3 - Ankara Yelken Kulübü
Transkript
3 - Ankara Yelken Kulübü
BOZKIR YELKENCİLERİ TEMMUZ 2013, YIL: 3, SAYI: 11 AYK BOZKIR YELKENCİLERİ Ankara Yelken Kulübü Üyeleri için haberleşme forumudur. üç ayda bir elektronik ortamda yayınlanır. Para ile satılmaz. Sahibi Ankara Yelken Kulübü adına Adnan Özaslan Tanıtım, Reklam, Sponsorluk Kurulu Sermurat KÜÇÜKGÜL (Başkan) Tanju AKTUĞ Hadi ATALAY Miray BAKIR Himmet BİROL Cenk CENKÇİ Mehmet ÖZÇETİN Murat ÖZDEN Seçgün ÖZTÜRK Yeşim TURAN GÜREL Zafer TÜRKYILMAZ Ali YETKİN Bülten Komisyonu Editör: Tanju AKtuğ Üyeler: Miray Bakır Nesrin Özaslan Ercan Çelik Veysel Mete Elçi “Yazılar yazarların görüşlerini yansıtır. Yazılardaki görüşler Ankara Yelken Kulübünü bağlamaz” İçindekiler Ankara Yelken’den Kulübümüz etkinlikler Tanju Aktuğ, Savaş Korkmaz, Ercan Çelik 2/3/4/5/6/7 Gecenin diğer ışıkları Gece seyrinde yardımcı olan diğer ışıklar ile devam ediyoruz. Tanju Aktuğ 8/9/10 Deniz Filmleri Master and Commander: The Far Side of the World (2003) “Dünyanın Uzak Ucu” Suat tülek 11/12/13 [Natural Born Killers NBK 3/3] Piri Reis Bir denizcilik abidesini daha yakından tanıyoruz. Suat Tülek 14/... /26 Eliot 6M Sınıfı Olimpiyatlara bir kez katılabilen bir sınıf Tanju Aktuğ, Deniz Esen 27/28 Bozkırın Cesur Çaylakları: Macera Devam Ediyor! Mete Elçi 29/30/31/32 33 Bulmaca Osmanlı Günleri Tanju Aktuğ Kaptan Kaptan önce insan olmalı… Tanju Aktuğ Kapak ve editörden sayfası fotoğrafları F. Selma Oransay 34 Editörden Yaz sezonu ile birlikte Ankara’dan engin maviliklere gidenler arttı. Ankara’nın bunaltıcı havasından yelkene kaçabilen şanslı üyelerimiz kulübümüzün flamasını çeşitli denizlerde dalgalandırmaya başladılar. Bültenimiz de bu “uzaklaşma” veya “yaklaşmalardan” etkilenerek yine biraz gecikti. Yine de sizlerle buluşmanın zevkini yaşıyoruz. Tüm ülke gibi bizlerin de gündemini Gezi Parkı olayları etkiledi. Gölbaşı tesislerimizin sezon açılışı ertelenerek, ilkbahardan yaz başlangıcına sarktı. Kabotaj bayramı ile birlikte Ankara’da kalan üyelerimiz ile birlikte açılışı ve bayramı birlikte kutladık. Kulübümüz düzenlemesi ile yarışlara veya gezilere katılan üyelerimizden yaşadıklarını yansıtan yazılarını yayınlanmak üzere bekliyoruz. Yayın komisyonumuzda da yer alan Mete Elçi’nin izlenimlerini yansıtan yazıları diğer üyelerimizi de heyecanlandırır, umarız. Mutlu, bol yelkenli, kolayına rüzgarlı bir yaz sezonu dileriz. Tanju Aktuğ 1 Ankara Yelken’den AYK Gölbaşı Tesisleri Sezon Açılışı Gezi parkı olayları nedeni ile ertelenen sezon açılışımızı 30 Haziran 2013 tarihinde Kabotaj Bayramı kutlaması ile birlikte gerçekleştirdik. Genç sporcularımız yarıştılar, deneyim kazandılar. Üyelerimiz birlikte olmanın tadına vardılar. Centerboard Yarışları Türkiye Üniversiteler Arası Pirat Birinciliği 3-5 Mayıs 2013, Üniversitelerarası Pirat Türkiye Şampiyonası: Bu yıl ikincisi düzenlenen Üniversitelerarası Pirat Türkiye Şampiyonası yine Kulübümüz ev sahipliğinde ve Gölbaşı Belediyesinin katkıları ile Mogan Gölü Tesislerimizde yapıldı. Türkiye’nin değişik illerinden 10 üniversiteden 11 takım katıldı. Katılan Üniversiteler: 9 Eylül Üniversitesi, Düzce Üniversitesi, İzmir Ekonomi Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Koç Üniversitesi, ODTU, Özyeğin Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi, Türk Hava Kurumu Üniversitesi, Yaşar Üniversitesi (2 ekip) Üniversite Sıralaması: 1 Koç Üniversitesi 2 Yaşar Üniversitesi 3 ODTU 2 TYF Ulusal Yarışları 19-23 Nisan 2013 Federasyon Kupası Optimist Laser Yarışları: Mersinde Yapılan yarışlara kulübümüz 5 optimist, 4 Laser 4,7 ve 1 Laser Radyal olmak üzere 10 sporcu ile katıldı. Ankara Yelken İl Temsilciliği faaliyet programında bulunan Kulübümüz Mogan Gölü yarış parkurunda yapılan yarışlar 13 Nisan 2013, Bahar Kupası Optimist Laser Yarışları: 12 Optimist 8 Laser 4,7 sporcusu katılmıştır Laser 4,7 Genel 1 Barış Ürün 2 Canberk Çelik 3 Yaren Sezginer 3 Laser 4,7 Junior 1 Barış Ürün 2 Atacan Üçerler 3 Nur Didar Soylu / Barkın Niran Optimist Genel 1 Ahmet Cahit Özakıncı 2 Alper Karapınar 3 Boran Seçkin 4 Tuna Yolsal 5 Barış Koçyiğit Optimist Junior 1 Ahmet Cahit Özakıncı 2 Boran Seçkin 3 Barış Elçi 14 Nisan 2013, Bahar Kupası Pirat Yarışları: 6 tekne katılmıştır. 1 Savaş Korkmaz/Sertaç Cevit 2 Kuray Yurtbay/Servet Mutlu Tozkar 3 Deniz Esen / Ali Tuncer 1 Haziran Göl Kupası Pirat Yarışları: 6 teknede 6’sı ilk defa yarışan 12 sporcu katılmıştır. 1 Yiğit Özaslan / Buket Özakıncı 2 Cüneyt Kaya / Can Bilgen 3 Adnan Özaslan / Özlem Erçin Yat Yarışları Bodrum ‘da Başkent Rüzgarı… Bodrum Açıkdeniz Yelken Kulübü ‘nün düzenlediği 7 ayaktan oluşan The Marmara BAYK 2013 Kış Trofesi geçtiğimiz hafta sonu koşulan ayakla sonuçlandı. Ülkemizin çeşitli bölgelerinden gelen tüm yelkenci dostlarımıza paylaşımlarından ve yelken sporunun gelişimine katkılarından dolayı teşekkür ediyoruz. Ankaralı yelkenciler trofe boyunca adeta gövde gösterisi yaptı. Yarışan teknelerin 10 tanesi Ankaralı yelken sevdalıların yarıştığı teknelerdi. Yarışlarda birçok ödül de kazanan yelkenci üyelerimizi tebrik ediyor, katkılarından dolayı teşekkür ediyoruz. IRC B grubu genel yarış sonuçlarına göre kulübümüz üyelerinden Ömer DİRİM ve ekibi, AURORA FIRST teknesiyle 1. olmuştur. Ayrıca üyelerimizin yarıştığı tekneler birçok ödül almışlardır. Genel yarış sonuçları aşağıdaki gibidir. Yelkenci dostlarımızın başarılarının devamını canı gönülden diliyoruz. Başarılı organizasyonlarından ötürü Bodrum Açıkdeniz Yelken Kulübü ‘nü ve emeğini geçenleri tebrik ediyoruz. 4 2013 KIŞ TROFESİ -IRC A GENEL SONUÇLAR Yelken Yat Yaris 1 1245 MATMAZEL LEVENT PEYNİRCİ 9009 MAD X ORHAN TÜKER 965 Yaris 2 Yaris 3 Yaris 4 Topl.Puan Pos 3 5 3 2 13 1 1 3 6 8 18 2 EKER YAYIK AYRAN N. AHMET EKER 5 6 7 1 19 3 4240 TEB ÖZEL-FARR AWAY LEVENT ÖZONUR 2 7 14 3 26 4 2205 X-MACHINE HALUK BABACAN 7 2 13 4 26 5 2906 DEFİNE SELİM KAKIŞ 9 4 5 9 27 6 1960 ADALIN ALİ HADİ TÜRKAY 4 13 12 10 39 7 12122 FLYING BOXLEMON-ARKAS PAMİR SEZENER 1 2 6 41 8 911 EXIT EMRE DERMAN 17 15 5 53 9 2010 AMEERA XS EMİR İÇGÖREN 8 1 20 61 10 2508 BIG EASY SERDAR ARAL 24 9 19 63 11 33 CADI ALP DOĞUOĞLU 40--DNC 11 4 13 68 12 818 F 35 EXPRESS-HEDEF YELKEN LEVENT ÖZGEN 32~DNF 18 16 7 73 13 ESHQUIA ERSAN BAYRAKTAR 32~DNF 9 21 12 74 14 10105 MATADOR CÜNEYT BÜYÜKUÇAK 32~DNS 12 11 21 76 15 7878 MAPFRE-LEMON MUSTAFA ANBARCI 32~DNC 10 18 18 78 16 30 BORGA 2 AZAT BAYKAL 13 25 23 22 83 17 1044 SINGLESTAR ARTO TEKYILDIZ 10 15 28 87 18 14 19 15 88 19 24 89 20 90 21 2101 32~DNC 16 32~DNC 11 3511 CİVATA KURTUL KAPTANOĞLU 1444 YEDİÇERİLER FEYYAZ ÜNAL 14 22 29 3512 İZMİR YELKENWEBER SAILING KAAN ÖZGÖNENÇ 8 21 27 40--DNC 34~DNF 34~DNF 3212 EGE PEN -UKA UKA TARGAN HAZARHUN 32~DNF 40--DNC 10 16 98 22 3535 EGE 40--DNC 25 14 98 23 8 11 99 24 25 101 25 1291 ZİYA KALAYCIOĞLU 19 BOREAS-İZMİR YELKEN AKADEMİSİ KAAN ÖZGÖNENÇ 40--DNC 40--DNC 871 BARBAROSSA 5 Skipper MAHMUT HATİPOĞLU 451 JASMIN QUATTRO ŞÜKRÜ UZUNER 1979 SAFINAZ AYŞE KORALTAN 17 29~DNF 30 12 40--DNC 17 34~DNF 103 26 16 22 34~DNF 104 27 32~DNC Yelken Yat Skipper 2111 ANYWAY ZEKİ BORA TURAN 32~DNF 3331 3T TOLGA TÜFEK 655 FORTUNA 2 KAAN SUBAŞI 651 GÖKOVA CUMHUR GÖKOVA 15 29~DSQ 1964 MİTO MİTHAT ÖNOL 6 40--DNC 2151 SKY MARINEAQVAVIT TARIK AZİZOĞLU 40--DNC 40--DNC UZUN ERHAN UZUN 32~DNC 1997 DRAGUT AHMET SERAN ŞİMŞİR 1177 EDESSA 368 UZMA III 1995 Yaris 1 Yaris 2 Yaris 3 Yaris 4 Topl.Puan Pos 23 26 26 107 28 40--DNC 40--DNC 20 17 117 29 32~DNF 31 34~DNF 123 30 40--DNC 40--DNC 124 31 40--DNC 40--DNC 126 32 127 33 26 23 40--DNC 40--DNC 132 34 40--DNC 40--DNC 32 34~DSQ 146 35 MAHMUT HATİPOĞLU 40--DNC 40--DNC 34~OCS 34~DNF 148 36 KAYA ÖNOL 32~DNC 40--DNC 40--DNC 40--DNC 152 37 27 HEAVEN CAN WAIT 2 SERGEY LEBEDEV 32~DNS 40--DNC 40--DNC 40--DNC 152 38 2019 SANTA KLARA 40--DNC 40--DNC 40--DNC 152 39 Yaris 2 Yaris 3 Yaris 4 Topl.Puan Pos MAHMUT SARAL 32~DNF 20 24 2013 KIŞ TROFESİ -IRC B GENEL SONUÇLAR Yelken Yat Skipper Yaris 1 4343 AURORA FIRST ÖMER DİRİM 2 1 3 1 7 1 252 MELTEM SERHAN POCAN 7 6 4 3 20 2 284 FIRST M. ZAFER GÜNEL 6 2 5 8 21 3 9120 MİHO MURAT OKAY 5 3 17~DNF 4 29 4 717 SUN FAMILY SALİH EVİN 3 5 17~DNF 7 32 5 263 ARYA ALİ NASMAN 40 ICE -ICE YACHTING ERKUT SOYSAL 76 BONA DEA YAKUP İÇGÖREN 143 ARVENTO-ARSIZ HASAN SEL 1106 ETERNITY ADNAN ÖZASLAN 1606 EOLOS 676 49 4 1 9 36 6 4 10 17~DNF 11 42 7 1 23--DNC 2 49 8 22~DNS 17~DSQ 2 10 51 9 9 13 17~DNF 16 55 10 METİN ACAR 22~DNC 11 17~DNF 6 56 11 DENİZHAN EROL ALGÜL 23--DNC 7 17~DNF 14 61 12 MALOU CEM EŞKİNAT 22~DNF 9 17~DNF 13 61 13 A. SERVET GÜREL 22~DNF 8 17~DNF 17 64 14 12722 LİZA- ANKA RACE TEAM 22~DNC 23--DNC 6 Yelken Yat Skipper Yaris 1 Yaris 2 Yaris 3 Yaris 4 Topl.Puan Pos 1008 SMILE AHAD BERKİN 22~DNF 12 17~DNF 15 66 15 