3 - Mersin Tercüman
Transkript
3 - Mersin Tercüman
Mersin GİAD Başkanı Mehmet İzol: ÜÜ Havalimanı ile Mersin kalkınır Çukurova Bölgesel Havalimanı yapımı için ihale tarihinin açıklanmasının Mersin adına önemli bir gelişme olduğunu vurgulayan İzol, “GİAD olarak olaya sadece bir havalimanı olarak bakmıyoruz. Yapılacak olan havalimanı, tamamlanmasının ardından kentimizin birçok açıdan önünü açacağı düşüncesindeyiz” diye konuştu. 4’de 7’de Tohum Çoğaltma Alanı kuruldu Kiralık işçi dönemi başlıyor l ‘Özel İstihdam Büroları Yasa Tasarısı’nın Meclis Genel Kurulu’nda kabul edildiğini duyuran Kredi ve Kefalet Kooperatifi Başkanı Sabit Yelkovan, düzenleme ile iş ve işçi arayanların özel istihdam bürolarına başvurabileceğini belirterek, “Özel istihdam büroları da işveren ile işçi kiralama, geçici işçi ile de iş sözleşmesi imzalayacaklar” dedi. 4’de ÜÜ ÜÜ ‘Örnek Kivi Telli Terbiye Sistemi’ kuruldu... HAFTALIK BAĞIMSIZ SİYASİ GAZETE Perakende Satış Fiyatı : 1 TL www.mersintercuman.com 9 MAYIS 2016 Sayı : 649 MTSO 34 No’lu Meslek Komitesi Başkanı Tarık Ciğer: Kivi yetiştiriciliğine destek Sistem ile üreticilerin gelir seviyelerinin 3’de arttırılması hedefleniyor. Imajımızı düzeltemeyiz ! ÜÜ l Ambalaj üretim firmalarının işyeri sahibinden saha çalışanına kadar tüm personelin bu konuda hassas olması gerektiğini vurgulayan Ciğer, “Aksi halde ülkemizin ve ürünlerimizin itibarı, uluslararası alanda her geçen gün daha da düşecektir. Hassas davranılmazsa imajımızı düzeltemeyiz” dedi. 6’da l Ak Parti Grup Toplantısında Silifke İlçe Teşkilatı üyelerini kabul eden Başbakan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Lütfi Elvan, hedeflerinin 2019’da Silifke’de belediyeyi alarak açık ara birinci olmak, olduğunu söyledi. 5’de Tarık Ciğer Ak Parti İl Başkanı Cesim Ercik, yeni uygulama ile sektöre canlılık geleceğini söyledi. ÜÜ Hayvancılığa destek geliyor Romanlar festivalde coştu EN-GENÇ Başkanı Aytürk Eroğlu: "Sorunları yenmek, engelli olmaktan daha zor" l Hükümetin hayvancılık sektörünü canlandırmak için önemli çalışmalara imza attığını kaydeden Ercik, “Bakanlığın son projesi hayata geçtiğinde, hayvancılık sektörünün atağa kalkacağı inancındayım” diye konuştu. 5’de Engelli insanların sağlık, rehabilitasyon, çevre, eğitim ve istihdam alanlarında karşılaştıkları sorunlara dikkat çekmek amacıyla 10-16 Mayıs Engelliler Haftası olarak ele alındığını hatırlatan Eroğlu, engelli insanların kendilerine acınılmasını değil, her alanda destek verilmesini beklediklerini söyledi. 3’de ÜÜ Mahiye Morgül Melike Zafer Gürgen ‘Kutsal Dava’ !!! İnsan Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi Kitabının Ayıpları -3 Anlamı Sözünde Değil Özünde... 7’de 6’da 3’de ÜÜ Abdi Satıroğlu M.Emin Aydınbaş Şinasi Şirin Gülsen Metin Çam Dibinde Ot Bitmez Ya Şimdi !!! Anne ve Babalığı Doğal Yaşamak 2’de 5’de 8’de ‘Hedefimiz 2019’ ÜÜ l Ahşap ambalaj üreticilerini ISPM-15 standartları konusunda bilgilendiren Tarık Ciğer, Türkiye’de 792 firmaya yetki belgesi verildiğini, bunların 229’unun iptal edildiğini belirterek, “ISPM-15 uygulaması, ne yazık ki farkındalık oluşturmakta geç kaldığımız ve bu sebeple de uluslararası ticarette her geçen gün canımızı yakmaya devam eden bir faktör” diye konuştu. 4’de Beycan Üçkardeş Değişim Şart 4’de Av.Ersin Parlat Konuşmak İhtiyaçtır 2’de 2 9 MAYIS 2016 Çam Dibinde Ot Bitmez M.Emin Aydınbaş maydinbas@hotmail.com Dikkat etmişsinizdir, çam ağaçlarının dallarının ulaştığı daire içinde hiç bitki yetişmez. Bu durum, çamın iğne yapraklarının asidik bir özellikte olması ve toprağın asit yüzdesini yükseltmesi nedeniyledir. Anadoluda yaygın olan bu deyiş, çok yetkin çok etkin ve çok güçlü liderlerin yakın çevresinde, yetkin etkin kapasiteli duruş ve tavır sahibi insanların barınamayacağını ifade etmek için kullanılır. Bu kuralı tersinden okursak; çok güçlü karizmatik liderlerin yakın çalışma çevresindekilerin çok yetkin etkin duruş sahibi olamayacağı gerçeğidir. Olursa ne olur;? Siyasi tarihimizde, Atatürk – İsmet İnönü, Demirel- Çiller, Özal-Yılmaz, Erdoğan-Gül-Arınç ve en son da Davutoğlu arasında olanlar olur. Tabii ki herbirinin özel şartları nedeniyle hepsi aynı kategoride değerlendirilemez ama sonuçta gelip “Çam dibinde ot bitmez” e dayanır. Demokrasisi gelişmiş Ülkelerde bu böyle değildir. Çünkü iktidar veya muhalefette olsun siyasi partilerin kurumsal ve siyasi kimlikleri liderlerinden bağımsız olarak bir adım öndedir. Fakat Türkiyede bu mekanizma tamamen farklı işler. Bizim soyo-politik arka planımız, tarihsel siyaset mirasımız tamamen farklı bir gelenek oluşturmuştur. Bunda bir ölçüde her 10-15 yılda bir yapılan darbeler ve müdahaleler ile partilerin kapatılarak, kurumlaşmalarına imkan tanınmamasının da etkisi inkar edilemez. Bu girizgahı, AK Parti MKYK sında İl ve ilçe başkanlarının atama yetkisinin Parti liderininden alınıp tekrar MKYK ya iadesi ile patlayan kriz nedeniye yaptığım anlaşılmıştır sanırım. Basında medyada, Davutoğlu’nun AK Partinin Lider koltuğuna oturmasından itibaren Tayyip Erdoğan ile ilişkilerindeki yen içinde kalmış krizler hakkında değerlendirme ve yorumlar okudunuz ve okumaya devam da edeceksiniz. Ben olayın bu yönüne girmeyeceğim. Tayyip Erdoğan, 1989 da RP İstanbul İl Başkanı olmasından itibaren yükselen profili özellikle parti gençliğini etkileyen karizması nedeniyle RP politbürosu (Kimleri kastettiğim anlaşılmıştır) tarafından parti içi iktidara “tehdit” olarak algılanmış, gizli açık birçok engelleme ve çelmelemelere maruz kalmıştır. Eğer bir gün T. Erdoğan titizlikle tuttuğu günlüklerini yayınlarsa bunlar en ince detayına kadar açığa çıkar. O yıllarda Erdoğan Politbüroya karşı rüzgari karşısına ala ala pro- filini yükseltmeye devam etmişti. Buna rağmen Erbakan, Kongrelerde Erdoğanı yanına oturtarak resim vermekten kaçınmamıştır. Hiçbir zamanda doğrudan önünü kesmemiş, kestirip atmamıştır. Buna rağmen Erdoğan her zaman Erbakan’ın otoriter dikey hiyeraşisinden Partiye tam ve katı hakimiyetiden parti içi dikta olarak şikayet etmiş ve mücadele yürütmüştür. Bir lider için partiye ve MKYK ya tam hakimiyet liderlik otoritesinin sürdürülmesinin olmazsa olmazıdır. İl ve İlçe başkanlarını atama yetkisi bir liderin partiye hakim olabilmesinin ön şartıdır. Bu nedenle liderler parti teşkilat başkanlığını %100 sadakatını ispatlamış en güvenilir adamlarına teslim ederler. Parti teşkilatını%100 kontrol edemeyen liderin ayağının kayması an meselesidir. Nitekim RP teşkilatlanma Başkanlığını yapan zat, arz-ı sadakat ederken TV’lerin önünde “Erbakan, köpek laşesini ağzına al ve 100 metre taşı dese bir an bile tereddüt etmeden yaparım” diyebilmiştir. Bu beyan TV arşivlerinde duruyor. O zamanlarda RP Liderlik otoritesine karşı mücadele eden Tayyip Erdoğan’ın bu gün, rahmetli Erbakanın otoritesini mumla aratacak derecede katı tahakkümünü nasıl yorumlamalı. Ak Parti MKYK sının Anestezistler bahar toplantısında buluştu Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı tarafından “Mersin Anestezi Bahar Toplantısı” düzenlendi. “Peroperatif Kan Transfüzyonu” başlıklı toplantı 30 Nisan Cumartesi günü, Prof. Dr. Uğur Oral Kültür Merkezinde Yapıldı. Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Prof. Dr. Davud Yapıcı’nın başkanlığında düzenlenen toplantıya, Mersin ili kapsamında görev yapan anestezistler katıldı. Prof. Dr. Yapıcı, ülkemizde yılda 3 milyon üniteye yakın kan kullanıldığını ve bu kanın da ‘Ulusal Kan Temini Programı’ ile gönüllü kan bağışlarıyla sağlandığını belirtti. Kan kullanımının bera- berinde ciddi riskler taşımasının yanında, pahalı ve kaynakları kısıtlı bir uygulama olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yapıcı, ‘Hastaya Özgü Kan Yönetimi’nden söz etti. Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şebnem Atıcı yaptığı konuşmada, her yıl düzenli olarak yapılan bu toplantıların, bölgedeki anestezistlerin güncel bilgilerinin ve hayata geçirilmiş uygulamaların paylaşılması ve bilgi alışverişinin gerçekleşmesi açısından çok önemli olduğunu kaydetti. Toplantıda; Prof. Dr. Davud Yapıcı tarafından “Kan ve Kan Ürünleri: Elde edilmesi, Klinik Kullanımının Denetimi”, Yrd. Doç. Dr. Mustafa Azizoğlu tarafından “Kan Kullanım Endikasyonları-Hangi Durumlarda Kan Kullanmalıyız?”, Prof. Dr. Egemen Bilgin tarafından “Kan Transfüzyon Komplikasyonları: Non-Hematolojik – Tralı”, Dr. Aslınur Sagün tarafından “Hematolojik Komplikasyonlar” konularında bilgi aktardı. Toplantıda ayrıca Prof. Dr. Şebnem Atıcı “Özel Durumlarda Kan Kullanımı ile Talesemi ve Orak Hücre Anemisi”, Prof. Dr. Nurcan Doruk “Masif Kan Transfüzyonu”, konularında olgu sunumları yaparak interaktif tartışma gerçekleştirdi. Erdoğanın işareti olmadan bu yetki devrine girişmesi söz konusu bile değildir. Bu Ahmet Davutoğlunun otoritesini sıfırlamak demektir. Daha önce de Davutoğlunun otoritesini budaya budaya bu noktaya gelinmişti. Fakat Davutoğlunun sağ duyusu ve dava şuuru bu olayların krize dönüşmesini engellemişti. Hiçbir şahsiyet sahibi böyle bir muameleye boyun eğemez. Aksi takdirde kendine olan saygısını kaybeder. Ahmet Davutoğlu başarılı bir parti liderliği ve Başbakanlık yapmış Partiyi birçok krizden başarıyla çıkarmıştır. En az Tayyip Erdoğan kadar çalışkandır ve performansını da ispatlamıştır. Terörle mücadeleyi