celal şengör - Arıyorum İTÜ Gazetesi
Transkript
celal şengör - Arıyorum İTÜ Gazetesi
arýyorum arýyorum 4 temmuz 2006 Öðrenci Projelerinin Önemi Devir proje devri, üretim devri, kalkýnma ve geliþme devri. Zaman mücadele zamaný, azim zamaný ve baþarý zamaný. Öðrenci projelerinin son yýllardaki artýþý ve baþarýlarý Türkiye’nin de bu alanlarda geliþeceðinin göstergesi. Temelden baþlýyor herþey çünkü. Bilinçli bir nesil yetiþiyor ve bu nesil daha nice nesillere örnek olacak, deneyimler katlanacak, aktarýmlar çoðalacak, genç ve yaratýcý giriþimciler artacak. Ancak sanýyorum bir süre sorunlarla da karþýlaþýlacak. Gençlerin bu bilincine henüz sahip olamamýþ büyüklerimiz de var. Bu büyüklerimizin yerini biz gençler aldýkça, iþte esas kalkýnma, esas geliþim, esas yenilikçilik o zaman gösterecek kendini. Gurur duyuyoruz. Güneþ arabalarýmýzla, insansýz hava aracýmýzla, hidrojenle çalýþan arabamýzla ve bütün öðrenci projeleriyle. Hayalde de olsa gurur duyuyoruz. Bu projeler artacak, örnek olacak ve geliþecek. Yarýþma odaklý olmaktan çýkacak ve toplum yararý için kullanýlmaya baþlayacak. Projeler baþka projeleri doðuracak. Ýþte mücadele, iþte yenilikçilik, iþte yaratým ve iþte üretim. Tüm takýmlara teþekkürler. Celal Þengör Tam bu sýrada okulumuz öðretim üyelerinden Prof. Dr. Celal Þengör’ün konuþmalarý geliyor akýllara. Bu baþarýlardan memnun olduðunu ve “öðrencilerin” kalitelerini tekrar gözden geçirdiðini düþünüyorum. Eminim kýsa bir süre sonra baþarýlý ekiplere bir teþekkür mektubu yazacaktýr. Celal Þengör, geçen ay burada da yazdýðýmýz, basýnda çýkan konuþmalarýna açýklýk getirdi. Yolladýðý mektup bizim de kafamýzdaki karýþýklýðý, tam da beklediðimiz gibi giderdi. Ancak tek sorun bunlar deðil. Bir yandan da bakýyoruz ve üniversite kalitesinin yeterli düzeyde olmadýðýný görüyoruz. Acý ama gerçek. Ancak yapacak birþeyler var. Yapýlacaklarý öðrenciler, hocalarla beraber yapacaklar. Celal Hoca bu konuda bize söz de verdi. Ýlgili mektubu 3. sayfaya koyuyoruz. Her öðrencinin o mektuptan çýkaracaðý paylar olacaktýr. Celal Hocamýza, üniversitenin yerinin nasýl olacaðý konusunda somut adýmlar atmayý teklif ettik. Hocamýzýn zaten bu konuda çok çalýþmalarý var. Bizler de öðrenciler olarak ortak çalýþmalar yapmayý istiyoruz. Celal Hocamýzýn yaklaþýmý her zamanki gibi genç düþünceli ve ilerici oldu. Çok kýsa bir süre sonra somut adýmlarýmýzý atacaðýz. 3. sayfada yer alan Celal Þengör’ün mektubunun ardýndan hocamýza bir yanýt yazdým. Yazýda, öðrencilerdeki özgüven eksikliðinden ve bunun saðlayacak koþullarý hocalarýn yaratabileceðinden bahsettim: “Ancak þöyle bir durum da var; pek çok dernekte, oluþumda hep gençlerin öncü olmasý istenir. Her sorunun gençlerle çözüleceði sürekli vurgulanýr. Bunlar olur da gençlere pek de söz verilmez nedense. Ýnisiyatif almalarý saðlanamaz hiç. Tüm yüreðimle inanarak söylüyorum ki, Türk öðrencisinin müthiþ bir potansiyeli var her konuda. Yeter ki büyüklerimiz önümüzü açsýn, bize özgüven versin. Bu olduktan sonra herþey yoluna girecektir.” Somut çalýþmalara baþlanmasýnýn gerekliliðini ve bu konuda bir oluþumun da baþlatýlabileceðini, sürekli geliþen, yenilenen ve yaratýcýlýðýn ön planda olduðu bir yapý ile öðrencileri, daha hazýrlýk sýnýflarýndayken bu çalýþmalara katýlýmlarý teþvik edilebileceðini söyledim. Bu yazýya Celal Hocamýzdan gelen yanýtý olduðu gibi aktarýyorum: “Sevgili Fatih, Ben sizlerle çalýþmaya her zaman hazýrým. Sizler benim önderim olacaksýnýz, çünkü sizler öðrencisiniz ve sorunlarýnýza ve bizim sorunlarýmýza benden çok daha egemensiniz. Sizin özgüven sorununuz olmamalý. Siz gençsiniz, demek ki kafanýz bizden çok çalýþýyor. Buna kesin olarak inanýnýz. Sana bir olay anlatayým: Evelsi gün ODTÜ fizik profesörlerinden, Türkiye'nin en önde gelen bilim adamlarýndan biri olan Namýk Pak'ýn torunu bizdeydi. 8 yaþýnda Türkçe ve Fransýzca'yý ayný kolaylýkla konuþan bir çocuk. Benim Louvre Müzesinden aldýðým bir gümüþ kürecik vardý. 16.yüzyýlda yapýlmýþ bir kürenin modeli. Ben onu bir globus modeli olarak almýþtým. Yiðit, bu modeli eline aldý, ekvator çevresindeki ek yerine baktý ve küreyi iki eliyle kavrayýp þak diye açýverdi. Meðer küre bir kutuymuþ! Kendimi ne kadar salak hissettiðimi tahmin edersin. 8 yaþýndaki Yiðit, benim önyargýarýma sahip olmadýðý için küreye benim baktýðýmdan bambaþka bir gözle bakýp, çocukluðunun verdiði cesaretle kutuyu açýverdi. Atatürk niçin devletimizi ve ulusumuzu sizlere emanet ettiydi? Sizlerin kaçýnýlmaz olarak yaþlýlardan daha akýllý, daha cesur ve en önemlisi daha özverili olabileceðinizi biliyordu. Ben öðrencilerimden çok þikayetçiyim. Ama onlarýn aptal olduklarýný sanmýyorum. Öðrencinin umursamazlýðýnýn, tembelliðinin nedeni ümitsizliktir. Bizlerin yarattýðý bu feci ortamýn verdiði ümitsizlik. Türkiye'de hangi üniversite üniversiteye benzer? Binalarý bile çirkin. Bu ortam öðrenciyi bedbinliðe, ümitsizliðe, darlýða itiyor. Bir de ekonomik güçlükleri kat! Bu ortadan kalkýnca benim sýfýr verdiðim her öðrencinin benim öðrettiðim konularý benden daha iyi yapacaklarýna en küçük bir kuþkum yoktur. Benim her yazdýðýmý istediðin gibi kullanabiliirsin. benimle her konuþmak istediðin zaman da ben emre amadeyim. Benim birincil görevim araþtýrma yapmak, onun hemen ardýndan da sizinle konuþmak gelir. Pek çok seviglerle, Celal” Bu konuya Eylül sayýmýzdan itibaren daha ayrýntýlý ve geniþçe yer vereceðiz. Tüm ÝTÜ’lülerin fikirleri bizim için çok önemli. Fikir, öneri ve eleþtirilerinizi gazete@itu.edu.tr adresine yollayarak bu konuda paydaþ olmaya baþlayabilirsiniz. Bununla birlikte okulumuzun ender hocalarýndan Prof. Dr. Nüzhet Dalfes ile de birkaç görüþme gerçekleþtirdik. Nüzhet Hocamýzýn olaðanüstü düþünceleri var. Özellikle yerleþke yaþamý ile ilgili. Ayný zamanda Nüzhet hocamýzýn yönlendiriciliði ile, Arýyorum ÝTÜ Gazetesi olarak ortak bir çalýþmaya da hazýrlanmaktayýz. Bunu da ilerleyen sayýlarýmýzda sunacaðýz. Fatih Avcý ÝTÜ Basýn Yayýn Kulübü Arýyorum ÝTÜ Gazetesi , Süreli Yayýn, ISSN: 1305-4783 Ýstanbul Teknik Üniversitesi Adýna Yayýn Sahibi Prof. Dr. Erkin Nasuf, Genel Yayýn Yönetmeni Y. Doç. Dr. Beyza Taþkýn Yayýn Danýþmanlarý: Prof. Dr. Fuat Anday, Prof. Dr. Bihrat Önöz, Doç. Dr. Yüksel Güvenilir Yayýn Kurulu: Fatih Avcý, Ufuk Sevim, Ufuk Çavuþ, M. Bahadýr Kýlýnç, Yusuf Güngör, Hatice Gökcan, Ömer Elmasrý, Gökhan Onuþ, Burcu Albayrak, Melike Özkan, Þeyda Hatiboðlu, Sefa Demir, Cansev Baydar, Ufuk Y. Þiþli, Leyla Iþýk Çelebioðlu, Ilgýn Yýldýz, Gülen Uncu, Güven Çalýþkan, Emrah Deniz, Gökhan Gürlen, Engin Kesgün, Merve Biçer Baský: Cenkler Matbaa, 0212 264 18 21 www.gazete.itu.edu.tr ÝTÜ Basýn Yayýn Kulübü Arýyorum ÝTÜ Gazetesi Öðrenci Ýþleri Otomasyonu Binasý, Giriþ Katý ÝTÜ Ayazaða Yerleþkesi Maslak-Ýstanbul gazete@itu.edu.tr http://www.gazete.itu.edu.tr Tel: 0212 285 34 00-151 Faks: 0212 285 65 95 arýyorum arýyorum CELAL ÞENGÖR temmuz 2006 ÖÐRENCÝLERE SESLENÝYOR Üniversitemiz öðretim üyelerinden Prof. Dr. Celal Þengör, geçtiðimiz aylarda yaptýðý konuþmalara gönderdiðimiz yanýtlara hoþ bir mektupla karþýlýk verdi. Bu mektubu, hiçbir yorum yapmadan yayýnlýyoruz. Üniversite kalitesi, öðretim elemaný niteliði ve öðrencilik beklentileri ile ilgili önümüzdeki aylarda somut çalýþmalar baþlatmayý planlamaktayýz BÝR ÖNCEKÝ SAYFADAN BAÞLAYINIZ Sevgili Fatih, Ben istifa niyetimi, Hülya Avþar olayýný duymadan önce sayýn ve sevgili rektörümüze bildirmiþtim. Nedeni de, ÇOK YAVAÞ olarak verdiðim ELEMANTER bir dersten beþ master öðrencisinin sýfýr almalarý olmuþtu. Bu öðrenciler en basit birinci sýnýf bilgisinden bile mahrumdular. Ancak bu durum asla bu öðrencilerle sýnýrlý deðildir. Birkaç istisna ile benim son yirmibeþ yýlda karþýlaþtýðým öðrenci bilgi düzeyi hep bu idi. Ben bunu anlatýrken, rektör yardýmcýsý Haluk Bey Avþar olayýný anlattý. Ben bunu daha sonra gazetecilere yalnýzca tek bir cümleyle naklettiydim. Ama basýnýmýz iþin bu tarafýný sevdi her ne hikmetse ve öne çýkardý. Bu da zaten halkýmýzýn genel kültür düzeyi ve tercihleri hakkýnda bir fikir veriyor. Öðrencilerin feci durumundan sorumlu olanlarýn baþýnda aileler ve Milli Eðitim Bakanlýðý geliyor. Aileler çocuklarýna bilginin deðeri yerine diplomanýn önemini aþýlýyor. Milli Eðitim Bakanlýðý da çocuklarýn bilgi edinmemesi için nedereyse elinden geleni yapýyor. Bu 1946'dan beri böyle. Üniversiteler ise öðretim üyesi kalitesini asla yükseltmedikleri, bil'akis düþürdükleri için suçlular. Ben sýk sýk Türkiye'de üniversie olmadýðýný yazýyorum. Bunu burada üstüne basa basa tekrar edeyim. Hangi üniversite fýrt-zýrt af kanunu çýkaran bir Meclis'in kararlarýný kabul edebilir? Hangi Üniversite kendi bütçesini nasýl ve ne zaman harcayacaðýna baþkalarýnýn karar vermesine göz yumabilir? Hangi üniversite bilimsel yükseltmelerine hukuk mekanizmasýnýn karýþmasýna katlanabilir? Hangi üniversite bilimsel yayýn yapmak þartlarýný uygar ülkelerde býrakýn kabul edilmesini, düþünülemeyecek seviyelere düþürmeye teþebbüs edebilir? Hangi üniversite yýllarca araþtýrma yapýp bunu uluslararasý saygýn dergilerde, kitaplarda yayýmlamayan hocalara tahammül edebilir? Hangi üniversite yýlda en az beþ-on uluslararasý atýf alamayan hocalarýný doçent, profesör yapmaya göz yumabilir? Ve hangi üniversite öðrencisi bunlarý yapmayan bir kurumun öðrencisi olmaya katlanabilir? Siz sevgili öðrencilerimiz, kaçýnýz, size ders veren hocalarýnýzýn araþtýrma geçmiþlerini araþtýrdýnýz? Kaçýnýz yanýnda yüksek lisans veya doktora yapmak istediðiniz hocanýzýn yayýn listesini incelediniz? Kaçýnýz bütün Türk üniversitelerinde acýnacak durumda olan kütüphanelerden yüksek sesle þikayetçi oldunuz? Kaçýnýz kütüphanelerin gece yarýsýna kadar açýk kalmasýný, Pazar günleri de kapanmamasýný istediniz? Kaçýnýz pek çok Prof. Dr. Celal Þengör www.gazete.itu.edu.tr üniversitede atýl duran laboratuar aletlerinin kullanýlmamasýndan þikayetçi oldunuz. ÝTÜ'lüler ÝTÜ'de bulunan üç elektron mikroskobundan kaçýnýn çalýþtýðýný biliyorlar mý? Bunun cevabýný ben burada vermeyeceðim. Araþtýrýnýz ve öðrendiklerinizin nedenlerini de araþtýrýnýz! Eski Ýstanbul Üniversitesi Retörü Prof.Dr. Kemal Alemdaroðlu, bana bir seferinde kendisine üniversitenin bir kütüphanesinden 9000 kitabýn eksik olduðunun söylendiðini anlatmýþtý. Bu eksikleri bulabilmek için üniversite çapýnda haber gönderilmiþ. Geriye ayný kütüphanenin alýndýðý kaydedilmemiþ 27.000 kitabý gelmiþ ama bunlarýn içinde eksik olan 9000 kitap yokmuþ! Hangi üniversite böyle bir skandala tahammül eder? Geçen hafta Cumhuriyet Bilim Teknik Türkiye'de yaratýcýlýk kýrmýzý alarm veriyor diye bir haber yaptý.Gerçek üniversitenin olduðu bir ülkede bu olabilir mi? Ülkemizde saygýn bir Rektör bilgili hukukçularýn yanlýþ ve eksik bulduklarý (ve pek çok gözlemcinin tamamen siyasi olduðunu haykýrdýklarý) nedenlerle yaka-paça hapse atýldý. Hangi öðrenci kuruluþu buna karþý sesini yükseltti, nümayiþler yaptý? Hangi öðrenci gidip bu iþe dahli olduðu çok saygn bir yabancý gazete tarafýndan ima edilen Milli Eðitim Bakanýný protesto etti? Hangi öðrenci okuduklarý lise kitaplarýndaki rezillikler kendisine bildirildiði halde kýlýný kýpýrdatmayan ayný bakanýn görevden alýnmasý için imza toplamaya baþladý? Üniversite, adýný üniversite koymakla olmaz. Üniversite olmanýn gerekleri vardýr. Bu gerekleri öðrenelim ve hep birlikte yerine getirmeðe çalýþalým. Ben ÝTÜ'de hocalýk yapmaya daha lisedeyken özenmiþtim ve tahsilimi bitirince baþka hiçbir seçeneðe bakmadan doðruca buraya geldim. ÝTÜ son yirmibeþ yýlda bana çok iyi baktý, beni hep el üstünde tuttu. Benim þikayetim ÝTÜ'den deðildir. Benim þikayetim Türkiye'nin eðitim, öðretim ve araþtýrma yapýsýnýn tamamýndandýr. ÝTÜ'de gördüðüm eksiklik ve yanlýþlar tüm üniversitelerimizde vardýr ve giderilmedikleri takdirde ülkemizin çöküþüne neden olacaklardýr. Bunlarý gidermek hepimizin görevidir. Bu büyük fedakarlýklar gerektirir. Bu fedakarlýklarý yapmaya gerçekten hazýr mýsýnýz? Benim istifa niyetimin nedeni, kendimi içinde bulduðum büyük yalnýzlýktýr. Hepinize hakkýmda söylediðiniz güzel sözler için teþekkür eder, birlikte ülkemizde gerçek üniversiteler oluþturmak için mücadele edebileceksek, ayrýlmayý asla düþünmeyeceðimi bilmenizi isterim. A.M. Celal Þengör 5 bilim ve teknoloji arýyorum 6 temmuz 2006 ARIBA’LAR ÞAMPÝYON Ýki haftada 9 kupa TÜBÝTAK - Bilim ve Teknik Dergisi tarafýndan düzenlenen ve 21-22 Temmuz 2006 tarihlerinde Ýstanbul’da gerçekleþtirilen "Formula G - Güneþ Arabalarý Yarýþý Türkiye Þampiyonasý"nda Ýstanbul Teknik Üniversitesi'nin (ÝTÜ) güneþ enerjili taþýtlarý ARIBA birinci, ARIBA 2 ikinci oldu. 6-9 Temmuz 2006’da Ýzmir’de gerçekleþtirilen yarýþmalarda ise ARIBA yine birinci, ARIBA 2 ise üçüncü olmuþtu. Ýki yarýþmanýn yarý finallerinde de derece alan takým, Özgün Tasarým Ödülü ile birlikte toplam 9 kupaya sahip oldu Ýlki 30 Aðustos 2005’te Ýstanbul Park’ta yapýlan yarýþmanýn ikincisi bu yýl iki aþamada yapýldý. 6-9 Temmuz 2006’da Ýzmir’de yapýlan “Ege Kupasý Þampiyonasý”na 31 takým katýldý. Final yarýþmasý sonucu birinci olan ARIBA “Ege Kupasý” sahibi olurken, ARIBA 2 üçüncü oldu. Ýkinciliði ise Sakarya Üniversitesi’nin aracý “Saguar” aldý. Ýstanbul Park’ta düzenlenen Türkiye Þampiyonasý’na ise 36 finalist takým katýlmaya hak kazandý. 22 Temmuz 2006 Cumartesi günü yapýlan final yarýþmasýnda ARIBA birinci olurken, ARIBA 2 ikinci oldu. Üçüncülüðü ise Yýldýz Teknik Üniversitesi’nin aracý aldý. ARIBA, ayný zamanda “Özgün Tasarým Ödülü” ile de ödüllendirildi. ÝTÜ Güneþ Arabasý Ekibi, Ýzmir’de 4, Ýstanbul’da 5 kupa sahibi olarak bir rekora daha imza atýý. Ýstanbul Park’ta düzenlenen yarýþma 22 Temmuz Cumartesi günü saat 12.00’da baþladý. Toplam 30 tur hakkýnýn tanýndýðý yarýþmaya hýzlý baþlayan ekipler, sonraki turlarda yavaþladý. ARIBA ve ARIBA 2 yarýþmaya en baþýndan beri ayný performansla devam ettiler. Birkaç tur sonra yalnýzca birbirleriyle yarýþan ARIBA’lar en iyi tur zamanýna sahip oldular. Yarýþmayý üçüncü sýrada bitiren ODTÜ ise ceza alarak üçüncülükten men edildi. Böylece Yýldýz Teknik Üniversitesi’nin “Barracuda” adlý aracý üçüncülüðe yükseldi. Biz daha iyisini yapana kadar en iyisi bunlar! www.gazete.itu.edu.tr bilim ve teknoloji arýyorum temmuz 2006 www.gazete.itu.edu.tr 7 bilim ve teknoloji arýyorum 8 temmuz 2006 ÝTÜ Güneþ Arabasý ekibi ve þampiyonluk hikayesi “ Bu projeye baþlarken ortaya böyle bir ürün çýkacaðýný bilseydik, bu iþ bizi aþar derdik! Sorunlar büyüdükçe tecrübemiz artýyor, tecrübemiz artýkça göðüs germemiz kolaylaþýyor. Yeter ki azminiz olsun ve çalýþýn!” diyor Arýba Ekibi. Herþeyi açýklýyor bu sözler. Baþarmak için çalýþmak, azmetmek, mücadele etmek gerek. Bahsettiðimiz ve bahsedeceðimiz bütün öðrenci projelerinin ortak noktasý bu. Bu, ayný zamanda dünyanýn bütün baþarýlý projelerine imza atanlarýn ortak noktasý. Bu takým bunlarý yaptý ve þimdi þampiyon oldular; iki haftada 9 kupa getirdiler ÝTÜ’ye. Arda Tüysüz, Kaan Titiz ve Ali Yýldýrým’la “ÝTÜ Güneþ Arabasý; baþlamak ve baþarmak” üzerine... Fotoðraflar: Arýba Arþivi ‘bu iþ bizi aþar’ derdik Bir proje var. Üniversite yýllarýndaki öðrencilerin gerçekleþtirdiði projeler var. Arýba'ya da böyle bir proje olarak baþladýnýz ve projeyi baþardýnýz. Proje süreci ile ilgili genel bir deðerlendirmenizi alabilir miyiz? K. T. : Öncelikle bütün arkadaþlarýmýz adýna da teþekkür etmek isteriz; bu disiplinlerarasý bir projeydi. Elektrik Elektronik Fakültesi ile birlikte Makina ve Uçak Uzay Bilimleri Fakültesi’nden arkadaþlarýmýz arabanýn yapýmýnda büyük rol oynadýlar. Öncelikle þunu söyleyebilirim, projede çalýþan kiþilerin planlý ve programlý bir þekilde adým adým çalýþmalarý gerekiyor. Yýlgýnlýklar olabilir; aksaklýklar, terslikler olabilir. Bu tersliklerin olmasý doðaldýr. Bu terslikler oluþtuðunda bunlarýn çözülmesi için çabalanmalýdýr. Böylece adým adým proje gerçekleþir, azimli ve kararlý bir þekilde ilerlenirse. Projeye dahil olan kiþilere çok fazla deneyim katar bu çalýþmalar. Bu projenin bilimsel boyutunun dýþýnda sosyal boyutu da var. Farklý fakültelerden ortak çalýþma yaptýðýnýz arkadaþlarýnýz oluyor bu sayede. A. Y. : Öðrencilerin böyle projelere girerken farklý motivasyonlarý olabiliyor. Benim bu projeye girmem ve kalmamla ilgili amaçlar farklý olabiliyor. Ama bu amaçlar için koþunca çok güzel ürünler çýkabiliyor. Farklý amaçlar ortak bir amaçta toparlanýyor. Staj yeri bulmak için girebilirim, mezun olduktan sonra iyi bir iþ sahibi olmak için girebilirim, ülkemin geliþmesi için böyle bir projeye kalkýþabilirim... Hedefler farklý ama amaç bir olunca güzel bir ürün çýkýyor. A. T. : Yaklaþýk otuz kiþi ile çalýþtýk bu projede. Otuz kiþinin amaçlarýnýn ortak bir noktasý vardý ve bu projeyi gerçekleþtiren de bu oldu. Ýyi bir ekip ruhu yakalandý ve bu proje çýktý ortaya. Öðrencilik yýllarýnda yapýlan projelerin önemine nasýl bakýyorsunuz? Öðrencilere buradan mesaj vermek gerekirse ne demek istersiniz? A. T. : Ben dördüncü sýnýfta laboratuvarda www.gazete.itu.edu.tr asistanlýk yapan yirmi kiþiden biriyim. Bu asistanlarýn içerisinde elektrik laboratuvarýna katkýda bulunulmasý istenen üç kiþiden birisiyim. Piyasaya çýkýnca "Bu iþi yaparým." diyecek kadar özgüvenim var. Mühendislik "problem çözme"dir. Mühendislik eðitimi ise problem çözmenin öðretilmesidir. Problemler oluþur ve mühendisler bu problemleri çözer. Dört yýllýk lisans eðitimi boyunca ne kadar çok mühendislik problemi çözmeyi öðrenirseniz, o kadar iyi mühendis olursunuz. Dört yýl boyunca aldýðýmýz yaklaþýk yüz elli üç kredinin bize çözdürebileceði problem sayýsý bellidir. Bizim yapmamýz gereken buna ekleyebildiðimiz kadar çok problem ekleyip çözmektir. Tecrübelerimize dayanarak bunun iþe yaradýðýný söyleyebilirim. K. T. : Ben de Arda'nýn birikimimizi geniþletme konusunda söylediklerine katýlarak þunlarý eklemek istiyorum. Mühendislik adayý bir insanýn mühendislik yaþamýný da reklendiren birþey bu. Ben bir elektrik mühendisi adayý olarak, yeri geldiðinde mekanik iþlerle uðraþmanýn öðretici ve ayný zamanda eðlendirici olduðunu düþünüyorum. Okulda öðrenilen teorik bilgilerin pratikteki uygulanýrlýðýný görmek çok faydalý. Karþýlaþýlan problemlerin çözülmesi de ayrýca zevk verici bir olay. A. Y. : Türkiye'nin, teorik çalýþmalarla pratiði bir arada yürütebilme imkaný yok. Burada öðrenciler özveri göstererek bu iþleri öðrenmeye çalýþmalý. Öðrenciler giriþken olursa kimse engel olmayacaktýr. Öðrencilerde bazý çekinceler var; notum düþer gibi. Benim bu projeye girdikten sonra ortalamam yükseldi. Araþtýrma yaparken çoðu konuyu öðreniyorsunuz, isteyerek ya da istemeyerek. Bu çalýþmalarýn derslere de büyük yansýmalarý oluyor. Bu proje baþlarken önünüzde bir model var mýydý? Bu özgüven nereden geldi? Bu tür zor projeleri öðrencilerin yapýlabileceðini kanýtladýnýz. Sizi model alan projeler oldu. bilim ve teknoloji Bu proje çalýþmalarý için dýþarýdan gelen maddi destekler önemli bir bölümü kapsýyor. Bu destek sürecinden bahsedebilir misiniz? Nasýl