IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi
Transkript
IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi
1 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR IV. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ Özet Kitabı 7-10 Eylül 2015 Ayvalık –Balıkesir IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi 7-10 Eylül 2015, Ayvalık –Balıkesir ©Bu kitabın tüm yayın hakları bölüm yazarlarına aittir. Kitabın tamamı ya da hiçbir bölümü yazarların önceden yazılı izni olmadan elektronik, optik, mekanik ya da diğer yollarla kaydedilemez, basılamaz ve çoğaltılamaz. Ancak kaynak olarak gösterilebilir. Editörler Yrd. Doç. Dr. Özlem KARAKOÇ Yrd. Doç. Dr. Nursen AZİZOĞLU Web tasarımı: Metin AKBULUT (Balıkesir Üniversitesi) Grafik Tasarımı: Neşe Şenerol (Karesi Belediyesi) Fatih Turhan (Karesi Belediyesi) Özlem KARAKOÇ (Balıkesir Üniversitesi) SPONSORLARIMIZ ii Onursal Başkanlar Prof. Dr. Nabi AVCI : Millî Eğitim Bakanı A. Edip UĞUR : Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel YILMAZ : Balıkesir Karesi Belediye Başkanı Prof. Dr. Kerim ÖZDEMİR : Balıkesir Üniversitesi Rektörü Danışma Kurulu Doç. Dr. Yusuf TEKİN : MEB Müsteşarı Doç. Dr. Ali YILMAZ : MEB Öğr.Yetiştirme ve Gel.Genel Müdür V. Prof. Dr. Mehmet MAHRAMANLIOĞLU : Türkiye Kimya Derneği Başkanı Prof. Dr. Fatih SATIL : BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Paşa AYAS : Bilkent Üniversitesi Düzenleme Kurulu Prof. Dr. Canan NAKİBOĞLU (Başkan) : BAÜ Necatibey Eğt.Fak.Kim. Eğt. ABD Başk. Nalan DEMİR (Başkan Yard.) : MEB Öğr.Yet.ve Gel. Gn. Md. Daire Başkanı Yusuf CENGİZ (Üye) : MEB Balıkesir İl Milli Eğitim Müdürü Yaşar YENİÇERİOĞLU : MEB Öğr.Yet.ve Gel.Gn. Md. Eğitim Uzmanı (MEB Koordinatör) Yrd. Doç. Dr. Erol ASKER (Üye) : BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Nursen AZİZOĞLU : BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi (Üye) Yrd. Doç. Dr. Bülent PEKDAĞ (Üye) : BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi Yrd. Doç. Dr. İbrahim ŞAHİN (Üye) : BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Ruhan BENLİKAYA : BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi (Üye) Yrd. Doç. Dr. Özlem KARAKOÇ (Üye) : BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi Yusuf YALÇIN (Üye) : MEB Balıkesir İl Milli Eğt. Md. Şube Müdürü iii Bilim Kurulu Prof. Dr. Ali YILDIRIM : Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Ali Paşa AYAS : Bilkent Üniversitesi Prof. Dr. Ayhan YILMAZ : Hacettepe Üniversitesi Prof. Dr. Fitnat KÖSEOĞLU : Gazi Üniversitesi Prof. Dr. Haluk ÖZMEN : Karadeniz Teknik Üniversitesi Prof. Dr. İbrahim BİLGİN : Mustafa Kemal Üniversitesi Prof. Dr. Kemal DOYMUŞ : Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Leman TARHAN : Dokuz Eylül Üniversitesi Prof. Dr. Muammer ÇALIK : Karadeniz Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Murat GÖKDERE : Amasya Üniversitesi Prof. Dr. Mustafa SÖZBİLİR : Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Osman Nafiz KAYA : Uşak Üniversitesi Prof. Dr. Şule AYCAN : Muğla Üniversitesi Prof. Dr. Turgut KILIÇ : Balıkesir Üniversitesi Prof. Dr. Yavuz TAŞKESENLİGİL : Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Ziya KILIÇ : Gazi Üniversitesi Doç. Dr. Abdullah AYDIN : Ahi Evran Üniversitesi Doç. Dr. Aysem Seda ÖNEN : Hacettepe Üniversitesi Doç. Dr. Buket YAKMACI GÜZEL : Boğaziçi Üniversitesi Doç. Dr. Burçin ACAR SESEN : İstanbul Üniversitesi Doç. Dr. Çetin DOĞAR : Erzincan Üniversitesi Doç. Dr. Ebru KAYA : Boğaziçi Üniversitesi Doç. Dr. Elvan ŞAHİN : Orta Doğu Teknik Üniversitesi Doç. Dr. Emine ERDEM : Hacettepe Üniversitesi Doç. Dr. Filiz KABAPINAR : Marmara Üniversitesi Doç. Dr. Gökhan DEMİRCİOĞLU : Karadeniz Teknik Üniversitesi Doç. Dr. Gültekin ÇAKMAKCI : Hacettepe Üniversitesi Doç. Dr. Hülya DEMİRCİOĞLU : Karadeniz Teknik Üniversitesi Doç. Dr. Hüseyin AKKUŞ : Gazi Üniversitesi Doç. Dr. Memduh Sami TANER : Akdeniz Üniversitesi Doç. Dr. Mustafa ÖZDEN : Gazi Üniversitesi Doç. Dr. Nilgün SEÇKEN : Hacettepe Üniversitesi Doç. Dr. Sevgi KINGIR : Hacettepe Üniversitesi Doç. Dr. Sibel ALPAT : Dokuz Eylül Üniversitesi iv Doç. Dr. Soner YAVUZ : Bülent Ecevit Üniversitesi Doç. Dr. Suat ÜNAL : Karadeniz Teknik Üniversitesi Doç. Dr. Şenol ALPAT : Dokuz Eylül Üniversitesi Doç. Dr. Sevilay KARAMUSTAFAOĞLU : Amasya Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Faik Özgür KARATAŞ : Karadeniz Teknik Üniversitesi Yrd. Doç Dr. Fethiye KARSLI : Giresun Üniversitesi Yrd. Doç.Dr. Hüsnüye DURMAZ : Trakya Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa ERGUN : Ondokuz Mayıs Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Nail İLHAN : Kilis 7 Aralık Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Özgecan TAŞTAN KIRIK : Çukurova Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Rıdvan ELMAS : Afyon Kocatepe Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Sevgi AYDIN : Yüzüncü Yıl Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Sevil AKAYGÜN : Boğaziçi Üniversitesi Sekreterya Arş. Gör. Ayşe Zeynep ŞEN : Necatibey Eğitim Fakültesi Arş. Gör. Fahrettin FİLİZ : Necatibey Eğitim Fakültesi Dr. Şengül GACANOĞLU : Balıkesir Sırrı Yırcalı And. Lis. Kimya Öğr. Leyla AYVERDİ : Balıkesir Bilim ve Sanat Mrk. Fen Bilgisi Öğr. v Önsöz Değerli Kimya Eğitimcileri ve Kimya Öğretmenleri, İlki Türkiye Kimya Derneği tarafından 2007 yılında İstanbul’da, ikincisi 2011 yılında Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi tarafından Erzurum’da; üçüncüsü de 2013 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi Fatih Eğitim Fakültesi’nin ev sahipliğinde Trabzon’da düzenlenen Ulusal Kimya Eğitimi Kongresinin dördüncüsü 7-10 Eylül 2015 tarihlerinde Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi, MEB Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürlüğü ve Türkiye Kimya Derneği işbirliğinde Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde düzenlenecektir. Ülkemizdeki Kimya Eğitimi alanındaki öğretim elemanlarını, lisansüstü öğrencileri ve öğretmenlerimizi bir araya getirerek tanışma ve karşılıklı etkileşimi sağlamayı amaçlayan kongremize davet edilen alanlarında tanınmış çağrılı konuşmacılar kongre süresince bizlerle olacaklardır. Çağrılı konuşmacılarımızın dışında, kongremiz sürecinde sözel ve poster bildiri, çalıştay, mini sempozyum ve panel şeklinde düzenlenecek etkinliklerle ülkemiz kimya eğitimi çalışmalarının yönelimi hakkında bir fikir oluşturmamıza ve bu durumu dünyadaki kimya eğitiminin çalışma alanı eğilimleri ile karşılaştırmamıza ortam yaratılacaktır. Kongremizin sonunda kimya eğitiminde gelinen noktanın ve geleceğe yönelik neler yapılması gerektiğinin bir değerlendirilmesinin yapılması da sağlanabilecektir. Ayrıca, Ortaöğretimde görev yapan öğretmenlerimizin kongreye katılımı ile kimya eğitimi çalışmaları ile Ortaöğretimdeki kimya eğitiminin durumunun karşılaştırılması ve öğretmenlerimize bir bakış açısının kazandırılması da hedeflenmektedir. Kongremiz sürecince her gün için çeşitli sosyal etkinlikler de planlanmıştır. Bu çerçevede Ayvalık ve Cunda adasında yer alan tarihi mekânlar, müzeler ve Şeytan Sofrası gibi doğal güzelliklere geziler, tekne turu ile Ayvalık adaları gezisi ve Kaz dağları-Sarıkız gezisi yer alacaktır. Sizleri, birçok medeniyete ev sahipliği yapmış gerek kültürel gerekse turizm açısından her biri ayrı güzelliği barındıran 19 ilçesi ile son derece zengin bir potansiyele sahip Balıkesir ilimizin, mavi ve yeşilin buluştuğu eşsiz güzellikler diyarı, zeytin ve turizm cenneti Ayvalık-Cunda’da ağırlamaktan ve Edremit körfezi diye anılan bu yöremizi sizlere tanıtmaktan mutluluk duyacağız. IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi Düzenleme Kurulu Adına Prof. Dr. Canan NAKİBOĞLU Düzenleyen Kuruluşlar vi İçindekiler Önsöz vi İçindekiler vii ÇAĞRILI KONUŞMACILAR 1 Georgios Tsaparlis 2 Problems and Solutions in Chemistry Education 3 Ingo Eilks 4 Teaching Chemistry from Lance Armstrong to Dennis Rodman 5 Sibel Erduran 6 The Case for Increasing the Concentration of the Epistemic Nature of Chemistry in Education 7 Namık Kemal ARAS 8 Kimya Eğitiminde 60 yıl: Aramalar ve Bulunanlar 9 SÖZLÜ BİLDİRİLER 10 Fen Bilimleri Derslerinde Meydana Gelen Laboratuvar Kazaları Üzerine Bir Çalışma Cemil AYDOĞDU 11 Üniversite Öğrencilerinin Kimyasal Tehlike Sembollerini Anlama Düzeyleri ile Kimya Kaygıları Arasındaki İlişki Cemal TOSUN, Erdal ŞENOCAK ve Yavuz TAŞKESENLİGİL 12 Kimya Öğretmen Adaylarının Sorgulayıcı Araştırma Öğretim Yöntemi İle İlgili Laboratuvarda Yaşadıkları Sorunlar Ayşe YALÇIN ÇELİK, Sinem ÜNER, Nurcan TURAN OLUK ve Hakkı KADAYIFÇI 13 “Bileşiklerin Adlandırılması” ile “Laboratuar Araç–Gereçlerinin Tanınması” Konularına Yönelik Hafıza Kartlarından Oluşan Bir Materyalin Geliştirilmesi ve Değerlendirilmesi Serap YILDIRIM METİN ve Elvin ERTÜRK, Aylin ÖĞÜNÇ 14 Yenilenen 9. ve 10. Sınıf Kimya Dersi Öğretim Programıyla İlgili Öğretmen Görüşleri: Trabzon İli Örneği Suat ÜNAL, Canan CENGİZ, Canan BAYTAR, R. Nesrin COŞKUN ve Şule GÜVEN 15 Fen Lisesi Kimya Öğretmenlerinin Güncellenen Kimya Programı Hakkındaki Görüşleri AKAYGÜN, Faik Özgür KARATAŞ, Rıdvan ELMAS, Gözde YILDIRIM ve Hüseyin KARA Hata! Yer işareti tanımlanmamış. Yenilenmiş Bloom Taksonomisine Göre Ortaöğretim Kimya Dersi Öğretim Programı Kazanımlarının Analizi ve Değerlendirilmesi Seraceddin Levent ZORLUOĞLU, Aydın KIZILASLAN ve Mustafa SÖZBİLİR 16 Okul Öncesi Eğitim Programında Fene İlişkin Kavramların Belirlenmesi ve Kavramlara Yönelik Uygulama Önerileri Eylem BAYIR, Gülşah GÜNŞEN ve Yeşim FAZLIOĞLU 18 167 Yıllık Süreçte Öğretmen Yetiştirmenin Dünü, Bugünü ve Geleceği İlhami CEYHUN, Zafer KARAGÖLGE ve Ali KOLOMUÇ 19 Özel Öğretim Yöntemleri Dersi için Pedagojik Alan Bilgisi Odaklı Yeni Bir Model Geliştirme: Kimya Eğitimi Örneği Fitnat KÖSEOĞLU, S. Nihal YEŞİLOĞLU, Betül DEMİRDÖĞEN ve Serap KÜÇÜKER 20 vii Ortaöğretim Öğrencilerinin Öğretmenlerinin Pedagojik Alan Bilgilerine İlişkin Algıları: Ölçek Geliştirme Çalışması Sinem ÜNER ve Hüseyin AKKUŞ 21 Bilimsel Alan Gezilerinin (Bilim Müzesi ve Bilim Merkezi) Öğretmen Adaylarının Alan Bilgisi ve Pedagojik Alan Bilgisi Gelişimine Etkisi Serap KÜÇÜKER, Özlem TAŞDELEN ve M. Akif ŞENELT 22 Sorgulamaya Dayalı Özyeterliliğin, Başarı Amaç Yöneliminin ve Öğrenme Yaklaşımının Ortaokul Öğrencilerinin Bilimsel Süreç Becerilerindeki Rolü Aynur KÜÇÜKÇINGI ve Burak FEYZİOĞLU 23 5E Öğrenme Modelinin Öğrencilerin Bilimsel Süreç Becerilerine Etkisinin İncelenmesi Çağla ÇİFTÇİ ve Emine ERDEM 24 Fen Bilgisi Öğretmenliği Öğrencilerinin Çevirme Faktörü ile Tanışmaları Burcu ANILAN ve Asiye BERBER 25 Ortaokul 5. Sınıf Öğrencilerinin ‘Maddenin Değişimi’ Ünitesindeki Bilgilerini Günlük Yaşamla İlişkilendirebilme Düzeyleri Açısından Hazır Bulunuşluklarının Belirlenmesi Dilek ÇELİKLER ve Filiz KARA 26 Problem Dayalı Senaryoların 9. Sınıf Öğrencilerinin Kimya Dersine Olan Tutumlarına, Laboratuvar Endişelerine ve Problem Çözme Becerilerine Etkisi Faik Özgür KARATAŞ ve Pelin YILMAZ 27 Analitik Kimya Dersi “Elektrokimya” Konusunda Probleme Dayalı Öğrenmenin Öğrencilerin Akademik Başarılarına Etkisi Tuğçe TUNÇ, ve Sibel KILINÇ ALPAT 28 Sorgulamaya Dayalı Öğretim Yaklaşımının Öğrencilerin Kimya Başarıları ve Yanılgıları Üzerine Etkisi Mustafa YADİGAROĞLU, Gökhan DEMİRCİOĞLU ve Hülya DEMİRCİOĞLU 29 Web Tabanlı İşbirlikli Öğrenmenin Ortaöğretim 9. Sınıf Öğrencilerinin Kimya Dersi “Maddenin Halleri” Ünitesindeki Akademik Başarılarına ve Tutumlarına Etkisi Açelya Pelin ESKİCİOĞLU ve Şenol ALPAT 30 Öğretmen Adaylarının Ölçme-Değerlendirme Tekniklerine Yönelik Görüşlerinin Belirlenmesi Gökhan DEMİRCİOĞLU, Ayşegül ASLAN, Hülya DEMİRCİOĞLU ve Asuhan PEHLİVAN 31 9. Sınıf Öğrencilerin Alternatif Ölçme ve Geleneksel Ölçme Değerlendirmedeki Başarılarının Karşılaştırılması Ali KOLOMUÇ, Zafer KARAGÖLGE ve İlhami CEYHUN 32 İndirgenme-Yükseltgenme Tepkimeleri ve Elektrokimyasal Hücreler Konuları İle İlgili İki Kademeli Çoktan Seçmeli Bir Testin Geliştirilmesi ve Uygulanması Ali Rıza ERDEM ve Ali Rıza ŞEKERCİ 33 Kimyasal Reaksiyonlar ve Enerji Konusuna Yönelik Bir Başarı Testi Geliştirme Çalışması Yıldızay AYYILDIZ ve Leman TARHAN 34 2013 ve 2014 Kamu Personeli Seçme Sınavına Katılan Kimya/Kimya Teknolojisi Alanına Kaynaklık Eden Bölümlerden Mezun Olanların KPSS-P10 ve KPSS-P121 Puan Türlerinin Farklı Değişkenler Açısından Karşılaştırılması Osman YILDIRIM, Ali Yılmaz, Nalan Demir 35 viii Fen Öğretiminde Diyalojik ve Otoriter Söylem Yılmaz SAĞLAM, Sedat KANADLI, Pınar GÖKSU, Emine Aynur GİZLENCİ ve Vildan KARATEPE 36 Hizmet Öncesi Argümantasyon Eğitiminin Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının ÖğrenmeÖğretme Anlayışları Üzerine Etkisi Candan CENGİZ ve Filiz KABAPINAR 37 Hizmet Öncesi Argümantasyon Eğitiminin Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Bilimin Doğasına İlişkin Kavramaları Üzerine Etkisi Candan CENGİZ ve Filiz KABAPINAR 38 Analojik Haritalama Stratejisinin Kullanıldığı Bilimsel Argümantasyonla Öğrencilerin Eleştirel Düşünme Becerilerinin Geliştirilmesi Ümmüye Nur TÜZÜN ve Fitnat KÖSEOĞLU 39 Kimya Laboratuvarında Öğrencilerin Argümantasyon Becerilerinin İncelenmesi Ali Rıza ŞEKERCİ ve Nurtaç CANPOLAT 40 9. Sınıf Kimya Ders Kitabının Laboratuvar Güvenliği Açısından İncelenmesi Fatma KILIÇ, Ümit Işık ERDOĞAN ve Ayhan YILMAZ 41 Kimya Öğretmen Adaylarının Kimya Laboratuvar Derslerinde Yaptıkları Hatalar, Hata Yapma Nedenleri ve Yaptıkları Hataların Düzeltilebilirliği Hakkında Görüşleri Bülent PEKDAĞ ve Ebru ŞİRİN 42 8. sınıf Asitler ve Bazlar Konusundaki Etkinliklerin Bilimsel Süreç Becerileri Açısından İncelenmesi İpek Gizem ÖZTÜRK, Özlem KARAKOÇ ve Canan NAKİBOĞLU 43 Laboratuvar Ortamında Aktif Metallerin Reaksiyon Kinetiğinin Öğrenciye Kavratılması İlhami CEYHUN ve Zafer KARAGÖLGE 44 İskele yöntemi ile Yüzey Gerilimi Kavramının Öğretimi ve Etkililiği Filiz KABAPINAR ve Esra KURU 45 Kimya Öğretmen Adaylarının Organik Kimya Dersinde Kullandıkları Motivasyonel Düzenleme Stratejilerinin Belirlenmesi Burcu ULUTAŞ ve Basri ATASOY 46 Kimya Öğretmen Adayları İle Stereoizomeri Konusunun Farklı Molekül Gösterim Şekillerine Göre İncelenmesi Özge ÖZBAYRAK AZMAN ve Gülten ŞENDUR 47 İpucu Kartları Kullanılarak Kimya Öğretmen Adaylarının Kavramsal Zorluklarının Belirlenmesi: İzomeri Konusu Gülten ŞENDUR ve Abdullah TOKU 48 12. Sınıf Alkenler Konusunda Bağlam Temelli Öğrenme Yaklaşımının REACT Stratejisine Göre Bir Çalışma Yaprağı Geliştirilmesi Fethiye KARSLI ve Mahmut YİĞİT 49 10. Sınıf Kimya Dersi “Kimya Her Yerde” Ünitesine Yönelik Bir Aktif Öğrenme Uygulamasının Geliştirilmesi ve Değerlendirilmesi Aylin ÖĞÜNÇ ve Filiz MISIRLI 50 ix Altı Şapkalı Düşünme Tekniğine ve Örnek Olay Öğrenme Yöntemine Dayalı Çalışma Yapraklarının Değerlendirilmesi: Isı ve Sıcaklık Çiğdem ŞAHİN ve Nuray ÇAKMAK 51 Akıllı Tahta Kullanımının 6. Sınıf Öğrencilerinin Akademik Başarı ve Tutumlarına Etkisi: Maddenin Tanecikli Yapısı Ünitesi Merve POLAT, Gülten ŞENDUR ve Tahir TÜRKOĞLU 52 Okul Öncesi Dönemde Bazı Kimya Kavramlarını Geliştirmeye Yönelik Bir Model Önerisi Ve Etkisinin İncelenmesi: “Haydi Kongre Düzenliyoruz!” Eylem BAYIR, Gülşah GÜNŞEN ve Yeşim FAZLIOĞLU 53 Kimya Derslerine Yönelik Bilimsel Yaratıcılık Ölçeği ve Bilimsel Yaratıcılık - Genel Yaratıcılık İlişkisi Fahrettin FİLİZ ve Erol ASKER 54 Üstün Yetenekli Öğrenciler için Küresel Isınma Konusunda Tasarlanan Bir Oyunun Öğrenci Görüşleri Açısından Değerlendirilmesi Özge ÖZYURT, Hilal KARAKIŞ ve Özlem KARAKOÇ 55 Sanal Kimya Laboratuvarı Etkinliklerinin Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Sorgulama Becerilerine Etkisi: Sorgulamaya Dayalı ve Geleneksel Yaklaşımın Kıyaslanması Ayfer MUTLU ve Burçin ACAR ŞEŞEN 56 Kimya Eğitiminin Arttırılmış Gerçeklik Teknolojileri ile Zenginleştirilmesi ve Öğrenme Başarımına Etkisi Nazlıcan ULUÇAY ve Ersin ÖZÜAĞ 57 Gözlemlenebilir ve Tanecik Düzeyi Gösterimler İçeren iPad Uygulamaları ile Farklı Sıralamalarla Çalışmanın Öğrencilerin Gaz Yasalarını Kavramaları Üzerine Etkisi Nurseda ALTINKAYNAK ve Sevil AKAYGÜN 58 Öğretmen Adaylarının Sosyal Ağları Eğitim Amaçlı Kullanım Durumlarının Belirlenmesi Mustafa ÖZDEN, Ayhan ÇİNİCİ ve Esra AÇIKGÜL FIRAT 59 Parçalardan Bütünlere: Bilimin Doğasını Kimya Öğretim Programında Yeniden Nasıl Tanımlayabiliriz? Ebru KAYA ve Sibel ERDURAN 60 Öğrenci İdealleştirmeleri ve Yaklaştırmaları Bağlamında Kimyasal Bilginin İşlemsel Özelliği; “Oktet” ve “Dublet” Örneği Üzerine Durum Çalışması Davut SARITAŞ 61 Kimyanın Doğası Açısından Kimyasal Bağlanma Teorilerinin Felsefi Bir Perspektiften İrdelenmesi Halil TÜMAY ve Yüksel TUFAN 62 Ortaya Çıkan (Emergent) Kimyasal Özellikler ve Öğrencilerin Asitlik Kuvveti ile İlgili Kavramları Halil TÜMAY 63 Öğrencilerin Molekül Yapılarını Anlama Düzeyleri ve Kavram Yanılgılarının Belirlenmesine Yönelik Bir Durum Çalışması Melis Arzu UYULGAN ve Nalan AKKUZU 64 x Isısal Değişimler ve Madde Dönüşümü Üzerine Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Kavramsal Yapılarının Belirlenmesi ve TGA (POE) Stratejisi Halis Türker BALAYDIN ve Hüseyin ÇAVDAR 65 Biyoloji ve Kimya Öğretmeni Adaylarının Öğrenme Güçlüğü Çektiği Biyokimya Konuları Şeyda GÜL, Esra ÖZAY KÖSE, Sibel SADİ YILMAZ ve M. Diyaddin YAŞAR 66 Kimya Öğretmenlerinin “Yanlış Kavrama” ile İlgili Alan Eğitimi Bilgilerinin İncelenmesi Ayşe Zeynep ŞEN ve Canan NAKİBOĞLU 67 Fen Bilgisi Öğretmenliği Öğrencilerin Kimya Algılarının İncelenmesi Cem BÜYÜKEKŞİ ve Soner YAVUZ 68 Kimya Öğretmenlerinin Kimya Okur Yazarlık Yeterliliklerinin Araştırılması: Trabzon Örneği Nilgün MİSİR ve Mesut KAŞ 69 Öğretmen Adaylarının Hal Değişimi, Çözeltiler ve Çözünürlük Konuları ile İlgili Grafik Çizme Becerilerinin İncelenmesi Cem GÜLTEKİN ve Canan NAKİBOĞLU 70 Bilim Danışmanlığı Eğitimi Hakkında Kimya Öğretmenlerinin Görüşleri Mustafa ERGUN 71 Ortaöğretim Öğrencilerinin Üst Düzey Soru Üretmelerine Üst Bilişin Desteklenmesi Sürecinin Etkisi Kübra KAYNAK, Hakkı KADAYIFÇI ve Fatma KORMALI 72 Kimya Dersi Kavramlarının Günlük Hayata Transferi: TaTGA Yöntemi Faik Özgür KARATAŞ, Sevda KARAYAZI, Semih KARA ve Ahmet SEVİM 73 Sosyal Yapılandırmacılık Temelinde Geliştirilen Öğretim Etkinliklerinin Lise 10. Sınıf Öğrencilerin Fosil Yakıtlar Konusunu Öğrenmeleri Üzerine Etkisi Filiz KABAPINAR ve Kezban KARA 74 Çoklu Gösterimleri İçeren Laboratuvar Uygulamaları Sınıf Öğretmeni Adaylarının “Kimyasal Değişme ve Fiziksel Değişme” Kavramlarıyla İlgili Bilişsel Yapılarının Gelişimine Katkı Sağlar mı? Ayşegül DERMAN Aktif Öğrenmeye Uygun Kimya Deneylerinin Tasarım ve Uygulama Prensipleri Mustafa TAVASLI Sorgulamaya Dayalı Laboratuvar Etkinliklerinin Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Genel Kimya Konularını Anlamalarına Etkisi Ayfer MUTLU ve Burçin ACAR ŞEŞEN Sıvıların Özellikleri Konusunun Bağlam Temelli Yaklaşımla Öğretiminin Öğrenci Başarısı Üzerindeki Etkisi Hülya DEMİRCİOĞLU, Fatma BEKTAŞ ve Gökhan DEMİRCİOĞLU Bir Kimya Laboratuvarı Etkinlik Örneği: Basit Kromatografi Uygulaması ve Disiplinlerarası İlişkilendirilmesi Handan ÜREK ve Gamze DOLU Öğretmen Adaylarının Hazırladıkları Çevre Kimyası Projelerinin Bilimsel Araştırma Yeterlikleri Açısından Analizi Muammer ÇALIK Öğrencilerin Katyonların Kalitatif Sistematik Analizi Konusundaki Performans ve Başarı Düzeylerinin Belirlenmesi: I Diyagramı Uygulamaları Nalan AKKUZU ve Melis Arzu UYULGAN xi 75 76 77 78 79 80 81 Kavram Karikatürü Destekli İki Aşamalı Test ile Öğretmen Adaylarının Kimyasal Denge Konusundaki Kavram Yanılgılarının Belirlenmesi Büşra BİBEROĞLU, Sabriye KUŞ, Meryem TEPE ve Nagihan YILDIRIM 82 Proje Tabanlı Öğrenmenin Madde ve Işık Etkileşimi Uygulamasında Kimya Öğretmen Adaylarının Akademik Başarısına Etkisi Sibel KILINÇ ALPAT, Özge ÖZBAYRAK AZMAN ve Şenol ALPAT 83 Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Radyoaktiflikle İlgili Bilgi Düzeyleri Zehra MOLU, Hülya KAHYAOĞLU ve Ela Ayşe KÖKSAL 84 Rehberli Araştırma Yönteminin Üniversite Öğrencilerinin Kimya Konularındaki Bazı Kavramları Anlamalarına Etkisinin İncelenmesi İbrahim BİLGİN, İdris AKTAŞ, Erdal TATAR ve Cengiz TÜYSÜZ 85 Kimyasal Denge Konusunu Mikro Boyutta Anlaşılmasına Farklı Öğretim Yöntemlerin Etkisi Seda OKUMUŞ, Oylum ÇAVDAR, Mustafa ALYAR ve Kemal DOYMUŞ 86 Maddenin Tanecikli Yapısının Anlaşılmasına Farklı Yöntemlerin ve Modellerin Etkisi Oylum ÇAVDAR, Seda OKUMUŞ, Mustafa ALYAR ve Kemal DOYMUŞ 87 Üçgen Bipiramit ve Tahterevalli Molekül Geometrik Yapılarının Origami ile Modellemesi Dilek ÇELİKLER, Zeynep AKSAN ve Zuhal ÜNAN 88 Örnek Olaylarla Öğretimin Öğrencilerin “Evde Kimya” Konusundaki Akademik Başarılarına Etkisi Suat ÜNAL, Faik Özgür KARATAŞ, Şefika ERÜST ve Esra Yıldız SAYILI 89 Kavram Haritalarında İndisleme Yöntemi Nurcan TURAN OLUK ve Güler EKMEKCİ 90 Lise ve Üniversite Öğrencilerinin Atomun Yapısı ile İlgili Zihinsel Modellerine Genel Bir Bakış Ayhan YILMAZ, Elvan ŞAHİN ve Sinem DEMİRCİ 91 Fen Bilgisi Öğrencilerinin Asit ve Bazlarla İlgili Zihinsel Modellerinin Analizi Dilek ÇELİKLER ve Gonca HARMAN 92 Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Atom Kavramını Açıklamada “İnsana Özgü Dil” ve “Canlılığı” Kapsamında Nicel Olarak İncelenmesi Suat TÜRKOGUZ, Abdullah TOKU ve Pınar İKİZ 93 Fen Bilimleri Öğretmen Adaylarının Asit-Baz Öz-Yeterlik Algısının Ölçülmesi Özge ÇİÇEK ve Nail İLHAN 94 Kimya Öğretmen Adayları Zayıf Asit/ Baz Çözeltilerinde Kimyasal Kinetik ve Denge Kavramlarını Ne Düzeyde Kullanıyor? Nejla GÜLTEPE 95 Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Nükleer Enerji Farkındalığına Bilgisayar Destekli Öğretimin Etkisi Necla DÖNMEZ USTA 96 Tahmin-Gözlem-Açıklama Yöntemiyle Bir Kimya Deneyinin BİLSEM Destek Grubu Öğrencilerine Uygulanması Leyla AYVERDİ ve Canan NAKİBOĞLU 97 Öğretmen Adaylarının Temel Fen kavramlarının Öğretilmesinde Tarihsel Süreçten Faydalanma Düzeyleri ilgili Görüşlerinin İncelenmesi Mustafa ÖZDEN, Elif YALVAÇ ve Bediha GÜNDOĞDU 98 xii Fen ve Teknoloji Öğretmen Adaylarının Uzay ve Evren ile İlgili Zihinsel Modellerinin İncelenmesi Mustafa ÖZDEN, Hüseyin İNALTUN, M. Ali KILIÇ, İsmail DÖNMEZ ve Gamze BAKIR 99 Bilim Fuarı Çalışmalarının Kimya Dersine İlişkin Tutumlara Etkisi Mustafa ERGUN ve Reyhan ERGUN 100 8. Sınıf Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim Programı'nda Bulunan Soruların Yenilenmiş Bloom Taksonomisi'ne Göre İncelenmesi Çağrı GÜVEN ve Abdullah AYDIN 101 Özdüzenlemeli Öğrenme Becerilerinin Geliştirilmesi İçin Gerçekleştirilen Soru Sorma Stratejileri Etkinliklerinde Kimya Öğretmen Adaylarının Sordukları Soruların Kalitelerinin İncelenmesi Funda EKİCİ ve Basri ATASOY 102 Yüksek Performanslı Sıvı Kromatografisi (HPLC) Konusunun Öğrenilmesinde İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Kimya Öğretmen Adaylarının Akademik Başarısına Etkisi Özge ÖZBAYRAK AZMAN ve Sibel KILINÇ ALPAT 103 Ortaöğretim Kimya Öğretim Programları ve Kimya Ders Kitaplarında Elektronegatiflik Kavramının Verilişinin İncelenmesi Ebru DEMİR ve Canan NAKİBOĞLU 104 Yeni Programa Göre Hazırlanmış 9. ve 10. Sınıf Kimya Ders Kitaplarıyla İlgili Öğretmen Görüşleri: Trabzon İli Örneği Suat ÜNAL, Canan CENGİZ, Canan BAYTAR, R. Nesrin COŞKUN ve Şule GÜVEN 105 Ortaöğretim 10. Sınıf Kimya Ders Kitabının Öğretmen ve Öğrenci Bakış Açısıyla Analizi Erdem DÖNMEZ, Esra BUDAK, Esra KURU, Safiye Aybüke TOKSOY, Sevgi TETİK ve Musa ÜCE 106 2007/2008 ile 2013 Kimya Öğretim Programlarına göre Yazılan 9. ve 10. Sınıf Kimya Ders Kitaplarının Grafiklerin Kullanımı Açısından Karşılaştırılması Cem GÜLTEKİN ve Canan NAKİBOĞLU 107 Bir Kimya Ders Kitabında Yer Alan Kimyasal Temsil Türlerinin incelenmesi ve Kimyasal Bilgi Seviyeleri İle İlişkisinin Belirlenmesi Davut SARITAŞ, Mahmut POLAT ve Yüksel TUFAN 108 Kimya Öğretmen Adaylarının Bilimdeki Anormal Veriler İle İlgili Epistemolojik Görüşlerinin İncelenmesi ve Geliştirilmesi S. Nihal YEŞİLOĞLU ve Fitnat KÖSEOĞLU 109 Düşünme ve Düşünce Analizinden Deney Tasarımına Nihat AYCAN ve Şule AYCAN 110 Thomas S. Kuhn'un Bilim Felsefesi Modelinin Kimya Tarihine Uygulanabilirliği Üzerine Bir İnceleme Erdi ALTUN, Kurtul GÜLENÇ ve Şenol ALPAT 111 Kimya Felsefesi ve Mereoloji Şule AYCAN ve Nihat AYCAN 112 Öğretmen Adaylarının Nanobilimi Anlayışı: Boyut ve Büyüklük Neslihan AKDENİZ ve Ruhan BENLİKAYA 113 Lise Öğrencilerinin Nanobilim ve Nanoteknoloji Eğitimi ile İlgili Görüşleri ve Farkındalıkları İsmail ATEŞ ve Musa ÜCE 114 xiii Sorumlu Araştırma ve İnovasyon Odaklı Nanobilimin Sağlık Alanındaki Uygulamaları: Bir Bilim Kulübü Faaliyeti Örneği Sevil AKAYGÜN ve Emine ADADAN 115 Kimya Eğitiminde Fen, Teknoloji, Toplum ve Çevre (FTTÇ) Yaklaşımı Yalçın YALAKİ 116 Kimya Dersine Yönelik Tutum Envanterinin Türkçeye Uyarlama Çalışması Şenol ŞEN, Ayhan YILMAZ ve Senar TEMEL 117 Ortaöğretim Öğrencilerinin Kimya Dersine Yönelik Motivasyon Ölçeğinin Geliştirilmesi Açelya Pelin ESKİCİOĞLU ve Şenol ALPAT 118 Fen Bilimleri Öğretmen Adaylarının Asit-Baz Öz-Yeterlik Algısının Ölçülmesi Özge ÇİÇEK ve Nail İLHAN 119 Ortaokul 7. Sınıf Karışımlar Konusunun 5E ve Çoklu Zeka Kuramına Göre Öğretimi Gamze DOLU ve Nilay KORKMAZ 120 POSTER BİLDİRİLER 121 P01- TEMI – Teaching Enquiry With Mysteries Incorporated Johanna DITTMAR, Dörte OSTERSEHLT, Fiona AFFELDT, Ingo EILKS and the TEMI Consortium 122 P02- Scientix (Avrupa’da Fen Eğitimi İçin Topluluk) Projesi ve Kimya Eğitimindeki Yeri Emre UYGUR 123 P03-Sosyo-bilimsel Konuların Entegre Edildiği Kimyada Özel Konular Dersinin Değerlendirilmesi Hüsnüye DURMAZ 124 P04-Ortaöğretim Öğrencilerinin Çevre Okuryazarlıklarının Belirlenmesi Dizem CAN, Sinem ÜNER ve Hüseyin AKKUŞ 125 P05- Öğrencilerin Temizlik ve Temizleyiciler Hakkındaki Görüşleri Üzerine Bir Değerlendirme Merve ZİNCİR ve İbrahim ŞAHİN 126 P06-Kâğıt Geri Dönüşümü Konusunun Öğretilmesinde 5E Modeli Ertunç TUNA , Handan ÜREK ve Ruhan BENLİKAYA 127 P07-Örnek Olaya Dayalı Öğrenme Yönteminin 10. Sınıf Lise Öğrencilerinin Kimyaya Karşı Tutumlarına Etkisi Eylem YALÇINKAYA, Yezdan BOZ 128 P08-Aktif Öğrenmeye Uygun Sulu Kalsiyum Klorür Çözeltisi Deneyinin Tasarımı ve Uygulanması Nuray ALTINÖLÇEK ve Mustafa TAVASLI 129 P09-Modellemeye Dayalı Kimya Öğretiminin Öğrencilerin Redoks Tepkimeleri Konusundaki Akademik Başarılarına Etkisi Esra ÜNER, Elif DEMİRAY, Sedanur KÖSE, Nalan AKKUZU ve Şenol ALPAT 130 P10-Atom Altı Parçacıklar Konusunun Öğretilmesinde Öğrenci Takımları ve Başarı Bölümleri Tekniğinin Etkililiğinin İncelenmesi Hatice TELEMECİ, Seçil GÜLER ve Ruhan BENLİKAYA 131 P11-Mantıksal Düşünme Becerisi ve Termodinamik Konusundaki Akademik Başarı Arasındaki İlişkinin İncelenmesi Abidin GEZER, Semra BAŞ ve Ruhan BENLİKAYA 132 xiv P12-Genel Kimya Laboratuvarında Akış Diyagramı Kullanımına Yönelik Öğrenci Görüşlerinin İncelenmesi Canan NAKİBOĞLU, İzel AKGÜN, Merve FİDAN ve Ayşe Zeynep ŞEN 133 P13- 2013 Yılı Kimya Dersi Öğretim Programının Uygulama Öncesinde ve Sonrasında Kimya Öğretmen Görüşlerine Göre Değerlendirilmesi Şengül GACANOĞLU ve Canan NAKİBOĞLU 134 P14-PISA Sınavına Yönelik Kimya Sorularının Hazırlanması, Uygulanması ve Öğrenci Görüşlerinin Değerlendirilmesi Şengül GACANOĞLU, Oya ŞAHİN, Günay MUNİS, Semra ÇELİK YENİGÜN ve Canan NAKİBOĞLU 135 P15-Kimya Öğretmen Adaylarının Laboratuvarın Kullanım Amaçlarına Yönelik Görüşleri Hakkı KADAYIFÇI, Nurcan TURAN, Ayşe YALÇIN ÇELİK ve Sinem ÜNER 136 P16-ADASEM ile İşlenen Laboratuvar Derslerine Katılan Öğrencilerin Boyle Yasasıyla İlgili Bir Argüman Hakkında Ürettikleri Kusurlar Hakkı KADAYIFÇI 137 P17-Kimya ve Fen Bilimleri Öğrencilerinin Laboratuar Çalışmalarının Amaçlarına İlişkin Görüşlerinin İncelenmesi Canan NAKİBOĞLU, LEYLA AYVERDİ ve Nejla EROL 138 P18-Üstün Yetenekli Öğrencilerin Atomun Yapısına İlişkin Zihinsel Modelleri ve Yaptıkları Benzeşimler Hilal Begüm CEYLAN, Şevval Çosgun, Leyla AYVERDİ 139 P19-Ortaöğretim Öğrencilerinin Oluşturduğu Yaratıcı Karşılaştırmalar ve Bu Yaratıcı Karşılaştırmalarda İnsana Özgü Dil ve Canlılık: Maddenin Tanecikli Yapısı Örneği Onur KARTDERE, Aslıhan İRFANOĞLU, Pelin KAYIBOĞLU ve Gülten ŞENDUR 140 P20-Ortaöğretim 9. Sınıf Kimya Ders Kitabının Öğretmen ve Öğrenci Görüşlerine Göre İncelenmesi Erdem DÖNMEZ, Berfin HURAİBAT, Kezban KARA, Özge YILMAZ, Pınar KAPLAN, Sena ERKAN ve Musa ÜCE 141 P21-İlköğretim 7. Sınıf Maddenin Yapısı ve Özellikleri Ünitesindeki Etkinliklerin Bilimsel Süreç Becerilerine Göre İncelenmesi Naciye Merve AKTAŞ, Özlem KARAKOÇ ve Canan NAKİBOĞLU 142 P22-2013 Kimya Öğretim Programına göre yazılan 9. Sınıf Kimya Ders Kitaplarının Bilimsel Süreç Becerileri Açısından İncelenmesi Canan NAKİBOĞLU, Büşra TEKE ve Özge GÜZELER 143 P23-Sınıf Öğretmeni Aday Öğrencilerin Kimya ve Fen Teknoloji Laboratuvar Uygulamaları Dersleri Hakkında Görüş ve Önerileri Sibel SADİ-YILMAZ, Şeyda GÜL ve Ruhşen ALDEMİR 144 P24- Fen ve Sosyal Alanındaki Öğretmen Adaylarının Atom Kavramını Açıklamarında “İnsana Özgü Dil” ve “Canlılığı” Kapsamında Nicel Olarak Karşılaştırılması Suat TÜRKOGUZ, Abdullah TOKU ve Meltem ŞEKER 145 P25-9. Sınıf Biyoloji Dersi “Canlıların Yapısında Bulunan Temel Bileşikler” Bölümünün Kimya Kavramları Açısından Analizi Nuriye Sibel ÖZATLI, Şengül GACANOĞLU ve Canan NAKİBOĞLU 146 xv P26- Kimya Webquest'lerinin Konularına ve Sorgulama Türlerine Göre Sınıflandırılması Erol ASKER ve Fahrettin FİLİZ 147 P27-Üniversite Öğrencilerinin Bazı Kimyasal Termodinamik Kavramlarını Anlama Düzeylerinin Belirlenmesi Mahmut ÖZACAR, Canan NAKİBOĞLU ve Şengül GACANOĞLU 148 xvi IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR ÇAĞRILI KONUŞMACILAR IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Georgios Tsaparlis Georgios Tsaparlis is Professor of Science Education at the Department of Chemistry, Section of Physical Chemistry, of the University of Ioannina, Greece. He received his first degree in chemistry from the University of Athens, Greece, and his M.Sc. and Ph.D. in chemical physics/theoretical chemistry from the University of East Anglia, Norwich, UK. (with Professor S. F. A. Kettle as supervisor). He has also worked as post doctoral fellow at the Centre of Science Education, Department of Chemistry, of the University of Glasgow, under Professor Alex H. Jonhstone. He has taught many undergraduate and graduate physical chemistry courses, plus science and chemistry education courses. His research interests are on: science and chemistry education, and in particular on: teaching and learning science concepts in high school; problem solving in science; higher-order cognitive skills (HOCS); structural concepts with emphasis on quantum chemical concepts; teaching and learning physical chemistry; secondary chemistry curricula; instructional methodology. He has authored or co-authored: 55 original publications in international peer-reviewed journals; 11 chapters in international collective volumes; 1 article on “Atomic structure” in the MacMillan encyclopedia of chemistry (2004), 1 article on “Cognitive demand” in the International Encyclopedia of Science Education: Springer Reference (2015), 12 chemistry and physical chemistry books in Greek for schools and for universities; 4 articles/chapters in Greek educational books; 30 articles in Greek scientific and educational journals. He is co-editor of a collective Springer volume on “Concepts of matter in science education” (2013). Finally, he was guest editor of the 2014 special issue of the journal “Chemistry Education Research and Practice” on the theme of Physical Chemistry Education. He was the founding editor (2000-2004) and from 2005 until 2011 joint editor of the electronic journal Chemistry Education Research and Practice (CERP). He was and still is member of the editorial boards or has and is reviewing for major science education and chemistry education journals. He has been invited plenary or key-note speaker at: 12 international conferences and symposia/seminars; 15 Greek conferences, and was the organizer of an invited symposium in the ESERA 2013 conference. He was partner for Greece in the EU project Popularity and Relevance of Science Education for scientific Literacy (PARSEL) (http://www.parsel.uni-kiel.de/cms). In addition, he was scientifically responsible or partner for a number of Greek educational projects. Finally, he has been scientific coordinator of the group of chemistry education experts for writing the new chemistry curriculum and the corresponding Teacher’s Guide for Greek lower secondary education (2011-2014). 2 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Problems and Solutions in Chemistry Education Georgios Tsaparlis Department of Chemistry, University of Ioannina Chemistry Education as an activity has been existent “in one form or another as long as there has been chemistry” (Taber, 2015).* As an established research field, however, it is relatively a young one – its origins go back only to the 1970s. As the originators of this research field we can consider the Americans J. Dudley Herron and Dorothy L. Gabel and the British Alex H. Johnstone. Quite rightly, these three persons were the recipients of the annual “ACS Award for Achievement in Research for the Teaching and Learning of Chemistry”** for the first three years 2007, 2008, and 2009 of this award respectively. Piagetian theory was the first cognitive theory that became internal to science and chemistry education in the late 1970s. On the other hand, the field of science education has separated itself from Piagetian theory in the 1980s, and turned to the study of alternative conceptions or students’ ideas or students’ misconceptions. It is noteworthy that both Piagetian theory and the alternative conceptions movement were associated with the epistemological theory of constructivism. Many other educational tools from the cognitive and the affective domain have also influenced chemistry education practices, including scientific literacy, context-based learning, cooperative learning, philosophy and history of chemistry, and the effect of the laboratory and new educational technologies. The present author has started his engagement with chemistry education since the late 1970s, and as a consequence he has followed the progress of the field over the years. In this presentation he will focus on the challenges (the “problems”) confronting a teacher of chemistry, and suggestions for solutions as these follow from the findings of educational research, with emphasis on his own research studies. These studies are informed by most of the above theoretical and practical tools and have dealt mainly with the following topics: teaching and learning science concepts in high school; instructional methodology; secondary chemistry curricula; higher-order cognitive skills (HOCS); structural concepts with emphasis on quantum chemical concepts; teaching and learning physical chemistry; and, last but not least: problem solving in science, and chemistry in particular. * Taber K. S. (2015). Advancing chemistry education as a field. Chem. Educ. Res. Pract., DOI: 10.1039/C4RP90014F, Editorial ** http://www.acs.org/content/acs/en/funding-and-awards/awards/national/bytopic/acs-awardfor-achievement-in-research-for-the-teaching-and-learning-of-chemistry.html 3 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Ingo Eilks Prof. Dr. rer. nat. habil. Ingo Eilks FRSC studied chemistry, mathematics, philosophy and education at the University of Oldenburg. He is a full trained grammar school teacher, having a PhD and the Habilitation in chemistry education. Since 2004 he is professor (chair) in the didactics of chemistry at the Institute of Science Education (IDN) at the University of Bremen. His research interests encompass various areas. One area is research-based curriculum development, founded on the application of Participatory Action Research. Foci of corresponding projects deal with understanding the particulate nature of matter, cooperative learning, ICT in science education, promoting scientific and media literacy, Education for Sustainable Development, or the socio-critical and problem-oriented approach to science teaching. A second major domain of research focuses science teachers‘ cognition and learning. Different studies are carried out about science teachers‘ beliefs, pedagogical content knowledge, and continuous professional development. A third domain focuses innovations in higher chemistry education. Ingo Eilks is the organizer of the biannual international symposia on science education at the universities of Dortmund and Bremen. He was leader of different working groups within the European Chemistry Thematic Network (ECTN) and is member of different boards of national and international journals in science education. Up to now, he published about 500 publications in a broad range from refereed international journals, via book chapters and teacher journals, towards textbooks for German lower secondary chemistry education. Ingo Eilks received different awards for his scientific work and teaching, among them the Johann-FriedrichGmelin-Award 2003 of the division of chemistry education within the German Chemical Society (GDCh), the Berninghausen-Award 2006 for excellence in teaching and its innovation, the 2014 STEM for Tomorrow School Award, or three times awards for projects being recognized as official projects of the UN World Decade of Education for Sustainable Development (DESD). 4 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Teaching Chemistry from Lance Armstrong to Dennis Rodman Ingo Eilks Institute of Science Education (IDN) at the University of Bremen. One of the most often used buzz-words in any kind of reform in chemistry and science education is ‘relevance’. Most students are suggested that they perceive their science lessons, especially in chemistry and physics, as being irrelevant. Chemistry or science teachers are urged to make their teaching more relevant and to raise the students’ perception of the relevance of chemistry or science. However, already 25 years ago Douglas Newton from the UK, while considering the term ‘relevance’, warned the science education community that it might be contraproductive to incite teachers to change their teaching by a term that is abstract and diffuse. And in fact: Until today, the term relevance in science education is used in many cases undefined and in manifold ways. This presentation will reflect on the different meanings of ‘relevance’ in science education. It will present a model of understanding the different dimensions of relevant science education. It also will discuss tools to reflect upon the chemistry curriculum in terms of relevance. All this will start from and conclude in lesson plans from the secondary chemistry classroom. The interested audience might make a guess how the question of creating more ‘relevance’ in chemistry education will be connected to the US-sports superstars Lance Armstrong and Dennis Rodman. 5 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Sibel Erduran Sibel Erduran is Chair of STEM Education at University of Limerick, Ireland. She held Visiting Professorships at Kristianstad University, Sweden, and Bogazici University, Turkey. She has also worked at University of Pittsburgh, USA and King’s College, University of London and University of Bristol, United Kingdom. She is an Editor for International Journal of Science Education, Section Editor for Science Education, serves as Director on the IHPST council and as Secretary of the Royal Irish Academy Social Sciences Committee.Her higher education was completed in the USA at Vanderbilt (PhD Science Education & Philosophy), Cornell (MSc Food chemistry) and Northwestern (Biochemistry) Universities. She has worked as a chemistry teacher in a high school in northern Cyprus. Her research interests focus on the applications in science education of epistemic perspectives on science in general and in chemistry in particular. She has co-edited a book (Erduran and Jimenez-Aleixandre 2008, Springer) on argumentation in science education, an area of research for which she has received an award from NARST. Her recent book entitled “Reconceptualising the Nature of Science for Science Education: Scientific Knowledge, Practices and Other Family Categories” was authored with Zoubeida Dagher and was published in 2014 by Springer. 6 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR The Case for Increasing the Concentration of the Epistemic Nature of Chemistry in Education Sibel Erduran Chair of STEM Education at University of Limerick The talk will focus on the nature of chemistry and its implications for chemical education. The broader research territory is the Nature of Science (NOS) in science education, an area of research in science education that has gained significant attention for several decades. NOS is a subject that has infiltrated curriculum policy documents, such as the new Next Generation Science Standards in the United States, being promoted in teaching and learning of science at the level of the classroom. Yet the precise definition of NOS is a contested territory. For example, the relationship between NOS and scientific inquiry is not agreed upon. Furthermore, chemistry as a domain has conventionally had a peripheral existence in the investigations on the nature of science, both in the work of philosophers of science as well as science educators working on NOS. The presentation will outline some of the recent debates in the science education research community on NOS and argue that the contemporary accounts are limited in their depictions of domain-specificity of science such that learners can understand what makes a particular science domain unique in being a distinct way of thinking and reasoning. Furthermore, it will be argued that recent NOS accounts tend to be fragmented and not inclusive of science in its broader sense and context. In particular, I will argue that the rich body of scholarship in philosophy of chemistry can provide useful recommendations for bringing authenticity to the nature of chemistry in school chemistry. Theoretical and empirical work on nature of chemistry will be discussed particularly with implications for how science teacher education programmes can infuse more coherent and holistic accounts of chemistry in chemistry teaching and learning. 7 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Namık Kemal ARAS Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Yüksek Mühendisliği Bölümünü bitiren Prof. Aras, 1959’da Türkiye’nin ilk NATO yurt dışı doktora bursiyeri olarak Massachusetts Institute of Technology, MIT’de “atom çekirdeğinin bölünmesi sırasında çıkan ürünlerin ulaşma uzaklıkları ve enerjileri” konusunda doktora çalışmalarını tamamladı. 1966 yılında ODTÜ’ne yardımcı doçent olarak göreve başlayan Dr. Aras, 1968 de Doçent, 1973 yılında da profesör oldu. Üniversitede bulunduğu yıllar sırasında Rektör yardımcılığı, FenEdebiyat Fakültesi Dekanlığı ve Kimya Bölüm Başkanlığı görevlerinde bulundu. Üniversitedeki çalışmaları yanında 1978-79 da Ankara Nükleer Araştırma Merkezi Müdürlüğü, 1982-85 yıllarında da Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Başkan yardımcılığı ve Başkan vekilliği görevlerini üstlendi. Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunun çeşitli Gruplarında Grup üyeliği görevlerini yaptı. Yurt içinde yürüttüğü çalışmalar yanında, 1964-66’da Oak Ridge Milli Laboratuarında, 197173 ve 1979-82 de Maryland Üniversitesinde, 1992-93 de Massachusetts Teknoloji Enstitüsünde, ayrıca kısa süreli olarak Belçika, Almanya, Danimarka, Tayvan ve Ürdün Üniversitelerinde araştırmalar yaptı ve dersler verdi. Prof. Aras bu çalışmalarını, özellikle yurt dışı tanınmış dergilerde 100’den fazla özgün makaleler halinde yayınladı ve 160 yurt dışı konferanslarda sundu, çalışmalarına 1500’e yakın atıfta bulunuldu. Royal Society of Chemistry tarafından Yavuz Ataman’la ortak olarak yazdıkları “ Trace Element Analysis of Food and Diet” kitabı 2006 yılında yayınlandı Prof. Dr. Aras bilimsel çalışmaları ve eserleri ile, -1984’te TÜBİTAK Bilim Ödülüne, -1992 de Türk Kimya Derneği Bilim Ödülü ve Şeref Üyeliğine, -1996’da Türkiye Bilimler Akademisi Asli Üyeliğine -1998’ de Türkiye Bilimler Akademisi Konsey Üyeliğine -2000’de Asya Bilimler Akademileri Birliği Yönetim Kurulu üyeliğine seçilmiş -2004 yılından beri de Asya Bilimler Akademileri Birliği Genel Sekreterliği -2012 Asya Bilimler Akademileri Birliği Başkan Yardımcısı Ödülleri ve görevlerini aldı Prof Aras’ın 57 yıllık bilimsel hayatının çoğu nükleer konularda temel ve uygulamalı araştırmalarla geçmiş, 2 tane yeni radyo izotop keşfetmiş, onlarca yüksek lisans ve doktora öğrencisinin tez yürütücülüğünü yapmıştır. 8 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Kimya Eğitiminde 60 yıl: Aramalar ve Bulunanlar Namık Kemal Aras Türkiye Bilimler Akademisi Üyesi Asya Bilimler Akademileri ve Toplulukları Birliği Başkan Yardımcısı Bu sunumda nükleer gücün gelişmesi ve bu gücün bomba yapımında kullanılması, bunun için bilimsel, teknoloji, mühendislik ve bunlar kadar önemli bir koordinasyonla çalışan Manhattan Projesini anlatılacaktır. Nükleer güçle ilgili önemli gelişmeler çok eskiden başlayan felsefi ve deneysel çalışmaların sürekli ilerlemesi sonucunda, eski Yunandan, Mısırdan, Sümer’den beri devam eden bir olgudur. “Atom“ fikri bundan 2400 sene önce Anadolu’nun bilim merkezi Milet’te doğan “maddenin bölünemeyen en küçük parçası, atomos” anlamında ortaya atılmıştır. Bu fikrinin gelişmesi ancak 1808 de John Dalton’nun Modern Atom Teorisi ile her elementin farklı atomlardan oluştuğu anlaşılmıştır. 1896’da Henry Bequerel, Marie Curie, Ernest Rutherford, Chadwick ve Fermi’nin çalışmalarıyla atom ve çekirdek hakkında bilgilerimiz gelişmiştir. 1938’de iki kimyacı Otto Hahn ve Fritz Strassman uranyumun nötronlarla nükleer reaksiyonu sonucu çıkan ürünleri kimyasal yolla ayırdılar ve atom çekirdeğinin parçalandığını gösterdiler. Bu konuşmanın amacı da bunu sizlerle paylaşmaktır. Çoğu ODTÜ’de olmak üzere 40 Yüksek lisans ve doktora öğrencilerimiz ve diğer çalışma arkadaşlarımızla çekirdek parçalanma şemaları, 235U+n ve 252Cf kendiliğinden bölünmesi konusu, nükleer spektroskopi metoduyla çevre, diyet, kemik gibi maddelerde eser element tayini yapılmış ve önemli sonuçlar alınmıştır. Bu çalışmalarla ilgili, 100’e yakın İngilizce, 10 Türkçe Makale,1 İngilizce, 3 Türkçe kitap yazılmış ve 150’e yakın yurt dışı ve yurt içi sunum yapılmıştır 9 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR SÖZLÜ BİLDİRİLER 10 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Fen Bilimleri Derslerinde Meydana Gelen Laboratuvar Kazaları Üzerine Bir Çalışma Cemil AYDOĞDU Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı Fen dersleri pek çok soyut kavram içermektedir. Öğrencilerin soyut kavramları kalıcı bir şekilde öğrenebilmeleri için laboratuvar çalışmaları önemli bir yer tutmaktadır. Ülkemiz de ortaokul Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim Programı 2013’de “Fen Bilimleri” Dersi Öğretim Programı olarak değiştirilmiştir. Bu programdaki en önemli yeniliklerden birisi ise araştırmasorgulamaya dayalı öğrenme yaklaşımını temel almış bir program olmasıdır. Yeni ders programları, öğretmenlerden okulda yapacakları veya yaptıracakları etkinlikleri “araştırmasorgulamaya dayalı” öğrenme stratejisine göre hazırlamalarını ve uygulamalarını önermektedir. Bu kapsamda yaparak yaşayarak öğrenme üzerinde durulmuştur. Diğer yandan fen öğretimi gibi deneysel bilimlerdeki öğrenciler için etkinlikler, özellikle deneysel etkinlikler çok önemli bir yere sahiptir. Deneysel etkinliklerin uygulanmasında öğrenciler; laboratuvar kazaları gibi birçok zorlukla karşılaşmaktadırlar. Bu zorlukların üstesinden gelebilmek için laboratuvar kullanım tekniklerinin bilinmesi önerilmektedir. Laboratuvarda yapılan çalışmaların önemli bir amacı da; öğrencilerin teori ile deneysel etkinlikler arasındaki bağlantıyı kurmalarına yardımcı olmaktır. Fen derslerinde laboratuvar çalışmaları hayati önem arz etmektedir. Araştırma kapsamında 2006 - 2014 yılları arasında meydana gelen ve ulusal basında yer alan toplam 25 laboratuvar kazası incelenmiştir. Bunların 16’i ilköğretim okullarında, 6’si ortaöğretim kurumlarında ve 3’si de lisans eğitimi veren kurumlarda meydana gelmiştir. Bu araştırmada laboratuvarda yaşanan kazaların nedenlerine yönelik fen ve teknoloji öğretmenlerinin görüşlerinin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Bu araştırmada nitel araştırma desenlerinden olgu bilim (fenomenoloji) deseni kullanılmıştır. Çalışma grubunda Ankara İlinde 2013 – 2014 Eğitim – Öğretim yılı bahar döneminde ilköğretim okullarında görevli 42 fen ve teknoloji öğretmeni yer almıştır. Verilerin toplanması amacıyla yarı yapılandırılmış görüşme formu hazırlanmıştır. Görüşme formunda, laboratuvar kazalarına yönelik üç örnek olay ve laboratuvar kazalarının nedenlerine ilişkin bir açık uçlu soru yer almıştır. Fen ve teknoloji öğretmenlerinin açık uçlu soruya verdikleri yazılı açıklamaların analizinde içerik analizi kullanılmıştır. Öğretmenlerin yarıya yakını dikkatsizliğin ve önlem alınmamasının laboratuvarda yaşanan kazaların nedeni olduğuna ilişkin görüş bildirmişlerdir. Bunun yanında alan bilgisinin ve bilgi eksikliğinin laboratuvarda yaşanan sorunlarda etkili olduğunu ifade etmişlerdir. Bu araştırma bulgularının, laboratuvarda yaşanan kazaların nedenlerinin belirlenmesine katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Laboratuvar kazaları incelendiğinde, laboratuvar kullanım teknikleri konusundaki bilgi eksikliğinin önemli ölçüde laboratuvar kazalarının meydana gelme nedenini oluşturduğu söylenebilir. Fen Bilimleri öğretmeni yetiştiren bölümlerde öğrenim gören öğrenciler için “Laboratuvar Kullanım Teknikleri” dersinin okutulması önerilebilir. 11 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Üniversite Öğrencilerinin Kimyasal Tehlike Sembollerini Anlama Düzeyleri ile Kimya Kaygıları Arasındaki İlişki Cemal TOSUN1, Erdal ŞENOCAK2 ve Yavuz TAŞKESENLİGİL3 Bartın Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı 2 Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı 3 Atatürk Üniversitesi, K.K.E.F, OFMAE Bölümü, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı 1 Bu çalışmada üniversite öğrencilerinin kimyasal tehlike sembollerini anlama ve kimya kaygı düzeyleri arasındaki ilişki incelenmiştir. Ayrıca, öğrencilerin kimyasallara ilişkin tehlike sembollerini anlama ve kimya kaygı düzeylerinin cinsiyet ve sınıf düzeyine göre farklılık gösterip göstermediği de belirlenmiştir. Çalışmada, deneysel olmayan araştırma desenlerinden ilişkisel araştırma deseni kullanılmıştır. Veri toplama aracı olarak Kimya Kaygı Ölçeği ve Kimyasal Tehlike Sembollerini Anlama Ölçeği kullanılmıştır. Kimya Kaygı Ölçeği, üç alt boyut (kimya öğrenme kaygısı, kimya değerlendirme kaygısı ve kimyasalları kullanma kaygısı) ve beşli Likert tipi 32 madde içermektedir. Kimyasal Tehlike Sembollerini Anlama Ölçeği’nin ise dört seçenekli 13 maddeden oluşan formu kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini dört farklı üniversitenin Fen Bilgisi Öğretmenliği lisans programlarında öğrenim gören toplam 369 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırma verileri, Korelasyon Analizi, Bağımsız Örneklemler için ttesti ve Tek Yönlü ANOVA tekniklerinden faydalanılarak analiz edilmiştir. Analiz sonuçlarına dayanarak öğrencilerin kimya kaygıları ile tehlike sembollerini anlama düzeyleri arasında negatif yönlü zayıf bir ilişki (r= -.163; p=.002) tespit edilmiştir. Yani, öğrencilerin kimya kaygı düzeylerinin azalmasında tehlike sembollerini anlamanın düşük düzeyde etkili olduğu söylenebilir. Ayrıca, kız ve erkek öğrencilerin kimya kaygı düzeyleri arasında istatistiki olarak anlamlı bir farklılık belirlenmemiştir. Kimyasal tehlike sembollerini anlama düzeyleri arasında ise kız öğrenciler lehine anlamlı bir farklılık tespit edilmiştir ( X Erkek = 8.50; X Kadın = 9.41; p=.011 <.05). Diğer taraftan analiz sonuçları öğrencilerin kimya kaygılarının birinci sınıfta en düşük düzeyde olduğu, ara sınıflarda (2. ve 3. sınıflarda) arttığı, son sınıflarda ise yeniden azaldığını göstermiştir. Öğrencilerin, tehlike sembollerini anlama düzeyleri arasında ise sınıf seviyelerine göre anlamlı bir farklılık tespit edilmemiştir. 12 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Kimya Öğretmen Adaylarının Sorgulayıcı Araştırma Öğretim Yöntemi İle İlgili Laboratuvarda Yaşadıkları Sorunlar Ayşe YALÇIN ÇELİK, Sinem ÜNER, Nurcan TURAN OLUK ve Hakkı KADAYIFÇI Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Laboratuvarlar, öğretmenlere farklı öğretim yöntemlerini kullanmalarına fırsat sağlayarak tekdüze öğretim ortamından kurtulmayı sağlayan ortamlardır. Ancak birçok kimya öğretmeni laboratuarı kullanmada isteksizdir. Bunun önemli sebeplerinden biride öğretmenin laboratuvarda belirli bir yönteme göre öğretim yaparken çeşitli sorunlarla karşılaşmalarıdır. Bu çalışma ile, kimya öğretmen adaylarının laboratuvarda sorgulayıcı araştırmaya dayalı öğretim yöntemlerini öğrenmeleri ve tecrübe etmeleri sırasında ne tür sorunlarla karşılaştıkları belirlenmeye çalışıldı. Araştırma, Ankara’da bir devlet üniversitesinin, kimya eğitimi programında öğrenim gören 25 öğretmen adayıyla yürütüldü. Araştırma, 4. sınıf alan eğitimi derslerinden biri olan Ortaöğretim Kimya Deneyleri Laboratuvarı kapsamında gerçekleştirildi. Bu dersin genel amacı öğretmen adaylarına kimya laboratuvarında öğretim konusunda bilgi ve deneyim kazandırmaktır. Araştırma haftada 6 saat olmak üzere 13 hafta sürdü. İlk 2 hafta araştırmacılar tarafından sorgulayıcı araştırmaya dayalı öğretim yöntemleri hakkında bilgi verildi. Daha sonraki haftalarda da katılımcılar araştırmacıların rehberliğinde laboratuvarda gerçekleştirecekleri uygulamaları için ön hazırlık yaptılar ve hazırladıkları planları uyguladılar. Bu süreçte araştırmacılar, katılımcıların belirli bir öğretim yöntemine göre ders planlama ve bu planı uygulama aşamalarını gözlemleyerek katılımcıların yaşadığı sorunlar hakkında günlük tuttular. Araştırmacılar her hafta bir araya gelerek bu günlükleri değerlendirdiler. Günlüklerin değerlendirilmesi sonucunda katılımcıların öğretim yöntemini öğrenmesi sırasında yaşadığı her bir zorluk “olgu” olarak değerlendirilerek ortak bir olgu listesi oluşturuldu. Bu liste tüm araştırmacılar tarafından ayrı ayrı analiz edildi, uyuşmazlıklar giderilerek öğretmen adaylarının yaşadıkları sorunlarla ilgili nihai tema ve kategoriler oluşturuldu. Analiz sonuçlarına göre, öğretmen adayları i) öğretim yöntemi bilgisi, ii) öğretim yöntemine uygun plan hazırlarken kazanımların kullanımı, iii) öğretim yönteminin deneye uyarlanması, iv) öğretmenin öğretim yöntemindeki rolü ve v) öğrencilerin öğretim yöntemindeki rolünü yönetme temalarında sorun yaşadılar. Bu temalardan en çok sorun yaşanılan tema öğretim yöntemi bilgisiydi. Bu temada, plan hazırlama, yöntemin özelliğini ve basamaklarını bilme, güdüleme yapma, hipotez kurdurma, dersi uygun bir değerlendirme ile tamamlama gibi kategorilerde sorun yaşandı. Öğretim yönteminin deneye uyarlanması temasında ise, deney sürecini planlama ve oluşabilecek sorunlarla başa çıkma, ölçüm yapma/kaydetme, uygun etkinlik kağıdı hazırlama, deney sonuçlarını yorumlatma kategorilerinde sorun yaşandı. Kazanımlarla ilgili temada, kazanım belirleme, kazanım yöntem/deney uyumu, gibi kategorilerde sorun yaşandı. Öğretmenin rolü temasında uygun öğretmen profili sergileme, zamanı etkin kullanma, ortam düzenleyici rolünde bulunma gibi kategorilerde sorun yaşandı. Son olarak, öğrencilerin rolünü yönetme temasında öğrencileri derse dâhil etme ve etkili soru sorma kategorilerinde sorun yaşandı. Sonuç olarak, öğretmen adaylarının laboratuvarda gerçekleştirilen öğretimler sırasında yaşayabilecekleri sorunları bilmelerinin onlarda farkındalık yaratarak çözümlemelerine yardımcı olacağı düşünülmektedir. 13 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR “Bileşiklerin Adlandırılması” ile “Laboratuar Araç–Gereçlerinin Tanınması” Konularına Yönelik Hafıza Kartlarından Oluşan Bir Materyalin Geliştirilmesi ve Değerlendirilmesi Serap YILDIRIM METİN, Elvin ERTÜRK ve Aylin ÖĞÜNÇ İzmir Özel Türk Koleji Kimya öğretimi; makro, mikro ve sembolik düzeylerde öğretimin bir arada gerçekleşmesi ile sağlanmaktadır. Öğrencilerin kimya ile ilgili yapacağı her çalışmada sembolik dili kullanabilme becerisine sahip olması gerekmektedir. 9. sınıf “İyonik ve Kovalent Bileşiklerde Adlandırma” ve “Geleneksel Bileşik Adları” konuları ile 10. sınıf “Asitler, Bazlar ve Tuzlar” ünitesinde öğrencilerin tanıması gereken pek çok bileşik bulunmaktadır. Kimya dersinde sürekli kullanılması gerektiğinden büyük önem taşıyan bu sembol ve formülleri sürekli hatırda tutmak zor olduğundan öğrencilerin akademik başarılarında, kimyaya yönelik tutumlarında ve mesleki yönelimlerinde zayıflık görülebilmektedir. Kimya dersinde laboratuar uygulamalarına yer verilmesi sebebiyle, öğrencilerin laboratuar araç– gereçlerini tanımaları gerekmektedir. Laboratuarda çok sayıda araç–gereç bulunması ve bunların isimleri ile şekillerinin birbirine benzemesi nedeniyle bu araç–gereçlerin tanınması uzun sürmektedir. Yürütülen çalışma, kimya dersi “Bileşiklerin Adlandırılması ” ve “Laboratuar Araç–Gereçlerinin Tanınması” konularına yönelik hafıza kartlarından oluşan bir materyalin geliştirilerek uygulanmasını hedeflemektedir. Kontrol gruplu ön test–son test deney deseninin kullanıldığı çalışmanın örneklemini; İzmir ilinden rastgele belirlenen bir lisede öğrenim gören: “Bileşiklerin Adlandırılması” konusu için 37 (N Deney1=18, NKontrol-1=19), “Laboratuar Araç–Gereçlerinin Tanınması” konusu için ise 31 (N Deney-2=15, NKontrol-2=16) olmak üzere toplam 68 öğrenci oluşturmuştur. Deney ve kontrol gruplarına çalışma öncesinde “Bileşiklerin Adlandırılması” ve “Laboratuar Araç–Gereçlerinin Tanınması” konularına yönelik hazırlanmış ve geçerliği alanında uzman beş kimya öğretmeni tarafından belirlenmiş Test1 ve Test-2 uygulanmıştır. Test-1 sonuçları; Deney-1 grubu ortalama puanı 18,13 iken, Kontrol-1 grubu ortalama puanının ise 11,67 olduğunu göstermektedir. Test-2 sonuçları; Deney-2 grubu ortalama puanı 12,43 iken, Kontrol-2 grubu ortalama puanının ise 11,26 olduğunu göstermektedir. Uygulama öncesinde; ilgili kazanımlar incelenerek “Bileşiklerin Adlandırılması” ve “Laboratuar Araç–Gereçlerinin Tanınması” konulu hafıza kartlarının kullanıldığı iki materyal geliştirilmiştir. Deney gruplarında geliştirilen materyalle öğretim yapılmış; kalıcılık sağlanması açısından uygulama periyodik olarak dört aylık süreç içerisinde beş kez tekrarlanmıştır. Kontrol gruplarında ise, aynı sürede yürütülen deneylerde laboratuvar malzemeleri tanıtılmış ve bileşik isimlerine yönelik geleneksel yöntemlerle çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Uygulama sonrası Deney-1 ve Kontrol-1 gruplarına Test-1; Deney-2 ve Kontrol-2 gruplarına ise Test-2, son test olarak tekrar uygulanmıştır. Test-1 sonuçlarına göre Deney-1 grubu ortalama puanı 41,4 iken, Kontrol-1 grubu ortalama puanının 14,33 olduğu belirlenmiştir. Test-2 sonuçları değerlendirildiğinde ise, Deney-2 grubu ortalama puanı 16,44 iken, Kontrol-2 grubu ortalama puanının 13,63 olduğu belirlenmiştir. Uygulama sonunda deney grupları ile gerçekleştirilen yarı yapılandırılmış görüşmelerde; öğrencilerin başlangıçta karıştırdıkları bazı bileşik formüllerini ayırt edebildikleri, birbirine çok benzeyen laboratuar malzemelerini, deneyler esnasında hiç kullanmadıkları malzemeleri, isimleri çok benzeyen ancak kullanım amaçları farklı olan araç-gereçleri ayırt edebildikleri belirlenmiştir. 