Untitled - Türk Omuz ve Dirsek Cerrahisi Derneği
Transkript
Untitled - Türk Omuz ve Dirsek Cerrahisi Derneği
1 ÇARġAMBA PERġEMBE CUMA 9.ġubat 10.ġubat 11.ġubat 7.30 8.00 8.30 9.00 10.00 Kayıt AçılıĢ Töreni Bilimsel Program Bilimsel Program Kahve Molası Kahve Molası Bilimsel Program Bilimsel Program 13.00 13.30 14.00 Öğle Yemeği Öğle Yemeği 14.30 15.00 Bilimsel Program Bilimsel Program Kahve Molası ve Poster Sunumları Kahve Molası ve Poster Sunumları Serbest Bildiriler Serbest Bildiriler 10.30 11.00 11.30 12.00 12.30 Kayıt 15.30 16.00 16.30 17.00 17.30 18.00 18.30 19.00 HoĢ geldiniz Kokteyli 20.00 KapanıĢ Gala Yemeği 2 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 Ġçindekiler/ Contens Kongre ve Dernek BaĢkanlarının açılıĢ konuĢmaları / Opening Speechs of the President of the Congress and Society Düzenleme Kurulu ve Bilimsel Kurul / Organizing and Scientific Committee Bilimsel Program / Scientific Program Konuk KonuĢmacılar / Invited Lectures Serbest Bildiriler (Omuz) / Free papers (Shoulder) Serbest Bildiriler (Dirsek) /Free papers (Elbow) Posterler / Posters Ġndeks / Index 3 4 6 8 15 27 41 51 100 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 Kıymetli MeslektaĢlarım, Omuz ve Dirsek Cerrahisi Derneği L.Kongresini, Yirmibirinci Yüzyılın Ģubat ayında Istanbul'da yapacağız. Kongremizin onursal baĢkanı Dr. Charles Rockwood, Jr., son anda çıkan önemli bir mazereti nedeni ile aramızda olamayacaktır. Dr. Bernard Morrey, Dr. Andreas Imhoff, Dr. Kirk Jensen gibi omuz ve dirsek cerrahisinde deneyimli meslektaĢlarımız, değerli bilimsel katkılarıyla kongremize onur vereceklerdir. Yeni bir yüzyılın ilk toplantısında, omuz ve dirsek cerrahisindeki geliĢimleri ve tecrübeleri sizlerle birlikte paylaĢmanın bizlere ayn bir mutluluk ve onur vereceğini bildirir, saygılarımı sunarım. Prof. Dr. Yılmaz AKALIN Kongre BaĢkanı Sayın MeslektaĢlarım, Omuz ve Dirsek Cerrahisi derneğimizin kurulmuĢ olduğu 1993 yılından bu yana geçen 6 yıl içinde 5 adet bilimsel toplantı düzenlenmiĢtir. Bunlardan dördü daha çok bu konuda deneyimli meslektaĢların katılımıyla kurs tarzında düzenlenen sempozyumlar olmuĢtur. 1996 yılmda ise, Istanbul' da Akif ġakir ġakar Günleri olarak düzenlenmiĢtir. Bu toplantılara Dr.Charles Rockwood baĢta olmak üzere önemli konuk meslektaĢlanmız katılmıĢtır. 2000 yılında ise gerekli omuz ve dirsek cerrahisi birikiminin olduğu inancı ile enternasyonel katılımlı ve tüm meslek-taĢlarımızın bildirileri ile katılabileceği ilk kongremizi yapmayı planladık. Çok değerli yabancı konuklarımızın da katılacağı bu kongreye tüm meslektaĢlarımızı bekliyoruz. Saygılarımla, Prof. Dr. Osman GÜVEN Omuz ve Dirsek Cerrahisi Dernek BaĢkanı 4 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 Dear Colleagues, I am proud and happy to inform you that the 1 st Congress of the Turkish shoulder and Elbow Society will be held in ıstanbul between February 9th - 11 th, 2000. Honotary President of our congres, Charles Rockwood, MD. is not able to join us, because of an immediate excuse. Our colleagues, experienced in shoulder and elbow surgery, like Bernard Morrey, MD., Andreas Imhoff, MD., Kirk Jensen, MD.; will honour out congress with their valuable scientific contributions. On the occasion of ourfirst Congress of the new millenniurn, it will be an honour and a privilege for all of us to share wit}ı you the recenı advances and experiences in shoulder and elbow surgery. Yours sincerely, Yılmaz AKALIN, M.D. Profesor of Orthopaedics and Traumatology, Congress President Dear Colleagues, Out Society for Surgery of Shoulder and Elbow has organised 5 scientific meetings since 1993 when it wasfounded. Four ofthese were course like symposia organised by our experienced colleagues, whereas in 1996 "Akif ġakir ġakar Days" was held in Istanbul. Dr. Charles Rockwood and other prominent guest colleagues from abroad were among the participants of these meetings Being encouragedjrom the level of our present knowledge and experiences in the field of shoulder and elbow suıgery, we have planned to organise ourfirst congress wiılı international participation in Istanbul in the year of 2000. We cordially invite all our colleagues from all over the world to take part in this congress with their valuable papeıs. Yours sincerely, Osman GÜVEN, M.D. Projesor of Otthopaedics and Traumatology, President of the Turkish Society for Surgery of Shouldet and Elbow 5 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 DÜZENLEME KURULU / ORGANIZING COMMITTEE Onursal BaĢkan / Honorary President: Charles Rockwood Kongre BaĢkanı / Congress President: Yılmaz Akalın Kongre Sekreterleri / Congress Secretaries: IĢık Akgün Mehmet Demirhan Dernek BaĢkanı / President of TSSSE: Osman Güven Üyeler / Members: ġenol Akman Ata Can Atalar Muharrem Babacan Murat Bezer Ahmet Ekin Mustafa Karahan OMUZ ve DĠRSEK CERRAHĠSĠ DERNEĞĠ YÖNETĠM KURULU / TURKİSH SOCİETY FOR SURGERY OF SHOULDER AND ELBOW EXECUTİVE COMMITTEE Osman Güven (BaĢkan / President) Ahmet Ekin (1. BaĢkan Yardımcısı / Ist Vice President) Selçuk BölükbaĢı (2.BaĢkan Yardımcısı / 2nd Vice President) Mehmet Demirhan (Genel Sekreter / Secretary General) Yılmaz Akalın (Üye / Member) IĢık Akgün (Üye / Member) Muharrem Babacan (Üye / Member) 6 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 BĠLĠMSEL KURUL / SCIENTIFIC COMMITTEE Sinan Adıyaman Yılmaz Akalın IĢık Akgün Sercan Akpınar Erdoğan Altınel Faik AltıntaĢ Aziz Alturfan Bülent Alpaslan ġahap Atik A. Turan Aydın Nevres Aydoğan Muharrem Babacan Ömer Lütfü Baydar Mehmet Binnet Selçuk BölükbaĢı Mustafa Caniklioğlu Ġsmail Çallı Mehmet Demirhan Mehmet DemirtaĢ Mahmut Nedim Doral Ahmet Ekin Rıfat Erginer Öner Gedikoğlu Akif Güleç Ġzge Günal Birol Gürman Ethem Gür Semih Gür Hakan Gürbüz Osman Güven Ayhan Nedim Kara Mustafa Karahan Nail Kır Levent Köstem Ünal Kuzgun Veli Lök Mustafa Özkan Halit Pınar Sinan Seber Ġsmet Tan Reha Tandoğan Ömer TaĢer Metin Türkmen Okan Yalaman Aydın Yücetürk Konuk KonuĢmacılar / Guest Speakers Kirk JENSE ,M.D. Bemard MORREY, M.D. Andreas IMHOFF, M.D. PROFESSIONAL CONGRESS ORGANIZER (PCO) & OFFIClALTRAVELAGENCY / PROFESYONEL KONGRE ORGANĠZATÖRÜ (PCO) ve SEYAHAT ACENTASI Magister Tours / Magister Turizm Halaskargazi Cad. GüneĢ Apt. 321 /1 ġiĢli, 80260 Istanbul Turkiye Phone / Telefon : 90 0212 230 00 00 - 230 90 06 Fax / Faks : 90 0212 248 40 30 - 233 15 52 E-mail : congress@magister.com.tr Website : www.magister.com.tr 7 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 BĠLĠMSEL PROGRAM / SCIENTIFIC PROGRAM 9 ġUBAT / FEBRUARY 2000 12:00 - 19:00 Kayıt / Registration 19:00 HoĢgeldin Kokteyli / Welcome Cocktail 10 ġUBAT / FEBRUARY 2000 08:00-08:15 AçılıĢ / Opening Ceremony 08:15 -08:35 2000'li Yıllarda Omuz artroplatisi/ Shoulder Aıthroplasty in 2000 Dr. Ch. Rockwood, Jr. 08:35 -09:35 Humerus Üst Uç Kırıkları / Fractures of the Proximal Humerus Oturum BaĢkanı / Moderator : Dr.Yılmaz Akalın Dr. K. Jensen Dr. Y. Akalın Dr. A. Ekin 09:35-10:00 10:00-10:20 TartıĢma / Discussion Kahve Molası / Coffee Break 10:20-10:40 Glenohumeral Artroz ve Omuz Artroplastisi / Glenohumeral Osteoarthritis and Shoulder Aıthroplasty Dr. K. Jensen 10:40-11:00 TartıĢma & Video Gösterisi / Discussion & Video Presentation 11:00-12:20 Rotator ManĢet Yırtıkları: Tamir ve Debridman / Rotator CuffTears: Repair and Debridernent Oturum BaĢkanı / Moderator : Dr. Selçuk BölükbaĢı Dr. K. Jensen Dr. A. Imhoff Dr. S. BölükbaĢı Dr. O. Güven Dr. M. Demirhan 12:20-12:30 12:30-14:00 TartıĢma / Discussion Öğle Yemeği / Lunch 14:00- 14:40 Omuz Instabiliteleri / Shoulder lnstabilities Dr. A. Imhoff 14:40-15:00 TartıĢma / Discussion 15:00-15:30 Poster Sunuları & Kahve Molası / Poster Discussion & Coffee Break 8 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 15:30 - 17:20 Serbest Bildiriler / Free Papers Oturum BaĢkanları / Moderators : Dr. ġahap Atik, Dr. Semih Gür 15:30 - 15:36 Özkan M, Bacakoğlu A.K, Ekin A, Özcan C . Travmatik Omuz Ġnstabilitesinde Kapsüler Plikasyonun Yeri 15:36- 15:42 Duygulu F, KaraoğluS, Baktır A, KarakaĢ E, Balkar F Rekürren Anterior Omuz Ġnstabilitesinde Bankart Operasyonu Sonuçlarımız 15:42- 15:48 Güven O, Karahan M, Bezer M,GökkuĢ K, Saygı B,Güven Z, Kara H Anterior Omuz Ġnstabilitesi Bulunan Otuz Vakanın Bankart Ameliyatı ile Tedavisinin Geç Takip Sonuçları 15:48 - 16:02 Bayram H, Herdem M, Tan Ġ, Demirdelen A Glenoid Ön Kenar Defekti Olan Travmatik Öne Omuz Ġnstabilitesinde Uyguladığımız Tedavi ve Sonuçlarımız 16:02 - 16:08 Demirhan M, Atalar A.C, Sıvacıoğlu S, Akalın Y Superior Labrum Anterior-Posterior (SLAP) Lezyonunun Artroskopik Tedavisi 16:08 - 16:14 Aydoğan N.H, Baydar M.L, ġehirliroğlu A,Tünay S, YanmıĢ Ġ Travmatik Öne Glenohurneral Ġnstabilitede Eklem içi DeğiĢikliklerin Değerlendirilmesi TartıĢma / Discussion 16:14 - 16:29 16:29 -16: 35 Boldin CH, Schippinger G, Fankhauser F Is There a Correlation Between Suture Material and Septic or Aseptic Complications After Rotator Cuff Surgery? 16:35 - 16:41 Binnet M, Bilgin S.S, Gürkan Ġ, Altay M, Adıyaman S Rotator Kaf Yırtıklarında Cerrahi Tedavi Deneyimimiz 16:41 - 16:47 Sarısaltık H, ÇalıĢır A, Akıncı O Evre III Subakromıal Impigement Sendromunda Cuff Tamiri, Akromioplasti, Distal Klavikula Rezeksiyonu Sonuçları 16:47 - 16:53 Güven Z, Kaptan A, Güven O, Özaras N, Kayhan Ö Anterior Akromiyoplasti Operasyonu Sonrası Kısa ve Uzun Dönem Rehabilitasyon Sonuçlarımız TartıĢma / Discussion 16:53 - 17:03 17:03 - 17:09 Demirhan M, Altınel L, Atalar A.C, Akalın Y Proksimal Humerus Kırıklarında Herniartroplasti Ne Kadar BaĢarılı Bir Yöntemdir? 9 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 17:09 - 17:15 Esenyel C. Z, YeĢiltepe R, Bülbül M, Kara A.N Humerus Proksimal Bölge Kırıklarında Cerrahi Tedavi Sonuçlarımız 17:15 - 17:20 TartıĢma / Discussion 20:00 - 23:00 Gala Yemeği / Gala Dinner (Conrad Oteli, Balo Salonu / Conrad Hotel, Ball Room) 11 ġUBAT / FEBRUARY 2000 08:00 - 08:20 Dirsek Eklemi Sertliği / Stiff elbow Dr. B. Morrey 08:20 - 09:30 Dirsek Kırıkları / Elbow Fractures Oturum BaĢkanı / Moderator : Dr. IĢık Akgün Dr. B. Morrey Dr. K. Jensen Dr. I. Akgün Dr. M. DemirtaĢ Dr. V. Kırdemir 09:00 - 10:00 10:00 - 10:20 TartıĢma / Discussion Kahve Molası / Coffee Break 10:20 - 10:40 Dirsek Artroplastileri / Elbow Arthroplasties Dr. B. Morrey 10:40 -11:00 TartıĢma & Video Gösterisi / Discussion & Video Presentaıion 11:00 -12:00 Dirsek instabiliteleri / Elbow Instabilities Oturum BaĢkanı / Moderator: Dr. Ahmet Ekin Dr. B. Morrey Dr. M. Demirhan Dr.A. Ekin Dr. M. Babacan 12:00 -12:30 12:30 -14:00 TartıĢma / Discussion Öğle Yemeği / Lunch 14:00-15:00 Sporcularda Omuz ve Dirsek Yaralanmaları / Shoulder and Elbow Injuries ofAtlıletes Oturum BaĢkanı / Moderator: Dr. Osman Güven Dr. A. Imhoff Dr. M. Karahan Dr. O. Güven Dr. M.N. Doral 10 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 15:00 - 15:15 15:15 - 15:30 En iyi Posterler Ödül Töreni / Best Posters Awards Ceremony Kahve Molası / Coffee Break 15:30 - 16:40 Serbest Bildiriler / Free Papers Oturum BaĢkanları / Moderators: Dr. Ġsmail Çallı Dr. Sinan Adıyaman 15:30 -15:36 Özerdemoğlu R.A, Yorgancıgil H, Mumcu E.F Çocuklarda Dirsek TaĢıma Açısı ve Hareket GeniĢliği 15:36 - 15:42 Sağlam N, Talu U, Bilen E, Tözün Ġ.R Total Dirsek Protezi 15:42 - 15:48 Aynacı O, ġener M, PiĢkin A, Kerimoğlu S Olekranon Kırıklarında Cerrahi Tedavi Sonuçlarımız TartıĢma / Discussion 15:48 - 15:53 15:53 - 15:59 Küçükkaya M, Tezer M, Uyar S, Öztürk Ġ Çocuk Lateral Kondil Kırıklarının Cerrahi Tedavisi: Ortalama 8 Yıllık Sonuçlar 15:59 - 16:05 Özkaleli E, Can F, Atik ġ Dirsek Eklemini ilgilendiren Kırıkların Postoperatif Rehabilitasyonunda CPM' in Yeri 16:05 - 16:11 Altay T, Günal Ġ, Öztürk H, Us M.R, Kaya A Lateral Epikondilit Tedavisinde Lokal Anestezik ile Kortizon Tedavisi (Prospektif Randomize Çift Kör Kontrollü ÇalıĢma) 16:11 - 16:16 TartıĢma / Discussion 16:16 - 16:22 Bacakoğlu A.K, Özcan C, Özkan M, Aliekberov C, Ekin A Humerus Diafiz Pseudo-Artrozlarının Sirküler Eksternal Fiksatör Yöntemi ile Tedavisi 16:22 - 16:28 Tezer M, Küçükkaya M, Uyar Z, Kuzgun Ü Tip 3 Akromiyoklaviküler Çıkıklarda Modifiye Gergi Bandı Yöntemiyle Cerrahi Tedavinin Yeri ve Orta Dönem Takip Sonuçları 16:28 - 16:34 Vedzizhev G.M, Vedzizhev B.G Operative Treatment of Shoulder Tumors with Arthroplasty 16:34 - 16:40 16:40 TartıĢma / Discussion KapanıĢ / Congress Closing 11 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 Posterler / Posters P01 Yel M, Mutlu M, Ertürk E, Kutlu A Öne Omuz lnstabilitelerinde Modifiye Bristow Ameliyatı Sonuçları P02 Can F, Dolunay E, Yücetürk A, Tandoğan R Bankart Ameliyatı Sonrası Omuz Rehabilitasyonu Sonuçlarımız P03 Tuncay Ġ, Tosun N, Akpınar F Anterior Omuz Ġnstabilitelerinin Sütür Ankorlar ile Tedavisinin Erken Sonuçları P04 DemirtaĢ M, Altay M, Adıyaman S, Yılmaz C, Binnet M Glenohumeral Instabilıtelerın Cerrahı Tedavisinde Kısa ve Orta Dönem Bankart Uygulama Sonuçlarımız P05 Yel M, Memik R Arazi M, ġarlak A Rotator ManĢet Yırtıklarında Artroskopi, Açık Subakromial Dekompresyon ve ManĢet Tamiri Uygulamalarımız P06 Ünver B, BaĢkurt F, Göcen Z, Yurtseven E, Özkan M Nonopere Rotator Cuff Patolojılerinde Rehabilitasyon P07 Akpınar S, Demirhan M, Hersekli M.A, Atalar A.C, Tandoğan R.N Tamir Eddemeyen Rotator ManĢet Yırtıklarında Latissimus DorsiTransferi P08 Güven O, Karahan M, Ünsal M, Bezer M, Saygı B, GökkuĢ K Önemli Bır Rotator Kılıf Yırtığı Nedeni: Os Akromiale ! P09 Atalar A.C, Demirhan M Akalın Y, Sıvacıoğlu S Artroskopik Subakromial Dekompresyon ve Mini - Açık Rotator ManĢet Tamiri P10 Can F,.Dolunay E, CoĢkun G, Tandoğan R, Atilla B Omuz Impingement Sendromunun Reliabilitasyonunda Manuel Tedavinin Etkisi P11 Baltacı G, Binnet M.S, Ergun ,Yılmaz C Artroskopjk Subakromial Dekompresyon YaĢam Kalitesini Hangi Düzeyde DeğiĢtiriyor? P12 Baltacı G, Kantar Ö, Özlü H, Ergun N Artroskopik Subakromial Dekompresyon: CYBEX 6000 Kullanılarak Omuz Rotator ve Abduktor - Adduktorlerin Konsentrik Peak Torque Değerleri P13 BeĢler A, Baltacı G, Bayrakcı V, Ergun N Omuzun SıkıĢma Sendromunda ki Tedavi YaklaĢımı: Klasik Fizyoterapiye KarĢı Manual Terapi 12 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P14 Sert Ö.A, Öğün T.C, Arazi M, ġarIak A Omuz "ımpingement" Sendromunda Konservatif Tedavi Sonuçlarımız P15 Demirhan M, Atalar A.C, Akalın Y Omuz Ġnstabilitelerinde Artroskopik Kapsüler BüzüĢtürme (Shrinkage) P16 Akpınar S, Hersekli M.A, Demirörs R.N, Tandoğan R.N Artroskopik Subakromiyal Dekompresyon ve Mini-Açık Rotator ManĢet Tamiri P17 Baltacı G, BeĢler A, Bayrakçı V, Ergun N, Binnet M Artroskopik Subakromial Dekorupresyon ile Tedavi EdilmiĢ Hastalarda Omuz Rehabilitasyonu P18 Özcan A, Özdemir N, Türeyen C, Ekin A Omuz Hemiartroplastilerinde Postoperatif Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Uygulamaları P19 Siakir O, Ergun N, Baltacı G, Bayrakçı V, BeĢler A, Aksu S Profesyonel Voleybolcularda Omuz Ekleminin Fonksiyonel Testlerle Değerlendiri lmesi P20 Bağrıaçık A, Parmaksızoğlu A, Esenyel C 174 GüreĢ Milli Takım Sporcusunda Görülen 227 Omuz Sakatlığı P21 Güven O, Karahan M, Bezer M, Erol B, Saygı B, GökkuĢ K, Güven Z, Yıldırım Y Akromioklaviküler Eklem Dislokasyonlarının Modifiye WeaverDunn Cerrahi Tekniğiyle Tedavisinin Geç Sonuçları P22 Yel M, Arazi M, Kapıcıoğlu M.Ġ.S Ihmal EdilmiĢ Travmatik Posterior Stemoklavikular Çıkık ve Korakoid Impingement Sendromu (Olgu Sunumu) P23 Öztürk i, Kabukçuoğlu Y, TekkeĢin M, Aksoy B Protez Uygulamalarımız P24 Kabukçuoğlu Y.S., Tezer M, Armağan R, Kuzgun Ġ Proksimal Humerus Malign Tümörlerinde Cerrahi Tedavi P25 ġener M, Aydın H, Aynacı O, Altay M.A Os Acromiale P26 Parmaksizoğlu F, Teksöz A EriĢkinlerde Distal Humerus Eklem Içi Parçalı Kırıkların Çok Sayıda Kirschner Teli ile Tespiti 13 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P27 Bağrıaçık A, Esenyel C, Demirkaya M Humerus Distal Uç Kırıklarında, Açık Redüksiyon ve Minimal Osteosentez P28 OIcay E, Yıldırım Ö.S,Bülbül M Bikondiler Intraartiküler Distal Humerus Kırıklarının Tedavisinde Transolekranon YaklaĢımla Olekranonun Modifiye Osteosentezi P29 Akpınar O, Çetinus E, Cever Ġ Suprakondiler Humerus Kırıklarının Tedavisi P30 ġener M, Aydın H, Aynacı O, Altay M.A, Önder Ç Çocuk Suprakondiler Humerus Kırıklarının Traksiyonla Tedavisi P31 ġener M, Aynacı O, Aydın H, Kerimoğlu S Humerus Cisim Kırıklarında Ekstemal Fiksatör Uygulamalarımız P32 Aynacı O, ġener M, Aydın H, Kerimoğlu S Humerus Cisim Kırıklarının U - Ateli ile Konservatif Tedavisi P33 Fankhauser F, Schippinger G, Boldin C The Ineidence of Ganglion Cysts Around The Shoulder: Diagnosis and Treatment Option P34 Özerdemoğlu R.A, Heybeli N, Mumcu E.F Travmanın Dirsek TaĢıma Açısı ve Hareket GeniĢliği Üzerindeki Etkisi P35 Özerdemoğlu R.A, Heybeli N, Mumcu E.F Dirsek Hiperekstansiyonu Gerçekten Bir Fleksibilite Kriteri midir? P36 Akın E, Ekin A, Türeyen Z.C, Özkan M Kronik Lateral Epikondilitin Tedavisinde Magnetoterapinin Etkisi P37 Baltacı G, Ergun N, Bayrakçı V Lateral Epikondilitin Tedavisinde Cyriax'a Göre Mobilizasyon ve Dirsek Bandının Etkisi P38 Gelecek N, Kaçak G, Bacakoğlu K Dirsek ve Onkol Kırıklarında Rehabilitasyon P39 Durmaz H, Demirhan M, Atalar A.C, Akalın Y Capitellumun Osteokondritis Dissekansı (Panner Hastalığı?) P40 Kabak ġ, Ekinci N, Karaoğlu S, Halıcı M Median Sinirin OluĢum Varyasyonları (Kadavra ÇalıĢması) P41 Kılıçoğlu Ö, Demirhan M, Akman Ģ, Yavuzer Y, Alturfan A Tanısı BilateralOmuz Posterior Fraktür - Dislokasyonu ile Koyulan Beyin Tümörü Olgusu ve EĢzamanlı Ġki Taraflı Hemiartroplasti ile Tedavisi 14 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P42 Akman ġ, Enson C, Kılıçoğlu Ö, Berkman M, Ege Y, Yeğinsu O Klavikula Osteomyeliti (Klavikula Medial Uçta Osteornyelit olgusu ve Tedavisi) P43 Güven Z, A. Kaptan, O Güven, Özaras N, Bezer M, Kayhan Ö Modifiye Bankart Ameliyatı Sonrası Rehabilitasyon Sonuçlarımız P44 Güven O, Karahan M, Bezer M, Saygı B, GökkuĢ K, Yıldırım Y, Güven Z Rotatar Kılıf Yırtığı Tamirlerin Uzun Dönem Fonksiyonel Sonuçları P45 Herdem M, Bayram H, Özbarlas S, Özkan C Distal Humerus Kırıklarında Olecranon Osteotomisi ile Yapılan Cerrahi Tedavi Sonuçları P46 Adıyaman S, Bilgin S.S, Yılmaz C, KarakaĢ A, DemirtaĢ M Omuzda SıkıĢma Sendromunun Cerrahi Tedavisi P47 DemirtaĢ M, Adıyaman S, Bilgin S, Uçar H, Yılmaz C, Post Travmatik Dirsek Hareket Kısıtlılığında Tedavi Tecrübemiz 15 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 KONUK KONUġMACILAR lNVITED LECTURES 16 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 11 ġubat 2000 Saat 08.00 - 08.20 Surgery in 2000: New Solutions for an Old Problem B.F. Morrey, M.D. THE OLD PROBLEM: THE STIFF ELBOW Presentation It is very important to define the pathology responsible for the stiff elbow and we classify this into two major types: intrinsic and extrinsic. INTRINSIC PATHOLOGY Caused by in intra-articular pathology EXTRINSIC PATHOLOGY Periarticular pathology: capsule, ectopic bone MIXED In reality most will present with elements of both: example, degenerative arthritis PHYSICAL EXAMINATlON Pain absent in traumatic arthritis Impingement pain present in degenerative arthritis P/S usually normal STUDIES Lateral tomogram is the helpful single tool for all intrinsic pathology Examination under anesthesia without obvious etiology or radiographic pathology especially af ter he ad injury SPECIALS STUDIES MRI of O value, arthrogram of NO value CT-OK for ectopic bone Patient Seetion POST- TRAUMATlC Rarely offer release done if contracture is less than 40 degres OSTOARHRITlS Capsular release done in conjunction with removal of osteophytes if contracture is a significant problem THE NEW SOLUTlONS (TECHNIQUES): THE COLUMN PROCEDURE, ARTHROSCOPIC INTERVENTION, INTERPOSITlO ARTHROPLASTY "COLUMN PROCEDURE" Indications Marked limitation of flexion and/or extension: osteoarthrilis Extrinsic pathology: Traurnatic arthritis Anterior contracture and/or post contracıure 17 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 TECHNIQUE Extensive - Kocher Identify - ECRL, common extensor tendon -ECROL/distal brachioradialis (4 cm) -Brachialis freed from capsule Excise - anterior capsule -Rernove osteophyte if present ASSESS If full extension, full ROM - stop If lacks flexi on or full extension CONTINUE Elevate triceps from posterior lateral colomn Exeise posterior capsule Exeise tip olecranon if prorninent Limited produres, isolated removal of impingernent of little value ARTHROSCOPIC RELEASE Arthroscopic release of value if technically cornpetent and limited extrinsic (capsular) pahology Ernerging as a viable option in those with technical cornpetency Anterior and posterior osteophytes can be released Anterior and posterior capsule can be released TECHNIQUE Portal 1- Anterior medial then 2- Anterior lateral Release - humeral attachmerıt use shaver, scisbors, or basket forceps do not use suction Complications: radial nerve BEWARE INTRINSIC PATHOLOGY This is the most commorı presentation in post-traumatic arthritis and certainly is the most difficult. We proceed in a stepwise fashion as follows: DISTRACTION ARTHROPLASTY - EXTERNAL FIXATION Indications: capsular contracture requiring extensive dissection Reease of the collateralligament rendering the joint unstable and/or interposition arthplasty TECHNIQUE 1. Extensive Kocher or posterior appoach 2. Identify and protect or free ulnar nerve if needed 3. Release triceps off of the tip of the olecranon by reflecting Sharpey's fibers 4. The entire extensor mechanism is reflected to fully expose the posterior joint 5. The scar tissue of tissue of the posterior capsule is excised 18 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 6. The elbow is f1exed to see if the flexion contracture is due to the posterior tether 7. The tip of the olecranon is then removed. If the patient has normal motion after this procedure, then one would stop here. This is rarely the case and anterior exposure is usually indicated. 