geliþti? A. Y. : Bu tarz projeler çok ciddi maliyetlere mal oluyor. Yurtdýþýndan aldýðýnýz çok parça oluyor. Bu kýsýmda çok zorlandýk. ÝTÜ'nün adýnýn bize piyasada çok avantaj saðladýðýný düþünüyorum. Çok profesyonel çalýþan þirketler reklam amaçlý destek oluyorlar ama biz asýl desteði ÝTÜ'lü aðabeylerimizden aldýk. Hiçbir karþýlýk beklenmeden yapýldý bu destekler. Nereden temmuz 2006 geleceði belli olmuyor tabi bu kaynaklarýn. Biraz peþinden koþulmasý ve projenin iyi anlatýlmasý gerekiyor. A. T. : ÝTÜ'de bir grup öðrenci bir araya gelip böyle bir çalýþma yapacaksa ben bunun destekçi bulamayacaðýný düþünmüyorum. Kaldý ki güneþ arabasý projesi ayaðý yere çok iyi basan bir proje deðildi ilk baþta. Gerek üniversite içerisindeki hocalarýn gösterdiði ilgi, gerekse dýþarýdaki ÝTÜ imajý destek çalýþmalarýný sonuçsuz býrakmayacaktýr. Geçen yýl ve bu yýl için rektörlükten de destekler aldýk. Ýkinci araba düþüncesi nasýl oluþtu? A. Y. : Bu projenin çýkmasýndaki en önemli etken baþýndan beri grup olmamýzdýr. Bu projeyi yapalým dediðimiz andan beri kafamýzdaki fikir Avrupa ve Amerika'daki üniversitelerde son yirmi yýldan beri geleneksel olarak yarýþmasý yapýlan güneþ arabalarýnýn çalýþmalarýný yürüten dinamik ekipler gibi bir ekip oluþturmaktý. ÝTÜ'de bu tür çalýþmalarýn yapýlabilceðini kanýtladýk. Yaptýktan sonraki olan düsüncemiz buna devamlýlýk kazandýrmak oldu. Bu hedef doðrultusunda iþe giriþtik. Burada geçen yýl aramýzda olan alt sýnýflardan arkadaþlarýn önderliðinde yeni bir grup oluþturduk. Olaya çok müdahale etmeden yol göstererek yardýmcý olduk ve tasarýmlarýný, malzemelerini, yurtdýþý irtibatlarýný, maddi desteklerini kendi çabalarýyla saðlayan bir proje ekibi oluþturulmuþ oldu. A. T. : Buradaki amaç sürekliliði saðlamak ve bunu gelenek haline getirmektir. Her yýl bu iþe giriþen arkadaþlarýmýz için herþeyin sýfýrdan baþlamasý anlamýna gelmiyor, biz tecrübelerimizi aktarýyoruz. Burada tecrübesi olan arkadaþlarýn bilgi birikimiyle ilerleyen geleneksel Güneþ Arabasý kültürü oluþacaktýr. A. Y.: Teknolojinin ilerlemesi doðrultusunda hidrojen arabalarý veya baþka enerji çeþitlerinin çýkmasýyla onlara doðru gidilecektir ama esas amacýmýz böyle bir kültürün oluþmasýdýr: projelerin sürekliliði kültürü. Arda Tüysüz, Proje Baþkaný Ali Yýldýrým, Elektrik Grup Sorumlusu Tabii, ikinci arabanýn gerekli aþamalarýn tek tek aþmasý kolay olduðundan ekiptekiler daha biliçli oldular ve yarýþmada iki araba ile birden derece aldýk. A. Y. : Zaten bizim hedefimiz de buydu. Bizim buradaki en büyük güvencemiz, proje süresince yaþadýðýmýz tecrübesizliði sonraki ekibin yaþamasýna izin vermemektir. Bu yüzden iþler daha rahat ilerledi ve ilerleyecek. Fatih Avcý, avcifat@itu.edu.tr Kaan Titiz, Elektrik Grup Sorumlusu Aracýn adý: ARIBA www.ariba.itu.edu.tr Boyu: 4.3 m Eni: 1.8m Aðýrlýðý: 170 kg (surucusuz) Tekerlek adedi: 3 Gövde malzemesi: Karbon fiber Mekanik aksam: ÝTÜ tasarýmý, özel üretim Yapým süresi: 17 Ay Maliyeti: 100.000 YTL Güneþ Gözesi gücü: 800W Akü kapasitesi: 1.9kW Motor: Özel tasarým, doðrudan sürüþ, fýrçasýz DC Motor Motor gücü: 2 kW Azami sürat: 85 km/h Hiç durmadan gidebileceði mesafe: 120 km Katýldýðý yarýþlar: Formula G 2005, Formul G 2006 www.gazete.itu.edu.tr Fotoðraflar: Ufuk Sevim Daha da artacak bu projeler. Böyle bir modele sahip öðrenciler için neler tavsiye edersiniz? Yaþadýðýnýz zorluklar neydi? A. Y. : Biz bu projeye baþlarken ÝTÜ'de böyle bir proje yoktu diye biliyoruz. Bu projeye kalkýþmamýzý, heyecanlanmamýzý saðlayan en büyük etken, büyük bir proje olduðunu, çok zor olduðunu bilmememizdir. Bu projeye baþlarken ortaya böyle bir ürün çýkacaðýný bilseydik korkardýk, bu bizi aþar derdik ki baþlarken ikinci sýnýftaydýk. Biz o aþamada böyle zor ve büyük bir porje olduðunu bilseydik kalkýþmazdýk. Toplandýk, yaparýz dedik. Ýþler detaylanýnca yavaþ yavaþ zor olduðunu hissettik, eksiklerimizi farkettik. Ama bir süreden sonra geri dönüþ olmuyor, projeye sýký sýký baðlanýyorsunuz. K. T. : Adým adým, basamak basamak ilerliyorsunuz. Bu aþamalarda sorunlar çýkýyor. Ýlerledikçe sorunlar artýyor. Sorunlar büyüdükçe sizin tecrübeniz de artmýþ oluyor ve o sorunlara göðüs germeniz kolaylaþýyor. Yeter ki azminiz olsun ve çalýþýn. A. T. : Baþlarken bizi neyin beklediðini bilseydik en baþtan dönerdik, denildiði gibi. Dedik ki araba yapacaðýz, bunun için dört tane tekerlek lazým. Dört tekerleði yan yana koyunca bunlarý baðlamak için birer tane mile ihtiyacýmýz olduðu ortaya çýktý. O mil için süspansiyon sistemi, mukavemet hesabý, onun için bilgisayar programý, o programýn çalýþmasý için gerekli güçlü bilgisayar v.s. diye ayrýntýlar belirlendi. Çünkü ilk baþta yapýlacak iþin tamamýný düþünüp, ‘ben þunu yaparým bunu yapamam’ diye düþünmemelisiniz. Çünkü proje içerisindeki bilgi ve deneyim geliþimini göz ardý etmiþ olursunuz. Eðer ekip projeye baþladýðý günkü halinde olsaydý bu araba olmazdý. Çalýþmaya baþladýðýnýz zaman kendinizi tahmin edemeyeceðiniz bir hýzla geliþtirdiðiniz için, ‘yapamam’ dediklerinizi yapabiliyorsunuz. Bence buradan çýkarýlacak en önemli ders bu. arýyorum 9 bilim ve teknoloji arýyorum 10 temmuz 2006 ÝTÜ, ATA 'SINI GÖKLERE ÇIKARDI ÝTÜ Uçak Uzay Mühendisliði Kulübü, 21-23 Nisan 2006 tarihlerinde Amerika'da (Kansas Eyaleti, Wichita kenti) Amerikan Havacýlýk ve Uzay Enstitüsü (AIAA) tarafýndan düzenlenen "10. Uluslararasý Ýnsansýz Hava Aracý Tasarla / Yap / Uçur" (AIAA/Cessna/ONR Student Design Build Fly Competition) yarýþmasýnda 49 takým arasýndan 5. oldu. ATA-7 ayný zamanda, yarýþmadaki en hafif uçak ve en düþük maliyet kategorisinde de 3. sýrayý aldý ATA7, Massachusetts Institute of Technology (MIT), Virginia Polytechnic Institute and State University (Virginia Tech), Georgia Institute of Technology (Georgia Tech) gibi seçkin üniversitelerin takýmlarýný geride býrakarak, Türkiye'nin bu yarýþmadan aldýðý en yüksek dereceye de sahip oldu. Bu yýl onuncusu düzenlenen yarýþmaya ÝTÜ, ilk olarak 1998 yýlýnda katýldý. Aralýksýz her yýl yarýþmaya katýlan ÝTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi, bu konuda daha da üstün baþarýlar saðlamayý hedefliyor. Yarýþma, her yýl farklý kurallar belirliyor. 15 Aðustos 2005 tarihinde AIAA tarafýndan açýklanan 2006 kurallarýna göre insansýz hava aracý 3 farklý göreve uygun olacak þekilde tasarlanmalýydý. Birinci görev: "Kargo Esnekliði". Bu görevde hava aracý 48 adet tenis topunu, iki adet ikiþer litrelik su þiþesini ve 3,6 kilogramdan aðýr olmayan bir tahta bloðu taþýyabilecek þekilde olmasý. Yüklerin deðiþtirilmesindeki sürenin de az olmasý da bu görevin gereði. "En Düþük Maliyet" adlý ikinci görevde istenen ise hava aracýnýn 96 adet tenis topunu en az 2 dakika süresince havada taþýyabilmesi. "Artan Paralý Yük" adlý son görevde de 2 adet su þiþesi ile baþlayan hava aracýna her kalkýþýnda birer adet su þiþesi daha eklenerek 5 adet su þiþesi taþýyabilmesi. 2006'nýn yarýþma kurallarý bunlardý. Bunlarla birlikte yarýþmanýn genel kurallarý gereði, tasarlanan hava aracý çevreye daha az zarar verecek ve gürültüyü önleyecek elektrik motoru kullanacak, 30 metrelik bir pistten kalkýþ yapacak, 300 metrelik bir yarýçapa sahip bölge içerisinde yerde bulunan pilot tarafýndan radyo sinyalleri ile komut alacak, 1.2 m x 0.6 m x 0.4 m boyutlarýndaki bir kutuya sýðabilecek modüler yapýda olacak, teknik denetimde gerçekleþtirilen yapýsal ve radyo testlerinden baþarý ile geçecek ve takým hava aracýnýn tasarýmýnýn ayrýntýlarýný içeren tasarým raporunu enstitüye gönderecek. Yarýþmanýn diðer þartlarýndan biri de hava aracýný tasarlayan, üreten ve uçuran takýmýn, uçak, uzay, havacýlýk, makine veya elektronik bölümlerinde okuyan lisans ya da lisans üstü öðrencisi olmasý. Ayrýca, yarýþmanýn sürekliliðinin saðlanmasý, üniversitelerin ilgili bölümlerine yeni giren öðrencilerin motive edilmesi amaçlarýyla, yarýþmaya katýlan takýmýn en az üçte birinin birinci ya da ikinci sýnýf öðrencisi olmasý þart koþuluyor. ÝTÜ ATA-7 Takýmý, bu kurallarýn açýklanmasýyla, Aðustos 2005'te çalýþmalarýna baþladý. Yaklaþýk bir ay içerisinde uçak tasarýmýný yapan takým, belirlenen görevlerden En Düþük Maliyet"e odaklandý. Diðer görevlere de eþzamanlý olarak hazýrlanan takým, hava aracýnýn üretiminde, hafifliði ve yüksek dayanýmý nedeni ile kompozit malzemeler kullanmayý karar kýldý. Bu sayede hem dayanýklý hem hafif bir araç hazýrlanmýþ oldu. Hazýrlanan ilk araç prototipti ve 36 baþarýlý uçuþun ardýndan ana uçak, yaklaþýk 3 haftada üretildi. Amerika'da düzenlenen yarýþmaya bu yýl 59 takým baþvurmuþ ancak þartlarý saðlayarak yarýþmaya katýlmaya hak kazanan takým sayýsý 40'lara düþmüþ. Takýmlarýn çoðu Amerika'lý. Yalnýzca Kanada ve Türkiye'den yabancý katýlýmcýlar olmuþ. Ýki gün süren yarýþmada ATA-7, uçuþ görevlerini yerine getirerek, 4. takýmla arasýnda sadece bir puan farkla 5. oldu. Türkiye'den katýlan diðer takým ise ODTÜ'nündü ve "Pelikan" adlý hava aracýyla 29. sýrayý aldýlar. Yarýþmanýn birinci ve ikincisi Oklahoma State University'nin takýmlarý oldu: "Black" ve "Orange-The Flying Slug". Üçüncülüðü "24"Wood" adlý hava aracýyla Cal Poly - San Luis Obispo üniversitesi, dördüncülüðü ise "SCtingray" ile "University of Southern California" aldý. Dünyanýn ünlü üniversitelerinden MIT 21., Georgia Tech 26. ve Virginia Tech ise 27. oldular. Prof. Dr. Mehmet Þerif Kavsaoðlu danýþmanlýðýndaki takým Metin Acar, Miraç K.Aksugür, B.Gürdal Tugay, B.Taylan Aksongur, Serkan Erdoðan, Uður Sevilmiþ, Zeynep Keçeli, Akýn Ömercikoðlu, Alev Kaçar, H.Ebru Sevgi, Mehmet Karagöz, Ali Cihan Durgut, K.Burak Özer, Bora Atak, Evren Varol ve Murat Bronz’dan oluþuyor. Tüm baþarýlý projelerde olduðu gibi ATA-7’nin baþarýsý da büyük bir özverinin sonucu. ÝTÜ Uçak Uzay Mühendisliði Kulübü Ýnsansýz Hava Aracý Takýmý, 2007 yýlý için çalýþmalarýna baþladý. Bu baþarýlarýný arttýracaklarýna inanan takým, projeye katýlacak yeni öðrencilere bilgi ve deneyimlerini aktararak çalýþmalarýna devam edecek. Gökhan Onuþ, Fatih Avcý www.gazete.itu.edu.tr güncel arýyorum temmuz 2006 Shell Eco Marathon 2006'ya katýlan ilk Türk takým, 1 litre benzin karþýlýðý enerji ile 550 km gitti HYDROBEE, Türkiye'nin Yolunu Açacak ÝTÜ Hidrojenli Araç Ekibi (ÝTÜ HAE), 17-21 Mayýs tarihleri arasýnda Fransa'nýn Nogaro kentinde düzenlenen Shell Eco Marathon 2006 yarýþmasýnda hidrojen enerjisiyle çalýþan aracý HydroBee ile 1 litre benzin karþýlýðý enerji ile 550 km yol giderek hidrojenle çalýþan araçlar arasýnda 8. oldu Eski Formula-1 pisti olan Nagora pistinde düzenlenen Shell Eco Marathon yarýþmasýnýn amacý en az yakýtla en çok yol alan aracý tasarlamak, yani verimliliði yüksek araçlar yapmak. Aracýn yaptýðý en fazla hýz ya da kat ettiði yol süresinin önemli olmadýðý yarýþmada hýz için tek ölçüt yarýþ sonunda ortalama hýzýn saatte 30 km ya da daha fazlasý olmasý. “Þehir Ýçi Araç” ve "Prototip Araç” kategorilerinden oluþan yarýþmaya ÝTÜ HAE, Prototip Araçlar kategorisinde katýldý. Prototip araçlar küçük ancak bir insan sýðacak kadar- ve hafif olmakta. Araçlarda kullanýlan enerji kaynaklarý da benzin, motorin, LPG ve alternatif enerji kaynaklarýyla sýnýrlý. Alternatif enerji kaynaklarý kategorisinde "Güneþ Enerjisi" ve "Hidrojen Enerjisi" bulunmakta. ÝTÜ ekibi, ülkemizde "Hidrojen Pili Teknolojisi"nin de geliþmesine paralel olarak "Hidrojen Enerjisi" kategorisinde yarýþmaya katýlan ilk Türk takýmý oldu. Projeye baþlamadan önce ekibin Elektrik Takýmý her türlü seçenek ve senaryo üzerinde düþünmüþ; hatta kendi motorlarýný tasarlamayý bile. Bu özverili çalýþmalar sonunda yüksek verimle çalýþabilecek en uygun motor ve kontrol kartý seçilmiþ. Enerji Takýmý ise arabada kullanýlacak yakýt pilini seçerek bunun üzerinde nasýl iyileþtirmeler yapýlabileceðini, gerek yurt içindeki, gerekse yurt dýþýndaki uzmanlara danýþýlarak kararlaþtýrmýþ. Konu ile ilgili önde gelen bilim adamlarýndan Dr. Frano Barbýr'dan da geniþ bilgi alan ÝTÜ HAE Prof. Dr. Seyhan Uygur Onbaþýoðlu danýþmanlýðýnda 15 öðrenciden oluþuyor. Amaçlarýnýn, geleceðin en önemli teknolojilerinden biri olan hidrojen enerjisini ülkemize tanýtmak, önemini anlatmak ve bu yolda ülkemizin teknolojik geliþimine, ekip olarak yapacaklarý ar-ge çalýþmalarýyla katkýda bulunmak olduðunu söyleyen ÝTÜ HAE, daima geliþimci, ileri görüþlü, paylaþýmcý, araþtýrmacý, rekabetçi, ve disiplinlerarasý bir grup olarak mutlak baþarýyý hedeflemeyi görev edinmiþler. ÝTÜ, Ýstanbul liseleriyle Ortak Projelere Baþlýyor Bilim ve teknolojiyi geliþtirerek topluma yaymayý amaç edinen Ýstanbul Teknik Üniversitesi, bilimsel düþünceyi gençliðe ve geniþ halk kitlelerine yaymak amacýyla, ÝTÜLise ortak projesini baþlattý. Liselerin talepleri gözönüne alýnarak ilk aþamada ÝTÜ'nün 9 bölümü (Matematik Mühendisliði, Fizik Mühendisliði, Kimya Mühendisliði, Moleküler Biyoloji ve Genetik, Bilgisayar Mühendisliði, Kontrol Mühendisliði, Elektrik Mühendisliði, Makina Mühendisliði ve Mimarlýk) ile ortak proje çalýþmalarýna baþlandý. Ýstanbulun baþarýlý liseleri olan Ýstanbul Atatürk Fen Lisesi, Ýstanbul Lisesi, Kabataþ Lisesi ve Kadýköy Anadolu Lisesi ile ilk adýmý atýlan proje kapsamýnda, okullarýn yöneticileri ve ÝTÜ'nün ilgili bölüm yöneticileri, ÝTÜ Rektör Yardýmcýsý Prof. Dr. Erkin Nasuf baþkanlýðýnda toplantý yapýldý. Toplantýda ÝTÜ'nün proje içerisinde yer alacak bölümleri kendilerini tanýtarak projeye iliþkin görüþlerini bildirdiler. Liseler de beklentilerini ve proje konularýna iliþkin görüþlerini aktardýlar. Proje çalýþmalarý yeni öðretim yýlýnda baþlayacak. Yaz döneminde ise liseler çalýþma alanlarýný belirleyecekler. Yapýlacak çalýþmalarda ÝTÜ, danýþman görevi görecek. ÝTÜ öðretim elemanlarý ve ÝTÜ uzmanlýk www.gazete.itu.edu.tr kulüpleri öðrencilerinin katýlýmlarý ile geniþletilecek projelerde lise öðrencileri etkin þekilde çalýþmalarýný sürdürecek, üniversitenin olanaklarýnda yararlanacak. Ayný zamanda ÝTÜ, bu proje ile öncü ve örnek bir üniversite olduðunu ve bilimle toplumu buluþturma amacýnda hareket ettiðini gösterecek. ÝTÜ Öðrenci Danýþma Merkezi de katýldýðý fuar ve tanýtým günlerinde bu projeleri tanýtarak gençliði bilim ve teknolojiye özendirilmesini saðlayacak. Bu çerçevede ÝTÜ'nün Bilim ve Toplum Parký ve Bilim-Teknoloji Müzesi, bilimle toplumu buluþturma projeleri ile entengre olacak. 11 arýyorum 12 temmuz 2006 Türkiye’nin ilk yerleþke aracý geliyor. Herþeyi ile ÝTÜ öðrencilerinin üreteceði bu araba elektrikle çalýþacak, yerleþke maskotu olacak Ýþte Gazete Arabasý! Gazetemiz tarafýndan baþlatýlan ‘Gazete Arabasý Projesi’nin ilk adýmý olarak düzenlenen “Gazete Arabasý Tasarým Yarýþmasý” sonuçlandý. Mimarlýk, ElektrikElektronik ve Makina fakültelerinden öðretim üyeleri ile oluþturulan jürinin oylamalarý sonucunda en yüksek puaný, ÝTÜ Endüstri Ürünleri Tasarýmý Bölümü üçüncü sýnýf öðrencisi Metin Kaplan’ýn aracý aldý. Geçtiðimiz dönem baþlatýlan projenin ilk adýmý olarak tasarým yarýþmasý baþlatýldý. “Gazete Araba Yapýyor” sloganýyla yürütülen tasarým yarýþmasý, ÝTÜ Tasarým Kulübü ortaklýðýyla baþlatýldý. Gelen otuza yakýn tasarýmlar, Prof. Dr. Nigan Bayazýt (Mimarlýk Fakültesi), Dr. Azmi Demirel (Elektrik-Elektronik Fakültesi) ve Dr. Cemal Baykara’dan (Makina Fakültesi) oluþan jüri tarafýndan deðerlendirildi. Jüri, gelen tasarýmlarý amaca uygunluk, kullanýlabilirlik, üretilebilirlik ve tasarým kategorilerine göre deðerlendirdi. Jüri üyelerinin deðerlendirmeleri sonucunda en yüksek puaný Metin Kaplan alýrken, ikinci ve üçüncü yüksek puanlar Umut Sevinç ve Onur Onrat’ýn oldu. Yarýþmanýn birincisi Metin Kaplan’a Edutime Bilgi Teknolojileri Akademisi tarafýndan 3000 YTL deðerinde bir kursla ödüllendirilirken, tüm katýlýmcýlar Nescafe’nin hazýrladýðý özel ürün paketinin sahibi oldular. Gazete Arabasý Üretiliyor Gazete Arabasý Projesi disiplinlerarasý çalýþma ile Elektrik Elektronik, Makina ve Mimarlýk baþta olmak üzere deðiþik fakülte öðrencileri arasýndaki eþgüdümlü bir çalýþma ile sergilenmesi planlanmaktadýr. Üretim aþamasýnda ÝTÜ IEEE Öðrenci Kulübü ile ortak çalýþmalara baþlanmasý planlanmýþ ve üretimle ilgili teorik giriþimlerde bulunulmuþtur. Türkiye’nin Ýlk Yerleþke Aracý Olacak Gazete Arabasý Projesi'ndeki amacýmýz, ÝTÜ Ayazaða Yerleþkesi içerisinde maskot olabilecek; gazete daðýtýlýp kulüp etkinliklerinin duyurulabileceði, ilanlarýn asýlabileceði çok yönlü bir araç üretmektir. Ayný zamanda özellikleri ile de doða ve topluma duyarlýlýk Metin Kaplan kimdir? 1985 yýlýnda Kayseri'de dünyaya gelen Metin Kaplan, resim ile okula baþlamadan çok önce tanýþtý. Otomobillere, uçaklara ve robotlara olan merakýný kaðýtlara dökmeye baþlayan Metin, babasýnýn yönlendirmesi ile resim yeteneðinin geliþmesi için manzara ve figür resimleri yaptý. Öðrenimi boyunca çeþitli resim yarýþmalarýnda dereceler aldý. Sayýsal eðitiminin aðýrlaþtýðý fen lisesinde ise fazla zaman almayan araç eskizlerine yöneldi. Daha ilkokul çaðlarýnda tasarým okumaya karar veren Metin Kaplan, 2003 yýlýndan beri ÝTÜ Endüstri Ürünleri Tasarýmý Bölümü öðrencisi. www.gazete.itu.edu.tr saðlamasýnýn vurgulanmasý istenmektedir. Elektrik motoru ile üretilmesindeki amaçlardan biri de çevreye duyarlýlýðýn gösterilmesidir. Böylece Türkiye’de bir ilk olarak üretimine baþlanacak arabanýn diðer üniversiteler için örnek oluþturacaðýný düþünüyoruz. Sponsorlara Çaðrý Projenin, sponsorlarýn desteði ile yürütülmesi planlanmaktadýr. Çeþitli firmalarýn vereceði destekler çerçevesinde gerek gazetemizde gerekse de üretilecek araç üzerindeki ilan panolarýnda reklam yapýlabilecek, farklý ortaklaþmalar gündeme getirilebilecektir. Sponsor olacak firmalar, tamamen öðrenciler tarafýndan üretilecek bu arabanýn ayný zamanda öðrencilerin proje çalýþmalarýndaki teþvikleri ve örnek model oluþturmalarýný saðlayarak sosyal sorumluluk misyonlarýný yerine getirebilecek. Gerekli desteðin bulunmasý ile üretimine baþlanacak olan arabanýn, 2006-2007 Öðretim Yýlý içerisinde bitirilmesi hedefleniyor. Takýmda Yer Alýn Gazete Arabasý Projesi’nin gerçekleþme aþamalarýnda siz de takýma dahil olabilirsiniz. Bunun için istekli, takým çalýþmasýna uygun ve yaratýcý olmanýz ve gazete@itu.edu.tr adresine baþvurmanýz yeterlidir. Metin Kaplan’ýn proje ile ilgili görüþleri > Kampüste gazete daðýtacak elektrikli bir araç; yapacaðý iþ, ÝTÜ için yapacaðý reklam, çevreye olan saygýsý gibi noktalarda birçok açýdan ÝTÜ için kar saðlayacaktýr > Arýyorum ÝTÜ Gazetesi'nin bu projeyi baþarmasý okulumuzun adýný duyurmasýnda etkili olacaktýr. Zira elektrikli araçlar dünya çapýnda yaygýnlaþýrken ülkemizde ne yazýk ki hala yaygýnlaþmamýþ, hatta temel olacak giriþimlerde bile bulunulmamýþtýr. Bu çevreci enerji kaynaðýnýn etkin kullanýlmasý için gereken giriþimlerin bir örneði de bu yarýþmadýr. Bu öncü yarýþmalarýn devamýnýn gelmesi elektrikli araçlarýn ülkemizde yaygýnlaþmasý adýna çok önemli adýmlar atýlmasýna yardýmcý olacaktýr. > Bu tip projelerin arttýrýlmasý hem kiþilere, hem üniversitemize hem de ülkemize sayýsýz yarar saðlamaktadýr. Vurdumduymazlýðýn alýp baþýný gittiði bu zamanlarda taþýn altýna elini sokan, giriþimci gruplarýn var olmasý; gelecek için umut verici bir noktadýr. Gazete Arabasý Projesi Tasarým Yarýþmasý Birincisi Metin Kaplan güncel arýyorum temmuz 2006 Avrupa Teknik Öðrencileri'nin yönetiminde ilk Türk öðrenci Gülsün Saðlamer’e “Da V inci” madalyasý Prof. Dr. Gülsün Saðlamer Avrupa çapýndaki öðrenci organizasyonu BEST’in (Board of European Students of Technology) yönetimine ÝTÜ Mühendislik Yönetimi Yüksek Lisans öðrencisi Ömer Hantal seçildi. 