FAALİYET RAPORUMUZ
Transkript
FAALİYET RAPORUMUZ
FAALİYET RAPORUMUZ Balıkesir Tabip Odası Yönetim Kurulunun 18.11.2014 tarih ve 30 sayılı toplantısında yukarıda resmi yayınlanan logo oybirliği kararıyla Balıkesir Tabip Odasının Resmi Logosu olarak kabul edilmiştir. Logo üzerindeki sembollerin anlamları ise şöyledir. Yılan : Zıt anlamlar yüklenen bir canlıdır. Hem zehiri olan hemde zehri ilaç olarak kullanılan bir canlıdır. Bu nedenle yaşamdaki zıtlıkları sembolize eder (gençlik-yaşlılık, kadın-erkek, iyilikkötülük, yaşam-ölüm). Yılan tıp sembolü olarak ilk kez Sümerler tarafından kullanılmıştır. Yeşil renk; gençliği ve yaşamı temsil eder. Sütun : Yunan mitolojisinde sağlıklı yaşamı, Asklepios’un asasını temsil eder ve Yaşam Ağacı olarak adlandırılır. Aynı zamanda tıp eğitiminin ömür boyu süreceğini sembolize eder. Kartal kanatları; Sümer mitolojisinde yer alan düşman canlılar olan yılan ve kartal arasında yapılmış olan BARIŞ’ı sembolize eder. Birleşmiş Milletler 1992 yılında on yıllık süreyle 3 Aralık tarihini “Dünya Engelliler Günü” olarak kabul etmiştir. Bu günün amacı toplumsal farkındalığın kazandırılmasıdır. On yılın sonunda da benimsenen bir gün olarak halen ülkemizde hatırlanmakta ve bugünde etkinlikler düzenlenmektedir. Dünya Engelliler gününü; toplumsal yaşamda engellilikle ilgili yapılan çalışmaların değerlendirildiği ve geliştirilme planlarının duyurulduğu, izlendiği bir zaman kesiti olarak ele almak gereklidir. Alışılageldiği gibi bu günü; engelli bireylerin hatırlandığı ve başarılarının ödüllendirildiği günlük aktiviteler olarak algılamak engellilikle ilgili çalışmaların önündeki en büyük sorundur. Kurumlar, engelli bireylerin gereksinimleri üzerinden birlikte yaşama kültürünü geliştirmek üzere engellilik politikalarını tanımlamalıdır ve bu politikalar kurumların engellilikle ilgili yapacağı her çalışmada rehber niteliğinde olmalıdır. Ülkemizde her yüz kişiden 12.3’ü engellidir. Bizler bunların ancak % 2.9’unu gözle görebiliyoruz (ortopedik, görme, işitme gibi). Ancak ciddi bir oranını da gözle görülmeyen engellilik durumları oluşturmaktadır. Engelli bireylerin bağımsız yaşayabilmeleri ve hak ettikleri toplumsal saygınlığa kavuşmalarında eğitim hakkından yararlanmaları önemlidir. Ne yazık ki 2010 yılı TUİK verileri (Özürlülerin Sorun ve Beklentileri Araştırması) engelli bireylerin , % 62,4’ünün kentsel alanda yaşadığını% 42,4’ünün engel oranının % 70 ve üzerinde olduğunu, % 41,6’sının okuryazar olmadığını göstermektedir. Engelli bireylerin % 85,7’sinin toplumdan “sosyal yardım ve desteklerin artırılmasını” isterken, ancak % 28,7’sinin iş bulma , % 25,6’sının eğitim olanaklarının artmasını istemektedir. Bu oranlar arasındaki tutarsızlıklar bile engelli bireylerin toplumda kendilerini algılamalarında ve haklarından yararlanmalarında sorun olduğunu göstermektedir. Bu nedenledir ki; Balıkesir Tabip Odası, Dünya Engelliler Günü’nü “bireyin; fonksiyon kaybı (tıbbi sorunu) ile değerlendirilmediği, adlandırılmadığı, bireyin toplumsal yaşamında en az sorun yaşayacağı sağlık, eğitim ve istihdam başta olmak üzere tüm haklardan yararlandığı ortamların yaratıldığı, bunun için yapılan çalışmaların ve engellilikle ilgili gelecek planlarının gözden geçirildiği bir gün olarak algılamaktadır. Dünya Engelliler Günü’nün yalnızca engelli bireyler için değil, tüm toplum için birlikte yaşama kültürünün geliştirilmesine katkı sağlayan bir gün olmasını diliyorum. Op.Dr.Fikret ŞAHİN Balıkesir Tabip Odası Başkanı Programı izlemek için lütfen aşağıda ki linke tıklayınız http://www.youtube.com/watch?v=ZX-d2_LyyHc&list=UUWPp5pEImODStVWGzJ-Dydg... Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK Dünyanın pekçok ülkesinde kadına henüz seçme ve seçilme hakkı verilmemişken, 5 Aralık 1934 tarihinde kadınlara seçme ve seçilme haklarının verilmesini sağlayarak Cumhuriyet’in kadına ne kadar değer verdiğini göstermiştir. Karma eğitimden vazgeçilmesinin dahi tartışıldığı günümüzde, eğer çocuklarımıza gerçekten demokratik, çağdaş ve aydınlık bir Türkiye bırakmak istiyorsak, ayırt etmeksizin tüm kadınlarımız kendi haklarına ve Cumhuriyet kazanımlarına sonsuza kadar sahip çıkmalıdırlar. Bu vesileyle kadınlarımızın bu anlamlı gününü kutluyor, saygılar sunuyorum. Op.Dr.Fikret ŞAHİN Balıkesir Tabip Odası Başkanı Balıkesir Tabip Odası Türk Halk Müziği Korosu ''AĞITLARLA