PDF Versiyonu
Transkript
PDF Versiyonu
Yazýlan, Okunan, Kopyalanan, Ýletilen, Saklanýlan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete - Yýl: 2 Sayý: 279 9 Haziran 2003 - Fincanýn Ýçindekiler ■ ■ ISSN: 1303-8923 ■ ABONE FORMU ■ Sanki, Belki, Yoksa ... Suna Keleþoðlu Mayýs Kaçamaklarý - 2 ... Ahmet Þeþen Sabahattin Usta ... Hasan Yüksel Aile Beþeri Kaynaklarýmýzýn Kalitesini Yükselten Bir Sevgi Pýnarýdýr ... Nuray Ýnöntepe email@adresiniz ABONE OL ■ ABONELiKTEN AYRIL ■ HTML TEXT GÖNDER ■ Milenyumun Mandalý...Sait Haþmetoðlu Kahvenin Yanýnda - ROMLU ELMA...Elif Þeref Artun Dost Meclisi, Tadýmlýk Þiirler, Biraz Gülümseyin, Ýþe Yarar Kýsayollar, Damak Tadýnýza Uygun Kahveler Önerir misin? KISAYOLLAR Editör'den : Kahveciyiz Biz?!.. SON BASKI Ýyi haftalar, kahvemolasi.com Arþivimiz Yazarlarýmýz Manilerimiz Forum Alaný Ýletiþim Platformu Sohbet Odasý E-Kart Servisi Sizden Yorumlar Medya Ýletiþim Reklam Gizlilik Ýlkeleri Aslýnda zamanýnda oturdum makinanýn baþýna. Ama þeytan mý dürttü yoksa sýkýldým mý bilmiyorum, bizim gazetenin mizanpajýyla biraz oynýyayým dedim. Sen misin diyen, onu aldým saða, bunu aldým sola, kýçýný baþ, baþýný kýç yaptým tam 2 saat boyunca. Sonunda yaptýðýmý beðenmeyip attým çöp kutusuna. Döndüm gene eski usule. Dönerken çerçeveyi kaldýrýp tam ekran yaptým gazeteyi. Sanki böyle daha kolay okunur gibi geldi bana. Bilmem belki yanýlýyorumdur, kararý sizler vereceksiniz. Ama kurt girdi bir kere içime. Þimdi ben ilk fýrsatta oynarým bunun yerleþimiyle. Yerleþtire yerleþtire bulurum size beðendirecek bir doðru yol nasýlsa. Bugün aslýnda sizlere "Özelleþtirme Sevdalýlarý"ndan söz edecektim. Ama dedikya deðiþiklik yapalým derken zamanýda yedik. O yüzden bu konuyu yarýna býrakalým da yabana gitmesin. Bu öyle 2 satýrla kurda kuþa yem yapýlacak bir konu deðil. Usulünce yapmayacaksak hiç ellemeyelim daha iyi!.. Kim Bu Editor? Bu arada size bir haberim var.Epeydir yapmak istediðim ama ertelediðim birþey yaptým haftasonunda. "kahveciyiz.biz" ve "kahveciyiz.com" alan adlarýný alýp Kahve Molasý sandýðýna attým. Eee bize ne demeyin sakýn, aslýnda tam size, sizin için. Kendini kahveci hisseden herkese verebileceðim bir eposta adresi yaratmak istedim. Ýster herzaman kullandýðýnýz bir adrese yönlendirin, isterseniz ayrý bir POP3 hesabý kullanýn, dileyen herkese bu adresten vermek niyetimdeyim. Maalesef þimdilik manuel bir uygulama olarak çalýþacak ama yeni uygulama için gerekli kaynak tedarikini hallettiðim anda "Hotmail"vari bir eposta sunucumuz olacak. Þimdiden bu hesaptan isteyen kahvecilerin bana eposta yolu ile baþvurmalarý halinde kendilerine yardýmcý olunacaktýr, sevgi ile duyurulur. Anlayacaðýnýz atýn nalýný bulduk iþ atý almaya kaldý, onu da hallederiz evelallah... KAPI KOMÞULARIMIZ Bir sonraki sayýda buluþuncaya kadar bulunduðunuz