11. Ulusal Ergonomi Kongresi - Bildirileri
Transkript
11. Ulusal Ergonomi Kongresi - Bildirileri
1 2 ÖNSÖZ Ergonomi Ulusal Kongrelerinden 11. sine ulaĢmaktan ve bunu Ġstanbul Teknik Üniversitesine gerçekleĢtirmiĢ olmaktan bütün Ergonomi uzmanları adına büyük mutluluk duymaktayım. 10. Ergonomi Kongresinde sunmuĢ olduğumuz, Küresel Rekabet IĢığında Ergonomi Eğitimin Yeniden Yapılandırılması çalıĢmamızın kapsamında Dünya üniversitelerinde Ergonomi ve Ergonomiyle iliĢkili verilen dersler çıkarılmıĢ ve konularına göre gruplandırılmıĢtır. Bu yıl ki Kongremiz de bu gruplara ait izleyen konular ele alınmaktadır: Fiziksel ve BiliĢsel Ergonomi, Ġnsan Performansı, Ġnsan Hatası, ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği, Makro Ekonomi, ĠĢ Analizi ve Tasarımı, ĠĢ Ölçümü, Ürün Ergonomisi, Hizmet Sektöründe Ergonomi ve Ġnsan-Bilgisayar EtkileĢimi alanlarını kapsamaktadır. Ergonominin ülkemizdeki geliĢimi açısından aĢağıdaki önemli tarihsel aĢamalardan bahsetmeyi gerekli görmekteyim: Benim kiĢisel olarak Ergonomi ile ilk bilimsel anlamdaki ilgim, 1964 yılında ĠTÜ Makina Fakültesini bitirdikten sonra Almanya Darmstadt Teknik Üniversitesinin ĠTÜ‟ye tahsis ettiği 1 kiĢilik bursu kazanarak bu Üniversite‟nin ĠĢbilim Enstitüsünde 1965 yılında Doktora çalıĢmalarına baĢlamam ile oldu. Darmstadt Teknik Üniversitesi‟nin o zamanki Rektörü bana makamında “HoĢ Geldin” derken hangi Enstitüyü istersem orada çalıĢabileceğimi söyledi. Ben de Üniversitedeki AraĢtırma Enstitüleri içinde Ġnsan-Makina Sistemlerinin Tasarımı açısından ilginç araĢtırmalar yapan “Institut für Arbeitswissenschaft” (ĠĢbilim) Enstitüsünde çalıĢmayı arzu ettiğimi söyledim. ġimdi maalesef ağır bir hastalık geçiren o zamanki Enstitü direktörü Prof.Dr. Walter Rohmert bana büyük bir anlayıĢ ve misafirperverlikle bu Enstitüde çalıĢma olanağı vermiĢ ve Doktora çalıĢmalarım için de EĢ DanıĢman olmayı kabul etmiĢti. Kendisi Fiziksel Ergonominin kurucularından ve Almanya‟da da bu alanın en baĢta gelen öncülerindendir. Ben daha sonra ĠTÜ Makina Fakültesi Takım Tezgahları ve Fabrika Organizasyonu Kürsüsüne Asistan olarak döndükten sonra Prof. Rohmert‟i ĠĢbilim alanında Konferanslar vermek üzere 1975 yılında Türkiye‟ye çağırdığımda hiç tereddüt etmeden gelmiĢ ve iki konferans vermiĢti. Tarafımdan Türkçe‟ye çevrilen bu konferanslar o tarihte ĠTÜ Makina Fakültesi yayınları arasında da yer aldı. Ders müfredatları arasında Ergonominin yer alması i ise Türkiye‟de ilk kez 1969 yılında yine ĠTÜ Makina Fakültesinin “Fabrika Organizasyonu” dersinin bir bölümü olarak bilimsel anlamda tarafımdan verilen derslerle oldu. Daha sonra da ODTÜ, Boğaziçi ve diğer Üniversitelerimizde Ergonomi alanındaki çalıĢma ve araĢtırmalar geliĢerek devam etti. Dünya‟da uluslararası alanda düzenlenen ve BaĢkanlığı tarafımdan yapılan ilk Uygulamalı Ergonomi Konferansı olan “First International Congress on Applied Ergonomics” Kongresini de 1996 yılında Ġstanbul‟da düzenledik. Hasta olduğundan Almanya dıĢına çıkmayan hocam Prof. W. Rohmert bu Konferansa da hiç tereddüt etmeden katıldı. Almanya‟da Ergonomi konusunda çalıĢmalara baĢlamamdan bu yana 41 yıl, Yedek Subaylık hizmetini yaparken 21 ġubat 1968 tarihinde Türkiye‟de bu alandaki ilk bilimsel sunum olan “ĠĢbilim” adlı Konferansı TMMOB Ankara Makina Mühendisleri Odasında verdiğimden bu yana ise tam 38 yıl geçti. Ġlkini 1987 yılında Ġstanbul Teknik Üniversitesinde gerçekleĢtirdiğimiz bu Kongrelerin 2003 yılından bu yana her yıl düzenleme kararı almıĢ olmanızın ne kadar isabetli olduğunu bu Kongre ile bir kez daha somut olarak görmüĢ bulunuyoruz. Çok çeĢitli disiplinlerden gelen arkadaĢların bu alanda yaptıkları çalıĢma ve araĢtırmalar Türk Sanayi, Hizmet ve hatta Tarım Sektörünün yararlanabileceği önemli bulgular ortaya koymaktadır. Ġnsanlık tarihinin en önemli eseri olan bilim dünyasında ilk kez 41 yıl önce tanıĢtığım Ergonomi alanında ülkemizde daha çok Ģeyler yapılması gerektiğine inanıyorum. Bu arada ĠĢbilim ile Ergonomi arasındaki farka da değinmek isterim. ĠĢbilim (Work Science), ĠnsanMakina Sistemlerinin tasarımında doğrudan insanla ilgili olmayan ĠĢ Etüdünün Metot Etüdü, Standart Zamanlar vb. gibi konularını da kapsar. Bir baĢka deyiĢle, iĢ ile ilgili diğer bilim alanlarının konularının da ortak adıdır. Nitekim halen Almanya‟da yaygın olarak “Arbetswissenschaft” (Arbeit-ĠĢ, Wissenschaft-Bilim) terimi kullanılmakta ancak, zaman zaman Ergonomie (Ergonomi) teriminin kullanıldığı da olmaktadır. Ayrıca ABD‟de konunun ilk adı olan Human Factors Engineering (Ġnsan Faktörü Mühendisliği)‟nin yanında Ergonomics baĢlığı altında da ilgili çalıĢmalar yer almaktadır. ĠĢbilim adı ilk defa yine tarafımdan, daha önce belirtildiği gibi, 1968 yılında kullanılmıĢtır. Ülkemizde ĠĢbilim veya Ergonomi adını taĢıyan ve daha çok derleme niteliğinde olan bazı kitap ve yayınlar son zamanlarda çok daha sık olarak görülmeye baĢladı. Ancak bu konuda çok önemli bir bilimsel etik eksikliğine de bu vesile ile vurgu yapmak isterim. Bu yayın ve ii kitaplarda yer alan Ģekil, resim, grafik vb. yayın öğelerinin hiç birinde alınan kaynaklar – benimkiler de dahil olmak üzere- zikredilmiyor. Kitabın önsözünde bu kaynakların sadece bazılarını ifade etmek yeterli olmaz. Bilimsel dürüstlük her Ģekil, resim, grafik vb.‟nin altına yararlanılan kaynağın eksiksiz bir Ģekilde belirtilmesini gerektirir. Ergonomi uzmanlarının üzerinde önemli durması gereken konulardan biri de bu alandaki Türkçe terimlerin geliĢtirilmesidir. Zira dil salt bir iletiĢim aracı olmaktan öte üzerinde düĢüncenin yeĢerdiği topraktır. Bir insan ancak kendi anadilinin söz değerleriyle, derinliğine hissederek ve açık seçik düĢünebilir. Yabancı kökenli terimlere dayalı bir eğitim ve öğretim düzeninde bilinçli bir düĢünme ve öğrenme olanaklı değildir. Kavramları içselleĢtirmek yerine ezberlemek söz konusu olur. Bilimsel araĢtırma ve inceleme yeteneğinin geliĢmesi ulusal dilin söz değerleriyle biçimlendirilirse Türkçe‟mizi tüm bilim alanlarında Ģimdikinden daha da ileri düzeyde bir bilim dili katına çıkarmamız mümkün olur. “Türkçe bilim dili değildir” diyenler dilimize haksızlık ediyorlar. Türkçe‟nin Bilim Dili olması bizlerin çabalarına bağlıdır. Dilin bu konuda bir suçu yoktur. Dil, bizim çabalarımızı bekliyor. Bu konudaki dağınık ve bireysel düzeydeki çalıĢmaların örgütlenmesi gerekmektedir. Türk Ergonomi Derneği olarak mümkün olan en kısa zamanda bir “ĠĢbilim” sözlüğü çıkarmak arzusundayız. Üç ayda bir defa yayımlanacak bir “Türk Ergonomi Dergisi” de artık bir zorunluluk haline gelmiĢtir. Tüm Kamu Kurumlarına ve baĢta Belediyelere Ergonominin kentsel yaĢamdaki önemini anlatmalı; yol, kaldırım, otobüs durağı ve binalarda Ergonominin önemini vurgulamalıyız. Teknoloji transferi, Türkiye‟ye özgü koĢulları göz önüne alınmadan yapılırsa baĢarılı olamaz. Matematiğin sonsuz güzelliğini Ergonomik Modellerin Matematiksel ifadelerinde de ortaya koyabiliriz. Türkiye‟de yeni çıkan 4857 sayılı ĠĢ Yasası da ĠĢ Sağlığı ve güvenliği ile Ergonomi arasındaki yakın iliĢkiyi Ģimdiye kadar olduğundan daha büyük bir önemle ortaya çıkarmaktadır. Avrupa Birliğine giriĢ süreci içinde çalıĢma koĢullarının iyileĢtirilmesi, verimlilik, iĢe uyum vb. konuları içeren bir çok sosyal ve bilimsel alanda Ergonomin öneminin daha da artacağını söylemek yanlıĢ olamaz. Ülkemizde ĠĢletmelerde Ergonomi, Uygulamalarının aĢağıdaki aĢamalardan geçmesinin uygun olacağını düĢünüyorum: iii 1. Tüm ĠĢletme Elemanlarına Ergonominin temel konuları hakkında yaklaĢık 4 saatlik bir ön eğitim vermek. 2. ÇeĢitli Bölüm veya birimlerde özellikle problemli ĠĢ Ġstasyonlarında Pilot çalıĢmalar yapmak. 3. Pilot çalıĢmaları tüm iĢletme içinde yaygınlaĢtırmak. 4. Belli aralıklarla denetimler yaparak aksaklıkları düzeltmek. 5. ĠĢletmedeki Toplam Kalite Yönetimi, Toplam Üretken Bakım, KAĠZEN, 6 Sigma vb. çalıĢmalarda Ergonomik Öğelerin asla ihmal edilmemesini sağlamak. 6. Ergonomiyi ĠĢletme Kültürü içinde sürekli ve sevilerek uygulanan bir konu haline getirmek. Bu çalıĢmalar iĢletmedeki ilgili elemanlar ile Ergonomi Uzmanlarının ortak çalıĢmaları ile gerçekleĢtirilmelidir. BaĢta Kongreyi düzenlemede emeği geçenler olmak üzere Gazi Üniversitesi yöneticilerine ve katılan herkese içten teĢekkürlerimi sunarak, diğer Ergonomi Kongreleri gibi bilim dünyasına katkılar sağlamasını diliyorum. Prof.Dr. Ahmet Fahri ÖZOK Türk Ergonomi Derneği BaĢkanı ĠTÜ ĠĢletme Fakültesi Dekanı iv ĠÇĠNDEKĠLER Çoklu Vardiya Düzeninin Bireysel ve Örgütsel Bazda Etkileri, Sonuçları ve Çözüm Önerileri Gamze AKINCI, Hande ALACA .......................................................................................... 3 ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği Hukuku ve Ergonomi Gülsevil ALPAGUT ............................................................................................................. 11 Kadınların Evde ĠĢ KolaylaĢtırma Yöntemlerine ĠliĢkin GörüĢleri ve Bu Yöntemleri Kullanma Durumları Nurten ÇEKAL .................................................................................................................... 19 Ege Üniversitesi Hastanesinde ÇalıĢan Ev Ġdaresi Personelinin ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği Konusundaki GörüĢlerinin Ġncelenmesi Zeynep ÇOPUR, Berrin ERGÜDER VARLI, Melda AVġAR, Merve ġENBAġ ............... 27 Kot Pantolonda Bel Açılma Probleminin Ġncelenmesine Yönelik Ergonomik Bir YaklaĢım Mithat ÇORUH, Tuba VURAL, Esen ÇORUH................................................................... 35 Antropometrik Mutfak Mobilyası Tasarımı Ercüment N. DĠZDAR, Recep Serkan ALTIPARMAK ...................................................... 43 Bilgisayar Destekli Erken Uyarı Modeli: TEUM&KAP Ercüment N. DĠZDAR, Yusuf KURTGÖZ.......................................................................... 51 Demir-Çelik Endüstrisinde Meydana Gelen ĠĢ Kazalarının Kaza Türü Açısından Ġncelenmesi Ercüment N. DĠZDAR, Yusuf KURTGÖZ.......................................................................... 59 Uygulanan Kuvvet, Elkavrama Aralığı ve Omuz DuruĢunun Maksimal Kabuledilir Ġzometrik ve Kesikli El Kontraksiyon Frekansına Etkileri Mahmut EKġĠOĞLU ........................................................................................................... 67 12-15 YaĢlarındaki Öğrencilerin Antropometrik Ölçülerinin Belirlenmesi ve Okul Mobilyalarına Uyarlanması G. Cankız ELĠBOL, Yılmaz KILIÇ, Meliha ULUPINAR, Erol BURDURLU ................... 75 E-Ticaret Web Siteleri Tasarımının Ergonomik Açıdan Değerlendirilmesi Ergün ERASLAN ................................................................................................................. 83 Üretimde Rgonomi Yoluyla Kalite ĠyileĢtirme (EYKĠ) Metodolojisi: Teorik Altyapı ve Kavramsal Model Oğuzhan Erdinç, Özalp Vayvay ........................................................................................... 91 Ege Üniversitesi Hastanesinde ÇalıĢan Ev Ġdaresi Personelinin ĠĢ Kazası Geçirme Durumunun Ġncelenmesi Berrin ERGÜDER VARLI, Zeynep ÇOPUR, Melda AVġAR, Merve ġENBAġ ............... 99 Klimalı Koltuklarda Koltuk-Sürücü Temas Noktalarındaki Ölçümlerle Konfor AraĢtırması Tülin GÜNDÜZ CENGĠZ, Fatih C. BABALIK ................................................................ 107 Düzce Orman Ürünleri Sanayinde ĠĢ Güvenliği, ĠĢçi Sağlığı ve ÇalıĢma KoĢullarının Analizi Tarık GEDĠK, Canberk BATU .......................................................................................... 115 Tekstil Endüstrisinde Bir ĠĢ Ġstasyonunun Ergonomik Analizi: Remayöz Makinesi Selin GÜRSOY, Erhan GÖNÜLTAġ, Mahmut EKġĠOĞLU ............................................ 123 Evle Ġlgili ĠĢlerde Verimlilik: Kadınların Çevresel Tasarıma ĠliĢkin Bilgi Düzeyleri Velittin KALINKARA, Nurten ÇEKAL ........................................................................... 131 1 YaĢlı Kadın Vücut Özelliklerine Uygun Giysi Tasarım ve Üretiminde Kullanılabilecek Yöntem ve Uygulamalar Sevil KĠġOĞLU, Birsen ÇĠLEROĞLU, NeĢe Y. ÇEĞĠNDĠR .......................................... 139 ĠĢletmelerde ĠĢ Güvenliği, ĠĢ Kazaları ve ĠĢçi Sağlığı Analizi Gülseren KURUMER, Ceren LÜLECĠ, Arzu ġEN, Önder YÜCEL ................................. 147 MTM Uygulamaları Ġle Eczane Ortamında ÇalıĢma KoĢullarının Ġncelenmesi ve GeliĢtirilmesi Gülseren KURUMER, CEREN Lüleci .............................................................................. 155 Kullanıcı Odaklı Bir Kurumsal Çağrı Merkezi Uygulaması Altay ONUR, Hakan SUBAġIOĞLU ................................................................................ 163 Tornavida Kullanımında Uygulanan Dönme Momenti Büyüklüğüne Tornavida Sap Geometrisi ve Malzemesinin Etkileri B.Türker ÖZALP, Fatih C. BABALIK .............................................................................. 169 Ev Ġdaresi Personelinin KarĢılaĢtığı Sorunların Ġncelenmesi ġükran ġAFAK, Canan YERTUTAN, Sibel ERKAL, Özge ASLAN .............................. 175 Doktor, DiĢ Doktoru ve Avukatların Özel ĠĢyerlerinde ÇalıĢma KoĢullarının Analizi (Trabzon Ġli Örneği) Kemal ÜÇÜNCÜ, Tarık GEDĠK, Aytaç AYDIN .............................................................. 183 Engellilerin Ġstihdamında Ergonomik Tasarımın Önemi Yasemin VATANDAġ ....................................................................................................... 191 F ve Q Klavyelerinin Türk Kullanıcılar Açısından Ergonomik Analizi U. Mahir YILDIRIM, Nihan ÖZġAMLI, Ece ERKOL ..................................................... 199 Büyük Beden Bayan Tüketicilerin Hazır Giyim Ürünlerinde Ergonomik Açıdan KarĢılaĢtıkları Problemler Halime YÜCEER ARSLAN, Sezin SAFA ........................................................................ 207 Zihinsel ĠĢlerde Ġnsan Hatasının Bulanık Mantıkla Modellenmesi Gülçin YÜCEL, Ahmet Fahri ÖZOK ................................................................................ 215 Küresel Rekabet IĢığında Ergonomi Eğitimin Yeniden Yapılandırılması Ahmet Fahri ÖZOK, Gülçin YÜCEL* .............................................................................. 223 GEMĠLERDE ÇALIġMA KOġULLARINA YÖNELĠK ANKET ÇALIġMASI SONUÇLARININ ĠRDELENMESĠ ArĢ. Gör. Metin ÇELĠK , Arman DEMĠR.......................................................................... 229 GEMĠLERDE KÖPRÜSTÜ - MAKĠNE DAĠRESĠ ĠLETĠġĠMĠNDE ERGONOMĠK DĠZAYN GEREKSĠNĠMLERĠNĠN ANALĠZĠ ArĢ. Gör. Metin ÇELĠK , ArĢ. Gör. Fatih TÜRKER ......................................................... 237 BĠR GIDA ĠġLETMESĠNDE OHSAS 18001 Ġġ SAĞLIĞI VE GÜVENLĠĞĠ YÖNETĠM SĠSTEMĠ PERFORMANSININ ANALĠZĠ Ġhsan KAYA1, Hasan TAVLICAN2, Orhan ENGĠN2 ...................................................... 245 WORK RELATED MUSCULOSKELETAL DISORDERS DURING COMPUTER USE Orhan Korhan, Adham Machieh ........................................................................................ 253 2 ÇOKLU VARDĠYA DÜZENĠNĠN BĠREYSEL VE ÖRGÜTSEL BAZDA ETKĠLERĠ, SONUÇLARI VE ÇÖZÜM ÖNERĠLERĠ Gamze AKINCI*, Hande ALACA Ġstanbul Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü ÖZET Günümüzde iĢletmeler gerek teknolojik zorunluluklar ve toplumsal hizmet, gerekse de ekonomik kaygılardan dolayı çoklu vardiya sistemini uygulamaktadırlar. Ancak, bir makina olmayan ve çeĢitli sosyal, psikolojik, bedensel ve ruhsal ihtiyaçları barındıran insan, bu çalıĢma düzenine kolay uyum sağlayamamakta, çeĢitli sorunlar ile karĢı karĢıya kalmaktadır. Bunun yanında örgütsel bazda ele alındığında vardiyalı çalıĢma birçok sorunu beraberinde getirmektedir. ÇalıĢmamız kapsamında, bu konu hakkında yapılmıĢ olan araĢtırmalar değerlendirilerek vardiyalı çalıĢma düzeninin getirdiği sorunlar ve bu sorunlara neden olan etmenler irdelenecektir. Önceden yapılmıĢ olan araĢtırmaları destekler nitelikte bir Ģirkette çalıĢan 13 ustabaĢı üzerinde bir anket çalıĢması yapılmıĢtır. Elde edilmiĢ olan bulgular, vardiyalı çalıĢmanın bireysel etkilerini ortaya koymuĢtur. Anket yapılan Ģirketten elde edilen vardiyalı çalıĢma düzenine iliĢkin istatistiksel veriler, bireysel etkilerin yanında örgütsel etkileri de ortaya koymaktadır. Sonuç olarak saptanan tüm bulgular değerlendirilerek vardiyalı çalıĢmanın olumsuz etkilerini en az düzeye indirecek öneriler geliĢtirilecektir. Anahtar Sözcükler: Ergonomi, Vardiya sistemi, Performans 1. GiriĢ: Çoklu vardiya düzeni geliĢen teknoloji ve artan rekabet ile iĢletmeler tarafından uygulanması kaçınılmaz bir iĢ örgütlemesi tekniği haline dönüĢmüĢtür. Ancak bu düzen iĢletmelere sağladığı fayda yanında, iĢletme içinde örgütsel ve bireysel düzeyde olumsuz etkilere neden olmaktadır. Bu sebepten dolayı, çoklu vardiya düzeni ile çalıĢan Ģirketler, karĢılaĢılan sorunları çözmek ve azaltmak amacıyla sorunların köküne inerek bu tekniği etkileyen etmenler üzerine yoğunlaĢmalıdırlar. Gece vardiyası çalıĢmaları sonucunda oluĢan sorunları belirleyen etmenleri ve sorunları ġekil 1 ve ġekil 2‟deki gibi özetlemek mümkündür. Vardiya ÇalıĢmasının Zamansal Biyolojik ĠĢlevlerin Zamansal Yapısı Yapısı Toplumsal YaĢam Düzeltici Etmenler Çoklu Vardiya DeğiĢimi Sorunları Çevresel Etmenler Yapılan ĠĢin Niteliği ve ĠĢ Yükü Miktarı KiĢisel Özellikler ġekil 1 Çoklu Vardiya DeğiĢimi Etmenleri * akinciga@yahoo.com 3 Çoklu Vardiya ÇalıĢma Sistemi Sorunları Örgütsel Sorunlar Bireysel Sorunlar Psikofizyolojik sorunlar Psikotoplumsal sorunlar ĠĢ Örgütlemesi Sorunları Performans Sorunları ĠĢ Kazalarının ArtıĢı Motivasyon Sorunları ġekil 2 Çoklu Vardiya Sistemi Sorunları Devamsızlık Sorunları 2. Metod: Yapılan çalıĢma çoklu vardiya sisteminden dolayı oluĢan sorunları, bu sorunların temel etmenlerini ve sorunlara karĢı geliĢtirilmiĢ olan çözüm önerilerini kapsamaktadır. ÇalıĢmamız kapsamında daha önce yapılmıĢ olan araĢtırmalar analiz edilerek elde edilen bulgular ve değerlendirmeler belirtilmiĢtir. Ayrıca bir Ģirkette çalıĢan 13 ustabaĢı üzerinde bir anket çalıĢması yapılmıĢ ve bu anket çalıĢması sonuçları incelenmiĢ olan araĢtırmalar ile karĢılaĢtırılmıĢtır. Anketi yapmıĢ olduğumuz çalıĢanların yaĢ dağılımı 16 ila 40 yaĢ ve üstü olmak üzere değiĢmektedir. 1 kiĢi 16-20 yaĢ arasında, 2 kiĢi 20-24 yaĢ arasında, 1 kiĢi 25-29 yaĢ arasında, 3 kiĢi 30-34 yaĢ arasında, 3 kiĢi 35-39 yaĢ arsında, 3 kiĢide 40 yaĢının üstündedir. Bu kiĢiler içindeki 3 kiĢi 1 yıldan az vardiya deneyimine sahip iken 1 kiĢi 3 ila 5 yıl, 4 kiĢi 5 ila 10 yıl ve 5 kiĢi de 10 yıldan fazla vardiyalı çalıĢma deneyimine sahiptir. 2.1. Sorunlar: Çoklu vardiya sisteminin sorunları bireysel sorunlar ve örgütsel sorunlar olmak üzere iki ana baĢlık altında toplanmıĢtır. Bireysel sorunlar psikofizyolojik ve psikotoplumsal sorunlar olarak ikiye ayrılmaktadır. Psikofizyolojik sorunlar biyolojik saat düzeniyle olan uyumsuzluklardan, psikotoplumsal sorunlar ise toplumsal saat düzeniyle olan uyumsuzluklardan kaynaklanmaktadır. Psikofizyolojik sorunların ilki genel sağlık sorunlarıdır. Bu sorunlar biyolojik iĢlevin zamansal yapısı ve kiĢisel özellikler etmenleri ile doğrudan iliĢkilidir. YapmıĢ olduğumuz anket çalıĢmasında farklı vardiya tipleri için gözlenen genel sağlık sorunları Tablo 1 „de görülmektedir. 4 Tablo 1: Anket Sonuclarına Göre Vardiyanın Psikofizyolojik Etkileri Etkilemez Az Biraz Etkiler Etkiler Dikkatsizlik %100 Yorgunluk %50 %50 Gündüz vardiyası Uykusuzluk %85 %15 etkileri Sinirlilik %25 %42 %33 Mide-bağırsak %17 %50 %33 Ģikayetleri BaĢ ağrısı %33 %67 Görme problemi %83 %17 ĠĢitme problemi %90 %10 - Gece vardiyası etkileri Dikkatsizlik Yorgunluk Uykusuzluk Sinirlilik Mide-bağırsak Ģikayetleri BaĢ ağrısı Görme problemi ĠĢitme problemi %23 - - Oldukça Etkiler - - - Etkiler %8 - %77 %66 %50 %77 %83 %16 %33 %15 %17 %9 - %9 %17 - %75 %60 %75 %9 %40 %16 %16 - %9 - Sonuçlara göre gece vardiyasının kiĢiler üzerindeki etki dereceleri gündüz vardiyasına kıyasla daha yüksektir. Gece vardiyası, biyolojik iĢlevleri aksatması ve hormonal dengeyi bozmasının yanı sıra beslenme düzeni ve uyku alıĢkanlıklarını da değiĢtirerek kalp-damar hastalıklarının oluĢmasına dolaylı yoldan neden olmaktadır. Ayrıca, gece çalıĢması nevrozu olarak isimlendirilen iç daralması, hırçınlık, öfkelilik, saldırganlık, aĢırı duyarlılık, uykusuzluk, dikkatsizlik, depresyon gibi belirtiler gösteren sinirsel yorgunluğa sebebiyet vermektedir. Tüm bunlara ek olarak geceleri sindirim sisteminin daha yavaĢ çalıĢması ile gece vardiyalarında alıĢılmıĢ beslenme düzeninden uzaklaĢılmakta ve bu durumda da çalıĢanlarda sindirim sistemi bozuklukları meydana gelmektedir. Diğer bir fizyolojik sorun ise gece vardiyası sonucunda oluĢan yorgunluktur. Bu yorgunluk fiziksel ve zihinsel yorgunluk olmak üzere karĢımıza çıkmaktadır. Zihinsel yorgunluk ölçümleri nesnel olarak ölçülmemekle birlikte, iĢ baĢarımı göstergeleri üzerindeki değiĢiklikler bu yorgunluk derecesinin saptanmasında etkilidir. Fiziksel yorgunluk ise kalp atım sayısı, oksijen tüketimi, vücut ısısı ve beyin dalgaları gibi değerlerin ölçümü ile belirlenebilmektedir. Yapılan birçok araĢtırma gece vardiyasının gündüz vardiyasından daha yorucu olduğunu ortaya koymaktadır. Gece çalıĢmasının daha yorucu olması bir yandan organizmanın dinlenme evresinde olmasından, öte yandan ise gündüz saatlerinde alınan uykunun yeterince dinlendirici olmamasından kaynaklanmaktadır. Sabah saatlerinde yorgunluğun öğle saatlerinden fazla olmasının nedeni ise etkin vardiya değiĢimi nedeniyle uykunun yeterince alınmamasına bağlanabilir (Ġncir,1998). YapmıĢ olduğumuz anket çalıĢmasında da daha önce yapılan araĢtırmaları destekler nitelikte sonuçlar elde edilmiĢtir. Tablo 1 de gösterilen sonuçlara göre gündüz vardiyasının yorgunluk üzerindeki etkisi yok veya çok az iken gece vardiyasının yorgunluğa etkisinin anlamlı derecede yüksek olduğu sonucuna varılabilir. Sonuçlarda da görüldüğü üzere bu yorgunluk uykusuzluk ile paralellik göstermektedir. Gece vardiyasının yarattığı diğer bir psikofizyolojik sorun ise erken yaĢlanma ve erken ölümlerdir. YaĢlanma hem fizyolojik, hem de psikolojik olarak düĢünülebilir. Gece 5 vardiyalarında çalıĢan insanların biyolojik ritim harmonileri değiĢmekte ve bu değiĢim sonucunda daha önce de bilirttiğimiz genel sağlık sorunları ortaya çıkmaktadır. Bu sağlık sorunlarına paralel olarak çalıĢanlarda erken yaĢlanma belirtileri görülmekte ve bu sağlık problemleri ileri düzeylere ulaĢtığında kiĢilerde erken ölümler meydana gelmektedir. Psikolojik açıdan bakıldığında ise, kiĢilerin diğer insanların uyuduğu zamanda çalıĢır durumda olmaları ve hayatın hareketli olduğu gündüz saatlerinde ise uyuyor olmaları çalıĢanlar üzerinde baskı oluĢturabilir. Bu durumda, kiĢilerde karamsallıklar ve psikolojik açıdan da yaĢlanmalar görülmektedir. Bir baĢka psikofizyolojik sorun ise, uyku düzensizlikleridir. Yapılan araĢtırmalara göre biyolojik ritim, ailesel ve toplumsal etkinlikler, beslenme alıĢkanlıkları ve dıĢ dünyaya ilgi düzeyi ya da dıĢ dünyaya katılma arzusu gibi öğeler uykunun doyuruculuğunu etkilemektedir (Ġncir, 1998). Gece vardiyası insanın biyolojisini etkilediğinden, uyku düzeni üzerinde de olumsuz etkilere neden olmaktadır. YapmıĢ olduğumuz anket çalıĢması bulguları bu hipotezi destekler niteliktedir. AraĢtırma sonuçlarına göre uyku ve beslenme durumlarının düzene girme sürelerinde çalıĢanların %24‟ü 1 gün sonra yanıtını verirken, %38‟i 2 veya 3 gün sonra ve %38 „i de bu değiĢime hiç alıĢamadıklarını belirtmiĢlerdir. Buna karĢılık bu değiĢime hemen uyum gösteren bulunmamıĢtır. Ayrıca, ankete göre çalıĢanların %92 „si gündüzleri geceleri kadar rahat uyuyamadıklarını belirtirlerken, gündüzleri geceleri kadar rahat uyuyan çalıĢanların oranı ise %8‟dir. Gece vardiyalarında çalıĢan iĢçiler için konut koĢulları, yapılan iĢin niteliği ve miktarı, ilaç kullanımı ve yaĢlanma gibi unsurlar da uyku düzenini etkilemektedir. Konut koĢulları uykunun süresine bağlı olarak uyku niteliğini de etkilemektedir. Çevre gürültüsünün fazla olduğu evlerde ikamet eden kiĢiler, gece vardiyası sonunda uyku açıklarını kapatmak için sahip oldukları gündüz uykularında sürekli bölünmeler ve kalitesizlik yaĢayacaklardır. Anket sonuçları da bu savı destekler niteliktedir. Sonuçlara göre çalıĢanlara gündüzleri iyi uyuyamamalarının etmenleri sorulduğunda, %43 oranla çevreden gelen gürültü, %17 oranla evdeki gürültü ve %40 oranla da gün ıĢığı cevapları alınmıĢtır. Ayrıca gece vardiyasında yapılan iĢin niteliği ve miktarı da kiĢinin çalıĢmadan sonra sahip olacağı uyku kalitesini belirler. Foret yapmıĢ olduğu anket çalıĢmalarında, vardiyalı çalıĢanlar, iĢyerinde ortaya çıkan herhangi bir sorunu çözmeden eve döndüklerinde uykuya çabuk geçemedikleri ve uyku süresince sık sık uyandıkları bulgusunu elde etmiĢtir (Ġncir,1998). Gece vardiyasından sonra uyumak amacı ile kullanılan uyku ilaçları her ne kadar kısa vadede kiĢiler üzerinde etkili olsa da , uzun vadede ciddi sağlık problemlerine neden olmaktadır. Diğer taraftan da yaĢlanma ile birlikte kiĢilerin uyku süreleri kısalmakta ve gece vardiyaları sonunda sahip oldukları gündüz uykularında çalıĢanlar daha az uyumaktadırlar. Bu durumda ise vücudun uyku açığı gittikçe artmakta ve yorgunluk, sağlık problemleri gibi diğer sorunlar ortaya çıkmaktadır. Çoklu vardiya sisteminin bireysel bazdaki diğer sorunları ise psikotoplumsal sorunlar olarak karĢımıza çıkmaktadır. Toplumsal yaĢamın hayat bulduğu gündüz saatlerinde çalıĢanların bu yaĢam içinde aktif olarak yer alamamaları, toplumsal yaĢamın dinlendiği gece saatlerinde ise çalıĢanların iĢte olmaları, kiĢilerin kendileri dıĢında sahip oldukları aile yaĢantılarını ve toplumsal yaĢantılarını da olumsuz yönde etkilemektedir. Vardiyalı çalıĢanın çalıĢma dıĢı yaĢamının zamansal akıĢıyla, toplumsal yaĢantının, toplumsal etkinliklerin zamansal akıĢı arasındaki uyumsuzluklar, çalıĢanı yalnızlığa itmekte, topluma yabancılaĢtırmakta ve onun önüne aĢılması güç engeller, sorunlar koymaktadır (Ġncir,1998). YapmıĢ olduğumuz anket çalıĢmasında da çalıĢanların %70 i gündüz vardiyasından sonra sosyal hayat için boĢ vakitlerinin olduklarını belirtirlerken, bu oran akĢam vardiyası için %30 „dur. Bunun yanısıra iĢçiler, gece vardiyasından sonra sosyal yaĢam için yeterince boĢ vakit elde edemediklerini söylemiĢlerdir. Anket bulgularına göre çalıĢanların %40‟ı gece vardiyası sonrasındaki tatil günlerini uyuyarak geçirdiklerini, %30‟u bir kısmını uyuyarak, bir kısmını dinlenerek 6 geçirdiklerini, % 30‟u ise bu tatillerin diğer vardiyalardan sonra sahip oldukları tatillerden farklı geçmediğini belirtmiĢlerdir. Çoklu vardiya çalıĢma düzeni bireysel sorunlara yol açması yanında örgütsel alanda da sorunlara neden olmaktadır. ĠĢin örgütlenmesi sırasında karĢılaĢılan zorluklar örgütsel sorunları oluĢturan önemli etmenlerden biridir. ĠĢlevsel anlamda yaĢanan sorunların kaynağı örgüt amaçları doğrultusunda gerçekleĢtirilen iĢlevlerin eĢgüdümlenmesinin sağlanamamasıdır. Belirli bir iĢ, farklı vardiyalarda farklı kiĢiler tarafından yapıldığından çeĢitli iletiĢim kopuklukları ve kalite farklılıkları oluĢmaktadır. Bu durumda üretim etkenliğinde ve kalitesinde düĢüĢ gözlenmektedir. Vardiya sisteminin hiyerarĢik boyuttaki sorunları incelendiğinde, iĢin asıl sorumlularının gece vardiyasında bulunması kararların zamanında alınamamasına neden olur. Buna bağlı olarak da üretim aksamaları, zincirleme bozuklukluklar ve iĢ kazaları oluĢur. ĠĢçilere büyük sorumluluklar verilmesi bazı çalıĢanları motive ederken bazılarında ise tam aksi olarak strese neden olmaktadır. ĠĢ baĢarımı düzeyinin çeĢitli olumsuz etmenlerden dolayı düĢmesi örgütsel bazda oluĢan diğer bir sorundur. Tekdüze, yinelenen ve iĢ yükünün fazla oluğu gece vardiyası çalıĢmalarında iĢ baĢarım düzeyinin düĢtüğü yapılan araĢtırmalar sonucu saptanmıĢtır (Gillberg, 2003). Bu görüĢe karĢıt olarak diğer bir araĢtırma sonucuna göre belli bir düzeyde ergonomik olmayan koĢullara sahip çalıĢma yerinde aĢırı yorgunluk oluĢmasına rağmen iĢ baĢarım düzeyi artmaktadır (Ġncir, 1998) . Gece vardiyasında performansın gündüz vardiyasına göre aynı kalması veya artması çeĢitli etmenlerle açıklanabilir. ÇalıĢanların belirli hedeflere ulaĢma zorunluluğu, ücret artıĢı kazanmak ve bazı iĢlerin baĢarımının gece çalıĢmalarında daha yüksek olması gibi nedenlerle çalıĢan performasında artıĢ gözlenir. Porcu ve diğerleri gece vardiyası performans ölçümleri ile ilgili yaptıkları araĢtırma sonuçlarına göre basit ve karmaĢık olmayan iĢlerde iĢ baĢarımının geceleri daha yüksek olduğu saptanmıĢtır (1998). Bunun nedenini de karmaĢık olmayan iĢlerde hata yapma riskinin az olduğu ve iĢçilerin yaptıkları iĢ ile ilgili olarak sorumluluk almalarının onları olumlu yönde etkilediği Ģeklinde açıklamak mümkündür. YapmıĢ olduğumuz anket çalıĢmasına bakıldığında çalıĢanların %86‟sı gündüz vardiyasının daha verimli olduğunu düĢünmekteyken gece vardiyasının daha verimli olduğunu düĢünenlerin oranı %14‟tür. Gece vardiyalarında iĢ kazalarının artıĢ gözlenmesi, örgütlerin çoklu vardiya sisteminde karĢılaĢtıkları bir diğer önemli sorundur. Gece vardiyalarında gündüz vardiyalarına oranla iĢ kazası riskini arttıran en önemli etkenin uyanıklığın yitirilmesi olduğu çeĢitli araĢtırmalar sonucunda saptanmıĢtır (Lamond, 2004; Ġncir,1998). Bunun yanı sıra iĢin niteliksel yapısı, iĢ yükü miktarı, motivasyon düzeyinin düĢük olması da iĢ kazalarının oluĢmasına neden olan diğer etmenlerdendir. Çernobil, Bhobal ve Three Mile Island faciaları, bu konuyla ilgili yapılan araĢtırmaları destekler niteliktedir ve gece vardiyasının yol açtığı sorunları açık bir Ģekilde ifade etmektedir. ÇalıĢanların motivasyonunun azalması, organizasyonlar için verimsizlikleri de beraberinde getirmektedir. Gece vardiyası çalıĢanlarının karĢılaĢtıkları bireysel sorunlar dikkate alınarak iĢ doyumlarının arttırılması ile örgütün genel motivasyonu olumlu yönde etkilenecek ve böylece gece vardiyasının yarattığı örgütsel sorunlar hafifleyecektir. Buna ek olarak iĢçi devamsızlıklarının artması çoklu vardiya düzeninde gece vardiyasında karĢılaĢılan bir baĢka örgütsel sorun olarak ele alınmaktadır. Birçok araĢtırma genel sağlık sorunlarına ve iĢ kazalarına bağlı olarak çalıĢanlarda devamsızlıkların daha çok görüldüğünü ileri sürmektedir (Ġncir, 1998,Kimençe 2002). ÇalıĢanların motivasyonlarının düĢük olması, zihinsel ve bedensel yorgunluk iĢçilerin iĢten kaçmalarına, iĢe geç gelmelerine ve iĢi aksatmalarına neden olmaktadır. 7 2.2. Etmenler: Çoklu vardiya düzeninde meydana gelen sorunların temel etmenlerini 7 ana grupta toplamak mümkündür. Olumsuz etkileri belirleyen bu etmenler önceden yapılmıĢ araĢtırma sonuçlarına bağlı olarak belirlenmiĢtir. Çoklu vardiya sisteminde oluĢan sorunları belirleyen etmenlerden birincisi vardiya çalıĢmasının zamansal yapısıdır. Bu yapı içinde vardiyanın baĢlangıç ve bitiĢ saatleri, vardiya süresi, vardiyanın dönüĢüm hızı ve yönü, haftanın günleri bulunmaktadır. Ġnsanın 24 saatlik biyolojik ritmi içerisinde uyanıklık düzeyinin, fiziksel ve zihinsel aktivitesinin en düĢük olduğu zaman aralığı gece 3:00 ve 5:00 saatleri arasındadır. Genel olarak iĢletmelerde vardiya baĢlangıç saatleri 6:00, 6:30, 7:00 ve 8:00 olarak tercih edilmektedir. Ancak, yapılan hataları en alt düzeye indirmek amacıyla saat 3:00 ile 5:00 arasında bulunan kritik bölgeyi vardiya baĢlangıç ve bitiĢ süreleri olarak paylaĢtırmak, bitiĢin ve baĢlangıcın diriminden yararlanmayı sağlayacaktır (Ġncir, 1998). Fletcher ve Dawson‟nın yaptıkları uyanıklık ve performans testlerine dayanarak vardiya süresinin 8 saatten fazla olduğu durumda yorgunluk miktarının 8 saatten az olduğu duruma göre yaklaĢık %15 daha fazla olduğunu bulunmuĢtur (2001). Diğer taraftan vardiya dönüĢüm hızı üzerinde yapılan araĢtırmalarda çeliĢkiler olduğu sonucuna varılmıĢtır. Bougrine ve diğerlerinin 1998 yılında yapmıĢ oldukları araĢtırmada yavaĢ rotasyon olan vardiya sisteminde, vücutun uyum yeteneği değerlendirilerek çalıĢanların performansa tepki süresi ve uyanıklığın daha yüksek düzeyde olduğu bulunmuĢtur. Buna karĢılık olarak, 2004 yılında Lamond‟un yayımlamıĢ olduğu makalede Folkord‟un yapmıĢ olduğu araĢtırmalardan bahsedilerek yavaĢ rotasyonun vardiya sisteminde vücut ritmini değiĢtirmesi sonucunda yorgunluğun arttığı ve bu doğrultuda da hızlı rotasyonun uygun olduğu vurgulanmıĢtır. Vardiya dönüĢüm yönü ile ilgili Akerstadt yapmıĢ olduğu araĢtırmalarda saat yönü vardiya dönüĢüm yönünün (sabah-akĢam-gece) çalıĢanlara daha fazla dinlenme payı sağladığı için saat yönü tersi dönüĢüm yönüne (gece-akĢam-sabah) tercih edildiği belirtilmektedir (1998). Haftanın günlerinin vardiya sistemindeki etkilerinin incelemek amacı ile Fletcher ve Dawson‟nın yapmıĢ oldukları araĢtırmada haftanın günlerinin uyanıklık ve performans üzerinde herhangi bir etkisi bulunmadığı sonucuna varılmıĢtır (2001). Çoklu vardiya sisteminde oluĢan sorunları belirleyen bir diğer etmen ise biyolojik iĢlevlerin günboyu gösterdiği dalgalanmalardır. Biyolojik iĢlevlerin yüksek olduğu gündüz saatlerinde insanların çalıĢmaya daha yatkın olmalarına karĢılık gece saatlerinde salgılanan melatonin hormonuna bağlı olarak kiĢilerin uyku düzeylerinde artıĢ, iĢ yapma isteklerinde ise azalıĢ olduğu gözlenmektedir. Vardiya saatleri düzenlenirken biyolojik ritmin yapısı da göz önüne alınmalıdır. Üçüncü etmen ise iĢin niteliksel yapısı ve iĢ yükünün miktarı olarak ele alınmıĢtır. ĠĢin zihinsel ve fiziksel ağırlıkta olması gece vardiyasındaki performansı önemli ölçüde etkilemektedir. Bir baĢka unsur ise iĢin tekdüze olmaması, anlamlı ve çekici olmasıdır. Gillberg ve diğerleri yapmıĢ oldukları araĢtırmalarda iĢin tekdüzeliği azaldığında ve iĢ sürekli dikkat gerektirmeyen bir iĢ olduğunda gece vardiyasındaki hata oranının azaldığı ve performansın arttığı bulgularını elde etmiĢlerdir (2003). Yine aynı araĢtırma sonuçlarına göre gece vardiyasındaki uyku hali daha yüksek olmasına karĢın yapılan araĢtırmada bu durumun performans üzerine etkisi olmadığı bulunmuĢtur. Bu durumun önemli nedenlerinden biri daha düĢük üretim miktarı ve buna bağlı olarak da hata yapma riskinin azalmasıdır (Gillberg ve diğerleri, 2003). Bir diğer etmen ise çalıĢanların kiĢisel özellikleridir. 45 yaĢ üstü çalıĢanlar için daha önceden belirtilen psikofizyolojik sorunların artmasından dolayı bu kiĢilere gece vardiyası görevlerinde mümkün olduğunca yer verilmemesi veya bu kiĢilerin sağlıksal yapıları göz önüne alınarak görev paylaĢımının düzenlenmesi gerekir. Bunun yanı sıra çalıĢanların kıdem sürelerindeki artıĢ, kiĢilerin vardiya sisteminin etkilerine dayanabilme miktarını da arttırmaktadır (Kimençe, 2002; Baker ve diğerleri 2004; Gillberg ve diğerleri, 2003). 8 ÇalıĢanların maruz kaldıkları çevresel etmenler de gece vardiyası sorunlarına yol açan etmenler arasındadır. ÇalıĢma saatleri dıĢında çalıĢanlara daha fazla zaman kalması ve kiĢilerin boĢ zamanlarını daha etkili ve verimli olarak değerlendirmeleri için ulaĢım için geçen toplam sürenin az olması gerekir. Yaptığımız anket çalıĢmasında ise bu sürenin % 60‟ının 1 saatten az olduğu saptanmıĢ ve bu çalıĢanlar için bir avantaj olarak değerlendirilmiĢtir. Bunlara ek olarak çalıĢanların ikamet ettikleri çevrenin gürültü miktarı, gece vardiyası sonunda gündüz uyuyan kiĢilerin uyku kalitesi üzerinde etki göstermekte ve bu da çalıĢanların iĢ performanslarını etkilemektedir. Vardiya sisteminin çalıĢanlar üzerindeki yıpratıcı etkilerini hafifletmek amacı ile kiĢilerin tatminkarlıklarını arttıracak olanaklar sağlanmalıdır. Gece vardiyası için verilen ek ücret, çalıĢma koĢullarının ergonomik açıdan uygun hale getirilmesi, olumlu arkadaĢ ve üst-ast iliĢkileri, gece vardiyasına gönüllü olma gibi düzeltici etmenler oluĢacak sorunların en alt düzeye indirlmesine yardımcı olur. Son olarak, toplumsal yaĢam oluĢacak olan sorunları etkilileyen etmenler arsında yer almaktadır. ÇalıĢmanın zamansal yapısı, bireysel etkilerle toplumsal etkinlikler arasındaki koĢutluğu bozduğu ölçüde çoklu vardiya düzeninin çalıĢma üzerindeki yıpratıcı etkisi büyümektedir (Ġncir, 1998) . 2.3. Öneriler: Çoklu vardiya sisteminin bahsettiğimiz sorunlarını en alt düzeye indirecek önlemlerin bu çalıĢama sistemini uygulayan Ģirketler tarafından alınması gerekir. Yapılan literatür taraması ve anket çalıĢmasından elde edilen bulgular bizim optimum sistemi oluĢturmamızı sağlamıĢtır. Çoklu vardiya sisteminde vardiya baĢlangıç ve bitiĢ sürelerinin eğer mümkünse 3:00 ile 5:00 arasına rastlatılması gerekir ve vardiya süresinin 8 saatten az olması, iki vardiya arasındaki sürenin ise 12 saatten az olmaması çalıĢanlar açısından yarar sağlayacaktır. Bunların yanı sıra vardiya sistemi kurulurken hızlı rotasyon ve vardiya dönüĢüm yönünün saat yönünde olması tercih edilmelidir. Kurum içerisinde gece vardiyalarında gönüllü olarak çalıĢmak isteyenler belirlenmeli ve bu kiĢilere de düĢük iĢ gücü miktarı, tekdüzeliği azaltılmıĢ ve zenginleĢtirilmiĢ iĢler verilmelidir. ĠĢin karmaĢıklığının azaltılması için iĢi standartlaĢtırmak ve iĢ basitleĢtirme tekniklerini uygulamak çok büyük yarar sağlayacaktır. Eğer gece vardiyasına kalacak olan kiĢiler 45 yaĢının üstünde ise bu kiĢlere periyodik sağlık tetkikleri yapılmalıdır. ĠĢçi seçiminde eğer tercih unsuru var ise iĢ yerine yakın yerde ikamet eden kiĢilerin seçilmesi çalıĢanlara avantaj sağlayacaktır. Bunun yanında Ģirket tarafından da çalıĢanlarına servis hizmetlerinin verilmesi gerekir. ÇalıĢanların çalıĢma koĢullarının ergonomiklik ve performanslık kriterleri göz önüne alınarak iyileĢtirilmesi, olumlu ast-üst iliĢkileri ve arkadaĢlık iliĢkileri oluĢturularak gece varidyalarında motivasyonu arttırma yollarına baĢvurulmalıdır. Diğer bir motivasyon unsuru ise gece vardiyasına kalan iĢçilere ayrımcılık oluĢturmayacak Ģekilde tatmin edici ek ücretin sağlanmasıdır. Ayrıca, hem iĢçilere verilen sorumluluğun çalıĢanlar üzerinde stres ve eylemsizlik yaratmasını önlemek ve onları motive etmek, hem de sistemin çalıĢanlar üzerinde yarattığı psikolojik etkileri yok etmek amacı ile çalıĢanlara eğitimler verilmelidir. Vardiya değiĢimleri sırasında çalıĢanların arasında etkin bilgi akıĢının sağlanması için iletiĢimin arttırılması hem bireysel hem de örgütsel bazda kiĢilere ve Ģirkete fayda sağlayacaktır. Gece vardiyaları sırasında uyanıklığı sağlamak amacı ile biyolojik ritmin düĢtüğü saatlerde molalar çoğaltılmalı, mümkünse çalıĢanlara “Ģekerleme” adı verilen uyku molaları sağlanmalı ve çok fazla olmamamak kaydı ile kahve kullanımına izin verilmelidir. Uyku açıcı ilaçların ise gelecekte sağlık problemlerine yol açtığından dolayı çalıĢanlar tarafında alınmaması uyarılarında bulunulmalıdır. Bunun yanı sıra alıĢılmıĢ aydınlatma düzeyinin üzerinde ıĢık kullanarak melatonin hormonunun salgılanması geciktirilebilir ve uygun ses düzeyinde müzik yayınları yapılarak kiĢilerin vücut dinamikleri ayakta tutulabilir.. Ayrıca, gece vardiyasında çalıĢan iĢçilerin enerji gereksinimlerini karĢılamak amacı ile 9 sindirim kolaylığı sağlayacak besinlerin verilmesi ve bu amaçla da sindirim rahatsızlıklarını en alt düzeye indirilmesi sağlanmalıdır. 3. Sonuçlar ve Değerlendirmeler: Yaptığımız araĢtırma sonucunda çoklu vardiya sisteminin bireysel ve örgütsel bazdaki sorunları ve bu sorunları meydana getiren etmenler ele alınmıĢtır. ġirketler hem bünyelerinde çalıĢtırdıkları kiĢilerin hayat standartlarını ve çalıĢma performanslarını en çoklamak, hem de Ģirketin örgütsel anlamdaki performansını en çoklamak için ergonomik yatırımlar ve düzenlemelerden kaçınmamalı, aksine bu yatırm ve düzenlemelerin geri dönüĢünün hem bireysel hem de örgütsel bazda katlanarak elde edileceği bilincine sahip olmalıdırlar. KiĢilerin performanslarının düĢüklüklerinin nedenleri araĢtırılırken ilkin Ģirketin ergonomi alanında neler yaptığının araĢtırılması gerekir. Aksi taktirde uygun olmayan koĢullar altında çalıĢan iĢçilerin bireysel performansları hakkında doğru yorumlar yapılamaz. Yapılan çalıĢma literatür taraması ile yapılan farklı çalıĢmalarının sonuçlarını harmanlayarak en uygun vardiya sisteminin gereklililiklerini ortaya koymuĢtur. Bu çalıĢma kapsamında yapılan anket çalıĢması bu konu hakkında yapılacak diğer çalıĢmalarda daha büyük bir örneklem grubuna yapılarak daha net sonuçlar elde edilebir. 4. Kaynaklar: Akerstedt, T., 1998. Shift work and disturbed sleep/wakefulness, Sleep Medicine Reviews, 2, 117-128. Akerstedt, T. and Landström, U., 1998. Work place countermeasures of night shift fatigue, International Journal of Industrial Ergonomics, 21, 167-178. Baker, A., Roach, G., Ferguson, S. and Dawson, D., 2004. Shift work experience and the value of time, Ergonomics, 47, 307-317. Bougrine, S., Mollard R., Ignazi G. and Cablentz, A., 1998. Days off and bright light: Effects of adaptation to night work, International Journal of Industrial Ergonomics, 21, 187-198. Cavolla A., Ris M. D. and Succop P., 2003. The night float paradigm to decrease sleep deprivation: good solution or a new problem, Ergonomics, 46, 653-663. Eransal, Y.C., 1993. Vardiya çalıĢmasının ergonomik tasarımı, Doktora Tezi, Ġ.T.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul. Fletcher, A. and Dawson, D., 2001. Field-based validations of a work-related fatigue model based on hours work, Transportation Research, F4, 75-88. Gillberg, M., Kecklund, G., Göransson, B. and Akerstedt, T., 2003. Operator performance and signs of sleepiness during day and night work in a simulated thermal power plant, International Journal of Industrial Ergonomics, 31, 101-109. Ġncir, G., 1998. Çoklu Vardiya Sisteminin Ergonomik Tasarımı, MPM, Ankara. Ġncir, G., 1998. Çoklu vardiya çalıĢmasının yol açtığı örgütsel sorunlar, Verimlilik Dergisi, 3, 53-68. Ġncir, G., 1998. Vardiya çalıĢması ve kronobiyolojik araĢtırmalar, Verimlilik Dergisi, 1, 5972. Kimençe, T., 2002. Vardiya çalıĢmasının zihinsel performans üzerindeki etkisinin arĢtırılması, Yüksek Lisans Tezi, Ġ.T.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul. Lamond, N., Dorrian, J., Burgess, H.J., Holmes, A.L., Roach, G.D., McCulloch, K., Fletcher, A. and Dawson, D., 2004. Adaptation of performance during a week of simulated night work, Ergonomics, 47, 154-165. Porcu, S., Bellatreccia, A., Ferrara, M. and Casagrande, M., 1998. Sleepiness, alertness and performance during a laboratory simulation of an acute shift of the wakesleep cycle, Ergonomics, 41, 1192-1202. 10 Ġġ SAĞLIĞI VE GÜVENLĠĞĠ HUKUKU VE ERGONOMĠ Gülsevil ALPAGUT Ġ.Ü. Hukuk Fakültesi, ĠĢ ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim Dalı ÖZET Multidisipliner bir sistem olan ergonominin önemli bir boyutunu ĠĢ Sağlığı ve ĠĢ Güvenliği Hukuku oluĢturur. 4857 sayılı yeni ĠĢ Kanunu ile iĢ sağlığı ve iĢ güvenliği alanında oldukça kapsamlı hukuki düzenlemeler getirilmiĢ, önemli değiĢiklikler gerçekleĢtirilmiĢtir. Düzenlemelerde esas itibariyle AB mevzuatı temel alınmıĢ ve Yasanın uygulanmasını sağlamak üzere Yönetmelikler çıkarılmıĢtır. Ancak, kavram olarak “ergonomi” hukuki metinlerde sınırlı bir yer tutmaktadır. ĠĢ sağlığı ve iĢ güvenliği ile ilgili Yönetmeliklerin temel özelliği genel ve soyut nitelikte olmalarıdır. 1475 sayılı ĠĢ Kanunu döneminden farklı olarak önlemlerin kazuistik olarak sayılmaması yeni eğilimlere uygun çağdaĢ bir yöntem olarak değerlendirilmekte ise de, mesleki standartların henüz yerleĢmediği ülkemizde uygulama güçlüklerini de beraberinde getirecektir. Nitekim, “gerekli önlemler alınacaktır” Ģeklinde genel nitelikli soyut yükümlülüklerin getirilmesi, ancak bu yükümlülüklerin içeriğinin belirlenmemesi, iĢyerlerinin % 99‟unun küçük ve orta ölçekli iĢyeri niteliğine sahip bir ortamda ciddi bir eksiklik olarak değerlendirilmelidir. ĠĢ sağlığı ve iĢ güvenliğinin bir baĢka boyutunu iĢ kazası ve meslek hastalıklarının sigorta hukukundaki yeri oluĢturur. Meslek hastalıklarının tespiti bakımından Sosyal Sigortalar Sağlık ĠĢlemleri Tüzüğü‟ne ekli liste mevcuttur. Ancak 1972 tarihli listenin değiĢen teknoloji ve tıp biliminin verileri karĢısında yeniden alınması gereği tartıĢmasızdır.ĠĢ kazası veya meslek hastalığı, iĢverenin iĢ sağlığı ve iĢ güvenliği ile ilgili önlemlere uymaması nedeni ile meydana gelirse, iĢveren Sosyal Sigortalar Kurumuna ve iĢçiye karĢı hukuki bakımdan sorumlu bulunduğu gibi, cezai sorumluluğu da mevcuttur. Sonuç olarak; hukuki düzenlemelerin esas itibariyle AB mevzuatı ile uyumlu olduğu, ancak mesleki standartların oluĢturulması gerektiği ve sorunun uygulama ile denetim noktasında yoğunlaĢtığı gözlenmektedir. Anahtar Sözcükler: ĠĢ sağlığı ve güvenliği, ergonomi, iĢ kazası ve meslek hastalıkları, iĢ ekipmanları, kiĢisel koruyucu donanımlar I. Genel Olarak ÇalıĢma koĢullarının, iĢ araç ve gereçlerinin insana uydurulmasını ifade eden ergonomi, iĢ veriminin artırılmasına hizmet ettiği gibi, iĢçinin sağlıklı bir ortamda çalıĢmasını hedefler. GeniĢ anlamda ele alındığında ergonomi; iĢyerindeki iĢ sağlığı ve güvenliği ile ilgili tüm çalıĢma koĢullarıyla bağlantılıdır . ĠĢyeri ortamının gürültü seviyesi, aydınlatma, ısıtma, kullanılan alet ve araçların insana uyumunun yanı sıra, çalıĢma saatlerinin, fazla çalıĢmaların, ara dinlenmelerinin sağlıklı bir çalıĢma ortamı oluĢturacak Ģekilde düzenlenmesi ergonominin içeriğine dahildir. 11 Ergonominin iĢçi ve sonuçta toplum bakımından önemi kuĢkusuz ĠĢ Sağlığı ve Güvenliğinin sağlanmasıdır. Multidisipliner bir sistem olan ergonomi; bir yandan endüstriyel tasarımı, diğer yandan tıp bilimini, iĢ sağlığı ve güvenliği hukukunu ilgilendirir. ĠĢ sağlığı ve güvenliği hukuku iĢçilerin sağlıklarının ve güvenliklerinin korunması için alınması gereken önlemleri belirler. Bu bağlamda hukuki düzenlemeler; çalıĢma ortamının, iĢyerindeki çevresel Ģartların ergonomik olarak Ģekillendirilmesi için uyulması zorunlu emredici hukuk kurallarını içerir. ĠĢçinin maruz kalabileceği en yüksek gürültü seviyesinin tespiti tıp bilimince belirlenir, insan sağlığına zararlı gürültünün önlenebilmesi için gerekli teknik sistemin oluĢturulması mühendislik biliminin alanına dahildir. Tüm bunların toplumda uyulması zorunlu hukuki düzenlemeler olarak Ģekillendirilmesi ise, hukukun görevidir. ĠĢ sağlığı ve iĢ güvenliği bir anlamda iĢ kazası ve meslek hastalıklarının ortaya çıkmasından önce koruma amacına hizmet eden sistem bütünü ve iĢ sağlığı iĢ güvenliği hukuku da bunun esaslarını belirleyen hukuk dalıdır. Ergonominin iĢ sağlığı ve güvenliği ile bir diğer bağlantı noktası; iĢ kazaları ve meslek hastalıkları ve hukuki sonuçlarıdır. Ergonomik olmayan iĢ ve iĢyeri koĢulları nedeniyle iĢçinin iĢ kazasına uğraması veya meslek hastalığına yakalanması durumunda; iĢçilere sağlık ve parasal yardımların yapılması, iĢverenlerin iĢçiye ve kuruma karĢı sorumlulukları konunun bir diğer hukuki boyutunu oluĢturur. Dolayısıyla hukuk; bir yandan önleme diğer yandan tazmin iĢlevi ve hedefi ile sistemde yer alır. II. 4857 Sayılı ĠĢ Yasası Çerçevesinde ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği 10 Haziran 2003 tarihinde yürürlüğe giren 4857 sayılı ĠĢ Yasası iĢ sağlığı iĢ güvenliği alanında önemli yenilikler içermektedir. Yasanın tümünde olduğu gibi, bu alanda da Avrupa Birliği‟nin hukuki düzenlemeleri temel alınmıĢ ve yine Yasanın uygulanmasını sağlamak üzere Yönetmelikler çıkarılmıĢtır(1). ĠĢ sağlığı ve güvenliğine iliĢkin hükümlere genel olarak bakıldığında Ģu özellikler ortaya çıkmaktadır. Yasa kapsamlı bir iĢ sağlığı ve güvenliği sistemi öngörmüĢtür. Sistemin uygulanmasında iĢverenin yükümlülüklerinin yanı sıra, iĢçilerin katılımı benimsenmiĢtir. Bu bağlamda dıĢ denetim yanında iç denetim de ön plana çıkarılmıĢ ve nihayet sisteme uzman kiĢiler dahil edilmiĢtir. Sistem risk değerlendirmesi, iĢyerlerinin risk gruplarına ayrılması gibi yeni kavramlar içermekte, dolayısıyla çok daha profesyonel bir yaklaĢımla uzman kiĢilerin katılımını öngören bir yapı oluĢturmaktadır (2). Amaç sürekli iyileĢtirme ve iĢyerlerinde genel bir önleme politikasının geliĢtirilmesi ve yerleĢtirilmesidir. Yasanın beĢinci Bölümü 77. vd. maddeler iĢ sağlığı ve güvenliğine iliĢkin hükümler içermektedir. Yasanın 77. maddesine göre; “iĢverenler iĢyerlerinde iĢ sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, iĢçiler de iĢ sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. ĠĢverenler iĢyerinde alınan iĢ sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, iĢçileri karĢı karĢıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iĢ sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar. “ Bu bağlamda iĢverenin; iĢ sağlığı ve iĢ güvenliği önlemi almak önlemlere uyulup uyulmadığını denetlemek iĢçileri bilgilendirmek ve eğitmek yükümlülüklerinin bulunduğu görülmektedir. 12 Yukarıda da belirtildiği gibi, yasada iĢ sağlığı ve güvenliği konusunun iĢyerlerinde profesyonel bir yaklaĢımla ele alınması gereği dikkate alınmıĢ ve bu konudaki iĢyeri örgütlenmesi düzenlenerek, sisteme uzman kiĢiler dahil edilmiĢtir. ĠĢK. mad. 80 uyarınca; sanayiden sayılan devamlı olarak en az elli iĢçi çalıĢtıran ve altı aydan fazla sürekli iĢlerin yapıldığı iĢyerlerinde her iĢveren bir iĢ sağlığı ve güvenliği kurulu kurmakla yükümlüdür.ĠĢK. mad. 81‟e göre; devamlı olarak en az elli iĢçi çalıĢtıran iĢverenler iĢyerindeki iĢçi sayısına ve iĢin tehlike derecesine göre bir veya daha fazla iĢyeri hekimi çalıĢtırmak ve bir iĢyeri sağlık birimi oluĢturmakla yükümlüdür. ĠĢK. mad. 82 hükmü uyarınca; iĢverenler “sanayiden sayılan, devamlı olarak en az elli iĢçi çalıĢtıran ve altı aydan fazla sürekli iĢlerin yapıldığı iĢyerleri” nde bir veya birden fazla mühendis veya teknik eleman görevlendirmek zorundadır. Özellikle iĢ sağlığı ve güvenliği konusundaki iĢyeri örgütlenmesine bakıldığında; iĢ sağlığı ve güvenliği kurulu oluĢturulması, mühendis veya teknik eleman ile iĢyeri hekimi çalıĢtırma zorunluluğunun 50 ve daha fazla iĢçi çalıĢtıran iĢyerleri bakımından getirildiği görülmektedir (3). Ülkemizde mevcut iĢyeri profilini % 99 civarında küçük ve orta ölçekli iĢyerlerinin oluĢturduğu, iĢ kazalarının % 73‟ünün yine küçük ve orta ölçekli iĢyerlerinde ortaya çıktığı dikkate alındığında 50 iĢçi ölçütünün gerçekçi olmadığı belirtilmelidir. Yine iĢyerlerinde risk analizi, iĢçilerin uzman kiĢilerce eğitimi, gibi yeni kavram ve tedbirler kuĢkusuz önemli adımlar niteliğindedir. Ancak, büyük oranda kobi‟lerden oluĢan ve görevli teknik bir elemanın dahi bulunmadığı iĢyerlerinde etkin bir uygulamanın gerçekleĢtirilebilmesi güçtür. III. ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği ile Ġlgili Yönetmeliklerde Ergonominin Yeri ĠĢ Kanununun 73 vd. maddelerine dayanılarak çıkarılan yönetmeliklerde ergonomi, genel ve geniĢ anlamı ile değil, iĢçilerin eğitimi, iĢ ekipmanları ve kiĢisel koruyucu donanım ile ilgili olarak ele alınmıĢtır. Ancak, yönetmeliklerin hemen her alanı kapsadığı dikkate alındığında, içerik olarak ergonominin mevzuatta her yönüyle yer aldığı söylenmelidir. Doğrudan ergonomi kavramına yer verilen düzenlemelere bakıldığında; öncelikle iĢverenlerin eğitim yükümü ile bağlantılı olarak konunun ele alındığı görülmektedir. “ÇalıĢanların ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik” de (4) iĢverenin iĢçiye eğitim verme yükümü, iĢçilerin bu eğitime katılma zorunluluğu ve eğitimin konuları belirtilmiĢtir. Yönetmeliğin 11. maddesine göre; eğitim konuları iĢyerinin faaliyet alanına göre, maddede öngörülen veya benzeri konulardan seçilecektir. Maddede “ergonomi” de eğitim verilecek konulardan sayılmıĢtır. Belirtmek gerekir ki, madde hükmü bizzat iĢyerinin faaliyet alanını dikkate alarak iĢverene eğitim konularını seçim hakkı verdiğinden tüm iĢverenler bakımından ergonomi konusunda eğitim verme yükümünün bulunduğundan söz edilemez. Ancak, iĢverenin örneğin ergonomi konusunda eğitim gereğinin bulunmadığını düĢünmesi ve eğitimi baĢka konularda yoğunlaĢtırması, ileride meydana gelecek iĢ kazası ve meslek hastalığından sorumlu tutulmasında etkide bulunmaz. Eğer kaza veya hastalığın ergonomi eğitiminin verilmeyiĢi nedeni ile ortaya çıktığı tespit edilebiliyorsa, iĢveren gerek iĢçi gerekse kuruma karĢı sorumlu tutulabilecektir. Ergonomiye kavram olarak yer verilen bir diğer düzenleme; “ĠĢ Ekipmanlarının Kullanımında Sağlık ve Güvenlik ġartları Yönetmeliği” (5) dir. Yönetmeliğin amacı “iĢyerinde iĢ araç ve gereçlerinin kullanımı ile ilgili sağlık ve güvenlik yönünden uyulması gereken asgari Ģartları belirlemektir” (mad.1).Yönetmelikte iĢverenin yükümlülükleri belirtilmiĢtir. Buna göre iĢveren; iĢyerinde kullanılacak iĢ ekipmanının yapılacak iĢe uygun 13 olması ve bu ekipmanın iĢçilerin sağlık ve güvenliğine zarar vermemesi için tüm tedbirleri alacak, iĢ ekipmanını seçerken iĢyerindeki özel çalıĢma Ģartlarını, sağlık ve güvenlik yönünden tehlikeleri göz önünde bulundurarak bu ekipmanın kullanımının ek bir tehlike oluĢturmamasına dikkat edecek, iĢ ekipmanının çalıĢanların sağlık ve güvenliği yönünden tamamen tehlikesiz olması sağlanamıyorsa, riski en aza indirecek uygun önlemleri alacaktır. KuĢkusuz iĢ ekipmanının sağlık ve güvenlik koĢullarına uygun olması ergonomik olmasını ifade eder. Yönetmeliğin “ĠĢ sağlığı ve Ergonomi” baĢlığını taĢıyan 9. maddesine göre; “ Asgari sağlık ve güvenlik gereklerinin uygulanmasında, iĢçilerin iĢ ekipmanı kullanımı sırasındaki duruĢ pozisyonları ve çalıĢma Ģekilleri ile ergonomi prensipleri iĢverence tam olarak dikkate alınacaktır”. Yönetmelikte iĢ ekipmanları ve bunların kullanımına iliĢkin olarak iĢçilerin bilgilendirilmesi, iĢçilerin eğitimi, iĢçilerin görüĢlerinin alınması ve katılımlarının sağlanması hususlarına da yer verilmiĢtir. Ergonominin ele alındığı bir diğer Yönetmelik; “KiĢisel Koruyucu Donanımların ĠĢyerlerinde Kullanılması Hakkında Yönetmelik” (6) dir. Yönetmeliğin amacı; “iĢyerindeki risklerin önlenmesinin veya yeterli derecede azaltılmasının, teknik tedbirlere dayalı toplu koruma ya da iĢ organizasyonu veya çalıĢma yöntemleri ile sağlanamadığı durumlarda, kullanılacak kiĢisel koruyucuların özellikleri, temini, kullanımı ve diğer hususlarla ilgili usul ve esasları belirmektir”. KiĢisel koruyucu donanım, risklerin toplu korumayı sağlayacak teknik önlemlerle veya iĢ organizasyonu ve çalıĢma yöntemleriyle önlenemediği veya tam olarak sınırlandırılamadığı durumlarda kullanılır (mad. 5). Yönetmelikte kiĢisel koruyucu donanımların Yönetmelik hükümlerine uygun olması gerektiği belirtildikten sonra; donanımların, kullanan iĢçinin sağlık durumuna ve ergonomik gereksinimlerine uygun olacağı hükmüne yer verilmiĢtir (mad.6). “KiĢisel Koruyucu Donanım Yönetmeliği” nde (7); kiĢisel koruyucu donanımların imalatı, ithalatı, dağıtımı, piyasaya arzı, hizmete sunumu ve denetimi ile üçüncü Ģahısların can ve mal güvenliğinin tehlikelere karĢı korunmasına iliĢkin usul ve esaslar düzenlenmiĢtir (mad.1). Yönetmelik hükümleri kiĢisel koruyucu donanımlarda standardizasyonun sağlanması bakımından önemlidir. UyumlandırılmıĢ Avrupa Standardı, UyumlandırılmıĢ Ulusal Standart, AT uygunluk beyanı, AT tip inceleme belgesi, CE uygunluk iĢareti vasıtası ile sağlık ve güvenlik risklerine karĢı koruyucu donanımlarda bulunması gerekli özelliklerin sağlanması hedeflenmiĢtir. Üretim öncesi ve sonrası etkin bir denetim mekanizması ile standartlara uygunluğun belgelendirilmesi gereği, iĢyerinde ergonominin sağlanması bakımından önemli adımlardır. Yönetmelik ekinde kiĢisel koruyucu donanımlarda bulunması gereken özellikler düzenlenirken; tasarım prensipleri altında ergonomi‟ye yer verilmiĢ, kiĢisel koruyucu donanımın tehlike içeren iĢ yapılırken, öngörülebilen koĢullarda ve amaçlanan doğrultuda kullanımı sırasında kullanıcıyı en yüksek düzeyde koruyacak Ģekilde tasarlanarak imal edilmesi gerektiği belirtilmiĢtir (Ek-II,1).Yine, tehlike alanlarına göre yapılan sınıflandırmalar vasıtasıyla kiĢisel donanımların nitelikleri ve sahip olması gereken tasarım özellikleri düzenlenmiĢtir. “Elle TaĢıma ĠĢleri Yönetmeliği” (8) yine ergonomi ile doğrudan iliĢkilidir. Yönetmelikte elle taĢıma iĢi; “olumsuz ergonomik koĢullar ve nitelikleri bakımından iĢçilerin bel ve sırt incinmelerine neden olabilecek yüklerin, bir veya daha fazla iĢçi tarafından elle veya beden 14 gücü kullanılarak kaldırılması, indirilmesi, itilmesi, çekilmesi, baĢka bir yere götürülmesi veya hareket ettirilmesi gibi iĢlerin yapılması veya bu iĢlerin yapılması için fiziki olarak destek olunması” Ģeklinde tanımlanmıĢtır. Yönetmelikte iĢverenin yükümlülükleri düzenlenmiĢ, iĢ ve iĢin yapıldığı yerin sağlık ve güvenlik bakımından organizasyonu, iĢçilerin eğitimi ve bilgilendirilmesi, iĢçilerin görüĢlerinin alınması ve katılımlarının sağlanması konularına yer verilmiĢtir. Yine, yönetmelik Ek 1‟de yükle ilgili risk faktörleri, Ek 2‟de ise, bireysel risk faktörleri düzenlenmiĢtir. Yükle ilgili risk faktörleri; yükün niteliğine örneğin; ağır veya büyük olması halinde sırt ve bel incinmesine yol açabileceği; iĢin çok yorucu olması, mutlaka vücudun bükülmesi ile yapılabilmesi durumunda yine sırt ve bel incinmelerine neden olabileceği, çalıĢma ortamının yeterli geniĢlik veya yükseklikte olmaması durumunda sırt incinmelerinin ortaya çıkabileceği, yetersiz ara ve dinlenme süresinin bel ve sırt incinmesini oluĢturabileceği gibi; gerekli fiziksel güç, çalıĢma ortamı ve iĢin gereklerinden kaynaklanan risklere iĢaret edilmiĢtir. Ek 2‟de düzenlenen bireysel risk faktörleri ise; kiĢinin fiziksel yapısının uygun olmaması, uygun olmayan giysi, ayakkabı veya diğer kiĢisel eĢyalar kullanması, yeterli ve uygun bilgi ve eğitime sahip olmaması halleridir. Yönetmeliğin 5. maddesine göre; ĠĢveren, yüklerin elle taĢınmasına gerek duyulmayacak Ģekilde, iĢ organizasyonu yapmak ve yükün uygun yöntemlerle, özellikle mekanik sistemler kullanılarak taĢınmasını sağlamak için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür. Yükün elle taĢınmasının kaçınılmaz olduğu durumlarda, yönetmelik Ek 1‟de belirtilen risk faktörlerini dikkate alarak elle taĢımadan kaynaklanan bu riskleri azaltmak için uygun yöntemler kullanılmasını sağlayacak ve gerekli düzenlemeleri yapacaktır. Yönetmeliklerle ilgili kısa bir değerlendirme yapıldığında; öncelikle yönetmeliklerin büyük çoğunluğunun AB Yönergelerinin tercümesi niteliğinde olduğu görülmektedir. Uyum süreci, Türkiye‟nin ulusal program çerçevesinde taahhütleri Yönergelerin iç hukuka aktarılmasını bir zorunluluk olarak ortaya çıkarmıĢtır. Ancak, yönergelerin iç hukuka doğrudan tercüme biçiminde aktarılıĢı aynı zamanda bir takım uygulama sorunlarını da beraberinde getirmektedir. Bunlardan ilki; yönetmelik hükümlerinin soyut hükümler niteliğinde oluĢudur. “ĠĢveren gerekli önlemleri alacaktır”, “…uygun boyutlarda olacaktır”, “…yeterli dayanıklılıkta olacaktır” gibi düzenlemelerin içeriğinin belirlenmesi gerekmektedir. Bu noktada yönetmelik hükümleri ile benimsenen yöntem Türk Hukuku bakımından yenidir. 1475 sayılı Kanun döneminde konuya iliĢkin Tüzüklerin oldukça ayrıntılı olması karĢısında bugün yaĢanan sorun; hangi önlemlerin alınması, iĢyeri koĢullarının nasıl oluĢturulması gerektiğidir. Her bir risk alanı için alınması gereken önlemlerin hukuki düzenlemelerde ayrıntılı sayılıp sayılmaması bir tercih sorunudur. ÇalıĢma Bakanlığınca; yönetmeliklerin ayrıntılı olarak oluĢturulmayıĢının gerekçesi olarak; geliĢen teknoloji ile birlikte alınması gereken önlemlerin de sürekli değiĢtiği, bu nedenle genel esasları tespit etmenin çağdaĢ bir yaklaĢım olduğu belirtilmektedir (9). Ancak; batılı anlamda iĢ sağlığı ve güvenliği bilinci yerleĢmemiĢ, büyük ölçüde kobi‟lerden oluĢan, mesleki standartların belirlenmediği ülkemiz Ģartlarında iĢveren, yargıç, bilirkiĢi ve hatta teftiĢ ile görevli elemanların bir takım zorluklar yaĢaması kaçınılmazdır. Sorunun çözümü öncelikle; sürekli ve değiĢen koĢullara göre her risk alanında alınması gerekli sağlık ve güvenlik önlemlerinin tespiti ve bu konuda standartların oluĢturulmasını gerektirmektedir. Standartların oluĢturulmasında en ideal çözüm, bağımsız bilim kurullarınca 15 yapılacak tespitlerdir. Yine, Bakanlık bünyesinde onaylanmak suretiyle yürürlüğe girecek listeler, sendika ve konfederasyonların bu konuda yapacakları çalıĢmalar önem taĢıyacaktır. IV. Sosyal Sigortalar Kanunu ve Ġlgili Mevzuat Ġçerisinde Ergonomi Ergonomi ilk planda meslek hastalığı ile ilgili olarak ortaya çıkmakta ise de, iĢ kazaları bakımından da önem taĢımaktadır. Ergonomik olmayan bir iĢ ekipmanı veya kiĢisel donanım iĢ kazasının oluĢmasına imkan verebilecektir. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 11. maddesinde iĢ kazası ve meslek hastalığı tanımlanmıĢtır. Buna göre; iĢ kazası aĢağıdaki hal ve durumlardan birinde meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olaydır. - sigortalının iĢyerinde bulunduğu sırada, -iĢveren tarafından yürütülmekte olan iĢ dolayısıyla, -Sigortalının, iĢveren tarafından görev ile baĢka bir yere gönderilmesi yüzünden asıl iĢini yapmaksızın geçen zamanlarda, -emzikli kadın sigortalının çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, -sigortalıların, iĢverence sağlanan bir taĢıtla iĢin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp getirilmeleri sırasında. Meslek hastalığı, sigortalının çalıĢtırıldığı iĢin niteliğine göre tekrarlanan bir sebeple veya iĢin yürütüm Ģartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, sakatlık veya ruhi arıza halleridir. Sosyal Sigortalar Kanunu anlamında meslek hastalığından söz edebilmek için; hastalık veya sakatlığın yürütülen iĢin sonucu olarak ortaya çıkması, uzun bir zaman parçası içinde meydana gelmesi, hastalığın Sosyal Sigorta Sağlık ĠĢlemleri Tüzüğünde1 ve bu Tüzüğe ekli Meslek hastalıkları listesinde adının bulunması ayrıca listede belirtilen süre içinde ortaya çıkmıĢ olması ve hastalığın sağlık kurulu raporu ile saptanması gerekir (SSSĠT mad. 64). Sosyal Sigorta Sağlık ĠĢlemleri Tüzüğü Bakanlar Kurulunun 26.05.1972 gün ve 7/4496 sayılı kararıyla yürürlüğe konulmuĢtur. Buna bağlı meslek hastalıkları listesi, önce 12.11.1978 tarih ve 7/16989 sayılı Kararname ile (RG. 23.3.1979), son olarak da 31.5.1985 tarih ve 85/9529 sayılı Kararname ile değiĢikliğe uğramıĢtır (RG. 3.7.1985, 18800). Ülkemizde bir hastalığın meslek hastalığı olup olmadığının belirlenmesi hususunda karma bir sistem benimsenmiĢtir. Bu sistem uyarınca; sigortalıda tüzüğe bağlı listede adı bulunan bir hastalık tespit edildiği takdirde bu hastalığın görülen iĢin niteliğinden veya yürütüm Ģartlarından ileri geldiği sabit olacak ve artık o iĢçiden o hastalığın meslek hastalığı olmasını ispat etmesi istenmeyecektir. Sigortalının uğradığı hastalık meslek hastalıkları listesinde yer almamasına rağmen onun meslek hastalığı olduğu ileri sürülebilir. SSK mad. 11/son hükmüne göre; “bu kanuna göre tespit edilmiĢ olan hastalıklar listesi dıĢında herhangi bir hastalığın meslek hastalığı sayılıp sayılmaması üzerinde çıkabilecek uyuĢmazlıklar Sosyal Sigortalar Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır”. Bir hastalığın meslek hastalığı sayılması için listede adının bulunması da yeterli değildir. Bunun yanı sıra, hastalığın iĢçi iĢte çalıĢmaya baĢladıktan itibaren belirli bir zaman 506 sayılı Yasanın 18. maddesinde, 4958 sayılı Yasa ile yapılan değiĢiklik sonucu; Sosyal Sigorta Sağlık ĠĢlemleri Yönetmeliği‟nin çıkarılması öngörülmüĢse de, henüz bu yönetmelik çıkarılmamıĢtır. 1 16 geçmesinden sonra ortaya çıkması da gereklidir. Meslek hastalığı, iĢçinin iĢten ayrılmasından sonra da ortaya çıkabilir. Ancak bu olasılıkta da, sigortalının eski iĢinden fiilen ayrılmasıyla hastalığın meydana çıkması arasında geçen sürenin, sözkonusu Tüzükte o hastalık için belirtilmiĢ süreden daha uzun olmaması gerekir (SSK. mad. 18/II). Ancak meslek hastalığının klinik ve laboratuar bulgularıyla kesinleĢtiği hallerde, yükümlülük süresi aĢılmıĢ olsa bile, sözkonusu hastalık, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun onayı ile meslek hastalığı sayılabilir. Meslek hastalığının ortaya çıkabilmesi için gerekli süreye yükümlülük süresi denir (SSSĠT mad. 64/son). Tüzüğe ekli meslek hastalıkları listesinde çeĢitli hastalıklar için belirlenmiĢ yükümlülük süreleri 3 gün ila 15 yıl arasında değiĢmektedir (10). Meslek hastalıkları; Tüzüğün değiĢik 64. maddesinde ve meslek Hastalıkları Listesinde beĢ grupta toplanmıĢtır. Bunlar A. Kimyasal maddelerle olan meslek hastalıkları B. Mesleki Cilt Hastalıkları, C. Pnömokonyozlar ve diğer mesleki solunum sistemi hastalıkları, D. Mesleki bulaĢıcı hastalıklar, E. Fizik etkenlerle olan meslek hastalıklarıdır. Belirtmek gerekir ki, meslek hastalıkları listesinin eski tarihli oluĢu bugün için en önemli eleĢtiri noktalarından birini oluĢturmaktadır. 1972 tarihli listenin aradan geçen süre içerisinde hem iĢyeri çalıĢma ortamının özellikle endüstrileĢme, makine yapısı ve biçiminde meydana gelen büyük değiĢiklikler ve hem de tıp alanındaki sürekli geliĢmeler karĢısında güncellenmesi gereği açıktır.Yasal sistem meslek hastalığı listesinde yer almayan bir hastalığın meslek hastalığı olduğunun kanıtlanabilmesine imkan vermekte ise de, en azından mevcut yükümlülük süreleri dahi olması gerekenin altında veya üzerinde kalabilecektir. ĠĢ kazası ve meslek hastalıklarının Sosyal Sigortalar Kanunu bakımından hükümleri iĢçinin sağlık yardımları ve parasal yardımlardan yararlanmasıdır. Sağlık yardımları; sigortalıyı doktora muayene ettirme, teĢhis için gerekli klinik ve laboratuar muayenelerini yaptırma, gerekiyorsa sağlık kurumlarına yatırma ve her türlü tedaviyi yaptırma, tedavi süresince gerekli ilaç ve iyileĢtirme araçlarını sağlama, protez araç ve gereçlerinin sağlanması, takılması, onarılması ve yenilenmesi, tedavi için sigortalının yurt içinde baĢka yere veya yabancı ülkeye gönderilmesi, kurumun dinlenme evlerine yatırılma, yeniden iĢe alıĢtırmadır.Parasal yardımlar ise; geçici ve sürekli iĢ göremezlik ödenekleridir. ĠĢ kazası meslek hastalığının önemli bir hukuki boyutu iĢverenin kuruma karĢı sorumluluğudur. Sigortalının iĢ kazasına uğraması ya da meslek hastalığına yakalanması halinde SSKurumu sigortalıya sağlık yardımı ve parasal yardım yapar. Ancak belirli koĢulların varlığı halinde, kurum yaptığı harcamaları iĢverenden geri isteme hakkına sahiptir. SSK mad. 26 uyarınca; “iĢ kazası veya meslek hastalığı, iĢverenin kastı veya iĢçilerin sağlığını koruma ve iĢ güvenliği ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi veyahut suç sayılabilir bir hareketi sonucu olmuĢsa, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarı ile gelir bağlanırsa bu gelirlerin 22 nci maddede belirtilen tarifeye göre hesaplanacak sermaye değerleri toplamı sigortalı veya hak sahibi kimselerin iĢverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere Kurumca iĢverene ödettirilir”. Bu bağlamda; iĢverenin iĢ sağlığı iĢ güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi; bu arada çalıĢma ortamının ergonomik olmayıĢından kaynaklanan iĢ kazası ve meslek hastalıklarında kuruma karĢı sorumluluğu bulunmaktadır. Yine iĢveren sigortalının kurumca karĢılanmayan zararından sorumludur. 17 V. Değerlendirme ve Sonuç Türkiye‟de 2004 yılında 83.830 iĢ kazası, 384 meslek hastalığı meydana gelmiĢtir. Kaybedilen iĢ günü sayısı 1.983.410 dur. Bu rakamlara kayıtdıĢı çalıĢan iĢçiler dahil değildir. Türkiye bakımından iĢ kazası sayısında bir önceki yıla göre artıĢ gözlenmekle birlikte, meslek hastalıkları sayısında yıllar itibariyle azalma gözlenmektedir. Ancak azalma, meslek hastalığının olmamasından değil, çoğu kez tespit edilememesinden kaynaklanmaktadır. Meslek hastalıkları sayısının genelde ülkenin geliĢmiĢlik düzeyi ile paralel olarak % 0,4 ile % 0,12 arasında olduğu dikkate alındığında, saptayamadığımız 20.000-60.000 civarında meslek hastalığının varlığı kabul edilmelidir (11). Nitekim, ortaya çıkıĢ koĢulları gereği iĢ kazasının tespiti kolaydır. Hukuki uyuĢmazlıklar da büyük ölçüde iĢ kazalarından kaynaklanmaktadır. SSK istatistiklerine bakıldığında ; örneğin 2004 yılında E grubuna dahil 6 meslek hastalığının tespit olunduğu görülmektedir. E grubu “fizik etkenlerle olan meslek hastalıkları” na iliĢkindir. Ġstatistikte yer alan sonuçların gerçeği ne derecede yansıttığı tartıĢmalıdır. Meslek hastalığı yapılan iĢin sonucu olarak doğrudan ortaya çıktığında örneğin- sürekli taĢıma iĢini yapanlar bakımından kemik rahatsızlıklarının ortaya çıkmasında olduğu gibi- hastalığın meslek hastalığı olduğunun tespiti daha kolay olmaktadır. Ancak, oturulan sandalyenin veya çalıĢılan tezgahın ergonomik olmaması nedeniyle iĢçinin hastalanması durumunda tespit güçleĢmektedir. Bunun nedenleri; öncelikle bu yönde bir bilincin yerleĢmemiĢ olması, iĢçinin kendisinin dahi ergonomik bir çalıĢma ortamı hakkında bilgisiz olması, hastalığın çoğu kez iĢten ayrıldıktan sonra ortaya çıkabilmesi ve iĢyeri ortamının bu süre zarfında değiĢebilmesi, dolayısıyla gerek SSKurumu gerekse yargı aĢamasında mahkemelerce durumun sağlıklı bir değerlendirme yapılamamasıdır. Bu bağlamda; esasen konunun çok yönlü ele alınması zorunluluğu kendisini bir kez daha göstermektedir. Yasal düzenlemeler bu gün için çağdaĢ düzeydedir. Ancak mesleki standartların en kısa zamanda ortaya konması gereklidir. Bunun dıĢında denetim önemli bir eksiklik olarak ortaya çıkmaktadır. ÇalıĢma Bakanlığı denetim görevini gereği gibi yerine getirememektedir. Nihayet; üretim süreci, endüstriyel tasarım ve üretimde standartların yerleĢmesi konunun önemli bir ayağını oluĢturmaktadır. KAYNAKLAR 1. 4857 sayılı Yasanın konuya iliĢkin hükümleri ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Süzek, S., ĠĢ Hukuku, 2. Bası, Ġstanbul 2005, 661; Cılga, E, ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatındaki DeğiĢiklikler ve ĠĢveren Yükümlülükleri Semineri, TĠSK- PERYÖN, Ankara 2004, 23 vd 2. Alpagut, G., ĠĢ Sağlığı ĠĢ Güvenliği ve ĠĢverenin Yükümlülükleri, AB Perspektifinde ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği Uygulamaları, Ankara 2005, 22 3. Ekmekçi, Ö., 4857 Sayılı ĠĢ Kanunu‟na Göre ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği Konusunda ĠĢyeri Örgütlenmesi, Ġstanbul 2005 4. RG. T. 07.04.2004, RG. No:25426 5. RG. T. 11.02.2004, RG. No:25370 6. RG. T. 11.02.2004, RG. No:25370 7. RG. T. 09.02.2004, RG. No:25368 8. RG. T. 11.02.2004, RG. No. 25370 9. Güven, R., AB Perspektifinde ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği Uygulamaları, Ankara 2005, 48 vd. 10.Tuncay, A.C., Ekmekçi, Ö., Sosyal Güvenlik Hukuku Dersleri, 11. Bası, Ġstanbul 2005, 280; Güzel, A., Okur, A.R., Sosyal Güvenlik Hukuku, 10. Bası, Ġstanbul 2004, 240 vd. 11. Karadağ, Ö.K., ĠĢ Sağlığı Bilim Uzmanı, Türk Tabipleri Birliği Mesleki Sağlık ve Güvenlik Dergisi, S.11, Temmuz 2002 18 KADINLARIN EVDE Ġġ KOLAYLAġTIRMA YÖNTEMLERĠNE ĠLĠġKĠN GÖRÜġLERĠ VE BU YÖNTEMLERĠ KULLANMA DURUMLARI Nurten ÇEKAL* Pamukkale Üniversitesi, Denizli Meslek Yüksekokulu Ġktisadi ve Ġdari Programlar Bölümü ÖZET Bu çalıĢma Denizli kent merkezinde yaĢayan çalıĢan ve çalıĢmayan evli kadınların evle ilgili iĢ kolaylaĢtırma yöntemlerine iliĢkin görüĢlerini ve bu yöntemleri kullanma durumlarını belirlemek amacı ile planlanmıĢ ve yürütülmüĢtür. AraĢtırma kapsamına rasgele örnekleme yöntemi ile 126 çalıĢan ve 136 çalıĢmayan olmak üzere toplam 262 evli kadın dahil edilmiĢtir. Kadınların evde iĢ kolaylaĢtırma yöntemlerine iliĢkin görüĢleri ve iĢ kolaylaĢtırma yöntemlerine çalıĢma durumunun etkisi t testi, yaĢın ve öğrenim durumunun etkisi ise varyans analizi ile araĢtırılmıĢtır. AraĢtırma bulguları dikkate alınarak kadınların evde iĢ kolaylaĢtırma yöntemlerine iliĢkin önerilerde bulunulmuĢtur. Anahtar Sözcükler: ĠĢ kolaylaĢtırma, ev iĢleri GĠRĠġ Evde bir ücret karĢılığı yapılamayan üretim faaliyetleri ev iĢlerini oluĢturur. Ev iĢleri, ailenin fonksiyonunu yerine getirebilmesi ve bireylerin refahının sağlanabilmesi için gereklidir (Deacon and Firebaugh 1981). Günümüzde yemek hazırlama, çamaĢır yıkama, temizlik, çocuk bakımı gibi ev iĢi olarak adlandırılan pek çok hizmet ve faaliyet kadın tarafından gerçekleĢtirilmektedir. Düzenli ve mutlu bir aile yaĢamının sürdürülmesinde önemli rol oynayan ev iĢlerinin gerçekleĢtirilmesinde de temel sorumluluk kadına ait olmakta ve kadınların çoğunluğu ev iĢlerine bağımlı olmaktadır. Dolayısı ile kadın ev dıĢında para getiren bir iĢte çalıĢsa da, diğer mesleği olan ev kadınlığını sürdürmektedir (Terzioğlu 1988). Ev iĢlerinin yürütülmesinde materyal kaynaklar kadar zaman, fiziksel kapasite ve zihinsel yetenek gibi insansal kaynaklarda önemli rol oynar. Bireyin iĢe karĢı olan ilgi ve tutumu iĢ hakkındaki bilgi ve becerisi ,iĢ için gereken zaman ile o iĢ için ayrılan zamanın uygunluğu iĢi kolaylaĢtırır (Kundak 1973). ĠĢ kolaylaĢtırma, evle ilgili iĢlerin daha etkili yollarla, süratli ve güçlük çekilmeden yapılabilmesi ve iĢin daha kolay yapılma yollarının geliĢtirilmesi olarak tanımlanabilir. Evle ilgili iĢlerde özellikle insansal ve materyal kaynakların optimum kombinasyonu iĢleri büyük ölçüde kolaylaĢtırır (Fitzsimmons et al 1953). ĠĢ kolaylaĢtırma, iĢi yaparken insan gücünden ve kullanılan materyal kaynaklardan maksimum düzeyde yararlanma yolları ile iĢi yapan bireylerin en uygun koĢullar altında, minimum düzeyde enerji harcayarak çalıĢmasını sağlayacak fiziksel çevre koĢullarını ve olanaklarını araĢtıran bir bilim dalıdır (Nickell and Dorsey 1952). Ev iĢlerini yapan kimseler iĢlerin daha kolay yapılmasını arzu ederler. Ev iĢlerini kolaylaĢtırmada ilk adım her iĢe iliĢkin tutumların belirlenmesi ve iĢin doğru yapılıp yapılmadığının araĢtırılmasıdır. Bu nedenle iĢ; niçin yapılıyor, nasıl yapılıyor, iĢ daha az zaman ve çaba harcayarak yapılabilir mi, çalıĢma yeri ve araç gereçler yeniden düzenlenerek daha uygun bir çalıĢma ortamı sağlanabilir mi, iĢin yürütülmesi için daha uygun ekipmanlar kullanılabilir mi gibi soruların cevaplandırılması gerekir. Bu soruların cevaplanması genellikle bir sonraki adım için yol gösterir, gerekli düzenlemelerin yapılması ise mevcut yöntemin değerini artırır.Hiç kimse iĢin yapımı ile ilgili bazı sonuçları görmeden mevcut alıĢkanlıklarını değiĢtirmeyi istemez. Bu nedenle yeni bir yöntemin davranıĢa dönüĢtürülmesi oldukça güç olmaktadır.ĠĢin yapım yöntemlerinin düzeltilmesi ve yeni yöntemin yararlarının fark * ncekal@pamukkale.edu.tr 19 edilmesi, yorgunluğu ve harcanan zamanı azaltarak faaliyetin kolaylıkla planlanmasını ve daha verimli yürütülmesini sağlayabilir (Nickell and Dorsey1952). MATERYAL VE YÖNTEM Bu araĢtırma Denizli kentsel kesimde çalıĢan ve çalıĢmayan kadınların iĢ kolaylaĢtırma yöntemlerine iliĢkin görüĢleri ve bu yöntemleri kullanma durumlarını belirlemek amacı ile planlanmıĢ ve yürütülmüĢtür. AraĢtırma kapsamına herhangi bir kamu kurumunda çalıĢan ve ev dıĢında hiçbir kurumda çalıĢmayan evli kadınlar tesadüfi örnekleme yöntemi ile belirlenmiĢ ve 126 çalıĢan 136 çalıĢmayan olmak üzere toplam 262 evli kadın alınmıĢtır. AraĢtırma ile ilgili veriler anket formu ile kadınlar ile yüz yüze görüĢülerek toplanmıĢtır. Kadınların evle ilgili iĢlerde iĢ kolaylaĢtırma yöntemlerine iliĢkin görüĢleri kesinlikle katılıyorum ve kesinlikle katılmıyorum arasındaki 5'li derecelendirme ile yapılmıĢtır. Puanlama cevabın doğruluk durumuna göre 5'den 1'e veya 1'den 5'e Ģeklinde değerlendirilmiĢtir. Kadınların iĢ kolaylaĢtırma yöntemlerini kullanma durumlarına göre evet 3 puan, bazen 2 puan, hayır 1 puan olarak değerlendirilmiĢtir. Puanlama cevabın doğruluk durumuna göre 3'den 1'e ve 1'den 3'e Ģeklinde değerlendirilmiĢtir .Elde edilen veriler SPSS 11.00 Ġstatistik programında değerlendirilmiĢtir. Kadınların evde iĢ kolaylaĢtırıcı yöntemlere iliĢkin görüĢleri ve iĢ kolaylaĢtırıcı yöntemleri kullanma durumlarına çalıĢma durumunun etkisi (t testi) ile, yaĢın ve öğrenim durumunun etkisi ise (varyans analizi) ile araĢtırılmıĢtır. ARAġTIRMA SONUÇLARI Kadınlara yönelik genel bilgiler AraĢtırma kapsamına alınan kadınların yaĢları 19-68 arasında değiĢmekte olup ortalama yaĢları 34±8.35‟tir. Üniversite mezunu olan kadınların oranı %34.7, lise mezunu ve ilkokul mezunu olanların oranları birbirine eĢittir (%26.3). Kadınların %12.6‟sı ise ortaokul mezunudur. Kadınların evlilik süreleri 1-48 yıl arasında değiĢmekte olup ortalama evlilik süreleri 12.5±8.99‟dur. Deneklerin %48.1'i herhangi bir kamu kurumunda çalıĢmakta, %51.9'u ise ev kadınıdır. ÇalıĢan ve çalıĢmayan kadınların iĢ kolaylaĢtırıcı yöntemleri kullanma durumları ÇalıĢan kadınlarda “yeni ürünü denemeden reddedenlerin (t= -1.353 F=7.106 p<0.01)”, “sonuçlarından emin olmasa bile yeni fikirlere açık olanların (t=3.669 F=4.555 p<0.05)”, “iĢi adımlara bölenlerin (t=3.672 F=5.325 p<0.05)”, “yeni yemekleri piĢirme yöntemlerini denemeye çalıĢanların (t=2.865 F=21.623 p<0.01)”, “arkadaĢları yada yakınları ile iĢ kolaylaĢtırma yöntemlerini tartıĢanların (t=2.302 F=8.159 p<0.01)”, “piyasaya çıkan ürünleri (t=2.313 F=12.321 p<0.01)” ve “ürün ve malzemeler konusundaki değiĢiklikleri izleyenlerin (t=3.500 F=24.860 p<0.01)” oranlarının çalıĢmayan kadınlardan daha yüksek olduğu ve farklılığın istatistiksel olarak da önemli bulunduğu belirlenmiĢtir. Ütüleme sırasında ütü masası (t=2.806 F=35.655 p<0.01), buharlı veya pres ütü (t=2.314 F=22.998 p<0.01) kullanma bakımından çalıĢan ve çalıĢmayan kadınlar arasındaki farklılık istatistiksel olarak önemli bulunmuĢtur. ÇalıĢan kadınların bu tip iĢ kolaylaĢtırıcı materyalleri daha fazla kullandıkları belirlenmiĢtir. Çizelge 1. ÇalıĢan ve çalıĢmayan kadınların evle ilgili iĢlere yönelik iĢ kolaylaĢtırıcı yöntemleri kullanma durumu iliĢkisi (t testi) Evle ilgili iĢlerde iĢ kolaylaĢtırıcı yöntemleri kullanma X t F p durumları Yeni bir ürünü hiç denemeden reddeder misiniz ? Sonuçlarından emin olmasınız bile yeni fikirlere açık mısınız ? Önerilen yöntemleri acil durumlar dıĢında da kullanır mısınız ? ĠĢi adımlara böler misiniz ? Bazı iĢlem basamaklarını/ adımları atlar ya da bazılarını birleĢtirir misiniz ? Yeni yemekleri ve piĢirme yöntemlerini öğrenmeye çalıĢır mısınız ? 20 2.0894 2.1942 2.5610 2.2518 2.3089 2.0144 2.6260 2.3309 2.3902 2.2806 2.7154 -1,353 7.106 .008* 3.669 4.555 .034* 3.312 2.265 .133 3.672 5.325 .022* 1.297 .013 .911 2.865 21.623 .000** Evle ilgili iĢlerde iĢ kolaylaĢtırıcı yöntemleri kullanma durumları Ürün ve malzemeler konusundaki değiĢiklikleri izler misiniz? ArkadaĢlarınız ve yakınlarınızla iĢ kolaylaĢtırma konularını tartıĢır mısınız ? Piyasaya çıkan yeni ürünleri izler misiniz ? ĠĢ yaparken her iki elinizi birlikte kullanır mısınız ? GidiĢ-geliĢi önlemek için tepsi, sini veya servis arabası kullanır mısınız ? Kirli kapları eviyenin sağında mı depoluyorsunuz ? Ütüleme sırasında ütü masası kullanıyor musunuz ? Ütülemede buharlı veya pres ütü kullanıyor musunuz ? ÇamaĢırları asarken, çamaĢır sepetini yüksek bir obje üzerine yerleĢtirir misiniz ? Ev temizliğini yaparken elektrikli süpürgenin kol uzunluğu ve/ veya fırçanın boyu eğilmeyi önleyecek kadar uzun mu ? X 2.4892 2.6585 2.3597 2.6260 2.4317 2.5122 2.3094 2.7805 2.8273 2.5772 2.6978 2.2602 2.1007 2.9350 2.7842 2.9024 2.7626 2.3171 2.3237 2.7561 2.7698 t F p 3.500 24.860 .000** 2.302 8.159 .005* 2.313 12.321 .001** -.769 1.770 .185 -1.438 2.571 .110 1.412 .853 .357 2.806 35.655 .000** 2.314 22.998 .000** -.069 .604 ,.438 -.175 ,076 ,783 *p < 0.05 ** p < 0.01 Kadınların iĢ kolaylaĢtırıcı yöntemleri kullanma durumları üzerine yaĢın etkisi Kadınların yeni bir ürünü kullanmadan reddetme durumu üzerine yaĢın etkisi istatistiksel olarak önemli bulunmuĢtur. Buna göre 46 yaĢ ve daha üzeri yaĢ grubundaki kadınlar ile diğer yaĢ gruplarındaki kadınlar arasındaki farklılık istatistiksel olarak önemli bulunmuĢtur (F=5.490 p<0.01). Yeni ürünleri deneyen kadınların oranının 46 yaĢ ve daha üst yaĢ grubunda diğer yaĢ gruplarındaki kadınlardan daha yüksek olduğu belirlenmiĢtir. Bazı iĢlem basamaklarını atlama yada bazılarını birleĢtirme durumu üzerine yaĢın etkisinin istatistiksel olarak önemli olduğu belirlenmiĢtir. Bazı iĢlem basamaklarını / adımları atlamayan yada birleĢtirmeyen kadınların oranının 26-35 yaĢ grubunda 25 yaĢ ve daha genç gruba göre daha yüksek olduğu belirlenmiĢtir (F=3.775 p<0.05). Yeni yemekleri piĢirme yöntemlerini öğrenmeye çalıĢma bakımından 46 yaĢ ve daha üst yaĢ grubundaki kadınların oranın diğer yaĢ grubundaki kadınlara kıyasla daha düĢük olduğu belirlenmiĢ olup bu farklılık istatistiksel olarak önemli bulunmuĢtur (F=6.018 p<0.01). Kadınların arkadaĢları ve yakınları ile iĢ kolaylaĢtırma konularını tartıĢma durumları üzerine yaĢın etkisinin istatistiksel olarak önemli olduğu belirlenmiĢtir (F=3.275 p< 0.05). Buna göre 26-35 yaĢ grubundakilerin 46 yaĢ ve daha üst yaĢ grubundaki kadınlardan arkadaĢları ve yakınları ile iĢ kolaylaĢtırma konusunda daha fazla tartıĢtıkları belirlenmiĢtir. Piyasada çıkan yeni ürünleri izleme üzerine yaĢın etkisi istatistiksel olarak önemli bulunmuĢtur (F=5.674 p< 0.01). Piyasada çıkan yeni ürünleri takip edenlerin oranının 46 yaĢ ve daha üst yaĢ grubundaki kadınlarda 25 yaĢ ve daha genç ve 26-35 yaĢ grubundaki kadınlardan daha düĢük olduğu belirlenmiĢtir. Çizelge 2. Kadınların iĢ kolaylaĢtırıcı yöntemleri kullanma durumları üzerine - yaĢın etkisi (Oneway ANOVA) Evle ilgili iĢlerde iĢ kolaylaĢtırıcı yöntemleri kullanma Kareler F p Scheffe durumları toplamı Yeni bir ürünü hiç denemeden reddeder misiniz ? 6.192 5.490 .001 Sonuçlarından emin olmasınız bile yeni fikirlere açık mısınız ? 1.491 1.024 .383 Önerilen yöntemleri acil durumlar dıĢında da kullanır mısınız ? 1.154 .716 .543 ĠĢi adımlara böler misiniz ? 3.216 2.469 .062 21 1-4, 2-4, 3-4 Evle ilgili iĢlerde iĢ kolaylaĢtırıcı yöntemleri kullanma Kareler F durumları toplamı p Scheffe Bazı iĢlem basamaklarını/ adımları atlar ya da bazılarını birleĢtirir misiniz ? 5.134 3.775 .011 1-2 Yeni yemekleri ve piĢirme yöntemlerini öğrenmeye çalıĢır mısınız ? 7.136 6.018 .001 1-4, 2-4, 3-4 Ürün ve malzemeler konusundaki değiĢiklikleri izler misiniz ? 1.154 .774 .510 ArkadaĢlarınız ve yakınlarınızla iĢ kolaylaĢtırma konularını tartıĢır mısınız ? 4.525 3.275 .022 2-4 Piyasaya çıkan yeni ürünleri izler misiniz ? 8.239 5.674 .001 1-4, 2-4 .513 .705 .705 1.506 14.075 1.075 Kirli kapları eviyenin sağında mı depoluyorsunuz ? .875 .335 .335 Ütüleme sırasında ütü masası kullanıyor musunuz ? 1.453 2.549 .056 Ütülemede buharlı ve pres ütü kullanıyor musunuz ? .959 1.324 .267 ÇamaĢırları asarken, çamaĢır sepetini yüksek bir obje üzerine yerleĢtirir misiniz ? 1.664 .921 .431 Ev temizliğini yaparken elektrikli süpürgenin kol uzunluğu ve/ veya fırçanın boyu eğilmeyi önleyecek kadar uzun mu ? .558 .467 .706 ĠĢ yaparken her iki elinizi birlikte kullanır mısınız ? GidiĢ-geliĢi önlemek için tepsi, sini veya servis arabası kullanır mısınız ? YaĢ grubu= 1: ≤25, 2:26-35, 3: 36-45, 4: 46≥ Sd=3 Kadınların iĢ kolaylaĢtırıcı yöntemleri kullanma durumları üzerine öğrenimin etkisi “Sonuçlarından emin olmasanız bile yeni fikirlere açık mısınız ?” sorusuna evet diyenlerin oranının ortaokul mezunu kadınlarda üniversite mezunu kadınlara oranla daha yüksek olduğu belirlenmiĢ olup bu farklılığın istatistiksel olarak önemli olduğu saptanmıĢtır (F=2.908 p<0.05). “Önerilen yöntemleri acil durumlar dışında da kullanma” üzerine öğrenimin etkili olduğu belirlenmiĢtir. Üniversite mezunu ve lise mezunlarının önerilen yöntemleri acil durumlar dıĢında ortaokul mezunu kadınlardan daha fazla kullandıkları belirlenmiĢtir (F=7.302 p<0.01). “İşi adımlara bölme” durumu üzerine öğrenimin etkisinin önemli olduğu (F=10.746 p<0.01), üniversite mezunu ve lise mezunu kadınların ilkokul mezunu kadınlara göre iĢi daha fazla adımlara böldükleri belirlenmiĢtir. Üniversite ve lise mezunu kadınların yeni yemekleri piĢirme yöntemlerini ilkokul mezunu kadınlara kıyasla daha fazla öğrenmeye çalıĢtıkları belirlenmiĢ olup bu farklılık anlamlıdır (F=10.871 p<0.01). Ortaokul ve lise mezunu kadınların ürün ve malzemeleri ilkokul mezunu kadınlara oranla daha fazla izledikleri belirlenmiĢtir (F=7.954 p<0.01). Ġlkokul mezunu kadınların “arkadaşları ve yakınları ile iş kolaylaştırma yöntemlerini tartışma” oranının ortaokul, lise ve üniversite mezunu kadınlardan daha düĢük olduğu ve bu farklılığın istatistiksel olarak anlamlı olduğu belirlenmiĢtir (F=7.551 p<0.01). Piyasaya çıkan yeni ürünleri izleme üzerine öğrenim durumunun etkisi istatistiksel olarak önemli bulunmuĢtur. Lise ve üniversite mezunu kadınların yeni çıkan ürünleri izleme oranları ilkokul mezunu kadınlara göre daha yüksektir (F=10.874 p< 0.01). Çizelge 3. Kadınların iĢ kolaylaĢtırıcı yöntemleri kullanma durumları üzerine öğrenimin etkisi (Oneway ANOVA) Evle ilgili iĢlerde iĢ kolaylaĢtırıcı yöntemleri kullanma Kareler F p Scheffe durumları toplamı Yeni bir ürünü hiç denemeden reddeder misiniz ? .583 .409 .746 Sonuçlarından emin olmasanız bile yeni fikirlere açık mısınız ? 4.144 2.908 .035 2-4 Önerilen yöntemleri acil durumlar dıĢında da kullanır mısınız ? 10.948 7.302 .000 2-3,2-4 22 Evle ilgili iĢlerde iĢ kolaylaĢtırıcı yöntemleri kullanma Kareler F durumları toplamı ĠĢi adımlara böler misiniz ? p Scheffe 12.802 10.746 .000 Bazı iĢlem basamaklarını/ adımları atlar ya da bazılarını birleĢtirir misiniz ? 4.295 3.135 .026 Yeni yemekleri ve piĢirme yöntemlerini öğrenmeye çalıĢır mısınız ? 12.245 10.871 .000 1-3,1-4 Ürün ve malzemeler konusundaki değiĢiklikleri izler misiniz ? 10.963 7.954 .000 1-2,1-3 9.957 7.551 .000 1-2,1-3,1-4 14.942 10.874 .000 ĠĢ yaparken her iki elinizi birlikte kullanır mısınız ? .934 1.292 .278 GidiĢ-geliĢi önlemek için tepsi, sini veya servis arabası kullanır mısınız ? .304 .215 .886 Kirli kapları eviyenin sağında mı depoluyorsunuz ? 5,685 2.221 .086 Ütüleme sırasında ütü masası kullanıyor musunuz ? 1,877 3.321 .020 Ütülemede buharlı ve pres ütü kullanıyor musunuz ? .701 .963 .411 ÇamaĢırları asarken, çamaĢır sepetini yüksek bir obje üzerine yerleĢtirir misiniz ? 1.038 .572 .634 Ev temizliğini yaparken elektrikli süpürgenin kol uzunluğu ve/ veya fırçanın boyu eğilmeyi önleyecek kadar uzun mu? .360 .301 .825 ArkadaĢlarınız ve yakınlarınızla iĢ kolaylaĢtırma konularını tartıĢır mısınız ? Piyasaya çıkan yeni ürünleri izler misiniz ? 1-3,1-4 1-3,1-4 Öğrenim durumu= 1: Ġlkokul, 2: Ortaokul, 3:Lise, 4:Üniversite / Yüksekokul Sd=3 *p < 0.05 ** p < 0.01 Kadınların evle ilgili iĢ kolaylaĢtırıcı yöntemlere iliĢkin görüĢleri Kadınların ''Bireyin potansiyeli arttıkça iĢ verimi de artar'' (t=2.555 F=.4.548 p<0.05), ''Kullanılan araç -gereçler ve çalıĢma alanları değiĢtirilerek ya da yeniden düzenlenerek iĢ kolaylaĢtırılabilir'' (t=2.210 F=12.937 p<0.05), ''ĠĢin yapılmasındaki adımlar/iĢlem basamakları değiĢtirilerek iĢ kolaylaĢtırılabilir'' (t=2.777 F=9.925 p<0.01), ''Verimlilik artıĢı bireyden çok kullanılan aracın niteliğine bağlıdır‟‟'(t=3.01 F=1.546 p<0.01)ifadelerinde çalıĢan ve çalıĢmayan kadınlar arasındaki farklılık istatistiksel olarak önemli bulunmuĢtur. Bu ifadelerde çalıĢan kadınlarının ortalamalarının ev kadınlarından daha yüksek olduğu, ''Evle Ġlgili iĢlerde alıĢılagelmiĢ yöntemlerin değiĢtirilmesi zordur'' (t=-2.883 F=.008 p<0.01), ''Araçla yapılan iĢ araçsız yapılana oranla daha iyi sonuç verir '' (t=-4.624 F=21.013 p<0.01), ''Vücut duruĢu, hareketlerin sayısı ve çeĢidi değiĢtirilerek iĢ kolaylaĢtırılabilir''(t=4.148 F=31.029 P< 0.01) ifadelerinde ise ev kadınlarının ortalamalarının çalıĢan kadınlardan daha yüksek olduğu ve bunun da istatistiksel olarak anlamlı olduğu belirlenmiĢtir. Çizelge 4. ÇalıĢan ve çalıĢmayan kadınların evle ilgili iĢ kolaylaĢtırma yöntemlerine iliĢkin görüĢleri (t testi) Evle ilgili iĢlerde iĢ kolaylaĢtırıcı yöntemlere iliĢkin görüĢler X t F p Evle ilgili iĢler rutin faaliyetler olup, planlama yapmayı gerektirmez. Bireyin potansiyeli arttıkça iĢ verimi de artar. Sevilen iĢlerde verim, sevilmeyenlerden daha yüksektir. ĠĢ yaparken eğilip kalkma ve yüksek bir yere eriĢmede daha fazla enerji tüketilir. ĠĢin planlı bir Ģekilde yapılması yorgunluğu ve iĢ verimini etkilemez. Oturarak yapılan faaliyetler, ayakta durarak yapılanlara göre daha 23 2.8963 3.0000 4.5159 4.2426 4.5079 4.6176 4.3095 4.1838 3.4048 3.4265 3.0397 -.557 .344 .578 2.555 4.548 .011* -1.154 2.562 .249 1.022 ,029 .308 -.141 4.482 .888 -.414 8.947 .679 Evle ilgili iĢlerde iĢ kolaylaĢtırıcı yöntemlere iliĢkin görüĢler X yorucudur. ĠĢin yapılma Ģekli iĢ verimini ve harcanan zamanı etkilemez. Zihinsel güç ve planlama yapmayı gerektiren iĢler, diğerlerine göre daha az yorucudur. Verimlilik artıĢı bireyden çok kullanılan aracın niteliğine bağlıdır. Evle ilgili iĢlerde alıĢılagelmiĢ yöntemlerin değiĢtirilmesi zordur. Araçla yapılan iĢ araçsız yapılana oranla daha iyi sonuç verir. ĠĢin nasıl yapılacağının bilinmesi bireye zaman kazandırır. Vücut duruĢu, hareketlerin sayısı ve çeĢidi değiĢtirilerek iĢ kolaylaĢtırılabilir. Kullanılan araç- gereçler ve çalıĢma alanları değiĢtirilerek ya da yeniden düzenlenerek iĢ kolaylaĢtırılabilir. ĠĢin yapılmasındaki adımlar / iĢlem basamakları değiĢtirilerek iĢ kolaylaĢtırılabilir. Son üründe/ çıktıda değiĢiklik yapmak iĢi kolaylaĢtırabilir. ĠĢin yapımında kullanılan materyal değiĢtirilerek iĢ kolaylaĢtırılabilir. Verimlilik artıĢı eğitimle ilgili değildir. 