ANADOLU'' isimli çalışmayı Sayın Besim Kemal AKALIN yönetiminde şevkle sürdürmektedir. İzlemek için ==> http://www.youtube.com/watch?v=0BRzLjJGp6c&feature=share İnsan Hak ve Özgürlükleri, 1215 yılında Magna Carta’dan başlayarak, 1789 yılında gerçekleşen Fransız İhtilalinin “Özgürlük, Eşitlik ve Kardeşlik” kavramlarıyla önemli bir yol kat etmiştir. En son 1948 yılında İkinci Dünya Savaşı esnasında yaşanan sıkıntıların bir daha yaşanmaması amacıyla, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi Birleşmiş Milletler tarafından 10 Aralık 1948 yılında kabul edilmiştir. İnsan hakları, tüm insanların sahip olduğu temel hak ve özgürlükleri ifade eder. Irk, dil, din ve cinsiyet ayrımı gözetmeksizin tüm insanların yararlanabileceği haklardır. Bu hakları kullanmakta herkes eşittir. 30 madde’den oluşan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 1. Maddesi şöyledir; ”Bütün insanlar özgür, onur ve hakları yönünden eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler, birbirine karşı kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar”. İnsan hakları terimi olanı değil, olması gerekeni dile getiren bir ideali anlatır. Tüm insanların hak ve saygınlık açısından eşit ve özgür olarak doğduğu anlayışına dayanan İnsan Hakları birçok ulusal ve uluslararası yasanın temelini oluşturur. Bu özgürlükler başkalarının haklarına saygılı olmak ve bu hakları çiğnememe zorunluluğu ile dengelenmektedir. Bir başka deyişle, birçok hakkın yanında insanlara sorumluluk da yüklemektedir. İNSAN HAKLARI: Temel Haklar ve Temel Özgürlükler olarak 2 Ana Başlık altında ele alınmaktadır. TEMEL HAKLAR - Yaşama Hakkı - Çalışma Hakkı - Sağlık Hakkı - Sosyal Güvenlik Hakkı - Eğitim Hakkı - Mülkiyet Hakkı - Seçme ve Seçilme Hakkı - Dilekçe Hakkı - Kişi Dokunulmazlığı Hakkı (Kişinin Beden ve Ruh bütünlüğünü korumaya yönelik) - Özel Yaşamın Gizliliği ve Konut Dokunulmazlığı Hakkı TEMEL ÖZGÜRLÜKLER - Düşünce, ifade ve kanaat Özgürlüğü - Basın Özgürlüğü - Haberleşme Özgürlüğü - Yerleşme ve Seyahat Özgürlüğü - Toplantı ve Gösteri Özgürlüğü - Örgütlenme Özgürlüğü - Hak Arama Özgürlüğü YAŞAM HAKKI; (Madde 3) EN TEMEL İNSAN HAKKIDIR. Yaşam Hakkı olmadan hiçbir hak kullanılamaz. EĞİTİM HAKKI; (Madde 26) Eğitim, bütün uluslar, ırklar ve dinsel topluluklar arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu özendirmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışı koruma yolundaki çalışmalarını geliştirmelidir. Çocuklara verilecek eğitim türünü seçmek, öncelikle ana ve babanın hakkıdır. Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi’nin yayınlanmasının üzerinden 66 yıl geçmiş olmasına rağmen Bugün Dünya’da ve Türkiye’de Ayrımcılık, Eşitsizlik, Yasaklar, Yoksulluk ve Yolsuzluk gibi temel konularda insanlığın mücadelesi devam etmektedir. Dünyanın her yerinde Savaşlar, Ölümler, Küresel sömürü ve yoksulluk giderek artmakta ve İnsan Hakları mücadelesi her alanda devam etmektedir. Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı, Demokrasi, İnsan Hakları ve Çalışma Bürosunun 2013 yılı İnsan Hakları Uygulamaları Türkiye Raporuna göre; Kadın Hakları, Çocuk Hakları, İşçi Hakları, Düşünce ve İfade Özgürlüğü, Haberleşme ve İnternet özgürlüğü, Basın özgürlüğü gibi konularda halen sorunlarımız bulunmaktadır. Temel İnsan Hakları açısından Türkiye’de önemli bir konu başlığı da “SAĞLIK HAKKI”dır. Anayasamızın 56. Maddesine göre; Sağlık herkes için geçerli sosyal bir haktır. Her birey bu haktan eşit olarak yararlanır. Fakat son yıllarda Sağlık hakkından eşit düzeyde yararlanma oranının düştüğü, maddi güce endeksli bir sağlık hizmetinin gündeme geldiği görülmektedir. Kişinin maddi gücü ne olursa olsun “Sağlık Hizmetinden Eşit Düzeyde” yararlanma hakkı vardır. Çünkü Sağlık Hakkı, Vazgeçilemez ve Ertelenemez bir İnsan Hakkıdır. Ülke olarak içinden geçtiğimiz bu hassas süreçte, Halkımızın her zamankinden daha fazla İnsan Haklarına ihtiyacı vardır. Toplumsal ayrışmayı körükleyen, şiddeti meşru kabul eden söylem ve eylemlerin sona ermesi için kalıcı çalışmalar yapılmalıdır. Bugün Dünyada kasıtlı olarak yürütülen şiddet ve katliamları kınıyor. Başta ülkemiz ve tüm İnsanlığa, Barış içinde İnsan Haklarına saygılı bir Dünya diliyorum. Başkanı Op.Dr.FikretŞAHİN Balıkesir Tabip Odası Balıkesir İl İnsan Hakları Kurulu Üyesi Aile Hekimleri 12 Aralık Cuma günü işlerini bırakarak, insanlarımızı