Untitled - Kitap Sözleri
Transkript
Untitled - Kitap Sözleri
1 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ GİRİŞ 1.BÖLÜM: AİLE VAR, ENGEL YOK 1.11.21.31.41.51.61.71.81.91.101.111.121.131.141.151.161.17- ENGELLİ ÇOCUKLARINA ÂŞIK AİLELER ÇAY KAŞIĞI İLE ENGELLİ AİLE TÜNEL KAZABİLİR Mİ? HUZURLU AİLE ORTAMINDA BÜYÜYEN ENGELLİ ÇOCUKLAR BEN ÖLDÜKTEN SONRA ENGELLİ ÇOCUĞUM NE OLACAK ENGELLİ ÇOCUKLAR VE ANNE BABA DENKLEMİ YAŞAMAZ DEMİŞLERDİ… ŞİMDİ 37 YAŞINDA ENGELLİ ÇOCUKLU AİLELERİN KARDEŞLERLE İLETİŞİMİ KARINCA MİSALİ OLMALI ENGELLİ AİLELER HAYIR… BENİM EVLADIM ENGELLİ O-LA-MAZ BİR AŞKTIR… ENGELLİ ÇOCUĞA ANNE BABA OLMAK ÇOCUĞUNUZ BEDENSEL ENGELLİYSE… ÇOCUĞUNUZ DOWN SENDROMLUYSA… ÇOCUĞUNUZ İŞİTME ENGELLİYSE… ÇOCUĞUNUZ ZİHİNSEL ENGELLİYSE… ÇOCUĞUNUZ GÖRME ENGELLİYSE… ENGELLİ ÇOCUĞUNUZA HEP HOŞGÖRÜLÜ OLUN KAYNAKLAR 2.BÖLÜM:ENGELLİ ÇOCUĞA TOPLUMSAL BAKIŞ 2.1-ENGELLİ AİLELER VE ÇEVRELERİ 2.2- ENGELLİ AİLELER VE KARŞILARINDAKİ AHMAKLAR 2.3- ENGELLİ AİLELER… ‘TOPLUMDA BİZDE VARIZ’ DEYİN. 2.4- ENGELLİ ÇOCUĞA TOPLUMUN TAHAMMÜLÜ YOK AMA… 2.5- HASTA ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN ANNE BABALARA İTHAFEN… 2.6- AİLELER ENGELLİ ÇOCUKLARINA TURİST REHBERLİĞİ YAPMALI 2.7- ENGELLİ ÇOCUKLARINIZA BÜROKRASİ ENGEL OLMASIN 2.8- ÇARESİZ DEĞİLSİNİZ… ÇARE, MUTLULUĞUN ANAHTARI SİZSİNİZ 2.9- KAFES İÇERİSİNDEN MUTLULUĞA GİDEN ENGELLİ ÇOCUK 2.10- ENGELLİ AİLELERDE MUTLULUĞUN SIRRI 2.11- ZAMAN KAYBETMEDEN, GERÇEKLE YÜZLEŞİP İSTANBUL’UN GÜZELLİKLERİNİ KEŞFEDİN 2.12- ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN ANNE BABALAR SAHTE HOCALARA UMUT BAĞLAMAMALI 2.13- BİRAZ YAĞMUR ENGELLİ AİLELERİ İNCİTMEZ 2.14- İŞ HAYATI VE ENGELLİ ÇOCUĞUNUZ 2.15- KAYNAKLAR 2 3.BÖLÜM:AİLELER VE ENGELLİ ÇOCUKLARIN EĞİTİMİ 3.1- ENGELLİ ÇOCUKLAR OKULA GÖNDERİLİYOR MU? 3.2- DİKKAT… ENGELLİ ÇOCUĞUNUZ OKULDA DIŞLANABİLİR 3.3- ANNEM, BABAM VE ÖĞRETMENİMLE GÜVENDEYİM 3.4- ENGELLİ ÇOCUĞUNUZU KEŞFEDİN 3.5- ENGELLİ ÇOCUKLARDA ÇİZGİ FİLMLERİN ÖNEMİ 3.6- KAYNAKLAR 4.BÖLÜM:ENGELLİ AİLELER VE DİN 4.1- CENNETE SADECE ENGELLİ AİLELER Mİ GİDECEK? 4.2- ANNE BABALARIN ENGELLİ ÇOCUKLARI İLE İMTİHANI 4.3- ANNE BABALARIN CENNET ANAHTARI ENGELLİ ÇOCUKLARI MI? 4.4- DUA ENGELLİ AİLELERİN SİLAHIDIR 4.5- KÂİNATIN KALBİNE ENGELSİZ YOLCULUK YAPILMALI 4.6- RABBİMİZİN İNSANOĞLUNA VERDİĞİ DEĞER 4.7- ENGELLİ AİLELERİN BİLMESİ GEREKEN AYETLER 4.8- ENGELLİ ÇOCUĞA BIRAKABİLECEK EN BÜYÜK MİRAS NEDİR? 4.9- ENGELLİ AİLELERİN AVUCUNDAKİ KELEBEKLER 4.10- YAHUDİLİK VE HRİSTİYANLIĞIN ENGELLİ AİLELERE BAKIŞ AÇISI 4.11- KAYNAKLAR 5.BÖLÜM:BAŞARILI OLMAK İÇİN AİLELER NE YAPMALI? 5.15.25.35.45.55.65.75.8- BAŞARILI İNSANLARIN ENGELLİ AİLELER İÇİN ÖNEMİ BAŞARISIZLIK ENGELLİ ÇOCUĞUNUZ İÇİN BİR SON DEĞİLDİR… ENGELLİ ÇOCUĞUNUZ MU BAŞARACAK? EVET! ‘’SEN AMELE OLAMAZSIN, TEK ÇAREN…’’ ÇOCUĞUNUZ ENGELLERİ AŞIP ÖZGÜRLÜĞE YELKEN AÇABİLİR Mİ? ENGELLİ ÇOCUKLARINIZ KANAT ÇIRPABİLİR Mİ? KALIPLARINI KIRMAK VE ÖZGÜRLÜK KAYNAKLAR 6.BÖLÜM:AŞKIMIZA ENGEL YOK ANNEM 6.1- ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN ANNELERİN BAŞARI STRATEJİLERİ 6.2- ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN ANNELERE CEVABEN 6.3- ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN ANNELER İLK NE DEDİLER? 6.4- HZ.HACER VE ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN ANNELER 6.5- KAYNAKLAR 7.BÖLÜM:ENGELLİLER CAN, BABALAR CANAN 7.1- BABALAR ENGELLİ ÇOCUĞU İLE İLGİLİ Mİ? 7.2- ENGELLİ BABASI OLMAK 7.3- ENGELLİ ÇOCUĞUMUN BABASI MIYIM? 7.4- ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN BABALAR NE DEDİLER? 7.5- KAYNAKLAR 3 8.BÖLÜM:ENGELSİZ MEKTUPLAR 8.18.28.38.48.5- ENGELLİ ÇOCUKLARIN ANNE BABALARINA YAZDIĞI MEKTUPLAR ENGELLİ ÇOCUKTAN ANNE-BABASINA MEKTUP GÖRME ENGELLİ AHMET GÜR’DEN ANNE BABALARA MEKTUP ÜSKÜP’LÜ ENGELLİ ARİYETA AHMED’DEN ANNE BABALARA SESLENİŞ KAYNAKLAR 9.BÖLÜM:ANNE-BABALARA FAYDALI BİLGİLER 9.1- ENGELLİ AİLELER… AKLINIZDA BULUNSUN 9.2- ENGELLİ AİLELERE NOTLAR 9.3- ENGELLİ AİLELERE FAYDALI BİLGİLER 9.4- ENGELLİ AİLELERE ANLAMLI FİLM REPLİKLERİ 9.5- ENGELLİ AİLELERDE YAPILAN HATALAR VE SUNULAN ÖNERİLER 9.6- ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN AİLELERE ÖNEMLİ TAVSİYELER 9.7- ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN AİLELERE 10 ALTIN TAVSİYE 9.8- ENGELLİ ÇOCUKLU AİLELERE TAVSİYE FİLMLER, KİTAPLAR 9.9- OKUNMASI TAVSİYE EDİLEN KİTAPLAR 9.10- KAYNAKLAR 10.BÖLÜM: YURT DIŞINDA ENGELLİ AİLE OLMAK 10.1- MAKEDONYA’DA ENGELLİ AİLESİ OLMAK 10.2- FİLİSTİN’DE ENGELLİ ÇOCUKLU AİLE OLMAK 10.3- ALMANYA’DA ENGELLİ AİLELER BAZEN Yıldızları süpürürsün, farkında olmadan… Güneş kucağındadır, bilemezsin. Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür, Ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın. Koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın. Uçar gider, koşsan da tutamazsın… Bir şeyi bitirmek de unutmak da başlamak da senin yüreğinde. “Yüreğinin götürdüğü yere git”… William Shakespeare 4 ÖNSÖZ Fedakâr, vefâkâr ve ehl-i hizmet kardeşim Ali Rıza SOYASLAN’ın Âdeta dantel-dantel işleyip sunduğu “Engelli Çocuklara ANNE BABA Olma Sanatı” adlı yeni eseri “El Emeği, Göz Nuru” gayretinin bir göstergesi olmuş ve bunu da ispat etmiş. ŞEYH SADİ’nin; “Gönlünün dertli olmasını istemezsen, Dertli gönülleri dertlerinden kurtar “ Dediği gibi eser de dertli gönüllere bir reçete, bir rehber, bir uyarı ve güzel bir el kitapçığı olmuş. AHMED YESEVÎ: Nerde görsen gönlü kırık, merhem ol sen; Öyle mazlum yolda kalsa, hem dem ol sen Mahşer günü dergâhına mahrem ol sen; Ben-sen diyen kimselerden geçtim işte. Diyerek verdiği öğüt çerçevesinde hizmet edebiyatı yapmak değil, bizatihi hizmet ve Çalışma içinde olmak ne güzel! Şehid HASAN EL-BENNA: “Yarınlar yorgun olanların değil, rahatından vazgeçenlerin olacaktır” diyor ya, hem çalışmalarınızda başarılar, hem de bir ahiret sermayesi olması dua ve niyazımızla. Ahmet Yaşar ÇAKMAK 5 BİRİNCİ BÖLÜM AİLE VAR, ENGEL YOK ‘’ Aile bireyleri tek kanatlı meleklerdir ancak birbirlerine sarıldıklarında uçabilir, Başarıyı yakalayabilirler.” 6 1.18- ENGELLİ ÇOCUKLARINA ÂŞIK AİLELER Yedi sekiz yaşlarında küçük bir çocuk düşünün. Çiçek hastalığından dolayı kör oluyor. Kör olduktan sonra hayatında büyük değişim yaşayan çocuğun mahalledeki arkadaşları kendisine az vakit ayırmaya başlıyorlar. Oyun bile oynamıyorlar zamanla onunla. Baba durumu fark eder ve şehre inip oğluna çalgı aleti alır canının sıkılmaması için. Tabi oğlunun çok hoşuna gider ve tıngır mıngır vakit geçirir çalgı aletiyle. Zamanla geliştirir çalgı aletini kullanmasını kör oğlan. Günlerden bir gün kör oğlan yine sazını çalarken yoldan geçen bir adamın dikkatini çeker ve sorar; — Sana kim öğretti bu kadar güzel saz çalmasını? — Ben kendim öğrendim amca’ der Kör oğlanın yeteneğini keşfeder adam. Meğer adam da saz üstadı imiş, der çocuğa; — Eğer istersen ben sana daha profesyonel saz çalmasını öğretebilirim — Çok mutlu olurum. Der oğlan Saz üstadı yaşlı öğretmen her gün 2–3 km. gelir gider ve kör oğlana daha profesyonel saz çalmasını öğretir. O öğretmenin adını hiç birimiz bilmiyoruz ama küçük görme engelli çocuğun adını bütün ülke biliyor. Âşık Veysel. Hikâyede de görüldüğü gibi engelli çocuklu aileler, çocuklarının yeteneklerine göre gayret ettiklerinde ortaya ne muhteşem bir manzara çıkıyor. Hele hele anne babanın gayretiyle öğretmenlerin de gayretleri birleşince ortaya dahi bir çocuk çıkar. Ne mutlu o sazı Âşık Veysel’e alan anneye babaya. Ne mutlu o sazı geliştirmede engelli öğrencisine gönüllü olarak hizmet eden öğretmenlere ne mutlu… SİZLERDEN GELEN YORUMLAR Körlük, bakan gözde değil, hissetmeyen ve bakamayan yürektedir.. Hala engellileri aralarından soyutlayan fakat içlerindeki cevheri göremeyen o kadar çok bakar kör var ki. İnsanın gönül gözü kör olmaya görsün... Âşık Veysel Şatıroğlu’nu rahmetle anıyorum... Dilek USTA - 29 Eylül 2015 Salı 21:25:52 Edebiyatdefteri.com 1.2- ÇAY KAŞIĞI İLE ENGELLİ AİLE TÜNEL KAZABİLİR Mİ? ‘’ Bir boksör yere düştüğü zaman değil, Ayağa kalkamadığı zaman yenik sayılır.’’ Engelli aileler engel tanımalı mı? Tabii ki çocukları için tanımamalı. Her engelli çocuk, annem ve babam ile güvendeyim diyebilmeli. Yani engelli çocukların kanatları anne babalar. Aynı yumurta taşıma hassasiyeti gibi. Çocuklarını gerçekten samimi, bilinçli büyüten ailelerin engelli çocukları belli bir yaşa kadar engelli bile olduklarının farkına varmıyorlar. Ne zaman hayata merhaba dediler,işte o zaman başlıyor engeller. Engelli aileler ister istemez engelli olmayan ailelere nazaran öncelikle yarışma maratonuna 2-0 mağlup başlıyorlar. Diğer ailelerin koşa koşa ilerlediği yolda engelli aileler adım adım sabırla ilerliyorlar. Beş dakikada olan çay mı daha lezzetli olur, 25 7 dakikada hele hele buharda olan çay mı? Tabiî ki yavaş yavaş olan çayın lezzeti tartışılmaz. Zaman alır ama lezzeti tartışılmaz. Anne ve babanın, yuva kurarak başlar hayat imtihanı. Sonra Allah’ın lütfu engelli çocuk ilave olur aileye. Tabii sonrasında çevre engelleri başlar. Eğer aile engellere direnip özgürleşerek yola devam ederse Allah’ın izniyle başarı ilave olur aileye. Sonrasında saadet ve mutluluk içeren aile portresi ortaya çıkar. Engelli ailelerin idrakine varmaları gereken mutluluğa götürebilecek 5 madde aşağıdaki gibi; 1- Yaratanda Allah, öldüren de… 2- Veren de o, Alan da o… 3- Teslim ol, kurtul… 4- Biz Allah’ın mülküyüz. 5- Ondan geldik yine ona döneceğiz. Allah dağına göre kar verir. Karın da en yoğun yağdığı yerler yüksek dağlardır. Allah insana taşıyamayacağı yük vermez. Derdi veren dermanını verir. Allah’ın hediyesi olan engelli çocuklarımızı rabbimiz bize hediye ettiyse engelli aileler mutlaka ve mutlaka başarı tünelini kazabilir. Karıncaya sormuşlar. Bu cüssenle mi dağı deleceksin. O da demiş; Dağı delemesem de uğrunda ölürüm. Diye. İşte uğrunda ölünecek kadar kutsal bir hizmettir engelli çocuklarımıza kanat olmak. Rabbimiz engelli aileleri seviyor ki; engelli ailelere enbiya ve evliyasına verdiği imtihanı veriyor. Netice de; Engelli aileler karanlıkta ışığı bulmalı. SİZLERDEN GELEN YORUMLAR Ben çok üzülüyorum engelli insanları sokakta görünce dönüp dönüp baktıklarında...Ve çok da kızıyorum...O insana ne olur engelini hatırlatmasalar...Neden hiç incineceğini düşünmüyorlar.Okuldayken engelli arkadaşım vardı ..Lise öğrencisiydim o yıllar kimse onunla arkadaşlık etmezdi. Dışlarlardı onu..Ona bir gün yaklaştım hadi teneffüse beraber çıkalım mıdedim.Çok ağladı. O ağlayınca bende ağladım. Sarıldım ona. Çıktık sonra konuştuk uzun uzun. Arkadaş olduk onunla. Onu arkadaş ortamıma soktum. Çok duyarlı ve zeki biriydi. Ona hep dostluğun arkadaşlığın engeli yoktur derdim. Düşünebiliyorsun, fikir üretebiliyorsun ne mutlu sana derdim. Birde bir kız vardı Elife âşıktı. Çok üzülürdü... Aslında öylesi güzeldiki kalbi Elif çok kibirli kızdı yüzüne bile bakmazdı... İşte böyle Sayın Soyaslan, uzun hikâye tabi bu. Diliyorum rabbim kimsenin yüreğindeki merhameti köreltmesin. İnsanlar birbirine hoşgörüyle dostlukla yaklaşsın...sonsuz saygılarımla. Filiz Çolak - 03 Ekim 2015 Cumartesi 19:55:02 Edebiyatdefteri.com 8 1.3- HUZURLU AİLE ORTAMINDA BÜYÜYEN ENGELLİ ÇOCUKLAR Engelli çocuk için huzurlu bir aile ortamı çok önemlidir. Engelli çocuğun gelişimi diğer engelli olmayan çocuklara nazaran daha zor olduğu için anne babanın huzur ortamı oluşturması çocuğun gelişimine olumlu katkı sağlar. Engelli çocuk için önemli olan anne babasıyla olan pozitif paylaşımlarıdır. Anne baba aile içerisinde yapacakları tartışmaları engelli çocuğun önünde kesinlikle yapmamalıdır. Çocuklar duymasın dizisinde çok güzel bir mesaj verilmektedir. Haluk ile Meltem Hanım tartışmalarını ‘’mutfak’’ diyerek geçiştirerek mutfağa geçiyor ve tartışmalarını çocuklarının gözü önünde değil de mutfakta gerçekleştiriyorlar. Engeliyle ya da sağlık sorunlarıyla mücadele eden engelli çocuk ekstra bir anne baba mücadelesini kaldıramayabilir. Aksi bir durumda çocuğun engelinin daha kötüye gitmesine neden olabilir. Bundan dolayıdır ki engelli çocuklu anne babalar iletişimlerinde çok dikkatli olmalılardır. Sürekli ilgi alaka bekleyecek olan engelli çocuklar ailenin sosyal hayattan kopmasına neden olabilir. Kardeşler arasında da dengeli, adil davranmalı anne babalar. Engelli çocuklarına pozitif ayrımcılık yapsalar dahi bunu diğer kardeşlere hissettirmemelidir. Aile kararlarına da dış çevreden gelecek olumsuz müdahalelerden de etkilenmemeli anne babalar. Netice de stresten uzak, huzurlu, dini duyguları fazla ailelerin engelli çocukların gelişimine olumlu katkısı söz konusudur. Engelli çocuklu ailelerin birlikte gezi, spor, piknik ya da daha farklı bir etkinlik yapması çocuklar açısından da olumlu bir durumdur. Anne babaların çocuklarının karşılaşacakları yarışma, sınav ya da herhangi mücadelelerinde sürekli olarak onları ‘Yaparsın evladım’ diyerek motive etmeleri, yapamazlarsa da; yine de ailelerin çocuklarının arkalarında olacaklarını hissettirmeleri de önemli bir gelişim sürecidir. 1.4- BEN ÖLDÜKTEN SONRA ENGELLİ ÇOCUĞUM NE OLACAK Engelli çocuklu anne babaların ortak kaygısıdır bu; ’Ben öldükten sonra engelli çocuğum ne olacak’’. Sorunun cevabı gayet basit. Allah’ın izniyle çocuğunuza hiçbir şey olmayacak. Çünkü bizleri yaratan Allah-u Teâlâ’dır. Derdi veren, dermanını da verir. Eğer rabbimiz anne babanın ecelini takdir ettiyse mutlak olarak anne babadan sonra engelli çocuğu da muhafazası altına alır. İnsanoğlu olarak esasında bizler Allah-u Teâlâ’nın bizleri yarattığını ve rızkımızı da onun verdiğini unutuyor ve şeytanın vesveselerine kapılıyoruz. İnsanoğlunun sınırları haddi vardır. Takdir bizleri yaratan rabbimizindir. Yarının hakimi Allah-u Teâlâ’dır. İnsan bedeni üzerindeki tasarruf Allah-u Teâlâ’nındır. Dünyanın yaratılışında Allah-u Teâlâ’nın insan bedeni üzerinde takdiri söz konusudur. Bu durum ise imanın şartlarından kadere ve kazaya inanmaktır. Allah-u Teâlâ’nın takdiri üzerinde kader noktası insanoğlunun istemi dışında akıl erdiremeyeceği bir durumdur. İnsan ile ilgili en iyisini hayırlısını bilen Allah Teâlâ’dır. Engelli çocuklu ailelerde birde şöyle bir edilen yanlış dua biçimi vardır. ‘Ya rabbi engelli çocuğumun eceli benden sonraya kalmasın.’ Çok yanlış bir dua biçimi. Belki de engelli çocuğun anne babadan sonra eceli hayırlı olmayacak onun için. Ya da neden benden sonraya kalmasın gibi dua ediliyor. Belki engelli çocuk için hayırlı olanı anne babasını kaybettikten sonra olacak. Nerden bilebiliriz ki… Anne babanın evlat üzerindeki duaları Allah katında kabul görür. Engelli çocuklu aileler belki de bu yanlış 9 dua biçimi ile çocuklarına yanlışlıkla farkında olmadan beddua ediyorlar. ‘’Rabbim evlatlarımızın acılarını sıkıntılarını göstermesin. Rabbim evladımın hayatını ferah huzurlu mutlu kılsın. Gibi güzel dualar edilmeli. Hz. Peygamber efendimiz (s.a.v) bir hadisi şerifte şöyle buyurmuşlardır; ‘’AllahuTeâla mü’min kuluna şefkatli bir annenin çocuğuna merhametinden daha merhametlidir. Engelli çocuklu anne babalara güneşi örnek verelim: Güneş herkesin vücuduna, evlerine yetişir, her bir varlığın başını okşar, ancak hiç kimsenin eli güneşe yetişemez. Bu açıdan bakılınca, “güneş herkese yetişir ama hiç kimse güneşe yetişemez” denilebilir. Netice de; Kâinatın sahibi rabbimiz eğer bizlere anne merhametinden kat be kat daha yakındır. Gönül rahatlığıyla engelli çocuğu olan anne babalar evlatları için gönüllerini ferah tutabilir ve huzurla ecellerini bekleyebilirler. 1.5- ENGELLİ ÇOCUKLAR VE ANNE BABA DENKLEMİ Her anne baba evladına karşı koruyucu konumdadır. Evladı onun gözbebeğidir. Bazı anne babalar yapıları gereği evlatlarına karşı ilgisiz görünebilirler. Çocukta, bana güvenmiyorlar hissi uyandırabilirler. Ama gerçekte öyle değildir. Anne babalar için evlat candır. Allahın bir hediyesidir onlara. Anne ve babalar hassasiyetlerinde aşırıya kaçabilirler. Çocuğunun geleceğinden kaygılanabilirler. Her anne baba da, dozuna göre normaldir bu tip davranışlar. Her engelli çocuk şunu bilmelidir. Nasıl anne baba çocuk doğduğunda olduğu gibi kabulleniyorsa engelli de anne babasını olduğu gibi kabullenmelidir. Zaten hayatın mutluluğunun felsefesi de bu değil midir? Eşinizi, arkadaşınızı, ailenizi, toplumu yani herkesi olduğu gibi kabullenmek. Yani insanların hatalarına takılmak, sorgulamak yerine onların güzel yanlarını görerek onlarla iyi ilişkiler geliştirmek. Anne babaya karşı beni kabullenemiyorlar, anlayamıyorlar, ilgi göstermiyorlar, isteklerime karşı çıkıyorlar gibi paranoya düşüncelerine asla sahip olmamalı çocuklar. Şu bir gerçektir ki anne babanın yaş ve yaşam tecrübesi gereği istekler, temennilerin zaman zaman çocukla çakışması gayet doğaldır. İki tarafında çatışmak yerine birbirini mümkün mertebe anlamaya çalışmaları iki tarafa da mutluluk getirecektir. İnsanoğlunun doğuşu üzerinde Allah-u Teâlâ’nın takdiri kader ilahi tecellisi muhakkaktır. İmanlı, şuurlu hiçbir anne baba, engelli çocuğunu; -‘ çocuğumuzun engelli oluş sebebi biziz’ gibi saplantılı düşüncelere girmez. Allah-u Teâlâ’nın takdiri üzerinde yaşadığımız bu hayatta insanoğlu; kader sırrını bilemez. Bu sır Allah-u Teâlâ’nındır. İnsanların her renk, eksik ya da bütün doğmasının bilgisi ve takdiri sırrı Allah-u Teâlâ’ya mahsustur. Bundan dolayıdır ki hiçbir anne baba ve engelli çocuk kendilerini engellilikten dolayı suçlu göremezler. İnsanlar Allah-u Teâlâ’nın takdiri neyse var olan nasipleri ile yaşamaya mecburdurlar. İnsanlar için iyi-kötü olanı hayırlı-şer olanı bilen sadece ve sadece Allah’tır. Hiçbir anne baba evladını maddi yük olarak görmez. Ama şu istisnadır. Engelli olsun ya da olmasın belli bir yaşa gelmiş bir çocuğun çalışmaması, eğitimini devam ettirmemesi ya da ailesinin ekonomik yaşantısına katkı sağlamaması, gayret etmemesi zihniyetine sahip hiçbir insana bırakın anne babaları hiçbir toplum hoş karşılamaz. Ama yolunda bulunup ta anne babasına eğitim hayatında başarı hediye eden, ya da iş hayatında çalışmak için gayret eden her çocuğa anne babalar gibi herkes hoş bakar. Neticede hiçbir anne babanın söylediklerinde kalplerinde kötülük yoktur. Onları 10 üzmeden engelli çocuklarda fikirlerini söylemeli ve onlara eğitim-iş hayatlarında başarı hediye etmelilerdir. 1.6- YAŞAMAZ DEMİŞLERDİ… ŞİMDİ 37 YAŞINDA Engelli çocuğu olan anne babaların sağlık alanında çocukları için mücadelesi başlı başına uzun bir yaşam mücadelesidir. Anne babalar o an tıptan olumsuz netice aldıklarında kesinlikle ümitsizliğe düşmemeliler. Belki o an tıp çözümü olmayan hastalığı yıllar sonra o tıp alanı çözüm bulacak bunu bilemeyiz. Geleceğin hakimi Allahtır. Dünya hayatında çözümü yokmuş gibi görünen her şeyin çözümü anahtarı yüce rabbimizin elindedir, takdirindedir. Ümitsizlik şeytandandır. Anne babanın imtihanı olan engelli çocuğunun sağlık ve sosyalleşme sorunu ömür boyu devam edebilir. Brezilyalı ClaudioVieira de Oliveranın engelli doğması hikayesi de ibret verici. Brezilya'nın Monte Santo şehrinde yaşayan ClaudioVieira de Oliveira tıpta “artrogripozis” olarak bilinen hastalık nedeniyle boynu ters dünyaya geldi. 37 yaşındaki Oliveira doğduğunda doktorlar eklemlerinin işlevini yitirmesi nedeniyle yaşamasının imkânsız olduğunu söyledi. Ancak Claudio gösterdiği azim sayesinde doktorların söylediğinin aksine hayata tutundu. Omuzlarını, kollarını ve ellerini kullanamamasına rağmen ağzıyla yazı yazmayı öğrendi. Sekiz yaşında dizleri üzerinde yürümeye başlayan Claudio daha sonra diğer çocuklar gibi okulda eğitim görmeye başladı. Karşılaştığı fiziksel zorluklara rağmen hayata tutunan Brezilyalı genç adam, Santana Üniversitesi’nden başarılı bir muhasebeci olarak mezun oldu. Çocukluğunda hep bir şeylerle meşgul olmayı ve çalışmayı tercih ettiğini belirten ClaudioVieira de Oliveira hayatı boyunca vücuduyla yaşamayı öğrendiğini, şu an da kendini farklı değil normal bir insan olarak gördüğünü söyledi. Annesi Maria Jose ise, “Claudio hiçbir zaman insanlara bağlı olarak yaşamak istemedi bu yüzden bütün ihtiyaçlarını kendi karşılamayı öğrendi. Biz de hiçbir zaman Claudio’yu değiştirmeye çalışmadık, normal insanlar gibi yaşamasını sağlamaya çalıştık” dedi. Hayata tutunarak herkesi şaşırtan 37 yaşındaki ClaudioVieira de Oliveira bugünlerde başarılı bir hatip. Oliveira insanlarla bir araya gelerek, hayatın güzelliğinden ve yaşama azminden bahsediyor. İyi bir hatip olan Oliveira, konuşmalarıyla yüzlerce insana ilham kaynağı oldu. (1) Ailesi kendisini zarar vermeden dolaşması için evin zemin değiştirmek zorunda kaldı. Claudio'nun, diğer çocuklar ile okula gitmek için ısrarcı olması üzerine ailesi okula gönderdi. Manyakhaber'in haberine göre; muhasebe mezunu ve kalabalıklara ilham veren bir konuşmacı olan 37 yaşındaki Claudio, ağzına aldığı kalemle bilgisayar kullanıp yazı yazabiliyor.(2) Anne Maria Jose’yi ne kadar tebrik etsek az. Engelli çocuğunu olduğu gibi kabul etmek ve değiştirmemeye çalışmamak. ClaudioVieira de Oliveira ve ailesi adeta yaşama meydan okuyor. 11 1.7- ENGELLİ ÇOCUKLU AİLELERİN KARDEŞLERLE İLETİŞİMİ Engelli çocuğu olan ailelerde yaşanan şokun etkisi hemen geçmez. Şokun artçı etkisi anne ve babanın psikolojilerinde ister istemez tahribat oluşturur. Bundan dolayı ailenin kısa zamanda çocuklarının bu durumunu kabullenip önüne bakmaları en doğru olanıdır. İsyankârlığa düşmemelidir. Şoku atlatan aile engelli çocuğunun durumunu kabul eder. Aile artık çocuklarının gelecekleri noktasında neler yapabiliriz uyum noktasına gelmiştir. Artık ailede engelli çocuğun var oluşu tüm aile bireylerinin hayatlarını değiştirecektir. Aile maddi – manevi engelli çocuklarının istikbali noktasında gayret içerisine girecektir. Ailenin maddi-manevi olarak engelli çocuklarına gösterecekleri ilgi diğer kardeşlerde ters tepki oluşturabilir. Bu ters tepkinin oluşmaması için anne babanın engelli çocuğu ve diğer kardeşleri arasında öyle bir denge oluşturması gerekiyor ki aksi bir durum oluşmasın. Anne babanın engelli çocuklarının engel durumunu sürekli kardeşlere anlatması gerekecektir. Kesinlikle ve kesinlikle engelli çocukla ilgilenirken diğer kardeşler ihmal edilmemelidir anne baba tarafından. Aile de çocuklar arasında adalet sağlanmalı ve açık, dürüst bir tutum sergilenmelidir. Anne babalar, diğer çocuklarını, engelli çocuklarını sevdikleri kadar sevmek ve sevgilerini hissettirmek zorundadır. Engelli çocuklarına da ayırdığı vakit kadar diğer çocuklarına da mutlaka zaman ayırmaları, onların gereksinimlerini de fark etmelidir. Kardeşler, eğer doğru şekilde bilinçlendirilirse engelli kardeşlerinin nasıl yaşayacaklarını ve ona nasıl yardım edebileceklerini öğrenebilirler. Engelli çocuklu ailelerde sağlıklı bir yaşam, aile içi sorunları aşan, yardımsever, birlik ve beraberlik içinde doğru iletişime bağlıdır. Çünkü engelli çocuğun hayata tutunabilmesinde tüm aile bireylerinin ilgi, alaka ve desteği önemlidir. 1.8- KARINCA MİSALİ OLMALI ENGELLİ AİLELER Amatör bir kameraman tarafından cep telefonu ile kaydedilen görüntüye göre, bir karınca ve arı ekmek kırıntısını kapmak için birbirleriyle mücadele ediyor. Arı ile ekmek kavgasında üstünlük sağladığı görülen küçük karınca, deyim yerindeyse ecel terleri döküyor. Küçük karınca ile bir müddet tek başına kavgaya girişen arı, başarılı olamayınca kısa süre sonra yardımına ikinci bir arı daha geliyor. Ekmeği kapabilmek için var güçleriyle küçük karıncaya saldıran iki arı beklenenin aksine karıncanın hışmına uğruyor. Uzun süre direnen ve ara ara arıları kuyruklarından ısıran karınca, küçük boyuna rağmen iki arıya ekmeği kaptırmıyor. Karıncayla bir türlü başa çıkamayan iki arılardan biri son bir hamle ile ekmek kırıntısına yönelirken, diğer arı ise karıncayı pençeleriyle kapıp havalanarak olay mahallinden uzaklaştırıyor. Ekmek kırıntısına kavuştuğunu sanan arılar kısa süre sonra hiç beklemedikleri bir sürprizle karşılaşıyor. Karınca kısa süre sonra kendisini götüren arıyı alt edip yeniden ekmek kavgasına geri dönüyor. Görüntülerde ekmek kavgasının galibinin kim olduğu tam anlaşılmasa da inatçı küçük karınca karşısında arıların pes etmiş olma ihtimalleri yüksek görünüyor.(3) İşte tam da böyle engelli çocuklu ailelerin hayat mücadeleleri… Engelli çocuklarının hayata tutunabilmesi için her türlü mücadele ve fedakârlığa hazırlar. Kader çocuk yetiştirmede zor olanını sunmuştur engelli ailelere. Ama şurası muhakkak ki derdi veren dermanını da verir. Allah hiç kimseye taşıyamayacağı yük vermez. Tabii bu sırrı 12 ahirette de daha iyi anlayacak engelli çocuklu aileler. Belki de engelli çocukları cennetin kapısını açacak onlara. Hayatın kendisi zor… Bu zor şartlar altında engelli ailelerin çocuklarını hayata kazandırabilmeleri adına sabırla, azimle ve gayretle mücadele etmesi gerekiyor. Benim de iki işitme engelli ağabeylerim var. Babam belki bin defa bana evladım ağabeylerini topluma kazandırmalıyız demiştir bana. Beni odaklamıştır onların hayata tutunabilmeleri için gayret etmeye. Tabii kendisinin mücadelesi de ayrı bir roman konusu. Karınca misali yolunda bulunacağız. Karıncaya sormuşlar; — Sen mi bu küçük boyunla bu dağı aşacaksın. Karınca da cevaben; — Dağı aşamam belki ama en azından uğrunda ölürüm. Engellilik Allah katında da büyük değeri olan bir dava. Yani uğruna seve seve mücadele edilebilecek ve ölünebilecek bir dava. 1.9- HAYIR… BENİM EVLADIM ENGELLİ O-LA-MAZ ‘’ Derdimi seviyorum. Biliyorum ki derdimi Veren de beni seviyor. Seven, sevdiğinin nazını ölçüyor. Sevilen çekmesin de neylesin. ‘’ Hz. Mevlana Her anne baba büyük bir heyecanla bekler evladının olmasını. Zor bir durumdur acı haberi duymak… Evladınız engelli olarak doğdu… Tam bir hayal kırıklığı. Dünyanın başınıza yıkıldığı an. Çocuğun engelini bilmediği için aile büyük endişe içindedir. Engellilerin dünyasına hoş gelmemiştir aile. İlk etaplarda anne baba kendisini, yakınlarını ve sağlık çalışanlarını suçlarlar. Çocuklarının engelini öğrendiklerinde bu durumu kabullenmek epey bir zaman alır. Bir süre engel durumu ret edilir aile tarafından. Aynı durum doğuştan değil de sonradan (Trafik kazası, hastalık gibi…) engelli olanlar içinde geçerlidir. Bir süre şaşkınlık, kaygı, moral bozukluğu, isyan gibi duygu hali alır aileyi. Tam bir şok evresi. Gerçekler acıdır ki aile bir tercih yapmak zorundadır. Ya bu durumu kabul edecek, ya da kabullenmeyerek mutsuzluğa yelken açacak. Mutsuzluğa yelken açan bu tip aileler engelli çocuklarının da vebaline girerler ve eziyet dönemi baş gösterir. Aile bir kaosa girer. Engelli çocuklarına öylesine sıradan bakar. Aile çevreden kendisini soyutlar ve yalnızlığı seçer. Çevre de engellilik konusunda duyarsız ve bilinçsiz olduğu için aileye acıyarak bakar. Neticede sarsıntı büyür ve suçlamalar başlar. Neden benim çocuğum gibi soruları içeren sorular arttıkça isyan büyür ve aile paramparça olabilir. Esasında Sanki çocuk yapmak bizim elimizdeymiş gibi Allahı unutarak yaşanılan bir süreçtir bu… Haşa Takdiri ilahinin eserini beğenmemek kabullenmemek gibi bir şey. Evlat Allah-u Teâlâ’nın takdirinde olup aynı ilmi isteyene zenginliği dilediğime veririm diyen yüce rabbimiz evladımızın da özelliklerini dilediğine göre vermekte ve bize hediye etmektedir. Bu durumu sorgulayamayız. Hayrı ve şerri bilen Allah’tır. Hediyeyi veren mutlaka bir sebep altında hediyesini sunmuştur. Belki de o hediye aile için cennet anahtarıdır. Biz kulların nasıl imtihan olacağımızı belirleme lüksümüz olmadığı gibi imtihanımızı belirleme durumu tamamıyla takdiri ilahinindir. Engelli çocuklu ailenin ilk etapta yapması gereken şey çocuklarının ne tür bir engele sahip olduğunu, nasıl bir süreçte devam edeceğini, hangi eğitimlerden geçeceğini iyi bir şekilde araştırması gerekiyor. Çocuğunun engel durumuna çok iyi bir şekilde hakim olması gerekmektedir ailenin. Yoksa çocuğunun engel durumunu eksik bilen aileler 13 çocuklarına geleceğine dönük olarak büyük zararlar verebilirler istemeyerek. Çoğu çocuğu engelli olan ailelerde araştırma yoksunluğu gözlenmekte ve ‘’ saldım çayıra Mevla’m gayıra’’ gibi boş verme durumu da gözlenmektedir. Tam manasıyla aile çocuklarının engellerini, çözüm yollarını bilmedikleri için; gereksiz şikâyet ve memnuniyetsiz bir sürecin içine sokar kendilerini. Engelli çocuklu aileler engel durumlarını — Sosyal hizmet uzmanlarından — Psikologlardan — Hastanelerden — Engelli derneklerinden yetkililerle ve engelli ailelerle istişareler sonucu öğrenebilirler. Çocuklarının engel durumlarını öğrendikten sonra başlar Allahın izniyle engellerle mücadele. Çözüm yollarını arama. İlk etapta yaşanılan süreç sonrasında kendisini mutlu bir sürece bırakabilir. Çünkü aile artık çocuklarının engelini bilmekte ve nasıl davranacağını da bilme aşamasında kendisini daima huzurlu hissetmekte olacaktır. Şahsım olarak engelli camiasının içerisine girdikçe, engelli ailelerin mücadelelerini gördükçe, başarılarına şahit oldukça bende acaba engelli olarak mı doğmalıydım sorularını kendime sormuşumdur. Hamdolsun bir oğlum var ve Hayır benim evladım engelli olamaz dememişimdir hiçbir zaman. Evet engelli çocuğu olan aileler gibi rabbim de takdir edebilirdi benim çocuğumun engelli olmasını. İmtihan biçimi rabbimizin elinde. Önemli olan bu manevi idrakte olabilmek. Verende o, alanda o,Nedir senden gidecek? Telaşını görende can senin zannedecek... (Necip fazıl) 1.10- BİR AŞKTIR… ENGELLİ ÇOCUĞA ANNE BABA OLMAK Çok insanın imkânsız olarak gördüğünü engelli çocuklar anne babaların sevgi ve özgüven destekleriyle başarmışlardır.Evet, bir aşktır engelli çocuğa bakmak... Düşünün ki; çocuğunuzun gözleri yok. Allah’a karşı gözleriyle haram işlememiş.Düşünün ki eli, kolu ve bacağı yok. Allah’a karşı haram işlememiş. Düşünün ki kulakları duymuyor. Allah’a karşı haram şeyleri hiç duymamış.Düşünün dilsiz. Allah’ı üzecek kötü sözler ağzından hiç çıkmamış. Hamdolsun ki çocuğumuzun eksik olan uzvu Allaha kavuşmuş. O uzuv Allaha karşı günahsız, muaf. Ne mutlu ki anne babaların engelli çocuklarına yapacağı her hizmetin karşılığı Allah katında sadaka değerinde. Ne kadar güzel bir şey değil mi? Engelli çocuğa hizmetimiz Rabbimizin hoşuna gidecek. Engelli çocuğunuza ne kadar iyi davranırsanız Rabbimize Belki o kadar yakınlaşacaksınız belki. Hani derler ya Canan’a Giden Yol Candan geçer. İşte, Rabbimize Giden Yol Belki de engelli çocuğumuza olan sevgimiz, sabrımız ve şükrümüzden geçiyor O bizim canımız. Rabbimiz ise bizim sevgilimiz… Bizim sahibimiz… Bizi yaratan… Var eden.Mecnun ile Leyla’nın halinden Aşık olmayanlar anlayamaz... İnsanlar sizin engelli çocuklarınıza olan Aşkınızı anlayamayacağı için sizin ve engelli çocuğunuzun dedikodusunu yaparak acizleşebilir. Takmayın. Yaşamayan anlayamaz. Aşk dolu bir bakış açısına sahip olmak gerek. Günlerden bir gün ülkenin kralı demiş ki yaverine; Bakalım mecnunun dağları aştığı kadar var m? Leyla’nın dillere destan güzelliği. Kral görür Leyla’yı ve mecnuna 14 döner şöyle der; Bu mu senin dağları taşları uğrunda deldiğin leyla... Mecnun krala cevap verir... Kralım, Kralım... Gel sen birde mecnunun gözüyle Leyla’ya bak. Evet, aşkla sevmek lazım gelir engelli çocuklarını anne babaların. Eğer aşkla severlerse o aşktan doğar başarılı dahi engelliler. Netice de Sevgi her Engelli aşar. 1.11- ÇOCUĞUNUZ BEDENSEL ENGELLİYSE… ‘’Bedensel engelli olmak Öğrenmeye ve Üretmeye engel değildir.’’ Bedensel Engelliler, diğer engel gruplarına nazaran daha şanslı engel türüdür. Zihinsel, görme, işitme, konuşma yeteneklerine sahiptirler. Bedensel engelli çocuğu bulunan aileler çocuklarının sağlık tedavilerini de vaktinde yaptırmaları çok önemlidir;Zamanında yapılan tedaviler bedensel engellinin engelini ortadan kaldırabilir. Bedensel engelli çocuklar için fizyoterapistler de çok önemlidir yani bedensel engelli çocuğun Fizik Tedavi yapması ve spor yapması çok ciddi önem arz etmektedir. Çocuğun bedensel yetersizliğinden kaynaklanan bu durum çocuğun engel uzuv eksikliğinden dolayı bir şeyleri de yapamaması onun sinirli olmasına sebebiyet verebilir. Engelli aileleri için önemli olan husus bedensel engelli çocuğu ile toplum arasında köprü vazifesi kurmaktır. Bedensel engelli çocuğunuzun yaptığı eylemlerde eğer bir başarısızlık söz konusu ise de bunu zamanla aşabileceğini ona sürekli söyleyin ve eğer bedensel engelinden dolayı bir başarısızlığı varsa küçümsemeyin ve alay ettirmeyin. Engelli ailenin çocuğuna vereceği her türlü destek, çocuğunda büyük bir özgüven kazandıracak ve başarıya emin adımlarla koşacaktır. bedensel engelli çocuğun çevre ve arkadaş edinmesi çok önemlidir. Eğer çevre ve arkadaş edilmezse zamanla çocuğunuzda psikolojik sorunlar ortaya çıkabilir. Bedensel engelli Çocuğunuzu Mümkünse normal okullarda okutmak için mücadele edin. Eğitim alma sürecinde okulun yakın olmasına ve daha rahat hareket edebilmesi için medikal destek malzemelerinde yanında bulunması, Çocuğunuz için avantaj sağlayacaktır. İş hayatı seçiminde de mümkünse çocuğunuzun bedensel engellilere uygun işler Olmasını tercih edin. Bedensel engelli çocuğu olan aileler çocuğun okul düzeninin de çok iyi takip etmeleri gerekmektedir okulun giriş rampası, merdivenleri, sınıfın yakınlığı Bunlar bedensel engelli Çocuğunuz için çok önemli faktörlerdir. Bundan dolayı sürekli olarak eksiklikleri okul idaresine bildirmeli ve bunun için mücadele edilmelidir. Ayrıca çocuğun okul arkadaşlarını da çok iyi takip etmeli ve kesinlikle çocuğunuza alay etme gibi bir durumlara Çocuğunuz sokulmamalıdır. Eğer böyle bir şey olursa bu çocuğunuzun başarılı olmasını engelleyecek ve psikolojik sorunlar doğuracaktır. Bedensel engelli çocuğunuzun okul hayatında öğretmenine güçlü ve zayıf yönlerini anlatarak çocuğunuzu tanımasını sağlayabilirsiniz. Eğer öğretmen çocuğunuzun, güçlü ve zayıf yönlerini değişik huylarını bilirse çocuğunuza daha iyi eğitim verebilir. 15 Bedensel Engelli Ünlüler BEETHOVEN Sağır halinde en ünlü bestesi 9. senfoniyi besteleyen bestekar) STEPHEN HAWKİNG Tüm bedensel engellerine rağmen insan beyninin neler yapabileceğini kanıtlayan bilim adamı JOAQUIN RODRİGO 3 yaşında görme yetisini kaybetmesine rağmen, pek çok ünlü besteye imza atan müzisyen TİMUR Bedensel engeli kendisine mani olamayan Asya Fatihi lakaplı komutan, devlet başkanı FRİDA KAHLO Yaşadığı acıları resimleriyle anlatan, kendi doğum gününü, Meksika devriminin gerçekleştiği gün kabul eden ressam FRANKLİN ROOSEVELT Fiziksel engelinin 4 dönem üst üste ABD başkanı seçilmesine ve ABD halkının en sevdiği başkanı olmasına engel olamadığı başkan PIERRE AUGUSTE RENOIR Rahatsızlığından sonra, fırçasını parmaklarının arasına bağlayarak resim yapan ve öldüğü gün "sanırım yeni bir şeyler öğrenmeye başlıyorum" diyen ressam TERRY FOX Hastalığına yenilmesine rağmen umut koşusuyla yaşamaya ve diğer insanlara umut olmaya devam eden atlet RAY CHARLES Soul be blues müziğin 12 grammy ödüllü efsanevi müzisyeni THOMAS EDISON Algılamasındaki yavaşlık sebebiyle okuldan uzaklaştırılan 12 yaşında duyma yeteneğini kaybeden, ailesine yardım etmek amacıyla trende gazete satan, duyma engelli mucit 1.12- ÇOCUĞUNUZ DOWN SENDROMLUYSA… Down Sendromlu bireylerin potansiyellerini tam olarak geliştirebilmeleri, kendilerine yeter bir yaşam sürdürebilmeleri için ailelerine, arkadaşlarına ve toplumun duyarlılığına ihtiyaçları vardır. Down Sendromlu bireylerin ihtiyaçları diğer bireylerin ihtiyaçlarından farklı değildir. Çevrelerini keşfetmek, oynamak, okumak, gülmek, çalışmak isterler. Bir kadın, down sendromlu bir bebeği olacağını öğrenir. Paniğe kapılır ve CoorDown adlı derneğe “Ben ne yapacağım?” şeklinde bir mesaj atar. Dernek 15 down sendromlu insanın bu anneye verdiği cevaptan oluşturduğu bir video hazırlar.Video sözleri aşağıdaki gibidir; “Sakın korkma. Çocuğun birçok şeyi yapabilecek. Seni kucaklayabilecek. Sana doğru koşabilecek. Konuşabilecek ve seni sevdiğini söyleyebilecek. Herkes gibi okula gidebilecek. Yazmayı öğrenebilecek. Ve bir gün uzaklara gittiğinde sana yazabilecek. Çünkü o aynı zamanda seyahat de edebilecek. Babasının bisikletini tamir etmesine yardım edebilecek. Çalışıp para kazanabilecek. Ve o parayla seni evine akşam yemeğine çağırabilecek. Veya bir daire kiralayıp yalnız yaşayabilecek.Bazen çok zor olacak. Çok zor. Ama bu, bütün anneler için geçerli değil 16 mi? Sevgili müstakbel anne, çocuğun mutlu olabilir, sen de mutlu olabilirsin. Birlikte her şeyi mümkün kılabiliriz.” Down Sendromlu ünlüler 1. Megan McCormick Amerika Birleşik Devletleri’nde bir teknik üniversiteden onur derecesi ile mezun olan Downsendromu ilk kişidir. 2. ValentinaGuerrero, 2012 yılının dünya çapında bilinen en genç ve en popüler modellerinden biri oldu. 3. AyelénBarreiro Arjantinli ünlü MarceloTinelli’nin ev sahipliğinde Güney Amerika’nın en popüler dans gösterilerinden birinde dansçı olarak seçildi. 4. 15 yaşındaki MaríaJosé’ye ise Ekvador Devlet Başkanı RafaelCorrea başkanlık kuşağı taktı. 5. 38 yaşındaki, İspanyol Pablo Pinado, Avrupada üniversite eğitimini tamamlayan ilk Downsendromlu. 6. 2013 yılında Angela Bachillier, Downsendromlu ilk kadın belediye meclis üyesi olarak seçildi. 7. Eli Reimer 2012 yılında Everest Dağı’nın tepesine ulaşan Downsendromlu ilk kişi oldu. 8. GroesserOwen, Downsendromlu genç basketbolcu, kendine özgü hareketi ile başardığı ilan edildi.(4) Anne, Babalara tavsiyelerle yazımızı sonlandırıyoruz 1- Çocuğunuza sevgi duyun, sevginiz arttıkça kaygılarınızın azaldığını göreceksiniz. 2- Çocuğunuza baktığınızda çocuğunuzun durumunu değil, çocuğunuzu düşünün. 3- Karamsar olmayın, unutmayın özel çocuğunuz bunu hemen algılayacak ve üzülecektir. 4- Eşinizler karşılıklı anlayış ve dayanışma içinde bulunun, sorunlarınızı paylaşın. 5- Aile içindeki diğer çocuklarınızı ihmal etmeyin, onların durumlarını anlamaya özen gösterin. 6- Durumunuzu ailenize, arkadaşlarınıza ve dostlarınıza söyleyin. Onları down Sendromu ve size nasıl yardımcı olabilecekleri konusunda bilgilendirin. 7- Down Sendromlu çocuk sahibi aileler ile temas kurun, onların sahip olduğu bilgileri ve deneyimlerini paylaşın, onlarla yardımlaşın. 8- Çağdaş literatürü takip eden doktorlar ve özel eğitim uzmanları ile temas kurun ve onlara danışın. 9- Beklentilerinizi sınırlamayın.(5) 1.13- ÇOCUĞUNUZ İŞİTME ENGELLİYSE… Benim de iki ağabeyim işitme engellidir. İşitme engellilerin hayata tutunabilmeleri onları doğru yöne yönlendirmeye ve işaret dilini bilmeye, onların duygularını anlamaya bağlıdır. Çok farklı bir engel türü olmakla beraber özel ilgi ve alaka isteyen bir alandır. Her şeyden önce engelli aile bireyleri işitme dilini mutlaka öğrenmelidir. Çünkü öncelikle yapılması gereken işitme engelliyle olan diyalog yolunu açmaktır. Aile bireyleri işitme dilini bilmez ise işitme engelliyle aile arasında büyük sorunlar teşkil edecek, iletişimsizlikler baş gösterecektir. Bir işitme engelli için aile bireylerinin işaret 17 dili anlatımları ve yüz ifadeleri çok önemlidir. Bir işitme engelli gelecek hayatında aile bireylerinin sürekli olarak yaşanan olayları işaret dili ile kendisine tercüme yapılmasını ister. Eğer işaret dili ile anlatılmaz ise kendisinin dışlandığını düşünür. Türkiye’de işitme engelliler alanında birçok okul bulunmaktadır. Ailenin kesinlikle bu doğru okullardan birine çocuğunu göndermelidir. Bir işitme engellinin topluma kazandırılabilmesi ve hayata tutunabilmesi onun alacağı eğitime bağlıdır. İşitme dilini bilirse insanlarla diyalog kurabilecektir. İşitme engelli çocuğunuz hatalı davrandığında bunu yüz ifadesi ve işaret dili anlatımıyla cezalandırabilir, ödüllendirebilirsiniz. İşitme engelli çocukta diğer çocuklar gibi oyunlar oynamak ve diğer çocukların arasına katılmak ister. Aile büyüklerinin çocuklarının arkadaşlarına işitme engelliliğin ne olduğu anlatması sağlanmalı ve ileride dalga geçilme ihtimalini ortadan kaldırılmalıdır. Mümkünse işitme engelli çocuğunuza dudak okuma eğitimini de aldırın. Gezilere götürerek çocuğunuzun gönlünü ve ufkunu açabilirsiniz. İşime engelli çocuklu ailelerin çocuklarına cinsel eğitim ve dini eğitim aldırmaları da oldukça önemlidir. Bunun için nasıl yol izleneceğine dair psikolog ya da rehabilitasyon merkezlerinden bilgi alınabilir. Bazı ailelerin dini eğitim verme eksikliklerinden dolayı 30 yaşına gelmiş işitme engelliler maalesef gusül abdesti nasıl alınır bilmiyorlar. Evliliklerinde de kendilerine denk işitme engelli birisi olması en doğru olanıdır. Bir işitme engelli çocuk için en önemli olan anlattıklarının aile bireylerince sabırla dinlenilmesidir. Aile bireyleri dinleme sanatını mutlaka öğrenmelilerdir. Mümkünse kendi denginde işitme engelli çocuklarla tanıştırıp arkadaş olmasını sağlayın ve çevresini genişletin. İşitme engellilerin en çok başarılı olduğu alanlardan birisi spor alanıdır. Mesela benim iki ağabeyimden birisi kungfu karate şampiyonu diğeri de Denizli Sporda futbol oyuncusudur. İşitme engelli çocuğunuz belli bir yaşa geldiğinde de işitme engelliliğin ne olduğunu hassas bir şekilde anlatın ve dünyaca ünlü işitme engelli dâhilerinin başarı hikâyelerini görmesini sağlayın. 1.14- ÇOCUĞUNUZ ZİHİNSEL ENGELLİYSE… Türkiye’de temel oluşturan engelli grubudur. Engelli ailelerinin sürekli takip etmeleri ve korumaları gereken engel grubudur. Engelli gruplar arasında en zor ve sıkıntılı süreç isteyen engel durumudur. Zihinsel engel grubu kendi içinde Yetersiz, Öğretilebilir, Eğitilebilir dereceler olmak üzere 3 e ayrılır. 1- Yetersiz Zihinsel engelliler: Kendisine zarar verebilecek sürekli takip edilmesi gereken süreci söz konusudur. Bu engel grubu için asıl olan bir insanın hayatını idame ettirebilecek (Yeme-içme-lavabo) gibi ihtiyaçlarını karşılayabilmesi alışkanlıklarını kazanabilmesi önemlidir. Eğitiminde parça parça yavaş yavaş sabırlı bir şekilde öğretim sağlanmalıdır. Kesinlikle şiddet uygulanmamalıdır. Şiddeti öğrenirse ilerleyen yaşlarda çok tehlikeli hale gelebilir ve aile bireylerine zarar verebilir. Türkiye’de insanlar tarafından en çok suiistimal edilen engel grubudur. Aile kesinlikle kimseye emanet etmemeli ve bizzat tüm eğitim ve ihtiyaçlarını kendisi karşılamalıdır. Hemen topluma uyum sağlanması ve konuşması beklenmemelidir. Bunlar zamanla adım adım gerçekleşecektir. Aile gözetiminde birlikte sürekli dışarı çıkarılmalı, kesinlikle eve kapatılmamalıdır. Eğitim olanakları için engelli dernekleri, rehabilitasyon merkezleri ve engelli çocuklu aileler ile görüşülüp bilgi alışverişinde bulunulmalıdır. 18 2- Öğretilebilir Zihinsel engelliler: Rehabilitasyon merkezlerinden en çok faydalanabilecek gruptur. Çocuğun var olan yetenek ve becerilerine uygun bir öğretim süreci izlenmelidir. Öğrendikçe öğrenme azmi daha da gelişir. Mümkün mertebe aile gözetiminde bağımsız olarak iş yapabilme fırsat işleri verilmesi yararlıdır. Müzik ve spor yapmak sevdirilmelidir. Güven noktasında kesinlikle güveni sarsılmamalıdır. Yaptığı beceri ve faaliyetler ödüllendirilmelidir. Kesinlikle diğer çocuklarla kıyaslama yapılmamalıdır. Özgüvenini kazanması adına mümkün mertebe gayret edilmelidir. Değer verildiği hissettirilmelidir. Öğretmen eğitimine aile de katkı sağlamalıdır. 3- Eğitilebilir Zihinsel engelliler: Eğitilebilir Zihinsel engelliler genel itibarı ile diğer engelli çocuklar ile yakın çocuklardır. Diğer engelli olmayan çocukların biraz gerisinde kalabilirler. Burada aileye düşen görev bunu çocuğa hissettirmemek ve kıyas tutumlarından uzak durmaktır. Aile de çocuğunun zihinsel engeli durumunda diğer engelli olmayan çocukların gösterdiği başarıların aynısını çocuğundan beklememeli ve engel oranında çocuğun gerçekleştirdiği başarıları kabul etmeli ve onunla gurur duymalıdır. Çok hassas olan bu engel grubu çok dikkatli eğitilmelidir. Öğrenme azmi ve hayata tutunma neşesi hiçbir zaman kırılmamalıdır. Ona rehberlik edecek ve onu rencide etmeyecek arkadaşlar kazanması sağlanabilir. İş hayatında da yer edinebilir. Aileye düşen çocuğu,okulunu ve arkadaş çevresini varsa iş hayatını uzaktan takip etmektir. Kendisi gibi aynı engel gruplarının başarı kitapları ya da filmleri izlettirilmeli ve teşvik edilmelidir. Dertleşmeye de önem verilip ara ara duyguları takip edilmelidir. Genel itibarı ile zihinsel engelli çocuğu olan ailelere tavsiye niteliğindeki görüşlerimizi paylaşmaya çalıştık. Üç aşağı beş yukarı 3 engel grubunu okuyunuz ve hangi öneriler size uygun ise onları yapmaya çalışınız. Türkiye’de insanlar tarafından en çok suiistimal edilen gruptur. Aileler çocuklarını çok iyi gözlemeli ve kolay kolay hiç kimseye güvenmemelidir. Bence bu engel alanı çocuklarının her biri dünyada yaşayan insani meleklerdir. Ruhsal ve Zihinsel Engelli Dahiler Albert Einstein- Charles Darwin- Winston Churchill- Lord Byron- Vincent van GoghIsaac Newton- Ludwig van Beethoven 1.15- ÇOCUĞUNUZ GÖRME ENGELLİYSE… Engelliler dünyasında en başarılı bulduğum grup görme engellilerdir. Hatta çok etkilendiğim gruptur. Başarıları inanılmazdır. Görme engelli çocuğu olan ailelerde başlangıçta hayal kırıklığını atlatamama durumunu gözlemledim. Çocuğun yaşı ilerleyip başarılar gelmeye başladığında ailenin de otomatikman normale döndüğüne tanık oldum. Çocuğunuz gelecekte milletvekili, hafız, avukat, öğretim görevlisi, Avrupa parlamenteri, iş adamı aklınıza hangi meslek geliyorsa ben gördüm görme engelli kardeşlerimizin bu mesleklerdeki başarılarını. Hayal değil, tamamıyla imkânsızı başarabiliyor görme engelli kardeşlerimiz. Aşağıda ailelere çocuğunuzu yetiştirmede önemli olacağını düşündüğüm tavsiyelerim olacak; 19 — Türkiye’de görme engellilere yönelik çok ciddi eğitim kurumları mevcuttur. Aile bu eğitim kurumlarını iyi araştırmalı ve çocuğunu doğru bir eğitim kurumuna göndermelidir. — İşitme engelli için işaret dilinin önemi ne ise görme engellinin de hayata tutunabilmesi Braille alfabesini öğrenmesine, eğitim almasına bağlıdır. — Görme engelli çocuğunuza bir nevi sesli tercümanlık yapacak olan aile ev düzenini iyi anlatmalıdır. Anne baba görme engelli çocuğunun gözüdür artık. — Gezilerde sürekli ne gördüğünüzü çocuğunuza sesli olarak dillendirmeniz onun hayal dünyasında o geziyi yaşamasını sağlayacaktır. — Görme engelli çocuğunuzun bağımsız olarak bastonla gezmesine imkân veriniz. Baston kullanmasını mutlaka sağlayınız. Baston kullanmaktan utanan hala eğitimsiz görme engelliler mevcuttur. — Mümkün olduğunca refakatçisiz olarak bağımsız hareket etmesini sağlayın ki çocuğunuz yeni insanlar ile tanışsın ve yeni yerler keşfetsin. — Görme engelli çocuğunuzun yaşayacağı ev düzenini onun daha rahat hareket edebilmesi adına kolay, basit şekilde dizayn etmeniz ev rahatlığını sağlayacaktır. — Sürekli tıp dünyasında görme engelliliği kaldıran yeni buluşları aile takip etmelidir. — Görme engelli çocuğunuza özgüven kazandırabilmeniz çok önemlidir. Sürekli başarabileceği telkinlerde bulunabilir. — Okulundaki sınıftaki her etkinliğe katılması için cesaretlendirilmelidir. 1.16– ENGELLİ ÇOCUĞUNUZA HEP HOŞGÖRÜLÜ OLUN Ailelerde küçük ve hiperaktif çocuklarda her yeri kırıp, döküp kirletme söz konusudur. Anne babaya sürekli ilgi alaka gösterme ve sabretme görevi düşmektedir. Engelli çocukla bu durum diğer çocuklara nazaran daha fazla sabırlı olunması gerekebilir. Engelli çocuklar diğer çocuklara nazaran daha hassastırlar. Engelli çocuğu olan anne babaların engelli çocuklarına karşı atacağı her adım çocuğun geleceğine atılmış bir adım olacaktır. Allah muhafaza, engelli çocuğa tahammülsüzlük göstermek ve kalıcı hasar bırakmak çok büyük bir vicdan azabıdır ve günahtır. Konumuza küçük bir hikâye ile devam edelim; ‘’ Adam yeni kamyonuna bakmak için evinden çıktığında, üç yaşındaki oğlunun gayet mutlu bir biçimde elindeki çekiçle kamyonunun kaportasını mahvettiğini görmüş. Buna çok kızan baba, hemen oğlunun yanına koşmuş ve çocuğun eline çekiçle çocuğuna vurmaya başlamış. Biraz sakinleştikten sonra çocuğun elindeki kanları görmüş. Korku içinde oğlunu hemen hastaneye götürmüş. Çocuğu tedavi etmeye çalışan doktor, çocuğun kırılan kemiklerini kurtarmaya çalıştıysa da elinden bir şey gelmemiş ve çocuğun iki elinin parmaklarını kesmek zorunda kalmış.Çocuk ameliyattan çıkıp gözlerini açtığında, bandajlı ellerini fark etmiş ve gayet masum bir ifadeyle, “Babacığım, kamyonuna zarar verdiğim için çok üzgünüm.” demiş ve sonra babasına su soruyu sormuş:“Parmaklarım ne zaman yeniden çıkacak?”(6) ** * Yüce Rabbimizin ve İslam dinimizin engellilere karşı çok hassas olduğunu Hz. İbniÜmmüMektûm’un Peygamber efendimiz ile olan ibretlikhikayesinde görmekteyiz. Hz. İbniÜmmüMektûm, Müslüman olduktan sonra Peygamberimizin sohbetinde bulunmak için sık sık huzuruna gelirdi. Peygamberimizden Kur’ân ayetlerini ezberledi. 20 Bir defasında Peygamberimiz, Utbe bin Şeybe, Ümeyye bin Halef ve Ebû Cehil gibi Kureyş’in ileri gelenleriyle, “Belki içlerinden birkaçı imana gelir de İslam’ın gücü artar, onlara bakarak birçok insan da Müslüman olur.” düşüncesiyle tebliğ vazifesini yapıyordu. Bu esnada İbniÜmmüMektûm meclise gelerek Peygamberimize hitaben, “Ya Resûlallah, bana Kur’ân okut. Allah’ın sana öğrettiğinden bana da öğret.” dedi. Peygamberimiz onların üzerinde fazla durduğundan, İbniÜmmüMektûm’la ilgilenemedi. İbniÜmmüMektûm, Peygamberimizden cevap alamayınca, arzusunu birkaç defa tekrar etti. Peygamberimiz ona aldırmayıp yüzünü buruşturup döndü, sözünün kesilmesini istemedi, onlarla konuşmaya devam etti. Orada bulunanların, “Bu dine hep zayıflar, fakirler, köleler ve âmâlar giriyor.” diye alaylı bir şekilde gülmelerine yol açmamaları için İbniÜmmüMektûm’u cevapsız bıraktı. Fakat çok sürmedi, tam sözünü bitirip kalkacağı sırada İlahî ikaz geldi: “Yanına âmâ geldi diye yüzünü ekşitip döndü! Nereden bileceksin, belki de o günahlarından arınacaktı… Yahut o öğüt alacak ve o öğüt kendisine fayda verecekti... Öğüte ihtiyaç duymayan kimseye gelince, sen ona yöneliyorsun. Onun inkâr ve isyan pisliği içinde kalmasından sen mesul değilsin. Sana koşarak gelen ve Allah’tan korkan kimseyi ise ihmal ediyorsun. Sakın! O Kur’ân bir öğüttür.” Bu hadiseden sonra Peygamberimiz, İbniÜmmüMektûm’a iltifat ve ikramda bulundu. Ne zaman onu görse, “Ey Rabb’imin beni ikazına sebep olan kardeşim, merhaba!” diye latife yapardı. Bazen de hırkasını serer, oturtur, hâlini hatırını sorardı. Artık ona ailesinin bir ferdi gibi muamele ediyordu.(7) *** Hz. İbniÜmmüMektûm ile Peygamber efendimiz arasında yukarıda geçen ibretlikhikayeyi anlatmamın sebebi şudur: Engelli çocuğu olan anne babalar sadece çocuk yetiştirmekle değil Allahu Teâlâ’nın hassasiyetinde olan bir emanetin de emanetçisi durumundalar.Peygamberimiz (asm) merhamet ve şefkat duygusunun en açık görüldüğü yerin, böylece çocuk sevgisinde ve onlara gösterilen şefkatte bulunduğunu belirtiyordu. Çocuğu sevip öpmenin çok büyük bir sevap olduğunu da Peygamberimiz ‘den öğreniyoruz:"Çocuklarınızı çok öpün. Çünkü her öpücük için size cennette bir derece verilir ki, iki derece arasında beş yüz senelik mesafe vardır. Melekler öpücüklerinizi sayarlar ve sizin defterinize sevap yazarlar." (8) Düşünün ki engelli olmayan çocuklara yapılan her iyiliğin müjdeleri o kadar büyük ki… Eminim ki Engelli çocuğu olan anne babaların imtihanı başarıyla geçtiklerinde mükâfatları, müjdeleri daha büyük olacaktır. Marifet Nedir Bilir misin? Taşlara bakan gözlerin, çiçekleri görmesidir. 21 KAYNAKLAR (1)(http://www.ntv.com.tr/yasam/azmi-herkes-icin-ilham-kaynagi,Dt7r7u9fTEWjlr5xt wXEQg) (2)(http://www.haberler.com/boynu-ters-dogan-adam-hayata-meydan-okuyor-644035 8-haberi/) (3)( CIHAN | BİTLİS - 18.09.2015 11:51:30)(4)(www.babble.com/babble-voices/8-people-with-down-syndrome-who-are -making-history/) (5)(www.ozelegitimsitesi.com/tavsiyeler/down-sendromlu-cocuk-sahibi-aileler-icin-il k-bilgiler.html) (6) (www.bilgecehikayeler.com/parmaklarim-ne-zaman-yeniden-cikacak/) (7)(www.resulullah.org/abdullah-bin-ummu-mektum-ra) (8)(Müsned-i Zeyd) (m.sorularlaislamiyet.com/index.php?oku=1425) 22 İKİNCİ BÖLÜM ENGELLİ ÇOCUĞA TOPLUMSAL BAKIŞ Hiç Kimse dört dörtlük yaşayan bir masal perisi ya da bir Polyanna değildir ki, Sürekli mutlu kalabilsin. Toplumda Herkesin Bir Derdi bir İmtihanı bir engeli vardır 23 2.1 –ENGELLİ AİLELER VE ÇEVRELERİ Engelli ailelerin takıldığı noktalardan birisi de çevrelerine göre yaşantılarını şekillendirmesidir. ‘’Komşularım çocuklarıma acıyor’’ ‘’Akrabalarımız tarafından dışlanıyoruz’’ Sokaktakiler engelli çocuğumuza küçümseyerek bakıyor’’vs…gibi şikayetleri söz konusu ailelerin. Öncelikle toplumun ne dediği değil, sizin engelli çocuğunuzu nasıl yetiştirdiğiniz önemlidir. Eğer engelli çocukla aileler hayatlarını çevrelerine göre şekillendirirlerse sürekli engellere takılır dururlar. Eğer toplumun size olan tavrından rahatsız iseniz başarıyı yakalamanızın da şart olduğunu unutmayın. Engelli çocuğunuz başarılı olsun ki, toplum çocuğunuzun engeli ile değil başarıları ile meşgul olsun. Topluma engelli çocuğunuzun başarılarını sunun ki; toplum sizi değil, siz toplumu gözlemleyin. Engelli çocuklu dahi başarılı çocukların hayatlarını incelediğimizde şu görülmüştür; sıradan bir insanın öne sürebileceği tüm bahaneler, başarılı engelli çocuklu aileler tarafından öne sürülebilecekken, ileri sürülmemiştir. Çevrelerinizin size olan bakışını hayatınıza bahane ederse, sıradan bir insan olmakla beraber engelli çocuğunuza da zarar vermiş olursunuz. Toplumda genel itibarı ile engelli bireylerin engeli ile uğraşan insanlar genelde başarısız insanlardır. Engellilerin başarılarını hazmedememekle beraber ulaşamadıkları başarılara pis demektedirler. Yani; engellilerin başarıları engelsiz başarısız insanların çenelerini yormaktadır. Mana ile iç içe yaşayan, hayatı pozitif gören hiçbir engelli aile çevrelerinin takıntılarına takılı kalmaz. Topluma da bakıldığında başarılı engelli çocuklu ailelerin çocukları genel itibarı ile yazar,sanatçı,hafız,avukat, iş adamı,milletvekili,müsteşar ve spor dallarında meslek sahibidirler. Netice de başarılı engelli çocuklu ailelerin hep çocuklarının arkalarında durdukları ve toplumda örnek bir duruş sergiledikleri gözlemlenmiştir. SİZLERDEN GELEN YORUMLAR Ben de artık kimse engelli çocuklara ya da kişilere acıyan, horlayan gözlerle bakılmadığını düşünüyorum konuyla ilgili diye anlatma gereği duydum. Henüz dün taşıt yolcuğunda yanımızda oturan zihinsel engelli çocuğa ne ben ne çevremizdeki kişilerin o şekilde rahatsız edici bakıldığını hissetmedim. Evet, artık bu durumdaki engeli yakınları daha kabullenir tutum içinde olduklarını gözlemleyebiliriz. Bunda sosyal kuruluşların ve medyanın ' toplum engellilerinin rehabilitasyon 'edici yönündeki eğitici programlarının büyük katkısı olduğunu düşünüyorum.Zaten en büyük zihinsel engel 'engeli insanları yadırgayan zihinlerdir. Saygılar. beren yılmaz | gülsen coşkun - 31 Ekim 2015 Cumartesi 20:16:38 Edebiyatdefteri.com 24 Çevrenin engellilere karşı düşünceleri, bakış açıları eskiye nazaran, sağlıklı birey gibi bakmaları ailelerin bu durumu kabullenmiş olmalarından kaynaklı ve daha güçlü duruşları etkili olmuştur. Kimsenin yadırgayarak baktığını düşünmüyorum. İnsanlar bilinçli bu konuda ve hassas davranılıyor. !.sean.! - 31 Ekim 2015 Cumartesi 19:52:11 Edebiyatdefteri.com 2.2 – ENGELLİ AİLELER VE KARŞILARINDAKİ AHMAKLAR Tabiin devrinin büyük hadis, kıraat, fıkıh imamlarından ve veli. İsmi, Süleyman olup, babasının ismi Mihrân’dır. Mahlası El-Kâhilî, El-Esedî, El-Kûfî, künyesi Ebû Muhammed’dir. Babası, Demâvendli iken, Kûfe’ye hicret edip, orada yerleşti. A’meş 680 (H.61) senesinde başka bir rivayette, hazret-i Hüseyin’in şehîd olduğu gün Kûfe’de doğdu. Gözlerinden çok yaş aktığından ve görme hassasının çok zayıf olmasından dolayı A’meş lakabı ile meşhûr oldu. Benî Esed’denKâhiloğullarınınâzâdlı kölesi idi. İmâm-ı A’zam hazretleri bir gün A’meş’in yanına gidip; "Hadîs-i şerîfte bildirildiğine göre, Allahüteâlâ kimin gözlerinden görme hassasını alırsa, ona karşılığını verir, sana ne verdi?" diye sordu. A’meşcevâbında dedi ki; "Allahüteâlâ, mükâfât olarak bana sıkıntı, ağırlık verenleri görmekten kurtardı." "Neden gözün yaşarır?" diye sorduklarında, A’meş: "Ağırlık veren ahmak kimselere bakmaktan yaşarır." diye cevâp vermiştir. Bir engelli evladını kaybeden ailemizin şu sözleri de iman derecesini gösteriyor. ‘’Bizim ciğerimizden bir parça kesildi. Sevap musluğumuzdan birisi kurudu.’’ Diye düşünürken insanlar ‘’Öldü diye kurtuldunuz’’ dediler. Bu sözleri bizi çok üzmüştü. (1) Engelli çocuğu olan aileler gerçekten AllahuTealanın kendilerine verdiği değerin idrakinde olurlarsa işte o zaman çevrelerinde bulunan bu tarz bilinçsiz ahmaklara sadece tebessüm edip onlara sadece acıyarak dua etmelilerdir. A’MEŞ (Süleymân Bin Mihran) (RadıyallahüAnh) dünya hayatında çekmiş olduğu sıkıntıları dahi, rabbinin vermiş olduğu bir mükafat olarak görmesi iman derecesinin zirvede olduğunu gösteriyor. 2.3 –ENGELLİ AİLELER… ‘TOPLUMDA BİZDE VARIZ’ DEYİN. Engelli çocuklu ailelerde çocuk doğduktan sonra ailenin içe kapanması çok tehlikelidir. Bu aileler tamamıyla dış çevreye açık ve sürekli bilgi alışverişi içinde olmalılar. Bir elin nesi var iki elin sesi var der atalarımız. Ailenin tek başına engelli çocuğunu topluma kazandırma mücadelesi farklı, uzmanların ve çevrenin destekleriyle mücadele vermesi daha farklıdır. Yani Engelli çocuk eğitimi tam bir ekip işidir. Dünyada ne kadar başarılı engelli çocuk varsa, çevrelerine rağmen başarmışlardı… Engelli çocukların daha fazla toplumla kaynaşabilmesi için yaşıtlarının arasına mümkün olduğunca çıkarmaya çalışılmalıdır. Çevremize, akrabalara, merak edip soran herkese; çocuğumuzun özelliklerini anlatmak da tanınmaları ve benimsenmeleri için önemlidir. Misafirlere veya evine gidilecek kişilere çocuğa karşı nasıl davranmalarının uygun olacağı konusunda verilecek ipuçları, hem onların çocuğa uygun bir biçimde davranmasını sağlar, hem de çocuğun değişik kişilerle sosyal ilişkilerini artırır. Elalem ne der diye kaygılandığınız sürece sağlıklı başarılı bir engeli çocuk 25 büyütemezsiniz… Anne, Babalar ve uzmanlar eşliğinde engelli çocuklarına aşağıdaki gibi destek verebilirler; 1-Engelli çocuk için her zaman sevgi, huzur dolu aile ortamı önemlidir. 2-Onunla ilgilenmek ve ona sürekli seni seviyoruz, arkandayız özgüvenini vermek gerekir. 3-Her türlü sorularına cevap verebilmek önemlidir. 4-Onunla sürekli konuşmak ve dertlerini dinlemek onu rahatlatır. 5-Onunla oynayabileceğiniz ortak oyunlar, kişisel gelişimine ve dikkatini toplamasına vesile olur. 6- Beslenmesine ve alması gereken vitaminlere dikkat edilmelidir. 