yerden bir adým öne çýkýn. Sevgiyle... Cem Özbatur Cafe Azur : Suna Keleþoðlu Sanki, Belki, Yoksa Merhaba, Zamanla hesabý olanlardaným. Bazen geçmiþin tozlu sayfalarýný açmaya, bazen de gelecekle ilgili hayaller kurmaya baþlarým þimdiyi unutarak. Kendimi yeniden keþfedebilmenin keyfini sürerim. Bazen acýr yüreðim ama eski defterleri karýþtýrmak güzeldir. Eski mektuplar, eski defterler, eski dostlar, eski aþklar... Geçen senenin Mayýsýna denk gelen cümlelerimle karþýlaþtým bugün bir toz alma eyleminde. Ne kadar bugüne denk düþüyordu. Sanki üzerinden bir yýl geçmemiþ bir yorgunluða ne kadar yakýndý. Ýþte kanýtý; Yorgunluðun beyninizi kemirdiði zaman kalbin dilediði dinginlik aný vardýr ya. "Sessizliðin sesini dinlemek" gibi anlamsýz kelimeler kurduran. Fiziksel yorgunluðun beyninizi de esir alýp düþüncelerinizin, karikatür balonlarý gibi havada uçuþtuðu. Bahar yorgunluðu bu olsa gerek. Biraz bahardan, biraz havalarýn birden deðiþmesinden. Sonra þiire dönüþmesi için karalanmýþ bir kaç satýr, hala geçerli Sanki,Belki,Yoksa Gördüklerime isim bulamadýðým zaman Mavi boþluklar çizerim. Hatýrlayamadýklarýma çiçek adlarý seçerim. Bir kokuya karýþýrým, Korkularýma uzaklaþýrým. Sanki, Unutmadýklarýmda belkilerle bulurum bitiþ cümlelerimi. Hatýrlayamadýklarýmda sankilerle ara cümleler kurarým. Belki, Unutulan yüzler deðildir. Yýllar yüzlerle eskimeseydi, Sankiler, çizgilerde tanýmaya çalýþtýðým Bir çocukluk arkadaþýnýn deðiþen yüzüne çarpmazdý. Sanki bir yerden çýkaracaðým. Unutulan yüzlerde, unutulan anýlar mýdýr? Yoksa yaþama karýþan kýrýþýklýklara bir direniþ mi? Albümlerde biriken tozlar, üstüne isminizi yazabilecek kadar eskiyse, Belkiler ve sankilere karýþan yüzleriniz sizden küçükse... Çiçek isimli arkadaþlarýmýzla karþýlaþtýðýmýzda Çocukluðumuzun saklambaç oyunlarýný unutmuþsak, Ve ben hala Belki ve sankilerle gidip gidip geliyorsam... Yoksa artýk bir daha çocuk olmayacak kadar büyüyor muyum? Zamaný bir yýl öncesinde durdurdum bugün. Yarýnýn ne getireceðini ben de bilmiyorum. Yine de paylaþmalý dedim. Sanki sevinçler gibi, özlemler gibi. Biraz da eskilerden belki de eskimeyenlerden bahsetmek lazým. Yoksa ne anlamý kalýr? Þimdi müsadenizle " Sessizliðin sesini dinleyeceðim" SunA.K. Mougins skelesoglu@eudoramail.com Yorum Oku / Yaz Yukarý Eniþte'den Eriþte'ler : Ahmet Þeþen Mayýs Kaçamaklarý - 2 Nisan - Mayýs AYLARI, gevþer gönül YAYLARI... Sizi bilmem ama benim yaylar gevþemekle kalmadý, þiddetle tatile ihtiyacým var diye ayaklandý, elbette kýramazdým gönlümü, atladýk Cumartesi sabahý YOLA, feribotta veririz artýk kahve için MOLA... Yolumuz Altýnova.. Bilmeyenler için Ayvalýk'tan Ýzmir'e doðru 17 km. sonra, deniz kenarýnda þirin bir ova. Kooperatif sevdasýyla girmiþ annem babam, 20 sene taksit ödeyerek kavuþabilmiþler sonunda bir bakla bir sofaya. Küçük