sağlığı konusunda bekleyen yanlışları yetkililerin görmesi için kamuoyuyla paylaşıyoruz. Gerek ülkemizde gerekse dünyada, sağlık çalışanları her yerde özveriyle mesleklerini icra eden sağlığın ana unsurudurlar. Aile Hekimlerinin asıl amacı iş bırakma ya da çalışmaktan kaçmak değil. Hizmet verdiklerimize ya da görevimizi laikiyle yapmak için yasaların bize yüklediği sorumluluğu tam olarak yerine getirmek istiyoruz. Hukuki dayanağı olmayan angaryaları kesinlikle kabul etmiyoruz. Sağlık Bakanlığının haksız ve usulsüz popülist uygulamalarıyla, bizleri halkımızla karşı karşıya getiremezler. Bu oyunda rol almayacağız. Biliyoruz ki, halkımız kendilerine özveriyle hizmet veren sağlık çalışanlarının yanındadırlar. Aile Sağlığı Merkezlerinde sunulan koruyucu sağlık hizmetlerinin asıl amaç halkın sağlığını korumaktır. Eğer siz “acilde artan iş yükü” yığılmalarını, ASM’leri acilleştirerek çözeceğinize inanıyorsanız, bilin ki sorunu çözemediğiniz gibi sorunsuz olan ASM’leri de sorunun ortağı yaparsınız. ASM’lerin ürettikleriyle övündüğünüz sağlıktaki başarıları bir daha hayalinizde bile göremezsiniz. Bunun sonucunda, olanlar halkımızın sağlığına olacaktır. Yeterince iş yükü olan ASM’lere artık yeni angaryalar yüklemeyiniz! Bu angaryalar, adli nöbetler, ölüm defin hizmetleri, 112 ve Acillerde nöbetin yanında bir de A.S.M.’leri hafta içi 08:00-20:00 saatleri ve Cumartesi günleri saat 09:00-17.00 arasında açarak eski sağlık ocağı sistemine getirmekle Acil yükünü çözemezsiniz. Kaldı ki ayda yaklaşık 300 saat çalışma süresi de, insan haklarına aynı zamanda çalışma haklarına aykırıdır. Kısaca bu sorunlar; 20 yıl acilde çalışan bir hekim olarak, deneyimime dayanarak söylüyorum, son on yıldır ülkemizde uygulanan Sağlıkta Dönüşüm Programının başarısızlığından ileri gelmektedir. Eğer siz herhangi bir polikliniğe başvuran hastanın sağlık problemini, o poliklinikte çözebilseydiniz, insanlarımız o zaman gece acile başvurmayacaktı. Bizler, yetkililerin sesimize kulak vermeleri, çalışmaktan kaçmadığımızı yasaların yüklediği çerçevede çalışanların ve halkımızın sağlık çıkarlarının doğrultusunda ortak çözüme ulaştıracağımıza inancımız tamdır. Yeter ki işveren pozisyonunda ki görevlilerin sesimize kulak vermeleri çözümün başlangıcı olur. Bizler sağlık çalışanları olarak 12 Aralık Cuma günü tüm Türkiye’de ilgili tüm sağlık örgütleri, dernekler, odalar ve sendikalar olarak işi bırakıyoruz. 12 Aralık Cuma günü Balıkesir Halk Sağlığı Müdürlüğü önünde saat 09:00’da toplanacağız. 13 Aralık Cumartesi günü Ankara’ya da yürüyeceğiz. Tüm sağlık çalışanlarını ve halkımızı yanımızda görmek istiyoruz. Balıkesir Tabip Odası Yönetim Kurulu Yaptığımız sözleşmelerle elde edemediğimiz haklarımızın hukuki zemine alınması için mücadele edeceğimizi bildiren dilekçenin halk sağlığı kurumuna (sayı, numara yada iadeli taahhütlü posta ile gönderilerek) iletilecektir. TTB Hukuk Bürosu tarafından hazırlanmış olan metin örneği aşağıdadır. İzlemek için lütfen tıklayınız http://www.youtube.com/watch?v=6YptIQBaQ1M Birlik ve beraberliğe, dayanışmaya daha fazla ihtiyaç duyduğumuz günümüzde Sosyal yardımlaşma, dayanışma duygularını güçlendirmek amacıyla 12-18 Aralık tarihleri arası ‘Yoksullarla Dayanışma Haftası’ olarak değerlendirilmektedir. Yeryüzündeki insanların büyük bir bölümü açlık sınırında yaşamakta ve pek çok ülke dış yardım ya da borç almadan varlığını sürdürememektedir. BM araştırmalarına göre; Dünya kaynaklarının yarısından fazlasına Dünya nüfusunun sadece % 2’i sahiptir ve geriye kalan %98 nüfusun ise kaynakların % 50’sini paylaşmak zorundadır. Günümüzde gelir dağılımı adaletsizliği giderek artmakta, zorluk içinde yaşayan insanların aylık gelirleri, temel ihtiyaçlarını karşılayamamakta ve Yoksulluk tüm dünyada bir sorun olarak devam etmektedir. Yoksulluğun ortadan kaldırılabilmesi için, toplumda paylaşım ve dayanışmanın arttırılması gereklidir. Çünkü paylaşmak bir erdemdir ve toplum için mutluluk kaynağıdır. Yoksulluğun ve yoksul insanların farkında olarak, onlara nasıl yardım edebileceğimizi düşünmek ve bu doğrultudaki çalışmalara destek sağlamak toplumdaki her bireyin ve kurumun sorumluluğudur. Bizde Balıkesir Tabip Odası olarak bu hafta çerçevesinde yoksul 5 vatandaşımıza Özel Sevgi Hastanesi ile yaptığımız görüşmeler sonrasında ücretsiz sağlık muayenesi imkanı sağlamış