Cem Gazetesi-PDF
Transkript
Cem Gazetesi-PDF
yedek12.qxd 23.05.2011 12:05 Page 1 KAFI BABA DERGAHI Araþtýrma Ýnceleme Gürsel Güler A ‘ ntalya Ýli Finike ilçesine baðlý nüfusu 3000 civarýnda olan Yuvalý köyünün Saklýsu(eski adý Zengerde) mahallesindeki Kâfi Baba Türbesi önünde 14 Mayýs 2011 Cumartesi günü, 15.Kâfi Baba anma etkinliði düzenlendi. Antalya’dan yola çýkýnca, yaklaþýk bir buçuk saatlik, Antalya-KemerKumluca üzerinden bir yolculuk sonunda yeþillikler içinde ve yanýndan buz gibi suyun aktýðý Türbeye ulaþýlýyor. Kâfi Baba ve Abdal Musa Kültürünü araþtýrma ve yaþatma derneði baþkaný Zeki Güzel ve ikinci baþkan Haydar Demirayak çok sýcak bir þekilde bizleri karþýladýlar. Kýsýtlý imkânlarla Abdal Musa Sultanýn Gözcüsü konumundaki Kâfi Baba türbesine ve Alevi-Bektaþi inancýna sahip çýkmaya çalýþan bu deðerli canlarýn, diðer yönetici ve hizmet edenlerin büyük gayretlerine hayran olmamak elde deðil. Kâfi Baba Dergâhý Finike’nin kuzeyinde Antalya’ya yaklaþýk 120 km mesafede antik ismi Lymra(Lunyra ya da bilinen ismiyle Alara) olarak tanýnan yöre sýnýrlarý içindedir. Tarih araþtýrmacýsý Von Hasluck da’’Bektaþiliðin Coðrafi Daðýlýmý’’isimli kitabýnda M.1884 yýlýnda bu dergâhta iki derviþin bulunduðunu kaydeder. Evliya Çelebi M.1671 yýlýnda bölgeye yaptýðý gezi sýrasýnda bu dergâha uðradýðýný, türbeyi ziyaret ettiðini, bað ve bahçeler arasýnda kalabalýk bir derviþ topluluðunun hizmet ettiðinden söz eder. Burada Kâfi Baba Türbe ve Tekkesi diye bilinen mekân Evliya Çelebi’ye göre Abdal Musa Asitanesidir(büyük tekkeler için kullanýlan tabir). Abdal Musa Velâyetnamesini de hazýrlayan Prof. Dr. Abdurrahman Güzel Finike ve Tekke köyündeki tekkeler ile ilgili olarak þöyle bir yoruma ulaþmaktadýr. “Elmalý’da Abdal Musa Tekkesinin XVI. Asýrda kurulmuþ olmasý ve an’a nenin yavaþ yavaþ Finike’den buraya nakledilmiþ olmasý, buna raðmen, Finike dergâhýnda o an’a nenin XVII. asýr sonlarýna kadar devam ettiðini Evliya Çelebi’nin kaydýndan anlýyoruz’’. Abdal Musa Velâyetnamesinde geçen bir cümlede de Tekke’nin ilk önce Finike Yuvalý köyü yakýnlarýnda, eski adý Zengerde olan Saklýsu Mahallesinde olduðunu doðrular. “…… Andan Abdal Musa Sultan yaylak dan sahil evine indi. Anda bir Tekke bünyad itdi. O Tekkeyi yaptýklarý yirden bir kazan altun çýkardýlar….” Sözlü ve yazýlý kaynaklardan yola çýkýldýðýnda Abdal Musa’nýn ilk tekkesini Zengerde de (Saklýsu) kurduðunu anlýyoruz. Bu gün Kâfi Baba Türbesi diye bilinen yer Abdal Musa Sultanýn ilk yerleþkesi olmalýdýr. Ancak baþka bir rivayete göre de, Abdal Musa Sultan’ýn þimdiki adý Kâfi Baba olan dergâha misafir olduðundan söz edilmektedir. Bu misafirliðin Kâfi Baba’nýn bu tekkeye gelmeden önceki bir zamanda olmasý veya Kâfi Baba’nýn çocuk yaþta olduðu bir dönemde olmasý daha gerçekçidir. Abdal Musa Sultan Saklýsu da ki tekkeyi zaten kendisi kurduðu için ve kendisine baðlý bir dergâh olduðundan ziyaret etmiþ olabilir. Aþýkpaþaoðlu tarihinde Orhangazi