3.1029 3.6429 3.5882 3.1587 3.0737 2.4762 2.0221 3.4762 3.9044 3.7698 4.3971 4.5714 4.3971 1.9048 2.4412 4.0556 3.7574 4.0714 3.7574 3.4444 3.2941 3.8492 3.8015 3.2540 2.9265 t F p ,373 .567 .709 .506 12.529 .613 3.01 1.546 .002* -2.883 .008 .004* -4.624 21.013 .000** 1.652 2.848 .100 -4.148 31.029 .000** 2.210 12.937 .028 2.777 9.925 .006** 1.129 4.510 .260 .399 .054 .690 .100 1.787 0.075 Sd=1 *p < 0.05 ** p < 0.01 Kadınların evle ilgili iĢ kolaylaĢtırıcı yöntemlerine iliĢkin görüĢlerine öğrenimin etkisi ''Evle ilgili işlerde alışılagelmiş yöntemlerin değiştirilmesi zordur'' ,ifadesine kesinlikle katılanların oranlarının ilköğrenimli ve ortaöğrenimli kadınlarda lise ve üniversite, mezunu kadınlara kıyasla daha yüksek olduğu ve bu farklılığın da istatistiksel olarak önemli bulunduğu belirlenmiĢtir. (F=13,027 p< 0.01). ''Araçla yapılan iş araçsız yapılana oranla daha iyi sonuç verir'' ifadesine kesinlikle katılan kadınların oranının ilkokul mezunu kadınlarda üniversite mezunu kadınlardan daha yüksek olduğu saptanmıĢtır (F=4.850 p<0.01). “Vücut duruşu, hareketlerin sayısı ve çeşidi değiştirilerek iş kolaylaştırılabilir” ifadesine kesinlikle katılanların oranının lise ve üniversite mezunu kadınlarda ilkokul mezunu kadınlara oranla daha yüksek olduğu ve bu farklılığın istatistiksel olarak anlamlı bulunduğu belirlenmiĢtir (F=6.561 p<0.01). ''Kullanılan araç gereçler ve çalışma alanları değiştirilerek yada yeniden düzenlenerek iş kolaylaştırılabilir' (F=7.634 p< 0.01)”, ''işin yapılmasındaki adımlar / işlem basamakları değiştirilerek iş kolaylaştırılabilir (F= 6.364 p< 0.01)” ifadelerine kesinlikle katılanların ve katılanların oranlarının lise ve üniversite mezunu kadınlarda ilkokul mezunu kadınlara oranla daha yüksek bulunduğu belirlenmiĢtir. “Verimlilik artışı eğitimle ilgili değildir (F=10.401 p< 0.01)” ifadesine kesinlikle katılanların oranının ilkokul mezunu kadınlarda ortaokul, lise ve üniversite mezunu kadınlara kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiĢtir. Çizelge 5. Kadınların evle ilgili iĢlerde iĢ kolaylaĢtırıcı yöntemlere iliĢkin görüĢleri üzerine öğrenimin etkisi (Oneway ANOVA) Evle ilgili iĢlerde iĢ kolaylaĢtırıcı yöntemlere Kareler F p Scheffe iliĢkin görüĢler toplamı Evle ilgili iĢler rutin faaliyetler olup, planlama yapmayı gerektirmez Bireyin potansiyeli arttıkça iĢ verimi de artar. 24 20.435 3.116 0.027 4.367 1.926 .126 Evle ilgili iĢlerde iĢ kolaylaĢtırıcı yöntemlere Kareler F iliĢkin görüĢler toplamı Sevilen iĢlerde verim, sevilmeyenlerden daha yüksektir. ĠĢ yaparken eğilip kalkma ve yüksek bir yere eriĢmede daha fazla enerji tüketilir. ĠĢin planlı bir Ģekilde yapılması yorgunluğu ve iĢ verimini etkilemez. Oturarak yapılan faaliyetler, ayakta durarak yapılanlara göre daha yorucudur. ĠĢin yapılma Ģekli iĢ verimini ve harcanan zamanı etkilemez. p Scheffe .665 .372 .773 4.069 1.376 .250 14.944 3.289 0.021 4.634 1.014 .387 10.856 2.643 0.050 Zihinsel güç ve planlama yapmayı gerektiren iĢler, diğerlerine göre daha az yorucudur. 9.024 1.639 .181 Verimlilik artıĢı bireyden çok kullanılan aracın niteliğine bağlıdır. 4.435 .995 .396 Evle ilgili iĢlerde alıĢılagelmiĢ yöntemlerin değiĢtirilmesi zordur. 50.933 13.027 .000** 1-3, 1-4, 2-3, 2-4 Araçla yapılan iĢ araçsız yapılana oranla daha iyi sonuç verir. ĠĢin nasıl yapılacağının bilinmesi bireye zaman kazandırır. 18.077 4.850 .003** 1-4 4.113 1.888 .132 Vücut duruĢu, hareketlerin sayısı ve çeĢidi değiĢtirilerek iĢ kolaylaĢtırılabilir 21.493 6.561 .000** 1-3, 1-4 Kullanılan araçdeğiĢtirilerek ya kolaylaĢtırılabilir. 25.725 7.634 .000** 1-3, 1-4 16.165 6.364 .000** 1-3, 1-4 iĢi 5.664 1.665 .175 ĠĢin yapımında kullanılan materyal değiĢtirilerek iĢ kolaylaĢtırılabilir. .906 .320 .811 62.378 10.401 .000** gereçler ve da yeniden ĠĢin yapılmasındaki adımlar / değiĢtirilerek iĢ kolaylaĢtırılabilir Son üründe/ kolaylaĢtırabilir çıktıda çalıĢma alanları düzenlenerek iĢ iĢlem değiĢiklik basamakları yapmak Verimlilik artıĢı eğitimle ilgili değildir. 1-2, 1-3, 1-4 Öğrenim durumu= 1: Ġlkokul, 2: Ortaokul, 3:Lise, 4:Üniversite / Yüksekokul Sd=3 SONUÇ VE ÖNERĠLER AraĢtırma sonuçları çalıĢan kadınlarda, iĢi adımlara bölen, sonuçlarından emin olmasa bile yeni fikirlere açık olan, ürün ve malzemeler konusundaki değiĢiklikleri izleyen, piyasaya çıkan yeni ürünleri takip eden, yeni yemekleri piĢirme yöntemlerini denemeye çalıĢan ve arkadaĢları yada yakınları ile iĢ kolaylaĢtırma yöntemlerini tartıĢanların oranlarının çalıĢmayan kadınlardan daha yüksek olduğunu ortaya koymuĢtur.Bu durum çalıĢan kadınların yenilikleri çalıĢmayan kadınlara kıyasla daha fazla takip ettikleri sonucunu ortaya koymuĢtur. Yeni ürünleri denemeden reddetmeyenlerin oranı 46 yaĢ ve daha üst yaĢ grubundaki kadınlarda diğer yaĢ gruplarındaki kadınlardan daha yüksek iken, yeni yemekleri piĢirme yöntemlerini öğrenmeye çalıĢma, piyasada çıkan yeni ürünleri takip etme ve arkadaĢları ya da yakınları ile iĢ kolaylaĢtırma konularını tartıĢma bakımından ise 46 yaĢ ve daha üst yaĢ grubundaki kadınların oranının diğer yaĢ grubundaki kadınlara kıyasla daha düĢük olduğu belirlenmiĢtir. Üniversite ve lise mezunu kadınların diğer öğrenim grubundaki kadınlara kıyasla önerilen yöntemleri acil durumlar dıĢında da daha fazla kullanmakta olduğu ve iĢi adımlara böldüğü, yeni yemekleri piĢirme yöntemlerini öğrenmeye çalıĢtıkları ve piyasaya çıkan ürünleri daha fazla takip ettikleri 25 araĢtırma sonucunda ortaya konmuĢtur. Ġlkokul mezunu kadınların ise arkadaĢları veya yakınları ile iĢ kolaylaĢtırıcı yöntemleri diğer öğrenim grubundaki kadınlardan daha az tartıĢtıkları belirlenmiĢtir. Kadınların ''Bireyin potansiyeli arttıkça iĢ verimi de artar'' , ''Kullanılan araç -gereçler ve çalıĢma alanları değiĢtirilerek ya da yeniden düzenlenerek iĢ kolaylaĢtırılabilir'', ''ĠĢin yapılmasındaki adımlar/iĢlem basamakları değiĢtirilerek iĢ kolaylaĢtırılabilir'', ''Verimlilik artıĢı bireyden çok kullanılan aracın niteliğine bağlıdır'' ifadelerinde çalıĢan ve çalıĢmayan kadınlar arasındaki farklılık istatistiksel olarak önemli bulunmuĢtur. Bu ifadelerde çalıĢan kadınlarının ortalamalarının ev kadınlarından daha yüksek olduğu, ''Evle Ġlgili iĢlerde alıĢılagelmiĢ yöntemlerin değiĢtirilmesi zordur'' , ''Araçla yapılan iĢ araçsız yapılana oranla daha iyi sonuç verir '', ''Vücut duruĢu, hareketlerin sayısı ve çeĢidi değiĢtirilerek iĢ kolaylaĢtırılabilir'' ifadelerinde ise ev kadınlarının ortalamalarının çalıĢan kadınlardan daha yüksek olduğu ve bunun da istatistiksel olarak anlamlı olduğu belirlenmiĢtir. AraĢtırma sonucunda ''evle ilgili işlerde alışılagelmiş yöntemlerin değiştirilmesi zordur'' ifadesine kesinlikle katılanların oranlarının ilköğrenimli ve ortaöğrenimli kadınlarda lise ve üniversite mezunu kadınlara oranla daha yüksek olması kadınların yeni yöntemleri benimsemesinde öğrenim durumunun etkili olduğu ve ilkokul ve ortaokul mezunu kadınların eski alıĢkanlıklarını bırakma ve yeni yöntemleri benimseme konusunda lise ve üniversite mezunu kadınlara kıyasla daha fazla zorlandıklarını ortaya koymaktadır. ''Verimlilik artışı eğitimle ilgili değildir'' ifadesine kesinlikle katılanların oranının ilkokul mezunu kadınlarda ortaokul, lise ve üniversite mezunu kadınlara kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiĢtir. Bu durum ilkokul mezunu kadınların eğitim konusunda diğer öğrenim grubundaki kadınlara kıyasla daha bilinçsiz olduklarını vurgulamaktadır. Sonuç olarak kadınların yaĢı, çalıĢma durumu ve öğrenim durumu ne olursa olsun ev iĢlerini kolaylaĢtırmada ilk adım her iĢe iliĢkin tutumların belirlenmesi ve iĢin doğru yapılıp yapılmadığının araĢtırılmasıdır. Bu nedenle iĢ; niçin yapılıyor, nasıl yapılıyor, iĢ daha az zaman ve çaba harcayarak yapılabilir mi, çalıĢma yeri ve araç gereçler yeniden düzenlenerek daha uygun bir çalıĢma ortamı sağlanabilir mi, iĢin yürütülmesi için daha uygun ekipmanlar kullanılabilir mi gibi soruların cevaplandırılması gerekir. Hiç kimse iĢin yapımı ile ilgili bazı sonuçları görmeden mevcut alıĢkanlıklarını değiĢtirmek istemez. Bu nedenle yeni bir yöntemin davranıĢa dönüĢtürülmesi oldukça güç olmaktadır. ĠĢin yapım yöntemlerinin düzeltilmesi ve yeni yöntemin yararlarının fark edilmesi, yorgunluğu ve harcanan zamanı azaltarak faaliyetin kolaylıkla planlanmasını ve daha verimli yürütülmesini sağlayabilir (Nickell and Dorsey 1952). KAYNAKLAR Deacon, R.E. and Firebaugh, F.M., 1981. Family Resource Management, Principles and Aplications, Allyn and Bacon, Inc., Boston, 1981.”alınmıştır” Kalınkara, V ve Salman, M. 1996. Evle ilgili iĢlerde çalıĢma yöntemlerinin ve ortam koĢullarının iyileĢtirilmesi: ĠĢ kolaylaĢtırma. Verimlilik Dergisi, 55-68. Fitzsimmons, C., Goble, E. and Monhaut, G., 1953. Easy Ways, Purdue University, Extension Bulletin 391, Agricultural Extension Service, Indiana. Kalınkara, V., Ersoy, A.F. ve Nazik, H, 1997. Evde iĢ kolaylaĢtırma ve donanım tasarımı. Ulusal Ev Ekonomisi Kongresi. 6-7 Kasım 1997, Ankara. (s.180-188). Kalınkara, V. ve Salman, M. 1996. Evle ilgili iĢlerde çalıĢma yöntemlerinin ve ortam koĢullarının iyileĢtirilmesi: ĠĢ kolaylaĢtırma. Verimlilik Dergisi, 55-68. Kundak, S., 1973. ĠĢ kolaylaĢtırma, H.Ü.Ev Ekonomisi Yüksekokulu, Ev Ġdaresi ve Aile Ekonomisi Bölümü, (BasılmamıĢ ders notları). Nickell, P. and Dorsey, J.M., 1952. Management in Family Living, John Wiley and Sons, Inc., New York. “alınmıştır” Kalınkara V. ve Salman, M. 1996. Evle ilgili iĢlerde çalıĢma yöntemlerinin ve ortam koĢullarının iyileĢtirilmesi: ĠĢ kolaylaĢtırma. Verimlilik Dergisi, 55-68. Terzioğlu, G. 1988.Kadınların evle ilgili günlük faaliyetlerinin değerlendirilmesi. Ev Ekonomi Dergisi, 4:10-18. 26 EGE ÜNĠVERSĠTESĠ HASTANESĠNDE ÇALIġAN EV ĠDARESĠ PERSONELĠNĠN Ġġ SAĞLIĞI VE GÜVENLĠĞĠ KONUSUNDAKĠ GÖRÜġLERĠNĠN ĠNCELENMESĠ Zeynep ÇOPUR*, Berrin ERGÜDER VARLI, Melda AVġAR, Merve ġENBAġ Hacettepe Üniversitesi Aile ve Tüketici Bilimleri Bölümü Ege Üniversitesi Hastanesi Öz Örnek Temizlik ġirketi ÖZET Hastanedeki alanların temiz ve sağlıklı olmasından sorumlu olan ev idaresi bölümü hastane için alınan sağlık önlemlerinde önemli role sahiptir. Bu araĢtırma hastanelerde ev idaresi alanında çalıĢan personelin iĢ sağlığı ve güvenliği konusundaki görüĢlerini belirlemek amacıyla planlanmıĢ ve yürütülmüĢtür. AraĢtırma kapsamına Ege Üniversitesi Hastanesinde çalıĢan tüm ev idaresi personeli (n=260) alınmıĢtır. AraĢtırmanın verileri Eylül-Ekim 2005 tarihlerinde toplanmıĢtır. AraĢtırmaya alınan personelin %50.8‟i kadın, %75.4‟ü ilkokul mezunu, %41.5‟i “30-39” yaĢ grubundadır. Personelin hizmet yılları 1 ile 15 yıl arasında değiĢmekte olup, ortalama 4.6 yıldır. Personelin %96.9‟u kurum tarafından iĢ elbisesi, %86.1‟i eldiven, %72.3‟ü de iĢ ayakkabısı sağlandığını belirtmiĢtir. AraĢtırma sonucunda personelin tamamına yakınının (%95.4) hizmet içi eğitim aldığı, hizmet içi eğitim alanların iĢ sağlığı ve güvenliğine iliĢkin olarak “temizlik yöntemleri” (%88.7), “temizlik maddelerinin kullanımı” %79.4, “kazalardan korunma” (%68.1), “hijyen” (%65.3), “araç-gereçlerin bakımı ve kullanımı” (%64.5), “enfeksiyon kontrolü” (%60.5), “ilkyardım” (%37.9) konularında eğitim aldığı saptanmıĢtır. Personelin iĢ sağlığı ve güvenliğine iliĢkin görüĢleri incelendiğinde; en fazla oranda “Yaptığım iĢlerle ilgili sorumluluklarımın iyi bir Ģekilde tanımlandığını düĢünüyorum” (%95.4), “Aldığım eğitimleri pratikte kolayca uygulayabiliyorum” (%93.8), “ĠĢimi iyi bir Ģekilde yapabilmek için gerekli araç, gereç ve donanıma sahibim” (%91.9) ifadelerine, en az oranda ise, “Kurum tarafından sağlanmıĢ olan yemek salonu, soyunma ve dinlenme odalarını yeterli buluyorum” (%59.6), “Kurumda iĢ yeri hekimi tarafından verilen sağlık hizmetlerini yeterli buluyorum” (%64.6) ifadelerine katıldıkları belirlenmiĢtir. Anahtar Kelimeler: Ev Ġdaresi personeli, iĢ sağlığı ve iĢ güvenliği 1. GiriĢ: Dünyada ve ülkemizde teknolojik geliĢmelere paralel olarak kurumlarda çalıĢanların sağlığı ve güvenliği ile ilgili birtakım sorunlar ortaya çıkmıĢtır. BaĢlangıçta önemsenmeyen bu sorunlar iĢ verimini ve kurumu tehlikeye sokmasıyla önem kazanmıĢ ve üzerinde düĢünülmesi gerekliliği ortaya çıkmıĢtır. ĠĢ güvenliği, çalıĢma hayatında üretimden kaynaklanan tehlikelerden ve sağlığa zararlı koĢullardan korunmak için yapılan sistemli çalıĢmaların tümüdür (Sabancı, 2001). Uluslar arası ÇalıĢma Örgütü ve Dünya Sağlık Örgütü uzmanlarına göre “ĠĢ Sağlığı”; bütün mesleklerde çalıĢanların bedensel, ruhsal ve sosyal yönden iyilik hallerinin en üstün düzeyde tutulması, sürdürülmesi ve geliĢtirilmesi çalıĢmalarıdır (Bilir; 1997). ÇalıĢanların ruh ve beden sağlıklarını iĢyerlerinin olumsuz etkilerinden korumak, iĢ kazaları ve meslek hastalıklarına karĢı önlem almak onların rahat ve güvenli ortamlarda çalıĢmalarını sağlamak, iĢçi sağlığı ve iĢ güvenliği çalıĢmalarının ana amacını oluĢturur (Yüksel, 1998). * zcopur@hotmail.com 27 ĠĢçi sağlığı ve güvenliği, Kurum Ev Ġdaresinin önemli bir sorumluluk alanıdır. (Çopur, Erkal, ġafak; 2001). Her kurum çalıĢanlarının da bundan haberdar olduğu yeterli sağlık ve güvenlik politikasına sahip olmalıdır. Bu politika; eğitim, ekipman ve materyallerin doğru kullanımı, iĢlerdeki güvenlik yöntemleri, kiĢisel güvenlik, ilkyardım ve enfeksiyon kontrolü gibi konuları içermelidir (Hatfield, Winter; 1991). Bu nedenle hizmetleri yürütecek personelin kurum ev idaresi alanında yeterli temel bilgi ve beceriye sahip olması, personelin sağlık ve güvenlik kuralları ile ilgili konularda eğitilmesi gerekir. (ġafak, Yertutan, 1992). Ayrıca iĢçi sağlığı ve güvenliği konusunda yeterli bilgi ve eğitim almıĢ ev idaresi personeli kendi sağlığının ve güvenliğinin korunmasının yanı sıra kurumun hizmet verdiği kiĢilerin ve çalıĢanların sağlığının ve güvenliğinin de korunmasını sağlar. Zaten iĢ sağlığı çalıĢmalarının amacı; kurumda bulunan sağlık risklerini etkili bir Ģekilde kontrol altına alarak çalıĢanlara sağlıklı ve güvenli bir çalıĢma ortamı hazırlamak ve böylece çalıĢanların sağlığını korumak ve geliĢtirmektir (Çopur, Erkal, ġafak; 2001). ÇalıĢanların iĢ güvenliği açısından, güvenli olmayan kendi davranıĢlarının ve çevresinde olup bitenlerin farkında olması gerekir. ĠĢ güvenliği bilinci herkes tarafından öğrenilmeli ve her çalıĢanın iĢinin bir parçası haline gelmelidir (Topçuoğlu, Özdemir; 2003). ĠĢ yeri koĢullarının sağlıklı ve güvenli hale getirilmesiyle, çalıĢma ortamının çalıĢanların sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılması ve böylece çalıĢanların iĢ yerindeki sağlık sakıncalarına karĢı korunmaları mümkün olacaktır (Yertutan; 2000). Yaptığı iĢin sağlığına olumsuz yansıması ve iĢin kendisi için oluĢturduğu tehlikeler hakkında bilgilendirilmeyen personelin yüksek performans göstermesi ve verimliliğini artırabilmesi kolay değildir (Güler, 2003). Bu nedenle bu araĢtırma, hastanelerde ev idaresi alanında çalıĢan personelin iĢ sağlığı ve güvenliği konusundaki görüĢlerini belirlemek amacıyla planlanmıĢ ve yürütülmüĢtür. 2. AraĢtırma Yöntemi ve Araçları: AraĢtırma kapsamına Ege Üniversitesi Hastanesinde çalıĢan tüm ev idaresi personeli (n=260) alınmıĢtır. AraĢtırmanın verileri hazırlanan anket formuna bağlı kalınarak Eylül-Ekim 2005 tarihinde ev idaresi personeli ile yüz yüze yapılan görüĢmeler sonucu toplanmıĢtır. Bu çalıĢmada ev idaresi personelinin iĢ sağlığı ve güvenliği konusundaki görüĢleri ile kurumca bu personele sağlanan olanaklar incelenmiĢtir. AraĢtırma sonucunda elde edilen verilerin istatistiksel değerlendirilmesi SPSS programında Ki-Kare analizi ile yapılmıĢtır. Kurum Ev Ġdaresi personelinin iĢ sağlığı ve güvenliğine iliĢkin görüĢlerini belirlemek amacıyla bir ölçek hazırlanmıĢtır. Ölçek personelin iĢ sağlığı ve güvenliği konusundaki görüĢleri ile ilgili olarak 14 likert-tipi ifadeyi içermektedir. Bu ifadeler “kesinlikle katılıyorum‟dan”, “kesinlikle katılmıyorum‟a” kadar sıralanan seçeneklerle, 1-5 arasında değiĢen puanlara sahiptir. Ölçeğin toplam puanı 14-70 arasındadır. Ġfadelerin tamamı pozitif olarak hazırlanmıĢtır. Ev Ġdaresi personeline uygulanan 260 anket formu değerlendirilerek ölçeğin yapı geçerliliği ve güvenirlik testi yapılmıĢtır. Ölçeğin yapı geçerliliğini kontrol etmek için faktör analizi tekniği uygulanmıĢtır. Faktör analizinde madde faktör yük değerlerinin 0.45 ve üstü olması önerilmekle birlikte pratikte 0.30 yük değerinin alt sınır olarak alınabildiğine de rastlanılmaktadır. Bu çalıĢmada personelin iĢ sağlığı ve güvenliğine iliĢkin görüĢlerini belirlemeye yönelik olarak hazırlanan 14 maddenin faktör yük değerlerinin 0.54 ile 0.78 arasında değiĢtiği görülmüĢtür. Açıklanan varyans ise %43.9‟dur. Ölçeğin güvenirliği için iç tutarlılık katsayısı olan “Cronbach Alpha” hesaplanmıĢtır. Ölçeğin güvenirliği için hesaplanan alpha değeri =0.89, madde toplam korelasyon değerleri ise, 0.46 ile 0.72 arasında bulunmuĢtur. Bulunan tüm değerler kabul edilebilir limitler dahilinde olduğundan ölçeğin geçerliliğe ve güvenilirliğe sahip iyi bir ölçüt olduğu belirlenmiĢtir. AraĢtırmada Tablo 1‟de personelin iĢ sağlığı ve güvenliğine iliĢkin görüĢlerini belirlemek 28 amacıyla oluĢturulan ifadelere verdikleri “kesinlikle katılıyorum” ile “katılıyorum” ve “kesinlikle katılmıyorum” ile “katılmıyorum” cevapları birlikte değerlendirilmiĢtir. 3. Bulgular ve TartıĢma 3.1. Personel Hakkında Genel Bilgiler: AraĢtırmaya alınan personelin %50.8‟inin kadın, %49.2‟sinin erkek, %75.4‟ünün ilkokul ve daha az öğrenim gördüğü, %14.6‟sının ortaokul, %10.0‟unun lise mezunu olduğu saptanmıĢtır. Personel arasında “30-39” yaĢ grubunda (%41.5) olanların daha fazla olduğu, bunu sırasıyla “40-49” (%30.0), “18-29” (%17.3), “50 ve daha fazla” yaĢ grubunda olanların izlediği (%11.2) bulunmuĢtur. Personelin hizmet yılları 1 ile 15 yıl arasında değiĢmekte olup, ortalama 4.6 yıldır. AraĢtırmaya alınan personelin %96.9‟u kurum tarafından “iĢ elbisesi”, %86.1‟i “eldiven”, %72.3‟ü de “iĢ ayakkabısı” sağlandığını belirtmiĢtir. Çopur, Erkal, ġafak, ve Yertutan „ın (2001) yaptığı çalıĢmada da, ev idaresi personeline kurum tarafından iĢ elbisesi ve eldiven sağlandığı belirlenmiĢtir. AraĢtırmada personelin tamamına yakınının (%95.4) hizmet içi eğitim aldığı, hizmet içi eğitim alanların iĢ sağlığı ve güvenliğine iliĢkin olarak sırasıyla “temizlik yöntemleri” (%88.7), “temizlik maddelerinin kullanımı” (%79.4), “kazalardan korunma” (%68.1), “hijyen” (%65.3), “araç-gereçlerin bakımı ve kullanımı” (%64.5), “enfeksiyon kontrolü” (%60.5), “iletiĢim” (%51.2), “ilkyardım” (%37.9) ve “haĢere kontrolü” (%22.6) konularında eğitim aldığı saptanmıĢtır. Eğitim alan personelin %54.4‟nün, bu eğitimi düzenli olarak, %25.8‟nin ayda bir kez, %9.7‟sinin ise iĢe yeni baĢladığında aldığı belirlenmiĢtir. ġafak ve Yertutan (1992) tarafından yapılan araĢtırmada ise ev idaresi personeline temizlik yöntemleri, temizlik araç ve maddeleri konusunda eğitim verilmiĢ ve eğitimden sonra aldıkları puanların ortalamasının eğitimden önce aldıkları puanların ortalamasına göre artıĢ olduğu saptanmıĢtır. Gönen ve Özgen‟in (1993) çalıĢmasında da personelin tamamının hizmet içi eğitim aldığı görülmüĢtür. Erkal ve ġafak (1998) tarafından yapılan araĢtırmada ise ev idaresi personelinin %50.6‟sının hizmet içi eğitim aldığı, eğitim alan personelin en fazla eĢit oranlarda (%88.8) “enfeksiyon kontrolü” ve “kiĢisel hijyen” konusunda eğitim aldığı saptanmıĢtır. Çopur, Erkal, ġafak ve Yertutan „ın (2001) yaptığı çalıĢmada da personelin tamamının iĢ sağlığı ve güvenliği konusunda eğitim aldığı personelin %95.2‟sinin bu eğitimi düzenli olarak aldığı belirlenmiĢtir. Eğitim alan personelin en fazla “hijyen” (%70.5), daha sonra “kazalardan korunma” (%39.0) konusunda eğitim aldığı bulunmuĢtur. ġafak ve arkadaĢlarının (2004) yaptığı araĢtırmada da personelin tamamına yakınının (%98.8) iĢ sağlığı ve güvenliği konusunda eğitim aldığı, eğitim alan personel arasında “hijyen” konusunda eğitim aldığını belirtenlerin (%84.2) önde geldiği belirlenmiĢtir. AraĢtırmaya alınan personelin tamamına yakını (%95.8) kazalara karĢı önlem aldığını belirtmiĢtir. Konu cinsiyete göre incelendiğinde; kadınların %97.0‟sinin, erkeklerin %94.5‟nin kazalara karĢı önlem aldığı belirlenmiĢtir (ġekil 1). Bu bulgu kadınların erkeklere göre kazalara karĢı önlem alma konusunda dikkatli oldukları izlenimini vermektedir. Konu öğrenim düzeyine göre incelendiğinde; ilkokul ve daha az öğrenim gören personelin %96.4‟nün, ortaokul mezunlarının %94.7‟sinin, lise mezunlarının %92.3‟nün kazalara karĢı önlem aldığı belirlenmiĢtir (ġekil 1) (p>0.05). Öğrenim düzeyi yükseldikçe, personelin kazalara karĢı önlem alma konusunda daha dikkatli olması beklenirken, bu çalıĢmada ise eğitim düzeyi yükseldikçe kazalara karĢı önlem alanların oranının az da olsa düĢmesi dikkat çekicidir. 29 100 90 80 70 60 50 40 30 20 10 0 94,5 97.0 94,7 96,4 92,3 Evet Hayır 7 3.0 Kadın Erkek 3,6 Ġlkokul ve daha az 7,7 5,3 Ortaokul Lise ġEKĠL 1: Kurum Ev Ġdaresi Personelinin ĠĢ Yaparken Kaza Geçirmemek Ġçin Önlem Alma Durumuna ve Açıklayıcı DeğiĢkenlere Göre Dağılımı Kazalara karĢı önlem aldığını belirten personel önlem olarak en fazla iĢ yaparken “eldiven” (%87.5), “iĢ elbisesi” (%84.3) giydiğini ve “elektrikli araçları kullanırken ellerin kuru olmasına dikkat ettiğini” (%74.3) belirtmiĢtir. Personelin kazalara karĢı aldığı önlemler cinsiyetlerine göre incelendiğinde; kadınların %96.1‟nin “iĢ yaparken eldiven giyme”, erkeklerin %81.0‟nin ise “iĢ yaparken iĢ elbisesi giyme”yi ilk sırada belirttikleri bulunmuĢtur (ġekil 2). Konu öğrenim düzeyine göre incelendiğinde; ilkokul ve daha az öğrenim görenler ilk sırada “iĢ yaparken iĢ elbisesi giymeyi” (%91.5), ortaokul mezunu olanlar “iĢ yaparken eldiven giymeyi” (%80.6) belirtirken, lise mezunu olanlar “temizlik maddelerini birbirine karıĢtırmamayı” (%83.3) belirtmiĢlerdir (ġekil 3). Personelin iĢ yaparken “eldiven”, “iĢ elbisesi”giyme, “temizlik maddelerini birbirine karıĢtırmama”, “lambaları temizlerken elektrik düzeneğini kapatma” ve “elektrikli araçları kullanırken ellerin kuru olmasına dikkat etme” ile cinsiyet arasındaki iliĢkinin istatistiksel açıdan önemli olduğu görülmüĢtür (p<0.05) Erkal ve ġafak‟ın (1998) yaptığı araĢtırmada da personelin %92.7‟sinin iĢ yaparken kaza geçirmemek için çeĢitli hususlara dikkat ettiği, bu hususlar arasında en fazla çöp toplarken eldiven takmaya (%51.2), daha sonra sırasıyla “elektrikli araçlara dokunurken ellerin kuru olmasına” (%21.4), “tuzruhu-ovucuyu birlikte kullanmamaya” (%13.1) ve “emniyetli olmayan merdiven kullanmamaya” (%9.1) özen gösterdikleri görülmüĢtür. Çopur, Erkal, ġafak ve Yertutan „ın (2001) yaptığı çalıĢmada, personelin tamamının “iĢ yaparken iĢ elbisesi giydiği”, %98.0‟nin “eldiven” kullandığı görülmüĢtür. ġafak ve arkadaĢlarının yaptığı araĢtırmada da (2004), personelin tamamının “iĢ yaparken iĢ elbisesi giydiği” ve “iĢ bittikten sonra araç-gerecin düzenli temizliğini yaptığı”, tamamına yakınının “iĢten önce ve sonra ellerini yıkadığı” (%99.4), “iĢ yaparken eldiven giydiği” (%98.8) saptanmıĢtır. 30 100 96,1 92,2 90 92,2 81,0 78,5 81,3 76,0 80 73,4 71,9 66,9 66,1 70 60,2 59,5 54,5 60 50 40 30 20 4,7 10 3,3 0 Eldiven giy me Maske kullanma ĠĢ ay akkabısı giy me ĠĢ elbisesi giy me Temizlik maddelerini birbirine karıĢtırmama Kadın Lambaları temizlerken elektrik düzeneğini kapatma Elk.araçları kullanırken ellerin kuru olmasına dikkat etmek Terlik giy me Erkek ġekil 2: Kurum Ev Ġdaresi Personelinin Kaza Geçirmemek Ġçin Aldıkları Önlemlere ve Cinsiyete Göre Dağılımı 100 90 89,9 91,5 86,8 83,3 80,6 79,2 80 70 72,5 75,0 69,4 62,5 58,3 58,3 57,7 70,4 69,4 63,9 60 76,7 75,0 55,6 54,2 45,8 50 40 30 20 4,8 10 2,8 0 Eldiven giyme Maske kullanma ĠĢ ayakkabısı giyme ĠĢ elbisesi giyme Temizlik maddelerini birbirine karıĢtırmama Ġlkokul ve daha az Lambaları temizlerken elektrik düzeneğini kapatma Ortaokul Elk.araçları kullanırken ellerin kuru olmasına dikkat etmek Terlik giyme Lise ġekil 3: Kurum Ev Ġdaresi Personelinin Kaza Geçirmemek Ġçin Aldıkları Önlemlere ve Öğrenim Düzeyine Göre Dağılımı 31 3.2. Personelin ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği Konusundaki GörüĢleri AraĢtırma kapsamına alınan 260 personelin iĢ sağlığı ve güvenliğine iliĢkin görüĢlerinin incelendiği ölçekten aldığı puanlar 14-63 arasında değiĢmekte olup, genel puan ortalaması ise 26.37 dır. Personelin iĢ sağlığı ve güvenliğine iliĢkin ifadelere vermiĢ oldukları yanıtlar katılma oranlarına göre Tablo 1‟de verilmiĢtir. Personelin iĢ sağlığı ve güvenliğine iliĢkin görüĢleri incelendiğinde; en fazla oranda “Yaptığım iĢlerle ilgili sorumluluklarımın iyi bir Ģekilde tanımlandığını düĢünüyorum” (%95.4), “Aldığım eğitimleri pratikte kolayca uygulayabiliyorum” (%93.8), “ĠĢimi iyi bir Ģekilde yapabilmek için gerekli araç, gereç ve donanıma sahibim” (%91.9) ifadelerine, en az oranda ise, “Kurum tarafından sağlanmıĢ olan yemek salonu, soyunma ve dinlenme odalarını yeterli buluyorum” (%59.6), “Kurumda iĢ yeri hekimi tarafından verilen sağlık hizmetlerini yeterli buluyorum” (%64.6) ifadelerine katıldıkları belirlenmiĢtir (Tablo 1). Tablo 1: Personelin ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği Konusundaki GörüĢlerinin Dağılımı ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği Konusundaki GörüĢler ĠĢlerimi daha iyi yapabilmem için yeterli eğitim veriliyor Aldığım eğitimleri pratikte kolayca uygulayabiliyorum Yaptığım iĢlerle ilgili sorumluluklarımın iyi bir Ģekilde tanımlandığını düĢünüyorum Ekip arkadaĢlarımla birlikte verimli ve uyumlu çalıĢıyorum. Üstlerimle (amirlerimle) iletiĢim problemi yaĢamıyorum. ĠĢimi iyi bir Ģekilde yapabilmek için gerekli araç gereç ve donanıma sahibim. Kullandığım araç gerecin vücut ölçülerime uygun olduğunu düĢünüyorum Kurum tarafından sağlanmıĢ olan yemek salonu, soyunma ve dinlenme odalarını yeterli buluyorum ÇalıĢtığım birimin büyüklüğü, amaca uygunluğu, aydınlatma, havalandırma, ısı, ıĢık gibi özelliklerinin yeterli olduğunu düĢünüyorum. Kurumda iĢ kazalarından korunmak için gerekli kiĢisel ekipmanlara sahip olduğumu düĢünüyorum Kurumda iĢ kazalarından korunmak için alınan güvenlik önlemlerinin yeterli olduğunu düĢünüyorum Kurumda hastalıklardan korunmak için gerekli önlemlerin alındığını düĢünüyorum. Kurumda iĢ yeri hekimi tarafından verilen sağlık hizmetlerini yeterli buluyorum Herhangi bir acil durumda ne yapılması gerektiğini biliyorum. Kesinlikle katılıyorum+ Katılıyorum Kararsızım Kesinlikle katılmıyorum+ Katılmıyorum Sayı % 16 6.2 Sayı 236 % 90.8 Sayı 8 % 3.1 244 93.8 13 5.0 3 248 95.3 8 3.1 234 90.0 11 233 89.6 239 TOPLAM Sayı 260 % 100.0 1.2 260 100.0 4 1.6 260 100.0 4.2 15 5.8 260 100.0 14 5.4 13 5.0 260 100.0 91.9 8 3.1 13 5.0 260 100.0 228 87.7 12 4.6 20 7.7 260 100.0 155 59.6 28 10.8 77 29.6 260 100.0 208 80.0 19 7.3 33 12.7 260 100.0 209 80.3 25 9.6 26 10.0 260 100.0 199 76.5 25 9.6 36 13.9 260 100.0 173 66.5 38 14.6 49 18.9 260 100.0 168 64.6 31 11.9 61 23.5 260 100.0 208 80.0 25 9.6 27 10.4 260 100.0 32 4. Sonuçlar ve Değerlendirmeler: Hastanelerde Ev Ġdaresi personelinin iĢ sağlığı ve güvenliği konusundaki görüĢlerini belirlemek amacıyla yapılan bu araĢtırmadan elde edilen sonuçlar Ģu Ģekilde özetlenebilir: Personelin tamamına yakını iĢ sağlığı ve güvenliği konusunda eğitim almaktadır. Personelin yarıdan biraz fazlası bu eğitimi düzenli olarak aldıklarını belirtmektedirler. Hizmet içi eğitim alan personelin eğitim aldıkları konular arasında “temizlik yöntemleri”, “temizlik maddelerinin kullanımı”, “kazalardan korunma”, “hijyen” ve “araç-gereçlerin bakımı ve kullanımı” konusunu belirtenler önde gelmektedir. Personele kurum tarafından en çok “iĢ elbisesi”, “eldiven” ve “iĢ ayakkabısı” sağlanmaktadır. Personelin tamamına yakını kazalara karĢı önlem aldığını, aldıkları önlemler arasında en fazla iĢ yaparken “eldiven”, “iĢ elbisesi” giydiklerini ve “elektrikli araçları kullanırken ellerin kuru olmasına dikkat ettiklerini” belirtmektedirler. Personel iĢ sağlığı ve güvenliğine iliĢkin olarak en fazla oranda “Yaptığım iĢlerle ilgili sorumluluklarımın iyi bir Ģekilde tanımlandığını düĢünüyorum”, en az oranda ise “Kurum tarafından sağlanmıĢ olan yemek salonu, soyunma ve dinlenme odalarını yeterli buluyorum” ifadelerine katıldıklarını belirtmektedirler. Bu sonuçlar doğrultusunda; Personelin sağlığının ve güvenliğinin korunması için, kurum tarafından sağlanan çalıĢma ortamının uygun hale getirilmesi, gerekli tedbirlerin alınması, Kurumda iĢ yeri hekimi tarafından verilen sağlık hizmetlerinin artırılması, Personelin yeteneğine uygun bir iĢte çalıĢtırılması, Personelin kiĢisel koruyucu ekipmanları kullanmasını alıĢkanlık haline getirmesinin sağlanması ve personelin belirli sıklıklarla kontrolünün yapılması, Ayrıca personelin gerek kendisinin gerekse çevresinin sağlığını korumaya yönelik olarak olumlu davranıĢ kazanmalarını sağlamaları için eğitim programlarının uygun eğitim yöntemiyle verilmesi ve verilen bu eğitimin tekrarlanarak kalıcılığının sağlanması önerilebilir. KAYNAKLAR: Bilir, N., 1997. ĠĢ Sağlığı. Halk Sağlığı Temel bilgiler (Ed Bertan, M; Güler, Ç.) GüneĢ Kitabevi, Ankara. Çopur, Z.; Erkal, S; ġafak, ġ., Yertutan, C., 2001. Ankara‟da Bir Eğitim Kurumunda ÇalıĢan Ev Ġdaresi Personelinin ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği Konusundaki Bilgi ve DavranıĢlarının Ġncelenmesi, Ev Ekonomisi Dergisi, 8: 10, 1-5. Çopur, Z.; Erkal, S; ġafak, ġ., 2001. ĠĢçi Sağlığı ve Güvenliği Açısından Ev Ġdaresi Personeli Ġçin Eğitim programı GeliĢtirme, Ev Ekonomisi Dergisi, 7:8, 40-46. Erkal,S.; Yertutan,C., 1992. “Hastane Temizlik Hizmetinde ÇalıĢan Personelin Ellerinde Görülen Cilt rahatsızlıkları.” Ev Ekonomisi Dergisi, 5, 73-77. Erkal, S.; ġafak, ġ., 1998. “Hastanelerde ÇalıĢan Ev Ġdaresi Personelinin Hijyen Kurallarına ĠliĢkin DavranıĢlarının Ġncelenmesi.” Ev Ekonomisi Yüksek Okulu Yayınları, No:1,AraĢtırma Serisi 1, Ankara. 33 Gönen, E. Özgen,Ö., 1993. “Kurumlarda Ev Ġdaresi Hizmetlerini Yürüten Personelin ÇalıĢma KoĢullarının Ergonomik Açıdan Ġncelenmesi.” 4. Ergonomi Kongresi. MPM Yayınları:509, Ġzmir. Güler, Ç., 2003. Ġnsan Kaynakları Yönetiminde ĠĢçi Sağlığı ve Güvenliği, İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi, Yayın no E/2003/317, Adana 2-3 Mayıs, s. Hatfield, D.; Winter, C.,1991. Professional Housekeeping, J Covent Gordon, London. Sabancı, A., 2001. ĠĢ Sağlığı-ĠĢ Güvenliği ve Ergonomi, İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi, Adana, 11-12 Mayıs, s. ġafak,ġ.; Yertutan, C.,1992. Bir Kamu KuruluĢunda ÇalıĢan Kurum Ev Ġdaresi Personelinin Yürüttükleri ĠĢlerle Ġlgili Bilgi Düzeylerinin Saptanması. Ev Ekonomisi Dergisi. 8(5), 68-73. ġafak, ġ., Yertutan, C., Erkal, S., Çopur, Z., Ergüder, B., 2004. Hastanelerde Ev Ġdaresi Alanında ÇalıĢan Personelin ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği Konusundaki Bilgi ve DavranıĢlarının Ġncelenmesi, I. Ulusal Sağlığı Geliştirme ve Sağlık Eğitimi Sempozyumu (Uluslar arası Katılımlı), Bildiri Özetleri, Ankara, 24-26 Kasım. Topçuoğlu, H; Özdemir,ġ., 2003. ĠĢ sağlığı ve Güvenliğinde DavranıĢ DeğiĢikliği Yaratma Süreci, İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi, Yayın no E/2003/317, Adana 2-3 Mayıs, s. Yertutan, C., 2000. Kurumlarda Ev Ġdaresi Hizmetlerinin Verimliliği. Minpa Matbaacılık Tic. Ltd.ġti. Ankara. Yüksel, Ö., 1998. Ġnsan Kaynakları Yönetimi, Ġlksan Matbaası, Ankara. 34 KOT PANTOLONDA BEL AÇILMA PROBLEMĠNĠN ĠNCELENMESĠNE YÖNELĠK ERGONOMĠK BĠR YAKLAġIM Mithat ÇORUH, Tuba VURAL, Esen ÇORUH* BaĢkent Üniversitesi, Toplam Kalite Yönetimi Merkezi Gazi Üniversitesi, Mesleki Eğitim Fakültesi, Giyim Endüstrisi ve Moda Tasarımı Eğitimi Bölümü ÖZET Kot pantolon, bakımının kolay olması, dayanıklılığı, rahatlığı, her mevsim giyilebilmesi ve her zaman moda olması nedeniyle pek çok birey ve özelliklede üniversite gençliği tarafından tercih edilen bir giysi olmaktadır. Kot pantolon tasarımlarına, moda çizgilerin yansıtılması ile de güncelliğini sürekli olarak korumaktadır. Gençlerin modayı ilk benimseyip uygulayan grup olması nedeni ile modaya uygun giysi tasarımlarının yapılması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Günümüz kot pantolon modası, ağırlıklı olarak düĢük bel modellerden oluĢmakta ve bu tür modeller günlük yaĢamda belin açılması, tenin ve iç çamaĢırın görünmesi gibi bazı estetik olmayan durumlara neden olmaktadır. Bu araĢtırmada, daha estetik bir görünüm kazandırabilmek için, kot pantolonda bel açılma probleminin incelenmesi amaçlanmıĢ ve bunun için bir anket formu hazırlanmıĢtır. Anket formu bireysel özellikler olarak; cinsiyet, yaĢ, boy, kilo ve bel özelliği ve bel açılma problemine iliĢkin bulgular için ise; oturma, çömelme, merdivenden çıkma ve eğilme hareketleri ile sınırlı tutulmuĢtur. AraĢtırmanın verilerini, Gazi Üniversitesi‟nde okuyan 770 öğrenci oluĢturmuĢ, veriler SPSS programında analiz edilmiĢ ve elde edilen bulgular doğrultusunda ürün kalitesini arttırmak amacıyla kot pantolonu tasarımcılarına gelecekte oluĢturacakları tasarımlar için önerilerde bulunulmuĢtur. Anahtar Sözcükler: Ürün Kalitesi, Giysi Ergonomisi, Giysi Tasarımı 1. GiriĢ Ġnsan mühendisliği olarakta kullanılan ergonomi, insan kullanımına yönelik tasarım, çalıĢma ve yaĢama koĢullarının optimal hale getirilmesini amaçlayan uygulamalar bütünüdür (Pamuk, 2005: 218). Bu uygulamalar, insani değerleri ön plana çıkarma, insana önem vermeyi amaçlamakta ve bu konudaki çalıĢmalara yön vermektedir (Vural, Ağaç, Çivitci, 1998: 622). Ergonomik çalıĢmalar, ürünlere ait problemlerin giderilmesi için ürün tasarımına yönelik konuları içermekte ve ürün kalitesini arttırmak amacıyla kalite yönetimi yaklaĢımı ile desteklenmektedir. Kalite Yönetimi yaklaĢımının baĢlıca prensipleri; müĢteri ihtiyaç ve beklentilerini tatmin etmek, süreç iyileĢtirme çalıĢmaları yapmak, tasarım ve uygulamalarda sıfır hatalı üretimler üretmektir (Çoruh, 1997: 2). Kalite yönetimi yaklaĢımı, ilk olarak endüstriyel üretimde uygulanmaya baĢlanmıĢ ve üretim sonunda ürünün kontrolü ile ürün kalitesini arttırmaya odaklanmıĢtır (Çoruh, 1998: 10). Bunun için, ürün kalitesi ile ilgili özelliklerin belirlenmesi ve olabilecek ihtiyaç ve beklentilerin karĢılanmasını gerektirmektedir (Ağaç, Çileroğlu, 2004: 13). Günümüzde hazır giyim sektörünü önemli ölçüde moda eğilimlerinin yönlendirdiği bir gerçektir. Giysi ne kadar kaliteli ve ergonomik üretilirse üretilsin, moda olma özelliği taĢımıyorsa, satıĢ Ģansının olmayacağı bir gerçektir (Çivitci, 2004: 82). ĠĢletmelerinde varlıklarını sürdürebilmeleri için, * esencoruh@hotmail.com 35 tüketicilerin beklentileri ve ihtiyaçlarına cevap verebilecek moda ürünleri kalite ve ergonomi kavramlarını dikkate alarak üretim yapmaları gerekmektedir. MuhteĢem Kot‟un Türkiye‟ye kotu ilk getiren kiĢi olmasından bu yana kot pantolon her zaman ve her grup tarafından tercih edilmekte ve hala güncelliğini pekiĢtirerek korumaktadır. Önemli bir pazara sahip olan bu giysi, hazır giyim üreticileri tarafından moda çizgilere göre üretilerek güncellenmektedir. Bu giysinin, günümüzdeki moda çizgisi düĢük belli modellerden oluĢmaktadır. Ancak, günlük yaĢamdaki etkinlikler sırasında bel açılma problemi ile karĢılaĢılmakta ve hoĢ olmayan durumlar yaĢanmaktadır. Bu araĢtırma, rahatlığı nedeniyle pazar payı yüksek olan kot pantolonunun müĢteri memnuniyetini arttırmak, ürün kalitesini iyileĢtirmek ve vücut ile uyumunu ergonomik açıdan incelemek amacıyla yapılmakta ve sürekli iyileĢtirmeyi misyon edinen hazır giyim iĢletmelerine, gelecekte oluĢturacakları tasarımlar için altyapı oluĢturması açısından önemli görülmektedir. 2. Materyal ve Yöntem AraĢtırmanın materyalini; Gazi Üniversitesi‟nde öğrenimine devam eden ve anket sorularını cevaplayan 770 üniversite öğrencisi ve bu öğrencilerden elde edilen veriler oluĢturmaktadır. AraĢtırmanın kapsamında kot pantolonda bel açılma probleminin incelenmesine amacı ile betimsel yöntem kullanılmıĢ ve tesadüfi olarak belirlenen 770 üniversite öğrencisine anket uygulanmıĢtır. AraĢtırmada, kot pantolonda bel açılma probleminin incelenmesi amacı ile bir anket formu hazırlanmıĢtır. Formun hazırlık aĢamasında, gençlerin karĢılaĢtıkları problemler ile ilgili olarak fikirleri alınmıĢ ve satıĢ elemanları ile görüĢülerek bilgi edinilmiĢ ve kaydedilmiĢtir. Ġncelemeler doğrultusunda konu ile ilgili akademisyenlerin görüĢleri alınmıĢ ve anket formu oluĢturulmuĢtur. Ankete pilot uygulama yapılmıĢ ve sonucuna göre anket formuna son Ģekli verilmiĢtir. Anket formunda kiĢisel bilgiler bölümünde; cinsiyet, yaĢ, boy, kilo be bel özelliği ile ilgili sorular yer almaktadır. Kot pantolonda bel açılma problemi ile ilgili bölüm ise; oturma, çömelme, merdiven çıkma ve eğilme hareketleri ile sınırlı tutulmuĢtur. Veriler, araĢtırmanın örneklemini oluĢturan 770 üniversite öğrencisinden elde edilmiĢ ve SPSS programında analizi yapılmıĢtır. Kot pantolonda bel açılma probleminin incelenmesine iliĢkin sorular için, derecelendirme ölçeği hazırlanmıĢtır. Her soru için sıklık derecesi olarak her zaman, genellikle, bazen, nadiren ve hiçbir zaman seçenekleri verilmiĢtir. Bu derecelendirme SPSS programına; her zaman 5, genellikle 4, bazen 3, nadiren 2 ve hiçbir zaman 1 olarak kodlanmıĢ ve bilgisayar ortamına aktarılmıĢtır. Verilerin; frekansları, yüzde dağılımları, aritmetik ortalamaları, standart sapmaları ve önem düzeyleri ile ilgili istatistiksel iĢlemler doğrultusunda analizleri yapılmıĢtır. Cinsiyet değiĢkeninde t-Test, diğer değiĢkenlerde Scheffe testi uygulanmıĢ ve istatistiksel sonuçlar elde edilmiĢtir. 3. AraĢtırma Bulguları ve TartıĢma 3.1. Temel Ġstatistik Değerler AraĢtırmaya katılan gençlere ait kot pantolonda bel açılma problemini incelemeye yönelik; cinsiyet, yaĢ, boy, kilo ve bel değiĢkenlerinin frekans ve yüzde dağılımlarına iliĢkin temel istatistik değerleri Tablo 1‟de verilmiĢtir. 36 Tablo 1: Temel Ġstatistik Değerler Seçenekler n % Kadın 394 51,2 Cinsiyet Erkek 376 48,8 Toplam 770 100,0 19 yaĢ ve altı 110 14,3 20-22 yaĢ 497 64,5 YaĢ 23-25 yaĢ 144 18,7 26 yaĢ ve üstü 19 2,5 Toplam 770 100,0 159 cm ve altı 83 10,8 160-169 cm 275 35,7 Boy 170-179 cm 288 37,4 180-189 cm 118 15,3 190 cm ve üstü 6 0,8 Toplam 770 100,0 49 kg ve altı 61 7,9 50-59 kg 274 35,6 Kilo 60-69 kg 214 27,8 70-79 kg 162 21,0 80 kg ve üstü 59 7,7 Toplam 770 100,0 DüĢük bel 277 36,0 Bel Normal bel 465 60,4 Yüksel bel 28 3,6 Toplam 770 100,0 AraĢtırmaya katılan gençlerin; % 51,2‟sinin kadın, % 48,8‟inin erkek; % 64,5‟inin 20-22 yaĢ; % 37,4‟ünün 170-179 cm boy; % 35,6‟sının 50-59 kg oldukları ve % 60,4‟ünün normal bel özelliğine sahip kot pantolon giydikleri Tablo 1 incelendiğinde görülmektedir. 3.2. Kot Pantolonda Bel Açılma Problemine ĠliĢkin Ġstatistik Sonuçları AraĢtırmaya katılan gençlerin cinsiyete göre kot pantolonda bel açılma problemine iliĢkin aritmetik ortalamaları, standart sapmaları ve t değerleri Tablo 2‟de sunulmuĢtur. Tablo 2: Cinsiyete Göre Bel Açılma Probleminin t-Testi Sonuçları Önem Hareketler Cinsiyet x s t-Testi Düzeyi Kadın 3,41 1,09 Otururken Erkek 2,34 1,24 163,347 p< 0,0001 Toplam 2,89 1,28 Kadın 3,70 1,13 Çömelirken Erkek 2,66 1,37 132,119 p< 0,0001 Toplam 3,19 1,36 Kadın 1,99 1,17 Merdiven Erkek 1,56 0,95 31,266 p< 0,0001 Çıkarken Toplam 1,78 1,09 Kadın 3,57 1,23 Eğilirken Erkek 2,76 1,38 74,023 p< 0,0001 Toplam 3,18 1,36 n= 770 37 AraĢtırmaya katılan gençlerin cinsiyet değiĢkenine göre bel açılma problemine bakıldığında; elde edilen ortalamalar ve t-Testi sonuçları bütün hareketlerde anlamlı farklılık göstermiĢ ve anlamlılık düzeyleri p < 0,0001 düzeyinde anlamlı bulunmuĢtur. Hareketlere iliĢkin kadınların aritmetik ortalamaları ( x ) oturma, çömelme, merdiven çıkma ve eğilme hareketlerini yaparken erkeklere oranla daha çok problem yaĢadıkları sonucunu vermiĢtir. Kot pantolonların vücut ile uyumunun incelenmesi amacı ile yapılan araĢtırmada kot pantolonlarında yapılan düzeltme iĢlemleri ele alınmıĢtır. AraĢtırma sonuçlarında kadın deneklerin bel daralttırma iĢlemini erkeklere göre daha çok yaptırdıkları sonucu elde edilmiĢtir (Çoruh, Vural, Çoruh, 2005: 42). Kot pantolon beden ölçüleri her iki cins içinde ortak kullanılmaktadır. Ancak, kadın ve erkek vücudunun anatomik yapısı farklılık göstermektedir. Kadın vücudunda bel ile kalça ölçüleri arasındaki fark erkeklere oranla daha fazladır. Tablo 2‟de elde edilen sonuçlarda araĢtırma kapsamında ele alınan hareketlerde kadın deneklerin bel açılma problemini erkeklere göre daha fazla yaĢamaları cinsler arasındaki anatomik farklılıktan kaynaklanabilir. Gençlerin yaĢ, boy, kilo ve bel özelliği değiĢkenlerine göre; oturma, çömelme, merdiven çıkma ve eğilme hareketlerinde bel açılma probleminin incelenmesine yönelik elde edilen bulguların aritmetik ortalamaları, standart sapmaları, F değerleri, önem düzeyleri ve Scheffe testi sonuçları Tablo 3, 4, 5 ve 6‟da verilmiĢtir. Eğilirken Merdiven Çıkarken Çömelirken Otururken Tablo 3: YaĢa Göre Bel Açılma Durumunun Varyans Analizi Sonuçları F Önem Scheffe Hareketler YaĢ x s Değeri Düzeyi Testi (1) 19 yaĢ ve altı 2,96 1,15 (2) 20-22 yaĢ 2,96 1,28 (2-3) (3) 23-25 yaĢ 2,59 1,35 3,288 p< 0,05 (4) 26 yaĢ ve üstü 2,79 1,27 Toplam 2,89 1,28 (1) 19 yaĢ ve altı 3,30 1,27 (2) 20-22 yaĢ 3,26 1,35 (2-3) (3) 23-25 yaĢ 2,83 1,40 4,290 p< 0,01 (4) 26 yaĢ ve üstü 3,32 1,38 Toplam 3,19 1,36 (1) 19 yaĢ ve altı 1,83 1,12 (2) 20-22 yaĢ 1,80 1,12 1,192 p> 0,05 (3) 23-25 yaĢ 1,63 ,94 (4) 26 yaĢ ve üstü 1,89 1,20 Toplam 1,78 1,09 (1) 19 yaĢ ve altı 3,30 1,36 (1-3) (2) 20-22 yaĢ 3,27 1,35 (2-3) (3) 23-25 yaĢ 2,79 1,35 5,295 p< 0,01 (4) 26 yaĢ ve üstü 2,89 1,29 Toplam 3,18 1,36 n= 770 AraĢtırmaya katılan deneklerin yaĢ değiĢkenine göre bel açılma probleminin oturma, çömelme, merdiven çıkma ve eğilme hareketlerinde anlamlı olup olmadığı tek yönlü varyans analizi ile kontrol edilmiĢ ve oturma, çömelme ve eğilme hareketlerinde anlamlı farklılıklar bulunmuĢtur (Tablo 3). YaĢ grupları arasındaki bu anlamlı farklılığın hangi yaĢ grupları arasında olduğunun belirlenmesi amacı ile yapılan analizde oturma, çömelme ve eğilme hareketlerinde 23-25 yaĢ grubunun bel açılma problemini 20-22 yaĢ grubuna göre daha az yaĢadıkları sonucuna varılmıĢtır. Merdiven çıkma hareketinde ise, yaĢ değiĢkenine göre anlamlı bir farklılık bulunamamıĢtır. 38 Yertutan‟ın “Gençlerin Hazır Giyimde Antromometrik Ölçülerle Ġlgili KarĢılaĢtıkları Sorunlar” konulu araĢtırmasında problemle karĢılaĢılan giyim eĢyaları arasında her iki cinsiyette ve tüm yaĢlardaki gençlerde problem olan giysiler arasında pantolon 1. sırada (%71,9) gelmektedir. Giyim eĢyalarının uygun olmayan kısımları arasında ilk sırada bacak boyu gelirken (%60,5), kalça geniĢliği (%31,7) ikinci sırada gelmektedir. Eğilirken Merdiven Çıkarken Çömelirken Otururken Tablo 4 : Boya Göre Bel Açılma Probleminin Varyans Analizi Sonuçları F Önem Scheffe Hareketler Boy x s Değeri Düzeyi Testi (1) 159 cm ve altı 3,24 1,08 (1-3) (2) 160-169 cm 3,25 1,14 (1-4) (3) 170-179 cm 2,65 1,35 (2-3) (4) 180-189 cm 2,38 1,23 15,688 p< 0,0001 (2-4) (5) 190 cm ve üstü 2,50 1,38 Toplam 2,89 1,28 (1) 159 cm ve altı 3,45 1,13 (2) 160-169 cm 3,49 1,22 (1-4) (3) 170-179 cm 3,02 1,46 (2-3) (4) 180-189 cm 2,71 1,35 9,421 p< 0,0001 (2-4) (5) 190 cm ve üstü 3,00 1,67 Toplam 3,19 1,36 (1) 159 cm ve altı 1,99 1,10 (2) 160-169 cm 1,87 1,14 (3) 170-179 cm 1,69 1,06 p>0,05 (4) 180-189 cm 1,64 1,03 2,300 (5) 190 cm ve üstü 1,50 0,84 Toplam 1,78 1,09 (1) 159 cm ve altı 3,39 1,22 (2) 160-169 cm 3,49 1,31 (1-4) (3) 170-179 cm 3,00 1,38 8,523 p< 0,0001 (2-3) (4) 180-189 cm 2,76 1,37 (2-4) (5) 190 cm ve üstü 3,24 1,08 Toplam 3,25 1,14 n= 770 AraĢtırmaya katılan gençlerin boy değiĢkenine göre bel açılma probleminin varyans analizi sonuçları incelendiğinde; oturma, çömelme ve eğilme hareketlerinde p< 0,0001 düzeyinde anlamlı bulunmuĢtur (Tablo 4). Oturma hareketinde; 159 cm ve altı ( x= 3,24) ile 160-169 cm ( x=3,25) boya sahip gençlerin 170-179 cm ( x=2,65) ile 180-189 cm ( x= 2,38) boya sahip gençlere göre bel açılma problemini daha sık yaĢadıkları sonucu elde edilmiĢtir. Çömelme ve eğilme hareketlerinde, 159 cm ve altı ile 160-169 cm boy ölçülerine sahip gençlerin bel açılma problemini 170-179 cm ile 180-189 cm boy ölçülerine sahip gençlere göre daha sık yaĢadıkları görülmektedir. Bu sonuçlar, gençlerin boyu kısaldıkça bel açılma problemini yaĢama oranlarının arttığı sonucunu vermektedir. Merdiven çıkma hareketinde ise, anlamlı bir iliĢki bulunamamıĢtır. 39 Eğilirken Merdiven Çıkarken Çömelirken Otururken Tablo 5: Kiloya Göre Bel Açılma Probleminin Varyans Analizi Sonuçları F Önem Scheffe Hareketler Kilo x s Değeri Düzeyi Testi (1) 49 kg ve altı 3,11 1,00 (1-3) (2) 50-59 kg 3,34 1,11 (1-4) (3) 60-69 kg 2,52 1,32 (4) 70-79 kg 2,54 1,36 17,727 p< 0,0001 (2-3) (2-4) (5) 80 kg üstü 2,83 1,21 Toplam 2,89 1,28 (1) 49 kg ve altı 3,30 1,16 (2) 50-59 kg 3,57 1,18 (2-3) (3) 60-69 kg 2,89 1,45 (4) 70-79 kg 2,91 1,45 10,278 p< 0,0001 (2-4) (5) 80 kg üstü 3,15 1,26 Toplam 3,19 1,36 (1) 49 kg ve altı 1,70 0,95 (2) 50-59 kg 1,97 1,18 (2-3) (3) 60-69 kg 1,68 1,04 3,482 p< 0,05 (2-4) (4) 70-79 kg 1,66 1,05 (5) 80 kg üstü 1,61 0,97 Toplam 1,78 1,09 (1) 49 kg ve altı 3,30 1,23 (2) 50-59 kg 3,50 1,23 (2-3) (3) 60-69 kg 2,99 1,44 7,107 p< 0,0001 (2-4) (4) 70-79 kg 2,94 1,44 (2-5) (5) 80 kg üstü 2,88 1,30 Toplam 3,18 1,36 n= 770 Kilo değiĢkenine göre bel açılma probleminin varyans analizi sonuçlarına bakıldığında; oturma, çömelme ve eğilme hareketlerinde p< 0,0001, merdiven çıkma hareketinde p< 0,05 düzeyinde anlamlı bulunmuĢtur (Tablo 5). Bütün hareketlerde, 50-59 kg ağırlığa sahip gençlerin 60-69 kg ve 70-79 kg ağırlığa sahip gençlere göre daha fazla bel açılma problemi yaĢadıkları sonucu elde edilmiĢtir. Çoruh, Vural ve Çoruh tarafından yapılan “Denim KumaĢtan Üretilen Pantolonların Vücut Ġle Uyumunun Ġncelenmesi” isimli çalıĢmada ağırlık değerleri düĢük olan gençlerin bel daralttırma iĢlemini daha sık yaptırdıkları sonucu elde edilmiĢtir. Bu araĢtırmada bulunan sonuçlar, düĢük kilo değerli gençlerin bel açılma problemini daha sık yaĢadıklarını göstermekte ve üretimde kullanılan ölçülerin arz-talep dengesini sağlamadığını açıkça ortaya koymaktadır. Vücuda uygun olmayan bir kot pantolonda bel açılma problemi ile karĢılaĢılmaktadır. 40 Eğilirke n Merdive n Çıkarken Çömelir ken Otururke n Tablo 6: Bel Özelliğine Göre Bel Açılma Probleminin Varyans Analizi Sonuçları F Önem Scheffe Hareketler Bel Özelliği x s Değeri Düzeyi Testi (1) DüĢük bel 3,40 1,13 (1-2) (2) Normal bel 2,57 1,27 (3) Yüksel bel 2,96 1,29 39,983 p<0,0001 Toplam 2,89 1,28 (1) DüĢük bel 3,65 1,19 (1-2) (2) Normal bel 2,89 1,38 (3) Yüksel bel 3,54 1,26 30,161 p<0,0001 (2-3) Toplam 3,19 1,36 (1) DüĢük bel 1,92 1,15 (1-2) (2) Normal bel 1,64 0,99 (3) Yüksel bel 2,64 1,47 15,512 p<0,0001 (1-3) (2-3) Toplam 1,78 1,09 (1) DüĢük bel 3,51 1,27 (1-2) (2) Normal bel 2,98 1,38 p<0,0001 13,894 (3) Yüksel bel 3,18 1,39 Toplam 3,18 1,36 n= 770 AraĢtırmaya katılan deneklerin bel özelliğine göre bel açılma problemine iliĢkin varyans analizi sonuçları incelendiğinde; tüm hareketlerde anlamlı farklılıklar elde edilmiĢtir (Tablo 6). Bu hareketlerde düĢük bel pantolonların normal bel pantolonlara göre daha çok açıldığı sonucuna ulaĢılmıĢ ve anlamlılık düzeyleri tüm hareketlerde p < 0,0001 düzeyinde bulunmuĢtur. Çömelme ve merdiven çıkma hareketinde normal bel ve yüksek bel arasında da iliĢki olduğu saptanmıĢtır. Yüksek bel kot pantolon giyenlerin bel açılma problemini normal bel pantolon giyenlere göre daha sık yaĢadıkları sonucu elde edilmiĢtir. Bu sonuç, kot pantolon kalıplarının iyi tasarlanmadığından kaynaklanmıĢ olabilir. Aydın, GürĢahbaz ve Özelmas Kahya tarafından yapılan “Hazır Giyim Sektöründe Üretilen Eteğin Vücut Hareketleri Ġle Uyumunun Ergonomik Açıdan Ġncelenmesi” konulu araĢtırmada en fazla karĢılaĢılan sorun bel hattında gerginlik ve ikinci sırada kalça hattında gerginlik olarak tespit edilmiĢtir. AraĢtırmada elde edilen bulgular hazır giyim sektöründe üretilen etekte Türk kadınlarının vücut hareketleri sırasında sorunlar yaĢadıkları sonucunu vermiĢtir. 5. Sonuç ve Öneriler AraĢtırmaya katılan gençlerin verdikleri cevaplar doğrultusunda elde edilen sonuçlar aĢağıda sunulmuĢtur; - Oturma, çömelme, merdiven çıkma ve eğilme hareketlerinde kadınların erkeklere göre daha fazla bel açılma problemi yaĢadıkları görülmüĢtür (Tablo 2). - YaĢ değiĢkenine göre; oturma, çömelme ve eğilme hareketlerinde anlamlı farklılık bulunmuĢ ve 20-22 yaĢ grubu gençlerinin bel açılma problemini daha çok yaĢadıklarını belirlenmiĢtir (Tablo 3). - Boy değiĢkenine göre bel açılma probleminin varyans analizi sonuçlarında oturma, çömelme ve eğilme hareketlerinde anlamlı farklılık bulunmuĢtur. Kısa boylu gençlerin bel açılma problemini daha çok yaĢadıkları sonucu elde edilmiĢtir (Tablo 4). - Gençlerin kiloya göre bel açılma problemlerinin varyans analizi sonuçları bütün hareketlerde anlamlı farklılık olduğunu göstermiĢ ve ağırlık değerleri azaldıkça problemle karĢılaĢma sıklıkları artmıĢtır (Tablo 5). - Bel özelliğine göre bel açılma problemine iliĢkin varyans analizi sonuçları tüm hareketlerde anlamlı bulunuĢ ve düĢük bel kot pantolon giyenlerin bel açılma problemi ile daha sık karĢılaĢtıkları sonucuna ulaĢılmıĢtır (Tablo 6). 41 AraĢtırma sonuçlarından yola çıkarak Ģu öneriler yapılabilir; - Kot pantolonda bel açılma probleminin kumaĢ, ölçü, kalıp veya üretimden kaynaklanabilecek nedenleri araĢtırılmalıdır. - Cinsiyet, yaĢ, boy ve kilo değiĢkenleri dikkate alınarak gençlerin vücut geliĢimleri ve değiĢimleri incelenerek beden ölçü skalası oluĢturmak için bilimsel çalıĢmalar yapılmalıdır. - DüĢük bel, normal bel ve yüksek bel pantolon ölçüleri standardize edilerek ergonomik bel ölçüleri oluĢturulmalıdır. - Kot pantolon kalıplarında arka ağ ön ağa göre daha yüksek çalıĢılarak bel açılma problemi engellenmelidir. - Kot kumaĢların boyuna ve enine çekme değerleri aynı veya birbirine yakın olacak Ģekilde kumaĢ üretimi yapılmalıdır. 6. Kaynaklar Ağaç, S. ve Çileroğlu, B., 2004. Kalite Kontrol 1, YA-PA, Ġstanbul. Ağaç, S., 2003. Erkek pantolonu üretiminde kalite kontrol noktalari, Tekstil Maraton Dergisi, İstanbul, 55, 71-80. Aydın, S., GürĢahbaz, N. ve Özelmas, S., 2003. Hazır giyim sektöründe üretilen eteğin vücut hareketleri ile uyumunun ergonomik açıdan incelenmesi, 9. Ulusal Ergonomi Kongresi, Pamukkale Üniversitesi, Denizli, 16-18 Ekim, s. 337-343. Çivitci, ġ., 2004. Moda Pazarlama, Asil Yayın, Ankara. Çivitci, ġ., 1996. Blue jean alıcısının ürün tercihleri üzerine bir araĢtırma, Çağın Tekstil Dergisi, İstanbul, 54-55, 182-183. Çoruh, M., 1997. Yüksek Öğretimde Sürekli Kalite ĠyileĢtirme, Yeni Fersa Matbaacılık, Ankara. Çoruh, M., 1998. Yüksek Öğretimde Toplam Kalite Yönetimi Prensiplerinin Uygulanması, Yeni Fersa Matbaacılık, Ankara. Çoruh, M., Vural, T. ve Çoruh, E., 2005. Denim kumaĢtan üretilen pantolonların (kot pantolon) vücut ile uyumunun incelenmesi, Tekstil ve Konfeksiyon Dergisi, İzmir,1,40-46. Pamuk, B., 2004. Üretim Planlaması, Ya-Pa Yayınları, Ġstanbul. Yertutan, C., 2001. Gençlerin hazir giyimde antropometrik ölçülerle ilgili karĢılaĢtıkları sorunlar, 8. Ulusal Ergonomi Kongresi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Ġzmir, 25-26 Ekim, s. 59-65. Vural, T., Ağaç, S., Çivitci, ġ., 1998. Hazır giyim iĢletmelerinde çalıĢma yerlerinin ergonomik açıdan değerlendirilmesine iliĢkin bir araĢtırma, 6. Ergonomi Kongresi, Milli Prodüktivite Merkezi, Ankara Üniversitesi, Ankara, 27-29 Mayıs, s. 621-630. YeĢilpınar, S., 1999. 18-22 YaĢ grubu Türk genç kızlarının beden ölçüleri üzerine bir araĢtırma, 1. Ulusal Çukurova Tekstil Kongresi, Çukurova Üniversitesi, Adana, 6-8 Ekim, s. 252265. 42 ANTROPOMETRĠK MUTFAK MOBĠLYASI TASARIMI Ercüment N. DĠZDAR*, Recep Serkan ALTIPARMAK Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, Karabük Teknik Eğitim Fakültesi, Karabük Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Karabük ÖZET Mutfak tasarımlarıyla ilgi yapılan çalıĢmalar literatürde oldukça zengin görülmekle beraber, ülke insanlarının vücut ölçüleri birbirine göre farklılık gösterdiğinden, ülkemiz insanına uygun mutfak donanımları ancak onlardan sağlanacak antropometrik ölçülerin doğruluk ve güncelliğine bağlıdır. Bu bağlamda, yapılan bu çalıĢmada, öncelikle (normal çalıĢma postüründe fiziksel özrü bulunmayan, 19 yaĢ ve üzeri, toplam 906 bayandan) konuyla ilgili 12‟si ayakta olmak üzere toplam 27 vücut ölçüsünün yer aldığı bir veri bankası oluĢturulmuĢtur. Daha sonra da bu veriler ıĢığında Türk insan antropometrisine uygun tasarımı yapılacak mutfak mobilyaları için referans ölçüler elde edilmiĢtir. Anahtar Sözcükler: Antropometri, Mutfak mobilyası, Ürün ergonomisi 1. GiriĢ Konutlar, ergonomik anlamda bir çalıĢma ortamı olmakla beraber yaĢamla ilgili birçok faaliyetin yürütüldüğü bir çevredir. Mutfak, konuttaki baĢlıca çalıĢma alanlarından biri olması açısından önem taĢıyan, sık aralıklarla ve yoğun olarak kullanılan bir mekan olmaktadır (Parcells et al., 1999; Maria et al., 2000; Kirvesoja et al., 2000; Kroemer et al, 2001). Tüm çalıĢma ortamlarında olduğu gibi, mutfaklardaki çalıĢma ortamlarının da düzenlenmesinde uygun ölçülerin uygulanması gerekir. Mutfakta yürütülen faaliyetler, bu faaliyetlerin yapılmasında ihtiyaç duyulan ekipmanlar belirli merkezlerde odaklandığından, doğru düzenlemeler ıĢığında daha çabuk, daha rahat ve daha verimli bir Ģekilde yapılabilir (Anttonen and Anttonen, 1988; Resendiz, 1988). Mutfakta, uygun çalıĢma ortamının oluĢturulmasında, yemek hazırlama ve yemek yeme gibi faaliyetlerin yapısına bağlı olarak, tüm ekipman ve çalıĢma yüzeylerinin iĢi yapan kimsenin fiziksel ihtiyaçlarına uygun düzenlenmesi gerekir. Böylelikle fizyolojik ve psikolojik açıdan daha rahat ve sağlıklı ortamlar sağlanmasıyla, yorgunluk ve kaza faktörlerinin en aza indirilmesi mümkün olabilir (Glasser, 1986; Resendiz, 1988) Mutfaklardaki optimum iĢ yüksekliğinin, diğer iĢ ortamlarında olduğu gibi, iĢi yapan kimsenin antropometrik ölçülerine uygun olması gerekir. Bu ise, mutfakta iĢ yapılarak geçirilen süreyi azaltacaktır (Glasser, 1986; Bubb, 1990). Antropometrik veriler insanın kullandığı donanım ve ekipmanın ölçüm ve biçimi ile insanın çalıĢma alanını saptamak için kullanılabilir. Mutfak çalıĢma ortamında ev kadınının fizyolojik ve psikolojik açıdan rahat bir Ģekilde, daha az zaman harcayarak ve daha az yorularak çalıĢmasına imkan sağlayacak bazı düzenlemelerin gerçekleĢtirilebilmesi için ev kadınının antropometrik ölçümlerinin bilinmesi gerekmektedir (Bubb, 1990; Kirvesoja et al., 2000). * endizdar@hotmail.com 43 Konuyla ilgili yapılan çalıĢmalara bakıldığında, (ABD, Almanya, Fransa, Hollanda, Ġngiltere ve Ġsviçre gibi) BirleĢik Devletler ve Avrupa Birliği ülkelerinin bir çoğunda mutfakların antoropometrik düzenlemesi için bayanların antropometrik ölçüleri referans olarak alınmıĢtır (Grandjean; 1973; Gönen, 1988; Parcells et al., 1999; Lee et al., 1998; Akın ve Sağır, 1998; Smellie, 2003). Ülkemizde günümüze kadar yapılan bazı antropometrik çalıĢmalar Ģunlardır (Sabancı, 1977; Gönen ve Kalınkara, 1993; Pheasant, 1996; Kroemer, 1997; Akın ve Sağır, 1998; Lee et al., 1998; Parcells et al., 1999; Park et al., 1999; Sabancı, 1999; Leon et al., 2001; Smellie, 2003): Askeri araç-gereç ve kıyafetlerle ilgili olarak kullanılmak amacı ile askerlerden alınan antropometrik ölçümler (Hertzberg ve ark. 1961; Pekintürk, 1968), ÇeĢitli yaĢ grubundaki öğrencilerden farklı amaçlar için alınan antropometrik ölçümler (Bostancı, 1956; Bayazıt, 1971; Güven, 1979; KayıĢ, vd, 1986; KayıĢ, 1987, KayıĢ, 1988) Ġnsan-makine sistemlerinin tasarımında kullanılmak amacı ile endüstriyel iĢ yerlerinde çalıĢan iĢçilerden alınan antropometrik ölçümler (KayıĢ vd., 1991; Özok, 1981; Özok, 1988). Yapılan bu çalıĢmanın amacı konuyla ilgili güncel antropometrik ölçülerinin elde edilmesi ve mutfak mobilyalarının tasarımlarında referans ölçüler olarak kullanılmasıdır. 2. Antropometrik Mutfak Mobilyalarının Tasarımı 2.1. Gerekli Vücut Ölçüleri Ölçümler belirli bir referans noktasından (anatomik yapıdan) bir diğer referans noktasına (anatomik yapıya) göre yapılmıĢtır. 1.a. Diz Üstü Yüksekliği (DÜY) 2.b. Maksimum ÇalıĢma Yüksekliği (MÇY) 3.a. Dirsek Sonrası Kolun Maksimum ÇalıĢma Yarıçapı (DSMÇY) 4.b. Omuz Sonrası Kolun Maksimum ÇalıĢma Yarıçapı (OSMÇY) 5.c. Normal Uzanmalı ÇalıĢma Alanının (OSMÇY) ile (DSMÇY) nin kesiĢtiği noktanın çalıĢma baĢlangıç noktasına olan normal mesafesi. (NUÇM) 6. d. Maksimum Uzanmalı ÇalıĢma Alanının (OSMÇY) ile (DSMÇY) KesiĢme Noktasının Mesafesi (MUÇM) 7.f. Toplam (sağ+sol) Maksimum ÇalıĢma Mesafesi (TMÇM) 8.e. Toplam (sağ+sol) Normal ÇalıĢma Mesafesi (TNÇM) 9.h. Engelsiz Maksimum Dikey Uzanma Yüksekliği (MDUY) 10.h. Engelli Normal Dikey Uzanma Yüksekliği (ENDUY) 11.h. Engelli Maksimum Dikey Uzanma Yüksekliği (EMDUY) 12.h. Engelsiz Raf Sonuna Uzanma Mesafesi (RSUM) 13.h. Engelli Raf Sonuna Uzanma Mesafesi (ERSUM) 14.h. Engelli Raf Üstüne Uzanma Mesafesi (ERÜUM) 15.h. Engelsiz Raf Üstüne Uzanma Mesafesi (RÜUM) 16.a. Düz Yürüme Mesafesi (DYM) 17.a. Yan Yürüme Mesafesi (YYM) 18.a. Oturma Yüksekliği Ġle BaĢ Üstü Arasındaki Mesafe (OYBM) 19.b. Yerden Diz Üstü Yüksekliği Arasındaki Mesafe (YDÜM) 20.c. Oturma Yüzeyinden Dirsek Altına Olan Mesafe (OYDAM) 21.d. Oturma Yüksekliği Ġle Bacak Üstü Arasındaki Fark (Baldır) (OYBAF) 22.e. Bacak Önü Ġle Sırt Arkası Arasındaki Fark (BÖSAF) 44 23.f. Topuk Arkası Ġle Sırt Arkası Arasındaki Fark (TASAF) 24.g. Oturma Yüzeyi Ġle Omuz-Ense KesiĢim Noktası Arasındaki Fark (OYOEKF) 25.h. Yerden Bacak Altı Arasındaki Fark (YBAM) 26.i. Yerden Diz Kabuğu Altı Arasındaki Fark (YDAM) 27.h. Boy Yüksekliği (BY) 2.2. Örnekleme Sayısının Tespiti Örneklem hacminin tespiti için bir ön çalıĢma ile gerekli doneleri tespit edilmiĢtir. Ön saha araĢtırmasında 50 bireyden veri toplanarak, hangi veri gurubu için kaç tane ölçüm yapılması gerektiği (örneklem büyüklüğü) hesaplanmıĢtır (Sabancı, 1999; Dizdar, 2003; Dizdar, 2004). En az 13 ölçüm (YBAM; % 95), en fazla ise 199 ölçüm (TMÇM, % 99) yapılması gerekmektedir. Ancak, çalıĢmada (verilerin sıhhatli olması amacıyla), örneklem hacmi oldukça büyüterek toplam 970 kiĢiden ölçü alınmıĢtır. 2.3. Antropometrik Ölçümlerin Yapılması Bireyin sabit pozisyonlarda vücut boyutlarının ölçülmesi ile elde edilen veriler yapısal (statik) antropometrik verilerdir. Yapısal antropometrik veriler özellikle mobilya boyutlarının belirlenmesi ve giysi bedenlerinin alt-üst sınırlarının ayarlanması vb. alanlarda kullanılırlar (Roebuck, J.A., 1975; Sabancı, 1999; Dizdar, 2002; Dizdar, 2003; Kaya vd., 1993; Özok, 1988; Özok, 2002; Dizdar, 2004). Her deneğe, adı ve soyadı, yaĢı, doğum yeri ve memleketi sorulmuĢtur. Bu bilgilere ek olarak denekler, cinsiyetleri de veri formunda belirtilerek, her denekten toplam 27 (statik antropometrik) ölçü (antropometreyle) alınmıĢtır. Ölçümler (saha araĢtırması) bu konuda eğitimli kiĢilerce yapılmıĢtır. 2.4. Bulgular Ölçüsü alınan deneklerin 64‟ü (yaĢ vb. sebeplerden ötürü) çalıĢmadan çıkarılmıĢtır. Ġstatistiki analizler toplam 906 denek üzerinden tamamlanmıĢtır. Bu kiĢiler fiziksel özrü bulunmayan, yetiĢkin (19 yaĢ ve üzeri) deneklerdir. AraĢtırma kapsamına alınan deneklerin ayakta durma ve oturma pozisyonundaki boyutsal ölçümlerine iliĢkin betimsel değerleri (aritmetik ortalama, max. ve min değerleri) standart sapma, basıklık ve çarpıklık değerleri ile yüzdelik (% 90 ve % 99 güven sınırlarında alt-üst sınır değerleri) değerleri hesaplanmıĢtır (Tablo 1). 45 Tablo 1 Deneklerin antropometrik ölçülerine iliĢkin, istatistiki ve yüzdelik değerler Antropometrik Ölçüler Ortalama Std. Sp. 95% 5% 1.a (DÜY) 53,25 3,11 58,37 48,12 2.b (MÇY) 192,18 2,79 196,77 187,58 3.a (DSMÇY) 41,32 2,35 45,18 37,46 4.b (OSMÇY) 64,9 2,36 68,78 61,02 5.c (NUÇM) 41,84 2,1 45,31 38,38 6.d (MUÇM) 60,49 2,63 64,82 56,16 7.f (TMÇM) 122,02 2,99 126,93 117,11 8.e (TNÇM) 98,39 2,59 102,65 94,14 9.h (MDUY) 191,01 3,53 196,81 185,2 10.h (ENDUY) 176,16 3,03 181,14 171,18 11.h (EMDUY) 192,71 2,38 196,63 188,8 12.h (RSUM) 176,05 2,57 180,28 171,81 13.h (ERSUM) 169,21 2,17 172,78 165,65 14.h (ERÜUM) 180,88 1,88 183,97 177,79 15.h (RÜUM) 186,08 2,64 190,42 181,75 16.a (DYM) 63,28 1,97 66,52 60,03 17.a (YYM) 41,98 2,67 46,37 37,59 18.a (OYBM) 84,01 2,45 88,05 79,97 19.b (YDÜM) 51,08 1,9 54,21 47,95 20.c (OYDAM) 20,56 2,53 24,72 16,4 21.d (OYBAF) 17,42 1,9 20,55 14,28 22.e (BÖSAF) 56,87 1,59 59,49 54,25 23.f (TASAF) 43,13 1,88 46,22 40,03 24.g (OYOEKF) 60,24 2,12 63,73 56,76 25.h (YBAM) 43,78 1,69 46,57 41 26.i (YDAM) 43 1,55 45,55 40,44 27.j (BY) 163,48 3,86 169,83 157,14 2.5. Tasarımda Antropometrik Verilerin Kullanımı Ġstatistiki bilgiler doğrudan bir tasarım problemine uygulanamaz. Öncelikle antropometrik bulgular analiz edilmeli, uyumsuzluklar olabileceği gözden kaçırılmadan, hangi antropometrik bulguların, çözümün neresinde kullanılacağına karar verilmelidir. Yani, “kullanıcı ile ürün arasında ne Ģekilde uyuma gidilecektir” sorusuna yanıt bulunmalıdır. Son adım ise, cevabı bulunan yukarıdaki soru için, söz konusu ölçünün uygun yüzdeliğinin, yani “iç” minimum (% 95) ya da “dıĢ” maximum (% 5) seçimidir. Bu bağlamda, aĢağıdaki Tablo 6‟da, veri bankası oluĢturulup, istatistiki analizi tamamlanarak tablolanmıĢ (Tablo 1) bilgilere göre, mutfaklarda kullanılacak eĢyaların boyutlandırılmasında referans (standart) kabul edilmesi gereken ölçüleri sunulmaktadır. Bu bağlamda, veri bankası oluĢturulup, istatistiki analizi tamamlarak Tablo 1‟de verilen bilgilere göre, mutfaklarda kullanılacak eĢyaların boyutlandırılmasında referans (standart) kabul edilmesi gereken ölçüler ve örnekleri Tablo 2‟de sunulmuĢtur. 46 Tablo 2. Mutfaklardaki eĢyaların (dolap, masa, sandalye vb.) ölçülendirilmeleri Antropometrik Ölçüler 1.a (DÜY) 2.b (MÇY) 3.a (DSMÇY) 4.b (OSMÇY) 5.c (NUÇM) 6.d (MUÇM) 7.f (TMÇM) 8.e (TNÇM) 9.h (MDUY) 10.h (ENDUY) 11.h (EMDUY) 12.h (RSUM) 13.h (ERSUM) 14.h (ERÜUM) 15.h (RÜUM) 16.a (DYM) 17.a (YYM) 18.a (OYBM) 19.b (YDÜM) 20.c (OYDAM) 21.d (OYBAF) 22.e (BÖSAF) 23.f (TASAF) 24.g (OYOEKF) 25.h (YBAM) 26.i (YDAM) 27.j (BY) Kullanım Yerine Örnek Tercih Masa altı yüksekliği Mikrodalga fırın yüksekliği Tek kiĢilik masa eni Masa eriĢim Tezgah derinliği Tezgah derinliği Tezgah geniĢliği Tek kiĢilik tezgah geniĢliği Cihaz kontrolü ve raf yüksek. Tezgah üstü dolap altının yüksekliği Tezgah üstü dolap altının yüksekliği Düz duvara monteli dolap yük.-derinliği Tezgah üstü dolap yük.-derinliği Tezgah üzeri dolap yüksekliği Düz duvara monteli dolap yüksekliği Mekansal alan düzenlemesinde Mekansal alan düzenlemesinde Sandalye üzerindeki alan için Masa altı yüksekliği Sandalye kolçağı yüksekliği Özel tasarımlar Masa altı diz derinliği Oturak derinliği Yaslanma yüksekliği Oturma yüksekliği Oturma yüksekliği Düz duvara monteli dolap yüksekliği MĠN MAX MAX MAX MĠN MAX MAX MĠN MAX MAX MAX MAX MAX MAX MAX MĠN MĠN MĠN MĠN MĠN MĠN MĠN MĠN MĠN MĠN MĠN %5 48,12 187,58 37,46 61,02 38,38 56,16 117,11 94,14 185,20 171,18 188,80 171,81 165,65 177,79 181,75 60,03 37,59 79,97 47,95 16,40 14,28 54,25 40,03 56,76 41,00 40,44 157,14 % 95 58,37 196,77 45,18 68,78 45,31 64,82 126,93 102,65 196,81 181,14 196,63 180,28 172,78 183,97 190,42 66,52 46,37 88,05 54,21 24,72 20,55 59,49 46,22 63,73 46,57 45,55 169,83 3. Sonuçlar ve Değerlendirme Ülkemiz insanının antropometrik ölçülerinin yeterli olarak araĢtırılmadığı bir gerçektir. Hâlbu-ki kullanılagelen araç-gereçlerin tasarım aĢamasında antropometrik verilerin dikkate alınması önemli bir zorunluluktur. Zira bilinmelidir ki, toplumumuzun boyutsal ölçülerine uyan ergonomik tasarımların gerçekleĢtirilebilmesi ile gelecek kuĢakların bedensel ve ruhsal sağlıkları bir ölçüde korunabilecektir. Bu anlamda, yapılan bu çalıĢma ile, mutfak mobilyalarındaki çalıĢma merkezlerinin tasarımında, ülkemiz insanının antropometrik verileri derlenerek konuyla ilgilenenlerin hizmetine sunulmuĢtur. Ayrıca, çalıĢmada sunulan veriler, sadece mutfakların ya da mobilyaların projelendirilmesinde değil, tasarımlarında ülkemiz insan ölçülerinin ihtiyaç duyulduğu (ya da yakın gelecekte ihtiyaç duyacakları) tüm (mekan, alet ve ekipman vb) çalıĢmalarda kullanılabilir. Son olarak, yapılan çalıĢma sonucu Ģu öneriler geliĢtirilmiĢtir : 47 Ölçümlerde ileride yapılacak (mekansal boyutlandırmaya ait) kapsamlı çalıĢmalar için kullanılabilir. Ancak, güncelliğini yitirecek olması durumunda, bilgilerin yenilenmesi gerekir. Bu çalıĢmada, (araĢtırma alanının sınırlarından dolayı) sadece mutfak mobilyaları üzerinde durulmuĢtur. Konu, uzmanlarınca hem kapsam bazında, hem de konu bazında daha da detaylı uygulamalarla zenginleĢtirilebilir. Kaldı ki, hakkında standardı bulunmayan birçok konu araĢtırıcılarını beklemektedir. ÇalıĢmada sadece mutfak mobilyalarının daha efektif kullanılabilmesi için, önemli bir parametre olan insan vücut ölçülerine uygunluğu üzerinde durulmuĢtur. Ancak, mutfaklarda kullanılan ahĢap malzemelerin iyileĢtirilmesi gibi birçok konu sırada beklemektedir. ÇalıĢmada, insanın yaĢama mekanlarından mutfaklar ele alınmıĢtır. Ancak, unutulmaması gereken, insan için yaĢam sadece mutfak değildir! YaĢama ait ne varsa (tüm mekan ve zamanlar), onların huzur ve sükuneti için tasarlanmalıdır. 4. Kaynaklar Akın, G., Sağır M., 1998. Ġlköğretim Sıra ve Altlıklarının Ergonomik Tasarımında Antropometrik Veriler, VI. Ulusal Ergonomi Kongresi, MPM Yayın No: 622, 68-78, Ankara. Anttonen P., Anttonen, H., 1988. The effect of working height on the loading of the muscular and skeletal systems in the kitchens of workplace canteens, Applied Ergonomics, Volume 19, Issue 4, 306-308. Bayazıt, N. 1971. Ġnsan Ölçümlerinin Belirlenmesi Üzerine Bir ÇalıĢma, İstanbul Teknik Üniversitesi Dergisi, 29 (92 : 27-33. Bostancı, E. 1956. Türk Erkek ve Kız Çocuklarında Kol, Üst Kol ve El Büyümesi ile Bedenin Diğer Kısımları Arasındaki Korelasyonlar Üzerine Bir AraĢtırma. A. Ü. Dil ve Tarih-Coğrafya Fak. Dergisi, XIV (1-2) : 103 - 149 Bubb, H., 1990. A contribution to the ergonomic design of kitchen furniture, Applied Ergonomics, Volume 21, Issue 4, Page 341 Dizdar, E. N., 2003. Antropometrik Optimizasyon, Z.K.Ü., Fen Bilimleri Enstitüsü (Ders Notları), Karabük. Dizdar, E. N., 2003. Ergonomik ĠĢ Ġstasyonu Tasarımında Ġlk Adım: Antropometri, Mesleki Sağlık ve Güvenlik Dergisi, (14) s. 38-44. Dizdar, E. N., 2003. İş Güvenliği, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, (Ders Kitabı), Dilara Yayınevi ve Matbaacılık, Trabzon. Dizdar, E. N., 2004. Uygulamalı İstatistik ve Olasılık, (Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Ders Kitabı), Dilara Yayın Evi, Trabzon. Dizdar, E. N., Kurt, M., 2002. İş Güvenliği, Gazi Üniversitesi, Ders Kitabı, Kale Ofset, Ankara. Glasser, I., 1986. The Culture Of A Soup Kitchen: Sanctuary, The Unıversıty Of Connecticut, Phd. Thesis, pp. 285, USA. 48 Gönen, E. 1988. İş ve İşgücü Planlaması, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları : 1054, Ders Kitabı : 308, Ankara. Gönen, E., Kalınkara V. 1993. Üniversiteye Devam Eden Kız Öğrencilerin Boyutsal Ölçülerinin Ġncelenmesi, IV. Ulusal Ergonomi Kongresi, MPM Yayın No: 509, 93-107, Ankara. Grandjean, E. 1973. Ergonomics of the Home, Taylor Francis Ltd., London. Güven N. 1979. Farklı Sosyo-Ekonomik KoĢullarda YetiĢen Ġlkokul Çocuklarında Görülen Antropometrik Farklılıkların Ġncelenmesi, Yayımlanmamış Doktora Tezi, H. Ü. Sağlık Bilimleri Enstitüsü.. Ankara. Hertzberg, H.T.E. 1961. Dynamic Antyropometry of Working Positions, Damon, A. 1963. Anthropometric Survey of Turkey, Greece and ıtaly. A Gradograph No : 73. Kaya, M.D., Halisoğlu A.S., Bayramoğlu, M., YeĢilyurt H., Özok, A.F. 2003. A New Approach to Estimate Anthropometric Measurements by Adaptive Neurofuzzy Inference System, International Journal of Industrial Ergonomics (32), 105-114. KayıĢ B, Özok A.F., 1986. Ġlkokul Öğrencilerinin Boyutsal Ölçülerinin Saptanması, Ankara: TÜBİTAK, YAE, Rapor No: 128. KayıĢ, B. 1987. İlköğretim Yapılarına Yönelik Ergonomik Tasarımlarda Boyutsal Verilerin Kullanımı. Tubitak Yayın No : a67, Tubitak Matbaası, Ankara KayıĢ, B. 1988. Ġlköğretim Yapılarına Yönelik Donanımların Ergonomik Tasarımı, I. Ulusal Ergonomi Kongresi, MPM Yayın No: 372, 433-439, Ankara. KayıĢ, B., Özok, A.F., 1991, The Anthropometry of Turkish Army Men, Applied Ergonomics, 22(1): 49-54. Kirvesoja, H, Vayrynen, S., Haikiök, A., 2000. Three evaluations of task-surface heights in elderly people's homes, Applied Ergonomics 31, 109-119 Kroemer, K. H. E., 1997. Engineering Anthropometry, Salvendy, G. (ed.) Handbook of Human Factors and Ergonomics, pp. 219-232, John Wiley&Sons. Kroemer, K.H.E., Kroemer, A.D., 2001. Office Ergonomics, Taylor&Francis, London, pp. 87-89. Lee, Y.S., Nahm, Y.E., Kim, D.J., Park, S.C., 1998, Development of Anthropometric and Biomechanical Office Chair, Proceedings of the Fifth Pan-Pacific Conference on Occupational Ergonomics, July 21-23, Japan, pp. 80-83. Leon, L.R.P., Chaurand, R.A., Munoz, E.L.G. 2001. Antropometric Study of Mexican Primary School Children, Applied Ergonomics, (32), 339-345. Maria R. P., Stefania De M., Clarke V. S., 2000. Alfredo Bianchi, Andre Zlotnicki and Claudio Napoli, Technical note: Ergonomics, gerontechnology, and design for the home-environment, Applied Ergonomics, Volume 31, Issue 3, 1 Pages 317322 Özok, A, 1981. Türk Sanayi ĠĢçileri Üzerine Antropometrik Bir AraĢtırma, Ġstanbul. Özok, A. F. 1988, Ergonomik Açıdan Çalışma Yeri Düzenleme ve Antropometri, Türk Metal Sen., No: 125, Ġstanbul. Özok, A. F. 2002, İşbilim, Ġ.T.Ü., ĠĢletme Fakültesi, Ġstanbul. 49 Parcells, C., Stommel, M., Hubbard, R.P., 1999. Mismatch of Classroom Furniture and Student Body Dimensions. Empirical Findings and Health Implications, Journal of Adolescent Health, (24): 265-273. Park, S.J., Park, C.P., Kim, J.H., Kim, C.B. 1999. Biomechanical Parameters on Body Segments of Korean Adults, International Journal of Industrial Ergonomics, (23),23-31. Pekintürk, T. 1968. Kara Ordusu Erlerinin Beden Numaralarının Tesbiti I., II. T.C. Genel Kurmay PR-GE BaĢkanlığı, Ankara. Pheasant S., 1991. Ergonomics, Work and Health, Mac Millian Press, Australia. Resendiz, A.J., 1988. Kitchen layout and dimensions for the ambulatory and wheelchairbound elderly, Applied Ergonomics, Volume 19, Issue 1, p. 80-81 Roebuck, J.A., Kroemer, K.H.E., Thomson, W.G., 1975. Engineering Anthropometry Methods”, John Wiley and Sons, NewYork, USA. Sabancı, A., 1977. Tasarımda İnsan Makine İlişkileri ve Antropometrik Ölçülerin Önemi, Ç. Ü. Ziraat Fakültesi, Adana. Sabancı, A., 1999. Ergonomi, Baki Kitapevi, Adana. Smellie, S., 2003. The Limitations of a Standard Workstation for its User Population, Ergonomics, 6 (3-4): 101-108. 50 BĠLGĠSAYAR DESTEKLĠ ERKEN UYARI MODELĠ: TEUM&KAP Ercüment N. DĠZDAR*, Yusuf KURTGÖZ Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, Karabük Teknik Eğitim Fakültesi Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, Karabük Meslek Yüksekokulu ÖZET Teknolojideki geliĢmeler iĢ hayatındaki güvenlik yönetiminin önemini artırmıĢtır. Bu geliĢmeler, iĢ sisteminde insana daha fazla değer vermeyi ve daha fazla yatırımı gerekli kılmıĢtır. Burada karĢımıza Ģu problem çıkmıĢtır: Acaba insanların maruz kalabilecekleri kazaları önceden tahmin edip, alınacak tedbirler ile bu kazaları önlemek mümkün müdür? 1998 yılında geliĢtirilen Tehlike Erken Uyarı Modeli ile, meydana gelebilecek olası iĢ kazalarının önceden tahmini mümkün kılınmıĢtır. Yapılan bu çalıĢma ile, bu model ile analiz edilecek kaza verilerinin kısa bir sürede incelenmesine olanak verecek bir yazılım gerçekleĢtirilmiĢtir. ÇalıĢmada, bu yazılım hakkında bilgi verilmiĢtir. Anahtar Sözcükler: ĠĢ Güvenliği, Tehlike Erken Uyarı Modeli, Tehlike Analiz Teknikleri. 1. GiriĢ Üretimin vazgeçilmez ve en değerli elemanı olan insanın, üretim sürecinde karĢılaĢması muhtemel kazalara karĢı korunması onun en doğal hakkıdır. Çünkü insan, üretimin sadece aracı değil aynı zamanda amacıdır. Ancak yaĢanan iĢ kazaları akla Ģu soruyu getirmektedir: “Kazalar önceden tahmin edilebilir mi?” Mesele sadece iĢin insani boyutuyla sınırlı değildir. Zira firma için her kaza ek bir masraf, zaman ve maliyet demektir. Bu durumda bir yönetici için en önemli konu eğer mümkün ise kazaları olmadan önce tahmin ederek gerekli tedbirler ile bertaraf etmektir. Bu konuya birçok araĢtırmacı parmak basmıĢ, ama iĢin içinden çıkılamamıĢ, problemin çözümü yolunda müspet bir geliĢme kaydedilememiĢtir. Günümüze değin, onlarca teknik geliĢtirilmiĢ olmasına rağmen, (üretimdeki olası iĢ kazalarının önceden tahmini için) yapılan çalıĢmalar tatminkar sonuçlar vermekten oldukça uzak kalmıĢtır! Bu konuda Kurt (1993) fikirlerini Ģöyle dile getirmiĢtir: “ĠĢletmeler kendi özelinde meydana gelen kazaları analiz ederek, yerinde ve zamanında alacağı tedbirlerle muhtemel kazaların önüne geçebilecektir. Dolayısıyla iĢ kazalarının önlenebilmesi veya azaltılabilmesi, öncelikle önceden tahmin edilmesi ile mümkündür. Ama bu konu çözümsüzlüğünü korumaktadır.” Bazı araĢtırmacılar problemin zorluğunu Ģu Ģekilde ifade etmiĢtir: “Kazaların tahmini için iĢçinin yaĢı, tecrübesi, çalıĢtığı bölüm ve çalıĢma süresi gibi hangi faktörün, hangi oranda kaza üzerinde daha etkili olduğunun bilinmesi gerekir. Ġlk bakıĢta bunların belirlenmesi kolay zannedilir. Oysaki bu görüldüğü kadar kolay değildir”. Dahası bazıları daha da ileri giderek, iĢ kazalarının oluĢumundaki faktörlerin ayrı ayrı olduğu gibi, etkileĢimlerinin de kaza üzerinde etkili olduğunu söylemiĢtir. Ancak kazaya sebep olacak tüm faktörlerin ötesinde * endizdar@hotmail.com 51 etkileĢimlerinin de hesaba katılmasının, çözümü neredeyse imkansızlaĢtırdığını söylemiĢtir (Dizdar, 1998; Dizdar, 2003). Konuyla ilgili olarak Brude (1995) Ģunları söylemiĢtir: “Kazaların tahmini çözülmesi kolay, sıradan bir problem değildir. Bu güne kadar yapılan tüm çalıĢmalara, geliĢtirilen tüm tekniklere rağmen, halen üretim sistemlerinde uygulanabilecek, ciddi, sistematik ve güvenilir bir çalıĢma elimizde bulunmamaktadır”. Hollnagel‟e (1993) göre “Kazaları tahmin etmek için bugüne kadar harcanan bütün gayretlere ve önerilen tüm çözümlere rağmen, bu problem hala mevcuttur. Aslında teknolojik sistemlerin artan kompleksliğine bağlı olarak bu problemler daha da vahim hale gelebilir!”. Aslında iĢ kazaları için yapılan “çevre ile kasıtsız, istenmeyen, beklenmeyen, tesadüfi, görünür bir sebebi olmayan, tahmin edilemeyen, kaçınılamayan etkileĢimler” gibi tanımlar onların doğrudan tespitini oldukça zorlaĢtırmaktadır. Zira, kazaların tamamen sebepsiz, rasgele veya sadece Ģansa bağlı olduğunun kabulü, bilimsel çalıĢmalar için ciddi bir engel teĢkil eder. Diğer taraftan “tahmin konusunda matematikçi birçok teorisyen “hiçbir olayın tesadüfen, rasgele meydana gelmediği” hakkında hem fikirdirler. Ancak bu tip problemlerin çözümünde ise çaresizdirler. 2. Tehlike Erken Uyarı Modeli ĠĢ kazaları Ģüphesiz ki sıfıra indirilemez. Ancak kabul edilebilir bir seviyeye indirilebilir. Bu perspektiften hareketle, yukarıda ifade edilen problem yakın bir geçmiĢte çözülmüĢtür. 1998 yılında kabul gören (Dizdar, 1998) bir doktora çalıĢması ile iĢ kazaları artık yüksek bir yüzde ile tahmin edilebilmektedir. Söz konusu tezde geliĢtirilen Tehlike Erken Uyarı Modelinde, veriler bilgisayar ortamında değerlendirilerek erken uyarı mesajları (diagnostics messages) elde edilir. Daha sonra bu mesajlar rapora dönüĢtürülerek üst yönetime sunulur (ġekil 1). Tehlike Erken Uyarı Modeli, üst yönetime iĢ güvenliği ile ilgili bütçenin harcanmasında önemli bir karar desteği sağlar. Yani “Fabrika büyük. Her yıl onlarca kaza oluyor. Yeni kazalar için alınacak tedbirlere nereden baĢlanmalı? Yeni kazalar hangi atölyede gerçekleĢecek! Ne zaman! Kimlerin baĢına gelecek! Önlemler aciliyetlerine göre, hangi sırada, nerelerde ve kimler için alınmalı?” gibi sorulara büyük bir hassasiyetle, yüksek bir doğrulukla cevap verir. Model, algoritmasındaki tüm kompleksliğine rağmen, firmadan bilgi olarak sadece geçmiĢ kaza raporlarını ister. Bunca sorunun cevabı için bu kadar bilgi istenmesi ĢaĢırtıcı ya da basit gelebilir. Ancak, Oborne‟nin (1995) dediği gibi “Kaza raporlarında çok önemli bilgiler saklıdır! Veriler değerlidir, ama değerlendirilebilirse!”. 52 OLASI Ġġ KAZALARI ALINACAK ÖNLEMLER 1. Önlem: ġubat ayında, 5. Atölyede, tornacıların yapabilecekleri kazalar için önlem alınması, 2. Önlem: Mart ayındaki, gündüz (730-1530) vardiyalarında, presçilerin geçirecekleri kazalar için önlem alınması, 3. Önlem: Nisan ayının, son 10 gününde, II. Haddehanede, elektrik çarpması kazaları için önlem alınması, 4. Önlem: Ekim ayında, 21-25 yıllık tecrübeye sahip, presçilerin kaza geçirme riskine karĢı önlem alınması, 5. Önlem: Ġzabecilerin, Kasım ayının ilk 10 gününde kaza geçirme riskine karĢı önlem alınması, 6. Önlem: 6-10 yıllık tecrübeye sahip, 21-25 yaĢındaki iĢçilerin, gece (2330-730) vardiyasında, cisim düĢmesi kazalarına karĢı önlem alınması, 7. Önlem: Tornacıların, ayların 11-20‟si arasında kaza geçirme riskine karĢı önlem alınması, 8. Önlem: Ayların 1-10‟u arasında, 4. Atölyede, yanma kaza riskine karĢı önlem alınması. ġekil 1 Üst Yönetime Sunulması Ġçin Tehlike Erken Uyarı Modelinin Çıktısına Dayandırılarak Hazırlanan Bir Örnek Evet, kaza raporlarından değerli birçok bilgi elde edilebilir. Ama unutulmamalıdır ki, bunların değerlendirilmesiyle günümüze kadar problemin çözümüne yönelik tatminkar bir sonuç elde edilememiĢtir! Zira, Kemmlert‟in (1995) dediği gibi “sağlam veriler önemlidir, ancak çözüm için yeterli değildir”. Yani, doğru ve tatmin edici sonuçlara ancak doğru ve yeterli algoritmalarla ulaĢılabilir. Tehlike Erken Uyarı Modeli, literatüre kazandırdığı bu olağanüstü tahmin edebilme kabiliyetinin ötesinde; verimlilik hedeflerini tutturabilmek gayesiyle bünyesinde meydana gelen iĢ kazalarını elimine etmek isteyen firmalar için, güvenilirliliğini en üst düzeyde kanıtlamıĢ üstün bir tehlike analiz metodudur. Mantığı, algoritması ve akıĢ diyagramı bahsi geçen tezde sunulan modelin yapılacak ek çalıĢmalarla “tam-otomatik” hale getirilmesi tavsiye edilmiĢtir (Dizdar, 1998). Yapılan bu çalıĢmada da, yapılan bu öneri uyarınca, Tehlike Erken Uyarı Modeli‟ne, bilgisayar yazılımı desteği sağlanmıĢtır. 3. Tehlike Erken Uyarı Modeli Kaza Analiz Programı 3.1. Yapısı Meydana gelen iĢ kazalarının analizini yapmak üzere geliĢtirilen Tehlike Erken Uyarı Modelini destekleyen bilgisayar yazılımı “Kaza Analiz Programı”, kısa adı ile “TEUM&KAP” tanıtılacaktır. TEUM&KAP‟ın özellikleri Ģöyle sıralanabilir: Arayüzün kullanıcı dostu olması için, görsel programlama dillerinden Delphi 7.0 ile geliĢtirilmiĢtir, Kolay kullanılabilir olduğundan Microsoft Access veritabanı kullanılmıĢtır, ĠĢlemlerin daha kolay yapılabilmesi için, veritabanı üzerinde ayrıca SQL (Structured Query Language) komutları kullanılmıĢtır. 53 TEUM&KAP‟ın çalıĢma prensibi Ģu Ģekilde özetlenebilir: Program çalıĢtırıldığında Delphi 7.0 ile geliĢtirilen kullanıcı arayüzü ekrana gelir, Kaza ile ilgili verilerin saklandığı Microsoft Access veritabanına bağlanır, Veriler bu veritabanı kullanılarak girilir ya da güncellenir, TEUM‟nin analizi yazılımdaki kodlar ve SQL komutları sayesinde yapılır. 3.2. TEUM&KAP’ın Tanıtımı GiriĢ Penceresi TEUM&KAP aĢağıda ġekil 2‟de gösterilen açılıĢ ekranı (Splash Screen) ile kullanıcının karĢısına gelmektedir. ġekil 2 TEUM&KAP AçılıĢ Ekranı Ana Pencere TEUM&KAP‟nın ana penceresi aĢağıda Ģekil 3‟de gösterilmiĢtir. ġekil 3‟de görüldüğü gibi veritabanı ve istatistik menüleri yardımı ile MSAccess veritabanı dosyasına ulaĢılmakta ve gerekli veri giriĢleri ve analizler yapılabilmektedir. Aynı zamanda, menülerde seçeneklerin üzerine gelindiğinde durum çubuğunda (statusbar) o seçenek ile ilgili açıklama gösterilmektedir. ġekil 3 TEUM&KAP Ana Penceresi Kaza Veri GiriĢ Penceresi Ana pencerede veritabanı menüsünden “kaza veri giriĢleri” seçeneği seçildiğinde Ģekil 4‟deki form ekrana gelmektedir. 54 ġekil 4 Kaza Veri GiriĢleri Formu Kullanıcı bu form aracılığı ile yeni meydana gelen kazaların giriĢlerini, daha önce girilmiĢ olan kaza verilerine ait güncellemeleri ve silinecek kayıt varsa silme iĢlemlerini yapabilmektedir. Analiz Pencereleri TEUM&KAP‟da varyans analizi kullanıldığından faktörler, cevap değiĢkeni ve faktörlerin de kendi içerisindeki seviyelerinin bilinmesi gerekmektedir. Faktörler içerisindeki seviyeler kuruluĢun yapısına ve meydana gelen kazaya bağlı olarak değiĢiklik gösterebilmektedir. Bundan dolayı, TEUM&KAP‟da Ģekil 5‟de gösterilen form ile faktörlere ait seviye giriĢleri yapılabilmektedir. ġekil 5 Faktörlere Ait Seviye GiriĢleri Formu Yukarıdaki forma, ana penceredeki veritabanı menüsünden masomer bilgileri seçeneğinden baĢlayarak ünite bilgileri seçeneğine kadar hangi faktörün seviyeleri görülmek isteniyorsa o faktör seçilerek ulaĢılır. Bu form ile istenilen faktörün seviyelerinde düzenleme yapılabilir Örneğin kaza veri giriĢleri formunda, meydana gelen kazaya ait ünite bilgisi girilirken açılan 55 kutuda kazanın meydana geldiği ünite yok ise öncelikle ünite bilgileri faktörüne ait seviyelere o ünite eklenmelidir. Bu iĢlemden sonra kaza veri giriĢleri sayfasında kazanın meydana geldiği ünite seçilebilir. Programın bu Ģeklide çalıĢmasının sebebi ise iliĢkisel veritabanı kullanılmasıdır. ĠliĢkisel veritabanı kullanılarak veri bütünlüğü sağlanmaktadır. TEUM&KAP‟da istatistik menüsünden varyans analizi seçeneğine tıklandığında aĢağıda Ģekil 6‟de görülen pencere kullanıcının karĢısına gelmektedir. Bu form ilk defa açıldığında aĢağıdaki Ģekilde gösterilen 1, 2 ve 3 numaralı gridler boĢ olarak görünmektedir. Formun alt tarafındaki “Kaza Verileri” sekmesinde Kaza Veri GiriĢleri formunda girilen verilerden faktör ve cevap değiĢkeni olarak değerlendirilenler ile girilen verilere göre hesaplatılan faktörler yer almaktadır. Yine baĢlangıçta formun alt tarafındaki grafik sekmesinde çizdirilen herhangi bir grafik yoktur. 1 3 2 ġekil 6 Varyans Analizi Formu. Kullanıcı bu form aracılığı ile istediği bir faktör ile cevap değiĢkeni olan kayıp iĢ günü arasında varyans analizi yapabilmektedir. Bu iĢlem için kullanıcının faktör açılan kutusundan istediği faktörü seçmesi ve ANOVA butonuna tıklaması yeterlidir. ANOVA butonuna tıklandıktan sonra yukarıdaki Ģekilde görülen 1 numaralı alanda varyans analizi ile ilgili hesaplanan değerler, 2 numaralı alanda seçilen faktörün seviyeleri ve her seviyede meydana gelen kaza sayısı ile o seviyedeki ortalama kayıp iĢ günü değerleri, 3 numaralı alanda ise seçilen faktör ve cevap değiĢkenine ait değerler yan yana gösterilmektedir. Grafik sekmesinde ise seçilen faktöre ait kaza sayısı – ortalama kayıp iĢgünü grafiği çizdirilmektedir (ġekil 7). 56 ġekil 7 TEUM&KAP‟da Seçilen Faktöre Ait OluĢturulan Kaza Sayısı-Ortalama Kayıp ĠĢ Günü Grafiği. 4. Sonuçlar ĠĢ kazaları sonucunda meydana gelen iĢ gücü kayıpları, onarım masrafları, iĢçiye ödenen tazminatlar, tıbbi müdahale ve hastane masrafları, üretimin kısmen veya tamamen durması sonucunda meydana gelen üretim kayıpları, yeni iĢçi yetiĢtirmek için harcanan zaman ve eğitim giderleri, devletçe yapılan soruĢturma masrafları, yaralanan ya da sakat kalan iĢçinin rehabilitasyonu gibi faktörler parasal değerlere çevrildiğinde iĢ kazaları maliyetinin ne kadar yüksek olduğunu ortaya çıkarır. Bu çalıĢmanın konusu olan “Tehlike Erken Uyarı Modeli”, sistemdeki olası iĢ kazalarını vukuundan önce tahmin ederek üst yönetime bir rapor halinde sunar. Bu raporda, olası kazalar tahmin edilmiĢ ve dolayısıyla gelecek dönemler için alınması gereken önlemler aciliyet ve ağırlıklarına göre sıralanmıĢtır. Tehlike Erken Uyarı Modeli‟nin tatbiki ile firmanın sağlayacağı kazançlar Ģöyle özetlenebilir: 1. Yönetimin eline iĢ güvenliği stratejileri için önemli bir karar destek sistemi sunulmuĢ olur. Bu Ģekilde kazaları önlenmesi için ayrılan finansmanın optimum kullanımı sağlanır. Yani, bütçe kaynakları zorlanmadan, gerekli yerlere gerektiği kadar harcama yapılarak, minimum masraf ile maksimum iĢ güvenliği sağlanmıĢ olur. 2. Kazalardaki azalma ile üretimdeki kayıp zamanlar, iĢ gücü değiĢtirme ve ek istihdam maliyetleri, hasar ve tamir-bakım masrafları, sipariĢ kaybı ya da sipariĢ gecikme zararları, tıbbi merkez ve sağlık harcamaları düĢeceğinden üretim maliyetlerinde düĢme yaĢanacaktır. 3. Gerekli tedbirlerin alındığını gören iĢçi kendini daha güvenli hissedeceğinden daha yüksek performansla çalıĢır. Bu suretle üretimdeki (iĢçi denetimli) standart zamanlar azalacağından birim maliyetler de düĢecektir. 4. ĠĢleme faaliyetlerindeki verimlilik, üretkenlik ve rekabet edebilirlilik artacağından karlılığı yükselecektir. Yukarıda ifade edilen kazançlar dikkatlice incelendiğinde, iĢ güvenliği yatırımlarındaki klasik yaklaĢımlar “kazaların vukuundan önce tespit edilerek eliminasyonu” doğrultusunda değiĢecektir. 57 Kaynaklar Brude, U., 1995. What is happening to the number of fatalities in road accidents-a model for forecasts and continuous monitoring of development up to the year 2000, Accident Analysis and Prevention, 27(3), 405-410. Dizdar E. N., 1998. Üretim Sistemlerinde Olası ĠĢ Kazaları Ġçin Bir Erken Uyarı Modeli, Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Endüstri Müh. Böl., Ankara. Dizdar, E. N., 2003. ĠĢ Güvenliği, Dilara Yayınevi, Trabzon. Hollnagel, E., 1993. Human Reliability Analysis Context and Control, Academic Press Inc., San Diego, USA. Kemmlert, K., 1995. A method assigned for the identification of ergonomic hazardsPLIBEL, Applied Ergonomics, 26(3), 199-211. Kurt, M., 1993. ĠĢ Kazalarının Ergonomik Analizi, Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Endüstri Müh. Böl., Ankara. Oborne, D., 1995. Ergonomics at Work: Human Factors in Design and Development, 3rd Edition, John Wiley&Sons Ltd. 58 DEMĠR-ÇELĠK ENDÜSTRĠSĠNDE MEYDANA GELEN Ġġ KAZALARININ KAZA TÜRÜ AÇISINDAN ĠNCELENMESĠ Ercüment N. DĠZDAR*, Yusuf KURTGÖZ Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, Karabük Teknik Eğitim Fakültesi Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, Karabük Meslek Yüksekokulu ÖZET Ülkemizde Demir-Çelik Endüstrisinde çalıĢan personel sayısı, hızla geliĢen teknoloji ve sanayileĢmeye bağlı olarak artıĢ göstermektedir. Demir-Çelik Endüstrisi çalıĢanlara ağır bir iĢ yükü getirdiğinden, bu sektörde çalıĢanların en büyük problemlerinden birisi iĢ kazaları ve meslek hastalıklarıdır. Bu sektördeki iĢ kazalarının sıklığı ve kazalara bağlı olarak meydana gelen kayıp iĢ günlerinin fazlalığı yapılan istatistik çalıĢmalardan açıkça görülmektedir. Bundan dolayı bu konuda yapılacak çalıĢmalar meydana gelen iĢ kazalarını en aza indirmek yönünde olmalıdır. Bu araĢtırmada, Batı Karadeniz Bölgesinde Demir-Çelik Endüstrisinde faaliyet gösteren endüstriyel kuruluĢlarda meydana gelen kazalar incelenmiĢ, en sık oluĢan kaza türü ile ortalama olarak en fazla kayıp iĢ gününe sebep olan kaza türü tespit edilmiĢ ve çözüm önerileri geliĢtirilmiĢtir. Anahtar Sözcükler: ĠĢ Kazaları, Demir-Çelik Endüstrisi, ĠĢ Güvenliği. 1. GiriĢ ĠĢ kazaları bir firmanın itibarına zarar verebilir, verimliliğini düĢürebilir ve büyük masrafların meydana gelmesine sebep olabilir. Yaralanan çalıĢanlar sadece acı ve rahatsızlık çekmekle kalmaz, aynı zamanda geçici veya kalıcı sakatlıklar geçirebilir hatta ölebilirler (Sheu et al., 1999). Bu yaralanmalar çalıĢma yeteneğinin kaybına sebep olabildiği gibi çalıĢanların kendileri ve aileleri üzerinde de ciddi bir etki oluĢturabilir. Farklı sektörlerin hedef güvenliklerinin seçimi, her ülkede milli düzeyde yapılmalıdır. Böyle bir seçimin yapılması farklı teknik uygulamalar ve ekonomik potansiyellerden dolayı gerekmektedir. Hedef değerlerin benimsenmesine yönelik kararlar verilmeden önce mevcut sektörlerin güvenlik düzeylerinin belirlenmesi gerekmektedir (Androic, 1998). ĠĢ yerlerinde iĢ verimini düĢüren sebeplerden olan iĢçi sağlığı ve güvenliği ile ilgili sorunlar, bu konularla ilgili çalıĢmalar yapılmasını zorunlu hale getirmiĢtir. Her yıl birçok insanın yaralanmasına, sakatlanmasına ve hatta ölümüne sebep olan iĢ kazalarının sık görüldüğü iĢ kollarından birisi de Metal Endüstrisidir (ĠSGÜM, 1992). Bu araĢtırmanın konusu olan Demir-Çelik Endüstrisi, ülkemizde iĢ kazaları ve meslek hastalıklarının sıklıkla ortaya çıktığı bir iĢ koludur (DĠE, 1990-2001). Bu sebeple, bu konuda yapılacak olan kaza önleme çalıĢmalarına ihtiyaç duyulmaktadır. Ülkemizde Demir-Çelik Endüstrisinde meydana gelen iĢ kazaları ülkemiz ekonomisine önemli ölçüde zarar vermektedir. Kaliteli, piyasasında tutunabilen ve uluslararası standartlarda ürün üretebilmek ve hizmet sunabilmek için endüstriyel sistemler kurarken dikkat edilmesi gereken temel ölçütlerden birisi de iĢçi sağlığı ve iĢçi güvenliğinin * endizdar@hotmail.com 59 sağlanmasıdır. ÇalıĢanların sağlık ve güvenliklerinin sağlanması ve olası iĢ kazaları ve meslek hastalıkları için gerekli önlemlerin alınması ile kaçınılmaz olarak nitelenen iĢ kazalarının önüne geçilebilir. ÇalıĢanları iĢ kazalarından uzak tutmak için gerekli önlemleri almak, personelin en doğal hakkıdır (Dizdar, 1996). Ülkemizde büyük sanayi kuruluĢlarını desteklemek üzere plansız olarak geliĢen atölyeler halinde çalıĢan siteler tarzında yan sanayi kuruluĢları mevcuttur. Demir-Çelik Endüstrisinde iĢ güvenliğini sağlayıcı önlemlerin kapsamlı olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira iĢ kazaları ülke ekonomisine ağır maddi yükler getirmekte ve ülkemizin geliĢmesinde önemli bir engel teĢkil etmektedir (Arseven, 1994). ĠĢ kazalarını önleyebilmek için kazalara sebep olan faktörlerin araĢtırılması zorunludur. Bu faktörler üzerinde ne kadar çok bilgiye sahip olunursa, o ölçüde önemli tedbirler almak mümkündür. Bundan dolayı, bu çalıĢma Demir-Çelik Endüstrisinde meydana gelen kaza türlerini (cisim kesmesi, cisim çarpması, yanma vb.) toplanan veriler ıĢığında istatistiksel olarak incelemek, hangi kaza türünün daha çok gözlendiğini, hangi kaza türünün ortalama olarak daha fazla kayıp iĢ gününe sebep olduğunu tespit etmek amacıyla yapılmıĢtır. 