2. Hafta
Transkript
2. Hafta
2.1.2016 İÇİNDEKİLER *BİLİŞSEL GELİŞİM: Temel kavramlar ve bilişsel gelişimin dönemleri (duyu-motor, işlem öncesi, somut, soyut dönemler…), dil gelişimi-dönemleri ve bu gelişimi etkileyen faktörler, eğitsel bir bakış… vb. *AHLAKİ (ETİK) GELİŞİM: Temel kavramlar, Etik Gelişim Kuramları (J. Piaget, L.Kohlberg), eğitsel bir bakış… vb. *TOPLUMSAL VE DUYGUSAL GELİŞİM: E. Erikson’un Kuramı ve duygusal bağlama kuramları, toplumsal gelişim, duygusal gelişim (roller, etmenler, aşamalar…vb) 1 2 2.Hafta BİLİŞSEL GELİŞİME GİRİŞ… Zihinsel süreç, ürün ya da eylemler; anlama, yorumlama, neden-sonuç ilişkisi kurma, analizler yapma, akıl yürütme, hatırlama, problem çözme gibi zihnin içinde süreçlenen eylemler ve faaliyetlerdir. Bilişsel gelişim sürecinde, bilişsel eylemlerin, zihinsel ürünlerin, yapısı, niteliği, zenginliği, tutarlılığı, hızı, vb. nasıl olmaktadır? Bir bebeğin bilişsel kapasitesi, çocuk, ergen, yetişkin bilişsel kapasitesine doğru nasıl gelişmektedir? Bu bağlamda çalışmaları olan en önemli kuramcılar Piaget, Bruner, Gagne ve Vygotsky’dir. Bu kuramcılar bilişsel gelişimi farklı açılardan ele almışlardır. 3 4 BİLİŞSEL GELİŞİME GİRİŞ İnsanları, diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerden biri düşünebilme yetisidir. Bilişsel gelişim de insanoğlunun bilgiyi edinme, bellekte işleme ve tutma, akıl yürütme, gerektiğinde bilgiyi bellekten bulup kullanma, kısaca düşünme eylemlerini ve bu eylemlerin gelişim sürecini ele almaktadır. Bilişsel gelişim kuramları iki boyutta ele alınmaktadır: Genetik merkezli ve sosyal merkezli. Piaget, hep şu soruya cevap aramıştır: Dünyaya geldiğinde hiçbir zihinsel yapıya sahip olmayan çocuk, acaba nasıl yetişkin gibi düşünebilmektedir? 2.1.2016 JEAN PİAGET VE BİLİŞSEL GELİŞİM 2.1.2016 2.1.2016 Düşünme ile hemen hemen aynı anlama gelen biliş (cognition), insanların dünyayı anlamalarını ve öğrenmelerini içeren, zihinsel eylemlerdir. BİLİŞSEL GELİŞİME GİRİŞ 2.1.2016 2.1.2016 2.1.2016 EĞİTİM PSİKOLOJİSİ Piaget, Bruner ve Gagne genetik, Vygotsky ise sosyal merkezli kuramcılardır. 5 6 1 2.1.2016 PİAGET VE BİLİŞSEL GELİŞİM KURAMI… Piaget, çocuklarla çalışırken "gözden geçirilmiş klinik yöntem" adını verdiği yarı yapılandırılmış bir araştırma yöntemi de geliştirmiştir. 1925'den itibaren üç çocuğunu, doğal ortamlarında, sistemli bir şekilde gözlemleyerek, çalışmalarını sürdürmüştür. Bilişsel gelişim birbiri ardına dizilmiş hiyerarşik bir sıra izler. Bilişsel gelişim kalıtım ve çevrenin etkileşiminin bir sonucudur. Fakat Piaget'in, "kalıtım mı yoksa çevre mi daha etkendir?” sorusunda kalıtımı bir adım önde tuttuğu bilinmektedir. 2.1.2016 2.1.2016 PİAGET VE BİLİŞSEL GELİŞİM KURAMI Piaget’e göre çocuk dünyanın ve bilgiyi edinmenin pasif alıcısı değildir; bu süreçte aktif bir rolü vardır. Çocuklar en etkili şekilde yaparak ve yaşayarak öğrenirler. 7 OLGUNLAŞMA a. Olgunlaşma b. Yaşantı (Deneyim) c. Kültürel (toplumsal) aktarım (Sosyal geçiş) d. Dengeleme e. Örgütleme Örnek: El kasları olgunlaşamayan bebek, yakalama ya da atma şemasını kullanamaz ve buna bağlı şema oluşumu engellenir. 9 İçinde bulunulan toplum da bireyin bilişsel gelişimini etkilemektedir. Kültürler, bireylerin zihinlerini nasıl kullanacakları üzerinde gerek davranış kalıpları, gerekse dil aracılığı ile belirlemede bulunmaktadır. 2.1.2016 2.1.2016 Bilişsel gelişimi etkileyen önemli unsurlardan biri de yaşantı ya da aktif deneyimdir. Yaşantı, herhangi bir davranışı bireye kazandırmak ya da bir davranışı bireyin kazanması için o davranışın uyaranları ile bireyin etkileşime girmesi ve sonrasında bireyde bu bağlamda izler bırakmasıdır. 10 SOSYAL GEÇİŞ (KÜLTÜREL, TOPLUMSAL AKTARIM) YAŞANTI (DENEYİM) Olgunlaşma, daha çok gelişimin fiziksel yanıyla ilgilidir. Kişinin bedensel açıdan gelişmesi ve zihinsel açıdan işi yapabilecek seviyeye gelmesi olgunlaşmayla ilgilidir. Olgunlaşmanın zihin gelişimi üzerindeki etkisi daha çok yoksunluk durumunda ortaya çıkar. Yani, kişi olgunlaşmamış olduğu zaman zihin gelişimi gecikir. Ayaklarımızın yürüyebilecek güce ulaşması, dil kasların konuşma için gerekli güce ulaşması vb. olgunlaşma için verilebilecek örneklerdir. 2.1.2016 2.1.2016 1. BİLİŞSEL GELİŞİMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER 8 Örnek: Ege Bölgesinde büyüyen bir kişinin, sebze yemekleri konusunda çok fazla bilgiye ya da bu konuda şema sayısına sahip olmasını kültürel aktarımla açıklayabiliriz. Örnek: Dört işlemi öğrenmek için bireyin, dört işlemle ilgili uyaranlarla (sayılar, semboller, kurallar) etkileşime girmesi ve sonrasında zihinde dört işleme ilişkin izlerin kalmasıdır. 11 12 2 2.1.2016 D. DENGELEME… E. ÖRGÜTLEME (ORGANİZASYON) Olgunlaşma, yaşantı ve kültürel aktarım süreçlerinin bir araya getirilmesiyle zihinsel yapıların inşa edilmesi, bozulması, tekrar inşa edilmesi dengeleme kavramıyla açıklanır. İnsan düşüncesinde kararlılık ve tutarlılık eğilimi vardır. Doğal haliyle zihin karalı, tutarlı ve dengelidir. Öğrenilen bilgiler önce dengesizlik doğurur, sonra dengeye kavuşurlar. Bazı kişiler kolayca dengeye ulaşabilirken, bazıları daha geç dengeye kavuşurlar. Örgütleme, organizmanın içinde bulunduğu sistemi korur ve geliştirir. Ayrıca ilerleyen süreçte tekrar kullanılmak ya da yeni bilgi kazanımını sağlamak üzere, bilgileri birbirleriyle olan bağlantıları, farklılıkları ile bir bütün haline getirir. 13 2.1.2016 2.1.2016 14 PİAGET`NİN BİLİŞSEL GELİŞİM DÖNEMLERİ DUYUSAL-MOTOR EVRE (0-2 YAŞ) 1. Duyusal Motor Dönem (0-2 yaş) a. Birinci Döngüsel (devresel) Tepkiler (0-4 ay) b. İkinci Döngüsel (devresel) Tepkiler (4-12 ay) c. Üçüncü Döngüsel (devresel) Tepkiler (12-24 ay) 2. İşlem Öncesi Dönem (2-7 yaş) a. Sembolik (kavram öncesi) İşlemler Dönemi (2-4 yaş) b. Sezgisel Dönem (4-7 yaş) 3. Somut İşlemler Dönemi (7-11 yaş) 4. Soyut İşlemler Dönemi (11 yaş ve sonrası) Örnek: Bir bebeğin, sürekli emme davranışı yapması ya da elini emmesi, avuçlarını açıp kapaması birincil döngüsel tepkilerdir. 17 İkincil Döngüsel (Devinsel) Tepkiler (4-8 Ay): Bu evrede bebekler, tekrarlı davranışları kendisinin dışındaki nesnelere ya da uyarıcılara yönelik olmaya başlamıştır. Santrock’a göre, bebeğin şemaları, kasıtlı ya da amaca yönelik değildir; fakat şemaları sonuçları nedeniyle tekrarlanmaktadır. Bebek, tamamen tesadüf eseri olarak bir çıngırak sallayabilir. Bu davranışın sonunda bir haz almaya başlayan çocuk bunu tekrarlayabilir. Örnek 1: Piaget (1952) 4 aylık bebeği olan Laurent’in karşısında, oyuncak bebekleri oynatmış. Onları elinden düşürdükten ve ilginç bir sallanma hareketinden sonra, Laurent bebeğe karşı “vurma” ve “çarpma” şemalarını kullanmaya başlamıştır. 2.1.2016 İlk Alışkanlıklar ve Birincil Döngüsel (Devinsel) Tepkiler (1-4. Aylar) İkinci evrede, alışkanlıklar ve birinci döngüsel tepkiler görülmektedir. Döngüsel tepki, tekrarlı davranışlar demektir. 1. döngüsel tepkiler, uyarıcılardan bağımsızlaşan refleks tekrarlı davranışlar olarak tanımlanabilir. Bebek bir davranışı rastlantısal olarak yaptığında, bu davranış ilgisini çekmişse, tekrarlamak ister. Fakat bu davranışlar bedenine yönelik davranışlardır. 16 DUYUSAL-MOTOR EVRE (0-2 YAŞ) 2.1.2016 Örnek: Bir bebeğin dudaklarına biberon ya da her hangi bir nesne dokundurulduğunda, onları hemen emmeye başlaması basit refleksler dönemine örnektir. Ya da bebeğin avuç içine parmağımızla dokunduğumuzda, parmağımızı yakalaması bu döneme örnek teşkil edebilir. 15 DUYUSAL-MOTOR EVRE (0-2 YAŞ) Basit Refleksler (0-1 Ay): Duyusal-motor evrenin ilk aşaması olarak bilinen bu evrede, bebekler doğuştan getirdikleri refleksleri kullanır ve onlar üzerinde denetim kazanırlar. Algılama ve eylem, “aranma olarak bilinen” ve “emme” gibi reflekslerle olmaktadır. 2.1.2016 2.1.2016 18 3 2.1.2016 İkincil Döngüsel Tepkilerin Koordinasyonu (8-12 Ay): Bu evrenin diğer bir ismi amaçlı davranışlar dönemidir. Bebekler görme ve dokunma duyuları ile el ve gözü koordine etmeye başlamışlardır. Aynı anda bir nesneye bakabilmekte ve onu tutabilmektedir ya da aynı anda çıngırak gibi bir oyuncağı görsel olarak dikkatlice gözden geçirebilir ve dokunarak o nesneyi inceleyebilirler. Örnek: Bebeklerin, uzağında duran oyuncağa ulaşmaya çalışması ya da oyuncak sepetindeki oyuncaklardan her bir tanesine değil, gözüne kestirdiği oyuncağa uzanmaya çalışması, amaçlı davranışlara örnektir. Nesne Sürekliliği (Nesne Kalıcılığı, Devamlılığı): Nesne sürekliliği, bir nesnenin, duyularla algılanmadığı zaman da var olmaya devam etmesidir. Farklı bir tanımlamayla nesne sürekliliği, nesnenin görme, işitme, dokunma, tatma ve koklama duyularından bağımsız olarak var olmaya devam ettiği bilgisini kazanmadır. Örnek: Oyuncak arabanın üstü bir bezle örtüldüğünde, bebeğin arabaya ulaşmak için arabanın üstündeki bezi kaldırması, nesne sürekliliğini kazandığını gösterir. 21 2.1.2016 Örnek: Piaget’nin küçük kızı açılan ve kapanan bir kibrit kutusu görmüştür. Bu olayın arkasından, küçük kız, kibrit kutusunu açıp kapatarak bunu taklit etmiştir. Aslında küçük kız bu davranışı yapmadan önce, olaya ilişkin zihinsel sembolleştirmelerden ya da temsilden yararlanmıştır. 