mardegot `un gölgesđ ardegot `un gölgesđ ardegot `un gölgesđ
Transkript
mardegot `un gölgesđ ardegot `un gölgesđ ardegot `un gölgesđ
MARDEGOT’UN GÖLGESĐ MARDEGOT ‘UN GÖLGESĐ BÖLÜM 1 Galakside son 400 yıldır süren Jedi&Sith mücadelesi yavaş yavaş yerini, yaşanılması çok daha zor ve terör dolu bir zamana bırakıyordu. Barış ve huzur dolu yıllar geçirilmemişti belki ama artık ümitsizlik hakimdi. Bunca zamandır savaşan Sith ve Jedi klanları da artık kendilerini tehdit eden bu büyük güç karşısında gönülsüzce de olsa birleşme kararı vermişlerdi. Sithlerin Jediya karşı verdiği amansız mücadelenin bir parçası olan ve yanlızca kadın üyelerden oluşan Night Sisters klanı üyeleri çok gizli savaş, silah kullanma taktikleri ve güç sırlarıyla ünlenmişlerdi. Jedi ‘ında en çekindiği ve karşısında büyük kayıp verdiği düşmandı bu klan. Night Sisters üyeleri sadece Jedi la savaşmıyor, aynı zamanda kendi çıkarları doğrultusunda diğer Sith klanlarının savaşçılarını da öldürmekten çekinmiyorlardı. Bu huzursuzluğu arttırdı ve zamanla bir Sith iç savaşı başladı. Sith klanları dışında, bu klan sistemini reddeden ve usta-çırak şeklindeki Sith geleneğine bağlı Sith Lordlarından biri olan Darth Rofos, gelişmeleri sessizce uzaktan izliyordu. Amacı bu anlamsız savaşlara son verip kendinden başka tüm güç kullanıcılarını yok etmek ve Sith i galaksiye hakim kılmaktı. Varlığından şimdiye kadar kimsenim haberi olmamıştı. Yaşanan bu savaşlar ve mücadele onun için anlamsızdı. Kadim sith ilmi sayesinde elde ettiği güç karşısında, güç klanlarının varlığının bir önemi yoktu onun için. Darth Rofos, yanına Sith klanlarının birisinden ayrılmış genç bir öğrenciyi almış ve onu son on yıldır tüm bilgisini kullanarak eğitmişti, ne var ki aradığı öğrenci bu genç Sith, Ti Shan değildi. Lord Rofos ne kadar uğraşırsa uğraşsın, Ti Shan eski klanından gelen alışkanlıklarla öğretilere dar açıyla bakıyor ve belli bir noktadan öteye geçemiyordu. Night Sisters klanı diğer tüm Sith klanlarına ve doğal olarak Jedi klanlarına savaşı tek başına yürütmeye başlayınca Darth Rofos için aradığı fırsat doğmuş oldu. Bu klandan faydalanabilirdi ve eğer planı işlerse Night Sisters de dahil tüm güç klanlarını yok edebilirdi. Bu acımasız, gizemli klanın taktikleri son derece vahşiceydi ve hiç de alışıldık türden değildi. Önce Sith klanlarına yöneldiler, ve kısa sürede çoğunu yok ettiler. Jedi henüz durumun farkına bile varamamıştı, Sith saldırılarının azalmasına ve iç savaşa memnun olmuşlardı. 1 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ Terör dolu savaşlar ve çatışmalar sürüyordu. Geriye sadece tek bir Sith klanı kalmıştı, toplam 23 Sith savaşçı. Bu Sith klanı ile Jedi arasında bir toplantı gerçekleştirildi. Bu yüzyıllardır görülmemiş bir durumdu. Bunca zamandır savaş dışında bir araya gelmemiş olan Jedi ve Sith şimdi bir toplantı düzenliyordu, inanılacak gibi değildi. Toplantı çok hararetli geçti, yumruklar masaya vuruldu, suçlamalar tehditler havada uçuştu. Sonunda Jedi ve Sith durumun vehametini kabullenip bu zorunlu birleşmeyi gerçekleştirdiler. Tabi ki geçici olarak. BÜYÜK BĐRLEŞME Lord KaHN 'ın sancak gemisi Thunder, Rizan gezegenindeki Cumhuriyet Senatosu ve Jedi Birliği’ nin bulunduğu üssün ana gemi hangarına inerken, Master Peregrinus ve Master SenTĐnel endişeyle geminin inişini izlediler. Thunder Peregrinus: Ne düşündüğünü biliyorum. Ama başka çaremiz yok. SenTĐnel: Aynı fikirde değilim, Sithlere güvenmedim hiçbir zaman. Bundan sonrada güvenmeyeceğim. Peregrinus: Bu birleşme işi beni de rahatsız ediyor ama, senato kararına karşı gelseydik kaos daha da büyürdü. 2 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ SenTĐnel: Birlikte savaşmak ayrı şey, klanların birleşimi ayrı. Senatonun kararı tamamen siyasi. Tüm galaksiye hükmetmek için bunu bir fırsat olarak görüyorlar. Eğer başarılı olursak, Sith ‘in senatonun emri altında kalıp problem çıkarmayacağını umuyorlar. Peregrinus: Haklısın çok dikkatli olmak zorundayız. Lord KaHN, Thunder 'ın açılan güverte kapısından yavaşça hangara doğru indi. Arkasından da 22 Sith hangarın ortasına doğru ilerlediler. Night Sisters suikastlarından ve saldırılarından sağ çıkmayı başarmış, KaHN liderliğindeki grubu hangar çıkışında bir protokol subayı karşıladı ve onlara senatoya binasına götürecek araca kadar eşlik etti. Lord KaHN Sithler için yaşayan bir efsaneydi. Koyu renkli cübbesinin ardındaki karanlık, kendi klanındakiler de dahil pekçoklarını ürpertirdi. Yüzü yanık izleriyle doluydu ve bu onu daha da ürkütücü yapıyordu. Bu izler ustasıyla yaptığı ölüm-kalım savaşı sırasında, ustasının kullandığı yıldırımlar yüzündendi. Sonuçta kazanan o olmuştu. Onun hüneri karşısında bir çok Jedi yenilgiye uğramıştı. Master Tristan da bunlardan biriydi. Karşılaşmışlar, Tristan yenilmiş ama hayatta kalmayı başarmıştı. Ama bu yenilgiden sonra geri dönmedi ve inzivaya çekildi. Master Tristanın genç öğrencisi Arpia, Sithlerin ve de özellikle Lord KaHN 'ın gelişine çok kızgındı. Hocasının gidişinden beri kendini terkedilmiş ve boşlukta hissediyordu. Birkaç kez Master Peregrinus ve SenTĐnel ile bir araya gelmiş, eğitimini sürdürmüş, bol bol nasihat ve öğüt almıştı ama, yine de içindeki öfke büyüktü. Senato binasının girişi yavaş yavaş kalabalıklaştı. Bir yanda Sith, diğer tarafta Jedi ve ortada senatörler güneşli bir gökyüzü altında buluştular. Senatörler buluşmanın bildik ritulelerinden hemen sonra herhangi bir gerilime engel olmak için misafirleri ve Jedi i senato binası içine buyur ettiler. Senato binası 1000 yıllıktı ve Upatu ‘dan getirilen özel taş bloklardan inşa edilmişti. Rizan, Astira, Upatu ve Kripetar dan oluşan 4 gezegenlik cumhuriyetin yönetimi buradan yapılıyordu. Taraflar senatonun ana toplantı salonunda yerlerini aldılar. Lord KaHN 'ın iki yanında Sith Knight lar Shadow ve Ontus, arka tarafta ise Jedi tarafından bilinen diğer yüzler Ontus 'un çırağı Zaqual, KaHN 'ın acımasızlığı ile ün yapmış çırağı Valorian ve genç sith Takkerator yerlerini aldılar. Öte yanda ise kalan 3 Jedi klanının birleşiminden sonra oluşturulan yeni Jedi birliğinin lideri Master Peregrinus, hemen yanında eski dostu ve yoldaşı Master SenTĐnel yanyana oturdular. Yanlarında genç jedilar Exile ve BlackRose bulunuyordu. Arpia ise bu buluşmaya katılmaya son anda karar vermiş, Peregrinus 'un "gelme" tavsiyesine rağmen toplantıda yerini 3 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ almıştı. Ustasının sözünü dinlemeyen jedi, hemen Peregrinusun arkasınaki koltuklardan birine oturdu. Peregrinus oturağından kızgın bir şekilde Arpia ‘ya döndü. Peregrinus: Arpia sana gelmemen gerektiğini söylemiştim. Arpia: Affet usta ama KaHN 'ın yüzünü görmem gerekiyor. Yoksa huzur bulamayacağım. Peregrinus: Bunun yeri ve zamanı değil. Şimdi madem sözümden çıkıp geldin, ayrılman dikkat çeker. Sakinleş ve gözlerini KaHN dan uzak tut, sabır genç öğrenci. "Kaish, diğerlerine söyle toplantıdan uzak dursunlar." diye düşündü Master Peregrinus. Senato toplantı salonunun girişinde bekleyen Kaish kafasıyla ustasını selamladı ve gözden kayboldu. Bir süre salona büyük bir sessizlik hakim oldu. Senatörler, pek de alışık olmadıkları bu durum karşısında ne yapacaklarını bilemediler başlangıça. Sonunda senato başkanı Nom Badur söze başladı. Nom Badur: Evet. Bu koşullar altında bir araya gelmeyi hiç ummuyordum doğrusu, ancak bildiğiniz üzere bu bir zorunluluk. Đki taraf içinde büyük tehdit oluşturan ortak bir düşmanımız var. Ve ancak birlikte bu durumu bertaraf edebiliriz. SenTĐnel: Başkan Badur. Jedi birliği Sith olmadan da cumhuriyeti koruyacak güçte, ayrıca bu birleşmede nereden çıktı. Beraber savaşabileceğimizden bile emin değilim ben. Đki tarafta yüzyıllardır sayısız kayıp ve acı yaşadı. Bir anda tüm bu olanların unutulması çok zor. Genç Jedi lar arasındaki huzursuzluk büyük. Sakinleştirmek için konsey olarak gösterdiğimiz olanca çabaya rağmen her an istenmeyen bir gerilim yaşanabilir. Nom Badur: Bunun farkındayım Usta SenTĐnel. Ancak sizde şunu bilinki eğer birlikte savaşmazsak, ne Sith ne Jedi veya uğrunda savaşabileceğimiz hiç bişey kalmayacak. KaHN: Đstenmediğimizin farkındayım, ancak buraya senatonuz tarafından çağırıldık. Master SenTĐnel, ben ve klanımda Jedi la birleşmeye pek meraklı değiliz. Ama Night Sisters Klanını küçümsediğinizi hissediyorum. Keşke onlarla bir kere için bile olsa karşılaşıp güçlerini görme şansınız olsaydı. Eminim yakında bu fırsat elinize geçer. Master SenTĐnel bir an için Lord KaHN ‘la göz göze geldi. Master Tristan ve yaşananları düşündü ve hafifçe dönüp Arpia ya baktı. Sonra tekrar konuşmaya döndü. 4 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ SenTĐnel: Sith ‘le işbirliği yapmanın cumhuriyete yarardan çok zarar getireceğini söylemek isterim başkan Badur. Ama son karar senatonundur tabii. Jedi ‘in görevi sentoyu ve cumhuriyeti daima korumak ve gözetmek olacaktır. Nom Badur: Master SenTĐnel endişelerinizi anlıyorum ama bu karar oy çokluğu ile verildi. Ve geriye dönüp eski düşmanlıkları pekiştirmenin yararı yok. Artık birlik ve savaş zamanı. Siz ne dersiniz Master Peregrinus ? Peregrinus: Master SenTĐnel ‘e katılıyorum. Şunu açıkça belirtmeliyim ki bunu konsey olarak kabul etmemizin tek bir sebebi var oda bu kaos ve terrör ortamını daha da vahim bir hale sokmamak. Gözümüz Sith ‘in üzerinde olacaktır. KaHN: Duygularımız tamamen karşılıklı Master. Jedi ‘ya hakim olmanızı öneririm. Sinirler bir anda gerilmişti. Ama başkan hemen araya girdi. Nom Badur: Eh, söylenecek başka birşey kalmadığına göre, Lord KaHN sizler yorgun olmalısınız lütfen size kalacağınız Mavi Tapınağa kadar eşlik etmeme izin verin. Başkan, senatötler ve Sithler salondan ağır adımlarala uzaklaştılar. Diğer Jedilar da salondan ayrılırken Master Peregrinus ve SenTĐnel bir süre daha salonda kalıp konuştular. Akşam üzeri Peregrinus kendini yanlız başına Jedi Tapınağı 'nı çevreleyen güney surlarının üzerinde güneşin batışını izlerken buldu. "Umarım yarın aynı parlaklıkla doğar" diye düşündü. O sırada aynı gün batışını KaHN da Mavi tapınağın avlusundan izliyordu. Büyük birleşme işte böyle oldu. DROĐD ORDUSU Darth Rofos, Jedi&Sith birleşmesinin hemen ardından Night Sisters Klanı lideri Siledian Xana ‘ya, bir silah tüccarı kimliğinde, klanın her türlü silah ve donanım ihtiyacını karşılamaya talip olduğunu bildiren bir mesaj yolladı. Bu teklife önce sıcak bakmadı Siledian. Ancak sonra Rofos ‘un savaş droidi teklifi onu heyecanlandırdı. Bir görüşme ayarlandı ve Rofos, Tüccar Omarza kimliği ile Knight Sisters Klanına yüzyıllardır ev sahipliği yapan Kamessi gezegenine geldi. 5 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ Bu gezegende canlı hemen hiç bir şey yoktu, ama büyük maden ve gaz yatakları burayı gözde bir ticaret ve liman gezegeni yapmıştı, tabi ki kontrol klanın elindeydi. Yuvarlak hatlı gemi, gaz tüten tepeler arasından süzülüp, sönmüş bir volkan ağzından içeri girdi. Hafifce alçalıp platformlarından birine indi. Rofos araçtan indi ve volkan çanağının yamaçlarına inşa edilmiş 3 kulesi bulunan Sith tapınağına hayranlıkla baktı. Çanağın içi iklim değişikliği veya başka bir nedenden ormanla kaplıydı, ancak ormanın alışık olmayanlar için pek de sevimli bir yer olduğunu söylemek güçtü. Rofos manzaraya dalmışken bir Sith öğrenci yaklaştı ve onu tapınağın içine buyur etti. Tapınak koridorları boyunca ilerlerken bir çok salonun ve odanın önünden geçtiler. Rofos burda kendini evindeymişçesine rahat ve huzurlu hissetti. Ne de olsa burası tüm Sith klanlarından da eski, binlerce yıllık bir geçmişi olan ve kadim Sith ilminin her zaman çok güçlü olduğu kutsal bir yerdi. Sonunda alevlerle aydınlatılmış büyük bir salona geldiler. Silindir taş kolonların taşıdığı yüksek kubbeli salonun sonunda, yükselen basamakların üstünde büyük bir tahtta hareketsizce duran Siledian elini hafifçe kaldırdı ve Rofos ‘un yanındaki genç Sith başıyla efendisini selamlayıp salonu terketti. Siledian Xana ’nın Taht Salonu 6 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ Siledian Zabrak ırkından güzel bir kadındı. Yüzünde liderlik işareti olan kızıl dövmeler vardı. Bu türden dövmeler klanın tüm ileri gelen savaşçılarının yüzünde bulunurdu. Night Sisters, Jedi veya diğer Sith klanları gibi üyelerini çocuk yaştaki güç yoğun kimselerden seçmezdi. Böyle bir arayışı klanın safkanlığını bozacak bir uygulama olarak görürlerdi. Onlar klan üyesi kadınların doğurdukları kız çocukları arasından özenle seçilirlerdi. Her doğan kız bir Sith savaşçısı olamaz, erkek çocuklar ise hemen öldürülürdü. Sith olmayan kızlar ise klana hizmet ederlerdi. Klan lideri mutlaka önceki liderlerin soyundan gelirli ve bu soyun devamlılığı çok önemliydi. Lider soyunun, kadim safkan Sith ırkından geldiği rivayet edilirdi. Rofos sakince yürüyüp basamakların dibine geldi. Gerçek bir tacirmiş gibi abartılı bir selam verdi ve hemen konuşmaya başladı. Rofos: Selamlar Yüce Siledian Xana. Hizmetinizdeyim. Yüce savaşınızı kazanmanız için elimden geleni yapmaya hazırım, tabii ki karşılığını almak kaydıyla. Siledian: Teklifini dinliyorum Omarza. Umarım vaktimi boşa harcamıyosundur yoksa, Rancor lara yem olursun. Şu droid ordusu yaratma planından bahset önce. Rofos: Leydi Siledian, Kamessi ‘nin zengin maden yatakları ve ticaret imkanlarını bu savaşta yeterince kullanmadığınızı görüyorum. Sadece yiğit savaşçılarınızla bu savaşı kazanmanız uzun sürecektir ve kayıplarınız da umduğunuzdan fazla olacaktır. Cumhuriyet senatosu şimdiden bir gönüllü ordusu toplamaya başladı. Siledian: Hmmm, savaşla bu kadar ilgilenmen ilginç Omarza. Almayı umduğun ücretin dışında ne gibi bir çıkarın var, merak ettim. Bir silah tücarı olarak ikili çalışmadığını kim söyleyebilir. Rofos: Şüphelerinizi anlıyorum efendim. Ama Jedi benimle asla çalışmazdı. Ne de olsa şimdiye kadar hep Sith ‘le ticaret yaptığımı biliyorlar. Đkili çalışanları onlar da sevmez. Ayrıca bir droid ordusunu kabul etmeyecek kadar kibirliler. Savaşı kazanmanın öneminin sizin kadar farkında olduklarını hiç sanmıyorum. Siledian: Evet kibirleri sonları olacak. Diğer Sithlerle birleşmeleri bile onları kurtaramayacak. Rofos: Merak ettiğim bir konu var efendim. Öteki Sith klanları ile birleşmek yerine, neden onları da karşınıza aldınız. Bunu anlayamıyorum. 7 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ Siledian: Anlamanıda beklemiyorum zaten. Sadece şunu bil, öteki Sith klanları bizim ilmimizi anlayamdıkları gibi küçümserler ve hatta bizi cadılıkla, büyücülükle itham edip aşşağı görürler. Ama bunun bedelini ağır ödediler. Bir çoğu kılıçlarımız altında can verdi. Onlar Jedi dan da beter bizim için. “Sith” iz diyorlar kendilerine ama en az Jedi kadar acizler. Evet konumuza dönelim, anlat kafandakini Omarza, dinliyorum. Master Siledian, size önerim burda, Kamessi de bir savaş droidi fabrikası Rofos: kurmak. Elinizde yeterli enerji ve hammadde mevcut. Üretimden tamamen ben sorumlu olacağım. Zaferi kazanana kadar burada binlerce savaş droidi üretebiliriz. Emin olun bu droidler işlerini iyi yapacaklardır. Böylece değerli savaşçılarınızı önemsiz saha çatışmalarında kaybetmemiş olursunuz. Siledian: Karşılık olarak ne istiyorsun ? Para, enerji veya maden olarak ödeme yapabiliriz. Tabii droidlerin dediğin kadar iyi çıkarsa. Hiçbiri Leydi Siledian. Savaşı kazandıktan sonra, ki buna eminim, yeni Rofos: oluşturulacak Sith düzeninde önemli siyasi bir görev istiyorum. Sizi bürokratik işerin saçma ve sıkıcı ağırlığından kurtarabilirim. Kısaca sizin siyasi yardımcınız olmak istiyorum. Siledian bir anda kahkahalarla gülmeye başladı, tüm salon çınlıyordu. Rofos sakinliğini koruyarak, Siledian ‘dan cevap bekler gibi pis pis sırıtmaya başladı. Başladığı gibi bitirdi gülmesini Sith Kraliçe. Ama artık yüzünde tebessümden eser yoktu. Siledian: Omarza, seni açgözlü tacir. Bir düzen kuracağımıda kim söyledi sana. Gerçek bir Sith imparatorluğu kurmak varken, siyasi istekleri karşılamak, gezegen yönetimlerini memnun etmek gibi saçmalıklarla mı uğraşacağım. Rofos: Efendim, eğer bahsettiğiniz gibi bir imparatorluk kurmak niyetindeyseniz, önce siyasi birliği ve düzeni sağlamanız gerekir. Buda ancak siyasetle yapılabilir, savaşla değil. Zor kullanırsanız imparatorluğunuzun ömrü kısa olacaktır. Siyasi incelikle tüm galasiyi kontrol etmek pekiala mümkün. Siledian: Göründüğünden daha akıllı olduğun belli Omarza. Ticareti siyasi amaçlar için kullanman akıllıca. Söylediklerini düşüneceğim. Belki savaş sırasında düşmanla yapacağımız görüşmelerde seni siyasi temsilcim olarak kullanabilirim. Şimdi git ve şu övündüğün droidleri üretmeye başla. Acele et büyük bir savaşa girmek üzereyiz. 8 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ Bana göstermiş olduğunuz güvene layık olmaya çalışacağım efendim. Ancak Rofos: üretim aşamasının biran önce başlayabilmesi için sınırsız yetki vermenizi isteyeceğim. Sonradan tıkanıklık yaşamamamız ve sizin savaşa dikkatinizi vermeniz açısından önemli diye düşünüyorum. Siledian: Peki tamam ama gözüm üzerinde olacak. Şimdi git. Rofos eğilerek selam verdi. Döndü ve ağır adımlarla uzaklaştı. Salon çıkışında onu yine bir Sith öğrenci karşıladı ve gemisine kadar refakat etti. Rofos kimliğini gizlemek için büyük bir çaba sarfetmişti. Bu sandığından daha zor oldu. Siledian daki güç yoğunluğu karşısında biraz şaşırmış görünüyordu. Ama tapınağın Rofos ‘a da ayrı bir güç ve enerji verdiği kesindi. Aslında yıllardır kimliğini gizlemek için, kadim Sith Lorldlarının gizli kalmış öğretilerini başarıyla kullanıyordu. Bunu hocasından öğrenmişti, oda kendi hocasından. Yuvarlak hatlı küçük gemi yavaşça havalandı ve hızla atmosferin dışına çıktı. Rofos, Mardegot için koordinatları girip, ışık hızına çıkmadan önce iletişim açtı. Rofos: Ti Shan, herşey istediğimiz gibi ilerledi. Hazırlıkları başlat. Ti Sahn: Emredersiniz master. Siledian, Rofos gittikten hemen sonra yanına klanın önde gelen ustalarını topladı ve yaklaşan savaş için gerekli hazırlıklara derhal başlanması emrini verdi. Sonra odasına çekildi. Bu Omarza denen tüccarda anlayamadığı birşeyler vardı ve bu onu huzursuz etmişti. Öte yandan adamın teklifi hiç de gözardı edilecek cinsden değildi. “Onu kullanır, işim bitincede yok ederim.” diye düşündü. Sonra savaş planlarını incelemeye koyuldu. 