8. The common extensor muscles and ECRL are elevated exposing the anterior capsule. The anterior capsule is then excised fram lateral to madial and the elbow is extended. 9. A lateral collateralligament is either preserved or, if contracted, it is released. 10. In most instances, an are of approximately 10 to 130- 140' is obtainable. If there is anterior osteophyte block from the coronoid, this is removed. 11. If the joint surface is badly involved, interposition with dermis or Achilles tendon allograft is performed. EXTERNAL FIXATOR Technique Use of half pins Remove the axis pin Leave on approximentely 3 weeks Indications: If collateral Iigament repair or reconstruction is tenuous If interposition tissue was used. BIBLIOGRAPHY 1. Breen TF, Gelberınan RH, Ackerman GN: Elbow flexion contractures: Treatment By anterior release and continuous passiye motion J Hand Surg 13B:286, 1988 2. Green DP, McCoy H: Tumbuckle orthotic correction of elbow-f1exion contractures af ter acute injuries. J.Bone Joint Surg 61AXlO92, 1979 3. Husband JB, Hastings H: The lateral approach for operative release of posttraatic contracture of the elbow. J Bone Joint Surg nA: 1353,1990 4. Morrey Bf: Treatment of the contracted elbow: Distraction arthroplast. J Bone Joint Surg nA(4):601-618, 1990 5. Morrey BF: The Elbow and Its Disorders. The StiffElbow. Raven Press, Y, 1994. 6. Urbaniak JR et al: Correction of posttraumatıc f1exion contracture of the elbow by anterior capsulotomy. J Bone Joint Surg 67A:1l60-1164, 1985. 7. Weizenbult M, Eichenblat M, Lipskeir E, Kessler I: Arthrolysis of the elbow: 3 cases of posttraumatic stiffness. Acta Orthop Scand 60:642, 1989 19 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 11 ġubat 2000 Saat 08:20 - 09:30, Dirsek Kırıkları Panali Fracture Dislocation of the Elbew B.F. MOITey, M.D. I. DEFINITION - Complex Instability Articular fracture + ligamentous disruption - hence: " Fracture / Dislocation of the Elbow "(6) II. CONTRIBUTION TO STABILITY (3,4) A. Articular 1. Ulna a. olecranon - contribution is proportional to percent of the structure present (1) b. coronoid (trochlea)- posterior displacement is resisted if at least 50% is present (8) 2. Radial head contribution a. valgus stress: intact MCL 0% contribution of radial head torn MCL, 75% stability from radial from head b. axial displacement (Essex Lopresti) (6) iftorn: intraosseous membrane, DRUJ: 100% stability from radial head 3. Contribution of co ro no id AND radial head a. Elbow unstable if 75 to 100% coronoid absent (Type III) even in flexion past 90' b. IF radial head absent elbow unstable in extension unless greater then 50% coronoid present Summary: For stability need: a. 50% (Type II) coronoid b. 50% olecranon c. radial head IF MCL tom d. radial head absent, need at least 50% coronoid III. CLASSIFICATION BY PATHOANATOMY AND PRESENTATION A. Dislocation of Elbow 1. Pathology Tom MCL in all Torn LCL in most B. Fracture dislocation / subluxation Fracture: 1. Radial head 2. Coronoid 3. Olecranon 4. Radial head with coronoid and/or olecranon C. Angular injury 1. Fractured radial head 2. Tom medial collateralligament 20 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 IV. TREATMENT Goal - Restore all constrainnts but basic principal is: *MUST RESTORE ULNO-HUMERAL JOINT A. Radial head fracture: 1. With MCL tear a. Fix radial head/replace radial he ad (numerous implast being developed) b. Stabilize MCL if stiıı unstable OR c. apply distractor (ex fix) (2,5) Author Preference: Restore or reconstruct radial head, apply external fixator, leave MCL to heal. 2. With radial head fracture and elbow dislocation Mason Fracture Type Type I - Reduce. Test for stability. Spiint in stable arc. Surgery not necessary Type II - ORIF - Test for stability. If stil unstable: a) Splint in stab1e are b) Fix LCL c) Distractor (ex fix) Type III - Resect. Test for stability. Splint in stable arc. If unstable: a) Try implant (but avoid) silastic) b) Fix MCL/LCL c) distractor (ex fix) if necessary (2,S) B. Ulna Fracture 1. Olecranon (6) Mayo Type III (fracture dislocation) a) ORIF olecranon if not comminuted b) OR IF plus distractor if comminuted 2. Coronoid (8) Type II - Test for stability - ORIF if unstable Type III - ORIF as able distraction device in all BĠBLOGRAPHY 1. An KN, Morrey BF, Chao EYS: The effect of parti al removal of proximal on elbow constraint. Clin Orthop 209-279, 1986. 2. Co bb TK, Morrey BF: Use of distraction arthroplast in unstable fracture dislocation. of the elbow. Submitted to Clin Orthop. 3. Morrey BF, An KN: Articular Iigamentous contributions to the stability of the elbow joint Amer.1. Sports Med. 11:0S:31S-319, 1983 4. Morrey BF, An KN, Tanaka S: Valgus stability of the elbow. A definition of primary and secondary constraints. Clin Orthop 26S:1878-189S, 1991 . 5. Morrey BF: Distraction arthroplasty: Clinical application. Clin Orthop 293:4S-S4, Aug.1993 6. Morrey BF: Complex instability of the elbow. J Bone Joint Surg 79A:460-469 1997. 7. O'Driscoll SW, Morrey BF, Korinek S, An KN: Elbow subluxation and dislocation: A spectrum of istability. Clin Orthop 280: 17-28, 1992 8. Regan W, Morrey BF: Fractures of the coronoid process of the ulna. J Bone Joint Surg 7lA:9:1348-13S4, Oct., 1989. 21 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 11 ġubat 2000, Saat 10:20 - 10:40 Total Elbow Arthroplasty (TEA) : An Update B.E Morrey. M.D. Treatment at Mayo is predicated on radiographic classfication: Class I: normal x-ray, synovitis present; Class II: joint norrawing, architecture of the joint preserved, synovitis; Class III: architectural changes with continued synovitis, this is subdivided into relatively mild (A) versus more severe, (B) architectural changes; Clas IV: gross destruction of the joint. Synovectomy. Today synovectomy is performed arıhroscopically. Indications include: 1) Type I or II involement; 2) young patients, <50;3) high functional expectation. When possible the radial head is debrided, but not removed. Results are less gratifying long-term when arthroscally performed. Since the 95% satisfactory at 6 months decreases to 67% at 3 years, the arthroscopic technique is now more aggressively being carried out (3). TOTAL ELBOW - Indications. The indications for total elbow arthroplasty in rheumatoid arthritis is relentless pain, failure of medical management for over six rnonths, Mayo classification of radiographic involvement of grade lIA or worse. There is no particuler age indication for total elbow arthroplast since there is no good treatment option even for the young patients. Thus, juvenile rheurnatoids rnay be considered candidates for this procedure DESIGN TYPES - Resurfacing Designs. There are two basic philosophies of joint replacernent at the elbow. One is a resurfacing implant and the other a serni-corıstrained device. Resurfacing irnplast have had a satisfactory experience for the treatment of inflammatory arthritis at the elbow with approximately 90% being functional at five years. However, a dislocation rate of 14% after 30 procedures lirnits our erıthusiasm. Thus resurfacing implast are not used at Mayo at this time. Semiconstrained Device. Definition: Coupled components with 7 - LO degress "laxity" ın varus/valgus, internal, external rotation (1) Current design: CoonradMorrey used at Mayo since 1981 (S). Semiconstrained Replacement. Indication: Over the last IS years the use of semiconstrained coupled implant has also proven to be effective in treatment of patients wıth rheumatoid arthritis, as well as for ıraumatic conditions. Anattractive feature of this design option is that the patient with more severe involvemerıt are adequatly treated which is not the case for cornprornise. RHEUMATOID ARTHRITIS - Results and Complication. Recent designs of both resurfacing and semiconstrained implası have proven to be extermely successful for ınflammatory arthritis. The Mayo Clinic 10-15 year experience in over 80 patients with the semi-constrained device have dernostraıed a 90% satisfactory rate at 12 years. Motion averages 25 - 130 degress. The loosening rate is less than 1 %. The infection rate is 2%. Permanent ulnar nerve symptoms occur in 1% and dislocatin is not seen. The 10-15 year survinal rate by Kaplan- 22 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 Meier analysis is 93 percent (2). Resurfacing designs nowall have sterns. For rheumatoid arthritis their effectiveness is about 90% at five years A functional are of motion averaging 30130 degress is to be expected ( ). Complieations: Instability (resurfacing only) UInar nerve Loosening Wear Percent 5-7% 2-5 2-10 - 10 years 5-7 - 10 years ConcIusion. Rheumatoid involvement in the elbow is successfully treated with synovectomy and especially with elbow joint replacement. While both design concepts are effective, the full spectrum of pathology is most effectively addressed with a semiconstrained implant. In these circumstances, patients may be offered a high likelihood of functional motion with limited pain and a long-term survival of the implant. TRAUMATlC ARTHRITlS This series of problems are best treated with the semi-constrained device. Mayo expeıience with three traumatic conditions amenable to prosthetic elbow replacement include: 1) traumatic arthritis; 2_ distal humeral nonunion; 3) selected acute fractures. Traumatic arthritis. Experince with 41 patients followed for over five years reveals a mechanical loosening in patients treated with the Mayo modified Coonrad implant (6). Distal humeral nonunion. This group of patients is extremely diffucult to manage due to the pre-existing procedures and complications. In 39 consecutive procedures average age at the time of surgery is 68 years with follow-up over 4 years. The overally satisfactory rate is 91 percent and motion is from 16 to 127 degrees (4). Acute fraeture: Of 21 consecutive elderly patients with severe comminuted elbow fractures treated by joint replacement all are free of pain and have functioning implast. No patient has been revised for loosening. Complications include one transient ulnar neuropraxia in thee cases, reflex dystrophy in one and a fractured ulnar component in one. Technique. if the distal humerus is an acute fracture or for treating nonuniorı, treceps is left attached to ulna. This tecnique allows immediate motion with low morbidity. This exposure was used for the latter two categories and appears to hasten functional recovery (1). Summary Results Overally, 101 patients with traumatic conditions in these theree categories revealy a greater than 90% succerss rate at five years. It is concluded that elbow arthroplasty is not only a viable option but is even the treatment of choice in selected patient with residual for posttraumatic arthritis for distal humeral nununion and for the carefully selected patient with acute fracture. 23 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 BIBLIOGRAPHY 1. Cobb TK, Morrey BF: Total elbow arthroplasty as primamry treatment for distal humeral fracture in elderly patients. J Bone Joint Surg 79A(6):826-832, 1997 2. Gill DRJ, Morrey BF: The Coorırad-Morrey total elbow arthroplasty in patients who have rheumatoid arthritis. A ten to fifteen year follow-up study. J.Bone Joint Surg 80A(9): 1327-1335,1998. 3. Ewald FC, Simmons ED, Sullivan JA, Thomas WH, Scott RD, Poss R, ThornhiII TS, Stedge CB: Capitellocondylar total elbow replacement in rheumatoid arhritis. J Bone Joint Surg 75A:498-507,1993. 4. Kudo H, Iwano K, Nishino J: Cementless or hybrid total elbow arthroplasty with titanium all oy irnplast. J Arthroplasty 9:269-278, 1994 5. Lee BPH, Morrey, B.F.: Arthroscopic synovectomy of the elbow for rheumatoid arthritis. J Bone Joint Surg 79B(5):770-772, 1997 6. Morrey BF: Post-traumatic contracture of the elbow. J. Bone Joint Surgy 72A (4): 601-618, April, 1990 7. O'driscoll, S.W., An, K.N., Korinek, S., and Morrey, B.F.: Kinematics of Semiconstrained Total Elbow Arthroplast. J.Bone Joint Surg. 74B:297-99, 1992. 8. Poll RG, Rozing PM: Use of the Souter-Strathclyde total elbow prosthesis in patients who have rheumatoid arthritis. J.Bone Joint Surg 73A:1227-1233, 1991. 9. Schneeberger AG, Adams R, Morrey BF: Semiconstrained total elbow replacement for the treatment ofposttraumatic and dysfunction. J.Bone Joint Surg 79A:1211- 1222, 1997 24 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 11 ġubat 2000, Saat 11:00 - 12:00, Dirsek Ġnstabiliteleri Paneli Ligament Reconstruction B.F. Morrey, M.D. Elbow instability represents a spectrum of injuries, both acute and chronic, A thorough knowledge of the normal pathological anatomy, as well as a clear understanding of the artĠ cu Iate and soft tissue reconstruction option is essential particularly far proper management of recurrent and chronic elbow instability, We view various elinical features of elbow instability according to the classification Table I (1). Emphasis here is on the last two: varus and valgus instability. Table I Classification of Elbow Instability Acute Ġlnohumeral Complate Perched Varus / Valgas *Chronic (unreduced)Recurrent Ulnohumeral Dislocation Subluxation *Rotatory (Varus) *Reviewed in detail 1. Chronic displaced elbow dislocation (unreduced) Pathology Complate deficiency of one and usually both collateralligaments Fibrous tissue ar articular adhesions and dense periarticuler scarring Deformity. ROM≈avg. 30° Presentation Usually a third-world conuntry Closesd reduction not possible. In the U.S. most commonly due to Type III coronoid fracture with posterior subluxation Treatment Posterior exposure Triceps reflection Removal of articular adhesions Relocation and reconstruction of the collateral ligaments Application of the distraction device Remove traction device at approximately 4 weeks 25 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 2. Chronic recurrent (Two types: Varus or rotatory instability, and valgus instablity) A. Rotatory Instability (2). - lateral collateral ligament reconstruction Pathology Lateral ulnar collateral ligament Diagnosis Difficult History Usually an acute episode Onset is of ten under the age of 21 The previous injury is commonly a dislocation Can result from prior surgery such as lateral release for chronic epicondylitis Examination The patient may or may not recognize the elbow as unstable May present as pain laterally. Most symptoms near full extension Tenderness to palpation of lateral collateral ligament complex Pivot shift maneuver may require an anesthetic, Considered positive if there is apprehension or reproduction of syrnptoms with maneuver Subluxation may be reduced by simple pronation of the forearm Treatment Established recurrent leteral rotatory instibility does not heal spontaneously, requires leteral ulnar collateral ligament reconstruction Technique Palmaris longus is preferred. Plantaris is secondary choice Kocher type of incision, reflect anconeus. Establish a tunnel at the base at the crista supinataris Identify isometric point Pass the tendon in such a fashion so three passes across the joint are obtained Protect the elbow for approximentely 2 weeks Then controlled motion in a hinged spIint for 8- 1O additional weeks Results (3) a) If articular, integrity, 90 percent satisfactory b) If artıcular injury, such aradial head fracture, approximentely 80 percent satısfactory B. Valgus Instability Pathology Deficiency of the anterior bundle, medial colleteral ligament Tear: complate or in-continuity 26 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 Etiology is usually in the throwing injury or an acute valgus stress Can be chronic Diagnosis can be difficult Acute injury is relatively easy to diagnose Valgus stress shows opening of the joint if the elbow is stable but chronic pain usually with cornpetitive throwing, diagnosis can be made of te ar in-continuity MR is not generally used in my practice Treatment (4) Medial colleteralligament reconstruction as deseribed by Jobe Use Of the same tendons as noted above ldentify of a tuberele at the base of the coronoid, a tunnel is made and the isometric point at the medial epicondyle is identified. Once again, three passes of the graft are desired Postoperative program is the same as above References 1. Morrey BF: The Spectrum of Elbow lnstability and lts Treatment. J Am Acad Orthop Surg (To be published in Volume 3, 1995). 2. O'Driscoll SW, Bell DF, Morrey BF: Posteroleteral Rotatory lnstability at the Elbow. J Bone Joint Surg 73A: 440,1991 3. Nestor B, Morrey BF, O'Driscoll SW: Recurrent lnstabilty of the Elbow Treated by Lateral Collateral Ligament Reconstruction. J Bone Joint Surg 74A(8):12356,1992. 4. Jobe FW, Stark H, Lombardo S: Recontruction of the Ulnar Collateral Ligament in Athletes. J Bone Joint Surg 68A: 1158, 1986. 27 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 SERBEST BĠLDĠRĠLER OMUZ 28 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 TRAVMATĠK OMUZ ĠNSTABĠLĠTESĠNDE KAPSÜLER PLĠKASYONUNUN YERĠ: Mustafa Özkan, A.Kadir Bacakoğlu, Ahmet Ekin, Cem Özcan 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D. Amaç: Travmatik öne omuz instabilitelerinde Bankart lezyonu ile beraber eğer çıkık sayısı fazla ise kapsüler elongasyon saptanrnakta ve bu patalojide inferior instabiliteyi beraberinde getirmektedir. ÇalıĢmamızda bankart lezyonu ile beraber kapsüler elongasyon saptanan hastalarımızda uyguladığımız selektif kapsüler pelikasyon yönteminin sonuçları değerlendirilmiĢtir. Materyal-Metod: Ocak 1994-Aralık 1997 tarihleri arasında travmatik anterior omuz instibilitesi tanısı konan 33 hasta açık Bankart onarımı ve selektif kapsüler plikasyon ile tedavi edildi. Hastaların 23' ü (%69.7) erkek, 10' u (%30.3) kadındı. 24 (%72.7) hastada dominant omuz, 9 (%27.3) hastada ise nondominant omuz etkilenmiĢti. Operasyon sırasındaki ortalama yaĢ 25.3 (18-24) olarak saptandı. Ameliyat öncesi ortalama çıkık sayısı 9 (6-15) olarak belirlendi. Fizik muayenede endiĢe testi ve sulcus testi tüm hastalarda pozitif olarak saptandı. Hastaların tümünde Bankart lezyonu tespit edildi. Lezyon 5 (%15.1) omuzda hafif, 22 (%66.7) omuzda orta 6 (%18.2) omuzda ise ciddi olarak belirlendi. Hastalar ortalama 41.4 ay (23-70) ay takip edildiler. Sonuç: Ġzlern süresi içinde hiçbir hastada redislokasyon ve resubluksasyon izlenrnedi. Son muayenedeki değerlendirmeye göre hastaların tümünde endiĢe testi olumsuz olarak değerlendirildi ve ortalama Constant skoru 97.6 (92- 100) olarak tespit edildi. Son muayenedeki hareket geniĢlikleri karĢı sağlam omuzla karĢılaĢtırıldığında, ortalama 5° (0-15°) ekstemal rotasyon kaybı olduğu belirlendi. Hastalar ortalama 6 ay içinde travma öncesi aktivite düzeyine döndüler ve hastaların tamamı yapılan iĢlemden memnun olduklarını belirttiler. TartıĢma: Bankart tamiri sonrasında omuzu tam olarak hareket geniĢliği sağlanabilmetedir. Ancak Bankart tamirine kapsüler plikasyonun da eklendiği hasta gurubunda en büyük problem eksternal rotasyon kısıtlığı olmaktadır. Ancak uyguladığımız selektif kapsüler plikasyon yöntemi ile daha anatomik kapsül tamiri yapılabilmekte ve daha az eksternal rotasyon kısıtlığı meydana gelmektedir. 29 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 REKÜRREN ANTERĠoR OMUZ ĠNSTABĠLĠTESĠNDE BANKART OPERASYONU SONUÇLARIMIZ Fuat Duygulu, Sinan Karaoğlu, Ali Baktır, Eyüp KarakaĢ, Faruk Balkar Erciyes Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D. Anterior omuz çıkıkları bütün eklemler arasında en sık görülen çıkık tipidir. Rekürren anterior omuz ınstabılıtesı de ortopedik rahatsızlıklar içerisinde sıkça rastlanılan bir sorundur. Bu çalıĢmamızdaki amaç Bankart operasyonu uygulanmıĢ hastalarımızın orta dönem sonuçlarını bildirrnek ve anterior omuz instabilitesine yaklaĢırmrruzı sunmaktır. Rekürren anterior omuz instabilitesi tanısı ile Ocak 1990 ile ġubat 1998 tarihleri arasında 28 hastaya Bankart operasyonu yapıldı. Bunlardan kontrollerine ulaĢılan ve en az 20 ay takip edılen 20 hasta incelerneye alındı. Tüm hastalar ameliyat öncesi fizik muayene bulguları, omuzun ön-arka. ve notch radyografileri ile değerlendirildi. Dokuz hastaya omuzun MR ıncelemesı, beĢ hastaya da artro MR incelemesi uygulandı. Bankart operasyonu standart deltopektoral yaklaĢımla yapıldı. 1996 ve 1998 yıllarında opere edilen 7 hastada sütür ankor sistemleri kullanıldı. Ortalama eksternal rotasyon kısıtlanması 15 derece olarak bulundu. Sonuçlar Rowe omuz skorlama sistemine göre değerlendirildi. Buna göre 16 hastada (%80) mükemmel, 4 hastada (%20) ise iyi sonuçlar alındı. Hiçbir hastada rekürrense rastlanmadı. Rekürren anterior omuz instabilitesinin tedavisinde birçok teknik tanımlanmıĢtır; (Putti Platt, Brıstow, Magnuson Stack. Eden Hybinette vs). Bu instabiliteye yol açan patolojik degıĢıklıkler bu yüzyılın baĢından beri bilinmektedir ve tedavide anatomik yapıların restorasyonunu en ıyı temin eden Bankart operasyonu altın standart halini almıĢtır. Bankart operasyonu bu instabilitenın tedavisinde glenoid kenarından ayrılan kapsülün veya labrumun ya da her ikisinin direkt olarak onarımını sağlamakta ve yüksek derecede hasta memnuniyetini de beraberinde getirmektedir. Daha önce klasik yöntemle yapılan vakalarla, son zamanlarda sütür ankorlarla yapılan vakalar arasında sonuç açısından bir fark gozIenememesine karĢın ameliyat süreleri ve kanama miktarları açısından sütür ankorlar ile avantaj sağlanmaktadır. 30 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 ANTERĠOR OMUZ ĠNSTABĠLĠTESĠ BULUNAN OTUZ VAKANIN BANKART AMELĠYATI ĠLE TEDAVĠSĠNĠN GEÇ TAKĠP SONUÇLARI O. Güven, M. Karahan, M. Bezer, K.GökkuĢ, B. Saygı, Z.GÜven, H.Kara Marrnara Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D. Amaç: Anterior omuz instabilitesi nedeniyle kliniğimizde cerrahi olarak tedavi edilen 30 vakanın geç dönem takip sonuçlarının değerlendirilmesi Materyal- Metod: 1991 ile 1999 yılları arasında, kliniğimizde yirmisekiz anterior omuz instabilitesi olan 28 hastanın 30 omuzu, Modifiye Bankart ameliyatı ile tedavi edildi. Hastaların altısı bayan, yirmidördü erkek idi. Altı hastanın solomuzu, iki hastanın sağ ve solomuzu, yirmiiki hastanın sağ omuzu opere edildi. Hastaların yaĢ ortalaması 24 olup, 17-34 yaĢlar arasında değiĢmekteydi. Ortalama takip süresi 42 aydı (26-90 ay). Kliniğimizde yapılan artoskopik bankart tamirleri ve multidireksiyonel instabilite nedeni ile opere edilen hastalar çalıĢmaya dahil edilmedi. 