2. Demir-Çelik Endüstrisi ve ĠĢ Kazaları ĠnĢaat sektöründen beyaz eĢya üretimine kadar farklı üretim dallarında yoğun bir Ģekilde kullanılan metal malzemeler, günlük hayatımızın önemli ihtiyaçlarını karĢılamaktadır. DemirÇelik Endüstrisi ise bu ihtiyaçları karĢılayan büyük sanayi kuruluĢlarından, bu kuruluĢların paralelinde çalıĢan üretim ve tamir atölyelerine kadar birçok üretim kuruluĢundan oluĢmaktadır (Kurt, 1996). Demir-Çelik Endüstrisinde el iĢçiliğinden daha çok makine iĢçiliği gerekmekte olup faklı kesici ve sert aletlerle çalıĢılmaktadır. Bundan dolayı çalıĢanların kullanılan makineleri, iĢlem sırasını ve tehlikesiz bir imalat için uyulacak kuralları bilen kalifiye iĢçiler olmaları gerekmektedir. Bu sektördeki özellikle de küçük iĢ yerlerinde çalıĢanların büyük çoğunluğu usta-çırak yöntemiyle yetiĢmektedir. Fakat ayrıca çıraklık eğitimi gibi bir mesleki eğitim görmeleri de büyük önem taĢımaktadır. Bu çalıĢanlara Çıraklık-Kalfalık okullarında haftanın bir günü eğitim verilebilmektedir. Kurum, hizmet içi eğitim verse de bu genellikle mesleki bilgiler ile sınırlı kalmaktadır. Bütün bunların sonucunda Demir-Çelik Endüstrisi ülkemizde iĢ güvenliği problemlerinin en sık yaĢandığı iĢ kolu olmaktadır (Kurt, 1996, Dizdar, 1996, Kurt, 1999). Yukarıdaki sebeplerden baĢka Demir-Çelik Endüstrisinde yer yer geleneksel üretim sistemlerinin kullanılması, yetiĢmiĢ iĢ gücü eksikliği ve çocuk yaĢtaki çırak iĢçi sayısının yüksek olması ile birlikte bu çocukların ustalık gerektiren iĢlerde de çalıĢtırılmaları kazaların meydana gelmesini kolaylaĢtırmaktadır. ÇalıĢanların iĢ yeteneği ve organizasyonel bağlılıkları yüksek zihinsel sağlığa ve yüksek firma performansına sebep olmaktadır. Aynı zamanda iyi iĢ yeteneği çalıĢanlar arasında düĢük duygusal yorgunluğa ve firmalar arasında yüksek rekabete sebep olmaktadır. Birisinin zihinsel rahatsızlığı duygusal yorgunluğun zararlı etkilerini artırmaktadır. Bütün bunların sonucunda, dünyada bu iĢ kolunda yaĢanan en ağır ve en sık iĢ kazaları ülkemizde yaĢanmaktadır (ILO, 1995-2000, Tuomi et al., 2005 ). ĠĢ kazalarının ve iĢ güvenliği sorunlarının Demir-Çelik Endüstrisinde sık sık meydana gelmesinden dolayı bu konuda alınması gereken tedbirler gündeme gelmektedir. Yapılan bu çalıĢmanın konusu ülkemizde iĢ kazaları ve meslek hastalıklarının yüksek oranda meydana geldiği Demir-Çelik Endüstrisi sektörüdür. 60 3. Materyal ve Metot Batı Karadeniz Bölgesinde Demir-Çelik Endüstrisi sektöründe çalıĢan firmalarda 1999 ve 2003 yılları arasında meydana gelen kazalara ait veriler toplanmıĢtır. AraĢtırmaya konu olan kaza türü, bağımsız bir değiĢken (faktör) ve kayıp iĢ günü de kaza türünden etkilenen bağımlı bir değiĢken (cevap değiĢkeni) olarak değerlendirilmiĢtir. Kaza türü faktörünün kayıp iĢ günü üzerinde bir etkisi olup olmadığını tespit etmek için varyans analizi (anova) yapılması gerekmektedir. Varyans analizi yapabilmek için kaza türleri kendi içerisinde gruplandırılmıĢ ve kaza türlerine tablo 1‟de gösterildiği gibi seviye numaraları verilmiĢtir. Tablo 1 Kaza Türleri ve Seviyeleri Seviye 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 Kaza Türü Açık alevle yanma Araçtan düĢme Asitle yanma Cisim arasına sıkıĢma Cisim çarpması Cisim düĢmesi Cisim kesmesi Cisim sıçraması Düzde düĢme Elektrik çarpması Seviye 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 Kaza Türü Gazla zehirlenme Maden yanması Makinelere kaptırma Merdivenden düĢme Muhtelif Sıcak malzemeyle yanma Sıvı-cisim ve toz çapak kaçması Trafik Yük kaldırırken incinme Yüksekten düĢme Toplanan verilerden faydalanılarak iĢ baĢı tarihinden kaza tarihi çıkarılarak meydana gelen kaza için oluĢan kayıp iĢ günü elde edilmiĢtir (Kayıp ĠĢ Günü = ĠĢ BaĢı Tarihi – Kaza Tarihi). Varyans analizi için aĢağıdaki iki hipotezi kuracağız. H0: Kaza türünün kayıp iĢ günü üzerinde etkisi yoktur. H1: Kaza türünün kayıp iĢ günü üzerinde etkisi vardır. Meydana gelen 581 kazanın, kaza türü ve kayıp iĢ günü bilgileri Ek-1‟de gösterildiği gibi düzenlenerek istatistik paket programlarından olan Minitab programına aktarılmıĢtır. Paket program aracılığı ile kaza türü faktörü ile kayıp iĢ günü arasında varyans analizi yapılarak aĢağıdaki sonuçlara ulaĢılmıĢtır (Tablo 2). Tablo 2 Anova Tablosu (Kaza Türü: Faktör, Kayıp ĠĢ Günü: Cevap DeğiĢkeni) Varyasyon Kaynağı Gruplar Arası Grup içi Toplam Serbestlik Derecesi 19 561 580 Kareler Toplamı 358096 2498636 2856731 Kareler Ortalaması 18847 4454 F Hesap Değeri 4,23 Yapılan varyans analizinin sonucuna göre hesaplanan F değeri, FH = 4,23 olarak bulunmuĢtur. F Tablo değeri FT = F0,95;19,561 = 1,59‟dir. FH > FT olduğundan H0 red edilir, H1 kabul edilir. Yani kaza türlerinin kayıp iĢ günü üzerindeki etkilerinin birbirinden farklı olduğu söylenebilir. BaĢka bir ifade ile kaza türlerinin kayıp iĢ gününü %95 güven düzeyinde etkileyen bir faktör olduğu tespit edilmiĢtir. Kaza türlerinin yıllara göre kaçar defa gözlendiği, ortalama olarak kaç kayıp iĢ gününe sebep oldukları tespit edilmiĢtir. 61 4. Bulgular ve Yorumlar Batı Karadeniz Bölgesinde ilgili sektörde 1999–2003 yılları arasında meydana gelen 581 kazanın kaza türlerine göre yapılan değerlendirmeleri aĢağıda sunulmuĢtur. Tablo 3 1999–2003 Yılları Arasında Meydana Gelen Kazaların Kaza Türlerine Göre Sayıları, Ortalama Kayıp ĠĢ Günleri Ve Toplam Kayıp ĠĢ Günleri Kaza Türü Seviye Toplam Kaza Sayısı Açık alevle yanma Araçtan düĢme Asitle yanma Cisim arasına sıkıĢma Cisim çarpması Cisim düĢmesi Cisim kesmesi Cisim sıçraması Düzde düĢme Elektrik çarpması Gazla zehirlenme Maden yanması Makinelere kaptırma Merdivenden düĢme Muhtelif Sıcak malzemeyle yanma Sıvı-cisim ve toz çapak kaçması Trafik Yük kaldırırken incinme Yüksekten düĢme 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 18 7 4 118 67 34 51 22 67 10 5 17 9 19 40 20 10 7 19 37 Ortalama Kayıp ĠĢ Günü 16,00 29,86 6,75 24,93 11,12 14,71 11,00 11,95 22,67 14,90 0,80 161,00 27,78 27,89 20,15 14,70 14,80 18,86 15,00 31,00 Toplam Kayıp ĠĢ Günü 288 209 27 2942 745 500 561 263 1519 149 4 2737 250 530 806 294 148 132 285 1147 AĢağıda grafik 1‟de görüldüğü gibi 4. seviyedeki kaza türünün (Cisim arasına sıkıĢma) 1999– 2003 yılları arasında 118 defa meydana geldiği ve en çok sayıda meydana gelen kaza türü olduğu tespit edilmiĢtir. Buna karĢın 12. seviyedeki kaza türüne (Maden yanması) çok sayıda (17 defa) rastlanmamasına rağmen bu kaza türünün ortalama olarak en fazla kayıp iĢ gününe sebep olduğu tespit edilmiĢtir. Kaza Türlerine Göre Kaza Sayıları ve Ortalama Kayıp İş Günleri 140 180,00 160,00 120 Kaza Sayısı 120,00 80 100,00 60 80,00 60,00 40 Ort. Kayıp İş Günü 140,00 100 40,00 20 20,00 0 0,00 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 Seviye Kaza Sayısı Ort.Kayıp İş Günü Grafik 1 1999–2003 Yılları Arasında Meydana Gelen Kazaların Kaza Türlerine Göre Sayıları Ve Ortalama Kayıp ĠĢ Günleri Grafiği. 62 21% 22% CİSİM ARASINA SIKIŞMA MADEN YANMASI DÜZDE DÜŞME 4% YÜKSEKTEN DÜŞME CİSİM ÇARPMASI 4% CİSİM KESMESİ MERDİVENDEN DÜŞME CİSİM DÜŞMESİ 4% 20% Diğer 6% 8% 11% Grafik 2 Kaza Türlerinin Toplam Kayıp ĠĢ Günlerine Göre Dağılım Grafiği 16% 20% CİSİM ARASINA SIKIŞMA DÜZDE DÜŞME 3% CİSİM ÇARPMASI CİSİM KESMESİ 3% YÜKSEKTEN DÜŞME 3% CİSİM DÜŞMESİ 12% 3% CİSİM SIÇRAMASI SICAK MALZEMEYLE YANMA MERDİVENDEN DÜŞME 3% YÜK KALDIRIRKEN İNCİLME AÇIK ALEVLE YANMA 4% MADEN YANMASI 12% 6% 6% Diğer 9% Grafik 3 Meydana Gelen Kazaların Kaza Türlerine Göre Kaza Sayıları Dağılımı Grafik 2 ve grafik 3‟te ise kaza türlerinin meydana gelme sıklığı ile sebep oldukları kayıp iĢ günlerine baktığımızda, bir kaza türü ne kadar çok meydana geliyor ise sebep olduğu kayıp iĢ günü sayısı da o kadar çok diyemiyoruz. Bir kaza türünün az sayıda meydana gelmesine rağmen sebep olduğu kayıp iĢ günü sayısı fazla olabilmektedir. Bunu tersi bir durumla da karĢılaĢmak mümkündür. AĢağıda tablo 4‟de ise hangi kaza türlerinin hangi yıllarda kaçar defa meydana geldiği görülmektedir. Tablo 4 Kaza Türlerinin Yıllara Göre Dağılımları Seviye 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 Kaza Türü Açık alevle yanma Araçtan düĢme Asitle yanma Cisim arasına sıkıĢma Cisim çarpması Cisim düĢmesi Cisim kesmesi Cisim sıçraması Düzde düĢme Elektrik çarpması Gazla zehirlenme Maden yanması Makinelere kaptırma Merdivenden düĢme Muhtelif Sıcak malzemeyle yanma Sıvı-cisim ve toz çapak kaçması 1999 4 1 1 21 4 2 8 6 13 3 4 1 2 2 4 2 63 2000 6 35 21 10 16 5 19 4 1 5 3 3 7 2 2 2001 3 4 1 21 15 6 10 3 10 2 2002 1 1 2 2 11 4 3 3 1 4 7 4 1 27 12 12 9 3 10 1 2003 4 2 2 14 15 4 8 5 15 4 4 2 8 13 6 2 Seviye 18 19 20 Kaza Türü Trafik Yük kaldırırken incinme Yüksekten düĢme 1999 2 8 6 2000 1 3 13 2001 4 5 2002 4 1 7 2003 3 6 5. Sonuçlar ve Öneriler Hızlı bir Ģekilde geliĢen teknolojiye ve sanayileĢmeye paralel olarak yaĢanan iĢ kazaları ve meslek hastalıkları baĢta çalıĢanlarımıza ve yakınlarına, daha sonra firmaya ve ülke ekonomisine zararlar vermektedir. Demir-Çelik Endüstrisinde meydana gelen kazaları kaza türleri açısından incelediğimiz bu çalıĢmamızda elde edilen sonuçlar aĢağıdaki gibidir: Yapılan varyans analizi sonucunda kaza türünün, %95 güven düzeyinde kayıp iĢ günü sayısını etkileyen bir faktör olduğu tespit edilmiĢtir. Cisim arasına sıkıĢma Ģeklinde meydana gelen kazaların 1999–2003 yılları arasında en çok sayıda gözlendiği sonucuna ulaĢılmıĢtır. Maden yanmasının sebep olduğu kazalara az sayıda rastlanmasına rağmen, bu kaza türünün ortalama olarak en fazla kayıp iĢ gününe sebep olduğu tespit edilmiĢtir. Bir kaza türünün çok sayıda meydana gelmesine rağmen ortalama olarak az sayıda kayıp iĢ gününe sebep olabileceği ve baĢka bir kaza türünün de az sayıda meydana gelmesine karĢın ortalama olarak çok sayıda kayıp iĢ gününe sebep olabileceği sonucuna varılmıĢtır. Yukarıda elde edilen sonuçlara göre iĢ kazalarını ve meslek hastalıklarını önlemek için aĢağıdaki öneriler geliĢtirilmiĢtir: KuruluĢlar bünyelerinde, çalıĢanlarının güvenli bir ortamda çalıĢmaları için gerekli iĢ güvenliği tedbirlerini almalıdır. ÇalıĢanlara iĢ kazaları ve mesleki hastalıklar alanında gerekli eğitim verilmelidir. Atölyelerde güvenlik için gerekli ikaz, uyarı iĢaret ve yazıları asılmalıdır. Yapılan iĢe göre çalıĢanların kiĢisel koruyucular (Gözlük, maske, eldiven vb.) kullanmaları sağlanmalıdır. Yaptığımız bu çalıĢmaya göre en çok meydana gelen kaza türlerinin (baĢta cisim arasına sıkıĢma olmak üzere) oluĢum nedenleri incelenmelidir. Aynı Ģekilde ortalama olarak en çok kayıp iĢ gününe sebep olan kaza türlerinin (baĢta maden yanması olmak üzere) oluĢum nedenleri incelenmelidir. Daha sık meydana gelen ve daha çok kayıp iĢ gününe sebep olan bu tür kazaların en aza indirilmesi için kuruluĢlar gerekli güvenlik önlemlerini almalıdır ve bu tür kazalar hakkında çalıĢanlar bilgilendirilmelidir. 64 EK_1 1999-2003 Yılları Arasında Meydana Gelen Kazalara Ait Bilgiler No 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 S K No 9 2 55 7 7 56 19 18 57 4 145 58 4 155 59 13 4 60 8 10 61 5 10 62 9 9 63 7 1 64 15 4 65 4 10 66 4 10 67 4 2 68 7 0 69 10 10 70 2 44 71 9 17 72 5 24 73 15 28 74 7 7 75 15 57 76 6 7 77 4 49 78 15 0 79 20 67 80 4 4 81 6 15 82 15 90 83 5 0 84 4 8 85 7 4 86 4 3 87 6 2 88 5 0 89 10 27 90 7 0 91 20 23 92 17 10 93 8 85 94 4 34 95 4 17 96 4 0 97 4 12 98 1 6 99 4 17 100 7 0 101 1 90 102 7 0 103 16 20 104 2 77 105 19 5 106 5 8 107 5 2 108 S K No 7 5 109 9 2 110 5 0 111 4 10 112 4 38 113 9 15 114 13 11 115 15 2 116 4 7 117 5 66 118 4 9 119 15 15 120 2 10 121 2 0 122 14 82 123 15 33 124 5 0 125 9 12 126 17 2 127 5 0 128 4 2 129 9 14 130 5 0 131 15 40 132 20 8 133 6 33 134 9 0 135 15 13 136 7 0 137 17 0 138 1 3 139 16 3 140 3 23 141 15 11 142 5 20 143 20 0 144 4 21 145 6 4 146 5 3 147 12 11 148 8 2 149 9 10 150 20 6 151 19 20 152 4 0 153 6 29 154 16 11 155 5 22 156 14 56 157 9 187 158 19 10 159 5 0 160 16 11 161 7 0 162 S K No 5 29 163 6 4 164 14 0 165 18 76 166 18 4 167 4 0 168 18 1 169 9 0 170 18 5 171 9 40 172 15 2 173 15 2 174 4 0 175 7 1 176 4 99 177 20 3 178 1 17 179 1 0 180 6 52 181 5 0 182 5 12 183 4 42 184 5 10 185 4 6 186 14 112 187 4 11 188 12 17 189 15 47 190 6 4 191 4 62 192 4 9 193 17 1 194 4 12 195 4 10 196 8 2 197 15 21 198 9 16 199 5 9 200 4 0 201 9 0 202 15 25 203 1 5 204 7 16 205 4 0 206 15 1 207 20 20 208 6 3 209 4 15 210 4 90 211 5 13 212 6 7 213 6 4 214 6 11 215 16 6 216 S K No 6 6 217 4 82 218 8 3 219 14 7 220 12 40 221 4 7 222 7 0 223 12 38 224 5 15 225 14 17 226 15 3 227 4 58 228 7 0 229 7 0 230 11 0 231 13 81 232 6 16 233 17 0 234 4 2 235 7 11 236 4 0 237 20 29 238 7 9 239 10 2 240 7 9 241 9 33 242 5 2 243 4 366 244 4 14 245 12 47 246 15 0 247 7 101 248 6 20 249 7 4 250 7 7 251 8 0 252 9 47 253 5 5 254 15 3 255 4 0 256 1 11 257 7 6 258 20 264 259 4 29 260 14 5 261 10 10 262 7 0 263 5 7 264 4 16 265 4 1 266 19 10 267 6 3 268 9 12 269 19 6 270 65 S 9 5 13 10 4 4 5 9 9 13 5 4 9 20 9 1 5 9 6 4 6 9 4 7 20 5 4 4 5 4 8 5 7 4 6 9 4 7 14 4 17 4 16 15 8 4 5 8 4 4 4 20 1 20 K No 8 271 1 272 7 273 16 274 22 275 18 276 2 277 0 278 0 279 0 280 19 281 47 282 34 283 3 284 25 285 12 286 2 287 5 288 0 289 3 290 0 291 6 292 31 293 52 294 34 295 1 296 33 297 10 298 10 299 20 300 0 301 0 302 0 303 2 304 10 305 14 306 2 307 5 308 30 309 5 310 3 311 3 312 23 313 33 314 2 315 3 316 0 317 12 318 31 319 7 320 7 321 6 322 48 323 41 324 S K No 15 1 325 6 55 326 5 0 327 7 2 328 4 2 329 5 96 330 10 7 331 5 3 332 5 7 333 7 37 334 7 51 335 4 0 336 9 137 337 8 13 338 9 29 339 9 29 340 4 12 341 6 3 342 16 60 343 9 23 344 4 33 345 14 17 346 5 0 347 4 7 348 4 34 349 6 27 350 6 68 351 6 1 352 4 5 353 4 4 354 12 0 355 16 0 356 5 0 357 20 28 358 7 14 359 4 31 360 15 6 361 9 29 362 9 26 363 6 4 364 20 30 365 4 2 366 4 13 367 15 7 368 20 4 369 9 12 370 4 50 371 15 10 372 4 45 373 4 61 374 4 4 375 9 17 376 15 0 377 5 17 378 S K No 12 33 379 15 4 380 5 21 381 16 2 382 12 16 383 5 0 384 11 0 385 9 0 386 20 16 387 7 3 388 6 18 389 9 0 390 5 0 391 5 0 392 4 9 393 20 3 394 20 103 395 5 2 396 9 12 397 20 15 398 19 30 399 13 4 400 9 2 401 20 9 402 4 12 403 6 4 404 12 46 405 1 14 406 4 30 407 7 8 408 5 15 409 9 2 410 9 35 411 7 18 412 16 9 413 4 5 414 5 7 415 5 61 416 5 11 417 4 24 418 5 9 419 19 24 420 5 29 421 20 61 422 18 39 423 4 10 424 20 23 425 7 3 426 8 16 427 12 1096 428 12 1096 429 9 71 430 10 10 431 4 58 432 S K 4 31 16 19 20 8 20 40 9 15 15 54 14 95 1 7 13 44 19 2 3 0 3 0 19 0 20 5 14 18 5 13 4 0 8 0 4 0 14 18 4 20 5 1 15 42 20 17 9 2 5 33 7 0 12 10 7 4 15 32 6 3 8 16 4 35 20 88 4 91 5 9 5 5 14 19 9 10 20 41 14 2 17 0 17 117 9 9 4 24 5 0 1 0 15 0 8 0 1 19 15 11 7 8 9 0 4 20 No 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 S 11 11 8 15 15 6 15 5 7 16 16 4 6 7 16 5 9 1 4 14 K 2 2 13 43 34 3 50 7 0 14 12 2 24 88 49 52 76 7 1 2 No 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 S 14 13 4 9 5 16 9 7 5 5 12 14 5 4 11 9 15 9 15 9 K 24 88 10 24 12 19 91 0 10 0 45 3 12 5 0 2 16 91 14 20 No 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 S K No 7 10 493 15 35 494 20 26 495 19 9 496 4 24 497 20 39 498 6 18 499 15 11 500 4 6 501 20 6 502 12 195 503 9 9 504 9 18 505 15 6 506 1 14 507 9 20 508 2 64 509 1 19 510 19 13 511 4 9 512 S 4 9 9 7 10 20 7 4 17 14 19 16 4 4 19 5 4 4 5 4 K 10 14 38 8 38 13 6 4 8 14 15 3 31 20 27 3 27 20 12 52 No 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 S 9 4 1 7 8 16 9 4 8 8 16 17 16 9 9 20 9 7 7 19 K No 6 533 50 534 4 535 8 536 25 537 4 538 2 539 48 540 2 541 9 542 4 543 7 544 15 545 14 546 5 547 20 548 19 549 5 550 3 551 19 552 S 4 1 4 4 3 19 5 9 9 8 13 4 12 7 20 6 4 5 20 12 K 2 12 13 44 4 35 3 7 19 9 11 27 7 3 27 11 14 3 10 12 No 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 S 4 10 18 18 4 8 14 19 12 19 7 4 19 4 8 6 7 9 10 20 K 10 18 2 5 36 11 9 23 28 9 2 6 10 8 19 31 16 17 11 11 No 573 574 575 576 577 578 579 580 581 S 4 16 8 2 7 9 2 9 9 K 63 10 14 8 19 12 6 18 29 No: Kaza no / S: Seviye numarası (Kaza türü faktörü için) / K: Kayıp iĢ günü Kaynaklar Androic B., 1998. Safety indices obtained by calibration of existing steel structures in Croatia, Journal of Constructional Steel Research, 46, 132-133. Arseven, A. A., 1994. Alan AraĢtırma Yöntemleri; Ġlkeler, Teknikler ve Örnekler, 2. Baskı, Gül Yayınevi, Ankara. DĠE, 1990-2000. ÇalıĢma Sanayi Ġstatistikleri, Ankara. Dizdar, E. N. ve Kurt, M., 1996. Olası ĠĢ Kazaları Ġçin Bir Erken Uyarı Modeli, Journal of the Institute of Science and Technology of Gazi University, 9, No: 4, 525-532. ILO, 1990-2000. World Rapor, Geneva. ĠSGÜM, 1992. Metalden EĢya Ġmal Eden ĠĢ Yerlerinde ĠĢ Güvenliği KoĢullarının AraĢtırılması, Ankara. Kurt, M., Dizdar E. N., Gündüz H. ve Ağır A., 1996. Knowledge, Attitude and Behaviors of Apprentices to Work Accidents Working in the Workshops Manufacturing Goods From Metal, 18. Yöneylem Araştırması/Endüstri Mühendisliği Kongresi (YA/EM’96), Harbiye, Ġstanbul 23-25 Ekim, s. 152-155. Kurt, M., Dizdar, E. N., Yüksel, Ġ. ve Piskin, B., 1999. Bursa'da Çelik Döküm Yapan ĠĢyerlerindeki ĠĢ Kazalarının Ġncelenmesi, Ergonomi’99, Adana, Ekim (Poster). Sheu, J., Hwang, J. and Wang, J., 2000. Diagnosis and monetary quantification of occupational injuries by indices related to human capital loss: analysis of a steel company as an illustration, Accident Analysis and Prevention, 32, 435443. Tuomi, K., Vanhala, S., Janhonen, M. and Nykyri, E., 2005. Employees' work ability and company performance: A follow-up study in the metal industry and in retail trade, International Congress Series, 1280, 234-237 66 UYGULANAN KUVVET, ELKAVRAMA ARALIĞI VE OMUZ DURUġUNUN MAKSĠMAL KABULEDĠLĠR ĠZOMETRĠK VE KESĠKLĠ EL KONTRAKSĠYON FREKANSINA ETKĠLERĠ Mahmut EKġĠOĞLU* Endüstri Mühendisliği Bölümü, Boğaziçi Üniversitesi ÖZET Ergonomi biliminde optimal çalıĢma frekanslarının; yani, çalıĢma temposunun, belirlenmesi önemli bir araĢtırma konusudur. Amaç, çalıĢanların aĢırı yorulmadan, hastalanmadan verimli bir Ģekilde çalıĢmalarını sağlamaktır. Endüstride iĢlerin büyük çoğunluğu, otomasyonu hariç tutarsak, elle, özellikle de, elkavrama kontraksiyonları ile yapılır. Bu nedenle, genel adı kümülatif (birikimsel) travma olan hastalıkların büyük bir kısmı vücudun bu bölgesinde, kolda (el, bilek, önkol, dirsek, omuz), görülür; örneğin, karpal tüneli sendromu. ġimdiki çalıĢma, izometrik ve kesikli (isometric-intermittent) el kontraksiyonlarının kabuledilir frekansını, elkavrama kuvveti (grip force), elkavrama-aralığı (handgrip-span), ve omuz duruĢunun (shoulder posture) bir fonksiyonu olarak araĢtırdı. Bu laboratuar çalıĢmasında, psikofizik ve elektromyografi metodları birlikte kullanıldı. YaĢ erimi 21-33 yıl olan on iki sağlıklı gönüllü erkek deneylere katıldı. Ġncelenen üç çeĢit elkavrama-aralığı Ģunlardı: optimal, optimal‟den 2 cm dar ve 2 cm geniĢ. Ġncelenen iki kuvvet seviyesi: maksimal istemli kontraksiyon (MĠK)un %15 ve %30u. Ġncelenen iki omuz duruĢu: 25o fleksiyon ve 30o abduksiyon. Bulunan genel sonuçlar katılımcıların, düĢük kuvvet gerektiren kontraksiyonlarda dar kavrama aralığı ile daha hızlı çalıĢtıklarını, fakat yüksek kuvvet gerektiğinde ise optimal kavrama aralığını tercih ettiklerini gösterdi. Yüksek kuvvetle (%30 MĠK) çalıĢıldığında kontraksiyon frekansı azaldı. Ġncelenen omuz duruĢlarının frekans üzerinde önemli bir etkisi görülmedi. Bu sonuçlar, elektromiyografi sonuçları ile de desteklendi. Bu çalıĢma, optimalliğin mutlak değil, fakat göreli olabileceğine iĢaret ediyor. Sonuçlar, optimal elkavrama aralığının maximal kabuledilir kontraksiyon frekanslarının belirlenmesinde önemli olduğunu gösterdi. Buna göre, elaletleri, bireyler arasındaki optimal elkavrama aralığının farklılığını hesaba katarak, ayarlanabilir Ģekilde dizayn ve imal edilmelidir. Anahtar Sözcükler: Maksimal Ġstemli Kontraksiyon, Maximal Kabuledilir Frekans, Elkavrama Kontraksiyonu, Kavrama Aralığı, Psikofizik, Fizyoloji, Elektromyografi 1. GiriĢ Kısa kontraksiyon-gevĢeme çevrimli, tekrarlı elkavrama iĢleri endüstride sıklıkla görülmektedir; mesela, montaj bantı (Bystrom ve Fransson-Hall 1994). Eğer bu tip iĢler düzenli bir tempoda yapılmazlarsa veya yeterli mikro-duraklamalar olmadan yapılmaya devam edilirlerse, bölgesel kas yorgunluğuna ve üretkenliğin düĢmesine neden olurlar (örneğin; Silverstein et al. 1987, Putz-Anderson 1988, Kilbom 1994). Hatta biriken yorgunluğun ve yetersiz dinlenme aralıklarının mikro-tavmalara ve sonunda da kas-iskelet sistemi hastalıklarına (KISH) neden oldukları, genel olarak, hipotez edilir. Sözkonusu hipotez, mikro dinlenmelerin tekrarlı iĢlerdeki önemine iĢaret etmektedir. Bu nedenle, maksimal kabuledilir frekansların (MKF) belirlenmesi gerekmektedir. * mahmut.eksioglu@boun.edu.tr 67 GeçmiĢte, birçok araĢtırmacı elkavrama iĢlerinin güvenli çalıĢma-dinlenme çevrimlerini psikofiziksel ve fizyolojik yaklaĢımlarla belirlemeye çalıĢtı (örneğin; Mundale 1970, Bjorksten ve Jonsson 1977, Hagberg 1981, Bigland-Ritchie et al. 1986, Sjogaard et al. 1988, Byström ve Kilbom 1990, Dahalan ve Fernandez 1993). Bu çalıĢmaların sonuçları Ģöyle özetlenebilir: MKF, uygulan kuvvet, kontraksiyon suresi, titresim, ve hatalı duruĢ artıĢıyla azalmaktadır. Fakat, ihtiyaç olmasına rağmen, Ģimdiye kadar ki araĢtırmalar elaleti dizayn parametrelerinin optimal kontraksiyon-gevĢeme çevrimlerine etkisini incelemedi. Halbuki, kavrama kuvvetinin çift saplı elaleti kavrama aralığının bir fonksiyonu olduğu ve uzun sureli elle çalıĢmalarda önkol kas uzunluğunun değiĢmesine neden olarak lokal (yerel) kas yorulmasını etkilediği önceki birçok çalıĢmada gösterilmiĢti (örneğin; Bechtol 1954, Hertzberg 1955, Montoye ve Faulkner 1965, Cotten ve Bonnell 1969, Greenberg ve Chaffin 1976, Petrofsky et al. 1980, Pheasant ve Scriven 1983, Kilbom et al. 1991, Fransson ve Winkel 1991, Winter 1992, EkĢioğlu 2004). Maksimal toplam kas kuvveti (aktif ve pasif komponent gerilimlerinin toplamı) kasın gevĢek uzunluğunun %125‟inde elde edilir (kuvvet-uzunluk iliĢkisi). Bu uzunluk bir eklemin dinlenik pozisyonuna rastlamaktadır (Buchthal et al. 1957, Basmajian ve DeLuca 1985, Lamb ve Hobart 1992). Bu demektir ki, optimal uzunluktaki bir kas, kısalmıĢ veya aĢırı gerinmiĢ bir kastan daha fazla kuvvet üretme kapasitesine sahiptir. Cift saplı aletlerle yapılan el çalĢımalarına gelince; önkol kas kuvvet-uzunluk iliĢkisi elkavrama-aralığının bir fonksiyunudur. Bu makalenin yazarının önceki bir çalıĢmasında, göreli optimal kavrama aralığı (GOKA) kiĢinin başparmak-boğum uzunluğu (baĢparmağın dibinden orta parmağın orta boğumuna, bir kaliperle elin ana eksenine paralel olarak ölçülmüĢ, uzunluk) nun bir fonksiyonu olarak belirlenmiĢti (EkĢioğlu 2004). GOKA‟nin belirlenmesinde maximal istemli kontraksiyon (MĠK), kavramaaralığı verimi (alet çıkıĢ kuvvetinin EMG ile ölçülmüĢ kas eforuna oranı), ve sübjektif değerlendirme ölçütler (ktriterler) olarak kullanılmıĢtı. ġimdiki çalıĢmada yazar, kabuledilir çalıĢma frekanslarının, öteki parametrelerle birlikte, özellikle elkavrama aralığının da bir fonksiyonu olduğunu öneriyor (hipotez). Bu çalıĢmanın esas amacı da bu önermenin gerçekliğini araĢtırmak; psikofiziksel ve fizyolojik metodları kullanarak kavrama aralığı, kuvvet, duruĢ ve bunların etkileĢiminin (interaksiyon) kesikli elkavrama iĢlerinin optimal kontraksiyon-gevĢeme çevrimlerinin belirlenmesinde katkıda bulunmaktır. MKFların belirlenmesinde Ģu ölçütler (kriterler) kullanıldı: Sekiz saatlık olağan iĢ vardiyasını gözönünde bulundurarak, kiĢinin hissettiği yorulma ve maksimal üretkenlik ölçütlerine göre, çalıĢanın kontraksiyon frekansını kabulü (psikofiziksel ölçüt); ve kassal minimal veya hiç yorulma belirtilerinin olmaması (fizyolojik ölçüt). Ġlk ölçüt psikofizik‟in ayarlama metoduna göre (Gescheider 1984), ikinci ölçüt ise elektromyografi (EMG) tekniği ile belirlendi. (EMG, kas fonksiyonunun, kasın kasılmasını (kontraksiyon) sağlayan myoelektrik sinyalinin analizi ile incelenmesi tekniğidir. Özellikle myoelektrik sinyalin iki komponenti, frekans ve amplitüd (genlik) ergonomi çalışmalarında önemlidir). 2. Metodoloji Bu laboratuar çalıĢmasında katılımcılar, izometrik ve kesikli el kontraksiyonları egzersizini, omuz duruĢu, kuvvet ve kavrama aralığı kombinasyonlarının bir fonksiyonu olarak doğal bir oturuĢ pozisyonunda yaptılar. On iki (12) Ģağ eli baskın sağlıklı erkek deneylere gönüllü olarak katıldı. 2.1. Ekipman Yukarda bahsedilen elkavrama iĢinin simulasyonunu Ģağlayacak bir iĢ istasyonu inĢa edildi. GeliĢtirilmiĢ bir elkuvvet dinamometresi (Lafayette Instrument Co., Lafayette, IN, USA) 68 elkavrama kontraksiyonlarının simulasyonunda kullanıldı. ĠĢin simulasyonunu olanak veren bir bilgisayar programı geliĢtirildi. Dinamometre, 30 mm den 105 mm ye kadar kavrama aralığı ayarına izin veriyordu. Kuvvet erimi ise 0 to 980 N (100 kgf) idi. Dinamometre 5-volt güç kaynağı ile güçlendirilmiĢti. Uygulanan kuvvete karĢılık gelen analog voltaj sinyalleri bir Kiethley Metrabyte MIA-16 A/D dönüĢtürücü (Kiethley Instruments, Inc., Cleveland, OH, USA) tarafından dijitize edildi ve bilgisayar ekranında grafiksel olarak gösterildi. Farklı deney Ģartlarının önkol lokal (yerel) kas yorulmasına etkilerinin incelenmesi bu çalıĢmanın amaçlarından biriydi. Bu amaçla iki ML-220 önamplifikatörlü yüzey elektrodu (Motion Control Inc., Salt Lake City, UT, USA) EMG sisteminin bir parçası olarak kullanıldı. Bir bilgisayarın içine yerleĢtirilmiĢ Analog/Dijital veri çevirici (Data Translation DT-2814; Data Translation Inc., Marlboro, MA, USA) EMG sinyallerinin dijitize edilmesinde kullanıldı. EMG sinyalleri Labtech Notebook sinyal iĢleyici programı ile iĢlendi. Bir dijital osiloskop (Tektronix 2430A; Tucker Electronics, Garland, TX, USA) EMG sinyallerinin testler esnasında sürekli izlenmesinde kullanıldı. Yüzey elektrodları önkol fleksiyon ve ekstensiyon kaslarının (fleksor digitorum superficialis ve ektensor digitorum) üzerine yerleĢtirildi (Basmajian ve DeLuca 1985, Zipp 1982). Dijitize edilen sinyaller zaman ve frekans bölgelerinde incelendi. Medyan frekansın düĢük değerlere doğru sapmalar göĢtermesi fizyolojide yorulmanın bir iĢareti olarak kabul edilir. Elektrodlar, farklı deney günlerinde kaydedilen EMG sinyalleri arasındaki farkı minimuma indirmek için herzaman deri yüzeyine iĢaretlenmiĢ aynı bölgeye yerleĢtirildiler. EMG ölçüm ve elektrodların seçilmiĢ kaslar üzerine yerleĢtirilme detayları daha önce bildirildi (EkĢioğlu 2004). EMG değerleri her test oturumunun baslangıcında ve testler esnasında kaydedildi. EMG sinyalindeki alçak ve yüksek freakans gürültüleri, kesim frekans değerleri 10 Hz ve 500 Hz olan bant-geçiş-filtreleri ile temizlendi. EMG sinyalleri 1024 Hz örnekleme hızı ile (en yüksek kesim fekansının iki katından daha fazla--Nyquist örnekleme hızı), bilgisayara kaydedildi. Katılımcılar arasındaki farklılıklar, farklı deney günleri, elektod konumunda olabilecek hafif sapmalar, deri dokusu özelliklerinde veya sıcaklığında olabilecek değiĢimleri gözönünde bulundurulması gerekiyordu. Mikrovoltların mutlak değerlerini kullanmak farklı deney Ģartlarına karĢılık gelen kas fonksiyonlarının kıyaslanmasında doğru sonuçlar vermeyebilirdi (LeVeau ve Andersson 1992). Bu nedenle, Deney oturumlarının son dakikasına (25inci dakika) karĢılık gelen EMG medyan frekans değerleri ilk dakika EMG frekans değerlerini referans alarak normalize edildiler. CalıĢmanın amacı toplam önkol kas yorulmasını saptamak olduğundan, normalize etmede, tek tek kaslar yerine agonist ve antagonist kasların EMG sinyallerinin kombine değerleri kullanıldı. Normalizasyonda aĢağıdaki yöntem kullanıldı: norMFÖK MFs ÖK MFbÖK norMFÖK = önkol kaslarının normalize edilmiĢ MF EMG değerleri MFsÖK = önkol kaslarının test sonu MF EMG değerleri MFbÖK = önkol kaslarının test baĢlangıcı MF EMG değerleri 2.2. Deney Prosedürü Deneysel görev izometrik elkavrama kontraksiyonlarının omuz duruĢu, kuvvet ve kavrama aralığının kombinasyonlarının bir fonksiyonu olarak yapılmasıydı. Deney oturumalarında, katılımcılar sırt ve ayakları iyice destekli rahat bir dik oturuĢ pozisyonundaydılar. Diz ve kalça açıları yaklaĢık 90 derecede, ve önkol ve kalçalar yere paralel olacak Ģekilde ayaklar 69 yere iyice basmaktaydılar. Önkol ve bilekler nötral bir duruĢtaydılar. Baskın (sağ) omuz duruĢu test kombinasyonuna göre ya 25o omuz fleksiyonu (25oFLEK) veya 30o omuz abduksiyonu (30oABD) olarak değiĢtirildi. Bütün kol ve dinamometre sağlamca desteklenmiĢ ve böylece yerçekim etkisi asgari hale getirilerek yalın bir kavrama çalıĢması amaçlanmıĢtı. Psikofiziksel ayarlama metodunun doğru bir Ģekilde uygulanması için katılımcılara verlen talimat kısaca söyleydi: El kontraksiyon egzersizlerini, aĢırı yorulmamak ve maksimal üretkenlikle (maksimal frekansta) 8-saat normal çalıĢma gününü hesaba katarak gerçekleĢtirecekelerdi. Taraflılığı (biasness) önlemek için, katılmcılar bütün deney kombinasyonları için aynı derecede yorulma hissedeceklerdi. Yani bütün test kombinasyonlarına eĢit davranılacaktı. Eğer hissedelin yorulma derecesi farklı test oturumlarında farklı olursa bu elde edilen MKF değerlerinin doğruluğunu etkileyecekti. Katılımcılar doğru deney prosedürü için ön eğitimden geçirildiler. Katılımcıların, esas testlere geçmeden önce, hazır kabul edilebilmeleri için, rasgele (random) secilmiĢ iki deneme testininin herbirini iki kere tekrarlayıp en fazla %10 hata payı ile tamamlamalari gerekiyordu. Kuvvet, omuz duruĢu ve kavrama aralığı araĢtırmacı tarafından belirlenmiĢti. Fakat katılımcılar, hissedilen yorulmaya göre, kontraksiyon frekansını (birbirini takip eden iki kontraksiyon arasındaki dinlenme süresini) azaltıp çoğaltabilmekte özgürdüler. Aslında bir katılımcının esas görevi de buydu. Bir test oturumu süresi, 20 dakika deneme-yanılma ve 5 dakika son seçilen frekansta olmak üzere, toplam 25 dakika idi. Deneysel görev, bir katılımcının bilgisayardan gönderilen iĢitsel-görsel baĢlama iĢaretiyle birlikte dinamometreyi kavraması ile baĢladı. Bunun üzerine katılımcı dinamometreye istenilen derecede kuvveti (seviyesi katılımcı tarafından bilinmiyen) uygulayarak bu kuvveti kontraksiyon süresi olan 5 saniye tutmak durumundaydı. Bir kontraksiyon süresinin bitimi katılımcıya yine bilgisayar tarafından görsel-iĢitsel olarak bildiriliyordu. Uygulanan kuvvetin öngörülen kuvvet olduğu bilgisayar ekranından grafiksel olarak takip edilebiliyordu. Katılımcı bilgisayar klavyesinin yukarı-aĢağı oklarıyla oynayarak kendisince kabul edilebilir frekansları 20 dakika deneme-yanılmadan sonra belirliyordu. Bundan sonra, 5 dakika da bu son seçilen frekansta çalıĢıyordu. Böylece seçilen frekansın herhangi bir yorğunluğu neden olup olmadığı kontrol ediliyordu. Bu son seçilen kontraksiyon frekansı katılımcı tarafından o deney kombinasyonuna karĢılık gelen maksimal kabuledilir kontraksiyon frekansı (MKF) olarak kaydedildi. 2.3. Deney Tasarımı Deneysel bağımsız değiĢkenler Ģunlardı: Uygulan kuvvet (iki seviyede: %15 MĠK ve %30 MĠK), kavrama aralığı (üç seviyede: optimal (GOKA), GOKA-2 (optimalden 2 cm kısa) ve GOKA+2 (optimalden 2 cm uzun)), ve omuz duruĢu (iki seviyede: 25o FLEK (fleksiyon) ve 30o ABD (abduksiyon). Oniki (12) test oturumu oniki (12) katılımcı tarafından toplam yüzkirkdört (144) oturumda tamamlandı. Bağımlı (yanıt) değiĢkenler ise Ģunlardı: MKF ve EMG. Uç faktör-rasgeleleĢtirilmiĢ tam öbek (blok) tasarımı (katılımcılar öbek olarak) seçildi. Her katılımcı oniki deney oturumunu random olarak yerine getirdi. Kontraksiyon süresi, endüstride sıkça rastlanan, 5 saniye olarak belirlendi (örneğin; Byström ve Fransson-Hall 1994, Volvo otomobil montaj fabrikasindaki montaj bandında kontraksiyon frekanslarının ortalama olarak 5 s olduğunu bildirdi (Gothenburg, Isveç)). 3. Sonuçlar ve Değerlendirmeler Tablo 1 MKFların istatistiksel bir özetini göstermektedir. Bu sonuçlar grafiksel olarak da ġekil 1 ve 2 de gösterildi. MKFların en yüksek değeri 15%MĠK/25oFLEK kombinasyonunda elde 70 edildi. Parametrik varyans analizi sonuçları bütün ana faktörlerin (kuvvet, duruĢ, ve kavrama aralığı) ve duruĢ*kuvvet ve kuvvet*aralık etkileĢimlerinin MKF‟nin değiĢiminde istatistiksel olarak önemli olduğunu gösterdi (Tablo 2). Varyans analizi sonrası testler (t-tests) MKFların GOKA-2/15%MĠK kombinasyonunda öteki kombinasyonlara göre önemli derecede daha yüksek olduğunu gösterdi. Ayrıca MKF, GOKA/15%MĠK kombinasyonundan GOKA+2/15%MĠK kombinasyonuna doğru azalma görüldü. Bunun aksine, yüksek kuvvet uygulanan kombinasyonlarda, GOKA/30%MĠK en yüksek MKF‟a karĢılık geldi. MKF değerleri, GOKA-2/15%MĠK kombinasyonunda diğer kombinasyonlara göre daha yüksek değerler gösterdi. En düĢük değerler GOKA+2 kombinasyonlarında görüldü. Iki omuz duruĢu arasında ise önemli bir etki farkı gözlenmedi. Kas miyoelektrik aktivitelerinin incelenmesinde ise Ģu sonuçlar elde edildi. Önkoldaki parmak fleksor ve ekstensor kaslarının normalize ortalama MF EMG değerlerinin yaklaĢık „1‟ olması bu değerlerde testlerin basından sonuna kadar düĢük değerlere bir kaymanın olmadığını gösterdi. Bu sonuç varyans analizi ile de istatistiksel olarak onaylandı. Bu da bu kaslarda önemli derecede bir yorulmanın olmadığının fizyolijik (objektif) bir kanıtı oluyor. Ġncelenen izometrik ve kesikli elkavrama kontraksiyonlarında görüldü ki katılımcılar göreli olarak düĢük kuvvet uyguladıklarında (%15MĠK), genel olarak dar kavrama aralığını (GOKA-2) Tablo 1 MKF, ZD, ve norMFÖK„un Betimsel Ġstatistiği Omuz Duruşu Kuvvet Kavrama Aralığı 25o Fleksiyon 15% MĠK GOKA-2 GOKA GOKA+2 4.8(1.0) 4.3(1.0) 3.9(1.21) 7.6 (2.8) 9.0(3.4) 10.3(4.7) 1.0(0.1) 1.0(0.2) 30% MĠK GOKA-2 GOKA GOKA +2 2.9(0.8) 3.2(0.7) 2.4(0.9) 16.0(8.4) 14.5(5.2) 20.0(11.1) 1.0(0.1) 1.0(0.1) 1.0(0.1) 15% MĠK GOKA -2 GOKA GOKA +2 4.4(1.0) 3.7(1.0) 3.3(0.9) 8.7(3.4) 11.1(5.5) 13.1(5.9) 1.0(0.1) 1.0(0.1) 1.0(0.2) MKF ZD (kontraksiyon./dakika) (sec) Ortalama (Standart Sapma) norMFÖK 1.0(0.1) 30o Abduksiyon 30% MĠK GOKA -2 2.9(1.0) 15.7(9.0) 0.9(0.2) GOKA 3.0(1.0) 15.3(8.5) 1.0(0.1) GOKA +2 2.5(0.8) 19.1(10.7) 1.0(0.1) MİK: maksimal istemli kontraksiyon; GOKA: göreli optimal kavrama aralığı; ZD: minimal kabuledilir gevĢeme (dinlenme) süresi; norMFÖK: normalize edilmiĢ önkol MF EMG 6 6 15%MİK 15%MİK 5 30%MİK 30%MİK MKFkontraksiyon/dak/ MKFkontraksiyon/dak/ 5 4 3 2 1 4 3 2 1 0 GOKA-2 GOKA 0 GOKA+2 Fleksiyon Göreli Kavrama Aralığı ġekil 1 Göreli El Kavrama Kuvveti ve Kavrama Abduksiyon Omuz Duruşu ġekil 2 Göreli El Kavrama Kuvveti ve Omuz 71 Aralığı EtkileĢiminin MKF‟ye Ortalama Etkisi Etkisi (Çubuklar Standart Sapmaları Gösteriyor) DuruĢu EtkileĢiminin MKF‟ye Ortalama (Çubuklar Standart Sapmaları Gösteriyor) Tablo 2 Bağımlı DeğiĢkenlerinin Varyans Analiz Özeti (Sayılar F ve p Değerlerini Gösteriyor) MKF norMFÖK DuruĢ Kuvvet 5.5(0.02)* 0.00(0.95) 154.5(0.00)* 2.7(0.10) Faktörler ve EtkileĢimleri Kavrama DuruĢ* DuruĢ* Aralığı Kuvvet Kavrama Aralığı 16.3 (0.00)* 6.2 (0.01)* 0.2 (0.81) 0.5 (0.61) 0.6 (0.42) 1.1 (0.32) Kuvvet* Kavrama Aralığı 3.9 (0.02)* 1.2 (0.31) DuruĢ*Kuvvet* Kavrama Aralığı 1.6(0.20) *faktörün değiĢkene etkisinin önemli olduğunu iĢaret eder (p<0.05). MKF: maksimal kabuledilir frekans; norMFÖK: normalıze önkol MF EMG optimal aralığa (GOKA) ve GOKA+2‟ye tercih ettiler. Buna karĢılık uygulanan kuvvet göreli olarak arttığında (%30MĠK) ise genel olark optimal kavrama aralığını tercih ettiler. Bu beklenmeyen ilginç bir sonuçtu. Bunun bir açıklaması su Ģekilde yapılabilir: Dar kavrama aralığında kuvvet sadece kasın aktif komponentinin gerilimi ile üretildi (parmakların içeri kıvrılmıĢ durumundan dolayı kas uzunluğu dinlenme uzunluğundan daha kısa durumdaydı, dolayısı ile pasif komponet gerilimde değildi ve kuvvet üretimine katkıda bulunamadı). Dolayısı ile rahatsızlık hissi sadece aktif komponent geriliminin bir fonksiyonu idi. Bundan dolayı toplam hissedilen rahatsızlığın derecesi daha düĢük olmuĢ olabilir. Buna karĢılık, optimal aralıkla çalıĢmada, kuvvet aktif ve pasif komponentlerin toplam gerilimi ile üretildi. Bundan dolayı kombine rahatsızlık daha yüksek derecede hissedilmiĢ ve MKF değerlerinin daha düĢük olmasına neden olmuĢ olabilir. Fakat, efor seviyesi yükseldiğinde (%30MĠK), GOKA, kuvvet üretimi için el ve parmaklara daha iyi mekaniksel avantaj sağladı, ve katılımcıların daha hızlı çalıĢabilmelerine olanak verdi. Burada biyomekaniksel avantaj ile parmakların statiksel olarak yüklenmesi, pasif komponentin gerilmesi ile oluĢan ilave rahatsızlık hissi, ve antagonist kasların zıt etkisi arasında bir ödünleĢim olma ihtimali var. Bütün test kombinasyonlarında MF EMG sonuçlarının istatistiksel olarak herhangi önemli bir yorulmaya iĢaret etmemesi, bu fizyolojik değiskenin psikofiziksel MKF sonuçlarını desteklediğini göstermektedir. Bu sonuç aynı zamanda ölçüt 2 yi sağlamaktadır. Bu çalıĢma, laboratuar ortamında, izometrik-kesikli bir manuel iĢin simulasyonunu içerdi. Endüstride sıklıkla görülmekte olan bu tip manuel iĢler kümülatif travma hastalıkları, diğer bir adıyla kas iskelet sistemi hastalıkları, ile ilintili bulunmuĢlardır. Bu inceleme, psikofizik ve fizyolojik yaklaĢımları kullanarak maksimum kabuledillir frekans değerlerini, uygulanan kuvvet, kavrama aralığı ve omuz duruĢunun bir fonksiyonu olarak inceledi. Elde edilen deney sonuçlarının incelenmesine dayanarak, göreli olarak az kuvvet gerektiren el kavrama iĢleri için optimal‟den daha dar kavrama aralığı, ve göreli olarak fazla kuvvet gerektiren kavrama iĢlerinde optimal kavrama aralığı tavsiye edilmelidir. Mamafih, daha kesin kavrama aralığı ve kuvvet değerleri için kavrama aralığı ve kuvvet değiĢkenlerinin daha hassas değerleri incelenmelidir. Son olarak elaletlerinin kavrama aralığının kullanıcıların değiĢen el ölçülerine göre ayarlanabilecek Ģekilde tasarımlanmalı ve imal edilmesi tavsiye olunur. 72 Kaynaklar Basmajian, J.V. and Deluca, C.J., 1985. Muscles Alive-Their Functions Revealed by Electromyography, 5th Ed., Baltimore, MD: Williams & Wilkins, 198-200. Bechtol, C., 1954. Grip Test: The Use of a Dynamometer with Adjustable Handle Spacings. Journal of Bone and Hand Surgery, 26-A, 820-824. Bigland-Ritchie, B., Furbush, F. and Wodds, J.J., 1986. Fatigue of Intermittent Submaximal Voluntary Contractions: Central and Peripheral Factors. Journal of Applied Physiology, 61, 421-429. Bjorksten, M. and Jonsson, B., 1977. Endurance Limit of Force in Long Term Intermittent Static Contractions. Scandinavian Journal of Work and Environmental Health, 3, 2327. Buchthal, F., Guld, C. and Rosenfalck, P., 1957. Multielectrode study of the territory of a motor unit. Acta Physiologica Scandinavica, 39, 83–103. Bystrom, S. E. G., and Kilbom, A., 1990. Physiological Response in the Forearm During and after Isometric Intermittent Handgrip. European Journal of Applied Physiology and Occupational Physiology, 60, 457-466 (Springer-Verlag). Bystrom, S. and Fransson-Hall, C., 1994. Acceptability of Intermittent Handgrip Contractions based on Physiological Response. Human Factors, 36(1), 158-171. Cotten, D. J. and Bonnell, L., 1969. Investigation of the T-5 Cable Tensiometer Grip Attachment for Measuring Strength of College Women. Research Quarterly, 40, 848850. Dahalan, J. B. and Fernandez, J. E., 1993. Psychophysical Frequency for a Gripping Task. International Journal of Industrial Ergonomics, 12, 219-230. Eksioglu, M., 2004. Relative Optimum Grip Span as a Function of Hand Anthropometry. International Journal of Industrial Ergonomics, 34 (1), 1-12. Fransson, C. and Winkel J., 1991. Hand Strength: The Influence of Grip Span and Grip Type. Ergonomics, 34(7), 881-892. Geschedier, G.A., 1984. Psychophysics: Method, Theory and Application, 2nd Ed., Hillsdale, NJ: Lawrence Erlbaum Associates. Greenberg, L. and Chaffin, D. B., 1976. Workers and Their Tools, Midland, MI: Pendall Publishing Co. Hagberg, M., 1981. Muscular Endurance and Surface Electromyogram in Isometric and Dynamic Exercise. Journal of Applied Physiology, 51(1), 1-7. Hertzberg, T., 1955. Some Contribution of Applied Physical Anthropology to Human Engineering. Annals of the NY Academy of Science, 63, 616-629. Kilbom, A., 1994. Repetitive Work of the Upper Extremity: Part II: The Scientific Basis (Knowledge Base) for the Guide. International Journal of Industrial Ergonomics, 14, 59-86. Kilbom, A., Makarainen, M., Sperling, L. Kadefors, R. and Liedberg, L., 1991. The Significance of Tool Design and Individual Factors for Efficiency and Fatigue in Work with Plate Shears, Stockholm: Swedish Institute of Occupational Health. Lamb, R. and Hobart, D., 1992. Anatomic and Physiological Basis for Surface Electromyography. In Selected Topics in Surface Electromyography for Use in the 73 Occupational Setting: Expert Perspectives, G.L. Soderberg (Ed.), DHHS (NIOSH), Publication No. 91-100, 6-21, Cincinnati, OH: U.S. Department of Health and Human Services, National Institute for Occupational Safety and Health. Leveau, B. and Andersson, G., 1992. Output Forms: Data Analysis and Applications. In Selected Topics in Surface Electromyography for Use in the Occupational Setting: Expert Perspectives, G.L. Soderberg (Ed.), DHHS (NIOSH), Publication No. 91-100, 621, Cincinnati, OH: U.S. Department of Health and Human Services, National Institute for Occupational Safety and Health. Montoye, H. J. and Faulkner, J. A., 1965. Determination of the Optimum Setting of An Adjustable Grip Dynamometer. The Research Quarterly, 35 (1), 29-36. Mundale, M. O., 1970. The Relationship of Intermittent Isometric Exercise to Fatigue of Hand Grip. Archives of Physical Medicine and Rehabilitation, 51 (9), 532-539. Petrofsky, J. S., Williams, C., Kamen, G. and Lind, A. R., 1980. The Effect of Handgrip Span On Isometric Exercise Performance. Ergonomics, 23 (12), 1129-1135. Pheasant, S. T. and Scriven, J. G., 1983. Sex Differences in Strength. Some Implications for the Design of Hand Tools. In Proceedings of the Ergonomics Society Conference, K. Coombes (Ed.), 9- 13, London: Taylor & Francis. Putz-Anderson, V. (Ed.), 1988. Cumulative Trauma Disorders: A Manual for Musculoskeletal Diseases of the Upper Limbs, New York: Taylor & Francis. Silverstein, B.A., Fine, L.J., and Armstrong, T.J., 1987. Occupational Factors and Carpal Tunnel Syndrome. American Journal of Industrial Medicine, 11, 343-358. Sjogaard, G., Savand, G., and Juel, J., 1988. Muscle Blood Flow During Isometric Activity and its Relation to Muscle Fatigue. European Journal of Applied Physiology, 57, 327335. Winter, D.A. ,1992. Biomechanics and Motor Control of Human Movement, 2nd Ed., New York: John Wiley & Sons. Zipp , P., 1982. Recommendations for the Standardization of Lead Positions in Surface Electromyography. European Journal of Applied Physiology, 50: 41-54. 74 12-15 YAġLARINDAKĠ ÖĞRENCĠLERĠN ANTROPOMETRĠK ÖLÇÜLERĠNĠN BELĠRLENMESĠ VE OKUL MOBĠLYALARINA UYARLANMASI G. Cankız ELĠBOL*, Yılmaz KILIÇ, Meliha ULUPINAR, Erol BURDURLU Hacettepe Üniversitesi, Mesleki Teknoloji Yüksekokulu, AğaçiĢleri Endüstri Mühendisliği Bölümü, Beytepe, Ankara ÖZET Ankara ilinde yaĢayan ve farklı gelir seviyeli aileleri temsil eden 12-15 yaĢ aralığındaki 668 öğrenci (332 erkek, 336 kız) üzerinde antropometri araĢtırması yapılmıĢ; ergonomik okul mobilyası tasarımında önemli olan 16 adet ölçü belirlenmiĢtir. Doğal olarak bu ölçüler, yaĢa ve cinsiyete göre farklılık göstermiĢtir. AraĢtırmada elde edilen ölçüler söz konusu yaĢ grubunun kullanımına yönelik okul mobilyaları tasarımında kullanılmıĢ, örnek bir sıra tasarımı gerçekleĢtirilmiĢtir. Anahtar kelimeler: Antropometri, Ergonomi, Mobilya, Tasarım. 1. GiriĢ Ġnsan, yaptığı tüm eylemlerde, bedenini rahatlık içinde kullanmalıdır. Bu Ģart sadece, kullanılan cihazların, aletlerin, makinelerin, dekorasyon ve donatı elemanlarının ve çeĢitli çalıĢma hacimlerinin, insan bedeni boyutları ile uyum içinde olması ile mümkün olabilecektir. Bireyin bedensel ölçüleri yaĢ, cinsiyet, beslenme durumu ve genetik yapı gibi birçok faktöre bağlı olarak değiĢiklik göstermektedir. Bu sebeple, tasarımda bu farklılık göz önünde tutulmalı ve ürün bu ölçülere uygun olarak tasarlanmalıdır. Bir ürünün tasarlanmasında, ürünün kullanıcı kitlesi belirlenmeli ve bireylerden alınan bedensel ölçüler istatistik olarak değerlendirilip, ürünün boyutlandırılmasında kullanılmalıdır. Verimli ve sağlıklı olabilmenin koĢullarından biri de insanın yaĢadığı her mekanın ve kullandığı her aracın, gerecin onun boyutsal ve biyomekanik özelliklerine uygun olmasıdır (Gönen ve Kalınkara, 1993). Bir ürünü toplumdaki tüm insanlara uyacak Ģekilde üretmek, pratik olmamakla birlikte çok pahalı bir çözümdür. Çoğu ürün kullanıcı kitlenin büyük bir kısmına uyacak Ģekilde tasarlanıp üretilmektedir. Seri üretimi yapılacak ürünün üretiminden önce ergonomistler, ürünün ne Ģekilde kullanılacağını tanımlayarak, kullanılabilirlik unsurlarını belirlemelidirler. Muhtemel kullanıcı kitlesi belirlenmeli ve antropometrik veriler değerlendirmeye bu aĢamada alınmalıdır (Sabancı, 1999). Antropometrinin oldukça geniĢ bir bilim dalı olması sebebiyle, pek çok alanda konuyla ilgili araĢtırmalar farklı amaçlarla yapılmıĢtır. Özellikle tıp ve antropoloji alanlarında, büyümeyi kontrol etmek, ırkların ve bölge halkının anatomik yapısını inceleme gibi genel amaçlarla gerçekleĢtirilse de, zamanla antropometrik değerlerin pek çok ürünün tasarımındaki yeri anlaĢılmıĢ ve tasarım amaçlı çalıĢmalar da yürütülmüĢtür. * gcelibol@yahoo.com 75 Ergonomik mobilya ve araç-gereç tasarımda kullanılabilecek antropometrik ölçülerin belirlenmesinin ve ölçülerin ilkokul öğrencilerine yönelik tasarımlara uyarlanmasının amaçlandığı bir çalıĢmada, Ankara‟da bulunan okullardan seçilmiĢ 1800 erkek ve 1784 kız öğrenciden alınan, ağırlık ve 13 adet bedensel ölçü incelenmiĢtir. Farklı sınıflarda farklı boyutlarda okul mobilyalarının kullanılması uygun bulunmuĢtur (KayıĢ and Özok, 1991). Duyar (1992), ortaokul ve lise çağındaki (12-17 yaĢ arası), Türk çocuklarının optimal büyüme standartlarının oluĢturulmasının amaçlandığı çalıĢmasında, 600 erkek, 600 kız olmak üzere 1200 denek ele almıĢ ve 22 antropometrik değiĢkenin yanı sıra 13 indisin ergenlik dönemi boyunca gösterdiği değiĢimi incelemiĢtir. ÇalıĢma sonunda, Türk çocuklarının büyük bir kısmının olması gereken boyutlara ulaĢamadığı görülmüĢtür. Göral-Yıldızlı (1996), çocuklardaki büyüme-geliĢme ve bunları etkileyen faktörleri saptamada antropometrik ölçütlerin ölçütlerin önemini belirlemek amacıyla, 0-6 yaĢ grubu 1800 çocuğun antropometrik ölçülerini kullanmıĢlar, malnütrisyon oranlarını incelemiĢlerdir. Mayda (1997), Sivas il merkezinde bulunan 7770 kız, 7189 erkek olmak üzere 14959 ilkokul öğrencisi üzerinde yaptığı araĢtırmada, yerel büyüme ve geliĢme standartlarının geliĢtirilmesini amaçlamıĢtır. Knight and Noyes (1999), geleneksel okul mobilyalarının çocukların oturma pozisyonları ve davranıĢları üzerindeki etkilerinin “Chair 2000” adı verilen yeni tasarlanmıĢ bir sandalye ve birleĢik bir masa ile kıyaslandığı deneysel bir çalıĢma gerçekleĢtirmiĢlerdir. Yeni tasarlanan mobilyanın tanıtılmasıyla birlikte, çocukların davranıĢlarında ılımlı ve belirgin bir geliĢme ve oturma pozisyonlarında değiĢme olduğunu görmüĢlerdir. YaĢları 6 ve 11 arasındaki Meksikalı öğrenciler üzerinde yapılan bir antropometri araĢtırmasında, 4758 öğrenciden 50‟Ģer adet bedensel ölçü alınmıĢ; Amerikalı, Kübalı ve Meksikalı öğrencilerin ölçüleri kıyaslanmıĢ ve okul mobilyalarına uyarlanmıĢtır (Prado-Leon et al., 2001). Ġlkokul öğrencilerine yönelik bir araĢtırmada, yaĢları 7 ile 12 arasında bulunan 90 kız, 90 erkek toplam 180 öğrenciden alınan ölçüler ile okullarda kullanılan mobilyaların ölçüleri kıyaslanmıĢtır. Sandalyelerin ve sıraların çok yüksek olduğu ve ayrıca sandalyelerin oturma yüzeylerinin fazla derin olduğu saptanmıĢtır (Panagiotopoulou et al., 2003). Okul mobilyalarının boyutlarının belirlenmesi amacıyla, Hırvat ve Slovak lise öğrencileri üzerinde bir antropometri araĢtırması gerçekleĢtirilmiĢtir. Hırvatistan ve Slovakya‟da bulunan 450‟den fazla öğrenci üzerinde ölçüm yapılmıĢ, okul mobilyalarının karakteristiklerini belirlemek üzere 16 temel antropometrik ölçü incelemeye alınmıĢtır. Kullanılan mobilyaların ergonomik karakteristiklerinin, bugünün öğrencilerine uyum sağlamadığı görülmüĢtür. Problemlerin çoğunlukla, yüksek oturak ve alçak sıra yüzeyinden kaynaklandığı belirlenmiĢtir (Jelacic et al., 2003). Yapılan bir diğer çalıĢmada ise Avrupa‟daki öğrenciler için okul mobilyalarının ölçüleri incelenmiĢtir. GeliĢtirilen yeni yaklaĢımla, ölçülendirmede boy uzunluğundan öte oturma yüksekliğinin kullanılması uygun bulunmuĢtur (Molenbroek et al., 2003). Milanese and Grimmer (2004), genç bireylerin belkemiğiyle ilgili sorunları ile kiĢisel antropometrik ölçüleri ve kullandıkları mobilyaların boyutları arasındaki iliĢki 76 araĢtırmıĢlardır. 1269 öğrenciden alınan antropometrik ölçüler ve kaydedilen bel rahatsızlıkları incelenmiĢ, kartillere ayrılan grup ayrı ayrı değerlendirilmiĢlerdir. Gençlerde görülen sırt ağrısının önlenmesi için okul mobilyası ve antropometrik ölçüler arasındaki eĢleĢmenin araĢtırılması gerekli bulunmuĢtur. Bu çalıĢmanın amacı, geliĢme çağındaki öğrencilerin, günlerinin büyük bir bölümlerini geçirdikleri sınıf ortamında rahat ve verimli olabilmelerini sağlamaktır. AraĢtırma kapsamında alınan ölçüler istatistiksel olarak değerlendirilmiĢ, okul sıralarının boyutlandırılması için gerekli olan kriterlerin belirlenmesinde kullanılmıĢtır. 2. Yöntem AraĢtırma kapsamına alınan bireyler, Ankara‟nın merkez ilçelerinde bulunan 12 farklı ilköğretim okulundan rasgele olarak seçilmiĢtir. Örneklem, 332 erkek ve 336 kız, toplam 668 öğrenciden oluĢmaktadır. YaĢları 12 ve 15 arasında değiĢen bireylerden antropometrik ölçüler alınmıĢtır. Bu ölçümlerin alınmasında 100g hassasiyetli dijital baskül, 1mm hassasiyetli boy ölçme cihazı, 1mm hassasiyetli 150cm‟lik kumpas ile 1mm hassasiyetli büyük (60 cm) ve küçük (30 cm) antropometre kullanılmıĢtır. Ölçümler sağ taraftan ve minimum kıyafetle yapılmıĢtır. Boy ölçümü dıĢındaki tüm ölçümler, dik rahat oturma pozisyonunda, dizler 90 kıvrık olarak alınmıĢtır (ġekil 1). Her bireyden alınan 11 adet ölçü aĢağıda belirtilmiĢtir. 1. Boy (A): Yer düzlemi ile baĢın en üst noktası arasındaki dikey uzunluktur. 2. OmuzYüksekliği (oturarak) (B): Oturma yüzeyinin en üst noktası ile omuz kemiğinin en üst noktası arasındaki dikey uzunluktur. 3. Dirsek Yüksekliği (oturarak) (C): Dirseğin 90 kıvrık olması durumunda ölçülen; oturma yüzeyinin en üst noktası ile dirsek kemiğinin en alt noktası arasında kalan dikey uzunluktur. 4. Göz Yüksekliği (oturarak) (D): Oturma yüzeyinin en üst noktası ile göz arasındaki dikey uzunluktur. 5. Omuz Genişliği (E): Omuzların en dıĢ noktaları arasındaki yatay uzunluktur. 6. Kalça Genişliği (oturarak) (F): Oturma esnasında kalçanın en dıĢ noktaları arasındaki yatay uzunluktur. 7. Omuz – Dirsek Uzunluğu (G): Dirseğin 90 kıvrık olması durumunda ölçülen; omuz kemiğinin en üst noktası ile dirsek kemiğinin en alt noktası arasında kalan dikey uzunluktur. 8. Dirsek – El ucu Uzunluğu (H): Dirseğin 90 kıvrık olması durumunda ölçülen; dirsek kemiğinin en arka noktası ile eldeki en uzun parmağın uç noktası arasında kalan yatay uzunluktur. 9. Oturma Yüzeyi Derinliği (I): Kalçanın en arka noktası ile dizin arka noktası arasındaki yatay uzunluktur. 10. Diz Yüksekliği (J): Yer düzlemi ile dizin en üst noktası arasındaki dikey uzunluktur. 11. Oturma Yüzeyi Yüksekliği (K): Yer düzlemi ile dizin arka noktası arasındaki dikey uzunluktur. 77 ġekil 1 Alınan antropometrik ölçüler 3. Bulgular 3. 1. Antropometrik Ölçümler Bireylere ait antropometrik ölçüler Tablo 1‟de verilmiĢtir. YaĢlara göre ölçülerdeki değiĢim ve standart sapmalar görülmektedir. Tablo 1 Ortalamalar ve standart sapma değerleri (birimler mm alınmıĢtır) YaĢ Ölçümler Cinsiyet Kız Erkek Omuz yüksekliği (oturarak) Kız Erkek Dirsek yüksekliği Kız (oturarak) Erkek Göz yüksekliği (oturarak) Kız Erkek Omuz geniĢliği Kız Erkek Kalça geniĢliği (oturarak) Kız Erkek Omuz-dirsek uzunluğu Kız Erkek Dirsek-el ucu uzunluğu Kız Erkek Oturma yüzeyi derinliği Kız Erkek Diz yüksekliği Kız Erkek Oturma yüzeyi yüksekliği Kız Erkek Boy 12 X 1547 1504 515 491 209 189 647 657 364 359 311 305 307 302 398 384 411 401 504 499 414 421 13 SS 79 65 39 36 31 31 47 36 27 30 29 33 23 17 31 24 39 34 33 29 31 22 78 X 1611 1591 536 529 210 208 713 674 374 380 326 306 326 322 417 420 424 441 522 527 428 436 SS 55 83 34 33 25 18 35 53 25 32 28 26 19 22 20 28 28 40 24 33 28 23 14 X SS 1641 59 1671 81 547 32 548 46 217 29 210 29 728 42 728 46 374 19 394 25 338 24 332 33 330 18 337 25 428 21 439 28 433 34 442 35 535 24 557 31 439 24 452 24 15 X SS 1667 57 1749 71 553 33 545 33 212 22 194 21 731 32 751 41 382 26 420 25 340 22 343 29 340 20 350 23 437 20 463 24 443 33 486 33 541 24 570 28 446 22 463 22 YaĢa ve cinsiyete göre ölçülerin %5‟lik ve %95‟lik kapsam değerleri Tablo 2‟de verilmiĢtir. Tablo 2 Antropometrik ölçümlerin yüzdelik kapsam değerleri (birimler mm alınmıĢtır) YaĢ 12 Ölçümler Boy Omuz yüksekliği (oturarak) Dirsek yüksekliği (oturarak) Göz yüksekliği (oturarak) Omuz geniĢliği Kalça geniĢliği (oturarak) Omuz-dirsek uzunluğu Dirsek-el ucu uzunluğu Oturma yüzeyi derinliği Diz yüksekliği Oturma yüzeyi yüksekliği % 5 Kız 13 Erkek Kız Erkek 14 Kız Erkek 15 Kız Erkek 1417 1398 1521 1454 1543 1539 1573 1633 95 1677 1611 1702 1728 1738 1804 1760 1866 5 451 431 481 455 494 472 499 490 95 580 551 591 566 600 623 607 600 5 347 344 385 375 394 393 404 424 95 449 424 450 466 463 486 470 502 5 596 598 655 587 659 652 679 685 95 751 716 771 760 797 803 784 818 5 320 310 332 327 344 352 339 379 95 408 408 415 433 405 436 426 469 5 263 251 281 264 299 277 305 296 95 359 359 372 349 377 386 376 390 5 269 271 295 285 301 296 307 313 95 345 331 358 359 359 379 374 388 5 347 344 385 375 394 393 404 424 95 449 424 450 466 463 486 470 502 5 342 345 379 376 378 384 388 432 95 475 457 470 507 489 500 497 540 5 450 453 482 472 495 506 502 524 95 557 545 563 582 574 607 580 616 5 362 384 382 398 400 413 410 428 95 465 458 474 475 477 492 482 499 4. Sonuç ve Öneriler 79 Elde edilen veriler, geliĢme çağının büyük bir kısmını içeren 12-15 yaĢ aralığında, antropometrik ölçülerin oldukça değiĢken olduğunu göstermiĢtir. Bu geniĢ dağılım göz önünde tutulduğunda, tüm bireylerin aynı boyutlardaki sıralarda rahat ve verimli ders izlemesinin çok güç olacağı anlaĢılmaktadır. Bu sebeple, öğrencilerin en azından büyük çoğunluğunun antropometrik ölçülerine uygun sıraların tasarlanması gerekmektedir. Sıraların boyutlandırılması esnasında, her antropometrik ölçü farklı bir boyutun belirlenmesinde kullanılmıĢtır. Ölçülerin %5‟lik, %95‟lik veya ortalama değerleri alınarak, boyutsal belirlemeler gerçekleĢtirilmiĢ, bu değerlendirme Tablo 3‟te özetlenmiĢtir. Ayrıca her antropometrik ölçünün karĢılık geleceği sıra boyutu ve bu boyutların değiĢim aralıkları da belirtilmiĢtir. Tablo3 Boyutsal belirlemeler ve ölçü aralıkları Antropometrik ölçü Dirsek yüksekliği (oturarak) - C Omuz geniĢliği - E Kalça geniĢliği (oturarak) - F Dirsek-el ucu uzunluğu - H Oturma yüzeyi derinliği - I Diz yüksekliği - J Oturma yüzeyi yüksekliği - K Yüzdelik dilim 5 – 95 95 95 50 50 5 – 95 5 – 95 Sıra boyutu Masa üst tabla yükseklği (1) ÇalıĢma alanı geniĢliği (3) Oturma yüzeyi geniĢliği (4) ÇalıĢma alanı(üst tabla) derinliği (5) Oturak derinliği (6) Masa alt tablası yüksekliği (2) Oturak yüksekliği (7) Ölçü aralığı (cm) 35,0 – 50,0 47,0 min. 36,0 – 39,0 40,0 – 46,5 40,0 – 41,0 45,0 – 58,0 36,0 – 48,0 Ölçü aralıkları dikkate alındığında, sabit bir mobilyanın, tüm beklentilere yanıt veremeyeceği görülmektedir. Bu durumda, ayarlı modüllerin kullanılması uygun bir çözüm olabilecektir. Ayarlı sistemlerin sınırlarının belirlenmesinde Tablo 3‟teki ölçü aralıklarından yararlanılması, sıra boyutlarının öğrencilerin antropometrik ölçülerine uygun hale getirilmesi açısından önemlidir. Birey, kendi ölçülerine ve kullanım alanına göre yapacağı ayarlamalar ile sınıf ortamında daha verimli olabilecektir. Fiziksel açıdan rahat olan bireyin konsantrasyonunun daha yüksek olabileceği düĢünülürse, bu ergonomik çözümün öğrenim açısından da önemli olduğu ortaya çıkacaktır. Tüm bunlar ıĢığında, üst ve alt tabla yüksekliği ayarlanabilen bir masa ile oturak yüksekliği ayarı olan ve öne-arkaya hareketi destekleyebilen bir sandalye önerilmektedir. Önerilen sıranın genel görünümü, ölçüleri ve ayar sistemleri ġekil 2 „de gösterilmiĢtir. 80 ġekil 2 Önerilen sıra modeli Bu ayarlamaların yanında, masa üst tablası ve oturak için yatay (sağ-sol) doğrultuda hareketin sağlanacağı bir sistem, kullanım rahatlığı açısından olumlu olabilecektir. Oturma esnasında, bireyin kullanacağı alanın geniĢletilmesini destekleyecek olan bu ayarlamalar, ergonomik bir okul mobilyası tasarlanmasında önemli olmaktadır. Ayrıca, önerilen sıranın yerle bağlantısının sabit olması halinde sınıf içi düzen korunmuĢ olacak ve öğrenciler sınırlı hacimde dahi boyutsal ayarlamalarla özgür hareket edebileceklerdir. Önerilen sırada kullanılan mekanizmaların maliyeti arttıracağı düĢüncesi ortaya çıkabilecektir. Ancak, gelecek nesillerin sağlıklı ve verimli yetiĢmeleri, verilecek değerde kısıtlamaya gidilmemesini gerektirecek kadar önemlidir. Ayrıca, söz konusu sıranın bir defa monte edildikten sonra, zaman içinde öğrencilerde oluĢacak olan fiziksel değiĢime ayak uydurabilecek olması, amortisman süresini kısaltacaktır. 81 Kaynaklar Duyar, Ġ., 1992, 12-17 YaĢlarındaki Türk Çocuklarının Büyüme Standartları, Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. Gönen, E., Kalınkara, V., 1993, Üniversiteye Devam Eden Kız Öğrencilerin Boyutsal Ölçülerinin Ġncelenmesi, IV. Ergonomi Kongresi Bildiri Kitabı, Dokuz Eylül Üniversitesi – Milli Prodüktivite Merkezi, MPM Yayınları, Ġzmir Göral-Yıldızlı, M., 1996, Büyüme ve GeliĢmenin Değerlendirilmesinde Antropometrik Ölçüler, Bilim Uzmanlığı Tezi, Çukurova Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Adana. Jelacic, D., Darko, M., Tomislav, G., Viera, G., 2003, Research on ergonomic characteristics of high school furniture, Wood Research, Stanty Drevarsky Vyskumny Ustav, v48, n3, pp53-62. KayıĢ, B., Özok, A. F., 1991, Anthropometric survey among Turkish primary school children,Technical Note, Applied Ergonomics, Elsevier Ltd.,v22, n1, pp 55-56. Knight, G., Noyes, J., 1999, Children’s behaviour and the design of school furniture, Ergonomics, Taylor&Francis Ltd., v42, n5, pp747-760. Mayda, A. S., Koçoğlu, G., 1999, Sivas Ġl Merkezindeki Çocuklar Ġçin Referans Antropometrik Değerler, Cumhuriyet Üniversitesi Yayınları:79, Sivas, 51s. Milanese, S., Grimmer, K., 2004, School Furniture and the user population: An anthropometric perspective, Ergonomics, Taylor&Francis Ltd., v47, n4, pp 416426. Molenbroek, J. F. M., Kroon-Ramaekers, Y. M. T., Snijders, C. J., 2003, Revision of the design of a standard for the dimensions of school furniture, Ergonomics, Taylor&Francis Ltd., v46, n7, pp681-694. Panagiotopoulou, G., Christoulas, K., Papanckolaou, A., Mandroukas, K., 2003, Classroom furniture dimensions and anthropometric measures in primary school, Applied Ergonomics, Elsevier Ltd., v35, n2, pp 121-128. Prado-Leon, L. R., Avila-Chaurand, R., Gonzalez-Munoz, E. L., 2001, Anthropometric study of Mexican primary school children, Applied Ergonomics, Elsevier Ltd., v 32, n4, pp 339-345. Sabancı, A., 1999, Ergonomi, Baki Kitabevi, Adana, 592s. 82 E-TĠCARET WEB SĠTELERĠ TASARIMININ ERGONOMĠK AÇIDAN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ Ergün ERASLAN* BaĢkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü ÖZET İnternet teknolojilerinin kullanımı temelinde insan–bilgisayar etkileşimini web siteleri sağlamaktadır. Web siteleri günümüzde her geçen gün daha yaygın olarak kullanılan uygulamalardır. Bu siteler içinde e-ticaret sitelerinin özellikli bir yeri bulunmaktadır. E-ticaret web sitelerinin insanın kullanımına uygun olması için ergonomik kriterlere göre düzenlenmesi önemli bir gerekliliktir. Bu çalıĢmada, e-ticaret içerikli ergonomik bir web sitesi tasarımı için gerekli faktörler literatür çalıĢmaları ve uzman görüĢleri yardımıyla belirlenmiĢ, bu faktörler Analitik HiyerarĢi Prosesi (AHP) ile analiz edilmiĢ ve ağırlıklandırılmıĢtır. Bu faktörler belirlenen ağırlıklarına göre ergonomik bir tasarıma ıĢık tutacak Ģekilde düzenlenmiĢ ve tasarım aĢamasında kullanılmıĢtır. Anahtar Sözcükler: İnsan-bilgisayar etkileşimi, E-ticaret siteleri, AHP, BiliĢsel Ergonomi, Web sitesi tasarımı 1. GiriĢ Günümüzde web arayüzleri oldukça sık kullanılan uygulamalar durumuna gelmiĢtir. Bu arayüzlerin kullanıcıya uygun tasarımına yani ergonomisine dikkat etmek önemli bir gerekliliktir. Kullanıcı odaklı tasarım aslında bu uygulamaların kullanılabilirliğini ifade etmektedir. Yazılım ve web arayüz tasarım terimlerinin geliĢmesiyle “kullanılabilirlik” kullanım kolaylığı ve kullanıcı dostluğu terimleriyle eĢ tutulmaya baĢlanmıĢtır. Eğer kullanıcı ilk kullanımında istediğini elde edemezse bu kullanıĢsızlık olarak kabul edilir. Tasarımın yapılması ve kullanabilirlik testlerin uygulanması belli bir kitle için özel tasarlanmıĢ sitelerin kullanım kolaylığını sağlamada en önemli kısmı kapsar. Kullanılabilirliği kullanıcı arayüzünün bir özelliği olarak düĢünmek yanlıĢtır. Ergonomi literatüründe kullanabilirlik kriterler ve ölçütlere göre değerlendirilir. Kullanabilirlik kriterleri, kullanım daha etkin, daha verimli ve daha rahat olmasını sağlamak amacıyla kullanılan kritelerdir. Bundan dolayı kullanıcı arayüzü değerlendirmelerinde kullanabilirlik kriterleri baz alınmalıdır. Bu çalışmada genel olarak elektronik ticaret alanında faaliyet gösteren web sitelerinin genel yapısı incelenmiĢ ve e-ticaret siteleri için kullanılabilirlik kriterleri belirlenmiĢtir. Belirlenen kriterler e-ticaret sitelerin tasarımında dikkat edilmesi gereken hususların belirlenmesi için değerlendirilmiĢtir. E-ticaret siteleri müĢteri ve satıcılara sağladığı pek çok fayda sayesinde günümüzün en popüler web sitesi türlerinden birisidir. Ancak gün geçtikçe artan bu tür sitelerin sayısı müĢterileri daha seçici olmaya itmiĢtir. MüĢteriler alıĢveriĢ yapacakları siteyi seçerken çeĢitli kriterleri göz önünde bulundurmaktadırlar. Bu yüzden e-ticaret siteleri yoluyla satış yapmak isteyen firmalar, tasarım faaliyetlerinde çok daha dikkatli ve özenli çalıĢmak zorundadırlar. Bu firmalar her yönden dört dörtlük iĢleyen ve müĢteri isteklerine tam yanıt vermek suretiyle onların üzerinde olumlu etki bırakan web siteleri tasarlamak zorundadırlar. Böylelikle müĢterilerde o siteye karĢı bir güven duygusu oluĢacak ve o siteye bağımlı hale * eraslan@baskent.edu.tr 83 geleceklerdir. Bunun sonucunda da asıl amacı siteye gelen “ziyaretçileri” “müĢteriye“ çevirmek olan e-ticaret sitesi tasarımcıları hedeflerine ulaĢmıĢ olacaklardır. Bu aĢamada e-ticaret siteleri için kullanılabilirlik kriterleri belirlenmiĢ site tasarımı yapan kiĢilere uygulanan bir ölçüm skalası ile kriterler önem derecelerine göre sıralandırılmıĢtır. Böylece, hedeflenen site için gerekli olan tüm tasarım özellikleri belirlemek mümkün olacaktır. Kriterlerin en doğru Ģekilde belirlenip önem sırasının oluĢturulmasıyla gerek dolaĢım faaliyetlerinde ve gerekse kullanıĢlılık özelliklerinde hiçbir problem yaĢamaması amaçlanan bir e-ticaret sitesi hazırlanacaktır. Çalışmanın öncelikli kapsamında literatür araĢtırması yapılarak web sitesi tasarımı ve e-ticaret siteleri ile ilgili yayımlanmıĢ makaleler kullanılabilirlik kriterlerinin belirlenmesi amacıyla incelenmiĢtir. Bu makalelerin bazıları aĢağıda verilmiĢtir: Web sitesi tabanlı kullanılabilirlik kriterlerinin belirlenmesi (Besecker, 1999) İletişim sistemlerinde kullanılabilirliğin gelişiminde yeni teknikler (Kjeldskov and Stage, 2003) Web Sitesi Tasarımları: Tasarımcıların tecrübesinin ve tasarım kriterlerinin etkileri (Chevalier and Ivory, 2003) Web sitesi tasarımı ve müĢteriye karĢı örgütsel sorumluluğun iliĢkisi (Kent et.al., 2003) Web sitesi tasarımcılarının beklentileri ile kullanıcıların davranıĢları arasındaki farkın keĢfedilmesi (Nakayama et.al., 2000) Web Sitesi Tasarımının Evrimi: Ġnternet üzerinden tıp eğitimi verilmesi açısından anlamı (Chu and Chan, 1998) WSDM: Web siteleri için kullanıcı odaklı bir tasarım metodu (De Toyer and Leune, 1998) Web sitelerinin karakteristik özelliklerinin tüketicilerin duyguları ve internetten alıĢveriĢ hakkındaki görüĢleri üzerindeki etkileri (Mummalaneni, 2003) E-ticarette müĢterinin modellenmesi (Helander and Khalid, 2000) Kullanıcı arayüzünün kullanıbilirlik kriterleri ile ölçümünün uygulanması (Park and Lim, 1999) İnsan ve bilgisayarın karĢılıklı etkileĢim standartları (Bevan, 1995) Ergonominin Tasarım Sürecine Entegrasyonu (BağoĢ ve ġimĢek, 2002) 2. Kullanılabilirlik Kriterlerinin Belirlenmesi AĢağıda literatürden derlenmiĢ ve sezgisel değerlendirmelerde çokça kullanılan kullanılabilirlik kriterleri İşlevsellik, Kontrol Edilebilirlik, Esneklik, Hata Yönetimi, Kullanıcıya Uygunluk, Kendi Kendini Betimleme, Tutarlılık, İş Yükü, Öğrenilebilirlik verilmiĢtir (Besecker, 1999, Park and Lim, 1999, Bevan, 1995). Bu ana kriterlerin ağırlıklandırılması iĢlemi her bir kriter için bağımsız olarak 0-1 arasında bir değer vermek suretiyle yapılabileceği gibi, Analitik HiyerarĢi Prosesinde (AHP) kullanılan ikili karĢılaĢtırma matrisi yoluyla da yapılabilir. Kullanılabilirlik kavramı ölçülemeyen fakat ölçülebilir kullanılabilirlik parametrelerine indirgenebilen genel bir kavramdır. Ölçülebilir kullanılabilirlik kriterleri iki gruba ayrılabilir. Bunlar, kullanıcının sistemi kullanırken performansını ölçen objektif performans ölçütleri ile kullanıcıların sistem ile ilgili düĢüncelerini yansıtan subjektif kullanıcı ölçütleridir (Besecker, 1999). 84 Uluslararası Standardizasyon KuruluĢu (ISO) kullanılabilirliği (ISO9241-11) bir sistemin kullanımıyla belirlenen amaçlara ne derece ulaĢıldığının (etkililik-effectiveness), belirlenen amaçların elde edilmesi için harcanması gereken zaman, para, zihinsel çaba vb. kaynakların (etkinlik-efficiency) ve kullanıcının, sistemi kabul edilebilir bulma derecesinin (tatminsatisfaction) bir ölçüsü olarak tanımlamaktadır (Bevan, 1995). Etkililik(effectiveness), etkinlik (efficiency) ve tatmin (satisfaction) bir ürün veya sistemin kullanılabilirliğini belirleyen önemli üç faktördür. Bu faktörleri değerlendirebilmek için bunların alt kriterlere ayrılması gerekmektedir. Bu alt kriterler aracılığıyla da sistemin kullanılabilirliği ölçülebilir. Kullanılabilirlik faktörleri, karakteristiklerine göre Ģu Ģekilde alt kriterlere ayrıĢtırılabilir (Park and Lim, 1999). Etkililik (Effectiveness) 1 Görevi baĢarılı bir Ģekilde tamamlayan kullanıcıların yüzdesi 2 Belirli bir sürede tamamlanan görev sayısı 3 Kullanıcıların yaptıkları hata sayısı 4 Tamamlanan görevlerin ortalama doğruluğu 5 Hatalarla etkileşimde başarı oranı Etkinlik (Efficiency) 1 Bir iĢi yapmak için geçen zaman 2 Birim zamanda tamamlanan iĢler 3 Yardım için kullanılan referans sayısı 4 Yardım kullanmada harcanan zaman. 5 Çaba (Fiziksel/Zihinsel iĢ yükü) 6 Öğrenme süresi. Tatmin (Satisfaction) 1 Kullanıcı tatmininin derecelendirilmiĢ ölçüsü 2 Bir sistemi diğer alternatiflere tercih ettiğini söyleyen kullanıcıların oranı 3 Test esnasında sistem hakkında ifade edilen olumlu görüĢlerin oranı 4 Şikayet sıklığı. Etkililik, kullanıcıların yaptığı görevlerin tamlığı ve doğruluğu ile ilgilidir. Etkinlik ise bu görevleri yerine getirmek için harcanan kaynaklar ile ilgilidir. Bu kaynaklar kullanıcının etkinliği ile ilgili bilgileri veren zihinsel veya fiziksel çaba olabileceği gibi, zaman veya baĢka kaynaklar da olabilir. Tatminin ölçüsü, kullanıcıların etkileĢim içinde oldukları sistem hakkında verdikleri öznel cevaplardan elde edilir. 2.1. E- Ticaret Siteleri İçin Kullanılabilirlik Kriterleri Yukarıda anlatılanlar ıĢığında e-ticaret siteleri için belirlenen kriterler aĢağıda verilmiĢtir: Maksada uygunluk : E-ticaret sitesi ve Satılan Ürünler Hakkında Bilgi Kullanıcı ĠĢlemleri için Gerekli Bilgi Güncelleme Esneklik: Kullanıcılara farklı kullanım Seçenekleri sunma (Site haritası ve Arama butonu v.b.) Aranan bilgiye(ürüne) kısa zamanda ulaĢım Aranan ürüne kısa zamanda ulaĢım Farklı kullanıcı gruplarına farklı hizmetler sağlama Estetik ve mimalist tasarım: Tasarımda etkileyici olma 85 Metin, yazı büyüklüğü ve renk öğelerinin doğru kullanılması Aynı anda birkaç ürünün indirimde olduğunu veya baĢka bir sitenin reklamının yapılabileceği reklam alanları oluĢturma Gerekli bilgileri öncelik sırasına göre veren sayfalar Kontrol edilebilirlik: Kullanıcının istediği zaman sistemi terk etme ve ana sayfaya dönme imkanı Kısayollar Geribildirim, kılavuzluk ve destek bilgilerinin sağlanması (Geri butonu, Oklar v.b.) Tutarlılık: Sitenin bilgi sunum ve çalışma Ģeklinin kendi içinde tutarlı olması KarmaĢıklığı önleme Kabul görmüĢ satış ve satınalma iĢlemlerinin uygulanması Kullanıcıya uygunluk : Sitenin kullannımını kolay öğrenebilme Sitenin kullanımını kolay hatırlayabilme Kulanıcı beklentilerini karĢılayabilme Basit doğal diyolag kurma, kullanıcı dilini konuĢabilme Hata önleme: Hata oluĢumunu engellemek AnlaĢılabilir ve görülebilir hata mesajları sunmak Hatanın kolayca giderilebilmesini sağlamak Güvenli bir alışveriĢ platformu sağlamak(SET,SSL) Dökümantasyon ve yardım: Linkler ve sitenin kullanımı hakkında gerekli bilginin sunulması Şifre değiştirme, unutulması gibi durumda gerekli yardım menüleri sunmak 7 gün 24 saat belirli sorulara hemen e-mail ile cevap verebilme hizmetinin sunulması Yardım mesajlarının anlaĢılabilir ve fark edilebilir konumda olması 2.2.Tasarım Kriterlerinin Göreceli Olarak Ağırlıklandırılması (Analitik HiyerarĢi Prosesi (AHP) Yöntemi) Karar vermede insan yargılarının kullanımı son zamanlarda dikkati çeken bir ölçüde artıĢ göstermiĢtir. AHP yöntemi, karar verme sürecinde insan yargılarının da kullanıldığı bir yöntem olup 1977 yılında Thomas L. Saaty tarafından literatüre kazandırılmıĢtır. Çok Ölçütlü Karar Verme Problemleri’ndeki analize benzer olarak bu yöntemde seçenekler, farklı ölçütler ve bir hedef kümesi vardır. Üç çeĢit karar mevcuttur: En iyi bir seçeneğin seçimi, aralarında bir oran olmaksızın bir ölçekle seçeneklerin sıralanması ve aralarında bir oran yardımıyla sıralama. Son tür karar AHP yaklaĢımıdır ve diğerlerini içine alır. HiyerarĢi, karmaĢık sistemleri organize etmede en etkin yoldur. Bu yolla, hiyerarĢik olarak bir yapı sunulur ve kontrol ve geçiĢ bilgileri aĢağı doğru ilerler. HiyerarĢik olamayan problemlerde sistematik bir çerçeve çizmek oldukça güçtür. 2.2.1. AHP’de Ölçek Kullanımı AHP’nin temel yapısı ikili karĢılaĢtırma matrislerine dayalıdır. Eğer i ölçütü j ölçütü ile karĢılaĢtırıldığında Tablo 1’deki değerlerden birini alıyorsa, j ölçütü ile i ölçütünün 86 karĢılaĢtırma değeri, i ve j ölçütü aldığı değerin çarpmaya göre tersidir. Kısaca; a(i,j)=1/a(j,i) olarak gösterilebilir. Örneğin; a(i,j)=3 ise a(j,i)=1/3 değeri alır. Tablo 1 AHP’de Kullanılan Temel Ölçek ve Tanımları DüĢük Orta Yüksek 1 EĢit önemli (düĢük düĢük) 2 3 4 5 6 7 8 9 Ara değer (orta düĢük) Orta derecede önemli (yüksek düĢük) Ara değer (düĢük orta) Kuvvetli derecede önemli (orta orta) Ara değer (yüksek orta) Çok kuvvetli derecede önemli (düĢük yüksek) Ara değer (orta yüksek) Kesin önemli (yüksek yüksek) 2.2.2. İkili Karşılaştırma Matrislerinin Oluşturulması, Özvektörlerin Hesabı ve Tutarsızlık Oranları İkili karşılaştırmalar AHP’nin en önemli aşamasıdır. İkili karşılaştıralar ile AHP’de yargılar bir matrise dönüştürülür. aij, i özellik ile j özelliğin ikili karĢılaĢtırma değerini verecek olursa genel olarak ikili karĢılaĢtırma matrisi; A = a11 a 21 . a n1 a12 . . . . a1n . . . . = . a nn a11 1 / a 12 . 1 / a1n a12 . . . . a1n . . . . . a nn şeklinde yazılır. İkili karĢılaĢtırma matrisinin çözümünden elde edilecek öncelik veya özdeğer vektörü W = (w1, w2, ..., wn) ile gösterilir (Saaty, 1980). Hesaplamalar sonucu elde edilen özdeğer vektörlerinin tutarsızlığının kontrolü yapılabilir. Tutarsızlık hesabı için özvektör yöntemi büyük kolaylık sağlamaktadır. KarĢılaĢtırma matrisinin büyüklüğü ile bu ölçümün normalleĢtirilmesi Tutarsızlık İndeksi (T.İ.)’ni vermektedir. Bu indeks sayesinde Tutarsızlık Oranı (T.O.) hesaplayabilmek mümkündür. Tutarsızlık Oranının %10 değerinden küçük olması önerilmektedir. E-ticaret sitesi tasarlamak için gerekli olan tüm kriterler belirlendikten sonra bir sonraki aĢamada bu kriterlerin ağırlıklandırılması çalıĢmalarına baĢlanmıĢtır. Belirlenen kriterler için yapılan ikili karĢılaĢtırılmalar Tablo 2 de verilmiĢtir. İkili karĢılaĢtırmalar sonucunda kriterler kendi aralarında önem sıralarına göre dizilmiĢlerdir. Bu karĢılaĢtırmanın yapılabilmesi için kriterlerin birbirleri arasındaki önemlerinin belirlenmesinde sübjektif yargılar kullanılmaktadır. Tablo 2 Kullanılabilirlik Kriterlerinin Ġkili KarĢılaĢtırılması HÖ KA T KİY KULLANILABİLĠRLĠK MU KK E Maksada Uygunluk 1 3 4 3 4 2 4 Kullanıcı Kontrolü 1 1/2 1/3 2 2 1 Esneklik 1 1/3 1 2 1 87 Ö 3 1 1 KULLANILABİLĠRLĠK MU Hata Önleme Kendini Anlatma Tutarlılık Kullanıcı ĠĢ Yükü Öğrenilebilirlik KK E HÖ 1 KA 1 1 T 2 1 1 KİY 1 1 1 1 Ö 1 1 1/3 1 1 Mevcut tasarım kriterlerinin sayısı çok fazla olduğundan Expert Choice yazılımı kullanılmıĢtır. Bu uygulama sonucunda kriterlerin kendi aralarındaki ağırlıkları ve global ağırlıkları hesaplanmıĢtır. Tüm kriterlerin ağırlıklandırılması iĢlemi tamamlandıktan sonra hesaplanan ortalama tutarsızlık oranının 0,06 olduğu tespit edilmiĢ ve bu miktarın da kabul edilebilirlik sınırları içerisinde olduğu görülmüĢtür (Saaty, 1980). 3. Kullanılabilirlik Kriterlerinin Değerlendirilmesi Çalışmanın bu bölümünde daha önce bulunan baĢlıca önemli kullanılabilirlik kriterleri web sitesi tasarımı yapan ve bu siteleri sıkça kullananlara uygulanarak sayısal değerlendirme yapmaları istenmiĢtir yapılan değerlendirmelerin ortalamaları modele yansıtılmıĢtır. Bu uygulamanın yapılmasının amacı kullanılabilirlik kriterlerinin sayısallaĢtırılarak AHP yönteminde kullanılabilmesidir. E-ticaret siteleri için oluĢturulan kullanılabilirlik kriterleri değerlendirme formu, bu siteler hakkında bilgi sahibi kiĢilerin kendi düĢüncelerini sayısal olarak bildirmeleri amacıyla hazırlanmıştır. Her bir ana kriterin alt kriterlerine göre toplam 100 puan üzerinden değerlendirilmeleri istenmiĢtir. Hazırlanan değerlendirme formları, BaĢkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümünün akademik çalışanlarına ve site tasarımı yapan kiĢilere dağıtılmıĢ ve 30 adet değerlendirilmiĢ anket toplanmıĢtır. Bundan sonra bu anketlerin değerlendirilmesi çalıĢmalarına baĢlanmıĢtır. Çalışmanın sonraki aĢamasında toplanan 30 adet anketteki soruların her birine verilmiĢ olan cevaplar değerlendirilmiĢ ve bu çalışma kullanılan her bir kriter için ortalamalar hesaplanmıştır. Hesaplanan ortalamalar AHP programına göre ölçeklendirilip Expert Choice programı tarafından önem sıralarının belirlemek amacıyla çözdürülmüĢtür. Kriterlerin karĢılaĢtırılması ile elde edilen ağırlıklar ġekil 1 de görülmektedir: 4. Sonuçlar ve Değerlendirmeler Web sitesi tasarımı hakkında yapılan araĢtırmalar sonucunda, elektronik ticaret sitesi tasarımı hakkında önceden yapılmıĢ bir çalıĢmaya rastlanamamıĢtır. Bu çalışma kapsamında tam anlamıyla kullanıcıyı temel alan yani kullanılabilirlik kriterlerini değerlendirerek bir elektronik ticaret sitesi hazırlayabilmek için tasarım aĢamasında uyulması gereken kriterler belirlenmiĢtir. 88 Şekil 1 Kriterlerin Hesaplanan Ağırlıkları (Expert Choice çıktısı) Belirlenen kullanılabilirlik kriterlerinin sayısının çok fazla olması ve bir insanın hafıza özellikleri düĢünüldüğünde; tasarım aĢamasında bütün bu kriterleri göz önünde bulundurulamayacağı temel alınarak bu kriterler içinden en önemlilerinin belirlenmesi çalıĢmalarına baĢlanmıĢtır. Bu amaçla ilgili değerlendiricilere formlar dağıtılmıĢ ve sonuçların değerlendirilmesinde bir çok ölçütlü karar verme tekniği olan “Analitik HiyerarĢi Prosesi” yönteminden yararlanılmıĢtır. Bu yöntem sayesinde kriterlerin kiĢisel görüĢlere dayanan ikili karĢılaĢtırmaları yapılarak bulunan sonuçlar sayısallaĢtırılmıĢ ve kriterlerin her birinin global ağırlıkları hesaplanmıĢtır. Ayrıca verilen yargıların doğruluğunu kanıtlar nitelikte olan tutarsızlık katsayıları da hesaplanarak yapılan çalıĢmaların bilimsel olarak da kabul edilebilir nitelikte olduğu görülmüĢtür. Yapılan çalıĢmaların sonucunda elde edilmiĢ olan baĢlıca önemli kullanılabilirlik kriterleri, tasarımcılara e-ticaret sitesi tasarlayabilmelerinde yol gösterici olmakla birlikte mevcut web sitelerinin bu kriterlere göre değerlendirilerek iyileĢtirilmesi faaliyetlerinde de bir yardımcı kaynak olma özelliği taĢımaktadır. Sonuç olarak kullanıcı odaklı bir web sitesi tasarlamak isteyen kiĢilere, konusunda bir kılavuz niteliğinde kaynak oluĢturulmuĢtur. Zamanla birlikte teknolojinin ilerlemesine bağlı olarak internet ortamında, kullanıcıların bilgisayarlarının donanımları ve yazılımlarında da geliĢmeler yaĢanmaktadır. Bu geliĢmeler paralelinde kullanıcı beklentileri ve web sitelerinin sundukları içerik de sürekli bir değiĢim ve geliĢim içerisindedir. Bu nedenlerden dolayı; bu çalışmada yapılan araĢtırmalar sonucunda bulunan kullanılabilirlik kriterlerine her geçen gün yenileri eklenebilmekte ve çok geniĢ bir kriter topluluğu ortaya çıkabilmektedir. Bu kadar çok kısıtın bulunması da tasarım faaliyetlerini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu sebeple kriter güncellemeleri yapıldıktan sonra bu çalışmada izlenen yollar sırası takip edilerek, geliĢen ihtiyaçlara uygun, e-ticaret sitesi tasarlamak için güncelleĢtirilmiĢ bir tasarım kılavuzu kolaylıkla elde edilebilir. 89 Bu çalışmada verilen kararlar kullanıcıların subjektif değerlendirmeleridir. Subjektif değerlendirmelerden kurtulmak ve modeli geliĢtirmek için değerlendirmelerin Bulanık Mantık çerçevesinde yapılmasında yarar vardır. AHP‟nin ikili karĢılaĢtırma matrisleri de bu Ģekilde bir değerlendirmeye oldukça uygundur. Böylece tüm farklı görüĢler üyelik dereceleri ölçüsünde modele yansıtılabilecektir. Mevcut değerlendirme sonucunda oluĢabilecek faktör ağırlık değiĢimleri dikkate alınarak daha uygun bir tasarım yapılabilecektir. Kaynaklar Bağış, A. ve ġimĢek, M., 2002. Ergonominin Tasarım Sürecine Entegrasyonu, Standard Dergisi, 484, 81-85. Besecker, K.A.,1999. Developing A Usability Testing System For Web Based Research. Bevan, N., 1995. Human-Computer Interaction Standards, Proceedings of the 6th International Conference on Human-Computer Interaction, Yokohama, Japan, Elsevier, 885-890. Chevalier, A. and Ivory, M.Y., 2003. Web site designs: Influences of designer’s expertise and design constraints, Int. J. Human-Computer Studies, 58, 57-87. Chu, F.Y. and Chan, B.K., 1998. Evolution of web site design: implications for medical education on the internet, Computers in Biology and Medicine, 28, 459-472. De Troyer, O.M.F. and Leune, C.J., 1998. WSDM: a user centered design method for web sites, Computer Networks and ISDN Systems, 30, 85-94. Helander, M.G. and Khalid, H.M., 2000. Modeling the customer in electronic commerce, Applied Ergonomics, 31, 609-619. Kent, M.L., Taylor, M. and White, W.J., 2003. The relationship between web site design and organizational responsiveness to stakeholders, Public Relations Review, 29, 63-77. Kjeldskov, J. and Stage, J.,2003. New techniques for usability evaluation of mobile systems. Department of Computer Science, Aalborg University, Fredrik Bajers Vej 7E, DK-9220 Aalborg East, Denmark. Mummalaneni, V., 2005. An empirical investigation of web site characteristics, consumer emotional states and on-line shopping behaviors, Journal of Business Research, 58, 526-532. Nakayama, T., Kato, H. and Yamane, Y., 2000. Discovering the gap between web site designers’ expectations and users’ behavior, Computer Networks, 33, 811-822. Park, K.S. and Lim, C.H., 1999. A structured methodology for comparative evaluation of user interface designs using usability criteria and measures, Department of Industrial Engineering, Korea Advanced Institute of Science and Technology, 373-1, 305-701. Saaty, T.L., 1980. The Analytical Hierarchy Process, pp.1-48, McGraw-Hill International Book Company. USA. 90 ÜRETĠMDE RGONOMĠ YOLUYLA KALĠTE ĠYĠLEġTĠRME (EYKĠ) METODOLOJĠSĠ: TEORĠK ALTYAPI VE KAVRAMSAL MODEL Oğuzhan Erdinç*, Özalp Vayvay Hava Harp Okulu Endüstri Müh. Bölüm BaĢkanlığı Marmara Üni. Mühendislik Fak. / Mühendislik Yönetimi Anabilimdalı BaĢkanı ÖZET Ergonomi ve kalite üretimde etkileĢen, insan odaklı kavramlardır. Ergonomik geliĢtirmelerin kalite performansını arttırdığı, kalite çalıĢmalarının da insana uygun çalıĢma koĢulları ve iĢ güvenliğinin sağlanması gibi ergonomik geliĢimleri kolaylaĢtırdığı literatürde ortaya konmuĢtur. Üretimde kalite sorunlarının temelindeki insan hatasının azaltılması için çalıĢanlara uygun, fiziksel ve zihinsel zorlanma yaratmayan çevresel ve organizasyonel koĢulları sağlamak büyük önem arz eder. Ancak üretimde ergonomi uygulamaları yoluyla kalite iyileĢtirmeye yönelik proje seviyesinde bir metodoloji bulunmamakta, literatürde bu yönde somut çalıĢmalara ihtiyaç duyulduğu dile getirilmektedir. Mevcut çalıĢmanın amacı bu ihtiyacı karĢılamaktır. ÇalıĢmanın ilk bölümünde ergonomi yoluyla kalite iyileĢtirme konusundaki literatür derlenmiĢtir. Takiben proje seviyesi uygulamalar için geliĢtirilen; Ergonomi Yoluyla Kalite ĠyileĢtirme (EYKĠ) metodolojisi kavramsal model düzeyinde ortaya konmuĢtur. EYKĠ metodolojisinin insanın etkili olduğu üretim süreçleri gerçekleĢtiren, aktif bir kalite sistemine ve sürekli geliĢim felsefesine sahip firmalarda baĢarıyla uygulanabileceği öngörülmektedir. Anahtar Sözcükler: Ergonomi, Kalite, Üretim 1. GiriĢ Üretimin iki temel alanı; ergonomi ve kalite arasında, çok boyutlu bir iliĢki vardır. Bu iliĢkinin önemli bir yönü, ergonomik uygulamaların kalite iyileĢitirme amaçlı kullanılabilmesidir. AraĢtırmacılar, ergonominin kalite performansını arttırdığı, kalite sistemlerinin de iĢ güvenliği, çevresel koĢulların iyileĢtirilmesi gibi ergonomik geliĢmeleri kolaylaĢtırdığı görüĢünü paylaĢmaktadır (Drury, 1997, Eklund, 1997). Ancak üretimde ergonomi yoluyla kalite iyileĢtirmeye yönelik bir metodoloji bulunmamakta, bir çok araĢtırmacı ergonominin kalite iyileĢtirmeye etkisini somut ve sayısal olarak ortaya koyan çalıĢmalara ihtiyaç duyulduğunu vurgulamaktadır (Axelsson, 2000, Drury, 1997, Eklund, 1997, Hagg, 2003). Bu çalıĢmanın temel amacı, üretimde ergonomi yoluyla kalite iyileĢtirmeye yönelik bir metodoloji geliĢtirmek, bu metodolojinin teorik altyapısını ve kavramsal modelini sunmaktır. ÇalıĢmanın ilk bölümünde üretimde ergonominin kalite iyileĢtirmedeki rolünü ortaya koyan literatür bulguları yer almaktadır. Takiben proje seviyesi uygulamalar için geliĢtirilen; ergonomi Yoluyla Kalite ĠyileĢtirme (EYKĠ) metodolojisinin teorik içeriği ve kavramsal çerçevesi sunulmuĢtur. * o.erdinc@hho.edu.tr 91 2. Üretimde ergonomi ve kalite arasındaki çok boyutlu iliĢki Üretimde kaliteyi belirleyen iki ana faktör; ürün tasarımında kalite ve hatasız üretimdir. Üretim kalitesi iki ana yönde; müĢteri memnuniyetini attrıracak yönde ürün tasarımının geliĢtirilmesi ve insan hatasını en aza indirerek ürünün belirlenen kalite ölçütlerine uygunluğunun arttırılması yoluyla iyileĢtirilebilir. Ergonomi, her iki yönde kaliteye katkıda bulunabilir. Ergonomik yöntemlerle özellike insan-makine etkileĢimimnin yoğun olduğu ürünlerin kullanım kolaylığının arttırılması yoluyla ürün tasarım kalitesi iyileĢtirilebileceği gibi, ergonomik çalıĢma Ģartlarının sağlanması ve sağlıklı çalıĢma yöntemlerinin uygulanmasıyla, insan hatasının en aza indirilmesi yoluyla üretim kalitesi iyileĢtirilebilir. EYKĠ metodolojisi, temelde insan hatasının azaltılması yoluyla üretim kalitesinin attırılmasını hedefler. Ergonomi bilimi, insan performansını ve insan hatasını oluĢturan faktörleri inceler. Ġnsan hatasının temel sebepleri, ergonomi bilgilerinden yararlanılarak ortadan kaldırılabilir ve hatasız üretim gerçekleĢtirilebilir. (Drury, 2000b, Eklund, 1997). Ġnsan hatasına iliĢkin teoriler bu çalıĢmanın kapsamı dıĢındadır, ancak ergonomik yetersizliklerin ve insana uyumlandırılmamıĢ çalıĢma ortamının insan hatasına sebep olduğu ortaya konmuĢtur (Labar, 1996, Douglas ve Grout, 2001). Eklund, (1997), olumsuz çevresel koĢulları (ör. yetersiz aydınlatma, titreĢim), tekrarlı hareketler, monotonluk, fiziksel rahatsızlıklar gibi faktörlerin insan hatasının sıklığını ve kalite hatalarını arttırdığını ortaya koymuĢtur. Hedef davranıĢlar için gereken uyarımların ve Ģartların sağlanamadığı üretim ortamları “hataya açık” olarak nitelendirilir (Labar, 1996). ÇalıĢana doğru ve yeterli uyarımın verildiği üretim ortamlarının tasarlanması, insan hatasını önlemenin etkli bir yoludur (Douglas ve Grout, 2001). Kurumsal çapta kalite, Toplam Kalite Yönetimi (TKY), ISO 9000 gibi kalite sistemleri ile yönetilir ve uygulanır. Ergonominin, üretim kalitesindeki rolüne bağlı olarak kurumsal kalite sistemlerinde önemli bir yeri vardır. (Eklund, 1997, Drury, 2000b, Onur ve Özok, 1996). Ergonomi üretim kalitesini arttırırken, kalite sistemleri de ergonomik geliĢtirmeler ve yenilikler için kurumsal altyapıyı sağlar (Drury, 1997, Matias ve Coelho, 2002, Eklund, 1997). Ozok ve ark., (1996), SIMKO‟da TKY sistemi kapsamında Uygulamalı Ergonomi Projeleri uygulamıĢlardır. Katılımcılara, Özok tarafından ergonomi eğitimi verilmiĢ, 20 alanda ergonomik geliĢtirmeler gerçekleĢtirilmiĢ ve ergonomiyle ilgili önerilerde % 30 artıĢ olduğu rapor edilmiĢtir. Üretim kalitesine yönelik önemli bir kalite sistemi olan ISO 9001:2000 kapsamındaki; müĢteri memnuniyeti, müĢteri odaklılık, uygun ekipman kullanımı, sürekli geliĢim gibi bir çok madde, ergonominin yaygın uygulamalarına iĢaret etmektedir (Eklund, 1997, Vayvay ve Erdinc, 2004b). Juran, (1993),‟ın kalite üçlemesinin son aĢaması olan kalite iyileĢtirme kronik kalite sorunlarını hedefler. Adam ve Foster, (2000)‟ın modeline göre kalite iyileĢtirme gerçekleĢen kalite düzeyini hedeflenen kalite düzeyine çıkarma çalıĢmalarının bütünüdür. Bu modelde ergonomi, kurum içi çevrenin önemli bir öğesidir. Noro, (1991), Pareto analizi, balık kılçığı diagramı gibi kalite iyileĢtirme araçlarının ergonomik araĢtırmalarda etkili olarak kullanılabildiğini ortaya koymuĢtur. Literatürde kalite iyileĢtirme amaçıyla ergonominin uygulamalarına yönelik çalıĢmalar olmasına rağmen, özel olarak tasarlanmıĢ bir metodoloji bulunmamaktadır. Bu ihtiyacı gidermek üzere tasarlanan Ergonomi Yoluyla Kalite GeliĢtirme (EYKĠ) metodolojisi; kalite iyileĢtirme teorileri, uygulamaları ve araçları, kalite yönetimi uygulamaları, ergonomi teorisi, kurumsal ergonomi programları, ergonomik geliĢtirme yöntem ve araçları, literatürdeki uygulamalı çalıĢmalar, kalite ve ergonomi alanındaki modern yaklaĢımlar konularını içeren geniĢ literatür taraması ve kavramsal araĢtırmalar temel alınarak tasarlanmıĢtır. 