9 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ GALAKSĐ HARĐTASI RĐZAN - - - Ticaret Yolu UPATU ASTĐRA KRĐPETAR Astroid Kuşağı TESTARĐN MORDEGOT KAMESSĐ TESTARĐN Testarin, şimdiye kadar hiçbir birliğe bağlanmamış kendi federatif yapısıyla yönetilen bağımsız bir gezegendi. Önemli doğal kaynakları olmamasına rağmen, ana ticaret yollarının kesişiminde kilit bir noktada bulunuyordu. Testarin federasyonunun güçlü bir ordusu yoktu, çünkü buna ihtiyaç duymuyordu. Herhangi bir güç gezegene saldırsa, diğer taraf bu ticari kritik noktayı kaybetmemek için müdehale etmek zorundaydı. En azından yönetim böyle düşünüyordu ve ordu kurmak pahalı bir işti. Gezegenin bu ferderatif ve bağımsız yapısı onu, tüm kaçakçıların, katillerin, kelle avcılarının, tüccarların ve zaman zaman da Jedi&Sith çatışmalarının merkezi haline getiriyordu. Burda her türlü iş ücreti karşılığı yapılıyordu ve parası olan için olanaklar sınırsızdı. Kahverengi cübbeli iki adam Testarin ‘in başkenti De Morga sokaklarında ilerlediler. Sonra kentin en işlek ve barlarıyla ünlü caddesine vardılar. Önde ilerleyen adam barlardan birinin önüne geldiklerinde durdu. “Beni bu civarda bekle BlackRose. Sana ayrılma zamanını bildiriceğim. Dikkat çekmemeye çalış.” diyerek barın içine girdi. 10 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ Barın içerisi tam Testarin tarzına yakışır haldeydi. Her ırktan ve meslekten adam ve kadın hınca hınç doldurmuştu alanı. Peregrinus cübbesinin başlığını açtı, barın köşesinde oturan Kel Dor ırkından bir adama yaklaştı, hafif bir selam verip yanına oturdu. Đki adam sessizce bir süre oturdular. Peregrinus: Jedi birliğine katılmamakta hata yapıyorsun Kaplan. Bu yanlızlık seni karanlığa sürükleyecek. Kaplan: Master Peregrinus, şimdiye kadar Jedi ya zarar verecek hiçbir faaliyette bulunmadım. Ayrıca Testarin ‘deki tüm Sith faaliyetlerini izleyen ve size bildiren de benim. Buna rağmen bana şüpheyle yaklaşmanız birliğe olan güvenimi ve inancımı daha da azaltıyor. Peregrinus: Senden şüphelenmiyorum, ama birliğe katılmama kararın beni endişelendiriyor. Amacı olmayan bir Jedi yarı yarıya karanlığa düşmüştür. Kaplan: Bunu tartışacak vaktimiz yok master. Önemli haberlerim var. Son iki ayda Testarin ‘e gelen Sith ticaret gemisi sayısında önemli bir artış var. Öğrenebildiğim kadarı ile genellikle droid yapımında kullanılan bazı parçalarla, çok sayıda enerji hücresi yükleyip doğru Kamessi ‘ye gidiyorlar. Peregrinus: Hmmm, savaş droidi üretimine başlamış görünüyorlar. Bildik Night Sisters klanı yöntemleriyle uyuşmayan bir gelişme. Bu işi daha derin araştırmamız lazım. Kaplan, bu konuya odaklanıp ne bulursan en kısa sürede bana bildirmeni istiyorum. Bu işin arkasında kim ya da kimler var bilmek istiyorum. Kaplan: Her zaman olduğu gibi elimden geleni yapacağım. Ama bilgi kaynaklarım için bir miktar nakte ihtiyacım var. Peregrinus: Đstediğin miktarı sağlayacağım. Ayrıca... Master Peregrinus bir an durakladı. Barın kapısından yeni girmiş üç adam dikkatli bir şekilde onlara bakıyordu. Mandalorian zırhı altındaki yüzleri gözükmüyordu ama Peregrinus kendileriyle ilgilendiklerinden emindi. Peregrinus: Kaplan, arka taraftan çık ve izini derhal kaybettir. Bunu ben hallederim. Kaplan: Güç sizinle olsun master. 11 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ Kaplan ‘ın bir anda gözden kaybolduğunu gören kelle avcıları hızla Peregrinus’a yaklaştılar. Liderleri derhal blasterini çıkartıp yaylım ateşine başladı. Diğer ikisi de arka kapıya yöneldiler. Đlk birkaç atış aradaki zavallı iki twilek tüccarı öldürdü. Sonraki atışları Peregrinus ustaca karşıladı. Bir yandan da çıkışa yönelen ikiliye odaklanmıştı. Güç kullanarak arada duran masalardan birini, ateş eden kelle avcısına fırlattı ve adam çarpmanın etkisiyle dört beş metre geriye yuvarlandı. Sonra kısa bir sıçrama ile çıkış kapısının önüne iki avcının hemen dibine geldi. Çok ani bir darbeyle kendisine yakın olan adamın kafasını gövdesinden ayırdı. Avcı ateş etmeye fırsat bile bulamamıştı. Ancak ikincisi yana doğru bir takla atıp, doğrulur doğrulmaz kolundaki püskürtücüyle bir alev topu gönderdi. Peregrinus ani bir yan takla atarak bu saldırıdan kurtuldu ama cübbesi alev almıştı. Dehal çıkarıp attı. Aradaki zamanı fırsat bilen saldırgan ikinci alev topunu gönderdi. Master pergerinus aradaki masalardan birini alev topunu karşılayacak şekilde kelle avcısıyla kendi arasına fırlattı. Kelle avcısı bu karşılamın hızı karşısında şaşkınlıktan afalladı. Bu arada saldırganların lideri ayağa kalmış ve blasteri ile ateş etmeye başlamıştı bile. Lider bir anda belinde bir acı hissetti. Arkasından önüne geçen havada döner durumdaki saberi gördü ve gözleri kararıp iki parça halinde yere yuvarlandı. Havada dönmeye devam eden mavi kristalli saber hareketini tamamlayıp BlackRose ‘un eline geri döndü. Sonuncu saldırgan Peregrinus tarafından duvara fırlatıldı ve çarpmanın şiddetiyle boynu kırıldı. Peregrinus ancak yanına gelip adamı kontrol edince ödüğünü anladı. Peregrinus: Ölmesi iyi olmadı. Onu konuşturabilirdik. Sen neden bu kadar geciktin padawan. BlackRose: Bir sokak ötede bunlardan bir tanesi daha yerde yatıyor usta. Yine de bu kadar geç kalmamalıydım haklısın. Peregrinus: Çevrede daha fazlası da olabilir. Umarım Kaplan izini kaybettirmeyi başarmıştır. Kimliğinin açığa çıkması hiç iyi olmaz. Önden çıkmamız lazım, arka yolu Kaplan kullandı. Avcıları o tarafa çekmemeliyiz Peregrinus ve BlackRose barın kapısından çıkar çıkmaz, yirmi kadar kelle avcısı ve silahşör yaylım ateşine başladı. Đkili hemen saberlarını açıp gelen atışları karşılamaya başladı. Bu yolu kullanmaları neredeyse imkansızdı. Blaster ve ion topu atışlarını el bombaları izlemeye başladı. Pusu iyi kurulmuş ve saldırganlar iyi mevzilenmişlerdi. 12 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ Peregrinus: Arka tarafa, çabuk ! Buradan geçit vermeyecekler anlaşılan. BlackRose: Master, bırakın işlerini bitireyim. Altı üstü birkaç çapulcu. Peregrinus: Bu sefer sözümü dinleyeceksin genç öğrencim. Bu pusu göründüğü kadar basit değil. BlackRose ustasını dinledi, barın içine geri girdi ve arka çıkışa yöneldi. Arkasından Peregrinus barın girişine geldi. Đçeri girmeden, saber tutan kolu geriye doğru yarım bir yay çizdi ve gelen blaser atışını sahibine geri gönderdi. Silahşör acı bir çığlık attı ve siper aldığı binanın çatısından sokağa düştü. Đkili gücü kullanarak hızlandılar. Az sonra ilerde kelle avcılarının diğer grubuyla çarpışan Kaplan ‘ın yanına vardılar. Kaplan dört sadırgan tarafından kuşatılmıştı. Peregrinus durmaksızın zıpladı, havada düz bir uşuştan sonra saberi ile avcılardan birini ikiye ayrıdı. Kaplanda ileri atıldı ve yerde bir takla attıktan sonra karşısındaki Twilek kadının midesine kullandığı staffın bir ucunu soktu. Kalan iki saldırgan yaylım ateşine başladı. Jedi lar tüm atışları karşılayıp yeteri kadarını sahiplerine geri gönderdiler. Ölü saldırganların yanından uzaklaşırlarken barın girişindeki kalabalık grup da peşlerindeydi. Peregrinus: Artık kim olduğunu biliyorlar Kaplan. Burada kalamazsın bizimle Astira ‘ya gelmelisin. Kaplan: Önce bu tuzaktan kurtulmalıyız master, bunu sonra konuşuruz. BlackRose: Arkadakilerle arayı açtık ama artık gemiyle aramızdalar. Buradan ayrılmak istiyorsak geri dönmemiz lazım. Tabi onu çoktan ele geçirip giriş kodlarını değiştirmedilerse. Peregrinus: Gemiyle bağlantıya geç ve pilot droide bizi kentin kuzeyindeki açıklıktan almasını söyle. Dediğin gibi böyle bir şansımız kalmamış olabilir. Üçlü kentin kuzeyine doğru yöneldiler. BlackRose gemideki droidle bağlantı kurmaya çalışıyordu. Bir süre sonra bunun faydasız olduğuna karar verdiler. Ne yapmaları gerektiğini düşünürken, yanlarından havada hızla ilerleyen küçük bir keşif droidi geçti. BalckRose derhal saberini droide doğru fırlattı ama saber onu vuramadan bir binanın köşesinden ara sokağa saptı. 13 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ Peregrinus: Bu tuzak önceden planlanmış. Kaplan, anlaşılan seni izliyorlardı. Şimdi yapmamız gereken başkentten hemen ayrılıp batıdaki tarım çiftliklerinden birine gidip gizlenmek ve hemen Master SenTĐnel ‘e haber vermek olmalı. Başkentte haberleşme imkanı bulsak da muhtemelen tüm hatları izliyorlardır. Hemen yerel ulaşım istasyonlarından birine gidip speeder bike edinelim. Kentin güneybatı ucunda, nispeten tehnalaşan yerleşkeler arasında istasyona vardılar. Ama burası olması gerekenden daha tehna durumdaydı. Etrafta sadece birkaç Jawa, speeder ve iç hat gemilerinin bakımını yapıyorlardı. Ama tedirgin bir halleri vardı. Jedi lar istasyonun kalkış platformlarının ortasına geldiğinde Jawa lar aniden işlerini bırakıp ortadan kayboldular. Jedi lar saberlarını aktif hale getirdi. Peşlerindeki takipçilerin onlardan evvel buraya gelmesi imkansızdı. Bir anda istasyon binalarının birinin çatısında bir kadın savaşçı belirdi. Kendinden çok emin bir kesinlikte havaya zıpladı ve bir takla atıp Jedi ların on metre kadar önüne indi. Aynı anda iç hat gemilerinin arasından iki kadın savaşçı daha çıktı ve liderlerinin iki yanında yerlerini aldılar. Master Peregrinus lider savaşçının gözlerine baktı. Kırmızı bir çift alev gibiydiler. Jedi ustası düşmanının içindeki gücü ve nefreti hissetti. Aynı anda arkasından üzerlerine gelen başka iki savaşçının varlığını da hissetti ve “Arkanıza dikkat! Yakın durun ve ....”. Lafını bitiremeden havada uçan keskin kenarlı metal diskler Jedi ların üzerine yağdı. Hepsi aynı anda havalandı ve istasyonu farklı noktalarına indiler. Beş Night Sisters savaşçısına karşı üç Jedi. Arkadan gelen kelle avcısı grubuda izlerini bulmuş ve istasyona varmak üzereydiler. Sith savaşçılarının başındaki Siledian Xana ‘nın komutanlarından biri, Kri Yepani ‘iydi. Kri Yepani, Siledian tarafından bu tür suikast görevleri için özellikle görevlendirilirdi. Tuzak kurmada çok ustaydı ve şimdiye kadar başarısız olduğu görülmemişti. Master Peregrinus zor durumda olduklarının farkındaydı ama daha kötülerinide görmüştü. Master SenTĐnel ile birlikte düzinelerce badire atlatmışlardı. “Keşke oda burda olsaydı, hem şu dişi Sithleri de merak edip duruyordu” diye düşündü. Ve Sithler saldırdı. Kri Yepani hemen Peregrinusun karşısına zıpladı ve sırtından iki adet Vibro Blade çıkradı. Bunlar kenarları çok keskin ve light saber saldırılarını kolaylıkla karşılayabilecek kılıçlardı. Kadın savaşçılardan biri hemen arkasına geçti. Elinde iki ucunda kıvılcımlar saçan elektron topları bulunan bir sopa vardı. Peregrinus derhal geriye bir takla atıp, arkasındaki Sithin gerisine indi. Ve iner inmez ona dönmüş ve hamle yapmak üzere olan kadını Kri yepani ‘nin üzerine güç kullanarak fırlattı. Kri Yepani derhal ileri yere doğru zıpladı ve yerde bir takla atıp üzerinden 14 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ geçen yardımcısının arkasından Peregrinus ‘a Vibro Blade leri savurmaya başladı. Darbeler arkası arkasına ve çok hızlı geliyordu. Peregrinus da bunları aynı hızda karşılıyordu. Bu arada BlackRose ve Kaplan kalan üç Sith savaşçısıyla mücadeleye başlamışlardı. Bir ara Sithleden biri “grip” kullanarak BlackRose ‘u boğazından yakaladı ve yakındaki binanın duvarına hızla fırlattı. BlackRose çarpmanın etkisiyle bi süreliğine kendinden geçti. Kaplan, en yakınındaki savaşçıya müthiş bir döner tekme attı ve kadın uzunca bi süre havada uçtuktan sonra yerde çarptı. Arkasından da staffı ile ünlü kelebek hareketine başladı ve diğer Sith savaşçısına doğru atıldı. Saldırısı boşa gitti Kaplan ‘ın, Çünkü Night Sisters klanı üyeleri bu tür Jedi taktiklerini biliyor ve ustaca karşılıyorlardı. Kaplan hareketi biter bitmez göz ucuyla BlackRose ‘un yerde baygın yattığını ve onu bayıltan savaşçının saberini ona saplamak üzere olduğunu gördü. Terettüd etmeden staffını bir mızrak gibi şimşek hızıyla Sith ‘e fırlattı. Kadın acı bir çığlık atıp yere yığıldı. Diğer iki Sith bu hareket karşısında çok şaşırdı. Bildik bir Jedi tavrı değildi ve bir arkadaşları ölmüştü, hırsla Kaplan a saldırdılar. Kaplan havaya sıçradı ve staffını ölen kadın savaşçının üzerineden güç yardımıyla çekti. Silahı tekrar elinde yere indi. Peregrinus, Kri yepani ve yardımcısının ataklarından bunalmaya başlamıştı. Blade darbeleri, tekmeler, güçle itmeler ardı arkasına geliyor ve Jedi ustası ise sadece bu atakları savuşturuyordu. Peregrinus bi anda savunmadan saldırı tekniğine geçti. Sol eli ilerde, orta ve işaret parmağı Kri Yepani ‘ye dönük, diğer elindeki mor lightsaber başının yanından rakibini işaret edecek şekilde tutumuş bir pozisyondaydı şimdi. Sith komutan umursamaz bir tavırla Peregrinus ‘un üzerine atıldı. Jedi ani bir hareketle olduğu yerde hızlı ters bir takla attı. Dönerken her iki ayağı ile Sith ‘in suratına güçlü bir darbe indirmişti. Neye uğradığını şaşıran Kri Yepani darbenin etkisiyle geriye doğru bir takla attı ama, havada konsantrasyonunu korumuş ve yeniden iki ayağı üzerine yere inmişti. Bu arada diğer Sith elektron sopasını tek eliyle hızla Peregrinus ‘un kafasına doğru savurdu. Eğilen Jedi ustası bu fırsatı kaçırmadı ve üzerinden geçen sopayı tutan kolu dirseğin üzerinden kesti. Acıyla haykıran Sith yere yığıldı. Kolundan fışkıran kan, Peregrinus ‘un yüzünü yarı yarıya kaplamıştı. Kri Yepani bir an için Peregrinus ‘la göz göze geldi. Đrkildi, daha önce hiç böyle hissetmemişti. Bu Jedi ustasında farklı bir şeyler sezmişti. Peregrinus, artık çok az Jedi ın kullanmaya cesaret edebildiği ve kullanıcılarının çoğunu karanlık tarafa sürükleyen Vaapad saber tekniğini kullanıyordu. Çoğu kez kendini 15 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ frenlemek zorunda kalıyor ve her Vapaad dövüşünden sonra, Jedi tapınağında uzun süren meditasyonlar yapıyordu. Ama bu defa Vaapad kullanmak istemedi. Jedi&Sith kapışması sürerken kelle avcıları da iç hat istasyonunun etrafını sarmış ve duellonun gidişatına göre saldırmaya hazırlanıyorlardı. Kaplan, staffını ustaca kullanıyor ve her iki Sith in saber darbelerini karşılıyordu. Bu arada BlackRose kendine geldi. Durum şimdi üç e üç olmuştu. Kaplan ‘ın karşısındaki Sithlerden biri, bir anda sol elini dışarıya yay çizecek şekilde hızla savurdu. Havadaki vınlama sesleri kulak tırmalayıcıydı. Kaplan gelen metal disklerden çoğunu staffı ile havada biçti. Ama kaçırdıkları vücuduna saplanmıştı. Birkaç saniye dondu kaldı, ardından dizlerinin üzerine çökmek zorunda kaldı. Ağzını kenarından kan sızıyordu. Öne doğru kapaklandı ve açılan elinden düşen staffı yerde yuvarlandı. Kaplan ‘ın yere düştüğünü gören Peregrinus derhal BlackRose ‘un yanına doğru uzun bir atlayış yaptı. Yere iner inmez durmaksızın tekrar sıçradı ve yaklaşmakta olan Sithlerden birine yere inerken tek ve net bir darbe indirdi. Dişi Sith bağırmaya bile fırsat bulamadan öldü. Durum, Kri Yepani ‘nin umduğu gibi değildi. Birkaç Jediyı kolayca sıkıştırıp yok etmeyi planlamış, tüm olasılıkları değerlendirmişti. Sayıca üstün bir güçle saldırmıştı. Ama anlaşılan edindiği bilgi eksikti. Karşısındaki Jedi lar basit savaşçılar değildi. Jedi ustasının yakınına kadar geldi ve vibrobladeleri sırtına kaldırdı. Gözleri artık farklı bakıyor, ağzından kadim Sith lisanından kelimeler fısıldıyordu. Peregrinus bu duruma bir anlam vermedi önce ve Sith komutana doğru hamle yaptı. Ama hamlesini tamamlayamadan Kri Yepani ‘nin iki elinden çıkan kızıl “lightning” le etrafı sarıldı. Ayakları yerden kesildi ve Sith onu arkasındaki speeder bike ların arasına fırlattı. Bunu fırsat bilen diğer Sith savaşçı Peregrinus ‘un üzerine atladı ve saberini yerde baygın yatan Jedi ustasına indirmek üzereyken BlackRose ‘un suratına indirdiği tekmeyle olduğu yerde bir takla attı ve yere yığıldı. Yerden kalkmaya çalıştığı anda havada dönen saber Sith ‘in kafasını gövdesinden ayrırdı. Ama saberini eline geri alamadan BlackRose da ustasıyla aynı kaderi paylaştı. Kri Yepani Jedi ‘yı lightningle yerden kaldırıp ustasının yanına fırlattı. Her iki Jedi da yerde yanayana ve acı içindeydi. Bu Kri Yepani ‘yi keyiflendirdi. Đstasyon çevresinde konuşlanmış kelle avcısı grubunun liderine bir işaret yaptı. Adam Jetpack ‘ini kullanarak havalandı ve Sith komutanın yanına indi. Kri Yepani: Umduğumdan daha uzun sürdü ama işte zafer yine bizim Novar. Novar: Her zamanki gibi efendim. Jedi ları ne yapacağız. 