6 hasta amatör olarak sporla uğraĢmaktaydılar. Cerrahi Teknik: Teknik olarak standart bankart tekniği ile kapsüle yapılan T insizyonunun vertikal bacağı latarelden yapıldı. Sonuç: Ameliyat edilen 30 omuz geç takiplerinde Rowe skorlama sistemiyle değerlendirildi. Rowe skorlama sistemiyle stabilite, hareket ve fonksiyon değerlendirildi. 30 omuzun hiç birinde dislokasyona ve subluksasyona rastlanmadı. 2 hastada 15° ve 1 hastada 5° dıĢ rotasyonda azalma saptandı. Bir hastada geçici radial sinir paralizisi görüldü. Bunun otomatik ekartörün brakial pleksus üzerine bası yapması sonucu oluĢtuğu düĢünüldü. Tamamen iyileĢti. 27 omuzda tam elevasyon ve dıĢ rotasyon mevcut idi. 30 omuzun 27' si norrnal yaĢantılarına ve sportif aktivitelerine dönmüĢlerdi. 3 omuzda ise sadece çok az rahatsızlık hissi, iĢ ve spor yaĢantılarında minimal kısıtlılık mevcut idi. Elde edilen bu geç dönem verilere göre vakaların %90' ının sonucu mükemmel %10' unun ise iyi olarak değerlendirilmiĢtir. 31 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 GLENOĠD ÖN KENAR DEFEKTĠ OLAN TRAVMATĠK ÖNE OMUZ ĠNSTABĠLĠTESĠNDE UYGULADIĞIMIZ TEDAVĠ VE SONUÇLARI Hüseyin Bayram, Mustafa Herdem, Ġsmet Tan, Aydın Demirdelen Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D. Travmatik öne omuz instabilitelerinin tedavisinde çok değiĢik yöntemler uygulanmakla birlikte mevcut patolojiyi gidermeye yönelik uygulamalar günümüzde daha fazla tercih edilmektedir. Ancak bazı durumlarda karĢılaĢılan patolojiye göre ameliyat tekniklerini kombine etmek de gerekebilmektedir. 1984-1998 yılları arasında travmatik öne omuz instabilitesiyle birlikte glenoid ön kenar defekti saptanan 10 olguya kapsüler daraltma ile birlikte korakoid transferi ameliyatı uyguladık. Bu uygulamayla gevĢek kapsül gerdirildikten sonra korakoid transferi yapılarak hem glenoid kapasitesi arttırılması hem de kapsülü önden ilave dinamik destek sağlanması amaçlanmıĢtır. Hastalarımızın hepsi erkek olup yaĢ ortalaması 30.6 (21-41) idi. YerleĢim 7 hastanın sağ, 3 hastanın sol omuzundaydı. Ġlk çıkık ile ameliyat arasında geçen süre ortalama 7.3 (2-25) yıl idi. Ameliyat sonrası ortalama 27 (12-108) ay izlenen hastalarımızın hiçbirinde tekrar çıkık görülmedi. Omuz hareketlerinde önemli ölçüde kısıtlanma saptanmadı. Hastalarımızda ortalama rotasyon kaybı 11 (100-30) derece idi. 32 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 SUPERĠOR LABRUM ANTERĠOR-POSTERĠOR (SLAP) LEZYONUNUN ARTROSKOPĠK TEDAVĠSĠ Mehmet Demirhan, Ata Can Atalar, Sevan Sıvacıoğlu, Yılmaz Akalın Ġ.Ü. Ġstanbul Tıp Fakültesi, Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D. Omuz artroskopisinin rutin kullanıma girmesi ve omuz anatomisi ile ilgili çalıĢmaların artması ile omuz patolojilerinde özgün tanımlamalar ortaya çıkmıĢtır. Superior Iabrum yaralanmaları artroskopik olarak sınıflandırıldıktan sonra superior Iabrum anterior. posterior (SLAP) lezyonu tarif edilmiĢtir. Kliniğimizde 1992-1999 yılları arasında 24 hastada SLAP lezyonu omuz artroskopisi ile tespit edilmiĢtir. Hasta grubumuzun yaĢ ortalaması 31,3 (20-46) idi. Snyder sınıflamasına göre, bu lezyonlardan 13 adedinin SLAP tip I, 10 adedinin SLAP tip II, 2 adedinin SLAP tip III ve Ģeklinde olduğu belirlendi. Aynı seansta artroskopik tedavileri yapıldı. Tip I SLAP lezyonlarında Iabrum kenarı debride edildi. Tip II lezyon grubundaki 8 hastanın ayrıĢmıĢ olan Iabrumlan glenoid kenarına emilebilir dikiĢ kancaları (6 vakada Suretac, 2 vakada Fastak) ile tespit edildi. Artroskopik tespit yapılan bir hastada ise daha önceden MRG ile tanısı konmuĢ olan, SLAP lezyonu ile iliĢkili ganglion kisti, açık cerrahi ile eksize edildi. ıki tip II SLAP lezyonu ise Bankart lezyonu ile birlikte olduğu için Gartsman sınıflamasına göre tip V olarak değerlendirildi ve birinde açık diğerinde artroskopik Bankart tamiri uygulandı. Tip III lezyon bulunan bir hastada eklem içine deplase olan labrum eksize edildi, diğerinde ise dikiĢ kancası (Fastak) ile glenoid kenarına tespit uygulandı. GartsrnanTip V lezyon bulunan hastaya artroskopik tedavi uygulanmadı. Açık Bankart tamiri yapıldı. Hatalarımız ortalama 30.2 ay (3-86 ay) takip edildiler. Artroskopik tespit yapılan 8 hastanın 6’ sında mükemmel, 2' sinde iyi sonuç elde edildi. Ortalama Constant skoru 90 idi. Tip II lezyonu olan fakat tespit yapılmayan 2 hastanın Ģikayetleri geriledi, ancak eski sportif faaliyet seviyesine dönemedi. SLAP lezyonu, sık görülmemekle birlikte, olduğu zaman hastada belirgin rahatsızlık yaratmaktadır. Bu lezyonların tanısı ve tedavisinde primer araç artroskopidir. Cerrahi tedavinin sonuçları oldukça baĢarılıdır. 33 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 TRAVMATĠK ÖNE GLENOHUMERAL ĠNSTABĠLĠTEDE EKLEM ĠÇĠ DEĞĠġĠKLĠKLERĠN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ N.H. Aydoğan, M. L. Baydar, A. ġehirlioğlu, S.Tünay, Ġ. YanmıĢ Afyon Kocatepe Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D. Gata Ortapedi ve Travmatoloji A.B.D. Amac: Travmatik öne g!enohumeral instabilite (GHĠ) de eklem içi değiĢikliklerin belirlenerek cerrahi teknik ve instabil olarak geçen süreç ile ilgisi değerlendirildi. Materyal-Metod: 1996-1999 tarihleri arasında opere edilen 43 GHĠ’ li olgu ortalama 26 ay (12 ay-3 yıl) takip edildi. Olguların 35’ ine açık Bankart, 13’ üne artroskopik yöntem ile Bankart uygulandı. Ġnstabil süreç açık cerrahi uygulanan olgularda ortalama 4 yıl (12 ay-8 yıl), artroskopik cerrahi yapılan olgularda 2 ay (2 hafta-6 ay ) olarak saptandı. Hastaların ortalama yaĢı 21 (16-25) olup tamamı erkekti. Sonuç: Açık cerrahi uygulanan gruptaki eklem içi dejeneratif değiĢikliklerin daha ileri boyutta olduğu ve instabil süreç uzadıkça antero-inferior segmentteki bu değiĢikliklerin daha fazla olduğu görüldü. Instabil sürecin kısa olduğu (çıkık sayısının 3’ün altında ve instabil sürecin 6 ayı geçmediği) olgularda ise bu dejeneratif değiĢikliklerin daha az olduğu görüldü. TartıĢma: Omuz çıkığı tedavisinde kullanılan yöntemlerle ilgili olarak yapılan retrospektif çalıĢmalarda eklem içi değiĢikliklerin izlenmesi ve değerlendirilmesi bize önemli ip uçları verecektir. Omuz içi eklem kartilaj görüntüleri cerrahi sırasında oldukça farklı derecede olduğunu gördük. Yaptığımız çalıĢmalarda yapılan cerrahi tekniğin Ģeklinin gelecekteki eklem içi değiĢiklikleri etkileyeceğini, ancak instabil olarak geçen sürecinde kısa olmasının daha iyi sonuç vereceğini saptadık. Yapılacak cerrahi yöntemler arasında instabilitenin neden olacağı dejeneratif değiĢikliklerin en az görüleceği tekniğin Bankart olduğunu düĢünmekte isekte instabilitenin baĢlangıcından ıtıbaren geçen sürenin de en az uygulanan teknik kadar önemli olduğunu gözlemledik. 34 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 IS THEREA CORRELATION BETWEEN SUTURE MATERIALAND SEPTlC OR ASEPTIC COMPLICATIONS AFTER ROTATOR CUFF SURGERY? Ch. Boldin, G. Schippinger, F. Fankhauser University-Clinic for Traumatology Graz - Austria Purpose of the study In the literature there are few reports on low grade infection due to nonabsorbable suture material af ter rotator cuff surgery. In this retrospective study we wanted to find out ir there is a correlation between septic and aseptic wound infection and norıabsorbabl, suture material (Ethibond®). Materials and methods 132 patients were treated surgically between 1994 and 1999 for rotator cuff tears using tendon-to-bone repair with nonabsorbable multifilarnerıted sutures (Ethibond®). For comparison we reviewed our 104 patients after open acrornioplasty, where only absorbable suture material for deltoid reattachment was used. Results In the group of rotator cuff repair infection occurred in 9 shoulders (6,9%). 5 patients showed superficial infections with wound erytherna and smail amount of drainage without the need of hospitalization. In the other 4 patients surgical debridernern and draining was performed and they were treated with intravenous antibiotics. One infection was caused by Staph. Epidermidis, the other three showed negative bacteriology. In the group of open acrornioplasty infection occurred in 6 shoulders (5,8%). Two patienıs could be treated as out patients, the other four had to undergo surgical debridernent and drainage. All of them were caused by bacteria. ConcIusion Our results show that aseptic wound cornplicatiorıs in the rotator cuff repair group was significally higher. Therefore we conelude that nonabsorbable multifilamerıted suture material is responsible for sterile infections in rotator cuff repair. Our recornmerıdation is to use nonabsorbable monofilamented suture m ateri al for the repair 35 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 ROTATOR KAF YIRTIKLARINDA CERRAHĠ TEDAVĠ DENEYĠMĠMĠZ Mehmet Binnet, S.Sinan Bilgin, Ġlksen Gürkan, Murat Altay, Sinan Adıyaman Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D. Ankara Universitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travrnatoloji A.B.D, El Cerrahisi B.D. Amaç: Omuz ağrısının sık nedenlerinden birisi olan rotator kaf yırtıkları, akromioklavikular eklem değiĢiklikleri, yaĢ, anatomik varyasyımlar ve özellikle dejeneratif yırtıklarda etkili olan tendon beslenmesini bozan süreçlere bağlı olarak geliĢebilmektedir. Rotator kaf yırtıklarının tedavi stratejilerini belirlemede en önemli basamaklar tanı, endikasyon ve tedavi sonunda amaçlanan sonuçlardır. Biz bu çalıĢmada rotator kaf yırtıklarının cerrahi tedavileri ile ilgili kendi klinik deneyimlerimizi gözden geçirerek alternatif teknikleri karĢılaĢtırmayı ve sonuçlarını değerlendirmeyi amaçladık. Materyal ve Metod: 1993 yılından itibaren kliniğimizde rotator kaf yırtığı tanısı alan 51 hasta cerrahi olarak tedavi edildi. YaĢ ortalaması 58.2 (22-84) yıl olan hastaların 36'si bayan, 15 erkekti. Omuzların 31'i sağ, 20'si sol idi. Hastalar cerrahiden önce ortalama 18.1 (4-49) aydır omuz ağrısı çekmekte ve ortalama 4.5 (5-13) ay konservatif tedavi görmüĢlerdi. Bu 51 hastanın 29'una mini açık tamir, 19'una artroskopik yardırnlı mini açık tamir, 3'üne mini açık debridman ve 2'sine artroskopik tamir uygulandı. Masif rotator kaf yırtığı olan 7 hastanın 4'ünde fasya lata allogrefti ile tamir mümkün olurken, 3'üne açık debridman uygulandı. Tamirlerde, kemikten geçen dikiĢler ve absorbe olabilen doku çapalan kullanıldı. Tamir yapılan tüm vakalarda subakromial dekorupresyon da uygulandı. Cerrahi sonrası, 2 hastada yüzeyel, bir hastada debridman ve tamir revizyonu gerektiren toplam 3 hastada enfeksiyon ve 5 hastada deltoid origiosunda ağrı geliĢti. Rehabilitasyona, hastaların bir bölümünde 2. günde, bir bölümünde ise 3. haftada baĢlandı.Tüm hastaların fonksiyonel sonuçları Neer kriterlerine göre değerlendirildi. Sonuçlar: Ortalama takip süresi 17.5 ay olup, tamir veya debridman yapılan 51 rotator kaf yırtıklı hastanın 43'ünde (%84.3) Neer kriterlerine göre tatminkar sonuç elde edilmiĢtir. Kanılar: Hastaların cerrahi tedavilerinin sonuçları gözden geçirildiğinde edindiğimiz tecrübelerimizi Ģu Ģekilde özetleyebiliriz: * Cerrahi sırasında tesbit edilen parsiyel yırtıklı hastalarda kafın tamiri fonksiyonel sonuçları iyileĢtirmektedir. * Rotator kaf yırtıklı hastalarda artroskopik olarak yapılan eklem içi debridman, daha kısa zamanda ve daha iyi eklern hareket açıklığına kavuĢulmasını sağlamaktadır. * Tamir edilemez masif rotator kaf yırtıklı hastalarda uygulanan debridman ve subakromial dekompresyon, hastaların ağrı Ģikayetinde iyileĢme sağlayıp, uygun rehabilitasyon ile ağrısız eklem hareket geniĢliğinde artıĢa olanak verebilmektedir. Bu hastalarda korakoakromialligament kesilmemelidir. 36 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 * Derin enfeksiyon durumunda rasyonel antibiyoterapi ile sonuç alınamıyorsa vakit kaybetmeksizin debridman ve tamir revizyonu yapılması, iyi fonksiyonel sonuç elde edebilmek için gereklidir. * Mini açık giriĢimlerde deltoid kasının origiosundan ayrılan kısımları akromiondan geçen dikiĢlerle tamir edilmelidir. * Rotator kaf yırtığı semptomları uzun süren (yaklaĢık iki sene) hastalarda dejenere subakromial bursa eksize edilse bile gece ağrısı devam edebilmektir. 37 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 EVRE III SUBAKROMIAL ĠMPĠNGEMENT SENDROMUNDA CUFF TAMĠRĠ AKROMIOPLASTI DISTAL KLAVIKULA REZEKSIYONU SONUÇLARI Hüseyin Sansaltık, Altuğ ÇalıĢır, Orhan Akıncı Elazığ SSK Hastanesi, Elazığ Devlet Hastanesi Rotataor cuff yırtıklarına çoğunlukla akromiondaki Ģekil anomalileri,spur formasyonu akromio-klavikuler eklem artrozununda eĢlik ettiği bilinmektedir. Pek çok çalıĢma akromio-klavikuler eklem dejenerasyonunun subakromional impigment sendromunda rolü olduğunu göstermiĢtir.Bu çalıĢmada evre III impigement sendromlu akromiklavikuler eklem dejenerasyonu olan hastalarda distal klavikula rezeksiyonunun klinik baĢarıya katkısını değerlendirmek amacıyla yapılmıĢtır. 1996-1999 yılları arasında omuz ağrısı hareket kısıtlılığı nedeniyle baĢvuran hastalarda impingement belirtisi pozitif olanlara impingement testi uygulandı. Test pozitif olan hastalara glenohumeral artrografi uygulandı. Komple yırtık tespit edilen 21 hasta çalıĢmaya dahil edildi. Hastalardan 13 kadın, 8 erkek olup yaĢ ortalaması 54 (44-64). 14 hastanın dominant ekstremitesiydi. 12 hastada sağ, 9 hastada solomuzdu. Tüm hastalara anterior akromioplasti, karokoarominoal bağ rezeksiyonu, rotator cuff tamiri yapıldı. Akromio- klavıkular eklem artozu tespit edilen 16 hastaya distal klavikula rezeksiyonu uygulandı. Masif yırtık tespit edilen 6 hastada debridman ve parsiyel tamir ve distal klavikula rezeksiyonu uygulandı. Hastalar prospektifolarak ortalama 15 ay (8-26) takip edildi. Hastalar preoperatif ve postoperatif olarak University of California at Los Angeles (UCLA) skorlama sistemine göre değerlendirildi. UCLA skoru ortalama 10.4 (6-14) ten takipler sonunda ortalama 26 (12-31) çıktı. Hastaların fonksiyonel düzelmeleri aĢırı Ģikayetlerinin düzelmesine göre daha belirgindi. Masif yırtık nedeniyle debritman ve parsiyel tamir yapılan 6 hastada UCLA skoru ortalama 8.8 'den 23.8' e çıktı ve sonuçlar tatminkardı. Hastalarda cuff tamirinin yanısıra anterior akromioplasti ve akromiklavikular artrozu olan hastalarda ise distal klavikula rezeksiyonunun klinik baĢarıyı arttırdığı inancındayız. 38 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 ANTERĠOR AKROMĠYOPLASTĠ OPERASYONU SONRASI KISA VE UZUN DÖNEM REHABĠLĠTASYON SONUÇLARIMIZ Zeynep Güven, Ali Kaptan, Osman Güven, Nadire Özaras, Önder Kayhan Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon A.B.D. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D. Amaç: Bu çalıĢmanın amacı 1991-1999 yılları arasında Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı'nda subakrornial sıkıĢma sendromu (SSS) tanısı olarak geniĢ veya masif rotator vuff yırtığı bulunmayan ve konservatif tedaviye yanıt vermeyen hastalarda uygulanan anterıor akromıyoplastı operasyonu sonrası Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Ortopedik Rehabilitasyon Universitesinde uygulanan sistematik ve özgün rehabilitasyon programlarının sonuçlarını değerlendirmektir. Materyal ve Metod: 276' sı kadın, 128' i erkek toplam 304 hastaya anterior akromiyoplasti uygulandı. Bu hastalardan geniĢ veya masif yırtığı bulunan 69 hastaya farklı bir rehabilitasyon programı uygulandı ve çalıĢmaya dahil edilmedi. Anterior akromiyoplasti uygulanan 235 hasta operasyonu takiben asgari 8 hafta, haftada 3-5 gün düzenli olarak rehabilitasyon ünitesinde tedavi edildi. Bu hastalardan 112' sinde operasyon sonrası asgari takip süresi 4 yıl (4.2-8.8 yıl), geri kalan 123 hastanın izlem süreleri 4 yıldan daha kısa idi (12 gün-3.7 yıl). 12. ayını dolduran hastaların Contant skoru ortalaması 93.4 (5-100) bulundu. Operasyon süresi 4 yılı aĢan 112 hastanın 71' inin yeniden değerlendiriminde bu skorlar ortalama 86.6 idi. Ġstatiksel değerlendirmede 1 yıl sonu ve 4 yıl sonrası Contant skoru sonuçlarında istatiksel bir fark saptandı (p>0.005). 9 hastada (3.8%) operasyonun ikinci yılından sonra zorlayıcı ve bindirici omuz hareketleri sırasında ağrı, 5 hastada (2.1%) spontan ağrı yakınması saptandı. Ağrılı olguların sadece birinde opere ekstremite non-dominant, diğerlerinde ekstremite idi. Sonuçlar: Endikasyonu iyi belirlenmiĢ hastalarda uygulanan anterior akromiyoplasti operasyonunun ve takiben gerçekleĢtirilen rehabilitasyon uygulamalarının kısa dönemde olduğu gibi uzun dönemde de sonuçlarının baĢarı lı olduğu, çoğunluğu ağrı nedeniyle fonksiyonel açıdan hafif derecede gerileme saptanan az sayıda olgunun tümünün ortalama 3 rehabilitasyon ayı sonrasında ev programı Ģeklinde verilen egzersizleri yapmadıkları belırlendi. 39 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 PROKSĠMAL HUMERUS KIRIKLARINDA HEMĠARTROPLASTĠ NE KADAR BAġARILI BĠR YÖNTEMDĠR? Mehmet Demirhan, Levent Altınel, Ata Can Atalar, Yılmaz Akalın Ġ.Ü Ġstanbul Tıp Fakültesi, Ortopedi ve Travmaıoloji A.B.D. 1992-1999 yılları arasında kliniğimizde 40 hastaya kompleks proksimal humerus kırığı nedeniyle hemiartroplasti yapılmıĢtır. Değerlendirmeye alınan 18' i erkek 20' si kadın 38 hastanın yaĢ artalaması 60’ tır. 19 hastada düĢme, 16' sında trafik kazası, 2 hastada darp 1 hastada ise epilepsi nöbeti sanrası proksimal humerus kırığı artaya çıkmıĢtır. Neer sınıflamasına göre, 18 vaka tip IV, 3 vaka tip III, bir vaka tip II (primer açık redüksiyon komplikasyonu), 17 vaka ise kırıklı çıkık idi. Travmadan ortalama 12 gün (2 gün - 3 ay) sonra hemiartroplasti ameliyatı yapılmıĢtır. Ortalama 38 ay (12-84 ay) takip edilen hastalar Neer kriterlerine ve Constant skoruna göre değerlendirilmiĢtir. Neer’ e göre 24 hasta (%63) çok iyi ve iyi bulunurken, 13 hasta kötü, 1 hasta sınırlı fonksiyonel gruba göre kötü sonuç alarak saptanmıĢtır. Constant skoru ortalaması 64' tür. Ortalama elevasyan derecesi, sekander cerrahi giriĢim alarak hemiartroplasti yapılan 4 vaka hariç tutulduğunda 1 1O derece bulunmuĢtur. Radyolojik değerlendirmede 2 hastada protezin yüksekte yerleĢtirildiği, 10 hastada tubekulum problemi olduğu, 2 hastada takipte superiora migrasyon gerçekleĢtiği görüldü. Diğer komplikasyonlar: bir hastada refleks sempatik distrofi, bir hastada aksiller sinir hasarı, tekrar ameliyata sebep olan 3 tuberkulum ayrıĢması ve protezirı çıkarılması ile sonuçlanmıĢ bir derin protez infeksiyonudur. YaĢlıların üç ve dört parçalı proksimal humerus kırıklarında ve gençlerin dört parçalı, humerus baĢının ezildiği (head-splitting) kırıklarında erken primer herniartroplasti ile iyi sonuç alındığı tespit edilmiĢtir. Hemiartroplasti, proksimal humerus kırıklarında, ancak doğru endikasyon ve dikkatli cerrahi teknik ile iyi sonuç alınabilen bir ortopedik cerrahi metoddur. 40 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 HUMERUS PROKSĠMAL BÖLGE KIRIKLARINDA CERRAHĠ TEDAVĠ SONUÇLARIMIZ C.Z Esenyel, R.YeĢiltepe, A.N. Kara Bezmi Alem Vakıf Guraba Hastanesi, Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D Humerus proksimal bölge deplase kırıklarının tedavisinde kırığın ve hastanın durumuna göre çeĢitli cerrahi yöntemler uygulanmaktadır. Kliniğimizde uyguladığımız cerrahi yöntemlerden biri olan açık redüksion ve Kırschner telleri ile osteosentez yönteminin sonuçlarının literatür ıĢığında değerlendirdik. Kliniğimizde 1995-1998 yılları arasında deplase proksimal kırıklı 22 hastaya açık redüksiyon ve K telleri ile osteosentez uygulanmıĢ ve son kontrolleri yapılabilen 17 hasta değerlendirilebilmiĢtir. 9 kadın, 8 erkekten oluĢan hastalarda ortalama yaĢ 47 (10-78) olup, kırık nedenleri 10 trafik kazası, 5 yüksekten düĢme, 2 direkt travmadır. 11 tanesi Neer Tip 3,4 tanesi Neer tip 2 ve 2 tanesi Neer tip 4 alan hastalarımız ortalama 5 (1-l5) günde ameliyat edilmiĢlerdir. Hastarımızın ortalama takip süresi 28 ay (12- 49) dır. Sonuçla Constant kriterlerine göre değerlendirilmiĢ ve 9 hasta (%54) çok iyi ve iyi, 4 hasta (%23) arta, 2 hasta (% 11.5) kötü ve 2 hasta (% 11.5) çok kötü bulunmuĢtur. Sonuç olarak tedavisi zor ve ortopedistler için halen sorun olan proksimal humerus kırıklarında uyguladığımız tedavi yöntemi çok baĢarılı bulunmamıĢ olup, bu bölge kırıklarında postoperarif rehabilitasyon yapılması sonuçlarında çok etkili olduğundan, daha rijit fiksasyon yöntemi alan plak ile osteoserıtez yönteminin tercih edilebileceği veya yapılmıyorsa hemiatroplasti seçeneğinin düĢünülmesi gerektiği sonucuna varılmıĢtır. 41 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 SERBEST BĠLDĠRĠLER DİRSEK 42 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 ÇOCUKLARDA DĠRSEK TAġIMA AÇISI VE HAREKET GENĠġLĠĞĠ R.A. Özerdemoğlu, H. Yorgancıgil , E.F. Mumcu Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D Isparta bölgesi çocuklarında literatürdekilerin aksine dirsek taĢım açısı ve hareketlerinde daha çok varyasyon olduğu gösterilmiĢtir.