20 DUYUSAL-MOTOR EVRE (0-2 YAŞ) 2.1.2016 Şemaların İçselleştirilmesi (Düşüncenin Başlangıç, Zihinsel Temsil Dönemi) (18-24): Duyusal-motor dönemin son evresi olan bu evrede bebekler, basit sembolleri kullanma becerisi geliştirmektedirler. Bu durum sembolik ya da zihinsel temsil olarak da değerlendirilebilir. Piaget’ye göre bir sembol, bir olayı ya da durumu temsil eden içselleştirilmiş algısal imge ya da sözcüktür. Üçüncül Döngüsel (Devinsel) Tepkiler (12-18 Ay): Üçüncül döngüsel tepkiler evresinde, tekrarlayan davranışlardan çok, uyarıcılara yeni edimlerde bulunulan bir evredir. Merak önemli bir şema haline gelmiştir. Bebekler nesnelere ya da uyarıcılara sürekli yeni şeyler yaparak ve sonuçlarını araştırarak, amaçlı olarak nesnelerdeki yeni olasılıkları keşfetmeye çalışırlar. Bu evrede bebek yeni amaçlarını gerçekleştirmek için deneme yanılma yolunu kullanırlar. Örnek: Bir bebek, oyuncak sepetinden oyuncak arabasını almak istesin. Bebek oyuncak arabaya ulaşamayınca, ulaştığı bir oyuncağı kullanarak, oyuncak arabayı kendine geçmeye çalışması, bu yöntem de sonuç vermese oyuncak sepetini devirmesi üçüncü döngüsel tepkiye örnek oluşturabilir. 19 DUYUSAL-MOTOR EVRE (0-2 YAŞ) 2.1.2016 DUYUSAL-MOTOR EVRE (0-2 YAŞ) 2.1.2016 DUYUSAL-MOTOR EVRE (0-2 YAŞ) 22 DUYUSAL-MOTOR EVRE (0-2 YAŞ) DUYUSAL-MOTOR EVRE (0-2 YAŞ) 23 Ertelenmiş (Çıkarsanmış) Taklit: Ertelenmiş taklit, çocuğun daha önce gördüğü her hangi bir olayı, aklına geldiğinde taklit etmesi olarak bilinmektedir. Literatürde, ertelenmiş taklit davranışlarının 6 haftalık bebeklerde görülmeye başladığı belirtilmiştir. Bebekler ilk aylarda daha çok, dil çıkarma, ağız açma gibi davranışları öncelikli olarak taklit etmektedirler. Örnek 1: 6-9 aylık bebeklere, eldiven çıkarma, eldiven içindeki zili çalmak için eldiveni sallama, eldiveni değiştirme gibi hareketleri yapan bir kukla göstermişler. Bir gün sonra, bu hareketleri gören bebekler bu hareketleri taklit etmişlerdir. 2.1.2016 Kendiyle Dış Dünya Ayrımı (Doğadan Ayrışma): Bebek, ilk aylarda vücuduna dokunan bütün nesneleri bedeninin bir parçası ya da kendini doğadan ayrı bir varlık olduğunu sanmazlar. Bebek, varlığın ya da yokluğun bilince değildir. Bacanlı’ya göre, bebek için başlangıçta, ben-sen olmadığı gibi, kapı, pencere, biberon, vb. de yoktur. Zamanla bebek, kendi bedeninin ve diğer varlıkların farkına varır ve her bir uyaranın kendine has olduğunu anlamaya başlar. 2.1.2016 24 4 2.1.2016 DUYUSAL-MOTOR EVRE (0-2 YAŞ) Not: Nesne sürekliliği, ertelenmiş taklit ve nesne kimliği gibi bilişsel becerilerin kazanılması, bebeğin, hatırlama becerisinin dolayısıyla hafızasının gelişmeye başladığının kanıtlarıdır. Ses Buluşması: Bebeğin en basit taklit kökenli davranışlar sergilemesi ve empatinin başlaması ses buluşması ile başlar. Ses buluşması, ağlama sesi duyan bir bebeğin, kısa bir süre sonra kendisinin de ağlamaya başlamasıdır. 2.1.2016 Örnek: 8-9 aylık bir bebek sadece sabah kahvaltısında, kendisine ait olan tabağın kendisine ait olduğunu düşünürken, 10-11 ay civarında her ortamda o tabağın kendisine ait olduğunu düşünür. 2.1.2016 Nesne Kimliği: Bir nesnenin ya da uyaranın bir durumdan diğerine ya da bir günden başka bir güne değişmediğini, aynı olduğunu anlayabilmektir. Bebekler 8–9. aylarda nesneyi sadece bilinen ortamda tüm ipuçları bulunurken tanırlarken; 10–11. aylarda ise nesneyi her ortamda, az olan ipuçlarıyla birlikte tanıyabilirler. DUYUSAL-MOTOR EVRE (0-2 YAŞ) Örnek: Hastanelerde yeni doğan servisinde, ses bulaşmasının etkisiyle bir bebek ağlamaya bağlayınca, diğer bebekler de ağlamaya başlar. 25 26 İŞLEM ÖNCESİ EVRE (2-7 YAŞ) DUYUSAL-MOTOR EVRE (0-2 YAŞ) SEMBOLİK DÖNEM (2-4 YAŞ) Sembolik kavrayış, 12 ay civarında ortaya çıkan yer değiştirmiş referanstır. Bebeklere kaybolunmuş bir oyuncağın ismi söylendiğinde, oyuncağın daha önce olduğu yere doğru bakması bu becerilerle ilişkilidir. Sembolik Fonksiyon ve Sembolik Oyun (-Mış Gibi Oyunlar): Çocuklar gördükleri ya da görmedikleri, uyarıcı ya da nesnelerle ilgili zihinsel temsiller ya da semboller geliştirirler. Çocuklar, insanları, evleri, arabaları, kuşları, balıkları, bulutları vb. şeyleri temsil olarak ifade etmek için, çeşitli sembol / temsil ya da ifadeleri kullanır ve “mış gibi oyunlara” yani “sembolik oyunlara” başlar. Hayali arkadaşlar şeklinde de görülebilir. Örnek: Bir çocuğun, sopayı at olarak kullanması, bir koltuğun araba olarak düşünülmesi ya da tencere kapaklarını direksiyon gibi kullanılması sembolik oyuna örnek olarak verilebilir. 27 İŞLEM ÖNCESİ EVRE (2-7 YAŞ) İŞLEM ÖNCESİ EVRE (2-7 YAŞ) SEMBOLİK DÖNEM (2-4 YAŞ) SEMBOLİK DÖNEM (2-4 YAŞ) Örnek: Daha önce elma görmüş bir çocuktan elma resmi çizmesi istendiğinde onu çizmesi, çocuğun semiyotik işlevin kazandığını göstermektedir. Not: Sembolik oyunlar çocuğun; dikkat, bellek, akıl yürütme, hayal etme, başkalarının bakış açısını anlayabilme, kendini kontrol etme, duyguları anlama ve kontrol etme gibi birçok becerilerin kazanılmasına önemli katkılar sağlamaktadır. 29 Sihirli (Büyülü, Doğaüstü) Düşünce: Çocuklar bu evrede, yetişkin tarzı düşünemezler. Bu yüzden gerçek ile hayal arasında ayrımı çok fazla yapamazlar. Buna bağlı olarak çocuklar, büyüsel düşünmeye başlayabilirler. Bu düşünce bağlamında, çocuklar masal kahramanlarının ve sihir yapmanın gerçek olduğunu düşünebilirler. Örnek: “Örümcek Adam” filmini izleyen bir çocuğun, gerçekte böyle bir karakter olduğunu düşünebilir. Hatta kendisini de bir örümcek ısırdığında, “Örümcek Adam”a dönüşeceğini düşünmesi, büyülü düşünceye örnek oluşturabilir. 28 2.1.2016 Sembolik oyunlara bağlı olarak, çocuklarda semiyotik (işaretsel) işlev özelliği görülebilir. Sembolleri, işaretleri kullanma becerisi olarak bilinen bu özelliği kazanan çocuklar, bulunduğu zaman ya da mekan içinde görmediği uyarıcıları kullanabilir. 2.1.2016 2.1.2016 Sembolik Kavrayış: Duyusal motor döneminin en önemli kazanımlarından biri de sembolik kavrayıştır. Bu özelliğe göre, bebekler kelimelerin fiziksel olarak var olmayan şeylerin zihinsel imgelerini belirtmek için kullanılacağını anlayabilirler. 2.1.2016 30 5 2.1.2016 İŞLEM ÖNCESİ EVRE (2-7 YAŞ) İŞLEM ÖNCESİ EVRE (2-7 YAŞ) SEMBOLİK DÖNEM (2-4 YAŞ) SEMBOLİK DÖNEM (2-4 YAŞ) Örnek: Bir kız çocuğunun, oyuncak bebeğe biberonla süt içirmesi, üşümemesi için üstünü giydirmesi canlandırmacılığa örnek olarak verilebilir. Benmerkezci (Kendine Odaklanma) (Ego-Sentrizm): Kişinin kendi bakış açısıyla başkasının bakış açısı arasındaki farkı algılayamaması olarak bilinen ben merkezciliğin etkisi ile çocuk kendini dünyanın merkezine yerleştirir. Berk’e göre ise, başkasının simgesel görüşlerini kendisinin görüşlerinden ayırt edememedir. 76 Bu durum perspektif alamama ile de ilgilidir.77 Kendisinin istekleri, düşünceleri, duyguları, değerlendirmeleri çocuk için en iyi ve en doğrudur. Örnek 1: Portakal suyunun çok seven bir çocuğun, herkesin bunu çok sevdiğini düşünmesi Örnek 2: Bir çocuğun, kar yağıyorsa kendisinin oynaması için olduğunu düşünmesi 31 İŞLEM ÖNCESİ EVRE (2-7 YAŞ) İŞLEM ÖNCESİ EVRE (2-7 YAŞ) SEMBOLİK DÖNEM (2-4 YAŞ) SEMBOLİK DÖNEM (2-4 YAŞ) Devresel Tepki: Çocuğun sözel anlamda yaptığı tekrarlardır. Bir şarkıyı bıktırıncaya kadar söyler ya da bir espriyi bıktırıncaya kadar yapma devresel tepkidir. Devresel tepki, döngüsel tepkilerin devamı niteliğindedir. Döngüsel tepkiler devinimlerle yapılır, devresel tepkiler ise dil ile yapılır. Not: Devresel tepkiler, duyusal-motor evrenin sonunda açığa çıkmaya başlar; fakat yoğun olarak sembolik işlem öncesinde yaşanır. 33 34 İŞLEM ÖNCESİ EVRE (2-7 YAŞ) İŞLEM ÖNCESİ EVRE (2-7 YAŞ) SEZGİSEL DÖNEM (4-7 YAŞ) SEZGİSEL DÖNEM (4-7 YAŞ) Tersine Çevirme (İşlem Yapabilme): Tersine çevirememe, işlem öncesi döneme adını veren bir özelliktir. Yapılan işlemleri zihinsel ya da eylemsel olarak geri alma tersine çevirmedir. Farklı bir tanımlama ile, bir problemde belli adımlardan geçme ve sonra zihinsel olarak yönü tersine çevirerek başlangıç noktasına geri dönme yeteneği tersine çevirmedir. 2.1.2016 Odaklanma (Odaktan Uzaklaşamama, Merkeziyetçilik): Çocukların, herhangi bir nesnenin, olayın ya da durumun tek bir özelliğine dikkat etmesi, diğer özelliklerini gözden kaçırmasıdır. Farklı bir tanımlama ile, belli bir zaman diliminde, çocuğun sadece anlık görünen ve uyarıcıların dikkat çeken boyuta yoğunlaşıp, diğer boyutları birlikte algılayamamasıdır. 2.1.2016 32 2.1.2016 2.1.2016 Paralel Oyun ve Toplu Monolog: Bu evrede benmerkezciliğe bağlı olarak çocukta paralel oyun ve toplu monolog özellikleri ortaya çıkar. Paralel oyun, çocukların bir arada olsalar da birbirlerinden bağımsız oyunlar oynaması; toplu monolog (ortak monolog) ise, çocukların bir arada olsa da birbirlerini dinlemeden konuşmaya devam etmeleridir. Bu durum benmerkezci düşüncenin etkisi ile olmaktadır. Örnek: Yapılan bir deneyde, deneye katılan üç çocuğun her biri oyuncakların olduğu bir köşeye gönderilmiştir. Çocuklar daha sonra oyuncakları alıp, odanın bir yerinde buluşmuşlar ve birlikte oynamaya başlamışlardır. Fakat oyun oynarken birbirlerinin oyunundan bağımsız oynadıkları gözlenmiştir. 2.1.2016 Canlandırmacılık (Animizm): Sembolik dönemin önemli bir özelliği de animizmdir. Sembolik dönemde çocuklar canlı ve cansız ayırt edememektedirler. Piaget, sembolik dönem çocuklarının canlı sözcüğünü anlamadıklarını öne sürmüştür. Çocuklar, canlılığın anlamı konusundaki kavramsal bir belirsizlikten, hareket etmeyi canlılık ölçütü olarak değerlendiren bir kavramsallaştırmaya doğru gelişim göstermektedirler. Bu bağlamda düşünüldüğünde, Piaget, çocukların bitkilerin canlı olduğuna inanmadıklarını, ancak güneşin canlı olduğuna inandıklarını belirtmiştir. 2.1.2016 Örnek1: Ana okuluna giden bir çocuk, 5+3=8 diyebilir; fakat 3+5= 8 diyemez. Örnek 1: 5 yaşındaki bir çocuğa 10 adet 1 TL, diğer çocuğa kağıt 10 TL verildiğinde ikinci çocuk kendisine az para verildiğini düşünerek tepkide bulunacaktır. Çocuğun verdiği tepkinin temel nedeni sadece para adetine odaklanması, paranın değerine odaklanmamasıdır. 