16 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ Kri Yepani: Aslında öldürmeyi planlamıştım. Ama şimdi esir tutmanın daha akıllıca olacağını düşünüyorum. Sıradan Jedi değil bunlar. Savaşın gidişatına göre takas veya tehtid amaçlı kullanabiliriz. Onları gemime bindirin ve dikkatli olun. Başlarına en iyi adamlarını koy. Emredersiniz Master Yepani. Novar: Novar adamlarını istasyonun ortasındaki Jedi ların yanına çağırdı. Silahşörler yavaş yavaş gizlendikleri yerden çıkıp Jedi lara yaklaştılar. Ancak tam o anda plarformun ortasına, baygın Jedi larla avcıların arasına şimşek hızıyla küçük bir saldırı gemisi indi. Geminin açılan kapsından hızla dört adam çıktı; Jedi Master SenTĐnel, Jedi Adept Exile, Sith Lord KaHN, Sith Knight Shadow. Dörtlü saberlarını aktif hale getirdi hemen. Đkisi mavi, ikisi kırmızı renkli saberları görünce Kri Yepani biraz şaşırdı. Demek birleşme haberleri doğruydu. Exile hemen ustasına en yakın duran silahşörün önüne atladı ve yere doğru eğilip yatay bir vuruşla adamı ikiye ayrıdı. Diğerleri çatışmaya başlarken o ustasının yanına geldi ve hayatta olup olmadığını kontrol etti. Sonra da BlackRose için aynı kontrolu yaptı neyseki hala hayattaydılar. Novar ve adamları kısa bir şaşkınlıktan sonra ateş etmeye başladılar ama artık onlar için yapılacak birşey yoktu. Avcı grubunun arkasında kalmış olan Kri Yepani, adamlarının göz açıp kapayıncaya kadar öldürüldüğünü gördü. Sadece Novar ve birkaç avcı ona doğru kaçmaya başlamıştı. Lord KaHN müthiş bir sıçramayla kaçan avcıların ortasına daldı ve ünlü “Baracuda” harketiyle adamlardan birini biçti. Shadow diğer silahşörleri önemsemden Novar ‘a odaklanmıştı. Novar kendisine doğru sıçrayan Sith i farketti ve daha Shadow yere inmeden metal sarma ipiyle onu durdurdu. Shadow sımsıkı bağlı sertçe yere çarptı. Novar blasterı ile Shadow a nişan aldı. Ancak Sith yattığı yerden konsantre olup, Novar ı güç kullanarak birkaç metre uzağa fırlattı. Güçle ipi çözen Shadow hızla yerden kalkıp, kelle avcısına doğru hızla ilerledi. Bunun üzerine Novar, Jetpack ‘ini kullanarak havalandı ve gözden kayboldu. Master SenTĐnel, Sith komutanın da kaçmakta olduğunu farketti ve önünü kesmek için speederbike ‘lardan birine atladı. Avcı grubunun yanından geçerken saberi havada daire çizdi ve adamlardan birinin kolunu koparttı. Ara sokaklardan birine dalan Sith ‘in ardından hızlandı. Avcılar av olmuşlardı. SenTĐnel bir süre takip ettikten sonra, Kri yepani ‘nin izini kaybetti, ama hızını kesemeden kentin ana limanına yöneldi. Limana vardığında Sith Komutan 17 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ ve Novar çoktan gemilerine binmişti. Yaklaşan Jedi ustasına havalanmakta olan gemiden, güdümlü küçük bir füze fırlatıldı ve gemi hızla gözden kayboldu. Yaklaşan füzeyi hisseden SenTĐnel aniden yüksek bir sıçrama yaptı. Füze speeder ‘ini o yere inmeden parçalara ayırdı. Master SenTĐnel, yerel ulaşım istasyonuna döndüğünde Lord KaHN Saldırı gemisinin yanında onu bekliyordu. Đki usta kısa bir süre birbirlerinin gözüne baktılar. Sonra SenTĐnel, KaHN ‘ın yanından geçip gemiye yöneldi. Gemiye binmeden durakladı ve geriye dönüp konuşmaya başladı. SenTĐnel: Elimden kaçırdım. Gezgenden ayrıldılar. KaHN: Dostların yaşıyor. Kaplan ağır yaralı ama hepsi iyi olacak. Artık gitmemiz gerek. SenTĐnel: Kripetar ‘a gidelim. Kaplan için en yakın tıp istasyonu orada. Kri yepani ve Novar, Hyperspace ‘e geçmeden önce Kamessi için son koordinat ayarlarını yaptılar. Sith ustası Novar ‘ın huzursuzluğunu hissetti. Kri Yepani: Neyin var. Adamlarına mı üzülüyorsun yoksa başarısızlık karşısında Leydi Siledian ‘ın göstereceği tepkiden mi korkuyorsun. Novar: Hiçbiri efendim. Sonradan gelen savaşçılardan birini ve Ustasını tanıyorum. Savaşçının adı Shadow. Yıllar önce bir kelle avcısıydı. Onu bir Jedi tapınağına yaptığımız saldırısı sırasında esir aldım. Onbir yaşındaydı. Gözü önünde ustalarını ve diğer şovalyeleri katletmiştik. Jedi ya olan inancı sarsıldı ve bende bunu iyi değerlendirdim tabii. Onu bir kelle avcısı olarak yetiştirdim. Onbeş yaşına geldiğinde, artık ufak tefek işlerimi ona yaptırıyordum. Ama Sith ustalarından KaHN bir karşılaşmamızda Shadow daki güç yoğunluğunu hissetti ve beni zorla konuşturdu. Đstemeye istemeye Shadow ‘u ona teslim ettim. Şimdi ise az daha beni öldürüyordu. Kri Yepani: Bunu dert etme. Tekrar karşılaşacağız ve bu kadar ucuz kurtulamayacaklar. Ayrıca KaHN ‘ı da problem değil. Onu bizzat öldüreceğim. Tabii şu mor saberli Jedi ustasından sonra. 18 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ CUMHURĐYET SALDIRISI Kripetar gezegenindeki cumhuriyet birliklerine ait gemi hangarlarında yoğun bir faaliyet vardı. Istihbarat subayları, Testarin ‘den gelen ve yaralı Jedilarla dolu olduğu bildirilen geminin ana hangara inmek üzere olduğunu Genaral Ratahal ‘a bildirdi. Ratahal gemiyi karşılamak üzrere yerinden kalktı ve yanında bulunan Arpia ‘yı geminin ineceği hangara gidecek askeri nakliye aracına buyur etti. Đkili araçta yol alırken Arpia Ratahal ‘ı izledi bi süre. Ratahal cumhuriyet ordusundaki en gözüpek ve en çok savaş deneyimi olan generaldi. Daima askerlerinin önünde olur, onlarla birlikte savaşırdı. Bir keresinde Master SenTĐnel ‘in hayatını kurtarmıştı. Sınır çatışmalarının birinde, bir ion bombası SenTĐnel ‘in dibinde patlamış, Jedi ustası yarı baygınken üzerine gelen 3 düşmanı görüp derhal kendisini ortaya atmıştı Ratahal. Sol gözünün üzerinden başlayıp, çene kemiğine kadar uzanan derin yarayı o zaman almıştı. Ama SenTĐnel ‘i kurtarmayı başarmıştı. Ratahal küçüklüğünden beri hep bir Jedi olmak istemişti. Ancak yeterli midiclorian sayısına sahip değildi ve eğitilmeye değer görülmedi. Ratahal ve Arpia küçük saldırı gemisinin açılan kapısına doğru yaklaştılar. Gemiden ilk Peregrinus, ardından SenTĐnel ve KaHN, ardından diğerleri indi. Kaplan hariç hepsinin durumu iyi gözüküyordu. Yolculuk boyunca yapılan tedavi ile Peregrinus ve BlackRose Sith komutanın üzerlerinde bıraktığı etkiyi atmış gözüküyorlardı. Kaplan havada ilerleyen bir sedye ile yarı baygın bir şekilde gemiden indirildi. Ratahal tıp birimine derhal tedaviye başlamaları için emir verdi. Arpia da ustalarının önüne gelip eğilerek selam verdi. 19 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ Hoşgeldiniz. Umarım Kaplan ‘ın durumu kötü değildir. Neler oldu Master Arpia: Peregrinus? Peregrinus: Hemen bir toplantı yapmalıyız Arpia. Dehal başkan Badur ‘la bağlantıya geç ve senatoyla bir toplantı ayarlansın. Kaybedecek vaktimiz yok! Arpia: Emredersiniz usta. Peregrinus: General Ratahal, seni tekrar görmek güzel. Ancak yine savaş sebebiyle biraradayız. Olanları toplantıda detaylı olarak açıklıyacağım. Ratahal: Sizi sağ gördüğüme sevindim efendim. Đsterseniz hemen karargahdaki komuta kontrol merkezine geçelim orada Jedi Konseyine ve Senatoya ordunun son durumu ile ilgili daha fazla bilgi verebilirim. KaHN: Artık Jedi&Sith birliğini kabullensen iyi olur general Ratahal. Bundan böyle bilgiyi sadece Jedi ‘ya sunmayacaksın. Ratahal, KaHN ‘ a çok sert bir ifadeyle baktı. Şakaklarındaki damarlar sinirden bir anda şişti. Peregrinus durumun farkındaydı ama şu an daha farklı konulara odaklanmış olduğundan, araya girmedi ve komuta kontrol merkezine gidecek nakliye gemisine yöneldi. Ancak SenTĐnel hiç de durumu alttan almaya niyetli değildi. SenTĐnel: Ratahal yıllarca Sith ‘e karşı bizim en güçlü savaşçılarımızdan biri olmuştur Lord KaHN. Şimdi birden size saygı duymasını beklemek hata olur. Üstelik ailesi de Sith tarafından yok edilmiş birinden. KaHN: Onun saygısına ihtiyacım yok. Sadece görevini yapıp yerini bilsin yeter. SenTĐnel: Dilin gereğinden fazla sivri Sith. Elimden geldiğince birliği korumaya çalışıyorum, ama gözüm üzerinde. Jedi ‘ın sabrını test etmeni tavsiye etmem. KaHN: En azından gerçekçisin. Bu hoşuma gitti Jedi ustası. Peregrinus gemiye binmeden arkasına döndü her iki ustaya öyle bir baktı ki, ikiside de tartışmayı kesmeleri gerektiğini anladı. Herkes gemiye bindi ve havalandılar. Komuta merkezine giderken kimse tek bir kelime etmedi. Kripetar ‘da cumhuriyetin ana birlikleri ve ileri karagahı bulunuyordu. Bu gezegen aynı zamanda bir ön karakol görevi de görüyordu. Jedi&Sith birleşmesinden sonra cumhuriyet senatosu, derhal ordunun güçlendirilmesi gerektiği yönünde bir karar almıştı. Geçen zaman 20 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ içinde mevcut birlikler teçhizat ve donanım olarak güçlendirmeye çalışılmış, ayrıca yeni bir gönüllü ordusu toplanmaya başlanmıştı. Ancak şu anda ciddi ve uzun süren bir savaşı çıkaracak durumda değildi ordu. Gemiden inen grup beklemeden, askeri eğitim sahaları ve Turan sınıfı kruvazörlerin hangarlarını gören, tüm komuta merkezine hakim bir toplantı salonuna geldi. Daire şeklindeki masanın etrafında yerlerini aldılar. Başkan Badur da hologramla toplantıya katılıyordu. Peregrinus yerine oturmadan bi süre geniş camekandan eğitim gören askerleri izledi. Sonra endişeli bir şekilde yerine geçti. Nom Badur ‘un hologram görüntüsü aktifleşti ve toplantı başladı. Nom Badur: Master Peregrinus, Master SeNTinel, Lord KaHN ve diğer saygın savaşçılar, hepinizi selamlarım. Zor bir görevden döndüğünüz söylendi Master Peregrinus. Neler oluyor, bu kadar acil toplanmamızın sebebi nedir? Peregrinus: Başkan Badur. Testarin ‘de dostumuz Kaplan ‘la buluşup öğrendiği son bilgileri ilk ağızadan almaya gittim. Bu son derece gizli bir görevdi. Senatonun ve ordu genel kurmayının bu buluşmadan haberi yoktu. Ancak ben, çırağım BlackRose ve Kaplan, çok iyi hazırlanmış bir tuzakla karşılaştık. Zamanında yetişilmeseydi şu an aranızda olamayacaktık. Kaplanın durumu hala ciddiyetini koruyor. Nom Badur: Bunu duyduğuma üzüldüm. Orada olduğunuz bilgisini nereden elde etti acaba tuzağı kuranlar. Peki birşeyler öğrenebildiniz mi Kaplan ‘dan master? Peregrinus: Bu konuyu sonra bizzat araştıracağım başkan ancak şu an daha önemli bir problemimiz var. Anladığım kadarı ile Night Sisters bir droid ordusu kuruyor. Hammadde kaynaklarının yeterli olduğunu biliyoruz ama, Testarin ‘den droidler için gerekli diğer teknik malzeme ve parçaları alıyorlar. Bu durumun önüne geçmezsek yakında başa çıkamayacağımız bir düşmanla karşılaşacağız. KaHN: Droid ordusu mu? Bildiğim kadarı ile Night Sisters bu tür yöntemlerle savaşmaz. Bunun arkasında kim var merak ettim doğrusu. Bu arada içimizden bilgi sızdığı kesin. Bu konuyu en kısa sürede çözmemiz gerekiyor. SenTĐnel: Bu konuyu bizzat araştıracağım. Đşin içinde kim varsa bedelini ödeyecek. Ancak eskiden böyle şeyler olmazdı. Đçimize sızan sith ajanlarını hemen tespit eder ve temizlerdik. 21 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ KaHN: Master SenTĐnel, sözlerinizle ne ima ettiğinizi hepimiz anlıyoruz sanırım. Ancak sezgilerinizin zayıflamış olması benim ve klanımın suçu değil. Đmalarınız canımı sıkmaya başladı. Ratahal: Yoksa ne Sith. Bu bir tehtid mi? Eğer öyleyse iki kez düşünmeni öneririm. Peregrinus: Beyler, beyler. Lütfen konuya odaklanın. Eğer şu anda gerekli müdehaleyi yapamazsak, korkarım yakında sayıca bizden çok üstün bir droid ordusuyla karşı karşıya kalacağız. Üstelik yok edilen droidlerin yerine yenilerini yapacak güçteler. Ama bizim askerlerimizin arkasından ağlayacak eş ve çocukları var. Nom Badur: Öneriniz nedir master? Bir savaşın içerisindeyiz. Senato sizin kararlarınıza güveniyor ve saygı duyuyor. Gereken neyse yapılmalı. Peregrinus: Savaş acı ve kayıp getirir ancak başka çaremiz yok. Kripetar ‘a gelirken yol boyunca tartıştık ve Master SenTĐnel bir saldırı planı geliştirdi. Lord KaHN da bu planı onaylıyor. Master SenTĐnel buyurun lütfen. SenTĐnel: Yaşanan çatışmadan sonra olanların farkına vardığımızı biliyorlar. O yüzden onlar önlem almadan önce Testarin ‘e ani bir saldırı yapmamız gerekiyor. Amacımız droid parçası ticareti yapan tüm limanları, üretim yapan fabrikaları ve depoları yok etmek olacak. Saldırıya ondört jedi ve altı sith katılacak. Bu sayı Jedi ve Sith savaşçılarının birlik içindeki oranına göre belirlendi. Bu yirmi savaşçı dörtlü gruplar halinde, yüzer kişiden oluşan beş komando bölüğüne komuta edecekler. Böylece beş ayrı noktadan ana saldırıya başlayacağız. Bizler gerekli noktaları ele geçirdiğimizde, Genaral Ratahal bin kişilik bir hafif zırhlı piyade taburu ile gereken genel kontrolu sağlayacak. Bizi bekliyor olacaklarını düşünmeliyiz. O yüzden saldırı birliklerini korumak için iki Turan sınıfı kruvazör gezegen yörüngesine konuşlanacak. Her birinde yirmişer adet X-Wing, sekizer adet Y-Wing, hem hava koruması sağlayacak, hem de yer saldırılarına destek verecekler. Bizim komando birliklerimizi ve General Ratahal ‘ın piyade birliklerini iki ayrı nakliye gemisi taşıyacak. Bu gemiler yörüngeye oturduktan sonra, hava desteği ile beraber çıkarma araçlarıyla saldırıya başlayacağız. Testarin de uzun süre kalamayız. Amacımız orayı ele geçirmek değil sadece düşman ikmal hatlarını yok etmek. Bu yüzden saldırı çok ani olmalı ve işimiz bitince derhal Kripetar ‘a, savunma hatlarına geri çekilmeliyiz. General Ratahal, öngördüğüm asker sayılarını sağlayabileceğimizi umuyorum. 22 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ Ratahal: Verdiğiniz rakamlar buradaki ana gücümüzün neredeyse yarısını oluşturuyor. Daha fazla adamla ve gemiyle oraya gidersek Kripetar savunmasız kalır. Ama evet bu rakamları sağlarım efendim. KaHN: Bu plan eğer düşman bizi beklemiyorsa iyi sonuç verecektir. Ama ben tüm güçleriyle bizi beklediklerini düşünüyorum. Önceki gibi bir tuzakla karşılaşabiliriz. Peregrinus: Haklısın Lord KaHN. Ancak bu saldırı mutlaka yapılmalı ve düşman kaynakları yok edilmeli. Shadow: Đzin verin ben önden gidip size durumu rapor edeyim master. Eğer bir tuzak varsa saldırı planlarını yeniler ve daha az kayıp veririz. KaHN: Bunu bekliyor olacaklar. Ama başka bir yol da yok gibi gözüküyor. Peregrinus: Katılıyorum. SenTĐnel: Arpia. Shadow ‘a katıl ve en kısa sürede bize raporunuzu ulaştırın. Saldırı başladığında bize katılırsınız. Đki kişi dikkat çekmez miyiz master? Bence ayrı ayrı gitmemiz ve farklı Arpia: noktalardan gezegene girmemiz daha doğru olur. Böylece en azından birimizin şansı olur. SenTĐnel: Hmmm, haklısın genç öğrenci. Dediğin gibi olsun ama birbirinizle bağlantı halinde olun. Dikkat edin tüm iletişim hatlarını dinliyor olabilirler. Bombardıman başladığında sizlere buluşma koordinatlarını ileteceğim. Şimdi gidin. Đki savaşçı toplantı salonundan ustalarını ve başkan Badur ‘u selamlayarak ayrıldı. Gemi hangarlarına giden araca binene kadar konuşmadılar. Sonunda Arpia bu sessizliği bozdu. Bu görevi bu kadar istemenin sebebi nedir? Saldırının başarısından öte Arpia: birşeyler var gibi. Bunu hissedebiliyorum. Shadow: Sen verilen görevi yap ve bana karışma Jedi. Böylece saldırının başarısını garantilemiş oluruz. Đkili ana gemi hangarlarına vardı. Birbirlerini selamladılar ve ticari kargo gemisi süsü verilmiş, farklı tipte gemilerle arka arakaya havalandılar. Bu arada toplantı salonunda saldırının son detayları konuşuldu. Başkan Badur, senatonun daha önceden kendisine verdiği başkomutanlık yetkisi ile saldırıya onay verdi ve toplantıdan ayrıldı. 23 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ Peregrinus: General Ratahal hazırlıklara derhal başlayın. Đkinci günün şafağında yola çıkmalıyız. Ratahal: Emredersiniz efendim. Peregrinus: BlackRose, konseyle bağlantıya geç ve ihtiyacımız olan Jedi ve Sith savaşçılar Kripetar ‘a gelsinler. Bu arada Kaplan ‘ı da Rizan ‘a göndermeliyiz. Orada, Jedi tapınağında yaraları daha çabuk iyileşecektir. Exile sende hazırlıklarla ilgili General Ratahal ‘a yardımcı ol lütfen. General Ratahal, BlackRose ve Exile da selam vererek toplantıdan ayrıldılar. Salonda sadece üç usta kalmıştı. Peregrinus birleşmeden beri huzursuzdu ve KaHN ‘a bir türlü tam olarak güvenemiyordu. Ama o da, kısa süre önce hayatını kurtaranlar arasındaydı. En büyük rakiplerinden biri günün birinde silah arkadaşı oluvermişti. Peregrinus: Lord KaHN, birleşmeden bu yana yaşanan gerilimin farkındasınız umarım. Yani bunu önlemenin öneminin farkında mısınız diye soruyorum? Gördüğüm kadarı ile bu konu ile ilgili bir endişeniz yok ve gerilimi tırmandırmaktan da çekinmiyorsunuz. KaHN: Önemli olan benim ne düşündüğüm değil, sizinki. Sürekli suçlanan, şüphe ve zan altında kalan ben ve klanım. Bu koşullar altından benden hoşgörü beklemeniz çok garip. SenTĐnel: Birleşmeye kadar yaptığınız saldırı ve katliamlar bu şüphenin sebebi olabilir mi acaba? Arkanızda çok fazla yetim ve acı bıraktınız. Peregrinus: Sizden tek isteğim düşman yok edilinceye kadar gereksiz tartışmaların yaşanmaması için biraz uyum göstermeniz. KaHN: Bunları tartışmanın bir yararı yok. Birbirimizi anlamak zorunda değiliz. Savaşmak için birleştik. Gereğini yapacağım. Benden ve klanımdan daha fazlasını beklemeyin. Şimdi izninizle savaş için hazırlanmalıyım. KAHN salondan sakince ayrıldı. Đki jedi ustası birbirlerine anlamlı bir şekilde baktılar. SenTĐnel: Ona hiç güvenmiyorum dostum. Onda beni rahatsız eden birşeyler var. Bir Sith Lordu olmasının dışında başka birşeyler. Düşman beni daha az tedirgin ediyor. En azından bu 24 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ bir savaş ve gerekirse savaşarak ölürüz. Ama KaHN bize karşı birşeyler yapacak , hissediyorum. Peregrinus: Bende. Ama şu an düşmana odaklanmalıyız. Tabii KaHN ve klanı üzerindeki kontrolümüzüde aksatmadan. Şimdi ayrılalım ve hazırlıklara odaklanalım dostum. Zamanımız az. Đki usta selamlaştı, SenTĐnel hazırlıkları ve birlikleri kontrol etmek üzere komuta kontrol merkezine gitti. Peregrinus ise bir süre daha toplantı salonunda kaldı. Bu saldırı kararını vermekle savaşı resmen başlatmış oluyorlardı. Ama düşmanın hamlesini beklemek anlamsızdı. Bu düşüncelerle bir süre daha salonda kaldı Jedi ustası. Droid ordusu kurma fikrinin Siledian Xana da nasıl oluştuğunu mutlaka öğrenmesi gerekiyordu. Night Sisters bu tür savaş yöntemlerini şimdiye kadar hiç kullanmamıştı. Aradan geçen iki gün içinde saldırıya katılacak birlikler son hazırlıklarını tamamladılar. Komandolar sadece hafif silahlarla saldıracaklardı ve mümkün olan en az kayıpla en iyi vuruşlarını yapmak zorundaydılar. Piyadelere ise elli adet hafif zırhlı tank eşlik edecekti. Tüm askerler, tanklar ve çıkarma gemileri ana nakliye gemilerine yüklendi. X ve Y Wing ‘ler de kullanılacak proton füzeleri gemilere yüklenirken. Jedi ve Sith savaşçılar Turan sınıfı kruvazörlerden birinin kalkış platformunda buluştular. Saldırıya Jedi dan Peregrinus, SeNTinel, Arpia, BlackRose, Exile, Kaish, Mimesis, kardeşi Nemesis ile diğer altı savaşçı ve Sith den KaHN, Shadow, Ontus, Valorian ve diğer iki savaşçı katılacak, komando bölüklerine komuta edeceklerdi. Blackrose ve Arpia hariç grup bir araya geldi ve kısa bir selamlaşmadan sonra kruvazöre bindiler. Peregrinus, SeNTinel ve KaHN kruvazörün köprüsüne general Ratahal ile amiral Arden ’in yanına geldiler. Arden: Hoşgeldiniz efendim. Tüm hazırlıklarımız tamamlandı ve harekete hazırız. Peregrinus: Daha fazla beklemeye gerek yok amiral. Arpia ve Shadow ‘dan gelen bilgiler belirgin bir tuzak veya savunma hazırlığının olmadığı yönünde. Master SenTĐnel, buluşma koordinatları Arpia ve Shadow ‘a şifreli mesajla gönderildi sanırım. SenTĐnel: Evet ama bu mesajın ele geçirilmesi ve şifresinin çözülmesi ihtimali var. Acele etmeliyiz. Bu bilginin gönderilemesi ile büyük bir risk almış olduk. 