(1) Bu nedenle yöremiz çocuklarında dirsekle ilgili normal ölçüm değerlerini ortaya koymak için, dirsek travma öyküsü olmayan 5-16 yaĢ arasındaki 2670 ilköğretim okulu öğrencisi (1291 kız. 1379 erkek) muayene edildi. Muayenelerden önce çocukları özgeçmiĢleri ile ilgili soruların bulunduğu (travma hikayesi v.s.) bir anket formu dolduruldu. Goniometre kullanılarak, her iki dirseğin taĢıma açısı [TA], aktif ve pasif enkstansiyon [AB.PE.] ile aktif ve pasif fleksiyon [AF.PF.] ile aktif ve pasif hareket geniĢlikleri [AHG.PHG.PE.] ölçüldü verilerin değerlendirilmesinde "SPSS for windows. Release 7.5.1" istatik paketi kullanıldı. Kız ve erkeklerin ortalama yaĢları arasında anlamlı fark yoktu (kız 10.2-2.3. erkek p>0.05 student's t-testi). Hesaplanan ortalama değerler: TA 8.1±3.5° (-4° -25°), AE -9.7±6.5° (-32°-21°). PE -12.1±6.6° (-38°-20°). AF 144.1±4.7° (120°-160°). AHG 153.8±7.7° (119°-165°). ve PHG l59.9±7.9° (121°-192°). Kızlarda ölçülen TA ve tüm hareket açıların erkeklerden anlamlı olarak daha fazla bulundu (hepsi için p<0.000 Student's t-testi) Ortalama olarak kızlarda. TA 1.6±3.4° daha fazla idi. TA 1.6±3.4°.ekstansiyon 1.3±6.5° flexion 1.7±4.7° ve hareket geniĢliği 3.0±7.6° daha fazla idi Negatif taĢıma açısı. Küçük yaĢlardaki (<12 yaĢ) erkeklerde gözlendi. Sağ ile sol dirseklerin fleksiyon açıları arasında anlamlı fark bulunmazken. diğer hareket açılarının tümü sol tarafta daha fazla idi (hepsi için p<0.000, Pearson korelasyon testi) Multivariate regresyon testi TA' nın eklem hareketleri üzerinde etkisinin olmadığını gösterdi (p>0.05). Sonuç olarak (1) Yöremizdeki çocuklarda dirsek fleksiyon miktarı mevcut literatür ile uyumlu iken. Ekstansiyon ve buna bağlı olarak hareket geniĢliği daha fazladır.(2) Kızlarda ve sol ekstremitelerde TA ve dirsek hareketleri daha fazladır.(3) YaĢla birlikte TA artarken, hareket geniĢliği azalır. 43 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 TOTAL DĠRSEK PROTEZĠ Necdet Sağlam, Ufuk Talu, Erkal Bilen, Ġ.Remzi Tözün Ġstanbul Üniversitesi, Ġstanbul Tıp FakÜltesĠ OrtopedĠ ve Travmatoloji A.B.D. BaĢta romatoid artritli hastalar olmak üzere, ileri derecede eklem harabiyeti, ağrı ve hareket kısıtlılığı durumunda total dirsek protezi endikasyonu doğabilir. Cerrahi iĢlem aĢırı yumuĢak doku kotraktürü, görece küçük kemikler ve osteoporoz gibi sebeplerle zorlaĢabilir total dirsek protezi uyguladığımız 10 olguyu inceleyerek karĢılaĢılan komplikasyon ve sonuçları değerlendirdik. Hastalar ve Yöntem Bir posttravmatik artrit olgusu dıĢında tümü romotoid artritli 10 hastanın 11 dirseğine total protez uyguladık. 8' i bayan olan olguların ortalama yaĢı 53 (19-69) yıldı. Bir dirsekte Kudo, diğer 10 dirsekte Souther-Stracchclyde tipi protez kullanıldı. Hastaların tümünde ortak Ģikayet günlük yaĢamı kısıtlayan hareket kaybı ve/veya ağrı idi. Bulgular Preop komplikasyon olarak 4 olguda medial kondil kırığı, iki olguda ulnar sinir disfonksiyonu ile karĢılaĢıldı. Ortalama 42 (18-84) ay olan takip süresi boyunca, iki olguda septik ve aseptik gevĢeme sebebiyle protez çıkarılarak sarsak dirseğe geçildi. Bir olguda periprostetik kırık veaseptik gevĢeme sebebiyle 38 ayda revizyon yapıldı. Ġki olguda ağrısız, fonksiyonel ROM sağlandı. Sonuç Yüksek preop ve postop komplikasyon oranının (toplam %80) ve yüksek ikincil ameliyat oranına (%30) rağmen, dikkatli seçilmiĢ olgularda sonuçlar ve fonksiyonlar iyi olmaktadır. Özellikle Souter tipi protezlerde humeral komponentte görülen gevĢeme problemini engellemek için uzun gövdeli kompenent tercih edilmeli ve yeri hazırlanırken medial kondilele görülen kırıkları engellemek için mikro-burr veya benzeri bir enstruman kullanılmalıdır. 44 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 OLEKRANON KIRIKLARINDA CERRAHĠ TEDAVĠ SONUÇLARIMIZ Osman Aynacı, Muhittin ġener, Ahmet PiĢkin, Servet Kerimoğlu, Karadeniz Teknik Universitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniğinde 1991-1999 yılları arasında cerrahi tedavi uyguladığımız 18 hasta değerlendiri Idi. 14 hasta erkek, 4 hasta kadındı. Ortalama yaĢ 35 (12-31) idi. Kırık oluĢma sebepleri; 10 hastada düĢme (%55.5), 8 hastada trafik kazası (%44.5) idi. Kırık 11 vakada sol (%61), 7 hastada sağ (%39) tarafta olup LO hastada (%55) ilave travmalar mevcuttu. Schatzker sınıflamasına göre kırık tipleri 9 transvers, 6 parçalı, 2 transves gömülü (impakte), 1 oblik kırıktı.Cerrahi tedavi olarak 14 hastaya AO tekniği ile tespit, 3 hastaya vida ile tespit ve çok parçalı kırığı olan bir hastaya da eksizyon yapıldı. Ortalama takip süremiz 3.5 yıl (6 ay- 8yıl) dı. Internal tespitlerin ortalama çıkarılma zamanı 6 aydı. 1 hastada Kirschner göçü görüldü. Kaynamama, enfeksiyon ve sinir arazı hiç bir olguda görülmedi. Olgular ağrı, iĢlev, haraket sınırı ve röntgen bulgulan yönünden Murphy' nin puanlama sistemine göre değerlendirilmiĢ ve %83 çok iyi ve iyi netice alınmıĢtır. Ġyi netice alınmayan hastalanmızda neticeye etki eden ek travmaların varlığı olduğunu düĢünüyoruz. Sonuç olarak AO gergi bandı tekniğinin olecranon kırıklarında tespit Ģekli olduğu kanaatini taĢımaktayız. 45 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 ÇOCUK LATERAL KONDĠL KIRIKLARININ CERRAHĠ TEDAVĠSĠ: ORTALAMA 8 YILLIK SONUÇLAR Metin Küçükkaya, Mehmet Tezel, Serken Uyar, Ġrfan Öztürk, ġiĢli Etfal Eğitim ve AraĢtırma Hastanesi 1. Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği Çocuklarda lateral kondil kırıkları suprakondiler kırıklardan sonra en sık görülen dirsek kırıklarıdır. Çocuk dirsek kırıklarının tedavisinin geç komplikasyonlarından dolayı uzun dönem takip sonuçları önemlidir. 1984-1998 yılları arasında kliniğimizde 75 humerus lateral kondil kırıklı çocuk hasta cerrahi yöntemlerle tedavi edilmiĢtir. Bunlardan yeterli takibi yapılabilen 62 olgunun ortalama 8 yıllık (1-12 yıl) takip sonuçları son literatür bilgileri ıĢığında gözden geçirilmiĢtir. Bu çalıĢmadan çocuk lateral kondil kırıkları için elde ettiğimiz sonuçlar Ģunlardır; 1.Kırığın deplasman miktarı tedavi seçiminde belirleyicidir. Deplasman miktarı 2 mm' den az olan kırıkların tedavisi konservatifdir. Deplasman miktarı fazla olan kırıklarda anatomik redüksiyon sağlanmalı ve minimal osteosontez tatbik edilmelidir. 2.Kırığın deplasman miktarı mutlaka oblik grafiler ile değerlendirilmelidir. 3.Geç komplikasyonları (kaynamama, dirsekte valgus deformitesi, avasküler nekroz, ulnar sinir felci, erken fiz kapanması) önlemek açısından açık redüksiyon sırasında kırık lateral kondil fragmanının posterior kısmında yumuĢak dokular sıyrılmamalı, metafizyel fragman agresif debride edilmemeli, eklem içi pıhtılar çıkartılmalıdır. 4. Ameliyat sonrası 3. haftada erken hareket verilmelidir. 46 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 DĠRSEK EKLEMĠNĠ ĠLGĠLENDĠREN KIRIKLARIN POSTAPERATĠP REHABĠLĠTASYONUNDA CPM' in YERĠ Elif Özkaleli, Filiz Can, ġahap Atik Fonksiyon Rehabilitasyon Merkezi, Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon YO, Gazi Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D. Dirsek eklemini ilgilendiren kırıklarda cerrahi tedavi sonrası fizyoterapinin önemi öteden beri bilinmekle birlikte, son yı llarda geliĢen cerrahi teknikler postoperatif rehabilitasyoN programında da yeni tedavi yöntemlerini gündeme getirmiĢtir. Kontrollü ve tolere edilebilir hareket sınırları içersinde devamlı pasif hareket sağlayan "Continuous Passive Motion" (CPM) aletinin kullanımı baĢta diz eklemi olmak üzere perifer eklemlerin rehabilitasyonunda güncellik kazanmıĢtır. Bu çalıĢma dirsek eklemini ilgilendiren kırıkların postoperatif rehabilitasyonunda CPM uygulamasının klasik fizyoterapi yöntemlerine olan etkinliğini belirlemek amacıyla yapılmıĢtır. ÇalıĢmaya yaĢ ortalamaları 12.7 olan 26 erkek, 4 kadın, toplam 30 hasta alınmıĢtır. Eylül 1994 - ġubat 1996 tarihleri arasında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalında dirsek kırığı nedeniyle cerrahi tedavi uygulanan olgular, basit rasgele yöntem ile deney ve kontrol grubu olmak üzere I5 kiĢilik iki gruba ayrılmıĢtır. Kontrol grubundaki olgulara postoperatif rehabilitasyon programı olarak hot-pack, kesikli ultrason ve egzersizden oluĢan klasik fizyoterapi yöntemleri, deney grubundaki olgulara bu yöntemlere ek olarak CPM uygulaması yapılmıĢtır. Her iki gruptaki olgulara haftada 5 gün ve günde 1 kez olmak üzere deney grubu için ortalama 22, kontrol grubu için 16 seans tedavi uygulanmıĢtır. Tedavi öncesi, tedavi sonrası, 3.ay ve 1.yıl kontrollerinde ağrı, ödem, eklem hareketliliği, kas kuvveti ve günlük yaĢam aktivitelerindeki fonksiyonellik düzeyi değerlendirilmiĢtir. Tedavinin sonucunda postoperatif rehabilitasyon ile hem deney, hem de kontrol grubunun tüm değerlerinde istatistikselolarak anlamlı geliĢmeler görülmüĢtür (p<0.05). Tedavi sonrası deney ve kontrol grubu birbiri ile karĢılaĢtırıldığında eklem hareketliliği, kas kuvveti ve ağrı yönünden iki grup arasında fark bulunmazken (p>0.05), ödemin azalması ve fonksiyonellik yönünden deney grubu lehine anlamlı farklar (p<0.05) görülmüĢtür. Ancak bu farkların 3.ay ve 1.yılda yapılan kontrollerde ortadan kalktığı ve her iki grubun eĢitlendiği (p>0.05) gözlenmiĢtir. Bu sonuçlara göre CPM uygulamasının, postoperatif dirsek rehabilitasyonunun erken döneminde ödemin giderilmesi ve fonksiyonelliğin kazanılması yönünden önemli bir etkiyle sahip olduğu, ancak bu etkinin geç dönemde ortadan kalkması nedeniyle erken dönem uygulamasının gerekliliğini ortaya koymaktadır. Ayrıca CPM' in dirsek rehabilitasyonunda kas kuvveti, eklem hareketliliği ve ağrı üzerine birebir önemli bir etkiye sahip olmaması, uygulamanın klasik fizyoterapi içinde yer alması gerektiği sonucunu vermektedir. 47 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 LATERAL EPĠKONDĠLĠT TEDAVĠSĠNDE LOKAL ANESTEZĠK ĠLE KüRTiZON TEDAViSi. (PROSPEKTĠF RANDOMĠZE ÇĠFT KÖR KONTROLLÜ ÇALIġMA) TaĢkın Altay, Ġzge Günal, Hasan Öztürk, M.Rıfkı Us, Ahmet Ġzmir SSK YeniĢehır Eğitim Hastanesi 1.Ortopedi ve Travmatoloji Kiliniği Kaya Lateral epikondilit tedavisinde kullanılan lokal kortizon ve/veya lokal anesteziğin etkileri konusunda çeĢitli çalıĢmalar olsada literatür taramasında prospektif randomize çift kör kontrollü (PRÇKK) çalıĢma eksikliği saptadık. Adı geçen ilaçların etkinliğini PRÇKK çalıĢma ile değerlendirdik. Klinik olarak lateral epikondilit tanısı alan ve medikal tedaviye rağmen yakınmaları en az iki ay süren 100 hasta çalıĢmaya alındı. Ilk elli hastaya 1 cc kortizon (betametazon) ile 1 cc lokal anestezik (citanest) SO kez küçük vuruĢla uygulanırken, ikinci elli hastaya aynı Ģekilde 2 cc lokal anestezik uygulandı. Hastalar enjeksiyon sonrası 2.,4.,6. aylarda bağımsız bir gözlemci tarafından ağrı, lokal duyarlılık, hareket geniĢliği ve hastanın memnuniyeti açısından değerlendirildi. Veriler student-t testi ile karĢılaĢtınldı. Guruplar arasında demografik ve klinik veriler açıdan fark yoktu. Kortizon gurubunda 45, lokal anestezik gurubunda 46 hastada iyi ve çok iyi sonuçlar alındı. Guruplar arasında fark yoktu (P>0.05). Kontrollerde sonuç değiĢrnedi. Bu bulgular her iki tedavi biçimi arasında fark olmadığını göstermektedir. Ancak lokal anesteziğin tedavi edici etkisi olmadığına göre esas etken yapılan multipi enjeksiyona bağlı tendon perforasyonu gibi görünmektedir. Fakat enjeksiyon anındaki ağrı yı giderrnesi açısından lokal anestezinin kullanımının gerekli olduğu kanısındayız. 48 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 HUMERUS DĠAFĠZ PSEUDO-ARTROZLARININ SĠRKÜLER EKSTERNAL FĠKSATÖR YÖNTEMĠ ĠLE TEDAVĠSĠ AK. Bacakoğlu, C. Özcan, M. Özkan, C. Aliekberov, A. Ekin 9 Eylül Universitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D. Amaç: Humeral diafizin kaynamama problemi ender görülmektedir. Bir çok cerrahi teknik ile bu problem baĢarılı bir Ģekilde tedavi edilebilmektedir. Humerustaki osteopeni daha önceki baĢarısız cerrahi giriĢimler, atrofik non-union ve enfeksiyon gibi nedenler baĢarısız sonuçların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. ÇalıĢmamızda problemli nonunionlarında uyguladığımız sirküler eksternal fiksatör yönteminin sonuçları değerlendirilmiĢir. Materyal-Metod: 1996-1998 yılları arasında 9 hasta (4 kadın - 5 Erkek) humerus nonunion nedeni ile sirküler eksternal fiksatör yöntemi ile tedavi edildiler. Ortalama yaĢ 40 (22-62) olarak belirlendi. 3 hastanını kez, 5 hastanın 2 kez, 1 hastanın ise 4 kez opere edildiği saptandı. Tüm hastalarda ilk fiksasyon olarak 4 hastada plaklı osteosentez, 5 hastada intramedüller yöntemlerinin uygulandığı gözlendi. Ġlk ameliyattan, son yapılan ameliyata kadar geçen süre ortalama 23.5 ay (16-32) ve ortalama izlem süresi 22 ay (15- 34) olarak belirlendi. Tüm hastalarda sirküler eksternal fiksatörü uygulandı ve primer kompresyon yapıldı. Ġliak kanattan alınan kemik grefti bu iĢleme eklendi. Sonuç: Tüm hastalarda kaynamanın ortalam 4 ay içinde oluĢtuğu gözlemlendi. 1 hastada sirküler eksternal fiksatör çıkarıldıktan sonra aynı bölgeden travmaya bağlı olarak tekrar kırık saptanması üzerine çift plak ile osteosentez uygulandı. TartıĢma: Humerus non-unionlarının cerrahi tedavi sonucu %45-95 arasında kaynama oranı bildirilmektedir. Özellikle plak veya plakla beraber kemik grefti uygulamaları en baĢarılı sonucu veren yöntemdir. PlaklarIa %94'e varan kaynama yüzdesi bildirilmiĢtir. Intra-medüller fiksasyon ise % 7 -70 arasında baĢarı oranına sahiptir. Ancak birçok cerrahi giriĢimde bulunulmuĢ enfekte, osteoporotik ve atrofik non-unionlarda, plak veya intramedüller yöntemler yeterli olmamaktadır. Bu tür vakalarda kaynama oranını arttırabilmek için medial giriĢimle beraber serbest fibula grefti ve plak beraber kullanılmıĢtır. Bu tür cerrahi giriĢimi zor olan problemli non-unionlarda sirküler eksternal fiksatör yöntemi iye bir tedavi seçeneğidir. Ancak bu yöntemin gerek daha önce geçirilmiĢ operasyolar, gerekse koldaki anatomik yapılar nedeniyle uygulama zorluğu vardır. Yaptığımız teknikteki modifikasyorıla daha kolay ve daha rijid bir tespit sağlanmaktadır. Uygun vakalarda kemik grefti veya kemik kaydırma yöntemleri ile birlikte sirküler eksternal fiksatör uygulanabilir. 49 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 TĠP 3 AKROMĠYOKLAVĠKÜLER ÇIKIKLARDA MODĠFĠYE GERGĠ BANDI YÖNTEMĠYLE CERRAHĠ TEDAVĠNĠN YERĠ VE ORTA DÖNEM TAKĠP SONUÇLARI Mehmet Tezer, Metin Küçükkaya. Zafer Uyar, Ünal Kuzgun ġiĢli Eftal Eğitim ve AraĢtırma Hastanesi 1. Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D. Akromiyoklaviküler eklem travmaya ve dejenerasyona en fazla maruz kalan anatomik bölgelerden biridir. Günümüzde, akromiyoklaviküler eklem tip I, II, IV, V ve VI çıkıkların tedavisinde genellikle görüĢ birliği sağlanmıĢken, tip III çıkıkların tedavisi halen tartıĢmalı bir konu olmayı sürdürmektedir. Bu çalıĢmamızda tip III çıkıkların modifiye gergi bandı yöntemiyle cerrahi tedavısını ve orta dönem takıp sorıuçlanmızı sunmayı amaçladık. 1989-1999 yılları arasında toplam 24 tip III akrorniyoklaviküler eklem çıkıklı olgu cerrahi olarak tedavi edildi. Açık redüksiyon, akromiyoklaviküler eklemin debridmanı, 2.0 mm. Kirschner teli ve 1.2 mm. yumuĢak serklaj teli kullanılarak modifiye gergi bandı yöntemiyle eklemin fiksasyonu ve korakoklaviküler bağın tamiri Ģeklinde cerrahi iĢlem gerçekleĢtirildi. Ameliyat sonrası 3 hafta Velpeau bandajda tutulan hastalara daha sonra omuz hareketlerine izin verildi. 8-10 haftalarda fiksasyon materyalleri çıkartıldı. Olguların ortalama takip süresi 5.5 yıl (en az 2, en fazla 9 yıl) olarak bulunmuĢtur. Olgular ameliyat sonrası takiplerde Imatani kriterlerine göre değerlendirilmiĢtir. 20 olguda çok iyi, 3 olguda iyi ve 1 olguda yetersiz sonuç elde edilmiĢtir. Radyolojik olarak 2 olguda subluksasyon saptanmıĢtır. Akrorniyoklaviküler eklernde artrozik değiĢiklikler 4 olguda, korakoklaviküler bağda kalsifiye odaklar 8 olguda tespit edilmiĢtir. Tip III çıkıklarda cerrahi tedavinin konservatif tedaviye tam olarak üstünlüğü ispatlanmamamıĢ olsa bile pek çok araĢtırmacı tarafından önerilmektedir. Ġkinci bir ameliyatla fiksasyon materyallerinin çıkarılmasına ihtiyaç göstermesinin yöntemimizin en önemli dezavantaj olarak görmekteyiz. Uygulama tekniğinin kolayolması, horizontal ve vertikal planlarda yeterli stabilite sağlaması ve anatomik redüksiyonun elde edilebilmesi nedeniyle modifiye gergi bandıyla tip III çıkıkların cerrahi olarak tedavisinin baĢarılı bir yöntem olduğunu düĢünmekteyiz. 50 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 OPERATIVE TREATMENT OF SHOULDER TUMORS WITH ARTHROPLASTY G-M. Vedzizhev, B.G. Vedzizhev Wedical Redeological Research Center of RAMS, Obninsk, Russia Purpose of the study was to determine the result of the arthroplasty of the proxqinıaı humerus in patients with bone tumorso Methods: We analyzed the result of 32 patients who had been operated in the years 1994-1998 aged from 6 to 52 years (mean age 25.2 years). 17 were females and 15 patients were males. Osteogenic sarcoma was detected in 12 patients, giant cell tumors in l O, ohomdrosarcoma in 5, parosteal sarcoma in 2, chondroma in 2, plasmocytoıııa in one patient. In 26 patients bone defect were replaced by an analogous cadaveric bone, in 3 by fibular sutograft and in 3 patients by a boiled down autograft. To increase the contact area of bone fragments the diaphysis was sawn up acording to the principle "Russian Lock" The extremity was immobilized in a plaster bandage for one month. Then, the limb function was trained. Towards this time, an endostal callus was usually formed. For malignant bone tumors polychemotherapy was given to standart doses. Result: Three patients with chondrosarcome and 4 patients with osteogenic sarcorna died of lung metastases at 2 years. Two patients with osteogenic sarcoma had resurrence and undwent amputation. Theyare free of disease for 3 years. Two patients with giboth patients union occured after conservative tratament. The remaining patients are alive and tum or-free for 3-5 years and show good functiorıal result. Corıclusion: The obtained result allow us to recommend such operations into practive. 51 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 POSTERLER 52 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P01 ÖNE OMUZ ĠNSTABĠLĠTELERĠNDE MODĠFĠYE BRISTOW AMELiYATI SONUÇLARI Mustafa Yel, Mahmut Mutlu, Erol Ertürk, Abdurrahman Kutlu Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D Amaç: Bu salıĢmada öne omuz çıkıklarına bağlı geliĢen tek taraflı öne omuz instabilitelerinde subskapularisin split ayrılması ile korakoid procesin glenoid'e transferi (modifiye Brıstow ameliyatı) uygulanan hastalarımızın sonuçları ve karĢılaĢtığım, problemler bildirildi. Materyal ve Metod: 1990-1998 yılları arasında travmatik akut omuz çıkığı sonrası geliĢen habituel omuz çıkığı tanısıyla modifiye Brıstow ameliyatı uygulanan 23 hastadan yeterli takibi olan 17 hastanın 17 omuzu bu çalıĢmaya alındı. Hastaların 16'sı erkek, biri kadındı. YaĢ ortalamaları 26 (16-39) yaĢdı. Hastaların anamnezinde en az 4, en fazla 20 kez çıkma hikayesi varken, birçoğu omuz çıkığına yol açacak hareketleri yapmadıklarını kollarını tam kullanamadıkları bildirmekteydiler. On dört hastada akut çıkık tedavisi doktor olmayan kiĢilerce yapılmıĢ ve redüksiyon sonrası tespit uygulanmamıĢtı. Hastalara subskapularis kısmen ayrılarak korakoid çıkıntının glenoid ön kısmına transferi ve malleoler vida uygulandı (modifiye Bristow). Hastalara 6 haftalık velpau bandajı uygulandıktan sonra pasif ve aktif omuz hareketleri önerildi. Bulgular ve Sonuçlar: Hastalar en az 1 yıl en fazla 9 yıl (ort.2.2 yıl) takip edildiler. Hastaların hiç birinde tekrar çıkık görülmezken, 1 omuzda subluksasyon, 3 omuzda vida migrasyonu görüldü. 6 hastada dıĢ rotasyon, 3 hastada abdüksiyon kısıtlılığı görüldü. Dört hastada omuz ağrısı zorlayıcı hareketlerde artar tarzda mevcuttu. Kanılar: Modifiye Bristow ameliyatında teknik avantajlarının yanında kemik bloku kaynamamaya veya erken rehabilitasyona bağlı sıkca vida yetmezlikleri ve/veya subluksasyon ya da tekrar çıkık geliĢebilir. Bunu engellemek için uygulanacak uzun süreli tespitler ve yumuĢak doku kontraktürleri eklem hareket kısıtlılıklarına yol açabilir. 53 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P02 BANKART AMELĠYATI SONRASI OMUZ REHABĠLĠTASYONU SONUÇLARIMIZ Filiz Can, Ebru Dolunay, Aydın Yücetürk, Reha Tandoğan Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Y.O, Klinik Pleksus BaĢkent Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D. Ġnferior glenohumeral ligament kompleksinin fonksiyonel yetersizliği sonucu oluĢan Bankart lezyonlarının tedavisi cerrahi olmakla birlikte, omuz fonksiyonlarının yeniden kazanılmasında postoperatif rehabilitasyonun büyük önemi vardır. Bu çalıĢmanın amacı, omuzda anterior stabilizasyon için kullanılan Bankart ameliyatları sonrasında uyguladığımız özel rehabilitasyon programının sonuçlarını değerlendirmektir. ÇalıĢmamız 1993-1999 yılları arasında Bankart ameliyatı geçirmiĢ 13 erkek, 3 kadın toplam 16 hasta üzerinde gerçekleĢtirilmiĢtir. YaĢları 19-39 arasında (ortalama 23.5) değiĢen 2-17 yıllık travma ve dislokasyon öyküsüne sahip hastalar ameliyat sonrası erken dönemde Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksek Okulu Ortopedik Rehabilitasyon Ünitesinde rehabilitasyon programına alınmıĢlardır. Rehabilitasyon programında erken dönem için ağrı ve ödemi gidermeye yönelik coldpack, TENS, kontrollü pasif egzersizler ve izometrikler, 3-4. haftalardan sonra hotpack, manuel terapi, germe egzersizleri ve kuvvetlendirme egzersizleri, belirli bir protokol dahilinde uygulanmıĢtır. Tedavi programına haftada 3-5 seans olmak üzere 3 ay süre ile devam edilmiĢtir. Tedavi sonrası ağrı, eklem hareketliliği, kas kuvveti ve fonksiyonel değerlendirmesi yapılarak tedavi öncesi değerlerle karĢılaĢtırılmıĢtır. ÇalıĢmanın sonunda tüm değerlerde istatistiksel olarak anlamlı geliĢmeler gözlenmiĢtir (p<O.05). Sonuçlardan elde edilen erken iyileĢme ve fonksiyonellik düzeyi, her omuz cerrahisinde olduğu gibi Bankart cerrahisinde de rehabilitasyonun önemini ve bu cerrahiye özel geliĢtirilmiĢ protokollerin gerekliliğini bir kez daha vurgulamaktadır. 54 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P03 ANTERĠOR OMUZ ĠNSTABĠLĠTELERĠNĠN SÜTÜR ANKORLAR ĠLE TEDAVĠSĠNĠN ERKEN SONUÇLARI Ġbrahim Tuncay, Nihat Tosun, Fuat Akpınar Elazığ Askeri Hastanesi, YYÜ Tıp Fakültesi - Van Amaç: Son yıllarda artan biomekanik çalıĢmalar anteroinferior glenohumeralligamanın (AloGHL) Ġnstabilite patolojisindeki önemini ortaya koymuĢtur. Bunun restorasyonunu sağlayan Bankart tamiri anterior omuz instabilitelerinin tedavisinde altın standart olarak kabul edilmektedir. ÇalıĢmamızın amacı sütür ankorlar yardımıyla Bankart tamiri uyguladığımız anterior omuz instabiliteli hastalarımızın erken sonuçlarını değerlendirmektir. Hastalar ve Yöntem: 1998-1999 yıllarında anterior omuz instabilitesi teĢhisi konan 19 hastaya açık Bankart tamiri uygulanmıĢtır. Bu çalıĢmaya en az 6 aylık takipleri tamamlanan 16 hasta dahil edilmiĢtir. Hastalarımızın tamamı erkekti ve ortalama yaĢı 23 (20-27) idi. Ortalama ilk çıkık-cerrahi giriĢim süresi 5 (1-9) yıl ve ortalama çıkık sayısı ise 9 (3-25) idi. Hastaların 10' unda sağ, 6' sında sol taraf tutulumu mevcuttu. Ameliyat öncesi 11 (%68) hastaya MRG, 5 (%32) hastaya tanısal artroskopi uygulanmıĢtır. 