1801 ARYADA CANER ERSOY 22~DNS 17~DSQ 17~DNF 12 68 16 DELFINIUS CELAL ÇAĞRI ALKAYA 22~DNF 23--DNC 23--DNC 5 73 17 4757 WIZARD AZİZ ÇELEBİ 22~DNF 17~DSQ 17~DNF 19~DNF 75 18 1994 DENİZİN GÖLGESİ SARUHAN ÇİNAY 8 23--DNC 23--DNC 23--DNC 77 19 55 CAPRA TÜLİN ERDOĞDU 22~DNF 23--DNC 23--DNC 23--DNC 91 20 5524 RAIN EROL ALGÜL 22~DNF 23--DNC 23--DNC 23--DNC 91 21 47 CURVED AİR EMRE SEZGİNER 22~DNF 23--DNC 23--DNC 23--DNC 91 22 Marmaris ve Çeşme Yarışları Bodrum yarışları dışında bu sezon Marmaris ve Sığacık denizlerinde de Ankara Yelken flaması dalgalandı. Marmaris ve EAYK kış trofelerine kulübümüz üyeleri birer tekne ile katıldılar. Üyelik Kurulundan Kulübümüze yeni katılan üyeler ile birlikte üye sayımız 460’a ulaştı. Yeni dostlarımıza hoş geldiniz diyoruz. İsfendiyar Özgür Akçam, Zafer Aykaç, Cafer Sarıaltın, Esin Şener, İbrahim Levent Bülbül, Gökhan Hayta, Nejat Bora Sayan, Lütfi Özbilen, Çetin Hakan Kural, Tanju Aktuğ, Savaş Korkmaz, Ercan Çelik 7 Davuthan Serdar Şener, Şakir Esat Oğanbilen, Sadullah Basmacı, Şefik Evren Erdener, Nusret Anafarta, Songül Varol, Hakan Ulubay, Sinan Yalçın, Gece’nin Diğer Işıkları Bir önceki sayımızda fenrler ve haritada gösteriliş biçimlerinden söz etmiştik. Bu kez daha güçsüz, ancak yakın seyirlerde bize önemli bilgiler veren fenerler ve şamandıralardan söz edeceğiz. Doğrultu Fenerleri Dar kanal veya liman girişlerinde kullanılan seyir yardımcılarıdır. Özellikle ilgili geçit dar, çevresinde sığlıklar var ise yaklaşım hattı doğrultusunda yerleştirilirler. Gündüz yaklaşım sırasında iki adet üçgen görülür. Üçgenlerin tepeleri birbirine bakar. Yaklaşan teknelerin resim ‘de gösterildiği gibi iki üçgenin ucunu aynı doğrultuda görmeleri gerekir. Birinci resimde gösterildiği gibi altta yer alan üçgen daha sancak tarafında ise, rotayı iskeleye çevirerek, aynı doğrultuya gelmeleri sağlanmalıdır. Doğal olarak alttaki üçgen iskelede ise sancak yapılarak aynı doğrultuda görülmeleri sağlanmalıdır. Geceleri bu sistem yüksekliği farklı iki ışık ile çalışır. Üsteki, tepesi aşağı bakan üçgen yerine bir fener, alttaki üçgen yerine ise altta yer alan bir fener vardır. Yaklaşımda fener ışıklarının aynı yönden üst, üstte geldiği doğrultu kullanılır. Dalgakıran Fenerleri Liman, barınak, marina gibi çevresi dalgakıranlar ile kapalı bölgelerin girişlerinde iki adet fener kullanılır. Biri yeşil, diğeri kırmızı olan bu fenerler girişin iki yanındadır. İçer, giren tekneler yeşil feneri sancakta, kırmızı feneri ise iskelede bırakarak seyir yaparlar. Bu fenerler sürekli yanabildikleri gibi çakar olarak da yananları vardır. Resimde bir marinanın giriş fenerlerinin haritada gösteriliş biçimlerini görüyorsunuz. Şamandıralar Üzerinde sıklıkla ışık bulunan, deniz dibine sabitlenmiş, yüzen seyir yardımcılarıdır. Yerleri sabit olduğu için haritalarda da gösterilirler. İki biçimde yerleştirilirler. Eğer kanal geçişi, liman girişi gibi bir su yolunu işaretlemek için yerleştirilirler ise karşılıklı ikişer adet yerleştirilirler ve lateral (yanlaç) şamandıra olarak anılırlar. Dalgakıran fenerleri gibi, açık denizden yaklaşıldığında yeşil renkli olanlar veya yeşil ışık yayanlar sancakta, kırmızı olanlar ise 8 iskelede bırakılmalıdır. ABD bu uygulamanın tam tersini kullanır. Yanlaç şamandıralar açık denizden gelindiğinde yeşil olanlar iskelede bırakılmak üzere konumlandırılmıştır. Resimde Ayvalık kanalının haritadaki görüntüsünde lateral şamandıralar kırmızı daireler ile işaretlenmiştir. Kardinal (yönleç)şamandıralar ise tehlikenin yerini ve geçmeniz gereken yönü işaret ederler. Kardinalleri gösteren resimde görebileceğiniz gibi kardinal şamandıranın adı ne ise, şamandıranın o yönünden geçmek gerekir. Örneğin kuzey kardinal şamandırası var ise şamandıranın kuzeyi tehlikesizdir. Gündüz şamandıranın sarı siyah renklerinin durumu ve en üstteki üçgenlerin yerleşimi şamandıranın hangisi olduğunu bize gösterir. Ben üçgenlerin pozisyonunu aklımda tutmak için şu yöntemi kullanıyorum. Üçgenlerin tepelerinin ikisi de yukarı bakıyor ise, haritadaki kuzeyi gösterir, kuzey şamandırasıdır, kuzeyinden geçmek gerekir. İkisi de aşağı bakıyor ise, haritadaki güneyi gösterir, güney şamandırasıdır. Üçgenler sırt, sırta vermişler ise, doğu insanının dayanışmasından esinlenilmiştir diye doğu şamandırası derim. Üçgenlerin sivri uçları karşılıklı ise yüzyıl savaşlarını sürdüren batılılar aklıma gelir, batı şamandırası diyip, batısından geçerim. Siz de şekillerden aklınızda kolay kalacak bu tür bir sistem geliştirirseniz, kardinali gördüğünüzde neresinden geçeyim diye kitaplara koşturmak zorunda kalmazsınız. Geceleri ise kuzey şamandırası sürekli çakar, hatta bazıları hızlı çakarlar. Güney şamandırası ise 6 kez kısa, bir kez uzun çakar. Bu düzen 15 saniyede bir yinelenir. Eğer hızlı çakar ise, aynı düzen 10 saniyede bir yinelenir. Doğu şamandırası 3 kez kısa çakar. Normal çakanlar 10, hızlı çakanlar 5 saniyede bir yineler. Batı ise 9 kez çakar. O da güney gibi 15 saniye veya hızlı çakar ise 10 saniyede bir yinelenir. Işıkları anımsamak için ise rüzgar gülünü aklıma getirim. Kuzey en çok çakan, sonra batı dokuz kez çakar, dönelim güney altı kısa, bir uzun çakar. En son daha karanlıkta kalan doğu şamandırası gelir üç kezcik çakarak. 9 Bir diğer yön şamandırası ise izole edilmiş tehlike şamandırasıdır. İki ucu siyah, ortası kırmızı renkte ve üzerinde iki küre olan bu şamandıranın yalnızca bulunduğu yer tehlikelidir, her tarafından geçilebilir. Geceleri iki kez çakan beyaz ışık ile kendini gösterir. Resimde Yeşilova körfezi ile Hisarönü körfezini ayıran Atabol burnunun biraz açığında bulunan Atabol kayasını işaret etmek için dikilen izole tehlike işaretinin haritada gösterilme biçimini görüyoruz. Gece gündüz denizcilerin yollarını işaret eden bu fenerlerin tümü bizlerin güvenli seyir yapabilmesi amacı ile kurulmuşlardır. Onları tanımak, arızalı olanları hemen 151 nolu telefon ile Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’ne bildirmek hepimizin görevidir. Tanju Aktuğ 10 Deniz Filmleri Master and Commander: The Far Side of the World (2003) “Dünyanın Uzak Ucu” 2003 yapımı bu film; 2004’de 10 dalda Oscar’a aday olup 2 dalda Oscar’ı kazanmıştır (Best Cinematography, Best Sound Editing). Çeşitli Film Etkinliklerinde ise Toplam 57 adaylığı olup bunun 22’sini kazanmıştır. Ankara Yelken Kulübü’nün etkinlikleri içerisinde AYK Salonunda bu film daha önce gösterilmişti. Kulübümüz üyeleri ile birlikte keyifle seyrettiğimiz filmin künyesini ve naçizane kişisel yorumlarımı altta okuyabilirsiniz. Filmin Künyesi Master and Commander: The Far Side of the World (2003) Tema : Deniz – Denizcilik - Deniz Savaşları – Doğa Bilim Tür : Aksiyon-Macera-Drama türünde http://www.imdb.com/title/tt0311113/?ref_=sr_4 http://www.rottentomatoes.com/m/master_and_commander_the_far_side_of_the_world/ Yönetmen : Yazarlar : Oyuncular : Süre : Yapımcı Ülke: Dil : Trailer [HD] : Peter Weir (Green Card/Dead Poets Society/The Truman Show) Patrick O'Brian (Kitabın yazarı), Peter Weir (Senaryolaştıran) Russell Crowe, Paul Bettany, James D'Arcy 138 dakika ABD İngilizce – Fransızca – Portekizce http://www.youtube.com/watch?v=Wwey6aKWlZ4 Rating: İMDB : 7,4/10 (118.956 izleyici) Tomatometer : % 75 (123.555 izleyici), % 85 (208 yorumcu) 11 Yorum Tam bir aksiyon bekliyorsanız bu film pek size göre değil. Ama bir deniz severseniz, denizciliğin nasıl bir şey olduğunu, ne kadar zor olduğunu ve denizcilik ruhunu taa yüreklerinizde hissetmek istiyorsanız filmin başından kalkamayacaksınız… Ve sonunda, keşke bitmeseydi diyeceksiniz. “Rüzgarın kanatlarına binmiş deniz ve dalga sesi severlerin izlemesi gereken bir film” İlk başlarda sıkılmadan seyretmeye çalışın, sabredin, filmdeki karakterlerle empati kurun. Kendinizi kaptanın, tayfanın, doktorun herhangi birinin yerine koyun ve seyredin filmi. Zaten yönetmen büyük bir prodüksiyona imza atmış ve hiçbir şeyden kaçınılmamış. Gemi, kıyafetler her şey tam dönemini yansıtıyor ve çok gerçekçi. Kameranın kullanılışı yöntemi de, sanki siz de aynı gemide dalgalarla birlikte hareket ediyormuşsunuz ve birebir filmin içerisindeymişsiniz hissini veriyor. Zaman ve mekan duygusunu kusursuz yaşıyorsunuz. Napolyon savaşları döneminde, İngilizlerle Fransızlar arasında okyanuslara hakim olma mücadelesi temelinde (İngiliz: Surprise ile Fransız: Acheron firkateynleri arasındaki mücadele temelinde) deniz, denizcilik, deniz savaşları ve doğa bilim temalı muhteşem bir film. Kurgusal ama gerçeğe çok zaman/mekan senaryosuyla bir yandan da belgesel izliyormuş gibi oluyorsunuz. Denizcilikte emir-komuta zincirinin ne kadar fonksiyonel olduğunu, denizde beceri, cesaret, zekanın ne kadar önemli olduğunu bu filmle birebir yaşıyorsunuz. Gerçi biraz maskülen bir film olmuş. Maalesef filmde kadın yok sayılır. Bir dönem filmi ve belki de o dönemde durum zaten böyleydi. Biraz da İngiliz propagandası var ama filmi yapanlara/yapımcılarına bakılırsa, sanırım bunu da doğal karşılamak gerekir. Bonus: Belgesel + Müzik + Şiir Belgesel: Başkahramanımız Kaptan Jack Aubrey’in (Russell Crowe) yakın arkadaşı olan gemimizin doktoru Stephen Maturin (Paul Bettany); aynı zamanda da bir doğa bilimcidir. Film Darwin’den hemen önceki dönemi anlatmaktadır (1805) ama gemi doktorunun cerrahlığı yanında uğradıkları yerlerde yaptığı doğa araştırmaları ve de filmde gösterilen Galapagos adalarından manzaralar da; zaman zaman bizde “Darwinizm ve Evrim Kuramı” belgeseli tadında bir film seyrettiğimiz hissi uyandırmaktadır. 