Tam Metin İndir
Transkript
Tam Metin İndir
Çin’in Orta Asya Enerji Politikas› Yrd. Doç. Dr. Giray FİDAN* Çin, Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından 1980’de başlayan “Dışa Açılma ve Reform” Politikasının uygulanması ve ekonomik alanda elde ettiği başarıların ardından 2000’li yıllar ile başlayan yeni süreçte ekonomik, sosyal ve askeri gücündeki gelişme ve güçlenmeyle bağlantılı olarak yeni bir dış politika izlemeye başlamıştır. Bu yeni dış politika köklerini Çin Tarihi’nden almakta ve yeni yüzyılda Çin’in yeniden Asya ve dünyanın önemli güçlerinden biri haline gelmesini hedeflemektedir. Çin Halk Cumhuriyeti kuruluşundan 1972 yılına kadar Sovyetler birliği ile birlikte hareket etmiş, 1960’ların sonunda Sovyetler ile baş gösteren sorunların ardından ABD ile yakınlaşmıştır. Bu dönem içinde ABD Başkanı Nixon’un Çin’e gerçekleştirdiği resmi ziyaret iki ülke ilişkilerinde bir dönüm noktası olmuş; söz konusu tarihten sonra Çin Halk Cumhuriyeti Sovyetler Birliği’ne karşı ABD ile ortak hareket etmeye başlamıştır.1 Bu yakınlaşmanın ardından Çin, yeni bir uluslararası ilişkiler yaklaşımı izlemeye başlamış bunun yanında ekonomik alanda liberalleşmenin önünü açan bir politika benimsemiştir. Bu yeni politikayla Çin, ABD başta olmak üzere Batı Bloğuyla iyi ilişkiler geliştirmeye başlamış ve büyük bir ekonomik atılım gerçekleştirmiştir.2 Çin büyüyen ekonomisi için enerji bulmak zorundadır. Tarihinde Çin uzun dönemli enerji darboğazları yaşamıştır. Bunun en önemli nedeni ise Çin’in coğrafyasıdır. Ekonomik ve ticari olarak geçmişten günümüze Çin’in en gelişmiş bölgeleri olan Doğu Kıyıları kömür madenlerinden yani enerji kaynağından yoksundur. 15. yüzyıldan 20. yüzyılın ortasına kadar Çin sahip olduğu kömür yataklarını verimli şekilde kullanamamıştır. Çin’in kömür madenlerinin, yani dönemin en önemli enerji kaynağının, büyük bölümü ülkenin kuzeybatısındadır. Kömür, dönemin şartlarında ancak iki büyük nehir olan Sarı ve Uzun nehirler yoluyla sanayinin gelişebileceği Çin’in doğusuna nakledilebilirdi. Çin’in talihsizliği, söz konusu ırmakların tam da kömür yataklarının bulunduğu yerde ters akıntılar nedeniyle nakliyeyi imkânsız hale getirmiş olmasıdır. Çin bu büyük sorununu ancak 20. yüzyılda demir yolları sayesinde aşabilmiş ve ekonomik atılımının itici gücü olan enerji üretiminin büyük bölümünü de bu kaynaklardan sağlamıştır. Çin ekonomisi, 1980’den itibaren günümüze kadar durmaksızın büyümektedir. Bu nedenle Çin “Dışa Açılma ve Reform” politikasının uygulamaya konulduğu 1980’den itibaren her yıl artan şekilde enerjiye ihtiyaç duymaktadır. Çin’in ekonomik büyümesini devam ettirebilmek için ihtiyaç duyduğu en önemli enerji kaynağı petrol ve doğalgazdır. 1993 yılında dünyanın önemli petrol tüketicilerinden biri haline gelen Çin, 2003 yılında Japonya’yı geride bırakarak dünyanın * Bozok Üniversitesi Öğretim Üyesi, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Asya-Pasifik Araştırmaları Merkezi, Çin Bilimsel Danışmanı, girayfidan@gmail.com 1 Xie Yi Xian, Zhong Guo Dang Dai Wai Jiao Shi 1949 – 2009 (Yakın Dönem Çin Uluslararası İlişkiler Tarihi), (Pekin: Zhong Guo Qing Nian Chu Ban She, 2009) s. 232, s. 237. 