ama denize 50 m. gibi de hayli yakýn, 4 blok, her biri 36 daireden toplam 144 daire. Onca sene taksit ödeyince neredeyse hepsi olmuþ emekli, torun torba sahibi, hemen siteye yeni bir isim buluvermiþler : " Emekli - Göbekli ve de Bebekli ". Ýlk yýllarda devre-mülk anlayýþýyla gelirdik, elbette babam en güzel devreyi ALIRDI, bize de ya kýyýsý ya köþesi KALIRDI. Kimsecikler olmazdý bizim devre-mülk'te, haliyle tanýmazdýk insanlarý, oðlumuz ise demirbaþý olmuþtu 10 yýldýr. Bisiklet, paten derken her yeri yara bere içinde geçerdi koca yaz. Dedesinin evine tamirci geldiðini bilmem, hemen her iþi yapar, sitenin tüm tamirat iþleri için ayrýca kapýsý çalýnýrdý. Oðlumuz da öðrendiðinden bu durumu : " Dede'ciðim, yine bisikletten düþtüm, beni de bir tamir etsene ! " diye çýkar gelirmiþ... Yýllar önce devre-mülk sýrasý bize geldiðinde, iþyerimde bir problem çýkarttýlar, kavga ettim Müdür'ümle ama sonuç yok, çaresizlik içinde tüm gece sabahlayarak yeniden yükledim yeni satýn alýnan yurtdýþý üretim paketini. Testlere baþladýlar sabah, öðlen haklýymýþsýn DEDÝLER ama tatilden 1 günümü YEDÝLER. Neyse, 34 saat uykusuz kalýnca derhal eve gittim yattým 21:00'e kadar, gece çýkabildik yola. Kumburgaz yakýnlarýnda trafik bir FELAKET, kimse oðlumuza yetiþmemiz gerektiðini bilmiyor ELBET. Eceabat'dan son feribota zar zor BÝNDÝK, gece gece güzelim Kaz daðlarýndan apar topar ÝNDÝK. Ardýndan Küçükkuyu, Altýnoluk, Akçay, Edremit DERKEN, Havran sapaðýndan saptýðýmýzda güneþ doðmaya baþlamýþtý ERKEN. Gözlerimiz kapandý kapanacak karþýdan gelen arabalarda. Burhaniye-Ören sapaðýný DÖNDÜK, Gömeç yakýnlarýnda babamýn düldül arabasý Anadol'u GÖRDÜK, hemen selektör, korna.. Annemi býrakmýþ tabi oðlanýn yanýnda, dönüyor Ýstanbul'a tek baþýna. Son bir gayretle babamý benzinlikte bekletmiþ, annemi ona YETÝÞTÝRMÝÞTÝM, tatilin baþýnda birkaç günü deliksiz uykuyla GEÇÝÞTÝRMÝÞTÝM... Ýlk bölümde Ayvalýk'tan nefis görüntülere yer vermemiþtim, önce bunlarý gözlerinizin önüne SERÝYORUM, inanýn bu Sefa Tepesi'nden Cunta Adasý manzarasýna ben de ERÝYORUM.. Aradaki incecik köprü ilk boðaz köprüsü... Þimdi yok öylesine bir telaþ, bir heyecan, sakin sakin geldik keyifler KEKA, merak etmeyin ben sizin yerinize de Sertab Erener'den "Uzanmýþým kumsalaaaaa" yý dinlerken, yazýverdim Midilli'ye BAKA BAKA... Akþama Eski Foça'ya verildi KARAR, bakalým Liman Lokantasý'nda balýk mý YARAR yoksa raký mý ZARAR ? asesen@tnn.net Yorum Oku / Yaz Yukarý Çat Orada Çat Burada : Hasan Yüksel Sabahattin Usta Bir hayat düþünün, tam 90 yýl sürsün. Ýstanbul'da, o zamanlar küçük bir köy olan Kireçburnu'nda baþlamýþ olsun. Ýstanbul'un Osmanlý dönemini hatýrlayýn, Cumhuriyetin ilk yýllarýný, ikinci Dünya savaþýný ve Türkiye'nin yaþadýðý tüm iyi, güzel ve sýkýntýlý günleri yaþamýþ olun. Kendi halinde bir yaþantýnýz