12 Müzik: Bu film sayesinde Luigi Boccherini ile ve onun kemanıyla tanıştım. http://www.youtube.com/ watch?v=aPDyuulIZ1Y Gemimizin kaptanı ve doktoru; Boccherini’nin bir şaheser olarak kabul edilen "Boccherini La Musica Notturna delle Strade di Madrid. No. 6, Op. 30" eserini çalıyorlar(mış). Ayrıca soundtrack’da bulunan Bach’tan bir eser de çok beğeni toplamakta “Prelude (From the Unaccompanied Cello Suite No. 1 in G Major, BWV 1007)". http://www.youtube.com/ watch?v=aoFBMAVggzU Şiir: Bu yazıyı, denizseverlere bir şiir hediye ederek, her daim sinemayla kalınız diyerek bitiriyorum Sea Fever - Deniz Humması Yine denizlere dönmeliyim, ıssız denize, semaya Bütün istediğim bir gemi ve yolunu gösteren bir yıldız; Çark vursun, rüzgar söylesin, beyaz yelkenler çarpsın havaya Ve denizde sisli bir fecir, bir fecir istediğim yalnız. Yine denizlere dönmeliyim, dalgaların çağrısına Öyle hoyrat, öyle saf bir çağrış ki karsı durulmaz buna; Bütün istediğim rüzgarlı bir gün bulutların yarışı, Savrulan köpükler, serpintiler, martıların haykırışı. Yine denizlere dönmeliyim, serserilik hayatına, Martılarla, balinalarla o keskin rüzgarlı yollara; Bütün istediğim yolculuğun sonunda, bıkıncaya dek Uyumak, rüya görmek ve bir gemici masalı dinlemek... John Masefield – 1878 - çeviri: Melih Cevdet Anday 13 [Natural Born Killers NBK 3/3] PİRİ REİS Piri Reis Hürrem’in kara Listesinde 1520 Hürrem daha 20 yaşına gelmemiş. O zamanlar Lehistan’a bağlı şimdinin Ukrayna’sının Rohatyn köyünden Tatar akıncılar tarafından esir alınıyor. Önce Kırım Hanı’nın himayesine verilmiş, daha sonra da Kırım Hanı tarafından Topkapı’ya armağan olarak gönderilmiştir. Hürrem’i Kırım’dan İstanbul’a gemiyle getiren Piri Reis’tir. İşte taa o zamanlar Hürrem’in beynine kazınmıştır, Piri Reis, Hürrem’in kara listesindedir. Piri Reis’in yükseliş dönemi (Pargalı’nın sadrazamlık dönemi) • 1523 Manisa ekolünden Pargalı, Kanuni’ye Sadrazam oluyor. Protokol’deki yeri resmi olarak 2 Numara.. Yine Manisa ekolünden Mahidevran da, Kanuni’nin eşi olması hasebiyle protokolde olmasa bile devlet yönetiminde 2 Numara • 1523 Piri reis Kanuni’nin Rodos seferine katılıyor. Başarılar gösteriyor. • 1524 Piri Reis Pargalı’nın Mısır yolculuğuna refakat ediyor. Pargalı ile çok sıkı dost oluyorlar. • 1531 Hürrem 4. Erkek çocuğu da doğurunca Kanuni’yi nikah masasına oturtuyor. Hürrem, henüz arka planda. • 1533 Barbaros Kaptan-ı Derya’lığa atanıyor. Protokolde 5 Numara • 1533 Piri Reis Derya Sancak Beyliğine atanıyor (Tümamiral) • 1536 Pargalı boğdurtuluyor. Hürrem; Topkapı-spor’da dizginleri ele almaya başlıyor MANİSA spor ekolü lağvediliyor. HÜRREM Topkapı-spor’u yeniden yapılandırıyor HMR iş başında. Piri Reis ucuz kurtuluyor H: Hürrem Sultan M: Mihrimah Sultan (Hürrem ile Kanuni’nin kızı) R: Rüstem Paşa (yakın zamanda Mihrimah koca olacak, daha sonra da Topkapı'ya Sadrazam) HMR istişare için toplanmıştır • Çıkar bakayım listeyi, Rüstem.. Bakalım kimler kaldı Pargalı ekibinden ayıklamadığımız.! • (Rüstem Listeyi HM’nin önüne koyar) • Aaa.. Piri Reis niye alınmadı Yedikule’ye.. bu adam niye dışarıda • Sultanım, Barbaros Hayreddin direniyor.. "Piri’yi atarsanız zindana, beni de atın.. benim kellemi de vurun..” diyormuş • Tamam, Sen o işi Mihrimah’la bana bırak.. Senin doğru düzgün bir iş becerebileceğin yok 14 Mihrimah, Hürrem’den aldığı verilerle babasının yanına gider • Baba sen okudun mu bu Kitab-ı Bahriyye’yi.. hani Pargalı’nın lojistik desteğiyle Piri Reis’in yazdığı kitap.. • Haa.. evet evet.. şöyle bir bakmıştım.. benden çok hoş bahsediyor • Aman diyeyim baba..! Senden bahsediyor ama.. o güzel laflar zaten standart. Aynı laflar, padişaha övgü içeren aynı standart cümleler diğer Katip’lerin yazmalarında önceki padişahlar için de var. Ama bir bak, Piri’nin Pargalı’ya övgüleri ne kadar çok, ne kadar içten. seni sadece geçiştirmiş.. • Yapma yaa..! aç bakayım.. • Bak baba bu yazmadaki büyük dedem Fatih Sultan Mehmed’e yapılan övgüye "Ulu Peygamberin adaşı, iki karanın (Avrupa ve Asya) ve iki denizin (Akdeniz ve Karadeniz) Sultanı, şerefli Mekke ve Medine'nin hizmetinde olan Sultanoğlu Sultan, Sultan ibrahim'in oğlu Sultan Mehmet Han,- Tanrı O'nun mülkünü (devletini) ebedileştirsin (sonsuza dek sürdürsün) ve saltanatını zamanın son bulduğu güne değin var etsin."(*) • Bu da Piri’nin Kitab-ı Bahriyye’sinden "Özellikle güneş ışığı ve ay parlaklığı, Arap ve Acem Sultanlarının Sultanı ve Tanrı'nın yeryüzündeki gölgesi, Sultan Bayezid oğlu, Sultan Selim Han'ın oğlu Sultan Süleyman Han'a, İhsanı bol Tanrı Yardımını esirgemesin, kıyamete değin devletini güçlü kılsın, utkular versin; gücünü ve ömrünü artırsın. Âmin." • (Kanuni) Yahu “Mehmed”i çıkarmış yerine copy-paste “Süleyman” koymuş.. ne kadar geçiştirme bir cümle.. • Baba, Yazmalarda padişahlar övülür, doğal olarak Peygamber’imize de övgüler yapılır. Ancak, başka kişilere övgü yapıldığı pek görülmez. Bak, burada usulen sana yapılmış kısa bir övgü ile başlıyor ve ardından Pargalı nasıl övülmüş bir göresin. Hem de öyle bir övgüler ki, sanki asıl amaç sen değil, Pargalı İbrahim’i baş tacı yapmak. “Fakat bu kitabı âlemlerin kendisine sığındığı padişahın mutluluklar saçan eşiğine arz eylemek, gücümüzün üzerinde olasılık dışı olduğundan, eser temize çekilmemişti. İşte bu sırada, bu güçsüz bendelerine yerine getirilmesi kaçınılmaz olan bir buyrultu geldi. Sözü edilen bu kitabın müsveddelerini temize çekip, kitap haline getirmemi emir buyuran, sadrazamlık divanının ve vezaret makamının sahibi (Bir hazreti Sahip-eyvan-ı vezaret ve sahibi divan-ı sadaretten ki, ol...) devlet güneşi ve mutluluklar ışığı olan İbrahim Paşa (Allah işini kolay kılsın) hazretleridir. Bu cihanın itaat etmesi vacip olan bu hükme ve tabi olunması gerekli bu karara, ben de uyarak, ihtimam gösterdim ve kitabı baştan sona temize çektim. Padişah hazretlerinin bunu beğenmesini Yüce Allah’tan dilerim. Amin”. • Dur, dur bitmedi.. Oradaki yetmemiş yazmasının sonlarına doğru da yine Pargalı’nın, üstün niteliklerinden söz edilerek övülüyor ve nerdeyse göklere çıkarılıyor. "Gündüzün geceden farkı kalmadı; fakat hepimizin sulara gömülmemize ramak kaldı. Kimi kez havadaki şiddeti, kimi kez bela dalgalarının derdini çekerek, 5 gün 5 gece böylece çok sıkıldık, 15 bunaldık, bu sözün gereğinden hiç kuşku duyma! Eğer rüzgâr bir an uygun ve elverişli esecek olsa, felek onu hemen, yine tersyüz ederdi. Tüm bu koşullarda bile yüce Paşa, sevgi ve iyilik dolu türlü, güzel konuşmalar yapardı. Gemide bulunanları yüreklendirip, avutmaya çalışır ve gönüllerinde sıkıntıya, usanca yer vermemelerini söyler; Kuşkusuz Tanrısal karar ne ise o olacak, alnımıza ne yazılmışsa başımıza o gelecek, Açıkça bellidir ki eceli gelmeyince kimse ölmez; eceli gelince de ona hiçbir şey engel olamaz. Çalışıp çabalayalım ve amacımıza ulaşalım; ye da iyi bir ad bırakarak can verelim. Gemidekiler şaşkınlık denizine batmışken, bu sözler herkesi gayrete getirdi. Herkes gönülden korkuyu attı; içtenlikle, yürekten büyük bir çaba gösterdi." • Bak baba.., Pargalı'ya bir tane daha övgü var "Yüce Paşa hazretleri, her an bu kitaba bakılarak hareket edildiğini görmekteydi. Bu kitapta bir iş olduğunun farkına vardı ve onu incelemek istedi. Yolu neden ona dayanarak gözleyip izlediğimi; nasıl bir davranışla en iyi olanın bilindiğini anladı. Bu kez o kitabın içeriğinin doğru olduğunu ve denizcilik sanat bakımından da uzluk-ustalık bulunduğunu kavradı. Deneyimi, kavrayış gücü ve üstün zekâsıyla durumu anlayınca bu kuluna (bana), saygı gösterdi ve Bu yerle bir zavallıya (bana), güneş gibi bir yücelik kazanmam için bir yardım lütfunda bulunmak istedi. Tam bir içtenlik ve sevgi ile baktı; kara toprakken katıksız, karışıksız altın oldum. Hep yücelik ve saygınlıkla yaşam sürsün; bu dünyada onur, güç ve kuvvetle yaşasın, Tanrı Onun ömrünü uzun etsin; ilmini ve erdemini artırsın. O güzel adı dünya durdukça dursun; adaleti ve iyilikleri tüm zamanı kaplasın. O bize yüce bakışlarını yüceltmiş, gönül ve yürekteki üzüntüyü gidermiştir" Kanuni'nin, Pargalı İbrahim’i, tahtına göz dikmesi nedeniyle öldürttüğü günlerde bu gibi övgülerin kuşkuyla karşılanmaması ve bunlara hoş görüyle bakılması artık olanaksızdır. • Vay bee.. • Eee...! Tamamdır di mi baba.. aldır onu hemen Yedikule’ye, sonra da gelsin bostancıbaşı’lar ve dilsiz cellatlar.. • Dur dur, sen dur.. ben bir de Barbaros'la konuşayım da sonra ne yapacağıma bakarız (*) Fatih Sultan Mehmed’e yapılan bu övgü aslında Katip Çelebi’nin kitabı “Tuhfetü’l Kibâr Fî Esfâri’l Bihâr, (Deniz Savaşları Hakkında Büyüklere Armağan)” kitabından birebir alıntıdır. Osmanlı İmparatorluğu'nda ki yazmaların giriş kısmında, genellikle birbirine benzer biçimde, yaşanılan dönemin padişahını öven, ona ve soyuna hayırlar dileyen bir başlangıç bulunmaktadır. Ve Mihrimah da büyük dedesi Sultan Mehmed’e yapılan böyle benzer bir övgüyü rahatlıkla bulup babasının önüne koyabilir. Kaptan-ı Derya Barbaros, Kanuni'nin huzurunda • Bu Piri işine ne diyorsun Hayreddin Paşa..? • Sultan’ım yanlış anlaşılma var. Piri’ye ben tam boy kefilim. • Ama Pargalı’ya övgüleri.. ? • Sultanım o zamanlar siz de Pargalı’yı çok överdiniz. • Ama beni resmen geçiştirmiş. 