) Horlama ve uyku apnesi ameliyatları (Klasik cerrahi,lazer cerrahisi,radyofrekans cerrahisi) CPAP titrasyonu (Maske tedavisi) BAŞ BOYUN CERRAHİSİ Baş boyun tümörlerinin tanı ve cerrahisi Kulak burun boğaz kanser cerrahisi Tükrükbezi ameliyatları MAKSİLLOFASİAL CERRAHİ Yüz kırıklarının cerrahi tedavileri ALLERJİ Alerjide ışık tedavisi (Rhinolight) Alerjik deri testleri İmmunoterapi 14 E KO L S A Ğ L I K K B B \ Söyleşi Opr. Dr. "Cem KARAS" (Kulak Burun Boğaz Uzmanı) ENDOSKOPİK SİNÜS CERR AHİSİ Sinüslerinizle ilgili ters gidebilecek şeyleri nasıl tedavi edeceğinizi öğrenmeden önce, sinüslerin ne olduğunu ve sağlıklı sinüslerin nasıl çalıştığını bilmeniz gerekir. Sinüsler başımızda içi hava ile dolu boşluklardır. Bu boşluklar kendilerine ait kanallar vasıtası ile burun içine açılırlar. Burnumuzu eve benzetirsek evdeki odaları sinüse, odaların açıldığı antreyi de burun içi boşluğa benzetebiliriz. Tabiî ki odaların kapılarının karşılığı da sinüslerin kanalına karşılık gelecektir. Burnumuzu eve benzettik. Sinüsleri de odalara. Peki, bu ev kaç odalı? Bu evin 8 tane odası var. 4'ü sağda 4'ü de solda. Yani dörder çiftten sekiz tane sinüsümüz var. 1) Etmoid (ethmoid) sinüsler gözlerinizin arasında burun köprünüzün arkasında kalan sinüslerdir. Gözümüzle komşuluk gösterir. Bu komşuluk nedeni ile etmoid sinüsünizde bir sorun olursa bunu gözünüzdede hissedersiniz. Bu sinüsün diğer sinüslerden farkı tek bir odacık olmayıp birbirinden ince kemik yapılarla ayrılan beş ile on odacıktan oluşmasıdır. 2) Maksiler sinüsler sağ ve sol yanağımızda bulunan sinüslerdir. Büyükçe bir kayısı büyüklüğündedirler. Bu sinüslerin alt komşusu üst dişlerimizdir. Rahatsızlığında dişlerimizdeki ağrı bu yüzdendir 3) Frontal sinüsler alnımızdaki sinüslerdir. Büyüklüğü kişiden kişiye değişir. Bazılarımızda hiç bulunmadığı gibi çok büyük hacimde olanlarda vardır. Büyük hacimli frontal sinüslere sahip olanların genellikle alınlarıda büyüktür. 4) Sfenoid sinüsler kafatasının ortalarında yer alırlar. Aşağı yukarı burun giriş deliğimizin 8 cm kadar gerisindedir. Kritik bir konum ve komşuluğa sahiptir. Göz siniri ve şah damarla komşuluk gösterir. 15 Sinüzit nedir, nasıl oluşur? Çok basit bir şekilde sinüslerimizin iltihaplanmasına sinüzit diyoruz. Sinüslerimizin iltihaplanmasına birçok faktör neden olabilir. Bu faktörleri üç kategoriye ayırabiliriz : 1) Yapısal sebepler, eğik burun orta bölmesi, kırık burun, polipler, tümörler . 2) Çevresel sebepler, sigara dumanı, soğuk algınlığı, alerjiler, kirli hava, kuru hava vs . Doğuştan Sinüslerimiz var mıdır? Frontal ve sfenoid sinüslere doğuştan sahip değiliz.10 ila 12 yaş arasında bu sinüsler gelişir. Maksiler ve etmoid sinüslere ise küçükte olsa doğuşta vardır . Sinüslerin içi ne ile döşelidir? Sinüslerin tüm duvarları mukoza dediğimiz ince bir zar tabakası ile örtülüdür. Bu mukozaya yakından baktığınızda yüzeyinin tamamen battaniye gibi zamksı bir madde ile örtüldüğünü görürsünüz. .Zamka benzeyen bu maddeye biz mukus deriz. Mukus sinüs içini nemli tutar ve bakterileri, yabancı parçacıkları yakalar ve sinüs içinden süpürür. Bunu süpürme işleminde mukusa yardımcı olan tüycükler vardır. Bu tüycükler hemen mukoza tabakasının altındadır. Çok hızlı titreşirler. Saniyede yaklaşık altı kez. Mukusu ve yakalanan parçacıkları sinüs içinden atmak üzere planlanmış genetik kodlara sahiptirler. Bu tüylere biz doktorlar Silya diyoruz. Silyaların yaptığı bu sürekli temizleme hareketleri çok önemlidir.Tüm sinüslerimizden ortalama günlük 1 su bardağı kadar mukus (zamksı madde) bu hareketler ile sinüslerden uzaklaştırılır. Sinüslerimiz ne işe yarar? Sinüsler vucut ağırlığımızın sekizde birini oluşturan başımızı hafifletir. Tat ve koku alma duyumuzu güçlendirir. Başımıza dışardan gelen darbelerde beynimizi ve gözümüzü korur. Sesimizin bize özgü rengini oluşturmaya yardım eder. Soluduğumuz havanın ısıtılıp nemlendirilmesine yardımcı olur. 16 3) Doğuştan kaynaklanan sebepler, bağışıklık bozuklukları, astım triadı . Bu nedenler ne olursa olsun, çoğu durumda ortak tetikleyici duruma yol açmasıdır: Sinüslerin buruna açıldığı kanallar tıkanır. Kanallar tıkanınca sinüslerimizin ürettiği salgılar sinüs içine hapsolur. Sinüsün içi kendi ürettiği salgılar ile dolar. Tıkalı sinüsün bu ılık ve salgı ile dolu ortamı mikropların üremesi için mükemmel bir ortam oluşturur. Kısa zamanda birkaç bin, birkaç yüz bin ve nihayet milyonlarca bakteri oluşur. Artık kişi sinüzit olmuştur. Sinüslerin içi iltihabi sarı yeşil sıvılarla dolmuş ve bu sıvılar genzimize akmaya başlamıştır.Sinüslerimizde bu olaylar olurken biz kendimizi nasıl hissederiz? 1) Burun tıkanıklığı: Aşırı burun akıntısı ve bu akıntının etkisi ile burun etleri ve zarlarındaki şişme sonucu burun tıkanır. 2) Baş ağrısı: Sinüzit ağrısı zonklayıcı tarzda sevimsiz bir ağrıdır. Bazen yüzde ağırlık hissi şeklinde de hissedilir. Ağrının yeri genelde iltihaplanan sinüse göredir. Diş ve yanaklarınız ağrıyorsa Maksiler sinüsleriniz ön planda hastadır. Alnınız ağrıyorsa Frontal sinüsleriniz hastadır. Gözlerinizin arası ve burun kökü ağrıyorsa Etmoid sinüsleriniz, gözünüzün arkası veya başınızın arkası ağrıyorsa Sfenoid sinüsleriniz hastadır. 3) Geniz Akıntısı: Bu akıntı genellikle sarı yeşil, yapışkan bir akıntıdır. Özellikle geceleri akıntı genizde kurur ve yapışır. Çıkarılması güçleşir. Akıntı yutulduğu zaman mide bulantısı yapabilir. Genze akan koyu akıntı bakteri ve atık doku içerdiğinden ötürü ağız kokusu yapabilir. Yine geriye akan akıntının etkisi ile boğaz ağrısı ve öksürük görülür. Burun tıkanıklığından kulaklarda etkilenirse kulakta dolgunluk hatta işitme azlığı bile görülebilir. Koku ve tat bozuklukları da sıklıkla görülebilir. Ateş ve yorgunluk da sıklıkla görülen bulgulardandır. Sinüzit ameliyatından ne beklemeli? Sinüzit ameliyatı sonrası başarılacaklar konusunda beklentileri gerçekçi tutmak gereklidir. Peki, beklentilerimiz ne olmalıdır? Ameliyat sonrası sinüzit olma sıklığı ve süresi azalmalıdır. Burundan daha rahat nefes alıp verilebilmelidir. Yaşam kalitesinde belirgin bir iyileşme olmalıdır. Baş ağrısı, geniz akıntısı yorgunluk gibi şikâyetler azalmalıdır. TÜM BİLİMSEL ÇALIŞMALAR GÖSTERMİŞTİR Kİ, SİNÜZİT AMELİYATI SONRASI ORTALAMA ŞİKÂYETLER %80 AZALMAKTADIR. ÇOĞU HASTA İÇİN BU TATMİN EDİCİDİR. Ne oranda fayda göreceğinizi birçok faktör belirler. Sizin hangi şikâyetlerinizin ne oranda iyileşeceğini hekiminizle baştan görüşmeniz sonrası hayal kırıklığı yaşamamanız açısından önemlidir. Alerjik zeminde gelişen sinüzitlerde sinüzit ameliyatı “alerjinizi” iyileştirmeyecektir. Akıntı, kaşıntı, hapşırık için alerji ilaçlarını kullanmaya devam etmeniz gerekecektir. Sinüzit nedeni ile koku alma problemleri yaşayan hastalarda koku duyusunun ne oranda düzeleceğini tahmin etmek zordur. Hastalık sinir uçlarını tahrip etti ise koku kaybı kalıcı olabilmektedir. Bunu da önceden belirleyecek bir tanı yöntemi yoktur. 17 Endoskopik Sinüs Cerrahisi (FESS) nedir? Endoskopik sinüs cerrahisinde amaç tıkalı olan sinüs kanallarını açmaktır. Bunun için endoskop denilen tıkalı sinüs kanalını gösteren DONANIMLAR kullanılır. Endoskopik görüntü altında bilgisayarlı tomografi kılavuzluğunda özel aletler ile sinüs kanalları açılır Endoskopik sinüs cerrahisi sırasında cerrahın hedefi, sinüsleri tıkayan ve enfeksiyona yol açan her hastalıklı dokuyu çıkarmaktır. İdeal olarak tıkanıklığa neden olan dokunun ortadan kaldırılması, daha önce tıkanan sinüs kanallarının kalıcı olarak açılmasına imkan verir. Burada önemli nokta cerrahın normal dokuya yada iltihaplanan sinüs iyileştiğinde muhtemelen normale dönecek hafif hastalıklı dokuyu almaktan sakınılmasıdır. Lüzumsuz ne kadar çok doku çıkarılırsa, iyileşmesi de o kadar uzun sürer ve komplikasyon riski de o kadar fazla olur. Hangi dokunun çıkarılıp hangisinin bırakılacağı genelde cerrahın takdirine bağlıdır. Benim takip etmeyi sevdiğim ilke, mümkün olduğunca az ama gerektiği kadar da yap ilkesidir. Günümüz cerrahlarının ameliyat odasında muhtelif ilave alete erişim imkânı vardır. Bu aletleri kullanıp kullanmamak kişisel tercih meselesidir. Bunlar: Mikrodebriderler: Bir ucunda traşlayıcı diğer ucunda bir emme cihazı bulunan küçük bir tüptür. Cerrah cihazı ayağındaki bir pedal ile çalıştırınca küçük tüp hastalıklı dokuları traş eder, traş edilen doku otomatik olarak tüp içine emilir. Ben mikrodebriderleri polipli sinüzitlerde seviyorum ve kullanıyorum. Lazerler: Lazerler, doku buharlaştırmak amacı ile tıpta kullanılırlar. Endoskopik sinüs cerrahisinin ilk yıllarında pek çok cerrah sıklıkla kullandı. Ancak dokuyu keserek değil yakarak çıkardığı için yara iyileşmesini olumsuz şekilde etkilediği görüldü. Bugün lazer endoskopik sinüs cerrahisinde çok nadir kullanılıyor. Görüntüleme güdümlü cerrahi (image - guided surgery): Özellikle ileri seviye sorununuz varsa kullanılacak bir yöntem. Hastalığa veya geçirilmiş cerrahiye bağlı burun anatomisi bozulmuş ise kullanılması gereken bir enstrümandır. Normal vakalarda ameliyat süresini uzatması bir dezavantaj olarak düşünülebilir. Endoskopik sinüs cerrahisi yaklaşık olarak 1 saat kadar sürren bir ameliyattır. Septum deviasyonu, konka hipertrofisi (burun eti büyümesi) gibi ilave sorunlar varsa ki çoğunlukla vardır. Süre 1.5 saate kadar uzayabilir. Endoskopik sinüs cerrahisi ile burun estetik ameliyatı aynı anda yapılabilir. Bu takdirde süre biraz daha uzayacaktır. Ameliyat lokal anesteziyle ( sınırlı uyuşturma) bile yapılabilmesine rağmen ben genel anesteziyi tercih ediyorum. Böylece hasta hiçbir şey hissetmediği gibi ben de daha rahat çalışıyorum. 