de başarılı bir şekilde yönetmesini bilmiştir. Türkiyenin etrafını saran bunca sorunla mücadele ederken bu kritik zamanda Davutoğlu, bu operasyonu bunca problemden daha önemli ve acil kılacak hangi yanlışı yaptı. Bunu Ak Partiye oy vermiş % 50 nin bilmeye hakkı vardır. Tüm Ülkenin bilmeye hakkı vardır. Şimdi birtakım troller ve medyatörler Davutoğlunu da itibarsızlaştırmak için kampanyaya başlarlarsa hiç şaşmam. Ne dersiniz, Tayyip Erdoğanın mutlak otoritesi uğruna Ak Partinin harcadığı devlet adamları galerisi bir müzeyi dolduracak sayıya gelmedi mi? Ünlü,“Muhtarlar devletle vatandaş arasında köprüdür’ Tüm muhtarların hizmet temsilcileri olduğunu kaydeden Ergün Ünlü, muhtarların demokrasinin ve devlet sisteminin işleyişi bakımından önemli görevler üstlendiğine dikkat çekti. Mersin Muhtarlar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Ergün Ünlü, muhtarların ve muhtarlığın önemine dikkat çekti. Başkan Ergün Ünlü, “Bütün muhtarlarımız milletimizin hizmet temsilcileridir” dedi. Mersin Muhtarlar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Ergün Ünlü, muhtarların demokrasinin ve devlet sisteminin işleyişi bakımından çok önemli görevler üstlendiğine dikkat çekti. Ünlü, “Bizlerin yaptığı işler sadece vatandaşlarımıza bazı belgeler vermekten ibaret değildir. Muhtarlarımızın büyük bir çoğunluğuna halk tarafından daha büyük bir misyon yüklendiği bir gerçektir. Muhtarlık makaErgün Ünlü mı bulunduğu mahallenin gözü kulağı konumundadır. Adeta mahallenin sahipleriyiz. Vatandaşların biz muhtarlara yüklediği bu anlamda bir o kadar ağır ve bizler için gurur veren bir misyona sahibiz” diye konuştu. “Sorumluluklarımız var” Devlet kurumlarının mahalle işleyişlerini muhtarlar aracılığıyla sağladığını ifade eden Ergün Ünlü, “Kaymakamlarımızdan biriyle yaptığımız sohbetlerden birinde bize ‘Muhtarlara güvendiğim hiç bir konuda yanlışlık ve sorun yaşamadım’ demişti. Muhtarların bu bağlamda hem vatandaşa hem de devlete karşı büyük bir sorumluluğu vardır. Ben muhtarları devlet ile millet arasında köprü kuran kişi olarak değerlendiriyorum” açıklamasını yaptı. Av.Ersin Parlat 0.537.445 53 94 Konuşmak İhtiyaçtır Geçenlerde okudum; “Konuşmamanın insan sağlığına verdiği zarar, sigaranın verdiği zarara denktir” diyordu. Bu yazıyı okumadan önce, ben de konuşmaya duyduğumuz gereksinim, su ve oksijene duyduğumuza eşittir, diyordum. Çünkü insan, sevdiği bir kişi ile konuşursa derdini unutur, sevinci katlanır. Güzel konuşmaya da doyum olmaz. Peki, toplumda yüzde kaçımız güzel konuşmayı biliyoruz? Ben on dokuz yaşımda öğretmen oldum. Yaklaşık on yıl öğretmenlik yaptıktan sonra, 1974 yılında avukatlığa başladım. Kısa sürede konuşmamın yetersiz olduğunu kavradım. Sesim cızırtılı, yetersiz ve konuşmam zor duyulur ve zor anlaşılırdı. Bunun üzerine bu eksiğimi giderme kararı aldım. Camiye gittiğim zaman oradaki konuşmacıları can kulağı ile dinliyordum. Yalnız kulağımı değil, gözlerimi de dört açıyordum. Bildiğiniz gibi, konuşmada ses tonu ve beden dili de son derece etkilidir. Uzmanlar, konuşmada beden dilinin etkisinin yüzde altmış, ses tonunun etkisinin yüzde otuz ve sözcüklerin etkisinin yüzde on olduğunu bildiriyorlar. Televizyondaki konuşmacıları da aynı dikkatle gözlemledim. O yıllarda Karaoğlan Bülent Ecevit, en güzel konuşanların başında geliyordu. Ayrıca tiyatrocuları dikkatle gözlemliyordum. Kerim Afşar’ın süper bir ses tonu vardı. Cihan Ünal’da en güzel konuşanlardan birisiydi. 1967 yılında bir kasetçalar almıştım. Amacım etkili konuşmayı öğrenmekti. O yıllarda en beğendiğim konuşmacılar İlahiyat Fakültesi hocalarından Doç.Dr.Bahriye Üçok ve Diyanet İşleri Başkanı Dr.Lütfi Doğan’dı. Onların konuşmalarını banda kaydedip dinleyerek, onlar gibi seçkin bir konuşmacı olmak istiyordum. Bu iki radyoda her hafta sohbet konuşmaları yapıyorlardı. Bahriye Üçok’un eşi Prof.Dr.Coşkun Üçok’da üniversitede siyasi tarih hocası oldu. Öztürkçe yazan bir hoca idi. 12 Eylül öncesi terör ortamında, değerli hoca Bahriye Üçok, bombalı paketle öldürüldü. Nur içinde yatsın, Allah rahmet etsin! Ben Bahriye Üçok ve Dr.Lütfi Doğan’a özenirken, sıradan bir konuşmam olduğunu düşünüyordum. Oysa avukat olduğum zaman, konuşmamın son derece berbat olduğunu gördüm. Bu defa o berbat konuşmamı düzeltmenin peşine düştüm. İnat ve inançla sürdürdüğüm çalışmalarım sonunda bir kural geliştirdim. Güzel ve etkili bir konuşma; konuşulan mekandaki tüm dinleyenlerin duyabileceği ve tam olarak anlayabileceği düzeyde olmalıdır. Ses, daha yüksek de olmamalıdır. Kötü bir örnek isterseniz, Kültür Merkezi’ndeki toplantılarda sunuculuk yapan, adını sanını bilmediğim genç bayan, mikrofonu kaptığı gibi Allah ne verdiyse bağırıyor. Benim kulaklarım resmen sağır oluyor. Önüme gelene çatarak büyük bir hızla binayı terk ediyorum. Bu genç bayanın akustikten haberi yok. O salonda kusursuz bir akustik vardır. Mikrofonsuz ve normal bir sesle konuşsanız bile yeterli olur. Ancak bu bayan bilmiyor. Mersin’de akustik yönünden başka da doğru bir yapı yoktur. Geri kalanı berbattırb. Güzel ve etkili konuşmak isteyenlerin müzik, tiyatro ve diksiyon eğitimi almaları gerektiğine inanıyorum. Saygılarımla.. 3 9 MAYIS 2016 ‘Örnek Kivi Telli Terbiye Sistemi’ kuruldu... Kivi yetiştiriciliğine destek Kivi üretimini yaygınlaştırmak amacıyla belirlenen arazilere ‘Örnek Kivi Telli Terbiye Sistemi’ kuruldu. Sistem ile üreticilerin gelir seviyelerinin arttırılması, ürün deseninin çeşitlendirilmesi ve kısıtlı olan sulu tarım alanlarında kısa zamanda maksimum düzeyde fayda sağlanılması hedefleniyor. Mersin Büyükşehir Belediyesi, ilk olarak Erdemli ilçesi Üzümlü Mahallesi’nde uygulanan “Örnek Kivi Bahçesi Telli Terbiye Sistemi Projesi” ile Mersin’de tarımın geliştirilmesi amacıyla üreticilere destek vermeye devam ediyor. Proje kapsamında Erdemli ilçesi Üzümlü Mahallesi ve çevre mahallelerde kivi üretimini yaygınlaştırmak amacıyla birer dekar alanda olmak üzere üç farklı arazi belirlenerek “Örnek Kivi Telli Terbiye Sistemi” kurulumu gerçekleştirildi. Üretimin daha kaliteli ve daha fazla olmasını sağlamak ve ithalatın azaltılması için başlanan proje öncesi Mersin Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı tarafından yapılan incelemelerde Üzümlü Mahallesi’nde iklim koşullarının kivi yetiştiriciliğine uygun olduğu tespit edildi. Proje kapsamında yetiştiriciliği teşvik edilen kivi, kendi ağırlığını taşıma özelliğinde olmayan bir bitki türü olduğu için bitkiyi meydana getiren vejetatif ve generatif aksamın askıya alınması ve desteklenmesi gerekiyor. Bu bağlamda modern kivi yetiştiriciliğinde omcalara şekil verilmesi ve verimin devamlılığının olması için uygulanan ‘T’ Telli Terbiye Sistemi, Üzümlü Mahallesi’nde üç parselde tesis edildi. Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, alternatif tarım ürünleri yetiştiriciliğine verdikleri teşvik ile ilgili açıklama yaparak, “Mersin, iklim koşulları dolayısıyla birçok farklı ürün çeşidinin yetiştirilmesine uygun bir kent. Dolayısıyla alternatif tarım ürünü yetiştiriciliği için projeler geliştirerek, şehrimizde tarımla uğraşan üreticilerimizin kalkınması amacıyla destek oluyor, üreticilerimize ekonomik yönden katkı sağlıyoruz. Mersin Büyükşehir Belediyesi olarak Örnek Kivi Telli Terbiye Sistemi’ni ilk olarak Erdemli Üzümlü Mahallesi’nde üç farklı parselde kurduk. İnşallah üreticilerimiz bu proje ile gelir sağlamaya başlayacak” dedi. Kurulan sistem ile üreticilerin gelir seviyelerinin artırılması, ürün deseninin çeşitlendirilmesi, kısıtlı olan sulu tarım alanlarında kısa zamanda maksimum düzeyde fayda sağlanması "Sorunları yenmek, engelli olmaktan daha zor" amacıyla 10-16 Mayıs Engelliler Haftası olarak ele alındığını hatırlatan Eroğlu, “En son çıkan engelliler yasası ile birlikte, ne yazık ki tüm sorunların üstesinden gelemedik. Aslında istenilse çok yol katediyoruz ama, maalesef yetkililer attıkları bir-iki adımı çok şey yaptık şeklinde algılıyor ve parmaklarını kıpırdatmıyorlar. Lafla peynir gemisi yürümü- Personele motivasyon semineri yor. Daha önceleri de defalarca kez gündeme getirdik. Sınava giren engellilerimizden harç parası alınmasın dedik. Engelli maaşları, bakım ücretleri ile ilgili çok sayıda bürokrasi ile uğraşılıyor, bunların kolaylaştırılmasını istedik. İstenen evraklar bir değil beş değil. Ailenin maddi durumu bunları karşılamaya yetmiyor. Artık bu tür işlemler, engellinin gelir düzeyi hesaplanarak yapılsın” diye konuştu. Belediyelerin engelliler adına olumlu projelere imza attığını ve bundan mutluluk duyduklarını sözlerine ekleyen Eroğlu, “Umuyor ve diliyoruz ki, her şey hakkaniyetli bir şekilde yürüsün. Engelli vatandaşlarımızın problemlerini toplum içinde en aza indirgemek için, gerek iletişim gerekse hizmet alanında halen birçok eksiklikler bulunuyor. Bunlar sadece engellilerin değil, insanlığın ortak sorunudur. Yetkililerin bu gerçek ışığında hareket etmelerini bekliyoruz” şeklinde konuştu. At arabaları toplandı Toroslar Belediyesi; hizmet kalitesinin yükseltilmesi ve verimliliğin arttırılması amacıyla yönetici ve çalışan personele yönelik periyodik olarak düzenlendiği Hizmet İçi Eğitim ve motivasyon seminerlerine devam ediyor. İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürlüğü tarafından Belediye Meclis Salonu’nda gerçekleştirilen ve iki gün süren seminere; Toroslar Belediye Başkanı Hamit Tuna da katıldı. Mersin Üniversitesi Öğretim Üyeleri Doç.Dr.Serdar Han Taşkaya ve Yrd.Doç.Dr.Nurcan Gökçakan Çiçek’in konuşmacı olarak katıldığı seminer, yoğun ilgi gördü. Tüm çalışanlarıyla bir aile gibi olduklarını kaydeden Toroslar Belediye Başkanı Hamit Tuna: “Vatandaşlarımıza en iyi hizmeti sunabilmek amacıyla hizmet içi eğitim seminerlerine önem veriyoruz. Yaşamımızın her anında öğrenmeye ihtiyacımız vardır. İyi bir iletişim kurmak için söylemek istediğimizi iyi anlatmak ve söyleneni iyi anlamak gerekmektedir. Bu tür eğitimler, kaliteli yönetim anlayışının temel gereksinimlerindendir. Semineri veren uzman hocalarımıza ve eğitime katılan tüm personelimize teşekkür ediyorum” dedi. Abdi Satıroğlu 0.506. 