92 3. Ergonomi Yoluyla Kalite ĠyileĢtirme (EYKĠ) Metodolojisi:Kavramsal Model 3.1.EYKĠ Metodolojisinin ÖnkoĢulları EYKĠ metodolojisinin uygulanması için üç önĢart sağlanmalıdır. Üretimde insanın anlamlı rolü olmalıdır. Üretimde ergonomi, çalıĢma metotlarının ve çalıĢma ortamının insana uyumlandırılmasının bilimidir. Dolayısıyla, ergonominin etkili olabilmesi için üretimde insanın anlamlı bir yeri olmalıdır (MacLeod, 1995). EYKĠ metodolojisi, emek yoğun, insanın etkili rol aldığı üretim ortamlarında uygulanabilir. Üretimde aktif bir kalite sistemi olmalıdır. EYKĠ metodolojinin uygulanabilmesi için üretimde aktif bir kalite sistemi olması gereklidir. Bu kalite sisteminin boyutu; kalite kayıtlarını tutan ve inceleyen bir kalite uzmanından kurumsal kalite sistemlerine kadar uzanabilir. Önemli nokta, kalitenin tanımlanmıĢ olması, kalite yaklaĢımının, üretim kalitesi hedeflerinin, ölçütlerinin ve göstergelerinin belirlenmiĢ olması ve aktif olarak takip edilmesidir. Bu sayede, hatalı ürün oranları, kalite hataları, müĢteriden dönen ürün oranları gibi geçerli kalite verilerinin sistematik ve güncel biçimde takip edilebilmesi hedeflenmektedir. Sürekli iyileĢtirme yaklaĢımı benimsenmelidir. EYKĠ Metodolojisi, temel alınan kalite ve ergonomi çalıĢmaları gibi üretim ortamına ve üretim süreçlerine değiĢiklikler getirecektir. Kalite iyileĢtirme hedeflerinin gerçekleĢmesi için kurumsal düzeyde değiĢime ve katılıma açık, bilimsel geliĢime öncelik verilen bir yaklaĢım benimsenmelidir. 3.2. EYKĠ Metodolojisinin Temel Unsurları 3.2.1. Yönetimin desteği ve katılımı Tüm kurumsal projeler gibi, ergonomi projelerinin baĢarısı için en önemli faktör üst yönetimin desteğidir (Drury, 1997, Hendrick, 2003, Noro, 1991). EYKĠ metodolojisi de üst yönetime, kurumsal hedeflere hizmet yönüyle açıklanmalı ve yararları ortaya konmalıdır. Yönetimin desteği kapsamında, uygulama alanı, incelenecek üretim süreci, kaynak aktarımı, yetki ve sorumluluklar belirlenmelidir. Belirlenen sınırlar içinde yönetimin desteği görünür, sürekli ve aktif olmalıdır (Hendrick, 2003). EYKĠ metodolojisi mikro üretim hedeflerine değil, kurumsal hedeflere hizmet etmelidir. Kalite yönü ile EYKĠ projesinin kurumsal hedefler temelinde yönetime iletilebileceği ve destek alacağı öngörülmektedir. 3.2.2. ĠletiĢim Kurumsal projelerin baĢarısı için en önemli faktörlerden biri, amaçlar, uygulamalar ve sonuçlar konusunda etkili iletiĢimdir (Macleod, 1995, Hendrick, 2003). Macleod, (1995), ergonomi projelerinin baĢarısızlığa uğramasında en önemli sebeplerden birinin, yetersiz iletiĢim olduğunu vurgular. EYKĠ Metodolojisi kapsamında iletiĢim, planlama aĢamasında ele alınmalıdır. Projenin etki sahasındaki ara yöneticiler ve çalıĢanlar ile iletiĢim ve raporlama Ģekli planlama safhasında belirlenmelidir. Proje geliĢiminin ve analiz sonuçlarının Ģeffaf biçimde iletilmesi ve raporlanması, projenin baĢarısına olan güveni sağlayacak ve uygulamaların kurum gündeminde kalmasına yardımcı olacaktır. 3.2.3. Katılımcılık Katılımcılık, ergonomi ve kalite çalıĢmalarının odak noktalarındandır (Feigenbaum, 1991, Wilson ve Haines, 1997, Deming, 1986). Deming, (1986), kurum üyelerinin fiziksel kabiliyetleri yanında fikir ve tecrübelerinden yararlanılmasının önemini vurgulamıĢtır. Ergonomik geliĢtirmelerin uzmanlar tarafından yürütülen mikro uygulamalarla sınırlanması 93 yerine, katılımcı bir yaklaĢımla örgüt içerisine yerleĢtirilmesi ve yaygınlaĢtırılması, 90‟ların baĢlarından beri savunulmaktadır (Axelsson, 2000, Drury, 2000b, Keyserling ve ark., 1991, Noro, 1991). Nagamachi, (1995), katılımcı ergonomiyi, “çalıĢanın kendi çalıĢma ortamında ergonomi bilgilerinin ve usullerinin uygulamalarına katılması” olarak tanımlar ve katılımın yöneticiler kadar iĢçileri de kapsamasının önemini vurgular. Örgütsel yapıların göz ardı edildiği teknik ağırlıklı ergonomik geliĢtirmelerin baĢarılı olacağı Ģüphelidir (Hendrick, 1991). Yönetici ve iĢçilerin yanında, iĢyeri hekimlerinin de EYKĠ projesinde aktif rol almasının yararlı olacağı öngörülmektedir (Keyserling ve ark., 1991). Noro, (1991), ergonomik problemlerin katılım gruplarıyla çözülebilecek somut alt problemlere indirgenmesinin katılımcı tatminini ve verimini arttıracağını ifade etmiĢtir. Ergonomi ve kalite çalıĢmalarında katılım, kalite çemberleri, süreç iyileĢtirme takımları gibi farklı yapılarda sağlanır. Kurumsal ergonomi projeleri disiplinler arası katılımın yararını örnekler (Butler, 2003, Hagg, 2003, Joseph, 2003, Smyth, 2003). EYKĠ Metodolojisi kapsamında katılım planlama aĢamasında ele alınmalı, ergonominin disiplinler arası yapısına, proje amaçlarına, mevcut kalite sisteminde uygulanan katılım yapısına uygun olmalıdır (Wilson ve Haines, 1997). 3.3.4. Eğitim Ergonomi projeleri kapsamında ergonomi eğitimininin önemine literatürde geniĢ yer verilmiĢtir. Eğitim, çalıĢanların ergonomik sorunları tespit etmesini ve çözümler geliĢtirmesini sağlar. Eğitim almadan, özellikle akademik eğitim seviyesi düĢük çalıĢanların ergonomik sorunları tanımlaması ve çözümler geliĢtirmesi mümkün değildir (Ulfsfalt ve ark., 2003, Moreau, 2003). EYKĠ Metodolojisinde eğitimin, ergonomik geliĢtirme öncesinde, ergonomik sorunları ve geliĢtirme alternatiflerini tartıĢacak yapıda planlanması öngörülmüĢtür. Eğitim, EYKĠ uygulamasından etkilenen yönetici ve çalıĢanları kapsamalı, ortak bir iletiĢim ve bilgi alanı yaratmalıdır. Eğitim içeriği katılımcıların eğitim düzeyine uygun olmalıdır. Katılımcılara pratik bilgiler içeren kaynaklar (ör: el kitabı) sağlamak, eğitimin ciddiyetini ve kalıcılığını arttıracaktır (Macleod, 1995). 3.3.5. Kalite tanımı, kalite hedefleri ve kalite göstergeleri Kalite uygulamaları, sektörel, yönetimsel, sosyo-kültürel yapılara göre Ģekillenen kurumsal kalite anlayıĢına uyumlu olmalıdır. Kurumsal kalite tanımı, kalite performansının ölçülmesi için önemlidir (Adam ve Foster, 2000). Kalitenin çalıĢanlar tarafından farklı algılanması, kalite hedeflerine odaklanmayı zorlaĢtıracaktır. Kalite tanımının, kalite hedeflerinin ve kalite göstergelerinin belirlenmesi, EYKĠ metodolojisinin uygulaması açısından çok önemlidir. Ergonomik analiz ve geliĢtirme uygulanacak süreçlerin kalite yönünden kritik süreçler olması, metodolojinin faydalarını arttıracaktır. Kalite-ergonomi iliĢkisini iĢleyen örnek çalıĢmalarda; Gonzalez ve ark., (2003), parti baĢına reddedilen ve tekrar iĢlenen ürün oranını, Lin ve ark., (2001), haftada üretilen hatalı ürün sayısını ve Yeow ve Sen, (2003), müĢteriden dönen ürünlere bağlı maliyetleri kalite göstergesi olarak almıĢlardır. EYKĠ kapsamında seçilecek göstergelerin; geliĢtirmeden önce/sonra ölçülebilmesi, insan hatalarını temel alması, ergonomik geliĢtirmelerin sonucunu yansıtması gereklidir. 3.3.6. Ergonomik analiz ve geliĢtirme yöntemleri Üretim ortamlarında yaygın olarak uygulanan ergonomik analiz yöntemleri; doğrudan ölçüm yöntemleri, gözlemsel yöntemler ve subjektif yöntemler olmak üzere üçe ayrılır (Li ve Buckle, 1999). AraĢtırmalar, ergonomik analizlerde en az iki yöntemin tamamlamalı olarak kullanılması gerektiğini ortaya konmuĢtur (Li ve Buckle, 1999). Ergonomik analiz yöntemleri, uzman olmayan çalıĢanlar tarafından kullanılabilecek düzeyde basit ve kullanımı kolay olmalıdır (Noro, 1991), 94 Doğrudan ölçüm metotları (ör: EMG), net sonuçlar vermelerine rağmen, uygulama zorlukları, yüksek maliyet, özel teçhizat ve teorik ergonomi bilgisi gereksinimleri gibi etkenler bu yöntemlerin gerçek üretim ortamlarında kullanımını sınırlamaktadır. Gözlemsel ve subjektif yöntemler üretim ortamlarında uygulanabilirliği daha yüksek ve maliyet-etkin yöntemlerdir. RULA, (Mcatamney ve Corlett, 1993) ve OWAS (Karhu ve ark., 1977), gibi gözlemsel analiz yöntemlerinin farklı üretim alanlarındaki kullanımı literatürde örneklenmiĢtir. Bu yöntemlerin odak noktası, çalıĢma duruĢlarının videoya alınarak incelenmesidir (Keyserling ve ark., 1991). AraĢtırmacıların önemli kısmı, video incelemesini uygulamaktadır (Lin ve ark., 2001, Yeow ve Sen, 2003, Gonzalez ve ark., 2003). Durağan üretim süreçleri için kağıt-kalem türü yöntemler de önerilmektedir (Li ve Buckle, 1999). Çeklist ve anket uygulamaları gibi subjektif analiz yöntemleri de, uygulama kolaylıkları ve düĢük maliyetler sebebiyle üretimde yoğun olarak kullanılmaktadır (Kuorinka ve ark., 1987). Doğrudan ölçüm yöntemlerinden farklı olarak subjektif yöntemler çalıĢanların ergonomik sorunlara yönelik algısının da sayısal analizini mümkün kılmaktadır. EYKĠ Metodolojisi için seçilecek analiz yöntemleri ve araçları, proje hedeflerine, katılımcı grubun ve üretim ortamının özelliklerine uygun olmalıdır. Bu tür projelerde önemli bir beklenti üretimin aksamamasıdır. Dolayısıyla ergonomik analiz yöntemi üretim akıĢına uyumlu olmalıdır. Kalite performansı açısından önemli, yoğun kalite sorunu yaĢanan, insan hatasının kalitede belirleyici unsur olduğu süreçler seçilmelidir. Ergonomik geliĢtirmeler, üretim sürecine uygun tasarlanmalı, maliyetsiz ve kolay sonuç verecek yöntemlere öncelik verilmeli, sürekli iyileĢtirme yaklaĢımıyla, çalıĢanların benimsemesini kolaylaĢtıracak aĢamalı bir geliĢtirme yöntemi tercih edilmelidir. GeliĢtirmelerin amaçları, sebepleri ve beklenen yararlar etki alanındaki çalıĢanlara açıklanmalı, onlardan beklenen uygulamalar vurgulanmalıdır. 3.3. EYKĠ Metodolojisinin Kavramsal modeli EYKĠ Metodolojisinin kavramsal modeli aĢağıdaki Ģekilde sunulmuĢtur. 4. Sonuç ve Değerlendirmeler Bu çalıĢmanın amacı, ergonomi yoluyla kalite iyileĢtirmeye yönelik bir metodoloji geliĢtirmek ve kavramsal model düzeyinde sunmaktır. ÇalıĢmada ergonominin kalite iyileĢtirmedeki rolü incelenmiĢ, geniĢ bir literatür taraması ve kavramsal çalıĢmaya dayanan Ergonomi Yoluyla Kalite ĠyileĢtirme (EYKĠ) metodolojisinin önkoĢulları, temel unsurları ve kavramsal modeli sunulmuĢtur. EYKĠ metodolojisinin insanın üretiminde etkili olduğu, sürekli geliĢim felsefesine ve kalite sistemine sahip kurumlarda uygulanabileceği, ergonomik geliĢtirmeler ile kalite iyileĢtirme sağlayacağı değerlendirilmektedir. Üretim ortamında gerçekleĢtirilecek uygulamalar ile EYKĠ metodolojisinin geçerliliğinin sınanabileceği ve metodolojinin geliĢtirilebileceği değerlendirilmektedir. 95 ġekil 1. EYKĠ Metodolojisi kavramsal modeli KAYNAKLAR Adam, E. and Foster, S.T., 2000. Quality improvement approach and performance: multisite analysis within a firm, Journal of Quality Management, 5, 143-158. Axelsson, J., 2000. Quality and ergonomics management: Toward an emerging integrated paradigm, Proceedings of the Human Factors and Ergonomics Society 44th Annual Meeting, San Diego, California, USA, July 30-August 4, 2, 467- 470. Butler, M.P., 2003. Corporate ergonomics programme at Scottish & Newcastle, Applied Ergonomics, 34, 35-38. Deming, W.E., 1986. Out of crisis. Massachusetts Institute of Technology, USA. Douglas, M.S. and Grout, J.R., 2001. The human side of mistake-proofing, Production and Operations Management, 10, 440- 459. Drury, C.G., 2000a. Human factors and quality: Integration and new directions, Human Factors and Ergonomics in Manufacturing, 10, 45-59. Drury, C.G., 2000b. Global quality: Linking ergonomics and production, International Journal of Production Research, 38, 4007-4018. Drury, C.G., 1997. Ergonomics and the quality movement, Ergonomics, 40, 249-264. Eklund, J. A. E., 1997. Ergonomics, quality and continuous improvement conceptual and empirical relationships in an industrial context, Ergonomics, 40, 982-100. 96 Eklund, J. A. E., 1995. Relationship between ergonomics and quality in assembly work, Applied Ergonomics, 26, 15-20. Feigenbaum, A. V., 1991. Total quality control. 3rd Ed.; McGraw Hill Inc., USA. Gonzalez, B. A., Adenso-Diaz, B. and Torre, P. G., 2003. Ergonomic performance and quality relationship: an empirical evidence case, International Journal of Industrial Ergonomics, 31, 33-40. Hagg, G.M., 2003. Corporate initiatives in ergonomics: An introduction, Applied Ergonomics, 34, 3-15. Helander, M.G. and Burri, G.J., 1995. Cost effectiveness of ergonomics and quality improvements in electronics manufacturing, International Journal of Industrial Ergonomics, 15, 137-151. Hendrick, H.W., 2003. Determining the cost-benefits of ergonomics projects and factors that lead to their success, Applied Ergonomics, 34, 15-20. Hendrick, H.W., 1991. Ergonomics in organizational design and management, Ergonomics, 34, 743-756. Joseph, B.S., 2003. Corporate ergonomics programme at Ford Motor Company, Applied Ergonomics, 34, 23-28. Juran, J.M. and Gryna, F.M., 1993. Quality planning and analysis. 3rd Ed., McGraw Hill Inc., Singapore. Karhu, O., Kansi, P. and Kuorinka, I., 1977. Correcting working postures in industry: A practical method for analysis, Applied Ergonomics, 8, 199-201. Karltun, J., Axelsson, J. and Eklund, J., 1998. Working conditions and effects of ISO 9000 in six furniture-making companies: Implementation and processes, Applied Ergonomics, 29, 225-232. Keyserling, W.M., Armstrong, T.J. and Punnett L., 1991. Ergonomic job analysis: A structured approach for identifying risk factors associated with overexertion injuries and disorders, Applied Occupational and Environmental Hygiene, 6, 353-363. Klatte, T., Daetz, W. and Laurig, W., 1997. Quality improvement through capable processes and ergonomic design, International Journal of Industrial Ergonomics, 20, 399-411. Kuorinka, I., 1997. Tool and means of implementing participatory ergonomics, International Journal of Industrial Ergonomics, 19, 267-270. Kuorinka, I., Jonsson, B., Kilbom, A., Vinterberg, H., Biering-Sorensen, F., Anderson, G. and Jorgensen, K., 1987. Standardised Nordic questionnaires for the analysis of musculoskeletal symptoms, Applied Ergonomics, 18, 233-237. Labar, G., 1996. Can ergonomics cure „human error‟?, Occupational Hazards, 58, 48- 51. Li, G. and Buckle, P., 1999.Current techniques for assessing physical exposure to workrelated musculoskeletal risks, with emphasis on posture-based methods, Ergonomics, 42, 674-695. Lin, L., Drury, C.G. and Kim, S.W., 2001. Ergonomics and quality in paced assembly lines, Human Factors and Ergonomics in Manufacturing, 11, 377–382. Macleod, D., 1995. The ergonomics edge: Improving safety, quality and productivity. 1st Ed.; Van Nostrand Reinhold, New York, USA. Matias, J.C.O. and Coelho, D.A., 2002. The integration of systems of quality management, environmental management and occupational health and safety management, International Journal of Production Research, 4, 3857-3866. Mcatamney, L. and Corlett, E.N., 1993. RULA: A survey method for the investigation of work-related upper limb disorders, Applied Ergonomics, 24, 91-99. 97 Moreau, M., 2003. Corporate ergonomics programme at automobiles Peugeot-Sochaux, Applied Ergonomics, 34, 29-34. Nagamachi, M., 1995. Requisites and practices of participatory ergonomics, International Journal of Industrial Ergonomics, 15, 371-377. Noro, K., 1991. Concept, methods and philosophy, In Participatory Ergonomics,1st Ed.; Noro K.; Imada A.S.: Eds.; Taylor and Francis, London, England. Onur, A. ve Özok, A.F., 1995. An ergonomic application model in industry, 5. Ergonomi Kongresi, ITÜ, Istanbul, 15-17 Kasım, 485- 494. Özok, A.F., Uğurel, C. and Ünsal, S., 1996. The role of ergonomics in developing a company culture, Proceedings of the 1st International Conference on Applied Ergonomics (ICAE’96), Istanbul, May 21-24, 191-194. Park, K.S., 1997. Human Error, In Handbook of Human Factors and Ergonomics, 2nd Ed.; Salvendy G., Ed.; John Wiley & Sons, New York, USA, 151- 173. Rooney, J.J., Vanden, L.N.V. and Lorenzo, D.K., 2002. Reduce human error, Quality Progress, 35, 27- 36. Smyth, J., 2003. Corporate ergonomics programme at BCM Airdrie, Applied Ergonomics, 34, 39-43. Ulfsfalt, U.M., Falck, A., Forsberg, A., Dahlin, C. and Eriksson, A., 2003. Corporate ergonomics programme at Volvo Car Corporation, Applied Ergonomics, 34, 17-22. Vayvay, Ö. and Erdinç, O., 2004a. Dimensions of the relationship between ergonomics and quality in manufacturing: A review, YA/EM Kongresi Bildirileri, GaziantepCukurova Üni.,Gaziantep-Adana, 15-18 Haziran, 404-406. Vayvay, Ö. and Erdinç, O., 2004b. Interaction of ergonomics and ISO 9001:2000 quality management system in manufacturing, Proceedings of Symposium on Intelligent Manufacturing Systems (IMS’2004), Sakarya University, Sakarya, September 6-8, 339-347. Wilson, J. R. and Haines, H. M., 1997. Participatory ergonomics, In Handbook of Human Factors and Ergonomics, 2nd Ed.; Salvendy G., Ed.; John Wiley & Sons, New York, USA 490- 513. Yeow, P.H.P. and Sen, R.N., 2003. Quality, productivity, occupational health and safety and cost effectiveness of ergonomic improvements in the test workstations of an electronic factory, International Journal of Industrial Ergonomics, 32, 147 - 163. 98 EGE ÜNĠVERSĠTESĠ HASTANESĠNDE ÇALIġAN EV ĠDARESĠ PERSONELĠNĠN Ġġ KAZASI GEÇĠRME DURUMUNUN ĠNCELENMESĠ Berrin ERGÜDER VARLI*, Zeynep ÇOPUR, Melda AVġAR, Merve ġENBAġ Hacettepe Üniversitesi Aile ve Tüketici Bilimleri Bölümü Ege Üniversitesi Hastanesi Öz Örnek Temizlik ġirketi ÖZET Kurumlarda kazalardan korunma ve önlem almaya yönelik olarak her meslek grubunun ve her düzeyde personelin sorumluluğu vardır. Bu meslek gruplarından biri de ev idaresi bölümünün yönetiminden sorumlu olan Ev Ekonomistleridir. Kurumlarda olabilecek kazalardan korunmada ev idaresi bölümünün yeri ve rolü çok önemlidir. Bu nedenle bu araĢtırma hastanelerde ev idaresi alanında çalıĢan personelin iĢ kazalarından korunmada aldıkları önlemleri, iĢ kazası geçirme durumlarını ve geçirdikleri kaza tiplerini belirlemek amacıyla planlanmıĢ ve yürütülmüĢtür. AraĢtırma kapsamına Ege Üniversitesi Hastanesinde çalıĢan tüm ev idaresi personeli (n=260) alınmıĢtır. AraĢtırmanın verileri Eylül-Ekim 2005 tarihlerinde toplanmıĢtır. AraĢtırmaya alınan personelin %50.8‟i kadın, %75.4‟ü ilkokul mezunu, %41.5‟i “30-39” yaĢ grubundadır. Personelin hizmet yılları “1 ile 15” yıl arasında değiĢmekte olup, ortalama “4.6” yıldır. AraĢtırma sonucunda personelin tamamına yakınının (%95.4) hizmet içi eğitim aldığı saptanmıĢtır. Hizmet içi eğitim alanların %68.1‟i “kazalardan korunma” konusunda eğitim aldıklarını belirtmiĢlerdir. Personelin tamamına yakınının (%95.8) kazalara karĢı önlem aldığını belirttiği, önlem alanlar arasında da “iĢ yaparken eldiven giydiğini” (%87.5) belirtenlerin önde geldiği saptanmıĢtır. Personelin tamamına yakını kazalara karĢı önlem aldığını belirtmesine rağmen %21.2‟sinin iĢ kazası geçirdiği, iĢ kazası geçirenlerde en fazla “iğne batması” (%21.8), “kesik” (%18.2), “açık yara” ve “sıyrık” (%16.4) meydana geldiği belirlenmiĢtir. Anahtar Sözcükler: Ev Ġdaresi personeli, iĢ kazaları 1. GiriĢ: Günümüzde kazalar, sağlık hizmetleri, iĢgücü ve yaĢam kalitesi üzerindeki olumsuz etkileri, maddi kaybı, korunabilir olma özellikleri ve özellikle de insana verdiği zararlar nedeniyle mutlaka önlenmesi gereken bir durumdur (Alper, 1991; Bertan, Çakır,1997). Dünya Sağlık Örgütü‟nün tanımlamasına göre kaza; önceden planlanmamıĢ ve beklenmeyen ancak yaralanma ile sonuçlanabilecek bir olaydır (Bertan, Çakır,1997). Dünya Sağlık Örgütü iĢ kazasını da; önceden planlanmamıĢ, çoğu kez kiĢisel yaralanmalara, üretimin bir süre durmasına yol açan bir olay olarak tanımlamaktadır (Ünsar, 2004). Ülkemizde meydana gelen iĢ kazaları sonucunda her yıl bir çok insan hastalanmakta, yaralanmakta, sakatlanmakta, yaĢamını yitirmekte ve bunun sonucunda çok büyük maddi kayıplar meydana gelmektedir (Akçın, 2001; Erkal, ġafak, 2002). Bütün geliĢmekte olan ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de iĢ kazaları geliĢmiĢ ülkelere oranla daha sıktır(Erkal, ġafak, 1998:1). Türkiye‟de kazaların gerçek durumunu yansıtacak rutin bilgi sistemine dayalı sağlıklı veriler yoktur. ĠĢ kazalarına yönelik verileri elde edebileceğimiz en önemli kaynak SSK yıllık istatistikleridir(www.ttb.org.tr, 2005). SSK istatistiklerine göre 2003 yılında 76.668 iĢ kazası meydana gelmiĢ, bu iĢ kazalarının kaza tiplerine göre dağılımı incelendiğinde ise; %37.8‟inin “bir veya birden fazla cismin ezmesi, batması, kesmesi”, %15.6‟sının “düĢen cisimlerin çarpıp devirmesi”, %13.4‟ünün “makinelerin sebep olduğu” kazalar ve %11.8‟inin de “düĢmeler” olduğu bulunmuĢtur(www.isggm.calısma.gov.tr, 2005). Kurumlarda iĢin yürütülmesi ile ilgili olarak oluĢan tehlikelerden, sağlığa zarar verecek durumlardan korunmak ve daha iyi iĢ ortamı yaratmak için çaba gösterilmelidir. Kurumlarda olabilecek kazalardan korunmada Ev Ġdaresi bölümünün yeri ve rolü çok önemlidir(Erkal, ġafak, 2002). Kurumlarda Ev * berguder@hotmail.com 99 Ġdaresi hizmetleri ağırlıklı olarak insan gücüne dayalı olarak yürütüldüğü için, personelin kazaya uğrama olasılığı yüksektir(Yertutan, 2000). Bu amaçla kazaya yol açan unsurların ortadan kaldırılması, bunun için de öncelikle kazaya yol açan sebeplerin belirlenmesiyle bu sebepleri ortadan kaldırıcı önlemlerin alınması gerekir(Alper, 1991). Kazalar çevresel ve kiĢisel nedenlere bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. KiĢisel nedenler; kazalara karĢı korunmadaki bilgi eksikliği, bazı mental bozukluklar, alkol ve toksik maddelere karĢı alıĢkanlık halleri, yorgunluk, dikkatsizlik, uykusuzluk, bazı ilaçların kullanımı, akut hastalıkların geçirilmesi v.b. nedenleri içerir(Erkal, ġafak, 1998:2). Mekanik ve çevresel nedenler ise; makinelerde, araçlarda korunma düzeneğinin eksikliği, iĢ yerinin genel düzeni, geçitler, merdivenler, ikaz levhalarının kullanılmaması, koruyucu giysi, eldiven v.b.nin uygun Ģekilde kullanılmaması gibi faktörlerdir(Erkan, 1997; Erkal, ġafak, 1998:2). Bu nedenler ortadan kaldırılabilirse kazalar önemli ölçüde önlenebilir(Erkal, ġafak, 2002). ÇalıĢma yaĢamının kalitesini geliĢtirecek verimlilik artıĢının sağlanabilmesi için iĢ kazaları geçirenlerin tedavisi kadar, onların kazalardan korunmaları gerekmektedir(Cop, Ofluoğlu, 1998). Kazalardan korunma çalıĢmaları insan hayatını korur, iĢ görmezliği önler, iĢe devamı sağlar, prodüktiviteyi yükseltir(Erkal, ġafak, 1998:1). OSHA‟ya (Occupational Safety and Health Act) göre kazaların %98.0‟i insan hatalarından kaynaklanmaktadır(Schneider, Tucker, 1989). Bu nedenle, iĢ kazalarından doğrudan etkilenen personele ihmalkarlık, sabırsızlık, acelecilik yapmaması, iĢi ciddiye alması, bilgili ve tecrübeli olması, kiĢisel koruyucu ekipmanları giymesi gerektiği konusunda eğitim verilmelidir(Çam, 1991). Kurum Ev Ġdaresi bölümünün kazaları kontrol altına almasında yapacağı ilk iĢ bir emniyet programı hazırlamaktır(Erkal, ġafak, 2002). Bunun için de görülen emniyetli, güvenli olmayan bir durum hemen rapor edilmelidir(ġafak, 1997). Bir kaza raporunda da kazanın ne olduğu, kaza ile ilgili belirtiler, ne zaman olduğu, hangi bölümde veya nerede olduğu, neden olduğu, nasıl önlenebileceği belirtilmelidir(Erkal, ġafak, 1998:1). Bu araĢtırma hastanelerde ev idaresi alanında çalıĢan personelin iĢ kazalarından korunmada aldıkları önlemleri, iĢ kazası geçirme durumlarını ve geçirdikleri kaza tiplerini belirlemek amacıyla planlanmıĢ ve yürütülmüĢtür. 2. AraĢtırma Yöntemi ve Araçları: AraĢtırma kapsamına Ege Üniversitesi Hastanesinde çalıĢan tüm ev idaresi personeli (n=260) alınmıĢtır. AraĢtırmanın verileri hazırlanan anket formuna bağlı kalınarak Eylül-Ekim 2005 tarihinde ev idaresi personeli ile yüz yüze yapılan görüĢmeler sonucu toplanmıĢtır. Bu çalıĢmada ev idaresi personelinin iĢ kazalarından korunmada aldıkları önlemler, iĢ kazası geçirme durumu ve geçirdikleri kaza tipleri incelenmiĢtir. AraĢtırma sonucunda elde edilen verilerin istatistiksel değerlendirilmesi SPSS programında Ki-Kare analizi ile yapılmıĢtır. 3. Bulgular ve TartıĢma 3.1. Personel Hakkında Genel Bilgiler: AraĢtırmaya alınan personelin %50.8‟inin kadın, %49.2‟sinin erkek, %75.4‟ünün ilkokul ve daha az öğrenim gördüğü, %14.6‟sının ortaokul, %10.0‟unun lise mezunu olduğu saptanmıĢtır. Personel arasında “30-39” yaĢ grubunda (%41.5) olanların daha fazla olduğu, bunu sırasıyla “40-49” (%30.0), “18-29” (%17.3), “50 ve daha fazla” yaĢ grubunda olanların izlediği (%11.2) bulunmuĢtur. Personelin hizmet yılları 1 ile 15 yıl arasında değiĢmekte olup ortalama 4.6 yıldır. AraĢtırmada personelin tamamına yakınının (%95.4) hizmet içi eğitim aldığı, hizmet içi eğitim alanların sırasıyla “temizlik yöntemleri” (%88.7), “temizlik maddelerinin kullanımı” (%79.4), “kazalardan korunma” (%68.1), “hijyen” (%65.3), “araç-gereçlerin bakımı ve kullanımı” (%64.5), “enfeksiyon kontrolü” (%60.5), “iletiĢim” (%51.2), “ilkyardım” (%37.9) ve “haĢere kontrolü” (%22.6) konularında eğitim aldığı saptanmıĢtır. Eğitim alan personelin %54.4‟nün, bu eğitimi düzenli olarak, %25.8‟nin ayda bir kez, %9.7‟sinin ise iĢe yeni baĢladığında aldığı belirlenmiĢtir. ġafak ve Yertutan (1992) tarafından yapılan araĢtırmada ise ev idaresi personeline temizlik yöntemleri, temizlik araç ve maddeleri konusunda eğitim verilmiĢ ve eğitimden sonra aldıkları puanların ortalamasının eğitimden önce aldıkları puanların ortalamasına göre artıĢ olduğu saptanmıĢtır. Gönen 100 ve Özgen‟in (1993) çalıĢmasında da personelin tamamının hizmet içi eğitim aldığı görülmüĢtür. Erkal ve ġafak (1998:1) tarafından yapılan araĢtırmada ise ev idaresi personelinin %50.6‟sının hizmet içi eğitim aldığı, eğitim alan personelin en fazla eĢit oranlarda (%88.8) “enfeksiyon kontrolü” ve “kiĢisel hijyen” konusunda eğitim aldığı saptanmıĢtır. Çopur, Erkal, ġafak ve Yertutan „ın (2001) yaptığı çalıĢmada da personelin tamamının iĢ sağlığı ve güvenliği konusunda eğitim aldığı personelin %95.2‟sinin bu eğitimi düzenli olarak aldığı belirlenmiĢtir. Eğitim alan personelin en fazla “hijyen” (%70.5), daha sonra “kazalardan korunma” (%39.0) konusunda eğitim aldığı bulunmuĢtur. 3.2.Personelin ĠĢ Yaparken Kazalara KarĢı Aldıkları Önlemler: AraĢtırmaya alınan personelin tamamına yakını (%95.8) kazalara karĢı önlem aldığını belirtmiĢtir. Kadınların %97.0‟sinin, erkeklerin %94.5‟nin kazalara karĢı önlem aldığı belirlenmiĢtir (ġekil 1). Konu öğrenim düzeyine göre incelendiğinde; ilkokul ve daha az öğrenim görenlerin %96.4‟nün, ortaokul mezunlarının %94.7‟sinin, lise mezunlarının %92.3‟nün kazalara karĢı önlem aldığı belirlenmiĢtir (ġekil 1) (p>0.05). Öğrenim düzeyi yükseldikçe, personelin kazalara karĢı önlem alma konusunda daha dikkatli olması beklenirken, bu çalıĢmada ise öğrenim düzeyi yükseldikçe kazalara karĢı önlem alanlarının oranının az da olsa düĢmesi dikkat çekicidir. 100 90 80 70 60 50 40 30 20 10 0 97.0 94,5 96,4 94,7 92,3 Evet Hayır 7.0 3.0 Kadın Erkek 3,6 5,3 Ġlkokul ve daha az Ortaokul 7,7 Lise ġEKĠL 1: Kurum Ev Ġdaresi Personelinin ĠĢ Yaparken Kaza Geçirmemek Ġçin Önlem Alma Durumuna ve Açıklayıcı DeğiĢkenlere Göre Dağılımı Kazalara karĢı önlem aldığını belirten personel önlem olarak en fazla iĢ yaparken “eldiven” (%87.5), “iĢ elbisesi” (%84.3) giydiğini ve “elektrikli araçları kullanırken ellerin kuru olmasına dikkat ettiğini” (%74.3) belirtmiĢtir. Personelin kazalara karĢı aldığı önlemler cinsiyetlerine göre incelendiğinde; kadınların %96.1‟nin “iĢ yaparken eldiven giyme”, erkeklerin %81.0‟nin ise “iĢ yaparken iĢ elbisesi giyme”yi ilk sırada belirttikleri bulunmuĢtur (ġekil 2). Konu öğrenim düzeyine göre incelendiğinde; ilkokul ve daha az öğrenim görenlerde “iĢ yaparken iĢ elbisesi giymeyi” (%91.5), ortaokul mezunlarında “iĢ yaparken eldiven giymeyi” (%80.6) belirtenler önde gelirken, lise mezunlarında “temizlik maddelerini birbirine karıĢtırmamayı” (%83.3) belirtenler önde gelmektedir (ġekil 3). Personelin iĢ yaparken “eldiven”, “iĢ elbisesi”giyme, “temizlik maddelerini birbirine karıĢtırmama”, “lambaları temizlerken elektrik düzeneğini kapatma” ve “elektrikli araçları kullanırken ellerin kuru olmasına dikkat etme” ile cinsiyet arasındaki iliĢkinin istatistiksel açıdan önemli olduğu görülmüĢtür (p<0.05) Erkal ve ġafak‟ın (1998:1) yaptığı araĢtırmada da personelin %92.7‟sinin iĢ yaparken kaza geçirmemek için çeĢitli hususlara dikkat ettiği, bu hususlar arasında en fazla “çöp toplarken eldiven kullanmaya” (%51.2), daha sonra sırasıyla “elektrikli araçlara dokunurken ellerin kuru olmasına” (%21.4), “tuz ruhu-ovucuyu birlikte kullanmamaya” (%13.1) ve “emniyetli olmayan merdiven kullanmamaya” (%9.1) özen gösterdikleri görülmüĢtür. Çopur, Erkal, ġafak ve Yertutan „ın (2001) yaptığı çalıĢmada, personelin tamamının “iĢ yaparken iĢ elbisesi giydiği”, %98.0‟nin “eldiven” kullandığı görülmüĢtür. ġafak ve arkadaĢlarının yaptığı araĢtırmada da (2004:1), personelin tamamının “iĢ yaparken iĢ elbisesi giydiği” ve “iĢ bittikten sonra araç-gerecin düzenli temizliğini 101 yaptığı”, tamamına yakınının “iĢten önce ve sonra ellerini yıkadığı” (%99.4), “iĢ yaparken eldiven giydiği” (%98.8) saptanmıĢtır. ġafak ve arkadaĢlarının (2004:2) yaptığı bir diğer araĢtırmada da, personelin tamamı sağlık problemi ile karĢılaĢmamak için önlem aldıklarını ve önlem olarak da “atıkları hijyen kurallarına uygun olarak topladıklarını”, “temizlik maddelerinin kullanımında cilde ve vücuda vereceği zararlardan korunduklarını”, “iĢ elbisesini iĢ bitiminde değiĢtirdiklerini” belirtmiĢlerdir. Rızaların yaptığı araĢtırmada ise, temizlik iĢlerinde personele eldiven ve önlük giymesi önerildiği halde sadece %4.6‟sının bunu yaptığı saptanmıĢtır. 96,1 100 92,2 90 92,2 81,0 78,5 76,0 80 Erkek 73,4 71,9 66,9 66,1 70 Kadın 81,3 60,2 59,5 54,5 60 50 40 30 20 4,7 10 3,3 0 Eldiven giy m e Maske kullanm a ĠĢ ay akkabısı giy m e ĠĢ elbisesi giy m e Tem izlik m addelerini birbirine karıĢtırm am a Lam baları Elk.araçları tem izlerken elektrik kullanırken ellerin düzeneğini kapatm a kuru olm asına dikkat etm ek Terlik giy m e ġEKĠL 2: Kurum Ev Ġdaresi Personelinin Kaza Geçirmemek Ġçin Aldıkları Önlemlere ve Cinsiyete Göre Dağılımı 100 90 80 89,9 91,5 79,2 50 72,5 63,9 70 60 86,8 80,6 57,7 83,3 76,7 75,0 75,0 69,4 58,3 58,3 70,4 55,6 54,2 69,4 62,5 45,8 40 30 20 4,8 10 2,8 0 Eldiven giy me Maske kullanma ĠĢ ay akkabısı giy me Ġlkokul ve daha az Ortaokul ĠĢ elbisesi giy me Lise Temizlik maddelerini birbirine karıĢtırmama Lambaları temizlerken elektrik düzeneğini kapatma Elk.araçları Terlik giy me kullanırken ellerin kuru olmasına dikkat etmek ġEKĠL 3: Kurum Ev Ġdaresi Personelinin Kaza Geçirmemek Ġçin Aldıkları Önlemlere ve Öğrenim Düzeyine Göre Dağılımı 3.3. Personelin Kaza Geçirme Durumu Personelin tamamına yakını (%95.8) kazalara karĢı önlem aldığını belirtmesine rağmen %21.2‟sinin iĢ kazası geçirdiği belirlenmiĢtir. Kaza geçirme durumu cinsiyete göre incelendiğinde; her iki cinsiyette de kaza geçirenler eĢit oranlardadır (%21.1) (P>0.05)(ġekil 4). Personelin kaza geçirme durumu öğrenim düzeylerine göre incelendiğinde; Ġlkokul ve daha az öğrenim görenlerin %20.9‟nun, ortaokul mezunlarının %13.2‟sinin, lise mezunlarının ise %34.6‟sının kaza geçirdiği saptanmıĢtır. Öğrenim 102 düzeyi yükseldikçe kaza geçirenlerin oranında da azalma beklenirken, bu çalıĢmada lise düzeyinde öğrenim gören personelin en fazla kaza geçirdiği görülmüĢtür. Bu iliĢki istatistiksel olarak da önemli bulunmuĢtur (p<0.05) (ġekil 4). Konu hizmet içi eğitim alma durumuna göre incelendiğinde ise, hizmet içi eğitim almayan personelin (%25.0), hizmet içi eğitim alan personele (%21.0) göre daha fazla kaza geçirdiği bulunmuĢtur (ġekil 4). Bu sonuç kaza geçirmede hizmet içi eğitim almanın önemli olduğunu göstermektedir. 86,8 78,8 90 78,9 79,0 79,1 75,0 80 65,4 70 60 50 34,6 40 30 25,0 21,1 21,1 20,9 21,0 13,2 20 10 0 Kadın Erkek H.iç eğitim alan H.iç eğitim almayan Ġlkokul ve daha az Ortaokul Lise ve Üniversite Hayır Evet ġEKĠL 4: Kurum Ev Ġdaresi Personelinin Kaza Geçirme Durumuna ve Açıklayıcı DeğiĢkenlere Göre Dağılımı 3.4. Personelin Geçirdiği Kaza Tipi: ĠĢ kazası geçiren personelde en fazla “iğne batması” (%21.8), daha sonra sırasıyla “kesik” (%18.2) ve eĢit oranlarda (%16.4) “açık yara ve sıyrık” meydana geldiği belirlenmiĢtir (ġekil 5). 16,4 21,8 3,6 1,8 1,8 1,8 1,8 16,4 3,6 5,5 18,2 1,8 Açık yara Kırık Çürük Sıyrık Şişme Burkulma Kesik Ezik Yanık Zehirlenme Elektrik çarpması Boğulma Ġğne batması 5,5 ġEKĠL 5: Kurum Ev Ġdaresi Personelinin Geçirdikleri Kaza Tiplerine Göre Dağılımı Kadınların %21.4‟ü “iğne batması”, erkeklerin %22.2‟si ise eĢit oranlarda “kesik” ve “iğne batması” geçirmiĢtir. (ġekil 6). Konu öğrenim düzeyine göre incelendiğinde; Ġlkokul ve daha az öğrenim gören personel arasında “kesik” (%22.0) kazası geçirenler önde gelirken, ortaokul mezunu olanlarda “iğne batması”, lise mezunu olanlarda ise “açık yara” (%33.3) kazası geçirenler önde gelmektedir.(ġekil 7). Sarri‟nin (1991) yaptığı araĢtırmada da; 1985-1988 yılları arasında her 100 kurum ev idaresi personelinden 46‟sının yaralandığı, yaralanmaların %37.0‟sinin kesik olduğu belirlenmiĢtir. Erkal ve 103 ġafak‟ın (2002) yaptığı çalıĢmada da; personelin %9.6‟sı kaza geçirdiğini, kaza geçirenlerin %61.2‟sinin “kesik”, %28.6‟sının “düĢme”, %8.2‟sinin “zehirlenme”, %2.07‟sinin de “yanma” kazası geçirdiği saptanmıĢtır. Rızaların (1996) araĢtırmasında da yardımcı personelin %69.3‟nün iğne yaralanmasına uğradığı görülmüĢtür. Krzystof (1997) tarafından yapılan araĢtırmada da, personelin %45.8‟nin kaza geçirdiği saptanmıĢtır. Krasinki ve arkadaĢlarının (1987) yaptığı araĢtırmada ilk sırada hemĢirelerin yaralandığı, bunu temizlik personelinin izlediği görülmüĢtür. Fesci‟nin (1991) yaptığı çalıĢmada da hizmetli personelin yarısının kesici bir materyalle yaralandığı belirlenmiĢtir. 25 22,2 22,2 21,4 20 18,5 17,9 14,8 14,3 14,3 15 10 7,4 7,1 5 3,5 7,4 3,7 3,5 7,1 3,5 3,5 3,7 0 Açık yara Kırık Çürük Sıyrık ġiĢme Burkulma Kesik Kadın Ezik Yanık Zehirlenme Elektrik çarpması Boğulma Ġğne batması Erkek ġEKĠL 6: Kurum Ev Ġdaresi Personelinin Geçirdikleri Kaza Tiplerine ve Cinsiyete Göre Dağılımı 60,0 60 50 40 33,3 30 22,3 22,0 20,0 20.0 19,5 20 14,6 14,6 11,1 11,1 10 7,3 11,1 11,1 7,3 4,9 2,4 2,4 2,4 2,4 0 Açık yara Kırık Çürük Sıyrık ġiĢme Burkulma Kesik Yanık Ezik Zehirlenme Elektrik çarpması Ġlkokul ve daha az Ortaokul Boğulma Ġğne batması Lise ġEKĠL 7: Kurum Ev Ġdaresi Personelinin Geçirdikleri Kaza Tiplerine ve Öğrenim Düzeyine Göre Dağılımı 104 4. Sonuçlar ve Değerlendirmeler: Hastanelerde Ev Ġdaresi personelinin kaza geçirme durumunu ve geçirdikleri kaza tiplerini belirlemek amacıyla yapılan bu araĢtırmadan elde edilen sonuçlar Ģu Ģekilde özetlenebilir: Personelin tamamına yakını hizmet içi eğitim almaktadır. Personelin yarıdan biraz fazlası bu eğitimi düzenli olarak aldıklarını belirtmektedirler. Hizmet içi eğitim alan personelin eğitim aldıkları konular arasında “temizlik yöntemleri”,” temizlik maddelerinin kullanımı”, “kazalardan korunma”, “hijyen” ve “araç-gereçlerin bakımı ve kullanımı” konusunu belirtenler önde gelmektedir. Personelin tamamına yakını kazalara karĢı önlem aldığını, aldıkları önlemler arasında en fazla iĢ yaparken “eldiven”, “iĢ elbisesi” giydiklerini ve “elektrikli araçları kullanırken ellerin kuru olmasına dikkat ettiklerini” belirtmektedirler. Personelin tamamına yakını kazalara karĢı önlem aldığını belirtmesine rağmen iĢ kazası geçiren personele rastlanmaktadır. ĠĢ kazası geçiren personelde en fazla “iğne batması”, “kesik”, “açık yara” ve “sıyrık” kazası meydana gelmiĢtir. Bu sonuçlar doğrultusunda; Kurumlarda çeĢitli alanlarda kullanılan araç, gereç, materyal ve eĢyaların kazaya neden olmayacak özelliklere sahip olması ve kuruma uygun bir Ģekilde yerleĢtirilmesi ve bakımının yapılması, Kurumlarda çeĢitli alanlarda kazaya yol açabilecek durumları ortadan kaldırmak amacıyla düzenli olarak kontrolün yapılması, Kazaların önlenmesi için kazaya uğrama olasılığı olan alanlara uyarı levhalarının asılması, Personelin koruyu giysi kullanımının sağlanması, Ülkemizde iĢ kazaları ile ilgili yeterli kayıtların olmaması nedeniyle kurumlarda geçirilen kazalarla ilgili kayıt tutulması, her personele ait kiĢisel bilgi formunun geliĢtirilmesi, Personele düzenli aralıklarla hizmet içi eğitim verilmesi önerilebilir. KAYNAKLAR: .....................:2005. 2003 Yılı SSK Ġstatistikleri. (http:/www.isggm.calisma.gov.tr/haberler/sskistatistik‟den alınmıĢtır). ....................: 2005. ĠĢ Kazaları ve Türkiye. (http:/ www.ttb.org.tr/isak.‟den alınmıĢtır) Akçın, N., 2001. ĠĢ Kazalarının Nedenleri ve Önlenmesi, İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi, Adana, 1112 Mayıs, 237-245. Alper, Y., 1991. Ġnsan-Makine ĠliĢkileri Açısından ĠĢ Kazaları, Verimlilik Dergisi, 1, 161-176, Milli Prodüktivite Merkezi Yayını, Ankara. Bertan, M.; Çakır, B., 1997. Halk Sağlığı Yönünden Kazalar. Halk Sağlığı Temel bilgiler (Ed Bertan, M; Güler, Ç.) GüneĢ Kitabevi, Ankara. Cop, R.; Ofluoğlu, G., 1998. ĠĢ Kazaları ve Meslek Hastalıklarından Kaynaklanan Psiko-Sosyal Sorunlar ve YaĢam Kalitesi Üzerindeki Etkileri, Ergonomisi, 27-29 Mayıs, Ankara. Çam, Ġ., 1991. Türkiye‟deki ĠĢ Kazaları ve Meslek Hastalıkları Probleminin Çözümünde ĠĢ Güvenliği Eğitiminin Önemi Üzerine Bir AraĢtırma. Yüksek Lisans Tezi. Ankara Üniversitesi Çankırı Meslek Yüksekokulu. Çopur, Z.; Erkal, S; ġafak, ġ., Yertutan, C., 2001. Ankara‟da Bir Eğitim Kurumunda çalıĢan Ev Ġdaresi Personelinin ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği Konusundaki Bilgi ve DavranıĢlarının Ġncelenmesi, Ev Ekonomisi Dergisi, 8: 10, 1-5. Erkal, S.; ġafak, ġ.,1998:1. Ev Ġdaresi Hizmetlerinin Yürütülmesinde KarĢılaĢılacak Kazalar ve Önlemler, I. Ulusal Kurum Ev İdaresi Kongresi (Uluslar arası Katılımlı), Ankara, 21-23 Ekim, 243249. 105 Erkal, S.; ġafak, ġ., 1998:2. “Hastanelerde ÇalıĢan Ev Ġdaresi Personelinin Hijyen Kurallarına ĠliĢkin DavranıĢlarının Ġncelenmesi.” Ev Ekonomisi Yüksek Okulu Yayınları, No:1,AraĢtırma Serisi 1, Ankara. Erkal, S.; ġafak, ġ., 2002. Ankara‟da Hastanelerde ÇalıĢan Ev Ġdaresi Personelinin KarĢılaĢtığı Kazaların Ġncelenmesi, Sağlık ve Toplum, 12:1, 72-79. Erkan, N., 1997. Ergonomi, Milli Prodüktivite Merkezi Yayınları, No:373, Mert Matbaası, Ankara. Fesci, H., 1991. Doktor, HemĢire, Hizmetli Grubunun hastane Atıklarının Yok Edilmesi AĢamalarında Gördükleri Problemler ve Çözüm Yolları, H.Ü. Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi. (Erkal, S.; ġafak, ġ., 1998. “Hastanelerde ÇalıĢan Ev Ġdaresi Personelinin Hijyen Kurallarına ĠliĢkin DavranıĢlarının Ġncelenmesi.” Ev Ekonomisi Yüksek Okulu Yayınları, No:1,AraĢtırma Serisi 1, Ankara‟den alınmıĢtır) Gönen, E. Özgen,Ö., 1993. “Kurumlarda Ev Ġdaresi Hizmetlerini Yürüten Personelin ÇalıĢma KoĢullarının Ergonomik Açıdan Ġncelenmesi.” 4. Ergonomi Kongresi. MPM Yayınları:509, Ġzmir. Kransinki, K.; LaCouture, R., Holzman, R.S., 1987. Effect of Changing Needle Disposal Systems on Needle Puncture Injuries. Infection Control 8:2, 59-62. (http://www.pubmed.gov‟dan alınmıĢtır.) Krzysztof, S., 1997. Monitoring of Accidents and Risk Events in Industrial Plants, Journal of Occupational Health, 39:2, 100-104. (http://joh.med.uoeh-u.ac.jp/e/E/39/E39_2_05.html „den alınmıĢtır.) Rızalar, S., 1996. Hasta Bakımına Doğrudan Katılan Personelinin Hastane Enfeksiyonları ile Ġlgili Bilgi ve Uygulamalarının Saptanması, Yüksek Lisans Tezi, H.Ü. HemĢirelik Programı, Ankara. (Erkal, S.; ġafak, ġ., 1998. “Hastanelerde ÇalıĢan Ev Ġdaresi Personelinin Hijyen Kurallarına ĠliĢkin DavranıĢlarının Ġncelenmesi.” Ev Ekonomisi Yüksek Okulu Yayınları, No:1,AraĢtırma Serisi 1, Ankara‟ den alınmıĢtır) Sarri, C., Eng, E., Runyan, C., 1991. Injuries Among Medical Laboratory Housekeeping Staff: Incidence and Worker perceptions, Journal of Occupational Medicine, 33:1, 52-56 (http://www.pubmed.gov‟dan alınmıĢtır.) Schneider, M.; Tucker, G., 1989,. Professional Housekeeper, Third Edition, New York. ġafak, ġ., 1997. Kurumlarda Ev Ġdaresi, Damla Matbaacılık, Ankara. ġafak,ġ.; Yertutan, C.,1992. Bir Kamu KuruluĢunda ÇalıĢan Kurum Ev Ġdaresi Personelinin Yürüttükleri ĠĢlerle Ġlgili Bilgi Düzeylerinin Saptanması. Ev Ekonomisi Dergisi. 8(5), 68-73. ġafak, ġ., Yertutan, C., Erkal, S., Çopur, Z., Ergüder, B., 2004:1. Hastanelerde Ev Ġdaresi Alanında ÇalıĢan Personelin ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği Konusundaki Bilgi ve DavranıĢlarının Ġncelenmesi, I. Ulusal Sağlığı Geliştirme ve Sağlık Eğitimi Sempozyumu (Uluslar arası Katılımlı), Bildiri Özetleri, Ankara, 24-26 Kasım. ġafak, ġ., Yertutan, C., Erkal, S., Çopur, Z., Ergüder, B., 2004:2. Bir Hastanede Ev Ġdaresi Hizmetlerinde çalıĢan Personelin ĠĢ Yaparken Sağlığını Korumaya Yönelik Aldıkları Önlemlerin ve KarĢılaĢtıkları Sağlık Problemlerinin Ġncelenmesi, IX. Halk Sağlığı Kongresi, Bildiri Özetleri, Ankara, 3-6 Kasım. Ünsar, A., 2004. ĠĢ Kazaları ve Örgütsel Verimlilik, Verimlilik Dergisi, 3, 89-102, Milli Prodüktivite Merkezi Yayını, Ankara. Yertutan, C., 2000. Kurumlarda Ev Ġdaresi Hizmetlerinin Verimliliği. Minpa Matbaacılık Tic. Ltd.ġti. Ankara. 106 KLĠMALI KOLTUKLARDA KOLTUK-SÜRÜCÜ TEMAS NOKTALARINDAKĠ ÖLÇÜMLERLE KONFOR ARAġTIRMASI Tülin GÜNDÜZ CENGĠZ*, Fatih C. BABALIK Uludağ Üniversitesi, Mühendislik-Mim. Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü ÖZET Otomobilde klima fonksiyonu, termal konfor açısından önemli bir parametredir. Isıtmalı/soğutmalı koltuk, genel klimadan daha etkili olmaktadır. Bu çalıĢmada kliması kontrollü deney odasında, dört denekle, iki ayrı ortam sıcaklığında klimalı dört ayrı otomobil sürücü koltuğu ile yapılan konfor deneyleri sunulmuĢtur. Koltukla temas halinde olan dört ayrı noktada deri sıcaklığı ve bir noktada vücut nemi ölçülmüĢtür. Deneyler esnasında deneklere konforla ilgili olarak sübjektif sorgulama yapılmıĢtır. Bu çalıĢmada objektif ölçümler ve sübjektif sorgulamalar karĢılaĢtırmalı olarak değerlendirilmiĢtir. Konfor değerlendirmesinde, koltukla temas halinde olan ölçüm noktalarından elde edilen değerlerin konforla doğrudan anlamlı iliĢkili olduğu tespit edilmiĢtir. Anahtar Sözcükler : Klimalı Otomobil Koltuğu, Termal Konfor 1. GiriĢ Ġnsan vücudu sürekli olarak ısı üretir. Üretilen ısı dinlenme durumundaki bir insan için 100W değerinden, ağır idman yapan bir insan için 1000W değerine kadar değiĢir. Vücut sıcaklığı, insanların kendilerini rahat hissedebilmeleri için küçük bir sıcaklık aralığında, aĢırı sıcak veya soğuğun etkilerinden korunmak içinse biraz daha geniĢ bir aralıkta değiĢebilir. Bu nedenle vücut sıcaklığının istenen aralıkta kalması, vücuttan yayılan ısının dikkatli bir biçimde denetimini gerektirir. Vücutta üretilen ısı düzgün dağılımlı olmayıp, vücut yüzeyinden eĢit bir biçimde de yayılmaz. Fakat mühendislik uygulamalarının çoğunda vücudu, çevreye düzgün dağılımlı ısı yayan bir silindir olarak ele almak mümkündür. Fanger tarafından geliĢtirilen sürekli rejim modelleri, vücudun ısıl dengede olduğunu ve enerji depolamasının ihmal edilebileceğini kabul eder. Vücut içi ve deri tek bir bölme olarak ele alındığı için, titreme ve kan akıĢı ile denetim göz önüne alınmaz ve sıcaklık zamana göre sabit kabul edilir (Ashrae, 1992). Sürekli rejimde üretilen ısıl enerji, ısı kaybına eĢit olur ve enerji dengesi Ģu Ģekilde ifade edilir : M W Q sk Q res (C R E sk ) (C res E res ) Burada, M : Metabolik ısı enerji üretimi, [W/m2] W : Yapılan mekanik iĢ, [W/m2] Qres : Solunum ile olan toplam ısı kaybı, [W/m2] Qsk : Deriden olan toplam ısı kaybı, [W/m2] Cres : Solunumla ilgili taĢınım kaybı, [W/m2] Eres : Solunumla ilgili buharlaĢma kaybı, [W/m2] C + R : Deriden duyulur ısı kaybı, [W/m2] Esk : Deriden toplam buharlaĢma kaybı, [W/m2] * tg@uludag.edu.tr 107 (1) Konfor göreceli bir kavramdır, kiĢiye, yaĢa, cinsiyete, kültüre göre vs. değiĢir. Fanger (1973), bu konuyla ilgili olarak 1300 denek ile termal konfor belirlemesine yönelik deneysel bir anket çalıĢması yapmıĢtır. %50 ortam nemi, 0.1m/s hava hızı ve hafif giyimli deneklere hangi sıcaklıkta kendilerini nasıl hissettikleri sorulmuĢtur. Ġnsanların kendilerini rahat hissettikleri sıcaklık değerinin değiĢken olduğu ve konfor için böyle bir deneyde deneklerin maksimum %60‟nın kendilerini rahat hissettikleri belirlenmiĢtir. Örneğin 24C‟yi deneklerin %60‟ı rahat bir sıcaklık olarak tanımlarken, %10‟u sıcak, yaklaĢık %30‟u da serin-soğuk arası olarak tanımlamıĢlardır. Brooks ve Parsons (1999), kapsüle edilmiĢ karbonlu kumaĢ ile kaplanmıĢ ısıtmalı bir otomobil koltuğu kullanarak termal konfor için yaptıkları ergonomi araĢtırmalarında, üst gövde ve uyluk bölgesinde deri sıcaklığının ısıtmasız koltuğa göre daha yüksek değerlere sahip olduğunu ve sübjektif sorgulama sonucunda da sırt ve uyluk bölgesinde deneklerin rahatsızlık hissetmediklerini tespit etmiĢlerdir. Nishimatsu ve diğ. (2000) otomobil koltuğunun konfora etkisi ile ilgili çalıĢmalarında, koltuk konforunun sübjektif sorgulamayla belirlenen “yüksek kalite” ve “yumuĢaklık” belirteçlerine bağlı olduğu, konforun koltuk yüzeyinde kullanılan malzemeyle direk iliĢkide olduğu, “kavrama” ve “katılık” hislerinin koltuğun yaslanma bölgesi denek sırtı arasındaki temas bölgesinden anlaĢılabileceği sonuçlarına varmıĢlardır. Taniguchi ve diğ. (1992) yaptıkları deneysel çalıĢmada, termal hassaslığın ortalama deri sıcaklığı ve ortam sıcaklığı ile iliĢkili olduğunu tespit etmiĢlerdir. Ebe ve Griffin (2000), yaptıkları deneysel çalıĢmada, konforunun hem statik hem de dinamik konfordan etkilendiği ve statik konforun etkisinin titreĢim genliğine bağlı olarak değiĢtiği sonuçlarına varmıĢlardır. Çok sıcak yaz günlerinde veya soğuk kıĢ günlerinde otomobilin genel kliması sürücü için yeterli olmamaktadır. Otomobilde klima fonksiyonu, artık otomobillerin seçmeli özellikleri arasından çıkıp, standart özellikler içinde yerini almıĢtır. Ortam kliması otomobilin içini ısıtmakta veya soğumakta, ilk etapta lokal olarak sürücüye etki etmemektedir. Otomobilin ısınması ya da soğuması, belli bir zamanı almakta ve eğer otomobilde 4‟den daha az kiĢi varsa, atıl alanlar da ısıtılmakta veya soğutulmaktadır. Bu hem zaman kaybı, hem de fazladan enerji harcanması anlamına gelir. Bu yüzden otomobil koltuklarına ısıtma ve soğutma sistemi yerleĢtirilerek, zaman kaybı ve enerji harcanması azalmaktadır. Klimalı koltuğun çalıĢması, koltuğun içine yerleĢtirilmiĢ olan mikrotermal modül ile sağlanmaktadır. Koltuğun yaslanma yüzeyi ve oturma yüzeyi içine yerleĢtirilmiĢ olan iki adet mikrotermal modülde, ısı dönüĢtürücüsünden çıkan soğuk veya sıcak hava, hava sirkülasyon kanalları ile sürücüye etkimektedir. Hava sirkülasyon kanalları, koltuğun köpük üretimi sırasında oluĢturulmuĢtur. Bu kanallardan çıkan hava, dağıtma tabakasından geçtikten sonra, delikli deri yüzeyindeki deliklerden geçerek sürücüye ulaĢmaktadır (Babalık ve Cengiz, 2004). Türkiye‟de henüz klimalı otomobil koltuğu üretilmemektedir. Ancak Avrupa‟da sadece pahalı otomobillerde değil, artık üretilen otomobillerin standart konseptinde de yer almaya baĢlamıĢtır. Bu çalıĢma, klimalı otomobil koltuğunda termal konfor parametrelerinin en önemlilerinden olan sıcaklık ve nem değerleri karĢılaĢtırmalı olarak incelemek amacıyla yapılmıĢtır. 108 2. Deneysel ÇalıĢma 2.1 Deney Koltukları Yapılan deneysel çalıĢmada, dört ayrı firmanın ürettiği klimalı otomobil sürücü koltukları kullanılmıĢtır. Koltukların her biri beĢ ayrı kademede ısıtma fonksiyonuna ve beĢ ayrı kademede soğutma fonksiyonuna sahiptirler. Koltuklar klima odasında simülasyon düzeneğinin önüne yerleĢtirilmiĢtir. Her bir koltuğun pozisyon ayarı, deneklerin kendilerini en iyi hissettikleri açıda kendileri tarafından ayarlanmıĢtır. 2.2 Denekler YaĢları 20 ile 40 arasında değiĢen 4 denek ile deneyler gerçekleĢtirilmiĢtir. Denekler, beyaz renkli kısa kollu penye ve pantolondan oluĢan 0,5 clo‟luk giysi yükü ile yüklenmiĢlerdir. 3‟ü erkek, biri bayandan oluĢan deneklerin yaĢ ortalaması 29, ağırlık ortalaması 65,75kg, boy ortalaması 175,5cm ve beden kitle indeksi ortalaması 21,30‟dur. 2.3 Deney Parametreleri Deneyler yaz Ģartları düĢünülerek, iki ayrı sıcak hava durumuna göre 28C ve 35C‟de gerçekleĢtirilmiĢtir. Ortamın relatif nem değeri, geniĢ bir yelpazedeki termal değiĢim durumunu inceleyebilmek amacıyla %40 olarak belirlenmiĢtir. Hava hızı 0,15 m/s olarak sabitlenmiĢtir. 1 saat süreyle yapılan deneylerde, yaz Ģartlarında sürücüye güneĢ ıĢığı geldiği göz önüne alınarak, ortamın ıĢınım sıcaklığı 32C‟ye ayarlanmıĢtır. 2.4. Deney Odası ve SürüĢ Simülasyonu Deneyler Darmastadt Teknik Üniversitesi, Makine Mühendisliği Bölümü, ĠĢbilim kürsüsünün Klima Odası‟nda yapılmıĢtır. 4 m x 4 m boyutlarındaki odanın çevreyle olan ses ve ısı iletimi olmayacak Ģekilde kapalı çevrim sistemidir. Klima odası parametreleri sıcaklık için (-50 ~ +50°C), hava hızı için (0 – 3 m/s), relatif nem için (%15 - %95) ve ıĢınım sıcaklığı için (-150 – 2500 kcal/m2hgrad) aralıklarında ayarlanabilir özelliklere sahiptir. Deney odasına, deney koltuğu, bilgisayar, masa, titreĢimli direksiyon, pedal, hava hızı paneli ve ıĢınım kaynağı, yerleĢtirilmiĢtir Deney odasında sürüĢ ortamı sağlamak için sürücünün önüne ekran yerleĢtirilmiĢtir. Sürücü, bilgisayar programıyla deney esnasında otomobil kullanmıĢtır (Babalık ve Cengiz, 2004). 3. Ölçümler Öğleden önce ve öğleden sonra olmak üzere iki zaman diliminde yapılan deneylerde, denek önce laboratuara alınmıĢtır. Deney sensörleri denek üzerine yerleĢtirilip, her denek için aynı olan kıyafetler giydirilmiĢtir. Ardından deney odasına alınan denek, koltuğa oturtulduktan sonra deney baĢlatılmıĢtır. 3.1. Objektif Ölçümler Vücudun dört ayrı noktasında sıcaklık ölçümü, bir noktada da vücut nemi ölçümü yapılmıĢtır. Tablo 1‟de ölçüm noktaları verilmiĢtir. Deney aleti olarak, saniyede 10 veri toplayabilen PAR-Port fizyolojik ölçü aleti kullanılmıĢtır. Deney sonuçları Origin adlı programla 109 diyagramlaĢtırılmıĢ ve SPSS veri değerlendirme programıyla da verilerin grafiksel ve istatistiki sonuçları elde edilmiĢtir. Tablo 1. Ölçüm Noktalarının Anlamları Ölçüm Ölçülen Ölçüm noktası değer bölgesi T1 Sıcaklık Sırt üzeri T2 Sıcaklık Sırt altı-bel T3 Sıcaklık Kalça üzeri T4 Sıcaklık Arka baldır N2 Nem Sırt 3.2. Sübjektif Değerlendirmeler Her 3 dakikada bir olmak üzere deneklere objektif ölçümlerle paralel olacak Ģekilde sorular sorulmuĢtur. Verilen cevaplar skala paralelinde numaralandırılarak kaydedilmiĢtir. Sıcaklık sorgulaması ISO 7730‟da (1994) belirlenen skalaya göre yapılmıĢtır Daha sonra tablo halinde kaydedilerek, objektif verilerle karĢılaĢtırılmak üzere SPSS programına yüklenmiĢtir. Deneylerde sorulan sorular Tablo 2‟de verilmiĢtir. Soru no 1 2 3 4 Soru bölgesi T1 T2 T3 T4 5 6 N1 - Tablo 2. Sübjektif Sorgulama Nasıl hissettikleri bölge yeri sorusu Sırt üzeri bölgenizi nasıl hissediyorsunuz? Sırt altı-belinizi nasıl hissediyorsunuz? Kalça üzerinizi nasıl hissediyorsunuz? Arka baldırınızı nasıl hissediyorsunuz? Koltuk yaslanma konforunu tanımlayınız Koltuk oturak konforunu tanımlayınız Derecelendirme 7. Çok sıcak 6. Sıcak 5. Ilık 4. Rahat 3. Serin 2. Soğuk 1. Çok soğuk 3. Çok iyi 2. Orta 1. Az 4. Deney Sonuçları Dört koltuk, dört denek ve iki ayrı ortam sıcaklığında 32 adet deney yapılmıĢtır. Saniyede 10 veri toplanarak yapılan objektif ölçüm sonuçları her deney için 1 saat boyunca kaydedilmiĢtir. Sübjektif sorgulama verileri, objektif ölçüm sonuçlarıyla birleĢtirilerek SPSS veri değerlendirme programı yardımıyla tüm sonuçlar değerlendirilmiĢtir. Bütün diyagram isimlendirmelerinde “s” harfi sübjektif sorgulamayı, “o” harfi de objektif ölçümü temsilen kullanılmıĢtır. Diyagramlarda box-plot gösterim tekniği kullanılmıĢtır. Bu teknikte elde edilen veriler büyükten küçüğe doğru sıralanır. En üst çizgi elde edilen verilerin en büyük olanını, en alt çizgi ise verilerin en küçük olanını ifade etmektedir. Dikdörtgen kutu Ģeklindeki bölüm, elde edilen verilerin %50‟lik bölümünü göstermektedir. Dikdörtgenin üstündeki bölüm verilerin %75-%100‟lük arasındaki değerleri, dikdörtgenin altındaki bölüm de verilerin ilk %25‟lik bölümünü ifade etmektedir. Ortadaki çizgi ise verilerin median‟ını yani ortadaki veri değerini ifade etmektedir. 110 4.1. Alt Gövde Ġçin Deney Sonuçları 38 8 Kalça, T3s T3o (°C) Koltuk oturak konforuna göre kalça bölgesi deri sıcaklığı değerleri ġekil 1‟de görüldüğü gibidir. Konfor hissi iyiye doğru gittikçe, her iki ortam sıcaklığı için median değerlerde kademeli olarak azalma olduğu görülmektedir. Ancak 35C ortam sıcaklığı için19 defa söylenen “çok iyi” değerlendirmesi, minimum 27,6C‟den maksimum 36,6C‟ye kadar olan 9C‟lik çok geniĢ bir aralıkta değiĢmektedir. Oturak konforuna göre deneklerin “kalça bölgenizi nasıl hissediyorsunuz” sorusuna karĢılık gelen yanıtlar ġekil 2‟de görülmektedir. Denekler her iki ortam sıcaklığında da çok iyi algılaması için, kalça bölgesinde sapmasız olarak ideal/rahat cevabı vermiĢlerdir. 36 7 6 34 5 4 32 3 30 Sicaklik 28 28 26 37 67 67 az 59 orta 43 28 1 0 35 N= Sicaklik 2 35 N= 19 37 69 67 az çok iyi 59 orta 43 19 çok iyi Koltuk oturak konforu Koltuk oturak konforu ġekil 1. Koltuk Oturak Konforu Ġle Kalça Bölgesi Deri Sıcaklıkları Arasındaki Korelasyon ġekil 2. Koltuk Oturak Konforu Ġle Kalça Bölgesi Sübjektif Sorgulama Sonuçları Arasındaki Korelasyon 38 8 Arka baldir, T4s T4o (°C) ġekil 3‟de oturak konforuna göre arka baldır bölgesindeki deri sıcaklıkları değiĢimi görülmektedir. Oturak konforu iyiye doğru gittikçe burada da her iki ortam sıcaklığında kademeli olarak düĢüĢ olmaktadır. 35C için konforun en iyi olduğu durumda yine sıcaklık değeri minimum 29,2C ve maksimum 35,4C olmak üzere 6,2C‟li geniĢ bir aralıkta değiĢmektedir. Arka baldır bölgesi için konfora göre deneklerin verdikleri cevaplar incelendiğinde ise ġekil 4‟deki durum görülmektedir. Oturak konforunun en iyi olduğu durumda her iki ortam sıcaklığı için arka baldır termal algılama median değerleri ideal/rahat olmaktadır. 36 34 7 6 5 4 32 3 Sicaklik 30 28 28 37 67 az 67 59 orta 43 28 1 0 35 N= Sicaklik 2 35 N= 19 37 69 az çok iyi 67 59 orta 43 19 çok iyi Koltuk oturak konforu Koltuk oturak konforu ġekil 3. Koltuk Oturak Konforu Ġle Arka Baldır Bölgesi Sıcaklık Değerleri arasındaki korelasyon ġekil 4. Koltuk Oturak Konforu Ġle Arka Baldır Ġçin Sübjektif Sorgulama arasındaki korelasyon 111 4.2. Üst Gövde Ġçin Deney Sonuçları 39 8 Sirt, T1s T1o (°C) Koltuk yaslanma konforuna verilen cevaplar için sırt bölgesindeki deri sıcaklığı değiĢimi ġekil 5‟de görülmektedir. 28C ortam sıcaklığında belirgin bir fark gözetilmemekte iken, 35 C ortam sıcaklığındaki median değerleri kademeli olarak artmaktadır. 35C‟de konforun “iyi/çok iyi” olduğu durumda sırt bölgesi deri sıcaklığı median değeri 36C‟dir. Yaslanma konforuna göre deneklerin “sırtınızı nasıl hissediyorsunuz” sorusuna verdikleri cevaplar, ġekil 6‟da görüldüğü gibidir. Her iki ortam sıcaklığında da deneklerin yaslanma konforunun en iyi olduğu durum için tüm sorgulamada sırtlarını “ideal/rahat” hissettikleri görülmektedir. 38 7 6 37 5 36 4 35 3 Sicaklik 34 28 33 32 115 170 89 az 87 orta 90 28 1 35 N= Sicaklik 2 0 35 35 N= 115 çok iyi 172 89 az Koltuk yaslanma konforu 87 orta 90 35 çok iyi Koltuk yaslanma konforu ġekil 6. Koltuk Yaslanma Konforuna Göre Sırt Bölgesi Sübjektif Sorgulama ġekil 5. Koltuk Yaslanma Konforuna Göre Sırt Bölgesi Deri Sıcaklıkları 38 Bel, T2s T2o (°C) Koltuğun yaslanma bölümüyle direk temasta olan ve konfor açısından en hassas bölgelerden biri olan bel bölgesi incelendiğinde, yaslanma konforu ile bel bölgesi deri sıcaklığı arasındaki korelasyon ġekil 7‟de görüldüğü gibidir. Burada 28C‟de konfor açısından iyiye doğru gittikçe, sıcaklıkta az da olsa düĢüĢ görülmektedir. 35C‟de ise belirgin bir değiĢim görülmemektedir. 28C‟de deneklerin yaslanma konforunu çok iyi olarak tanımladıklarında bel sıcaklığının median değeri 34,4C, 35C ortam sıcaklığında bu değer 35,4C olmaktadır. Ayrıca 28 derecede denekler tarafından yaslanma konforu için deneyler boyunca 90 defa çok iyi cevabı alınmıĢken, 35C „de ancak 35 defa bu cevap alınmıĢtır. Deneklerin “belinizi nasıl hissediyorsunuz” sorusuna verdikleri cevaplarla yaslanma konforu arasındaki korelasyon, ġekil 8‟de görüldüğü gibi çok iyiye doğru gittikçe termal konforun da ideale doğru gitmektedir. 37 8 7 6 36 5 35 4 34 3 Sicaklik 33 28 32 31 115 170 az 89 87 orta 90 28 1 0 35 N= Sicaklik 2 35 N= 35 115 172 az çok iyi 89 87 orta 90 35 çok iyi Koltuk yaslanma konforu Koltuk yaslanma konforu ġekil 7. Koltuk Yaslanma Konforuna Göre Bel Bölgesi Deri Sıcaklıkları ġekil 8. Koltuk Yaslanma Konforuna Göre Bel Bölgesi Sübjektif Sorgulama Sonuçları 112 Arka gövde nem (%) Vücudun nemi, termal konfor algılamasında çok önemi bir parametredir. Yaslanma konforuna göre arka gövdede ölçülen nem değerleri ġekil 9‟da görüldüğü gibidir. Nem değerleri zamanla geniĢ bir aralıkta değiĢmekle beraber, her iki ortam sıcaklıkları için konfor algılamasında iyiye doğru gidildikçe anlamlı bir Ģekilde azalmaktadır. Yaslanma konforunun en iyi olarak tanımlandığı durumda, 28C ortam sıcaklığı için median nem değeri %37, 35C ortam sıcaklığında ise median nem değeri %49 olmaktadır. 120 100 80 60 Sicaklik 40 28 20 35 N= 115 170 az 89 87 orta 90 35 çok iyi Koltuk yaslanma konforu ġekil 9. Koltuk Yaslanma Konforu Ġle Arka Gövde Nem Değerleri Arasındaki Korelasyon 5. Değerlendirme Klimalı otomobil koltuklarının termal konfora etkilerinin deneysel olarak araĢtırılması yeni bir konudur ve çalıĢmalar halen Avrupa‟nın önde gelen üniversitelerinde devam etmektedir. Konunun yeni ve halen araĢtırılıyor olması, araç koltuğu üretiminde önemli bir potansiyele sahip olan ülkemizin de bu tür çalıĢmalara baĢlaması durumunda baĢarılı olacağını göstermektedir. Klimalı koltukta konfor değerlendirmesinde, alt gövde ve üst gövde için koltuğa temas eden bölgeler, konfor değerlendirmesinde önemli rol oynamaktadır. Deneysel çalıĢma sonucu yapılan tüm incelemelerde, deneklerden alınan sübjektif sorgulama verilerinin kendi içinde anlamlı bir iliĢki oluĢturduğu, ayrıca sübjektif verilerle objektif verilerin de her bir inceleme durumu için anlamlı iliĢkide uyumlu olduğu görülmüĢtür. 6. Kaynaklar ASHRAE, 1992. Ashrae Handbook Fundamentals, Thermal environmental conditions for human occupancy, ANSI/ASHRAE Standard 55, Tulie Circit, Atlanta. Brooks, J.E. ve Parsons, K.C., 1999. An ergonomics investigation into human thermal comfort using an automobile seat heated with encapsulated carbonized fabric, Ergonomics, 42(5), 661-673. Babalık, F.C. ve Cengiz, T.G., 2004. Klimalı otomobil sürücü koltuğunda termal konfor üzerine deneysel bir çalıĢma, Mühendis ve Makine, 45(539), 22-32. Ebe, K. ve Griffin, M.J., 2000. Qualitative models of seat discomfort including static and dynamic factors, Ergonomics, 43(6), 771-790. 113 Fanger, P.O., 1973. Thermal Comfort, Analysis and Applications in Environmental Engineering. New York. ISO 7730, 1994. Moderate Thermal Environments-Determination of the PMV and PPD Indices and Spesification of the Conditions for Thermal Comfort. Nishimatsu, T., Hayakawa, H., Shimizu, Y., Toba, E., 2000. Influence of Top Coated Cloth for Sitting Comfort of Car Driver's Seat, IEEE Instrumentation and Measurement Technology Conference, USA; 915-919. Taniguchi, Y., Aoki, H., Fujikake, K., Taniguchi, H., 1992. Study on car air conditioning system controlled by car occupants' skin temperatures – Part 1 : Research on a Method of Quantitative Evaluation of Car Occupants‟ Thermal Sensations by Skin Temperatures, SAE Techical Paper Series, USA, 13-19. 114 DÜZCE ORMAN ÜRÜNLERĠ SANAYĠNDE Ġġ GÜVENLĠĞĠ, ĠġÇĠ SAĞLIĞI VE ÇALIġMA KOġULLARININ ANALĠZĠ Tarık GEDĠK*, Canberk BATU KTÜ Orman Fakültesi Trabzon AĠBÜ Düzce Orman Fakültesi, Düzce ÖZET Orman Ürünleri Sanayinde iĢ güvenliği, iĢçi sağlığı ve çalıĢma koĢullarının analizi olarak hazırlanan bu çalıĢmada Düzce ilindeki orman ürünleri firmaları ele alınmıĢ ve Düzce Ticaret ve Sanayi Odası‟na kayıtlı bulunan firmalara yüz yüze anket uygulanarak veriler elde edilmiĢtir. ÇalıĢmada kullanılan ankette toplam 21 soru yer almıĢtır. Sorular; demografik özelliklerden, çalıĢanın iĢ memnuniyeti ve iĢ kazasıyla ilgili bilgilerden ve malzeme taĢıma, el aletleriyle çalıĢma, aydınlatma, gürültü-titreĢim, hava Ģartları, toz, duman, buhar, zehirli gaz gibi etmenlerle ilgili çalıĢma koĢullarının analizine yöneliktir. Elde edilen sonuçlar SPSS programıyla değerlendirilmiĢtir. Değerlendirme sonucunda elde edilen bulgular ıĢığında Düzce orman ürünleri sanayisinin iĢ güvenliği, iĢçi sağlığı ve çalıĢma koĢullarının ne olduğu tespit edilmiĢ ve düzeltilmesi gerekli görülen çalıĢma koĢulları için öneriler getirilmiĢtir. Anahtar Sözcükler: Ergonomi, ĠĢ Güvenliği, ĠĢçi Sağlığı, ÇalıĢma KoĢulları, Orman Ürünleri Sanayi 1. GiriĢ: ÇalıĢma yerlerinde iĢ yeri çalıĢma koĢullarına uyulmaması iĢ kazalarının ve meslek hastalıklarının artmasına neden olmaktadır. Eğer çalıĢma yerlerinde verimliliğin arttırılması amaçlanıyorsa öncelikle verimliliğin artmasında en önemli faktör olan insan gücünün çalıĢma koĢullarının iyileĢtirilmesi gerekmektedir. ĠĢyerlerinde çalıĢma koĢularının iyileĢtirilmesinde ergonomik çalıĢma ilkelerinin yerinde ve zamanında uygulanması gerekmektedir. Uluslararası ve yurdumuzda yapılan çalıĢmalar incelendiğinde ergonomik çalıĢma koĢularına göre dizayn edilmiĢ çalıĢma yerlerinde dizayn edilmemiĢ çalıĢma yerlerine göre daha fazla verimlilik elde edilebilmektedir. Yaptığımız bu çalıĢma ile gerek büyük çaplı gerekse küçük çaplı iĢletmelerde ergonomik ilkelere iliĢkin temel kriterler incelenmiĢ ve inceleme sonucunda pratik ve maliyeti düĢük iyileĢtirme noktaları tespit edilmeye çalıĢılmıĢtır. Bulunan sonuçlar dâhilinde iĢyerlerinin çalıĢma koĢullarını iyileĢtirmeleri için uymaları gereken noktalar tespit edilmiĢtir. Orman ürünleri sanayinde faaliyette bulunan iĢletmelerin ergonomik ilkelere ne kadar dikkat ettikleri ve özellikle dikkat edilmesi gereken noktaların tespiti çalıĢmanın temel amaçlarından biri olarak ele alınmıĢtır. ÇalıĢmada ele alınan temel noktalar “Ergonomik Kontrol Noktaları” olarak 1988 yılında basılan ve küçük ve orta ölçekli iĢletmelerde iĢyerlerinin iyileĢtirilmesi için bir kılavuz olarak tasarlanan, ILO yayını “Higher Productivity and A Better Place to Work: Action Manuel” isimli kitabın bir sonraki basamağı olarak hazırlanan çalıĢmanın temel noktalardır. 2. Genel Bilgiler: Ġnsanlar iĢ görürken; çeĢitli el aletlerini, mekanik araç ve gereçleri, iĢ makinelerini, belli bir iĢ için programlanmıĢ sistemleri kullanırlar. Bu iĢbirliğindeki amaç, insanların fizik ve mental yeteneklerini desteklemektir. Ġnsanların kullandığı her türlü araç ve gerecin en etkin bir Ģekilde hizmete sokulması ise, onları kullananların; duruĢ, oturuĢ, genel sağlık, güvenlik ve sisteme uyum konularının dikkate alınmasını gerektirir. Bu nedenle insan * tgedik37@msn.com 115 varlığının bedensel ve ruhsal gereksinimlerini dikkate almak, davranıĢlarını tanımlamak, insanların kullanımı için tasarlanmıĢ tüm sistemleri onlara uygun ve üstün verim ile çalıĢan sistemler olarak düĢünmek gerekir. Ġnsanlar endüstriyel ortamda; soğuk, sıcak, yüksek ya da alçak basınç, rutubet gibi çeĢitli ortam stresleri ile karĢı karĢıya kalabilirler. ĠĢ ortamında ayrıca; toz, duman, zehirli gaz ve buharlar, zehirleyici maddeler, iyonizan radyasyon gibi çeĢitli sakıncalar da bulunabilir. Bu arada, endüstriyel gürültü, titreĢimler, yetersiz ya da fazla ıĢık gibi çevre faktörleri de, insan sağlığını ve iĢ verimini etkileyebilir. Bütün bu sorunlar karĢısında, insan-makine-çevre iliĢkilerini inceleyen, böyle bir ortamda insanın sağlıklı ve üretken bir Ģekilde çalıĢabilmeleri için gerekli düzenlemeleri yapan bilim alanı olarak ergonomiden bahsedilebilir (Erkan, 2003). Ergonomi, geniĢ anlamda insan-makine sisteminin çalıĢması sırasında uyumluluğu arttırmayı, insanın fiziksel özelliklerini, fizyolojik ve psikolojik yeteneklerini en uygun biçimde kullanarak en iyi çalıĢma ortamını sağlamayı amaçlayan bir bilim dalıdır. Buna göre ergonominin temel amacı, iĢ ile insan arasında uyum sağlayarak verimliliği arttırmaktır. Ergonomi, insanların anatomik ve antropometrik özelliklerini, fizyolojik kapasite ve toleranslarını göz önünde tutarak, endüstriyel iĢ ortamındaki bütün faktörlerin etkisiyle oluĢabilecek organik ve psikososyal stresler karĢısında sistem verimliliği ve insan-makineçevre uyumunun temel kurallarını ortaya koymaya çalıĢan çok disiplinli bir araĢtırma ve geliĢtirme alanıdır (Üçüncü, 2005). Ġnsanların iĢyerlerinde sağlıklı, güvenli ve verimli olarak çalıĢabilmeleri için çalıĢma yeri ve gerekli donanımın, ses, aydınlatma, çevre sıcaklığı gibi faktörler ile iĢ organizasyonu ve yönetime yönelik sistemlerin insanın yapısal, boyutsal ve psikolojik özelliklerine göre düzenlenmesi gerekir. Bu nedenle çalıĢma koĢulları ve çalıĢma yerleri ile ilgili olarak kabaca uyulması gerekenleri Ģu Ģekilde sıralayabiliriz (Akal, 1997): ÇalıĢma alanında mümkün olduğu ölçüde gürültüsüz bir çalıĢma ortamı oluĢturulmalıdır. ÇalıĢma esnasında çalıĢanlar titreĢimden en az düzeyde etkilenmelidir. ÇalıĢma yerleri mümkün olduğunca yer seviyesi veya daha yüksekte yapılmalıdır. Yapılan binaların pencere yüzeyleri taban alanının %17‟sinden az olmamalıdır. ÇalıĢma yerinde tavan yüksekliğinin 3 metreden daha az olmaması ve çalıĢan baĢına 10 m3‟lük havanın düĢmesi sağlanmalıdır. ÇalıĢma yerinde duvarlar, tavanlar hatta kapı ve pencerelerin kirlenmeyi, nemlenmeyi önleyecek; hatta gürültü ve tozu azaltacak Ģekilde kaplanması yada boyanması sağlanmalıdır. ÇalıĢma alanının taban kaplamaları ahĢaptan yapılmalı; bu sağlanamıyorsa kaplamaların kaymayan, toz tutmayan, kolay temizlenen, ısı yalıtımında iyi olması sağlanmalıdır. ĠĢyerlerinin temiz ve düzenli tutulması için gereken özen gösterilmelidir. ÇalıĢma alanlarında kullanılan ekipmanlar düzenli olarak bakımdan geçirilmeli ki meslek hastalığı ve kaza riski azalsın ve verimlilik artsın. Özellikle yaz aylarında iĢçilerin soğuk su içmeleri sağlanmalıdır. Ve sağlanan bu suyun da sağlık yetkililerince onaylanmıĢ ve dönemsel olarak kontrol ediliyor olması sağlanmalıdır. ĠĢyerinde gerekli aydınlatma yapılmalıdır. Aydınlatma yapılırken ıĢığın titreĢimsiz olması, yansımaların olmaması, aydınlatmanın bütün alanlarda eĢit yayılması, ıĢık yüzeyinin ve aydınlatma yüzeyinin düzenli aralıklarla temizlenmesi, yayılan ıĢığın tekdüze olarak yayılması gölgelemeler yapmaması ve son olarak da iĢyerinde uygun duvar renkleri seçilmesi gerekir. Genel aydınlatmada kullanılan ıĢık kaynakları elverdiği ölçüde yükseğe yerleĢtirilmelidir. ÇalıĢma yerlerinde gürültü ve titreĢimin en az düzeye indirilmesi için gerekli önlemler alınmalıdır. 116 ĠĢyerinde temiz hava akımı sağlanmalı; pis kokuların, çalıĢmayı etkileyecek hava Ģartlarının ortadan kaldırılması gerekir. ĠĢyerleri düzenli olarak havalandırılmalıdır. Uzun süre havası değiĢtirilmeyen ortamlardaki hava hem psikolojik hem de sağlık açısından zararlı hale geldiği ve bayatlayan havada O2 oranının azalıp CO2 oranının arttığı bunun sonucu olarak da bayat havadaki negatif ve pozitif iyon sayısının da taze havaya oranla daha az bulunacağı ve insan iĢtahını kapatıp, yorgunluk hissini arttıracağı unutulmamalıdır (Tamer, 1972). Bedensel iĢlerde çalıĢan iĢçilere çalıĢılan iĢle ilgili olarak; vücut duruĢu ve tutuĢ Ģekilleri, kullanılan gücün azaltılması için neler yapılması gerektiği, kasların uygun kullanılmasının nasıl yapılacağı, kuvvetli kas gruplarının kullanılmasının gerektiği, statik çalıĢmalardan kaçınmaları gerektiği, çalıĢtığı iĢle ilgili olarak optimum kuvvet yönünün ne taraf olduğu ve kısa dinlenme araları ile dinlenmelerinin gerektiği belirtilmelidir. ÇalıĢma alanında nemliliğin %40–65 arasındaki değerlerde kalması sağlanmalıdır. ĠĢyerinde ortalama iĢyeri sıcaklığının çalıĢma koluna göre değiĢiklik gösterse de ortalama olarak 18±2 oC‟de olması sağlanmalıdır. Sıcak ve nemli havalarda nabzın artmasından dolayı böyle havalarda uzun süreli kassal çalıĢmalardan kaçınılmalıdır. AĢırı sıcakta çalıĢanlarda dolaĢım bozuklukları, cilt bozuklukları, kanamalar, sıcak çarpmasından dolayı termik doku bozuklukları, özellikle merkezi sinir sisteminde tahribat ve yüksek vücut sıcaklığı meydana gelir (Kurt ve Önder, 1988). ĠĢyerlerinde ısı etkilerinden korunmanın genel esasları olarak; hacmi çevreleyen yapı elemanlarının ısı geçirgenlik dirençlerini iyi olması, hacmi dıĢ havadan ayıran yapı elemanlarının hava geçirgenliklerinin en az olması, yapı elemanlarının ısı depolama yeteneğinin iyi olması ve malzemelerin ısı geçirme geciktirmelerinin iyi olması gerekmektedir (Özer, 1974). ĠĢyerlerinde hava cereyanı ve akımının olmaması sağlanmalıdır. Eğer hava giriĢi varsa giren havanın soğuk olmaması gerekmektedir. ÇalıĢma ortamında tozlanmanın mümkün olduğunca önüne geçilmelidir. Zehirli ya da zehirli olmayan toz parçalarının solunmasından kaçınılmalıdır. ĠĢyerinde stressiz bir çalıĢma ortamının sağlanması hem iĢçilerin sağlığı hem de iĢlerin daha iyi yapılabilmesi için gereklidir. ĠĢ ortamında kiĢilerde stresin var olmasının sebeplerini iç ve dıĢ olarak ikiye ayrılabilir. Ġç stres kaynakları kiĢinin kendi kiĢiliği, geçmiĢ yaĢantıları, düĢünce yapısı, fizyolojik ve psikolojik özellikleri, olaylara yaklaĢım tarzı ile alakalıdır. DıĢ etkenler ise kiĢinin dıĢında, kendi tesiri olmadan geliĢen ve onu etkileyen, bulunduğu yer, zaman, fiziki çevre ile alakalıdır. Ancak günümüzde insanlığın tamamen yerleĢik hayata geçmesi, buna bağlı olarak örgütsel yapının geliĢimi ve küreselleĢme sonucunda stres kaynaklarını üç ana baĢlık altında toplayabiliriz (Akyüz ve Gedik, 2004) Bunlar; iĢ (Örgüt) ile ilgili stres kaynakları, kiĢi ile ilgili stres kaynakları ve dıĢ çevre ile ilgili stres kaynaklarıdır. Stresin olası etkileri olarak; kiĢi bireysel bütünlüğüne yönelen tehditlere karĢı, özellikle zihinsel düzeyde baĢarılı bir mücadele veremezse, baĢa çıkamadığı streslerin biriken ve yoğunlaĢan etkileri sonucu fizyolojik, duygusal, biliĢsel, davranıĢsal tepkiler verir (ġahin, 1995). Ġnsanların stres düzeylerine bakıldığında; düĢük stres koĢullarında insanlar performanslarını yükseltmeleri için aktif hale getirilmeye çalıĢılır. Orta stres bireyleri genellikle yaratıcılığa götürmektedir. Yüksek stres durumunda ise bireyin performansı düĢmektedir. Stresin aĢırılığı bireyin dikkat ve enerjisini tüketir. Birey enerjisini performansı yerine stresini azaltmaya harcar. ĠĢ performansına bireyin ayıracağı çok az enerji kalır (Steers, 1981). 3. Materyal Yöntem: ÇalıĢma orman ürünleri sanayi için doğal bir laboratuar olan Düzce Ġli‟nde yapılmıĢtır. ÇalıĢmada kullanılacak orman ürünleri sanayi kuruluĢlarının minimum 117 sayısı; Düzce Ticaret ve Sanayi Odası‟na kayıtlı bulunan toplam 282 adet firmanın %90 güven düzeyi ve %10 hata payı ile hesaplanan 55 adet firmadan oluĢmaktadır. Bulunan bu örneklem sayısı toplam 70 firmaya çıkarılmıĢ ve 70 firmaya anket yöntemi ile ulaĢılmıĢtır. Firmalar Düzce‟de faaliyette bulunan orman ürünleri firmaları arasından tesadüfü olarak seçilmiĢtir. Uygulanan anket yönteminde yüz yüze görüĢme tekniği kullanılmıĢtır. Anketin hazırlanmasında “Ergonomik Kontrol Noktaları” olarak 1988 yılında basılan ve küçük ve orta ölçekli iĢletmelerde iĢyerlerinin iyileĢtirilmesi için bir kılavuz olarak tasarlanan, ILO yayını “Higher Productivity and A Better Place to Work: Action Manuel” isimli kitaptan yararlanılmıĢ (Vardar ve ark. 2005) ve toplam 21 soruluk bir anket hazırlanmıĢtır. Ankette yer alan sorulardan ilk kısım soruları demografik özellikleri içermektedir. Ġkinci kısım soruları ise çalıĢanın çalıĢtığı iĢten memnuniyetini ölçmeye yarayan ve iĢ kazası ile ilgili soruları içermektedir. Üçüncü kısım sorularda malzeme taĢıma, el aletleri ile çalıĢma ve aydınlatma, gürültü-titreĢim, hava Ģartları, toz, duman, buhar, zehirli gaz gibi etmenlerle ilgili çalıĢma yeri koĢularının analizini sağlayan sorulardan oluĢmaktadır. Üçüncü kısım sorularda var/yok ölçeğinden yararlanılmıĢtır. Uygulamalar sonucunda elde edilen anketler SPSS paket programı ile değerlendirilmiĢtir. 4. Bulgular: ÇalıĢmaya toplam 70 orman ürünleri firması katılmıĢtır. Yüz yüze görüĢme tekniği ile uygulanan anket çalıĢmasına cevap verenlerin %97‟si erkek, %3‟ü ise bayandan oluĢmaktadır. Katılımcıların %83‟ü evli, %17‟si ise bekârdır. ÇalıĢmaya katılan katılımcıların yaĢ ortalaması 37,67‟dir. Katılımcıların en düĢük yaĢı 16, en yüksek yaĢı ise 65‟dir. Ankete cevap verenlerin eğitim durumları incelendiğinde ağırlıkla ilkokul (%44,3) ve lise (%28,6) mezunu oldukları görülmüĢtür. Katılanlardan üniversite mezunlarının oranı ise %11,4 olarak bulunmuĢtur. ÇalıĢmaya katılanların iĢyerlerinde ortalama çalıĢma yılları 16,49 olarak tespit edilmiĢ; en az çalıĢanın 1 yıl en fazla çalıĢanın ise 45 yıldır aynı firmada çalıĢtığı bulunmuĢtur. Katılımcılara çalıĢtıkları iĢin kaçıncı iĢleri olduğu sorulduğunda; %51,4 ile ilk iĢleri olduğu, %20 ile üçüncü iĢleri olduğu, %15,7 ile ikinci iĢleri olduğu tespit edilmiĢtir. Katılımcıların %94‟ü çalıĢtıkları iĢten memnun olduklarını, %6‟sının da memnun olmadıklarını bildirmiĢlerdir. ÇalıĢanlar; çalıĢma saatleri olarak 08.00–17.00 arasında çalıĢtıklarını vurgulamıĢlardır. ÇalıĢanlara bu iĢi seçmelerinde etkili olan faktörlerin ne olduğu sorgulanmıĢ ve bulguları Tablo 1‟de gösterilmiĢtir. Tablo 1 incelendiğinde çalıĢtıkları iĢi kendi isteği ile seçenlerin oranı en yüksek değerdedir (%44,3). Kendi isteği ile seçenlerden sonra %34,3 oranı ile çalıĢanların çalıĢtıkları iĢ kolunun babadan kalma bir iĢ olduğunu göstermektedir. Bu mesleğe olan ilgisinden dolayı çalıĢtığı iĢ kolunu belirleyenlerin oranı ise %7,1 olarak tespit edilmiĢtir. En düĢük oran %1,4 ile maddi olarak gelecek vaat etmesidir. Tablo 1 ÇalıĢanların çalıĢtıkları iĢi seçmelerinde etkili olan faktörler Faktörler Kendi isteğim Babamın iĢi olması (büyüklerden beri gelmesi) Bu mesleğe olan ilgimden dolayı BaĢka iĢ bulamadığımdan Ailemin bu yöndeki ısrarı Maddi olarak gelecek vaat etmesi Diğer % Değeri 44,3 34,3 7,1 5,7 2,9 1,4 4,3 ÇalıĢmaya katılanların %29‟u çalıĢmaları esnasında bir iĢ kazasına maruz kalmıĢlardır. ĠĢ kazasına maruz kalanların iĢ kazasına maruz kalma zamanlarına bakıldığında ortalama olarak meslek hayatlarının 9,9. yılında iĢ kazası geçirdikleri tespit edilmiĢtir. ĠĢ kazasına maruz kalan 118 20 kiĢiden 18‟nin vücudunun herhangi bir yerinde iz kaldığı bulunmuĢtur. Malzeme taĢıma, el aletleri ile çalıĢma ve aydınlatma, gürültü-titreĢim, hava Ģartları, toz, duman, buhar, zehirli gaz gibi etmenlerle ilgili çalıĢma yeri koĢularının analizini için ergonomik kontrol noktaları sonucunda elde edilen bulgular tek tek incelenmiĢtir. Malzeme taĢıma ile ilgili olarak elde edilen çalıĢma yeri koĢullarına ait bulgular Tablo 2‟de gösterilmiĢtir. Tablo incelendiğinde katılımcıların hepsinin soruların hepsine tam cevap vermedikleri, her soru için en az 1 tane boĢ cevap verildiği görülmüĢtür. Tablo 2 Malzeme taĢıma ile ilgili çalıĢma koĢulları analizi Faktörler TaĢıma iĢlerinde kullandığınız güzergâhlar iki yönlü taĢımaya imkân veriyor mu? Operatörün iĢ baĢında rahat çalıĢabilmesi için çalıĢma alanları yeterli mi? TaĢıma güzergâhlarında zemin kaymaya müsait mi? TaĢıma güzergâhları arasında seviye farkı olan zeminler var mı? Gereksiz yükleme/boĢaltma iĢlemlerini ortadan kaldırmak için hareketli raflar var mı? Ağır malzemelerin kaldırılması/indirilmesi için mekanik düzenlemeler var mı? ĠĢyerinizde acil çıkıĢ yolları var mı? Acil çıkıĢ yollarının önlerinde herhangi bir engel var mı? Oturularak çalıĢılıyorsa ayaklar için uygun hacimde bir girinti mevcut mudur? ĠĢyerinizdeki yerleĢtirme düzeninin iyileĢtirilmesi ile malzeme hareketlerinde azalma olabilir mi? Evet 61,4 85,7 12,9 35,7 27,1 68,6 88,6 0 47,1 54,3 Hayır 31,4 8,6 82,9 60 68,6 27,1 7,1 88,6 27,1 38,6 Tablo 2 incelendiğinde Düzce Orman Ürünleri Sanayi iĢletmelerinin %61,4‟ünün taĢıma iĢleri için iki yönlü taĢımaya elveriĢli güzergâhlara sahip olduğu bulunmuĢtur. Çift yönlü taĢıma imkânının olamadığı iĢletmelerin oranı %31,4‟dür. Operatörlerin iĢ baĢında rahat olarak çalıĢması için çalıĢma ortamının rahat olduğunu söyleyen iĢletme çalıĢanlarının oranı %85,7‟dir. ÇalıĢmaya katılan iĢletmelerin %82,9‟unun taĢıma güzergâhlarının kaymaya elveriĢli olmayan zeminlerin olduğu vurgulanmıĢtır. TaĢıma güzergâhları arasında seviye farkı olmayan iĢletmelerin oranı %60; olan iĢletmelerin oranı ise %35,7‟dir. ĠĢletmelerin %68,6‟sında gereksiz yükleme-boĢaltma iĢlemlerini ortadan kaldırmak için hareketli rafların olmadığı saptanmıĢtır. Ağır malzemelerin kaldırılması ya da indirilmesi için mekanik düzenlemelerin olduğu iĢletmelerin oranı %68,6‟dır. ĠĢletmelerin %88,6‟sında acil çıkıĢ yolları vardır. Acil çıkıĢ yolları olan iĢletmelerin %88,6‟sında bu çıkıĢ yollarının önlerinde herhangi bir engel olmadığı tespit edilmiĢtir. ĠĢletmelerin %11,4‟ü bu soruya cevap vermemiĢtir. ĠĢletmelerde ayakta çalıĢma zorunluluğu olan durumlarda uygun hacimde bir girintinin mevcut olduğu iĢletmelerin oranı %47,1 olarak tespit edilmiĢtir. Bu soruda katılımcıların %25,7‟si soruya cevap vermemiĢlerdir. ĠĢyerlerinde yerleĢtirme düzeninin iyileĢtirmesi ile malzeme hareketlerinde azalma olacağına inanan katılımcıların oranı %54,3‟ken inanmayanların oranı ise %38,6‟dır. El aletleri ile ilgili çalıĢma koĢullarının analizine ait bulgular Tablo 3‟de gösterilmiĢtir. Tablo 3‟deki el aletleri ile ilgili çalıĢma koĢulları incelendiğinde; tekrarlanan iĢler için özel amaçlı aletler kullanan iĢletmelerin oranı %75,7, kullanmayanların oranı ise %20‟dir. ĠĢletmelerde kullanılan elektrikli aletlerin güvenli olduğunu vurgulayan iĢletmelerin oranı %95,7‟dir. ĠĢyerlerinde malzemelerin ve iĢ parçalarının tutturulmasında mengene ya da kelepçe gibi yardımcı aletlerden yararlanan iĢletmelerinin oranı %70, kullanmayanların oranı ise %22,9‟dur. Kullanılan elektrikli el aletlerinde elektrik çarpması ve yanmayı önleyici koruyucuların olduğu iĢletmelerin oranı %84,3, olmayanların oranı ise %10 olarak tespit edilmiĢtir. ĠĢletmelerde kullanılan el aletlerinden dolayı meydana gelen titreĢim ve gürültüsü olan iĢletmelerin oranı %61,4, olamayanlarınkinin oranı ise %31,4‟dür. ĠĢletmelerin %87,1‟inde kullanılan el aletlerinin muayene ve bakımı düzenli olarak yapılmaktadır. 119 ÇalıĢmaya katılanların %52,9‟u kullandıkları elektrikli ya da motorlu aletler için bir eğitim aldıkları, %41,4‟ünün ise bir eğitim almadıkları tespit edilmiĢtir. Tablo 3 El aletleri ile ilgili çalıĢma koĢullarının analizi Faktörler Tekrarlanan iĢler için özel amaçlı aletler kullanıyor musunuz? Kullandığınız elektrikli aletlerin güvenli olduğundan emin misiniz? Malzemeleri ve iĢ parçalarını tutturmak için mengene ya da kelepçe kullanıyor musunuz? El aletlerinizde elektrik çarpması ve yanmayı önleyici korucuları var mı? Kullandığınız el aletlerinden kaynaklanan titreĢim ve gürültü var mı? Kullandığınız el aletlerinin muayene ve bakımını düzenli olarak yapıyor musunuz? Elektrikli ya da motorlu alet kullanıyorsanız bu aletler için bir eğitim aldınız mı? Kullandığınız alet ve makinelerin kapasite ve özellikleri yapılan iĢe uygun mu? Kullandığınız alet ve makinelerin koruyucu ekipmanları var mı? Alet ve makinelerin yerleĢtirilme düzeni iĢ akıĢına uygun mu? Alet ve makineler sağlam ve uygun bir zemine monte edilmiĢler mi? Evet 75,7 95,7 70 84,3 61,4 87,1 52,9 85,7 82,9 84,3 84,3 Hayır 20 1,4 22,9 10 31,4 7,1 41,4 7,1 12,9 11,4 11,4 ĠĢletmelerde kullanılan alet ve makinelerin kapasite ve özellikleri yapılan iĢe uygun diyen katılımcıların oranı %85,7, uygun değildir diyenlerin oranı ise %7,1‟dir. ĠĢletmelerin %82,9‟unda kullanılan alet ya da makinenin koruyucu ekipmanları varken, %12,9‟unda ise koruyucu ekipmanların olmadığı bulunmuĢtur. Alet ve makinelerin yerleĢtirilme düzeninin iĢ akıĢına uygun olduğunu söyleyen katılımcıların oranı %84,3, uygun değil olduğunu vurgulayan iĢletmelerin oranı ise %11,4‟dür. ĠĢletmelerin %84,3‟ünde alet ve makineler sağlam ve uygun bir zemine monte edildiği bulunmuĢtur. %11,4 oranındaki iĢletmede ise alet ve makinelerin uygun zemine monte edilmediği bulunmuĢtur. Aydınlatma, gürültü-titreĢim, hava Ģartları, toz, duman, buhar, zehirli gaz gibi etmenlerle ilgili çalıĢma yeri koĢularının analizini için ergonomik kontrol noktaları sonucunda elde edilen bulgular Tablo 4‟de gösterilmiĢtir. Tablo 4 Aydınlatma, gürültü-titreĢim, hava Ģartları, toz, duman, buhar, zehirli gaz gibi etmenlerle ilgili çalıĢma yeri koĢularının analizi Faktörler Gün ıĢığından yeterli miktarda yararlanıyor musunuz? ÇalıĢma alanınızda homojen bir aydınlatma mevcut mu? Yaptığınız hassas iĢler ve test iĢlemleri için lokal aydınlatma yapılıyor mu? Aydınlatma ıĢığı göz kamaĢtırması yapıyor mu? ĠĢ gören olarak gözünüz ıĢık kaynağının titremesinden rahatsız oluyor mu? IĢık kaynaklarının tamir, bakım ve temizlikleri düzenli olarak yapılmakta mıdır? Araçların ve makinelerin gürültü düzeylerini azaltmak için düzenli bakımları yapılıyor mu? Ortamdaki gürültü iletiĢimi, güvenliği ve etkenliği etkilemekte midir? ÇalıĢma alnınızda gürültüyü azaltmak için herhangi bir önlem alınmıĢ mıdır? ÇalıĢma esnasında herhangi bir yönden titreĢim etkisi altında kalıyor musunuz? ÇalıĢma alanınızda titreĢime karĢı herhangi bir tedbir alınmıĢ mıdır? ÇalıĢma alanınızın yeteri kadar havalandığına inanıyor musunuz? ÇalıĢma esnasında aĢırı hava akımına sıcak ya da soğuk maruz kalıyor musunuz? Açık havada çalıĢma yapmak zorunda kalıyor musunuz? ÇalıĢtığınız ortamda havanın aĢırı kuruluğu var mı? Yapılan iĢ; talaĢ, toz, gaz, duman ve kimyevi maddelere maruz kalmayı gerektiriyor mu? Toz, duman, yanıcı, patlayıcı gaz ve buhar için gerekli önlemler alınmıĢ mıdır? Alınan önlemlere uyulup uyulmadığının kontrolü yapılmakta mıdır? ÇalıĢtığınız yerde lokal hava emme tertibatı var mı? Lokal hava emme tertibatının bakımı yapılıyor mu? ĠĢyerinizde günlük temizlik iĢleri yapıyor musunuz? ÇalıĢanlar olarak kiĢisel koruyucu ekipmanlarınız var mı? 120 Evet 95,7 72,9 55,7 7,1 20 78,6 80 55,7 37,1 30 38,6 84,3 38,6 54,3 20 78,6 67,1 68,6 64,3 64,3 91,4 67,1 Hayır 2,9 24,3 42,9 90 77,1 18,6 18,6 40 60 67,1 55,7 14,3 60 44,3 77,1 20 24,3 20 30 15,7 7,1 28,6 Tablo 4 incelendiğinde Düzce Orman Ürünleri Sanayi iĢletmelerinin gün ıĢığından yeteri kadar yararlananlarının oranı %95,7‟dir. Yine iĢletmelerin %72,9‟unda çalıĢma alanında homojen bir aydınlatma mevcutken, %24,3‟lük kısımda ise homojen bir aydınlatma mevcut değildir. ĠĢletme çalıĢanlarından yaptıkları hassas iĢler ve test iĢlemleri için lokal aydınlatma kullananların oranı %55,7, kullanmayanların oranı ise %42,9‟dur. ĠĢletmelerin %90‟ında aydınlatma ıĢığı göz kamaĢmasına neden olmamaktadır. ĠĢletmelerde çalıĢan iĢ görenlerin % 77,1‟i ıĢık kaynağının titremesinden dolayı bir rahatsızlık duymazken, rahatsızlık duyanların oranı ise %20 oranında bulunmuĢtur. ĠĢletmelerin %78,6‟sında ıĢık kaynaklarının tamir bakım ve temizlikleri düzenli olarak yapılırken, %18,6‟sında ize düzenli olarak yapılmamaktadır. ĠĢletmelerdeki araç ve makinelerin gürültü düzeylerini azaltmak için düzenli olarak bakımlarını yapan iĢletmelerin oranı %80, yapmayanların oranı ise %18,6‟dır. ĠĢletmelerin %55,7‟sinde ortamdaki gürültü; iletiĢimi, güvenliği ve etkenliği etkilemekte; %40‟ında ise etkilememektedir. ÇalıĢma yerlerinde gürültüyü azaltmak için önlem almayan iĢletmelerin oranı %60, önlem alanların oranı ise %37,1‟dir. ÇalıĢma esnasında herhangi bir yönden titreĢim etkisi altında kalanların oranı %30, kalmayanların oranı ise %67,1 olarak bulunmuĢtur. ÇalıĢma alanında titreĢime karĢı tedbir alan iĢletmelerin oranı %38,6, almayanların oranı ise %55,7‟dir. ĠĢletmelerde çalıĢma alanlarının yeteri kadar havalandırıldığına inananların oranı %84,3, inanmayanların oranı ise %14,3 olarak tespit edilmiĢtir. ÇalıĢanların %60‟ı çalıĢma esnasında aĢırı hava akımına, sıcak ya da soğuk havaya maruz kalmamaktadır. %38,6‟lık bir kısım ise maruz kaldığını vurgulamıĢtır. Açık alanda çalıĢmak zorunda kalanların oranı %54,3, açık alanda çalıĢmak zorunda olmayanların oranı ise %44,3 olarak bulunmuĢtur. ĠĢletmelerin %77,1‟inde çalıĢma ortamının havasında aĢırı bir kuruluk yokken, %20‟sinde ise aĢırı kuruluk vardır. Orman ürünleri sanayinde faaliyette bulunan katılımcı iĢletme çalıĢanlarının %78,6‟sı yaptıkları iĢ gereği talaĢ, toz, gaz, duman, ıĢın ve diğer kimyevi maddelere maruz kaldıklarını bildirmiĢler, %20 oranında çalıĢan ise bu tür maddelere maruz kalmadıklarını vurgulamıĢlardır. ĠĢletmelerin %67,1‟inde toz, duman, yanıcı, patlayıcı gaz ve buhar için gerekli önlemler alınmıĢken, %24,3 oranındaki iĢletmede gerekli önlemlerin alınmadığı bulunmuĢtur. Ayrıca alınan önlemlere uyulup uyulmadığının kontrolünü yapan iĢletmelerin oranı %68,6, kontrolünü yapmayan iĢletmelerin oranı ise %20‟de kalmıĢtır. Katılımcıların %64,3‟ü çalıĢtıkları yerde lokal hava emme tertibatının olduğunu ve %64,3 oranında da düzenli bakımlarının yapıldığını bildirmiĢlerdir. Lokal hava emme tertibatının olmadığı çalıĢma ortamlarının oranı %30, düzenli olarak bakımı yapılmayan lokal emme tertibatının oranı ise %15,7‟dir. ĠĢletme çalıĢanlarının %91,4‟ü düzenli olarak günlük temizlik iĢlerini yapmaktadırlar. Günlük temizlik yapmayanların oranı %7,1‟dir. ÇalıĢanların %67,1‟inin kiĢisel koruyucu ekipmanları varken %28,6‟sında ise kiĢisel koruyucu ekipmanlarının olmadığı bulunmuĢtur. 5. Sonuçlar: Düzce orman ürünleri sanayinde gerçekleĢtirilen bu çalıĢmaya 70 firma katılmıĢtır. ÇalıĢmaya cevap veren katılımcıların %97‟si erkektir. Ankete cevap verenlerin yaĢ ortalaması 37,67 olarak bulunmuĢtur. YaĢ ortalamasının yüksek olması, orman ürünleri sanayinde çalıĢmak için deneyimli olmayı gerektirmektedir. ÇalıĢmaya katılanların %53‟ü ilkokul ve ortaokul mezunu olarak saptanmıĢtır. Ankete cevap veren katılımcılarda ortalama olarak çalıĢma yılı 16,49 olarak tespit edilmiĢtir. ÇalıĢma saatleri olarak 8.00-17.00 saatlerinde çalıĢma yapılması mesaiye kalınmadığını göstermektedir. ÇalıĢmaya katılanların %29 herhangi bir iĢ kazasına maruz kalmıĢtır. Orman ürünleri sanayinde çalıĢanların neden bu sektörü seçtikleri incelendiğinde %44,3 oranında kendi istekleri ile seçtikleri ve %34,3 oranına da babalarının iĢlerinin olmasından dolayı seçtikleri bulunmuĢtur. Dolayısı ile orman ürünleri sanayi iĢletmelerinin aile iĢletmeleri oldukları söylenebilir. Ayrıca çalıĢanların 121 %78,6‟sının çalıĢtıkları iĢ kolundan memnun olduğu kanaatine varılabilir. Operatörlerin iĢ baĢında rahat çalıĢabilmeleri için çalıĢma alanlarının %85,7 oranında yeterli olduğu bulunmuĢtur. ÇalıĢma alanlarında taĢıma güzergahlarındaki zeminler %82,9 oranında kaymaya müsait değildir. ĠĢletmelerin %68,6‟sında gereksiz yükleme-boĢaltma iĢlemlerini ortadan kaldırmak için hareketli raflar yoktur. Ağır malzemelerin kaldırılıp-indirilmesi için mekanik araçlardan yararlanan iĢletmelerin oranı %68,6 olarak bulunmuĢtur. Ağır iĢçiliğin daha yoğun olarak yapıldığı orman ürünleri sanayi iĢleri için bu oran düĢük bulunmuĢtur. ÇalıĢanlar tekrarlanan iĢler için %75,7 oranında özel amaçlı aletler kullanmaktadırlar. Özellikle ağaç sanayinde özel amaçlı aletlerin kullanılması gerektiği bulunan bu sonuç ile de desteklenmektedir. ÇalıĢanların %95,7‟si kullandıkları elektrikli aletlerin güvenli olduğunu vurgulamıĢtır. Ayrıca %84,3 oranında da bu aletlerde elektrik ve yanmayı önleyici ekipmanların olduğu tespit edilmiĢtir. ÇalıĢanlar kullandıkları ekipmanları %87,1 oranında düzenli olarak bakımdan geçirmektedirler. ĠĢçilerin kullandıkları elektrikli ya da motorlu aletler için %52,9 oranında eğitim aldıkları tespit edilmiĢtir. Alet ve makinelerin yerleĢtirilme düzenine uygunluğu %84,3 oranında kabul edilmektedir. ĠĢletmeler %95,7 oranında gün ıĢığından yeteri kadar yararlanmaktadırlar. ÇalıĢma alanlarında homojen bir aydınlatmanın olduğu iĢletmelerin oranı %72,9‟dur. Yapılan iĢe göre lokal aydınlatma kullanan iĢletmelerin oranı ise %5,7 olarak bulunmuĢtur. Aydınlatma için kullanılan ıĢık %90 oranında göz kamaĢmasına neden olmamaktadır. IĢık kaynaklarının tamir, bakım ve temizliklerinin düzenli olarak yapıldığını bildiren iĢletmelerin oranı %78,6‟dır. ÇalıĢanların çalıĢma ortamlarında meydana gelen gürültü %55,7 oranında iletiĢimi, güvenliği ve etkenliği etkilemektedir. Ayrıca bu negatif etkiye rağmen iĢletmelerin %60‟ı çalıĢma alanındaki gürültüyü azaltmak için herhangi bir önlem almamaktadır. ÇalıĢanların %67,1‟i çalıĢma esnasında herhangi bir yönden titreĢim etkisi altında kalmamaktadır. Ayrıca %55,7 oranında da titreĢim için herhangi bir önlem alınmamıĢtır. ÇalıĢanların %84,3‟ü çalıĢma alanlarının yeteri kadar havalandırıldığına inanmaktadır. ÇalıĢanların %60‟ı çalıĢma esnasında aĢırı hava akımına, sıcak ya da soğuğa maruz kalmamaktadırlar. Açık alanda çalıĢmak zorunda kalanların oranı %54,3 olarak bulunmuĢtur. ÇalıĢanlar yaptıkları iĢ gereği %78,6 oranında talaĢ, toz, gaz, duman, ıĢın ve diğer kimyevi maddelere maruz kalmaktadırlar. ĠĢletmeler bu durumu en aza indirmek için %67,1 oranında gerekli önlemleri aldıklarını belirtmiĢlerdir. Ayrıca %68,6 oranında alınan bu önlemlere uyulup uyulmadığı kontrol edilmektedir. ĠĢletme çalıĢanları, iĢyerlerinde %91,4 oranında günlük temizlik iĢlerini düzenli olarak yapmaktadırlar. ÇalıĢanların %67,1‟inin kiĢisel koruyucu ekipmanları vardır. 