35 36 6 2.1.2016 İŞLEM ÖNCESİ EVRE (2-7 YAŞ) İŞLEM ÖNCESİ EVRE (2-7 YAŞ) SEZGİSEL DÖNEM (4-7 YAŞ) SEZGİSEL DÖNEM (4-7 YAŞ) Tek Yönlü Düşünme (Özelden Özele Akıl Yürütme): Çocuğun özel bir durumdan diğer özel bir duruma genelleme yapmadan akıl yürütmesi, ilişkilendirmesi ya da iki özel durum arasında eşleştirme yapmasıdır. Sezgisel dönemde tümdengelimsel ve tümevarımsal düşünce gelişmez. Buna bağlı olarak çocuk iki özel durum arasında tek yönlü bir bağlantı kurarak akıl yürütür. Özelden özele akıl yürütme davranışında, çocuğun geçirmiş olduğu yaşantı referans noktasıdır. Örnek: 1. Her sabah kahvaltıda fındık ezmesi yiyen bir çocuğun, bir sabah fındık ezmesi yemediğinde, o gün kahvaltı yapmadığını söylemesi. 2. Babası, hafta içi izin alıp mesaiye gitmediğinde, o günün hafta sonu olduğunu düşünen bir çocuk tek yönlü düşünme yapmıştır. 37 İŞLEM ÖNCESİ EVRE (2-7 YAŞ) İŞLEM ÖNCESİ EVRE (2-7 YAŞ) SEZGİSEL DÖNEM (4-7 YAŞ) SEZGİSEL DÖNEM (4-7 YAŞ) Örnek: Piaget’ farklı renk, büyüklük ve şekiller içeren nesneleri çocuğun önüne getirerek çocuktan onları gruplandırmasını istemiş. Çocuk, burada nesnenin hangi özelliğine odaklanmışsa ona göre nesneleri gruplara ayırmaya başlamıştır. Diğer özellikleri göz önünde bulundurmamıştır. Sezgisel dönemde olan bir çocuk, tek yönlü sınıflamaya bağlı olarak sınıf kapsama (parça-bütün ilişkisi) özelliğini kazanamamaktadır. Alt kategoridekilerin, üst kategoridekilere dahil olduğunu bilme işi olarak bilinmektedir. Şehir-ülke, çiçek-gül, hamsi-balık vb varlık, durum ya da nesneler arasındaki hiyerarşiyi sezgisel dönemde kavramak çoğunlukla mümkün değildir. Örnek: Çocuğa, Ankaralı olanlar aynı zamanda, Türkiyeli mi? diye sorulduğunda, çocuk, “hayır onlar Ankaralı” cevabını verebilir. Burada çocuğun, bütün ile parça arasında ilişkiyi anlamadığını görmek mümkündür. 39 40 İŞLEM ÖNCESİ EVRE (2-7 YAŞ) İŞLEM ÖNCESİ EVRE (2-7 YAŞ) SEZGİSEL DÖNEM (4-7 YAŞ) SEZGİSEL DÖNEM (4-7 YAŞ) Örnek: Piaget, farklı uzunluklarda 5 çubuğu çocuğunun önüne getirmiş ve ondan uzun olanından kısa olanına doğru çubukları dizmesini istemiştir. Çocuk, en uzun çubuğu ilk sıraya koymuş diğerlerini dağınık bir şekilde sıraya dizmiştir. Çocuktan çubukları kısadan uzuna doğru dizmesini istediğinde bu kez kısa çubuğu ilk başa getirmiş fakat diğer çubukların yerini karıştırmıştır. Yapaycılık: Çocukların canlandırmacılık düşüncesinin paralelinde görülen önemli bir özellik yapaycılıktır. Yapaycılık, doğa olaylarının birileri tarafından yapıldığının düşünülmesi olarak bilinir. 2.1.2016 Tek Yönlü Sıralama: Belirlenmiş özelliklere göre dizmek anlamına gelen sıralama işlemi, sınıflama işlemleri ile birlikte görülebilir. Tek yönlü sıralama, nesneleri, uyarıcıları odaklanılan özellik bağlamında dizmektir. 2.1.2016 38 2.1.2016 Tek Yönlü sınıflama: Sınıflama yapma, kategorize etme, gruplandırma gibi anlamları bulunmaktadır. Tek yönlü sınıflama, nesnenin, uyarıcıların bir yönüne odaklanma sonrasında yapılan gruplandırma işlemleridir. Bir sınıf içinde, öğrencileri düşünelim. Bu öğrenciler, pek çok özellik bakımından birbirlerinden ayrılabilir. Ama sezgisel dönemdeki bir çocuk için bu öğrenciler beklide “kızlar ve erkekler” olarak kategorize edilebilir. 2.1.2016 2.1.2016 Örnek:İşlem öncesindeki bir çocuğa içi aynı miktarda sıvıyla doldurulmuş iki eşit kap gösterilmiştir. Çocuk bu kapların aynı miktarda sıvı içerip içermediği sorulduğunda bunların aynı miktarda olduğu söylenmiştir. Sonra kaplardan birindeki sıvı ince uzun bir kapa boşaltılmıştır. Sonra sıvı miktarları sorulduğunda, sıvı miktarının eşit olmadığı uzun kaptakinin daha çok olduğunu söylemiştir. Yani kapın şeklinin değişmesi, içindeki miktarın değişimini etkilememesi gerektiğini anlayamamıştır. 2.1.2016 Korunum: Korunum, çocukların bir nesne ya da durumun şeklinin değiştirilmesinin, o nesne ya da durumun temel özelliklerini değiştirmeyeceğinin bilincinde olunması olarak tanımlanır. Korunumla birlikte, çocuklar, nesnelerin belirli özelliklerinin, dış görünüşlerinin değişse de aynı kaldıklarını düşünür. Örnek: Güneşi birilerinin kibritle yaktığını (Gander ve Gardiner, 1995), gökyüzündeki ayı birilerinin yeryüzünü aydınlatması için geceleyin çıkartıldığını düşünen bir çocuk yapaycı düşünmüştür. 41 42 7 2.1.2016 SOMUT İŞLEMLER EVRESİ (7-11 YAŞ) Somut işlemler döneminde, çocuklar nesnelerin ya da uyarıcıların bir özelliğine odaklanmayıp, pek çok özelliğini bir anda değerlendirerek odaktan uzaklaşabilirler. Karşı yolda dondurmacıya odaklanan ve ona doğru yürüyen bir çocuğun, yolun sağından ya da solundan gelen bir arabalara artık dikkat edebilirler (Odaktan uzaklaşma). Bir problemde belli adımlardan geçme ve sonra zihinsel olarak yönü tersine çevirerek başlangıç noktasına geri dönme yeteneği olarak bilinen tersine çevirme becerisini çocuklar başarabilmektedir. 1’den 10’a kadar saymayı öğrenen bir çocuk, 10’dan 1’ kadarda rahatlıkla geriye doğru sayabilirler (Tersine çevirme, işlem yapma). 43 44 SOMUT İŞLEMLER EVRESİ (7-11 YAŞ) SOMUT İŞLEMLER EVRESİ (7-11 YAŞ) Sayı ve madde korunumu ilk kazanılan korunum türleri olurken, ağırlık ve hacim korunumları en son kazanılan korunum türleridir. Korunum ilkesine bağlı olarak çocuklar, telafi (ödünleme) ve ayniyet (özdeşlik) gibi iki önemli bilişsel beceriler kazanırlar. Telafi, bir boyuttaki değişimin diğer boyutta da değişim yaptığını anlama olarak tanımlanabilir; Ayniyet ise bir nesneye bir şey eklendiğinde ya da ondan bir şey çıkarıldığında miktarının da değiştiğinin, bir şey eklenip çıkarılmadığında ise miktarın değişmediğini düşünmedir. Örnek 1: Bir balonun içine su doldurulduğunda, balonun hem şişebileceğini hem de ağırlaşabileceğini düşünme becerisi telafidir. Örnek 2:Bir torbanın içinde 100 misket olduğunu düşünelim. Bir çocuğun, torbadan bir misketi aldığında ya da bir misketi torba attığında sayının değişebileceğini düşünmesi ayniyettir. 45 47 Uyarıcıları, belirlenmiş özelliklere göre dizme anlamına gelen sıralama işlemi, tek yönlü olmaktan çıkmıştır. Bu evrede çocuklar nesneleri, uyarıcıları bir şekilde sıralayabilirler. Bir öğrenci, bu özellikle birlikte, sınıf arkadaşlarını düzgün bir şekilde boy sırasına dizebilir. Aynı zamanda ortadan kalkan diğer bir düşünce tarzı da benmerkezciliktir. Bu duruma dağılma denir. Perspektif almaya başlayan çocuk, başkasının görüşlerini, düşüncelerini, duygularını anlamaya başlar. Çocuğun başkalarına anlamaya başlaması, onun empati yeteneğinin gelişmesine yardımcı olur. Somut evrede, portakal suyunu çok seven bir çocuk, herkesin bunu çok sevdiğini düşünmez. 2.1.2016 2.1.2016 Somut dönemde, çocuklar, nesnenin, uyarıcıların bir yönüne odaklanarak sınıflama yapma yerine, bu nesne ve uyarıcıları farklı alternatiflerle sınıflama becerisi kazanırlar. Somut evredeki bir çocuk, sınıf arkadaşlarını, kızlar-erkekler, gözlüklüler- gözlüksüzler, çalışkanlar-tembeller, kahverengi gözlülerrenkli gözlüler gibi pek çok kategoride sınıflayabilirler. 46 SOMUT İŞLEMLER EVRESİ (7-11 YAŞ) SOMUT İŞLEMLER EVRESİ (7-11 YAŞ) 2.1.2016 Çocukların bir nesne ya da durumun şeklinin değiştirilmesinin, o nesne ya da durumun temel özelliklerini değiştirmeyeceğinin bilincinde olunması olarak korunum yeteneğini bu evredeki çocuklar artık kazanmışlardır. Bir çocuğa bir kilo demir mi ağır, bir kilo pamuk mu? diye sorulduğunda, bu dönemdeki çocuklar, ikisinin de aynı ağırlıkta olduğunu söyler (Korunum kazanma). 2.1.2016 2.1.2016 Somut işlemler döneminde, çocukların düşünme becerileri yetişkinlerin düşünme becerilerine daha fazla benzemeye başlar. Akıl yürütme, çok daha mantıklı ve örgütlü bir şekilde olmaktadır. Somut işlem döneminde çocuklar, somut nesneler, durumlar üzerinde akıl yürütme, muhakeme yapma, problem çözme gibi bazı becerileri kazanmışlardır. Bu evrede en önemli değişimler, işlem öncesi dönemindeki odaklaşma, tersine çevirememe, korunumun olmaması, tek yönlü düşünce / sınıflama / sıralama gibi düşünce sınırlılıklarının ortadan kalkmasıdır. 2.1.2016 SOMUT İŞLEMLER EVRESİ (7-11 YAŞ) 48 8 2.1.2016 SOMUT İŞLEMLER EVRESİ (7-11 YAŞ) SOMUT İŞLEMLER EVRESİ (7-11 YAŞ) Dolaylı Gerçeği Kavrayabilme: Çocuk bir olayın ya da nesnenin sadece görülen ya da yüzeyde kalan tarafını değil görünmeyen ve yüzeyde kalmayan tarafını yani arka planını da algılayabilir. Bu durum görünen gerçek yerine, dolaylı gerçeği algılama olarak bilinir. Örnek: Yapılan bir deneyde, mavi bir araba resmi gösterilen biri 4, diğeri de 8 yaşındaki iki çocuğa arabanın rengi sorulmuş ve her ikisi de "mavi" demiştir. Sonra, arabanın üstüne kırmızı karton atılmış. Bu kartonla tüm araba kapatılmış. Bu işlemler yapılırken çocukların ikisi de orada bulunmuşlar. Sonra arabanın hangi renkte olduğu çocuklara sorulmuştur. 4 yaşındaki çocuk "kırmızı" derken 8 yaşındaki çocuk gerçek örtülse bile yüzeyin alanda kalan rengi anladığı için "mavi" demiştir. Örnek: Bir öğrenciye şöyle bir ilişki verildiğini düşünelim: Ahmet, Mehmet’ten uzun, Mehmet, Ali’den uzun, Ali, Ayşe’den uzun. Öğrenci buradan yola çıkarak: O zaman, Ahmet, Ali ve Ayşe’den de uzundur; Ayşe, Mehmet’den kısadır gibi, verilen ilişkilerden yeni çıkarımlar yapması, öğrencinin geçişlik yapması demektir. 49 2.1.2016 2.1.2016 Geçişlik (Geçiş Çıkarsaması): Çocuklar somut dönemde zihinsel olarak da sıralama yapabilir. Buna, geçişlik ya da geçiş çıkarsaması yeteneği adı verilir. Yani geçişlik, daha önce verilen parçalar arasındaki ilişkiyi belirleyerek yeni bir ilişkinin çıkarılması olup bu kazanım, sıralama ve korunum yeteneği ile ilgilidir. 