olsun, Ýstanbul'da bir fabrikada tam 30 yýl çalýþmýþ olun, emekli olduktan sonra her gün yine erkenden kalkýn, kah balýk tutun, kah kahvedekilerle sohbet edin. Ýleri yaþýnýza raðmen bir gün bile eve kapanmayýn, çocuklarýnýzý, torunlarýnýzý ziyaret edin, onlar size gelsinler, sakin, dingin yaþayýp gidin. Böyle bir yaþam ister misiniz? Ben isterim. Bu yaþamýn içinde çalýþýp, üretmek, kazanmak da var, çocuklar, torunlar yetiþtirmek de var, sabahýn köründe balýk peþinde koþturmak da var, üzüntü, sýkýntý, geçim derdi, yaþam sevinci, yani içinde insan gibi yaþamaya dair neredeyse her þey var. Ben böyle bir insan tanýdým. Sizlere daha önceki yazýmda bahsettiðim Kireçburnu'nda baðlý tekneme bakan ustamýzýn bir arkadaþýydý. Adý Sabahattin'di, soyadýný bilmiyorum, yaþlý dostlarýmýn hemen hepsi gibi ben ona Sabahattin usta derdim. Ben tanýdýðýmda 82 yaþýndaydý, bir kaç defa beraber balýða çýktýk, ben teknemi yaptýrdýktan sonra da bizim ekibin deðiþmez bir üyesi oldu. Özellikle palamut avýna çýktýðýmýz günlerdeki enerjisine hayran olurdum. Sabahýn köründe çýkar gelir, teknenin sað arka köþesine yerleþir, oltayý eline alýr, saatlerce aðýr oltayý, rüzgar, soðuk dinlemeden tutar, uzattýðýmýz sandviçi yer, çayýný sakin, sakin içerdi. Oltaya balýk gelince balýðýn aðýrlýðýna göre ya kendisi çeker, ya da bizden yardým isterdi. Havaya, rüzgara, balýðýn durumuna göre kendi bildiði hesaplarý yapar, çaparinin kurþun aðýrlýðýný ayarlardý. Bunu nasýl yapardý bilmem ama her seferinde balýk alýrdýk. Palamut dýþýndaki balýklarda tekneden ayný anda bir kaç olta atmak mümkün olduðundan hepimiz teknenin bir köþesine yerleþir, balýk tuttukça "hey maþallah" nidalarýyla tekneye alýr, imalý sözlerle birbirimize sataþýrdýk. Sabahattin usta yine ayný yerde oturur, sakin sakin balýk tutar, her çekiþte oltasýný karýþtýrýr, sonra da büyük bir süratle çözer tekrar atardý. Ona "usta oltayý kadayýf yapmýþsýn yine" diye takýlýrdýk, o ise gülümseyerek iþine devam ederdi. Misafirim olarak gelen ve bu satýrlarý okuyunca onu hatýrlayacak olan pek çok arkadaþým da onun bu sakin, bilge gülümsemesine hayran olurdu. Torunu yaþýndaki bizlere olta baðlamayý, balýk tutmayý öðretir, balýk tutukça över, yüreklendirirdi. Birlikte balýða çýktýðýmýz yýllar boyunca sadece bir gün somurttuðunu gördüm. O gün nedense dalgýn, konuþmaz bir hali vardý. Önce üstüne gitmedik, kimbilir ne derdi vardýr diye düþündük. Daha sonra tadýný baþka yerde bulamadýðým demli çay eþliðinde tekne üstü kahvaltýmýzý yaparken sorduk, anlattý. Hatýrlayýnca hala gülümser ve "hey koca Sabahattin usta" demeden edemem. Mesele neymiþ biliyor musunuz? Komþusunun bahçesinde güzel, beyaz bir horoz görmüþ, "bunun tüylerinden güzel çapari olur" diye düþünmüþ ve komþusundan satmasýný istemiþ, komþusu da muhtemelen aralarýnda para alýþveriþinin