25 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ Peregrinus: Meraklanma. Gönderilen koordinatlar yanlış. Doğru olanlar saldırı ile birlikte yeniden gönderilecek. Böylece ele geçirilen koordinatlarda tedbir almaları onların aleyhine olacak ve savunmaları zayıflayacak. SenTĐnel: Hmmm, bunu iyi düşünmüşsün dostum. Yola çıkalım o zaman. Tüm gemiler ağır ağır havalandı ve giderek hızlanarak atmosferden çıktılar. Kripetar yörüngesinde toplandılar ve çok geçmeden hyperspace ‘a topluca geçtiler. Yolculuk boyunca tüm savaşçılar ve askerler dinlenmeye çekildi. Gemi personelide kullanılacak avcı ve bombardıman gemilerinin, tankların ve ağır silahların son kontrollerini yaptılar, cephanelerini yüklediler. TUZAK Darth Rofos, Kamessi ‘den Siledian Xana ‘yı ikna edip ayrıldıktan sonra vakit geçirmeksizin Mardegot ‘a gitmiş ve planının ikinci aşamasına geçmek için gereken hazırlıklara başlamıştı. Mardegot da onu önceden bekleyen teknisyenlerini ve mühendislerini derhal Kamessi ‘ye göndermişti. Savaş droidi üretim tesileri için için hemen çalışmalar başlatıldı. Üretim hatları kısa sürede inşa edildi ve hammadde de Kamessi ‘nin zengin maden yataklarından toplanmaya başlandı. Droidler için gereken bazı parçaları Kamessi de üretmek zaman alacağından, bu tür ekipmanın bol bulunduğu Testarin ‘den getirtmek daha akıllıca ve hızlıydı. Fakat bu malzeme naklinden eninde sonunda Jedi ‘ın haberi olacaktı. Bunun farkında olan Siledian Xana, Rofos ‘a droidlerin üretimini hızlandırması ve güçlü bir saldırıya hazır birlikler oluşturması emrini verdi. Ayrıca kurduğu tuzaklarla ve kelle avcılığı ile ünlü komutanlarından Kri Yepani’ ye de derhal Testarin ‘e gitme emri verdi. Kri Yepani, araştırma yapmak için gelen Jedi ajanlarını bulup yok etmekle görevlendirilmişti. Kri Yepani Testarin’e vardığında yerel ajanlarından, bir Jedi ‘ın uzun süredir gezegende Sith faaliyetlerini izlediği yönünde rapor aldı. Anlaşılan Kaplan, kendini bir şekilde 26 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ ele vermişti. Bunun üzerine bu Jedi ‘ı ve onunla bağlantıya geçenleri ele geçirmek üzere, Kaplan izlemeye alındı. Siledian Xana, savaş hazırlıklarını gözden geçirmek ve ordusunun son durumunu öğrenmek için bir toplantı düzenledi. Toplantıya droid üretimi ile bilgisine başvurulmak üzere Omarza (Darth Rofos) ‘da çağırıldı. Omarza toplantı salonuna girdiğinde gözleri hayranlıkla parladı. Salonun tavanında kadim Sith Lordlarının ve bugüne kadarki tüm Night Sisters klanı liderlerinin resimleri, ve duvar diplerinde de heykelleri vardı. Bir süre bu eserleri izledi. Đzlemeye o kadar dalmıştı ki, Siledian Xana’nın seslenişiyle birden irkildi. Siledian : Omaraza! Üretilen droid sayısı nedir? Ayrıca sadece droid üretmekle yetinemeyiz. Bize çok sayıda tank ve taktik araçta gerekiyor. Bu araçların da üretimine bir an önce başlamamız şart. Gereken hazırlığı derhal yap. Şu ana kadar onbin standart savaş droidi, beşbin süper savaş droidi ve bin adet Rofos: de yokedici droid üretildi efendim. Ayrıca dediğiniz gibi taktik araç üretimi için gereken çalışmalara da çoktan başlamış bulunuyoruz. Siledian : Bu güzel işte. Komutan Yepani ‘den gelen bilgilere göre Testarin de faaliyetlerimizi Jedi a rapor eden bir ajan tespit edilmiş. Şu an izleniyor ve yakında işini bitireceğiz. Ama önce kimlerle bağlantıya geçtiğini bulmalıyız. Bir droid ordusu kurduğumuz çoktan öğrenilmiş olmalı. Bunu uzun süre saklayabileceğimizi ummuyordum zaten. Ancak Jedi her an Testarin ‘e saldırabilir ve ikmal hatlarını kesebilir. Bunun için üretilen tüm droid gücünü Testarin yörüngesinde konuşlandırmayı planlıyorum. Bir saldırı olursa hazır olmalıyız. Tüm Sith generaller bu kararı onayladı. Ama Rofos’un daha parlak bir fikri vardı. Rofos: Master Siledian! Efendim eğer cürretimi hoş görürseniz size bu konudaki fikrimi söylemek isterim. Siledian : Bu savaş senin ticari entrikalarına benzemez tacir. Ama senin gibi kurnaz birinin fikrini de almak isterim doğrusu. Konuş Omarza seni dinliyoruz. Rofos: Eğer Testarin yörüngesine gücümüzü konuşlandırırsak saldırganlara seçenek sunmuş oluruz. Bu gücü görüp saldırmaktan vazgeçebilirler. Ayrıca saldırmaya karar verirlerse de neyle karşı karşıya olduklarını bilecekler. Bunun yerine donanmayı Testarin ‘den 27 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ birkaç parsek uzakta hazır tutup düşmanın saldırısına müseade etmek ve düşman çıkarmasını tamamladıktan sonra kaçamayacakları şekilde hızla gezegeni kuşatıp işlerini bitirmek akıllıca olacaktır. Siledian : Hmm, yine zekanı ortaya koydun Omarza. Hakkını vermek zorundayım, burada bulunan birçok generalden daha iyi bir komutan olabilirdin. Teşekkürler efendim. Sadece gördüğümü söylüyorum. Bu biraz da ticaretteki Rofos: rekabete benziyor. Siledian : Fikrin hoşuma gitti. En azından süprizi bozmayacağız. Hmmm, bu süprizi genişletmek de mümkün. Aynı anda hem Tastarin ‘e hem de Kripetar ‘a saldırmak için yeterli sayıda avcı gemimiz ve kruvazörümüz mevcut. Şu anki droid gücümüzü eşit iki parçaya ayırmamız yeterli. Alınan istihbarata göre düşmanın Kripetar ‘daki ileri karargahında üç-dört bin kişilik bir kara gücü mevcut. Bu gücün en az yarısı ile saldıracaklardır. General Kien Pia, tüm saldırının planını en kısa zaman da hazırla. Kien Pia: Emredersiniz efendim. Şu an diğer sith klanlarından ele geçirdiklerimizle birlikte toplam 24 adet değişik tipte kruvazöre sahibiz. Her iki gezegen için de 6 ‘şar adet gemi ile saldırırsak bu işi bitiririz leydim. Bildiğimiz kadarı ile Kripetar da düşmanın sadece 4 kruvazörü var. Yardım gelene kadar dayanamazlar. Diğer detayları en kısa sürede size ileteceğim. Kien Pia, Siledian Xana’nın sağ kolu ve klanda ondan sonra gelen isimdi. Çok yetenekli bir lightsaber kullanıcısı olan bu Sith aynı zamanda karanlık ilimlere Siledian kadar hakimdi. Toplantı bitti ve Rofos tüm generalleri ve Siledian Xana’yı selamlayıp salondan ayrıldı. Derhal droid üretim tesislerine yöneldi. Gene amacına ulaşmış, Siledian Xana’yı cesaretlendirip daha saldırgan bir tutum takınmasını sağlamıştı. Böylece her iki tarafın kaybı da artacaktı. Rofos hiç vakit kaybetmeden droid üretim tesislerine gitti. Bu droidlere çok güveniyordu. Zamanı geldiğinde hepsi kendini ispatlayacaktı. Testrain yörüngesinde herzamanki ticaret trafiği sürüyordu. Shadow bir tüccar kılığında yerel ticarethanelerden birinin avlusunda oturmuş birşeyler yiyip içiyordu. Birden avlunun kapısından, yoldan geçen bir kaç adam gördü. Đçlerinden birini Novar ‘a benzetti. Yerinden fırladı ve adamları takibe başladı. Biraz takip ettikten sonra emin oldu, grubun başındaki adam Novar ‘dı. Burada olduğuna göre, acaba düşmanın saldırıdan haberi olmuş olabilir miydi? Ya da bunu tahmin edip bir tuzak mı kurmuşlardı? Shadow bunları 28 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ düşünürken, Novar ve adamları başka bir grupla buluştu. Adamların hepsi kelle avcısıydı. Tepeden tırnağa silahlanmışlardı. Biraz ayaküstü konuştuktan sonra bir yük hangarına yöneldiler. Shadow biraz uzak kalarak grubu izledi. Sonuncu avcıda da hangara girdikten sonra, hangarın kapıları kapandı. Shadow içeri girmenin bir yolunu bulup ne planladıklarını öğrenmek zorundaydı. Hangar duvarlarını çevreleyen ara sokalardan birine girdi. Etrafta izleyen biri olmadığından emin olunca uzun bir sıçramayla hangar binasının ara kat balkonlarından birine ulaştı. Balkona açılan kapıyı güçle açtı ve yavaşça içeri süzüldü. Hangarın içerisindeki asma kattan biraz ilerleyince Novar ve adamlarını hangarın ortasında dizilmiş kırk-elli kadar speeder bike’ın yanında konuşurken buldu. Bu kadar aracı ne yapacaklarını merak etti. Artık beklemenin manası yoktu. Asma kattan sıçradı havada bir takla attıktan sonra adamların yanına hızlı bir iniş yaptı. Havada aktif hale getirdiği saberi avcılardan birine indirmek üzereydi ki, birşeylerin ters gittiğini sezdi. Aynı anda acıyla sarsıldı ve gözleri karardı. Novar yerde yatan Shadow ‘un yanına geldi. Pis pis sırıttı ve adamlarına sith savaşçıyı hangarın alt katındaki hücreye kapatmalarını emretti. Bu sırada bina duvarlarının dibindeki konteynerların arasından bir başka grup adam çıktı. Novar: Silahlarınızı bayıltmaya ayarlamayı unutmadınız sanırım. Değerli esirimizin şimdi ölmesi hiç hoşuma gitmez. Adamlardan herhagi bir tepki gelmedi. Novar çok keyiflenmişti ve kısa tiz bir kahkaha attı. Testarin yörüngesinde bir anda bir grup gemi hyperspace ‘den çıkıp normal uçuşa geçtiler. Bunlar cumhuriyet donanmasına ait iki Turan sınıfı kruvazör ve iki nakliye gemisiydi. Kruvazörler derhal yörüngedeki bombardıman koordinatlarına konuşlandılar. Gezegenin arkasından doğmakta olan Testarin güneşinin ışıkları göz kamaştırıyordu. Nakliye gemilerinin birinden, her biri elli komando taşıyan on adet çıkarma aracı ayrıldı. Gemiler hızla Testarin atmosferine girdiler. Bu arada kruvazörlerden de X ve Y-wingler bombardımana ve çıkarmaya destek olmak amacıyla hızla ayrılıyorlardı. Kruvazörler, çıkarma gemileri hedeflere varmadan önce işlerini kolaylaştırmak için ana bombardımana dev lazer ve ion toplarıyla başladı. Bu arada Sith grup Lord KaHN ‘ın ana saldırı gemisi Thunder ‘la, Jedi grubuda Jedi Defender tipi hafif saldırıyı gemisi ile çıkarma 29 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ yapan komando birliklerine katılmak için yola çıktılar. Bu arada general Ratahal, diğer nakliye gemisinde piyade birliklerinin ve hafif tankların son kontrollerini yapıyordu. De Morga sokakları günlük rutin işlerini yapan tüccar, esnaf ve fahişelerle doluydu. Bir anda kentin beş ayrı noktasına ikişer adet çıkarma gemisi indi. Aynı anda Thunder ve Jedi Defender gemileride belirlenen noktalara indiler. Kısa sürede komandolar, Jedi ve Sith savaşçıları ile birleşti. Ve baskın harekatı başladı. De Morga ‘nın ana ticari gemi hangarları ve nakliye depoları Master Peregrinus ve Master KaHN ‘ın komuta ettiği bölük tarafından vurulacaktı. Hızla ilerleyen birliğin karşısına şaşkın halde birkaç Testarin yerel güvenlik polisi çıktı. Komandolar acımasızdı. Bunlar cumhuriyetin en elit birlikleriydi ve sorgulamadan ölüme bile giderlerdi. Bu gruba Arpia ve Shadow ‘unda katılabilmesi için hemen koordinatlar gönderildi. Hedefe varmadan biraz önce Lord KaHN ‘ın hemen önüne havadan bir savaşçı indi. KaHN saber ‘ini son anda vurmadan kapattı. Gelen Arpia ‘ydı. Ama Shadow görünürlerde yoktu. Şu anda onu bekleyemezlerdi. Bölük yoluna devam etti. Kruvazörlerin ve Y-wing lerin yoğun bombardımanından sonra artık yarı harabe halindeki gemi hangarları ve nakliye depolarının her tarafı alevler içindeydi. Pergerinus derhal bölük komutanına patlayıcı detanatörlerini yerleştirmeleri emrini verdi. Komandolar bir kaç savunucuyu bertaraf edip detanatörleri yerleştiridiler. Bölük belli bir uzaklığa geldiğinde hangar ve depolardan geri kalanlar da havaya uçuruldu. Operasyon hızlı ve kolay ilerliyordu. Düşman herhangi bir tedbir almamıştı ve yerel savunmada çok zayıftı. Diğer bölüklerde işlerini kolayca bitirip hedefleri yok ettiler. De Morga ‘dan dumanlar tütüyordu. Testarin federasyonu bu saldırıyı beklemiyordu zaten bilse bile sayıları birkaç yüzü bulan yerel polis birlikleriyle savunma yapması olanaksızdı. Opersayon sonlanıyordu. Yüz kadar savunucu öldürülmüş, sadece oniki komado kaybedilmişti. Peregrinus General Ratahal ve piyade birliklerinin ikinci çıkarmayı yapmasına gerek olmadığını düşündü. Tüm bölükler planlandığı gibi vuruşlarını yaptıktan sonra De Morga ‘nın kuzey doğusundaki kentin yerleşimi az sanayi bölgesinde buluştu. KaHN: Shadow ‘un çoktan gelmesi gerekirdi. Başı dertte hissedebiliyorum. Peregrinus: Onu arayacak vaktimiz yok Lord KaHN. Derhal geri çekilmemiz lazım. 30 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ KaHN: Geri çekilmek mi? O plan gezegende yoğun bir düşman direnişi varsayımına göre yapılmıştı. Şimdi ise kalıcı olarak Testarin ‘i ele geçirecek durumdayız. Eğer şimdi çekilirsek düşman kısa zamanda yok ettiklerimizin yerine yenilerini inşa eder. Artık Testarin yeni ileri karargahımız olmalı. Böylece düşmanı daha yakından kontrol edebiliriz. SenTĐnel: Ama bunu yaparak Kripetar daki öncü kuvvetlerimizi ikiye bölmüş ve zayıflatmış oluruz. Henüz ana ordu karargahından ne Kripetar’a ne de Testarin ‘e gönderebilecekleri eğitimli yedek birlikler mevcut değil. Ayrıca gemi sayımız da yetersiz. Gönüllü ordusu yeni yeni toparlanıyor. Peregrinus: Hmmm, Lord KaHN ‘ın hakkı var dostum. Burayı kalıcı olarak almazsak, bütün operasyon boş bir çabadan öte gitmemiş olacak. Risk almak zorundayız. Savaş bu. Üstelik düşmanın hazırlıklarını abartıyor olabiliriz. Şu droid ordusu hazır olsaydı çoktan üzerimize gönderilirdi. SenTĐnel: Aldığımız risk çok fazla. Shadow ‘un başına ne geldiğini bilmiyoruz. Tuzak kokusu alıyorum. Peregrinus: Bu bir tuzak bile olsa şansımızı denemeliyiz. Düşman saldırısını püskürtürsek kalıcı olarak Testarin ‘e üs kurarız. SenTĐnel: Bilemiyorum. Düşmanı görmeden rahat edemeyeceğim sanırım. KaHN: Siz general Ratahal ‘ın piyade taburunu kentte konuşlandırın. Ben Shadow’u arayacağım. KaHN yakındaki bir yerel istasyondan edindiği speeder bike ile hızla gözden kaybolup şehrin ara sokalarına daldı. Peregrinus, general Ratahal ‘a piyade taburunun çıkarmaya başlaması için emir verdi. Bu arada komandolar da başlarındaki savaşçılarla birlikte savunma pozisyonuna geçti. Shadow yavaş yavaş kendine geldi. Biraz başı ağrıyordu ama yaralanmamıştı. Bir koltukta oturuyordu. Elleri koltuğa kelepçelenmiş bir vaziyetteydi. Kelepçeler güç kullanarak açılacak mekanik türden değildi. Az ötede iki adam ona bakıyordu. Burası girdiği yük hangarının bodrum katında bir yer olmalı diye düşündü. Birden adamların arkasındaki kapı açıldı ve içeri Novar girdi. Yüzünde alaycı bir ifadeyle Shadow ‘a yaklaştı. Novar: Evet sith. Nihayet uyandın. Adamlarım seni öldürdü diye korkmuştum. Bu işi bizzat ben yapacağım. Ama önce biraz konuşmamız lazım. Dostların burada. Sanırım sende 31 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ onları bekliyordun. Buluşmanızı engellediğim için üzgünüm ama bunu dert etme. Yakında onların yanına gideceksin. Hepiniz sonsuzluğa karışacaksınız. Shadow: Her zamanki gibi aşşağılıksın Novar. Seni daha önce bulup öldürmeliydim. Novar: Senin en çok sevdiğim özelliğinde bu. En umutsuz durumda bile rakiplerine diklenmekten geri kalmıyorusun. Seni KaHN ‘a teslim etmek zorunda kaldığım için hala kızıyorum kendime. Shadow: Eğer Lord KaHN beni alıp yetiştirmeseydi. Bu kadar uzun yaşayamazdın. Novar: Her neyse. Zavallı dostların Testarin ‘i ele geçirdiklerini düşünedursunlar, bu arada Night Sisters tüm gücüyle hem Testarin’i hem de Kripetar ‘ı vurmak üzere. Sonunuz geldi. Senin beni izlemen bile tuzaktı. Her şey ayarlandı. Birazdan tekrar geleceğim sith. Ama bu konuşmak için olmayacak. Novar konuşmayı kesip yanındaki adamlardan birine derhal tüm avcıların hazırlanmaya başlaması emrini verdi. Đşaretiyle birlikte speeder bike larla düşman avına başlayacaklardı. Sonra odadan ayrıldı. Shadow, Novar ayrılır ayrılmaz, derhal burdan kurtulup dostlarına haber vermesi gerektiğini düşündü. Düşman saldırısına habersiz yakalanırlarsa bu felaket olurdu. Odada duran iki muhafızı dikkatle inceledi. Adamlardan biri Kel Dor ırkından, diğeri insandı. Đnsana odaklandı. Bir süre sonra adamın bakışları donuklaştı ve elindeki blasterı yavaş yavaş arkadaşına doğrulttu. Diğer savaşçı ne olduğunu anlayamadan acıyla yere yığıldı. Boğazından olukoluk kan akmaya başladı. Adam ağır hareketlerle duvardaki kontrol panosuna yöneldi ve güvenlik şifresini tuşladı. Shadow ‘un elleri anında serbest kaldı. Dehal ölen adamın silahını aldı ve kalan muhafızı öldürdü. Şimdi dikkatli olmak zorundaydı. Silah sesleri çoktan duyulmuştu ve birazdan başka çıkışı olmayan odaya adam dolacaktı. Hızlı düşünmek zorundaydı. Bu sürede general Ratahal ve piyade taburu, hafif tanklar desteğinde çıkarmayı tamamladılar. Şehrin genel kontrolü sağlandı. Komandoların oluşturduğu savunma hatlarına ulaşıp, onlarla birlikte savunma pozisyonlarını güçlendirdiler. General Ratahal birliklerinin yerleşimlerini kontrol edip master Peregrinus ve SenTĐnel ‘in yanına geldi. 32 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ Ratahal: Tüm birlikler savunma pozisyonunda hazır bekliyor efendim. De Morga ‘nın kontrolü bizde. Đki yüz civarında yerel polis esir alındı ve şehrin federasyon binasına yöneticilerle birlikte hapsedildiler. Peregrinus: Đyi iş çıkardınız Ratahal. Artık yapmamız gereken gönüllü ordusunun bize takviyeye gelecek duruma ulaşmasını bekleyip, Testarin ‘i elimizde tutmak. Bu ne kadar sürer tahmin etmek zor. Savunma üzerinde konuşmaya devam eden grubun yanına Exile yaklaştı. Amiral Arden ‘den mesaj geldi master. X-wing ‘ler yörünge kontrolünü ele Exile: geçirip devriye uçuşlarına başmamışlar. SenTĐnel: Đşgal tahmin ettiğimden çok daha kolay oldu. Ciddi bir savunma görmedik ve düşmandan da haber yok. Bu durum beni huzursuz ediyor. Exile: Katılıyorum master. Ben de yanlış birşeyler olduğunu hissediyorum. Peregrinus: Şimdi artık savunmaya odaklanmalıyız. Umalım da hislerimiz bizi yanıltsın. Ama Shadow ‘un ortalarda gözükmemesi benide endişelerindiriyor. Tüm Jedi ve Sith savaşçılar birliklerinin başına geçti ve sessiz bir bekleyiş başladı. Lord KaHN, speederin hızını arttırdı. Shadow’un varlığını hissediyordu, yaklaşmış olmalıydı. Bir yük hangarının önünden geçerken, bir blasterin atış sesini duydu ve aniden geri döndü. Hangar yakınlarında speeder dan indi. Novar: Sizi aptallar! Ateşi kesin. Düşmanı uyandıracaksınız. Nasıl olsa o hücreden çıkamaz. Bizim saldırı güçlerimiz gelene kadar onu orda tutalım yeter. Shadow, hücresinin girişinde mevzilenmiş ve gelen adamlardan iki tanesini öldürmüştü. Dışarıdakiler hücreye giden koridorun diğer ucunu tutmuşlardı. Buradan bir an önce kurtulmalıydı ama, dışarı çıkamadan elli kadar avcının atışına maruz kalacaktı. Güçle hızlansa bile vurulmadan bunu başarması imkansızdı. Birden dışarıdan blaster atışları ve bir lightsaberin açılma sesini duydu. Bağırışlar ve çığlık sesleri hücrenin girişine doğru yaklaşıyordu. Shadow beklemeden hızla koridoru geçti ve dışa çıkar çıkmaz havaya zıplayıp elindeki silahla yere inerken avcılara ateş etmeye başladı. Yere inerken Lord KaHN’ın hangarın bir köşesinde bir grup avcıyı biçiyor olduğunu gördü. 