Maske, Bazen Yüzün Kendisidir Erkeklik, Kimlik
Transkript
Maske, Bazen Yüzün Kendisidir Erkeklik, Kimlik
72 Kimlik | Güz 2015 Fotoğraf: Saner Şen (2012) Huzur evinde doğum günü (2008) Batman The Dark Knight filminden bir sahne Güz 2015 | Kimlik 73 MASKE, BAZEN YÜZÜN KENDİSİDİR ERKEKLİK, KİMLİK, MASUMİYET H.BAHADIR TÜRK*-AKSU BORA** P opüler kültürün içinde yer alan kurgu kahramanlar ve erkeklik inşası üzerine pek çok söz söylenmiştir. Bu çalışmada, bu problemi iki farklı alandan ve/veya bağlamdan seçtiğimiz iki örnek üzerinden analiz etmeyi denedik. Çalışmamız iki ana bölümden oluştu. İlk bölümde, en bilindik çizgi roman kötü kahramanlarından biri olan, Batman’in baş düşmanı Joker’in tasvir edici bir analizini yaptık. İkinci bölümde ise, kısaca başka bir örneğe, döneminin en beğenilen televizyon dizilerinden birinin kahramanı olan Ezel’e dair bir tartışma yürüttük. Analizimiz ışığında, çeşitli varyasyonlarıyla maske metaforunun hipermaskülinite fikrine karşı bir meydan okuma olduğu ve hipermaskülen öznenin sınırlarını zorladığı sonucuna vardık. Anahtar Kelimeler ÖZ toplumsal cinsiyet, hipermaskülinite, popüler kültür, kahramanlar ve kötü karakterler *Doç.Dr., Çankaya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü, Ankara/Türkiye **Doç.Dr., Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesi, İletişim Bilimleri Bölümü, Ankara/Türkiye Türk, H.B, & Aksu, B. (2015). Maske , bazen yüzün kendisidir: Erkeklik, kimlik, masumiyet. Kimlik: Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Dergisi, 1 (2), 72-88. 74 Kimlik | Güz 2015 THE MASK IS SOMETIMES THE FACE ITSELF MASCULINITY, IDENTITY AND INNOCENCE H.BAHADIR TÜRK*-AKSU BORA** M uch ink has been spilled over the relationship between the construction of masculinity and fictional heroes in popular culture. In this paper, we attempted to analyze this problem through two examples from two different fields and/ or contexts. Our work has been structured into two main parts. In the first part, we made a descriptive analysis of Batman’s archenemy Joker, one of the most famous comic book villains. In the second part, we shortly discussed another example, Ezel, a hero from one of the most acclaimed Turkish TV series of its era. In light of our analysis, we concluded that the metaphor of mask with its variations presented a challenge to the very idea of hypermasculinity and pushed the limits of hypermasculine subject. Keywords ABSTRACT gender, hypermasculinity, popular culture, heroes and villains Associate Professor, Çankaya University, Faculty of Economics and Administrative Sciences, Department of Politics and International Relations, Ankara/ Turkey * ** Professor, Hacettepe University, Faculty of Communication, Department of Communication Sciences, Ankara/Turkey Güz 2015 | Kimlik Giriş The Twilight Zone’un (Alacakaranlık Kuşağı) ilk kez CBS’te 11 Kasım 1960’da yayımlanan ikinci sezon altıncı bölümü “Eye of the Beholder” (Bakanın Gözü) belki de serinin tüm tarihi içindeki en iyi öykülerinden birine sahiptir. Dizinin aynı zamanda yaratıcısı ve anlatıcısı olan Rod Serling tarafından yazılmış bu bölüm, bizi Janet Tyler ile tanıştırır. Başı tüm yüzünü kaplayacak şekilde bandajlanmış olarak bir hastane odasında karşımıza çıkan 307 numaralı hasta Janet, “diğerleri”ne benzeyebilmek, “herkes gibi olabilmek” ve “normal” gözükebilmek için bir dizi operasyon geçirmiştir. Çocukluğuna dair anımsayabildiği ilk şey kendisini görünce çığlık atan bir başka kız çocuğudur. Merak ettiği tek şey ise bandajların ne zaman çıkarılacağıdır. Hikâye, talihsiz kadının geçirdiği ve yasal olarak izin verilen on birinci ve son operasyondan sonrası ile açılır. Eğer bu operasyonda da Janet düzelmez ve diğerleri gibi görünmezse devletin koyduğu kurallar gereğince kendisi gibi olanların yaşadığı bir bölgeye gönderilecektir. Janet’in deyişiyle bu bölge aslında, “kendisi gibi ucubeler için tasarlanmış bir getto”dan başka bir şey değildir. Janet’in bandajlarından göremediğimiz yüzünün altında korkunç bir şeyler olduğunu, konuşmalarına tanık olduğumuz doktorların ve hemşirelerin söylediklerinden ve tavırlarından anlarız. Nihayetinde hikâyenin gerilimi; bandajların açılmaya karar verilmesiyle birlikte iyiden iyiye artar, yavaş yavaş bandajlar açılır. Açılır açılmaz da hemşire ve hasta bakıcı dehşete kapılır, doktor ise aynı dehşet içinde konuşur: “Değişiklik yok.... Hiçbir değişiklik yok....” Operasyon başarısız olmuş, Janet’in yüzündeki