uygun olmayacaðýný düþünmüþ, parasýz da vermek istememiþ, "yok satmýyorum" demiþ ama horoz da ortadan kaybolmuþ. Bütün mesele buymuþ, koca Sabahattin ustanýn bütün derdi tüylerinden istavrit çaparisi yapmak istediði ama alamadýðý bir horozmuþ. Artýk komþusunun tavrýna mý üzülmüþ, horoz elinden gittiði için mi bilinmez ama o gün aðzýný býçak açmadý. Daha sonra baþka horozlar bulundu, yüzlerce çapari yapýldý, kilolarca balýk tutuldu ama o horoz hiç unutulmadý. En büyük derdi tüylerinden çapari yapmak için bir horoz bulmak olan Sabahattin ustamýz üç yýl önce, tam 90 yaþýnda, beraber balýk tuttuðumuz bir günün akþamýnda yaþadýðý gibi sessizce öldü. Gözümüz ara sýra teknede onun boþ býraktýðý yere takýlsa da onu üzülerek deðil gülümseyerek anýyoruz. Ruhu þad olsun. Hasan YÜKSEL hyuksel@isiko.com.tr Yorum Oku / Yaz Yukarý Kahvecistan Konsolosu : Nuray Ýnöntepe Aile Beþeri Kaynaklarýmýzýn Kalitesini Yükselten Bir Sevgi Pýnarýdýr Aile hem içine aldýðý bireyler, hem de iliþki içinde bulunduðu diðer insanlar için bir korunak, bir güç kaynaðý ve bir dayanýklýlýk iksiri olma iþleviyle ait olduðu toplumun insan kaynaklarýnýn kalitesini yükselten bir sevgi pýnarýdýr. Aile kýrlarda gezerken aniden bastýran yaðmurda sýðýnýlan bir maðara, dondurucu soðukta davet edildiðiniz bir ocak baþý, çölde dev palmiyelerin serin gölgesindeki berrak bir su birikintisi ya da karanlýkta elinizde buluverdiðiniz bir cep feneri gibi, hiç beklemediðiniz bir anda tam ihtiyaç duyduðunuz þeyle size gülümseyen sevimli insanlar topluluðudur. Bu yönüyle aile bir korunaktýr, aile fertlerini dýþ etkenlere karþý daha dirençli ve dayanýklý kýlmakla kalmayýp, gerek duyduklarýnda onlarý kanatlarý altýna olabilen sevgiden örülü bir korunak... Ailenin verdikleriyle artar, çoðalýr, taþýp coþar ve kendinizi aþmak, yeni ufuklarý keþfetmek ya da olmayan bir þeyleri icat etmek için gereken güven ve kudret hissini kendinizde bulursunuz. Böylelikle insanlýk adýna yepyeni serüvenlere atýlabilirsiniz. Bu yönüyle aile bir güç kaynaðýdýr, toplumlara kendisini daha da ilerilere götürecek insanlar kazandýran bir güç kaynaðý... Bazen de aile en aðýr görevlerin üstesinden gelmenin, en sert koþullara dayanmanýn, en acýmasýz düþmanlara direnmenin ya da en vefasýz dostlara katlanmanýn yegane anahtarýdýr. Bu yönüyle de aile bir direnç ve dayanýklýlýk iksiridir, en zor koþullarda bile aklýnýzý ve yeteneklerinizi tam olarak kullanabilmenizi saðlayan bir iksir... Açlýðýn en iyi tarifinin ekmeði tarif ederek yapýlabileceðini düþünür ve sýcak bir ekmeðin mayalý kokusunu, çýtýrdayarak bölünen kabuðunu, sünger gibi içini tarif edebildiðimiz ölçüde açlýðý da tarif etmiþ olacaðýmýzý kabul edersek, ayný anlatým biçimini ters yönde kullanarak ailesi olmayan birinin hiçbir yaðmurda sýðýnacak bir yer bulamayan, hiç ocak baþýnda