33 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ Yere iner inmez kendisine yaklaşmakta olan adamları güçle geri fırlattı. Novar adamlarına derhal hangardan kaçma emrini verdi. Kendiside bir speeder bike a atlayıp hızla uzaklaştı. Otuzdan fazla adam kaçmayı başarırken. Kalanlar için umut yoktu. KaHN köşeye sıkıştırdığı dört adamı lightingle kavurdu. Shadow’un lightsaberi Novar da kalmıştı. Ama blaster atışları da bir o kadar etkiliydi Sith savaşçının. Sonunda avcılar temzilendi. Shadow ustasının yanına gelip saygıyla selam verdi. Shadow: Tam zamanında geldiniz master. Önemli haberlerim var. Bu bir tuzak, herşey önceden planlanmış. Düşman her an saldırabilir. Testarin ‘le Kripetar’ı aynı anda vurmayı planlıyorlar. KaHN: Hmmm, buradan hemen ayrılmalıyız. Düşmanın gücünü küçümsedik. Umarım bir felaketle karşılaşmayız. Testarin yörüngesinde bir anda hyperspace den çıkan altı Night Sisters kruvazörü belirmişti. Kruvazörlerden beklemeksizin, yüzelli Sith Fighter avcı uçağı, driod askerleri ve Night Sisters savaşçılarını taşıyan onlarca çıkarma gemisi ayrıldı. Ortalık bir anda karışmıştı. X-wingler ve Sith Fighter’lar arasında amansız bir it dalaşı başladı. KaHN iletişim cihazını çıkardı. 34 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ KaHN: Acil durum kodu 1303. Master Peregrinus duyuyor musunuz? Bu bir tuzak, tekrarlıyorum bu bir tuzak! Peregrinus: Artık çok geç. Her taraftan saldırıyorlar derhal yanımıza dönü....... Đletişim bir anda kesildi ve aynı anda bulundukları hangarın yakınlarında bir füze patladı. Şok dalgası KaHN ‘la Shadow ‘u yere fırlattı. Đkili derhal kalkıp, hangarın dışına çıktı. Đnmiş veya inmek üzere olan düşman çıkarma gemilerini gördüler. Hemen yakınlarına hızla inen gemilerden birinin kapıları açıldı. Önce bir grup süper savaş droidi, hemen arkalarından standart savaş droidleri gemiden ayrılıp ateşe başladılar. KaHN ve Shadow hangara geri dönüp kalan speeder bikelardan ikisine atlayıp cumhuriyet birliklerinin savunma hatlarına doğru yola çıktılar. Night Sisters planladıkları gibi elindeki mevcut gücü ikiye bölmüş ve aynı anda Kripetar ‘a da saldırmıştı. Testarin ‘e beşbin standart droid, ikibinbeşyüz süper droid ve beşyüz de yokedici droidle çıkarma yapmışlardı. Ayrıca çok sayıda ayaklı tankda onları destekliyordu. Droidlere Kien Pia komuta ediyor, Kri Yepani de otuz kadar Sith savaşçıyla düşman güç kullanıcılarını yok etmeyi planlıyordu. KaHN ve Shadow ilerlerken, Novar öncülüğündeki kelle avcıları spederlarının üzerinde ara sokalardan birinden hızla fırladılar. KaHN yanında her zaman taşıdığı yedek saberini Shadow ‘a fırlattı. Birlikte bu grubun peşine düştüler. Öte yanda düşman, cumhuriyet savunma hatlarına çoktan ulaşmış, müthiş bir sokak savaşı başlamıştı. Savunmaya yaklaşan ilk droid grubu piyade, komando ve hafif tankların çift namlulu ve seri atış yapan lazer taretlerinin yoğun atışları sayesinde yok edildiler. Ayrıca Jedi ve Sith savaşçılar da düzenli bir şekilde ilerleyen droid gruplarının arasına dalıp bir çoğunu yok etmişlerdi. Ama çember giderek daralıyordu. Droiler bir süre için ilerlemeyi kesip yeniden toparlandılar. Şimdi artık ayaklı tanklarda destek için yanlarındaydı. Birden yokedici droidler düşman hatlarından havalandılar. Bu droidler kısa mesafe uçuşlarıyla düşman hatlarının gerisine iniyor, iner inmez savunma kalklanları sayesinde vurulmadan önce birçok düşmanı yok edebiliyorlardı. Havalanan yok edicileri gören SenTĐnel derhal tankların ion toplarını inen bu driodlere yönlendirmelerini emretti. Ayrıca piyade ve komando birliklerine toplu halde durmamaları yönünde uyarıda bulundu. Savunma hatlarının gerisine inen iki yüz kadar yokedici droid hemen kalkanlarını açıp seri lazer atışına başladı. Piyadeler omuzdan atma 35 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ roketler, tanklar da ion toplarıyla yokedicilere saldırdı. Ama bu kadar çok olmaları hem savunma hatlarının dikkatini dağıtıyor hemde yok edilmelerini uzatıyordu. Ayrıca verdikleri kayıp azımsanamayacak kadar fazlaydı. Kien Pia, ikinci ana saldırı için emri verdi. Driod birlikleri ayaklı tankların öncülüğünde saldırıya başladı. Ayaklı tankların öncelikli hedefleri cumhuriyet hafif tanklarıydı. Bu araçlar düşmanın hafif ve ağır lazer atışlarına ve değişik tipdeki el bombalarına dayanabilirlerdi ama ayaklı tankların zırh delici roketleri karşısında çaresizdiler. Ön saflardaki cumhuriyet tankları ardı ardına havaya uçmaya başladı. Ayaklı tanklar mutlaka durdurulmalıydı yoksa tam bir kıyım yaşanacaktı. Exile ve Backrose tereddüt etmeden bulundukları mevziden fırladı. En önde ilerleyen ayaklı tanklardan birinin üzerine sıçarayan Exile, saberini tankın üst kapağına sapladı. Kısa sürede kapağın kilidi açıldı ve içeri bir el bombası fırlatan Exile, tankın üzreinden atladı. Tank bir kaç adım daha atıp infilak etti. Blackrose daha faklı bir yol izlemiş, diğer bir düşman tankını yok etmek yerine ele geçirmişti. Arkadan gelen bir başka tankı roketler ve seri lazer topu atışlarıyla havaya uçurdu. Ardından tankını droidlerin üzerine sürüp ateş etmeye devam etti. Ancak gereğinden fazla oyalanmıştı. Neyseki üzerine gelen düşman roketleri tankı havaya uçurmadan açık kapaktan hızla dışarıya fırlayabildi. Ontus ve Valorian da yanlarındaki diğer iki sith savaşçı ile birlikte komuta ettikleri komando bölüğünü savunma hattından ayırmıştı. Amaçları düşmanı beklemedikleri bir yönden vurup, hiç değilse geride kalanlara geri çekilip gezegenden ayrılacak zaman kazandırmaktı. Bölük ve dört sith savaşçı yakındaki büyük bir binanın dış kısmında ve balkonlarında konuşlandılar. Droid birlikleri hizalarına gelince amansız bir yan atış başladı. Droidler hemen karşılık verdi ama açıkta olduklarından daha fazla kayıp veriyorlardı Bulundukları balkondan en yakın droid bölüğünün üzerine atladı dört savaşçı. Önlerine gelen droidi biçmeye başladılar. Komandolarda bulundukları balkonlardan mümkün olduğu kadar dörtlünün etrafında ateşleriyle bir koruma çemberi oluşturdu. Böylelikle daha uzun süre dayanabileceklerdi. Droid saldırısı durmaksızın sürüyordu. Yandan gelen atışlardan yavaşça uzaklaşan droid birlikleri kanat değiştirip, zayıf buldukları noktalardan cumhuriyet savunmasını yarmaya çalışıyorlardı. General Ratahal ön saflardaki tüm tankların atışlarını, en yakında bulunan iki ayaklı düşman tankına yoğunlaştırmaları için emir verdi. Đon topları ve çift namlulu lazer taretlerinin yoğun atışı işe yaradı ve tanklar ardı ardına yere devrilip infilak ettiler. Ama 36 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ düşmanın arkası kesilecek gibi değildi. Đlerdeki ayaklı tanklardan gelen güdümlü füzeler Ratahal ‘ın yakındaki bir cumhuriyet tankını havaya uçurdu. Patlamadan kurtulmak için Ratahal kendini bulunduğu sipere doğru fırlattı. Cumhuriyet savunmasının güneyinde bunlar yaşanırken kuzeyden gelen düşmanın karşısında da Master Peregrinus, Arpia, Mimesis ve iki jedi savaşçısının komuta ettiği birlikler mücadele veriyordu. Peregrinus öndeki ayaklı tanklardan birinin yakınına sıçradı. Bunu gören tank müretebatı derhal bir füze gönderdi jedi ustasının üzerine. Tam olarak istediği şeydi bu Jedi ‘ın. Füze yarı yoldayken bir anda yön değiştirdi ve fırlatıldığı tankı havaya uçurdu. Arpia toparlayabildiği kadar tankı atış pozisyonuna geçirdi ve seri atış emri vedi. Tanklar durmaksızın ion topları ve lazer taretleriyle seri atışa başladı. Bu ön taraftan yaklaşan birkaç droid bölüğünü gafil avladı ve kısa sürede hepsi hurdaya döndü. Ama tanklara doğru düşman güdümlü füzeler gelmekte gecikmedi. Ve arka arkaya üç tanesi havaya uçtu. Kalanlar derhal geri çekildiler. Mimesis de yanındaki Jedi ile birlikte savunma hatınının ön tarafında gelen droid bölüklerini engellemeye uğraşıyordu. Birden yakındaki bir kulenin hemen arkasından ayaklı bir tank çıktı ve iki jedi ın üzerine roket yağdırdı. Mimesis geriye doğru sıçradı ama patlayan roketlerin şok dalgaları, onun kontrollü bir iniş yerine yere çarpmasına ve sürüklenmesine sebep olmuştu. Hafif sıyrıklarla doğruldu Mimesis. Ama diğer jedi o kadar şanslı değildi. Yerde hareketsiz yatıyordu. Mimesis yanına gitmeye karar verdiği anda düşman tankı jedi ‘ı çiğneyip geçti. Mimesis acı bir çığlık attı ve tankın üzerine koşmaya başladı. Tankın ayağına sıçradı ve tek eliyle atağa tutunurken diğer elindeki saberi ayağın eklem noktasına saplayıp bir süre tuttu. Sonra bir başka sıçrayışla tanktan uzağa yere indi. Tank bir kaç adım atıp yalpalamaya başladı ve sert bir düşüşle infilak etti. Bu arada master SenTĐnel, Nemesis ve kalan üç jedi piyadelerle beraber, savunma hatlarının arkasına inmiş olan tüm yokedici droidlerin işlerini bitirmişlerdi. Ama kayıpları da fazla olmuştu. Jedi savaşçılardan biri ve iki yüz kadar piyade kaybedildi. Neredeyse her bir yok edici için bir piyade. SenTĐnel kalan birliklerine derhal ana savunma hatlarına dönmeleri için emri verdi. Kendisi ve Nemesis kuzey savunmasına yöneldi. Kalan iki jedi da güneye. Atmosferin dışında da durum pek farklı değildi. Kırk X-wing ve onaltı Y-wing, yüzelli kadar Sith Fighter avcı gemisi ile mücadele ediyordu. Şu ana kadar on altı X-wing ve yedi Ywing kaybedilmişti. Düşmanın kaybı ise kırkiki avcıydı. Nihgt Sisters kruvazörleri, cumhuriyet gemilerini kuşatmış ve şimdiden iki kruvazörden birini çok ağır hasara uğratmıştı. 37 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ Cumhuriyet nakliye gemilerinin ise yapabilecekleri hiçbir şey yoktu. Savunmaları sadece küçük avcı gemilerine karşı konuşlandırılmış hafif lazer topu taretleriydi. Birden ağır hasarlı cumhuriyet kruvazörü infilak etti ve parçaları etrafa dağıldı. Tüm düşman gemileri kalan tek kruvazöre yüklenmeye başladı. Amiral Arden umutsuz bir şekilde son emrini verdi. Ellerindeki tüm ağır silahlarla en yakındaki yaralı düşman kruvazörüne saldırılacaktı. Ellerindeki tüm proton füzeleri ve ion toplarıyla en yakın düşman gemisine yüklendi cumhuriyet kruvazörü. Kısa süre sonra düşam gemisi büyük bir patlamayla ikiye ayrıldı ve her iki parçada atmosfere doğru yanarak düşmeye başladı. Ama artık amiral Arden ve mürettebatı için son yakındı. Arden ani bir kararla, gözüne kestirdiği diğer bir düşman gemisine kruvazörün yönlendirilmesi için emri verdi. Tüm motorlara tam güç verildi ve düşmanın yoğun ateşi ve şaşkın bakışları altında iki gemi çarpıştı. Her ikisinin akibeti de aynı oldu. Amiral Arden son onurlu savaşını yapmıştı. Kalan iki nakliye gemisi için artık koruma kalmamıştı. Sadece yaklaşan düşman avcılarını püskürtebiliyorlardı. X-wing grup lideri kalan tüm avcıların nakliye gemilerini koruma altına alması için emri verdi. Ama karşılarındaki dört düşman kruvazörüne karşı ne yapabilirlerdi? Sith Fighter larda aman vermiyordu. Nakliye gemisi komutanı master Peregrinus la bağlantıya geçip derhal ayrılmaları gerektiğini bildirdi. Eğer bir an önce geri çekilmezlerse, yörüngede bir hava gücü kalmayacaktı. Peregrinus iletim cihazını kapadığı anda yanına SenTĐnel gelmişti. Đki usta birbirlerine umutsuzca baktı. 38 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ Amiral Arden ‘in sancak gemisi Peregrinus: Vakit kaybetmeden kalan birlikleri buradan uzaklaştımalı ve geri çekilmeliyiz. Kruvazörlerimizin ikisi de imha edilmiş. Amiral Arden de ölenler arasında. Kripetar ‘la iletişim kesilmiş. Sanırım engleleyici sinyal kullanıyorlar. Seni dinlemeliydim dostum. Ama artık çok geç. SenTĐnel: Derhal merkezde toparlanıp, düşman hattında bir yarık açmalıyız. Çıkarma gemilerine zamanında varabilirsek belki bir şansımız olur. Peregrinus: Bencede tek şansımız bu. Hadi vakit kaybetmeyelim. Ben KaHN ve Shadow’a ulaşmaya çalışacağım. Sana yetişirim. Peregrinus iletişim cihazını açtı. Bir kaç kez seslendikten sonra herhangi bir cevap alamayınca KaHN’a acil çekilme mesajı gönderdi. Lord KaHN ve Shadow, speeder bike lı avcı grubunu takibe devam ediyorlardı. Grubun sayısı iki Sith ‘in vuruşlarıyla on avcıya kadar düşmüştü. Novar grubunu Night Sisters mevzilerine doğru yönlendirdi. Shadow hızını arttırdı. Bu sefer Novar ‘ı elinden kaçırmamaya kararlıydı. Önündeki hedef monitöründe Novar ‘ın speeder ını gördü. Ateş etti ve Novar ‘ın aracı vurularak hızla ekseni etrafında dönmeye başladı. Araç bir binanın 39 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ duvarına çarpmadan önce Novar yere atladı ve yerde bir süre yuvarlandı. Shadow hızını azalttı ve aracından sıçrayarak Novar ‘ın birkaç adım yanına indi. KaHN da aracını biraz daha geride durdurdu ama inmedi. Novar sendeleyerek ayağa kalktı. Karşısında Shadow’u görünce bir an tereddüt etti ama hemen toparlanıp ateş etmeye başladı. Shadow sakince gelen tüm atışları karşıladı. Bir yandan da rakibine doğru ilerliyordu. Birden saberini kapatıp diğer eline aldı ve sağ elini rakibinin boğazını sıkıyormuş gibi havaya kaldırdı. Novar silahını bırakıp iki eliyle boğazını tuttu. Nefes almakta güçlük çekmeye başlamıştı. Birden ayakları yerden kesildi ve havada asılı iki eli boğazında yavaş yavaş boğuldu. Shadow elini indirdi ve Novar ‘ın cansız bedeni yere düştü. Lord KaHN, Shadow’un yanına geldi. Çırağının zaferinden memnun gözüküyordu. KaHN: Şimdi kuvvetlerimizin yardımına dön. Ben daha sonra sizinle buluşacağım. Gezegenden ayrılırken Thunder’ı kullanmayın, ona ihtiyacım var. Kripetar ‘ın da artık kaçabilecek bir gezegen olmadığını unutmayın. Bence oradaki durum daha da kötü. Bir an önce Astira ‘ya ulaşmalısınız. Shadow: Peki master. Nereye gidiyorsunuz? KaHN: Şimdilik bilmen gereken bu genç öğrencim. Sana sonra açıklarım. Git artık. Shadow ustasını selamladı ve aracına binip hızla uzaklaştı. Bu arada kalan cumhuriyet birlikleri savunma merkezinde toparlanmış, yarma harekatı için son hazırlıklarını yapıyordu. Şu ana kadar üçyüzelli komando, altıyüz kadar piyade, otuzdört tank, bir Jedi ve bir Sith savaşçısı kaybedilmişti. Kri Yepani ve Night Sisters savaşçıları henüz kendilerini göstermemişlerdi. Sith komutan yine bir tuzak kurmuş, savaşçılarını cumhuriyet çıkarma gemileri ve Jedi Defender gemisinin yakınlarında konuşlandırmıştı. Eninde sonunda düşman kaçmak için buraya gelecekti. Peregrinus ve SenTĐnel hemen organize bir yarma harekatı planı geliştirdi. Kalan onaltı tank, dörtlü gruplar halinde önden ilerleyecek, arkalarındaki kuvvetlerin fazla zaiyat vermesini engelleyeceklerdi. Mümkün olduğu kadar ara sokaklardan ilerlemeleri gerekiyordu. Böylece düşman ateşinden korunacaklardı. Vakit git gide daralıyordu zamanında varamazlarsa kaçabilecekleri bir nakliye gemisi kalmayacaktı. 40 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ Shadow speederi ile öncül droid askerlerinin arasından bazılarını da biçerek sıyrıldı. Cumhuriyet savunma hatlarına vardı ve Jedi ustalarının yanında durdu. Kısaca düşmanın esas planını, Kripetar ‘ı da aynı anda vuruyor olduklarını anlattı. Lord KaHN ‘ın sancak gemisi Thunder’ı kurtarmaya gittiğini söyledi. Aldıkları haber Peregrinus, SenTĐnel ve konuşmayı dinleyen diğer savaşçılar üzerinde şok etkisi yaptı. Geriye yapabilecekleri tek şey, kalan birlikleri kurtarıp Astira’ya kaçmaktı. Yarma harekatı başladı. Düşmanın planını sezen Kien Pia, droidlere ve tanklara kesinlikle geri çekilmemeleri için emri verdi. Pozisyonlar korunacak ve düşmanın kaçmasına müseade edilmeyecekdi. Cumhuriyet birlikleri yoğun ateşle saldırıya başladı. Aynı yoğunlukta karşılık geliyordu droidlerden. Cumhuriyet birlikleri savunma mevzilerinden çıkıp geniş açıklığı geçti ve kentin güneyine doğru ara sokaklardan ilerleme başladı. Yoğun sokak çatışmalarından sonra, ulaşmaya çalıştıkları çıkarma gemilerinin yanına geldiklerinde hepsinin imha edildiğini gördüler. Peregrinus bunu bekliyordu zaten. Alışılmadık bir emir verdi yörüngedeki nakliye gemilerine. Gezegen atmosferine girecek ve kentin batı sınırının hemen dışına ineceklerdi. Böylece kalan birlikleri kurtamak için son şanslarını denemiş olacaklardı. Emir verildi ve iki nakliye gemisi yoğun ateş altında gezegen atmosferine girip alçalmaya başladılar. Ama gemilerden birine atmosfere girmeden hemen önce çok sayıda proton füzesi fırlatıldı düşman kruvazörlerinen. Gemi çok ağır yara aldı ve ardı ardına patlamalarla atmosferde parçalara ayrıldı. Kalan tek gemi belirlenen koordinatlara ağır bir iniş yaptı. Cumhuriyet birlikleri kentin batısına ilerlemeye başlayacakken, toplandıkları meydanın etrafındaki binaların üzerlerinde esrarengiz savaşçılar belirdi. Peregrinus SenTĐnel’ e baktı ve cübbesini sırtından attı. SenTĐnel: General Ratahal. Biz bunları hallederiz. Tüm birliklerin komutasını alın ve kalan gemiye ulaşmaya çalışın. Astira ‘da görüşürüz. Ratahal: Emredersiniz efendim. Güç sizinle olsun. Ratahal birliklere ilerleme emri verdi ve ara sokaklarda ateş altında hedefe doğru ilerlemeye başladılar. Meydanda onyedi birlik savaşçısı kalmıştı sadece. Peregrinus otuz kadar Night Sisters klan üyesi saydı. Aralarında Kri Yepani de vardı. 