7- Yalnız kalmamasına dikkat etmek ve sürekli yanında birilerinin olmasını sağlamak. 8- Aile ne kadar çocuğu eğlendirirse eğlendirsin çocuğun kendi arkadaşlarıyla oynaması onun için daha eğlencelidir. 9- Onunla birlikte kitap okuma günleri yapılmalı. 10- Televizyon karşısında sürekli kalmasını engellemek. Maalesef şimdiki aileler çocuklarını başlarından savmak için robot televizyon esiri robot çocuklar yetiştiriyorlar. Televizyon esiri engelli çocuk kişisel gelişime kapalıdır. Dikkatli olunmalıdır. Çocuğun özel engelli olması ailenin biraz daha fazla özel ilgi göstermesini gerektirir. 11- Onu azarlamamak ve dinlemek önemlidir. 12- Onun fikirlerine değer verdiğinizi hissettirin. 13- Sosyal ortamlara mesela kültürel konferans,sinema,tiyatro, sohbet günlerine mümkün mertebe götürülmelidir. 14-Kalabalıklarda konuşmasını sağlamak ve onu desteklemek, teşvik etmek önemlidir. Netice de engelli çocuğunuza toplumda vereceğiniz destekle, bir kıvılcımla çocuğunuz başarıdan başarıya koşabilir. Yani çocuğun engelleri aşmasına toplum içerisinde ailenin vereceği desteğe bağlıdır. Hayatta tek bir başarısızlık vardır: O da denememektir… 2.4– ENGELLİ ÇOCUĞA TOPLUMUN TAHAMMÜLÜ YOK AMA… Genç anne ’cücelik’ teşhisi konulan oğlunun sevimli bir videosunu Facebook sayfasında paylaştı, yüzlerce nefret ve destek mesajı geldi.Bayles adlı genç kadın, oğlunun komik surat ifadeleri yaparken görüntülendiği bir videosunu paylaştı. Bunu yaparken tek amacı oğlunun yaşadığı ’cücelik’ hakkında farkındalık yaratmaktı. Ancak Bayles’in videosuna insanlar tarafından ağza alınmayacak hakaretler sarfedildi. Hürriyet’in haberine göre, 50 bin kişi tarafından izlenen video ise daha sonra yayıldı ve bu kez de destek mesajları gelmeye başladı. Küçük çocuğa tıpta ’dwarfizm’ adıyla geçen cücelik ya da bodurluk teşhisi, doğduktan üç gün sonra konuldu. Anne Bayles, sokakta oğlunun insanlar tarafından sürekli gözlendiğini fark edince bir kampanya başlatmaya karar verdi. Genç anne "Oğlum sokakta gezerken insanların ona bakıldığını fark ediyor. Ama bazı insanlar gerçekten enerjini harcamaya değmez. İleride belki görünüşü yüzünden yargılanacak ancak ben bunun olmaması için bir farkındalık kampanyası başlatmaya karar verdim" diyor. Oğlunun aynada kendisiyle eğlendiği videoyu paylaşınca ise bazı insanlardan hakaret dolu mesajlar aldı. "Ne çirkin bir çocuk", "Sen çirkin bir b..un", 26 "Hiç bu boyda bir çocuk kafası gördünüz mü?" şeklinde mesajlar alınca bu kez bir grup da destek mesajları yağdırmaya başladı. Olay sosyal medyada büyüyünce anne Bayles, "Kimse çocuğu ile ilgili bu kadar çirkin mesajlar almak istemez. Ancak bu tepkiler benim kampanyamı daha önemli bir hale getirdi. Farkındalık yaratmam artık çok daha önemli. Şimdi bunun için daha çok çalışacağım" diye konuştu. (2) Evet, yukarıdaki yaşanan olay Türkiye’de engelli ailelerin genelde yaşamış olduğu genel problemlerden. Türkiye’de şöyle acı bir gerçek söz konusu: Maalesef halkımız 7’den 70 e engellilere nasıl davranılacağını bilmiyor. Esasında yukarıdaki örneğe baktığımızda dünyanında engelliler alanında insanların nasıl davranılacağı noktasında bilinçsizliği söz konusu. Burada kritik nokta şu: o da mücadele. Engelli çocuğu olan anne babalar çocuklarını topluma kazandırmak için engelliyi hapsetmeyecek ve topluma kazandırma adına her türlü sıkıntıya katlanacaktır. Toplumun engellilere nasıl davranacağını öğrenebilmesi engelli çocuklu anne babaların cesaretlerine bağlı. Engelli çocuklu aileler çocuklarının eğitim-iş ve sosyal hayatında yer alabilmeleri için yılmayarak engellilerinde başarılı olabileceğini toplumun gözüne sokarak göstermelilerdir. Bu konuda Bayles adlı genç kadını çetin mücadelesinden dolayı tebrik ediyorum. Sonuç olarak; Türkiye’de engelli çocuklu anne babalarda toplumda farkındalık yaratmak için gayret göstermeliler ve gelecek engelli nesillerinde dualarını almalılar. SİZLERDEN GELEN YORUMLAR İşte böyledir... Bir anne vicdan, merhamet ve şefkatiyle bir insanı insan olarak muhafaza etmeye çalışırken, insanlıktan nasibi kıt olanlar, onu insan olduğuna, insanlarla beraber olduğuna, insanlara güvendiğine, inandığına, saygı duyduğuna pişman etmeye çalışırlar ve o gafiller, gafletleriyle aslında kendilerinin ne kadar çirkinleştiklerinin farkında olarak veya olmayarak ‘insanla insansı' arasındaki farka örnek teşkil ederler... Yekta Attila - 15 Eylül 2015 Salı 12:10:30 Edebiyatdefteri.com 2.5 – HASTA ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN ANNE BABALARA İTHAFEN… Ünlü fotoğrafçı Nancy Borovik dokunaklı bir çalışmaya imza attı.İran’daki kanser araştırmalarına göre, yılda 7 bin yeni vakanın görüldüğü meme kanseri, İranlı kadınlar arasında en sık rastlanan hastalık türü. İran’ın başkenti Tahran’da yaşayan Farvah da o kadınlardan biri..Farvah 2013’te meme kanseri olduğunu öğrendiğinden beri hastalıkla mücadelesini sürdürüyor. Mücadelesi boyunca hissettiklerini ise cümlelere dökerek Facebook hesabından paylaşıyor. İşte genç kadının dile getirdiği o cümlelerden bazıları... “Meme kanseri ya da kötü huylu tümör adını ne koyarsanız koyun. O kadar uzakta bir yerde duruyor ki sizin başınıza da gelebileceğini hiç düşünmüyorsunuz... Ama siz farkına bile varamadan arkanızdan yaklaşıyor ve göğsünüzün içine giriyor. Ve eğer hazırlıklı değilseniz, eğer güçlü değilseniz, o korkunç isminin altında 27 eziliyorsunuz.” Temmuz 2013 “30 yıllık hayat tecrübesini sırtlayıp yeni bir döneme yelken açmadan önce, korkunç tedavisi ve iğrenç ismi beni gün be gün yok eden bir hastalıkla mücadele etmeye başladım. Yazın keyfini çıkaramadım. Sıcaklığını hissedemedim... Otuzuncu yaş günümü hastanede doktorlarla birlikte kutladım. Kemoterapiden ve mide bulantısından o kadar bitkindim ki, ne pasta ne mumlar, ne de umutlu bir dileğim vardı... Hayatımın en iyi zamanları olması gereken önümdeki 30’lu yaşlarıma, hastalığın pençesinde girdim.” Temmuz 2013 “Korkuyordum. Ne zaman gerçekleşeceğini, sonunda vücudumun nasıl bir şekil alacağını bilmiyordum. Ameliyattan hemen önce, izin formlarını imzaladıktan sonra... O asansörün yanındaki sedyede otururken, kaçma fikri beynime hücum etti. Sedyeden fırlayıp kimsenin beni bulamayacağı bir yere doğru koşmak istedim.” Ekim 2013 “Ameliyat tam bir mucizeydi. Sadece kanserli dokuyu çıkarmayı başardılar. Şu an evdeyim ve mutluyum. Omuzlarımdan iki ‘mutluluk kanadının’ çıktığını hissediyorum.” Ekim 2013 “Eğer hayattaysam, sağlıklıysam, mutluysam ve önümdeki yaşama hazırsam, bunu etrafımdakilerin sonsuz ilgi ve sevgisine borçluyum... Değerinizi biliyorum ve kalbimin en derinliklerinden size karşı daha iyi bir insan, daha şefkatli bir arkadaş, yüce gönüllü bir dost olabilmeyi diliyorum.” Ekim 2013 “Hastalığı yendim, son radyoterapi seansı da bitti ve ben artık özgürüm’ 22 Aralık 2013(3) Ünlü fotoğrafçı Nancy Borovik’e ne kadar teşekkür etsek az değil mi? Burada kilit cümle şu bence;“Eğer hayattaysam, sağlıklıysam, mutluysam ve önümdeki yaşama hazırsam, bunu etrafımdakilerin sonsuz ilgi ve sevgisine borçluyum... İşte Anne babaların hasta engelli çocuklarına gösterecekleri alakaları bu kadar önemli. Şifa Allah’tan. Yeter ki siz dualarınızda gönülden AllahuTeala’dan istemesini bilin. Bu arada Yakup Peygamberin görme engelli olduktan sonra oğlu Yusuf peygambere kavuştuğunda tekrar mucize ile Allah’ın izniyle gözlerine kavuşması da ibretlik bir durumdur. Allah dilerse olur. Şifa Allah’tandır. Engelli çocukları hasta olan ailelerin yapmaları gereken tek şey moralli olmaları, sabırlı olmaları ve Yüce rabbimize bol bol dua etmeleridir. 2.6 – AİLELER ENGELLİ ÇOCUKLARINA TURİST REHBERLİĞİ YAPMALI Başarı bir seyahattir, Mutluluk gidilen yolun üzerindedir, Yolun sonunda değil.Mutlu olmanın zamanı bugündür, Yarın değil. Epiktetos Engelli çocuk engelsiz çocuklara nazaran daha fazla ilgi alaka isterler. Daha fazla anne babaya bağımlıdırlar. Anne babanın da engelli çocuklarının zayıf ve güçlü yönlerini iyi keşfetmeleri tanımaları lazımdır. Engelli çocuk doğduğundan itibaren ilk sosyal çevresi ailesidir. Anne babanın engelli çocuğunun eğitiminde; güven kazanma, moral verme, eleştirmeme, özgüvenine zarar vermeme, tanıtma, çevre edinme gibi vazifeleri söz konusudur. Nasıl bir insan hiç tanımadığı bir ile geziye gidiyorsa; rehber sayesinde o bölgeyi tanıyabiliyorsa, engelli çocuk da anne babanın anlattığı kadar 28 çevresini tanıyabilir. Çevre edinebilir. Arkadaş edinebilir. Anne baba sabırlı bir şekilde rehberliklerini zamana yayarak engelli çocuklarına düzenli ve istikrarlı bir anlatım gerçekleştirmelidir. Yani hiçbir zaman çocuklarını eve kapatma gafletine düşmemelidir. Engelli çocuğa ne kadar çevre tanıtılır ve gezdirilirse o kadar ufku açılır. Çok gezen mi çok okuyan mı bilir diye toplumda yaygın bir soru vardır. Toplum çok gezen bilir der ama bence çok okuyan bilir. Biz toplumu baz alarak engelli çocuğumuzun ufkunun açılması adına tanıtıcı geziler yaptırmalıyız. Tabi sonrasında da okuma alışkanlığını kazandırmalıyız. Kapalı ortamlar zaten her insanın içini karartır. Açık alanlar her zaman insanın içini açar. Mesela yeşil alanlar, deniz mavisi, tarihi dokular her zaman insanı rahatlatan göze, gönle hitap eden yerlerdir. Ayrıca bu geziler esnalarında yeni arkadaşlar edinebilmeli engelli çocuk. Yani engelli çocuk ile toplum arasında köprü vazifesi kurmalı anne babalar. Engelli Çocuklar bol bol gezdirilmeli, tiyatro, lokanta, park vs. götürülmelilerdir. * Keşfetmekten yılmamalıyız… Ve tüm keşiflerimizin sonu başladığımız yere dönmek ve orayı ilk kez tanımak olmalı… T.S. Elliot 2.7 – ENGELLİ ÇOCUKLARINIZA BÜROKRASİ ENGEL OLMASIN Türkiye maalesef bürokrasi engelleriyle dolu bir ülkedir. Yeri geldiğinde bir muhtarın forsunu dahi geçemiyorsunuz. Bundan dolayı Türkiye de maalesef engelli, Engelli ailesi olmak zor. Türkiye de maalesef engelliye nasıl davranılır insanların davranış biçimlerine yansımış değil. Aileler çocuklarının haklarını ararlarken sabırlı bir şekilde yılmadan aramalılar. Bürokraside olumsuz bir durumda üst mercilere de başvurup bilgi edinebilirler. Haklarını;Bimer, Cimer gibi kurumların üst iletişim mercilerine de başvurup bilgi edinebilirler. Bürokrasi engeline takılan aileler engel ile ilgili kanunda gerçekten bir engel var mı, yok mu diye sorgulamalılar. ona göre hareket etmeliler. Türkiye’de ayrıca tüm bürokrasi alanlarına siyasetinde etkisi söz konusu. Siyaset de danışılıp görüş alışverişinde bulunabilecek bir mecra. Türkiye de çoğu zaman bürokrasinin aşamadığı engellerin siyasetle de aşıldığı ayrı bir gerçektir. Hiçbir zaman engelli çocuğunuzun haklarını bürokrasi ye kurban etmeyin. 2.8- ÇARESİZ DEĞİLSİNİZ…ÇARE, MUTLULUĞUN ANAHTARI SİZSİNİZ Japonya’da yaşanmış gerçek bir olay şöyledir: evini yeniden dekore ettirmek isteyen Japon bunun için bir duvarı yıkar. Japon evlerinde genellikle iki tahta duvar arasında çukur bir boşluk bulunur. Duvarı yıkarken, orada dışardan gelen bir çivinin ayağına battığı için sıkışmış bir kertenkele görür. Adam bunu gördüğünde kendini kötü hisseder ve aynı zamanda meraklanır da kertenkelenin ayağına çakılmış çiviyi görünce. Muhtemelen bu çivi 10 yıl önce, ev yapılırken çakılmıştı. Peki, nasıl olmuş da kertenkele bu pozisyonda hiç kıpırdamadan 10 yıl boyunca yaşamayı başarmış? Karanlık bir duvar boşluğunda hiç kıpırdamadan 10 yıl boyunca yaşamak çok zor olmalı. Böylece adam çalışmayı bırakır ve kertenkeleyi izlemeye başlar. Sonra nereden çıktığını fark edemediği başka bir kertenkele gelir ağzında taşıdığı yemekle... Adamı sersemletir gördüğü manzara. Bu nasıl bir sevgi? Ayağı çivilenmiş kertenkele, 10 yıldır 29 diğer kertenkele tarafından beslenmektedir... Engelli çocuk anne babaları da böyledir. Onlar ömür boyu evlatlarına canla başla hizmet verirler. Rabbim hiçbir anne babaya evlat acısı vermesin. Bir baba hasta yatağında sırt kısmı sürekli ağrılı haldeymiş ve ecelini bekliyormuş artık. Evladı ağlaya ağlaya babasının sırtını ovarmış. Baba evladının gözlerinin içine bakarak şunları söylemiş; — Evladım sen niye üzülüyorsun bana. Ben sırt ağrısını çekerim. Hamdolsun ki rabbim çekebileceğim bir ağrı imtihanı verdi. Ya sana bir şey olsaydı evladım… O zaman ben ne yapardım. Nasıl katlanırdım evlat acısına. Rabbim hiçbir anne babaya evlat acısı vermesin:Böyledir, üç günlük hayat. Bir bakmışsınız hayatın sonuna gelivermişsiniz. Bilemezsiniz ki ileride engelli evladınızın size hayat verebileceğini. Bir anne… Böbrek ihtiyacı var.Bulunamıyor.Sadece evladının böbreği uyuyor. Ve engelli evladı yıllarca canla başla baktığı evladı can simidi oluyor. Yarının hâkimi Allah’tır. Evlat candır. Onların kıymetini bilelim. Onların yaratılış sırları rabbimizde gizli. Vazife neyse anne babaya düşen bu imtihanı layıkıyla yapmalı. Yazar Dale Carnegie çok güzel bir anısını paylaşır. ‘’Bir gün New York’ta (Longİsland) istasyonunun merdivenlerinden çıkıyordum, tam önümde otuz veya kırk tane özürlü çocuk bastonlara ve koltuk değneklerine dayanarak güle oynaya merdivenlerden çıkmaya çalışıyorlardı. Hatta çocuklardan bir tanesini sırtta taşıyorlardı. Bu durumu görünce hayret ettim ve bunun nedenini çocuklara nezaret edenlerden birine sordum. O da bana dedi ki: " Bir çocuk hayatı boyunca sakat kalacağını anlayınca önce buna üzülür, fakat buna zamanla alışır; kaderine razı olur ve normal çocuklardan daha mutlu olur." dedi. Bu çocukları şapkamı çıkararak selamladım. Onlar bana unutamayacağım bir ders vermişlerdi. Mutluluk, maneviyat, moral sevinçtir, engelli çocuğunuzun hayata tutunması. Tutkuyla onun mutluluğuna adamaktır mutluluğun sırrı. Bir gün bir genç Mevlana ‘ya gider ve ona... ”Beni müritliğe kabul buyurun efendim”... Diyerek niyazda bulunur… Mevlana gence bakar ve -”hiç âşık oldunuz mu evladım?” diye sual eyler. Genç şaşkın bir halde ne diyeceğini bilemez. ...Mevlana, müritliğe kabul edilmesi için önce bir kulu sevmiş olması gerektiği söyler ve genci geri gönderir.Genç ne yapacağını bilemez bir hal içinde ertesi gün tekrar tekkenin kapısını çalar ve isteğini yeniler.Mevlana sualinde ısrarlıdır ve genci tekrar geri gönderir.Üçüncü gün genç dayanamaz ve Mevlana’ya bu isteğinin hikmetini sorar.Mevlana mütebessim bir çehreyle müride döner ve _”Bir kulu dahi sevmekten aciz olan, nasıl yüceler yücesi ALLAHA âşık olmaya yol bulur? Bir kulun ateşine yanmamış gönül, yüceler yücesinin aşkını nasıl bilsin de yansın? SEV de GEL Evladım SEV de GEL… Evet, engelli çocuğunu sevmekten aciz olan Yüce sevgililer sevgilisi Allaha nasıl yol alır? Engelli evladının ateşine yanmamış anne baba yüceler yücesinin aşkını nasıl bilsin de yansın? Engelli evladınızı sevin… Sevin ki bu sevgi evladınızı başarıya, sizi ise rabbimizin şefkatine götürsün.(Âmin) 30 2.9- KAFES İÇERİSİNDENMUTLULUĞA GİDEN ENGELLİ ÇOCUK “Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız…” Mustafa Kemal Atatürk Bir çiftçi, yerde bulduğu bir kartal yumurtasını, tavuk yumurtası sanarak çiftliğine götürmüş. Kuluçkaya yatan tavuğun altına koymuş. Tavuk, kartal yumurtasını da kendi yumurtası sanarak kuluçka döneminde koruyucu kanatları altında tutmuş. Civcivler ve kartal yavrusu yumurtadan çıkmış. Kartal yavrusu, tavukların ve civcivlerin davranışlarını taklit ederek kanat çırpmış, eşinmiş, darı tanelerini ve solucanları yemiş. Kendisinin bir tavuk olmadığını düşünmek aklına bile gelmemiş. Bir gün küçük kartal gökyüzünde uçan kocaman bir kuş görmüş. Bu olağanüstü yaratığa hayranlıkla bakmış. En yakınındaki tavuğa bu kuşun ne olduğunu sormuş. Ona "kartal" derler yanıtını almış. "Ben de kartal olmak istiyorum" demiş küçük kartal. "Saçmalama" demiş tavuk ve devam etmiş: "Haddini bil. Sen asla kartal olamazsın. Sen bir tavuksun. Bunu kabul et." Küçük kartal boynunu eğerek, toprağı eşelemiş. "Galiba haklısın." demiş. Küçük kartal yaşamı boyunca tavukların arasında yaşamış, gökyüzünde özgürce dolaşabileceğini bilmeden. Kendi gücünü görmeden, beş on santimetre yükseğe kadar kanat çırpıp daha fazlasını yapabileceğini, gökyüzüne ulaşabileceğini hiç düşünmemiş. Bu hikâyeyi neden anlattım… Çünkü bazı yetenek potansiyeli olan engelli çocuklar anne babalarının ihmalkârlığı yüzünden kabuklarını kıramıyorlar ve kafes yaşamı içerisinde hayatlarını tamamlıyorlar. Oysa her zaman iddia ediyoruz ki her engelli çocuğun mutlaka ve mutlaka yetiştirilebilecek bir yeteneği vardır. Aslında anne baba engelli çocuğun hayata adım atabilmesini sağlayanlardır. O ilk adım atılabilse engelli çocuk belki de kendi kendine yetebilecek. Belki de kendi başına başarıya doğru yürüyebilecek. İşte bir engelli çocuk için başarıya, hayata açılan kapı anne baba kapısıdır. Anne babasının oğlum sen yaparsın, başarırsın sözleridir. Bir nevi anne, baba, öğretmen ve engelli çocuk işbirliğinde yakalanan başarıdır. Ekip başarısıdır. Engelli çocuğu kafesin içerisinden hayata, özgürlüğe çıkarmak anne, baba ve öğretmenin işbirliğinde izlenecek doğru yönteme bağlıdır. Engelli çocuğunuzun Kafesin içerisinden mutluluğa gidebilmesini yine bir hikaye ile özetleyelim: TiffanyMoore 500 kişilik bir seminerdeydi. Birden konuşmacı durdu ve bir grup çalışması yapmaya karar verdi. Herkese bir balon vererek başladı. Herkes gazlı kalemle balonuna adını yazmalıydı. Sonra bütün balonlar toplandı ve bir odaya kapatıldı. Katılımcılar odaya alındı ve 5 dakika içinde üzerine isimlerini yazdıkları balonu bulmaları söylendi. Herkes deli gibi kendi adını aramaya başladı, insanlar çarpıştılar, birbirlerini ittirdiler, tamamen bir kaos ortamı oluştu. Beş dakikanın sonunda kimse kendi balonunu bulamamıştı. Konuşmacı bu sefer herkesin bir balon almasını ve üzerinde adı yazan kişiye o balonu vermesini söyledi. Bir kaç dakika içinde herkes kendi balonuna kavuşmuştu. Konuşmacı dedi ki: “Yaşamımızda bunu görüyoruz. Herkes deli gibi mutluluğu arıyor ve nerede olduğunu bilmiyor. Bizim mutluluğumuz başkalarının mutluluğunda gizlidir. Onlara mutluluk verin; sizinki size gelir. Ve insanların yaşam amacı da budur… Mutluluğun peşinden gitmek. Konuşmacı TiffanyMoore şöyle konuştu, ‘Yaşamımızda bunu görüyoruz. Herkes deli gibi mutluluğu arıyor ve nerede olduğunu bilmiyor. Bizim mutluluğumuz başkalarının 31 mutluluğunda gizlidir. Onlara mutluluk verin; sizinki size gelir. Ve insanların yaşam amacı da budur... Mutluluğun peşinden gitmek’ Engelli çocuklu ailelerin mutluluğu da çocuklarının hayata bağlanmasında,başarıyı yakalamasında gizli. Engelli çocuğunuza vereceğiniz her gayret size mutluluk olarak dönecektir. Her gayretin Allah katındaki değeri de çok büyüktür. “Yaşam, size verilmiş boş bir filmdir. Her karesini mükemmel bir biçimde doldurmaya çalışın…” Ara Güler SİZLERDEN GELEN YORUMLAR Az önce 'Tamam mıyız' adlı bir Çağan Irmak filmi izlemiştim. Babası eli ayağı olmayan çocuğu yük gibi görürken o çocuk başkalarının mutluluk kaynağı olabiliyor. İnsanoğlu isteyince neler yapmaz ki... Emine UYSAL - 12 Ocak 2016 Salı 22:22:12 Edebiyat defteri.com 2.10- ENGELLİ AİLELERDE MUTLULUĞUN SIRRI Harvard Yetişkin Geliştirme Çalışmaları’nın hazırladığı “World Happiness Report 2015” Çıkan sonuca göre mutluluğun sırrı; iyi ve kaliteli sosyal çevrede...Engelli çocuğu olan aileler içinde bu çok önemli. Ailenin iyi ve kaliteli sosyal bir çevresinin olması engelli çocuğunda gelişimine katkı ve kalite sağlayacaktır. Engelli çocuğun gelişiminde Akılsız cahil bir sosyal çevre dezavantaj, iyi ve kaliteli sosyal bir çevre ise her zaman avantajdır. Cahil bir arkadaşın, komşunun veyahut çevre kesimlerinin engelli çocuğa her hatalı davranışları engelli çocuğu köreltecek ve kalıcı psikolojik sorunlar bırakacaktır. Bir hikâyeyle konuyu anlatmak gerekirse;Günün birinde bir çiçekle su karşılaşır ve arkadaş olurlar. İlk önceleri güzel bir arkadaşlık olarak devam eder birliktelikleri, tabii zaman lâzımdır birbirlerini tanımak için. Gel zaman, git zaman çiçek o kadar mutlu olur ki, mutluluktan içi içine sığmaz artık ve anlar ki, suya aşık olmuştur. İlk kez aşık olan çiçek, etrafa kokular saçar, "Sırf senin hatırın için ey su" diye... Öyle zaman gelir ki, artık su da içinde çiçeğe karşı bir şeyler hissetmeye başlamıştır. Zanneder ki, çiçeğe aşıktır ama su da ilk defa aşık oluyordur. Günler ve aylar birbirini kovalar ve çiçek acaba "Su beni seviyor mu?" diye düşünmeye başlar. Çünkü su, pek ilgilenmez çiçekle... Hâlbuki çiçek, alışkın değildir böyle bir sevgiye ve dayanamaz. Çiçek, suya "Seni seviyorum der. Su, "Ben de seni seviyorum" der. Aradan zaman geçer ve çiçek yine "Seni seviyorum" der. Su, yine "Ben de" der. Çiçek, sabırlıdır. Bekler, bekler, bekler... Artık öyle bir duruma gelir ki, çiçek koku saçamaz etrafa ve son kez suya "Seni seviyorum." der. Su da ona "Söyledim ya ben de seni seviyorum." der ve gün gelir çiçek yataklara düşer. Hastalanmıştır çiçek artık. Rengi solmuş, çehresi sararmıştır çiçeğin. Yataklardadır artık çiçek. Su da başında bekler çiçeğin, yardımcı olmak için sevdiğine... Bellidir ki artık çiçek ölecektir ve son kez zorlukla başını döndürerek çiçek, suya der ki; "Seni ben, gerçekten seviyorum." Çok hüzünlenir su bu durum karşısında ve son çare olarak bir doktor çağırır nedir sorun diye... Doktor gelir ve muayene eder çiçeği. Sonra şöyle der doktor: "Hastanın durumu ümitsiz artık elimizden bir şey gelmez." Su, merak eder, sevgilisinin ölümüne sebep 32 olan hastalık nedir diye ve sorar doktora. Doktor, şöyle bir bakar suya ve der ki: "Çiçeğin bir hastalığı yok dostum... Bu çiçek sadece susuz kalmış, ölümü onun için" der. Ve anlamıştır artık su, sevgiliye sadece "Seni seviyorum" demek yetmemektedir... Engelli çocuklarınızı sevmekten öte mücadele edin ve ona iyi ve kaliteli arkadaşlar, eğitimciler, komşular ve başarılı insanlar bulun ve tanıştırın. İyi ve kaliteli sosyal çevre engelli çocuğunuzun can suyu olacaktır. Yani engelli çocuğumu seviyorum demek yetmemektedir. 2.11- ZAMAN KAYBETMEDEN, GERÇEKLE YÜZLEŞİP İSTANBUL’UN GÜZELLİKLERİNİ KEŞFEDİN ‘’ Engelli çocuğunuz varsa, yaşarsanız fark edersiniz İstanbul’un güzelliklerini…’’ Bir bebek sahibi olmak Paris’e güzel bir seyahat yapmaya benzer. Süreç boyunca Paris ile ilgili katalog, broşür bulursunuz. Muhteşem planlar yaparsınız. Eyfel Kulesi, Louvre Müzesi, Disneyland Paris gibi. Hatta ana dilinden bile bazı kelimeler ezberlersiniz.O muhteşem gün gelir çatar… Tüm bavullarınız ile uçağa binersiniz… Varacağınız yere inersiniz. İnişte Hostes konuşmaya başlar; ‘ İstanbul’a Hoş geldiniz’ der… İstanbul’mu? Diye şaşırırsınız. Başlarsınız isyanlara: ‘Ben Paris’e gidecektim’’Biletimi Paris’e göre aldım’’Hayallerimin şehri Paris’ vs… vs… Uçak hava koşulları nedeniyle değişiklik yapmış ve İstanbul’a iniş yapmıştır. Ve artık İstanbul’da kalacaksınızdır. Tabi burada şükredilmesi gereken durumlar söz konusudur. Mesela uçak afet olan bir yere inmemiş ya da kaza sebebiyle çakılmamıştır. İnilen yerde açlık, korku, pislik ya da herhangi bir felaket söz konusu değildir. Yepyeni bir kent İstanbul… Keşfedilmeniz için yepyeni dil, araştırma ve gözlem yapmak durumundasınızdır. Tabi İstanbul Paris’e nazaran biraz daha gelişmiş değildir. Az geridedir. İstanbul’da durduğunuz sürece Kız Kulesi, Ayasofya, Topkapı Sarayı, Sultan Ahmet Camii, Gülhane Parkı, Galata Köprüsü, Miniatürk, Haliç, Nişantaşı, Kapalıçarşı’sını keşfedersiniz. Daha farklı güzellikleri görürsünüz. Gezilen yerlerde hep dostlarınızın olduğunu fark eder ve İstanbul’un etkileyici güzelliklerini içeren sohbetlere konuk olursunuz. Nihayetinde İstanbul’u şimdiye kadar keşfetmemenin üzüntüsünü yaşarsınız. Keşke şimdiye kadar İstanbul’a gelseydim dersiniz. İçiniz içinizi yer. Vicdan azabı duyarsınız İstanbulsuz geçen yıllara. Netice de; Eğer tüm yaşamınızı Paris’e gidemediğinize dair üzülerek geçirmiş olsaydınız; İstanbul’un güzelliklerinden habersiz, fark edemez ve keşfedemezdiniz… 2.12- ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN ANNE BABALAR SAHTE HOCALARA UMUT BAĞLAMAMALI Araştırmalarımda engelli çocuğu olan ailelerin çevrece ya da bazı sapmış inançlara sahip insanlarca yanlış yönlendirildiğini fark ettim. Mesela; ailenin engelli çocuğu oluyor ve bazı yanlış inanca sahip insanlar ‘ Senin çocuğunu falanca hocaya götürelim, okutalım. Engelliliği geçer. Hocanın üfleyişi çok iyiymiş’ gibi aileyi yanlış umutlara sürüklüyorlar bu tip insanlar. Aile, engelli çocuğu olduğunda o dönemde yaşadığı boşluğu maalesef bu tip suiistimal eden insanlar çıkıyor. Kesinlikle bu tip şeylere inanmayın. Burada tek çare tıp çözümü ve anne babanın duası. Tıp çizgisi dışına 33 çıkmayın ve doktorların yönünde hareket edin. Ayrıca Allaha ulaşmanızda aranıza hoca koymanıza gerek yok. Anne babalar çocuklarının iyiliği için bizzat kendileri sürekli dua etmeliler. Allahtan ümit kesilmez. Rabbimiz ol derse her şey olur. Anne baba duasının Allah katında da değeri çok büyüktür. Aşağıda birkaç sahte hocalar tarafından kandırılmış ailelerden haberlere konu olmuş linkleri paylaşarak yazımı sonlandırıyorum. *** ’Kızını ahirette üzgün görüyorum’ diyerek profesörü dolandırdı Engelli çocuğu hayatını kaybeden Ankaralı profesörü hedef belirleyen sahte hocanın müridi, ’Kızını ahirette üzgün görüyorum’ diyerek yüz binlerce lira para kopardı...(4) *** "Kanseri dua ile tedavi ediyorum" diyerek tartışma yaratan ……………………’den dua almak isteyen yüzlerce vatandaş, Halk Eğitim Merkezi’nde izdihama neden oldu.(5) 2.13- BİRAZ YAĞMUR ENGELLİ AİLELERİ İNCİTMEZ Ormanda yol çatallandı ve ben, Daha az gidilen yolu seçtim. Bütün fark bundandı.” Robert Frost Sizlere Timaş Yayınlarının çıkarmış olduğu, Yazar Kemal Sayar’ın Yazmış olduğu ‘’Biraz Yağmur Kimseyi incitmez’’ adlı kitaptan notlar aktaracağım. Gazeteci JonSnow, 2005 yılında İngiltere’de modern inançlarla ilgili geniş bir çalışma gerçekleştirdi. İngiliz halkı hâlâ On Emir’e bağlı olarak mı yaşıyordu, yoksa kurallar değişmiş miydi? Ülke genelinde 40 bin insanın katıldığı araştırmanın sonuçları 2005 Şubat’ında Channel 4 televizyonunda açıklandı. Buna göre yeni on emir şu şekilde sıralanmaktaydı: 1. En iyisini yapmaya çalış, 2. Kendine karşı dürüst ol, 3. Hayattan kâm al, 4. Sahip olduklarının kıymetini bil, 5. Anne babana saygı duy, 6. Aileni koru, 7. Saldırgan olma, 8. İncinmişe merhamet et, 9. Çevreyi koru, 10. Çocukları koru ve besle.(6) Yazar Kemal Sayar aynı sayfada başarı yolunu şu kelimelerle özetliyor; Hayat boyunca türlü hayal kırıklıkları ve kayıplarla yüzleşiriz. Hayatı sadece pozitif duyguları görerek yaşayacağımız, acısız bir piknik olarak tasavvur edemeyiz. Böyle bir tasavvur, pek çok hayal kırıklığını da beraberinde taşıyacaktır. Yazar Kemal Sayar konuyu şöyle özetliyor: Gerçeğin acı ilacı insanı ayık tutar. ‘Pozitif’ yalanlarla sahte cennetlerde gezinmek 34 yerine, gerçeğin kolunda bu dünyaya yaslanmak yeğdir. (7) *** Kitaptan Yola çıkarak engelli ailelere yönelik kendimce yorumladığım notlar aşağıdaki gibi oldu: —Ruh hallerini anlamak için,engelli çocuklarınızı dinleyin — Kalbini Allaha açmayana şifa yoktur. — Engelli çocuğu olan anne babalar çocukları ile birlikte evlatlarının engel durumundan daha zor engel grubuna sahip engellileri ziyaret ederek engelli çocuklarının durumlarının iyi olduğu fikrini oluşturabilirler. Daha ağır engellilerin başarıları da örnek gösterilip mevcut engellerin aşılması yönünde tetikleyici bir algı oluşturabilir engelli çocukta. — Sürekli mutluluk olmaz, biraz viraj olacak insanın yolunda. Yazar Kemal Sayar ıstırap çekmenin insana deneyim kazandırdığı ve hayatın zorlukları karşısında güç kattığını şu sözleriyle anlatmakta. — Üretken bir ıstırap Aktif bir çaba gerektir — Hayat bir hikmet şöleni. Istıraplarımızdan öğrenmeye başladığımız gün, olgunluk yolculuğunda bir durağı geride bırakmışız demektir. — Dünyaya soru sorabiliyorsak, acımız daha üretken olmaya başlamış demektir. (8) Yorum olarak; Engelli çocuklu ailelerimizin diğer ailelere nazaran çocuklarını hayata kazandırmaları daha zorlu yollardan geçerek gerçekleşir. Bu da şöyle bir sonucu ortaya koyar. Engelli çocuğu olmayan diğer ailelerin verdiği çocuk yetiştirme zorluğu ile engelli ailelerin çektikleri zorluklar kıyas bile edilemez. Engelli çocuğu olan aileler daha deneyimli ve tecrübelidir. Bu da daha zorlu yollardan geçen engelli çocuklu ailelerden daha fazla daha büyük başarılara imza atabilecek dahi çocukların çıkmalarını sağlayabilir. Sayfa 183’den de çıkardığım kendimce yorumladığım konu şudur; Engelliler ve aileleri, hangi vücut uzuvları yoksa diğer engelli olmayanlara bakarak ‘’Ya rabbi benim yok ama ne mutlu onun var’ diyebiliyorsa mutluluğun sırrına erişmiştir. Mutluluk hayatta kendi durumundan yukarıdakilere bakarak isyan etmek değil, kendi aşağısına bakarak bulunduğu konuma şükredebilmektir. Hangi engel durumunda olursa olsun bir engelli mutlaka onun durumuna özenen ve onun gibi olmak isteyen biri vardır bir yerlerde. Yazar Kemal Sayar ne güzel özetliyor; ‘’Modern dünyada o kadar benmerkezci hayatlar sürüyoruz ki başkalarının gözlerindeki ışık bizim güneşimiz olmuyor.’’ Yazar Kemal Sayar’a ‘’Biraz Yağmur Kimseyi incitmez’’ adlı kitaptan dolayı teşekkür ediyor ve yazımızı yine yazarımızın notuyla sonlandırıyoruz. ‘’Oysa Hayat, mütemadiyen problem çözmektir.’’ 