10 (%62) hastaya sutur ankorlar yardımıyla açık Bankart tamiri, 5 (%38) hastaya medıal kapsüler kaydırmayla birlikte Bankart tamiri uygulanmıĢtır. Ortalama takip süremiz 11,5 (6-15) aydı. Sonuçlar: 1 (%6) hastamızda postoperatif 2.ayda aĢırı zorlama sonrası geliĢen rekürrens nedeniyle revizyon uygulandı. Diğer tüm hastalarımızda herhangi bir komplikasyon gözlenmedi. Sonuçlar Rowe'un Bankart skalasına göre değerlendirilmiĢ olup, Bankart skoru 11 (%68) olguda mükemmel, 2 (%13) olguda iyi, 2 (%13) olguda orta, rekürrens geliĢen 1 (%6) olguda kötü olarak değerlendirilmiĢtir. Nüks gözlenen vakamızın dıĢındakı tüm vakalarda 10 derece üzerinde dıĢ rotasyon kısıtlılığı gözlenmemiĢtir. Toplam 6 sütür ankor kullandığımız revizyon hastası dıĢında diğer tüm vakalarda 3’ er adet sütür ankor kullanılmıĢtır. TartıĢma: Erken dönem gözlemlerimize göre sütür ankorlar yardımıyla gerçekleĢtirilen açık Bankart tamiri düĢük rekurrans oranı ve minimal eklem hareket kısıtlılığına yol açan primer anterior omuz instabilitesi tedavi metodu olarak değerlendirilmiĢtir. Anterior glenohumeral instabilitelerin tedavisinde amaç instabilitenin tedavisi olmakla birlikte eklem hareket açıklığını korumak da önemlidir. Sütür ankorlar yardımıyla uygulanan Bankart tamiriyle AIGHL ligamanın rekonstrüksiyonu sağlanmakta ve belirgin hareket kısıtlanması gözlenmemektir. 55 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P04 GLENOHUMERAL ĠNSTABĠLĠTELERĠN CERRAHĠ TEDAVĠSĠNDE KISA VE ORTA DÖNEM BANKART UYGULAMA SONUÇLARIMIZ Mehmet DemirtaĢ, Murat Altay, Sinan Adıyaman, Cengiz Yılmaz, Mehmet Binnet Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D., EI Cerrahisi B.D. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D. Amaç: Glenohumeral omuz instabilitesi uzun yıllardır biz hekimlerin sık karĢılaĢtığı bir problemdir. Ancak sonuçları son zamanlara kadar pek yüz güldürücü olmamıĢtır. Tedavide eklemin normal hareket kabiliyetini kısıtlamadan stabiliteyi sağlamak önemlidir. Bristow-Laterjet, Putti-Platt, ve Magnuson-Stac gibi non anatomik teknikler omuz biyomekaniğini değiĢtirerek stabiliteyi sağlamayı amaçlar. Özellikle dıĢ rotasyonda olmak üzere hareket kaybına, yüksek komplikasyon ve redislokasyon oranlarına sahip olmaları nedenleri ile günümüzde yerlerini Bankart onarımına bırakmıĢlardır. Materyal-Metod: Biz çalıĢmamızda A.Ü.Tıp Fakültesi Ortopedi ve TravmatolojiEI Cerrahisi A.B.D' da Ocak 1997 ile Kasım 1999 tarihleri arasında tekrarlayan omuz çıkığı nedeni ile açık Bankart ameliyatı yapılmıĢ olan 20 hastanın kısa ve orta dönem sonuçlarını ve klinik gözlemlerimizi bildirmeyi amaçladık. 16’sı (%80) erkek ve 4'ü (%20) bayan olan bu 20 hastanın yaĢ ortalaması 31.9 (17-5.) idi. Patoloji 13 hastada sağ, 7 hastada sol tarafta idi. Ortalama takip büresi 13.8 ay (1-34) olan hastaların hepsinde Bankart lezyonu saptandı. 18 hastada anteroinferior, bir hastada posterior ve bir hastada ise anteroinferiri + posterior instabilite tespit edildi. Kapsülolabral patolojinin tedavisinde bir hasta dıĢında hepsinde lezyonun büyüklüğüne göre iki veya üç adet TAG kullanıldı. Cerrahi sonrası hastalar bir hafta omuz askısı kullandılar. Bir - üç hafta arası pandüler haraketler baĢlandı ve üçüncü haftadan sonra ise aktif izometrik egzersizlere geçildi Sonuçlar: Kısa ve orta dönem takiplerimiz sonucunda hiç bir hastada komplikasyon ve çıkık ile karĢılaĢmadık. Kanılar: Teknik olarak baĢlangıçta zor gibi görünen Bankart ameliyatı el becerisinin artması ve tag yerleĢtirilmesinde kullanılan özel enstürümanlar aracılığı ile kolaylıkla gerçekleĢtirilebilmektedir. Sonuç olarak Bankart ameliyatı; sonuçların yüz güldürücü, komplikasyon oranınınyok denecek kadar az olması ve en önemlisi hareket kaybına yol açmadan hastanı günlük ve sportif aktivitelerine en kısa zamanda dönmesi sağlaması nedeni ile günümüzde tekrarlayan omuzçıkıklarının tedavisinde en seçkin yöntemdir. 56 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P05 ROTATOR MANġET YIRTIKLARINDA ARTROSKOPĠ, AÇIK SUBAKROMĠAL DEKOMPRESYON VE MANġET TAMĠRĠ UYGULAMALARIMIZ Mustafa Yel, Recep Memik, Mehmet Arazi, Abdullah ġarlak Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D. Amaç: Rotator manĢet yırtığı nedeniyle omuz artroskopisi yapılıp açık cerrahi yöntemi ile modifiye Neer akrornioplasti, dikiĢ çapası (suture anchor) ve transosseöz dikiĢ tekniğinin birlikte kullanıldığı açık manĢet tamiri tekniğimizi ve sonuçlarımızı bu çalıĢmada sonduk Materyal ve Metod: Rotator manĢet yırtığı tanısıyla en az 6 aylık konservatif tedaviye rağmen klinik belirti ve bulguların devam ettiği 12 hastaya omuz antroskopisi uygulandı. Ocak 1998-Mart 1999 yıllarında müracaat eden hastaların 7’si erkek, 5' i kadın, yaĢ ortalaması 51 yaĢ (41-66) idi. Sekiz hastada baskın (dominant) omuzda. 4 hastada diğer tarafta yırtık bulunmaktaydı. Rotator manĢet yırtıkları DeOrio ve Cofield sınıflamasına göre 1 küçük, 5 orta, 6 büyük, 9 masif Ģeklindeydi. Yırtıkların hepsi tam (manĢetin tüm kaslarını içeren) ve kronik yırtıktı. Hastalara omuz antroskopisi yapılarak yırtık yeri ve eĢlik eden eklem içi patolojiler araĢtırıldı. Aynı seansta deltotrapezial (Watson) yaklaĢımıyla modifiye Neer akromiyoplasti ve rotator manĢet tamiri uygulandı. ManĢet tamirinde bir veya iki dikiĢ çapasıyla birlikte tüberküler taraf hazırlanarak transosseöz delikler oluĢturulup buralardan erimeyen dikiĢler atıldı. Beraberinde akromiyoklaviküler artroz bulunan 7 hastaya distal klaviküler rezeksiyonda uygulandı. Bulgular ve Sonuçlar: Rotator manĢet yırtığının tanısı lokalizasyonu ve beraberinde eĢlik eden eklem içi patolojiler belirlemede omuz artroskopisi gerekli bir tanı ve tedavı yöntemidir. Deltotrapezial (Watson) yaklaĢımı deltoid adelesi bütünlüğüne daha az zarar verir ve böylece daha erken ağrısiz omuz hareketlerine baĢlanılmasına olanak tanır. Modifiye Neer akromiyoplasti supraspinatus çıkıĢı en fazla büyüten akromiyoplastı yöntemidir. Rotator manĢet tamirinde dikiĢ çapaları genellikle tek baĢına yeterli olmazlar, çapa sayısının arttırılması ülkemizde yüksek tedavi maliyetine neden olur. DikiĢ çapalanyle birlikte veya yalnızca transosseöz dikiĢ kullanılması özellikle osteaporotik hastalarda tendon kemik bileĢkesi stabilitesini arttırırken, tedavi maaliyetini aynı oranda arttırmaz. 57 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P06 NONOPERE ROTATOR CUFF PATOLOJĠLERĠNDE REHABĠLĠTASYON Bayram Ünver, Ferdi BaĢkurt- Zeliha Göçen, Esen Yurtseven. Mustafa Özkan DEÜ Fizik Tedaviye Rehabilitasyon Y.O DEÜ Tıp Fakültesı Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D. Ġzmir Amaç: Rotator Cuff (RC) patolojileri omuz ekseninde ağrı ve hareket kısıtlığı ile karakterize olan fonksiyonlarda azalmaya neden olarak hastaların günlük yaĢam aktivitelerini engellemekte ve yaĢam kalitelerini düĢürmektedir. Nonopere RC patolojilerinde rehabilitasyonun amacı ağrıyı gidermek, aktiviteleri modifiye etmek eklem hareketini kas kuvveti ve enduransını arttırarak fonksiyonel hale getirmek ve hastaların yaĢam kalitesini arttırmaktır. ÇalıĢmamızın amacı nonopere RC patolojilerinde uyguladığımız rehabilitasyon programının omuz fonksiyonları üzerine etkisini belirlemektir. Materyal ve Metod: RC patolojisi olan 126 hasta çalıĢmaya dahil edilmiĢtir. Rehabilitasyon programımız aktivite modifasyonunu ağrının ve ödemin azaltılmasına yönelik elektrofiziksel ajan uygulamaları, omuz eklem hareketini arttırmak için pasif aktif yardımlı aktif eklem hareketi ve germe egzersizleri RC omuz ve skapula çevresi kaslarına dereceli kuvvetlendirme egzersizleri. poster eğitimi, endurans ve propriosepsion egzersizlerinden oluĢmaktadır. Tedavi öncesi ve sonrası omuz eklem hareket açıklığı gonyometrik ölçümle omuz fonksiyonel düzeyi CONSTANT omuz değerlendirme skalası ile değerlendirilmiĢ elde edilen veriler istatiksel olarak yorumlanmıĢtır. Bulgular: 91 kadın 34 erkek toplam 126 hasta Ortalama yaĢı 53 (29-78) fizyoterabi seansı 21(10-65) seans idi. Hastaların 64'ünde dominant taraf (sağ) 57’sinde nondominant taraf 5’inde ise bileteral etkilenme saptanmıĢtır. Hastaların ortalama tedavi öncesi (TÖ) omuz fleksiyonu 1440 (50-80) tedavi sonrası (TS) 1710 (80-180) TÖ omuz abduksiyonu 1240 (80-16) TS 1670 (75-180) TÖ eksternal rotasyon 620 (0-90). TO internal rotasyon 640 (0-90) TS 840 (15-90) TÖ Constant skoru 530 (2-91) TS 800 (25-100) puan olarak bulunmuĢtur. Tüm değerlerde tedavi öncesine göre tedavi sonrasındaki artıĢlar istatiksel olarak anlamlı olmuĢ (p<0.05). Hastaların %81'inde tedavi öncesine göre tedavi sonrasında semptomlarında belirgin düzelmeler görülmüĢtür. Sonuç: Nonopere RC patolojilerinde konservatif tedavinin baĢarı oranları %50 ile %90 arasında değiĢmektedir. ÇalıĢmamızın sonuçları literatürle paraleldir. Nonopere RC patalojilerinde erken ve doğru tanı ile birlikte baĢlayan iki planlanmıĢ ve uygulanmıĢ rehabilitasyon yaklaĢımları ile hastaların yaĢam kalitelerinde ve memnuniyet düzeylerinde artıĢ sağlanabileceği ve baĢarılı fonksiyonel sonuçlar alınabileceği kararına varılmıĢtır. 58 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P07 TAMĠR EDĠLEMEYEN ROTATOR MANġET YIRTIKLARINDA LATĠSSĠMUS DORSĠ TRANSFERĠ S. Akpınar, M. Demirhan, M.A. Hersekli, A.C. Atalar, R .N. Tandoğan BaĢkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Ġstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D. Rotator manĢet yırtıklarının %95' inin tamiri mümkündür. DıĢ rotasyon kuvveti olmayan ve humerus baĢında belirgin superior migrasyon olan hastalarda tendon dokusunun kronik kaybına, kaslarda atrofi ve dejenerasyona bağlı olarak yırtığın tamiri mümkün olmayabilir. Bu çalıĢmada tamiri mümkün olmayan masif manĢet yırtığı olan iki hastada latissimus dorsi transferi sonuçlarını değerlendirdik. Olgu 1: 51 yaĢındaki erkek hasta sol omuzunda ağrı ve kolunu kaldırarnama Ģikayeti ile baĢvurdu. Hasta beĢ senedir kolunda ağrı olduğunu ve dört aydır kolunu kaldıramadığını bildirdi. Fizik muayenede aktif ablukasyonun olmadığı fakat pasif abdüksiyon yırtıldığında hastanı kolunu o pozisyonda tutabildiği gözlendi. Hastada dıĢ rotasyon kuvveti yoktu ve düĢük kol iĢareti ile borazancı iĢareti pozitif idi. Çekilen radyografilerde humerus baĢının yukarıya kaymıĢ olduğu ve MRI da supraspinatus, infraspinatus ve leres minörün yırtık olduğu görüldü. Hastaya latissimus dorsi transferi uygulandı. Ameliyatı sonrası altı hafta abdüksiyon atelinde tutuldu. Ameliyat sonrası onuncu ayda hastanın aktıf abdüksiyon yapamadığı fakat aktif dıĢ rotasyon yapabildiği gözlendi. Olgu 2: 57 yaĢında erkek hasta 10 yıldır var olan omuz ağrısı Ģikayeti ile baĢvurdu. Bir ay kadar önce ağırlık kaldırırken omuzundaki ağrıda artma olmuĢ ve kolunu kaldıramamıĢ. Fizik muayenede aktif öne fleksiyon 1350 dıĢ rotasyon 00 aktif abdüksiyon ağrılı ve 700 abdüksiyondan sonra ağrısı artıyor idi. DüĢük kol iĢareti ve borazancı iĢareti pozitif idi. Direk radyografilerinde humerus baĢında yukarı göç ve MRI da supraspınatus ve infraspinatus tendonlarında tam kat yırtık saptandı. Hastaya latissimus dorsi transfen uygulandı ve ameliyat sonrası 12. ayda hastanın kolunu ağrısız kaldırabildiği ve aktif dıĢ rotasyon yapabildiği gözlendi. Olgu: Sayımızın az olmasına karĢın tamir edilemeyen rotator manĢet yırtıklarında latissumus dorsi transferi saçilmiĢ hastalarda baĢarılı olabılmektedır. Subskapularis tendonu sağlam ve deltoid kuvveti iyi olan hastalarda baĢarılı sonuçlar alınabileceği kanaatindeyiz. 59 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P08 ÖNEMLĠ BĠR ROTATOR KILIF YIRTlĞI NEDENĠ: OS AKROMĠALE O.Güven, M. Karahan, M.Ünsal, M.Bezer, B.Saygı, K.GökkuĢ Marmara Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D. GiriĢ: Omuz rotator kılıf lezyonlarının akromionun yapısı ile iliĢkisi eskiden beri bilinmektedir. Akromial apofiz dört ayrı ossifikasyon merkezinde geliĢir. Eğer geliĢimini tamamlamamıĢ bir kiĢide akromial apofizler arasında ve skapular spine'da füzyon görülmezse buna os akromiale denmektedir. Görülme sıklığı %1-15 arasında olup %62 bilateral olarak bildirilmiĢtir. Çoğunlukla asemptomatik olup aksiyal grafilerde insidental olarak saptanır. Semptomatik os akromiale omuz sıkıĢma sendromuna veya omuz rotator kılıfında yırtıklara neden olmektadır. Materyal ve Metod: Kliniğimizde 1997-1999 tarihleri arasında 6 hastanın (3 erkek, 3 bayan) 7 omuzu (1 vaka bileteral) takip edilmiĢtir. Omuzların 2'si sol 5'i sağ omuz idi. Ortamlama yaĢları 58 (51-65 yaĢ) olup ortalama takip süreleri 16 ay (12-20) idi. Temel Ģikayetleri omuz ağrısı ve omuz hareketlerinde kısıtlılık idi. Omuz sıkıĢma sendromu nedeniyle konservatif tedavi programları uygulanmıĢ fakat baĢarısız olmuĢtu. Fizik muayenelerinde; akromion ön kenarında hassasiyet vardı. Impingement belirtisi ve testi tüm hastalarda pozitif idi. Aksiller grafilerinde tüm vakalarda meso-akromion saptandı. Manyetik rezonans incelemesinde omuz rotator kılığında yırtık tespit edildi. Hastalardan beĢinde semptomatik os akromiale tanısıyla k-teli ve gergi bandı ile greftleme ve omuz rotator kılıf tamiri uygulandı. bir hastada preakromion eksize edildi. Hastalar postop Constant skorlama sistemi kullanılarak değerlendirildiler. Postoperatif geç dönem ortalama constant skoru 79 (69-89) idi. Sonuç: Omuz rotator kılıf lezyonlarında os akromialenin de düĢünülmesi gereken önemli bir etyolojik faktördür. Kirschner teli, gergi bandı ve greftleme büyük fragmanların tedavisinde uygulanılabilen baĢarılı bir cerrahi seçenektir. 60 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P09 ARTROSKOPĠK SUBAKROMĠAL DEKOMPRESYON VE MĠNĠ-AÇIK ROTATOR MANġET TAMĠRĠ Ata Can Atalar, Mehmet Demirhan, Yılmaz Akalın , Sevan Sıvacıoğlu Ġ.Ü. Istanbul Tıp Fakultesı, Ortopedı ve Travmatoloji A.B.D. Rotator manĢetin korakoakromial arkusta sıkıĢması (impingement sendromu en önemli omuz ağrısı sebeplerindendir. Artroskopik tekniklerdeki ilerlemeler ile subakromial dekompresyon ve rotator manĢet tamiri artroskopi ile yapılabilir hale gelmiĢtir. Bu yazıda artroskopik subakromial dekompresyon ve mini-açık yöntemle rotator manĢet tamiri yaptıgımız hastalar retrospektif olarak değerlendirilmiĢtir. Subakromial sıkıĢma sendromu ve/veya rotator manĢet yırtığı sebebiyle, kliniğimizde 85 hastaya artroskopik subakromial dekompresyon uygulanmıĢtır. Bu hasta grubunun 24 tanesinde uygun retrakte olmamıĢ rotator manĢet yırtığı tespit edilmiĢ ve mini açık teknikle deltoid kası liften ayrıĢtırılarak rotator manĢet tamiri yapılmıĢtır. Sadece subakromial dekompresyon uygulanan hastaların 14'ü erkek ve 47'si kadındır, ortalama yaĢları 40,1 (20-72)'dir. Mini-açık rotator manĢet tamiri yapılan hastaların ise 6'sı erkek, 18’i kadındır. Bu grubun yaĢ ortalaması da 54,3 (38-71)'dir. Subakromial dekompresyon grubu ortalama 18.6 ay (3-52 ay), mini-açık tamir grubu 15.4 ay (3-28 ay) takip edilmiĢlerdir. Değerlendirmeler, fizik muayene, radyografi ve Constant skoru ıle yapılmıĢtır. Ġlk grupta 53 hastada (%86) çok iyi ve iyi, 8 hastada (%14) tatmin edici sonuç alınmıĢtır. Hiç bir hasta kötü sonuç kriterlerine girmemiĢtir. Mini-açık tamir yapılan grupta ise 21 hasta (%88) çok iyi ve iyi sonuç grubuna girmiĢtir. Bir hastamızda postoperatif donmuĢ omuz sendromu geliĢmiĢ ve fizik tedaviden yeterli yanıt alınamadıgı için artroskopik kapsüler gevĢetme yapılmıĢtır. Artroskopik subakromıal dekompresyon ve mini-açık rotatar manĢet tamiri, tecrübeli omuz artroskopistleri için uygun seçilen vakalarda çok üstün bir cerrahi tedavi seçeneğidir. Artroskopik cerrahi yapılan hastalar, küçük cerrahi yaraları ve deltoid yapıĢma yerine zarar verilmemesi nedeniyle, çok çabuk rehabilite olarak günlük ve spor aktivitelerine dönebilmektedirler. 61 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P010 OMUZ ĠMPĠNGEMENT SENDROMUNUN REHABĠLĠTASYONUNDA MANUEL TEDAVĠNĠN ETKĠSĠ Filiz Can, Ebru Dolunay, Gürsoy CoĢkun, Reha Tandoğan, Bülent Atilla Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon YO, BaĢkent Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D, Hacettepe Üniversitesi Ortopedı ve Travmatoloji A.B.D. Omuz impingement sendromunda baĢlangıç tedavisi olarak istirahat, fizyoterapi ve diğer konservatif tedavi yöntemleri kullanılmakla birlikte, en iyi tedavi Ģekli hala tam olarak belirlenememiĢtir. ÇeĢitli fizyoterapi-rehabilitasyon yöntemlerinin etkinliği üzerine olan çalıĢmalar da azdır. Manuel tedavi, son yıllarda rehabilitasyonda yaygın olarak kullanılan bir yöntem olmasına rağmen, özellikle impingement sendromundaki kullanımına iliĢkin literatür bilgileri çok yetersizdir. Bu çalıĢmanın amacı impingement sendromunun rehabilitasyonunda manuel tedavinin etkisini incelemektir. ġubat 1996-Kasım 1999 tarihleri arasında impingement tanısı konmuĢ ve konservatif tedavisine karar verilmiĢ 22’si kadın, 14’ü erkek toplam 36 hasta çalıĢmaya alınmıĢtır. 27 sağ, 9 sol omuz tutulumu olan ve yaĢları 21-80 arasında değiĢen hastalar Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu Ortopedik Rehabilitasyon Ünitesinde tedaviye alınmıĢlardır. Rehabilitasyon programında coldpack ve TENS ile manuel tedavi yöntemlerinden transvers friksiyon masajı ve mobilizasyon uygulaması yapılmıĢtır. Ayrıca skapulohumeral ritmi düzenlemek ve omuz kuĢağı kasları kuvvetlendirmek için germe ve kuvvetlendirme egzersizleri verilmiĢtir. Hastalar haftada 2-4 gün, 12 hafta süre ile tedaviye alınmıĢlar ve taburcu olduktan sonra da ev programı egzersizleri ile takip edilmiĢlerdir. Tedavi öncesi, tedavi ortası ve sonrasında dinlenme ve aktivite ağrı düzeyi, ağrısız eklem sınırı, ağrılı arkın varlığı, omuz çevresi kas kuvveti değerlendirilmiĢ, ayrıca rezistif testler ve fonksiyonel değerlendirmeler yapılarak sonuçlar birbirleri ile karĢılaĢtırılmıĢtır. Tedavinin sonucunda tüm parametrelerde istatikselolarak anlamlı geliĢmeler gözlenmiĢtir (p<O.05). Bu sonuçlar özeılıkle ağrı ve ağrı ile ilgili parametreler ve fonksiyonellik uzeyınde, manuel tedavinin daha yoğun olarak kullaruldızı erken dönemde içinde anlamlı değerlere ulaĢmıĢtır (p<0.05). Bu Sonuçlara göre transvers friksiyon ve mobilizasyon gibi manuel tedavi yöntemleri, impingement sendromunun rehabilitasyonunda, özellikle erken dönem için oldukça etkindir ve rehabilitasyon programının baĢarısını artırır. Skapulohumeral ritm ve omuz biomekaniğinin düzenlenmesi impingement sendromuna yol açan etken faktörleri ortadan kaldırarak, geç dönem sonuçlarını da olumlu yönde etkiler. 62 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P011 ARTROSKOPĠK SUBAKROMĠAL DEKOMPRESYON YAġAM KALĠTESĠNĠ HANGĠ DÜZEYDE DEĞĠġTĠRĠYOR? Gül Baltacı, Mehmet S.Binnet, evin Ergun, Cengiz Yılmaz Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu Sporcu Sağlığı Ünitesi, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ġbni Sina Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D. Amaç: Yakın bir geçmiĢe kadar impingement sendromu ortopedik cerrahinin en az kıymeti bilinen patolojilerinden biriydi ve uygun tedavi alıĢkanlığı olmaksızın yapılan bir genelleme ile ele alınırdı. ÇalıĢmamızdaki amacımız artroskopik subakromial dekompresyon ve akromioplasti ile tedavi edilen impingement sendromlu olgularımızın tedavi sonrası yaĢam kalitesini izleyerek yöntemin ulusal platfoımdaki analizini yapmaktadır. Materyal ve Metod: Bu amaca yönelik olarak 1996-1999 yılları arasında 26 olgu gözlenmiĢtir. Olgularımızda ortalama yaĢ 53.2’ dir (40-75 yaĢ) ve olguların 10’u erkek 16’sı kadındır. 17 dominant ve 9 nondominant omuz etkilenmiĢtir. Cerrahi endikasyon yetersiz kalan kanservatif tedavi sonrasında konulmuĢtur. Cerrahi yöntem 14 olguda artroskopik eklem detridmanını takiben seber giriĢimi ile açık subakromial dokompresion Neer akromioplastisi Ģeklinde, 12 olguda ise yine artroskopik omuz giriĢimini takiben, artroskobik subakromial dokompresyon akromioplasti olarak gerçekleĢtirilmiĢtir. Cerrahi sonrası tüm olgular 3 aĢamalı rehabilitasyon protokolü ile tedavi edilmiĢlerdir. Bu çerçevede olgularımız ortalama 29 seanslık fizyoterapi görmüĢlerdir (15-63 seans). Programa baĢlanılan ilk seanstaki ağrı skalası ortalama 5.7, en son seansta 1.6 dır. Sonuçlar: Ortalama 23.7 ay takip edilen olgularımızın son kontrollerindeki bulgular 15 olgumuzda cerrahi öncesine göre daha olumlu idi. Veriler izokinetik ölçümlele de desteklendi. 7 olguda kontrol verileri cerrahi öncesine kadar kısmen daha iyi idi. 4 olgu ise cerrahi öncesinden daha olumsuz bulgulara sahipti. Kanılar: Ġmpingement sendromunun cerrahi tedavisi sonuçları üzerinde cerrahi sonrası rehabilitasyon en az cerrahi teknik kadar etken olmaktadır. Sonuçlarımız cerrahi sonrası rehabilitasyon süresinin literatüre oranla daha uzun olduğunu göstermiĢtir. Ancak bu sürenin sonunda hastaların yaĢam kalitesinde belirgin bir artıĢ izlenmiĢtir. 