50 SOYUT İŞLEMLER EVRESİ (11-18 YAŞ) SOMUT İŞLEMLER EVRESİ (7-11 YAŞ) Soyut işlemler döneminde, ergenler düşüncelerini sadece somut yaşantılarla sınırlı tutmamaktadır. Ergen kişiler, tamamen varsayım olan durumları anlayabilirler. Ergen düşüncesindeki soyut düşünme, ergenlerin sözlü problem çözme yeteneklerinden belli olabilir. Somut dönemde, A=B, B=C ise A=C akıl yürütme işini yapması için, A, B ve C’yi somut olarak görmek gerekirken; soyut dönemde ergenin bunları somut olarak görmesine gerek Soyut işlemler döneminde ergenler, tümevarım, tümdengelim gibi akıl yürütüme becerilerini rahatlıkla yapabilir düzeye gelmişlerdir. Bu dönemde, “x”, “y”, “mod”, “medyan” gibi matematiksek sembolleri kullanarak işlem yapabilir. 51 52 SOYUT İŞLEMLER EVRESİ (11-18 YAŞ) 53 Önermesel Düşünce: Piaget önermesel düşünmeyi, önermelerin mantığını gerçek dünya koşullarına gönderme yapmaksızın değerlendirme yeteneği olarak tanımlar. Önerme, kabul edilebilen yahut reddedilebilen bir iddiadır. Soyut dönemde çocuklar önermeye dayalı cümleleri kurabilirler ve anlayabilirler. Örnek 1: “Yağmur yağarsa sokaklar ıslanır, Pazar günü yağmur yağdı. O halde…” 2.1.2016 Örnek: Yapılan bir deneyde, bir taş ve tahta parçasını aynı yükseklikten havasız bir ortamda serbest bıraktığımızda ikisi de aynı anda yere düşmektedir. Eğer bu deney ay yüzeyinde yapılmış olsaydı, sonuç nasıl olurdu? Neden? SOYUT İŞLEMLER EVRESİ (11-18 YAŞ) 2.1.2016 Hipotetik (Varsayımsal) Düşünme: Soyut işlemler döneminin önemli kazanımlarından biri hipotetik düşüncedir. Birey Bir problem çözme durumuyla karşı karşıya geldiğinde, mümkün olan en kısa zamanda ve edinmiş olduğu somut işlemler dönemi becerisiyle yol almakta, problemle ilgili araştırabileceği öncelikleri ve olasılıkları görememektedir. Ergenlik dönemindeki bir kişi ise problemde görüneninin ötesine geçip, çözümle ilgili olası yolları belirlemekte ve seçenekleri test etmektedir. 2.1.2016 Dönüşümsel Düşünme Becerisi: Geçmişte yaşanmış olayları, durumları zihinsel olarak yeniden kurma yeteneği olarak bilinen dönüşümsel düşünme becerisi somut dönemin önemli kazanımlarındandır. Tersine çevirme işleminin tam tersi kazanımı gibi düşünülebilir. Bu beceriyi kazanan çocuklar, o gün okulda neler yaptığını, yeniden kurgulayarak, bir sıra ile anlatabilirler 2.1.2016 Örnek 2: “Gazetedeki bütün makalelerinizi okuyan herkes onları çok beğeniyorsa; iyi yazı yazmıyorsunuz demektir.” Örnek 3: “Elimdeki silgi ya mavidir ya değildir.”; “Elimdeki silgiler mavidir ve değildir.” 54 9 2.1.2016 SOYUT İŞLEMLER EVRESİ (11-18 YAŞ) SOYUT İŞLEMLER EVRESİ (11-18 YAŞ) Örnek: “Mutfakta bulunan malzemeler; patates, soğan, domates, kıyma, patlıcan, sarımsak, pirinç”. Bu malzemelerden kaç farklı yemek yapılabilir? Sorusu birleştirici düşünce ile cevaplanabilir. 55 Bilimsel Düşünme: Ergen bireyin akıl yürütmesindeki bir başka farklılık, sorunların çözümüne somut işlemler dönemindeki çocuğa göre çok daha sistematik yaklaşmasıdır. Farklı bir tanımlama ile bilimsel düşünme, bilginin kazanımı ve değişimi sürecinde bilgiyi üretme, deneme / test etme ve kuramsal çatıyla çıkan sonuçları değerlendirme işlemleri olarak tanımlanabilir. Örnek: “Yer çekimi olmasa, ne olurdu?” sorusuna yanıt aramak isteyen bir ergen, bunun için önce kitaplar araştırması, daha sonra farklı bilgi kaynaklarına ulaşması, sonra, buna ilişkin deneyleri öğretmenleri ile laboratuar ortamında test etmesi, çıkan sonuçları ilgili literatürle karşılaştırması bilimsel düşünceye örnek olarak verilebilir. Örnek: “İstanbul’un Osmanlılar tarafından fethedilmiş olmasının günümüz dünyasına etkiler neler olabilir?” sorusuna ergen kişi ileriyegeriye doğru düşünebilme becerisi ile cevaplar verebilir. Örnek 1: Bir ergenin, yaşadığı bir olayı üzerine, kendi düşüncelerinin doğruluğunu ya da yanlışlığını düşünmesi. 57 SOYUT İŞLEMLER EVRESİ (11-18 YAŞ) 58 59 Ergenler başkalarının onları gözleyip onlar hakkında düşündüğünden emin olduklarından dolayı kendi önermelerine, varsayımlarına ilişkin abartılı bir inanç geliştirirler. Buna bağlı olarak ergen, kendini özel, benzersiz olduklarını düşünürler. Ergenler burada, kendilerini gücün zirvesinde ya da umutsuzluğun zirvesinde gibi görmektedirler. Kişisel efsane düşüncesini yaşayan ergenler, “kimsenin kendisini anlamadığına ilişkin düşüncelere” sahip olurlar. Bu düşünceler aslında, ergenin kimseye benzemediğine ilişkin düşüncelerinin yansımasıdır. Örnek 1: Bir kız ergen günlüğüne şunları yazmıştır: “Anne ve babamın, yaşamları çok sıradan, çukura batmışlar. Benimki farklı olacak, umutlarımın ve hırsımın farkında bir bireyim". 2.1.2016 Örnek: Lise de okuyan gençler, okula gitmeden önce saatlerce aynanın karşısında olması hayali seyirci düşüncesi ile ilgilidir. Çünkü o genç “başrol” oyuncusudur ve sahneye çıkmadan önce mükemmel görünmelidir Örnek 2: Bir ergenin matematik konularını nasıl daha iyi öğrendiğini fark etmesi, öğrenmesi. SOYUT İŞLEMLER EVRESİ (11-18 YAŞ) 2.1.2016 Ergen Ben merkezciliği: Ben merkezci düşünce, soyut işlemler döneminde tekrardan açığa çıkmaktadır. Benmerkezci düşünce, ergenin kendi görüntüsü ve davranışına yönelik öz-farkındalığının artmasıdır. Bu durum ergenlerin yeniden kendine odaklanmasına ya da benmerkezci düşünmelerine neden olur. Bu bağlamda ergenler, hayali seyirci ve kişisel efsane (mit, hikaye) tarzı iki tür benmerkezcilik yaşarlar. Hayali seyirci, herkesin dikkatinin kendi üzerinde olduğu inanmasıdır. Bu yüzden kendisi başrol oyuncusu diğerleri seyircidir. Metabiliş: Flavell’e göre, kişinin kendisinin ve başkalarının bilişsel süreçleri hakkındaki bilgisi, onlar üzerinde düşünebilmesidir. Metabiliş kapsamında, ergen kişi başkalarının olaylara bakış açısını algılama ve kendi bakış açısıyla bunları karşılaştırma, değerlendirme becerini ulaşmaktadır. Kişiye, kendini düzenleme, inceleme ve ayarlama beceri kazandıran bu beceri, daha çok içsel konuşmalar şeklinde ergende görülebilir. 2.1.2016 2.1.2016 İleriye-Geriye Düşünebilme: Soyut işlemler döneminin önemli bir kazanımı da, ileriye ve geriye düşünebilmedir. Bu becerinin kazanılmasındaki önemli özellik zaman perspektifidir. Temel ve Aksoy’a göre zaman perspektifinin tam olarak kazanıldığı dönem soyut işlemler dönemidir. Bu becerileri kazanan ergenler, geçmiş-bugün, bugün-gelecek, ya da geçmiş-gelecek arasında bilişsel anlamda bağlantılar kuracaklardır. 56 SOYUT İŞLEMLER EVRESİ (11-18 YAŞ) SOYUT İŞLEMLER EVRESİ (11-18 YAŞ) 2.1.2016 2.1.2016 Birleştirici (Kombinazon) Düşünme: Bireyin, birkaç özellik veya değişken içeren problemleri, bütün değişkenleri ile birlikte değerlendirilerek çözebilmesi birleştirici düşünce olarak bilinir. Birleştirici düşüncede, olası bütün değişkenlerin birlikte değerlendirilmesi anlamına da gelmektedir. Birleştirici düşüncede, permütasyonlar olup, sistematik olasılıkların kullanıldığı bir düşünce tarzıdır. 60 10 2.1.2016 SOYUT İŞLEMLER EVRESİ (11-18 YAŞ) 2.1.2016 Göreli Kavramlar: Görelilik, kişiye, yere, zamana göre değişen kavramlar olarak bilinmektedir. Göreli bir kavram olan kardeş kavramını çocuk 3 yaş civarlarında kullanmaya başlar. Fakat, kardeşin ne olduğu, kardeşlerin kaçar kardeşi olduğu gibi başkalarının perspektifinden olaya bakabilme özelliği bu yaşlarda yoktur. Bu özellik 12-13 yaşlarında edinilir. Sıralama, yön bilgisi gibi konularda göreli kavramlarla ilişkilidir. 2.1.2016 Konu Değerlendirme Soruları 61 64 2.1.2016 2.1.2016 65 2.1.2016 2.1.2016 63 62 66 11 2.1.2016 BRUNER`E GÖRE: J. BRUNER VE BİLİŞSEL GELİŞİM Bir kültürün içinde doğmak, bilişsel gelişim için yeterli değildir. Bilişsel gelişim süreci, etkili bir öğretici-öğrenici ilişkisini gerektirir. Burada öğretmenler, analar, babalar ve toplumun tüm üyeleri çocukların bilişsel gelişimini kazanmada, öğretmede üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir. Bilişsel gelişim, bilgiyi işleme sürecinin ve depolama sisteminin gelişimine bağlı olduğu için, çocuk dil gibi bir sembol sistemini öğrenmeden dünyayı anlayamaz. O halde dil çocuğun dünyayı anlamlandırmasında en etkin anahtardır. 67 Bruner bilişsel gelişimi, “bireyin kendisine ve çevresine ne yaptığını ve ne yapacağını artan bir kapasiteyle açıklamasıdır” diyerek açıklamıştır. En kısa tanımıyla bireyin kendisinin farkında olmasıdır. Bireylerin bilişsel gelişim seviyelerine göre, olaylara bakış açıları da değişmektedir. Örneğin küçük bir çocuğun “yağmurun yağması” ile ilgili görüşleri ile, bir ergenin görüşleri birbirinden çok farklıdır. 1. EYLEMSEL DÖNEM (ENACTİVE ÖĞRENME) (0 – 3 YAŞ) Çocuk bu dönemde, içinde bulunduğu çevreyi anlama çabasına girişir. Çocuğun bu çabasına, sözel sembollerle ya da imgesel olarak yardımcı olma şansı çok azdır. Çünkü bu dönemde psikomotor öğrenmeler yoğundur. Çocuk, vurmalı, dokunmalı, ısırmalı, hareket etmelidir. Yani öğrenmeler “yaparak yaşayarak” gerçekleştirilir. Bu dönemin çocukları için nesneler, sadece bazı eylemler yaptıkları şeylerdir. Örneğin; biberon su içtiği bir nesnedir. Nedenini düşünmez, sorgulamazlar. 69 2. İMGESEL DÖNEM (İKONİK ÖĞRENME) (4 – 6 YAŞ) Bilişsel gelişimin ikinci aşamasıdır. Görsel bellek gelişmiş ancak yeterli değildir. Çocuklar olayları değerlendirip karar verirken sadece gördükleriyle yetinirler, yani algılarının tutsağı durumundadırlar. Gördükleri bir nesneyi, o nesne ortadan kaldırılsa bile resmedebilirler, tarif edebilirler. 71 70 2.1.2016 2.1.2016 3. SEMBOLİK DÖNEM (7 YAŞ VE ÜZERİ) 2.1.2016 68 BİLİŞSEL GELİŞİM DÖNEMLERİ 2.1.2016 İnsanlar, ancak dili kullanarak birbirleriyle iletişim kurabilir, tartışabilir ve yine dil sayesinde birbirlerine öğretebilirler. 2.1.2016 Bruner de Piaget gibi bilişsel gelişimi evrensel bir anlayışla incelemiştir. Ona göre bilişsel gelişim, tepkilerin uyarıcılardan bağımsız hale gelmesidir. Yani tepkiler uyarıcılara bağımlıdır. İlerleyen süreçte özellikle de dilin kazanılmasıyla birlikte uyarıcılar kontrol edilmeye başlanır ve tepkiler uyarıcılardan bağımsız hale gelir. 