Ahmet KAYA - ANKARA SANAYİ ODASI I. Organize Sanayi Bölgesi

Transkript

Ahmet KAYA - ANKARA SANAYİ ODASI I. Organize Sanayi Bölgesi
SÖYLEŞİ
ASO 1. Organize Sanayi Bölgesi
Yönetim Kurulu Başkanı
Ahmet KAYA:
“Başkentin Sanayisinden
Sanayinin Başkentine”
A
SO 1. Organize Sanayi Bölgesi
Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet
Kaya, Ankara’nın yatırım ortamını
sanayicinin gözünden değerlendirerek,
sanayide yapılan atılımları PS okuyucuları ile
paylaştı. Son yıllarda sanayi alanında önemli
oranda yol kat edildiğine vurgu yapan Kaya,
sanayi bölgelerinde yapılmış olan demir
yolu hatları ile ihracatın ve yurt içi lojistiğin
de çok daha kolay bir hale geldiğinin altını
çizdi. Teknolojik üretimin ülke geleceği için
önemine de değinen Kaya, “Ankara yapılan
yatırımlar ile teknoloji üretiminde Türkiye’nin
1 numarası olacak” dedi.
Ankara’da var olan yatırım ortamında
sanayinin payı nedir? Yakın gelecekte hangi
sanayi kolları yatırım yapılabilir gözüküyor?
Başlangıçta kamu sanayi yatırımları ile
başlayan Ankara’nın sanayileşme serüveni ilerleyen dönemlerde özel sektör sanayi yatırımları ile büyük hız kazandı. Bugün geldiğimiz
noktada ise Ankara sadece idari başkent ve
memur kenti olma özelliğinden büyük bir hızla
sıyrılarak sanayi yatırımları ve üretimi ile de
Türkiye ekonomisinde söz sahibi olan bir il
haline gelmiştir. İstanbul, Kocaeli, Bursa ve
İzmir gibi devlet tarafından pozitif ayrımcılık
yapılması sonucu sanayileşmesi sağlanan illere
göre sanayi yarışına geç giren Ankara özellikle
044
The Private Sector / Temmuz’14
özel sektör yatırımlarıyla çok önemli aşama
kaydetmiştir.
Gelinen bu noktanın en önemli göstergelerinden birisi de bugün Ankara’da 7’si faal
olarak çalışan 12 organize sanayi bölgesinin
olmasıdır.
Biz, yaşanan bu değişimi sloganlaştırarak
artık “Başkentin Sanayisinden Sanayinin
Başkentine” diyoruz.
TEKNOLOJİK ÜRETİMİN 1 NUMARASI
ANKARA OLACAK
Ankara’nın, sanayinin de başkenti olmasına giden tarihinde sanayi hafızası ise Ankara
Sanayi Odası 1. Organize Sanayi Bölgesi’dir.
The Private Sector / Temmuz’14
045
SÖYLEŞİ
Bölgemiz bugün 300’e yakın faal fabrikasıyla ülke ekonomisine 2 milyar doları
ihracat olmak üzere 6 milyar dolar
ekonomik kaynak kazandırırken 30 bini
aşkın da istihdam sağlamaktadır.
Sanayi yatırımlarında geleceğe dair
görünen trend ise ileri teknoloji ve katma değeri yüksek ürünlerin imalatının
yapılacağı sanayi yatırımları olacağıdır.
Bu konuda da gerek devlet gerekse özel
sektör çok yoğun çalışıyor. Görünen o
ki; savunma sanayi başta olmak üzere
ileri teknoloji gerektiren alanlarda
Ankara Türkiye’nin bir numarası olacak.
Özellikle Kazan ilçesinde bu alanda çok
ciddi yatırımların başladığını ve çok
sayıda yatırım müracaatının da olduğunu biliyorum.
Son aylarda açıklanan verilere
göre ülke sanayi üretiminde artış
görülmektedir. Siz bu artışı hangi
nedenlere bağlıyorsunuz?
