Dilsizlik bile dile dâhildir. Şiir esas böyle yaşarken dile daha fazla
Transkript
Dilsizlik bile dile dâhildir. Şiir esas böyle yaşarken dile daha fazla
017 9 May›s 2008 Ahmet Güntan Burak Acar ile Mahfil ad›na Hakan Arslanbenzer konufltu. > Burak Acar ile ilk kitabı Ateş Akvaryumu hakkında söyleşi Dilsizlik bile dile dâhildir. Şiir esas böyle yaşarken dile daha fazla bağlanır. Dilden alır ve dile verir. Sanki iki tane Burak Acar var. “Ben bir dünya batandafl›y›m” ya da “Yüzüyordum hiç yere, kendicil hem yüzüstü” gibi rahat, rasgele, özel bir anlam peflinde olmayan, biraz da s›k›lgan, kafl›nt›l› sat›rlar›n yazar› Burak Acar. Ve “Teyzeler, O¤ullar ve fiirinler” veya “Gündelik ‹fller” gibi daha bütünlüklü, dünyay› yeniden yorumlamaya çal›flan, büyük fliiri arayan fliirlerin yazar› Burak Acar. Bu fark› nas›l aç›klars›n›z? Büyük fliir yazma iddias›yla almad›m elime kalemi hiç. Büyük fliirlerin de büyük fliir yazma kayg›s›yla yola ç›k›larak yaz›labilece¤ini düflünmem. Aran›nca bulunabilen bir fley mi büyük fliir? fiunu söyleyebilirim san›r›m, bütünlüklü bir evren kurmaya çal›flt›¤›m› sanm›yorum. Parça parça olmufl bir yerlerde bütün olabilmenin imkâns›z hayalini kuruyorumdur belki. Her geçen gün daha fazla büyüyen entropiye karfl› kendi zavall› cephemde verdi¤im ümitsiz mücadeleye ait, küçücük dünyama da¤›lm›fl parçalar› bir araya getirmeye çal›flan, denetim ve tasarruf uzuvlar›m› alafla¤› etme pahas›na say›p dökmekten de kaç›nmayan fliirler var. Bunun yan›nda, insanla, toplumla ve dünyayla ilgili bofl hayaller kurmaktan vazgeçmifl, onun yerine kendi hayallerinin güzel kalabal›¤›na kaçm›fl, dünyan›n anlams›zl›¤›na kendini inand›rm›fl, çocuklu¤un benzersiz iklimine s›¤›nan ve kendini orada avutan fliirler var, her fleyin paramparça oldu¤una kendini ikna edebilmifl fliirler. ‹kisi de benim. Bundan sonra nereye akar, akar m›, onu bilemiyorum. fiiirlerinizi ço¤unlukla Heves dergisinde gördük. Heves, ç›karken ilginç bir konu ortaya atm›flt›: Avrupa fliiri var m›? Sizce var m›? Kendinizi bir Türk flairi mi, evrensel flair mi, mahalli flair mi say›yorsunuz? Öncelikle flunu belirteyim, edebiyat dergilerimizde her ay benzer konularda incir çekirde¤ini doldurmayacak pek çok soruflturma okuyoruz. Heves’teki soruflturma bir Alman edebiyat dergisinde ç›kan soruflturmadan bizi haberdar etmesi bak›m›ndan daha manidar. Yekvücut olmufl bir Avrupa fliirinden bahsedebilece¤imizi düflünmüyorum. Ortak, uzlafl›lm›fl bir Avrupa akl›ndan bile söz edemezken, akl›n ve düflüncenin yaratt›¤› konvansiyonlarda gedikler açmak isteyen fliirde böyle bir birlikten bahsetmek pek mümkün gelmiyor. Sorunuzun ikinci bölümüne gelince, elbette ki bir Türk flairiyim. Rimbaud da bir Frans›z flairi, Rilke de Alman. fiu evrensellik laf›na oldum olas› flüpheyle bakt›m. Kuflat›c› ve toparlay›c› oldu¤u için hoflumuza gidiyor san›r›m. Kime göre, hangi k›staslarla, hangi ba¤lamda evrensel? Bugün Nâz›m Hikmet d›fl›nda evrensel kabul edilebilecek baflka