2 Xie Yi Xian, Zhong Guo Dang Dai Wai Jiao Shi 1949 – 2009 (Yakın Dönem Çin Uluslararası İlişkiler Tarihi), (Pekin: Zhong Guo Qing Nian Chu Ban She, 2009) s. 254. Temmuz ’11 • Sayı: 31 21. YÜZYIL [23] Dr. Giray Fidan en büyük ikinci petrol ithalatçısı olmuştur. Önümüzdeki 20 yılda yıllık enerji ihtiyacının yüzde 7,7 artması beklenen Çin’in yıllık üretimi ise sadece yüzde 0,5 olacaktır. 2030 yılında Çin, kullanacağı petrolün yüzde 82’sini ithal etmek zorunda kalacağı öngörülmektedir.3 Önümüzdeki yıllarda petrol ihtiyacını karşılamak için tamamen dışa bağımlı olacak, petrol arzının güvenliği için alternatif kaynaklara yönelmek zorunda kalacaktır. Tarihten günümüze Orta Asya - Çin İlişkileri: Çin, tarihi boyunca Asya’nın en önemli ticari, ekonomik ve kültürel merkezlerinden birisi olmuştur. 19. yüzyılın ikinci yarısında ABD tarafından geçilmeden önce ise dünyanın en büyük ekonomisi olma özelliğini uzun yüzyıllar boyunca devam ettirmiştir.4 Çin’in ekonomik ve kültürel derinliğinin önemli sebeplerinden biri ise yerleşik tarım toplumu özelliklerine sahip olan Çin kültürünün batıda bulunan komşuları olan atlı-göçebe milletler ile binlerce yıl sürmüş olan mücadele, iş birliği ve ticaret ilişkileridir. Orta Asya, Çin Tarih kayıtlarında “Xi Yü”5 adı altında geçmekte ve Çin’in iç ve dış siyaset ve stratejisinde geçmişten günümüze çok önemli bir yer tutmaktadır. “Xi Yu” kavramı, Çin Tarihi boyunca genel manasıyla Çin’in batısında bulunan ve Han yani Çinli olmayan halkların yaşadığı bölgelerin tümünü tanımlamaktadır. Kavram, günümüzde de kullanılmaktadır. Çin ile Batı Bölgeleri yani “Xi Yu” arasında sınır olarak kabul edilen yer ise Han hanedanlığı döneminde “Yu Men Guan”6 olarak adlandırılan sınır karakolu olarak gösterilmektedir. Han Hanedanlığı döneminde Si Ma Qian7 tarafından yazılan “Shi Ji”8 (Tarihçi- [24] 3 Yan Zhong Lin, ?Zhong Dong, Zhong Ya Yu Zhong Guo de Da Zhou Bian Neng Yuan Zhan Lue? (Orta Doğu, Orta Asya ve Çin’in Genişletilmiş Komşuluk Enerji Stratejisi), Ha Er Bin Gong Ye Da Xue Xue Bao, Cilt: 8, Sayı: 1, 2006, s. 39, 40. 4 Maddison Angus, A Millenial Perspective, (OECD Publishing, 2001), s. 119. 5 Batı Bölgeleri. 6 Çincesi: , Yu Men Guan, İpek yolunun üzerinde Dun Huang’ın batısında bulunan bir kapı. Yeşim Kapısı olarak Türkçe ’ye çevrilebilir. 7 Han Hanedanlığı döneminin ünlü tarihçisi. 8 Han Hanedanlığı döneminde ünlü tarihçi Si Ma Qian tarafından yazılmış Çin’in en önemli Tarih Eserlerinden. Eser, Türk Tarihi açısından da son derece önemlidir. 21. YÜZYIL Temmuz ’11 • Sayı: 31 Çin’in Orta Asya Enerji Politikas› nin Kayıtları) adlı resmi hanedan kayıtlarından sonra Çin’de yazılmış bütün hanedan kayıtlarının en son bölümüne bir “Xi Yu Lie Zhuan”9 kısmı eklenmiştir. 