18 Hastane seçiminde diğer ameliyatlardan farklı olarak, hastanenin endoskopik ekipmanlar açısından gelişmiş cihazlarla donanımlı olması önemlidir. Endoskopik sinüs cerrahisi son 20 yıldır uygulanan bir yöntemdir. Daha önce cadwell luc denilen ameliyatlar yapılırdı. Bu ameliyatla tıkalı sinüs kanalının açılması yerine ağız içinden sinüse pencere açılırdı. Tabi ki bu pencere bir müddet sonra tıkanırdı. Hasta tekrar sinüzit ile uğraşmaya başlardı. Bu olumsuz durumun etkisi ile insanlar arasında sinüzit müdahalelerine karşı bir soğukluk gelişmiştir. Ancak unutulmaması gereken nokta endoskopik sinüs cerrahisi felsefesi eski yöntemlerden tamamen farklıdır ve bu sebeple sonuçlar yüz güldürücüdür. Sinüzit Tedavisinde Balon Dönemi: Israrlı ilaç tedavisine cevap vermeyen ve kronikleşmiş sinüzitlere ameliyat gerekebilir. Ameliyatta uygulanan işlem endoskopik sinüs cerrahisi ile yapılabildiği gibi balon sinoplasti tekniğiyle de yapılabilir. Türkiye'de her yıl yaklaşık 15 milyon insanı etkileyen sinüzit, kişiden kişiye farklılık gösteren belirtileriyle yaşam kalitesini de düşürüyor. Sinüslerin tıkanması sonucunda sinüs boşluklarında iltihap toplanması ile oluşan bu rahatsızlığın tedavisi için farklı tedavi yöntemleri uygulandığını dile getiren, Ekol Kulak Burun Boğaz'da Opr.Dr. Cem KARAS "Tıkalı kanallar açıldığında ve sinüslerle hava girdiğinde sinüzit de iyileşir. Israrlı ilaç tedavisine cevap vermeyen ve kronikleşmiş sinüzitlerde ameliyat gerekebilir. Ameliyatta uygulanan işlem endoskopik sinüs cerrahisi ile yapılabildiği gibi balon sinoplasti tekniği ile de yapılabilmektedir." dedi. Balon sinoplasti tedavisinde daralmış olan sinüs kanallarından dolayı iltihap birikmiş sinülerde bu kanalları balon katater yardımı ile açıldığını söyleyen "Lokal ya da genel anestezi ile yapılabilen bu işlem endoskopik sinüs cerrahisine göre daha kolay bir işlemdir. Çoğu zaman tampon koymayı gerektirmez, hastanede yatmaya gerek yoktur" dedi.Uygun hastalarda her sinüzitin balon sinoplasti ile tedavi edilmediğini ancak uygun hastalarda sinüzit probleminin tedavisi kolaylaştıran bir metod olduğunu da sözlerine ekleyen Cem KARAS şöyle devam etti. "Burun içini döşeyen dokunun bir çok görevi vardır. Soluduğumuz havayı ısıtır, nemlendirir, süzer. Burun içine yapılan tüm cerrahilerde az veya çok bu dokulara zarar verilebilir. Dokulara zarar vermeden sinüs ağzını nasıl açabiliriz fikrinden balon sinoplasti tekniği doğmuştur. Bu teknikte bir katater yardımı ile sorunlu olan sinüs ağzına bir balon yerleştiriir. Daha sonra balon serum ile şişirilir. Şişen balon tıkalı olan sinüz ağzını genişletir. Dolayısıyla burun içi faydalı hiç bir dokuya zarar verilmemiş olur. Burunda herhangi bir kesi olmadığı için kanama olmaz. İşlem sonrası tampon gerekmez, iyileşme çok hızlı olur. Bazen hemen ertesi gün bile günlük hayata dönülebilir." 19 Opr. Dr. "Cem KARAS" kimdir? Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunudur. Avrupa Fasial Plastik Cerrahi Akademisi üyesidir. Avusturya'da Graz Üniversitesinde Endoskopik Sinüs Cerrahisinin kurucularından Prof. Dr. H.Stammberger'in yanında Endoskopik Sinüs Cerrahisi konusunda kadavra çalışmalarında bulundu. Hollanda'da Amsterdam Üniversitesinde Prof. Dr. Gilbert TRENITE yönetiminde Estetik Burun Cerrahisi konusunda çalışmalarda bulundu. İngilizce bilen Opr. Dr. Cem KARAS Estetik Burun Cerrahisi, Endoskopik Sinüs Cerrahisi, konularında deneyimlidir. Ayrıca Uyku Apnesi ve Horlama Cerrahisi ile ilgili çalışmaları mevcuttur. Amerikada Amer ikan Fas ial Pl as tik Cer rahi Akadem isinde Yüz Güzel leş tirme ve Gençl eş tirme konus unda çal ıştı. 20 21 E KO L S A Ğ L I K K B B \ Söyleşi KEPÇE KUL AK DÜZELTİLMESİ Opr. Dr. "Bora KARAALİ" (Kulak Burun Boğaz Uzmanı) Kepçe Kulak Ameliyatı Neden yapılır ? En sık rastlanan kulak yapısı bozukluğu, kepçe kulaktır. Nedeni kulak kepçesinin kafatasıyla yaptığı açının fazla olmasıdır. Aynı zamanda kulak kıvrımlarının yokluğu veya silikliği de buna eşlik edebilir. Ne zaman yapılır ? Kulaklar 6 yaşında gelişiminin %80-90'ını tamamlar ve hemen hemen erişkin boyutlarına ulaşır. Bu nedenle 6 yaş civarı ameliyat için en uygun dönemdir. Çocuğun, arkadaşlarının alaylarına maruz kalmaması açısından okul öncesi dönemde yapılması uygundur. 22 Nasıl bir ameliyattır ? Kepçe kulak ameliyatı çocuklarda genel anestezi, erişkinlerde ise bölgesel anesteziyle yapılır. Kulak kepçesinin arkasından yapılan bir kesiyle çalışılır. Kulak kıkırdakları dikişle yeniden şekillendirilir. Ameliyat sonrası naslıdır ? Hastanede kalmayı gerektirmez. Kulak birkaç gün bandajlı kalır. Bandajlar açıldıktan sonra bir hafta on gün süreyle bir tenisçi bandıyla kulakların yeni formunu korumasına yardımcı olur. İlk günlerde kulakta bir miktar şişlik ortaya çıkar. On beş gün içinde şişlikler giderek azalır ve kulaklar birkaç ay içinde son şeklini alır. Enfeksiyon, hematom (kan toplanması), asimetri, nüks karşılaşılabilecek komplikasyonlardandır. (istenmeyen sonuçlar) Opr. Dr. "Bora KARAALİ " kimdir? Cerrahpaşa Tıp Fakültesi mezunudur. Avrupanın etkili üniversitelerinden Hollanda Amsterdam Üniversitesinde Estetik Burun Cerrahisi konusunda kadavra çalışmalarında bulundu. İngilizce bilen Opr. Dr. Bora KARAALİ özellikle Estetik Burun Cerrahisi, Kepçe Kulak Ameliyatları, Navigasyon kullanarak Endoskopik Sinüs Cerrahisi, Lazer ve Radyofrekans Teknolojisi ile Kanamasız Bademcik Geniz Eti Ameliyatları, Horlama Cerrahisi konularında deneyimlidir. 23 E KO L S A Ğ L I K K B B \ A k t u e l Basında "EKOL KBB" 24 E KO L S A Ğ L I K K B B \ Söyleşi Prof. Dr. "M.Gökhan ERPEK" (Kulak Burun Boğaz Uzmanı) SES SAĞLIĞI VE SES BOZUKLUKL ARI SESİMİZ NASIL OLUŞUR? Yüzyüze iletişimde kullanılan kelimeler %10, ses tonu ve vücut dili %70 oranında etkilidir. Yüzyüze iletişimin %40'ını, yüzyüze olmayan sesli iletişimin tamamını oluşturan sesimiz kişiliğimizi yansıtır. Her insanın sesi ayrıdır ve sadece ona özgüdür. Sadece tek yumurta ikizleri aynı cinsiyette ve aynı ses özellikleri ile doğarlar. İlerideki hayatlarında seslerini kullanma biçimleri onların da seslerinin birbirlerinden ayrılmasına neden olur. Bunun dışında birbirinin tamamen aynı olan iki ses bulunmamaktadır. Sesimiz de parmak izimiz gibi sadece bize aittir. Güneş sistemimizde sadece bizim gezegenimiz içerdiği ve soluduğumuz havadaki %22 oranındaki oksijen, %0.1 oranındaki Helium ve %79 oranındaki Nitrojen sayesinde hem konuşabilmekte hem de yaşayabilmekteyiz. Güneş sistemimizde sadece dünyamızdaki atmosfer bize bu imkanı vermektir. Bu gaz karışımında insan ses çıkarabilmekte, sesimizi uzağa iletebilmekteyiz. 25 Birinin sadece sesini duyarak üzüntülü, yorgun, neşeli olup olmadığını anlar ve ruh hali hakkında fikir edinebiliriz ( depresif, agresif vs. ) insanın sahip olduğu fiziksel özellikleri konuşmasına imkan sağlamaktadır. İnsan vücudun geçirdiği bazı yapısal değişiklikler konuşabilmesine olanak sağlamıştır. İki ayak üzerine kalkma ile başımızın dik durur hale gelmesi boyun omurları ile baş arasındaki açının 90 derece olmasını sağlamıştır. Maymunlarda bu açı 45 derecedir. Bu açı sesin çıkarılabilmesi için gereklidir. Larenksin boyunda doğumdan sonra birinci omur hizasından beşinci omur hizasına inmesi ile boğazımızda sesin geliştirilebilmesine olanak sağlayan geniş bir boşluk oluşmuştur. Doğumda ses telleri ve larenks çok yüksekte dil kökündedir, bunun amacı bebeklerin beslenirken aynı zamanda nefes almasını sağlamaktadır Doğumdan bir yıl sonra larenks 3 omur hizasına iner ve beslenme ile aynı anda soluma yeteneğimiz yok olur. Ergenlik çağına doğru ise ses telleri 5. omur hizasına gelir (boynumuzda toplam 7 omur (vertebral) bulunmaktadır.) Bu 7-8 cm'lik iniş ile sesimizin özelliklerini oluşturabilecek bir boşluk (rezonatör kavite) ortaya çıkar. Ayrıca beynimizin büyük bir bölümünün konuşma için ayrılması, dudaklarımızın yuvarlak hatlara sahip olması, ses tellerinin üzerini örten epitelyum adı verilen örtünün sadece insanda 3 katlı olması (diğer tüm memelilerde iki kat) insanı konuşan hayvan (homo vocalis) haline getirmiştir. SESİN ÇIKARILABİLMESİ İÇİN 3 SİSTEM GEREKLİDİR: 1- Sesin iletilebilmesi için bir güç kaynağı gerekir. Bu kaynak diyafram kası ve akciğerlerden gelen hava ile sağlanır. 2- Sesin çıkarılması için bir ses kaynağı gereklidir ki ses telleri (vokal kordlar) titreşerek bu sesi oluşturur 3- Oluşan sesin büyütülmesi ve güzelleştirilebilmesi için bir boşluk gerekir ki rezonatör boşluk adı verilen ses tellerinin üstünde kalan farenks, oral kavite, nazal kavite bu görevi görür. 