14 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Yenilenen 9. ve 10. Sınıf Kimya Dersi Öğretim Programıyla İlgili Öğretmen Görüşleri: Trabzon İli Örneği Suat ÜNAL, Canan CENGİZ, Canan BAYTAR, R. Nesrin COŞKUN ve Şule GÜVEN Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü, Kimya Eğitimi 2013-2014 eğitim-öğretim yılından itibaren, kimya dersi öğretim programları kademeli olarak uygulanmaya başlanmıştır. Yeni kimya dersi öğretim programları öğrenciyi merkeze alan, araştırma ve sorgulama yaklaşımını temel alan ve öğretim sürecini planlamada öğretmenlere esneklik sunan yapıda hazırlanmıştır. Program geliştirme sürecinin adımları düşünüldüğünde, programların eksikliklerinin ve aksayan yönlerinin belirlenerek daha işlevsel hale getirilmesinde, programların uygulayıcısı olan öğretmenlerin görüşleri büyük önem taşımaktadır. Çalışma, 2014-2015 eğitim-öğretim yılı bahar döneminde yürütülmüştür. Bu dönemde, yeni kimya dersi öğretim programı yalnızca 9. ve 10. sınıflarda uygulamaya konulmuştur. Bu çalışmada, yenilenen 9. ve 10. sınıf kimya dersi öğretim programıyla ilgili öğretmen görüşlerinin alınması amaçlanmıştır. Araştırmanın örneklemini, Trabzon ili merkezinde ve ilçelerinde 15 farklı orta öğretim kurumunda görev yapan 32 kimya öğretmeni oluşturmaktadır. Çalışmada veri toplama aracı olarak; 17 maddeden oluşan Likert tipi bir anketle, elde edilen verileri detaylandırmak ve verileri destekleyerek güvenirliğini artırmak amacıyla 14 sorudan oluşan bir mülakat formu da kullanılmıştır. Veri toplama araçlarının geçerlik ve güvenirliğini artırmak için, geliştirilen her iki veri toplama aracı da kimya eğitimi alanında uzman 3 öğretim üyesi tarafından incelenmiş ve onlardan gelen bildirimler dikkate alınarak son halleri verilmiştir. Çalışmada kullanılan anket, örneklemdeki tüm öğretmenlere uygulanırken, mülakatlar ise farklı demografik özelliklere sahip 5 kimya öğretmeni ile yürütülmüştür. Öğretmenlere anketleri doldurmaları için yeterince zaman verilmiş ve anketler öğretmenlere dağıtıldıktan bir gün sonra geri alınmıştır. Öğretmenlerin adı geçen programlar ile ilgili tüm görüşlerini ayrıntılı bir şekilde ifade etmelerini sağlamak amacıyla, mülakat zamanı için onlardan randevu alınmış ve onların belirlediği uygun bir zamanda yaklaşık 45 dakika süren yarı yapılandırılmış mülakatlar yapılmıştır. Anket verileri SPSS 15 paket programıyla tanımlayıcı olarak analiz edilmiştir. Mülakatlar ise içerik analizine tabi tutulmuştur. Ses cihazıyla kaydedilen mülakatlar sırasıyla; transkript edilmiş, araştırmacılar tarafından bağımsız olarak kodlanmış ve ardından kodlar bir araya getirilerek temalar oluşturulmuştur. Çalışmanın sonunda kimya öğretmenlerinin yenilenen kimya dersi öğretim programlarıyla ilgili olarak; i) 9. sınıf kimya dersi öğretim programında konu dizilişinin uygun olmadığı, ii) konu dağılımlarının 9. ve 10 sınıfta dengeli dağıtılmadığı, iii) 9. sınıfta ders içeriği çok yoğunken 10. sınıfta içeriğin daha az olduğu, iv) programların her okul türünde uygulanabilir olmadığı şeklinde bazı düşüncelere sahip oldukları belirlenmiştir. Buna karşılık örneklemdeki öğretmenlerin çoğunluğunun, adı geçen programların kimyanın günlük hayatla ilişkilendirilmesi konusunda başarılı olduğunu, öğrenciyi merkeze alan ve düşünmeye sevk eden bir yapıda olduğu görüşleri ortaya çıkmıştır. Çalışmanın dikkat çeken önemli bir diğer sonucu ise programla ilgili bu olumlu görüşlere rağmen, öğretmenlerin çeşitli nedenlerle (etkinliklere ulaşamama, imkânsızlıklar, kılavuz kitabın olmayışı vb.) programı tam uygulayamadıklarını ifade etmeleridir. Bu sonuçlara dayalı olarak, çalışmanın sonunda program geliştiricilere, kitap yazarlarına ve öğretmenlere yönelik bazı öneriler sunulmuştur. 15 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Fen Lisesi Kimya Öğretmenlerinin Güncellenen Kimya Programı Hakkındaki Görüşleri Sevil AKAYGÜN1, Faik Özgür KARATAŞ2, Rıdvan ELMAS3, Gözde YILDIRIM1 ve Hüseyin KARA4 Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü, Eğitim Fakültesi, Boğaziçi Üniversitesi 2 Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü, Eğitim Fakültesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi 3 İlköğretim Bölümü, Eğitim Fakültesi, Afyon Kocatepe Üniversitesi 4 Kimya Bölümü, Fen Fakültesi, Necmettin Erbakan Üniversitesi 1 ÖZET Öğretim programlarının nihai uygulayıcıları öğretmenlerdir. Bu nedenle, öğretmenlerin öğretim programı hakkındaki algıları, deneyimleri ve görüşleri programın değerlendirilmesi bakımından kritik önem taşımaktadır. Fen liselerinde görev yapmakta olan kimya öğretmenleri, geleceğin bilim insanlarını, mühendislerini, doktorlarını yetiştirmekte olup kimya öğretim programını uygulayan önemli paydaşlardan biridir. Bu çalışmanın amacı, fen liselerinde görev yapmakta olan kimya öğretmenlerinin güncellenen öğretim programı hakkındaki deneyim ve görüşlerinin belirlenmesidir. Çalışmada Türkiye’nin yedi coğrafi bölgesinde bulunan fen liselerinde görev yapmakta olan 35 kimya öğretmeninden görüş alınmıştır. Öğretmen görüşleri 14 açık-uçlu sorulardan oluşan Kimya Öğretim Programı Değerlendirme Anketi (KÖPDA) ile elde edilmiştir. KÖPDA, Elmas vd. (2014) tarafından geliştirilmiş olan görüşme formundan uyarlanmıştır. KÖPDA, öğretim programında öğretmenin rolü, öğrencinin rolü, öğrenme aktiviteleri, ders kitaplarının yapısı, ölçme-değerlendirme yöntemleri, destek materyalleri, ders işleme stillerine etkileri, programın içeriği ve programın uygulanmasına etki eden faktörleri olmak üzere dokuz tema içermektedir. Elde edilen veriler, nitel veri analiz yöntemlerinden içerik analizi ile KÖPDA’da yer alan temalar ışığında analiz edilmiştir. Ayrıca, verilerin analizi sürecinde KÖPDA’da var olan temalara ek olarak yeni temalar ortaya çıktığı gözlenmiştir. Sonuç olarak, öğretmenlerin 9. Sınıf konu ve kazanımlarının yoğun olmakla birlikte fen lisesi düzeyine uygun, ancak 10. Sınıf konu ve kazanımlarının sözel ağırlıklı ve ezbere yönlendirici olduğu bulunmuştur. Güncellenen öğretim programının genel felsefe olarak çok büyük farklılık göstermediği fikri genel olarak ifade edilmiştir. Öğretmenler, sisteme, programın içeriği ve yapısına, ders kitap ve materyallerine yönelik öneriler getirirken, öğretim programların okul türlerine uygun olarak farklılaştırılmasına vurgu yapmışlardır. Elmas, R., Öztürk, N., Irmak, M., & Cobern, W. W. (2014). An Investigation of Teacher Response to National Science Curriculum Reforms in Turkey. 16 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Yenilenmiş Bloom Taksonomisine Göre Ortaöğretim Kimya Dersi Öğretim Programı Kazanımlarının Analizi ve Değerlendirilmesi Seraceddin Levent ZORLUOĞLU1, Aydın KIZILASLAN2 ve Mustafa SÖZBİLİR2 Artvin Çoruh Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi ABD. 2 Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, OFMAE Kimya Eğtimi ABD. 1 Yapılandırılmış Bloom Taksonomisi kazanımların içeriğini gösteren “Bilgi Birikimi Boyutu” ve kazanımın hangi düzeyde nasıl gerçekleşmesi gerektiği gösteren “Bilişsel Süreç Boyutu” olmak üzere iki boyutta ele almaktadır. “Bilgi Birikimi Boyutu”: olgusal bilgi, kavramsal bilgi, işlemsel bilgi ve üstbilişsel bilgi; “Bilişsel Süreç Boyutu”: hatırlama, anlama, uygulama, çözümleme, değerlendirme ve yaratma basamaklarından oluşmaktadır. Bloom Taksonomisi kazanımların öğrenciler tarafından hangi düzeyde öğrenebileceğini belirlemek amacıyla kullanılabileceği gibi, kazanımlara ulaşılabilmesi için kullanılan eğitim-öğretim aktivitelerini sınıflandırmada ve öğretim programının tutarlılığının değerlendirilmesinde de kullanılabilmektedir. Bu araştırmada MEB Talim Terbiye Kurulu tarafından 2013 yılında yayımlanmış Ortaöğretim Kimya Dersi öğretim programında yer alan kazanımların Yapılandırılmış Bloom Taksonomisi’ne göre analiz edilmesi ve değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Araştırmada, Ortaöğretim Kimya Dersi öğretim programında yer alan kazanımların analiz ve değerlendirilmesi yapıldığından dolayınitel araştırma yöntemlerinden doküman inceleme tekniği kullanılmıştır. Doküman inceleme tekniği araştırılması düşünülen olgu/lar hakkında bilgi içeren yazılı kaynakların belirli ölçütlere göre incelenmesinde kullanılmaktadır. Yapılan bu analiz Kimya Dersi Öğretim Programının bütüncül olarak içeriğinin anlaşılmasına katkı sağlayacağı düşünülmüştür. Yapılandırılmış Bloom Taksonomisine göre kazanımların incelenmesi iki aşamada gerçekleştirilmiştir. Birinci aşama, Yapılandırılmış Bloom Taksonomisi boyutlarında ortak bir düşünce geliştirebilmek amacıyla 9. Sınıf Kimya Bilimi Ünitesi kazanımları araştırmacılar tarafından öncelikle bireysel olarak çözümlenmiş ve daha sonra bireysel yapılan bu çözümleme sonuçları arasındaki farklılıkları tartışarak ortak bir yargıya varılmaya çalışılmıştır. İkinci aşamada ise diğer kazanımlar araştırmacılar arasında paylaştırılarak çözümlemeye devam edilmiştir. Son aşamada ise yapılan çözümlemeler içerisinden rastgele örnekler seçilerek üzerinde tekrar kontroller yapılmış ve araştırmacılar arası görüş birliği ve ayrılığı tespit edilerek çalışmanın güvenirlik hesaplaması yapılmıştır. Güvenirlik katsayısı .81 bulunduğundan ve .70 değerinden büyük olduğundan kazanım analizinin güvenilir olduğu düşünülmektedir. Analiz sonuçlarına göre, Kimya Dersi Öğretim Programı Bilgi Birikimi Boyutunun alt basamaklarına yönelik kazanımlar içerdiği, fakat Bilişsel Süreç Boyutunun alt basamaklarından yaratma ile ilgili hiçbir kazanımın bulunmadığı tespit edilmiştir. Buna göre Bilgi Boyutunda bakıldığında kazanımların %25 olgusal bilgi, %59 kavramsal bilgi, %11 işlemsel bilgi ve %5 üstbilişsel bilgi; Bilişsel Süreç Boyutunda bakıldığında kazanımların %7 hatırlama, %67 anlama, %5 uygulama, %20 analiz etme, %1 değerlendirme alt boyutlarına karşılık geldiği belirlenmiştir. Ancak yaratma alt boyutuna yönelik kayda değer bulguya ulaşılamamıştır. Sunumda her bir boyutla ilgili ayrıntılı analizleri verilecek ve bunların kimya öğretimi açısından önemi tartışılacaktır. 17 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Okul Öncesi Eğitim Programında Fene İlişkin Kavramların Belirlenmesi ve Kavramlara Yönelik Uygulama Önerileri Eylem BAYIR1, Gülşah GÜNŞEN2, Yeşim FAZLIOĞLU2 1 Trakya Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Öğretmenliği ABD.ı Trakya Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Okul Öncesi Öğretmenliği ABD.ı 2 0-72 aylar arasını kapsayan okul öncesi dönem temel bilgi, beceri ve alışkanlıkların kazanılması ve çocuğun sonraki öğrenmelerinin temellerini oluşturması açısından kritik bir dönem olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle, okul öncesi eğitimde fene ilişkin birtakım anlayış ve becerilerin oluşturulmaya başlanması çocukların gelecek yaşamlarında fenin yeri adına önem arz etmektedir. Milli Eğitim Bakanlığının 36-72 aylık çocuklar için 2013-2014 eğitim ve öğretim yılından itibaren uygulamaya koyduğu okul öncesi eğitim programına göre kazanımların kazandırılmasında konu veya tema merkezli bir eğitim uygun görülmemekle birlikte kazanımlara yönelik eğitim süreci planlanırken çeşitli konulardan yararlanılabilmektedir. Programda kazanımlarla birlikte çocuklara kazandırılması öngörülen ve belli bir konuya dâhil edilmeksizin verilen kavramlar listesi programın odak noktalarından birini oluşturmaktadır. Yapılan çalışmalar öğretmenlerin programda yer alan kavramları fen etkinlikleriyle bütünleştirmede sıkıntı yaşadıklarını ortaya koymuştur. Bu noktadan hareketle yapılan bu çalışmanın amacı, ülkemizde uygulanmakta olan okul öncesi programında öğretilmesi işaret edilen temel kavramlardan fen etkinlikleri çerçevesinde verilebilecek olan kavramları tespit etmek ve bu kavramlara yönelik yapılandırıcılığı temel alan fen etkinlik önerileri geliştirmektir. Bu amaçla okul öncesi eğitim programında öğretilmesi hedeflenen ve 10 kategoriden (renk, geometrik şekil, boyut, miktar, yön/mekânda konum, sayı/sayma, duyu, duygu, zıt ve zaman) oluşan listeye ait 80 kavram fen konularıyla eşleşecek biçimde analiz edilmiştir. Araştırmacıların önce ayrı, sonra görüş birliğine varmak üzere birlikte çalıştığı bu süreçte fen ile ilişkili olarak verilebilecek kavramlar ve bu kavramların fenin hangi konu alanı çerçevesinde olabileceği tespit edilmiştir. Yapılan analizlerde parlak-mat, renk, ağır-hafif, kaygan-pütürlü, hareketli-hareketsiz, hızlı-yavaş, ıslak-kuru, sıcak-soğuk-ılık, kokulu-kokusuz, tatlı-tuzlu-acıekşi, sert-yumuşak, sesli-sessiz, canlı-cansız, kirli-temiz, aynı-farklı-benzer, karanlık-aydınlık, sabah-öğle-akşam, gece-gündüz gibi kavramların fen etkinlikleri çerçevesinde verilebilecek kavramlar olduğu ortaya çıkmıştır. Bu kavramların verilmesinde kullanılabilecek etkinlik türleri ise şöyle belirlenmiştir: Parlak-mat ve renk kavramları ışık etkinlikleriyle, ağır-hafif kavramları kütle etkinlikleriyle, kaygan-pütürlü kavramları sürtünme etkinlikleriyle, hareketlihareketsiz ve hızlı-yavaş kavramları hız etkinlikleriyle, ıslak-kuru, sıcak-soğuk-ılık kavramları madde ve ısı etkinlikleriyle, kokulu-kokusuz, tatlı-tuzlu-acı-ekşi, sert-yumuşak, sesli-sessiz kavramları duyu organları etkinlikleriyle, canlı-cansız, kirli-temiz kavramları canlılara ilişkin etkinliklerle, aynı-farklı-benzer kavramları kalıtım etkinlikleriyle, karanlık-aydınlık, sabahöğle-akşam, gece-gündüz kavramları dünya ve evren etkinlikleriyle verilebilir. Bu çerçeve içerisinde, yapılandırıcılığı temel alan fen etkinlikleri geliştirilmiş ve fen ve okul öncesi eğitimcilerinden görüş alınarak geçerliği belirlenmiştir. Geliştirilen fen etkinliklerinin okul öncesi öğretmenlerine uygulamalarında büyük kolaylık sağlayacağı düşünülmektedir. 18 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR 167 Yıllık Süreçte Öğretmen Yetiştirmenin Dünü, Bugünü ve Geleceği İlhami CEYHUN1, Zafer KARAGÖLGE1 ve Ali KOLOMUÇ2 Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü, Kimya Eğitimi ABD. 2 Artvin Çoruh Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Sınıf Öğretmenliği ABD. 1 1839’lu yıllarda Tanzimat’la başlayan batıya yönelme hareketi eğitime olan ihtiyacı iyice artırmış, çeşitli alanlarda yapılacak köklü değişimler ve Türk toplumuna getirilecek yenidünya görüşü ancak eğitim yoluyla sağlanacağı düşünülmüştür. Eğitime araştırıcı ve akılcı bir anlayışın kazandırılması için açılacak olan eğitim kurumları ile bu anlayışta öğretmen yetiştirilmesi gerekiyordu. 16 Mart 1848’de açılan Dârulmuallimin bu amaç için kurulmuştur. Bu araştırma, Cumhuriyetle başlayan köy enstitüleri, ilköğretim için öğretmen okulları ve eğitim enstitüleri (2 yıllık), ortaöğretim öğretmenliği için eğitim enstitüleri (3 yıllık), yüksek öğretmen okulları, eğitim fakülteleri ve pedagojik formasyonla öğretmen yetiştirmenin eğitime getirdiği ve götürdüğü değerlerin ortaya konulduğu bir araştırmadır. 19 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Özel Öğretim Yöntemleri Dersi için Pedagojik Alan Bilgisi Odaklı Yeni Bir Model Geliştirme: Kimya Eğitimi Örneği Fitnat KÖSEOĞLU1, S. NihalYEŞİLOĞLU1, Betül DEMİRDÖĞEN2 ve Serap KÜÇÜKER1 Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, , OFMAE Bölümü, Kimya Eğitimi ABD. Bülent Ecevit Üniversitesi, Ereğli Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Eğitimi ABD 1 2 Pedagojik alan bilgisi (PAB), öğretmenlerin belirli bir konunun öğrenciler tarafından anlamlı bir şekilde öğrenilmesini sağlayacak bir öğretim ortamı geliştirebilmeleri için gerekli mesleki bilgileri için kullanılan bir terimdir. Bir öğretmenin sınıftaki öğretim sürecini ve bu süreçte aldığı kararları doğrudan etkilediği için, her branş öğretmeninin kendi özel konuları için PAB’larının geliştirilmesi konusu son yıllarda yoğun olarak tartışılmaktadır. Öğretmen yetiştirme programlarında bulunan özel öğretim yöntemleri (ÖÖY) dersleri, genellikle sadece çeşitli öğretim yöntemleri tanıtılarak ve branşla ilgili bazı örnekler verilerek yürütüldüğü için öğretmen adaylarının PAB gelişimlerini yeterli düzeyde desteklememektedir. Bu çalışmada ÖÖY dersi için, öğrencilerin ön bilgisi, öğretim programı bilgisi, öğretim stratejileri bilgisi gibi PAB’ın çeşitli bileşenlerini öğretilecek konu içeriği ile entegre eden PAB odaklı bir model geliştirildi ve kimya öğretmen adaylarına uygulanarak onların PAB’larına etkisi incelendi. Uygulama ÖÖY dersine katılan 37 kimya öğretmen adayı ile haftada 4 saat olmak üzere bir öğretim dönemini (14 hafta) kapsadı. Dönemin ilk haftalarında, PAB, PAB’ın bileşenleri ve bu bileşenler arasındaki ilişkiler üzerinde açık düşündürücü tartışma ortamı sağlanarak öğretmen adaylarının PAB’ın bileşenleri ile ilgili anlayışları geliştirildi. Daha sonra öğretmen adaylarına PAB’ın bileşenlerini dikkate alan ve öğretilecek içeriği açık bir şekilde kapsayan (Content representation, Co-Re) yeni bir ders planı formatı tanıtıldı. Bu formatla, öğretmen adayları 2-3 kişilik gruplar halinde ve araştırmacılar rehberliğinde aynı içerik ile ilgili bir ders planı tasarlamaya yönlendirildiler. Bu grup çalışmalarında PAB, bileşenleri ve aralarındaki ilişkiler daha derinlemesine tartışıldı. Böylece PAB ilgili konu içeriği ile birlikte öğretmen adayları için daha anlamlı hale getirilmeye çalışıldı. Öğretmen adaylarının ilk ve son ders tasarımları, tasarlama sürecindeki araştırmacı notları, öğretmen adaylarının bu yeni ders planı formatı ve katıldıkları ders hakkındaki düşünceleri nitel olarak incelenerek onların PAB’larındaki gelişme hakkında çıkarımlar yapıldı. Örneğin dönem sonunda öğretmen adayları bir öğretim programının bütün olarak bir felsefesi olduğunu ve programı PAB’ın bütün bileşenleri ile birlikte yorumlayarak ders planlarına transfer etmeleri gerektiğini düşünmeye başladılar. Öğretim yöntem ve stratejileri konuya özgü olarak daha bilinçli bir şekilde seçildiği takdirde daha etkin bir öğretim sağlayacağını belirttiler. Ayrıca öğretmen adayları öğrendikleri bu yeni ders planı formatının uğraştırıcı ve zaman alıcı olduğunu düşünseler de klasik ders planı formatlarına göre pek çok yönden avantajlı olduğunu fark ettiler. Bu çalışmada, öğretmen adaylarına PAB ve bileşenlerinin açık düşündürücü tartışmalarla sunulduğu ve peşinden onların alanlarıyla ilgili konuları PAB ve bileşenleri ile entegre eden bir ders planı tasarlamalarını sağlayacak şekilde organize edildiği taktirde; ÖÖY dersinin onların PAB’larının gelişmesinde etkili olduğu görülmüştür. Ayrıca öğretmen adaylarının, etkili bir öğretim için PAB’ın önemli olduğu konusundaki anlayışlarının da geliştiği kaydedilmiştir. 20 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Ortaöğretim Öğrencilerinin Öğretmenlerinin Pedagojik Alan Bilgilerine İlişkin Algıları: Ölçek Geliştirme Çalışması Sinem ÜNER ve Hüseyin AKKUŞ Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü, Kimya Eğitimi ABD Öğretmenlerin mesleki gelişimini takip etmek için kullanılabilecek önemli ve anlamlı geribildirimlerden biri de öğrencilerin öğretmenlerine yönelik algılarını belirlemektir. Bu şekilde öğretmenlerin öğrencilerin daha iyi öğrenmesi için öğrenciler açısından etkili olan bilgi türlerinin farkında olması sağlanabilir ve bu durum öğretmenlerin öğrencilere daha iyi hitap etmesini sağlayan bilgi türlerini geliştirmelerine yardımcı olabilir. Öğretmenlerin sahip olduğu bilgi türlerine ilişkin öğrenci algılarını tespit edebilen bir ölçek geliştirmek; öğretmenlerin öğrenci algılarına göre öğretimlerini nasıl düzenleyebilecekleri konusunda onlara yardımcı olacağı için oldukça değerli görünmektedir. Bu nedenle bu çalışmada ortaöğretim öğrencilerinin fen öğretmenlerinin pedagojik alan bilgisine ilişkin algılarını belirlemek için bir ölçek geliştirilmiştir. Ölçek geliştirme sürecinin ilk aşamasında 61 maddelik bir madde havuzu oluşturulmuştur. Madde havuzundaki 61 madde, kapsam geçerliği için yedi kimya eğitimi uzmanı ve bir fen bilgisi eğitimi uzmanı; dil açısından bir Türkçe eğitimi uzmanı; ölçme değerlendirme açısından bir ölçme değerlendirme uzmanı ve ölçeğin hedef kitle açısından anlaşılabilirliğini tespit etmek için bir ortaöğretim öğrencisi tarafından incelenmiştir. Uzman görüşü sonrasında ölçeğe taslak hali verilmiştir ve ölçeğin taslak hali geçerlik ve güvenirlik çalışmaları için üç devlet okulunda öğrenim gören 353’ü kız ve 306’sı erkek toplam 659 ortaöğretim öğrencisine uygulanmış ve öğrencilerin kimya öğretmenlerinin pedagojik alan bilgisine yönelik algıları belirlenmiştir. Elde edilen verilere ölçeğin yapı geçerliğine kanıt sağlamak için hem PASW Statistics 18 ile açımlayıcı faktör analizi hem de LISREL 8.7 programı ile doğrulayıcı faktör analizi yapılmıştır. Ölçeğin tamamı ve ölçekteki alt faktörler için PASW Statistics 18 ile hesaplanan iç tutarlık katsayıları ölçeğin yüksek düzeyde güvenilir olduğunu göstermiştir. Ölçeğin tamamı için iç tutarlık katsayısı 0,939 olarak hesaplanmıştır. Geçerlik ve güvenirlik çalışmaları sonucunda ölçeğin iki kısımdan ve toplam 43 maddeden oluştuğu belirlenmiştir. Ölçeğin ilk kısmı 27 maddelik dört faktörden oluşmakta ve dört faktör birlikte toplam varyansın %59,340’ını açıklamaktadır. Ölçeğin ikinci kısmı ise 16 maddeden oluşan dört faktörlü bir yapıdadır ve dört faktör birlikte toplam varyansın %63,059’unu açıklamaktadır. Ölçeğin birinci kısmı pedagojik alan bilgisinin; öğretim programı bilgisi, öğrenci bilgisi, öğretim stratejileri bilgisi ve ölçme değerlendirme bilgisi bileşenlerine ait öğrenci algılarını ölçmektedir. İkinci kısım ise öğretime yönelik oryantasyon bileşenine ait öğrenci algılarını ölçmektedir. Bu çalışmada geliştirilen ölçeğin; ortaöğretim fen öğretmenlerinin pedagojik alan bilgisine yönelik ortaöğretim öğrencilerinin algılarını tespit etmek için kullanılabilecek kapsamlı bir ölçek olduğu düşünülmektedir. 21 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Bilimsel Alan Gezilerinin (Bilim Müzesi ve Bilim Merkezi) Öğretmen Adaylarının Alan Bilgisi ve Pedagojik Alan Bilgisi Gelişimine Etkisi Serap KÜÇÜKER1, Özlem TAŞDELEN2 ve M. Akif ŞENELT1 Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Kimya Öğretmenliği Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Biyoloji Öğretmenliği 1 2 Bilim müzeleri ve merkezleri topluma açık olan dolayısıyla, bilimi topluma tanıtan ve bilimle toplumu kaynaştırmayı amaçlayan kuruluşlardır. Her yaştan bireye hitap eden bilim müzeleri ve merkezleri bireysel öğrenmeyi sağlayacak dersler, gösteriler, katılımcı etkinlikler, oyunlar, görsel materyaller gibi birçok eğitim programına sahiptir. Bu kuruluşlar toplumun yanı sıra bilimle uğraşan bireyler için de informal öğrenme sağlarlar. Böylece ziyaretçilere bilim okuryazarlığı kazanma şansı da sunmaktadır. Anlaşılacağı üzere bilim müzeleri ve merkezleri fen, eğitim ve teknoloji arasında köprüler kurarak fen eğitimine ve mesleki eğitime katkı sağlayabilecek bir yapıdadır. Özellikle örgün eğitimde yer alan öğrencilere bilimin sevdirilmesi, içselleştirilmesi ve bilim-okuryazarlığı kazandırılmasında bu şekildeki alan gezileri önemli bir yere sahiptir. Öğrencileri alan gezilerine yönlendirip öğretimde bunu kullanacak olanlar öğretmenlerdir. Öğretmenlerin bu yönünü geliştirmek ise pedagojik alan bilgisi eğitiminin etkili yapılmasına bağlıdır. Buna göre çalışmanın amacı, öğretmen adaylarının bilimsel alan gezilerine katılımını sağlayıp, sonrasında farkındalıkları açısından görüşlerini irdelemektir. Çalışmada şu sorulara cevap aranmıştır; Bilimsel alan gezilerine dair öğretmen adaylarının algısı nasıldır? Bilimsel alan gezilerinin öğretmen adaylarının kimya alan bilgisine ve pedagojik alan bilgisine katkısı nasıldır? Çalışma 2012 yılının bahar döneminde, Ankara’daki bir üniversitenin Eğitim Fakültesinde Kimya Öğretmenliği dördüncü (4.) sınıf öğrencilerinin aldığı “Araştırma Projesi” dersinde yürütülmüştür. Dersin amacına uygun olarak öğretmen adaylarına yönelik, alan gezileri kapsamında; 75. Yıl Müzesi, Atatürk Kültür Merkezi, Anadolu Medeniyetleri Müzesi, ODTÜ Cern Deneyi, Etnografya Müzesi, Feza Gürsoy Bilim Merkezi ve Rahmi Koç Müzesi gezileri düzenlenmiştir. Çalışma grubu gönüllülük esasına göre belirlenmiş ve dört (4) kimya öğretmeni adayı çalışmaya katılmıştır. Katılımcıların, geziler esnasında nelere dikkat edileceği konusunda bilgilendirilmesi için kısa toplantılarda öğretmen adaylarıyla beyin fırtınası yapılarak dikkat edilmesi gereken kriterler PAB, bilimin doğası ve kimya kapsamında beraberce belirlenmiştir. Böylelikle değerlendirmede objektiflik sağlanması hedeflenmiştir. Ayrıca, yapılan geziler esnasında bilgi toplanması için fotoğraf çekmeleri, kısa alan notları tutmaları, vs. istenilmiştir. Gezilerin birçoğuna araştırmacılardan biri eşlik etmiş ve gözlem yapmıştır. Alan gezilerine katılan öğretmen adaylarına gezi sonrasında açık uçlu sorular uygulanarak ve mülakat yapılarak çalışmanın verileri toplanmıştır. Verilerin analizi, nitel veri analizi yöntemlerinden betimsel analiz kullanılarak yapılmıştır. Sonuçlara genel olarak bakıldığında öğretmen adayları bilimsel alan gezilerinin kimya alan bilgisi ve pedagojik alan bilgisi açısından faydalı olduğunu belirtmişlerdir. Fen Öğretimi Amaçları, Öğretim Stratejileri Bilgisi ve Öğrencilerin fen ile ilgili anlayışları bilgisi boyutlarına katkı yaptığı belirlenmiştir. Öğretmen adayları öğretmen oldukları takdirde bu yöntemi kullanarak öğrencilerinde farkındalık oluşturabileceğini düşünmektedirler. Bu çalışma, PAB’nin zamanla gelişimini gösterecek farklı disiplinlerdeki öğretmen adaylarıyla da yapılıp bu disiplinlerin ve bu gezilerden önce ve sonra yapılacak ders planlarının karşılaştırılması yapılabilir. 22 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Sorgulamaya Dayalı Özyeterliliğin, Başarı Amaç Yöneliminin ve Öğrenme Yaklaşımının Ortaokul Öğrencilerinin Bilimsel Süreç Becerilerindeki Rolü1 Aynur KÜÇÜKÇINGI1 ve Burak FEYZİOĞLU2 Adnan Menderes Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, YL Öğrencisi 2 Adnan Menderes Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü 1 Fen bilgisi dersinde her öğrenci sorgulama becerileri açısından aynı performansı göstermez. Bu durumun nedeni başarı amaç teorisi ile açıklanabilir. Bu teori, öğrenme ve performans yaklaşımları olarak Dweck ve Leggett (1988) tarafından iki alt boyutta incelenmiştir. Öğrenme yaklaşımı gösteren öğrencilerin öğrenme ortamında problem durumuna ve hipotezlere odaklanması beklenir. Bu öğrenciler bilimsel süreç becerileriyle meşguldürler. Sorgulamanın olduğu fen derslerinde öğrencilerin birden fazla kaynaktan yararlanarak derinlemesine araştırma yapması beklenir. Buna karşın performans yaklaşım gösteren öğrencilerin başarılı olabilecekleri görevlere odaklandıkları, iyi not alma, öğretmen ve akranları karşısında iyi görünme ya da zor duruma düşmeme gibi durumlarla meşgul oldukları varsayılır (Schunk, 2009).Bu çalışmanın amacı; görev değer kapsamında sorgulamaya dayalı özyeterlik, başarı amaç yönelim, öğrenme yaklaşımları ve içsel motivasyonun bilimsel süreç becerileri üzerindeki rolünü incelemektir. Bu çalışmada değişkenler arasında ilişkinin var olup olmadığının belirlenmesi amacıyla ilişkisel tarama yöntemi kullanılmıştır. 2014-2015 öğretim yılında Aydın ilinde bulunan 317 yedinci ve sekizinci sınıf öğrencisine Sorgulama Öz Yeterlik Ölçeği, Başarı Amaç Yönelimi Ölçeği, Motivasyon Ölçeği, Öğrenme Yaklaşımı Ölçeği ve Bilimsel Süreç Becerileri ölçeği uygulanmıştır. Araştırmacılar tarafından geliştirilmiş olan Sorgulamaya Yönelik Özyeterlik Ölçeği, “Kararlılık gösterme esnek olma” (cronbach𝛼: 0.90), “Yeterli hissetme” (cronbach𝛼: 0.89) ve “Çaba gösterme” (cronbach𝛼: 0.78) alt boyutlarından oluşmuştur. Başarı Amaç Yönelimi Ölçeği, performans yaklaşım (cronbach𝛼: 0.92) ve öğrenme yaklaşımı (cronbach𝛼: 0.90) alt boyutlarından oluşmaktadır. Motivasyon ölçeğinin bu çalışma için sadece “İçsel motivasyon” alt boyutu alınmıştır (cronbach𝛼: 0.75). Çalışmada öğrenme yaklaşımlarını belirlemek amacıyla Derinlemesine Öğrenme Yaklaşımı Ölçeği (cronbach𝛼: 0.90) ve Yüzeysel Öğrenme Yaklaşımı Ölçeği (cronbach𝛼: 0.75) kullanılmıştır. Öğrencilerin bilimsel süreç becerilerini belirlemek için kullanılan testin KR20 güvenirlik katsayısı 0.84’tür. Çalışmanın sonucunda öğrenme yaklaşımı ile sorgulamaya dayalı özyeterliğin tüm alt boyutları, derinlemesine öğrenme yaklaşımı, içsel motivasyon ve bilimsel süreç becerilerinden elde edilen puanlar arasında pozitif yönde anlamlı ilişkisi bulunmuştur. Buna karşın performans yaklaşımı ile sorgulamaya dayalı özyeterliğin tüm alt boyutları, derinlemesine öğrenme yaklaşımı, içsel motivasyonve bilimsel süreç becerileri arasında negatif yönde anlamlı ilişki tespit edilmiştir. Performans yaklaşım ile yüzeysel öğrenme yaklaşımı arasındaki ilişki pozitif yönde anlamlı iken öğrenme yaklaşımı ile yüzeysel öğrenme yaklaşımı arasındaki ilişki negatif yönde anlamlıdır. Bu sonuçlara göre öğrenme yaklaşım gösteren özyeterliği yüksek düzeyde olan öğrencilerin derinlemesine öğrenme yaklaşımı kullandıkları ve bilimsel süreç beceri testinden aldıkları puanında yüksek olduğu söylenebilir. Buna karşın performans yaklaşım gösteren öğrencilerin düşük düzeyde özyeterliğe sahip oldukları, yüzeysel öğrenme yaklaşımı gösterdikleri ve bu durumun bilimsel süreç becerilerinden aldıkları puanı negatif yönde etkilediği ifade edilebilir. Bu çalışma Adnan Menderes Üniversitesi, Bilimsel Araştırma Projeleri tarafından desteklenen EĞF-14022nolu proje kapsamında gerçekleştirilmiştir 1 23 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR 5E Öğrenme Modelinin Öğrencilerin Bilimsel Süreç Becerilerine Etkisinin İncelenmesi Çağla ÇİFTÇİ ve Emine ERDEM Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, OFMA Bölümü, Kimya Eğitimi 5E öğrenme modeli temel alınarak yapılan çalışmalarda modelin fen öğretiminde öğrencilerin öğrenme düzeyine etki ettiği, kavramsal gelişimlerini artırdığı ve yanılgılarını giderdiği görülmüştür. Ayrıca öğrencilerin fen bilimlerine olan tutumlarını pozitif yönde değiştirdiği, bilimsel süreç becerilerinin gelişimini sağladığı ve muhakeme yeteneğini arttırdığına yönelik sonuçlara da ulaşılmıştır. 5E Öğrenme Modeli’nin ortaokul ve lise öğrencilerine uygulandığı araştırmalarda, modelin öğrencilerin bilimsel düşünmelerinin etkili bir biçimde gelişmesine, kavramları anlamasına ve bilimsel süreci uygulamasına etki ettiği ortaya konulmuştur. 5E Öğrenme Modeli’nin öğrencilerin hem sözel hem de yazılı olarak düşüncelerini daha başarılı bir şekilde ifade ettiğini, öğrencilerin ders kitabının ağırlıklı olarak kullanıldığı bir öğretim ortamını istemediklerini ortaya koymuştur. Bu bilgiler doğrultusunda 5E Öğrenme Modeli’ne uygun bir denel işlem materyalinin oluşturularak uygulanması önemli bir şart olarak kabul edilmektedir. Yapılandırmacı anlayışa göre oluşturulmuş 5E Öğrenme Modeli’nin, bilimsel süreç becerileri üzerinde etkisine ilişkin yapılan çalışmalar bu araştırmayı önemli kılmaktadır. Bilimsel süreç becerileri; gözlem niteliği/ becerisi, ölçme niceliği, sıralama/sınıflama, sonuç çıkarma, tahmin etmek, deney yapmak ve iletişim kurmayı içerir ve fende olduğu kadar diğer alanlarda karşılaşılan problemleri çözmede kullanılmaktadır. Bu çalışmanın amacı, 5E öğrenme modeli esas alınarak geliştirilen öğretim programının, ortaöğretim kademesi 11. Sınıf Matematik ve Fen alanı öğrencilerinin bilişsel süreç becerilerine etkisini incelemek olarak belirlenmiştir. Çalışmada, “Deney grubu ve kontrol grubu öğrencilerinin Bilişsel Süreç Becerileri Ölçeği öntest ve sontest puanları arasında anlamlı fark var mıdır?” sorusuna cevap aranmıştır.Nicel araştırma yöntemiyle yürütülen çalışmada kontrol gruplu öntest-sontest deneysel desen kullanılmıştır. Çalışma, 2014-2015 öğretim yılı Bahar döneminde, Ankara ilindeki okullarda ortaöğretim kademesinde yürütülmüştür. Uygulama öncesinde öntestler her iki gruba da uygulanmıştır. Son test aşamasında, kontrol grubuna ders anlatımında geleneksel yöntem kullanılmaya devam edilmiştir. Deney grubunda ise sontestler uygulanmadan önce, belirlenen konu 5E Öğrenme Modeli ile sınıfta işlenmiştir. Araştırma kapsamında belirlenen becerilerin gelişiminin ölçülmesi amacıyla Temiz (2007) tarafından geliştirilen Bilimsel Süreç Beceri Ölçeği (BSBÖ) kullanılmıştır. Ölçek toplam 41 madde içeren altı modülden oluşan çok formatlı yapıdadır. BSBÖ’nin çoktan seçmeli sorular içeren modüllerinin Cronbach Alfa değerleri 0,779 ile 0,985 arasında bulunmuştur. Bu çalışmada elde edilen verilerin anlizinde betimsel istatistik kullanılmıştır. İlişkili örneklemler için t-Testi analizi yapılmıştır. Analiz sonuçları istatistiksel açıdan p<0.05 düzeyinde anlamlı kabul edilmiştir. Araştırma kapsamında toplanan verilerden elde edilen sonuçlara göre önerilerde bulunulmuştur. 24 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Fen Bilgisi Öğretmenliği Öğrencilerinin Çevirme Faktörü ile Tanışmaları Burcu ANILAN ve Asiye BERBER Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Öğretmenliği Programı Eğitimin en temel amaçlarından biri de bireylerin yeni bilgileri ezberlemeden kavrayarak öğrenmeleri ve karşılaşılan yeni problemleri daha önceden öğrendikleri bilgileri kullanarak çözebilmelerine yardım edecek bilimsel süreç becerilerini kazandırmaktır. Bunu sağlamanın en önemli yollarından biride neden-sonuç ilişkisi kurmaktır. Diğer tüm alanlarda olduğu gibi fen bilimleri alanında da neden sonuç ilişkisi kurabilmek, fen bilimlerinin öğrenilmesinde ve öğretilmesinde hem kolaylık hem de gerekliliktir. Bireylerin neden-sonuç ilişkisi kurarak problemleri çözebilme becerisi kazanmaları günlük yaşam problemlerine de uygun çözümler üretilmelerine yardımcı olmaktadır. Ancak öğrencilerin günlük yaşamda sistematik bir problem çözme yaklaşımı benimseyemedikleri için en küçük günlük hayat problemleri karşısında bile ne yazık ki bocaladıkları görülmektedir. Bu nedenle, eğitim ve öğretimde bir yöntem olarak problem çözmenin önemi her fırsatta vurgulanmaktadır. Problem çözme, belli bir durum çerçevesinde düşünebilme, ne yapılacağına ve nasıl yapılacağına karar verebilme, eldeki olanakları kullanabilme ve bu yolla çözüme ulaşmaktır. Problem çözme becerisi aslında karşılaşılan problemin türüne, niteliğine ve yapısına göre de şekillenen dinamik bir süreçtir. Bu nedenle problem çözme becerisi bireylerin karşılaştıkları problemlerin özelliklerine göre şekillendiğinden değişiklik gösterebilmektedir. Bu değişikliklerin sık yaşandığı ve pratik uygulamalara ihtiyaç duyulduğu alanlardan biri de kimyadır. Kimya derslerinin başarılmasında doğru ve kısa yolu kullanarak problem çözmenin çok önemli bir yeri vardır. Çünkü kimya derslerinde karşılaşılan problemleri algoritma ve kavram ağırlıklı olmak üzere iki genel grupta toplamak mümkündür. Özellikle algoritmik problemlerin çözümünde izlen yol ve yaklaşımların problemin doğru ve kısa sürede çözülmesini etkilediği bilinmektedir. Bazı kimya problemlerinin çözümünde de hem etkili hem de daha güvenilir sonuçlar verdiği kabul edilen bu yollardan biri de çevirme faktörünün kullanımıdır. Çevirme faktörü pay ve paydadaki aynı birimlerin birbirini götürme esasına dayanan bir uygulamadır. Bir başka deyişle bir sistem içinde verilen sayısal değerlerin herhangi ikisinin, birimleriyle beraber, birbirine oranına çevirme faktörü denilmektedir. Kimya problemlerinin çözümünde kullanılan çevirme faktörleriyle hem doğru sonuca hem de bu yolla doğru birimlere ulaşılmaktadır. Bu çalışmanın amacı ilköğretim fen bilgisi öğretmenliği birinci sınıf öğrencilerinin bazı kimya problemlerinin çözümünde kullanılan çevirme faktörlerinin problem çözme başarılana olan etkisini ve öğrencilerin çevirme faktörlerine ilişkin görüşlerini belirlemektir. Çalışmanın verileri ESOGÜ İlköğretim Fen Bilgisi Öğretmenliği birinci sınıf öğrencilerinden 20142015 öğretim yılı güz yarıyılında toplanmıştır. Bu kapsamda öğrencilere yedi problemden oluşan açık uçlu sorular verilmiş ve bildikleri yöntemlerle problemleri çözmeleri istenmiştir. Sonrasında aynı öğrencilere çevirme faktörleri sekiz ders saatinde anlatıldıktan sonra, öğrencilerden aynı problemleri çevirme faktörlerini kullanarak çözmeleri ve çevirme faktörlerine ilişkin görüşlerini de yazılı olarak belirtmeleri istenmiştir. Öğrencilerin her iki çözümü araştırmacılar tarafından karşılaştırılarak yorumlanmış ve öğrencilerin görüşleriyle de ilişkilendirilmiştir. Araştırmaya katılan öğrenciler, çevirme faktörü yöntemi ile ilk kez karşılaştıkları için zorlandıklarını fakat diğer çözüm yöntemlerine göre daha güvenilir ve doğru sonuçlar elde ettiklerini ifade etmişlerdir. 25 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Ortaokul 5. Sınıf Öğrencilerinin ‘Maddenin Değişimi’ Ünitesindeki Bilgilerini Günlük Yaşamla İlişkilendirebilme Düzeyleri Açısından Hazır Bulunuşluklarının Belirlenmesi Dilek ÇELİKLER ve Filiz KARA Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Fen Bilgisi Öğretmenliği ABD. İlkokul ve ortaokul kademelerindeki Fen Bilimleri dersinin konuları birbirleriyle bağlantılı ve sarmal bir yapıya sahiptir. Öğrenim sürecinde bu bağlantılarda bir kopukluk oluşması öğrencilerin hazır bulunuşluk seviyelerinin düşük olmasına yol açarak bir sonraki öğrenmelerini olumsuz şekilde etkilemektedir. Fen Bilimleri dersinin soyut ve karmaşık kavramlar içermesi konuların anlaşılmasını zorlaştırmaktadır. Soyut ve karmaşık kavramların anlaşılması için bu kavramların somutlaştırılarak basite indirgenmesi gerekmektedir. Soyut kavramların somutlaştırılması ancak bu kavramların günlük yaşamla ilişkilendirilmesiyle mümkündür. Günlük yaşamla ilişkilendirilerek öğrenilen konular öğrencilerde anlamlı ve kalıcı öğrenmeler sağlar. Kimyanın temel konularından biri olan “Madde” konusu öğrencilerin anlamakta zorlandıkları ve kavram yanılgısına sahip oldukları başlıca konulardan biridir. Bu nedenle araştırmada ortaokul 5. sınıf öğrencilerinin “Maddenin Değişimi” ünitesindeki bilgilerini günlük yaşamla ilişkilendirebilme düzeyleri açısından hazır bulunuşluklarını tespit etmek amaçlanmıştır. Araştırmanın örneklemini ortaokul 5. sınıfta öğrenim gören 44 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmada tarama modeli kullanılarak öğrencilerin “Maddenin Değişimi” ünitesine yönelik var olan bilgilerini ortaya çıkarmak amaçlanmıştır. Amaca uygun olarak öğrencilerin hazır bulunuşluklarını belirlemek için ünitede yer alan konuların günlük yaşamla ilişkisini içeren12 açık uçlu sorudan oluşan test ünite işlenmeden önce öğrencilere uygulanmıştır. Araştırmadan elde edilen veriler “anlaşılmama”, belirli bir kavram yanılgısı”, “belirli bir kavram yanılgısıyla kısmen anlama”, “kısmen anlama” ve “tam anlama” kategorilerini içeren değerlendirme kriterleri kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırmadaki her bir soruya yönelik analizler ayrı ayrı yapılarak her bir kategoriye ait frekans (f) ve yüzde (%) değerleri verilerek öğrenci cevaplarından direk alıntılara yer verilmiştir. Araştırmada öğrencilerin verdikleri cevapların çoğunluğunun anlaşılmama ve belirli bir kavram yanılgısı kategorilerinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu sonuç öğrencilerin “Maddenin Değişimi” ünitesine yönelik bilgilerini günlük yaşamla ilişkilendirmelerine yönelik hazır bulunuşluklarının yeterli olmadığını göstermektedir. Hazır bulunuşluk düzeyinin birbirini izleyen öğrenmelerin gerçekleşmesinde etkili olması hazır bulunuşluk seviyesi düşük olan öğrencilerin ön öğrenme eksikliklerinin giderilmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu durumda kimyanın temel konularından biri olan 4. sınıf “Maddeyi Tanıyalım” ünitesinin öğretiminde öğrencilerin bilgi eksikliklerini ve kavram yanılgılarını giderecek öğretim yöntemlerinin kullanılmasına ve günlük yaşamla ilişkilendirilerek öğretilmesine önem verilmesi gerekmektedir. 26 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Problem Dayalı Senaryoların 9. Sınıf Öğrencilerinin Kimya Dersine Olan Tutumlarına, Laboratuvar Endişelerine ve Problem Çözme Becerilerine Etkisi Faik Özgür KARATAŞ ve Pelin YILMAZ Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, OFMAE Kimya Eğitimi Anabilim Dalı Bilime verilen önem arttıkça ülkelerin gelişmişlik düzeyi de doğru orantılı olarak artmaktadır. Bir toplumun gelişebilmesi için araştıran ve sorgulayan nesillerin yetiştirilmesi önemlidir. Günümüzde, öğrencilerin bilgiye araştırarak ulaşmaları, olay ve durumlara eleştirel yaklaşmaları ve fikir üretebilmeleri, eğitimde istendik durumlar arasında yer almaktadır. PISA sonuçları her alanda, özellikle de fen alanında, maalesef ülkemiz için iç açıcı bir durumda değildir. Özellikle üst düzey zihinsel beceriler ve problem çözmeye yönelik sorularda öğrencilerimizin oldukça başarısız olduğu görülmektedir. Öğretim programlarının ve ders materyallerinin üst düzey becerileri geliştirecek şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Senaryo temelli öğrenme öğrencilerin problem çözme becerilerini geliştiren, hayatın derse taşınmasını sağlayan ve öğrencilere süreçte aktif rol oynatan bir yöntem olarak öğrencilerimizin üst düzey becerileri geliştirmede kullanılabilmektedir. Yapılan çalışmada, çalışma yapraklarıyla desteklenen probleme dayalı senaryoların 9. sınıf öğrencilerinin kimya dersine olan tutumlarına, laboratuvarı kullanmadan kaynaklı endişelerine ve problem çözme becerilerine etkisi incelenmiştir. Çalışma 2014-2015 eğitim-öğretim yılında Trabzon ilinde bulunan bir çok programlı anadolu lisesinde öğrenim gören 9. sınıf öğrencilerinin (n=34) kimya dersi kapsamında yürütülmüştür. Çalışmada tek gruplu ön-test son-test deneysel modeli işe koşulmuş olup kontrol grubu kullanılmamıştır. Çökme-çözünme tepkimeleri, süblimleşme-kırağılaşma ve viskozite kavramları çerçevesinde üç senaryo geliştirilerek 5E modelinin “girme” basamağında kullanılmıştır. Her kavram için iki ders saati olmak üzere, uygulamalar toplamda üç hafta ve altı saat sürmüştür. Amaca yönelik Kimya Tutum Ölçeği, Laboratuvar Endişe Ölçeği, Problem Çözme Envanteri, Gözlem Formu ve Bireysel Mülakatlar veri toplama araçları olarak kullanılmışlardır. Ölçeklerden elde edilen veriler SPSS 22.0 istatistik programı kullanılarak analiz edilmiştir. Öğrenci mülakatları ve gözlem formunun analizinde matrislerden yararlanılmıştır. Ön ve son test puanları arasında yapılan bağımlı t-testlerinde öğrencilerin kimyaya karşı tutumlarında bir değişiklik olmazken, problem çözme durumlarında (t33=-4,651; p<0,05) ve laboratuvar endişelerinde anlamlı farklılık ortaya çıkmıştır (t32=14,209; p< 0,05). Öğrenci mülakatları da dikkate alındığında probleme dayalı senaryoların öğrencilerin problem durumunu belirleyebilmelerine ve problemi çözebilmelerine katkı sağladığı ve deneyleri sorunsuz yapabildikleri bulunmuştur. Ayrıca, katılımcıların kimyaya karşı tutumlarında anlamlı bir fark oluşmamasına rağmen öğrenci mülakatları tutumların olumlu yönde geliştiğine yönelik delil oluşturmaktadır. Elde edilen sonuçlar göz önünde tutulduğunda, kullanılan senaryoların öğrencilerin günlük hayatlarına atıfta bulunması, problem durumunu belirleyebilmeleri ve kimyaya olan bakış açılarını geliştirmeleri açılarından önem arz etmektedir. Fakat, çalışmanın daha sağlıklı bir biçimde ilerleyebilmesi için uygulamanın kalabalık olmayan sınıflarda yapılması önerilmektedir. 27 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Analitik Kimya Dersi “Elektrokimya” Konusunda Probleme Dayalı Öğrenmenin Öğrencilerin Akademik Başarılarına Etkisi Tuğçe TUNÇ1 ve Sibel KILINÇ ALPAT2 Bülent Ecevit Üniversitesi, Ahmet Erdoğan Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Tıbbi Hizmetler ve Teknikler Bölümü, Tıbbi Laboratuar Teknikleri Programı 2 Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, Kimya Eğitimi ABD 1 Günümüzde meslek hayatında eleştirel düşünme, problem çözme, kendi kendine öğrenme, işbirlikli çalışma becerilerine ve karşılaştığı yeni bilgileri yorumlayabilme yeteneğine sahip, bilgi ve teknolojiyi kullanabilen bireylerin yetiştirilmesi oldukça önemli hale gelmiştir. Özellikle lisans eğitiminde öğrencilerin bu karakteristik özellikleri kazanması eğitim öğretim sisteminin düz anlatım yönteminden yapılandırmacılık esasına dayalı aktif öğrenme yöntemlerine geçilmesini gerektirmektedir. Aktif öğrenme yöntemlerinden probleme dayalı öğrenme yönteminde; öğrenciler gerçek ve günlük yaşama dair problemleri tanımlama, araştırma, tartışma, grup halinde işbirlikli olarak çalışma, hipotezler kurarak çözüm önerileri geliştirme aşamalarında aktif birer öğrenen olmaktadırlar ve yöntem kimya eğitiminde geniş çapta uygulanmaktadır. Genel Kimya, Fizikokimya ve Analitik Kimya derslerinin ortak konusu olan “Elektrokimya” konusu yoğun matematiksel işlem ve yorumlamalar gerektirmektedir. Bu bağlamda, gerçek yaşam problemlerine dayandırılarak konunun öğrencilere verilmesinin hedeflendiği çalışmanın problem cümlesi, “Analitik Kimya dersinde yer alan “Elektrokimya” konusuyla ilgili geliştirilen probleme dayalı öğrenme yönteminin öğrencilerin akademik başarılarına etkisi var mıdır?” şeklindedir. Çalışma için elektrokimya konusunda hazırlanan ve dört oturumdan oluşan senaryo üç hafta 18 ders saati sürecince uygulanmış olup, konusu ailesinden gizli kibrit çöpü yiyerek zehirlenen 5 yaşındaki Emre ile ilgilidir. “Vay Emre Vay” başlıklı olarak hazırlanan senaryoda iki küçük etkinlik de yer almaktadır. Araştırma yarı deneysel desen olup, çalışma grubunu İzmir İli’ndeki bir Üniversitenin Kimya Öğretmenliği Programında okuyan 2. Sınıf öğrencileri (N=15) oluşturmaktadır. Öğrenciler kontrol (N=7) ve deney grubu (N=8) olarak ikiye ayrılmıştır. Deney grubu öğrencilerinde 18 ders saati içinde probleme dayalı öğrenme yöntemiyle, kontrol grubu öğrencilerinde ise aynı sürede geleneksel öğretim ile ders işlenmiştir. Veri toplama araçları olarak “Kimya Başarı Testi (KBT)” kullanılmıştır. Test; her iki gruba da öntest ve son test olarak uygulanmıştır. Nicel verilerin analizinde SPSS istatistiksel analiz programı kullanılmıştır. Araştırma sonucu, deney ve kontrol grubu öğrencilerinin akademik başarıları arasında deney grubu lehine anlamlı bir farklılık olduğunu göstermiştir (U=8,500, p < 0,05). Çalışma grubunun küçük olması araştırmanın sınırlılığını oluşturmakta olup, hem deney hem de kontrol grubu öğrencileri uygulama sırasında araştırmacı tarafından gözlemlenmiştir. Bulgular, uygulanan probleme dayalı öğrenme yönteminin öğrencilerin başarıları üzerinde olumlu etki yarattığını göstermekte ve senaryo üzerinde bazı değişikliklerin yapılmasıyla konu kapsamının daha da arttırılabileceği önerilmektedir. Ayrıca deney grubu öğrencilerinin yöntemin alışılmadık olmasından dolayı ilk başlarda çekingen davrandıkları, daha sonra uygulama sırasında yorumlara katıldıkları, araştırmalarında aktif ve istekli oldukları; kontrol grubu öğrencilerinin ise geleneksel öğretimde sadece araştırmacının sorularını yanıtladıkları ve daha pasif oldukları gözlemlenmiştir. 28 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Sorgulamaya Dayalı Öğretim Yaklaşımının Öğrencilerin Kimya Başarıları ve Yanılgıları Üzerine Etkisi Mustafa YADİGAROĞLU1, Gökhan DEMİRCİOĞLU2 ve Hülya DEMİRCİOĞLU2 Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü, Kimya Eğitimi 2 Aksaray üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Eğitimi 1 Kimya, öğrencilerin günlük yaşamda sürekli karşılaştıkları kavram, olgu ve genellemeleri içinde barındıran bir disiplindir. Ancak bu kavram ve olguların öğretmen merkezli yöntemlerle öğretilmeye çalışılması, bunların öğrencilerin zihinlerinde anlamlı biçimde yapılandırılmasını zorlaştırmaktadır. Öğretmen merkezli yöntemlerden ziyade öğrencilerin konuları zihinlerinde anlamlı bir şeklide yapılandırmalarını sağlayacak, derslere hem zihinsel hem de fiziksel olarak aktif şekilde katılımlarının sağlanacağı yöntemler tercih edilmelidir. Öğrenciyi öğrenme sürecinde aktif kılan öğrenme yaklaşımlarından birisi de sorgulamaya dayalı öğrenme yaklaşımıdır. Bu yaklaşımda, öğrenciler bireysel ya da grupla olgu ve olayları araştırır, sorular sorar, sonuçlar çıkarır ve öğrendikleri bilgileri teyit ederler. Bu çalışmanın amacı, sorgulamaya dayalı öğretim yaklaşımı kullanılarak yapılan öğretiminin, öğrencilerin kimyasal ve fiziksel değişimlerde bağlar ve kimyasal tepkime türleri konularını anlamaları üzerine etkisini araştırmaktır. Kimyasal türler arası etkileşimler, öğrencilerin anlamakta zorlandıkları hatta sıklıkla yanılgılar gösterdikleri bir konu olduğundan bu çalışmada tercih edilmiştir. Yarı deneysel olarak gerçekleştirilen çalışmada, bir deney ve bir kontrol grubu rastgele seçilmiştir. Hem deney hem de kontrol grubu 31’er öğrenci içermektedir. Deney grubu öğrencilerine kimyasal ve fiziksel değişimlerde bağlar ve kimyasal tepkime türleri konuları sorgulamaya öğretim yaklaşımı ile öğretilirken kontrol grubu öğrencilerine ise öğretmen merkezli bir yaklaşımla öğretilmiştir. Çalışmada veri toplama aracı olarak 50 tane doğru-yanlış önermesi ve 5 açık uçlu sorudan oluşan bir test kullanılmıştır. Test, uygulama öncesi ön test, uygulama sonrası son test olarak deney ve kontrol grubu öğrencilerine iki kez uygulanmıştır. Testin ilk uygulaması, öğrencilerin çalışılan kavramlarla ilgili sahip oldukları önbilgileri ve varsa yanılgılarını belirlemek amacıyla yapılmıştır. İkinci uygulaması ise öğrencilerin kavramlarındaki ilerleme düzeyi ve yanılgılarındaki değişimi belirlemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Sorgulamaya dayalı öğretim sürecinde deney grubu öğrencilerine gözlemlerini kaydetmeleri için çalışma yaprakları hazırlanmıştır. Veri toplama aracından elde edilen veriler, bağımsız örneklemli t testi ile istatistiksel olarak karşılaştırılmıştır. İstatistiksel karşılaştırmalar sonucunda, testin her iki bölümünde deney grubu lehine 0,05 anlamlılık düzeyinde anlamlı farklılıklar olduğu tespit edilmiştir. Buradan, sorgulamaya dayalı öğretim yaklaşımı ile öğretilen deney grubu öğrencilerinin, fiziksel ve kimyasal değişimlerde bağlar ve kimyasal tepkime türleri konusunu anlamada ve yanılgılarını düzeltmede kontrol grubu öğrencilerine nazaran daha başarılı olduğu söylenebilir. Gerek başarının arttırılmasında gerekse öğrencilerin bilime ve bilim adamlarına yönelik bakış açılarının olumlu yönde değişmesi için bilim adamlarının sıklıkla kullandıkları sorgulama yönteminin sınıflarda yerini alması gerektiği düşünülmektedir. Bu amaçla kimya derslerinde sorgulamaya dayalı yaklaşımın etkililiğine yönelik daha fazla kanıt toplanması ve sonuçlarının paylaşılması önemlidir. Ayrıca bu yaklaşımın ve uygulamalarına yönelik öğretmenlere hizmet içi eğitimler verilmelidir. 29 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Web Tabanlı İşbirlikli Öğrenmenin Ortaöğretim 9. Sınıf Öğrencilerinin Kimya Dersi “Maddenin Halleri” Ünitesindeki Akademik Başarılarına ve Tutumlarına Etkisi Açelya Pelin ESKİCİOĞLU1 ve Şenol ALPAT2 Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Kimya Öğretmenliği ABD Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, OFMAE, Kimya Öğretmenliği ABD 1 2 Fen bilimlerinin öğretilmesini ve öğrenilmesini iyileştirmek amacıyla ülkemizde 2008–2009 eğitim-öğretim programından itibaren hazırlanan ve geliştirilmesi sürdürülen yapılandırmacı yaklaşıma dayalı yeni kimya ders programı (TTKB, 2007) uygulanmaktadır. Bu program, bilimsel süreç becerilerini, kimya-teknoloji-toplum-çevre ilişkisi kazanımlarını ve iletişim, tutum ve değer becerilerini içermekte ve bu becerilerin kazanılmasına büyük önem vermektedir. Bu çalışmanın amacı, web tabanlı işbirlikli öğrenmenin ortaöğretim 9. sınıf öğrencilerinin kimya dersi “Maddenin Halleri” ünitesindeki akademik başarılarına ve bilgi iletişim teknolojilerine yönelik tutumlarına etkisini incelenmesidir. Çalışmanın örneklemini 2013-2014 öğretim yılı İzmir ili ortaöğretim 9.sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Çalışmada kullanılan ölçme araçları 5’li likert tipi ve çoktan seçmeli sorulardan oluşmaktadır. Bu amaçla geliştirilen ölçeklerden 46 sorudan oluşan “Akademik Başarı Testi” 312 öğrenciye uygulanarak ayırıcılık indeksi (rjx) 0,25 in altında olan maddelerin atılmasıyla 36 sorudan oluşan test olarak uygulamada kullanıldı. 60 maddeden oluşan “Bilgi İletişim Teknolojileri Tutum Ölçeği” 420 öğrenciye uygulanarak Açıklayıcı Faktör Analizi ile dört alt boyutlu ve 42 maddelik ölçek olarak geliştirildi. Uygulama aşamasında kullanılan web materyali hazırlanmadan önce öğretmenlerden ve maddenin halleri ünitesini daha önce görmüş olan öğrencilerle yapılan yüz yüze görüşmelerden elde edilen veriler kullanılarak işbirlikli öğrenmeye uygun olarak hazırlandı. Çalışma ortaöğretim 9. sınıflarda öğrenim görmekte olan 59 öğrenciye uygulanmıştır. Sınıflar deney grubu (n=30) ve kontrol grubu (n=29) olarak ikiye ayrılmıştır. Ortaöğretim 9. sınıf öğretim programının “Maddenin Halleri” ünitesindeki “Yüzey GerilimiViskozite”, “Adhezyon-Kohezyon Kuvvetleri-Kılcallık”, “Buhar Basıncı-Buharlaşma HızıBağıl Nem”, “Kaynama-Kaynama Noktasını Etkileyen Etmenler” ve “Hal Değişimleri” konuları işbirlikli öğrenmenin Jigsaw tekniğine göre 6’lı 5 grupla deney grubunda web tabanlı işbirlikli öğrenme yöntemi ile; kontrol grubunda ise düz anlatım yöntemiyle 10 saat işlenmiştir. Konular anlatılmadan ve anlatıldıktan sonra her iki gruba da 36 soruluk “Akademik Başarı Testi” ve 42 soruluk “Bilgi İletişim Teknolojileri Tutum Ölçeği” uygulanmıştır. Uygulama sonunda yarı yapılandırılmış görüşme ile öğrencilerin yöntem hakkındaki görüşleri alınmıştır. Sonuçlar “t-testi” ile analiz edilmiştir. Analiz sonucunda deney grubundaki öğrencilerin Akademik Başarı ve Bilgi İletişim Teknolojilerine yönelik tutumlarında kontrol grubuna göre anlamlı bir fark bulunmuştur. Web tabanlı işbirlikli öğrenme yöntemi ile deney grubundaki öğrencilerin akademik başarılarında olumlu bir değişme olduğu gözlenmiştir. 30 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Öğretmen Adaylarının Ölçme-Değerlendirme Tekniklerine Yönelik Görüşlerinin Belirlenmesi Gökhan DEMİRCİOĞLU, Ayşegül ASLAN, Hülya DEMİRCİOĞLU ve Asuhan PEHLİVAN Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü, Kimya Eğitimi Yapılan araştırmalar, ölçme ve değerlendirme faaliyetlerinin sıklıkla öğretimin sonunda yapıldığını ve geleneksel ölçme ve değerlendirme tekniklerinin (çoktan seçmeli, yazılı yoklama, v.b.) kullanıldığını göstermektedir. Ülkemizde öğretim programlarının yeniden yapılandırılması ile ölçme ve değerlendirme tekniklerinde de değişimler olmuştur. Sonuç odaklı ölçme anlayışından süreç odaklı ve öğretimin bir parçası olan ölçme anlayışına geçilmiştir. Ancak bu geçiş ortaöğretimde çok sınırlı düzeyde kalmıştır. Öğretmen adaylarının süreç odaklı alternatif ölçme-değerlendirme tekniklerini gittikleri okullara taşıyabilmeleri için bu teknikleri iyi düzeyde bilmeleri ve benimsemeleri önemlidir. Bunun için eğitim fakültelerinde bu teknikler en iyi şekilde öğretilmelidir. Bu çalışmada öğretmen adaylarının geleneksel ve çağdaş ölçme-değerlendirme tekniklerini ne düzeyde bildikleri, öğretmenlerinin bu tekniklerden hangilerini ne sıklıkla kullandıkları ve değerlendirilmek için hangi teknikleri tercih ettikleri belirlenmeye çalışılmıştır. Ayrıca öğretmen adaylarının farklı cinsiyet ve bölümlerde olmalarının bu süreçleri nasıl etkilediği araştırılmıştır. Çalışma, KTÜ Fatih Eğitim Fakültesi, Fizik, Kimya, Biyoloji ve Fen Bilgisi öğretmen adaylarından oluşan toplam 87 (kız=65, erkek=22) katılımcı ile yürütülmüştür. Çalışmada literatürden faydalanarak iki boyutlu üç anket hazırlanmıştır. Anketlerin düşey boyutunda geleneksel ve çağdaş ölçme ve değerlendirme teknikleri sıralanırken yatay boyutuna ise 1’den 5’e kadar derecelendirme konulmuştur. Düşey boyut her üç ankette de aynı iken yatay boyutun derecelendirmesi anketin amacına uygun olarak farklı şekillerde yapılandırılmıştır. Bu anketler, “Ölçme Teknikleri Farkındalık Anketi”, “Ölçme Teknikleri Kullanım Anketi” ve “Ölçme Teknikleri Tercih Anketi” şeklinde isimlendirilmiştir. Her bir ankete öğrencilerin kişisel bilgilerini almak amacıyla ikinci bir bölüm ilave edilmiştir. Çalışmaya katılan öğretmen adayları, özel öğretim yöntemleri derslerini tamamlamış son sınıf öğrencileridir. Her üç anketten elde edilen veriler, farklı disiplinlerde öğrenim gören öğretmen adaylarının ölçme tekniklerine yönelik farkındalık düzeylerinin, programdaki hocalarının kullandıkları ölçme tekniklerinin ve öğrenimlerinde tercih ettikleri ölçme tekniklerinin bazı maddelerde birbirinden farklılaştığını göstermektedir. Diğer disiplinlerle karşılaştırıldığında fizik ve kimya öğretmen adaylarının tercihlerinin birbirine daha yakın olduğu belirlenmiştir. Cinsiyet açısından veriler incelendiğinde, kız öğrencilerin erkek öğrencilerden farklı olarak “Dereceli puanlandırma anahtarı” ve “Söyleneni/Dinleneni yazma” tekniklerini daha iyi tanıdıkları ve “Yapılandırılmış Grid”, “Dereceli puanlandırma anahtarı” ve “Söyleneni/Dinleneni yazma” teknikleriyle değerlendirilmeyi daha fazla tercih ettikleri tespit edilmiştir. “Ölçme Teknikleri Kullanım Anketi”nde kız öğrenciler erkek öğrencilerden farklı olarak “E-portfolyo” ve “Dereceli puanlandırma anahtarı” tekniklerinin kullanımının daha sık olduğunu ifade etmişlerdir. İleride yapılacak olan çalışmalarda daha büyük grupların tercih edilmesi daha sağlıklı verilerin ortaya konması açısından önerilmektedir. Ayrıca örneklemlerin farklı fakültelerden seçilmesi ülke genelindeki öğretmen eğitimi kalitesinin ortaya konmasına katkı sağlayacaktır. 31 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR 9. Sınıf Öğrencilerin Alternatif Ölçme ve Geleneksel Ölçme Değerlendirmedeki Başarılarının Karşılaştırılması Ali KOLOMUÇ1, Zafer KARAGÖLGE2 ve İlhami CEYHUN2 Artvin Çoruh Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü 1 2 Bu çalışmanın amacı, öğrencilerin kimya dersinde ki başarılarını, alternatif ölçme değerlendirme ve geleneksel ölçme değerlendirme açısından karşılaştırmaktır. 9.sınıf müfredatında yer alan karışımlar ünitesinde yer alan kazanımlara yönelik araştırmacı tarafından alternatif ve geleneksel ölçme değerlendirme başarı testleri geliştirildi. Alternatif ölçme değerlendirme soruları hazırlanırken, Seviye Belirleme Sınavı (SBS) ve uluslararası yapılan PISA, TIMSS sorularından esinlenilerek geliştirilmiş olup, geleneksel test LGS-LYS sınavlarına hazırlık kitaplarından alınmıştır. Testlerin geçerlilik için 5 öğretmen ve 5 akademisyenden görüş alındı ve teste son şekli verildi. Testlerin güvenilirlik katsayısı SPSS 15 paket programında yapıldı, geleneksel test için 0.70, alternatif test için 0.72 olarak bulunmuştur. Aynı zamanda, uygulamadan sonra öğrencilerin alternatif ölçme değerlendirme sorularına hakkında ki düşüncelerini tespit etmek için 90 öğrenciyle mülakat yapılmıştır. Kavram başarı testleri 2009-2010 eğitim-öğretim yılında Trabzon’da Anadolu Lisesinde 9. sınıfta okuyan 90 öğrenciye uygulanmıştır. Araştırmadan elde edilen istatistiksel sonuçlara göre, aynı kazanımlara yönelik hazırlanan, alternatif ve geleneksel ölçme değerlendirme uygulanan öğrencilerin akademik başarıları SPSS 15 programıyla hesaplanarak, geleneksel ölçme değerlendirme lehine anlamlı bir farklılığın olduğunu ortaya çıkmıştır. Öğrencilerin geleneksel ölçme ve değerlendirmede başarılı oldukları gözlemlenmiştir. Ortaya çıkan sonuç; öğrencilerin alternatif ölçme değerlendirmede eksiklerinin olduğu söylenebilir. Bununla ilişkili olarak alternatif değerlendirmeye uygun uluslararası yapılan sınavlarda Türkiye’nin sonlarda olmasının sebeplerinden birisinin de alternatif değerlendirmede ki başarısızlıkla ilişkilendirilebilir. 32 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR İndirgenme-Yükseltgenme Tepkimeleri ve Elektrokimyasal Hücreler Konuları İle İlgili İki Kademeli Çoktan Seçmeli Bir Testin Geliştirilmesi ve Uygulanması Ali Rıza ERDEM ve Ali Rıza ŞEKERCİ Dumlupınar Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Lise düzeyinde öğrencilerin öğrenmekte zorlandığı derslerden biri de kimyadır. Kimya kavramlarının öğrenilebilmesi için öğrencilerin daha önce kazandıkları bilgi, beceri, tutum ve deneyimlerini yeni öğrenilen bilgiler ile zihinde yapılandırması gerekir. Birçok öğrenci kimya öğrenebilmek için yeterince çaba gösterse de bir türlü başarılı olamamaktadır. Birçok araştırmacı çeşitli kimya konularında öğrencilerin kavram yanılgılarını belirlemeye çalışmıştır. Konu içeriği, disiplinler arası niteliği ve dinamik yapısından ötürü hem öğrenciler hem de öğretmenler tarafından anlaşılması zor bir konu olan elektrokimya ile ilgili pek çok kavram yanılgısının olduğu tespit edilmiştir. Yaklaşık otuz yılı aşkın bir sürede yapılan bu çalışmalar incelendiğinde çalışmaların hem öğrencileri hem öğretmenleri hem de öğretmen adaylarını kapsadığı ve zaman içerisinde elektrokimyanın farklı alt başlıklarındaki kavram yanılgılarını ortaya çıkardığı tespit edilmiştir. Yapılan çalışmalarda kavram yanılgılarını belirlemek için çoğunlukla mülakattan, açık uçlu sorulardan ve çoktan seçmeli sorulardan sıklıkla faydalanılmıştır. Ancak literatürde indirgenme- yükseltgenme tepkimeleri ve elektrokimyasal hücreler konuları ile ilgili iki kademeli çoktan seçmeli bir teste rastlanılmamıştır. Bu yüzden çalışmanın amacı indirgenme-yükseltgenme tepkimeleri ve elektrokimyasal hücreler konuları ile ilgili iki kademeli çoktan seçmeli bir test geliştirmek ve bu testin uygulanabilirliğini incelemektir. Bu testin geliştirilmesinde Treagust (1988) tarafından belirtilen bir süreç takip edilmiştir. Üç aşamadan oluşan bu sürecin birinci aşamasında test konusunun içeriği belirlenmiş, ikinci aşamada bu içerik ile ilgili literatürdeki mevcut kavram yanılgıları tespit edilmiş, üçüncü aşamada ise iki kademeli çoktan seçmeli testin maddeleri oluşturulmuştur. İlk olarak 28 sorudan oluşan test Kütahya İl Merkezindeki beş farklı lisenin 11. sınıfında öğrenim gören 221 (95 bayan, 126 erkek) öğrenciye uygulanmıştır. Madde ve test analizleri sonunda testin güvenirliği, maddelerin güçlük ve ayırt edicilik indeksleri tespit edilmiştir. Analiz sonucunda 28 maddelik testten 9 madde çıkarılmıştır. Testin güvenirlik katsayısı (Cronbach Alpha) .881 olarak bulunmuştur. Madde analizleri neticesinde madde güçlük indeksleri .28 ile .60 aralığında, madde ayırt edicilik indeksleri .38 ile .82 aralığında değişmektedir. Testin ortalama ayırt ediciliği .68 ve testin ortalama güçlüğü .45’dir. Bununla birlikte öğrencilerin teste verdikleri cevaplar değerlendirilerek sahip oldukları kavram yanılgıları da tartışılmıştır. 