14. ve 17. yüzyıllar arasında hüküm sürmüş olan Ming Hanedanı’nın resmi hanedan kayıtları olan “Ming Shi”10 içerisinde de “Batı Bölgeleri” kısmı bulunmaktadır. Bu kayıtlarda, Batı Bölgeleriyle olan ilişkiler, bu bölgelerden Çin Sarayına gelen elçi heyetleri ve onların getirdikleri hediyeler de yer almaktadır. “Batı Bölgeleri” kavramına, Turfan, Hami (Kumul), Semerkant, Arabistan ve Osmanlı İmparatorluğu (Lu Mi)11 gibi bölge ve ülkeleri içine alır. Bu kavram Çin Tarihi boyunca Çin’in batısından başlayarak Doğu Avrupa’ya kadar olan bütün bölgeleri kapsamaktadır. Ancak Batı Bölgeleri ya da Batı Bölgesi’nden kasıt öncelikle Çin’in komşusu durumunda olan Orta Asya bölgesidir. Çin tarihi boyunca tarih kayıtlarında birkaç farklı isim altında anılan Atlı Göçebe Milletler ile M.Ö. 6. Yüzyıldan 17. yüzyıla kadar mücadele etmiş zaman zaman da işbirliği yapmıştır. Çin Seddi gibi büyük bir projenin hayata geçmesinin en önemli sebeplerinden biri de budur. Yerleşik ve tarıma dayalı olan Çin Uygarlığına en büyük tehdit Çin’in batısında yaşamakta olan bu Atlı Göçebe MilletÇin’in enerji ihtiyac› lerden gelmiştir. Öyle ki; Çin tarihinde Yuan ve Qing haneartt›kça “yumuflak danları gibi Atlı – Göçebe milletlerin Çin’i yüzyıllar boyunca yönettiği dönemler de yaşanmıştır. Bu etkileşim Çin’in güç” politikas› da Orta Asya ya da Türkistan olarak adlandırılan coğrafya ile sorgulanmaya ilişkilerinin temelini oluşturmuştur. Çin, Mançuların Qing bafllanmaktad›r. Çin’in Hanedanına kadar “China Proper”12 olarak tanımlanan bölenerji konusunda daha geyi Çin’in sınırları olarak kabul ederken; bu tarihten sonra Xin Jiang, İç Moğolistan ve Tibet de Çin toprakları içerisinagresif bir uluslararas› de düşünülmeye başlanmış ve Çin Yönetimi altına girmiştir. politika uygulamaya bafllayabilece¤i Çin’in Orta Asya’ya Yönelik Yeni Siyaseti: düflünülmektedir. Çin’in Orta Asya’ya yönelik politikasını iki dönemde incelemek mümkündür. Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşu 1949’dan 1991’e kadar olan dönem ve 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılması da ikinci dönem olarak incelenebilir. Bu dönemde Pekin, bölge ile olan ilişkilerini daha büyük bir yapı olan Sovyetler Birliği’nin merkezi Moskova üzerinden yürütmüştür. 1950’de Sovyetler Birliği ve Çin Halk Cumhuriyeti arasında yapılan bir anlaşma çerçevesinde Orta Asya Sovyet Cumhuriyetleri ile Çin’in Xin Jiang Özerk bölgesi arasında doğrudan ticaret başlamış, 1970’lerde Sovyet – Çin gerginliği sırasında ticari ilişkiler kopma noktasına gelmiştir. 1980’lerden itibaren Pekin Yönetimi Xin Jiang Özerk Bölgesi Yerel Otoritelerinin Orta Asya Sovyet Cumhuriyetleri ile doğrudan ticari ve kültürel ilişkiler kurmasına izin vermiştir.13 Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından bağımsızlığına kavuşan Orta Asya Cumhuriyetleri’ne yönelik Çin yeni bir politika izlemeye başlamıştır. Çin için ortaya çıkan bu yeni durum Rusya ile arasında büyük bir tampon bölgenin oluşmasına ve önemli bir etki alanının açılmasına neden olmuştur. Ayrıca Çin’in Sovyetlere karşı devam ettirdiği askeri harcamalarını düşürmesi de Çin için olumlu bir gelişme olmuştur. Orta Asya zengin petrol, doğalgaz ve yer altı kaynaklarıyla, Çin’in gelişen ve büyüyen endüstrisine büyük fırsatlar sunmaktadır. Bölge Çin malları için büyük bir Pazar olmanın yanında Çin’in Avrupa, Orta Doğu ve Güney Asya’ya ulaşması için 9 Batı Bölgeleri Yıllıkları. 