26 Ses tellerinin oluşturduğu ses cılız, renksiz ve zayıf tek bir sestir. Bu sesin frekansına temel frekans denir (fo). Bu frekansın üzerine eklenen harmonikleri denen 2f, 3f 1/2f,1/3f frekansındaki sesler. Yani temel frekansı 120 hertz (saniyede 120 kez titreşen telin çıkardığı ses) olan birinin rezonatör boşluğunda eklenen 240 hertz (hz), 360 hz ve 60 hz, 40 hz'lik sesler ile sesimizin rengi dediğimiz tınısı ortaya çıkar. Sesimizin üç özelliği; 1- Gücü, şiddeti: Akciğerlerimizden diyafram kasının kasılması ile gelen hava akımının yarattığı güç 2- Ses tellerimizin çıkardığı temel ses frekansı (fo) 3- Sesimizin ses tellerinden sonra ağzımızdan çıkana kadar katettiği boşlukta eklenen sesler ile elde edilen tını, sesimizin karakterini oluşturur. Bu sistemlerdeki bozukluklar sesimizin etkilenmesine neden olur. Akciğerlerin gücü azalırsa güçsüz bir ses elde edilirken, ses telleri hizasındaki bozukluklar sesin kalitesini bozacaktır ve disfoniler adı altında toplanan pek çok ses hastalığı ile kendini belli edecektir. Dil, dişler, dudaklar kelimelerin şekillendirilmesinde rol aldıklarından bunlardaki bozukluklar ise artikulasyon kusurları denen bir grup bozukluğa neden olacaktır. Burun boşluğundaki bozukluklar (kemik eğrilikleri, polipler, enfeksiyonlar) burnun sesin oluşumuna olan katkısını ortadan kaldıracak hiponazal veya hipernazal ses denen burunla ilgili ses bozukluklarına neden olacaktır. Ses hastalıkları çok farklı şekillerde sınıflandırılmaktadır. En sık karşılaşılan ses problemleri ses telleri hizasında karşımıza çıkan ve disfoniler altında toplanan ses bozukluklarıdır. Bunlar; 1- Displastik disfoni: Larenksin konjenital anomalilerine ( larengeal web, sulcus vocalis, laringeal asimetri) bağlı olarak oluşur 2- Habitüel disfoni: Sesin yanlış ve travmatik kullanıldığı, sigara, alkol, alerji ve burun tıkanıklığı sonucu gelişebilen vokal kord nodülleri ve polipleri, kronik hipertrofik larenjit sonucu ses kısıklığı oluşur. 3- Emosyonel, fonksiyonel, psikojenik disfoni: Fiziksel bir sebebe bağlı olmaksızın gelişen ses kısıklıklarına fonksiyonel disfoniler denmektedir. Hastanın çok fazla eforla ve bağırarak konuştuğu hiperfonksiyonel disfoniler veya çok az volümle konuştuğu hipofonksiyonel disfoniler bu gruptadır. Ayrıca psikojenik disfoni denen histerik hastalarda görülen sesin kısmen veya tamamen kaybolduğu durumlar, puberfoni denen erkek çocuklarda görülen larenksi erişkin özellikleri kazandığı halde hala çocuk sesi ile konuşanlarda bu grup disfoniler içindedir. 4- Endokrin disfoni: Troid ve paratiroid bezi hastalıklarında kretinizm, miksödem, hipertiroidizmde, böbrek üstü bezlerinin yetmezliği olan Addison hastalığında, böbrek üstü bezinin aşırı salgı yaptığı durumlarda ses değişiklikleri ortaya çıkabilir. 27 Ses Hastalıklarının Tanısı Direkt veya endirekt laringoskopi yöntemleri ile ses telleri ve larenks endoskoplar yardımı ile ağız içinden veya burundan girilerek değerlendirilebilmektedir. Videolaringostroboskopi vokal kordların hareketlerini değerlendirmede yardımcı bir yöntemdir. Ses kayıtları ve ses analiz cihazları yardımı ile sesteki değişmiş parametreler tespit ve kayıt edilir. Bilgisayarlı tomografi ve magnetik rezonans görüntüleme yöntemleri ile larenks, boyun, göğüste sesi etkileyebilecek kitleler tespit edilebilir. Ses Bozukluklarının Tedavisi Ses hastalıklarının tedavisi multidisipliner bir yaklaşımı gerektirir. Ses eğitimcisi, psikiyatrist, kulak burun boğaz hekiminden oluşan bir ekibin çoğu zaman birlikte çalışmasını gerektirir. Sesi bozan hastalık tespit edilip görüntülendikten sonra elde edilen bulgular hasta ve yakınları ile paylaşılır. Ses eğitimi ile tedavi edilebilecek ses bozuklukları ses eğitmenine yönlendirilir. Doğru nefes almak, ses için uygun postürün öğretilmesi, ses tellerini zorlamadan konuşmanın ve/veya şarkı söylemenin öğretilmesi,kişinin sesine uygun ses aralığının kullanılması ses eğitimi ile sağlanabilir. Anksiyete veya psikolojik ses bozukluklarında psikiyatri desteği ses eğitiminin yanında gerekebilir. Cerrahiyi gerektiren ses bozukluklarında ağız içinden veya boyundan ses tellerine yaklaşılır. Ameliyatlar genel veya lokal anestezi altında olabilir. Cerrahi aletler, ameliyat mikroskobu ve lazerler ile ses tellerine en az zarar verecek şekilde çalışılır. Ameliyattan sonra ses tellerinin dinlendirilmesi için ses istirahati gerekebilir. Sesi değiştirmeye yönelik cerrahi girişimlerde hastanın sesini gerek hastanın gerekse de hekimin duyabilmesi için sedasyon anestezisi ile hasta ile konuşarak ameliyat yapılır. Sesin inceltilmesi, kalınlaştırılması ses tellerinin gerginliğinin ve pozisyonunun değiştirilmesi ses cerrahisi ile mümkün olabilmektedir. Prof. Dr. "M.Gökhan ERPEK" kimdir? Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunudur. 1993 yılında doçent, 1999 yılında profesör oldu . ABD California Üniversitesi San Francisco ve San Diego Tıp Fakülteleri’nde Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi üzerine gözlemci öğretim üyesi olarak bul unm uştur. Aydın Adnan Mend eres Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde başhekimlik ve dekan yardımcılığı yapmış, Kulak Burun Boğaz Kliniğini kurmuştur. İngilizce bilen Prof.Dr. M. Gökhan ERPEK’in özel ilgi alanları kulak burun boğaz ve baş boyun tümörleri, tükürük bezi, ağız, dil, gırtlak kanserleri, ses teli cerrahisi, maksillofasiyal travma (yüz ve çene kırıkları)dır 28 E KO L S A Ğ L I K K B B \ A k t u e l Basında "EKOL KBB" 29 E KO L S A Ğ L I K K B B \ Söyleşi EKOL KBB HASTANESİ RADYOLOJİ KLİNİĞİ KBB'DE ULTR A SON Uzm Dr. "Uğur GÜRGAN" (Radyoloji Uzmanı) ULTRASON NE DEMEKTİR. Ultrason (US); insan kulağının duyamayacağı derecede yüksek olan frekanslardaki sesleri vücuda göndererek uygulanan bir teşhis yöntemidir. Her doku gönderilen sesi farklı miktarda yansıtacağı için algılanan görüntüde farklı olur. Böylece doku ve organlar ultrason cihazının ekranında görülmüş olur. Normal dokuların dışındaki kist, tümör, taş gibi dokular farklı görüntü oluşturarak tanınırlar. DOPPLER ULTRASONOGRAFİ: Bir damar içindeki kan akımı miktarı ve bu akımı bozan hastalıklar teşhis edilir. Yine ses dalgaları göndererek uygulanır, ancak kan hareketli bir yapı olduğu için ses frekanslarında değişimler olur ve bu şekilde kan akımı hakkında bilgi sahibi olunur . 30 Ultrason nasıl uygulanır? Ultrason cihazı adı verilen bir makine ile yapılır. Bir ekranı ve prob adı verilen bir ucu vardır. Prob incelenecek olan bölgeye temas ettirilir ve gezdirilir. Ekranda oluşan görüntülere göre teşhis konmaya çalışılır. Karın içi organların incelenmesi sırasında belli bir süre açlık ya da idrar torbasının dolu olması gibi hazırlıklar gerekse de KBB bölgelerinin incelenmesinde herhengi bir hazırlık gerekmez. KBB ALANINDA HANGİ DURUMLARDA UYGULANIR: US vücudun her bölgesinde uygulanabilir. Ancak KBB'de en sık boyun bölgesinde kullanılır. Boyun bölgesinin kitlelerinde, bu kitlenin kistik ya da içi dolu bir yapı olduğu konusunda çok faydalı bilgi verir. Ayrıca bazı kriterler göz önüne alınarak boyundaki kitlenin lenf bezi, tümör, kist hatta kötü huylu tümör olduğu hakkında bile fikir verebilir. Ancak kesin tanıya varabilmek için bilgisayarlı tomografi ya da manyetik rezonans tetkikiyle beraber kullanılabilir. Doppler ultrasonografi; Kulak çınlaması ve baş dönmesi gibi iç kulakla ilgili olabilecek hastalıklarda, boyun damarlarındaki kan akımının miktarını ve bu damarlardaki hastalıkların tesbitinde kullanılır. BOYUNDA KİTLE NE DEMEKTİR Boyun üstte çene, altta da köprücük kemiklerine kadar olan kısımdır. Bu bölgede çok sayıda lenf bezi bulunur. Bu lenf bezleri normalde dıştan görülmez ve elle hissedilmezler. Ancak iltihap, tümör gibi durumlarda büyürler ve gözükür hale gelirler. Boyunda kitle tabiri bu lenf bezlerinin büyümesi, ya da boyundaki lenf bezi dışındaki organların iltihabı, tümörü ve kistlerine bağlı olarak gelişen, dıştan görülebilen veya doktorun elle muayenesinde ortaya çıkan şişliklere denir. Boyunda kitle neden oluşur: Boyunda kitle oluşmasının en sık sebebi lenf bezlerinin iltihap ya da tümöre bağlı olarak büyümesidir. Lenf bezleri çevre dokulardaki hastalıklar sonucu kolayca büyürler. Cilt, ağıziçi, dil, bademcik, boğaz, burun, geniz bölgesi, kulak, gırtlak, akciğerler hatta bazen mide ile ilgili rahatsızlıklar boyundaki lenf bezlerinde büyümeye yol açarlar. Tüm vücuttaki lenf bezlerinin üçte biri boyunda bulunur. Boyunda kitle oluşturacak hastalıklar olarak lenf bezleri dışında tükrük bezleri, tiroid bezi, gırtlak, kas dokusu ve diğer dokulara ait kistler ve tümörler ile bazı doğuştan gelen problemlerin sonradan ortaya çıkmasına bağlı hastalıklar da boyunda kitle yapabilir. 