flairlerimiz yok mu? Ama türlü sebeplerden dolay› dünya çap›nda bilinmiyorlar. Roman ve öyküde de ayn› flekilde. Evrensel olmad›klar›n›, yerel kald›klar›n› m› söyleyece¤iz flimdi? Yerel kalmak, ya da görece küçük bir evren kurmak flairin bir seçimi olabilir, ancak flairinin elinde olmadan evrensel olarak adland›rd›¤›n›z büyük fliire ulafl›labilir de oradan -ki ço¤unlukla öyle olmufltur. Ama tersi, örnekleri olsa da yak›n ve samimi gelmiyor bana. Yani, evrensel olma amac›yla yola koyulmak ve oradan büyük bir fliire ulaflmak. Kitab›n ad›na tak›lmadan edemedim kendi pay›ma. “Atefl Akvaryumu”nu nas›l anlayaca¤›z? Yoksa bir anlam aramay›p yan yana gelmeyecek gibi duran kelimelerin yan yana getirilmesinden haz duymaya m› çal›flmam›z› sal›k verirsiniz? Atefl akvaryumu diye bir fley yok çünkü. Boflgen diye bir fley olmad›¤› gibi. Sizin için yok. Boflgen, Berkun Oya’n›n “Yang›n Duas›” isimli oyununun da tetiklemesiyle yazd›¤›m bir fliirdi. Oyunda ölmek isteyen ancak bir türlü ölemeyen üç insan›n hayat›n anlams›zl›¤›n›, yaflatt›¤› ac›lar› sorgulayan ve hayat›n ironisini dillendiren üçgen bir yap› var. Köfleleri sahnede sürekli yer de¤ifltiren, devinen bir yap›. Absürd, kara mizah ve nihilizm aras›nda gidip gelen karfl›l›kl› repliklerle ilerleyen, s›ra d›fl› bir oyun. Bu oyunla kurdu¤um iliflkinin de etkisiyle yaz›lm›flt›. Okur merkezli yola ç›kmad›¤›m için okuyan›n kitab›n isminden haz duyup duymamas› gibi belirli bir kayg›m ya da beklentim de yok aç›kças›. Bir de flu var, sorunuzda “yan yana gelmeyecek gibi duran kelimelerin yan yana getirilmesinden haz duymaya m› çal›flmak” derken sürrealizme olumsuz bir gönderme mi yapmak istediniz bilmiyorum. Öyleyse de, de¤ilse de küçük bir parantez aç›labilir. Pierre Reverdy, imgenin bir karfl›laflt›rmadan de¤il, birbirinden az çok uzak iki gerçe¤in yaklaflt›r›lmas›ndan do¤du¤unu; yaklaflt›r›lan gerçekler birbirlerinden ne kadar uzak ve yerindeyseler imgenin o kadar güçlü oldu¤unu ve fliirsel gerçekli¤inin ve heyecansal gücünün o kadar artaca¤›n› söylüyordu. Breton da Birinci Manifesto’da bu iki uzak gerçekli¤in birbirine yaklaflmas›n› akl›n denetimini kabul etmeyen bir k›v›lc›ma benzetir. Evet, ‘keyfi’ olana, tesadüfe ve güzelli¤e vurgu yapar Breton. Ancak bu noktada sorunuzdaki ‘haz’ kelimesi yanl›fl anlamalara da kap› açabilir gibi duruyor. Yanl›fl anlafl›l›rsa da amac› salt kendisi olan bir fliire ulaflma yan›lg›s›na düfleriz. Oysaki sorunuzdaki ba¤lamda düflünürsek, sürrealizm çok önemli yollar açt› fliire. Adorno, sürrealizmin imgelerini tarihten yoksun, bilinçsiz özneye ait imgeler olarak görmenin yanl›fl oldu¤unu; içinde öznenin kendi kendisini d›fladönük bir varl›k, toplumsal-tarihsel bir ö¤enin yans›lanmas› niteli¤iyle kavrad›¤›, tarihsel imgeler oldu¤unu söylüyor. Sürrealizmin nesnelli¤in insanlardan esirgedi¤ini toplad›¤›n›; imgelerdeki çarp›tmalar›n, insan›n teknolojinin ve akl›n egemenli¤inde kaybetti¤i mutlulu¤una, tutkular›na ve özgürlü¤üne ulaflmas› yolunda