16 • Yok, öyle bir şey sultanım.. Ayrıca siz gözünüzle şahit oldunuz.. 1523’de Rodos’u alırken ne büyük fedakarlıklar yaptı.. • Ama 1524’de de Pargalı’yı Mısır’a sefer o götürmüş.. Kanka olmuşlar, yedikleri içtikleri ayrı gitmez olmuş.. • Sultan’ım sizin emriniz dahilinde Pargalı’nın Mısır seyahatine refakat etti.. Verilen görevi yaptı.. Tam bir görev adamıdır, bilim adamıdır, dürüsttür, erdemlidir… • Tamam, tamam.. senin hatırına Piri’nin canını bağışlıyorum ama bundan böyle aktif görev verilmeye.. Piri Reis pasifize edilmiş durumda 1536 Piri Reis’e 10 yıl boyunca önemli-önemsiz herhangi bir görev verilmiyor. Piri kendi halinde pasifize edilmiş bir şekilde yaşıyor. HMR iş başında; 1 taşla 3 kuş.. HÜRREM Topkapı-spor’u yeniden yapılandırıyor 1539, 26 Kasım Hürrem, kızı Mihrimah’a damat olarak Rüstem’i hazırlıyor. Rüstem önce Diyarbakır beylerbeyi oluyor. Sonra III. Vezirliğe atanıyor ve 26 Kasım 1939'da Şehzade Bayezid ile Şehzade Cihangir’in sünnet düğününde Mihrimah ile Rüstem’in nikahları da kıyılıyor ve düğünü yapılıyor. Ve fakat Rüstem hala III. Vezir. 1544 • (Rüstem) Yahu valide sultan, ben ne zaman Sadrazam olacağım. I. Vezir Hadım Süleyman eceliyle ölecek. Onun yerine geçecek olan II. Vezir Deli Hüsrev de yaşlanıp ölecek ve de bana sıra gelecek. O vakte kadar ben çoktan hakkın rahmetine kavuşurum. • (Hürrem) Sana bir şey olmaz. Sen sadece “yeme”ne dikkat et, fazla altın yeme, hazımsızlıktan öleceksin. Onun dışında sana bir şey olmaz. Gerisini ben halledeceğim orasını merak etme. Sen, benim Deli Hüsrev Paşa ile görüşmemi ayarladın mı? ** Kanuni’nin huzurunda Deli Hüsrev, Sadrazam Hadım Süleyman Paşa’ya bağırmaktadır.. • (II. vezir Deli Hüsrev) Beni Mısır Beylerbeyliğinden azlettirdin de eline ne geçti. Geldin Mısır’a da ne yaptın..? Hint Denizinden Portekizlileri mi temizledin. Başarısızlığını allem ettin kalem ettin başarı gibi gösterdin. Bir de yetmezmiş gibi sadrazam oldun. Mısırda yediğin haltları bilmiyor muyum?. Duy padişahım duy.. Bu adam var ya bu adam.. şöyle şöyle ve böyle böyle ve hatta öyle böyle.. !! • (Hadım Süleyman) Hüsrev.. Hüsrev .. Paşa’lığını bil, adam ol…çakarım bir tane • (Deli Hüsrev) “Sen haa.. bana haa…” diyerek hançerini çekip saldırdı.. Araya diğer paşalar girdi de karşılıklı bıçaklanmayı engelledi.. 17 • (Kanuni) Ulan bu ne kepazelik.. Benim huzurumda, kavga.. Hem de hançer çekerek.. Huzurumda kan akıtmaya cüret etmek.. Buyruğumdur.. • I. Vezir sen soruşturulmak üzere emekliye sevk edildin (Hadım Süleyman) • II.Vezir sen azledildin (Deli Hüsrev) • Vezir sen de I. Vezirliğe-sadrazam’lığa atandın (Damat Rüstem) Hürrem Bir Deli Hüsrev taşı ile 3 kuş vurmuştur (28 Kasım 1544) Haksızlığa uğrayan Hadım Süleyman Paşa Malkara'ya sürüldü. Hakkında öne sürülen suçlamalardan aklanmasının ardından kısa bir süre sonra Eylül 1547'de Malkara'da hayatını kaybetti Piri reis için Sonun Başlangıcı 1546 Barbaros ölüyor; Fransız donanmasıyla birleşerek 1543'te Nice’i alan Barbaros, ertesi yıl İstanbul’a dönüyor ve 4 Temmuz 1546’da İstanbul’da vefat ediyor. 1547 Piri Reis Hind Denizi Komutanlığı görevi veriliyor 1525 yılında Osmanlı Devleti, Süveyş'te bir deniz üssü kurdu. Buradaki donanmanın başına 1547 yılında Piri Reis getirildi. O sıralar Osmanlıların Hint Okyanusu'ndaki tek limanı olan Aden'de yerli Araplar isyan ederek hâkimiyeti ele geçirmişlerdi. Piri Reis, Portekizlilerin himayesine girmeye meyilli olan Aden şeyhinin isyanını 1549 yılında bastırarak burasını yeniden Osmanlı egemenliğine dahil etti. • 1547, 29 Ekim: İrili ufaklı 60 gemiden oluşan bir donanmayla Süveyş'ten hareket etti. Yemen'in Moha limanına varınca Yemen beylerbeyi Ferhad Paşa'nın takviye olarak kendisine verdiği beş gemiyi de donanmasına katarak Aden'e doğru yol almaya başladı. • 1548, 15 Kasım: Arada bazı Arap şeyhleri ile bölgesel kara savaşları yapıldığı için, donanma 18 Aden yakınlarındaki Bire adı verilen bölgesine ancak ulaşabildi. • 1549, 19 Ocak: Aden'in Sıra denen bölgesine geldi. • 1549, 3 Şubat: Aden kalesi fethedildi, camilerde Kanunî Sultan Süleyman adına hutbe okundu. • 1549, 26 Şubat: Aden zaferi, Mısır Valisi Davut Paşa tarafından Kanuni'ye duyurulmuş ve bu iyi haber üzerine savaşa katılan askerler, denizciler ve komutanların rütbeleri ve de aylıkları yükseltilmiştir. Divân-ı Hümayun, bu başarısından dolayı, Piri Reis'in yıllık tahsisatını 100.000 Akçe’ye çıkardı. Piri Reis’in son dayanaklarını da kaybediyor • Sadrazam Pargalı İbrahim öldürüldü • Kaptan-ı Derya Barbaros öldü • 1549, 11 Nisan: Piri Reisin Aden Seferi’nden iki ay Mısır Valisi Davut Paşa vefat etmiş ve yerine Rumeli Beylerbeyi Semiz Ali Paşa atanmıştır (Hürrem ekibinden) • 1549 Yemen beylerbeyi Ferhat paşa emekliye ayrılıyor yerini Özdemir Paşa atanıyor. Artık , Piri Reis’in arkasında onu destekleyen hiç kimse kalmamıştır. Çünkü iyi birer devlet adamı olan Davut Paşa ve Ferhat Paşa, Piri Reis'e gerçekten destek ve yardımcı olmuşlardı. Yeni kadro ise Piri Reis'e yardımcı olmayacak, aksine düşmanlık göstererek onu güç durumlara düşürmek için elinden geleni yapacaktır. Piri Reis Aden başarısından sonra tekrar pasifize ediliyor Hürmüz seferine çıkıldığı 23 Nisan 1552 tarihine kadar geçen 3 yıllık süre içinde Piri Reis'e herhangi bir önemli-önemsiz görev verilmiyor. Bu süre içinde, yaşı 80’e dayanmış Piri Reis'in Mısır ve Arabistan'ın sıcaklarına dayanamayıp, kendi eceli ile ölmesi beklenmiştir. Ve fakat eceli ile ölmediği görülünce, iyice yaşlanmış olduğu bir dönemde ona bile bile Hürmüz seferi gibi ağır bir görev verilmiştir. Elleri arkadan bağlı boks maçına çıkmak - Piri Reis'in Hürmüz Seferi Hint Denizinde Osmanlı-Portekiz çatışması, o yıllarda, baş edilemeyecek yeni bir boyut kazanmıştır. Portekizlilerle baş etmek üzere genç ve dirayetli bir denizci yerine yaşı 80’e dayanmış Piri Reis görevlendirilmiştir. HMR’nin planı şu şekildedir; Eğer, Portekizlileri mağlup eder Hürmüz’ü alır.. Kızıldeniz’den sonra Basra Körfezi’nin kontrolünün de Osmanlı’ya geçmesini sağlarsa “ne ala..”, eğer başaramazsa “mu-alla..” , hemencecik alıveririz Piri’nin kellesini.. 19 O dönemlerde Süveyş’teki ana üs’ten Basra üssüne donanma ile gidiş, elverişli koşullarda ortalama 6 ay sürmektedir (3300 deniz mili) 1552, 23 Nisan Piri Reis; 24' ü kadırga ve 4' ü barça olan 30 gemilik filosuyla, Süveyş Limanı'ndan yola çıkar. Bu 30 gemi 4 yıl önce Piri Reis'in Aden seferi dönüşünde yapımına başlanmış olan gemilerdir. Aden seferinde emrinde bulunan 60 gemiye ne olmuştur. 60 gemilik bir donanmanın bütün gemileri, herhangi bir savaş yapılmadan, birkaç yıl içinde yitirilmeyeceğine göre Mısır Beylerbeyi ne amaçla bu gemilerden en azından bir kısmını Hürmüz seferine niye katmamıştır. Piri Reis’in donanmasının hepsi de alçak bordalı bastarda, kadırga, kalite ve kalyondan oluşmaktadır. Portekiz Donanması ise; 70 parçalık, yüksek bordalı okyanus tipi gemilerden oluşmaktadır. Piri Reis'in bir barçası, yolda, Reis Al-Hadd'i geçmeden önce Şihr yakınlarında, karaya oturarak tahrip oldu. Reis Al-Haddi geçilince ikinci bir şanssızlık yaşandı; sis ve pus yüzünden donanmanın gemileri, bir kazayı önlemek için birbirinden ayrıldı. Piri Reis güç hava koşullarına karşın, her biri biryana dağılmış olan gemilerini toparlayıp bir araya getirmeyi başardı. 