döneminde M.1326 da Antalya Ýli Finike ilçesine baðlý nüfusu 3000 civarýnda olan Yuvalý köyünün Saklýsu(eski adý Zengerde) mahallesindeki Kâfi Baba Türbesi önünde 14 Mayýs 2011 Cumartesi günü, 15.Kâfi Baba anma etkinliði düzenlendi. Bursa’nýn fethinde bulunduðu bildirilen Abdal Musa Sultan’ýn, bu tarihten sonra ki bir dönemde Finike Yuvalý ve Elmalý Tekke köyünde dergâhlar oluþturduðu ve bu dönemde Kâfi Baba’nýn hayatta olmadýðý akla daha yatkýndýr. Tarihi kayýtlar ve araþtýrmacýlarýn yaptýðý çalýþmalara göre Kâfi Baba M.1454, Abdal Musa Sultan M.1370 (tahmini) hakka yürümüþlerdir. Kâfi Baba, Abdal Musa Sultan’ýn vefatýndan 84 yýl sonra hakka yürümüþtür. Yani Kâfi Baba’nýn Abdal Musa Sultanla hayattayken karþýlaþmasý zor bir olasýlýk gibi görünüyor. Bu verilere göre Kâfi Baba’nýn 100 yaþýna kadar yaþadýðý varsayýlsa bile 15–16 yaþlarýndaki döneminde Abdal Musa Sultanla tanýþmasý ve müridi olmasý gerekir. Büyük ihtimalle Abdal Musa Sultan Yuvalý Saklýsu da ki antik yapý içinde büyük bir tekke inþa etmiþ, bu dergâh faaliyetine devam ederken kendisi Elmalý Tekke deki dergâhýna yerleþmiþtir. Daha sonra Kaygusuz Abdal döneminde, Abdal Musa Sultan Dergâhýna baðlý olan bu dergâhýn Kâfi Baba’nýn önderliðinde çalýþmalarýný sürdürmüþ olmasý kuvvetle muhtemeldir. Yazýlý ve sözlü kaynaklara göre, Yuvalý Saklýsu da ki Dergâh Abdal Musa Sultan tarafýndan inþa edilmiþtir. Evliya Çelebi’ye göre burasý M.1671 ‘li ‘ Cumhuriyet döneminde büyük tahribat görmüþ, kutsal emanetler tümüyle yaðma edilmiþtir. Araþtýrmacý-yazar Veli Asan’ýn ifadesine göre Kâfi Baba Horasandan gelen erenlerden biridir. Nida-i Kasým Baba(Kâfi Baba);1826 yýlýndaki büyük yýkýmdan nasibini almýþ bulunan Bektaþi dergâhlarýnda el yazmalarýnýn bulunduðuna inanýlan ve ünlü Alamut dai’lerinden Hasan Sabbah’ýn ‘’Ýkan’’isimli Bâtýni Kur’an tefsirine iliþkin yazmýþ olduðu ve tamamen Hurufi öðelerle iþlenmiþ ‘’Maarifname-i Kaf u Nun’’ isimli eserin sahibi olarak ünlenmiþtir. Kâfi Baba’nýn bu çalýþmayý 14.yüzyýlda Þeyh Aliyul Ala (Seyid Ali Sultan) ile Bektaþi kültür dokusu içinde geniþ yer bulan Hurufilikten etkilenerek gerçekleþtirdiði rivayet edilir. Nida-i Kasým’a bu eserinden dolayý Kâfi Baba dendiði de söylenmektedir. Bu eserden birkaç sayfa kalmýþ olup,’’Vücutname-i Ademullah’’ adýyla mahfuz el yazma bir cönk içinde rahmetli Þevki Koca Baba kendisinde bulunduðunu belirtmiþtir. Menakýpname ve rivayetlerde ise Kâfi Baba’ya iliþkin çeþitli anlatýlar bulunmaktadýr. Kâfi Baba Abdal Musa’nýn kýrk derviþinden biridir. Abdal Musa kýrk derviþini Kaygusuz Abdal’ýn emrine vererek Mýsýr’a gön- Sit alaný ilan edilmesinden dolayý, gönüllüler ve sivil toplum kuruluþlarýnca bir çivi bile çakýlamayan türbe ve çevresindeki harabe durumdaki yapýlarýn ilgili resmi kurumlarca acilen restorasyon ve bakýmlarý yapýlmalý her yýl gelen binlerce ziyaretçi maðdur edilmemeli ve Kafi Baba’ya gereken saygý gösterilmelidir. boynuzundan delikli bir boru