6. Kaynaklar: Akal, Z., 1997, ĠĢ Etüdü, Milli Prodüktivite Merkezi Yayınları: 29, Ankara Akyüz, Ġ., Gedik, T., 2004, Örgütsel ve Bireysel Stres Kaynakları (Üniversite Akademik Personeli Üzerine Bir Uygulama), V. Ulusal Orman Fakülteleri Öğrenci Kongresi Bildiriler Kitabı, 2. Cilt, Trabzon Üçüncü, K., 2005, Ergonomi ve ĠĢ Etüdü, KTÜ Orman Fakültesi Orman Endüstri Mühendisliği Bölümü Ders Notları No: 77, Trabzon Erkan, N., 2003, Ergonomi: Verimlilik, Sağlık ve Güvenlik Ġçin Ġnsan Faktörü Mühendisliği, MPM Yayınları No: 373, Ankara Kurt, M., ve Önder, H., 1988, Ġklimin Ġnsan Verimine Etkileri, MPM Yayınları 372, I. Ulusal Ergonomi Kongresi, Ankara Özer, M., 1974, Yapıların Isı, Su ve Buhar Yalıtımı, HaĢmet basımevi, Ġstanbul Steers, R., 1981, Introduction to Organizational Behavior,Glenview, Illinois: Scott, Foresman and Company ġahin, N. H., 1995, Stresle BaĢa Çıkma, Sistem Yayıncılık, Ġstanbul Tamer, ġ., 1972, Klima ve Havalandırma, Sevinç Matbaası, Ankara Vardar, B., Karabacakoğlu, Ç., Fidan, E., ve Bozkurt, R., 2005, Ergonomik Kontrol Noktaları ĠĢ Güvenliği, ĠĢçi Sağlığı ve ÇalıĢma KoĢullarının ĠyileĢtirilmesine ĠliĢkin Kolay Uygulanabilir Çözüm Önerileri, MPM Yayınları No: 682, Ankara 122 TEKSTĠL ENDÜSTRĠSĠNDE BĠR Ġġ ĠSTASYONUNUN ERGONOMĠK ANALĠZĠ: REMAYÖZ MAKĠNESĠ Selin GÜRSOY*, Erhan GÖNÜLTAġ, Mahmut EKġĠOĞLU Endüstri Mühendisliği Bölümü, Boğaziçi Üniversitesi ÖZET Tekstil endüstrisi genellikle güvenli bir çalıĢma ortamı olarak algılanmaktadır. Diğer endüstrilerle karĢılaĢtırıldığında, tekstil fabrikalarında ciddi hasarlarla sonuçlanan iĢ kazalarının gerçekleĢme oranı daha düĢüktür. Bu endüstrideki çalıĢma koĢullarının yol açtığı bedensel hasarlar, genellikle anlık kazalar ya da ölümcül risklerden kaynaklanmamakta, çalıĢma koĢullarının olumsuz etkilerinin zaman içerisinde birikimi (kümülatif travma) sonucunda ortaya çıkan kas-iskelet sistemi rahatsızlıkları olarak kendini göstermektedir. Bu rahatsızlıklar çalıĢanların daha çok bilek, omuz, boyun ve sırt bölgelerinde görülmektedir. Bu kapsamda Türkiye‟nin önde gelen tekstil üretim fabrikalarından birinde yapılan çalıĢmanın sonucuna göre, remayöz makinesi operatörleri kas ağrıları ve rahatsızlıkları konusunda oldukça riskli bir konumdadır. ÇalıĢmanın bir diğer sonucu da remayöz makinesi operatörlerinde artan çalıĢma yıllarıyla birlikte göz bozukluğu oluĢtuğuna iĢaret etmektedir. Ġncelenen remayöz istasyonu fiziksel özelliklerinin söz konusu rahatsızlıkların temel kaynağı olduğu bu çalıĢmanın bir sonucu olarak tespit edilmiĢtir. Bu çalıĢma remayöz istasyonunda iĢ görmeyi ergonomik açıdan analiz ederek ilgili ergonomik sorunları belirlemiĢ ve alınabilecek önlemleri ve olası çözüm önerilerini sunmuĢtur. Anahtar Sözcükler: Tekstil Endüstrisi, Ergonomik Analiz, ĠĢ Ġstasyonu, Remayöz Makinesi 1. GiriĢ ÇalıĢma Ģartları açısından ağır iĢler kapsamına alınmayan tekstil endüstrisinde yapılan gözlemler ve araĢtırmalar, bu sektörde çalıĢanların uygun olmayan çalıĢma koĢulları nedeniyle kümülatif travma rahatsızlıklarına maruz kaldıklarını göstermektedir. Yapılan iĢin türüne göre, özellikle bilek, kol, boyun ve sırt bölgelerinde ağrılara ve göz bozukluğuna yol açan, çalıĢanın sağlığı açısından yeterli iyileĢtirme çalıĢmaları yapılmamıĢ iĢ istasyonları, çalıĢanların verimliliğini de olumsuz etkilemekte ve maliyet sorunlarını da beraberinde getirmektedir (Gunning ve diğerleri, 2001). Genel olarak tekstil sektöründe performansa bağlı olarak ücret verilmesi ve iĢ garantisinin düĢük olması ise, bahsedilen riskleri önemli derecede artırmaktadır. GerçekleĢtirilen bu çalıĢmanın amacı, tekstil endüstrisindeki belirli bir iĢ istasyonunu ele alarak çalıĢma koĢullarının yol açtığı rahatsızlıkların nedenlerini, alınabilecek önlemleri ve olası çözüm önerilerini gündeme getirmek ve Türkiye‟nin ihracat gücünü oluĢturan ve ülke ekonomisi açısından büyük önem taĢıyan iĢgücünün içinde bulunduğu Ģartlara iliĢkin bir örnek vermektir. ÇalıĢmanın gerçekleĢtirildiği iĢletme ağırlıklı olarak yurtdıĢına ihracat yapan, 1998 yılında kurulmasından bu yana hızlı bir büyüme sürecine girmiĢ yüksek üretim potansiyeli olan yerli bir tekstil firmasıdır. Ġncelenen iĢ istasyonu kendi içinde küçük atölyelere ayrılmıĢ her biri 4000 m2 olan iki binada yerleĢik, günde ortalama 8000 parça dikebilen konfeksiyon bölümünde bulunmaktadır. ĠĢletme içinde Ģimdiye kadar ciddi bir iĢ kazası yaĢanmamasına karĢın, çalıĢanlardan gelen Ģikayetler ve zaman içerisinde * selin.gursoy@boun.edu.tr 123 beliren ve artan rahatsızlıklar nedeniyle Ģirket yönetimi ilgili nedenler ve olası çözüm önerileri ile ilgilenmektedir. 2. Metodoloji ÇalıĢanlarda rahatsızlıklara yol açabilecek potansiyel risk faktörlerine sahip iĢ istasyonuyla ilgili bilgiler çalıĢma esnasında iĢin gözlenmesi, çeĢitli açılardan video ve fotoğraf çekimi, operatörlere ve yöneticilere yöneltilen sorular, iĢ istasyonun boyutlarının ölçülmesi, kullanılan el aletlerinin ölçülmesi ve çevre koĢullarının gözlemlenmesiyle toplanmıĢtır. ĠĢ istasyonun boyutları makine, oturma yeri ve çalıĢma alanı bazında incelenmiĢ ergonomik kriterlere uymayan özellikler ortaya konmuĢtur. ÇalıĢmada üst uzuv risklerinin ön planda olması sebebiyle bu risklerin uygun bir biçimde değerlendirilmesi için Rapid Upper Limb Assessment ve Strain Index metotları uygulanmıĢtır. Gözlemler ve değerlendirmeler sonucu ortaya çıkarılan potansiyel risk faktörlerini azaltacak öneriler sunulmuĢtur. 3. Remayöz Operasyonu Gözlemler ve iĢletmenin üretim yöneticileri ile yapılan görüĢmelerden alınan geribildirimler sonucunda inceleme yapmak üzere tekstil endüstrisi genelinde en fazla uzmanlık ve hassasiyet gerektiren iĢlerden biri olan remayöz makinesi operatörlüğü seçilmiĢtir. Dikime hazırlanmıĢ örgü ürünlerin yaka, bant, pat, cep, yan dikiĢ ve lastik dikim iĢlemlerini gerçekleĢtiren remayöz makineleri ürün çeĢidine göre farklı may sayısına sahiptirler ve bu makinede yapılan operasyonlar devamlı incelikli çalıĢma gerektirmektedir. Remayöz makinelerinde karĢılıklı olarak bir remayöz usta operatörü ve yardımcısı eĢgüdümlü ve eĢzamanlı olarak çalıĢmaktadır. ÇalıĢmanın yapıldığı istasyonda bir inç baĢına 14 may yer alırken atölyedeki en hassas makine bir inçte 18 maya sahiptir. Ġnç baĢına may sayısı arttıkça göz kontrolü ve dikkat büyük önem kazanmaktadır; çünkü 1 mayın yanlıĢ geçmesi tüm parçanın sökülmesi ve yeniden dikilmesi anlamına gelmektedir. Gözlemlenen iĢ istasyonunda yaka takma remayöz iĢlemi yapılmaktadır. Yaka takma remayöz iĢlemi üç ana adımdan oluĢmaktadır: (1) yakanın tamamının maylara takılması, (2) bedenin yakanın üstüne takılması, (3) yakanın beden üstüne kapatılarak enseye giydirilerek dikilmesi. Yüksek tekrarlı olan yaka takma iĢinin 49,9 saniye olarak ölçülen çevrim süresinin %94'ünü iĢlemler oluĢturmaktadır. 4. Analiz ve Değerlendirme 4.1. GörüĢme ve Semptom Anketi Sonuçları Uygulanan semptom anketi (NIOSH, 1997) ve yapılan görüĢmeler sonucunda remayöz operatörlerinde en sık görülen rahatsızlıkların bilek, omuz, boyun ve sırt bölgelerindeki ağrılar ve kramplar olduğu ortaya çıkmıĢtır. Sağ bilek ve omuz en çok Ģikayete neden olan bölgelerin baĢında gelmektedir. Bilek bölgesiyle ilgili Ģikayetler ağrıya iĢaret ederken boyun, omuz ve sırt bölgelerinde ağrı, yanma ve kramplar Ģikayet konularını oluĢturmaktadır. ÇalıĢanlar bu rahatsızlıklarına sebep olarak çalıĢma esnasında kollarının uzun süre havada kalmasını, çalıĢılan ürüne daha yakından bakabilmek için eğilmelerini ve hatalı bilek duruĢlarını göstermektedirler. Anket sonucuna göre 5 yıldan daha uzun süredir bu iĢte çalıĢmakta olanlarda göz bozukluğu önemli bir Ģikayet konusu oluĢturmaktadır. Usta konumunda çalıĢmakta olanların büyük çoğunluğu gözlük kullanmaktadır. Göz bozukluklarının temel nedenini çok yakın mesafeden göz konsantrasyonuyla uzun süreli incelikli çalıĢma oluĢturmaktadır. Bir baĢka genel Ģikayet konusu sağ el baĢ, iĢaret ve daha az sıklıkla orta parmağında duyulan acıdır. Bu rahatsızlığa sebep olarak çalıĢma esnasında çok 124 sık tekrarlı olarak parmaklarda koruyucu araç kullanmaksızın parçayı maylara takmak ve kapatmak için kıstırma ve itme hareketi uygulanması gösterilmektedir. 4.2. Genel Ergonomik Risk Analizi Kontrol Listesi Sonuçları Genel ergonomik risk analizi kontrol listesi (NIOSH, 1997) remayöz operasyonunun kasiskelet sistemi gereklilikleri, iĢ istasyonu tasarımı, çevre koĢulları ve yönetim uygulamalarına bağlı olarak ergonomik risk faktörlerine sahip olduğunu göstermektedir. Tespit edilen ergonomik risk faktörü göstergeleri Tablo 1'de özetlenmiĢtir. Tablo 1 Genel Ergonomik Risk Analizi Kontrol Listesi Genel Ergonomik Risk Analizi Kontrol Listesi Kas-İskelet Sistemi Gereklilikleri ĠĢ sık ve tekrarlı hareketler gerektiriyor ÇalıĢma duruĢları boyun, omuz, dirsek, bilek ve parmak eklemlerinin sık olarak eğilmesini gerektiriyor ÇalıĢma pozisyonu sık değiĢtirilemiyor Parmakla kıstırarak kavrama kullanılıyor ÇalıĢma duruĢu üst uzuvların uzun süreli kas kontraksiyonunu gerektiriyor Çevre Koşulları ÇalıĢma yerinin aydınlatması zayıf Rahatsız edici ve dikkat dağıtıcı gürültü var Genel Çalışma Yeri Görevleri yerine getirmek için yeterli boĢ alan ve eriĢim kolaylığı yok Yönetim ĠĢ çok tekrarlı ve monoton ĠĢ çok sorumluluk gerektiren ve hataya tolerans göstermeyen görevler içeriyor 4.3. ĠĢ Ġstasyonunun Değerlendirilmesi Remayöz iĢ istasyonunda bir adet remayöz makinesi, karĢılıklı oturan operatörler için iki adet sandalye, ürünlerin içerisine konduğu iki adet sepet bulunmaktadır. 4.3.1. ÇalıĢma Sandalyesi Remayöz iĢ istasyonunda uzun süreli oturmaya uygun olmayan plastik bahçe sandalyeleri kullanılmaktadır. Sandalyelerde döĢeme bulunmamaktadır ve çalıĢanların kendi getirdikleri minderleri ve montlarını destek olarak kullanmak gibi bireysel çözümler buldukları gözlemlenmiĢtir. ġekil 1'de remayöz yardımcı operatörü oturma Ģekli görülmektedir. Sandalyelerin ayarlanabilir olmaması operatörün sırtını yaslanamamasına ve çalıĢma alanına uygun Ģekilde yaklaĢamadığı için normal olmayan pozisyonda oturmasına sebep olmaktadır. ġekil 1 Operatör Sandalyesi ve Oturma ġekli 125 4.3.2. Remayöz Makinesi Remayöz makinesinde çalıĢma yüzeyi yüksekliğinin ve açısının ayarlanamıyor olması sebebiyle operatörün normal olmayan pozisyonda çalıĢma zorunluluğu; makinenin altında operatörler için yeterli bacak boĢluğu bulunmaması ve makinede operatörlerin kollarının ve ellerinin direkt temas ettiği keskin kenarlar olması sebebiyle temas stresi oluĢması çalıĢanlar için risk teĢkil etmektedir. ġekil 2'de remayöz makinesiyle çalıĢma esnasında oluĢan riskler görülmektedir ġekil 2 Remayöz Makinesinde ÇalıĢma Esnasında OluĢan Riskler 4.3.3 Ürün Sepeti ÇalıĢma alanının iki tarafında yer alan ürün sepetlerinde gözlenen en büyük risk faktörü operatörün yeni çalıĢma parçası almak için her çevrim süresinde bir kez yerde duran sepete eğilmesidir. ĠĢlenen parçalar azaldıkça uzanılan mesafe artmakta ve yer seviyesine ulaĢmaktadır. Sekil 3'de çalıĢma esnasında operatörün parçaya uzanırken aldığı pozisyon görülmektedir. ġekil 3 Sepetten Ürün Alma 4.4. El Aletleri Remayöz makinesinde dikiĢ esnasında ek donatım olarak iki çeĢit el aleti kullanılmaktadır. Bunlarla ilgili bilgiler Tablo 2'de özetlenmiĢtir. Aletlerin kullanım süresinin kısa olması ve sürekli kullanım gerektirmemesi risk faktörlerinin doğurabileceği olumsuz sonuçların ciddiyetini azaltmaktadır. 4.5. Çevre Faktörleri Remayöz iĢ istasyonu için en kritik öneme sahip çevre faktörü aydınlatmadır. Ġlmek detaylarının rahatça görülebilmesi ve göz zorlanmasının önlenerek göz sağlığının korunabilmesi için minimum 2000 lüks Ģiddetinde bir aydınlatma gerekmektedir. Ancak ilave çalıĢma nesnesi aydınlatmalı, çalıĢma yerine bağlı aydınlatma aparatı olan remayöz 126 makinelerinde bu aparat ihmal sonucu kullanılmamaya baĢlanmıĢtır. Gözlemler ve operatörlerin ifadeleri doğrultusunda aydınlatmanın yetersiz olduğu sonucuna varılmıĢtır. Tablo 2 El Aletleri El Aleti Kullanım Makas Özellikler Biten ürünün zincir dikiĢ ipini kesmekte Yardımcı operatör tarafından maylara Çizgi TaĢı dizilen parçanın iĢaretlenmesinde Resim Risk Sapın yumuĢak dokulu malzemeden olmaması temas stresi yaratıyor Farklı boylarda bulunmuyor Paslanmaz çelik Uzunluk 14 cm Göz Çapı ~2.8 cm Kıstırma hareketi gerektiriyor Parlak sarı Çap ~4 cm Gözlemler doğrultusunda rahatsızlığa sebep olduğu sonucuna varılan bir diğer çevre faktörü gürültüdür. DikiĢ makinelerinin çıkardıkları ses yapılan iĢin ayrıntısı ve detayıyla doğru orantılı olarak artmaktadır. Ġnceleme altına alınan remayöz makinesi en yüksek kalitedeki üretimin yapıldığı atölyede yer almaktadır ve ortamda çalıĢanların seslerini yükseltmek zorunda kaldıklarının gözlemlenmesi ve vardiyaları sonrasında kulak çınlamasından Ģikayet etmeleri gürültü problemi olduğuna iĢaret etmektedir. 4.6. Rapid Upper Limb Assessment Uygulaması Rapid Upper Limb Assessment (RULA) iĢe bağlı olarak üst uzuv rahatsızlıkları görülen çalıĢma yerlerinin ergonomik incelemeleri için geliĢtirilmiĢ bir duruĢ, kuvvet ve kas kullanımı değerlendirme aracıdır (detaylı bilgi için bkz. McAtamney ve Corlett, 1993). Remayöz makinesiyle dikiĢ iĢinin potansiyel riskinin değerlendirilmesi amacıyla en çok Ģikayet alan sağ bölgenin usta remayöz operatörü için RULA skoru hesaplanması Tablo 3, Tablo 4 ve Tablo 5'de detaylandırılmıĢtır. Tablolarda detaylandıran usta remayöz operatörünün sağ taraf skorları toplam RULA skorunu 7 olarak vermektedir. Bu skor, iĢ koĢullarında acilen inceleme ve değiĢiklikler yapılması gerektiğine iĢaret etmektedir. Usta remayöz operatörü sol taraf değerlendirmesi ise iĢte yakın bir zamanda inceleme ve değiĢiklikler yapılması gerektiğini göstermiĢtir. Yardımcı Grup B Grup A Tablo 3 ÇalıĢma DuruĢu Ġçin Gözlemler ve Skorlar DuruĢ Ekstra Faktörler Sağ üst kol 20o-45o Sağ ön kol >100o o Bilek >15 Bilek dönüĢü Pronasyon o Boyun >20 Gövde 20o-60o Bacaklar Dengeli Abduksiyon Skor 2+1=3 2 Ulnar/Radyal deviasyon 3+1=4 2 Çevirme ve yana eğme 3+1+1=5 Çevirme ve yana eğme 2+1+1=4 1 127 Tablo 4 Frekans Skorları Grup Frekans Skor Çok sık (dakikada 4 kereden fazla tekrarlanan) Statik duruĢ (1 dakikadan fazla) Grup A Grup B Tablo 5 Kuvvet Skorları Grup Kuvvet Grup A Grup B 1 1 Skor 2 kgdan daha az kuvvet 2 kgdan daha az kuvvet 0 0 remayöz operatörü temel olarak usta operatörle aynı hareketleri yaptığı için RULA skorları usta operatörle aynıdır. 4.7. Strain Index Değerlendirmesi RULA ile birlikte ikinci bir analiz aracı olarak Strain Index (SI) uygulanmıĢtır. SI el, bilek ve dirsek bölgesinde risk meydana getirebilecek iĢleri değerlendiren bir iĢ analizi aracıdır. SI skoru iĢle ilgili değiĢkenleri temsil eden 6 değerin çarpımıyla oluĢturulmaktadır. Bu değiĢkenler uygulanan kuvvetin Ģiddeti, bir çevrimdeki kuvvet uygulama süresi, dakika baĢına kuvvet uygulama sayısı, el/bilek duruĢu, çalıĢma hızı ve bir günlük çalıĢma süresidir (detaylı bilgi için bkz. Moore ve Garg, 1995). Remayöz usta operatörü için SI skoru Tablo 6'da görülen değerlerle hesaplanmıĢtır. SI skorunun 7 değerinden büyük olması iĢin tehlikeli olduğu yorumunu getirmektedir. En büyük etkiye sahip çarpanlar dakika baĢına kuvvet uygulama sayısı, bir çevrimdeki kuvvet uygulama süresi ve el/bilek duruĢu değiĢkenlerine aittir. Tablo 6 Remayöz Usta Operatörü SI Skoru DeğiĢken Uygulanan Kuvvet ġiddeti Gözlem/Ölçüm Hafif Kuvvet Uygulama %95 Süresi/Çevrim Kuvvet Uygulama 100 Sayısı/Dakika El/Bilek DuruĢu Belirgin deviasyon ÇalıĢma Hızı Günlük ÇalıĢma Süresi KarĢılaĢtırma Ölçütü Tanım Skala Çarpan <10% Maksimum Güç Hafif 1..13 1 >80% >80% 0,5..3 3 >20 0,5..3 3 Kötü 1..3 2 Hızlı 1..2 1,5 >8 saat 0,25..1,50 1,5 >20 41-55o ekstansiyon, 21-25o ulnar deviasyon Acele ediyor ama Acele ediyor ama yetiĢebiliyor yetiĢebiliyor 8,5 saat >8 saat SI skoru 40,5 Görüldüğü gibi, her iki analiz aracı, remayöz operatörlerinin yüksek ergonomik risk altında olduklarına iĢaret etmektedirler. 5. Öneriler 5.1. Görme Problemleri Remayözde dikiĢ iĢleminin incelikli iĢ görme ve detay algılama zorunluluğunun operatörün gözlerinde yarattığı zorlanmayı azaltmak için makineyle operatör arasında yer alacak bir büyütecin kullanımı maylara geçirilen ilmeklerin ayırt edilmesini kolaylaĢtıracak ve iĢlemin gözleri daha az yorarak yapılmasını sağlayacaktır. Kullanılacak büyüteç operatörün ana 128 çalıĢma bölgesini kapsayacak özelliklere sahip olmalı, yüksekliği ve açısı operatöre göre ayarlanabilir Ģekilde tasarlanmalıdır. Ek olarak operatörlerin çalıĢma esnasında kendilerini rahat hissetmelerini sağlamak ve incelikli çalıĢmaya bağlı olarak geliĢen göz yorgunluğu ve göz bozukluklarını önlemek için remayöz makinelerinin aydınlatma aparatları kullanılmaya baĢlanmalıdır. Aydınlık uyumlarının yakın çevrede 3:1 oranında çalıĢma mekanında ise 10:1 oranında olmasına dikkat edilmelidir. Kullanılan yardımcı görme ve aydınlatma aparatlarına ek olarak dikilen parçaların da göz yorgunluğunu önlemeye yönelik hazırlanması operatörler açısından faydalı olacaktır. Dikilecek parçada dikiĢten sonra sökülecek olan fire kısmı ve fire kısmıyla asıl parça arasında yer almakta olan göz ayarlarıyla ilgili yapılacak değiĢiklikler operatörün göz zorlanmasını azaltacaktır. Fire katının çok ince olması operatörü yoracağından firenin 4 kat iplikten oluĢması ve en az 1 cm geniĢliğinde olması operatörün iĢini kolaylaĢtıracaktır. Ayrıca seçilen ipliğin renginin ayırt edici özelliğinin olması görüĢ açısından kolaylık sağlayacaktır. Mayların geçirileceği göz ayarının da mümkün olduğunca açık yapılması operatörün zorlanmasını azaltacaktır. 5.2. Sırt ve Boyun ile Ġlgili Problemler Remayöz istasyonlarında çalıĢanların eğilmelerine bağlı olarak çektikleri sırt ağrılarının giderilmesi için mevcut plastik ve hiçbir ayarlama imkanı vermeyen sandalyelerin çalıĢanların boyuna göre ayarlanabilir ve çalıĢanların arkalarına yaslanmalarına imkan verecek sandalyelerle değiĢtirilmesi gerekmektedir. ÇalıĢanların yanal olarak uzanarak iĢlenecek parçaları aldıkları derin kutuların da çalıĢanların eğilmelerini engelleyecek yükseklikte yer alan daha alçak kutularla değiĢtirilmesi gerekmektedir. Bu Ģekilde, çevrim zamanı oldukça düĢük olan bu iĢte sürekli eğilme hareketinden doğacak rahatsızlıklar minimuma indirilebilecektir. Diğer yandan çalıĢanların görme problemleri için getirilen tüm öneriler çalıĢanların iĢlenen parçaya yakın durma ihtiyacını ortadan kaldıracak ve çalıĢanların daha rahat ve eğilmeden normal vücut duruĢunda çalıĢmalarına imkan verecektir. 5.3. El ve Kollar ile Ġlgili Problemler Remayöz istasyonlarında özellikle kol ağrılarının minimuma indirilmesi için yüksek tekrarlı ve uzun süreli yapılan bu iĢte bir kol askısı kullanılarak kolların sürekli havada kalması engellenmelidir. Kullanılacak askının tavandan uzanarak takılabilen ve ayarlanabilir olması ve çalıĢana yeterli hareket esnekliği vermesi gerekmektedir. Düzgün bilek duruĢu için çalıĢanın sandalye yüksekliğinin ayarlanması da önem taĢımaktadır. Parçayı maylara takarken uygulanan kıstırma hareketine bağlı olarak çalıĢanların parmaklarında meydana gelen acı ve hasarı engellemek için yüksük benzeri koruyucu araç kullanımı teĢvik edilmelidir. 5.4. ĠĢ Organizasyonu ile Ġlgili Problemler Tekrarlı hareketlerin monotonluğunu kırmak için iĢ rotasyonu uygulamasına geçilmelidir. ÇalıĢanların kapasitelerinin üstünde çalıĢmalarına sebep olan performansa bağlı ücretlendirme sistemi kaldırılmalıdır. ÇalıĢanlara potansiyel problemleri tanımalarını ve kendilerini korumalarını sağlayacak eğitim verilmelidir. Gürültü sorununa yol açan sıkıĢık, basık ve çok çeĢitli makinenin bir arada yer aldığı atölye düzeninden planlı, bölünmüĢ, yeterli alana sahip çalıĢma düzenine geçilmelidir. Uzun vadede otomasyon desteğinden yararlanılmalıdır. 129 6. Sonuçlar ve Değerlendirmeler Bu çalıĢmada genel olarak güvenli bir sektör olarak algılanan tekstil endüstrisi çalıĢanlarının ne tür risklere maruz kaldıkları ve baĢlıca rahatsızlıklarının sebepleri konfeksiyon atölyesinde yer alan bir remayöz iĢ istasyonunun incelenmesiyle örneklenmiĢtir. ÇalıĢma koĢullarının olumsuz etkileri operatörlerde birikimli olarak rahatsızlıklara sebep olmaktadır. ÇalıĢma remayöz makinesi operatörlerinin artan çalıĢma yıllarıyla birlikte bilek, omuz, boyun ve sırt ağrısı çektiklerine dikkati çekmektedir. Uzun süreli incelikli çalıĢmanın gözler üzerindeki olumsuz etkileri de ortaya konmuĢtur. Bu olumsuz etkileri azaltacak çözüm önerileri incelemeler sonucunda sorunların kaynağına inilerek yapılmıĢtır. 7. Kaynaklar Gunning J., Eaton J., Ferrier S., Frumin E., Kerr M., King A. and Maltby J., 2001. Ergonomics Handbook for the Clothing Industry, Union of Needletrades, Toronto. McAtamney, L. and Corlett, N., 1993. RULA: A survey method for the investigation of work-related upper limb disorders, Applied Ergonomics, 24 (2), 91-99. Moore, J. and Garg, A., 1995. The Strain Index: A proposed method to analyze jobs for risk of distal upper extremity disorders, Am. Ind. Hyg. Assoc. J., 56, 443-458. National Institute for Occupational Safety and Health (NIOSH), 1997. Elements of Ergonomics Programs NIOSH Publication No: 97-117, National Institute of Occupational Safety and Health, Cincinnati. 130 EVLE ĠLGĠLĠ ĠġLERDE VERĠMLĠLĠK: KADINLARIN ÇEVRESEL TASARIMA ĠLĠġKĠN BĠLGĠ DÜZEYLERĠ Velittin KALINKARA*, Nurten ÇEKAL Pamukkale Üniversitesi, Denizli Meslek Yüksekokulu, DENĠZLĠ ÖZET Ev endüstriyel anlamda bir çalıĢma ortamı olmamasına karĢın yaĢamla ilgili pek çok faaliyetin yürütüldüğü bir çevredir. Evde yürütülen faaliyetler enerji tüketimini, mekan, çevre ve donanımın tasarımını gerektirir. Günümüzde mimari ve diğer tasarım çözümlemelerinde ve evlerde özel faaliyet alanları için optimal çevreler yaratmada yeterli bilgi donanımına sahip olunmasına karĢın, bu bilgiler aynı ölçüde tasarıma yansıtılamamaktadır. Uygun olmayan tasarım ev iĢlerinde verimliliği azalttığı gibi, yaĢam tatminini de azaltır. Ġdeal olanı, evin çevresel tasarımının bireylerin günlük ihtiyaçlarını karĢılaması ve potansiyellerini yansıtmasına olanak vermesidir. Bu nedenle, çalıĢma ortamı ergonomik faktörler dikkate alınarak tasarlandığında evle ilgili faaliyetler daha kolay ve verimli biçimde yapılabilir. Uygun ekipman kullanılarak, araç-gereç, depolama yerleri ve biçimleri değiĢtirilerek ve gereksiz iĢ adımları elemine edilerek iĢ büyük ölçüde kolaylaĢtırılabilir. Ġnsanların fiziksel özellik, ilgi, beceri ve yeteneklerinin birbirinden farklı olması, çevresel etkenlere karĢı duyarlılık ve etkilenme düzeyleri üzerinde etkili olur. Bireylerin çevresel koĢullara iliĢkin bilgi düzeyleri, uygun ortamın yaratılmasında etkili olarak, mekanın ve donanımın kendilerine uygun biçimde Ģekillenmesini sağlar. Kadınların evle ilgili iĢlerde verimlilik artıĢında çevresel tasarıma iliĢkin bilgi düzeylerini belirlemek amacıyla yapılan bu araĢtırma Denizli il merkezinde çalıĢan ve çalıĢmayan evli kadınlar üzerinde yürütülmüĢtür. AraĢtırmaya kamu sektöründen 126 ve çalıĢmayan 136 olmak üzere toplam 262 kadın alınmıĢtır. Evle ilgili iĢlerde verimlilik artıĢında çevresel tasarıma iliĢkin bilgi düzeyleri üzerinde kadına ve konuta iliĢkin özelliklerin etkisi araĢtırılmıĢtır. Evle ilgili faaliyetleri zorlaĢtıran ve kolaylaĢtıran faktörlerin neler olduğu sorgulanarak, tasarıma yönelik önerilerde bulunulmuĢtur. Anahtar sözcükler: Verimlilik, ev iĢleri, çevresel tasarım GĠRĠġ Teknoloji hem fiziksel iĢi azaltma hem de zihinsel iĢ yükünü artırmada potansiyel sağlar. YaĢam biçimi ile kadının eğitim ve çalıĢma durumundaki farklılıklar aile yaĢamı için kompleks ortamlar yaratmaya katkıda bulunur. Ev iĢlerinin karmaĢık olduğunu bilmek, tüketim ürünlerinin tasarımı ve seçimi, çalıĢma ortamının düzenlenmesi ve evle ilgili iĢler için gerekli fiziksel iĢi önemli ölçüde azaltmaktadır. GeliĢtirilen yeni ekipmanlar ev iĢlerini azaltmaktan çok çıktının kalitesini artırma amacındadır. Evde kullanılan teknolojiler yalnız yaĢam standardını yükseltmekle kalmamıĢ, aynı zamanda ev iĢlerinin yönetimini de karmaĢık hale getirmiĢtir (Steidl 1975; Kalınkara 1997). Ev iĢlerinin yapılmasında, fiziksel çevre düzenlemesi önemlidir. Çevresel koĢullar iĢ akıĢını olumlu ya da olumsuz etkileyebilir. Sahip olunan araç-gereç, ekipman ile konut alanları ve bu alanların tasarımı gibi çevresel koĢullar iĢin yapılmasını etkiler. Ancak, mekanın ev iĢleri * vkalinkara@pamukkale.edu.tr 131 üzerindeki etkisini belirlemek oldukça zor olmasına karĢılık, iyi tasarımlanmıĢ konut alanlarının iĢleri kolaylaĢtırdığı ve yaĢam tatminini artırdığı bir gerçektir (Deacon and Firebaugh 1975; Steidl 1972). Ev endüstriyel bir çalıĢma ortamı olmamasına karĢın yaĢamla ilgili pek çok faaliyetin yürütüldüğü bir çevredir. Evde yürütülen faaliyetler enerji tüketimini, mekan, çevre ve donanımın tasarımını gerektirir. Günümüzde mimari ve diğer tasarım çözümlemelerinde ve evlerde özel faaliyet alanları için optimal çevreler yaratmada yeterli bilgiye sahip olunmasına karĢın, bu bilgilerin tasarıma aynı ölçüde yansıtıldığını söylemek olanaklı değildir. Uygun olmayan tasarım ev iĢlerinde verimliliği azalttığı gibi, yaĢam tatminini de azaltır. Ġdeal olanı, evin çevresel tasarımının bireylerin günlük ihtiyaçlarını karĢılaması ve potansiyellerini yansıtmasına olanak vermesidir. Bu nedenle, çalıĢma ortamı ergonomik faktörler dikkate alınarak tasarlandığında evle ilgili faaliyetler daha kolay ve verimli biçimde yapılabilir. Uygun ekipman kullanılarak, araç-gereç, depolama yerleri ve biçimleri değiĢtirilerek ve gereksiz iĢ adımları elemine edilerek iĢ büyük ölçüde kolaylaĢtırılabilir. Ġnsanların fiziksel özellik, ilgi, beceri ve yeteneklerinin birbirinden farklı olması, çevresel etkenlere karĢı duyarlılık ve etkilenme düzeyleri üzerinde etkili olur. Bireylerin çevresel koĢullara iliĢkin bilgi düzeyleri, uygun ortamın yaratılmasında etkili olarak, mekanın ve donanımın kendilerine uygun biçimde Ģekillenmesini sağlar (Kalınkara vd 1997). Yapılan araĢtırmalar, çalıĢma ortamının yeniden düzenlenmesinin ya da çalıĢma yönteminin değerlendirilmesinin evle ilgili faaliyetlerin daha kolay yürütülebileceğini ve çalıĢanın verimliliğini artıracağını ortaya koymaktadır. Bu anlamda, konutun tasarımı aĢamasında, donanımın yerleĢtirilmesinde ve çalıĢma ortamının düzenlenmesinde tasarımı gerçekleĢtiren ve mekanı kullananların bilgileri önem taĢır. MATERYAL VE YÖNTEM Kadınların evle ilgili iĢlerde verimlilik artıĢında çevresel tasarıma iliĢkin bilgi düzeylerini belirlemek amacıyla yapılan bu araĢtırma Denizli il merkezinde çalıĢan ve çalıĢmayan evli kadınlar üzerinde yürütülmüĢtür. AraĢtırmaya kamu sektöründen 126 ve çalıĢmayan 136 olmak üzere toplam 262 kadın alınmıĢtır. Evle ilgili iĢlerde verimlilik artıĢında çevresel tasarıma iliĢkin bilgi düzeyleri üzerinde kadına ve konuta iliĢkin özelliklerin etkisi araĢtırılmıĢtır. Bilgi düzeyleri kesinlikle katılıyorum ve kesinlikle katılmıyorum arasındaki 5‟li derecelendirme ile yapılmıĢtır. Puanlama cevabın doğruluk durumuna göre 5‟den 1‟e veya 1‟den 5‟e Ģeklinde değerlendirilmiĢtir. Evle ilgili faaliyetleri zorlaĢtıran ve kolaylaĢtıran faktörlerin neler olduğu sorgulanarak, tasarıma yönelik önerilerde bulunulmuĢtur. AraĢtırmada kadının evle ilgili iĢlerde verimlilik artıĢında çevresel tasarıma iliĢkin bilgi düzeyleri üzerinde çalıĢma (t testi), öğrenim ve yaĢın etkisi (varyans analizi) araĢtırılmıĢtır. BULGULAR Genel bilgiler Örneklemi oluĢturan kadınların % 48.1‟i herhangi bir kamu kurumunda çalıĢmakta, % 51.9‟u ise ev kadınıdır. Kadınların yaĢları 19-68 arasında değiĢmektedir, ortalama yaĢ 34‟tür. Yüksek öğrenim gören kadın oranı % 34.7, lise ve ilkokul öğrenimi görenlerin oranları birbirine eĢit olup % 26.3‟tür. Kadınların % 12.6‟sı ise ortaokul öğrenimi görmüĢtür. Deneklerin % 51.5‟inin oturduğu konut kendilerine ait, % 48.5‟i kiracıdır. Kadınların % 69.1‟i apartman dairesinde, % 19.8‟i müstakil konutta, % 4.2‟si dubleks konutta, % 6.9‟u ise gecekonduda yaĢamaktadır. Yeni konutta oturanların oranı % 58.4, bakıma ihtiyacı olan konutta oturanların oranı % 38.2, çok eski harap durumdaki konutta oturanların oranı % 1.9, yeni olmayıp ancak bakıma da ihtiyacı olmayan konutta oturanların oranı ise %1.5‟tir. Kadınların tasarıma ilişkin bilgi düzeyleri Çizelge 1‟de kadınların evle ilgili iĢlerde verimliliğinin artırılmasında çevresel faktörlere iliĢkin bilgi düzeyleri ele alınmıĢtır. Buna göre hem çalıĢan hem de çalıĢmayan kadınların 132 büyük çoğunluğunun “yetersiz ve uygun olmayan çalışma yüzeyi evle ilgili işlerde yorgunluğu artırarak verimliliği azaltır”, “tezgah yüksekliğinin kadının boyutsal ölçülerine ve yapılan işe uygun olmaması yorgunluğu artırır” ve “uygun çalışma yeri ve ekipman iş verimini artırır”cümlelerine kesinlikle katıldıkları veya katıldıkları belirlenmiĢtir. Aynı Ģekilde, kadınlar “konutun kalitesi iş verimini etkiler”, “konutun iyi planlanmaması yürünen mesafeyi artırarak yorgunluğa neden olur”, “çalışma yüzeylerinin ayarlanabilir olması yorgunluğu azaltarak iş verimini yükseltir”, “benzer objelerin birlikte depolanması iş verimini artırır“ ve “depolama alanının yetersiz olması karışıklığa neden olarak evle ilgili işlerde verimliliği azaltır” cümlelerine büyük ölçüde olumlu yanıt vermiĢlerdir. Çizelge 1.Kadınların evle ilgili iĢlerde verimliliğinin artırılmasında çevresel faktörlere iliĢkin bilgi düzeyleri (çalıĢma durumuna göre % olarak) Evle ilgili iĢlere iliĢkin bilgi düzeyleri Çalışma KK KT KR KTM KKT Yetersiz ve uygun olmayan çalıĢma yüzeyi evle ilgili iĢlerde yorgunluğu artırarak verimliliği azaltır Tezgah yüksekliğinin kadının boyutsal ölçülerine ve yapılan iĢe uygun olmaması yorgunluğu artırır. Tezgah uzunluğunun fazla olması yürünen mesafeyi artırarak çalıĢanın verimini düĢürür. Soğutucu, eviye ve ocak arasındaki mesafenin fazla olması yürünen mesafeyi artırarak, çalıĢanın verimini düĢürür. ÇalıĢma üçgeni mesafesinin çok kısa olması iĢ verimini düĢürür. ĠĢ verimliliği ile araç-gerecin depolama yeri arasında bir iliĢki yoktur. Ağır ekipmanların yüksekte depolanması iĢ verimini etkilemez. Depolama alanının yetersiz olması karıĢıklığa neden olarak evle ilgili iĢlerde verimliliği azaltır. Benzer objelerin birlikte depolanması iĢ verimini artırır. Konutun iyi planlanmaması yürünen mesafeyi artırarak yorgunluğa neden olur. Uygun çalıĢma yeri ve ekipman iĢ verimini artırır. Konutun kalitesi iĢ verimini etkiler ÇalıĢma yüzeylerinin ayarlanabilir olması yorgunluğu azaltarak iĢ verimini yükseltir. ÇK EK ÇK EK ÇK EK ÇK EK 55,6 56,6 54,0 55,1 22,2 22,1 19,8 18,4 37,3 38,2 38,1 39,0 31,7 18,4 30,2 18,4 3,2 ,7 2,4 3,7 10,3 27,2 10,3 15,4 1,6 1,5 2,4 ,7 26,2 21,3 28,6 40,4 2,4 2,9 3,2 1,5 9,5 11,0 11,1 7,4 ÇK EK ÇK EK ÇK EK ÇK EK ÇK EK ÇK EK ÇK EK ÇK EK ÇK EK 15,9 13,2 8,7 11,0 14,3 6,6 44,4 33,1 41,3 47,8 41,3 39,7 51,6 55,1 44,4 55,9 46,0 52,2 29,4 25,0 18,3 8,8 15,9 11,8 38,1 47,8 47,6 45,6 47,6 41,9 39,7 36,8 43,7 31,6 45,2 36,8 15,9 23,5 13,5 18,4 6,3 16,2 5,6 12,5 3,2 4,4 5,6 10,3 3,2 7,4 7,9 8,1 4,8 4,4 34,1 25,0 39,7 41,9 46,8 38,2 8,7 3,7 5,6 ,7 3,2 5,1 4,0 ,0 3,2 3,7 3,2 2,9 4,8 13,2 19,8 19,9 16,7 27,2 3,2 2,9 2,4 1,5 2,4 2,9 1,6 ,7 ,8 ,7 ,8 3,7 ÇK=ÇalıĢan kadın (n=126) EK=Ev kadını (n=136) Buna karĢılık, hem çalıĢan hem de çalıĢmayan kadınlar “iş verimliliği ile araç-gerecin depolama yeri arasında bir ilişki yoktur” cümlesine katılmadıklarını ifade etmiĢlerdir. Ancak, bu oran çalıĢanlarda % 59.5, çalıĢmayanlarda % 61.8 düzeyinde gerçekleĢmiĢtir. Bunun dıĢında kalan kadınların (% 40.5-38.2) kararsız ya da katılmadıkları anlaĢılmaktadır. Benzer yaklaĢım “ağır ekipmanların yüksekte depolanması iş verimini etkilemez” cümlesinde de görülmektedir. “Tezgah uzunluğunun fazla olması yürünen mesafeyi artırarak çalışanın verimini düşürür”, ”soğutucu, eviye ve ocak arasındaki mesafenin fazla olması yürünen mesafeyi artırarak, çalışanın verimini düşürür” ve “çalışma üçgeni mesafesinin çok kısa olması iş verimini düşürür” cümlelerine verilen yanıtlarda ise katılan, katılmayan ve 133 kararsızların birbirine yakın değerlerde olduğu belirlenmiĢtir. Bu durum, kadınların mutfak büyüklüğü, çalıĢma üçgeni ve soğutucu-eviye-piĢirici mesafelerinin ne olması gerektiği konusunda yeterli bilgiye sahip olmamaları ile ilintilidir (Çizelge 1). ÇalıĢan ve çalıĢmayan kadınların evle ilgili iĢlerde verimliliğinin artırılmasında çevresel faktörlere iliĢkin bilgi düzeyleri arasında fark olup olmadığını belirlemek amacıyla yapılan t testinde “ağır ekipmanların yüksekte depolanması iş verimini etkilemez- t=2.060, F=4.910 p< 0.05” cümlesi dıĢında iki grup arasında farklılık olmadığı belirlenmiĢtir (p>0.05) (Çizelge 2). Ancak, ortalama değerler ele alındığında “yetersiz ve uygun olmayan çalışma yüzeyi evle ilgili işlerde yorgunluğu artırarak verimliliği azaltır”, “tezgah yüksekliğinin kadının boyutsal ölçülerine ve yapılan işe uygun olmaması yorgunluğu artırır”, “uygun çalışma yeri ve ekipman iş verimini artırır”, “konutun kalitesi iş verimini etkiler”, “çalışma yüzeylerinin ayarlanabilir olması yorgunluğu azaltarak iş verimini yükseltir”, “konutun iyi planlanmaması yürünen mesafeyi artırarak yorgunluğa neden olur”, “benzer objelerin birlikte depolanması iş verimini artırır” ve “depolama alanının yetersiz olması karışıklığa neden olarak evle ilgili işlerde verimliliği azaltır” cümlelerinde ortalamanın daha yüksek olduğu anlaĢılmaktadır (Çizelge 2). Çizelge 2. ÇalıĢan ve çalıĢmayan kadınların evle ilgili iĢlerde verimliliğinin artırılmasında çevresel faktörlere iliĢkin bilgi düzeyleri arasındaki iliĢki (t testi) Evle ilgili iĢlere iliĢkin bilgi düzeyleri x t F p Yetersiz ve uygun olmayan çalıĢma yüzeyi evle ilgili iĢlerde yorgunluğu artırarak verimliliği azaltır Tezgah yüksekliğinin kadının boyutsal ölçülerine ve yapılan iĢe uygun olmaması yorgunluğu artırır. Tezgah uzunluğunun fazla olması yürünen mesafeyi artırarak çalıĢanın verimini düĢürür. Soğutucu, eviye ve ocak arasındaki mesafenin fazla olması yürünen mesafeyi artırarak, çalıĢanın verimini düĢürür. ÇalıĢma üçgeni mesafesinin çok kısa olması iĢ verimini düĢürür. ĠĢ verimliliği ile araç-gerecin depolama yeri arasında bir iliĢki yoktur. Ağır ekipmanların yüksekte depolanması iĢ verimini etkilemez. Depolama alanının yetersiz olması karıĢıklığa neden olarak evle ilgili iĢlerde verimliliği azaltır. Benzer objelerin birlikte depolanması iĢ verimini artırır. Konutun iyi planlanmaması yürünen yorgunluğa neden olur. mesafeyi artırarak Uygun çalıĢma yeri ve ekipman iĢ verimini artırır. Konutun kalitesi iĢ verimini etkiler ÇalıĢma yüzeylerinin ayarlanabilir olması yorgunluğu azaltarak iĢ verimini yükseltir. * 4.421 4.441 4.373 4.456 3.310 3.191 3.191 3.000 3.175 3.000 2.564 2.493 2.643 2.324 4.119 4.044 4.198 4.375 4.222 4.103 4.357 4.456 4.278 4.382 4.325 .198 .027 .870 .816 1.457 .229 -.728 1.396 .238 -1.177 1.882 .171 -1.150 .196 .658 .465 .575 .449 2.060 4.910 .028* -.607 3.026 .083 1.717 .920 .338 -1.034 .800 .372 1.029 1.297 .256 1.024 .655 .419 -.153 2.118 .147 4.309 p < 0.05 Farklı yaĢ grubundaki kadınların evle ilgili iĢlerde verimliliğinin artırılmasında çevresel faktörlere iliĢkin bilgi düzeyleri arasında fark olup olmadığını belirlemek amacıyla yapılan 134 varyans analizinde “depolama alanının yetersiz olması karışıklığa neden olarak evle ilgili işlerde verimliliği azaltır” cümlesinde 45 yaĢın üzerindeki kadınların bilgi düzeylerinin diğer yaĢ gruplarına göre daha düĢük olduğu (F=2.773, p<0.05), buna karĢılık diğer üç yaĢ grubu arasında farkın anlamlı olmadığı ortaya çıkmıĢtır (Çizelge 3). “Tezgah yüksekliğinin kadının boyutsal ölçülerine ve yapılan işe uygun olmaması yorgunluğu artırır” cümlesinde ise yaĢ ilerledikçe bilgi düzeyinde azalma olmasına karĢın farklılık anlamlı bulunmamıĢtır (p>0.05). Çizelge 3. Farklı yaĢ grubundaki kadınların evle ilgili iĢlerde verimliliğinin artırılmasında çevresel faktörlere iliĢkin bilgi düzeyleri arasındaki iliĢki (Oneway ANOVA) Evle ilgili iĢlere iliĢkin bilgi düzeyleri Kareler F p LSD toplamı Yetersiz ve uygun olmayan çalıĢma yüzeyi evle ilgili iĢlerde yorgunluğu artırarak verimliliği azaltır Tezgah yüksekliğinin kadının boyutsal ölçülerine ve yapılan iĢe uygun olmaması yorgunluğu artırır. Tezgah uzunluğunun fazla olması yürünen mesafeyi artırarak çalıĢanın verimini düĢürür. Soğutucu, eviye ve ocak arasındaki mesafenin fazla olması yürünen mesafeyi artırarak, çalıĢanın verimini düĢürür. ÇalıĢma üçgeni mesafesinin çok kısa olması iĢ verimini düĢürür. ĠĢ verimliliği ile araç-gerecin depolama yeri arasında bir iliĢki yoktur. Ağır ekipmanların yüksekte depolanması iĢ verimini etkilemez. Depolama alanının yetersiz olması karıĢıklığa neden olarak evle ilgili iĢlerde verimliliği azaltır. Benzer objelerin birlikte depolanması iĢ verimini artırır. Konutun iyi planlanmaması yürünen mesafeyi artırarak yorgunluğa neden olur. Uygun çalıĢma yeri ve ekipman iĢ verimini artırır. Konutun kalitesi iĢ verimini etkiler ÇalıĢma yüzeylerinin ayarlanabilir olması yorgunluğu azaltarak iĢ verimini yükseltir. YaĢ grubu= 1: ≤25, 2:26-35, 3: 36-45, 4: 46≥ 2.545 1.218 .304 4.962 2.500 .060 2.690 .516 .672 2.396 .463 .709 8.646 .929 .125 3.435 .754 .521 1.831 .381 .767 8.100 2.773 .042 1.649 .787 .502 2.538 .971 .407 .120 .066 .978 2.403 1.176 .319 3.842 1.678 .172 1-4, 2-4, 3-4 Sd=3 Farklı öğrenim grubundaki kadınların evle ilgili iĢlerde verimliliğinin artırılmasında çevresel faktörlere iliĢkin bilgi düzeyleri arasında fark olup olmadığını belirlemek amacıyla yapılan varyans analizinde “konutun iyi planlanmaması yürünen mesafeyi artırarak yorgunluğa neden olur” cümlesinde ilk öğrenim görenlerle ortaokul ve üniversite öğrenimi görenler arasında fark anlamlı bulunmuĢtur (F= 3.374, p<0.02). “Depolama alanının yetersiz olması karışıklığa neden olarak evle ilgili işlerde verimliliği azaltır” cümlesinde ise ilk öğrenim görenlerle lise öğrenimi görenler arasında farklılık bulunduğu anlaĢılmaktadır (F=3.015, p<0.03). Bu durum her iki cümlede de ilk öğrenim görenlerin diğer öğrenim gruplarına göre daha düĢük bilgi düzeyine sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Çoğu cümlede ilk öğrenim görenlerin bilgi düzeyi düĢük olmasına karĢın fark anlamlı değildir. 135 Çizelge 4. Farklı öğrenim grubundaki kadınların evle ilgili iĢlerde verimliliğinin artırılmasında çevresel faktörlere iliĢkin bilgi düzeyleri arasındaki iliĢki (Oneway ANOVA) Evle ilgili iĢlere iliĢkin bilgi düzeyleri Kareler F p LSD toplamı Yetersiz ve uygun olmayan çalıĢma yüzeyi evle ilgili iĢlerde yorgunluğu artırarak verimliliği azaltır Tezgah yüksekliğinin kadının boyutsal ölçülerine ve yapılan iĢe uygun olmaması yorgunluğu artırır. Tezgah uzunluğunun fazla olması yürünen mesafeyi artırarak çalıĢanın verimini düĢürür. Soğutucu, eviye ve ocak arasındaki mesafenin fazla olması yürünen mesafeyi artırarak, çalıĢanın verimini düĢürür. ÇalıĢma üçgeni mesafesinin çok kısa olması iĢ verimini düĢürür. ĠĢ verimliliği ile araç-gerecin depolama yeri arasında bir iliĢki yoktur. Ağır ekipmanların yüksekte depolanması iĢ verimini etkilemez. Depolama alanının yetersiz olması karıĢıklığa neden olarak evle ilgili iĢlerde verimliliği azaltır. Benzer objelerin birlikte depolanması iĢ verimini artırır. Konutun iyi planlanmaması yürünen mesafeyi artırarak yorgunluğa neden olur. Uygun çalıĢma yeri ve ekipman iĢ verimini artırır. Konutun kalitesi iĢ verimini etkiler ÇalıĢma yüzeylerinin ayarlanabilir olması yorgunluğu azaltarak iĢ verimini yükseltir. Öğrenim durumu= 1: Ġlkokul, 2: Ortaokul, 3:Lise, 4:Üniversite / Yüksekokul 2.857 1.369 .253 3.254 1.623 .184 4.463 .860 .462 2.852 .551 .648 9.124 2.038 .109 6.660 1.474 .222 2.590 .540 .656 8.784 3.015 .031 3.052 1.467 .224 8.580 3.374 .019 3.502 1.958 .121 1.298 .631 .595 3.663 1.599 .190 1-3 1-2, 14 Sd=3 Evle ilgili iĢleri kolaylaĢtıran ve zorlaĢtıran çevresel etkenler Kadınların evle ilgili iĢleri yürütürken karĢılaĢtıkları zorlanmaların çevreden kaynaklanan nedenleri sorgulanmıĢ ve Çizelge 5‟de verilmiĢtir. Çizelgeden anlaĢılacağı gibi kadınların büyük çoğunluğu her 3 tercihi de iĢaretlemiĢ, % 3.2 ve daha azı ise tercih yapmada zorlanmıĢtır. Buna göre evle ilgili iĢleri kolaylaĢtıran çevresel etkenler arasında ilk sırayı 68.7 tercih yüzdesi ile “iş kolaylaştırıcı, kaliteli araçlara sahip olma” almakta, bunu % 42.7 ile “çalışma yüzeyinin yeterli ve uygun olması” ve % 38.5 ile “depolama alanlarının yeterli ve uygun olması” izlemektedir. Genel tercih %‟sinde de “odalar arasındaki ve odalardaki sirkülasyonun uygun olması” 14.9 tercih %‟si ile son sırayı almaktadır. Tercih sırası incelendiğinde “çalışma yüzeyinin yeterli ve uygun olması” % 24.8 oranı ile ilk sırayı almakta, bunu % 22.1 ile “iş kolaylaştırıcı, kaliteli araçlara sahip olma” ve % 17.6 ile “konutun yeni ve yapının kaliteli olması” izlemektedir. Tercihte ikinci sıranın baĢında % 27.5 oranı ile “iş kolaylaştırıcı, kaliteli araçlara sahip olma” gelmektedir. Bunu % 20.2 oranı ile “depolama alanlarının yeterli ve uygun olması” ve % 10.3 oranı ile “ekipmanların yerinin ve işin yapıldığı ortamın uygun olması” izlemektedir. Tercihte üçüncü sıranın baĢında % 19.1 oranı ile “iş kolaylaştırıcı, kaliteli araçlara sahip olma” gelmekte, bunu % 12.6 ile “konutta çevresel faktörlerin (sıcaklık, nem, gürültü, aydınlatma vb.) uygun olması” gibi termal çevre faktörleri ve % 11.1 ile “konut alanının ve konuttaki oda sayısının uygun olması” takip etmektedir. 136 ĠĢin kolaylaĢtırılmasında en az etkili olanlarda ilk tercih % 1.5 ile “odalar arasındaki ve odalardaki sirkülasyonun uygun olması”, ikinci tercihte % 3.1 oranı ile “konutta çevresel faktörlerin (sıcaklık, nem, gürültü, aydınlatma vb.) uygun olması” ve üçüncü tercihte ilk sırayı % 6.5 ile “ekipmanların yerinin ve iĢin yapıldığı ortamın uygun olması” almaktadır. Çizelge 5. Evle ilgili iĢleri kolaylaĢtıran ve zorlaĢtıran çevresel etkenler Çevresel etkenler I. II. III. Tercih ĠĢi kolaylaĢtıran etkenler Tercih Tercih Tercih %’si ÇalıĢma yüzeyinin yeterli ve uygun olması 24.8 8.00 9.9 42.7 Depolama alanlarının yeterli ve uygun olması 8.0 20.2 10.3 38.5 ĠĢ kolaylaĢtırıcı, kaliteli araçlara sahip olma 22.1 27.5 19.1 68.7 Ekipmanların yerinin ve iĢin yapıldığı ortamın uygun 7.3 10.3 6.5 24.0 olması Mobilyaların ve yer döĢemelerinin uygun olması 4.2 9.2 9.9 23.3 Konut alanının ve konuttaki oda sayısının uygun 4.2 8.4 11.1 23.7 olması Odalar arasındaki ve odalardaki sirkülasyonun uygun 1.5 3.8 9.5 14.9 olması Konutta çevresel faktörlerin (sıcaklık, nem, gürültü, 9.9 3.1 12.6 25.6 aydınlatma vb.) uygun olması Konutun yeni ve yapının kaliteli olması 17.6 6.5 6.9 30.9 99.6 97.0 96.8 Toplam ĠĢi zorlaĢtıran etkenler ÇalıĢma yüzeyinin yetersiz ya da uygun olmaması 20.3 7.3 8.0 35.6 Depolama alanlarının yetersiz veya uygun olmaması 9.2 18.7 10.3 38.2 ĠĢ kolaylaĢtırıcı ekipmanlara sahip olmama 19.1 21.0 15.3 55.4 ĠĢ ile ilgili ekipmanların ve iĢin yapıldığı ortamın 10.8 10.3 6.4 27.5 uygun olmaması Mobilyaların ve yer döĢeme malzemelerinin uygun 2.3 6.1 7.6 16.0 olmaması 30.9 Odaların kalabalık ve düzensiz olması 8.0 13.4 9.5 Oda sayısının yetersiz ya da fazla olması 4.6 8.0 13.4 26.0 Oda büyüklüklerinin uygun olmaması 1.2 2.7 9.1 13.0 Konutta çevresel faktörlerin (sıcaklık, nem, gürültü, 7.3 5.0 7.6 19.9 aydınlatma vb.) uygun olmaması Konutun eski ve yapının kalitesiz olması 17.2 6.1 11.1 34.4 100.0 98.6 98.3 Toplam ĠĢi zorlaĢtıran etkenler incelendiğinde; tercih %‟sinde ilk sırayı % 55.4 ile “iş kolaylaştırıcı ekipmanlara sahip olmama” almakta, bunu % 38.2 oranı ile “depolama alanlarının yetersiz veya uygun olmaması” ve % 35.6 ile “çalışma yüzeyinin yetersiz ya da uygun olmaması” izlemektedir. Buna karĢılık, 13.0 tercih %‟si ile “oda büyüklüklerinin uygun olmaması” iĢi zorlaĢtırmada en az etkili faktör olarak ortaya çıkmıĢtır. Tercih sırası incelendiğinde % 20.3 ile “çalışma yüzeyinin yetersiz ya da uygun olmaması” iĢi zorlaĢtıran en önemli etken olarak görülmektedir. Bunu, % 19.1 ile “iş kolaylaştırıcı ekipmanlara sahip olmama” ve % 17.2 ile “konutun eski ve yapının kalitesiz olması” izlemektedir. “Mobilyaların ve yer döşeme malzemelerinin uygun olmaması”nın iĢi zorlaĢtırmada çok etkili olmadığı anlaĢılmaktadır (% 2.3). Tercihte ikinci sıranın baĢında % 21.0 ile “iş kolaylaştırıcı ekipmanlara sahip olmama” gelmektedir. Bunu % 18.7 ile “depolama alanlarının yetersiz veya uygun olmaması” ve % 13.4 ile “odaların kalabalık ve 137 düzensiz olması” izlemektedir. Tercihte üçüncü sıranın baĢında % 15.3 ile “iş kolaylaştırıcı ekipmanlara sahip olmama” gelmektedir. Bunu % 13.4 ile “oda sayısının yetersiz ya da fazla olması” ve % 11.1 ile “konutun eski ve yapının kalitesiz olması” izlemektedir. ĠĢin zorlaĢtırılmasında en az etkili olanlarda ilk tercih % 1.2 ile ikinci tercihte % 2.7 oranı ile “oda büyüklüklerinin uygun olmaması” ve üçüncü tercihte ilk sırayı % 6.4 ile “iş ile ilgili ekipmanların ve işin yapıldığı ortamın uygun olmaması” almaktadır. Kadınların evle ilgili iĢleri kolaylaĢtırdıklarını düĢündükleri çevresel faktörler üzerinde çalıĢmanın ve öğrenim durumunun etkisi incelendiğinde; “çalışma yüzeyinin” ve “depolama alanlarının yeterli ve uygun olması”, “iş kolaylaştırıcı, kaliteli araçlara sahip olma” ve “konutun yeni ve yapının kaliteli olması” özellikle çalıĢan ve öğrenim düzeyleri yüksek olan kadınlar tarafından dikkate alınan bir durumdur ve aradaki fark istatistiki olarak da önemlidir (p<0.05). Kadınların evle ilgili iĢleri zorlaĢtırdıklarını düĢündükleri çevresel faktörler incelendiğinde; “konutun eski ve yapının kalitesiz olması” ve “oda sayısının yetersiz ya da fazla olması” evle ilgili iĢleri zorlaĢtıran en önemli ve ikinci derecede önemli etmen olarak değerlendirilmiĢtir. Bu değerlendirmede çalıĢmayan kadınların oranı çalıĢanların yaklaĢık 3 katı kadardır (p<0.01) ve öğrenim düzeyleri çalıĢanlara göre oldukça düĢüktür. SONUÇ AraĢtırma sonuçları dikkate alındığında; çalıĢan ve çalıĢmayan kadınların evle ilgili iĢlerde verimliliğin artırılmasında çevresel faktörlere iliĢkin bilgi düzeyleri çalıĢanlarda yüksek olmasına karĢın birkaç soru dıĢında bu istatistiki olarak anlamlı bulunmamıĢtır. Aynı Ģekilde yaĢ ve öğrenim durumunun etkisi de “depolama alanının yetersiz olması karışıklığa neden olarak evle ilgili işlerde verimliliği azaltır” ve “konutun iyi planlanmaması yürünen mesafeyi artırarak yorgunluğa neden olur” cümleleri dıĢında anlamlı değildir. Buna karĢılık, çalıĢan kadınlar için “çalıĢma yüzeyinin” ve “depolama alanlarının yeterli ve uygun olması”, “iĢ kolaylaĢtırıcı, kaliteli araçlara sahip olma” ve “konutun yeni ve yapının kaliteli olması” gibi evle ilgili özellikler iĢlerin kolaylaĢtırılmasında önem taĢımaktadır. “Konutun eski ve yapının kalitesiz olması” ve “oda sayısının yetersiz ya da fazla olması” ise evle ilgili iĢleri zorlaĢtıran en önemli faktörler olarak belirlenmiĢtir. Bu sonuçlara göre konutun yeni, yeterli çalıĢma yüzeyi ve depolama alanlarının olduğu ve iĢ kolaylaĢtırıcı araçlara sahip konutlar çalıĢan kadınlar için önem taĢırken, çalıĢmayan kadınlar planlama ve depolama alanı ile ilgili özelliklerden çok konuttaki oda sayısı, konutun büyüklüğü vb. gibi faktörlerle ilgilenmektedirler. Bu durum çalıĢan ve öğrenim düzeyi yüksek kadının konuta bakıĢ açısını ortaya koymakta, daha teknolojik ve donanımlı yeni konutları tercih ettiklerini göstermektedir. KAYNAKLAR Deacon, R.E. and Firebaugh, F.M., 1975. Home Management Context and Concept. Houghton Mifflin Company, Boston. Kalınkara, V., 1997. Ev iĢlerinde verimliliğin artırılması: Ġnsan-çevre faktörleri yaklaĢımı. Türkiye Sosyal Araştırmalar Dergisi, 3:75-86. Kalınkara, V., Ersoy, A.F. ve Nazik, H., 1997. Evde iĢ kolaylaĢtırma ve donanım tasarımı. Ulusal Ev Ekonomisi Kongresi, 6-7 Kasım 1997, Ankara. (s.180-188). Steidl, R.E., 1972. Difficulty factors in homemaking tasks: Implications for environmental design. Human Factors, 14(5): 471-482. Steidl, R.E., 1975. Complexity of homemaking tasks. Home Economics Research Journal, 3(4): 223-240. 138 YAġLI KADIN VÜCUT ÖZELLĠKLERĠNE UYGUN GĠYSĠ TASARIM VE ÜRETĠMĠNDE KULLANILABĠLECEK YÖNTEM VE UYGULAMALAR Sevil KĠġOĞLU, Birsen ÇĠLEROĞLU*, NeĢe Y. ÇEĞĠNDĠR Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi, Giyim Endüstrisi ve Moda Tasarımı Eğitimi Bölümü ÖZET Son yıllardaki bilimsel ve teknolojik geliĢmeler, insanların çevre ve yaĢam kalitesinin iyileĢmesini sağlamıĢ, yaĢam sürelerini yükseltmiĢtir. Buna bağlı olarak Dünyada ve Türkiye‟de yaĢlı nüfusun artıĢı, bu gruptaki insanların ihtiyaçlarına yönelik beklentileri de artırmıĢtır. Giyinme, insanların temel gereksinimleri içerisinde değerlendirilmektedir. YaĢın ilerlemesi ile birlikte vücutta meydana gelen anatomik ve fizyolojik değiĢimlerin bireylerin, vücut özelliklerinde farklılaĢmalara neden olduğu bilinmektedir. Bu değiĢimler vücuda uyumlu olması beklenen giysilerin özelliklerini de etkilemektedir. Giysilere yönelik beklentilerin karĢılanmasında en önemli unsur giysinin vücut ölçülerine uyumudur. Amaca yönelik hazırlanacak giysilerin ölçümlendirme, tasarım, üretim faaliyetleri bu değiĢimler dikkate alınarak gerçekleĢtirilmelidir. Bu çalıĢmada 60 yaĢ ve üstü yaĢlı kadınların vücut özelliklerine uygun giysi tasarımı ve üretiminde kullanılabilecek yöntemler ve tasarlanmıĢ giysi örneklerine ait uygulamalar sunulmuĢtur. Bu amaçla yaĢlı kadın vücut ölçülerine ve giysilerden beklentilerine iliĢkin olarak yapılmıĢ araĢtırmaların sonuçları dikkate alınarak giysi tasarımları ve üretimleri yapılmıĢtır. Üretimi yapılan giysi örnekleri yaĢlı kadınlar tarafından değerlendirilmiĢ ve sonuçları sunulmuĢtur. Anahtar Sözcükler: Ölçümlendirme, YaĢlılık, Giysi Tasarımı. GĠRĠġ Maddi kültür öğelerinden ve insanın sahip olduğu ilk nesnelerden olan giysi, günümüzde hem estetik hem de iĢlevsellik açısından tasarım ile bir bütün olarak değerlendirilmektedir. YaĢam kalitesinin arttırılmasına katkı sağlayacak her alanda etkin olan ergonomi bilimi giysi tasarımlarında tasarımın insana uyumunda gerekli öğeleri vurgular. Bu konuda yapılan araĢtırmalar; tasarlanan giysilerin vücuda uyumlu olmasının moda çizgilerini taĢımasından daha çok talep edildiğini belirtmektedirler. Hazır giyim ürünlerini de kapsayan endüstriyel tasarımın temelini; hedef kitlenin ihtiyaç ve beklentilerini karĢılayabilme özelliği oluĢturmaktadır. Hedef kitlenin özel durum ve farklılıklara sahip olması yapılan tasarım faaliyetlerinin beklentileri karĢılama gerekliliğini daha önemli hale getirmektedir. Özellikle yaĢlı bireyler için yapılacak giysi tasarımlarında fonksiyonelliğin dikkate alınması, yaĢam kalitesini ve kullanılan ürünlere ait memnuniyeti arttıracaktır. Ġnsan yaĢamının doğal ve kaçınılmaz bir sonucu olan yaĢlanma; bireyin fizyolojisi, zihinsel yetenekleri ve sosyal iliĢkilerinde değiĢmelere neden olan bir süreçtir. Bu süreçte giysi tasarımı ve üretimi açısından da bilinmesi gerekli olan değiĢiklikler; * ciler@gazi.edu.tr 139 Kemik uçlarında oluĢan bozulmalar ve eklem dokularında meydana gelen değiĢiklikler hareket güçlüklerine neden olmaktadır. Hareketlerin dengesi ve zamanlamasında değiĢiklik ve zayıflamalar oluĢmaktadır. Omurga ve disklerde oluĢan dejenerasyon sonucu vücut duruĢunda öne doğru eğilme ve boyda kısalma meydana gelmektedir. Göğüsün geniĢliği ve derinliği arasındaki iliĢki azalmaktadır. Omuz boyun hizasından aĢağı düĢmekte ve omuz baĢları yuvarlak bir görünüm kazanmaktadır. Metabolizmanın yavaĢlaması sonucu ağırlık artmakta, göğüs, karın ve kalça ölçüleri geniĢlemektedir. Fizyolojik değiĢiklikler sonucu kas hareketleri yavaĢlamaktadır. Ciltte kuruluk ve hassasiyet oluĢmaktadır (Vural, Çivitci:2003) YaĢlanma ile ortaya çıkan bu değiĢikliklerin yaĢlıların giyim özelliklerinde de dikkate alınması, onların yaĢamlarını kolaylaĢtırması ve yaĢam kalitelerini yükseltmesi bakımından önemlidir (Park, 1989). Hazır giyim üretici ve satıcıları ile ilgili pazarı tanımak ve yaĢlı kadınların giyim ihtiyaçlarını saptamak amacı ile Ġsveçli kadınlar üzerinde yapılan bir pazar araĢtırmasında 65 yaĢ ve üstü kadınların % 46‟sının bedenlerine uygun, % 51‟inin ise modern giysiler bulmakta zorlandıklarını ve gri renkli yaĢlı kadın tarzındaki giysiler ile sınırlandırılmaktan hoĢlanmadıkları belirlenmiĢtir. (Rosenblad v.d.:1986, Aktaran Özdipçiner:) Türkiye‟de yapılan araĢtırmalarda da yaĢlı kadın tüketicilerin çoğunluğunun giysilerini hazır aldıkları belirlenmiĢtir. Yine Türkiye‟de yapılan araĢtırmalar yaĢlı kadınların giysilerinde kahverengi, siyah, lacivert gibi koyu renkleri tercih ettiklerini ortaya çıkarmıĢtır(Vural v.d.2001,Özgen ve Ufuk:1999 ) Hazır giyim sektöründeki geliĢmeler toplumun bütününde olduğu gibi yaĢlı kadın tüketicilerin tercihlerini de bu yönde kullanmalarını beraberinde getirmiĢtir. Ancak yaĢlı tüketicilerin eğiliminin hazır giysilerin kullanımından yana olmasına rağmen hazır giyim sektörünün bu beklentilere yeterince cevap verebildiği söylenemez. YaĢlı kadınların giysilerinden duydukları rahatsızlıkları dile getirirken özellikle giysilerinin; Vücut özelliklerine uymadığından kullanım rahatlığına sahip olmadıkları, Moda çizgilerini yansıtmadıkları ve Sıkıcı görünüm taĢıdıklarını belirtmektedirler (Vural ve Çivitci 2003, Akaydın ve Kutlu:2001). YaĢlı bireylerin dıĢ ortam ısısına uyum güçlükleri, kötü hava koĢullarından olumsuz yönde etkilenmeleri, dermatolojik sorunları, bakteriyel ortamlardan fazla etkilenme gibi çeĢitli kısıtlarını gidermek amacıyla teknik tekstillerin kullanımını değerlendiren çalıĢmalarda özellikle; renk ve tutum haslığı yüksek, termal konforlu ve yüksek performanslı tekstil yüzeylerinin kullanımı önerilmektedir (GürĢahbaz ve Aydın:2001). Bu ürünlerin kullanımıyla yaĢlıların giysilerinin sağlık ve kullanım rahatlığı açısından ihtiyaç ve beklentilerini karĢılama düzeyi artacak Bunun yanı sıra maliyetleri yükselecektir. YaĢlı kadın vücut ölçüleri üzerinde yapılan bir araĢtırmaya göre; vücutlarında çeĢitli yapısal değiĢimler yaĢanmasına rağmen bireylerin vücut ölçüleri birbirleriyle iliĢkilidirler ve bazı ölçüler temel ölçüler yardımıyla yordanabilmektedir. Bu kitleye yönelik olarak yapılacak ölçü 140 standardizasyonu çalıĢmalarında giysi kalıbı oluĢturmada kullanılan temel ölçüler ile yordanabilmesi güç olan ölçülerin alınması önerilmektedir (Vural, Çileroğlu, Çoruh:2004). Alınacak ölçü sayısı sınırlandırılsa bile ölçü standardizasyonu çalıĢmaları zaman ve emek maliyeti yüksek olan çalıĢmalardır. Ancak bu çalıĢmalar gerçekleĢtirilinceye kadar bireylerin ihtiyaçları en iyi düzeyde giderilebilmelidir. Bu nedenlerle sunulan bu çalıĢmada yaĢlı kadınların vücutlarında oluĢan değiĢimlerin giysi üretimi açısından gerektirdiği uygulamalar belirlenmeye çalıĢılmıĢtır. YÖNTEM Bu araĢtırma Ankara ilinde yaĢayan 60 yaĢ ve üstü yaĢlı kadınların giysilerinin kullanımında yaĢadıkları sorunlarının ve beklentilerinin belirlenmesi sonucunda bu hedef kitle için gerçekleĢtirilecek tasarım ve üretim faaliyetlerinde yer alabilecek yöntem ve uygulamalara iliĢkin ipuçları oluĢturmaya ve hazır giyim üreticilerinin konuya dikkatlerini çekebilmeye yönelik olarak planlanıp yürütülmüĢtür. AraĢtırmacıların konu ile ilgili yaptıkları diğer araĢtırma bulguları ve farklı araĢtırmaların sonuçları da değerlendirilerek ürün tasarımları değil yapılacak tasarımlarda kullanılabilecek, giysilerin iĢlevselliği ve kullanım rahatlığı sağlamaya yönelik bazı temel uygulamaları içermektedir. YaĢlı kadınların giysi temin etme durumlarının belirlendiği araĢtırmalarda yaklaĢık % 60 ve daha fazla oranlarda hazır giyim ürünlerini tercih ettiklerinin belirlenmiĢ olması sonucu bu çalıĢma hazır giyim sektöründe yapılacak tasarım / üretim yöntem ve uygulamalarına yönelik olarak gerçekleĢtirilmiĢtir. Uygulamalarda, 60 yaĢ ve üzeri kadınların giysilerinden Ģikayet ve beklentilerine ait görüĢleri ile yaĢlılık döneminin kısıtları dikkate alınmıĢtır. Ayrıca önerilen uygulamaların araĢtırmaya katılan bir grup yaĢlı kadın tarafından değerlendirilmesi yapılmıĢ ve sonuçları sunulmuĢtur. BULGULAR AraĢtırma kapsamındaki kadınların ihtiyaçlarını karĢılayabilecek giysi tasarım ve üretiminde kullanılması önerilecek tekniklerin belirlenmesi amacıyla bu kadınların giysilerinde rahatsız oldukları unsurlar, günlük aktivitelerini yerine getirmede karĢılaĢtıkları sorunlar ve giysilerinden beklentileri konusunda elde edilen bulgular aĢağıda ki tablolarda sunulmuĢtur. Tablo I. Kullandıkları Giysilerde En Çok Tablo II. Günlük Aktivitelerinde En Çok Rahatsız Oldukları Unsurlar YaĢadıkları Kısıt Ve Rahatsızlıklar Rahatsız Olunan Unsurlar f % Kısıt Ve Rahatsızlıklar f % Günlük aktivitelere uygun 40 36.4 Kol ve bacak hareketlerinde 33 30 olmamaları Eğilip doğrulma hareketlerinde 60 54.6 Giyinip-soyunmada güçlük 48 43.6 Oturup kalkma hareketlerinde 17 15.4 Modellerinin güncel olmaması 22 20 Toplam 110 100 Toplam 110 100 Tablo III. Giysilerinden Beklentileri Beklentiler Vücut ölçü ve özelliklerine uyum Giyinme ve kullanım esnasında rahatlık sağlaması Estetik ve güncel çizgiler taĢıması Fiyatının uygun olması Ġç çamaĢırlar vücudu sıkmadan sarması Ġç çamaĢırlar vücuda form vermesi Ġç çamaĢırlar sıhhi kumaĢlardan yapılmıĢ olması 141 f 110 110 102 97 95 78 98 % 100 100 93 88 86 70 89 60 ve üzeri yaĢtaki kadınların giysilerinde yaĢadıkları sorunlar ve bu giysilerden beklentileri konusunda elde edilen sonuçlar daha önce yapılmıĢ araĢtırma sonuçlarıyla paralellik göstermektedir (Akaydın ve Kutlu:2001, Vural v.d.2001,Özgen ve Ufuk:1999 ). YaĢanılan sorun ve beklentilerin benzer nitelik taĢıması hazır giyim sektörünün belirtilen hedef kitleye yönelik ürünlerini tüketicilere yeterli oranda ulaĢtırmadığı sonucunu düĢündürmektedir. Belirlenen sorunlar, kısıtlar ve beklentiler dikkate alınarak hazır giyim sektöründe yaĢlı tüketiciler için üretim yapan firmalara önerilen yöntem ve uygulamaların yaĢlılık döneminin kalitesini arttıracağı düĢünülmektedir. 142 143 144 YaĢlı kadınların en çok kullandıkları giysilerden olan etek üretiminde güncel ve Ģık çizgilerin yanı sıra rahat giyilip soyunulabilecek Ģekilde eteğin her iki yan dikiĢinde de gizli fermuar kullanılabilir ya da ikinci örnekte olduğu gibi yine iki yanda cep görüntüsü verilen giyinme açıklıkları yapılmalıdır. Böylece özellikle kadınlarda kilo artıĢının karın çevresinde odaklanması sonucu bacaklarla karın arasındaki ölçü geniĢlemesinin giyinmeyi zorlaĢtırıcı etkisi azaltılmıĢ olur. Yine sıklıkla tercih edilen giysilerden olan pantolonun giyinme ve bazı günlük ihtiyaçların yerine getirilmesinde kolaylık sağlaması amacıyla ütü hattı üzerinde normal fermuar boyunda ya da hareket kısıdı fazla olan bireyler için ayak ucuna kadar uzanan her iki paçada da yer alan fermuarlar kullanılabilir. Pantolon ağlarında; kilo artıĢıyla birlikte uzayan ağ çevresini karĢılaması için geniĢletme ve derinleĢtirme uygulamaları yapılmalıdır. Bel hattı; geniĢleyen karın çevresinde kesin olarak belirlenemediği için, giysilerin belde istem dıĢı hareketini önlemek amacıyla model özelliğine uygun olarak yükseltilebilir. Vücut duruĢunun öne doğru eğilmesi ve omuzun düĢmesi nedeniyle kol evi geniĢletilmeli, omuz baĢları yuvarlaklaĢtığı için kola daha basık bir form kazandırılmalıdır. Ġç çamaĢırlarının, üst giysilerde görüntü düzgünlüğü elde etmek amacıyla kan basıncına olumsuz etkide bulunmayacak oranda vücudu sarması sağlanmalıdır. Hareket rahatlığı gereken bölgelere çeĢitli kup uygulamaları ve verev kesimler kullanılarak bu özellikler kazandırılabilir. 145 Ayrıca yaĢlıların ısı hassasiyetlerinin giderilmesi amacıyla kullanımı yük getirmeyecek yaĢamı kolaylaĢtırıcı giysi örnekleri de tasarlanmalı ve üretilmelidir. Sunulan örnek kullanılması ve kontrolü yaĢlılar için daha güç olan Ģala alternatif olarak düĢünülmüĢtür. Sunulan bu uygulamalar araĢtırma kapsamındaki kadınlardan bir grubun görüĢlerine sunulmuĢ ve aĢağıdaki sonuçlara ulaĢılmıĢtır. Kadınların büyük çoğunluğu; Pantolon ağı ve kol oyuntusundaki yaĢadıkları hareket kısıtlarının giderileceğini, Ġç çamaĢırlarının daha sıhhi kumaĢlarda kullanıldığı taktirde vücutlarını sarmasından memnun olacaklarını, Önerilen fermuar açıklıklarının Ģık ve kullanıĢlı olduğunu, Giysilerinde cep kullanımının sürekli yanlarında taĢımak istedikleri malzemeler için (ilaç, para, anahtar v.b.) çok gerekli olduğunu, ġal yerine önerilen giysi modellerinin kullanılabileceğini ifade etmiĢlerdir. Bu konuda üreticilerin ürün yelpaze ve özelliklerini geliĢtirecek giriĢimlerde bulunmaları gerektiği düĢünülmektedir. SONUÇ YaĢlıların yaĢamlarını bağımsız ya da daha az bağımlı bir Ģekilde sürdürebilmeleri için etkili bir sosyal hizmet ve destek sistemi ile iyi tasarlanmıĢ bir çevre ve ürünlere ihtiyaçları vardır. Çevrenin insana uyumlulaĢtırılması amacını taĢıyan ergonomik yaklaĢımda ilk adım giysi ergonomisinin etki alanını büyütmek olmalıdır. Çünkü en yakın çevreniz; GĠYSĠNĠZDĠR. KAYNAKLAR AKAYDIN M.,KUTLU N.,”YaĢlıların Hazır Giyime Yönelik Sorunları Üzerine Bir AraĢtırma”, 1. Ulusal YaĢlılık Kongresi, 10-11 Ekim 2001, Ankara. GÜRġAHBAZ N., AYDIN S.,”Teknik Tekstillerin YaĢlı giysilerinde Kullanılması Ġle Ġlgili Öneriler”, 1. Ulusal YaĢlılık Kongresi, 10-11 Ekim 2001, Ankara. ÖZGEN Ö.,UFUK H., “YaĢlıların Giysi Tüketimine Yönelik DavranıĢları ve Sorunları”,H.Ü. Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi Dergisi,17(2), 1999. PARK, J.M.C., Self dressingfor the elderly arthritic: A case study, Journal of home economics81(3),1989. (ROSENBLAD-WALLĠN ve KARLSSON, Clothingfor the elderly at home and in nursing homes, Journal of Consumer Studies and Home Economics, (10),1986 VURAL T., ÇĠLEROĞLU B., ÇORUH E., “YaĢlı Kadın Vücut Ölçülerinin Giysi Tasarımı Açısından Değerlendirilmesi” 10. Ergonomi Kongresi, 2004, Bursa. VURAL T., ÇĠVĠTCĠ ġ., AĞAÇ S., “YaĢlı tüketiciler Ġçin Fonksiyonel Giysi Tasarımları ve Örnek Bir ÇalıĢma”, 1. Ulusal YaĢlılık Kongresi, 10-11 Ekim 2001, Ankara. VURAL T., ÇĠVĠTCĠ ġ.,”YaĢlı Tüketiciler ve Giyim”,YaĢlılık (Disiplinler Arası YaklaĢım, Sorunlar, Çözümler), Odak Yay. 2003, Ankara. 146 ĠġLETMELERDE Ġġ GÜVENLĠĞĠ, Ġġ KAZALARI VE ĠġÇĠ SAĞLIĞI ANALĠZĠ Gülseren KURUMER, Ceren LÜLECĠ*, Arzu ġEN, Önder YÜCEL Dokuz Eylül Üniversitesi Tekstil Mühendisliği Bölümü, Ege Üniversitesi Bayındır Meslek Yüksekokulu ÖZET Günümüzde iĢ güvenliği, iĢyerlerindeki çalıĢma koĢullarının sağlıklı ve güvenli olmasını sağlayarak iĢ kazaları ve meslek hastalıklarını azaltan, hem iĢveren hem de iĢçi açısından önemli olan bir bilim dalı haline gelmiĢtir. ĠĢletmede kaliteli üretimin elde edilebilmesi için iĢ kazaları, meslek hastalıkları ve bunlardan ayrı olarak incelenmesi gereken iĢ ile ilgili hastalıklar tüm üretim birimlerinde üzerinde durulması gereken kavramlardır. ĠĢ güvenliği plansız ve düzensiz bir önlemler dizisi olmayıp, baĢlı baĢına bir tekniktir. ĠĢ güvenliği tekniği öncelikle insanı korumayı amaçlamaktadır. Uygulama bölümünde ÇalıĢma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının konu ile ilgili yönetmelikleri temel alınarak hazırlanan anket yardımıyla, çeĢitli sektörlerde üretim yapan iĢletmelerin, iĢ güvenliği ve iĢçi sağlığı ile ilgili güncel durumu ortaya çıkarılmaya çalıĢılmıĢtır. Anket yoluyla elde edilen bu araĢtırma verileri analiz edilerek sonuçlara ulaĢılmıĢtır. Anahtar Sözcükler: ĠĢ Güvenliği, ĠĢ Kazası, ĠĢletmede Risk Faktörleri 1.GiriĢ ĠĢ güvenliği, iĢyerinde çalıĢma koĢullarının meydana getirdiği, çalıĢanlara, makine ve tesislere veya üretime yönelik tehlike, zarar ve aksaklıkların araĢtırılması ve önlenmesi bakımından yapılan metotlu çalıĢmaların tümü, Ģeklinde tanımlanabilmektedir. Günümüzde iĢ güvenliği, iĢyerlerindeki çalıĢma koĢullarının sağlıklı ve güvenli olmasını sağlayarak iĢ kazaları ve meslek hastalıklarını azaltan, hem iĢveren hem de iĢçi açısından önemli olan bir bilim dalı haline gelmiĢtir (1). Son yıllarda üzerinde oldukça fazla durulan iĢ güvenliği çalıĢmaları, iĢyerlerinde çalıĢanların iĢin yapılması ile ilgili olarak ortaya çıkan tehlikelerden, bedensel ve ruhsal olarak zarar görmemesi için alınması gerekli hukuki, teknik ve tıbbi önlemleri sağlamaya yönelik çalıĢmaları kapsamaktadır (2). ĠĢ güvenliği genel anlamda yalnız çalıĢanların güvenliğini değil, tüm iĢletmenin ve üretimin de güvenlik içinde yürütülmesini içermektedir. Bir iĢletme ancak; iĢ güvenliği, iĢletme güvenliği ve üretim güvenliğinin birlikte bulunması ile baĢarıyla yürütülebilmekte ve çalıĢanların güvenliği sağlanabilmektedir (3). Bu araĢtırmanın amacı; iĢ güvenliği, iĢ kazası kavramlarının tanımlanması ve bunun yanında iĢ kazalarından korunma yollarının ve bu kazaların maliyetlerinin incelenmesidir. ÇalıĢmanın uygulama bölümünde ÇalıĢma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının konu ile ilgili yönetmelikleri temel alınarak hazırlanan anket yardımıyla, çeĢitli sektörlerde üretim yapan iĢletmelerin, iĢ güvenliği ve iĢçi sağlığı ile ilgili güncel durumu ortaya çıkarılmaya çalıĢılmıĢtır. 2. ĠĢ Güvenliğinin Önemi Bir iĢletme ancak; iĢ güvenliği, iĢletme güvenliği ve üretim güvenliğinin birlikte bulunması ile baĢarıyla yürütülebilmekte ve çalıĢanların güvenliği sağlanabilmektedir (3). Bir iĢletmede iĢ güvenliğinin sağlanmasının hem iĢveren, hem iĢçi hem de ülke ekonomisi açısından ayrı ayrı önemi bulunmaktadır. * ceren.luleci@ege.edu.tr 147 Bir iĢletmedeki verimliliği artırmaya yönelik çabaların iĢ güvenliğini sağlamaya yönelik çabalara benzer olduğu, bu yolda kullanılacak yöntemlerin de aynı olacağı Amerikalı araĢtırmacı H. W. Heinrich tarafından ortaya atılmıĢ bulunmaktadır. AraĢtırmacıya göre, kazalardan korunma yöntemleriyle, üretim hatalarını kontrol altına alma yöntemleri bütünüyle birbirine benzemektedir. Gerçekten de, ürünün kalitesini bozan ya da üretim miktarını düĢüren uygunsuz davranıĢlar ve uygunsuz mekanik ve fiziksel ortam koĢulları aynı zaman da iĢ güvenliğini de tehlikeye düĢürmektedir. ĠĢ güvenliğini sağlama yöntemleri ise, örneğin ürün kalitesini yükseltme amacına yönelik yöntemlerle benzer olmaktadır. Bu benzerliği göz önüne alarak herhangi bir iĢletmede iĢ güvenliğine yönelik her çabanın aynı zamanda verimliliği artırmaya yönelik bir çaba olacağı söylenebilmektedir. ĠĢ güvenliği konusunda yapılan çalıĢmalar insani yükümlülüklerin yerine getirilmesi yanında, maliyetlerde bir düĢüĢe de yol açmaktadır. ĠĢ güvenliği çabalarıyla maliyetlerin düĢebileceği ve elde edilen ürün düzeyinde artıĢ sağlanabileceği ilk bakıĢta çeliĢkili bir düĢünce olarak görülebilmektedir. Alınacak güvenlik önlemlerinin iĢletmeye belli bir maliyet yükleyeceği ve hatta seri çalıĢmayı engelleyerek üretimi düĢürebileceği düĢünülebilmektedir. Ancak bu düĢünce bir dereceye kadar doğru bulunmaktadır. Çünkü iĢyerinde kazaları azaltmak amacıyla alınabilecek önlemlerin bir sınırı bulunmamaktadır. Günümüzde, geliĢigüzel alınan iĢ güvenliği tedbirlerinin bir yarar sağlamadığı, kazaları azaltmadığı ve hatta iĢletmeleri gereksiz yük altına ve zararlara soktuğu kesinleĢmiĢ bir teknik gerçek olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle araĢtırılması gereken konu, iĢ güvenliği tedbirlerinin hangi noktaya kadar ürün artıĢlarına ve maliyetlerin düĢmesine etki yapacağı ve hangi noktadan sonra gereksiz ve masraflı hale geleceğidir. AraĢtırmacılar iĢ güvenliği masrafları ile maliyet arasında parabolik bir iliĢkinin var olduğunu ortaya koymaktadırlar. ĠĢ güvenliği için yapılan harcamalar belli bir değere kadar maliyetleri düĢürmekte, minimum bir maliyet değerine ulaĢıldıktan sonra yapılacak masrafların etkisi maliyeti artırıcı yönde gerçekleĢmektedir. Bu nedenle, iĢverenlerin üzerinde dikkatle durması gereken nokta, bir yandan maliyetleri minimum düzeyde tutarken, diğer yandan iĢletmedeki çalıĢma koĢullarını düzenleyerek iĢ kazaları ve meslek hastalığına engel olacak güvenlik önlemlerinin nasıl olacağına karar vermektir. ĠĢ güvenliği önlemleri, bir yandan verim artıĢlarına neden olurken, diğer yandan üretim etkenliğini sağlayıcı etkiler de yapmaktadırlar. Güvenlik, maksimum etkenliğin sağlanmasında önemli bir rol oynamaktadır. ĠĢ kazaları nedeniyle makinelerde ve iĢ gücünde uğranılacak kayıplar maliyetleri etkileyeceği için de kazalar arttıkça üretimde etkenlik azalmaktadır. Ancak iĢ güvenliği ile üretim etkenliği arasındaki iliĢkinin bir açıdan iĢ güvenliği ile verimlilik arasındaki iliĢkiden farkı bulunmaktadır. Çünkü bir iĢletmede kısa bir dönem için verimlilik artıĢları güvenlik ve üretim etkenliği bir kenara itilerek gerçekleĢtirilebilmektedir. Sonuç olarak, kısa dönemde güvenlik ve üretim etkenliği feda edilerek verimlilik artıĢları sağlanabilmektedir. Ancak bu durum uzun dönemde geçerli olamayacağı gibi, iĢ güvenliğini feda ederek etken bir üretimi gerçekleĢtirmek de mümkün olamayacaktır. Ayrıca iĢ kazaları azaltılırken maliyetlerde de düĢme sağlanabildiği görülmektedir. Planlı, yöntemli ve bilimsel bir Ģekilde yapılan iĢ güvenliği harcamaları, sadece kaza ve meslek hastalıklarını önlemekle kalmayıp, verimliliği artırmakta ve üretim etkenliğini sağlamaktadır. ĠĢ güvenliği önlemlerini almanın iĢverenlere baĢka yararları da bulunmaktadır. Bunlardan biri vasıflı iĢçiyi kaybetmemektir. Vasıflı iĢçi sayısı az olduğundan ve çeĢitli iĢ 148 kolları yoğun bir Ģekilde vasıflı emek kullanımını gerektirdiğinden, iĢveren, iĢletmesindeki üretim biçimini kavramıĢ iĢçisini kaybetmeyi göze alamamaktadır. ĠĢverenin bir diğer kazancı; iĢletmesindeki hammadde, makine ve diğer araç gereçlerin alınan önlemler yoluyla korunmasıdır. Kaza halinde hasara uğraması, bozulması ve çalıĢamaz duruma gelmesi olağan olan birçok makinenin, güvenlik kurallarına uygun koruyucu parçalar, uyarıcı sinyaller, ziller ile donatılması hasara uğrama olasılığını düĢürmektedir. ĠĢ güvenliğinin iĢveren açısından önemi olduğu kadar iĢçi açısından da önemi bulunmaktadır. ĠĢ kazaları ya da meslek hastalıklarıyla karĢılaĢan iĢçi, geçici ya da sürekli iĢ göremezliği karĢılığı bir ödenek almaktadır. Ancak sürekli olarak iĢ göremez duruma düĢtüğünde gelir yaratma kapasitesi sınırlanmakta, rehabilitasyon sonrası ancak daha düĢük gelir getiren bir iĢte çalıĢabilmektedir. Kaza ölümle sonuçlandığında ise yukarıdaki olasılıklar da ortadan kalkmaktadır. Sözü edilen durumda iĢçinin kendisi olduğu kadar ailesi de zarar görmektedir. Bu nedenle iĢ güvenliği önlemleri bir yandan iĢçinin moralini ve çalıĢma Ģartlarını düzeltirken öte yandan iĢçi ve ailesinin kazalar yüzünden doğabilecek ekonomik sıkıntılarını da engellemektedir. ĠĢ güvenliği önlemlerinin alınması ekonominin üretken kapasitesini de olumlu yönde etkilemektedir. Bu durum, gerek insan kaynaklarının, gerekse hammadde ve sermaye mallarının korunması yoluyla gerçekleĢmektedir. ĠĢ güvenliğinin sağlanmasının kaynak dağılımı yönünden de önemi bulunmaktadır. Ülke kaynaklarının bir kısmının güvenlik eğitimi, organizasyonu ve önlemlerine yöneltilmesi, getireceği verimlilik artıĢları ve etken üretim ile, ekonomik kalkınmaya katkıda bulunacağından bir yatırım Ģeklinde düĢünülebilmektedir. Elde edilen kazanç, iĢçi, iĢveren ve ekonomiye yarar getirecektir. Oysa aynı kaynaklar güvenlik önlemlerine yöneltilmediğinde, zorunlu olarak kazalar ve hastalıklar için yapılacak ödemelere ayrılacaktır. Kaza geçirmiĢ iĢçiye yapılan ödeme, onun üretken gücünü geri getirmeyecek, ekonomi açısından ise bir yatırım değil, sosyal yardım olacaktır. Anlatılan tüm nedenlerle iĢ güvenliği önlemlerini almak, ileriyi gören bir firma ve ekonomi politikasının gereği olmalıdır (1). 3. ĠĢ Kazaları ĠĢ kazaları, önceden planlanmamıĢ, bilinmeyen ve kontrol altına alınamamıĢ olan, çevresinde sakıncalar yaratabilecek nitelikteki olaylar olarak tanımlanabilmektedir. ĠĢ güvenliğinin sağlanmasında, iĢ kazalarının en önemli nedenlerinden biri olan iĢçinin güvensiz davranıĢlarının ve uygun olmayan ortam koĢullarının ortadan kaldırılmasına çalıĢılmaktadır. Konuyla ilgili çalıĢmalarda, iĢçinin güvensiz davranıĢlarının dört temel nedene dayandığı saptanmaktadır. Bu nedenleri; iĢçinin uygunsuz ve gereksiz davranıĢları, bilgi veya ustalık eksikliği, fiziksel uygunsuzluk ve uygun olmayan mekanik çevre ve fiziksel ortam koĢulları olarak saymak mümkün olmaktadır (3). ĠĢ kazaları nedeniyle iĢletmeye yüklenen maliyetleri, dolaysız maliyetler ve dolaylı maliyetler olarak iki grup altında toplamak mümkün olmaktadır (4). Dolaysız maliyetler olarak; iĢletmelerin Sosyal Sigortalar Kurumuna yaptıkları iĢin tehlike derecesi üzerinden verdikleri kaza primleri ile karĢılanan masraflar (tıbbi müdahale ve hastane masrafları, tedavi ve ilaç bedelleri, geçici ve sürekli iĢ görememezlik, ölüm ödenekleri gibi…), mahkeme giderleri, kazaya uğrayana ya da ailesine ödenen tazminat ve bunun gibi maliyetler sayılabilmektedir. Dolaylı maliyetler olarak ise; iĢ gücü kaybı, üretim kaybı, sipariĢlerin müĢteri ile anlaĢılan 149 sürede karĢılanamaması nedeniyle ortaya çıkan kayıplar ve üst makamlar ve hükümet tarafından yapılan araĢtırma masrafları sayılabilmektedir. ĠĢ kazalarının iĢletmeye yüklediği hem dolaylı hem de dolaysız maliyetlerinin olması, iĢ kazalarından korunmanın önemini ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle iĢletmelerde iĢ kazalarından korunmada sırasıyla Ģu dört temel kuralın uygulanması gerekmektedir: Mühendislik Revizyonu: Ġlk yapılması gereken çalıĢma olup, genel olarak tehlike yaratan mekanik ve fiziksel koĢullara karĢı alınacak önlemlerin bilinmesi, analizi, önlenmesi yollarının ortaya konması, uygulanması ve iĢlerinin yürütülmesi anlamını taĢımaktadır. Ġnandırma ve Özendirme: Mühendislik revizyonu ile kazaları tamamen önlemek olanağı olmadığından inandırma ve özendirme yoluna gidilmesi gerekmektedir. Bu kural; eğitim ve öğretimi, çeĢitli yarıĢmaları, uyarı afiĢlerini, propagandayı ve ödüllendirme yöntemlerini içermektedir. ĠĢe Uygun ĠĢçi Seçme: ĠĢçinin fiziksel yeteneklerine göre makine, donanım ve araçlar geliĢtirme bu konu ile ilgili bulunmaktadır. Bu çalıĢmalar günümüzde ergonomi (iĢ bilimi) adı altında teknik bir bilim dalı olarak ele alınmaktadır. ĠĢ güvenliği, kazaların ve meslek hastalıklarının önlenmesinde ergonomi bilim dalının önemli bir uygulama konusu olarak kabul edilmektedir. Bu bilimin getirdiği sonuçlardan, iĢ güvenliğinin sağlanmasında yararlanılmaktadır. Disiplin Önlemleri: Disiplin önlemleri, iĢ güvenliğinin sağlanmasında son yöntem olarak baĢvurulmaktadır. Bu çalıĢma aĢamaları önem ve öncelik sırasında bulunmaktadır. Örneğin, mühendislik revizyonuna göre gereken koruyucusu yapılmamıĢ bir makinada, dikkatli çalıĢma uyarısı bir değer taĢımamaktadır. Her iki çalıĢma ile kaza teknik açıdan kesinlikle önlenemiyorsa, o zaman ergonomik çalıĢma yapılması gerekmekte, örneğin iĢçiye daha elveriĢli bir oturma biçimi ya da aracı sağlanmaktadır. Bütün bu çalıĢmalar yapılmadan iĢçinin dikkatsizliğinden ötürü suçlanması doğru olmamaktadır. Bu dört aĢamalı yöntemin bir baĢka özelliği de her türlü iĢ güvenliği çalıĢmasına uygulanabilir olmasıdır. Yöntem iĢyerinin tümüne veya bir bölümüne uygulanabildiği gibi, herhangi bir iĢ güvenliği probleminin çözümünde de kullanılabilmektedir (3). 4. Materyal ve Yöntem AraĢtırmada, iĢ güvenliği, iĢ kazası, meslek hastalığı ve iĢ ile ilgili hastalık kavramlarının tanımlanması ve bunun yanında iĢ kazalarından korunma yollarının ve bu kazaların maliyetlerinin ve ölçütlerinin incelenmesi amaçlanmıĢtır. ÇalıĢma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının konu ile ilgili yönetmelikleri baz alınarak hazırlanan anket yardımıyla, iĢletmelerin iĢ güvenliği ve çalıĢanlarının sağlığı ile ilgili güncel durumu ortaya çıkarılmaya çalıĢılmıĢtır. AraĢtırma kapsamında 32 firmaya 26 sorudan oluĢan bir anket uygulanmıĢtır. 5. AraĢtırma Bulguları Bu araĢtırmada farklı iĢ kollarından seçilmiĢ 32 iĢletmenin iĢ güvenliği ve çalıĢanlarının sağlığı ile ilgili güncel durumu ortaya çıkarılmaya çalıĢılmıĢtır. Anketin uygulandığı iĢletmelerin; %18.75‟inin entegre tekstil iĢletmesi, % 6,25‟inin tekstil terbiye iĢletmesi, %65,62‟sinin konfeksiyon iĢletmesi ve % 9,38‟inin ise diğer iĢ kollarında üretim yapan iĢletmeler olduğu belirlenmiĢtir. 150 Ankette yer alan konulardan birini iĢ kazaları oluĢturmaktadır. Anket sonuçlarına göre, iĢletmelerin % 56.25‟inde gerçekleĢen iĢ kazalarının sayısı veya sıklığı ile ilgili kayıt tutulduğu, ancak iĢletmelerin % 43.75‟inde ise hiçbir kaydın bulunmadığı belirlenmiĢtir. Bu kazalar sonucunda genelde çalıĢanların sağlığının zarar gördüğü saptanmıĢ ve bu kazaların makineye parmak kaptırma, parmak kesilmesi gibi ciddi kazalar olduğu belirlenmiĢtir. ĠĢletmedeki iĢ kazalarının gerçekleĢme nedenine bakıldığında ise %48.9‟unun insan hatasından kaynaklandığı tespit edilmiĢtir. Ġnsan hatasından kaynaklanma nedeninin de dikkatsizlik ve yorgunluktan dolayısıyla literatür kısmında bahsedilen güvencesiz davranıĢlardan meydana geldiği sonucuna varılmıĢtır. ĠĢ kazalarının gerçekleĢme nedenlerinin ikinci sırasında ise % 26.5 ile eğitim eksikliğinin bulunduğu görülmüĢtür. Bununla birlikte iĢletmelerin sadece % 34.38‟inde iĢ güvenliği eğitimi verildiği ve bu eğitimin de %64.52‟sini acil durum eğitiminin oluĢturduğu ve verilmesi gereken iĢ güvenliği ve çalıĢma metodu eğitiminin oranının % 35.48‟de kaldığı belirlenmiĢtir. Anket sonuçlarına göre, çalıĢma sırasında çalıĢanların % 56.25‟inin iĢ güvenliği açısından, iĢ kazalarından koruyucu özel bir iĢ elbisesi ya da aracı kullandığı, % 43.75‟inin ise hiçbir Ģey kullanmadığı tespit edilmiĢtir. ĠĢ güvenliği için malzeme kullananların da %33.33‟ünün eldiven, % 29.4‟ünün maske % 27.45‟inin de gözlük kullandığı görülmüĢtür. Ayrıca çalıĢanların %56.25‟inin kiĢisel koruyucu ekipmanlarla ilgili eğitim aldıkları saptanmıĢtır. Yapılan anket çalıĢmasına katılan iĢletmelerin % 72,4‟ünde bir takım meslek hastalıklarının gözlendiği belirlenmiĢtir. Gözlenen bu meslek hastalıklarının %50‟sini bel fıtığı rahatsızlıkları, % 25‟ini çeĢitli alerjiler, %12,5‟ini strese bağlı hastalıklar, % 12.5‟ini ise varis oluĢturmuĢtur. Bu hastalıklardan bel fıtığı tarzındaki rahatsızlıkların ağır kaldırma ve yanlıĢ çalıĢma pozisyonlarından kaynaklanabildiği, varis tarzındaki rahatsızlıklara ise ayakta durarak yapılan çalıĢmaların neden olduğu tespit edilmiĢtir. Alerjilere yeterince havalandırılmamıĢ tozlu ve kimyasal madde içeren bölgelerdeki havanın solunmasının neden olabileceği düĢünülmüĢtür. Fazla mesaili çalıĢmaların, aĢırı yorgunlukların ve ortam koĢullarının kötü olmasının ise strese bağlı hastalıkları tetiklediği sonucuna varılmıĢtır. Ayrıca anket sonuçları incelendiğinde, iĢletmelerin % 87.5‟unda çalıĢanların sağlık sorunları nedeniyle yaptıkları devamsızlıkların kayıtlarının tutulduğu saptanmıĢtır. Anketten elde edilen sonuçlara göre; iĢletmelerin % 57.16‟sında haftada 4 gün ve üzerinde, %10,71‟inde 3 gün, %10,71‟inde 2 gün ve % 21,42‟sinde sadece 1 gün iĢyeri hekimi bulunduğu tespit edilmiĢtir. Ayrıca ankete katılan iĢletmelerin % 86.7‟sinde verilen sağlık hizmetinden memnun olunduğu, ancak iĢletmelerin % 13.3‟ünün sağlık hizmetini yeterli bulmadığı saptanmıĢtır. Anket sonuçlarından, iĢletmelerin %84.38‟inde üretim yapılan ortam sağlık açısından uygun, %78,13‟ünde de güvenli bulunmuĢtur. Ortamı güvenli bulmayanların ise % 35.25‟i bunu yetersiz havalandırma koĢullarına, %17,65‟i ortamın sıcaklığına, %17.65‟i ortamın gürültüsüne, % 17.65‟i ergonomik açıdan uygunsuzluğa, %5.9‟u ortamın nemine, diğer bir % 5.9‟luk kısım ise ortamın aydınlatmasına bağlamıĢtır. Ayrıca anket sonuçlarında, araĢtırmaya katılan iĢletmelerin %56,25‟inde kimyasal maddelerle çalıĢılan bölgelerin bulunduğu tespit edilmiĢ ve iĢletmelerin % 66.7‟sinde çalıĢanların bu bölgelerin havalandırma koĢullarını yeterli bulmadığı saptanmıĢtır. 151 Ankette incelenen konulardan biri de iĢ güvenliğidir. Anket sonuçlarına göre, iĢletmelerin sadece %53.13‟ünde iĢ güvenliği çalıĢmaları yapan bir birimin bulunduğu, % 46.87‟sinde ise böyle bir birimin bulunmadığı tespit edilmiĢtir. Ayrıca alınan bilgilerden, birimin olduğu iĢletmelerde de iĢlevini tam olarak yerine getirmediği ve çalıĢanlar tarafından bilinmediği görülmüĢtür. Elde edilen sonuçlardan; iĢletmelerin % 87,5‟unda iĢ güvenliği ile ilgili uyarı levhalarının bulunduğu ve % 90.6‟sında acil çıkıĢ yolları ve kapılarının belirlendiği saptanmıĢtır. Ayrıca bu sonuçlarda, iĢletmelerin % 62,5‟unun acil durumda görev yapacak ekiplerini belirlediği ve bunlara eğitim verdiği görülmüĢtür. 6. TartıĢma ve Sonuç Bir iĢletmede iĢ güvenliğinin sağlanmasının hem iĢveren, hem iĢçi hem de ülke ekonomisi açısından ayrı ayrı önemi bulunmaktadır. Bu nedenle iĢletmede gerek iĢveren gerekse çalıĢanlar bu konuda üzerlerine düĢen görevi yerine getirmelidirler. Bu araĢtırma sonucunda iĢveren ve çalıĢanların yapması gerekenler hakkında aĢağıdaki sonuçlara ulaĢılmıĢtır: ÇalıĢma koĢullarının uygun hale getirilebilmesi için, iĢletmelerde verimli çalıĢma yöntemleri kullanılarak fazla mesaisiz çalıĢılmalıdır. Böylece kazaya neden olan dikkatsizlik ve yorgunluk faktörleri azaltılacak, dolayısıyla kazaların oranı da düĢecektir. ĠĢletme içerisinde tüm çalıĢanlara özellikle riskli gruplara, hem gerekli iĢ eğitimi hem de iĢ güvenliği eğitimi verilmelidir. ÇalıĢanlar için iĢ elbisesi ve gerekli bölümlerde kullanmak üzere eldiven, maske ve gözlük gibi kiĢisel koruyucular temin edilmeli ve ayrıca bu koruyucuların faydaları konusunda çalıĢanlar bilinçlendirilmelidir. ĠĢletmelerde sıkça görülen meslek hastalıklarının oluĢmasına sebep olan etkenler ortadan kaldırılmalıdır. Bu nedenle, iĢletme koĢulları çalıĢanın vücut yapısına uygun olarak dizayn edilmelidir. ÇalıĢma esnasında çalıĢanın vücut pozisyonu, iĢ alanının düzenlenmesi ve çalıĢanın yaptığı değiĢik etmenlerden etkilenmektedir. Bu durumlar genellikle insan vücudunun karakteristik özellikleri dikkate alınmadan iĢ dizayn edildiğinde ortaya çıkmaktadır. OluĢan iĢ rahatsızlıkları ise kısa süreli veya kronik sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Bu nedenle çalıĢanlara iĢ süresince oluĢan rahatsızlıklarını söyleyebilme serbestisi verilmelidir. Ayrıca çalıĢanlar iĢyerinde sağlığına zarar verecek etkenler alanında, özellikle de hangi vücut hareketlerinin rahatsızlıklarına katkıda bulunacağı ve hangi hafif rahatsızlıkların uzun sürede kronik sakatlanmalara yol açacağı konusunda bilinçlendirilmelidir. Bu rahatsızlıkların ortadan kaldırılması için de iĢveren ve iĢyeri hekiminin ortak çalıĢmalar yapması ve iĢyeri dizaynına dikkat edilmesi gerekmektedir. Ġyi dizayn edilmiĢ bir iĢ ve iĢyerinin, sağlıklı ve güvenli iĢ için önemli olduğu unutulmamalıdır (6). Devamsızlıkların iĢletmede büyük verim kayıplarına yol açacağı göz önünde tutularak, bunların nedenleri saptanmalı ve mümkün olan iyileĢtirmeler yapılarak devamsızlığa neden olabilecek etmenlerin yok edilmesine çalıĢılmalıdır. Özellikle kimyasal maddelerle çalıĢılan bölgelerdeki havalandırma yetersizliğinin alerji tarzındaki bir takım rahatsızlıklara neden olabileceğinin unutulmaması gerekmektedir. 152 Bu nedenle havalandırma problemleri giderilmeli, iĢ yeri düzenlenmesinde ortamın aydınlatılması, ısıtılması ve ses düzeyinin ayarlanması konusunda uygun koĢullar belirlenmeli, aksi takdirde bu problemlerin çalıĢanların sağlığını etkileyeceği unutulmamalıdır. ĠĢ kanunu gereğince 50‟nin üzerinde iĢçi çalıĢtıran iĢletmelerde iĢ yeri hekimi bulundurma zorunluluğu bulunmaktadır (7). ĠĢyeri hekimlerinin iĢyerinde bulunduğu sürenin ve verdiği hizmetin konuyla ilgili yönetmeliğe uygun olmasına dikkat edilmelidir. Ayrıca iĢyeri hekimi iĢletmelerde sadece klinik hizmeti vermemeli, iĢ güvenliği ve iĢyeri hijyeni hakkında araĢtırmalar yaparak, bu konuda gerekli eğitimin verilmesini sağlamalıdır. Ankette incelenen konulardan biri de iĢ güvenliğidir. ĠĢ kanunu gereğince, 50 ve 50‟nin üzerinde iĢçi çalıĢtıran iĢletmelerde ĠĢçi Sağlığı ve ĠĢ Güvenliği Kurulu bulundurulması gerekmektedir (7). ĠĢletmelerde, ĠĢçi Sağlığı ve ĠĢ Güvenliği Kurulları iĢ kanunlarının gerektirdiği Ģekilde oluĢturulmalıdır. Bu kurulların iĢletmelerde aktif olarak çalıĢması sağlanmalı ve tüm çalıĢanlara iĢ güvenliği ve iĢ eğitimi verilmelidir. Ayrıca iĢletmelerde gerekli olan iĢ güvenliği ile ilgili uyarı levhaları temin edilip bu konuda da çalıĢanlar bilinçlendirilmelidir. Sonuç olarak, iĢletmeler iĢçi sağlığı ve iĢ güvenliği konusunda belirlenen yasalara uymalıdırlar. Ancak bu uyumu sadece kanunlara uymak amacıyla yapmamalı, gerçekten çalıĢanına değer vererek iĢçi sağlığı ve iĢ güvenliğini bir sistem haline dönüĢtürmelidirler. ĠĢçilerin sağlıklı olmalarının iĢletmeye verim olarak yansıyacağı düĢüncesiyle hareket edilerek iĢ güvenliğine gereken önem verilmelidir. 153 7. Kaynaklar 1. Akkök, A.., 1977, ĠĢ Kazalarının Maliyeti ve ĠĢ Güvenliği, Milli Prodüktivite Merkezi Yayınları, Ankara 2. Dizdar, E., Kurt M., 2001, ĠĢ Güvenliği, Ankara 3. Akyüz, N., 1978, ĠĢyerinde Fiziksel Ortamın ĠyileĢtirilmesi Semineri Bildirileri, Milli Prodüktivite Merkezi Yayınları, Ankara 4. Erbay, F., Erbay, N.Ö., 1993, ĠnĢaat Sektöründe ĠĢ Güvenliği, TMMOB ĠnĢaat Mühendisleri Odası Yayınları, Ankara 5. Konu ile ilgili yönetmelikler, 2004, ÇalıĢma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Yayınları Resmi Gazeteler, Ankara 6. Dengizler, Ġ., 2004. Konfeksiyonda ergonomi ve sağlık arasındaki iliĢki, Tekstil ve Konfeksiyon Dergisi, 4, 247-250 7. Dengizler, Ġ., 2004. Konfeksiyon sektöründe iĢçi sağlığı ve iĢ güvenliği, IV. Ulusal Üretim AraĢtırmaları Sempozyumu,Selçuk Üniversitesi, 8-10 Ekim, s.627-632 154 MTM UYGULAMALARI ĠLE ECZANE ORTAMINDA ÇALIġMA KOġULLARININ ĠNCELENMESĠ VE GELĠġTĠRĠLMESĠ Gülseren KURUMER, CEREN Lüleci* Dokuz Eylül Üniversitesi Tekstil Mühendisliği Bölümü, Ege Üniversitesi Bayındır Meslek Yüksekokulu ÖZET MTM, hareket akıĢlarını temel hareketlere ayıran bir metottur. ĠĢin yapılması sırasında gözlenen her temel hareketin standart süresi belirlidir. Bu standart değerler temel hareketlerin her birine etki eden faktörler göz önüne alınarak saptanmaktadır. Bu metod, tamamen etki edilebilen iĢ akıĢları ile sınırlandırılmıĢtır. ġartlı olarak etki edilebilen veya hiç etki edilemeyen iĢlerde genellikle kronometre ile zaman ölçümü uygulanmaktadır. MTM metodu, evet-hayırdan fazla karar verilmesini gerektiren zihinsel aktivitelerde kullanılamaz. MTM, kullanıcıyı süreleri hesaplamadan önce çalıĢma metodunu detaylı olarak tespit etmeye zorlar. Yani daha planlama aĢamasında bile optimum Ģartları sağlayacak metod belirlenebilir. Bu çalıĢmada önce MTM metodu çeĢitli yönleriyle tanıtılmıĢ, sonra uygulama bölümüne geçilmiĢtir.Eczanede çalıĢanların ve müĢterilerin gün boyunca yaptıkları hareketler incelenmiĢ ve gereksiz hareketler elenmiĢtir. ĠĢlerin daha kısa sürede ve daha rahat koĢullarda yapılabilmesini sağlamak amacıyla bazı iyileĢtirmeler önerilmiĢtir. ĠyileĢtirme öncesindeki ve sonrasındaki durum incelenerek sonuçlara ulaĢılmıĢtır. ÇalıĢma ortamında yapılan bazı değiĢikliklerle iĢlerin daha kolay, hızlı ve güvenli yapılmasını sağlamak amaçlanmıĢtır. Anahtar Sözcükler: MTM, ĠĢ Etüdü, ĠĢ Analizi, Metod GeliĢtirme, ĠĢyeri ġekillendirme 1. GiriĢ MTM (Method of Time Measurement) hareket akıĢlarını temel hareketlere ayrıĢtıran bir sistem olup, bu sistemde her temel hareketin bir norm (standart) değeri bulunmaktadır. ĠĢlem sürelerinin defalarca ölçümü sonucu bulunan bu standart süreler, temel hareketlerin her birine etki eden faktörler göz önüne alınarak saptanmaktadır. Bu yöntemin uygulanabilmesi için iĢlem basamakları ve çevrim zamanının sınırlarının (baĢlangıç ve bitiĢ ölçüm noktası) çok iyi tanımlanmıĢ olması gerekmektedir. Bu metod en çok elektronik montaj endüstrisinde kullanılmaktadır. ĠĢlemler açık olarak belirlendiği için iĢ eğitimi de kolaylaĢmaktadır. MTM, tamamen etki edilebilen iĢ akıĢları ile sınırlandırılmaktadır. ġartlı olarak etki edilebilen veya hiç etki edilemeyen iĢler genellikle kronometre ile zaman ölçümüyle incelenmektedir. MTM, kullanıcıyı süreleri hesaplamadan önce çalıĢma metodunu detaylı olarak tespit etmeye zorlamaktadır. Yani daha planlama aĢamasında bile optimum Ģartları sağlayacak metod belirlenebilmektedir. Bu metod evet-hayırdan fazla karar verilmesini gerektiren zihinsel aktivitelerde kullanılamamaktadır. * ceren.luleci@ege.edu.tr 155 MTM kullanımının avantajları Ģöyle sıralanmaktadır: 1. ÇalıĢmaya baĢlamadan önce çalıĢma metodunu ve süresini detaylı olarak saptamak mümkündür. ĠĢ üretime girmeden önce etüdü hazırlanmakta ve bu Ģekilde ön maliyet analizi yapılabilmektedir. 2. MTM, kullanıcıyı iĢ zamanını hesaplamadan önce çalıĢma metodunu detaylı olarak tespit etmeye zorlar. GeliĢtirilen metod incelendiğinde verilen Ģartlara göre daha planlama aĢamasında bile optimum metod belirlenebilmektedir. 3. Hareket elemanlarının kodlanması iĢ akıĢının uluslar arası tekrarlanabilir Ģekilde tariflenmesini sağlamaktadır. 4. Performans tahmini yoktur. Bu da zaman verilerine daha fazla güvenilmesini sağlamaktadır. 