41 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ Bu arada Lord KaHN, Thunder’ın yanına vardı ve speeder dan indi. On kadar droid gemiyi bekliyordu. Saberini çıkarmaya gerek duymadı. Geminin kapısı açılırken son droid yalpalayarak yürüdü ve yere düştü. Ağır ağır kalkan Thunder, atmosferde gözden kayboldu. Peregrinus ve ardından tüm savaşçılar saberlarını aktif hale getirdiler. Bir süre iki taraftan da hiçbir hareket gelmedi. Yavaş yavaş uzaklaşan çatışma sesleri dışında meydanda çıt çıkmıyordu. Kri Yepani, bir önceki karşılaşmadaki gibi, bulunduğu binanın çatısından kendini boşluğa doğru bıraktı. Havada bir takla atıp yere indi. Diğer Night Sisters savaşçıları da arkasından meydana indiler. Durum neredeyse bire iki, birlik savaşçılarının aleyhineydi. Peregrinus güç savaşı başlamadan önceki son emrini verdi. Peregrinus: Üçlü gruplar oluşturun ve birbirinizden ayrılmamaya bakın. Arkadaşınızın sırtını kollayın. Güç bizimle olsun. Üçer savaşçıdan beş grup oluşturdu birlik savaşçıları. Master Peregrinus ve master SenTĐnel de ayrıca bir grup olmuşlardı. Düşman etraflarını ağır ağır daralan bir çember şeklinde sarmıştı. Kri Yepani yavaşça yürüyüp Peregrinus ‘un tam karşısında durdu. Đki savaşçı göz göze geldi. Peregrinus olabildiğince sakin gözüküyordu. Farklı bir konsantrasyon seviyesine geçti. Bu yarı trans hali, onu bambaşka bir kişiliğe geçiş yapmasına olanak sağlıyordu. Vaapad saber dövüş tekniğini uygulayan nadir Jedi’lardan biriydi. Bir önceki karşılaşmada bu tekniğe gerek duymamış ve rakibini hafife almıştı. SenTĐnel ise savunması tüm stillerden daha fazla olan Soresu (Form III) ya geçti. Tüm jedilar pozisyonlarını aldılar ve gergin bekleyiş bir süre daha devam etti. Birden Kri Yepani vahşi bir savaş narası attı ve Peregrinus’a doğru sıçradı. Ama yere inemeden jedi ustası onu güçle geri itip uzaklaştırdı. Ardınan diğer Night Sisters savaşçıları hücuma geçti. Ortalık tamamen karışmıştı. Saber savrulma ve çarpışma sesleri meydanı çevreleyen binalarda yankılanıyordu. Peregrinus ve Kri Yepani kendilerine gelen saldırıları savuşturup birbirlerine yaklaşmaya başladı. Her iki savaşçıda hedeflerine odaklanmıştı. SenTĐnel bu birebir duele hiç karışmayıp birlik savaşçılarının, başında onları bir arada tutmanın daha faydalı olacağına karar verdi. O anda kendisine en yakın düşman savaşçısı ani bir hamle yapıp, saberini jedi ustasının vücuduna doğru hızla savurdu. SenTĐnel saberini arkadan öne doğru bir hamleyle çevirip, rakibinin saberini karşıladı. Đki saber kilitlenmiş kıvılcımlar saçılmaya başlamıştı. SenTĐnel bu durumun uzamasına müseade etmeden havaya 42 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ sıçradı ve rakibinin arkasına indi. Yere inmez kendi ekseni etrafında saberi yarım tur atacak şekilde hızla döndü. Night Sisters savaşçısı yere iki parça olarak yığıldı. Arpia yanındaki iki genç Jedi ile bir grup olmuştu. Bu jedilar gençti ve daha önce hiç Sith savaşçılara karşı dövüşmemişlerdi. Arpia mümkün olduğunca bu genç jediların savunma açıklarını kapatmaya çalışıyordu. Ama gelen sürekli düşman atakları, baskıyı arttırdı. Genç savaşçılar hata yapmaya başladılar. Çok geçmeden Night Sisters savaşçıları hataları affetmedi ve iki Jedi ı yere serdiler. Arpia yanlız kalmış ve sıkışmıştı. Ama ölen jedilar kadar kolay lokma olmadığını düşmana gösterdi. Önce, yine tek başına mücadele veren master SenTĐnel ‘e katılmaya karar verdi. Ardından kendisine geniş bir yan vuruşla saldıran sith savaşçısından geri sıçrayarak kurtuldu. Yere indiği anda yeniden ileri sıçrayarak, doğrudan rakibinin kafasına indirdiği bir darbeyle işini bitirdi. Son ve uzun bir sıçramayla SenTĐnel’in yanına ulaştı. Ontus, Valorian ve diğer sith savaşçısınun oluşturduğu grup düşmana büyük bir öfke ve nefretle saldırıyordu. Valorian acımasız, hile ve şaşırtmacalı stili ile düşmanını geriletmeyi başarmıştı. Ama bire iki girdiği mücadelede avantaj karşısındaki iki sith savaşçıda gibi gözüküyordu. Düşman savaşçılarından birinin savurduğu iki ucu keskin bıçaklı mızrak, Valorianın hemen başının üzerinden hızla geçti. Diğer düşman savaşçısı saberini savurdu ve Valorian bunu fırsat olarak görüp saberi ile saldırıyı karşıladı. Saberlar çarpıştı ve Valorian kendisininkini yere düşürdü. Bunu gören düşman hızla düşen saberin üzerinden geçip gerilemekte olan Valorian ‘a saldırdı. Valorian bir anda durdu, gözlerindeki keyifli parlamayı düşmanı da farketmişti ama artık çok geçti. Valorian saberini eline geri çağırdı. Havada aktif hale gelen saber düşmanın sol bacağını diz üzerinden kopradı ve sahibinin eline geri döndü. Yerde acı çekmekte olan sith savaşçısının gözünün son gördüğü, kendisine saplanmakta olan kızıl bir saberdi. Arkadaşının ölümü mızraklı sithi çok öfkelendirmişti. Saldırı pozisyonu alan sith, bir anda mızrak ucundaki bıçaklardan birini Valorian ‘a fırtlattı. Yayından kurtulan bıçak çok hızlıydı ve Valorian aniden sağa doğru sıçrayarak ölümden kurtulabilmişti. Ama yaralanmaktan değil. Bıçak omuzunda derin bir yara açıp sıyırmıştı. Savaşçı derhal mızrağın diğer ucunu çevirip yerde yatan düşmanına saldırdı. Tam mızrağı saplayacakken ayakları yerden kesildi ve kendini yerde yuvarlanırken buldu. Ontus güçle dostunu kurtarmıştı. Düşmanı yerden kalkmadan uzun bir sıçrayış yapıp rakibinin yanına geldi. Kalkmaya çalışan 43 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ savaşçıya çok şiddetli bir döner tekme attı. Acıyla yere yığılan kadın, yeniden doğrulamadan göğsüne saplanan saber darbesiyle öldü. Master SenTĐnel, Arpia ‘nın yanına gelip arka tarafını savunmaya başlaması ile birlikte savunmadan saldırıya geçiş fırsatı buldu. Kendisine saldıran bir savaşçının yan darbesinden hafif bir sıçramayla kurtuldu. Rakibinin saberi derin bir vınlama sesi çıkarıp hemen ayaklarının altından geçti. Kadın savaşçı saberini savurduğu darbeden hemen savunma pozisyonuna geçirecekti ama, yere inen jedi ustasının çapraz güçlü darbesine engel olamadan can verdi. Blackrose, Exile ve diğer bir jedi savaşçısı düşman grubunun ortasına doğru ilerlemiş ve sıkışmışlardı. Etrafları tamamen sarılmış ve ümütsizce kendilerini savunuyorlardı. Onları kurtarmak için Kaish, Mimesis ve kardeşi Nemesis harekete geçti. Kalabalık düşman grubuna tereddüt etmeden saldırdılar. Kısa sürede iki grup birleşip savunmalarını güçlendirdi. Aniden çevrelerini saran grup önceden anlaşmışcasına hepbirlikte ellerini boşluğa doğru savurdu. Havadaki metal ve keskin kenarlı disklerin kulak tırmalayıcı vınlamları gruba hızla yaklaştı. Kimi kendini yere attı, kimi sıçrayarak kurtuldu düşmanın atışından. Jedilardan biri çok sayıdaki disklerin ancak birkaçından kurtulabilmişti. Bağırmaya bile fırsat bulamadan cansız bedeni yere düştü. Mimesis de yaralanmıştı. Kardeşinin yerde yatmakta olduğunu gören Nemesis onu savunmak için yanına koştu. Staff türü saber kullanan bir düşman kardeşini öldürmek üzereyken yetişip araya girdi. Havaya sıçrayan Nemesis yere inerken düşmana sert bir tekme indirdi. Kadın savaşçı yere yuvarlandı. Nemesis saberini havaya kaldırdı, tam düşmanına darbesini indirecekken araya kırmızı bir başka saber girip onu durdurdu. Nemesis bu rakibini de bir yan tekmeyle kendinden uzaklaştırdı ama yerden kalkıp toparlanan düşman savaşçısı staffının bir ucunu Nemesis ‘in karnına sapladı. Nemesis ‘in elinden boşluğa düşen saberi Mimesis ‘e doğru yuvarlandı. Nemesis elleri karnında dizlerinin üzerine çökmüş vaziyette kısa bir süre kaldı. Kardeşler gözgöze geldiler. Ve Nemesis öldü. Master SenTĐnel ve Arpia yaralı Mimesis ‘i kurtarmaya geldi. Diğer savaşçılar kendi mücadelelerini veriyorlardı. SenTĐnel yerde yatan Mimesis ‘in yanına gelip onu kaldırdı. Arpia ise Nemesis ‘i öldüren stafflı düşmanla çarpışmaya başladı. Birkaç seri atakla birbirini deneyen savaşçılar birkaç adım gerilediler. Đlk hareket stafflı savaşçıdan geldi. Arpia düşman iyice yaklaşana kadar bekledi ve bir anda havaya sıçradı. Ayakları gökyüzüne doğru döndü, kafası ve elleri yere bakar vaziyette rakibini tam altına alacak pozisyondayken saberini 44 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ savurdu. Düşman savaşçısının kafası uçtu ve yere yuvarlandı. Yere inen Arpia, ustasına yardım etti ve Mimesis ‘i alandan uzaklaştırdılar. Peregrinus nihayet Kri Yepani ile karşı karşıya geldi. Alanı çevreleyen binaların birinin terasındaydılar. Sith komutan bu sefer jedi ustasını öldürmeye kararlıydı. Đkiz blade lerini çıkardı ve kollarını yukarı kaldırıp kılıçlarını çapraz şekilde birbirine çattı. Ağzından çıkan mırıldanmalar sith lisanında birtakım yakarışları andırıyordu. Kri Yepani sustu, havalandı ve Peregrinus ‘a doğru saldırısına başladı. Peregrinus kılını bile kıpırdatmadı. Kri Yepani yere inerken sağ kolunu geriye doğru iyice gerdi ve Peregrinus ‘a yaklaşırken darbesini hırsla savurdu. Peregrinus basit bir yana kaçmayla saldırıyı savuşturdu neredeyse yerinden kıpırdamamıştı. Saldırısı boşa giden Kri Yepani öfkelendi. Đki bladedide elinden fırlatıp Peregrinus ‘un üzerine yoladı. Kılıçlar dönerek yolaldılar ve tam saplanacaklarken jedi ustası havaya sıçradı. Bir takla atıp Kri Yepani ‘nin dibine indi. Đner inmez ünlü yan vuruşlarından birini savurdu ama rakibi daha hızlı davranıp geriye bir takla atıp saldırıdan kurtuldu. Kri Yepani doğrulur doğrulmaz ellerini ileriye uzattı. Peregrinus arkasından gelen tehlikeyi hissetti ve yana bir takla attı. Đkiz silahlar jedi ın yanından hızla geçip Kri Yepani ‘nin ellerine geri döndü. Sith komutan kendi etrafında, blade leri başının üzerinden sırayla savurup dönerek jedi ustasına yaklaşmaya başladı. Gelen saldırıyı saberi başının üzerinde yanlamasına tutarak bekleyen jedi ustası birden sol elini sithe doğru uzattı. Bu hareketi hiç beklemeyen sith komutan kendini yerde yuvarlanırlen buldu. Ayağa doğrulurken Peregrinus ‘un kendisine darbesini indirmek üzere olduğunu hissetti. Elleriyle yerden destek alarak güçlü bir ayak vuruşunu jedi in tam karnına oturttu. Sendeleyen Peregrinus geriye doğru düştü.Tekmenin etkisiyle hafif bir şok yaşayan jedi ustasının, saberi da elinden düşmüştü. Kri Yepani ellerini iki yana açtı, bladeler bi süre yerde sürünüp kıvılcım saçtıktan sonra sith in ellerine geri geldiler. Sith komutan beklemeksizin her iki silahı da jedi ustasına saplamak için havaya kaldırdı. Peregrinus yerde sırt üstü durumdaydı. Biraz uzakta yerde duran saber ini geri çağırdı ve tam zamanında ikiz blade leri karşıladı. Sith tekrar vurmak için sağ elini geriye gerdi. Jedi ustası bunu fırsat bilip yan bir tekme savurdu ve darbesi düşmanının koltuk altında patladı. Yana savrulan sith yerde bir takla atıp hemen doğruldu. Peregrinus da tam karşısında ayaktaydı. Kri Yepani bu klasik mücadeleden sıkıldı ve blade lerini sırtına kaldırdı. Arkasından elleri ileri uzandı ve lightning akmaya başladı jedi ustasına. Peregrinus anında saberi ile karşıladı düşmanın saldırısını. Ama bu artık bir silah savaşı değildi. Bir eliyle saberini tutarken diğeri ile yavaş yavaş düşman lightningini emmeye başladı. Bir süre sonra 45 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ saberini kaldırdı ve tam bir güç mücadelesi başlamış oldu. Kri Yepani ‘nin gözleri kızıl alevler gibi parlıyordu. Peregrinus bi süre sonra yorulmaya ve gerilemeye başladı. Ama konsantrasyonunu sağladı ve tekrar denge kuruldu. Tabi jedi ustası kadar sith inde gücü tükeniyordu. Master Peregrinus yavaş yavaş dizlerinin üstüne çöktü. Artık daha fazla dayanamazdı. Sith komutan rakibinin haline keyiflendi ve tüm gücüyle yüklenmeye başladı. Bir yandan da jedi ustasına yavaş yavaş yaklaşıyordu. Artık zaferinden neredeyse emin klanındakilere bir sevinç narası attı Kri Yepani. Peregrinus başını yavaşça yukarı doğrulttu. Rakibi jedi ın bakışlarını görünce yüzündeki sırıtış yavaş yavaş yok oldu. Master Peregrinus yeterince düşman enerjisi emdiğine karar verdi. Büyük bir güç harcayıp son kozunu oynadı ve iki rakibin çatıştığı terasdan büyük bir patlama sesi geldi. Sonra havalanan bir bedenin yıldırımlarla sarılmış vücudu havalandı ve meydanın ortasına kadar uçup yere şiddetli bir şekilde çarptı. Kri Yepani ‘nin cansız ve üzerinden dumanlar tüten bedenini gören Night Sisters üyeleri şok oldular. Bu hiç beklemedikleri bir yenilgiydi. Başlarını çevirip terasa baktıklarında Master Peregrinus ayakta meydanı izliyordu. Ne yapacaklarını bilemez bir halde geri çekilmeye başladı kadın savaşçılar. Peregrinus çok yorgun ve bitkin olmasına rağmen meydana indi ve durumunu belli etmedi. Düşman meydanı çevreleyen ara sokaklarda geldiği gibi aniden ortadan kayboldu. Kri Yepani dahil dokuz Night Sisters üyesi öldürülmüştü. Birlik savaşçılarının kaybıda şu ana kadar Nemesis de dahil yedi jedi ve iki sith di. SenTĐnel dostunun yanına geldi ve kolunu omzuna aldı. SenTĐnel: Arpia grubu toparla derhal buradan ayrılmalıyız. Jedi Defender ‘in yerini tespit edin. Arpia: Hemen master. Umarım master Peregrinus iyidir. Birlik savaşçıları mümkün olduğu kadar hızlı ilerleyip Jedi Defeneder ‘i buldular. Koruma olarak etrafta bulunan on kadar droid hemen temzilendi. Gemi hızlı bir hazırlanış devresinden sonra asmosferde gözden kayboldu. Ardından Astira’nın koordinatlarını girildi ve hyperspace’ e geçti Jedi Defender. Master Peregrinus ve Mimesis ‘in durumları iyiydi. Ancak Peregrinus kendini çok yorgun hissetti ve derin bir uykuya daldı. Master SenTĐnel de olanları düşündü bi süre. Hata yapmışlardı ve bedeli ağır olmuştu. Acaba Kripetar da durum nasıldı. 46 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ Tüm bağlantılar kesikti ve durum ümitsiz gözüküyordu. Astira ya varır varmaz yeni bir plan yapmak zorundaydılar. Yoksa savaşı kaybedeceklerdi. BELĐAH Thunder astroid kuşağı yakınlarında hyperspace den çıktı. Bir süre sonra küçük çaplı astroidler arasında manevra yapa yapa ilerlemeye başladı. Çok geçmeden bir ay büyüklüğündeki astroide yöneldi gemi. Astroide yaklaştı ve üzerindeki küçük kraterlerden birinin içine girdi. Kraterin tabanına yaklaştığında, bir gemi hangarı giriş kapağı açıldı. Yavaşça içeri inişini tamamladı Thunder. Lord KaHN gemisinden indi. Onu yarı kambur, elindeki tahta bir baston yardımıyla yürüyen yaşlı bir adam karşıladı. Adam doksansekiz yaşındaydı ve bu haline rağmen Sith Lordunu saygıyla ve titizlikle selamladı. KaHN: Seni iyi gördüm Keasar. Bana gelişmeleri anlat yaşlı dostum. Keasar: Sizi yeniden aramızda görmek çok güzel lordum. Herşey umduğunuz gibi gelişiyor. Çırağınız büyük ilerleme kaydetti ve artık eğitimini tamamladı. Görmek isterseniz Beliah ‘ı hemen huzurunuza getireyim. KaHN: Evet vaktim dar. Bir an önce görmek istiyorum. Artık onu kullanmanın zamanı geldi. Keasar: Emredersiniz Lordum. 47 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ Keasar, Lord KaHN ‘dan tek bir meşalenin aydınlattığı karanlık bir mağaranın girişinde ayrıldı. KaHN yavaşça mağaraya girdi. Meşalenin altındaki taştan yapılma, üzeri kürk parçalarıyla kaplanmış genişçe bir koltuğa oturdu. Burası Lord KaHN’ın kendi klanındaki en yakın adamlarının bile bilmediği gizli üssüydü. Ara sıra uğrar ve derin meditasyonlar yapar, karanlık sith ilmini araştırır, üzerinde çalışırdı. Uzun yıllar yaptığı araştırmalar ve elde ettiği bilgiler, onu çok eski sith efsanelerinden birinin gerçek olabileceği sonucuna götürmüştü. Efsaneye göre yanlızca kadim sith ırkından olan gelmiş geçmiş en büyük oniki Sith Lord ‘unun genetik olarak babası olduğu bir erkek çocuk doğacaktı. Oniki baba ve tek anneden olacak bu çocuk safkan olmanın dışında tüm bu sith lordlarının özelliklerini taşıyacak, ama hepsinden öte şu ana kadar görülmemiş olan bir yoketme gücüne sahip olacaktı. Lord KaHN oturup bu efsaneyi ve yaşananları düşünürken birden mağaranın girişinde bir çift kırmızı gözün ona baktığını hissetti. Gelen Beliah dı. Ağır adımlarla efendisine yaklaştı ve birkaç adım kala saygıyla diz çötü. Ama bakışlarını KaHN’ın gözlerinden hiç ayırmamıştı. Sith Lordu bu kırmızı birer alev parçasını andıran gözlerin arkasında inanılmaz bir nefret, şiddet ve yıkım görüyordu. Ancak saf ve katıksız kötülük olarak açıklanabilcek bu gücün kontrol edilebilmesi çok önemliydi. KaHN yıllarca efsanede bahsi geçen sith lordlarının mezarlarını aramış, zaten yeri belli olan mezarlardaki mumyalanmış cesetlerden, tüm lanetlere ve yasaklamalara rağmen ilik ve kurumuş kan ve dna örnekleri toplamıştı. Mezarları belli olmayan atalarının ise savaş kayıtlarını incelemiş, kimlerle dövüştüklerini araştırmış, rakiplerinin mezarlarından onlara ait olmayan örnekleri toplamıştı. Bulduğu örneklerin ustalara ait olmasını ummuştu. Sonunda on iki sith lorduna ait tüm dna ve kan örneklerini bir araya getirmeyi başarmıştı. En azından birçoğunun doğru örnek olduğunu biliyordu. Lord KaHN ‘ın elde ettiği tüm örnekleri ve kadim sith ilmini bir araya getiren ise Keasar olmuştu. Bu yaşlı sith büyücüsü, KaHN ‘a ustasından yadigar bir yardımcıydı. KaHN ustasını öldürünce, o zamana kadar ustasına hizmet etmiş ve kendisini büyütmüş olan bu yaşlı büyücü, hiç tereddüt etmeden onun hizmetine girmişti. Keasar tüm hünerini kullanmış ve saf kan sith ırkından bir kadını elindeki örneklerden elde ettiği bilgileri kullanrak sunni olarak hamile bırakmıştı. Sonuç Beliah dı. Kadın doğum sırasında ölmüştü. 