33 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Kimyasal Reaksiyonlar ve Enerji Konusuna Yönelik Bir Başarı Testi Geliştirme Çalışması* Yıldızay AYYILDIZ1 ve Leman TARHAN2 Dokuz Eylül Üniversitesi, Torbalı Meslek Yüksekokulu, Endüstriyel Cam ve Seramik Programı 2 Dokuz Eylül Üniversitesi, Fen Fakültesi,Biyokimya ABD 1 Ortaöğretim kurumlarında kimya derslerinin yapılandırılması, çeşitli açılardan düzenlenip geliştirilmesi ve bütünsel bir bakış açısıyla değerlendirilmesi bakımından öğrencilerin elde etmeleri beklenen kuramsal bilgilere ne derece ulaştıklarının belirlenmesi önem teşkil etmektedir. Bu nedenle öğrencilerin bilişsel becerilerini ölçen akademik başarı testlerinin geliştirilmesinin gerekliliği ön plana çıkmaktadır. Bu çalışmada; ortaöğretim kimya programında yer alan Kimyasal Reaksiyonlar ve Enerji konusuna yönelik öğrencilerin akademik başarılarını ölçen, anlama düzeyleri ve kavram yanılgıları hakkında bilgi veren, geçerli ve güvenilir bir başarı testi geliştirilmesi amaçlanmıştır. Öğrenmenin gerçekleşmesinde temel bilgi kaynaklarından biri olan ders kitaplarında yer alan eksik bilgi ve yanlış ifadeler, kavram yanılgılarının oluşumunda en önemli faktör olduğundan çalışma kapsamında öncelikle ortaöğretimde okutulan ders kitaplarındaki ilgili konu incelenmiştir. Ardından konuya yönelik yurt içi ve yurt dışı çalışmalar incelenerek yaşanan kavram yanılgıları ve anlama güçlükleri belirlenmiştir. Test maddelerinin hazırlanmasında, maddenin ilişkili olduğu alt konuya ait alan yazında belirlenen kavram yanılgılarının ve bilgi eksikliklerinin öğrencilerde var olup olmadığını kontrol edebilme amacıyla test maddelerinin seçeneklerine bu kavram yanılgıları ile ilgili yargılar yerleştirilmiştir. Teste ilişkin maddeler biri doğru, dördü yanlış cevabı içeren toplam beş seçenekten oluşacak şekilde çoktan seçmeli olarak hazırlanmıştır. Ayrıca bazı maddeler, olası kavram yanılgılarını belirleme amaçlı olarak, verilen cevabın nedeninin istendiği açık uçlu bir kısmı da içermektedir. Başarı testinin geliştirilmesi sürecinde; Kimyasal Reaksiyonlar ve Enerji konusuna yönelik Milli Eğitim Bakanlığı, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından belirlenen kazanımlar çalışma kapsamında bilişsel alan basamaklarına göre ayrılmıştır. Bilişsel alan seviyelerine göre konu dağılımı göz önünde bulundurularak Kimyasal Reaksiyonlar ve Enerji konusunun alt başlıkları olan -Sistemler ve Enerji Türleri için 10, -Sistemlerde Entalpi Değişimi için 9 veİstemlilik için 11 soru olmak üzere toplam 30 soru hazırlanmıştır. Böylelikle gerek kazanımların ilgili olduğu konular, gerekse bilişsel alan basamaklarına göre hedeflenen dağılım sağlanmıştır. Hazırlanan başarı testi; alanında deneyimli uzmanlara sunulmuş, testin geçerliliği ve uygulanabilirliğine yönelik uzman görüş ve önerileri doğrultusunda gerekli düzenlemeler yapılmıştır. Pilot uygulama, İzmir ilinde bulunan çeşitli liselerde öğrenim gören toplam 16511. sınıf öğrencisi üzerinde gerçekleştirilmiştir. Başarı testinin analiz sonuçlarına göre; 5 maddenin ayırt edicilik ve güçlük indekslerinin çok düşük veya çok yüksek olması nedeniyle testten çıkarılması uygun görülmüştür. Son haliyle 25 maddeden oluşan testin tümü için ortalama güçlük indeksi 0,63 ve ayırt edicilik indeksi 0,54 olarak hesaplanmıştır. Bunun yanı sıra testin çalışmadaki Kuder-Richardson 20 (KR-20) güvenilirlik katsayısı 0,88 olarak bulunmuştur. Sonuç olarak; yapılan istatistiksel analizler, geliştirilen başarı testinin ortaöğretim öğrencilerinin kimya dersi Kimyasal Reaksiyonlar ve Enerji konusundaki akademik başarılarını ölçmede kullanılabilecek geçerli ve güvenilir bir test olduğunu ortaya koymaktadır. * Bu çalışma Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu tarafından desteklenmiştir. Proje No: 109K574 34 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR 2013 ve 2014 Kamu Personeli Seçme Sınavına Katılan Kimya/Kimya Teknolojisi Alanına Kaynaklık Eden Bölümlerden Mezun Olanların KPSS-P10 ve KPSS-P121 Puan Türlerinin Farklı Değişkenler Açısından Karşılaştırılması Osman YILDIRIM1 , Ali YILMAZ2 ve Nalan DEMİR3 Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü Yüksek Öğretimle İlişkiler Eğitim Uzmanı., 2 Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürü 3 Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü Yüksek Öğretimle İlişkiler Daire Başkanı 1 Bu çalışmanın amacı, Kimya/Kimya Teknolojisi öğretmenlik alanına kaynak teşkil eden bölümlerden mezun olan, 2013 ve 2014 Kamu Personeli Seçme Sınavına katılan öğretmen adaylarının başarı durumlarının karşılaştırılmasıdır. Araştırma, çalışmanın amacı doğrultusunda, öğretmenlik alan bilgisi testine katılan hem Eğitim hem de Fen-fen edebiyat fakültelerinden mezun olan ve öğretmen ataması yapılanlar üzerinden gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada elde edilen veriler üzerinde araştırmanın amacı doğrultusunda betimsel istatistikler hesaplanmış ve karşılaştırmalar yapılmıştır. Bu kapsamda öğretmenlik alan bilgisi testine, 2013 yılında 4952, 2014 yılında ise 6433 öğretmen adayı katılmıştır. Kimya/Kimya Teknolojisi alanına kaynaklık eden ve sınava katılan öğretmen adaylarının 2013 ve 2014 yılı KPSSP-121 (60-100) puan aralığı, cinsiyet, doğru cevap ortalamaları, atanan öğretmenlerin sayısal dağılımları, atama başarı puan ortalamaları birbiri ile kıyaslanmış ve aradaki farkın anlamlı olup olmadığı incelenmiş ve sınava katılan adayların genel başarı puan ortalamaları asıl belirleyici olarak kullanılmıştır. Bununla birlikte adayların genel başarı puan ortalamaları dikkate alındığında eğitim fakültesi mezunu öğretmen adaylarının ortalama başarı puanları diğer fakülte mezunlarına göre daha yüksek çıkmıştır. Bu nedenle çalışma sonuçlarının Türkiye’nin öğretmen yetiştirme ve istihdam politikalarına katkı sağlayacağı düşünülmektedir. 35 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Fen Öğretiminde Diyalojik ve Otoriter Söylem Yılmaz SAĞLAM1, Sedat KANADLI2, Pınar GÖKSU1, Emine Aynur GİZLENCİ1 ve Vildan KARATEPE1 Gaziantep Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2 Mersin Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 1 Bu çalışmanın amacı öğretmen söyleminin sınıf kültürü üzerine olan etkisini araştırmaktır. Söylem terimi, Bakhtin’in önermiş olduğu teorik yaklaşıma dayalı olarak tanımlanmıştır. Bakhtin’e göre iki tür söylem vardır: İçten ikna edici (diyalojik) ve otoriter söylem. İçten ikna edici söylemde birden fazla ses duyulur, sesler bireyseldir ve karşılıklı konuşma örgüsü içerisinde belirli bir bağlam üzerinden işitilirler. Buna karşılık, otoriter söylemde yalnızca tek bir ses duyulur, bu ses bireysel olmayıp üstünleri seslendirir, tartışmaya açık değildir ve ulaşılamazdır. Bununla birlikte, otoriter söylem anlamın ortaya çıkmasında bir engel oluştururken diyalojik söylem anlamın ortaya çıkmasında destekleyici rol alır. Araştırma sırasında en az iki dönem veri toplanması planlandığından ve öğretmenlerin mevcut öğrencileri ile bu süre boyunca birlikte kalmaları gerektiğinden, adayların seçiminde ikinci ve üçüncü sınıf öğretmenleri tercih edilmiştir. Ayrıca hazırlanan hizmet içi eğitim programında eğitim süresince ve eğitimden sonra, öğretmenlerin ikili gruplar halinde çalışmaları planlandığından başvurular esnasında aynı okuldan ikişerli ya da üçerli gruplar şeklinde öğretmenlerden başvuru yapmaları istenmiştir. Bu nedenle adayların bireysel başvuruları kabul edilmemiştir. Araştırmaya toplamda 17 sınıf öğretmeni (ikişerli yedi grup ve üçerli bir grup) katılmış ve bu öğretmenler dört haftalık bir hizmet-içi eğitim programında diyalojik ve otoriter söylem ile ilgili eğitim almışlardır. Eğitimler, Nisan 2014’te başlamış ve dört oturum sonunda tamamlanmıştır. Eğitimler sırasında diyalojik ve otoriter söylem ile ilgili teorik bilgiler ve sınıf içi uygulamalardan örnekler verilmiştir. Eğitim sonunda, her bir öğretmen partneri ile ortak çalışarak diyalojik söylemi kendi sınıfında uygulamaya çalışmış ve bu sınıf-içi uygulamalar eğitim öncesi ve sonrası olmak üzere iki kez bir video kayıt cihazı yardımıyla kaydedilmiştir. Eğitim öncesinde toplamda 90 video, eğitim sonrasında ise 63 video kaydı yapılmıştır. Sonrasında bu kayıtlar yazılı hale getirilerek içerik analizleri yapılmıştır. Öğretmenlerin söylem türlerinde, kullandıkları soru türlerinde (Onaylama, seçim, tanımlama, açıklama ve gözlem), bu soruların öğretmen, öğrenci ya da sınıfça cevaplanma oranında, öğretmen ve öğrencilerin konuşma sürelerinin oranlarında, katılımcı öğrenci sayısında ve öğrenci fikir/çözüm yolu/iddialarındaki oransal değişim açısından eğitim öncesi ve eğitim sonrası öğretmenlerin sınıf içi uygulamaları karşılaştırılmıştır. Bu sunumda, yapılan bu analizlerin bulguları ve bulguların yorumları paylaşılacaktır. Bu araştırma Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından desteklenmektedir (Proje No: 113K693). 36 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Hizmet Öncesi Argümantasyon Eğitiminin Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Öğrenme-Öğretme Anlayışları Üzerine Etkisi Candan CENGİZ1 ve Filiz KABAPINAR2 Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Eğitimi ABD Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi OFMA Eğitimi Bölümü Kimya Öğretmenliği ABD 1 2 Öğrenme-öğretme anlayışı kavramı, öğretmenlerin eğitim sürecinde öğrenme ve öğretme bileşenlerini kullanma tercihlerini, benimsedikleri kendi eğitsel uygulamalarını, öğrenme ve öğretmenin anlamını, öğretmen ve öğrencilerin rollerini içeren inançlarına karşılık gelmektedir (Aypay, 2011; Chan ve Elliott, 2004). Genel olarak, eğitimde birbirine zıt durumda olan iki farklı temel öğrenme-öğretme anlayışı; davranışçı temelli geleneksel ve yapılandırmacı öğrenme-öğretme anlayışları olarak ifade edilmektedir. Eğitim alanında gerçekleşen değişimler bazında öğretmen adaylarının da öğrenme-öğretme anlayışları değişebilmektedir. Nitekim, son yıllarda eğitim alanında, öğretmen merkezli davranışçı eğitim anlayışından öğrenci merkezli yapılandırmacı eğitim anlayışına doğru bir yaklaşıma geçildiği görülmektedir (Schunk, 2008). Dolayısıyla öğretmen adaylarının öğrenme-öğretme anlayışlarının nasıl şekillendiği önem kazanmaktadır. Her bireyin yaşamını anlamlandırmak için kullandığı argümanların da eğitim sürecinde etkin olduğu göz önüne alınırsa, öğrenme ve öğretmede bireysel farklılığın olması da kaçınılmazdır. Öğrenme‐öğretme sürecinin etkili olması için, öğretmen adaylarının akademik eğitim sürecinde edindiği teknik bilgilerini kendi kişilik özellikleri ile bütünleştirip kullanması gerekir. Argümantasyon da, bireylerin kendi özgün fikir ve tecrübelerinden oluşan bireysel farklılıklarını ortaya koymada önemli bir yaklaşımdır. Bireylerin benimsedikleri öğrenme-öğretme anlayışlarının farklılaşması argümanlarında da farklılıklar meydana getirmektedir. Ayrıca, aynı öğrenme-öğretme anlayışını benimseyen bireylerin argümanları da farklılık gösterebilir. Fen bilimleri programının benimsediği yapılandırmacı yaklaşım için fen eğitiminde argümantasyonu uygulayabilmek mümkündür. Bu araştırmada, fen öğretiminde argümantasyona dayalı hizmet öncesi eğitimin fen bilgisi öğretmen adaylarının öğrenme-öğretme anlayışları ve argümantasyon becerileri üzerine bir etkisi olup olmadığını belirlemek amaçlanmıştır. Bir dönem olarak planlanan çalışmada, araştırmacılar tarafından okul deneyimi dersi kapsamında hizmet öncesi argümantasyon eğitiminin sonuçları tartışılmıştır. Son sınıf fen bilgisi öğretmen adayları (n=16) ile yapılan bu araştırmada, basit deneysel araştırma yöntemlerinden tek grup ön test-son test modeli kullanılmıştır. Argümantasyon eğitiminin fen bilgisi öğretmen adaylarının öğrenme-öğretme anlayışlarına etkisini belirlemek amacıyla açık uçlu sorulardan oluşan öğrenme-öğretme anlayışları ölçeği ön test-son test olarak uygulanmış ve sonuçların desteklenmesi amacıyla görüşme ses-video kayıtları alınmıştır. Argümantasyon eğitiminin uygulanması esnasında her etkinlik için argümantasyona dayalı gözlem formu ve argümantasyon süreçlerinin kodlanması formu kullanılmıştır. Çalışmada elde edilen nitel veriler nitel yorumlayıcı yaklaşım kullanılarak içerik analizi yapılmıştır. Kodların frekansları belirlenerek ön test-son test kodlamaları karşılaştırılmış, öğretmen adaylarının bireysel profilleri yorumlanmıştır. Argümantasyon etkinliklerine ait yazılı dokümanlar, formlar ve ses-video kayıtları analizleri sonucunda da öğretmen adaylarının argümantasyon becerileri gelişimi ve seviyeleri belirlenmiştir. Analizler argümantasyon eğitiminin fen bilgisi öğretmen adaylarının öğrenmeöğretme anlayışlarına olumlu yönde etkili olduğu ve argümantasyon becerileri geliştikçe öğrenmeöğretme anlayışlarının da değişebildiği sonucuna ulaşılmıştır. Araştırma bulgularına göre öğretmen adaylarının yapılandırmacı anlayışı davranışçı anlayıştan daha güçlü bir şekilde benimsedikleri saptanmıştır. Eğitim fakültelerinin mevcut yapısının yeniden gözden geçirilerek, öğrencilerin daha aktif katılımına olanak sağlayan argümantasyon öğrenme-öğretme yaklaşımının da eğitim süreci içinde yer alması önerilmektedir. 37 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Hizmet Öncesi Argümantasyon Eğitiminin Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Bilimin Doğasına İlişkin Kavramaları Üzerine Etkisi Candan CENGİZ1 ve Filiz KABAPINAR2 Sakarya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi ABD Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, OFMA Eğitimi Bölümü, Kimya Öğretmenliği ABD 1 2 Son yıllarda öğretim programlarının hedefi, bilim okuryazarı bireyler yetiştirmek için fen eğitiminin önemli bileşenlerinden birisi olan bilimin doğası ve alt boyutları hakkındaki anlayışların geliştirilmesidir. Bu bağlamda, araştırmalar bilimin doğasını anlama konusunda öğretmen adaylarının yetersiz ve bazı yanlış görüşlere sahip olabildiğini göstermektedir (Taşar, 2003). Ayrıca, yapılan son çalışmalarda fen eğitiminde argümantasyonun önemi üzerinde de durulmaktadır (Erduran, Simon & Osborne, 2004). Bu araştırmada, fen öğretiminde argümantasyona dayalı hizmet öncesi eğitimin fen bilgisi öğretmen adaylarının bilimin doğasına ilişkin kavramaları ve argümantasyon becerileri üzerine bir etkisi olup olmadığını belirlemek amaçlanmıştır. Bir dönem olarak planlanan çalışmada, araştırmacılar tarafından okul deneyimi dersi kapsamında hizmet öncesi argümantasyon eğitiminin sonuçları tartışılmıştır. Son sınıf fen bilgisi öğretmen adayları (n=16) ile yapılan bu araştırmada, basit deneysel araştırma yöntemlerinden tek grup ön test-son test modeli kullanılmıştır. Argümantasyon eğitiminin fen bilgisi öğretmen adaylarının bilimin doğasını kavramadaki etkisini belirlemek amacıyla açık uçlu sorulardan oluşan bilimin doğası hakkındaki görüşler ölçeği (VNO-C)ön test-son test olarak uygulanmış ve ölçek sonuçlarının desteklenmesi amacıyla da görüşme ses-video kayıtları yapılmıştır. Ölçek verileri; zayıf, değişken ve yeterli olmak üzere üç kategoriye ayrılarak analiz edilmeye çalışılmıştır. Argümantasyon eğitiminin uygulanması esnasında her etkinlik için argümantasyona dayalı gözlem formu ve argümantasyon süreçlerinin kodlanması formu kullanılmıştır. Çalışmada elde edilen nitel veriler nitel yorumlayıcı yaklaşım kullanılarak içerik analizi yapılmıştır. Kodların frekansları belirlenerek ön test-son test kodlamaları karşılaştırılmış, öğretmen adaylarının bireysel profilleri yorumlanmıştır. Argümantasyon etkinliklerine ait yazılı dokümanlar, formlar ve sesvideo kayıtları analizleri sonucunda da öğretmen adaylarının argümantasyon becerileri gelişimi ve seviyeleri belirlenmiştir. Analizler argümantasyon eğitiminin fen bilgisi öğretmen adaylarının bilimin doğasına ilişkin kavramalarına olumlu yönde etkili olduğu ve argümantasyon becerileri geliştikçe bilimin doğası anlayışlarının da gelişmiş olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bununla birlikte, katılımcıların bilimsel teoriler-kanunlar, gözlem-çıkarım, deneyevrensel yöntem ilişkileri hakkındaki yanlış kavramalarını değiştirmenin daha zor olduğu gözlenmiştir. Çalışmanın sonuçları bağlamında, ayrıca öğretmen adaylarının bilimin doğasına ilişkin kavramalarının gelişmesi için daha uzun bir süreç ve daha geniş bir örneklemle denenerek farklı konu alanlarında uygulanması önerilmektedir. KAYNAKÇA Erduran, S.,Simon, S. & Osborne, J. (2004). TAPping into argumentation: Developments in the application of Toulmin’s argument pattern for studying science discourse. Science Education, 88(6), 915-933. Taşar, M.F., 2003. Teaching History and the Nature of Science in Science Teacher Education Programs. Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi. 13(1), 30–42. 38 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Analojik Haritalama Stratejisinin Kullanıldığı Bilimsel Argümantasyonla Öğrencilerin Eleştirel Düşünme Becerilerinin Geliştirilmesi Ümmüye Nur TÜZÜN1 ve Fitnat KÖSEOĞLU2 Milli Eğitim Bakanlığı Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı 1 2 Argümantasyon etkinlikleriyle zenginleştirilmiş fen dersleri, öğrencilerin sadece fen konularındaki bilgisini artırmakla kalmayıp onların akıl yürütme ve eleştirel düşünme becerilerini geliştirerek günlük ve mesleki yaşamlarında çeşitli konularda akla yatkın çözümler üretmelerine katkı sağlamaktadır. Bu araştırmada, lise dokuzuncu sınıf öğrencilerine analojik haritalama stratejisinin kullanıldığı argümantasyon etkinlikleriyle kimya öğretiminin öğrencilerin eleştirel düşünme becerilerine etkisi araştırılmıştır. Bu amaçla a) sonuç tanımlama; b) bir argümanın anahtar bileşenlerinin mantıksal fonksiyonlarının farkına varma; c) anahtar kavram ve ifadeleri anlama ve açıklama becerileri şeklinde üç eleştirel düşünme becerisi, geliştirilmesi hedeflenen beceriler olarak belirlenmiştir. Belirlenen bu becerilerin tanımları için de ilgili literatürde kabul gören Cambridge Üniversitesinin (2011) çalışması esas alınmıştır. Nitel araştırma şeklinde tasarlanan bu araştırmanın uygulama süreci, 2013-2014 öğretim yılının ikinci döneminde Ankara’da bir ortaöğretim kurumunda öğrenim gören 33 tane dokuzuncu sınıf öğrencisi ile araştırmanın birinci yazarı olan kendi sınıf öğretmenleri tarafından öğretim programında yer alan “kimyasal türler ve güçlü - zayıf etkileşimler” konusunun kazanımlarına paralel biçimde yürütülmüştür. Toplam 14 ders saati süren uygulama üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde kimyasal türler ve güçlü - zayıf etkileşimlerle ilgili analojik haritalama stratejisinin kullanıldığı argümantasyon etkinlikleriyle sözel argümantasyon süreci yürütülmüş ve öğrencilerden analojik haritalamaları kullanarak Walton argüman modeline (2006) göre, benzer ve temel dayanak noktaları, sonuç tanımlamaları istenmiştir. İkinci bölümde, öğrencilerin sözel argümantasyon sırasında yapılandırdıkları analojik haritalamalar kullanılarak Toulmin argüman modeline (2003) göre yapılandırılmış argümanlar için, öğrencilerden argümanın bileşenlerini kodlamaları istenmiştir. Üçüncü bölümde ise, argümantasyon destekli bu öğretim sürecinin öğrencilerin anahtar kavram ve ifadeleri anlama ve açıklamasına etkisini incelemek amacı ile yarı yapılandırılmış görüşmeler yürütülmüştür. Araştırmada veri toplama aracı olarak kullanılan çalışma yaprakları, kamera kayıtları ve yarı yapılandırılmış görüşme formları içerik analiziyle çözümlenmiştir. Veri toplama araçlarının içerik geçerliği alan eğitiminde uzman üç fen eğitimcisi tarafından kontrol edilerek, güvenirliği ise üç fen eğitimcisinin verileri kodlama ve kategorilere yerleştirmeleri arasındaki tutarlılık ile sağlanmıştır.Analiz sonuçları, analojik haritalama stratejisinin kullanıldığı argümantasyon etkinliklerinin öğrencilerin kimyasal türler ve güçlü - zayıf etkileşimler konusunda sonuç tanımlama; bir argümanın anahtar bileşenlerinin mantıksal fonksiyonlarının farkına varma; anahtar kavram ve ifadeleri anlama ve açıklama gibi eleştirel düşünme becerilerini geliştirdiğini göstermiştir. Ayrıca sözel argümantasyon sırasında da öğrencilerin, kendilerinin ve diğerlerinin düşünme stratejilerini daha yakından izleyebilme fırsatları bulabildiği; iddia ve iddiaya karşı iddia sunabildikleri ve böylece akıl yürütme becerilerinin de daha iyi geliştiği gözlenmiştir. 39 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Kimya Laboratuvarında Öğrencilerin Argümantasyon Becerilerinin İncelenmesi Ali Rıza ŞEKERCİ1 ve Nurtaç CANPOLAT2 Dumlupınar Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü 1 2 İlgili literatürün incelenmesinden, son yıllarda fen eğitimi alanında argümantasyon odaklı öğretim yaklaşımı ile ilgili çok sayıda çalışmanın yapıldığı görülmektedir (Aydeniz, Pabuccu, Çetin, & Kaya, 2012; Çetin, Kutluca, & Kaya, 2013; Dawson & Venville, 2010; Kutluca, Çetin, & Doğan, 2014; Yalçın Çelik, 2010). Bu çalışmalar, genellikle teorik derslerde yapılmış ve öğrencilerin argümantasyon seviyelerindeki değişim incelenmiştir. Literatürde, laboratuvar derslerinde öğrencilerin argümantasyon seviyelerinin incelendiği çalışmaların (Demircioğlu, 2011; Katchevich, Hofstein, & Mamlok-Naaman, 2013; Kind, Kind, Hofstein, & Wilson, 2011) nispeten az sayıda olduğu söylenebilir. Sunulan çalışmada, Fen Bilgisi Öğretmenliği Genel Kimya Laboratuvarı-II dersindeki deneylerin argümantasyon odaklı öğretim yaklaşımı ile yapılmasının, öğrencilerin argümantasyon becerilerine etkisi incelenmiştir. Çalışmada eylem araştırması yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalında bir şubede öğrenim gören ve Genel Kimya Laboratuvarı-II dersini alan, 47 birinci sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Çalışmanın verileri sözlü ve yazılı tartışmalar, yazılı görüş formu ve yarı yapılandırılmış gözlem formu ile toplanmıştır. Sözlü tartışmalar ve yazılı tartışmalar, Toulmin’in modeline göre ögelere ayrılmış; Erduran, Osborne ve Simon (2004) tarafından geliştirilen analitik yapıya göre argümantasyon seviyeleri (Seviye 1, Seviye 2, Seviye 3, Seviye 4 ve Seviye 5) belirlenmiştir. Öğrencilerin yazılı görüşleri ve yapılandırılmış gözlem verilerinin analizinde içerik analiz yöntemi kullanılmıştır. Sözlü ve yazılı tartışmaların analizlerinden elde edilen bulgular incelendiğinde öğrencilerin argümantasyon seviyelerinin ağırlıklı olarak Seviye 2 de (iddia+veri, iddia+gerekçe ya da iddia+destek) olduğu belirlenmiştir. Öğrencilerin tartışmalar boyunca argümanlarını paylaşırken bilimsel dili kullandıkları, argümanlarını ifade ederken birbirlerine saygı gösterdikleri, deneyler boyunca işbirliği içerisinde çalıştıkları gözlenmiştir. Bu bulgular ışığında teorik veya laboratuvar derslerinde kimyanın farklı konuları ile ilgili argümantasyon odaklı öğretim yaklaşımının öğrencilerin argümantasyon becerilerine etkisi incelenebilir. 40 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR 9. Sınıf Kimya Ders Kitabının Laboratuvar Güvenliği Açısından İncelenmesi Fatma KILIÇ, Ümit Işık ERDOĞAN ve Ayhan YILMAZ Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi OFMAE Bölümü Kimya Eğitimi ABD Bu çalışmada, 2014-2015 eğitim öğretim yılında ortaöğretimde eğitim materyali olarak kullanılan ve Milli Eğitim Bakanlığı, Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından yayınlanan ve ayrıca özel bir yayınevi tarafından basılan ve Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından ders kitabı olarak okutulması önerilen iki adet 9. Sınıf Kimya Ders Kitabı incelenmiştir. Araştırmada ders kitaplarında bulunan deneyler, laboratuvar kullanım tekniği ve güvenlik önlemleri açısından değerlendirilmiştir. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından basılan ders kitabında 10 deney diğer kitapta ise 7 deney bulunmaktadır. Bu deneyler; Kimya Bilimi, Atom ve Periyodik Sistem, Kimyasal Türler Arası Etkileşim, Maddenin Halleri ünitelerinde yer almaktadır. Ders kitaplarında verilen deneylerin isimleri: Önce Şap, Sonra Boya, Kimyasal Tepkimelerde Kütlenin Korunumu, Etkileşim Zayıf mı Güçlü mü? Oksijen Üretelim, Renk Neden Değişti, Çöken Tuz Hangisi?, Temizlenen Su, Viskozite, İyonik Katılar ve İletkenlik, Katı ve Gaz Hâller Arasında Dönüşümler, Bir Kimyasal Tepkimede Toplam Kütle Değişir mi?, İyonik Bileşikler – Kovalent Bileşikler; Fiziksel Değişim - Kimyasal Değişim, Çökelme Tepkimeleri, Asit-Baz Tepkimeleri, Sıvıların Viskozitesinin Belirlenmesi, Buharlaşma Hızı. Kimya/ Fen derslerinde laboratuvar çalışmaları çok önemli bir yer tutmaktadır. Kimya derslerinde birincil kaynak olarak kullanılan ders kitaplarında bulunan deneyler ve bu deneylere ilişkin öğrenilmesi gereken kurallar ve güvenlik önlemleri hem öğretmenler hem de öğrenciler için çok önemlidir. Laboratuvarda yapılan eğitim- geliştirme amacına yönelik her türlü çalışma, çeşitli riskleri de beraberinde getirir. Bu nedenle güvenlik önceliklerin başında gelmelidir. Araştırmada veri toplama yöntemi olarak doküman analiz tekniği kullanılmıştır. Ders kitaplarında yer alan toplam 17 deneyin her birinde kullanılan kimyasal maddeler, kimyasal maddelerin tehlikeli özellikleri, tehlike sembolleri, H/R ve P/S cümleleri dikkate alınarak incelenmiştir. Kitaplarda bulunan deneyler tek tek analiz edilerek kodlar verilmiştir. İçerik analizi için temalar oluşturulmuştur. Çalışmanın sonuçları değerlendirildiğinde, 9. Sınıf Kimya Kitaplarının Laboratuvar Güvenliği açısından yetersiz olduğu ve gerekli güvenlik önlemlerinin ders kitaplarında yer alması gerektiği önerilmektedir. 41 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Kimya Öğretmen Adaylarının Kimya Laboratuvar Derslerinde Yaptıkları Hatalar, Hata Yapma Nedenleri ve Yaptıkları Hataların Düzeltilebilirliği Hakkında Görüşleri Bülent PEKDAĞ ve Ebru ŞİRİN Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı Mevcut çalışma ile kimya öğretmen adaylarının kimya laboratuvar derslerinde yaptıkları hatalar, hata yapma nedenleri ve yaptıkları hataların düzeltilebilirliği hakkında görüşleri tespit edilmiştir. Veri toplama aracı olarak 9 açık uçlu sorudan oluşan bir anket formu araştırmacılar tarafından hazırlanmıştır. Hazırlanan anket formu uzman görüşü alındıktan sonra soruların zorluğu, soruların anlaşılabilirliği ve soruların cevaplanma süresi açısında pilot çalışma kapsamında 28 öğrenciye uygulanmıştır. Pilot çalışma sonucunda gerekli iyileştirmeler yapıldıktan sonra ankete formu, araştırmacıların gözetiminde ve sınıf ortamında Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi Kimya Öğretmenliği 2, 3, 4 ve 5. sınıflarında öğrenim gören toplam 96 öğrenciye uygulanmıştır. Öğrencilerin anket sorularını cevaplaması yaklaşık 1 ders saati (35-40 dakika) sürmüştür. Verilerin toplanması ise 2 haftalık bir zaman almıştır. Öğrencilerin açık uçlu sorulara vermiş oldukları yazılı cevaplardan itibaren veriler toplanmış olup, öğrenci yazılı cevapları nitel olarak analiz edilmiştir. Elde edilen bulgular ışığında, kimya öğretmen adaylarının cam malzeme kullanırken yaptıkları hatalar genellikle; hacim çizgisini geçirme, kalibrasyonlu cam malzemeleri etüvde kurutma ve ayırma hunisi ile karışım bileşenlerini birbirinden doğru ayıramama şeklindedir. Araç-gereç kullanırken yapılan hatalar genellikle; amyant teli çıplak elle tutma, pH kağıdı ile ölçüm yaparken renkleri birbirine karıştırma ve hassas terazide maddeyi istenilen miktarda tartamama şeklindedir. Kimyasalları kullanırken yapılan hatalar genellikle; gereğinden fazla ya da az kimyasal kullanma, kimyasalların isimlerini karıştırma, kimyasallarla temas etme ve kimyasalı kabından direkt alma şeklindedir. Ölçüm alırken yapılan hatalar genellikle; maddeyi hatalı tartma, hacim çizgisini kaçırma ve değeri yanlış okuma şeklindedir. Gözlem yaparken yapılan hatalar genellikle; renk değişimini fark etmeme, gaz çıkışını fark etmeme ve yanlış olayı/noktayı gözlemleme şeklindedir. Deney verilerini sunarken yapılan hatalar genellikle; grafiği hatalı çizme, verileri grafiğe aktaramama, grafik eksenlerini isimlendirememe ve milimetrik kağıda çizim yapamama şeklindedir. Tepkime denklemini yazarkenyapılan hatalar genellikle; tepkime denklemini denkleştirememe, tepkenlerin ve ürünlerin formüllerini yazamama, tepkime ürünlerini bilememe ve yanlış tepkime denklemi yazma şeklindedir. Kimya laboratuvar derslerinde kimya öğretmen adaylarının hata yapma nedenleri ise genellikle; deneyin zorluğu, deneyin uzun sürmesi, yorgun olma, motivasyon ve dikkat eksikliği, ön hazırlık yapmama ve deneyi yetiştirememe endişesi şeklindedir. Kimya öğretmen adaylarının kimya laboratuvar derslerinde yaptıkları hataların düzeltilebilirliği hakkında görüşleri genellikle, “evet düzeltilebilir” şeklindedir. Kimya öğretmen adayları; kişisel sorunların (yorgunluk, dikkat dağınıklığı, sabırlı olunmaması) giderilmesi, deneyle ilgili teorik bilgilerin tekrar edilerek derse gelinmesi, deneye çalışıp (deney föyünü okuyup anlayarak) derse gelinmesi, ders programının yoğunluğunun azaltılması, uzun olmayan deneylerin tercih edilmesi, ilgi çekici ve faydalı deneylerin tercih edilmesi ve laboratuvarda oturma yerlerinin bulunması ile kimya laboratuvar derslerinde yaptıkları hataların düzelebileceğini ifade etmişlerdir. 42 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR 8. sınıf Asitler ve Bazlar Konusundaki Etkinliklerin Bilimsel Süreç Becerileri Açısından İncelenmesi İpek Gizem ÖZTÜRK1, Özlem KARAKOÇ2 ve Canan NAKİBOĞLU3 Balıkesir Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü İlköğretim Anabilimdalı Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Eğitimi A.B.D. 3 Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi OFMA Kimya Eğitimi A. B. D. 1 2 Fen bilimlerinin önemli iki bileşenini bilimsel bilgiler ve bilgi edinme yolları oluşturur. Bilimsel bilgi kısmı, teoriler, ilkeler ve kavramları oluştururken, bilgi edinme yolları bilimsel süreç becerileri gibi beceriler ile gerçekleştirilebilir. Bilimsel süreç becerileri, fen bilimlerinde öğrenmeyi kolaylaştıran, öğrencilerin aktif olmasını sağlayan, kendi öğrenmelerinde sorumluluk alma duygusunu geliştiren, öğrenmenin kalıcılığını artıran ayrıca araştırma yol ve yöntemlerini kazandıran temel becerilerdir (1). Her ne kadar alan yazında farklı sınıflandırmalar olsa da, BSB iki grupta toplanabilir. Bunlar temel bilimsel süreç becerileri (gözlem, ölçme, sınıflama, verileri kaydetme, sayı ve uzay ilişkileri kurma, iletişim) ve birleştirilmiş beceriler (önceden kestirme, değişkenleri belirleme, işlemsel tanımlama, sonuç çıkarma, hipotez kurma, deney kurgulama, değişkenleri değiştirme ve kontrol etme, veri kullanma ve model oluşturma, karar verme) dir. Bu önemli becerileri öğrencilere kazandırmak onların kendi dünyalarını anlamalarını ve bilimsel düşünme alışkanlıklarını kazanmalarını sağlayabilir. Bu da fen bilimleri derslerindeki etkinliklere bağlıdır. Bu nedenle fen bilimleri ders kitaplarında yer alan etkinliklerin bilimsel süreç becerilerinin hangisi ya da hangilerini ne düzeyde kazandırdığını belirlemek oldukça önemlidir. Bu nedenle çalışmada ilköğretim 8. Sınıf Fen ve Teknoloji ders kitaplarından asitler ve bazlar konusunda yer alan etkinliklerin analiz edilerek, bu ünite sonunda öğrencilerin bu etkinlikleri yapmaları ile hangi bilimsel süreç becerileri kazanacaklarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Ayrıca etkinlikler, bu etkinliklere daha fazla bilimsel süreç becerisi kazandırılması amacıyla eklemeler yapılıp yapılmaması yönünden de incelenmiştir. Gerekli görüldüğü yerde eklemeler yapılmıştır. Son olarak etkinlikler son hale getirilmiştir. Bu konuda yer alan 5 etkinlik şöyledir: Asit mi, Baz mı? Çözeltilerin pH’sini ölçelim, Yaşamımızdaki asitler ve bazlar, Maddeler neden değişti? Asit ve bazlar maddeleri etkiler. Analizler sırasında şu yol izlenmiştir, önce analiz 1. araştırmacı tarafından bağımsız olarak yapılmış ve daha sonra bu analizler 4 kişilik bir grup içinde tartışılarak son haline getirilmiştir. Çalışmanın sonunda, ders kitaplarında birinci etkinlikte 5, ikincide 4, üçüncü etkinliğin 5, dördüncü etkinliğin 5 ve beşinci etkinliğin de 5 beceriyi kazandıracak şekilde tasarlandığı belirlenmiştir. Çalışma sonunda birinci etkinlikte 1 tane beceri düzeltilmiş ve 4 tane eklenerek beceri sayısı 9’ a çıkarılmıştır. İkinci etkinlikte, 2 tane beceri düzeltilmiş 5 tane eklenerek beceri sayısı 9’ a çıkarılmıştır. Üçüncü etkinlikte 1 tane beceri düzeltilmiş yeni ekleme yapılmamıştır. Dördüncü etkinlikte 3 tane beceri düzeltilmiş ve 4 tane eklenerek beceri sayısı 9’ a çıkarılmıştır. Beşinci etkinlikte 2 tane beceri düzeltilmiş ve 5 tane eklenerek beceri sayısı 10’ a çıkarılmıştır. Bu işlemlerin tamamlanmasından sonra, etkinlikler tekrar tasarlanmıştır. Bu çalışmada etkinliklerin son durumu hakkında bilgi verilerek bu durumun öğrenci bilimsel süreç beceri gelişimine etkisi tartışılacaktır. (1) Ayas, A., Çepni, S., Johnson, D. ve Turgut, M.F. (1997). Kimya Öğretimi. Yök/Dünya Bankası Milli Eğitimi Geliştirme Projesi Hizmet Öncesi Öğretmen Eğitimi, Ankara. 43 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Laboratuvar Ortamında Aktif Metallerin Reaksiyon Kinetiğinin Öğrenciye Kavratılması İlhami CEYHUN ve Zafer KARAGÖLGE Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi OFMAE Bölümü, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı Metallerin yer değiştirme reaksiyonları genellikle klasik olarak kullanılan basit redoks reaksiyonlarıdır. Bu reaksiyonlar metallerin bağıl aktivitelerini ve elektrokimyasal serilerini gösterirler. Bu çalışmada Mg metalinin Cu+2(aq)iyonu ile (CuCl2) yer değiştirme tepkimesinin reaksiyon kinetiğininöğrenciye kavratılmasında dikkate değer bir deneydir. Reaksiyon ekzotermik olup, deney grupları bu deneyi yaklaşık olarak 20 dakikalık bir sürede tamamlayabilirler. Bu deneyle mekanik karıştırıcı ile döndürülen Mg şerit kullanılmıştır. Basit olarak iyonik tepkime aşağıdaki gibidir. Cu+2(aq) + Mg(k) Mg+2(aq) + Cu(k) H= -246,85 kJ Net iyonik tepkimede reaksiyonun yürüyüşünde Cl-iyonları serbest seyirci iyon olup, önemsizdir ve Cu’ın kütle hesaplamasında ihmal edilebilir. Ancak ilginç olanı SO4-2 iyonları ile Cl- iyonları öğrenci tarafından kıyasladığında, öğrenciler Cl- iyonlarının reaksiyonu hızlandırdığını tespit etmişlerdir. Bu deneyle metallerin yer değiştirme reaksiyonları ve reaksiyon kinetiği kavratılmaya çalışılmıştır. 44 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR İskele yöntemi ile Yüzey Gerilimi Kavramının Öğretimi ve Etkililiği Filiz KABAPINAR1 ve Esra KURU2 Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, Kimya Öğretmenliği ABD. Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Kimya Öğretmenliği ABD. Yüksek Lisans Öğrencisi 1 2 Kimya öğretim programının 2013 yılındaki revizyonu ile öğretim programı temel düzey ve ileri düzey olmak üzere iki boyut şeklinde ele alınmaya başlanmıştır. Öğretim programında yer bulan öğrencinin bilgiyi üretme sürecindeki aktifliği vurgusu ne yazık ki ders kitaplarında yeterince yer bulamamıştır. Her ne kadar deney tarzı bazı etkinlikler yer alsa da, kavramların öğretimi yine sunuş yoluyla yapılmaktadır. Yüzey gerilimi konusu da benzer şekilde bilgi aktarımına dayalı bir biçimde yapılmakta, kavramın ne olduğu ve özellikleri öğrencilere kaynak tarafından (ders kitabı ya da öğretmen) açıklanmaktadır. Oysa ki, yapılandırmacılık eğitim felsefesinde bilgi öğrenci tarafından üretilmelidir. Bilgiyi ürettikçe becerileri gelişen öğrenci bu becerileri ile daha sonraki bilgileri çok daha kolay ve hızlı üretebilecektir. Bu bağlamda, öğrenciden yüzey gerilimini tanımlaması, nedenini moleküler arası etkileşimlerle açıklaması, söz konusu kavramı kılcallık etkisi, sıvıların damla oluşturma eğilimi ve ıslatma kavramları ile ilişkilendirmesi beklenmektedir. Tüm bunlar teorik çatısını sosyo-kültürel yapılandırmacılıktan alan iskele yöntemi ile gerçekleştirilebilir. Öğretim öğrencinin gündelik yaşam dilinden başlatılırsa iskelenin kurulması sağlanmış olur. Bunu öğrencinin adım adım bilimsel bilgiyi üretmesine yardımcı olacak etkinlikler izler. Bu çalışmada lise 9. Sınıf öğretim programında yer alan yüzey gerilimi konusuna ilişkin iskele yönteminin kullanıldığı bir öğretim tasarımı yapılmıştır. Öğretim yüzeyin gerilmesini somutlaştıracak gündelik yaşamdan bir olay ile başlatılmıştır. Bunun için brandanın gergin olması durumu kullanılmıştır. Bunu branda ve suyun yüzeyinin gerginliğini sağlayan nedenlerin karşılaştırılması izlemiştir. Öğretim materyalleri yüzey gerilimine ilişkin makroskopik ve moleküler görseller sunacak biçimde tasarlanmıştır. Öğrenciden beklenilen sözü edilen bu görselleri incelemeleri ve bilgiyi oluşturmalarını sağlayacak soruları yanıtlamalarıdır. Tasarlanan öğretim etkinliklerinin etkililiğini bulmak amacıyla öğrencilerin öğretim öncesi ve sonrası konu ile ilgili bilgileri incelenmiştir. Bu amaçla ön test son test deneysel desenin kullanıldığı araştırmada öğretim etkinlikleri bir devlet lisesinin 9. Sınıf öğrencilerine uygulanmıştır. Öğrencilerin öğretim öncesi ve sonrası bilgileri açık uçlu kavramsal sorulardan oluşan bir anket formu ile belirlenmiştir. Ön ve son test olarak işlev görecek olan bu sorular ile yüzey geriliminin tanımı, moleküller arası etkileşimlerle olan ilişkisi, kılcallık ve sıvıların ıslatma özelliği ile olan ilişkisi irdelenmiştir. Öğrencilerin sorulara verdikleri yanıtlar ve öğretim etkinliklerine ilişkin çalışma yaprakları içerik analizine tabi tutulmuştur. Böylece iskele yönteminin materyaldeki ilerleyişi izlenebilmiş ve öğretim materyalinin değerlendirilmesi olanaklı olmuştur. Analizler öğrencilerin yüzey gerilimi kavramını tanımlayabildikleri ve var oluş nedenini moleküller arası etkileşimler ile açıklayabildiklerini göstermiştir. Yine, öğrenciler kılcallık etkisinin nedeni ve sıvının cam tüpte duruş biçimini yüzey gerilimi kavramı ile ilişkilendirebilmiştir. Tasarlanan öğretim etkinliklerinin öğrencilerin gündelik yaşamdaki kavramları ile bilimsel kavramlar arasında yapı iskelesi oluşturabildiği ve öğrencilerin yüzey gerilimi kavramını öğrenmelerinde etkili olduğu söylenebilir. 45 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Kimya Öğretmen Adaylarının Organik Kimya Dersinde Kullandıkları Motivasyonel Düzenleme Stratejilerinin Belirlenmesi Burcu ULUTAŞ ve Basri ATASOY Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı Özdüzenlemeli öğrenme modellerinde biliş ve üstbilişin yanı sıra motivasyon da önemlidir. Motivasyon, bilişsel ve üstbilişsel becerilerin kullanılmasını ve geliştirilmesini etkileyen inançları ve tutumları içerir. Özdüzenlemeli öğrenme modellerinde öğrenciler kendi öğrenmelerinde amaca odaklı ve istekli olduklarında daha iyi öğrendikleri belirtilmektedir. Bu alanda yapılan araştırmalar, özdüzenlenmeli öğrenenlerin kendi öğrenme süreçlerini anlamak, izlemek ve yönetmek için gerekli olan bilişsel, üstbilişsel yeteneklerin yanında motivasyonel inançlara da sahip olan kendi kendini yöneten, yansıtıcı ve etkili öğrenenler olduklarını vurgulamaktadır. Özdüzenlemeli öğrenme literatüründe bilişin ve üstbilişin düzenlenmesi için gerekli olan stratejilerin önemi vurgulanmıştır. Ancak öğrenenlerin öğrenme eylemine devam etmelerini sağlayan duyuşsal boyutun önemi son yıllarda yapılan çalışmalar ile ortaya konulmuştur. Bireyler bilişlerini ve üstbilişlerini düzenleyebildikleri gibi motivasyonlarını da düzenleyebilirler. Bireylerin motivasyonlarını düzenlemek için kullandıkları birçok strateji vardır. Bu stratejilerin kullanılması, gerekli görüldüğü zaman düzenlenmesi ya da değiştirilmesi bireylerin motivasyonunu arttırarak özdüzenlemeli öğrenmeye katkı sağlar. Bu nedenle motivasyonel düzenleme stratejilerinin hem öğrenenler hem de öğretmenler tarafından farkında olunması öğretim açısından son derece önemlidir. Bu çalışmada, kimya öğretmen adaylarının organik kimya dersinde çeşitli akademik durumlar karşısında kullandıkları motivasyonel düzenleme stratejilerini ortaya çıkarmak amaçlandı. Çalışmanın katılımcı grubunu organik kimya dersini almakta olan 19 kimya öğretmen adayı oluşturdu. Katılımcıların motivasyonel düzenleme stratejilerini ortaya çıkarmak için Wolters (1998)’in önerdiği açık uçlu bir ölçekten yola çıkılarak organik kimya dersine özel yeni bir ölçek oluşturuldu. Açık uçlu ölçekte öğretmen adaylarından organik kimya dersinde karşılaşabilecekleri 4 yaygın akademik durum (ders esnasında, dersle ilgili materyal okuma sırasında, ödev hazırlama ve sınava çalışma) ve karşılaşabilecekleri 3 motivasyonel problem (gereksiz/önemsiz, zor ve sıkıcı/ilgi çekici değil) karşısında oluşturulan senaryoları okumaları ve senaryolarda bulunan akademik hedeflere ulaşabilmek ve çabalarını sürdürebilmek için ne yapacaklarını yazmaları istendi. Örneğin, “Organik kimya dersinde verilen ödevi (uygulama soruları) yaparken, sorular zor geldiği için motivasyonunu kaybettin. Böyle bir durumda çalışmaya devam etmek ve ödevi bitirme hedefine ulaşmak için ne yaparsın?” gibi senaryoları cevaplamaları istendi. Öğretmen adaylarının 12 durum (4 akademik durum x 3 motivasyonel problem) için cevapları 2 kodlayıcı tarafından incelendi ve kodlandı. Araştırma sonucunda öğretmen adaylarının organik kimya dersinde kullandıkları motivasyonel düzenleme stratejileri 4 kategori ve 12 kod altında toplandı. Dışsal düzenleme kategorisi altında başarı hedefi ve dışsal ödül; içsel düzenleme kategorisi altında öğrenme hedefi, hedefe değer verme, ilgi ve özyeterlik; bilgiyi işleme kategorisi altında biliş ve yardım arama; irade kategorisi altında çevre, dikkat, kararlılık ve duygu kodları toplandı. Öğretmen adaylarının motivasyonlarını en çok çevre, duygu ve başarı hedefi etkisinde düzenlemeye çalıştıkları belirlendi. 46 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Kimya Öğretmen Adayları İle Stereoizomeri Konusunun Farklı Molekül Gösterim Şekillerine Göre İncelenmesi Özge ÖZBAYRAK AZMAN ve Gülten ŞENDUR Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü Kimya Eğitimi Anabilim Dalı Stereoizomeri organik kimyanın önemli konularından biridir ve aynı zamanda öğrenciler açısından öğrenilmesi zor bir konudur. Organik kimya dersinde yapı bilgisini doğru bir şekilde yorumlamayı başarmak önemlidir ve bu durum neredeyse konformasyonal analiz, stereoizomeri ve kimyasal reaksiyonların tamamlanması gibi organik kimyanın tüm içeriği için gereklidir. Ancak öğrenciler molekül yapılarının yorumlanması konusunda özellikle stereokimyasal bağlamda zorlanmaktadırlar. Molekül modelleri öğrencilerin stereokimya konusunda uygulama yapmalarını sağladığı için sıklıkla kullanılır. Öğrencilerin modelleme kitlerine aşina olmamaları problem oluşturabilir. Ancak soyut fikirleri kavramak için bu tür araçları kullanmak gereklidir. Bu çalışmanın amacı öğretmen adaylarının stereoizomeri konusunda molekülleri üç boyutlu gösterim, Newman ve Fisher Projeksiyonlarından hangisi ile daha doğru bir şekilde gösterebildikleri ve bu gösterimlerden hangisinde daha çok zorlandıklarını açığa çıkarmak ve moleküllerin geometrik izomerlerinin nasıl yazıldığını anlamalarını sağlamaktır. Bu bağlamda araştırmada şu sorulara cevap aranmıştır: Stereoizomeri konusunda kimya öğretmen adaylarının molekülleri ifadeleri farklı gösterim şekillerine göre değişmekte midir? -Öğretmen adayları en çok hangi gösterimi doğru yapmaktadır? -Öğretmen adaylarının bu gösterimlerde zorlandıkları noktalar nelerdir? Bu araştırmada örnek olay yöntemi kullanılmıştır. Araştırma, İzmir ilindeki bir üniversitenin eğitim fakültesinde 3.,4. ve 5. sınıflarda okuyan ve organik kimya dersini almış olan 59 öğretmen adayı ile gerçekleştirilmiştir. Öğretmen adaylarının molekülleri farklı gösterim şekillerinden hangisi ile doğru bir şekilde gösterebildiklerini anlamak için araştırmacılar tarafından geliştirilen iki açık uçlu soru öğretmen adaylarına uygulanmıştır. Sorulardan birincisinde aynı molekülün Newman, Fisher ve üç boyutlu gösterimde enantiomerlerini çizmeleri ikinci soruda ise verilen moleküllerin geometrik izomerlerinin çizilmesi istenmiştir. Açık uçlu sorular doğru ve yanlış olarak değerlendirilmiş soruların analiz sonuçlarını daha derin incelemek amacıyla sesli görüşme tekniği kullanılmıştır. Katılımcılar ile gerçekleştirilen sesli görüşme protokolü ses kayıt cihazı ve video ile kayıt altına alınmıştır. Sesli görüşme protokolü içerik analizi ile analizlenmiştir. Açık uçlu soruların analiz sonuçlarına göre öğretmen adayları enantiomer yazımında en çok üç boyutlu gösterimde yanlış yapmışlardır. Görüşmelerin analizi sonucunda öğrencilerin enantiomerleri yazmakta ve konfigürasyonları belirlemekte problem yaşadıkları; geometrik izomeri konusunda ise cis-trans yapıları karıştırdıkları, atom ve grupların öncelik sırasına dikkat etmedikleri anlaşılmıştır. 47 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR İpucu Kartları Kullanılarak Kimya Öğretmen Adaylarının Kavramsal Zorluklarının Belirlenmesi: İzomeri Konusu Gülten ŞENDUR1 ve Abdullah TOKU2 Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü Celal Bayar Üniversitesi, Demirci Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 1 2 Organik kimya içeriğindeki pek çok mikroskobik ve sembolik gösterim, kavram ve kendine özgü bir dil içermesi gibi nedenlerden dolayı farklı öğrenim seviyelerindeki pek çok öğrencinin zorlandığı derslerin başında gelmektedir (Childs ve Sheehan, 2009; Ratcliffe, 2002; Şendur, 2015). Özellikle, içerisinde farklı kavram ve molekül gösterimlerini içeren izomeri konusu organik kimyada öğrencilerin zorlandıkları konulardan birisidir. Nitekim, yapılan araştırmalar, özellikle streoizomeri konusunun ve moleküllerin üç boyutlu yapılarının öğrenciler tarafından anlaşılmasının zor olduğunu göstermektedir (Bodner ve Domin, 2000; Ferk ve diğerleri, 2003; Jones, Jordan ve Stillings, 2005; Kurbanoğlu, Taşkesenligil ve Sözbilir, 2005; Kuo ve diğerleri, 2004). Bu bağlamda, kimya öğretmen adaylarının izomeri konusunda kavramakta zorlandıkları noktaların belirlenmesi ve bunların kavramasına yardımcı olacak stratejilerin geliştirilmesi önemli görülmektedir. Öğrencilerin kavramsal zorluklarına yardımcı olmak için birçok öğretim stratejisi kullanılmıştır. Bu stratejilerin birisi de ipucu kartlarıdır. İpucu kartı ile öğrenme; öğrenciler ve öğretmenler için birçok avantajlar sunan ve genellikle kanıta dayalı uygulamaları desteklemek için bir öğretim stratejisi olarak kabul edilmektedir (Conderman ve Hedin, 2015). Bu nedenle, öğrencilerin izomeri gibi kavramsal olarak anlamakta ve kalıcılığı sağlamakta zorluğu çektiği bir konuda ipucu kartlarını uygulamak, öğrencilerin kavramsal zorluklarını belirleyeceği ve sonraki süreçlerde de anlamaları üzerinde olumlu katkılar yapacağı düşünülmektedir. Bu araştırmayla, kimya öğretmen adaylarının ipucu kartları ile izomeri konusundaki kavramsal zorluklarının belirlenmesi ve hazırlanan ipucu kartları ile anlamalarının kolaylaştırılması amaçlanmaktadır. Bu amaç çerçevesinde, izomeri konusuyla ilgili yapısal ve streoizomeri başlıklarında 7 adet soru ve her soru için ayrı olacak şekilde toplamda 22 adet ipucu kartı hazırlanmıştır. Araştırma nitel bir araştırma olup, yarı-yapılandırılmış görüşme tekniği ile veri toplanmıştır. Bu amaç doğrultusunda, Ege bölgesindeki bir üniversitesinin Kimya Eğitimi Anabilim dalında 4.sınıflarda öğrenim gören 12 öğretmen adayı (organik kimya ders başarılarına göre, yüksek, orta ve düşük) rastgele seçilmiştir. Öğretmen adaylarının her biri ile ses ve kamera kaydı ile yaklaşık 45 dk süren görüşmeler yapılmıştır. Görüşmeler sırasında öğretmen adaylarından sesli düşünerek soruları cevaplamaları istenmiş, çözümünü yapamadıkları veya takıldıkları noktalarda ipucu kartları vererek soruyu çözmeleri sağlanmıştır. Verilerin analizinde, betimsel analiz yoluna başvurulmuş ve öğretmen adaylarının kullandıkları ipucu kartları frekans olarak ifade edilmiştir. Analiz sonuçlarında, öğretmen adaylarının en çok “epoksit yapılarının tanımlanması”,“alkadien moleküllerinde geometrik izomeri”,“R ve S kuralı”,“enantiomer ve diastereomerlerin saptanması”,“sikloalkenlerin ve karboksilli asitlerin yapısal izomerleri” konu başlıklarında ipucu kartlarına başvurdukları ve bunları kullanarak çözüme gittikleri saptanmıştır. Ayrıca, araştırmadan elde edilen bulgular ışığında, öğrencilerin kavramsal olarak zorlandıkları konuları dikkate alan ipucu kartları ile desteklenmiş öğrenme ortamlarının, öğrencilerin organik kimya gibi zor derslerde kavramsal zorluklarını giderebileceği düşünülmektedir. 48 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR 12. Sınıf Alkenler Konusunda Bağlam Temelli Öğrenme Yaklaşımının REACT Stratejisine Göre Bir Çalışma Yaprağı Geliştirilmesi Fethiye KARSLI ve Mahmut YİĞİT Giresun Üniversitesi, Hüseyin Hüsnü Tekışık Eğitim Fakültesi, İlköğretim Fen Bilgisi Öğretmenliği ABD Gelişmiş ülkelerde yapılan fen eğitimi çalışmalarında bağlam temelli öğrenme (BTÖ) yaklaşımının gün geçtikçe popüler olması ve yapılan çalışmaların olumlu sonuçlar ortaya koyması bu yaklaşımın önemini ortaya koymaktadır. Yapılan bazı çalışmalarda öğretmenlerin BTÖ yaklaşımına yönelik öğretim yapmakta zorlandıkları veya bu konu hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıkları için geleneksel öğretim yöntemlerine devam ettikleri belirtilmiştir. Eğitim alanında yapılan çalışmalarda genellikle geliştirilen bir programın, etkinliğin ya da uygulanan ders planlarının etkisinin araştırıldığı bilinmektedir. Fakat geliştirilen programın, etkinliğin ya da uygulanan ders planlarının detaylı içeriklerine bilimsel çalışmalarda rahatlıkla ulaşılamamaktadır. Bu nedenlerle geliştirilen özgün bir ürünün etkisini incelemek kadar, ürünün detaylı tanıtılarak araştırmacılara ve öğretmenlerin erişimine sunulması önem arz etmektedir. BTÖ yaklaşımının uygulama stratejilerinden birisi REACT stratejisidir. REACT Relating (ilişkilendirme), Experiencing (tecrübe etme), Applying (uygulama), Cooperating (iş birliği) ve Transferring (transfer etme) gibi beş temel ilkeden oluşan bir öğrenme stratejisidir Bu bağlamda BTÖ yaklaşımının REACT stratejisine yönelik hazırlanan örnek bir etkinliğin tanıtılmasının bu yaklaşımın nasıl uygulanacağı konusunda araştırmacılara, öğretmenlere ve öğretmen adaylarına fikir vermesi açısından çalışma önemli görülmektedir. Bu çalışmanın amacı; 12. Sınıf alkenler konusunda BTÖ yaklaşımının REACT stratejisine göre bir çalışma yaprağı geliştirmek ve geliştirilen çalışma yaprağında bu stratejinin nasıl kullanıldığını detaylı bir şekilde sunmaktır. Nitel araştırmaya dayalı olarak yürütülen bu araştırma, araştırmacının öğretmenin kendisinin olduğu eylem araştırmasına göre yürütülmüştür. Araştırmanın örneklemini, 2014-2015 eğitim öğretim yılı Ordu-Gölköy Fatih Anadolu Lisesi’nin 12.Sınıfında öğrenim gören toplam 20 öğrenci oluşturmaktadır. Geliştirilen çalışma yaprağı öğrencilere uygulanmış ve çalışma yaprağının uygulanmasıyla ilgili onlarla yarı yapılandırılmış mülakatlar yapılmıştır. Mülakat verileri betimsel olarak analiz edilmiştir. Alkenler konusundaki kavramların öğrenilmesine yönelik hazırlanan çalışma yaprağı BTÖ yaklaşımının REACT stratejisine uygun olarak beş bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde bir bağlam (Plastik bağlamı) seçilmiş ve bu bağlamı öğrencilerin konu ile ilişkilendirmesini sağlamak için çeşitli sorular sorulmuştur. Bu aşamayı sırayla öğrencilerin bilgilerini tecrübe etmelerini sağlamak için gruplar halinde deney yapma, araştırmacılar tarafından hazırlanan uygulama soruları, grup çalışmaları ve öğrencilerin daha önceden karşılaşmadıkları gerçek hayattan problemlere, öğrendikleri bilgileri kullanarak bir çözüm bulma işlemleri takip etmiştir. Hazırlanan çalışma yaprağının bilimsel olarak doğruluğu, BTÖ yaklaşımına ve öğrenci seviyesine uygunluğu açılarından uzmanlık alanı kimya eğitimi olan iki uzmanın görüşüne sunulmuştur. Uzmanların görüşlerine göre düzeltmeler yapılan çalışma yaprağı 12 öğrenciye pilot olarak uygulanmıştır. Pilot uygulama sonunda öğrencilerin çalışma yaprağı hakkındaki görüşleri dikkate alınarak çalışma yaprağına son hali verilmiştir. Günlük hayattan plastik bağlamı ile ilişkilendirilerek anlatılan dersin ve çalışma yaprağının uygulanmasından sonra öğrencilerle yürütülen mülakatlarda; öğrenciler, materyalin ilgi çekici, akılda kalıcı ve kullanımının zevkli olduğunu, bu uygulama sonucunda konuları daha iyi anladıklarını belirtmişlerdir. 49 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR 10. Sınıf Kimya Dersi “Kimya Her Yerde” Ünitesine Yönelik Bir Aktif Öğrenme Uygulamasının Geliştirilmesi ve Değerlendirilmesi Aylin ÖĞÜNÇ ve Filiz MISIRLI İzmir Özel Türk Koleji Bilimsel meraka sahip ve sorgulayıcı bireylerin yetişmesinde pozitif bilimlerin önemi büyüktür. Bu nedenle öğrenci merkezli yaklaşım benimsenmiş olup; gelişmiş ülkelerde bu yaklaşımla yürütülen fen derslerine yönelik öğrenci başarılarının, diğer ülkelere kıyasla üst seviyede seyrettiği görülmektedir. Sanayileşme ve hızlı nüfus artışı sonucu doğal kaynaklar azalmakta ve atık oluşumu tehlike yaratmaktadır. Bu nedenle; bilinçli tüketim konusunda farkındalık sahibi olmak önem taşımaktadır. Bu farkındalığın sağlanmasında öğretim programlarına paralel yürütülecek aktif öğrenme etkinlikleri büyük rol oynamaktadır. Çalışmada; kimya dersi 10. sınıf Kimya Her Yerde ünitesinin, öğretim programına paralel etkinliklerle işlenmesi ve bilinçli tüketim konusunda farkındalığın sağlanması hedeflenmiştir. 223 öğrenciden oluşan örneklem grubu ile yürütülen çalışmada; ünite kazanımları incelenerek bilinçli tüketim temasıyla bağlantıları belirlenmiş, aşağıdaki etkinlikler planlanmış ve etkinlikler sonunda yapılandırılmamış görüşmeler yoluyla elde edilen veriler araştırmacılar tarafından çözümlenmiştir: Su ve Hayat: 5 kişilik öğrenci grubuyla İzmir Büyükşehir Belediyesi Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi’ne inceleme gezisi düzenlenmiş; öğrenciler suyun dikkatli kullanılması konusunda bilgi alarak yetkililerle röportaj yapmıştır. Çekilen video ve fotoğraflarla hazırlanan sunum, diğer öğrencilerle paylaşılmıştır. Evde Kimya: Ege Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi öğrencileri tarafından; kozmetik ürünler ve ilaçlar, prospektüs kullanımı ve bilinçsiz ilaç tüketiminin zararlarıyla ilgili bir sunum gerçekleştirilmiştir. Ayrıca Ege Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü’nden bir öğretim üyesi okulumuza davet edilmiş; Gıda Katkı Maddeleri ve Gıdaların Etiketlenmesi konulu iki sunum gerçekleştirilmiştir. Eşzamanlı olarak öğrencilere; markette belirli reyonlardan (temizlik maddeleri, dondurulmuş ürünler vb.) ürün etiketlerini inceleme, bu ürünlerin içeriklerini ve sağlığa etkilerini araştırma görevi verilmiştir. Böylece öğrencilerde ürün satın alırken katkı maddeleri, etken maddeler, fiyat gibi kriterlere göre karşılaştırma yapma ve ambalaj üzerinde bulunan uyarılarla son tüketim tarihi gibi önemli kısımları okunma bilincinin yerleştirilmesi hedeflenmiştir. Okulda Kimya: 5 kişilik öğrenci grubu, okullarda sıkça kullanılan kırtasiye malzemelerinin üretim aşamalarını araştırmış; üretim sırasında kullanılan malzemeler ve bu malzemelerin sağlık açısından etkilerine yönelik hazırlanan sunum, diğer öğrencilerle paylaşılmıştır. Sanayide Kimya: 5 kişilik öğrenci grubu; atıkları çevre açısından oldukça zararlı olan boya sektöründen Çinkanlar Kimya Sanayi ve Ticaret isimli geri kazanım tesisine bir inceleme gezisi düzenlemiştir. Öğrenciler kimyasal atıkların hammadde olarak kullanılabileceği konusunda bilgi alarak yetkililerle röportaj yapmıştır. Çekilen video ve fotoğraflarla hazırlanan sunum, diğer öğrencilerle paylaşılmıştır. Çevre Kimyası: Yukarıdaki etkinliklerin sonuçları öğrenciler tarafından değerlendirilmiş; atıkların hava, su ve toprak kirliliğindeki etkisine ilişkin afiş ve broşürler hazırlanarak tüm öğrenciler bilgilendirilmiştir. Çalışma sonuçları; öğrencilerin alışveriş yaparken daha dikkatli davrandıkları, atık azaltımı konusunda daha bilinçli hale geldikleri, derse ilgilerinin ve motivasyonlarının arttığı yönündedir. Benzer çalışmaların artırılması, kimya dersine yönelik olumlu tutum geliştirilmesi ve derste edinilen bilgilerin günlük hayatta kullanılması açısından önem taşımaktadır. 50 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Altı Şapkalı Düşünme Tekniğine ve Örnek Olay Öğrenme Yöntemine Dayalı Çalışma Yapraklarının Değerlendirilmesi: Isı ve Sıcaklık Çiğdem ŞAHİN1 ve Nuray ÇAKMAK2 Giresun Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Fen Bilgisi Öğretmenliği 2 Giresun Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Fen Bilgisi Eğitimi 1 Günümüz eğitim anlayışı bireyin kişisel gelişimine ve bireysel farklılıklarına önem vermektedir. Bu nedenle eğitimde bireylerdeki farklılıkları da göz önüne alarak düşünen ve üreten bireyler yetiştirmek hedeflenmiş ve buna paralel olarak birçok düşünme türü ortaya çıkmıştır. Bu düşünme türlerinden biri de eleştirel düşünmedir. Eğitimde eleştirel düşünebilen bireylerin yetiştirilmesinde, onlara rehberlik eden öğretmenlere büyük bir sorumluluk düşmektedir. Ancak yapılan çalışmalarda öğretmenlerin ve öğretmen adaylarının eleştirel düşünme eğilimlerinin genel olarak yeterince güçlü olmadığı görülmektedir. Öğretmenlerin eleştirel düşünme becerilerini kazanmalarında şüphesiz hizmet öncesinde aldıkları eğitimin payı büyüktür. Öğretmenlerin eleştirel düşünme becerilerini kazanmaları için onlara bu becerilerin hizmet öncesinde aldıkları üniversite eğitimleri sürecinde kazandırılması ve geliştirilmesi bir gereklilik olarak görülmektedir. Literatürde eleştirel düşünme becerilerinin gelişmesine altı şapkalı düşünme tekniğinin ve örnek olay yönteminin etkili olacağı ifade edilmektedir. Bu bağlamda öğretmen adaylarının eleştirel düşünme becerilerinin kazandırılması ve geliştirilmesi için altı şapkalı düşünme tekniğine ve örnek olay yöntemine dayalı uygulamaların yapılması oldukça önemlidir. Özel durum metoduna göre yürütülen bu çalışmada Fen Öğretimi Laboratuvar Uygulamaları I dersi kapsamında ısı ve sıcaklık konusunda altı şapkalı düşünme tekniğine ve örnek olay öğrenme yöntemine göre geliştirilen çalışma yapraklarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Çalışma yaprakları ile ilgili 5 alan eğitimi uzmanı görüşü alınmıştır. Çalışma yapraklarının pilot uygulaması 5 fen bilgisi öğretmen adayı ile yapılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu, 2013–2014 eğitim-öğretim yılı güz döneminde Giresun Üniversitesi Eğitim Fakültesi ilköğretim fen bilgisi öğretmenliği programında 3. sınıfta öğrenim gören 33 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Örnek olay yöntemine dayalı hazırlanan çalışma yaprakları 19 öğretmen adayına ve altı şapkalı düşünme tekniğine dayalı çalışma yaprakları ise 14 öğretmen adayına uygulanmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak çalışma yaprakları ve günlüklerden faydalanılmıştır. Günlüklerden elde edilen nitel veriler betimsel olarak çözümlenmiştir. Öğretmen adaylarının günlüklerdeki ifadeleri için “Konuyu öğrenme, konuyla ilgili hatalarını fark etme, konuya ilgi duyma, farklı fikirlere açık olma, farklı fikirlerden yararlanarak hatalarını düzeltme, sorulara ve olaylara şüpheci ve sorgulayıcı yaklaşma, kendi bilgilerinin doğruluğuna inanma, konunun günlük hayattaki yerine ilgi duyma” gibi temalar oluşturulmuştur. Öğretmen adaylarının günlüklerinden elde dilen temalar California Eleştirel Düşünme Eğilimi Ölçeğinde yer alan; analitiklik, açık fikirlilik, meraklılık, kendine güven, doğruyu arama, sistematiklik alt boyutları ile karşılaştırılarak analiz edilmiştir. Verilerin geçerliliğini arttırmak için temalarla ilgili günlüklerde yer alan öğretme adayı ifadelerinden alıntılara yer verilmiştir. Öğretmen adaylarının günlüklere verdikleri yanıtların çoğunlukla doğruyu arama ve analitiklik, en az ise açık fikirlilik alt faktörlerindeki becerilere yönelik olduğu görülmektedir. Öğretmen adaylarının bu konu hakkında bilgi eksikliklerine sahip olmaları onları sorgulamaya ve doğruyu aramaya yöneltmiş olabilir. Çalışma yapraklarının analizi ise devam etmektedir. 