10 Ming Tarihi. 11 Ming Tarih kayıtlarında Osmanlı İmparatorluğuna verilen isim. 12 Çincede Zhong Yuan ismi verilmektedir. Çin Düzlükleri olarak Türkçeye çevrilebilir. Çin’in Doğusunda bulunan tarıma elverişli bölgelere verilen isimdir. 13 Ablat Khodzhaev, “The Central Asian Policy of The People’s Republic of China”, China and Euroasia Forum Quarterly, Cilt:7, Sayı:1, 2009, s. 9. Temmuz ’11 • Sayı: 31 21. YÜZYIL [25] Dr. Giray Fidan alternatif bir rota da sunmaktadır. Orta Asya’da bağımsızlığına kavuşan ülkeler ile ekonomik, kültürel ve askeri ilişkiler kurulması Çin’in sorunlu bölgelerinden olan ve söz konusu ülkelerle kara sınırına sahip olan Xin Jiang Özerk Bölgesi’nin güvenliği ve geleceği için de hayati önem taşımaktadır. Xin Jiang, Çin’in petrol rezervinin yüzde 30’unu topraklarında barındırmaktadır. Uranyum, altın gibi değerli kaynaklarıyla da Çin için önemi gün geçtikçe artan bir bölge haline gelmektedir. Pekin Yönetimi için Xin Jiang Özerk Bölgesinin istikrar ve güvenliği Orta Asya Cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını kazanmasının ardından çok daha önemli bir hal almıştır. Çin’in Orta Asya İlişkilerinde Enerjinin Rolü Uzmanların projeksiyonlarında Çin’in enerji ihtiyacının 2030 ve 2040’lara kadar katlanarak artacağı ve 2040 yılına gelindiğinde yüzde 87 oranında petrolde dışa bağımlı hale geleceği öngörülmektedir. Çin, petrol ithalatının yarısına yakını olan yüzde 46’sını Ortadoğu’dan, yüzde 31,1’ini Afrika’dan ve yüzde13,7’sini de Orta Asya’dan yapmaktadır. Özellikle Orta Doğu bölgesindeki belirsizlikler Çin’in ekonomik büyümesini riske sokmakta ve enerji güvenliğini olumsuz yönde etkilemektedir. Çin’in bir diğer sorunu da Afrika ve Orta Doğu’dan yaptığı petrol sevkiyatlarında ortaya çıkmaktadır. Çin, petrol sevkiyatını sağlayacak tanker gemilerin ancak yüzde 20’sine sahiptir. Kalan yüzde 80’lik kısım yurtdışından kiralama yoluyla temin edilmektedir. Bu da hem dışa bağımlılık hem de ekonomik bir külfet oluşturmaktadır. Ayrıca Çin’e petrol getiren tanker gemilerin tamamı Malakka Boğazı ve Tayvan üzerinden gelmek zorundadır. Bu da Çin’in enerji güvenliğine büyük bir tehdit oluşturmaktadır. ABD’nin Güney Doğu Asya’da bulundurduğu büyük askeri güç ve petrol sevkiyat rotası üzerinde her an ortaya çıkması muhtemel terör saldırıları ihtimali petrol ihtiyacı her geçen gün artan Çin’in enerji güvenliğini tehdit etmektedir.14 Dünyanın ikinci ekonomisi olan Çin’in petrol ithalatında yüzde 80 oranında Orta Doğu ve 14 [26] Wang Xiao Mei, ?Zhong Ya Shi You He Zuo Yu Zhong Guo Neng Yuan An Quan Zhan Lue (Orta Asya Petrol İşbirliği ve Çin’in Enerji Güvenliği Stratejisi), Guo Ji Jing Ji He Zuo, Sayı: 6, 2008, s. 42. 