2.1.2016 Bilişsel gelişimin son dönemidir. Çocuk birçok alanın sembolünü kullanarak iletişim kurabilir. Atasözleri, deyimler gibi soyut düşünce içeren cümleleri anlayabilir, düşüncelerini böylesi cümlelerle ifade edebilir. 72 12 2.1.2016 Piaget ve Vygotsky Karşılaştırma Tablosu L. VYGOTSKY VE BİLİŞSEL GELİŞİM 2.1.2016 Vygotsky, bilişsel gelişimle ilgili sosyal bir kuram oluşturarak, Piaget`nin “bilişsel gelişim çocuğun neredeyse tek başına gerçekleştirdiği süreçtir” düşüncesine karşı çıkar. Vygotsky, bilişsel gelişimi açıklamada içselleştirme, yakınsal gelişim alanı ve destekleyici kavramlarını kullanır. Ona göre yaklaşık 2 yaşına kadar çocukların bilişsel gelişiminde “doğal çizgi” hakimdir; ancak bu çizgi daha sonra yerini “kültürel çizgiye” bırakmaktadır. Yani bilişsel gelişim sadece çocuğun kendi keşiflerinin değil, aynı zamanda çevreden edindiği yaşantıların da bir eseridir. Bilişsel gelişimin kaynağı kişisel psikolojik süreçler değil, sosyal çevredir. 2.1.2016 Piaget Özellikler Sosyo Kültürel Yapı Yapısalcılık Evreler Anahtar Süreçler Dilin Rolü Eğitim Görüşü Öğretim Uygulamaları 73 Vygotsky Zayıf bir vurgu vardır Vurgu güçlüdür Bilişsel yapısalcı Sosyal yapısalcı Evre anlayışı vardır Belirleyici evreler yoktur Şema, özümseme, düzenleme, işlem, Yakınsal gelişim alanı, dil, korunum, sınıflama vb kültürel araçlar Biliş dili yönetir Dil düşünceyi şekillendirme güçlü bir araçtır Eğitim çocuğun, ortaya çıkmış Eğitim merkezdedir. bilişsel becerilerini belirginleştirir Çocuğun kültürel araçlarını öğrenmesine yardımcı olur. Öğretmen kolaylaştırıcı ve rehber Öğretmen kolaylaştırıcı ve konumundadır. Öğretmen dünyayı rehber konumundadır. anlamak ve keşfetmek için çocuklara Çocuğun öğretmenle ya da destek olurlar. daha yeterli akranla öğrenmesine fırsatlar oluşturur. 2.1.2016 2.1.2016 Dil gelişimi bilişsel gelişimle paralellik gösteren bir gelişim alanıdır. Dil bireylerin, duygu ve düşüncelerini ifade etmesine yardımcı olan ve sembollerin kullanıldığı kurallar dizi olarak tanımlanabilir. Konuşma, dinleme, yazma gibi yaşamda önemli yeri olan iletişim araçlarını kapsamaktadır. DİL GELİŞİMİ 75 74 76 TEMEL KAVRAMLAR Semantik (Anlam Bilgisi): Kelime / sözcük ya da cümlelerin anlamı semantik olarak bilinmektedir. 2.1.2016 Fonem (Fonetik, Sesbilim): Bir dildeki, anlamı etkileyen en küçük ses birimi, ses ya da harf bilgisi fonemdir. Farklı bir tanımlamayla, kullanılan ses ya da harfleri ya da onların nasıl birleştirildiğini içeren ses sistemleridir. 2.1.2016 TEMEL KAVRAMLAR Örnek:“EKMEK” kelimesinin ya da “Ekmek aslanın ağzında” sözünün anlamı, semantik bilgisidir. Örnek: “EKMEK” kelimesindeki her bir harf ya da ses (E, K, M, E, K) fonemdir. Sentaks (Söz Dizimi): Sözcüklerin cümleler olarak düzenlenmesinde uyulan kurallara söz dizimi denir. Farklı bir tanımlamayla, uygun kurallarla, kelimeler ya da kelime gruplarıyla cümleler oluşturmadır. Morfem (Morfoloji, Biçimbilim): Seslerden anlam oluşturacak en küçük anlam birimleridir. 77 Örnek: “Ali ekmek yedi” cümlesinin özne-nesne-yüklem kuralına uygun bir şekilde verilmiştir. Bu kurallarla kelimeleri bir araya getirmek söz dizimine örnek olarak verilebilir. 78 13 2.1.2016 DİL GELİŞİM KURAMLARI Başarılı bir biçimde, konuşabilmek için sosyal ortamda nasıl konuşulacağını bilme, konuşurken konuşma sırasına dikkat etme, aynı konuyu konuşabilme, anlamları açıkça ortaya koyma, anlamı güçlü kılmak için örnekler verme, jestler kullanma gibi özellikleri kapsamaktadır. 79 Fakat, çocuğun dil öğrenme kapasitesini harekete geçiren, büyümekte olduğu çevresel ortamlardaki dilsel etkinlikler dil öğrenmedeki önemli bir etkendir. Özellikle anne-babayla etkileşim dilin öğrenilmesinde önemlidir. Bilişsel kuramlara göre dilin, zeka, bellek, algılama, hatırlama gibi süreçleriyle ilişkisi bulunmakta ve bu süreçlere paralel olarak gelişmektedir. Piaget’e göre, çocuklar önce uyarıcılarla ilgili bilişsel bir şema oluştururlar. Daha sonra oluşturdukları şemaları dilsel olarak sembolleştirirler. 81 Psikolinguistik Kuram (Doğuştancı Kuram, Biyolojik Alt Yapılı Kuram): Lennenberg, Mc Neill gibi isimler bu kuramın temsilcidir. Fakat Naom Chomsky bu kuramla özdeşmiştir. Psikolinguistik kurama göre bireyler dil öğrenme mekanizmasıyla, biyolojik alt yapısıyla ve kapasitesiyle dünyaya gelirler. Daha sonra mekanizma olgunlaştıkça öğrenme potansiyeli açığa çıkmaya başlar. Var olan potansiyel çevreyle etkileşime girer. Etkileşim sonrasında, çevrede konuşulan dili ve özelliklerini birey kazanmaya başlar. 83 82 2.1.2016 2.1.2016 Etkileşim Kuramı: Dil gelişiminde önemli bir yeri olan bu kuramın temsilcisi Hill’dir. Etkileşim kuramı, biyolojik olgunlaşma, çevresel etki ve yaşantıların dil gelişiminde eşit ölçüde önemli olduğunu belirtmektedir. Bilişsel Kuram: Dilin dış dünyaya ilişkin bilişsel izlenimler yoluyla geliştiğini, bu nedenle bilişsel gelişimin bir sonucu olduğunu bilişsel kuramlar vurgulamaktadır. 80 2.1.2016 Örnek: Dışarıda bir kedi gören annesi ile kız çocuğunun diyalogunu inceleyelim: Anne: Kızım bak burada bir “kedicik” var. Çocuk: Tatlı “dedicik” nerde? Anne: Kızım bak orda. Ama onun ismi “kedi” Çocuk: Anne “dedi” Anne: Kızım, dedi değil kedi. Bak şöyle: “keeediii” Çocuk : “Keeediii”, “kediii” Anne: Aferin tatlı kızıma benim. 2.1.2016 Sosyal Öğrenme Kuramı: Sosyal öğrenme kuramcılarına göre dil kazanımı sosyalleşme sürecinde gelişmektedir. Sosyalleşme sürecinde, bireyler gözlem ve taklit yoluyla konuşmayı ve dilin temel bileşenlerini öğrenirler. Çocuk duymuş olduğu bir sese, heceye, kelimeye veya cümleye öncelikli olarak dikkat eder ve model alır. Daha sonra bu model alınanlar çocuk tarafından taklit edilir. Taklit edilenler doğru ise, çocuğun çevresindekiler tarafından, çocuğa pekiştireç verilir. Örnek: Çocuk ev içinde, “baaa”, “baab”, “babababa” gibi rastgele sesler çıkartır. Bunu gören çocuğun babası, çocuğa gülümser ve aferin kızıma ya da oğluma diye çocuğu pekiştirir. Çocukta bu sesler ile gülümseme ve babası arasında bir koşullanma süreci başlar. Bundan sonra babayı gören çocuk bu sesleri çıkaracak ve karşılığında gülümseme bekleyecektir. 2.1.2016 2.1.2016 Kullanım Bilgisi (Pragmatik): Kullanım bilgisi sosyal ortamlarda, uygun ve etkili iletişim kurma kurallarıyla ilişkili dil bileşenidir. Davranışçı Kuram: Davranışçı kuram denildiğinde, klasik koşullanma ve edimsel koşullanma akıllara gelmektedir. Bu kuramlara göre, insanlar bir davranışı nasıl öğreniyorlarsa, dile ilişkin kazanımları da öyle öğrenmektedirler. Yaşantı geçirme, şartlanma, pekiştirme, tekrar gibi davranışçı ekolün önemli özellikleri ile dil gelişir. 84 14 2.1.2016 DİL GELİŞİM EVRELERİ Ağlama evresinde 16-17 farklı sesler çıkartılmaya başlanır. Ağlama dönemindeki sesler bilinçsizce olmasına rağmen, daha sonraki zaman ve yıllarda konuşmaya temel teşkil edeceklerdir. 85 87 Not: Heceleme döneminin sonuna kadar, bebeklerin çıkardığı sesler evrenseldir, olgunlaşma önemli bir değişkendir. Bu gelişim aşaması, kültürle ya da çevreyle ilişkili değildir. Tek sözcük döneminde aynı zamanda, anlam genişletmesi ya da anlam daraltması görülmeye başlanır. Tek sözcük döneminde, bebekler öncelikli olarak, “baba”, “anne”, “kedi”, “top” gibi aşina olduklarını konuşurlar. Bebekler, bu evrede tek kelimeyle çok şey anlatmaya çalışırlar. Bu duruma morgem denir. Kavramı anlamına uygun olmayan uyarıcılar için kullanılması genişletme; anlamı geniş olan kavramı sınırlı kullanma genellememe daraltma olarak bilinir. Örnek: Bebek babasına dönüp, “su” diyorsa, çocuk “su istiyorum”, “altıma kaçırdım”, “yağmur yağıyor” gibi çok şey söylemek istemiş olabilir. 88 2.1.2016 2.1.2016 Tek Sözcük Evresi (12–18 Ay): Tek sözcük döneminde bebekler, çevresiyle ilişkili olarak ilk anlamlı kelimelerini kullanmaya başlar. Heceleme (Babıldama) Evresi (6-12 Ay): Heceleme evresinde, adı üzerinde bebekler artık heceler kurmaya ve onları ardı ardına kullanmaya başlar. “Babababa”, “dedede”, “mamama” gibi birleştirmeler söz konusudur. Bebeğin çıkardığı sesler tam anlamıyla burada birleştirmektedir. Bebeklerin kurduğu heceler sözlü pratiktir, bir iletişim aracı değildir. Heceleme, sesle ilgili mekanizmayı kontrol altında tutarak, çocuğun konuşmayı öğrenmesine katkılar sağlamaktadır. 86 2.1.2016 2.1.2016 Agulama (Cıvıldama) Evresi (2-5/6 Ay): Agulama evresi dil gelişiminde ikinci aşamadır. Bu aşamada bebekler, “aaaaa”, “uuuuu” gibi bazı ünlü sesleri uzatmaya başlar. Aynı zamanda bebekler evrenin sonuna doğru, “baaa”, “guuu” “maa” gibi ünlü-ünsüz harfleri bir araya getirirler. 2.1.2016 Agulama Evresi (0–12 ay): Agulama evresi, konuşma öncesi evre olarak da bilinmektedir. Agulama döneminde, doğumdan sonra ilk anlamlı kelimelerin kullanılmaya başlandığı 1 yaş civarına kadarki dönemi kapsamaktadır. Agulama evresinde, bebeklerin çıkardığı sesler gerçek konuşma olarak değerlendirilemezler ve bu evrede çıkartılan sesler evrensel özelliktedir. Yani dünyanın her tarafında bebekler bu yaşlarda aynı sesleri çıkartır, sesleri aynı şekilde birleştirirler. Bu evrenin üç alt evresi bulunmaktadır: Ağlama Evresi (0-2 Ay): Agulama (Cıvıldama) Evresi (2-5/6 Ay): Heceleme (Babıldama) Evresi (6-12 Ay): Ağlama Evresi (0-2 Ay): Dil gelişimin ilk evresidir. Bebekler bu evrede ağlama şeklinde sesler çıkartırlar. Bebekler ilk iki hafta düzensiz aralıklarla ağlar ve bu haftadaki ağlamalar daha çok uyku ihtiyacından kaynaklı; daha sonraki ağlamalar, açlık, gaz, gürültü, ışık gibi nedenlerden kaynaklıdır. 2.1.2016 Örnek 1: Çocuğun “kedi” kelimesini, “köpek”, “koyun” gibi hayvanların yerine kullanması anlam genişlemesidir. Örnek 2: Çocuğun, kendinden küçük kardeşine “bebek” demesi fakat, komşusunun yeni doğan bebeğine bebek dememesi anlam daralmasıdır. 