35 2.14- İŞ HAYATI VE ENGELLİ ÇOCUĞUNUZ Her anne baba çocuğunun meslek sahibi olarak bir işte çalışmasını ister. İş konusunda anne baba engelli çocuğunu yalnız bırakmamalı, iş buluncaya kadar desteğini vermelidir. İlk olarak ailelere engelli çocuklarını yönlendirmede yardımcı olacak tavsiye bilgilerini paylaşacağız. Öncelikle iş kura kaydolmalılar. İş kur internet sitesinde yayınlanan ilanları takip etmeliler. Her gün gündemi takip etmeliler. Günlük yerel-bölgesel gazete ilanları da takip edilmeli. - Çevresini haberdar etmeli. - Firmalara giderek bire bir iş görüşmeleri yapılmalı. Memurlar.net http://isilanlari.seriilan.biz.tr/ gibi iş ilanları yayınlanan internet siteleri takip edilmeli. Engelliler boş zamanlarında CV özgeçmişleri hazırlanmalı. Referanslar ayarlanmalı. - Sertifika kursları varsa (Halk eğitim, sertifika pressgb.) değerlendirilmeli. Engellinin Eğitim hayatı iş hayatı devam etse bile, kaç yaşında olsa bile devam etmeli. Beş vakit namazlarında dua etmeli. Hacet namazı (istek namazı) kılmalı(Yatsıdan sonra 2,4 rekât). İş hayatında başarı engellilerin hikâyeleri ve iş dünyası ile ilgili kitaplar okunmalı. Diksiyon, güzel konuşma, hitabet, beden dili ve kişisel gelişim kurslarına gidilerek kendilerini geliştirmeliler. KOSGEB, Tarım, Sosyal Yardımlaşma vakfı, AB Projelerine iş projeleri verilerek engelliler kendi işlerini de kurabilirler. Bölgelerinde iktidar, muhalefet il-ilçe ya da belde parti başkanlıklarına giderek iş başvuru formu da doldurabilirler. İstanbul, Bursa, İnegöl, Bilecik, Uşak gibi işçi arayan illere de göç edilerek iş bulunulabilir. 36 Akabinde; Engelliler sadece devlet işine yerleşmeyi hedeflememeliler. Engellilere Özel sektörlerinde büyük ihtiyaç duyduğu unutulmamalıdır. Yukarıda yazılı tavsiyeleri uygulamada anne babada takipçi olmalıdır. İş bulma süreci zor bir süreç olduğu gibi anne babanın engelli çocuğunu yalnız bırakmaması çok önemlidir. Engelli çocuğunuz iş dünyasında hangi düşünceye sahip? İş hayatında İki tür engelli var: 1-Ben engelliyim herkes bana mecbur. 2-Ben engelliyim, hiçbir şey yapamam, kimse yüzüme bakmaz. İki düşünce de doğru değil. Kendini yetiştirmiş, kendine güvenen ve engelliliğinin sınırı bilen. Maalesef iş hayatında engelli algısı ‘Hassas’ Kırılgan’ Alıngan’ Üzülen’ Çekingen’dir. Bunlar maalesef işverenin tercihini olumsuz etkiliyor. Engelliler iş hayatında duygularıyla değil, mantıklarıyla hareket etmelilerdir. Kendisini geliştirmeyen, işe nitelik katmayan engelli adaylar büyük rekabet yaşanan iş dünyasında var olamazlar. Engelli olmayan milyonlarca üniversiteli işsiz varken iş dünyasına daha gerçekçi bakılmalı, ciddiye alınmalı ve gereken yapılmalıdır. İş dünyası giden gemi gibidir. Rüzgâr her zaman istediğiniz yönden esmez. Tabi dalgasız, rüzgârsız bir denizde sizi beklemez. Yaşam düz bir çizgi olmadığı gibi inişli çıkışlı uçurum ve tepelerden ibarettir. Engelli çocuğunuzun hedefi var mı? Engelli aileler mutlaka çocuklarını okutmalılardır. Eğitim engelli çocuğunuzun iş dünyasında daha bilinçli varolmasını sağlayacaktır. Engellilerin bir araştırmada %36 okuma yazma yok,%33 okur-yazar,%5 lise ve %2 üniversite mezunu olduğu açıklandı. Yani engelliler eğitim durumlarını ilerletmiyorlar. Devam ettirmiyorlar. İş Kur’a kayıtlı engellilerin ise %75 gibi bir oranın mesleğinin olmadığı söyleniyor. Zaten görünen köy de kılavuz istemiyor. Engelliler eğitim ve meslek edinmede zayıflar. Bazı engelliler ise 3 aydan 3 aya engelli aylığım kesilir diye iş dünyasına katılmıyorlar. Hani bir hikâye vardır. Âlice yol ayrımında tavşana sorar;-Hangi yoldan gitmeliyim. Nereye gideceğini bilmiyorsan hangi yoldan gittiğinin bir anlamı yok der tavşan. Engelli çocuğunuzun iş dünyasında Hedefleri olmalı 37 İnsan Kaynakları Yöneticileri ve Engelli çocuğunuz Kedinin renginin siyah beyaz olduğuna değil, fareyi yakalayabilme yeteneğine bakılır. Hiç bir İnsan Kaynakları yöneticisi engellilerin engelleriyle değil, yeteneğinin işe sağlayacağı katkısı ile ilgilenir. Engellinin ise negatif yönlerini ortaya çıkarmaya çalışmaz. Engelliler insan kaynakları yöneticilerine sorular sormaktan da çekinmemeli. Samimi cevaplar vermeli. Engelli çalışabilme imkanı neyse olduğu gibi gerçekçi anlatmalı. Engelinin mani olacağı işleri yapamam demesi engelliye mülakatı kaybettim durumu vermez. Daha artı sağlar. Genel itibarı ile insan kaynakları yöneticileri İşe uydu, işe uymadı ya bakar. Neticede Aşırı iş seçicilik lüksünün engelli olmayanlarda bile olmadığı bilinmelidir. Maaşa göre değil ‘O meslek de kendimi nasıl yetiştirebilirim. düşüncesi olmalıdır. Engelli çocuğunuz iş mülakatına çağrıldığında dikkat edeceği hususlar Engellilerin Aile ya da çevresinde ‘’Yapamazsın’’ ’’Başaramazsın’’ ’’Seni işe almazlar’’ Sözlerine itibar edilmemelidir. İş yerinin fiziki yapısı önceden görülmesi için tedbiren 1 gün önceden gidilip görülmelidir. Mülakata erken gidilmelidir. ’Ne iş olsa yaparım’ ’sözünden sakınılmalı ve yeteneğine, sertifikalarına ve mesleğine uygun işlerde çalışabileceğini vurgulamalı. Engelinin mani olacağı yaparım dememeli. Çalışılacak işte 1 hafta çalışmadan’ ’Hafta sonu tatil mi? İkramiye var mı? Ücrete zam ne zaman verilecek? Sosyal hayatım olacak mı? 8 saat mi? Ne zaman yükseleceğim? Gibi başlangıçta işi görmeden bu tip erken sorulardan kaçınılmalıdır. Engelli çocuğunuz işe girdikten sonra ne yapmalı? Öncelikle işe girdikten sonra ‘Başarılı olmak zorunda değilim’ ’İş’te yükselemem gibi duyguları bir kenara bırakarak işte yükselme ile ilgili hedef belirlemeliler. Engelli işyerinde ihtiyaç, boşluk ne ise o boşluğu doldurmanın gayretinde olmalılar, kendilerini ispat etmelilerdir. İş yerlerinde sabırlı olunmalı. Devamsızlık yapılmamalı. Ortama uyum sağlamalı. Amirlerine itaat etmeli. İş yerinde teknolojik değişikler de geri kalmamalı ve kendisini o dalda yetiştirmeli. İş hayatı bisiklet gibidir. Pedalı çevirmeye devam ettiğiniz sürece iş hayatında varsınızdır. 38 KAYNAK; (1) (Allahın Özel Kulları engelliler – Ahmet Bulut – Nesil Yayınevi- Sayfa:129) (2) Hürriyet (3) www.ntv.com.tr/galeri/yasam/bir-kanser-hastasinin-facebook-guncesi,vuESfC Av9EGyLQIbykP6RA/xZkHK6YaLk6j52pJkABHcA (4) medyabar.com/haber/89642/kizini-ahirette-uzgun-goruyorum-diyerek-profeso ru-dolandirdi.aspx (5) www.haberaktuel.com/erzurumda-sahte-hoca-10-ytlye-sifa-duasi-ediyor-haber i-138743.html (6) ‘’Biraz Yağmur Kimseyi incitmez’’Timaş Yayınları-Kemal Sayar-S/41 (7) ‘’Biraz Yağmur Kimseyi incitmez’’Timaş Yayınları-Kemal Sayar-S/117 (8) ‘’Biraz Yağmur Kimseyi incitmez’’Timaş Yayınları-Kemal Sayar-S/126 39 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM AİLELER VE ENGELLİ ÇOCUKLARIN EĞİTİMİ ‘’Her imtihanda Allah'ın sizlere bir anahtar uzattığını unutmayın. Rahmet kapısına zahmet anahtarıyla girilir." 40 3.1- ENGELLİ ÇOCUKLAR OKULA GÖNDERİLİYOR MU? Bu soruyu yadırgadınız değil mi? Ama maalesef Engelli çocuğu olan aileler de şöyle bir durum söz konusu… Bazı aileler; Çocuğumun hangi okula gideceğini bilmiyorum Okul kabul etmiyor İletişim kuramıyor Hastalığı engel Uygun okul yok Ekonomik nedenlerden dolayı okula gönderemiyorum Ulaşım yokluğundan dolayı gönderemiyorum Çocuğun istemediği için gönderemiyorum Yaşı uygun değil, gibi nedenlerden dolayı engelli çocuklarını okula göndermiyor. Hangi okula gideceğini bilmiyorum diyen ailelere söylediğimiz şudur; internetten, engelli derneklerinden ya da engelli ailelerle yapılacak istişarelerden okul araştırmasına girilebilir ve uygun okul bulunabilir. Okul kabul etmiyor diyen aileler ise hiçbir zaman okul kabul etmiyor diye bir durum yoktur. Eğer okul kabul etmiyor ise mücadele ediniz ve ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ne, İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne ya da Bakanlığa veya başbakanlığa kadar birçok derdinizi anlatabileceğiniz kurum ve kuruluşlar var. Tabii ki hukuk alanında hak arama en son çare. İletişim kuramıyor diyen aileler… Eğer çocuğunuzu okula göndermez iseniz ya da topluma sokmaz iseniz çocuğunuz nasıl bir iletişim kurma becerisine sahip olabilir. İletişim için eğitim şart. Hastalığı engel diyen ailelere çok fazla söyleyebileceğimiz bir şey yok. Allah şifalarını versin. Eğer zorla da olsa okula gidebilme ihtimali varsa hasta engelli çocuğunuzun okula gönderilmesinde moral desteği olacaktır. Hastalıkları atlatmak için moral şart. Uygun okul yok sözü kesinlikle bir bahane. Uygun okul olmaz mı? Türkiye'de, Balkanlarda, Ortadoğu'da ve Avrupa’da bugün engelliler üzerine bir dünya okul var. Eğitim Çin’de de olsa gidiniz ve alınız. Ulaşım yokluğu ile ilgili aileler şunu yapmalı: evlerini okul yakınlarında bir yere taşımalı. Çocuklarının istikbali için bu fedakârlığı yapmalı. Yaşı uygun değil diyen aileler maalesef çoğunlukta. Allah aşkına yaşı uygun değil diye bir çocuk okula gönderilmez mi? Engelli çocuğunuzun hayatta tutunabilmesi eğitim hayatını devam ettirebilmesine bağlı. Engelli çocuk ne kadar erken eğitim hayatına atılırsa daha erken hayata tutunur. Daha güzel yerlere gelir. Daha umutlu olur. Evet, maalesef anne babalar engelli çocuklarını okula gönderiyor mu sorusuna vereceğimiz cevap şudur; bir kısmı gönderiyor, bir kısmı ise göndermiyor. Devlet bu alanda bir mecburiyet getirmeli. Nasıl engelli olmayanlara 12 yıllık zorunlu eğitim var ise engellilerin eğitimleri ile ilgili de eğitim zorunluluğu getirilmeli. Devletin kontrolünde olmalı engellilerin eğitimi. Son söz olarak Eğitim Her Engeli Aşar diyoruz. 41 3.2- DİKKAT… ENGELLİ ÇOCUĞUNUZ OKULDA DIŞLANABİLİR Hiç kimse evladını kolay kolay hiçbir kimseye emanet edemez. Emanet etse de arkasını mutlaka takip etmelidir anne babalar. Bu sözümüz eğitim camiası için de geçerlidir. Çünkü engelli çocuğunuzun geleceği, psikolojisi ya da fizik tedavilerine eğitim alanının etkisi olacaktır. Anne baba engelli çocuklarının hangi alanda ders alacağını bilmeli, hem de; sürekli takip etmeli. Maalesef ülkemizde hala engelliliğin ne olduğunu, engellilere nasıl davranılacağı bilmeyen öğretmenler, idareciler ve müdürler vardır. Ayrıca kendi çocukları engelli olmayan, engelliliğin ne olduğunu bilmeyen empati yapmaktan yoksun bir dünya eğitimci insan var. Tabii istisnalar kaideyiz bozmaz. Sözümüz güven vermeyen eğitimcilere.Mümkünse engelli ailelerin engelli çocukluklarını özel okullara göndermesi önemlidir. Engelli çocuğunuzun başarıya giden yolda suiistimal yapabilen eğitimci, arkadaş ya da velilerden çocuğunu koruması, kollaması gerekmektedir. En güzel çözüm ailelerin öğretmenlerle sürekli konuşması ve onlara yardımcı olmaları. Engelli çocuğunuzun daha iyi eğitim alması için il-ilçe değiştirmesi gerekiyorsa da ailelerin hiç tereddütsüz taşınmaları gerekmektedir. Okulda sorun yaşayan engelli aileler dilekçe haklarını kullanarak o yerin milli eğitim müdürlüklerine konuyu bildirebilirler. O da sonuç vermiyorsa milli eğitim bakanlığı ya da başbakanlık, cumhurbaşkanlığı iletişim merkezlerine de dertlerini anlatabilirler. Bu da sonuç vermez ise hukuk alanında haklarını aramalılardır. Netice de Türkiye’de ailelerin engelli çocuklarını okutmaları, eğitim süreçlerini devam ettirmeleri zor bir süreçtir. Bir Tarafta okul idaresi, bir tarafta arkadaş adayları ve velilerin tepkileri, diğer yanda da engeline rağmen çocuğun eğitim camiasına tutunma mücadelesi. Şu gerçek bir sonuçtur ki Türkiye’de herkes arkanızda destekçi gibi gözükse de aslında engelli çocuğunuzu topluma kazandırmada her zaman yalnız başına mücadele verirsiniz. Tek yardımcınız Allah-u Tealadır. Tek rahatlayacağınız mecra namazdır. Tek sığınacağınız liman dua limanıdır. İşte o zaman engelli aileler Allah dilerse dağı bile taşır. 3.3- ANNEM, BABAM VE ÖĞRETMENİMLE GÜVENDEYİM Engelli çocuğunuzun hayatında verilen mücadeleler karşısında anne babayı heyecanlandıran anlık güzel duygular vardır yaşanan. Engelli çocuğa gösterilen küçük bir tebessüm ona anlatılmaz bir mutluluk yaşatabilir. Mesela Brezilya’da kahraman bir babanın engelli çocuğuna yaşattığı mutluluk gibi. Brezilya'da çekildiği tahmin edilen ve sosyal medyada kısa sürede yüz binlerce kişi tarafından seyredilen bir video, izleyenlere duygu yüklü anlar yaşatıyor. MarcosViníciusPetri adlı kullanıcının YouTube'a yüklediği videoda; 40'lı yaşlarındaki bir baba, engelli oğlu yağmuru hissedebilsin diye onu kucağında dışarı çıkarıyor. Babasının kucağındaki engelli gencin mutluluğunun yüzüne yansıdığı video, YouTube yüklendikten sonra sosyal medyada büyük ses getirdi. Görüntülerdeki özverili baba, birçok sosyal medya kullanıcısı tarafından "yılın erkeği" ilan edildi.(1) Şimdi de kahraman bir anne hikayesi anlatacağız. Selime Kaya…Umutcan adında engelli çocuğu var. Biricik oğlu, 6.5 aylık doğup yoğun bakıma alındığında dünyası başına yıkıldı. Özel bir şirkette yöneticilik yapıyor, kariyer peşinde koşuyordu. İşi gücü bıraktı, doktor eşiyle birlikte o hastane senin bu hastane benim dolaşmaya başladı. 42 Hekimler, ‘bu çocuk yaşamaz’ dedi; ama o umudunu yitirmedi oğluna “Umut” ismini verdi. “Özürlü” teşhisini koydular, “Canda özür olmaz” dedi, ‘Umut’a bir de ‘Can’ ekledi.Aslında Umut Can’ın doğumu Kaya ailesi için kara bulutların değil, aydınlık bir geleceğin habercisiydi. Umut Can’ın sosyalleşip hayata katılması için her yolu denemiş. Kaya, şöyle diyor: “Sinemaya da götürdüm tiyatroya da. İp alıp, simidini belime bağladım denize girdim. Arabamıza bir rampa yaptırdık, ailece bütün Avrupa’yı gezdik. Doktorlar en fazla iki yaşına kadar yaşayacağını söyledi. Ama yaşama sevinci onu hayatta tuttu. Eğer insan bunu özümser, hayatının bir parçası olarak değerlendirirse, gerçekten çok mutlu ediyor. Bırakın çevredeki insanları annem bile ‘Kızım ne kadar büyük eziyetin var’ derdi. Bana oğlum, hiç bir zaman eziyet gelmedi. Allah bir güç veriyor insana. Beraber bir şeyler yapmaktan keyif alıyorsunuz. Varlığımı, kazanımlarımı Umut Can’a borçluyum. O olmasa emekli bir memur olarak kalacaktım...” diyor. Bir öğretmene okulda engellilerle nasıl çalışıyorsunuz diye sorulduğunda şu cevabı veriyor; - Nasıl anlaşıyorsunuz? Cevabı tebessümle beraber gönül diliyle anlaşıyoruz oluyor tabi ki İşaret dilini kullanıyoruz ancak gönül dili olmazsa iletişim pek sağlıklı olmuyor Gönül dili ki İletişimde en süresiz en güvenli yöntemdir. Önce onları seviyoruz, anlamaya çalışıyoruz, diyor. Bilinçli engelli çocuk anne-baba ve öğretmeni olmak engelli çocuğun içinde kopan fırtınaları azaltacaktır 3.4- ENGELLİ ÇOCUĞUNUZU KEŞFEDİN Kağıda dokunan kalem kibritten daha çok yangın çıkarır der M.S.Forbes. Evet, engelli çocuğunuzun eğitimi de öyledir Çocuğunuzu başarıdan başarıya koştururKitabı alınca okumalı. Okumayıp kütüphanede dekor olarak duran kitap oynanmamış oyun gibidir. Bir işe yaramaz der bir tiyatro oyuncusu.Engelli çocuğunuzun olması da böyle bir şey. Onu iyi okumalı, iyi eğitmeli ve onunla, onun gibi iyi oynamalıyız ki hayata hazır pozisyona gelebilsin.Doğuştan gözleri görmeyen çocuklar okumuş yazmış ve Kur’an’ı ezberleyip Hafız olmuştur ve olmaktadırlar. İşitme engelli çocuklar işaret ve yazı dili ile anlayabilmekte, anlayabilmektedir. Bedensel engelli olanlar takma bacak tekerlekli sandalye kullanarak sokağa çıkabilmektedir. Hatta elleri olmayan çocuklar ayakları ile yazabilmektedirler. Engelli çocuklar hayata küsmemiş olup hayattan zevk almaya devam etmek istediklerinde; gerek kendi çabalarıyla, gerekse yakınlarının, komşularının ailelerinin ve kardeşlerinin yardımlarıyla başarıyı yakalayabilmektedirler. Engelli çocuğu olan aileler çocuklarına şu sözleri söylememeli. " Neden okumaya gayret ediyorsun? Çocuğum biz sana bakarız... Gibi. Aile böyle davrandığında çocuğu otomatikman muhtaç bir konuma getiriyor. Bunun yerine aileler şunu söylemeli: "Evladım sen de başkaları gibi okumak ve meslek sahibi olmak, İleride de evlenerek bir aile kurmak ve onlara sahip çıkıp onların geçimini sağlamak zorundasın, demeli aileler.Çocuğunuzun engelli olması güzel bir kazancı olmasına engel değildir. Engelli çocuğunuza şunları söylemelisiniz; ’ Engelli de olsan yapabileceğin ve verimli olacağın çok alanlar var. Bu alanlarda başarılı olabilirsin ama her şeyden önce iyi bir eğitim alman lazım. Eğitiminde gerekirse yatılı 43 olabilir sen yeter ki eğitimini tamamla denilmeli ki engelli olan çocuklar hayatta başarı elde etsin.Belki de siz farkında olmayan aileler engelli Çocuklarının başarıları ile toplumda ayna vazifesi görüyor olup birileri başarı yolunda ilham alarak ilerliyor olabilir. Düş tablomuz Hayallerini hedeflere hedeflerini gerçeğe dönüştüren başarılı engelli çocukların omuzlarında yükselen bir Türkiye 3.5- ENGELLİ ÇOCUKLARDA ÇİZGİ FİLMLERİN ÖNEMİ Çizgi filmler çocukların hayal dünyalarını geliştirir her zaman... Engelli çizgi film karakterli filmleri, kısa animasyonları çocuklarınıza izletin.. Engelli çizgi filmlerle Küçük yaştan itibaren Engelli çocuğunuza engellilerinde toplumda var olduğunu fark etmesini sağlayabilir ve ileri de kendisininde engelli olduğunu öğrendiğinde bunu normal karşılamasını sağlayabilirsiniz. Engelli çocuğunuza odasının duvarlarını büyük engelli çizgi karakterler ile de süsleyebilirsiniz. Engelli karakterlerin de yer aldığı çizgi filmleri, resimleri İnternetten indirebilirsiniz. Tabi her çocuk eğitiminde olduğu gibi çizgi filmlerin konularının hayal olduğunu da çocuğa fark ettirmek gerekir. Biraz da gerçek dünya ile meşgul olmalıdır çocuk. Maalesef bazı ailelerin çocukları dış dünya ile iletişimleri neredeyse yok denebilir. Sabah akşam televizyon başında robot gibi çizgi filmci çocuklar vardır günümüzde. Her şeyin fazlası zarardır. Çizgi filmleri izlemede de ölçü gerekmektedir. Çizgi filmler dışında anne babalar çocukları ile vakit geçirmeli, gezmeli, oyunlar oynamalıdır. KAYNAK: (1) (Hürriyet) 44 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ENGELLİ AİLELER VE DİN Rabbimiz engellileri ve ailelerini seviyor Rabbimiz engellilere ve anne babalara değer veriyor Rabbimiz engelli aileleri ve engellileri unutmadı Rabbimiz engellileri ve ailelerini kaderi ile baş başa bırakmadı 45 4.1- CENNETE SADECE ENGELLİ AİLELER Mİ GİDECEK? Toplumda engelli çocuğu olan aileler şu tip teselli soruları ilekarşılaşmaktadırlar.“Bu senin sınavın, sen cennetliksin’’ gibi.Toplumun bu noktada çok yanlış bir yaklaşımı söz konusudur engelli çocuğu olan ailelere. Çünkü Bu sadece engelli ailenin sınavı değil tüm toplumun ortak sınavıdır. Akabinde cennete girmek de bu kadar kolay değil. Keşke cennete girmek öyle kolay olsa engelli aileler için. Ayrıca cennet cehennem kavramını hafife almamak lazım. Bu kadar basite indirgememek lazım. Hem engelli çocuğu olmayan toplum bireyleri içinde engellilere davranış biçimini de değerlendirecek rabbimiz. Toplum bireyleri engelli ailelere olan yaklaşımları, engelli çocuğa olan ilgi alaka ve davranış biçimleri. Bunlar hep toplum için birer imtihan maddeleri. Yani engelli çocuk sadece anne baba için değil, toplum bireylerinin davranışları için de bir cennet anahtarıdır. Bir engelli çocuk annesinin duyguları ile yazımızı devam ettirelim; Engelli çocuklarını "Allah’ın kendisine emaneti" olarak gördüğünü dile getiren Çalış, "Yavrularım, hayatımın bir parçası. Diğer çocuklarımın yardımı ile yemeklerini yediriyorum, banyolarını yaptırıyorum, kıyafetlerini giydiriyorum. Çocuklarıma ’öf’ bile demeden, sızlanmadan bakmak beni mutlu ediyor" diye konuştu.(1) Buradan çıkaracağımız sonuç; engelli çocuğu olan anne babalar engelli çocuklarına şükrederek, sabırla ve öf bile demeden bakabilirlerse çocuklarına işte o zaman ahirette büyük avantaj elde edecekler. Tabii bu kolay değil. Toplum bireyleri de engelli çocuklu ailelere elinden geldiğince katkı sağlayabilirlerse onlarda belki de bu avantajdan faydalanabilecekler. Peygamber Efendimiz, engelli kimselere yapılacak her türlü iyilik ve yardımı sadaka olarak değerlendirerek şöyle buyurmaktadır: "Âmâya rehberlik etmen, sağır ve dilsize anlayacakları bir şekilde anlatman, muhtaç bir kimseyi ihtiyacını tedarik etmesi için gerekli yere götürmen, derman arayan dertlinin imdadına koşman, koluna girip güçsüze yardım etmen, konuşmakta güçlük çekenin meramını ifade edivermen, bütün bunlar sadaka çeşitlerindendir..." (2) Esasında engelliler aileler ve toplum bireyleri için ahiret imtihanı kolaylığı için Allahın bir lütfu peygamber efendimizin (s.a.v.) sözleri. Nihayetinde kolay değil öyle hemen cennete girmek. Cennete girmek sadece engelli ailelerin değil tüm toplumun meselesi. Cennet cehennem noktasında takdir rabbimizin. Sen cennetliksin deme haddi hiçbir kimsede olmamalı. Haşa Allaha şirk koşmak gibi bir şey bu söz. Çünkü Allah-u Teala’nın iradesinin yerine kullarının irade koyması söz konusu olmadığı gibi haddi de değildir. Bu dünya bir imtihan yeri. Hiç kimsenin ahiret akıbeti belli değil. Bu Allah-u Teala’nın bileceği bir durum. Engelli çocuğu olan ailelerin de cennete gireceği kesin değil, Toplumun da… 4.2- ANNE BABALARIN ENGELLİ ÇOCUKLARI İLE İMTİHANI “Herhangi bir kulumu gözlerinden mahrum bırakmak suretiyle imtihana tabi tuttuğumda, sabrederse, gözlerine karşılık ona cenneti veririm” (3) buyruluyor. İman yaranın içinde yaradanıgörebilmekdir... Rabbimiz imtihanların en zorunu Enbiyalar ve evliyalara vermiştir. Dünyada da en çok onları sevmiştir. Şurası açıktır ki; rabbimiz en çok sevdiklerini en ağır imtihanlarla imtihan ediyor. 46 Rabbimizin sevdiği en özel kulları peygamberlerdir. Peygamberlerin hayatlarında çok ağır imtihanlar olmuştur. Bazı peygamberler ateşe atılmış, mülkünden olmuş, hasta olmuş dünya imtihanını çok ağır geçirmiştir. İsyan etmemişler ve tam bir teslimiyet örneği göstermişlerdir. İslam tarihine muhteşem geçmişlerdir. Dünya hayatında hiç kimse peygamberler kadar ağır imtihanlar yaşamamıştır. Günümüzde de imtihanların en zor olanıdır çocuğunuzun engelli olması. Eğer Aile iman, sabır ve şükür edasıyla engelli çocuklarını büyütürse muhakkak Rabbimizin sevdiği kulları arasına girecektir. Peygamber efendimiz s.a.v. İbn Abbas, Ata b.EbiRebah’a; “ Sana cennet ehlinden bir kadını göstereyim mi?” dedi. Ata; “Evet, göster” dedi. İbn Abbas; “İşte, şu siyah kadındır ki; bu kadın, Hz. Peygambere geldi ve “Sara hastalığım tutuyor ve üstüm başım açılıyor. İyileşmem için Allah’a dua edin” dedi. Hz. Peygamber; “İstersen sabreder, cennetlik olursun; istersen sana afiyet vermesi için Allah’a dua ederim” dedi. Bunun üzerine kadın; “O halde sabredeceğim. Ancak sara tuttuğu zaman üstümün başımın açılmaması için dua buyurunuz” dedi. Hz. Peygamber de ona dua etti.” (4) Hz. Peygamber, sağlıklı insanların engellilerle ilişkilerini yönlendiren ahlaki düzenlemelerde de bulunmuştur. Nitekim görme engelli bir kimseye yol göstermeyi, işitme ve konuşma engelliye söz anlatmayı sadaka olarak değerlendirmiştir. (5)Engelli çocukları olan anne babalarında çocuklarına yapacakları her hizmet Allah katında sadaka mahiyetindedir. Ne mutlu, karşılaştığı bütün zorluklara rağmen engelli çocuklarına sabrederek onları mutlu sona eriştirenlere! 4.3- ANNE BABALARIN CENNET ANAHTARI ENGELLİ ÇOCUKLARI MI? Belki de öyle. Dünya hayatı boyunca engelli çocuklarına adanan ömüre Allah-u Teâlâ’nın mükâfatı belki de Cennet köşkleri olacak. Dünya Allaha giden bir imtihan yolu. Belki de anne babaların engelli çocukları ile sınırlı imtihan halleri. Engelli çocukları olmasaydı belki de daha ağır imtihan içerisinde olacaklardı. Bilemeyiz, belki de engelli çocukla imtihanı aileye bu dünyadan ahirete cennet anahtarı. Hz. Peygamber Aleyhissalâtu vesselam şöyle buyurmuştur: — İçimizdeki zayıflar sebebiyle rızıklandırılırız. Zira Allah Teala, bir kavme zayıfları sebebiyle yardım eder.(6) —Zayıf ve düşkünlerinize dikkat ediniz! Zira siz ancak, düşkünleriniz sayesinde yardım görür ve rızıklandırılırsınız!.."(7) Cennette engel yok Allah’ın izniyle… Anne babalar çocuklarını dünyada hangi uzuvları eksikse belki de o uzuvları ile birlikte en güzel şekilde görecekler. Bilemeyiz. Yüce Rabbimiz kudsî hadislerinde buyurmuşlar ki: “Ben kulumun iki sevgilisini (yani iki gözünü) almakla imtihan ettiğimde, o buna sabrederse iki göze bedel olarak ona cenneti veririm.”(8) Peygamber Efendimiz de buyurmuşlar ki: “Mümin bir kişiye bir ağrı, bir yorgunluk, bir hastalık, bir üzüntü isabet etse, hattâ ayağına bir diken batsa… Bunlar, müminin günahlarına keffaret olur.”(9) Anne babaların engelli çocuklarına yaklaşımı da önemlidir. Engelli çocuğu olan anne babalar şunu bilmelidirler ki; çocuklarına olan yaklaşımları Allah-u tealanın katında çok değerlidir.“(Hz. Peygamber), âmânın kendisine gelmesinden ötürü yüzünü ekşitti 47 ve çevirdi! Sen nereden biliyorsun, belki o temizlenecek yahut öğüt alacak da bu öğüt ona fayda verecek! Kendini muhtaç görmeyene gelince, sen ona yöneliyorsun! (İstemiyorsa) onun arınmamasından sana ne! Fakat koşarak ve (Allah’tan) korkarak sana gelenle ilgilenmiyorsun! Hayır, böyle yapma, şüphesiz bu ayetler bir öğüttür, dileyen ondan öğüt alır.” (10) Rabbimiz için engelli çocuklarınız çok önemli. Rabbimiz eğer peygamber efendimizi en sevgilisini bu konuda ikaz ediyorsa varsın engelli çocuğu olan anne babalar düşünsün. Engelli çocuklarınızı manevi anlamda ne kadar donatır ve Mevla’ya şükürle ilerlerseniz anne babalar işte o zaman cennete Allah’ın izniyle yürüyebilir belki de… Netice de engelli çocuklarınız sizlere rabbimizin emaneti. 4.4- DUA ENGELLİ AİLELERİN SİLAHIDIR Sen Allah’ı seversen, Allah seni sevmez mi? Sen O’na dua etsen, lebbeyk kulum demez mi? Dua kelime olarak, çağırmak, seslenmek, istemek, yardım talep etmek manalarına gelir. Dinimizde ise dua, Allah’ın yüceliği karşısında kulun aczini itiraf etmesini, sevgi ve tazim duyguları içinde lütuf ve yardımını dilemesini ifade eder. (11) Engelli çocuğu olan aileler Allah’tan çocuklarının durumları üzerine bol bol şifa, kolaylık ve ferahlık dilemelidir. Allah-ü Teâlâ’nın takdiri üzerinde tecelli eden dünya imtihanını engelli çocukları olan anne babalar iyi değerlendirmelidir. Anne ve babanın dualarının Allah katında ne kadar büyük bir öneme sahip olduğunu biliyoruz. Anne baba dualarının ret olunmayacak dualar arasında olduğunu İslam dinimiz her zaman vurgulamıştır. Allah’ın izniyle gönülden samimi olarak yapılan duaların Allah katında kabul olduğunu İslam tarihinde kıssa hikâyelerinden de görmekteyiz. Dua ile ruh gücünü kanatlandırırız. Ümitsizlik şeytandandır. Allaha yapılan dualarda Müslümanın her duasında umut dolu olması lazımdır. Müslümanın Duaları kabul olmasa dahi bu Allahu Teâlâ’nın ona karşı lütfudur. Bir Allah dostu şöyle diyor: "Allah’tan yirmi senedir bir şey istiyorum. İstediğim şeyi vereceğinden hiç ümidimi kesmedim." İşte dualarımızda böylesine ümitli ve ısrarlı olmalıyız. Allah-ü Teâlâ kullarına anne şefkatinden daha yakındır. Ona karşı yapılan her gönülden yapılan dualar mutlaka onun şefkat dâhilinde karşılık bulacaktır. Dua ile ilgili Kuran’da geçen ayetler; Kur’ân’da “Der ki: Eğer duânız olmasa Rabbim katında ne ehemmiyetiniz var?” (12) “İnsanların en âcizi, duadan âciz olandır. En faziletli ibadet, duadır. Allah katında duadan daha değerli bir şey yoktur. Allah ısrarla dua edenleri sever.” (13) “Allah katında duadan daha şerefli bir şey yoktur.”