31 Teşhis nasıl konulur: Boyunda kitle oluşturan hastalığın gerçek sebebini bulmak her zaman kolay değildir. Bazen sadece muayene ile kitlenin nedeni hakkında bilgi edinilebilir. Eğer kitle ile beraber bademcik iltihabı ya da buna benzer bir hastalık bulunduysa öncelikle bu tedavi edilir ve kitlenin iyileşip iyileşmediğine bakılır. Ya da ilk muayene sırasında kitlenin özelliklerine göre ciddi olabilecek bir hastalığa bağlı olmadığı düşünülürse belli bir süre takip edilebilir. Fakat kitlenin sebebi ile ilgili bir fikir edinilemiyorsa mutlaka sebebi bulmaya yönelik bazı incelemeler yapılmalıdır. Özellikle çocuklarda boyunda çok sayıda lenf bezi bulunabilir. Ancak mutlaka bir KBB uzmanı muayene edip tetkik gerekip gerekmediğine karar vermelidir. Ne gibi tetkikler yapılmalıdır: Boyunda kitle sebebini araştırmak için yapılabilecek bir çok tetkik vardır. Hangi tetkikin yapılacağı genellikle muayene sırasında şüphelenilen duruma göre belirlenir. Bazen de bir tetkikin sonucu bir başka tetkiki gerektirir. Bazı hastalarda hangi tetkik yapılırsa yapılsın kesin sebep belirlenemeyebilir. Kitlenin çıkarılıp patolojide incelenmesi bazen tetkik yöntemi olabilmektedir. En sık yapılan tetkikler şunlardır: Kan sayımı ve diğer kan tahlilleri, akciğer grafisi, endoskopik muayene, boyun ultrasonu, bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik resonans (MR), iğne biopsisi (iğne ile parça alınması), insizyonel biopsi (küçük bir operasyonla kitleden bir parça alınması): Bu tetkik çok nadiren uygulanmaktadır. Çünkü eğer kötü huylu bir hastalık varsa bunun yayılmasına yol açabilir, kitlenin çıkarılması: Kitle çıkarılarak patolojik olarak incelenir ve kesin sebep belirlenir. Bu tetkik ve muayene bulgularına göre şüphelenilen duruma göre yeni tetkikler gerekebilir . Uzm. Dr. "Uğur GÜRGAN" kimdir? Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu. Daha sonra Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinde Radyoloji ana Bilim Dalında radyoloji ihtisası yaptı. Yurtiçi ve Yurtdışında çeşitli seminer ve kurlara katıldı. Çok sayıda Yurtiçi ve Yurtdışı yayını mevcuttur. Türk Radyoloji Derneği ve tıbbi ultrasonografi Derneği üyesidir. İngilizce bilen Radyoloji Uzmanı Dr. Uğur GÜRGAN evli ve bir çocuk babasıdır 32 E KO L S A Ğ L I K K B B \ A k t u e l Basında "EKOL KBB" 33 E KO L S A Ğ L I K K B B \ Söyleşi EKOL KBB HASTANESİ GÖZ KLİNİĞİ Prof. Dr. "Tansu ERAKGÜN" (Göz Hastalıkları Uzmanı) RETİNA HA STALIKL ARI VE RETİNA TEDAVİSİ Retina, Göz küresinin arka duvarını bir duvar kağıdı gibi kaplayan ve görme hücrelerinden oluşan bir ağ tabakasıdır. Retina Hastalıkları: Şeker ve Hipertansiyon hastalığına bağlı kanamalar Retina damar tıkanmaları Retina dekolmanları ve yırtıkları Sarı nokta hastalığı Doğumsal retina hastalıkları Retina altında sıvı birikmesi Retina tümörleri Göz içine giren yabancı cisimler Makula delikleri Vireoretinal yüzey bozuklukları Retina Hastalığının Belirtileri: Ani veya yavaş görme kaybı Kırk-Eğri görme Işık çakmaları Göz önünde uçuşan koyu cisimler (Sinek uçuşmaları) Görüşün perdelenmesi Gelip geçici ve kısa süreli görme kaybı Görüş alanında karanlık bölgeler oluşması Retina Hastalığının Tedavisi: Retinada erken teşhis koruyucu medikal tedavi ve geç kalınmadan yapılacak doğru cerrahi müdahale hayati önem taşımaktadır. Retina ameliyatları, göziçi mikrocerrahi ameliyatları için özel eğitimli bir ekibin yanısıra eksiksiz bir tıbbi ekipman desteği gerekmektedir. 34 Prof. Dr. "Tansu ERAKGÜN" kimdir? Türkiye'nin önde gelen retina cerrahlarından olan Prof. Dr. Tansu ERAKGÜN orta öğrenimini Saint Joseph Koleji'nde tamamladıktan sonra 1986 yılında girdiği Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden 1992 yılında mezun oldu. Aynı yıl Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı'nda asistanlık eğitimine başladı. 1997 yılında uzman olduktan sonra aynı yıl uzman doktor olarak aynı klinikte Retina Hastalıkları ve Vitreoretinal Cerrahi alanında uzmanlaşmak üzere görevine devam etti. Bu konudaki eğitimini çeşitli dönemlerde Antwerp - Belçika ( Dr. Zivanovic Kliniği ), Frankfurt - Almanya ( Dr. Eckard Kliniği ), Duisburg-Almanya'da gerçekleştirdi. 2004 yılında doçentlik 2010 yılında Profesörlük ünvanını aldı. Vitrektomi ameliyatlarında kullanılmak üzere kendisi tarafından tasarlanan "Erakgün Spatula Knife" ve "Erakgün Snare" adlı cihazlar bu konudaki litaretüre geçmiştir ve dünyanın dört bir yanında kullanılmaktadır. Halen Türk Oftalmoloji Derneği Vitreoretinal Cerrahi Birimi aktif üyesi, Türk Oftalmoloji Derneği Tıbbi Retina Birimi Aktif Üyesi, Europen Vitreoretinal Society ve American Academy of Ophtalmology üyesidir. Yurtiçi ve yurtdışı bilimsel dergilerde birçok makalesi yayınlanmıştır. Diyabetin göz komplikasyonları, retina dekolmanları, göz travmaları ve göziçi yabancı cisimler, makula dejenerasansı, makula deliği, epiretinal membran, katarakt cerrahisi ve katarakt cerrahisinin komplikasyonları konularında uzmanlaşmış olup, toplam 5000'in üzerinde cerrahi müdahale gerçekleştirmiştir. Fransızca ve İngilizce bilen Prof.Dr. Tansu ERAKGÜN evli ve iki çocuk babasıdır. 35 E KO L S A Ğ L I K K B B \ Söyleşi EKOL KBB HASTANESİ ODYOLOJİ ÜNİTESİ Uzm. Odyolog "Özgür UĞURTAY" KOKLEAR IMPL ANT Koklear implant ileri ve çok ileri derecede sensorinöral tip işitme kayıplarında, işitme cihazından fayda göremeyen hasta grubu için tasarlanmış elektronik bir aygıttır. 1980' li yılların başında ameliyat ile ilk hastaya uygulanmıştır. Kullanıcıya tekrardan seslerin duyurulmasında, anlamlandırılmasında ve konuşma yetisinin kazandırılmasında yardımcıdır. Bu sistemden fayda görebilmek için iç kulaktan sonra kortekse kadar olan işitme yollarının salim olması gerekmektedir. Koklear İmplant 3 ana parçadan oluşmaktadır; 1.Kulak arkasında veya vücutta taşınabilen, seslerin işlemlenmesini sağlayan işlemci ünite ve bu verilerin deri altındaki implanta aktarılmasını sağlayan iletici bobin, 2.Bobin vasıtası ile iletilen dijital olarak kodlanmış verileri elektriksel verilere dönüştüren implant (Deri altında ve kafatasında açılan yuvaya yerleştirilen) 3.İç kulağa yerleştirilen ve iç kulaktaki sinirlere uyarım yapan elektrot dizini. Sesler öncelikle kulak arkasındaki işlemci tarafından işlemlenerek dijital verilere dönüştürülür. Bu veriler iletici bobin vasıtası ile deri altındaki implanta RF sinyalleri şeklinde iletilir. İmplant ise bu verileri elektriksel uyarılara dönüştürerek, işlemlenmiş sesin frekansiyel özellikleri ve şiddetsel özelliklerine göre gerekli elektrota bu elektriksel verileri yine elektriksel uyaran şeklinde gerekli elektrota gönderir. Elektrotlar ise sinirlere uyarım yaparak verilerin sinirlere aktarılmasını sağlamış olur. Böylece ses kortekse kadar iletilecek ve anlamlandırılmış olacaktır. 36 Koklear implant ameliyatı özellikli bir ameliyat olması nedeni ile, deneyimli, bu alanda eğitim almış ve uzmanlaşmış Kulak Burun Boğaz Hekimleri tarafından yapılmaktadır. Ameliyattan sonraki gün hekim t a r a f ı n d a n a k s i ö n e r i l m e d i k ç e e r t e s i g ü n h a s t a l a r t a b u r c u e d i l m e k t e d i r. Ameliyat sürecini takiben 1. Ayda sesler ilk programlamanın ardından kullanıcılara duyurulmaya başlanmaktadır. Sorunsuz geçirilen ameliyat süreci ve programlama sürecinin ardından esas önemli olan habilitasyon ve eğitim süreci başlamaktadır. İyi bir eğitim süreci, eğer kullanıcı çocuk ise önce ailenin koklear implant hakkında ve eğitimi hakkında bilinçlendirilmesi ile başlar. Burada aileye bundan sonraki süreçte çocuğu uzun bir eğitim sürecinin beklediği, implantı takar takmaz çocuğun konuşması beklentilerinin doğru olmadığı ve bunun uzun ve kaliteli bir eğitim süreci sonrasında gerçekleşeceği anlatılmalıdır. Koklear implantla iyi bir eğitim ile, kullanıcı çocuklar ile normal işitmesi olan çocuklar arasında anlama ve ifade edici dil açısından herhangi bir fark olmaması hedeflenmektedir. Koklear implant kullanıcısı çocukların enstrüman çalabilme ve şarkı söyleme gibi yeteneklerinin de gelişebileceği görülmüştür. Son dönemde ülkemizde yaygınlaşan ve üzerinde hassasiyetle durulan yenidoğan işitme tarama programı ile artık en erken dönemde işitme kaybı saptanabilmektedir. Bu süreçten sonra BERA testi ile çocukların işitme kaybı derecesi belirlenerek eğer total bir kayıp saptanır ise yasa gereği önce işitme cihazı uygulaması yapılmaktadır. Koklear implant ameliyatına giden bu süreçte çocukların kanunen 3-6 aylık işitme cihazı uygulaması yapılması zorunludur. Ancak bu süreçten sonra çocukların koklear implanta uygunluğu için aranan koşulların sağlanması halinde ameliyat için süreç başlamaktadır. Ülkemizde en erken dönemde ameliyat yaşı 12-15 ay aralığına kadar inmiştir. Ancak zorunluluk hallerinde (menenjit hastalığı gibi) hastalığın iç kulaktaki hasarı tespit edildiği andan itibaren 1 ay içerisinde ameliyat yapılmaktadır. Görüldüğü gibi ülkemizde de koklear implant ameliyatı, cihaz programlamaları ve eğitimi dünya standartlarında gerçekleşmektedir. Önemli olan işitme kaybının tespit edilerek, teknolojik imkanlara sahip merkezlerde bu uygulamaların tümünün doğru bir şekilde uygulanmasıdır. Koklear implant uygulaması ve habilitasyonu profesyonel bir ekip tarafından yapılmalıdır. Uzm. Odyolog "Özgür UĞURTAY" kimdir? 2003–2006 yılları arasında Dokuz Eylül Üniversitesi Kulak Burun Boğaz Anabilim dalı Odyoloji Bölümünde Araştırma görevlisi olarak çalıştı. 