48 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ KaHN: Kalk Beliah. Artık düşmanla karşılaşma vaktin geldi. Eksiksiz yetiştirildin. Đlk görevini veriyorum sana. Kamessi ‘ye gideceksin. Düşmanın gücünü ve bu droid ordusu fikrinin kaynağını öğreneceksin. Raporunu en kısa zamanada bekliyorum. Düşmanla temasa geçmemeye çalış ama mecbur kalırsanda acımasız ol. Bundan eminim zaten, şimdi git. Beliah: Nasıl isterseniz efendim. Beliah ‘ın sesi metal iki plaka birbirlerine sürtünüyormuşçasına çıktı. Bu ses alışık olmayan kişilerin bir anda kanını donduracak güçteydi. Genç savaşçı saygıyla efendisini selamladı ve mağaradan ayrıldı. Kısa bir süre sonra mağara ağzında Keasar belirdi. Konuşmak ister gibiydi. KaHN hafif bir baş hareketiyle ihtiyar dostunu içeri davet etti. Keasar yavaş ve aksayarak yürüdü ve taş oturağın dibinde yere çöktü. Bir süre iki adamda konuşmadı. Sessizliği Keasar bozdu. Keasar: Lordum, Beliah’ı oraya göndermek sizce gerekli mi? Kamessi ‘de yaşanabilecekler konusunda endişeliyim. KaHN: Neden hala böyle düşündüğünü bir türlü anlayamıyorum ihtiyar büyücü. Night Sisters klanı liderine olan bu düşkünlüğün canımı sıkmaya başladı. Keasar: Siledian Xana ‘nın sıradan biri olmadığını ikimizde biliyoruz. Onun ilmi ve geçmişi benim ilgi alanıma giriyor. Kadim sith ilmi ile ilgilenen tek grup Night Sisters. Onların benim ötemde ne bildiklerini öğrenmeliyim. Ayrıca bütün bunların dışında öz kız kardeşinizi öldürmek istememelisiniz. Birlikte sizi kimse durduramaz. Birleşmelisiniz lordum. Bu sizin kaderiniz. KaHN: O beni, benim onu öldürmek istememden daha fazla öldürmek istiyor. Üstelik birleşmemiz mümkün değil. Bu konuyu defalarca tartıştık ihtiyar. Bana ne yapacağımı mı öğretiyorsun? Bu kadar yeter! Şimdi git ve Beliah ‘ı yolculuğa hazırla. Keasar yavaşça oturduğu yerden kalktı. Saygıyla efendisini selamladı ve yavaş adımlarla mağarayı terk etti. KaHN, Siledian Xana ‘nın ikiz kardeşiydi. Night Sisters geleneklerine göre öldürülmesi gerekiyordu. Ancak infazı yapacak olan klan üyesi kadın, zayıflık göstermiş ve bu erkek çocuğu öldürememişti. Çocuğu Testarin’e kaçırmış ve köle tacirlerine satmıştı. Bu öğrenildiğinde kadın için artık yapacak birşey yoktu. Klan üyelerini tüm aramaları sonuçsuz kalmış ve KaHN köle bir çocuk olarak hayata başlamıştı. Kendisine bir çırak bulma umuduyla 49 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ galaksinin dört bir yanını dolaşan Sith Lordu Exka Boss köle pazarlarından birinde KaHN’ı görmüş ve çocuğun özellikleri dikkatinden kaçmamıştı. Köle tüccarını biraz sıkıştırınca çocuğun geçmişini öğrendi. Kısa bir pazarlıktan sonra çocuğu satın almış ve hisleri ona bunun doğru bir seçim olduğunu söylemişti. Zamanla KaHN ustasını haklı çıkarmış, yeteneklerini göstermişti. Yıllar geçtikçe, saf kan olmanın ve geçmişinin de yardımıyla ustasını her açıdan geçti. Bu durum sith lordunu rahatsız etmiş ve kaçınılmaz olan yaşanmıştı. Mücadele zorlu geçmiş, ama sonunda genç sith savaşçısı ustasını öldürmüştü. Exka Boss ‘un cesedini KaHN kendi elleriyle ateşe verdi. Bu ustası için yaptığı son görevdi. Keasar yeni efendisine bir süre sonra gerçeği açıkladı Ona nereden geldiğini ve aslında kim olduğunu anlattı. Gerçeği öğrendiğinde bunu önemsemedi bile KaHN. Onun, geçmişi ve kendine acıyarak geçirecek zamanı yoktu. Zaman içinde ünü yayıldı ve kendi klanını kurdu. Bu klan sith iç savaşı sırasında Night Sisters ‘in en büyük rakibi olmuştu. Zaten savaş sonu hayatta kalan ve jedi la birleşen klan dı bu. KaHN yavaşça yerinden kalktı. Beliah’ı gidişinden hemen sonra vakit geçirmeksizin Astira’ya gitmesi gerekiyordu. Birlik içerisindeki yokluğunu daha fazla uzatamazdı. Kalkış platformuna vardığında Beliah ‘ın gemisi henüz kalkmıştı. Keasar ve birkaç droid Thunder ‘ı kalkışa hazırlıyorlardı. Đhtiyar dostunun yanına gelip elini omuzuna koydu ve başıyla selamladı. Sonra ağır adımlarla gemisine bindi. Thunder platformdan havalanıp yavaşça uzaklaştı. Keasar efendisinin uzaklaşan gemisine düşünceli gözlerle bakıyordu. DARTH ROFOS ‘UN SIRRI Ağır hasarlı askeri nakliye gemisi Astira yörüngesinde hyperspace den çıktı. Cumhuriyet ordusunun ana birlikleri ve karargahı Astira ‘da konuşlanmıştı. Kısa süre sonra geminin yanına bir düzine yardım ve itfaiye gemisi geldi ve yaralı nakliye gemisine vakit geçirmeksizin müdehale ettiler. Hep birlikte atmosfere girip acil iniş pistlerinden birisine yöneldiler. Nakliye gemisi zorlu bir iniş yaptı. Geminin hasar görmemiş kısmı kalmamıştı. Neredeyse hyperspace ‘e bile çıkamayacak kadar kötü durumdaydı. Ana kapılar açıldı ve general Ratahal, Testarin ‘den kurtulabilen askerlerinin önünde gemiden indi. Ardından da önce yaralılar indirildi gemiden. Toplam yüz komando, ikiyüz piyade, yedi tank, dört X-wing ve bir adet Y-wing kurtulmuştu Testarin savaşından. Düşmana 50 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ da ağır kayıp verdirmişti cumhuriyet birlikleri. Ancak düşman kaybettiklerinin yerine yenisini koyabilirdi. Cumhuriyetin ise düşmanınkine karşılık verebilecek bir droid ordusu kuracak ham madde kaynakları son derece kısıtlıydı. Bu tür doğal kaynaklar, cumhuriyet gezegenleri içinde sadece Upatu ‘da bulunuyordu. Cumhuriyet senatosu başkanı Nom Badur ‘da savaştan dönenleri karşılamak için Astira ‘ya gelmişti. General Ratahal birliklerinin nakliye gemisini boşaltışını izlerken yanına Başkan Badur geldi. Başkanı taşıyan air speeder generalin yanında durdu ve başkan endişeli bir surat ifadesiyle araçtan indi. Başkanı saygıyla selamlayan Ratahal bakışlarını tekrar birliklerine döndürdü. Nom Badur savaşın şiddetini, nakliye gemisinden ve bu gemiden inen askerlerin suratından okumuştu. Nom Badur: General, kayıplarımız için ne kadar üzgün olduğumu söylemek isterim. Kaybettiğimiz kahramanlar için bu gece tüm cumhuriyette bir anma töreni düzenlenecek. Birlik savaşçılarını arkada bırakmak zorunda kalmışsınız anlaşılan. Master Peregrinus ‘dan gelen son haberlere göre savaşçılar da kurtulmayı başarmışlar ve Astira ‘ya doğru yola çıkmışlar. Ancak onların da kayıpları ağır malaesef. Ratahal: Kayıplara rağmen kurtulmuş olmalarına sevindim efendim. Çünkü gemimizin tüm iletişimi saldırılar sonucu hasar gördü ve hiçbir yerle bağlantı kuramadık. Kripetar ‘dan haber var mı? Bildiğim kadarı ile aynı anda orayı da vurdu düşman. Nom Badur: Malesef general, Kripetar tümüyle işgal edildi ve şu ana kadar kurtulabilen olduğu yönünde bir bilgi ulaşmadı elime. Korkarım tümüyle kaybettik orayı. Siz şimdi biraz dinlenin. Birlik savaşçıları geldiği zaman bir toplantı yapmalıyız. Başkan generali selamladı ve aracına binip uzaklaştı. Ratahal, Kripetar ‘la ilgili habere şok olmuştu. Tüm bir gezegen ve öncü cumhuriyet birliklerinin neredeyse tamamı tek bir savaşta kaybedilmişti. Artık düşman ordusunu durdurmak daha da zor olacaktı. Ratahal askerlerinin boşaltma işlemini bitirmesinin ardından dinlenmek ve biraz da son askeri durumu değerlendirmek için Astira ‘daki askeri karargaha gitti. Bir süre sonra Jedi Defender gemisinin Astira ‘ya vardığı haberi geldi. General Ratahal ve Başkan Badur, gelen savaşçıları karargah binasının girişinde karşıladı. Başkan tüm savaşçıları selamladıktan sonra master Peregrinus ‘un yanına geldi ve sessiz bir sohbet başladı. 51 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ Nom Badur: Master Peregrinus, sizi yeniden aramızda görmek kendimi iyi hissetmemi sağladı ama askeri durum pek iç açıcı değil anladığım kadarı ile. En kısa sürede tüm senatörlerin, Jedi&Sith birliği konseyinin ve ordu komutanlarının katılacağı bir toplantı yapmalıyız. Peregrinus: Evet acil bir toplantı şart başkan Badur. Ama şimdiden bu savaşın çok zor ve kanlı geçeceğini bilmenizi isterim. Düşman tahminimizden daha hazırlıklı ve güçlü durumda. Korkarım saldırıdan savunma durumuna geçmek zorunda kalacağız. Nom Badur: Düşman klanının komutanlarından birini öldürmeyi başardığınızı duydum. Bu onların moralini bozacaktır. En azından bize toparlanmak için biraz zaman kazandırır. Peregrinus: Pek sanmam başkan. Night Sisters klanının bizde olduğu gibi ölenlerin arkasından uzun yas tutma gibi bir adetleri yoktur. Ölenin yerini bir yeni üye doldurur. Gerçi yok ettiğim güçlü komutanlardan birisiydi. Biz ise yeri doldurulamayacak bir komutan kaybettik. Nom Badur: Evet amiral Arden ‘in kaybı hepimiz için büyük oldu. Ama kahramanlığı asla unutulmayacak. O çok onurlu bir askerdi. Peregrinus: Sayın başkan, şimdi müseadenizle hepimizin kısa bir süre için dinlenmeye ve düşünmeye ihtiyacımız var. En kısa sürede bahsettiğiniz toplantıyı düzenleriz. Bu arada Lord KaHN ‘dan herhangi bir haber alabildiniz mi? Nom Badur: Henüz kendisiyle iletişime geçilemedi bildiğim kadarı ile. Sizden neden ayrıldığı konusunda bilginiz var mı? Peregrinus: Sanırım sancak gemisi Thunder ‘ı düşmana bırakmak istemedi, ama bu kadar gecikmesi pek normal değil. Tüm savaşçılar başkan Badur ‘u selamlayıp dinlenmeye çekildiler. Peregrinus ve SenTĐnel odalarına çekilmek yerine karargah avlusunda sohbete başladılar. SenTĐnel: KaHN ’ın gecikmesi normal değil. Bir şeyler çeviriyor birliğin arkasından ama ne? Ayrıca çatışmanın ortasında bizi bırakması da kabul edilebilir bir durum değil. Peregrinus: Haklısın eski dostum. Geldiği zaman durumu birlik konseyi huzurunda açıklamasını isteyeceğim. Bu ayrı bir sorun bizim için. Ancak şu anda düşmanın tehtidi çok kritik bir noktaya geldi cumhuriyet için. 52 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ SenTĐnel: Düşmanı evinde vurup droid üretimini durduramazsak savaşı kaybederiz. Bizim de derhal droid üretimine başlamamız lazım. Kaynaklarımız bol olmayabilir ama sayısal eksiğimizi kapatmak zorundayız. Gerekirse zorunlu askere almalar başlayabilir. Peregrinus: Bu savaş galaksinin düzenini değiştirecek gibi gözüküyor. Bu sefer ya düşmanı yok edeceğiz, ya da yok olacağız. Đki jedi ustası bir süre daha sohbet edip odalarına çekildiler. Aynı günün akşamı Lord KaHN Astira ‘ya vardı. Gelişini haber alan Zaqual ustasını iç avlulardan birinde karşıladı. Zaqual: Hoşgeldiniz Lordum. Gecikmeniz beni endişelendirdi. Ayrıca jedi bu durumdan hiç hoşnut değil. Korkarım sizden konsey önünde bir açıklama yapmanızı isteyecekler. KaHN: Endişelenme genç öğrencim. Durum nedir bana kısaca anlat. Zaqual ustasına az miktarda kuvvetin general Ratahal komutasında kurtulmayı başardığını, Kripetar ‘ın ise tamamen düştüğünü anlattı. Ertesi sabah Astira ‘daki ana karagah binasının en büyük toplantı salonunda Jedi&Sith birliğindeki savaşçılar, cumhuriyet senatosunun bütün üyeleri ve tüm kuvvet komutanları bir araya geldi. Başkan Badur, bir süre salondaki hararetli konuşmaların ve fikir yürütmelerin yarattığı uğultunun geçmesini bekledi. Sonunda ayağa kalkan senato başkanını görenler birer ikişer sustu ve Nom Badur toplantıyı başlattı. Nom Badur: Değerli senatörler, yiğit birlik savaşçıları ve komutanlar. Bu gün burada cumhuriyetin ve galaksinin kaderini tayin edecek bir savaşın gidişatını değerlendirmek amacı ile toplandık. Askeri harekatımız, düşmanın üstün kuvvetleri karşısında başarısız oldu. Çok sayıda cesur adam ve kadın kaybettik. Testarin ve Kripetar düşmanın kontrolüne geçti. Üzülerek söylemek isterim ki Kripetar ‘daki birliklerimizden kurtulan olmadı. Gezegenin yerel halkının da Kamessi deki madenlerde köle olarak çalıştırılmak üzere, bu gezegene götürülmüş olduğunu öğrendik. Şimdi master Peregrinus sizlere son askeri gelişmelerin detaylarını anlatacak. Buyurun master Peregrinus. Peregrinus: Sözü uzatmak istemiyorum. Yenildik. Düşmanın gücünü hafife aldık ve kaybımız büyük oldu. Bu noktada sorumluluk tamamen bana aittir. Ancak saldırıyı başlatan 53 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ biz olmasaydık bile sonucun değişeceğini düşünmüyorum. Bu durumda düşman tüm kuvvetini Kripetar ‘a yönlendirecek ve bu gezegeni büyük ihtimalle yine kaybedecektik. Ayrıca kuşatmayı aşma ve kurtulma şansımız malesef olamayacaktı. Bu noktada düşmanın sayısal üstünlüğü yenilginin esas sebebidir. Bu sayısal farkı ortadan kaldıracak tedbirleri en kısa sürede almazsak korkarım bu savaşı kaybedeceğiz. Şu anda oluşturulan gönüllü ordusu ve mevcut birliklerimiz, düşmanın sürekli üreteceği droidlerin karşısında ancak bir süre dayanabilecektir. Yüce senatodan Upatu ‘daki kaynakları derhal devreye sokmak ve düşmanınkine benzer bir droid ordusu kurmak için izin talep ediyorum. Yeterli güce ulaştığımızda ise doğrudan Kamessi ‘ye yapılacak ağır bir saldırı ile bu meseleyi kökünden çözmek gerektiğine inanıyorum. Biz sonuna kadar cumhuriyeti ve onun senatosunu koruyacağız. Jedi adına bunu söyleyebilirim. Son karar senatonundur. Senatörler arasında bir anda ikili konuşmalar ve tartışmalar başladı. Bu kargaşa ve uğultu arasında Peregrinus yavaşça yerine oturdu. Oturur oturmaz KaHN ‘la göz göze geldiler. Đkisininde yüz ifadesi son derece ciddiydi. Nom Badur ‘un önündeki kürsüye vurmasıyla salon yeniden sessizleşti. Nom Badur: Değerlendirmelerinizi titizlikle tartışacağız master, ve en kısa sürede senato kararını verecektir. Şimdi söz almak isteyenleri hep birlikte dinleyelim. SenTĐnel: Başkan Badur, aslında Lord KaHN ‘a birlik konseyi ve senato önünde bir şey sormak isterim. Bizi Kripetar ‘da yanlız bırakması bir yana Astira ‘ya neden bu kadar geç geldiğini açıklayabilir mi acaba? Bildiğim kadarı ile gemisinin herhangi bir arızası ve hasarı yok. Bu kadar kritik bir dönemde böyle bir gecikme için açıklama istemek hakkım sanırım. KaHN: Birlikten gizleyecek bir şeyim yok jedi ustası. Siz burda oturup ne yapacağınızı planlarken, ben düşmanın durumunu öğrenmek için Kamessi ‘ye bir ajan göndermekle meşguldüm. Gecikmemin sebebi budur. Sizde takdir edersiniz ki bu tür bir girişim için hazırlık ve planlama gerekir. Buda bir miktar vaktimi aldı. Peregrinus: Böyle bir girişimden önce birlik konseyini bilgilendirmeniz gerekirdi lord KaHN. Kendi başınıza hareket etmeniz pahalıya malolabilir. Ayrıca bu tür gizli davranışlar jedi tarafından kabul edilemez. KaHN: Bu tartışma anlamsız master Peregrinus. Adamım şu anda Kamessi ‘ye çoktan varmıştır. Yapmamız gereken ondan gelecek olan bilgileri iyi değerlendirip, savaşın gidişatını lehimize çevirmek olmalı. 54 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ SenTĐnel: Lord KaHN! Kendi başınıza hareket etmeniz birliğin amacından sapmasına sebep oluyor. Kamessi ‘ye gönderdiğiniz adam kim? Bu işin altından kalkamaz ve düşmanın eline geçerse bizim durumumuz hakkında onlara ne söyleyebilir? KaHN: Endişelenmekte haklısınız ama meraklanmayın jedi ustaları. Gönderdiğim adam bu tür görevler için biçilmiş kaftan. Yararlı bilgileri elimize en kısa sürede ulaştıracağından eminim. Ayrıca sadece şikayet ederek bu savaşı kazanamazsınız. Ben elimden geleni yapıyorum. Eğer savaşı kazanmak için gösterdiğim çabalar takdir edilmek yerine suçlanıyorsam, ben ve klanım birliği derhal terk edip yolumuza gideriz. Bu konuda en ufak bir tereddütüm olmaz. Tehdit işe yaradı ve koca salonun duvarlarında yine uğultular ve tartışma sesleri yankılanmaya başlandı. Senatörlerin bir kısmı Lord KaHN ‘ı desteklediler açıkça. Jedi ın yetersiz davrandığı ve cesur hamlelerden kaçındığı gibi mırıldanmalar geliyordu. Master Peregrinus ve master SenTĐnel bu manevra karşısında KaHN’ın elini daha fazla güçlendirmemek için konuyu daha fazla uzatmadılar. Đkiside sith lordunun gizemli adamını merak etmişti. Toplantı uzadıkça uzadı, tartışmalar ve sataşmalar oldu. Sonunda ana birliklerin açıklarını kapatacak bir droid ordusu yaratma fikri benimsendi. Ayrıca kalan tüm cumhuriyet gezegenlerinde en üst seviyeli savaş durumu tedbirlerine geçilmesie karar verildi. Buna göre Astira ve Upatu ‘daki kadın ve çocuklar Rizan ‘a gönderilecek, onsekiz ve üstü yaştaki eli silah tutan tüm erkekler orduya katılacaktı. Toplantı bitti ve herkes toplantı kararlarına göre üstüne düşenleri yapmak için görev yerlerine dağıldı. Đki jedi ustası karargah avlularından birinde lord KaHN ’ın son hamlesi üzerine sohbet etmeye başladı. SenTĐnel: Senatörlerin takındığı tavıra inanmakta güçlük çekiyorum. Yıllardır cumhuriyeti yok etmek için uğraşmış bir sith lorduna arka çıktılar. Peregrinus: Siyaset bizim anlayamayacağımız bir dil dostum. Senatörler işin ciddiyetinin farkındalar. Cumhuriyeti ve koltuklarını kaybetmektense, bunu en iyi biçimde koruyabilenlerin arkasından gideceklerdir. Şu anda bunu lord KaHN ‘ın yaptığına inanıyorlar. SenTĐnel: Senatörleri zayıf noktalarından yakaldı sith lordu. Görev için kullandığı adam kim acaba? Bu tür bir görevin altından ancak bir güç kullanıcısı çıkabilir. Bize bunu açıklamamakta ısrarlı gözüküyor. 55 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ Peregrinus: Şu anda düşman için hazırlık yapmaya başlamaktan başka bir seçeneğimiz yok gibi gözüküyor. Bekleyelim ve gelişmeleri takip edelim derim ben. KaHN ‘ın adamının kim olduğunu öğreneceğiz elbette. He zamanki gibi bu mücadelede ancak sabırla çözülecek. Ayrıca Testarin saldırısı için acele ettim ve senin uyarılarını gözardı ettim. Bunun için senden özür dilerim. Sen haklıydın ve benim yüzümden kaybımız büyük oldu. SenTĐnel: Verdiğin karar yanlış değildi dostum. Ancak düşmanın hazırlığını tahmin etmeliydik. Bunun için kendini suçlama. Güçle birleşen ruhlar için mutluluk duymaktan başka elimizden birşey gelmez. Şimdi geleceğe odaklanmalıyız. Đki usta birbirini selamladı ve ayrıldılar. Ertesi günün akşamı Astira ‘ya yabancı bir gemi yaklaştı. Küçük gemi sessizce askeri karargah binalarını çevreleyen ormandaki bir açıklığa indi. Đçinden siyahlara bürünmüş bir yabancı indi ve vakit geçirmeksizin karargah binalarına doğru giden ormanın içine daldı. Çok hızlı ilerliyordu. Nihayet ormanı geçti ve çalılıklar arasından karargah genel idare binasına yöneldi. Burası tüm askeri bilgilerin ve savaş planlarının saklandığı binaydı. Binanın dış duvarlarına ulaştığı anda, en yakın köşede iki nöbetçi belirdi. Duvara sırtına verdi ve nöbetçiler hiçbirşey yokmuş gibi sohbet ede ede hemen önünden geçtiler. Görüşleri gölgelenmişti. Nöbetçiler uzaklaşana kadar bekledi ve binanın yan girişlerinden birinin önüne kadar ilerledi. Kilitli kapı güç kullanılarak açıldı ve yabancı içeri girdi. Genel idare binasında, şu ana kadar cumhuriyet ordusunun bu savaşla ilgili geliştirdiği tüm saldırı ve savunma planları, birliklerin mevcut durumu, sayısı ve techizat alt yapıları, tüm ordu üsleri ve bunlara ait veriler bulunuyordu. Bu yüzden sıkı koruma tedbirleri alınmıştı. Ama bu tedbirlerin bir çoğu güç kullanıcıları için yetersizdi. Yabancı güç kullanıcısı bina içerisinde hedefine doğru ilerliyordu. Karşılaştığı nöbetçileri ne öldürüyor, ne de bayıltıyordu. Ölmüş ve bayıltılmış nöbetçilerin diğerleri tarafından farkedilmesi riskini ortadan kaldırmak için sadece zihinlerini karıştırıp farkedilmeden yoluna devam etti. Karşılaştığı tüm hareket algılayıcı sensörleri hissedip devre dışı bırakıyordu. Nihayet tüm askeri verilerin saklandığı ana kripto odasının önüne geldi. Bir süre kapı önünde bekledi. Kapıya iyice odaklanmış ve yarı trans haline geçmişti şimdi. Kapı açıldı. Ardında ne yaptığını bilemez halde bir subay duruyordu. Yabancı içeri girip verilerin yüklü olduğu bilgisayara yönelirken, subay yerde başı gövdesinden ayrılmış bir halde yatıyordu. 