51 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Akıllı Tahta Kullanımının 6. Sınıf Öğrencilerinin Akademik Başarı ve Tutumlarına Etkisi: Maddenin Tanecikli Yapısı Ünitesi Merve POLAT1, Gülten ŞENDUR2 ve Tahir TÜRKOĞLU3 Celal Bayar Üniversitesi, Demirci Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı 2 Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü Kimya Eğitimi Anabilim Dalı 3 Celal Bayar Üniversitesi, Demirci Eğitim Fakültesi, 1 İlerleyen teknolojiye paralel olarak bilginin yayılması da hızlı olmaktadır. Bu nedenle öğretim programlarının ve materyallerinin de sürekli yenilenmesi ve güncellenmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Akıllı tahtalar eğitim teknolojisi dünyasında büyük gelişme gösteren yeni bir kavramdır. Binlerce yıldır öğrenci-öğretmen-okul üçgeni içerisinde varlığını sürdüren eğitim– öğretim, akıllı tahtaların yaşamımıza katılmasıyla çok yönlü olarak bilgi akışını gerçekleştirmektedir. Bu araştırmanın amacı; Fen ve Teknoloji dersinin akıllı tahta kullanılarak işlenmesinin 6.sınıf öğrencilerinin akademik başarılarını, tutumlarını ve görüşlerini nasıl etkilediğini ortaya koymaktır. Araştırma yarı deneysel bir çalışmadır ve ön-test, son-test kontrol gruplu araştırma desenine dayanmaktadır. Araştırmanın örneklemi, 2011-2012 eğitim-öğretim yılında Kütahya İli Simav İlçesi’ndeki bir ilkokulun 6. sınıfında okuyan 43 öğrenciden oluşmaktadır. Deney grubundaki 21 öğrenci ile akıllı tahta-bilgisayar-projeksiyon kullanılarak, kontrol grubundaki 22 öğrenci ile geleneksel yöntemle ders işlenmiştir. Uygulama 5 hafta sürmüştür. ‘Maddenin Tanecikli Yapısı’ ünitesi olarak seçilmiştir. Araştırma kapsamında nicel veriler toplanmıştır. Veriler ‘Maddenin Tanecikli Yapısı Ünitesi Akademik Başarı Testi’, ‘Fen ve Teknoloji Dersinde Akıllı Tahtaya Yönelik Tutum Ölçeği’nden elde edilmiştir. Uygulama sırasında toplanan veriler SPSS 20 paket programına aktarılarak analiz edilmiştir. Deney ve kontrol gruplarının Fen ve Teknoloji akademik başarı ön test puanları ve deney grubu öğrencilerinin fene yönelik tutum ölçeği puanları arasında anlamlı bir farklılığın olup olmadığına karar vermek amacıyla bağımsız gruplar için t-testi uygulanmıştır. Her iki ön test puanlarında deney ve kontrol grupları arasında çıkan anlamlı farkın son testler üzerine etkisini inceleyebilmek için kovaryans analizi kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen verilerden, akıllı tahta kullanımının; deney ve kontrol grubu öğrencileri arasında maddenin tanecikli yapısı ünitesi için akademik başarıları arasında anlamlı fark olmadığı gözlenmiştir. Akıllı tahta kullanımı ile ders işlenişleri sonunda deney grubundaki öğrencilerin, fene yönelik olumlu tutum geliştirdikleri tespit edilmiştir. Ayrıca, yapılan görüşmelerde öğrenciler Fen ve Teknoloji dersinde akıllı tahta kullanılması konusunda olumlu yönde görüş belirtmişlerdir. Araştırmadan elde edilen sonuçların fen öğretiminde akıllı tahta kullanımı üzerine yapılacak çalışmalara katkı sağlayacağı düşünülmektedir. 52 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Okul Öncesi Dönemde Bazı Kimya Kavramlarını Geliştirmeye Yönelik Bir Model Önerisi Ve Etkisinin İncelenmesi: “Haydi Kongre Düzenliyoruz!” Eylem BAYIR, Gülşah GÜNŞEN, Yeşim FAZLIOĞLU Trakya Üniversitesi-Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı Okulöncesi dönemde fen çalışmalarının etkili bir biçimde yürütülmesi çocukların gelecekteki fen anlayışlarına temel oluşturması açısından önemlidir. Okulöncesi çocukları için fen eğitiminin başlangıç noktası onların yaşadıkları deneyimlerle birlikte oluşturdukları merak duygusu ve beraberindeki sorgulama sürecidir. Çocukların bu güçlü ilgilerinin ve merak duygularının değerlendirilerek bilimsel bir bakış açısının geliştirilmesi sistemli fen eğitimi programları ile mümkün olabilir. Okulöncesi dönemde kullanılacak fen eğitimi programları çocukların çevrelerini keşfetmelerini sağlama, bilimsel becerileri kullanmalarını destekleme, durumlara karşı bilimsel bir bakış açısı geliştirmelerine yardımcı olma, bilimsel süreci tanımasını destekleme gibi niteliklere sahip olmalıdır. Bu nitelikler, çocukların küçük bilim insanları olduklarını dikkate alan yapılandırıcı yaklaşımın temel alındığı eğitim ortamları düzenlenerek sağlanabilir. Bu çalışmada, okul öncesi dönem çocuklarının günlük yaşamlarında karşılaştıkları bazı kimya kavramlarına ilişkin günlük yaşamda oluşturdukları anlayışların belirlenmesi ve bu anlayışların bilimsel anlayışlara dönüştürülmesinde araştırmacılar tarafından geliştirilen yapılandırıcı yaklaşıma dayalı bir “okul öncesi fen eğitimi modeli”nin etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaç çerçevesinde Trakya Üniversitesi Anaokulu’nda 2013-2014 öğretim yılında 5 yaş grubunda bulunan öğrenciler örneklem alınmış ve araştırmacılar tarafından geliştirilen “Haydi Kongre Düzenliyoruz!” modeli uygulanmıştır. Modelin uygulanması haftada 1 gün olarak 8 hafta boyunca yürütülmüştür. “İçme sularımızı üretiyoruz”, “Ben bir çevreci pilim”, “Mıknatısların gizli dünyası”, “Asitleri sevelim, asitlerden korunalım” olmak üzere toplam 4 ana tema üzerinden yapılan uygulamalarda her temaya 2 gün ayrılmıştır. Modelin uygulanması 3 aşamada gerçekleştirilmiştir. Aşamalar şöyledir: 1) Kongre Çalışmalarımıza Hazırlanıyoruz: Yapılandırıcı yaklaşıma dayalı deneysel etkinliklerle temaya ilişkin bilimsel anlayışların oluşturulması, 2) Kongre Çalışmalarımızı Yapıyoruz: Etkinliklerde oluşturulan bilimsel anlayışların kullanıldığı projelerin üretilmesi 3) Kongremizi Yapıyoruz: Üretilen projelerin uluslararası bir bilimsel kongre ortamı oluşturularak sunulmasının sağlanması. Öğrencilerin temalara ilişkin uygulama öncesinde ve sonrasındaki anlayışlarının belirlenmesi amacıyla her öğrenciyle yarı-yapılandırılmış mülakatlar yürütülmüştür. Uygulama öncesi ve sonrasına ait mülakatların içerik analizinde, öğrencilerin uygulama öncesinde mülakat sorularına daha çok günlük yaşam çerçevesinde cevap vermiş oldukları, uygulama sonrasında ise daha çok oluşturdukları bilimsel anlayışlarla ya da bu anlayışları günlük yaşam deneyimleriyle birleştirmek suretiyle açıklamalarda bulundukları görülmüştür. Ayrıca uygulama öncesinde öğrencilerin pil, asit, mıknatıs, güneş enerjisi kavramlarına yönelik olarak daha çok günlük yaşamdaki deneyimlerinden, büyükleriyle olan diyaloglarından ve çizgi filmlerden kaynaklanan anlayışlar oluşturdukları tespit edilmiştir. Uygulama sonrasında ise güneş enerjisinin kullanımına, pillerin zararlarına, meyvelerin pil olarak kullanımına, asitlerin vücudumuz için fayda ve zararlarına, mıknatısların ne olduğu ve kullanımlarına yönelik bilimsel anlayışlar oluşturdukları tespit edilmiştir. Bu çalışmada kullanılan modelin okul öncesi dönem fen eğitiminde çocuklarda günlük fen kavramlarına ilişkin temel birtakım bilimsel anlayışları oluşturmak ve bilimsel dile aşina olmalarını sağlamak amacıyla kullanılabilecek bir model olduğu sonucu çıkmıştır. 53 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Kimya Derslerine Yönelik Bilimsel Yaratıcılık Ölçeği ve Bilimsel Yaratıcılık - Genel Yaratıcılık İlişkisi Fahrettin FİLİZ ve Erol ASKER Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı Genel olarak, sahip olunan bilgi ve verilerden yola çıkıp belirli bir sorunu çözebilecek veya belirli bir ihtiyacı karşılayabilecek, yeni ve özgün çözümler geliştirme süreci olarak kabul edilen yaratıcılık, birçok alanda kendine önemli bir yer edinmiştir. Sadece güzel sanatların değil, aynı zamanda sosyal bilimlerin, fen bilimlerin ve bunların eğitimlerinin de bileşeni olan yaratıcılık, eğitim sistemimizin de bir parçası konumundadır. Araştırmanın amacı, ortaöğretim öğrencileri için kimya derslerine yönelik bir bilimsel yaratıcılık ölçeği geliştirmektir ve genel anlamda yaratıcılık ile bilimsel yaratıcılığın ve kimyaya yönelik kullanımının arasındaki ilişkileri incelemektir. Basit, karşılaştırmalı ve ilişkisel betimsel desenlerin kullanıldığı araştırmanın örneklemi, 2011-2012 Eğitim-Öğretim Yılı’nda, TC Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi, Biyoloji Eğitimi, Fen Bilgisi Eğitimi, Fizik Eğitimi, İlköğretim Matematik Eğitimi Kimya Eğitimi ve Ortaöğretim Matematik Eğitimi anabilim dallarında eğitim gören toplam 361 birinci sınıf öğrencisidir. Katılımcıların genel yaratıcılık, bilimsel yaratıcılık ve kimyada bilimsel yaratıcılık düzeylerinin ortaya çıkarılması amacıyla veri toplama araçları olarak sırasıyla Iraksak Düşünme Egzersizi (IDE), Bilimsel Yaratıcılık Testi (BYT) ve Kimya Eğitiminde Bilimsel Yaratıcılık Ölçeği (KBY) kullanılmış ve bu üç ölçek, katılımcılara farklı zamanlarda uygulanmıştır. Araştırma sonucunda, genel yaratıcılık düzeyinden kimyada bilimsel yaratıcılık düzeyine doğru puanlarda bir düşme tespit edilmiştir. Bilimsel yaratıcılık ve kimyada bilimsel yaratıcılık puanları arasındaki ilişki düzeyi, bu ikisi ile genel yaratıcılık puanları arasındaki ilişki düzeyinden daha yüksek çıkmıştır. Cinsiyetler arasında bir karşılaştırma yapıldığında ise yaratıcılığın incelenen hiçbir türü için elde edilen puanların arasında anlamlı bir farklılık gözlenmemiştir. Böylelikle yaratıcılığın tüm bireylerde farklı seviyelerde var olan bir özellik olduğu ve bu farklılığın, yaratıcılığı belirli bir alana uygulama noktasında daha da arttığı sonucu çıkarılabilir. Yaratıcılığın temel faktörlerinden kabul edilen akıcılıktan elde edilen puanlarla yaratıcılığın diğer tüm faktörlerinden alınan puanların arasında pozitif bir ilişki saptanmıştır. KBY ve BYT puanları incelendiğinde farklı anabilim dallarındaki öğrencilerin genel olarak kendi alanlarını daha çok ilgilendiren konulara yönelik sorulardan gelen puanları daha yüksek çıkmıştır. Buradan hareketle lise kimya müfredatındaki laboratuvar uygulamalarının yaratıcılığa olabilecek olumlu etkileri göz önünde bulundurulmalı, eğitim sürecinde gerekli görüldüğünde açık uçlu, tek bir cevabın bulunmadığı, ulaşılacak sonuç kadar sürecin de önemli kabul edildiği sorulara yer verilmelidir. Ayrıca BYT ve KBY ölçeklerinden elde edilecek sonuçlar, IDE yerine yaratıcılığı farklı boyutlarla ölçen çeşitli ölçekler ile elde edilen sonuçlarla da karşılaştırılabilir. Böylece kişileri bilimde yaratıcı olmaya götüren özelliklerin daha iyi aydınlatılabileceği düşünülmektedir. 54 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Üstün Yetenekli Öğrenciler için Küresel Isınma Konusunda Tasarlanan Bir Oyunun Öğrenci Görüşleri Açısından Değerlendirilmesi Özge ÖZYURT1, Hilal KARAKIŞ2 ve Özlem KARAKOÇ3 Balıkesir Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İlköğretim Anabilim Dalı 2 Balıkesir Karesi Bilim ve Sanat Merkezi 3 Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Eğitimi A.B.D. 1 İnsanlık tarihi kadar eski bir aktivite olan oyun yoluyla çocuklar çevrelerini tanımakta, iletişim kurmayı öğrenmekte ve kendilerini hayata hazırlamaktadırlar. Dolayısıyla oyun, çocuğa hiç kimsenin öğretemeyeceği konuları kendi deneyimleriyle kazandığı bir etkili bir öğrenme yöntemidir. Bu noktadan bakıldığında oyun çağında olan öğrenciler, oyunla daha kolay öğrenebilirler. Eğitim süreci içerisinde de öğrenmeleri istenen konuların yapılması zorunlu olan etkinlikler şeklinde değil de, onların da dâhil oldukları ve oyun olarak algıladıkları etkinliklerle verilmesi öğrenme sürecini hem kolaylaştıracak hem de hızlandıracaktır. Ortaokul grubundaki öğrencilerin kazanmaları gereken değerlerden biri de çevre bilincidir. Bu değeri kazandırabilmek için her ne kadar birçok görsel-işitsel materyal bulunsa da bunları izleyen öğrenciler bir süre bu materyallerin etkisinde kalacak, ancak bir süre sonra gördüklerini unutacaklar ve tekrar eski alışkanlıklarına döneceklerdir. Bu nedenle çevre bilincini kazandırmak için onların da sürece dâhil oldukları etkinlikler tasarlamak önemlidir. Buradan yola çıkarak çalışmamızda çevre sorunlarından birisi olan küresel ısınmayla ilgili tasarlanan bir oyunun üstün yetenekli öğrencilere uygulanması ve onların oyunla ilgili görüşlerinin alınması amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda, Balıkesir Bilim ve Sanat Merkezinde eğitim gören 10 öğrenciye küresel ısınma ile ilgili olarak araştırmacılar tarafından tasarlanan bir eğitsel oyun oynatılmış, oyunun aşamalarında kazandıkları materyalleri kullanarak da buzulların erimesi ile ilgili bir deney yaptırılmıştır. Uygulanan oyun ve yapılan deneyin ardından da öğrencilerin oyun ile ilgili görüşleri alınarak bu görüşler nitel analiz yöntemlerinden betimsel analiz ile incelenmiştir. Çalışmanın sonunda öğrencilerin ifadeleri oyun tasarımı, oyun ile ilgili görüşleri, küresel ısınmayı oyun ile öğrenme üzerine düşünceleri açısından ele alınmıştır. Öğrenciler oyunu değerlendirirken oyun kurallarını açık ve anlaşılır bulduklarını, oyun alanının tasarımını ve renklerini beğendiklerini ifade etmişler, bununla birlikte oyun alanında kullanılan renklerin sıralaması ve düzeni ile ilgili önerilerde bulunmuşlardır. Ayrıca öğrenciler oyunu oynarken daha önce bilmedikleri bazı bilgileri öğrendiklerini, oyunun diğer dersler için de tasarlanabileceğini belirtmişlerdir. 55 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Sanal Kimya Laboratuvarı Etkinliklerinin Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Sorgulama Becerilerine Etkisi: Sorgulamaya Dayalı ve Geleneksel Yaklaşımın Kıyaslanması Ayfer MUTLU1 ve Burçin ACAR ŞEŞEN2 Kırklareli Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı 1 2 Laboratuvarlar, fen bilimlerinin vazgeçilmez öğrenme ortamlarıdır. Ancak, geleneksel laboratuvarlarda, öğrencilerin konu ve kavramları etkin olarak öğrenmesinin tam olarak sağlanamadığı araştırmalar tarafından vurgulanmaktadır. Sorgulamaya dayalı laboratuvarlarda ise öğrencilerin, bir problem durumu üzerinde çalışmalarına, hipotez geliştirmelerine, deney tasarlamalarına, deney yapmalarına, verileri kaydetmelerine ve sonuçları hipotezleriyle ilişkilendirerek yorumlamalarına olanak sağlanır. Ancak, tehlikeli, uzun süren veya malzemelerin temin edilemediği durumlarda, deneylerin gerçek laboratuvar ortamında yapılması zorlaşmaktadır. Bu nedenle, teknolojinin de eğitim alanında yaygınlaşmasıyla, sanal ortamdaki deneylere yönelik çalışmalar hız kazanmıştır. Sunulan çalışmada, geleneksel ve sorgulamaya dayalı yaklaşımların temel alındığı sanal kimya laboratuvarı uygulamalarının, öğretmen adaylarının sorgulama becerilerine etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Bu kapsamda, Genel Kimya-II dersi konularında sekiz laboratuvar etkinliği geliştirilmiştir. Sorgulamaya dayalı sanal kimya laboratuvarı uygulamaları kapsamında, öğretmen adayları ve öğretim elemanı için iki farklı yazılım geliştirilmiştir. Öğretmen adayı yazılımında, etkinlikler bir problem durumu içeren hikaye ile başlayacak ve ardından problem durumunu belirleme, hipotez geliştirme, deney tasarlama, deney yapma, verileri kaydetme, sonuçları hipotezleriyle ilişkilendirerek yorumlama basamaklarını içerecek şekilde tasarlanmıştır. Öğretim elemanı yazılımı ise, her basamakta öğretmen adaylarına dönüt verilebilecek şekilde geliştirilmiştir. Geleneksel yaklaşıma dayalı sanal kimya laboratuvarı yazılımı ise öğretmen adaylarının, aynı deneyleri verilen yönergeyi takip ederek tamamlamaları sağlanacak şekilde tasarlanmıştır. Sorgulamaya ve geleneksel yaklaşıma dayalı sanal laboratuvar yazılımlarının asıl uygulamaları sırasıyla, tabakalı rastgele örnekleme tekniği kullanılarak ayrılan Grup-1 (N=17) ve Grup-2’de (N=17) sekiz hafta boyunca gerçekleştirilmiştir. Veri toplama amacıyla Sorgulama Becerileri Ölçeği ön ve son test olarak kullanılmıştır. Mann Whitney-U testi sonuçlarına göre, grupların ön test ortalama puanları arasında istatistiksel açıdan anlamlı farklılık bulunmazken (U=141.000, p>0.05), son test ortalama puanları arasında Grup-1 lehine anlamlı farklılık belirlenmiştir (U=82.500, p<0.05). Ayrıca, Wilcoxon İşaretli Sıralar Testi, Grup-1 (z=-3.458, p< 0.05) ve Grup-2’nin (z=-2.136, p<0.05) son test-ön test ortalama puanları arasında son test lehine anlamlı farklılık olduğunu göstermiştir. Ölçeğin alt boyutları değerlendirildiğinde, grupların ön test puanları arasında anlamlı farklılık bulunmazken, son testte özgüven alt boyutu için Grup-1 lehine anlamlı farklılık saptanmıştır (U=81.500, p<0.05). Bununla beraber, Grup1’in tüm alt boyutlar için son test-ön test puanları, son test lehine anlamlı farklılık gösterirken, Grup-2’de özgüven alt boyutu için anlamlı farklılık olmadığı belirlenmiştir. Sonuçlar öğretmen adaylarının sorgulama becerilerini geliştirmede sorgulamaya dayalı sanal kimya laboratuvarı etkinliklerinin geleneksel yaklaşıma dayalı sanal kimya laboratuvarı etkinliklerine göre daha etkili olduğunu ortaya koymuştur. 56 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Kimya Eğitiminin Arttırılmış Gerçeklik Teknolojileri ile Zenginleştirilmesi ve Öğrenme Başarımına Etkisi Nazlıcan ULUÇAY1 ve Ersin ÖZÜAĞ2,3 Kocaeli Üniversitesi, Kimya Bölümü, Fakülte yok Kocaeli Üniversitesi, İşaret ve Görüntü İşleme Laboratuvarı (KULİS), Elektronik ve Haberleşme Müh. Bölümü 3 Kocaeli Üniversitesi, Teknopark, Nihilio Vision Ltd. 1 2 Bu çalışmada geleneksel öğretim yaklaşımları ile (sözlü, 2-B (iki boyut) tahta düzlemi, kitap) kavranması zor olan kimyasal kavramlar ve olayların arttırılmış gerçeklik (Augmented Reality) ortamında animasyonlar ve oyunlarla insan-sanal ortam etkileşimine dayalı daha verimli ve kalıcı bir şekilde öğrenilebileceği sonucuna varılmıştır. Geleneksel yöntemlerle kimyasal bir olayın öğretimi etkinliği genellikle sözlü anlatım yolu ve bunu destekleyici 2-B görseller (fotoğraf, video) aracılığıyla gerçekleştirilmektedir. Günümüz teknolojik alt yapısı bu yöntemlerin yerine daha etkin ve kalıcı öğrenim etkinliklerinin geliştirilmesine olanak sağlamaktadır. Çalışmamızda özellikle eğitim alanında hızla yayılan arttırılmış gerçeklik teknolojisi ile geliştirilen öğrenim etkinliklerinin başarımı vurgulanmıştır. Arttırılmış gerçeklik, çıplak gözle görülen görüntülerin üzerine çeşitli gözlükler ya da ekranlar ile sanal bilgi/görüntülerin eklenmesi ile oluşur. Burada arttırılmış gerçeklik gözlükleri kullanılarak gerçek görüntüler üzerine eklenen ve kimya öğretimi etkinlikleri için özel olarak tasarlanan3B (üç boyut) sanal grafikler ile insan-sanal ortam etkileşimi sağlanmıştır. Böylece öğrencilerin kimyasal olaylara özgü özel animasyon ve grafiklerle desteklenenöğrenme etkinliği aktif öğrenme, etkileşim ve hareket yolu ile öğrenme, keşfederek öğrenme ve sosyal öğrenme gibi çeşitlendirilip zenginleştirilmişir. Örneğin, periyodik tablo öğrenimi için geliştirilen bir uygulamada arttırılmış gerçeklik gözlüğü takılarak 3-B animasyon ve grafiklerden oluşan bir periyodik tablodan kullanıcı istediği elementi eliyle işaret ederek seçip o elementin 3-B atom modelini görebilir ve bu atom modeline dokunarak ortam ile etkileşime geçebilir. Seçtiği elementin özelliklerini sanal grafiklerle izleyebilir ve aynı zamanda birden fazla seçtiği elementler ile bileşik oluşturarak bu bileşiklerin VSEPR (Valence Shell Electron Pair Repulsion) modelini ve özelliklerini de görebilir. Ayrıca element hakkındaki bilinmesi gereken bilgileri sözel ve görsel olarak arkadaşları ile aynı anda öğrenebilir ve 3-B sanal ortamla etkileşimli olarak uygulama yapabilir. Bunlara ek olarak öğretmenlerin gerekli gördükleri takdirde kendi anlatım tarzlarına uygun grafikler ve animasyonlar oluşturmasına da olanak sağlanır. Böylece öğretim etkinliği kişilerin ya da sınıfın durumuna göre farklı senaryolarla dramatize edilerek özelleştirilmiş olur. Burada geliştirilen teknoloji ile özellikle kimya alanında ihtiyaç duyulan deneyimleyerek öğrenme, görsellere dayalı öğrenme, etkileşim ve hareket yolu ile öğrenme etkinliklerine olanak sağlanmıştır. Çalışma sonucunda, arttırılmış gerçeklik gözlükleri ile geliştirdiğimiz insan-sanal ortam etkileşimine dayalı öğrenme etkinliklerinin, özellikle kimya alanındaki kavramlar ve olayların öğrenilmesinde, geleneksel öğretim yaklaşımlarına göre daha etkin ve kalıcı olduğu görülmüştür. Ayrıca geliştirilen teknolojik altyapının da geleneksel öğretim yaklaşımlarının güncellenmesi için öncül bir potansiyele sahip olduğu değerlendirilmiştir. 57 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Gözlemlenebilir ve Tanecik Düzeyi Gösterimler İçeren iPad Uygulamaları ile Farklı Sıralamalarla Çalışmanın Öğrencilerin Gaz Yasalarını Kavramaları Üzerine Etkisi Nurseda ALTINKAYNAK1 ve Sevil AKAYGÜN2 Açı Lisesi, Kimya Öğretmeni Boğaziçi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi 1 2 Bu çalışmanın amacı 9. Sınıf kimya dersi gaz yasaları konusunda, gözlemlenebilir ve tanecik düzeylerinde iPad uygulamaları kullanılarak yapılan eğitim faaliyetlerinin farklı sıralarda uygulanmasının öğrencilerin Gaz Yasalarını anlama düzeylerine etkisinin araştırılmasıdır. Çalışmaya İstanbul’da özel bir lisede okuyan 44 öğrenci katılmıştır. Öğrenciler, bu çalışmada iki gruba ayrılmıştır: birinci grup (MaMi, N=22) önce gözlemlenebilir sonra tanecik düzeylerinde; ikinci grup (MiMa, N=22) ise önce tanecik, daha sonra gözlemlenebilir düzey aktivitelerle çalışmıştır. Öğrencilerin gazlarla ilgili kavramları anlama düzeylerini belirlemek için Gaz Kavramları Testi (GKT) her iki gruba ön-test ve son-test olarak uygulanmıştır. İçeriğinde sadece gözlemlenebilir, sadece tanecik ve her iki düzeyden de sorular barındıran Gaz Kavramları Testinin geçerli ve güvenilir (=.777) olduğu görülmüştür. Öğrenciler, Gaz Kavramları Testine ek olarak, uygulama sırasında sınıf içi yapılan etkinliklerin çalışma kağıtlarını tamamlamış ve son olarak yarı-yapılandırılmış bireysel görüşmelere katılmışlardır. Sınıf içi yapılan etkinlikler “GasLaws HD Lite” ve “iGasLaw” iPad uygulamaları ile yapılmıştır. GKT-ilk ve GKT-son test analizleri parametrik olmayan testlerden Wilxocon işaretli sıralar testi ve Mann Whitney U testi kullanılarak yapılmıştır. Analiz sonuçlarına göre, her iki grubun da istatistiksel olarak (p=.000) anlamlı bir şekilde ön-testten son-teste doğru geliştiği gözlenmiştir. Ancak grupların son-testleri arasında istatistiksel olarak (p=.243) anlamlı bir fark bulunmamıştır. GKT içerisindeki gözlemlenebilir düzeydeki sorular incelendiğinde, MaMi grubunun MiMa’ya göre istatistiksel olarak (p=.003) daha başarılı olduğu bulunmuştur. Sınıf içi yapılan çalışma kağıtları incelendiğinde ise, gruplar arasında anlamlı bir fark (p=.378) olmadığı görülmüştür. Yapılan görüşmeler sonucunda öğrencilerin gaz tanecikleri ile ilgili kavram yanılgılarına (örneğin, sıcaklık değişimlerinin molekülün büyüklüğünü değiştirmesi ya da sıcaklığın azalmasıyla gaz taneciklerinin bir araya toplanması) sahip olduklarına dair bulgular elde edilmiştir. Görüşmeler esnasında öğrencilerin verdikleri cevaplar üzerine sesli düşündüklerinde hatalarını fark ettikleri görülmüştür. Bunun üzerine, araştırma sürecinin içerisinde öğrencilerin düşünme yollarını video kayıt edecekleri bir bölümün de eklenmesi ileride yapılacak benzer çalışmalar için önerilmiştir. Ayrıca, kimyasal kavramların öğrenilmesi için gerekli olan gözlemlenebilir ve tanecik düzeyde gösterimler içeren, iPad veya benzeri tablet uygulamalarının kavramsal öğrenmeyi olumlu yönde etkilemeleri nedeniyle, kimya derslerine entegre edilerek kullanılması önerilmiştir. 58 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Öğretmen Adaylarının Sosyal Ağları Eğitim Amaçlı Kullanım Durumlarının Belirlenmesi Mustafa ÖZDEN1, Ayhan ÇİNİCİ2 ve Esra AÇIKGÜL FIRAT2 Gazi Üniversitesi.,Gazi Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı 2 Adıyaman Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı 1 İletişim teknolojilerinin en son örneklerinden biri olan sosyal ağ siteleri öğrenciler tarafından çok benimsenmiş ve dolayısıyla eğitimi, iletişimi ve işbirliğini desteklemek için değerli bir kaynak olma potansiyeline sahip olmuştur. Böylece eğitim kurumlarının da öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılayabilmek ve değişime ayak uydurabilmek için bu teknolojileri öğretim süreçlerine entegre etmeleri gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla bu özellikleriyle sosyal öğrenme kuramına dayanan bu araçların öğretim sürecinde yer alması daha etkili öğrenmelerin gerçekleşmesine katkıda bulunabilmektedir. Böylece sosyal medya eğitimde daha popüler hale gelmektedir çünkü en azından üniversitedeki gençler bu sistemlere aşinadırlar ve çoğu bu siteleri çok sık kullanmaktadır. Öğretmenlerin de hizmet öncesi dönemde sosyal ağları eğitim amaçlı kullanmaları bu araçları öğretmenlik yaşantılarında öğretim süreçlerinde etkili olarak kullanabilmeleri açısından önemli görülmektedir. Buradan hareketle araştırmanın amacı, öğretmen adaylarının pedagojik gelişimlerine katkıda bulunacağı düşünülen sosyal ağları ağların eğitimde kullanımının belirlenmesidir. Bu amaçla, nicel araştırma desenlerinden tarama modelinin kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini Adıyaman Üniversitesi’nde 2014-2015 öğretim yılında öğrenim gören uygun örnekleme yöntemiyle seçilen 108 fen bilgisi öğretmen adayı oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak Özden vd. (2012) tarafından geliştirilen “Sosyal Ağların Eğitimde Kullanım Durumları Ölçeği” kullanılmıştır. Ölçek; bilgiye ulaşma, iletişim, bilgiyi paylaşma, güncellik alt boyutlarından oluşmaktadır. Ayrıca, beşli likert tipinde olup 25 maddeden oluşmaktadır. Ölçeğin uygulanması sonucunda hesaplanan Cronbach Alpha katsayısı 0,926 olarak bulunmuştur. Fen bilgisi öğretmen adayıyla yapılan bu uygulama sonucunda öğretmen adaylarının sosyal ağları eğitim amaçlı sık sık kullandıkları görülmüştür. Bu bulgudan hareketle, öğretmen adaylarının günlük hayatlarında sıklıkla kullandıkları sosyal ağları eğitim ortamlarında da kullandıkları söylenebilir. Öğretmen adaylarının sosyal ağları eğitimde kullanım durumları ölçeğinden aldıkları puan ortalamalarının güncellik boyutunda 3,78; bilgiye ulaşma boyutunda 3,35; iletişim boyutunda 3,17 ve bilgiyi paylaşma boyutunda 3,65 olduğu görülmektedir. Elde edilen bulgulara göre, öğretmen adaylarının sosyal ağları alanlarıyla ilgili durumlarda ve paylaşım yaparken sık sık kullanırken bilgiye ulaşma ve iletişim amaçlı ara sıra kullandıkları görülmektedir. Bu ölçek, sadece fen bilgisi öğretmen adaylarının sosyal ağların eğitimde kullanımına ilişkin görüşlerini belirlemek amacıyla geliştirilmiş ve uygulanmıştır. Bu nedenle bu ölçeğin geçerliği ve güvenirliği uygulanacağı şartlar ve ortamlar dikkate alınarak farklı öğretmen adaylarıyla veya yaş gruplarıyla yeniden test edilebilir. 59 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Parçalardan Bütünlere: Bilimin Doğasını Kimya Öğretim Programında Yeniden Nasıl Tanımlayabiliriz? Ebru KAYA1 ve Sibel ERDURAN2 Boğaziçi Üniversitesi Limerick Üniversitesi 1 2 Bilimin doğası son yıllarda kimya dersi öğretim programlarında yer almaya başlayan önemli bir kavramdır. Bilimin doğası ile ilgili bazı tanımlamalar vardır. Ortak görüş bu tanımlamalardan en yaygın olanıdır. Ortak görüş bilimin doğasını bilginin değişebilirliği, gözlem ve çıkarımlar, öznellik ve nesnellik, yaratıcılık ve akılcılık, sosyal ve kültürel yerleştirilmişlik, teori ve kanunlar ve de bilimsel metotlar kavramları üzerinden açıklamaktadır. Bilimin doğası ile ilgili tanımlamalara ilişkin yapılan eleştiriler bu tanımlamaların eksik yönlerini ve sınırlılıklarını ortaya koymaktadır. Alternatif olarak önerilen bir diğer tanımlama aile benzerlikleri yaklaşımına dayalı olarak yapılmıştır. Bu yaklaşıma göre, bilimin temel bileşenleri amaçlar ve değerler, yöntemler ve yöntemsel kurallar, bilimsel pratikler, bilimsel bilgi, sosyal değerler, sosyal kabul ve yayılım, bilimsel değerler sistemi, profesyonel etkinlikler, sosyal kurumlar ve etkileşimler, politik güç yapıları ve finansal sistemlerdir. Bu çalışma Türkiye’de uygulanan ortaöğretim kimya dersi öğretim programını bilimin temel bileşenleri açısından aile benzerlikleri yaklaşımına dayalı olarak incelemeyi hedeflemiştir. Ortaöğretim kimya dersi öğretim programı temel düzey (9. ve 10. sınıf) ve ileri düzey (11. ve 12. sınıf) olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır. Her bir kısımda öncelikle o düzey için kimya dersinin amaçları, kimya dersi öğretim programının genel amaçları, kazanılması öngörülen beceriler, öğrenme-öğretme yaklaşımı ve ölçme-değerlendirme yaklaşımı verilmektedir. Bu kapsamda öğretim programının bilimin her bir bileşenini içerip içermediği örnekler verilerek ortaya çıkarılmıştır. Analiz sonuçlarına göre öğretim programı bilimin aile benzerlikleri yaklaşımına dayalı kategorilerinden bazılarını içermesine rağmen, bazı kategorilerle ilgili herhangi bir şey içermemektedir. Örneğin, kimya öğretim programında bilimsel pratikler ve bilimsel bilgi bileşenleri bazı yerlerde vurgulanmış ancak sosyal kabul ve yayılım ve bilimsel değerler sistemi gibi bilimin sosyal yönlerine hiç yer verilmemiştir. Aynı zamanda öğretim programlarında var olan kategorilerin bütünsel bir şekilde sunulmadığı görülmemektedir. Bu çalışma bilimin doğasına farklı bir bakış açısı ile yaklaşması ve de öğretim programlarının değerlendirilmesi ve geliştirilmesi sürecinde aile benzerlikleri yaklaşımının nasıl kullanılacağını sunması açısından bilimin doğası alan yazına önemli bir katkı sağlamaktadır. 60 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Öğrenci İdealleştirmeleri ve Yaklaştırmaları Bağlamında Kimyasal Bilginin İşlemsel Özelliği; “Oktet” ve “Dublet” Örneği Üzerine Durum Çalışması Davut SARITAŞ Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı Epistemolojideki bilginin doğasına ilişkin farklı yaklaşımlardan birisi işlemsel bilgi yaklaşımıdır. İşlemselciliğe göre bilgiler uygulamaları ve kullanımlarına bağlı tanımlanırlar. Bu tür bilgilerin anlamı ve doğruluğu bir açıdan pragmatik veya araçsaldır. İşlemsel bilgiler kendi kullanım alanları içerisinde, dahası buna imkân veren örnekler sınıfında geçerlidir. Teorik seviyede bilim, özellikle teorilere yönelik semantik yaklaşımda görülebileceği üzere, işlemsel bilgi açısından zengindir. Bilimde işlemsel bilgiler olgu alanının belirli bir bölümünü yüksek bir yaklaşıklık ile açıklayabilirler. Ancak bu yaklaştırmaların tam olarak açıklayamadığı olgulara her zaman rastlanabilir. Bu açıdan işlemsel bilgiler idealleştirilemezler ve bunlardan elde edilen modeller bilimsel açıklamada genel geçer değildirler. Gerçek bir olguyu, açıklama amacıyla işlemsel bilgilere dayanan ideal seviyedeki modellere yaklaştırma yapmak kimi zaman epistemolojik, ontolojik ve metodolojik açıdan sorunlar yaratabilir. Bu bağlamda kimyasal açıklamada sıkça başvurulan birçok; ilke, kural, yasa ve kavramlara felsefi açıdan bakıldığında işlemselliği hemen fark edilebilir. Bu tür bilgilerin söz konusu doğasının anlaşılması, kazanımlarının bir boyutu kimyasal bilgiyi anlamak olan kimya öğretimi açısından da önemlidir. Bu çalışmada oktet ve dublet kavramları örneğinde kimyasal bilginin işlemsel niteliğine dikkat çekmek ve bu niteliğe uygun olmayan idealleştirilme ve yaklaştırmaları bir durum çalışması üzerinden göz önüne getirerek öğretim açısından olası sorunlarını örneklendirmek amaçlanmıştır. Bu amaç çerçevesinde; öğrencilerin açıklamalarında oktet ve dublet kavramlarının durumu kimya felsefesi zemininde incelenmiştir. Nitel bir yaklaşımla yürütülen çalışmada veriler genel kimya dersi alan 143 üniversite öğrencisine uygulanan iki aşamalı kavram sorularından oluşan bir form ve ardından seçilen 15 öğrenci ile yapılan klinik görüşmelerden toplanmıştır. Sorular oktet ve dublet kavramının kullanıldığı bazı konulara (Lewis gösterimi, rezonans vb.) yönelik hazırlanmıştır. Verilerin analizinde içerik analizi kullanılmıştır. Bulgular; bilgiyi üretme (metodolojik), bilgiyi tanıma (epistemolojik) ve bilgi nesnesini tanıma (ontolojik) şeklinde oluşan üç ana tema çerçevesinde tanımlanabilir. Öğrencilerin oktet ve dublet kavramları temelinde bilgi ürettiği, bunlardan türetilebilen ideal örnekler çerçevesinde genel geçer ve mütekabiliyete dayanan bir bilgi tanımladıkları ve anomali durumları fark edemedikleri ve ön göremedikleri görülmüştür. Bulgularda öğrencilerin kavramları ve uygun örnekleri a priori bir nitelikte idealleştirdikleri ve yeni tüm örnekleri de bunlara yaklaştırarak açıkladıkları görülmektedir. Bu süreçte oktet ve dublet’in kullanım sınırlarına ilişkin bir farkındalık da görülmemektedir. Bu kavramların işlemediği durumların ise olgusal olarak var olmayacağı gibi uygunsuz bir ontolojik anlayış da söz konusudur. Sonuç olarak kimyasal bilginin işlemsel niteliğine ilişkin öğrenci kazanımlarının yetersiz olduğu ve kimya öğretiminde kimya felsefesi temelinde uygun yaklaşımların gerektiği söylenebilir. 61 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Kimyanın Doğası Açısından Kimyasal Bağlanma Teorilerinin Felsefi Bir Perspektiften İrdelenmesi Halil TÜMAY ve Yüksel TUFAN Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı Öğrencilerin bilimin doğası anlayışlarını geliştirmek için, eğitimde bilim tarihi ve bilim felsefesine yer verilmesi gerektiği uzun yıllardır vurgulanmaktadır. Ayrıca, son yıllarda bilim eğitimine bilim tarihi ve felsefesini dahil etmek için müfredat değişikliğine gerek olmadığı, mevcut müfredatın tarihi ve felsefi yönleri vurgulanarak da öğrencilerin bilimin doğası anlayışlarını geliştirmenin mümkün olduğu dile getirilmektedir. Bu çalışmada, kimya disiplininin en temel düşüncelerinden birisi olan kimyasal bağ kavramının tarihi ve felsefi bir perspektiften ele alındığında öğrencilerin kimyanın doğası hakkındaki anlayışlarını geliştirmek için nasıl kullanılabileceği irdelenmiştir. Kimyada, maddelerin özelliklerini ve reaksiyonlarını açıklamak için 18. ve 19. Yüzyılda kimyasal yapı, değerlik ve bağlanma ile ilgili birçok düşünce geliştirilmiştir. Ancak, modern anlamda kimyasal bağlanma teorilerinin Lewis’in değerlik elektron çifti paylaşılmasına dayanan bağlanma teorisi ile başladığı söylenebilir. Lewis’in bağlanma teorisi maddelerin yapısı ve reaktifliği hakkında o dönemde bilinen pek çok kimyasal olgunun açıklanmasında ve yeni tahminlerde bulunulmasında oldukça etkili olmuştur. Ancak, kimyasal bağı oluşturan elektronların aynı yüklü olmalarına karşın birbirlerini itmeden nasıl bir arada bulundukları açıklanamamıştır. Bu mesele, 1927 yılında Heitler ve London’ın Schrödinger dalga mekaniğini kullanarak hidrojen molekülündeki bağlanmayı açıklamasıyla aydınlanmıştır. Klasik kimyasal bağ kavramının kuantum mekaniği prensipleri kullanılarak fiziksel olarak açıklanması fizikçiler arasında kimyanın fiziğe indirgenebileceği, bir başka deyişle kimyasal teori, kanun ve prensiplerin kuantum mekaniğinin temel prensiplerinden çıkarılabileceği düşüncesine yol açmıştır. Sonraki yıllarda kuantum mekaniği kullanılarak çok elektronlu moleküllerde bağlanmayı açıklamaya çalışan teoriler geliştirilmiştir. Birçok farklı teori ve yaklaşım geliştirilmiş ve bu konudaki çalışmalar ve tartışmalar halen devam etmekte olsa da, lisans kimya programlarında yer alan ve en çok bilinen iki teori Pauling’in Valans Bağ Teorisi (VBT) ve Mulliken ve Hund tarafından geliştirilen Moleküler Orbital Teoridir (MOT). Farklı varsayımlardan ve yaklaştırmalardan yola çıkan bu iki teori farklı kimyasal bağ kavramsallaştırmalarına yol açmıştır. Yaklaşık aynı yıllarda geliştirilmelerine karşın başlangıçta kimyacılar arasında VBT çok popüler olmuştur ve MOT çok sonraları benimsenmeye başlanmıştır. Bunda Pauling’in kimya birikiminden yararlanarak kuantum mekanik kavramlarıyla klasik kimya kavramları arasında anlaşılır bağlantılar kurabilmesi ve VBT’yi kimyanın hemen hemen her alanına uygulayabilme becerisi önemli rol oynamıştır. Moleküldeki tüm elektronların delokalize olduğu varsayımıyla moleküllerin fotoelektron spektrumlarını (PES) açıklama girişiminden ortaya çıkan MOT ise moleküllerin manyetik özellikleri, spektroskopik özellikleri gibi VBT tarafından açıklanamayan bazı özellikleri açıklayabilmiştir. Kimyasal bağlanma teorilerinin tarihsel gelişimi felsefi bir perspektiften değerlendirildiğinde, öğrencilerin kimyanın doğası hakkındaki anlayışlarını geliştirmek için oldukça zengin bir bağlam sağladığı görülebilir. Kimyanın fiziğe indirgenmesi, kimyada teori ve deneyin rolü ve etkileşimi, ad hoc varsayımlar, kimyasal varlıkların ontolojik ve epistemolojik statüsü gibi birçok husus bu bağlamda ele alınabilir. 62 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Ortaya Çıkan (Emergent) Kimyasal Özellikler ve Öğrencilerin Asitlik Kuvveti ile İlgili Kavramları Halil TÜMAY Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı Birçok kimya eğitimi araştırmasında, öğrencilerin yanlış kavramları belirlenmiş ve bu kavramların nedenlerinin belirlenmesi gerektiği vurgulanmıştır. Kimyanın ontolojisini, epistemolojisini ve kimyasal bilginin doğasını inceleyen kimya felsefesi, kimyasal bilginin özellikleri ve öğrenme zorluklarına yol açabilecek yönlerini aydınlatması nedeniyle bu açıdan önemli bir başvuru kaynağıdır. Özellikle, kimya felsefesinde vurgulanan kimyasal özelliklerin ortaya çıkan (emergent) özellikler olması, yanlış kavramların kaynaklarını belirlemede dikkate alınması gereken önemli bir husustur. Bir bütünün ortaya çıkan özellikleri, bileşenlerinde olmayan ancak bileşenler arasındaki ilişkiler ve etkileşimler sonucunda ortaya çıkan yeni özelliklerdir. Kimyada ilgilenilen özellikler atomik, moleküler veya makroskobik düzeylerde ortaya çıkabilir. Birçok çalışmada öğrencilerin makroskobik düzeydeki özelliklerin mikroskobik düzeydeki etkileşimler sonucunda ortaya çıktığını anlamakta zorlandıkları görülmüştür. Bununla birlikte, kimya içeriğinin önemli bir kısmı atomik ve moleküler düzeyde ortaya çıkan kimyasal özelliklerle ilgilidir ve öğrencilerin böyle kimyasal özelliklerle ilgili kavramlarını ve öğrenme zorluklarının nedenlerini araştırmak önemlidir. Temel bir kimya kavramı olan asitlik kuvveti tipik bir ortaya çıkan (emergent) özelliktir. Asitlik kuvvetine odaklanan az sayıda çalışmada, öğrencilerin asitlik kuvvetini anlamakta zorlandıkları ve bu konuda bazı naif heuristiklere ve yüzeysel faktörlere odaklandıkları bulunmuştur. Bu çalışmada, lisans öğrencilerinin asitlik kuvveti ile ilgili kavramları araştırılmış ve asitlik kuvvetini ortaya çıkan bir özellik olarak kavramsallaştırıp kavramsallaştırmadıkları incelenmiştir. Çalışmaya kimya eğitimi lisans programında üçüncü ve dördüncü sınıfta eğitim gören 41 öğrenci katılmıştır. Veri toplama aracı olarak asitlik kuvveti kavram testi ve yarı-yapılandırılmış mülakatlar kullanılmıştır. İkinci dönem sonunda uygulanan testte öğrencilerden asit ve kuvvetli asit kavramlarını tanımlamaları ve çeşitli kimyasal bileşikleri asitlik kuvveti açısından sıralayarak cevaplarının nedenlerini açıklamaları istenmiştir. Elde edilen veriler temellendirilmiş kuram ve sürekli karşılaştırmalı analiz yaklaşımı kullanılarak analiz edilmiştir. Çalışmanın sonuçları katılımcıların çoğunluğunun asitlik kuvvetini iyonlaşma derecesini temel alarak açıkladığını göstermiştir. Katılımcılar açıklamalarında başlıca bağ polarlığına odaklanmış ve bazı katılımcılar açıklamalarını sadece bağ polarlığına dayandırmıştır. Bu katılımcılar genellikle bağ polarlığı arttıkça iyonlaşmanın ve böylece asitlik kuvvetinin artacağını düşünmüş; bazı katılımcılar ise negatif bir nedensel ilişki olduğunu öne sürmüştür. İyonlaşma derecesini bağ kuvveti ile ilişkilendiren katılımcılar genellikle bağ kuvveti arttıkça iyonlaşmanın ve asitlik kuvvetinin azalacağını düşünmüştür. Az sayıda katılımcı konjuge bazın kararlılığını asitlik kuvvetini etkileyen bir faktör olarak düşünmüş fakat ilişkiyi açıklamamıştır. Katılımcıların bir kısmı ise cevaplarını ezberlenen kurallara veya olgusal genellemelere dayandırmıştır. Çalışmanın bulguları, katılımcılarının çoğunun asitlik kuvvetini ortaya çıkan (emergent) bir özellik olarak kavramsallaştırmadığını ve birçok yanlış kavramın asitlik kuvvetini etkileyen tüm faktörlerin bütüncül ve sistemik bir şekilde düşünülememesinden kaynaklandığını göstermiştir. Bu bulgular ışığında, kimyasal özelliklerin ortaya çıkma mekanizmasının açıkça gösterilerek vurgulanması ve kimya eğitiminde sistem düşüncesinin kullanılması önerilmiştir. 63 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Öğrencilerin Molekül Yapılarını Anlama Düzeyleri ve Kavram Yanılgılarının Belirlenmesine Yönelik Bir Durum Çalışması Melis Arzu UYULGAN ve Nalan AKKUZU Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanlar Eğitimi Bölümü, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı Bu araştırmada Kimyasal Bağlar I-II üniteleri kapsamında anlatılan iyonik ve kovalent bileşiklerin Lewis yapıları, VSEPR kuramı, hibritleşme, rezonans ve polarite konularında yer alan kavramlar hakkındaki bilgilerin derinlemesine incelenebilmesi amaçlanmıştır. Bu başlıklar altında molekül yapıları ve özellikleri incelenmektedir. Molekül yapıları ve özellikleri sadece Genel Kimya alanında değil Anorganik, Organik ve Biyokimya gibi Kimyanın diğer alanlarının da temelinde yer almaktadır. Aynı zamanda bu konu maddenin mikroskopik boyutunu içermesi sebebiyle öğrenciler tarafından algılanması zor olarak görülmektedir. Bu nedenle diğer kimya kavramlarının daha iyi öğrenilmesine de katkı sağlaması açısından bu konudaki kavramların öğrenciler tarafından anlaşılma düzeylerinin araştırılması ile öğrencilerin zihninde yer alan hatalı ya da kavram yanılgılı bilgilerin ve eksikliklerin ortaya çıkarılması önemli olarak görülmektedir. Bu bağlamda araştırma soruları şöyledir: Üniversite düzeyindeki öğrencilerin iyonik ve kovalent bileşiklerin Lewis yapıları, VSEPR kuramı, hibritleşme, rezonans ve polarite konularındaki anlama düzeyleri nedir? Üniversite düzeyindeki öğrencilerin iyonik ve kovalent bileşiklerin Lewis yapıları, VSEPR kuramı, hibritleşme, rezonans ve polarite konularındaki kavram yanılgıları nelerdir? Bu araştırmada öğrencilerin konu hakkındaki bilgilerinin derinlemesine incelenebilmesi için durum çalışması yöntemi kullanılmıştır. Araştırma örneklemini (N=88) bir devlet üniversitesinde öğrenim gören Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Fizik, Kimya, Biyoloji Öğretmenliği programı 1.sınıf öğrencileri ile KimyaÖğretmenliği programı 2.sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırmada veriler yazılı olarak alınan açık uçlu sorular ve yarı yapılandırılmış görüşme uygulanarak toplanmıştır. Uygulanan açık uçlu sorularda öğrencilerden Lewis nokta formülleri, bağ yapan/yapmayan elektron çifti sayısı, VSEPR modeli, molekül geometrisi, molekül polarlığı, merkez atom ve hibrit türünü belirlemeleri istenmiştir. Soruların uygulanması sonrasında her bir öğrenci ile bireysel görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Görüşmelerde öğrencilerin iyonik ve kovalent bileşiklerin Lewis yapıları, VSEPR Kuramı, hibritleşme, rezonans, polarite konularına yönelik anlama düzeyleri ile kavram yanılgıları incelenmiştir. Görüşme verileri araştırmacılar tarafından transkript edilmiş ve içerik analizine tabi tutulmuştur. Araştırma sonucunda, öğrencilerin hibritleşme, rezonans, oktet, dipol moment, elektronegatif atom ve formal yük gibi bazı kavramları tanımlayamadıkları ve bazı kavramların tanımlamalarında da hatalı ve kavram yanılgılı ifadelere sahip oldukları ortaya çıkarılmıştır. Aynı zamanda öğrenciler moleküllerin Lewis nokta formüllerini ve buna bağlı olarak uygun geometrik yapılarını tahmin etmede sıkıntı yaşamaktadır. Bu sonuçlar göz önüne alınarak, üniversite öğrencilerinin bu kavramları daha iyi algılayabilmeleri ve sahip oldukları kavram yanılgılarının giderilebilmesi yönünde önerilerde bulunulmuştur. 64 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Isısal Değişimler ve Madde Dönüşümü Üzerine Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Kavramsal Yapılarının Belirlenmesi ve TGA (POE) Stratejisi Halis Türker BALAYDIN1, Hüseyin ÇAVDAR2 Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2 Dumlupınar Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 1 Günümüzde kavram yanılgılarının tespiti ve giderilmesi noktasında geliştirilen pek çok yöntem ve teknik, geleneksel öğretim yöntemlerinin yerini hızla almaktadır. Bu yöntemlerden biri olan Tahmin-Gözlem-Açıklama (TGA-POE) stratejisi, literatürde başarılı sonuçlar vermiş bir öğretim veya yanılgı tespit yöntemidir. Bu çalışmada, Fen Bilgisi Öğretmen adaylarının ısısal değişiklikler ve madde dönüşümleri konusunda kavramsal yapılarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, Fen Bilgisi Öğretmen adaylarının maddelerde ısı artışına eşlik edebilecek muhtemel değişimleri tahmin etme, renkli ve farklı kimyasal maddelerin birbirine dönüşümlerini algılama ve bu değişimleri açıklayabilme becerilerini tespit etmek amacıyla, TGA stratejisine dayalı bir etkinlik tasarlanmıştır. Çalışma, 2013-2014 bahar yarıyılı Fen Bilgisi Öğretmenliği Genel Kimya Laboratuvarı-II dersi kapsamında öğrenim gören 73 öğretmen adayı ile yürütülmüştür. Etkinliğin başlangıcında ve tahmin aşaması öncesinde, öğretmen adaylarının ısıtmakta oldukları bir maddede gerçekleşmesi muhtemel değişimleri (Fiziksel veya Kimyasal) tahmin etmeleri ve neden böyle düşündüklerini gerekçelendirerek anlatmaları istenmiştir. İkinci bir öncül soru olarak, daha önce deney ortamında uygulama şansı buldukları renk değiştiren bir denge reaksiyonunun dönüşüm yönü hakkında ne düşündüklerini yazmaları istenmiştir. Çalışmanın tahmin aşamasında, yine renkli olan iki tip kobalt bileşiği formül ve renk özellikleri ile verilmiş, deneysel bir çalışmanın videosu ısıtma aşamasında durdurularak, videoda gördükleri renkli maddenin ısıtma ile herhangi bir değişiklik geçirip geçirmeyeceğini, destekleyici fikirleriyle anlatmaları istenmiştir. Gözlem aşamasında, öğretmen adaylarından neler gözlediklerini tanımlamaları, gözledikleri değişikliğin tahmin ettikleri durum veya durumlarla uyumlu olup olmadığını yorumlamaları istenmiştir. Çalışmada, elde edilen nitel verilerin betimsel analiz yöntemi ile çözümlenmesi esas alınmıştır. Bu çalışmada başlangıçta, öğrencilerin fiziksel veya kimyasal değişimler üzerine ısının nasıl etki edeceği noktasındaki düşünceleri değerlendirilmiş, buharlaşma ile kaynama arasındaki farkı ayırt edebilme yetenekleri, gözledikleri değişimi gerekçelendirme, argüman oluşturma ve zincirin eksik halkalarını tamamlayabilme düzeyleri açısından kavram yapılarının belirlenmesi üzerinde durulmuştur. Toplanan verilerin değerlendirilmesi, öğrencilerin bir kısmının etkili gözlem yapamadıklarını, ayrıca gaz hale geçiş tanımlamalarında (buharlaşma-kaynamakabarcıklanma-gaz çıkışı) hataya veya yanılgıya düştüklerini göstermiştir. Bulgular, gözlenen değişimi anlama ve kalıcı öğrenme noktasında yöntemin öğrencilere önemli derecede katkı sağladığını ortaya koymuştur. Bu öğretim tekniği, öğrencilerin kavram yapılarının belirlenmesi için ya da kritizasyon, argümantasyon ve tutum noktasında etkili öğrenme ortamı oluşturma amacıyla kullanılabilir. 65 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Biyoloji ve Kimya Öğretmeni Adaylarının Öğrenme Güçlüğü Çektiği Biyokimya Konuları Şeyda GÜL1, Esra ÖZAY KÖSE1, Sibel SADİ YILMAZ2 ve M. Diyaddin YAŞAR3 Atatürk Üniversitesi, K. K. Eğitim Fakültesi, Biyoloji Eğitimi ABD 2 Kafkas Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 3 Kilis Üniversitesi, Muallim Rıfat Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü 1 Fen dersleri, çoğu zaman öğrenciler, öğretmenler veya öğretmen adayları tarafından öğrenme güçlüğü çekilen dersler olarak algılansa da bu durum tüm konu veya kavramlar için geçerli olmadığı gibi aynı düzeyde de değildir. Bununla beraber, öğrenme sürecinde söz konusu bireyler için öğrenilmesi kolay olan veya genel olarak öğrenme güçlüğü çekilen konuların belirlendiği araştırmalar, eğitim öğretime yön vermek açısından oldukça önemli görülmektedir. Alan yazında fizik, kimya, biyoloji gibi temel fen derslerinde öğrenme güçlüğü çekilen konuların tespitine yönelik çalışmalar olmakla birlikte bu alanlarda zorluk çekilen ortak konu veya kavramların tespitine yönelik oldukça sınırlı çalışmaya rastlanmaktadır. Buradan hareketle bu araştırmanın, kimya ve biyoloji derslerine ait ortak bazı konuları ele alması açısından disiplinlerarası bir ders kabul edilen biyokimya dersinde, öğretmen adaylarının en fazla öğrenme güçlüğü çektiği konuları tespit etmesi açısından alan yazına önemli ölçüde katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Araştırmanın problemini “5. sınıf biyoloji ve kimya öğretmeni adaylarının biyokimya dersinde öğrenme güçlüğü çektiği konular nelerdir?” sorusu oluşturmaktadır. Nicel araştırma desenlerinden betimsel yöntemin kullanıldığı bu araştırmanın örneklemini 2013-2014 ve 20142015 eğitim öğretim yılı bahar dönemlerinde aynı öğretim elemanı tarafından biyokimya derslerini almış olan 5. sınıf biyoloji ve kimya öğretmeni adayları oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplamak amacıyla biyokimya konularının listesinin yer aldığı 4 seçenekli 72 maddeden oluşan bir anket toplam 101 (biyoloji=54, kimya=37) öğretmen adayına uygulanmıştır. Sonrasında, öğretmen adaylarının biyokimya öğretim programında yer alan konular için frekans ve yüzdelikleri hesaplanmıştır. Ayrıca, konu zorluk indeksi (KZİ) hesaplanarak listelenen konuların zorluk derecesi tespit edilmiştir. Araştırmada elde edilen bulgulara göre, biyoloji öğretmeni adaylarının sadece “solunum ve enerji” konusuna ait KZİ değerinin % 25’in üzerinde olduğu; kimya öğretmeni adaylarının ise “enzimler” konusunda en fazla öğrenme güçlüğü çektikleri ve bunu sırasıyla “protein sentezi”, “azot metabolizması”, “RNA sentezi ve işlenmesi” ve “rekombinant DNA teknolojisi” konularının takip ettiği görülmüştür. Bununla beraber biyoloji öğretmeni adaylarının biyoloji alanıyla daha yakından ilişkili olan “DNA yapısı ve replikasyon” ile “solunum ve enerji” konularını kimya öğretmeni adaylarından daha zor olarak algılamaları oldukça dikkat çekicidir. Öğretmen adaylarında tespit edilen bu zorluklar, söz konusu bölümlerde verilen ders için ayrılan süre ve buna bağlı olarak öğretim elemanının kullandığı yöntem ve tekniklerden kaynaklanabileceği gibi, öğretmen adaylarının belli biyokimya konularını farklı derslerde farklı öğretim elemanlarından almasından da kaynaklanabilir. Bununla beraber, bu çalışmada kullanılan ankete ek olarak bir bilgi testinin kullanılması durumunda öğretmen adaylarının öğrenme güçlüğü çektiği biyokimya konularının daha net bir şekilde ortaya konulabileceği düşüncesinden hareketle bu araştırmanın sınırlılığını kısmen ortadan kaldıracak şekilde ileriye yönelik daha detaylı çalışmaların yapılması önerilmektedir. 66 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Kimya Öğretmenlerinin “Yanlış Kavrama” ile İlgili Alan Eğitimi Bilgilerinin İncelenmesi Ayşe Zeynep ŞEN ve Canan NAKİBOĞLU Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi OFMAE Bölümü Kimya Eğitimi ABD Öğrencilerin sıklıkla yanlış kavramalara sahip olmasında öğretimi gerçekleştiren öğretmenlerin de etkisi bulunmaktadır. Öğretmenler yanlış kavramanın ne anlama geldiğini ve neden oluşabileceğini biliyor, öğrencinin yanlış kavramaya sahip olabileceğini göz önünde bulunduruyor ve bir yanlış kavrama ile karşılaştığında nasıl düzeltebileceği konusunda hazırlıklı ise ancak başarıya ulaşılabilir. Bu çalışmada, öğretmenlerin genel olarak “yanlış kavramalara” yönelik bilgilerinin düzeyi ile kimya derslerinde öğrencilerin yanlış kavramalarını belirleme ve bu yanlış kavramaların giderilmesinde neler yaptıkları ile ilgili alan eğitimi bilgilerinin (AEB) incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, 2014-2015 eğitim öğretim yılı bahar dönemi boyunca gerçekleştirilen çalışma, nitel araştırma desenlerinden durum çalışması modeline göre tasarlanmış ve deneyimli üç kimya öğretmeni ile yürütülmüştür. Öğretmenlerin mesleki deneyimleri 26 ile 36 yıl arasında değişmekte olup, hepsi farklı okullarda görev yapmaktadırlar. Çalışmada veriler sınıf içinde gerçekleştirilen gözlemler, görüşme ve ders planı yolu ile toplanmıştır. Sınıf içinde yapılan gözlemler ile öğretmenin ders sırasında bir yanlış kavrama ile karşılaştığında neler yaptığı; görüşme sırasında yanlış kavramaların ne olduğuna ilişkin bilgi düzeyi ve düzeltilmesine ilişkin çözüm önerileri, ders planı ile de derse yönelik olabilecek muhtemel yanlış kavramaların farkında olma durumu araştırılmıştır. Elde edilen veriler incelendiğinde öğretmenlerin yanlış kavramanın ne olduğunu tam olarak ifade edemedikleri, bir öğretmenin yanlış kavramayı daha yüzeysel olarak hatta yanlış anlama gibi algıladığı belirlenmiştir. Ders sırasında bir yanlış kavrama ile karşılaştıklarında belirli bir yol takip etmedikleri genel olarak tartışma ortamı oluşturma, soruyu sınıfa yöneltme gibi yollar ifade ettikleri belirlenmiştir. Ders öncesinde ise öğretilecek konuya ilişkin yanlış kavramaların tam anlamıyla farkında olmadıkları sonucuna ulaşılmıştır. Sonuç olarak öğretmenlerin yanlış kavramaların ne anlama geldiğine, doğasına ilişkin belirli bir donanıma sahip olmadıkları; giderilmesi adına kavramsal değişim yaklaşımı gibi özel öğretim yaklaşımlarını kullanmadıkları belirlenmiştir. Öğretmenlerin yanlış kavramalar konusunda AEB’nin gelişmesi sağlanırsa öğrencilerde var olan yanlış kavramalar düzeltilebilir, ancak bu durumda ders sırasında bir yanlış kavrama ile karşılaşıldığında bilinçli olarak müdahale edilebilir ve öğrencilerin başarıları beklenen ölçüde artırılabilir. Bu nedenle düzenlenecek çeşitli hizmet-içi eğitim kursları ile öğretmenlerin kimyada yanlış kavramalardan haberdar edilmesi ve yapılacak işlik çalışmaları ile bu konudaki alan eğitim bilgilerinin geliştirilmesi önerilebilir. 67 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Fen Bilgisi Öğretmenliği Öğrencilerin Kimya Algılarının İncelenmesi Cem BÜYÜKEKŞİ ve Soner YAVUZ Bülent Ecevit Üniversitesi, Ereğli Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü Kimya Eğitimi Anabilim Dalı 1 Öğrencilerin tutum ve inanışlarının başarılarına etkisi birçok araştırmanın odak noktası olmuştur. Bu araştırmalarda, eğitim kalitesinin artırılması öğrencilerin kişisel tutum ve inanışlarına bağlı olduğu ve her iki kavramın ortak noktaları olmasına rağmen birbirinden farklı olarak incelenmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Tutumu inanıştan ayıran temel faktör duygusal tepkilere duyarlı olmasıdır. Tutum ve inanç faktörleri birbirinden farklı anlamlar içerdiğinden dolayı, her iki kavramı birlikte incelemek için algı kavramı ile ilgili çalışmalar yürütülmektedir. Algı kavramını tutum ve inanışları içeren bir olgu olarak düşünmek, her iki değişkeni bir bütün olarak ele alınmasına yardımcı olmaktadır. Öğrencilerin kimya algılarının belirlenmesi, kimya eğitimi programına yardımcı olacağı gibi, algıların oluşmasındaki nedenlerin bilinmesi açısından önemlidir. Ayrıca, çeşitli metotlar kullanılarak öğrencilerde var olan olumsuz algıların iyileştirilmesi ve olumlu algıların pekiştirilmesi sağlanabilir. Çalışma 2014-2015 öğretim yılı bahar döneminde Bülent Ecevit Üniversitesi Ereğli Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği 4. Sınıfta okuyan ve “Yaşantımızdaki Kimya” dersini alan 20 öğrenci ile yürütülmüştür. Çalışmada kullanılan veri toplama aracı Wells (2003) tarafından geliştirilmiş ve Tosun (2013) tarafından Türkçeye uyarlanmıştır. Kimya algı ölçeği cinsiyet, değer, tedirginlik, kimyanın kapsamı ve eğilim olarak 5 boyutu kapsayan 20 sorudan oluşmaktadır. Ölçek, bahar yarılı başlangıcında ve sonunda ön-test son-test olarak uygulanmış ve “Yaşantımızda Kimya” dersinin öğrencilerin kimya algısı üzerindeki etkisi incelenmiştir. Anket sonuçları %95 güven aralığında paired t test analizi ile yorumlanmıştır. Çalışmanın sonunda kimya algı seviyeleri farklı olan 3 öğrenci ile ölçekte yer alan beş boyutu irdeleyen yarı yapılandırılmış mülakat yapılmıştır. Mülakat sonunda cümle ve kelimeler yardımıyla kodlar oluşturulmuş ve kodlardan kategoriler tanımlanmıştır. Mülakat, öğrencilerin olgularının oluşmasının arkasındaki nedenleri ve “Yaşantımızdaki Kimya” gibi kimyanın günlük hayattaki yerini irdeleyen derslerin kimya algısına yönelik etkisini incelemeye yardımcı olmuştur. Eğilim boyutunda öğrencilerin öz yeterlik algılarını etkileyen faktörler, tedirginlik boyutunda kaygı düzeylerinin az ya da çok olmasının nedenleri, kimyanın kapsamı boyutunda kimya dersi içeriği ile görüşleri, cinsiyet boyutunda cinsiyetin kimya başarısındaki etkisinin nedenleri, değer boyutunda ise kimyanın sosyal hayata etkisinin ne derecede olduğu incelenmiştir. Çalışma sonunda elde edilen bulguların öğrencilerin kimya algılarını etkileyen faktörleri açığa çıkartmıştır. “Yaşantımızda Kimya” gibi kimyanın güncel hayattaki uygulamalarını irdeleyen derslerin kimya algısı üzerindeki etkisini cinsiyet, değer, tedirginlik, kimyanın kapsamı ve eğilim boyutlarındaki etkisi irdelenmiştir. Çalışmanın bulguları öğrencilerinin olumsuz algılarının nasıl değiştirilebileceği ve olumlu algılarının nasıl pekiştirilebileceği hakkında yol göstermektedir. 68 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Kimya Öğretmenlerinin Kimya Okur Yazarlık Yeterliliklerinin Araştırılması: Trabzon Örneği Nilgün MİSİR ve Mesut KAŞ Trabzon Milli Eğitim Müdürlüğü Günümüzde toplumu oluşturan bireylerin hızla değişen bilimsel bilgi ve teknolojik gelişmeleri anlayabilmeleri ve ayak uydurabilmeleri için “fen okuryazarı” olmaları gerekmektedir. Bu nedenle gelişmiş ülkeler vatandaşlarını fen okuryazarı olarak yetiştirmeye önem vermektedirler. Araştırmada, günümüzde ortaöğretim kurumlarında uygulanan kimya öğretim programı çerçevesinde öğretmenlerin fen okuryazarlığı konusundaki mevcut durumunun incelenmesi amaçlanmıştır. Bu bağlamda, kimya okuryazarlığının tanımı, toplumun eğitimöğretim süreci ve yaşam kalitesi üzerindeki önemi, kimya okuryazarlığı düzeyinin farklı boyutları, öğretmen öğrencilerin hazır bulunuşluluklarıyla ilişkilendirilmesi konuları üzerinde durulmuştur. Araştırma, 2014-2015 eğitim öğretim yılının güz yarıyılı içinde üç aylık sürede tamamlanmıştır. Çalışmaya Trabzon ilinin 8 ortaöğretim okulunda görev yapan 15 kimya öğretmeni katılmıştır. Veri toplama araçları olarak hedef kitledeki kimya öğretmenleri ile yapılan yarı yapılandırılmış görüşmeler kullanılarak, betimleyici nitel çalışma yöntemi uygulanmıştır. Görüşmeler öncesi yarı yapılandırılmış mülakat formunun üç uzman görüşü alınarak kapsam geçerliği sağlanmıştır ve son hali verilmiştir. Yarı yapılandırılmış mülakat formu; kimya okuryazarlığının öğretmenler tarafından bilinen tanımı, kimya eğitimindeki uygulamalarının belirlenmesi, öğrencilerin ve branş öğretmenlerinin bu konudaki eksikliklerinin ve yaşadıkları problemlerin tespit edilmesi gibi temaları içeren 13 açık uçlu sorudan oluşturulmuştur. Ancak bu çalışmanın amacı kapsamında 9 sorunun analizi yapılmıştır. Ayrıca çalışmada konuyla ilgili yapılmış ulusal ve uluslararası literatürde yer alan araştırmalar doküman analizi yöntemi ile incelenmiştir. Çalışmanın sonuçları doküman analizinden elde edilen bazı bulgularla desteklemiştir. Araştırmada, öğretmenlerin dolayısıyla öğrencilerin kimya dersindeki konu, kavram ve yasaları yanlış bildikleri veya emin olamadıkları, bilimin doğasını doğru kavrayamadıkları, teknolojiyi kullanırken bilimsel iletişime giremedikleri şeklinde dikkat çekici sonuçlara ulaşılmıştır. Bununla birlikte, öğretmenlerin çoğunun kimya okuryazarlığı kavramını açıklamada zorluk çektiği ve tüm boyutlarıyla açıklayamadığı tespit edilmiştir. Kimya eğitiminde öğrenci ve öğretmenlerin bilimsel gelişmeleri izleyebilmelerine fırsat veren ve bilimsel iletişim kurabilecekleri uygulamalı ders dışı etkinliklerin geliştirilmesine ve uygulanmasına önem verilmelidir. Ayrıca öğretmenleri istenilen seviyede kimya okuryazarı olarak yetiştirmek için, kimya eğitimcileri öğretim yöntem ve tekniklerini ortak yürütülen seminer veya çalıştay çalışmaları ile uygulamalıdır. Fen bilimleri dersinin tüm alt dallarındaki öğretim programları, fen okuryazarlığının tüm alt boyutlarını kazandıracak şekilde yeniden düzenlenmelidir. 