(14) Bir âyetmeâlinde dualara, çağrılara cevap verileceği şöyle beyan edilir: “Kullarım Beni senden soracak olurlarsa, bilsinler ki Ben pek yakınım. Benden isteyenin isteğine cevap veririm.” (15) Neticede; Dua ile Allah’a yaklaşan, O’nu sevindirir, merhamet, sevgi ve yardımını hak eder… 48 4.5- KÂİNATIN KALBİNE ENGELSİZ YOLCULUK YAPILMALI “Hayatta olabileceğiniz en güzel yer, bir duanın içinde yer almaktır.” (Şems-i Tebrizi) İnsan hayatının en büyük asrısaadet davetlerinden biridir Hac. Yüce rabbimiz kullarına anlatmak istediği her şeyi hacda sergilemiştir. Yüce rabbimizin çağrısı üzerine evine misafir olmak, Rabbimize kavuşmak, Kâbe’ye engelsiz bir yolculuk yapmaya gitmek. Ne Muhteşem bir duygu. Ruhumuzun kanatlanıp kuşlar gibi beytullah etrafında tavaf yapıp coşması ne büyük onur. Malik Dinar’ın da dediği gibi; Çöle aşk yağmış, yer ıslanmış. İnsanın ayağının çamura batması gibi, Senin ayağın da aşka dalmış. Her “Lebbeyk” dediğinde “Ben geldim Rabbim” diyorsun. “Sen çağırdığın için geldim. Tüm sevdiklerimi ardımda bırakıp ta geldim. Sana geldim, Rabbim diyorsun. Duaların reddolunmadığı, kabul olduğu makamdır Rabbimizin evi. Vakit, artık duaya sarılma vakti, gözyaşı dökme vakti. Engelli çocuğumuzun engeli, hastalıkları, sıkıntılarının kalkması için canı gönülden rabbimize yalvarma vakti. Günahlarımıza tövbe etme vakti. Ayrıca Hac’dabol bol zemzem içmeli. Zemzem ile ilgili hadisi şerifte: "Zemzem suyu hangi maksatla içilirse onun içindir. Eğer onu şifa dileyerek içersen, Allah sana şifa verir. Karnını doyurması için içersen Allah seni doyurur. Eğer susuzluğunu kesmek için içersen onu keser." (16) Zemzem ne niyetle içilirse ona faydası olur. Bunun için, şifa için, sıkıntıdan kurtulmak için, son nefeste iman ile ölmek için... Onun için niye çok ihtiyacımız varsa ona niyet edip içmeli. Birden fazla şeye de niyet edilebilir. Zemzem içmeyi bir nimet bilmelidir İbn-i Abbas zemzem içerken şöyle dua ederdi: “Allahım, senden fayda veren ilim, geniş rızık ve her hastalıktan şifa isterim.” Engelli ailelerde bol bol engelli çocuklarına dua etmeli. Arafat’ta, Hira ve Sevr Dağında bol bol dua etmeli. Engelli ailelerin ne yapıp yapıp en azından bir umre ziyareti yapmaları kendileri ve engelli çocuklarına şifa olmak adına gereklidir. Şifa Allahtan’dır. Şifayı Allahın evinde duayla aramak ise ayrı bir ayrıcalıktır. Medine-i Münevvere… İslâm’ın nurlu şehri. Hac’dan sonra Medine’ye gidip Rabbimizin, kullarının sevgilisi Resulullah (s.a.v) efendimizin mübarek kabrini de ziyaret etmeli. Cennet bahçelerinde namazlar kılınmalı ve engelli çocuğumuzun engelinin kalkması adına dualar edilmeli. Son olarak, yazabildiklerimiz bundan ibarettir. Her şeyin başında ve sonunda hamd, Allah’adır. Salât ve selâm, Allah’ın kulu, elçisi, yaratılmışların en hayırlısı Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellem-’e, âline, ashabına ve kıyamete kadar onlara en güzel bir şekilde tâbi olanlara olsun. Allah cc. cümlemize oralara kavuşmayı ve yüce yaratana hakkıyla kulluk etmeyi rızasına uygun bir ömür yaşamayı ve son nefeste imanla gidip huzuruna affedilmiş olarak varmayı nasip eylesin! ÂMİN! 49 4.6- RABBİMİZİN İNSANOĞLUNA VERDİĞİ DEĞER Aşağıdaki beyit Şeyh Galib’in "müsemmen" (sekizleme) yaptığı en dikkate değer beyittir. "Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen" Beytin kısa anlamı: "Kendine güzelce bak ki, âlemin özü sensin. Sen varlığın gözünün bebeği olan âdemsin." Yüce rabbimizin kâinatın en değerli hazinesi akıl nimetini insanoğluna bağışlaması da ayrıca bir değer göstergesidir. Hz. Muhammed (s.a.v) efendimizi Yüce Allah sevmiş ve “Habibim” hitabına mazhar kılmıştır. Onu seven Allahu Teâlâ, onun sevgisini, -bir hadiste işaret edildiği üzereönce sema ehli olan melaike arasına, ardından da yeryüzüne indirmiş ve o yeryüzü halkının da en sevgilisi olmuştur. Dağlar taşlar bile onu sevmiş, “Uhud öyle bir dağdır ki, biz onu severiz o da bizi sever” (17)hadisine mazhar olmuşlardır. Evet, o insanların en sevgilisi, en yücesi, en azizidir. Onun kadar, geniş kitlelerin gayet samimi ve candan sevgisine mazhar olmuş ne bir insan, ne de bir peygamber yaşamıştır şu dünya üzerinde. O, kâinatın fahrı, Âdemoğlunun şerefi ve iftihar kaynağıdır. İki cihanın sultanıdır. Yüce rabbimizin kullarına karşı olan sevgisini ve verdiği değeri, merhameti, sevgiyi,aşkı görmemek için kör olmak lazım. Sözlerimizi dua ile bitirelim: ‘’Ya Rabbi insanoğluna verdiğin değere, nimetlere binlerce şükürler olsun. İnşallah sana layık kul oluruz. Vermiş olduğun tüm bu güzelliklerin farkına varıp senin rızanı kazanmak için mücadele eden kullarından eyle bizi. Amin.’’ 4.7- ENGELLİ AİLELERİN BİLMESİ GEREKEN AYETLER • Bakara Suresi 155. Ayet Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele. • Bakara Suresi 156. Ayet Onlar; başlarına bir musibet gelince, “Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz” derler. • Bakara Suresi 156. Ayet Onlara, Rab’lerinden bir mağfiret ve rahmet vardır. Hidayete ermiş olanlar, işte onlardır. • Enbiyâ Suresi 83. Ayet Eyyûb’u da hatırla. Hani o Rabbine, “Şüphesiz ki ben derde uğradım, sen ise merhametlilerin en merhametlisisin” diye niyaz etmişti. • Duha Suresi- 1/5 50 Aydınlık sabahı düşün ve durgun karanlık geceyi. Rabbin seni ne unuttu ne de darıldı... Öteki dünya senin için (hayatının) bu ilk bölümünden mutlaka daha iyi olacak! Ve zamanı geldiğinde Rabbin sana (kalbinden geçeni) bağışlayacak ve seni hoşnut kılacak. • Ankebut suresi 64 .ayet Bu dünya hayatı ancak bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte gerçek hayat odur. Keşke bilselerdi! • Tevbe 9/91: Ayet “Allah ve Resûlü için (insanlara) öğüt verdikleri takdirde, zayıflara, hastalara ve (savaşta) harcayacak bir şey bulamayanlara günah yoktur. Zira iyilik edenlerin aleyhine bir yol (sorumluluk) yoktur. Allah çok bağışlayan ve çok esirgeyendir.” • Nur, 24/61: Ayet “Köre güçlük yoktur; topala güçlük yoktur; hastaya da güçlük yoktur. (Bunlara yapamayacakları görev yüklenmez; yapamadıklarından dolayı günahkâr olmazlar.)” • Fetih, 48/17: Ayet “Köre vebal yoktur, topala da vebal yoktur, hastaya da vebal yoktur. (Bunlar savaşa katılmak zorunda değildirler.) Kim Allah’a ve Peygamberine itaat ederse, Allah onu altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Kim de geri kalırsa, onu acı bir azaba uğratır.” • (Tin, 95/4), Ayet “Biz gerçekten insanı en güzel biçimde yarattık” • (Teğâbün, 64/3 Ayet “Allah size şekil verdi ve şeklinizi en güzel yaptı” SİZDEN GELEN YORUMLAR Bu dünyaya engelli olarak gelmek Allah'ın sonsuz şefkatidir. Bir kere engelli insan iman ederse ne mutlu ona, her yaptığı ibadetten sağlıklı olan insanın alacağı sevaptan kat kat fazlasını kazanır. Sağlıklı insan namaz kılarken 10 sevap alıyorsa engelli 100 sevap alır. Engelli insan baştan dünyanın geçiciliğini düşünür ve anlar. Asıl hayat ölümden sonra başlar. Engelli insan her zaman Allah'tan razı olmalı ve şükretmeli. Alah her imtihanı hayırla yaratır. Benim blog sayfamı ziyaret etmenizi ve yazılarımı okumanızı rica ediyorum. Salihlerin yurdu cennet. Ne güzel, orada tüm engelliler sağlıklı olacak, yürüyecek, koşacak. Böyle büyük bir nimeti beklemek de çok güzel. 19 Ağustos 2015 - ErkanArkut – Milliyet Blog 4.8- ENGELLİ ÇOCUĞA BIRAKABİLECEK EN BÜYÜK MİRAS NEDİR? Rabbimiz Adil mutlaktır. Hikmetden dolayı bazı vücut uzuvlarından engelli çocuklarımızı mahrum ediyorsa çok iyi bilmeliyiz ki Ahiret’te çok daha güzeliyle mükâfatlandıracaktır çocuklarımızı. Engelli çocuklarına manevi hayat kazandıran, Sabreden ve hikmetini anlamaya çalışan anne babalar kazanacaktır İslâmî terbiye gereği 7 yaşına geldiğinde -ibadete alıştırmak için kılması emredilir. Bir anne babanın engelli çocuğuna bırakabileceği en büyük miras maneviyattır. Maneviyat Ruhun gıdasıdır. Ruhu rahat olan engelli çocuğun bedeni de Allahın yardımıyla muhakkak başarıdan başarıya koşar. Maneviyatı olan engelli çocuk bu dünyanın geçici olduğunu, ahiretin ise ebedi olduğunu bilir ve bu dünyayı sorun etmez. Sürekli Allah’a layık bir kul olmak için 51 çalışır. Ben öldükten sonra evladım ne olacak? kaygısına kapılan anne babalara verilecek en güzel cevap şu olsa gerek... Diyelim ki Anne baba vefat etti. Siz çocuğunuza manevi imanı kazandırdığınızda Allah’ın korumasında engelli çocuğunuz dimdik hayat mücadelesini verecek ve anne-babaya da sürekli hayır dualarını okuyacak, eksik etmeyecektir. Çocuğum engelli ibadet yapmasına gerek yok diye yanlış dünya görüşünde olan engelli ailelerde mevcut maalesef. Peygamber efendimize namaz ile ilgili engelli olan İmran İbnHusayn (r.a) soru sormuştur. Bir rahatsızlığı yüzünden ayakta namaz kılmakta zorlanan İmran İbnHusayn (r.a)’ın sorusu üzerine Allah’ın Rasûlü şöyle buyurmuştur: “Namazı ayakta kıl, eğer buna gücün yetmezse oturarak, yine gücün yetmezse yaslanarak kıl.” Nesâî’ninrivâyetinde şu ilâve vardır: “Eğer gücün yetmezse sırt üstü kıl. Allah kimseye gücünün yeteceğinden fazlasını yüklemez.” Namaz ibadetinin ne olduğunu ayırt edemeyen zihinsel engelliler ise namazdan ve Cuma namazından muaftır. Ama toplumda da ayırt edemese de camilere alışkın zihinsel engelli kişileri normal yaşantımızda görebilmekteyiz. Zihinsel engelli çocuklu ailelerin en azından çocuklarını camiye alıştırması da faydalıdır. Neticede tüm engelliler kişi gücüne göre namaz kılmakla yükümlü olur. Anne babalarında çocuklarına bırakabileceği en büyük miras elbette maneviyatı tam engelli çocuklarıdır. 4.9- ENGELLİ AİLELERİN AVUCUNDAKİ KELEBEKLER Geylani Karaarslan’ın Ağlatan Cuma Sohbetini anlatacağım sizlere… İmanını kurtaran bir insanın ölümünü anlatacağım. Bütün namazlarını kılmış, hiç kaza namazı bırakmamış, oruçlarını tutmuş, zekâtını vermiş, haccına gitmiş, kul hakkına girmemiş ya da girmiş veya insanlarla helalleşmiş, Allaha ibadet borcu yok, insanlara kul hakkı borcu yok bir insanın vefatını anlatmak istiyorum sizlere. Böyle bir insan nasıl vefat eder.Buyurdu ki büyüklerimiz; Allah-u Teala bu insana çeşitli vesilelerle ölüm verir. Öldüğünü anlamaz. Bunlardan bir tane misal vermek istiyorum sizlere; Allah’ı razı eden bir insan hastalanır ve yatağa düşer. Artık bu hastalık onun ölüm hastalığıdır. Ölecek Allah-u Teâlâ bunu vesile kılmış. O hasta yatağında iken Allah-ü Teâlâ ona arkadaşı kılığına girmiş bir melek gönderir. Ve onun yanına gider. O melek de yanında birkaç melek daha götürür. Yanında Azrail (a.s)’da getirir. Azrail (a.s)’da doktor kılığına girmiş ve o hasta adama; — Selamünaleyküm — Ve Aleykümselâm Hasta yatağındaki adam der ki; — Yahu sen nerelerdesin. Ben bunca zamandır hastayım. İnsan bir gelir ziyaret eder. Hani dost dosta tatlı bir sitem eder ya o bab da. — Ya kusura bakma. Hasta olduğunu yeni duydum. Duyar duymaz geldim ve doktor getirdim sana. Bu doktor öyle bir doktor ki nereye elini dokunsa anında şifa saçıyor Allah’ın izniyle. Bu doktor seni bir tedavi etsin, ondan sonra seninle oturalım uzun uzadıya sohbet edelim. 52 — E peki madem doktor getirmişsin, o zaman beni bir tedavi etsin. Ondan sonra seninle oturalım uzun uzadıya sohbet edelim. Doktor kılığına girmiş Azrail (a.s) eliyle adamın ayaklarından sıvamaya başlar ve beline kadar elini getirir. — Ya arkadaş inanır mısın belimden aşağısı sapa sağlam oldu. — Eee ben sana demedim mi bu doktor şifa saçıyor. Azrail (a.s) elini belinden boynuna kadar çeker. — Hakikaten bu doktor şifa saçıyor. Vallahi boynumdan aşağı hiçbir şey kalmadı. Çünkü boynundan aşağı can kalmadı. Ruhunu alıyor hissetmiyor. Azrail (a.s) elini başından çeker. Adam yataktan doğrulur. Aslından adam öldü. Doğrulan ruhtur. Ceset yatakda yatıyor. Öldü adam. Dünya hayatı bitti. Çocukları feryadı figan ediyor. Ağlayanlar, sızlananlar. Adam görmüyor. O iyileştim kalktım zannediyor. Diyor ki arkadaşına; — Hay senden Allah razı olsun. Bu ne kadar güzel bir doktormuş. Diyor ki; — Uzun zamandır ben yatağa bağlı kaldım biraz dışarı çıkalım ve hava alalım. — Hadi çıkalım. İyileştiğini zannediyor. Arkadaşı olan görevli meleklerle dışarı çıkarlar ve bakarlar ki dışarıda bir cenaze yıkanıyor. Kendi cenazesi yıkanıyor. Tanımıyor. Allah-u Teala bildirmiyor. Allah’ın her şeye gücü yeter. Ol demesiyle neler olur. Derki Adam; — Ya bu cenaze yıkanıyor kimin cenazesi bu. — Falan dostumuzdu mahallemizde, arkadaşımızdı. — Öyle mi öldü mü? — Öldü ya. — Hadi gidelim arkadaşlık dostluk vazifemizi yerine getirelim. Onun yıkanmasına yardım edelim. Gider kendi cenazesinin yıkanmasına yardımcı olur. Öldüğünden haberi yoktur. Kendi cenazesidir. Der ki; — Biz bunu yıkadık bari kabre kadar da eşlik edelim. Arkadaş olarak son vazifemizi yerine getirelim. Cenaze ile birlikte kabre kadar gelirler, cenazeyi defnederler ve imam efendi telkinini verir ve cemaat dağılmaya başlar. Cemaat dağılmaya başlar fakat Kendisi ruhtur. Ruh olduğu için farklı düşünür. Der ki; — Acaba bu adam mezarda tek başına ne yapacak. Çok merak ediyorum. Acaba bu 53 adam mezarda tek başına ne yapacak. Der ki; — Benim bu mezara girmem lazım… Mezara girebilir mi girer. O ruhtur. Mezarın etrafında dolandıktan sonra süzülür topraktan içeriye girer. Nasıl girer. O ruhtur girer. Güneşin ışığı camdan içeriye nasıl süzülüyor ise ruh da toprak dan süzülür öyle girer. Mezarın içerisine girince bakar ki cenaze orada yatıyor. Acaba bu adam ne yapıyor. Ruhtur. Farklı düşünür. Der ki; — Benim bu cesedin içine girip onun düşündüklerini hissetmem lazım. Cesedin etrafında kabirde tur attıktan sonra cesedin içine giriverir. Cesedin içine girince ceset canlanır, canlanınca doğrulur, doğrulunca da mezarın tahtasına başını şöyle bir vurur. Mezarın tahtasına başını vurur. Çünkü cesede girince ceset canlanır. Allah resulü sahabeden biri şöyle sordu; — Kabirde aklımız başımızda olacak mı Ya Rasûlullah? — Evet! Aynen bugünkü gibi!" Adam Başını da tahtaya vurunca biraz biraz kendine gelir gibi oldu. Dışarıda yürüyen insanların ayak seslerini duyuyor. Mezarlığın yanından geçen insanların konuşmalarını duyuyor. Biraz daha aklı başına geliyor ve adam diyor ki; — Eyvaaaaah… Ben ölmüşüm ya… Ama bu nasıl bir ölüm. Hani cenneti ve cehennemi görecektik. Hani Azrail (a.s) gelecekti. Hani bir şeyler, bir şeyler olacaktı. E, ben bunların hiçbiri görmedim ki. Bu nasıl ölüm ya… Çoluk çocuğun haberi de yok. Öyle zannediyor. Aklı başına tam gelmedi daha. Dışarıdan hatta kendini kaptırır ve yürüyen insanlara der ki; — Çoluk çocuğa haber verin… Benim ben… Öldüm ya. Beni merak etmesinler. Oysa çoluk çocuğu onu defnetmiştir. Ve merakla beklemeye başlar. Şimdi ne olacak acaba diye. Ve dünyada yapıp ettiklerinizle baş başasınızdır. Biraz bekledikten sonra bir bakar ileriden bir nur parlıyor nur yüzlü bir genç delikanlı çıktı geldi adamın yanına. — Selamünaleyküm — Ve Aleykümselâm Gelen O nur yüzlü delikanlıya dedi ki; — Sen kimsin. Ne kadar güzel yüzün var. — Ben dünyada senin arkadaşındım. — Benim dünyada senin kadar güzel arkadaşım yoktu. Allah aşkına kimsin söyle. — Senin dünyada terk etmediğin namazım ben namaz. Sen beni dünyada yalnız bırakmadın bende burada seni yalnız bırakmayacağım. Ve biraz daha vakit geçti; bir nur yüzlü delikanlı daha çıktı daha geldi. 54 — Sen kimsin — Ben Kuranı Azimüşşan. Ve biraz daha vakit geçti; bir nur yüzlü delikanlı daha çıktı daha geldi. — Sen Kimsin — Ben Haccım. Ve biraz daha vakit geçti; bir nur yüzlü delikanlı daha çıktı daha geldi. — Sen Kimsin — Ben Zekâtım. Ve biraz daha vakit geçti; bir nur yüzlü delikanlı daha çıktı daha geldi. — Sen Kimsin — Ben Sadakayım. Dünyadaki yapmış olduğu bütün güzel ameller başına toplandı ve adama dediler ki; — Biraz sonra sorgu sual melekleri gelecek ve Sana diyecekler Rabbin Kim? Hiç heyecanlanma. biz sana yardım edeceğiz. Rabbim ALLAH dersin. Sana diyecekler ki; Dinin nedir? Dinim İSLAM dersin. Sana diyecekler ki; Kitabın nedir? Kuranı Azimüşşan dersin. Kabirde Bir rivayete göre 3 soru sorulacak, Bir rivayete göre 4 soru sorulacak. Dördüncü soru sorulacaksa da şu soru sorulacak buyruluyor. — Efendimiz (s.a.v.) simasını gösterilecek ve bu zat hakkında ne dersin? O benim peygamberim. Muhammed Mustafa (s.a.v.). Dersin. Ve biraz sonra gözleri gök yeşili, sesi aynı gök gürültüsü gibi iki tane melek çıkageldi. — Rabbin Kim — Rabbim ALLAH — Dinin nedir? — Dinim İSLAM — Kitabın nedir? — Kuranı Azimüşşan — Efendimizi göstererek; bu zat hakkında ne dersin? — O benim peygamberim. Muhammed Mustafa (s.a.v.) Ve melekler ona derler ki; — Biz senin zaten doğru cevabı vereceğini biliyorduk. Sana müjdeler olsun. Sen ebediyen kurtuldun artık. Bütün dünyadaki sıkıntıların bitti. Sabah erken kalkıp işe gitmelere. Otobüs durağında otobüs beklemeler, Hastanelere gitmeler. Hepsi bitti. Ve o kulun kabri 6 cihetten genişler. Önden, arkadan, Sağdan, soldan, yukarıdan, aşağıdan. Gözünün görebildiği yer açık. Ve onun kabrinin sağından bir pencere açılır cennetteki makamını seyreder. O arada haydi kıyamet koptu derler. Bu kadar kısa süre. Âmâ değerli cemaat varsa gelecek değil mi? Kaza namazlarını kıldıysak gelecek namaz. Orucu tuttuysak gelecek. Paramız var da zekât verdiysek gelecek zekat. Paramız var da hacca gittiysek gelecek hac. Paramız var da sadaka verdiysek gelecek 55 sadaka. Tabii bunları yapmadıysak gelecek olan belli; ŞEYTAN. Evet, dünyada engelli çocuklarımıza şükürle, sabırla bakabildiysek, topluma kazandırabildiysek, imanlı yetiştirebildiysek. Kabirde neden bizlerin sadaka kelebekleri olmasın. Belki de engelli çocuklarımız bizlerin anne babaların ahirette cennet anahtarı, kabir anahtarı.(18) Not: Yukarıda anlatılan sohbetin aşağıda youtube linkini tıklayarak mutlaka dinlemenizi tavsiye ederim. 4.10- YAHUDİLİK VE HRİSTİYANLIĞIN ENGELLİ AİLELERE BAKIŞ AÇISI Engelli çocuklu ailelere farklı bakış açısı kazandırmak adına Yahudiliğin ve Hıristiyanlığın Engelliliğe ve engelli ailelere olan yaklaşımını araştırma gereği duydum. Çok enteresan sonuçlara ulaştım ve araştırmalarım bende şaşkınlık yarattı. Kitap eleştirmenleri yine taraflı davranmışsın diyecekler belki de bana. Yorumum; bizim dinimiz İslam, muhteşem bir din. Araştırmalarımı okuduğunuzda siz de benimle aynı düşüncede olacağınızı düşünüyorum. Engelli Aileler ve Din: Engelli birey ve ailesi içinde bulunduğu, yaşadığı durumdan dolayı zaman zaman kendi kendine, “niçin ben / biz?”, “neden bu olay benim / bizim başımıza geldi?”, “Allah niye beni / bizim çocuğu seçti?”, “ben niye böyleyim?” vb. gibi çeşitli şekillerde engel durumunu sor(gula)ma, anlama, anlamlandırma yoluna gitmektedir. Dolayısıyla bu tür soruların cevabını bulmada veya içinde bulunduğu durumu anlamlandırmada engelli insan dine müracaat eder. Çünkü din insanın hayatta karşılaştığı her olay ve duruma hazır ve anlamlı cevaplar veren ve ona nasıl yaşaması gerektiği hususunda yol gösteren bir zihnî muhtevalar sistemidir. Ayrıca din hayata anlam ve gaye kazandırır. Bununla birey hayatın insana yüklediği krizleri karşısında mânen güçlenir.(19) Dinsel öğreti; dışlanan toplumsal kesimlere „Her şey yolundadır ve iyidir, kötü olan sensin. Sistem içindeki yerini kabullenmeli ve uyum sağlamalısın. Ancak böylece huzura kavuşabilirsin‟ der. (20) Yahudiliğin Engelli ailelere Bakışı: Yahudilerin katı dinî kurallar dünyasında engelliler kendilerine bir yer bulabilmiş; onların diğer normal insanlarla eşitliği vurgulanırken, ilâhî dinlerde hâkim olan anlayışın neticesi olarak engelliler, eksik insanlar olarak algılanmamışlardır. Yahudiliğin kutsal kitabı olan Tora‘nın emrettiği iki şey son derece önemlidir: ilgi göstermek ve saygı duymak. Karşımızdaki ister sağlıklı olsun, isterse engelli, değişen bir şey yoktur. Hepimizin birbirimize ihtiyacı olduğunu ve engelliliğin de hayatımızın bir parçası şeklinde değerlendirilmesi gerektiğini asla unutmamamız gerekmektedir. (21)Engelli kategorisine giren insanlara ilişkin pek çok hüküm karşımıza çıktığı gibi; her ne kadar çalışmamızı doğrudan ilgilendirmese de özürlü ya da kusurlu hayvanlarla ilgili de bazı kurallar dikkat çekmektedir. Örneğin, Tora‘da geçen şu iki sözün, konumuzun anlaşılması açısından oldukça ilginç olduğunu söyleyebiliriz: ―Bir hayvanın özrü varsa, topal ya da körse, herhangi bir ciddi sakatlığı varsa, onu Tanrınız Rab‘be kurban etmeyin. (22)―Tanrınız Rab‘be herhangi bir özrü, kusuru olan sığır ya 56 da koyun kurban etmeyeceksiniz. Tanrınız Rab bundan tiksinir. (23) Çok uzatmamak gerekirse Yahudiliğin engellilere bakışını sorunlu gördüm. Ayrıca uygulamada ise Yahudilerin dini kaidelerine ne kadar uyduğu da dünyada gerçekleştirdiği eylemler ile çelişkilidir. Mesela; İsrail engelliler derneğini vurdu: İsrail’in Gazze’deki engelliler cemiyetine düzenlediği saldırıda iki kişi hayatını kaybetti, eski Hamas hükümetinin başbakanı İsmail Heniye’nin yeğeni de hayatını kaybetti. (24) Ayrıca İsrail’in dünyada kullandığı savaş malzemeleri ise (mistik bombaları gibi) dünya insanlığının engelli kalmasına sebebiyet vermektedir. Yazısında, engelli kişilerin Yahudi kanununu uygulamada karşılaşabileceği bazı zorlukları ele almaya çalışacağını belirten Chitrik, ―Ancak bu konuya eğilmeden önce, saygı değer öğretmenim Lubavitch Rabi MenachemMendelSchneerson‘un, israilli engelli asker ve sporculara hitaben (19 Ağustos 1976 tarihinde) yaptığı konuşmadan, bir bölümü aktarmak istiyorum diyerek şu satırlara yer verir: ― Fiziksel bir zayıflık veya eksikliği bulunan kişinin üzülmesi için hiçbir neden yoktur. Bu durum, aslında Yüce Yaratıcı‘nın o kişiye engelleri aşma ve sıradan insanların başaramadığı şeyleri başarma imkânını veren özel ruhanî güçler bahşettiğini gösterir. Özürlü‘ terimi hiç kimse için kullanılmamalıdır. Aksine bu kişilerin, sıradan insanların sahip olduklarının çok ötesinde özel güç ve yetenekleri vardır; Tanrı katında özel ve fevkaladedirler. Dolayısıyla, aslında ne olduklarını gösteren bu sıfatla adlandırılmaları gerekir: Fevkalâde‘. Bu sıfat, onların neşe ve özgüvenin canlı örnekleri olmasını sağlayan sıra dışı özelliklere vurgu yapar ve fiziksel ya da bedensel durumuna bakmaksızın her kadın ve erkeğin, Yukarı‘daki Tanrı‘nın parçası‘ olan bir ruha sahip olduğunu gösterir ve bu, her türlü engeli aşar. (25) Hristiyanlığın Engelli ailelere Bakışı: Otieno‘nun yazısında yer alan bilgilere göre; İncil, engelli olmayı bir hastalık olarak görmüştür. İncil‘de adı geçen en yaygın hastalıklar körlük, sağırlık, dilsizlik, cüzzam ve felçtir. Görme bozukluğu, antik zamanda en yaygın fiziksel engellilik şeklidir. Yaşlılıkta görme kaybına uğrayan Isaac (Yaratılış, 27/1), Jacob (YaratılıĢ, 48/10), Eli (1. Samuel, 3/2, 4/15) ve AhiyaShilomite (1. Krallar, 14/4) gibi kişiler hâricinde engelli olmanın, doğal sebeplerine Kutsal Kitap‘ta değinilmez. Engellilik Tanrı‘ya atfedilir. Eski Ahit yazarlarının genel görüşüne göre; Tanrı, günahtan dolayı ya da insanların itaatsizlikleri için, kendi gazabının bir gereği olarak ihlâllerde ceza karşılığında sakatlığı getirmiştir. Engellilik, cahillik ve inançsızlığın neticesinde bir lânet olarak görülmektedir. (26) Hıristiyanlığın engellilere bakışına gelince; Hıristiyanlar her ne kadar onları insanlığın ortak lâneti olan kişiler şeklinde tanımlasalar da, engellileri toplumdan tecrit etmek gibi bir tavırları olmamıştır. Fakat bununla birlikte Hıristiyanların onları topluma ve kiliseye kazandırma, engellilik problemini çözme noktasında özel çalışmalar yapma gibi üst düzeyde gayretlerine de rastladığımızı söyleyemeyiz. Yine de söz konusu meselede küreselleşen dünyaya paralel olarak yeni yeni küçük adımların atıldığını da göz ardı etmememiz gerekir. Bu arada İncil‘in pek çok yerinde geçen pasajlardan, engellilik ile günah işlemenin birbiriyle ilişkilendirildiğini ve fakat bunun hemen arkasından İsa‘nın sözlerinden, engelliliğin çok büyük bir problem olmadığını, önemli 57 olanın Tanrı‘yı yüceltecek işlerin peşinde koşmak olduğunu anlayabiliyoruz. (27)Hıristiyan dünyasına ait bir web sitesinde rastladığımız, Hıristiyanlığın engellilere bakışıyla alâkalı şu yorumu burada aktarmak istiyoruz: ―Âdem‘i Tanrı direk kendi elleriyle bir kerede yarattı ya da insan vücudu evrimin sonucu oluştu. İlk haliyle o beden mükemmeldi ve ölümsüzdü, yargı günü bize verilecek cennetsel bedenlerimiz de aynı şekilde mükemmel olacaktır. İnsan ruhunu Tanrı yarattı ve yaratıyor. Ama günümüzde Tanrı asla insan bedeni yaratmıyor. İnsan bedeni yaratma görevi Tanrı‘nın çocukları olan insanlara verilmiştir. Evli çiftler birleşir ve beden yaratılır. Bu konuda O‘nunla işbirliği içindeyiz. İçine ruhu koyan Tanrı‘dır. Ancak Âdem ve Havva‘nın düşüşünden sonra dünyaya günah ve ölüm girmiştir. Şu an bilim adamlarının da anlayamadığı bir sebepten ötürü insanlar ölmeye başlamıştır. Kısacası bedenlerimiz bozulmuş ve kusurlu olmuştur. Dolayısıyla beyindeki kusurlar zihnî engellere neden olurken, diğer organlarımızdaki kusurlar farklı engellere neden oluyor. Bu engelli doğma hali, insanoğlunun aynı ölüm gibi bir lânetidir. Sorun, en başta bedenimizi Tanrı‘nın bu şekilde yaratmamış olması, bizim sonradan bozmuş olmamızdır. İşin sonunda engelli insanların da, sağlıklı insanların da ruhları Tanrı tarafından özellikle verildi, hepimiz kendi koşullarımıza ve ruhumuza ne kadar değer verdiğimize göre yargılanacağız. Engelli insanlara verilen farklı lütuflar vardır… (28) Engellilerle alâkalı yukarıda zikredilen bu bakış açısı her ne kadar bazı araştırmacılarca da desteklense de, bilhassa ―Allah (Baba)‘ın sadece insanı yarattığı ve günümüzde asla insan bedeni yaratmadığı‖ şeklindeki ifade oldukça sıkıntılı gibi durmaktadır. Zira Hıristiyan inancına göre de beden ve ruhu ile tüm insanların ve her şeyin yaratıcısı Allah‘tır. (Markos, 10/6; Vahiy, 4/9-11) Ayrıca engelli doğma halinin, insanoğlunun bir laneti olarak görülmesi de tartışma konusudur. Netice olarak; Engellilik ile din arasında az veya çok bir ilişkiden söz edilecekse, bu durumda dinlerin, özellikle de başta İslâm dini olmak üzere ilâhî dinler arasında önemli bir konuma sahip olan Yahudilik ve Hıristiyanlığın engellilik problemine bakışı son derece önemlidir. Zira çok sayıda müntesibi olan bu iki dinin engelliliğe yaklaşımı, bu dünyayı paylaşan insanların engelliler için biçeceği rolü de belirleyecektir. (29) Yazılarımızın genelinde İslam’ın engellilere bakışını detaylı anlattığımız için burada detaylandırmıyorum. Netice de engelli- engelsiz fark etmez Hz. Peygamber (asm.)’in, “Her doğan, İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonra, anne-babası onu Hıristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar.” (30) 58 KAYNAK: (www.timeturk.com/tr/2014/08/03/hayatini-engelli-cocuklarina-adadi.html) (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5/168-169) [Buhari, Merda, 7] [Buhari ve Müslim] [İbnHanbel, V, 169] ( Ramuz El-Ehadis, 373) [EbûDâvûd, Cihâd, 69] [Buhari, Merda, 7] (www.msxlabs.org/forum/soru-cevap/317354-engellilerin-durumu-cennette-na sil-olacaktir.html#ixzz3uJu707Li) (10)(Abese, 80/1–12) (11)dua.nedir.com/#ixzz3fmw8Ox6E (12)(Furkan Sûresi: 77) (13)(Câmiü’s-Sağîr, Hadîs No:, 1145, 1129, 7602, 1876.) (14)(Tirmizî, Daavat, 1; İbnMace, Duâ,1.) (15)(Bakara Sûresi, 186.) (16)(Ramuz 2/368) (17)( Buhari, Cihad, 102) (18) Geylani Karaarslan’ın Ağlatan Cuma Sohbeti LİNK; www.youtube.com/watch?v=9Ts26ZlBw0U (19)(ozelegitimokulu.tr.gg/ENGEL%26%23304%3B-%C7COCUK-VE-A%26%2 3304%3BLES%26% 23304%3B-SORUNLARI.html (erisim: 25. 12. 2014) (20)(/www.engelliler.biz/forum/archive/index. php/t-120826. html (erisim: 25. 12. 2014) (21)(YAHUDİLİK VE HIRİSTİYANLIĞIN ENGELLİLERE BAKIŞI - Mustafa Sami BAYBAL) (22)(Tesniye, 15/21) (23)(Tesniye, 17/1) (24)(Al Jazeera ve AA) (25)(arsiv. salom. com. tr/news/print/24949-Bir-ilahiyat-problemi-olarak-Yahudiligin-engellilerebakisi. aspx (erisim: 02. 07. 2015) (26)(dsq-sds. org/article/view/988/1164 (erisim: 22. 01. 2015) (27)(file:///C:/Users/1/Downloads/85-439-2-PB.pdf) (28)(www. hristiyanforum. com, (erisim: 20. 02. 2015) (29)(file:///C:/Users/1/Downloads/85-439-2-PB.pdf) (30)(Buhârî, cenâiz 92; EbûDâvut, sünne 17; Tirmizî, kader 5) (1) (2) (3) (4) (5) (6) (7) (8) (9) 59 BEŞİNCİ BÖLÜM BAŞARILI OLMAK İÇİN AİLELER NE YAPMALI? Engelli aileleri başarı parolası; Biz Allah için teslim olmuş kullarınız ve Elbette biz yine ona döneceğiz Bu söz engelli ailelerinin hayatlarının anlamı olmalıdır 60 5.1-BAŞARILI İNSANLARIN ENGELLİ AİLELER İÇİN ÖNEMİ Engelli çocukları olan anne babaların çocuklarının kişisel gelişimine yönelik gayretleri önemlidir. Anne babaların başarılı insanları evlerine sık sık davet etmeleri çocuğun gözünde somut bir eğitim göstergesi olacaktır. Hatta ve hatta başarılı insanları evlerinde ziyaret ederek çocuklarına örnek göstermek için fırsat kullanabilirler engelli aileler.Bende Allah’ın izniyle başarabilirim. Bende meslek sahibi olabilirim diyebilmeli çocuklarınız. Başarılı insanların başarıya kolay ulaşamadığı da çocuklarına anlaşılmalıdır. Eğer başarılı insanları davet edemeyip, ziyaretlerine de gidemiyorsa aile başarılı insanların başarılarını anlatan kitaplar okutmalı ya da filmler izletmeli. Çocuğun hayal dünyası daha somut şeylerle dolar ve hedefini de ona göre seçer. Tabii çocuğun engeline yeteneğine göre. Hedefini seçmesi de önemli. Çocuğunuzun engelini eğitimle, başarıları ve başarılı insanları örnek almasını sağlayarak kapatın. Engelli çocuğunuzun Azimli ve kararlı olmaları önemlidir. Başarılı insanlar gibi bahane üretmeden yapabilecekleri şeylere odaklanmaları en büyük özellikleri olmalıdır. 5.2-BAŞARISIZLIK ENGELLİ ÇOCUĞUNUZ İÇİN BİR SON DEĞİLDİR… “Fethedip yenmeniz gereken ve aklınızda bulunan üç düşman; Endişe, şüphe ve korkudur.” George Shinn Huffington, annesinin ona hep aynı şeyi söylediğini anlatıyor: “Başarısızlık başarının tersi değil, başarıya ulaşmanın en büyük adımıdır.” Bu sözü kendine tekrar ederek başarısızlığın onu yıldırmasına izin vermediğini söylüyor Huffington. Elbette engelli çocuğunuzda başarıya giden yolda defalarca başarısızlık duygusu yaşayacaktır. Anne baba başarısızlık karşısında asla ve asla çocuklarının direncini kırmamalıdır. Allah muhafaza çocuğun direnci kırılır ve çocuk engelli olmamdan dolayı başarılı olamıyorum düşüncesi uyanırsa çocuk hedefinden kayar, sapıtır. Bu da anne baba için çok tehlikeli dönüşü olmayan zor bir yoldur. Başarılı tüm insanların geçmişinde mutlaka başarısızlık vardır. Başarılı veya başarısız olmanın kaderle ilişkisi vardır. Allah ezelde şöyle takdir buyurmuştur: Doğru ve ısrarlı bir şekilde çalışan kişi başaracaktır. Başarılı veya başarısız olmanın büyük bölümü insanın özgürlük sınırları içindedir. Bu alanda insan, başarılı olmak için çaba sarf etmeli, kendisini başarıya ulaştırması için aynı zamanda dua etmelidir.(1) Yazar Celal Çelik’in En Büyük Engellilik nedir kitabında Yazar Celal beyin babası annesine şöyle der; -- “Nuriye, Ona bu hastalığı Allah verdi. Bizim sabrımızı deniyor. Yeter artık ağlama. Allah terazinin bir kefesine oğlumuzun hastalığını koydu. Diğer kefesine bizim sabrımızı koyacak. Daha fazla ağlarsan terazinin kefesini ağırlaştırabilir. Bizim iki çocuğumuz daha var. Allah bana bu imtihanı verdiyse mutlaka ben bunu başaracağım. Allah’a söz verdim. Artık ağlamayı bırakıp oğlumuzu rahat yaşatma çareleri üretmeliyiz. “ Hayattan Korkma filminde Bir adam ile görme engelli bir çocuk arasında şöyle bir 61 diyalog geçer; —Ne yapmak istiyorsun? —Koşmak… Ama düşmeden! Der. Düşmeden koşarak başarıya ulaşmak gerçekçi değil. Düşe düşe, düşe kalka başarıyı yakalamak hayatın gerçeği. 