5. ÇalıĢan kiĢinin eğitimi MTM analizleri yardımıyla yapılabilmektedir. Bu nedenle iĢ öğrenme için gereken zaman minimuma inmektedir. 6. MTM verime bağlı ücretlendirmede birim zamanın hesaplanmasında kullanılırsa, herhangi bir Ģikayet durumunda probleme iliĢkin daha objektif bir tartıĢma olanağı sağlamaktadır. MTM, çalıĢma metodunun planlanmasında ve düzeltilmesinde, araç-gereç ve malzeme akıĢının düzenlenmesinde, çalıĢma araçlarının ve ürünlerin geliĢtirilmesinde kullanılmaktadır. Bunlara ek olarak bu metod, plan zamanlarının oluĢturulmasında, verime bağlı ücretlendirmede birim zaman hesaplamalarında, ön maliyet oluĢturmada ve iĢ eğitimi alanında eğitim dokümanı olarak metodun tariflenmesinde kullanılmaktadır. Bu çalıĢmada bir eczanede çalıĢanların ve müĢterilerin gün boyunca yaptıkları hareketler incelenmiĢtir. ĠĢlerin daha kısa sürede ve daha rahat koĢullarda yapılabilmesini sağlamak amacıyla bazı iyileĢtirmeler önerilmiĢ ve uygulama yapılmıĢtır. ĠyileĢtirme öncesindeki ve sonrasındaki durum incelenmiĢtir. ÇalıĢma ortamında yapılan bazı değiĢikliklerle iĢlerin daha kolay, hızlı ve güvenli yapılmasını sağlamak amaçlanmıĢtır. 2. Materyal ve Metod Bu çalıĢmaya materyal olarak bir eczane seçilmiĢtir. Eczanede çalıĢanların gün boyunca yaptıkları hareketler analiz edilmiĢ ve eczanenin planı incelenmiĢtir. Bu planda üzerinde iyileĢtirme yapılacak üç bölge belirlenmiĢtir. Bu bölgeler Ģunlardır : A Bölgesi : Eczanenin giriĢi B Bölgesi : Tartı bölgesi C Bölgesi : Kalfanın çalıĢtığı, raflı dolaplar ile bankolar arası bölüm Bu üç çalıĢma bölgesinin her biri ile ilgili olarak çalıĢma metodunu geliĢtirmeye yönelik noktalar belirlenmiĢtir. Bu bölgelerde iyileĢtirme yapılması uygun görülen noktalar Ģunlardır: A1 : Kapı eĢiğinin yenilenmesi A2 : Nöbet tabelalarının düzenlenmesi B1 : Tartının giriĢe, zeminle aynı düzeye yerleĢtirilmesi C1 : Raf kapaklarının sürmeli hale getirilmesi C2 : Bankolar arasındaki kapının yaylı duruma getirilmesi C3 : Reçete tasnifi için çekmeceli kutu kullanımı ĠyileĢtirme yapılacak noktalardaki çalıĢma Ģekli analiz edilip, MTM metoduna göre hareket kodları ve hareket sürelerinin bulunduğu tablolar oluĢturulmuĢtur. 156 Bu tablolarda kullanılan hareket kodlarının anlamları Ģu Ģekilde sıralanmaktadır: R : Uzanma (Reach) – BoĢ elin veya parmağın belli olan veya belli olmayan bir yere doğru uzanması hareketidir. G : Kavrama (Grasp) – El veya parmağın takip eden hareketi yapabilmesi için bir veya daha fazla parçayı kontrol altına alma hareketidir. M : TaĢıma (Move) – Elde bulunan bir parçanın herhangi bir yere doğru hareket ettirilmesidir. SC : Statik BileĢen (Static Component) – TaĢıma hareketi sırasında kuvvet oluĢturmak üzere kasların hazırlanmasıdır. W : Dinamik BileĢen (Dynamic Component) – TaĢıma hareketi sırasında parçayı kontrol altında tutmak için uygulanan kuvvettir. P : YerleĢtirme (Position) – Hedef hassasiyeti 12 mm.‟ den küçük ise yerleĢtirme hareketi incelenmektedir. AP : Bastırma (Apply Pressure) – Herhangi bir yer değiĢimi meydana gelmeden bir parçanın direncini kontrollü olarak yenmek üzere kas kuvvetinin kullanılmasıdır. T : Döndürme (Turn) – Dolu veya boĢ elin kol ekseni etrafındaki hareketidir. ET : BakıĢ Kaydırma (Eye Travel) – BaĢı çevirmeden gözün bir noktadan diğer noktaya kaydırılmasıdır. EF : Kontrol Etme (Eye Focus) – Gözün bir nesneye odaklanması ve kontrol hareketidir. SS : Yana Adım Atma (Side Step) – Ayağın yana doğru kaydırılması ile vücut ekseninin yer değiĢtirmesidir. RL : Bırakma hareketidir. TMU : 1 Time Measurement Unit = 0.0001 saat = 0.006 dakika = 0.36 saniye ÇalıĢma ortamındaki iyileĢtirmelerden sonra bu noktalar için MTM metoduna göre hareket kodları ve hareket sürelerinin yeni tabloları oluĢturulmuĢtur. ĠyileĢtirme öncesi ve sonrası farkının daha rahat görülebilmesi için bir karĢılaĢtırma tablosu hazırlanmıĢtır. 3. AraĢtırma Bulguları : Yapılan çalıĢma sonucunda iyileĢtirme yapılmak üzere seçilen bölgelerle ilgili aĢağıdaki bulgular elde edilmiĢtir: A BÖLGESĠ : Eczanenin GiriĢi 1 ) A1 : Kapı EĢiğinin Yenilenmesi Bu bölgede sokak seviyesinden eczane tabanına ulaĢmak için tek basamaklı bir merdiven bulunuyordu. Bu merdivenin bebek arabaları, engelli sandalyeleri ve eczaneye koli taĢınan tekerlekli taĢıyıcılar için problem yarattığı gözlendi. Ortalama 12 kg. ağırlığındaki bir arabayı eczaneye sokmak için gerekli süre hesaplandı. Tablo 1: Kapı EĢiğinin Eski Durumu Sol El TMU Sağ El R 20 B 10 R 20 B G1A 2 G1A SC 12 / 2 4,3 SC 12 / 2 M 40 B 12 /2 17,472 M 40 B 12 /2 W-PL Toplam TMU : 17 50,772 W-PL 157 Eczane giriĢindeki basamak kaldırıldı. Eğik düzlem Ģeklinde beton döktürüldü. Bu Ģekilde bütün yükü kaldırmak yerine sürüklemek yeterli oldu. TaĢınan ağırlığın bu Ģekilde yarı yarıya azalacağı öngörüldü. 12 kg ağırlığındaki arabayı eczaneye sokmak için gereken süre yeni uygulamada Ģu Ģekilde hesaplandı. Sol El R 20 B G1A Tablo 2: Kapı EĢiğinin Yeni Durumu TMU Sağ El 10 R 20 B 2 G1A SC 6 / 2 2,8 SC 6 / 2 M 40 B 6 /2 W-P Toplam TMU : 16,692 15 46,492 M 40 B 6 /2 W-P Kapı eĢiğinden basamağın kaldırılması ve eğik düzlemin yerleĢtirilmesi ile 4,28 TMU kazanıldı. 2 ) A2 : Nöbet tabelalarının düzenlenmesi Nöbet tabelası Ģu Ģekilde düzenleniyordu. KarıĢık halde bulunan, ince ve keskin kenarlı metal levhalardan, üzerinde nöbetçi eczanenin ismi yazılı olan levha seçiliyor , sürgülü yuvasına yerleĢtiriliyordu. Sol El - Tablo 3: Nöbet Tabelalarının Eski Durumu TMU Sağ El 8,4 R 10 D 7,3 G4A 15,1 M 30 C 25,3 P 2 SS D 10,6 APA 2 RL 1 Toplam TMU : 68,7 Bu zorlanmayı kaldırmak için nöbet levhaları araĢtırıldı. Küçük bir hafızası bulunan, hafızasına ilçedeki eczanelerin isimlerinin kaydedilebildiği dijital bir nöbet levhası alındı. ĠĢlem bir butona basmaya indirgendi. Sol El - Tablo 4: Nöbet Tabelalarının Yeni Durumu TMU Sağ El 6,1 R 10 A - 0 G5 0 RL 2 Toplam TMU : 6,1 Böylece her gün tekrarlanan nöbet levhası düzenleme konusunda 62,6 TMU kazanç sağlandı. 158 B Bölgesi : Tartı bölgesi 3 ) B1 : Tartının giriĢe, zeminle aynı düzeye yerleĢtirilmesi Eczaneye girenlerin büyük bir çoğunluğunun tartılmak istediği gözlendi. Kolaylık sağlamak amacıyla tartı bankonun ardındaki yerinden alındı. Eczane giriĢinde yerdeki karolardan biri söktürüldü. Tartı eczane tabanına, yerle aynı düzeyde olacak Ģekilde yerleĢtirildi. Böylece müĢterilerin kapıdan adım atar atmaz kilolarını öğrenebilmeleri sağlandı. Bu konuda TMU hesabı yapılmadı, ancak eczane çalıĢanlarının müĢterilere sürekli tartının yerini göstermesi ve tartının ayarının yer değiĢtirmeler nedeniyle bozulması önlendi. C Bölgesi : Kalfanın çalıĢtığı, raflı dolaplar ile bankolar arası bölüm 4 ) C1 : Raf kapaklarının sürmeli hale getirilmesi Rafların cam kapakları menteĢeler ile açılıp kapanıyordu. MenteĢeli sistem gün içinde sürekli açılıp kapamalarda zorluklarla karĢılaĢılmasına neden oluyordu. Ayrıca banko ile raflar arasındaki dar alanda eğilip kalkarak çalıĢan kalfanın baĢını sık sık açık unutulan cam raf kapaklarına çarptığı gözlendi. Bir rafın kapağını açmak ve yana bir adım atarak raf içine ulaĢabilir hale gelmek için gereken süre Ģu Ģekilde analiz edildi. Tablo 5: Raf Kapaklarının Eski Durumu Ayak TMU Sağ El - 15,6 2 5,4 R 40 B G1A T 90 S - 2 RL 1 SS - C1 17 Toplam TMU : 42 Raflara raf kapaklarının hareket edebileceği yuvalar açılarak, cam raf kapakları sürgülü açılır kapanır hale getirildi. Böylece raftan her ilaç alıĢta tekrarlanan bu hareket kolaylaĢtırıldı. Ayak Tablo 6: Raf Kapaklarının Yeni Durumu TMU Sağ El - 15,6 R 40 B - 0 12,7 0 G5 M 30 A RL 2 Toplam TMU : 28,3 Bu Ģekilde raf kapağı açma kapama konusunda 13,7 TMU kazanç elde edildi. Ayrıca açık unutulan raf kapağına çarpma Ģeklindeki iĢ kazaları önlendi. 5 ) C2 : Bankolar arasındaki kapının yaylı duruma getirilmesi Bankoların arkasına geçmek için menteĢeli ve çoğunlukla açılmadan eğilerek altından geçilen bir kapak kullanılıyordu. Kapağın açılarak geçilmesinin ya da eğilerek altından geçilmesinin oldukça zor ve vakit alan bir iĢlem olduğu gözlendi. Kapağın açma kolunun açılması ve ardından kapağın kaldırılması ile ilgili bir analiz yapıldı. 159 Sol El - Tablo 7: Bankoların Eski Durumu TMU Sağ El 6,1 R 10 A - 2 5,8 G1A M6C - 2 RL 1 R 10 A G1A T 180 M 6,1 2 14,8 - RL 1 2 - Toplam TMU : 40,8 Bu kapak kaldırılarak yerine yaylı bir kapı takıldı. Yaylı kapı her iki yönden geçiĢlerde kolaylık sağladı. Kapıya sadece dokunmak bile açılması için yeterli olur hale geldi. Tablo 8: Bankoların Yeni Durumu Sol El TMU Sağ El 6,1 R 10 A - 0 G5 0 RL 2 Toplam TMU : 6,1 Bu iyileĢtirme ile 34,7 TMU kazanç sağlandı. 6 ) C3 : Reçete tasnifi için çekmeceli kutu kullanımı Reçeteler geniĢ bir dolabın içinde tasnif edilmeden biriktiriliyor ve bilgisayara bilgi giriĢi için ele alınması gerekenler bu dağınık grubun içinden ayıklanıyordu. Bu seçme ve bulma iĢlemi gün içinde sık sık tekrarlanıyor ve zaman kaybına yol açıyordu. Dolabın açılması ve ilgili reçetenin bulunup, dolabın tekrar kapatılması Ģu Ģekilde incelendi. Tablo 9 : Reçete Tasnifinin Eski Durumu Sol El TMU Sağ El 15,6 R 40 B 2 G1A 5,4 T 90 S 2 RL 1 11,4 R 20 C 7,3 EF - 7,3 G4A - 15,8 2 M 40 A RL 1 - 15,6 2 5,4 2 R 40 B G1A Toplam TMU : 93,8 T 90 S RL 1 160 Birbiriyle aynı özellikte olan reçetelerin gruplanarak yerleĢtirilebileceği, alt alta 8 çekmeceli küçük bir plastik dolap temin edildi. Bu çekmeceli tasnif dolabı bankonun üzerine yerleĢtirildi. Her bir çekmeceye tanımlama etiketi yapıĢtırıldı. Bu düzenleme ile reçete bulma iĢlemi oldukça kolay hale geldi. Tablo 10 : Reçete Tasnifinin Yeni Durumu Sol El TMU Sağ El - 6,3 2 R 10 B G1A - 9,6 M 20 A - 2 - 10 7,3 RL 1 R 20 B EF - 7,3 9,6 2 6,3 G4A M 20 A RL 1 - 2 G1A M 20 A RL 1 R 10 B 9,6 2 Toplam TMU : 76 Bu Ģekilde 17,8 TMU kazanıldı. Ayrıca daha düzenli bir görünüm elde edildi. 4. Sonuçlar ve TartıĢma: Yapılan ĠyileĢtirme Tablo 11: KarĢılaĢtırma Tablosu Eski TMU Yeni TMU A1 : Kapı eĢiğinin yenilenmesi A2 : Nöbet tabelalarının düzenlenmesi 50,772 68,7 Kazanç 46,492 6,1 4,28 62,6 B1 : Tartının giriĢe, zeminle aynı düzeye yerleĢtirilmesi - - C1 : Raf kapaklarının sürmeli hale 42 getirilmesi 28,3 13,7 C2 : Bankolar arasındaki kapının yaylı 40,8 duruma getirilmesi 6,1 34,7 C3 : Reçete tasnifi için çekmeceli kutu 93,8 kullanımı 76 17,8 Toplam Kazanç : 133,08 - Kapı eĢiğinde yapılan Ģekillendirme ile 4.28 TMU kazanç sağlanmıĢtır. Eczane 20 gün gözlenmiĢ ve ortalama olarak bir günde 500 giriĢ çıkıĢ yapıldığı sonucuna varılmıĢtır. Bu durumda 2140 TMU zaman tasarrufu yapıldığı da sonucuna varılmıĢtır. Buna ek olarak bebek 161 arabaları, engelli sandalyeleri ve eczaneye koli taĢınan tekerlekli taĢıyıcılar ve eczaneye sık sık girip çıkan sağlıksız insanların hareketi kolaylaĢtırılmıĢtır. - Nöbet tabelalarının düzenlemesi ile elde edilen zaman kazancı 62.6 TMU‟ dur. Bu iyileĢtirme ile iĢ kazasına yol açabilecek olan ve karıĢık halde bulunan, ince ve keskin kenarlı metal levhalar ortamdan uzaklaĢtırılmıĢtır. - Tartının giriĢe ve zemin hizasına gömülmesi ile eczane çalıĢanlarının müĢterilere sürekli tartının yerini göstermesi ve tartının ayarının yer değiĢtirmeler nedeniyle bozulması önlenmiĢtir. Ayrıca bu iyileĢtirme müĢterilerin ilgisini çekmiĢ ve sadece tartılmak amacı ile gelen müĢterilerin bile eczanede göz gezdirmesi ve alıĢ veriĢe yönelmesi sağlanmıĢtır. - Raf kapaklarının sürmeli hale getirilmesi bütün eczane çalıĢanları için kolaylık sağlamıĢtır. Yapılan analiz sonucu bir iĢlem için 13.7 TMU zaman kazancı elde edildiği sonucuna varılmıĢtır. Buna ek olarak, açık unutulan raf kapağına çarpma Ģeklindeki iĢ kazaları önlenmiĢtir. - Bankolar arası kapının yaylı duruma getirilmesi eczane içi dolaĢımı oldukça kolaylaĢtırmıĢtır. Eczacı, kalfa ve çırak haricinde eczanede bulunan kiĢilerin banko arkasına eriĢiminin önlenmesi amacıyla kapının tamamen kaldırılmasından kaçınılmıĢtır. Yaylı kapı ile 34.7 TMU zaman kazancı sağlanmıĢtır. Eczane 20 gün gözlenmiĢ ve ortalama olarak bir günde bankoların ardına 100 geçiĢ yapıldığı sonucuna varılmıĢtır. Bu durumda 3470 TMU zaman tasarrufu yapılmıĢtır. Tüm bunlara ilave olarak göze daha hoĢ gelen bir görünüm elde edilmiĢtir. - Reçete tasnifi için çekmeceli kutu kullanımı, kalfanın iĢini büyük ölçüde kolaylaĢtırmıĢtır. Tek bir reçete arama olayı için 17.8 TMU kazanç sağlanmıĢtır. Yapılan 20 günlük gözlem sonucu bir günde ortalama 45 defa reçete grubunda arama yapıldığı tespit edilmiĢtir. Bu durumda günde 801 TMU reçete arama zamanı kazanılmıĢtır. Bu çalıĢmada yapılan 6 adet iĢ yeri düzenlemesi ile iĢlerin bir kez gerçekleĢmesi için toplam 133.08 TMU zaman kazanılmıĢ ve çalıĢanların kazanılan zamanlarda diğer eczane faaliyetlerine daha fazla zaman ayırması sağlanmıĢtır. Söz konusu iĢlerin gün içinde defalarca tekrarlandığı düĢünülse bile kazanılan bu süre oldukça az olarak değerlendirilebilir. Fakat MTM uygulamalarının tek amacı iĢlem sürelerini kısaltmak değildir. Bu analiz yardımıyla eczanede en sık tekrarlanan hareketler incelenmiĢ ve iĢlerin daha kolay ve güvenli olarak yapılmasını sağlayacak çözümler üretilmiĢtir. Eczanede yapılan bu değiĢikliklerle, üzerinde çalıĢılan noktalarda çalıĢma metodu ve araçları geliĢtirilerek zaman kazancı ve daha güvenli çalıĢma ortamı sağlanmıĢtır. 5. Kaynaklar Kurumer, G., 2004. ĠĢletmelerde Uygulamalı ĠĢ Etüdü Teknikleri Ders Notları Kurumer, G., 2000. Zaman Ekonomisi Tekniklerinden Maliyetleri DüĢürmek Yerine Önleyici Bir Yöntem “Standart Zamanlar Sistemi” Ercan, M. N.., 2004. ĠĢ ve Zaman Etüdü, Dokuz Eylül Üniversitesi Tekstil, Hazır Giyim ve Boya AraĢtırma Uygulama Merkezi Yayınları No : 4, Ġzmir Deutsche MTM – Vereinigung E.V., 1975. MTM Standard-Daten Lehrgang General Sewing Data (GSD), 1990. Student Manual Supplementary Module 162 KULLANICI ODAKLI BĠR KURUMSAL ÇAĞRI MERKEZĠ UYGULAMASI Altay ONUR*, Hakan SUBAġIOĞLU Siemens San. ve Tic. A.ġ. ÖZET ġirketlerde CRM (Customer Relationship Management) süreci kapsamında yer alan Çağrı Merkezleri müĢteri hizmetlerinin yanı sıra Ģirket çalıĢanlarına yönelik olarak da kullanılmaya baĢlanmıĢtır. Özellikle değiĢik yerleĢkelerde konuĢlanmıĢ veya holding türü kuruluĢlarda çalıĢan memnuniyetinin sağlanmasında önemli bir yer tutan iç iletiĢim özellikle hizmet bölümlerinin performansının ölçülmesinde önemli bir yer tutmaktadır. Bu tür bir kurumsal çağrı merkezinin amacı; Ģirket iĢ süreçlerine katma değer sağlamak, çalıĢan memnuniyetini ve iĢ verimliliğini artırmaktır. Kurumsal kimliğe uygun bir ĢemĢiye çözüm olarak hizmet birimlerinin süreçlerini merkezi bir sistem üzerinden izlemek, görevler atamak, raporlamak, sistemi dinamik bir yapıda tutarak eĢzamanlı güncel geri beslemeler ile performans ölçümünü yapabilmek, sistemden istenen baĢlıca iĢlevlerdir. Bu çalıĢmada hizmet birimlerinde kullanılan ve birimlerin ihtiyaçlarına göre içeriği düzenlenebilen Ģirket içi çağrı merkezi uygulamasında görev alan kiĢilerin kullanıdığı intranet tabanlı bir Çağrı Merkezi (Call Center) yazılımının temel fonksiyonları tanıtılacaktır. MüĢteri ĠliĢkileri Yönetimi‟nin (CRM) önemli unsurlarından biri olan çağrı merkezleri, Ģirket çalıĢanlarına dönük yüzü ile iç müĢteri memnuniyetinin sağlanmasında önemli bir yer tutmakta, iĢ süreçlerine sağladığı katma değer ile iĢ verimliliğini yükseltmektedir. Anahtar Sözcükler: CRM, çağrı merkezi, çalıĢan memnuniyeti, verimlilik. 1. GiriĢ CRM (MüĢteri ĠliĢkileri Yönetimi) süreci kapsamında müĢteriye hızlı ve etkin bir hizmet vermenin gün geçtikçe önem kazandığı günümüzde çağrı merkezleri doğrudan müĢteri ile iletiĢimde bulunma özelliği nedeniyle ayrı bir öneme sahiptir. Her ne kadar öncelikle Ģirketler ürün veyay hiizmet sundukları müĢterilerine karĢı bu çağrı merkezleri kurmuĢlarsa da CRM sürecinde Ģirket çalıĢanlarının da yer aldığı ve bu nedenle süreçler arası iliĢkilerde iç müĢteri memnuniyetinin ölçülmesi gerektiğinden hareketle, özellikle Ģirket bünyesinde hizmet sağlayan birimlerde iç bünyede kullanılan kurumsal çağrı merkezlerinin gündeme geldiği ve birçok firmada bunun üst yönetim tarafından hizmet biriminin performansının ölçülme kriteri olarak belirlendiği görülmektedir. Bu bildiride Siemens A.ġ. bünyesinde Kurumsal Ġnsan Kaynakları tarafından çalıĢanlara sunulan hizmetler için “askHR” adı altında oluĢturulan bir kurumsal Çağrı Merkezi (ÇM) uygulamasından bahs edilecektir. * altay.onur@siemens.com 163 2. Çağrı Merkezi süreç yapısı Çağrı Merkezi Yönetimi MüĢteri istekleri Koordinason ve Planlama Uygulama Ġzleme ve kontrol 3. Kurumsal Çağrı Merkezi (Corparate Workspace) amacı Ortak sorunlar: ÇalıĢanlar hizmet birimleri ile igili sorunlarına doğrudan tek bir yerden ulaĢamıyor, zaman kaybı yaĢıyor, diğer çalıĢma arkadaĢlarını meĢgul ediyor. Hizmet birimleri belli dönemlerde (bayram, nema, maaĢ, sigorta, vergi iadesi vb) aĢırı telefon trafiğine maruz kalıyorlar, operatif iĢlerini yapmakta zorlanıyorlar. Hizmet birimlerinin -çağrılarla ilgili- iĢ yükü kayıt altına alınamadığından verilen hizmetin performansı ölçülemiyor. MüĢteri memnuniyeti tam olarak ölçülemiyor. Performans ölçümlemesi yapılamadığından çalıĢanların motivasyonu olumsuz yönde etkilenebiliyor, görev dağılımında sorunlar yaĢanıyor. “Corparate Workspace” Konsepti fayda ve fırsatlar: Siemens çalıĢanlarına yönelik ulaĢabileceği tek bir Hizmet Noktası (Call Center: #1111) oluĢturulması. Hizmet birimlerinin ihtiyaç ve taleplerinin bir elde toplanması ve sinerjik bir yaklaĢımla optimum çözüm sağlanması Kaynakların optimizasyonu (Her bir bölüm için farklı bir ÇM yerine tek bir ÇM oluĢturulması, telefon karmaĢasının azaltılması) Düzenli ve anlamlı merkezi raporlama yapılması. Her bir hizmet bölümünün kendi performansını ölçebilir olması ve bunu çalıĢan hedefine dönüĢtürebilmesi. Çağrılardan elde edilen verilerin değerlendirilebilmesi (Raporlama, performans ölçme vb) Katma Değer yaratıcı aktiviteler Hedefler: Katma Değer Yaratma Ġç MüĢteri Memnuniyeti ĠĢ verimliliği Hizmet Performansını Ölçme 4. Çağrı Merkezi iĢ akıĢı ġirket çalıĢanlarının Kurumsal Ġnsan Kaynakları (CHR) ile ilgili her türlü konudaki soru ve isteklerini iletebilmek amacıyla kurulan askHR Ġnsan Kaynakları Çağrı Merkezi iĢ akıĢı genel olarak; çalıĢanların Ģirket içinde dahili telefon üzerinden 1111 numarayı arayarak isteklerini operatrise bildirmeleri ve bu çağrının sisteme kaydedilerek ilgili CHR uzmanına yönlendirilmesi, çözümün telefon ve/veya e-posta ile çalıĢana bildirilmesi esasına dayanmaktadır. a) ÇalıĢan kiĢi dahili çağrı merkezini (1111) arar b) Operatris arayanın ismini sisteme kaydeder, talebini dinleyerek gerekli güncel bilgiyi hemen verir 164 c) Operatris, müĢteri talepleri doğrultusunda kaydı açar ve telefonu ilgili bölüme (yöneticiye/uzmana) yönlendirir d) Ġlgili uzman sorunu çözer ve verileri menülere girerek kaydı kapar. e) E-posta ile müĢteriye bilgi gönderilir. f) Yönetici online olarak iĢlemleri takip eder. Rapor alır... Bununla ilgili iĢ akıĢı ġekil-1‟de belirtilmiĢtir. ġekil-1: askHR Çağrı Merkezi çağrı alma ve geri bildirim iĢ akıĢı 5. Çağrı Merkezi Görev dağılımı arkHR Çağrı Merkezi yapısında aĢğıdaki görevler tanımalnmıĢtır. a) Sistem admini - Uyarlamalar b) Call Center görevlisi - Problemi bildirien kiĢinin ana verisinin bulunarak istek kaydına kopyalanması - Problemi çözüme ulaĢtıracak doğru bölümün tespit edilmesi - Problemin çözümü ile ilgili gurubun tespit edilmesi - Kayıt açıldıktan sonra müĢteriye "kaydınız açıldı geri bildiriminin" ulaĢtırılması - Seçilen bölümün grup yöneticisinin açılan iĢ hakkında haberdar edilmesi c) Grup yöneticisi - Seçilen bölümün grup yöneticisinin eğer gerekiyorsa problemi diğer çözüm guruplarına aktarması - Seçilen bölümün grup yöneticisi problemi, kendi gurubu içinde çözecekse kendi çözüp problemi kapatabilir yada iĢi grup içinde birine atar ve iĢ atama maili gönderir. d) Problem çözen - Kendisine iĢ atandığını öğrenen kiĢi sisteme eriĢerek problem statüsünü iĢleme alır. 165 Problem statüsünü iĢleme alan kiĢi istiyorsa problem sahibi kiĢiye,probleminizle ben ilgileniyorum Ģeklinde mesaj gönderir. - Problemle ilgilenen kiĢi problemi çözdüğünde çözüm notunu yazarak statüyü kapanıya getirir. - Problemi çözen kiĢi problem sahibi kiĢiye,probleminiz çözüldü bildirimi gönderir. e) Bütün kullanıcılar - Raporlar - 6. askHR Destek Hattı (Help Desk) programı konsolunun kullanılması Çağrı Merkezi kullanıcı arayüzü aĢağıdaki fonksiyonlardan oluĢmaktadır; 1.Güncel iĢ durumunun görüntülenmesi ve genel tanıtım 2.Kullanıcılar için konsol - Konsolun görüntülenmesi - Kullanıcının problemi iĢleme alması - Kullanıcının problemi kapatması 3.Grup yöneticileri için konsol - Konsolun görüntülenmesi - Problemin ilgili kiĢiye atanması - Problemle ilgilenecek kiĢiye iĢ atama maili göndermek - Problemin bir baĢka gruba devredilmesi 4.Sistem yöneticisi için konsol Arayüz ile ilgili bazı menüler aĢağıda verilmiĢtir. Ana menü ikonları üzerinden kullanıcılar istedikleri verilere kolayca ulaĢabilmekte veya sisteme kaydedilmiĢ bilgileri sorulayabilmektedirler. Sistemde ayrıca bir Help Desk fonksiyonu ile desteklenmiĢ olup sekiz değiĢik konu hakkında detaylı bilgiler içeren bir kullanım kılavuzuna eriĢimi sağlamaktadır (ġekil-2). ġekil-2: Kullanıcı arayüzü ana menüleri ve Help Desk menüsü görüntüsü Sisteme operatrisler tarafından müĢterlerin bildirdiği istekler problem tanımı menüsüne girilmektedir. Problem numarasının sistem üzerinden otomatik olarak verildiği bu tür bir menüye ait bir örnek ġekil-3‟de verilmiĢtir. Problem tanımından sonra ilgi uzmanlar tarafından yapılan iĢler ve çözüm yine aynı menüye yazılarak sisteme kaydedilmektedir. 166 ġekil-3: askHR Çağrı Merkezi problem giriĢ menüsü örneği Program üzerinden müĢteri bilgilerine ulaĢılmaktadır. Her bir müĢteri kaydının satırındaki buton üzerinden detay bilgilere kolayca ulaĢılmaktadır (ġekil-4) ġekil-4: MüĢteri kayıtları Raporlama için ana menüden ilgili ikon üzerine tıklayarak grafiksel görüntü sağlanmakta, yine her bir grafik sütünu üzerine tıklayarak ilgili iĢlemlere ait birimlerin yapmıĢ olduğu iĢler ve içerikleri hakkında detay bilgiye eriĢilmektedir (ġekil-5). 167 ġekil-5: Birimler bazında kapanan iĢlerin dağılımı 7. Sonuçlar ve değerlendirmeler askHR Ġnsan Kaynakları Çağrı Merkezi için Ģirket bünyesinde geliĢtirilen ve kullanılan yazılım programı hem operatrislerin, hem de uzman personelin ve yöneticilerin eĢzamanlı olarak kullanabilecekleri yapıda hazırlanmıĢtır. Tamamen görsel ikonlar yardımıyla menülere ulaĢılmakta ve yine menüler üzerindeki linkler yardımıyla ilgili konular hakkında detay bilgilere kolayca ulaĢılmaktadır. Sistemin aynı zamanda Ģirket çalıĢanları adres bilgi bankası ve outlook programı ile senkron bir Ģekilde çalıĢması iletiĢimi e-posta üzerinden hızlandırarak zaman tasarrufu sağlamakta, insani hataları önlemekte, böylece kiĢilere bağımlı insiyatifleri azaltarak daha ergonomik bir arayüz yardımıyla kullanıcı odaklı bir mimari sunmaktadır. ÇalıĢanların memnuniyeti yıllık olarak yapılan anketlerle değerlendirilmektedir. 8. Kaynaklar “Çağrı Merkezi Yönetimi”, 06/2005, CIM yöntem talimatı, Y-008, Siemens A.ġ. (firmaya özel) “askHR Destek Hattı (Help Desk) programı konsolunun kullanılması”, 2004, Siemens A.ġ. IK APP, Kullanım Kılavuzu (firmaya özel) “Corparate Workspace” Kurumsal Çağrı Merkezi konsepti, Siemens A.ġ. CIM Customer Interaction Management, 02/2005 sunum dosyası (firmaya özel) Canbek, Taner. 2001, Çağrı merkezinde hizmet ve satıĢ, SFS CRM Günleri, Sigortacılık&Bankacılık, Activeline. 168 TORNAVĠDA KULLANIMINDA UYGULANAN DÖNME MOMENTĠ BÜYÜKLÜĞÜNE TORNAVĠDA SAP GEOMETRĠSĠ VE MALZEMESĠNĠN ETKĠLERĠ B.Türker ÖZALP*, Fatih C. BABALIK Uludağ Üniversitesi, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi, Endüstri Müh. Böl. Uludağ Üniversitesi, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi, Makine Müh. Böl. ÖZET Pek çok iĢyerinde, el aletleri iĢin önemli elemanlarıdır. Düzgün tasarlanmayan el aletleri ile çalıĢmalar, gereksiz fizyolojik sarfiyata veya uzun süreli birikmiĢ travma rahatsızlıklarına, örneğin tendonlarda, tendon kılıflarında, el, bilek ve kol sinirlerinde ilerlemiĢ hasara neden olabilmektedir. Söz konusu zararlı etkiler, iĢ yerinde elveriĢsiz el aletlerinin kullanılmasıyla iliĢkili düĢük performansın ve artan devamsızlığın sebebi olabilir. HoĢ görünüĢlü ve ucuz el aletleri kolayca pazarlanabilir, fakat bu durum ergonomik açıdan yeterli bir kriter değildir. El aletlerinin saplarının Ģekli, kalınlığı, uzunluğu, hacmi, yüzeyinin pürüzlülüğü ve yapıldığı maddenin cinsi de, iĢlemsel performansı ve fizyolojik zorlanmayı etkilemektedir. Bu araĢtırma için tornavidaların seçilme nedeni hemen her yerde kullanılan el aletleri olmaları ve her alet kutusunda bulunmalarıdır. 12 erkek, gönüllü, ücretsiz denek, 10 farklı saplı tornavidanın kullanıldığı tornavida test serilerinde yer aldı. Pronasyon ve supinasyon için maksimum tork tayin edildi. Sapın, hacim ve yüzey pürüzlülüğü ile iliĢkili olarak pronasyon ve supinasyonla bağlantılı maksimum tork değerleri arasında anlamlı ve esaslı farklar saptandı. Balmumu gibi kaygan yüzeyli saplar daha az uygun sonuçlar ürettiler. Buna karĢın poliüretan gibi kaymaya karĢı yüzey direnci yüksek kimyasal madde ile kaplı tornavida sapları ile büyük hacimli saplar ergonomik açıdan ele daha uygun bulundular. Anahtar Sözcükler: Maksimum Dönme Momenti, Supinasyon, Pronasyon. 1. GiriĢ Ġnsan, yaĢam gereksinimlerini karĢılayabilmek için ekonomik nedenlerle çalıĢmak zorundadır. ÇalıĢma kavramı, insanın meslek yaĢamı dahil günlük yaptığı tüm iĢleri kapsamaktadır. Ġnsanlar çalıĢma ortamında tüm kapasitelerini ortaya koyarak üretimin verimliliğini arttırmaya çaba harcamaktadırlar. Üretimin verimliliğini ve sonuçta insanın verimliliğini arttırabilmek için çalıĢma ortamı ile beraber akli ve fiziksel iĢ yükü, bilgi akıĢı, diğer çalıĢanlarla olan sosyal iliĢkileri ve dinlenme süreç ve sıklıkları göz önüne alınmalıdır. Ġnsanın fiziksel iĢ kapasitelerinin sınırlı olması nedeniyle insan ile kullandığı makineler ve çevresi arasındaki iliĢki iyice incelenmelidir. “Ġnsan-Makine-Çevre” iliĢkilerini analiz ederek, çalıĢanların daha sağlıklı ve üretken bir Ģekilde çalıĢabilmelerini sağlayabilmek için insanın anatomik özelliklerini, fiziksel ve akli yeteneklerini göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Ġnsanların en belirgin anatomik özelliklerinden biri bazı bölgelerini aktif olarak kasıp gevĢeterek yer değiĢtirebilmeleri, kol ve bacaklarını hareket ettirerek karĢı kuvvet uygulayabilmeleri ve iĢ yapabilmeleridir. Ġnsan iĢ yerinde kol ve bacaklarını hareket ettirerek; el ve ayaklarını kullanarak mekanik iĢ yaparken, negatif etken olan “ fizyolojik kas zorlanması ve kas hasarları” ve “Yorgunluk” kavramı ile karĢılaĢmaktadır. * tozalp@uludag.edu.tr 169 Pek çok iĢ yerinde el aletleri iĢin önemli gereçlerini oluĢtururlar. KiĢinin eline uygun tasarlanmayan el aletleri, onu kullananlarda zararlı etkiler yaratan iĢ koĢulları oluĢtururlar. El aletleri sık sık veya uzun süreli kullanıldıklarında „Uzun-Süreli BirikmiĢ Travma Rahatsızlıklarına (CTDs) (Cumulative Trauma Disorders) örneğin tendonlarda ilerlemiĢ hasarlara, tendon kılıfında, el, bilek, dirsek, kol ve omuz kaslarında gerilme hasarlarına neden olurlar (Rempel, 1994). Söz konusu travma rahatsızlıkları ile iskelet kası Ģikayetleri, uygun olmayan iĢ tasarımı ve kullanıĢsız el aletleri nedeniyle oluĢabilmektedir. ĠĢ yerinde performansın azalması ve kas hasarları nedeniyle iĢçinin iĢinin baĢında bulunamaması gibi üretimi aksatan durumlar, ancak basit el aletlerinin tasarımına ergonomik yaklaĢım ile önlenebilir. Bu nedenle araĢtırmalarda; ürün ergonomistlerinin yaklaĢımları ile iĢ aletlerinin tasarımı açısından el-kol sisteminin anatomik ve fizyolojik karakteristiklerinin göz önüne alınması “insana uygun olan= ele uygun dur” (Strasser, 1996) eĢitliğine dayanan mutlak, zorunlu bir prensiptir. Büyük ve küçük ölçekli iĢ yerlerinde tornavidalar elle tutulan iĢ aletleri olarak çok kullanılmaktadır; her alet çantasında bulunurlar ve elinden her iĢ gelen kiĢilerde bir kaç farklı boyutta tornavida büyük olasılıkla vardır. Fakat tornavida sapları nadiren elin anatomisine uygun Ģekil ve boyutlara sahiptirler. Tornavida saplarının Ģekli, kalınlığı, uzunluğu, hacmi, ağırlığı, yüzeyinin düz veya pürüzlü olması ve sapın yapıldığı maddenin cinsi (tahta, selüloz asetat, polipropilen, kauçuk gibi) hem iĢlemle ilgili performansı ve hem de fizyolojik zorlanmayı etkilemektedir (Bullinger ve Solf, 1979; Cedervist ve Lindberg, 1993; Wang ve Strasser, 1993; Strasser, 1996; Kluth ve ark., 2004; Babalık, 2005) Bu nedenle vidalama iĢi sona erdikten sonra pek çok tornavida kullanan, kas ağrısı ile karĢılaĢmakta ve avuç içleri ile parmakları tahriĢ olmaktadır. El aletlerini ergonomik açıdan değerlendirmekte kullanılan yöntemler: üretim verimi, maksimum dönme momenti ölçümü, lokal kas zorlanmasının fizyolojik ölçümü ile çalıĢanların söz konusu el aletlerini kiĢisel değerlendirmeleridir (Strasser, 1991; Keller ve Strasser, 1998; Keller ve ark., 2004; Kluth ve ark., 2004).Bu çalıĢmanın amacı, farklı sapları olan (ağırlık, Ģekil, büyüklük, kesit alanı, yüzey pürüzlülüğü ve sap üretiminde kullanılan madde cinsi farklı) ve Ģehrimizde ticari olarak mevcut on adet tornavidanın Maksimum Dönme Momentini, 12 (11denek sağ elini kullanıyor, bir denek de sol elini tercih ediyor) gönüllü, ücretsiz erkek denekle ölçerek, söz konusu tornavidaları ergonomik açıdan değerlendirmektir. 2. Materyal ve Yöntem 2.1. Denekler ve Prosedür 12 erkek, gönüllü, ücretsiz denek; yaĢları (29,2 ± 5,7 yıl), vücut ağırlığı (84,8 ± 9,2 kg), boyları (178,7 ± 7,3 cm), dirsek yüksekliği (113,2 ± 5,3 cm), açısından homojen yapıya sahip bir grup, tornavida test serisinde yer aldı. Deneylerde, deneklerin kuru elle tornavida kullanımlarında Maksimum Dönme Momenti (Maksimum Tork Kuvveti) (pronasyon ve supinasyon için ayrı ayrı), Bursa Fiat-Powertrain Fabrikasındaki BLM tork metre kullanılarak ölçüldü. 2.2. Deneylerde Kullanılan Tornavidalar “Philips cross-slot”, PH2 uçlu-12.5 cm uzunluğunda ve 10 farklı sapı olan (uzunluk, çap, boy, hacim, ağırlık, yüzey kalitesi ve yapıldığı madde açısından farklı) - (yalnız tahta saplı tornavida (Tor 1) Türkiye‟de tek tip olarak satılmakta ve uç kısmı 12,5 cm değil 10 cm uzunluğundadır.) yerli yapım ve ithal, Bursa‟da ticari olarak satılan yıldız tornavidalar bu araĢtırma için seçildiler. 10 farklı tornavida toplu halde ġekil 1‟de saplarının boyutları ve saplarının yapıldıkları malzeme cinsi ile beraber sergilenmektedir. Tornavida saplarının yapıldığı kimyasal maddelerin bileĢimi, TOFAġ-FIAT Fabrikası-Kimya laboratuarında, saplar analiz edilerek saptanmıĢtır. 170 2.3. Deney Düzeneği Maksimum tork uygulamalarını ölçmek için Bursa Fiat-Powertrain fabrikasındaki BLM marka tork metre cihazı kullanıldı. Vida sıkma-gevĢetme cihazının iĢ yüksekliği, her defasında deneğin dirsek yüksekliğine, tornavidaların uzunlamasına ekseni ile deneğin ön kolu aynı doğrultuda olacak Ģekilde ayarlandı. Vidalama esnasında deneklere, güç kavraması değil, fakat el ayası ve beĢ parmakla çevreledikleri, tornavida sapını kavramaları söylenmiĢ ve maksimum tork‟ un söz konusu koĢullarda uygulanması sağlanmıĢtır. H1 MEġE H2 POLĠPROPĠLEN H6 GÖVDE: POLĠPROPĠLEN KILIF: POLĠÜRETAN H7 GÖVDE: POLĠPROPĠLEN KILIF: POLĠÜRETAN H3 POLĠESTER H4 H5 SELÜLOZASETAT BUTĠRAT SELÜLOZASETAT BUTĠRAT H8 GÖVDE: POLĠPROPĠLEN KILIF: POLĠÜRETAN H9 GÖVDE: POLĠPROPĠLEN (% 17 MINERAL KATKILI) KILIF: PVC H 10 GÖVDE: POLĠPROPĠLEN GRĠ KESĠT: POLĠPROPĠLEN KILIF: POLĠÜRETAN ġekil 1. Deneylerde kullanılan 10 farklı tornavidanın saplarının boyutları (mm) ile saplarının imal edildikleri malzeme cinsi ġekil 2. Demir masa ve üzerine monte edilmiĢ olan transducer Vidalama iĢi için hazırlanan ve cıvatayı (PH2 ucuna uygun) içeren silindir Ģeklindeki adaptör, tranceducera o da BLM torkmetre‟ye bağlanmaktadır (ġekil 2.). Transducer maksimum 30 Nm‟lik tork ölçümü için kalibre edilmiĢtir. Maksimum torklar digital olarak okunmaktadır. Deneklerin duruĢ Ģeklindeki farklılıkların, oluĢturulan torklardaki anlamlı etkileri göz önüne alınarak, tam duruĢ pozisyonu deneğe belirtilerek duruĢ Ģeklinden gelecek darboğazlar önlenmeye çalıĢılmıĢtır. Transducerin bağlanacağı adaptör, VCN150 kodlu malzemeden 171 FIAT-Powertrain fabrikasında bu araĢtırma için imal edilmiĢtir. Adaptör bağlı konumda iken, cıvata ağzının döĢemeden yüksekliği, 94 cm. olarak saptanmıĢtır. Farklı deneklerin dirsek yükseklikleri ile cıvata ağzının yüksekliğini eĢitlemek için masa ayaklarının altına 20.0*20.0*1.2 cm‟lik PDF malzemesinden yaptırılan destekler, gerekli miktarlarda fork-lift operatörü vasıtasıyla ilave edildi. Her denek için farklı olmak üzere ,rasgele (randomize, geliĢigüzel) tornavida kullanılıĢ sırası düzenlendi. 3. Maksimum Dönme Momenti Ölçüm Sonuçları ve Değerlendirmeler 12 deneğin 10 farklı tornavida sapı ile kuru elle gerçekleĢtirdikleri supinasyon ve pronasyon iĢlemlerinden elde olunan Maksimum Dönme Momenti ölçüm sonuçlarının ortalamaları tornavida baĢına hesap edilerek ġekil 3‟ de moment ekseninde sütun grafikleri Ģeklinde sunulmaktadır. Supinasyondaki, “Maks. Dönme Momenti” verileri karĢılaĢtırıldığında, en düĢük “Maks. Dönme Momenti” deneklerce, Tor 5, ve Tor 2‟ye uygulanırken, en yüksek “Maks. Dönme Momenti” de Tor 8 ve Tor 10‟a uygulanmaktadır. Tor 8 ve Tor 10 her ikisinin sapı da polipropilenden üretilmiĢ olup dıĢ yüzeyleri poliüretanla kaplıdır. Tor 5 ise selülozasetatdan üretilmiĢtir.ve Tor 2 ve Tor 5; parlak ve pürüzsüz yüzeye sahipken, Tor 8 pürtüklü yüzeyi ile dikkati çekmekte, Tor 10 ise 10 farklı tornavida sapı arasında hacmi en büyük tornavida olarak dikkatleri üzerinde toplamaktadır. ġekil 3. Kuru elle yapılan supinasyon ve pronasyon esnasındaki maksimum dönme momentlerinin karĢılaĢtırılması 172 ġekil 4. Kuru elle yapılan supinasyon ve pronasyon esnasındaki maksimum dönme momentlerinin birbirlerine karĢı üstünlükleri Tor8 ve Tor 10 ayrıca parmak yuvalarına sahip bulunuyorlar. Tor 7 ve Tor 8 Ģeklen ve hacimce ve üretildikleri kimyasal madde açısından birbirine çok benzemekte ise de, Tor 8, üzerindeki dairesel pürüzler ile, Tor 7‟ den ayrılmakta ve supinasyondaki “Maks. Dönme Momenti” de Tor 8 için, Tor 7‟dekinden daha fazla olmaktadır. Kuru elle pronasyondaki “Maks. Dönme Moment”leri ile ilgili ġekil 3 de sunulan grafikler incelendiğinde, en düĢük pronasyon değerleri Tor 5 ve Tor 2 ile elde olunurken, en yüksek “Maks. Dönme Momenti” değerleri Tor 8 ve Tor 10 ile oluĢmaktadır. Kuru elle yapılan supinasyon ve pronasyon iĢlemi esnasında uygulanan “Maks. Dönme Momenti” verileri karĢılaĢtırıldığında Tor 1 (tahta silindirik saplı,üzeri cilalı) ve Tor 9 dıĢında, diğer sekiz tornavida için içeri doğru rotasyon yüksek olmakta, fakat aradaki fark Tor 3‟de %5.1, Tor 5‟de % 9.6 iken Tor 8‟de % 2.9 ve Tor 10‟da % 10‟a ve Tor 2‟de % 10.3‟e yükselmektedir (ġekil 4). Elde edilen bu sonuçlar daha önceki çalıĢmalarda saptanan sonuçlarla uyuĢmaktadır (Strasser, 1991; Strasser, 1996; Strasser ve Wang, 1998; Kluth ve ark., 2004). Tek solak kiĢi olan denek 11‟in ise kuru elle supinasyondaki “Maks.Dönme Momenti” nin ortalama değeri 3.02 Nm iken pronasyondaki “Maks. Dönme Momenti”nin ortalama değeri 3.51 Nm olup, aradaki fark % 14 „dür. Solak olan denek 11‟in kuru elle supinasyon ve pronasyon değerleri karĢılaĢtırıldığında Tor 3 hariç, diğer dokuz tornavida sapı için sol kuru elle pronasyon değerlerinin, sol kuru elle supinasyon değerlerinden daha yüksek olduğu saptanmıĢtır. Özetle; 12 erkek denekle on farklı saplı tornavida ile kuru elle gerçekleĢtirilen supinasyon ve pronasyon iĢleminde “Maks. Dönme Momenti” ölçümlerinin sonuç tartıĢmaları Tor 10, Tor 8 ve Tor 7‟nin tercih edilebilir tornavidalar olduklarını göstermektedir. Tor 7, Tor 8 ve Tor 10‟un sapları polipropilenden imal edilmiĢ olup, dıĢ yüzeyleri kaymayı önleyen poliüretanla kaplanmıĢtır. Tor 7 ve Tor 8, Ģekil ve büyüklük açısından birbirine çok benzemekte olup 173 Maks.Tork değerleri de birbirine yakındır. Tor 10, hacim olarak kullanılan tornavidalar arasında sap hacmi en büyük olanı olup, en büyük Maks. Dönme Momenti değerleri bu tornavida ile elde olunmuĢtur. Kaynaklar [1] Babalık, F.C., 2005. Mühendisler Ġçin Ergonomi-ĠĢbilim. Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, Ġstanbul, Ġzmir. [2] Bullinger, H.-J. and Solf, J.J., 1979. Ergonomische Arbeitsmittelgestaltung II - Handgeführte Werkzeuge-Fallstudien. Wirtschaftsverlag NW, Bremerhaven. [3] Cedervist, T. and Lindberg, M.,1993. Screwdrivers and their use from Swedish construction industry perspective. Applied Ergonomics 24 (3), 148-157. [4] Keller, E. and Strasser, H., 1998. Electromyographic and subjective evaluation of a wrist rest for VDU operators. Occupational Ergonomics 1(4), 239-257. [5] .Keller; E., Fleischer R. and Strasser, H., 2004. Estimated and experienced subjective assessment of the ergonomic quality of a keyboard. Occupational Ergonomics 4 (2), 121-131. [6] Kluth; K., Chung H.-C. and Strasser, H. 2004. Verfahren und Methoden zur Prüfung der ergonomischen Qualität von handgeführten Arbeitsmitteln: Professionelle Schraubendreher im Test. Dr. Curt Haefner – Verlag, Heidelberg. [7] Rempel, D.M., 1994. Carpal tunnel pressure studies: implications for prevention and rehabvilitation. Proceedings of IEA-94 Vol.3 ,,pp.244-246, Eds. Mcfadden, S., Innes, L. and Hill, M., Human Factors Association of Canada,Totonto. [8] Strasser; H., 1991. Different grips of screwdrivers evaluated by means of measuring maximum torque, subjective rating and by registering electromyographic data during static and dynamic test work., Advances in Industrial Ergonomics and Safety III, pp.413-420. Eds. Karwowski W.,and Yates, J.W.,Taylor and Francis, ” London, New York, Philadelphia. [9] Strasser, H., 1996. Electromyography of upper extremity muscles and ergonomic applications. Electromyography in Ergonomics, pp.183-226, Eds. S.Kumar,- A.Mital,, Taylor and Francis, London, New York. , [10] Strasser, H., and Wang, B., 1998. Screwdriver torque strength and physiological cost of muscles dependent on hand preference and direction of rotation. Occupational Ergonomics, 1(1) , 13-22. [11] Wang, B. and Strasser, H., 1993. Left- and right-handed screwdriver torque strength and physiological cost of muscles involved in arm pronation and supination, in: The Ergonomics of Manual Work, pp. 223226. Eds. Marras, W.S.. Karwowski, W J., Smith L.and Pacholski, L., Taylor and Francis, London, Washington DC, 174 EV ĠDARESĠ PERSONELĠNĠN KARġILAġTIĞI SORUNLARIN ĠNCELENMESĠ ġükran ġAFAK, Canan YERTUTAN, Sibel ERKAL*, Özge ASLAN Hacettepe Üniversitesi, Ev Ekonomisi Y.O., Aile ve Tüketici Bilimleri Bölümü Özet: Kurumlarda iĢ gücünden en yüksek verimi sağlayabilmek için çalıĢanların fiziksel, sosyal, ekonomik, psikolojik, fizyolojik tüm çalıĢma koĢulları ve ihtiyaçları ne kadar iyi belirlenir ve planlanırsa iĢ gücü veriminden faydalanma derecesi o ölçüde artar. Hastanelerde Ev Ġdaresi hizmetlerinin verimli olarak yürütülebilmesi için de bu hizmetleri yürüten personeli olumsuz etkileyen faktörlerin belirlenmesi gerekir. Bu araĢtırma, Ankara‟da bir hastanede çalıĢan Ev Ġdaresi Personelinin iĢ yaĢamında karĢılaĢtığı sorunları belirlemek ve sorunların çözümüne yönelik önerilerde bulunmak amacıyla planlanmıĢ ve yürütülmüĢtür. AraĢtırmanın verileri araĢtırmacılar tarafından hazırlanan anket formunun 23 ġubat-1 Nisan 2005 tarihleri arasında Sağlık kurumunda çalıĢan Ev Ġdaresi Personeline (N:250) dağıtılması ve cevaplanan formların ( N:159) toplanması sonucu elde edilmiĢtir. AraĢtırmaya alınan personelin kiĢisel sorunları arasında % 31,4 ile sağlık sorunlarını belirtenler ilk sırada yer almaktadır. Personelin öğrenim düzeyi arttıkça iĢi sevmeme, yönetim, eldiven, maske vb konusunda sorun yaĢadığını belirtenlerin oranı da artmaktadır. Personelin çalıĢma koĢullarına iliĢkin sorunları arasında % 66,7 ile izinle ilgili sorunları belirtenler önde gelmekte, bunu aydınlatma, havalandırma, gürültü vb fiziksel çevre koĢullarına iliĢkin sorun yaĢadığını bildirenler izlemektedir. Öğrenim düzeyi arttıkça kullanılan araçlar, görev tanımı, iĢin yapılma zamanı ve sıklığı, dinlenme araları konusunda sorun yaĢadığını belirtenlerin oranı da artmaktadır. Anahtar Sözcükler: Ev Ġdaresi Personeli, personel sorunları GĠRĠġ Hastanelerde Ev Ġdaresi hizmetlerinin verimli olarak yürütülebilmesi için hizmeti yürüten personeli olumsuz etkileyen faktörlerin belirlenmesi gerekir (Yertutan,2000). Personelin karĢılanması gereken temel gereksinimleri vardır. Çoğunlukla bunlardan bir veya birkaçının karĢılanmaması sorunlara neden olmaktadır ((Miller,1981 ). Personelin verimliliğini artırmak için sağlıklı ve rahat çalıĢmaya önem verilmelidir ( ġafak,1997; Jones; Philips,1984). Çünkü bir insanın bir iĢ gününde yaptığı iĢ miktarını istenen kalitede maksimuma çıkarabilmesi, kullandığı araç-gereç ve yöntemlerin yanı sıra çalıĢma sırasındaki yeterliliğini etkileyen; motivasyon, moral, diğer çalıĢanlarla iliĢki vb sosyo-psikolojik faktörlere, çalıĢma sırasındaki fizyolojik durumuna, çevresel faktörlere, zamana, iĢin yapılması için sağlanan kolaylıklar ve çalıĢma düzenine, ücret, sosyal yardımlar vb ekonomik faktörlere de bağlıdır (Terzioğlu,1998; Hatfield, 1986). Bu nedenlerle iĢ gücünden en yüksek verimi sağlayabilmek için fiziksel, sosyal, ekonomik, psikolojik, fizyolojik tüm çalıĢma koĢulları ve ihtiyaçları ne kadar iyi belirlenir ve planlanırsa iĢ gücü veriminden faydalanma derecesi o ölçüde artar (Terzioğlu, 1998). Tüm çalıĢanların iĢlerini yürütürken içinde bulundukları çalıĢma ortamı, üretim sürecinde genellikle bireyin dıĢında oluĢan, ancak bireyin sürekli olarak etki tepki iliĢkisi içinde olduğu * erkalsibel@hotmail.com 175 bir faktörler toplamıdır. ÇalıĢan, çoğunlukla kendisi dıĢında oluĢan faktörlerden etkilenerek üretim sürecine katılmaktadır. Bu etkiler olumsuzsa kiĢiler hastalıklara, ruhsal gerginliklere uğramakta, daha fazla yorulmakta, daha fazla kaza ve hata yapmakta, iĢ de daha fazla zaman ve enerji harcamaktadır. Ayrıca karar verme, yönetme, planlama, kontrol etme ve değerlendirme gibi yönetimsel görevlerin gerçekleĢtirilmesi de olumsuz yönde etkilenmektedir (Yertutan, 2000). ÇalıĢma ortamının çalıĢanın motivasyonu, verimliliği ve iĢ doyumu üzerinde etkisi büyüktür (Aykanat; Tengilimoğlu,2003). Günümüzde ergonomik çalıĢmalarla ulaĢılmak istenen amaç, çalıĢma ortamını insan için yaratabileceği tehlikelerden ve kazalardan arındırmanın ötesinde, bu çalıĢma ortamını, insanın hoĢuna gidecek ve onu mutlu edecek, güdüleyici bir ortama dönüĢtürmektir ( Ġncir,1988). Böylece iĢ sisteminin insan üzerinde yarattığı fizyolojik, psikolojik zorlanmalar en aza indirilecek, çalıĢanın verimliliğinin olabildiği ölçüde yüksek tutulması ve sağlıklı kiĢiler olarak uzun yıllar çalıĢmaları mümkün olacaktır. Bu araĢtırma, Ankara‟da bir hastanede çalıĢan Ev Ġdaresi Personelinin iĢ yaĢamında karĢılaĢtığı sorunları belirlemek ve sorunların çözümüne yönelik önerilerde bulunmak amacıyla planlanmıĢ ve yürütülmüĢtür. ARAġTIRMA YÖNTEMĠ AraĢtırma, Ankara ili BüyükĢehir Belediye sınırları içinde yer alan bir hastanede gündüz vardiyasında çalıĢan, temizlik iĢini fiilen yürüten tüm Ev idaresi personeli üzerinde yürütülmüĢtür. AraĢtırmanın verileri, araĢtırmacılar tarafından hazırlanan anket formunun 23 ġubat – 1 Nisan 2005 tarihleri arasında Sağlık kurumunda çalıĢan toplam 250 Ev Ġdaresi Personeline dağıtılması ve cevaplanan 159 formun toplanması sonucu elde edilmiĢtir. Bu çalıĢmada ev idaresi personelinin kiĢisel ve çalıĢma koĢullarına iliĢkin karĢılaĢtıkları sorunlar öğrenim düzeyleri ve cinsiyete göre incelenmiĢtir. AraĢtırma sonucunda elde edilen verilerin istatistiksel değerlendirmesi SPSS programında yapılmıĢtır. BULGULAR VE TARTIġMA AraĢtırmada personelin % 35,2‟si kadın, % 67,8‟i erkek, % 38,4‟ü ilk ve daha az, % 33,3‟ü ortaokul, % 28,3‟ü lise ve üniversite mezunudur. AraĢtırmada da, personel kiĢisel sorunları arasında sağlık sorunlarını ( % 31,4) ilk sırada belirtmiĢtir. Bu sonuç, hastanede ev idaresi personelinin sağlıkla ilgili sorunlarını azaltmaya yönelik çalıĢmalara öncelik verilmesi gerektiğini düĢündürmektedir. ÇalıĢmada kadınlarda sağlık ( % 46,4), erkeklerde ise aile sorunlarını ( % 24,3) belirtenler önde gelmektedir (ġekil 1).Bu iliĢki istatistiksel açıdan da önemli bulunmuĢtur (P<0,05). Erkal ve ġafak‟ın (1998) çalıĢmasında ev idaresi personelinin %28,6‟sının iĢe bağlı olarak sağlık problemiyle karĢılaĢtığı bulunmuĢtur. ġafak ve arkadaĢları ( 2004) tarafından yapılan araĢtırmada ev idaresi personelinin %7,8‟inin yaptığı iĢe bağlı olarak sağlık problemiyle karĢılaĢtığı bulunmuĢtur. Yertutan ve arkadaĢları (1995) tarafından ev idaresi personeli ile yapılan bir çalıĢmada, hastane personelin iĢ güvenliği ve sağlığından memnun olmadıklarını belirtmiĢlerdir. 176 50,0 45,0 40,0 35,0 30,0 25,0 20,0 15,0 10,0 5,0 0,0 46,4 41,1 26,8 ay ke El di ve n, M as ak k şl ab vb ı ar ı 15,5 D iğ er Ç al ış Fo m a üm Bö l da ış a Yö on m n İş i Kadın Erkek 16,1 14,6 10,7 10,7 rm a- tim ne lu ğ ot on ar ı 12,6 u e vm em im M es İş i le ki Se ge liş Ai le ğl ık 16,1 12,6 nl 12,5 ar ka 19,6 19,4 8,7 5,4 Sa 19,6 17,5 Ça l 24,3 23,3 ġekil 1- Personelin KiĢisel Sorunlarına ve Cinsiyete Göre Dağılımı Ġlk ve daha az öğrenimlilerde aile sorunları (% 40,9), ortaöğrenim görenlerde sağlık sorunları (% 35,8), lise ve üniversite mezunlarında ise yönetimle ilgili sorunları olduğunu belirtenler (% 37,8) ilk sırada yer almaktadır (ġekil 2). Öğrenim düzeyi arttıkça iĢi sevmeme (ilk ve daha az % 16,4 ortaokul % 16,9, lise- üniversite % 26,7), yönetim (ilk ve daha az % 4,9, ortaokul % 16,9, lise- üniversite % 37,8), diğer bölüm çalıĢanları( ilk ve daha az % 6,6, ortaokul % 13,2, lise- üniversite % 24,4),çalıĢma arkadaĢları (ilk ve daha az % 4,9, ortaokul % 13,2, liseüniversite % 22,2), eldiven, maske ( ilk ve daha az % 9,8, ortaokul % 18,9, lise- üniversite % 33,3) konusunda sorun yaĢadığını belirtenlerin oranı da artmaktadır (ġekil 2). Ġstatistiksel olarak da aile, iĢin monotonluğu, yönetim, diğer bölüm çalıĢanları, çalıĢma arkadaĢları, eldiven, maske konusunda sorunu olduğunu belirtenler arasındaki fark önemli bulunmuĢtur ( P<0,05). Bu sonuca göre, öğrenim düzeyinin yükselmesiyle personelin sorunlarının bilincinde olduğu söylenebilir. 45,0 40,0 35,0 30,0 25,0 40,9 35,8 37,8 35,6 33,9 33,3 28,9 26,7 24,6 20,0 15,0 13,3 11,1 16,9 16,4 3,8 5,0 22,2 16,9 13,2 8,2 6,6 10,0 24,4 4,9 3,8 13,2 6,6 18,9 16,9 15,6 9,8 8,2 4,9 vb as ke El di ve n, M ya kk ab ı m aa a al ış m Ç Fo r ka da şl ar ı ar al ış an la rı öl üm Ç Yö ne tim iğ er B D İş in m on ot on lu ğu em e Se vm İş i ge liş im M es le ki Ai le Sa ğl ık 0,0 İlk ve daha az N=61 Ortaokul N=53 Lise-Üniversite N= 45 ġekil 2- Personelin KiĢisel Sorunlarına ve Öğrenim Düzeylerine Göre Dağılımı 177 AraĢtırmada, personelin çalıĢma koĢullarına iliĢkin sorunları arasında izinle ilgili ( % 66,7) sorunları belirtenler önde gelirken, Akkaya‟nın (2002), Gönen ve Özgen‟in (1993), Yaman ve ġanlı‟nın (2001) çalıĢmalarında “ücretin yetersizliğini” belirtenler ilk sırada yer almaktadır. Yertutan ve arkadaĢları ( 1995) tarafından yapılan çalıĢmada iĢlerinden memnun olmadığını belirten personelin iĢ sağlığı- güvenliği ( % 17,1), yönetimin politikası ( % 16,7), kurumda sağlanan olanaklar ( % 15,4), kullanılan araç-gereçler ( % 14,1),insan iliĢkileri ( % 12,0), çalıĢma ortamının fiziksel koĢullarıyla ilgili ( % 6,8) faktörlerden memnun olmadığı belirtilmiĢtir. Bu araĢtırmada her iki cinsiyette de izinle ilgili sorun yaĢadığını bildirenler ilk sıradadır (ġekil 3). Ġlk ve daha az ve ortaöğrenim görenlerde ( ilk ve daha az % 73,8, ortaokul % 54,7), izinle ilgili, lise ve üniversite mezunlarında ise eĢit oranlarla ( % 71,1) izin ve dinlenme odaları konusunda sorunu olduğunu belirtenler yüksek orandadır (ġekil 4). Öğrenim düzeyi arttıkça kullanılan araçlar( ilk ve daha az % 1,6, ortaokul %9,4, lise- üniversite %15,6), görev tanımı( ilk ve daha az % 3,3, ortaokul % 11,3, lise- üniversite % 17,8), iĢin yapılma zamanı( ilk ve daha az % 3,3, ortaokul % 15,1, lise- üniversite % 24,4) ve iĢin sıklığı( ilk ve daha az % 13,1, ortaokul % 18,9, lise- üniversite % 40,0), dinlenme araları (ilk ve daha az %24,6, ortaokul % 32,1, lise- üniversite % 40,0), ücret ( ilk ve daha az % 36,1, ortaokul % 43,4, lise- üniversite % 46,7) konusunda sorun yaĢadığını belirtenlerin oranı da artmaktadır. Ġstatistiksel açıdan da dinlenme odaları, kullandıkları araçlar, görev tanımı, iĢin yapılma zamanı, sıklığı, kiĢisel temizlik olanaklarını sorun olarak bildirenler arasındaki fark önemli bulunmuĢtur ( P<0,05). Bu bulgu, öğrenim düzeyinin yükselmesiyle personelin çalıĢma koĢullarına iliĢkin sorunlarının farkında olduklarını düĢündürmektedir (ġekil 4). 178 0,0 27,2 Kadın 179 28,6 33,0 10,7 14,6 17,5 Erkek ġekil 3- Personelin ÇalıĢma KoĢullarına ĠliĢkin Sorunlarına ve Cinsiyete Göre Dağılımı İkramiye vb ödüller 41,7 Ücret 21,4 Yemek 21,4 Vardiya 25,0 28,6 28,2 Dinlenme araları 32,1 Tatil günleri 70,0 Çalışma saatleri 10,79,7 İzin 37,5 35,9 Kişisel temizlik olanakları (Duş vb) 30,0 İşin yapılma sıklığı 20,0 İşin yapılma zamanı 7,1 8,7 Görev tanımı 10,0 Kullandıkları araçlar 40,0 Dinlenme odaları 50,0 Aydınlatma, havalandırma,gürültü vb Fiziksel çevre koşulları 80,0 73,2 63,1 60,0 50,5 48,2 42,9 40,8 30,4 34,9 17,9 16,5 7,1 73,8 71,1 60,0 51,1 50,0 18,9 13,1 32,1 28,9 24,6 42,2 36,1 32,1 31,1 28,3 24,6 17,8 11,513,2 22,6 18,9 8,2 İlk ve daha az Ortaokul Lise-Üniversite ġekil 4- Personelin ÇalıĢma KoĢullarına ĠliĢkin Sorunlarına ve Öğrenim Düzeylerine Göre Dağılımı 180 İkramiye vb ödüller Ücret Yemek Vardiya 3,3 Dinlenme araları Dinlenme odaları Aydınlatma, havalandırma,gürültü vb Fiziksel çevre koşulları 0,0 3,3 1,6 15,1 28,3 22,9 24,4 Tatil günleri 10,0 17,8 11,3 46,7 43,4 40 39,3 Kişisel temizlik olanakları (Duş vb) 15,6 9,4 İşin yapılma sıklığı 20,0 54,7 26,4 24,4 İşin yapılma zamanı 20,8 24,6 20,8 Görev tanımı 30,0 37,7 Kullandıkları araçlar 40,0 40 71,1 Çalışma saatleri 66,7 70,0 İzin 80,0 SONUÇ VE ÖNERĠLER Hastanelerde Ev Ġdaresi alanında çalıĢan personelin iĢ yaĢamında karĢılaĢtığı sorunları belirlemek ve sorunların çözümüne yönelik önerilerde bulunmak amacıyla planlan bu araĢtırmadan elde edilen sonuçlar Ģu Ģekilde özetlenebilir. Personel, kiĢisel sorunları arasında sağlık problemini ilk sırada belirtmiĢtir. Kadınlarda sağlık, erkeklerde aile sorunlarını belirtenler önde gelmektedir. Öğrenim düzeyi arttıkça iĢi sevmeme, yönetim, diğer bölüm çalıĢanları,çalıĢma arkadaĢları, eldiven, maske konusunda sorun yaĢadığını belirtenlerin oranı da artmaktadır Personelin çalıĢma koĢullarına iliĢkin sorunları arasında izinle ilgili sorunları belirtenler önde gelmektedir. Öğrenim düzeyi arttıkça kullanılan araçlar, görev tanımı, iĢin yapılma zamanı ve iĢin sıklığı, dinlenme araları, ücret konusunda sorun yaĢadığını bildirenler de artmaktadır. Bu sonuçlar doğrultusunda; Kurumda personelin sağlığını olumsuz yönde etkileyen faktörlerin ortadan kaldırılması (aydınlatma, havalandırma, ısıtma, nem, gürültü, iĢ dağılımındaki dengesizlik, monotonluk, araçların ergonomik olmaması vb.), personeli motive edecek bir çalıĢma ortamın oluĢturulması, Yöneticilerin, kurumda günlük olarak her personelin; hangi iĢi nerede, ne kadar sürede, ne zaman, ne sıklıkta, ne ile ve nasıl yürüteceğini gösteren çalıĢma programı hazırlamaları, bu programı uygulamaları, Personele iĢe baĢlamadan önce ve hizmet sırasında eğitim verilmesi ve eğitimin sürekliliğinin sağlanması, sürekli kontrol yapılması, Yöneticilerin, personelin sorunlarını tespit ederek, çözümlemeye çalıĢmaları, Personel sorunlarını belirleyecek daha geniĢ çaplı araĢtırmaların yapılması önerilebilir. KAYNAKLAR -Akkaya, G ( 2002) “Otellerde Ev Ġdaresi Hizmetlerinin Yürütülmesinden Sorumlu Yönetici ve Personelin KarĢılaĢtıkları Sorunların Ġncelenmesi”.H.Ü. Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ev Ġdaresi ve Aile Ekonomisi Programı Bilim Uzmanlığı Tezi, Ankara. -Anon (2005) Office Safety. http://medical.smis.doi.gov/office.html.EriĢim 7,12,2005. -Aykanat,S; Tengilimoğlu, D (2003) “Hastanelerde Sağlık Personelini Motive Eden Faktörlere ĠliĢkin Bir Alan ÇalıĢması”. Hacettepe Sağlık Ġdaresi Dergisi ; 6; 2. -Erkal, S.; ġafak, ġ. (1998). “Hastanelerde ÇalıĢan Ev Ġdaresi Personelinin Hijyen Kurallarına ĠliĢkin DavranıĢlarının Ġncelenmesi.” Ev Ekonomisi Yüksek Okulu Yayınları No:1,AraĢtırma Serisi 1,Ankara. -Gönen, E. Özgen,Ö (1993). “Kurumlarda Ev Ġdaresi Hizmetlerini Yürüten Personelin ÇalıĢma KoĢullarının Ergonomik Açıdan Ġncelenmesi”. Dördüncü Ergonomi Kongresi. MPM Yayınları:509, Ġzmir. -Hatfield,D; Winter, C. ( 1986) Professional Housekeeping. London. -Ġncir,G (1988). “Güdüleyici ÇalıĢma Ortamı ve Verimlilik”. I.Ulusal Ergonomi Kongresi, Ankara.54-64. Jones,I.Philips,C; (1984). Commercial Housekeeping Maintanence. Stanley Thornes Publishers Ltd. England. -Miller,C.B (1981).Efficient Hospital Housekeeping. American Hospital Publishing. Inst. Newyork. -ġafak, ġ.(1997). Kurumlarda Ev Ġdaresi. Damla Matbaacılık Yayıncılık. Ankara. 181 -ġafak, ġ, C. Yertutan, S. Erkal, Z. Çopur, ve B. Ergüder, ( 2004).“ Bir Hastanede Ev Ġdaresi Hizmetlerinde ÇalıĢan Personelin ĠĢ Yaparken Sağlığını Korumaya Yönelik Aldıkları Önlemlerin ve KarĢılaĢtıkları Sağlık Problemlerinin Ġncelenmesi”.IX. Ulusal Halk Sağlığı Kongresi Bildiriler Kitabı, 3-6 Kasım,173, Ankara. -Terzioğlu, G.(1998). “Kurum Ev Ġdaresi ve Verimlilik. I. Ulusal Kurum Ev Ġdaresi Kongresi (Uluslar arası Katılımlı) 21-23 Ekim, Ankara -Yaman,M; ġanlı,N. (2001). “Kurumlarda ÇalıĢan Temizlik Elemanlarının ĠĢ Sağlığı ve ĠĢ Güvenliğinin Ġncelenmesi”. Sekizinci Ergonomi Kongresi,25-26 Ekim, -Yertutan, C.; Sökmen, A; Öztop, H. (1995). “Hastanede ÇalıĢan Ev Ġdaresi Personelini ĠĢlerinden Memnun Olma Durumları ve Bunu Etkileyen Faktörler”. BeĢinci Ergonomi Kongresi .MPM Yayınları No: 570, Ġstanbul. -Yertutan, C. (2000). “Kurumlarda Ev Ġdaresi Hizmetlerinin Verimliliği.” Minpa Matbaacılık Tic. Ltd.ġti. Ankara. 182 DOKTOR, DĠġ DOKTORU VE AVUKATLARIN ÖZEL ĠġYERLERĠNDE ÇALIġMA KOġULLARININ ANALĠZĠ (TRABZON ĠLĠ ÖRNEĞĠ) Kemal ÜÇÜNCÜ, Tarık GEDĠK*, Aytaç AYDIN KTÜ Orman Fakültesi Orman Endüstri Mühendisliği Bölümü, 61080 Trabzon ÖZET Bu çalıĢmada, Trabzon merkez ilçede alanındaki meslek odasına kayıtlı bulunan doktor, diĢ doktoru ve avukatların özel iĢyerleri incelenerek çalıĢma koĢullarının analizi yapılmıĢtır. Toplam 749 iĢyerinin 156‟sı üzerinde yüz yüze görüĢme yöntemi ile anket uygulanmıĢtır. Anketin ilk bölümünde katılımcıların demografik özellikleri ve çalıĢma alanlarına iliĢkin bilgiler toplanmıĢtır. Ġkinci ve üçüncü bölümde çalıĢma alanı donanımları ile çalıĢma esnasındaki hareket biçimleri, çalıĢma koĢullarına bağlı rahatsızlıklar, rahatsızlıkların nedenleri ve çözüm önerilerine iliĢkin sorgulamalar yapılarak bunların değerlendirilmesinde beĢli Likert ölçeği kullanılmıĢtır. Sonuçlar SPSS paket programı ile değerlendirilmiĢtir. Ortalama ayakta çalıĢma süresi 2.7 saat olup, doktorların % 37.5‟i 4 saat, diĢ doktorlarının % 33.3‟ü 5 saat ve avukatların % 80.6‟sı 1 saat ayakta çalıĢmaktadır. ÇalıĢanların % 80.1‟i ofis ergonomisi bilgisine sahip olduklarını ifade ederken, % 98.7‟si çalıĢma donanımlarının ergonomik olarak tasarlanmasının yararına inanmaktadır. ÇalıĢanlar, çalıĢma ortamının genel olarak uygun koĢullar taĢıdığını belirtmiĢlerdir. ÇalıĢma koĢullarından ileri gelen en önemli rahatsızlıklar % 77.6 ile bel ağrısı ve % 71.8 ile baĢ ağrısıdır. En fazla bel ağrısı % 84.4 ile doktorlarda, en fazla baĢ ağrısı % 82.3 ile avukatlarda, en fazla dengesiz duruĢ sorunu da % 76.7 ile diĢ doktorlarında görülmüĢtür. Rahatsızlıkların % 83.3‟ünün stresten, % 63.5‟inin de dengesiz duruĢtan kaynaklandığı belirtilmiĢtir. ÇalıĢanlar, genel olarak çalıĢma koĢullarından ileri gelen rahatsızlıkların azaltılması için uygun dinlenme sürelerinin uygulanması, sistematik egzersiz alıĢkanlığının kazandırılması ve stressiz çalıĢma ortamının oluĢturulması gerektiğini çözüm önerisi olarak öne sürmüĢlerdir. Anahtar Sözcükler: Ergonomik ÇalıĢma KoĢulları, Özel ĠĢ Yeri, Rahatsızlık GĠRĠġ ÇalıĢma alanı iĢgörenlerin iĢini yaptıkları alan veya bölgedir. Bu alanda çalıĢma sektörüne göre makineler, göstergeler, masa ve sandalye veya bilgisayar bulunabilir. Ġyi planlanmıĢ çalıĢma alanı kötü koĢulların oluĢturduğu olumsuzlukları önler. ÇalıĢma alanı iĢgörenle birlikte iĢin gerektirdiği koĢullara göre etkin bir Ģekilde tasarlanmalıdır. Uygun biçimde tasarlanmayan alanlarda önemli sağlık sorunları ile karĢılaĢılır. ÇalıĢma ortamında oluĢan sağlık sorunlarının muhtemel sebepleri olarak; kötü tasarlanmıĢ sandalye, uzun süre ayakta durma, uzak bölümlere uzanma ve yetersiz aydınlatma nedeni ile iĢçinin iĢine yakın durması sayılabilir (Üçüncü, 2005). Ġnsanlar, beden iç ısısında değiĢikliklere neden olabilecek iĢyeri, genel çevre ya da iklim değiĢikliklerine pek dayanıklı değillerdir. ÇalıĢanlar kendilerini rahat hissettikleri iĢ kollarında verimli çalıĢabilirler ve her türlü ortam streslerinden etkilendiklerinde, bu verimli çalıĢma aksamaya baĢlar. ĠĢyerlerinde ortam koĢullarını etkileyen faktörler; hava sıcaklığı, ısı kaynaklarından yansıyan ısı, ortam nemliliği ve hava hareketleri Ģeklinde özetlenebilir. ġüphesiz insanların giyimleri ve yaptıkları iĢlerin güçlük derecelerinin de dikkate alınması gerekir (Erkan, 2003). GeniĢleyen ve geliĢen teknoloji içinde insanların karĢı karĢıya kaldıkları sorunların baĢında meslek hastalıkları ve iĢ kazaları gelmektedir. ĠĢ kollarına göre yapılan iĢin türü, niteliği, ağırlığı veya çalıĢma saati gibi faktörler insan vücudunda kas – iskelet sistemine ait yaralanmalara veya farklı türde problemlere sebep olabilir. ÇalıĢma kapsamında çalıĢma koĢullarına bağlı olarak karĢılaĢılan * tgedik37@msn.com 183 rahatsızlıkları meslek hastalıkları olarak ele alabiliriz. Meslek hastalığı, kiĢinin çalıĢtığı iĢin niteliğine göre, tekrarlanan bir sebep veya iĢin yürütüm Ģartları nedeniyle meydana gelen, geçici veya sürekli hastalık, sakatlık, ruhi arıza halidir. ÇalıĢma koĢullarında ve çalıĢma ortamında yapılacak iyileĢtirmeler ile iĢ kazaları ve mesleki hastalıklardan en az seviyede etkilenmenin yolları araĢtırılmalıdır. ĠĢ kazalarında, dolaylı maliyetlerin (iĢ zamanında kayıp, Ģahitlik ve kaza soruĢturması, üretim duruĢları, malzeme israfı, iĢ gecikmeleri, olası yasal masraflar vb.) doğrudan maliyetlere göre genellikle daha fazla, bazı durumlarda dört kat yüksek olduğu anlaĢılmıĢtır (Akal, 1997; URL 1; URL 2). Doktor, diĢ doktoru ve avukatların çalıĢma bürosu olarak kullandıkları alanlar ergonomik açıdan ne kadar olumlu olursa o ölçüde çalıĢma Ģartları kolaylaĢacak ve iĢlerinde verimlilik artacaktır. ĠĢyerinde düzenin sağlanması veya uyumlu ve disiplinli bir çalıĢmanın sürdürülmesinde liderlik, haberleĢme, iĢ tatmini, Ģikâyetler ve uyuĢmazlıkların çözümü, yönetime katılma, iĢçi sağlığı ve iĢ güvenliği gibi çeĢitli faktörler önem kazanmaktadır (Bingöl, 1990). Genelde tek baĢlarına ya da bir sekreterle çalıĢan katılımcıların liderlik, haberleĢme, yönetime katılma faktörlerini kendilerinin bilmeden de olsa yaptıkları düĢünülebilir. ĠĢ tatmini, Ģikâyetler, uyuĢmazlıkların çözümü ve iĢçi sağlığı ile iĢ güvenliği konularında çalıĢtıkları alanlarda yapacakları düzenlemelerle bir iyileĢtirme sağlanabilir. Bu çalıĢma ile Trabzon ili özel iĢyeri çalıĢanlarının iĢ tatmininde; kullandıkları çalıĢma araçları ve psikolojik etkisi olan objeler incelenmiĢ, çalıĢma koĢullarına bağlı rahatsızlıklar ve bu rahatsızlıkların giderilmesi için nelerin yapılması gerektiği araĢtırılmıĢtır. ĠĢçi sağlığı ve iĢ güvenliği ile ilgili olarak katılımcıların ergonomik çalıĢma koĢulları değerlendirilmiĢtir. MATERYAL VE YÖNTEM ÇalıĢmada Trabzon ili merkezde bulunan, odalarına kayıtlı 266 doktor (URL 3), 250 diĢ doktoru (Anonim) ve 233 avukattan (URL 4) oluĢan toplam 749 özel iĢyeri çalıĢma evreni olarak ele alınmıĢtır. % 95 güven düzeyi ve % 10 hata payı ile örneklem sayısı 84 olarak hesaplanmıĢ, toplam 156 adet anket yüz yüze görüĢme yöntemi ile doldurulmuĢtur. Kullanılan anket 3 bölümden oluĢmakta ve 21 soru içermektedir. Ġlk bölümde yer alan sorularda katılımcıların demografik özellikleri ve çalıĢma alanları ile ilgili bilgiler ele alınmıĢtır. Ġkinci bölümde yer alan sorularla çalıĢma alanında yer alan objelere ait sorgulamalar beĢli Likert ölçeği kullanılarak değerlendirilmiĢtir. Üçüncü ve son bölüm sorularında çalıĢma esnasındaki hareket biçimleri, çalıĢma koĢullarına bağlı rahatsızlıklar, rahatsızlıkların nedenleri ve çözüm önerilerine ait sorgulamalarda da beĢli Likert ölçeği kullanılmıĢtır. Elde edilen sonuçlar SPSS programı ile değerlendirilmiĢtir. BULGULAR VE TARTIġMA ÇalıĢma kapsamında değerlendirilen 156 adet özel iĢyerlerinin % 41.0‟i doktor, % 39.7‟si avukat ve % 19.3‟ü de diĢ doktorundan oluĢmaktadır. Katılımcıların cinsiyeti; % 65.0‟i erkek ve % 35.0‟i bayan, medeni durumu; %72.0‟si evli ve % 28.0‟i bekâr, yaĢ dağılımı; % 27.0‟si 30– yaĢında, % 26.0‟sı 31 – 35 yaĢ arasında, % 22.0‟si 36 – 40 yaĢ arasında ve % 25.0‟i de 41+ yaĢ veya daha yukarı yaĢtadır. Katılımcıların % 23.7‟si 1 – 3 yıl, % 23.1‟i 4 – 7 yıl, % 23.7‟si 8 – 10 yıl ve % 29.5‟i de 11+ yıldan beri kendi özel iĢyerlerinde çalıĢmaktadırlar. Doktorların % 31.3‟ü 11 yıl ve daha fazla süre, % 28.1‟i 1 – 3 yıldır, diĢ doktorlarının % 43.3‟ü 11+ yıl, % 26.7‟si 8 - 10 yıldır ve avukatların % 32.3‟ü 4 – 7 yıl, % 25.8‟i 1 – 3 yıldır özel iĢyerlerinde çalıĢmaktadır. Özel iĢyerleri olan ve aynı zamanda kamu kuruluĢunda çalıĢan katılımcıların oranı % 54.5‟dir. Doktorların % 65.5‟i, diĢ doktorlarının % 23.3‟ü ve avukatlarında % 58.1‟i aynı zamanda bir kamu kurumunda da çalıĢmaktadır. Büro çalıĢanlarının % 48.0‟i günde 4 – 5 saatlerini özel iĢyerlerinde geçirmektedirler. 6 - 7 saat büroda çalıĢanların oranı % 33.0‟dür. Meslek gruplarına göre özel iĢyerlerinde en çok vakit geçirdikleri süreler incelendiğinde; doktorların % 67.2‟sinin günde 4 – 5 saat, diĢ doktorlarının % 43.3‟ünün 6 – 7 saat ve avukatların % 41.9‟unun 4 – 5 saat özel iĢyerlerinde çalıĢmakta oldukları görülmüĢtür. Büro çalıĢanlarının ortalama ayakta çalıĢma süresi 2.7 saattir. Doktorların % 37.5‟inin 4 saat, % 23.4‟ünün 3 saat; diĢ doktorlarının % 33.3‟ünün 5 saat, % 16.7‟sinin 6 saat; avukatların % 80,6‟sının 1 saat ayakta çalıĢtıkları görülmüĢtür. En fazla diĢ doktorları ve en az avukatlar ayakta çalıĢmaktadırlar. Meslek gruplarına göre özel iĢyerlerinde kullanılan objelere iliĢkin bulgular Tablo 1‟de verilmiĢtir. Doktorların ve avukatların tamamının iĢyerinde masa bulunurken, diĢ doktorlarının % 6.7‟sinin masa 184 bulundurmadıkları görülmüĢtür. Buna karĢılık her üç meslek grubuna ait iĢyerlerinin tamamında sandalye bulunmaktadır. Avukatların tamamı ayarlanabilir döner çalıĢma koltuğuna sahipken, doktorların % 6.2‟sinin, diĢ doktorlarının ise % 6.7‟sinin döner çalıĢma koltuğu bulunmamaktadır. Avukatların % 98.4 ile en çok, diĢ doktorlarının ise % 83.3 ile en az bilgisayara sahip oldukları görülmüĢtür. ÇalıĢanların % 52.6‟sı özel bilgisayar masası kullanmakta olup, en çok bilgisayar masası kullanan meslek grubu % 70.0 ile diĢ doktorlarıdır. IĢıktan korunma araçlarının genel kullanım oranı % 97.4, meslek grupları arasında kullanım oranları bakımından önemli fark bulunmamıĢtır. Meslek guruplarının % 95.5‟i kitaplık kullanırken, en yaygın kitaplık kullanan grup % 100 ile avukatlardır. Dolap kullanım oranı % 96.8 olup, avukatların % 100‟ü dolap kullanmaktadır. Doktor ve avukatların % 100‟ü misafir koltuğu kullanırken, diĢ doktorlarının % 13.3‟ü misafir koltuğu kullanmamaktadır. AraĢtırma toplumunun % 90.4‟ü televizyon / radyo kullanmakta, diĢ doktorları % 80 ile en az televizyon / radyo kullanan grubu oluĢturmaktadır. Doktorların ve avukatların % 98.4‟ü, diĢ doktorlarının ise % 86.7‟si çiçek, tablo, vb. psikolojik etkili nesne kullanmaktadır. Meslek gruplarının tamamı telefon / faks kullanmaktadır. Avukatların tamamı, doktorların % 94.7‟si, diĢ doktorlarının ise % 96.7‟si sehpa kullanmaktadır. AraĢtırma toplumunun % 93.4‟ü ankette adı geçen objelere sahipken, bu oran doktorlar için % 94.7, diĢ doktorları için % 89.2 ve avukatlar için % 94.0‟dür. Özel iĢyerinde çalıĢanların % 98.1‟i çalıĢtıkları objelerle ilgili olarak herhangi bir rahatsızlık geçirmemiĢ, % 80.1‟i ofis ergonomisi hakkına bilgi sahibi olduklarını belirtirken, % 98.7‟si çalıĢma objelerinin ergonomik tasarımının ve düzenlenmesinin yararına inanmaktadır. Faktörler arasında ve faktörlere verilen evet cevapları bakımından meslek grupları arasında % 95 güven düzeyinde anlamlı fark bulunmamıĢtır. Tablo 1. ÇalıĢma esnasında kullanılan objelerin meslek gruplarına göre dağılımı Kullanılan objeler Masa Sandalye Ayarlanabilir döner çalıĢma koltuğu Bilgisayar Özel bilgisayar masası GüneĢ ve ıĢıktan korunmak için perde, jaluzi Kitaplık Çekmeceli, raflı dolap Misafir koltuğu Televizyon, radyo Çiçek, tablo, vb psikolojik etkili obje Telefon, faks Sehpa Genel Ortalama Ort. (%) E H 98.7 1.3 100 0 96.2 3.8 94.2 5.8 52.6 47.4 97.4 2.6 95.5 4.5 96.8 3.2 97.4 2.6 90.4 9.6 96.2 3.8 Dr. (%) E 100 100 93.8 95.3 59.4 98.4 95.3 96.9 100 95.3 98.4 H 0 0 6.2 4.7 40.6 1.6 4.7 3.1 0 4.7 1.6 E 93.3 100 93.3 83.3 70 93.3 86.7 90 86.7 80 86.7 Dt. (%) H 6.7 0 6.7 16.7 30 6.7 13.3 10 13.3 20 13.3 Av. (%) E 100 100 100 98.4 37.1 98.4 100 100 100 90.3 98.4 H 0 0 0 1.6 62.9 1.6 0 0 0 9.7 1.6 100 0 100 0 100 0 100 0 98.7 93.4 1.3 6.6 98.4 94.7 1.6 5.3 96.7 89.2 3.3 10.8 100 94.0 0 6.0 ÇalıĢma alanının ergonomik tasarımı ile ilgili özelliklerin meslek gruplarına göre derecelendirilmesinin beĢli likert ölçeğine göre ortalaması Tablo 2‟de verilmiĢtir. (1: en az ya da hiç yok, 5: en çok anlamındadır). Doktor, diĢ doktoru ve avukatların çalıĢma alanının ergonomik olarak tasarlanması yönünden çalıĢma alanının yeterince ve uygun olarak havalandırılması likert ölçeğine göre 4.17 ile en yüksek oranda bulunmuĢtur. Doktorlar ve diĢ doktorlarında bu faktör ortalamanın üstünde bulunmuĢtur. ÇalıĢma alanının yeterince ve uygun olarak aydınlatılması faktörü ortalamada ikinci sırada bulunmuĢtur. Burada sadece doktorlarda bu oran ortalamanın üstünde iken, diĢ doktorlarında en alt seviyesindedir. Duvarların tekniğe uygun renkte boya ile boyanması yargısının ortalaması 4.09 ortalama ile çoğunda mevcuttur. Bu faktörde doktorlar ve avukatlar ortalamanın üstünde yer alırken, diĢ doktorları 3.97 oranı ile ortalamanın altında kalmıĢtır. Meslek gruplarına göre çalıĢma alanının boyutlarının ne olması gerektiğinin bilinmesi en az ortalamada bulunmuĢtur. DiĢ doktorları 3.80 ortalama ile en yüksek oranda ve ortalamanın çok üstünde olmasına karĢılık, avukatlarda bu oran 2.77 oranı ile ortalamanın 185 en altında bulunmuĢtur. Doktorlarda bu faktör ortalamanın üstünde bulunmuĢtur. Mevcut yargıların genel ortalaması 3.94 iken, bu faktör doktorlar için 4.05 ile ortalamanın üstünde, diĢ doktorları için 3.89 ve avukatlar için 3.85 olmak üzere ortalamanın altındadır. Alan tasarımı konusunda tasarım faktörleri arasında ve faktörler bakımından meslek grupları arasında % 95 güven düzeyinde anlamlı fark bulunmamıĢtır. Tablo 2. Meslek gruplarına göre çalıĢma alanının ergonomik olarak tasarımı ÇalıĢma alanının ergonomik tasarım özellikleri ÇalıĢma alanının yeterince ve uygun havalandırılması ÇalıĢma alanının yeterince ve uygun aydınlatılması ÇalıĢma alanının yeterince ve uygun soğutulması ÇalıĢma alanının yeterince ve uygun ısıtılması Duvarların tekniğine uygun renk boya ile boyanması ÇalıĢma yerinin yeterli alan ve hacimde olması ÇalıĢma alanının boyutlarının ne olması gerektiğinin bilinmesi Genel Ortalama Ort. 4.17 4.13 4.10 4.09 4.09 3.83 3.17 3.94 Dr. 4.23 4.27 4.25 4.23 4.13 3.97 3.25 4.05 Dt. 4.20 3.97 3.73 3.87 3.97 3.67 3.80 3.89 Av. 4.10 4.06 4.11 4.05 4.11 3.77 2.77 3.85 Doktor, diĢ doktoru ve avukatların çalıĢmaları esnasındaki hareket biçimleri ve çalıĢma koĢullarının beĢli likert ölçeğine göre değerlendirilmesi Tablo 3‟de verilmiĢtir. Tablo 3. ÇalıĢma alanına göre çalıĢma esnasındaki hareket biçimleri ve çalıĢma koĢulları ÇalıĢma alanında hareket biçimi ve çalıĢma koĢulları ÇalıĢırken sıkça öne doğru eğilme Sık kullanılan çalıĢma nesnelerinin çalıĢanın karĢısına koyması Sandalyede olabildiğince dik oturma Sürekli aynı pozisyonda oturmamaya çalıĢma Düzenli olarak belirli aralıklarla mola verip dinlenme ÇalıĢma alanında fazla çalıĢma nesnesi bulundurma Aynı pozisyonda ve kollara dayanarak uzun süre oturma Telefonla konuĢurken ahizeyi baĢ – omuz arasında tutma Katılımcının telefonu, kullanmadığı el tarafında tutma Ayaklarımın tabana yatay olarak temas etmesine özen gösterme Sık ve düzenli göz kontrolü yaptırma Sık ve düzenli olarak iskelet – kas sistemi kontrolü yaptırma Genel Ortalama Ort. 3.35 3.31 3.28 3.25 3.21 3.19 3.10 3.08 3.01 2.99 2.42 2.25 3.04 Dr. 3.61 3.39 3.39 3.36 3.33 3.19 3.16 3.14 2.75 3.09 2.56 2.34 3.11 Dt. 3.77 3.37 3.17 3.40 3.23 3.30 2.77 3.50 3.83 3.17 2.87 2.67 3.25 Av. 2.87 3.21 3.21 3.06 3.06 3.13 3.21 2.82 2.89 2.73 2.05 1.95 2.85 Meslek gruplarının özel iĢyerlerinde çalıĢma esnasındaki hareket biçimleri ve çalıĢma koĢulları incelendiğinde; katılımcıların iĢle ilgili olarak en fazla yaptıkları hareket tarzının 3,35 ortalama ile sıkça öne doğru eğilme olduğu görülmüĢtür. DiĢ doktorları çalıĢma esnasında öne doğru eğilme hareketini en çok yapan meslek gurubudur. Avukatlar ise bu hareket biçimini en az kullanan meslek grubudur. ÇalıĢma esnasında sık kullanılan çalıĢma objelerinin hemen karĢılarında bulundurulması 3.31 ortalama ile en çok rastlanan ikinci hareket biçimidir. Bu faktör hem doktorlarda hem de diĢ doktorlarında ortalamanın üstünde bulunmuĢtur. Sık ve düzenli olarak kas – iskelet sistemi ile ilgili muayene yaptırmak 2,25 ortalama ile en az rastlanan faktör olarak tespit edilmiĢtir. Burada doktor ve diĢ doktorları bu faktöre avukatlardan daha fazla önem vermektedirler. Genel olarak faktörler incelendiğinde, diĢ doktorlarının aynı pozisyonda ve kollara dayanarak uzun süre oturma faktörü dıĢındaki tüm faktörlerde genel ortalamanın üstünde olduğu tespit edilmiĢtir. Doktorlar; telefonu, kullanmadığı el tarafında tutma faktöründe genel ortalamanın altında bulunurken, diğer tüm faktörlerde genel ortalamanın üstünde bulunmuĢtur. Avukatlarda ise aynı pozisyonda ve kollara dayanarak uzun süre oturma faktörü genel ortalamanın üstünde bulunurken, diğer tüm faktörler genel ortalamanın altında tespit edilmiĢtir. ÇalıĢma alanında hareket biçimleri ve çalıĢma koĢullarına iliĢkin yargılara uyumun genel ortalaması 3.04 iken, doktorlar için 3.11 ve diĢ doktorları için 3.25 ile ortalamanın üstünde, avukatlar için 2.85 ile ortalamanın altındadır. ÇalıĢma alanı ve hareket biçimleri ile ilgili faktörler arasında % 95 güvenle anlamlı fark bulunmuĢ, bu faktörler bakımından meslek grupları arasında ise fark bulunmamıĢtır. 186 Doktor, diĢ doktoru ve avukatların çalıĢma koĢullarına ve alanlarına bağlı olarak karĢılaĢtıkları rahatsızlıkların meslek guruplarına göre dağılımı ġekil 1‟de gösterilmiĢtir. Katılımcıların en çok Ģikâyet ettiği rahatsızlık bel ağrısıdır. Bel ağrısını baĢ ağrısı ve boyun ağrısı izlemektedir. Katılımcıların en az Ģikâyet ettiği rahatsızlık türleri yaygın olarak ağrı Ģikâyetinin olması, diz ağrısı, kalça ağrısı ve bilek ağrısıdır. Bel ağrısından en fazla rahatsızlık duyan kesim % 84.4 oranında doktorlar olurken; avukatlar % 72.6 ile en az rahatsızlık duymaktadır. Doktorların rahatsızlık duyduğu en yüksek oran bel ağrısı olurken, bunu baĢ ağrısı ve boyun ağrısı izlemektedir. DiĢ doktorlarında da en fazla görülen rahatsızlık % 73.3 oranı ile bel ağrısıdır. Bunu sırt ağrısı izlemektedir. Avukatlarda ise en fazla görülen rahatsızlık % 82.3 oranı ile baĢ ağrısı olurken, bunu bel ağrısı ve ayak ağrısı izlemektedir. Doktorlar ve diĢ doktorlarında ayak ağrısı Ģikayetine fazla rastlanmamasına rağmen avukatlarda bu rahatsızlık diğer iki meslek grubuna göre daha fazla hissedilmektedir. Bunun muhtemel nedeni statik duruĢun uzun sürmesi olabilir. AraĢtırma toplumunun % 32.0‟si rahatsızlık Ģikayetinde bulunurken, doktorların % 34.7‟si, diĢ doktorlarının % 27.5‟i ve avukatların % 34.6‟sı rahatsızlık Ģikayetinde bulunmuĢlardır. Rahatsızlıkla ilgili faktörler arasında ve faktörlerin etkileri bakımından meslek grupları arasında % 95 güvenle anlamlı fark bulunmuĢtur. 100 Doktor Rahatsızlık yüzdesi 80 Diş doktoru Avukat 60 40 Yaygın ağrı Diz ağrısı Bilek ağrısı Ayak ağrısı Omuz ağrısı Sırt ağrısı Boyun ağrısı Baş ağrısı Bel ağrısı 0 Kalça ağrısı 20 Rahatsızlık ġekil 1. ÇalıĢma alanına ve çalıĢma koĢullarına bağlı karĢılaĢılan rahatsızlıklar Doktor, diĢ doktoru ve avukatlara göre çalıĢma alanı ve çalıĢma koĢullarına bağlı olarak meydana gelen ağrıların nedenlerine ait bulgular ġekil 2‟de gösterilmiĢtir. Bütün meslek grupları için rahatsızlık nedenlerinin baĢında % 83.3 ile stres gösterilmiĢtir. Meslek grupları arasında stres, avukatlarda % 88.7 ile en yüksek, diĢ doktorlarında ise % 73.3 ile en düĢük düzeyde görülen rahatsızlık nedenidir. Stresi izleyen rahatsızlık nedenleri % 63.5 ile dengesiz duruĢ, % 55.8 ile yorgunluk ve dalgınlık, % 53.8 ile yanlıĢ vücut hareketi, % 50.6 ile iĢle ilgili olarak yapılan zorunlu hareketlerdir. Avukatlar stresi en çok yaĢayan meslek grubu olarak tespit edilmiĢtir. DiĢ doktorları ise ortalamanın altında bir oranda en az stres yaĢayan meslek grubudur. Doktorlarda iĢleri ile ilgili olarak yaptıkları zorunlu hareketler rahatsızlık nedenleri arasında % 76.6 ile ikinci sırada bulunurken, avukatlarda bu faktör % 12.9 ile en az rahatsızlık nedenleri arasında yer almaktadır. Doktorlara göre çalıĢma yerlerinde sosyal faaliyet olmaması, çalıĢma yerinde dayanıĢma olmaması ve içe kapanıklık faktörleri rahatsızlık yapacak faktörler arasında yer almamaktadır. Meslek gruplarına göre rahatsızlığa neden olmayan faktörler olarak da çalıĢma yerlerinde sosyal faaliyet olmaması, çalıĢma yerinde dayanıĢma olmaması ve içe kapanıklık faktörlerinin olduğu tespit edilmiĢtir. Meslek gruplarının % 36.7‟si önerilen nedenlerin rahatsızlık nedeni olduğunu belirtmiĢ ve meslek grupları arasında önemli fark bulunmamıĢtır. Bununla birlikte, çalıĢanların beyan ettikleri rahatsızlıkların tamamının çalıĢma koĢulları ve hareket biçimlerinden kaynaklanıp kaynaklanmadığının uygun yöntem ve tekniklerle araĢtırılmasının gerektiği unutulmamalıdır. Rahatsızlık nedeni faktörler arasında % 95 güvenle anlamlı fark bulunmakla birlikte, faktörlere bağlı olarak meslek grupları arasında anlamlı fark bulunmamıĢtır. 187 100 Doktor Diş doktoru 60 Avukat 40 20 Eksik dayanışma Eksik sosyal faaliyet İçe kapanıklık Tatminsiz çalışma Zorunlu hareketler Yanlış vücut hareketi Yorgunluk ve dalgınlık Dengesiz duruş 0 Stres Rahatsızlık nedeni yüzdesi 80 Rahatsızlık nedenleri ġekil 2. ÇalıĢma alanı ve koĢullarına bağlı rahatsızlıkların çalıĢma alanına göre nedenleri Doktor, diĢ doktoru ve avukatlara göre çalıĢma alanı ve çalıĢma koĢullarından kaynaklanan rahatsızlıkların ortadan kaldırılmasına iliĢkin öneri sonuçları Tablo 4‟da verilmiĢtir. Rahatsızlıkların giderilmesine iliĢkin önlemler arasında % 95 güvenle anlamlı fark bulunurken, bu faktörlere bağlı olarak meslek grupları arasında anlamlı farkın olmadığı görülmüĢtür. Doktor, diĢ doktoru ve avukatlara göre çalıĢma alanı ve çalıĢma koĢullarından kaynaklanan rahatsızlıkların ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlerin baĢında % 87.2 ile egzersiz yapma alıĢkanlığının kazanılması ilk sırada yer almıĢtır. Bu faktörü % 86.5 ile çalıĢma / dinlenme süresi arasında dengenin sağlanması, % 79.5 ile ergonomik düzenlemelerin yapılması ve stressiz ortam oluĢturulması, % 78.2 ile korunma yöntemlerinin öğrenilmesi, % 74.4 ile eğitim, % 72.4 ile uygun hareket biçimi ve % 69.2 ile çalıĢma organizasyonundaki düzensizliklerin giderilmesi izlenmiĢtir. Avukatlara göre çalıĢma süresi / dinlenme süresi arasındaki iliĢki dengelenmesi % 96.8 oranı ile en yüksek rahatsızlıktan kurtulma yolu olurken, doktorlarda bu faktör % 87.5 ile en yüksek değerdedir. DiĢ doktorlarına göre ise egzersiz yapma alıĢkanlığının kazandırılması % 90 oranında rahatsızlıktan kurtulmak için en önemli faktör olarak tespit edilmiĢtir. Meslek gruplarına göre çalıĢma organizasyonlarındaki düzensizliklerin giderilmesi rahatsızlıkların engellenmesinde % 69.2 oranı ile en az etkili faktördür. DiĢ doktorlarına göre % 60 oranında düzensizliklerin giderilmesinin herhangi bir faydasının olmadığına inanılmaktadır. AraĢtırma toplumunun rahatsızlıkların önlenmesine iliĢkin yargılara katılım ortalaması % 78.4 iken, bu eğilim doktorlar için % 79.7, diĢ doktorları için % 53.8 ve avukatlar için % 88.9‟dur. DiĢ doktorları, rahatsızlıkları giderilmesi için yapılması gerekenler konusundaki yargılardan en fazla % 90 ile egzersiz yapma alıĢkanlığına katılmıĢ, diğer yargılara katılım oranları diğer meslek gruplarına oranla daha düĢük bulunmuĢtur. Tablo 4. Rahatsızlıklardan kurtulmak çalıĢma alanına bağlı olarak yapılması gerekenler Rahatsızlıktan kurtulmak için yapılması gerekenler Egzersiz yapma alıĢkanlığı kazandırılmalı ÇalıĢma / dinlenme süresi dengelenmeli Ergonomik düzenlemeler yapılmalı Stressiz bir ortam oluĢturulmalı Kendini koruma yöntemleri öğretilmeli Bunlar için eğitim verilmeli ÇalıĢmaya uygun çalıĢma hareketi oluĢturulmalı ĠĢ organizasyonunda düzensizlikler giderilmeli Genel Ortalama Ort. E 87.2 86.5 79.5 79.5 78.2 74.4 72.4 69.2 78.4 188 (%) H 12.8 13.5 20.5 20.5 21.8 25.6 27.6 30.8 21.6 Dr. (%) E H 85.9 14.1 87.5 12.5 81.3 18.8 82.8 17.2 78.1 21.9 75 25 76.6 23.4 70.3 29.7 79.7 20.3 Dt. (%) E H 90 10 63.3 36.7 60.0 40.0 43.3 56.7 56.7 43.3 40.0 60.0 36.7 63.3 40.0 60.0 53.8 46.2 Av. (%) E H 87.1 12.9 96.8 3.2 87.1 12.9 93.5 6.5 88.7 11.3 90.3 9.7 85.5 14.5 82.3 17.7 88.9 11.1 SONUÇ VE ÖNERĠLER AraĢtırma toplumuna ait meslek gruplarına mensup çalıĢanların ortalama ayakta çalıĢma süresi 2.7 saat olup, doktorların % 37.5‟i 4 saat, diĢ doktorlarının % 33.3‟ü 5 saat ve avukatların % 80.6‟sı 1 saat ayakta çalıĢmaktadır. ÇalıĢanların % 80.1‟i ofis ergonomisi bilgisine sahip olduklarını, % 98.7‟si çalıĢma donanımlarının ergonomik olarak tasarlanmasının yararlı olacağına inandıklarını ifade etmiĢlerdir. ÇalıĢanlar, çalıĢma ortamının genel olarak uygun koĢullar taĢıdığını belirtmiĢlerdir. Kullanılan objeler arasında ve objelerin kullanım oranı bakımından meslek grupları arasında % 95 güven düzeyinde anlamlı fark bulunmamıĢtır. Buna göre, meslek çalıĢanlarının objelerin gerekliliğine hemen aynı düzeyde inandıkları söylenebilir. ÇalıĢma alanının ergonomik tasarımı özellikleri arasında ve bu özelliklerin benimsenmesi bakımından meslek grupları arasında % 95 güven düzeyinde anlamlı fark bulunmamıĢtır. ÇalıĢanlar, ergonomik tasarım ile ilgili faktörlerin önemli olduğunu vurgularken, söz konusu faktörlere yakın düzeyde önem vermiĢlerdir. ÇalıĢma alanında hareket biçimleri ve çalıĢma koĢulları arasında % 95 güven düzeyinde anlamlı fark bulunurken, bu faktörlerin benimsenmesi bakımından meslek grupları arasında anmalı fark bulunmamıĢtır. ÇalıĢma alanı ve çalıĢma koĢulları ile ilgili faktörler aynı önem düzeyinde değillerdir. Öncelikle doktor ve diĢ doktorlarının çalıĢma sırasında sıkça öne doğru eğilme eğiliminde olmalarının yarattığı sağlık sorunlarının çözümü daha önemli bulunmuĢtur. Bununla birlikte meslek gruplarının söz konusu faktörlere verdikleri anlamlar arasında fark yoktur. ÇalıĢanların maruz kaldıkları rahatsızlıklar arasında ve söz konusu rahatsızlıklara maruz kalan meslek grupları arasında % 95 güven düzeyinde anlamlı fark bulunmuĢtur. OluĢan rahatsızlıklar arasında anlamlı fark bulunması, önemli rahatsızlıkların olduğunu ve bu rahatsızlıkların giderilmesi yönünde çabanın artırılmasının gerektiğini göstermektedir. Rahatsızlık nedeni faktörler arasında % 95 güven düzeyinde anlamlı fark bulunmuĢ olmakla birlikte, bu faktörler bakımından meslek grupları arasında anlamlı fark bulunmamıĢtır. ÇalıĢanlar tarafından stres en önemli ortak rahatsızlık nedeni olarak gösterilmekle birlikte, diĢ doktorları için yanlıĢ vücut hareketi en önemli rahatsızlık nedenidir. Doktorlar için ikinci ve üçüncü sırada gelen rahatsızlık nedenleri ise zorunlu hareketler ve yanlıĢ vücut hareketidir. Buna göre, rahatsızlık nedeni faktörlerin ağırlık derecelerine göre çözüm önerileri üretilmelidir. Rahatsızlıkların giderilmesi için alınabilecek önlemler arasında % 95 güvenle anlamlı fark bulunmuĢ, aynı faktörler için meslek grupları arasında anlamlı fark bulunmamıĢtır. Meslek gruplarının rahatsızlıktan kurutulmak için önerilen çözüm yolları arasında fark bulunmamakla birlikte, rahatsızlıktan kurutulmak için yapılması gerekenler arasında anlamlı fark bulunmaktadır. Genel olarak egzersiz yapma alıĢkanlığı % 87.2 ortalama ile ilk sırada önerilirken, doktorlar ve avukatlar çalıĢma / dinlenme süresinin dengelenmesi, diĢ doktorları ise egzersiz yapma alıĢkanlığının kazandırılması ile rahatsızlıkların azalacağına inanmaktadırlar. Rahatsızlıkların giderilmesi bakımından en düĢük etkiye sahip faktörler doktorlara ve avukatlara göre çalıĢma organizasyonu düzensizlikleri, diĢ doktorlarına göre çalıĢma koĢullarına uygun çalıĢma hareketinin oluĢturulması olarak görülmüĢtür. DiĢ doktorlarının çalıĢma koĢullarına uygun çalıĢma hareketinin oluĢturulması faktörüne az önem vermelerinin muhtemel nedeni bu konuda bilgi sahibi oldukları Ģeklinde yorumlanabilir. ÇalıĢma sürelerini çoğunlukla ayakta geçiren doktor ve diĢ doktorları, iĢlerini sıkça öne doğru eğilerek görmektedirler. Buna bağlı olarak, bu çalıĢanların çoğu bel ve baĢ ağrısına maruz kalmaktadırlar. ÇalıĢma koĢullarından ileri gelen en önemli rahatsızlıklar % 77.6 ile bel ağrısı ve % 71.8 ile baĢ ağrısıdır. En fazla bel ağrısı % 84.4 ile doktorlarda, en fazla baĢ ağrısı % 82.3 ile avukatlarda, en fazla dengesiz duruĢ sorunu da % 76.7 ile diĢ doktorlarında görülmüĢtür. Rahatsızlıkların % 83.3‟ünün stresten, % 63.5‟inin de dengesiz duruĢtan kaynaklandığı belirtilmiĢtir. ÇalıĢanlar, genel olarak çalıĢma koĢullarından ileri gelen rahatsızlıkların azaltılması için uygun dinlenme sürelerinin uygulanması, sistematik egzersiz alıĢkanlığının kazandırılması ve stressiz çalıĢma ortamının 189 oluĢturulması gerektiğini çözüm önerisi olarak öne sürmüĢlerdir. AraĢtırmada iĢgücü kayıplarına yönelik inceleme yapılmamıĢ olmakla birlikte, oluĢan rahatsızlıkların çalıĢma verimini olumsuz yönde etkileyeceği bilinmektedir. KAYNAKLAR: Akal, Z., 1997, ĠĢ Etüdü, Milli Prodüktivite Merkezi Yayınları No: 29, Ankara Anonim. Trabzon diĢ hekimleri odası üye kayıtları Bingöl, D., 1990, ĠĢyeri Disiplini ve ÇalıĢma BaĢarısı, Sistem Yayıncılık, s. 87 Erkan, N., 2003, Verimlilik, Sağlık ve Güvenlik için Ġnsan Faktörü Mühendisliği: Ergonomi, Milli Prodüktivite Merkezi Yayınları No: 373, Ankara Üçüncü, K., 2005, Ergonomi ve ĠĢ Etüdü, KTÜ Orman Fakültesi Orman Endüstri Mühendisliği Bölümü Ders Notları No: 77, Trabzon URL 1. http://www.ttb.org.tr/isak/msg/nisan02/13.html, (04.10.2005) URL 2. http://www.milliyet.com.tr/2005/09/05/ekonomi/eko03.html, (04.10.2005) URL 3. http://www.trabzonto.org/genelbilgi.asp (04.10.2005) URL 4. http://www.trabzonbarosu.org/avukatlar.asp?order=adi (04.10.2005) 190 ENGELLĠLERĠN ĠSTĠHDAMINDA ERGONOMĠK TASARIMIN ÖNEMĠ Yasemin VATANDAġ* Endüstri Mühendisliği Bölümü, Ġstanbul Teknik Üniversitesi, Maçka Ġstanbul ÖZET Endüstri mühendisliğinin en temel çalıĢma alanlarından birini de ergonomi bilimi oluĢturmaktadır. Ergonomi insanlar için, gerek günlük yaĢantıda gerekse iĢ hayatında, fiziksel ve psikolojik zorlanmayı en aza indirgeyen ortamlar ile araç, gereç ve donanımları tasarlamayı amaçlayan bir bilimdir. Özellikle iĢ yaĢamında ergonominin rolü, sadece çalıĢan sağlığı açısından değil, aynı zamanda iĢletme verimliliği ve ürün ve/veya hizmet kalitesi bakımından da önemli rol oynamaktadır. Diğer yandan ergonominin önemi, iĢverenler tarafından yeterince kavranamamakta ve uzun dönemde getireceği kazançlar göz ardı edilerek, maliyetli olacağı düĢüncesiyle ergonomik tasarımların uygulanmasında sorunlar yaĢanmaktadır. Bu sorundan en çok etkilenenler ise engellilerdir. Engellilerin çalıĢabileceği ortamların oluĢturulması için ergonomik tasarımın yapılması zorunludur ancak pek çok iĢletmede bu durum göz ardı edilmekte ve bu nedenle, nüfus içerisinde ciddi bir paya sahip olan engelliler istihdam edilememektedir. Bu durum hem önemli miktarda bir iĢgücünün değerlendirilememesine, hem de engellilerin sosyal hayata uyumunun sağlanamamasına neden olmaktadır. Sadece pratikte değil, teoride de engellilerin istihdamı için ergonomi tasarımına gereken önem verilmemiĢtir. Bugüne kadar, engellilerin özel durumunu yansıtacak ergonomik çalıĢmaların sayısı yeterli sayıya ve niteliğe ulaĢamamıĢtır. Bu çalıĢmanın amacı, engelliler için iĢ yerlerinde ergonomik tasarım konusunun önemine ve bu konuda yapılan çalıĢmaların eksikliğine, bazı istatistikler yardımıyla dikkat çekerek, gelecekte bu konuda yapılacak araĢtırmalar için bir baĢlangıç noktası oluĢturmaktır. Anahtar Sözcükler: Engelli Ġstihdamı, Ergonomik Tasarım. 1. GiriĢ 1.1. ÇalıĢmanın Amacı Bu çalıĢmanın amacı, engellilerin istihdam konusunda yaĢadıkları sorunları, konuya ait istatistikler ve yurtdıĢında bu alanda yapılan çeĢitli araĢtırmalar ıĢığında ortaya koymaktır. Bu çalıĢma ile engellilerin iĢgücü potansiyellerinin değerlendirilememesinin nedenleri incelenecek ve ergonomik tasarım eksikliğinin bu nedenler içerisindeki yeri vurgulanmaya çalıĢılacaktır. Ayrıca, literatürde bu konu üzerindeki çalıĢma eksikliğine dikkat çekilerek, bundan sonraki ergonomik araĢtırmalarda, engellilerin istihdam edilebilmeleri ve iĢ yerlerinde daha rahat çalıĢabilmelerini sağlayacak ergonomik tasarım ve düzenlemeler üzerine yoğunlaĢılması için bir baĢlangıç noktası oluĢturulmaya çalıĢılacaktır. 1.2. Problemin Tanımı Endüstri mühendisliğinin en temel uğraĢı dallarından birini oluĢturan ergonomi bilimi; hizmet ve üretim sektörlerinde çalıĢanlar için en uygun fiziksel ve psikolojik koĢulları belirlemek ve * vatandasy@gmail.com 191 bunları sağlamak suretiyle bir yandan iĢyerlerinde verimliliği ve üretkenliği arttırmak, diğer yandan da mevcut iĢgücünden azami faydayı –insancıl koĢullarda- sağlamayı hedeflemektedir. Yapılan ergonomi çalıĢmaları sırasında gözden kaçırılan bir nokta ise, engellilerin özel durumlarından ötürü, nüfusun genel çoğunluğu göz önünde bulundurularak tasarlanan ergonomik ortamlara uyum sağlayamama ihtimallerinin yüksek oluĢudur. Günümüzde gerek Türkiye‟de, gerekse diğer ülkelerde engelliler, bir iĢgücü potansiyeli olarak görülmemekte ve bu nedenle istihdam edilme aĢamasında güçlüklerle karĢılaĢmaktadırlar. Bu güçlüklerin temelinde, çok geniĢ bir yelpazeye yayılan sosyal, ekonomik ve hukuksal düzenleme eksiklikleri yatmaktadır. Bu eksiklikler, aslında bir sistem sorununun varlığına iĢaret etmektedirler. Ancak daha yüzeysel olarak bakıldığında, engellilerin istihdamındaki bu güçlüğe yol açan nedenler silsilesinin baĢında, engellilerin mesleki eğitim fırsatlarından yararlanma yoksunluğu ve iĢyerlerinde engellilerin rahatça çalıĢabileceği, ergonomik bir fiziksel ortamın hazırlanmadığı gerçeği gelmektedir. Mesleki bir eğitim alamayan engelliler, bir iĢyerinde istihdam edilme Ģansına sahip olamamakta, istihdam edilebilseler bile gerekli fiziksel tasarım ve teknoloji mevcut olmadığından yeterli verimi sağlayamamaktadırlar. Örneğin, iĢverenlerin engellilerle olan iliĢkisini inceleyen bir çalıĢma yapan Blackburn, bir bireyin bir binaya ulaĢamamasının, bir iĢ çevresi sorunu olarak adlandırıldığını söylemiĢtir. (s. 4) Blackburn ayrıca, belli bir göreve getirilmeye uygun ancak o göreve ait yere ulaĢamayan kiĢinin de bir “istihdam engeli” ile karĢılaĢtığını ve engellilerin istihdam edilirken iĢ çevresi faktörlerinin de dikkate alınması gerektiğini belirtmektedir (2002). Bunun dıĢında pek çok iĢveren, engellilerin istihdamını bir maliyet unsuru olarak görmekte ve bu nedenle engellileri istihdam etmekten kaçınmaktadırlar. Blackburn‟ün çalıĢmasında belirttiğine göre engellilerin istihdamı ile birlikte; denetim, tazmin maliyetleri ve uyum için harcanan kaynaklar gibi maliyet kalemleri ortaya çıkmaktadır. Blackburn, Cimera (2002)‟dan yaptığı alıntıya dayanarak denetim maliyetlerinin, engelli kiĢilerin istihdamında, engelsiz kiĢilere nazaran daha önemli bir değiĢken olduğunu vurgulamaktadır. Cimera‟ya göre, engelli bir kiĢiyi denetlemek saat baĢına 0.11 $ daha fazla maliyete neden olmaktadır. Yukarıda belirtilen örnekler engellilerin istihdam konusunda yaĢadıkları güçlüklere dikkat çekmektedirler. Bu olguyu desteklemek üzere Blackburn; O‟Keeffe‟ye ithafen “engellilerin; davranıĢsal, mimari, iletiĢimsel ve politik engellerden ötürü, sosyal ve ekonomik yaĢamdan soyutlandığını” belirtmiĢtir (s. 5). Ayrıca, 1999 yılında düzenlenen I. Özürlüler ġurası‟ndan sonra yayımlanan Komisyon Raporları ve Genel Kurul GörüĢmeleri‟ni içeren kitapta da, engellilerin iĢe yerleĢtirilme oranlarında son yıllarda bir iyileĢme görülmesine rağmen, bu oranların istenen seviyede olmadığı vurgulanmıĢtır (s. 193, 1999). 