443 37 30 abdisatiroglu@hotmail.com ‘Kutsal Dava’ !!! EN-GENÇ Başkanı Aytürk Eroğlu: Mersin Tercüman- Mersin Gönüllü Engelli Gençliği Eğitim, Kültür ve Sanat Destek Grubu Başkanı Aytürk Eroğlu, 10-16 Mayıs Engelliler Haftası dolayısıyla, engelli bireylerin yaşadıkları sorunları hatırlattı, her alanda destek beklediklerinin unutulmaması gerektiğini vurguladı. Engelli insanların sağlık, rehaAytürk bilitasyon, Eroğlu çevre, eğitim ve istihdam alanlarında karşılaştıkları sorunlara dikkat çekmek Editör’den İki Satır Tarsus Zabıta Müdürlüğü’ne bağlı ekipler, yasak olduğu halde şehir içinde at arabası ile taşımacılık yapan 4 adet at arabasına el koydu. At arabalarının şehir içinde dolaşmalarının yasaklandığını belirten Belediye BaşkanıŞevket Can, kesinlikle at arabasıyla taşımacılığına izin vermeyeceklerini söyledi. Bu tür araçların görüntü ve çevre kirliliği oluşturduğunu kaydeden Başkan Can, herkesin bu konuda üzerine düşen görevi yapmasını istedi. hedefleniyor. Proje kapsamında Erdemli ilçesi Üzümlü Mahallesi’nde yetiştiriciliği yapılan üzüm çeşitlerinin pazarlama sorunlarından dolayı üreticilerin ellerinde kalması, ürün çeşidinin az olması ve arazilerin eğimli olmasından dolayı alternatif ürün olarak kivi yetiştiriciliği teşvik edilerek, mahallenin ekonomisine katkı sağlanması amaçlanıyor. Erdem, “Sen iç başkasına yarasın” Mersin Kızılay Şube Başkanı Necmi Erdem, tüm geliri Türk Kızılayı’nın afet ve sosyal yardım çalışmalarında kullanılan Kızılay Maden Suyu’nun, iyilik amacıyla satıldığını söyledi. Kızılay'ın Necmi maden suyuErdem nun ticari bir kaygıyla değil "iyilik" amacıyla satıldığını belirten Erdem, buradan elde edilen gelirin Kızılay’ın yardım faaliyetinde kullanıldığını vurguladı. Erdem, "Vatandaşlarımızın içtiği Kızılay’ın maden suyunun gelirinin tamamı afetzedeler için çadır, battaniye, gıda maddeleri alımında kullanılırken, ihtiyaç sahiplerine yıl içinde dağıtılan yardımlar için de önemli bir kaynak oluşturuyor" bilgisini verdi. “Kızılay ticari bir kuruluş değil” Necmi Erdem, Kızılay'ın ihtiyaç sahiplerine yaptığı yardımlar için devletten hiçbir isim altında bütçe kullanmadığını kaydederek, yardımların tamamının iyilikseverlerin bağışları ve maden suyu satışından elde edilen gelirle finanse edildiğini dile getirdi. Kızılay'ın ticari bir kuruluş da olmadığını ve mümkün olduğu kadar ticaretten uzak durmaya çalıştıklarını aktaran Erdem, şöyle devam etti: “Vatandaşların içtiği her maden suyu bir başkasına yarayıp iyiliğe dönüşmektedir. Vatandaşlarımıza markete, bakkala gittiğiklerinde iyilik için maden suyunda Kızılay markasını seçmeleri çağrısında bulunuyoruz.. Küçük yardımlarla büyük değişikliklere yol açılabilir. Siz de Kızılay maden suyunun kapağını "iyilik" için açın.” “İktidarın öyle bir büyüsü vardır ki, kimseyle paylaşmak istemezsin. Dostlarını bile gün gelir, kendine rakip olarak görürsün....” Eskiden beri söylenirdi de, bu kadar gerçek boyutlarda yaşandığına ilk kez şahit oluyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu arasında yaşananlara ne demeli, nasıl bir yorum yapmalı ifade etmek çok güç. Bir anlık verilen bir karar olmadığı, bunun evvelinden gelen sorunların bir sonucu olduğu açık. Başbakan Davutoğlu’nun ‘Görev süremin 4 yıldan kısa sürmesi benim tercihim değil, bir zaruretin sonucudur” sözleri, arka planda sorunların dağ gibi yükseldiğinin de bir itirafı. Şahsi kanaatim, Erdoğan’ın çok büyük bir hata yaptığı yönündedir. Sonuçta yüzde 50 oy aldığın bir seçimden, 6 ay sonra halkın seçtiği Başbakanı ‘bir şekilde’ koltuktan indirmenin bir izahı olamaz. Biraz geçmişe dönecek olursak, tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanı Haziran seçimleri için sahaya inip, kent kent mitingler yapmıştı. Halk bu tavrı kabul etmemiş ve partiyi cezalandırarak tek başına iktidara getirmemişti. Aradan geçen zaman içerisinde olanları bir kenara bırakırsak, Kasım seçimlerine kadar Erdoğan’ın sessiz kalıp, sarayına kapanması ile halk, Ak Parti’nin ve Davutoğlu’nun yeniden yüzde 50 ile tarihinin en yüksek oyunu almasını sağlamıştı. Bu gerçekler ışığında, partililerin akıl tutulması yaşamaları da şaşırtıcı değil. Doğal olarak onlar da sorgulamaya başladılar. Başbakan neden istifa etti? Düne kadar iyiydi, yol arkadaşıydı, kutsal davanın savunucusuydu da, bugün ne oldu? Ne değişti? Kim ne derse desin 4 Mayıs 2016, tarihe çok farklı kaydedilecek. Bir partinin en yüksek oranla iktidar olduğu seçimlerin ardından Başbakan olan bir kişi, tüm yetkileri elinden alınarak istifaya zorlanmıştır. Başarısını, politikasını, akademisyenliğini, duruşu olup olmadığını, Erdoğan’ın gölgesinde kalıp kalmadığını istediğiniz kadar tartışabilirsiniz. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Başbakanı’nın tabir-i caizse ‘harcanmasını’ göz ardı edemezsiniz. Beğenin yada beğenmeyin ama Davutoğlu’nun açıklama yaparken ki hali, bana ‘annesinden dayak yediği halde, anne diye ağlayan çocukları’ hatırlattı. Gider ayak halen ‘kutsal dava’, ‘kardeşlik’, ‘partimiz’, ‘birliktelik’ sözleri insanda ister istemez bir gülümseme yaratıyor. Laf gelmişken, şu partinin ‘kutsal dava’ dediğini de birileri çıkıp anlatsada, millet olarak bu kadar biat edilen bu davayı bizde bir öğrensek. Koca koca adamların şahsiyetlerini yerle bir eden, bir çırpıda bozuk para gibi harcanan onca insanı böylesi bağlayan bu ‘kutsal dava’nın ne olduğunu, en iyi peşinden koşturanlar, el-pençe divan duranlar bilir elbet. Dün Abdullah Gül, Bülent Arınç, Abdüllatif Şener, bugün Ahmet Davutoğlu.. Ve arada adını hatırlatamadığımız harcanan nice ‘kutsal dava arkadaşları’... Cevabı bir gün, harcanan ‘dava arkadaşların’ anılarından okuruz inşallah !!! Saygılarımla... 4 9 MAYIS 2016 Farklı Pencereden Gülsen Metin gulsenmetin2011@gmail.com Oğlum doğduğunda yanımda annem vardı. Annem kendi çocuklarından tecrübe kazanmış, torunlarıyla bilgilerini perçinlemişti, bense daha yolun çok başında, oğluma zarar vermeden nasıl kucağımda tutacağımın derdindeydim. İlk gece herkes uyurken onca ağrıya sızıya rağmen beni uyku tutmamıştı, uzun uzun oğlumun yüzüne baktım: ”Senin iyi ve mutlu bir insan olman için üzerime düşen ne varsa layıkıyla yerine getireceğim, kendimi her daim geliştireceğim. Sana çocuk deyip geçmeyeceğim.” diye söz verdim. Ama bir gerçek vardı ki benim doğum öncesi okuduğum kitaplarda yazanlar ile gerçek hayat çok farklıydı. Çocuk tecrübe işiydi. İyi ki o zaman yanımda annem vardı, yoksa nasıl banyo yaptırılır, nasıl gaz çıkarılır bilmiyordum. Annem de annesinden Anne ve Babalığı Doğal Yaşamak kayınvalidesinden çevresinden öğrenmişti. Anadolu da deneye deneye tecrübe edilen şeylerle yabancı menşeli yazarların yazdıkları birbirini tutmuyordu. Sevgili Pedagog Adem Güneş’in bir kitabının kapağında şunlar yazar : “Günümüzde anne olmak da zor, günümüz annelerinin elinde çocuk olmak da... Aslında annelerin çocuklarından bekledikleri şeyler çok değil... Saygılı, dürüst, iyi eğitimli, büyüğünü sayan, küçüğünü koruyan çocuklar hayal eder anneler... Ya çocuklar? Çocuklar da farklı bir şey istemezler aslında… İyi bir eğitim almak, sevilmek ve değer görmektir istedikleri… Peki, nerede yanlış yapılıyor ki bu kadar iyi niyetli insanlardan, saygısız, eğitimsiz, dengesiz, saldırgan ve anne babayı canından bezdirici çocuklar yetişiyor? “ Sokakta, pazarda, alışveriş merkezinde, misafirlikte çocuk anne babayı dinlemediği ve hatalı bir davranışta bulunduğu zaman içimizden hemen anne babayı, özellikle anneyi suçlarız: ”Ne biçim çocuk yetiştirmiş” deriz. Öğretmen okulda ders dinle- direksiyon dersi alıyorlar. Aynı gençler evlenmek, evliliği sağlıklı yürütmek (karı koca olmak) ve çocuk yetiştirmek (ana baba meyen, kurallara uymayan, arka- olmak) için hiçbir eğitim almıyordaşıyla kavga eden, ödevini yap- lar. Ülkemiz ve toplumumuzun mayan çocuğa bakıp “ Sorumsuz geleceği adına bir çelişki, bir kayıp bir çocuk yetiştirmişler” diyerek değil mi? anne babayı suçlar. Ana babalar günün 24 saatini Mersin’de artık her dönemeçte hem de tatil hakkı bile kullanmaelinde sularla onlarca küçük dan bu meslekte geçirmektedirçocuk, bakımsız ve sefil bir vaziler. Diğer mesleklerde deneme yetteler. Bu çocuklara bakıp ana yanılma uygulanabilir ve bunun babalarını suçlarız. kayıpları da telafisi genellikle Kapkaç yapan, araç kundakla- kolaydır. Ancak ana baba mesleyan, polise taş atan gençleri ğinde deneme yanılmaların sonugörüp ana babalarını suçlarız. cu ne yazık ki çok ciddi sorunlara Ana babaları suçlarız ama