bulunmaktayız. Maalesef bu hafta yoksullukla nasıl mücadele edebileceğimizi konuşmamız gerekirken yolsuzluk ve rüşveti konuşur olduk. Yoksullarla dayanışma haftası, yoksulluğun artmasına neden olan yolsuzluk haftası olarak anılır oldu. Türk İş Kasım 2014 tarihinde açıkladığı rapora göre; Açlık Sınırı 1.225 tl Yoksulluk Sınırı 3.990 tl Asgari Ücret 891 tl Asgari Ücretle çalışan işçi sayısı: 4.780.807 İcra Dosya Sayısı 2002 8.613.759 2013 20.194.933 Ceza Evlerindeki vatandaş sayısı 2002 59.429 kişi 2014 Aralık 156.707 kişi Bu istatistikler bize giderek yoksullaştığımızı göstermektedir. Yine Dün İlimizin Karesi ilçesi sınırları içerisinde bulunan Kabakdere köyünde yapılan gecekondu yıkımıda kış mevsiminde yoksul ailelere vurulan bir darbedir. Bu çağda bu tip görüntüler bize hiç yakışmıyor. İnsanların barınma ihtiyacı olan bir dönemde bu işlemin yapılması uygun olmamıştır. Yoksulluk ve yolsuzlukla mücadele için seferber olunması ve toplumumuzda var olan yardımlaşma ve dayanışma bilincinin artması dileği ile Yoksullarla Dayanışma Haftasını kutlar, sevgi ve saygılar sunarım. Op.Dr.Fikret ŞAHİN Balıkesir Tabip Odası Başkanı Balıkesir Tabip Odası tarafından, Aile Hekimliği Nöbetlerine ilişkin Sağlık Bakanlığı Genelgesi'nin iptali için Balıkesir Tabip Odası Aile Hekimliği Komisyonu'nun da katkıları ile dava açıldı. Aile hekimlerine, aile hekimliği hizmetinden farklı işler yüklenmesi,nöbetler için iş tanımının yapılmamış olması, nöbet tutulacak mekanların altyapı ve güvenlik eksiklikleri, bu eksikliklerin aile hekimlerine yükleyeceği maddi ve adli yükümlülükler, nöbet tutulacak yerlerin giderlerinin nasıl karşılanacağının belli olmaması ile nöbetler karşılığında ödenecek ücretlerin hakkaniyettten uzak olmaları, davanın temel dayanak noktalarını oluşturuyor. Dava dilekçesine ulaşmak için http://www.balikesirtabip.org.tr/tur/index.php?q=node/750#.VJLYhdKsVgw İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ KONFERANSIMIZ Yrd.Doç.Dr.Özay Umut Türkan’ın danışmanlığında Balıkesir Üniversitesi Endüstri Bilimleri ve Teknoloji Topluluğu'nun (EBİTET) organize ettiği "İş Sağlığı ve Güvenliği" konusunda gerçekleşen panele Tabip Odamızdan başkanımız Op.Dr.Fikret Şahin, Genel Sekreterimiz Dr.Hüseyin Gündoğdu ,İşyeri Hekimliği Komisyonu başkanımız Dr.Mehmet Sevinçhan katılmıştır. Balıkesir Üniversitesinden ise ; Prof.Dr.Ramazan Yaman (Balıkesir Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Endüstri Mühendisliği Bölüm Başkanı )Yard.Doç.Dr.Şimal Yakut Aymankul (Balıkesir Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Bölüm hocası) katılmıştır. 20 Aralık Cumartesi günü saat 10.30-16.30 arasında KAYSERİ TABİP ODASINCA, Ankara da düzenlenen GELENEKSEL TABİP ODALARI ÇALIŞTAYINA, Odamızı Genel Sekreterimiz Dr. Hüseyin GÜNDOĞDU ile TTB Delegemiz Dr. Selim PANÇ temsil etmiştir. Kayseri Tabip Odası yetkililerini, bu başarılı ve verimli geçen çalıştay nedeniyle kutlarız, bundan sonradaki çalışmalarında da başarılar dileriz. Ayrıca sorunlarımıza ilgisiz kalmayıp katılan diğer odalarımızın temsilcilerini de, oda olarak kutluyoruz. TTB MK Başkanı Dr. Bayazıt İLHAN toplantı boyunca paylaşılan sorunları not alıp, ilgili arkadaşları ile paylaşacağını urgulamıştır. BU ÇALIŞTAYDA: 1-Bundan sonra bu çalışmalar ‘’GENİŞLETİLMİŞ HEKİM PLATFORMU’’ adı altında sürdürülecektir. 2-2015’de ilk çalışmamız MAYIS ayının ilk cumartesisi BALIKESİR ve K.MARAŞ TABİP ODALARININ ev sahipliğinde ANKARA DA yapılacaktır. 3-Kardeş oda K.MARAŞ TABİP ODASI ile gerekli çalışmalar yapılıp, diğer odalarla paylaşılacaktır. ÇALIŞTAYDA YAPILAN KONUŞMA METNİ AŞAĞIDADIR NEREYE GİDİYORUZ? -Sorunlarımız her geçen gün çığ gibi büyümektedir. Sorunların büyümesine bizler kendimiz çanak tutmaktayız.Değişik yer ve zamanlarda dile getirilerek ifade edilen kamuoyu desteği (Meslektaşlarımızın ve halkın sahiplendiği eylemler; mesleki sorunlarımıza odaklı ise) kabul görme oranı yüksek olduğu bilinmektedir.Bunu hepimiz görebiliyoruz sadece TTB maalesef göremiyor.En son örneği 65. Kongredeki Kobani Dayanışma günü ilan edilmesi tartışmalarında gördük.(Düne kadar Balıkesir’de yapılan eylemlerde katılım çok düşük seyrederken; Sorunlarımıza yani özlük haklarımıza odaklandığımızda arkamızda; hem halk desteği hemde hekim desteği olduğunu gördük.Aynı zamanda basında gerekli ilgiyi gösterdiğine tanık olduk. Vatandaşlarımızda örneğin 12 Aralıkta, iş bırakma eylemimiz nedeniyle, o gün ASM’lere başvurmayarak destek verdikleri görülmüştür.) -65. Kongrede ki gibi benzeri suni gündemlerin yaratılmasına hekimler tepkili, bu tepkilerinde haklı olduklarına inanıyoruz.