1552, Ağustos Maskat Kalesi alındı Piri Reis; 46 yıldır beri Portekizlilerin elinde bulunan, Maskat Kalesi’ni aldı. Portekiz kaynaklarına göre bir aylık bir savunmanın, Türk kaynaklarına göre altı günlük bir bombardımanın ardından, yedinci gün, kale teslim oldu. Kale Komutanı Jean de Lisbao ile 128 askeri tutsak edildi. Portekiz kaynaklarında tutsak sayısı 60 olarak gösterilmektedir Piri Reis Maskat'tan Hürmüz'e giderken 70 parçalık bir Portekiz donanması ile karşılaşarak çatışmaya girmiş, yapılan savaşta düşmana önemli kayıplar verdirmiş ve onları kaçmak zorunda bırakmıştır. Piri Reis ise bu çatışmada 1 gemisini kaybetmiştir. Artık Piri Reis için izlenecek iki yol vardır. 1. Yol Basra'ya gidip, gemilerini onartıp, takviye aldıktan sonra Hürmüz'ü kuşatmak. Ancak, böyle hareket ederse geçen süre içinde toparlanıp yeniden geleceği kesin olarak bilinen Portekiz donanmasının getireceği kuvvetlerle Hürmüz Kalesi adam akıllı kuvvetlenecek, ele geçirilmesi, büyük ölçüde olanaksız duruma gelecekti. 2. Yol Basra'ya gitmeden doğrudan doğruya Hürmüz'ü kuşatarak, Portekiz donanması gelmeden, kalenin ele geçirilmesini denemek Ancak fazla zamanı yoktu, vakit geçirmeden kaleyi kuşatıp ele geçirmeliydi. Piri Reis Basra'ya gitmeyip hemen Hürmüz'ü kuşatmıştır. Hürmüz Kuşatması 1552, 19 Eylül Hürmüz'e gelerek, 28 gemilik donanması ve gemilerinde bulunan 850 savaşçı asker ile Hürmüz'e varıp kaleyi kuşattı 20 1552, 11 Ekim Piri Reis; Hürmüz’ü kuşatmaya başladığına dair bilgi içeren 2 adet mektup yazmış (biri Topkapı’ya diğeri Basra Valisi Kubat Paşa'ya) ve Mehmet Bey adlı kalite reisiyle, yollamıştır. Mehmet Bey 11 Ekim 1552 günü Basra'ya varmış ve Piri Reis'in mektuplarını Kubad Paşa'ya vermiştir. 1552, 16 Ekim Bu mektuplardan 5 gün sonra da İstanbul'dan Kubad Paşa'ya Topkapı’dan bir buyrultu gelmiştir. Buyrultuda; Piri Reis'in Basra'ya varıp varmadığı sorulmakta, varmış ise kaç gemiyle, ne zaman vardığı; donanma Basra'ya varmamış ise nerelerde bulunabileceğinin, ayrıca donanma hakkında edinilecek bilgilerin derhal Topkapı’ya bildirilmesi istenmektedir. Piri’nin Kanuni’ye gönderilmek üzere Kubad Paşa’ya gönderdiği mektuplar ise bir şekilde Kanuni’ye ulaş(tırıl)mamaktadır. 1552, 26 Ekim Basra Valisine Topkapı’dan 2 buyrultu daha gelmiştir.. 1. Buyrultu: Hürmüz'ü ele geçirdikten sonra, ona bağlı toprakları, Osmanlı egemenliğini tanımadıkları takdirde tahrip edecek ve eğer her şey yolunda giderse Bahreyn Adalarına kadar gidecek ve bu adaları ele geçirecektir. 2. Buyrultu: Gelecekte Basra yöresi için 10 geminin kalmasında sakınca görmezse o miktar gemi bırakabilir ve Piri Reis geri kalan gemilerle geri dönebilirdi; bu hususta karar vermek yetkisi Piri Reis'e bırakılmıştır. Mühimmat noksan, Para Yok.. Piri Reis askerin moralinin yüksek tutulması için Basra Valisi Kubad Paşa'ya, Mehmet Reis ile gönderdiği mektubuyla, savaşan askerlerinin ulufelerinin (aylıklarının) gönderilmesini de istemiştir. Padişahın açık emri olmasına karşın Kubad Paşa Piri Reis'in isteğini yerine getirmemiş, gereksiz yere bu isteği Kanuni'ye arz ederek işi yokuşa sürmüştü. 21 Bombardıman ve art arda kaleye yapılan saldırılarda oldukça başarı sağlanmış ise de Portekizliler teslim olmayı kabul etmeyerek iç kaleye çekilmiş ve savunmalarını burada sürdürüyorlardı. Alvaro de Noronha bir mektubunda Osmanlı donanması için şunları yazmıştır; "... Mühimmatı, barut ve diğer savaş malzemeleri son derece azdı; bunların büyük bir kısmını da boğazı geçerken batan bir kalyonla birlikte kaybetmişlerdi..” Mühimmat noksanlığı, kuşatmanın beklenenden uzun sürmesi ve maaşlarının verilmemiş olması askerin cesaretini kırmaya başlamıştı Piri Reis Portekizlilere; Maskat'tan almış olduğu bütün Portekiz esirlerini bırakmayı, bunun karşılığında, kalenin teslim edilmesini önerdi. Hatta Portekiz kaynaklarına göre Maskat'tan alıp getirmiş olduğu Maskat Kalesi Komutanı Jean de Lisboa'nın eşini, iki ihtiyar Portekiz'i ve iki Portekiz askerini, iyi niyet gösterisi olarak, serbest bıraktı. Fakat kaleyi savunanlar teslim olmayı kabul etmeyip, direnişlerini sürdürdüler Piri Reis kuşatmanın daha da uzaması durumunda, Portekiz donanmasının kalenin yardımına yetişeceğini bildiğinden, karşılaşacağı tehlikeli durumu da göz önüne alarak bombardımanın 20. gününde kuşatmayı kaldırmak zorunda kaldı. Yıpranmış olan gemilerini onartmak ve takviye alarak Hürmüz'ün ele geçirilmesi için yeni bir girişimde bulunmak üzere Basra’ya gitti. Basra'da Kubad Paşa'nın ihanetine uğradı. Gemilere onarım yapılmadı, askerlerin aylıkları (ulufe) verilmedi. Tam tersine Kubat Paşa Ganimet’ten pay istemektedir. Piri Reis, “Askeri kurallara göre savaşa katılmayan pay alamaz, bu ganimetin hepsi Topkapı’ya verilecek..” diyerek Kubat Paşa’ya pay vermedi. Ve Süveyş’e dönmeye karar verdi. Kubat Paşa; donanmanın Basra yöresinde, hatta kendi emrinde kalmasını istemekte, Süveyş'e dönmesini arzu etmemektedir. Nitekim Kubat Paşa, bu görüşünü Kanuni'ye sunmuş, ancak Kanuni donanmanın Basra'da kalıp kalmamasına ilişkin kararı, Piri Reis'e bırakmıştır. Cenk yorgunu gemicilerinin bir kısmı da Süveyş'e gitmeyi istememiş, Basra'da kalmak istemişlerdi. ** FLAŞ ** FLAŞ ** Piri Reis 2 Gemi dolusu ganimetle Süveyş’e ulaştı 1553, Şubat Bu durum üzerine, Piri Reis; bütün donanmayı Hürmüz Boğazı’ndan geçiremeyeceğini bildiği için filonun sağlamca en hızlı üç gemisini seçerek, yanına güvendiği askerlerini alıp ve ganimetleri de yükleyip Süveyş’e doğru yola çıktı. Hürmüz Boğazı'ndan çıktıktan sonra yakalandığı fırtınada bir gemisi battı. O gemideki askerleri ve ganimetleri topladıktan sonra ancak iki gemiyle Süveyş'e ulaşabildi. Yaklaşık 6 ay süren deniz yolculuğundan sonra 1 ay da kara yolculuğu ile sonunda Mısır’a ulaşmıştı. Bu süre içerisinde gerek Basra Valisi, gerek Mısır Valisi onun görevden kaçtığını veya kuşatmayı rüşvet karşılığı kaldırdığını ileri sürerek Kanuni'ye şikâyette bulunacak ve İstanbul’dan gelen buyrultuyla boynu vurularak idam edilecektir. 22 ** FLAŞ ** FLAŞ ** Kanuni, Şehzade Mustafa’yı boğdurttu 1553, 6 Kasım Şehzade Mustafa Boğduruluyor Kanuni hezeyan içindedir.. HMR’nin dolduruşlarının doğru olup olmadığını devamlı tartmakta aklı gidip gelmektedir. Şehzade Mustafa’yı öldürtecektir ama psikolojik olarak da rahatlamak, olayı rasyonalize etmek istemektedir. Oğluna ettiği şu sözler bu kafa karışıklığını ve psikolojik rahatlama arayışını çok güzel ifade etmektedir.. “Bi-günahım (günahsızım) deme bari tevbe kıl canım oğul." Ama nafile... Sonuçta; Kanuni kendi öz oğlu Şehzade Mustafa’yı boğdurmuş. Yetmezmiş gibi n’olur n’olmaz ileride babasının öcünü almaya kalkabilir diye Mustafa’nın 7 yaşındaki oğlunu da öldürtmüştür. Fesat makinaları bir kez daha gelip gelmiştir.. Böylelikle HMR’nin gücü de en üst seviyelere tırmanmaktadır. Şehzade Mustafa’yı seven yeniçeriler’in tepkisinden çekinen Kanuni; Damat Rüstem’i görevinden almıştır ama bu taktiksel geri çekilme uzun sürmeyecektir. Yerine getirilen Kara Ahmed Paşa görevde daha 2 yılını dolduramadan bir adet daha HMR operasyonu sonucu, kışkırtılan padişahın fermanıyla Kara Ahmed Paşa suçlu görülerek bir divan toplantısı sonrasında arz odası önünde idam edildi. Damat Rüstem tekrar Sadrazamlığa oturdu. ** FLAŞ ** FLAŞ ** Piri Reis idam edildi 1554 ortalarında 1553, sonbaharında Mısır’a varan Piri Reis, Mısır Beylerbeyi Davud Paşa tarafından iyi karşılanmadı. • Hırs, karalama ve haset makineleri çoktan işlemeye başlamıştı. . Kubad paşa zaten, kendisine ganimetten pay verilmemesi nedeniyle, “Piri Reis donanmayı bırakıp kaçtı..” diyerek Padişaha asılsız haberler yağdırırken, • Bu kez Mısır Valisi de Piri Reis'in getirdiği hazineye göz koymuştu. Mısır Valisi Piri Reis'i Kahire'de tutuklayarak, “Hürmüz seferi ve onun başarılı olmayan sonuçları..” konusunda Bab-ı devlete bir yazı yolladı. • HMR de; Makbul iken Maktul olan Pargalı İbrahim Paşa'nın himaye ettiği insanlardan birisi olduğu için Piri Reis'in idam edilmesini yerinde buluyordu. Ve sonuçta Padişah'tan alınan bir idam buyrultusu ile boynu kestirildi. İnfaz 1554 ortalarında divanda gerçekleşmiştir. İDDİALAR 23 1. Padişahın buyrultusuna Uymamıştır. 2. Hürmüz Müslüman halkına kötü davranışlarda bulunarak, onlara eziyet etmiş, mal ve mülklerini kuşatma sürerken yağmalamıştır. 3. Piri Reis rüşvet alarak, teslim olmak üzere iken Hürmüz kuşatmasını kaldırmıştır. 