olup, bir aðzý Hz. Ali’nin kýlýcýna benzer þekilde çataldýr ve üflendiðinde ‘’Hü’’ sesi çýkarýr. Ýsrafil’in emaneti addedilir. Yuf borusu da denir. Abdal Musa bir gün etrafýnda bulunanlara nasip daðýtýr. Daha sonra oturup eli ile ocaðý karýþtýrýr. Abdal Kâfi(Kâfi) Sultaným, elin yanmaz mý? Der. Bunun üzerine Abdal Musa birçok kimsenin bildiði þu cümleyi söyler: “Abdallarýz, fetalarýz, üryanlarýz, büryanlarýz!” deyince, yine Abdal Kâfi “Acaba bu sultan hangi soya baðlýdýr?” der. Abdal Musa Sultan þu karþýlýðý verir: “Kim ne bilir bizi nice soydanýz Kafi Baba Türbesi yýllara kadar Abdal Musa Dergâhý olarak anýlmaktayken, araþtýrmalarýmýza göre M.1671 den sonraki dönemlerde dergâhýn adý Kaygusuz Abdal devrinde burada irþat hizmetinde bulunmuþ olan Kâfi Baba’nýn ismiyle anýlýr olmuþtur. Kâfi Baba (Muhammed Bin Nida-i Kasým) (- ,M.1454) Kâfi Baba’nýn kim olduðu, hangi dönemde yaþadýðý ve neler yaptýðý çeþitli araþtýrmacý ve yazarlar tarafýndan inceleme konusu yapýlmýþtýr. Kâfi Baba ile ilgili paylaþtýðýmýz aþaðýdaki bilgilerin önemli bir kýsmý rahmetli Þevki Koca Baba(1953–2003) tarafýndan yapýlan araþtýrmalardýr. Ahmet Sýrrý Baba’ya ait “Risalet-ül Ahmediye” adlý dosyada Kâfi Baba’nýn gerçek adý “Muhammed Bin Nida-i Kasým” olarak kayýtlýdýr. Aslen Alaiye’li (Alanya)olan Kâfi Baba, Miladi 1454 yýlýnda Hakka yürümüþtür. Kabri dergâh haziresine sýrlanmýþtýr. Kâfi Baba Dergâhýnýn bugün sadece kalýntýlarý kalmýþ olsa da türbesi (aslýna uygun olmamakla beraber) onarýlmýþ durumdadýr. Dergâh derir. O dönemler Mýsýr sultanýnýn verem olmuþ bir kýz evladý vardýr. Sultan, Kaygusuz Abdal’dan yardým ister. Bunun üzerine Kaygusuz Abdal yanýnda getirdiði derviþlerden olan Nida-i Kasým’ý görevlendirir. Kasým Derviþ, hastaya nefes ve nazar eyleyerek kýsa zamanda saðlýðýna kavuþturur. Bu kerametten etkilenen Mýsýr Sultaný, Kasým Derviþ’ten bir dileði olup, olmadýðýný sorar. Kasým Derviþ kuþaðýndan Nefir’ini çýkarýp, ‘’Sultaným fazla bir talebim yok, þu Nefir’i dolduracak kadar yað verirseniz(bazý menkýbelerde pirinç olarak da geçer) yeterli bulunur’’ der. Mýsýr sultaný bu isteði küçümseyerek Mýsýr’ýn bir yýllýk yað stokunu boþaltmasýna raðmen, Nefir’in dolmadýðýný görünce panik içinde seslenir:’’Kâfi Derviþ, Kâfi’’.Bunun üzerine Kasým Derviþ Nefir’i kuþaðýna yeniden takar. Ancak o gün, bu gündür ismi Kâfi Baba þeklinde anýlýr olur. Nefir: Bektaþilik’te mücerret derviþlerin kutsal emanetlerindendir. Ýki tarafý huni þeklinde, genellikle geyik Ne zerrece oddan ne de sudanýz Bizim meftunumuz marifet söyler Biz Horasan mülkündeki boydanýz Yedi deniz bizim keþkülümüzde* Hacým umman ise biz de göldeniz Hýzýr-ü Ýlyas bizim yoldaþýmýzdýr Ne zerrece günden ne hod aydanýz Yedi tamu bize nevbahar oldu Sekiz uçman içindeki köydeniz Bizim zahmýmýza merhem bulunmaz Biz kader okunda gizli yaydanuz Tur’da Musa durup münacat eyler Neslimizi sorar isen HOY danýz Abdal Musa oldum geldim cihana Arif anlar bizi nice