eğit- sebep olmaktadır. Bu nedenle meyiz. Ülkemizde her gün yüzler- ana babalık ciddi bir meslektir ve ce genç evleniyor. Evlilik konusun- eğitim gerektirir. Ayrıca bir sanattır. da hiçbir eğitim almadan karı Geleceğin ve toplumun temel koca oluyor, evliliği yürütmeye taşları olan en değerli varlıklarımız çalışıyorlar. Yine hiçbir eğitim çocuklarımız için bu sanatın eğitialmadan dünyanın belki de en zor minin verilmesi ve öğrenilmesi ve en ciddi işi olan çocuk yetiştir- gerekliliğine içtenlikle inanıyorum. me sorumluluğunu üstleniyorlar. Kendi ana babalarından gördükleri Konuşurken Adam Yerine Koygibi evliliği yürütmeye çocuk madığınız Çocuklarınızdan, Adam yetiştirmeye çalışıyorlar. Farkında Olmalarını Beklemeyin. olmadan ana babalarının hatalarıDoğan CÜCELOĞLU nı tekrar ediyorlar. Gençler iyi bir meslek sahibi Mutlu olmak için; olmak için senelerce eğitim alıyor, • Bugün hiç tanımadığınız biriüniversiteler bitiriyorlar. Sürücü ne iyilik yapın, belgesini almak için bile aylarca • Anlatılanı koşulsuz dinleyin, kursa gidiyor, usta bir sürücüden • Sabırlı olun. Mersin GİAD Başkanı Mehmet İzol: “Havalimanı ile Mersin kalkınır” Kısa adı Mersin GİAD olan Mersin Girişimci İşadamları Derneği Başkanı Mehmet İzol, daha önce çeşitli sorunlardan dolayı yapımı tamamlanamayan Çukurova Bölgesel Havalimanı’nın 16 Mayıs 2016 tarihinde yeniden ihaleye çıkacak olmasının kenti heyecanlandırdığını belirterek, ‘Biz Mersin GİAD olarak olaya sadece bir havalimanı olarak bakmıyoruz. Yapılacak olan havalimanının tamamlanması ile birlikte kentimizin birçok açıdan önünün açılacağı düşüncesindeyiz. Turizm sektöründen, tarıma kadar birçok alana katkı sağlayacak bu havalimanı ile Mersin’de 7 bin 500 kişiye istihdam da sağlanacaktır’ dedi. sinde Avrupa’da, ya da Ortadoğu’da sofralara konulabilecek. Bu da ürün kalitesinin artmasına neden olacak. Böylece Mersinli, Adanalı çiftçi daha çok kazanabilecek. Çukurova Bölgesel Havalimanı bölgenin Avrupa ve Ortadoğu’ya açılan kapısı olacaktır. Ayrıca bölgesel anlamda lojistik sektörüne çok büyük katkısı olacaktır. Bu anlamda da önemi büyüktür’ dedi. Hep birlikte mücadele vermeliyiz Mehmet İzol Tarıma büyük fayda sağlayacak Çukurova Bölgesel Havalimanı’nın geniş kapsamlı bir proje olduğunun altını çizen Mersin GİAD Başkanı Mehmet İzol, ‘Oldukça verimli toprakları olan Mersinimiz’de yetişen ürünler bu havalimanı sayesinde, dalından kesildikten yaklaşık 3-4 saat içeri- Çukurova Bölgesel Havalimanı’nın Mersin il sınırları içerisinde olmasının psikolojik bir üstünlük olduğunun altını çizen Başkan İzol, ‘Havalimanının yeri belirlenirken zaman zaman tartışmalar yaşandı. Yerinin turizm açısından yanlış olduğu ifade edildi. Fakat bu havalimanı sonrasında, yapımına başlanılamayan TarsusKazanlı Turizm Projesi’de hayata geçirilebilir. Ayrıca havalimanının Mersin’de olmasından kaynaklı olarak, kentimizin tanıtımı yapılırken turizm sektörü de bu durumu iyi kullanabilir. Bizler Mersin’i bir bütün olarak görüyoruz. Turizmiyle, tarımıyla, sanayisiyle, limanıyla, serbest bölgesi ile bir bütün. Mersin’i sektörlere bölmeden, hep birlikte bir mücadele vermek zorundayız. Bugün Mersin GİAD’ın birçok sektörden üyesi var. Bu üyelerimiz yaptıkları sektör toplantılarında sorunlarını ve çözüm önerilerini masaya yatırıyor, yönetim kurulumuza sunuyorlar. Bizler de sektörlerin isteklerini biliyor ve hiçbir sektörü diğerinden ayırmadan hareket ediyoruz’ dedi. İzol, Çukurova Bölgesel Havalimanı ile ilgili sürecin hızlanmasında Başbakan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Lütfi Elvan’ın payının büyük olduğunu sözlerine ekleyerek, önümüzdeki süreçte kentte çok daha güzel işlere imza atılacağına inandıklarını söyledi. Kiralık işçi dönemi başlıyor istihdam büroları vasıtasıyla uygulamaya geçecek. Sözleşme karşılığı çalıştırılacak S.S.Mersin Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi Başkanı Sabit Yelkovan, işçilerin kiralanmasının ve özel istihdam büroları kurulmasının yolunu açan, 'özel istihdam büroları yasa tasarısı'nın Meclis Genel Kurulu'nda kabul edildiğini duyurdu. Düzenlemeye göre kiralık işçi uygulaması özel istihdam büroları vasıtasıyla uygulamaya geçecek. Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı döneminde veto edilen ancak geçtiğimiz günlerde yeniden gündeme gelen 'özel istihdam büroları yasa tasarısı'nın Meclis Genel Kurulu'nda kabul edildi. İşçilerin kiralanmasının ve özel istihdam büroları kurulmasının yolunu açan düzenleme ile kiralık işçi uygulaması özel Konu ile ilgili değerlendirmelerde bulunan S.S.Mersin Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi Başkanı Sabit Yelkovan, İş ve işçi arayanların özel istihdam bürolarına başvurabileceğini söyleyerek, özel istihdam bürolarının da işveren ile işçi kiralama, geçici işçi ile de iş sözleşmesi imzalayacağını ifade etti. İşçiyi çalıştıracak olan işverenin işçi kiralama sözleşmesi karşılığında özel istihdam bürosuna belli bir bedel ödeyeceğini de söyleyen Başkan Yelkovan, “Özel istihdam bürosu bu bedelden kendi komisyonunu aldıktan sonra işçinin ücretini ödeyecek. Geçici işçiyi çalıştıranlar, iş hukuku bakımından işveren olmayacak. Özel istihdam bürolarının işveren olarak yükümlülüğü işçinin kiralık olarak çalıştığı süreyle sınırlı olacak” dedi. En fazla 5 kiralık işçi çalıştırılacak Tasarı ile bir işyerindeki başka işçilerin hamilelik, askerlik, yıllık izin ve hastalık hallerinde, mevsimlik tarım işlerinde ve ev hizmetlerinde kiralık işçilik uygulaması yapılabileceğini de söyleyen Başkan Yelkovan, “İşyerinin iş hacminin "öngörülemeyen ölçüde" artması nedeniyle, dönemsel iş artışları ve aralıklı olarak gördürülebilecek işlerde de kiralık işçi çalıştırılabilecek. Bu hallerde yapılacak kiralık işçi uygulaması ise dört ayı geçmeyecek ancak iki kez yenilenebilecek. Böylelikle işverenlerin sekiz ay boyunca kiralık işçi çalıştırma imkanı olacak. Aynı iş için altı ay geçmedikçe uygulama tekrarlanmayacak. Kiralık olarak çalıştırılacak işçi sayısı toplam işçi sayısının dörtte birini geçemeyecek. Ancak on veya daha az işçi çalıştırılan işyerleri için beş işçiye kadar kiralık işçi çalıştırılabilecek” şeklinde konuştu. Kayısıda beklenti 45 milyon dolar Mersin'in Mut ilçesinde bu yıl gerçekleştirilmesi hedeflenen 35 bin ton kayısı ihracatından 45 milyon dolar gelir bekleniyor. Mikro klima özelliğine sahip olan Mut coğrafyasında kayısının aroması, yüksek albenisi olduğundan dolayı talep her yıl artıyor. Bu yıl gerçekleştirilmesi hedeflenen 35 bin ton kayısı ihracatından 45 milyon dolar gelir bekleniyor. Mersin Büyükşehir Mut Yaş Meyve ve Sebze Komisyoncuları Derneği Başkanı Mehmet Ali Acar, kayısı ihracatına başlanılan ilçede bu yıl 56 bin dekar alanda kayısı üretiminin yapıldığını, rekolte beklentisinin ise 70 bin ton civarında olduğunu söyledi. Kayısı ihracatının daha çok Irak, Kuzey Kıbrıs ve Avrupa ülkelerine gerçekleştirildiği söyleyen Acar, "Şu anda Ninfa cinsi kayısı ihracatı 2 TL ile 2,20 TL arasında devam ediyor. Trintina kayısı cinsi ise 3 TL ile 3,50 TL. arası alıcı buluyor. Ortadoğu pazarı yüksek bir pazar olmadığı için 1,50 ila 1,80 TL arası ihracata kayısı alımı yapılıyor. Bu sene geçen yıla göre 18 Mart'ta meydana gelen don olayından dolayı kayısı rekoltesini 65 ila 70 bin ton civarında bekliyoruz. Buna rağmen bu mahsulün yüzde ellisi ihracata gitmesi bekleniyor. Kayısılarımızda kalite, görüntü ve rengi son derece iyi. Bütün ihracatçı firmalar beğeni ile komisyoncularla bağlantı kurmakta. Bu sene kapsamlı bir ihracatın olmasını bekliyoruz" dedi. Beycan Üçkardeş beycan33@mynet.com Değişim Şart Bir dönem Mersin olarak hangi kıyafeti giyersek bize daha çok yakışır diye çok uğraşmıştık. Modacılar tuttuk. Gittik modanın merkezini gezdik. Sağolsun Mersin Ticaret ve Sanayi Odası uçaklar tuttu, yüzlerce insan taşıdı Avrupalara. Bu kentin ileri gelenleri ile sanayiyi gördü, tarımı gördü, turizmi gördü. Gösterdi. Trilyonlar harcandı Mersin’in geleceği konuşulurken. Kulakları çınlasın Eski Valimiz şimdiki Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy ve devamındaki Valimiz Hasan Basri Güzeloğlu çok uğraştılar. Mersin’e yeni kimlik kazandırmak için. MTSO trilyonlar harcadı. Mersin’e ne giydirelim diye Mersin’den birine 300 bin dolar ödendi. Modacılık yap, “Kent adına rapor hazırla” diye. Esnafı kan ağlayan memleketim kışlaya döndü bu arada. Askeriyedeki gibi tek asker pazarı mantığıyla kentin göbeğine büyük bir AVM konduruldu. Atatürk caddesi bitti. Çamlıbel bitti. Mersinlilik bitti. Varsa yoksa bu kentin AVM’si Mersin oldu. Emeklisi de, serserisi de, koca arayanı da, kız arayanı da. Kahve içeni de eylemcisi de buraya gider oldu. Bunlar olurken kentimizin büyükleri tutulan özel uçaklarla dolaştı durdu Avrupaları. Selfie’ler yaptılar sosyal paylaşım sitelerinde. Karar verildi. Mersin Turizm kenti olacak diye. Bir de platform kurulmuştu zaten. Başkanı da Numan Olcar. Turizm’ci. İşini iyi bilir. “Kenti kalkındırmak için turiste ihtiyaç var” dendi. Uğraşıldı kruvaziyer gemisi getirildi Mersin’e. Gemiden inenler çiçeklerle karşılandı. Yemek ikram edildi. Mersin diye söz konusu AVM’ye götürüldü. Mersin’deki tüm kamu kurumları turizm adına seyahatlerini ve biletlerini bu başkanımın ofisinden alıyorlardı. Özel uçak tutma ve yüzlerce kişiyi Avrupalara MTSO adına gönderme işini de bu başkanım yaptı. Çünkü Mersin ve turizm denince uçak denince, tatil denince akla gelen ilk firma bunun firmasıydı. Esnaf kazan kaldırdı. Dedi ki, “Yav büyüklerimiz. Ne olacak bizim halimiz ?” hemen bir açıklama. “Dert etmeyin Mersin kalkınacak” MTSO’ya sordular oraya aidat ve benzeri para ödeyenler. “Avrupa sizin olsun, sanayi ne olacak. Üzerinde çalışıyoruz” dendi. Bu kentte yaşayan biri olarak bana sorarsanız ne olacak diye. “Değişim şart” derim ben. Turizm platformuna taze kan şart. MTSO’ya taze kan şart. Bak deniz kentiyiz. Deniz Ticaret Odası’nı konuşuyormuyuz. Neden ? Atalarımızın bir lafı var çok severim. ‘Çok iş çok hata. Sıfır iş sıfır hata.’ Herkese kazançlı bir Mersin’de yaşamalarını diliyorum. 5 9 MAYIS 2016 ‘Hedefimiz 2019’ Başbakan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Lütfi Elvan, Ak Parti’nin Grup toplantısına katılan Silifke İlçe Teşkilatı üyelerini TBMM’de kabul etti. Silifke İlçe Teşkilatı üyeleri AK Parti Grup Toplantısına katılmak üzere Ankara’daydı. Grup toplantısının ardından üyeler TBMM’de Başbakan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Lütfi Elvan’a bir ziyaret gerçekleştirdi. Ziyarete Mersin Milletvekilleri Yılmaz Tezcan, Ali Cumhur Taşkın ve Hacı Özkan da katıldı. lım. Hedefimiz 2019’da Silifke’de belediyeyi almak ve açık ara birinci olmaktır.” dedi. Teşkilatın birlik ve bütünlüğünün önemli olduğunu vurgulayan Elvan, “Biz milletimizin derdini dert edinen bir partiyiz. Çalışmalarımızı hiç ara vermeden sürdürmemiz gerekiyor. Kadın kollarımıza, gençlik kollarımıza çok büyük sorumluluk düşüyor. Eksiklikleri bize bildireceksiniz biz de gidereceğiz.” açıklamasını yaptı. “Hedefimiz 2019’da Belediyeyi almak” Başbakan Yardımcısı Elvan, Mersin ve Silifke’ye yönelik yatırımlara ilişkin de teşkilat üyelerine bilgi verdi. Elvan, “Önemli yatırımlarımız başladı. Her birini takip ediyoruz. İlgili Müsteşarlar ve Genel Müdürlerden bunlarla ilgili sürekli bilgi alıyorum. Aşılamayan sorunlar varsa onları da Bakanlarımız ile konuşuyoruz. Sizler de bunların takipçisi olacaksınız. Başbakan Yardımcısı Lütfi Elvan, burada yaptığı konuşmada Silifke’nin önemine değinerek, “Silifke’de yüzde 25’ler civarında bir oyumuz var. Bunu yüzde 40’lar seviyesine çıkarmamız lazım. Bizim bu potansiyelimiz var. Yeter ki eksiklikler neyse, yapılacaklar neyse bunları yapa- “Yatırımları takip ediyoruz” Benim Düşüncem Şinasi Şirin sinasi.sirin@hotmail.com Ya Şimdi !!! Zaten biz kendi içimizde dayanışmayı, birlikteliği gösterdiğimiz zaman tüm kapılar ve yollar açılıyor.” dedi. “Göletler konusunda sıkıntı yaşanmayacak” Mersin ve Silifke’de özellikle gölet ve barajlar konusunda hiçbir sıkıntı yaşanmayacağını söyleyen Elvan, bu konuda Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ile sürekli görüştüğünü belirtti. Elvan, sulama birlikleri ve kooperatiflerinin de yaşadıkları sorunları bildiklerini, sorunun çözümü için birlik ve kooperatifler ile 17 Mayıs’ta bir toplantı yapılacağını açıkladı. Elvan, birliklere 3 yıl geri öde- mesiz 25 yıl vadeli ve faizsiz bir model sunulacağını da aktardı. Taşucu’nda erkek yurdu talebini de bildiklerini dile getiren Elvan, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile görüşüldüğünü ve Bakanlığa ait bir binanın yurt için kullanılacağını açıkladı. “Etkisiz hale getirilen terörist sayısı 6 bini geçti” Terörle mücadeledeki gelişmelere de değinen Elvan, “Terör konusunda müthiş bir mücadele veriliyor. Hem Silahlı Kuvvetler hem emniyet güçleri uyumlu bir şekilde çalışıyor. 23 Temmuz 2015’ten bu yana etkisiz hale getirilen terörist sayısı 6 bini geçti.” dedi. Ak Parti İl Başkanı Cesim Ercik, yeni uygulama ile sektöre canlılık geleceğini söyledi. Hayvancılığa destek geliyor Ak Parti Mersin İl Başkanı Cesim Ercik, Hükümetin hayvancılık sektörünü canlandırmak için önemli çalışmalara imza attığını ifade etti. Başkan Cesim Ercik, “Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız sektörü hareketlendirmek için ciddi projeler üretiyor. Bakanlığımızın son projesi hayata geçtiğinde hayvancılık sektörünün atağa kalkacağı inancındayım” diye konuştu. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının yaptığı çalışmayla damızlık süt sığırı yetiştiriciliğinde, faiz indirimli işletme ve yatırım kredisi kullandırılabilmesi için üreticilerin işletmelerinde bulundurmaları gereken manda veya damızlık süt sığırı sayısı 10 baş ve üzerinden en az 5 başa düşürdüğünü belirten Ercik, Bakanlığın önemli bir çalışmasından daha bahsetti. Cesim Ercik, “Bu yeni projeyle sektöre önemli bir destek gelmesi hedefleniyor. Yeni çalışmaya göre vatandaşlarımız kendisine hayvan alacağı zaman ipotek yolunda çözüm arıyordu. Evini, arabasını bile ipotek ettiren vardı. Yeni çalışmayla artık bu uygulama sonlanacak. Artık daire, araç gibi mülkler değil hayvan rehin verilecek ve kredi de Cesim alınabilecek” dedi. Ak Parti Mersin İl Başkanı Ercik Cesim Ercik, bu yeni kredilendirme çalışması için Bakanlığın Ziraat Bankası ile görüşmeleri son noktaya getirdiğini ifade ederek, “Aynı uygulamaları meyve ağaçları için de gerçekleştirmek için çalışmalar var” şeklinde konuştu. Kiraz yüz güldürüyor Erdemli’nin 750 rakımlı Esenpınar’da hasat edilen turfanda kiraz, üreticilerin yüzünü güldürdü. Sezonundan çok önce olgunlaşan kirazın kilosu, 6 ila 10 lira arasında değişiyor. Yaz aylarının vazgeçilmes meyvesini Mayıs ayı başında hasat etmenin mutluluğunu yaşayan üreticiler, “Kirazlarımız çok iyi, verim yüksek, kalitesi de çok iyi” diyerek, memnuniyetlerini dile getirdiler. Kiraz, antioksidan bakımından zenginliği ile tüketilmesi tavsiye edilen meyvelerin başında geliyor. C, A ve K vitaminleri açınıdan da zengin olan kiraz, ayrıca fosfor, demir ve kalsiyum mineralleri bakımından da oldukça zengin. Nasıl bir sistem olacağı Türk kamuoyundan sır gibi saklanmaya çalışılan bir sitem uğruna, Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir şekilde, kurultay ve seçimden başarıyla çıkmış bir Genel Başkan ve Başbakan olarak ülkeyi yöneten birinin görev süresine müdahil olunması tarihi bir demokrasi ayıbıdır. Bunu tarihi unutmayacak ve asla affetmeyecek. Demokratik bir ülkede yönetim ve sistem değişikliği gerektiğine, yine o ülkenin vatandaşları karar vermeli. Anayasa değişikliği dediniz; yeterli çoğunluğa ulaşamadığınız için tek başınıza anayasayı yapmaya ve anayasayı değiştirmek için yüce millet size yetki veremedi. Bu konuda yüce milletin vermek istediği mesajı alamadınız. “Anayasayı tek başınıza yapmayın, bu yüce milletin ikna olacağı anayasa olsun, yüce millletin tümüne hitap edecek anayasa olsun. Sivil ve lafta değil gerçek anlamada LAİK bir anayasa olsun “ diye bir tablo sundu önünüze. Bunu anlamakta hala güçlük çektiğiniz için bu konuda olumlu bir mesafe kat edemediniz. Liderler; toplumlarına iyi gelecek için iyi politikalar üretmek ve onları geleceği için güvenli yönetim şekli ürettikleri sürece lider ve güvenilirdir. Ama; O halkı için hizmet değil de, halk onun için hizmet üretmeye başlar ise onun adına Lider değil, tek adam ve ben merkezli yönetim anlayışı denir ki, bu da ne demokrasiye nede Üniter devlet ve yönetim yapısına asla uygun olmaz. Milletinin Seçimle getirmiş olduğu bir Genel başkan ve Başbakanı, yine milletin tercihi kalmasına veya gitmesine karar vermeliydi. Nerede kaldı ileri demokrasi söyleminiz, nerede kaldı milletin hizmetçisi olma söyleminiz. Milletin seçtiği Cumhurbaşkanı olmuş olmanız, tek adam olma ve milletin size biyat etme hakkını vermez. Sizden öncede bu ülkeyi kurtarma için canla başla çalışan lider olduğu gibi, ve sizler ülkeyi yönetmeye için yola çıkmış siyasilere, iyi ve rahat yönetebilesiniz diye tertemiz bir vatan emanet ettiği gibi ve sizden öncede bu ülkeyi en az sizin kadar iyi yöneten lider olduğu kadar, sizden sonra da iyi yönetenler hatta sizden daha iyi yönetenler olacaktır. Hiç şüpheniz olması. Bu nedenle, sizden iyi olacaklardan ürkmenize gerek yoktu. Bu ülkede sistem değişikliğine gerçekten ihtiyaç var ise, zamanı geldiğinde millet bunun zaten onaylayacaktır. Siz olsanız da, olmasanız da. Başkan olmak uğruna, yazık ettiniz istikrara, yazı ettiniz iyi yöneten Başbakana. O da yazık etti kendine güvenen, inanan milletinin teveccühüne. “Bu milletin karakteri olan demokratik yolla geldim, demokratik yolla giderim” diyemedi. “Ben kimsenin onuru değil, ben kimse ailesi değil milletimin takdiri ile milletimin hizmetkarı olum, milletimin onayı ile geldim, milletimin onayı ile giderim anca” diyemedi. “Madem öyle, olağanüstü kurultayda kararı aldım, bende varım, buna delege karar versin buna bizi destekleyenleri temsilcileri karar versin, o zaman gitmem gerektiğine inanır ve gereğini yaparım” diyemedi. Eğer bunu diyebilmiş olsaydı bu gün durum daha farklı olurdu. İşte o zaman anayasa konusunda millettin temsilcileri milletin meclisinde, millet adına anayasa yapardı eminim. İşte tamda bu noktada muhalefetin yapması gereken; başarılı olmuş bire Genel Başkan ve Başbakan, ve kurultay sonunda görevi iade edecek % 80 iyi yetişmiş kadrodan oluşan Hükümet üyeleri, görevi iade etmeye cesaret göstere biliyor ve ülkenin önün açmaya yürek koyuyor ise, Gerek C.H.P. ve özellikle de gerek M.H.P. derhal kurultay yapmalı ve seçmeninden yeniden güven tazelemeli. Sayın; Kılıçdaroğlu, Sayın; Bahçeli. Hadi bırakın inadı. Hadi bırakın koltuk sevdası uğruna ülkenin geleceğinin önünü tıkmayı. Yürek koyun. Verin kurultay kararınızı, girin seçime. Seçmeniniz, delegenizin teveccüh gösterir ise kimsenin diyecek bir durumu olmaz. Eğer kaybederseniz nöbeti devretme erdemini gösterin. Bu inat ne için? nereye kadar?. Temsil ettiğiniz siyasi partilerinizi meclis dışı bırakınca mı rahat edeceksiniz?. Milletin, seçmeninizin, tabanınızın sesine kulak verin. Bırakın; “yaşasın Kral diyenleri” . “Kral çıplak” diyenlere kulak verin. YA ŞİMDİ !!! deyip ülkenin önün acın. Ya da iki cihanda veremeyeceğiniz kul hakkı ve millet hakkının vebali ile son nefesinize kadar vicdanınızla hesaplaşarak yaşayın... 