bir yönelifl oldu¤unu ifade ediyor. Salt flairin ya da okurun kiflisel hazz› için de¤il yani, ucu insana dokunan kökten bir karfl› koyufl, s›n›r tan›mayan bir reddedifl... Bozuk veya kekeme ifadeler, anlams›z hece tekrarlar› fliirlerinizde bolca var. Bunu nas›l yorumlamal›y›z? fiiir dilden kopuyor mu, siz öyle mi görüyorsunuz? ‹ktidar›n söylemi her fleyi oldu¤u gibi dili de tektiplefltirmeye, ehlilefltirmeye yönelik. Yaflad›¤›n›n fark›nda olan ve kendi diline sahip olmak isteyen insana sözünden d›flar› ç›kmamas› yolunda sürekli telkinlerde bulunan bir yap›... Bu ba¤lamda edebiyat Roland Barthes’in de dedi¤i gibi dilin faflist yap›s›n› k›rabilen, bozabilen, onunla oynayabilen tek özgürlük alan›. fiair ya da romanc›, dille meselesi olan herkesin bu özgürlü¤e sahip oldu¤unu bafltan bildi¤ini düflünüyorum. Mevcut sözcüklerin ve bu sözcüklerin anlamsal karfl›l›klar›n›n, sözümü karfl›lamakta yetersiz kald›klar›n› duyumsad›¤›mda ya da farkl› ça¤r›fl›msal zenginlikler sa¤lamak istedi¤imde dili bozmaya, de¤ifltirmeye, kendi sözüm k›lmaya çal›flmam son derece tabii. fiiirin dilden koptu¤unu düflünmüyorum. Bu söyledi¤inizin ne anlama geldi¤ini de tam anlayamad›m. Dil dedi¤imiz, elma, armut gibi do¤adan gelen bir fley de¤il ki; fliir de, dil de insan varsa yaflayabilir. Yaflarken de de¤iflir, farkl›lafl›r, çeflitli evrelerden geçer, yeni kelimeler, yeni ifade olanaklar›, yeni sesler kazan›r. Dilsizlik bile dile dâhildir. fiiir esas böyle yaflarken dile daha fazla ba¤lan›r. Dilden al›r ve dile verir. Karfl›l›kl›d›r, roman ve öyküden daha fedakârd›r bu anlamda. Bu de¤iflim ve ikame, yüzy›l önce yaz›lan fliirin bugün yaz›lan fliirden daha güçsüz bir fliir oldu¤u anlam›na gelmez, ama hayat›n de¤iflti¤ini, dilin de¤iflti¤ini ve tabii fliirin de de¤iflti¤ini gösterir. Avrupal› deneme ve roman yazarlar›ndan çok fazla paragraf al›nt›lam›fls›n›z kitab›n›za. fiiirinizi Avrupa düflüncesiyle nas›l iliflkilendiriyorsunuz? Avrupa düflüncesinin neresindesiniz? O flekilde düflünmedim hiç. Okuma evrenimde kendimi ruhdafl hissetti¤im baz› isimler olarak Devam› arka sayfada > Parçalı Ham 27: Allah Korkusu.* [ ileriye do¤ru bir tarafta dilin yaratt›¤› bütün zihinsel güzellikler ( var ) ] [ geriye do¤ru bir tarafta bunlar›n yap›laflmas›n› sa¤layan 20 amino asit ] [ zihinsel güzelliklere do¤ru gidersem kendimi merkezde buluyorum ( oradan kaçar›m ) ] [ ben amino asitlere do¤ru yap›lan yolculu¤un yolcular›ndan›m ] [ orada merkez ben de¤ilim ] [ ( o yüzden ) allah’tan korkmuyorum ] [ allah’› seviyorum ] [ kimi zihin parçalar ] [ ( amino asitler orada sa¤lam durdu¤una göre < kayd› bir tek kimya bozar > ) bu eninde sonunda dilin parçalanmas›d›r ] [ parçalar ( lar ) ] [ parçalar ( lar ) ] [ dili atomalt›na kadar parçalad›¤›n› iddia edenler ( var ) ] [ dilin görevini parçalay›p luzumsuz k›larak dil d›fl›nda bir gerçekli¤i yakalamak isteyenler ( var ) ] [ bir önzihin ] [ ben orada allah’› görüyorum ] [ büyük dima¤ ] [ mutlak adalet ] [ allah’tan