89 90 15 2.1.2016 Örneklere bakıldığında, iki kelimeden oluşan kurallara uymayan cümleler görülmektedir. Aynı zamanda cümlelerin, anlamsal olarak çeşitlendiği görülmektedir. Çocuk, “su benim” diyerek sahiplik, “bak araba” diyerek yer belirleme anlamlarının kullanmaktadır. 91 Kural hataları olarak bilinen aşırı kurallaştırma ve eksik kurallaştırmaları görülmeye başlanır. Bu hatalar gramer döneminde yoğunluk kazanır. Dile ait öğrenilen her hangi bir kuralı, genellenmemesi gereken kavramlara genelleme aşırı kurallaştırma; öğrenilen kuralı genelleyememe ise eksik kurallaştırmadır. Örnek: Simit satan kişinin simitçi olduğunu öğrenen çocuk, berbere berberci, manava manavcı demesi aşırı kurallaştırmadır. Fakat simitçiyi öğrenen çocuk, kitapçıya bunu genelleyememesi de eksik kurallaştırmadır. Piaget'ye göre, dil gelişimi bilişsel gelişime paralel olarak ilerler. Yani dil gelişimi hiçbir zaman için bilişsel gelişimin ilerisinde olamaz. Ona göre dil gelişimi ile sembolik oyun arasında sıkı bir ilişki vardır. Piaget, çocukların konuşmalarını benmerkezci konuşma ve sosyalleşmiş konuşma olmak üzere ikiye ayırır. Süreç, benmerkezci konuşmadan, sosyalleşmiş konuşmaya doğru ilerler. Benmerkezci konuşmanın kaybolarak yerini sosyalleşmiş konuşmanın almasıyla, benmerkezcilik de ortadan kalkar. Piaget bu sürece genetik yapıya (olgunlaşma süreci) dayandırmıştır 93 94 2. SOSYALLEŞMİŞ KONUŞMA 95 Çocuk çevresindeki diğer kişilerle karşılıklı alışveriş içerisindedir. Yani karşısındaki kişi ya da kişilerden isteklerde bulunur, gerektiğinde kızar, bağırır, ya da merak ettiği konularda bilgi alır. Piaget, dil gelişiminin bilişsel gelişime bağımlı olduğunu açıklamak için sosyalleşmiş konuşmayı örnek verir. Ona göre çocuğun sosyalleşmiş konuşma evresine belirli bir yaştan önce (yani belirli bir bilişsel gelişim düzeyinden önce) ulaşması olanaksızdır. 2.1.2016 Çocuk kendi hakkında konuşur, çevresiyle herhangi bir iletişim çabası yoktur. Konuşmalarında herhangi bir cevap beklemez, karşısındaki kişinin kendisini dinleyip dinlemediğini önemsemez. Benmerkezci konuşma daha çok bir oyundaki monolog tarzına benzer. Yani benmerkezci konuşma sesli şekilde kullanılır ve dışsal konuşmanın özelliklerini barındırır. Piaget'ye göre okul öncesi dönemdeki çocukların yaklaşık yarısı böylesi bir doğaya sahiptir. 2.1.2016 2.1.2016 1. BENMERKEZCİ KONUŞMA 92 PİAGET VE DİL GELİŞİMİ 2.1.2016 İlk Gramer Evresi (24-60 Ay): Çocukların 2 yaşından sonra çocuklar, gramer kuralına uygun (özne-nesne-yüklem) uzun cümleler kullanılmaya başlanır. Çocuklar üç yaş civarında 900-1000; dört yaş civarında 1500-2000 kelime hazinesine sahiptirler. Gramer dönemin çocuklar, aşırı kurallaştırma, eksik kurallaştırma gibi kurala hatalarını azaltırlar.. Telgrafik dönemin sonlarında, cümledeki kelime sayısı üçe çıkabilir. Fakat bu cümle yapısında gramer kuralları yine yoktur. Aynı zamanda çocuklar bu evrede “ve”, “ama” gibi bağlaçları yerinde olmasa da kullanmaya başlar. 2.1.2016 Örnek: “Annem nerede?”, “su benim”, “kırmızı araba”, “bak araba” vb. 2.1.2016 Telgrafik (İki Kelime) Konuşma Evresi (18–24 Ay): Telgrafik dönemde çocuklar iki kelimeyi bir araya getirerek kullanırlar. Kullanılan kelimeler, isim ve fiil şeklinde bazen de sıfat olurlar. Çocuklar bu evrede yaklaşık olarak 200 civarında kelime kullanırlar. Çocukların cümle kullanımlarında belli bir gramer kuralı bulunmaz. Fakat kullanımlarda “tanımlama, yer belirtme, tekrarlama, olumsuzlama, sahiplik, soru sorma” gibi anlam çeşitliği bulunmaktadır. 96 16 2.1.2016 PİAGET`YE GÖRE DİL GELİŞİMİNİN EVRELERİ Vygotsky, Piaget`in belirttiği "benmerkezci konuşmanın, sosyalleşmiş konuşmaya dönüştüğü" düşüncesini kabul etmez. Çünkü ona göre sosyal düşünce bebeklikten itibaren vardır. İnsanda soyut düşüncenin gelişimiyle benmerkezci konuşma kaybolmaz, sadece içsel konuşmaya dönüşür. Piaget'ye göre dil gelişimi bireysellikten sosyalliğe doğrudur. Vygotsky'e göre ise sosyallikten bireyselliğe doğrudur. 97 2.1.2016 2.1.2016 1. Agulama (0-12 ay) Ağlama (0-2 ay) Babıldama (2-6 ay) Çağıldama (Heceleme) (6-12 ay) 2. Tek Sözcük (Morgem) (12-18 ay) 3. Telegrafik Konuşma (18-24 ay) 4. İlk Gramer Konuşması (24-60 ay) VYGOTSKY VE DİL GELİŞİMİ 98 KPSS 2008 99 İşiten anne-babaların doğuştan duymayan çocuklarıyla çalışan bir araştırmacı, bu ebeveynlerden bir kısmının, konuşma dilini öğrenebilmeleri umuduyla çocuklarına işaret dilini öğretmediklerini saptamıştır. Araştırmacı daha sonra yaptığı çalışmada, bu çocukların işaret dilinde bulunanlardan daha farklı hareketlerle, kendilerini ifade etmeye çalıştıklarını gözlemiştir Araştırmacının bu gözlemi, dilin kazanılmasında aşağıdakilerden hangisinin önemine vurgu yapmaktadır? A) Sosyal öğrenme B) Taklit C) Pekiştirme D) Klasik koşullanma E) Biyolojik altyapı 2.1.2016 2.1.2016 Konu Değerlendirme Soruları 100 KPSS 2001 101 KPSS 2007 İlköğretim birinci sınıf öğrencisi Ulaş'ın mahallesindeki berberi 'berberci' olarak adlandırması, dil gelişiminde aşağıdakilerden hangisine bir örnektir? A) Aşırı kurallaştırma B) Kavram gelişimi C) Telgraf konuşma D) Eksik kurallaştırma E) Alıcı dil kavramı 2.1.2016 2.1.2016 Bir çocuk annesinden su isterken "Anne su" diyor. Çocuğun bu sözü, dil gelişimi açısından aşağıdakilerden hangisine örnektir? A) Özne, yüklem, bağlaç, ek vb. öğelerin bazılarını kullanmadan konuşma (telegrafik) B) Kuralları, ilişkili olan ve olmayan bütün durumlara uygulama eğilimi (aşırı kurallaştırma) C) Kuralları yalnızca öğrenilen örneklerle sınırlı olarak kullanma eğilimi (eksik kurallaştırma) D) Yeni sözcük üretebilmek için istekli olma eğilimi (alıcı dil) E) Duyu organlarıyla alınan bilgiyi nesnelerin zihinsel tasarımlarına dönüştürme (kavram gelişimi) 102 17 2.1.2016 2.1.2016 2.1.2016 AHLAK GELİŞİMİ 104 103 PİAGET VE AHLAK GELİŞİMİ Doğruyu yanlıştan ayırt etmek, Bu ayrıma göre davranmak, Erdemli davranışlarla onur duygusunu yaşamak ve insanın, ölçütleri çiğneyen eylemleri için suçluluk ve veya utanç duyma yeteneği olarak tanımlandığı görülmektedir. Ahlak gelişimi, bilişsel gelişime paralel olarak ilerlemektedir. Üst düzey ahlaka ulaşmış herkes, üst düzey bilişsel gelişime kesinlikle sahiptir. Üst düzey bilişsel gelişime ulaşmış herkes, üst düzey ahlaka sahiptir denilemez. Piaget ahlak gelişimini; 1. Ahlak öncesi evre (0 - 5 yaş) 2. Dışa bağımlı ahlak (ahlaki gerçekçilik-heteronom ahlak 6 -10 yaş) 3. Ahlaki özerklik (otonom ahlak -11 yaş ve sonrası) olmak üzere üç dönemde incelemiştir. 105 1. AHLAK ÖNCESİ EVRE (0 - 5 YAŞ) Bu yaş aralığı Piaget`in bilişsel gelişim kuramında duyusal motor ve işlem öncesi dönemlere denk gelmektedir. Yani çocuğun olaylara başkalarının bakış açısıyla bakma şansı (empati) yoktur. Çocukta varolan yoğun benmerkezci yapı bunu engellemektedir. 107 106 2. DIŞA BAĞIMLI AHLAK (AHLAKİ GERÇEKÇİLİK - HETERONOM AHLAK) EVRESİ (6-10 YAŞ) 6 ile 10 yaş arasında çocuklar çevrelerinde gördükleri olayların ne anlama geldiğini kısmen anlamaya başlarlar. Piaget`e göre bunda oyun ve akranlarla etkileşim önemli paya sahiptir. Bu aşamanın temel özelliği, kurallara mutlak uyum olmasıdır. Onlara göre kurallar çok büyük bir otorite tarafından konmuştur. Asla sorgulama yapılmaz, bir kural varsa doğru davranış bu kurala uymak, yanlış davranış bu kuralı çiğnemektir. Yanlış davranış sergilemek, otomatik olarak cezayı gerektirir. 2.1.2016 Piaget`ye göre çocuklar yaklaşık 5 yaşına kadar, dışarıdan gördüğü olayları aynen taklit ederler, yani çevrelerinde gördüklerinin ne anlama geldiği konusunda bir fikirleri yoktur. Yetişkin otoritesine körü körüne bağlılık vardır, önemli olan cezadan kaçmaktır. Bu nedenle yaşamın ilk beş yılında gerçekçi anlamda bir ahlak gelişiminden söz edilemez. 2.1.2016 2.1.2016 2.1.2016 AHLAK 108 18 2.1.2016 Ahmet ve Mehmet evin içinde top oynarken, Ahmet masa üzerinde duran 5 bardağı Mehmet ise çok değerli bir vazoyu kırar. Eve gelen anne gördüğü manzara karşısında çok sinirlenir ve her ikisine de birer tokat atar. Mehmet haksızlığa uğradığını düşünmekten Eğer o bir tokat yediyse, abisi Ahmet beş tokat yemelidir. Örnek Hikaye… Fatma, babasının masa üzerinde unuttuğu dolma kalemiyle oynarken küçük bir damla mürekkebi masa örtüsüne akıtır. Nesrin ise babasının masa üzerinde bıraktığı dolma kaleminin mürekkebinin bittiğini görür ve babasına yardımcı olmak için mürekkebi doldurmak ister. Bu esnada eli mürekkep şişesine çarpar ve masa örtüsü boydan boya mürekkep olur. Her iki olaya da şahit olan 13 yaşındaki Kenan. Fatma'nın daha suçlu olduğunu çünkü babasının dolma kalemiyle oynamaması gerektiğini söyler Nesrin suçlu değildir (ya da daha az suçludur) çünkü babasına yardımcı olmaya çalışmaktadır. 3. AHLAKİ ÖZERKLİK (OTONOM AHLAK) EVRESİ (11 YAŞ VE ÜZERİ) Piaget`ye göre çocuklar yaklaşık 11 yaşından itibaren kuralların insanlar tarafından konmuş basit şeyler olduğunu anlar. Böylece kuralların çoğunluğun isteğine ve faydasına göre değiştirilebileceği düşüncesine kavuşurlar. Artık "bir kuralı çiğnemek otomatik olarak cezaya neden olur" düşüncesi yoktur. Bir kural çiğnenmişse ortaya çıkardığı sonuçtan önce nedene - niyete bakılır ve ahlaki değerlendirme buna göre yapılır. 109 2.1.2016 2.1.2016 Örnek Hikayeler… Fatma, babasının masa üzerinde unuttuğu dolma kalemiyle oynarken küçük bir damla mürekkep masa örtüsüne akıtır. Nesrin ise babasının masa üzerinde bıraktığı dolma kaleminin mürekkebinin bittiğini görür ve babasına yardımcı olmak için mürekkebi doldurmak ister. Bu esnada eli mürekkep şişesine çarpar ve masa örtüsü boydan boya mürekkep olur. Her iki olaya da şahit olan 9 yaşındaki Ali, Nesrin'in daha suçlu olduğunu çünkü daha fazla yeri kirlettiğini söyler. 