PURO MAN‹YA
Transkript
PURO MAN‹YA
PURO M A N ‹ Y A ‹ki kafadar, K›z›lay’da dolafl›rken, a¤z›nda koskoca bir “sigara”yla ilerleyen bir adama rastlarlar. Çok flafl›r›rlar. Hayatlar›nda bu kadar büyük bir “sigara” görmemifllerdir !.. Adam gayet rahat bir flekilde, sanki nadide bir flarab›n tad›na bakar gibi “sigara”n›n duman›n› a¤z›nda dolaflt›rmakta, sonra da güzel bir k›za öpücük yollar gibi havaya savurmaktad›r... ‹ki kafadar, birbirlerinin içinden geçeni sezmiflçesine, adam›n pefline tak›l›rlar. Amaçlar›, adam› “sigara”s› bitinceye dek takip edip yere ataca¤› izmaritten bir iki f›rt çekerek bu dev “sigara”n›n tad›na bakmakt›r... Bu takip, bir yar›m saat kadar sürer. Bizimkiler, “sigara”dan yay›lan kokuyla, dumanalt› olup may›flmak üzeredirler. Fakat ne hikmetse, “sigara” bir türlü bitmemektedir !!! Bir süre sonra, adam, cebinden ç›kard›¤› makas›ms› bir nesneyle, “sigara”n›n yanan k›sm›n› kesip atar, kalan›n› ise, cebinden ç›kard›¤› dolmakalem k›l›f›na benzer bir fleyin içine, özenle yerlefltirir. Sonra da yoldan çevirdi¤i bir taksiye atlay›p gider. Bizimkiler ap›fl›p kalm›fllard›r. Çünkü o zamana kadar, kalan›n›n kesilip sakland›¤› “sigara” da görmemifllerdir !!! Suratlar›ndan düflen bin parça, geldikleri yoldan geri dönerler. Bir zamanlar, revaçta olan bu f›kradaki tiplere rastlamak herhalde çok zordur art›k. Puro, tüm dünyada oldu¤u gibi, Türkiye’de de alt›n ça¤›n› yafl›yor. Bir zamanlar kapitalizmin sembolü olan puro, bu ön yarg›y› k›r›p tüm toplumsal katmanlar taraf›ndan kullan›l›r hale geldi. “Zengin kapitalist tiplerin”, ellerine birer puro tutuflturulan, daha on, on befl y›l öncesinin karikatürlerini kim hat›rlamaz ki. Puro içme bir yaflam biçimidir. Puro ise, ekimi, hasat›, tavlanma merhaleleri, konservasyon süreçleri, seçimi, kar›fl›m›, sar›m›, kutulanmas› gözönüne al›n›rsa, yaflam›n ta kendisi. ‹lk puro, XVII. yüzy›l›n ikinci yar›s›nda Sevilla’da üretilmeye baflland›. XVIII. yüzy›l›n sonlar›na kadar üretim, Küba ve civar›ndaki adalardan ithal edilen tütün yapraklar›yla sürdürülür. 1762 y›l›nda, ‹ngiltere’deki tütüncü dükkanlar›n›n raflar›nda, do¤rudan Küba’dan ithal edilen purolar da boy göstermeye bafllarlar 1. ‹ki farkl› ürünü k›yaslama olana¤›na kavuflan tiryakiler, Küba’dan ithal purolar›n, lehine fark› anlamakta/tatmakta/hissetmekte gecikmezler. O gün, bu gündür, Küba topraklar›nda üretilen tütünden, yine Küba’da imâl edilen purolar›n, hemcinslerine karfl› üstünlü¤ü, cümle alem erbab›nca kabul edilmektedir. Adan›n, Vuelta Abajo bölgesinde üretilen yapraklardan, imâl edilen purolara gelince, bunlar, soydafllar›ndan bir kaç gömlek daha üstündürler. 1. Bernard LE ROY, Maurice SZAFRAN : “la grande histoire du cigare [puronun tarihi]”, Paris, Flamarion, 1998. 