2. Literatür Taraması 2.1. Türkiye’de Engellilerin Durumu 2.1.1. Türkiye’deki Engellilere Ait Ġstatistikler Ülkemizdeki engellilere ait en son istatistik veriler, 2003 Aralık ayında Devlet Planlama TeĢkilatı MüsteĢarlığı Devlet Ġstatistik Enstitüsü BaĢkanlığı tarafından yapılan bir çalıĢmanın sonuçlarından elde edilmiĢtir (Türkiye Cumhuriyeti Engelli Ġstatistikleri Aralık 192 03‟, www.engelliler.net). Bu verilerden hareketle, engellilerin istihdam konusunda yaĢadığı sorunların nedenleri de ortaya konulabilir. Yapılan çalıĢmaya göre, ülkemizdeki toplam 68.622.559 nüfusun 8.431.937‟si engellidir. Toplamda %12 olan engelli nüfus oranı erkeklerde %11, kadınlarda ise %13 olarak ortaya çıkmaktadır. Yine aynı çalıĢmada, 12 yaĢ üzerindeki engelli nüfusun toplam %22,19‟unun iĢgücüne dâhil olduğu belirtilmektedir. Bu iĢgücünün içerisinde de %2,59‟luk bir kesim iĢsizken, iĢgücüne dâhil olmayan engelli nüfusun oranı %77,81‟dir. ĠĢgücüne dâhil olan engelli nüfusun, çalıĢılan sektöre göre dağılımları Tablo 1‟de görülebilir. Tablo 1 Ġstihdam Edilen Engelli Nüfusun Sektöre Göre Yüzde Dağılımı (12 YaĢ Üzerindeki Engelli Nüfus) TOPLAM ERKEK KADIN Kamu sektörü 18,23 18,36 17,64 Özel sektör 34,85 35,02 34,04 ĠĢveren 3,09 3,58 0,73 Kendi hesabına 35,71 40,16 14,63 Ücretsiz aile iĢçisi 8,11 2,87 32,96 Bilinmeyen 0,02 0,02 0 Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Engelli Ġstatistikleri Aralık 03‟, Devlet Planlama TeĢkilatı MüsteĢarlığı Devlet Ġstatistik Enstitüsü BaĢkanlığı (www.engelliler.net) Yapılan bu istatistik çalıĢmasının dıĢında, I. Özürlüler ġurası‟nda yer alan Komisyon Raporları‟ndaki veriler, engellilerin niçin istihdam edilemediklerinin uzun döneme yayılan nedenlerini ortaya koymaktadır. Söz konusu raporlarda, rehabilitasyon hizmetlerinden yararlanabilen engellilerin oranının %1‟den az olduğu, mesleki rehabilitasyon çalıĢmalarının ise el becerileri ile kısıtlandığı ve bu rehabilitasyon eksikliğinin bir sonucu olarak, nitelikli bir engelli iĢgücü havuzunun oluĢamadığı belirtilmektedir (s.203, 1999). Yine aynı raporlarda yer alan bilgilere göre, eğitim hizmetlerinden yararlanabilen engellilerin oranı %2,97‟dir. Bu oranın düĢük olmasının sebebi olarak, engellilere verilmesi gereken “özel eğitim” kavramının yanlıĢ algılanarak, bu eğitimin sadece özel eğitim kurumlarında verilebileceği düĢüncesiyle engellilerin genel eğitim sisteminden dıĢlanmaları ve eğitimde fırsat eĢitliğinden yararlanamamaları gösterilmiĢtir (s. 204). Raporda ayrıca “Engellilerin özelliklerine uygun mesleki eğitimlerinin bugüne dek sağlanamamıĢ olması, geçiĢ planları ile ilgili mevzuat hükmü eksikliği ve geçiĢ planlarının yapılmayıĢı istihdamda önemli bir engel oluĢturmaktadır” denmektedir (s. 205). Komisyon Raporları‟nda istihdam ile ilgili olarak, engelliler alanında teknoloji kullanımı sorununa da değinilmektedir: “Bugün ülkemizde istihdam zorunluluğu 4382 sayılı yasa ile %3 olarak belirlenmesine rağmen özürlülerin büyük bir çoğunluğunun toplum içine katılamadıkları, özürlülüğün getirdiği eksikliklerini gideremedikleri gözlenmektedir. Bunun baĢlıca nedeni kendileri için dünyada birçok ülkede var olan tamamlayıcı araçlardan habersiz olmaları ya da farklı özrü olan bireylerin hem evde, hem de toplumsal yaĢamlarında yerine 193 getirdikleri faaliyetlerini, çalıĢma olanaklarını, günlük yaĢamlarını kolaylaĢtıracak araç gereç ve donanımın ya hiç üretilememesi ya da mevcut olanların bir kısmının kalitesiz olmasıdır” (s. 623). Yukarıdaki bilgilerin ıĢığında özet olarak; Türkiye‟deki engelli iĢgücünün %77,81‟inin, gerekli eğitim ve rehabilitasyon eksiklikleri ve diğer nedenler yüzünden, istihdama dahil edilemediği söylenebilir. Teknolojik –ve bu bağlamda ergonomik- araçların eksikliği de mevcut sorunu daha da kötüleĢtirmektedir. 2.1.2. Türkiye’de Engellilerin Ġstihdamına ĠliĢkin Hukuksal Durum BirleĢmiĢ Devletler‟in yürürlüğe koymuĢ olduğu Standart Kurallar‟a göre devletler; ülkedeki engellilerin istihdam edilmesini sağlayacak önlemleri almak, faaliyetlerde bulunmak ve gerekli düzenlemeleri yapmakla yükümlüdürler (Komisyon Raporları, s. 193). Engellilerin istihdamına iliĢkin olarak ülkemizde 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 1475 [4857, 22.05.2003] sayılı ĠĢ Kanunu ve 399 sayılı KHK [Kanun Hükmünde Kararname] fırsat eĢitliği sağlamak üzere bazı hükümler getirmiĢtir (s. 193). 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu‟nun 53. maddesi, 2. ve 3. fıkralarında kurum ve kuruluĢlar, %3 oranında engelli çalıĢtırmakla yükümlü kılınmıĢlardır (1999). 22.05.2003 tarihinde kabul edilen 4857 sayılı ĠĢ Kanunu‟nun 30. maddesi ile iĢverenler, çalıĢtıracakları toplam iĢçilerin %6‟sını eski hükümlü ve engellilerden oluĢturmakla yükümlü kılınmıĢlardır. Aynı maddeye göre, çalıĢtırılacak olan engellilerin oranı ise toplam oranın yarısından az olamaz, denmiĢtir (www.engelliler.com). Bunların dıĢında, BüyükĢehir Belediyeleri‟nin Yönetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile “Ġlgili kurum ve kuruluĢlarla iĢbirliği yaparak genç ve yetiĢkin engelliler için bölgenin iĢgücü piyasasına uygun mesleklerde, meslek ve beceri kazandırma kursları, iĢ eğitim merkezleri ve yaĢam merkezleri açılmalıdır” denilerek engellilerin eğitim ve istihdamı konusunda yerel örgütlere de sorumluluk verilmiĢtir (Komisyon Raporları, s. 195). Yine I. Özürlüler ġurası‟nda yayınlanan Komisyon Raporları‟na göre, “16 Mart 1987 tarihli “Özürlülerin Ġstihdamı Hakkında Tüzük” ile, [engellilerin] engel gruplarına göre yapabilecekleri iĢler belirlenmiĢ…tir” (s. 195). Engel gruplarına göre belirlenen iĢler listesinde çok geniĢ bir yelpazeye yayılan 1000‟den fazla iĢ konusu yer almaktadır (www.engelliler.net). Engellilerin bu kadar çok çeĢitli iĢte çalıĢabilecek olmalarına rağmen, halen istenen düzeyde istihdam edilemiyor olmalarının nedeni, iĢ analizi kavramının eksikliği olarak gösterilebilir. “Ülkemizde iĢin özelliklerine iliĢkin analizinin henüz çıkartılmamıĢ olması, diğer gruplar gibi engellilerin de çalıĢma hayatı içinde etkin yerlerinin saptanmasını güçleĢtirmektedir” (Komisyon Raporları, s. 206). Bu durum, endüstri mühendisliğinin çalıĢma konularından olan iĢi analizlerinin de gerçek anlamıyla icra edilmesi gerekliliğini de ortaya koymaktadır. 194 2.2. Dünyada Engellilerin Durumu 2.2.1. Dünyadaki Engellilere Ait Ġstatistiklere Örnekler: ABD’de Engelli Ġstatistikleri Amerika BirleĢik Devletleri‟nde engelliler üzerine yapılan çeĢitli çalıĢmalardan derlenen istatistiklerden, engellilerin istihdamı konusunun ABD‟de de bir sorun olarak görüldüğü ve istenen istihdam oranlarına orada da ulaĢılamadığı görülebilir. Blackburn, yaptığı çalıĢmada Harrington‟dan yaptığı alıntı ile çeĢitli seviyelerde fiziksel engelden muzdarip olan kiĢilerin büyük çoğunluğunun iĢsiz olduğunu vurgulamaktadır (s.5, 2002) . Aynı çalıĢmada, ABD‟de engelli ve engelsiz insanlar arasında çalıĢma oranlarında %25‟lik bir fark olduğundan bahsedilmektedir (Haris & Associates, 2000). Jackson, Furnham ve Willen‟den (2000) yapılan alıntıya göre ise, engellilerin toplumla doğrudan temasta bulunabilecekleri “görünür” pozisyonlarda istihdam edilmesinden kaçınılmaktadır. Unger tarafından yapılan baĢka bir çalıĢmada, US Census Bureau‟dan alınan bilgilere göre engellilerin sadece %34,6‟sının istihdam edildiğini, bu oranın engelli olmayan iĢgücü söz konusu olduğunda %79,8 olduğu vurgulanmaktadır (s. 18-19, 2001). Aynı çalıĢmada yer alan baĢka bir veriye göre, üniversite mezunu engellilerin %52‟sinin iĢgücü pazarında aktif olabildiği belirtilmiĢtir (DOL, 1999). Loy‟un yaptığı çalıĢmada ise, Bureau of Census (1999)‟tan alınan verilere göre, ABD‟de yıllara göre ağır engele sahip olan nüfusun istihdam oranları Tablo 2‟deki gibidir (s. 23, 2001). Tablo 2 ABD‟de Yıllara Göre Ağır Engellilerin Ġstihdam Verileri 1991 1993 23,3 25 Yüzde 2,91 3,45 Sayı (Milyon) 1994 26,1 3,71 Kaynak: The Economic impact of the Americans with Disabilities Act: An analysis of Title 1, Loy, B. A., 2001 2.2.2. Dünyada Engellilerin Ġstihdamına ĠliĢkin Hukuksal Durum Dünyada engellilik ve engellilerin sorunlarını ayrıntılı ve özel bir biçimde ele alan 2 örgüt ILO (Dünya ÇalıĢma Örgütü) ve WHO (Dünya Sağlık Örgütü) „dur (Komisyon Raporları, s. 171). ILO 1987 yılında engellilerin mesleki rehabilitasyonu ve istihdamı hakkındaki sözleĢmeyi kabul etmiĢtir (1999). I. Özürlüler ġurası‟nda yer alan Komisyon Raporları‟na göre, engellilerin iĢ fırsatlarından ve kamu hizmetlerinden yoksun kalmasını engellemeyi amaçlayan, iĢverenlerin, kamusal ve özel kurumların engelliler için “uygun düzenlemeler” yapması yükümlülüğünü getiren Engelli Amerikalılar Yasası (ADA), 1990 yılında ABD‟de yürürlüğe girmiĢtir (s. 174). Blackburn‟ün yaptığı çalıĢmada tanımlandığı üzere “uygun düzenlemeler”, “engelli kiĢinin iĢ olanaklarından, faydalarından ve imtiyazlarından engelsiz kiĢiler kadar yararlanabilmesi için iĢ ve/veya çalıĢma yerinde yapılması gereken değiĢiklikler ve düzenlemeler” anlamına gelmektedir (s. 8, 2002). Yani Engelli Amerikalılar Yasası, engellilerin uygun Ģartlarda çalıĢabilmeleri için çalıĢma yerinde gerekli düzenlemelerin yapılmasını bir yükümlülük haline getirmiĢtir. 195 Dünyanın diğer ülkelerinde de; örneğin Belçika, Danimarka, Ġrlanda, Ġtalya, Yunanistan, Hollanda, Lüksemburg, Portekiz ve Ġspanya‟da da engellilerin mesleki rehabilitasyonları ve istihdamı konusundaki hukuksal düzenlemeler mevcuttur (Komisyon Raporları, s. 175). 2.3. Ergonomik Tasarım Kontrol Listesi Corlett ve Clark ergonomiyi; bir iĢi, sistemleri ve kullanılan ekipmanın tasarımını etkileyen insan olanakları ve özelliklerini konu alan bir çalıĢma olarak tanımlamıĢlardır (1995). Ayrıca; etkinliği, güvenliği ve iĢ görenin salahiyetini geliĢtirmeyi amaçlayan bu çalıĢma dalının, mühendislik, psikoloji, anatomi ve organizasyon konuları üzerine kurulan disiplinler arası bir etkinlik olduğunu belirtmiĢlerdir (s. 2). Ergonomik tasarımın adımlarını açıkladıkları kitaplarında, Corlett ve Clark, ergonomik tasarımın ilk adımı olarak kullanıcı popülâsyonunun uzlaĢtırılacak özelliklerinin seviyelerinin belirlenmesini öngörmüĢlerdir (s. 5). AĢağıdaki tabloda ergonomik faktörler ile tasarım ve performans kriterlerinin arasındaki iliĢkiyi gösteren tablodan bir bölümü görmek mümkündür (s. 15). Bu tabloda x etkileĢimin var olduğunu, xx ise etkileĢimin kuvvetli olduğunu göstermektedir. BoĢ hücreler ise etkileĢim olmadığı anlamına gelmektedir. Tablo 3 Ergonomik Faktörler ile Tasarım ve Performans Kriterleri Arasındaki Ana EtkileĢimler Tasarım ve Performans Faktörleri ĠĢlevsel gereksinimler Maliyet Büyüklük Kullanılabilirlik Güvenlik Elde edilebilirlik Vücut Büyüklüğü x x xx xx xx xx Uzanma, açıklık x x xx xx xx xx DuruĢ rahatlığı x xx xx x x Oturma tasarımı x x x x xx xx xx xx xx x x Ergonomik Faktörler Dayanıklılık Estetik Fiziksel Çalışma Yeri Güç: sınır ve varyasyonlar Fiziksel iĢ kapasitesi, dayanım xx xx x Kontrol tasarımı x x x xx xx x x x ĠĢin ve kontrollerin yerleĢimi x x x xx xx xx x x x x x xx xx x x x x xx xx x x x x x xx xx x x x x xx xx x x x x xx xx x x xx xx xx x ĠĢitsel sinyaller ve göstergeler (dikkat, iĢlem, hafıza) x x x xx x x Bilgi yükü xx xx xx Görsel Çalışma Yeri Gösterge ve Bilgi Görsel olanaklar ve engeller Görsel görev tasarımı Görsel gösterge tasarımı Görsel görev ve göstergelerin yerleĢimi Kontrol - Gösterge uyumluluğu Pasif göstergeler (etiket, sembol, vs) x x x Kaynak: The Ergonomics of Workspaces and Machines, Corlett, E. M. and Clark, T. S., 1995, s. 15. 196 x x Tabloda görüldüğü gibi iĢ istasyonunun fiziksel tasarımı, performans faktörlerini doğrudan etkilemektedir. Buradan çıkarılacak sonuç, engellilere uygun ergonomik tasarım eksikliğinin, engellilerin herhangi bir iĢte istihdamını engelleyebilecek en önemli nedenlerden birisi olduğudur. Bunun dıĢında, listede yer alan gösterge tasarımı da, yine engelliler için özel olarak düĢünülmesi gereken bir tasarım faktörüdür. Özellikle görsel ve iĢitsel engelli kimseler için gösterge kontrollerinin tasarımı, hem engellilerin yapabilecekleri iĢlerde istihdamlarının kolaylaĢtırılması, hem de iĢyeri kazalarının önüne geçilebilmesi için büyük rol oynamaktadır. Yukarıdaki tabloda yer alan ergonomik tasarım kriterleri, özellikle ülkemizde, pek çok iĢyerinde dikkate alınmamaktadır. ĠĢyeri tasarımında bu kriterlere önem veren iĢletmelerde ise, nüfusun %5-%95‟i aralığını kapsayan fiziksel ve zihinsel ortalamalar dikkate alınmaktadır. Bu aralığın dıĢında kalan engelliler için ayrı bir ergonomik tasarım uygulanmamaktadır. Yukarıda özet olarak verilen ergonomik tasarım kontrol listesinin haricinde, sadece engellilerin özel durumunu dikkate alan bir ergonomik tasarım listesi ise literatürde mevcut değildir. 3. Yorum ve Öneriler Yapılan literatür çalıĢması sonucu, engellilerin istihdamında büyük sorunlar yaĢandığı ortaya konmuĢtur. Engelliler, gerek eğitim eksikliği ve gerekse de iĢyerlerindeki kendilerine özel- ergonomik tasarım eksikliği nedeniyle bir iĢgücü olarak değerlendirilmemektedir. Engellilerin yapabilecekleri iĢler çok çeĢitli olmasına rağmen, kısıtlı fiziksel koĢullar çerçevesinde, ya çalıĢamamakta, ya da kendi yetkinliklerinin karĢılayacağı nitelikteki iĢlerdense, özel niteliklilik gerektirmeyen iĢlerde çalıĢmak zorunda kalmaktadırlar. Bu durumun önüne geçebilmek için, bölüm 2.3‟te verilen ergonomik tasarım listesi, engelli kiĢilerin fiziksel ve zihinsel gereksinimleri göz önünde bulundurularak geniĢletilmeli ve iĢyerlerinde, engellilerin çalıĢabileceği iĢ istasyonlarında, bu liste ıĢığında bir ergonomik tasarım yapılmalıdır. Engellileri konu alan bu ergonomik tasarım listesinin oluĢturulması için disiplinler arası bir çalıĢma gerekmektedir. Literatürde bugüne dek, engellilere odaklanan bu tip bir çalıĢmaya rastlanmamıĢtır. 4. Değerlendirme ve Sonuç Engellilerin yaĢadığı en büyük problemlerden biri olan istihdam sorununun kaynağında, toplumdaki yanlıĢ algılamaların ve fiziksel çevrenin uygunsuzluğunun bir sonucu olan eğitim eksikliği ve çalıĢabilecekleri iĢler için kendilerine uygun ergonomik tasarım yapılmaması yatmaktadır. Burada dikkat çekici olan nokta ise, engellilerin istihdam oranını artırmaya yönelik ergonomik tasarım çalıĢmalarının, literatürde dahi gerektiği kadar üzerinde durulmamıĢ olmasıdır. Yapılan ergonomi çalıĢmaları, nüfusun genelini kapsayan ergonomik tasarım ölçütleri üzerine yoğunlaĢmıĢ, engellilerin çalıĢma koĢullarını iyileĢtirecek, onların istihdam edilmesini kolaylaĢtıracak ve hâlihazırda çalıĢmakta olanların da iĢyeri güvenliğini sağlayacak çalıĢmaların eksikliği göz ardı edilmiĢtir. Yapılan bu çalıĢmada, engellilerin istihdam sorunu ortaya konmaya çalıĢılmıĢ ve bu sorunu konu alan literatür çalıĢmalarının eksikliğine dikkat çekilmiĢtir. Bu sorunun çözümüne iliĢkin yapılması gereken çalıĢmalar, bundan sonraki ergonomik çalıĢmalar için 197 oldukça geniĢ bir araĢtırma potansiyeli oluĢturmaktadır. Bu potansiyelin değerlendirilmesi, hem ergonomi biliminde yeni açılımlar sağlayacak hem de engellilerin istihdam sorununun çözülmesi için bir baĢlangıç noktası oluĢturacaktır. Kaynaklar 1. Özürlüler ġurası, 1999. ÇağdaĢ Toplum, YaĢam ve Özürlüler, BaĢbakanlık Özürlüler Ġdaresi BaĢkanlığı, Ankara. Blackburn, R. L., 2002, Relationships between employers‟ attitude toward people with disabilities, awareness of ADA, and willingness to comply, PhD Thesis, A&M University, Texas. Unger, D. D., 2001, A national study of employers‟ experiences with workers with disabilities and their knowledge and utilization of accommodations, PhD Thesis, Virginia Commonwealth University, Richmond, VA. Loy, B. A., 2001, The Economic impact of the Americans with Disabilities Act: An analysis of Title 1, PhD Thesis, West Virginia University, Morgantown, WV. Corlett, E. M. and Clark, T. S., 1995, The Ergonomics of Workspaces and Machines, Taylor and Francis, London. www.engelliler.net 198 F VE Q KLAVYELERĠNĠN TÜRK KULLANICILAR AÇISINDAN ERGONOMĠK ANALĠZĠ U. Mahir YILDIRIM*, Nihan ÖZġAMLI, Ece ERKOL Ġstanbul Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü ÖZET Bu çalıĢmada F ve Q klavye harf dizilimleri Türk kullanıcılar açısından ergonomik olarak analiz edilmiĢtir. Türk Dil Kurumu‟nun (TDK) güncel yazım kılavuzunda ve Türkiye‟nin en çok satılan gazetelerinden birindeki tüm köĢe yazarlarının son iki yıla ait yazılarında bulunan harflerin ve harf gruplarının sıklıkları belirlenerek mevcut klavye dizilimleri karĢılaĢtırılmıĢtır. Bu karĢılaĢtırma yapılırken harflerin belirlenen sıklıkları yanında ellerin yüklenme oranları göz önünde bulundurulmuĢtur. Anahtar Sözcükler: F ve Q Klavye KarĢılaĢtırması, Türkçe‟deki Harflerin Kullanılma Oranları, Ergonomi 1. GiriĢ Bilindiği gibi dünyada konuĢulan bütün dillerin değiĢik ses, hece ve harf özellikleri vardır. Dillerde farklı alfabeler kullanıldığı gibi, aynı alfabeyi kullanan dillerde de farklı harfler ve farklı ses bilgisi (fonetik) özellikleri bulunmaktadır. Örneğin, Kiril, Arap, Çin, Japon ve Latin alfabeleri birbirlerinden farklı harfler içermektedir ve bununla birlikte aynı alfabeyi kullanan Almanca ve Fransızca gibi dillerin kendilerine özgü bir takım sesleri belirten “é, ß, è, ê, ü, ç, ö” harfleri de bulunmaktadır. Bu farklılıklarının var olması, dünya çapında tek bir standart klavye oluĢturulmasını olanaksız kılmaktadır. [2] Günümüzde Q klavye birçok ülkede standart klavye olarak kullanılmaktadır. Ancak birçok ülkede Q klavyenin kendi dillerine uygun olmadığı düĢünülerek kendilerine özgü klavyeler geliĢtirilmiĢtir. Ġngilizce için Dvorak, Fransızca için AZERTY ve Ġtalyanca için QZERTY klavyeleri bu duruma örnek verilebilir. Bunların yanında Portekiz, Norveç, Danimarka ve Estonya gibi ülkeler de kendi dilleri için uygun klavyeler geliĢtirmiĢlerdir. [3] Ġngilizce için oluĢturulmuĢ ilk alternatif klavye olarak ortaya çıkan Dvorak klavyesi, harf dizilimine bağlı bilimsel çalıĢmalar sonucu, Profesör August Dvorak tarafından oluĢturulmuĢtur. Bu çalıĢmalar Ģu aĢamaları içermektedir: Ġngilizce‟deki harflerin kullanım oranları ele alınmıĢ; en sık kullanılan harfler orta sıraya yerleĢtirilmiĢ; çok kullanılan ikili harf grupları Q klavyede aynı parmak tarafından basılacak Ģekilde yerleĢtirilmiĢken Dvorak klavyesinde bu durum önlenmeye çalıĢılmıĢ; Dvorak klavyesinde sağ ele ve iki elde de orta parmağa ve baĢparmağa daha çok ağırlık verilmiĢtir. Dvorak klavyesinin performansıyla ilgili çeĢitli kaynaklarda farklı sonuçlar elde edildiği görülmüĢtür [10]. Dvorak‟ın kendisi, bu klavye yerleĢimi ile yazma hızını ve doğruluğunu yüzde 10 geliĢtirdiğini ispatlamayı baĢarmıĢtır [6]. 1956 yılında Dr. Earl P. Strong tarafından yapılan ve Amerika BirleĢik Devletleri Hükümeti tarafından desteklenen çalıĢmada Q ve Dvorak klavyesine yeterli derecede alıĢkın iki grup üzerinde yapılan testler, iki klavye düzeninin yazma hızında anlamlı farklılık yaratmadığı sonucunu ortaya koymuĢtur [10]. * mahir.yildirim@gmail.com 199 Yazma verimliliğini arttırmak amacıyla yapılan çalıĢmalar sadece klavye üzerindeki harf diziliminin değil, klavyenin fiziksel yapısının da değiĢtirilmesini içermektedir. Bu Ģekilde klavyenin fiziksel yapısının değiĢtirilmesini öngören bir çalıĢma Profesör Teodosio Galotta tarafından Uluslararası Intersteno Federasyonu‟nun 41. Dünya Kongresi‟nde sunulmuĢtur. Bu çalıĢmada, yazma iĢlemi sırasında parmakların klavye üzerine uyguladıkları kuvvetler göz önünde bulundurularak tuĢların yükseklikleri değiĢtirilmiĢtir. Ayrıca Dvorak tarafından yapılan çalıĢmaların benzeri Ġtalyanca için uygulanarak tuĢlar klavye üzerinde dağıtılmıĢtır [5]. Fiziksel yapının değiĢtirilmesine dair yapılan bir diğer çalıĢma da Delia E. Treaster ve Williams S. Marras tarafından gerçekleĢtirilmiĢtir. Bu çalıĢmada alternatif klavyelerin (Microsoft Natural™, Kinesis™, standart klavye ve Lexmark™) kullanımındaki parmak hareketleri, bilek hareketleri ve tendonların yer değiĢtirmesi değerlendirilmiĢtir [11]. F klavyenin oluĢturulma sürecindeki çalıĢmalar dıĢında Türkiye‟de F klavye üzerine yapılmıĢ baĢka bir çalıĢma bulunmamaktadır. Literatürde, F klavye ile Q klavyenin karĢılaĢtırılması açısından bir boĢluk bulunmaktadır. Bu çalıĢma, özellikle klavye tartıĢmalarının alevlendiği son zamanlarda, literatürdeki bu boĢluğu doldurmak amacıyla hazırlanmıĢtır. ÇalıĢmanın bundan sonraki kısmı Ģu Ģekilde bölümlendirilmiĢtir. Bölüm 2‟de F ve Q klavyelerinin ortaya çıkıĢı ve geliĢim aĢamaları açıklanmıĢtır. Bölüm 3‟de, F ve Q klavyelerinin karĢılaĢtırılması için yapılan çalıĢmada incelenen kaynaklar, yapılan ölçümler ve bu ölçümler sonucu elde edilen değerler verilmiĢtir. Bölüm 4‟de ise sonuçlar ve değerlendirmeler ortaya konulmuĢtur. 2. F ve Q Klavyelerinin OluĢumu 2.1 Q Klavyenin OluĢumu 1860 yılında geliĢtirilen ilk orijinal daktilo klavyesi alfabetik sırayla düzenlenmiĢ iki sıradan oluĢmaktaydı. Ancak bu klavyede kullanıcının kullanma hızına bağlı olarak mekanik kolların birbirine çarpması sonucu, zamanla değiĢik malzemelerden imal edilen kollarda kırılma veya eğrilme meydana gelmekteydi. 1873 yılında C. Latham Sholes tarafından oluĢturulan ve 1879 yılında patenti alınan standart Q klavye, kullanıcının yazma hızını düĢürerek bu sorunu ortadan kaldırmayı amaçlamıĢtır. BaĢka bir deyiĢle, bu çalıĢmadaki amaç, insan verimliliğinin değil, makine verimliliğinin sağlanmasıdır [6]. Remington Arms Company tarafından 1874‟de seri üretimine baĢlanan standart Q klavyede yüzyıl içinde değiĢen tek Ģey “M” tuĢunun yeri olmuĢtur.[7] Zaman içinde, daktilo teknolojisindeki geliĢmelerin mekanik kolların takılma ve kırılma sorununa çözüm getirmesiyle klavye düzeninin değiĢtirilmesi için bir takım çalıĢmalar gündeme gelmiĢtir [8]. Bu çalıĢmalardan en bilineni 1936 yılında Washington Üniversitesi‟nden Dr. August Dvorak tarafından geliĢtirilen “BasitleĢtirilmiĢ Klavye” olarak bilinen klavyedir. Bu klavye oluĢturulurken, Ġngilizce‟deki harflerin kullanım sıklıkları temel alınmıĢ; elde edilen verilerden yola çıkılarak en çok kullanılan harfler orta sıraya yerleĢtirilmiĢtir [12]. Bu çalıĢmanın sonucu ortaya çıkan Dvorak klavyesine geçmek için, federal hükümetler bazında birtakım maliyet araĢtırmaları yapılmıĢ; klavye tuĢlarının yerlerinin değiĢtirilmesi ve halen QWERTY kullanıcısı olan çalıĢanların Dvorak klavyesine alıĢtırılması maliyetleri göz önünde bulundurularak Dvorak klavyesine geçilmesinden vazgeçilmiĢtir.[12] 200 1936‟dan bu yana ülkelerin ulusal tabanda oluĢturdukları birtakım alternatif klavyeler yaygınlaĢamamıĢ, ticari ve sosyal etkilerle birlikte standart Q klavyenin egemenliği sürmüĢtür. 2.2 F Klavyenin OluĢumu On parmak yöntemi ile Türkçe için ideal klavye, bir diğer adıyla F klavye, daktilo öğretmeni Ġhsan Sıtkı Yener ve yabancı uzmanlarla da pekiĢtirilirmiĢ Ġhtisas Komisyonu tarafından oluĢturulmuĢtur. Bu klavyenin oluĢturulması için Türk Dil Kurumu Yazım Kılavuzu‟ndan yararlanılarak sözcüklerin istatistiği çıkarılmıĢtır. 29934 sözcük içinde her harften kaçar adet bulunduğu tespit edildikten sonra parmakların fiziksel güçleri ve hareket özellikleri de dikkate alınarak harfler yerleĢtirilmiĢtir. Yapılan klavyede sol el yaklaĢık yüzde 49, sağ el ise yüzde 51 oranında kullanılacak Ģekilde harflerin dağılımı oluĢturulmuĢtur [4]. Türkçe‟de her hecede en fazla bir ünlü harf bulunmasına rağmen ünsüz harflerin sayısının en az bir olabileceği dikkate alınarak ve Türkçe‟nin fonetik özelliğine uygun olarak ünlü harfler sol elde toplanmıĢtır. Böylece yazma iĢinin iki ele eĢit oranda dağıtılması sağlanmıĢtır [9]. F klavye, 1955 yılında Bakanlıklararası Standardizasyon Komitesi‟nce “Standart Türk Klavyesi” olarak kabul edilmiĢtir. YurtdıĢından F klavye dıĢında bir klavyenin getirilmesini engellemek amacıyla, 1963 yılında Gümrükler kanununa, Türkiye‟deki tüm daktilo makinelerinin Milli Klavyeye dönüĢtürülmesi eklenmiĢtir. F klavyenin Türk Standartları Enstitüsü tarafından zorunlu standart olarak kabul edilmesi 1974 yılında gerçekleĢtirilmiĢtir [1]. 1955 yılında Türkiye‟de F klavyenin, standart Türk klavyesi olarak kabul edilmesi ve kamu kurumlarında kullanılmaya baĢlanmasıyla birlikte yaygınlaĢmasını; Q klavyenin, yasal boĢluktan yararlanılarak, bilgisayarların ithalatıyla birlikte Türkiye‟ye giriĢi sona erdirmiĢtir. 3. F ve Q klavyelerinin karĢılaĢtırılması KarĢılaĢtırmada kullanılan kaynaklar ve ölçüm prensipleri aĢağıda açıklanmıĢtır. 3.1 Ölçüm Yapılan Kaynaklar On parmakla bakmadan yazma yöntemiyle temellendirilen bir klavye düzeni oluĢturulurken; dil özellikleri ile parmak, bilek ve dirseklerin kullanım nitelikleri önem taĢımaktadır [12]. Bir dilin farklı klavye düzenlerine uygunluğunun ölçümü, bu dilde kullanılan tüm sözcüklerin ve metin örneklerinin incelenmesiyle gerçekleĢtirilebilir. Ġncelenen kaynaklardan ilki olan TDK yazım kılavuzu, Türkçe‟deki tüm sözcüklerin güncel yazım kurallarına uygun halinin bulunduğu en güvenilir kaynak olmasından dolayı seçilmiĢtir. Bir dilin en güncel yazılı kaynağı olması gerekçesiyle de gazete metinlerinin incelenmesine karar verilmiĢtir. Ġncelenecek gazetenin seçimi ise gazetelerin günlük satıĢ rakamları göz önünde bulundurularak yapılmıĢtır. Bu çalıĢmada, F ve Q klavyelerinin Türkçe‟ye uygunluklarının karĢılaĢtırılması için yazım kılavuzundaki tüm sözcükler birleĢtirilerek, bir havuz oluĢturulmuĢtur. Bununla birlikte, Türkiye‟nin en çok okunan gazetelerinden birindeki 49 köĢe yazarının, son 2 yıla ait, yirmi dörder makalesi her aydan rasgele bir tane seçilerek birleĢtirilmiĢ, ikinci bir sözcük havuzu oluĢturulmuĢtur. 201 3.2 Yapılan Ölçümler Bölüm 2.1‟de açıklanan, BasitleĢtirilmiĢ Klavye oluĢturulurken kullanılan yöntemler göz önünde bulundurularak, bu çalıĢmada da ölçüm yapılan kaynaklarda kullanılan harfler ve ikili harf gruplarının oranları belirlenmiĢtir. Analiz sonucunda elde edilen ikili harf gruplarının oranları, iĢ yükünün ellere nasıl dağıldığını belirlemek için kullanılmıĢtır. Bu amaçla, öncelikle her harf grubunun; yalnız sağ el, yalnız sol el ve her iki el kullanımından hangisi ile yazıldığı belirlenmiĢtir. Elde edilen harf oranları ise, yazma iĢlemi sırasında iĢ yükünün ellere dağılımının yanı sıra, parmaklara dağılımını da belirlemekte kullanılmıĢtır. 3.3 Yöntemin Uygulanması Bu bölümde, TDK Yazım Kılavuzu‟nda bulunan 63.890 sözcükteki 555.890 harf ve incelenen metinlerde bulunan 1.474.253 sözcükteki 4.963.183 harf içinde; harflerin ve harf gruplarının istatistikleri çıkarılmıĢtır. 3.3.1 Harflerin Analizi Harf istatistikleri, internet ortamındaki Türk Dil Kurumu Yazım Kılavuzu‟nun ve gazete makalelerinin indirilmesiyle oluĢturulan sözcük havuzlarındaki harf kullanım sayılarının, havuzdaki toplam harf sayısına oranı hesaplanarak çıkarılmıĢtır (Tablo 1). Yazım kılavuzu ve metinlerdeki harflerin kullanım sayılarının grafik üzerindeki gösterimi ġekil 1‟de verilmiĢtir. Tablo 1 Harf Kullanım Oranları A B C Ç D E F G Ğ H I Ġ J K L M Yazım Kılavuzundaki Harf Kullanım Oranları 12,606 1,896 1,424 1,369 2,239 8,631 0,900 1,230 0,788 1,224 4,935 7,179 0,152 7,355 7,251 5,707 Metinlerdeki Harf Kullanım Oranları 11,903 2,497 0,995 1,058 4,208 9,175 0,528 1,229 1,007 1,103 4,802 8,434 0,081 4,611 6,274 3,656 N O Ö P R S ġ T U Ü V Y Z Q W X 202 Yazım Kılavuzundaki Harf Kullanım Oranları 4,408 2,320 0,741 1,310 5,542 3,759 2,121 4,762 2,887 1,994 0,980 2,319 1,972 0,000 0,000 0,000 Metinlerdeki Harf Kullanım Oranları 7,302 2,754 0,757 0,937 6,936 3,121 1,554 3,540 3,048 1,801 1,027 3,507 1,539 0,003 0,031 0,007 Harflerin Kullanım Sayıları 700000 a 600000 e 500000 i 400000 n l ı 300000 k d 200000 m c â ç f g ğ h 0 î ö p j t s o b 100000 r y u ü ş v z û Harfler ġekil 1 Harflerin Kullanım Sayıları Bu verilerden yola çıkılarak F ve Q klavyeleri üzerinde ġekil 1 ve 2 „de görülen iĢ yükü dağılımları ortaya konulmuĢtur. ġekil 1 F klavye üzerinde iĢ yükü dağılımları 203 ġekil 2 Q klavye üzerinde iĢ yükü dağılımları 3.3.2 Harf Gruplarının Analizi Harf grubu istatistikleri için Türkiye‟nin en çok satan gazetelerinden birinin köĢe yazıları, internetten indirilmiĢtir. Bu istatistikler; öncelikle 841 ikili harf kombinasyonunun sözcük havuzu içinde kullanım sayısı bulunarak; sözcük havuzundaki harf kullanım sayılarının, havuzdaki toplam harf grubu sayısına oranı hesaplanarak çıkarılmıĢtır. Harf Grupların Ellere Dağılımı (Metin) kullanım oranı 100,00 80,00 60,00 40,00 Q Klavye 20,00 0,00 F Klavye Yalnız Sol Yalnız Sağ Her İki El El El Q Klavye 22,76 28,30 48,94 F Klavye 8,82 10,72 80,46 ġekil 3 Metinlerdeki Ġkili Harf Gruplarının Ellere Dağılımı 204 Harf Grupların Ellere Dağılımı (Yazım Kılavuzu) kullanım oranı 80,00 60,00 40,00 Q Klavye 20,00 0,00 F Klavye Yalnız Sol Yalnız Sağ Her İki El El El Q Klavye 19,81 26,74 53,45 F Klavye 10,43 12,12 77,45 ġekil 4 Metinlerdeki Ġkili Harf Gruplarının Ellere Dağılımı 4. Sonuçlar ve Değerlendirmeler Yazım kılavuzu ve metindeki harf kullanımı sayılarına bağlı olarak hesaplanan harf kullanım oranları, F ve Q klavye yerleĢimi üzerinde belirtildiğinde (ġekil 1 ve ġekil 2) ulaĢılan sonuçlar oldukça dikkat çekicidir. Zira F klavyede sol el ve sağ el kullanım yüzdeleri oldukça yakındır; fakat Q klavyede, yazım kılavuzundaki kullanım oranlarında, sağ el ve sol el arasındaki kullanım yoğunluğu farkı nispeten az iken (yine bu fark F klavyedeki farktan oldukça fazladır); metinlerde bu fark dramatik bir Ģekilde fazladır. On parmak kullanım prensiplerine göre parmakların en kolay ulaĢacağı harf sırası Q klavyede A harfinin, F klavyede U harfinin olduğu sıradır. Bu prensipler, kullanım oranının en yüksek olduğu sıranın bu sıralar olmasını gerektirmektedir; zira, F klavyede bu sıraların kullanım oranları %57 ve %62‟ye ulaĢırken, Q klavyede bu oranlar %43 ve %46‟da kalmaktadır. Bu durum da F klavyenin daha ergonomik olduğunu gösteren önemli bir sonuçtur. Harf grupları göz önünde bulundurulduğunda, ideal durum, ikili harf grubunun iki farklı el tarafından yazılmasıdır; çünkü iki ardıĢık harfin aynı elde yazılması, eldeki yüklenmenin artmasına neden olacaktır. ġekil 3 ve ġekil 4‟teki veriler; ikili harf gruplarının her iki elde yazılma oranlarının; F klavyede, Q klavyeden oldukça fazla olduğunu göstermektedir El ve parmakların kullanıma elveriĢlilik sırası sağ el, sol el, iĢaret parmakları, orta parmaklar, yüzük parmaklar, küçük parmaklar, baĢparmaklardır [12]. F ve Q klavye düzenlerinde, parmak kullanım oranlarına bakıldığında ise, F klavyenin oldukça uygun bir dağılıma sahip olduğu açıkça gözlenmektedir. Yukarıda yapılan değerlendirmeler sonucu, F klavyenin Q klavyeden, çalıĢmada ele alınan her açıdan daha ergonomik olduğu belirlenmiĢtir. ÇalıĢmalar sonucu ortaya konulan değerlendirmelerin yanı sıra, Türkçe için F klavyenin üstünlüğünün daha net bir Ģekilde ortaya konulabilmesi için aĢağıdaki çalıĢmalar yapılabilir: Harf kullanımı için incelenen metinlerin hacmi ve çeĢitliliği çoğaltılabilir; örneğin farklı 205 mesleki disiplinlere ve bilim dallarına ait farklı makaleler üzerinde harf kullanım sayısı hesaplanabilir. Bunun yanında; on parmak klavye diziliminde, aynı parmağın basmakla yükümlü olduğu tuĢların üzerindeki hareket mesafeleri hesaplanarak mevcut klavye dizilimleri karĢılaĢtırılabilir; hatta daha ileri bir çalıĢma olarak Türkçe için parmakların kat ettiği mesafeleri minimize edecek matematiksel bir model kurulabilir. Kaynaklar 1 Atakan, Y. (2005). F Klavyenin Öyküsü. Hürriyet Gazetesi. Ekim 16, 2005, http://dosya.hurriyetim.com.tr/harflerimiz/fklavyeoyku.asp 2 Devlet Planlama TeĢkilatı Özel Ġhtisas Komisyonu Raporu (Klavye Bölümü) 2001-2005 Yılı Kalkınma Planı. 2000. 3 Ersöz, Y. ( 2003). Q Klavye- F Klavye. Türk Dili Dergisi, Ağustos 27, 2005, http://www.turkdilidergisi.com/96/ievren.htm 4 F klavye. 27 Eylül, 2005. http://www.turkishrepublics.com/article/articleview/447/1/6/ 5 Galotta, T. ( Temmuz, 1995). Alpha-Numerical Keyboard For Electronic Typewriter and Computers. 41. Uluslararası Intersteno Federasyonu Dünya Kongresinde sunulmuĢtur. 6 Horstein, A., 2002. An Evaluation of Alternative Keyboard Layouts for Handheld Computers. Thesis, California State University, Long Beach, MA. 7 Mc Crary, T. (1997). Relationships Among User Group, Perception of Error and Keyboard User Preference and Performance. Yüksek Lisans Tezi, Austin State University, Nacoqdoches, ABD. 8 Sertoğlu, S. 1956. 20 Ekim 1955 Klavye Ġnkilabı,. Sekreter Daktilograf, 1, 8-9. 9 Sertoğlu, S. 1956. 20 Ekim 1955 Klavye Ġnkilabı,. Sekreter Daktilograf, 4, 13. 10 Strong, P., E. A.,1956. Comparative Experiment In Simplified Keyboard Retraining and Standard Keyboard Supplementary Training. General Service Administration, Washington D.C. 11 Treaster, D. E., Marras, W. S. 2000. An Assessment of Alternate Keyboards Using Finger Motion, Wrist Motion and Tendon Travel. Clinical Biomechanics ,15, 499-503, 20 Ekim 2005, ScienceDirect Veritabanından. 12 Yener, Ġ.,S. 1956. Standart Türk Klavyesinin Mucip Sebepleri. Sekreter Daktilograf, 4, 1617. 206 BÜYÜK BEDEN BAYAN TÜKETĠCĠLERĠN HAZIR GĠYĠM ÜRÜNLERĠNDE ERGONOMĠK AÇIDAN KARġILAġTIKLARI PROBLEMLER Halime YÜCEER ARSLAN*, Sezin SAFA G.Ü Mesleki Eğitim Fakültesi Giyim Endüstrisi ve Moda Tasarımı Eğitimi Bölümü Giyim Endüstrisi ve Giyim Sanatları Bölümü Özet: Alınan enerjinin kullanılan enerjiden fazla olması durumunda ĢiĢmanlık ortaya çıkmaktadır. ġiĢmanlık, orta yaĢın hastalığı gibi görünüyorsa da yaĢamın herhangi bir döneminde ortaya çıkabilir. Gerek genetik, gerek yaĢ faktörü, cinsiyet, psikolojik faktörler, besleme alıĢkanlıkları, fiziksel aktivitenin azalması, sosyo-ekonomik düzey, çevresel faktörler, gerekse daha baĢka faktörler ĢiĢmanlığa sebep olmaktadır. Sebebi her ne olursa olsun ĢiĢmanlık, önemli bir uygarlık hastalığı niteliğini kazanmıĢtır. Günümüzde ĢiĢmanlık konusu tüm dünyada olduğu gibi Türkiye‟de de güncelliğini devam ettirmektedir. Teknolojinin geliĢmesine paralel olarak ĢiĢmanlık da Dünya‟da, dolayısıyla Türkiye‟de daha ciddi bir hal almaktadır. ġiĢman insan sayısı gün geçtikçe arttığından giyim ihtiyacı da aynı orada artıĢ göstermektedir. Bu durum karĢısında, pazarda var olan hazır giyim ürünlerinin büyük beden bayan tüketicilerin rahatça satın alabileceği çeĢitte olup olmadığı, var olan giysilerin ihtiyaçlarını ne derece karĢılayabildiklerini ve bu ürünleri kullanma problemlerinin ergonomik açıdan neler olduğu araĢtırılmıĢtır. Bu araĢtırma ile büyük beden kadın tüketicilerin pazarda var olan hazır giyim ürünlerinden ne ölçüde yararlanabildikleri, var olan ürünlerin ihtiyaçlarına ne derece cevap verebildiği, ürünler ile ilgili beklentileri, alım ve kullanım anında karĢılaĢtıkları problemler tespit edilmiĢtir. Ayrıca büyük beden bayan tüketicilerin istek ve ihtiyaçlarını karĢılayabilmelerine yardımcı olmak için önerilerde bulunulmuĢtur. Anahtar Kelimeler: ġiĢmanlık, Büyük Beden, Ergonomi 1. GiriĢ Günlük hayata makinelerin girmesiyle birçok temel ve doğal hareketler insan yaĢamında azalmaktadır. Günlük yaĢamdaki bu değiĢmelere paralel olarak birey, beslenme alıĢkanlıklarını değiĢtirmediği ve fiziksel aktivitelerini arttırmadığı için alınan enerjinin kullanılan enerjiden fazla olması sonucu ĢiĢmanlık ortaya çıkmaktadır. Günümüzde ĢiĢmanlık, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye‟de de önemli bir yer tutmaktadır. Türk ve Dünya kadını bugün 40 beden ve üstü giymektedir. Fakat moda deyince akla 34 beden mankenlerin giydiği daracık kıyafetler geldiği için hazır giyim üreten firmalar modaya uygun olarak üretim yapmaktadır. Bu yüzden büyük beden kadınlar ölçülerine göre giysi bulmakta zorlanmakta ya da ölçülerine uygun ne bulabiliyorlarsa onu giymek zorunda kalmaktadırlar. Oysa büyük beden bayanlar da modayı takip etmek, istediği gibi giyinebilmek ve ikinci sınıf müĢteri muamelesi görmemek istemektedirler. * yuceer@gazi.edu.tr 207 2. ġiĢmanlık Normal bir insandaki yağ yüzdesi veya ağırlık fazlası saptanarak bu kiĢinin ĢiĢman olup olmadığı kolayca söylenebilir. Normal bir kiĢide yağ oranı erkeklerde %20'den kadınlarda %30'dan küçük olmalıdır. Yağ erkeklerde %20'yi kadınlarda %30'u aĢarsa ĢiĢman, %50-70'i aĢarsa ağır ĢiĢman, tanımına girer. Eğer yağ %'si azsa ise zayıf olarak tanımlanır†. Vücuttaki yağ miktarını ve dağılımını tespit etmek için en sık kullanılan yöntem “Beden Kitle Ġndeksi” nin hesaplanmasıdır. Kilogram cinsinden beden ağırlığının, metre cinsinden boyun karesine bölünmesiyle hesaplanır‡. Ağırlık (kg) VKĠ = Boy Uzunluğu (m2) 2.1. ġiĢmanlığın Nedenleri: Genetik Faktörler YaĢ Cinsiyet Psikolojik Faktörler Beslenme AlıĢkanlıkları Fiziksel Aktivite Sosyo-Ekonomik Düzey Çevresel Faktörler 3. Materyal Ve Yöntem AraĢtırma, Türkiye‟nin değiĢik illerinden gelerek Ankara da yaĢayan, 44 beden ve üstü 50 bayan tüketici ile sınırlandırılmıĢtır. AraĢtırmada denek olarak kullanılan kadınlar 20 ile 75 yaĢ arasında çeĢitli yaĢ gurupları arasından tesadüfü yöntemle belirlenmiĢtir. AraĢtırma verilerini toplamak amacıyla anket formu hazırlanmıĢtır. Hazırlanan anket formu denekler tarafından kolay anlaĢılabilecek niteliktedir ve konu ile ilgili kaynaklar ve daha önce yapılmıĢ bazı araĢtırmalardan yararlanılarak oluĢturulmuĢtur. GeliĢtirilen anket formunun iĢlerliğini saptamak amacıyla önce 10 büyük beden bayan tüketici ile mülakat yapılmıĢ ve alınan cevaplardan yararlanılarak anket formu yeniden düzenlenmiĢtir. Anket formu bizzat araĢtırmacı tarafından yüz yüze yapılan mülakat tekniği ile uygulanmıĢtır. Uygulanan anket sonucunda elde edilen veriler mutlak ve yüzde değerleri gösteren tablolara dönüĢtürülerek değerlendirilmiĢtir. 4. AraĢtırma Sonuçları Ve TartıĢma AraĢtırmaya katılan büyük beden bayanların % 20‟sini 46 beden, % 16‟sını 48 beden, % 16‟sını 52 beden, % 14‟ünü 44 beden, % 12‟sini 50 beden, % 10‟unu 54 beden % 6‟sını 56 beden, % 6‟sını da 58 beden bayan tüketiciler oluĢturmaktadır. 4.1. Büyük Beden Bayanların AlıĢveriĢe Çıktıklarında Ġstediklerini Bulabilme Durumu AraĢtırma kapsamına giren büyük beden bayan tüketicilerin giyim alıĢveriĢine çıktıklarında istediklerini bulabilme durumlarına ait bulgular tablo 1‟de sunulmuĢtur. † ‡ Peker, 2000 Bağrıaçık, 1999 208 Tablo 1. AlıĢ VeriĢe Çıktıklarında Ġstediklerini Bulabilme Durumu Sayı (n) % Oran Ġstediğimi bulup alabiliyorum 14 28 Ġstediğimi bulamıyorum 7 14 Ġstediğimi alamıyorum, ekonomik açıdan hangisi uygunsa onu alıyorum 11 22 Bedenime uygun ne bulursam onu alıyorum 18 36 Toplam 50 100 Cevaplar Tablo 1 incelendiğinde araĢtırma kapsamındaki büyük beden bayanların % 32‟sinin bedenlerine uygun ne bulurlarsa onu aldıkları, % 28‟inin istediklerini bulup aldıkları, %22‟sinin istediğini alamadığı, ekonomik açıdan hangisi uygunsa onu aldığı, % 14‟ünün ise istediğini bulamadığı anlaĢılmaktadır. 4.2. Pazarda Var olan Büyük Beden Hazır Giyim Ürünlerinin Büyük Beden Bayanların Zevklerine Hitap Etme Durumu Pazarda var olan büyük beden hazır giyim ürünlerinin araĢtırma kapsamı içinde yer alan büyük beden bayan tüketicilerin zevklerine hitap etme durumuna ait bulgular tablo 2‟de sunulmuĢtur. Tablo 2. Hazır Giyim Ürünlerinin Zevkine Hitap Etme Durumu Sayı (n) % Oran Bazen edebiliyor 34 68 Evet ediyor 1 2 Çoğunlukla ediyor 4 8 Hiçbir zaman etmiyor 11 22 Toplam 50 100 Cevaplar Tablo 2 incelendiğinde, büyük beden hazır giyim ürünlerinin, araĢtırma kapsamı içerisinde yer alan büyük beden bayanların, % 68‟inin zevklerine bazen hitap ettiği, % 22‟sinin hiçbir zaman zevkine hitap etmediği, % 8‟inin çoğunlukla zevkine hitap ettiği, % 2‟sinin ise zevkine hitap etmediği anlaĢılmaktadır. 4.3. Büyük Beden Bayanların Ölçülerine Uygun Giysi Bulabilme Durumu AraĢtırma kapsamına giren büyük beden bayan tüketicilerin ölçülerine uygun giysi bulabilme durumuna ait bulgular tablo 3‟te sunulmuĢtur. Tablo 3. Ölçülerine Uygun Giysi Bulabilme Durumu Sayı (n) % Oran Evet bulabiliyorum 5 10 Bazen bulabiliyorum 29 58 Çoğunlukla bulabiliyorum 14 28 Hiçbir zaman bulamıyorum 2 4 Toplam 50 100 Cevaplar 209 Tablo 3 incelendiğinde, araĢtırma kapsamı içerisinde yer alan büyük beden bayan tüketicilerin % 58‟inin bazen ölçülerine uygun kıyafet bulabildikleri, % 28‟inin çoğunlukla bulabildiği, % 10‟unun bulabildiği, % 4‟ünün de bulamadığı anlaĢılmaktadır. 4.4. Büyük Beden Bayanların Kendilerine Hitap Eden Mağazaları Ekonomik Açıdan Uygun Bulma Durumu AraĢtırma kapsamına giren büyük beden bayan tüketicilerin kendilerine hitap eden mağazaları ekonomik açıdan uygun bulma durumlarına ait bulgular tablo 4‟te sunulmuĢtur. Tablo 4. Büyük Beden Mağazalarını Ekonomik Açıdan Uygun Bulma Durumu Sayı (n) % Oran Evet buluyorum 2 4 Bazılarını buluyorum 19 38 Çoğunlukla buluyorum 3 6 Hayır bulmuyorum 26 52 Toplam 50 100 Cevaplar Tablo 4 incelendiğinde, araĢtırma kapsamındaki büyük beden bayanların % 58‟inin kendilerine hitap eden mağazaları ekonomik açıdan uygun bulmadığı, % 38‟inin bu mağazalardan bazılarını uygun bulduğu, % 6„sının bu mağazaların çoğunluğunu uygun bulduğu, % 4‟ünün de tüm bu mağazaları uygun bulduğu anlaĢılmaktadır. 4.5. Büyük Beden Bayanların Kilolarını Gizleyen Kıyafetleri Ya Da Beğendikleri Kıyafetleri Tercih Durumları AraĢtırma kapsamına giren büyük beden bayan tüketicilerin kilolarını gizleyen kıyafetleri ya da beğendikleri kıyafetleri tercih durumlarına ait bulgular tablo 5‟te sunulmuĢtur. Tablo 5. Kilolarını Gizleyen Kıyafetleri ya da Beğendikleri Kıyafetleri Tercih Durumu Sayı (n) % Oran Kilomu gizleyen kıyafetleri almayı tercih ederim 17 34 Beğendiğim kıyafeti alırım. Kilomu gizleyip gizlememesi önemli değil 12 24 Her ikisini de tercih ederim 18 36 Ne bulursam onu alırım 3 6 Toplam 50 100 Cevaplar Tablo 5 incelendiğinde, araĢtırmaya katılan büyük beden bayanların % 36‟sının beğendikleri ve aynı zamanda da kilolarını gizleyen kıyafetleri almayı tercih ettikleri, % 34‟ünün kilolarını gizleyen kıyafetleri almayı tercih ettikleri, % 24‟ünün beğendiği kıyafeti almayı tercih ettiği, kilosunu gizleyip gizlememesinin önemli olmadığı, % 6‟sının ise ne bulursa onu aldığı anlaĢılmaktadır. 4.6. Büyük Beden Bayanların Alt Giyim Ya Da Üst Giyimde Sorun YaĢama Durumu AraĢtırma kapsamına giren büyük beden bayan tüketicilerin hazır giyim ürünlerinde en fazla alt giyimde ya da üst giyimde sorun yaĢama durumlarına ait bulgular tablo 6‟da sunulmuĢtur. 210 Tablo 6. Alt Giyimde ya da Üst Giyimde Sorun YaĢama Durumu Sayı (n) % Oran Alt giyim alırken, en çok da pantolonda-etekte 28 56 Üst giyimde, en çok da gömlekte-bluzda 11 22 Elbise alırken sorun yaĢıyorum 3 6 Hiç sorun yaĢamıyorum 8 16 Toplam 50 100 Cevaplar Tablo 6 incelendiğinde, araĢtırma kapsamı içine giren büyük baden bayanların % 56‟sının alt giyim alırken, en çok da pantolonda-etekte, % 22‟sinin üst giyim alırken, en çok da gömlektebluzda sorun yaĢadığı, % 16‟sının hiçbirinde sorun yaĢamadığı, % 6‟sının ise elbise alırken sorun yaĢadığı anlaĢılmaktadır. 4.7. Büyük Beden Bayanların Elbise Alırken KarĢılaĢtıkları Problemleri Belirtme AraĢtırma kapsamına giren büyük beden bayanların elbise alırken karĢılaĢtıkları problemlere ait bulgular Tablo 7‟de sunulmuĢtur. Tablo 7. Elbise Alırken KarĢılaĢılan Problemler Sayı (n) % Oran Kollarımı hareket ettirirken arka/sırt bölgesi zorluyor 10 20 Üst ve alt bedenim orantılı olmadığı için kendime uygun elbise bulmakta zorlanıyorum 16 32 Genellikle elbiselerin kalça bölümü dar geliyor 14 28 Bir problem yaĢamıyorum 10 20 Toplam 50 100 Cevaplar Tablo 8 incelendiğinde, araĢtırma kapsamına giren büyük beden bayanların % 32‟sinin üst ve alt bedeninin orantılı olmadığı için kendisine uygun elbise bulmakta zorlandığı, % 28‟inin genellikle elbiselerin kalça bölümünde sorun yaĢadığı, % 20‟sinin kollarını hareket ettirirken elbisenin sırt bölgesinde sorun yaĢadığı, % 20‟sinin ise bir problem yaĢamadığı anlaĢılmaktadır. 4.8. Büyük Beden Bayanların Gömlek ve Bluz Alırken KarĢılaĢtıkları Problemleri Belirleme AraĢtırma kapsamındaki büyük beden bayan tüketicilerin gömlek ve bluz alırken karĢılaĢtıkları problemlere ait bulgular tablo 8‟de sunulmuĢtur. 211 Tablo 8. Gömlek ve Bluz Alırken KarĢılaĢılan Problemler Sayı (n) % Oran Kol geniĢlikleri yeterli değil 11 22 Yaka çok oyuk ve yayık 13 26 Omuzlar düĢük, kalıbı biçimsiz, üzerimde emanet gibi duruyor 15 30 Hiç bir sorun yaĢamıyorum 11 22 Toplam 50 100 Cevaplar Tablo 8 incelendiğinde, araĢtırma kapsamı içine giren büyük beden bayanların % 30‟unun gömlek ve bluz alırken, omuzlar düĢük, kalıbı biçimsiz ve üstte emanet gibi durduğu için, % 26‟sının yaka çok oyuk ve yayık olduğu için, % 22‟sinin kol geniĢlikleri yeterli olmadığı için sorun yaĢadığı, % 22‟sinin de gömlek ve bluz alırken hiçbir sorun yaĢamadığı anlaĢılmaktadır. 4.9. Büyük Beden Bayanların Pantolon ve Etek Alırken KarĢılaĢtıkları Problemleri Belirleme AraĢtırma kapsamındaki büyük beden bayan tüketicilerin pantolon ve etek alırken karĢılaĢtıkları problemlere ait bulgular tablo 9‟da sunulmuĢtur. Tablo 9. Pantolon ve Etek Alırken KarĢılaĢılan Problemler Sayı (n) % Oran Cevaplar Genellikle kalça kısımları çok dar geliyor 24 48 Genellikle pantolonların paça kısımları çok dar olduğu için rahat giyemiyorum 2 4 Bel bölgesi çok dar / bol geliyor 15 30 Hiçbir sorun yaĢamıyorum 9 18 Toplam 50 100 Tablo 9 incelendiğinde, araĢtırma kapsamı içerisine giren büyük beden bayanların % 48‟inin pantolon ve etek alırken genellikle kalça kısımları dar geldiği için, % 30‟unun bel bölgesi çok dar ya da bol geldiği için sorun yaĢadığı, % 18‟inin hiçbir sorun yaĢamadığı, % 4‟ünün ise genellikle pantolonların paça kısımları çok dar olduğu için sorun yaĢadığı anlaĢılmaktadır. 5. Sonuçlar ve Değerlendirmeler Büyük beden bayan tüketicilerin hazır giyim karĢılaĢtıkları en önemli sorunların baĢında, bedenlerine ve vücut yapılarına uygun giysi bulamamaları gelmektedir. Büyük beden giysi kalıbı çıkarmak ayrı bir uzmanlık gerektirmektedir. Özel tüketici grubu içerisinde değerlendirilmesi gereken büyük beden bayanlara üretilen giysilerde bu durumun göz önüne alınması gerekmektedir. AraĢtırma sırasında literatür ve materyal elde etmek amacıyla iĢletmelere yapılan ziyaret ve ön görüĢmelerde sistemli ve bilinçli bir Ģekilde büyük beden bayan tüketici grubunu hedef alarak üretim yapan çok az iĢletmeye rastlanmıĢtır. Hazır giyim firmaları büyük beden üretimini maliyetin yüksek olmasından dolayı kısıtlı sayıda ve belirli modellerde üretmeyi tercih etmektedirler. Bu yüzden büyük beden bayan tüketiciler, bu giysilerin çoğunda 212 aradıkları özellikleri tam anlamıyla bulamamakta ve sorun yaĢamaktadırlar. Giysiyi seçme imkânı düĢük ve ödenen ücret fazla olmaktadır. Bu da, büyük beden bayan tüketicilere maddi ve manevi olarak külfet olmaktadır. AraĢtırmada; büyük beden bayan tüketicilerin beden yapılarına uygun giysi bulmakta güçlük çektikleri türün çoğunlukla pantolon ve etek olduğu sonucuna varılmıĢtır. Büyük beden bayan tüketiciler, pantolon ve etek alırken, bu giysilerin genellikle kalça kısımlarının dar gelmesi ve bel bölgesinin çok dar veya bol gelmesinden dolayı sorun yaĢamaktadırlar. Alırken ve kullanırken bir diğer problem yaĢanılan tür de gömlek ve bluzdur. AĢırı kilo artıĢı nedeniyle kol evi geniĢlemektedir. Bu durum kolların hareket ettirilmesi sırasında arka sırt bölgesinin zorlanmasına sebep olmaktadır. Yapılan araĢtırmada, kol geniĢliklerinin yeterli olmamasının, ayrıca yakaların çok oyuk ve yayık olmasının giysinin kullanımı sırasında problemlere neden olduğu görülmüĢtür. AraĢtırmada büyük beden bayan tüketicilerin çoğunluğunun klasik giyimden hoĢlandığı, kumaĢ seçimlerinde kumaĢ cinsinin önemli olmadığı, fakat düz renkli kumaĢları tercih ettikleri anlaĢılmaktadır. Ve yine büyük çoğunluğunun giyimlerinde siyah, lacivert, füme gibi koyu renkleri tercih ettikleri anlaĢılmaktadır. Büyük beden bayan tüketicilerin koyu renkleri tercih etmelerinin sebebinin, koyu rengin daha ince göstermesi olarak düĢünülmüĢtür. AraĢtırmada büyük beden bayan tüketicilerin büyük çoğunluğunun giysilerde rahatlık kadar Ģıklık ve kaliteye önem verdiği gözlemlenmiĢtir. Giyside aranılan diğer bir özellik de ucuzluktur. AraĢtırmaya katılan büyük beden bayan tüketicilerin büyük çoğunluğunun, kendilerine hitap eden mağazaları ekonomik açıdan uygun bulmadığı anlaĢılmaktadır. Bu da alıĢ veriĢ sırasında karĢılaĢılan sorunlardan önemli bir tanesidir. Ülkemizde geliĢmiĢ bir hazır giyim sektörü bulunmasına karĢın, var olan bu iĢletmeler karın fazla olduğu sektörlerde faaliyet gösterdiklerinden sektörde büyük beden bayanlara yönelik üretim yapan çok az sayıda firmaya rastlanmıĢtır. Oysa büyük beden bayan nüfusu azımsanamayacak kadar çoktur ve büyük beden bayan tüketicilere yönelik özel giysi tasarımı yapılmalı ve üretilmelidir. Türkiye‟de bulunan stilist, modelist gibi modaya yön veren elemanlar büyük beden bayanların giysi ihtiyaçları konusunda bilgilendirilmeli ve iĢletmelerde çalıĢma yapmaları sağlanmalıdır. Büyük beden bayanların, beden ölçülerine ve vücut yapılarına uygun giysi üretilmelidir. Bunun için giysilerde kullanılan ölçü ve kalıplar standart hale getirilmeye çalıĢılmalı, Türk büyük beden bayan ölçüleri ve giysi kalıpları üzerinde çalıĢmalar yapılmalı ve bu çalıĢmalar çeĢitli kurum ve kuruluĢlar tarafından desteklenmelidir. Ülkemizde, büyük beden bayanların gereksinim duyduğu giysi türleri ve giysilerde bulunmasını istedikleri özellikler hakkında bilinçli bir tutumla pazar araĢtırması yapılmalı ve bu ihtiyaçlar dikkate alınarak giderilmeye çalıĢılmalıdır. Büyük beden bayanların bir kısmının basen ile bel kısmı orantısız olarak Ģekil almaktadır. Bu durum etek ve pantolonlarda sorun yaĢanmasına sebep olmaktadır. Bu nedenle büyük beden bayanların vücut yapısı dikkate alınarak hazırlanan kalıplara hareket rahatlığı sağlamak amacı ile gereken bolluklar verilerek üretim yapılmalıdır. Beli lastikli etek ve pantolonlar büyük beden bayanlar tarafından daha rahat kullanılacaktır. Büyük beden bayanlara yönelik hazırlanan pantolonların, vücut özelliği dikkate alınarak ağ kısmının geniĢletilmesi gerekmektedir. Bu durumda giyside oluĢan bacak ve kalça kısmındaki darlıklar sebebiyle duyulan rahatsızlık önlenecektir. 213 AĢırı kilo artıĢı nedeniyle kol evinde geniĢleme meydana gelir. Giysilerdeki kol geniĢliklerinin yeterli olmaması giyinip soyunmayı ve kullanımı zorlaĢtırmaktadır. Bu nedenle giysilerin özellikle kol geniĢlikleri olabildiğince geniĢ olmalı, model uygulamaları esnasında kol evinin “kuĢ” (kol altına konulan hareket rahatlığı sağlayan üçgen bir parça) parçası ile takviye edilmesi, daha rahat hareket edilmesini sağlayacaktır. Büyük beden bayanlara yönelik hazır giyim ürünlerinde çoğunlukla koyu renkler kullanılmalıdır. Ancak, bunu sadece siyah, lacivert, füme tonlarındaki renklerle sınırlamayıp, bordo, gülkurusu, mavi, yeĢil gibi renklerin koyu tonları olarak çeĢitlendirmek hem büyük beden bayanları psikolojik açıdan rahatlatacak, hem de seçenekleri arttıracaktır. Ayrıca, kiĢisel farklılıklar göz önüne alınarak sadece koyu renkler değil, alternatif olarak pastel veya canlı renklerde giysiler üretilmelidir. Böylece büyük beden bayanlara istediği renkte giysi seçmesi için fırsat oluĢturulmuĢ olacaktır. 6. Kaynaklar Bağrıaçık, N., 1999. Diabet ve Metabolizma Hastalıkları, Türk Diabet Obezite Vakfı Yayınları, Ġstanbul. Peker, Ġ., 2000. Egzersiz Biyokimyası ve Obezite, Ġstanbul. 214 ZĠHĠNSEL ĠġLERDE ĠNSAN HATASININ BULANIK MANTIKLA MODELLENMESĠ Gülçin YÜCEL*, Ahmet Fahri ÖZOK Ġstanbul Teknik Üniversitesi, Endüstri Mühendisliği Bölümü ÖZET Günümüz karmaĢık sistemlerindeki birçok kazanın ve hatanın gerçek veya potansiyel kaynağı çoğunlukla insan hatası olmaktadır. Three Mile Island ve Chernobyl gibi nükleer felaketler de, insan hatasının güvenlik konusunda oynadığı rolü bir kez daha göstermiĢtir. Ġnsan hatası modellemesi üzerine yapılan çalıĢmalar literatürde iki ayrı koldan yürütülmektedir: nedensel yaklaĢım ve matematiksel yaklaĢım. Nedensel yaklaĢım, performans etkileyici faktörler(PEF) ve insan hata mekanizmalarıyla ilgilidir. Matematiksel modellemede ise, klasik güvenirlik alanındaki teknikler kullanılarak insan hata olasılığını (ĠHO) belirleme vardır. Bulanıklık insan performansında önemli role sahip olduğu için, insan hatası modellemelerinde hesaba katılmalıdır. Bulanık kümeler teorisi bulanıklığın matematiksel gösterimi ve iĢletimiyle ilgi olması nedeniyle insan hatası modellemelerinde çok güçlü bir araçtır. Ancak, buna rağmen insan odaklı sistemlerde bulanık kümeler teorisinin uygulamaları oldukça azdır. Bu çalıĢmada, insan hatası çalıĢmalarındaki potansiyel faydalarından ötürü, insan hatası sayısallaĢtırmada bulanık kümeler teorisi kullanılmıĢtır. Öncelikle, insan güvenilirliğini belirlemek için, bulanık kümeler yardımıyla ĠHP‟ler belirlenmektedir. Daha sonra, incelen iĢle ilgili PEF‟lere göre elde edilen nominal HEP değerleri modifiye edilmektedir. ÇalıĢma insan hatasını sayısallaĢtırması yönüyle matematiksel yaklaĢım, PEF‟leri modele dahil edilmesi yönüyle nedensel yaklaĢım özelliği taĢımaktadır. Bu nedenle çalıĢmanın iki yaklaĢımının sentezi olduğu söylenebilir Anahtar Sözcükler: Ġnsan Hatası, Bulanık Mantık, Perfomans Etkileyici Faktörler, Ġnsan Güvenilirliği Analizi 1. GiriĢ Son yıllarda hızla geliĢen teknoloji sistemlerin giderek daha da otomasyonlaĢmasına neden olmuĢtur. Bu geliĢmeler, günümüz sistemlerinde insanın sistem içindeki rolünün azalmasına neden olduğunu düĢündürmesine rağmen, yüksek düzeyde otomasyonlaĢmıĢ yeni iĢ biçimlerinde dahi insan hala sistemin kilit noktasıdır. Özelikle, Three Mile Island ve Chernobly gibi nükleer felaketler, geliĢmiĢ sistemlerdeki insan rolünün önemini bir kez daha gözler önüne sermiĢtir. Ġnsan hatalarına yönelik bilimsel çalıĢmalar ilk olarak, 1947 yılında Fitts ve Jones adlı araĢtırmacıların pilot hataları üzerine yaptığı çalıĢmalarla baĢlamasına rağmen, bu çalıĢmaların ivme kazanması 1979 yılında Three Mile Island(TMI) felaketinin gerçekleĢmesiyle birlikte olmuĢtur (Rankin,2000). Bu çalıĢmada, insan hatalarının sayısallaĢtırılmasını temel alan matematiksel model yaklaĢımı baz alınmıĢtır. Ancak, insan hata olasılığını ve buradan yola çıkarak sisteminin güvenilirliğini ortaya konan matematiksel modellerde, insan hatası gibi belirsiz ve kesinlik taĢımayan olaylar verimli bir Ģekilde ele alınamazlar (Terano ve diğ.,1992). Çünkü; insan hatası performans Ģekillendirme faktörler gibi bir çok faktörden etkilenmektedir, ve insan hatalarının baskın olduğu olaylarda, rakamlarla iyi ifade edilemeyecek kadar karmaĢıktır. Bu nedenle, insan hatasını klasik kümeler teorisini kullanarak tahmin etmek neredeyse imkansızdır. (Huang ve * yucelg@itu.edu.tr 215 diğ., 2001). Bu dezavantajın üstesinden gelmek için, matematiksel modellemede bulanık kümeler yaklaĢımı kullanılmıĢtır. Öte yandan, matematiksel modellerde insan hatası olasılığı (ĠHO) belirlenirken, nedensel yaklaĢımının temel konusu olan insan hatasına etki eden faktörlerinin etkisi göz ardı edilebilmektedir. Bu nedenle, geliĢtirilen insan hatasını sayısallaĢtırma modeline performans etkileyici faktörler(PEF) de dahil edilmiĢtir. ÇalıĢma, insan hatasını bulanık mantık kullanarak sayısallaĢtırması yönüyle matematiksel yaklaĢım, hataya etki eden faktörleri modele dahil edilmesi yönüyle nedensel yaklaĢım özelliği taĢımaktadır. Bu nedenle çalıĢmanın iki yaklaĢımının sentezi olduğu söylenebilir. 2. Ġnsan Hatası ve Ġnsan Hatasınaı Etkileyen Faktörler Birçok kazanın ve istenmeyen sonuçların nedeni olarak belirtilen Ġnsan Hatasının değiĢik açılardan ele alınmıĢ olması bir çok tanımının yapılmasına neden olmuĢtur. AĢağıda bu tanımlardan bazıları verilmiĢtir: Ġnsan hatası, teknik ve ergonomik çevre koĢullarının belirlediği tolerans limitleri dıĢındaki hareketlerdir (Richei ve diğ.,2001). Ġnsan Hatası, normal kabul edilen davranıĢ modellerine veya önceden tanımlanmıĢ prosedürlere uymayan insan hareketi olarak tanımlanabilir (Lin,1997). Ġnsanın öngörülen bir hareketi istenen hassasiyet, sıra ve zamanda yerine getirememesidir (Hagen and Mays,1981). Yukarıda sayılan benzeri insan hataları tanımları genel bir tanımla ifade edilecek olursa, insan hatası insan performansının öngörülen toleransları dıĢında olması olarak tanımlanabilir. Ġnsan davranıĢı stabil değildir ve çevredeki bir çok faktörün etkisi altında değiĢkenlik gösterebilmektedir, Ġ-M sistemindeki insan unsuru bu yönüyle makineden faklıdır. ĠĢte, insan davranıĢlarını ve bunun sonucunda insan performansını üzerinde etkili her bir faktöre performans etkileyici faktörler(PEF) adı verilmektedir (Kim ve Jung, 2003). PEF‟ler, olay ağaç analizinde insan hatalarının nedenleri veya tetikleyicileri olarak ele alınmaktadır. Ayrıca, güvenlik oluĢturmada insan faktörünün rolünü belirlemede bir temel oluĢturmaktadırlar. PEF faktörlerinin incelenmesinin önemi, hataların ortaya çıkmasına neden teĢkil etmeleri, ve bundan ötürü hata zincirin kırılması veya insan hataların azaltılması için hangi faktörlerde değiĢiklik gerektiğini göstermesidir (Rankin ve diğ., 2000). 3. Ġnsan Faktörlerinde Bulanık Modelleme Ġnsan faktörleri/ergonomi uygulamaları, insanın fiziksel/psikolojik karakteristiklerini ve karmaĢık insan-makine-çevre iliĢkilerini inceleyerek, iĢ sisteminin optimum çalıĢmasını amaç edinen disiplinler arası çalıĢmaları içerir(Karwoski ve Mital, 1996). Ergonominin ana konusu olan insan odaklı sistemler oldukça karmaĢıktır ve bu nedenle analiz edilmeleri oldukça güçtür. KarmaĢıklığın yanı sıra bu sistemlerinin analiz edilmesini güçleĢtiren 3 tip belirsizlik söz konusudur: hata, rassalık ve muğlaklık(Evans ve Karwoski, 1996). 1965‟te Lotfi Zadeh tarafından ortaya atılan bulanık mantık kavramı, karmaĢık, belirsiz ve geniĢ sistemlerin insan mantığı kullanılarak modellenmesi için geliĢtirilmiĢtir. Zadeh‟in uyuĢmazlık prensibi ile, karmaĢıklık ve belirsizliğin arasındaki iliĢkiyi: “ Bir gerçek dünya problemi ne kadar yakından incelenirse, çözümü de o kadar belirsiz olur.” Ģeklinde açıklamıĢtır (ġen, 2001). 216 Bir sistem hakkında ne kadar fazla bilgi sahibi olursak, sistemin karmaĢıklığı o kadar azalır ve sistemi anlamamız o derece artar. Ross‟a göre, karmaĢıklığı dolayısıyla belirsizliği az olan sistemlerin modellenmesi için kapalı formda matematiksel eĢitliklerden faydalanmak uygun yaklaĢım olacaktır. Buna karĢın, biraz daha karıĢık, fakat anlamalı verinin bulunduğu sistemlerde,yapay sinir ağı gibi modelden bağımsız yöntemler kullanmak, geçmiĢ verinin öğrenme amaçlı kullanılmasıyla belirsizliği azaltarak güçlü anlamlar çıkarılmasını sağlar. Son olarak, sayısal verinin az olduğu ve sadece belirsiz verilerin bulunduğu, en karmaĢık sistemleri bulanık mantıkla modellenmesi, gözlemlenen girdi ve çıktıların arasına yaklaĢık ifadesi koymamızı sağlayarak, sistem davranıĢını anlamamızı sağlar. (Ross, 1995). Buna göre, insanın özne olduğu karmaĢık belirsizliğe ait bir problemle karĢı karĢıya kalındığında, bulanık kümeler teorisi en uygun yaklaĢımdır. 4. Ġnsan Hatasının Bulanık Modellenmesi 4.1. Modelin Kapsamı veAlgoritması GeliĢtirilen modelin 3 ana aĢaması vardır. Sistemin analizi: Ġncelen sistemin olay ağaç analizi oluĢturulması Girdilerin tayini: Modelin girdilerini oluĢturan, olaylara ait olabilirliklerin, bağımlık düzeylerinin, kritiklik düzeylerinin, incelen iĢ üzerinde etkili olan PEF‟lerin ağırlıkları ve değerlerinin belirlenmesi Kantitatif Analiz: belirlenmesi. Dalların olabilirlikleri ve sonucu etkileme derecelerinin GeliĢtirilen modelin algoritması aĢağıdaki gibidir. Sistem incelenerek, bir baĢlangıç olayı tanımlanır. BaĢlangıç olayından çıkılarak, tüm etkinlikler için olası hata ve baĢarı durumları, olay ağacını oluĢturmak üzere tanımlanır. Ġnsan hatalarını değerlendirmek için dilsel değiĢkenler belirlenir, ve uzmanlar bu dilsel değiĢkenler aracılığıyla insan hata olasılığını iyi ve kötü senaryolara göre değerlendirir. Dilsel ifadeler bulanık sayılara dönüĢtürülür ve farklı uzmanların görüĢleri tek bir bulanık sayıda birleĢtirilir. Bulanık sayılar bulanık olabilirlik skorlarına çevrilerek, her hatanın olasılığı(ĠHO nomin al ) elde edilir. Ġncelen sistem üzerinde etkili olan PEF‟ler seçilir, ve ağırlıkları belirlenir. PEF‟lerin değerleri tayin edilir. Olay ağaç analizinde elde edilen ĠHO nomin al değerleri, PEF‟lerin değerlerine göre modifiye edilerek, ĠHO basic değerleri elde edilir. Farklı olayların gerçekleĢme olabilirlikleri ve olaylar arası bağımlılık düzeyinden hareketle, dalların olabilirlikleri hesaplanır. Dalların kritiklik düzeyinden hareketle, dallar olabilirlikler ve sonucu etkileme açısından sıralanır, ve sonuçlar değerlendirilir. 217 4.2. Sayısal Örnek Olay Ağacının Oluşturulması GeliĢtirilen model, aĢağıdaki Ģekil‟de olay ağacı verilen örneğe uygulanmıĢtır. Ġncelen örnekte olaylar, bankamatikte para bitti uyarısıyla baĢlamaktadır. Bankamatikten gelen uyarıyla baĢlayan zincir her basamağında hata ve baĢarı olmak üzere 2 seçenekli olarak dallanmaktadır. Olay zincirinin ilk basamağını uyarının fark edilmesi veya edilememesi oluĢturuyor. Uyarının fark edilmemesi halinde hata oluĢuyor ve zincir kopuyor. Fark edilmesi halinde, olay zinciri Ģekildeki gibi devam ediyor. 6 5 4 2 1 3 6' 5' 4' 3' 2' 1' 1. 2. 3. 4. 5. 6. Uyarı fark ediliyor Ġhmal edilmiyor Bankamatik açma Ģifresini doğru girme Doğru miktarda para girme Paraları doğru yerleĢtirme Bankamatik kapama Ģifresini doğru girme İnsan hatalarını dilsel değişkenler ile belirlenir Ġnsan performansının önceden tahmin edilemezliğinin sonucu olarak, Ġ-M sistemindeki insandan kaynaklı hatalar sübjektif olarak değerlendirilebilmektedir. Bu yaklaĢım uzmanların verilen bir olayın gerçekleĢme sıklığını tahmin edebilme yeteneğinde olduğunu varsayar. Öte yandan, bir çok olayda uzmanların verilen olayın gerçekleĢme sıklığında direk olarak karar vermesi mümkün değildir. Ayrıca, verilen olay iyi tanımlandığında, uzmanlar olayın gerçekleĢme sıklığı için basitçe “düĢük”, “yüksek”, “çok yüksek” gibi tanımlamalar kullanacaklardır. Sübjektif olayları tahmin etmek için, dilsel tanımlamalar kullanmak doğaldır (Lin ve Wang, 1997). Bu çalıĢmada, dilsel değiĢkenlerin üyelik fonksiyonları, üçgensel ve yamuk bulanık sayılar olarak belirlenmiĢtir. Farklı uzmanların görüşleri ortlama metoduyla birleştirilir: • Ortalama Metodu M= (1/n) (x) (A(+) A(+)………..(+) A) • α-kesimi f(z) = max (f(x) Λ f(y) ) Hata Olabilirliklerinin(İHO nomin al ) Hesabı 218 Uzman görüĢleri ait tek bir bulanık sayı elde edildikten sonra, bulanık sayılar bulanık olabilirlik skorunu(BOS) çevrilir. Bulanık sayıların, BOS‟lara dönüĢtürülmesi Chen ve Hwang‟ın sol ve sağ bulanık sıralama metoduna dayanır (Lin ve Wang, 1997). Buna göre örnekteki Olaylara Ait Ġyimser ve Kötümser GerçekleĢme Olabilirlikleri aĢağıdaki Tablo 1‟deki gibidir. Tablo 1 : Ġyimser ve kötümser gerçekleĢme olabilirlikleri Ġyimser Kötümser Ġyimser Kötümser Ġyimser Kötümser Ġyimser Kötümser Ġyimser Kötümser Ġyimser Kötümser Olay 1 Olay 2 Olay 3 Olay 4 Olay 5 Olay 6 FPS R (W) 0.8181 0.5090 0.7545 0.6000 1 0.7272 0.8181 0.6636 0.7818 0.5727 1 0.7272 FPS L (W) 0.2727 0.6090 0.4000 0.5181 0.1818 0.3636 0.2727 0.5454 0.3363 0.5818 0.1818 0.3636 FPS T (W) 0.7726 0.4499 0.6773 0.5406 0.9091 0.6818 0.7727 0.5591 0.7227 0.4954 0.9091 0.6818 PEF’lerin tayini: Bulanık kümeler metodolojisi kullanılarak ĠHO nomin al değerleri belirlendikten sonra, PEF faktörlerine göre ĠHO nomin al değerleri modifiye edilir. Bunun için, öncelikle performansta en etkili olan PEF‟ler ve bu PEF‟lerin relatif ağırlıkları uzmanlarca belirlenir. Daha sonra, seçilen PEF‟lerin kalite yüzde skorları gene uzmanlarca tayin edilir. Ġncelen problemdeki, PEF‟ler, ağırlıkları ve kalite yüzde skorları Tablo 2‟de özetlenmiĢtir. Tablo 2 : PEF‟lerin Ağırlıkları ve Kalite Yüzde Değerleri PEF Zaman Baskısı ĠĢ Yükü Yorgunluk Gürültü Monotonluk Relatif Ağırlık Kalite % Skoru 0.3 0.3 0.2 0.1 0.1 60 70 20 10 20 Tablo 2‟de ağırlıkları ve yüzde skorları belirlenen PEF‟lerin birleĢik kalite değerleri Park ve Jung (1996) tarafından geliĢtiren ĠHO modifikasyonu modeli kullanılarak bulunur. Olay ağacında her bir dal için hata ve baĢarı olmak üzere, iki seçenekli yol vardır. Bu nedenle olayın baĢarısıyla, hatası arasında; Prob(baĢarı) = 1 - Prob(hata) Ģeklinde bir iliĢki vardır, ve bu iliĢki iki yönde de geçerlidir. Ağaçtaki olaylara ait ĠHO temel değerleri Tablo 3‟te özetlenmiĢtir. Tablo 3 : Örnekteki Olaylara Ait ĠHO temel Değerleri 1 UUB 0,5501 LUB 0,2274 ĠHO temel 0,3546 219 Prob(BaĢarı) 0,6454 2 3 4 5 6 0,4594 0,3182 0,4409 0,5046 0,3182 0,3227 0,0909 0,2273 0,2273 0,0909 0,3854 0,1707 0,3172 0,3395 0,1707 0,6146 0,8293 0,6828 0,6605 0,8293 Dal Olabilirliklerin Hesabı: Dal olabilirlilikleri sürecinin iki girdisi vardır; olaylara ait gerçekleĢme olabilirlilikleri ve olaylar arası bağımlılık düzeyidir. Bu adımda, uzmanlar tarfından olaylara ait bağımlılık düzeyi belirlenir. Uzmanlar tarafından 2.olayın bağımlılık düzeyi yüksek diğerleri sıfır belirlenmiĢtir. Öncelikle, olaylara ait koĢullu olabilirlikler hesaplanır. Daha sonra, dalların olabilirlikleri bulunur. Tüm dallara ait olabilirlikler tablo 4‟teki gibi bulunur. Tablo 4: Dallara Ait Olabilirlikler Dal No 1' 2' 3' 4' 5' 6' Prob(dal) 0,3546 0,4691 0,1707 0,3172 0,3395 0,1707 Dal Sonuçların Değerlendirilmesi Dal sonuçlarının değerlendirilmesi için, dallardaki olayların gerçekleĢme olabilirliklerinin yanı sıra, sisteme olan etkilerinde göz önüne alınması gerekir. Ancak bu sayede, dalların kıyaslamak ve sıralamak suretiyle, sistemin güvenilirliğini sağlamak için hangi faktör üzerinde durulması gerektiği saptanabilir. Bu amaçla, öncelikle örnek olayda tanımlanan olayların hatayla sonuçlanması durumunda, sisteme olan etkileri uzmanlarca üzerinde uzlaĢılarak tayin edilir. Yapılan hesaplara göre, dallara ait kritiklik düzeyi ve sonucu etkileme dereceleri aĢağıdaki gibidir: Tablo 5 : Örnekteki Olayların Sonucu Etkileme Dereceleri Dal No Kritiklik Düzeyi Sonucu etkileme derecesi 2' Büyük 0,4691 1' Büyük 0,3546 5' Büyük 0,3395 4' Büyük 0,3172 3' Küçük 0,0171 6' Küçük 0,0171 Olay ağacını oluĢturan bütün dallar gerçekleĢme olabilirlikleri ve sonucu etkilemedeki rolleri açısından önemlerine göre aĢağıdaki gibi sıralanmaktadır: Dal 2', Dal 1', Dal 5', Dal 4', Dal 6', Dal 3' Birinci sırada yer alan Dal 2' gerçekleĢme olabilirliği ve sonuç için oluĢturduğu risk açısından en önemli dal olmaktadır. Aynı Ģekilde, Dal 3' en az öneme sahip daldır. 220 5. Sonuçlar ve Öneriler GeliĢtirilen model genel olarak üç aĢamadan oluĢmaktadır. Ġlk adım sistemin analiz edilerek, olay ağacının oluĢturulmasıdır. Ġkinci adımı girdilerin tayinidir. Modelde, hataların olabilirliklerinin yanı sıra çeĢitli ĠGA yöntemlerinde kullanılabilen bağımlılık, kritiklik ve performans etkileyici faktörler de girdi olarak kullanılmaktadır. PEF‟ler insan hatasının oluĢumunda rol almaları, bağımlılık, güvenilirlikte sonuç üzerinde önemli bir etki yapması, kritiklik de hatanın sonuca etkisi üzerine daha gerçekçi ve doğru yorumlar yapmayı sağlaması yönüyle modelde girdi olarak alınmıĢtır. Girdiler belirlendikten sonra modelin üçüncü aĢamasında, dalların olabilirlikleri belirlenir ve dal sonuçlarının değerlendirilir. Modelin çıktısı, dalların olabilirlikleri ile ihtimal ve kritiklik açısından hata dallarının sıralanması olmaktadır. Bundaki sonraki adım, bu hataların ortadan kaldırılmasına yönelik tedbirlerin geliĢtirilmesi olmalıdır. Bu amaçla, öncelikle sonuca etkisi en fazla olan daldan baĢlamak üzere sistem üzerinde etkili PEF faktörlerin belirlenmeli ve bu faktörler Ergonomi disiplini perspektifinden incelenerek iyileĢtirilmelidir. Bu sayede, otomasyonun etkisiyle geliĢen yeni iç biçimlerinde verimlilik artıĢı sağlanabilir. Ayrıca unutmamak gerekir, hatalar bir çok faktörün bir araya gelmesi sonuncunda ortaya çıkmaktadır, ve bu faktörlerin çoğu yönetilebilir konumdadır. Bu nedenle, bu faktörler yönetilerek insan güvenilirliği ve buna bağlı olarak sistem güvenilirliği artırılabilir (Rankin ve diğ, 2000). Bu çalıĢmada sadece insan güvenilirliği ele alınmıĢtır. Sistemlerin güvenilirliği söz konusu olduğunda, donanım güvenilirliklerini de belirlemek gerekmektedir. Bundan sonra yapılacak çalıĢmada insan güvenilirliği belirlendikten sonra, insan ve donanım güvenilirliği anlam bir Ģekilde birleĢtirilerek sistem güvenilirliğin belirlenmesi olabilir. Bir diğer husus da, insan güvenilirliği belirlendikten sonra insan hata olasılığının nasıl azaltılacağı olmalıdır. Bunun için geliĢtirilen mekanizma PEF‟lerin iyileĢtirilmesidir. Ancak, bu mekanizmada karar verilmesi gereken bir hususta öncelikli hangi PEF‟lerin iyileĢtirilmesi gerektiğidir. Bunun için iĢe ait hata tipleri ve iĢ üzerinde etkili PEF‟ler belirlenerek, yapay sinir ağları ile her bir hata üzerinde hangi PEF‟(ler)in etkili olduğu ve ne kadar etkili olduğunun bulunması olarak düĢünülebilir. Bu yönteminin, hata azaltma rehberi olarak geliĢtirilmesi ayrı ve önemli bir çalıĢma konusu olarak düĢünülmektedir. Son olarak, en önemlisi hatalardan ders çıkarmak ve öğrenmektir. 6. Kaynaklar Evans, G.W. and Karwoski, W. 1996. A perspective on mathematical modeling in human factors, Applications of Fuzzy Set Theory in Human Factors, pp. 3-27, Elsevier Science Publishers B.V., Amsterdam. Hagen, E. and Mays, G., 1981. Human Factors Engineering in the USA Nuclear Arena, Nuclear Safety, 22, 337-346. Lin, C.T. and Wang, M.J.J., 1997. Hybrid fault tree analysis using fuzzy sets, Reliability Engineering and System Safety, 58, 205-213. Lin, X. 1997. Development and Validation of cognitive nodels in for human error reduction, PhD Thesis, Purdue University. Karwoski, W. and Mital, A. 1996. Fuzzy Concepts in Human Factors/Ergonomics research, Applications of Fuzzy Set Theory in Human Factors, pp. 29-41, Elsevier Science Publishers B.V., Amsterdam. Kim, J.W. and Jung, W.,2003. A taxonomy of performance influencing factors for human reliability analysis of emergency tasks, Journal of Loss Prevention, 16, 479495. 221 Park, K.S. anf Jung, K.T., 1996. Considering performance shaping factors in situation specific human error probabilities., International Journal Of Industrial Ergonomics, 18, 325-331. Rankin, W., Hibit, R., Allen, J. and Sargent, R., 2000. Development and evaluation of the Maintenance Error Decision Aid(MEDA) process, International Journal of Industrial Ergonomics, 26, 261-276. Richei, A., Hauptmanns, U. and Unger, H., 2001. The human error rate assessment and optimizing system HEROS-a new procedure for evaluating and optimizing the man-machine interface in PCA, Reliability Engineering and System Safety, 72, 153-164. Ross, T.J. 1995. Fuzzy logic with engineering applications McGraw-Hill, New York Terano, T., Asai, K. and Sugeno, M., 1992 Fuzzy systems theory and its applications, Academic Press, Boston. 222 Not: Bu bildiri Bursa Uludağ Üniversitesi 10. Ergonomi Kongresinde sunulmuş ancak bir hata sonucu kongre CD’sinde yer almamıştır. Türkiye’de Ergonomi ile ilgilenenlerin yararına sunulma amacıyla 11. Ergonomi Kongresinin bu CD’si içinde yer almıştır. KÜRESEL REKABET IġIĞINDA ERGONOMĠ EĞĠTĠMĠN YENĠDEN YAPILANDIRILMASI Ahmet Fahri ÖZOK, Gülçin YÜCEL* Ġstanbul Teknik Üniversitesi, Endüstri Mühendisliği Bölümü ÖZET: Bu makalede, Türk Üniversiteleri‟ndeki Ergonomi eğitiminin yeniden yapılandırılması için bir program önerilmektedir. Ergonomi eğitim programları yeniden yapılanırken, Dünya Üniversiteleri‟ndeki Ergonomi eğitim programları ve Türk Sanayi/Hizmet Sektörünün Ergonomik gereksinimleri esas alınmıĢtır. Öncelikle, baĢlıca Dünya Üniversiteleri‟nde Ergonomi ile ilgili tüm dersler ve içerikleri taranarak, küresel geliĢim ıĢığında Türk Üniversiteleri‟ndeki Ergonomi eğitiminin geliĢtirilmesi gereken noktalar saptanmıĢtır. Ancak, Türk Üniversiteleri‟ndeki Ergonomi programları belirlenirken, sadece geliĢmiĢ ülkelerdeki müfredatın göz önüne alınmasının doğru olmayacağı düĢünülmüĢ, ve gereksinimler için mevcut sosyo-kültürel koĢullar göz önüne alınmıĢtır. Ayrıca, bu amaçla Türk Sanayi ve Hizmet Sektörünün Ergonomi alanındaki çalıĢmalarını da belirlemek üzere genel bir değerlendirme anketi hazırlanarak, firmalarca cevaplanması sağlanmıĢ ve bazı sonuçlar elde edilmiĢtir. ÇalıĢmanın ilerde yapılacak müfredat değiĢikliklerine yardımcı olacağı düĢünülmektedir. Anahtar Kelimler: Dünya Üniversitelerinde Ergonomi Eğitimi , Ergonomi Değerlendirme Anketi, Türk Üniversitlelerinde Ergonomi Eğitimi 1. Zamanımızda Ergonomi Eğitimi Günümüzde Ergonomi Eğitiminin nasıl olduğunu belirlemek için Dünya Üniversiteleri‟ndeki Ergonomiyle ilgili dersler ve içerikleri incelendi. Öncelikle, 92‟si önde gelen Amerikan Üniversitesi olmak üzere 146 Dünya Üniversitesinde verilen Ergonomi derslerin listesi çıkarıldı. Daha sonra, bu dersler konularına göre gruplandırıldı. Üniversitelerin, bu ders gruplarından hangilerini müfredatında bulundurduğunu gösteren bir tablo çıkarıldı. Bu çalıĢmanın sonucunda aĢağıdaki sonuçlar elde edilmiĢtir. Dünya Üniversitelerinin müfredatında, ne kadar Ergonomi ile direk veya dolaylı olarak ilĢkili olan derslerin sayısı belirlenmiĢ ve Tablo-1‟de özetlenmiĢtir. Buna göre, Dünya Üniversitelerinde Endüstri Mühendisliği bölümlerinde verilen Ergonomi alanındaki ders sayısının ortalaması; 3.88, Ergonomi alanındaki herhangi bir dersi müfredatında bulunduran Dünya Üniversitelerinde verilen Ergonomi ders sayısının ortalaması 2.22 olarak bulunmuĢtur. * gulcinyucel@yahoo.com 223 Tablo-1 Üniversite North Carolina State University Virginia Techinical University University of Wisconsin-Madison University of Michigan University of Louisville 5 Üniversitede 6 Üniversitede 10 Üniversitede 10 Üniversitede 26 Üniversitede 84 Üniversitede Ergonomi Alanında Verilen Ders Sayısı 17 12 12 10 8 6 5 4 3 2 1 Dünya üniversitelerinde Ergonomi ve Ergonomiyle iliĢkili verilen dersler konularına göre gruplandırılmıĢ ve Ergonomi derslerine ait 17 grup oluĢturulmuĢtur. Bu gruplar, Tablo-2‟de yer almaktadır Bu ders gruplarından her birinin ne kadar Üniversitenin müfredatında yer aldığını gösteren sonuçlar Tablo-2‟de yer almaktadır. Tablo-2 Ders Grupları Ergonomi(Ergonomics) ĠĢ Güvenliği (Safety Eng.) Ġnsan Faktörleri(Human Factors) Ġnsan Faktörleri Müh. (Human Facors Eng.) Endüstriyel Ergonomi(Industrial Ergonomics) ĠĢ Analizi ve Dizaynı (Work Analysis&Design) Ġnsan-Bilgisayar Sistemleri (HumanUygulamalı Ergonomi (Applied Ergonomics) Biomekanik (Biomechamic) Ġleri Ergonomi(Advanced Ergonomics) Ürün Ergonomisi &Güvenliği (Product Ergonomics&Safety) ĠĢ Çeveri ( Work Environmen) BiliĢsel Ergonomi (Cognitive Ergonomics) ĠĢ Ölçümü (Work Measurement) Ġnsan Performansı (Human Performance) Makro Ergonmi (Macro Ergonomics) Hizmet Sektöründe Ergonomi (Ergonomics in Service) Amerikan Üniversiteleri 38 20 28 28 10 13 10 5 11 7 4 Dünya Üniversiteleri 47 3 7 2 2 6 5 1 Toplam 4 4 3 2 1 1 8 1 - 12 5 3 2 1 1 85 23 35 30 12 19 15 5 11 7 5 Ġncelen üniversitelerin ders içeriklerine bakıldığında, göze çarpan en önemli husus uygulamanın oldukça ön planda tutulması olmuĢtur. Ġncelenen Üniversitelerde; Ergonomi, Ġnsan Faktörleri, Ġnsan Faktörleri Mühendisliği, Endüstriyel Ergonomi, ĠĢ Analizi ve Dizaynı derslerinin laboratuvar uygulamalarının yapıldığı ve bazı Üniversitelerde labratuvar derslerinde tasarım amaçlı yazılım programlarının kullanıldığı görülmüĢtür. Bu üniversitelerde, uygulamayı geliĢtirmeye yönelik bir diğer faaliyette, Ergonomi dersleri kapsamında, endüstriyel Ģirketlerde Ergonomiyle ilgili problemlerin analiz edilerek, çözülmekte ve uygulanmakta oluĢudur. 224 2. Türkiye’de Genel Durum: a. Öğretim Açısından: Türkiye‟de Ergonomi eğitiminin profilini çıkarmak amacıyla, Endüstri Mühendisliği eğitimi veren Türk Üniversitelerindeki Ergonomi dersleri ve içerikleri incelendi. Öncelikle, incelenen üniversitelerinde verilen Ergonomi konulu derslerin listesi çıkarılmıĢtır. Daha sonra, bu dersler konularına göre gruplandırılmıĢ, ve incelen üniversitelerin bu gruplardaki dersleri içerip/içermedikleri gösteren bir tablo çıkarılmıĢtır. Bu çalıĢmanın sonuçları Tablo-3 ve Tablo-4 gösterilmektedir. Tablo -3‟e göre, Türk Üniversitelerinde Endüstri Mühendisliği bölümlerinde verilen Ergonomi alanındaki ders sayısının ortalaması: 1,8 olarak saptanmıĢtır. Tablo-3 Üniversiteler 6 Üniversitede 17 Üniversitede 8 Üniversitede 1 Üniversitede Ortalama Ergonomi Konulu Ders Sayısı 3 2 1 0 1,8 Tablo-4 Ders Grupları Ergonomi/ĠĢbilim ĠĢ Etüdü Ergonomi ve ĠĢ Etüdü Ġnsan faktörleri Müh. ĠĢ Güvenliği ve Sağlığı Biyomekanik Ġnsan-Bilgisayar Sistemleri ĠĢletmelerde Metot iyileĢtirme Üniversite Sayısı 21 18 3 10 2 1 1 1 b. Uygulama Açısından Türk Sanayi/Hizmet Sektörünün Ergonomik açıdan profilini çıkarmak, ve buradan yola çıkarak Ergonomik Gereksinimlerini belirlemek için bir Ergonomi değerlendirme anketi hazırlanmıĢtır. Bu ankette amaçlanan, ġirketin genel Ergonomi bilgi ve bilinç düzeyinin saptanması, Ergonomiye karĢı tutumun saptanması ve Ergonominin hangi prensiplerinin uygulandığının saptanmasıdır. Ankette Ölçülmek Ġstenen Kriterler aĢağıda özetlenmeĢtir; o o o o o o o o o o o ĠĢletmenin Genel Ergonomi Bilgi ve Bilinç Düzeyi ĠĢletmenin Ergonomiye KarĢı Tutumu BiliĢsel Ergonomiye ĠliĢkin Ġlkelerinin Uygulanma Düzeyi Malzeme TaĢımasına Yönelik Ġlkelerinin Uygulanma Düzeyi El aletlerinin Kullanımına ĠliĢkin Ġlkelerinin Uygulanma Düzeyi Makinelerin ĠyileĢtirilmesine Yönelik Ġlkelerin Uygulanma Düzeyi, ĠĢ Ġstasyonların ĠyileĢtirilmesine Yönelik Ġlkelerin Uygulanma Düzeyi ĠĢyeri Çevresinin KoĢullarıyla Ġlgili Ġlkelerin Uygulanma Düzeyi KiĢisel Koruma Araçlarının Kullanımına ĠliĢkin Ġlkelerin Uygulanma Düzeyi ĠĢin Organize Edilmesine ĠliĢkin Ġlkelerin Uygulanma Düzeyi Mesleki Sağlık ve Güvenlik Ġlkelerinin Uygulanma Düzeyi, olarak belirlendi. Ankette Kullanılan Referanslar: 225 “Küçük Sanayide Daha Verimli Nasıl ÇalıĢırız?”, Ahmet Fahri Özok “Ergonomics in Northern Ireland: a survey of knowledge, attitudes, and implementation in industry and the public services”, James D., Ergonomics, 1994, vol.37, no.5, p953-963 The Ergonomics checkpoints (ILO, 1999) Ergonomi değerlendirme anketiden aĢağıdaki sonuçlar elde edilmiĢtir. ĠĢletmelerin % 30‟u Ergonominin ne olduğunu hiç bilmiyor. ĠĢletmelerin %70‟i Ergonomi hakkında fikri olduğunu iddia etti. ĠĢletmelerin %37,5‟u Ergonomiyi, çalıĢma yerinin insanın fizyolojik ve antropometrik özelliklerine uygun hale getirilmesi olarak, %25‟i, verimliliği artırmak için iĢin insana uygunlaĢtırılması olarak, ve %12,5‟u Ekonomiklik ve rekabet üstünlüğü sağlamak için bir araç olarak tanımladı. Ankete katılan iĢletmelerin sadece 1 tanesinin organizasyonunda, ergonomik çalıĢmalarını yürüten ayrı bir grup vardır. Bu firma aynı zamanda, ergonomi değerlendirme anketinden 5 üzerinden 4,32 alarak, en yüksek puanlamaya sahip firma olmuĢtur. ĠĢletmelerin % 58,3‟inde üst yönetim ergonomik çalıĢmaları destekliyor, % 16,7 „si desteklemiyor. ĠĢletmelerin %25‟inde Ergonomik iyileĢtirme projeleri yürütülüyor. ĠĢletmelerin %16,7 „sinde, çalıĢanlara Ergonomi hakkında genel bir eğitim verilmiĢ. ĠĢletmelerin %16,7 „sinde, çalıĢanlar kendi iĢ istasyonlarında ergonomik iyileĢtirme yapmak için teĢvik ediliyorlar. ĠĢletmelerin %41,7‟sinde, çalıĢanların yaĢadıkları Ergonomik sorunları iletebileceği bir sistem mevcuttur. ĠĢletmelerin %25‟inde yapılan iĢlerle ilgili her konuda Ergonomik düĢünce göz önüne alınıyor. ĠĢletmelerin %33,3‟ü Ergonomik çözümleri uygulamanın maliyeti, faydasından çok olacağını düĢünüyor. ĠĢletmelerin %75‟i Ergonomik konuların iĢ güvenliği ve sağlığı için gerekli olduğuna katılıyor. ĠĢletmelerin % 67‟si, Ergonomik konularda yetkili olmak için eğitim almanın gerekli olduğuna katılıyor. ĠĢletmeler tarafından en yüksek ortalama puanlamaya sahip soru Ergonomi konusunda yetkili olmak için Ergonominin gerekli olup/olmadığıdır. ĠĢletmeler Ergonomik konularda yetkili olmak için eğitim almanın Ģart olduğuna katılıyor. ĠĢletmeler tarafından en düĢük ortalama puanlamaya sahip sorular, iĢletmelerde mental iyileĢtirme çalıĢmaları yürütülüp/yürütülmediği ve iĢ yükü ölçümleri yapılıp/yapılmadığıdır. ĠĢletmelerin en yetersiz olduğu Ergonomi uygulama alanı mental iĢ yükü ölçümleri ve mental iyileĢtirme çalıĢmaları olmuĢtur. ĠĢletmeler BiliĢsel Ergonominin uygulanmasına iliĢkin sorulardan 5 üzerinden 2.85 puan aldı. ĠĢletmeler Malzeme taĢımaya iliĢkin ilkelerin uygulanması sorularından ortalama 3,21 puan aldı. El aletlerin kullanımına iliĢkin ilklerin uygulanması sorularından ort. 3,40 puan aldı. Makine sistemlerinin geliĢtirimesine iliĢkin ilklerin uygulanması sorularından ort. 3,70 puan aldı. ĠĢ istasyonlarının geliĢtirilmesine iliĢkin ilkelerde uygulanması sorularından, 3,13 puan aldı. ĠĢyeri çevresinin koĢullarıyla ilgili ilkelerin uygulanmasına sorulardan 3,35 puan aldı. 226 KiĢisel koruma araçlarının kullanımına iliĢkin ilkelerin Uygulanmasına sorularından 3,50 puan aldı. ĠĢin organize edilmesine iliĢkin ilkelerin uygulanmasın sorularından 3,17 puan aldı Mesleki Sağlık ve Güvenlik ilkelerinin uygulanma düzeyi uygulanmasın sorularından 3,18 puan aldı. Ankete katılan firmaların, Ergonomi değerlendirme anketinden aldıkları sonucun ortalaması 3,19 „dur. c. Öğretimde Ne Yapılmalı? Ergonomi değerlendirme anketinden dönen cevaplardan, ergonominin ne olduğunu bilmeyenlerin sayısı, ve yetersiz tanımlar yapanlar göz önüne alındığında, Ergonomin prensiplerinin uygulamasının getireceği faydalarının Ergonomi eğitimi sırasında önemle vurgulanması gerektiği saptanmıĢtır. Ergonomi biliminin ne olduğunu bilenlerin Ergonomiye karĢı pozitif tutumu vardır. Ancak, firmaların ergonominin uygulamalarına ait ilkelerin hiç birinden 4 veya 5 puan alamamıĢ olmaması, uygulamadaki yetersizlikleri iĢaret etmektedir. Öte yandan, Dünya üniversitelerinde Ergonomi ders içeriklerine de bakıldığında, uygulamanın önemli yer tuttuğu görülmektedir. Buradan yola çıkılarak, Türk üniversitelerinde Ergonomi dersleri kapsamında, yapılacak laboratuvar dersleriyle uygulamaya ağırlık verilmesi, ve Üniversite-Sanayi iĢbirliği çerçevesinde endüstriyel Ģirketlerdeki Ergonomiyle ilgili problemlerin analiz edilmesi ve bunların çözümlerinin o firmalarda uygulanması önerilebilir. Firmalarından dönen anketlerden çıkan bir diğer önemli sonuç da firmaların en düĢük puan aldığı bölümün biliĢsel ergonomi ilkeleri olmasıdır. Oysa ki özelikle zihinsel iĢlerdeki hataların önlenebilmesi ve istenen performans düzeyin yakalanabilmesi BiliĢsel Ergonomiye ait ilkelerin uygulanmasıyla mümkün olabilir. Ancak, Türk Üniversitelerindeki Ergonomi eğitimine bakıldığından, ders içeriklerinin Genel/Fiziksel Ergonomiyle sınırlı kaldığı görülmektedir. BiliĢsel Ergonominin ilkelerinin uygulanmasının yaygınlaĢtırılması için, Türk Üniversitelerinin ilgili bölümlerinde, BiliĢsel Ergonomi dersleri açılması veya Ergonomi derslerinin kapsamına alınması tavsiye edilebilir. Anketten dönen cevaplara bakıldığında bir önemli eksik de, firmaların çoğunda(%83,7) çalıĢanlara Ergonomi hakkında genel bir eğitim verilmemiĢ olmasıdır. Oysa ki unutmamak gerekir ki eğitim, en ucuz iyileĢtirme/geliĢtirme yöntemidir. Dünya Üniversitelerine bakıldığında hem verilen Ergonomi alnındaki ders saysının(3,88), hem de ders çeĢidinin(17 ders grubu), Türk Üniversitelerindeki ders sayısından(1,8) ve ders çeĢidinden (8 ders grubu) oldukça fazla olduğu görülür. Ergonominin çok geniĢ kapsamlı bir araĢtırma alanı olması nedeniyle, açılacak seçmeli/zorunlu Ergonomi dersleriyle Ergonomini çeĢitli alanları incelenebilir. "Ġnsan-Makina Sistemlerinin sayısallaĢtırılması, amaca uygun bir Ģekilde tasarımından sonra, sayısal olarak değerlendirilebilmeleri için en önemli adımlardan biridir.”(Özok, 1991 : 75). Buradan yola çıkarak, Ġnsan-Makina sistemlerinin sayısallaĢtırılabilmesi için ise, Ergonomi derslerinde, Ġnsan-Makine Sistemlerinin çeĢitli matematiksel yöntemlerle modellenmesine de yer verilmesi tavsiye edilebilir. 3. Sonuç Dünyadaki küresel rekabet koĢulları giderek artan ölçüde iĢ mükemmeliyetine ulaĢmayı gerektirmektedir. Bu değiĢim, daha kaliteli daha ucuz ve tam zamanında üretim yapmayı zorunlu kılmaktadır. Çevreye karĢı olan toplumsal sorumluluklar ve sosyal etkinlikler 227 iĢletmeler için giderek artan ölçüde önemli hale gelmektedir. Ülkemizdeki ulusal ve uluslararası firmalar da yukarıda anılan geliĢmeler ıĢığında Ergonomi konusuna daha fazla eğilmek durumundadırlar. Buna uygun Ergonomi eğitiminin üniversite programlarında yer alması önümüzdeki yıllarda hem iĢletmelerimize ve hem de Türk toplumuna çok önemli katkıda bulunabilir. Avrupa Birliği‟ne giriĢ açısından da Ergonomi konusunun büyük önemi bulunmaktadır. ĠĢin insancalaĢtırılması, iĢ sistemlerinin AB‟ye uyumu açısından vazgeçilmez bir ön koĢuldur. Avrupa mütesabatında çalıĢan ve çalıĢtırılanlarla ilgili çok sayıda hüküm bulunmaktadır. Halen AB‟ye üye ülkeler bu konudaki yükümlülüklerini yıllar önce yerine getirmiĢ bulunmaktadırlar. O halde uygulamada ortaya çıkması muhtemel olumsuz geliĢmeleri önlemek üzere Ģimdiden gereken çalıĢmalar yapılmalıdır. Türkiye açısından diğer bir önemli konu da, yeni uygulamaya konulan “ĠĢ Güvencesi Yasası‟dır. Bu yasaya göre, çalıĢanların iĢten çıkarılabilmesi ancak 3 nedenle mümkün olmaktadır. Bu nedenler; ekonomik zorunluluklar, disiplinsiz davranıĢlar ve çalıĢanın kendisinden beklenen performansın altında çalıĢmasıdır. Ancak, her Ġnsan-Makine sisteminden beklenen üretimin nitelik ve nicelik açısından bilimsel olarak ölçülüp değerlendirilmesi, Ergonomik ilkeler gözönüne alınmadan mümkün değildir. Hatta ileride hukuki anlaĢmazlıklar söz konusu olduğunda Ergonomi ve ĠĢ Etüdü uzmanları dıĢındaki elemanlar tarafından iĢ sistemlerinde performans ölçülmesinin yapılması büyük sakıncalar doğurabilir. Bu konuda Ģimdiden önlem almak gerekmektedir. Özetle, Türkiye çapında Ergonomi eğitiminin yeniden düzenlenmesi; dünyada geliĢim, AB üyeliğimiz ve yeni ĠĢ Güvencesi Yasasının hükümleri ıĢığında büyük bir gereksinim olarak ortaya çıkmaktadır. KAYNAKÇA: James D. (1994) Ergonomics in Northern Ireland: a survey of knowledge, attitudes, and implementation in industry and the public services”, Ergonomics, vol.37, no.5, p 953-963 Özok, A. F. (1985) Küçük Sanayide Daha Verimli Nasıl ÇalıĢırız?”, İTO Yay. No: 13, Ġstanbul Özok, A. F. (1991) Ġnsan-Makina Sistemlerinin SayısallaĢtırma Yöntemleri, 3. Ergonomi Kongresi Bildiriler Kitabı, MPM Yayınları, 441, 75-82 The Ergonomics Checkpoints (ILO, 1999) 228 GEMĠLERDE ÇALIġMA KOġULLARINA YÖNELĠK ANKET ÇALIġMASI SONUÇLARININ ĠRDELENMESĠ ArĢ. Gör. Metin ÇELĠK §, Arman DEMĠR Ġstanbul Teknik Üniversitesi, Denizcilik Fakültesi Özet: Ġnsan-makine sistemi, belirli bir çalıĢma ortamı içinde bir veya daha fazla insanla, bir veya daha fazla makine arasında gerçekleĢtirilen etkileĢimlerle istenilen üretimi yapan bir sistem olarak tanımlanabilir. Bu tanımlamadan yola çıkılarak, denizlerde yük ve yolcu taĢımacılığı yapan gemilerin makine daireleri, geminin sevk ihtiyacı için gerekli gücü karĢılamak için yapılandırılmıĢ örnek bir insan-makine sistemi olarak ele alınabilir. Ergonomi bilimi, bu tür bir tesisin tasarım ve inĢa aĢamalarında aĢağıda sıralanan hedeflerin gerçekleĢmesi için teori ve prensiplerden faydalanır. ĠĢçi sağlığı ve iĢ güvenliğinin sağlanması ĠĢgücü kayıplarının önlenmesi Yorulmanın ve iĢ stresinin azaltılması ĠĢ kazaları ve mesleki risklerin en düĢük seviyeye indirilmesi Verimlilik ve kalitenin yükseltilmesi KarmaĢıklık derecesi yüksek tesisler sınıfında yer alan gemi makine dairesi, aynı anda birçok gereksinimi yerine getirmesi beklenen alt sistemlerden oluĢmaktadır. Bu yapının alt sistemleri ile iĢletmeci personel arasındaki etkileĢimin optimum düzeyde gerçekleĢmesi gerekmektedir. Bu noktada iĢletmeci personel yeterliliği, sistemlerin iĢletme koĢullarında ortaya çıkan beklentilere cevap verme yeteneği ve bu iki kavram arasındaki arayüzlerin sağlanması gerekmektedir. Ancak, yukarıda anılan hedeflerden sapmalar dizayn kökenli ve servis altında ortaya çıkan birtakım uygunsuzlukların doğmasına neden olmaktadır. Yapılan çalıĢmada, Ġ.T.