4. Piri Reis, Kâfirden mal alıp Osmanlı donanmasını Basra'da bırakarak üç kadırga ile Süveyş’e kaçmıştır. Dönemin 2 yazarı/tarihçisi/kâtibi vardır • Kanuni'nin yakın çevresi içinde yer alan Koca Nişancı bir bakıma Piri Reis'in öldürülmesini haklı kılarak"Hürmüz'ün kâfirleri Piri Reis'e sayılamayacak kadar çok, uçsuz bucaksız servet verdiler. Bu reis, mertabaniler dolusu altın, elmas ve kıymetli mallara doymazlık ederek, sözde bir nedenle Hürmüz kuşatmasını kaldırmıştır.” diye kaleme almıştır. • Diğer denizci/tarihçi/yazar Şeydi Ali Reis, daha çok gerçekleri bilmesi muhakkak olmasına karşın, olayı suskunlukla geçiştirmiştir. KARŞIT İDDİALAR (veya GERÇEKLER) 1. Padişah’ın emir ve görevlerine uymamak büyük suç. Piri Reis'e verilmiş bir sefer görev/emri olduğu kesindir ama her nedense bu emir ortada YOK.. verilen görevin ne olduğu ortada YOK.. suç var!! ama suçun niteliği YOK.. 2. Hürmüz halkına kötü davranışlarda "bulundu” iddiası, kelimenin tam anlamıyla bir saçmalıktır. Çünkü Hürmüzlüler padişahın uyruğu değildir hatta Portekizlilere yardım ettikleri için padişahın düşmanı durumundadır. Ayrıca, “Osmanlı egemenliğini tanımayı reddeden yörelerin yıkılıp harap edilmesi” emrini veren de bizzat Kanuni'nin kendisidir. Yöre halkı Osmanlı egemenliğini tanımadığı gibi Hürmüz kuşatması sırasında, gönüllü olarak Portekizlilere yardım etmiştir. 3. Rüşvet almak değil tam tersine Kubad Paşa'ya yedirmemesi nedeniyle aleyhine kin ve fesat işletilmiştir. Piri Reis'in sayılmayacak kadar rüşvet aldığını ve mala doymazlık ettiğini belirtirken, onun öldürülmesinden sonra ortaya çıkarılması gereken mal varlığını, özetle de olsa, sayıp dökebilirdi. 4. Osmanlı donanmasını Basra'da bırakarak üç kadırga ile Süveyş’e gitmesinin nedenleri ise bu yazıda detaylı anlatılmıştır. Yok, oğlu yok.!! ortada hiçbir şey YOK..! • Soruşturma emri.. YOK • Soruşturma.. YOK : Suçlamalar göz önüne alındığında, onun hakkında ölüm emrinin verilmesinden önce, mutlaka bir soruşturma yapılması gerekmektedir. Ancak, bilinmeyen!! bir nedenle, onun hakkında soruşturma yapılmamıştır. • Kaptan-ı Derya’ya sormak.. YOK : Piri’nin yaptıklarının doğruluğu/yanlışlığı Kaptan-ı Derya'ya sorulmamıştır. • Tutuklama emri.. YOK : Süveyş Kaptanı doğrudan doğruya Divan-ı Hümayun'a bağlı olduğu, Mısır Valisi ile aralarında, ast-üst ilişkisi bulunmadığı halde, Mısır Valisi hangi yetki ve sıfatla Piri Reis'i hapsedebilmiştir? Mısır PİRİ REİS Valisi’nin bu davranışına niçin göz yumulmuştur. Mısır Valisi’ne verilmiş “gizli” bir emir mi vardır. Varsa şimdiye kadar niye “gizliliği” kalkmamıştır. • Kanıt YOK, delil toplama YOK Piri Reis'in öldürülme nedenlerini açıklarken, suçlamalarına ilişkin en ufak bir kanıt göstermemişlerdir. o imzalı ihbar mektupları.. YOK o iddia sahibi- makamlardan gelen yazılar.. YOK o varsa rüşvet aldığına ilişkin gemi komutanlarının iddiaları.. YOK, o alınan rüşvetin niceliği ve niteliği.. YOK 24 • Piri Reis'in devlet tarafından el konulmuş mal varlığı.. YOK : Piri Reis'in sahip olduğu söylenen "uçsuz bucaksız" servet nelerdi ve bunlara onun ölümünden sonra ne oldu, nereye gitti.. nasıl YOK oldu..? • Yargılama.. YOK : yargılanması gerekirken; Divan-ı Hümayun'ca veya Kaptan-ı Derya'ya bir inceleme yaptırılmadan Piri Reis dinlenilmeden, onun görevde başarısızlığına hükmedilmiştir. • Fetva almak.. YOK : Padişah, vereceği idam hükmünde yalnız kalmamak için çok kez, soruşturmanın hukuk kurallarına göre çözüldüğünü açıklayan, şeyhülislâm veya müftü tarafından verilen belge anlamındaki, fetva alma yoluna gidilirdi • İdam emri.. YOK : Piri Reis'in öldürülmesine ilişkin buyrultu da ortada yoktur, bulunamamıştır. • İdam infazı kaydı.. YOK : İdam emrini götüren sorumlular, idamı sonuna kadar gözetir, infazın yöntemine uygun biçimde olmasını sağlar ve bunu bir belgeye bağlar. Bugüne kadar Piri Reis'in öldürüldüğüne, yani cezanın yerine getirildiğine ilişkin belge de bulunamamıştır. • Kesik baş.. YOK : Cezanın yerine getirildiğine ilişkin tutanak ile kesik başının saray kapısı önünde halka gösterildiğine dair belge de hala ortaya çıkarılmamıştır • Defterini dürmek.. YOK : “Defteri Dürülmemiştir” Siyaseten katilden sonra, öldürülenin bütün malvarlığına yani mirasına devlet el koyardı ki buna müsadere denirdi. Kul sisteminin doğal bir sonucu olarak malların mirasçısı padişahtır. Mallara el konulurken, kişinin öldürülmesinden hemen sonra, mallarının bir dökümü çıkartılır ve bir deftere yazılır. Bu işlem ya İstanbul’dan gönderilen görevliler ya da yerel kadılarca yerine getirilirdi. Mallar deftere geçirilir ve mühürlenir (halk arasındaki "defterinin dürülmesi" deyimi buradan gelmektedir) ve bu defter de kesik başla birlikte İstanbul’a gönderilirdi. Dönemin iki yazarı: • Koca Nişancı; hem Kanuni'ye “yandaş”tır hem de Kanuni’den korkmaktadır. • Daha çok gerçekleri bilmesi muhakkak olmasına karşın, Şeydi Ali Reis’in olayı suskunlukla geçiştirmesi, çok anlamlıdır. Şeydi Ali Reis Piri Reis'i hiç bir biçimde suçlamamaktadır ama “Piri Reis'in niçin soruşturulmamıştır ve yargılanmadan ölüm cezasına çarptırılmıştır..?” diye yazabilirdi. Acaba o da mı korkmaktadır. Kimlere ne oldu..!? Başkalarına ödül, Piri’ye idam.. Piri Reis’ten önce: Hadım Süleyman Paşa: Portekizlileri Hint Denizinden çıkarmaya çalışan Hadım Süleyman Paşa 1538’de Diu’yu kuşatmıştır. Sonra da Diu’yu alamamış ve kuşatmasını kaldırmıştır. Piri Reis'in Hürmüz kuşatmasını kaldırması aynı nitelikte birer olay oldukları halde Kanunî onu cezalandırmamıştır. Hatta önce ona vezirlik rütbesi vererek, ardından da, 1541'de, Sadrazamlığa atayarak, onu ödüllendirilmiştir Piri Reis’ten sonra: Semiz Ali Paşa: Piri Reis’i destekleyen Davut Paşa’nın yerine Mısır Beylerbeyliğine atanan Piri’ye düşman HMR ekibinden Semiz Ali Paşa, daha sonra da 1561’de Sadrazam oldu. Basra’da kalan donanmanın akıbeti ve diğer karakterler: Ali Bey: Piri Reis üç kadırga ile Basra Körfezi'nden ayrıldıktan sonra Kubad Paşa gemideki askerlerin 25 komutanı Mısır sancak beylerinden Ali Bey'i kalan gemileri Mısır'a götürmekte görevlendirdi. Fakat işin güçlüğünü anlayan Ali Bey bunu kabul etmedi. Karadan Mısır'a döndü. Ali Bey herhangi bir ceza görmemiştir. Kubat Paşa: Kubat Paşa Basra valiliğinden geçici olarak azledilmiş, bir süre sonra hem oğluna daha iyi olanaklar sağlanarak, hem de kendisine daha iyi bir görev olan Halep Valiliği verilerek ödüllendirilmiştir. Koca Murad Reis: Piri Reis'in katledilmesinden sonra, Hint Kaptanlığına getirilen Murad Reis de, emrine verilmiş on beş kadırga ve barçayla Basra'dan ayrılıp Süveyş'e giderken yolda karşılaştığı Portekiz Donanmasıyla yaptığı savaşı kaybedip Basra'ya dönmek zorunda kalmıştı. Üstelik Murat Reis, Basra'dan ayrılmaması hususunda aldığı emri dinlemeyerek donanmayı Süveyş'e götürmek istemişti. Onun hakkında da hiçbir şey yapılmamış, boynu vurdurulması bir yana ceza bile görmemişti. Şeydi Ali Reis: Hint kaptanlığına atanan Şeydi Ali Reis'in görevi de 15 parçaya inmiş donanmayı Kızıldeniz'e getirmekti. Şeydi Ali Reis donanmayı Basra körfezinden çıkarttı. Üzerine gönderilen iki Portekiz donanmasından da kurtulmayı başardı. Fakat gemileri Tufan'ı fil denilen o yöreye mahsus şiddetli bir fırtınaya tutuldu. Kalan dokuz gemisiyle doğuya sürüklenen Şeydi Ali Reis sonunda Hindistan'a gitmek zorunda kaldı. Elinde sadece altı harap gemi kalan Şeydi Ali Reis deniz yoluyla dönemeyeceğini anladığından, kara yoluyla dönmeye karar verdi. 1555 yılında Gücerat başkenti Ahmetabat'ta kalan gemileri bıraktı ve Delhi'de Babüroğulları'ndan Hümayun Şah'ın huzuruna çıktı ve aldığı yardımla kara yoluyla geri İstanbul’a döndü. Cezalandırılmak değil; Padişah huzuruna çıktı/ çıkabildi ve bu maceralı yolculuğunu anlattığı Mir'at-ül Memalik adlı eserini padişaha takdim etti. Şeydi Ali Reis'in başına gelenlerden anlıyoruz ki, Piri Reis Basra dönüşünde aklın, mantığın ve harp kurallarının gerektirdiği en doğru yolu tutmuştu. SON SÖZ Aradan 460 yıl geçmiş olmasına rağmen, hala demokrasi, hak hukuk konusunda ve yurduna, insanına gönül vermiş bilim adamlarımızın/ aydınlarımızın/askerlerimizin değerlerini bilme konusunda “kaç arpa boyu yol aldığımızın..” değerlendirmesini sizlere bırakarak Son sözü; İstanbul Deniz Müzesi Komutanlığı -Piri Reis Araştırma merkezi Tarafından 2007 yılında basılan Tümg (E) Cevat Ülkekul'un 3 ciltlik çalışması: "Yaşamı ve Yapıtlarıyla Piri Reis" kitabından bir cümle ile bitiriyorum; “ Piri Reis'e karşı ulusça ödenecek bir vefa borcumuz vardır ve bu borç ancak onun haksız yere öldürülmüş olduğunun kanıtlanması ile ödenebilecektir.” Suat Tülek 26 Eliot 6M Sınıfı Olimpiyat Oyunlarına ancak“CE”diyebilen sınıf Elliott 6M Adını Yeni Zelandalı tasarımcısı Greg Elliott’dan alan Elliott 6M ilk kez 2012 olimpiyatlarında yer almıştır. Altı metre boyundaki sabit salmalı tekne bermuda armalıdır. Balon gönderi ve simetrik balon yelkeni ile sınıf yarışlarına (match race) uygundur. Her türlü rüzgarda çabuk hızlanması, iyi performans vermesi en önemli özelliğidir. Giderek yaygınlaşan sınıf üç kişilik ekip ile sınıf yarışı olarak uygulanan karşılaşmalarda kullanılmaktadır. İki teknenin birbiri ile mücadelesi müsabakalarda büyük heyecan yaşatmaktadır. Seyirciler açısından da büyük seyir zevki oluşmaktadır. 