anormallik giderilememiştir. Bu panik anıyla birlikte kamera bize Janet’in yüzünü gösterir. Janet son derece güzel bir kadındır.1 Kahramanımız üzüntü ve korku içinde odadan kaçmaya çalışırken o ana kadar yüzlerini tam olarak göremediğimiz doktorları, hasta bakıcıları ve hemşireleri gösterir bu kez kamera. Hepsi birbirinin aynı, korkunç yüzlü, insandan çok bir domuzu andıran görünümleriyle çoğunluk onlar olduğu için normalin ve anormalin, güzelin ve çirkinin sınırlarına karar verenler de onlar olmuştur. Janet hastane koridorunda çaresizce koşarken, televizyon ekranlarından devlet başkanının tekliğin ve aynılığın öneminden bahsettiği bir konuşması yayımlanmaktadır. Janet tesadüf eseri girdiği bir hastane odasında tekrar doktoruyla ve bir arada yaşayacağı bölgenin, daha doğrusu “köy”ün bir temsilcisi olan bir diğer anormal vakayla, Walter Smith ile karşılaşır. Son derece yakışıklı bir adam olan Bay Smith, Janet’a orada mutlu olacağını, çok sevileceğini ve kendi türünden olanlarla yaşayacağını söyler. Janet, Bay Smith’in söylediklerine ikna olur ve ona “neden böyle gözükmek zorunda olduklarını” sorar. Smith, “Bilmiyorum Bayan Tyler, önemli de değil zaten... Eski, çok eski bir deyiş vardır” der Burada bir ayrıntı verelim: Janet’in yüzü bandajlı halini Maxine Stuart oynarken, belki de güzelliğin etkisini arttırmak için bandajların açılmasından sonra yüzünü gördüğümüz Janet’e, Donna Douglas hayat verir (http://www.imdb.com/title/ tt0734568/, 5 Ağustos 2014) 1 75 ve ekler: “Güzellik, bakanın gözündedir”. Bay Smith ve Bayan Tyler, el ele tutuşup kendileri gibi olanların yaşadığı yere giderken hastane personeli acıyarak bu ikilinin, bu talihsiz ucubelerin ardından bakar. Maske, bazen yüzün kendisidir. Popüler kültür ürünlerinin, özellikle süper kahraman ve onların büyük düşmanları ikiliği üzerinden yükselen anlatıların yapısı içinde maske, kahramanları gerçek hayattaki kişiliklerinden ayırmaya yarar ve süper kahraman kimliği ile normal ve sıradan olan arasındaki mesafeyi kurar. Bizim buradaki amacımız çokça ele alınan bu konuya değinmek değil. Biz burada daha çok maskenin yüzün kendisi haline geldiği vakalara bakmayı deneyeceğiz. Bir başka deyişle, popüler anlatıda erkeğin kahramanlık kodlarıyla yaşamak zorunda olduğu bir dünyada normal olana ve normal alana dönme imkânı veren maskeyi çıkarma anının imkânsızlaştığı, maskenin yüzün kendisine dönüştüğü, artık çıkarılacak bir maske olmadığı örneklere bakacağız. Bu doğrultuda niyetimiz, diğer ana akım örneklerinden farklı olarak bu türden bir halin ve varoluş biçiminin erkeklik kimliği ve erkeklik dünyasının genel geçer kuralları açısından nasıl bir duruma yol açtığına ve tabii ki bunun popüler anlatılardaki seyri ve sonuçlarına dair bazı ipuçları sunmak. Bunu yaparken belirttiğimiz gibi popüler kültür mecrasına yaslanacağız ve bu mecranın iki ayrı alanından iki ayrı örneğin önümüze koyduğu manzara üzerinde düşüneceğiz. Bu minvalde ilk olarak çizgi roman dünyasından bir örneğe; bir ideal kahramana değil, maskeye benzeyen bir yüzle yaşamak zorunda kalan bir kötü karakter olan Joker’e odaklanacak, ardından –bir küçük karşılaştırma imkânı olarak- popüler Türk televizyon dizisi Ezel’in kahramanına dair bir parantez açacağız. “Öngörülemez ve Çok Tehlikeli”: Joker’in Dünyası Bir DC Comics kahramanı olan Joker (The Joker), DC Comics karakter veritabanında da belirtildiği gibi, hiç kuşkusuz, “popüler kültür tarihindeki en bilindik ve popüler çizgi roman kötüsü”dür. Bir çizgi roman baş kötü karakteri (villain) olarak Joker, Batman’in en büyük düşmanı, “Kara Şövalye’nin tam zıttı”dır. Batman gibi o da bir Gotham Şehri sakinidir ve “insanların hayatlarını mahvederek ve kaos yaratarak eğlenmek” gibi bir meşgalesi vardır (http:// www.dccomics.com/characters/joker, 9 Ağustos 2014). Travis Langley’e göre, “Joker, teşhise kafa tutar” ve “davranışları bariz psikopatlığının ötesinde hiçbir spesifik ruh hastalığına muntazaman uymaz. Onun vicdanı, empati yeteneği, doğru ve yanlışa dair kişisel bir kaygısı yoktur. (Langley, 2012: 208) Joker’in popüler kültür içindeki zaten sağlam konumu, Christopher Nolan’ın “Kara Şövalye Üçlemesi” (The Dark Knight Trilogy) ile göz alıcı bir parlaklık kazanır. Her ne kadar Joker karakteri, üçlemenin ilk filmi olan Batman Begins’te (2005) gözükmese de (Filmin sonunda Batman’in kadim dostu komiser Jim Gordon ona şehirde yeni bir suçlunun kol gezdiğinden ve suç mahalline bir kartvizit bıraktığın-