5.3- ENGELLİ ÇOCUĞUNUZ MU BAŞARACAK? EVET! “Kendini yetersiz gören insan tereddüt içinde beklerken, girişimci insan hata yapmaktan korkmadığından daha üstün hale gelir.” Henry C. Link Mevlana diyor ki; “Ben çiçeğe su veririm çiçek suya kanar, ben mest olurum.” Çiçeğin suya ihtiyacı var ama, mest olmak için çiçeğe su vermeye ihtiyaç var. Engelli çocuğumuza karşı ön yargılardan uzaklaşır, onlara her alanda eşit davranır ve fırsat verirsek onlar için yepyeni bir dünyanın kapılarını aralamış oluruz. Her engelli çocuğun bu dünyada kendini geliştirebileceği, başarabileceği bir yeteneği vardır. Mesele o yeteneği anne babanın keşfetmesinde yatar. Keşfetmek de kolay değildir ve büyük gayret, sabır ister. San Fransisco’nun yıkık dökük bir mahallesinde, yoksul koşullar içinde doğan bir gencin hikâyesini anlatarak konumuza devam edeceğiz. Seçtiği amaçlar kendisi dışında herkes için imkânsız görünüyordu. Bu delikanlı, futbol yıldızı Jim Brown’un hayranlarındandı. Bu delikanlı yetersiz beslenme nedeniyle geçirdiği hastalıktan sakat kalmış, altı yaşındayken bacakları eğrilmiş arkadaşları tarafından “kalem bacak” diye kızdırılıyordu. Ama o kafasındaki kahramanı gibi bek oyuncusu olmayı kendine amaç edinmişti. Cebinde futbol maçlarına kadar gidecek parası da yoktu. On üç yaşında bir maç sonu dondurmacı dükkânına girdiğinde karşısında çocukluğundan beri hayranı olduğu kahramanı gördü. Ona “Ben sizin en büyük hayranınızım ve sizin her kırdığınız rekoru, her kaybettiğiniz sayıyı bilirim” dedi. Jim Brown gülümsedi. “Bu harika bir şey.” diye karşılık verdi. Ve çocuk büyük bir ihtirasla “Bay Brown, ben günün birinde sizin her rekorunuzu kıracağım.” Futbol efsanesi gülümsedi. “ Harika! Evladım, adın ne senin?” Çocuk bir kulaktan bir kulağa sırıtarak “Orenthal” efendim; “Orenthal James Simpson” O. J. Simpson gerçekten de Jim Brown’un bütün rekorlarını kırdı, yerine kendi rekorlar anıtını dikti. Amaçlar nasıl oluyor da böyle inanılmaz bir güç yaratıyor. Amaç seçmek, görünmezi görünür kılmanın ilk adımıdır ve hayattaki tüm başarıların temelidir. Amaçları seçtikten sonra, hemen arkasından bir plan geliştirmek için büyük çapta ve sürekli biçimde eyleme geçmek gerekir.(2) Engel başarısızlık, geri kalma, hiçbir şey yapamaz anlamında değildir. Çocuğunuzun engeli, başarılı olmasına sebebiyet vermelidir. Bu dünya da sebebi olmayan milyonlarca ‘güya engelli değil’ hayatı boş yaşayan kahvehane, tribün ve flört düşkünü başarısız insanlar vardır. Böyle hayatı boş, başarısız olmaktansa, başarılı insanlığa faydalı, dolu bir engelli olmak daha hayırlıdır. Engelli çocuğu olan anne-babalar için başarı; insanın hayatta rabbimiz tarafından verilen görevi layıkıyla yerine getirebilmesidir. Çocuğunu insanlığa kazandırmasıdır. Ona başarı yollarını açmaktır. Yazar Muhammed Bozdağ Ruhsal Zeka kitabında Bir askerin gücünü ardındaki ordunun gücü belirler, der. Bir engelli çocuğun arkasındaki güç de anne 62 babasıdır. Anne baba engelli çocuğunun arkasında ne kadar bilinçli durarsa çocukta o kadar hayat mücadelesi kazanır ve başarıları fetheder. En büyük zafer engelli çocuğunuzun kendisini fethetmesidir. Netice’de Anne Baba için başarı formülü şudur; 5S + 1K’dır. Sabır, sorgulama, savaş, saygı, sevgi ve kişiliktir. Sabır; Engelli çocuğunun engelini aşma sürecinde sıkıntılara katlanma. Sorgulama; Engelli çocuğunun engel durumunu aşabilmesi ve sağlığı adına dünyada diğer çocuklar nasıl başarılı olmuşlar, sağlık alanında en etkili yöntemler diye araştırma. Savaş; Engelli çocuğun yeteneğini keşfedene kadar olan süreçte her türlü mücadeleyi verme. Saygı; Engelli çocuğun kendisine ve anne babaya, topluma saygı duyabilmesi. Sevgi; İnsanlığı, insanları ve dünyadaki tüm varlıkları sevme. Kişilik; Yukarıdaki 5 madde engelli çocukta oluştuktan sonra çocukta otomatikman kendine münhasır kişilik tarzı oluşacaktır. Birbirini seven insanlar için engeller tatlı bir tebessümden ibarettir. 5.4- ‘’SEN AMELE OLAMAZSIN, TEK ÇAREN…’’ Yusuf Samet İlerisoy, liseden sonra üniversite sınavında 480 puan aldığını ve 7 bin 500’üncü olduğunu belirterek, Bilkent Üniversitesi Fizik Bölümü’nü burslu kazandığını, bundan sonra hayatının çok iyi bir yöne doğru akmaya başladığını söyledi. İlerisoy, şöyle devam etti:"Okula başlamadan önce annem bana derdi ki, ’benim oğlum profesör olacak’. En büyük emek annemin. Onun bana acı ama gerçek bir sözü vardı. Bu da engelli arkadaşlara öğüt olsun. Bana derdi ki, ’Samet sağlıklı değilsin, sen amele olamazsın, sen işçi olamazsın senin tek çaren var okumak, engelli olarak okumak dışında başka alternatifin yok.’ Annem bana inandı, güvendi ve ben de gerçekleştirdim. Okuyup kendimi geliştirdikçe fark ettim ki dâhil olduğum çevremin kalitesi ve eğitim seviyesi de arttı. Engeliniz de artık hayatınızda sıkıntı yaratmamaya başlıyor. Engelli olarak mutsuz değilim. Hatta bana sağladığı bir sürü avantaj var. Mesela sadece ben sınavlarda ek süre alıyorum. Hocalar ilk beni fark ediyor. Sınıfta kimseyi tanımıyorlar kalabalıkta ama beni mutlaka tanırlar." (3) Türkiye şartlarında maalesef engellilerin yaşamlarını daha da kolaylaştırabilmeleri eğitim hayatlarını devam ettirebilmelerine bağlı. İlk beyazay derneği ile tanıştığımda beyazayın ilk toplantısında 20 kişilik toplantı yaptık. Toplantı tanışma faslında zor bir durum yaşadım. Toplantıya katılanlardan 20 kişinin 17 si görme engelli, 2 bedensel ve bir ben vardım engelli olmayan. Tanışma faslında herkes mesleklerini saymaya başladı; ‘ Milletvekili, iş adamı, hafız, yazar, avukat vs…’ Yani prestijli meslekler havada uçuşuyor. Sıra bana geldiğinde o zamanlar şirkette çalışıyorum demek zorunda kalmıştım. Çok özenmiştim engelli kardeşlerimi. Neticede kendimin de çok geride kaldığını tespit etmiştim. Engelli camiası hayatımı çok etkilemiştir hep bu yönden. Gerçekten bir engelli istesin Allahın izniyle başaramayacağı bir şey yok. Engelliler gerçekten istediklerinde eğitim hayatında ilerlediklerinde toplumun da önüne geçebiliyorlar ve kitleleri arkalarından yürütebiliyorlar. Eğitimden kasıt illa bir okulda okumak değil tabii ki. Her engellinin mutlaka ve mutlaka bir meslek alanında kendisini yetiştirmesi gerekiyor ve o alanda uzmanlaşması gerekiyor. Bir engelli evladı olan Yusuf Samet İlerisoy’un annesini tebrik ediyor, engelli çocuklu 63 ailelerin evlatlarını ne yapıp ne yapıp eğitim hayatlarının devamını sağlaması için tüm fedakârlıkları göstermesi gerekiyor. Allahın izniyle netice de engelli evlatlarının başarıları fedakârlıkların meyvesi olacaktır. 5.5- ÇOCUĞUNUZ ENGELLERİ AŞIP ÖZGÜRLÜĞE YELKEN AÇABİLİR Mİ? Gerçek manada ölçülü destek, sevgi ve ilgi engelli çocuğun kendi akranlarından geri kalmamasını sağlar Biraz sonra sizlere yazarken çok etkilendiğim heyecanlandığım bir başarı hikâyesi anlatacağım. Evet, başlıkta da yazıldığı gibi eğer anne babalar engelli çocuklarına doğru, sabırlı destek verirlerse hiç abartısız söylüyorum; engelli çocuklarından harikalar oluşturabilirler. Ortaya tüm insanlığa faydalı bir şaheser çıkarabilirler. Hikâyemizin başlığı; Sue Austin. Su altında özgürlüğü yeniden keşfeden kadın. Engellerin, engel olmadığını kanıtlayan kadın. Geçirdiği hastalık sebebiyle 18 yıldır tekerlekli sandalyede yaşayan Sue Austin, TED’in ( Teknoloji, eğlence ve tasarım alanında yeni fikirlerin yayılmasını sağlayan uluslararası girişim) desteğiyle, tekerlekli sandalyeyle Kızıldeniz’e dalış projesini gerçekleştirdi.(4) Sue Austin engeli ile ilgili duygu ve düşüncelerini şöyle anlatıyor; Burada olmak, yolculuğum hakkında konuşmak, tekerlekli sandalyem hakkında konuşabilmek ve onun bana getirdiği özgürlük hakkında konuşabilmek muhteşem Sürekli ilerleyen bir hastalık neticesinde 16 yıl önce tekerlekli sandalye kullanmaya başladım. Bu durum benim dünyaya olan erişimimi tamamen değiştirdi. Tekerlekli sandalye kullanmaya başlamak, yeni muazzam bir özgürlüktü. Hayatımın sınırlandığını ve ellerimden kaydığını düşünürdüm. Devasa bir oyuncağa sahip olmuş gibiydim. Tekerleklerin "vınnnn" sesini duyar, rüzgârı yüzümde hissederdim. Sokağın dışına çıkmak bile başlı başına neşelendiriciydi. Bu yeni oyuncağımı ve özgürlüğümü bulmama rağmen, insanların bana davranışları tamamen değişmişti. İnsanlarla aramıza görünmez bir perde inmişti ve beni artık görmüyor gibi davranıyorlardı. Beni kendi varsayımlarıyla algılayıp, tekerlekli sandalyede onlar ne görmek istiyorsa öyle olmam gerektiği yönünde davranıyor gibiydiler. İnsanlara soruyordum: "Tekerlekli sandalye sana ne çağrıştırıyor?" Cevaplar genelde şöyleydi: "Sınırlama", "Korku", "Acıma", "Kısıtlanma". Anladım ki, bu cevapları içselleştirmiştim ve bu, esas beni ben yapan şeyi değiştirmişti. Bedenimin bir parçası bana yabancılaşmıştı. Artık kendimi, kendi gözlerimden değil, giderek artan bir şekilde başkalarının bana bakış açıları ve verdiği tepkilerin ışığında görüyordum. Sonuçta ise şunu öğrendim: "Kimliğimi yeniden oluşturmaya ve kendi hikâyemi yaratmaya ihtiyacım vardı. Ve düşünüyorum, işte bu anda, bu insanların beni tekerlekli sandalye ile bunları yapabilirken gördüğü anda, artık tekerlekli sandalyeye ilişkin önceki yargıları kalmıyor veya daha önce oluşmuş tüm yargıları aşılıyor. Artık tamamen farklı bir bakış açısıyla düşünüyorlar. İşte o bütünüyle yeni düşünce anının, belki diğer insanların hayatlarının geri kalanına da yayılacak bir özgürlük alanı açtığını düşünüyorum. Benim için bu, diğer insanların farklılıkların değerini, getirdiği eğlenceyi, görmelerini sağlamak, insanların, fiziksel kayıplarına ve sınırlamalarına odaklanmak yerine, dünyayı yepyeni heyecanlandırıcı bakış açılarıyla keşfetmenin getirdiği gücü ve neşeyi göreceğimiz anlamına geliyor Benim için tekerlekli sandalye dönüşümün bir aracı. Hatta artık tekerlekli sandalyeye ben 64 "PORTAL" diyorum çünkü tekerlekli sandalye beni yepyeni bir varoluşa, yepyeni alanlara, yepyeni bir bilince taşıyor. Diğer bir nokta da, kimsenin daha önce sualtı tekerlekli sandalyeyi duymamış veya görmemiş olması, yepyeni bakış açıları, varoluşlar, bilişler yaratıyor. Artık hepinizin aklında bu kavram var. Siz de artık bu sanatsal işlerin bir parçasısınız.(5) Sue Austin’in, konuşmasının her cümlesi muhteşem. Sue Austin’i yetiştiren anne ve babasıyla tanışıp ‘Ne kadar pozitif, yetenekli bir evlat yetiştirmişsiniz’ diye tebrik etmek isterdim onları. Aileler şunu bilmeliler; her çocuğun dünyaya sunabileceği bir yeteneği mutlaka vardır. Bunu aileler fark etmeli, keşfetmeli. Yetenek engel tanımaz. Engelli çocuğunuzdan bir eser oluşturun ve insanlığa ibretli katkı sağlayın. Evet… Sue Austin gibi engelli çocuğunuz da engelleri aşıp özgürlüğe, başarıya yelken açabilir. Neden olmasın? Engelli çocukları olan anne babalara başarı formülü — Yaratılanı yaratandan ötürü sevme — Yaratılanın yaratıcısına teslimiyeti — Ruhun nefse hâkim oluşu — Şeytanın devre dışı kalışı İşte imanın zirve noktası SİZLERDEN GELEN YORUMLAR Hiçbir şeyin önemi yok şu hayatta. Sağlık olsun, bir de gönül dolusu huzur Gerisi Yalan dünya. Fatih KARTAL 5.6- ENGELLİ ÇOCUKLARINIZ KANAT ÇIRPABİLİR Mİ? Bir kelebek kanatlarını çırpsa acaba dünyanın diğer ucunda fırtınaya sebep olabilir mi? Bence olabilir… Çünkü o ince kanatlarıyla rüzgâra karşı uçmasını ve durmasını bildiği için. Nasıl bir cesaret değil mi? İnce kanatlarla rüzgâra karşı cesaretle uçmak. Eğer kelebek incecik kanatlarıyla bu cesareti gösterebiliyor ve fırtınaya sebep olabileceğini hayal edebiliyorsak, dünyanın en mükemmelli olarak yaratılan ve akıl nimeti bahşedilen engelliler acaba kaç depreme sebep olabilir. Kelebeğin gösterdiği o cesareti gösterebilir mi? Eğer Allahtan başkasına güvenmez ise, tam tevekkül ile rabbine güvenirse işte o zaman Allahtan başkasından korkmaz ve hayatta yaşadığı her şeyin Allahın takdiri üzerinde yaşandığını bilir. Yani engelli insanların kanatları Allah’ın izniyle sadece fırtınaya değil kasırgalara, depremlere sebep olur. Yeter ki imanı tam olsun. 65 SİZLERDEN GELEN YORUMLAR Kelebek etkisi derler, öyle hafife alınacak gibi de değil, sağlam dayanakları vardır bu teorinin. Bir başka görüş katmışsınız siz, imanı ki doğru da yapmışsınız. Neden olmasın, ianandıktan sonra Engelliler bile kanat çırpabilirler elbet. NitemTran - 31 Temmuz 2015 Cuma 01:21:33 Edebiyat defteri.com Uçmak için kuş olmak gerekmez Küçük sevinçleriniz olsun yeter. Fatih KARTAL 5.7- KALIPLARINI KIRMAK VE ÖZGÜRLÜK Yetenekli engelli çocuk,gayretli anne ve babanın ellerinden bir kılıç kadar tehlikeli olabilir Japonya’da bir çocuk 10 yaşlarındayken bir trafik kazası geçirmiş ve sol kolunu kaybetmiş. Oysa çocuğun büyük bir ideali varmış. Büyüyünce iyi bir judo ustası olmak istiyormuş.Sol kolunu kaybetmekle birlikte, bu hayali de yıkılan çocuğunun büyük bir depresyona girdiğini gören babası, Japonya’nın ünlü bir Judo ustasına gidip yapılacak bir şeyin olup olmadığını sormuş. Hoca: Getir çocuğu ..bir bakalım, demiş. Ertesi gün baba-oğul varmışlar hocanın yanına. Hoca çocuğu süzmüş ve: Tamam demiş.. Yarın eşyalarını getir, Çalışmalara başlıyoruz. Ertesi gün çocuk geldiğinde hocası ona bir hareket göstermiş ve "bu hareketi çalış" demiş. Çocuk bir hafta aynı hareketi çalışmış. Sonra hocasının yanına gitmiş. Çocuk: - Bu hareketi öğrendim başka hareket göstermeyecek misiniz?" diye sormuş.Hocanın cevabı: - Çalışmaya devam et olmuş... İki ay, üç ay, altı ay derken çocuk okuldaki bir yılını doldurmuş. Çocuk bu bir yıl boyunca hep o aynı hareketi tekrarlamış. Hocanın yanına tekrar gitmiş: Hocam bir yıldır aynı hareketi yapıyorum bana başka hareket göstermeyecek misiniz? — Sen aynı hareketi çalış oğlum. Zamanı gelince yeni harekete geçeriz. 2 yıl, 3 yıl, 5 yıl derken çocuk judodaki 10. yılını doldurmuş. Bir gün hocası yanına gelip. ..."Hazır ol! " demiş. "Seni büyük turnuvaya yazdırdım. Yarın maça çıkacaksın!". Delikanlı şok olmuş.. Hem sol kolu yok hem de judo da bildiği tek hareket var. Ünlü judocuların katıldığı turnuvada hiçbir şansının olmayacağını düşünmüş; ama hocasına saygısından ses çıkarmamış. Turnuvanın ilk günü delikanlı ilk müsabakasına çıkmış. Rakibine bildiği tek hareketi yapmış ve kazanmış. Derken. İkinci, üçüncü maç. çeyrek, yari final ve final... Finalde Delikanlının karşısına ülkenin son on yılın yenilmeyen şampiyonu çıkmış. . Tam bir üstat, delikanlı dayanamayıp hocasının yanına koşmuş. —Hocam hasbelkader buraya kadar geldik ama rakibime bir bakın hele. Bende ise bir kol eksik ve bildiğim tek bir hareket var. Bu kadar bana yeter. Bari çıkıp ta rezil 66 olmayayım izin verin turnuvadan çekileyim." — Olmaz demiş hocası. Kendine güven, çık dövüş. Yenilirsen de namusunla yenil. Çaresiz çıkmış müsabakaya. Maç başlamış. Delikanlı yine bildiği o tek hareketi yapmış ve tak. Yenmiş rakibini şampiyon olmuş. Kupayı aldıktan sonra hocasının yanına koşmuş: —Hocam nasıl oldu bu iş? Benim bir kolum yok ve bildiğim tek bir hareket var. Nasıl oldu da ben kazandım? —Bak oğlum 10 yıldır o hareketi çalışıyordun. O kadar çok çalıştın ki, artık yeryüzünde o hareketi senden daha iyi yapan hiç kimse yok. Bu bir, İkincisi de o hareketin tek bir karşı hareketi vardır. Onun için de rakibinin senin sol kolundan tutması gerekir. Hikâyede anlatıldığı gibi. Eğer başarıyı yakalamak istiyorsanız tek bir alanda uzmanlaşın der dehalar. Anne Babaya düşen çocuğunu bir alana yönlendirip o alanın en iyisi olması için gayret göstermesi gereklidir. Her engelli çocuğunda mutlaka en iyi olabileceği bir yeteneği vardır. Umut, güven, sevgi ile beslenen adımların varamayacağı durak yoktur… KAYNAKLAR: (Anlatım: Dr. Ali Kuzudişliwww.dinibil.com) AnthonyRobbins (Hürriyet–6 Mart 2014-Engelli öğrenci üniversiteye tam burslu girdi) (www.hurriyet.com.tr/sue-austin-den-tekerlekli-sandalyeyle-kizildeniz-de-dali s-26673924) (5) (www.ted.com/talks/sue_austin_deep_sea_diving_in_a_wheelchair/transcript? language=tr#t-473648) (1) (2) (3) (4) 67 ALTINCI BÖLÜM AŞKIMIZA ENGEL YOKANNEM Anneler Yalnız olmadığınızı unutmayın… Sizin durumda olan birçok aile var. Zorluklarla baş edebilmede size yardımcı olabilecek en önemli kaynak sizsiniz. 68 6.1- ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN ANNELERİNBAŞARI STRATEJİLERİ ‘’Herkes senin aleyhinde bulunacaktır, herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır. Fakat sen buna karşı direneceksin, önüne sonsuz engeller de yığacaklardır; kendini büyük değil küçük, zayıf, araçsız, hiç sayarak, kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak bu engelleri aşacaksın. Bundan sonra da sana büyük derlerse, bunu söyleyenlere güleceksin.’’ Mustafa Kemal Atatürk Hayat sürprizlerle dolu. Yarın ne olacağını bilmiyoruz. Yaşamı güzel demekle kalmayıp, yaşamalıyız doyasıya, çocuğumuzun engellerini bilerek, gerekli önlemleri alarak, yeni engeller olmasın diye. En önemlisi de engelleri aşarak başarıya yürümek lazım. Anne engelli çocuğunu eline aldığı andan itibaren başlamalı hayat mücadelesine. Peki başarılı anneler ne yaptı da engelli çocukları başarılı oldular. Engelli olmayanların gıptayla kendilerine örnek aldığı bu çocukları başarıya koşturan sır neydi. Önce Keşke’leri hayatlarından çıkardılar "Keşke sigara içmeseydim", "Keşke beslenmeme daha dikkat etseydim" "Keşke doktor kontrollerimi aksatmasaydım" "Keşke eşime daha çok yardımcı olsaydım" "keşke onu daha iyi bir hastaneye götürseydim" Örneklerdeki "keşke'ler annelerin kendilerini suçlamalarının birer ifadesidir. “Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım” der Mevlana. Engelli çocuğunu eline alan annenin geçmişe takılı kalmayıp sürekli araştırmalar yapması lazım. Engelli çocuğuna yeni bir hayat hazırlaması lazım. Keşkelerihayatından çıkarmazsa ne anne ne de engelli çocuk başarıya koşabilir. Belki de kan, ter ve gözyaşı ile dolu bir yola çıkacak anne, belki de yol düşündüğünden daha kısa olacak anne için. Belki de başarı annenin elini uzatmasını bekliyor? Başarı yolunda hiçbir yol kolay zahmetsiz değildir. Anneler hayat boyunca emek verecekler ki engelli çocuklarının başarılarını yiyebilsinler. Netice de Özgüveniniz yoksa engelli aile olmak çok daha zor... Engelli çocuklarının dünyalarına girmeyi başardılar Otizm’li Ayberk Aksu’nun başarı hikâyesini annesi Naciye Torunlar Aksu anlatıyor;Önce hedeflerimi koydum. Yaşamak için gerekli olan temel dinamiklerin; yemek, uyumak, temizlik, barınmak, korunmak ki bunlar her birey için dünyanın her yerinde aynı. Ayberk de tek başına yapabilsin, kimseye muhtaç olmasın istedim. Böylece hedef yolculuğumuz başladı. İlk olarak birkaç gün 24 saat Ayberk’i gözlemledim ve her şeyde empati yaparak onun ne hissettiğini, bizim dünyamızı nasıl algıladığını anlamaya çalıştım. Daha sonra sevgi, güven, özgüven, sorumluluk, spor yapma ve sosyalleşme faktörlerinin hepsini harmanlayıp 24 saat boyunca her saniye ve 15 gün boyunca hiç aralıksız Ayberk’e Otizmin panzehiri olarak verdim. Asla kendi dünyasına girmesine izin vermedim. Kendi dünyası sallanmak, bağırmak, istemsiz hareketler yapmak gibiydi. ilk 15 gün bir şeyleri yaptırana kadar defalarca denedim, yapmıyor diye pes etmedim. Ben Ayberk’i Otizmli değil de çok çok zeki ve yetenekli görüyorum. Ben onu yabancı bir ükeden gelmiş, Türkçe okuma yazması olmayan ve/veya bir de sağır dilsiz biri gibi düşündüm ve ona göre yaklaştım. Yabancı bir çocuğu önce sevginizi verirsiniz sonra onun güvenini kazanırsınız sonra da ona hayatı tanıtırsınız. Ben de böyle yaptım her şeyin ismini nasıl kullanacağını defalarca 69 tekrarlayarak öğrettim ve buna ilk sevdiği şeylerden başladım. İlk kelimeyi günde en az 200 kez tekrar ediyordum. İlkini öğrenince diğerlerini daha kolay öğrenmeye başladı. Asla konuşmaz dedikleri Ayberk şu an konuşuyor. Hem de ingilizce söylemleri var.(1) Engelli çocuklarını Sevdiler ve şu sözleri söylediler; "Çocuğumuzun engelli olduğunu kabul etmek bizim için çok zordu. Fakat bugün herşey çok güzel." "Burcu, bizim ailemizin pırlantası, o tek başına bir kişilik." "Çocuğumuza karşı olan sevgimiz bize kuvvet ve güç verdi." "Umut'suz bizim ailede bir kalp eksik olurdu." "Abi olarak gerçekten çok iyi. Kardeşini öyle bir seviyor ki, oğlumuzla gurur duyuyoruz." Okuduğum bir kitapta Down Sendromlu bir kızı olan yabancı bir aileyle ilgili olarak şunlar anlatılıyordu: "Durum onlara anlatıldıktan sonra yeni doğan bebeklerini eve getirmeyip, bunun yerine enstitüde bakılması için hastaneye bırakmaya karar verdiler. Eve yeni doğan bebeklerini almadan dönünce, büyük oğullarına Down Sendromlu bebeğin problemlerini ve niçin eve getirmediklerini anlattılar. Bunun üzerine küçük çocuk ' Baba, eğer bana bir şey olursa ve artık güzel görünmezsem bu beni de yollayacaksınız anlamına mı geliyor?' diye sordu. Bunun üzerine aile hemen gidip yeni doğan çocuklarını eve getirdi." Bu olay gösteriyor ki ne olursa olsun çocuklarımızı sevmeliyiz.(2) Pozitif oldular Tekerlekli sandalyeye bağlı yaşayan 8 yaşındaki Kaan Koçdemir'e pozitif bakış açısını kazanmasındaki en büyük rolün sahibi ise annesi. Kaan'ın ailesi engelli çocuk sahibi anne ve babalara yol gösterecek fedakârlık örneği sergiliyor. Kaan'ı okula götüren ve onu tüm gün bekleyen anne, “Yeter ki çocuğum sosyalleşsin, bunun için sosyal hayatımı feda ederim.” diyor. Koçdemir, “Çocuğun engelli oluşu ne kendi suçu ne de anne babanın. Allah'ın takdiri. Bu yüzden bizde moralin her zaman yüksek olmalı. Çünkü anne-babanın pozitif oluşu çocuğu da olumlu etkiliyor.” şeklinde konuşuyor. Arkadaşlarının gözdesi olan Kaan, neşesi ile onlara da umut aşılıyor. Kaan, ‘Hayat herkese güzel. Yaşamayı çok seviyorum.' ifadelerini kullanıyor. Öğretmeni Orhan Kocakaya'ya göre Kaan'ın diğer çocuklardan hiçbir farkı yok, yürüyemiyor olması onun için engel değil.(3) Mücadele ettiler ve başardılar… Anne Aynur Yavaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, oğlunun 12 yaşına kadar normal bir hayat sürdüğünü, ancak babasıyla yolun karşısına geçmek istediği gün trafik kazası geçirdiğini belirtti ve şunları söyledi; "İlk önce akıl sağlığı önemli. Herkesin Allah'ın verdiği bir meziyeti vardır. Herkesin ayrı ayrı yapacağı işler vardır. İnsan önce kendini tanımalı. Ben buraya gelirken çok zorlanarak geliyorum ama geliyorum. Benim mücadelem, hayat kavgam hep oğlum için. Ben onunla annelik duygusunu tattım. Kadere 'kader' demedik biz. Oğlumun yüzde 2 yaşama şansı vardı, uzun süren tedaviden sonra ayağa kalktı. O da benim gibi mücadeleci. O benden, ben ondan güç alıyorum. Oğlumla mücadelemizi bırakmadık ve başardık."İsmi gibi hayata olan "Ümit" duygusunu hiç kaybetmeyen oğul Yavaş ise annesiyle kafa kafaya verdiklerini ve çıktıkları yolda başarıya ulaşmanın mutluluğunu yaşadığını söyledi.(4) 70 6.2-ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN ANNELERE CEVABEN Soru: Değerli Adem Bey; Ben 38 yaşındayım. Beş yıllık evliyim ve 3 yaşında Down Sendromlu bir kız çocuğu annesiyim. Eşim ile amca çocuklarıyız. Kızım dünyaya geldiğinden itibaren kayınvalidemler bana dünyayı zindan ettiler. Kızımın özürlü olmasının kabahatini benim hamilelik sırasında içtiğim sigaraya bağladılar. Küçük görümcem zaten bu evliliğe karşıydı; “Amca çocukları evlenirse özürlü çocuk dünyaya gelir” diyordu, o da sebebin bu olduğunu söylüyor. Mahallemizdeki bir hoca hanım da aklımızı iyice karıştırdı. O da bunun Allah tarafından bize bir ikaz ve ceza olduğunu söyledi. Eşim hoca hanımın bu sözünü duyunca “Allah ceza verecekse bize versin, bu yavrucağızın suçu ne ki ona ceza vermiş” diyerek isyan etti. Şuan neyin ne olduğunu karıştırmış durumdayız. Yaşamanın ne kadar ağır olduğunu iliklerimize kadar hissediyoruz. Sizden ricam, bize bir çıkış yolu göstermeniz. Bu hastalık nedir ve ne yapmalıyız? (5) Ali Rıza Soyaslan’ın Cevabı Saygıdeğer hanımefendi… Çok şanslı bir anne olduğunuzu söylemek isterim. Cennete sorgusuz sualsiz girecek bir cennet meleği Downsendromlu bir evlada sahipsiniz. Dünya insanlığının zorlu çetin Ahiret imtihanında yüce rabbimize en yakın ve ahiret imtihanından muaf olacak Down Sendromlu engelliler. Anne baba olarak çocuğunuzdan mesul olan destekçisi de sizsiniz. Sizinde dünya imtihanını başarıyla kazanabilmeniz çocuğunuza olan ilgi alakanıza bağlı bir durum. Engeli bir ceza olarak görmek gafletten öte bir durum değildir. AllahüTeala kendisine en yakın Musa Peygamberin dilini peltek yaratmıştır. Yakup peygamber de sonradan üzüntüden görme engelli olmuştur. Rabbimizin en çok sevdiği görme engelli sahabelerden Abdullah İbn-i Mektum’u da unutmayalım. Şimdi diyebilir miyiz ki Allah_uTeala peygamberlerini, sahabelerini cezalandırmış. Kesinlikle diyemeyiz. İmanın idrakında olan engelli çocuğu olan her anne babaya engelli çocuğu lütuftur. Ahiret imtihanını başarıyla geçebilmesi adına anne babaya hediyedir. Hamilelik sürecinde Down Sendromu engelinin tıpta bile çözümü yok iken bu durumu akraba evliliği ile ilişkilendirmek doğru değildir. Hamilelik sırasında bayanların sigara içmesi sakıncalı bir durumdur. Keşke içmeseydiniz. Ama bu durumu çocuğunuzun engelli olmasına bağlamak da çok doğru bir yaklaşım değildir. Down Sendromlu çocuğunuzun olması Allah-ü Teala’nın takdiridir. Size de Allah-u Tealanın takdirine razı olmak düşmelidir. Bizler parçayı görürüz. Allah-ü Teala ise bütünü görür. Bizler için hayrı şerri Allah bilir. Engelli çocuğu olan siz saygıdeğer şanslı anne babalara da Allaha teslim olmak düşmelidir. Rehabilitasyon merkezleri, bu alanda uzman kişiler ya da engelli derneklerinden de ek destek alınabilirsiniz. 71 6.3- ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN ANNELER İLK NE DEDİLER? Kendini olduğu gibi kabul etmek istemeyen tek varlık insandır Aristo Engelli bir çocuğu olan anneler çocuğuna teşhis konduğu yıl yaşadıklarını şu sözlerle ifade etmektedirler: “O yıl benim yaşamayı istemediğim, hatta ölümü özlediğim zamandır. Bunu takip eden bir kaç yıl da gözyaşları ve sıkıntıyla dolu yıllardı. Ancak zamanla insan olgunlaşıyor, neler yapabilirim diye düşünüyor”(6) “İlk yıllarda kızımın kendi başına bir işi benim yöntemlerimle yapabilmesini sağlamak için çok uğraşıyor ve hiçbir gelişme göremeyince de çok sinirleniyordum. Bunun sonucunda evde sürekli bir çatışma havası esiyordu. Hepimiz çok huzursuzduk. Her gün ağladığımı hatırlıyorum. Oysa zamanla onun kendine göre bir hızı ve benimkinden değişik yöntemleri olduğunu anladım. Şimdi her an başında durmak yerine, benden yardım istediğinde yanında oluyorum ve birlikte çok daha güzel vakit geçirebiliyoruz.“(7) Down Sendromlu çocuğu 22 yaşına gelmiş bir anne: “ilk yıllar çok karamsardım, fakat seneler geçtikçe gelişmeler görüyorum ve çok mutlu oluyorum. Çünkü anladım ki çaba sarf edince bir yerlere varılıyor. Her geçen gün daha mutlu oluyorum, çünkü her gün ayrı bir şey öğreniyorum, bu beni sevindiriyor. Kendim de ilk zamanlardaki gibi karamsar değilim, mutluyum. Onunla iftihar ediyorum.” demektedir.(8) Çocuğumuza Otistik tanısı konduğunda, eşim ve ben, bize bunu söyleyen doktorla birlikte herkese kızgınlık duymaya başlamıştık. Öncelikle bütün bunların tek sorumlusu olarak gördüğümüz tanrıya isyanımızı, kızgınlığımızı dile getirdik. Çocuğumuzda bir gerilik söz konusu idi ve hiç kimse bizi yeterince aydınlatmıyordu. Uzmanlar, komşular, arkadaşlar, hatta kitap yazarları bile kızgınlık duyduğumuz kişiler arasındaydı. Kısacası, yaşadığımız acıyı paylaşmayan ya da bizleri rahatlatıcı sözcükleri kullanmayan herkese karşı kızgınlığımız vardı. Zamanla bu duygumuzu daha kontrol edebilir düzeye ulaşabildik. Bizler de doğal davranmalı ve diğerleri gibi rahat olmalıydık. Ortada kabullenilmesi gereken bir gerçek vardı. Suçlu olsun ya da olmasın mutlaka birisi çözüm bulmak zorundaydı. Etrafa kızmak problemimize çözüm getirmiyor, tersine hem bizi hem de çocuğumuzu daha fazla yıpratıyordu" (9) "Başlangıçta çocuğumuzun özürlü olması ailemiz içindeki her bireyi ayrı ayrı, değişik şekillerde ve yoğunluklarda etkiledi. Eşim çocuğumuzun durumundan dolayı son derece utanıyor, bense duyduğum suçluluktan ötürü aşırı kollayıcı, koruyucu davran iyordum. Çocuğumuzdaki problemlerin giderek artması ve daha belirgin hale gelmesi sonucunda, birlikte onun için neler yapabileceğimizi düşünmemiz gerektiğine karar verdik. Bu düşünce bizi birbirimize daha da yakınlaştırmıştı. Çünkü oğlumuzun her ikimize de ayrı ayrı ihtiyacı vardı. Birbirimize destek olmamız, oğlumuzun bize olan ihtiyacını hissetmemiz evliliğimizi daha da yıkılmaz hale getirdi. Çocuğumuzu olduğu gibi kabul etmek, onun için yapabileceklerimiz hakkında ortak tavır ve tutumu geliştirmek artık tek amacımız haline gelmişti" (10) ‘’Kızıma bebeğe bakar gibi bakıyorum. Konuşamıyor, ancak gözlerimizle ve bakışlarımızla anlaşıyoruz. Acıları aşmak kolay değil, bütün engelli annelerine şunu söylemek istiyorum. Çocuklarınıza sevgi ve değer verin.”