21. YÜZYIL Temmuz ’11 • Sayı: 31 Çin’in Orta Asya Enerji Politikas› Afrika’ya bağımlı olması ayrıca bu sevkiyatı gerçekleştirirken kullandığı tanker gemilerin de yüzde 80’inini dışarıdan temin ediyor olması, stratejik dezavantaj oluşturmaktadır. Bu nedenle Orta Asya Devletleri ile enerji alanında yapacağı işbirliği Çin açısından hayati bir önem taşımaktadır. Çin, enerji güvenliğini sağlamak için Orta Asya’ya mecbur gözükmektedir. Ayrıca Orta Asya petrolleri hem büyük bir potansiyel taşımakta hem de çok daha ucuza mal olmaktadır.15 Çin Orta Asya Devletleriyle enerji işbirliği yaparak enerji arzını çeşitlendirmiş olacaktır. Bölgenin Çin’e coğrafi yakınlığı ile hem maliyet açısından büyük bir avantaj sağlanmış olacak hem de bölgede yaşanabilecek muhtemel sorunlarda Çin’in müdahale etmesi daha da kolaylaşacaktır. Orta Asya Enerji Kaynakları Üzerinde Uluslararası Rekabet ve Çin: Orta Asya, petrol ve doğalgaz açısından son derece zengin kaynaklara sahiptir. Yapılan hesaplamalara göre dünya petrol rezervinin yüzde16’sı bölgede bulunmaktadır. Bu zengin kaynaklara Soğuk Savaş DönePetrol ithalat› her geçen mi boyunca neredeyse hiç dokunulmamıştır. Zengin petrol ve doğalgaz kaynaklarına sahip olan bölgeye “İkinci Orta gün artan Çin’in Orta Doğu” denilmektedir. ABD’nin bölgeye artan ilgisi de dikAsya’da bulunan enerji katlerden kaçmamaktadır. Hâlihazırda Orta Asya’da yapılan zengini ülkelere olan enerji yatırımlarının yüzde 30’dan fazlası ABD kaynaklıdır.16 ilgisi de artmaktad›r. Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Orta Asya’da bir güç boşluğu meydana gelmiştir. Kendi iç meselelerine yoğunlaşan Rusya’nın bölgedeki tam kontrolü de ortadan kalkmıştır. Bu dönemde bölgeye giren en büyük güç ABD olmuştur. Rusya’dan boşalan bu yeri ABD başta olmak üzere Batı’nın doldurduğu görülmektedir. Bu nedenle Çin’in bölgedeki çıkarları açısından ABD, Rusya’dan daha büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Çin ve Rusya ABD’nin bölgede artan etkinliğini kontrol altına almak için işbirliğine gitmiş, bu işbirliğinin bir sonucu olarak da Shang Hai İşbirliği Örgütü17 doğmuştur. Rusya, Çin’in Shang Hai İşbirliği Örgütü çerçevesinde bölgede artan etkinliğinden rahatsızlık duymamaktadır. Çin, Rusya’nın bölgede eski gücüne kavuşmasından yana değildir ancak diğer taraftan ABD’nin bölgede hızla artan etkisine de Rusya olmaksızın direnemeyeceğini bilmektedir. Bölgede yaşanabilecek ve Çin’i direk etkileyecek siyasi ve sosyal belirsizlikler konusunda da Rusya Çin’in yanında yer alabilecek bir güçtür. Bunun yanında Çin, barış içinde yükselme ve gelişme politikası çerçevesinde bölge ülkeleri ve komşu ülkeler ile iyi ilişkiler kurmaya çalışmakta, ne Rusya ne de bölgede çıkarları ve etkisi bulunan ABD gibi diğer güçlerle doğrudan bir rekabete girmemektedir. Çin, bölgede yaşanabilecek istikrarsızlıkların doğrudan Xin Jiang Özerk Bölgesine etki edebileceğini bilmektedir. Çin’in bölgeye yönelik siyasi önceliği güvenliktir. Bunu ticaret ve enerji takip etmektedir.18 ABD ve Rusya’nın dışında Orta Asya’nın enerji kaynaklarını, Orta Doğu petrolüne bağımlılıklarını azaltmak ve bir alternatif enerji arzına sahip olmak isteyen Japonya ve Hindistan da önemsemektedir. Japonya, Çin’den sonra dünyanın 3. büyük enerji ithalatçısı durumundadır ve bölgenin enerji kaynaklarına ilgi duymaya başlamıştır. Hindistan son yıllarda hızla gelişen ekonomisi ve harcamaları artmaya başlayan orta sınıfıyla enerji ihtiyacı yıllık yüzde 6 artan bölgenin ve dünyanın önemli ekonomilerinden biridir. Hindistan’ın bölge ülkeleri Kırgızistan ve Kazakistan ile devam ettirdiği ortak yatırımları bulunmaktadır. Hindistan özellikle doğalgaz alanın15 Çin’de bir varil petrolün maliyeti 13,3 dolarken Orta Asya petrollerinin varilinin maliyeti 7 dolardır. 