1 Tütün tohumlar› eylülde at›l›r. H a s a t ise, ocak-mart aylar› aras›na yay›l›r. Yapraklar, olgunluklar›na göre, tek tek ve bir çok seferde toplan›rlar. Üreticiler, tütünü satmadan önce, kalitesine göre ay›r›p kuruttuktan sonra, ilk tavlamay› da yaparlar. Tütün yapraklar›, imâlâtç›lara ulaflt›ktan sonra, ikinci ve üçüncü tavlamalara tabii tutulurlar. Daha sonra, iflin nefleli ve çok hassas k›s›mlar› bafllar. Ama, biz önce puronun k›sa anatomik tarifini yapal›m : puro üç bölümden oluflmaktad›r. K›l›f, puronun d›fl taraf›n› sarar ve yüksek kaliteli yar›m yapraktan ibarettir. Alt-k›l›f, puronun iç k›sm›yla, k›l›f›n› ay›r›r, üst üste konmufl iki yar›m yapraktan oluflur. ‹ fl k e m b e tabir edilen iç bölüm ise, de¤iflik niteliklerde üç yapraktan müteflekkildir ki, puroya kimli¤ini, yani gücünü, zenginli¤ini, tad›n›, kokusunu veren bu kar›fl›md›r. Puronun, duman çekilen k›sm›na b a fl , yak›lan k›sm›na da ayak ad› verilir. Evet, flimdi kald›¤›m›z yerden devam edebiliriz. Yapra¤›n ortas›ndaki damar›n, yapra¤a zarar vermeden (!) sökülüp at›lmas› gerekir ki, büyük bir beceri ve dikkat isteyen bir ifllemdir. Ve fabrikada, bu iflin yap›ld›¤› k›sm›n yegâne sakinleri kad›nlard›r. ‹fllerini flark› söyleyip flakalaflarak, dedikodu (toplumsal bir etkinlik) yaparak icra ettikleri için, fabrikan›n en canl› yeri buras›d›r. Prosper MERIMÉE’nin 2 ünlü roman› Carmen’e de konu olan bu bölümdeki yaflam, daha sonra Carmen’in Georges BIZET 3 taraf›ndan bestelenmesiyle, bugün dünyada en çok oynanan operalardan biri olmufltur. Bundan sonraki bölüm, puroyu sararken kullan›lacak yapraklar›n seçimi ve kar›fl›m›d›r ki puronun müstakbel mizac›n› yarataca¤›ndan, hayat› önemi haizdir. Bu ifle y›llar›n› vermifl, belli bir yafl›n üzerindeki ustalarca gerçeklefltirilir. Sarmaya gelince, bu aflama adeta, ak›l, duygu ve becerinin bir terkibidir. Önce, i fl k e m b e y i oluflturacak yapraklara, avuç içinde flekil verilir, daha sonra, alt-k›l›f , akabinde de k›l›f, ama bu kez ters yöne do¤ru sar›l›r. Puronun b a fl k›sm›na, üretilen türe göre, ya yuvarlak, ya yass›, ya da sivri olarak biçim verilir. A y a k k›sm›n›n kesilip düzeltilmesi, puronun kal›nl›¤›n›n ve uzunlu¤unun saptanmas› da yine türüne göre de¤iflir... sarma ifllemi, uzun y›llar süren bir yetkinleflme sürecini dayat›r. Sarma - fabrikan›n büyüklü¤üne göre - genellikle, iki, üç yüz kiflilik dev mekânlarda gerçeklefltirilir. Üç yüz kiflinin çal›flt›¤› bir fabrikan›n, ayl›k ortalama üretimi bir milyon purodan fazlad›r. Her fabrikan›n bir kitap okuyucusu vard›r ve hergün, çal›flanlara çeflitli romanlardan parçalar okur. En fazla, polisiye romanlara ra¤bet edilir. Tabii, günde bir kaç saat dinletilen müzi¤i de unutmayal›m. Devrim sonras›n› izleyen y›llarda, propaganda amaçl› metinler de okutulurmufl. Bu yöntemle, fabrikalarda, gün boyu canl›, zinde ve nefleli, dolay›s›yla verimli bir ortam yaratma amaçlan›yor. Sar›lan purolar, elliflerlik demetler halinde, ipek - genellikle sar› - kordonla ba¤lanarak, sedir a¤ac›ndan mamûl devasa dolaplarda (yeni bir olgunlaflma süreci), alt› ile sekiz hafta aras› bekletilirler. Bu sürecin sonunda, purolar tek tek kontrol edilirler. Her demetten rastgele al›nan bir puro ise, cerrahi iflleme tabii tutulur. 