(11) 72 Geçmişi değiştiremezsin... AMA... Gelecek halen avuçlarının içindedir.. – Hugh White 6.4- HZ.HACER VE ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN ANNELER İlk eşi Hz. Sâre’den çocuğu olmayan Hz. İbrahim, daha sonra Hz. Hacer’le evlenir. Hz. Hacer validemizden Hz. İsmail dünyaya gelir. Hz. Sare validemiz bu doğuma çok sevinir, ancak zamanla kadınlık hislerine hâkim olamaz ve kıskançlık göstermeye başlar. Aklı bu yersiz kıskançlığa hayır diyorsa da hisleri buna isyan ediyordu. Bu sebeple Hz. İbrahim’in evinde her geçen gün huzursuzluk daha da artmaya başlamıştı. Hz. İbrahim (aleyhisselam) ilahi emir üzerine Hacer validemizi ve henüz emzikten kesilmemiş olan oğlu Hz. İsmail’i yanına alarak yola çıkar. Bu göçün zâhirî sebebi Hz. İbrahim’in iki eşi arasındaki kıskançlık olsa da, aslında, o mahzun anne ve masum bebek kaderin hükmüne boyun eğmeli; asırlar sonra gelecek “insanlık ağacının en kıymetli meyvesi”ne zemin hazırlamak için hicret etmeliydi. Uzun bir yolculuktan sonra nihayet Mekke’ye varırlar. O günün Mekke’si, etrafı yanık dağlar ve kara çehreli kayalıklarla çevrili, kalplere ürperti veren, ekin bitmez, kervan geçmez bir vadiydi. Orada ne içecek bir su, ne de kendisinden su istenecek bir canlı vardı. Hakk’ın Halil’i, sadece bir kırba ve birkaç hurma vererek, bu iki muhaciri bomboş vadinin ortasına bırakmış, gönlünü kavuran bir hicran ve yanaklarından süzülen gözyaşlarıyla Şam’a gitmek üzere oradan ayrılmıştı. Geri dönüp ardına bakmaktan bile kaçınıyor, hızlı adımlarla bir an önce gözden kaybolmak istiyordu. Hazreti Hacer, birkaç defa “İbrahim!” diye seslense de, o cevap verememiş; merhamet ve şefkatinden dolayı emre muhalif davranmaktan, hayatının neşesi bu iki insanı böyle bırakıp gidememekten korkmuştu. Ciğeri yanan mahzun kadın, iç çekişlerine mani olabildiği bir an, son bir kez daha, - Ey İbrahim, bizi kime bırakıyorsun! Yoksa bu, Allah’ın emri mi? deyince, o Yüce Nebi yine arkasına dönmeden, — Evet, bu Rabbimizin emri, diyebilmişti. Ve o andan sonra artık Hacer gözyaşlarına “dur” emrini vermiş, — Git ey İbrahim! Bu madem Allah’ın emri, O bizi zayi etmeyecek, yalnız bırakmayacaktır, diye seslenmişti. Bu kavruk, kupkuru, haşin dağların, katılaşmış lavların ortasında, uzak vadinin derinliklerinde yalnız bir çocuk ve çaresiz bir kadın. Susuz, kimsesiz, barınaksız nasıl olacak? Yaşamak için su gerekir; bebek süt, insan yârân, kadın kollayıcı, anne hâmî, yalnız dost, güçsüz yardımcı ister! Fakat emir, O’nun emri değil mi? O istemedi mi hicreti; O’nun muradı değil mi ayrılıklar, geçici yalnızlıklar? Öyleyse, tevekkül, mutlak tevekkül gerekirdi. Cenab-ı Hakk’ın çağrısına cevaben göçe katlanan Hz. Hacer, kendini O’na teslim eder. Şehirden, hayatın içinden ayrılarak bu susuz, ıssız, çorak vadiye yerleşmeye de O’nun emri olduğu için katlanacaktır. O katıksız bir tevekkül ve iman gücüyle bütün ince hesapları, kuru mantığı bir tarafa bırakmış ve yalnızca Yaratan’ına sarılmıştır. O’nu sevmiş, gönlünü bütünüyle O’na vermiş ve sadece O’na dayanmıştır.Fakat Hz. Hacer, açlıktan ağlayan bebeğinin yanında mucize bekleye bekleye oturup durmaz. Tevekkülü, boş ve gayretsiz bekleme olarak anlamaz. Yavrusunu Allah’a emanet eder; kendisi de Allah’a derin itimat duygusuyla doğrulur; Safâ-Merve arasında koşmaya, çırpınmaya durur. Ve Hz. Hacer’in hiç ummadığı bir anda, hiç beklemediği bir yerden niyazın gücü ve Allah’ın rahmetiyle ilâhî lütuf gelir. 73 İsmail’in ayaklarının önünde melek kanadıyla açılan öteler kaynaklı arktan su fışkırmaktadır. Taştan doğan hayat kaynağı tatlı pınar öyle gür akmaktadır ki; sevinç ve şükür çığlığı koparan bahtiyar anne “zem zem!” diye bağırmak zorunda kalır. Rivayetlere göre, “zem zem” o günkü dilde “dur dur” demektir. Hz. Hacer validemiz, zemzem sayesinde hem susuzluğunu hem de açlığını gidermiş; bebeğine de süt emzirip onu büyütmeye başlamıştır. Çok geçmeden, Allah Teâlâ, Yemenli Cürhüm kabilesinden bir yolcu kafilesini Kâbe’nin bulunduğu yöne sevk etmiştir. Zemzem’i gören yolcular, burayı yurt edinmeye karar vermiş; böylece Hacer validemizin ve Hazreti İsmail’in yalnızlıkları da sona ermiştir. (12) YORUM Hz. Hacer validemizin büyük bir tevekkülle rabbimize olan bağlılığı ne muhteşem. Hz. Hacer’in Allaha olan tam teslimiyeti sonucu rabbimizin şefkati ile Kâbe’yi ona açması ne güzel.Engelli çocuğu olan anneler de Haz. Hacer validemiz gibi olmalı. Allaha teslim olmalı. Tam tevekkül etmeli. Yarının hâkimi Allah’tır. Bugün engelli olan çocuğumuzun yarın gelecekte hangi başarılara imza atacağını bilemeyiz. Belki de engelli olan çocuğumuz bizim ahirette cennete giden yolda anahtarımız olacak, bilemeyiz.Rabbimize teslim olduğumuzda Hz. Hacer validemizin ne büyük mükâfatlarla mükâfatlandığını Hz. İsmail’le yaşadığı imtihanda görüyoruz. Allah’ın izniyle engelli çocuğumuzun dünyasını mana çerçevesinde kurtarırsak dünya imtihanını kazanır ve ahirette engelli çocuğumuzun hangi uzvu eksikse en güzel şekilde rabbimiz tarafından hediye edildiğini görme saadetine erişmiş oluruz. Tabii engelli çocuğu olan annelerimizi rabbimizin nasıl mükâfatlandıracağı da ayrı bir merak heyecan konusu. Hz. Hacer teslimiyeti gösterebilsek Allah çöllerden nice billur pınarlar çıkaracaktır bizim için. Zemzem, Hacer sabrını, Say’ını ve teslimiyetini gösterebilenlerin hakkıdır. Safa ve Merve tepeleri arasında gidip gelmek demek olan Say’ın kelime anlamı, çalışmak, çabalamaktır. Engelli çocuğu olan annelerde çocuklarının dünya ve ahiret saadeti için Hz. Hacer validemiz gibi çalışmalılar, Teslim olmalılar ki rabbimizde şefkatiyle kolaylıklar, mükafatlar sağlasın. Engelli çocuklarımızın geleceklerini Allaha emanet edelim ki gelecekleri ve geleceğimiz hep mutluluk aydınlık ve ferah olsun. (13) 74 KAYNAKLAR (1) (http://indigodergisi.com/2014/03/ayberk-bir-hastalik-degil/ -Rüya Yüksel - 01 Mart 2014 Röportaj, Sayı: 102, Yaşam) (2) (http://www.dostyasam.org/v1/yasam.html) (3) (http://www.zaman.com.tr/gundem_umut-varsa-hayat-var_2335857.html MELİKE SÖNMEZ - İSTANBUL-1 Ocak 2016, Cuma) (4) (http://www.haberler.com/anne-ve-oglu-engelleri-birlikte-asti-7812179-haberi / - 25 Ekim 2015 Pazar 11:41) (5) Çaresiz anne – İstanbul (www.semerkandaile.com/Detay.aspx?YaziID=323 Adem GÜNEŞ kaleme aldı, PEDAGOĞUM bölümünde yayınlandı. Haziran 2015 – 117. Sayı Aylık Aile Dergisi ) (6) (AÖF – NotOkuhttp://notoku.com/engelli-cocugu-olan-ailelerin-uyum-surecleri/) (7) (AÖF NotOkuhttp://notoku.com/engelli-cocugu-olan-ailelerin-uyum-surecleri/) (8) (AÖF NotOkuhttp://notoku.com/engelli-cocugu-olan-ailelerin-uyum-surecleri/) (9) (4:157)(Engelliler.Net: Mayıs 2002 tarihinde yayınlanan ‘Ufkun Ötesi Bilim Dergisi’ Cilt 2, Sayı 1’den alınmıştır. http://www.sosyalhizmetuzmani.org/ozurluailesishm.htm) (10) (4:160)(Engelliler.Net: Mayıs 2002 tarihinde yayınlanan ‘Ufkun Ötesi Bilim Dergisi’ Cilt 2, Sayı 1’den alınmıştır.http://www.sosyalhizmetuzmani.org/ozurluailesishm.htm) (11) (http://mamak.bel.tr/engelli-cocuklarina-fedakarca-bakan-annel er-mamakta-yilin-annesi-secildi.aspx) (12) (Buhari, 3184; Beyhaki, 9153)(1) (13) sevgilipeygamberimiz.blogcu.com/hz-hacer-ve-oglu-hz-ismail/ 4065042 75 YEDİNCİ BÖLÜM ENGELLİLER CAN, BABALAR CANAN Dermân arardım derdime, Derdim bana dermân imiş… Niyazi Mısri 76 7.1- BABALAR ENGELLİ ÇOCUĞU İLE İLGİLİ Mİ? Evet, baba olmak… Allah’ın lütfu… Anne ve engelli çocuk Allah’ın emanetleri…Büyük sorumluluk baba olmak. Dünyada ve ahirette büyük sorumluluğu ve vebali olan bir duygu. Engelli çocuk doğduktan sonra yaşanan hayal kırıklığı neticesinde bebeği büyütme zorluğu tamamıyla anneye kalıyor. Sonra ilgisiz baba görüntüsü ortaya çıkıyor. Diğer çocuklara nazaran daha başka zorluklarla büyütülen engelli çocuğu büyütmede ezilen engelli çocuklu anneler daha erken yaşlanıp daha erken yıpranıyorlar. Çünkü ilgisiz baba, engelli çocuğu büyütmeden habersiz kendisine de ilgi alaka istemektedir. Bu tamamıyla iman zayıflığından kaynaklanan bir durumdur. Bu durumun tamamıyla Allah’ın takdiriyle oluştuğunun farkına varamayan baba ahirette bu ilgisizliğinin vebalini ödeyecektir. İlgili babalar da aksine dünyada ve ahirette mükâfatlarını alacaklardır. Esasında diğer çocuklara nazaran engelli çocuğun her türlü ilgi ve bakımının Allah katında büyük değeri vardır. Bunun farkına varabilen Bali gibi babalar çocuklarının mutlu olabilmeleri için her türlü sanatlarını sergileyebilmektedirler. Allah’ın izniyle baba destekli engelli çocuklu aileler daha hızlı bir şekilde çocuklarının hayata tutunabilmelerini sağlamaktadırlar. Engelli çocuğunu bırakmamış, ötekileştirmemiş, ilgilenmiş, eşinden boşanma gaddarlığı yapmamış olan canla başla eşine yardımcı olmuş babalara inşallah rabbimiz ahiretinde en güzel yerleri nasip eder. Âmin. Aşağıda engelli çocuklarına canla başla bakan babaların duygu ve düşüncelerini anlatan sözcükleri alıntılayarak vereceğiz. 1- Yozgat’ta doğuştan iki eli ve bir bacağı olmayan Muhammet Enes, neşesi ve azmi ile herkese örnek oluyor. Arkadaşlarıyla birlikte Oyun oynayan Muhammet Enes ise, "Takla atıyorum, oyun oynuyorum. En çok arka takla atmayı ve oyun oynamayı seviyorum” diye konuştu. Baba İbrahim Sarı, Enes’in spor yapması için en uygun spor dalının jimnastik olduğunu öğrendiklerini belirterek, “Haftada iki gün, cumartesi-pazar günleri spor salonuna getiriyorum. Kilo alıyor, kilo almaması için de jimnastik yapıyor” ifadelerini kullandı.(1) 2- Günün görüntüsü Akatlar’dan! Beşiktaş IF Türk Telekom karşılaşmasında görme engelli oğlunu maça getiren baba örnek davranışıyla görenleri duygulandırdı.(2) 3- Ludwig Van Beethoven (16 Aralık 1770 - 26 Mart 1827), Alman klasik müzik bestecisi. Ludwig Van Beethoven Bonn’da 8 oğlu olan, fakat bunların hepsinin de kendisi gibi engelli olduğu bir ailenin çocuğudur. İlk müzik öğretmeni babasıdır. Alkolik bir müzisyen olan babasının Beethoven’e piyano eğitiminde çok sert ve acımasız davrandığı bilinir. Mutsuz bir çocukluk geçiren Beethoven, küçük yaşlarda ailesinin geçimine katkıda bulunmak için kilisede piyano çalarak çalışmaya başlamıştır. (3) 4- Ancak zihinsel engelli iki evladı için hayata yeniden tutunduğunu anlatan Volga, iki çocuğunun da yüzde 76 özürlü raporu bulunduğunu belirterek, şunları kaydetti: İlhami biraz saldırgan. Kaç defa evde yangın tehlikesi atlattık. Onlar mutlu olsun diye uğraşıyorum. Ben onlardan, onlar da benden ayrılamaz. Birbirimize çok bağlıyız. Oğullarım benim canım, ciğerim. Onların hem annesi hem babasıyım. Allah’ın emaneti 77 olan çocuklarıma ölünceye kadar en iyi şekilde bakacağım. İki odalı evimizde çok sıkıldıkları için hemen hemen her gün onları ilçe merkezine gezdirmeye götürüyorum. Evde sürekli gözümün önünde tutuyorum. Çocuklarımın yemesinden, giyimine kadar her şeyiyle ilgileniyorum. Devlet gereken maddi desteği sağlıyor, belediyeden de yemeğimizi alıyoruz. Bu şekilde kimseye muhtaç olmadan yaşamımızı sürdürüyoruz. Ayaklarım hiç olmasa da sürünerek hareket eder, oğullarıma en iyi şekilde bakmak için çaba gösteririm. Dedi. Kendisinin aynı zamanda kalp rahatsızlığı bulunduğunu aktaran Volga, çocukları için tek ayağıyla da olsa yere sağlam basmak zorunda olduğunu, haline her zaman şükretmesini bildiğini sözlerine ekledi.(4) 7.2- ENGELLİ BABASI OLMAK Liseye başlamıştım... İlk veli toplantısına babam katılmıştı... Toplantıda öğretmen direkt olarak babama gidip şunları söylemiş: — Beyefendi oğlunuz çok başarılı bir çocuk. Sizi tebrik ediyorum. Babamda beni tebrik etti. Üç ay sonra tekrar veli toplantısı olmuştu. Toplantıda öğretmen yine tekrar babamın yanına gidip şunları söylüyor; — Beyefendi oğlunuzun soruları ile baş edemiyor, oğlunuza söz dinletemiyoruz. Bu toplantıdan sonra babamın bana çok kızacağını düşünerek kendisine sordum: — Toplantıda ne oldu baba — Oğlum öğretmenini beğenmedim... ‘Sen benim Oğlumsun. Hiç kimse seni böyle fütursuzca eleştiremez’ dedi. O gün dünyalar benim olmuştu. Babamın bana güvendiğini bir kez daha anlamıştım. Babamın evlatlarına güven duyması işitme engelli iki ağabeyimi ve beni hep başarıya taşımıştır. Büyük ağabeyim 1993 senesinde Kütahya kungfu karate şampiyonu oldu. Ortanca ağabeyim ise Denizlispor takımında a kadrosuna kadar yükseldi. Halen Kütahya işitme engelliler sporda top koşturuyor. İkisi de emekli oldu... İkiside umut dolular. Babam geçmiş dönemlerde güreş sporu dalında çok başarılı imiş. Bursa güreş Kulüplerinden çok ciddi transfer teklifleri almış. Dedeme ise bu transfer tekliflerini iletince şöyle söylemiş dedem: — Sanki sen transfer olunca Musa’nın oğlu Süleyman çok başarılı diyecekler... Boş ver demiş. Babam yıkılmış. Umutları sönmüş. Babam kendi gençliği zamanında yaşadığı olumsuzluklardan kendisine ders çıkarmış ve evlatlarının her zaman arkasında durmuştur. İşitme engelli ağabeylerimin topluma kazandırılmasında çok büyük zorluklar çekti annem ve babam. Toplumda bazı kendini bilmezler işitme engelli ağabeylerimi dışladığında, birileri onları dövmeye kalktığında annem, babam hep set olmuştur. Allah razı olsun babamdan… Engelliler ile ilgili bugün bu duyarlılığa sahip isem Allah’ın izniyle onun verdiği eğitim sayesindedir. İşitme engelli ağabeylerimin başarıları Allah’ın izniyle babamın vermiş olduğu mücadeleler sayesindedir. Bu aralar rabbimin hediyesi oğlum oldu Allah’ın izniyle. Adını ise babamın ismi Süleyman koyduk… Babam çok sevindi bu jestime. Ama onun emekleri karşısında ne kadar jest yapsak da babamın hakkını ödeyemem. Allah razı olsun babamdan. 78 SİZLERDEN GELEN YORUMLAR Allah bir hikmetle insanı engelli yaratıyor. Eğer şükrederse çok fazla sevap alır. İman edip hayatını geçirirse ne mutlu ona. Biz sağlam vücutla namaz kılarken 1 ecir alıyorsak engelli bunu yaptığında 100 ecir alıyor. Bu da Allah'ın sonsuz merhameti. Ayrıca cennette onları bekleyen sonsuz güzel bir hayat var. Allah'tan daima razı olmak gerek. 07 Ağustos 2015 - ErkanArkut-Milliyet Blog 7.3- ENGELLİ ÇOCUĞUMUN BABASI MIYIM? Baba olma duygusu rabbimizin bizlere lütfu. Gerçekten imanlı bir baba, evladının Allah’ın bir emaneti olduğunu bilir ve İslam’a göre yetiştirir. Bir ailede engelli bir çocuk dünyaya geldiğinde maalesef bütün yük anneye biniyor. Türkiye’de engelli çocuğu olan ailelere baktığımızda (istisnalar kaideyi bozmaz) kadınlar erkeklere nazaran daha fazla yıpranmışlardır. Engelli çocuğunu hayata kazandırma mücadelesi altında ezilen annelerimizin ayaklarının altını canı gönülden öpüyorum.Belki de ‘’Cennet Anaların ayağı altındadır’’ hadisi şerifine layık en çok hak eden engelli çocuğu olan annelerdir. Bir aile kendi evladını belirleyemeyeceği gibi lütfedilen evlat emaneti, tamamı ile Allah-u Teâlâ’nın tasarrufundadır. Babalarda bu ilahi takdirin farkına vararak annelerin üzerindeki bu sorumluluğu paylaşmalıdırlar. Engelli çocuk babalarımıza Efendimizin (s.a.v.) : “Sizin en hayırlınız kadınlara karşı hayırlı olanınızdır.” buyurdular. Hadisi şerifini hatırlatmak isteriz. Rabbimiz “Erkekler kadınlar üzerine kavvamdır.” buyuruyor. Kavvam yönetici ve koruyucu demektir. Bu âyetikerîme ile evin reisi, idarecisi erkek olarak Yaradan’ımız tarafından tayin edilmiştir. Yazımıza KenzaburoOe’nun 1994’te Nobel ödülünü aldığı, dilimize Hüseyin Can Erkin’in 2010’da çevirdiği Kişisel Bir Sorun adlı eseri ile devam edeceğiz. Kitabı anlatırken Engelli çocuğu olan bir babanın yaşadığı hayat mücadelesini anlatırken verdiği mücadele ve ulaştığı başarı merdivenlerini birlikte çıkacağız ‘’Hayaller ve Gerçekler arasında kalan bir baba’’ 1960 yılında evlenmiş, 1963 yılında Hikari isminde (isim ‘ışık’ anlamına gelmektedir) zihinsel engelli oğlu dünyaya gelmiştir.Hayatından çok da tatmin olmayan bir kentlinin, işinden, evliliğinden ve kendinden kaçış süreçlerinin başlangıcı olarak Afrika seyahatini görüşü ile kendisini daha da yalnızlaştıracağını ve toplumdan soyutlanmasına neden olacağını düşündüğü bir bebek arasında gidip gelen bir hikâye. Ve okur biraz da hayalle gerçeğin çatışmasını izliyor Bird’in düşünsel yolculuğunu takip ederken:Bird birden bire bebeği yok etme kararını bebeği yaşatma kararına dönüştürdü. Bebekten kaçmak yerine, bebeği kabullenip büyütme kararına. Ve bunu kendisini aldatmanın tuzağından kurtulması olarak görüyordu. Bird kendini gerçek yaşamın sorumluluk dolu kollarına atarken, aslında en güzel hayallerin de bu sorumluluklardan kaçmadan gerçekleştirilen hayaller olduğunu keşfettiği yeni bir yolculuğa başlıyordu.(5) 79 Tedavi sürecinde Doktorlar Doktorların çocuğunun geleceği ile ilgili sunduğu –hiçbiri de sağlıklı bir çocuk olabileceğini vaad etmeyen- seçenekler ile utanç, korku, suçluluk duygusu arasında sıkışmış olan Bird’ün içini, bebeğin hâlâ hayatta olduğunu düşündükçe bir yenilmişlik duygusu kaplamaktadır. “Bitkisel bir varlık? Öyle bile olsa, kaktüs gibi tehlikeli bir bitki” (s108). Sorumluluklarından kaçış yolunu alkol ve sıra dışı bir kadın olan eski arkadaşı Himiko’da arar. “Zaten evlendiğim anda kafesin içine girmiştim, ama kafesin henüz açık olan kapısını doğacak olan çocuk sımsıkı kapatacak.” (6) "Kenzaburo ve dahi oğlu aramızda". Oğlunun yine de yaşamasını istediği an, bu kez kendi ölümünü istiyor. Dayanamıyor.Bir saniye sonra, ona yaşama gücü veren, oğlunun sonsuz sessizliği. O an bir karar alıyor. Oğlunun sessizliği ile yaşamayı öğrenmek. Ama nasıl?Öe, bir ses bandına bin türlü kuş sesi kaydediyor. Her gün sabahtan akşama kadar oğluna bu bantları dinletiyor. Bıkmadan, usanmadan kuş sesleri. Dört yıl sonra ilk mucize gerçekleşiyor. Hikari, ömrünün ilk cümlesini dile getiriyor: "Bu... bu... bu... su... su... se... se... si".Öe ve eşi sevinçten çıldıracak gibi. Kuş seslerine devam. Kuş sesleri eşliğinde, bu kez klasik müzik. Sabahtan akşama kadar klasik müzik. Bach, Mozart, Beethoven.Mucizenin mucizesi, Hikari yedi yaşına bastığında. Yine bir atom bombası gibi.Sonsuz sessizliğe gömülmüş dünyasına ilk başkaldırı. Kaderine kılıç çekme. Hiç kimsenin yardım edemeyeceği kaderi, sadece kendisiyle aşmanın inancı. O inancın muhteşem azmi. Sözcükleri aciz bırakan iradenin zaferi.Doktorlar inanamıyor. O nasıl bir sonsuz sessizlik ki, yedi yaşında zeka özürlü bir çocuğa yaşama asılmanın inadını aşılıyor. Tıbbın yanıtı yok.Büyük gün, yirminci doğum gününden birkaç gün önce. Hikari’nin bestelerinden oluşan ilk CD piyasada. Japonya’da kapış kapış. Bestseller.1994’te Nobel Ödülü’nü almak için, ailece Stockholm’e gidiyorlar. Tören için, Öe ve Hikari birer frak kiralıyor.İsveç basını, yeri yerinden oynatıyor: "Kenzaburo ve dáhi oğlu aramızda".Aile gözyaşlarına boğuluyor. Zeka özürlü oğul, artık bir dáhi.Bugün 42 yaşında. Hálá sonsuz sessizliğinde. Hikari’nin babasına son sürprizi, Öe’nin 70. doğum gününde. Babası için bir beste yapıyor. 70. yıl armağanı. "Ba... ba... ba... ye... ye... yet... mi... mi... miş... ya..ya... yaş... ku... kut..kut... lu... o... ol... su... su... sun..." (7) ‘’Özet olarak anlatmak gerekirse;’’ “Kişisel Bir Sorun”, KenzaburoOe’nin benzer bir süreçten çıkışının hemen ertesinde yazdığı bir roman. Yazar, 1963’de bedensel ve zihinsel özürlü bir çocuk sahibi olmuş; Hikari. KenzaburoOe ve karısı da önce bu çocuğun yaşamaması gerektiğine karar vermişler. Sonrası Hikari’ye adanan bir hayat. Oe, bütün gün oğluna kuş sesleri ve klasik müzik parçaları dinletmiş. KumikoTamura, küçük Hikari’ye piyano dersleri vermiş. Sonuçta konuşması bile mucize olarak görülen Hikari, yedi yaşına bastığında besteler yapmaya başlamış. 20 yaşına geldiğinde de ilk CD’sini piyasaya çıkarmış. Hikari bugün 47 yaşında, hâlâ konuşamıyor ve Japonya’nın önemli bestecilerinden biri olarak anılıyor. Babası 1994’te Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldığı sırada elbette Hikari de orada. “Kişisel Bir Sorun”, baba-oğulun başarı hikâyesine dönüşüyor.(8) Not: Bu kitabı engelli çocuğu olan babalarımıza okumalarını tavsiye ederiz. 80 7.4- ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN BABALAR NE DEDİLER? ‘’ Peygamber (sav) “Ben mümine gıpta ediyorum. Öyle ki Allah verdiği için şükreder. Vermediği zaman sabreder.” Baba demek hayata daha bir güvenli bakabilmek demek. Baba denge demek. Engelli çocuk için iyi bir baba cenneti, kötü bir baba cehennemi yaşatır. Engelli çocuğunun manevi takdiri ilahi sırrını anlayan babalar ise canla başla mücadelelerini gösterirler. Bir elin nesi var, iki elin sesi var demiş atalarımız. Anne şefkati desteği ile birlikte baba güven zırhına bürünen engelli daha kolay başarıyı yakalayabilir. Çünkü destek tamdır engelli çocuğa. Sizleri aşağıda engelli çocuğu olan babaların sözleriyle bırakıyorum. — Eğer yine hamile kalsanız ve doğacak çocuğunuzun engelli olduğunu öğrenseniz yine de bebeğinizi hayata getirir miydiniz? — Anne: Elbette. O da benim canımdan bir parça. Ondan vazgeçmeyi hiç düşünmezdim bile. Çünkü onun da yaşamaya hakkı var. İnsan yaşamadan bilemiyor ama başa gelince de bu şekilde yaşamayı öğreniyor. Mutlu olmak sizin elinizde. Güzellikleri görmeye çalışırsanız hayatınız güzel olur. Ben buradan tüm engelli çocuğu olan ailelere sesleniyorum, evlatlarınızın kıymetini bilin. En ufak hatalarında onları ezip geçmeyin. Ve engellemelere inat, engelli çocuğunuzla hayatın tadını çıkarın. — Baba: Eşimle aynı fikirdeyim. Asla çocuğumdan vazgeçmezdim. İsyan edip kendi hayatınızı da çocuğunuzun hayatını da mahvetmek sizin elinizde, olumlu düşünerek güzelleştirmekte. Engeller aşılmayacak diye bir şey yok, yeter ki isteyin.(9) — Prof. Dr. Mim Kemal Öke, "Engelli bir çocuk için neden ben sorusunun cevabını buldunuz mu?" şeklindeki bir soruya ise şu yanıtı verdi: "Evet. Çünkü Tanrı benim olgunlaşmamı, dünyaya bakış açımın değişmesini, dikkatli bakıldığında hayatın eksilerinde dahi güzellikler olduğunu, insanlara tepeden bakmamamı, herkes için yapılabilecek şeyler olduğunu, gerçek sevgiyi öğrenmemi, kısaca insan olmamı istiyordu. İnsan olabilmek zordur. Sıra dışı işler sıra dışı kişilere baş etmeleri için verilir. Bunun için beni ve siz engelli ailelerini seçti diye düşünüyorum ve şükrediyorum. Nazlı beni insan yaptı. Onun gelişmesi adına 20 yıl çabalamadığım gün olmadı, bu arada çok özel duygular hissettim. Belki engelsiz bir çocukla bu kadar güzel bir 20 yıl geçiremeyecektim. O nedenle seçme şansım olsa ben yine kızımın babası olmak isterdim."(10) 81 KAYNAKLAR: (1)(www.milliyet.com.tr/engelli-minik-muhammet-enes-azmiyle-yozgat-yerelhaber-6 46339/) (2)( www.yazbir.com/spor/gunun-goruntusu-akatlardan-h195158.html) (3)(wikipedia.org/wiki/Ludwig_van_Beethoven) (4)(www.konhaber.com/yeni/haber-90458-YASAM-Engelleri-sevgiyle-asan-ornek-bi r-baba.html) (5)( Işıl Bayraktar – edebiyathaber.net (18 Mayıs 2015) (6)(s15)- www.bilisimdergisi.org/s131/pdf/168-171.pdf) (7)(HÜRRİYET - 28 Mayıs 2006 www.hurriyet.com.tr/yazarlar/4482695.asp Yalçın DOĞAN - Ona yaşama gücü veren oğlunun sonsuz sessizliği) (8)(Yekta Kopan filucusu.blogspot.com.tr/2010/11/bebegi-besiginde-oldurmek.html) (9) (celebikaptan.wordpress.com alınmıştır...) (10)(www.engelliler.biz/forum/engellilerle-ilgili-haberler/68983-prof-dr-mim-kemaloke-secme-sansi-taninsa-yine-engelli-babasi-olmayi-secerdim.html) 82 SEKİZİNCİ BÖLÜM ENGELSİZ MEKTUPLAR Kişinin kıymeti, dilinin altında ve kalemin ucunda gizlidir, onu söz ve yazı, açığa vurur. Ali Fuat Başgil 83 8.1 –ENGELLİ ÇOCUKLARIN ANNE BABALARINA YAZDIĞI MEKTUPLAR A.MEKTUP Canım Anneciğim benim... Seni çok seviyorum... Neden hep dalıp dalıp gidiyorsun, neden bana hep üzgün üzgün bakıyorsun, neden hep aynı soruları tekrarlıyorsun, neden kendini suçlamaktan vazgeçmiyorsun, neden hep kızgınlık duyuyorsun? Hâlbuki ben meleklere: "beni bu halde dünyaya gönderirseniz ben orda ne yaparım diye sorduğumda: "korkma dediler, orda senin annen olacak, biz senin için en iyisini seçtik, sana o bizden daha iyi bakacaktır, sana birçok şeyi o öğretecektir ama unutma ki senin de ona öğreteceğin birçok şey var, o sana öğretecek sen ona öğreteceksin ve bir gün kendi kendine yaşayabileceksin" dediler. Hadi anneciğim başlayalım çalışmaya, öncelikle ben sana ceza olarak değil ödül olarak gönderildim, ben senin ödülünüm bunun farkına varmalısın.(1) B.MEKTUP Henüz 6 yaşında bir çocuktum. Gömeç’ten, Tokat Körler Okulu’na uzanan, yaşayabileceğin belki de en uzun yolculukta hiç üzülmemiş gibi yapmıştın. Beni yatılı okula bıraktığın gün dayanamayıp Ankara’ya gitmiş, hayatında ilk ve son kez çevreni kullanıp 1 yıl sonra kaydımı size daha yakın olmam için İzmir Körler Okulu’na almıştın. Belki kendince bu ayrılık sınavından sınıfta kalmıştın ve o günden sonra beni bir daha asla yatılı okula bırakmamıştın. Düşünüyorum da ne çok şey öğrenmişim senden. parayı kafaya takmamayı, hayatın bize verilmiş en büyük armağan olduğunu senden öğrendim baba. Ne olursa olsun, yalan söylememeyi, hak yememeyi, baş eğmemeyi, dalkavukluk etmemeyi, sabretmeyi ve olabildiysem iyi insan olma erdemini en çok senden öğrendim. Sen, annemle birlikte 3 yıl önce başlayan televizyon sürecimin en sıkı takipçisi, sizden çok uzaklarda olsam da hayatımın en büyük destekçisi oldun her zaman. Bugün bilmeni isterim baba, bir şeyler yapabildiysem hepsi biraz da sizin için. Benden çok uzak yerlerde yaşamımla gurur duyduğunu bilmek, belki 1-0 geride başladığımız yaşam mücadelesinde en azından beraberliği yakalamak için. (2) YORUM Aileler engelli çocukları ile aralarında birbirlerine olan duygularını anlatan mektuplar ile iletişim bağlarını kurabilirler. Yüz yüze ifade edilemeyen bazı duygular mektuplarla kelimelere dökülebilir. Bu sayede anne babalar, çocuklarının duygularına hakim olmakla beraber iletişim bağlarını daha da güçlendirirler. Söz uçar yazı kalır. Yazılan mektupların anı-hatıra olarak kalması belki de gelecekte eser olması bile ihtimal dâhilindedir. Engelli çocukların duygularını kâğıda dökmesi ruhen bedenini rahatlatmakla beraber kişisel gelişimine de katkı sağlayabilir. 8.2 – ENGELLİ ÇOCUKTAN ANNE-BABASINA MEKTUP Canım Anneciğim babacığım; Biliyorum beni heyecanla bekliyorsunuz. Aslında ben de size kavuşmak için heyecanla bekliyorum. Beni size lütfeden Rabbime şükürler olsun. Rabbim insan olma şerefini bana lütfetti hamdolsun. 84 Canım Annem Babam… Ne olur ben doğmadan, doğmamış bana hazırlık yapmayın. Takdir Allah’ın… Belki de size kavuşmak yerine tekrar Rabbime kavuşacağım. Bunu ancak Allah bilir. Şunu hiçbir zaman unutmayın: çocuğu anne baba yapmaz, Rabbimiz ikram eder, lütfeder. Annem, Babam… Rabbimizden ne gelirse hoştur. Engelli de olsam, engelsiz de olsam, Rabbimin ikramına sahip çıkmalı ve rabbimize teslim olmalısınız. Her şeyin hayırlısını Rabbimiz bilir. Rabbimin takdiri üzerinde doğan bir Bebeğim ben. Sevgili Anneciğim Babacığım… Hayal kırıklığına uğramayın engelli doğdum diye. Siz evladınızı sevmez iseniz, Sahiplenmez iseniz, saygı duymaz iseniz, toplum O zaman beni hiç sevmez. Bana saygı duymaz. Beni bağrına basmaz. Anneciğim babacığım Ne olur günaha girmeyin. Engelli doğmak benim kaderim. Rabbimizin takdiri. Eğer sizisyan ederseniz; Allah muhafaza bu Rabbimize isyan olur. Sizler benim canımsınız… Günaha girmenizi istemem. Ahiretinizi yakmanızı istemem. Çünkü Ahirette engelsiz bir şekilde belki de en güzel şekilde cennet bahçelerinde görüşeceğiz. Canım Annem Babam… Ne olur elimden tutun… Sadece ayağa kalkmama yardımcı olun. Allah’ın izniyle ve desteğiyle inanın başarıyı yakalayabilirim. Bana engelli değilmişim gibi davranın. Normal davranın. Düştüğümde hemen kaldırmayın. Bırakın hayatı düşe kalka öğreneyim. Sevgili Babacığım… Ne olur benim ihtiyaçlarımı sadece anneme yıkma. Çocuk bakmak zordur. Annem yıpranmasın. Görev paylaşımı yapın ve ikinizin sevgisinden kana kana içeyim. Seni seviyorum baba. Senin desteğine, sevgine o kadar çok ihtiyacım var ki… Hani bir elin nesi var iki elin sesi var derler. Annemin desteği ve senin desteğinle Allah’ın izniyle başarıya koşabilirim. Anneciğim Babacığım Engelli olmam nedeniyle belki sizleri üzebilirim. Engelliliğimi kabul etmek bir süre alabilir. Engelliliğimi aşabilmem sürecinde sizi üzersem özür dilerim. Şunu bilin ki Allah’ın izniyle engellere takılmayacağım ve başarıya koşacağım. Sizin gurur duyabileceğiniz bir evlat olacağım. Ağlamayın… Beni sevin. Bana güvenin. Çünkü ben ömrüm boyunca sizleri seveceğim. İnşallah bana olan destekleriniz Ahirette cennet anahtarınız olur. 8.3 – GÖRME ENGELLİ AHMET GÜR’DEN ANNE BABALARA MEKTUP Beni engelsiz yaşatan canım annem... Fedakârlıklarını nasıl anlatırım ya da anlatacak bir kelime bulabilir miyim? Bilmiyorum sen olmasaydın asıl engel o zaman 85 başlardı. Ne hayatı öğrenirdim ne de emeklenmeden yürümeyi. Eğer sen olmasaydın; kaderime küsüp köşeme oturup, kaderime teslim olup, ölümümü bekler olurdum belki de... Ya da ne bileyim, belki bu kadar sevmeseydin, bu kadar melek olmasaydın, işte ben o zaman kanadı kırık güvercin misali olurdum. Hayatın tamamıyla görüp görmemekle bir alakası olmadığını öğrenemezdim. En umutsuz anımda tutunduğum bir dal oldun. Senin sayende sımsıkı sarıldım. Hayata ne zaman isyan etmeye kalksam bana Allahtan gelene isyan etme diye kızardın. Bana hep engelin sana cezamış gibi gelebilir, ama bu sana Allah’ın bir ödülüdür. Bu geçici dünyada karanlıkta kalabilirsin... Ama sabreder, şükredersen kazananlardan olur, Ahiretini ebedi aydınlık edersin. Derdin hep. Anne sana söz veriyorum. Öğütlerini tutup Rabbimize layık kul olacağım. Benim yufka yürekli aslan babam. Göremediğim için üzülen belki de en çok babamdı. Çünkü ben onun aslan oğluydum. Babacığım şunu bilmeni isterim ki; evet beden gözüyle görmüyordum belki ama bazen unutuyordum görme engelli olduğumu. Çünkü tutacağım bir el, gören bir çift göz, yufka gibi bir kalp vardı. Sen vardın babam. Elinden tutup ilk bayram namazına götüren, çivi çakmayı kürekle kum atmayı bana birçok şeyi öğreten, misafirliğe giderken dereden sudan kucaklayarak geçiren sen varsan yanımda, engeller aşılmaz mı hiç aslan babam. Hatırlar mısın sünnetimde ben korkuyordum. Bana erkek adam korkar mı hiç diye cesaret vermiştin. O cesaretle bütün çocuklar ağladı tek ben ağlamamıştım ve sana sünnetimden sonra baba ben adam oldum demiştim. Sende gülüp koçum diye öpmüştün beni. O sünnet paralarıyla elimden tutup bakkaldan yiyecek almıştın... Dünyanın en mutlu insanı ben olmuştum belki de.