2006 yılında Odyoloji yüksek lisansını tamamladı. Bu süreçte ses bozuklukları tanı ve tedavisi ile beraber denge bozuklukları tanı ve tedavisi birimlerinde çalışmış, yüksek lisans bitirme tezini ses bozuklukları üzerine yapmıştır. Ses bozuklukları ve denge bozuklukları ile ilgili yurtiçi ve yurtdışı birçok seminere katılmıştır. 2007–2011 yılları arasında Coclear Implant Sektöründe çalışmış, Belçika, İsviçre ve İsveç’te Coclear İmplant üzerine eğitimini tamamlamıştır . Yurtdışında 11 ayrı eğitim programına katılmıştır ve 2010 yılında Coclear Implant ile ilgili olarak tüm Avrupa’da geçerli olan “Eğitici” ünvanını almıştır. Afrika bölgesi ve Malta’da Cerrah ve Odyologlar’ın eğitiminden sorumlu olarak çalışmıştır. 37 E KO L S A Ğ L I K K B B \ A k t u e l Basında "EKOL KBB" POSTA EGE 38 E KO L S A Ğ L I K K B B \ Söyleşi EKOL KBB HASTANESİ ESTETİK PLASTİK CERRAHİ KLİNİĞİ BOTOKS VE DOLGU UYGUL AMAL ARI Opr. Dr. "Oğuz KAYIRAN (Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı) BOTOKS, TÜM DÜNYADA AMAÇ VE SONUÇLARI ÖĞRENİLDİKÇE KULLANIMI ARTAN EN KOLAY VE HIZLI KIRIŞIKLIK YOK ETME OLARAK BİLİNİR Botoks'un yılan zehiri olduğuna dair bir bilginiz ya da duyumunuz varsa, bunu zihninizden silip atınız. Botoks bakteri toksinidir ve yılan zehiri ile hiç bir ilgisi yoktur. Adının toksin olmasından dolayı sizde herhangi bir çekince oluşturmasın, zehirleyici etkisi olacağına dair endişe olmaksızın gönül rahatlığıyla uygulanabilir. 39 Botoks'un kullanım alanları: Felç hastalarında, kas kasılmalarını önlemede, tik dediğimiz farkında olmadan yapılan mimik hareketleri tedavisinde kullanılır. Estetik cerrahlar çoğu zaman mimik kaslarının hareketlerine bağlı olarak belirginleşen dinamik yüz çizgilerinin belirginliğini yok etmek için, aşırı terleme tedavisi ve kas gerginliğine bağlı oluşan migren ağrılarını tedavi etmek için botoks kullanılır. Botoks enjeksiyonu uygulaması nasıl yapılır? İlaç enjeksiyonu şeklinde uygulanır. Ağrılı bir işlem değildir. Botox migren tedavisi uygulanacak ise gerginliğe neden olan kasların içine, kırışıklıkların düzeltilmesi isteniyor ise kırışıklığa neden olan kasların içine, terleme tedavisi uygulanacaksa, terleme şikayeti olan bölgede derinin altına yapılması gerekir. Toplamda 5-10 dakikalık bir işlemdir. Botoks'un etki süresi Botoks uygulama sonrası 1 haftada yeterli seviyeye gelir. Etki her geçen gün giderek artar. 1 ay sonunda yerleşik bir hal alır. 2-3 ay bu seviyede kalır, sonra yavaş yavaş almaya başlar. Etkisi 5-6 ay sonra kaybolur. Terleme tedavisi için uygulanan botoks'un etki süresi daha uzundur. 11 aya kadar uzayabildiği görülmüştür. Tekrar edilen enjeksiyonlarda etki süresi daha uzun olur. Botoks ifadesiz asimetrik veya donuk görünüme neden olurmu? Eline enjektör alan her doktor bu uygulamayı yapmamalıdır. Bu uygulamayı yapmak için yüz kaslarının anatomisine hakim olmak gerekir. Her doktorun yüz anatomisini bildiğini varsayabiliriz. Ancak bu yeterli değil. Enjeksiyonların yapılacağı noktaları doğru şekilde belirlemek önemlidir. Uygulama için anatomi bilgisi yanı sıra çok özel deneyim ve beceri gerekmektedir. Doğru olmayan uygulamalar sonucu donuk, ifadesiz asimetrik bir sonuç almanız kaçınılmazdır. Doğru yapılan uygulamalarda sizi tanıyan kişiler farklılık, değişim, bir gençlik hissederler ama farkın nereden geldiğini çözemezler. Botokslu olduğunuz belli olmaz. DOLGU Yaş, güneş ışınları, mimik hareketleri ile yüzümüzde bir takım kırışıklıklar ve istenmeyen çizgiler oluşur. Bu çizgilerden kurtulmak için son yıllarda çeşitlilik kazanan dolgu maddelerini kullanmaktayız. Hyaluronik asit ciltteki kırışıklıkların düzeltilmesi amacıyla enjeksiyon formunda üretilmiş olup bugüne kadar dünyada 30 milyondan fazla insanda kullanılmıştır. Hayvansal madde ve toksin içermediği için diğer canlılardan hastalık bulaştırma riski yoktur ve alerjik reaksiyon oluşturmamaktadır. Test ihtiyacı olmadığı için hasta hemen tedavi edilebilir. Dolgu maddeleri nerelerde kullanılır? Burun kenarından aşağı inen çizgiler (Nazolabial Çizgiler) Burun ile ağız arasındaki çizgiler Dudak dolgunlaştırılması Dudaklar etrafındaki çizgiler Göz çevresindeki kırışıklıklar Alındaki çizgiler Akne izleri Kaza veya travma sonucu oluşan deformiteler Yanak ve elmacık kemiği dolgunlaştırmak Vücuttaki bazı asimetrilerin düzeltilmesi 40 Dolgun dudaklar, tarih boyunca güzelliğin ve estetiğin simgesi olmuştur. Bazı kişilerde yapısal olarak bir incelik, bazende yaşın ilerlemesi, menopoza girme gibi nedenlerle dudaklarda incelme söz konusu olabilmektedir. DOLGU MADDELERİ İLE İLGİLİ MERAK EDİLENLER Dolgu maddeleri uygulandığında etkisi ne kadar devam eder? Kullanılan maddenin özelliğine göre hyalüronik asit içeren preparatlarda 6-12 ay, Poly L Laktik asit içeren uygulamalarda 1-2 sene, hidroksi apatit içeren preparatlarda 3-5 yıl, kalıcı dolgularda ise ömür boyu devam eder. Dolgu madde uygulamaları ne kadar sürer? Bir uygulama ortalama 15-30 dakika sürer Uygulama sırasında ağrı olur mu? Kişiyi rahatsız edecek bir ağrı oluşmaz, istenilirse uygulamadan 30-60 dakika önce uyuşturucu krem sürülebilir, bazı uygulamalarda lokal anestezi yapılabilir. 41 HYALÜRONİK ASİT İLE CİLDİ NEMLENDİRME Hydrate; sağlıklı cilt tonusu, elastisitesi ve pürüzsüz genç bir görünüm için çok önemlidir. Cildiniz kurumayı engelleyen hyalüronik asit adında önemli bir nemlendirici ajan içermektedir. Fakat yıllar geçtikçe hyalüronik asidin doğal seviyesi azalır, bu da cildin donuk ve kırışık görünmesine ve dokununca gergin ve sert hissedilmesine neden olabilir. Bu süreç yüz boyun dekolte eller dahil en çok dikkat çeken bölgeleri etkilemektedir. Kremler yüzeysel tedavi ile cilt yüzeyini geçici olarak nemlendirebilir fakat cildin doğal elastisitesi ve sağlıklı ışıltısını geri kazanması için gereken derin hidrasyonu sağlayamaz ve tonusu, hakkınızda çok şey ortaya çıkarabilir. Hydrate, klinik olarak kanıtlanmış bir tedavidir. Hydrate uygulaması 4 kür halinde alınmaktadır. Her işlemde %25 oranında artan nem alt yapısıyla cildinizin daha sağlıklı olduğunu söylemek mümkün. YÜZ ESTETİĞİ GENÇ VE GÜZEL BİR YÜZ NASIL OLUR? Güzel insanlarda yanakların üst kısmında, elmacık kemiklerinin üzerinde hafif bir çıkıntı ve onun hemen altında hafif bir girinti oluyor. Bu çeneyle birlikte yüze oval ve hoş bir şekil veriyor. Ancak zamanla birlikte yer çekimi, yüzdeki oluşumları aşağı çekmeye başlıyor. Ayrıca yüzdeki deri ve deri altı oluşumları kullanıla kullanıla eskiyor. Yüzdeki mimikler nedeniyle çizgiler de meydana geliyor. Tüm bunlar kırışıklıklara, alında, iki kaş arasında derin çizgilere, kaşların özellikle dış kısımlarının aşağı doğru yer değiştirmesine ve göz kapaklarının kaşla birlikte gözün üstüne doğru yığılmaya başlamasına neden oluyor. Ayrıca yandan bakıldığında, alnın ve yanakların dışbükey olan görüntüsü gittikçe düzleşiyor. Göz altlarında çukurluklar meydana geliyor. Bunun nedenide yanakların hem aşağıya hem içe doğru yer değiştirmesi. Yaş farkını oluşturan ne? Bir insanın yaşını, aşağı yukarı tahmin etmek hiçbirimiz için zor değil. Baktığımızda 28 yaşındaki bir kişiyle 18 yaşındaki birisinin arasında belirli bir yaş farkı olduğunu herkes söyleyebilir. Bir kişinin yaşın ı tahmin etmemizi kolaylaştıran kırışıklıklar mı? Bu soruyu "evet" diye yanıtlamak pek mümkün değil. Çünkü bir kişinin yüzünde 30 yaşından önce hemen hemen hiç kırışık olmuyor. Peki o zaman belirleyici etken ne? Tamamen yüzdeki oluşumların zamanla birlikte yer değiştirmesine bağlı. Yaşla birlikte yüzün yüksek olan kısımları yer değiştirerek aşağı doğru birikiyor. Oval şekilli olan yüz zamanla dikdörtgen bir şekil alıyor.Yaşlıların yüzleri ovalden çok dikdörtgen şekle sahip oluyor. Aslında hepimiz bilimsel olarak açıklamasını yapamasak da, zamanın yüzümüz üzerindeki etkisini görebiliyor ve doğru yaş tahmini yapabiliyoruz 42 Yaşla neler oluyor ? Yaşlandıkça yüzümüzün sadece kırıştığını sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Yüze bakıldığında yaşın belli olmasına esas neden olan dokuların aşağı doğru yer değiştirmesi. Zaman ve yerçekimi bakın yüzümüzü nasıl etkiliyor. Kaşlar aşağıya düşüyor, göz kapaklarının üzerine yığılıyor. Bu da gözlerin olduklarından daha küçük görünmesine neden oluyor. Yanakların sarkması göz altlarında çöküklerin, torbalanmaların oluşmasına yol açıyor. Yanaklar elmacık kemiklerinden aşağı doğru yer değiştiriyor. Özellikle ağzın yan kenarında birikiyor, yüze daha hoş bir ifade kazandıran ovallik kayboluyor surat dikdörtgen şekle daha benzer bir hal alıyor. Burun kanatlarından dudak kenarlarına doğru uzanan çukurluk derinleşiyor. Dudaklar dolgunluklarını kaybediyor ve inceliyor. Dışa doğru çıkık olan alın ve yanaklar düzleşiyor. Kimler için uygun Zamanla birlikte yüzünün sarktığını, yanaklarının, alnın aşağı doğru yer değiştirerek yüzünün ovalliğini kaybettiğini düşünenler. Genç olmasına rağmen kaş ve gözleri doğuştan gelen özellikler nedeniyle aşağı düşük olanlar Yine genç olmasına rağmen yanaklarının ve alınların yüze dinamik ve hoş bir görüntü veren yuvarlaklığa ve çıkıklığa sahip olmadığına inananlar. 