27 Nisan 2006’da Hýrvatistan’da yapýlan genel kurul toplantýsýnda oy çoðunluðuyla BEST Eðitim Komitesi Koordinatörlüðüne seçilen Hantal ayný zamanda BEST yönetimindeki ilk Türk öðrenci oldu. BEST (Board of European Students of Technology) 1989 yýlýnda Berlin'de teknik üniversite öðrencileri arasýndaki iletiþimi arttýrmak, iþbirliðini saðlamak ve öðrenci deðiþimi yapmak amaçlý, yalnýzca öðrencilerin katýlýmýnýn olduðu ve öðrenciler tarafýndan yönetilen bir kurum olmak amacýyla kurulmuþtur. Amaçlarýný “Öðrenciler tarafýndan öðrenciler için" sloganýyla ifade eden BEST, yirmi altý ülkede altmýþtan fazla üniversiteyi birbirine baðlamaktadýr. BEST, 2005 yýlýnda yetmiþten fazla yaz/bahar/kýþ toplantýsý, uluslararasý dört eðitim semineri, iki genel toplantý yapmýþ, bu çalýþmalarýna 12000 kadar baþvuru almýþtýr. Þu anda yetmiþ yerel grup, yirmi dokuz ülke, 1700 aktif üye ve hali hazýrda sanal bankasýnda on binden fazla CV ile faaliyet göstermektedir. BEST'e üye ülkeler; Belçika, Hollanda, Fransa, Ýspanya, Ýzlanda, Çek Cumhuriyeti, Portekiz, Ýtalya, Yunanistan, Ýsveç, Norveç, Finlandiya, Danimarka, Estonya, Letonya, Litvanya, Polonya, Slovakya, Slovenya, Romanya, Macaristan, Avusturya, Bulgaristan, Hýrvatistan, Makedonya, Ukrayna, Türkiye, Rusya ve Sýrbistan-Karadað'dýr. Ayrýca Almanya'daki BONDING adlý çatý grubuyla olan ortaklýkla da Almanya'dan da bir çok üniversite BEST'e dahildir. Bunun yanýnda Kanada Mühendislik Öðrencileri Birliði CFES de BEST'in Atlantik ötesi ortaðýdýr. BEST ücretsiz eðitim seminerleri, farklý okullardan ve ülkelerden teknik üniversite öðrencilerinin kaynaþmasýný saðlayacak toplantýlar ve de sanayi ile baðlantýlarý sayesinde yurtdýþýndaki firmalarda staj ve iþ imkaný saðlamaktadýr. BEST'in en büyük destekçisi gençlik ödenekleri ve saðladýðý kolaylýklar ile Avrupa Birliði'dir. Bunun dýþýnda Shell, Procter & Gamble, Shclumberger, ICI, Infenion, ESA gibi kurum ve de uluslararasý kuruluþlarda BEST'in sponsorlarý arasýnda bulunmaktadýr. BEST ülkemizde 2003 Kasým'ýnda ilk kez Ýstanbul Teknik Üniversitesi'nde ÝTÜ Uluslararasý Mühendislik Kulübü (UMK) tarafýndan, ÝTÜ Rektörlüðü tarafýndan destekelenerek kurulmuþ Prof. Dr. Celal Þengör Eðitim Komitesi Koordinatörü olarak yönetim kuruluna seçilen Ömer Hantal, BEST’in yönetimindeki ilk Türk öðrenci oldu Üniversitesimizin eski rektörü Prof. Dr. Gülsün Saðlamer, Avrupa Mühendislik Eðitimi Topluluðu SEFI (European Society for Engineering Education) tarafýndan "Leonardo da Vinci" madalyasýna deðer görüldü. Saðlamer ayný zamanda bu ödülü alan ilk bayan ve ilk Türk ünvanýna da kavuþtu. olup, þu anda da yalnýzca ÝTÜ'de çalýþmalarýný sürdürmektedir. UMK, üye olduðu iki buçuk yýl süresince bir çok uluslararasý organizasyon gerçekleþtirmiþ, yüze yakýn üniversite öðrenicisini Istanbul'da aðýrlamýþ, yüzü aþkýn ÝTÜ öðrencisini de yol masraflarý haricinde hiç bir masraf yaptýrmadan katýldýklarý kýsa süreli hareketlilik programlarý olan BEST Mevsim Kurslarý ve diðer BEST etkinliklerine göndermiþtir. Ömer Hantal, 2003 yýlýnda BEST'in ÝTÜ'deki organizasyonunda kurucular takýmýnda yer almýþ ve baþkan olmuþtur. Hantal, BEST Eðitim Komitesi üyeliðinin yaný sýra Avrupa Birliði'nin Eðitim konusundaki tematik aðlarýndan TREE'nin de Bilimsel Konsey üyeliði ve TREE Özel Ýlgi Grubu C8'in grup liderliðini yapmaktadýr. BEST'in akademik çevrelere, mühendislik eðitimi kurumlarýna ve de Avrupa Birliði kurumlarýna karþý imajýnýn temsilcisi olan Eðitim Komitesi, BEST'in Avrupa Teknik Öðrencileri ile Eðitimin paydaþlarý arasýnda fikir alýþ veriþinde bir kolaylaþtýrýcýlýk rolü oynayýp, her yýl toplam 45 adet BEST Eðitim Sempozyumu ve BEST Akademisyenler Firmalar Forumu düzenlenmesinin koordinasyonundan sorumludur. SEFI gibi öðretim üyelerinin kurduðu kurumlarla da sürekli iletiþim halinde olan Eðitim Komitesi, BEST'in Avrupa'da daha da fazla tanýnmasýna ve öðrenci temsiliyetinin güçlenmesine katkýda bulunmaktadýr. Bu çerçevede bu yýl planlanan yaklaþýk yirmi adet uluslararasý etkinlikte ÝTÜ ve Türkiye’yi Ömer Hantal temsil edecek. Avrupa'da mühendislik eðitimini geliþtirmek, eðitim kurumlarý, öðretim üyeleri ve öðrenciler arasýnda iþbirliðini güçlendirmek ve endüstri ile eðitim kurumlarý arasýnda iþbirliðini desteklemek amacýyla kurulan Avrupa Mühendislik Eðitimi Topluluðu - SEFI, her yýl mühendislik eðitimi alanýna çalýþmalarýyla katký yapmýþ bir kiþiye verdiði ödülüne 2005 yýlý için Sayýn Saðlamer'i layýk gördü. 30 Haziran 2006’da, Avrupa’nýn en eski üniversitesi “Upsala Üniversitesi”nde (Ýsveç) yapýlan madalya töreninde, Saðlamer’in “ÝTÜ’de geçekleþtirilen kapsamlý reformlar ve Sürekli Kalite Ýyileþtirme Projesi sonucunda ÝTÜ’nün mühendislik programlarýnýn ABET akreditasyonu almasý ve Avrupa mühendislik eðitimindeki yenilikçi çalýþmalarý” nedeni ile aday gösterildiði belirtildi. Rektör Karadoðan Avrupa Yolunda ÝTÜ Rektörü Prof. Dr. Faruk Karadoðan, Bologna Süreci çerçevesinde yapýlan çalýþmalar çerçevesinde Avrupa Birliði (AB) ile görüþmelerde, YÖK’ün Bilim ve Araþtýrma Komisyonu üyeliðine seçildi. Prof. Dr. Faruk Karadoðan Bologna süreci, ülkemizin 2001 yýlýnda dahil olduðu Avrupa’nýn yükseköðretim planlamasýdýr. Yýllardýr yapýlan çalýþmalarla, Avrupa Birliði üye ve aday üye ülkeleri arasýndaki eðitim modeli oluþturan bir yapý olma amacýndadýr. Türkiye, Bologna Süreci konusunda çok etkin davranmýþ ve pek çok Avrupa ülkesinden öne geçmiþtir. Celal Þengör Rusya Bilimler Akademisi’nde Üniversitemiz öðretim üyesi Prof. Dr. Celal Þengör, Rusya Bilimler Akademisi üyeliðine seçildi Mayýs 2006’da Rusya Bilimler Akademisi tarafýndan yabancý üyeliðe seçilen Þengör, yýllardýr Türkiye Bilimleri Akademisi'nde (TÜBA) asil üyelik yapmaktadýr. Amerikan Bilimler Akademisi’nin ilk Türk üyesi ünvanýna da sahip olan Þengör, American Philosophical Society'de yabancý üye olarak görev yapýyordu. 2004-2005 öðretim yýlýnda Prof. Dr. Celal Þengör'e “College de France” tarafýndan kürsü verilmiþ ve bir yýl boyunca kendisi "En Eski Zamanlardan Günümüze Kadar www.gazete.itu.edu.tr Tektoniðin Tarihçesi" konulu dersi vermiþti. Bilimsel çalýþmalarý ile dünyaca tanýnan Þengör, Türkiye’deki eðitim kalitesi ile ilgili giriþimlerini de sürdürmekte, ÝTÜ öðrencilerinin bu konudaki giriþimlerine destek vermektedir. 13 güncel arýyorum 14 temmuz 2006 1995 ÝTÜ'lü Mezun Oldu KültürSanat-Spor Ödülleri Mezuniyette Verilsin Öðrencilik yýllarýnda yapýlan üretim çok önemlidir ve çok deðerlidir. Üniversitelerin mesleki bilgi ve beceriye sahip mezunlar yetiþtirme amaçlarýna paralel olarak, entelektüel altyapýsýný da güçlendirmiþ, farklý bakýþ açýlarýna sahip ve çok yönlü mezunlar yetiþtirme amacý da vardýr. Bu çerçevede öðrencilik yýllarýnda yapýlan sosyal üretimler, bu konuda en büyük kazancý saðlayacaktýr. Ýstanbul Teknik Üniversitesi 2005-2006 akademik yýlýnda toplam 1995 lisans ve önlisans öðrencisini mezun etti 28 Haziran 2006 Çarþamba günü ÝTÜ Ayazaða Yerleþkesi, Süleyman Demirel Kültür Merkezi'nde düzenlenen törende her bölümün en baþarýlý ilk üç öðrencisi baþarý belgesi aldý. Ayrýca, Türk Cumhuriyetleri ve akraba topluluklarý ile yabancý uyruklu öðrenciler arasýnda yapýlan derecelendirmede baþarý ile mezun olanlarýn yaný sýra, ÝTÜ'yü 4 yýldan daha az sürede bitiren öðrencilere de baþarý belgeleri verildi. Bölüm birincilerini ÝTÜ Rektörlüðü ve ÝTÜ Vakfý ödüllendirildi. Mezuniyet töreninde konuþma yapan ÝTÜ Rektörü Prof. Dr. Faruk Karadoðan, dünyanýn dört bir yanýnda yoðun biçimde üretilen bilgiye ulaþmanýn ve bu bilgiyi deðerlendirerek, gerçek araþtýrma-geliþtirme ile uygulamaya yöneltmenin gerekliliðini vurguladý. Rektör Karadoðan, geliþmekte olan ülkelerdeki araþtýrmacý eksiðinin altýný çizerek, geliþmiþ ülkelerdeki sayýyla orantýlý eþdeðer araþtýrmacý yetiþtirebilmek için maddi kaynaklarýn artýrýlmasý, sanayi-devlet-üniversite iþbirliðinin geliþtirilmesi, toplumun bilinçlendirilmesi gerektiðini ifade etti. ÝTÜ'nün yaklaþýk 6.500 lisans üstü, 14.500 lisans öðrencisi olduðunu ve bunun gelecek için umut verdiðini söyleyen Prof. Dr. Karadoðan, olanaklarýn artýrýlmasý ve özgür bir üniversite olmasý durumunda ÝTÜ'nün her tür teknolojiyi uygulama ve yeni teknolojiler geliþtirme kapasitesi bulunduðunu da sözlerine ekledi. 1955 yýlý mezunlarýndan Yük. Müh. Oðuz Gürsel'in mini bir ders niteliðindeki konuþmasýný takiben, Dr. Erol Üçer Müzik Ýleri Araþtýrmalar Merkezi sanatçýlarý törende bir konser verdiler. ÝTÜ'lü Araþtýrmacý Ordusu Göreve Hazýr Ýstanbul Teknik Üniversitesi, 28 Haziran 2006 Çarþamba günü Ayazaða Yerleþkesi'nde ilk kez gerçekleþtirilecek olan törenle, 1000'e yakýn yüksek lisans öðrencisini mezun ederek, Türkiye'nin bilim, teknoloji ve sanat alanýna yeni bir güç kazandýrdý Her yýl yaklaþýk 2000 lisans, 100'ü aþkýn doktora öðrencisini mezun eden ÝTÜ'nün Enerji, Fen Bilimleri, Sosyal Bilimler, Avrasya Yer Bilimleri ve Biliþim enstitülerinden 2005-2006 akademik yýlýnda yaklaþýk 1000 öðrenci yüksek lisans diplomasý aldý. Bu rakamlar ÝTÜ'nün ülkemize kazandýrdýðý nitelikli insan gücünün büyüklüðünü ifade etmektedir ve Avrupa Birliði'ne (AB) tam üyelik sürecinde öngörülen hedeflerle uyum içindedir. AB'ye katýlým öncesi dönemde sürdürülen tarama görüþmelerinde vurgulandýðý gibi, Türkiye Cumhuriyeti, 2010 yýlýna kadar araþtýrmaya ayýrdýðý gayri safi yurt içi milli hasýla yüzdesini binde 6.5'dan yüzde 2'ye çýkaracak ve bu deðerin yüzde 1'lik kýsmý devlet, diðer yüzde 1'lik kýsmý da özel sektör tarafýndan karþýlanacaktýr. Bugün Almanya'da 80 milyonluk nüfusa karþýlýk 480 bin araþtýrmacý varken, 70 milyonluk Türkiye'de eþdeðer araþtýrmacý sayýsý sadece 29 bindir. Araþtýrma olanaklarýnýn AB üyesi ülkeleri seviyesine çýkarýlmasý için, maddi kaynaðýn yanýnda eðitim, dolayýsýyla yetiþmiþ nitelikli araþtýrmacý potansiyeli de önemli bir gereksinimdir. Yüksek lisans çalýþmalarý bu yöndeki ilk adýmlar olmaktadýr. Geliþmiþ ülkelerde gençlerin üniversite eðitimi ile ilgili tercihlerine bakýldýðýnda, Ýtalya'da 3 yýllýk lisans eðitimine ek olarak 2 yýllýk lisans eðitimi alanlarýn, yani 3+2 sistemine kayanlarýn oraný %90'a ulaþmýþtýr. ABD'de 4+1,5 veya 4+2'yi tercih edenleri teþvik edici her türlü önlem alýnmaktadýr. Ýyi eðitim almýþ mühendislere ihtiyaç olduðu için ÝTÜ de bu konuda baþarýyý artýrýcý ve 4+2 sistemini kuvvetlendirici önlemleri alarak, sektöre daha çok yüksek lisans yapmýþ mühendis göndermektedir. Özellikle fen bilimleri konusunda uzmanlaþmýþ bir üniversite olan ÝTÜ, araþtýrmalarýný sanayiye dönük olarak gerçekleþtirerek araþtýrmacý sayýsýný artýrmak konusunda üzerine düþeni yapmaktadýr. ÜniversiteSanayi iþbirliðinin saðlanmasý, sanayinin ÝTÜ'deki araþtýrma potansiyelinden haberdar olmasý ve bunu kullanabilmesi ile mümkündür. Gerek AB'ye tam üyelik sürecinde hedeflenenlerin gerçekleþmesi, gerekse Türkiye'nin bilim ve teknoloji alanýnda sözü geçen ülkelerden biri olmasý açýsýndan, nitelikli insan gücü yetiþtirmek kadar, yetiþmiþ insan gücünü araþtýrma çalýþmalarý ile deðerlendirmek de önemlidir. Ülkemizin büyük ihtiyaç duyduðu araþtýrmacý eksiðini gidermek üzere eðitim gören 1000'e yakýn ÝTÜ lisansüstü mezunu, üzerlerine düþecek her türlü görevi almaya hazýrdýr. Özellikle sanayiye ve kamuya bu anlamlý mesajý iletmek ve iþbirliði için gerekli ortamlarý yaratmak amacýyla ilk kez düzenlenen Yüksek Lisans Mezuniyet Töreni'nde, Ýstanbul Sanayi Odasý Baþkaný Tanýl Küçük'ün yaný sýra ÝTÜ'deki araþtýrma çalýþmalarýna destek veren ve bu çalýþmalarý iþbirliði içinde yürüten sanayi kuruluþlarýnýn üst düzey temsilcileri de katýldýlar. Öðrenci Ýþleri’ne Anlamlý Ödül ÝTÜ Elektrik Elektronik Fakültesi’nin yeni mezunlarý, 2 yýldýr ÝTÜ’de bir ilki gerçekleþtirerek, fakültenin Öðrenci Ýþleri çalýþanlarýna, öðrencilere saðlamýþ olduklarý kolaylýk, göstermiþ olduklarý yakýnlýk ve güler yüzlülük dolayýsýyla ödül veriyor. Bu yýl da verilen anlamlý ödül büyük alkýþ topladý ve ödül alanlar duygulu anlar yaþadý. www.gazete.itu.edu.tr ÝTÜ yaklaþýk 80 adet öðrenci kulübüne sahip. Bu kulüpler kültür-sanat, uzmanlýk ve spor alanlarýnda etkinlik gösteriyor. Bu kulüplerdeki öðrenciler üretiyor. Ders dýþý zamanlarýný, edinecekleri meslekten farklý bir alanda harcýyor. Üniversitenin gerçek amacý olan mezunlar da iþte bu üretken öðrencilerdir. Çok yönlü düþünebilen, farklý beceri ve uðraþlara sahip, takým çalýþmasýný kavramýþ ve yaþama hazýr öðrenciler. Ancak bu öðrenciler ÝTÜ'de ödüllendirilmiyor; öðrencilik yýllarýnýn büyük bir bölümünü bu kulüplerde geçiren öðrenciler, fakültelerinde dereceye giremedikleri için ödüllendirilmiyor. Belki de fazladan bir dönem uzatacaklarý için. Ancak þöyle bir gerçek de var ki üniversitelerin kalitelerini bu öðrenciler belirliyor. Bu öðrenciler üniversitelerin reklamýný yapýyor. Bu öðrenciler okulunu tanýyor ve tanýtýyor ve bu öðrenciler bütün bu özverileri karþýlýk beklemeden yapýyor. Üniversite yaþamýnýn ne demek olduðunun farkýna varan kulüp öðrencileri, bu bilinçlerini sürekli yaymaya ve geliþtirmeye çalýþýyor. Üniversitenin törenlerinde gönüllü olarak çalýþýyor, sunuculuk yapýyor, kongrelerde etkinliklerini gösteriyor, ÖSS yaklaþýrken televizyonlara röportaj veriyor, üniversitesinin geliþimi için kafa yoruyor hatta kafasýný patlatýyor. Bu örnekler daha da arttýrýlabilir. Ancak bu öðrenciler, mezun olduklarý zaman, sanki üniversiteleri için fedakarlýk göstememiþler, üniversitelerini benimsememiþler gibi yabancýlýk çekiyor. Bu öðrencilerin aileleri ise derin bir þaþkýnlýk içinde; çocuðu üniversitesi için bayramlarda bile evine gitmemeyi tercih ederken neden üniversitesi bu öðrencisini önemsemiyor? Yoksa bütün bu yapýlanlar gereksiz uðraþlar mýydý? Bu öðrenciler de yalnýzca ders çalýþýp dereceye mi girmeliydi üniversitesi tarafýndan hatýrlanabilmesi için? Hayýr. Üniversitenin emektarlarý, kulüp öðrencileri mutlaka hatýrlanmalýdýr. Mezuniyet törenlerinde, üretkenlik ödülü verilmelidir. Kültür, sanat ve spor alanýnda yaptýðý katkýlarý söylenmelidir. Bunu Kültür Sanat Birliði, Spor Birliði ve fakülteler yapmalýdýr. Çünkü ödül vermek teþvik etmektir. Eðer çok yönlü mezunlar yetiþtirmek istiyorsanýz, öðrencilerin kültürsanat ve spor alanýndaki etkinliklerini desteklemelisiniz. Bu destek, öðrencilerin mesleki baþarýlarýný da beraberinde getirecektir. Sayýn Rektör, sayýn dekanlar, sayýn bölüm baþkanlarý ve sayýn öðretim üyeleri. ÝTÜ'nün üretken öðrencilerini destekleyin. Emin olun ki bu destekler kurumsallýðýn vazgeçilemez taþýdýr. Mezunlar ancak bu desteklerle üniversitelerini benimserler ve yaþam boyu üniversiteleriyle içiçe kalýrlar. Diyorsanýz ki burasý bilim yuvasý, yalnýzca bilim gerekir öðrencilere; Kültür ve Sanat Birliði'ni, Spor Birliði'ni kapatýn, sahalarý, potalarý ve kortlarý kaldýrýn, öðrencileri derin bir derece rekabetine sürükleyin gitsin. Fatih Avcý güncel arýyorum temmuz 2006 AB’de “çevre”sel bütünleþme: ERAENV AB’ye üye ve aday ülkelerin çevre alanýnda çalýþmalar yürütün tüm kuruluþlarýn Avrupa çalýþma Alaný ile bütünleþmelerini saðlamak amacýyla yürütülen ERAENV projesi, ÝTÜ tarafýndan Prof. Dr. Seval Sözen koordinatörlüðünde yürütülüyor Ýstanbul Teknik Üniversitesi (ÝTÜ), Avrupa Birliði 6. Çerçeve Programý (6ÇP) kapsamýnda, AB'ye yeni üye ülkeler ile aday ülkelerde çevre alanýnda faaliyet gösteren kamu ve özel sektör kurum ve kuruluþlarýnýn Avrupa Araþtýrma Alaný ile bütünleþmesini saðlamak ve 6.ÇP projelerine katýlýmlarýný desteklemek üzere ERAENV (Integration of Associated Candidate Countries and New EU Member States In European Research Area by Environmental Approaches) Projesi'ni yürütüyor. ÝTÜ Koordinatörlüðünü Ýnþaat Fakültesi Çevre Mühendisliði Bölümü öðretim üyesi Prof. Dr. Seval Sözen’in yürüttüðü projeye Türkiye’den ÝTÜ ile birlikte TÜBÝTAK katýlmakta. Romanya’dan FIMAN DS Danýþmanlýk firmasýnýn koordinatörlüðünü üstlendiði bu projenin diðer ortaklarý ise Almanya, Avusturya, Bulgaristan, Macaristan, Slovak Cumhuriyeti. ERAENV projesi, özellikle 6.ÇP'nin 'Küresel Deðiþim ve Ekosistemler' tematik alaný altýnda hazýrlanabilecek projelere ve proje geliþtiricilere, AB araþtýrma programlarý ile ilgili bilgi saðlanmasý, ilgili araþtýrma kurum ve kuruluþlarý ile KOBÝ ortaklarý bulunmasý, projelerin hazýrlanýþýndan baþlayarak proje yazýmý ve finansal iþleyiþ yöntemlerine kadar uzanan geniþ bir spektrumda bilgi ve görüþ desteði saðlanmasýný hedeflemektedir. Bu hedef doðrultusunda broþür, CD, poster ve ebülten gibi materyaller hazýrlanarak proje ortaðý olan ülkelerde hedef kitleye yönelik bilgilendirme ve tanýtým faaliyetleri yürütülmüþ, bu hedef kitle temsilcilerine eðitim seminerleri verilerek teknik, finansal ve idari bilgi desteði saðlanmýþtýr. Bununla birlikte projenin web sayfasý kapsamýnda çevre alanýnda faaliyet gösteren çeþitli üniversite, kurum, kuruluþ ve KOBÝ'lerden oluþan bir organizasyon profili veri tabaný oluþturularak, ülkeler arasý proje fikirlerinin tartýþýlmasýna yönelik etkin bir platform kurulmuþtur. ÝTÜ, doðrudan kendi web sayfasýnda bu platforma baðlantý vererek araþtýrmacýlarýn yeni proje fikirlerini sunabilmesine ve proje ortaðý bulabilmesine olanak saðlamýþtýr. Eylül 2006'da tamamlanacak olan 18 aylýk bu proje kapsamýnda Türkiye'de, birine ÝTÜ'nün ev sahipliði yaptýðý diðer ikisini TÜBÝTAK'ýn yürüttüðü Avusturyalý ve Alman ortaklarýn eðitmen olarak katýldýðý 3 eðitim semineri düzenlenmiþ, AB 6. Çerçeve Programý'nýn yapýsý, hibe ve destek programlarý, proje teklifi hazýrlama ve sunma, proje hazýrlýk ve yürütme aþamalarýnda karþýlaþýlan finansal hususlar ve gerekli önlemler konularý anlatýlmýþtýr. Bu eðitim seminerlerini tekrarlamak ve üniversitemizde daha fazla katýlýmcýya ulaþabilmek için öðrenci ve öðretim üyelerine yönelik bir bilgilendirme günü gerçekleþtirilmiþ, eðitim seminerleri kapsamýndaki konulara deðinilmesinin yanýsýra üniversitemiz bünyesinde hazýrlanmakta ve/veya yürütülmekte olan birçok projeye bilgi ve görüþ desteði verilmiþtir. Proje web sayfasý aracýlýðý ile oluþturulan platformda yer alan organizasyon profilleri sahibi www.gazete.itu.edu.tr ERAENV ÝTÜ Koordinatörü Prof. Dr. Seval Sözen kurum ve kuruluþlarý biraraya getirmek üzere Mayýs ayýnda Romanya'da bir Tematik Proje Pazarý (Thematic Networking) organizasyonu gerçekleþtirilmiþtir. Bu etkinliðe AB'ye yeni üye ve üyeliðe aday ülkelerin çevre alanýnda faaliyet gösteren çeþitli kurum ve kuruluþlarýndan yaklaþýk 65 proje teklifi hazýrlayýcýsý, 70 araþtýrmacý ve yönetici katýlmýþ olup, 112 proje fikri ve 445 organizasyon profili içeren bir katalog hazýrlanmýþtýr. Etkinlik çerçevesinde katýlýmcýlar, geleceðe yönelik araþtýrma ve proje faaliyetlerini yüz yüze tartýþma olanaðý bulmuþ, özellikle 7. Çerçeve Programý’na yönelik proje teklif taslaklarý oluþturulmuþtur. ÝTÜ proje kapsamýnda, üniversitemizden ve çeþitli kuruluþlardan çevre alanýnda çalýþan 6 araþtýrmacýya destek saðlamýþtýr. ERAENV Projesi 6.