Genç ve girişimci nüfus yapısıyla
dinamik bir potansiyele sahip olması
Türkiye’nin en büyük gücü olduğunu
düşünüyorum. Bu potansiyelin harekete
geçmek için ihtiyacı olan tek şey ise
istikrar, güven ve öngörülebilir gelecek. Dolayısıyla sanayi yatırımlarında
yaşanan artışın en temel sebebi olarak
da bu dinamik potansiyelin istikrar ve
güvenle birlikte geleceği görebilmesine
bağlıyorum. Bu ülkenin yatırımcısı
böylesi bir ortamda yatırım yapmaktan
ve risk almaktan kaçınmayacaktır.
Bu ana sebebin dışında devlet tarafın-
“Genç Nüfus ve Devlet De
dan getirilen teşvik ve destekler gibi tali
unsurlar da sanayi üretiminin artmasında önemli faktörlerdir. Yatırımcı, devleti
kendisinin yanında görürse, yardımcı ve
destek olacağını bilirse çok daha rahat
yatırım kararı verir.
ARGE VE TEKNOLOJİ
MERKEZLERİ ÇAĞ ATLATACAK
Son yıllarda sayıları artan teknokentler
ve arge merkezleri ile sanayinin geleceği
nasıl bir gelişim gösterecektir?
Türkiye olarak batıda yaşanan sanayi
devrimini 100 yıl geriden takip etmek
zorunda kaldık ve batıyı sanayi toplumundan bilgi ve teknoloji toplumuna
stekleri Sanayiyi Ayağa
Ka
046
The Private Sector / Temmuz’14
ldırıyor”
taşıyan ağır sanayi diyebileceğimiz bu
dönemi maalesef kaçırdık.
Artık içerisinde bulunduğumuz
dönem bilgi çağı. Bilgiye sahip olan ve
bunu kullanabilen ekonomiler çok kısa
zamanda büyük başarılar elde edebiliyor.
Türkiye olarak biz de bu yeni döneme
göre üretim anlayışımızı yenileyerek
ileri teknoloji ve katma değeri yüksek
üretim yapmalıyız. Ancak bu üretim
stratejisi ile hedefimiz olan 10 büyük
ekonomi arasına girebiliriz.
Bu noktada ise arge merkezleri ve
teknokentler hayati öneme sahip.
Kurulacak olan bu bilgi merkezlerinde
üretilecek özgün bilgiler bundan sonraki süreçte sanayinin geleceğine yön
vermelidir. Bu merkezlerden elde edilen
inovatif bilgileri kullanan sanayicimiz de
üretim şekil ve yöntemini değiştirerek
dünyada söz sahibi olacaktır.
Fakat arge merkezleri ve teknokentler gibi bilgi merkezlerinde üretilen
bilgilerin sanayicimize yeterince
aktarılamadığı ve pratik uygulamasının
yapılamadığı düşüncesindeyim. Yani
bu bilgi merkezleri ile sanayici yeterince paylaşım yapamıyor. Onlarca
yıldır konuştuğumuz üniversite – sanayi işbirliği de olması gerektiği gibi
çalışamıyor.
Eğer bilgi üretebilir ve ürettiğimiz
bilgiyi pratikte de kullanabilirsek ben İnanıyorum ki, ülkemiz bu 100 yıllık farkı
kapatacak güce ve potansiyele sahiptir.
Bu noktadan hareketle devlet destek
ve hibeleri gibi uygulamalarını ülkemiz
sanayisinin gelişimi için çok önemli
görüyorum. Yatırımcının aldığı destek ve
hibeler önemli avantajlar sağlayabiliyor.
Ama elde edilen bu maddi destekten
daha da önemli olan bir konu var ki; O
da, devletin verdiği bu destekle birlikte
aynı zamanda yatırımcıya, “Sen yeter ki
yatırım yap ben her şeyimle senin arkandayım ve yardımcı olmaya hazırım”
demektedir. Bu yaklaşımın yatırımcı
açısından önemi ise hiçbir maddi değerle ölçülemez.
LOJİSTİK KÖY İÇ ANADOLU’NUN
İHRACAT MERKEZİ
Devlet destekleri ve hibelerin sanayiye
olumlu yansımaları olduğunu
düşünüyor musunuz? Bir sanayici
kuruluşu olarak somut geri dönüşler
aldınız mı?
Sincan bölgesine bir hizmet olarak
sunulan yük taşıma vagonları ve
demiryolu hattı bölgedeki ihracat
oranlarını nasıl etkiledi?