soydanýz *keþkül:Derviþlerin kullandýðý yemek kabý Kâfi Baba dergâhý ya da Abdal Musa Sultanýn ilk dergâhýný kurduðu yerde Cumhuriyet dönemine kadar kesintili de olsa postniþinler hizmetlerini sürdürmüþlerdir. Kâfi Baba Dergâhý Evkaf kayýtlarýnda Finike Nakþibendî dergâhý olarak kaydedilmiþtir. M.1826 yýlýnda II. Mahmut tarafýndan faaliyetleri men edilen ancak askeri amaçlar nedeniyle fiziksel tahribata uðramayan dergâh, Kýbrýs Bektaþi Dergâhlarýndan gelen Derviþlerin ilk konaklama mekâný olmuþ,1863 yýlýnda Sultan Abdülaziz tarafýndan yeniden Bektaþiliðe devrolunduðunda Postniþinliðine Seyyid Nebi Dedebaba tarafýndan, Kadiri tarikatý kökenli Belgrad’lý Yaþar Agahi Baba görevlendirilir. Kâfi Baba dergâhý postniþinliði, 1912 yýlýnda Balkan Harbi ve Ýttihat Terakki Cemiyetinin bu dergâhý askeri amaçlar için kullanmasý dolayýsýyla Cumhuriyetin kuruluþuna kadar boþ kalmýþ ve bu dergâha hizmet Abdal Musa Dergâhý’ndan yapýlmýþtýr. Kâfi Baba Dergâhýnda kýsa bir süre postniþinlik yapan, Abdal Musa Dergâhýnda bir su kaynaðý bularak buraya kuyu açtýran(halk arasýnda bugün ‘’Zemzem Suyu’’ denilir) aslen Sivaslý olan M.1821 de hakka yürüyen ve kabri Abdal Musa Dergâhý’nda bulunan ‘’Seyyid Ýbrahim Baba‘’ tarafýndan Kâfi Baba türbesine diktirilen kitabenin metni aþaðýdadýr: “Hü Dost Pir-i sani Hazret-i Abdal Musa hadim-i Gülþan-i zar içre esrar-ý Hakayýk mahremi Askeri’dir ol þahýn devlet-ü eyyamýnda Kâfi Baba dirler idi iþ bu erin namýna “Kaf u Nun” la dile geldi eyledi Hakkel yakiyn Seyyid Ýbrahim Dede ol Piþuva’yý müminiyn Saye-i Sal mescidinde olmuþum baðdaþniþiyn Tariha’dýr þeþ cihana padiþah-ý dide ban” H.1231(M.1815) Ýstanbul’un Fatih Sultan Mehmet’in fethinden bir yýl sonra, Miladi 1454 yýlýnda Hakka yürüyen 14. yüzyýlda Anadolu’nun Türkleþmesinde ve Ýslamlaþmasýnda(Alevi/Bektaþi-Ýslam) çok katkýlarý bulunan Erenlerden biri olan Kâfi Baba Dergâhýna kültür varlýklarýmýz olarak devlet olarak tam sahip çýkýlmadýðýna þahit olduk. Sit alaný ilan edilmesinden dolayý, gönüllüler ve sivil toplum kuruluþlarýnca bir çivi bile çakýlamayan türbe ve çevresindeki harabe durumdaki yapýlarýn ilgili resmi kurumlarca acilen restorasyon ve bakýmlarý yapýlmalý her yýl gelen binlerce ziyaretçi maðdur edilmemeli ve Kafi Baba’ya gereken saygý gösterilmelidir. Kâfi Baba gibi Erenler, Amerika’nýn keþfedilmediði(Avrupalýlar tarafýndan)Ýnsan haklarý evrensel beyannamesinin yayýnlanmadýðý, kadýn erkek eþitliðinin konuþulmadýðý dönemlerde; ýrk, renk, dil, din mezhep ayýrýmý yapmadan yüzlerce yýl önce tüm insanlýðý kucaklayan anlayýþýn Anadolu’daki temsilcileridir. Bu gün geliþmiþ ülkelerde dahi olmayan eþitlik, paylaþým, insaný kâmil olma, erdem, tevazu, insan haklarý, hatta hayvan haklarý konularýnda bizlere dünyanýn 14.yüzyýl ortaçað devrini yaþadýðý bir dönemden, bu Erenler vasýtasýyla miras býrakýlan ve varlýðýný sürdüren insanlýk meþalesi yanmaya devam etmektedir. Gerçege Hüü Mümine Ya Muhammet Ya Ali,,,