korkmuyorum ] [ allah’› seviyorum ] [ gözlerimi kapatt›¤›m zaman allah yaln›z ( dilde ) kal›yor ] [ dua dilin içindedir ] [ gözlerimi açt›¤›m zaman allah’› her yerde görüyorum ] [ ( o yüzden ) allah’tan korkmuyorum ] [ allah’› seviyorum ] [ rilke’nin 8. a¤›ttaki köpe¤i öteye bakt›¤›nda allah’a m› bak›yordu ] [ allah’a yaln›z dilde varmak istemem ] [ dil çok zay›f ] CYMOTHOA EXIGUA : Cymothoidae ailesinden kabuklu bir parazittir. Üç çift ön pençe sayesinde Mercan Bal›¤›n›n [ Lutjanus guttantus ] dilinin alt›na tutunur ve bal›¤›n kan›n› emmeye bafllar. Parazit büyüdükçe dile daha az kan gitti¤inden sonunda kans›zl›ktan dilde organ erimesi oluflur, dil erir. Dilin kökündeki kaslara tutunan parazit, gövdesini dilin yerine yerlefltirir. Bal›k parazitin gövdesini normal dili gibi kullanabilmektedir, art›k tek fark yiyece¤ini parazitle paylaflmas›d›r. Parazit bunu evsahibi bal›¤a hiçbir zarar vermeden yapabilmekte hatta bal›¤›n ald›¤› parçal› yiyecek miktar›n› azaltt›¤› için onun kan dolafl›m›n› rahatlatmaktad›r. [ dil yetene¤ine güvenmek ( siyasal ) tercih ] [ söz dilin en çok k›r›ld›¤› yerde bile ( istenenin tam tersine ) bu k›r›klardan kendine melodi yaratabiliyor ] [ gerçeküstücüleri suçlamay›n ] [ zihinsel güce inananlar›n en zay›f noktas› ( bu ) ] [ kendimi hep allah’la birlikte hissetmek isterim ] [ gözüm aç›kken allah benim dostumdur ] [ ( mesela ) vatan fikrini de gözüm aç›ksa daha çok ( anlar ) hissederim ] [ göz kapan›nca vatan baflka bir fley olur ( onu sevmem ) ] [ gözüm aç›kken vatan ( da ) benim dostumdur ] [ ben insanlardan h›nc›m› dildeki ibareleri tokuflturarak al›yorum ] [ cep telefonun ile kula¤›n›n aras›ndaki alanda allah’› görebiliyor musun ] [ ( evet ) allah’› gözlerimi açt›¤›m zaman görüyorum ] [ ( hay›r ) orada küreselleflmeyi görebiliyorum ] * Hafriyat Sanat Grubu’nun Allah Korkusu isimli sergisinden. Ahmet Güntan, 55’li. ODTÜ Mimarl›k Bölümü’nü bitirdi. fiiirleri ilk olarak Kas›m 1977’de Birikim dergisinde ç›kt›. Toplu fliirleri YKY taraf›ndan (Mart 2008) yay›nland›. 9 May›s 2008 Murat Üstübal > Tanıdık Bir Şiiri Anlamlandırma Çabası Bilim nihai gibi alg›lanan dönem dü¤ümlerinden oluflan ara dönemler oluflturuyor sanki. Cusal› Nicholas’›n ileri sürdü¤ü ö¤renilmifl bilgisizlik sav›n›n tersine insano¤lu art›k bilgisini mutlaklaflt›r›yor. Bilginin konumsal görelili¤ini bilgiyi de metalaflt›rmadan fark eden Cusal› Nicholas’tan (1400’lerden) bu yana bilgisizli¤imizi ö¤rendi¤imizi de¤il bilgiyi ö¤rendi¤imizi sanarak ve onu tüketerek metafizik bir alan b›rakt›k kendi d›fl›m›zda. Üstelik Nicholas bile konumlanmay› bir ak›flkanl›¤›n içinde de¤erlendirmiflti. Yine Nicholas’a göre konumsal görelili¤in s›n›rlar›n› aflmak için bilgi ya da deneyim kutuplar›n›n birlefltirilmesi gerekiyordu. Oysa, bunun için kutuplar›n önce fark edilmesi gerekir. Kutuplar›n birlefltirilmesiyle ayn› anda hem gerçeklik hem de yan›lsama diyalekti¤ine ulaflmak gerekir bence. Sözgelimi bir beden olarak aynan›n önüne