16 Zhao Fei, “E Mei Zai Zhong Ya Neng Yuan Ling Yu De Bo Yi Ji Dui Zhong Guo Ying Xiang” (Rusya ve ABD’nin Orta Asya Enerji Oyunu ve Çin’e Etkileri), Nei Meng Gu Min Zu Da Xue Xue Bao, Cilt: 16, Sayı:3, 2010, s. 44. 17 Shang Hai Cooperation Organization, ShangHai HeZuo ZuZhi. 18 Ablat Khodzhaev, “The Central Asian Policy of The People’s Republic of China”, China and Euroasia Forum Quarterly, Cilt:7, Sayı:1, 2009, s. 15. Temmuz ’11 • Sayı: 31 21. YÜZYIL [27] Dr. Giray Fidan da Orta Asya’da Çin’in en büyük rakibidir.19 Hindistan’ın Tacikistan’da bir askeri hava üssü bulunmaktadır. Orta Asya dünyanın artan enerji ihtiyacına paralel olarak Çin, ABD ve Rusya başta olmak üzere dünyanın bütün güçlerinin her geçen gün daha fazla ilgisini çekmektedir.20 Sonuç Çin hâlihazırda enerji ihtiyacının önemli bir bölümünü Afrika ve Orta Doğu’dan temin etmektedir. Deniz yoluyla yapılan bu sevkiyat uzun mesafeler kat edilmesi ve geçilen bölgelerin güvenliğinin belirsizliği nedenleriyle orta ve uzun vadede sürdürebilir değildir. Bu nedenle Çin, Orta Asya’dan temin edebileceği enerjiyi bir alternatif olarak görmekte ve enerji güvenliği açısından büyük önem vermektedir. Çin’in enerji güvenliğini sağlamak için stratejik petrol rezervi yapmaya başladığı da basında yer almaya başlamıştır. Yapılan haberlere göre 2020 yılında Çin’in stratejik rezervi 90 günlük ithalata denk bir büyüklüğe ulaşacaktır.21 Gerek Orta Asya ile geliştirilmeye çalışılan işbirliği gerekse stratejik rezerv oluşturulması yoluna gidilmesi Çin Yönetiminin mevcut durumun enerji güvenliğine büyük bir tehdit oluşturduğunu gördüklerini göstermektedir. Çin şimdiye kadar “yumuşak güç” kullanmaya özen göstermiş ancak diğer taraftan askeri gücünü ve askeri kapasitesini sürekli artırma yoluna gitmiştir. Hâlihazırda Çin ortaklık ve birlikte büyüme gibi kavramları dış politikasında devam ettirmektedir. Ancak Çin’in belli bir güce ulaştıktan sonra çıkarları için “sert güce” başvurup vurmayacağı hala belirsizliğini korumaktadır.22 21. YÜZYIL [28] 19 İngolf Kiesov, China’a Quest for Energy: İmpact Upon Foreign and Security Policy, (Swedish Defense Research Agency, 2004), s. 17. 20 Tan Bin, Wang Fei, “Zhong Ya Neng Yuan Jing Zheng Ji Qi Dui Wo Guo Neng Yuan An Quan De Ying Xiang” (Orta Asya Enerji Rekabeti ve Çin’in Enerji Güvenliğine Etkileri), Shang Ye Yan Jiu, Sayı: 2, 2010, s. 93. 21 Xin Hua Haber Ajansı, “Jie Mi: Zhong Guo Zhan Lue Shı You Chu Bei” (Sır Ortaya Çıktı: Çin’in Stratejik Petrol Rezervi), http://news.xinhuanet.com/2011-01/21/c_121006711.htm, 21.01.2011, Erişim 11 Mayıs 2011 22 An Ni Wa Er A Mu Ti, Sun Wen Juan, “Guo Ji Neng Yuan Di Yuan Ge Ju Shi Jiao Xia De Zhong Guo Yu Zhong Ya Neng Yuan He Zuo” (Uluslararası Enerji Açısından Çin ve Orta Asya’nın İşbirliği), Kai Fa Yan Jiu, Sayı: 5, 2009, s. 32. 21. YÜZYIL Temmuz ’11 • Sayı: 31