ýsýnýp sýcak bir çorba içme þansýna sahip olmamýþ, tüm çölleri susuz geçmek zorunda kalmýþ, kör karanlýklarla yeri elleriyle yoklayarak yolunu bulmaya çalýþmýþ, asla kendisine tebessüm eden, kendisini sýmsýký kucaklayýp sevgiyle baðrýna basan birileriyle karþýlaþmamýþ, bu yüzden daima güvensizlik ve tedirginlik içinde yaþayan, sadece daha önceden gittiði ve güvenliðinden emin olduðu sýð sularda dolaþan, kendini aþma giriþimlerine kapalý, yeni birþeyler denemeye dahi cesareti olmayan, en basit terslik ya da zorluk karþýsýnda tüm direncini hemen yitiren, ürkeklik ve korkaklýðý nedeniyle aklýný ve yeteneklerini tam olarak kullanamayan birisi olduðunu söyleyebiliriz. iþte ailesi olmayan birinin yapamayacaðý tüm bu þeyleri ve daha fazlasýný yapma gücünün edinilebileceði tek yer ailedir. Bu yönüyle aile, parçasý olduðu toplumun insan kaynaklarýnýn kalitesini yükselten, ancak asla madde düzeyinde elde edilemeyecek olan bir sevgi pýnarýdýr. Bu yüzden ailenin gerek devlet politikalarý düzeyinde, gerek medya kuruluþlarý düzeyinde, gerekse kiþisel deðer yargýlarý düzeyinde korunmasý ve desteklenmesi gerekmektedir. Bu koruma ve destek sadece sözle ve övgüyle deðil, fiili yardýmlarla, yaygýn önlemlerle, vergi indirimleriyle, çeþitli hizmetlere eriþim kolaylýklarýyla ve somut alkýþlarla yapýlmalýdýr. Hepbirlikte dileyelim ki TRT' nin büyük bir isabetle kompozisyon yarýþmasýna konu seçtiði aile, yakýn bir gelecekte çok daha kapsamlý ve etkili çalýþmalara malzeme olur da, bir zaman sonra güzel ülkemizde insanlar evlilik dýþý iliþkileriyle deðil, uzun evlilik yaþamlarýyla ve yetiþkin çocuklarýnýn sayýsýyla övünç duyduklarý güzel günlere eriþirler. Nuray Ýnöntepe / Bregenz- AVUSTURYA Yorum Oku / Yaz Yukarý Milenyumun Mandalý : Sait Haþmetoðlu Editör'den Önemli Not: Sevgili Sait Haþmetoðlu'nun e-romaný görsel öðelerle süslendiðinden, devamýný ve önceki sayýlarýný aþaðýdaki adresten tek týklamayla okuyabilirsiniz. Üþenmeyin... Týklayýn... http://www.kahvemolasi.com/xfiles/mandal_119.asp Devamý var Yukarý Dost Meclisi Kahve Molasý'nýn sürekli ve sabit(!?) bir yazar kadrosu yoktur. Gazetemiz, siz sevgili kahvecilerden gelen yazýlarla hayat bulmaktadýr. Her kahveci ayný zamanda bir yazar adayýdýr. Bu bölüm sizlerden gelecek minik denemelere ayrýlmýþtýr. Yolladýðýnýz her özgün yazý deðerlendirilecektir. Siz sevgili kahvecilere önemle duyurulur. Kahve Molasý bugün 3.327 kahveciye doðru yola çýkmýþtýr. Yukarý Tadýmlýk Þiirler ÝSTANBUL CADDESÝ Bu cadde Ýstanbul Caddesi, Aziziye minaresinde çifte ezan Nal sesleri, motor gürültüleri Arasýnda kaybolursunuz bazan. Burasý dellal pazarýdýr Eski eþyalarýn satýldýðý Cömert oturak alemlerinin Kayýtsýzca anlatýldýðý... Aðzýna kadar dolu dükkanlarda. Duyun ki ne ümitler eridi! Oturup seyredin þöyle-leyin Cadde deðil, sinema