ÇP kapsamýnda hedeflerini büyük ölçüde gerçekleþtirmiþtir. Projede karþýlaþýlan aksaklýklardan biri 6.ÇP 'Küresel Deðiþim ve Ekosistemler' proje çaðrýlarýnýn tamamýnýn proje süresi ile örtüþmemesi olmuþtur. Bu nedenle 7.ÇP'ye yönelik ERAENV Projesi'nin devamý niteliðinde daha geniþ bir altyapý ile daha geniþ katýlýma ulaþabilmek üzere ERAENV+ Projesi tasarlanmaktadýr. Daha fazla bilgiye ulaþmak ve ücretsiz kayýt iþlemi yapabilmek için www.eraenv.com web sayfasý hizmet vermektedir. 15 arýyorum 16 temmuz 2006 Heykelin Büyük Ustasý RODIN ÝSTANBUL’DA Sabancý Üniversitesi Sakýp Sabancý Müzesi (SSM), 13 Haziran 2006 tarihinden itibaren Fransýz heykeltraþ Auguste Rodin'in yapýtlarýna ev sahipliði yapýyor. "Heykelin Büyük Ustasý Rodin Ýstanbul'da" baþlýklý sergi, Paris'teki Rodin Müzesi'nin koleksiyonundan seçilen 203 eseri içeriyor. Sergide, ünlü sanatçýnýn bronz, alçý, mermer heykelleri, arþiv fotoðraflarý, antik heykel koleksiyonundan parçalar ve çok sayýda deseni yer alýyor. Auguste Rodin Öpüþme, 1881-1882’ye doðru Bronz, ana model, 25.7 x 15.9 x 15.7 cm Paris, Rodin Müzesi koleksiyonuna 1920’de yeniden katýlmýþtýr. Paris, Rodin Müzesi, S. 776 © Musée Rodin/Photo: Adam Rzepka RODIN KÝMDÝR? Paris'te 12 Kasým 1840 tarihinde doðan FrançoisAuguste-René Rodin, La Petite École (Küçük Okul) adlý Özel Desen ve Matematik Okulu'na girdiðinde heykeli keþfetti ve desen becerisini geliþtirmeye baþladý. 1864'te ilk atölyesini tuttu. Daha sonra, hayatý boyunca yanýnda olacak 20 yaþýndaki Rose Beuret'yle tanýþtý. 1871'de Belçika'da ilk kez yapýtlarýný sergiledi. Gerçek boyutlu bir insan bedeni çalýþmasý olan ve eseri tamamladýktan birkaç ay sonra Tunç Çaðý adýný verdiði bronz heykeline 1875'te baþladý. 1882'de ise Adem, Havva ve Düþünen Adam adlý figürlerini yaptý. Bir süre sonra sevgilisi, daha sonra da en büyük rakibi olacak Camille Claudel'le tanýþtý. 1883'te Victor Hugo büstünü yaptý, iki yýl sonra Calais Belediyesi, Calais Burjuvalarý anýtýný ýsmarladý. Ertesi sene Öpüþme'yi yaptý. 1888'de devlet, Uluslararasý Sergi için Öpüþme'nin mermerini ýsmarladý. 1889'da empresyonizmin öncülerinden Fransýz ressam Claude Monet'yle birlikte sergi açtý. 1895'te Meudon'daki Villa des Brillants'ý satýn alarak resim ve antik heykel koleksiyonunu oluþturmaya baþladý. 1900'de, Uluslararasý Sergi vesilesiyle Paris'teki Alma Meydaný'nda yer alan pavyonda, 1902'de ise Prag'da büyük sergi açtý. 1904'te alçýdan yapýlmýþ büyük boy Düþünen Adam heykeli ilk kez Londra'daki International Society'de, bronz versiyonu ise Salon de Paris'de sergilendi. Düþünen Adam 1906'da Panthéon'un önüne yerleþtirildi. Fransa Ulusal Meclisi, arka arkaya yaptýðý üç baðýþla koleksiyonlarýný devlete býrakan sanatçýnýn anýsýna, Biron Konaðý'ný Rodin Müzesi yapma kararý aldý. 29 Ocak 1917'de Rodin ve Rose Beuret evlendi. Rose, 14 Þubat'ta yaþama veda etti. Ayný yýl, 17 Kasým'da ölen Rodin, Meudon'daki Villa des Brillants'ýn bahçesine, Rose'un yanýna gömüldü. Mezarlarýnýn baþýnda bir Düþünen Adam heykeli yer alýyor. ÝTÜ’nün lisans ve yüksek lisans öðrencileri ile birlikte, anaokulu öðrencileri de mezun oldu. ÝTÜ Ayazaða ve Maçka anaokullarýnýn 6 yaþ grubu öðrencileri, 15 Haziran 2006 günü düzenlenen törenle mezun oldu. 20 öðrencinin mezun olduðu tören, çok çeþitli gösteriler ile renklendi. Velilerin yoðun ilgi gösterdiði törende açýlýþ konuþmasýný ÝTÜ Anaokulu ve Kreþ Müdürü Filiz Sumeli yaptý. Çocuklukta alýnan Bilet Fiyatlarý eðitimin önemine deðinen Sümeli, ÝTÜ’nün olanaklarýnýn kullanýlmasýyla kaliteli eðitim Tam bilet 10 YTL Grup bileti 7 YTL (en az 10 kiþi) verdiklerini belirtti. Öðrencilerden oluþan koro ile Ýndirimli bilet 3 YTL (Öðrenciler, Öðretmenler, 60 baþlayan tören, anlamlý þarkýlar ve eðitim, çevre, yaþ üstü ziyaretçiler) kültür ve doða odaklý vurgularla dikkat çekti. Ücretsiz giriþler 14 yaþý ve altý çocuklar ile 1 refakatçisi, Tango, kovboy oyunu, doða canlandýrmasý, bitkiEngelliler ve 1 refakatçisi meyve taklitleri, perküsyon ve halk oyunlarý çalýþmalarýnýn sunulduðu yýl sonu gösterisi, Ulaþým mezuniyet belgelerinin verilmesi ile sona erdi. Adres Heykel sanatýný bir dünya ustasýnýn eserleri aracýlýðýyla geniþ kitlelere tanýtmayý hedefleyen SSM'nin sergileyeceði 100'e yakýn heykel arasýnda, sanatçýnýn Düþünen Adam, Öpüþme, Calais Burjuvalarý, Balzac ve Yürüyen Adam gibi baþyapýtlarý da bulunuyor. Uzun yýllar üzerinde çalýþtýðý ancak tamamlayamadýðý Cehennemin Kapýsý kompozisyonundan türeyen 18 heykel ve çok sayýda parçalama-birleþtirme çalýþmasýnýn yaný sýra, Rodin'in özel koleksiyonundan 20 antik heykel de sergide görülebiliyor. Sergi için, Atlý Köþk'e adýný veren ve 1952 yýlýndan bu yana Boðaz'ý selamlayan bronz at heykeli, ilk kez yerini Victor Hugo'ya býraktý. Ünlü þair, yazar ve düþünür Victor Hugo'nun Rodin tarafýndan yapýlan bronz anýtý, 1.85 m boyunda 2.85 m geniþliðinde. Eserlerle birlikte sergilenen fotoðraf ve desenler, sanatçýnýn gençlik dönemi eserlerinden en ünlü yapýtlarýna kadar kat ettiði yolun izlenmesine olanak saðladýðý gibi, sanatçýnýn daha az tanýnan çizer ve koleksiyoncu taraflarýna da ýþýk tutuyor. Metinleri Samih Rýfat tarafýndan derlenen ve Türkçe-Ýngilizce olarak hazýrlanan sergi kataloðunda, Rodin'in yaþamý ve sanat serüveni anlatýlýyor. Sergi kapsamýnda konferanslar, galeri sohbetleri ve çocuklara yönelik zengin eðitim programlarý da sunuluyor. Sponsorluðunu Akbank'ýn üstlendiði, Paris Rodin Müzesi ve Fransýz Kültür Merkezi'nin iþbirliðiyle gerçekleþtirilen sergi, 3 Eylül 2006 tarihine kadar ziyaret edilebilecek. En Küçük ÝTÜ’lüler Mezun Oldu : Telefon : Faks : E-posta : Sakýp Sabancý Caddesi No:22 Emirgan 34467 Ýstanbul 0212 277 22 00 0212 229 49 14 muze@sabanciuniv.edu Ýnternet : http://muze.sabanciuniv.edu Auguste Rodin Rose Beuret, 1898’e doðru Mermer, 51.7 x 42.6 x 44 cm Paris, Rodin Müzesi koleksiyonuna 1916’da girmiþtir. Paris, Rodin Müzesi, S. 987 © Musée Rodin/Photo: Béatice Hatala www.gazete.itu.edu.tr ÝTÜ Saðlýk Kültür Spor Daire Baþkaný Zeki Þimþek mezuniyet belgelerini verdi. Þimþek, yaptýðý konuþmada, ÝTÜ olarak çocuklara verdikleri önemin fazla olduðunu ve bu durumun çok mutluluk verici olduðu söyledi. Bütün çocuklarýn, çok küçük yaþlardan itibaren saðlýklý bir þekilde eðitilmesi gerektiðine deðinen Þimþek, anaokulu öðretmenlerine teþekkür etti. Öðretmenler, Zeki Þimþek’le birlikte öðrencilerine mezuniyet belgelerini verirken, mezunlar öðretmenlerine karanfil hediye etti. güncel arýyorum temmuz 2006 Ýþ ve Ýnsan Kaynaklarý Merkezi ÝTÜ’lülere Kariyer Saðlýyor ÝTÜ'nün, öðrencileri, sektördeki firmalarla buluþturan, onlarýn iþ yaþamlarýna bir adým önde baþlamalarý için çalýþmalarýný sürdüren Ýþ ve Ýnsan Kaynaklarý Merkezi'ndeyiz. Ar. Gör. Armaðan Gözkaman'la, Ýþ ve Ýnsan Kaynaklarý Merkezi'nin hedefleri, projeleri ve asistan öðrenci alýmlarý hakkýnda söyleþtik Ýþ ve Ýnsan Kaynaklarý Merkezi'nin var oluþ amaçlarý nelerdir? Var oluþ amaçlarýmýzý biz genelde üç baþlýk altýnda topluyoruz. Ýlk önce öðrencilerin kiþisel geliþimine katkýda bulunmak geliyor. Ýleride bir firmaya baþvuruda bulunduklarýnda o firmanýn yetkilileri birtakým beklentiler içinde olacaðý için biz de bu anlamda farklýlýklar yaratmaya çalýþýyoruz. Ýkinci baþlýk olarak mezunlarla iletiþim saðlamak düþünülebilir. Ýþ ve Ýnsan Kaynaklarý Merkezi'nin önemli bir faaliyeti bu. Þu anda çok sýkýntý çekiyoruz. Mezunlara yönelik ilanlarý ulaþtýramýyorum, oysaki o ilanla ilgilenen çok sayýda ve istekli ÝTÜ mezunu olduðu bir gerçek. Bu konuda mezun dernekleriyle ayný fikirdeyiz ve bir ortak zemin bulduðumuz için ileride daha iyi çalýþmalar olacaðýna inanýyorum. Ayrýca diðer bir amacýmýz da, firmalarýn öðrencilere ulaþmalarýný kolaylaþtýrmak. Bunu da iþ ve insan kaynaklarý fuarý ve firma kariyer günleri, düzenleyerek gerçekleþtirmeye çalýþýyoruz. Bildiðimiz kadarýyla Ýþ ve Ýnsan Kaynaklarý Merkezi olarak ofiste çalýþmak üzere yanýnýza asistan öðrenciler alýyorsunuz. Asistan öðrenci almanýzýn size yararý nedir? Bu fikir ilk kez gündeme geldiðinde 4-5 kiþiyle baþladýk. Tek baþýma ofis iþlerine yetiþmekte zorlandýðým için bu duruma çok memnun oldum. Ofis iþlerinin yaný sýra, öðrencilere, gerekli duyurularý ulaþtýrmakta da yararlý oluyor. Bununla birlikte esas olarak ofisteki iþlerin sorunsuz yürütülmesi amacýyla asistan öðrenci alma yoluna baþvuruyoruz. GARDEN BUS Asistan öðrenci alma süreci hakkýnda bilgi verir misiniz? Asistan öðrenci almak aslýnda bu iþin en eðlenceli kýsýmlarýndan biri. Sene baþýndaki ihtiyaca göre duyurular yapýlýyor. Ýlk yaptýðýmýz duyuruda çok sayýda baþvuru geldi. Özgeçmiþlerin hepsi birbirinden iyiydi ve seçim sürecinde çok zorlandýk. Aldýðýmýz öðrencilerin çok iyi olduklarýný gördük; fakat baþvurularýný kabul edemediðimiz, çok iyi öðrenciler de vardý. Bizim de tabi çalýþan öðrenciler açýsýndan bir bütçe kýsýtlamamýz var; bu bütçeyi aþmamamýz gerekiyor. Bir de, ilk duyurumuzu web sitesinden yapamamýþtýk; fakat bundan sonraki duyurularýmýzý web sayfamýz aracýlýðýyla ulaþtýracaðýz. Ýþ ve insan kaynaklarý merkezinde çalýþmanýn öðrenciler açýsýndan olumlu ve olumsuz yönleri nelerdir sizce? En baþta, bir ofis deneyimi söz konusu. Burada faks çekmeyi öðrenenler oldu. Telefon görüþmeleri yapmak, idari yazýþmalar, e-postalara cevap vermek de öðrenciye ileride Armaðan Gözkaman (ortada) ve ÝÝKM’nin öðrenci asistanlarý avantaj saðlayacak unsurlar arasýnda yer alýyor. Az bir miktar da para kazanýyorlar. Burada Okurken staj, okulu bitirince iþ. Öðrencinin bitmek çalýþmanýn saat ücreti iki lira, çok bilmez iki sorunu. Özellikle ÝTÜ'de bir staj deðil fakat ek bir gelir olarak merkezinin bulunmamasý, öðrencilerin yaz stajý için düþünülüyor. Ayrýca çalýþanlarýn kapý kapý dolaþmasýna yol açýyor. Bir çok þirket staj sigortalarý baþlatýlýyor. Ofis iþlerinin yaný sýra idari iþleyiþ hakkýnda fikir baþvurularýnda sadece "referanslar" bölümünü ediniyorlar. Firma yetkilileriyle inceledikleri için bu bölümü boþ býrakan doðrudan iletiþim içinde bulunmanýn baþvurularýn çoðu yanýtsýz kalýyor. Bu sorun Ýþ ve da yararlarýný görüyorlar. Burada Ýnsan Kaynaklarý Merkezi sayesinde çözülecek gibi… çalýþan örenciler proje asistaný olarak anýlýyorlar, doðrudan veya dolaylý olarak birçok projenin içinde Geleceðe iliþkin projeleriniz nelerdir? yer alýyorlar. Bu durumun özgeçmiþlerinde yazmasý da Üzerinde çalýþmaya baþladýðýmýz projeden bahsedeyim. önemli bir artý olarak görünüyor. Çünkü bu bir farklýlýk Bir özgeçmiþ havuzu oluþturmayý düþünüyoruz. Þöyle olarak düþünülüyor. Bunlarýn yanýnda manevi bir tatmin bir þey olacak, öðrenci, kendi bilgilerinin giriþini yapacak; de yaþanýyor; çünkü buraya baþvuran öðrencilerin çoðu firmalar da bir üyelik karþýlýðýnda filtreleme sistemiyle ÝTÜ'ye nasýl yararlý bir þeyler yapabilirim düþüncesiyle aradýklarý kriterlere uyan adaylara ulaþabilecekler. Bu geliyorlar. Olumsuz yönlerinden de bahsetmekte yarar kayýt sistemiyle duyurularý fakülte çapýnda, öðrencilere var tabii. En önemlisi buraya vakit ayýrmalarý gibi bir ulaþtýrmayý istiyoruz. Bunun için de bir e-posta grubu beklentimiz var onlardan. Bu da bir þeylerden ödün projesi, bu özgeçmiþ havuzuyla birlikte vermeleri anlamýna geliyor. Örneðin, kütüphanede ders gerçekleþtirilmeye çalýþýlýyor. Ciddi olarak üzerinde çalýþabilecekken burada ofis iþleri yapmalarý gerekiyor. düþündüðümüz bir konu da, staj saðlamak anlamýnda Bir de havalandýrmasý ve penceresi olmayan bir bir üs haline gelmek. Bununla ilgili olarak da fakültelerle ortamda çalýþacaklar. Bu durum maalesef deðiþmedi iki bir uzlaþmaya varmamýz lazým. Bir diðer proje de kariyer yýldýr. Ne zaman deðiþeceði konusunda da ne yazýk ki fuarýnýn içeriðini deðiþtirip mülakatlý bir etkinlikler dizisi bir fikrimiz yok. haline getirmek; yani firmalarýn buraya gelip de Ýþe öðrenci alýmýnda öngördüðünüz þartlar nelerdir? Gelen özgeçmiþlerde ilk olarak not ortalamalarýna baktýk, bunu öðrencinin iyiliðini düþündüðümüz için yapýyoruz. Türkçe'yi iyi konuþmasý ve içten davranmasý da bizim için önemli. Bir de mülakat var, kendini nasýl ifade ettiði konusunda fikir veriyor. Mülakat da iyi geçtikten sonra zaten "baþlayýn" diyoruz. öðrencilerle doðrudan iþ veya staja yönelik mülakat yapmalarýný hedefliyoruz. Bu anlamda iþ ve insan kaynaklarý merkezinin fakültelere dallanmasý da düþünülebilir. Süleyman Demirel Kültür Merkezi'nde yapýlan fuarda bazý noktalar eksik kalabiliyor. Demek istediðim; insan kaynaklarý fuarýna katýlanlarýn, etkinliklerini, ilgili fakültelerde gerçekleþtirmesinde yarar var. Gülen Uncu Maslak’taki Ayazaða dönemecinde bulunan otobüsten lokantanýn sahibi Ali Osman Usta, 30 yýllýk deneyimi ve zengin menüsü ile ÝTÜ’lülere hizmet veriyor. Þipariþ için: www.gazete.itu.edu.tr 0212 2865708-09 17 bilim ve teknoloji arýyorum 18 temmuz 2006 NÜKLEER Tehlike mi, kurtuluþ mu? Uzun zamandýr gündemde olan bir konu. Sinop’ta kurulmasý planlanan nükleer enerji santrali ile doruk noktaya ulaþan tartýþmalar. Kim haklý? Türkiye’de nükleer santral yapýlmasýna baþta meslek odalarý ve sivil toplum kuruluþlarý olmak üzere halkýn büyük kýsmý tepkili. Nükleer santral kurulmasý gerçekten tehlike mi yoksa enerji açýðýnýn uzun vadeli çözümü mü? ÝTÜ Enerji Enstitüsü’nden, öðretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Bayülken ile nükleer enerjiyi konuþtuk Büyük bir çekirdeðin parçalanmasý ya da iki küçük çekirdeðin birleþmesi sonucu ortaya çýkan parçacýklardan Einstein'in o meþhur denklemi E=mc2'ye göre açýða çýkan enerjiye nükleer enerji denir. Ortaya çýkan bu büyük enerjinin ilk kullanýmlarýndan biri maalesef ki yüz binlerce kiþinin ölümüne neden oldu. Daha sonralarý, 1954'te ABD'nin çýkardýðý "Nükleer Enerjinin Barýþçýl Amaçlarla Kullanýlmasý Yasasý"ndan hemen bir yýl sonra Türkiye, ABD ile bir ikili anlaþma imzalamýþ ve 1956 yýlýnda "Atom Enerjisi Komisyonu" yasasýný çýkararak bir teþkilat kurmuþ. 1960'ta ilk nükleer araþtýrma merkezi, 1962'de ise ilk nükleer reaktör faaliyete geçmiþ. Bu çalýþmalar için gereken mühendisleri yetiþtirmek üzere 1961'de ÝTÜ bünyesinde Nükleer Enerji Enstitüsü kurulmuþ ve 1979 yýlýnda Triga Mark II reaktörünün çalýþýr hale gelmesinden itibaren de bu konuda çalýþmalarýný sürdüren, Türkiye'nin nadir kurumlarýndan biri haline gelmiþ. Nükleer Araþtýrmalar Anabilim Dalý'ndan Nükleer Mühendislik, Nükleer Güç Reaktörlerinin Ekonomisi, Radyasyondan Korunma, Radyoaktif Atýklar, Enerji Planlamasý gibi konularda bilimsel çalýþmalarý olan Prof. Dr. Ahmet Bayülken ile "Türkiye'de ve dünyada nükleer teknoloji nereye gidiyor?", "Nükleer santral yapýmýnýn sosyal, ekonomik ve çevresel boyutlarý nelerdir?" gibi sorularý yanýtlamaya çalýþtýk. Nükleer santrallerde de termik santraller gibi elde edilen enerjiyle su buharlaþtýrýlýr ve oluþan buhar tribünlere gönderilerek elektrik üretilir. "Tepkimeyi kontrol altýna alarak yavaþlatýlýrsa bu bir güç santrali, kontrol edilmezse atom bombasý olur. Ancak bir nükleer güç santrali hiçbir zaman, isteseniz bile atom bombasý gibi patlayamaz. Çünkü bir atom bombasýnýn patlayabilmesi için fisil(1) elementlerin belirli bir süre bir arada kalmasý lazým, ancak bu hiçbir zaman bir santralde saðlanamaz." diyor Bayülken. Hemen aklýma malum Çernobil kazasý geliyor: "Çernobil nükleer bir patlama deðil sadece kimyasal bir patlamaydý. Ýnsan hatasýndan kaynaklanan bir sebepten grafitler yandý ve su ayrýþtý. Ortaya çýkan hidrojen gazý patladý. O tür santrallerin güvenliði az olduðundan santralin damý havaya uçtu ve radyasyon çevreye yayýldý. Bunun birebir benzeri 1979'da ABD Three Mile Island'da oldu ama bu santralde güvenlik kabuklarý olduðu için dýþarýya hiç radyasyon sýzmadan oluþan çatlaklar kapatýlabildi." 22-23 Haziran 2006'da ÝTÜ Ayazaða Yerleþkesi Süleyman Demirel Kültür Merkezi'nde gerçekleþtirilen Enerji Çalýþtayý ve Sergisi'nde Türkiye'nin gelecekteki enerji sorunu tartýþýldý ve çalýþtay sonrasý sonuçlardan biri de "Nükleer enerji çalýþmalarýna önem verilerek, teknolojisinin ülkemize getirilmesinin saðlanmasý" olarak çýktý. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakaný Hilmi Güler de nükleer enerjinin bir tercih deðil bir zorunluluk olduðunu söyledi. Bu baðlamda Sinop'ta bir santral kurulmasý gündemde. Ancak hangi tip santral kurulacaðý konusunda tartýþmalar yaþanýyor. Bayülken'e soruyoruz: "Öncelikle þunu belirteyim; 1976'dan beri Mersin-Akkuyu'da, nükleer santral yapýmý için yer izni ve lisansý alýnmýþtýr. Sinop'a santral kurmak için de yer lisansý alýnmasý gerekir. Böyle bir lisansý alabilmek için ise en az üç senelik bir zaman gerekir ki bu üç seneden önce oraya kazma dahi vurulamaz. Tip seçimi konusunda Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'nun (TAEK) hangi yolu izleyeceðini bilmiyorum. Konuþulan tiplerden Basýnçlý Su Reaktörü'nde (PWR: Pressurized Water Reactor) reaktörün kalbinin bulunduðu kap 140 atmosfer basýnç altýndadýr. Bu basýnçta suyun www.gazete.itu.edu.tr buharlaþmasý çok zor olduðundan su sadece ýsýnýr. Bir ýsý deðiþtiricisi ile ýsýsýný 70 atmosferdeki baþka bir suya devreder ve burada buharlaþan su ile elektrik üretilir. Ancak bu tip reaktörlerde uranyumun zenginleþtirilmiþ olmasý gerekmektedir. Yani doðadaki uranyum içinde %0,7 oranýnda bulunan fisil uranyum-235 izotopunun oranýnýn %3'lere yükseltilmesi gerekir. Bu arada geride kalan % 97 oranýndaki fisil olmayan uranyum-238 izotopu da nötron darbeleriyle ve birtakým geçiþlerle fisil bir element olan plütonyum-239'a dönüþtürülür." Konuyu saptýrsa da Ýran'ýn uranyum zenginleþtirme çalýþmalarýný sormadan edemiyorum: "Ýran'ýn reaktörü çalýþmaya baþladýðýnda plütonyum üretimine geçebilir. Ancak her reaktörde üretilen plütonyum atom bombasý yapýmýnda kullanýlamaz. Çünkü reaktörde plütonyum ürerken, bunun dört izotopu birden ürer. Fisil olmayan izotoplar diðerlerini zehirler. Dolayýsýyla normal çalýþan bir reaktörden çýkartýlan plütonyumun bomba yapýmýnda kullanýlamaz. Eðer bir reaktör bomba amaçlý plütonyum üretmekte kullanýlmak isteniyorsa onun özel bir çalýþma prensibi vardýr." bilim ve teknoloji Reaktör tiplerinden konuþmaya kaldýðýmýz yerden devam ediyoruz: "Bir diðer tip olan Kaynar Su Reaktörü (BWR: Boiling Water Reactor) ise Türkiye'ye hiç uygun bir tip deðildir. Güvenliði PWR kadar iyi deðildir ve bunlardan dünyada çok az vardýr. Bence CANDU tipi doðal uranyumlu reaktörleri kullanmak Türkiye için daha faydalýdýr. Çünkü yakýtý dýþarýdan almak yerine kendi üreteceðimiz yakýtla santrali çalýþtýrabiliriz." Hani uranyum rezervlerimiz olmadýðý için dýþarýya baðýmlý kalacaktýk? "Türkiye'de bilinen rezerv 80009000 ton civarýndadýr ama Türkiye'nin henüz hiçbir yeri uranyum açýsýndan araþtýrýlmamýþtýr. Bu 8000 ton da bir reaktörü yaklaþýk ömrü boyunca, yani 30-40 yýl idare edebilir." Uranyum biterse toryum kullanýrýz: "Toryum reaktörde yakýt olarak kullanýlmaz, zira fisil bir element deðildir. Mevcut durumda çalýþan bir uranyum-235 reaktörü normal olarak uranyum-235'i fisyona(2) uðratýp enerji üretirken oluþan nötronlar toryumu bombalar, toryum bazý deðiþikliklerden geçerek uranyum-233'e dönüþür. Bu çýkan uranyumun yakýt olarak kullanabilmesi için onun diðer elementlerden ayrýþtýrýlmasý gerektirir. Bunun için de çok önemli bir teknoloji gereklidir ancak bu teknoloji her ülkeye verilmez. Dolayýsýyla toryumu yakýt olarak kullanamayýz, ancak ondan yakýt elde edebiliriz belki. Ancak zenginleþtirilmiþ uranyum kullanýlan bir santral yapýlýrsa, o zaman tamamen dýþa baðýmlýyýz; ABD'den, Fransa'dan ya da Japonya'dan bu yakýtý almalýyýz. Deniyor ki doðal uranyum kullanýrsanýz bu sefer de aðýr su kullanmanýz gerekir, ancak bu üretim kimyasal yoldan elde edilebilecek kadar kolaydýr, nitekim bunu Romanya yapýyor." arýyorum temmuz 2006 Olayý biraz da ekonomik boyuttan inceleyelim. Nükleer santrallerin ilk yatýrým maliyeti yüksek ve yapýmý uzun zaman alýyor. Bu durumda nükleer santrale yatýrým yapmak mantýklý mý sorusuna da þöyle cevap veriyor Bayülken: "Genelde bir elektrik üretim santrali deðerlendirilirken kilovat-saat (kWh) baþýna üretim bedeli ele alýnýr. Nükleer enerji santrallerinin ilk yatýrým maliyeti çok olmasýna raðmen ömrünün uzun olmasý, yakýt masrafýnýn az olmasý, bakým masraflarýnýn düþük olmasý, gücünün çok büyük olmasý gibi avantajlarý var. Tabi ki maliyet olarak hidroelektrik santralleriyle mukayese edilemez. Ancak ithal kömürden ya da güneþten daha ucuz." uranyum vardýr. Kömür yandýkça çevreye yayýlan bu uranyum oraný giderek artar Doðal gazda ise tamamen dýþa baðýmlýyýz. Ama bir þekilde elektrik üretmek zorundayýz. Güneþ ve rüzgarla ise bugünkü teknolojiyle o kadar yüksek güçte enerji üretilmesi mümkün deðil." Ya nükleer atýklar: "Ortaya çýkan atýklar reaktörün içinde bulunan dinlendirme havuzlarýnda senelerce bekletilirler. Reaktörün 40 yýllýk ömrü boyunca çýkaracaðý atýklarýn dinlendirme havuzlarý reaktör maliyetinin içindedir. Reaktör ömrü tamamlandýktan sonra da oradaki atýklar havuzlarda kalmaya devam eder, dýþarýya da hiçbir sýzýntý vermez. Ya da ikili bir anlaþmayla bu atýklar baþka yerlere gönderilebilir." Nükleer enerji kullanmak yerine enerji kayýplarýný azaltýp, yenilenebilir kaynaklara yönelmeliyiz görüþüne de tamamen katýlýyor Bayülken: "Ama yapýlan öngörüler, ileride bunlarýn hiçbirinin yeterli olmayacaðýný ortaya koyuyor. Dünyada termodinamik çevrimle çalýþan birkaç güneþ santrali var, ayrýca fotovoltaik pille doðrudan güneþten elektrik üreten santraller de var ancak bunlarýn üretim bedeli çok çok yüksek. Rüzgar bedava enerji kaynaðý, bunu da kullanmalýyýz ama rüzgar da her yerde bulunmuyor. Ayrýca rüzgar santrallerinin verimi çok az, %20 civarýndadýr. Þu anda bir ya da iki tane -daha fazla deðilnükleer santral yapýlmasý, Türkiye'ye nükleer teknolojinin girmesi için tek þart." Ama Finlandiya ve Fransa gibi ülkeler atýklarýný paketleyip güvenli yerlere gömüyor: "Reaktörden çýkan atýklarý yeterince dinlendirip, soðuttuktan sonra bunlarý yeniden iþleme tesislerinde bu atýklar ayrýþtýrýlýr. Açýða çýkan uranyum ve plütonyum yeniden enerji üretmekte kullanabilir. Arta kalan ve hiçbir iþe yaramayan atýklar ise doðada en çok dayanan madde olan cama katýlýr. Camlaþtýrýldýktan sonra onun etrafýna belirli kalýnlýkta çelik, titanyum ve en dýþa da kurþun tabaka sarýlýr. Oluþturulan bu güvenli paketler daha sonra kimsenin bulunmayacaðý eski madenlerde depo ediliyor. Bunlar yeraltý sularýna da karýþmýyor, çünkü bu maddelerin doða þartlarý altýnda yok olmasý için milyarlarca yýl gerekiyor." Baþta sivil toplum örgütleri ve meslek odalarý olmak üzere halk santrallere karþý oldukça tepkili. Çevreye yayýlabilecek radyasyondan ve olasý bir Çernobil'den rahatsýz: "Kömürle çalýþan santraller çevreye daha zararlý. Kömürün içinde çok az miktarda Santralde çalýþan insanlara ne olacak, hangi yasalarla korunacaklar? "Türkiye'de þu anda mevcut bir yasa, nükleer malzemeyle çalýþan insanlar senede bir ay fazladan izin yapmalýdýr der. Baþka bir yasa da bu tür yerlerde çalýþan insanlarýn daha erken emekli olmasý gerekir der. Þu andaki yasalar bunlar ama nükleer teknolojiye girilecekse bu yasalarýn ciddi biçimde yeniden ele alýnmasý gerekir. Örneðin vardiya usulünde bu insanlarýn daha az çalýþmasý gerekir. Radyasyondan korunmanýn en güzel çaresi ondan uzak durmaktýr." Neptünyum, diyorum hemen açýklamaya baþlýyor Bayülken: "Doðada Neptünyum diye bir madde yoktur. Reaktörde fisyondan oluþan bir atýktýr ve hiçbir deðeri yoktur. Yani dedikleri gibi Türkiye'de dünyanýn en büyük Neptünyum yataklarý yok, zaten doðada yok bu madde." Prof. Dr. Ahmet Bayülken’le, Türkiye’nin iki araþtýrma reaktöründen biri ve tek üniversite reaktörü olan “ÝTÜ Triga Mark II Araþtýrma Reaktörü” ile ilgili hazýrlamakta olduðumuz yazýyý, sonraki sayýlarýmýzda sunacaðýz. Bununla birlikte Türkiye’nin enerji alanýnda, özellikle son zamanlarda ilerleme gösteren çalýþmalarýndan da bahsedeceðiz. Ayný zamanda bu konudaki karþýt görüþlere de yer vermeye çalýþacaðýz. (1) fisil izotop: yavaþ nötronlarla parçalanabilen izotoplardýr. (2) fisyon: bir nötronun, uranyum gibi aðýr bir element atomunun çekirdeðine çarparak yutulmasý, bunun sonucunda bu atomun kararsýz hale gelerek daha küçük iki veya daha fazla farklý çekirdeðe bölünmesi reaksiyonudur. Ufuk Sevim, sevimu@itu.edu.tr Fotoðraflar: Fatih Avcý www.gazete.itu.edu.tr 19 fotoðraf arýyorum 20 temmuz 2006 “KAMPÜS” Ýstanbul Teknik Üniversitesi Fotoðraf Kulübü, Kültür ve Sanat Birliði çatýsý altýnda yaklaþýk 15 senedir faaliyet göstermektedir. Bizler, fotoðraf kulübü üyeleri olarak, fotoðrafý hayata dair bir anlatým aracý olarak görmekte ve fotoðrafýn emek isteyen bir uðraþ olmasý bilinciyle çeþitli projeler üretip bunlarý paylaþýma sunmak için çabalamaktayýz. ÝTÜ Fotoðraf Kulübü olarak hayatýmýzýn büyük bir kýsmýný geçirdiðimiz ve bir parçasý olduðumuz kampüslerimizin görsel bir belgeselini yapmak için çýktýðýmýz bu yolda, karar aþamasýnda öngördüklerimizden çok daha farklý bir zorlukla karþýlaþtýk. Yoðun üniversite temposu, giderek alýþtýðýmýz ve ister istemez bize sýradan gelen kampüsler, iki poðaça ve bir çay kahvaltýlar, not daðýlýmlarý üzerine kurulu sohbetler… Ýþte bu alýþýlmýþlýklar çoðu zaman kampüs yaþamýna farklý bir yerden; yani vizörden bakmayý zorlaþtýrdý. Ancak zamanla kampüs yaþamýný bize tekdüzeymiþ gibi gösteren bu durumdan yine vizörün o sýnýrlý ama bir o kadar da sýnýrsýz aralýðýndan baktýkça uzaklaþtýk. Kadraja sýðdýrdýklarýmýz ve sýðdýramadýklarýmýz bize kampüslerin unutmaya baþladýðýmýz farklý tatlarýný ve dokularýný yeniden yaþattý. Bizler, bu sergimizle*, Ýstanbul Teknik Üniversitesi'nin kampüslerindeki yaþamý fotoðraf ile birleþtirerek gelecek için bugünlere dair farklý hikayeler býrakmayý ummaktayýz. ...................... *ÝTÜ Fotoðraf Kulübü’nün 41 fotoðrafýndan oluþan sergisi, Kültür ve Sanat Birliði binasýnda sergilenmektedir. ÝTÜ Mustafa Ýnan Merkez Kütüphanesi www.gazete.itu.edu.tr fotoðraf arýyorum temmuz 2006 ÝTÜ Ýnþaat Fakültesi Orta Bahçe Havuzu ÝTÜ 75. Yýl Öðrenci Sosyal Merkezi www.gazete.itu.edu.tr 21 kariyer arýyorum 22 temmuz 2006 Araþtýrma-geliþtirmenin önemi ve firmalarýn bu konudaki düþünceleri yerinde AR-GE Avrupa Birliði süreci ile dünyada ekonomik ve sosyal uyumu hýzlanan Türkiye'de ar-ge (araþtýrma-geliþtirme) yapan kiþi sayýsý binde 0,82 iken, ABD'de 28, Güney Kore'de 40 kiþiye ulaþmýþ durumda. Üretimden en fazla karý ve sürekliliði saðlamak için ürün ve hizmet farklýlaþtýrmasý yaparak ürün geliþtirmek tüm dünya firmalarýnýn ve devletlerinin ortak özelliði gibi görünüyor. Ekonomilerin yüzde 90'dan fazlasýný KOBÝ'lerin (Küçük ve Orta Boy Ýþletme) oluþturduðu düþünüldüðünde, Türkiye'de ar-ge yapan kiþi ve firma sayýsýnýn az oluþu bizi ar-ge yapmanýn önemini ve ar-ge yapan firmalarý araþtýrmaya yöneltti. Ýlk röportajýmýzý 1978 yýlýndan beri "ALHAN" markasýyla sektöre hizmet veren, cirosu 2 milyon dolarýn üzerinde olan Alhan-Çaðrý Endüstri A.Þ.’nin Genel Müdürü Makine Mühendisi Salih Özbideciler ve Ar-Ge Bölümü Makine Mühendisi Selçuk Kervancýoðlu ile görüþtük Ne tür ürünler ve sistemler üretiyorsunuz? S.K. : Firmamýzda kesinlikle Türkiye'de üretilen makineler ve ürünleri kullanmaya çalýþýyoruz. Konveyör (yürüyen-taþýma bantlarý) sistemleri için gerekli her parça ile otomasyon sistemi kurmak isteyen firmalara özgü sistemler üretiyoruz. Her tür plastik bant üretimi yapýyoruz. Yerli ürün kullanabileceðimiz her noktada kesinlikle yerli ürün kullanýyoruz. Makine ayaklarý konusunda yoðun ar-ge yapýyoruz. Konveyör sistemlerinde Türkiye'de en fazla ürün çeþidi firmamýzda üretiliyor. Bu sistemler hangi sektörlerde kullanýlýyor? S.K. : Aðýrlýklý olarak ambalaj, gýda, otomotiv sektöründe kullanýlýyor. Ýki firmamýz var biri sistem için parçalar üretiyor diðeri de firmalara uygun sistemler kuruyor. Bizim firmalara yaptýðýmýz kurulumlarda sýfýra yakýn ithal ürün kullanýyoruz. Þu anda plastik konveyör sistemlerinde bir parçayý (yan koruma þeridi) ithal ediyoruz. Onu da Türkiye'de üretmek için çalýþmalara baþladýk. Ýlk denemelerde baþarý yakaladýk. KOBÝ'lerin otomasyon sistemlerine bakýþ açýlarýnýn çok iyi olmadýðýný biliyoruz. Bunun kötü olmasýnda otomasyon yapan firmalarýn etkisi nedir? S.Ö. : Türkiye KOBÝ'lerinin içi vasýfsýz ve sýð insanlarla dolmuþ. Çaðdaþ ülkelerin üretimlerini bu yolla (otomasyon) yaptýklarýný göremiyorlar. Bazý firmalar azimle ve yaratýcýlýkla kendini geliþtirmiyor deðil. Ama bu firmalarýn yaptýklarý bile kopyacýlýktýr. Çünkü Türkiye'de ar-ge yapanlarýn sayýsý yok denecek kadar azdýr. Sonuçta KOBÝ'lere bu sistemin faydalarýný anlatmak çok zor oluyor. KOBÝ'lere otomasyon sisteminin kurulmasýnýn ülkemize etkisi nedir? Otomasyon sistemleri iþsizlik yaratýr mý? S.Ö. : Otomasyon sayesinde üretim, verim artýp birim üretim baþýna iþ gücü ücretleri azalarak karlýlýk artar. Yani kesinlikle iþsizlik yaratmaz. Hatta verimlilik ve üretilen miktar artacaðýndan nice iþ sahalarý açar. Þirketiniz kaç yýldýr ar-ge yapýyor, sizce eðitim sistemi ar-ge yi destekler nitelikte mi? S.Ö. : Mühendislik çok yönlü düþünme sanatýdýr. Türkiye'de eðitim sisteminin yetersiz olmasý, matematik, fizik, tasarý geometrisinin bilinmesini engelliyor. Tasarý geometrisini bilmek de felsefe bilmeyi gerektiriyor, ama eðitim sistemi bunlarý öðretmiyor. Þirketimiz kurulduðundan beri ar-ge yapýyor. Ar-ge ve desteklenme konusunda üniversitelerden ne bekliyorsunuz? S.Ö. : Üniversitelerden çok þey bekliyoruz. Ama meselenin temelinde öðretim üyelerinin bilgileri yeterli deðil, eðitim yeterli deðil, araç ve gereçler yeterli deðil, laboratuarlar yeterli deðil, öðrencilere ve öðretim görevlilerine verilen imkânlar yeterli deðil çünkü üniversitelere verilen maddi imkânlar yeterli deðil. Bu kadar yetersizliði arasýnda KOBÝ'lerin üniversitelerden destek almasý çok zor oluyor. Bazý firmalar ve öðretim görevlileri þahsi meziyetler ve çabalarla bir yerlere geliyor. Üniversitelerde ve devlet birimlerinde kaynak yok ki KOBÝ'lere kaynaklarýný açsýnlar. Bu sistemlerin kurulmasý için "mekatronik mühendisleri"ne ihtiyacýmýz var. Üniversitelerimizden mekatronik mühendisleri yetiþtirmesini istiyoruz. Devlet desteklerinden yararlanýyor musunuz? S.Ö. : Maalesef baþvurunca inanýlmaz bir bürokratik engelle karþýlaþýyorsunuz. Aslýnda ithalatý durduruyoruz, istihdam saðlýyoruz, teknoloji saðlýyoruz, ama döviz kuru sebebi ile ihracat yapamýyoruz hatta ithalatlýda durduramaz duruma geldik. Bankalar kredi verirken zorlular çýkarýyor. Eðer bir buluþ yapan kiþi patent baþvurusuna otobüsle dolmuþla gidiyorsa orada durup düþünmek lazým! www.gazete.itu.edu.tr Yaptýðýnýz önemli "ar-ge"leri anlatabilir misiniz? S.K. : Toyota firmasý üretimini %20 civarýnda arttýrmak için bizden bir bant üretimi yapmamýzý istediler. "Bant öyle olsun ki; hasýr olsun, hem araba hem operatörler beraber bantta hareket etsin, hem statik olsun hem de iþçilerin güvenli çalýþabilmesi için kaygan olmasýn" dediler. Biz de bunu saðladýk. Bu baþtan sona bir arge'dir. Bu ar-ge'yi sadece hasýr bant üretimi olarak düþünmeyin. Bu sistemle birlikte çalýþabilecek diþli sistemlerini, hasýrýn pimlerini, minimum enerji kullanýmý ve aðýrlýðý taþýyabilecek tüm sistemi hayal edin. Mesela ayný sistemde diþli sistemlerini ve hasýr bantlarý birbirine baðlayan pimleri silikondan yaptýk. Siz firmaya gireli 2 seneye yakýn olmuþ. Ýlk olarak yaptýðýnýz ar-ge nedir? S.K. : Ýlk olarak merkezi kompresör sistemi tasarladým ve bunu kurduk. Dört ay sonra üretilmekte olan bir metal ayaðý tekrar tasarladým bu ayak sayesinde hem ayak daha saðlam oldu kayganlýk azaldý, hem de Hesaplamalý Sayýsal Kontrol (Computerized Numerical Control [CNC]) torna iþçiliðinden ve kullanýlan malzemeden kazanç saðlandý. Yaklaþýk olarak %60 kazanç saðlandýk. Mühendislik sizce nasýl bir iþ? S.K. : Çok eðlenceli bir iþ diyebilirim. Tabii ar-ge yaparsanýz. Ar-ge yapmanýn önemi? S.K. : Sürekli yenilenme ve yaratýcý fikirlerle kârlý arttýrmak her firma için önemli olduðuna göre bizim içinde ar-ge yapan firmalar için ar-ge yapmak karlýlýðýmýz için önemlidir. > arýyorum temmuz 2006 23 Taksim Kabataþ’a Baðlandý FÜNÝKÜLER Bu yeni sistemle Taksim’den Kabataþ’a ulaþmak 110 saniye sürüyor Türkçe geçtiðimiz günlerde bir kelime daha ithal etti: Füniküler! Ýpçeker gibi bir karþýlýk önerilmiþken açýlýþta baþbakanýn bile aðzýndan "füniküler" sözcüðünü duymak gerçekten üzücüydü. Bugün bizzat gezip inceledikten sonra her tabelasý hazýrlanýp asýlan bu yapýnýn artýk ismini farklý þekilde anmak da yersiz, yapýnýn adý füniküler. Mühendis sayýnýz dört kiþiymiþ. Sizce bu yeterli mi? S.K. : Biz zaten farklý mühendislik bilgileri gerektiren sistemler kuracaðýmýz zaman bilgimiz yetersiz ise dýþarýdan danýþman mühendislerden bilgiler alýyoruz onlarla birlikte çalýþýyoruz. En kýsa zamanda yeni mühendis alýmlarý yapacaðýz. Aldýðýnýz Conkbayýrý faydalý model patenti hakkýnda bilgi verebilir misiniz? S.Ö. : Sistem eksiksiz sayma üzerine kurulu bir sistemdir. Bir plastik boru firmasýna yaptýk, eksik paketleme yapýlýnca þirket hýrsýz yerine konuluyordu, fazla konulunca zarar ediyordu. Bir milyon ürün için en az sekiz eleman tüm gün boyunca bu paketleme iþinde çalýþýyordu. Þuanda tek elemanla bu iþ kusursuz yapýlabiliyor. Diðer elemanlar baþka görevlerde istihdam edildi. Bu boru parçalarýný tek hatta giderken iki defa sayýlýyor. Ve bunlarý sistem paketliyor. Mekanik iþlemlerini burada yaptýk. Programlama iþlemini de 1. sýnýf elektrik mühendisliði öðrencisi yaptý. Bu sistem-inmeli çýkmalý olduðu için Conkbayýrýn'a benzettik ve "Conkbayýrý faydalý model" patenti olarak kayýt ettirdik. Neden sadece bir patent aldýnýz daha fazla almýyorsunuz? S.Ö. : Patent alacak çok fazla ürün üretiyoruz. Her patent belirli bir harç ödemeyi gerektiriyor ve onun için bir eleman saðlamak gerekiyor. Bu zaman ve para kaybý. Bunun yerine bilgilerimizi ticari haklarla korumaya çalýþýyoruz. Biz tüm kaynaklarýmýzý diþimizden týrnaðýmýzdan arttýrarak ar-ge'ye aktarýyoruz. Öðrencilere ne gibi yardýmlar yapýyorsunuz? S.Ö. : Biz öðrencilere mühendislikle ilgili her türlü yardýmý yapýyoruz. Tüm öðrencilere kapýmýz açýktýr. Senede 30 civarýnda çýrak (stajyer) alýyoruz,projelerine mühendislik desteði veriyoruz. TAKSÝME DENÝZ GELDÝ! Maslak insanýnýn en büyük ikilemi, Anadolu yakasýna geçmek için hangi güzergâh izlenmeli? Vapur en hýzlý ve en güzel yol, peki ya vapura ulaþmak? Malumumuz odur ki Ýstinye Ýskelesi ile Deniz Otobüsünün arasý peki iyi deðildir, hani arasýra ayýp olmasýn diye uðrar. O yüzden bize hep Beþiktaþ Ýskelesi'nin yolu gözükür. Beþiktaþ iskelesine ulaþmak da ayrý bir dert, ya otobüs ile Levent ve Barbaros Bulvarý trafiðine girmeyi göze alacaksýnýz yahut 4. Levent'ten metroya binip Taksim'den bir daha Beþiktaþ'a otobüs kollayacaksýnýz. Onca merdiveni inip çýkmanýz tekrar otobüs beklemeniz derken size gene ayný vakti kaybettirecek. Ama artýk durum biraz deðiþti artýk Taksim'e deniz geldi! 4.Levent'te metroya binip Taksim'de indikten sonra, meydana çýkmadan gördüðünüz o kapalý kapýlar artýk açýk! Bu kapýlardan fünikülere geçip, Kabataþ'a inebiliyorsunuz hem de sadece 110 saniyede! Biz Füniküler vagonunun süre tuttuk, o kadarý da önden görünüþü bulmuyor. Gelelim teknik detaylara, iki tren ikiþer vagondan oluþuyor sistem. Çalýþma prensibi Karaköy'deki eski Tünel ile ayný. Ýki vagondan biri aþaðý inerken diðeri yukarý çýkýyor, yol tam ortasýnda iki raya çýktýðý esnada trenler yan yana geçiyor, sonra yol tekrar tek raya düþüyor. Sisteme hareket enerjisini vagonlarýn tutunduðu kablolar veriyor. Bu kablolarý çeviren makaranýn Taksim istasyonunda görünür þekilde býrakýlmasý da istasyona ayrý bir hava katmýþ. Vagonlarýn her biri 188 kiþi kapasiteli ve yaklaþýk 13 ton aðarlýk çekebilmekte. Ýçerisi basamak basamak tasarlanmýþ, böylelikle siz hep deniz seviyesine paralel konumda oturuyorsunuz, eski tüneldeki gibi bir eðim hissetmiyorsunuz. Ancak bir sorun var, Öðrencilerden ne gibi programlarý bilerek firmanýza baþvurmasýný istersiniz? S.K. : Solidworks ve ofis programlarý… Sizce teknik bir üniversiteden mezun olacak öðrencilerin otomasyon sistemlerini hakkýnda neler öðrenmesi gerekmektedir? S.Ö. : Üretim yapýlan her sahada otomasyon sistemleri kullanýlýyor. Global olarak iþ yapabilmek için otomasyon sistemlerine sahip olmak gerekmektedir. Bu da tüm mezun olacak öðrencilerin en azýndan temel anlamda otomasyon sistemleri hakkýnda bilgi sahibi olmasýný gerektirmektedir. Gökhan Gürlen, gurlen@itu.edu.tr istasyonlar eski tüneldeki gibi eðimli ve düz inþa edilmiþ. Düz olmasý engellilerin istasyondaki hareket kabiliyetini kolaylaþtýrýyor ama vagona binmelerinde problem yaratýyor. Çünkü vagon zemini denize paralel, istasyon ise eðimli, arada açýdan kaynaklanan bir yükselti farký oluþuyor. Herhalde Taksim Meydanýndaki engelli asansörüne onca kaldýrýmý çýkarak ulaþabileceði düþünülen bir vatandaþ için artýk bu yükselti sorun olmamalý diye düþündüler. Tünel 544 metre ve Kabataþ istasyonu denizin 10m altýnda. Kabataþ istasyonundan Saatte tek yönde 7500 bir görünüm kiþi taþýma kapasitesine sahip. Üç dakikada bir sefer yapýyor. Sadece Deniz mi? Elbette deðil, ayný zamanda bu sistem ile 4. Levent, Taksim metro hattý (ki bu Ayazaða'ya kadar uzayacak) Kabataþ Zeytinburnu Tramvay Hattýna birleþtiriliyor. Bu hattýn da Atatürk Havaalaný'na kadar ulaþan metroya baðlý olduðunu unutmamak gerekir tabi. Peki ya Fünikülere alýþmak kolay olacak mý? Sanýrým bunca yatýrým yapýlýp da kullanýlmasýný keyfimize býrakacak deðillerdi, artýk eskiden Eminönü'ne kadar giden birçok hat da Kabataþ'tan mekik yapacak þekilde Taksim ile Kabataþ'ý yakýn etmek için kapýlarýn düzenlendi. Nedeni belli, kapanmasý yeterli tarihi yarýmadadaki yoðunluðu keþmekeþi azaltmak, vapurlarý Kabataþ'tan kaldýrmak, Gümüþsuyu yokuþundan Taksim'e giden trafiði de azaltmak. Füniküler, çok kýsa ancak bir o kadar da stratejik bir hat. Kullanýlan 21. yüzyýl teknolojisine raðmen 131 yýl evvelinde yapýlan ve Dünya'nýn ilk metrolarýndan sayýlan Tünel'in yapýmý kadar bir sürede tamamlanmasý her ne kadar bizleri düþündürse de, vagonlarýný Ýsviçre'den ismini Ýngiltere'den ithal etsek de artýk denilmesi gereken "hayýrlý olsun"'dur. Ýyi Yolculuklar. Bu kablolarý çeviren makaranýn Taksim Ýstasyonu'nda görünür þekilde býrakýlmasý istasyona ayrý bir hava katmýþ www.gazete.itu.edu.tr Engin Kesgün, kesgun@itu.edu.tr arýyorum 24 temmuz 2006 “AMATÖR” OLMAK... …elektronik merakýyla yardýmseverliði birleþtirmek demek. 