63 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P012 ARTROSKOPĠK SUBAKROMĠAL DEKOMPRESYON: CYBEX 6000 KULLANILARAK OMUZ ROTATOR VE ABDUKTOR-ADDUKTORLERĠN KONSENTRĠK PEAK TORQUE DEĞERLERĠ Gül Baltacı, Özden Kantar, Hülya Özlü, Nevin Ergun Hacettepe Üniversitesi FizikTedavi ve Rehabilitasyon Y.O. Sporcu Sağlığı Ünitesi Ankara Üniversitesi Ġbni Sina Hastanesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon A.B.D. izokinetik Test Laboratuarı ÇalıĢmanın amacı: CYBEX izekinetik dinamometresini kullanarak glenohumeral internal (IR) ve eksternal (ER), abduktor (ABD) ve adduktor (ADD) kaslarının artroskopik subakromıal dekompresyon ile tedavi edilen hastaların postoperatif birinci yıllarında konsantrik peak torque değerleri, total iĢ, agonist/antogonist kas oranlarının sağlam ekstremite ile karĢılaĢtırmaktı. Materyal ve metodlar: Bir yıl önce artroskopik subakromial dekorupresyon ile tedavi edilmiĢ ve yaĢlarının ortalaması 45.5 yıl olan on kadın ve erkek hasta CYBEX 6000 izokinetik dinarnemetre ile omuzların ektemal/intemal rotasyon, abduksiyon/adduksiyon konsentrik kas kuvvetleri 90 ve 120 derece/saniyelerde bilateral değerlendirilmiĢtir. Peak torgue, total iĢ ve ortalama güç hesaplandı. Değerlendirme sonrası sonuçlar CYBEX software program ve IBM bilgisayar kullanılarak alınmıĢtır. Test verileri SPSS paket program ile değerlendirilmiĢlerdir. Bulgular: Test sonuçları dominant/nondominant ER 90 der/sn, r=0.86, 120 der/sn, r=:0.82; dominant IR 90der/sn, r=0.79, 120der/sn, r=0.82. ınternal ve ekstemal rotatorlerin, abduktor ve adduktor kasların relatif kuvvetlerinin ortalama oranlan çalıĢılmıĢ, parametreler ve testin hızına bağlı olarak 1.3 -1.7 arasında değiĢiklik göstermekteydi. Sonuç: SıkıĢma sendromu ile etkilenmiĢ omuz rotatorleri ve abduktor/adduktor kasları arasında artroskopik subakromial dekompresyon tekniğinden bir yıl sonra normal kassal dengenin restore edilmesine olanak sağladığı görülmüĢtür. Omuz rotator ve abduktor/adduktor kasları CYBEX 6000 izokinetik dinamometrenin konsentrik Ģeklinin kullanımı ile açığa çıkan veriler gelecek klinik araĢtırmaları desteklemek için kullanılabilir. 64 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P013 OMUZUN SIKIġMA SENDROMUNDA ĠKĠ TEDAVĠ YAKLAġIMI: KLASĠK FĠZYOTERAPĠYE KARġI MANUAL TERAPĠ AyĢenur BeĢler, Gül Baltacı, Volga Bayrakçı, Nevin Ergun Hacettepe Universitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Y.O. Sporcu Sağlığı Ünitesi Amaç: Omuz abduksiyon ve fleksiyon hareketlerinde ağrı ve fonksiyon kaybı ile karakterize olan sıkıĢma sendromu tanısı ile gelen hastalarda glenohumeral ve akromioklavikular eklem mobilizasyon tekniklerinin klasik fizyoterapiye olan üstünlüğünü araĢtırmaktı. Materyal ve metodlar: DeğiĢik nedenlerle sıkıĢma sendromu tanısı ile gelen 32 hasta rastgele iki gruba ayrılmıĢtır: Grup A’daki 16 hastaya klasik fızyoterapi olarak elektroterapi ve egzersiz Grup B’deki hastalar ise mobilizasyon teknikleri, buz uygulaması ve egzersiz verilmiĢtir. Her iki gruptaki hastalar 10 seansı tamamlamıĢlardır. Tedavi öncesi ve sonrası görsel ağrı skalası istirahatte, gece yatarken ve harekette, palpasyonla ağrı provakasyon testleri, manual kas testleri ve omuz normal eklem hareketleri yönünden değerlendirilmiĢlerdir. Bulgular: Her iki grupta istirahatte, gece yatarken ve harekette ağrıda azalma, istatistiksel olarak Grup B lehine anlamlı bulunmuĢtur (p<O.OS). Kas kuvvetinde artıĢ ve normal eklem hareketlerinde artma istatistikselolarak Grup B lehine anlamlı bulunmuĢtur (p<O.OS). Palpasyonla ağrı provakasyon testleri özellikle suprapinatus, infraspinatus ve subskapularis tendonlarında belirgin bir azalma olduğunu her iki grupta da göstermiĢ (p<O.OS), sonuçlar bu bölgelere özel mobilizasyon tekniği ve derin friksiyon alan grupta daha anlamlı bulunmuĢtur (p<O.OS). Klasik tedavi alan 3 (%18) hastanın kas kuvvetınde artıĢ olmasına rağmen ağrıları değiĢmemiĢtir. Sonuç: Omuzun sıkıĢma sendromunun konservatif tedavisinde fizyoterapistler tarafından uygulanan eklem ve tendona yönelik yapılan mobilizasyon ve manipulasyon teknikleri tedavinin sürecini kısaItmada güvenle kullanılabilir. Hastaların iĢ verimini artırmada, ağrının azaltılması ve günlük yaĢam aktivitelerine dönüĢü kolaylaĢtırmada etkili bir tedavi olarak önerilebilir. 65 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P014 OMUZ "ĠMPĠNGEMENT" SENDROMUNDA KONSERVATĠF TEDAVĠ SONUÇLARIMIZ Özlem Akkoyun Sert, Tunç Cevat Öğün , Mehmet Arazi, Abdullah ġarlak Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D Kas iskelet sistemi ile ilgili yakınmalarda boyun ve bel sorunlarından sonra ikinci sırada yer alan omuz problemleri kiĢinin günlük yaĢam aktivitelerini (GYA) engeller. Omuz ağrısının sık görülen sebeplerinden biri impingementdir. Tedavisinde öncelikle, 6 ay-1 yıl kadar konservatif tedavi uygulamaları önerilmektedir. Sadece aktif-pasif ROM vegüçlendirme egzersizleri ile %80’nin üzerinde baĢarılı sonuçlanabildirilmektedir. Mart 1999- Eylül 1999 tarihleri arasında Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D' na omuz ağrısı nedeniyle baĢvuran hastalardan 24’üne konservatif tedavi uygulanmıĢtır. Hastalara soğuk uygulama ve egzersizden oluĢan aynı rehabilitasyon programı uygulanmıĢtır. Hastaların 4' ü erkek 20’si bayan idi yaĢ ortalamaları (44 (2,96) idi. Hastalar tedavi öncesi ve tedavi sonrası UCLA (Üniversity of California - Los Angeles) skorlaması yapılarak değerlendirilmiĢtir. Tedavi 20 seansda sonlandırılmıĢtır. Tedavi öncesi UCLA skoru ortalama 18,9, tedavi sonrası 32 olarak bulunmuĢtur. Hastaları-mızdan 2 tanesi konservatif tedaviye cevap vermemiĢtir. Bu hastalarda omuz ekleminde hareket geniĢliği kazanılmıĢ ama ağrılarında anlamlı bir azalma olmamıĢ ve cerrahi tedavi önerilmiĢtir. Tedavi olan hastalarmuz GYA'ne dönmüĢlerdir. Sonuçlarımız konservatif tedavinin omuz "Impingement" sendromu tedavisinde önemli bir alternatif olduğunu göstermektedir. 66 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P015 OMUZ ĠNSTABĠLĠTELERĠNDE (SHRINKAGE) ARTROSKOPĠK KAPSÜLER BÜZÜġTÜRME Mehmet Demirhan, Ata Can Atalar, Yılmaz Akalın Ġ.Ü. Ġstanbul Tıp Fakültesi, Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D Omuzun gerek unidireksiyonel, gerekse multidireksiyonel instabilitelerinde kapsül laksitesi önemli bir komponenttir. Özellikle anterior instabilitelerde kapsül laksitesi hemen tüm vakalarda Bankart lezyonuna eĢlik eder. Açık cerrahide değiĢik teknikleri yapılan kapsüler kaydırma ameliyatının, artroskopik alternatifi "kapsüler büzüĢtürme (shrinkage)dir. Bu teknik, kapsülün kollajen lif yapısının,laser veya özel bir elektrokoter (ArthroCare) kaynaklı ısı ile değiĢtirilmesi esasına dayanır. Kliniğimizde 1998-1999 yılları arasında 6 hastaya ArthroCare ile kapsüler büzüĢtürme uygulanmıĢtır. Hastalarımızın yaĢ ortalaması, 21,3 (15-37) idi. 2 hastamız kadın, 4 hastamız ise erkekti. 5 hasta da kronik anterior instabilite mevcut iken bir hastada rehabilitasyon programına yanıt vemıeyen atravmatik multidireksiyonel instabilite mevcut idi. Anterior instabilite nedeni ile opere edilen hastaların hepsinde Bankart lezyonu görüldü ve hepsine artroskopik yöntemle Bankart tamiri uygulandı. Tespit materyali olarak dört hastada Suretac, bir hastada fastak kullanıldı. Ortalama 7.7 (3- 18) ay takip edilen hastalar Constant skoru ile değerlendirildiler. Bir hastamızda redislokasyon geliĢti. Vaka serimizin takip süresi kısadır, ancak yeni bir uygulama olan ve daha geniĢ kullanım alanı bulacağına inandığımız bu tekniği sunmak istiyoruz. Kapsüler büzüĢtürme (shrinkage), artroskopik Bankart tamirinin en önemli sorunu olan kapsül laksitesi tedavisinde umut vericidir ve süregelen histopatolojik deneysel çalıĢmalar bu kanıyı desteklemektedir. 67 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P016 ARTROSKOPĠK SUBAKROMĠYAL DEKOMPRESYON VE MĠNĠ-AÇIK ROTATOR MANġET TAMĠRĠ S. Akpınar ,.M.A. Hersekli, H. Demirörs , R.N. Tandoğan BaĢkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D. Artskopik tekniklerin, omuz rahatsızlıklarında kullanılmaya baĢlanması, tedavi seçeneklerini hızla değiĢtirmiĢtir. Artroskopik subakromiyal dekompresyon (ASD), subakromiyal sıkıĢma sendromunda, açık akromiyoplasti tekniği kadar iyi sonuçlar verebilmektetir. Bu çalıĢmada, ASD ve/veya mini-açık rotator manĢet tamiri yapılan yirmibir hastanın erken dönem sonuçları bildirilmektedir. Hastaların onsekizi bayan üçü erkek olup ortalama yaĢları 56’dır. Onsekiz hastada sağ omuz üçünde ise sol omuz tutulumu vardı. Onüç hastaya sadece ASD, sekiz hastaya ASD ve mini-açık rotator manĢet tamiri yapılmıĢtır. Sadece ASD yapılan hastaların üçünde tam kalınlıkta, altısında kısmı kalınlıkta rotator manĢet yırtığı vardı. ASD+ mini-açık rotator manĢet tamiri yapılan hastaların ise yedisinde tam kalınlıkta, birinde ise kısmi kalınlıkta supraspinatus tendon yırtığı vardı. Supraspinatus tamiri yapılan beĢ hastada iki adet, iki hastada üç adet dikiĢ kancası kullanıldı. Bir hastada ise osteoporoz nedeniyle dikiĢ kancası kullanılamadığından transosseoz dikiĢ tekniği kullanılmıĢtır. Kalsifiye tendinit bulunan üç hastada artroskopik dekompresyon, ile beraber supraspinatus tendonundaki kalsıfıkasyon artroskopik olarak çıkarılmıĢtır. Hastaların ortalama takip süresi altıbuçuk aydır (üç-onüç ay). Ameliyat öncesi Constant skorları 55 iken ameliyat sonrası kontrollerde Constant skorları 90 olarak bulunmuĢtur. Rotatar manĢet tamiri yapılan hastalarda kuvvet kaybının kaybolduğu görülmüĢtür. Özellikle kalsifiye tendinit olgularında kalsifikasyonun çıkartılması ile hastaların ağrılarında dramatik bir iyileĢme görülmüĢtür. ASD zor bir cerrahi teknik olmasına karĢın ameliyat sonrası rehabilitasyon ve hastalık öncesi aktivite seviyesine dönüĢ daha kolay olmaktadır. ASD ve/veya mini-açık rotatar manĢet tamiri omuz sıkıĢma sendromunda ve rotator manĢet hastalıklarında uygulanılabilen güvenli ve baĢarılı bir yöntemdir. 68 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P017 ARTSKOPiK SUBAKROMiAL DEKOMPRESYON iLE TEDAVi EDiLMĠġ HASTALARDA OMUZ REHABĠLĠTASYONU Gül Baltacı, AyĢenur BeĢler, Volga Bayrakçı, Nevin Ergun, Mehmet Binnet Hacettepe ÜnĠversĠtesĠ Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu, Sporcu Sağlık Ünitesi Ankara Üniversitesi Ġbni Sina Hastanesi, Ortopedi ve Travmatoloji ABD Amaç: Artroskopik subakromial dekompresyon omuzun sıkıĢma sendromunu tedavi etmede etkili bir yöntem olarak kabul edilmektedir. Bu çalıĢmada inflamasyon, iskemi ve dejenerasyonla rotator kılıfın sıkıĢması ve elevasyonda subakromıal bursanın ağrıyı artırması nedenleri ile artroskopik subakromial dekompresyonla tedavi edilen 21 hastanın erken dönemde baĢlamıĢ olan rehabilitasyon protokolü, fonksiyonel skalalar ve yaĢam kalitesine yönelik anketin sonuçlarını tartıĢmaktı. Materyal ve metodlar: Dejenerasyon ve/veya kronik inflamasyon nedeni ile daha önce konservatif tedavi olarak fizyoterapi alan 21 (8 erkek, 13 bayan) hasta subakromial dekorupresyon ile artroskopik olarak tedavi edilmiĢ olup yaĢlarının ortalaması 46 yılı 20-75 yıl) idi. Cerrahi sonrası üç hafta omuz askısı kullanan tüm hastalara postoperatif rehabilitasyon birinci hafta içinde baĢlandı. Dirençli abdüksiyon ve eksternal rotasyon hareketleri ilk 6 hafta kısıtlandı. Ağrısız normal ekı em hareketini sağlamak, kassal atrofiyi önlemek, ağrı ve inflamasyonu azaltmak amacıyla rehabilitasyon üç faz olarak uygulandı. Hastalar görsel ağrı skalası, omuz normal eklem hareketleri, Neer Omuz Değerlendirme skoru, UCLA Omuz Değerlendirme skalası ile değerlendirilmiĢlerdir. Ayrıca tüm hastalara Amerikan Omuz ve Dirsek Cerrahi Derneğinin Omuzun YaĢam Kalitesi Anket formu uygulanmıĢtır. Bulgular: Ortalama 27 seans rehabilitasyon alan hastaların istirahatte, gece yatarken ve harekette görsel analog skalalarına göre ağrıda önemli bir azalma, omuz fleksiyon elevasyon, ekstansiyon, abduksiyon internal ve eksternal rotasyon normal eklelli hareketlerinde önemli artıĢlar olduğu gözlenmiĢ, ilk ve son günler arasında anlamlı bır fark bulunmuĢtur, (p<0.05). 16 hasta (%76.2) Neer Skoruna göre çok iyi, 2 (%9.5) i iyı 2 (%9.5) i orta, 2 (%9.5) i eski durumu ile aynı olarak değerlendirmiĢ. UCLA skalasını göre 15 hasta 30, 3 hasta 25,3 hasta 17 puan almıĢlardır. YaĢam kalitesi anket sorularında en çok karĢılaĢılan güçlüğün iĢ ile ilgili sorulara verilen cevaplar oluĢturmaktaydı Sonuç: Artroskopik subakromial dekompresyon ile tedavi edilen hastaların erken dönem rehabilitasyonu iĢten uzak kalma süresini kısaltmada, hareketliliğin kısa sürede artırılmasında, ağrının ve ödemin azaltılmasında ve günlük yaĢam aktivitelerinde kolun fonksiyonel olarak kullanılmasında etkili olabileceği söylenebilir. 69 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P018 OMUZ HEMĠARTROPLASTĠLERĠNDE POSTOPERATĠF FĠZYOTERAPĠ VE REHABĠLĠTASYON UYGULAMALARI A.Özcan, N.Özdemir, C.Türeyen, A.Ekin DEÜ.Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Y.O. DEÜ.El Cerrahisi B.D. Amaç: ÇalıĢma özellikle humerus fraktürlerinden sonra sıkça uygulanan .omuz artroplastileri sonrası fizyoterapi ve rehabilitasyon programlarını fonksĠyonel sonuçlarını belirlemek için yapılmıĢtır. Materyal ve Metod: ÇalıĢma DEÜ EI Cerrahi Bilim Dalı’nda farklı nedenlerle omuz hemiartroplastisi uygulanmıĢ ve DEÜ Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksek Okulunda fızyoterapi ve rehabilitasyon programlarına alınan 20 hasta (21 omuz) uzerınde yapılmıĢtır. 12'si kadın, 8'i erkek olan hastaların yaĢ ortalaması 63.60 + 2.76 (45-85) tır. 18 hastaya travma sonrası, 2 hastaya dejenaratif değiĢiklikler sonrası hemiartroplasti uygulaması yapılmıĢtır. Hastalar postoperatif 1. günden itibaren fizyoterapi programına baĢlatılmıĢlar. Sonraki günlerde Neerin üç fazlı rehabilitasyon programına alınmıĢlardır. Değerlendirme kapsamında neden, meslek, etkilenen taraf, ağrı, eklem hareket geniĢliği değerlendirilmiĢ, fonksiyonel değerlendirme için Constant fonksiyonel omuz skorlaması kullanılmıĢtır Sonuç: Postoperatif ilk değerlendirme ile tedavi sonrası değerlendirme arasında ağrı, eklem hareket geniĢliği ve Constant skoru arasında istatistiksel açıdan önemli farklar bulunmuĢtur (P<0.05). Fizyoterapi programını cerrahinin baĢarısını, hastanın fonksiyonel durumu ve memnuniyetini arttırması nedeniyle omuz artroplastileri sonrası uygulanması gerekliliği kararına varılmıĢtır. 70 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P019 PROFESYONEL VOLEYBOLCULARDA TESTLERLE DEĞERLENDĠRĠLMESĠ OMUZ EKLEMĠNĠN FONKSĠYONEL Orhan Sıakır, Nevin Ergun, Gül Baltacı, Volga Bayrakçı, AyĢenur BeĢler, Sibel Aksu Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu Amaç: 18-30 yaĢları arasında voleybol sporu ile uğraĢan 33 profesyonel sporcu ve 26 kontrol grubunu oluĢturan olgularda fonksiyonel testlerın üst ekstremitedeki etkisi araĢtırmaktı. Materyal ve metodlar: Fenerbahçe Spor Klübünde oynayan 33 profesyonel valeybol oyuncusu çalıĢmaya alındı. Aynı yaĢ grubunda bulunan spor yapmayan ve sağlıklı 26 olgu da kontrol grubu olarak değerlendirilmiĢtir. Esneklik için omuz-boyun mobilite testi, güç için sağlık topu fırlatma, kassal kuvvet ve endurans için ayakta push-ups, uzun oturmada push-ups, yerde push ups, tabureye oturup kalkma, 20 metre yürüme, izometrik endurans 5kg dumbel tutma süresi, izotonik endurans için ise 5 kg dumbelı 30 sn de 45 derece abduksiyon ve 45 derece fleksiyon pozisyonundaki tekrar sayısı ile ilgili testler voleybol oyuncuları ve kontrol grubuna yaptırılmıĢtır. ÇalıĢmanın istatistikleri SPSS for Windows Release 6,0 paket prograrn ile yapılmıĢtır (p<0,05), Bulgular: Bir maksimum test, izotonik endurans, kassal kuvvet endurans testleri voleybol oyuncularında istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0.05), Omuz eksternal ve internal retasyon normal eklem hareketleri voleybol oyuncularında kontrol grubuna göre anlamlı bulundu (p<0.05). Sonuç: Üst ekstremite için fonksiyonel testlerin fırlatma sporu yapan sporcularda sezona aktif katılımı sağlamak spor yaralanmalarını önlemek ve rehabilitasyorı programından sonra objektif alarak her iki omuzu karĢılaĢtırmak için çok önemli olduğu görüĢüne varılmıĢtır. Üst ekstremite fonksiyonel testlerinin güvenirliliği ve geçerliliğinin belirlenmesi ile spor fizyoterapistleri tarafından standardize kullanımını arttıracaktır. 71 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P020 174 GÜREġ MĠLLĠ TAKIM SPORCUSUNDA GÖRÜLEN 227 OMUZ SAKATLlĞI A.. Bağrıaçık, A.Parmaksızoğlu, C.Esenyel Ġstinye Devlet Hastanesi,Taksim Hastanesi, Vakıf Gureba Hastanesi, Ġstanbul Bu çalıĢmada, GüreĢ Milli Takım Sporcularında görülen omuz sakatlıklarının nedeni, türleri, tedavileri ve sonuçları değerlendirildi. 1992-1998 yılları arasında Milli Takım Kampında yer alan 15-32 yaĢ arası güreĢ milli takım sporcuları sakatlıkları incelendi. Sakatlıklar, 32 çıkık, 12 kırık, 183 yumuĢak doku sakatlıkları, baĢlıkları altında ele alındı. 11 sporcuda cerrahi tedavi uygulanırken, 216 sporcuya konservatif tedavi uygulandı. Geçirdiği omuz sakatlığı nedeniyle "güreĢe dönemeyen" sporcu olmazken, tedavi sonuçlarında en sık görülen komplikasyon, hareket kısıtlığı alarak göze çarptı. Omuzda görülen ağır sakatlıkların çoğunun, yeterince antreman yapmamıĢ, tecrübesiz yeterince ısınnmamıĢ ve konsantrasyon eksikliği içindeki sporcularda olduğu gözlemlendi. GüreĢ, omuz sakatlıklarının çok görüldüğü bir spor dalı olup, doğru teknikler öğrenme, iyi ısınma, iyi konsantrasyon ve iyi çalıĢma gibi faktörlerin, bu sakatlıklarda çok önemli rolünün olduğu anlaĢılmıĢtır. 72 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P021 AKROMĠOKLAVĠKÜLER EKLEM DĠSLOKASYONLARININ MODĠFĠYE WEAVER-DUNN CERRAHĠ TEKNĠĞĠYLE TEDAVĠSĠNĠN GEÇ SONUÇLARI O.Güven, M.Karahan, M.Bezer, B.Erol, B.Saygı, K.GökkuĢ, Z.Güven, Y.Yıldırım Marmara Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D. Amaç: Weaver-Dunn prosedürü Rockword Grade üç ve üzerindeki akromioklaviküler eklem dislokasyonlarının rekonstrüksiyonunda kullanılır. Çok kullanılmasına rağmen tartıĢılan bir metoddur ve literatürdeki çeĢitli yayınlarda ortalama %38 baĢarısızlık orano bildirilmiĢtir. 1993 yılından beri kliniğimizde cerrahi olarak Modifiye WeaverDunn prosedürü ile rekonstrükte edilen akromiolaviküler eklem dislokasyonlarının imatani değerlendirme sistemine geç dönem sonuçları sunulmuĢtur. Materyal ve Metod: Marmara Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği'nde 1991 ve 1999 yılları arasında Rockword Grade 3,4 ve 5 akromioplaviküler dislokasyon tanısı olan 20 hastanı 20 omuzu (9 sağ, 1 sol) cerrahi olarak tedavi edilmiĢtir. Hastaların 12'si erkek, 8'i kadın hastadır ve yaĢ ortalaması 44 olarak saptanmıĢtır. 4 vaka haricindeki tüm vakalar akut olarak acil polikliniğimize baĢvurmuĢlardır. Tüm vakalara Modifiye Weaver- Dunn tekniği ile akromioplaklviküler eklem rekonstrüksüyonu yapılmıĢtır. Postaperatif 3. haftada rehabilitasyon programına baĢlanmıĢtır. 3. ay bitiminde tüm hastalar normal aktivite düzeyine ulaĢmıĢlardır. Hastaları ağrı, fonksiyon ve hareket açılarından değerlendiren Imateni sistemi ile postaperatif geç dönem ( 2670 aylık ortalam 40 ay) takip sonuçları elde edilmiĢtir. Sonuçlar: Imtani' nin ağrı, fonksiyon ve hareketi göz önüne alarak yaptığı skorlama sistemine sonuçlarımız 15 vakada mükemmel 4 vakada iyi, 1 vakada ise orta olarak değerlendirilmiĢtir. Rockwoord Grade 3 ve üzeri akromiyoklaviküler dislokasyonlarda Modifiye Weaver-Dunn tekniği baĢarılı olup teknik açıdan güvenilir olmasının yanısıra ligament transferinin iyileĢme olanakları uygun Ģekilde korumasına izin vermesi nedeni ile tercih edilmelidir. 73 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P022 ĠHMAL EDĠLMĠġ TRAVMATĠK POSTERĠOR STERNOKLAVĠKÜLAR ÇIKIK VE KORAKOĠD ĠMPĠNGEMENT SENDROMU (OLGU SUNUMU) Mustafa YeI, Mehmet Arazi, M.Ġ.Sefa Kapıcıoğlu . .. Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D. Amaç: Posterior Sternoklaviküler çıkık; dispne, disfaji, ses kısıklığı, torasik çıkıĢ sendromu, ağrı, pnörnotoroks ve ölüm gibi çok ciddi komplikasyonlarda seyreden, tanısı güç tedavisi zor oldukça da nadir bir çıkık Ģeklidir. Biz bu çalıĢmada doğru tanı konulamayarak ihmal edilmiĢ, beraberinde travmatik korakoid impingement sendromu bulunan bir hastayı ve uyguladığımız tedavileri bahsettik. Materyal ve Metod: Olgu: E.C. 22 yaĢında profesyonel basketbol oyuncusu ve beden eğitimi bölümü öğrencisi astenik vücut yapılı sağ elini kullanan kadın hasta polikiliniğimize müracaat etti. Hastanın hikayesinde 4 ay önce trafik kazasında sağ omuzunda arkadan gelen Ģiddetli darbe ve buna bağlı sol omuzunda değiĢiklikler mevcuttu. Hastada sağ omuzunda, kol, önkol ve ele yayılan ağrı, uyuĢukluk, omuz hareketlerinde kısıtlılık ve Ģekil bozukluğu Ģikayetleri vardı. Hastanın yapılan omuz muayenesinde; bütün yönlerde omuz hareketleri kısıtlı ve ağrılı, diğer omuza göre güç kaybı mevcuttu. Sağ korokoid çıkıntı üzerinde hassasiyet ve ağrı omuz içi rotasyonu ile artıyordu. Sağ sternoklavikuler eklemde çökme tarzı deformite mevcuttu. Hasta sağ elini kullanamıyor, yazı yazamıyodu. Hastanın Constant omuz değerlendirme skoru 43 puan olarak değerlendirildi. Omuz radyografilerinde bir patoloji görülmemekteydi. Bilgisayarlı tomografide sağ sternoklavikular eklemde posterior çıkık klavikula medial ucunun retrosternal bölgeye yer değiĢtirdiği tespit edildi.Teknik: Hastaya genel anastezi altında c.A. Rockwoord'un tarif ettiği teknikle açık redüksiyon, medial klavikula ucunun oblik rezeksiyonu ve kostaklavikular bağ tenodez iĢlemleri uygulandı. Ameliyat sonrası hastanın omuz fonksiyonlarında düzelme gözlenirken, korakoid çıkıntı üzerine basmakla ve omuz içi rotasyon hareketleriyle artıĢ gösteren ağrısı devam ediyordu. Korakoid çrkıntı üzerine yapılan lokal anestetik ve kortikosteroid enjeksiyonu ile hastanın semptomlarında düzelme gözlendi. Sonuç: Hastanın ameliyat sonrası 12. ayda yapılan son kontrol muayenesinde omuz haraketleri tüm eksenlerde tam elini ve omuzunu kullanabiliyor ve aktif spor yapabiliyorlardı. Constant omuz değerlendir puanı 92 olarak tespit edildi. Kanılar: Hastaya omuzunun arkasından gelen darbeye bağlı olarak posterior Sternoklaviküler çıkık ve posterior kapsüler gevĢeklik ile korakoid çıkıntının travmarize olması ve buna bağlı korakoid impingement geliĢtiği düĢünüldü. Çok ciddi morbidite ve mortaliteye yol açan posterior sternoklaviküler çıkıkta geç tanı konulması açık reduksiyon yapılmasını zorunlu kılmıĢtır. Rezeksiyonla birlikte tenodez iĢlemleriyle tam omuz hareketleri tekrar kazandırılmıĢ ve eklemde yeterli stabiliteyi sağlamıĢtır. 74 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P023 PROTEZ UYGULAMALARIMIZ Ġrfan Öztürk, Yavuz Kabukçuoğlu, Mustafa TekkeĢin, Bülent Aksoy ġiĢli Etfal Eğitim ve AraĢtırma Hastanesi 2. Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği 100 yıldır kullanılmakta olan omuz protezi humerus üst uç kırıklarında ağırlıklı olarak endikasyon bulmaktadır. Bu kırıkların %85' i konservatif tedavi ile son derece baĢarılı tedavi edilmektedir. Fakat 4 parçalı kırık ve kırıklı çıkıklar, 3 parçalı kırık ve kırıklı çıkıklar, eklem yüzünü %40 içeren kompresyon kırıkları, hurnerus baĢındaki split kırıklar, anatomik boyun kırıklarının tedavisinde cerrahi tedavi ile baĢarılı sonuçlara ulaĢılmaktadır. ġiĢli Etfal Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniklerin de Ağustos 1990 ile Ağustos 1999 yılları arasında 17 humerus proksimal uç kırığı ve 4 humerus proksimal uç tümörü hastasına 21 parsiyelomuz protez uygulanmıĢtır.17 humerus proksimal uç kırığı incelenmeye alınmıĢtır. Hastaların 10'u bayan ve 7’si erkek, ortalama yaĢ 54 idi. Hastalar ortalama 24 ay takip edildiler. 12 sol omuz, 9 sağ omuz için parsiyel protez uygulanmıĢtır. Hastalar travma sonrası ortalama 9. Gün ameliyat edilmiĢtir. Tüm hastalara deltopektaral insizyon yapılmıĢ ve protez çimento ile yerleĢtirilmiĢtir. Tüberkulum majus ve minüs absarbe olmayan dikiĢlerle diafize ve protezelere tutturuldu. Ameliyat sonrası geçici veya kalıcı sinir lezyonu geliĢınedi. 3 hasta da enfeksiyon, 1 hastada dislokasyon görüldü. Olguların takip sonuçları radyolojik olarak ve Cofield omuz skorlama sistemine göre yapılarak literatür bilgisi ıĢığı altında tartıĢıldı. Sonuç olarak; humerus üst uç kırıklarında doğru endikasyon ile erken müdahale, uygun teknik ve rehabilitasyon sonucu değiĢtirse de bu kırıklar için en uygun tedavi olduğuna inanıyoruz . 75 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P024 PROKSĠMAL HUMERUS MALĠGN TÜMÖRLERĠNDE CERRAHĠ TEDAVĠ ETTIGIMIZ OLGULAR Yavuz S.Kabukçuoğlu, Mehmet Tezer, Raffi Armağan, Ünal Kuzgun, ġiĢli Etfal Eğitim ve AraĢtırma Hastanesi, Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği Proksimal humerus maligri tümörlerin sık görüldüğü bir bölgedir. Bu bölgede en sık cörülen malign tümörler osteosarkorn, kondrosarkom ve Ewing sarkornudur, Bu olguların %I5'i bu bölgede görülür. Aktif hernopoetik kemik iliği bulunması nedeni ile multiple myelom da sık görülür. Fibrosarkorn ve mezerıkirnal fibrosarkorn nadiren görülür. 5 osteosarkom, 2 Ewing sarkom, 1 korıdrosarkom, 1 fibrosarkorn ve 1 metastatik tümör olgusu kliniğimizde tedavi edildi. Primer olgular stage II B olarak değerlendirildi. 5 olgu proksimal humerus parsiyel rezeksiyon protezi ile tedavi edilirken 5 olgu ise farequarter amputasyonla tedavi edildi. 76 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P025 OS ACROMĠALE M. ġener , H.Aydın , O.Aynacı, M.A. Altay K.T.Ü. Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D. Os acromiale akromionun sekonder ossifikasyon merkezinin füzyonundaki yetersizlik olarak tanımlanır. Prevalansı %1-15 arasında olup, bileteral görülme oranı %62 olarak bildirilimiĢtir. Bu çalıĢmada 35 yaĢında cerrahi tedavi uygulanan (kanüllü vida, tel seklaj ve greftleme) os akromialeIi bir olgu sunuldu. Omuz sıkıĢma sendromunun etiyolojisinde bu nadir antitenin de göz önünde bulundurulması gerektiği, semptomatik, ve büyük fragmanIı olgularda cerrahi tedavi ile tatminkar sonuç alınabileceği kanaatine varıldı. 77 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P026 ERiġKiNLERDE DĠSTAL HUMERUS EKLEM ĠÇĠ PARÇALI KIRIKLARIN ÇOK SAYIDA KĠRSCHNER TELĠ ĠLE TESPĠTĠ A.Parrnaksızoğlu , A.Teköz Kadıköy Vatan Hastanesi Amaç: Bu kırıklar tüm kırıkların yaklaĢık %5'ini oluĢturulmasına rağmen tedavi yöntemine karar verilmesi, redüksiyonun sağlanması ve sürdürülmesi; tedavi sonrası eklem hareketlerinin tekrar kazanılması, ortopedik cerrahlar için her zaman problem yaratmıĢtır. Cerrahi tedavide kabul gören değiĢik yaklaĢımlar ve tespit yöntemleri olmasına karĢın ülecranon osteotomisi multipi Krischer telleri ile anatomikeklem restorasyonu sonuçları açısından yüz güldürücüdür. Materyal ve Metod: 1995-1999 yılları arasında Kadıköy Vatan Hastanesi Ortopedi bölümünde değiĢik travmalar sonucu oluĢan AO/ASĠF C3 tipi çok parçalı eklem içi 5 kırık vakası bu teknik ile cerrahi olarak tedavi edilmiĢtir. Cerrahi yaklaĢım olarak olecranon osteotomisi kullanılmıĢ, anatomik redüksiyon sağlandıktan sonra tespit, wire driver kullanılalarak mulpti Kirscher telleri ile sağlanmıĢtır. Kaynama süreleri (ort. 4-6 hafta) tamamlandıktan sonra fizik tedavi programı uygulanmıĢtır. Kanıtlar: Hastalar ortalama 18 ay takip edilmiĢ ve bu süre sonunda sonuçlar Jupiterin klinik değerlendirme skalası kullanılarak değerlendirilmiĢtir. Hastaların 2'sinde iyi ve 3'ünde mükemmel sonuç alınmıĢtır. Kanılar: Bu tip kırıklar ile ilgili pek çok çalıĢma yapılmıĢ ve bunların hepsinde de erken cerrahi müdehale, uygun anatomik redüksiyonve stabil fixasyon sonrası erken hareket ile iyi sonuçlar alınabileceği konusunda fikir birliğine varılmıĢtır. Uygulamalarımızda çapları 0.8-4 mm arasında değiĢen boylarda Kirscher tellerini kemiklerin tespiti için frklı yönlerde kullandık bunun sonucu erken harekete imkan veren rijit bir fiksasyon sağlandı. Kırık fragmanları tam repoze olduğu için kırık yüzlerin birbiri ile tam temasi elde edildi, bunun sonucu serbest fragmanlarda dahi kaynamada sorun olmadı. Bütün bunların neticesinde stabil, eklem açıklığı yeterli bir dirsek fonksiyonu elde edildi. 78 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P027 HUMERUS DĠSTAL OSTEOSENTEZ UÇ KIRIKLARINDA, AÇIK REDÜKSiYON VE MiNiMAL A.Bağrıaçık, C.Esenyel, M.Demirkaya lstinye Devlet Hastanesi Vakıf Guraba Hastanesi Bakırköy Devlet Hastanesi Nisan 1997 - Ağustos 1999 tarihleri arasında istinye Dev let Hastanesi'nde ortalama yaĢı 28 olan humerus distal uç kırıklı 34 hastaya yapılan açık redüksiyon-minimal osteosentez sonuçları incelendi. Ġncelenen 34 hasta, malunion hiç görülmezken, 14 hastada ortalam 25° fleksiyon kontraktürü oluĢtuğu tespit edildi. ÇalıĢma sonunda; acil Ģartlar humerus distal uç kırıklarında açık redüksiyon-minimal osteosentez operasyonunun baĢarıyla uygulanabileceği, ancak fazla oranda hareket kısıtlığı sonuçları nedeniyle, Ģartlar uygun olduğunda daha kuvvetli stabilizasyona yönelik implantlar ve erken hareketin olduğu kanısına varıldı. 79 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P028 BĠKONDĠLER ĠNTRAARTĠKÜLER DĠSTAL HUMERUS KIRIKLARININ TEDAVĠSĠNDE TRANSOLEKRANON YAKLAġIMLA OLEKRANONUN MODĠFĠYE OSTEOSENTEZĠ E.Olcay ,Ö.S.Yıldırım , M.Bülbül Vakıf Guraba Hastanesi Bikondiler intraartiküler distal humerus kırıklarının tedavisi zenellikle zordur ve tedavi sonrasında komplikasyonların oluĢma riski fazladır. Bu kmkların tedavisinde en önemli zorluklardan biri de cerrahi yaklaĢımdır. Bu nedenle genelde tercih edilen transolekranon yaklaĢım oldukça etkilidir. Fakat olekranonun bu yaklaĢımdan sonra tekrar osteosentezi bazı problemleride beraberinde getirmektedir. Biz 10 hastada modifiye olekranon osteosentezi yaparak sonuçlarını değerlendirdik. Bu teknikte olekranonu chevron osteotomisi ile kestikten sonra tekrar osteosentezini yapar iken kansellöz veya bir malleol vidası kullanarak fiksasyona ilaveten klasik germe bandı tekniğinin yanı sıra ulna antericrdan geçirilen ikinci bir serklaj teli ilede anteriordan germe yaparak hem stabiliteye bir katkı hemde rotasyona engel olmaya planladık. Burada vurgulamak istediğimiz konu rijid olarak fikse edilen bir olekranonun hem güvenilir bir osteosentez oluĢmasına katkısı hemde postoperatif erken rehabilitasyona faydasını lıteratür çalıĢmalarınıda göz önüne alarak değerlendirmekti. 80 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P029 SUPRAKONDĠLER HUMERUS KIRIKLARININ TEDAVĠSĠ Oktay Akpınar, Ercan Çetinus, Ġlhan Cever S.B. Haseki Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği K.S.Ü Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D Amaç: Suprakondiler humerus kırıkları tedavisinde tartıĢmaların olduğu önemli komplikasyonlara neden olabilen kırıklardır. Kliniğimizde çocuk suprakondiler humerus kırıklarına uyguladığımız tedavi yöntemleri ve sonuçlarını tartıĢmaktır. Materyal ve Metod: Haziran 1989-Haziran 1998 tarihleri arasında S.B. Haseki Hastanesi Ort. ve Trav. Kliniğinde suprakondiler humerus kırığı nedeniyle polikliniğimze baĢvuran 308 olgunun 96'sı ARiF (Açık Red+Int. Fiks.) 6'sı Genel anestezi adı altında kapalı red+Perkulan Pinleme 206'sı ise konservatif kapalı red+alçı-atel veyasadece alçı- atel) ile tedavi edildi. Bunlardan çağrımıza uyarak son kontrole gelen 43 olgu çalıĢmaya alında. Olguların değerlendirilmeleri Flynn Kriterlerine göre yapıldı. Bulgular: Değerlendirmeye alına 45 olgunun 25'i ARĠF. 20'si ise konservatif olarak tedavi edilmiĢti Olguların 35 (%77.7) tanesi erkek 10 (%22.3) tanesi ise kız idi. 32(%71.2) olguda dominant olmayan (sol) dirsekte kırık olmuĢtu. Olguların yaĢ ortalaması 7.2 (min: 1 maks 14) dir. 45 kırığın tamamım ekstansiyon tip kırık olup Gartland sınıflamasına göre 4 olguda Tip 1, II olguda Tip 2, 30 olguda Tip 3 kırık saptanmıĢtı. Takipsüresi ortalama 32.6 ay (min 3 ay maks 95 ay) idi Hareket kaybına göre 36 olguda çok iyi-iyi 4 olguda orta 5 olguda kötü sonuç, TaĢıma açısına göre 34 olguda çok iyi-iyi 4 olguda orta 7 olguda kötü sonuç elde edildi. Sonuç: Suprakondiller Tip 1 ve Tip 2 kırıklarda konservatif tedavi. Tip 3 kırıklarda ARIF yönteminin uygulaması erken müracaat aĢırı ödemin olmadığı olgularda da genel anestezi altında kapalı red+perkütan telleme yönteminin ARIF’e alternatif olabileceği düĢüncesindeyiz. 81 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P030 ÇOCUK SUPRAKONDĠLER HUMERUS KIRIKLARININ TRAKSĠYONLA TEDAVĠSĠ M.ġener, H.Aydın , O.Aynacı , M. Akif Altay, Ç. Önder K.T.Ü Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D Bu çalıĢmada kliniğimizde traksiyonla tedavi edilen 41 çocuk suprakondiler humerus kırıklı hastanın sonuçlarını retrospektif olarak incelendi. ÇalıĢmaya yalnız tip 2 ve tip 3 kırıkları dahil edildi. Hastaların ortalama yaĢı 7 Ortalama takip süreleri 14.4 ay idi. Ortalama hastanede kalıĢ süresi 17.2 gün, hasta baĢına haftada çekilen grafi sayısı 2.8 idi. 3 hastada radial sinir, 7 vakada median sinir arazı vardı. Hepsi tedaviden sonra düzelmiĢti. Dodge kriterlerine göre %70.7 çok iyi, % 17 iyi ve %12.3 yetersiz sonuç elde edildi. Traksiyonla tedavinin, hastanede kalıĢ süresinin uzun olmasına rağmen basit ve güvenilir bir yöntem olduğu kanaatindeyiz. 82 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P031 HUMERUS CĠSĠM KIRIKLARINDA EKSTERNAL FĠKSATÖR UYGULAMALARIMIZ M.ġener, O.Aynacı, H.Aydın, S.Kerimoğlu K.T.Ü. Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D. 1990-1999 yılları arasında Karadeniz Teknik Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniğinde 19 Humerus cisim kırıklı hastamıza eksternal fiksatör uygulandı. Eksternal tespitlerin 3'ü ilizarov tipi, diğerleri tek düzlemde (unipolar) uygulanan tespitlerdi. Hastalın 4 tanesi nonunion mevcuttu. Bu vakaların 3 'ü daha önce internal tespit (plak) 1 tanesi Kirschner ile tespit edilen ve nonunion geliĢen hastalardı. 15 hasta erkek, 4 hasta kadındı. Ortalama yaĢ 29 (12-69) du. Kırıkların 13'ü açık (2 tane tip 1, 3 tane Tip 2, 8 tane Tip 3) 6'sı kapalı kırıktı. Kırık tipi olarak 8 çok parçalı, 6 transvers, 4 oblik 1 spiral kırık mevcuttu. 5 hastada radial sinir arazı vardı. Bir vakada takiplerde tendon transferi yapıldı. Diğer vakalarda sinir arazı 6 ay içinde geriye dönmüĢtür. En az 6 ay tekibi olanlar çalıĢmaya dahil edilmiĢtir. Ortalama takip süresi 11 aydı. Ortalama kaynama süresi 5,6 aydı. Kaynama oranı %79 olup 4 hastada (%21) nonunion geliĢti. Bunlardan 2 hasta açık redüksiyon + internal greftleme ile tedavi edildi. Özellikle politravmalı ve açık kırıkları olan hastalarda da uygun bir yöntem olarak kullanılabileceğini düĢünmekteyiz. 83 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P032 HUMERUS CĠSĠM KIRIKLARININ U-ATELĠ ĠLE KONSERVATĠF TEDAVĠSĠ O.Aynacı, M.ġener , H.Aydın , S.Kerimoğlu K.T.Ü Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D Karadeniz Teknik Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji kliniğimizde 1987-1999 yılları arasında U-teli ile konservatif tedavi ettiğimiz 34 humerus cisim kırıklı hastayı değerlendirdik. 26 hasta erkek 8 hasta kadındı. Ortalama yaĢ 32(9-85) idi. Kırıkların 24'ü kapalı, 10 tanesi açık kırıktı. Kırık tipi olarak 16 Transvers, 9 Oblik, 5 çok parçalı, 2 segmenter ve 2 spiral kırık mevcuttu. Yalnızca 2 hastaya U-teli öncesi iskelet traksiyonu uygulanmıĢtır. 6 hastada u ateline ek olarak vepau bandajı kullanıldı. 5 hastada radial sinir arazı rastlarulmıĢtır. Bu hastaların 4’ü tekiplerde düzeldi, 1 tanesi ise tendon transferi yapıldı. En az 6 ay takibi olan hastalar çalıĢmaya dahil edilmiĢtir. Kaynama süresi 3.6 ay (1.5-7) di. Kaynama oranı %92.2 olup 3 hastada (%8.8% nonunion geliĢmiĢtir. Bu hastaların 2'si tespit (ilizarov) ile tedavi edildi. Bu retrospektif çalıĢmamızda humerus cisim kırıklarının konservatif tedavisinde U-ateli uygulamasının oldukça iyi bir tedavi seçeneği olduğunu düĢünmekteyiz. 84 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P033 THE INCDENCE OF GANGLION CYSTS DIAGNOSIS AND TREATMENT OPTION AROUND THE SHOULDER: F. Frankhauser, G. Schippinger, Ch.Bolding University-Clinic for Traumatology Graz-Austria Purpose of the study: Ganglia are a common elinical erııity usually superficial in locatian and therefore readily diagnosed. However, as deep seated ganglia are rare in the region they are not frequently included in the differential diagnosis of shoulder disordes. The only elinical sign of such a problem may be wasting of the supra-arıd/or infraspinatus due to compression of the suprascapular nerve. Materals and methods: We encountered 8 ganglion cysts in our patient population Over the last 6 years with varying degrees of weakness and symptoms. Diagnosis was established by ulırasound and confirmed with MRI in all cases. Most of the ganglia originated in the joint capsule of the shoulder. In the past, we utilized ultrasound guided aspiration of the cyst for treatment. More recently, artroscopy excision has been performed Results: Recorvery of the patients was uneventful with immediate relief of pain. However not all patients regained full strength in the involved muscles when the suprascapular nerve was compressed. Nevertheles, long ıerm result in our patients have been good without recourrence of the ganglion in arıy patient included in our smail series. Conclusion: In the past, it has been difficult to diagnose occult ganglia preoperatively because of the vague elinical syrnpıoms. Howover ultrasonography is very helpful as a screening test and MRl provides confirrrıation of the diagnosis. The operative procedure depends on the location but aspiration followed by cortizone injection remains a treatment option as open surgery requires awn extensile approach. Recently, the arthroscopıc approach has been shown to be effective for removal of the cyst and debridement of jhe labrum whenever possible. 85 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P034 TRAVMANIN DĠRSEK TAġIMA AÇISI VE HAREKET GENĠġLĠĞĠ ÜZERĠNDEKĠ ETKĠSĠ RA. Özerdemoğlu, N. Heybeli , E.F. Mumcu Süleyman Demirel Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D. Çocuklarda dirsek bölgesinin sıkça yaralandığı ve posttravmatik sekellerin önemli kısmının bu bölgede görüldüğü saptanmıĢtır. Travma sonucu dirsekte ortaya çıkabilecek sekelleri daha ayrıntılı olarak incelemek amacıyla 5-16 yaĢ arasındaki 2777 ilköğretim okulu öğrencisi muayene edildi. 107 olguda dirsek ekleminden birisinin ciddi travmaya maruz kaldığı saptandı. (44 kız, 63 erkek) Tüm olgularda Goniometre ile her iki dirseğin taĢıma açısı [TA] ve eklern hareketleri ölçüldü. KarĢılaĢtırmalarda 5° ve üzerindeki farklar anlamlı olarak kabul edildi. Istatiksel değerlendirme için "SPSS for windows. Realease 7.5.1" paketi kullanıldı. Oıtalama yaĢ 10.4±32.5 yıl olup travma üzerinde ortalama 4.4±3.2 yıl geçmiĢti. Olguların 59'unda sağ, 48'inde sol dirsek yararlanmıĢtı. (p>O.OS, Fisher's exact testi) II kiĢi opere edilmiĢ, diğerleri konservatif olarak tedavi edilmiĢlerdir. Olguların %68 'inde travmaya uğramıĢ ekstremitenin TA'nda değiĢiklik görülmezken, %14'ünde TA ortalama 11.3±S.7° (5-21°) kadar arttı, %18'inde ise ortalama 14.7±9.2° (S-37°) kadar azaldı. LO olguda sekel tarafındaki aktif fleksiyon veya ekstansiyon miktarı normal koldan daha fazla değildi. Olguların %50'sinde ekstansiyonda ortalama 15.4±11.1° (5-52°) kadar azalma saptandı. Buna karĢın sadece %32’sinde fleksiyon hareketinde ortalama 1 1.9±8.1° (5-38°) kadar azalma görüldü. Hareket geniĢliğinin ise olguların %59'unda ortalama 18.9±5- 62° (5-62°) kadar azaldığı gözlendi. Sonuç olarak; (1) olguların %32'sinde travma sonrasında taĢıma açısı belirgin olarak değiĢmiĢtir. (2) En sık karĢılaĢılan posttravmatik sekel ekstansiyon hareketinin azalmıĢ olmasıdır. (3) Fleksiyon hareketinin, daha az sayıda çocukta etkilendiği ve ortalama olarak daha az miktarda azaldığı görüldü. Buna göre ya fleksiyon hareketi travmalardan daha az etkilenmektedir ya da ekstansiyona nazaran sonradan daha kolay geri kazanılabilmektedir. (4) Travma sonucu çoğu olguda hareket geniĢliği azalır. 86 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P035 DĠRSEK HĠPEREKSTANSĠYONU GERÇEKTEN BĠR FLEKSĠBĠLĠTE KRĠTERĠ MĠDĠR? RA. Özerdemoğlu, N. Heybeli , E.F. Mumcu Süleyman Demirel Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D Dirsek hiperekstanbiyon bir fleksibilite kreteri olarak kabul edilir. Oysa Isparta yöresi çocukların dirseğinde hiperekstansiyon normal bir muayene bulgusu olarak göze çarpmaktadır. Dirsek ekleminde var olan hiperekstansiyon hareketinin genel vücut fleksibilitesi ile iliĢkisi olup olmadığını incelemek amacıyla, dirsek travma öyküsü olmayan 5-16 yaĢ arasındaki 2670 ilköretim öğrencisi (1291 kız, 1379 erkek) muayene edildi. Goniometre kullanılarak, her iki dirseğin taĢıma açısı [TA] ve eklem hareketleri ölçüldü. Fleksibilite kriteri olarak sol üst ekstremitide baĢ parmağın ön kol volar yüzüne pasif opozisyon testi [BOT] ve 2.-5 parmakların hiperekstansiyonu'na [PH] bakıldı. BaĢparmak uç kısmının önkol volarına değmesi (+), tüm lateral kenarın değmesi (++), tüm parmakları- önkola değmesi (+++) olarak değerlendirildi. PH testinde 2.-5 parmakların hiperekstansiyonda önkol dorsaline paralel hale gelmesine (+), daha fazla yaklaĢmasına (++) olarak kabul edildi. Verilerin değerlendirilmesinde "SPSS for windows 7.5.1" istatistik programı kullanıldı. Küçük yaĢlardaki çocuklar daha esnek idiler (PH için c=0.298, p=0.000; BOT için c=0.321 p=0.000 Pearson korelasyon testi) Kızların erkeklere nazaran daha esnek olduklarına dair bir eğitim (trend) vardı.(BOT için c=0.046, p=0.061; Pearson korelasyon testi). Bu bulguda yaĢ faktörünün etkili olduğu kanısına varıldı. Sonuç olarak: (1) Dirsek ekstansiyonu, yöremiz çocuklarda normal bir muayene bulgusu olsa da, bir fleksibilite kriteri olarak kabul edilebilir. (2) Küçük yaĢlarda ve kızlarda fleksibilite daha fazladır. (3) BOT kiĢinin fleksibilitesini PH'na nazaran daha iyi yansıtır ve daha geç yaĢlara kadar (+) bulunur. (4) ÇalıĢmamız doğu ırkıarında eklemlerin daha esnek olduğuna dair mevcut yayınları destekler niteliktedir. 87 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P036 KRONĠK LATERAL EPĠKONDĠLĠTĠN TEDAVĠSĠNDE MAGNETOTERAPĠNĠN ETKĠSĠ Emine Akın, Ahmet Ekin, Z.Candan Türeyen, Mustafa Özkan D.E.Ü. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Y.O. D.E.Ü. Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D. Amaç: Kronik lateral epikondilitin tedavisinde magnetoterapinin etkisini belirlemektedir. Materyal ve Metod: AraĢtırma Ekim 1996-Kasım 1997 tarihleri arasında DEÜ ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı'nda dirsek ağrısı Ģikayeti ıle baĢvuran ve kronik lateral epikondilit tanısı konan 27 hastanın 32 dirseği üzerinde yapılmıĢtır. Hastalar basit rastgele örnekleme yöntemı ile 15’ideney, 17’si kontrol olmak üzere iki guruba ayrılmıĢtır. Tedavide kontrol grubu hastalarına hotpack, derin friksiyon masajı MiIl's manevrası egzersiz ve coldpack'i içeren klasik fizyoterapi yöntemleri ve 20 dk plesebomagnetoterapi deney gurubu hastalarına ise klasik fizyoterapi programına ilaveten 20 dk sureyle frekansı 50 Hz. gücü 24 Gauss olan kesikli magnototerapi uygulanmıĢtır. Hastalar masımım 40 seans tedavi programına alınmıĢ ve tedavi öncesi sonrası ağrı, manuel provakatif testler, normal eklem hareketı kas testi ve kavrama kuvveti değerlendirmeleri yapılmıĢtır. Bulgular: Her iki guruptada tedavi öncesi ve tedavi sonrası değerlendirme sonuçları karĢılaĢtırıldığında iyileĢme yönünde istatikselolarak anlamlı bir fark bulunurken (p<O.OS) guruplar birbirleriyle karĢılaĢtırıldığında istatikselolarak anlamlı bir fark bulunamamıĢtır (p>O.OS). Sonuç: Kronik lateral epikondiIitin tedavisinde magnetoterapinin herhangi bir etkisi görülmemiĢtir. 88 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P037 LATERAL EPĠKONDĠLĠTĠN TEDAVĠSĠNDE CYRIAX' A GÖRE MOBĠLĠZASYON VE DĠRSEK BANDININ ETKĠSĠ Gül Baltacı,Nevin Ergun, Volga Bayrakçı Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokul, Sporcu Sağlığı Ünitesi Amaç: Lateral epikondilitin tedavisinde Cyriax'a göre manipulatif terapi ve tenis elbow bandının etkinliğini yalnızca klasik fizyoterapi alan grup ile karĢılaĢtırarak belirlemekti. Materyal ve metodlar: Bir doktor tarafından lateral epikondilit tanısı konan unilateral semptomlu 87 hasta ünitede fizyoterapi ajan ve yöntemleri ile tedavi edilmiĢtir. Bu hastalardan rastgele seçilen iki grup ayrılmıĢ olup yaĢları 22 ile 56 arasıında değiĢen 30 hasta (15 kontrol, 15 deney) çalıĢmadan iki hafta önce ilaç kullanmayan ve dört hafta önce enjeksiyon olmayan hastalardı. Hastaların semptomların süresi 3-10 arasında değiĢmekte olup ortalama 5 aydı. Kontrol grup haftada 5 gün ultrason, buz, interferansiyel terapi, germe ve kuvvetlendirme egzersizleri aldılar. Deney grubuna ise Cyriax manipulatif terapi (derin friksiyon masajı, Mill's manipulasyonu) , tenisçi dirseği bandı ve buz uygulandı. Bulgular: Deney grubunda kontrol grubu ile karĢılaĢtınldığında etkilerımiĢ kolun normal eklem hareketinde ve ağrıda önemli geliĢmeler bulundu (p<0.05). Ayrıca deney grubu günlük yaĢam aktiviteleri ve fonksiyonları kullanmada daha hızlı ve önemli geliĢmeler gösterdi (p<0.05). Sonuç: YumuĢak doku lezyonlarının tedavisinde kullanılan Cyriax'a göre manipulatif terapi yöntemleri ve tenisçi dirseği bandı lateral epikondilin iyileĢmesini hızlandıran etkili tedavilerden bir olarak kullanılması önerilebilir. Bununla birlikte bu konuda yapılacak çalıĢmaların artırılması ve değiĢik tedavi yöntemlerinin karĢılaĢtırılması gereklidir. 