geçmeye çal›flan ben ile aynan›n karfl›s›nda duran ben aras›nda bir fark oldu¤u gibi aynan›n karfl›s›nda duran ben ile aynadan yans›yan ben aras›nda da bir fark var. Ama, bu farklar›n ayn› zamanda bir iliflki do¤urmas›, ben-öteki ikili¤ine ve gerçeklikyan›lsama aras›ndaki bir ötekilefltirmeye sokulmadan ifadelendirilmesiyle olanakl› hale geliyor. Aynadaki ben ve aynan›n d›fl›nda konufllanan ben’i de içeren bir gerçeklik mitoslar›n s›n›rlar›n› zorlar; art›k oluflan yeni kozmopolit yap› ve alan›n verilenmesi için heterotopya olgusunun zorlanmas› gerekebilir. Mitos ve ütopyalar›n bir zamanlar ço¤ul yap›lar oluflturan ama sonradan tekdüzeleflmenin siyasetine yenilen alanlar›n›n birlefltirilmesi ne ad›nad›r peki. Ayna’da ve ayna d›fl›nda kalan ben’in gerçeksenmesi, yan›lsaman›n gerçeksenmesi ve gerçeksenmenin yan›lsamal› türetimlerinin sa¤lanabilmesi için daha zengin bir ortam oluflturulabilmesi ad›na heterotopyalar›n mitos k›r›c› oldu¤u kadar mitoslar› birlefltiren, kimi kez de mitoslar› daha genel bir gerçeklik çerçevesinde de¤erlendiren dönüfltürücü ve yeniden kurucu özelliklerinden yararlan›labilir. Yoksa, yaflam-ayna diyalekti¤inin basit yorumlar› ancak sembolist ve göstergesel yap›larda oldu¤u gibi hareketsiz bir konufllan›flta im üretmekten çok imi metalaflt›rmaya e¤ilimli hale gelirler. ‹flte fliir de dolayl› bir gösterimin yan›nda do¤rudan bir gösterim anarflisinin iliflkilenmeleri ve elektriklenmeleri ile yarat› haline gelir. Tüm bunlar› niye söylüyorum? ‹çine bazen girmekte zorland›¤›m ama girdi¤imde de heyecan duydu¤um heterotopik özellikler gördü¤üm Necmi Zekâ fliirini anlatmak için kurdum tüm bu cümleleri. Necmi Zekâ fliirinde böyle bir altyap› buldum. Necmi Zekâ’n›n heterotopya ile ilgili çok eski tarihli (1989 olabilir mi) bir yaz›s›n›n olmas› da ilginç bir tesadüf mü? Onun fliirinde sezgi ve fliirsel güdü bir tür mit olan söylemin içinde dolafl›rken k›r›c› bir unsur haline gelerek klifle söylemin homojenli¤ini bozuyor. Aynadan yans›yan görüntünün ayna karfl›s›nda duran görüntüyle bir türlü çak›flamamas› aynan›n özelli¤i ve yüzeyiyle iliflkili bir durum elbette. ‹flte N. Zekâ fliiri de pürtüklü bir ayna gibi karfl›s›nda duran görüntüyü farkl› bir indeksle k›rarak hayali bir görüntü oluflturuyor bir bak›ma. Hem gerçekli¤in hem yans›man›n (yan›lsama gibi duran’›n) indirgenemez olmad›¤›n› duyumsat›rken hem de diyalektik yap›n›n sorunlu oldu¤unu sezdiriyor. Art›k, yan›lsama ve gerçek diye ay›ramayaca¤›m›z ço¤ul ve melez bir y›¤›n› yeniden birlefltirerek anlamland›rman›n yollar›n› aramaya bafllar›z böylece. eskisi gibi şiir yazılmıyo artık, kalmadı. sen eskiden de şiir okumazdın ki?! sabah okudum biraz... Deniz Akhan - Ömer fiiflman Tamer Gülbek > Şefkat fiefkatimiz piflmanl›¤a iyi geliyor Murat Üstübal, 68’li, Bülent Keçeli’yle beraber Ücra dergisini ç›kard›, ilk kitab› Huyname (YKY) Ocak 2008’de yay›mland›. Hangimiz kötüydük Son sayg› damlas› son muslukta Parlamas›n benden sonra b›çak diyerek