þeridi! Bir para sesidir duyulmasýn Tekmil kulaklar kiriþte. Teraziler, vitrinler, hanýmlar Alýþveriþte... Günbatý tarafýndan bizim dükkan Halý, kilim, çepeçevre yanlarý. Karþýmýzda çitlem çitlem bir otel Duvarýnda banka ilanlarý... Yolunuz Ýstanbul caddesine Düþmez mi bir zaman, ne dersiniz? Pahalýlýktan falan konuþur Bir acý kahvemizi içersiniz... Feyzi Halýcý <#><#><#><#><#><#><#> GÜNAYDINIM Þavkýmasý, sana doðru yollarýn Sana doðru, denizlerin çaðrýsý Çýrýl çýrýl ötelerde bir güzel Günaydýným, nar çiçeðim, sevdiðim. Çýkmaz sokaklarda bu minyatür kim? Bu göðüs kim, ya bu gözler, bu saçlar? Uzak bir özlemde ayak seslerin Günaydýným, nar çiçeðim, sevdiðim. Kýrk odanýn kýrkýnda da kýrk güzel Kýrk aynada çengi çengi bir güzel Çaðlar ötesinde bir avuç nota Günaydýným, nar çiçeðim, sevdiðim Bu yýldýzlar doðan günü çaðrýþýr Bu gündüzler gözlerini çaðrýþýr Ya kimlere verdin avuçlarýný Günaydýným, nar çiçeðim, sevdiðim. Vurdum tellerine seni, sazýmýn Sende anahtarý, alýn yazýmýn Yaðmur yaðmur serpil yalnýzlýðýma Günaydýným, nar çiçeðim, sevdiðim Feyzi Halýcý Yukarý Kahvenin Yanýnda: Elif Þeref Artun ROMLU ELMA 6 elma 50 g kuru üzüm 75 ml rom veya brendi 1 limon kabuðu rendesi 50 g margarin 70 g esmer þeker ½ tatlý kaþýðý tarçýn Lezzetini tam olarak bulmuþ bir tatlý istiyorsanýz biraz sabýrlý olmalýsýnýz. Kuru üzümleri rom (veya brendi, hangisini kullanýyorsanýz) içinde en az 4 saat bekletmeniz gerek. Siz en iyisi akþam yapacaksanýz sabahtan, sabah yapacaksanýz da akþamdan koyun kuru üzümleri. Üzümler tamam olunca… Limon kabuðu rendesini, margarini, esmer þekeri ve tarçýný iyice karýþtýrýn. Üzümleri romdan çýkararak bir kenara koyun. Romu az önceki karýþýma ekleyerek çýrpýn. Elmalarý iyice yýkadýktan sonra sap kýsýmlarýndan bir dilim kadar kesin. Elmalarýn kabuklarýný soymanýza gerek yok ama bir kabak oyacaðý ile çekirdek kýsýmlarýný çýkarmalýsýnýz. Oyduðunuz çekirdek boþluðunu üzümlerle doldurun ve üzümlerin üzerine az önceki romlu sosu paylaþtýrýn. Fýrýna dayanýklý bir kaba 1 bardak kadar su koyun. Elmalarý bu suyun içeine oturtun. Kabýn üzerini folyoyla sýkýca kapatarak 200 derecede yaklaþýk 45 dakika piþirin. Biraz süslemek mi istediniz?.. Tamam… 6 milföy karesi 1 yumurta sarýsý Milföylerin dört köþesinden ortaya doðru biraz kesin. Çýrptýðýnýz yumurta sarýsýný sürün. Fýrýndan çýkardýðýnýz elmalarýn her birinin üzerini bu milföylerle kapatýn. Milföylerin piþmesi gerek tabii.. Üzerleri kýzarana deðin bir süre daha fýrýnda tutun. Çýkarýnca pudra þekeri serperek sýcak sýcak servis yapabilirsiniz. Afiyet olsun… Tarifi yazdýrmak için týklayýn (Siteye yönlendirilecek, basýmý oradan gerçekleþtireceksiniz.) Yukarý Biraz Gülümseyin KÖTÜ NÝYET Ýri göðüslü, orta yaþýn biraz üzerinde bir haným otobüste cüzdanýnýn çalýnmasý üzerine polise baþvuruyor. Polis soruyor: - Hanfendi, cüzdanýnýz neredeydi? - Sütyenimin içindeydi. - Peki adam elini oraya sokunca bir þey demediniz mi? - Ben ne bileyim adamýn kötü niyetli olduðunu! <#><#><#><#><#><#><#> Ýbret-i Alem için!... Yukarý Ýþe Yarar Kýsayollar - Þef garson: Akýn Ceylan http://www.kadioglu.bizland.com/kucukoykuler.htm ... Yargýç, karþýsýndaki kadýna baktý önce. Seksen yaþlarýnda bir nine. Sonra biraz geride, ellerini baðlamýþ adama. Ayný yaþlarda bir dede. Kadýna döndü: "Anlat teyze, neden boþanmak istiyorsun?"... diye baþlýyor sedef çiçeðinin öyüsü. Ýlk defa dinlediðimde gerçekten hüzünlendirmiþti beni, eminim sizler de seveceksiniz. http://www.focusdergisi.com.tr/kultur/00235/ ...Venedik 1615... Kentin soylularý San Marco iskelesine toplanmýþlar. Sabýrsýzlýkla, Ortadoðu'dan gelecek olan bir gemiyi bekliyorlar. Gemi, Yemen'in Moka limanýndan kalkmýþ, sakin bir havada Kýzýldeniz'i aþmýþtý. Daha sonra, taþýdýðý yük, yoluna Mýsýr Çölü'nde kervanlarla baþlamýþ; ardýndan da, Ýskenderiye limanýnda yeniden bir gemiye yüklenerek demir almýþtý. O günlerde Venedik'te kahve denince akla ne "espresso" ne de "cappuccino" geliyordu. Tek bildikleri, bazý gezginlerin sözünü ettikleri "Arabistan þarabý"ydý ve onu da bir ilaç sanýyorlardý.Meyveleri çið çið yenen ve yapraklarý çay gibi içilen bir bitki... http://www.kircicekleri.com/birgunkapina.htm ...Bir karanlýk geliyor yokluðunun ardýndan, Ne zaman güneþ batsa bu son gecem diyorum, Vazgeç yalan dünyanýn köhne saltanatýndan, Yetiþir bunca keder, bunca elem diyorum, Her þey saðýr içimde ne þiir ne musiki, Dünyadan bezginliðim dünyalar kadar eski, Öylesine çözülmüþ, öyle daðýlmýþým ki, Bu ne bitmez ayrýlýk, bu ne özlem diyorum, Beni çaðýrdýðýný bir defa duyabilsem, Avuçlarýmda ateþ, yorgun gözlerimde nem, Aþarak denizleri bir gün kapýna gelsem, Baþýmý duvara vurup ölsem diyorum. Ümit Yaþar Oðuzcan... http://www.kolayfizik.com/kolaysoru.html ...Fiziðin en zor yaný formüller olarak bilinir. Aþaðýdaki sorularda formüllere yaslanmadan fizik sorularýný nasýl çözebileceðinize dair ipuçlarý bulacaksýnýz. Sorular liseli öðrencilerin okulda ve dersanede öðretmenlerine sorduklarý sorularýn gruplanmasýyla elde edilmiþtir... Okullar tatil oluyor ama hala nasýl çalýþýlýr ve nasýl öðrenilir sorusunun cevabýný anlayamamýþ olan öðrenci kardeþlerimize tavsiyelerimiz var. Yukarý Damak tadýnýza uygun kahveler EZBack-it-up v1.2.8.233 [988k] W98/2k/XP FREE http://www.mywebattack.com/gnomeapp.php?id=104556 Hos bir back-up aracý. Bütün dosyalrý sýkýþtýrýp tek bir dosya halinde saklamak yerine, klasör düzeninide ayný tutmak kaydýyla göztereceðiniz bir baþka yere yedekliyor. Kullanýmý kolay olan bu aracý denemnizde yarar var. Yukarý http://kahvemolasi.com/sayilar/20030609.asp ISSN: 1303-8923 9 Haziran 2003 - ©2002/03-kahvemolasi.com istanbullife.com