6 9 MAYIS 2016 Yaşam Gemisi Melike Zafer Gürgen “Kıssadan hisse çıkarabilene... Padişahın biri veziriyle birlikte tebdil-i kıyafet gezintiye çıkmış. Tebaası nasıl yaşıyor, nasıl geçiniyor, sıkıntıları neler görmek istemiş. Gezi sırasında bir köye gelmişler. Küçük, şirin bir evin önünde oturmuş, örgü ören bir genç kız görmüşler. Padişah kızın yanına yaklaşıp sormuş: - Merhaba kızım. Baban evde mi? Kız: - Babam evde yok! Azı çok etmeye gitti. Padişah: - Annen evde mi? Kız: - Annem de evde yok! O da biri iki etmeye gitti. Padişah: - Kızım eviniz çok güzel ama bacası eğri. Kız: - Bacası eğridir ama dumanı doğru tüter. Padişah: - Sana bir kaz yolla- avukatmelikezafer@hotmail.com Her hikaye başka bir anlam…. Hikayenin özlerindeki anlamlar hikayenin kendisini oluşturan cümle topluluklarından farklı olabileceği gibi; cümleler de kendisini oluşturan sözcüklerden farklı anlamlar taşıyabilir…. Önemli olan gözle görmek, kulakla duymak, dudaklarla söylemekten ziyade; yürekle görmek, yürekle duymak, yürekle konuşmaktır... kısaca yürek ile anlamaktır aslolan… Biline ki ; Her zaman; her cümle; kurgusunu meydana getirdiği sözcüklerin anlamını taşımayabilir... Anlamı Sözünde Değil Özünde... sam yolar mısın? Kız: - İzninizle en ince tüylerine kadar yolarım! Padişah kıza “Öyleyse selametle kal!” deyip, veziriyle tekrar yola koyulmuş. Saraya varınca padişah vezirine sormuş: - Kız ile ne konuştuğumuzu anladın mı? Vezir: - Doğruyu söylemek gerekirse anlamadım padişahım, demiş. Padişah: - O hede tez vakitte git öğren! Yoksa seni vezirlikten azlederim! demiş. Vezir telaşla fırlamış. “Nasıl öğrenirim?” diye düşünürken, en iyisi ilk ağızdan bilgi almak deyip, gitmiş padişahın konuştuğu kızı bulmuş. Vezir: - Aman kız, hanım kız!... Biz bu gün yanımda biriyle senin yanına gelmiştik. Yanımdaki kişi senle sohbet etmişti. O sohbette konuştuklarınız ne anlama geliyordu? Onları bana bir deyiver. Dile benden ne dilersen. Kız: - Konuştuklarımızı açıklarım ama her cevap için on altın isterim, demiş. Vezir kabul etmiş. Kız anlatmaya başlamış: - O amca bana babamı sorduğunda “Azı çok etmeye gitti” demekle; babamın çiftçi olduğunu, tarlaya tohum ekmeye gittiğini anlatmak istedim. Vezir on altını vermiş, kız devam etmiş: - O amca annemi sorduğunda “Annem biri iki etmeye gitti” demekle; annemin ebe olduğunu, doğum yaptırmaya gittiğini anlatmak istedim. Kız vezirden on altın daha alıp devam etmiş: - Amca “Eviniz çok güzel ama bacası eğri” demekle; benim güzel olduğumu ama gözelerimin şaşı olduğunu söyledi. Ben de “Bacası eğridir ama dumanı doğru tüter” diyerek; şaşıyım ama gözlerim iyi görür demek istedim. Vezir kıza on altınını verip hemen atılmış: - Peki ya “Sana bir kaz yollasam yolar mısın?” ne demek? Kız tebessüm edip açıklamış: - O kaz da sizsiniz, demiş. Bunları öğrenmek için bana onlarca altın verdiniz!...” Sevgiyle... MTSO 34 No’lu Meslek Komitesi Başkanı Tarık Ciğer: Imajımızı düzeltemeyiz ! Mersin Tercüman Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 34 No’lu Ağaç ve Orman Ürünleri Meslek Komitesi, Ahşap Ambalaj Malzemeleri ve ISPM-15 standartları konusunda bilgilendirme toplantısı düzenledi. MTSO Konferans salonunda gerçekleştirilen toplantıda konuşan MTSO 34 No’lu Meslek Komitesi Başkanı Tarık Ciğer, konunun hassasiyetine dikkat çekerek, son dönemde ihracatta kullanılan ahşap malzemelerin standartlara uygun olmaması gerekçesiyle geri gönderildiğini hatırlattı. Hassas davranılmalı Mersinli ahşap ambalaj üreticilerini ISPM-15 standartları konusunda uyaran Ciğer, “Son dönemlerde ihracatta kullanılan ahşap malzemeleri, standartlara uygun olmadıkları gerekçesiyle geri gönderilmektedir. Ve bu oran her geçen gün daha da artmaktadır. Firmalarımızın sıkıntı yaşamamaları için, ihraç ettikleri ürünlerin içeriği ve ürünlerin ambalajlanmasında hassas davranmaları gerektiğini bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. yayılmasını önlemek için yönetmelikler bulunmakta. Zira ahşap ambalaj malzemelerinin ısıl işleme tabi tutulması ve ISPM-15 işaretlemesinin yapılmış olması gerekmektedir. Yönetmelikler var Geri dönüyor İhraç ürünlerin taşınmasında kullanılan ahşap paletlerle birlikte zararlı organizmalar, yurtiçinden yurtdışına, yurtdışından da yurtiçine giriş çıkışını, MTSO 34 No’lu Meslek Komitesi Başkanı Tarık Ciğer, MTSO Yönetim Kurulu üyesi Ufuk Maya, Mersin Zirai Karantina Müdürü Ali Erden, Orman Mühendisi Nurullah Özkahraman ve Entomolog Suat Yıldız, katılımcıları ISPM-15 standartları konusunda bilgilendirdiler. Ancak ne yazık ki son zamanlarda kullanılan ahşap malzemelerin bu normlara uygun olmadığına dair, AB ve diğer ülkelerden sıklıkla geri bildirim alıyoruz. Bu da ülkemizin ve ürünlerimizin imajını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu sorunun önüne geçilebilmesi için kamu kurumları denetimlerini hassasiyetle sürdürürken, biz ahşap üreticilerinin de maksimum düzeyde özen göstermemiz gerekmektedir” diye konuştu. oluşturmakta geç kalındığının altını çizen Tarık Ciğer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ambalaj üretim firmaları, işyeri sahibinden saha çalışanına kadar tüm personel bu konuya gereken hassasiyeti göstermek zorundadır. Aksi halde uluslararası alandaki olumsuz imajımızı düzeltmemiz mümkün olmayacak. Geç kalındı 229 belge iptal edildi ISPM-15 uygulamasında farkındalık 2015 geliri 85 milyon lira oldu Akdeniz Belediye Meclisi, Mayıs Ayı olağan toplantısının ikinci birleşimini gerçekleştirdi. Toplantıda, 2015 Mali Yılı GelirGider Bütçesi Kesin Hesabını içeren Plan ve Bütçe Komisyon Raporu görüşülerek oybirliğiyle kabul edildi. Akdeniz Belediye Meclisi ihtisas komisyonu raporlarını görüşmek üzere 2’nci birleşimini yaptı. Belediye konferans salonunda yapılan Meclis toplantısına Akdeniz Belediyesi Eş Başkanı M. Fazıl Türk Başkanlık etti. Plan ve Bütçe Komisyonuna havale edilen, 2015 Mali Yılı Gelir-Gider Bütçesi Kesin Hesabı ile ilgili gündem maddesinde komisyon raporu Meclis üyelerine okundu. Rapora göre 2015 yılı net gelirleri 85 milyon 192 bin 769 TL olarak gerçekleşti. Giderler toplamı ise 89 milyon 338 bin 875 TL oldu. Gider kalemleri ise personele 24 milyon 597 bin 523 TL, Sosyal Güvenlik Kurumlarına 4 milyon 163 bin 466 TL, mal ve hizmet alımlarına 45 milyon 777 bin 391 TL olarak gerçekleşti. Bütçenin diğer harcama kalemleri ise faiz giderleri, cari transferler, sermaye giderleri ve sermaye transferleri oldu. Raporda gelir bütçesinin yüzde 83, gider bütçesinin de yüzde 85 oranında gerçekleştiği belirtildi ve ödemelerin yürürlükteki mevzuat çerçevesinde usulüne uygun planlı bir şekilde yapıldığı, bu nedenle 2015 Mali Yılı Bütçe Kesin Hesabının aynen kabulüne oybirliği ile kabul edil- diği belirtildi. Belediye Mali Hizmetler Müdürü, Meclis üyelerinin bütçe ile ilgili sorularına yanıt verdi. Daha sonda 2015 Mali Yılı GelirGider Bütçesi Kesin Hesabını içeren rapor, Plan ve Bütçe Komisyonundan geldiği şekliyle kabul edildi. ISPM-15 uygulaması, dünyada 56 ülkede uygulanmaktadır. Türkiye’de 792 firmaya bu konuda yetki belgesi verilmiş, bunların 229’unun belgesi ise iptal edilmiştir. Bu gerçek ışığında konunun öneminin daha iyi anlatılması gerekliliği de ortaya çıkmaktadır. Yaşanan bu sıkıntının bir ayağı üretici ise, diğer ayağı kullanıcıdır. İkinci el olarak tabir edilen ahşap taşıma paletleri ve ambalaj malzemeleri ile sevkiyat yapılmasına artık bir son verilmelidir.” Toplantıda ayrıca, MTSO Yönetim Kurulu üyesi Ufuk Maya, Mersin Zirai Karantina Müdürü Ali Erden, Orman Mühendisi Nurullah Özkahraman ve Entomolog Suat Yıldız, ISPM-15 şartlarını yerine getirmeyen firmaların disiplin kuruluna sevk edileceği ve standartların nasıl uygulanacağına yönelik teknik bilgiler ile orman zararlıları konusunda katılımcıları bilgilendirdiler. 