Çünkü siyaset yapılacaksa gidilip siyasi partilerde yapsınlar diyorlar.Öyleyse TTB’de sorunlara odaklanmalı ki basından, hekimlerden ve vatandaştan destek bulabilsin.Şunu açık ve net ifade ediyorum. Önümüzdeki süreçte TTB bu mevcut haliyle çalışmalarını sürdürmeye devam edeceklerse olacaklar şunlardır: 12- Balıkesir Tabip Odası ve sorunlara aynı tarzda yaklaşım gösteren odaların birlikteliği sonucunda TTB yeniden dizayn edilerek bu tür yaklaşımlardan kurtarılacaktır. 65. Kongredeki yanlışlıklar unutulmayacaktır. 3- TTB’nin kuruluş amacı ve 6023 nolu yasamızın özü doğrultusunda bundan böyle hareket edilecektir. 4- Kısaca önceliğimiz, kaybettirilen mesleki itibarımız ve özlük haklarımıza yeniden kazanılmasına odaklanılacaktır.Üst örgütümüzün bu doğrultuda hareket etmesini bekleyeceğiz, bunu gördüğümüzde desteğimiz sürer.Aksi durumda yolumuza yeni bir yol haritası ile devam ederiz. Konuştuğumuz vatandaş şunu dile getirebiliyor; sorunları çözülen sağlık çalışanları da bize sorunsuz hizmet verecektir.Bu doğru söze katılmamak mümkün mü?Bizce doğru olan sorunlarımızın çözümüne odaklanmalıyız.Hepinize başarılar dilerim. Balıkesir Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Hüseyin Gündoğdu İ İzlemek İçin : https://www.facebook.com/video.php?v=10152939100544725&set=vb.811339724&type KEMAN & PİYANO RESİTALİMİZE DAVET Balıkesir Tabip Odası olarak 24 Aralık Çarşamba günü Saat 19:00’da Necati Eğitim Fakültesi Konferans salonunda Keman ve Piyano Resitalimiz gerçekleştirilecektir. Resitalimiz Eğitim Fakültesi Müzik Bölümü öğretim görevlisi Yard.Doç Dr. Hakan OKAY’ın koordinatörlüğünde, Keman sanatçısı Ozan SARİ ve ona piyanoda eşlik edecek olan Çağlar BURGAZLIOĞLU tarafından gerçekleştirilecektir. Tabip Odamızın Sanatsal etkinliklerinin tamamı ücretsiz ve halkımıza açıktır. KONSER PROGRAMI Bela Bartok “Rumen Halk Dansları” Ozan Sari "Keman - Piyano İçin 3 Türkü" Ulvi Cemal Erkin “Keman ve Piyano için 3 Türkü” Fritz Kreisler "Preludium and Allegro" Arcangelo Corelli "La Folia" Sergey Rachmaninoff "Vocalise" Grigoraş Dinicu "Hora Martisorului" Cihat Aşkın "Sarı Zeybek" Henryk Wieniawski "Kujawiak" Ozan SARİ (Keman Sanatçısı) 1989’da Bursa’da doğdu. Müziğe babasından aldığı bağlama dersleriyle dört yaşında başladı. On bir yaşında Uludağ Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nın açmış olduğu sınavı kazanarak keman çalışmalarına başladı. 2009–2010 Eğitim-Öğretim yılında konservatuvardan J. Brahms’ın Keman Konçertosunu çalarak “birincilik” derecesiyle mezun oldu ve aynı yıl mezun olduğu konservatuvarın yüksek lisans programına kabul edildi. Türkiye’nin yanı sıra Hırvatistan, Bosna Hersek, Avusturya, Bulgaristan ve Tunus’ta solo konserler veren sanatçı halen U.Ü. Devlet Konservatuvarı’nda öğretim elemanı olarak keman dersleri vermekte ve yüksek lisans çalışmalarına devam etmektedir. Çağlar BURGAZLIOĞLU (Piyano Sanatçısı) 1993 yılında Bursa’da doğdu. Küçük yaşta televizyonda izlediği Fazıl Say’ı örnek alarak henüz 6 yaşında Bursa üstün yetenekliler okulunu kazanarak piyano çalmaya başladı. 2012 yılında Türkiye Ulusal Gençlik Filarmoni Orkestrasına alınan Çağlar BURGAZLIOĞLU, Yurtiçi ve Yurtdışında çok sayıda konser verdi. Şu anda Uludağ üniversitesi devlet konservatuarı öğrencisi olan Burgazlıoğlu, Türkiye genelinde gerçekleştirilen festival ve özel sanat gösterilerinin pek çoğunda yer aldı. SARI ZEYBEK 2 Şubat 1938 tarihinde Bursa Belediyesinin Mustafa Kemal ATATÜRK onuruna verdiği balo’da Mustafa Kemal Paşa’nın oynadığı son zeybektir. Doğduğu topraklara, Rumeli’ye ait olan bu türkü ATATÜRK için Kasım 2014 tarihinde sanatçı Ozan SARİ tarafından yeniden düzenlenmiştir. İzleme linki : https://www.youtube.com/watch?v=ceB2Dh62qpE Balıkesir Tabip Odası olarak 4. Sanatsal etkinliğimiz olan, Keman ve Piyano Resitalimiz 24 Aralık 2014 tarihinde NEF Konferas salonunda gerçekleştirdik. Resitalimiz Balıkesir Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Bölümü öğretim görevlisi Yard.Doç Dr. Hakan OKAY’ın koordinatörlüğünde, Keman sanatçısı Ozan SARİ ve piyano sanatçısı Çağlar BURGAZLIOĞLU tarafından yapıldı. Bu resitalimizi