69 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Öğretmen Adaylarının Hal Değişimi, Çözeltiler ve Çözünürlük Konuları ile İlgili Grafik Çizme Becerilerinin İncelenmesi Cem GÜLTEKİN1 ve Canan NAKİBOĞLU2 Dumlupınar Üniversitesi, Emet Meslek Yüksek Okulu Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü Kimya Eğitimi Anabilim Dalı 1 2 Grafiklerin araştırma sürecinde çok önemli bir rol oynadıkları ve niceliksel ilişkileri analiz edip ortaya koymakta önemli araçlar olduğu dikkate alındığında, grafik çizebilme becerisinin araştırma yapmak için çok temel bir beceri olduğu ve aynı şekilde, fen ve matematik eğitiminin de temel bileşeni olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır. Fen bilimlerinde yaygın kullanımına ve fen bilimleri ve matematik programlarına grafikler ile ilgili aktiviteler yerleştirilmesine rağmen bu konuda yapılan çalışmalar, grafikleri çizmenin, grafik okumanın ve bunlardan anlam çıkarmanın zor olduğunu ve birçok öğrencinin bu görevlerle ilişkili önemli sorunlar yaşadığını ortaya koymaktadır. Bu noktadan hareketle bu çalışmada, hal değişimi, çözeltiler ve çözünürlük konuları ile ilgili üniversite öğrencilerinin grafik çizme becerilerinin incelenmesi ve bu becerilerle ilgili karşılaşılan sorunlar varsa bu sorunların belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla test geliştirme aşamaları izlenerek 5 açık uçlu maddeden oluşan Grafik Çizme Beceri Testi (GÇBT) geliştirilmiştir. GÇBT’ de yer alan açık uçlu sorular, verilen tablolardaki değerleri kullanarak grafik çizimini gerektirmektedir. Betimsel tarama modelinin kullanıldığı çalışmada GÇBT, 2012-2013 bahar döneminde Balıkesir Üniversitesinde kimya öğretmenliği programında ve fen bilgisi öğretmenliği programında öğrenim gören bütün sınıf düzeylerinden toplam 248 öğrenciye uygulanmıştır. GÇBT’ de yer alan açık uçlu soruların analizi için daha önce geliştirilen bir kontrol listesi kullanılmış ve kontrol listesinde yer alan kriterlere göre öğrencilerin grafik çizimleri analiz edilmiştir. GÇBT’ de öğrenciler tarafından çizilen 5 tane grafik, grafik çizim aşamalarına göre ayrı ayrı değerlendirilmiştir. 5 grafik için, grafik çizme aşamalarının her birine doğru yanıt veren öğrencilere ait frekans ve yüzde değerler ile öğrencilerin grafik çizimi ile ilgili çoğunlukla yaptıkları hatalar belirlenmiştir. Grafik çizimlerinin değerlendirilmesi sonucunda üniversite öğrencilerinin hal değişimi, çözeltiler ve çözünürlük konuları ile ilgili grafikleri çizerken eksen seçiminde, eksen etiketlemede, eksenleri ölçeklendirmede, veri girişinde, nokta oluşturmada ve noktaları birleştirmede hatalar yaptıkları ortaya çıkmıştır. Üniversite öğrencilerinin grafik çizme ile ilgili sorunlar yaşaması, bu becerilerin kazandırılması ile ilgili öğretmen adaylarının lisans deneyimlerinde bazı düzenlemeler yapılmasını gerekli kıldığı düşünülmektedir. 70 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Bilim Danışmanlığı Eğitimi Hakkında Kimya Öğretmenlerinin Görüşleri Mustafa ERGUN Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim programlarında son yıllarda giderek daha fazla yer bulmaya başlayan proje tabanlı öğrenme modelleri 2013 yılında güncellenen kimya dersi öğretim programında da yer almaktadır. Kimya dersinde genel anlamda kimya okuryazarı bilim insanı özel anlamda kimya alt yapısına dayalı meslek seçecek öğrencileri yetiştirecek öğretmenlerin öğrencilerinin yapacakları proje çalışmalarındaki rehberlikleri önem arz etmektedir. Kimya öğretmenlerinin bilimsel araştırma projesi yürütebilme ve öğrencilerinin yapacağı projelerde bilim danışmanlığı yapabilme becerilerinin geliştirilmesine yönelik hizmet öncesi dönemde alamadıkları eğitimler bu konudaki rehberliğin sorgulanmasını gerektirmektedir. Amaca uygun alınmış eğitimler hem kendi proje yönetme becerilerini hem de öğrencilerine yapacakları rehberliklere ışık tutacaktır. Bu çalışmanın amacı kimya öğretmenlerinin proje danışmanlığı yeterliliklerini belirlemek ve uygulamalı bilim danışmanlığı eğitimi hakkındaki görüşlerini ortaya çıkarmaktır. Bu amaç doğrultusunda Karadeniz bölgesindeki gönüllü kimya öğretmenlerine yönelik bilim danışmanlığı çalıştayı düzenlenmiştir. TÜBİTAK Bilim İnsanı Yetiştirme Daire Başkanlığı desteğiyle bir hafta boyunca kimya öğretmenleriyle bilim insanlarının etkileşimlerinin gerçekleştiği, proje hazırlama ve yönetme becerilerinin uygulamalı olarak geliştirmesi üzerine tasarlanmış bilim danışmanlığı çalıştayı gerçekleştirilmiştir. Çalışma kapsamında 24 kimya öğretmenine bilim danışmanlığı yeterlilik anketi ön ve son test olarak uygulanmıştır. Çalışmada kullanılan bilim danışmanlığı yeterlilik anketi Tuncer ve Yılmaz (2013) tarafından geliştirilen proje tabanlı sanal öğrenme yeterlikleri ölçme aracının çalışma amacında yönelik değişikler yapılarak uygulanmış halidir. 22 madde 5 alt faktörden oluşan ölçme aracının iç tutarlılık katsayısı 0,86’dır. Ayrıca çalıştay sonunda kimya öğretmenleriyle yarı-yapılandırılmış mülakat yapılarak bilim danışmanlığı eğitimi ve kendi yeterlikleri hakkında görüşleri alınmıştır. Elde edilen bulgular ışığında kimya öğretmenlerinin çalıştay sonunda proje konusu belirlemede, proje iş paketlerinin hazırlanmasında, projenin raporlanmasında ve sunulması aşamalarındaki becerilerinin geliştiği sonucuna varılmıştır. Ayrıca öğretmenlerin çalıştay sonunda belirttiği üzere proje yarışma başvurularında nelere dikkat edilmesi gerektiği ve bilimsel projelerin yazılmasından değerlendirilmesine kadar tüm hususlarda hakkında bilgi sahibi olmalarının onlara büyük katkı sağladığı ifade edilmiştir. Sonuç olarak hizmet öncesi dönemde proje hazırlama ve yönetme eğitimi almamış kimya öğretmenlerine uygulamalı bilim danışmanlığı eğitiminin gerek Milli Eğitim Bakanlığı gerekse TÜBİTAK destekli bilimsel etkinlerle sağlanması önerilmektedir. 71 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Ortaöğretim Öğrencilerinin Üst Düzey Soru Üretmelerine Üst Bilişin Desteklenmesi Sürecinin Etkisi Kübra KAYNAK1, Hakkı KADAYIFÇI2 ve Fatma KORMALI Kızılcahamam Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı 1 2 Bloom’un Taksonomisinin analiz, sentez ve değerlendirme aşamalarını ilgilendiren beceriler genel olarak üst düzey olarak ele alınır. Bu anlamda üst düzey düşünme de; problem çözme, fikir üretme, görselleştirme, soru sorma, eleştirel düşünme, yaratıcı düşünmeyi vb kapsar. Ortaöğretim öğrencilerinde geliştirilmesi hedeflenen boyutlardan biriüst düzey düşünme becerileridir. Kimya derslerine katılan ortaöğretim öğrencileri, bu becerilerini kimyasal maddeler ve değişimleriyle ilgili durumlarda kullanma fırsatı yakalayabilirler. Bunun yanında üst düzey düşünme etkinlikleri; zaman alıcıdır ve geleneksel öğretimin hâkim olduğu, kalabalık sınıf ortamlarında gerçekleştirilmesi oldukça güçtür. Bu çalışmada 9. sınıf öğrencilerinin bazı sosyobilimsel kimya konularıyla ilgili metinlerden üretmiş oldukları üst düzey soruların sayısına, üstbilişin desteklenmesi sürecinin etkisi incelendi. Çalışma, 2012-2013 eğitim öğretim yılında İstanbul ilinin Güngören ilçesinde bulunan bir genel lisede 9.sınıfta öğrenim gören altı şubeden toplam 163 öğrenciyle yürütüldü. Araştırma modeli olarak öntest-sontest kontrol gruplu seçkisiz desen kullanıldı. Çalışmada, deney (82 öğrenci) ve kontrol (81 öğrenci) gruplarındaki öğrencilerden, iki hafta aralarla verilen (i) “en yumuşak madde nedir?”, (ii)“beyaz altın kireç”ve (iii)“doğal her zaman sağlıklı mı?” başlıklı üç sosyobilimsel metinle ilgili; beş dakikalık sürede üç adet üst düzey soru üretmeleri istendi. Ürettikleri soruların, cevapları fazla düşünmeden kolayca metinden bulunabilecek tarzda değil, bunun yerine üzerinde düşünülerek ve bir takım analizler yapılarak cevaplanabilecek tarzda olmasına özen göstermeleri istendi. Bu sorular Bloom’un Taksonomisi temel alınarak üst düzey ve alt düzey olmak üzere sınıflandırıldı. Deney grubunda, kontrol grubundan farklı olarak uygulanan “planlama-izleme-değerlendirme” etkinlikleriyle öğrencilerin üstbilişsel farkındalıkları desteklendi. Deney ve kontrol grubundaki öğrencilerin, çalışmanın başında verilen ilk metinle ilgili ürettikleri üst düzey soru oranı sırasıyla %34,0 ve %31,6’ydı. Süreç boyunca kontrol grubunda üretilen üst düzey soru oranında anlamlı bir değişim gözlenmedi. Deney grubunda ise diğer iki etkinlikte üretilen üst düzey soru oranında (%48,0 ve %46,3) kontrol grubuna (%36,6 ve %31,6) göre etki büyüklüğü artan anlamlı bir fark gözlendi. Bu sonuçüst bilişin desteklenmesi sürecinin, öğrencilerin ürettikleri üst düzey soru oranını artırdığını gösterdi. Bunun yanında deney grubundaki öğrencilerin etkinlikler sürecince gayretleri, ilgileri ve performans beklentileri takip edildi. Öğrencilerin soru üretirlerken (i) verilen görev, (ii) soru niteliği, (iii) metin, (iv) metin dışı ve (v) düşünme başlıklarıyla etiketlenen beş farklı düşünme yöntemi kullandıkları tespit edildi. Süreç boyunca genel olarak, bazı yöntemleri (i ve ii) tercih edenlerin sayısında artma, bazılarında (iii ve iv) azalma ve birinde (v) de değişim olmadığı belirlendi. 72 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Kimya Dersi Kavramlarının Günlük Hayata Transferi: TaTGA Yöntemi Faik Özgür KARATAŞ, Sevda KARAYAZI, Semih KARA ve Ahmet SEVİM Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı Kimya çoğu zaman gözle görülemeyen ve soyut diyebileceğimiz olgu ve olay ile ilgilendiğinden dolayı öğrenciler tarafından bağlamdan uzak ve anlaşılması zor bir ders olarak görülmektedir. Kimya derslerinin günlük hayatla ilişkilendirilmesi kimya kavramlarının anlaşılmasını ve kalıcılığını arttıracaktır. Bu çalışmada Tahmin-Gözlem-Açıklama (TGA) yöntemi üzerine inşa edilen Tahmin-Tartış-Açıkla-Gözle-Tartış-Açıkla (TaTGA) yönteminin kuramsal temellerine dayanarak hazırlanmış etkinliklerin, öğrencilerin ilgili kimya kavramlarını anlamaları ve günlük hayata transferi üzerine etkililiğini belirlemek amaçlanmıştır. Bu çalışma 2014-2015 eğitim-öğretim yılının bahar döneminde Trabzon’da yer alan iki lisede 10. sınıfa devam eden öğrenciler ile yürütülmüştür. Uygulamalar, bir çok programlı Anadolu lisesinden 24 (12 kız ve 12 erkek) ve bir Anadolu lisesinden 33 (20 kız ve 13 erkek) olmak üzere toplam 57 öğrenci ile birlikte üç hafta boyunca kimya dersinden sonra yürütülmüştür. Araştırmada TaTGA yöntemi çalışma yaprakları ile birlikte kullanılmış ve öğrenci cevapları veri kaynağı olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca, ön ve son test olarak Günlük Yaşam Kimyası Tutum Ölçeği uygulanmıştır. Çalışma yapraklarında yer alan değerlendirme soruları kazanımlara ulaşılma düzeyi ve bunların günlük hayata transfer edilebilmelerini yorumlamak üzere analiz edilmiştir. Elde edilen veriler ışığında, her iki okula devam eden öğrencilerin tutumlarında anlamlı bir farklılığın olmadığı tespit edilmiştir (t32=1,186; p >0,05 ve t23=1,941; p>0,05). Cinsiyet yönünden incelendiğinde de anlamlı bir farklılık olmadığı görülmüştür (tön55= -0,479; p>0,05 ve tson55=-0,443; p>0,05). Ayrıca çalışma yaprağında yer alan değerlendirme sorularına verilen cevapların analizleri cinsiyete bağlı anlamlı bir farklılığın olmadığını göstermiştir. TaTGA yöntemine göre hazırlanan çalışma yapraklarına her bir uygulama için verilen cevaplar incelendiğinde genel olarak Anadolu lisesindeki öğrencilerin tahmin ve buna dayalı tartışmaların yapıldığı ilk bölümde daha başarılı olduğu bulunmuştur. İlk iki uygulama için değerlendirme bölümüne verilen cevaplarda Anadolu lisesi öğrencilerin daha başarılı olduğu ancak üçüncü uygulamada ise çok programlı Anadolu lisesi öğrencilerinin daha başarılı olduğu bulunmuştur. TaTGA adımlarından hiç birinde çok programlı lise lehine anlamlı bir fark bulunamamışken temas yüzeyi ile ilgili uygulamada Anadolu lisesinden daha başarılı olması beklenmedik bir durumdur. Bu durum çok programlı lise öğrencilerinin ilgili kavramlar ve olguları günlük hayata daha iyi uygulayabildiğine ve bilgileri yeni duruma daha iyi transfer edebildiğine bir kanıt olarak görülebilir. Son zamanlarda yapılan çalışmalarda TaTGA’nın kimya kavramlarını günlük hayata transfer etmede etkili bir yöntem olduğu ortaya konulsa da okul türünün ve deney konu ve kavramlarının da bu süreci etkileyici faktörler olduğu tespit edilmiştir. İleride yapılacak olan çalışmalarda daha fazla sayıda okul türü ve etkinlik sayısı ile burada elde edilen sonuçların derinlemesine irdelenmesinin faydalı olacağı düşünülmektedir. 73 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Sosyal Yapılandırmacılık Temelinde Geliştirilen Öğretim Etkinliklerinin Lise 10. Sınıf Öğrencilerin Fosil Yakıtlar Konusunu Öğrenmeleri Üzerine Etkisi Filiz KABAPINAR1 ve Kezban KARA2 Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Bölümü 2 Cevizli Anadolu İmam-Hatip Lisesi, İstanbul 1 Kimya öğretim programının 2013 yılındaki revizyonu ile “endüstride ve canlılarda enerji” isimli ünite temel düzey 10. sınıf öğretim programında yer bulmuştur. Öğretim programında öğrencinin bilgiyi üretme sürecindeki aktifliği vurgusu ders kitaplarında yeterince yer bulamamıştır. Öğretmen kılavuz kitabının olmayışı da öğretmenleri yepyeni bir üniteyle baş başa bırakmıştır. Temel düzey için hazırlanmış olduğundan sözel bilgi içerikli bu ünite öğretmenler tarafından sunuş yoluyla öğretim modeli kullanılarak işlenmektedir. İster sayısal isterse sözel olsun öğretim beceri edinimini hedeflediği sürece öğrencinin bilimsel bilgiyi üretmesine yardımcı olabilir. Bu bakış açısından hareket ile, bu çalışmada fosil yakıtlar konusuna ilişkin sosyal yapılandırmacılık temelinde bir öğretim tasarımı yapılmıştır. Öğretim materyalleri öğrencilere sözel, sayısal ve görsel bazı kaynaklar sunacak biçimde tasarlanmıştır. Öğrenciden beklenilen sözü edilen kaynakları incelemeleri ve bilgiyi oluşturmalarını sağlayacak soruları yanıtlamalarıdır. Tasarlanan öğretim etkinliklerinin etkililiğini bulmak amacıyla öğrencilerin öğretim öncesi ve sonrası konu ile ilgili bilgileri incelenmiştir. Bu amaçla ön test son test deneysel desenin kullanıldığı araştırmada öğretim etkinlikleri iki ayrı devlet lisesinin 10. sınıf öğrencilerine uygulanmıştır. Tasarlanan etkinlikler öğrencilerin akranları ile çalışmalarını sağlayacak biçimde uygulamaya konulmuştur. Böylece, öğrencilerin soruları yanıtlarken birbirleri ile tartışmaları ve bilimsel kavramları kullanmaları teşvik edilmiştir. Öğrencilerin öğretim öncesi ve sonrası bilgileri açık uçlu kavramsal sorulardan oluşan bir anket formu ile belirlenmiştir. Ön ve son test olarak işlev görecek olan bu sorular ile kömür çeşitleri, oluşum biçimleri, verdikleri enerji, çevre kirliliğine olan etkileri diğer fosil yakıtlara göre üstünlükleri ve sakıncaları irdelenmiştir. Öğrencilerin sorulara verdikleri yanıtlar içerik analizine tabi tutulmuştur. Öğretim etkinliklerine ilişkin çalışma yaprakları da içerik analizine tabi tutulmuş böylece öğretim materyalinin değerlendirilmesi olanaklı olmuştur. Analizler öğrencilerin kömürün oluşumunu, çeşitlerini, yapıları ile verdikleri enerji miktarı arasındaki ilişkiyi ve çevre kirliliğine olan etkilerini anlayabildiklerini göstermiştir. Öte yandan, öğrenciler kendilerine verilen kömür örneklerinden hangisinin daha fazla ısı verdiğini bulmak üzere deney önerme noktasında yetersiz kalmışlardır. Tasarlanan öğretim etkinliklerinin öğrencileri bilgiye ulaştırmada etkili olduğu ancak deney tasarlama sürecinde yardımcı olamadığı söylenebilir. 74 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Çoklu Gösterimleri İçeren Laboratuvar Uygulamaları Sınıf Öğretmeni Adaylarının “Kimyasal Değişme ve Fiziksel Değişme” Kavramlarıyla İlgili Bilişsel Yapılarının Gelişimine Katkı Sağlar mı? Ayşegül DERMAN Gaziantep Üniversitesi, Nizip Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Bu araştırmanın amacı maddenin tanecikli yapısıyla ilgili düşük ve yüksek anlama düzeylerine sahip sınıf öğretmeni adaylarının çoklu gösterimleri içeren laboratuvar öğretimi öncesi ve sonrasında “fiziksel ve kimyasal değişme” kavramlarıyla ilgili bilişsel yapılarını belirlemektir. Bu çalışma yarı deneysel öntest-sontest karşılaştırmalı grup deseni kullanılarak tasarlanmıştır. Ön test olarak “Maddenin Tanecikli Yapısı Tanı Soruları (MTYTS)” ve “Kelime İlişkilendirme Testi (KİT)” öğrencilerin laboratuvar çalışmaları başlamadan iki hafta önce, son test olarak aynı KİT laboratuvar çalışmaları tamamlandıktan iki hafta sonra uygulanmıştır. Bu çalışmada karma araştırma metodu kullanılmıştır. Nitel veri toplama; nicel ve nitel analiz yöntemleri kullanılmıştır. Seçilen bu desen, maddenin tanecikli yapısını (MTY) anlamaları bakımından farklılaşan iki grubun kimyasal ve fiziksel değişme kavramlarıyla ilgili bilişsel yapılarının karşılaştırılmasına (çoklu gösterimleri içeren laboratuvar öğretimi- ÇGİLÖ öncesi ve sonrası) imkan tanımaktadır. Bu çalışmanın katılımcıları sınıf öğretmenliği programında öğrenim gören “Fen Laboratuvar Uygulamaları I” dersini alan 40 tane ikinci sınıf öğrencisidir. Araştırma sorularını cevaplayabilmek için ihtiyaç duyulan nitel ve nicel veriler iki farklı ölçme aracı kullanılarak (2014-2015) sonbahar döneminde toplanmıştır. Katılımcıların maddenin tanecikli yapısıyla ilgili kavrama düzeylerini belirlemek için beş açık uçlu sorudan oluşan “MTYTS” ölçeği kullanılmıştır. Öğrencilerin maddenin tanecikli yapısıyla ilgili düşük ve yüksek anlama düzeylerini belirlemek için; öğrencilerin MTYTS ölçeğinden aldıkları puanların SPSS programıyla descriptive analizleri yapılmıştır. Bu analiz sonuçlarına göre puanları median değerinin(2.5000) altında olan öğrenciler “Düşük kavrama düzeyi”, üstünde olanlar ise “Yüksek Kavrama Düzeyi” olarak değerlendirilmiştir. KİT’in analizinde içerik analizi kullanılmıştır. Uyarıcı kelimelere verilen geçerli cevap kelimeler Excell ortamına aktarılarak frekans tablosu oluşturulmuştur ve bu frekans tablosundan yararlanarak öğrencilerin bilişsel yapı haritaları oluşturulmuştur. ÇGİLÖ öncesi ve sonrası kıyaslandığında uyarıcı kelimelerle (kimyasal değişme, fiziksel değişme) ilişkilendirilen cevap kelimelerin sayısında artış gözlenmiştir ayrıca özellikle düşük kavrama düzeyindeki öğrencilerin yanlış kavramalarının büyük oranda elimine edildiği görülmüştür. Bulgular doğrultusunda, ÇGİLÖ’nin öğrencilerin kimyasal ve fiziksel değişme kavramlarıyla ilgili bilişsel yapılarının gelişimine katkı sağladığını söyleyebiliriz. 75 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Aktif Öğrenmeye Uygun Kimya Deneylerinin Tasarım ve Uygulama Prensipleri Mustafa TAVASLI Uludağ Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü Aktif öğrenme öğrencilerin merkezde olduğu ve bilgileri kendilerinin inşa ederek ya da deneyerek öğrendikleri bir eğitim sistemidir. Bu sistemde öğrencilerin zihinsel ve fiziksel yeteneklerini tam olarak kullanması hedeflenmektedir. Dünya eğitim sistemi bu eğilim içerisinde olup Türkiye de bu eğilime uyum sağlama çabasındadır. Ancak aktif öğrenmeye uygun eğlenceli ve ekonomik kimya deneyleri henüz Türkiye’de sınırlıdır. Bu ise Türkiye’nin uyum çabasını zorlaştıran bir problem olarak ortada durmaktadır. Bu sunumun amacı aktif öğrenmeye uygun, temel kavramların kolay öğrenilebildiği, ekonomik ve eğlenceli kimya deney setlerinin tasarım ve uygulama presiplerini paylaşmaktır. Deney tasarımlarımız 5 temel etkinlik içermekte olup bunlar iş sağlığı ve güvenliği, temel bilimsel ölçümler, yazma, temel kimyasal olaylar, kimyasalların günlük yaşamdaki kullanım alanlarıdır. Etkinlikler ham bilgilerin işlenmesi ve yeniden yapılandırılmasına uygun olarak tasarlandı. Bu bağlamda öğrenciler, iş sağlığı ve güvenliği kapsamında kimyasalların potansiyel tehlikelerini etiket veya malzeme güvenlik formundan belirleyecekler. Ve bu bilgiler sonucunda kimya laboratuvarlarında kullanmak üzere uygun kişisel koruyucu donanım seçeceklerdir. Ardından temel bilimsel ölçümlerin (hacim, sıcaklık, kütle ölçümleri) doğru ve güvenilir olması için nelere dikkat edilmesi gerektiği öğrenilecektir. Bu ölçümlerdeki hatanın bilimsel çalışmaların güvenilirliğini yok ettiği, gerçek hayatta ise ciddi yaralanmalara veya ölümlere yol açtığı örneklerle ortaya konulacaktır. Etkinlikler boyunca her bir öğrenci yaptığı gözlemi, yürüttüğü tahmini ve düşüncesini yazarak zihinsel yeteneklerini geliştirmesi hedeflendi. Böylelikle öğrencilerimiz bilgilerini yeniden anlamlandırarak farklı problem çözümünde ya da ürün oluşumunda kullanacaktır. Deneylerde kimyasal olayların (iyonik katıların suda çözünmesi) ısı değişimi laboratuvar yapımı kalorimetre ile ölçülecektir. Bu bağlamda Q=m.c.Δt formülündeki temel kavramlar ile bağımlı ve bağımsız değişkenler öğrenilmiş olacaktır. Ayrıca bu deneylerde iyonik bir katının su ile etkileşiminin oluşturduğu homojen bir karışım (çözelti) ele alınacaktır. Çözünme ile ilgili denklem yazma, denkleştirme ve iyon yükleri gibi temel kavramlar öğrenilecektir. Son olarak gözlenen ısı değişiminin günlük hayattaki kullanım alanının sorgulanması sağlanacaktır. Bu etkinliklerin uygulanmasında öğretmenin rolü ise öncelikle öğrencilerin seviyesini tespit etmek ve buna bağlı olarak öğrencilerin bilgi ve tecrübelerini kullanmalarında yol gösterici olmaktır. Sonuç olarak deney setimizle öğrenciler basit temel kavramları yerinde ve doğru kullanmasını ve bu kavramların gündelik hayatla bağlantısını uygulamalı olarak görmüş olacaklardır. 76 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Sorgulamaya Dayalı Laboratuvar Etkinliklerinin Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Genel Kimya Konularını Anlamalarına Etkisi Ayfer MUTLU1 ve Burçin ACAR ŞEŞEN2 Kırklareli Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı 1 2 Doğası gereği, gözlem yapma, araştırma, sorgulama gibi bilimsel becerileri gerektiren fen bilimleri için laboratuvar uygulamaları büyük önem taşımaktadır. Ancak, laboratuvarda gerçekleştirilen her uygulama, öğrencilerin bu becerileri kazanmalarına olanak sağlayamamaktadır. Etkili laboratuvar ortamı, uygun öğrenme yöntem ve teknikleriyle desteklenerek oluşturulabilir. Hipotez kurma, araştırma tasarlama, veri toplama ve analiz etme, sonuçlarını yorumlama gibi becerilere odaklanan sorgulamaya dayalı öğrenme bu yöntemlerden biridir. Sunulan çalışmada, sorgulamaya dayalı laboratuvar etkinliklerinin öğretmen adaylarının kavramsal anlamalarına etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu kapsamda, Genel Kimya dersindeki Kimyasal Kinetik konusuna yönelik iki, Kimyasal Denge konusuna yönelik bir, Termokimya konusuna yönelik bir, Asitler ve Bazlar konusuna yönelik iki, Elektrokimya konusuna yönelik iki olmak üzere toplamda sekiz sorgulamaya dayalı laboratuvar etkinliği geliştirilmiş ve deney çalışma kağıtları hazırlanmıştır. Deney çalışma kağıtlarında laboratuvar etkinlikleri, ön sorgulama yapılabilmesi amacıyla günlük hayatla ilişkili ve araştırma problemini içeren bir senaryo ile başlatılmıştır. Çalışma kağıdında ayrıca, öğretmen adaylarının senaryoda verilen araştırma problemine yönelik kurdukları hipotezleri, bu problemi çözmek için tasarladıkları deneysel işlemleri, deneysel işlemler neticesinde elde ettikleri verileri, elde ettikleri sonuçları ve sonuçlarının hipotezleri ile uyumuna yönelik tartışmalarını not alacakları uygun boşlukların olmasına dikkat edilmiştir. Öğretmen adaylarından laboratuvar ortamında deneylerini bizzat tasarlamaları istendiğinden, çalışma kağıdındaki deney tasarlama kısmında deneyde kullanılması istenilen deney malzemeleri, kimyasallar ve cihazların resimleri yerleştirilmiştir. Hazırlanan laboratuvar çalışma kağıtları; bilimsellik, anlaşılabilirlik, görsellik, amaca ve öğretmen adaylarının düzeylerine uygunluğu açısından değerlendirilmesi amacıyla dört kimya eğitimcisine ve beş fen bilgisi öğretmen adayının görüşüne sunulmuştur. Sunulan çalışmada kontrol gruplu ön test-son test deneysel desen kullanılmıştır. Bu kapsamda otuz dört fen bilgisi öğretmen adayı rastgele yollarla deney ve kontrol olmak üzere iki gruba ayrılmış, deney grubunda (N=17) sorgulamaya dayalı laboratuvar etkinlikleri yürütülürken, kontrol grubunda (N=17) aynı etkinlikler geleneksel yaklaşıma dayalı olarak gerçekleştirilmiştir. Veri toplama amacıyla uygulamalardan önce ve sonra araştırmacılar tarafından geliştirilen iki aşamalı Genel Kimya Kavram Testi kullanılmıştır. Mann Whitney-U testi sonuçlarına göre, grupların ön testleri arasında anlamlı bir farklılık bulunmazken (U=134.500, p>0.05), son test puanları arasında deney grubu lehine anlamlı farklılık olduğu belirlenmiştir (U= 35.000, p<0.05). Ayrıca, öğretmen adaylarının kavramsal anlamalarını belirlemek amacıyla, test maddelerine verilen cevaplar analiz edilmiş ve uygulamalar sonrasında deney grubunun, kontrol grubuna kıyasla, daha az sayıda ve oranda alternatif kavrama sahip olduğu, kavramsal anlamalarının da daha yüksek seviyede olduğu belirlenmiştir. Sonuçlar, sorgulamaya dayalı laboratuvar etkinliklerinin Genel Kimya kavramlarını anlamada etkili olduğunu ortaya koymuştur. Elde edilen sonuçlar ışığında, Genel Kimya dersinin diğer konularında da sorgulamaya dayalı laboratuvar etkinliklerinin geliştirilmesi ve uygulamalarının yaygınlaştırılması önerilmektedir. 77 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Sıvıların Özellikleri Konusunun Bağlam Temelli Yaklaşımla Öğretiminin Öğrenci Başarısı Üzerindeki Etkisi Hülya DEMİRCİOĞLU, Fatma BEKTAŞ ve Gökhan DEMİRCİOĞLU KTÜ fatih Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü, Kimya Eğitimi Eğitim faaliyetlerinde öğrenci ve öğretmenin etkileşiminin güçlü olması kadar etkileşim noktasının hayatla bağlantılı olması da önemlidir. Eğitim süreci boyunca biriktirdiği bilgileri nerede ve nasıl kullanacağını bilmeyen öğrenciler yerine, bu bilgileri günlük yaşamla ilişkilendirip güncel problemlere çözüm üretebilen meraklı, yaratıcı ve öğreniminden en fazla kendisini sorumlu tutan öğrenciler, eğitimcilerin birçok yöntem ve teknik uygulayıp ulaşmaya çalıştığı öğrencilerdir. Bu nedenle, fen dersleri öğretilirken uygun yaklaşımların seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu duruma çözüm getirebilecek etkin yaklaşımlardan birisi de, Bağlam Temelli Öğrenme Yaklaşımıdır. Bu araştırmanın amacı, sıvıların özellikleri konusunda bağlam temelli yaklaşıma dayalı olarak gerçekleştirilen öğretimin öğrenci başarısı üzerindeki etkisi belirlemektir. Araştırmada, yarı deneysel yöntem kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemi, 9. sınıfta öğrenim gören toplam 53 öğrenciden (27 kontrol grubu, 26 deney grubu) oluşmaktadır. Örneklem seçilirken basit rastgele örnekleme tekniği kullanılmıştır. Araştırmanın uygulama kısmı, her iki sınıfta da dört ders (4x40) saatinde tamamlanmıştır. Uygulama sonunda öğrencilerden dersin işlenişi ve kullanılan materyallerle ilgili düşüncelerini yazmaları istenmiştir. 12 sorudan oluşan iki aşamalı “Sıvıların Özellikleri Testi”, deney ve kontrol grubuna etkinlik öncesi ve sonrası olmak üzere iki kez uygulanmıştır. Pilot çalışma sonunda testin güvenirliği KR 21 formülü kullanılarak 0,66 olarak bulunmuştur. Sıvıların özellikleri (yüzey gerilimi, adhezyon-kohezyon kuvvetleri, kılcallık (kapiler) etki ve viskozite) ile ilgili her kavram için ayrı ayrı hikâyeler, çalışma yaprakları ve sunu hazırlanmıştır. Her bir konuyla ilgili hazırlanan materyallerin sınıf ortamında uygulaması dört aşama (giriş aşaması, merak ve planlama aşaması, gelişme aşaması, ilişkileri kurma aşaması) göz önüne alınarak gerçekleştirilmiştir. Uygulamanın sonunda elde edilen verilere kovaryans analizi uygulanmıştır. Kovaryans analizi sonucunda deney grubu ile kontrol grubu arasındaki ortalama farkın istatistiksel olarak deney grubu lehine anlamlı olduğu belirlenmiştir (F(1;50)=4,118; p=0,048). Analizde ön teste göre ayarlanmış son-test ortalamaları deney grubunun 25,64 ve kontrol grubunun 22,31 olarak belirlenmiştir. Bu analizde ön test sonuçları ortak değişken olarak alınmıştır. Analiz sonucunda ön-test sonuçlarının son test sonuçları üzerinde anlamlı bir etkiye sahip olduğu belirlenmiştir (F(1;50)=10,448; p=0,002). Her iki gruptaki öğrencilerden uygulama süreciyle ilgili fikirleri alındığında, deney grubu öğrencilerinin süreçten daha fazla hoşnut olduğu derslerden sıkılmadığı, daha anlaşılır, ilgi çekici ve eğlenceli buldukları tespit edilmiştir. Kontrol grubu öğrencileri ise sürecin diğer ders saatlerinden çok farklı olmadığını, bazen sıkıldıklarını ve dersten koptuklarını, deneyler yapmak istediklerini söylemişlerdir. Yapılan sınıf içi tartışmalardan, öğrencilerin uygulama sürecine yönelik yaptığı açıklamalardan ve testten elde edilen bulgulardan bağlam temelli yaklaşımın, öğrencilerin kimya dersine karşı ilgilerini ve başarılarını artırmada katkı sağladığı sonucuna ulaşılmıştır. Yapılacak geciktirilmiş son test ile bu yaklaşımın kalıcı öğrenme üzerinde ne kadar etkili olduğu araştırılabilir. 78 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Bir Kimya Laboratuvarı Etkinlik Örneği: Basit Kromatografi Uygulaması ve Disiplinlerarası İlişkilendirilmesi Handan ÜREK ve Gamze DOLU Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Yapılan araştırmalarda, çeşitli sınıf seviyelerindeki öğrencilerde, kimya konularıyla ilgili bazı bilgi eksikliklerine dikkat çekilmektedir. Bu durumun üstesinden gelmenin bir yolu, kimya laboratuvarında farklı uygulamalar yardımıyla öğrencilerin deneyler yapmasını sağlayıp bilgiyi zihinlerinde daha kalıcı olarak yapılandırmalarına olanak sağlamaktır. Bu anlamda, laboratuvar uygulamaları, teorik bilginin öğrenci tarafından yaparak ve yaşayarak gözlemlenmesi, bilginin daha kalıcı ve anlamlı olmasını sağlaması açısından kimya öğretiminde önemli bir yere sahiptir. Bu uygulamalarda, bilimsel süreç becerilerinin kullanımının yanı sıra disiplinlerarası geçişe yer verilmesi, öğrencilere sağlanan kimya eğitiminin kalitesinin arttırılması açısından önem taşımaktadır. Bu düşünceden yola çıkılarak yapılan çalışmada, üniversite birinci sınıf öğrencilerine yönelik olarak Genel Kimya Laboratuvarı dersi kapsamında uygulanabilecek basit kağıt kromatografisi ile ilgili bir etkinlik tasarlanmıştır. Bu etkinlik ile şunlar hedeflenmiştir: (i) Çözeltileri ayırma yöntemlerinden biri olan basit kağıt kromatografisi yönteminin uygulanması (ii) Doğal ve yapay maddeler arasında yapısal anlamdaki farkların gözlemlenmesi (iii) Aynı maddenin farklı çözücülerde yürüme hızlarının belirlenmesi ve hesaplanması. Bu kazanımlar ile, bir kimya laboratuvar uygulaması olan kromatografinin, fizik ve biyoloji ile ilişkilendirilmesi hedeflenmiştir. Böylece, etkinliğin, üniversite birinci sınıf seviyesinde eğitim almakta olan fen bilimleri öğrencilerine yönelik verilen Genel Kimya Laboratuvarı dersinde uygulanabilirlik açısından anlamlı olmasına dikkat edilmiştir. Bu etkinlikte bitkisel kökenli üç farklı doğal madde ve ispirtolu kalem, gıda boyası gibiüç farklı yapay madde kullanılarak deney uygulaması yapılmış ve elde edilen bulgular kazanımlar çerçevesinde değerlendirilmiştir. Geliştirilen bu etkinlik,42 Fen Bilgisi Öğretmenliği, birinci sınıf öğrencisine uygulanmıştır. Öğrencilerin, deney prosedürünü takip edebilmeleri ve gözlemlerini kaydedebilmeleri için bir çalışma yaprağı geliştirilmiştir. Öğrencilerin, etkinlikten önceki ve sonraki durumlarını değerlendirmek üzere 4 açık uçlu sorudan oluşan bir test uygulanmıştır. Elde edilen veriler, içerik analizine tabi tutulmuştur. Bunun yanında, katılımcılardan seçilen 5 öğrenci ile yapılan etkinliğin disiplinlerarası ilişki kurabilmeye etkisini değerlendirebilmek amacıyla yarı yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Araştırma bulgularına göre yapılan etkinliğin öğrencilerin bazı bilgi eksikliklerini tamamlaması açısından faydalı olduğu görülmüştür. Ayrıca,yapılan mülakatlardan, etkinliğin, öğrencilerin kimyanın diğer disiplinler ile olan ilişkisini daha net görmelerini sağladığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu araştırma sonunda, geliştirilen etkinliğin Genel Kimya Laboratuvar dersi alan farklı bölüm öğrencilerine uygulanarak etkisinin incelenmesi önerilebilir. 79 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Öğretmen Adaylarının Hazırladıkları Çevre Kimyası Projelerinin Bilimsel Araştırma Yeterlikleri Açısından Analizi Muammer ÇALIK Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 21. yüzyılın teknoloji çağı olması ve ülkelerin teknolojiden yararlanma seviyelerini en üst düzeye çıkarma gayreti içerisinde olmalarından dolayı, öğrenen durumundaki bireylere bilimsel araştırma yapma sürecinde teknolojiyi kullanma imkânı verilmelidir. Bu bağlamda, öğretmen adaylarının aldıkları eğitimde, onların teknoloji destekli bilimsel araştırmalarla meşgul olmalarını sağlamalı ve bilimsel araştırma yeterliklerini geliştirmelidir. Öğretmen adaylarına bu yeterlikleri kazandırabilecek modellerden birisini ise teknoloji boyutu ile bilimsel kavramsallaştırma, bilimsel araştırma ve bilimsel iletişim aşamalarını bir araya getiren Teknoloji Destekli Bilimsel Araştırma (TEDBA) oluşturmaktadır. Bu araştırmada, çevre kimyası seçmeli dersi TEDBA modeline göre işlenmiş ve TI-84, CBL, pH sensörü, bulanıklık sensörü, GPS, fotometri gibi teknolojik araç-gereçlerin tanıtımı yapılmıştır. Ayrıca, öğretmen adaylarının 3-4 kişilik gruplar halinde çalışarak tanıtılan teknolojik araç-gereçlerin kullanımını içeren çevre kimyası projeleri yapmaları istenmiştir. Bu çalışmanın amacı, öğretmen adaylarının hazırladıkları çevre kimyası projelerini bilimsel araştırma yeterlikleri açısından analiz etmektir. Çevre kimyası seçmeli dersine Sınıf Öğretmenliği programı ikinci sınıfta okuyan 54 öğrenci katılmış olup toplamda 18 araştırma projesi teslim edilmiştir. Ancak, çevre kimyası projelerinde tanıtılan teknolojik araç-gereçlerin kullanım zorunluluğunun ön koşul olarak konulmasından dolayı, 3 araştırma projesi değerlendirme sürecine dâhil edilmemiştir. Çevre kimyası projeleri, 11 maddelik bilimsel araştırma rubriğine göre; eksik (0 puan), başlangıç (1 puan), gelişim (2 puan) ve yeterli (3 puan) seviyeleri göz önüne alınarak değerlendirilmiştir. Elde edilen puanların tanımlayıcı istatistiksel analizleri yapılmış ve her bir kriter bu seviyelere göre gruplandırılmıştır. Çalışmada, sınıf öğretmen adayları tarafından hazırlanan çevre kimyası projelerinin bilimsel araştırma rubriğindeki on bir kriterin dokuzunda yeterli seviyede olduğu tespit edilmiştir. Bu durumun, çevre kimyası dersinin TEDBA modeline göre teorik ve uygulama arasında denge oluşturarak işlenmesinden kaynaklandığı düşünülmektedir. Ancak çevre kimyası projelerinin “Matematiksel araçları ve yazılımları kullanarak istatistiksel analiz yapmak için verileri toplama, analiz etme ve grafik ve tablolarda sunma” kriterinde (9. Kriter) gelişim ve “Araştırmanın yinelenmesini ve geliştirilmesini açık bir şekilde ifade etme” kriterinde (10. Kriter) de başlangıç seviyesinde olduğu ortaya çıkmıştır. Dokuzuncu kriterdeki bu eksiklik sınıf öğretmen adaylarının tanıtılan Logger Pro yazılımını kullanım becerilerinin sınırlı olmasından kaynaklanabilir. Aynı zamanda, öğretmen adaylarının ikinci sınıfta olmasından dolayı, henüz bilimsel araştırma yöntemleri dersini almamış olmalarının da onuncu kriterin başlangıç seviyesinde kalmasına sebep olduğu düşünülmektedir. Çevre kimyası seçmeli dersinin bilimsel araştırma yöntemleri dersiyle aynı dönemde açılması öğretmen adaylarının bilimsel araştırma yeterliklerinin daha fazla gelişmesine yardımcı olabilir. Ayrıca, sınıf öğretmen adaylarının sınırlı fen/kimya ilgisi ve bilgisi düşünüldüğünde, özellikle bu türden yenilikçi uygulamalara devam edilmesi gerektiği önerilmektedir. 80 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Öğrencilerin Katyonların Kalitatif Sistematik Analizi Konusundaki Performans ve Başarı Düzeylerinin Belirlenmesi: I Diyagramı Uygulamaları Nalan AKKUZU ve Melis Arzu UYULGAN Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı Kimyanın gelişmesine en çok katkısı olan ve en eski bilim dallarından biri olan Analitik Kimya, farklı maddeleri tanıma ve onların bileşenlerini tayin etmeyi amaçlar. Fizik, biyoloji, mineroloji, sanayi, tıp, ziraat gibi bilimlerin kimyasal süreçlerini anlamada büyük rol oynayan analitik kimyanın öğrenimi de oldukça önemlidir. Analitik kimya biliminin öğretimi konusunda özellikle kalitatif sistematik analiz laboratuarı deneylerinin önemi yapılan çalışmalarda vurgulanmaktadır. Kalitatif sistematik analiz deneyleri öğrenciye maddeyi tanıma olanağını sağlayan en iyi laboratuar çalışmalarından biridir. Ancak üniversitede kimya eğitiminde kalitatif sistematik analiz deneylerine yeterli önem verilmemektedir. Oysaki bu kalitatif sistematik analiz deneyleri hem maddelerin özelliklerinin tanınmasında hem de kimya kavramlarının gelişmesi ve yerleşmesi için oldukça gereklidir. Bu nedenle laboratuvar ortamında bu deneylerin daha etkili bir şekilde yürütülebilmesi için farklı yaklaşım, yöntem, teknik ve araçlara ihtiyaç duyulmaktadır. I diyagramı, öğrencilerin bu analizler sırasında kullanabileceği önemli eğitsel araçlardan biridir. Bu araştırmada katyonların kalitatif sistematik analiz deneyleri I diyagramı aracı kullanılarak yürütülmüştür. Buradan hareketle çalışmanın amacı I diyagramı uygulamaları ile birlikte öğrencilerin 1.-5. Grup katyonların sistematik analizi konusundaki performanslarını ve başarılarını belirlemektir. Araştırma, I diyagramı uygulamaları ile öğrencilerin analitik kimyada katyonların kalitatif sistematik analizleri, özellikleri ve reaksiyonlarını tanımaları ve uygulamalar sırasında bu konudaki performanslarının durumunu tespit etmek amacıyla son derece önemlidir. Araştırma performansa dayalı durum belirleme olduğu için yöntem olarak özel durum çalışması kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini bir devlet üniversitesinin Eğitim Fakültesi Kimya Öğretmenliği Programında öğrenim gören ve Analitik Kimya Laboratuvarı-I dersini alan toplam 31 kişi oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak 1.-5. grup katyonların sistematik analizi başarı testi, yarı yapılandırılmış görüşme ve I diyagramı dokümanları veri toplama aracı olarak kullanılmıştır. Araştırmanın uygulama ve veri toplama süreci toplam 12 haftadır. Araştırmanın nicel veri analizinde korelasyon analizi kullanılırken nitel veri analizi olarak içerik analizi kullanılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına bakıldığında, öğrencilerin I diyagramından aldıkları performans puanlarının 1.-5. grup katyonların sistematik analizi başarı testinden aldıkları puanlar ile ilişkili olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca görüşme bulguları öğrencilerin süreç içerisinde I diyagramı uygulamaları ile katyonların kalitatif analizlerini daha iyi anladıklarını ve bu konudaki performanslarını arttırdığını göstermektedir. Elde edilen sonuçlar dikkate alındığında I diyagramı uygulamalarının öğrencilerin herhangi bir konudaki performansları sürecinde üst düzey düşünme, problem çözme, analitik ve eleştirel düşünme becerilerini geliştirmek amacıyla da kullanılması önerilebilir. 81 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Kavram Karikatürü Destekli İki Aşamalı Test ile Öğretmen Adaylarının Kimyasal Denge Konusundaki Kavram Yanılgılarının Belirlenmesi Büşra BİBEROĞLU, Sabriye KUŞ, Meryem TEPE ve Nagihan YILDIRIM Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi ABD. Günümüzde yanlış öğrenmeler ve bunun getirisi olan yanlış kavramlar fende karşılaşılan büyük bir sorundur. Kavramların öğrenciler tarafından yanlış algılanmasıyla doğru olmayan bilgiler oluşur. Oluşan bu doğru olmayan bilgiler kavram yanılgısı olarak tanımlanır. Fen derslerinde anlamlı ve kalıcı bir öğrenmeyi sağlayabilmek için öğretim sürecine başlamadan önce öğrencilerin sahip oldukları kavram yanılgılarının belirlenmesi ve bu yanılgıların giderilmesi gerekmektedir. Öğrencilerin anlamakta zorlandıkları konulardan birisi de Kimyasal Denge konusudur. Bu konuyla öğrenciler ilk defa ortaöğretimde karşılaşmaktadırlar. Akabinde üniversitelerin fene dayalı bölümlerinde Genel Kimya dersi kapsamında tekrar karşılaşmaktadırlar. Yapılan çalışmalar bu konuda öğrencilerin, öğretmen adaylarının ve öğretmenlerin dahi kavram yanılgılarına sahip olabileceğini göstermektedir. Kavram yanılgılarının belirlenmesinde ve giderilmesinde mülakatlar, çizimler, kavram haritası, kelime ilişkilendirme testleri, iki aşamalı testler, kavram karikatürleri, vb. birçok yöntem kullanılmaktadır. Bu yöntemlerin birbirlerine göre avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır. Örneğin mülakatların uygulama süreci ve analizi, iki aşamalı testlerin geliştirilmesi uzun zaman alır. Çizimlerin uygulanması çok basittir ancak analizi sübjektif olabilmektedir. İki aşamalı testler öğrencilerin muhakeme yapmasına imkan sağlar aynı zamanda güvenilir ve geçerli sonuçlar verir. Öğretmenler kavram yanılgılarını belirlemekte, uygulama ve analiz süreci daha kısa ve basit olan veri toplama araçlarına ihtiyaç duymaktadırlar. Bu çalışmanın amacı fen bilgisi öğretmen adaylarının Genel Kimya-2 dersi kapsamında kimyasal denge konusundaki kavram yanılgılarını belirlemek için kavram karikatürü destekli iki aşamalı bir test geliştirmektir. Çalışmanın problemini araştırmak amacıyla nitel araştırma yaklaşımı kapsamında özel durum çalışması deseni kullanılmıştır. Bu çalışmanın örneklemini Rize ilinde 2014-2015 eğitim öğretim yılında Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği programına devam eden 41 birinci sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Çalışmanın ilk bölümünde veri toplama aracı olarak içerisinde bir adet çizim ve on adet mülakat sorusunun yer aldığı “Kimyasal Denge Mülakat Soruları” hazırlanarak örneklem içerisindeki 8 öğrenciye uygulanmıştır. Elde edilen verilerin analizinden ve literatürdeki benzer çalışmalardan öğrencilerin bu konudaki kavram yanılgıları belirlenmiştir. Bu yanılgılardan yola çıkarak kavram karikatürü destekli iki aşamalı bir test geliştirilmiştir. Testin kapsam geçerliliğini sağlamak için iki alan eğitimcisi tarafından incelenmiştir. Gerekli düzenlemeler yapıldıktan sonra test örnekleme uygulanmıştır. Çalışmanın sonucunda öğretmen adaylarının kimyasal denge konusunda çizim yapmada eksiklikleri olduğu ve bunun nedeninin ise var olan kavram yanılgıları olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca öğretmen adaylarının literatürdekilere benzer yanılgılara sahip oldukları görülmüş ve geliştirilen testin kavram yanılgılarını belirlemede kullanışlı olduğu söylenebilir. 82 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Proje Tabanlı Öğrenmenin Madde ve Işık Etkileşimi Uygulamasında Kimya Öğretmen Adaylarının Akademik Başarısına Etkisi Sibel KILINÇ ALPAT, Özge ÖZBAYRAK AZMAN ve Şenol ALPAT Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü, Kimya Eğitimi Eğitimin niteliğini arttırmak için öğrenciyi merkeze alan, gelişimlerine ve bilgiyi yapılandırmalarına olanak sağlayan çağdaş yaklaşımların kullanılması gerekmektedir. Öğrenci başarısının artması için derste kullanılan yaklaşımın önemi büyüktür. Öğrencilerin problem çözme becerilerini geliştiren, ezberden uzaklaştıran uygun yaklaşımlar kullanılmalıdır. Proje tabanlı öğrenme öğrencilerin tek başlarına ya da küçük gruplar halinde çalışarak somut ürünler ortaya koymalarını amaçlayan bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım sayesinde öğrenciler bilgiyi yapılandırıp ürüne dönüştürebilmektedir. Ayrıca bu yaklaşım öğrencilere araştırma yapma, sunum yapma, bilgisayar kullanma ve düşünme becerisi gibi katkılar sağlamaktadır. Kimya dersleri laboratuar uygulamalarına dayandığı için proje tabanlı öğrenme oldukça yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Bu çalışmanın amacı; Analitik Kimya dersinde spektrofotometrik analizlerin temelini oluşturan madde ve ışık etkileşimi ve uygulaması konusunda, proje tabanlı öğrenmenin Kimya öğretmen adaylarının akademik başarısına etkisini araştırmaktır. Çalışma, İzmir ilindeki bir üniversitenin eğitim fakültesinde okuyan, Analitik Kimya dersini alan 12 si deney 12 si kontrol grubu olmak üzere iki gruba ayrılmış olan toplam 24 öğrenci ile yürütülmüştür. Araştırmada ön test-son test kontrol gruplu yarı deneysel desen kullanılmıştır. Deney grubunda madde ve ışık etkileşimi ve uygulaması konusu proje tabanlı öğrenme ile kontrol grubunda ise düz anlatım ile yürütülmüştür. Proje tabanlı öğrenme yaklaşımının öğrencilerin akademik başarısına etkisini incelemek için araştırmacılar tarafından geliştirilen ve uzman görüşü alınan 7 tane açık uçlu soru ön test ve son test olarak kullanılmıştır. Ayrıca öğrencilerin uygulama hakkındaki görüşlerini belirlemek için yarı yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Açık uçlu sorulara öğrencilerin verdiği cevaplar kategorize edilerek elde edilmiş olan sonuçlar Mann Whitney U testi ile analiz edilmiştir. Analiz sonucuna göre, deney ve kontrol grubunun son testleri arasında deney grubu öğrencilerinin akademik başarısı lehine anlamlı bir fark olduğu bulunmuştur. Yarı yapılandırılmış görüşmelerin analizi içerik analizi ile gerçekleştirilmiştir. Analiz sonuçlarına göre deney grubu öğrencileri proje tabanlı öğrenme yönteminin uygulanacağını duyduklarında gereksiz bir şey olduğunu, zaman kaybı olduğunu düşündüklerini ancak dersin bu şekilde işlenmesini zevkli bulduklarını ifade etmişlerdir. Konunun daha akılda kalıcı olduğunu ancak biraz zaman alıcı bir yöntem olarak düşündüklerini söylemişlerdir. Bu çalışmanın sonucunda Analitik Kimya dersinde öğrenciler için zor olabileceği düşünülen başka konulara da proje tabanlı öğrenmenin uygulanması önerilebilir. 83 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Radyoaktiflikle İlgili Bilgi Düzeyleri Zehra MOLU, Hülya KAHYAOĞLU ve Ela Ayşe KÖKSAL Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı Son günlerde ülkemizde Nükleer Santrallerin kurulması için girişimlerin yapılmasıyla tekrar gündeme gelen çekirdek kimyası, radyasyon, radyoaktivite ve radyoaktiflik konusu ile ilgili olarak üniversite öğrencilerinin ne bildikleri hem toplumumuzun bu tabakası hakkında bilgi verecek hem de yarının sahibi olarak gençlerin bilgi birikimini gösterecek ve bu konuda yapılacak eğitim çalışmaları için bir temel teşkil edecektir. Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği bölümünde okuyan öğrencilerin konu hakkında ne bildiklerinin belirlenmesi ise gelecek nesillere neyi öğretecekleri ve bu nesillerin sahip olacağı bilgi düzeylerinin kestirilmesiyle alakalıdır. Yapılan çalışmanın bu konuda gerek hizmet içi gerekse hizmet öncesi eğitim düzeylerinde ne yapılması gerektiğiyle ilgili yetkililere bilgi vermesi planlanmıştır. Fen Bilgisi öğretmen adaylarının radyoaktiflikle ilgili bilgilerinin belirlenmesi amacını taşıyan bu çalışmada araştırmacılar tarafından geliştirilen 34 soruluk bir bilgi testi, bir devlet üniversitesinin, eğitim fakültesinin, fen bilgisi öğretmenliği bölümü 1. sınıf öğrencilerine uygulanmıştır. İlgili literatürden ve lise kimya konularından yararlanılarak geliştirilen testte 18 soru çoktan seçmeli 16 soru ise açık uçludur. Sorular nükleer tepkimeler (12 soru), radyoaktifliğin kullanım alanı (12 soru), kavram tanımı (6 soru), kimyasal ve nükleer tepkimeler arasındaki fark (2 soru), kavramsal modelleme (1 soru) ve kavram örneği (1 soru) konularından çıkmıştır. Sorular bilişsel süreçlerin bilgi ve kavrama düzeyinde hazırlanmıştır. Hazırlanan bu ölçek, 2014-2015 akademik yılı güz döneminde Genel Kimya I dersine katılan 56 öğrenciye uygulanmıştır. Bu şekilde öğrencilerden elde edilen yazılı kâğıtları araştırmacılara tarafından okunup değerlendirilmiştir. Açık uçlu sorulara verilen yanıtlar ise “tam doğru”, “kavram yanılgısı”, “yanlış”, “boş” kategorileri halinde sınıflandırılacaktır. İlk bulgulara göre çoktan seçmeli sorularda öğrencilerin doğru yanıt verme oranı 17. soru için % 52, 18. soru için % 13; 19. soru için % 47, 20. soru için % 79; 21., 23. ve 33. sorular için % 4; 22. ve 30. sorular için % 58; 24. soru için % 31; 25. soru için % 45; 26. soru için % 11; 27. soru için % 55; 28. soru için %_ 63; 29. soru için % 21; 31. soru için %,43; 32 soru için %,18 ve 34. soru için % 8 olarak bulunmuştur. Dolayısıyla öğrencilerin doğru yanıt verme oranları % 4 (kavram tanımı ve nükleer tepkime konularıyla ilgili) ve % 79 (kavram örneği konusunda) arasında değişmektedir. 84 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Rehberli Araştırma Yönteminin Üniversite Öğrencilerinin Kimya Konularındaki Bazı Kavramları Anlamalarına Etkisinin İncelenmesi İbrahim BİLGİN, İdris AKTAŞ, Erdal TATAR ve Cengiz TÜYSÜZ Mustafa Kemal Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Eğitimi ABD Rehberli araştırma yönteminin temel amacı öğrenciyi araştırma yoluyla öğrenmeye teşvik etmektir. Araştırma yapma; özetleme, analiz etme ve değerlendirme gibi üst düzey düşünme becerileri gerektiren önemli bir süreçtir. Rehberli araştırma sürecinde; öğretmenler, öğrenciler araştırma yaparken araştırma sorularına karar vermelerinde ve bilinen kavramları tanımlamalarında onlara yardımcı olur. Öğrenciler ise yaptıkları araştırmalarda elde ettikleri verileri ve yeni bilgileri kaydeder ve bunları nasıl özetleyeceğine karar verir. Sonuç olarak öğrenciler araştırma soruları ve bilinen kavramlar ışığında bulgularını özetler ve yeni bilgileri yorumlarlar. Bu çalışmanın amacı “kimyasal denge” konusunun rehberli araştırma yöntemi ile işlenmesinin fen bilgisi öğretmen adaylarının kimyasal denge konusu ile ilgili; denge, denge sabiti, Le Chatelier prensibi, basınç, derişim, çözünme, çözünürlük, çökelti, hız ve dinamik kavramlarını anlamalarına etkisini incelemektir. Araştırmanın örneklemini, bir devlet üniversitesinde uygun örnekleme yöntemine göre seçilen 46 fen bilgisi öğretmenliği birinci sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Uygulama, “Kimyasal Denge” konusunda rehberli araştırma yöntemine uygun olarak hazırlanan etkinliklerle 10 ders saatinde araştırmacılardan biri tarafından gerçekleştirilmiştir. Veri toplama amacıyla öğrencilerden yukarıda belirtilen kavramlar hakkında araştırma öncesinde ve sonrasında anlamlı bir cümle yazmaları istenmiştir. Her bir cümle nitel veri analizlerinden betimsel analiz ile; Tamamen Doğru (Mevcut bilimsel anlamalarla uyumlu olarak tam ve doğru bir şekilde ifade edilen cümleler), Kısmen Doğru (Bilimsel anlamalara ters ifadeler olmasa da ifade edilişinde eksiklikler bulunan cümleler), Kavram Yanılgısı (Mevcut bilimsel anlayışlardan farklı ya da yanlış anlamlar içeren cümleler), Cümle Yok (Herhangi bir cümle yazılmamıştır) ve Belirsiz ifadeler (Belirli bir anlamı olmayan veya kayda değer bilimsel bir anlam taşımayan cümleler) başlıkları altında kategorize edilmiştir. Çalışma sonunda; son testte, tamamen doğru veya kısmen doğru anlam taşıyan cümleler kuran öğrenci sayısında bariz bir artışın olduğu; bununla beraber herhangi bir cümle kurmayan ve belirsiz ifadelerde bulunan öğrenci sayısında ise uygulama sonrasında azalmanın olduğu belirlenmiştir. Çalışmada ayrıca uygulama öncesi ve sonrası kavram yanılgısı içeren cümlelerin karşılaştırılması yapılmıştır. Bu verilerin analiz sonuçları ise; derişim, denge sabiti ve çözünürlük kavramlarında uygulama sonrasında kavram yanılgısına sahip öğrenci sayısında bir düşüşün olduğunu, çökelti ve çözünme kavramlarında ise artışın olduğu göstermiştir. Ayrıca denge sabiti ve çökelti ile ilgili kavram yanılgı çeşidinde bir artış olduğu diğer kavramlarda ise bir azalmanın olduğu tespit edilmiştir. Sonuç olarak rehberli araştırma yönteminin, öğrencilerin zihinlerinde kavramların bilimsel olarak anlamlandırılmasında etkili olduğu tespit edilmiştir. Üniversitede yürütülen derslerde rehberli araştırma yönteminin kullanılması öğrencilere kavramların bilimsel anlamlarının kazandırılması bakımından faydalı olacaktır. 85 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Kimyasal Denge Konusunu Mikro Boyutta Anlaşılmasına Farklı Öğretim Yöntemlerin Etkisi Seda OKUMUŞ1, Oylum ÇAVDAR1, Mustafa ALYAR1 ve Kemal DOYMUŞ2 Atatürk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Fen Bilgisi Eğitimi Bilim dalı 1 Atatürk Üniversitesi. Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Ana Bilim Dalı 2 Kimyanın öğrenciler tarafından tam ve doğru olarak öğrenilmesi için, kimya eğitimcileri tarafından kabul edilen sembolik boyut, makro boyut ve mikro boyut olmak üzere üç boyutun birlikte değerlendirilmesi gerektiği belirtilmektedir. Ancak genellikle sembolik ve makro boyuta öncelik verilirken mikro boyut göz ardı edilmektedir. Mikro boyutun makro boyut ve sembolik boyutla bütünleştirilmediği sürece kimyanın öğretilmesinde ve öğrenciler tarafından anlaşılmasında güçlükler çekilmeye devam edecektir. Bu nedenle mikro boyutu diğer boyutlarla ilişkilendirecek araştırmalarla öğrencilerin kimyayı daha iyi anlamaları için çeşitli etkinlikler düzenlenmeli ve farklı materyaller kullanılmalıdır. Bu araştırmanın amacı, fen bilgisi eğitiminde öğrenim gören öğrencilerin kimyasal denge ünitesini işbirlikli öğrenme modeli ve modeller kullanılarak mikro boyutta anlamalarını tespit etmektir. Bu amaçla araştırmada ön test–son test uygulamalı yarı-deneysel yöntem kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini, fen bilgisi eğitimi anabilim dalı birinci sınıfında öğrenim gören 90 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmada iki deney grubu [İşbirlikli Öğrenme Grubu (İÖG), (N= 22) ve İşbirlikli öğrenme ve modellerin birlikte kullanıldığı İşbirlikli Model Grubu (İMG), (N=41)] ve bir kontrol grubu (KG) (N= 27) olmak üzere üç grupla çalışılmıştır. İşbirlikli öğrenme gruplarında işbirliğin Öğrenci Takımları Başarı Bölümleri (ÖTBB) yöntemi kullanılmıştır. Veri toplama aracı olarak kimyasal denge ile ilgili çoktan seçmeli maddenin tanecikli yapısı testi (MTYT) kullanılmıştır. Uygulama aşamasına geçilmeden önce tüm gruplara MTYT ön test olarak uygulanmıştır. Daha sonra her grup kendi yöntemine göre dersi işlemiştir. Uygulama sonrasında, önce MTYT deki çoktan seçmeli sorularda seçenekler çıkartılarak test açık uçlu olacak şekilde yapılandırılmış ve tüm gruplara tekrar uygulanmış, öğrencilerin mikro boyutta çizim yapmaları istenmiştir. Ardından MTYT çoktan seçmeli testi son test olarak tüm gruplara uygulanmıştır. Tüm gruplarda son test olarak uygulanan MTYT ve açık uçlu olarak uygulanan MTYT karşılaştırılmış öğrencilerin kendi çizimleriyle çoktan seçmeli test arasındaki ilişkiye bakılmıştır. Araştırmadan elde edilen veriler nicel ve nitel olarak değerlendirilmiştir. Nicel değerlendirmeler sonucunda ön testte ve son testte gruplar arasında anlamlı bir fark olup olmadığını test etmek için ANOVA uygulanmıştır. Bu testin sonucuna göre gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır. Soru bazında yapılan değerlendirmelerde ise grupların bazı sorularda zorluk çektikleri tespit edilmiştir. Öğrenci çizimlerinden elde edilen verilere yapılan nitel değerlendirmelere bakıldığında, öğrencilerin birçok yanlış kavramaya sahip oldukları görülmüştür. Öğrencilerin kimyasal denge konusunda dengeye etki eden faktörlerden, reaksiyon oranı ile kimyasal denge sabiti arasındaki ilişki ve hacim- basınç etkisini mikro boyuta anlamada zorluk çektikleri görülmüştür. 86 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Maddenin Tanecikli Yapısının Anlaşılmasına Farklı Yöntemlerin ve Modellerin Etkisi Oylum ÇAVDAR1, Seda OKUMUŞ1, Mustafa ALYAR1 ve Kemal DOYMUŞ2 Atatürk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Fen Bilgisi Eğitimi Bilim dalı 1 Atatürk Üniversitesi. Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Ana Bilim Dalı 2 Fen bilimlerinin anlaşılması en zor alanlarından olan kimyanın öğrenciler tarafından tam ve doğru olarak anlaşılmasını sağlamak için öncelikle temel kavramların eksiksiz öğrenilmesini gereklidir. Bu bakımdan kimyanın temeli olan maddenin tanecikli yapısı dikkate alınırsa, öncelikle bu soyut ve anlaşılması zor konunun öğrenilmesi gerekir. Bu bakımdan kimyanın makro, mikro ve sembolik boyutları dikkate alınarak, bu üç boyut arasında anlamlı ilişkiler kurulmalı ve öğrencilerin soyut kavramları somutlaştırmaları ve zihinlerinde canlandırmaları sağlanmalıdır. Farklı yöntem ve tekniklerin işe koşulması şüphesiz kimyanın anlaşılmasını kolaylaştıracaktır. Ancak bu yöntemlerin uygulanmasında öğrencinin anlayacağı somutlaştırmaların yapılması ve mikro-makro boyutun doğru ilişkilendirilmesi özen gösterilmelidir. Bu araştırmanın amacı, fen eğitimi öğrencilerinin işbirlikli öğrenme modeli ve modeller yardımıyla maddenin tanecikli yapısı hakkında anlamalarını belirlemektir. Bu amaçla araştırmada ön test–son test uygulamalı yarı-deneysel yöntem kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini fen bilgisi eğitimi anabilim dalı birinci sınıfında öğrenim gören 79 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmada iki deney grubu [İşbirlikli Öğrenci Takımları Başarı Bölümleri yöntemin uygulandığı birinci deney grubu (D1), (N=19); İşbirlikli Öğrenci Takımları Başarı Bölümleri ve modellerin birlikte kullanıldığı ikinci deney grubu (D2), (N=32)] ve bir kontrol grubu (K) (N= 28) olmak üzere üç grupla çalışılmıştır. Veri toplama aracı olarak gazlarla ilgili maddenin tanecikli yapısı testi (GMTYT) kullanılmıştır. Uygulama aşamasına geçilmeden önce tüm gruplara GMTYT ön test olarak uygulanmıştır. Daha sonra her grup kendi yöntemine göre dersi işlemiş ve ders sonunda GMTYT tüm gruplara son test olarak uygulanmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgular nicel ve nitel olarak değerlendirilmiştir. Nicel değerlendirmeler sonucunda ön testte gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farkın olmadığı, son testte ise gruplar arasında anlamlı bir farkın olduğu tespit edilmiştir. Soru bazında yapılan değerlendirmelerde ise grupların bazı sorularda zorluk çektikleri belirlenmiştir. Öğrenci çizimlerinden elde edilen verilere yapılan nitel değerlendirmelere bakıldığında, öğrencilerin gazlarla ilgili birçok yanlış anlamaya sahip oldukları görülmüştür. Öğrencilerin sembolik düzeyde bildikleri kavramları mikro düzeyde açıklayamadıkları ve kimyasal reaksiyonda reaksiyondan artan maddeleri mikro düzeyde anlamada zorluk çektikleri görülmüştür. 87 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Üçgen Bipiramit ve Tahterevalli Molekül Geometrik Yapılarının Origami ile Modellemesi Dilek ÇELİKLER1, Zeynep AKSAN1 ve Zuhal ÜNAN2 Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Bölümü Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik Eğitimi Bölümü 1 2 Bu çalışmanın amacı, üçgen bipiramit ve tahterevalli molekül geometrik yapılarının origami ile modellemesinin fen bilgisi öğrencilerinin anlama düzeylerine etkisinin belirlenmesidir. Çalışma, Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği Anabilim Dalı birinci sınıfta öğrenim gören 30 fen bilgisi öğrencisi ile yürütülmüş olup, temel amacına uygun olarak tek örneklem öntestsontest deney desenine göre tasarlanmıştır. Çalışmada fen bilgisi öğrencilerine, değerlik kabuğu elektron çifti itmesi (VSEPR) kuramı ile beş elektron grubu içeren üçgen bipiramit ve tahterevalli molekül geometrileri ile ilgili anlama düzeylerini belirlemek için çizim ve açık uçlu sorular hem uygulama öncesinde ve hem de uygulama sonrasında sorulmuştur. Fen bilgisi öğrencilerine uygulama esnasında origami ile üçgen bipiramit ve tahterevalli molekül geometrilerinin modelleri yaptırılmıştır. Çalışmada elde edilen veriler; “anlaşılmama”, belirli bir kavram yanılgısı”, “belirli bir kavram yanılgısıyla kısmen anlama”, “kısmen anlama” ve “tam anlama” kategorilerini içeren anlama düzeyi değerlendirme kriterleri kullanılarak analiz edilmiştir. Origami uygulamasından önce öğrencilerin tam anlama düzeyinde cevap veremediği, uygulama sonrasında ise tam anlama düzeyinde cevapların verildiği sonucuna ulaşılmıştır. Bu sonuç, origami ile modellemenin üçgen bipiramit ve tahterevalli molekül geometrik yapılarının öğretiminde etkili olduğunu ortaya koymaktadır. Bunun yanı sıra, origami ile modelleme sonucu öğrencilerin geometrik bilgilerindeki eksiklikler fark edilerek giderilmiş olup üçgen bipiramit ve tahterevalli molekül geometrik yapıları hakkında yorum yapabildikleri gözlenmiştir. Ayrıca uygulama sonrasında fen bilgisi öğrencileri, yapılan origami etkinliklerine yönelik olumlu görüş belirtmişlerdir. Yapılan çalışma ile origami etkinliklerinin, geometrik kavramların algılanmasını ve öğrencilerin üç boyutlu düşünebilme becerisini olumlu yönde etkilediği belirlenmiştir. Öğrencilerin yaptığı katlamalar esnasında veya sonrasında elde ettiği modellere yönelik olarak geometrik şekiller ve moleküller arasında ilişki kurması, katlamalara geometrik anlamlar yükleyerek açıklayabilmesi ve oluşturulan model üzerinden temel elemanların oluşumlarını belirleyebilmesi bu durumu destekler niteliktedir. Molekül geometrik yapıların özelliklerinin öğrencilere kazandırılmasında ve öğrencilerin 2 ve 3 boyutluları kavramaları ve boyutlar arası geçiş yapabilmelerinde origami etkili bir araç olarak kullanılabilir. Hem çalışma sonuçları hem de öğrenci görüşleri dikkate alındığında, öğrencilerin anlamakta zorlandıkları Fen ve Matematik derslerindeki konuların öğretiminde ve öğrencilerin derse karşı ilgilerinin arttırılması açısından origaminin kullanılmasının önemli olduğu düşünülmektedir. 