89 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P038 DĠRSEK VE ÖNKOL KIRIKLARINDA REHABĠLĠTASYON N.Gelecek, G.Koçak , K.Bacakoğlu D.E.Ü. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Y.O. D.E.Ü. EI Cerrahisi A.B.D. Dirsek ve önkol kırıkları genellikle parmaklar açık, elbileği ve dirsek ekstansiyon pozisyonunda, hızlı bir Ģekilde üzerine düĢme sonucu oluĢmaktadır. ÇalıĢmanın amacı sık karĢılaĢılan dirsek ve önkol kırıklarından sonraki dönemde fizyoterapi ve rehabilitasyon programlarının etkinliğini belirlemek için yapılmıĢtır. ÇalıĢmaya D.E.U Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu'unda tedavi edilen, önkol ve dirsek kırığı tanısı alan, 25 erkek, 12 kadın toplam 37 hasta dahil edilmiĢtir. Hastaların yaĢ ortalaması 27.56±2.4 (1-55 yaĢ) olarak bulunmuĢtur Hastalar kırık redüksiyonunu takiben uygun olan en erken dönemde fizyoterapi programlarına alınmıĢ v ortalama 34.45±3.9 (11-118) seans fizyoterapi uygulanmıĢtır. Hastalann rehabilitasyon sonrası ağrı, normal eklem hareketi ve kas kuvveti değerlendirilmiĢ, sonuçlar sağlam taraf ekstremite ile karĢılaĢtırılmıĢtır. Sonuçta rehabilitasyon sonrası 17° dirsek fleksiyonu 9.4° ekstansiyon limitasyonun devam ettiği görülmüĢtür. VAS ile yapılan ağrı değerlendirmesinde belirgin azalma kaydedilirken, 2 hastanın istirahatte, 6 hastanın aktivite ile orta Ģiddetli ağrı semptomunun devam ettiği belirlenmiĢtir. Önkol ve dirsek kırıklarında fizyoterapi ve rehabilitasyon programları limitasyonları önlemede etkili olmakla beraber, mükemmel sonuçlar elde etmekte kırığın yeri ve hastanın yaĢı etkili olmamaktadır. 90 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P039 CAPITELLUMDA OSTEOKONDRĠTĠS DĠSSEKANS (PANNER HASTALlĞI?) Hayati Durmaz, Mehmet Demirhan, Ata Can Atalar, Yılmaz Akalın Ġ.Ü. Ġstanbul Tıp Fakültesi, Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D Capitellum avasküler nekrozu olarak da adlandınlan Panner hastalığında 10 yaĢ civarındaki erkek çocuklar dirsek ağrısı Ģikayeti ile hekime baĢvururlar. Röntgen görüntüleri ve klinik seyir Perthes hastalığını andırır. Akut inflamasyon fazının ardından yaklaĢık 1-3 yıl süren rejenerasyon fazı izlenir. Nadir görülen bu hastalığın bır sekelı olan dırsek içi serbest fragman, tarafımızdan artroskopik olarak eksize edildi. Capitellumun osteokondıitis dissekans patolojisi ise 15 yaĢ civarındaki, özellikle atma sporu ile ilgilenen adolesanlarda görülür. Kliniğimize baĢvuran 15 yaĢındaki erkek hastanın yaklaĢık 3 yıldır süren dirsek ağrısı, hareket krsıthlıaı ve zaman zaman dirseğinde kilitlenme Ģikayeti mevcut idi. Fizik muyenede, dirsek fleksiyon-ekstansiyonu 20-100 derece arasında, supinasyonpronasyonu açıktı. Röntgen ve manyetik rezonans görüntülemelerinde belirlenen serbest osteokondral fragmanı ekstirpe etmek ve kılardak durumunu ıncelemek ıçın dirsek artroskopisi yapıldı. Fragman ekstirpe edildi. Klinik takiplerinde hastanın kilıtlenme Ģikayetlerinin gerilediğini ancak hareket arkında bir artıĢ olmadığını gözledik. Panner hastalığı veya capitellumun osteokondritis dissekansı gibi sık görülmeyen eklem içi hastalıklarda artroskopi, her zaman tanı ve tedavide yardımcı olacaktır. 91 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P040 MEDĠAN SĠNĠRĠN OLUġUM VARYASYONLARı (kadavra çalıĢması) ġevki Kabak, Nihat Ekinci, Sinan Karaoğlu, Mehmet Halıcı Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D 2 Anatomi A.B.D. ÇalıĢmada am.acımız aksiler bölge seviyesinde median sinirin oluĢum varyasyonlarını belirlemektedir. Bu amaçla otuz kadavranın median sinirlerinin oluĢumları incelendi. Median sınır varyasyonları, otuz olgunun yedisinde görüldü. Varyasyonlu median sinirler üç kökün birleĢmesiyle oluĢuyordu; köklerden biri fascilus mediaIisten, diğeri fascilus laterahsten bir diğeri ise fasciculus lateralisten veya muskulokutanös sinir yoluyla yine fasciculus lateralisin periferik dallarını verdiği noktadan doğup distalde nervus medianusa katılıyordu. Dığer beĢ olguda üçüncü kök distalde nervus musculocutaneustan doğup yine distalde nervus medıanusa katılıyordu. Sonuç olarak aksiller bölge ve üst kol seviyesinde yapılacak cerrahi müdahalelerde bu varyasyonların bilinmesi önem arz etmektedir. 92 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P041 TANISI BĠLATERAL OMUZ POSTERĠOR FRAKTÜR-DĠSLOKASYONU ĠLE KOYULAN BEYĠN TÜMÖRÜ OLGUSU VE Eġ ZAMANLI ĠKĠ TARALI HEMĠARTROPLASTĠ TEDAVĠSĠ Önder Kılıçoğlu, Mehmet Demirhan, ġenol Akman, Yalçın Yavuzer, Aziz Alturfan Ġstanbul Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D. Ġki taraflı omuz posterior kırıklı çıkığı hemen her zaman bir konvulziyon ile iliĢkilendirilebilmektedir. Konvilziyonlar ise beyin tümörlerinin sık görülen bir bulgusudur. Bu güne kadar beyin tümörü tanısı tipik omuz kırıklı çıkığı sayesinde tanınmıĢ iki olgu literatürde sunulmuĢtur. Sunduğumuz olgu hem beyin tümörünün tanınma Ģekli nedeni ile ilginç, hem de iki taraflı omuz çıkığının aynı seansta iki taraflı hemıartloplastı ile tedavi edilmiĢ olması nedeniyle de oldukça önemlidir. Olgu Sunumu: 60 yaĢında erkek hasta bulantı, terleme ve iki taraflı omuz ağrısı yakınmaları ile acil birime baĢvurdu. ÖzgeçmiĢte sol ayakta ara sıra tekrarlayan gut artriti dıĢında özellik yoktu. Fizik muayenede uykuya meyil ve dudaklarda hafif siyanoz tespit edildi. Kan tetkikinde asidoz tespit edilince ön planda metabalık asidoz tanısı ıle takibe alındı. Omuz ağnları için yapılan ortopedik muayenesinde her iki omuzda hareketın kısıtlı ve ileri derecede ağrılıolduğu gözlendi. Radyolojik tetkik sonucu iki taraflı omuz kınklı çıkığı ve sol humerus baĢında %50 lik birvyüzey alanında çökme, sol tarafta ıse %45 çökme ile birlikte tuberkulum majus kırıgı tespit edildi. GeçirilmiĢ konvüzzion için neredeyse patognomik kabul edilebilecek bu bulgular nedeniyle, ortopedi ekibinin ısrarları sonucu çekilen MRI tetkikinde sağ temparal lobda yer kaplayan bir kitle tespit edildi. Tümör cerrahi olarak tedavi edildi. Patolojik tetkik sonucu grade II astrositoma olarak geldi. ilk baĢvurudan sonra 5 hafta içinde her iki omuza aynı seansta hemiartroplasti uygulandı. Ameliyat sonrası 1. yıl kontrol tetkikinde hasta günlük iĢlerini rahatça yapabilmekteydi ve normal hareket açıklığına kavuĢtu. 93 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P042 KLAVĠKULA OSTEOMYELĠTĠ KLAVĠKULA MEDĠAL UÇTA OSTEOMYELĠT OLGUSU VE TEDAVĠSĠ ġenol Akman, Cezmi Enson, Önder Kılıçoğlu, Mahmut Berkman, Yaman Ege, Orhan Yeğinsu VKV Amerikan Hastanesi Kalavikula ostemyeliti özellikle eriĢkinlerde nadir rastlanılan ve teĢhiste zorluk oluĢturan bir patolojidir. EriĢkinde ortaya çıkan klavikula osteomyeliti genellikle ilaç bağımlılarında, geçirilmiĢ boyun cerrahisi ameliyatları komplikasyonu olarak, subklavian kateterizasyon sonrası uzun süren trakeitler sonrası ve radyoterapi sonrası klavikula kanlanmasındaki azalmaya bağlı olarak oıtaya çıkınaktadır. Sunduğumuz olguda etiyolojiye yönelik yapılan araĢtıımalarda kesin bir neden saptanmamıĢtır. Vaka teĢhiste gecikilebileceğinin önemini vurgulamak ve cerrahi tedavi sonrası sonuçları bildirınek açısından ilginç bir sunu olarak değerlendirilmiĢtir. Olgu Sunumu: 35 yaĢında erkek hasta sağ omuz arkasında ağrı, trapezius üzerinde hassasiyet ve kas spazrnı, omuz hareketleri sırasında ağrı ve hareket kısıtlı ğı Ģikayetleri ile acil polikliniğe baĢ vurmuĢtur. BaĢvuru sırasında alınan anamnezde travma geçirdiği anlaĢılmıĢ, 3 gün önce baĢlayan üst solunum yolu infeksiyonu saptanmıĢtır. Hasta trapezius myaljisi tanısı ile tedavi altına alınmıĢ, yapılan günlük takiplerinde ağrının lokalizasyonunun değiĢtiği görülmüĢ, sternoklavikuler eklemde ĢiĢlik ve klavikula medialinde hassasiyet bulguları ortaya çıkınca yapılan CAT, MRI ve laboratuar tetkiklerinde klavikula medial uç osteomyeliti saptanmıĢtır. Ameliyata alınan hastaya klavikula medial uç fenestrasyonu, debriman ve drenaj uygulanmıĢ, patolojik bölgeden kültür antibiyogram ve patolojik tetkik alınmıĢtır. Staph Aureus osteomyeliti teĢhisi konarak toplam 6 hafta uygun antibiyoterapiye baĢlanmıĢtır. Hastanın ameliyat sonrası klinik ve laboratuar tetkikleri normalleĢmiĢ, 6 ay sonra yapılan kontrollerinde klinik hiçbir Ģikayetin olmadığı görülmüĢ, omuz ekleminde tam fonksiyon elde edilmiĢtir. 94 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P043 MODĠFĠYE BANKART AMELĠYATI SONRASı REHABĠLĠTASYON SONUÇLARIMIZ. Z. Güven, A. Kaptan, O. Güven, N. Özarslan, M. Bezer, Ö.Kayhan Marmara Üniversitesitesi Tıp Fak. Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon A.B.D. Marmara Üniversitesi Tıp Fak. Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D. GiriĢ: Omuzun anterior instabilitelerinde günümüzde sonuçları en baĢarılı cerrahi tedavi yöntemi modifiye Bankart operasyonudur. Bu uygulamanın temelini kapsülün Ön bölümünün yapıĢtığı labrum bölgesine yapılan rekonstrüksiyon oluĢturmaktadır. Bankart operasyonu geçirmiĢ hastalarda.ameliyatı takiben uygulanan rehabilitasyon programının temel amacı öncelikli olarak omuzun stabilitesi korunurken eĢ zamanlı olarak tam bir eklem hareket açlığının (EHA) sağlanması ve omuzun dinamik stabilizatörlei olan kaslarını güçlendirmektedir. Amaç: Bu çalıĢmanın amacı maodiie Bankart operasyonu geçirmiĢ olguların rehabilitasyon sonuçlarının değerlendirilmesidir. Materyal ve Metod: Modifiye Bankart operasyonu geçirmiĢ 5'i kadın, 19'u erkek toplam 24 hasta ortalama 10.2 hafta (8.1-14.3 hafta) süresince ilk 3 hafta 3 gün/hata, 4-6 haftalar arası Sgün/hata, daha sonraki dönemde ise yine 3 günlhafta olmak üzere rehabilitasyon ünitesinde takip ve tedavi edildi. Rehabilitasyonun hedefi operasyonun masimun onikinci haftasında hiçbir instabilite bulgusu olmaksızın eksternal rotasyonda minimal kısıtlık hariç- tüm yönlerde tam ve ağrısız EHA'na eriĢilmesi olarak planlandı ve bu amaçla dört fazlı bir rehabilitasyon programı uygulandı. Ortalama izlem süresi 31 ay (13-54 ay) idi. Klinik değerlendirme Rowe skorlaması pasif ve aktif eklem hareket açılıkları, stabilite testleri, vizüel analog skala (VAS), hastanın global değerlendirmesi ile yapıldı. Sonuç: Hastaların hiçbirinde operasyon sonrasında redislokasyon ve pozitif aprehensiyon testi saptandı. Global değerlendirmede ev aktivitelerinde 20 omuz mükemmel, 3 omuz iyi, 1 omuz zayıf, iĢ aktivitelerinde 18 hasta mükemmel, 4 omuz iyi, 1 omuz zayıf olarak belirlendi. Aralıklı veya düzenli olarak üst ekstremite aktivitesi gerektiren spor yaptıkları saptanan 12 hastanın sortif aktiviteleri değerlendiriminde ise 5'inde mükemmel, 3'sinde iyi, 4'ünde zayıf sonuç saptandı. Ev, iĢ ve sportif aktivitelerin hiçbirinde hastalar kötü sonuç bildirmedi. 3 hastada 6. ayda ortalama 20 eksternal rotasyon kısıtlığı mevcuttu. Bu kısıtlılık 12. ayda ortalama 15 olarak devam etti. 18. haftada yapılan Rowe skorlamasında 20 hasta mükemmel (ort.92.5), 4 hasta iyi (ort, 83.3) olarak satandı. Zayıf ve kötü olarak sınıflandırılan hasta olmadı. Hastaların tümü hedeflenen optimum süre olan 12. haftada normalomuz fonksiyonlarına eriĢtiler. Bu sonuçlar modifiye Bankart operasyonu sonrasında tamiri koruyan ve erken dönemde EHA ve güçlendirici harekete izin veren rehabilitasyon programımızın erken ve geç dönem sonuçlarının baĢarılı olduğunu göstermektedir. 95 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P044 ROTATOR KILIF YIRTlĞI TAMĠRLERĠNĠN UZUN DÖNEM FONKSĠYONEL SONUÇLARI O.Güven, M.Karahan, M.Bezer, B.Saygı, K.GökkuĢ, Y.Yıldırım, Z.GÜven Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi Ve Travmatoloji A.B.D. GiriĢ: Retrospektif olarak değerlendirilen 64 hastanın 70 omuzuna ait kılıf rekonstrüksiyonuna ait patoloji ve klinik sonuçlarının sunumu. Materyal ve Metod: 1991-1997 yılları arasında 64 hastanın 70 omuzunda geniĢ veya masif rotator kılıf yırtıgı nedeniyle anterior akromioplasti ve rotator kılıf tamiri uygulandı. Ortalama yaĢ 61 (35-77 yaĢ) idi. Ortalama takip süresi 48 aydır (30-90 ay). Temel Ģikayetleri kronik ağrı ve bozulmuĢ omuz fonksiyonları olan hastaların hiçbiri uygulanan konservatif tedaviye cevap vermemiĢti. Postoperatif abdüksiyon cihazında 1 haftalık irnmobilizasyonu takiben 3 safhalı rehabilitasyon programı uygulanmıĢtır. Hastalar, Constant skorlama sistemi kullanılarak değerlendirildiler. Sonuçlar: Postoperatif geç dönem ortalam Constant skoru 79.5 (range 37- 100) idi. Objektif fonksiyonel sonuçları %61.3 mükemmel %22.6 iyi, %9.7 orta. % 6.4 kötü idi. Ortalama ağrı skorları 15 üzerinden 13.7 puan (5-15) idi. Günlük aktivite skor ortalaması 20 üzerinden 16.7 puan (8-10) idi. Aktif hareket ortalaması 40 üzerinden 33 puan (12- 40) idi. Güç skorlamasında ortalama değer 25 üzerinden 15 puan (5-25) idi. Hastaların hiçbirinde cerrahi sonrası sinir paralizisine, enfeksiyona veya diğer komplikasyonlara rastlanmavdı. Ortalama 4 yıllık takıp sonuçları göstermektedir ki geniĢ ve masif rotator kılıf yırtığı olup akromioplasti ve kılıf tamiri uygulanan hastaların geç takip sonuçları da iydir. 96 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P045 DĠSTAL HUMERUS KOMPLEKS KIRIKLARINDA OLEKRANON OSTEOTOMĠSĠ ĠLE YAPILAN CERRAHĠ TEDAVĠ VE SONUÇLARI Mustafa Herdem, Hüseyin Bayram, Serdar Özbarlas, Cenk Özkan Çukurova Üniversitesi Tıp Fak. Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D. Humerus distalinin eklem içi kırıklarında iyi sonuç alınması iyi bir eklem restorasyonu yapılarak sağlanabilir. Bölgenin anatomik özelliği nedeniyle en iyi görünüm sağlayan yollardan biri olekranon osteotomize edilerek açık redüksiyon internal tespit yapıldı. Hastalardan 9'u erkek, 2'si kadındı. Ortalama yaĢ 37 (18-68) bulundu. Kırık, 8 hastada sol, 3 hastada sağ kolda idi. Kırıkların tamamı AO sınıflamasına göre C grubunda yer alıyordu. Erken tedavi uygulanan 9 hastanın kırığının beĢi açık, dördü kapalı kırık Ģeklinde idi. Kalan iki hasta kliniğimize geç baĢvurmuĢtu ve nonuion vardı. Hastalarımız en az 6 ay izlendi. Komplikasyon olarak bir hastanın alekranon osteotomisinde kaynama gecikmesi görülürken bir hastada da tespit materyali kırıldı. Mayo Dirsek Skoruna göre değerlendirildiğinde 4 olguda mükemmel, 4 olguda iyi, 2 olguda orta ve 1 olguda kötü sonuç alındı. 97 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P046 OMUZDA SIKIġMA SENDROMUNUN CERRAHĠ TEDAVĠSĠ Sinan Adıyaman, S.Sinan Bilgin, Cengiz Yılmaz, Ataç KarakaĢ, Mehmet DemirtaĢ Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D. Amaç: Rotator kaf lezyonlannın oluĢumunda roloynayan intrensek veya ektrensek faktörler veya bunların kombinasyonu, sıkıĢma sendromu adını alan klinik bir tablo meydana getirirler. Bu klinik tablo basit bir zorlamadan kaf artropatisine dek değiĢen bir spektrum içerisindeki çeĢitli patolojileri içerir. Materyal ve Metod: 1993 yılından itibaren kliniğimizde sıkıĢma sendromu tanısı 41 hastaya cerrahi tedavi uygulandı. Hastaların yaĢ ortalama 45.1 (20-71) yıl idi. 26 bayan ve erkek hastadan oluĢan grupta 22 sağ ve 19 sol omuzda patoloji mevcuttu. Hastalar cerrahiden önce ortalama 16,77 (1 -40) aydır omuz ağrısı çekmekte ve ortalama 3.2 011) ay konservatif tedavi görmüĢlerdi. SıkıĢma sendromlu 41 hastanın 32'sine mini açık dekompresyon ve 9'una artroskopik dekompresyon uygulandı. Cerrahi sonrası, 1 hastada yüzeyel enfeksiyon ve 1 hastada deltoid origosunda ağrı geliĢti. Rehabilitasyona ameliyat sonrası 2. günde tüm hastaların fonksiyonel sonuçları Neer kriterlerine göre değerlendirildi. Sonuçlar: Ortalama takip süresi 16.9 ay olup, 41 hastanın 35'inde (%85.4) Neer kriterlerine göre tatminkar sonuç elde edilmiĢtir. Kanılar: Cerrahi sonrası hastaların değerlendirilmesi ile vardığımız sonuçları Ģu Ģekilde özetleyebiliriz; * Artroskopik subakromial dekompresyon sonrası hastaların ağrısı ve rehabilitasyon süresi, mini açık subakromial dekompresyon uygulanan hastalarla kıyaslanmayacak derecede * Mini açık giriĢimlerde deltoid kasının origiosunda ayrılan kısımları geçen dikiĢlerle tamir edilmelidir. 98 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 P046 POST TRAVMATĠK DĠRSEK HAREKET KISITLILIĞINDA TEDAVĠ TECRÜBEMiZ Mehmet DemirtaĢ,Sinan Adıyaman, Sinan S. Bilgi, Hakan Uçar, Cengiz Yılmaz Ankara Üniversitesi Tıp Fak. Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D., EI Cerrahisi B.D, Ankara Üniversitesi Tıp Fak. Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D. Güven Hastanesi Ortopedi ve Travrrıatoloji Bölümü Kasım 1996 ile Aralık 1998 tarihleri arasında kliniğimizde tedavi görmüĢ 18 hastanın 10'u erkek, 8'i bayan ve ortalama yaĢları 27.8 (5-66) idi. Etiketlenen dirseklerin 12'si sağ, 6'si soldu. Preoperatif ortalama hareket arkı 47.75 (25-80) derece olan dirseklerde hareket kısıtlılığı nedenleri 13'ünde eski travma, birinde immobilizasyon, 2'sinde heterotopik osalfikasyon idi. 16 hastada neden intraartiküler iken heterotopik ossifikasyonlu 2 hastada ekstraartkülerdi. Bu hastaların 12'sine sadece açık gevĢetme, birine sadece kapalı manipulasyon ve 3'üne sadece artroskopik giriĢim uygulandı. Bir hastada kapalı manipulasyon ile yeterli hareket arkı elde edilememesi üzerine açık gevĢetmeye ve diğer bir hastada benzer Ģekilde artroskopik giriĢim ile yeterli hareket elde edilememesi üzerine açık gevĢetmeye geçildi. Açık cerrahi giriĢimlerin 2'si sadece anteriordan kapsülotomi veya kapsülektomi ve eklem içi debridmanı, posteriordan fossa olecraninin debriadmanı ve olekranonplasti ve diğer engel dokuların eksizyonu veya serbestleĢtirilmeleri uygulandı. Tüm hastalar ameliyat sonrası uzun kol alçı atale alındı ve ameliyat sonrası hastanın tolere edebileceği en yakın zamanda fizik tedavi baĢlandı. Hareket egzersizleri dıĢında kalan zamanda 6 hafta boyunca atele devam edildi. Sekiz hastada ameliyat sonrası interskalen katater yoluyla anestezi uygulandı. Hastalarda ortalama takip süresi 19 (12-28) ayda. Yapılan son kontrollerde açık cerrahi giriĢim uygulanan 14 hastada intraoperatif olarak yapılan ölçümlerinde ise operasyonun tamamlanmasını takiben ortalama hareketleri 120 (90-145) dereceydi. Sadece artroskopik giriĢim uygulanarak eklem faresi eksizyonu (2 hasta) ve sinovyektomi (1 hasta) yapılan hastaların ortalama hareket arkları 119(110-145) derece olarak saptandı. Sadece kapalı manipülasyon yapılan hastada ise preoperatif 50 (ROM: 90-145) derecelik hareket postoperatif 125 (ROM: 20-145) dereceye yükseldi. Dirseğin hareket kısıtlılığında seçilecek metodunun dikkatli yapılması kadar önemli bir nokta da ameliyat sonrası uygulanacak fizik tedavidir. Her ne kadar intraoperatif olarak yeterli miktarda hareket elde edildiği düĢünüise de ameliyat sonrasında bu arkta kayıp olması kaçınılmazdır. Ancak nihai sonucu etkileyen en önemli tedavi erken ve agresif uygulanan fizik tedavi protokolüdür. 99 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 Adıyaman S., Akalın Y, Akın E., AkıncIO., Akrnan ġ., Akpınar F., Akpınar O., Akpınar S., Aksoy B., Aksu S., Aliekberov C., Altay M., Altay M.A., Altay T., Altınel L., Alturfan A., Arazi M., Atalar A.C., Atik ġ., Atilla B., Aydın H., Aydoğan N.H., Aynacı O., 35,55,97,98 32,38,60,66,90 87 36 92,93 54 80 58,64,67 74 70 48 35,55 76,81 47 38 92 56,65,73 32,38,58,60,66,90 46 61 76,81,82,83 33 44,76,81,82,83 Bağrıaçık A., Bacakoğlu A.K., Baktır A., Balkar F., Baltacı G:, BaĢkurt F., Baydar M.L., Bayrakçı v., Bayram H., Berkman M., BeĢler A., Bezer M., Bilen E., Binnet M., Boldin Ch., Bülbül M., 71,78 28,48,89 29 29 62,63,64,68,70,88 57 33 64,68,70,88 31,96 93 64,68,70 30,59, 72,94,95 43 35,55,62 34,84 39,79 Can F., Cever Ġ., CoĢkun G., 46,53,61 80 61 100 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 ÇalıĢır A., Çetinus E., 36 80 Demirdelen A., Demirhan M., Demirkaya M., Demirörs R.N., DemirtaĢ M., Dolunay E., Durmaz H., Duygulu F., 31 32,38,58,60,66,90,91 78 67 55,97,98 53,61 90 29 Ege Y., Ekin A., Ekinci N., Enson C., Ergun N., Erol B., Ertürk E., Esenyel C.Z., 93 28,48,92 91 93 62,63,64,70,88 72 52 39,71,78 Fankhauser F., 34,84 Gelecek N., Göcen Z., GökkuĢ K., Günal Ġ., Gürkan Ġ., Güven O., Güven Z., 39 57 30,59,72,95 47 35 30,37,59,72,94,95 37,72,94,95 Halıcı M., Herdem M., Hersekli M.A., Heybeli N., 91 31,96 58,67 85,86 Kabak ġ., Kabukçuoğlu YS., Kantar O., Kapıcıoğlu M.S., Kaptan A., KaraA.N., Karahan M., 91 74,75 63 73 37,94 39 30,58,72,94 101 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 KarakaĢ A., KarakaĢ E., Karaoğlu S., Kaya A., Kayhan O., Kerimoğlu S., Kılıçoğlu O., Koçak G., Kutlu A., Küçükkkaya M., 97 29,97 29,91 47 37,94 44,82,83 92,93 89 52 45,49 Memik R., Mumcu E.F., Mutlu M., 56 42,85,86 52 Olcay E., 79 Öğün T.C., Önder Ç., Özaras N., Özbarlas S., Özcan C., Özerdemoğlu R.A., Özkaleli E., Özkan C., Özkan M., Özlü H., Öztürk H., Öztürk Ġ., 65 81 37,94 96 28,48 42,85,86 46 96 28,48,57,87 63 47 45,74 Parmaksizoğlu A., PiĢkin A., , 71,77 44 Sağlam N., Sarısaltık H., Saygı B., Schippinger G., Sert O.A., Sıvacıoğlu S., Siakir O., 43 36 30,59,72,95 34,94 65 32,60 70 ġarlak A., ġehirlioğlu A., ġener M., 56,65 33 44,76,81,82,83 102 1. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 9-11 Şubat 2000 Talu U., Tan Ġ., Tandoğan R.N., TekkeĢin M., Teksöz A., Tezer M., Tosun N., Tözün Ġ.R., Tuncay Ġ., Türeyen Z.C., Tünay S., 43 30 53,58,61,67 74 77 45,49 54 43 54 87 33 Uçar H., Us M.R., Uyar S., 98 47 45,49 Ünsal M., Ünver B., 59 57 Vedzizhev B.G., Vedzizhev G.M., 50 50 YanmıĢ Ġ., Yavuzer Y, Yeğinsu O., Yel M., YeĢiltepe .R., Yıldırım O.S., Yıldırım Y, Yılmaz C., Yorgancıgil H., Yurtseven E., Yücetürk A., 33 92 93 52,56,73 39 79 72,95 55,62,97,98 42 57 53 103