2. Frans›z yazar (1803-1870) 3. Frans›z besteci (1838-1875) 2 Renk seçiminin ard›ndan, s›ra yüzüklenmeye gelir. Purolar›n üzerine yüzük tabir edilen, puronun markas›n› ve menfleini belirten etiketler yap›flt›r›l›r. Bu etiketler, merakl›lar› taraf›ndan biriktirilir. Biriktirme meflgâlesi de vitolfili olarak an›l›r. “Vitol”, ispanyolcada puro demektir. “Yüzüklenen” purolar, hava alabilmeleri için, kokusuz ve gözenekli olan sedir a¤ac›ndan yap›lm›fl kutulara yerlefltirilirler. Her kutu, yirmi befl purodan mükelleftir. Bu kutular, üstlerinde envai türlü tasvirlerin bulundu¤u, rengârenk, ço¤u zaman “kitch” k⤛tlarla kaplan›r. Kutular, al›c›lar›na do¤ru yola ç›kmadan önce, ›s› ve nem ayarlamas› yap›lm›fl depolarda, nem oran›nda dura¤anl›k sa¤lamak amac›yla, bir ile iki y›l aras› bekletilirler. Bu aflamadan sonra, purolar dünyan›n dört bir yan›na ihraç edilirler. Tütüncü dükkânlar›n›n ›s›s› ve nemi ayarlanm›fl özel vitrinlerinde görücüye ç›karlar. Hayranlar›/merakl›lar yani tiryakiler, dokunup okflayarak, koklay›p hissederek seçerler onlar›. Uzunu, k›sas›, ince bellisi, dolguncas›, tatl›s›, serti onlarca çeflidi vard›r purolar›n. Seçerken dikkat edilecek hususlar vard›r. Meselâ, puronun üzerinde küçük, ya küften, ya da renk solmas›ndan kaynaklanan lekeler olmamal›d›r.K›l›f›n üzerinde, uygun tütün yapra¤› kullan›lmad›¤›na delâlet damarlar bulunmamal›d›r. Puro ne çok nemli ne de çok kuru olmal›d›r. Diyelim ki, haftal›k ya da ayl›k ihtiyac›n›z› bin bir ihtimamla seçerek sat›n ald›n›z. Ald›klar›n›z› evinizin bir köflesine b›rakamazs›n›z. Puronun muhafaza edilmesi için, gerekli ›s› oran›, 20 ile 25 derece, nem oran› ise, % 67 ile % 72’dir. Bu flartlar ise, ancak özel bölümlerde sa¤lanabilir. Puro sto¤unuzun zenginli¤ine göre, bu bölümlerin de boyutlar› de¤iflir. Yirmi befl adet puronun muhafaza edilebilece¤i küçük kutular oldu¤u gibi, binlerce puroluk dev nemlendiriciler de vard›r. Evet, purolar›n›z› seçtiniz, nemlendiricinize yerlefltirdiniz. S›ra art›k maceran›n en heyecanl›, en zevkli yerine geldi. ‹çim . Ama, içmeden önce bir kaç ayr›nt› daha var. Puronun bafl taraf›nda, duman› çekmek için bir çentik açmak gerekir. Bir çentik de nedir deyip geçmeyin. Puronun her merhalesinde oldu¤u gibi, burada da bir tart›flma, dolay›s›yla de¤iflik görüfller var. Biz, puronun, purolu yaflam›n fleyhi kabul edilen, Zino DAVIDOFF’a kulak verelim : “Bu ifl üç flekilde yap›l›r ; diflle, t›rnakla, ya da bir aletin yard›m›yla” 4. fieyh-ül puro, ilk iki yöntemin, puronun nemli ya da kuru olmas›yla baflar›s›zl›¤a u¤rayabilece¤ini, dolay›s›yla riskli oldu¤unu belirterek, üçüncü yöntemi uygulamay› öneriyor. Varolan onlarca kesme aleti aras›ndan ise, özel puro makaslar›n› tercih ediyor. Önemli olan, yeterli duman›n çekilebilece¤i, puronun uzunlu¤u, kal›nl›¤› ve türüyle orant›l› bir deli¤in aç›lmas›. Puronun yak›lmas›n›n da s›radan bir ifllem olmad›¤›n›, herhalde tahmin edebiliyorsunuzdur. Benzinli çakmaklar, balmumlu ya da kükürtlü kibritlerle puro yak›lmaz. Kokusuz, rahatl›kla hareket ettirebilece¤iniz ve de uzun soluklu bir atefl kayna¤› gerekiyor bu ifl için. Yakma ifllemi elde bafllar, puro daha sonra a¤›za götürülür. Böylece, tortulu ilk dumanlardan sak›n›l›r. 4. Z. DAVIDOFF : “Le livre du connaisseur du cigare [bir puro uzman›n›n kitab›]”, Paris, R. Caffon, 1967. 