43 BLEFAROPLASTİ (göz kapaklarının estetik ameliyatı) Zamanla yaşlanma, yerçekimi ve genetik faktörlerin de etkisiyle alt ve üst göz kapaklarında kişiyi daha yaşlı, yorgun ve uykulu gösteren bir takım değişiklikler ortaya çıkar. Oysa bakışlar hayatın her alanında büyük önem taşır. Kimse karşısındakine kim olursa olsun yorgun ve uykulu bakmak istemez. Göz kapaklarında oluşan bu değişiklikler deri, kas fazlalığı ve yağ dokularının fıtıklaşmasıyla ortaya çıkan torbalanmalardır. Kimi zaman bu değişikliklerin hepsi bir aradadır. Kimi zamansa yalnızca deri fazlalığı veya torbalanma vardır. Bazen deri fazlalığı öyle bir boyuta ulaşabilir ki görme alanını etkileyebilir. Hastanın durumuna göre, sadece üst veya sadece alt kapaklar ya da alt ve üst kapaklar aynı anda ameliyat edilebilir. Kesi çizgileri Kesi çizgileri Ameliyat ortalama 1-1,5 saat sürer. Aynı gün eve çıkmak mümkündür. Anestezi şekli lokal, sedasyon veya genel olabilir. Üst göz kapağı kesisi burada doğal olarak bulunan katlantı üzerinden yapılır. Bu nedenle kalacak olan iz minimaldir. Klasik alt göz kapağı kesisi ise kirpiklerin hemen altından yapılır. Uygun kişilerde bu kesinin göz kapağının içinden yapılması mümkündür. (Transkonjonktival) Ameliyat sonrası oluşan morluklar bir hafta içinde kaybolur. Dikişler 4.-5. günler alınır. Şişlikler bir ay içinde azalarak kaybolur. Ameliyat sonrası kişi daha genç ve dinç bakışlara sahip olur. Kaş kaldırma ameliyatı ile birlikte yapıldığında sonuçlar daha kalıcı ve tatminkar olur. ÖNCE 44 SONRA DUDAK KALINLAŞTIRMA AMELİYATI YÜZ VE BOYUN GERME Neden yapılıyor ? Klasik yüz ve boyun germe kimlere yapılır ? Dolgun kırışıksız, genç görünümlü ve simetrik dudaklar, her çağda ve kültürde daha estetik ve çekici bulunmuştur. Makyaj malzemeleriyle bu bir ölçüde sağlansa da estetik cerrahiyle dudakları dolgunlaştırmak, kırışıklıkları en aza indirmek mümkündür. Dudağın görünüşünde bir tarafa diğer taraftan önemli bir farklılık varsa (asimetri ) bu da giderilebilir . Yerçekimi ve yaşlanmayla yüzdeki yağ dokusunun azalması ve derinin elastikiyetini kaybetmesi sonucu ellili yaşlarda yüz derisi sarkar. Klasik yüz germe ameliyatı, kulak önünden başlayarak kulak memesi altından arkaya dönen ve yukarı kıvrılarak saçlı deri içinde ilerleyip sonlanan bir kesiyle çalışılarak bollaşmış yüz ve boyun derisinin g e r i l m e s i i ş l e m i d i r. D a i m a b o y u n g e r m e ameliyatıyla birlikte yapılır. Gıdık bölgesindeki sarkmanın ve boynun orta hattındaki kasların ayrışmasının belirgin olduğu durumlarda çene altındaki bölgeye de küçük bir kesi yapılarak bu kaslar sıkılaştırılır. Özellikle boyun ve çene bölgesindeki sarkmaları belirgin olan, derin dokulardan çok derideki sarkma ve kırışıklığın belirgin olduğu ince cilt yapısına sahip kişilerde çok iyi sonuç verir. Klasik yüz germe ameliyatı, göz çevresindeki, ağız çevresindeki, orta yüzdeki ve alındaki kırışıklıkları ve sarkmaları düzeltmez. Daha mükemmel ve uyumlu bir görünüm için aynı seansta orta yüz germe, göz kapağı ameliyatları, botox, dermabrazyon gibi işlemler de ameliyata eklenebilir. Hangi yöntemler kullanılabilir ? Dudak kalınlaştırmak amacıyla kullanılan birden fazla yöntem vardır. Bunlar, birtakım dolgu maddelerinin dudağa enjekte edilmesi şeklinde uygulanan cerrahi olmayan işlemlerden başlayarak kişinin kendi dokularıyla dudağının kalınlaştırıldığı cerrahi yöntemlere kadar uzanır. Her iki dudak birlikte veya sadece alt ya da üst dudak kalınlaştırılabilir. Artecoli, kollajen, Dermalogen, Hylaform Restylane, Juvadem kullanılan bazı dolgu maddeleridir. Avantajları muayenehanede yapılabilmeleri. dezavantajları ise etkilerinin geçici olması ve yabancı cisim reaksiyonu oluşturabilmeleridir. Dudak kalınlaştırma cerrahisi ameliyathanede yapılmalıdır. Başka cerrahi işlemlerle birlikte yapılmayacaksa bölgesel anestezi yeterli olur. Ameliyat sonrası kişi evine dönebilir. Kalınlaştırma işlemi Alloderm gibi organik veya Gore-Tex, SoftForm, ePTFE gibi sentetik implantlarla ya da yağ enjeksiyonu, dermal greftler, lokal flepler gibi kişinin kendi dokularıyla yapılabilir. Yaşlanmayla birlikte üst ve alt dudak çevresinde ince kırışıklıklar, dudaklarda sarkma ve yağ dokusunda azalmaya bağlı incelme ortaya çıkar. Bu durumda en etkili yöntem dermabrazyonla (cerrahi peeling-soyma) ince kırışıklıkların tedavisi ve yağ enjeksiyonuyla kaybolan yağın yerine koyulmasıdır . Göz çevresinde sarkma ve kırışma Yanak çizgisinin derinleşmesi Ameliyat sonrasında neler beklenebilir ? Orta yüz germe ameliyatı nedir ? Dudak ameliyatları sonrası ilk günler buz uygulaması, çeşitli kremlerle dudakların nemlendirilmesi ve dudak hareketlerinin kısıtlanması gerekir. Oluşacak şişliklerin azalarak kişinin yeniden sosyal ortamlara dönüşü için gereken süre ortalama 10-15 gündür. Kanama, enfeksiyon, uçuk (Herpes) veya asimetri oluşabilecek komplikasyonlar arası nda sa yı labilir . Yanak bölgesindeki derin dokularda ortaya çıkan sarkma en iyi orta yüz germe ile tedavi edilir. Bu ameliyat ile sarkan yanak yukarı alınır, uzamış alt göz kapağı mesafesi kısaltılır ve gözün iç kenarından başlayıp yanağa doğru uzanan derin çukurlaşmış hat ortadan kaldırılır. Orta yüz germe klasik yüz ve boyun germe ameliyatına göre çok daha erken yaşlarda yapılabilir. Sadece alt göz kapağından yapılan bir kesiyle çalışılır bazen buna ağız içinden yapılan bi r kes i de ek lenebi lir. 45 Ameliyat ve sonrası dönem nasıldır ? Ameliyat genellikle genel anestezi veya sedasyonla birlikte lokal anestezi altında yapılır. Birlikte yapılacak ek prosedürlere göre 2,5-5 saat arasında sürer. Hastanede yatış süresi bir veya iki gecedir. Ameliyat sonrası yüzde bir miktar şişlik ve morluk ortaya çıkar. Morluklar bir hafta on gün içinde tamamen ortadan kalkar. Şişlikler azalarak ortadan kaybolur. Ağrı orta düzeydedir. Ağrı kesicilerle rahatlıkla kontrol altına alınabilir . Göz çevresi kası Yüzeysel boyun kası Yanak yağ dokusu Yaşlanma nedir ? Zamanla dokulardaki kollagen miktarı ve içeriği değişir. Zamanın getirdiği bu değişiklikler yüzde hacim kaybı olarak kendini gösterir. Hacim kaybı yerçekiminin etkisi ile birleştiğinde yüzde yaşlanmanın tipik görünümü ortaya çıkar. Cilt altındaki tüm bu değişiklikleri bir kumaş gibi yansıtır. Üstelik ciltteki elastik özellik (yaşlanma ile içeriğindeki değişim) zamanla azalır ve kaybolur ve eskisi gibi hacim değişikliklerini kapatamaz. Tüm bunlara bir de yüz mimikleriyle oluşan derin kırışıklıklar eklenince, yaşlı ve yorgun ifadeye üzgün veya kızgın ifade eklenir. Yüzde, önde ve yukarıda duran yeterli hacimli her anatomik yapı yüze genç ve sağlıklı görünüm verirken, geride ve aşağıda duran hacimsiz yapılar ise yaşlı ve hastalıklı görünüm verirler. İşte yüz gençleştirme ameliyatları yapılırken temel alınan felsefe budur. Bunun yanında bazı kişilerin yüzdeki anatomik yapılan doğuştan geride ve aşağıda, ya da sadece geride veya sadece aşağıda du rabi lir . Bu kişilerde de görünüm iyileştirilmesi için yapılan işlemler aynı felsefeye dayanır ve hastanın yaşına bakılmaksızın yüz gençleştirme teknikleri ameliyat tekniği kullanılır. 46 Bahsedilen felsefe estetik cerrahide hemen her alanda kullanılabilir. Bugün için yapılan cerrahi girişimler hacim eksiğini tamamlamak ve aşağı doğru yer değiştiren tüm anatomik yapılan eski ya da daha estetik görünecekleri yere taşımaktır. Deri fazlalığı ise uygun kıvrımlara saklanarak çıkarılır. Orta yüz yaşlanması nedir ? Y ü z d e k i y a ş l a n m a 2 g r u p t a d e ğ e r l e n d i r i l i r. * Göz çevresi, kaş kenarları alın burun kenarındaki oluklar ve ağız çevresini içeren santral oval bölge (central ovale) * Central ovale bölgesinin altında kalan yanak, çene altı ve boyun . Orta yüz, yukarıda anlatılan oval bölgedir. (central ovale). Yanaklar yıllar içerisinde aşağı doğru inme eğilimi gösterdiğinden alt göz kapağı ile yanak arasındaki ayrım iyice belirginleşir. Burun kenarından ağız köşesine doğru inen çizgiler derinleşir. Bu değişiklikler genellikle 30'lu yaşlarda başlar. Kişinin iskelet yapısı ve deri- deri altı konunun elastikiyeti orta yüz yaşlanmasının başlamasını ve der ec es ini et kiler . Bu bölgeye uygulanan gençleştirici cerrahi girişim, halk arasında orta yüz germe olarak anılır . Orta yüz germe hangi problemleri çözmek için kullanılır ? Alındaki mimik çizgileri, çatık kaş, düşük kaş, düşük göz kapağı (bazı durumlarda düşük gibi görünen göz kapağı, kaşın düşmesinden kaynaklanıyor olabilir) aşağı kaymış yanaklar. Orta yüz germe ameliyatı nasıl yapılır ? Orta yüz germe ameliyatında farklı teknikler olmakla birlikte genellikle iz bırakmayan bir ameliyat olarak kabul edilebilir. Alt göz kapağı estetik ameliyatında olduğu gibi kirpiklerin hemen altından bir kesi yapılır. Bu kesiden çalışılarak yanak yukarı asılır. Sarkan göz kapağı derisi ve varsa göz torbaları alınır. Diğer giriş yeri ise saçlı deri içinden yapılan 3-4 cm'lik bir kesidir. Bu kesinin yardımıyla da kaş ve şakak bölgesi gerilir. Ameliyat genel anestezi altında yapılır ve yaklaşık 3-4 saat sürer. Bir gece hastanede kalınması yeterlidir. 