7 9 MAYIS 2016 İnsan Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi Kitabının Ayıpları - 3 Metinlerde tespit ettiğimiz sessiz mayınlar: (İrili ufaklı 160 sessiz mayın) S.12: “En güçlü kim?” (9 tane sessiz mayın) a-İlk sayfa mavi zemin üstüne beyaz ve sarıyla yazılmış. Eğer her bir metnin girişi farklı renkte olursa çocuğun beynine tutarsızlık tohumu eker. b-Paragraf düzeni yok. Diğer sayfada metin devam ettiği halde ilk sayfadaki renk ve sayfa düzeni değiştirilmiş; bu da tutarsızlıktır. c-İlk sayfanın sonunda metin burada bitmiştir imajı verilmektedir. d-Sh.13: Yeni bir yazı başlıyor gibi, önceki sayfayla bağlantısı kesilmiş. İki cümlede iki nokta üst üste olduğu halde 2.cümlede bir daha iki nokta üst üste olamaz. Çocuk, ben mi yanlış okudum endişesiyle dönüp ön sayfaya bir daha bakar. e-Çocuk bir daha şaşırtılıyor; yazının içinde “güneşe” yazısı sarı ışıklandırılmış halde. f-Aynı sayfada kırmızı renkte “kızmıyorum”. g- Mavi renkte “Sevgili Köpek Amca, senden daha güçlü yok bu dünyada” h- Köpek Amca diye özel isim olamaz! i-Kırmızı: “.... en güçlü sen misin yoksa?” j-Rüzgar resmi ve dalgalı satırlarla “ekinler rüzgarda dalgalanmış, sesini Çilbik’e ulaştırmış” . k- Sh.14: Koyuna “hala” diyor ve pembe renkte “sizden daha güçlüsü yok mu bu dünyada?” l-Sh.17. Meraklı Çocuklar İçin Dersin konusuyla ilgisiz bir alana atlıyor; Dağıstan Özerk Cumhuriyeti hakkında bilgi veriyor, bir şairini tanıtıyor. Bu sırada bölgedeki birçok etnik grubun adını sıralıyor: “.... Bu dağlarda Türkçenin farklı lehçeleriyle konuşan halklar yaşar: Avarlar, Kumullar, Darginler, Karaylar, Lezgiler, Laklar, Nogaylar, Rutullar, Sakurlar, Tatlar, Azeriler, Kumuklar, Türkmenler, Terekemeler ve Kırgızlar.” Bilgi yanlışı; Kırgızlar burada değil Orta Asya’dadır. Bu kadar etnik isimle çocuğu bu sınıfta tanıştırmak doğru değildir, bombardımana uğramış gibi olur, aklı karman çorman olur. S.18: “Sağlık Ne?” (10 tane sessiz mayın) a- Metin girişi kırmızı zemin üstüne sarıyla yazılmış. b-Paragraf düzeni yok ve resim ile yazı birbirine geçmiş, satır düzeni yok. c-Mavi renkle iri puntoyla “Oğlunuza mutlu bir adamın iç gömleğini giydirmeniz gerek. O zaman sağlığına erişecek.” Cümlenin başındaki “Kıble-i alem sağ olsun” sözünün bizde kullanımı yoktur, çocuğa da anlamsız gelecektir. d- Turuncu renkte resimli “mercimek çorbası.” e-Yan sayfanın renkli resmi bu sayfaya kadar uzamış; bu sayfada zemin beyaz iken iki sayfa birbirine girmiş haldedir. f-Sh.20: Mavi yazıyla “zengin olmakla da mutlu olunmuyor.” Ve sarı para resmi. g-Kırmızıyla “Çok şükür. İşim var, eşim var, canım sağ, çalışıyorum. Tabii ki mutluyum.” h-Sayfa bitişinde şok edici bir değişimle çocuktan masalı kendisinin yazması isteniyor; çocuğa koyu siyah yazıyla ödev veriyor: Sence bu masal nasıl devam edebilir? Hayalini derinleştir, ister yeni bir masal yaz, ister devamını geliştir. Çocuğun ana konudan sapması, konuyu dağıtması kuvvetle muhtemeldir. i-Sh.23; Terekemeler hakkında şaşırtıcı bilgiler veriyor. S:25: “Kırk Günün Beyliği” (4 tane sessiz mayın var, ancak en büyüğü burada!) a-Sh.26: Mavi resimli “bağırdığını” yazısı. b-Kırmızı –yeşil-sarı renklerle üç renk yan yana; “Nanay da nay nay!..” Çağrışımı PKK bayrağı olan bir renklendirme görüyoruz. Bu renkler bir Kürt masalı içerisine sessizce sokulmuş haldedir. c-Sh.27: Üç renkli cümleler ardışık halde, pekiştireç var: “Nanay da nay nay, nanay da nay nay!..” d-Sh.30: Kürtler hakkında doğru-yanlış tartışılır bilgi veriyor. S.30: “Hazreti Hazer” ( 5 tane sessiz mayın) a-“Hazreti” yazısı “Hazer” yazısından koyu yazılmıştır, vurgu ona yapılıyor. Birincisi kuralsızdır. İkincisi, Türk toplumunda “hazreti” nitelemesi İslam tarihinde adı geçen saygın kişilere kullanılır, burada ise alay ederek kullanılmaktadır ve bununla milli kültürümüze saldırılmaktadır. Metin içine yerleştirilen renkli sessiz mayınlar ayrıca dikkat çekicidir. b-S.32: Yeşil renkte işaret eden el resmi ve yazı: “Bu mu senin Hazreti Hazer?” Yazıyı yeşil yazmakla adeta İslami çağrışımı kuvvetlendirmektedir. Burada dolaylı olarak bir daha manevi değerlerimize saldırı vardır. c-Kırmızıyla kalem resmi ve yazı: “Eğitimini ben üstleniyorum Ebuliz,” d-S.36: Ebuliz Cizreli fizikçi El Cezeri hakkında ansiklopedik bilgi veriyor. Cizre’de doğmakla Kürt olduğunu söylüyor. Oysa ansiklopedik kaynaklarda Kürt veya Arap olduğu yazar. Arap olması kitaplarını dönemin bilim dili olan Arapça yazmasından kaynaklıdır. Öte yandan doğduğu TOR mahallesi onun TUR yani Türk olduğuna işaret eder, onun bu yanı gözden uzak tutuluyor. Ayrıca Urfa ve bölgesi antik Türkmeneli olup bilimevleriyle ünlü bir Sasani-İran şehridir. Ebuliz adı bu kişinin bilim adamı olduğuna işaret eden sıfatıdır. EbuLiz, “akıl ışığı yüksek bey” anlamındadır, fonetik analizde “güneşin oğlu” olarak da açılım bulur. e-Burada Kars’tan Urfa’ya kadar Kürtler’in yaşadığı bölge gösteriliyor, yanıltıcıdır, bu bölgede doğan herkes Kürt’tür anlamında hatalı bir cümledir. 5- S.36: “Derinden Gelen SES” (8 tane sessiz mayın) a-“Derinden Gelen Ses” kendi içinde punto ve renk farkıyla defalarca parçalanmıştır. b-S.39: Kırmızı renkli KIVIRCIK kelimesindeki K harfleri resimle kıvrılarak uzatılmış. Burada bir uyumsuzluk daha var; resimde saçları kıvırcık olan çocuk yok! Eğer saçı kıvırcık ise, muhtemelen bu bir Arap masalı olacaktı, oysa masalın sonunda bunun bir Kazakistan masalı olduğu yazılmıştır. c-Yeşil renkle “Geçmiş olsun Ahmet. Sen sağ ol, Sancar sağ olsun. Çalışırsın, yine koyun, kuzu kazanırsın. Allah’tan umut kesilmez.” d-S.40: Yeşil ile iri puntoyla “yabani otlardan temizlemişler”, yanında ot resimleri. e-Sarı renkte, iri puntoyla: “Düşersiniz, oturun!” f-S.41: Mavi renkte: “kim ki çalışır, ter döker, tarladan çıkan zenginlik de onun hakkıdır.” g- İmla hatası, bozuk ifade ve kırmızı yazı: “...derhâl düğün hazırlığı başlamış. Birkaç gün içinde çalgı, türkü, halay...” h-Sh.44: Kazakistan Cumhuriyeti hakkında bilgi. Kitabın konusuyla ilgili olmayan bilgiler veriliyor. Bu değişiklik dikkati konudan uzaklaştırır ve ayrıca hangi konu bu dersin alanına girer, çocuk bu noktada bir daha şaşırtılmaktadır. Tohum Çoğaltma Alanı kuruldu Mezitli Belediyesi ile EKOLOG Derneği işbirliği içerisinde oluşturduğu 'Tohum Çoğaltma Alanı' kuruldu. İşbirliği protokolü imzalandı Toroslar Belediyesi’nce yürütülmekte olan İstihdam İçin Koordinasyon ve Eğitim Projesi (İSKEP) kapsamında dezavantajlı bireyler için istihdam garantili mesleki eğitimlere başlıyor. Proje ile dezavantajlı bireylerin iş gücü piyasasına sürdürülebilir şekilde entegrasyonlarına katkıda bulunmayı amaçlayan Toroslar Belediye Başkanı Hamit Tuna, Mersin İŞKUR İl Müdürü Mustafa Kutlu ile birlikte mesleki eğitim “İş Birliği Protokolünü” imzaladı. İŞKUR İl Müdürlüğü’nde imzalanan protokole göre; Romanlar, Çalışan çocuklar ve aileleri ile Engelliler olmak üzere üç hedef grup tespit eden Toroslar Belediyesi, işverenlerden gelen talepler ve sektörel ihtiyaç- ZAYİ İLANI Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Matematik Öğretmenliği bölümü’nden aldığım öğrenci kimlik kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. Zahide Sümeyra SÜMER ları göz önünde bulundurarak; ‘Kaynakçılık ile Fens Teli Metal İşleri İmalatı Elemanı’ mesleki eğitim kursları açacak. Konuyla ilgili açıklama yapan Toroslar Belediye Başkanı Hamit Tuna, Toroslar Belediyesi’nin de aralarında bulunduğu Türkiye genelindeki 10 ilde 12 belediye tarafından uygulanan proje ile amaçlarının toplumdaki dezavantajlı bireyleri sosyal ve ekonomik hayata katılmaya teşvik etmek ve dezavantajlı bireylere karşı önyargıyı ortadan kaldırmak olduğunu vurguladı. Başkan Tuna, daha önce proje kapsamında girişimcilik eğitimi alan dezavantajlı bireyler arasında kendi işlerini kurmak isteyenlere katkı sağladıklarını da hatırlatarak: “İSKEP Projesi kapsamında İstihdam garantili mesleki eğitimlere başlıyoruz. İlk etapta kaynakçılık ile fens teli metal işleri imalatı elemanı kursları açacağız. Toroslar Belediyesi olarak dezavantajlı bireyler arasında Romanlar, Çalışan çocuklar ve aileleri ile Engelliler olmak üzere üç hedef grup tespit etmiştik. Bu mesleki eğitimleri de dezavantajlı bireylere yönelik gerçekleştireceğiz. 17 aydır devam eden projemizin çalışmalarını başarıyla sürdürmekteyiz. Toroslar Belediyesi olarak hayata geçirdiğimiz bu projelerdeki gerçek gayemiz; huzurlu ve yaşanılabilir bir Toroslar, mutlu bir Mersin ve mutlu bir Türkiye oluşturmaktır” dedi. Mersin’de ilk örnek olarak, 2009 yılında kurulmuş olan EKOLOG Derneği ile Mezitli Belediyesi işbirliği içerisinde kurulan 'Tohum Çoğaltma Alanı'nda, doğal tohumlar elde ediliyor. Bu alanda elde edilen tohumlar sayesinde genetiği ile oynanmamış tohumlar üretiliyor. Mezitli Belediyesi Gönüllü Sebze Üretim Alanı'nda gerçekleşen sağlıklı tohumlar, EKOLOG Derneği koordinatörlüğünde, EKOLOG ve Belediye Gönüllüleri ile Mersin Üniversitesi Öğrenci toplulukları kontrolünde gerçekleşiyor. Büyük bir titizlikle yetiştirilen tohumlar, doğal gübreler ile ilaçsız ola- rak besleniyor. Yetkililer, çeşitliği yeterli düzeye gelen tohumların, 'Mezitli Tohum Şenliği' ve Türkiye genelinde düzenlenen 'Tohum Takas Şenlikleri'nde paylaşılacağını belirtti. Çalışmalar neticesinde halk sağlığını korumaya yönelik büyük bir adım atılmış olacak. Halkımızın sağlığı bizim için önemli Mezitli'de tarım alanlarındaki sağlıklı üretimin sürdürülebilirliği konusundaki faaliyetlerini dile getiren Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan, halk sağlığını tehlikeye atan genetiği ile oynanmamış tohum ve kimyasal gübre kullanılmadan gerçekleşen çalışmalar hakkında bilgi verdi. Halk sağlığına önem verdiklerini vurgulayan Başkan Tarhan, "Kötü gıdalar kullanıyor, sağlıksız bir şekilde besleniyoruz. Bu nedenle halkımızın sağlığını düşündük ve bir yerden başlamak istedik. Elde ettiğimiz tohumlar sayesinde doğal gıdalar üreterek, sağlıklı beslenmenin önünü açıyoruz. İlk hasadımızı Belediyemize bağlı Aşevi'nde pişirilen yemeklerimizde kullanıyoruz. Bir