88 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Örnek Olaylarla Öğretimin Öğrencilerin “Evde Kimya” Konusundaki Akademik Başarılarına Etkisi Suat ÜNAL, Faik Özgür KARATAŞ, Şefika ERÜST, Esra Yıldız SAYILI Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü, Kimya Eğitimi ABDı Kimya dersi birçok soyut kavram içerdiği için öğrenciler tarafından anlaşılması zor ve karmaşık bir ders olarak düşünülmektedir. Hâlbuki kimya konuları gerçek hayatla ve doğayla doğrudan ilişkilidir ve birçok kavramın veya yasanın günlük yaşamdaki örnekleri rahatlıkla bulunabilmektedir. Bu bağlamda örnek olay yöntemi öğrencilerin günlük hayattaki problemlerle karşı karşıya getirilmeleri ve kavramların gerçek yaşamdaki olaylarla ilişkilendirilerek somutlaştırılması açılarından oldukça etkili bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmanın amacı; orta öğretim 10. Sınıf Kimya dersi “Kimya Her Yerde” ünitesinin “Evde Kimya” konusunun örnek olaylarla öğretiminin öğrencilerin akademik başarılarına etkisini belirlemektir. Çalışmada yarı deneysel yöntem kullanılmıştır. Çalışma 2014-2015 eğitim-öğretim yılında Trabzon’daki bir lisenin 10. sınıfında öğrenim gören iki farklı şubedeki toplam 62 öğrenciyle (31 deney ve 31 kontrol grubu) yürütülmüştür. Deney grubunda konunun öğretiminde örnek olaylar ve tartışmalar kullanılırken; kontrol grubunda konunun öğretimine müdahale edilmemiş, dersin öğretmeni programda belirtilen şekilde dersini işlemiştir. Veri toplama aracı olarak; 13 açık uçlu sorudan oluşan bir başarı testi geliştirilmiş ve bu test hem deney hem de kontrol grubuna öğretim öncesi ve sonrasında ön ve son testler olarak uygulanmıştır. 10. sınıf kimya dersi öğretim programı 2014-2015 eğitim öğretim yılında ilk kez uygulandığı için testin geçerlik ve güvenirliğini sağlamada uzman görüşlerine başvurulmuştur. Geliştirilen başarı testi kimya eğitimi alanında uzman 3 öğretim üyesi tarafından incelenmiş ve onlardan gelen dönütler doğrultusunda son hali verilmiştir. Veriler analiz edilirken; öğrencilerin testlerin farklı uygulamalarından aldıkları puanlar bir cevap anahtarı kullanılarak hesaplanmış, deney ve kontrol grubu öğrencilerinin ön ve son testlerden aldıkları puanlar SPPS 15 programı kullanılarak istatistiksel olarak karşılaştırılmıştır. Çalışmada elde edilen bulgular sonucunda, “Evde Kimya” konusunun örnek olaylarla öğretiminin öğrenci başarısı üzerinde olumlu yönde katkıda bulunduğu ortaya çıkmıştır. Örnek olay yönteminin akademik başarı üzerindeki olumlu etkisi dikkate alınarak, çalışmada günlük yaşamla iç içe olan farklı kimya konularının ya da diğer disiplinlerdeki benzer konuların öğretiminde uygulanması önerilmektedir. 89 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Kavram Haritalarında İndisleme Yöntemi Nurcan TURAN OLUK ve Güler EKMEKCİ Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Orta Öğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı Kavram haritaları Novak tarafından 1970’li yıllarda, İngilizce kullanılarak ortaya atılmış olup, Türkçe uygulamalarında tartışmaların halen devam ettiği bir öğretim ve değerlendirme yöntemidir. Novak tipi kavram haritalarının Türkçeye uygun olmadığı ile ilgili çalışmaların dayanağı İngilizce ve Türkçe dilleri arasındaki yapısal farklılıklardır. İngilizce hazırlanmış bir kavram haritasında, yazılan önerme ilk kavram, ilişki ifadesi, ikinci kavram sırasıyla okunduğunda anlamlı bir cümle oluşmaktadır. Bu okuma sırası İngilizce cümle öğeleri dizilimine (özne-yüklem-nesne) uygundur. Ancak Türkçede cümle öğeleri dizilimi özne-nesneyüklem şeklinde olduğundan yazılan önerme ilk kavram, ilişki ifadesi, ikinci kavram sırasıyla okunduğunda cümle anlamsız ya da anlaşılması zor olmaktadır. Novak tipi kavram haritalarının Türkçe hazırlanmasında ortaya çıkan bu sorunları gidermeye yönelik araştırmacılar tarafından indisleme yöntemi geliştirildi. Bu yöntemde iki kavram arasındaki ilişkinin ‘1. kavram-1 indisli ilişki ifadesi-2. kavram-2 indisli ilişki ifadesi’ şeklinde okunması esas olup, Novak tipi haritalarda kelimelere gelmesi gereken eklerin yazılamamasından ve okunma sırasındaki farklılıklardan kaynaklanan anlamsız cümle ve/veya anlam kaymalarını gidermek hedeflenmektedir. Örneğin; proton ve çekirdek kavramları arasındaki ilişki Novak tipi haritalamada ‘proton bulunduğu bölgeye denir çekirdek’ şeklinde okunurken indisleme yöntemi kullanılarak hazırlanmış bir haritada bu ilişki ‘protonların bulunduğu bölgeye çekirdek denir’ şeklinde Türkçe cümle yapısına uygun ve daha anlamlı bir önerme şeklinde okunabilmektedir. Bu çalışmada, araştırmacılar tarafından yeni geliştirilen yöntemi tanıtmak ve uygulanmasının sonuçlarını paylaşmak amaçlanmaktadır. Bu amaçlar doğrultusunda kavram haritası oluşturma ile ilgili bilgi ve deneyimi bulunan 20 adet kimya öğretmen adayına indisleme yöntemi ile ilgili bilgi verildi ve bu yöntemi kullanarak farklı konularda kavram haritaları hazırlayarak ve hazırlanan haritaları değerlendirerek bu yöntemle ilgili deneyim sahibi olmaları sağlandı. Atom konusunda hem geliştirilen yöntemle hem de klasik Novak tipinde kavram haritası hazırlamaları istenerek bu haritalar araştırmacılar tarafından, önermelerin bilgi içeriği açısından nitel bir yaklaşımla analiz edildi. Ayrıca öğretmen adaylarından yeni geliştirilen yöntemle ilgili görüşlerini yazıları olarak yazmaları istendi ve örneklemden rastgele seçilen 5 öğrenci ile bu görüşleri doğrultusunda yarı yapılandırılmış mülakatlar yürütüldü. Yapılan analizler sonucunda, öğretmen adaylarının indisleme yöntemi kullanarak hazırladıkları haritada aynı iki kavram arasındaki ilişkiyi daha doğru bir şekilde ortaya koyduğu ve bu ilişkide sunulan bilginin daha zengin olduğu tespit edildi. Öğretmen adaylarının yöntemle ilgili görüşleri incelendiğinde, katılımcılarının neredeyse tamamının (19/20) yöntemi bilgilerini yansıtma açısından daha kullanışlı bulduğu ve yapılan görüşmelerde katılımcıların, indisleme yöntemi kullanarak harita oluşturduklarında zihinlerindekileri daha doğru bir şekilde yansıtabildiklerini düşündükleri tespit edildi. Çalışmanın bulguları göz önünde bulundurulduğunda kavram haritasının, indisleme yöntemi kullanılarak hazırlandığında, öğrenciler ve öğretmenler için daha kullanışlı bir değerlendirme aracı olabileceği ve daha güvenilir sonuçlar ortaya koyacağı düşünülmektedir. 90 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Lise ve Üniversite Öğrencilerinin Atomun Yapısı ile İlgili Zihinsel Modellerine Genel Bir Bakış Ayhan YILMAZ1, Elvan ŞAHİN2 ve Sinem DEMİRCİ2 Hacettepe Üniversitesi, , Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanlar Eğitimi Bölümü 2 Orta DoğuTeknik Üniversitesi,Eğitim Fakültesi 1 Kimyayı anlamak, gözle görülemeyen ve dokunulamayan kavramları algılama seviyesiyle ilişkili olduğundan birçok öğrenci için kimya anlaşılması zor bir bilim dalı olmuştur. Bu soyut kavramlar arasındaki en yaygın olarak bilinen atom ve yapısı konusudur. Öğrenciler atomun yapısını somutlaştırmak için zihinlerinde bir model oluşturmakta ve bu model de öğrenmelerini doğrudan etkilemektedir. Bu bağlamda, mevcut çalışma ortaöğretim ve yüksek öğretim seviyesindeki öğrencilerin atom ile ilgili zihinsel modellerini belirlemeye yönelik olan mevcut araştırmaları inceleyerek, öğrencilerin atomun yapısını nasıl algıladıklarına dair bir portre oluşturmayı amaçlamaktadır. Bu noktadan yola çıkarak öğrencilerin zihinsel modellerine yönelik ulusal ve uluslararası yayınlar taranmış ve çalışmalar içerik analizi yöntemiyle incelenmiştir. Çalışmalara kronolojik açıdan bakıldığında atom ve yapısı ile ilgili öğrenci anlayışları üzerine olan çalışmalar, ilk olarak kavram yanılgıları çerçevesinde ele alınmış, son yıllarda ise öğrencilerin zihinsel modellerine odaklanmıştır. Öğrencilerin çizdikleri atom modellerinin şekline bakıldığında basit olarak küre veya çekirdeğin etrafında bulunan elektronlar biçiminde çizilmiş, ancak sınıf düzeyi arttıkça çizimlerde daha karmaşık modellerin de çizildiği ifade edilmiştir. Ek olarak, elektron bulutu modeli derslerde gösterilmesine rağmen az sayıda öğrenci bu şekli zihinsel modellerinde yansıtmıştır. Ayrıca, öğrencilerin atom ve yapısı ile ilgili zihinsel modellerinin ele alındığı çalışmalar incelendiğinde, ortak bir sınıflandırma dili bulunmamaktadır. Diğer bir deyişle, aynı özellikleri taşıyan zihinsel bir model farklı araştırmacılar tarafından farklı şekillerde isimlendirilmiştir. Bu farklılıklar da öğrencilerin zihinsel modelleri ile ilgili genel bir desen oluşturmasını zorlaştırmaktadır. Diğer taraftan, zihinsel modellerine bakıldığında öğrenciler atomların çok küçük olmalarına rağmen çok güçlü mikroskoplarla görünebileceğine inanmakta; bütün atomların aynı atom ağırlığına sahip olduğunu belirtmekte; atom ve molekülleri birbirinden ayırt etmekte zorlanmaktadır. Özellikle araştırmaların gerçekleştiği yıl aralığına bakıldığında, araştırmacılar yirmi yılı aşkın süredir benzer kavram yanılgılarını sistematik bir biçimde tanılayıp sonuçlarını paylaşmaktadır. Yukarıdaki bulgular incelendiğinde, öğrencilerin atom kavramını etkili bir şekilde öğrenmeleri için modellemeye sınıf içinde daha fazla yer verilmesi ve kavram yanılgılarını gidermeye yönelik ilgili öğretim programlarında gerekli düzenlemelerin yapılması gerektiği sonuçları çıkarılabilir. 91 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Fen Bilgisi Öğrencilerinin Asit ve Bazlarla İlgili Zihinsel Modellerinin Analizi Dilek ÇELİKLER ve Gonca HARMAN Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi ABD Bu çalışmada fen bilgisi öğrencilerinin asit ve baz kavramlarıyla ilgili zihinsel modellerinin saptanması amaçlanmıştır. Çalışmaya Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalında 1. sınıfta öğrenim gören 75 öğrenci katılmıştır. Öğrencilerden asit ve baz kavramlarıyla ilgili zihinlerinde canlananları çizmeleri ve çizimlerini yazılı olarak açıklamaları istenmiştir. Öğrencilerin yaptıkları yazılı açıklamalar ve çizimlerden elde edilen veriler betimsel analiz ile çözümlenmiştir. Çalışma sonucunda asit, baz, kuvvetli asit ve zayıf asit, kuvvetli baz ve zayıf baz, asit-baz kavramlarına ait deney tasarlama, günlük yaşamda asitler ve bazlar olmak üzere altı zihinsel model ortaya konmuştur. Öğrencilerin birinci ve ikinci zihinsel modellerine göre, asit kavramını sulu çözeltisine H+ iyonu veren, tadı ekşi ve yakıcı bir madde olarak baz kavramını ise sulu çözeltisine OH- iyonu veren ve tadı acı olan madde olarak açıkladıkları, asit için limon (f=21; f=18),baz için (f=38; f=48) sabun örneklerini hem açıklama hem de çizimlerinde verdikleri belirlenmiştir. Öğrenciler üçüncü ve dördüncü zihinsel modellerine göre, kuvvetli asidi ve kuvvetli bazı suda tamamen iyonlaşabilen, zayıf asidi ve zayıf bazı ise suda tamamen iyonlaşmayan madde olarak ifade etmişleridir. Öğrencilerin kuvvetli asit ve zayıf asit zihinsel modeline göre kuvvetli aside hidroklorik asit (f=29), zayıf aside asetik asit (f=24), kuvvetli baz ve zayıf baz zihinsel modeline göre ise kuvvetli baza sodyum hidroksit (f=26) ve zayıf baza amonyağı (f=22) örnek verdikleri saptanmıştır. Öğrencilerin beşinci zihinsel modellerine göre asit-baz kavramlarına ait tasarladıkları deneylerde daha çok titrasyon deney düzeneğini (f=22) çizdikleri dikkat çekmektedir. Öğrencilerin altıncı zihinsel modellerine göre günlük yaşamlarındaki asitler için limon(f=52), elma, çilek, sirke(f=32) ve kola, baz olarak ise sabun ve çamaşır suyunu örnek verdikleri belirlenmiştir. Ayrıca öğrencilerin asit ve bazların günlük yaşamları üzerindeki olumsuz etkileri olarak çamaşır suyu ve tuz ruhunun karıştırılması sonucunda açığa çıkan gazın (Cl2) zehirlenmelere yol açmasına ve asit yağmurlarının tarihi eser, araç ve canlılar üzerindeki tahrip edici etkilerine değinmeleri dikkat çekmektedir. Çalışma sonucunda öğrencilerin asit ve baz kavramlarıyla ilgili zihinsel modellerinin genel anlamda yeterli olmasına karşın asit ve bazlara örnek verme, deney tasarlama, günlük yaşamda asit ve bazlar konusunda zihinsel modellerinin sınırlı olduğu görülmüştür. Asit ve baz konusu ilköğretimden yükseköğretimde dahil olacak şekilde fen bilimleri ve kimya eğitiminin temel konuları arasında yer almaktadır. Bu konunun öğretiminde asit ve bazlar günlük yaşamda da sıkça karşılaşılan maddeler oldukları için özellikle yaşam temelli öğrenme etkinliklerine ağırlık verilerek konunun işlenmesinin ve deneylerde laboratuvardaki kimyasal maddelerin yanı sıra günlük yaşamdaki asit ve baz örneklerinin de kullanılmasının gerekli ve önemli olduğu düşünülmektedir. 92 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Atom Kavramını Açıklamada “İnsana Özgü Dil” ve “Canlılığı” Kapsamında Nicel Olarak İncelenmesi Suat TÜRKOGUZ1, Abdullah TOKU2 ve Pınar İKİZ1 Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi 1 Celal Bayar Üniversitesi, Demirci Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi 2 Bu araştırmada; fen bilgisi öğretmen adaylarının kimya derslerinde gördüğü atom kavramına ilişkin bilgileri ve bu bilgileri günlük yaşamda dilsel olarak kullanım ifadeleri "insana özgül dil" ve "canlılığı" kapsamında nicel olarak incelenmesi amaçlanmıştır. Bu araştırmanın çıkış noktası Nakiboğlu ve Poyraz'ın (2006) "Üniversite Kimya Öğrencilerinin Atom ve Kimyasal Bağlar Konularını Açıklamada “İnsana Özgü Dil” ve “Canlılığı” Kullanmalarının İncelenmesi" ve Taber'in (1996) “The Secret Life of the Chemical Bond: Students’ anthropomorphic and Animistic References to Bonding" adlı araştırmaların yöntem ve bulguları olmuştur. Her iki araştırmada da nitel veri toplama araçları kullanılmıştır. Bu kapsamda atom kavramı hakkında "insana özgü dil" ve "canlılığı" kriterlerine göre nicel olarak incelenebilirliği bu araştırmayla ortaya konmuştur. Araştırma, 2014-2015 eğitim yılında fen bilgisi eğitimi alanında öğrenim gören birinci sınıf ve üçüncü sınıf öğrencilerinin katılımıyla yapılmıştır. Araştırmada nicel araştırma yöntemlerinden betimsel tarama tekniği kullanılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak Nakiboğlu ve Poyraz'ın (2006) ve Taber'in (1996) araştırmaları sonucunda elde edilen bulgulardan yola çıkarak bir nicel ölçme aracı geliştirilmiştir. Bu ölçme aracı 25 madde içermekte ve her madde de 6 seçenek bulunmaktadır. Seçeneklerden üçü insana özgü dil, diğer üçünde ise canlılığı ifade eden seçenekler yer almaktadır. Test maddelerinde atom kavramıyla ilgili bilimsel önerme cümleleri oluşturulmuştur. Bu önerme cümlelerinde yüklemler çıkarılarak yeri boş bırakılmıştır. Öğrencilerden 6 seçenekten kendilerine uygun olan ilk üç seçeneği sıralamaları istenmiştir. Testteki maddelerin puanlanması, öğrencilerin işaretlediği ilk üç seçenek "canlılığı" temsil eden ifadelerden ise "4", ilk üç seçenekten ikisi "canlılığı" temsil ediyorsa "3", ilk üç seçenekten birisi "canlılığı temsil ediyorsa "2", ilk üç seçenek "insana özgü dili" temsil ediyorsa "1" şeklinde yapılmıştır. Ölçme aracı örneklemin dışında yer alan farklı üniversite öğrencilerine uygulanarak ve uzmanlarında görüşü alınarak kapsam, yapı ve görünüş geçerliği sağlanmıştır. Veriler SPSS paket programında girilerek alpha güvenirlik katsayısı hesaplanmış ve 0,87 olarak bulunmuştur. Verilerin analizi sonucunda bilgiler betimsel istatistik oranlarıyla sunulmuştur. Sonuç olarak, fen bilgisi öğretmen adaylarının atom kavramlarını açıklarken “insana özgü dil” ve “canlılığı” ölçütüne göre değerlendirildiğinde öğrencilerin orta düzeyde olduğu söylenebilir. Cinsiyetlere göre karşılaştırma yapıldığında “insana özgü dil” ve “canlılığı” kullanımı konusunda cinsiyetler arasında bir anlamlı fark gözlenmemiştir. Madde bazında incelemeler yapıldığında "sevme", "hoşlanma", "arzulama" kelimelerinin olduğu tercihlere yönelimin erkeklerde fazla olduğu; "yardımcı", "destek", "etkili" ve "kuvvet" kelimelerine yönelimlerin ise bayanlarda daha fazla olduğu görülmüştür. Böyle bir yönelime bayan ve erkeklerin üzerinde bulunan toplumsal yükümlülükler neden gösterilebilir. 93 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Fen Bilimleri Öğretmen Adaylarının Asit-Baz Öz-Yeterlik Algısının Ölçülmesi Özge ÇİÇEK ve Nail İLHAN Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Muallim Rıfat Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı Öz-yeterlik algısı, bireyin bir işi yapması için gerekli olan aşamaları gerçekleştirmesine yönelik bireysel yetenekleri hakkındaki yargılarıdır (Bandura, 1977). Öz-yeterlik algısı ile ilgili alan yazındaki çalışmalar incelendiğinde; öğretmen adaylarının öz-yeterlik inançları, akademik özyeterlik algıları, fen öğretimine yönelik öz-yeterlik inançları, alternatif ölçme değerlendirme yaklaşımlarına yönelik öz-yeterlik düzeyleri gibi alanlarda bir çok çalışma bulunmaktadır (Buldur, 2009; Deniş ve Genç, 2010; Aydın, 2012; Gürbüzoğlu Yalmancı ve Aydın, 2014; Karamustafaoğlu, Uluçınar Sağır ve Özkan, 2012). Alan yazında belirli bir alana (kimya, biyoloji) yönelik öz yeterlik algısını ortaya koyan çalışmalar da bulunmaktadır (Ekici, 2005; Köseoğlu, 2010; Sezgin Saf, 2011; Hızlıok, 2012). Bununla birlikte alan yazında kimya konularına yönelik öz-yeterlik algısını ölçen çalışmalara rastlanılmamıştır. Bu çalışma için seçilen asit-baz konusu pek çok kimya konusunun anlaşılmasında temel bir yeri olması bakımından önemlidir. Öğrencilerin asit-baz konusunu öğrenmelerini etkileyen faktörlerden biri olan konuya özgü öz-yeterlik algı düzeylerini belirleyebilecek bir ölçeğe rastlanılmamıştır. Bu amaçla, fen bilgisi öğretmen adaylarının asit-baz konusuna yönelik öz-yeterlik algı düzeylerinin belirlenmesine ilişkin olarak beşli Likert Tipi “Asit-Baz Öz Yeterlik Algı Ölçeği (ABÖAÖ)” nin geliştirilmesidir. Bir ölçeğin geliştirilmesi, güvenirlik ve geçerlik durumunun tespit edilmesi birçok basamaktan oluşmaktadır. ABÖAÖ’ nün maddeleri oluşturulmadan önce, 60 fen bilimleri öğretmen adayının asit ve baz konusu ile ilgili olarak yazılı görüşleri alınmış, 3 adet öğretmen adayı ile yarı yapılandırılmış mülakatlar gerçekleştirilmiştir. Daha sonra alan yazındaki çalışmalar, 10. sınıf (MEB) Kimya Dersi programı, öğretim elamanlarının görüşleri de alınarak ABÖAÖ için 42 maddelik madde havuzu oluşturulmuştur. Oluşturulan madde havuzundaki maddelerin geçerlik ve güvenirlik hesaplamaları yapılarak ölçeğin son hali oluşturulmuştur. Ön uygulama ve uzman görüşlerinden sonra 21 maddeye düşürülmüştür. Ölçek güvenirlik ve geçerlik çalışması için 3 farklı üniversitede 453 fen bilimleri öğretmen adayına uygulanmıştır. Ölçeğin geliştirilmesinde, betimsel istatistik, madde analizi, açımlayıcı faktör analizi yöntemlerinden yararlanılmıştır. Açımlayıcı faktör analizi sonucunda ölçek 14 maddeden ve iki faktörden oluşturulmuştur. Elde edilen puanların güvenirlik katsayısı Cronbach’s Alpha tüm boyutlar için 0,864 olarak hesaplanırken, “Günlük Yaşamla İlişkili Öz-Yeterlik Algısı” olarak adlandırılan birinci faktörün katsayısı 0,776, “Konu Hakkındaki Bilgi ve Açıklama” olarak adlandırılan ikinci faktörün güvenirlik katsayısı 0,820 olarak hesaplanmıştır. ABÖAÖ için örnek maddeler; “Asit ve bazlar konusunda okulda öğrendiklerimi günlük yaşamımda kullanabilirim”, “Asitler ve bazlar ile ilgili bilimsel tartışmalarda kendimi yeterli hissederim.” Bu çalışmada güvenirliği ve geçerliği ortaya konan ABÖAÖ’yü araştırmacılar çalışmalarında kullanabilir, ayrıca asit-baz konusunun öğretiminde öğretim üyeleri ve öğretmenlere öğrencilerinin konuyla ilgili öz-yeterliklerini belirlemek için fayda sağlayacaktır. 94 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Kimya Öğretmen Adayları Zayıf Asit/ Baz Çözeltilerinde Kimyasal Kinetik ve Denge Kavramlarını Ne Düzeyde Kullanıyor? Nejla GÜLTEPE Dumlupınar Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği Maddenin tanecikli doğası kimyasal reaksiyonlar, çarpışma teorisi, reaksiyon hızı, kimyasal denge ve bazı kimyasal değişimler gibi diğer kimyasal kavramların mikro düzeyde anlaşılmasında bir temel oluşturduğundan olayların atom ve molekül düzeyinde anlaşılması önemlidir. Maddenin tanecikli yapısına ilişkin kavramsal anlayışa sahip olmayan öğrenciler, kinetik teori, kimyasal kinetik ve kimyasal denge kavramlarını kavramakta zorluk yaşamaktadır. Bu kavramların anlaşılmaması ya da bu kavramlara yönelik yanlış kavramalar da bu kavramların sulu çözeltilerde denge gibi temel oluşturduğu ilişkili kavramların da anlamlı biçimde kavranmasına engel olmaktadır. Çalışma, fen fakültesi kimya mezunu 2013-2014 akademik yılında pedagojik formasyon programındaki 57 kimya öğretmen adayının çarpışma teorisi ve kimyasal tepkime hızı üzerinden kimyasal dengeyi kullanarak zayıf asit/baz çözeltilerinin seyreltilerek ve kuvvetli asit/baz eklenmesi ile derişimlerinde meydana gelen değişimin pH değerlerine etkisini tanecikli boyutta yorumlama durumlarını belirlemeye yönelik bir fenomenoloji çalışmasıdır. Çalışmada ‘öğretmen adaylarının zayıf asit/baz çözeltileri seyreltildiğinde ve kuvvetli baz/asit eklendiğinde gerçekleşecek olayları tepkime hızı üzerinden kimyasal dengeyi kullanarak moleküler boyutta yorumlama durumları nedir?’ araştırma sorusuna cevap arandı. İki açık uçlu sorudan oluşturulmuş diagnostik ölçme aracının birinci sorusunda zayıf bir asidin seyreltilerek hacmi iki katına çıkarıldığında asidin ve hidrojen iyonlarının sayısının, derişiminin, pH’ nın nasıl değişeceğini tepkime hızı ile ilişkilendirerek mikro düzeyde açıklamaları istenmiştir. İkinci soruda ise derişim ve hacimleri aynı olan asitlik sabiti verilmiş iki zayıf asit çözeltisi sodyum hidroksit ile titre edildiğinde nötürleşme olayının olup olmayacağı, olursa bu tepkimeleri moleküler düzeyde hız ve kimyasal denge üzerinden açıklamaları, bu asitleri nötrleştirmek için gerekli olan baz mol sayılarını ve son çözeltilerin pH değerlerini kıyaslamaları istendi. Testin kapsam geçerliliği için bir alan eğitimcisi ve iki kimya öğretmeninin görüşü alındı ve kimya eğitiminde yüksek lisans yapan iki öğrenciye uygulanarak testin son hali verildi. Testin cevaplanması için ders saati içerisinde 40 dakika süre verildi. Testin puanlanmasında her doğru cevap ve yorum için 1’er puan verilerek testte alınabilecek en yüksek puan 17 olarak hesaplandı. İçerik analizi yapılarak sonuçlar frekans ve yüzdelik dağılım türünden verildi. Cevapların analizi sonucunda adayların kavramsal anlamaları için; 11 ve daha düşük puan alanlar için zayıf, 12 ve 14 puanları arasında olanlar için orta, 15 ve 17 puan arasında olanlar için de iyi kategorileri oluşturuldu. Çalışmanın sonucunda öğretmen adaylarının %10,5’ nin iyi düzeyde olduğu ve açıklamalarını tepkime hızı ve kimyasal denge ile ilişkilendirerek mikro boyutta yaptığı, %29,8’nin orta düzeyde olduğu ve açıklamalarını makro boyutta Le Chatelier ilkesi üzerinden yaptığı, %59,7’ sının da zayıf düzeyde olduğu, kavramsal çatılarının olmadığı ve yanlış kavramalara sahip olduğu görüldü. Anlamlı bir öğrenme ve kavramsal anlamanın gerçekleşmesi için moleküler düzeyde kavramlar arası ilişkilerin kurulduğu öğrenme ortamları oluşturulmalıdır. 95 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Nükleer Enerji Farkındalığına Bilgisayar Destekli Öğretimin Etkisi Necla DÖNMEZ USTA Giresun Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü Eğitim araştırmacıları, bilgisayarın öğretimde kullanılıp kullanılmayacağı konusunda değil, nasıl daha etkili bir biçimde kullanılacağı üzerinde incelemeler yapmaktadırlar. Sınıf veya laboratuar ortamındaki kısıtlı imkânlar nedeniyle öğrencilerin derse aktif katılımının sağlanmasının zor olduğu konuların öğretimi için geliştirilecek olan Bilgisayar Destekli Öğretim (BDÖ) materyali, öğrenciye kendi öğrenmesinde aktif rol alma ve anlaşılması zor olan soyut kavramları zihinlerinde daha kolay canlandırma imkânlarını sağlayacaktır. Bu bağlamda araştırmanın amacı bilgisayar destekli öğretimin fen bilgisi öğretmen adaylarının nükleer enerji ile ilgili öğrenmelerine etkisini incelemektir. Bu amaçla, araştırmada deneysel yöntem çeşitlerinden olan ön-son test karşılaştırmalı deney kontrol gruplu yarı deneysel yöntem kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini Giresun Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği üçüncü sınıfta öğrenim gören deney grubu (N= 31) ve kontrol grubu (N=21 ) olmak üzere toplam 52 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplamak amacıyla nükleer enerji ile ilgili 7’şer açık uçlu soru sorulmuştur. Açık uçlu sorularda enerji türünün tanımı, elde edilme yolu, avantaj-dezavantajları, Türkiye’de ve dünyada kullanımı ve sosyal, ekonomik, çevre açısından katkıları ile ilgili bilgilerini ortaya çıkarmaya yönelik sorulardan faydalanılmıştır. Veri toplama aracı geliştirilirken bir fen bilgisi eğitimi uzmanı, iki kimya eğitimi uzmanı ve bir fizik eğitimi uzmanının görüşleri alınmıştır. Uygulama her iki grupta da Kimyada Özel Konular dersi kapsamında 4 saatlik sürede gerçekleştirilmiştir. Deney grubunda uygulama süreci yapılandırmacı öğrenme kuramın 4E modeline göre hazırlanan ders planı ile nükleer enerji, nükleer santraller ve zincirleme reaksiyonu içeren animasyonlar, videolar, kavramsal değişim metni ve çeşitli görsellerle desteklenerek geliştirilmiş bilgisayar destekli öğretim materyali ile gerçekleştirilmiştir. Kontrol grubunda ise uygulama süreci aynı ders saati içerisinde düz anlatım yöntemiyle sadece nükleer enerji, nükleer santral ve zincirleme reaksiyon ile ilgili bilgiler verilerek gerçekleştirilmiştir. Araştırmada nitel veriler elde edildiğinden veriler nitel veri analizi türlerinden içerik analizi ile çözümlenmiştir. Veriler incelenerek öğrenci cevaplarından Tam Anlama (TA-4 puan), Kısmen Doğru Anlama (KD-3 puan), Kısmen Doğru Anlama yanında alternatif kavram içeren anlama (KD+AA-2 puan), Alternatif kavram içeren anlama (AA-1 puan) ve Anlamama (A-0 puan) şeklinde kodlar ve puanlamalar oluşturularak nitel veriler nicelleştirilmiştir. Elde edilen nicel verilerin analizinde SPSS 16.00 paket programı ile analiz edilmiştir. Elde edilen verilere göre son test puanları dikkate alındığında deney grubunda, ön teste göre pozitif yönde anlamlı derecede farklılık olduğu görülmektedir. Bu bulgu araştırmada, deney grubunda uygulanan BDÖ’nün öğretmen adaylarının nükleer enerji ile ilgili farkındalığına ve anlatım yöntemiyle anlatılan derslere göre kavramların özümsenmesine daha fazla katkı sağlaması ile ilişkilendirilmiştir. Ayrıca uygulama sürecinde her iki grupta nükleer enerjinin olumsuzluklarla birlikte düşünüldüğü görülmüştür. 96 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Tahmin-Gözlem-Açıklama Yöntemiyle Bir Kimya Deneyinin BİLSEM Destek Grubu Öğrencilerine Uygulanması Leyla AYVERDİ 1, Canan NAKİBOĞLU 2 Balıkesir Bilim ve Sanat Merkezi Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü, Kimya Eğitimi ABD. 1 2 Tahmin-gözlem-açıklama (TGA) yöntemi, öğrencilerin bir deneyin nedenlerini tahmin ettikleri, sonrasında olayı gözlemledikleri ve tahminleri ile gözlemlerini karşılaştırarak açıkladıkları bir yöntemdir. Bu çalışmanın amacı, Bilim ve Sanat Merkezleri (BİLSEM)'nde üstün yetenekli öğrencilerin kimya eğitiminde kullanılabilecek "Buzla Su Kaynatmak" isimli deneyin TGA'ya uygun olarak BİLSEM destek grubu öğrencilerine uygulanması ve uygulamanın değerlendirilmesidir. Çalışmanın araştırma grubu, BİLSEM'de destek döneminde eğitim alan sekiz kız ve 17 erkek olmak üzere toplam 25 öğrencidir. Bu öğrencilerin tamamı beşinci sınıf öğrencisidir. Çalışma grubu, seçkisiz olmayan örnekleme yöntemlerinden, amaçsal örnekleme yoluyla tipik durum örneklemesi yapılarak belirlenmiştir. Araştırmada, "Buzla Su Kaynatmak" isimli deney TGA'ya uygun olarak BİLSEM'de okuyan destek grubu öğrencilerine uygulanmıştır. Deneyin amacı, öğrencilerin basınç-kaynama noktası arasındaki ilişkiyi kavramalarıdır. Bu amacı gerçekleştirmek için, öğrencilere deneyin nasıl yapılacağını gösteren resimlerden ve açıklamalardan oluşan, tahmin kağıdı hazırlanmış ve öğrencilerin deneyin sonucunu nedenleriyle birlikte tahmin ederek yazmaları istenmiştir. İkinci aşamada deney, öğrencilerle birlikte yapılmış ve öğrencilerin gözlemlerini açıklayarak yazmaları istenmiştir. Son aşamada ise, öğrenciler tahminleri ile gözlemlerini karşılaştırarak yazmışlardır. Öğrencilerin yazdıkları, içerik analizi yapılarak incelenmiştir. Elde edilen bulgular, öğrencilerin deneyin tahmin aşamasında daha çok yoğuşmaya odaklandıklarını göstermektedir. 13 öğrenci deney sonunda yoğuşma olayının gerçekleşeceğini belirtirken, beş öğrenci suyun ısı kaybedeceğini söylemiş, üç öğrenci buzun eriyeceğini ifade etmiş, iki öğrenci suyun donacağı tahmininde bulunmuş, bir öğrenci suyun ısınacağını söylemiş ve sadece bir öğrenci deneyin ismine bakarak kaynama gerçekleşeceğini belirtmiştir. Bu öğrenci de yaptığı açıklamayı isme bakarak yaptığını yazmıştır. Gözlem aşamasında öğrencilerin tamamı kaynama olayının gerçekleştiğini belirtmişlerdir. Açıklama aşamasında ise, 21 öğrenci deney esnasında yapılan tartışmalardan yola çıkarak, basınç-kaynama noktası ilişkisini tam olarak kurmayı başarmıştır. Ancak dört öğrencinin yaptığı açıklamaların yeterli düzeyde olmadığı belirlenmiştir. Bu çalışmanın sonucunda da öğrencilerin konuyu iyi bir şekilde kavrayabildikleri ve başarılı açıklamalar sundukları belirlenmiştir. Çalışmanın sonucunda, TGA yönteminin üstün yetenekli öğrencilerin eğitiminde başka deneyler için de kullanılması önerilebilir. Ayrıca, bu yöntem üstün yetenekli öğrencilerin Fen Bilimleri öğretmenleri ve öğretmen adaylarına tanıtılırsa, sınıf ortamında daha fazla kullanılması sağlanabilir. 97 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Öğretmen Adaylarının Temel Fen kavramlarının Öğretilmesinde Tarihsel Süreçten Faydalanma Düzeyleri ilgili Görüşlerinin İncelenmesi Mustafa ÖZDEN, Elif YALVAÇ ve Bediha GÜNDOĞDU Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi ABD Son yıllarda fen kavramlarının öğretiminde tarihsel süreçlerden faydalanmanın önemi ile ilgili araştırmalar, kavramların öğretimi bakımından bu yöntemin etkili ve geçerli olduğunu göstermektedir. Temel fen kavramlarının tarihsel süreçteki gelişim süreçlerinin bilinmesi, geçmişteki süreçlerin günümüz fen bilimlerine etkilerini incelemesi sayesinde bilişsel, duyuşsal ve psikomotor becerilerinin gelişmesinin yanı sıra fen okuryazarı bireyleri yetiştirmede önemli katkılar sağlayacağı düşünülmektedir. Öğretmenlerin fen kavramlarının tarihsel gelişimi hakkındaki bilgi, beceri ve tutumları dersin hedeflenen doğrultuda ilerlemesi açısından oldukça önemlidir. Bu çalışmada fen bilgisi öğretmen adaylarının fen öğretiminde kavramların tarihsel sürecinden faydalanma düzeyleri ile ilgili görüşleri incelenmiştir. Öğretmen adaylarının farkındalığını artırmak ve bu konudaki öz yeterlilik algılarını belirlemek açısından bu çalışma önemlidir. Araştırmanın çalışma grubu, 2014-2015 öğretim yılında Gazi Üniversitesi ilköğretim Bölümü Fen bilgisi Öğretmenliği Anabilim Dalı’nda öğrenim gören “Bilimin Doğası ve Bilim Tarihi” dersini almamış 90 tane öğretmen adayından oluşmaktadır. Öğretmen adaylarının Fen ve Teknoloji dersinde kavramların tarihsel sürecinden bahsedilmesinin anlamlı öğrenmeye etkisi bilişsel ve duyuşsal alana katkı açısından değerlendirilmiştir. Çalışma grubunun çoğunluğu kavramların tarihsel sürecinin anlamlı öğrenmeye bilişsel alanda daha çok katkı yapacağını belirterek, öğrencilerin kavramlar arasındaki ilişkileri daha sağlam bir hale getireceğini söylemiştir. Ayrıca kolay hatırlanma ve kolay öğrenme bilişsel alana katkı sağlayacak nedenler arasında yer olup, öğretmen adayları, konu anlatımından önce fen kavramlarının tarihsel gelişimi ile ilgili hikâye, video, animasyon kullanılmasının anlamlı öğrenmeye katkı sağlayabileceğini belirtmişlerdir. Çalışma grubunun geri kalan kısmı ise kavramların tarihsel sürecinden bahsedilmesinin duyuşsal alana daha çok katkı sağlayarak anlamlı öğrenmeye etkisi olacağı görüşündedir. Fen ve Teknoloji öğretmen adayları, bu yolla öğrencilerin ilgi ve merakının artacağı ve kavramları daha hızlı öğreneceklerini ifade etmişlerdir. “Fen bilimleri kavramlarının tarihsel süreçlerini derslerinize entegre etmekte kendinizi yeterli hissediyor musunuz?” sorusuna verilen cevaplardan öğretmen adaylarının büyük bir kısmının bu konuda kendilerini yeterli hissetmediklerini görülmüştür. Olumsuz cevap veren öğretmen adaylarının buna gerekçe olarak bilgi, deneyim ve ders sayısı eksikliği gibi faktörleri vurguladığı görülmüştür. Fen ve Teknoloji öğretim programında fen kavramlarının tarihsel gelişim süreçlerinin yer alması gerektiği fikrini öğretmen adaylarının tamamı desteklemektedir. “Bilimin Doğası ve Bilim Tarihi” dersini aldıktan sonra öğretmen adaylarının ne gibi bir farkındalığa sahip olduklarını belirlemek için bu çalışmanın tekrarı yapılacaktır. Ayrıca, bu çalışma fen bilimleri (fizik, kimya, biyoloji) alanında görev yapan öğretmenlerle tekrarlanarak öğretmen adaylarıyla karşılaştırılabilir. 98 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Fen ve Teknoloji Öğretmen Adaylarının Uzay ve Evren ile İlgili Zihinsel Modellerinin İncelenmesi Mustafa ÖZDEN, Hüseyin İNALTUN, M. Ali KILIÇ, İsmail DÖNMEZ ve Gamze BAKIR Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı Bilimsel modeller bilimde ve fen bilimleri eğitimi alanında birçok önemli role sahiptirler. Modellerin bu önemli rolü, soyut olayları somutlaştırmalarından, bilimsel teorilerle fiziksel dünya arasında bir köprü oluşturmalarından ve olguları basitleştirmelerinden kaynaklanmaktadır. Fen bilimleri eğitimi açısından önemi bilinen bilimsel modeller farklı ontolojik kategoriler altında incelenmektedir. Bu ontolojik kategorilerden biri zihinsel modellerdir. Zihinsel modeller, birey tarafından oluşturulmuş özel ve kişisel temsillerdir. Öğrenciler fiziksel dünyayı anlamlandırmak, açıklamak ve geleceğe yönelik tahminlerde bulunmak için zihinsel modeller inşa ederler. Zihinsel modeller bu özellikleriyle öğrencilere olayları ve olguları gerekçelendirme imkânı sağlamış olur. Öğrencilerin zihinsel modelleri bir olguyu açıklaması yönünden işlevsel olabilir ancak bu işlevsellik zihinsel modelin tutarlı ve doğru olduğu anlamına gelmez. Bu sebeple zihinsel modellerin analizi öğrencilerin öğrenme süreçleri, inanç sistemleri ve düşünceleri hakkında önemli bilgiler verebilir. Bu amaçla çalışmada, 204 fen ve teknoloji öğretmen adayının uzay ve evren konusunda zihinsel modellerinin tespit edilmesi amaçlanmıştır. Uzay ve veren teması soyut kavramları içerdiğinden öğrenciler algılamada ve öğrenmede güçlük çekmektedirler. Bu nedenle bu kavramın öğretimine yönelik modellerin bulunmaması, üniversite seviyesinde uzay ve evren kavramına yönelik yeterli öğretim yöntem ve tekniklerinin geliştirilmemesi araştırmanın önemli gerekçelerinden biridir. Ayrıca literatürde uzay ve evren teması ile ilgili olarak yeterince çalışmanın bulunmaması ve zihinsel modellerin belirlendikten sonra çeşitlendirilmesi, farklı seviyelere uygulanarak ilişkilendirilmesi söz konusu olabileceğinden araştırma önemli bir açığı tamamlama açısından anlamlıdır. Zihinsel modellerin yapılandırılması kişiye özgüdür, ancak kişilerin bu yapılandırma sürecindeki sosyal etkileşimleri sonucu bir uzlaşım söz konusudur Araştırmada zihinsel modeller oluşturulurken öğrencilerin etkileşim süreçleri, hangi kaynakları (gazete, tv, ders kitapları vb.) temel aldığı tespit edilerek ve bu kaynakların doğru kullanımıyla zihinsel modellerin geliştirilebileceği düşünülmektedir. Araştırma konu ve model çalışması bakımından öğretmenlere, akademisyenlere ve öğretim programcılarına kaynak oluşturabileceği düşünülmektedir. Ayrıca fen bilgisi öğretmen adaylarının uzay ve evrenin genel özellikleriyle ilgili olarak kavramsal düzeyde alan bilgileri de sorgulanmış olacaktır. Çalışmada veri toplama aracı olarak uzay ve evren çizimleri (bu çizimde yer alan nesnelerin isimlendirilmesi) ile bu çizime kaynaklık eden faktörlerin sorgulandığı bir soru formu geliştirilerek kullanılmıştır. Elde edilen verilerin analizi uzay ve evren kavramları için basitten karmaşığa beş farklı düzeye göre sınıflandırılarak gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın sonucunda öğretmen adaylarının çoğunun uzay ve evren ile ilgili zihinsel modellerinin bilimsel bilgilerle yeterince uyumlu olmayan basit düzeyde (düzey 1) zihinsel modellere sahip olduklarını göstermiştir. Öğretmen adaylarının zihinsel modelleri dikkate alınarak, anlama zorlukları belirlenebilir ve daha iyi öğrenme ortamları tasarlanabilir. Ayrıca, öğretmen adaylarına model kullanımı ve modelleme ile ilgili hizmet öncesi eğitim verilmesi önerilmektedir. 99 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Bilim Fuarı Çalışmalarının Kimya Dersine İlişkin Tutumlara Etkisi Mustafa ERGUN1 ve Reyhan ERGUN2 Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Eğitimi ABD. 2 Bafra Altınkaya Anadolu Lisesi 1 Son yıllarda ülkemizde bilim eğitiminin geniş kitlelere ulaşması ve bilim kültürünün geliştirilmesine yönelik olarak yapılan bilim fuarları öğrenciler tarafından büyük ilgi görmektedir. Bilim fuarları öğrencilerin kendi ilgileri doğrultusunda belirledikleri konular üzerine araştırma yapmalarına, bu araştırmaların sonuçlarını sergilemelerine ve eğlenerek öğrenebilmelerine imkan sağladığından araştırma kültürüne ve bilime karşı olan tutumlarını olumlu yönde etkilemektedir. Bu çalışmada TÜBİTAK bilim fuarları kapsamında ortaöğretim öğrencileri tarafından hazırlanan kimya projelerinin öğrencilerin kimya alanına yönelik tutumlarına olan etkisi araştırılmıştır. Bu amaç doğrultusunda bilim fuarına proje hazırlayan 25 öğrenciden hem nicel hem de nitel veriler toplanmıştır. Çalışma kapsamında ortaöğretim öğrencilerinin kimya dersine yönelik tutumlarını ölçmek için Şenocak (2011) tarafından Türkçeye uyarlanmış olan Kimya Dersi Tutum ölçeği kullanılmıştır. Çok boyutlu ölçüm yapma imkanı sağlayan yedili likert tipi ve dört alt faktörden oluşan bu ölçme aracının iç tutarlılık katsayısı 0.88olup ortaöğretim öğrencilerinin kimyaya karşı tutum ve algılamaları üzerine 12 ifade içermektedir. Ön-test sontest olarak öğrencilere uygulanan bu ölçme aracının bulguları analiz edilirken t-testi uygulanmıştır. Nitel veri olarak ise öğrencilerin fikirlerini özgürce ifade etmelerini sağlayan hazırladıkları projeler ve kimya dersine olan ilgilerindeki değişimi ifade edebilecekleri dört adet açık uçlu soru sorulmuştur. Elde edilen bulgular ışığında öncelikle öğrencilerin kimya dersine yönelik ölçme aracından elde ettikleri puanlarda hem bireysel hem de grup olarak tutumda olumlu yönde artış saptanmıştır. Ayrıca kimya dersine ilgisi yüksek olmayan öğrencilerin yaptıkları projeler kapsamında derse olan ilgilerinin arttığı, proje süresince karşılaşılan problemleri çözme becerilerinde arttığı, kimya alanına yönelik konulara olan bakış açılarında olumlu yönde ilerlemeler sağlandığı gözlenmiştir. Bulgular ışığında bilim fuarı kapsamında kimya projesi yapmak isteyen öğrencilerin gönüllük esasına göre seçilmesi, kimya projesi yapmanın öğrencinin derse olan ilgi ve tutumunda olumlu yönde değişikler meydana getirdiğinden öğretmenlerin öğrenci seçiminde bu hususları göz önünde bulundurması gerektiği önerilmektedir. 100 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR 8. Sınıf Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim Programı'nda Bulunan Soruların Yenilenmiş Bloom Taksonomisi'ne Göre İncelenmesi2 Çağrı GÜVEN1 ve Abdullah AYDIN2 Mehmet Akif Ersoy Ortaokulu, Fen ve Teknoloji Öğretmeni, Aksaray Ahi Evran Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Öğretmenliği Anabilim Dalı 1 2 “Hedeflerin belirginleştirilmesinin yanında aşamalı olarak sınıflandırılmasının da öğrenme etkinliklerine olumlu yönde etkisi olduğu araştırmalarla da desteklenmektedir” (Demirel, 2011: 106). Hedeflerin aşamalı olarak sınıflandırılmasında yaygın olarak kabul edilen görüş Bloom ve arkadaşlarının örgütledikleri ve Bloom Taksonomisi olarak adlandırılan sınıflamadır” (Demirel, 2011: 106). Bloom Taksonomisi ortaya konulduğu günden 2001 yılana kadar ki süreçte birçok tartışmaya konu olmuştur. Bu tartışmaların nihayetinde Anderson ve arkadaşları tarafından 2001 yılında adı geçen taksonomi yeniden düzenlenmiştir. Bu düzenleme,Yenilenmiş Bloom Taksonomisi olarak literatüre geçmiştir. Bu çalışmada ele alınan problem, Milli Eğitim Bakanlığı TalimTerbiye Kurulu Başkanlığı tarafından 2004 yılı eğitim programı reformu çerçevesinde 6-8. sınıflar için hazırlanan, 2006–2007 öğretim yılından itibaren 6. sınıftan başlanarak kademeli olarak 7 ve 8. sınıflarda uygulamaya konulan, 8. Sınıf Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim Programı'ndaki soruların Yenilenmiş Bloom Taksonomisi'nin bilişsel süreç boyutuna göre sınıflandırıldığında soruların nasıl bir dağılım gösterdiğidir. Öğretim programında yer alan soruların Yenilenmiş Bloom Taksonomisi basamaklarına göre sınıflandırılmasının öğretmenler tarafından bilinmesi, ders ve yazılı sınav esnasında soruların daha etkin hazırlaması içinönemlidir. Bu bağlamda 8. Sınıf Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim Programında bulunan soruların Yenilenmiş Bloom Taksonomisi'nin bilişsel süreç boyutuna göre analiz edilmesi amaçlanmıştır. Bu amaç çerçevesinde 8. Sınıf Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim Programında bulunan 156 soru Yenilenmiş Bloom Taksonomisi'nin her bir basamağının bilişsel süreç boyutu göz önüne alınarak analiz edilip sınıflandırılmıştır. Analizler esnasında Yenilenmiş Bloom Taksonomisi'nin bilişsel süreç basamakları arasında esnek geçişler göz önünde bulundurulmuştur. Araştırmanın verileri, doküman analizi yöntemi kullanılarak toplanmıştır. Verilerin çözümlenmesi, 2001 yılında yayınlanmış olan ''A taxonomy for Learning, Teaching and Assessing'' kitabı ve alan uzmanlarının görüşleri doğrultusunda, hazırlanmış Yenilenmiş Bloom Taksonomi tablosundaki ölçütler göz önüne alınarak yapılmıştır. İki program geliştirme uzmanının görüşleri doğrultusunda sınıflamaya son şekli verilmiştir. Bu analiz sonucunda 8. Sınıf Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim Programında yer alan sorulardan; anlama % 48,72 ve çözümleme % 23,72, uygulama %13,46 ve hatırlama % 12,18, değerlendirme %0,64 ve yaratma % 1,28 düzeyinde oldukları tespit edilmiştir. Sonuç olarak; adı geçen dersin öğretim programındaki soruların büyük bir kısmı Yenilenmiş Bloom Taksonomisinin alt düzey bilişsel alan basamaklarına, küçük bir kısmı ise üst düzey bilişsel alan basamaklarına karşılık gelen sorulardan oluşmaktadır. Bundan dolayı işaret edilendersinöğretim programının revize edilmesi sırasında, üst düzey bilişsel seviyedeki sorulara programda daha çok yer verilmesi önerilebilir. Ayrıca öğretmenlerin ders işleniş süreçlerinde, üst düzey düşünmeyi gerektiren soruları daha sık kullanmaları, hem öğretmenlerin hemde öğrencilerin soru sorma becerilerinin gelişmesine önemli katkılar sağlayabilir. Bu çalışma, Doç. Dr. Abdullah AYDIN danışmanlığında Çağrı GÜVEN tarafından Ahi Evran Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü’nde hazırlanan yüksek lisans tezinin bir bölümünden kesit(bulguların bir kısmı) alınarak hazırlanmıştır. 2 101 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Özdüzenlemeli Öğrenme Becerilerinin Geliştirilmesi İçin Gerçekleştirilen Soru Sorma Stratejileri Etkinliklerinde Kimya Öğretmen Adaylarının Sordukları Soruların Kalitelerinin İncelenmesi Funda EKİCİ ve Basri ATASOY Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, OFMA Eğitimi Bölümü, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı Sosyal bilişsel öğrenme teorisine göre özdüzenlemeli öğrenenler kendi akademik hedeflerini oluşturan, bu hedefler doğrultusunda bilişsel, üstbilişsel ve motivasyonel süreçlerinin farkında olan ve bu süreçleri kontrol, izleme ve düzenleme becerilerine sahip olan bireylerdir. Öğrenirken, düşünürken ve problem çözerken kullanılan stratejiler bilişin, bu stratejilerin nerede, ne zaman ve nasıl kullanılacağı ise üst bilişin kapsamındadır. Motivasyon ise bilişsel ve üstbilişsel süreçlerin gelişimini ve kullanımını etkileyen tutum ve inançları içerir. Özdüzenlemeli öğrenme, amaç yönlendirmeli bir etkinliktir ve öğrenenin amaca yönelik öğrenmesinde doğru soruyu sorması son derece önemlidir. Soru sorma öğrenenin bir konuyu kavramasında, kavramasını izlemesinde ve kendini kontrol etmesinde oldukça merkezi bir rol oynamaktadır. Kimya öğretmen adaylarında özdüzenlemeli öğrenme becerilerinin geliştirilmesine yönelik temel öğrenme stratejileri öğretimi yaklaşık iki yıl süren bir uygulamayla gerçekleştirildi. Gerçekleştirilen bu uygulamaların kapsamında temel öğrenme stratejileri, “zamanı planlama ve yönetme stratejileri”, “okuduğunu anlama ve özetleme stratejileri”, “yazma stratejileri” ve “soru sorma stratejileri” olarak dört başlık altında ele alındı. Bu çalışmada ise sadece soru sorma stratejileri uygulamaları ele alınarak soru sorma stratejileri öğretiminde kimya öğretmen adaylarınca sorulan soruların kalitelerinin incelenmesi amaçlandı. Çalışmanın katılımcı grubunu anorganik kimya dersini almakta olan 15 kimya öğretmen adayı oluşturdu. Kimya öğretmen adaylarına kimya içerikli günlük hayatla ilişkili metinler verildi. Kendilerine verilen metinleri daha iyi anlamaya yönelik sorular üretmeleri istendi. Öğretmen adaylarının ürettikleri sorular, Kaberman ve Dori (2009) tarafından önerilen kimya sorularının değerlendirilmesinde kullanılan bir sınıflamayla analiz edildi. Bu sınıflamaya göre sorular, içerik, düşünme seviyesi ve kimyanın üç boyutu kategorileri açısından ele alınarak incelendi. Çalışmanın bulgularına göre, her hafta kimya öğretmen adaylarınca sorulan soruların çoğunluğunun “içerik” kategorisinde doğrudan metindeki bir olguyla ilgili olduğu görülmekle birlikte, olası çözüm önerisi oluşturabilecek soruların yüzdesindeki artış net bir şekilde belirlendi. “Düşünme seviyesi” kategorisinde soruların çoğunluğunu bilgi ve anlama seviyesindeki sorular oluşturmakla birlikte son haftalarda üst düzey düşünme süreci gerektiren soruların yüzdelerinde artış görüldü. Sorular, “kimyanın boyutları” ele alınarak incelendiğinde ise, genellikle cevabında kimyanın tek boyutu bulunan sorulara rastlandı. Kimyanın farklı boyutlarının kullanımını gerektiren soruların yüzdesinde bazı haftalarda gözlenen artışlar bazen azalmalar şeklinde kendini gösterdi. 102 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Yüksek Performanslı Sıvı Kromatografisi (HPLC) Konusunun Öğrenilmesinde İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Kimya Öğretmen Adaylarının Akademik Başarısına Etkisi Özge ÖZBAYRAK AZMAN ve Sibel KILINÇ ALPAT Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü, Kimya Eğitimi Ülkemizde üniversitelerde Kimya Eğitiminde çoğunlukla öğrencilerin pasif dinleyici oldukları düz anlatımın hakim olduğu geleneksel yöntemlere yer verildiği, öğrencilerin daha aktif katılımcı olduğu yöntemlere ise daha az yer verildiği görülmektedir. Son yıllarda yapılan araştırmalar ise öğrencilerin daha aktif olması ve kimya konularının daha etkili öğrenilebilmesi için yapılandırmacı yaklaşımı esas alan çeşitli öğretim yöntemlerini önermektedir. Bu yöntemler arasında yer alan işbirlikli öğrenme, öğrencileri küçük gruplara atayarak kendilerinin ve grup içindeki diğer arkadaşlarının öğrenmelerini kolaylaştırır. Bu yöntem öğrencilerin düşüncelerini özgür bir şekilde ifade etmelerini, fikirlerini grup arkadaşları ile birlikte tartışmalarını sağlamaktadır. Aynı zamanda, öğrencilerin grup tartışmaları esnasında etkili bir şekilde konuşmalarına, daha hızlı ve etkili bir şekilde öğrenmelerine olanak sağlar. İşbirlikli öğrenme yönteminde çeşitli amaçlarla tasarlanan farklı teknikler bulunmaktadır. Bunlardan birisi öğrencilerin temel amaca ulaşmak için küçük gruplar halinde çalıştıkları bir teknik olan Jigsaw tekniğidir. Bu çalışmanın amacı; Ayırma yöntemleri dersinde yer alan ve laboratuvar uygulamalarında yaygın olarak kullanılan kromatografik teknikler kapsamındaki HPLC konusunun öğrenilmesinde, Jigsaw tekniğinin öğrencilerin akademik başarısına etkisini incelemektir. Bu araştırma, İzmir ilindeki bir üniversitenin eğitim fakültesinde Kimya Eğitimi Anabilim dalının 4. sınıfında okuyan toplam 16 öğrenci (deney grubu (N=9) ve kontrol grubu (N= 7)) ile yürütülmüştür. Araştırmada ön test-son test kontrol gruplu yarı deneysel desen kullanılmıştır. HPLC konusu deney grubunda Jigsaw tekniği ile kontrol grubunda ise düz anlatım ile işlenmiştir. Yöntemin öğrencilerin akademik başarısına etkisini belirlemek amacıyla veri toplama aracı olarak, araştırmacılar tarafından hazırlan ve uzman görüşü alınmış 5 açık uçlu soru ön test ve son test olarak kullanılmıştır. Ayrıca öğrencilerin yönteme yönelik görüşlerini almak için yarı yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Açık uçlu sorulara öğrencilerin verdiği cevaplar kategorize edilerek elde edilmiş olan sonuçlar Mann Whitney U testi ile analiz edilmiştir. Analiz sonucuna göre, deney ve kontrol grubunun son testleri arasında deney grubu öğrencilerinin akademik başarısı lehine anlamlı bir fark olduğu bulunmuştur. Yarı yapılandırılmış görüşmeler içerik analizi ile analizlenmiştir. Yarı yapılandırılmış görüşmelerin analiz sonucu, öğrencilerin işbirlikli öğrenme yönteminde kendileri araştırıp çalıştıkları için daha iyi öğrendiklerini ve bu yöntemin daha kalıcı öğrenmeyi sağladığını düşündüklerini açığa çıkarmıştır. Elde edilen bulgular ışığında, işbirlikli öğrenmenin HPLC laboratuar uygulaması ile birleştirilmesi ile akademik başarı üzerinde daha da etkili olabileceği önerilmektedir. 103 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Ortaöğretim Kimya Öğretim Programları ve Kimya Ders Kitaplarında Elektronegatiflik Kavramının Verilişinin İncelenmesi Ebru DEMİR1 ve Canan NAKİBOĞLU2 Milli Eğitim Bakanlığı, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü Kimya Eğitimi Anabilim Dalı 1 2 Elektronegatiflik, ilk olarak Pauling tarafından tanımlanmasından bu zamana kadar moleküllerin ve kimyasal bağlanmanın anlaşılmasında temel bir kavram olmuştur. Elektronegatiflik, atomların molekül içindeki ya da bağdaki elektronları kendilerine çekme gücü olarak tanımlanır. Bu nedenle izole bir atomun özelliği olmayıp molekül içindeki bir atomun özelliğidir. Oysaki çoğu zaman elektronegatifliğin periyodik özellikler başlığı altında, iyonlaşma enerjisi ve elektron ilgisinden sonra verilerek periyodik tablodaki değişiminden tıpkı izole bir atomun özelliğiymiş gibi bahsedilmesi, öğrenciler tarafından sabit bir değere sahip olduğunun düşünülmesine ve atomik bir özellik gibi algılanmasına neden olmaktadır. Bu nedenle elektron ilgisi kavramı ile de karıştırılabilmektedir. Elektronegatiflik kavramının kimya öğretim programları ve bu programlar doğrultusunda hazırlanan ders kitaplarında nasıl verildiğinin incelenmesi oldukça önemlidir. Bu çalışmanın ilk amacı; 1992, 2008 ve 2013 yıllarına ait kimya öğretim programları ile bu programlara göre yazılan ders kitaplarında elektronegatiflik kavramının nasıl verildiğinin ve elektron ilgisi kavramı ile karşılaştırılıp karşılaştırılmadığının belirlenmesidir. İkinci amaç ise, elektronegatiflik kavramının kimya ders kitaplarındaki veriliş biçiminin, elektronegatiflik ile ilgili öğrencilerde görülen yanlış kavramalara yol açıp açmadığının belirlenmesidir. Bu amaçlar doğrultusunda, ilk olarak programlar ve ders kitapları incelenerek elektronegatiflik kavramına ilişkin yanlış kavramaların da dikkate alınması ile bir değerlendirme ölçeği hazırlanmış ve ders kitapları bu ölçeğe göre içerik analizi yöntemi ile analiz edilmiştir. Çalışmada, 1992 programına göre yazılan 10 adet Lise 1 ve 6 adet Lise 3. Sınıf kitapları ile 2008 programına göre yazılan 1 adet 10. Sınıf ve 2013 programına göre yazılan 2 adet 9. Sınıf kitabının analizi yapılmıştır. Çalışma sonunda, 1992 yılı programında elektronegatiflik kavramı ile ilgili ayrıntılı kazanım ve açıklama ifadelerinin yer almadığı; buna karşın 2008 yılı 10. Sınıf programı ve 2013 yılı 9 ve 11. Sınıf programlarında konuyla ilgili ayrıntılı kazanım ve açıklamalarına yer verildiği görülmüştür. 1992 programına göre yazılan Lise 1. Sınıf kitaplarında periyodik tablo kısmında elektron ilgisinin verildiği, ancak elektronegatiflik gibi bir başlığa rastlanmadığı, sadece bazı kitaplarda kovalent bağ başlığı altında polar kovalent bağların açıklamasında bir cümle olarak elektronegatifliğin tanımının verildiği görülmüştür. Yine 1992 programına göre yazılan Lise 3. Sınıf kitaplarında, kimyasal bağlar konusu içerisinde elektronegatifliğin açıklandığı ve bu kısımlarda elektronegatifliğin elektron ilgisi ile ilgili bir karşılaştırmasının yapılmadığı görülmüştür. 2013 yılı programına göre yazılan 9. Sınıf kitaplarında da “Atom ve Periyodik Sistem” ünitesinde, 2008 yılı programına göre yazılan 10. Sınıf kitabında ise “Periyodik Sistem” ünitesinde elektron ilgisi ve elektronegatifliğin ayrıntılı olarak ele alındığı belirlenmiştir. Sonuçta, elektronegatifliğin programlarda ve ders kitaplarında nasıl verildiğinin incelenerek yanlış kavramalara neden olacak noktaların belirlenmesiyle, kitap yazımı sırasında bu kavramın nasıl verilmesi gerektiğine yönelik öneriler sunulmuştur. 104 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Yeni Programa Göre Hazırlanmış 9. ve 10. Sınıf Kimya Ders Kitaplarıyla İlgili Öğretmen Görüşleri: Trabzon İli Örneği Suat ÜNAL, Canan CENGİZ, Canan BAYTAR, R. Nesrin COŞKUN, Şule GÜVEN Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü, Kimya Eğitimi ABD Ders kitapları, öğretim programlarındaki kazanımlara yönelik olan içeriği öğrenciye planlı ve düzenli bir biçimde sunan, öğrenciyi dersin hedefleri doğrultusunda yönlendiren ve öğrenci için temel bilgi kaynağı niteliği taşıyan önemli öğretim araçlarıdır. Ders kitaplarının öğrenme ve öğretme sürecindeki önemli rolü düşünüldüğünde, mevcut ders kitaplarının istenilen özellikleri taşıyıp taşımadıklarının belirlenmesi ve eksiklerinin giderilmesi faydalı olacaktır. 2013 yılında kimya dersi öğretim programlarının yenilenmesine paralel olarak, 9 ve 10. sınıfa yönelik kimya ders kitapları da değiştirilmiş ve güncellenmiştir. Kimya ders kitaplarının eksikliklerinin tespitinde ve değiştirilerek daha işlevsel hale getirilmesinde bu materyalleri kullanan kimya öğretmenlerinin görüşleri büyük önem taşımaktadır. Bu kapsamda çalışmada öğretmen görüşlerine dayanarak 9. ve 10. sınıf kimya ders kitaplarını değerlendirmek amaçlanmıştır. Araştırmanın örneklemini Trabzon ili merkezinde ve ilçelerindeki 15 farklı orta öğretim kurumunda görev yapan 32 kimya öğretmeni oluşturmaktadır. Çalışmada veri toplama aracı olarak; 30 maddeden oluşan likert tipi bir anket ile birlikte, elde edilen verileri detaylandırmak ve verileri destekleyerek güvenirliğini artırmak amacıyla 13 sorudan oluşan bir mülakat formu kullanılmıştır. Veri toplama araçlarının geçerlik ve güvenirliğini artırmak için, geliştirilen her iki veri toplama aracı da kimya eğitimi alanında uzman 3 öğretim üyesi tarafından incelenmiş ve onlardan gelen dönütler dikkate alınarak son halleri verilmiştir. Çalışmada kullanılan anket örneklemdeki tüm öğretmenlere uygulanırken, mülakatlar farklı demografik özelliklere sahip 5 kimya öğretmeni ile yürütülmüştür. Öğretmenlere anketleri doldurmaları için yeterince zaman verilmiş ve anketler öğretmenlere dağıtıldıktan bir gün sonra geri alınmıştır. Öğretmenlerin yenilenen öğretim programına yönelik hazırlanmış ders kitaplarıyla ilgili görüşlerini detaylandırabilmesi ve ayrıntılı ifade edebilmesi amacıyla, mülakat zamanı için öğretmenlerden randevu alınmış ve onların belirlediği uygun bir zamanda yaklaşık 40 dakika süren yarı yapılandırılmış mülakatlar gerçekleştirilmiştir. Anket verileri SPSS 15 paket programıyla tanımlayıcı olarak analiz edilmiştir. Mülakatlar içerik analizine tabi tutulmuştur. Ses cihazıyla kaydedilen mülakatlar sırasıyla; transkript edilmiş, araştırmacılar tarafından bağımsız olarak kodlanmış ve ardından kodlar bir araya getirilerek temalar oluşturulmuştur. Çalışmanın sonunda, genel olarak öğretmenlerin kimya ders kitaplarını derslerinde kullandıkları, ancak kimya ders kitaplarında yeterince alıştırma olmadığını ve öğrenmeye motive edici nitelikte olmadığını düşündükleri ortaya çıkmıştır. Araştırmaya katılan öğretmenlerin tamamının, kimya ders kitabı haricinde öğrencilerinin seviyelerine uygun olarak seçtiklerini ifade ettikleri ek kaynaklar kullandıkları ortaya çıkmıştır. Bu sonuçlara dayalı olarak, çalışmada farklı lise türlerine yönelik farklı ders kitaplarının oluşturulması, ders kitaplarında alıştırmalara daha fazla yer verilmesi, öğretmenler için örnek uygulama ve etkinlikleri içeren kılavuz kitaplar hazırlanması gibi bazı önerilerde bulunulmuştur. 105 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Ortaöğretim 10. Sınıf Kimya Ders Kitabının Öğretmen ve Öğrenci Bakış Açısıyla Analizi Erdem DÖNMEZ1, Esra BUDAK, Esra KURU, Safiye Aybüke TOKSOY, Sevgi TETİK, Musa ÜCE2 1Bayrampaşa Sağmalcılar Anadolu Lisesi Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, Kimya Öğretmenliği 2 Bilgi ve teknolojinin sınırlarının çizilemediği günümüzde ihtiyacımız olan bilgiye ulaşmak zaman, emek ve maliyet açısından ekonomik olmayabilir. İhtiyacımız olan bilgiye daha ekonomik ve güvenilir bir şekilde ulaşmak için ise bize yeterlilik kazandırıp yol göstericilik yapacak bir ders kitabına gerek duyulmaktadır. Bu sebepten ders kitapları geçmişten günümüze eğitim-öğretim sürecinde kullanılan materyallerin en’leri arasında olmayı sürdürmektedir. Eğitim-öğretim süreci içerisinde kullanılabilecek materyaller bilgi ve teknolojideki gelişmelere bağlı olarak her geçen gün çeşitlilik kazansa da; ders kitapları, kullanım ve temin kolaylığı nedeniyle çok fazla tercih edilmektedir. Ders kitaplarının eğitim-öğretim ortamında son derece önemli olması da ders kitabının çeşitli kriterler göz önüne alınarak incelenmesi ve gerekli görülürse iyileştirilmesi gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Öğretmen ve öğrencilerin görüş ve düşünceleri alınarak hazırlanıp uygulamaya konulacak kitap eğitimi her bakımdan daha verimli hale getirebilir; şimdiye kadar ‘‘Nitelikli bir ders kitabı nasıl olmalıdır? ’’ kapsamında yapılan çalışmalardan daha farklı sonuçlar elde etmemizi sağlayabilir. Yapılan birçok çalışmada 10. sınıf ders kitabının değişimi, öğretim programına ve öğrenciye uygunluğu araştırılmıştır. Yapılan kitap inceleme çalışmalarına belirli periyotlarda yenileri eklenmeli ki ders kitapları işlev ve fonksiyonlarını arttırarak daha nitelikle bir yapı kazanabilsin. Yapılan bu çalışmalar MEB tarafından değerlendirilmekte ve Eğitim öğretim programlarımız yaşadığımız çağın gereksinimlerine göre güncellenmektedir. Bu çalışmanın amacı yapılandırmacılık temel alınarak hazırlanan ve 2014-2015 eğitim öğretim yılında ortaöğretim kurumlarında uygulamaya başlanan 10. Sınıf kimya ders kitabını öğretmen ve öğrenci görüşlerine dayalı olarak incelemektir. Ders kitabının incelenmesi aşamasında göz önünde bulundurulacak kriterler ise bilimsel içerik, öğretim yaklaşımı, tasarım, laboratuvar etkinlikleri, okunabilirlik ve ölçme değerlendirmedir. Araştırmanın örneklemini İstanbul ilinde; 2014-2015 eğitim öğretim yılında 10. Sınıfta öğrenim gören rastgele bir şekilde seçilmiş 150 lise öğrencisi ve 50 kimya öğretmeni oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak 39 sorudan oluşan bir anket kullanılmıştır. Bu anket 34 tane likert tipi soru ve 5 tane açık uçlu sorudan oluşmaktadır. Veriler toplandıktan sonra gerekli istatistiksel çalışmalar yapılarak sonuçlara ulaşılmıştır. Araştırma sonucunda öğretmen ve öğrenci görüşlerine göre 10. sınıf kimya ders kitabının bilimsel içerik, öğretim yaklaşımı, tasarım, laboratuvar etkinlikleri, okunabilirlik ve ölçme değerlendirme açısından eksikliklerinin olduğu tespit edilmiştir. Bunların başında öğrencilerin bilişsel becerilerinin gelişmesine olan katkının gereken düzeyin altında olması, öğrenmeyi sağlamada yetersiz kalması, soyut olan bu dersin yeterince somutlaştırılamadığı, ölçme ve değerlendirmede yetersiz kaldığı gibi sonuçlara ulaşılmıştır. Ulaşılan sonuçlar doğrultusunda ise tartışma ve öneri bölümü oluşturulmuştur. 106 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR 2007/2008 ile 2013 Kimya Öğretim Programlarına göre Yazılan 9. ve 10. Sınıf Kimya Ders Kitaplarının Grafiklerin Kullanımı Açısından Karşılaştırılması Cem GÜLTEKİN1, Canan NAKİBOĞLU2 Dumlupınar Üniversitesi,Emet Meslek Yüksek Okulu Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü Kimya Eğitimi ABD. 1 2 Fen Eğitiminde önemli bir yer teşkil eden grafiklerin kullanımı sadece eğitim ve öğretim ortamıyla sınırlı kalmamış neredeyse günlük yaşamda bir gereksinim haline gelmiştir. Grafikler özellikle bilimsel bilginin daha iyi anlaşılmasını sağlayarak, farklı durumlara da uygulamasına yardımcı olmakta ve bilimsel okuryazarlığın gelişimine katkı sunmaktadır. 