koordine eden Yard.Doç.Dr.Hakan Okay'a sanatçılarımız Ozan Sari ve Çağlar Burgazlıoğlu'na, müziksever konuklarımıza, salon doluluğundan dolayı ayakta izleyen misafirlerimize katılım ve desteklerinden dolayı teşekkür eder, yönetim kurulu olarak saygılarımızı sunarız. Balıkesir Fotoğraf Sanatı Derneği tarafından düzenlenen 2014 yılı sonu Karma Fotoğraf Sergisi f Sergisi 25 Aralık 2014 tarihinde Basaf’ta yapıldı. Balıkesir Tabip Odası adına oda başkanımız Dr.Fikret Şahin katılmıştır. Bilindiği gibi Türk Tabipleri Birliği tarafından, 6023 sayılı Yasa ile belirlenen yetkiler kapsamında hazırlanmakta olan Türk Tabipleri Birliği Asgari Ücret Tarifesi son olarak 2008 yılında kitapçık formunda yayımlanmıştır. Asgari Ücret Tarifesi üzerinde güncelleme çalışmalarımız o zamandan bu yana uzmanlık derneklerinin de işbirliği ile sürdürülmüştür. TTB tarafından ilgili tarafları bir araya getiren bir dizi toplantılar yapılmış ve görüşlere göreadımlar atılmıştır. Bu çalışmalar sonucu TTB Asgari Ücret Tarifesi, zaman içerisinde içeriğinde ortaya çıkan eksiklikler tamamlanarak ve yeni teknolojilerle geliştirilen işlemler eklenerek güncellenmiştir. Sonraki aşamalarda ihtiyaç duyulacak güncellemelerin daha hızlı yapılabilmesi için yeni bir altyapı hazırlanmış ve Türk Tabipleri Birliği Hekimlik Uygulamaları Veritabanı (TTB-HUV) adıyla kullanıma sunulmuştur. TTB Asgari Ücret Tarifesinin yeni sunum biçimi olan Türk Tabipleri Birliği Hekimlik Uygulamaları Veritabanı (TTB-HUV), erişimin yaygınlaştırılması ve kolaylaştırılması için mevcut teknolojilere uyum sağlanmasına dönük bir çalışmadır. Bu, aynı zamanda tarafların internet üzerinden bilgilenme ve görüş iletmelerine olanak sağlamaktadır. Yapılan çalışmanın esası, uygulanmakta olan TTB Asgari Ücret Tarifesinin güncellenerek, erişim olanakları kolaylaştırılarak, eksiklikleri giderilerek 5846 sayılı Yasada belirlenen kurallar göz önüne alınarak TTB-HUV adıyla kullanıma sunulmasıdır. TTB-HUV Tarifesi, bağımsız bir liste olmayıp Türk Tabipleri Birliği tarafından oluşturulan hekimlik uygulamalarına dair işlemler listesi olan TTB Asgari Ücret Tarifesinin günün koşullarına göre yeniden hazırlanmasıyla oluşturulmuştur. Eylül 2014’den bu yana elektronik olarak erişilebilen ve abonelikleri yapılan Türk Tabipleri Birliği HUV tarifesi 1 Ocak 2015’den itibaren yürürlüğe girecek olup, Türk Tabipleri Birliği 2008 Asgari Ücret tarifesinin yerini alacaktır. Bundan böyle Türk Tabipleri Birliği’nin özel hekimlik uygulamalarının ücretlendirilmesi işlemleri 1 Ocak 2015 tarihinden itibaren TTB-HUV üzerinden yürütülecektir. Bilgilerinize sunar, çalışmalarınızda başarılar dileriz. Saygılarımızla, Dr. H. Özden Şener TTB Merkez Konseyi Genel Sekreter Hepimizin yaşayarak bildiği üzere hekimlerin ve sağlık çalışanlarının özlük hakları ile ilgili pek çok eksiklik söz konusudur. Bu eksikliklerin her birisinin tamamlanmasına yönelik çabalarımız sürmektedir. Fiili hizmet zammı çalışması da bunlardan birisidir. İşimizin doğası gereği maruz kaldığımız ya da kalabileceğimiz çok çeşitli etmenler sağlık alanında çalışanlar olarak hepimizi farklı derecede etkilemekte, ancak özlük haklarımız düzenlenirken bu ağırlaştırıcı faktörler göz önüne alınmamaktadır. Talebimiz, kamuda ve özelde çalışma yıl sayımız belirlenirken işimizden kaynaklanan olumsuzlukların dikkate alınmasıdır. Konuya ilişkin olarak ilgili mevzuattaki değişiklik önerimiz gerekçesi ile birlikte Sağlık Bakanlığı ile paylaşılmıştır. Ekteki broşür Bakanlık ile paylaşılan metni içermektedir. Sağlık alanındaki emek ve meslek örgütleri ile birlikte hazırlanan ekteki broşürün meslektaşlarımızla paylaşılmasının bu yöndeki duyarlılığın artırılmasına önemli katkı sağlayacağı düşüncemizi ifade eder, çalışmalarınızda başarılar dileriz. Saygılarımızla, Dr. H. Özden Şener TTB Merkez Konseyi Genel Sekreteri Geçtiğimiz 12 süresince uygulanan Dünya Bankası destekli SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM PROGRAMI başlangıçta sağlık kurumlarına erişimi kolaylaşmış olsa da zamanla her alanda verilen katkı paylarıyla birlikte maddi güce endeksli bir sağlık sistemine doğru hızla ilerlemekteyiz. Bu sistem ile Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) sağlığın asıl patronu olmuş ve Sağlık siyasi olarak kitleleri yanına çekmekte önemli bir araç haline gelmiştir. Sağlık alanında bir