nebzede olsa halk sağlını korumuş oluyoruz" şeklinde konuştu. Başkent Mektubu Mahiye Morgül mahiye@gmail.com www.mahiye.net S.44. “Şirince Şeşen ile Öğrencileri” (4 tane sessiz mayın) a-Masalın adında iki farklı yazım ve iki ayrı renk var. Başlığı üç satıra bölerek yazmak bir daha bölünmüşlük ve kuralsızlık öğretir. b-Mavi renkli resimli yazı: “Hangi rüzgâr seni buraya savurdu ey güzel insan?” diye sormuş. c- “Ben olsam altınları kendime alırdım” d- Fidan resimli, “...gölge verecek fidanlar diker.” S.48: “Sancar ile KUŞLAR” (8 tane sessiz mayın) a- Beyaz-yeşil, iki renkte ve punto farkıyla parçalı yazım hatası. b-Tüyler uçuşurken resim, sarı “Tüyleri dağılıyor,” c- Kırmızıyla; “Turşu kuracak değil tabii! Yiyecek.” d-Kanatları bozuk çizilmiş uçan kuş resmi. e-Berkut kuşu üstünde uçuyor, göğsüne konarak güzel bir şarkı söylüyormuş: Çok fazla yazım hatası içeren bir resimlendirme var. f-Gereksiz yere tırnak içine alınmış, tırnaklar çok iri. g-Resimde notalar havada uçuyor, her biri farklı puntoda; bunlar akıl dağıtıcı ve kötü resim örneğidir. İçindeki kederi unut. Başını göklere tut. Kalbin hep iyilik için çarpsın . Niçin melul melul ağlarsın? h- Masalın sonu böyle “Acaba Şirince Şeşen ne diyecek? Acaba o yüce gönüllü iki büyük insan memnun oldular mı? Ayzere sevindi mi?” diye merak ediyormuş, gibi bir belirsizlik içinde gerginlik vererek bitirilmez. Bu şekilde biten masaldan ana fikir çıkartılamaz. l Devam Edecek Yerel Süreli Yayın Kuruluş Tarihi : 25.03.2002 Sayı : 649 9 MAYIS 2016 Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Abdi Satıroğlu Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ayşegül Satıroğlu Hukuk Danışmanı : Av.Erhan Karapınar Hukuk Danışmanı : Av.Hakan Zafer (0324) 232 60 90 (0324) 336 24 42 İdare Yeri : Kiremithane Mah. İstiklal Cad. Atlas Apt. No:87 Kat:1 No:4 Akdeniz / MERSİN (Özgür Çocuk Parkı - Atlıhan Oteli karşısı) Tel : 0.506. 443 37 30 E-mail : mersintercuman@gmail.com Web Site : www.mersintercuman.com Ofset Hazırlık : Mersin Tercüman Gazetesi Baskı : Yükselişim Basın Yayın Matbaa Gazetecilik San.Tic.Ltd.Şti Tesisleri / MERSİN Mersin Tercüman Basın Meslek İlkelerine Uyar. Sözleşmesi olmayan yazar ve çizerlere ücret ödenmez. Yazılar kaynak gösterilerek kullanılabilir. Köşe yazarlarının görüşleri, gazetenin genel görüşü değildir. İLAN FİYATLARI Siyah beyaz tam sayfa : 1.400 TL Siyah beyaz yarım sayfa: 700 TL Siyah beyaz çeyrek sayfa 350 TL Renkli tam sayfa : 2.800 TL Renkli beyaz yarım sayfa: 1.400 TL Renkli çeyrek sayfa 700 TL st/cm siyah-beyaz: 3 TL st/cm renkli: 6 TL Ticari reklamlar pazarlığa tabidir. Romanlar festivalde coştu l Mersinli Romanlar, ‘SİROMA’ Projesi kapsamında düzenlenen Roman Festivali’nde coştu. Kendilerini müziğin ritmine kaptıran Romanlar bol bol oynarken, hasır örmeden kalaya kadar birçok meslekte festival alanında sergilendi. le renk kattığı festivalde, protokol üyeleri ve 4 ülkeden gelen Roman konuklar, denize karanfil bırakarak dilek tuttu. Avrupa Birliği (AB) ve Türkiye tarafından finanse edilen Romanların Yoğun Olarak Yaşadığı Yerlerde Sosyal İçermenin Desteklenmesi Operasyonu (SİROMA) projesi kapsamında, Mersin'de "Roman Festivali" düzenlendi. Özgecan Aslan Barış Meydanı'nda yapılan festival, AkdenizRoman Dernekleri Federasyonu binası önünde kortej oluşturulmasıyla başladı. Romanların yöresel kıyafetleriy- Kültürümüzü tanıtmak istiyoruz Çocukların yarışmalar, oyunlar ve boyama etkinlikleriyle gönüllerince eğlendiği alanda, yetişkinler için de meslek kursları ve eğitici stantlar hazırlandı. Roman Festivali kapsamında AKROMFED Roman Halk Dansları Topluluğu da yaptığı sahne şovuyla, büyük beğeni topladı. Etkinliğe katılan vatandaşlar, Roman havası eşliğinde oynayarak Romanların özel gününü kutladı. Türkiye Romanları Avrupa Konseyi Delegesi ve Akdeniz Roman Dernekleri Federasyonu Başkanı Ali Daylam, yaptığı konuşmada, festival ile Hıdırellez'i bir arada kutlamaktan dolayı mutluluk duyduklarını söyledi. SİROMA kapsamında eğitici faaliyetlere, eğlenceli etkinlikler de eklemek amacıyla böyle bir festival düzenlediklerini belirten Daylam, "Romanların üzerinde bulunan bu ayrımcı yaklaşımlar, kültürümüzün yanlış şekilde yansıtılması sona erer' diye umut ediyorum. Roman kültürünü bilmeyen o kadar çok insan var ki. Biz burada Roman müziği, dansları, drama çalışmaları gibi faaliyetlerle bu insanların coşkusunu anlatmaya çalışıyoruz." dedi. ‘Destek bekliyoruz’ AB Türkiye Delegasyonu Sektör Yöneticisi Demir de SİROMA Projesi ile Roman vatandaşların ekonomik ve sosyal hayata eşit katılımını sağlamayı hedeflediklerini ifade etti. Romanların binlerce yıldır Avrupa ve Anadolu medeniyetlerinin ayrılmaz birer parçası olduklarını vurgulayan Demir, “Ancak buna rağmen neredeyse her ülkede farklı düzey ve biçimlerde dışlanmaya maruz kalıyorlar. Bizler bunun farkındayız ve bugün sorunların çözümü için adım atmak üzere buradayız” şeklinde konuştu. Hoşgörü kenti Mersin Mersin Vali Yardımcısı Cemal Yıldızer ise Mersin’in farklı dil, din ve kültüre sahip her kesimden insanın bir arada kardeşçe, huzur içinde yaşadığı, farklı kültürlerle zenginleşen bir hoşgörü kenti olduğunun altını çizdi. Konuşmaların ardından protokol üyeleri ve Roman vatandaşlar denize karanfil attı. Romanlar daha sonra müzik ve konserler eşliğinde doyasıya eğlendi. ‘Cennetin Köşeleri’ açılışları hız kesmiyor ‘Anne Oyuncağımı Aldın mı?’ anıtı açıldı Çernobil Faciasının 30’uncu yıldönümünde, Özgür Çocuk Parkı’nda oyuncak temalı bir anıt açıldı. Yenişehir Kaymakamlığı tarafından yürütülen 'Cennetin Köşeleri Projesi' Dr.İ.Kamil Tarhan Ortaokulu ve Bahçelievler İlkokul’na kazandırılan kütüphaneler törenle hizmete açıldı. Törene Yenişehir Kaymakamı Dr.Mustafa Özarslan, İlçe Milli Eğitim Müdürü Kamil Çelebiyılmaz, Okul Müdiresi Hatice Demirelli, idareciler, öğretmenler, veliler ve öğrenciler katıldı. Törende konuşan Yenişehir Kaymaka- mı Mustafa Özarslan, program kapsamında 17. ve 18. kütüphaneleri sponsorların desteği ile açtıklarını belirterek, Haziran 2016 tarihi itibari ile 30.kütüphaneyi de açıp, projeyi tamamlayacaklarını söyledi. Özarslan, konuşmasının ardından okula kütüphanenin kazandırılmasını sağlayan hayırsever Yılmaz Özdemir, Hüseyin Soyer ve Okul Aile Birliği Başkanı Nimet Abacı’ya teşekkür belgelerini verdi. Mersin Nükleer Karşıtı Platform bileşenleri, Çernobil Faciası'nın 30'uncu yıldönümünde, Çernobil'de yaşamlarını yitiren, sakat kalan çocukları anmak ve de nükleerin insan ve doğa için yarattığı tehlikelere dikkat çekmek amacıyla Özgür Çocuk Parkı'nda, "Anne Oyuncağımı Aldın Mı?" adlı anıtın açılışını gerçekleştirdi. Anıtın açılışına Akdeniz Belediyesi Eş Başkanları Yüksel Mutlu ve M. Fazıl Türk, NKP Dönem Sözcüsü Erkan Demir, Avrupa IPPNW Başkanı Dr. Angelika Claussen, Çernobil felaketinin tanıklarından tasfiye memuru Yuriy Shumchenko ile NKP bileşeni kurumların temsilcileri katıldı. Mutlu: Halka rağmen bu işler olmaz! Akdeniz Belediyesi Eşbaşkanı Yüksel Mutlu ise, böylesi anıtlarla tarihe not düşüldüğünü ve insanlığın ortak hafızasında yer edindiğini ifade ederek, emeği geçenlere teşekkür etti. Mutlu, gelecek kuşakları nükleer ve benzeri tehlikelerden korumak ve bilinçlendirmekten sorumlu olduklarının da altını çizerek, "Yaşadığımız bunca zulüm ve acılara rağmen, doğamıza sahip çıkmak için bir aradayız. Çok anlamlı ve önemli bir mücadele. Mersin halkı nükleer istemiyor! Bu kadar açık ve net. Halka rağmen bu işler başarılı olamaz. Halkın bir itirazı var, bizler de bunu dile getirmek için buradayız. Yakın geçmişteki büyük felaketler akıllarda iken, 21'inci yüzyılda Türkiye'nin hiçbir yerinde nükleer santral yapılmamalı. Halklar ve farklılıklar, kendi doğasına ve coğrafyasına sahip çıkıyor. Biz de Mersin'den bu sesi yükseltmek istiyoruz ve mücadelenizde daima yanınızdayız" diye konuştu. Türk: Yol yakınken nükleer ısrarından dönülmeli' Akdeniz Belediyesi Eş Başkanı M. Fazıl Türk ise konuşmasında, nükleere karşı yürüttüğü mücadele nedeniyle NKP bileşenlerine teşekkür etti. Çernobil ve Fukuşima felaketlerinin yarattığı tahribatlara rağmen mevcut iktidarın nükleer santral yapma konusundaki ısrarını anlamanın mümkün olmadığını dile getirdi. Türk, "Hükümeti toplu ölümlere, sakat doğumlara, doğada geri dönülmez felaket ve doğa kirliliğine neden olan bu enerjiden vazgeçmeye çağırıyoruz. Umuyor ve diliyoruz ki yol yakınken nükleerden vazgeçilir ve bu güzelim ülkemiz, doğamız ve geleceğimiz nükleer atıklarla kirletilmez. Nasıl ki Çernobil çocukları, oyuncaklarını dahi alamadan evlerini terk etmek zorunda kaldılarsa, aynı tehlikenin yarın bizim çocuklarımızın, torunlarımızın başına gelmesini istemiyorsak, sadece Mersin'e değil, ülkemizin diğer illerine yapılmak istenen nükleer santrallere karşı sesimizi yükseltmeli, birlikte mücadele etmeliyiz. Ülkemiz ve insanlarımız bunu hak etmiyor. Akdeniz Belediyesi ve bu kentte yaşayan bireyler olarak söz veriyoruz; nükleer karşıtlarının ve çevrecilerin daima yanında olacağız, nükleere müsaade etmeyeceğiz" dedi. Konuşmaların ardından alkışlar eşliğinde, Çernobil nükleer reaktöründe meydana gelen patlamada evlerini terk eden, yaşamlarını yitiren ve ağır derecede sakat kalan çocuklara atfedilen, "Anne Oyuncağımı Aldın Mı?" adlı oyuncak temalı anıtın açılışı yapıldı.