Bildiğiniz gibi sanayi yatırımları
arsasından binasına, üretime yönelik
kullanılan teknik altyapısından personeline, hammadde temininden pazarlamasına kadar ciddi oranlarda finansman
isteyen büyük ölçekli ve uzun soluklu
yatırımlardır. Böylesi yatırımların maddi
anlamda geri dönüşü de uzun zaman
alıyor. Dolayısıyla sanayi yatırımları
çoğu zaman öz sermaye ile gerçekleştirilemiyor ve krediler gibi alternatif finans
kaynakları da devreye giriyor.
Yatırım aşamasında ise devlet tarafından verilen hibe ve teşvikler yatırım
kararının verilmesinde çok önemli unsur. Maddi anlamda bu kadar büyük bir
risk üstlenen yatırımcıya sağlanacak en
ufak bir kolaylık bile yatırım ortamında
çok önemli hale gelebiliyor.
Ankara’ya liman getiriyoruz sloganıyla yola çıkılarak bölge sınırlarımız içerisinde kurulan Lojistik
Köy, ASO 1. Organize Sanayi Bölgesi
olarak gerçekleştirdiğimiz en önemli
çalışmalarımızdan birisi. Lojistik Köy,
60.000 metrekare alana sahip ve 7 adet
demiryolu hattı olan yükleme-boşaltma
sahası ile 308 metre uzunluğunda 110
cm yüksekliğinde yükleme-boşaltma
platformu bulunmaktadır ve tek sırada
366 adet 24’lük konteynır yerleştirilebilecek kapasiteye ulaşılmıştır.
Gerek Bölgemiz sanayicilerine gerekse çevre ilçe ve illerdeki sanayicilere
hizmet veren Lojistik Köy projemizle
Marmara, Mersin ve Samsun Limanları
olmak üzere ticari limanlara taşıma
yapabiliyoruz. Bunun yanı sıra sanayi firmalarımızın ürünleri yurt içi
pazarda birçok kentimize ve alıcıya
hatta yurt dışına demiryolları vasıtası ile
ulaştırılabiliyor.
Eylül 2012’den beri Lojistik Köy’de
gerçekleşen konteynır hareketleri ortalama 6000 adettir. Bu da haftada yaklaşık
2 “Blok Konteynır Treni”nin Lojistik
Köyümüzden hareket etmesi ve Lojistik
Köyümüze gelmesi demektir.
Tüm bu özellikleri ile Lojistik Köy,
sadece bölgemiz firmalarına değil yakın
coğrafyada bulunan birçok kuruluşa
da hizmet veren bir lojistik üs haline
gelmiştir. Karayolu nakliyesine göre
daha ucuz olan demiryolunun kullanılmasıyla da firmalarımıza ihracat ve
ithalatta pozitif katkı sağlanmıştır.
Ankara’dan, Anadolu’ya ve farklı illere
ulaşımı sağlayan hızlı tren seferleri
sizce başkentin üreticilerine katkı
sağlıyor mu?
Tabii ki katkısı olacaktır. Çünkü
günümüzde iletişim ve zaman çok
önemli. Bunca teknolojik gelişmeye
karşın iletişimin en sağlıklı hali yüz yüze
kurulan iletişimdir. Ve hızlı tren yüz
yüze kurulacak iletişime büyük katkı
sağlarken zamandan da kazandıracaktır. Yatırımcılarımız ve iş adamlarımız
hızlı treni kullanarak rahat ve konforlu
şekilde 2,5 - 3 saat gibi kısa bir zamanda İstanbul’a ulaşabilecekler. Aynı gün
işlerini halledip gelebilecekler.
Ama bu konuya sadece hızlı tren
penceresinden bakmak da doğru ve
yeterli değil. Havayolu ulaşımı da çok
önemli bir konu. Bundan kısa bir süre
öncesine kadar Ankara’dan yurt dışına direk uçuşlar yoktu. Özellikle iş
dünyasının baskısıyla artık yurtdışında
birçok noktaya Ankara’dan direk uçuşlar
var. Bizler de bu sayede aktarmalarla
zaman kaybetmiyoruz.
The Private Sector / Temmuz’14
047