takım olumsuzluklar olsa da mutlak şekilde her şey kötüdür demek elbette mümkün değildir, iyi işlerde yapılmıştır. Mesela SSK ve Devlet Hastanelerinin birleştirilmesiyle hastanelerin vatandaşların kullanımına sunulması ve yine SSK’lı vatandaşların eczanelerden ilaç almalarının sağlanması doğru bir yaklaşımdır. Fakat yanlış olan şudur; SAĞLIK her vatandaşın eşit olarak yararlanması gereken anayasal bir haktır ve bu hizmet kamu tarafından sağlanmalıdır. Halbuki günümüzde sağlık hizmeti giderek kamu dışına açılmakta, kamunun sağlık hizmeti sunumundaki oranı giderek düşmekte ve sağlık ülkemizde kar edilebilecek ticari bir alan haline dönüştürülmektedir. Sağlıktaki dönüşümün özü budur. Buda vatandaşımıza daha fazla katkı payı ve sağlık harcaması olarak yansımaktadır. Ülkemizde kışkırtılmış bir sağlık talebi vardır. Yazılı ve görsel medya aracılığıyla, televizyonlardaki sağlık programlarıyla, bazen hekim bazen hekim olmayan kişiler tarafından ve çoğu bilimsel olmayan bilgilerle vatandaşlarımızın kafası karıştırılmakta, sağlık yönünden endişeye sevk edilmekte ve sağlık kuruluşlarına başvurmaları istenmektedir. Bunun sonucunda ülkemizde gerçekte hasta olmayan fakat kendini ruhen hasta olarak hisseden yığınlar oluşmuştur. Hekimlerin öncelikli görevi kendini hasta olarak hisseden, hasta olmaktan korkan kişileri hasta olmadığına ikna etmek olmuştur. Sağlıkta siteminin ticari alana dönüştürülmüş olması ruhen hastalıklı bir toplumsal yapı yaratmıştır. 72 milyon nüfuslu ülkemizde 2012 yılında satılan Antidepresan ilaç sayısı 36 milyondur yani ülkemizde her iki kişiden biri psikiyatrik ilaç kullanmaktadır. Bu oran her yıl giderek artmaktadır, ülkemizde Antidepresan ilaç kullanımı son 10 yılda % 160 artmıştır. Sağlıkta dönüşüm programıyla birlikte bir taraftan sağlık harcamaları artarken diğer taraftan da sağlık kuruluşlarına başvuru oranıyla Dünya’da rekor üzerine rekor kırmaktayız. 2002-2012 arasındaki 10 yıllık dönemde Sağlık harcamaları yaklaşık 6 kat artmıştır. Yine bu dönemde sağlık harcamalarındaki artış oranı her yıl bir önceki yıla göre % 13-22 oranında artış göstermiştir. 2002 yılında Sağlık Harcamaları: 7,5 milyar TL 2012 yılında Sağlık Harcamaları: 44 milyar TL 2014 yılında Sağlık Harcamaları yaklaşık 55 milyar TL civarındadır. 2002-2012 arasındaki 10 yıllık dönemde Hastanelere başvuru sayılarına bakacak olursak; 2002 yılında Hastaneye başvuru sayısı: 124 milyon kişi 2012 yılında Hastaneye başvuru sayısı: 360 milyon kişi 2014 yılında Hastaneye başvuru sayısı: 450 milyon civarındadır. Hatta son yıllarda Hastaneye başvuru oranında rekorlar kırarak Avrupa’nın en fazla hastaneye başvuran ülkesi olduk. Sağlık Bakanlığı verilerine göre ülkemizde kişi başına hastaneye başvuru oranı yılda 8,2 olduğu belirtilmiştir (2011 yılı). Bu oran OECD ülkelerinde ortalama 6,4 olurken, İSVEÇ’te 2,9 , ABD’de 3,9 civarındadır. - İlaç, sağlık malzemesi ve teknik donanımda büyük ölçüde dışa bağımlılık Sadece Hastaneye başvuruda değil, Acil Servislere başvuruda da ülkemiz Dünya’da rekor kırmaktadır. Dünya’da Türkiye’den başka hiçbir ülke yoktur ki nüfusundan fazla sayıda acile başvuru olsun. 2013 yılında Acile başvuru sayısı 90 milyon’dur. Acile başvuran her 3 hastadan sadece 1’i gerçekten acil hastadır. Her ne kadar Sağlık Bakanlığı bu oranları başarı olarak gösteriyor ve vatandaşın sağlığa hizmetine ulaşımını kolaylaştırdık o nedenle başvuru sayısı artıyor dese de bunu şu şekilde değerlendirsek daha iyi olur düşüncesindeyim; Sağlık sisteminin çarpıklığı nedeniyle vatandaş defalarca hastaneye başvurmakta fakat sorunlarını çözmekte sıkıntı yaşamaktadır. Çünkü hasta nitelikli sağlık hizmeti alamamakta, performans sistemi denilen sistem ile ne kadar çok hasta görürsen o kadar çok döner sermayeden pay alırsın mantığı ile Sağlıkta Dönüşüm programı yürütülmeye çalışılmaktadır. Yani hasta başı ücretlendirme söz konusudur halbuki sağlık hizmetlerinde asıl olan hizmetin sayısı değil NİTELİĞİ’dir. Maalesef günümüzde uygulanmakta olan sağlık sisteminde Nitelik göz ardı edilmektedir. Başvuru sayısının fazlalığı hekimin gerçek hastalara yeterince zaman ayırmasını engellemekte ve asıl bakılması gereken hastalar geri planda kalmaktadır. Sağlık çalışanları açısında bakıldığı zaman da; Sağlık dönüşüm programının itici gücü olan performans sistemi Ekip çalışması yapılması gereken sağlık