2012 Londra olimpiyatlarında bayanlardan oluşan ekipler mücadele etmişlerdir. Ancak teknenin sabit salmalı olması nedeni ile ISAF bu sınıfı da olimpiyatlardan çıkarmıştır. 2016 olimpiyatlarında bu zevkli sınıf yer almayacaktır. Ekip 3 (max. 205 kg) Tam Boy 6.0 m Su boyu 6.0 m Genişlik2.35 m Su kesimi 1.66 m Ana ve Genova toplam alan 23.6 m² Anayelken alanı 15.9 m² Genova alanı 7.7 m² Balon yelken alanı 28.0 m² 27 28 BOZKIRIN CESUR ÇAYLAKLARI: MACERA DEVAM EDİYOR! Ah be bre balıkçı, Kalebentlik diye geldin, Sonra Mavi Sürgün dedin, Maviye sürgün ettin insanları… 8 Şubat saat 19.00 civarı Esenboğa Havaalanındayız. Ankara’da hava epey karışık, öyle rüzgar var ki, havaalanı binası sallanıyor. BAYK The Marmara Kış Trofesi’nin ikinci ayak yarışları için Bodrum’a gidiyoruz. Birinci ayak yarışlarına giderken Ankara’da hava sakindi, lakin Bodrum’a yaklaştıkça hava sertleşmiş, uçak türbülanslara girip çıkıp, sarsılmaya başlamıştı. Balıkçı’nın Halikarnas’ı bizi fırtına ve yağmurla karşılamıştı. Arşipel’in ne denli belalı bir deniz olabildiğini yelkenci arkadaşımız Burçin Hazarhun’u kaybettiğimiz o sert havada geçen ilk yarışımızda anlamıştık. Şimdi ise fırtınalı Ankara havasından sakin Bodrum’a yelken açmaya gidiyorduk, Maviye Sürgün Bozkır yelkencileri olarak… Kış Trofesi II. Ayak yarışlarına 45 tekne, dörtyüze yakın sporcu katıldı. 9 Şubat Cumartesi günü start almadan önce kaybettiğimiz Burçin arkadaşımız için denize çelenk bıraktık. Rüzgar tam istediğimiz gibiydi, 13 – 20 knot arası kıbleden esiyordu. 17 millik offshore rotamız BodrumRüzgarüstü Şamandırası iskelede-Karaada sancakta- Kargı adası sancakta-Bodrum şeklindeydi. 19 Ocak’taki maceralı ilk yarışın acemiliği, havanın sertliği ve telaşesine karşılık, bu yarışta ne yapması gerektiğini bilen, görev paylaşımını iyi yapmış bir ekip olarak, yarış için çok elverişli bir havada yelken yapıyorduk. Geçen yarışta kaburgasında çatlak oluşan Hakan Kural arkadaşımız ve Taner Yüce Ağabeyimiz bu sefer aramızda yoklardı. Onların yerine ilk defa bir yelkenli tekneye binen Kadir – Seçil Sezginer çifti ekibe katıldılar. Ankara Yelken Kulubü adına yarışan Eternity teknesi, çaylaklara kucak açmaya devam ediyordu… Birinci ayak yarışlarında yaşanan talihsizliklerden sonra, II. Ayak yarışlarının ilk günü hava çok da sert olmamasına rağmen Komite Teknesine Yankee Bayrağı toka edildiği anons edilmişti. Ancak bu kez sadece anons etmekle yetinmeyip, gerek start alırken, gerekse yarış sırasında, hakem botları teknelerin yanına giderek herkesin can yeleklerini giyip giymediklerini kontrol ettiler. Hatta bazı tekneler, ekipte can yeleğini giymemiş olanlardan dolayı diskalifiye edildiler. Sonuçta II. Ayak ilk gün yarışları kazasız belasız tamamlandı. 29 Tekneyi netalayıp biraz soluklandıktan sonra, ilk ayak yarışlarının ödül törenine katılmak üzere Bodrum Pier’in yolunu tuttuk. Ortam sıcak, katılım yüksek, sohbetler hararetli, servis çok başarılıydı. Ankara Yelken Kulübü ekibini ise bir sürpriz bekliyordu! İlk ayak yarışları IRC B1 sınıfı 2.si olarak podyuma davet edilmiştik. Madalyalarımızı ve kupamızı alırken hepimizin yüzünden mutluluk ve gurur okunuyordu. Bozkırın Çaylaklarının cesareti tescil edilmiş, ekip katıldığı ilk yarışta ikincilik ödülünü almıştı! Akşam hepimiz için gerçek bir kutlamaya dönüştü. Pazar günü çok durgun bir havaya uyandık. Artık kahvaltılarımızı teknede yapma kararı almıştık. Yarışlar olur mu olmaz mı tartışmaları arasında kahvaltımızı tamamlayıp avara olduk. Hava gerçekten çok düşüktü. Körfez içi şamandıra rotası için start aldığımızda rüzgar 5 knot civarında lodos esiyordu. Ancak sık sık yön değiştiren ve gittikçe hızı azalan rüzgar nedeniyle yol almak neredeyse imkansız hale gelmişti. Zar zor dönebildiğimiz ikinci şamandıradan sonra hava tamamen kaldı. Yakalayabildiğimiz akıntılarla yol almaya çalışıyorduk ama nafile, Karaada’nın dibinde çakılmış kalmıştık. Boğaza varsak belki biraz rüzgar buluruz umudumuz ise boğazda takılmış bekleşen IRC A sınıfı teknelerini görünce, tamamen suya düşmüştü. Nitekim bir süre sonra IRC A sınıfı tekneleri için yarışın abandone edildiği anonsu yapıldı. Bizler içinse henüz bir anons yapılmamıştı. Beklemeye devam ediyorduk. Etrafta ne bir hakem botu vardı, ne de komite teknesini görebiliyorduk. Artık akşam üstü olmuş, hava kararmaya başlamıştı. IRC A sınıfı tekneleri için abandone edilen yarışın IRC B sınıfı için sürdürülüyor olması gerçekten çok ilginçti. Nitekim bir süre sonra teknelerden birisinden “biz inisiyatif kullanıyor ve yarışı terk ediyoruz” anonsu geldi. Havanın kararmasına çok az bir süre kalmıştı ve zaten kurallar gereği finish göremeyen tekneler için yarış sona erecekti. Biz de “inisiyatif kullanarak” motorumuzu basıp Bodrum’a dönmeye karar verdik. Ama Arşipel bu, yapacağını yaptı, birden bire fırtına patladı ve şiddetli bir dolu yağmaya başladı. Doluyu alnımıza yerken ana yelkeni toplamaya çalışmak tam bir maceraydı. Marinaya döndüğümüzde Komite Teknesinin çoktan dönmüş olduğunu, hakem botuna verilen el telsizinin ise menzilinin kısalığı nedeniyle çok yetersiz kaldığını ve anonsların bu yüzden duyulamadığını öğrendik. İlk ayaktan sonra ikinci ayakta da hakem heyeti eleştirilerin odağındaydı… Sonuçta ikinci gün yarışını IRC B sınıfından 5 tekne tamamlayabildi. Biz ilk gün yarışlarında elde ettiğimiz üçüncülük sayesinde bu ayakta da dereceye girmeyi başarmıştık. Artık yarış havasına daha da bir girmiştik ve bizden beklentilerin yükseldiğinin de farkındaydık. Bu farkındalıkla, bundan sonra içkiyi fazla kaçırdığımız gece muhabbetlerine bir sınır getirmeye ve makul bir vakitte makul miktarda içmiş olarak tekneye dönmeye karar verdik. 30 Bu kafa ve bu havayla BAYK The Marmara Kış Trofesi’nin 2 – 3 Mart’ta yapılan üçüncü ayak yarışlarına katıldık. Bozkırın Cesur Çaylakları, iyileşerek yeniden aramıza katılan Hakan kaptanımız, Marmaris’e tekne transferinde yer alacak Nesrin Özarslan ve kulübümüzün center board takımının antrenörü Şebnem Ataçocuğu’nun katılımıyla yarışlara hazırdı. Bu kez tekne donanımı açısından bir yenilik vardı. Epey yıpranmış da olsa bir gennaker (asimetrik balon) yelken temin etmiştik. Meltem teknesinin sahibi Selçuk Kaptanımız, denizciliğin nasıl bir dayanışma kültürü olduğunu göstererek, kendileri de kış trofesinde yarışıyor olmalarına rağmen, gennaker yelkenini bize vermişti. Malum, yarıştığımız Eternity, Beneteau Cyclades 43.4 marka ağır bir gezi teknesi. Orsaya çok iyi giremeyen bir tekne. Özellikle hafif havalarda hiç yol alamıyor. Büyük bir cenovaya benzeyen Gennaker yelken bu havalarda biraz şansımızı artırabilirdi. Toplam 51 teknenin katıldığı üçüncü ayak ilk günü, 17 millik Bodrum start - Rüzgarüstü şamandırası - Kargı Adası sancakta - Çelebi Adası sancakta - Kurtburnu önü şamandırası iskelede - Bodrum finiş offshore rotasında 10-17 knot güney’den esen rüzgârla yarışa başladık. Sert havaların yelkencisi Cesur Çaylaklar ve ağır teknemiz Eternity için 15 knot üzeri her hava keyifli. İyi bir çıkış alıp biraz yol aldıktan sonra, havanın da biraz düşmesiyle gennaker yelkenimizi denemeye karar verdik. Nitekim diğer birçok tekne balonlarını açmış, borda bordaya yol aldığımız tekneler balon açarak önümüze geçmeye başlamışlardı. Alt ve üst yakaları bağladıktan sonra yelkeni basmaya başladık. İskele kontradan gelen 10 knot civarı rüzgarda gennaker tekneyi ciddi bir şekilde yatırırken, yelkenin bir kısmı da suya girdi. Islanan yelkeni çekmek daha da bir zorlaşmıştı. Tam çektik dediğimiz anda zaten çok yıpranmış olan yelkenimiz yırtıldı! İlk gennaker açma deneyimimiz başarısız olurken bize de ciddi zaman kaybettirmişti. Tabii ki Cesur Çaylaklar hiç zaman kaybetmeden cenovasını basıp yoluna devam etti. Yarışı yine 3. olarak bitirmeyi başarmıştık. Hemen yırtılan gennaker yelkeni tamire verdik. Uslanmamıştık, Pazar günü yine denemeye kararlıydık. Akşam ikinci ayak ödüllerini almak üzere Marina Yacht Club’taydık. Üçüncülük ödülü almak için podyuma çıktığımızda keyfimize diyecek yoktu! Pazar günü daha hafif bir havaya uyandık. Güneybatıdan 10 knot esen rüzgarla koy içi şamandıra yarışına başladık. Bizim için 10 knot kritik sınır. Teknemiz 10 knot altındaki rüzgarda yol almıyor. Bu kez işi sıkı tutmak adına herkes trapezde. Trapeze çıkmanın tekneye yarım mil, bir mil sürat kazandırdığını bu yarışta somut olarak gördük. Yine de diğer teknelere oranla ağır kalıyoruz. Balonlar açılmaya başlamışken ve biz gennakerımızı açalım mı açmayalım mı tartışmasını yürütürken, birden hava döndü. 