Ü Denizcilik Fakültesi, Gemi Makineleri ĠĢletme Mühendisliği III. sınıf öğrencilerinin 2004-2005 eğitim-öğretim yılı bahar döneminde açık deniz gemilerinde tamamladıkları stajlarda karĢılaĢtıkları gemi makine daireleri sistem uygunsuzlukları ve yarattığı sorunlar konusunda yapılan anket verileri kullanılmıĢtır. Bu uygunsuzlukların önlenebilmesi için ergonomik açıdan yürütülebilecek tasarım analiz yaklaĢımı incelenerek, örneklerden biri için uygulanmıĢtır. Anket sonuçlarına dair değerlendirmeler ile çalıĢma sonuçlandırılmıĢtır. Anahtar Sözcükler: Gemi makine dairesi, Ergonomi, Emniyet, Uygunsuzluklar 1. GiriĢ Teknik sistemler, bir amaç doğrultusunda Ģekillenen görevleri yerine getirme kabiliyetine sahip teknik elemanlar bütünüdür. Teknik sistemden beklentiler temel dizayn özellikleri olarak tanımlanan parametrelerin yeterliliği doğrultusunda gerçekleĢir. Teknik sistemlerin tasarımı, yapılandırılması ve iĢletilmesi esansında yürütülen faaliyetlerin kapsamı sistemin karmaĢıklık derecesi ile değiĢim göstermektedir [1]. KarmaĢık sistem; çok çeĢitli ekipman ve iç bağlantılardan oluĢan, tanımlanması ve tasarlanması zor etkileĢimlere sahip olan çok § Metin ÇELĠK, AraĢtırma Görevlisi, Ġ.T.Ü Denizcilik Fakültesi, 34940, Tuzla, Ġstanbul - Türkiye. E-posta: celikmet@itu.edu.tr 229 fonksiyonlu sistemler bütünü olarak tanımlanabilir. Mühendislik sistemleri için yapılacak bir sınıflandırma ile bu sistemlerin sınırlarının çizilmesi sağlanacaktır [2]. Teknik sistemlerin karmaĢıklık derecesine göre sınıflandırılması tablo 1‟de gösterilmiĢtir [3]. Tablo 1 Teknik Sistem KarmaĢıklık Derecelerinin Sınıflandırılması KarmaĢıklık Derecesi I (En Basit) Teknik Sistem Karakteristik Eleman, Parça Montaj iĢlemi yapılmayan temel yapılar II Mekanizma Montaj Elemanları Özel fonksiyonları karĢılayan basit sistemler III Makine , Teçhizat Tanımlanan bir fonksiyonu yerine getiren sistemler IV Tesis KarmaĢık Makine Sistemleri Birden fazla fonksiyonu yerine getirmesi beklenen sistemler bütünü KarmaĢıklık derecesi, sistem tanımlanması ve tasarlanması için gerek duyulan bilgi derinliğinin yanı sıra sistem elemanlarının sayısı ve fonksiyonel görevleri doğrultusundaki etkileĢim seviyelerini etkilemektedir [4]. Bu çalıĢmada ergonomik açıdan ele alınacak gemi makine dairesi sistemleri, en yüksek karmaĢıklık düzeyine sahip tesisler arasında yer almaktadır. 2. Teknik Sistem ve Kullanım Kalitesi Kalite; belirlenen Ģartlar altında ve belirlenen bir zaman süresi içinde istenilen fonksiyonları yerine getirebilme kabiliyetidir. Kalite, sınırları devamlı geniĢleyen bir kavramdır. Teknoloji, değiĢen koĢullar, ihtiyaçlar kaliteye değiĢik boyutlar getirmektedir. Kalite kavramı, niteliği bakımından dinamik bir özellik taĢımakta, tüketici ihtiyaçlarına paralel olarak geliĢmekte ve değiĢmektedir. Uluslararası Standardizasyon TeĢkilatı (ISO), teknik sistem özelliklerindeki bütünlüğü ve ürünün önceden belirlenmiĢ gereklilikleri yerine getirebilme yeteneğini kalite olarak tanımlamaktadır. Bu tanım, kalite ile teknik sistem özellikleri arasındaki bağlantıya iĢaret etmektedir. Sistemin kalite değerlendirmesi üç farklı açıdan yapılabilir. Bunlar; dizayn kalitesi, üretim ve montaj kalitesi, servis ve kullanım kalitesidir [1]. MüĢteri veya kullanıcı tarafından kendi çalıĢma aktiviteleri esnasında fark edilen kalite unsuru, servis ve kullanım kalitesi olarak adlandırılır. MüĢterilerin Ģimdiki ve gelecekteki ihtiyaçlarını anlamaya ve müĢteri beklentilerini yerine getirmeye yönelik müĢteri odaklı bir çalıĢma ile kullanım kalitesi arttırılabilir. Sistem tasarım çalıĢmaları; müĢteri istekleri, kullanıcı merkezli aktiviteler ve çevresel gereksinimler ile desteklendiğinde sistem fonksiyonel özelliklerinin tam olarak entegrasyonu sağlanacaktır. KarmaĢıklık derecesi yüksek tesisler sınıfında yer alan gemi makine dairesi, aynı anda birçok gereksinimi yerine getirmesi beklenen alt sistemlerden oluĢmaktadır. Bu yapının alt sistemleri ile iĢletmeci personel arasındaki etkileĢimin optimum düzeyde gerçekleĢmesi gerekmektedir. Bu noktada iĢletmeci personel yeterliliği, sistemlerin iĢletme koĢullarında ortaya çıkan beklentilere cevap verme yeteneği ve insan-sistem arayüzlerin sağlanması gerekmektedir. Ancak, bu hedeflerden sapmalar dizayn kökenli ve servis altında ortaya çıkan birtakım uygunsuzlukların doğmasına neden olmaktadır. 230 3. Uygunsuzluk Tanımı Uygunsuzluk, belirlenmiĢ bir gereksinimin yerine getirilmediğini iĢaret eden ve nesnel kanıtın var olduğu karĢılaĢılan bir durumdur [5]. Bu çalıĢmada, gemilerde sistemler ve ekipmanların yapısal eksikliklerinden kaynaklanan ve çalıĢma performansını etkileyen, risk ve ekonomik kayıplar yaratan hatalar inĢa kökenli uygunsuzluk olarak tanımlanmıĢtır. Bu uygunsuzlukların tespiti için anket çalıĢmasından faydalanılmıĢtır. 4. Anket ÇalıĢması Anket çalıĢması, Ġ.T.Ü. Denizcilik Fakültesi, Gemi Makineleri ĠĢletme Mühendisliği III. Sınıf öğrencilerinin, 2004-2005 eğitim-öğretim yılı bahar döneminde açık deniz gemilerinde tamamladıkları staj sonrasında yapılmıĢtır [6]. Bu çalıĢma ile makine dairesinde farklı koĢullar altında yaĢanan vakaların, farklı bakıĢ açıları ile değerlendirilmesi hedeflenmiĢtir. Bu hedef doğrultusunda ve kullanım kalitesi tanımlaması göz önünde bulundurularak, anket katılımcıları gemilerde Yardımcı Vardiya Zabiti olarak Açık Deniz Staj Eğitimlerini tamamlayan Gemi Makineleri ĠĢletme Mühendisliği Bölümü öğrencileri seçilmiĢtir. 4.1. Katılımcıların ÇalıĢma Süreleri Anket katılımcılarının, açık deniz gemilerinin makine dairelerinde Yardımcı Vardiya Zabiti olarak görev aldığı sürelere iliĢkin grafik Ģekil 1‟de gösterilmektedir. ANKET KATILIMCILARININ GEMĠDE ÇALIġMA SÜRELERĠ KATILIMCI SAYISI 25 20 15 10 5 0 Series1 1 2 3 4 5 6 7 8 9 0 0 0 0 0 0 20 10 5 SÜRE(AY) ġekil 1 Katılımcı-ÇalıĢma Süresi Grafiği 4.2. Uygunsuzlukların Temel Nedenlerinin Analizi Katılımcıların yanıtladığı anketlerden faydalanılarak makine dairesinde karĢılaĢılan problemlere yönelik temel nedenler ile ilgili birtakım sonuçlara ulaĢılmıĢtır. Bu sonuçlara yönelik yüzdelik dağılımı Ģekil 2‟de sunulmuĢtur. Makine Dairesi Sistem Yetersizlikleri İşletmeci Personel Hataları 10 7 42 Şirket Yönetiminin Yetersiz Desteği 18 23 Doğa Koşulları Diğer ġekil 2 Makine Dairesi Sorunlarının Temel Nedenlerinin Dağılımı 231 Bu grafik, gemilerde görev alan iĢletmeci personele göre, makine dairesinde yaĢanan sorunların temel sebepleri arasında sistem yetersizliklerinin etkin olduğunu göstermektedir. 4.3. Uygunsuzluk Örnekleri Anket çalıĢmasında elde edilen 100 adet uygunsuzluklar içerisinden, ergonomik tasarım gereksinimlerinin eksikliğinden kaynaklanan örneklerden bir kısmı aĢağıda sıralanmıĢtır. Ana makine etrafındaki çalıĢma alanının sınırlı olması nedeni ile yürütülen bakımonarım çalıĢmalarının etkinliği azalmakta, çalıĢma süreleri ve iĢgücü kayıpları artmaktadır. Bu durum özellikle liman periyotlarında zamanın yetersizliği neden ile bakım-tutum çalıĢmalarının eksiksiz yürütülmesini önlemekte ve personelde yorgunluğa sebep olmaktadır. Ana makine üzerine yerleĢtirilen kreyn düzeneği piston çekme esnasında piston kolunun silindir dıĢına alınacak yeterli yüksekliğe sahip olmaması nedeni ile operasyon tamamlanamamıĢtır. Ana makine üzerindeki hidrolik kreynin arızalanması durumunda kullanılabilecek cayraskalların monte edileceği bir düzenek düĢünülmemiĢtir. Bu tür bir durumda personel tarafından ana makine ile ilgili bakım-onarım faaliyetlerinin yürütülmesi imkansızdır. Ana makine üzerindeki gösterge muslukları açıldığı zaman çıkan duman ve alevler gösterge musluklarının devre yönlerinden dolayı personelin yüksek sıcaklık ve dumandan etkilenmesine yol açmaktadır. Ana makine yakıt devresi üzerindeki otomatik Ģoklu filtre düzeneği için by-pass devresi düĢünülmemiĢtir. Seyir esnasında Ģoklu filtre düzeneğinde meydana gelebilecek bir kontrol arızası veya filtre kirliliği ana makinenin yakıtının kesilmesini ve stop edilmesini gerektirmektedir. Acil durum kaçıĢ yolları; kazan, ana makine, seperatör mahalli gibi yangın olasılığı yüksek bölgelerden geçirilmiĢtir. Bu sorun makine dairesinden bağımsız ve kıçüstüne direkt bağlı kapalı bir merdiven düzeneği ile çözülebilir. Makine dairesine yerleĢtirilmiĢ merdiven açılarının uygunsuzluğu iĢgücü kaybına ve kazalara yol açmaktadır. Yakıt tanklarından gelen buhar geri dönüĢleri direkt olarak hotvel tankına yapılmaktadır. ĠĢletmeci personel tarafından yakıt kaçaklarının fark edilmesi ihtimali azalmaktadır. Bunun yerine dönüĢlerin öncelikli bir gözlem tankına yapılması bu devrelerde oluĢan hasar sonrası dönüĢ devrelerine karıĢan yakıtı tespit etmek için faydalı bir uygulamadır. Hotvelde tuzluluk derecesini kontrol eden bir uyarı cihazı bulunmaması nedeniyle kondenserde deniz suyu karıĢtığı aylık testler neticesinde anlaĢılmıĢtır. Bu durum personel tarafından durumun anlaĢılmasını önlemiĢ ve kazanda kıĢır oluĢumunun baĢlamasına yol açmıĢtır. DeğiĢtirilebilir kanat açılı pervane sisteminde hidrolik yağ tankı çıkıĢ filtresinin temizliği için tüm tankın boĢaltılması gerekmektedir. Dolayısı ile operasyon için gerekli zaman periyodu uzamaktadır. Bu sorun filtre öncesine konulacak bir valf düzeneği ile çözülebilir. Makine dairesi fanlarının kapasitesinin düĢük olması nedeni ile ortam sıcaklığının yüksek değerlere eriĢmesi iĢletmeci personel için ağır çalıĢma koĢulları yaratmaktadır. Makine dairesi jeneratör ve sintine katındaki aydınlatmanın yetersiz olması personelde dikkat kaybına yol açmaktadır. Sintine katındaki pompa ve valfların üzerinden gecen devreler pompa bakımının yapılmasını ve layna alınmasını zorlaĢtırmaktadır. 232 Sintine katındaki pompaların üzerine bakım-onarım esnasında kullanılmak üzere gerekli mapa, kaldırma düzeneklerinin bulunmaması montaj ve layna alma iĢlemlerini zorlaĢtırmaktadır. Bir Ro-Ro gemisinde makine dairesi fan alıcısı araç rampası alabandasına yapılmıĢtır. Bu bölgeden fanların emdiği egzost gazları makine dairesine verilmektedir. Bu kirli hava makine dairesinde personel sağlığını etkilemenin yanı sıra sistemler üzerinde birçok olumsuz etki yapmaktadır. Yağ kulerinin ve insineratör ön kapağının alabandaya çok yakın olması nedeni ile bakım-onarım ve temizlik iĢlemleri zor Ģartlar altında ve uzun zaman periyotlarında yürütülmektedir. Bir kimyasal tankerde, ana makine yağ kulerinin yanından geçirilen elektrik kablolarının izolasyonları sıcaklığın etkisiyle eriyerek kısa devreye yol açmıĢtır ve bu durum makine dairesinde yangına yol açmıĢtır. Gemide bakım tutumu en zor olan makinelerden biri olan yakıt seperatörü kat merdiveninin altına konmuĢtur. Bu durum, personelin iĢe ayırdığı zamanı arttırmıĢtır ve dengesiz biçimde kaldırılan ağırlıklar personel sağlığı için tehlikeler oluĢturmuĢtur. ĠnĢa kökenli bu uygunsuzluklar ergonomik açıdan değerlendirildiğinde, iĢ güvenliğini azaltmakta, iĢ performansını düĢürmekte, çalıĢma ortamı için olumsuz etkiler yaratmakta ve insan hatalarının artmasına neden olmaktadır. Tüm bu etkiler iĢletme verimliliğini düĢürmekle birlikte kaza olasılılarının artmasına neden olmaktadır. Tasarım ve inĢa aĢamalarında sistematik olarak kullanılacak ergonomik prensipler bu tür uygunsuzlukların önlenmesinde etkin rol oynayacaktır. 5. Analiz Ergonomi bilimi, tesis tasarım ve inĢa aĢamalarında; ĠĢçi sağlığı ve iĢ güvenliğinin sağlanması, ĠĢgücü kayıplarının önlenmesi, Yorulmanın ve iĢ stresinin azaltılması, ĠĢ kazaları ve mesleki risklerin en düĢük seviyeye indirilmesi, Verimlilik ve kalitenin yükseltilmesi için teori ve prensiplerden faydalanır. Bu Ģartlar, tasarım ve yapılandırma iĢlemleri esansında yürütülecek sistematik bir yaklaĢım ile sağlanabilir. Bu noktada, klas kuruluĢlarının tavsiye niteliğinde kararları referans alınarak uygunsuzluklar analiz edilebilir. 5.1. Analiz Yöntemi Ergonomik dizayn gereksinimlerinin analizi; 1.Eski Dizaynların Analizi, 2.Ġnsan Görevlerinin Analizi, 3.Personelin Karakteristikleri , 4.Çevresel Analizler , 5. En Kötü Durum ġartlarının Tespiti olmak üzere 5 temel aĢamadan oluĢmaktadır [7]. 5.2. Örnek Uygunsuzluğun Analizi Bu kısımda tespit edilen uygunsuzluk örnekleri arasından seçilen bir örnek ergonomik tasarım gereksinimleri paralelinde irdelenecektir. Uygunsuzluk analizi hatanın tanımlanması ile baĢlamakta, uygunsuzluğun Ģekillenmesini önlemek için izlenmesi gereken sistematik yaklaĢım basamakları ile sürmekte ve analiz bulguları ile tamamlanmaktadır. 5.2.1. Uygunsuzluğun Tanımlanması Sintine katı yürüme sacının altındaki yakıt transfer pompası alıcı devresi üzerinde bulunan ve aynı zamanda üzerinde uzaktan kontrol donanımı yerleĢtirilmiĢ olan valf için, konumu nedeni ile bakım-onarım imkanlarının ve kontrol iĢlemlerinin yürütülmesi sırasında zorluklar yaĢanmaktadır [6]. Bu durumun önüne geçilmesi için dizayn aĢamasında valf yerleĢiminin 233 belirli bir plan ve yöntem çerçevesinde yürütülmesi gerekmektedir. Bu konuda ABS Klas KuruluĢu‟nun önerdiği 4 aĢamadan oluĢan analiz iĢlemleri ve çalıĢmalar sonucu valf tasarımına yönelik elde edilen bulgular aĢağıda özetlenmiĢtir. 5.2.2. Uygunsuzluk Ġrdeleme Basamakları I. AĢama : Personel görevlerini tanımlama Kullanıcı personel; valfın, devreye montaj edildiği bağlantıların, uzaktan kontrol donanımının görsel bir denetlemesini yapabiliyor olmalıdır. Valfın yerleĢimi ve aydınlatması imkanları, iĢletme ve bakım yapma için fiziksel temasın ve görsel denetlemenin her ikisinin de yapılabilmesini sağlamak zorundadır. Ayrıca, valfın kaçırma durumunda veya uzaktan kontrol donanımının görevini yerine getiremediği durumlarda bakım-onarım veya yenilenme gereksinimi olabilecektir. Bu gibi durumlarda valfın yerinden sökülmesi, üzerindeki donanımların valftan ayrılması gerekmektedir. Personel tarafından yerine getirilecek bu görevler için belirli oranca fiziksel güç kullanımı gerekecektir. Dolayısı ile uygun bir çalıĢma yüzeyinin tasarlanması gerekmektedir. II. AĢama : Görevi yerine getirecek olan personeli teĢhis etme Gemide görev alması muhtemel kimselerin ırklarının genel fiziksel değerlerine göre bir yaklaĢım hedeflenmektedir. Ancak, personelin değiĢkenliği bu bölüm için daha ileri bir çalıĢma gerektirmektedir. Cinsin, ırkın ve bölgesel kökenin bir fonksiyonu olarak insani vücut ölçülerinin ve gücünün değiĢkenliğinin ölçümüne antropometri denilmektir. Eğer gemide hangi ırktan personelin görev alacağı bilinirse, personelin fiziksel ölçülerini teĢhis etme görevini yapmak daha kolay olacaktır. III. AĢama : ĠĢletme Ģartlarını teĢhis etme Bu örnekte görevler zihinsel yapılan iĢlerle karĢılaĢtırıldığında, genel olarak fizikseldir ve kısa sürelidir. Bu nedenle fiziksel çalıĢma çevresinin sıcaklık, nem, ses gibi etkileri kritik önem taĢımayabilir. Buna rağmen çalıĢma alanının aydınlatma seviyesi önemli bir çevresel sorun olabilir. IV. AĢama : En kötü durum Ģartlarını teĢhis etme En kötü durum Ģartları aĢağıda verilenlerin bir birleĢimi olabilir. Normalde bir görevi tamamlama deneyimine sahip bir gemi personeli herhangi bir sebepten dolayı görevi tamamlayamayabilir ve bu görevin daha az tecrübe sahibi biri tarafından tamamlanması zorunlu hale gelebilir. Stres ve baskı oluĢturan olağanüstü durum Ģartları altında görevin yerine getirilmesi gerekli olabilir. ġiddetli veya kötü iĢletme Ģartları altında görev tamamlanabilir. TitreĢim, sıcaklık gibi aĢırı çevresel değerler ve ağır deniz koĢulları bunlara örnek gösterilebilir. Geminin dizaynı aĢamasında, en kötü durum Ģartlarının önceden düĢünülmesi gereklidir ve bu uygulama insan hatalarının düĢürülmesinde olumlu katkılar sağlayacaktır. Dolayısı ile planlama aĢamasında aĢağıdaki kriterlerin dikkate alınması gerekmektedir. Valf için uygun aydınlatma düzeyleri seçilmelidir. Valfa ulaĢma için personele izin veren vasıtalar düzenli yerleĢtirilmelidir. Valfı tamir etme çalıĢmasına müsaade edecek bir çalıĢma platformu düĢünülmelidir. 5.2.3. Analiz Bulguları Valfın tasarım iĢlemleri sırasında aĢağıda sıralanan gereksinimler yerine getirilmesi gerekmektedir. 234 Ġncelenen valf olağanüstü durumlar sırasında hızlı kullanılması gereken ayrıca, normal koĢullarda sık ulaĢılması gereken bir valftır. Dolayısı ile kritik valf tanımına uymaktadır. Uzaktan kapama kontrol donanımı ile uygulanabilirlik açısından Kategori 1 valfları arasında yer almaktadır, yani güvenlik için kritik önemi olan valflar sınıfındadır. Valfın el kontrolü ile açılıp kapatıldığı süreçte gereken güç 450 N. altında olmalıdır. Aydınlatma, standart makine dairesi elektrik teçhizatı ya da bu amaç için bulundurulan aydınlatma ile sağlanabilir. Bu özel durumda, aydınlatma el feneri gibi taĢınabilir bir aydınlatma kaynağı veya seyyar bir lamba donanımı ile sağlanabilir. ABS Klas KuruluĢu tarafından uygulanan ĠĢletme ve Bakım Yapma Alanları Ġçin Aydınlatma Kriteri‟ne göre; makine kontrol odaları için en az 300 Lux‟luk bir aydınlatma seviyesinin, jeneratör dairesi, fan daireleri gibi diğer makine alanları içinde en az 150 Lux‟luk bir aydınlatma seviyesinin sağlanması gerekmektedir. Valf sapına sahip olan dikey konumda yerleĢimi tercih edilen valfın, valf manivelası bir yürüme yolu içinde yer aldığı için; bu valf, montaj yüksekliği ne olursa olsun, valf sapı yatay ve valf manivelası dikey konumda monte edilmelidir. Valf ayakta durulan yüzeyin altına yerleĢtirilmiĢtir. Bu tür bir yerleĢim için valfın yürüme sacından belirli bir uzaklıkta konumlandırılması gerekmektedir. ġekil 3‟de bu tür bir valf için gerekli maksimum ve minimum değerler gösterilmektedir. ġekil 3 Panyon Sacı Altında Valf Konumlandırılması Ayakta durulan yüzeylerin altına yerleĢtirilmiĢ valfların iĢletimi için eğilmek ya da çömelmek gerekli olur. ĠĢleticinin ya da bakım yapan kiĢinin tercih edilen vücut pozisyonuna göre valfın merkezinin belirli mesafelerde olması gerekmektedir. ġekil 4‟te bu değerler gösterilmektedir. ġekil 4 Panyon Sacı Seviyesindeki Valfın Kontrolü 235 YerleĢim uygunsuzluğu tespit edilen valfın, bu tür bir yöntem kullanılarak tasarlanması halinde kontrolü daha kolay ve bakım-onarım imkanları için daha elveriĢli bir pozisyona sahip olacaktır. 6. Sonuçlar ve Değerlendirmeler Yapılan çalıĢmada, deniz taĢımacılığı sektörünün araçları olan gemilerin, makine dairesi sistemleri ergonomik gereksinimler açısından irdelenmiĢtir. Bu amaç doğrultusunda 30 kiĢilik bir katılım ile tamamlanan anket çalıĢması ile aĢağıdaki bulgulara ulaĢılmıĢtır. Anket çalıĢmasına gemilerde Yardımcı Vardiya Mühendisi olarak görev alan 30 kiĢi katılmıĢtır. Katılımcıların gemilerde görev alma süreleri ortalama olarak 6.5 aydır. Anket çalıĢmasında tespit edilen 100 adet uygunsuzluk içerisinden 56 tanesi ergonomik açıdan eksiklik ve hatalardan oluĢmaktadır. Anket çalıĢması sonuçlarına göre, gemilerde yaĢanan sorunların temel nedenleri; % 42 oranında sistem yetersizliklerinden, % 23 oranında iĢletmeci personel hatalarından, % 18 oranında sahil yönetimi yetersiz desteğinden, % 10 oranında doğa ve deniz Ģartlarından ve % 7 oranında diğer nedenlerden kaynaklanmaktadır. Deniz taĢımacılığı sektöründe, yaygınlaĢan önlemler ve uluslararası kurallara rağmen kaza analizlerinde saptanan insan hatalarının % 58 düzeylerinde devam etmesi bu konuda detaylı çalıĢmalar yapılmasını gerektirmiĢtir. Sigorta firmalarının yaptıkları incelemeler neticesinde kaza nedenleri arasında yer alan iĢletme personeli hataları içerisinde sistemin yapısal uygunsuzluklarından kaynaklanan insan hataları önemli yer tutmaktadır. Bu yaklaĢım, çalıĢma ortamı ile ilgili eksikliklere dikkat çekmektedir. Bu çalıĢma ile, gemilerin makine dairelerinde ergonomik tasarım gereksinimlerinin eksikliğinin iĢletmeci çalıĢma koĢulları ve insan hata oranları üzerinde yarattığı olumsuz etkiler ortaya konulmuĢtur. Ayrıca anket çalıĢması ile tespit edilen uygunsuzluklar; ergonomi, ekonomi, risk, güvenilirlik konularında yapılacak detaylı analizler için kullanılabilir niteliktedir. Uygunsuzluklar için yapılacak bu tür analizler neticesinde tespit edilen hata temel sebepleri kullanılarak düzeltici ve önleyici faaliyet çalıĢmaları yürütülmesi mümkündür. 7. Kaynaklar [1] Hubka, Vladimir, and Eder, W. Ernst, 1992. Engineering Design: General Procedural Model of Engineering Design, Heurista, Switzerland. [2] Magee, C.L., Weck, O.L., 2004. Complex System Classification, Fourteenth Annual International Symposium of the International Council On Systems Engineering (INCOSE), Toulouse, France, 20-24 June. [3] Hubka, Vladimir, Eder, W. Ernst, 1988. Theory of Technical Systems, Springer-Verlag Limited, Berlin. [4] Kolmogorov, A.N., 1983. Combinatorial Foundations of Information Theory and the Calculus of Probability, Russian Mathematical Surveys, 38, pp 29-40. [5] Söğüt, O.S., Türkay, F., 1997. Uluslarası Güvenlik Yönetimi (ISM) Kodu IMO Uygulama Esaları, Ġstanbul. [6] Çelik, M., Demir, A., 2005. Gemilerde KarĢılaĢılan ĠnĢa Hatalarının ve Nedenlerinin Tespiti, Anket Çalışması, Ġstanbul. [7] ABS, 2003. Guidance Notes for The Application of Ergonomics To Marine Systems, USA. 236 GEMĠLERDE KÖPRÜSTÜ - MAKĠNE DAĠRESĠ ĠLETĠġĠMĠNDE ERGONOMĠK DĠZAYN GEREKSĠNĠMLERĠNĠN ANALĠZĠ ArĢ. Gör. Metin ÇELĠK **, ArĢ. Gör. Fatih TÜRKER Ġ.T.Ü Denizcilik Fakültesi Özet: Ergonomi biliminin odaklandığı noktalardan biri de insan-sistem ortak yüzeyinin dizaynıdır. Bu konuda kullanıcı personel ve sistemler arasındaki ortak yüzeylerin etkin bir Ģekilde tasarlanması hedeflenmiĢtir. Bu hedeflere ulaĢmada dizayn yaklaĢımları anahtar rolü oynamaktadır. Genel olarak, insan-sistem ortak yüzeyi dizayn yaklaĢımı; ergonomik dizayn gereklerinin analizi, ortak yüzey dizaynlarının geliĢtirilmesi, dizayn onayı gibi aĢamalardan oluĢmaktadır. Ġnsan-ortak yüzey dizayn gerekliliklerinin analiz yönteminde kullanılan 5 önemli kriter aĢağıda sıralanmıĢtır. Eski dizaynların analizleri Ġnsan görevlerinin ve çalıĢmalarının analizi Personelin karakteristikleri Çevresel analizler En kötü durum Ģartlarını teĢhis etme Bu aktiviteler; yeni bir geminin tamamının, yaĢam mahallinin, köprüstünün, makine dairesinin dizaynı gibi büyük çapta olabildiği gibi, donanımın yalnız bir kısmının örneğin elektronik bir harita göstergesinin veya makine telgrafının dizaynı gibi alt sistem elemanları düzeyinde olabilir. Yapılan çalıĢmada, ABS (American Bureau of Shipping) klas kuruluĢunun bu konuda yayınladığı yol gösterici notlardan ve yukarıda özetlenen sistem kontrol metodundan faydalanılmıĢtır. Gemi makine dairesi ve köprüstü arasındaki manevra ve kontrol sistemleri ve her iki bölgedeki ilgili donanımlar örnek sistem olarak ele alınarak dizayn yaklaĢımı ile irdelenmiĢtir. Bu konuda mevcut gemilerdeki eksiklikler vurgulanarak bu eksikliklerin muhtemel etkileri ortaya konulmuĢtur. Anahtar Sözcükler: Ticari gemiler, Ergonomik unsurlar, Köprüstü, Makine dairesi 1. GiriĢ Teknik iĢlem; herhangi bir haldeki madde, enerji, bilgi öğelerinin planlı bir biçimde teknik sistem veya insan kökenli etkiler altında istenilen çıktılara dönüĢtüren yapay bir oluĢum olarak tanımlanabilir. ġekil 1‟de teknik iĢlem modeli gösterilmiĢtir [1]. Metin ÇELĠK, AraĢtırma Görevlisi, Ġ.T.Ü Denizcilik Fakültesi, 34940, Tuzla, Ġstanbul - Türkiye. E-posta: celikmet@itu.edu.tr ** 237 ĠġLETĠCĠLER Yönetici Sistem Ġnsan Öğesi ĠġLENEN 1. durum Ġkincil girdiler Teknik Sistem Bilgi Yönetimi Çevre ĠġLENEN 2. durum Teknik ĠĢlem Operasyonlar Teknoloji Ġkincil çıktılar Konum x , Zaman y ġekil 1 Teknik ĠĢlem Modeli ĠĢletmeci olarak insan ve teknik sistem öğelerinin kontrolü altında, bilgi yönetimi ve teknoloji ile desteklenerek gerçekleĢen iĢlenen öğenin değiĢimi teknik iĢlem modeli olarak tanımlanmıĢtır. Bu noktada teknik sistem insan kontrolü ile birlikte dönüĢüm iĢleminin gerçekleĢmesi için gerekli temel öğe olarak ortaya çıkmaktadır. Ergonomi bilimi, girdilerin istenilen çıktılar olarak elde edildiği dönüĢüm iĢlemi esnasında, insan-sistem uyumluğunu hedeflemektedir. Sistem-insan uyumluluğu; fiziksel, algısal, biliĢsel, duygusal, sosyal, organizasyonel ve çevresel etmenleri içeren bütün katmanlarda düĢünülmelidir [2]. Dolayısı ile, insan ile sistemler arasındaki arayüzlerin tasarım ve yapılandırma iĢlemlerinin belirli bir sistematik çerçevesinde Ģekillendirilmesi gerekmektedir. 2. Ġnsan-Sistem EtkileĢimi ve Gemi Sistemleri Ġnsan-makine sistemi, belirli bir çalıĢma ortamı içinde bir veya daha fazla insanla, bir veya daha fazla makine arasında gerçekleĢtirilen etkileĢimlerle istenilen üretimi yapan bir sistem olarak tanımlanabilir. Ġnsan-makine sistemleri, verilen girdileri arzu edilen çıktılara dönüĢtürmede kullanılan ve birbirleriyle karĢılıklı olarak etkileĢebilme özelliklerine sahip iĢleticiler ile bir veya daha çok sistemden oluĢur [3]. Bu tanımlamadan yola çıkılarak, gemi makine dairesi, geminin sevk ihtiyacı için gerekli gücü karĢılamak için yapılandırılmıĢ örnek bir insan-makine sistemi olarak ele alınabilir. Öte yandan, köprüstü geminin sevk ve idaresini kontrol amacı ile yapılandırılmıĢ insan-makine sistemi örneğidir. Her iki sistemin etkin bir Ģekilde iĢletilmesi için dikkate alınması gereken hususlardan en önemlileri aĢağıda belirtilmiĢtir. Sistemin iĢletilmesi ile ilgili bilgiler çalıĢana doğru, eksiksiz ve en kolay yoldan iletilmeli, insan bilgileri alırken ayrıca çaba sarf etmemelidir. Bu konuda gemideki sistem ve ekipmanlara ait mevcut bilgiler ve yazılı dokümanlar ile gemi iĢletmesi sahil yönetiminin teknik desteği büyük önem arz etmektedir. Ġnsanlar, göstergelerden yararlanarak edindiği bilgileri iyi değerlendirip uygun kararlar alabilecek durum ve konumda olmalıdır. Bunun ön koĢulu, iĢe fizyolojik uygunluk, uygun psiko-sosyal ortam ve yeterli iĢ eğitimidir. Sistemler üzerindeki kontrol cihazları, insanların bunları en kolay ve rahat kullanabileceği Ģekil ve konumda olmalıdır. Sistem, ekonomik ömrünün sürdürebilirliğini sağlayacak aktivitelerin iĢletmeci tarafından yerine getirebilmesi imkanlarını sağlayacak bir yapıya sahip olmalıdır. Bu niteliklerin sistemlere entegrasyonunun sağlanabilmesi için, insan-sistem arayüzlerinin tasarım iĢlemlerinde sistematik bir yaklaĢım kullanılmalıdır. 3. Ġnsan-Sistem Arayüzleri 238 Bir insan-makine sistemine, basit bir sistemin elemanının iĢletilmesi örnek teĢkil edebileceği gibi, karmaĢıklık düzeyi yüksek tesisler de birer insan-makine sistemi örneği olarak kabul edilebilir. Sistemin istenilen hedefleri gerçekleĢtirebilmesi, bir takım fonksiyonları yerine getirebilmesi ile mümkündür. Bu fonksiyonların her biri ya bir insan ya da çeĢitli insan-sistem kombinasyonları ile gerçekleĢtirilir. 3.1. Köprüstü Ġnsan-Sistem Arayüzleri Köprüüstü insan-sistem arayüzlerinin tanımlaması yapılabilmesi için öncelikle köprüüstündeki çalıĢma alanlarını tanımlanması gerekmektedir. Köprüüstü geminin sevk ve idaresindeki en önemli yer olması nedeniyle pek çok kontrol ve kumanda iĢleminin yapıldığı karmaĢık bir yapıdadır. ÇalıĢma alanları seyir ve manevra, gözleme, elle kumanda, yanaĢma/kalkma manevraları, planlama ve dokümantasyon, emniyet ve haberleĢme çalıĢma alanları olarak sınıflandırılabilir [4]. Seyir ve manevra için çalıĢma alanı: Geminin seyir ve manevrası ile ilgili ana çalıĢma alanıdır. Ayakta ve oturur pozisyonda optimum görüĢ sağlanmalı ve manevra ile ilgili tüm ekipmanlara ve ilgili bilgilere rahat ulaĢılabilir olmalıdır. Gözleme alanı: Güvertede çalıĢmakta olan ekipmanı ve seyir halinde iken etrafın gözlenmesi için planlana alandır. Seyir halinde iken kaptan ve/veya pilota geminin manevrası ile ilgili tavsiye için optimum görüĢ alanına sahip olmalıdır. Elle kumanda için çalıĢma alanı: Geminin elle sevk ve idare gerekli veya zorunlu olduğu durumlarda görevli personelin gemi dümenini idare edeceği çalıĢa alanıdır. YanaĢma için çalıĢma alanı: YanaĢma/kalkma manevraları için köprüüstü kırlangıçlarındaki çalıĢma alanıdır. Gemi kaptanına ve mevcutsa pilota manevra ile ilgili dahili ve harici tüm bilgilerin ve geminin ilgili kontrollerinin yapılabilmesi ve optimum görüĢ alanına sahip olması gerekmektedir. Planlama ve dokümantasyon için çalıĢma alanı: Gemi operasyonları ile ilgili planlamaların yapılması ve ilgili dokümantasyonun yapılması için çalıĢma alanıdır. Emniyet ile ilgili çalıĢma alanı: Geminin emniyet sistemleri ile ilgili bilgilerin ve kontrollerin bulunduğu çalıĢma alanı. HaberleĢme çalıĢma alanı: Tehlike ve emniyet haberleĢmeleri ile rutin haberleĢme ekipmanın bulunduğu çalıĢma alanı. ġekil 2‟de tavsiye niteliğindeki köprüstü yerleĢimi ana hatları ile gösterilmektedir. 239 Gözleme YanaĢma Seyir&Manevra YanaĢma Elle kumanda HaberleĢme Planlama ve dokümantasyon Emniyet ġekil 2 Köprüstü YerleĢimi 3.2. Makine Kontrol Odası Ġnsan-Sistem Arayüzleri Bu bölümde makine kontrol odasındaki insan-sistem arayüzlerinden bir kısmı için ergonomik tasarım prensipleri irdelenecektir. Ġncelenecek olan arayüzler; 1. Kontrol Donanımları, 2. Göstergeler ve Alarmlar, 3. ÇalıĢma Ġstasyonları olarak sıralanabilir [5]. 3.2.1. Kontrol Donanımları Bir operatörün yada bakım yapan kiĢinin bir sinyalin giriĢini sağlamak için yada düzenek veya sistemlerin çalıĢma konumunu değiĢtirmek için kullandığı bir alettir. ġalterler, manivelalar, klavyeler, ayak pedalları ve parmakla döndürülerek kontrol sağlayan düğmeler örnek olarak gösterilebilir. Bu donanımların tasarım ve yerleĢiminde ana hatları ile aĢağıdaki kriterler göz önünde bulundurulmalıdır. a. Kontrol Donanımının Seçimi: Kontrol donanımının seçiminde aĢağıdaki kriterler öncelikli olarak göz önünde bulundurulmalıdır. Kontrol donanımının gerektirdiği hız ve eriĢilebilirlik dikkate alınmalıdır. Kontrol donanımları, hasar oluĢturabilecek kazalardan en az etkilenecek Ģekilde tasarlanmalıdır. Kontrol donanımı hareketleri ile olası gemi hareketleri uygun olacak Ģekilde tasarım yapılmalıdır. Kontrol donanımlarının kolaylıkla teĢhis edilebilir yapıda olmasına önem verilmelidir. b. Kontrol Hareket Gereksinimleri: Kontrol hareketinin yönü, benzer görev ve uygulama arasında tutarlı olmalıdır ve çalıĢacak operatörlerin beklentilerine göre çalıĢmalıdır. Dolayısı ile, kontrol hareketi beklentilerinin, kontrolün yerleĢtirilmesinde bir iĢleticinin yada bakım yapan kiĢinin vücut pozisyonuna bağlı olarak değiĢim gösterecektir. ġekil 2‟de bu durum gösterilmektedir. 240 ġekil 2 Kontrol Hareketlerinin Gereksinimleri c. Kontrol Aralığının Belirlenmesi: Kontrol donanımları arasındaki aralık uygun olmalıdır. Bu aralığın, bir kontrolün kullanımının diğer kontrolleri istemeyerek etkilemesine yol açması engellenmelidir. Elle iĢletilen kontroller için yerleĢim ölçüleri çıplak elle çalıĢma için kabul edilebilir ancak personel koruyucu eldiven kullandığı takdirde bu ölçüler arttırılmalıdır. d. Montaj ĠĢlemlerinde Öncelikler: Paneller üzerine montajı yapılacak donanımlar için ayakta durma, diz çökme ve oturma gibi değiĢken pozisyonlar göz önünde bulundurulmalıdır. ġekil 3‟te bu tür durumlar için tasarlanan değerlenen gösterilmektedir. ġekil 3 ÇalıĢma Pozisyonlarının Etkisi e. Kodlama: Kodlama; durum ve kontrol fonksiyonlarının ölçü, Ģekil, renk, bünye, yerleĢim, etiketleme yada diğer Ģemaların kullanımı ile teĢhis edilmesinin desteklenmesi için sistemlere 241 eklenir. Sistemin daha iyi ifade edilebilmesi için, aynı anda birkaç kodlama metodu için birleĢtirilmiĢ olabilir. 3.2.2. Göstergeler ve Alarmlar Göstergeler, iĢitilebilir ve görülebilir olmak üzere 2 türdür. ĠĢitilebilir gösterge; göstergenin kaydettiği ölçümleri, durumları ya da makinenin, ekipmanın ya da sistemin çalıĢma parametrelerinin durumlarını ses sinyalleri ya da sesli mesajlarının kullanımını sağlayan bir alettir. Görülebilir göstergeler ise, göstergenin kaydettiği ölçümleri, durumları ya da makinenin, ekipmanın ya da sistemin çalıĢma parametrelerini sağlayan bir alettir. Göstergelerin yerleĢimi için aĢağıda belirtilen kriterler göz önünde bulundurulmalıdır. Bunlar; a. GörüĢ hattı ve çevre uyumu b. Okunabilirlik ( Kesinlik, Lokal göstergeler, Aydınlatma dereceleri, Operasyonlar için yerleĢim) c. Montaj ( GörüĢ alanı öncelikli göstergeler, GörüĢ alanı ikinci öncelikli göstergeler, Paneller üzerindeki yükseklik, Diz üstüne çökme ve çömelme için yükseklikler) d. Ölçü kodlama e. Renk kodlama ( Kültür, Personel beklentileri) 3.2.3. ÇalıĢma Ġstasyonları Konsol çeĢitleri, ayakta durarak çalıĢma için, oturarak yapılan çalıĢmalar için yada ayakta durarak ve oturarak yapılan çalıĢmaların bir birleĢimi için dizayn edilmiĢ olanları içerir. Kontroller ve göstergeler kullanım önemi ve sıklığına göre gruplandırılır. Kullanım sıklığı ve gerekli kusursuz okuma veya Ģartlara göre, kontroller ve göstergeler ana görüĢ ve eriĢim alanında merkezlendirilmelidir. Sık kullanılmayan kontroller ve göstergeler konsolun en uç kenarlarının yakınına yerleĢtirilmelidirler. ġekil 4‟te bir konsol yerleĢiminde dikkate alınması gereken ölçüler ve gösterge donanımlarının pozisyonları gösterilmektedir. ġekil 4 Konsol YerleĢimi 5. Köprüstü-Makine Kontrol Odası EtkileĢim Analizi 5.1 Analiz Kademeleri Ġnsan-ortak yüzey dizayn gerekliliklerinin analiz yönteminde kullanılan 5 önemli kriter aĢağıda sıralanmıĢtır. Eski dizaynların analizleri Ġnsan görevlerinin ve çalıĢmalarının analizi 242 Personelin karakteristikleri Çevresel analizler En kötü durum Ģartlarını teĢhis etme 5.2. Eski Dizaynların Analizi Bazı sistemlerin dizaynlarında uygulanmıĢ olan insan-ortak yüzey dizayn aktivitelerinden biri, eski dizaynların analizidir. Bu aktivitenin amacı, yeni dizaynda ya da yapılacak değiĢikliklere bir temel sağlamak için eski dizaynların baĢarılarını ve baĢarısızlıklarını teĢhis etmektir. Bu çalıĢmanın ana sonucu, hem eski dizaynların ilerleme sağlatması gereken olumlu hallerinden hem de değiĢtirilmesi veya geliĢtirilmesi gereken yönlerin ortaya çıkarılmasıdır. Eski sistemlerde yanaĢma/kalkma manevraları için köprüüstündeki makine kontrollerinin baĢında bir personel ve dümen kumandasının baĢında da bir personel olmak üzere ekstra iki kiĢi daha kullanılmaktadır. Gemi kaptanının komutları el telsizleri ve/veya ses vasıtasıyla içeriye iletilmekte ve gerekli müdahaleler içerideki kiĢiler tarafından yapılarak, yapılan müdahale kaptana geri raporlanır. Bu sistemlerdeki en büyük problem kırlangıç ile köprüüstü arasındaki iletiĢim sırasında meydana gelen yanlıĢ anlaĢılma ve/veya duyulmama sorunudur. Ayrıca kritik manevralarda, komut aktarımı sırasında meydana gelen gecikmeler önem kazındığından tehlikeli olabilmektedir. 5.2.1. Ġnsan Görevlerinin Analizi En kritik insan-ortak yüzey aktivitelerinden biri, insan görevlerinin ve çalıĢmalarının analizidir. ÇalıĢma analizleri, personelin aĢağıda verilen Ģartlar içinde sistem ile birlikte yapacağı çalıĢmaların ve görevlerin yorumunu bir noktaya getirir. Makine ve dümen kontrollerinin ve manevra ile ilgili bilgilerin bulunduğu bir konsolun gemi kırlangıçlarında bulunması, hızlı karar alma ve uygulama gerektiren yanaĢma/kalkma manevrası esnasında gemi kaptanına büyük kolaylık sağlayacak ve kaptan kontrollere kendisi müdahale edebilecektir. Gemi kaptanı yanaĢma/kalkma manevraları esnasında eğer bulunuyorsa pilotun tavsiyeleri doğrultusunda gemiyi sevk ve idare eder. Bu manevralar sırasında kaptan, halatların durumu, makinenin durumu, varsa baĢ/kıç iticilerin kontrolü ve dümen kontrolleri ile ilgili kararlar vermektedir. Bu kararları verirken bir yandan görsel teması (halatlar için) sağlamalı, bir yandan da yanaĢma hızı, rüzgar yönü gibi etkileri hesaba katmalıdır. Üzerinde kontroller ve gerekli veriler olan bir konsol kaptanın hızlı karar vermesi için gereken bilgilere ilk elden ulaĢmasını sağlayacaktır. Köprüüstü ile temasa geçmesine gerek kalmaksızın kaptan, gerekli bilgileri konsoldan edinip komutları kendisi uygulayabilecek ve bu sayede iletiĢim sırasında meydana gelecek gecikme ve yanlıĢ anlaĢılmaların önüne geçilecektir. 5.2.2. Personelin Karakteristikleri Ergonominin üzerine yoğunlaĢtığı insan-ortak yüzey hususu için yaptığı çalıĢmalar, iĢletmeciler ya da bakım yapan kiĢiler gibi sistem kullanıcılarının karakteristiklerinin teĢhis edilmesi için gereklidir. Manevralar sırasında tüm kontrol gemi kaptanındadır. Gemi kaptanları uzun süren deniz tecrübeleri ve teknik yeterlilikleri sonucu seçilir. Gemi kaptanı hukuki olarak gemi ile ilgili iĢlemlerde tam sorumludur. Bu nedenle özellikle manevralar sırasında üzerinde baskı oluĢmaktadır. Kaptanın verilere ilk elden ulaĢması ve komutları kendisi uygulayabilmesi karar alma sürecinin etkinliğini arttıracaktır. 243 5.2.3. Çevresel Analizler YaĢama alanı ve çalıĢma alanı çevresel Ģartlarının insan performansına etkilerinden önce personelin maruz kalacağı çevresel Ģartların teĢhis edilmesine ihtiyaç vardır. Çevresel analizler; sıcaklık artmaları, yüksek sese, titreĢime ve aydınlatmaya maruz kalma, beklenen platform hareketleri ve deniz Ģartları gibi dahili ve harici faktörlerin belirlenmesi için yapılır. Bu faktörlerin hepsi tasarım aĢamalarında dikkate alınmalıdır. Konsolun bulunduğu kırlangıç açık havada olmasından dolayı her türlü hava olayına açıktır. Bu nedenle yağmur, kar gibi hava etmenlerinden etkilenmeyecek Ģekilde yapılmalıdır. Ayrıca gemi manevralarının gerek gündüz gerekse gece yapılabilmesinden dolayı kullanılacak ekipmanın aydınlatmalarının her iki durumda da kullanıcıyı rahatsız etmeyecek düzeyde ayarlaması gerekmektedir. 5.2.4. En Kötü Durum ġartlarını TeĢhis Etme Bütün dizayn çalıĢmalarında, olası en kötü durum iĢletme ve bakım yapma senaryolarının ne olabileceğinin önceden bilinmesi önemlidir.ÇalıĢmalar görevi yerine getirme için daha az veya yetersiz eğitime sahip olabilen personel tarafından ya da kötü aydınlatma ile aĢırı soğuk veya aĢırı sıcak ortam Ģartları altında yerine getirilmek zorunda olabilir. Bu nedenle konsol optimum kullanım kolaylığına ve anlaĢılırlığa sahip olmalıdır. Ayrıca kullanıcı personelin konsolu açık havada kullandığı göz önünde bulundurulmalı ve ekipmanın her hava koĢulunda kullanılabilecek Ģekilde dizayn edilmesi gerekmektedir. 6. Sonuçlar ve Değerlendirmeler ÇalıĢmada, gemi sistemleri için çalıĢma ortamının insan performansı üzerindeki etkileri incelenerek, tasarım çalıĢmalarında ergonomik yaklaĢımların önemi vurgulanmıĢtır. Bu hedef doğrultusunda, gemilerde köprüstü ve makine kontrol odası bölümlerinde ortaya çıkan insansistem arayüzlerinin Ģekillendirilmesinde kullanılan aĢamalar irdelenmiĢtir. Makine dairesinde kontrol donanımları, göstergeler, alarmlar ve çalıĢma istasyonları için ergonomik tasarım kriterleri vurgulanmıĢtır. Değerlendirmeler ıĢığında kırlangıçlara yerleĢtirilecek makine ve dümen kumandalarının ve manevra ile ilgili bilgilerin bulunacağı bir konsolun hızlı karar almak gereken gemi manevralarında tek baĢına kumanda eden gemi kaptanına yardımı olacağı ve köprüüstü kaynak yönetiminin verimini arttıracağı görülmektedir. Bu konsol gerek makinenin durumunu karar mekanizmasına aktararak gerekse gemi kaptanının kararlarının makine kontrolden izlenebilmesini sağlayarak hem köprüüstü içinde iletiĢim ile ilgili olabilecek aksaklıkları önleyecek hem de makine kontrolün manevranın ilerleyiĢi konusunda aktif bilgi sahibi olabilmesine olanak tanıyacaktır. 7. Kaynaklar [1] Hubka, Vladimir, and Eder, W. Ernst, 1992. Engineering Design: General Procedural Model of Engineering Design, Heurista, Switzerland. [2] Karwowski, W., 2000. Symvatology: The Science of an Artifact-Human Compatibility Design, Theoretical Issues in Ergonomics Science, 1, pp. 76-91. [3] Erkan, N., 2000. Ergonomi; Verimlilik, Sağlık ve Güvenlik Ġçin Ġnsan Faktörü Mühendisliği, 5. Basım, Ankara. [4] IMO, 2000. Guidelines On Ergonomic Criteria For Bridge Equipment And Layout, London [5] ABS, 2003. Guidance Notes for The Application of Ergonomics To Marine Systems, USA. 244 BĠR GIDA ĠġLETMESĠNDE OHSAS 18001 Ġġ SAĞLIĞI VE GÜVENLĠĞĠ YÖNETĠM SĠSTEMĠ PERFORMANSININ ANALĠZĠ Ġhsan KAYA1††, Hasan TAVLICAN2, Orhan ENGĠN2 1 2 Ġ.T.Ü. ĠĢletme Fakültesi Endüstri Mühendisliği Bölümü, Maçka, ĠSTANBUL Selçuk Üniversitesi Müh. Mim. Fak. Endüstri Mühendisliği Bölümü, KONYA. Özet: Ülkemizde ve Dünyada, sanayileĢme ve teknolojik geliĢmelerle birlikte iĢ yerlerinde çalıĢan kiĢilerin sağlık ve güvenliği ile ilgili bir takım sorunlar ortaya çıkmaya baĢlamıĢtır. Günümüzde, üretim ve hizmet iĢletmelerinde, çalıĢanlar için iĢin ve iĢyeri ortamının sağlıklı ve güvenli hale getirilmesi kanuni bir zorunluluktur. OHSAS 18001, organizasyonların performanslarını geliĢtirmek ve iĢ sağlığı-güvenliği risklerini kontrol etmek amacıyla Ġngiliz standartlar Enstitüsü tarafından geliĢtirilen ve bütün Dünyada kabul görmüĢ, risk değerlendirilmesine dayalı bir yönetim sistemidir. Bu araĢtırma, Konya da faaliyet gösteren, bitkisel yağları rafine eden bir gıda iĢletmesinde gerçekleĢtirilmiĢtir. AraĢtırma kapsamında, 2000 yılından beri, OHSAS 18001 sistemini uygulayan firmada, iĢ sağlığı ve güvenliği yönetim sistemi incelenmiĢtir. Ayrıca firmanın iĢ sağlığı ve güvenliği yönetim politikası analiz edilerek son dört yılda bu politika kapsamında gerçekleĢtirilen faaliyetler irdelenmiĢ ve performans analizi yapılmıĢtır. Gıda iĢletmesindeki risk değerlendirmesi, risk analizlerinin firma tarafından kontrol altına alınıp alınamadığı araĢtırılmıĢtır. AraĢtırmada özetle OHSAS 18001 iĢ sağlığı ve güvenliği yönetim sisteminin firmadaki performansı ve iĢletme ile çalıĢanlara katkısı belirlenmeye çalıĢılmıĢtır. Anahtar Kelimeler: OHSAS, 18001, Gıda iĢletmesi, Performans Analizi 1. GiriĢ Üretim ve hizmet iĢletmelerinde iĢin, çalıĢanlar için sağlıklı ve güvenli hale getirilmesi ülkemizde kanuni bir zorunluluktur. OHSAS 18001 (Occupation Health and Safety Assessment Series), ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği Sistemi, bu zorunluluğun yerine getirilmesi sürecinde iĢletmelere yardımcı olacak uluslar arası bir standarttır. OHSAS 18001 ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği sistem standardı, meslek hastalıklarını ve iĢ kazalarını minimuma indirmek, iĢçi sağlığı iĢ güvenliği ile ilgili yasal yükümlülükleri yerine getirmek isteyen organizasyonlar için yapılması gereken Ģartları içermektedir (Anonymous, 2005). OHSAS 18001, ilk olarak 1999 yılında yayınlanan Ġngiliz standartlarından olan BS 8800 (British Standards 8800) temeline dayanan uluslar arası bir standart tır (Jorgensen ve ark., 2005). Bu standart, bir kuruluĢun ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği (ĠSG) risklerini kontrol etmesi ve performansını iyileĢtirmesini sağlamak için ĠSG yönetim sistemi Ģartlarını kapsar (TS 18001, 2004). Avrupa Birliği (AB) üyelik sürecinde, ülkemizde ĠSG ile ilgili yoğun bir faaliyet sürdürülmektedir. ĠĢ kanunun yeniden düzenlenmesi, bu kanun ile bağlantılı olarak ÇalıĢma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından bir dizi yönetmelik ve tebliğin çıkartılması bu süreçte yeni bir dönemin baĢladığının göstermektedir. †† Sorumlu Yazar: Ġhsan KAYA E-Mail:kayai@itu.edu.tr Tel: 0212–293 13 00–2766 Faks: 0212–240 72 60 245 ĠSG hizmetleri kapsamında mamul ve hizmet üreten iĢletmelerimizde aĢağıdaki faaliyetler gerçekleĢtirilir (ISAG-OHS, 2005); ĠĢ yerlerinde sağlık ve güvenlik risklerinin tanımlanması ve değerlendirilmesi, Eğer iĢveren ev, kantin ve benzeri olanaklar sağlıyorsa bunların iĢçi sağlığını nasıl etkilediğinin değerlendirilmesi, iĢ uygulamaları ve iĢ çevresinin gözlenmesi, ĠĢ uygulamalarının iyileĢtirilmesi, yeni teçhizatın sağlık açısından değerlendirilmesi ve test edilmesi için program geliĢtirme faaliyetlerine katılım, ĠĢ planlaması ve organizasyonu, iĢyerinin tasarımı, makine seçimi ve bakımı, iĢte kullanılan teçhizat ve maddeler üzerine tavsiyeler, ĠĢ sağlığı, güvenliği, hijyen, ergonomi, bireysel ve toplu koruma teçhizatı üzerine tavsiyeler, ÇalıĢanların sağlığının yapılan iĢle iliĢkisinin gözlenmesi, ĠĢçinin iĢi benimsemesinin sağlanması, ĠĢ sağlığı, hijyen ve ergonomi alanında eğitim ve bilgi verilmesi, Mesleki rehabilitasyon uygulamaları, Ġlk yardım ve acil durum uygulamaları, ĠĢ kazaları ve hastalıklarının analizidir. Bu çalıĢmanın ikinci bölümünde OHSAS 18001 Standardı kısaca izah edilmiĢ, üçüncü bölümde bir gıda iĢletmesinde OHSAS 18001 standardının uygulanması sonucunda yapılan faaliyetler ve elde edilen iyileĢtirmeler incelenmiĢ ve çalıĢma sonuç bölümü ile tamamlanmıĢtır. 2. ĠĢ Sağlığı Ve Güvenliği Yönetim Sistemleri (OHSAS 18001) OHSAS 18001 standardı, bir kuruluĢun ĠSG risklerini kontrol etmesi ve performansını iyileĢtirmesini sağlamak için ĠSG yönetim sistemi Ģartlarının kapsayan uluslar arası bir standarttır. Standart ilk olarak 1999 yılında yayınlanmıĢ ve 2004 tarihinde de TSE tarafından Türk standardı olarak kabul edilmiĢtir. Bu standart aĢağıdakileri gerçekleĢtirmeyi amaçlayan her kuruluĢta uygulanabilir (TS 18001, 2004) ; KuruluĢun faaliyetleri ile ilgili olarak ĠSG risklerine maruz kalabilecek çalıĢanlar ile ilgili diğer taraflar için riskleri yok etmek veya en aza indirmek üzere bir ĠSG yönetim sistemi oluĢturmak, Bir ĠSG yönetim sistemi kurmak, uygulamak ve sürekli iyileĢtirmek, KuruluĢun beyan ettiği ĠSG politikasına uygunluk konusunda kendine güvence sağlamak, Bu uyumu baĢkalarına göstermek, KuruluĢun ĠSG yönetim sisteminin bir dıĢ kuruluĢ tarafından belgelendirilmesini/ tescilini sağlamak, Bu standardın Ģartları ile uyumun sağladığını tayin ve bu durumu beyan etmek. ĠSG Yönetim Sistemi Unsurları aĢağıdaki gibidir (Topçuoğlu, Özdemir, 2003); Politika, Planlama, Uygulama ve ĠĢletim, Kontrol ve Düzeltici Faaliyetler, Yönetimin Gözden Geçirmesi ve Sürekli iyileĢtirmedir. OHSAS 18001 ĠĢ sağlığı ve güvenliği yönetim sistemini kuracak olan firmaların ĠSG politikasını da dokümante etmeleri gerekir. Bu politika aĢağıdaki baĢlıkları içerecek Ģekilde hazırlanmalıdır (TS 18001, 2004); ĠSG iĢ performansının entegre bir parçası olarak tanımlanmak, 246 Yüksek bir ĠSG performansına ulaĢmak, Yasaların gerektirdiği düzenlemeleri kapsamak, Sürekli maliyet-yarar performans geliĢimi sağlamak, Politikayı uygulamaya yönelik uygun ve yeterli kaynakları sağlamak, ĠSG Politikasının amaçlarını hazırlamak ve iĢletme içindeki herkesin bilgilenmesine yönelik olarak yayınlamak, ĠSG yönetimine birinci derecede öncelik vermek, ĠSG Politikasının iĢletmede tüm seviyelerde anlaĢılmasını, uygulanmasını ve yerleĢtirilmesini sağlamak, ÇalıĢanların politikaya uymak ve uygulanmasını sağlamak konusunda iĢbirliğini sağlamak, ĠSG Politikasını belirli aralıklarla gözden geçirmek, Her seviyede çalıĢanların ĠSG politikası uyarınca sorumluluklarını yerine getirebilmeye yönelik uygun eğitimleri aldıklarından emin olmak. 3. Bir Gıda ĠĢletmesinde ĠĢ Sağlığı Ve Güvenliği Yönetim Sisteminin Performansının Analizi OHSAS 18001 Standardının uygulaması, Konya‟da faaliyet göstermekte olan bir gıda iĢletmesinde gerçekleĢtirilmiĢtir. ĠĢletme 2000 yılından beri OHSAS 18001 yönetim sistemini uygulamaktadır. ĠĢletme 1994 yılında ISO 9002 Kalite güvence belgesi almıĢtır. Firma OHSAS politikasını aĢağıdaki gibi belirlemiĢtir. Firmanın ticari ismi ABC Ģeklinde kodlanmıĢtır. 1. ABC A.ġ. olarak değiĢimi yakalamak ve büyümek için “Sürekli GeliĢime” ve ilgili taraflara açık olacağız, 2. ÇalıĢan Sağlığı ve ĠĢ güvenliği tüm ABC A.ġ. çalıĢanlarının sorumluluğudur, 3. Kanun, mevzuat, yönetmelikleri ve diğer ÇalıĢan Sağlığı ve ĠĢ Güvenliği gerekliliklerini için sorumluluk ve yetkiler tüm çalıĢanlarımız arasında paylaĢılacaktır, 4. ABC A.ġ.‟de ÇalıĢan Sağlığı ve ĠĢ Güvenliği diğer iĢ amaçlarımız kadar önemlidir, 5. Tüm kazalar önlenebilir ve önlenmelidir, 6. Her iĢi yapmak için daima daha güvenli bir yol vardır, 7. ABC A.ġ.‟de; OHSAS 18001 standardını etkin bir Ģekilde uygulamak ve ÇalıĢan Sağlığı ve ĠĢ Güvenliği konuları hakkındaki ferdi sorumluluk bilincini oluĢturmak ve geliĢtirmek için her yerde ve her zaman eğitim vazgeçilmezdir, 8. ABC A.ġ.‟de iç ve dıĢ her türlü kaynak; verimli, güvenli ve sağlıklı bir çalıĢma ortamı sağlamak, iletiĢimi etkin kılmak, çalıĢanların bireysel performansını artırmak ve bilgiyi ve baĢarıyı ödüllendirmek üzere en doğru ve en faydalı Ģekilde kullanılacaktır. 3.1.Tehlike Tanımlaması, Risk Değerlendirmesi ve Risk Analizi için Planlama ABC A.ġ. risk analizlerini dokümante etmiĢtir. Firma kontrol altına alabileceği Risk Analizleri; Sistem Koordinasyon Kurulu tarafından sorumlular, operatörler ve gerekli ise doktorlarla yapılan görüĢmeler sonrasında hazırlanmıĢtır. Risk Analizi hazırlanırken faaliyet, ürün veya hizmetin ÇalıĢan Sağlığı ve ĠĢ Güvenliği açısından risk oluĢturacak bir etki olup olmadığına karar verilirken ilgili kanun, tüzük ve yönetmelikler dikkate alınmıĢtır. Risk analizlerinin bir bölümü Tablo-1‟de özet olarak sunulmuĢtur. 247 TEHLĠKE Ham yağ Tankının TaĢması Ham yağ Tankının Delinmesi Ham yağ Pompasının Kaçırması Ham yağ Boru Hatlarının Delinmesi Ham yağ Silolarının TaĢması Soapstock Tanklarının TaĢması Soapstock Tanklarının Delinmesi Soapstock Boru Hatlarının Delinmesi Kostik Tanklarının Delinmesi Kostik Tank Boru Hatlarının Delinmesi Rafine Dairesi Rafine Dairesi Rafine Dairesi Rafine Dairesi Ham yağ Depoları Rafine Dairesi Rafine Dairesi Rafine Dairesi Rafine Dairesi Rafine Dairesi Kayarak DüĢme Kayarak DüĢme Kayarak DüĢme Kayarak DüĢme Kayarak DüĢme Kayarak DüĢme Kayarak DüĢme Kayarak DüĢme Kimyasal Yanma Kimyasal Yanma Risk= Olasılık X Etki Olasılık 1: Çok DüĢük 2: DüĢük 3: Normal 4: Yüksek 5: Çok Yüksek Hedef ve Program: SONUÇ ĠLGĠLĠ BĠRĠM ETKĠ FAALĠYET/ÜRÜN/ HĠZMET OLASILIK Tablo 1 Tehlikelerin Tanımlanması ve Risk Analizleri 1 2 2 1 2 2 3 2 6 1 2 2 1 2 2 2 2 4 Rafine Personeli 3 2 6 Rafine Personeli Ziyaretçiler 1 2 2 Rafine Personeli 1 4 4 Rafine Personeli 2 4 8 ETKĠLENECEK KĠġĠLER Rafine Personeli Ziyaretçiler Rafine Personeli Ziyaretçiler Rafine Personeli Ziyaretçiler Rafine Personeli Ziyaretçiler Tüm Personel Ziyaretçiler Rafine Personeli DEĞERLEN DĠRME Kabul edilebilir Kabul edilebilir Az Riskli Kabul edilebilir Kabul edilebilir Kabul edilebilir Az Riskli Kabul edilebilir Kabul Edilebilir Az Riskli Değerlendirme 0–5 : Kabul Edilebilir 6–9 : Az Riskli 10–15 : Riskli 16–20 : Çok Riskli 21–25 : Kabul Edilemez Etki 1: Çok DüĢük 2: DüĢük 3: Normal 4: Yüksek 5: Çok Yüksek 10 Puan ve üzerinde olanlara, yani değerlendirme sonucunda riskli, çok riskli ve kabul edilemez durumda olan tehlikeleri ortadan kaldırmak için hedef ve program yazılır. Bu yaklaĢım diğer tehlikelerin önemsenmediği anlamına gelmez ama öncelikle bu tehlikelerin önlenmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Sürekli gözden geçirme ve iyileĢtirme çalıĢmaları sürecinde diğer tehlikelerde ortadan kaldırılmaya çalıĢılır. ĠĢletmede çalıĢanların rutin ve rutin olmayan faaliyetleri gerçekleĢtirirken kullanmaları gereken koruyucu malzemeler firmada ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği Koruyucu Malzeme Listesinde verilmiĢ olup ayrıca bu liste ortaya çıkabilecek tehlikeleri ve mevcut riskleri de kapsamaktadır. Bu liste aĢağıda Tablo-2‟de verilmiĢtir. 248 Tablo 2 ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği Koruyucu Malzeme Listesi Ünite: Ters Ozmoz Birimi KORUYUCU EKĠPMAN RĠSK/TEHLĠKE FAALĠYET Yüz siperliği Asit sıçraması sonucu yanma Asit dozaj tankı Aside dayanıklı eldiven Asit sıçraması veya dökülmesi sonucu yanma Asit sıçraması veya dökülmesi sonucu Asit dozaj tankı Asit sıçraması veya dökülmesi sonucu yanma Solunum yolunun tahriĢ olması Asit dozaj tankı Gözlere toz kaçması sonucu tahriĢ ve yanık Çözeltinin Deriyi tahriĢ etmesi ve tozun ciltte kaĢıntıya sebebi Sodyumbisülfit çözeltisi hazırlama Eldiven Hijyenin sağlanması Yemek piĢirme ve dağıtımı Maske Hijyenin sağlanması Yemek piĢirme ve dağıtımı Bone Hijyenin sağlanması Yemek piĢirme ve dağıtımı Eldiven El yaralanmaları ve elektrik çarpması Normal çalıĢma ve çim biçme Çizme Yaralanmalar ve elektrik çarpması Normal çalıĢma ve çim biçme Gözlük Tozun gözlere zarar vermesi Normal çalıĢma Aside dayanıklı önlük Çizme Maske Gözlük Eldiven Asit dozaj tankı Sodyumbisülfit çözeltisi hazırlama Sodyumbisülfit çözeltisi hazırlama Ünite: Yemekhane Ünite: Bahçe Birimi Ünite: Buhar ve Isı Santrali Birimi Bez eldiven ve Montaj eldiveni Yüksek sıcaklık sonucu yanıklar Yüz siperliği Yüksek sıcaklık sonucu yanıklar Numune alma ve bakım onarım iĢleri Numune alma Kulak tıkacı Gürültünün kulaklara zarar vermesi ĠĢletmenin çalıĢtırılması Tablo 2 ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği Koruyucu Malzeme Listesi(devamı) KORUYUCU EKĠPMAN RĠSK/TEHLĠKE FAALĠYET Ünite: Rafineri Birimi Elektrik ĠĢleri Eldiven Elektrik çarpması Normal çalıĢma Baret Elektrik çarpması Normal çalıĢma Yalıtkan ayakkabı Elektrik çarpması Normal çalıĢma Gözlük veya yüz siperliği Gözlere talaĢ vb. kaçması TaĢlama ve kesme iĢlemleri Ünite: Rafineri Birimi Bakım Onarım ve Montaj ĠĢleri Kaynak iĢlemleri Kaynak eldiveni Kaynağın göz alması ve yüzde meydana gelecek yanıklar Elde meydana gelecek yanıklar Montaj eldiveni El yaralanmaları Normal çalıĢma Baret BaĢ yaralanmaları Normal çalıĢma Çelik burunlu ayakkabı Ayak yaralanmaları, ezilmeleri Normal çalıĢma Emniyet kemeri Yüksekten düĢme sonucu muhtelif yaralanmalar ve ölüm Boru köprüleri, aydınlatma direkleri vb. yerlerde çalıĢma Kaynak maskesi 249 Kaynak iĢlemleri Ünite: Laboratuar Birimi Muhtelif yaralanmalar, yanıklar, tahriĢler Muhtelif yaralanmalar, yanıklar, tahriĢler Ağartma ve vinterize toprağı tozunun solunum yollarını tahriĢ Ağartma ve vinterize toprağının göze kaçarak tahriĢ etmesi Çözelti hazırlama, deney yapma ve numune alma Çözelti hazırlama, deney yapma ve numune alma Ağartma ve vinterize toprağı taĢınması ve depolanması Ağartma ve vinterize toprağı taĢınması ve depolanması Yüz siperliği, Aside dayanıklı eldiven, Önlük, çizme Kulak tıkacı Ağartma ve vinterize toprağın göze kaçarak tahriĢ etmesi Gürültünün kulaklara zarar vermesi Ağartma ve vinterize taĢınması ve depolanması Normal çalıĢma toprağı Maske Ağartma ve vinterize taĢınması ve depolanması Bakım onarım iĢleri toprağı Eldiven Ağartma ve vinterize toprağı tozunun solunum yollarını tahriĢ etmesi Muhtelif yaralanmalar Gözlük Parça sıçraması, muhtelif yaralanmalar Torna, matkap tezgâhların taĢlama Gözlük Eldiven Maske Gözlük Ünite: Rafineri Birimi ve 3.2 ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi Hedefleri ĠĢletmede sürekli iyileĢtirme ve geliĢtirme çalıĢmaları kapsamında güncellenen hedefleri ile ilgili olarak yapılan iĢ sağlığı ve güvenliği hedefleri incelenmiĢ ve 2005 yılı için belirlenen hedefler Tablo 3‟de sunulmuĢtur. ĠĢletmenin onayı olmadığı için diğer yıllara ait hedefler araĢtırma içerisinde sunulamamıĢtır. Tablo 3 ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi 2005 Yılı Hedefleri FAALĠYET/ÜRÜN/ HĠZMET PLANLANAN BÜTÇE ĠYĠLEġTĠRME OLASILIK Kostik Tanklarının TaĢmasının Engellenmesi Kostik Tank Boru Hatlarının DeğiĢtirilmesi Vakum Buhar Hatlarının onarılması 15.000 YTL 4 2 22.000 YTL 4 2 8.000 YTL 4 2 Asit Yağ Tankının DeğiĢtirilmesi 16.000 YTL 3 2 Sülfirik Asit Boru Hatlarının DeğiĢtirilmesi Kaynağın Göz Almasının Engellenmesi Çim Biçme Makinesinin DeğiĢtirilmesi Yangın Konusunda Firma ÇalıĢanlarının Bilgilendirilmesi 12.000 YTL 5 2 1.000 YTL 3 3 2.500 YTL 5 2 500 YTL 5 2 Logar Kapaklarının Kapatılması 500 YTL - 1 3.3 ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi Kapsamında Eğitim ĠĢletme, OHSAS 18001 sistemin kurduktan sonra çalıĢanlarına aĢağıda belirtilen eğitimleri vermiĢtir. Genel Bilgilendirme, Ġlk Yardım-Radyasyon Güvenliği-Sivil Savunma, Kimyasal ve Koruyucu Madde Kullanımı, Ucuz Atlatma ve ĠĢ Kazaları, 250 Seperatörlerin Emniyetli Monte Edilmesi, Deprem anında yapılacaklar BoĢaltma ve Tahliye Tatbikatları, Risk Analizi-Ekipman Kullanımı, Su Baskınları-Arıtma Sisteminin Devre DıĢı Kalması. ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sisteminin iĢletmede kurulması sonucunda elde edilen faydalar sonuçlar bölümünde tartıĢılmıĢtır. 4. Sonuçlar Bu araĢtırma, Konya da faaliyet gösteren, bitkisel yağları rafine eden bir gıda iĢletmesinde gerçekleĢtirilmiĢtir. AraĢtırma kapsamında, 2000 yılından beri, OHSAS 18001 sistemini uygulayan ve 1994 yılında ISO 9002 Kalite yönetim sistem belgesini alıp ve baĢarılı bir Ģekilde uygulayan firmada, iĢ sağlığı ve güvenliği yönetim sisteminin uygulanması ile genel olarak aĢağıdaki sonuçların elde edildiği belirlenmiĢtir: OHSAS 18001 sistemi, iĢ güvencesi ve iĢçi sağlığı hedeflerine sahip ve bu anlamda iyileĢtirme yapmayı düĢünen iĢletmeler için sistematik bir yaklaĢım sunmakta ve hedeflere ulaĢmak için planlı bir yol haritası oluĢturabilmek imkânı sağlamaktadır, Sistem kurulduktan sonra, iĢletmenin tanıtımına olumlu faydalar sağlamıĢ, iĢletmenin tanınma düzeyi artmıĢ, iĢletme imajı olumlu yönde etkilenmiĢ, iĢletmeye olan saygı artmıĢ ve iĢletmenin güvenirliliği artmıĢtır, Sistem kurulduktan sonra, özellikle son yıllarda, önceki yıllara oranla iĢ kazalarında azalma sağlanmıĢ ve sistemde otomasyonun daha fazla kullanılması ile beraber firma neredeyse sıfır kazayla yılı tamamlamaktadır, Firmanın pazar payında ve satıĢlarında artma olmuĢtur, ÇalıĢma ortamı ve Ģartları iyileĢtirilmiĢ, çalıĢanların motivasyonu artmıĢ, buna bağlı olarak iĢçi performansı ve verimi artırmıĢtır, Maliyetlerde zamanla düĢüĢler sağlanmıĢtır. ĠĢ kazalarının sebep olduğu maliyetler neredeyse tamamen ortadan kaldırılmıĢtır, ÇalıĢanların iĢ güvenliği ve iĢçi sağlığı konusunda bilinçlendirilmesi sağlanmıĢ, ilgili ekipmanların kullanımı daha verimli hale getirilmiĢtir, Düzeltici ve önleyici faaliyetler sonucunda istenmeyen durumlar önceden engellenmiĢtir, Sistemin kurulması sonucu markalaĢmaya olumlu faydalar kazandırılmıĢ ve firmanın olumlu reklâmı yapılmaya baĢlanmıĢ ve sistem firma için kurumsallaĢma yolunda olumlu katkılarda bulunmuĢtur, Gerek OHSAS 18001 gerekse firmanın uygulamakta olduğu diğer yönetim sistemleri sayesinde yapılmakta olan iĢlerin dokümante edilmesi sağlanmıĢtır. Sistemin varlığından ötürü bilimsel destek ve kredi yardımları kolaylaĢmıĢtır. 5. Kaynaklar Anonymous, 2005, The Health and Safety & OHSAS Guide, http://www.ohsas-18001occupational-health-and-safety.com, 20.12.2005 ISAG-OHS, 2005. Güvenlik Kültürü Seminerleri Eğitim Dokümanı, ÇalıĢma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, ĠĢ Sağlığı Ve Güvenliği Genel Müdürlüğü- Avrupa Komisyonu, Ankara Jorgensen, T.H., Remmen, A., Mellado, M.D., 2005, Integrated Management SystemsThree different levels of integration, Journal of Cleaner Production, Article in Pres. TS 18001, 2004. ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemleri ġartlar, Türk Standartları Enstitüsü, Ankara. 251 Topçuoğlu, H., Özdemir ġ., 2003, OHSAS 18001 ĠĢ Sağlığı Ve Güvenliği Yönetim Sistemi, Mühendis ve Makina, Mayıs 2003 - Sayı 520 252 WORK RELATED MUSCULOSKELETAL DISORDERS DURING COMPUTER USE Orhan Korhan, Adham Machieh Department of Industrial Engineering, Eastern Mediterranean University Abstract: There is a continued interest in the relationship computer use and the work-related musculoskeletal disorders (WMSDs). The purpose of this study is to develop a descriptive statistical multivariate analysis on the physical and psychosocial risk factors, such as the user‟s experiences with keyboard use, attitudes and perceptions towards ergonomic qualities in the workplace, experiences with aches, pains and discomforts related to keyboard use and to explain a possible relationship between the computer use and the perceived WMSDs. In order to find the best regression model to define which independent variables best describes the dependent variable, the analysis is performed by the Forward Stepwise (conditional) Logistic Regression method within a 95% confidence interval to determine automatically which variables to be added or dropped from the model. The results of the study indicate that aches, pains and discomfort in the hand during keyboard use, symptoms of having pain and weakness in the hands during day and night, and daily time spent on keyboard were the most significant factors accounted for 43% of the variance explaining the causation of WMSDs. Logistic regression analysis provided an important finding that psychosocial risk factors are not significant predictors of WMSDs. Keywords: musculoskeletal disorders, work related, computers, upper extremities 1. Introduction The National Institute for Occupational Safety and Health (NIOSH) in the USA defines a Musculoskeletal Disorder (MSD) as a disorder that affects a part of the body‟s musculoskeletal system, which includes bones, nerves, tendons, ligaments, joints, cartilage, blood vessels and spinal discs. These are the injuries that result from repeated motions, vibrations and forces placed on human bodies while performing various job actions. The factors that can contribute to musculoskeletal symptoms include heredity, physical condition, previous injury, pregnancy, poor diet, and lifestyle. Work-related musculoskeletal symptoms occur when there is a mismatch between the physical requirements of the job and the physical capacity of the human body (NIOSH). Musculoskeletal disorders are work-related when the work activities and work conditions significantly contribute to their development, but not necessarily the sole or significant determinant of causation. Work-related musculoskeletal disorders (WRMSDs) describe a wide range of inflammatory and degenerative conditions affecting the muscles, tendons, ligaments, joint, peripheral nerves, and supporting blood vessels. These conditions result in pain and functional impairment and may affect neck, shoulders, elbows, forearms, wrists and hands. There is no doubt that the musculoskeletal disorders have been observed and severely experienced at workplaces, especially where the computers are frequently used. Recent increases in the number of employees working with computer and mouse coincide with a Email: orhan.korhan@emu.edu.tr 253 huge prevalence increase of WRMSDs and sick leave, which affects the physical health of the workers and poses financial burdens on the companies. The causes of musculoskeletal disorders in the workplace are diverse and poorly understood. The meaning that working has to an individual may help to explain why certain psychological factors are associated with musculoskeletal discomfort and may eventually provide one way to intervene to reduce MSD. 1.1. Economic Impact Apparently this is an important and costly health problem. Musculoskeletal disorders account for nearly 70 million physician office visits in the US annually and an estimated 130 million total health care encounters including outpatient, hospital, and emergency room visits. In 2001, nearly 1 million people took time away from work to treat and recover from work-related musculoskeletal pain. Conservative estimates of the economic burden imposed, as measure by compensation costs, lost wages and lost productivity are between $45-54 billion annually (US Commission on Behavioral and Social Sciences and Education, 2000). Most of the information on the total costs of musculoskeletal disorders comes from cost-of-illness studies. An illness or injury imposes both direct and indirect costs on society. The costs of resources consumed because of an illness are the “direct costs”, for which a monetary payment may or may not be provided to the resource owner. These include medical costs associated with an illness, treatment and prevention of disease, and costs of an injured worker‟s time to seek medical care and recover from an injury. The “indirect costs” of an illness or injury include losses of potential output, at work or home unexpected deaths, and reductions in health related quality of life. The value of the lost productivity associated with an illness or injury can be estimated as the difference between an individual‟s projected lifetime earning with and without illness. It was estimated that the total cost of musculoskeletal conditions in the USA in 1995 at $215 billion. Direct medical costs account for 41% of the total, indirect costs account for 59% (American Academy of Orthopedic Surgeons). Also, the total cost of musculoskeletal disorders was estimated in Canada in 1994 at $19.2 billion ($US) with direct medical costs accounting for 29% of the total and indirect productivity losses accounting for 71%. The relative importance of direct and indirect costs varies across countries because of differences in health care systems, including differences in administrative costs, service intensity, and the wages of physicians and other health care providers, and because of differences in labor markets that affect productivity losses. 1.2. Research Objective and Hypothesis This research addresses student/staff/faculty perception and attitudes towards computer keyboard use, and their experiences with musculoskeletal symptoms and diagnoses. This study assesses and analyzes EMU IE‟s student, staff, faculty attitudes and experiences on musculoskeletal symptoms developed by computer keyboarding. Specifically, subjects responded to a series of questions especially designed to uncover what symptoms, aches, pains, and/or discomfort are associated with the use of computer keyboards. For this particular study, we developed a survey to understand and examine the Human Factors issues related with keyboard usage, particularly focusing on the physical and psychosocial aspects. A system developed to measure several social, physical-content feedback strategies with some of the subjects, in an effort to understand and examine their physiological state and aspects of computer keyboarding. The research questions were derived 254 from literature highlighting concerns of the psychosocial risk factors of related musculoskeletal symptoms. Aches, pains and/or discomforts in several body regions are hypothesized to produce a statistical difference in respect to experiences with musculoskeletal symptoms while using a computer keyboard. Moreover, they are results to several symptoms, thus they have significant impact on experiencing musculoskeletal symptoms. This study aims to reveal the relationship between the computer use and the perceived WMSDs. 2. Literature Review Matias, Salvendy and Kuczek (1998) worked on a study to develop a theoretically based operational quantitative predictive model of the risk of work-related carpal tunnel syndrome (CTS) among VDT (video display terminal) operators. They collected data on job exposure, anthropometry and posture factors using questionnaires, direct observation and video-recordings. In order to develop operational models, they performed discriminant analysis and logistic regression. They found out that percentage of workday working with a VDT was the most significant factor and accounted for 60% of the variance explaining the causation of musculoskeletal discomforts associated with CTS. Additionally, it was found that increasing the daily work duration from 1 hour to 4 hours increases the probability of CTS risk from 0.45 to 0.92. As the results of their study suggested that the main causation of CTS is job design, the secondary is posture associated with the workplace design and the least contributing factor to CTS causation is the individual‟s anthropometric make-up. Computer users with a long daily duration of computer use and mouse use experienced more musculoskeletal symptoms than those with a short duration of computer use. Computer work in general involves repetitive movements, which may be a risk factor for musculoskeletal symptoms. Jensen et al. (2002) studied associations between duration of computer and mouse use and musculoskeletal symptoms among computer users. They delivered a questionnaire with a 69% participation rate. Logistic regression analyses on fulltime working employees showed that working almost the whole working day with a computer was associated with neck symptoms and shoulder symptoms among women and hand symptoms among men. Among respondents working almost all of their work time with a computer the gender and age-adjusted odds ratio for mouse use more than half of the work time was 1.68 for hand/wrist symptoms. Call center and data entry workers experienced the lowest possibilities for development at work. Baker et al. (2002) thought that the causes of musculoskeletal disorders in the workplace are diverse and poorly understood. Therefore, they conducted an exploratory study to see if there was an association between the meaning of working and musculoskeletal discomfort and if that association was predictive of the severity of the discomfort. They asked 170 to fill out a survey about the meaning of work, and a questionnaire on musculoskeletal discomfort. They entered seven component composites of the meaning of working (work centrality, obligation, entitlement, comfort, promotion/power, expressive, and social support) into a linear multiple regression models. The results suggested that there was a moderate, significant association between overall musculoskeletal discomfort and promotion/power as well as the control variables age, gender, job satisfaction, average hours worked, and site. A logistic linear regression found that these composites, along with social support, could accurately identify who was in a none/mild discomfort category or a moderate/severe discomfort category with success of 72% of the time. The overall pattern suggested that females who worked longer hours, valued promotion and power and disliked social support were most likely to develop moderate to severe musculoskeletal discomfort. Blatter and Bonger (2002) examined the association between work-related upper limb disorders (WRULDs) and duration of computer and mouse use, to investigate differences in 255 these associations between men and women. They examined whether a possible relationship between duration of computer use and WRULDs was explained by physical or psychosocial risk factors. Participants filled out a questionnaire on job characteristics, job content, physical workload, psychosocial workload and musculoskeletal symptoms. Working with a computer more than 6 h/day was associated with WRULDs in all body regions. The analyses showed that the strength of the associations differed between men and women. In men, only moderate associations were seen for computer use more than 6 h/day. In women, moderate increases were observed for duration of computer use of more than 4 h/day and strong increased risks for a computer use for duration more than 6 h/day. 3. Methodology The method utilized for this particular study consists of multivariate statistical analysis of a survey self-administered by a non-probability, convenience sample from the Department of Industrial Engineering of the Eastern Mediterranean University. The sample targeted the response of the graduate students (M.S. and Ph.D. students), faculty, and staff. The instrument was designed on the basis of open and close ended questions about computer keyboard tasks and the musculoskeletal symptoms. The survey was designed on the basis of open and close ended questions about computer keyboard and mouse tasks and the musculoskeletal symptoms. The research questions were derived from literature, regarding job characteristics, workplace ergonomics, physical workload, and musculoskeletal symptoms. In the questionnaire, the questions aimed to investigate the demographic characteristics of the sample targeted in the instrument; status and responsibilities at the workplace; physiological and psychosocial characteristics; the participants‟ experiences with computer keyboards (type of keyboards used, time spent daily on typing on a keyboard, and years of keyboard use); the ergonomic qualities in the working environment; experience of having aches, pains, or discomfort (rate level of intensity via a Likert-type scale) during keyboarding tasks; musculoskeletal symptoms; and diagnosis of the medical conditions (musculoskeletal disorders). 3.1. Data Analysis The main concern in this study is to predict any relationship between the computer use and the perceived WMSDs. For this purpose, we are proposing a Logistic Regression to predict the MSD diagnosis (from experience) of the respondents based on the performed computer keyboarding tasks. Logistic Regression was chosen for multivariate analysis, because experiences with musculoskeletal symptoms (MSD diagnosis) are dichotomous, discrete, and dependent variables. Logistic regression presents a unique complement to multiple regression in its ability to utilize binary dependent variable. That is, the primary difference from the user‟s viewpoint between the logistic regression and multiple regression is the use of a dichotomous dependent variable. In this particular case, our dependent variable is the MSD diagnosis. The respondents provide answers regarding whether they had been experienced MSD (musculoskeletal disorders) or not. Such situation cannot be studied with ordinary regression, because in doing so we would violate several assumptions. Logistic regression does not face the strict assumptions of multiple regression (linearity, homoscedasticity, independence of the error terms, and normality of the error term distribution), thus making its application appropriate in many more situations. The most critical is that the error term of a discrete variable follows the binomial distribution instead of the normal distribution, thus invalidating all statistical testing performed in regression. We had obtained 20 responses from the questionnaire. All 20 respondents provided complete responses, resulting in 20 observations available for analysis. However, for this 256 particular study, our specific aim is to illustrate the relationship between the computer use and the perceived WMSDs. Therefore we should clearly identify all relevant and irrelevant variables, and then list the number of independent variables and the dependent variable. As it is previously stated, our dependent variable is the “MSD diagnosis”. The regarding independent variables are; The demographic characteristics of the respondents, The types of computers used, The total time that the respondent spends typing on a computer keyboard daily, The years of using computer keyboard use, The descriptions of workplace ergonomic qualities, The aches, pains, or discomfort in some of the body regions, while using a keyboard during the last 6 months, The intensity of the aches, pains, or discomfort in some of the body regions, while using a keyboard during the last 6 months, The physiological characteristics, The experiences of the symptoms of having numbness, tingling in the fingers during day or night, and having pain and/or weakness in the hands during day or night. The next attempt is concerned with the sample size is the level of relationship (R2) that can be reliably detected with the proposed regression analysis. The sample of 20 observations also meets the proposed guideline for the ratio of observations to independent variables with a ratio of 20 to 1. While we can assure that, they are not in danger of overfitting the sample, and they still validate the results to ensure the generalizability. Several grouping of variables were regressed against the dependent diagnosis variable (diagnosis of the MSDs) to assess the ability of the models and explain relation between psychological reactions and musculoskeletal symptoms associated with the use of computer keyboard. The first step is to regress MSD diagnosis against all independent variables. From this dichotomous value of the MSD diagnosis, the procedure predicts the estimate of probability that the event will or will not occur. If the predicted probability is greater than .50, then the prediction is yes, otherwise no. Pr ob(event ) e B0 B1x1 ... Bn xn Pr ob(noevent ) Actually, the estimated coefficients ( B0 , B1 , B2 ,..., Bn ) are the measures of the changes in the ratio of the probabilities, termed the odds ratio. The procedure that calculates the logit coefficient compares the probability of an event occurring with the probability of its not occurring. Moreover, these coefficients are expressed in logarithms, such that they need to be transformed back (the antilog of the value has to be taken) so that their relative effect on the probabilities is assessed more easily. The use of this procedure does not change in any manner the way we interpret the sign of the coefficient. A positive coefficient increases the probability, while a negative value decreases the predicted probability. At this point, the logistic regression model is as follows; ln p /(1 p) a BX e , or p /(1 p) e a .e BX .e e 257 where: a is the coefficient of the constant term, B is the coefficient(s) on the independent variable(s), X is the independent variable(s), e is the error term, p is the probability that MSD diagnosis occurs, p/(1-p) is the “odds ratio”, and ln[p/(1-p)] is the log odds ratio (or logit). The logistic regression model is simply a nonlinear transformation of the linear regression. The logit distribution constrains the estimated probabilities to lie between 0 and 1. For instance, the estimated probability is: p e ( a BX ) 1 e a BX or p 1 e 1 ( a BX ) Therefore; if a BX 0 , then p=.50, (this is why the cut value at table 2.3 is .50) as a BX gets really big, p approaches to 1, and as a BX gets really small, p approaches to 0. That is, if B is positive, its transformation (antilog) will be greater than 1, and the odds ratio will increase. This increase occurs when the predicted probability of the occurrence of the MSD diagnosis increases and its predicted probability of not occurring is reduced. Thus the model has a higher predicted probability of occurrence of the MSDs. Likewise, if B is negative, the antilog is less than one, and the odds will be decreased. Therefore, the model predicts a low probability of occurrence for the MSDs. 3.1.1 Assessing the Goodness-of-Fit of the Estimated Model Maximum likelihood estimation (MLE) is a statistical method for estimating the coefficients of a model. MLE is usually used as an alternative to nonlinear least squares for nonlinear equations. The likelihood function (L) measures the probability of observing the particular set of dependent variable values ( p1 , pn ,..., pn ) that occur in the sample. It is written as the probability of the product of the dependent variables: L Pr ob( p1 p2 ... pn ) The higher the likelihood function, the higher the probability of observing the ps in the sample. MLE involves the coefficients (a, B) that makes the log of the likelihood function (LL<0) as large as possible or -2 times the log of the likelihood function (-2LL) as small as possible. A well fitting model has a small value for -2LL. The minimum value for -2LL is zero (a perfect fit has a likelihood of 1, and -2LL is then 0). The model summary given in the table 3.1 illustrates that the stated model‟s (MSD diagnosis as regressed by all independent variables) -2LL decreases to a value of 0.00 at the fifth step. Thus, this provides the perfect fit for the model at 5 steps. Table 3.1 Model summary Step -2 LL Cox & Snell R2 Nagelkerke R2 1 80.477 .210 .490 2 .000 .429 1.000 3 .000 .429 1.000 258 4 .000 .429 1.000 5 .000 .429 1.000 Although -2LL is a test of goodness-of-fit, we should note that R2 like measures are not goodness-of-fit tests, they are rather an attempt to measure the strength of association. Cox and Snell‟s R square is an attempt to imitate the interpretation of multiple R2 based on the likelihood, but its maximum can be less than 1.0, making it difficult to interpret. In order to understand which model describes the relationship better, we should address the one which has a greater value of Cox and Snell‟s R square, because as previously stated, it provides us the ability to measure and compare the strength of the association. In this particular model, we observe that the Cox and Snell‟s R square has a value of .429. This states that the strength of the association is relatively strong, and the predictors of MSD diagnosis have a strength of 42.9% of explaining the variance. Nagelkerke R square is a further modification of the Cox and Snell‟s coefficient to assure that it can vary from 0 to 1. That is, Nagelkerke‟s R2 divides Cox and Snell‟s R2 by its maximum in order to achieve a measure that ranges from 0 to 1. Therefore, Nagelkerke‟s R2 is normally higher than the Cox and Snell‟s R2. 3.1.2 Testing for Significance of the Coefficients Having 95% confidence interval, table 3.2 shows that for large logit coefficients (B), standard error (S.E.) is inflated, lowering the Wald statistic and leading to Type II errors (thinking the effect is not significant when it is). That is, there is a flaw in the Wald statistic such that very large effect may lead to large standard errors. Table 3.2 Variables in the equation B S.E. Step 1 PAINDYNG -2.190 .374 Constant 6.972 .932 Step 2 PAINDYNG -90.347 2142.306 DAILYKEY -60.543 1514.250 Constant 527.824 12685.661 Step 3 PAINDYNG -48.644 1990.430 DAILYKEY -31.842 1292.482 YEARKEY -9.502 1394.970 Constant 319.745 12534.980 Step 4 PHAND 25.882 3266.347 PAINDYNG -18.571 3873.901 DAILYKEY -9.395 1937.716 YEARKEY -7.851 5154.247 Constant 89.268 13129.482 Step 5 PHAND 23.279 2766.200 PAINDYNG -23.501 2971.848 DAILYKEY -11.959 1213.699 Constant 77.919 8088.127 a Variable(s) entered on step 1: PAINDYNG. b Variable(s) entered on step 2: DAILYKEY. c Variable(s) entered on step 3: YEARKEY. d Variable(s) entered on step 4: PHAND. Where; B is the estimated logit coefficient, 259 Wald 34.267 56.006 .002 .002 .002 .001 .001 .000 .001 .000 .000 .000 .000 .000 .000 .000 .000 .000 df Significance 1 .000 1 .000 1 .966 1 .968 1 .967 1 .981 1 .980 1 .995 1 .980 1 .994 1 .996 1 .996 1 .999 1 .995 1 .993 1 .994 1 .992 1 .992 Odds Ratio .112 1065.971 .000 .000 1.70 .000 .000 .000 7.30 1,7E+11 .000 .000 .000 5,9E+38 1,3E+10 .000 .000 6,9E+33 S.E. is the standard error of the coefficient, 2 B Wald S .E. “Sig.” is the significance level of the coefficient “Odds ratio” is the Exp(B) of the individual coefficient. The Forward Stepwise (conditional) regression method is used to determine automatically which variables to be added or dropped from the model. Based on the findings from the forward stepwise logistic regression, the independent variables which are associated with the MSD diagnosis regarding the computer keyboard use are found to be “phand”(aches, pains or discomfort experienced in the hands/wrists during the last 6 months), “paindyng” (pain and/or weakness in the hands during day/night), and “dailykey” (how much time in total that the respondent spends typing on a computer keyboard daily). Therefore, the equation of the model could be stated as; e g(X ) PMSD X , where; 1 e g(X ) g ( X ) 77.919 (11.959 Dailykey) (23.501 Paindyng ) (23.279 Phand ) The predictors of MSD diagnosis regarding the computer keyboard use have a strength of 42.9% of explaining the variance. 4. Conclusion Several conclusions are drawn from the statistical analysis of the data obtained from the questionnaire. The following conclusions resulted from this study. The approach where all significant independent variables considered was the model which provided the perfect fit at 5 steps. The strength of the association of the model (predictors of MSD diagnosis) have a strength of 42.9% of explaining the variance. The aches, pains or discomfort experienced in the hands/wrists during the last 6 months, pain and/or weakness in the hands during day/night, and the daily time spent on computer keyboard were the most significant predictors of the MSD diagnosis. Logistic regression analysis also provided an important finding that psychosocial risk factors are not significant predictors of MSD according to the developed model. 4.1. Further Extensions There is no doubt that musculoskeletal health depends on psychological and social conditions, physical ergonomic factors, and individual factors. Psychosocial factors, which can cause stress, might also influence or be related to ergonomic factors such as repetition of work and posture that have been identified as risk factors for musculoskeletal symptoms. Monotonous work, high perceived stress and physical ergonomic factors are related to musculoskeletal symptoms. More research needs to be done on the area of psychosocial factors of musculoskeletal symptoms, associated with keyboarding. Further research is also needed in the area of perception and attitudes towards computer keyboard use. Replication of this study with more precise quantitative scales, as well as different musculoskeletal disorder types would verify the results presented in this study. 260 Increasing the sample size and the area of recruitment would provide greater generalizability to the study. Including people with a wider array of technological background and especially educational level may yield different results. Including people outside of the university community would also increase the reliability of psychosocial aspect of this study. Exploration of the effects of different profession areas would further the study of impacts of computer keyboard use. Those individuals that did not have computers at home or home may lack the knowledge of how the keyboard use has an impact on the musculoskeletal system. This population could experience the aches, pains or discomfort intensively and frequently, as they are not familiar with the use computer keyboard. However, perception and privacy issues differ from person to person because of culture and living standards, and may not be shared in such study. Further research is needed on how income would affect the computer keyboard use, and the musculoskeletal experience. 5. References Allread, W. G., 2000. An Investigation of the Relationship between Personality and Risk Factors for Musculoskeletal Disorders. Dissertation Abstracts International, vol. (2-B), 1019. Amell, T. K., Kumar, S., 1999. Cumulative trauma disorders and keyboarding work. International Journal of Industrial Ergonomics 25, 69-78. Aptel, M., Aublet-Cuvelier, A., Cnockaert, J. C., 2002. Work-related musculoskeletal disorders of the upper limb 69, 546-555. Babski-Reeves, K. L., Crumtpon-Young, L., 2002. Comparisons of measures for quantifying repetition in predicting carpal tunnel syndrome. International Journal of Industrial Ergonomics 30(1), 1-6. Baker, N.A., Jacobs, K., Tickle-Degnen, L., 2003. The association between the meaning of working and musculoskeletal discomfort. International journal of Industrial Ergonomics 31 (4), 235-247. Blatter, B. M., Bongers, P. M., 2002. Duration of computer use and mouse use in relation to musculoskeletal disorders of neck or upper limb. International Journal of Industrial Ergonomics 30, 295-306. Bongers, P. M., de Winter, C. R., Kompier, M. A., Hildebrandt, V. H., 1993. Psychosocial Factors at Work and Musculoskeletal Disease. Scandinavian Journal of Work, Environment & Health, vol. 19 (5), 297-312. Buckle, P. W., Devereux J. J., 2002. The nature of work-related neck and upper limb musculoskeletal disorders. Applied Ergonomics 33, 207–217. Carey, E. J., Gallwey, T. J., 2002. Effects of wrist posture, pace and exertion on discomfort. International Journal of Industrial Ergonomics 29, 85-94. Cook, C., Burgess-Limerick, R., Chang, S., 2000. The prevalence of neck and upper extremity musculoskeletal symptoms in computer mouse users. International Journal of Industrial Ergonomics 26 (3), 347-356. Cook, C., Burgess-Limerick, R., Papalia, S., 2004. The effect of upper extremity on upper extremity posture and muscle activity during keyboard use. Applied Ergonomics 35, 285-292. Fagarasanu, M., Kumar, S., 2003. Carpal Tunnel Syndrome due to keyboarding and mouse tasks: a review. International Journal of Industrial Ergonomics 31 (2), 119-136. Gerard, M. J., Armstrong, T. J., Rempel, D. A., 2002. The effects of work pace on withinparticipant and between-participant keying force, electromyography, and fatigue. Human Factors 44 (1), 51-61. 261 Jensen, C., Finsen, L., Søgaard, K., Christensen, H. Musculoskeletal symptoms and duration of computer and mouse. International Journal of Industrial Ergonomics 30 (45), 265-275. Keir, P.J., Wells, R.P., 2002. The effect of typing posture on wrist extensor muscle loading. Human Factors 44(3), 392-403. Ming, Z., Zaproudina, N., 2003. Computer use related upper limb musculoskeletal (ComRULM) disorders. Pathophysiology 9, 155-160. Punnett, L., Wegman, D. H., 2004. Work-related musculoskeletal disorders: the epidemiologic evidence and the debate. Journal of Electromyography and Kinesiology 14, 13-23. Tayyari, F., Emanuel, J. T., 1993. Carpal tunnel syndrome: An ergonomics approach to its prevention. International Journal of Industrial Ergonomics 11 (3), 173-179. Tepper, M., Vollenbroek-Hutten M. M. R., Hermens, H. J., Baten, C. T. M., 2003. The effect of an ergonomic computer device on muscle activity of the upper trapezius muscle during typing. Applied Ergonomics 34, 125-130. Tittiranonda, P., Rempel, D., Armstrong, T., Burastero, S., 1999. Effect of four computer keyboards in computer users with upper extremity musculoskeletal disorders. American Journal of Industrial Medicine 35, 647-661. 262