alanında maalesef ekip çalışmasının yitirilmesine neden olmuş, ülkemizde DEFANSİF TIP uygulamaları başlamıştır. Cesaret ve özveri gerektiren hekimlik uygulamalarında, Hekimlerin mesleki cesaretleri kırılmış, hekimler bir takım kanuni zorunluluklar ve performans sistemi nedeniyle riskli operasyonlardan kaçınır hale gelmiştir. Genç hekimlerin pek çoğu riski, emek ve zaman gerektiren operasyonları öğrenmek dahi istememektedir. Sonuçta ciddi vakaların tedavilerinde olağanüstü zorluklar yaşanmaktadır. Ülkemizde her geçen gün hekim sayısı artsa da maalesef Nitelikli hekim sayısı her geçen gün giderek azalmaktadır. Hasta ve Hekim arasında olması gereken güven ilişkisi maalesef her geçen gün giderek azalmakta buda sağlık alanındaki harcamaları arttırmaktadır. 2011 yılında Sağlık Bakanlığı yetkilileri Sağlık Hizmetlerinde memnuniyet oranını %76 olarak belirtmelerine rağmen bu oran gerçeklerle örtüşmemektedir. Çünkü Sağlıkta şiddette her gün artarak devam etmektedir. Madem halk sağlık hizmetlerinden bu derece memnunsa neden sağlıkta şiddetin oranı artmaktadır ? Araştırmalar Türkiye’de her 10 sağlık çalışanından 8’inin psikolojik yada fiziksel olarak şiddete maruz kaldığını ortaya koyarken, TBMM Sağlıkta Şiddeti araştırma komisyonu Mayıs-Ekim 2012 arasındaki yaklaşık 6 aylık dönemde hastanelerde 3084 adet şiddet vakası yaşandığını bildirmiştir. Sağlık çalışanlarının sağlık hizmeti sunumundaki memnuniyet oranı ise tam olarak bilinmemekle birlikte bazı internet sitelerinde Bakanlığın Sağlık çalışanlarının memnuniyet oranını 2017 yılında %20’nin üzerine çıkartmayı hedeflediği yazılmaktadır. Sağlık harcamalarındaki artış katkı paylarıyla finanse edilmeye çalışılmaktadır, tam 11 kalemde vatandaş katkı payı vermektedir. SGK’ya prim ödeyen bir vatandaş Devlet hastanelerinde dahi muayene olmak için en az 5 tl katkı payı ödemek zorundadır, reçete için 3 tl katkı payı, 3. İlaçtan sonra her ilaç için 1 tl katkı payı ödenmek gerekmektedir. Özel hastanelerde % 200 oranında katkı payı alınmaktadır. Sağlık hizmeti artık Sosyal bir hak olmaktan çıkmış, para ile satın alınacak meta haline dönüştürülmüştür. Bu sistemden hem hastalar hem de hekimler memnun değildir. Çözüm olarak; Sağlık hizmetlerinde Performans sisteminden vazgeçilmeli ve Sağlıkta Dönüşüm Programı ile göz ardı edilen Koruyucu Sağlık Hizmetlerinin güçlendirilmesi sağlanmalıdır. Buna çarpıcı bir örnek şudur; Türkiye’de kanserden ölüm oranı 2002 yılında %12 iken 2012 yılında bu oran %21’e yükselmiştir. Koruyucu Sağlık Hizmetleri ile vatandaşın hastalanmaması amaçlanmaktadır, bu yöntem hem daha ucuz hem de daha etkilidir. BALIKESİR SAĞLIK RAPORU TÜRKİYE OECD ÜLKELERİ SAĞLIĞA AYRILAN BÜTÇE PAYLARI % 5,6 % 9 KİŞİ BAŞI SAĞLIK HARÇAMASI 583 $ 2.700 $ HEKİM BAŞI KİŞİ SAYISI 687 275 2015 YILI BÜTÇESİNDE SAĞLIK BAKANLIĞININ PAYI: 2 milyar 762 milyon TL 81 il içinde BALIKESİR ilinin sağlık verileri ; Sayı Türkiye’deki sıralaması Hastane Sayısı 30 8 Yatak Sayısı 3040 18 Uzman Hekim 839 21 Balıkesir ilinde 839 uzman, 639 pratisyen ve 35 asistan hekim olmak üzere toplam hekim sayısı 1.513 ‘dür. Uzman Hekim başına düşen kişi sayısı Türkiye 1.131 kişi Balıkesir 1.505 kişi 2013 Balıkesir Hasta Başvuru Sayıları 1. Basamak 2. Basamak Hekim Başı Başvuru 3.937.191 6.240.356 8,8 Balıkesir’de Yeşil Kartlı oranı % 7.59 (87.437 kişi) BALIKESİR’ DE SAĞLIK ALANINDAKİ SORUNLAR - İmar planlarında sağlık alanlarının belirlenmemiş olması, belirlenen sağlık alanlarının da özel şahıslara ait olması nedeniyle karşılaşılan kamulaştırma sorunları - İl merkezinde mevcut hastane yatak kapasitesinin yetersizliği - Koruyucu sağlık hizmetlerinin geri planda kalması, tedavi edici sağlık hizmetlerinin öncelenmesi - Acil ambulans hizmetleri için şehir içi ulaşım arterlerinin yetersizliği - Merkez ve ilçeler arasında sağlık imkanlarının farklılaşması - Genel bütçeden sağlık alanına yeterli payın ayrılmaması ASM ve TSM NÖBETLERİNE KARŞI CUMARTESİ GÜNÜ SAAT 10:00 TABİP ODASINDA TOPLANIYORUZ. 1 Ocak 2015 tarihinden itibaren Cumartesi günleri Aile Sağlığı Merkezi veya Toplum Sağlığı Merkezi nöbetlerine karşı ilgili tüm sağlık kurum ve kuruluşları ile birlikte Cumartesi günü saat 10:00'da Balıkesir Tabip Odası Salonunda toplanılacaktır. Bizlere göstermiş olduğunuz güven ve verdiğiniz yetkiden dolayı Tüm üyelerimize çok teşekkür eder, Saygılarımızı sunarız.