24 knotu bulan rüzgara yağmur da eklenince deniz köpürmeye, görüş alanı ciddi anlamda düşmeye başladı. Balon açmış tekneler hızla balonlarını toplamaya başladılar ama kimi tekneler için artık geç kalınmıştı, maalesef birkaç teknenin yelkeni yırtıldı. Gennaker yelkenimizi açmamıştık ama bu kadar ani bastıran fırtına, rüzgar ve yağmur sağanakları arasında tekneyi kontrol etmeye çalışırken, hiç beklemediğimiz bir şey oldu. O telaş içinde nasıl olduysa pupa palangası halatı boşalmış, çımasına da kropi bağı atılmadığı için piyanodan çıkmış, bumba hızla aşağıya inmeye başlamıştı. O rüzgar ve yağmur altında, sadece saniyeler içinde, başımıza bumbayı yemeden Rasim’le nasıl trapezden çıktık, tek başına halatın ucuna yapışmış Cüneyt’in imdadına yetiştik ve bumbayı kontrollü bir şekilde havuzluğa oturttuk, gerçekten bilmiyorum. Ama bu vartayı da kazasız belasız atlattık. Tabi bu koşullar altında yarışa devam etmemiz mümkün değildi. 31 Yanımızdan geçen hakem botuna yarıştan çekildiğimizi söylerken telsizden de IRC B sınıfı tekneler için yarışın abandone edildiği anonsu geldi! Üçüncü ayakta da Pazar yarışı tamamlanamamıştı ve biz yine Cumartesi günü aldığımız üçüncülük sayesinde bu ayağı da üçüncü olarak bitirmiştik! Üstelik bu derece ile trofe genel sıralamasında ikinci sıraya yerleşmiş olduk. Kış trofesinde her ayakta dağarcığımıza yeni terimler eklendi. İlk ayakta adımızı koyduk: Bozkırın Cesur Çaylakları! İkinci ayakta, Hakan Kaptanımızı anmak için balık halinde rakılarımızı kaldırdığımızda, hep birlikte “Hu” dedik. Artık her kadeh kaldırışında Cesur Çaylaklar “Hu” diyor! Üçüncü ayakta bizimle Azerbaycan anılarını paylaşan Tulga abimizden “hamınıza” (hepinize) sözü kaldı bize. Bu yazıyı da “hamınıza” rüzgarı kolay, pruvası net, pupası temiz bir hayat yolculuğu dileyerek bitiriyoruz. Maceramız devam edecek… Mete Elçi Ankara Yelken Ekibi: Skipper Adnan Özarslan, Hakan Kural, Atilla Bilgiç, Taner Yüce, Tulga Niran, Rasim Can Saraçlar, Cüneyt Kaya, Mete Elçi 32 Bulmaca Osmanlı Günleri 2 Soldan Sağa 1 2 3 4 6 7 5 8 1. Muzikte bir nota 4. Muzikte bir nota 6. Kahraman, yiğit 8. Kuzey Atlantik paktı 10. Kuzu sesi 11. Perunun başkenti 13. Bir ilimiz 14. Yarısı arkaya sarkan uzun bir sarık 17. Denizin çekilmesi 18. Karsta bir ören yeri 19. Muzikte bir nota 20. Eski dilde su 23. İtalyada bir ova 24. Olumsuz bir önek 25. Fin hamamı 28. Osmanlı hanedanının kökenini oluşturan konar göçer topluluk 30. Bir ülke 34. Konuşma olmadan oynanan tiyatro eseri 36. Demir veya tunçtan dökülmüş, içi boş ve yuvarlak, gülle atmaya bir çeşit top Çinko 55. Otomobil yarışlarında benzin Muzikte bir nota alınan yer Olimposun baş tanrısı 57. Karadamı Müzikte sus işareti 61. Eski dilde su Bir renk 62. Bir ilimiz Tavlada bir 63. Yargının divan-ı Sanzatu(briçte) humayundaki temsilcisi Gelir getiren mülk 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 21 25 22 26 20 23 24 27 28 30 29 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 62 58 59 63 EclipseCrossword.com 37. Rüstem Paşa'ya damatlık onurunu kazandıran hayvan 38. Çıplak resim 40. Padişah ve yüksek mevki sahiplerine verilen 100.000 akçenin üzerinde olan askeri dirlikler 42. Bir zamanların başbakanı 60 64 43. 44. 45. 47. 48. 50. 52. 53. 61 Yukarıdan aşağıya 2. 3. 5. 6. 7. 9. 12. 13. 15. 16. 17. 19. 21. 22. 26. Eski dilde bağırsaklar Bir ülke Bir Yılmaz Güney filmi Eşya alınıp satılan kapalı çarşı Mısırın güneş tanrısı Yelkenlerin iki köşesi arasındaki kenarlara verilen ad Satrançta oyun sonu Teknede sabit donanım Muzikte bir nota Denizde sık kullanılan uzunluk birimi Klorun simgesi İti an, onu eline al Duman kiri Amerikan gizli servisi Bir haber ajansı 33 27. Çobanlar giyer ve altından sopa gösterilir 29. Geminin üzerinde gittiği çizgi 31. Kayak 32. Bir ilimiz 33. Kanuni Sultan Süleyman'ın başbakanlarından Damat Lütfi Paşa'nın kadına şiddet sonucu sürüldüğü yer 35. Osmanlı vezirlerinin öldüklerinde veya idam edildiklerinde mallarına hükumet tarafından el konulması 36. Piri Reis'in fetih edemediği kale 39. İrlanda kurtuluş örgütü 41. Bir sayı 43. Kanuni Sultan Süleyman'ın kapısında öldüğü kale 46. Bebeklerin başlıca besini 49. Bir göl 50. Osmanlıların resmen I. Dünya Savaşı'na katılmalarına sebep olan geminin adı 51. bir bağlaç 52. Nefesli bir enstrüman 54. Ince uzun yarış kayığı 55. Eski dilde ayak 56. Muzikte bir nota 58. Dört yanı denizle çevrili kara parçası 59. Bir haber ajansı 60. Bir renk 64. Muzikte bir nota Kaptan Büyük bir gemiye binip, geziye çıkınca bile “Amatör Denizci Belgesi” rahat durmaz, gemi ve seyir ile ilgili gözlemlere, kendi görüşünüze göre planlar oluşturmaya başlarsınız. Sanki kaptan sizi yakalayacak,“Ben yoruldum, biraz da sen idare eder misin?”diye soracaktır. Biraz şansınız var ise, biraz da yol yordamına uygun yaklaşımda bulunursanız kaptan ile tanışma ve sohbet etme olanağı da olur. Kendinizi“Koca kaptan”olarak görmeyip, amatörlüğünüzü bıktırıcı olmadan kullanırsanız, kaptan ile dost olup, yolculuk boyunca sık sık birlikte olabilirsiniz. EskihisarTopçulararasındaçalışanarabalıvapurunkaptanıilekısabirsürebirlikteolmuştuk.Denizbenimiçindahayalnızca yüzülen bir yerdi. Dayanamayıp aklımdaki hain soruyu sordum: “İki liman karşılıklı görünüyor. Hava iyi ise daha düz bir çizgide, kötü ise içeri doğru bir yay yaparak seyrediyorsunuz. Bu gemide çalışırken sizi mesleki olarak heyecanlandıran bir şey var mı?” Kaptan doğal olarak soruyu geçiştirmeye çalıştı. Bu kez daha da ileri giderek “Arkadaşlarınız ile bir araya geldiğinizde neyin muhabbetini yapıyorsunuz? Şu kadar sürede karşıya varıp rekor kırdım gibi şeyler mi?”diye sormayı sürdürdüm. Kaptan dayanamadı.“Bu gemilerin hızı bellidir. Biraz hızlanmaya kalksanız çok yakıt yakar, o nedenle böyle bir yarışma yapamayız. Biz gemimiz ile rotasyona çıkıp, Çanakkale Ecebat veya Bozcaada’ya da çalışırız. Aramızdaki muhabbet Çanakkale turunda gemideki araba ve kamyonlardan kaç tane devirdiğimiz konusundadır.”Pardon diyerek, arabamın başına döndüm hemen… Kaptan ile ilişkilerde en acı olanı ise kaptanın uzaktan görüldüğü gibi olmadığını anlamanızdır. Çok kararlı gözüken kaptanınızın Sayın Başbakan gibi inşaat için yıkıma başladıkları bir zamanda “Belki AVM yaparız, belki de şehir müzesi” gibi kararsızlık gösterdiğini görmeniz sizi endişelendirir. Dalgalı denizin sallaması ile içi dışına çıkmaya başlayan yolcuların yakınmalarını “dış mihrakların örgütlemesi” diye sunması endişeyi arttırır. İkinci kaptanın ve diğer zabitlerin “hava çok kötü, ancak merak etmeyin yavaşlayıp, sizleri biraz rahatlatacağız”sözleri kulaklarda çınlarken, kaptanın“ben çapulculara pabuç bırakmam, benim personelim de sallanıyor, hiç de yakınmıyorlar” anonsu endişe sınırlarınızı da aşmanıza yol açar. Hele bir de yolcuların üzerine gemi güvenliğini salıp,“gidin kamaranızda kusun, ayakaltında bulunmayın”mesajını zor kullanarak yayar ise artık korku endişenin yerini alır.“Gemiye binerken kapıda hava durumu yazıyordu. O zaman bir şey demediniz, kabul ettiniz”söylemi ile tüm insani yaklaşımı unutan kaptanın gemisinden bir an önce inmeyi dilersiniz . Denizde uzun zaman geçirmek insanı bazı sallantılı durumlara alıştırır. Tekneye ilk kez binmiş veya kötü hava ile ilk kez karşılaşmış ekip üyelerinin durumunu “unutmuş” olabilir insan. Ancak kaptan da öncelikle bir insandır. Profesyonelliği bir yana bırakıp, ekibini dinleyeceği, onlar ile empati yapacağı, dileklerine kulak vereceği anlar da olmalıdır. Dilerim ki bindiğiniz gemilerdeki kaptanlarınız profesyonelliği aşmış, içi dışı bir, kendisi gibi düşünmeyenleri de dinleye bilen, anlamaya çalışan bir“önce insan”olsun. Tanju Aktuğ 34 milyonlarca insana ulaşmış, kalite belgesi ile standartlarını onaylatmış olmanın haklı gururunu yaşayan bir firmayız. ISO 9001 Te k n i k v e A l t y a p ı Ses ve ışık sistemi Görüntü Sistemleri Konstrüksiyon Sistemleri Özel Show ve Gösteri Ekipmanları R e k l a m v e Ta s a r ı m Grafik Tasarım Kurumsal Kimlik Uygulamaları Web Tasarımı Organizasyon Resmi Törenler Açılış / Kapanış Organizasyonları Konserler, Festivaller Spor / Fuar Organizasyonları Prodüksiyon Medya İlişkileri Film ve Müzik Prodüksiyonları Stüdyo Kayıt K o n g r e v e To p l a n t ı Uluslararası Kongre Organizasyonları Eğitim Toplantıları Bayii Toplantıları Teşvik Gezileri Lansman Toplantıları Merkez: Erciyes İşyerleri Sitesi 2. Cad. No:19 Macunköy / Ankara / Turkey t: +90 (312) 397 56 66 f: +90 (312) 397 58 88 Şube: Barbaros Mah. Uphill Court Residence A Blok D: 106 Ataşehir / İstanbul / Turkey t: +90 (216) 688 46 41 (pbx) f: +90 (216) 688 46 42 Ankara Yelken Kulübü Sancak Mah. 555 cadde No: 1/8 Çankaya / ANKARA 39° 52.010' N - 32° 52.144' E T: 312 495 36 56 F: 312 438 28 83 w w w. o r g a n i z e r. c o m . t r Biz, yaptığı organizasyonlarla