MAVİDİL VİRÜS ENFEKSİYONU
Transkript
MAVİDİL VİRÜS ENFEKSİYONU
MAVİDİL VİRÜS ENFEKSİYONU Prof. Dr. Aykut ÖZKUL Ankara Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Klinik Öncesi Bilimler Bölümü, Viroloji AD-ANKARA Mavidil Akdeniz havzasına kıyısı veya yakın coğrafi yerleşimi olan diğer birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de özellikle geviş getiren hayvanlarda önemli verim kayıplarından sorumlu bir hastalıktır. Hastalığın etkeni bir virüs olup, duyarlı türler arasındaki nakli öncelikle bazı kan emen sivrisinek türleri ve enfekte erkek hayvanların spermaları ile olabilmektedir. Virus yayılımının vektörel özellikte olması her ne kadar bu hastalığın oluşumunun mevsimsel olabileceği öngörüsünü oluştursa da gerçekte yaşanan (birçok bölge açısından) yıl boyu tespit edilebilen hastalık niteliğidir. Yetiştiricilikler açısından en önemli olumsuzluklar bazı koyun ırklarında çok daha şiddetli olabilen klinik hastalık tablosunun yanı sıra özellikle gebelerde karşılaşılan patolojilerden kaynaklanır. Bu noktada ilk sıralarda karşılaşılan gebelik problemleri abortlar (yavru atma), ölü doğum ve anomalili yavru doğumları olarak sınıflandırılmaktadır. Klinik hastalık tablosu ağırlıklı olarak koyunlarda ve özellikle Merinos ırkı hayvanlarda daha belirgin semptomlar sergilemektedir. Özellikle bazı orta ve batı Avrupa ülkelerinde serotip 8 tarafından oluşturulan, hemorajik bir hastalık tablosu tanımlanmış olsa da ülkemizde bu yönde bir tespit resmi olarak açıklanmamıştır. Yukarıda da bahsedildiği gibi her ne kadar tüm ruminant türleri duyarlı olsa da ağırlıklı olarak sığır ve koyun yetiştiricilikleri açsından önemli verim kayıplarından sorumlu olan Mavidil hastalığına karşı koruyucu hekimlik uygulamaları iki temel hedefe yönelik olarak organize edilmektedir. Bunlardan ilki hastalık etkenini aktif olarak taşıyan ve yayan sokucu sineklerle mücadeledir. Hayvanlar üzerine direkt uygulanan kimyasal mücadeleden ziyade, olası zararlı etkisi en aza indirilmiş uzak tutucular (repellent) ile ahır (veya ağıl) içine kurulacak fiziksel yok ediciler oldukça etkili sinek mücadele araçları olarak değerlendirilmektedir. Çevresel zararlı etkileri etüt edilmiş dekontaminant kimyasallar ile sadece tezekliklerdeki sinek mücadelesi organize edilmelidir. İkinci önemli koruyucu hekimlik uygulaması ise şüphesiz aşılamalardır. Bu noktada ülkemiz gibi çok-serotipli-enfeksiyon riskini taşıyan endemik bölgelerdeki yaygın uygulama polivalan aşılamalardır. Ancak dünya genelinde birkaç örnek dışında yaygın kullanıma girmiş polivalan aşılar ne yazık ki yaygın değildir. Ülkemizde de devlet eliyle yapılan üretimlerde monovalan (serotip 4’e karşı) aşılar üretilmekte ve kullanıma sunulmaktadır. Özellikle koç katımı öncesi uygulamanın yavru verimi ile ilgili olumsuzların önüne geçilebilmesi mümkün olmaktadır.