17 Aðustos 1999'da, depremden yalnýzca birkaç dakika sonra Türkiye'nin öteki ucundaki üyeleri bile durumdan haberdar, alarma geçmiþti. Bölgeye yakýn olanlar ise teçhizatlarýný toplayýp çoktan yola koyulmuþtu bile. Meþhur kriz masalarý bile onlarýn sayesinde haberdar olabiliyordu her þeyden. Biz onlarý fark etmedik belki; ama onlar yýllardýr depremlerden sel felaketlerine, hatýrlamak istemediðimiz olaylarýn hatýrlamak isteyeceðimiz tek güzel yönü oldular. Telsiz ve Radyo Amatörleri Cemiyeti (TRAC) Genel Baþkaný Aziz Þasa, amatör telsizcilik ve faaliyetleri hakkýnda sorularýmýzý yanýtladý. Öncelikle TRAC nasýl kuruldu? Bu fikri kim geliþtirdi? Derneðimiz 1962'ye dayanýyor. Aslýnda amatör telsizcilik konusunda biraz daha geriye gitmek lazým. Bilinen ilk çalýþma 1936-37 yýllarýnda Eskiþehir Hava Harp Okulu'ndan Teðmen Nejat Orkuþ -ki kendisi bilinen ilk amatör telsizcidir- tarafýndan yapýlýyor. Nejat Orkuþ, o tarihte bilinen ilk uluslar arasý görüþmeyi yapýyor; fakat 1937'de yasaklayýcý bir kanun çýkýnca bitirmek zorunda kalýyor. Daha sonra 1950'de Ord. Prof. Bedri Karafakioðlu ile bir grup bilim adamý bu kanunun deðiþtirilmesi için meclise baþvuruyorlar ve TRAD (Türkiye Radyo Amatörleri Derneði) adlý bir dernek kuruyorlar. Bu çalýþma da sonuca ulaþamýyor ve dernek kýsa süre sonra kapanýyor. Bir dönem sonra, 3 yýl önce kaybettiðimiz Bahri Kaçan ve bir grup insan tekrar bir araya geliyor ve 1962'de TRAC kuruluyor. Bu konuyu yaygýnlaþtýrmak ve insanlarý bu konuda eðitmek için faaliyetlerde bulunuyorlar. 1964'te Türkiye'nin ilk elektronik dergisi olan "TRAC Mecmuasý"ný çýkarýyorlar ki bu birçok insanýn elektronik ve amatör telsizciliðe ilgi duymasýný saðlýyor. Bu arada tabi kanunu deðiþtirme çabalarý sürekli devam ediyor. Þunu da ekleyeyim: 1950'de "Marshall” Yardým Heyeti Türkiye'ye geldiðinde özellikle amatör telsizcilik hakkýnda bilgi almak istemiþ ve bu konuda bir faaliyet olmamasýný hayretle karþýlamýþtýr. Çünkü Amerika'da amatör telsizcilik çok önemsenen bir þey. Bu olay Sayýn Karafakioðlu'nun da esin kaynaðý olmuþ ve Türk Silahlý Kuvvetlerinin de konuyla ilgilenmesini saðlamýþtýr. Sonra 1983'te yasalaþmasýyla amatör telsizcilik kavramý kabul ediliyor, 1984'te yönetmelik çýkýyor ve 1985'te ilk sýnavlar yapýlýyor. Bu sýnavda lisans alanlardan biri de benim. Geç de olsa, derneðimiz bu þekilde kurulmuþ oldu. Ýlginçtir, ayný yýl Avusturalya'da amatör telsizciliðin 81. yýlý kutlanýrken bizde daha yeni kabul ediliyor. Zaten o dönemde yasak olduðu ülkeler Kuzey Kore ve Libya. Kuzey Kore'de hala yasak sanýrým. Evet, orada hala yasak. Düþünsenize, bu çabalar olmasa bu ülkelerle ayný konumda bulunacaktýk. Libya'da da bir süre Birleþmiþ Milletler görevlisinin amatör telsizcilik faaliyetinde bulunmasýna izin www.gazete.itu.edu.tr verdiler; fakat sonra yine yasaklandý. Þu an sadece Kuzey Kore'de serbest deðil. Sivil Savunma Örgütü ile iþbirliði protokolü imzalayan ilk gönüllü kuruluþ olmuþsunuz. Bir çok kurumla protokolleriniz var; fakat benim en çok dikkatimi çeken, Birleþmiþ Milletler Ýnsani Yardým Örgütü'nün "Uluslararasý Acil Durum Haberleþme Aðý"na dahil edilen ikinci gönüllü kuruluþ TRAC olmuþ. Bu aðdan bahsedebilir misiniz? Bu, Ýnsani Yardým Örgütü'nün kendi içinde haberleþmesi için oluþturulmuþ bir að. Cenevre'de çok güçlü bir istasyonlarý var. Çok hýzlý ve verimli çalýþabilen, özel bir yazýlým kullanýyorlar. Bu bir ses haberleþmesi deðil, veri haberleþmesi. Kýsa dalgadan, þartlar kötü olursa da uydu telefonuyla yapýlýyor. Her istasyona verilen bir elektronik posta adresi var. Tamamen elektronik posta ortamýnda internetten gönderebiliyoruz; fakat arazide ya da afet bölgesindeyken o sistem sayesinde kýsa dalgadan baðlanýlýyor. Kullanýcý ekraný, bildiðimiz pratik bir eposta ekraný þeklinde. Kýsa dalga için þartlarýn kötü olduðu zaman da uydu telefonu aracýlýðýyla baðlanýlabiliyor. Ýþin ilginç tarafý, bu aslýnda kendi içlerinde haberleþmek için kullandýklarý bir sistem. Amerikan Amatör Telsizciler Derneði'nden sonra bizi de dahil ettiler. Bunun sebebi de 2000 yýlýnda burada düzenlenen Telekomünikasyon Birliði Konferansý oldu. Uluslararasý Radyo Amatörleri Birliði (IARU) heyetinde Birleþmiþ Milletler’den üst düzey bir yetkili de vardý. Çalýþmalarýmýzý çok beðendiler ve sisteme biz de dahil olduk böylece. Hatta bu bey, sistemi kullanabilmemiz için gerekli teçhizatý da derneðimize hibe etti. Teçhizat þu an Ýstanbul Valiliði'nde duruyor. Bundan sonra bu sistem, Türkiye'nin yardýma gittiði afetlerde kullanýlacak. Derneðinizin ismiyle ilgili bir sorun varmýþ sanýrým. Dernek isminde geçen "Türkiye" ibaresi kaldýrýlmýþ. 1983'te isim zorunlu olarak deðiþtirildi. Dernekler kanununda yapýlan deðiþiklik, hiçbir derneðin adýnda "Türkiye" ibaresinin olmamasýný öngörüyordu. O tarihte tüm dernek isimleriyle birlikte bizimki de deðiþtirildi. Belirli þartlar yerine getirilince tekrar arýyorum temmuz 2006 baþvurup bu konuda izin alýnabiliyor. Biz de dosyamýzdaki eksikleri tamamladýk, tekrar baþvurduk. Sanýrým kabul edilir. Ýsminde ülkesinin adý bulunmayan tek radyo amatörleri derneði durumundasýnýz þu an. Evet, maalesef. Fakat dediðim gibi, bu konunun en kýsa sürede halledileceðini düþünüyorum. Radyo Amatörlerinin dünya çapýndaki faaliyetleri neler? Amatör telsizcilik, olaðanüstü hallerde çok önemli bir haberleþme kaynaðýdýr. Afetlerin çok yaþandýðý ülkelere bakýldýðýnda, orada amatör telsizciliðin çok aktif olduðu görülür. Amerika da bunlardan biri. Þu an en fazla amatör telsizci Amerika'da; çünkü sürekli doðal afetler yaþanýyor. Bu gibi durumlarda birinci haberleþme aracý telsizler oluyor. Zaten amatör telsizcilik, Kýzýlhaç ve diðer yardým teþkilatlarýnýn esas haber alma omurgasý. Bizim ve dünyadaki tüm amatörlerin birincil faaliyetleri acil durum haberleþmesidir. Biz de bu konuda Sivil Savunma Örgütü ile birlikte çalýþýyoruz. Çünkü Türkiye hepimizin bildiði gibi çok sayýda deprem yaþýyor ve afet durumlarýnda örgütlenme bakýmýndan zayýf. Bu nedenle biz de genelde bu konu üzerinde yoðunlaþýyoruz. Gençlere yönelik çalýþmalarýnýz neler? Yakýn zamana kadar okul çaðýndaki gençlere yönelik bir çalýþmamýz olamadý; çünkü dernek üyeliði için 18 yaþýný doldurmak gerekiyordu. Büyük uðraþlardan sonra 2004 yýlýnda bu sýnýrý kaldýrabildik. Tabii kaldýrmak iþin bir yaný, bunu öðrencilere tanýtabilmek diðer yaný. Þu an bunun için bir takým çalýþmalarýmýz var. Bundan sonra eðitime de diðer çalýþmalarýmýz kadar önem vereceðiz. Aslýnda þu an da önem gösteriyoruz; ama okullarla iletiþim kurup uygulama alanlarý bulmakta zorlandýðýmýz için elimiz kolumuz baðlý oluyor. bir sürü program var. Bunlardan biriyle, günde az bir zaman harcayarak mors öðrenilebilir. Zaten talep olmasý halinde üniversite bünyesinde kurs düzenleyebiliriz. Bu eðitimleri seve seve veririz. Bahsettiðiniz dokümanlara nasýl ulaþýlabilir? Bunlar derneðimizde mevcut. Ýsteyenler bizimle baðlantýya geçebilir. Ayrýca kurs düzenlenirse bunlarý çoðaltýp da daðýtabiliriz. Bir de teknik kitap hazýrladýk. Baský aþamasýnda þu an. Sýnava dair teknik bilgiler içeriyor. Þu an üzerinde çalýþtýðýnýz projelerden biraz bahseder misiniz? Þu anki çalýþmalarýmýzdan biri APS (Automatic Position Reporting System) yani otomatik konum bilgisi aktarma sistemi. Bunu þu an Kandilli Rasathanesi ile baðlantýlý bir projeye yönlendirdik. 3 ve üstü þiddetteki depremler; telefondan tamamen baðýmsýz bir þekilde, Kandilli Rasathanesi'nden sistemimiz vasýtasýyla Batý Anadolu, Trakya ve Marmara'ya ulaþýyor. Çok yakýnda Ýzmir ve Ankara'ya da ulaþacak. O þekilde 20 ili kapsýyor olacak. Bu sistem bunun yaný sýra araç takibi, mesajlaþma gibi daha farklý alanlarda da kullanýlabiliyor. Ýnternet baðlantýlý arayüzler vasýtasýyla çalýþan bu sistem, deneysel uygulamalar için büyük potansiyel taþýyor. Günümüzün en çok kullanýlan aracý bilgisayar ile telsizi birleþtirebilen güzel bir çalýþma. desteðe hazýrýz. Dünyanýn tüm büyük üniversitelerinde çeþitli istasyonlar vasýtasýyla projeler yürütülüyor. Bizim ÝTÜ ile olan protokolümüzde de zaten bu konuda maddeler var. Amatör telsizciliðin en güzel yanlarýndan biri, deneysel bir faaliyet olmasý. Kiþiye cihaz yapmaktan tutun dünyanýn öteki ucundaki insanlarla konuþmaya kadar haberleþmeye dair bir çok olanak sunuyor. Üniversitelerde bu konuda bir çok bilimsel çalýþma yürütülebilir. Ayrýca bitirme çalýþmasý ya da diðer tez çalýþmalarý için kullanýlabilecek çok sayýda yeni konu var. Bu konuda çalýþma yapmak isteyecek kiþilerle iþbirliði yapýlabilir. Bilimsel çalýþmalara destek olmayý çok isteriz. Esin Ekmekci, ekmekci@itu.edu.tr Peki, ÝTÜ öðrencilerine yönelik neler söylemek istersiniz? Çalýþmalarýmýza ilgi duyanlar, bunu bir öðrenci kulübü mekanizmasý haline getirebilir. Bu konuda her zaman Bürokrasi sizi çok mu engelliyor? Hem öyle hem de Türkiye'de hobi olayý çok ilginç bir sorun. Ýnsanlarýn çok fazla uðraþlarý yok. Fakat ben bu konuda iyimserim yine de. Bu kadar genç nüfusu olan bir ülkede zaman içinde bir þeyler baþaracaðýmýzdan eminim. Biraz daha çaba göstermemiz gerekli belki de. Peki üniversitelere yönelik çalýþmalarýnýz var mý? Evet bu konuda çeþitli çalýþmalar yürütüyoruz. Bizim ilk protokol imzaladýðýmýz kurumlardan biri Ýstanbul Teknik Üniversitesi'ydi. Afet Yönetimi Enstitüsü ile yaptýðýmýz protokolde amatör telsizciliðin öðrenci etkinliði olarak geliþtirilmesi için gerekli maddeler vardý. Bu konuda iki yýl önce bir ön çalýþma olarak bir gösteri de yaptýk. Derneðimiz vasýtasýyla elektronikle tanýþýp bu konuda akademik kariyer yapan üyelerimizden Sayýn Prof. Dr. Eþref Adalý vasýtasýyla yaptýðýmýz bu çalýþmalar olumlu oldu; fakat maalesef devamý olmadý. Belki öðrencilerden yeterince ilgi görmedi; ama bu konu üzerine tekrar eðilmeyi düþünüyoruz. Ayrýca Akdeniz Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu ve Çanakkale 18 Mart Üniversitesi ile protokollerimiz var. 18 Mart Üniversitesi ile çalýþmamýz daha çok astrofizik konusunda. Bünyelerindeki gözlem evinde ciddi çalýþmalar yapýyorlar. Meteor yansýtmasý haberleþmesi -amatör telsizcilikte çok kullanýlan bir yöntemdirkonusunda ortak araþtýrmalar yürüteceðiz. Ayrýca Koç Üniversitesi ile de birlikte çalýþmalar yürütüyoruz. Üyelik için neler gerekiyor? A ve B olmak üzere iki tür lisansýmýz var. Bunlarýn farklý hak ve yetkileri var. Mayýs ve Kasým'da sýnavlar yapýlýyor. Peki sýnavlara yönelik eðitimler veriyor musunuz? Teknik sýnav diye tabir ettiðimiz sýnav, zaten elektronik bir yana, lise fizik bilgisiyle yapýlabilecek bir sýnav. Bu konuda öðrencilerin sorun yaþayacaðýný sanmam. Bir de kanun ve yönetmeliklerle ilgili kýsmý var sýnavýn. Bu konuda da dokümanlarýmýz var; onlara çalýþýlabilir. Mors sýnavý ise çok kolaylaþtýrýldý. Ýstenen hýz dakikada beþ kelimeye kadar düþürüldü. Ýnternette mors ile ilgili Telsiz ve Radyo Amatörleri Cemiyeti (TRAC) Genel Baþkaný Aziz Þasa www.gazete.itu.edu.tr 25 bilim ve teknoloji arýyorum 26 temmuz 2006 Anlýk Mesajlaþma Programlarý ve Deðiþen Ýletiþim Olgusu Anlýk mesajlaþmanýn kýsa ama fýrtýnalý tarihi “Instant messaging” ya da Türkçe’de “anlýk mesajlaþma” olarak nitelendirilen kavram, þimdilerde kimilerinin olmazsa olmazý ve en çok kullanýlan iletiþim aracý olarak hayatýmýzdaki yerini aldý. Peki, bu yeni sayýlabilecek sistemi ne kadar tanýyoruz? Anlýk mesajlaþma denildiðinde ilk akla gelen "MSN (Microsoft Network) Messenger" ya da "ICQ (I seek you)" olsa da, 90larýn baþýnda bu iletiþim araçlarýný ilk olarak internet kullanýcýlarýna sunan AOL (America on Line) olmuþtur. Çoðumuzun vazgeçilmezlerinden olan bu tür iletiþim programlarýnýn doðuþ öyküleri kýsaca þöyledir: AOL ilk olarak sadece kendi müþterilerine anlýk mesajlaþma hizmeti sunuyordu. 1996 yýlýnda anlýk mesajlaþma olgusunda köklü bir deðiþiklik yaratacak olan "Buddy List (Arkadaþ Listesi)" özelliðini duyurdu. Ayný yýlda Mirabilis firmasý ICQ'yu piyasaya sürdü ve çok büyük bir kullanýcý kitlesi tarafýndan benimsenen ICQ, anlýk mesajlaþmanýn büyük bir pazar olmasýný saðladý. Mirabilis ayrýca yeni Sunucu-Ýstemci tekniði ile iki adet patent aldý. 1997 de AOL AIM(AOL Instant Messenger)'ý duyurarak ICQ'ya rakip oldu; ancak ICQ'nun çok yaygýnlaþmasý üzerine AOL, Mirabilis firmasýný 1998'de satýn alarak yeni bir sektör olan anlýk mesajlaþma sektöründe lider oldu. Anlýk mesajlaþma alanýnda gelecek olduðunu gören Microsoft, Yahoo ve yakýn bir zamanda piyasaya girmiþ olan GOOGLE bu alanda kendi protokol ve programlarýný duyurdular. Þimdilik kýran kýrana geçen rekabetten ezici üstünlüðü saðlayan olmadý. TABLO 1, protokollerin özellikleri www.gazete.itu.edu.tr bilim ve teknoloji arýyorum temmuz 2006 TABLO 2, desteklenen özellikler Popüler Protokoller Anlýk mesajlaþmanýn kýsa tarihçesinden sonra yaygýn olarak kullanýlan anlýk mesajlaþma programlarý, kullanýcý sayýlarý ile þöyle sýralanabilir: AIM: 53 milyonu aktif (Nielsen//NetRatings, Aðustos 2005), toplam195 milyon kullanýcý (Ocak 2003). Skype: 45 milyon kullanýcý (Eylül 2005). MSN Messenger: 29 milyonu aktif (Nielsen//NetRatings, Aðustos 2005), toplam 155 milyon kullanýcý (Nisan 2005). Yahoo Messenger: 21 milyon aktif kullanýcý (Eylül 2005). ICQ: 15 milyonu aktif, toplam 400 milyon kullanýcý. Elbette yukarýdaki kullanýcý istatistikleri tüm dünya toplamýný yansýtýyor. Türkiye’deki duruma bakýlýrsa; en yaygýn olarak MSN, ICQ, YAHOO ve SKYPE kullanýldýðýný görüyoruz. Özellikle MSN son derece yaygýnlaþmýþ durumda. Protokollerin Özellikleri Kullanýcý sayýlarýný etkileyen en önemli unsur þüphesiz bu protokollerin destekledikleri özellikler. Bu özellikleri tablo halinde incelemek, karþýlaþtýrma yapabilmek ve genel bir görüntü elde edebilmek için faydalý olacaktýr. TABLO 1’de görüldüðü gibi bazý firmalar mesajlaþma pencerelerine reklam alarak bu hizmetlerini kar amaçlý sürdürüyorlar. Skype, Yahoo ve Google ise bu hizmeti doðrudan kar amacý gütmeden ancak þirketlerinin diðer hizmetlerinden faydalanan kullanýcýlara ek bir hizmet olarak sunmaktalar. Verilenden Daha Fazlasýný Ýstemek ve Almak: IM Programlarý Protokollerin kendi programlarý genelde çoðu kullanýcýya hitap etmekle beraber, azýmsanmayacak bir kesimi tatmin etmemektedir. Bu yüzden alternatif programlar gerek açýk kaynak gerek ticari olsun, gittikçe daha çok kullanýcýya ulaþmaktadýr. Bu çerçevede en önemli nokta burasýdýr; çünkü kullandýðýnýz "IM(Instant Messenger)" yani "Ýstemci Program" sizin isteklerinize cevap verebilmelidir. Yine karþýlaþtýrma yapmak için tablo halinde sýk kullanýlan IM'ler incelenebilir: TABLO 2-3. Desteklenen Özellikler Tablolarý inceleyerek istenilen özelliklere sahip IM programý seçilebilir. Tablolarda (***) ile iþaretlenen açýk kaynak kodlu bir proje olarak ortaya çýkan Miranda IM programý, diðerleri arasýndan sýyrýlabilecek özelliklere sahip. Bu çerçevede bir anlýk mesajlaþma programýnda aranmasý gereken özellikler þöyle sýralanabilir: gerçekleþtirilebilmelidir. Eklenti (plug-in) mimarisi ile istenilen özelliklerin eklenip çýkartýlabilmesi: Mesela MSN Messenger’da kaçýmýz ana pencerenin sol tarafýnda duran tablolarý kullanýyoruz? Ýþte bu türden kullanmadýðýmýz özelliklerin sistem kaynaklarýný boþa harcamamasý için kaldýrabilmeliyiz. Birden çok protokolü desteklemesi: Her protokol için ayrý ayrý programlar açmak gerçekten uðraþtýrýcý ve sistem kaynaklarýný hor kullanmak olacaktýr. Reklamsýz olmasý: Kim konuþurken reklam görmek ister ki? Geliþmiþ ve çeþitli eklenti desteði: Miranda IM web sitesinde akla gelecek her iþi yapan eklentiler (plug-in) mevcut. Þuan 1400 ü aþkýn deðiþik görevlere sahip eklenti bulunuyor. Özellikle son madde olarak yazýlan eklenti desteði oldukça önemli: çünkü bu eklentileri yine Miranda kullanýcýlarý yazýyor ve insanlarýn kullanýmýna sunuyor. Böylece her ihtiyaca yönelik eklenti üretilmiþ oluyor. Sonuçta, karar verecek olan yine kullanýcýlar olacaktýr. Unutulmamasý gereken nokta þudur: Biz ne kadar istersek yazýlým sektörü bize o kadarýný verecektir. Ömer Budak, Ufuk Çavuþ Özelleþtirilebilir olmasý: Bütün ayarlarýna, hatta kaynak koduna eriþerek her istenilen TABLO 3, desteklenen protokoller www.gazete.itu.edu.tr 27 kültür sanat hayat arýyorum 28 temmuz 2006 Tatlýnýn sýrrý burada Saray Muhallebicisi Ýstiklal'de bir gecenin sonlarý artýk, yiyip içip eðlenmiþiz, "Yeter artýk ne çok yedik" serzeniþlerinin arasýnda da olsak o tatlý vitrininin önünde takýlýp kalýyoruz, gidemiyoruz ileriye. Saray Muhallebicisi… Haydi içeri! Seneler öncesinde buraya geldiðimizi hatýrlarým; tatlý yemek için Ýstanbul'un nerelerinden Ýstiklal'e geliþimizi. Kalabalýk olduðundan giremeyip Ýstiklal'i bir kez daha turlayýþýmýzý… Hangi günde ve günün hangi saatinde olduðuna aldýrmaksýzýn devamlý ayný þeyi yaþýyormuþ meðer insanlar, hala kalabalýk hala can tatlý çektiðinde gidilen ilk yer Saray Muhallebicisi. Birkaç ay önce mekanýný deðiþtiren Saray Muhallebicisi'nin eski binasýnýn tam karþýsýndaki yeni binasýna baktýðýmýzda gördüðümüz balkonlarýnýn güzelliði, bembeyaz, geniþ, beþ katlý bina, "Ama biz eskisine alýþmýþtýk, seviyorduk…" diyenleri yeniden düþündürüyor ki artýk alýþýp sevmiþlerdir bile. Dededen Toruna Miras Bunca senelik mekanýn geçmiþine bakarsak biraz, oldukça eskilere gidiyoruz. Günümüz Saray Muhallebicisi sahiplerinin dedesi Hüseyin Topbaþ, evlenmesinin hemen ardýndan 1928 senesinde Artvin'deki köyünden kalkýp yol parasýný da çalýþarak kazanýp Ýstanbul'a geliyor. 7 sene kadar birinin yanýnda çalýþýyor ve bu sürede muhallebicilikle ilgili her þeyi öðreniyor. Tüm tatlýlarýn nasýl yapýldýðýndan bir dükkanýn nasýl iþletilmesinin gerektiðine kadar. Köyden yola çýkmadan önce de "Ýstanbul'da bir dükkaným olmadan buraya geri dönmeyeceðim." diyor ve gerçekten de tam 7 sene sonra 1935 yýlýnda gerekli birikimi yaptýðýnda Kasýmpaþa'da "Bizim Muhallebi Evi" adýnda bir muhallebici açýyor. Sonrasýnda para kazanmaya baþlayýnca köye geri dönüyor ve eþini Ýstanbul'a getiriyor. 