110 KOHLBERG VE AHLAK GELİŞİMİ Kohlberg, Piaget`nin ahlaki gelişim kuramına dayalı olarak kendi kuramını geliştirmiştir. Bu nedenle Piaget`nin kuramındaki temel doğrular, Kohlberg için de kısmen geçerlidir. Kohlberg, çalışmalarında ahlaki ikilem içeren hikâyeler kullanmıştır. Bu hikâyeler, bireyi hikâyedeki kişinin davranışlarıyla ilgili “doğru”- “yanlış” cevaplarına itmektedir. Ancak Kohlberg`e göre bireyin içinde bulunduğu ahlaki gelişim dönemi verilen “doğru”-“yanlış” cevaplarıyla değil, bu cevaplara yapılan açıklamalarla ortaya çıkmaktadır. 111 KOHLBERG’İN AHLAKÎ GELİŞİM DÜZEYLERİ • Ceza ve İtaat Eğilimi • Araçsal İlişkiler Eğilimi • Kişiler Arası Uyum Eğilimi • Kanun ve Düzen Eğilimi 3. Gelenek Sonrası Düzey • Sosyal Sözleşme Eğilimi • Evrensel Ahlak İlkeleri Eğilimi 113 112 1. GELENEK ÖNCESİ DÜZEY Bu düzeyde kişi iyi-kötü, doğru-yanlış gibi kültürel kural ve değerlere açıktır. Ancak bunları, ceza ödül gibi fiziksel sonuçlarına göre ya da bu kuralları ortaya koyan kimselerin fizik gücüne göre değerlendirir. Genel anlamda yoğun bir benmerkezcilik ve bencillik gözlenir. Bu dönem ile Piaget`nin "ahlaki gerçeklik" döneminin özelliklerini gösterir, yani kurallar başkaları tarafından konur, kurallara uyum esastır. 2.1.2016 2. Geleneksel Düzey 2.1.2016 1. Gelenek Öncesi Düzey 2.1.2016 2.1.2016 114 19 2.1.2016 A. CEZA VE İTAAT EĞİLİMİ Bu evrede otoriteye kesin surette uyum vardır ve çocuklar cezalandırılmaktan kaçarlar. Bir davranışın sonucu, o davranışın iyi ya da kötü olduğunu belirler. Yani ödüllendirilen her davranış iyidir, doğrudur. Örnekler… Odasında televizyon izleyen Ahmet, annesinin ayak sesini duyunca hemen çalışma masasının basma oturup ders çalışmaya başlar. Ayşe, matematik dersinde arkadaşı Selim`e yardımcı olur. Akşam annesine Selim`e nasıl yardımcı olduğunu anlatır. Annesi Selim'e neden yardımcı olduğunu sorunca, “Ne yapayım anne, öğretmenim böyle istedi. Eğer yardım etmeseydim kim bilir bana ne kadar çok kızardı.” der. Kırmızı ışıkta karşıdan karşıya geçen yayaya sorulur: Burada bir trafik polisi olsaydı, yine aynı şeyi yapar mıydınız? “Hayır” cevabı alınır. Ör: Ahmet arkadaşıyla oyun oynarken kavgaya tutuşur ve ona yumruk atar. Akşam babası, "Aferin oğluma, dayak yememiş, dayak atmış." der. (Elbette bu durumda çocuk davranışının doğru olduğunu düşünecektir.) 115 B. ARAÇSAL İLİŞKİLER EĞİLİMİ Bu evrede birey ilk kez kendisi dışındaki diğer insanların da bazı ihtiyaçları olduğunu anlar. Ancak ihtiyaçların giderilmesi noktasında kendisi hâlâ birinci plandadır. Doğru davranış, kişinin gereksinmelerini tatmin eden davranıştır. Sevgi, adalet, bağlılık gibi kavramlar yerine pragmatik alışveriş söz konusudur. Bireyin kendi istek ve gereksinimleri, başkalarınınkinden daha önceliklidir. Gör beni göreyim seni. Bugün için ona borç vereyim ki, lazım olunca ben de ondan isterim. Düğünde onlar bizim oğlana altın takmıştı, bizim de onlara altın takmamız lazım. "Kan verin, bir gün sizin de ihtiyacınız olabilir." 117 Unutulmaz "Neşeli Günler" filmindeki Şener Şen`in canlandırdığı "Şakir" karakterini hatırlayınız. Şakir, Kazım'la (Münir Özkul) kavga edince Saadet`in (Adile Naşit) yanına taşınmakta. Saadet`le kavga edince Şakir`in yanına taşınmaktadır. Avrupa Yakası dizisinde Burhan Altıntop (Engin Günaydın) karakterinin davranışları gözlemlendiğinde, yaşamının saf çıkarcılık üzerine kurulu olduğu görülecektir. 119 Bu dönemle birlikte birey ailesi, arkadaşları, içinde yaşadığı ulus için ilk kez kendi ihtiyaçlarını ikinci plana atar. "Empati" yeteneğinin kazanılmasıyla birlikte birey kendisini başkalarının yerine koyabilmektedir. Kohlberg`e göre rol alma ya da empati kurma becerisi gelenek öncesi düzeyden geleneksel düzeye geçişte en önemli bilişsel ayırt edicidir. Çocuklarının ahlaki gelişimlerine destek vermek isteyen ebeveynlerin, onların rol alması için fırsatlar oluşturması gerekir. 2.1.2016 118 2. GELENEKSEL DÜZEY 2.1.2016 Bu evredeki bireyler, çıkarlarına göre davranırlar. Ahmet annesinden azar işitince babasına, babasından azar işitince annesine sığınmaktadır. 116 2.1.2016 Örnek Sözler… Sen benim sırtımı kaşı, ben de seninkini kaşıyayım. 2.1.2016 (SAF ÇIKARCILIK - DEĞİŞ TOKUŞ- BİREYSELCİLİK) 2.1.2016 2.1.2016 (CEZADAN KAÇMA - BOYUN EĞME) Bireyin davranışı yapma ya da yapmama nedeni ortamda otoritenin olup olmamasına göre değişir. Yani yakalanmadığı, ceza almadığı sürece davranışı yapmaya ya da yapmamaya devam eder ya da davranışı yapmasının tek nedeni ceza almamaktır. 120 20 2.1.2016 A. KİŞİLERARASI UYUM EĞİLİMİ (İYİ ÇOCUK EĞİLİMİ) Bireyin davranışlarının temelinde kendisi değil, yakın çevresi yatmaktadır. Birey için içinde bulunduğu akran grubunun kuralları geçerlidir. Temel güdü, bu grup tarafından kabul edilebilmektir. Bu nedenle yaşadığı grubu mutlu etmeye dönük davranışlar geliştirir, dışlanmaktan, ayıplanmaktan korkar. 2.1.2016 Bireyin kendi ihtiyaçlarını ikinci plana atabildiği ilk evredir. Birey, yoğun şekilde içinde bulunduğu akran gruplarıyla işbirliğine girer. Süreç dahilinde 'iyi davranış' demek 'başkalarını mutlu etmek' demektir. Birey, olayları çevresindeki kişilerin gözleriyle görmeye başlamıştır (Empati). 2.1.2016 Örnekler… "Eş-dost, ahbap-çavuş" ilişkisi olarak adlandırılan yapı bu döneme hâkimdir. Kohlberg`e göre kadınların birçoğu bu evrede kalmaktadır. (Elaaalemmm ne der ) Otobüste oturacak yer bulan Semih, birkaç durak sonra tüm yerlerin dolduğunu ve yaşlı bir teyzenin ayakta kaldığını fark eder. "Şimdi yer vermezsem, otobüsteki herkes beni ayıplar" düşüncesiyle oturduğu yerden kalkıp yaşlı teyzeye yer verir. 121 122 B. KANUN VE DÜZEN EĞİLİMİ Semih, derslerine düzenli devam etmekte, okulu hiç aksatmamaktadır. Bir gün arkadaş grubu okulu asmaya karar verir ve Semih'i de çağırır. Semih başta arkadaşlarıyla gelmek istemez, ancak arkadaşlarının "Hiç mi hatırımız yok, bizi de mi kıracaksın?" sözleri üzerine, onları kırmamak adına arkadaşlarıyla birlikte okulu asar. Bireyin toplumsal görevlerini içinde yaşadığı ulusun kurallarına uygun olarak yerine getirmesi bu dönemin doğru davranışıdır. Artık akran ya da aile "kuralları değil, toplumsal kural ve kanunlar geçerlidir. Kanunlar tartışılmadan, sorgulanmadan uygulanır; kurallara ve kanunlara uymayanlar onaylanmaz, uygun şekilde yaptırım uygulanır. Artık önemli olan başkalarını mutlu etmek değil, mevcut kanunlara koşulsuz uyum göstermektir. 123 2.1.2016 Toplumsal bir konuda imza kampanyasına katılan Ayşe`ye neden bu kampanyaya katıldığı sorulduğunda "Öğretmenini çok sevdiğini, o katıldığı için kendisinin de katıldığını" söyler. 2.1.2016 124 Örnekler… Komşusunun kaçak elektrik kullandığını öğrenen Ahmet Bey, komşusunu hemen ilgili makamlara şikâyet eder. Ahmet, elinde fırsat olduğu halde, kopya çekmek yasak olduğu için kopya çekmemektedir. Mehmet Bey, etrafta hiç trafik polisi olmadığı halde karşıdan karşıya geçmek için yeşil ışığın yanmasını beklemektedir. Kanun düzen evresindeki bireyler, iş yaşamlarında, işinin gerektirdiği kuralları harfiyen uygular. 125 2.1.2016 2.1.2016 Arkadaşlarıyla birlikte göle balık tutmaya giden Ferit, bir süre sonra arkadaşlarının serinlemek için göle girdiği görür. Arkadaşları Ferit`i de göle girmesi için çağırır, Ferit "Göle girmek yasaktır." yazılı tabelayı göstererek göle girmeyi reddeder. Arkadaşları defalarca ısrar ettiği halde, Ferit bu yasak nedeniyle göle girmemiştir. Bir bankada güvenlik görevlisi olarak çalışan Mehmet Bey, bankanın soyguncular tarafından ele geçirilmeye çalışıldığını görünce mesleği gereği hemen silahına sarılır, çıkan çatışmada bir soyguncuyu öldürür, ancak kendi canını da feda eder. 126 21 2.1.2016 Bu düzeye ulaşabilen bireyler, mevcut otoriteden bağımsız olarak, toplumsal düzeni, yasaları sorgulayabilmektedirler. Böylece birey ahlak ilkelerini seçebilir, kendisine özgü ahlaki değerler sistemi geliştirir. Gelenek sonrası düzey, kuralları reddetmek anlamına gelmez. Tam tersine kurallar, sosyal refahı korumak için savunulur. Ancak tek bir farkla; savunulacak kurallar önce sorgulanır, değerlendirilir. Birey bu sorgulama sonunda mevcut kuralların insan haklarına, eşitliğe, özgürlüğe vb. değerlere uygun olduğu sonucuna varırsa kuralı kabullenir ve savunur, değilse reddeder. Toplumun kanunlarının demokratik olarak değiştirilebilmesi esasına dayanır. Toplum kanunları ve değerleri görelidir, yanı topluma özgüdür. Kanunların varolma nedeni sosyal düzeni koruma ve temel yaşama-özgürlük haklarını güvence altına almaktır. 'Doğru davranış', 'insan hakları ve toplum yararı gözetilerek yapılan, kabul edilmiş ilkelere uygun davranış'tır. Yasalar, kanunlar, düzen, sistem, olduğu gibi, körü körüne kabul edilmez, sorgulanır gerektiğinde değiştirilebilir. Kanunlar, uygulandığı bireylere adil olduğu ve ihtiyacı karşıladığı sürece saygıyı hak eder. 127 128 B. EVRENSEL AHLAK İLKELERİ EĞİLİMİ Bireyin ahlak ilkelerini kendinin seçip oluşturduğu, ahlak gelişiminin son aşamasıdır. Bu aşamada sözü edilen temel ilkeler; adalet, insan hakları, gibi soyut düşüncelerdir. Evrensel ahlak ilkelerinin özünü 'Her ne koşulda olursa olsun, insan hayatı her şeyden önemlidir.' düşüncesi oluşturmaktadır. Dünya tarihi savaşlarla doludur. Hatta son beş yüz yıllık sürede savaşsız geçmiş bir yıl yok gibidir. Ancak hiçbir şey savaş nedeni olmamalıdır. Çünkü yaşamda hiçbir şey, bir insanın hayatından daha önemli değildir. 