Fergun Özelli > Kâbus Mutlak ecza kadar yaklaflt›k zamana giderek Ve k›pk›rm›z› yüzümüzü gördük yüzünde Rahats›zl›¤› ezberliyordu ölümsüz kayal›¤›n ölümüyle ayd›m A¤›rl›¤›m›z› duydu ve sessizleflti Dostluk kab›n› kald›rd› içimize bakt› Can›n› kardeflinden ay›rmadan oturdu ortadayd›m olmayanda olacakta sadece düfl bezim sarabilirdi söz k›r›¤›m› Al›flkanl›¤›n› düzeltti Kendi kendine yerleflti Bafl›na bilgi aç›lm›flt› çocuklar, eriflilmezin minik oyuncaklar› sizin yapamad›¤›n›z› yapt›m sonra taa bafl›na gittim tarih k⤛d›n›n Toprak kadar eskidi derin s›k›nt› Ve silkindi bahanelerinden nokta oldum çizgi oldum harf oldum buldum boflluktan çürümüfl müsveddeyi fiefkatimizle piflmanl›¤› kafl›yorduk me¤er uçurumdaym›fl kanl› uç Bir bak›fltan ibarettik flimdi. uç urum uç! uç urum uç! Fergun Özelli, 55’li, Ilgaz do¤umlu. Ege Üni. ‹flletme Fakültesi’nden mezun. ‹lk fliirleri Dönemeç ve Yusufçuk dergilerinde yay›mland›. Son kitab› Narin Zehir (‹le Yay›nlar›) 2007’de yay›mland›. Bafl› ön sayfada bakt›m. Pessoa okuyarak uyuyabildi¤im çok olmufltur mesela, ya da Cioran okuyup kalbimi yerinden ç›kacak gibi hissetti¤im... Kitapta yan›mda olmalar›n› istedim. Bir de flu var, bu isimlerin de hemen hepsi Bat›’n›n akl›ndan, Bat›’n›n vicdan›ndan ve ahlak anlay›fl›ndan mustarip isimler. Bir ortak yanlar› da bu san›r›m. Bilmem soruyu sorarken kafan›zdaki düflünceye yak›n düflen bir cevap oldu mu? Kendinizi bir ak›m, kuflak veya gruptan sayar m›s›n›z? Hangisi? Hiçbir ak›ma do¤rudan eklemlenmek gibi bir kayg› gütmüyorum. fiiirlerimi a¤›rl›kla heves’te yay›mlatt›¤›m için burada bir parantez açmakta fayda var san›r›m. Deneyselci-biçimci diye paketledikleri fliirin flairlerine tek tek bakmak gerek. Kendine ait bir fliiri var herkesin. Tek bir ortak noktalar› olabilir; hayat›n, toplumun ve dilin üretti¤i konvansiyonlara karfl› kendi dillerini kurarak yan›t vermek. En belirgin tav›rlar› pek çok riski de göze al›p fliire yeni aç›l›mlar, yeni olanaklar kazand›rmak. Baz›lar›n›n ifline gelmese de, fliirde bir fleylerin yerinden oynad›¤› art›k besbelli. Peki, bir kuflak m›y›z? Ya da bu jenerasyonun içinde ak›m olarak adland›rabilece¤imiz oluflumlar›n s›n›rlar›, köfleleri eksiksiz bir flekilde çizildi mi? Bu sorulara net karfl›l›klar alabilmek için biraz daha zamana ihtiyac›m›z var san›r›m. Her fley çok h›zl› olup bitiyor. Tek diledi¤im özellikle genç kufla¤›n birbirlerinin fliirlerine daha önyarg›s›z ve aç›k alg›larla bakabilmesi ve ‘Baba’lar›n da o¤lu olarak görmediklerini görmezden gelmemesi ya da ‘fazla’ görüp sopayla kovmamas›. Burak Acar, 80’li, ilk kitab› Atefl Akvaryumu (Pan/heves Kitapl›¤›, Nisan 2008) henüz yay›mland›. MAHF‹L Haftalık fliir ve düflünce dergisi Sahibi ve Yaz› ‹flleri Müdürü: ‹smail Yalç›nkaya Yayına hazırlayanlar: Ahmet Güntan, Ömer fiiflman Tamer Gülbek, 65’li, Ankara do¤umlu. Kuleli Askeri Lisesi’ni ve Bo¤aziçi Üniversitesi ‹ngiliz Dili ve Edebiyat› Bölümü’nü bitirdi. Kitap-l›k, Ludingirra, Uç, Heves, Virgül, Varl›k