1935'te kurduðu dükkandan birikim saðlayarak da 1949 senesinde Saray Muhallebicisi'ni Ýstiklal Caddesi'nde açýyor. Saray ismini de Ýstiklal Caddesi'nde açtýðý yerdeki pasajda bulunan dönemin meþhur ‘Saray Sinemalarý’ndan esinlenerek koyuyor. Ýlerleyen süreçte kalitesi ve hizmeti ile Saray Muhallebicisi’ni bir marka haline getiriyor. Ýlkokul mezunu olan Hüseyin Topbaþ'ýn bu baþarýyý saðlamasý yeni nesil Saray Muhallebicisi varislerine daha büyük sorumluluk yüklüyor. Hüseyin Topbaþ’ýn üniversite mezunu hatta Amerika’dan yüksek lisans sahibi torunlarý ise “Saray Muhallebicisini bir dünya markasý yapamazsak dedemizin saðladýðý baþarýya ulaþmýþ sayýlmayýz." diyerek anlatýyorlar bu sorumluluklarýný. Hüseyin Topbaþ'ýn muhallebicilik sektörünü seçmesi ise tesadüf deðil de 1860 yýllarýnda dedesinin Ýstanbul'a gelip muhallebicilikte çalýþmasýyla ilgili belki de. Mazisi çok eskilere dayanýyor yani Saray Muhallebicisi'nde yediðiniz tatlýlarýn. Saray Muhallebicisi'nin sunduklarý giderek çeþitleniyor. Adýnda "muhallebici" geçen bir yerden bekleyebileceðinizden çok daha fazlasýný görüyorsunuz mönüde. Tavuk suyu çorbalar, dönerler, kahvaltýlar, salatalar… Ara sýra mönüde beklenip de görülememiþ olan sadece künefe vardýr sanýrým, onun sebebini de "Sipariþ üzerine piþirilen bir tatlý olduðu için en az 20 dakika bekleme süresi var. Bizimse servisimiz genelde hýzlý olduðu için açýkçasý þimdiye kadar menüye eklemeyi çok düþünmedik." diyerek açýklýyor Saray Muhallebicisi’nin genç sahiplerinden Hüseyin Ersan Topbaþ. Bir çok þubesi olan Saray Muhallebicisi'nin merkez mutfaðý Fatih'te. Oradan diðer þubelere soðuk saklamalý araçlarla daðýtým yapýlýyor. Sadece Beyoðlu Saray'ýn mutfaðý kendi binasýnda. Ama her þubede yediðiniz tatlýnýn, yemeðin tarifi ve malzemesi ayný olduðundan mutfak farklýlýðý lezzette hiçbir fark yaratmýyor. Kalite ve lezzet devamlýlýðýnda bazý tarif sýrlarý olsa da hammadenin çok daha önemli olduðu düþündüklerinden, özellikle kullanýlan malzeme konusunda oldukça titiz davranýyorlar. www.gazete.itu.edu.tr Saray Muhallebicisi ile ilgili öðrenmek istediðimiz bir çok þeyi sorduk bir ÝTÜ mezunu olan Hüseyin Ersan Topbaþ'a: Beyoðlu'ndaki yeni binanýzýn eskisinden ne gibi farklýlýklarý var? Servisinizde, sisteminizde bir deðiþiklik olacak mý? Hizmet açýsýndan bir deðiþiklik olmayacak. Zaten hizmet kalitemizi son yýllarda yaptýðýmýz çalýþmalarla arttýrdýðýmýzý düþünüyoruz. Her personelimizi yýlda en az iki kere eðitimden geçiriyoruz. Personel seçimine personeline kýlýk kýyafetlerine ve temizliklerine oldukça önem veriyor ve bu konuda titiz davranmaya çalýþýyoruz. Ýnternet sitemizden ve þubelerde bulunan müþteri anketlerinden hizmetimizle alakalý þikayetleri titizlikle deðerlendiriyor ve çözüme gidiyoruz. Bunlarda bizim hizmet kalitemizi devamlý olarak yüksekte tutmamýza yardýmcý oluyor. Taþýnmamýz ise mal sahibi olan Erdoðan Demirören beyin bizim çýktýðýmýz yeri de kapsayan adada büyük bir çarþý projesini hayata geçirecek olmasýndan kaynaklanýyor. Kendisi bize gerekli süreyi saðladý ve bizde hemen karþý tarafta bulunan kendi binamýza geçtik. Tabii ki Saray Muhallebicisi 1949 dan bu yana var olmasýyla Ýstiklal caddesinde artýk mihenk taþý olmuþ bir noktaydý. Belkide bir çoðumuzun anne babalarýnýn hatta dedelerinin burada anýlarý vardýr. Bu anýlarýn yaþamasý adýna yerin deðiþmeden hemen karþý tarafýnda bir dükkan açabildiðimiz için kendimizi þanslý hissediyoruz. Tabii ki 57 senelik bir mekanýn kapanmasý hem biz hem müþterilerimiz açýsýndan çok duygulu anlar yaþattý. > kültür sanat hayat Mönünüz nasýl belirleniyor? Çok çeþitli yiyecekleriniz var tatlýsýndan kahvaltýsýna kadar? Menümüz tabii ki yýllar geçtikçe müþterilerimizin talepleri ve kendi ar-ge çalýþmalarýmýz doðrultusunda geliþme yaþadý. Örneðin önceleri salata yokken yoðun talep üzerine salatayý menümüze eklemek durumunda kaldýk. Ar-ge ile ilgili olarak Saray Muhallebisi’ni örnek verebilirim. Mazisi 15 seneden fazla deðil. Denemeler sonucunda bulduðumuz bir tatlýdýr ve bulan da babam Kadir Topbaþ’týr. Hakikaten güzel bir lezzet yakaladýðý için tatlýya Saray Muhallebisi adýný vermiþtir. Þimdi bir Pelit’te bile “Saray Muhallebisi” adý ile bu tatlý satýlmaktadýr. Türler deðiþik olsa da türk mutfaðý idi hep, ancak artýk yavaþ yavaþ "coffee latte"ler görüyoruz menüde. Amacýnýz nedir tam olarak saray muhallebicisi için? Gelecekte nerelerde ve kimlere hizmet verirken görmek istiyorsunuz burasýný? Biz sadece Türk kahvesi, neskafe ve çay satýyoruz aslýnda sýcak içecek olarak. Bir de kýþ aylarýnda sahlep. Yalnýz cappucino ve espressoyu Niþantaþý'nda denedik bir süre ama çok ilgi görmedi. Biz Saray Muhallebicisi olarak muhallebicilik sektörünün yönünü tayin eden bir firmayýz diyebilirim. Bu noktada tabi ki hassas davranmak lazým. Ancak oluþan müþteri taleplerini de mantýklý biçimde deðerlendirip mönümüze eklemeler yapabiliyoruz zaman içerisinde. Bu noktada mesela Kanyon'da açýlan yeni þubemize bir kahve makinasý koyarak deðiþik kahvelere yer vermeyi düþünüyoruz. Bunu belki Teþvikiye'de ve Baðdat Caddesi'nde açacaðýmýz yeni þubemizde de düþünebiliriz. Kahve kültürü Türkiye'de yeni yeni yerleþiyor ve artýk müþteriler de farklý kahveleri tanýmaya baþlýyor. Önceden kahve deyince aklýmýza sadece Türk kahvesi veya neskafe gelirdi. Ama artýk öyle deðil. Biz de bu baðlamda sabah saat 6 dan gece 1'e hatta 2'ye kadar hizmet veren bir iþletme olduðumuz için müþterilerin bu noktadaki taleplerini karþýlamak durumundayýz. Hem tatlýdan sonra kahve güzel oluyor bence. Taklitleriniz var, buralar hakkýndaki kötü yorumlar sizi de etkiliyor mu, hala farký ayýrt edemeyenler var mý? Evet taklitlerimiz var ve onlar hakkýnda oluþan olumsuz kanaatler de bizi oldukça etkiliyor. Bize ulaþan müþterilerimize anlatabiliyoruz durumu ancak bize ulaþmayanlarý belki de kaybediyoruz. Farký ayýrt etmek zor olabiliyor çünkü taklit eden tüm dekorasyonu ile taklit ediyor bizi. Geçenlerde bir þikayet aldýk internet sitemizden. Konuyla hemen ilgilenen müþteri iliþkileri sorumlumuz aslýnda þikayette mevzusu geçen yerin bizim þubemiz olmadýðý ama yer taþlarýndan masalarýna, tabaklarýndan çatalýna kadar bizi taklit eden ve adýný da bizim yazý karakteri ile yazan bir yer olduðunu söyledi. Müþteriye hemen geri döndüðümüzde kendisi hemen bir teþekkür yazýsý yazdý bize. Adý farklý olan bile karýþtýrýlýrken, bir de adýnda Saray yazan yerler var. Þimdilik söyleyebileceðim taklitlerimizden sakýnýn olacak. Bizim þubelerimiz hem internet sitemizde hem de þubelerimizdeki masa servislerinden paket kaðýtlarýna kadar hepsinde yazmakta. Ýlerde bu konu ile alakalý farklý çözümler düþünüyoruz. arýyorum temmuz 2006 Oyuncak Tarihimiz Eyüp Oyuncaklýðý Bir varmýþ bir yokmuþ, þehr-i Ýstanbul'un Eyüp diye bir semtinde sýra sýra dizili bin bir adet oyuncakçý varmýþ. Þeytan minareleri, çift çýn çýnlý arabalar, kaynana zýrýltýlarý, kursak düdükler, hacýyatmazlar, þakþaklar dükkanlarýn vitrinlerini süslermiþ. Her çocuðun hayali, sünnet olan çocuklarýn ödülüymüþ Oyuncak çarþýsý'na gitmek... "Osmanlý Ýmparatorluðu yýllarýnda Ýstanbul'un Eyüp semtinde geliþen ve 1950'lere kadar süren, atýk malzemelerden oyuncak üretimi geleneði." Vikipedia'da böyle yazýyor Eyüp oyuncakçýlýðý için. Eyüp semtinde bulunan Eyüp Oyuncak Çarþýsý bir zamanlar Ýstanbul ve Anadolu'nun oyuncak üretim merkeziymiþ. Sünnet olan çocuklar oyuncak çarþýsýna getirilerek, ödül olarak burdan bir oyuncak seçerlermiþ. Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'ne göre Eyüp Oyuncak Çarþýsýnda yüz adet dükkan bulunuyormuþ.19. yüzyýlda Eyüp oyuncakçýlýðý, Pera'daki dükkanlarla rekabet edemeyip gerilemeye baþlamýþ ve 1957'de Eyüp bulvarýnýn açýlmasýyla Eyüp Oyuncak Çarþýsý ortadan kalkmýþ. Günümüze Ýstanbul Belediyesi'ne baðýþlanmýþ olan 28 adet oyuncak kalmýþ. gelir elde etmesi amaçlanmýþ. Projenin bütçesinin büyük kýsmýný Avrupa Birliði karþýlamýþ. Projeden önce altý katýlýmcý eðitmen olarak seçilmiþ ve eðitilmiþ. Daha sonra yaklaþýk elli katýlýmcýya oyuncak üretimi ve pazarlama eðitimi verilmiþ. Eyüp Belediyesi, Eyüp Sultan Mehterhanesi'nin bir kýsmýný oyuncak atölyesi olarak kullanýlmak üzere vermiþ. Eyüp Oyuncakçýlýðý Projesi Tarih Vakfý ile Türkiye Ýþ Kurumu'nun 2005'in Þubat ayýnda hayata geçirdikleri proje. Bu projede Fener-Balat semtlarindeki ev kadýnlarýna tarihi Eyüp oyuncaklarý yapýmý öðretilmiþ, böylece hem ortadan kalkan bir gelenek olan Eyüp oyuncakçýlýðý canlandýrýlmak hem de ev kadýnlarýnýn iþ sahibi olmasý ve Eyüp Gezimiz Akþama doðru atölyeye vardýðýmýzda, atölyeyi kapatmaya hazýrlanan hanýmlarla karþýlaþtýk. Bizi kýrmayarak atölyeyi gezdirdiler. Oyuncaklarý nasýl yaptýklarýný; boya, satýþ, çalýþma odalarýný gösterdiler. Atölye tarihi Eyüp Camisi'nin avlusunda bulunuyor. Yeþil bitki örtüsü, avlunun ortasýndaki fýskiyeli havuz ve oyuncak atölyesi bize huzur veriyor. Atölyenin gezip hanýmlarla sohbet ediyoruz. Ayrýlmak üzereyken yanýmýza gelen bir yabancý bizimle konuþmaya baþlýyor; Eyüp Sultan Mehterhanesi'nde çalýþýyormuþ. Yolumuzun üzerinde gözümüze takýlan Yeniçeri fotoðraflarýnýn ne olduðunu böylece çözüyoruz. Cuma günleri yeniçeri kýlýðýna bürünüp gösteri yapýyorlarmýþ. Bu ilginç mekandan ayrýlýp Eyüp semtinin bir baþka gezilecek noktasý "Piyer Loti" kahvesine doðru yola koyuluyoruz. Teleferikle çýktýðýmýz kahvedeki Haliç manzarasý görülmeye deðer. Bu alternatif Ýstanbul gezisinden geriye güzel anýlar, yeniçeri kostümüyle çekilmiþ bir fotoðraf bir de oyuncak atölyesinden aldýðýmýz oyuncak beþik kalýyor... Ufuk Þiþli, sisli@itu.edu.tr Burcu Albayrak, albayrakb@itu.edu.tr Fotoðraflar: Ufuk Sevim Fotoðraflar: Fatih Avcý www.gazete.itu.edu.tr 29 kültür sanat hayat arýyorum 30 temmuz 2006 UCUZA FARKLI GÝYÝNÝN Öðrenciler! 2 YTL'ye penye, 5 YTL'ye tiþört, 10 YTL'ye pantolon, bermuda ya da etek…Evet yanlýþ duymadýnýz! Hepsi farklý, hepsi ucuz Çeþitli maðazalarýn vitrinlerine imrenerek bakmamýza neden olan, son tasarýmlarýyla ve moda renkleriyle albenisi yüksek kýyafetlerin pahalýlýðýndan yakýnýrýz. Ancak ucuza ve kimsenin üzerinde bulamayacaðýnýz modaya uygun kýyafetleri elde edebilmemiz imkansýz deðil. Ayrýca Ýstanbul'da yaþamaya baþlayan öðrenciler için giyim daha önemli hale gelirken ucuz satan yerlerin sayýsý da artýyor. Bu dükkanlarda ucuz olmasýnýn yaný sýra sýradýþý ürünler sattýðý için de tercih ediliyor. Çoðu Merter, Beyoðlu ve Kadýköy gibi mekanlarda bulunan dükkanlar oldukça deðiþken fiyatlarýyla geniþ bir ürün yelpazesine sahipler. Beyoðlu'daki yerleri sizin için gezdik ve araþtýrdýk Ucuzluk denince akla ilk gelen yer, Ýstiklal caddesinde Tünel'e doðru saðda kalan -sokaðýn adýyla özdeþleþmiþünlü Terkos Pasajý - Pazarý'dýr. Burada, genclerin hemen hemen her kesimine hitap edecek moda kýyafetler yer almaktadýr. Genellikle tiþörtlerin-çantalarýn 5 YTL'den, pantolonlarýn 7.5-10 YTL'den baþlayan cazip fiyatlarýyla Terkos Pasajý öðrenciler tarafýndan akýn akýn edilmektedir. Terkos sokaðýna girerken karþýnýzda "Terkos Çarþý" adýnda dükkan, solunda ise "Terkos Ýþ Haný" göreceksiniz. Terkos Ýþ Haný'nda sadece bayanlara hitap eden birkaç dükkancýk olacaktýr. Eðer sokak boyunca ilerlediðiniz takdirde dýþarýdaki tezgahlarda sergilenen aþýrý ucuz kýyafetlerin yaný sýra içeride bay ve bayanlarý bekleyen süprizlerle dolu bir sürü dükkanlar göreceksiniz. Ucuzluðun ikinci büyük adresi, ihraç fazlasý ürünlerin satýldýðý "Beyoðlu Ýþ Merkez"indeki üç katlý çarþý olacaktýr. "Beyoðlu Ýþ Merkezi" Terkos Sokak'ýn olduðu yerden Tünel'in aksi yönünde ilerlerken sað tarafýnýzda görebilirsiniz. Her katýnda 5 YTL'lik tiþörtlerin sýk bulunduðu çarþýda, 10-20 YTL'ye gömlekler, 15-20 YTL'ye kumaþ ve kot pantolonlarý bulunmaktadýr. Bunun yaný sýra çeþitli çanta, gözlük, kemer, deniz mayolarý ve takýlar da yer almaktadýr. Eðer her katýnda elliye yakýn dükkaný gezdikten sonra yorgunluðu atmak için size alt kattaki "Teras Kafe"yi öneririz. Þimdi sizi büyük pazarlardan alýp tarz olarak daha alternatif çözümler sunan ucuz dükkanlara götürüyoruz. Bu dükkanlarýn bazýlarý ikinci el, bazýlarý ihraç fazlasý, bazýlarý gümrük fazlasý, ya da özel el-emeði tasarýmlar olmaktadýr. Böylelikle ucuza alýp kimsenin üzerinde göremeyeceðiniz kýyafetlerinizin olmasý mümkün olacaktýr. Atlas pasajý: Atlas Pasajý, Ýstanbul'da yaþayan gençler tarafýndan uzun süreden beri giyim konusunda takip edilen ve zamanla sokak modasýnýn merkezi olan bir pasaj oldu. Bu pasaj, genel-geçer modadan pek hoþlanmayan ve giysilerinde deðiþiklik yapmayý sevenler için ilk önerilecek mekanlardandýr. Raven: Atlas pasajýnýn en özgün dükkanlarýndan biri de Raven'dir. Mekanýn adý Ýngilizcede "kuzgun" anlamýna gelmekle birlikte Edgar Allen Poe'nun ünlü þiirlerinden bir tanesinin ismi de olmasý dikkat çekmektedir. Giyimde aðýrlýklý olarak bayanlara hizmet veren dükkanda erkekler için de giysiler bulunmaktadýr. Tiþörtler 10-25 YTL, badiler 5-100 YTL, elbiseler 35-150 YTL, çantalar 20-50 YTL arasýnda deðiþiyor. Raven, kýyafet kadar rengarenk ve her yerde bulunamayacak aksesuar, oyuncak ve hediyelik eþya dolu bir dükkanýyla en azýndan ziyaret edilebilecek dükkan olmaya hak ediyor. Adres: Ýstiklal Caddedi, Atlas Pasajý, Kat:1 Beyoðlu Tel: (0212) 244 66 46 Web: http://www.raventurk.com/ Pulp: Beyoðlu'nda hemen hemen ikinci el akýmýný baþlatan Pulp isimli maðaza Atlas Pasajý'nda on yýldýr hizmet vermektedir. Bir kýsmý Almanya'dan bir kýsmý ise Türkiye'den toplanan ikinci el kýyafetler temizlenip birinci www.gazete.itu.edu.tr el kýyafetlerle birlikte satýþa sunulduðu Pulp, özelikle alternatif ve underground (yeraltý) yaþam kültürünü benimsemiþ insanlarca ilgi gösterilip ziyaret edilmektedir. Pulp, çeþitli diziler için alýnan kostümleriyle ve alýþveriþ eden sanatçýlarýyla ünlenmiþ bir yerdir. Bunlarýn arasýndan Barlas, Teoman, Sarp, Harun Kolçak, Tuðba Ünsal, Koray Kasap'ý sayabiliriz. Ayrýca 60'lý, 70'li 80'li yýllarýn kýyafetleri bulunduran Pulp oldukça ilgi görmekte ve bayanlar için eþi bulunamaz takýlar yer almaktadýr. Adres: Ýstiklal Cad. Atlas Pasajý, Üst Kat, No: 209/42, Beyoðlu Tel: (0212) 244 34 20 Web: http://www.pulp-on.com/ Big Mission By Sally: Atlas Pasaj'ýnda rahat ve spor giyim ürünleriyle dikkat çekiyor. Ayrýca popüler dans müziðini sevenlere hitap edecek giyim ürünleri satýlmasýnýn yaný sýra kendi adlarýný taþýyan old school kotlarýyla ilgi çekiyor. Adres: Ýstiklal Caddesi, Atlas Pasajý, No: 209/38 Beyoðlu Tel: (0212) 292 65 33 Anabala Pasajý: Atlas Pasaj'ýn üst katýndaki arka kapýdan çýkýp saða döndükten sonra hemen ileride saðýnýzda gençler arasýnda "arka pasaj" diye adlandýrýlan Anabala Pasajý'ný göreceksiniz. Bu pasaj eskiden popüler iken þimdi kullanýlmýþ eski giysi, kitap, çizgi roman ve gizemli havasý ile zamanýn durmuþ olabileceðini hissedebilceðiniz bir mekandýr. Anabala Pasajý, gençlere önerilebilecek alternatif ve ucuz kýyafetlerin bulunduðu mekanlardan bir tanesi. kültür sanat hayat kýsa k kýsa ký kýsa ký ký sa a kýsa ký sa k ýsa ý s a ký k ýsa a ký kýs sa Ömer Elmasrý, elmasri@itu.edu.tr sa sa ký sa ký s a Crazy: Baskýlý lisanslý tiþörtleriyle ünlü olan dükkan 20 YTL gibi sabit fiyatlarýyla tiþörtsevelerce akýn edilen bir mekan. Adres: Beyoðlu Sinemasý Pasajý No: 140/87 Beyoðlu Tel: (0212) 292 97 51 Web: www.crazy.com.tr ýsa k sa ý s a kýsa Pasaj dýþýndaki mekanlar: Black-5: Nakit ödeme-lerde Bermuda kotlar ve tiþörtler 20 YTL, pantalonlar 30-50, elbiseler 15-20 YTL olduðu mekanýn üst katýnda ikinci el deri ceketler bulunmaktadýr. Adres: Billurcu Sokak Saint Pulcheri Fransýz Lisesi Karþýsý Beyoðlu kýsa ý kýsa k Aznavur Pasajý'ndaki önerilebilecek diðer dükkanlar olarak Dejavu (No:212/8 Tel: 0212 2511164), Eskici (No:212/9 Tel: 0212 2525591) ve Zazou'yu (No:212/6 Tel: 0212 2442918) sayabiliriz. s a a kýs Aspasia: Aznavur Pasajýna girdikten sonra orta merdivenden indiðiniz takdirde sizi merdiven baþýnda karþýlayacak (adýný antik yunandaki bilge kadýndan alan) "Aspasia" olacaktýr. Ýkinci el kýyafetlerin bulunabileceði dükkanda çeþitli takýlar ve hediyelik eþyalar bulunmaktadýr. a ký s k ýsa ak Aznavur Pasajý: Aznavur Pasajý, otantik havasý olan üç katlý mekandýr. Giriþte sizi tütsüler ve rengarenk þallar karþýlarken içeride turistik birçok hediyelik eþya satan dükkanlar bulunmaktadýr. Bu pasajýn alt katýnda giyim ürünlerini satan dükkanlar yer almaktadýr. Ýþte bunlardan bazýlarý: ký sa ký kýs Þimdi Anabala Pasajýndan çýkýyor ve Galatasay Lisesi'nin yanýnda bulunan Yapý Kredi Yayýnevi'nin hemen hemen karþýsýna düþen renk renk þallarla karþýlayan Aznavur Pasajý'na uðruyoruz. k ýsa sa kýsa Roll: Anabala Pasajýnýn diðer ucunda bulunan ve çýlgýn vitriniyle dikkat çeken "Roll", çoðu kendi tasarýmlarý olan özellikle 80'liler dönemini yansýtan ürünleri bulunmaktadýr. Roll'da etnik ve nostaljik giyimin yaný sýra özellikle nostaljik gözlükler ve þapkalar olmak üzere giysileri tamamlayan zengin aksesuara sahip. Ayrýca Türkiye'nin ilk Türkçe tiþört basýmý yapan yer olmasý Roll'un diðer önemli bir özelliði olmaktadýr. Mesela, "Dünyayý Kurtaran Adam", "Tekel Þýrasý", "Murat124" baskýlý tiþörtler en çok ilgi görenler arasýnda. Adres: Turnacýbaþý Sok. No: 23-25/1, Anabala Han. Beyoðlu Tel: (0212) 244 96 56 Web: www.rollist.com temmuz 2006 kýsa kýs Snatch: Ýsmini "Snatch" filminden alan dükkan, alternatif giyim için ilk uðranan mekanlardan. Pasajýn giriþindeki sol kýsmýnda bay reyonu, sað kýsmýnda bayan reyonu olmak üzere hizmet vermektedir. Tipik ikinci el kýyafetleri ile adýný duyuran dükkanda yarý-profesyonel el yapýmý tiþörtlerin yaný sýra model model, renk renk kot ürünleride bulunmaktadýr. Fiyatlarý çok düþük olmamasý ile birlikte tiþörtlerin 10-15 YTL'den, kot ve kumaþ pantolonlarýn 30-40 YTL'den baþlayan fiyatlarýyla eþi bulunamaz, seri olmayan kýyafetlere ulaþabilirsiniz. Adres: Turnacýbaþý Sok. (Galatasaray Hamam Sok.) No: 23/25, Anabala Han. No:13 Beyoðlu arýyorum Edebiyattan Bir Varmýþ Bir Yokmuþ/Ayþe Külin Kitap Ayþe Kulin'in son kitabý. Yazar daha önce birçok öykü ödülü almýþ, çeþitli gazete ve dergilerde öyküleri, araþtýrmalarý yayýnlanmýþ; çok sayýda roman, araþtýrma, hikaye kitabý yazmýþ. Ýki bölümden oluþan kitabýn ilk bölümünde yazar daha önce yayýnlanan gerçek yaþam öykülerine yer vermiþ, kitabýn ikinci bölümünde ise bu öykülere gönderme yapan kurgu öyküler bulunuyor. Kitabýn birinci bölümü ön yüzden baþlarken, ikinci bölümü arka yüzden baþlýyor. Kitabýn bir yüzünde bir varmýþ, diðer yüzünde bir yokmuþ... Ufuk Y. Þiþli Ergenekon-Can Dündar/Celal Kazdaðlý Ýstihbarat örgütleri, devlet görevlileri, ordu mensuplarý, siyasetçiler, çeteler ve tüm bunlarýn devleti ele geçirmek ve devlet içinde baþka bir devlet oluþturmak üzere verdikleri amansýz mücadele. 