129 Mehmet Bey, denizde boğulmak üzere olan ve "imdat" diye bağıran bir kişi görür. Kendisi çok iyi yüzme bilmediği halde, hiç düşünmeden suya atlayıp o kişiyi kurtarmaya çalışır. Kohlberg, gelenek ötesi düzeydeki sosyal sözleşme ve evrensel ahlak eğiliminin birbirine çok yakın olduğunu, bu yüzden birleştirilebileceğini belirtmiştir. 131 • “Avrupa’da Heinz adlı bir adamın karısı az rastlanan bir kanser türünden ölmek üzeredir. Doktorlar bir ilacın onu kurtarabileceğini söylerler. Bu ilaç aynı şehirde oturan bir eczacının keşfettiği bir çeşit radyumdur. Bu ilaç pahalıya mal olmuştur, fakat eczacı ilacı maliyetinden de 10 misli fazlaya satmaktadır. Radyuma 200 dolar verdiği halde ilacın küçük bir miktarı için 2000 dolar istemektedir. Heinz tanıdığı herkesten borç alarak ancak 1000 dolar toplayabilir. Eczacıya karısının ölmek üzere olduğunu söyler, ondan ilacı ya daha ucuza vermesini ya da paranın yarısını sonra almayı kabul etmesini ister. Fakat eczacı ‘Hayır ilacı ben keşfettim, ondan para kazanacağım.’ diyerek Heinz’in isteğini kabul etmez. Bunun üzerine çaresiz kalan Heinz eczaneye girip karısı için ilacı çalar.” 2.1.2016 130 1. ÖYKÜ: HEİNZ (HANS) ÖYKÜSÜ 2.1.2016 Evrensel ahlak evresine ulaşmış bireyler, ihtiyaç duyulduğunda bir başkasını kurtarabilmek için kendi canlarını riske atabilirler. (Mesleği gereği ya da bir zorunluluk nedeniyle değil, sadece insanlık adına.) 2.1.2016 2.1.2016 Meslek lisesi mezunu ya da son sınıf öğrencilerinin, Öğrenci Seçme Sınavı'na (ÖSS) girerken 2005 yılına kadar alanları dahilinde bir bölüm seçmeleri durumunda, ortaöğretim başarı puan. katsayısı bu öğrencilerin lehine işliyordu. Ancak 2006 yılında bu katsayılarla ilgili olarak bir değişiklik yapıldı. Yapılan bu değişikliğe göre meslek liseli adaylar, kendi alanları dahilinde bir bölüm tercih etseler bile, bu bölümlere girme şansları neredeyse yoktu. Nitekim bir meslek liseli öğrenci velisinin konuyla ilgili olarak mahkemeye başvurması üzerine, öğrenci velisi haklı görüldü ve puanlama sistemiyle ilgili çıkartılan kanun değiştirilerek tekrardan eskiye çevrildi. 2.1.2016 A. SOSYAL SÖZLEŞME EĞİLİMİ 2.1.2016 3. GELENEK SONRASI (ÜSTÜ) DÜZEY (ÖZERK YA DA İLKELİ DÜZEY) 132 22 2.1.2016 • • • • • Evet- <İlacı çalmalı. İyi bir kocanın yapması doğal olan bir şeyi yaptı. Karısını sevdiği için yaptığı bir şeyden dolayı onu suçlayamazsınız. Eğer karısını kurtaracak kadar sevmeseydi o zaman suçlanırdı.> II. Düzey/3.devre cevapları: (Davranış güdüye ve davranışı yapan kişiye göre değerlendiriliyor. Bir davranış eğer <iyi>, özgecil(diğerkâm) bir güdüye dayanıyor ya da böyle bir kişi tarafından yapılıyorsa, iyidir, bunun tersi ise kötüdür.) Hayır- <Çalmamalı. Karısı ölürse, Heinz suçlanamaz. Yasal yollarla yapabileceği her şeyi karısını sevmediği ya da kalpsiz olduğu için yapmamış değil. Bencil ve kalpsiz olan eczacıdır.> 133 134 Evet- <Bu durum Heinz’ı çalmakla karısını ölüme terk etmek arasında bir tercihe zorlamaktadır. Bir tercih yapılması zorunlu olduğu zaman çalmak ahlaken doğrudur. İnsan hayatını koruma ve ona saygı gösterme ilkesine dayanarak hareket etmesi gerekir.> • Hayır- < Heinz, karısı kadar ilaca ihtiyaç duyan başka insanlarda olup olmadığı konusunda bir karar verme durumundadır. Heinz karısına karşı duyduğu kendi hislerine göre değil, söz konusu olabilecek bütün insanların hayatının değerini göz önüne alarak hareket etmelidir>. 135 BASMAKLARA İLİŞKİN BİR BAŞKA ÖRNEK; • Bir yaptırımı yok diye katılmadım (I) Bana ne orda oturan akrabam mı var (II) Bunu öneren hocayı sevdiğim için hoşuna gideceğini düşündüm (III) Toplumsal uyanış, inandığım için katıldım (IV) Dünya ve insanlığın geleceğini korumak için katıldım. (V - VI) • • • • 137 Kolhberg’in çalışmasını erkek çocuklarla /erkek deneklerle yapmış olması eleştirilmektedir. Diğer bir eleştiri, ahlaki yargılama ile ahlaki davranışın paralel gitmemesidir. Ahlaki davranıştan ziyade ahlaki yargılamaya odaklanılması, Çocukların ahlaki yargılama kapasitesinin küçümsenmesi Ahlaki yargılamada kullanılan öykülerin soyut olması ya da öykülerdeki durumların kişi için tanıdık olmaması, Kuramın evrelerinin evrenselliği ve sıralaması Evrelerin ortaya çıkma yaşının daha gecikmeli olduğu… 2.1.2016 Yağmur ormanlarını yok oluşuna dur kampanyasına katılma/katılmama gerekçesi; 136 KOLHBERG’İN KURAMINA YÖNELİK ELEŞTİRİLER 2.1.2016 • 2.1.2016 • 2.1.2016 III. Düzey/6.devre cevapları: (İyi niyet, bir davranışı doğru ya da yanlış yapmaz. Ancak bir davranış, kişisel olarak seçilmiş ilkelere dayanıyorsa yanlış olamaz. Kurallara uymamak aslında doğru bir davranış olabilir, fakat bu sadece kuraldan sapma ile bir ahlak ilkesine kesinlikle ters düşme arasındaki bir tercih durumunda söz konusudur. Ahlak ilkelerininde yasal kurallar kadar, hatta daha fazla önemi olduğuna inanılır). • 2.1.2016 • 2.1.2016 • Deneklere Heinz’in doğru mu yanlış mı yaptığı nedenleri ile sorulur. Doğru ya da yanlış yargılardan çok bu yargıların dayandığı ahlaki düşünce tarzı üzerinde durulur. Yukarıdaki hikâye için çeşitli devrelerdeki ahlaki düşünce tarzları için Kolberg’den alınan örnekleri incelersek: 138 23 2.1.2016 KPSS 2003 139 KPSS 2005 141 KPSS 2007 Ahmet Bey kendisinden borç para isteyen arkadaşının bu isteğini yerine getirmiştir. Eşinin "Neden borç verdin, bizim başkalarına borç verecek kadar paramız yok." demesi üzerine eşine "Bir gün benim de ihtiyacım olursa o da bana verir." demiştir. Arkadaşına borç verme gerekçesi dikkate alındığında Ahmet Bey, Kohlberg`in kuramına göre ahlak gelişiminin hangi dönemindedir? A) Amaca yönelik araçsal ilişkiler eğilimi B) İtaat ve ceza eğilimi C) Toplum düzenini koruma eğilimi D) İyi çocuk eğilimi E) Evrensel ahlak ilkeleri eğilimi 142 2.1.2016 2.1.2016 KPSS 2008 2.1.2016 A) Evrensel ahlak B) Saf çıkarcı (Araçsal ilişkiler) C) Kişilerarası uyum D) Ceza ve itaat E) Sosyal sözleşme Bir işyerinde ilkyardım kursuna çağrılan personelin bu kursa karşı verdikleri aşağıdaki tepkilerden hangisi, Kohlberg`in ahlaki gelişim kuramına göre gelenek ötesi düzeydeki bir gelişimi yansıtmaktadır? A) Kursa gideceğim; çünkü bu sayede bir hayat kurtarırsam kahraman olacağım. B) Aslında kursa gitmek istemiyorum; ama gitmezsem uyarı alacağım İçin gideceğim. C) Bu kursa gitmek istememiştim; ama beni çağırdıkları için gidiyorum. D) İlkyardım öğrenmek umurumda değil; arkadaşlarımın hepsi gittiği için ben de gideceğim. E) Bu kursa gideceğim; çünkü öğreneceklerim sayesinde bir İnsanın yaşama şansını artırabilirim. 140 KPSS 2006 2.1.2016 Karşılaştığı bir kaza sırasında, kurtarılacak kişinin sosyal statüsüne bakmaksızın hayati önem derecesini göz önünde bulunduran kişi, hangi ahlak gelişimi dönemindedir? 2.1.2016 2.1.2016 Konu Değerlendirme Soruları Yaşları farklı üç çocuk televizyondaki haberlerde izledikleri bir "silahlı çatışma" olayına farklı tepkilerde bulunmuşlardır" 16 yaşındaki büyük kardeş olayın toplumsal düzeni nasıl bozduğuyla, 10 yaşındaki ortanca kardeş çatışmayı gerçekleştirenlerin nasıl kötü işler yaptığıyla 5 yaşındaki en küçük kardeş ise saldırının ne kadar büyük bir yıkıma yol açtığıyla ilgili sözler söylemişlerdir. Çocukların bir olayı değerlendirirken, böylesi farklı açılardan ele almalarının temelinde, aşağıdakilerden hangisi yatmaktadır? A) Kişisel özelliklerinin etkilerine B) Genetik özelliklerinin etkilerine C) Duygusal özelliklerinin etkilerine D) Ahlak gelişimi düzeylerine E) Yaşantılarının öznelliğine İnsan gelişimine ilişkin aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? A) Ahlak gelişimi, bilişsel gelişim tamamlandıktan sonra başlar. B) Yetişkinlikte psikolojik sorunlar azalır, biyolojik sorunlar artar. C) Dil gelişimi ile bilişsel gelişim arasında nöbetleşe bir ilişki vardır. D) Psikomotor gelişim bedensel gelişimden bağımsız oluşur. E) Üst düzey ahlaki davranışlar soyut düşünmeyi gerektirir, ancak tersi doğru değildir. 143 144 24 2.1.2016 KPSS 2009 KPSS 2008 145 2.1.2016 2.1.2016 Bir hasta bakıcı, hastalara bir yandan "Sıranızı bekleyin içeride hasta var!" deyip bekleyenleri doktorla görüştürmemekte, diğer yandan da, fark ettirmeden tanıdıklarını öncelikle muayene ettirmeye çalışmaktadır. Bu hasta bakıcının tanıdıklarına ayrıcalık göstermesi, Kohlberg`in ahlaki gelişim evrelerinden hangisinde olduğunu gösterir? A) İtaat ve ceza eğilimi B) Saf çıkarcı eğilim C) İyi çocuk eğilimi D) Toplumsal anlaşma E) Evrensel ahlak ilkeleri Burak arkadaşlarının oyunlarını bozan, aşırı hareketli bir öğrencidir. Bu konuda diğer öğretmenlerden de sık sık şikâyet duyan okul rehber öğretmeni Ayşe Hanım, Burak'la bir sözleşme yapmaya karar verir. Aralarında yaptıkları sözleşmeye göre, Burak arkadaşlarıyla kavga etmeyecek ve onları şikâyet etmeyecektir. Sözleşme yapıldıktan bir hafta sonra okuldan eve döndüğünde, ailesi Burak`ın bir dişinin kırıldığını fark eder. Ailesi ısrar etmesine karşın Burak, dişini kendisine saldıran bir öğrencinin kırdığını söylemez. Burak`ın rehber öğretmenle yaptığı sözleşmeye uyduğu için dişini kıran öğrencinin adın gizlemesi, Kohlberg`in ahlaki gelişim evrelerinden hangisinde olduğunu gösterir? A) İtaat ve ceza eğilimi B) Saf çıkarcı eğilim C) İyi çocuk eğilimi D) Kanun ve düzen eğilimi E) Sosyal sözleşme eğilimi 146 2.1.2016 Teşekkür Ederim… 147 25
Benzer belgeler
BİLİŞSEL GELİŞİM —Bilişsel terimi zihni dolayısıyla da bilgiyi
PİAGET VE BİLİŞSEL GELİŞİM KURAMI… Piaget, çocuklarla çalışırken "gözden geçirilmiş klinik yöntem" adını verdiği yarı yapılandırılmış bir araştırma yöntemi de geliştirmiştir. 1925'den itibaren üç ç...
DetaylıBilişsel Eğitim Kuramı - Piaget
akıl yürütmesi, ilişkilendirmesi ya da iki özel durum arasında eşleştirme yapmasıdır. Sezgisel dönemde tümdengelimsel ve tümevarımsal düşünce gelişmez. Buna bağlı olarak çocuk iki özel durum arasın...
Detaylı