3 Günün hangi saatlerinde, hangi purolar içilir ; evet purolar da müzikteki makamlar gibidir. Günün her saatinde, rastgele bir makam› dinleyemezsiniz, dinlersiniz, ama müzik yaln›zca kula¤›n›za hitap etmifl olur, ruhunuza de¤il... Corona (14 cm), ya da daha büyük purolar, ö¤le ya da akflam yemeklerinden sonra tercih edilmelidir. Meselâ, can›n›z ö¤le yeme¤inden önce puro çekti. Panatella gibi küçük ve hafif türleri tercih etmelisiniz. Bunu, bir türlü al›flt›rma olarak da kabul edebilirsiniz, ya da ö¤le yeme¤inden sonra yakaca¤›n›z o muhteflem puroya haz›rl›k. Bir anlamda, dama¤›n›z› uyar›yorsunuz. Ö¤le yeme¤i, daha sonra yakaca¤›n›z puronun bir ölçüsü. A¤›r bir yemekten sonra, sert, hafif bir yemekten sonra ise, yumuflak yani aç›k renkli bir puro tercih edilir. Ö¤leden sonra, e¤er arzu ederseniz bir ya da iki tane (biri befl çay›na efllik edebilir) puro içilebilir. Ark arkaya puro içmekten kaç›n›n, hem tad alma duygular›n›z› y›prat›rs›n›z, hem de manevi hazlar› öldüren bir otomatikleflmeye kap›l›rs›n›z. En iyi purolar›n›z› akflam yeme¤inden sonraya saklay›n. Yemekten sonra, en az on befl dakika beklemek gerekir ilk puroyu yakmak için. Birinci puroyu bitirdiniz, ama muhabbet devam ediyor. Merak etmeyin, ikinci puroyu da yakabilirsiniz. Ama, on befl, yirmi dakika bekledikten sonra... ‹kinci puronun, birincisiyle ayn› sertlikte ya da daha sert olmas›na dikkat edin, yoksa hiç bir tat alamazs›n›z. Sigaran›n aksine, puronun duman› içe çekilmez, a¤›zda dolaflt›r›ld›ktan sonra sal›verilir d›flar›ya... ‹çe çeken, Che GUEVERA gibi “mazoflistler” oldu¤u gibi, hayat› boyunca 300.000 kadar puro içti¤i tahmin edilen Winston CHURCHILL, ya da günde 15-20 puro içen Orson WELLES gibi istisnalara da rastlan›yor. “A¤›r a¤›r içeceksin puroyu” diyor, üstad DAVIDOFF. 14 cm’lik bir Corona’n›n içim süresi bir saat civar›ndad›r. Yani, afla¤› yukar› dakikaya bir nefes düflüyor. Önemli bir nokta da puronun a¤›zda tutulmamas›. Bir saatlik zamanda, puronun a¤›zda kalma süresi üç dakikay› geçmemeli. Aksi halde, salyaya kar›flan nikotin ve katran, a¤›zda çok kötü bir tat olufltururlar. “Purodan al›nacak haz, kelimelerle de¤il, ancak dumanla anlat›labilir !” Bir puronun tad› ve kokusu, a¤›za dolan dumanla do¤ar. O duman ki, gizemli bir iksir misali, damakta baharl›, bazen f›nd›k, bal, yeflil biber, bazen a¤aç, toprak, hatta bazen tarifi mümkün olmayan gizemli hazlar b›rakarak, tekrar d›flar› ç›kar, ve bir parças› oldu¤u gök kubbeye do¤ru, süzülür gider... Kim bilir, belki siz bu yaz›y› okurken, ben de ilk puromu içiyor olaca¤›m, ve mavi duman›nda sizlere selâm yollayaca¤›m. ‹lhan ALEMDAR 4