12 Eylül öncesi toplumu tahrik etmeye yönelik giriþimler, siyasetçilerin kurduðu özel istihbarat bürolarý, istihbarat teþkilatlarýnýn kýyasýya mücadeleleri, devlet içinde inanýlmaz boyutlara ulaþan çeteleþmeler, Susurluk olayýnýn bilinmeyenleri ve gizli baðýntýlarý. Ergenekon bugüne kadar sorgulamadýðýmýz ya da sorgulayamadýðýmýz olaylara bakýþýnýzý deðiþtiriyor. Okurken en azýndan "acaba" dedirtip, kiþileri düþünmeye sevkediyor. Türkiye'de gizli kapýlar ardýnda neler olup bittiði hakkýnda bilgi sahibi olmak isteyen, herþeyin göründüðü gibi olmadýðýný anlamak ve yaþananlarý göründüðünden farklý bir þekilde görmek isteyenler için Ergenekon-Devlet Ýçinde Devlet adeta biçilmiþ kaftan niteliðinde. Gökhan Onuþ Veronika Ölmek Ýstiyor/Paula Coelho Ölmek bir kaçýþ yolu mudur; yoksa bir yaþam amacý mý? Veronika, ilk baþlarda intiharý, hayattan kurulmanýn tek yolu olarak görürken;ölmek fikrinin aslýnda hayata açýlan bir pencere olduðunu sonradan fark ediyor. Bu farkýndalýðý saðlayansa bir müddet kalmak zorunda olduðu akýl hastanesinde keþfettiði sýra dýþý yaþamlar oluyor. Ýsmini "Simyacý" adlý eseriyle dünyaya duyuran Paulo Coelho'dan bir roman daha: "Veronika Ölmek Ýstiyor". Ýnsana ait en gizli duygularý, düþünceleri ve önyargýlarý tüm gerçekliyle ortaya koymayý baþarmýþ bir roman. Sizin için hayatý, etrafýnýzdaki tekdüze akýþý, dahasý kendinizi sorgulama zamaný geldiyse, iþte okumanýz gereken bir kitap. Gülen Uncu Sinemadan Omen 1976-1991 arasý çekilen konusu þeytan olan Omen filminin serileri hemen hemen çoðu kimselerce bilinmektedir. Yönetmeni John Moore'nun üstlendiði 06.06.06 tarihinde gösterime giren film, eski Omen filmlerine göre özünü kaybetmeden öncekilerine göre daha yüksek bir bütçe ile çekildi. Bu ünlü ve kaliteli filmin tekrar perdeye gelmesinde en önemli etken, öncekilerine göre yeni teknolojik imkanlarla filmin görselliðini ve çarpýcýlýðýný artýrmak olmuþ. Ayrýca bu yeni filmimizde öncekilerine göre daha az kan ve daha fazla gerilim olduðu için öncekini sevenlere öneririm. Fotoðraflar: Fatih Avcý www.gazete.itu.edu.tr Ömer Elmasrý 31 tiyatro arýyorum 32 temmuz 2006 K I L L I 6Y ÝK L L E GÜZ LEENANE'NÝN GÜZELLÝK KRALÝÇESÝ Devlet Tiyatrosu'nun uzun soluklu oyunlarýndan biri, Leenane'nin Güzellik Kraliçesi. Ýrlanda'da kendi yaþamlarýnda sýkýþýp kalmýþ bir avuç insanýn öyküsünü anlatýrken kendinizden de birçok þey bulabileceðiniz bir konusu var. Martin McDonagh'ýn yazdýðý ve Cüneyt Çalýþkur'un yönettiði oyunu Sumru Yavrucuk, Rüçhan Çalýþkur, Hakký Ergök ve Yurdaer Okur 9 Mayýs 2000'de oynamaya baþlamýþlar. Sahnelendiði ilk günden itibaren ayný ilgiyle izlenen bu oyunun baþarýsýný, mimarlarýyla konuþmak istedim. Ýþte altý yýllýk güzelliðin sýrrý! Oyuna baþlarken bu kadar uzun süreceðini ve böyle büyük bir ilgiyle karþýlaþacaðýnýzý düþünmüþ müydünüz? Bu kadar ilginin nedeni ne sizce? SY: Böyle bir olasýlýðýn yanýndan bile geçmeyeceðimizi düþünüyordum. Çünkü þimdiye kadar uzun oynanan oyunlar insanlarýn kendiyle özdeþleþebildiði yerli yapýmlardý. Fakat 5 aylýk prova sürecinin sonuna doðru aramýzda "Hasankeyf'in Güzellik Kraliçesi" diye espriler yapmaya baþladýk çünkü o kadar bize ait þeyler var ki. O nedenle bence seyirci bu kadar tuttu ve izleniyor. Artýk biz iyi biliyoruz ki bu oyun ne kadar oynanýrsa o kadar izlenecektir. Peki, bu gibi uzun süredir oynanan oyunlarda hiç sýkýldýðýnýz ve oynamak istemediðiniz oldu mu? RÇ: Bu tür seyircinin cevap verdiði ve çok tutulan bir oyundan sýkýlmak mümkün deðil. Zaten bir süre sonra öyle alýþýyorsun ki zamaný gelse de bir an önce oynasam diyorsun. Bu oyun için konuþmuyorum ama prova aþamalarýndan baþlayýp sýkýlarak oynadýðým oyunlar oldu. YO: Bir oyunda seyirciyle gerçekten iyi iletiþim kurduðunuzu hissediyorsanýz bu sizin motivasyonunuzu arttýrýyor. Biz bu oyunda bunu yakaladýðýmýz için hiç sýkýlmadan oynadýk ama bu her oyunda yakalanacak bir þey deðil tabii ki. Oyun Ýrlanda'da yaþadýklarý www.gazete.itu.edu.tr ortamdan memnun olmayýp baþka ülkeye daha iyi þartlarda yaþamak için giden inanlarýn öyküsünü konu alýyor. Bu, zamanýnda Türkiye'den Almanya'ya olan göçleri hatýrlattý bana. Ýnsanlar yaþadýklarý yerlerden memnun deðiller mi sizce? SY: Artýk kaçacak bir yer kaldýðýný sanmýyorum. Çünkü nereye giderseniz gidin ayný problemler sizi kovalýyor. YO: Bu çok sosyal bir problemdir. Türkiye'de özellikle 80'lerden sonra baþlayan bir zorlama var. Artýk üretmek yerine tüketmeye yönelik bir zorlama bu. Köylerimizden þehirlere gidelim, köþeyi dönelim, kýsa zamanda çok para kazanalým, biz de onlar gibi olalým düþüncelileri hep 80' den sonra geldi bize. Bu da insanlara bir memnuniyetsizlik katýyor tabi. RÇ: Anadolu'daki insana belirli bir takým imkânlarý sunarsan evini býrakýp þehre geleceðini sanmýyorum. Ben buraya göç etmiþ birçok insanla konuþtum hepsi keþke memleketime dönebilsem diyor. Ýlk oyunla karþýlaþtýrýlýrsa, karakterlerin kiþilikleri oturdu mu artýk? Mesela Ray'in karakteri tamam mý yani Ray böyle bir insan diyor musunuz þimdi? YO: Tabi her oyunda geliþiyor ama kaba hatlarýyla evet oturdu diyebiliriz. Ray aslýnda yaþadýðý zamandaki o sýkýþmýþlýk içinde kendine alan bulamadýðý için, televizyonun da hayatýna girmesiyle, bambaþka alanlar açmaya çalýþmýþ, yaþadýðý yerden memnun olmayan bir genç. RÇ: Ben bu günün gençliðinde de görüyorum bu sorunlarý. Ben yurt dýþýna gideyim, yurt dýþýnda üniversite okuyayým ya da abuk sabuk þeylere özeneyim, þöhret olayým, zengin olayým diyorlar mesela. Ama bir kitap okuyayým ya da araþtýrayým, kendimi yenileyeyim diyenleri göremiyorum pek. YO: Bu sýnýf çatýþmasý çok gündemde yani insanlar tiyatro birdenbire sýnýf atlamak istiyorlar. Ýþte o yýrtma, köþeyi dönme çabasý bizde de çok var. Bir þekilde ben yýrtayým ama nasýl yýrtayým bilmiyorum ya! Benim kültürüm belli, aldýðým eðitim belli ama ben bunlarý reddedeyim bambaþka bir kültürde olayým, batýlý gibi davranayým durumunu maalesef gençlerimizin %80'inde görüyorum. SY: Bu bizim mesleðimize de yansýdý. Zamanýmýzda tiyatro artýk sanat yapmak için girilen bir yol deðil. Tamamen popüler bir kimliðe geçiþ için bir basamak oldu. Ekranda izleðimiz insanlarýn çoðu konservatuar kapýsýndan geçmemiþtir ama kimse sorgulamaz onlarý hepsi konservatuar mezunuyuz diye dolaþýrlar. Þimdi konservatuara giren çocuklarda bile oyuncu olmak gibi bir çaba yok. Ben burada biraz bir þeyler öðrenirsem hemen televizyona geçer, meþhur olurum çabasý var çoðunda. Biraz önce dedik ya "Konservatuarý bitirip Ýstanbul'a geleyim. Filmlerde, dizilerde oynayýp meþhur olayým." diyenlerin sayýsý çok diye. Siz bunlara sahipken tam tersi bir karar verdiniz ve Diyarbakýr Devlet Tiyatrosu'na geçtiniz. Bu davranýþýnýzdaki düþünce nedir? YO: Bu tamamen benim mesleðime olan saygýmla ilgili bir þey. Tiyatro her yerde yapýlmalý. Türk tiyatrosunun yetiþtirdiði tüm duayenler devlet tiyatrolarýnda çalýþmýþlardýr mutlaka. Benim kaçma nedenim kendimi bir güvenlik çemberine alma isteði aslýnda. Gerçekten tiyatro yapabileceðim bir ortama gidip orada gençlerle, kendim gibi olan insanlarla yeni oyunlar koymak, o ortamý tanýmak kýsacasý üretmek amacým. Türkiye sadece Ýstanbul'dan ibaret deðil çünkü. SY: Burada sistemi sorgulamak gerekiyor aslýnda. Bölge tiyatrolarýnda gerçekten yetenekli insanlar var. Tiyatrodaki oyuncu potansiyeli sadece televizyonlarda gördüðünüz insanlarla sýnýrlý deðil. Devlet tiyatrolarýna gittiðimizde oradaki oyuncularýn heveslerini gördüðümüz zaman çok öykünüyoruz. Onlar buraya gelse, biz oraya gitsek, böylece sistem by-pass olsa ve o hiç ulaþýlmayan hücrelere de kan gidebilse. YO: Gerçekten tiyatroya sahip çýkan kurumlar var. Devlet Tiyatrosu bunun baþýnda geliyor. Bizim baþka bir alanýmýz olamaz çünkü tiyatro aslýnda çok lüks bir iþtir bu yüzden insanlar hep popüler iþlere yöneliyorlar. Giþe kaygýsý güdüyorlar çünkü ama bizim böyle bir kaygýmýz yok. Bizim iþimizi gerçekten yapabileceðimiz tek yer Devlet Tiyatrosu kurumudur ve bu kurumun ülke için sorumluluðu çok büyüktür. SY: Dünyanýn hiçbir ülkesinde bu kadar ucuz bilet parasýna tiyatro izleyemezsiniz. Yurtdýþýnda bir tiyatro bileti 150 milyondur. O nedenle Devlet Tiyatrosu bence de çok önemli bir iþlevi yerine getiriyor. Delirmeyi öðrenmek zor oldu mu? (gülüþmeler) SY: Bundan evvel bir sinema projesi vardý, bir þizofreni oynamam gerekiyordu. Eskiden kafaya bir peruk takýp gözleri de hafif çevirince deli olunuyordu. Ben çeþitli sinir hastalýklarý merkezlerinde deðiþik aþamalardaki arýyorum temmuz 2006 arkadaþlarla takýldým (gülüþmeler). Çok sert bir þeydi benim için. Gözlemlerimin üstüne Sumru'yu da katarak bu karakteri çýkardým. RÇ: Sonra da baþýmýza deli kaldý böyle (gülüþmeler). SY: Delilik ayrýca çok güzel delilere özeniyorum. Biz acý çekiyoruz ama deliysen yýrtýyorsun. Baþkalarý çeksin, býrak baþkalarý korksun senden. Sen mis gibi dolaþ sonra ortalarda. Üç noktayý tamamlar mýsýnýz? Mag gibi bir annem olsaydý… RÇ: Mag gibi bir annem olsaydý biraz set çekerdim onunla arama. Coðrafyama fazla sokmazdým yani fazla yakýna gelmeden iliþkimi kurardým. Þimdiye kadar yapýlan Türk korku filmlerinde dini bir içerik vardý. Gen, onlardan konu olarak biraz farklý. Ama onun da dünya da örnekleri çok. Korku konularý artýk bir kliþe mi? Ya da yeni konular bulmak zor mu? YO: Sadece korku türü için deðil tüm türler için yeni konu bulmak zor artýk. Baktýðýnýz zaman tiyatroda da sinemada da toplam 5-7 ana öykü vardýr ve hepsi birbirine benzer. Dünya sinemasýnda da yine bu öyküleri alýyorlar, sinemanýn teknolojisinden faydalanýp, tersten kurguyla ya da içine sürprizler katarak, daha seyirlik daha sinemasal hale getirip sunuyorlar. O yüzden bu tip konular artýk kliþedir. Film yapmak isteyenin kendi dünyasýný ortaya koyduðu, giþe kaygýsý taþýmayan bir filmde de oynamak isterdim ki oynadým da daha önce. Sinema oyunculuðu kamera önünde öðreniliyor o yüzden bunun çok yararlý bir tecrübe olduðunu düþünüyorum. Ama Türkiye'de yapýlan filmler arasýnda kalite olarak bir sýnýr varsa bu filmin (Gen) o sýnýrlarýn üstünde olduðunu da biliyorum. SY: Bana göre deniz çoktan bitti artýk. Yaratýcýlýk bizim en büyük sorunumuz oldu. Ne söylenmedik söz kaldý ne yapýlmadýk hareket. Biz artýk olan þeyleri karýþtýrýp bir dünya mutfaðý yapýyoruz. Türkiye'deki sinema sektörüne de baktýðýnýz zaman ticari filmler vardýr, piyasa filmleri vardýr, 4 tane de oyuncularý vardýr o filmlerin. Belirli bir zamanlarý da vardýr; ilkokullar kapandýðýnda ya da yarýyýl tatilinde oynar, biter. Ondan sonra meydan gerçekten iyi film yapanlara kalýr çok þükür. Onlar da þimdilerde iyi giþe yapmaya baþladýlar. Eskiden sanat filmi diye bucak bucak kaçarlardý. Þimdi sanat filmiyle salak filmi ayýrt edilebiliyor artýk. Ýzleyici seçmeyi öðrendi de diyebilir miyiz buna? Eskiden elindekiyle yetinen bir seyirci vardý ama þimdi ne istediðini bilen bir seyirci var. SY: 12 Eylül öncesi gerçekten böyle bir potansiyel vardý. Ýnanýlmaz oyunlar oynanýyordu, kitaplar okunuyordu. Ýhtilalden sonra kitap okumak kutsanmýþken birden bir www.gazete.itu.edu.tr ayýp haline geldi. Deðer yargýlarý o kadar deðiþti ki bir anda çok özgün eserlerin yerini diziler, patlamýþ mýsýr oyunlarý aldý. Þimdi raðmenlere raðmen bir toparlanma sürecine girildi bence. Çünkü bir ara gerçekten acayip dýþlandý sanatsal filmler. Tüm deðerlere karþý bir isyan vardý ve insanlar baya bir acýsýný çekti onun ve artýk Hababam'la hayatýn geçmeyeceðini anladýlar. Artýk samimi bir þey yaparsan mutlaka karþýlýðýný alýyorsun. Ismarlama bir þey olmayacak, kendinden olacak ama. YO: Onu yapmak çok zor çünkü bizim sinema geleneðimiz yok. SY: Ama güçlü bir edebiyatýmýz var ondan örnekler alalým biz de. YO: Fransýz sinemasýndan esinlenmiþ ilk Türk sinemasý ki onlarýn bile naif bir yaný vardý. Þimdilerde ise Çin'de bile Amerikan filmleri çekiliyor. Bizde de film çeken insanlarýn dünyalarýný sýnýrlýyorlar ya Fransýz filmi gibi ya da Amerikan filmi gibi olmalý derken. Çünkü biz özümüze hiç bakmadýk hep taklidin taklidini yapýyoruz. Ben neden kendi hikâyemi yapmýyorum da baþkalarýndan etkilendiðim þeyleri yapýyorum? Çaðar Irmak'ýn yaptýðý þey buna benzer bir þeydi ve 4 milyon kiþi tarafýndan da izlendi. Artýk bu tip iþler yapmak lazým bence. RÇ: Þimdilerde bunu deðiþtirmek için çaba serf eden yönetmenlerimiz var. Yeþim Ustaoðlu, Ahmet Uluçay, Çaðan Irmak bu yolda çaba gösterenlerden. Oynadýklarý birbirinden baþarýlý ve uzun soluklu oyunlarla Aziz Nesin Sahnesi'ni kaliteli bir seviyeye taþýdýklarýný savunan sanatçýlarýmýza sonuna kadar hak veriyor, sorularýma verdikleri içten cevaplar için çok teþekkür ediyorum. Emrah Deniz, denizemr@itu.edu.tr 33 gezi arýyorum 34 temmuz 2006 SOKAK SOKAK ÝSTANBUL çengelköy Geçmiþten günümüze bir Boðaziçi geleneði… Çengelköy'de Ýstanbul'u yeniden keþfetmek için otobüsten indiðimde, takvimler Hýdýrellezi, yani yazýn baþlangýcýný haber veriyordu. Kameramý hazýrladým ve bir avcýnýn avýný bekleyen dikkati ile her an çýkabilecek ilginç güzellikleri yakalayabilmek için çevremi izlemeye koyuldum. Boðaziçi'nin Anadolu yakasýnda, Beylerbeyi ile Vaniköy arasýndaki koyun çevresinde ve ardýndaki yamaçlara kurulu, Üsküdar ilçesine baðlý, üç mahalleden oluþan bir semt olan Çengelköy; geleneksel Ýstanbul'un temsilcilerindendir. Çengelköy adýný, fetihten sonra sahilinde bir çok çengel (çýpa) olmasýndan dolayý aldýðý rivayet edilmektedir. Vaniköy'den güneye doðru Kuleli Askeri Lisesi'ninde bulunduðu Kuleli mahallesi ile baþlayan semt, sýrasý ile Talimhane-Bahçelievler ve Havuzbaþý mahalleri ile devam eder. Bu üç mahalleyi birbirine baðlayan sahil yolu ise Çengelköy'ün atan kalbidir. Ýþte ben de semtin en canlý caddesi olan Çengelköy Caddesi ile bu eski semtin hayatýna karýþtým. Çengelköy Caddesi günün her saati gerek araç gerekse insan trafiði ile hareketli ve bir o kadar da sýkýþýk. Cadde; saðlý sollu dükkanlar, iþyerleri, kafeler ile kuþatýlmýþ. Fakat bu semti alýþýlmýþ þehir görüntüsünden ayýran, cadde boyunca sýralanmýþ çýnarlarý. Onlarýn gölgesi güneþin kýzgýn yüzünü saklýyor, yemyeþil yapraklarý ise beton yapýlarý çekilir hale getiriyordu. Caddeyi kendi akýþýna býrakýp Çýnarlý Camî Sokaðý'na sapýyorum. Bu sokakta 1823 yýlýnda yapýlmýþ olan Hamdullah Paþa Camî ve hemen önünde yaklaþýk 784 yaþýnda olduðu sanýlan bir anýt çýnar bulunmaktadýr. Bu çýnar meydanýn adeta çatýsý görünümünde. Gölgesi altýnda oturmak, hemen yanýnda oynaþan dalga seslerini dinleyip tam karþýnda boðaz köprüsü manzarasýna kendini kaptýrmak; tadý damakta kalan nezih anlar sunuyor insana. Bu meydan birçok diziye de ev sahipliði yapmýþ. Süper Baba dizisinin o boðaz manzaralý kahvesi iþte bu meydandaymýþ. Þimdilerde o kahve bir çaybahçesi olarak hizmet vermeye devam etmekte. Bu sokaðýn hemen arkasýnda pazartesi günleri semt pazarý kuruluyor. Tekrar Çengelköy Caddesi'ne çýkýyorum. Çengelköy Vapur Ýskelesi'nin yanýnda aðaçlarla çevrili, çýnaraltýna göre daha sakin, nispeten bir park havasýnda olan küçük bir sahil meydaný daha bulunmakta. Balýk lokantalarý ile çevrili olan bu meydanýn hemen giriþinde tarihi bir çeþme var ki sevindirici yaný halen kullanýlabilir olmasý. Ne yazýk ki çoðu Ýstanbul semtlerinde olduðu gibi burada da mevcut çeþmelerin yarýsýndan fazlasý býrakýn kullanýlmasýný ayakta bile güçlükle duruyorlar. Çeþmelerin durumu maalesef Ýstanbul'un tarihe karþý bir ayýbý olarak durmakta. Meydandan ayrýlýp iki beyaz ahþap evin arasýna sýkýþmýþ iskeleye gittim. Ýskele iki kulesi olan gayet bakýmlý bir yapý. Ayrýca manzarasý da görülmeye deðer. Çünkü yukarýda bahsettiðim meydanlar iskeleden toplu bir þekilde görülebiliyor. Ýskelede boðaz manzarasýna doyunca Çengelköy yamaçlarýna doðru çýkmaya karar verdim. Tam iskelenin karþýsýnda Aya Yorgi Ortodoks Kilisesi bulunmakta. Kilisenin yanýndaki sokaktan týrmanmaya baþladým. Týrmandýkça beton yapýlar seyrekleþiyordu. Boðazýn güzelliðini görmemi engelleyen tek unsur yeþil yeþil yapraklarý ile koca çýnarlardan baþkasý deðildi. Bu yamacýn en tepesinde bugün tadilatý devam eden ve devlet konuk evi olarak www.gazete.itu.edu.tr kullanýlan Vahdettin Köþkü bulunmaktadýr. Vahdettin'in padiþah olmadan önce kaldýðý bu yer geniþ bir bahçeye de sahip. Bu güzel manzara ve sakin sokaklarda doyasýya dolaþtým. Yer yer eski ahþap binalar aðaçlarla sarmaþ dolaþ olmuþ bana poz veriyorlardý. Hiçbir kareyi kaçýrmadan resmediyordum. Çengelköy yamaçlarýnda sokaklarýn herhangi bir düzeni yok kimi zaman kýyýya dik kimi zaman da paralel uzanmakta. Yamaçlarda ki evlerde týpký sahildekiler gibi, ahþap tarihi evlerle beton yepýlar içiçe; ancak beton yapýlarýn biraz daha özenli mimarisi çirkin bir görüntü oluþturmuyor denebilir. Ayrýca Çengelköy'ün içlerinde sebze bahçeleri görmekte mümkün. Ancak o meþhur çengelköy hýyarýnýn artýk buralarda yetiþtirilmediði söyleniyor. Çengelköy'ün dar sokaklarýndan gezinirken bir þeyi daha gözlemliyorum ki buradaki ahþap evler çok bakýmlý yýkýntý halinde olan ev sayýsý bir elin parmaklarýný çekmez. Çünkü çoðu sahil semtlerinde içlere gidildikçe bakýmlý ahþap evler nerede ise hiç yok denecek kadar azalýyor. Çengelköy'ün kalburüstü mahallesi ise Havuzbaþý mahallesi. Buraya ismini veren havuzbaþý parký ise insaný dinlendiren bir yer. Tam karþýsýnda Þeyh Nevruz Camî bulunmakta. Tamamen ahþap bir yapý olan camî Osmanlý son dönem mimarîsini en iyi þekilde yansýtmaktadýr. Camînin bulunduðu sokak boylu boyunca ahþap yapýlarla kuþatýlmýþ. Bu sokaðýn günümüze kadar bozulmadan gelmesi ve bu günde çok iyi durumda olmasý Çengelköy'de semt yozlaþmasý dediðimiz illete karþý bir bilincin var olduðunu gösteriyor. Havuzbaþý mahallesi yamaçlarý müstakil yeni nesil villalarla dolu. Yüksek duvarlarla çevrili sokaklarý gayet soðuk olmasýna raðmen gerek Çengelköy'e hakim bir tepeye kurulmasý gerekse boðazý çok net görebilmesi bu gösteriþli villalarý cazip kýlýyor. Son olarak tekrar sahile geldiðimde artýk öðle sýcaðý iyiden iyiye kendini hissettiriyordu. Yalýlarýn uzandýðý Çengelköy sahil þeridine bir daha hayranlýkla baktým. Bulunduðum yer olan Deniz Hamamý sokaðý Havuzbaþý mahallesinin kýyý ile olan tek baðlantý noktasý. Burada eskiden kadýn ve erkekler için ayrý ayrý sokaklarda girilen iki deniz hamamý varmýþ ve bundan dolayý da bu sokaða bu isim verilmiþ. Çengelköy; meþhur hýyarý, belki yüzyýllardýr canlý çarþýsý, eþsiz mazaralý çýnaraltý meydaný, pazartesi pazarý, çeþmeleri, o kendine has sokaklarý ve de evleri ile eski boðaz köyü görünümünü bir parça da olsa yaþatabilen ender semtlerden. Deniz Hamamý Sokaðý'nýn sonundaki kýyýda dönmeden önceki son dakikalarýmýn keyfini çýkarýrken gelen bir bayan suya önceden yazmýþ olduðu kaðýt parçalarýný atmaya baþladý. Yaptýðý iþe o kadar kendini vermiþti ki adeta bir ayin havasýnda her bir kaðýdý suya býrakýyordu. Elindeki kaðýtlarýn hepsini suya attýktan sonra merakýmý yenilerek niçin böyle bir þey yaptýðýný sordum. Kendisi bu günün Hýdýrellez olduðunu ve atmýþ olduðu kaðýtta bu yýl gerçekleþmesini dilediði isteklerinin yazýlý olduðunu söyledi. Dilekler, bu günde bir kaðýda yazýr ve suya atýlýrsa yýl içinde gerçekleþeceðini anlattý. Böyle bir geleneðe þahit olmanýn verdiði tatlý bir hisle Çengelköy'den ayrýlýrken bende küçük bir kaðýt parçasý býraktým boðazý serin sularýna… Sefa Demir, demirsefa@itu.edu.tr