56 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ Esrarengiz savaşçı işini bitirip yine geldiği yoldan sessizce binayı terketti. Çalılıklara vardı ve hızla ilerlemeye başladı. Tam ormana girmek üzereyken birden durdu. Ormanın girişindeki ağaçların arasında birinin varlığını sezmişti. Karşısındaki gölge yavaş yavaş ona doğru yaklaştı. Đkili birbirini süzdü bir süre. Gölge birkaç adım daha attı ve yabancı savaşçı Zaqual ‘ın yüzünü ancak o zaman seçebildi. Kızıl renkli lightsaber lar aynı anda açıldı. Düşmanın havada uçan saberi altından geçerken, Zaqual havada düz bir uçuş yapıp, yere inerken hırsla saberini ileri savurdu. Ama sadece havayı biçti. Yabancı güçle hızlanmış ve yere inen Zaqual ‘ın arkasına geçmişti. Geriye döner dönmez suratına şiddetli bir tekme yiyen genç sith, dengesini kaybedip yerde yuvarlanmaya başladı. Yerden kalkar kalkmaz havadaki metal disklerin sesini duydu ve beklemeksizin geriye uzun bir sıçrayış yaptı Zaqual. Bunu fırsat bilen yabancı güçle hızlandı ve ormana daldı. Bu sırada askeri karargah binalarında alarmlar çalmaya başladı. Binalar arasındaki avlularda nöbetçiler ve subaylar koşuşturuyordu. Zaqual da hızlandı ve ormanın içlerine yabancının arkasından daldı. Onu hemen ötesinde hissedebiliyordu. Birden orman içinde bir açıklığa geldi ve ufak bir yıldız gemisi gördü. Hemen durdu ve bütün gücünü kullanarak uzun bir atlayış yaptı. Yabancıyla gemi arasına inmeyi başarmıştı. Saber lar yeniden aktif hale geldi ve müthiş bir kapışma başladı. Siren sesleri şiddetlendi ve ormanın içinden takipçilerin yaklaşan sesleri geliyordu. Yabancı fazla vaktinin olmadığının farkındaydı. Bir an önce rakibinden kurtulması ve gezegeni terketmesi gerekiyordu. Bu durum gerilimi arttırdı ve yabancı hızlı ve acele savunmalarla Zaqual ‘ın ataklarından kurtulmaya çalıştı. Ancak yine acele ile savurduğu saberi havayı yanlamasına yardı ama hamlesi bittiğinde hareketsiz kaldı tüm bedeni. Zaqual tek dizinin üzerinde, sol eli yerde sağ elindeki saberi rakibinin gövdesine girmiş bir haldeydi. Hiç istifini bozmadı ve gizemli savaşçının sırt üstü yere yığılmasını izledi. O anda ormandaki takipçiler geminin bulunduğu açıklığa vardılar. Master Peregrinus ölen savaşçının yanına geldi, eğildi ve yüzündeki peçeyi kaldırdı. Bir kadındı. Yüzünde Night Sisters klanına özgü kırmızı döğmeler vardı. Bu döğmeler ölenin ileri gelen savaşçılardan biri olduğunu gösteriyordu. Jedi ustası biraz daha araştırınca kadının üzerinde ufak bir veri depolama cihazı buldu. Bu sırada Zaqual yanına gelen ustasının önünde saygıyla eğildi. Zaqual ‘ı o gece uyku tutmamış ve dışarıda gökyüzünü izlerken ormanın içine inen gizemli gemi dikkatini çekmişti. Kontrol etmek için geminin yanına vardığında kimseyi bulamadı ama sahibinin er geç döneceğini biliyordu. 57 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ KaHN: Tebrikler genç öğrencim, ilk ciddi savaşını verdin. Düşman savaşı kazanmak için her yolu deniyor. Bu ajan engellenmeseydi durum daha da vahim bir hal alacaktı. Peregrinus: Sithler benzer taktik kullanıyorlar. Sizin ajanınıza karşılık onların ajanı. Umarım adamınız yeterince iyidir de düşman eline geçmez. KaHN: Bunu birlikte göreceğiz usta jedi. Karargahdaki güvenlik önlemleri arttırıldı. Önemli noktalarda Jedi veya sith savaşçıların da nöbet tutması kararlaştırıldı. Bu arada Beliah da Kamessi ‘ye varmıştı. Ustasının verdiği koordinatlara göre Night Sisters tapınağının bulunduğu volkan çanağının dışında ıssız bir bölgeye indirdi gemisini. Etrafdaki diğer krater ve maden yataklarında yoğun bir faaliyet gözledi. Madenle dolu yük gemileri sürekli belli bir bölgeye doğru yol alıyordu. Droid fabrikası orada olmalıydı. Önce fabrikaya gitmeye karar verdi Beliah. Speeder bike bindi ve havadaki nakliye araçlarını izlemeye başladı. Çok geçmeden devasa boyutlarda bir fabrika kompleksiyle karşılaştı. Tüm savaş droidleri, sith fighterlar, ayaklı tanklar ve diğer taktik araçlar burada üretiliyordu. Aracını fabrika yakınlarındaki bir kaya kovuğuna gizledi ve yaya olarak fabrikaya ilerledi. Fabrikanın içinde sürekli bir faaliyet, bir koşuşturmaca vardı. Kripetar ‘dan getirilen esir halk burda çalıştırılmaya başlanmıştı. Durumları çok kötü gözüküyordu. Onları birden yok etmek yerine ölümüne çalışarak ortadan kaldırmak daha mantıklı gelmişti Siledian ‘a. Beliah çok fazla vakit harcamadan tüm olan biteni görüntülü kayıt cihazına aktardı. Tekrar speederinin yanına vardığında hemen önündeki tepenin ardından bir kruvazör havalandı ve gökyüzünde bir süre asılı kaldıktan sonra hızla atmosferi terk etti. Geminin köprüsünden Kamessi ‘yi seyretti bir süre Kien Pia. Sonra donanmaya yörüngede toplanma emrini verdi. Beliah bu sefer tapınağın bulunduğu volkan çanağının dibine kadar geldi speederi ile. Artık onu sıkı bir tırmanış ve sonrasında çanağın içine doğru aynı zorlukta bir iniş bekliyordu. Çanağın içine indiğinde Kamessi ‘nin ikiz güneşleri çanağı çevreleyen tepelerin ardında kararmak üzereydi. Karanlık Beliah ‘ın işini kolaylaştıracaktı. Üç kuleli tapınakla arasındaki karanlık ormandan hızla ilerlemeye başladı. Bu ormanda kendini çok güçlü hissetmişti. Tapınağı çevreleyen askeri yapılar ve iniş platformları arasından geçerken son derece dikkatli davrandı Beliah. Ne de olsa güç kullanıcılarıyla dolu bir ine giriyordu. Nihayet kutsal sith mabedinin dış duvarları dibine ulaştı. Bu noktadan sonra gizlenmesi çok daha zor olacaktı. 58 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ Yavaş yavaş tapınağın dış duvarlarını tırmanmaya başladı. Güç ‘ten destek almayan birinin bu duvarı çıplak elle tırmanması neredeyse imkansızdı. Yorucu bir tırmanış olması gerekirdi, ama Beliah sanki yeşil çayırlarda yürüyormuş gibi sakin ve usulca tapınağın ilk teraslarındandan birine ulaştı. Teras boştu ve uzun bir açıklıktan sonra tapınak içine açılan genişçe bir kapı vardı. Beliah bu kapıdan içeri girdi. Night Sisters klanı bu tapınağa herhangi bir jedi veya başka bir ajanın girmeye cesaret edemeyeceğini düşündüğünden herhangi özel bir tedbir almaya gerek görmemişti. Tapınağın içi geceyle beraber, sadece meşalelerin aydınlattığı kadim zamanlardan kalan halini daha çok hatırlatır hale geliyordu. Uzun ve karanlık koridorlardan, geniş kubbeli sessiz salonlardan geçti Beliah. Herhangi bir klan üyesiyle karşılaşmamıştı henüz. Siledian Xana ve Omarza (Darth Rofos) tapınak içerisinde bir yandan yürüyor bir yandan da sohbet ediyorlardı. Klan lideri, tüccar yardımcısının hizmetlerinden son dercece memnundu. Onun sayesinde savaş tamamen lehlerine gelişiyordu. Böyle gitmesi halinde kısa sürede zafer kaçınılmazdı. Gerçi son yapılan çarpışmada en iyi savaşçılarından Kri Yepani ölmüştü ama, Siledian bunun kazanılacak zafer için ödenen küçük bir bedel olduğunu düşünüyordu. Rofos da savaşın iyice kızışmış olmasına seviniyordu.. Jedi ve cumhuriyet ordusu fena halde bozguna uğramıştı. Ancak bu Rofos’un tam da istediği şey değildi. Cumhuriyetin ve Jedi ın yok olmasını Siledian kadar istemesine rağmen, düşmanın bir süre dayanmasını ve Night Sisters klanının mümkün olduğunca zayıflamasını da istiyordu. Kri Yepani ‘nin ölümü Rofos ‘u çok memnun etmişti. Đkili sohbet ede ede geniş tapınak salonlarından birine vardılar. Siledian: Senin gibi bir komutanımın olması çok hoşuma giderdi omarza. Bazen, sadece akıl ve kurnazlıkla kazanılamayacak savaş yok diye düşünüyorum. Senin varlığında bu düşüncemi destekliyor. Gücü hissedememen ve Night Sisters tarafından yetiştirilmiş bir kadın olmaman büyük kayıp doğrusu. Rofos: Bu söylediklerinizle beni onurlandırıyorsunuz leydim. Size layık bir yardımcı olmaya çalışacağım. Ancak size çok daha fazlasını verebilirim. Eğer beni savaş danışmanınız yaparsanız, sizinle ve komutanlarınızla yapılan toplantılara katılıp, görüşlerimi aktarma şansı bulabilirim belki. Böylelikle benden çok daha iyi yararlamış olursunuz. Siledian: Bu konuyu düşünmem ve klan konseyini de ikna etmem gerekiyor Omarza. Şimdiye kadar hiç yapılmamış bir şey bu. Ama zaten bu fikir benimde aklımdaydı. Sende 59 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ birçok komutanımda olmayan bir yetenek var. Olayları önceden görüp karar verebiliyorsun. Bu aslında güç kullanıcılarına ait bir özelliktir. Keşke sizin gibi gücün sırlarına vakıf biri olasaydım leydim. Ancak aklımı Rofos: kullanarak da size hizmet edebilirim. Siledian: Droid ordusu yaratma fikrin başlangıçta pek cazip gelmemişti bana itiraf edeyim. Ancak şimdi ne kadar doğru bir karar olduğu tartışılmaz. Beliah bu son cümleyi duyduktan sonra ustasının istediği şeyi öğrenmiş oldu. Hiç tereddütsüz Rofos ‘un bir sith lordu olduğunu da sezmişti. Bu tapınak her sith için olduğu gibi onu daha da güçlü kılıyor, üstün yeteneklerini daha da pekiştiriyordu. Bir anda iki sith ustasıda irkildi. Salonda kendileri için tehdit oluşturan birinin varlığını hissettiler. Rofos, Siledian ‘a belli etmemeye çalıştı ama çok tedirgin olmuştu. Beliah, hissedildiğini anladı. Artık bir an önce ayrılması gerekiyordu. Gereğinden fazla kalmış ve farkedilmesini engelleyememişti. Saklandığı büyük taş sütunun arkasından çıktı. Şimdi Siledian ve Rofos salonun karanlık köşesinden kendilerine bakan bir çift kırmızı göz görüyordu. Siledian Rofos ‘u korumak için bilinçsizce bir eliyle onu geriye itti ve kendisi Beliah la Rofos arasında savunmaya hazırlandı. Đki sith ustasınında hisleri çok karışmış ve içlerini bilmedikleri bir korku sarmıştı. Beliah onlara doğru bir kaç adım attı ve “Rofos, Dark Lord” diye fısıldadı. Sesi kulak tırmalayıcı bir şekilde salonun taş duvarlarında yankılandı. Siledian rakibinin ne demek istediğini anlayamadı. Beliah daha fazla beklemedi ve güçle hızlandı. Siledian ve Rofos salonun duvarlarına yakın duruyorlardı. Beliah hemen duvara yöneldi ve duvarda yanlamasına koşmaya başladı. O kadar hızlıydı ki, rakipleri onu takip edememişlerdi. Siledian ‘ın hizasına geldiğinde duvardan ayrıldı ve havada yarım bir takla atıp sith kraliçenin suratına çok güçlü bir tekme indirdi. Rakibini son anda farketmiş ancak saldırıdan kurtulamamıştı Siledian. Beliah yere indiğinde Siledian yerde kendinden geçmiş, Rofos da ne yapacağını düşünür haldeydi. Ya kendini savunacak ve kimliği açığa çıkacak ya da kaçmaya çalışacaktı. Ancak güç kullanmadan da kaçamazdı düşmanından. Kaçamayacağına karar verdi sith lordu ve ellerini rakibine doğru uzattı. Beliah hiç çekinmeden saldırdı Rofos ‘a. Ama üzerine gelen yıldırımlar onu çevrelemiş ve ayağını yerden kesip onu duvara fırlatmıştı. Rofos yıldırımlarını göndermeye devam etti ama düşmanın ilk andaki kadar etkilenmediği belliydi. Beliah üzerine gelen yıldırımları emmeye başladı. Bunun için ekstra bir çaba sarfetmedi ve ayağa kalktı. Rofos ‘un tek yapabileceği tüm 60 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ gücüyle yıldırım göndermeye devam etmek oldu. Siledian kendine geldi yavaş yavaş ve yerden iki sithin mücadelesine şahit oldu. Rofos ‘un elinden çıkan yıldırımlar zayıflamaya başladı ve Beliah emdiği tüm enerjiyi tek bir seferde geri gönderdi. Rofos üzerinde patlayan enerji bombasının etkisiyle salonun diğer ucuna kadar uçtu ve taş duvara şiddetli bir şekilde çarpıp bayıldı. Siledian şok olmuştu gördükleri karşısında. Rofos ‘un bir güç kullanıcısı olduğunu nasıl olurda hissedemezdi. Ama şimdi bunu düşünecek zamanı yoktu hızla yattığı yerden doğruldu ve saberini aktif hale getirdi. Beliah, Siledian ‘a döndü ve sakince kadim sith lisanında bir şeyler söyledi. Siledian şaşırmış bir halde saberini kapadı. Beliah güçle hızlandı ve karanlık koridorda kayboldu. Son yaşananlar yüzünden kafası oldukça karışan Siledian, baygın haldeki sith lordunun yanına geldi. Aynı anda çatışma seslerini duymuş birkaç klan savaşçısı salona ulaşdı. Siledian, Rofos ‘un eskiden sith savaşçıları hapsetmek için kullanılan ve güce karşı sith büyüleri ile efsunlanmış hücrelerden birine koyulmasını emretti. Hücrenin başında en iyi savaşçılardan dördünün daima nöbet tutmasını istedi. Bir müddet sonra yabancı bir geminin peşindeki sith fighterları atlatıp hyperspace ‘e geçtiği haberi geldi. Düşman ajanı ellerinden kaçmıştı. Siledian meditasyon yapmak ve düşünmek için tapınağın karanlık salonlarından birine çekildi. Rofos kendine geldiğinde yarı karanlık bir hücrede olduğunu gördü. Herhangi bir yeri kelepçelenmemişti ama hücrenin kapısına yaklaştığında çıkmasına mani olan bir enerji alanı ile karşılaştı. Güçle kilit mekanizmasını hissetmeye çalıştı ama bir sonuç elde edemedi. Son hatırladığı şey esrarengiz düşmanıyla bir güç savaşına girdiğiydi. Gücünün yavaş yavaş azaldığını hissetmişti kendinden geçmeden önce. Şimdi ise hapsedilmiş bir halde, kimliği açığa çıkmış, bütün planları altüst olmuştu. Eğer Siledian ‘ı ikna edemezse sonu ölüm olacaktı kuşkusuz. Dehal çırağı Ti Shan ‘a ulaşmalıydı. Üzerindeki tüm iletişim cihazları ve tabiki lightsaberi alınmıştı. Bir süre ne yapabileceği üzerine düşündü. Eğer sith kraliçeyi birlikte çalışmaya ikna edebilirse, amaçlarına biraz dolaylı yoldan da olsa ulaşabilirdi. Aksi takdirde ölmeden önce en azından Siledian ‘ı da öldürmeliydi ki Ti Shan ‘ın planın geri kalanını gerçekleştirebilmek için şansı olabilsin. Darth Rofos tüm bunları düşünürken, hücresinin girişindeki enerji kalkanı aniden açıldı ve duvarnda bulunan meşalelerden bir kaçı yanmaya başladı. Đçeri Siledian Xana girdi. Sith kraliçenin gözlerindeki büyük öfke Rofos ‘u endişelendirdi. Siledian ‘la içeri dört sith savaşçı daha girmişti ve hepsinin silahı aktif haldeydi. Rofos doğruları belli sınırlar içinde 61 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ söylemenin yararına olacağını düşündü. Artık bakışları ve tavrı değişmiş, kurnaz tüccar görüntüsünden eser kalmamıştı. Gizlenmek için kullandığı sith hilelerine gerek yoktu artık. Doğrusu Siledian da karşısındakinin bir sith lordu olduğunu görüyordu. Siledian: Omarza, bunu gerçek adın olmadığı belli sahtekar. Söyle, kimsin ve neyin peşindesin. Şu ana kadar yaptıklarının hiç birisi aleyhimize değildi. Şu an yaşamanın yegane sebebi bu. Derhal konuşsan iyi edersin. Sabrımı test etmeni tavsiye etmem. Bu koşullar altında tanışmayı istemezdim doğrusu leydim. Adım Darth Rofos. Rofos: Ustam, efsanevi oniki sith lordundan biri olan Darth Estrea ‘nın çırağı Darth Harahan ‘dır. Ben atalarım olan bu lordların geleneğini sürdürüyorum. Amacım sizinkisi ile aynı. Jedi ı ve koruduğu cumhuriyeti yok etmek. Ancak size kendimi olduğum gibi tanıtsaydım, muhtemelen beni de onlar gibi yok etmeye kalkışacaktınız. Klanınız dışındaki sith lere tahammülsüzlüğünüz herkesçe bilinen bir gerçek. Ancak sizde görüyorsunuz verdiğim tavsiyeler ve size sağladığım olanaklar, savaşın tamamiyle lehimize gelişmesini sağladı. Bunu sizin klanınızın yiğit savaşçıları olmadan tek başıma yapamazdım. Ayrıca dediğiniz gibi klanınız aleyhine hiçbir faaliyetim olmadı şu ana kadar. Đsteseydim sizi çoktan öldürmüştüm. Şu anda beni yok etmenizin size hiçbir faydası olmaz. Bırakın güçlerimizi birleştirelim ve birlikte düşmanı yok edelim. Size bağlılığımı sunuyorum leydim. Darth Rofos saygıyla eğilip tek dizinin üzerine çöktü. Bunu şu anda içinde bulunduğu durumdan kurtulmak için tek çare olarak görüyordu. Hayatından olmaktansa kişisel egolarını bir süreliğine rafa kaldırabilirdi. Elbet onun da günü gelecekti. Siledian Xana ‘nın düşünceleri, karşısında diz çökmüş sithin canını almakla onu kullanmak arasında gidip geliyordu. Onun yeteneklerine sahip birinin hayatta kalması çok tehlikeli bir seçimdi. Ancak Rofos haklıydı. Onun sayesinde savaşı neredeyse kazanmak üzereydiler. Siledian bu adamın klan üyesi generallerden çok daha üstün bir güce ve karar verme becerisine sahip olduğunun farkındaydı. Siledian: Karar vermesi zor bir durum bu. Derhal klan konseyini toplayıp, hakkındaki hükmü belirleyeceğiz Rofos. Hakkını vermek zorundayım. Yeteneklerin hoşuma gidiyor. Ancak sen aynı zamanda tehlikeli bir düşmansın. Klan üyesi bir kadın olmaman ne acı. Temsil ettiğin kadim geleneğe saygı duymakla beraber, artık zamanın güç klanları tarafından 62 MARDEGOT’UN GÖLGESĐ yönetildiğini anlaman gerekir. Eğer sen ustaysan ki öyle gözüküyor, en kısa sürede çırağını buraya çağır ve numara yapmaya kalkma. Sana bir iletişim cihazı göndereceğim. Bu hareket konseyi bağışlanman için ikna edebilir. Siledian cümlesini bitirir bitirmez hızla hücreyi terk etti. Ardından da savaşçılar ayrıldılar ve enerji kilidi devreye girdi. Rofos gidenlerin ardından ayağa kalktı. Artık yapacağı tek şey Ti Shan ‘la bağlantıya geçip onun buraya gelmesini sağlamaktı. Çırağının ona ihanet etmeyeceğini ummaktan başka şansı yoktu. Sith geleneğinde ustaya sonuna kadar bağlılık diye bir şeyden söz etmek güç olduğundan. Ti Shan, pekiala korkup Night Sisters ‘a teslim olmaya yanaşmayabilirdi. Bu durumda klan konseyi Rofos ‘un başka bir şeyler çevirdiğini düşünüp ölüm kararını vermekte gecikmezdi. Rofos, aklını kemiren bu düşünceler arasında derin bir uykuya daldı. Henüz son sözünü söylememişti. 63