gibi dergilerde fliirleri/yaz›lar› yay›mland›. Elif Sofya > Şiirin Şe’si Bana kaotik fliirin sesini anlat Fedor O halde buna k›saca fliirin fle’si diyelim. Hatta demeye bafll›yorum bile. Müzi¤in tonal yap›s›nda gizlenmifl tahakküm yoktur, fliirin fle’si dedi¤imiz fleyde. Dilin özgürlük karfl›t› karakterini k›rmaya çal›fl›r, bu fliirin sesi. Dille s›n›rlanm›fl ifadeyi, al›p uçurur, anlam›n afl›ld›¤› bir alan yarat›r. Bu alanda merkez yoktur. Dil, zamana sahtekarca ba¤lan›rken, fliirin fle’si gramersiz düflünebilme, hissedebilme, var olabilme imkan› sunar. Dil ve ses adeta bir savafla girer fliirin içinde, ses dilin sembolik yap›s›n› h›rpalar, bozar. Ehl-i Mahfil: Burak Acar, Erhan Altan, Emrah Alt›nok, Hakan Arslanbenzer, Faz›l Bafl, Tar›k Günersel, Ahmet Güntan, Bülent Keçeli, Birhan Keskin, Osman Konuk, Cem Kurtulufl, Onur Kuzgun, Efe Murad, Lâle Müldür, Ali Özgür Özkarc›, Utku Özmakas, Mehmet Öztek, Elif Sofya, Ömer fiiflman, Cem Uzungünefl, Murat Üstübal, Salih Yurttafl, Reha Yünlüel. Tasar›m: Ömer Ozan Uygulama: fiirin Do¤an Aboneli¤imiz yoktur. Posta Çeki Hesab›m›z yoktur. ‹nternet sitemiz yoktur. ‹letiflim: mahfilci@gmail.com Yönetim: Sak›zgülü Sok. Ak›n ‹fl Han› 12/6 Kad›köy-‹stanbul Bask›: bizimmatbaa Bas›m Yay›n Ltd., Seyrantepe, ‹stanbul Da¤›t›m: Naime Yalç›n Avrupa Da¤›t›m: mahfilavrupa@gmail.com Baflka bir alg› kanal› açar. Art›k kelimelere, anlamlar› için pek ihtiyaç yoktur. Bu tutarl› bir iflleyifl kazand›¤›nda, formüle edilme ihtiyac› da tafl›maz. Kendili¤inden dolay› böyledir art›k. fiiirin fle’si atonal midir doreF? Otoriter bir ideolojisi var tonalitenin ve her yeri sarm›fl durumda. Bu yay›lmac› özelli¤i gizli bir denetim yarat›yor. ‹nsan›n yal›t›lm›fll›¤›ndan kaynaklanan sessiz bofllu¤u dolduruyor. Kaotik fliirin sesi, do¤as› gere¤i tonal olamaz bu durumda. Çünkü biçimsellefltirme daima bir daralmay› dayat›r, tonalite de sembolik yap›lanman›n en önemli bileflenlerinden biri olmufl tarihsel sürece bak›nca. Kaotik fliir var olagelenin tam karfl›s›nda konumland›¤› için, bu süreklili¤i y›kma potansiyeli tafl›d›¤› için “yeni”dir. Tonalite kaotik fliire terstir, bozar onu. Ancak atonal yap› da tekrarlar ve sabit dizilifllerle oluflur. Merkeze eflit uzakl›kta s›ralanan on iki sesin anti-hiyerarflik dizilifli olumlan›rken, ‘merkez’ kavram›n›n varl›¤› göz ard› edilir. “Müzi¤i özgürlefltirdi¤i noktada zincire vurur” demifl atonal yap› için Adorno. fiiirin fle’si atonal de de¤ildir. fiiirin fle’si ilkeldir. Ampirik gerçekli¤in evreninden yükselen bir ses bu. Dil ile nötrlefltirilemeyecek kadar organik . “Sadece duyuyoruz hiçbir fley bilmiyoruz” diyebilirim ancak, Homeros’un dedi¤i gibi. Bu konuda sus art›k Fedor. S›rada ne var? S›ra yok. Sars›nt› var. Elif Sofya, 65’li, ‹stanbul Üniversitesi ‹ktisat Fakültesi’ni bitirdi. ‹TÜ Görsel Sanatlar bölümünde master e¤itimine devam etti. Karma ve kiflisel resim sergileri vard›r. ‹lk kitab› Ters Düflünce 2005’te (Yasakmeyve Yay›nlar›) yay›mland›.