İnsanın senin gibi tatlı babası olur da benim kendimi engelli yerine koymam biraz nankörlük ve sana haksızlık olmaz mı? Oysa senin yanında hep mutlu olmuştum ben. Canım babam... Sayende karanlık nedir bilmedim ben. Ne zaman düşecek olsam uzanan bir elinle kaldırdın beni. Şükürler Allah’ıma senin gibi aslan bir babam olduğu için sonsuz şükür. Teşekkürler beni ışıksız sevgisiz bırakmadığın için. Allah razı olsun senden Seni çok seven oğlun Ahmet. Çocuklarına engelli gibi davranmayan anne babaların çocuklarının toplumda daha başarılı olduğu gözlemlenmiştir. — Evet, engelli doğdum ama anne babamın sayesinde engelsiz yaşayıp engelsiz büyüdüm — Okyanustan büyük olan sevginiz merhametiniz için teşekkürler. — Yorulmayan bıkmayan yüreğinize teşekkürler 8.4 – ÜSKÜP’LÜ ENGELLİ ARİYETA AHMED’DEN ANNE BABALARA SESLENİŞ Engelli bir çocuk olmak engelleri daha zorlu bir yoldan gitmektir. Biliyorum; çocuklar kaç yaşında olursa olsun anne baba gözünde hep çocuk kalıyor. Bence engelli de olsa düşe kalka yetişmeli çocuk. Biliyorum, çocuğunuz farklı. Farklı ama bağımsız özgürce hareket edebilmesi çok ama çok önemli. Avrupa’nın belki de en güzel örnek alınacak yanı çocuk on sekiz yaşına geldiğinde karışılmaması, özgürleştirilesi ve hayat mücadelesinin ortasına bırakılması. Anne baba engelli çocuğun hayatına müdahale ettiğinde neler oluyor peki? — İnsanlar anne baba destekli engelli ile dalga geçebiliyor ve bu durum toplumda aciz, kendi başına hareket edemez bir kötü prestijuyandırıyor. 86 — En önemlisi de engelli çocuk yeni arkadaşlar kazanamıyor ve sürekli anne babasına muhtaçgörüntüsü oluşturuyor. Anne baba davranışı ne olmalı peki? — Çocuklarını kısıtlamamalı — Refakatçisiz bağımsız hareket etmesini sağlamalı — Düşmesine izin verilerek hayatı öğrenmesi sağlanmalı. Anne babalar izlemeli ama çocuğuna izlediğini hissettirmemeli. — Özgür bırakmalı. — Mesleki anlamda gerekli araştırmaları yaparak çocuğuna tavsiyelerde bulunmalı ve kararları kendisine bırakmalı. Benim ismim Ariyeta. Edebiyat mezunuyum. Benim almış olduğum diplomam hem annemin, hem babamın, hem ablamın. Ben bir adım attıysam annemin babamın desteğiyle ikinci adımlarımı daha bir özgüvenle attım. Hiçbir zaman bana ikinci engel olmadılar. Gerekli yerlerde benimle birlikte gezdiler, okudular, eğlendiler. Ama hiçbir zaman özgürlüğüme müdahale edici tutumlara girmediler. Allah razı olsun onlardan. Onları çok seviyorum. Babamı yakın zamanda kaybettim ama yokluğu her daim kalbimde. Biliyor musunuz? Engelli çocuklu ailelerde aile bağı çok daha ince, çok daha güçlü. Sözlerime son verirken Türkiye’yi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı çok sevdiğimi de belirtmek istiyor, saygılarımı sunuyorum. Hayat bir tiyatro En zor karakter Engelli çocuğa anne baba olmak ama Ahiret ücreti de yüksek gibi görünüyor. KAYNAKLAR; (1)candaozurolmaz.org/bir-mektup-var/32-ozurlu-bir-cocugun-annesine-yazdigi-mekt up.html#.Vmdkp9LhCUk (2)(www.posta.com.tr/turkiye/YazarHaberDetay/Evren-den-babasina-duygusal-mektu p.htm?ArticleID=77581) 87 DOKUZUNCU BÖLÜM ANNE-BABALARA FAYDALI BİLGİLER Yüz’de ısrar etme, "Doksan da olur". İnsan dediğinde, "Noksan da olur"... Sakın büyüklenme, "Elde neler var". Bir ben varım deme, "Yoksan da olur". Hatasız Dost Arayan, Dosttan da olur.... Mevlana 88 9.1 –ENGELLİ AİLELER… AKLINIZDA BULUNSUN — Engelli çocuğunuzun eğitiminin yanı sıra çocuk olduğu için oyuna ihtiyacı olduğunu unutmayın — Bebeklerde çiğneme ve yutma bir sorundur. Bundan dolayı biberon yerine genel itibariyle kaşık ile mamasını vermeyi tercih ediniz — Kaplıca tedavilerinin kimi engel grubu için faydası yoktur. Mümkün olduğunca doktor tavsiyesi ile kaplıcalara gidiniz — ilaç tedavilerinin yanı sıra bitkisel tedavi yöntemlerini de araştırınız. — Anne sütünün genel itibariyle tavsiye edilen verilme zamanları sabah, ikindi ve akşamdır. — Engelli çocuğunuza mutlaka müzik dinletiniz… Mesela ney sesi insan ruhunu dinlendirir. — Sorunlarınızı tıp alanında uzman bir kişiyle ya da bir psikiyatrisi uzman ile paylaşın. — Engelli çocukların eğitiminde istikrar önemlidir. Bugün eğitim, yarın tedavi yapmayalım deme lüksü yoktur engelli ailelerin. — Spor dalları da engelli çocuklar için rehabilitasyon eğitimidir. — İşi yok diye evlendirilmeyen çok sayıda mağdur engelli genç vardır. Rızık Allah’tandır. Evlilik engellinin hayata daha umutla tutunmasını sağlayabilir.Engellerini aşmasını sağlayabilir. 9.2-–ENGELLİ AİLELERE NOTLAR —Siz dalını kırıyorsunuz diye bahardan vazgeçer mi hayat? ” Ümit İlter - Kaderimi ben seçmedim. Rabbim ikram etti. Elhamdülillah. . ” — Mesele çerçevenin boyutları değil, mesele o çerçeveye hangi resmi koyduğundur.” Aşk Tesadüfleri Sever (2011) —İsyanlardayım dedi. Hayır, imtihanlardaydı. Fark etseydi, kurtulacaktı.” Mevlana. —Umut belki de gelecek sayfadadır. Kapama kitabı. ’Kitabın bütün sayfalarını çevirdim, ona rastlamadım.’ Belki de kitaptır umut.” EdmondJabes — Sabır yaranın içinde Yaradanı görmektir. Sabır Yaranın içinde Yaradanı görmektir. (Hz. Mevlana) — Doktorlar umut vermese de, şifa Allah’tandır. —Karamsar rüzgârdan şikâyet eder, iyimser değişmesini bekler, gerçekçi ise yelkenlerini ayarlar.„ William A. Ward — Deniz kıyısında bir ihtiyar taşçı, kaya yontmaktadır. Güneş onu yakıp kavurur. O da Allah’a yakarır keşke güneş olsaydım diye. “Ol” der Allah. Güneş oluverir. Fakat bulutlar gelir örter güneşi, hükmü kalmaz. Bulut olmak ister. “Ol” der Allah bulut olur. Rüzgâr alır götürür bulutu, rüzgârın oyuncağı olur. Rüzgâr olmak ister bu kez. Ona da “Ol” der Allah Rüzgâr her yere egemen olur, fırtına olur, kasırga olur. Her şey karşısında eğilir. Tam keyfi yerindeyken koca bir kayaya rastlar. Oradan eser buradan eser, kaya bana mısın demez! 89 Bildiniz, Allah kaya olmasına da izin verir. Dimdik ve güçlü durmaktadır artık dünyaya karşı… Sırtında bir acı ile uyanır… Bir ihtiyar taşçı kayayı yontmaktadır. VE İŞTE KADER… KADERİNİ SEV BELKİ SENİNKİ EN İYİSİDİR. Nietzsche 9.3- ENGELLİ AİLELERE FAYDALI BİLGİLER — İnsanın ruhunu yücelten acı, ucuz bir mutluluktan daha değerlidir. Dostoyevski — İnsan yaşadıkça anlıyor ki, kendi kayığını kendin çekmezsen bir yerlere gidemiyorsun. KatharineHepburn — Elimizde olan şeyleri çok seyrek düşünürüz. Eksik olanları ise daima.A.Schopenhauer — Rabbimizin dünya hayatında muhakkak ki en sevdiği peygamberlerdir. Peygamberler dahi çok ağır imtihanlardan geçmişlerdir. Mesela Hazreti Yakup Peygamberin gözleri kapanmıştır. Hz. Eyüp Peygamber ağır hastalıklarla imtihan olmuştur. Hz. Musa dilindeki peltekliği ile örnek teşkil etmektedir. Daha nice diğer Sahabeler engelleriyle imtihan vermişlerdir ve imanın zirvesine erişmişlerdir. Sabır etmişlerdir ve başarmışlardır. — Hayat sana limon veriyorsa limonata yap. — Engelli çocuğunuza gösterdiğiniz gayretler karşılığında bir şey beklemeyip, takdiri Allaha bırakın ki; hayal kırıklığına da uğramamış olursunuz. — Gemi limanda güvendedir, ama gemiler limanda beklemeleri içinyapılmaz. PauloCoelho — Aşk, gülü dikeniyle avuçlamak; ama kanayan ellerin hesabını gülden sormamaktır. İskender Pala — Engelli çocuğunuzun dünya hayatında hangi uzvu eksikse Ahirette o uzvu Rabbinin huzurunda en güzel şekilde tamamlanacaktır. Ne büyük mükâfattır ki, AllahüTeala’nın huzurunda engellerin kalkması. — Dünyada taştan olmayan ve kimsenin sizden alamayacağı bazı şeyler vardır. İçinden alamayacakları ve dokunamayacakları bazı şeyler asla dokunamazlar… Umut Esaretin Bedeli filmi — Eğer yürüdüğünüz yolda hiçbir engel yoksa, o yol sizi hiçbir yere götürmez. George B. Shaw. — Bugünle dünün tartışmasına girersek geleceği kaybederiz. William Churchill. — Doğru yolda giden kaplumbağa eğri yolda giden yarış atını geçer. J. J. Rousseau — Engelli aile için dünya hayatı nedir? Lunapark mı?Meyhane mi?Çilehane mi? İmtihan salonu mu? — Engelli çocukları olan Anne Babalara başarı formülü; - Yaratılanı yaratandan ötürü sevme - Yaratılanın yaratıcısına teslimiyeti - Ruhun nefse hakim oluşu - Şeytanın devre dışı kalışı İşte imanın zirve noktası 90 — Engeller aşılmak içindir, takılmak için değil. Ali Suat. — Hapishanede günlerini sayan iki mahpus birlikte duvara bir delik delerler. Deliği sadece başlarının sığacağı kadar genişlettiklerinde, ‘hadi dışarı bir bakalım’ derler. Önce biri başını delikten dışarı çıkarır ve ekşimiş bir yüz ifadesiyle, - " Çok kötü ağabeyciğim, çok kötü!" der. " Her taraf çamur, sis... Göz gözü görmüyor." Diğeri şaşırır ve başını dışarı uzatır. Bakar bakar... Ve hayran bir yüz ifadesiyle; "Muhteşem!" der. " Muhteşem bir gökyüzü, ağaçlar, bulutlar, kuşlar çiçekler var..." Gönlümüzden geçeni görür, kalbimizin söylediğine inanırız. Sonunda, gördüklerimiz ve inandıklarımız oluruz! Mevlana’nın dediği gibi ‘ Güzel bakan güzel görür. —Geçmişi değiştiremezsin ama gelecek hâlen avuçlarının içindedir. Hugh White — Karamsar olmak zor değil, Zor olan; çılgın bir fırtınadan sonra gökkuşağı gibi gülümseyebilmektir... Kucaklamaya kollarının yetmeyeceği bir ağaç, bir tohumla başlar; En uzun yolculuklar, bir adımla başlar; Gerçek sevgiler ise bir tebessümle başlar... Annem her fırsatta çocuklarına güneşe doğru zıplamalarını öğütlerdi. Güneşe ulaşamazdık ama hiç olmazsa ayaklarımız yerden kesilirdi. Z.N. Hurston — Eğer çocuklar öğrettiğimiz metotlarla öğrenmiyorlarsa, öğrenecekleri metotlarla öğretmeliyiz. 9.4–ENGELLİ AİLELERE ANLAMLI FİLM REPLİKLERİ — Annem hep şöyle derdi: ”Hayata devam edebilmek için geçmişi arkada bırakmak gerekir.” Benim koşmam da bununla ilgiliydi sanırım. ForrestGump — Dünya bir oyun bahçesi, bunu çocuklar biliyor ama biz büyüyünce unutuyoruz. Yes Man (2008) - Chris eğer bir adam görüşmeye gömleksiz gelseydi ve onu işe alsaydım sen ne derdin? - Herhalde pantolonu çok iyiydi derdim. Umudunu Kaybetme —Annem her zaman hayatın bir kutu çikolata gibi olduğunu söylerdi. İçinde ne olduğunu asla bilemezsin.” ForrestGump (1994) - ''Rüzgarı yüzünde hissetmedikten sonra kanatların hiçbir önemi yoktur..'' Melekler Şehri. —Beni olduğum gibi kabul et. Ancak o zaman birbirimizi keşfedebiliriz. GuidoAnselmi — Unutmayın, bu dünyada sırtınızı her zaman dayayabileceğiniz tek şey ailenizdir. Cassandra'sDream (2007) — Hayatına fazla gün katmak senin elinde değil. Ama gününe fazla hayat katmak senin elindedir. Hayatından gün çalanlara değil, Gününe hayat katanlara değer vermek gerekir. ANONİM 91 9.5- ENGELLİ AİLELERDE YAPILAN HATALAR VE SUNULAN ÖNERİLER — Engelli çocuğu olmak ayıpmış, utanılacak bir şeymiş çevreye karşı engelli çocuğunu gizleyip normal aile görüntüsü veren aileler maalesef vardır ve geleceğin belki de dahi olabilecek yetenekli engelli çocukları bu durumun kurbanı olabilmektedirler. — Çocuğun engelli olmasından dolayı aile kurallarına uymama hakkı çocuğa verilerek dokunulmazlık kazandırılır. Bu gereksiz ayrıcalıklı tutumdur ve çocuğun aile hayatına olumsuz etki edecek bir durumdur. — Lokman hekime hastalarımıza ne yedirelim diye sormuşlar şu cevabı vermiş Acı söz yedirmeyin de ne yedirseniz olur. Evet, engelli çocuklarımızın da şevkini heyecanını, incitici sözlerimizle asla kırmamalıyız. Engelli çocuklar bir bardak gibidir. Kırıldıklarında cam parçacıkları gibi onları bir daha toparlayamayabilirsiniz — Ailede tüm ilgi ve alaka engelli çocuğa kaydırılır. Tüm olanaklar sunulur. Hatta ve hatta diğer kardeşlerin yaşamı unutulur. Farkında olmadan anne babalar diğer kardeşlerin engelli çocuklarını kıskanmalarına sebep olabilir. Yani aile de çocuklar arasındaki denge bozulmasına neden olur. — Üretmeyen engelli bir çocuk ve ailesi birlikte tükenmeye mahkûmdur. — Bazı aileler çocuklarını rehabilitasyon merkezlerine göndermeme hatasına düşmektedirler. Mutlaka göndermeliler ve verilen eğitimleri bizatihi takip etmeliler. — Engelli çocuk tamamıyla eğitim merkezlerine bırakılmamalıdır. Anne baba da eğitime dâhil olmalıdır. Çünkü Engelli çocuğa anne babadan başka hiç kimse yakın olamaz. — Engelli çocuk eğitimi takibi sadece anneye yüklenmemelidir. Babada bu sürece katılmalıdır. Yapılan araştırmalarda babalarında müdahil olduğu engelli çocuk eğitim ve rehabilitasyonlarının daha başarılı geçtiği gözlemlenmiştir. — Engelli çocuğa karşı anne baba ve kardeşler daha sağlıklı iletişim kurabilmeleri empati yapmalarına bağlıdır. — Bazı aileler maalesef çocuklarının engellilik durumunu, eğitim olanaklarını araştırmamış olup yeterli bilgiye sahip değildirler. — Aile çevre olan ilgisini azaltmamalı daha da artırmalı ve engelli çocuklarına başkalarının da katkıda bulunabilmelerine fırsat vermelidir. — Engelli çocuğu olan anne ve babalarda çocuklarının durumlarını öğrendiklerinde psikolojik bozukluklara maruz kalabilirler ve aile bir uzman psikolog tarafından desteklenmelidir. — Aile bireyleri duygularını birbiri ile rahatça paylaşabilmeli. İçe kapanmamalı. — Engelli çocuğundan dolayı tatil yapmama da aile için sorundur. Tatil engelli çocuğunuza ve diğer aile bireylerine moral olacak ve geliştirecektir. — Olumlu bakış açısına sahip olmalı anne babalar. Negatif duygulardan değil pozitif yönden hareket edilmelidir. — Engelli çocuğunuza acıma gibi gaflete düşmeyin. Bu hataya düştüğünüz anda bütün vermiş olduğunuz emekler bitebilir. — Engelli çocuğu genelde yalnız bırakmayın. Sürekli kalabalıklarda olmasını sağlayabildiğiniz ölçüde sağlayın. — Anne baba kendine yeterince vakit ayırmalı ve kendini ihmal etmemelidir. Anne babanın sağlıklı sıhhatli ve moralli olması engelli çocuğa gelişim yönünde pozitif olarak yansıyacaktır. 92 — Haftada, ayda bir gün çocukların aile bireylerin sorunlarını dinleme günü oluşturun. 9.6- ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN AİLELERE ÖNEMLİ TAVSİYELER 1- Engelli çocuğunuzun eğitimine başlayabildiğiniz kadar erken başlayın 2- Aşırı korumacı olmayın… Hayatı düşe kalka öğrenmesi için ona fırsatlar verin 3- Toplum nezdinde kabul görmesi adına çocuğunuzun temizliğine dikkat edin 4- Çocuğunuzun engeliyle aynı durumda olan aileleri araştırın, bulun ve istişare edin 5- Çocuğunuza bir doktorun önerdiğini bir başka doktor da öneriyor mu diye sorgulayın 6- Çocuğunuzu gayretlerine göre ödüllendirin. 7- Çocuğunuza öğreteceklerinizi sabırlı bir şekilde bir anda değil yavaş yavaş öğretin 8- Engelli Çocuğunuza gösterdiğiniz ilgiyi, sevgiyi diğer kardeşlerine de gösterin 9- Engelli konulu her türlü sosyal etkinliğe katılın 10- Engelliler alanında yazılmış hikâye, roman ve makale kitaplarını okuyun 11- Engelli aile konulu internetten filmler izleyin 12- Özgüven duygusunu geliştirin 13- Çocuğunuzun sağlık, eğitim imkânlarını internetten detaylı araştırın 14- Toplumda, akraba ve komşu çevrelerinde çocuğunuzu taciz edici bakışlara aldırmamayı öğrenip, çocuğunuzun yanında olduğunuzu çocuğunuzun görmesini sağlayın 15- Asla eve kapamayın. Gezdirin, yürüyüş yapın ve eğlenin. 16- Çocuğunuzu engelli olmayan diğer çocuklarla asla ve asla kıyaslamayın. 17- Çabalarını övün, motive edin. 18- Manevi anlamda dini eğitim almasını sağlayarak ruh dünyasını zenginleştirin. 19- Bağımsız hareketler yapması için fiziksel yardımınızı azaltın. 20- Kişisel gelişim kitapları okumasını sağlayın. Hatta ve hatta kişisel gelişim konferanslarına götürün 21- Engelli çocuğunuza asla fiziksel ceza vermeyiniz 22- Kendinize de zaman ayırın. Çocuğu babaya, ya da büyüklere bırakarak ilgiyi paylaşarak kendinize de değişiklik oluşturun. 23- Sorunlarını kendisinin çözmesinde destek verin. 24- Mümkünse aileniz ile birlikte umre, hac yapın ki hayatınızın anlamı ailece değişsin 25- Ailece engellilere uygun tatil beldelerine gidin 26- Namaz kılmaya ve sürekli abdestli durmaya, akabinde dualara sarılmayı unutmayın 27- Arkadaşlarına dikkat ediniz ki çocuğunuza kötü davranılmasın. Arkadaşları ile çocuğunuzun haberi olmadan konuşun, hassasiyetinizi paylaşın. 28- Çocuğunuzun engeli alanında başarılı öykü hikâyeleri çocuğunuza okuyun. 29- Birlikte spor merkezlerine giderek sporu sevdirin 30- Engelliler konulu çizgi film bulun, izletin 31- Yarının hâkimi Allah’tır çocuğunuzun engelliliği ya da sağlığı ile ilgili problemler de umudunuzu koruyun 93 9.7- ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN AİLELERE 10 ALTIN TAVSİYE 1- Kendinizi topluma ispatlamak için uğraşmayın. Engelli aileler Allah’a bağlılıklarını ispat etmek için gayret etsinler. Kendini Allah’a sevdireni tüm kâinat sever. Düşünün denizlerde balıklara varıncaya kadar, âlemdeki meleklere varıncaya kadar bütün mahlûkat onu sever. Yani rabbim sevdiğini sevindirir. 2- Dua Ediniz Yakup peygamber üzüntüsü sürecinde Allaha sürekli dua etmiştir. Allah’ın izniyle Gözleri açılmıştır. Oğlu Yusuf Peygambere kavuşmuştur. Şifayı veren Allah’tır. Allah-u Teala kullarına ‘Dua etmeseniz benim nezdimde ne ehemmiyetiniz var? Diyor. Dua mü’minin silahıdır. Dünyadaki bütün dertlerimize karşı dua silahını kullanmak dileğiyle… 3- İkinci Bir Doktor görüşü almayı unutmayın Bir hastalıkla karşılaştığınız zaman kesinlikle bir doktorun dediği tedavi yöntemini başka bir doktor da öneriyor mu? Sorun, araştırın ve sonra tedavi olun. Çünkü geri dönüşü olmayan, ameliyat içeren tedavilerde başka bir doktordan görüş almak hayati açıdan önemlidir. 4- Hac, Umre ’ye gidin Engelli ailelerin ne yapıp yapıp en azından bir umre ziyareti yapmaları kendileri ve engelli çocuklarına şifa olmak adına gereklidir. Şifa Allahtan’dır. Şifayı Allahın evinde duayla aramak ise ayrı bir ayrıcalıktır. 5- Hastalar Risalesini Mutlaka Okuyunuz. Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin Kur’ân’dan istifade ederek yazdığı ve “Hastalar Risalesi” ismini verdiği küçük kitap, ruh beden ilişkisine dayalı yardımcı, iyileştirici teknikleri içermektedir. Bu eser yan etkisi olmamakla beraber, faydası kesin olan önemli bir eserdir. 6- Kuran-ı Kerim Mealini sürekli okuyunuz Engelli aileler Kuranın mesajını doğru anlaması önemlidir. Manevi iç dünyası zayıf engelli ailelere misyoner faaliyetleri ekseninde Kuran-ı Kerim’in mesajları saptırılarak yanlış anlatılmaya çalışılmaktadır. Bu tuzağa düşmemek adına ayrıca Allah’uTeala’nın mesajlarını almak için Kuran’ı Kerim meali bol bol okunmalıdır. 7- Engelli Çocuklarınızı Spor Yapmaya Teşvik Edin Sporun sadece engellilerin dünyasında değil tüm insanların yaşamında hayata bağlayıcı 94 özelliği ayrılmaz bir özelliği görülmektedir. Sağlıklı bir beden ve sağlık insan psikolojisi için herkesi spor yapmaya çağırıyoruz. 8- Eğitim hayatını mutlaka devam ettirin Engelli bir çocuğun hayata tutunabilmesi eğitim hayatının devamlılığına bağlı. Engelli çocuğu olan anne babalar şunu hiçbir zaman unutmamalı. Çocuğunuzun engeli ne olursa olsun ’Eğitim her engeli aşar’ 9- Engelli derneklerine sahip çıkın Maalesef engelli camiasında birlik ve beraberlik yok. Birlik ve beraberliğin olmadığı camialara sorunlara hiç kimse yapıcı yaklaşmaz. Birlikten güç doğmalı. Engelli derneklerine gidilip yaşanılan ortak sorunlar paylaşılmalı ve yetkililere iletilmeli. 10- İmtihan halinde olduğunuzu unutmayın İmtihansız insan yoktur. Bazı insanlar dünyada herkesi mutlu, sadece kendilerini dertli zannediyorlar. Oysaki dertsiz insan yok. Herkes imtihan halinde. İmtihan’ın sağlıklı engelli ayrımı yok. Allah önünde tüm kullar imtihan kulvarında eşittir. 9.8- ENGELLİ ÇOCUKLU AİLELERE TAVSİYE FİLMLER 1- Her Çocuk Özeldir…( Taarezameenpar - Yerdeki Yıldızlar) 2- Black (sağır ve kör bir kızı yaşama bağlayan öğretmeni) 3- Sol Ayağım (SP li bir cocuğun öyküsü) 4- David’sMother (Otistik oğlu David’i tek başına büyütmek zorunda kalan baba) 5- Akıl Oyunları (Nash’in olağanüstü dehası şizofreni engeliyle karşı karşıya kalmıştı) 6- Patch Adams (Akıl hastanesinde geçen bir hikaye) 7- Hüznün Yüzü (Kadersiz bir annenin özürlü çocuğunu iyileştirebilmek için verdiği amansız mücadele 8- 12 Kızgın Adam 9- Şeytanın Avukatı - Al Pacino’dan Resital 10- Benim Dünyam - Sadece karanlığı görebilenlere, karanlığın anlamını baştan yazdıranların hikâyesidir. 11- TheColor of Paradise (1999) (Muhammed Tahran Körler Enstitüsünde öğrencidir. Yaz tatili için babasının onun almasını bekler. 12- Önce Zarar Verme - First Do No Harm 13- Kaplumbağalar da Uçar - Savaş ve çocuklar... Kör, kolsuz, bacaksız, sakat çocuklar... 14- Hayatımın Şarkısı - 16 yaşındaki Paula hariç, tüm fertleri işitme engellidir. 15- Hayat Çok Güzel (Life FeelsGood) Polonya yapımı bir film. ( Ailesinin ilgilenmesine rağmen yetişkin olunca zihinsel engelliler kliniğine yatırılır.) 16- Benim Adım Sam (Zeka geriliği olan bir baba ve kızı) 17- ForrestGump, zeka seviyesi 75 olan bir erkeğin hayatını ele alıyor. 18- Benjamin Button - Benjamin Button hepimiz gibi zamanı durduramayan bir adamdır. 95 19- Kaçış Yok 20- Umudunu Kaybetme 21- Ölü Ozanlar Derneği - Sadece bir tane hayatınız var ve şimdi yapmayacaksınız da ölünce mi yapacaksınız? Vazgeçme, erteleme 9.10- OKUNMASI TAVSİYE EDİLEN KİTAPLAR 1- Allah’ın Özel Kulları Engelliler – Ahmet Bulut 2- Engeloji – Aliye Yücel 3- Seninle Benim Aramda Fark Var, Umut – Ali Rıza Soyaslan 4- Engelleri Aşanlar – Turan Yalçın 5- Abese Ruhu – Halis Kuralay 6- Yeniden Hayata Dokunmak – Halis Kuralay 7- Yıldızlar Engel Tanımaz – Ali Seyyar 8- Azim – Onur Eyüp Karadoğan 9- Türkiye’de ve Dünya’da Engelli Dostu Sosyal Politikalar – Ali Seyyar 10- Otistik Çocuk "Dahi mi? Engelli mi?" İsmail Tufan 96 ONUNCU BÖLÜM YURT DIŞINDA ENGELLİ AİLE OLMAK “Ne geriye bak kızgınlıkla, ne de ileriye korkuyla. Sadece etrafına bak ‘Farkındalıkla’…” James Thurber 97 10.1- MAKEDONYA’DA ENGELLİ AİLESİ OLMAK Makedonya’yı iki kelimeyle anlatmak gerekirse burada hak ile batılın mücadelesi söz konusu. Yani, din savaşı var. Çok enteresandır. Ülkede 10–15 yıldır nüfus sayımı yapılmıyor. Çünkü gerçekte Müslüman nüfus çok fazla. Nüfusun sayılması ve Müslümanların çok olması Makedonya siyasetinde Müslümanların da söz sahibi olması anlamına geliyor. Burada uyanık Hıristiyanlar siyasi iradeyi ele geçirmişler ve ülke bütçesini kendi keyiflerine göre yönetiyor, canları isterse Müslümanlara gıdım gıdım yardım ediyorlar. Konumuza gelince Makedonya’da engelli aile olmak nasıl bir durum. Şimdi gözlemlerimizi gözden geçireceğiz; Makedonya Cumhuriyetinde, engelli çocuğu olan ailelerin o durumu kabul etmeleri biraz zor oluyor. Çocuğa olsun ve en yakın çevreye olsun aile tutumları üzüntü, kabul etmeme, suçluluk, kendine güven ve saygı duymada azalma gibi duygular ve tepkilerini ortaya koymaktadırlar. Şok, utanma, korku, inkâr etme, keder ve bir depresyon ile tepkiler vermektedirler. Bizde yeterince yardım ve destek verilmiyor, Özel çocuklar için okular çok az ve normal okullara bu çocuklara gereken yardım verilemiyor. Ailelerin gelişimsel yetersizlikleri olan çocuklarını kabullerinde geçirdikleri süreçte verdikleri tepkiler şunlardır: şok, ağlama, çaresizlik, çevreye tepkisiz davranmak, reddetme ve depresyon, suçluluk, kızgınlık. Ve genelde çocuklarını ya normal okula götürür-eğitim ve öğretim açısından bir ilerleme olmadan, ya da evde bırakıyorlar. Makedonya’da Veliler kendi çocukların sosyal ve eğitimleri için gayret veriyor, çaba gösteriyorlar. İlgileri büyüktür. Sadece velilerin en büyük istekleri çocukları kendi ana dilinde eğitim görmeleri istiyorlar. Makedonya’da velilerin en büyük ihtiyaçları manevi destek ve bu çocukları için özel eğitim kurumları olması ve kendi ana dillerinde eğitim görmeleri istiyorlar.Makedonya’da Engelli olan aileler yüksek düzeyde eğitim almış aileler, genelde toplumdan dışlanmıyor, tüm etkinliklere, komşuluk ilişkilerini kurabiliyorlar sadece bazı aileler hala çocuklarını ihmal ediyorlar, genel olarak köylerde.Makedonya’da doğuştan engellilerin sayısı daha yüksek. Makedonya’da Anne Babalardan ilgi var ama anneler evde oldukları ve babalar genelde işe gittikleri için genelde çocuğun sosyal ve eğitim etkinlikleri için anneler ilgileniyorlar.Makedonya’da engelli çocuklu aileler ile ilgili yazı hazırlamamızda bizlere desteklerini sunan tamamıyla gönüllü insanların hizmet verdiği IMAGO PLUS Rehabilitasyon merkezi müdürü Zemrijet Bela VeseliHanımefendi’ye çok teşekkür ediyoruz. Makedonya hükümetini ele geçiren Hıristiyanların Müslüman olan hiçbir hizmete katkı vermedikleri gibi dışladıklarını fark ettik. Bu engelliler dahi olsa. Onlar ne kadar dışlarlarsa dışlasınlar Türkiye her daim Makedonya Müslümanlarının yanındadır. 98 10.2- FİLİSTİN’DE ENGELLİ ÇOCUKLU AİLE OLMAK Filistin’in durumu başka ülkelerden çok farklıdır. Filistin halkı Osmanlı devleti zamanından beri işgalci İsrail devleti ile savaş halindedir. Bu yüzden engelli çocuğu olan ailelerinin sayısı artmaktadır. Türkiye Filistinli engelli çocuklu ailelere tedavi imkânları desteğini vererek Dünya’da örnek olmaktadır. Filistin toplumu Müslüman bir toplumdur. Kadere iman eden insanlarla doludur. Filistin savaş halinde olduğundan dolayı, aile engelli çocuğunun olabileceğini ihtimaller arasında sayar. Engelli çocuklu anne baba her zaman ellerinden ne geliyorsa, engelli çocuklarını tedavi edip ilaç bulmaya çalışır. Filistin’de engelli çocukları olan aileler toplumdan dışlanmıyor. Tam tersi engelli çocuklu aileler ile halk arasında şefkat ve yardımcılık duyguları uyumlu görülmektedir. Engelli çocuklu aileler Komşuluk ilişkilerini rahat rahat kurabiliyorlar, bu özellikle Filistin toplumu aşiret toplumu olduğundan kaynaklanıyor. Filistin’de aileler genel itibarı ile çok çocuk sahibi olduklarından dolayı çocuklarının bir veya bir veya iki engelli çocuğunun olması aileleri çok fazla sarsmıyor. Engelli çocuğa aile içerisinde pozitif ayrımcılık uygulanarak hayata tutunması sağlanıyor. Filistin devleti savaş halinde olmasından dolayı engelli çocuklu ailelere destek veremiyor. Bu boşluğu Filistin’de bulunan Sivil Toplum kuruluşları dolduruyor ve tekerlekli sandalye yardımları gibi kampanyalar düzenleyerek ailelerin ellerinden tutmaya çalışıyor. Filistin’de doğuştan engelli sayısı daha çoktur. Trafik kazaları ve savaş mağduru sonradan engelli olanlarda mevcuttur. Filistin’de engelli çocuklu aileler ile ilgili yazı hazırlamamızda bizlere desteklerini sunan Filistin Gazze Beyazay Başkanı AhmedMadiana’ya teşekkür ediyoruz. Başkan AhmedMadiana engelli çocuklu ailelere şu tavsiyelerde bulunuyor; Engelli çocuklarınıza bol bol Kuran öğretin, Sabredin, azmedin ve Allah’tan umudunuzu hiçbir zaman kesmeyin. “Dünyanın neresinde olursan ol, bulunduğun yerde değil, düşündüğün yerdesin…” Jean Christophe 99 10.3- ALMANYA’DA ENGELLİ AİLELER Alman devleti, bedensel, zihinsel ya da ruhsal engelli insanların toplumsal hayata eşit haklarla katılımını teşvik eder. Almanya da engelli olarak doğan bir bebek o andan itibaren gözetim altındadır. Burada doğan çocuklar bir bakımdan çok şanslıdır. Çünkü her imkânı sağlayan ve sürekli durumunu takip eden kurum ve kuruluşlar vardır. Bunlar engelli doğan bir çocuk için en önemli faktörlerdir.Engelli çocuk daha sonra özel engelli okuluna giderek eğitimini alır. Öğrenciler meslek dalında branşlarına yeteneklerine göre ayrılarak yetiştirilir ve bir meslek sahibi olması sağlanır. Engelli öğrencinin kendi ayakları üzerinde durması öğretilmiş, hayata nasıl ayak uydurması öğretilmekte, engelli çocuk artık normal vatandaş gibi hayatını kazanmaktadır. Engelli çocuklar genelde toplumun her alanında söz sahibidir ve kendine öz güvenini kazanmışlardır. Halk arasında engelliler için daima bir öncelik vardır ve memnuniyetle yapılır. Çünkü halk eğitimini almış, eğitimle bilgilenmiştir. Türkiye’de olması gereken engelli ailelere aile danışmanlığı Almanya’da mevcut. Genç engelli ailelere özel danışmanlık birimleri mevcut durumda. Almanya devleti ve sivil toplum kuruluşları engelli çocuklu aileleri kendi kaderlerine teslim etmeyip engelli çocuğun sıkıntılarını birlikte çekmekte. Bu da ailelere yük olmamakta ve engelli çocuğun topluma kazandırılması hobi, zevk durumu alıyor anne, babalar için. Neticede Türkiye Almanya’nın engelli ailelere vermiş olduğu desteklerde 10 yıl gerisinde diyebiliriz. Almanya’da engelli çocuklar için yatılı bakıcı uygulaması mevcut. Anne babalar engelli çocuğuna miras bırakmak istiyorlarsa engelli çocuk miras namesi doldurularak çocuğa miras kalabiliyor. Yani sözün kısası; Almanya’da engellilik sorun değil. Sıradanlaşmışlık söz konusu. Bu yazımızı hazırlamada bizlere destek veren ve Almanya ile ilgili gözlemlerini bizimle paylaşan Türkiye Beyazay Derneği Almanya şube başkanı Vedat Özçelik beyefendiye canı gönülden teşekkür ediyoruz. Almanya’da Türk vatandaşlarımıza Sivil toplum Kuruluşu desteklerinden dolayı başarılarının ve hizmetlerinin devamını diliyoruz. 100