9. ve 10. sınıf kimya dersi öğretim programlarında bilimsel süreç becerisi altında kazanım olarak yer verilen grafik çizme, okuma ve yorumlama becerilerinin kimya ders kitaplarındaki temsil durumunun öneminden hareketle bu çalışmada, mevcut ve bir önceki kimya dersi öğretim programlarına göre hazırlanmış 9. ve 10. sınıf kimya ders kitaplarında grafiklerin kullanımının incelenmesi amaçlanmıştır. Betimsel tarama modelinin kullanıldığı çalışmada incelenmek üzere Talim Terbiye Kurulu tarafından onaylanan ve okutulmasına karar verilen, 2007 yılı öğretim programına göre hazırlanıp 2009 yılında basılan 1 adet 9. sınıf, 2013 yılı öğretim programına göre hazırlanıp 2013 yılında basılan 2 adet 9.sınıf, 2008 yılı öğretim programına göre hazırlanıp 2010 yılında basılan 1 adet 10. sınıf, 2013 yılı öğretim programına göre hazırlanıp 2014 yılında basılan 1 adet 10. sınıf kimya ders kitapları seçilmiştir. Mevcut ve bir önceki kimya dersi öğretim programlarına göre hazırlanmış 9. ve 10. sınıf kimya ders kitaplarında grafiklerin kullanımını incelemek için veri toplama yöntemi olarak, belgesel tarama yöntemi kullanılmış olup veriler, daha önce geliştirilmiş değerlendirme kategorilerine göre analiz edilmiştir. Yapılan analizler sonucunda 9. sınıf/2007 ve 10. sınıf/2008 kimya ders kitaplarında sunulan grafiklerin daha çok konu anlatımı amaçlı kullanıldığı, 9. sınıf/2013-1, 9. sınıf/2013-2 ve 10. sınıf /2013 kimya ders kitaplarında sunulan grafiklerin daha çok ölçme ve değerlendirme amaçlı kullanıldığı belirlenmiştir. Kitapların tümünün hem etkinlik/deney hem de ölçme ve değerlendirme aktivitelerinde grafik çizimine yeterli düzeyde yer verildiği belirlenmiştir. Ders kitaplarında grafik okuma ve yorumlamaya yönelik becerileri ölçmek için çoktan seçmeli, açık uçlu ve eşleştirme türü gibi geleneksel temelli ölçme araçlarına yer verildiği belirlenmiştir. Grafiklere en çoktan aza doğru sırasıyla 10.sınıf/2008, 9.sınıf/2013-1, 9.sınıf/2013-2, 9.sınıf/2007 ve 10.sınıf/2013 ders kitaplarında yer verildiği belirlenmiştir. Grafiklere en çok 9.sınıf/2007 ve 10.sınıf/2013 kimya ders kitaplarının Karışımlar ünitesinde, 9.sınıf/2013-1, 9.sınıf/2013-2 ve 10.sınıf/2008 kimya ders kitaplarının Maddenin Halleri ünitesinde yer verildiği tespit edilmiştir. Kimya ders kitaplarında konu anlatımı amacıyla ve ölçmedeğerlendirme amacıyla sunulan grafik miktarlarının dengeli dağılımının sağlanması gerektiği, grafik çizimine etkinlik/deney hem de ölçme ve değerlendirme aktivitelerinde daha çok yer verilmesi gerektiği önerilebilir. Ayrıca grafik okuma ve yorumlamaya yönelik becerileri ölçmek için geleneksel temelli ölçme araçlarına ek olarak performans temelli ölçme ve değerlendirme araçlarının da kullanılması önerilebilir. 107 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Bir Kimya Ders Kitabında Yer Alan Kimyasal Temsil Türlerinin incelenmesi ve Kimyasal Bilgi Seviyeleri İle İlişkisinin Belirlenmesi Davut SARITAŞ1, Mahmut POLAT1 ve Yüksel TUFAN2 Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı 1 Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi OFMAE Bölümü Kimya Eğitimi Anabilim Dalı 2 Öğretimde hedeflenen kazanımların bilgi boyutunu dersin içerik bilgisi oluşturmaktadır. Bu nedenle öğretimde hedef bilginin hangi formlarda sunulduğu önemlidir. Temsil epistemolojine göre; insan zihni nesnel gerçeklik hakkındaki bilgiyi gerçekliğe ilişkin soyut temsiller vasıtasıyla edinir. Soyut temsiller ise farklı bildirim ve gösterimler ile (ses, metin, çizim vb.) somut temsillere dönüşür. O halde bilgi; olgulara yönelik zihinsel temsillerin farklı şekillerde somutlaştırılması ile ortaya çıkar. Bu açıdan ders kitaplarını, bilgiyi somut temsiller aracılığı ile sistematik bir biçimde sunan materyaller olarak tanımlamak mümkündür. Kimyasal bilginin zengin bir temsil sistemine sahip olduğunu kimya ders kitaplarında görmek mümkündür. Ayrıca kimyasal bilgi, nesnesinin ontolojisine göre makro ve mikro seviyelere yönelik üretilebilir. Bu bağlamda söz konusu seviyelere yönelik bilgilere hangi temsil türlerinin daha uygun olup olmadığı önem kazanabilir. Kimya öğretim programlarında öğrencilerin kimyasal bilgiyi farklı formlara dönüştürme ve bunları kullanma, hem genel amaçlar hem de kazanım boyutları çerçevesinde vurgulanmaktadır. Bu açıdan ders kitaplarında kimyasal bilginin ne tür temsiller ile sunulduğu ve bunların hangi seviyede karşılık bulduğu önemlidir. Kimya öğretim programlarına bu açıdan bakıldığında ise ne kimyasal bilginin temsil türlerine ne de bu temsil türelerinin karşıladığı bilgi seviyesine yönelik bir açıklamaya rastlamak mümkün değildir. Bu çalışmada bir ders kitabında kullanılan temsil türlerinin incelenmesi ve bunların hangi kimyasal bilgi seviyesinde karşılığını bulduğunun belirlenmesi amaçlanmıştır. Nitel bir yaklaşım ile yürütülen çalışmada veriler uzman görüşmeleri ile elde edilmiştir. 12. sınıf kimya ders kitabından seçilen temsiller kullanılarak hazırlanan yarı yapılandırılmış bir form aracılığı ile uzman görüşleri alınmış ve bu görüşler üzerinde destekleyici klinik görüşmeler yapılmıştır. Toplanan verilere içerik analizi uygulanmıştır. Gerekli kodlar ilgili alan yazının çok kısıtlı olması nedeni ile ağırlıklı olarak tümevarımsal bir yaklaşımla veri setinden elde edilmiştir. Bulgular; kitapta rastlanan temsil kategorileri ve temsillerin gönderme yaptığı bilgi seviyesi, şeklinde iki başlıkta toplanabilir. Örneğin; kitapta dil dışı temsillerin ağırlıklı olarak sembolik olduğu görülmekle birlikte, bunların epistemolojik açıdan hangi seviyelerine gönderme yaptığı açık değildir. Salt üretim olan bazı temsillerin var olmayan bir gerçekliğe gönderme yapma imkânı verdiği, ancak kitapta bunu önleyecek her hangi bir sunumun olmadığı görülmektedir. Ayrıca aynı bilgi seviyesinde olmayan temsillerin eş değer bir biçimde sunulması da söz konusudur. Bulgular dikkate alındığında; kimyasal bilginin uygun bir biçimde anlamlandırılması için; temsillerinin farklı ölçütlere göre (semiyotik, ontolojik ve epistemolojik zeminde) kategorilere ayrılması ve bunların gönderme yaptıkları olgularla (makro ve mikro ve quasi-seviyelerde) ilişkisine yönelik, kimya eğitiminde kullanılabilir, gönderge ölçütlerin belirlenmesi mümkündür. 108 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Kimya Öğretmen Adaylarının Bilimdeki Anormal Veriler İle İlgili Epistemolojik Görüşlerinin İncelenmesi ve Geliştirilmesi S. Nihal YEŞİLOĞLU ve Fitnat KÖSEOĞLU Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, , OFMAE Bölümü, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı Fen eğitiminde anormal veriler, önceleri daha çok öğrencilere kavramsal değişim yaşatmak için bir araç olarak kullanılmaktaydı. Ancak son zamanlarda bilim epistemolojisi ve bilimin doğası anlayışlarının geliştirilmesinde önemli bir boyut olarak vurgulanmaya başlanmıştır. Bu çalışmada 22 kimya öğretmen adayı ile bir kimya laboratuvarı dersinde anormal bir veri olarak “sıcak suyun soğuk sudan önce donması” ile ilgili bilimsel bir fenomen olan “Mpemba Etkisi” üzerinde çalışıldı. Öğretmen adaylarına Mpemba Etkisi tanıtılarak incelemeleri sağlandı ve onlarla hem fenomen hem de bilim hakkında açık-düşündürücü bir tartışma yürütüldü. Bu tartışmalarda ısı, sıcaklık, hal değişimi, kaynama, buharlaşma, süper soğuma gibi kavramlarla birlikte anormal verinin ne demek olduğu, bilim insanlarının anormal verilerle karşılaştıkları zaman nasıl tepki verebilecekleri ve anormal verilerin bilimdeki rolü ve önemi üzerinde duruldu. Bu nitel araştırmanın bulgularına göre çalışma öncesinde katılımcıların %50’si, bilim yapılırken anormalliklerin tanınması ile ilgili naif düzeyde anlayışlara sahipti. Örneğin, katılımcılardan bazıları anormal verileri prosedürel hatalar olarak görmekte; özellikle deney yaparken meydana gelen hatalardan kaynaklandığını düşünmekteydi. Katılımcıların %36’sının anormal verileri, bilim insanlarının teorileri ya da ön bilgileri ile uyuşmayan ve beklenilmeyen veri olarak tanımlayabildikleri tespit edilip bilgili düzeyde anlayışlara sahip olduklarına karar verildi. Çalışma sonrasında ise katılımcıların %28’inin bilimde anormal verilerin tanınması ile ilgili anlayışlarının hala naif düzeyde, %72’sinin bilgili düzeyde olduğu görüldü. Bilim insanlarının araştırma sürecinde karşılaştıkları anormal verilere mevcut teorileri ile nasıl tepki verdikleri, epistemolojik açıdan önemli başka bir boyuttur. Bu boyutla ilgili çalışma öncesinde katılımcıların % 64’ü bilim insanlarının metotlarını gözden geçirip tekrarlayacaklarını, %10’u hipotezlerini değiştireceğini, %5’i mevcut teoriyi değiştireceğini, %5’ide verileri yeniden yorumlayacaklarını ve yeni metot geliştireceklerini düşünmekteydi. Geriye kalan katılımcıların bazıları bu konuda hiç bir fikrinin olmadığını, bazıları da bilim insanının anormal verilere karşı işine geldiği gibi davranabileceğini ifade etti. Çalışma sonrasında ise katılımcıların %82’sinin bilimde anormal verilere pek çok makul farklı cevaplar verilebileceğinin farkında oldukları tespit edilerek bilgili düzeyde oldukları görüldü. Sonuç olarak bu çalışmada, kimya öğretmen adaylarının bilimdeki anormal veriler ile ilgili epistemolojik görüşlerinin genel olarak naif düzeyde olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, anormal veriler hakkında bir durum incelemesi üzerinden açık-düşündürücü tartışmalarla yürütülen bir öğretim sonucunda onların bu görüşlerinin geliştirilebileceği tespit edilmiştir. 109 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Düşünme ve Düşünce Analizinden Deney Tasarımına Nihat AYCAN1 ve Şule AYCAN2 Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, OSA Bölümü Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 1 2 Düşünme ve düşünce, bilimselliğin temellini oluşturan iki felsefi kavramdır. Bu kavramlar, bilim yapmada oldukça önemli olmalarına rağmen; çoğu kez, bir birilerinin yerine kullanılmaktadır. Düşünme ile düşüncenin diğer bilimler kadar, fen bilimleri ve kimya için de taşıdığı önemin tekrar gündeme getirilmesi gerekmektedir. Bu iki temel felsefi kavramdan hareketle, dikkatler kimya felsefesine çekilirse; kimyanın felsefi boyutunun önemi, bir kez daha anlaşılacaktır. Düşünce bilim alanında ortaya konulmuş kavramlar, kuramlar, yasalar iken; düşünme, farklı düşüncelerin, kavram, kuram ile yasaların sentezinden, tasarımından oluşur. Düşünmenin, düşünceden farklı olarak, beş boyutu vardır. Bunlar; bilişsel farkındalık, yaratıcı ve yansıtıcı düşünme, düşünme süreçleri, temel düşünme becerileri ile konu alanı bilgisidir. Düşünme içselleştirilerek düşünceden düşünmeye geçiş yapılır. Bu bağlamda, fen ve kimya öğrencileri de düşünceleri deneylerle desteklemek için, düşünmeyle kendi deney reçetelerini kendileri hazırlayabilir. Araştırmanın problem cümlesi, düşünme becerisi kazanan öğrencilerin, tüm öğrenim hayatları boyunca fen ve kimya laboratuarlarında deneylerini tasarlayarak uygulamaları mümkün müdür? şeklinde oluşturulmuştur. Çalışmanın amacı, felsefe yapma ile felsefe eğitiminin temel kavramlarından düşünme ve düşüncenin açılımını, analitik felsefe ve yapı-bozucu felsefe temelinde tartışarak, kimya için önemini belirtmektir. Çünkü ilkokuldan üniversite bitene kadar, tüm öğrenim hayatı boyunca öğrencilere, fen bilimleri ve kimya laboratuarlarında yapacakları deneyler, reçete halinde sunulmakta ve buna göre deney yapmaları istenmektedir. Düşünme eğitimi, son zamanlarda okul programlarında seçmeli bir ders olarak yer almasına rağmen; öğretmenler gereken önemi vermediğinden, öğrencilerin kendi başlarına, deneyleri tasarlayarak yapmaları mümkün görülmemektedir. Çalışmada felsefenin bütüncü yaklaşımı benimsenmiş; betimsel tarama yöntemi kullanılarak, kavram analizi yapılmıştır. Araştırmada düşünme ve düşünce kavramlarıyla, onların ortaya çıkmalarını hazırlayan kişisel, sosyokültürel faktörler ile kavramların birbirinden farkı, özgünlükleri ve önemleri değerlendirilmiş; düşünmenin her tür eğitim-öğretim kurumundaki eğitimi ile ilgili yapılmış alan çalışmalarının, öğrenci ve öğretmen merkezli bulguları tartışılmıştır. Bu çalışmalardan, düşünme eğitiminin önemine inanan ve bu yönde olumlu görüş belirten öğretmen tutumlarının; görev yapılan eğitim kurumunun özel ya da kamu kurumu olup olmadığı ile meslekteki görev sürelerine göre değiştiği ve konu ile ilgili seminerlere katılma isteklerinin orta düzeyde olduğu bulunmuştur. Araştırmada, düşünme eğitiminin fen bilimleri ve kimya eğitiminde verilme koşulları açıklanmış ve bu eğitimin, öğrencilerle öğretmelere katkısı belirtilerek, bazı öneriler sunulmuştur. 110 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Thomas S. Kuhn'un Bilim Felsefesi Modelinin Kimya Tarihine Uygulanabilirliği Üzerine Bir İnceleme Erdi ALTUN1, Kurtul GÜLENÇ2 ve Şenol ALPAT3 Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanlar Eğitimi Anabilim Dalı, Kimya Öğretmenliği 2 Dokuz Eylül Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sistematik Felsefe ve Mantık Anabilim Dalı, Felsefe Bölümü 3 Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanlar Eğitimi Anabilim Dalı, Kimya Öğretmenliği 1 Kimya eğitimi başta olmak üzere doğa bilimleri eğitiminde felsefi düşüncenin önemine yönelik vurgular uzun bir süredir yapılmasına rağmen, alan yazına bakıldığında, genelde bilim felsefesinin özelde kimya felsefesinin kimya eğitiminde yeterince önemli bir konuma sahip olmadığı görülmektedir. Buna paralel olarak bilim felsefesi yaklaşımlarının; bilginin yapılanmasına, bilimin ilerlemesine ve bilim eğitimindeki teori ve uygulamalarına yönelik önerileri de aynı şekilde kimya eğitiminde ve alan yazınında kendisine çok az yer bulabilmiştir. Oysaki bilim felsefesindeki kavramsallaştırma ve tartışmalar; kimya felsefesi, tarihi ve eğitimine ışık tutabilir. Bu çerçevede Nicolaus Kopernicus, Johannes Kepler astronomiye; Isaac Newton, Albert Einstein fiziğe ne kadar katkı sağladıysa, Thomas S.Kuhn, Karl R. Popper gibi bilim felsefecilerinin de bilimsel süreçlerin gelişimine ve bu gelişim esnasında beliren modellerdeki kavramlara aynı ölçüde katkı sağladığı söylenilebilir. Ne var ki, bilimle uğraşsın ya da uğraşmasın hemen herkesin, Copernicus, Newton veya Einstein hakkında ve onların bilime katkıları ile ilgili az çok bir bilgiye sahip olmasına rağmen, doğa bilimcileri ve doğa bilimleri eğitimcilerinin çok azı Kuhn, Popper vb. gibi düşünürlerin savunduğu fikirler hakkında bilgi sahibidir. Bu problem ve eksiklik bağlamında bu çalışmada bilim felsefesi ile kimya alanının buluşturulması hedeflenmektedir. Bu hedef doğrultusunda seçilen isim Thomas Kuhn’dur. Kuhn bilim tarihinin nasıl ilerlediğine yönelik bir model geliştirmiştir. Bu modelin temel kavramlarından biri paradigma kavramıdır. Düşünür, herhangi bir olağan bilim döneminde görev alan bilimi nsanları tarafından kabul görmüş olan inançlar bütününe veya problemlerin nasıl anlaşılması gerektiği konusunda üzerinde hemfikir olunan ilkeler kümesine paradigma adını verir. Kuhn’a göre paradigma terimi bilimsel süreçle iç içedir, öyle ki ortak bir paradigmaya sahip olan bilim insanları, teorileri arıtırken, zamanla daha doğru ve kesin ölçümlere ulaşırken ve nihayet olağan bilimin sınırlarını genişletmek için çabalarken ilgili paradigmayı kullanırlar. Ancak ilgili paradigma zamanla bilimsel süreçlerde karşılaşılan problemlere yanıt veremez olur ve söz konusu alanda bunalım dönemi başlar. Bunalım dönemi bilimsel devrimle sonuçlanır ve devrimden sonra yeni bir olağan bilim dönemi, dolayısıyla ilgili bilimsel topluluk için yeni bir paradigma geçerli olur. Çalışmada Kuhn’un paradigmaya dayalı bu modelinin kimya tarihine uygulanıp uygulanamayacağı tartışılacaktır. Bu çerçevede ilk olarak; paradigma kavramı ve Kuhn’un modeli incelenecektir. Daha sonra kimya tarihinden örnekler verilerek kimya tarihinin Kuhn'un yaklaşımı ile uyumlu olup olmadığı analiz edilecek ve son olarak eğer düşünürün modeli yeterli/geçerli değil ise bunun gerekçeleri ortaya konularak alternatif hangi yöntemler eşliğinde kimya tarihinin incelenmesi gerektiği üzerinde durulacaktır. 111 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Kimya Felsefesi ve Mereoloji Şule AYCAN ve Nihat AYCAN Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, OSA Bölümü Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 1 2 Yunanca parça anlamına gelen mereo sözcüğünden gelen mereoloji, bir bütün içindeki parçaların diğer parçalar ile ilişkilerini ve parçanın bütünle ilişkilerini inceleyen teoridir. Mereolojinin kökleri felsefenin ilk günlerine, Plato ve Aristo'nun yazılarına dayandırılabilir. Bu araştırmanın amacı, kimya felsefesindeki bazı mereolojik çalışmaları tanıtarak, kimya ile ilgili kimi konuların mereolojik olarak nasıl incelenebileceği hakkında bilgi sunmaktır. Bilindiği gibi, özellikle fen ve kimya eğitiminde, öğrencilerin kalıplaşmış ifadeleri ve yasaları mantık yürütmeden ezberlemeleri, bu yasaların elde edilme sürecinde yaşanan aşamaları öğrenmemeleri, onların bilimsel çalışmalardan uzaklaşmalarına neden olmaktadır. Dolayısıyla, mereolojinin kimya uygulamalarını alana tanıtmak önem arzetmektedir. Çalışmada felsefenin bütüncü yaklaşımı benimsenmiş; betimsel tarama yöntemi kullanılarak, kuramsal analiz yapılmıştır. Felsefenin mereolojik kuramının kimya gerçeklerine nasıl uygulanacağı, araştırmanın problemidir. Mereoloji, parça-bütün ilişkisinin formal ontolojik incelenmesi olup, dilbilimdeki parça-bütün ilişkilerini kapsayan meronomi ile örtüşür, ancak ikisi tamamen aynı değildir. Meronomiyle ilgili altı ana ilişki türü vardır. Bunlar: bileşen-bütünü oluşturan obje, üye-küme, porsiyon-kütle, madde-obje, özellik-aktivite ve yer-bölge ilişkileridir. Meronomik ilişkilerin altı tipi arasındaki farklar, üç grupta gösterilir. Bunlar parçanın bütünle ilişkisinin fonksiyonel olup olmaması, parçaların benzer üye olup olmadığı ve parça ile bütünün ayrılabilir olup olmadığıdır. Fonksiyonel parçalar, zaman mekan konumunda, kendi işlevsellikleriyle sınırlandırılır. Örneğin; bir fincanın sapı, bir sap olarak fonksiyonel ise, sınırlı sayıda bulunabilir. Üye olan parçalar, bütün ile aynı tür olabilir, dilim-pasta gibi. Üye olan parçalar, bütünden farklı olabilir, ağaç-orman gibi. Prensipte, ayrılabilen parçalar bütünden ayrılabilir (sap-fincan), oysa ayrılamayan parçalar ayrılamaz, çelik-bisiklet gibi. Bu araştırmada, yukarda verilen altı tip ilişkinin kimya ile ilgili örnekleri oluşturulmaya çalışılmıştır. Sonuç olarak: Bileşen-bütünü oluşturan obje grubu için, bir organik bileşikteki fonksiyonel gruplar düşünülebilir. Üye-küme ilişkisi için laboratuarda kullanılan malzemeler dikkate alınabilir. Porsiyon-kütle ilişkisi için üyelik ve ayrılabilirlik özelliği vardır. Madde-obje ilişkisinde fonksiyonellik, üyelik ya da ayrılabilirlik özellikleri yoktur. Özellik-etkinlik ilişkisinde, sadece fonksiyonellik söz konusudur. Yer-bölge ilişkisi, periyodik cetvelde, metallerin ya da ametallerin bulunduğu yerleri belirtmek için kullanılabilir. Bu ilişkide sadece üyelik söz konusudur. Okullarda küçük sınıflardan itibaren felsefe ve düşünme derslerine önem verilmesi, bilimin anlaşılması ve sevilmesinde büyük rol oynayacağı gibi, günlük olayların yorumlanmasına da katkı sağlayacaktır. 112 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Öğretmen Adaylarının Nanobilimi Anlayışı: Boyut ve Büyüklük Neslihan AKDENİZ 1 ve Ruhan BENLİKAYA2 Erçallar Lisesi Balıkesir Üniversitesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü 1 2 Nanobilim, 1 ile 100 nanometre arası taneciklerin oluşturduğu sistemlerin özelliklerini inceleyen çalışma alanıdır. Atom ve moleküllerin toplanmasıyla oluşan nano boyuttaki sistemlerin, kimyasal, optik, elektrik, termal ve mekanik özellikleri makroboyuta göre farklılıklar göstermektedir. Makroskopik ve mikroskobik özellikler kullanılarak bu farklılıkların açıklanamaması nedeniyle, bu özelliklere Türkiye’deki fen ders kitaplarında henüz yer verilmeyen nanoskopik özellikler eklenmiştir. Nano boyuttaki sistemler günlük hayatımızda çeşitli alanlarda kullanılmaya başlanmış ve bunun sonucunda nanobilim okuryazarlığının geliştirilmesinin gerekliliği ortaya çıkmıştır. Tüm bu sayılan nedenler, Fizik, Kimya, Biyoloji ve Fen Bilgisi öğretmenlerinin nanobilim konusunda yeterli bilgiye sahip olmalarını zorunlu kılmaktadır. Nanoboyutun büyüklük açısından anlaşılması, nanobilimin öğrenilmesinde gerekli olan ön koşullardan biridir. Bu konuda öğretmen adaylarının sahip oldukları anlayışların ortaya çıkarılmasının, nanobilimin öğretmen eğitimi programlarına entegrasyonunun nasıl yapılması gerektiği konusuna katkı sağlayacağı ve bir başlangıç oluşturacağı düşünülmektedir. Bu nedenle, çalışmada bir eğitim fakültesinin 3., 4. ve 5. Sınıflarında öğrenim gören Kimya, Fizik ve Biyoloji öğretmen adaylarının (150 kişi) boyut ve büyüklük ile ilgili sahip oldukları anlayışlar, bu konuda geliştirilen ve pilot çalışması yapılmış bir test yardımıyla incelenmiştir. Test, 4 tane açık uçlu sorudan oluşmaktadır. Bu sorular, maddenin/maddenin tanecikli yapısının çeşitli boyutlarda gösterimini (su için görülen/hayal edilen makro, mikro ve nanoboyutun çizilerek gösterilmesi ve çizimlerin açıklanması);verilen çeşitli örneklerin (A4 kağıdı, kırmızı ışığın dalga boyu, civa atomunun çapı, bir DNA molekülünün genişliği,vb.) boyuta göre büyükten küçüğe sıralanmasını; verilen boyut aralıkları (1 nm’den az, 1 nm-10 nm, 10 nm-100 nm, ..vb) için örnekler verilmesini; farklı alanlardan birim çevirmesi uygulamalarını (H atomu için yerçekimi kuvveti 1,6.10-26N =……pN, 1cm’lik altın bloğun direnci 2 µΩ =…..nΩ, vb.) ve nanometre boyutunda verilen bir örnek için analoji sorusunu (20 nm boyutundaki nano parçacığın 20 cm çapındaki bir futbol topu kadar genişlediğini hayal edersek, 100 nm dalga boyunda UV ışınları, günlük hayatta karşılaştığımız hangi nesne/nesnelere karşılık gelir?) içermektedir.Test sonuçları bütün olarak ve bölüm bazında temalar oluşturularak, ayrı ayrı analiz edilmiş ve genel olarak aşağıdaki sonuçlar elde edilmiştir: --Her üç bölümdeki öğretmen adaylarının genellikle birim geçişlerini metre dışındaki hacim, kuvvet, direnç, frekans kütle gibi büyüklüklere uygulamakta zorluk çektikleri ve büyüklük sıralamada makro büyüklükteki nesneleri gözlemledikleri için kolay sıralarken, gözlenmesi optik ya da elektron mikroskopları ile yapılan nesnelerin sıralamasını karıştırdıkları, --Kimya öğretmen adaylarının bir kısmının, mikrometre boyutunda atomların, nanometre boyutunda ise atom altı parçacıkların görülebileceğini ve moleküllerin nanometrik boyuta doğru gidildikçe çaplarının azalacağını ve gözlemlenebilecek detayların (elektron, proton, nötron) azalacağını düşündükleri, --Biyoloji öğretmen adaylarının bir kısmının nanometre boyutunun optik mikroskopla görülebileceğini düşündükleri ve maddeyi tanecik boyutunda hayal edemedikleri, --Fizik öğretmen adaylarının bir kısmının, nanometrenin en büyük boyut olduğunu ve büyükten küçüğe sıralamada alyuvar çapı, DNA molekülünün genişliği gibi verilen biyolojik nesnelerin hidrojen molekülünden daha küçük olduğunu düşündükleri görülmüştür. Elde edilen sonuçlara bağlı olarak Genel Fizik, Genel Kimya ve Genel Biyoloji derslerinde piko’dan tera’ya birim ön eklerinin ve dönüşümlerinin daha çok kullanılarak konuların işlenmesinin, nanobilimi anlamaya temel oluşturabileceği düşünülmektedir. Bu amaçla, çalışmada bu derslerde kullanılabilecek örnek etkinlikler sunulacaktır. 113 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Lise Öğrencilerinin Nanobilim ve Nanoteknoloji Eğitimi ile İlgili Görüşleri ve Farkındalıkları İsmail ATEŞ1 ve Musa ÜCE2 İstanbul Bilim ve Sanat Merkezi 1 Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, Kimya Öğretmenliği 2 Bilimde, mühendislikte ve teknolojide nano ölçekte yapılan keşifler ve yenilikler kimya eğitiminin her kademesinde önemli hale gelmektedir. Bu ilerlemelerle birlikte toplumun tüm bireylerinin nanobilim ve nanoteknoloji ile karşılaşma ihtimalinin artmaktadır. Bu durum beraberinde nanobilim ve nanoteknoloji (NBT) farkındalığının oluşması ve güncel fen okuryazarlığı ihtiyacını ortaya koymaktadır. Bu çalışmada lise öğrencilerinin nanobilim ve nanoteknoloji ile ilgili görüşleri doğrultusunda NBT farkındalıkları araştırılmıştır. Çalışmanın örneklemini 2013-2014 öğretim yılında İstanbul İli Anadolu Yakası’ndaki çeşitli türdeki liselerdeki (Fen Lisesi, Anadolu Lisesi, Meslek Liseleri) 50 (26 kız, 24 erkek) öğrenci oluşturmuştur. Verilerin toplanmasında “Yarı Yapılandırılmış Görüşme Ölçeği” kullanılmıştır. Katılımcıların görüşleri ses kaydı ile kaydedilip toplanan nitel veriler içerik analizi ile değerlendirilmiştir. Her soruya ait görüşler, belirli tema ve alt temalar altında toplanmıştır. Daha sonra, bunlara ilişkin frekanslar (f) ve yüzdeler (%) belirlenmiştir. Veri analizinde; bir soru için öğrencilerin verdikleri her farklı görüş ayrı ayrı kodlanmıştır. Çalışmanın sonuçlarına göre, öğrencilerin gelecekte çalışmayı istedikleri alanlardaki istihdamlarında NBT eğitimi almalarının faydalı olacağı düşünülmektedir. Öğrencilerin nanoteknolojiyi duymalarında medya en etkili araç olmuştur. Onlara göre terim olarak nanoteknoloji ileri ve yeni teknolojileri, küçük şeyleri, bilimsel faaliyetleri, faydalı faaliyetleri, bilim, sağlık temalarını ifade etmektedir. Nanoparçacık, karbon nanotüpler, STM ve AFM terimlerini duymayanların oranı fazladır. Öğrencilerin nanoteknolojiye karşı merakı, öğrenme istekleri ve farkındalıkları yapılan görüşmeler sonucunda ortaya çıkmıştır. Buna rağmen güncel araştırmalar hakkında hiçbir haber duymayanların oranı göreceli olarak fazladır. Nanoteknoloji temelli konuların derinlemesine bilinmediği ortaya çıkmıştır. Öğrencilerin nanoteknolojinin risk ve faydaları hakkında farkındalığa sahip olduğu görülmüştür. NBT’yi merak eden ve öğrenmek isteyen öğrenciler NBT’nin okulda ders, dersin içeriği olarak veya kurs olarak istemektedirler. Ders, ders içeriği olarak veya kurs istemeyen öğrencilerin ise program yoğunluğu, ilgi ve merak duymama, sınav kaygısı gibi nedenlerle istemedikleri görülmüştür. NBT eğitimi ile ilgili farkındalığın ve güncel fen okuryazarlığın artması için ders programlarının içeriklerinde NBT bağlantısı kurulmalı, öğrencilere kısa ve uzun vadeli atölye çalışmaları, yaz okulları, sergi, tanıtım, müze sergisi, multimedya etkinlikleri gibi fırsatlar sunulmalıdır. Bu çalışmalara yönelik projeler çeşitli hükümet fonlarıyla desteklenmelidir. 114 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Sorumlu Araştırma ve İnovasyon Odaklı Nanobilimin Sağlık Alanındaki Uygulamaları: Bir Bilim Kulübü Faaliyeti Örneği Sevil AKAYGÜN ve Emine ADADAN Boğaziçi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi,Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü Sorumlu Araştırma ve İnovasyon (SAİ), bilimsel ve teknolojik gelişmelerin, topluma ulaşması aşamasında, sosyal aktörler ve araştırmacıların, inovasyon sürecinin ve onun pazarlanabilir ürünlerinin, etik, sürdürülebilirlik ve sosyal isterler çerçevesinde karşılıklı olarak sorumlu hale geldikleri, şeffaf ve etkileşimli bir süreçtir. Farklı paydaşların iletişim içerisinde olmasını gerektiren Sorumlu Araştırma ve İnovasyonun çerçevesini 6 temel unsur olan, katılım, cinsiyet eşitliği, fen eğitimi, etik, açık erişim ve yönetişim oluşturmaktadır. Bu noktadan hareketle, SAİ’nin örgün ve yaygın eğitimde de yer almasının önemi ortaya çıkmaktadır. SAİ’nin öğrenme ortamlarına entegrasyonu ancak bilimsel araştırma, sorgulama ve akıl yürütmeyi birleştiren bir yöntem olan Sorgulamaya-dayalı Fen Eğitimi (SDFE) ile mümkün olabilir. SDFE’yi uygulamanın bir yolu öğrencilerin sorgulamalarında katılım, keşfetme, açıklama, derinleştirme ve değerlendirme yapmalarına olanak veren 5E öğrenme modelidir. Öğretmen ve öğrencileri, Sorumlu Araştırma ve İnovasyon ile buluşturma hedefiyle on ülkeden üniversite ve bilim merkezleri Avrupa Birliği destekli Proje Irresistible çatısında bir araya gelmiştir. Proje Irresistible, kapsamında her ülke, ortaokul ve lise fen öğretmenleri, fen eğitimcileri, araştırmacılar, alan uzmanları/araştırmacılar ve bilim merkezi uzmanlarından oluşan bir Öğrenme Topluluğu (ÖTo) oluşturarak SAİ odaklı güncel bilim modülü geliştirmiştir. Proje ortaklarından biri olan Türkiye’de de Sorumlu Araştırma ve Inovasyon odağında güncel bir konu olan Nanobilimin Sağlık Alanındaki Uygulamaları konulu modül bilim kulübü faaliyeti olarak sorgulamaya-dayalı fen öğretimi yöntemi ile İstnabul ilindeki resmi ve özel ortaokul ve liselerde uygulanacak şekilde geliştirilmiştir. Toplam 11 dersten oluşan modülün, ilk 8 dersinde öğrenciler nanobilim ve nanaoteknolojinin temel kavramlarını ve sağlık alanındaki uygulama örneklerini, sorgulamaya-dayalı öğrenme yöntemi ile yapılandırılmış etkinlikler, deneyler ve tartışmalar ile öğrenirken; son 3 haftasında ise Nanobilim alanında yapılan çalışmalara yönelik Sorumlu Araştırma ve İnovasyon odaklı bir sergi eseri oluşturmuşlardır. Katılımcılar geliştirmiş oldukları eserleri önce kendi okullarında, daha sonra ise 8 okulda oluşturulan eserler Irresistible projesine ev sahipliği yapan Üniversite’de sergilenmiştir. Çalışmanın amacı, Irresistible projesi kapsamında geliştirilmiş olan SAİ odaklı Nanobilimin Sağlık Alanındaki Uygulamaları modülüyle çalışmanın öğrencilerin nanobilimin temel kavramları ile ilgili bilgi ve farkındalıkları ile Sorumlu Araştırma ve İnovasyon konusundaki farkındalıkları üzerinde etkili olup olmadığının araştırılmasıdır. Çalışmaya 5 lise (N=53) ve 3 ortaokuldan (N=56) toplam 109 öğrenci katılmış, bilim kulübü çalışmasının başında ve sergi tamamlandıktan sonra öğrenciler Nanobilim Kavram Testi, Nanobilim Farkındalık Anketi ve Sorumlu Araştırma ve İnovasyon Anketini almışlardır. Ayrıca öğrenciler ile kendi okullarındaki sergi sonrasında bireysel, Üniversitedeki sergi sonrasında ise odak grup görüşmeleri yapılmıştır. Nitel ve nicel analiz sonuçlarına göre öğrencilerin nanobilim bilgi ve farkındalıkları ile SAİ farkındalıklarında artma olduğu gözlemlenmiştir. 115 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Kimya Eğitiminde Fen, Teknoloji, Toplum ve Çevre (FTTÇ) Yaklaşımı Yalçın YALAKİ1 Hacettepe Üniversitesi 1 Fen eğitiminde FTTÇ yaklaşımı ABD’de ve bazı Avrupa ülkelerinde 1960, 70 ve 80’li yıllarda ortaya çıkan bir eğitim hareketidir. Bilim ve teknolojinin gelişip insan hayatını ve toplumları daha çok etkiler hale gelmesiyle geleneksel fen eğitiminin toplumların ihtiyacına yeterince cevap veremediği düşüncesi ile ortaya çıkmıştır. Türkiye’de Milli Eğitim Bakanlığının 2005 ve 2013 fen müfredatlarında FTTÇ bir öğrenme alanı olarak belirlenmiş ve bu alanla ilgili çeşitli kazanımlar ve hedefler ortaya konmuştur. FTTÇ eğitimi gerçek anlamda uygulandığında araştırmaya dayalı eğitim, bilimin doğası eğitimi, okul dışı eğitim, alanlar arası bütünleşme gibi birçok yenilikçi yaklaşımı barındıran ve günümüz öğretim programlarının hedefi olan fen okuryazarlığı hedefini doğrudan benimseyen kapsamlı bir fen eğitimi anlayışıdır. FTTÇ eğitiminin uygulanması ciddi insan kaynakları yatırımı, yönetim desteği ve materyal kaynaklar gerektirmektedir. Yapılan çalışmalar Türkiye’deki mevcut uygulamaların FTTÇ eğitimine yer vermede yetersiz kaldıklarını göstermektedir. Bu çalışmada Ankara’daki bir üniversitenin ilköğretim bölümünde verilen seçmeli “Fen, Teknoloji, Toplum, Çevre Eğitimi” dersine katılan öğrencilerin FTTÇ eğitimi ile ilgili algı ve becerilerinin gelişimi, hazırladıkları FTTÇ etkinlikleri kapsamında değerlendirilmiştir. Bu amaçla ders süresince FTTÇ eğitiminin kısa tarihçesi, özellikleri, uygulama şekilleri ile ilgili bilgiler öğrencilerle tartışılmıştır. Çeşitli alanlardan gelen 22 öğrencinin katıldığı derslerde ilk olarak öğrencilerden FTTÇ etkinliği geliştirmeye uygun konular seçmeleri istenmiştir. Seçilecek konu için belirlenen kriterler şunlardır: Toplumu ilgilendiren, fen ve/veya teknoloji ile ilgili bir sorun içermelidir Öğrencilerin yaşamı ile doğrudan ilişkili olmalıdır Öğrencilerin anlayabileceği seviyede olmalıdır Belirlenen sorunun fen, teknoloji, toplum ve çevre boyutları açıklanmalıdır Bu sorunun çözümüne yönelik bir araştırma etkinliği tasarlanabilmelidir Yapılan araştırmalar özellikle fen ve teknoloji boyutu olan yerel/bölgesel sorunların FTTÇ eğitiminde kullanılmasının öğrencilerin yaşamlarıyla ilişkili konular bulunmasını kolaylaştırdığını göstermiştir. Buna göre 22 öğrenci yaşadıkları çevreyi, memleketlerini veya bilgi sahibi oldukları bölgeleri göz önüne alarak FTTÇ konuları belirlemişler ve yukarıdaki kriterlere göre hazırladıkları ödevlerini dönem ortasında teslim etmişlerdir. Bu ödevler yukarıdaki kriterler kapsamında değerlendirilmiş ve her biri sınıfta öğrencilerle tartışılmıştır. Bu kapsamda derse katılan 22 öğrenci çeşitli kaynaklardan faydalanarak okullarda uygulanabilecek örnek FTTÇ etkinlikleri hazırlamışlar veya geliştirmişlerdir. Öğrencilerin hazırladıkları etkinlikler çalışmanın veri kaynağını oluşturmaktadır. Bu etkinliklerin yukarıda belirtilen kriterlere göre değerlendirilmesi sonucunda öğrencilerin bir dönem aldıkları ders sonucunda FTTÇ yeterlilikleri açısından gelişimleri değerlendirilmiştir. Yöntem olarak doküman analizi kullanılmıştır. Sonuç olarak öğrencilerin FTTÇ konusu belirleme, bir FTTÇ konusunun bilimsel, teknolojik, toplumsal ve çevre boyutlarını irdeleme, konu ile ilgili araştırma etkinlikleri geliştirme, etkinlik sonucu yapılabilecek girişimler belirleme gibi konularda çeşitli seviyelerde gelişme gösterdikleri görülmüştür. Araştırılan FTTÇ konularından bazıları kimya ile ilgili olduğundan, bu konuların kimya eğitimine FTTÇ’nin entegre edilmesinde kullanılabileceği değerlendirilmiştir. 116 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Kimya Dersine Yönelik Tutum Envanterinin Türkçeye Uyarlama Çalışması Şenol ŞEN, Ayhan YILMAZ ve Senar TEMEL Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanlar Eğitimi Bölümü Tutum, motivasyon, kaygı ve özyeterlik gibi duyuşsal değişkenlerin öğrenme sürecine dolaylı ve doğrudan etkisi yapılan çalışmalarda tartışılmış ve incelenmiştir. Bu çalışmalarda yer alan duyuşsal değişkenlerden biride tutumdur. Tutumlar, bireylerin davranışlarını belirleyen önemli duyuşsal değişkenlerdir. Bundan dolayı ilgili konuya ya da duruma ilişkin bireylerin sahip oldukları tutumların derecesinin belirlenmesi gerekir. Bu noktadan hareketle bu çalışmanın amacı, Bauer (2008) tarafından geliştirilen ve Xu ve Lewis (2011) tarafından revize edilmiş olan Kimya Dersine Yönelik Tutum Envanterini (Attitude toward the Subject of Chemistry Inventory) Türkçeye uyarlamak ve envanterin Türkçe formuna yönelik geçerlik ve güvenirlik çalışmalarını yapmaktır. Araştırma iki aşamalı olup ilk aşamasında alan ve dil uzmanları tarafından envanterin Türkçe formunu elde etme çalışmaları yapılmış ve ikinci aşaması olan uygulama aşamasında ise envanter 532 üniversite öğrencisine uygulanmıştır. Xu ve Lewis (2011) tarafından revize edilip geliştirilmiş olan envanterde bilişsel ve duyuşsal olmak üzere 2 boyut ve toplam 8 madde bulunmaktadır. Envanterin geçerlik çalışmaları için doğrulayıcı faktör analizi yapılmış, güvenirlik çalışmaları için ise Cronbach Alpha katsayısı ve McDonald ω (omega) katsayısı hesaplanmıştır. Envantere yönelik geçerlik çalışmaları sırasında bu 8 maddeye yönelik üç farklı model denenmiştir. Birinci model, tüm maddelerin tek bir yapıyı ölçtüğü model, ikinci model revize edilip geliştirilmiş olan 8 maddenin ilişkili iki farklı yapıyı ölçtüğü model ve üçüncü model 8 maddenin ilişkisiz iki farklı yapıyı ölçtüğü model şeklindedir. Doğrulayıcı faktör analizi sonucunda, kabul edilebilir ve daha iyi uyum indekslerinin ilişkili iki farklı yapıyı ölçen modele ait olduğu belirlenmiştir. Envanterin güvenirlik çalışmaları için iç tutarlılık katsayısı olan Cronbach Alpha (α) katsayısı; Bilişsel boyut için ,713 ve Duyuşsal boyut için ,731 şeklinde hesaplanmıştır. Konjenerik ölçmeler (faktör yüklerinin birbirine eşit olmadığı durumlar) için önerilen McDonalds ω katsayısı Bilişsel boyut için,74 ve Duyuşsal boyut için,75 olarak hesaplanmıştır. Hem ω hem de α katsayılarının 0,70 üzerinde olması ölçme sonuçlarının güvenirliğinin bir göstergesidir. Doğrulayıcı Faktör analizi sonucu 8 maddeye ilişkin t değerlerinin 2,56 değerinden daha büyük olduğu ve ,01 düzeyinde anlamlı olduğu belirlenmiştir. Faktör yüklerinin 0,31-0,84 arasında değiştiği tespit edilmiştir. Yapılan doğrulayıcı faktör analizi sonucunda ilişkili iki faktörlü modele ait olan uyum indekslerinin (χ2/sd=3,098, RMSEA=0,063, SRMR=0,062, CFI=0,97, GFI=0,97, AGFI=0,95, NFI=0,95, NNFI=0,95, IFI=0,97) uyum iyiliği kriterlerini karşıladığı kabul edilmiştir. 117 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Ortaöğretim Öğrencilerinin Kimya Dersine Yönelik Motivasyon Ölçeğinin Geliştirilmesi Açelya Pelin ESKİCİOĞLU1 ve Şenol ALPAT2 Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Kimya Öğretmenliği BD Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, OFMAE, Kimya Öğretmenliği ABD 1 2 Bilim, ülkelerin gelişmişlik düzeyine etki etmekte ve bilgi üreten toplumlar günümüz dünyasında her alanda söz sahibi olmaktadır. Ülkelerin gelişmişlik düzeyini belirleyen en önemli faktörlerden birisi bilimsel okuryazar sayısı olup, bu sayının fazlalığı o ülkenin gücünün bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. Bilimsel okuryazar birey yetiştirmek üzere birçok ülke ortaöğretim ve üniversite düzeyinde programlarını düzenlemektedir. Bilimsel okuryazar olarak yetişen bireyler, sadece bilgi değil bu bilgiyi kullanabilmeyi, bilgiyi oluşturan yöntemleri tanımayı, terminoloji bilme ve karşılaştırıp sorunlara çözüm üretebilme ve bilimsel tartışma ve değerlendirme yapabilme gibi özelliklere sahiptir. Kimya dersleri de öğrencilerin bilimsel okuryazarlılığına ve bilimin doğasının anlaşılmasına yardımcı olan bir fen dersidir. Öğrencilerin bilime karşı ilgilerinde motivasyon önemlidir. Yapılan çalışmalarda öğrencilerin kavramları anlamlandırabilmesinde ilgi, tutum, güdüleme gibi duyuşsal alan becerilerinden birisi de motivasyon olduğu bildirilmiştir. Motivasyon öğrencilerin davranışını harekete geçiren, yöneten ve devam ettiren bir iç hal olarak tanımlanmaktadır. Motivasyon sosyal bilişsel öğrenme teorisinde, öğrencilerin özellikleri, davranışları öğrenme çevreleriyle birlikte ele alınır. Öğrencilerin kimya dersine motivasyonlarında öğretmenin sağladığı öğrenme ve sınıf ortamları önemli bir yer tutar. Bu çalışmanın amacı, ortaöğretim öğrencilerinin kimya dersindeki motivasyonlarının belirlenmesine yönelik ölçeğin geliştirilmesidir. Ölçek öncelikle araştırmacılar tarafından 5 faktörlü (araştırma yapmaya yönelik, performansa yönelik, iletişime yönelik, işbirlikli çalışmaya yönelik ve katılıma yönelik) yapıda 56 madde olarak tasarlanmıştır. Ölçek İzmir ilinde öğrenim gören 336 orta öğretim öğrencisine uygulanmıştır. Madde toplam test korelasyonları hesaplanmıştır. Ölçeğin yapı geçerliliği açıklayıcı faktör analizi ile incelenmiştir. Faktör analizi sonucunda ölçeğin ilişkisiz faktörlere ayrılması nedeniyle varimax dik döndürme tekniği kullanılmıştır. Analiz sonucunda ölçek 39 soru ve 2 faktörlü olarak bulunmuştur. Ölçek maddelerinin açıkladığı toplam varyans 58,912 olarak tespit edilmiştir. Ayrıca KMO (Keiser Mayer Olkin) ve Bartlett küresellik testi değerleri hesaplanmış ve KMO değerinin ,945 ve yüksek bir değere sahip olduğu tespit edilmiştir. Birinci faktör 27 madde ikinci faktör ise 12 madde olarak belirlenmiştir. Ölçeğin faktörleri araştırma yapma ve işbirlikli çalışma yapma olmak üzere iki faktör olarak belirlenmiştir. Ölçek faktörlerinin güvenirlik katsayılarına bakıldığında (Cronbach-Alpha) ,966 ve ,956 olarak hesaplanmıştır. 118 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Fen Bilimleri Öğretmen Adaylarının Asit-Baz Öz-Yeterlik Algısının Ölçülmesi Özge ÇİÇEK ve Nail İLHAN Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Muallim Rıfat Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı Öz-yeterlik algısı, bireyin bir işi yapması için gerekli olan aşamaları gerçekleştirmesine yönelik bireysel yetenekleri hakkındaki yargılarıdır (Bandura, 1977). Öz-yeterlik algısı ile ilgili alan yazındaki çalışmalar incelendiğinde; öğretmen adaylarının öz-yeterlik inançları, akademik özyeterlik algıları, fen öğretimine yönelik öz-yeterlik inançları, alternatif ölçme değerlendirme yaklaşımlarına yönelik öz-yeterlik düzeyleri gibi alanlarda birçok çalışma bulunmaktadır (Buldur, 2009; Deniş ve Genç, 2010; Aydın, 2012; Gürbüzoğlu Yalmancı ve Aydın, 2014; Karamustafaoğlu, Uluçınar Sağır ve Özkan, 2012). Alan yazında belirli bir alana (kimya, biyoloji) yönelik öz yeterlik algısını ortaya koyan çalışmalar da bulunmaktadır (Ekici, 2005; Köseoğlu, 2010; Sezgin Saf, 2011; Hızlıok, 2012). Bununla birlikte alan yazında kimya konularına yönelik öz-yeterlik algısını ölçen çalışmalara rastlanılmamıştır. Bu çalışma için seçilen asit-baz konusu pek çok kimya konusunun anlaşılmasında temel bir yeri olması bakımından önemlidir. Öğrencilerin asit-baz konusunu öğrenmelerini etkileyen faktörlerden biri olan konuya özgü öz-yeterlik algı düzeylerini belirleyebilecek bir ölçeğe rastlanılmamıştır. Bu amaçla, fen bilgisi öğretmen adaylarının asit-baz konusuna yönelik öz-yeterlik algı düzeylerinin belirlenmesine ilişkin olarak beşli Likert Tipi “Asit-Baz Öz Yeterlik Algı Ölçeği (ABÖAÖ)” nin geliştirilmesidir. Bir ölçeğin geliştirilmesi, güvenirlik ve geçerlik durumunun tespit edilmesi birçok basamaktan oluşmaktadır. ABÖAÖ’ nün maddeleri oluşturulmadan önce, 60 fen bilimleri öğretmen adayının asit ve baz konusu ile ilgili olarak yazılı görüşleri alınmış, 3 adet öğretmen adayı ile yarı yapılandırılmış mülakatlar gerçekleştirilmiştir. Daha sonra alan yazındaki çalışmalar, 10. sınıf (MEB) Kimya Dersi programı, öğretim elamanlarının görüşleri de alınarak ABÖAÖ için 42 maddelik madde havuzu oluşturulmuştur. Oluşturulan madde havuzundaki maddelerin geçerlik ve güvenirlik hesaplamaları yapılarak ölçeğin son hali oluşturulmuştur. Ön uygulama ve uzman görüşlerinden sonra 21 maddeye düşürülmüştür. Ölçek güvenirlik ve geçerlik çalışması için 3 farklı üniversitede 453 fen bilimleri öğretmen adayına uygulanmıştır. Ölçeğin geliştirilmesinde, betimsel istatistik, madde analizi, açımlayıcı faktör analizi yöntemlerinden yararlanılmıştır. Açımlayıcı faktör analizi sonucunda ölçek 14 maddeden ve iki faktörden oluşturulmuştur. Elde edilen puanların güvenirlik katsayısı Cronbach’s Alpha tüm boyutlar için 0,864 olarak hesaplanırken, “Günlük Yaşamla İlişkili Öz-Yeterlik Algısı” olarak adlandırılan birinci faktörün katsayısı 0,776, “Konu Hakkındaki Bilgi ve Açıklama” olarak adlandırılan ikinci faktörün güvenirlik katsayısı 0,820 olarak hesaplanmıştır. ABÖAÖ için örnek maddeler; “Asit ve bazlar konusunda okulda öğrendiklerimi günlük yaşamımda kullanabilirim”, “Asitler ve bazlar ile ilgili bilimsel tartışmalarda kendimi yeterli hissederim.” Bu çalışmada güvenirliği ve geçerliği ortaya konan ABÖAÖ’yü araştırmacılar çalışmalarında kullanabilir, ayrıca asit-baz konusunun öğretiminde öğretim üyeleri ve öğretmenlere öğrencilerinin konuyla ilgili öz-yeterliklerini belirlemek için fayda sağlayacaktır. 119 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR Ortaokul 7. Sınıf Karışımlar Konusunun 5E ve Çoklu Zeka Kuramına Göre Öğretimi Nilay KORKMAZ1 ve Gamze DOLU2 İstanbul Esenyurt İbrahim Özaydın Ortaokulu Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi 1 2 Çoklu zeka kuramının öncüsü olan Gardner’a göre insan, bir ya da iki zekada, diğer zeka boyutlarına oranla daha fazla gelişmiştir. Günümüzde; bir alanda başarılı olan bireyin diğer alanlarda da başarılı olacağı yönündeki görüşler, yerini bireylerin farklı alanlarda başarılı olabilecekleri görüşüne bırakmıştır. Bireylerin farklı alanlarda gösterdikleri başarılar, sahip oldukları farklı zeka boyutları ile ilişkilendirilmektedir. Öğrencilerin öğrenmelerini arttırmada, öğrenmeyi kalıcı hale getirmede, zeka alanlarının belirlenmesi büyük bir önem taşımaktadır. Bu düşünceden yola çıkarak, bu çalışmada; öncelikle, ortaokul 7. sınıf Fen Bilgisi dersindeki “Karışımlar” konusu için araştırmacılar tarafından hem çoklu zeka kuramına göre hem de 5E modeline göre günlük plan hazırlanmıştır. Araştırmanın örneklemini 60 öğrenci oluşturmaktadır. Örnekleme alınan öğrencilerden deney ve kontrol grubu olmak üzere 2 ayrı grup oluşturulmuştur. Öncelikle; her iki gruba da, Özcan Demirel tarafından geliştirilen “Çoklu Zeka Kuramı Algı Ölçeği” uygulanmış, böylece öğrencilerin en çok hangi zeka alanlarında başarılı oldukları tespit edilmiştir. Çoklu zeka kuramı algı ölçeği, 8 farklı zeka alanına yönelik olarak her alanla ilgili 10’ar maddeden olmak üzere toplamda 80 maddeden oluşmaktadır. Ölçek, 5’li Likert derecelendirmeye sahiptir. Sonra; deney grubuna çoklu zeka kuramına göre hazırlanmış ders planı, kontrol grubuna ise 5E modeline göre hazırlanmış ders planı uygulanarak araştırmacı tarafından 2x40 dakika olmak üzere ders anlatılmıştır. Araştırmada, yarı deneysel ön test-son test araştırma deseni kullanılmıştır. Ön test-son test kavram testi, öğrencilerin bilgi düzeylerini ölçmeyi amaçlayan ve araştırmacılar tarafından hazırlanan 10 tanesi açık uçlu, 10 tanesi doğru-yanlış şeklindeki sorulardan oluşmaktadır. Ön test-son test kavram testi, deney ve kontrol grubuna öğretim öncesi ve sonrası uygulanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, deney grubundaki öğrencilerin ortalama puanların arttığı, kontrol grubundaki öğrencilerin ise artış görülmekle birlikte çoğunlukla değişmediği tespit edilmiştir. Sonuç olarak; çoklu zeka kuramına dayalı öğrenim gören öğrencilerde, 5E modeline göre öğretim yapılan öğrencilere göre “Karışımlar” konusunda daha başarılı bir öğrenmenin gerçekleştiği görülmüştür. Çalışmadan elde edilecek bulguların, eğitimde göz önünde bulundurulması gereken noktaları ortaya koyarak eğitimcilere katkıda bulunması beklenmektedir. 120 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR POSTER BİLDİRİLER 121 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR P01- TEMI – Teaching Enquiry With Mysteries Incorporated Johanna DITTMAR, Dörte OSTERSEHLT, Fiona AFFELDT, Ingo EILKS and the TEMI Consortium University of Bremen, Department of Biology/Chemistry, Germany TEMI is a project funded in the 7th-framework program of the European Union from 20132016. The goal of TEMI is to improve science education across Europe by introducing new pedagogies via teacher continuous professional development. TEMI aims to help transform science and mathematics teaching practice across Europe by giving teachers new skills to engage with their students, exciting new resources and the extended support needed to effectively introduce inquiry-based science education (IBSE) into their classrooms (Peleg et al., 2015b). IBSE approaches focus on student inquiry as the driving force for science learning (Peleg et al., 2015a). In TEMI teachers learn how to organize science learning around challenging questions and problems as a highly student centered learning process (Carpinetti et al., 2015). We do this by working with teacher training institutions and teacher networks across Europe where we wish to implement innovative training programs called ‘enquiry labs’. These are based around the core scientific concepts and emotionally engaging activity of solving mysteries, i.e. exploring the unknown. Thus, TEMI will make use of mysteries to stimulate inquiry learning. In TEMI, a mystery is a phenomenon or event that provokes the perception of suspense and wonder in the learner to initiate an emotionally-laden “want to know”-feeling which leads to a raise in curiosity and which initiates the posing of questions to be answered by inquiry and problem-solving activities. In the TEMI workshops, science teachers from 11 different European countries learn how to present mysteries in a motivating fashion by being trained in showmanship. The enquiry labs use scientists and communication professionals (e.g. actors, motivational speakers, etc.) to mentor teachers through the transition to use enquiry to teach science. In class, these mysteries are used to introduce a cycle of activities to understand and solve the mysteries along the 5E-model of inquiry learning: TEMI adopts a clear definition of enquiry in terms of a cognitive skillset, and sets out a stepwise progression to push students towards becoming confident enquirers. The project pays equal attention to the affective side of learning. We will help teachers foster a deep motivation to learn, by bringing to the fore the sense of mystery, exploration and discovery that is at the core of all scientific practice. 122 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR P02- Scientix (Avrupa’da Fen Eğitimi İçin Topluluk) Projesi ve Kimya Eğitimindeki Yeri Emre UYGUR İzmir- Kemalpaşa İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Avrupa genelinde yapılan eğitim alanındaki projelerin çoğu, yeterince bilinmeden ya da proje ile üretilen materyal ve araçlardan sadece projeye katılanların faydalanabildiği bir durumda unutulup gitmektedir. Scientix projesi tüm bu projelerin duyurulacağı ve ürünlerinin paylaşılabileceği bir topluluk oluşturmayı amaçlayan bir projedir. Çalışmamızın amacı Avrupa genelinde STEM eğitimiyle ilgili yapılan projeleri yaygınlaştırmak amacıyla geliştirilmiş Scientix projesini kimya öğretimindeki yeri açısından tanıtmaktır. Scientix, öğretmen ve STEM (Fen, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik) eğitimcilerinin bilgi ve deneyim paylaşımı yapmaları için online olarak bir araya gelmelerine imkan sağlayan, yenilikçi fikirler ışığında STEM eğitimiyle ilgili proje yapmayı teşvik eden, öğretim ve değerlendirme sürecinde teknolojinin tüm imkanlarından yararlanmayı temel alan, eğitimcilerin bir topluluk oluşturmasını amaçlayan bir projedir. Öğretmen ve eğitimcilere çok sayıda çevrimiçi ve yüz yüze eğitim olanağı, online materyal desteği ve kendi alanlarında yürütülmüş ve yürütülmekte olan projelere erişim imkanı sağlamaktadır. Scientix projesi kapsamında oluşturulmuş (www.scientix.eu) portalında bu çalışmalar gerçekleştirilebilmektedir. İngilizce, İspanyolca, Fransızca, Hollandaca, İtalyanca, Lehçe ve Rumence gibi birçok dilde hizmet veren portal üzerinden STEM eğitimi içinde önemli bir yer tutan lise Kimya Eğitimiyle ilgili47 tane projeye ulaşılabilmektedir. Bu çalışmada ise CIAAU (Chemistry Is All Around Us) “Çevremizdeki Kimya” projesi tanıtılacaktır. CIAAU Projesi 2010-2014 yılları arasında İtalya’daki Genova Üniversitesinin koordinatörlüğünde içinde Türkiye’nin de bulunduğu 12 ülkeden çeşitli Üniversite, Enstitü ve Kurumların katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Okullarda Kimya Eğitimi ile ilgili çalışmalara katkı sağlamak amacıyla yürütülmüş olan projenin hedef kitlesi kimya öğretmenleri, politika yapıcılar, araştırmacılar, öğrenciler, gençlik kulüpleri olmak üzere geniş bir yelpazeye sahiptir. Avrupa Komisyonu tarafından finanse edilen proje araştırma faaliyetleri, öğretmen eğitimi, öğrencilerin motivasyonu, başarılı çalışmalar ve uygulamalar, öğretim kaynaklarının toplanması, uluslararası konferansların düzenlenmesi ve ağ faaliyetlerini kapsamaktadır. Proje web sayfası aralarında Türkçenin de bulunduğu 12 dilde yayın yapmaktadır. CIAAU projesi ile kimya öğretiminde kullanılabilecek öğretim materyalleri ve detaylı bilgilere http://www.chemistryisnetwork.eu/ adresinden ulaşılabilmektedir. CIAAU projesi ile ortak çalışmalar içeren diğer projelere de (http://www.scientix.eu/web/guest/projects) web adresinden erişilebilmektedir. 123 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR P03-Sosyo-bilimsel Konuların Entegre Edildiği Kimyada Özel Konular Dersinin Değerlendirilmesi Hüsnüye DURMAZ Trakya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı Bu çalışmanın amacı öğretmen adaylarının; 1-sosyo-bilimsel konuların entegre edildiği kimyada özel konular dersinin öğretmen adaylarının kimya/fen okuryazarlıklarına katkısını değerlendirmek, 2-öğretmen adaylarının bazı sosyo-bilimsel konulara yönelik görüşlerini tespit etmektir. Çalışma grubunu fen bilgisi öğretmenliği programındaki kimyada özel konular dersini alan toplam 86 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Sosyo-bilimsel konuların entegre edildiği kimyada özel konular dersinin öğretmen adaylarının kimya okuryazarlıklarına katkısını değerlendirmek amacıyla dönemin başında ve sonunda örneğin “kimya okuryazarı kimdir, kimya okuryazarı bireylerin özellikleri nelerdir, (bir gazete ya da dergiden alınan bilimsel bir habere ilişkin olarak) bu haberin özellikleri nelerdir” gibi açık uçlu sorular öntest ve sontest şeklinde uygulanmıştır. Ayrıca sontestte bu dersin kimya okuryazarlıklarına katkısına ilişkin olarak öğretmen adaylarının görüşleri sorulmuştur. Öğretmen adaylarının bazı sosyo-bilimsel konulara yönelik görüşlerini belirlemek için de açık uçlu ve 3’lü Likert tipi soruların bulunduğu ölçme aracı dönem sonunda kullanılmıştır. Sosyo-bilimsel konuların entegre edildiği kimyada özel konular dersi; 1) her hafta dersin ilk 10 dakikası boyunca “bu hafta kimya/fen ile ilgili olarak neler okuduk, neler izledik” başlığı altında sınıf içerisinde paylaşımlarda bulunmayı, 2) öğretmen adayları tarafından seçilen sosyo-bilimsel konulara ait olarak araştırmacı tarafından getirilen dergi, ulusal gazete haberleri ve/veya izletilen videolar üzerinden tartışmaları, 3) öğretmen adayları tarafından “günlük yaşantımızda radyasyon; alternatif enerji kaynakları ve nükleer enerji; sera etkisi ve küresel ısınma; genetiği değiştirilmiş organizmalar” gibi sosyobilimsel konulara ait sunumları ve/veya münazaraları içermiştir. Dersin kimya okuryazarlığına katkısı öğretmen adaylarının yazılı cevaplarının içerik analizi tekniği ile değerlendirilmiştir. Öğretmen adaylarının sosyo-bilimsel konulara ilişkin görüşleri ise betimsel olarak analiz edilmiş ve frekans/yüzde değerleri hesaplanmıştır. Elde edilen verilerin incelenmesi sonucunda, öğretmen adaylarının dönemin başında kimya/fen okuryazarlığı için öncelikle; kimya/fen ile ilgili içerik bilgisine sahip olmak, bu bilgileri profesyonel yaşamlarında kullanabilmek ve yaşam ile ilişki kurabilmek özelliklerini temel aldıkları görülürken, dönemin sonunda ise kimya/fen okuryazarlığı için eleştirel okuma ve sorgulama becerilerine sahip olma özelliklerinin de önemli olduğu yönde bakış açısı değişikliği tespit edilmiştir. Ayrıca, öğretmen adaylarının çoğunluğu sosyo-bilimsel konuların entegre edildiği kimyada özel konular dersinin kendilerinin kimya/fen okuryazarlık düzeylerine iyi derecede katkısı olduğunu, düşüncelerini ifade etmelerine ve tartışmalarına ortam sağladığını ileri sürmüşlerdir. Öğretmen adaylarının çalışmada sunulan sosyo-bilimsel konulara yönelik görüşlerinin incelenmesi sonucunda da; çoğunun radyasyonun iyonlaştırıcı ve iyonlaştırıcı olmayan türü hakkında bilgi sahibi olduğu; yarıdan fazlasının toplumun GDO’lu gıdalar hakkında yeterince bilgilendirilmediğini ve önemli bir bölümünün de enerji sorununun aşılmasında sadece bir teknoloji üzerinde durulmayıp alternatif enerji üretim yollarının geliştirilmesi gerektiğini düşündükleri tespit edilmiştir. 124 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR P04-Ortaöğretim Öğrencilerinin Çevre Okuryazarlıklarının Belirlenmesi Dizem CAN1, Sinem ÜNER2 ve Hüseyin AKKUŞ2 Devrek Hamidiye Anadolu Lisesi, Kimya Öğretmeni Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Kimya Eğitimi A.B.D 1 2 Yüzyıllar boyu doğayı kendi amaçları doğrultusunda kullanan, onu bitmek bilmeyen bir kaynak olarak gören insanoğlu, özellikle sanayi ve teknoloji alanındaki gelişmeler çevresel sorunları da beraberinde getirmiştir. Önceleri çevre problemlerinin ulaştığı boyutun farkına varamayan insanlar, çevre kirliliği problemlerinin başlaması, kaynakların azalması, ihtiyaçların karşılanamaması ve çevreye verilen zararın artması sonucu çevre sorunlarına karşı daha duyarlı olmaya başlamıştır. Bunun sonucu olarak çevre eğitimi ile ilgili anlayış değişmeye başlamış ve çevre eğitimi ile ilgili kazanımlar öğretim programlarında yer almıştır. Bu çalışmanın amacı kimya dersi alan ortaöğretim öğrencilerinin çevre okuryazarlıklarını ve çevre okuryazarlık bileşenleri arasındaki ilişkileri belirlemek ve öğrencilerin çevre okuryazarlıklarının cinsiyet, sınıf düzeyi ve okul türü açılarından farklılık gösterip göstermediği incelemektir. Çalışmanın örneklemini 2011-2012 öğretim yılının ikinci döneminde iki farklı Anadolu Lisesinde kimya dersi almakta olan 259’u kız, 192’si erkek toplam 451 ortaöğretim öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırmada kesitsel tarama ve ilişkisel tarama modelleri birlikte kullanılmıştır. Araştırmada çevre okuryazarlığının bilgi, tutum, ilgi ve kullanım boyutlarından oluşan Çevre Okuryazarlığı Anketi veri toplama aracı olarak kullanılmıştır. Ortaöğretim öğrencilerinin, çevre bilgisi, çevre ilgisi, çevre kullanımı ve çevre tutumu puanlarının dağılımları betimsel istatistik ile belirlenmiştir. Çevre bilgisinin, çevre ilgisinin, çevre kullanımının ve çevre tutumunun; cinsiyet ve okul türüne göre farklılık gösterip göstermediğinin tespiti için Mann Whitney U-testi, sınıf düzeylerine göre farklılık gösterip göstermediğinin tespiti için Kruskal Wallis testi kullanılmıştır. Çalışmanın sonucunda; kimya dersi almakta olan ortaöğretim öğrencilerinin cinsiyet açısından çevre bilgi düzeylerinde erkek öğrenciler; çevreye karşı tutumları, çevreye karşı ilgileri ve çevre kullanımlarında kız öğrenciler lehine istatistik olarak anlamlı bir fark olduğu tespit edilmiştir. Sınıf düzeyi arttıkça çevre bilgi ve çevre ilgi düzeyi ile çevre kullanımına karşı olumlu davranışların arttığı belirlenmiştir. Ancak çevreye karşı tutumların sınıf düzeyine göre farklılık göstermediği tespit edilmiştir. Ayrıca öğrencilerin çevre bilgi düzeylerinde ve çevreye karşı tutumlarında okul türleri açısından istatistiksel olarak yüksek puanlı lise öğrencileri lehine anlamlı bir fark belirlenirken, çevre ilgi düzeyleri ve çevre kullanımları arasında bir farklılık olmadığı belirlenmiştir. Ortaöğretim öğrencilerinin çevreye karşı tutumları ile çevre ilgi düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı, orta düzeyde, pozitif bir ilişki ve öğrencilerin çevreye karşı tutumları ile çevre kullanımları arasında istatistiksel olarak anlamlı, orta düzeyde, pozitif bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Ayrıca ortaöğretim öğrencilerinin çevre ilgi düzeyleri ile çevre kullanımları arasında istatistiksel olarak anlamlı, orta düzeyde, pozitif bir ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır. 125 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR P05- Öğrencilerin Temizlik ve Temizleyiciler Hakkındaki Görüşleri Üzerine Bir Değerlendirme Merve ZİNCİR ve İbrahim ŞAHİN Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı Temizlik, insanın hayatında yaptığı önemli bir işlemdir. Bu işlem ile insan vücudunu, yiyeceklerini, elbiselerini, evini ve çevresini temizler. İnsanın temizliğinin yanı sıra bazı canlılar ve mikroorganizmalar da tabiatta temizlik yaparlar, insana ve diğer canlılara temiz bir yaşam ortamı oluştururlar. Bu canlıların ve mikroorganizmaların yaptığı temizlik sonucu doğaya basit inorganik ve organik maddeler verilirken; bunların canlılara ve doğaya olumsuz bir etkisi söz konusu değildir. İnsan eliyle gerçekleşen temizlik işlemi için, temizleyicilere ihtiyaç vardır. Doğal temizleyicilerin canlılara ve doğaya olumsuz bir etkisi söz konusu değilken, kimyasal temizleyicilerin canlılara ve doğaya olumsuz etkileri söz konusudur. Dünya nüfusunun artışı ve modern hayatın sonucu olarak kimyasal temizleyicilerin kullanım miktarı giderek artmaktadır. Bunun sonucu olarak insanların temizlik yaparken canlılara ve doğaya verdiği zarar da doğru orantılı olarak artmaktadır. Bu bağlamda temizleyicilerin özelliklerinin ve çevreye olan olumsuz etkilerinin bilinmesi temizleyicilerin doğaya olan olumsuz etkilerinin azaltılmasına katkı sağlayacaktır. Bu çalışmada, Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi Kimya Eğitimi öğrencilerinin temizlik ve temizleyiciler hakkındaki görüşleri araştırılmış; temizleme kavramı, temizleyici türleri, temizleyicilerin içerisinde bulunan etken maddenin ne olduğu, temizlik maddelerinin insan ve çevreye olan etkilerinin neler olduğu gibi sorulara cevap aranmıştır. Öğrenciler, temizlemeyi kirlerden arındırma, temizleyici maddeyi temizlemede kullanılan malzeme kirlerden, zararlı yapılardan, lekelerden, pisliklerden veya yağlardan arındırmayı sağlayan madde olarak tanımlamaktadırlar. Temizleyicilerin aşırı kullanımının daha iyi temizleme sağlamayacağı (%90,8), çevreye zarar vereceği (%56,5), çamaşır deterjanı yerine çamaşır sodasının kullanılabileceği (%75,0) ve yağın temizlenmesinde sıcak suyun kullanılabileceği (%84,6) görüşlerine sahip olunması; öğrencilerin temizleyicilerin çevreye olan etkilerini bildiğini işaret etmektedir. Temizleyici madde olarak deterjan (%23,4), sabun (%18,8), çamaşır suyu (%16,1) ve temizlikte kimyasal temizleyiciler yerine doğal temizleyicilerin tercih edilmemesi (%54,0); temizleyici olarak kimyasal temizleyicilerin ilk akla geldiğini ve öğrencilerin temizlikte kimyasal temizleyicileri kullandığı gerçeğini göstermektedir. Elbiselerin temizlenmesi işlemlerinden biri olan kuru temizleme hakkında öğrencilerin % 42,2’sinin herhangi bir görüş bildirmemiş olmaları; bu konu hakkında herhangi bir bilgilerinin olmadığına işaret etmektedir. Sonuç olarak öğrencilerde, temizleyicilerin insan sağlığına olan etkileri, doğal temizleyici türleri, doğal temizleyicilerin temizleme özellikleri ve kuru temizleme hakkında bilgi eksiklerinin olduğu görülmektedir. Bu konudaki eksiklikler Genel Kimya, Güncel Kimya ve Çevre Kimyası gibi derslerle giderilebilir. Ayrıca temizlik ve temizleyiciler hakkında literatürde daha detaylı çalışmalara ihtiyaç olduğu da bir gerçektir. 