4-5 gün sonra alt göz kapaklarındaki dikişler ve yüzdeki bandajlar alınır. Ödemin tam olarak geçmesi ve tam sonucun ortaya çıkması yaklaşık 3 ay içinde olur. Orta yüz germe ameliyatıyla hem yanak daha genç yaşlarda olduğu gibi elmacık kemiği üzerine alınmış hemde alt göz kapağı mesafesi kısalmıs, torbasız ve daha gergin hale gelmiş ve şakak gerilmiş olur. Gözün iç kenarından Başlayıp yanağa doğru uzanan derin çukurlaşmış hat ortadan kalkar. Orta yüz germe ameliyatı eğer gerekiyorsa üst göz kapağı estetik ameliyatı, yağ enjeksiyonu gibi ek prosedürlerle kombine edilerek daha etkin bir yüz gençleştirme de sağlanır. Komplikasyonları nelerdir? Erken dönemde enfeksiyon, hematon (kan toplanması) sinir hasarı, geç dönemde ise asimetri gibi komplikasyonlarla karşılaşılabilir. Opr. Dr. "Oğuz KAYIRAN kimdir? 1977 Ankara doğumludur. 2001 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun olmuş, 2008 yılında Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesinde ihtisasını tamamlamıştır. Eğitim sürecinde 2000 yılında İngiltere Sheffield Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Kliniğinde ve 2008 yılında ABD Pittsburgh Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi ve Genel Cerrahi Kliniklerinde bulunmuştur. En iyi sunu birincilik ödülü almıştır. Mikrocerrahi eğitmenliği yapmıştır. Gazi Üniversitesinde Anatomi Doktora programına devam etmektedir. Halen İzmir Özel Ekol KBB Hastanesi’nde Plastik Cerrahi Uzmanı ve Kozmetoloji Departmanı sorumlu hekimi olarak görev yapmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir. Evli ve bir çocuk babasıdır. Estetik Cerrahi, Kozmetik Uygulamalar, El Cerrahisi ve Mikrocerrahi özel ilgi alanlarıdır. 47 E KO L S A Ğ L I K K B B \ Söyleşi EKOL KBB HASTANESİ ÇOCUK HASTALIKLARI KLİNİĞİ Uzm. Dr. "Şeniz ERİŞİCİ" (Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı) ÇOCUKL ARDA KBB HA STALIKL ARI Çocukların bağışıklık sistemi erişkinlere göre daha zayıf ve anatomik yapıları da daha farklıdır. Bu nedenlerle çocuklar; mikroplar ve dış etkenler karşısında korumasızdırlar. Ayrıca, çocuklar kış aylarında kapalı ortam nedeni ile daha sık üst solunum yolu hastalıklarına yakalanırlar. Bunun sonucu olarak bademcik iltihabı, sinüzit, otit ve geniz eti çocuk hekimlerinin en sık rastladığı çocukluk çağı hastalıklarıdır. Birçoğu ergenlik çağında gerileyen bu hastalıklar, zamanında doğru tedavi edilmezse, çocukların sadece yaşam kalitesi bozulmakla kalmaz, büyüme ve gelişme geriliği, okul başarısının düşüklüğü, çene yapısının bozulması gibi birçok sorunun öncülüğünü yapar. 48 BURUN Burun içi hava yolu, yenidoğan ve çocukta erişkine göre oldukça dardır. Bu yüzden burada oluşan en ufak bir sorun çocukta ciddi problemlere neden olacaktır. Çünkü burun alt solunum yollarını korumakla görevlidir. Bu görevini akciğerlere giden havayı nemlendirilerek yapar. Burun içindeki sümük burundan solunan havanın nemlenmesini, yabancı cisimlerin tutulmasını, burun içini döşeyen örtünün korunmasını sağlar. Ancak burun tıkalı olduğu hallerde yapısı ve işlevi bozulur. Ağızda kuruluk hissi, kötü koku, horlama, burunun gerisinde akıntı, uyku bozukluğu, sık uyanma, beslenme bozukluğu, gelişme geriliği, konsantrasyon bozukluğu oluşur. Bu nenelerle burun bakımı ve hijyeni çok önemlidir. Çocukluk çağında burunu tıkayan en önemli nedenler infeksiyonlar, infeksiyonların yol açtığı geniz eti ve bademcik büyümeleri ve alerjik sorunlardır SİNÜZİT Aslında yaygın olarak bilinmeyen fakat sık karşılaştığımız bir sorundur. Sadece tanı ve tedavideki güçlükler nedeniyle değil göz ve kafa içi yayılmalarına yol açma riski nedeniyle erişkin sinüzitlerinden farklılık gösterirler. Sıklıkla soğuk algınlığı sonrası oluşmaktadır. Bulgular soğuk algınlığı ile hemen hemen aynıdır. Bu nedenle 10 günden uzun süren soğuk algınlıklarında sinüzit akla gelmelidir. Ateş, sarı yeşil burun akıntısı, inatçı öksürük, baş ağrısı, yüzde ağrı veya basınç hissi, burun tıkanıklığı, göz etrafında şişlik, hapşurma atakları rinosinüzitlerin belirtileri arasındadır. Tanı klinik olarak konur. Düz sinüs grafilerinin tanısal bir değeri yoktur. İlaç tedavisi uzun sürelidir. Ancak İlaç tedavisiyle düzelmeyen veya sık tekrar eden sinüzitlerde altta yatan bir neden mutlaka aranmalıdır. BADEMCİK VE GENİZETİ Bademcik ve Genizeti dediğimiz yapılar vücudumuzun savunma sisteminin önemli öğeleridir. Bu yapıların bağışıklık sistemin çalışması için gerekli salgıların (özellikle immunoglobulinlerin) ve hücrelerin yapımında rolleri vardır. Özellikle üst solunum yollarından giren mikropları tanıyarak vücudumuzu savunmaya hazırlar. Bu nedenle bademcikler özellikle çocukluk döneminde vücudun hastalıklara karşı ilk savunma bölgesini oluştururlar. Bunun yanı sıra genizde yerleşmiş olan bademcik dokusu yapısındaki adoneidler (genizeti)de aynı görevi görmektedirler. Küçük bebeklik döneminde anneden geçen bağışıklık salgılarının tükenir ve çocuğun kendi bağışıklık sistemi çalışmaya başlar. Çocuğun bakteri, virüs gibi mikroplarla, allerjenlerle, kimyasal ve diğer yabancı maddelerle tanışması bağışıklık sisteminin daha çok çalışmasına yol açar. Geniz eti ve bademcikler büyüdüğünde çocuğun burnundan soluması zorlaşır. Bu çocuklarda işitme kayıpları, horlama, ağızdan soluma, gece öksürükleri, burun akıntıları sıkça gözlenmektedir. Ayrıca kronik geniz eti iltihapları veya büyümeleri ortodontik bozukluklara, yüz gelişiminde bozukluklara ve konuşma bozukluğuna da yol açabilmektedir. Bademcik ve geniz eti büyümeleri üst solunum yolunu daraltacak boyuta ulaştığında horlama ve apne dediğimiz uykuda nefessiz kalma gibi ciddi sorunlar başlatır. Bu tür şikayetlere yol açan ve yılda 4 kezden fazla enfekte olan bademciklerin alınması uygundur. 49 ORTA KUL AK İLTİHABI Orta kulak hava ile dolu küçük bir boşluktur ve dış kulaktan ince bir zar ile ayrılır. Sağlıklı bir orta kulakta dış ortamdaki atmosfer basıncına eşit miktarda basınç bulunur. Hava orta kulağa östaki borusu yardımıyla gelir. Östaki borusu genzimiz ile orta kulak arasında bulunan orta kulağın havalanmasını sağlayan tüp şeklinde bir oluşumdur. Nezle, grip, allerji veya üst solunum yolu enfeksiyonları esnasında östaki borumuz tıkanır ve kulak zarı arkasında bakteri ve virüsleri içeren sıvı birikimi olur. Bu duruma akut otit, akut otitis media veya orta kulak iltihabı adı verilir. Otitis media (orta kulak iltihabı) çocuklarda en sık görülen bakteriyel infeksiyondur. Yenidoğan ve süt çocukluğundan itibaren tüm çocukluk çağı boyunca östaki borusunun fonksiyonunu iyi yapamaması yani yapısal yetersizlik ve bunun üzerine binen viral infeksiyon sonucunda orta kulağın havalanması, drenaj ve korunması gibi fonksiyonların aksaması orta kulak iltihabının temel zeminini hazırlar. Bu uygun ortama boğazdan gelen bir mikrobun eklenmesi iltihabı başlatır. Östaki borusunun yetersizliği dışında, geçirilen viral infeksiyona bağlı olarak bağışıklık sisteminin genel ve bölgesel olarak zayıflaması, bakteriyel infeksiyonlara zemin hazırlayan iltihabi reaksiyonların varlığı, mevsimsel faktörler, kreşe gitme, okula giden kardeş varlığı, pasif sigara içimi, yatar pozisyonda biberonla beslenme, reflü, anne sütü kullanmama, yarık damak gibi yapısal bozukluklar, genetik yatkınlık, sosyoekonomik durum, gereksiz antibiyotik kullanımını gibi daha bir çok faktörde ortakulak iltihabı gelişmesinde önemli rol oynar. Bunun yanı sıra, Östaki tüpü, konum olarak daha yatay olduğu için çocuklarda orta kulak iltihabı daha sık görülür Şikayetler arasında yaşa göre değişiklik görülmekle birlikte kulak ağrısı, kulak çekiştirme, kulak akıntısı, ateş, yeni başlayan huzursuzluk, iştahsızlık, kusma veya ishal sayılabilir. Akut otitis media sonrasında orta kulakda sıvı kalması hastalığın doğal seyridir. Bu sıvı zamanla yok olma eğilimindedir. 2 hafta içinde %65, 4 haftada %40, 3 ayda %25 hastada sıvı saptanır. Bu nedenle akut otitis media tedavisinde en önemli noktalardan biri en az doğru tedavi kadar önemli olan hastanın kontrole gelmesidir. Zira seröz otit de denen effüzyonlu otitde yani orta kulakda sıvı varlığında abartılı şikayetler görülmez. İşitme azlığı, kulakta tıkanıklık hissi küçük çocuklar tarafından iyi tanımlanamaz, fakat kendilerine seslenildiğinde duymayabilirler ya da TV sesini açmak ya da yakınına gitmek isterler. Malesef birçok çocuk da okul başladığında öğretmeni tarafından fark edilir. Bu nedenle sıvı birikimleri hem çocuk hem de KBB hekimi tarafından iyi takip edilmelidirler. Çünkü sıvı yoğunluğu artıp, zamk şeklini aldığında orta kulaktaki negatif basınç yükselir ve kulak zarı içeriye çöker. Bu durum uzun sürerse çöküklük kalıcı hale gelebilir. Bu durumda kulak zarına çizik atılarak orta kulakta biriken sıvı temizlenir ve gerekirse kulak zarına tüp takılır. Kolaylaştırıcı faktör olarak geniz eti varsa alınır bu durumda başarı şansı yüzde yüz'e yakındır. Tedavi kolay ancak ciddiye alınmadığında işitme kaybına neden olabilecek bu hastalık asla ihmal edilmemelidir. Uzm. Dr. "Şeniz ERİŞİCİ" kimdir? 1960 Tire doğumludur. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Mezunudur. Milli Pediatri Derneği, Türk Pediatri Derneği, Amerikan Pediatri Akademisi üyesidir. Pediatrik gastroenteroloji, pediatrik alerji, sosyal pediatri ilgi alanlarını oluşturmaktadır. İngilizce bilen Uzm.Dr. Şeniz Erişici, PALS (Pediatric Advanced Life Support), Pediatri Yoğun Bakım, Yenidoğan Mekanik Ventilasyon sertifikalarına sahiptir 50 E KO L S A Ğ L I K K B B \ Söyleşi EKOL KBB HASTANESİ MİKROBİYOLOJİ LABORATUVARI Uzm. Dr. "Refiye KOŞANOĞLU" (Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı) EKOL KBB'DE MİKROBİYOLOJİ Özel Ekol Kulak Burun Boğaz Hastanesi adı ile kurulan hastanemizde mikrobiyoloji laboratuvarı olarak hizmet veren bir bölüm olan laboratuvarımız 1 enfeksiyon hastalıkları ve klinik Mikrobiyoloji uzmanı, 2 biyolog ve 2 tıbbi laboratuvar teknisyeni ve 1 tıbbi sekreter ile çalışmaktadır. L ABORATUVAR TESTLERİNİN SONUÇL ARI Klinik mikrobiyoloji laboratuvarının amacı enfeksiyon hastalıklarına olabildiğince çabuk ve doğru tanı koymak için klinisyenle işbirliği yaparak klinisyen ve hastaya yardımcı olmaktır. Bu nedenle mikrobiyologların hastaya ve klinisyen doktorlara karşı sorumlulukları büyüktür. Yapılan her işlem ve verilen her sonuç hastalığın tanı tedavi ve prognozunda önemli yer tutmaktadır. Ayrıca mikrobiyoloji laboratuvar sorumlusunun aynı zamanda hastane enfeksiyon kontrol komitesı olarak hastanenin sterilizasyon dezenfeksiyon tıbbi atıklar, tüm hastane sağlık çalışanlarının enfeksiyon hastalıklarına karşı korunması ile ilgili çalışmaları vardır 51 Enfeksiyon hastalıkları çabuk seyredebilen ve kısa sürede hastanın yaşamını tehlikeye sokabilen hastalıklardır. Bu nedenle laboratuvar incelemeleri için laboratuvarımız her zaman hazır olup tüm incelemeleri mümkün olan en kısa sürede çıkartmak ve ilgiliye iletmek üzere programlanmıştır. Tüm sonuçlar hastane bilgi sisteminde görülebilmekte ve arşivlenmektedir. Bu amaçla laboratuvar örnek kabul birimine gelen hastadan alınan uygun materyal hiç vakit kaybetmeden laboratuvara gönderilip hızlı bir sekilde çalışılmaktadır. KBB pediatri göz ve plastik cerrahi servislerinden ve gerektiğinde ameliyathanelerden alınan materyalller özel taşıma çantaları ile laboratuvar kabul birimine gelmekte ve hastane bilgi sistemine kayıtları yapıldıktan sonra laboratuvara iletilmektedir. Laboratuvara gönderilen klinik örneğin kalitesi (doğru yer, doğru zaman, yeterli miktar, doğru numune alımı) laboratuvardan çıkacak sonucu etkileyeceğinden tüm örnekler laboratuvar numune kabul biriminde incelenerek kabul edilmektedir. Kabul kriterlerine uymayan numuneler red edilerek doğru numunenin alınması sağlanmaktadır. Klinik mikrobiyoloji laboratuarımızda tanı yöntemleri: 1) Mikrobiyolojik inceleme ve boyama 2) Kültür ve antibiyotik duyarlılık testleri 3) Serolojik testler 4) Özel tanı yöntemleri 5) Hematolojik testler 6) Parazitolojik inceleme başlıkları altında toplanmaktadır. Bu başlıklar altında her türlü materyalden (boğaz sürüntüsü, dış kulak yolu sürüntüsü, burun sürüntüsü, balgam, idrar, gaita, apse materyali, trakeal aspirasyon veya dren materyali vb.gibi) direkt mikroskobik inceleme ve özel boyama yöntemleri ile mikrobiyolojik inceleme (tüberküloz dahil) yapılmaktadır. Bu işlemler ve kültür antibiyogram testleri mikrobiyolojik emniyet kabini içinde çalışılmakta olup hatalı sonuçlara neden olabilen kontaminasyon riski tamamen ortadan kaldırılmıştır. Mikrobiyolojik emniyet kabinleri hepafiltre ve ultraviole ışınları ile kabın içindeki bakteri yoğunluğunu en aza indirerek güvenli ve kontaminasyonsuz bir çalışma sağlar, mikrobiyolojik emniyet kabininde yapılan işlemlerde tek kullanımlık özel çeşitli hazır besiyerleri ve disposble özeler kullanılmaktadır. 52 Mikrobiyoloji laboratuvarı olarak belirli periyodlarla ameliyathaneler küvözlerden uygun sürüntü orneklerı ve ameliyathane havasından kültür için numuneler alınarak incelenmektedir. Böylece dezenfeksiyon ve sterilizasyon işlemlerinin yeterli olup olmadığı kontrol edilmekte, gerekli önlemler alınmaktadır. Bu işlemler ile yapılan ameliyat ve küçük müdahelelerde enfeksiyon riski ortadan kalkmakta ameliyat sonrası iyileşme süreci minimuma indirilmektedir. Özellikle KBB Hastanesi olmamız nedeniyle hastalığa neden olan mikroorganizmaları tanımlamak ve gerektiğinde antimikrobiyal ajanlara karşı duyarlılıklarını belirlemek en önemli tetkiklerden biridir. Ancak enfeksiyon hastalıklarına neden olan mikroorganizmaların üretilemediği veya üretmenin zor olduğu durumlarda mikroorganizma antijenlerini veya hastalık esnasında oluşan özgül veya özgül olmayan antikorların varlığını tespit etmek üzere serolojik tanı yöntemlerine başvurulmaktadır. Bu amaçla aso, crp, rf gibi romatizmal testleri, hbsag, anti hbs, anti hcv gibi sarılık testleri, anti hiv ile aids tanısı veya ebstain bar virus, cytomegalovirus, toxoplazma gibi viral hastalıklar, bağışıklık sisteminin genel göstergesi olan serum immunglobulin testleri yapılmaktadır. Allerjik hastalıklardan alerjik rinit tanısı için değerli bir test olan deri prick testi ile solunumsal ve gıda panellerine karşı allerji tanısı koyulabilmektedir. Kanda spesifik IG E testleri ile allerjiye neden olabilen etkenler kesin olarak tanı koyulmaktadır. Allerjik Rinit tanısında ön plana çıkan Nazal Smear incelemelerinde özel bir boyama yöntemi (hansel boyama) kullanılarak burun akıntısında allerji hücrelerinin görülmesi önem kazanmaktadır. Enfeksiyon hastalıklarının ilk tanısı hemogram sayımı ile yapılabilmektedir. Enfeksiyonun bakteriyel veya viral olduğu ayırıcı tanısı için ilk yapılacak testtir ve laboratuarımızda bu test için uygun tam otomatik 18 parametre hemogram cihazı bulunmaktadır. Ayrıca ameliyat öncesi önemli bir tetkik olan ve hastanın kanamaya meyil durumunu gösteren PTZ ve APTT testleri çift kanallı koagulometri cihazı ile tam otomatik olarak çalışılmaktadır. Tüm cihazların her gün kalibrasyonu yapılarak en doğru sonuçlar elde edilmektedir. Laboratuvarda önemli tetkiklerden bir diğeri de dışkının incelenmesedir. Özellikle pediatride önem kazanan dışkı incelemesi dikkat ve tecrübe gerektiren bir işlemdir. İçerisinde çok sayıda mikroorganizmalar bulunduğundan bekletilen dışkıda çeşitli kimyasal reaksiyonlar ve PH değişiklikleri oluşarak kısa zaman da patojenlerin yok olmalarına neden olur. Bu nedenle dışkıdan steril özel kaplar içinde örnek alınmakta ve laboratuvara gelen materyal kısa sürede vakit kaybetmeden incelenmektedir. Bu amaçla direkt bakı yanında yoğunlaştırma metodları olan yüzdürme veya çöktürme yöntemleri uygulanmaktadır. Uzm. Dr. "Refiye KOŞANOĞLU" kimdir? Ege Üniversitesi tıp Fakültesi mezunudur. Klinik mikrobiyoloji derneği üyesidir. Uzm. Dr. Olarak kamu ve özel laboratuar deneyimlerinin yanı sıra Trakya üniversitesi hepatit ve AIDS savaşım derneği üyesi olarak çalışmaları mevcuttur. Enfeksiyon hastalıkları ve mikro biyoloji uzmanı Dr. Refiye KOŞANOĞLU İngilizce bilmektedir 53 EK OL EKOL KBB HASTANESİ HEKİM KADROMUZ Prof. Dr. Ataman GÜNERİ Opr. Dr. Alev GÜNAL Prof. Dr. Halis ÜNLÜ Opr. Dr. Burak KOCAGÖZOĞLU Prof. Dr. Tansu ERAKGÜN Opr. Dr. Yücel BİRİNCİ Prof. Dr. M.Gökhan ERPEK Opr. Dr. Oğuz KAYIRAN Doç. Dr. Ali TİTİZ Uzm. Dr. Şeniz ERİŞİCİ Opr. Dr. Cem KARAS Uzm. Dr. Ruhan GÜNGÖRDÜ Opr. Dr. Yahya DEMİRDELEN Uzm. Dr. Uğur GÜRGAN Opr. Dr. Bora KARAALİ Uzm. Dr. Refiye KOŞANOĞLU Opr. Dr. Mehmet SUCUBAŞI Odyolog Özgür UĞURTAY Kulak Burun Boğaz Uzmanı Kulak Burun Boğaz Uzmanı Göz Hastalıkları Uzmanı Kulak Burun Boğaz Uzmanı Kulak Burun Boğaz Uzmanı Kulak Burun Boğaz Uzmanı Kulak Burun Boğaz Uzmanı Kulak Burun Boğaz Uzmanı Kulak Burun Boğaz Uzmanı Opr. Dr. Hünkar BATIKAN Kulak Burun Boğaz Uzmanı 54 Kulak Burun Boğaz Uzmanı Kulak Burun Boğaz Uzmanı Kulak Burun Boğaz Uzmanı Estetik Plastik Cerrahi Uzmanı Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Anestezi Uzmanı Radyoloji Uzmanı Enfeksiyon Hast. ve Mikrobiyoloji Uzmanı Uzman Odyolog EK OL EKOL KULAK BURUN BOĞAZ HASTANESİNDE TEKNOLOJİNİN TÜM YENİLİKLERİ KULLANILMAKTADIR DONANIMLI POLİKLİNİKLER BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ DENGE VE VERTİGO (BAŞ DÖNMESİ) ÜNİTESİ LAZER KULLANILARAK SES TELi, KULAK, HORLAMA VE BADEMCiK AMELiYATLARI SES ANALİZ LABORATUVARI ALERJİK NEZLEDE IŞIK TEDAVİSİ (RHINOLIGHT - FOTOTERAPİ) DÜNYA STANDARTLARINDA AMELİYATHANELER NAVİGASYON CİHAZI İLE ENDOSKOPİK SİNÜZİT AMELİYATLARI HORLAMA VE UYKU LABORATUVARI ODYOLOJİ VE İŞİTME LABORATUVARI 55 EK 5 YILDIZLI OTEL KONFORUNDA HASTANE DONANIMI 56 OL EK OL EKOL KULAK BURUN BOĞAZ HASTANESİ ULAŞIM KROKİSİ DUYMER İŞİTME CİHAZLARI MERKEZİ DENT EKOL AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI MERKEZİ EKOL GÖZ TIP MERKEZİ SERVİS NOKTALARI ve SAATLERİ İÇİN TELEFONLA BİLGİ ALINIZ EKOL SAĞLIK EKOL SAĞLIK EKOL SAĞLIK EK EKOL SAĞLIK EKOL SAĞLIK OL 8019/16 Sokak No:4 Çiğli - İZMİR Tel: 0232 386 55 05 Fax: 0232 386 55 83 8019/13 Sokak No:2/2 Çiğli - İZMİR Tel: 0232 386 39 34 Fax: 0232 386 57 81 www.ekolkbb.com ARTI DAL MERKEZİ Rüştü Şardağ Cad. No:33 Karşıyaka - İZMİR Tel: 0232 372 46 46 Faks: 0232 372 46 44 www.artikbb.com TIP MERKEZİ 8019/13 Sokak No:2 Çiğli - İZMİR Tel: 0232 386 69 69 Fax: 0232 386 69 59 www.ekolgoz.com