1) Kahveci, G., Demirtaş, Z., İlköğretim Okulu 6., 7. ve 8. Sınıf Öğrencilerinin Temizlik ve Hijyen Algıları, Pegem Eğitim Öğretim Dergisi, Cilt 2-2, 51-61, 2012. 126 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR P06-Kâğıt Geri Dönüşümü Konusunun Öğretilmesinde 5E Modeli Ertunç TUNA1, Handan ÜREK2 ve Ruhan BENLİKAYA1 Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü, Kimya Eğitimi Ana Bilim Dalı 2 Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi Ana Bilim Dalı 1 Kâğıt konusu, Ortaöğretim Kimya program içerisinde ‘Her Yerde Kimya’ ünitesi içerisinde geçmekte ve bu ünite ile kırtasiye malzemelerinin yapıları ve doğru kullanımları hakkında farkındalık kazandırmak amaçlanmaktadır. Aktif öğrenme etkinliklerin geliştirilmesinde kullanılan modellerden biri de 5E öğrenme modelidir. 5E Modeli araştırma merakını arttırıp, öğrenci beklentilerini tatmin eden, bilgi ve anlama için aktif bir araştırmaya odaklandıran beceri ve aktiviteleri içermektedir. Bu çalışmanın amacı, kâğıt geri dönüşümü konusunun öğretiminde kimya öğretmen adaylarının ileride kullanılabilecekleri 5E öğrenme modeline uygun etkinlikler geliştirmek ve bu etkinliklerin konunun öğrenilmesine etkisini incelemektir. Çalışma bir eğitim fakültesinin son sınıfında öğrenim göre 28 Kimya öğretmen adayı ile yürütülmüştür. Kâğıt geri dönüşümü konusundaki tutumları ölçmek üzere Likert tipi ölçek hazırlanmış ve faktör analizi ve güvenirlik analizi yapılarak son haline getirilmiştir. Kâğıt geri dönüşümü konusunda hazırlanan başarı testi ise belirlenen kazanımlara uygun olarak yazılmış açık uçlu sorular içermektedir. Etkinlikler 5E modeline uygun olarak düzenlenerek 2 hafta boyunca toplam 5 ders saati olmak üzere yapılmıştır. Giriş basamağında kâğıdın ham maddesi üzerine yapılan bir sınıf tartışmasının ardından, laboratuvarda biriktirilmiş atık kâğıtlar gösterilerek, ‘dünyada başka kullanılmamış kâğıt ve kâğıt yapılabilecek hammadde kalmadığını düşünecek olursanız ne yaparsınız?’, sorusu öğretmen adaylarına yöneltilmiştir. Gruplar keşfetme basamağında, kâğıt atıklarından nasıl kâğıt elde edebileceklerini tartışmışlar ve tartışma sonucu ortaya çıkan deneysel yöntemi kullanarak kâğıt geri dönüşümü üzerine çalışmışlardır. Ortaya çıkan ürünlerin kurumasından sonra, açıklama basamağında kâğıt atıklarının sanayide nasıl geri kazanıldığını gösteren videolar izletilmiş ve kendi yöntemlerini ve ortaya çıkardıkları ürünleri değerlendirmeleri istenmiştir. Daha sonra ham selülozdan kâğıdın nasıl elde edilebileceği ve ham selüloz dışında alternatif olarak hangi kaynaklardan kâğıt elde edilebileceği üzerine videolar izletilmiş ve sınıf tartışması yapılmıştır. Doğal bir polimer olan selülozun monomer yapısının değişmesi üzerine kâğıt geri dönüşümü yöntemlerinin nasıl değişebileceği üzerine yapılan sınıf tartışmasının ardından, Balıkesir, Türkiye ve Dünya’da kâğıt geri dönüşümü üzerine yapılan çalışmalar değerlendirilmiştir. SPSS 22.0 programında yapılan normal dağılım ve t testi sonuçlarına bakıldığı zaman, başarı testi için ön test ve son test arasında anlamlı bir farklılık olduğu görülürken, öğretmen adaylarının tutumlarında anlamlı bir değişmenin meydana gelmediği bulunmuştur. Bunun sebebi bireyin tutumunun değiştirilmesinin uzun süren bir süreç gerektirmesi olabilir. Yapılan uygulama sonucunda öğretmen adaylarının, kâğıdın yapısını, hangi maddelerden çıkılarak elde edilebileceğini, kâğıt geri dönüşümünün nasıl yapıldığını ve bu süreçle hangi ürünlerin meydana geldiğini açıklayabildiği görülmüştür. 127 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR P07-Örnek Olaya Dayalı Öğrenme Yönteminin 10. Sınıf Lise Öğrencilerinin Kimyaya Karşı Tutumlarına Etkisi Eylem YALÇINKAYA1 ve Yezdan BOZ2 Tunceli Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Kimya Mühendisliği Bölümü Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Orta Öğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü 1 2 Örnek olaya dayalı öğrenme, sağlık, hukuk ve işletme alanlarında yaygın olarak kullanılan bir öğretim yöntemidir. Ancak, bu yöntemin fen eğitimindeki uygulamaları sınırlı sayıdadır. Örnek olaya dayalı öğrenme, öğrencilerin öğrenmeye karşı ilgi ve zevklerini artıran bir öğrenme ortamı sunar. Örnek olaylar, öğrencilerin kavramsal anlayış ve motivasyonlarını geliştirmenin yanı sıra öğrencilerin öğrenmesi ve derse katılımı üzerine olumlu bir etkiye sahiptir. Bu öğretim yöntemi gerçek yaşam örnekleri sunarak, öğrencilerin eleştirel düşünme, problem çözme yeteneklerini, sözlü ve yazılı iletişim ve mesleki karar verme becerilerini geliştirir. Belirli bir senaryoda sorunları çözerek eğitilmiş öğrenciler, iş hayatında karşılaşacakları sorunları daha rasyonel bir şekilde çözmek için yetiştirilmiş olacaktır. Ayrıca, öğrenciler düşüncelerini grup arkadaşlarıyla ve bütün sınıfla paylaşma ve tartışma fırsatı bulacaktır. Tutum ve motivasyon öğrencilerin fen öğrenimi ve başarısı üzerinde etkisi olan duyuşsal alanların önemli yapı birimleridir. Tutumsal ve motivasyonel yapılar kavramsal değişimin moderatörü olarak ifade edilir. Dolayısıyla, bu çalışmanın amacı, örnek olaya dayalı öğrenme yönteminin lise öğrencilerinin kimyaya karşı tutumlarını araştırmak olarak belirlenmiştir. Örnek olay yöntemi gazlar konusunun öğretimi sırasında yaklaşık 12 haftalık bir süreçte iki devlet lisesinde gerçekleştirilmiştir. Her iki okulda da aynı kimya öğretmenin iki 10.sınıfı rastgele olarak seçilmiştir. Bu sınıflardan biri rastgele olarak deneysel diğeri ise kontrol grup olarak belirlenmiştir. Okullardan birinde 45 öğrenci (22 erkek, 23 kız), diğerinde ise 83 öğrenci (44 erkek, 39 kız) öğrenci çalışmaya katılmıştır. Böylece, çalışmaya deneysel grupta toplamda 63 öğrenci, kontrol grupta ise 65 öğrenci katılmış bulunmaktadır. Deney grubundaki öğrenciler örnek olaya dayalı öğrenme yöntemi doğrultusunda eğitim alırken, kontrol grubundaki öğrenciler geleneksel yönteme dayalı eğitim almışlardır. Veri toplama aracı olarak 15 maddeden oluşan ‘Kimyaya Karşı Tutum Ölçeği’ kullanılmıştır. Kimyaya karşı tutum ölçeği her iki gruba da öntest ve sontest olarak uygulanmıştır. Örnek olaya dayalı öğrenme yönteminin öğrencilerin kimyaya karşı tutumlarına etkisi kazanım puanlarına dayandırılmış çift yönlü varyans analizi (ANOVA) ile araştırılmıştır. Tüm istatistiksel analizler sosyal bilimler için kullanılan istatistik paketi kullanılarak (SPSS) 0,05 anlamlılık düzeyinde gerçekleştirilmiştir. Analiz sonuçları; büyük örneklemle (N=83) yapılan uygulamada deneysel ve kontrol grupları arasında kimyaya karşı tutumları açısından anlamlı bir fark olmadığını ancak, küçük örneklemle (N=45) yapılan uygulamada ise deneysel ve kontrol grupları arasında örnek olay yöntemi lehine kimyaya karşı tutumları açısından anlamlı bir fark olduğunu göstermiştir. Sonuç olarak, örnek olaya dayalı öğrenme yönteminin küçük öğrenci grubuyla yapılan çalışmada kimyaya karşı tutumlarını geliştirmede etkili olduğu ortaya çıkmıştır. Benzer çalışmalar farklı örneklemlerle farklı sınıf seviyelerinde yapılabilir. 128 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR P08-Aktif Öğrenmeye Uygun Sulu Kalsiyum Klorür Çözeltisi Deneyinin Tasarımı ve Uygulanması Nuray ALTINÖLÇEK ve Mustafa TAVASLI Uludağ Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü Aktif öğrenme öğrencilerin merkezde olduğu ve bilgileri kendilerinin inşa ederek ya da deneyerek öğrendikleri bir eğitim sistemidir. Dünya eğitim sistemi bu eğilimde olup Türkiye de bu eğilime uyum sağlama çabasındadır. Ancak aktif öğrenmeye uygun, eğlenceli ve ekonomik kimya deneyleri henüz Türkiye’de sınırlıdır. Bu çalışmanın amacı aktif öğrenmeye uygun basit kimya deneyleri tasarlamaktır. Böylelikle öğrencilerin temel kavramları kolay öğrenmelerini sağlamak ve aktif öğrenme alışkanlığı kazandırmaktır. Bu bağlamda kalsiyum klorür-su karışımı deneyi ele alındı. Öğrenciler özel fen lisesinin 9. sınıflarından seçildi. Deney dokuzar kişilik, 5 farklı gruptan oluşan, toplam 45 öğrenci ile uygulanmıştır. Bu uygulama her bir grup için haftada ikişer saat olmak üzere toplam 6 saatten oluşmuştur. Uygulama 5 temel unsurdan oluşmaktadır. Bunlar iş sağlığı ve güvenliği, temel bilimsel ölçümler, rapor yazma, temel kimyasal olaylar ve kimyasalların günlük yaşamdaki kullanım alanlarıdır. Bu unsurların her aşamasında öğrencilerin zihinsel yeteneklerini harekete geçirecek sorular soruldu ve etkinlikler yaptırıldı. Deney boyunca her bir öğrencimiz yaptığı gözlemi, yürüttüğü tahmini ve düşüncesini yazdı. Kaydettikleri notları toplayarak öğrencilerin düşüncelerini, yanılgılarını, gelişimlerini nitel olarak analiz ettik. Böylece öğrencilerin bilgilerini yeniden anlamlandırarak farklı problem çözmede kullanmaları hedeflendi. Uygulama kapsamında öğrenciler önce kalsiyum klorürün potansiyel tehlikelerini etiket veya malzeme güvenlik formundan belirlediler. Ve bu bilgiler sonucunda kimya laboratuvarlarında kişisel koruyucu donanım kullanmanın zorunluluğunu öğrendiler. Ardından temel bilimsel ölçümlerin (hacim, sıcaklık, kütle ölçümleri) doğru ve güvenilir olması için dikkat edilmesi gereken noktaları buldular. Ölçüm hatalarının bilimsel çalışmaların güvenilirliğini yok ettiği, gerçek hayatta ise ciddi yaralanmalara veya ölümlere yol açtığı örneklerle ortaya konuldu. Uygulamada kalsiyum klorür-su karışımının ısı değişimi laboratuvar yapımı kalorimetre ile ölçüldü. Bu bağlamda Q=m.c.Δt formülündeki temel kavramlar ile bağımlı ve bağımsız değişkenler sorgulatıldı. Ayrıca bu deneyde iyonik bir katı olan kalsiyum klorürün su ile etkileşiminin homojen bir karışım (çözelti) oluşturduğu gösterildi. Çözünme ile ilgili denklem yazma, denkleştirme ve iyon yükleri gibi temel kavramlar öğrenildi. Son olarak gözlenen ısı artışının günlük hayattaki kullanım alanı sorgulandı. Ve kalsiyum klorürün kışın yollarda oluşan buzlanmayı önleme amaçlı sıklıkla kullanıldığı ortaya kondu. Böylece deney uygulaması tamamlandı. Sonuç olarak uyguladığımız aktif öğrenme metodu ile öğrencilerde öğrenim kazanımlarının daha fazla olduğu görüldü. Ayrıca, uygulamanın öğrencilerde temel kimyasal kavramları günlük hayattaki ürünlerle birleştirme becerisi kazandırdığı tespit edildi. 129 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR P09-Modellemeye Dayalı Kimya Öğretiminin Öğrencilerin Redoks Tepkimeleri Konusundaki Akademik Başarılarına Etkisi Esra ÜNER, Elif DEMİRAY, Sedanur KÖSE, Nalan AKKUZU ve Şenol ALPAT Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanlar Eğitimi Bölümü Kimya Eğitimi Anabilim Dalı Kimya öğretiminin temel felsefesi öğrencilere bilimsel düşünme ve araştırma becerilerini kazandırmaktır. Öğrencilere bu becerileri kazandırabilmek, soyut kavramları içeren kimya konularını somut kavramlara dönüştürebilmek ve bilinen bir kavramdan bilinmeyen kavramın anlaşılabilirliği için kimya öğretiminde modellerin ve modellemeye dayalı öğretimin önemi büyüktür. Modellemeye dayalı öğretim, bireylerin zihinsel model üretmelerini kolaylaştırarak kimya kavramlarını anlamayı sağlayan, öğrenme etkinlikleri ve bilgi kaynaklarını bir araya getiren bir uygulamadır. Öğrenme ortamında oluşturulan modellemeler, öğrencilerin kavramsal bağ kurabilme düzeylerini arttırarak anlamlı öğrenme gerçekleştirmelerine, daha iyi problem çözebilmelerine, düşüncelerini mantıksal çerçevede planlı bir şekilde organize etmelerine ve yeni fikirler üretmelerine olanak sağlar. Kimya öğrenimine yönelik konulara bakıldığında redoks tepkimeleri konusunda yer alan kavramların öğrenciler tarafından anlaşılmasının zor olduğu görülmektedir. Bu çalışmanın amacı, ortaöğretim 11. sınıf kimya dersinde, elektrokimya ünitesinde geçen redoks tepkimeleri konusunda modellemeye dayalı öğretimin öğrencilerin akademik başarılarına etkisini incelemektir. Araştırmanın örneklemini, İzmir ilinin bir ortaöğretim kurumunun 11. sınıfında öğrenim gören biri deney grubu(N= 22) ve diğeri kontrol grubu (N=23) olmak üzere toplam 45 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırma, 2014-2015 Eğitim-Öğretim yılının Bahar döneminde gerçekleştirilmiştir. Çalışmada redoks tepkimelerinde yer alan kavramlara yönelik araştırmacılar tarafından bir model geliştirilmiştir. Veri toplama aracı olarak redoks reaksiyonları konusuyla ilgili araştırmacılar tarafından geçerliliği ve güvenilirliği belirlenmiş akademik başarı testi ve yarı yapılandırılmış görüşme kullanılmıştır. Araştırmanın uygulama süreci 5 haftadır. Başarı testinden elde edilen veriler, parametrik olmayan istatistik analizlerden Mann Whitney U-testi ile görüşmeden elde edilen veriler ise içerik analizi ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın nicel sonuçlarına göre kontrol grubu ve deney grubu öğrencilerinin son test başarı puanları arasında anlamlı bir fark olmadığı gözlenmiştir. Bu sonucun nedeni konuların ve sürenin az olmasından kaynaklanabilir. Ancak modellemeye dayalı öğretimin uygulandığı deney grubu öğrencilerinin redoks tepkimeleri konusunun modelleme ile işlenmesine yönelik görüşlerinin olumlu olduğu gözlenmiştir. Öğrencilerin redoks tepkimeleri konusunu daha etkili öğrenmeleri ve redoks kavramlarını daha iyi anlamaları için modellemeye dayalı öğretim uygulamalarının geniş kapsamlı ve uzun bir süreçte yapılması önerilmektedir. 130 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR P10-Atom Altı Parçacıklar Konusunun Öğretilmesinde Öğrenci Takımları ve Başarı Bölümleri Tekniğinin Etkililiğinin İncelenmesi Hatice TELEMECİ, SeçilGÜLER ve Ruhan BENLİKAYA Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü, Atomun yapısını anlamaya çalışmak, insanların sorgulama mekanizmasını harekete geçirdiği gibi bilim okuryazarlığının da gelişmesine katkı sağlamaktadır. Atom ve atom altı parçacıkların anlaşılması, evren ve oluşumunu anlamaya temel oluşturmaktadır. Ortaöğretim kademesinde kullanılan 11. sınıf MEB Kimya ders kitabının 5.ünitesi “Çekirdek Kimyası”nın 1. Bölümünde kuark, antikuark, lepton, antilepton, hızlandırıcı, güçlü ve zayıf nükleer kuvvetler ve pozitron kavramlarından bahsedilmektedir. Türkiye’de bu konunun öğretimi üzerinde yapılan araştırmalar incelendiğinde, sayılarının oldukça sınırlı olduğu görülmektedir. Tüm bu nedenler, bu konunun öğretimi üzerine araştırmaların yapılması gerekliliğini ortaya koymaktadır. İşbirlikli öğrenme yönteminin anlamlı öğrenmeye ve öğrenci başarılarına katkı sağladığı belirtilmektedir. Bu yöntemin geliştirildiği ilk yıllardan günümüze kadar geçen sürede, değişik teknikleri ve uygulamaları karşımıza çıkmaktadır ve her bir tekniğin amacı ve uygulanma biçimi birbirinden farklılıklar göstermektedir. Öğrenci Takımları ve Başarı Bölümleri (ÖTBB) tekniği de bu tekniklerden biridir. Bu çalışmanın amacı, ÖTBB tekniğinin Kimya öğretmen adaylarının AtomAltı Parçacıklar konusundaki kavramları öğrenmelerindeki etkililiğini incelemektir. Çalışmada ön test-son test tek gruplu deneysel yöntem kullanılmıştır. Çalışmanın örneklemini Kimya Öğretmenliği üçüncü sınıfında öğrenim gören 18 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Öğretmen adaylarının işbirlikli öğretim yöntemine uyum sağlamalarını kolaylaştırmak ve atom modelleri konusundaki bilgi eksikliklerini gidermek için bir ön uygulama gerçekleştirilmiş ve sonrasında ÖTBB tekniğinin uygulama basamaklarına uyularak Atom Altı Parçacıklar konusunun öğretimi gerçekleştirilmiştir. Veri toplama araçları olarak, Atom Altı Parçacıklar Kavram Testi (apKT) ve Kelime İlişkilendirme Testi (KİT) kullanılmıştır. apKT kavram testinin geliştirilmesi aşamasında, alan yazından ve uzman görüşünden yararlanılarak çalışmada incelenecek kavramlar belirlenmiştir. Bu kavramlar doğrultusunda yazılan her bir kazanımı karşılayacak şekilde uygun sorular araştırmacılar tarafından yazılmıştır. Pilot uygulama sonunda, öğrencilerin verdiği cevaplardan yararlanılarak testte görülen aksaklıklar giderilip testin son şekli verilmiştir. apKT’nin ön ve son testinden elde edilen veriler, nonparametrik test kullanılarak analiz edilmiştir. KİT’den elde edilen verilerle zihin haritası oluşturularak, protongluon, nötron-kuark vb. kavramlar arası ilişkiler belirlenmiştir. ÖTBB tekniği kullanılarak gerçekleştirilen öğretim sonucunda öğretmen adaylarının apKT’den aldıkları puanlar arasında anlamlı bir fark bulunmuştur (p=0,001; p<0,05). Ön ve son teste ait zihin haritaları karşılaştırıldığında, öğretim sonucunda kavramlar arasında kurulan ilişkilerin daha nitelikli olduğu görülmektedir (Örneğin; kuark-proton, kuark-nötron, kuark-gluon, kuvvet taşıyıcı parçacık-graviton gibi). 131 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR P11-Mantıksal Düşünme Becerisi ve Termodinamik Konusundaki Akademik Başarı Arasındaki İlişkinin İncelenmesi Abidin GEZER, Semra BAŞ ve Ruhan BENLİKAYA Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü Termodinamik, doğada gerçekleşen olayları, enerji ve madde dönüşümlerini incelemektedir. Termodinamiğin kimyada zor anlaşılan konular arasında yer aldığı bilinmektedir. Bu konu, genelde soyut bir konu olarak görülmekte ve birçok öğrenci de termodinamiğin özellikle matematiksel kısmını sevmemektedir. Öğrencilerin soyut kavramları öğrenebilmeleri için, yeterli mantıksal düşünme yeteneğine sahip olmaları gerektiği düşünülmektedir. Bildiğimiz kadarıyla Türkiye’de, mantıksal düşünme yeteneği ile termodinamik konusunun anlaşılması üzerine herhangi bir çalışma bulunmamaktadır. Bu nedenle Termodinamik konusunun öğrenciler tarafından tam anlaşılmasında, daha kolay öğrenilmesinde ve kavranabilir olmasında mantıksal düşünme yeteneğinin bir etkisinin olup olmadığının bulunması amaçlanmıştır. Bu çalışma, 2014-2015 öğretim yılında bir eğitim fakültesinde öğrenim gören, en azından Fiziksel Kimya I dersini almış, 3., 4. ve 5. sınıftaki toplam 70 kimya öğretmeni adayı ile yapılmıştır. Çalışmada Tobin ve Copie tarafından geliştirilen ve çevirisi Özkan, Aşkar ve Geban tarafından yapılan Mantıksal Düşünme Becerisi Testi (MDBT) kullanılmıştır. Bu test, orantısal düşünme (2 soru), değişkenleri kontrol etme (2 soru), olasılıklı düşünme (2 soru), ilişkisel düşünme (2 soru) ve birleşik düşünme (2 soru) olmak üzere beş mantıksal işlemi ölçen 10 adet iki aşamalı sorudan oluşmaktadır. Termodinamik akademik başarı testi (TABT), termodinamiğin sıfırıncı, birinci ve ikinci yasalarını kapsayacak şekilde, genel kimya ders kitapları ve bu alanda yapılan araştırmalardan faydalanılarak araştırmacılar tarafından hazırlanmış, uzman görüşleri alınmış ve pilot çalışma sonuçlarına göre yeniden düzenlenmiştir. TABT, toplamda açık uçlu 17 adet soru içerecek şekilde oluşturulmuştur. Araştırmacılar tarafından hazırlanan sorular öğretmen adaylarının termodinamik konusuyla ilgili günlük hayatla ilişkilendirebilecekleri örnekleri kapsayacak şekilde düzenlenmiştir. Unutma faktörünü ortadan kaldırmak için her aşamada sorulara başlamadan önce termodinamik yasaları ile ilgili kısa hatırlatmalarda bulunulmuştur. Her bir öğretmen adayına ait MDBT ve TABT testlerinden alınan puanlar hesaplanmıştır. Alınan puanlar SSPS istatistik programı kullanılarak bu anketler arasındaki veri çözümlemede, Pearson Korelasyon analizine bakılmıştır. Termodinamiğin sıfırıncı, birinci ve ikinci yasalarında tüm sınıfların aldığı puanlar ile MDBT aldığı puanlar arasında bir ilişki (anlamlı ve doğrusal bir korelasyon) olmadığı bulunmuştur. 132 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR P12-Genel Kimya Laboratuvarında Akış Diyagramı Kullanımına Yönelik Öğrenci Görüşlerinin İncelenmesi Canan NAKİBOĞLU, İzel AKGÜN, Merve FİDAN, Ayşe Zeynep ŞEN Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi Kimya Eğitimi Anabilim Dalı, Balıkesir Genel Kimya Laboratuvarları, Eğitim Fakültelerinin Kimya, Biyoloji ve Fen Bilgisi öğretmen adaylarının ortak olarak gördükleri ve genellikle eğitimlerinin ilk yıllarında aldıkları temel laboratuvarlardan birisidir. Ortaöğretimden yeni mezun öğrenciler kimya derslerinde çok fazla deney yapmamışlarsa, genel kimya laboratuvarlarının ilk haftalarında oldukça zorlanmaktadırlar. Daha önce laboratuvar deneyimi olmayan öğrenciler özellikle, neyi nasıl yapacakları konusunda problem yaşamakta ve bu durum laboratuvar çalışmalarını daha uzun sürede tamamlamalarına neden olmaktadır. Akış diyagramı, herhangi bir sorunun çözümü için izlenmesi gerekli olan aritmetik ve mantıksal adımların görsel olarak simge ya da sembollerle ifade edilmiş şeklidir. Akış diyagramlarında, çoğunlukla adımlar simgeler şeklinde kutular içine yazılır ve adımlar arasındaki ilişkiler ve yönler oklar ile gösterilir. Akış diyagramları çeşitli alanlardaki işlem ve uygulamaların yönetilmesi, belgelendirilmesi, tasarlanması ve çözümlenmesinde kullanılır. Akış diyagramları deney öncesinde öğrenci tarafından hazırlanması, öğrencilere deneydeki izlenecek yolu deney öncesinde görmeleri ve böylece deneyleri daha kolay ve seri şekilde yürütmelerini sağlar. Bunun yansıra, deney sonucunda bir hatanın farkına varıldığında, akış diyagramındaki adımlar takip edilerek bu hatanın nereden kaynaklandığı kolayca belirlenebilir. Bu çalışmanın amacı, Genel Kimya I laboratuvar deneylerinde akış diyagramı kullanılması ile ilgili öğrenci görüşlerinin alınmasıdır. Bu amaç doğrultusunda, Genel Kimya I dersi kapsamında kimya öğretmenliği 1. Sınıf öğrencilerine akış diyagramı tanıtıldıktan sonra, 6 hafta süren bir uygulama gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın örneklemini kimya öğretmenliği birinci sınıfında öğrenim gören 11’i kız, 8’i erkek toplam 19 öğretmen adayı oluşturmaktadır. İlk aşamada öğretmen adaylarına açık uçlu 7 sorudan oluşan bir anket uygulanarak akış diyagramı ile ilgili bilgi düzeyleri araştırılmıştır. Daha sonra, araştırmacılar tarafından, akış diyagramı öğrencilere günlük hayatla ilişkili bir örnek üzerinden tanıtılmıştır ve kendilerinden de basit bir akış diyagramı hazırlamaları istenmiştir. Bu diyagramlar analiz edilerek, öğrencilerin akış diyagramı hazırlamayı öğrenip öğrenmedikleri kontrol edilmiştir. Öğrencilerin akış diyagramı hazırlamasını öğrendiklerinden emin olunduktan sonra, her biri farklı haftada yürütülen 4 farklı deney için, laboratuvara gelmeden önce akış diyagramlarını hazırlamışlar ve deneyleri bu diyagramlarını kullanarak yürütmüşlerdir. Deneylerin tamamlanmasından sonra, öğrencilere 8 sorudan oluşan son görüş anketi uygulanarak deneylerde akış diyagramının kullanışlılığı, çalışma sırasındaki yararlılığı, zaman yönetimi açısından yararlılığı konusunda öğrenci görüşleri alınmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgular, öğrencilerin akış diyagramının ne olduğu ve nasıl kullanacaklarını tam olarak anladıkları ve akış diyagramını kolayca hazırladıklarını göstermiştir. Ayrıca, öğrenciler akış diyagramı kullanımının deneyleri yürütürken kendilerine hız ve zaman kazandırdığını ifade ettikleri belirlenmiştir. 133 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR P13- 2013 Yılı Kimya Dersi Öğretim Programının Uygulama Öncesinde ve Sonrasında Kimya Öğretmen Görüşlerine Göre Değerlendirilmesi Şengül GACANOĞLU1 ve Canan NAKİBOĞLU2 Balıkesir Sırrı Yırcalı Anadolu Lisesi Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi 1 2 Öğretim Programlarının etkili bir biçimde uygulanabilmesinde en önemli görev öğretmenlere düşmektedir. Öğretmenlerin programı ve felsefesini anlamaları ve bu doğrultuda uygulamaları, programın başarıya ulaşmasında oldukça önemlidir. Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı’nın 01.02.2013 tarih ve 11 sayılı kararı ile 2013-2014 öğretim yılından itibaren 9. Sınıflardan başlamak ve kademeli uygulanmak üzere ortaöğretim Kimya Dersi Öğretim Programları değiştirilmiştir. Bu programın önemli değişikliklerinden birisi, ilki 9. ve 10. Sınıf, ikincisi 11. ve 12. Sınıf için hazırlanmış Temel Düzey ve İleri Düzey evrelerinden oluşmasıdır. Genel olarak bir program geliştirildiğinde, programın uygulamaya girmesinden önce, öğretmenlerin programla ilgili çok az bilgilendirilmektedirler. Oysaki programın gerçek amacına ulaşması için, program uygulamaya konulmadan öğretmenlerce derinlemesine incelenmesi ve programın tüm öğelerinin tartışılması gerekir. Böylece uygulamada karşılaşılacak birçok güçlüğün üstesinden gelmesi de mümkün olabilir. Bu noktadan hareketle, bu çalışmada genel olarak, yeni değişen kimya öğretim programının uygulama öncesi öğretmen görüşlerine göre değerlendirilmesi olup, çalışmanın özel amaçları deneyimli Kimya Öğretmenlerinin 2013 Kimya Dersi Öğretim Programının içeriksel sıralamasına, kazanımlarına ve uygulanma süresine ilişkin görüşlerinin belirlenmesidir. Ayrıca, bu tür bir uygulamanın öğretmenler açısından yaralı olup olmadığının da incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, İlk olarak Balıkesir ilinde 2013 yılında eğitim öğretim yılı başlamadan önce 20 kimya öğretmenin katıldığı bir öğretim programları çalıştayı düzenlenmiştir. Çalıştaya katılan öğretmenlerin hepsinin mesleki deneyimi 10 yılın üzerinde olup, 11’i kadın 9’u erkektir. Çalışma sürecinde öğretmenler 5 gruba ayrılmışlar ve tüm çalışmalar gurup halinde yürütülmüştür. Grupların elde ettiği veriler tüm öğretmenlerce toplu olarak tartışmaya açılarak bir sonuca bağlanmıştır. Çalışmanın ilk grup verileri bu çalıştay sürecinde toplanmıştır. İkinci gurup verisi iki yıllık uygulamadan sonra (temel düzey kimya öğretim programının uygulanması sonrası), bu yılsonunda öğretmenlerle görüşülerek toplanmıştır. Bu görüşmede hem de programın uygulama öncesindeki düşünceleri ile iki yıllık uygulama sonundaki düşünceleri açısından ne gibi değişikler olduğu araştırılmış hem de programın uygulanmasından önce bu tür bir çalıştaya katılmalarının onlara katkısının olup olmadığı incelenmiştir. Çalıştay sonunda elde edilen veriler incelendiğinde, öğretmenlerin programın konu sıralaması ile ilgili bazı sorunlar olduğunu belirterek, önerilerde bulunmuşlardır. Süreçler açısından da özellikle Temel Düzey Kimya dersi öğretim programında aksaklıklar olabileceğini belirtmişlerdir. Kazanımlar açısından, bazı kazanımlara ulaşmada sıkıntılar olacağı öngörüsünde bulunulmuştur. İleri Düzey Kimya programında ise çok yoğun bir konu sıralamasının olduğu, Temel Düzey ile İleri Düzey Kimya dersi öğretim programları arasında bazı konu aktarımlarının olmasının iyi olabileceğini belirtmişlerdir. 134 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR P14-PISA Sınavına Yönelik Kimya Sorularının Hazırlanması, Uygulanması ve Öğrenci Görüşlerinin Değerlendirilmesi Şengül GACANOĞLU1, Oya ŞAHİN2, Günay MUNİS 3, Semra ÇELİK YENİGÜN4 ve Canan NAKİBOĞLU 5 Balıkesir Sırrı Yırcalı Anadolu Lisesi Cunda Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi 3 100. Yıl Endüstri Meslek Lisesi 4 Edremit Fernur Sözen Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 5 Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü Kimya Eğitimi 1 2 PISA (Programme for International Student Assessment) ve TIMSS (the Trends In Mathematics and Science Study) gibi uluslararası değerlendirme sınavları farklı ülkelerdeki program uygulayıcılarını bilgilendirmek ve değişik uygulamalarla başarı arasındaki ilişkileri inceleyerek en iyi uygulamaları ortaya çıkarmak için yıllardır uygulanmaktadır. Katılımcı ülkelerin kendi eğitim sistemini sorgulamalarını amaçlayan bu sınavlar, elde edilen sonuçlardan yola çıkılarak, ülkelerin kendi eğitim sistemlerini gözden geçirmeleri ve gerekli olan düzeltme ve yeniliklerin yapılmasına da katkı sağlar. Ülkemizin bu sınavlarda oldukça alt sıralarda yer alması, bu sınavlardaki başarısızlığın nedenleri ile ilgili çalışmaların yapılmasına neden olmuştur. PISA sınavlarında sorulan sorular incelendiğinde, ülkemiz öğrencilerinin girdiği ortak sınavlar ve diğer sınavlarda sorulan sorulardan daha farklı şekilde hazırlandığı görülebilir. PISA sınavlarında bilişsel alan ölçümüne yönelik sorular incelendiğinde, öğrencilerin fen bilimlerini anlayıp yorumlamalarını, fen okuryazarlığı kazandırılıp kazandırılmadığını ve aynı zamanda düşünce becerilerini ölçecek tarzda hazırlandıkları görülür. Bu sorularda bir başka dikkat çeken noktanın da grafik çizme, okuma ve yorumlama becerilerinin gerektiren sorulara sıklıkla yer verilmiş olmasıdır. Bu noktada hem öğretmenlerimizin bu tür soruları hazırlayabilmesi hem de öğrencilerimizin bu tür soruları çözme açısından yeterliliklerinin belirlenmesi ve öğrencilerin bu tarz sorularla ilgili ne düşündüklerinin değerlendirilmesi oldukça önemlidir. Bu açıklamalar doğrultusunda, çalışmada kimya öğretmenlerine verilen bir eğitim sonucunda, PISA sınavına yönelik kimya sorularının hazırlattırılması, bu soruların uygulanması ve öğrencilerin bu sorulara yönelik düşüncelerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, PISA sınav sorusu tarzında 3 kimya öğretmeni tarafından hazırlanan sorulardan “hava yastıklarına” yönelik soru grubu seçilerek uygulanmıştır. Uygulamaya, meslek lisesinden 48, fen lisesinden 59 ve Anadolu lisesinden 66 olmak üzere 15 yaş grubu (9. Sınıf) öğrencilerinden toplam 173 öğrenci katılmıştır. Öğrencilere, öncesinde bir okuma parçasının yer aldığı ve bu parçaya göre cevaplanması gereken 8 bilişsel alan ve 1 duyuşsal alandan olmak üzere 9 soru yöneltilmiştir. Birinci soru 4 tane açık uçlu alt sorudan oluşmaktadır. İkinci soru çoktan seçmeli bir soru olup, kalan soruların hepsi açık uçludur. Ayrıca konuya yönelik ilgi ölçümüne dayanan 3 kısımdan oluşan 4 seçenekli bir duyuşsal alan sorusu eklenmiştir. Sınav kağıtlarının değerlendirilmesi amacıyla, araştırmacılar tarafından her soru için PISA sınavlarında kullanılanlara benzer dereceli değerlendirme ölçekleri hazırlanmıştır. Daha sonra bu ölçeklere göre sorular değerlendirilmiş ve öğrencilerin aldıkları puanlar, sınıfların ortalama başarıları hesaplanmış ve okul türleri açısından karşılaştırılmıştır. Ayrıca, uygulama sonrasında öğrencilerden bu tür soru tarzı hakkında ne düşündüklerine yönelik görüşleri alınmıştır. Öğrenciler bu soruların alışkın oldukları sorulardan farklı olduğunu ancak, bu soru tarzının sınav oluyormuş düşüncesinden onları uzaklaştırdığını belirtmişlerdir. Ayrıca öğrenciler, sorunun girişinde verilen okuma parçası nedeniyle, bu soruları cevaplarken aynı zamanda yeni şeylerde öğrendiklerini ifade etmişlerdir. 135 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR P15-Kimya Öğretmen Adaylarının Laboratuvarın Kullanım Amaçlarına Yönelik Görüşleri Hakkı KADAYIFÇI, Nurcan TURAN, Ayşe YALÇIN ÇELİK ve Sinem ÜNER Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, OFMA Eğitimi Bölümü, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı Kimya öğretmenlerinin laboratuvarları sınırlı oranda kullandıkları bilinen bir gerçektir. Bu durumda; malzeme eksiklikleri, öğretim programının yoğunluğu, kalabalık sınıflar gibi dış faktörlerin yanında bazı iç faktörlerin de rolü bulunur. Laboratuvarı kullanmayı engelleyici iç faktörlerin en önemlilerinden biri; öğretmenlerin laboratuvarların çoğu amacını yeterince önemli bulmamaları, farkında olmamaları veya teorik derslerle telafi edilebilir görmeleridir. Laboratuvarların lise kimya öğretiminde etkin şekilde yer bulmasında, öğretmenlerin yaklaşımlarının hizmet-içi kademe öncesinde geliştirilmesinin önemi büyüktür. Bu çalışmada, kimya öğretmen adaylarının kuramsal ve uygulamaya yönelik hedefleri olan bir laboratuvar metot dersi boyunca, laboratuvarın kullanım amaçlarıyla ilgili görüşlerindeki değişimler incelendi. Çalışma Ankara ilindeki bir devlet üniversitesinin eğitim fakültesinde, Kimya Eğitimi programında öğrenim görmekte olan, Ortaöğretim Kimya Deneyleri Laboratuvarı dersine katılan 25 öğretmen adayıyla yürütüldü. 13 hafta süren dersin başında katılımcılar, iki hafta süreyle öğretim elemanları tarafından gerçekleştirilen kimya eğitiminde laboratuvar konulu teorik sunumlara katıldılar. Diğer haftalarda öğretim elemanlarının rehberliğinde ders planlarını hazırladılar ve kendileri öğretmen rolü, akranları öğrenci rolü üstlenerek sorgulayıcı araştırma öğretim yöntemine dayalı laboratuvar deneyleri gerçekleştirdiler. Çalışmada veri kaynağı olarak, katılımcıların açık uçlu “İleride kimya öğretmeni olduğunuzda laboratuvarı hangi amaçlarla kullanmayı düşünüyorsunuz?” sorusuna verdikleri yazılı cevapları kullanıldı. Katılımcılar (i) dersin başında, (ii) teorik sunumlardan sonra, (iii) ders planı hazırlama ve uygulama aşamasından sonra olmak üzere üç defa görüşlerini ifade ettiler. Katılımcılar her defasında mevcut görüşlerini yazmalarının yanında, önceki aşama(lar)da yazdıkları ifadelerinden artık katılmıyor olduklarını üstünü çizerek belirttiler. Veri analiz yöntemi olarak içerik analizi kullanıldı. Katılımcı ifadeleri, dört araştırmacı tarafından ayrı ayrı nitel analiz yapılarak kodlandı. Kodlayıcılar arasında gerçekleştirilen görüşmeler sonunda, uyuşmazlıklar mutabakata varılarak giderildi ve nihai kodlara, kategorilere ulaşıldı. Dersin başında katılımcılar, ileride kimya laboratuvarını genellikle; sınıfta teorik olarak öğretilen konuların uygulamasını yapma, somutlaştırma, pekiştirme; öğrencilerin güdülenmesini ve özgüvenini artırma; öğrencilerin ilgisini çeken, eğlenceli, farklı bir ortam olması dolayısıyla onların dersi sevmelerini sağlama gibi amaçlarla kullanmayı planladıkları belirttiler. Dersin ilerleyen sürecinde daha çok katılımcı laboratuvarları kimya eğitiminin ayrılmaz bir parçası olarak gördü. Bazı katılımcılar laboratuvarın, daha çeşitli kazanımları gerçekleştirmede de kullanılabileceğini belirttiler. Bu katılımcılar laboratuvarı; öğrencilerin kimyanın temel kavramlarını öğrenmelerine, keşfetmelerine; psikomotor, bilimsel süreç, bazı üst düzey düşünme becerilerini geliştirmelerine yardımcı olmak gibi amaçlarla da kullanmayı planladığını ifade ettiler. Katılımcıların laboratuvar hakkındaki kuramsal bilgilerinin artması; öğretmen rolü üstlenerek pratikler yapmaları, akranlarının ders işlemelerini kritize etmeleri gibi deneyimleriyle laboratuvarın kullanım amaçlarına yönelik görüşlerinde belirgin değişimlerin olduğu belirlendi. 136 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR P16-ADASEM ile İşlenen Laboratuvar Derslerine Katılan Öğrencilerin Boyle Yasasıyla İlgili Bir Argüman Hakkında Ürettikleri Kusurlar Hakkı KADAYIFÇI1 Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, OFMA Eğitimi Bölümü, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı 1 Eleştirel düşünmeyi desteklemek, bilim eğitimi programlarının ortak amaçlarındandır. Kötü yapısı, mantıksal tutarsızlığı ve gizli varsayımları nedeniyle zayıf olabilen bir argümanın, kusurlarının belirlenmesi yoluyla geçerliğinin sorgulanması, bir eleştirel düşünme becerisi olarak kabul edilir. Araştırmacının da yer aldığı bir çalışmada Boyle yasasıyla ilgili bir argüman hakkında üretilen kusurların sayısı ile eleştirel düşünme becerisi arasında orta derecede ilişki olduğu belirlenmiştir. Bu çalışmada da katılımcı sayısı artırılarak üretilen kusurlar, miktar ve tür açılarından incelendi. Alan yazında bir argüman için; bir nedensel ilişki olduğunu sanma, yanlış benzeşimler kurma, gerekli şartları dikkate almama gibi birçok kusur kaynağının olabileceği belirtilmektedir. Bu çalışmada katılımcılardan üretmeleri istenilen kusurlar ise, bir bilginin sunulan iddiayı neden destekleyemeyeceğini ifade eden fikir anlamındadır. Çalışma, Ankara’da bir devlet üniversitesinin eğitim fakültesindeki fizik ve kimya eğitimi programlarının birinci sınıfında yer alan Temel Kimya Laboratuvarı dersine katılan toplam 124 öğrenci ile gerçekleştirildi. Dersler Argüman Destekli Araştırma-Sorgulama Eğitimsel Modeliyle (ADASEM) yürütüldü. Laboratuvar dersinin son deneylerinden biri olan Boyle Yasası deneyini gerçekleştirmelerinin ardından, ADASEM’in katkısıyla argümantasyonda deneyim kazanmış katılımcılar, Boyle Yasasıyla İlgili Bir Argüman Hakkında Kusurlar Üretme Etkinliği’ne katıldılar. Etkinlikte katılımcılardan; ilk bakışta sorun olduğu pek fark edilmeyen, fakat durum eleştirel gözle ele alındığında, Boyle yasası bilgisinin, plastik şırıngada hapsedilmiş bir miktar havanın davranışıyla ilgili bir iddiayı desteklemesinde bazı kusurlarının olduğu fark edilebilen bir argümanı okumaları ve ürettikleri kusurları yazmaları istendi. Katılımcıların ifadelerinde yer alan geçerli kusurlar, iki araştırmacı tarafından içerik analiziyle kodlandı. Güvenirlik için yapılan hesaplamada kodlayıcılar arasında yüksek uyum belirlendi. Kodlamadaki anlaşmazlıklar giderilerek, analiz tamamlandı. Katılımcıların ürettiği geçerli kusurlar miktar (hiç, bir ve birden çok) ve tür (beş tema) yönünden sınıflandırıldı. Üretilen geçerli kusurların miktarı ve türleri açısından katılımcı gruplarının özdeş olduğu tespit edildi. Bu durum bulguların uygun bir dış geçerliğe sahip olduğunu gösterdi. Kusurlar için (i) belki hava PV=k'ya uyabilir, fakat pratikte geçerli P ve V değerleri ölçülemez (ii) hava için her durumda PV çarpımı sabit değildir (iii) havanın hacmi sürekli olarak azaltılamaz (iv) havanın sıcaklığı sabit değildir (v) şırıngada hava hapsedilemez temaları altında toplam 18 kusur kategorisi belirlendi. Yapısında ilk bakışta sorun gözükmeyen bir argüman hakkında kusurlar üretebilme, o argüman üzerinde eleştirel düşünmeyi gerektiren zor bir görev olarak görülebilir. Buna rağmen, katılımcıların çoğu bir veya birden çok kusur ortaya koymayı başardılar. Üretilen her kusur, katılımcıların konuya farklı açılardan yaklaştıklarının, eleştirel düşüncelerini ortaya koyduklarının göstergesidir. 137 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR P17-Kimya ve Fen Bilimleri Öğrencilerinin Laboratuar Çalışmalarının Amaçlarına İlişkin Görüşlerinin İncelenmesi Canan NAKİBOĞLU1, Leyla AYVERDİ2 ve Nejla EROL3 Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi 2 Balıkesir Bilim ve Sanat Merkezi 3 TC Ziraat Bankası Balıkesir Fen Lisesi 1 Laboratuar genel anlamda bir bilim insanının doğa bilimlerini deneysel olarak çalıştığı yer iken, fen bilimleri eğitiminde öğrencilerin konuları yaparak-yaşayarak öğrendikleri ortamlardır. Öğretimsel açıdan laboratuarın amaçlarını belirlemeye çalışan çok sayıda araştırmacı-eğitimci vardır. Ancak, öğrencilerin gözünden laboratuarın amaçlarını ortaya koymaya çalışan araştırma sayısı oldukça azdır. Bu çalışmanın amacı, Fen Lisesi ile Bilim ve Sanat Merkezlerindeki kimya ve fen alanında yetenekli öğrencilerin laboratuarın amaçlarına ilişkin görüşlerinin nasıl olduğunun belirlenmesidir. Bu amacı gerçekleştirmek için, Balıkesir BİLSEM'de fen alanında eğitim alan 15 kız ve 17 erkek (toplam 32) öğrenci ve Fen Lisesinde okuyan 14 kız ve 16 erkek (toplam 30) öğrenci ile çalışılmıştır. Çalışma grubu, 32 ortaokul ve 30 lise öğrencisi olmak üzere toplam 62 öğrenciden oluşmaktadır. Çalışma grubunun belirlenmesinde seçkisiz olmayan örnekleme yöntemlerinden uygun örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Araştırmada, öğrencilere laboratuar yapmalarının amaçları sorulmuş ve öğrencilerin cevapları yazılı olarak alınmıştır. Öğrencilerin verdikleri cevaplar, içerik analizi yapılarak incelenmiştir. Bu incelemede, alan uzmanı olan birinci araştırmacı ile birlikte çalışılarak ilk beş kağıt okunmuş, kategoriler birlikte oluşturulmuş, sonrasında diğer araştırmacılar tarafından incelenmeye devam edilmiştir. Tereddütte kalınan noktalar, hep birlikte tekrar gözden geçirilmiştir. Alınan cevaplar, bilişsel, duyuşsal ve devinişsel amaçlar olarak gruplanmıştır. Öğrencilerin cevapları incelendiğinde, BİLSEM için sınıf düzeyi arttıkça öğrencilerin laboratuarın amaçlarının daha fazla farkına vardığı görülmüştür. BİLSEM ve Fen Lisesi öğrencileri karşılaştırıldığında, her iki grupta da laboratuarın bilişsel amaçlarının daha fazla ön plana çıktığı belirlenmiştir. Fen Lisesi öğrencileri, laboratuarın bilgilerin kalıcılığını sağladığı üzerinde dururlarken, BİLSEM öğrencileri daha çok konuyu kavramayı sağlaması amacı üzerine odaklanmışlardır. Ayrıca, BİLSEM öğrencileri, Fen Lisesi öğrencilerine göre laboratuarın bilişsel, duyuşsal ve devinişsel amaçlarına daha fazla sayıda örnek vermişlerdir. Bunun nedeni, öğrencilerin BİLSEM'de derslerin tamamını laboratuarda işlemeleri olabilir. BİLSEM'deki kız öğrencilerin laboratuarın amaçlarının daha fazla farkında oldukları, Fen Lisesi'nde ise kız ve erkek öğrenciler arasında böyle bir farklılaşmanın olmadığı belirlenmiştir. Öğrencilerin laboratuarın amaçlarının farkına varmaları, laboratuar çalışmalarında daha istekli ve başarılı olmalarını sağlayabileceğinden, dönem başında öğrenciler ile bu amaçların tartışılması faydalı olabilir. Kaynak kitaplar veya laboratuar kılavuzlarının başında laboratuarın amaçlarına yönelik bilgiler öğrencilerdeki farkındalığı arttırabileceğinden bu kaynakların başına amaçlar konulabilir. Öğrencilerin laboratuarın amaçlarının farkına varmaları, öğretmenin bu konudaki yaklaşımına da bağlı olduğundan, öncelikle öğretmenlerde bu alanda farkındalık oluşturulması da önem taşımaktadır. 138 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR P18-Üstün Yetenekli Öğrencilerin Atomun Yapısına İlişkin Zihinsel Modelleri ve Yaptıkları Benzeşimler Hilal Begüm CEYLAN, Şevval ÇOŞGUN ve Leyla AYVERDİ Balıkesir Bilim ve Sanat Merkezi Öğrenciler birçok soyut kavramı öğrenirlerken kendi modellerini oluşturarak öğrenmeye çalışırlar. Bu modellere zihinsel modeller adı verilir. Öğrenme sürecinde zihinsel etkinlikler açısından bireysel farklılıklar olduğu için her bir öğrencinin kendi zihinsel fonksiyonlarıyla kendisine ait zihinsel modelini oluşturması kaçınılmazdır. Bu noktada öğrencilerin sahip oldukları zihinsel modelleri belirlemek onların konuyu nasıl algıladıklarını anlamak ve olası yanlış kavramalarını düzeltmek açısından da önemlidir. Öğrencilerin, soyut kavramları nasıl anlamlandırdıklarını öğrenmemizi sağlayan araçlardan biri de benzeşimlerdir. Benzeşim ile kavram ya da olgular, benzetmeler kullanılarak ifade edilmektedir. Böylece, öğrencilerin soyut kavramları nasıl algıladıkları ve öğrendikleri ortaya çıkarılabilmektedir. Kimyada zihinsel modellerin en etkin olduğu, benzeşimlerin öğrenme sürecinde en aktif olduğu konulardan biri de atom konusudur. Öğrenciler bu konuyu ilk olarak ortaokul yıllarında görmektedirler. Bu dönemde oluşan zihinsel modellerin ve yapılan benzeşim yanlış olması ilerleyen yıllarda bu konuyu öğrenmelerinde güçlük çekmelerine neden olacaktır. Buradan yola çıkılarak çalışmada, ortaokul grubu üstün yetenekli öğrencilerin atomun yapısını açıklamada kullandıkları zihinsel modellerin ve atomun yapısına ilişkin yaptıkları benzeşimlerin, yine üstün yetenekli öğrenciler tarafından belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada, seçkisiz olmayan örnekleme yöntemlerinden uygun örnekleme yöntemi kullanılarak belirlenen 5. Sınıftan 30, 6. Sınıftan 31, 7. Sınıftan 21 ve 8. Sınıftan 15 üstün yetenekli öğrenciye ilk soruda atomun yapısını zihinlerinde nasıl canlandırdıkları sorularak bunu çizmeleri istenmiştir. İkinci soruda da atomun yapısına ilişkin oluşturdukları benzeşimleri belirlemek amacıyla “Atom ……….…... benzer, çünkü ……….…...” ifadesi verilerek benzeşim oluşturmaları istenmiştir. Öğrencilerin yaptıkları çizimler incelendiğinde, 8. sınıf öğrencilerinin atomu Bohr ve Dalton modeline benzer şekilde çizdikleri görülmüştür. 7. sınıf ve 5. sınıf öğrencilerinin önemli bir kısmı ise, "diğer" olarak gruplandırılan ve var olan atom modelleri ile açıklayamayan modeller çizmişlerdir. 6. Sınıf öğrencilerinde, en çok ortaya çıkan çizim, medyatik olarak gruplandırılan çizim olmuştur (Medyatik kavramının kullanılmasının nedeni, öğrencilerin televizyon ve internette sıkça karşılaştıkları atom çizimini kullanmış olmalarıdır). 8. sınıf öğrencileri, oluşturdukları benzeşimlerde, daha çok top ve Güneş Sistemi benzetmesini kullanmışlardır. 7. Sınıflar mıknatıs benzetmesini daha fazla kullanırken, 6. sınıflarda ve 5. sınıflarda top benzetmesi oldukça fazla kullanılan benzeşim olmuştur. Üstün yetenekli öğrencilerin çizimleri ve oluşturdukları benzeşimler birlikte incelendiğinde, atom kavramını zihinlerinde daha çok küre şeklinde canlandırdıkları görülmektedir. Öğretmenler, bir konuyu işlemeye başlarken öğrencilere çizimler yaptırarak onların zihinsel modellerini ortaya çıkarırlarsa ve benzeşimler aracılığıyla öğrencilerin bu konudaki algılarını belirlerlerse, öğrencilerinin kavramı zihinlerinde daha iyi bir şekilde yapılandırmalarına yardımcı olabilirler. 139 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR P19-Ortaöğretim Öğrencilerinin Oluşturduğu Yaratıcı Karşılaştırmalar ve Bu Yaratıcı Karşılaştırmalarda İnsana Özgü Dil ve Canlılık: Maddenin Tanecikli Yapısı Örneği Onur KARTDERE, Aslıhan İRFANOĞLU, Pelin KAYIBOĞLU ve Gülten ŞENDUR Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanlar Eğitimi Bölümü Yaratıcı karşılaştırmalar, öğrencilerin bilimsel kavramlarla ilgili karşılaştırma ve benzetme yapılması istendiğinde fikirlerini özgünce ifade etmelerine ve bilimi öğrenme bağlamında üretken olmalarına fırsat tanır (Şendur, 2014). Aynı zamanda öğrenciler bilimsel kavramları açıklarken insana özgü dil ve canlılığı da kullanabilmektedir. İnsana özgü, insan olmayan nesnelere insan duyguları ve isteklerinin yüklenmesi, dil ve canlılık ise cansız nesneleri canlı olan şeyler gibi düşünmektir (Treagust, Chittleborough ve Thapelo, 2003; Kallery ve Psillos, 2004; Nakiboğlu ve Poyraz, 2006). Bu araştırmada ortaöğretim 9, 10, 11 ve 12. sınıf öğrencilerinin maddenin tanecikli yapısına ilişkin temel kavramları açıklamada kullandıkları yaratıcı karşılaştırmaların belirlenmesi ve bu yaratıcı karşılaştırmalarda kullanılan insana özgü dil ve canlılık durumunun ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Bu amaçlar göz önünde temel alınarak, araştırmada şu sorulara cevap aranmıştır: 1) Araştırmaya katılan öğrenciler maddenin tanecikli yapısına ilişkin kavramları hangi yaratıcı karşılaştırmalar ile açıklamaktadır? 2) Bu yaratıcı karşılaştırmalar hangi ortak özellikleri içermektedir? 3) Öğrencilerin bu yaratıcı karşılaştırmalarda kullandıkları insana özgü dil ve canlılık durumu nedir? 4) Öğrenciler verilen kavramlarla ilgili alternatif kavramlara sahipler midir? Varsa bu alternatif kavramlar nelerdir? Fenomenografik araştırma yönteminin temel alındığı bu çalışma, 2014-2015 akademik yılında İzmir il merkezindeki bir Anadolu lisesinde 9, 10, 11 ve 12. sınıflarda öğrenim gören 224 öğrenci ile yürütülmüştür. Araştırmada veri toplama aracı olarak yaratıcı karşılaştırma formu kullanılmıştır. Yaratıcı karşılaştırma formunda, "atom, molekül, iyon, anyon, katyon" kavramlarına yer verilmiş ve öğrencilerden bu kavramlarla ilgili cümleleri tamamlamaları istenmiştir (örneğin; atom ........ gibidir, çünkü .....). Formlardan elde edilen yaratıcı karşılaştırmaların analizinde betimsel analiz teknikleri kullanılmıştır. Aynı zamanda bu yaratıcı karşılaştırmalarda, literatürde insana özgü dilin kullanımına yönelik belirlenmiş verilere benzer ifadeler ve kelimeler tek tek kodlanarak analiz edilmiştir. Verilerin analizi sonucunda öğrencilerin özellikle iyon, anyon, katyon kavramlarını karıştırdıkları ve atomun parçalanması konusunda alternatif kavramlara sahip oldukları saptanmıştır. Aynı zamanda öğrencilerin araştırmada sorulan temel kavramlarla ilgili "birlik olmak, pozitif veya negatif enerji vermek, düşünmek" gibi insana özgü dil içeren ifadeler kullandıkları da ortaya çıkmıştır. 140 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR P20-Ortaöğretim 9. Sınıf Kimya Ders Kitabının Öğretmen ve Öğrenci Görüşlerine Göre İncelenmesi Erdem DÖNMEZ1, Berfin HURAİBAT2, Kezban KARA, Özge YILMAZ2, Pınar KAPLAN2, Sena ERKAN2 ve Musa ÜCE2 Bayrampaşa Sağmalcılar Anadolu Lisesi Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, Kimya Öğretmenliği 1 2 Ders kitapları, temel öğretim materyali olarak kullanıldıklarından özel bir öneme sahip olup, geçmişte olduğu gibi günümüz lise kimya öğretiminde de önemli ve vazgeçilmez unsurlardan birisidir. 2007 öncesi doğrudan bilgi aktarımına yer veren kimya ders kitapları, 2007 sonrası öğrencilere bilgi yüklemeden çok onların becerilerinin geliştirilmesi yönünde önemli kazanımlar sağlamaktadır. Ülkemizde okutulan kimya ders kitaplarının bu rolleri açısından bir değerlendirme yapıldığında, ülkemizdeki kimya ders kitaplarının bazı yönlerden eksiklikleri bulunduğu ve bu alanda bir takım değişikliklerin yapılması gerekti sonucuna varılmıştır. Bu çalışmada ortaöğretim 9. sınıflara Milli Eğitim Bakanlığınca dağıtılan kimya ders kitapları, öğrenmeyi sağlamadaki rolü ve öğrenciye verebileceği en yüksek derecedeki katkıları yönünden incelenmiştir. Kimya dersi öğretim programında öngörülen eğitim ve öğretim kazanımlarının 9. sınıf kimya ders kitabında ne düzeyde temsil edildiği, bir sonuca varılmak üzere belirlenmeye çalışılmıştır. Bu belirleme sonunda bir sonuca varmak ve değerlendirme yapmak için; Lise müfredatında olan 9. sınıf kimya dersindeki konu ve kavramların öğrencilerin bir sonraki öğretim-öğretimlerinde kullanılabilirlik yönlerinden önem dereceleri, öğretmenlerin kullandıkları ders kitaplarının yeterliliği, bu ders kitaplarının içindeki kimya konularının diğer fen konularıyla (fizik, biyoloji) bütünlük sağlayıp sağlamadıkları incelenmiştir. Öte yandan ileriki yıllarda okutulacak fen derslerine temel oluşturması gibi birçok özellik bakımından incelenmiştir. Araştırmanın örneklemini İstanbul ilinde; 2014-2015 eğitim öğretim yılında 9. sınıfta öğrenim gören rastgele bir şekilde seçilmiş 120 lise öğrencisi ve 40 kimya öğretmeni oluşturmaktadır. Bu amaçla ayrı ayrı hazırlanan yarı yapılandırılmış öğretmen ve öğrenci anketi ile İstanbul'un değişik liselerden kimya öğretmenleri ve öğrencilerin görüşleri alınmıştır. Araştırma sonucunda 9. sınıf kimya ders kitabının, müfredattaki tüm kazanımları içerdiği; ancak bazı eksikliklerin olduğu tespit edilmiştir. Bunların başında öğrencilerin bilişsel becerilerinin gelişmesine olan katkısının gereken düzeyin altında olması, öğrenmeyi sağlamada yetersiz kaldığı, soyut olan bu dersin yeterince somutlaştırılamadığı saptanmıştır. 141 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR P21-İlköğretim 7. Sınıf Maddenin Yapısı ve Özellikleri Ünitesindeki Etkinliklerin Bilimsel Süreç Becerilerine Göre İncelenmesi Merve Naciye AKTAŞ1, Özlem KARAKOÇ2 ve Canan NAKİBOĞLU3 Balıkesir Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü İlköğretim Anabilimdalı Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Eğitimi ABD. 3 Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi OFMA Kimya Eğitimi ABD.. 1 2 Bilimsel süreç becerileri (BSB), fen bilimlerinde öğrenmeyi kolaylaştıran, öğrencilerin aktif olmasını sağlayan, kendi öğrenmelerinde sorumluluk alma duygusunu geliştiren, öğrenmenin kalıcılığını arttıran ayrıca araştırmalar için yol ve yöntem kazandıran temel becerilerdir (1). BSB, aynı zamanda bilim insanlarının çalışmaları sırasında kullandıkları becerilerdir, bu yönüyle öğrencilerin bir bilimsel çalışma yürütebilmeleri, sorunlara çözüm bulmak adına laboratuvar ortamında çalışabilmeleri için de gereklidirler. Bilimsel süreç becerilerinin büyük ölçüde laboratuvar ortamında veya etkinliklerle kazandırılan beceriler olmaları nedeniyle, öğrencilere ders kitaplarında yer alan etkinliklerin yaptırılması ve buna bağlı olarak da bu etkinliklerin bilimsel süreç becerilerini kazandıracak şekilde hazırlanmış olması oldukça önemlidir. Bu düşünce çerçevesinde, bu çalışmada 7. sınıf fen ve teknoloji ders kitabında, maddenin yapısı ve özellikleri ünitesindeki etkinliklerin BSB açısından analizi ve analiz sonucuna bağlı olarak etkinliklerin yeniden düzenlenmesi ve yapılan düzenlemelerin BSBnin gelişimine nasıl bir katkı sağlayacağının belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, 7. Sınıf ders kitabında yer alan 6 etkinliğin tek tek BSBni geliştirme düzeyleri açısından analizi yapılmıştır. Bu etkinlikler: Ne idi ne oldu? Karışımlar farklı farklıdır, Çözünme nasıl oluyor? Çözünme ne zaman hızlanıyor? Seyreltme ve deriştirme, Ampul ne zaman parlak? Bu analizler sırasında öncelikle o etkinlikte hangi bilimsel süreç becerilerinin gelişiminin hedeflendiği belirlenmiştir. Ayrıca, belirlenen bu becerilerin ilgili beceriyi geliştirmesi konusunda yeterli olup olamadığı incelenmiş ve o beceri ile ilgili eklemeler yapılmıştır. Daha sonra etkinlikte yer almayan beceri türlerinin geliştirilmesi için etkinlikte düzenleme yapılıp yapılmayacağı incelenerek, gerekli düzenlemeler yapılmıştır. Bu işlemler sırasında, önce analiz 1. araştırmacı tarafından bağımsız olarak yapılmış ve daha sonra bu analizler 4 kişilik bir grup içinde tartışılarak son haline getirilmiştir. Çalışmanın sonunda, ders kitaplarında birinci etkinlikte 7, ikincide 6, üçüncü etkinliğin 7, dördüncü etkinliğin 10, beşinci etkinliğin 9, ve son etkinliğin de 10 beceriyi kazandıracak şekilde tasarlandığı belirlenmiştir. Çalışma sonunda birinci etkinlikte 2 tane beceri düzeltilmiş ve 3 tane eklenerek beceri sayısı 10’ a çıkarılmıştır. İkinci etkinlikte, 3 tane beceri düzeltilmiş ve 5 tane eklenerek beceri sayısı 11’ a çıkarılmıştır. Üçüncü etkinlikte 3 tane beceri düzeltilmiş ve 3 tane eklenerek beceri sayısı 10’ a çıkarılmıştır. Dördüncü etkinlikte 3 tane beceri düzeltilmiş ve 5 tane eklenerek beceri sayısı 14’ a çıkarılmıştır. Beşinci etkinlikte 5 tane beceri düzeltilmiş ve 3 tane eklenerek beceri sayısı 12’ a çıkarılmıştır. Altıncı etkinlikte 2 tane beceri düzeltilmiş ve 5 tane eklenerek beceri sayısı 15’ a çıkarılmıştır. Bu değişiklikler dikkate alınarak etkinlikler tekrar tasarlanmıştır. Bu çalışmada etkinliklerin son durumu hakkında bilgi verilerek bu durumun öğrenci bilimsel süreç beceri gelişimine etkisi tartışılacaktır. (1) Ayas, A., Çepni, S., Johnson, D. ve Turgut, M.F. (1997). Kimya Öğretimi. Yök/Dünya Bankası Milli Eğitimi Geliştirme Projesi Hizmet Öncesi Öğretmen Eğitimi, Ankara. 142 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR P22-2013 Kimya Öğretim Programına göre yazılan 9. Sınıf Kimya Ders Kitaplarının Bilimsel Süreç Becerileri Açısından İncelenmesi Canan NAKİBOĞLU Büşra TEKE ve Özge GÜZELER Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi OFMA Kimya Eğitimi ABD. 3 Bilimsel süreç becerileri fen bilimlerinin her alanında olduğu gibi kimya alanında da öğrenmeyi kolaylaştıran, öğrencilerin analitik ve eleştirel düşünme becerileri kazanmasına yardım eden ve derste aktif olmalarına katkı sağlayan becerilerdir. Bu nedenle her düzeydeki öğrenciye kazandırılması, öğrencilerin fen bilimlerini anlamalarına da katkı sağlayacaktır. Özellikle labarotuvar ortamının öğrencilere bilimsel süreç becerilerinin kazandırılmasında son derece önemli bir role sahiptir. Bu açıdan bakıldığında, ortaöğretim öğrencilerinin derslerinde kullanılan kimya ders kitaplarında deneylere yer verilmesi ve bu deneylerin laboratuarda uygulanması kadar bu deneylerin mümkün olan en fazla sayıda bilimsel süreç becerisi gelişimine odaklanmaları da oldukça önemlidir. Bu noktadan hareketle bu çalışmada, 2013 yılı programına göre hazırlanan ve Talim Terbiye kurulunca okullarda ders kitabı olarak okutulmak üzere onaylanan Ortaöğretim 9. Sınıf Kimya ders kitaplarındaki etkinliklerin bilimsel süreç becerilerini geliştirme düzeyleri açısından analizi amaçlanmıştır. Çalışmanın örnekleminin iki farklı yayınevi tarafından 9. Sınıflar için hazırlanan iki adet kimya ders kitabı oluşturmaktadır. Çalışmada bilimsel süreç beceri düzeylerini belirlemek için, birinci araştırmacının farklı bir çalışmasında geliştirdiği bir ders kitabı analiz rubriği kullanılmıştır. Her iki kitap, önce 2. ve 3. araştırmacı tarafından ayrı ayrı analiz edilmiş ve iki kitaba ait analiz tabloları oluşturulmuştur. Daha sonra, her bir araştırmacı, birbirinden bağımsız olarak diğer araştırmacının analizlerine ait tabloları inceleyerek, kendi analiz tabloları ile karşılaştırmıştır. Farklı olan kısımlar için tekrar kendi analizlerini gözden geçirmiş ve düzeltmelerini yapmışlardır. Son olarak üç araştırmacı birlikte iki ders kitabına ait tabloları hep beraber karşılaştırıp, bütün etkinlikleri tek tek incelemişler ve analiz tablolarını son haline getirmişlerdir. Çalışmanın sonucunda 9. Sınıf kitaplarından ilkinde 22 etkinlik/aktivite, ikincisinde 7 etkinlik/aktivite olduğu belirlenmiştir. Ders kitaplarındaki etkinliklerin/aktivitelerin analizi sonunda, kitapların her ikisinde de en fazla gelişimine odaklanılan beceri türünün, Temel Bilimsel Süreç Becerilerinin olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bunların içinde en fazla yer alan temel becerinin her iki kitapta da “gözlem” ve “ölçme” becerileri olduğu belirlenmiştir. Üst düzey beceri olan özgün deney tasarlama ve uygulama bilimsel süreç becerilerine kitapların her ikisinde de sadece 1’er ünite de yer verildiği belirlenmiş olup, bu beceri türü Veri Kullanma ve Model Oluşturma Becerisidir. Çalışmada elde edilen bulgular doğrultusunda önerilerine yer verilmiştir. 143 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR P23-Sınıf Öğretmeni Aday Öğrencilerin Kimya ve Fen Teknoloji Laboratuvar Uygulamaları Dersleri Hakkında Görüş ve Önerileri Sibel SADİ-YILMAZ1, Şeyda GÜL2 ve Ruhşen ALDEMİR1 Kafkas Üniversitesi,Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Atatürk Üniversitesi, K. K. Eğitim Fakültesi, Biyoloji Eğitimi ABD. 1 2 Çalışma 2014-2015 bahar yarıyılında Kafkas Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği 2. sınıfta öğrenim gören 65 öğrenciye görüş ve önerilerini yazmaları için araştırmacı tarafından hazırlanan görüş ve öneri formu verilmiştir. Öğrenciler tarafından doldurulan görüş ve öneri formlarının içerik analizi yapılmaktadır. Çalışmanın amacı sınıf öğretmenliğinde öğrenim gören öğrencilerin Kimya ve Fen Teknoloji Laboratuvar Uygulamaları dersi hakkında görüşleri ve önerilerini incelemektir. Araştırmada durum (örnek olay) çalışması yöntemi kullanılmıştır. Durum çalışması (örnek olay) bir varlığın mekâna ve zamana bağlı tanımlanarak özelleştirildiği araştırmadır. Durum çalışması bir olayı meydana getiren ayrıntıları tanımlamak, görmek, olaya ilişkin olası açıklamaları geliştirmek, bir olayı değerlendirmek amacıyla kullanılır. Yapılan bazı araştırmalardaki bulgular ilköğretim birinci kademedeki öğrencilerin fen konularına karşı ilgilerinin yüksek olduğu fakat zaman ilerledikçe fen konularına karşı ilgilerinin azaldığı yönündedir. Bazı araştırmalarda, bu duruma neden olan faktörler arasında sınıf öğretmenlerinin fen konularındaki bilgi seviyelerinin ve fen konularına karşı ilgi düzeylerinin düşük olması belirtilmiştir. Bu çalışma kapsamında, sınıf öğretmenliği 2. sınıf öğrencilerinin öğrenimleri süresince aldıkları kimya dersleri ve fen teknoloji laboratuar uygulamaları derslerinin ilerdeki meslek yaşamlarına ne derece katkı sağlayacağı yönünde görüşlerini ortaya koymaktır. Bu bağlamda öğrencilerin bu derslerde takip ettikleri ders kitaplarının ve diğer öğretim materyallerinin ve derslerin işlenme sürecinin ilerleyen yıllarda meslek yaşantılarında fen derslerini işleyebilme yeterliliği üzerine ne boyutta etki edeceği yönündedir. Bu konuda bilgi toplamak için öğrencilere belli başlıklar altında görüşlerini yazmaları istenecektir. İlköğretimin ilk kademesinde fen dersleri sınıf öğretmenleri tarafından yürütülmektedir. Sınıf öğretmeni adaylarının fen derslerinde bilgi seviyesinin yüksek olması ve fen derslerine karşı ilgilerinin yüksek olması ileriki meslek yaşantılarında fen derslerini daha istekli ve verimli işlemelerine katkı sağlayabilir. Bununla birlikte sınıf öğretmenliğinde öğrenim gören öğrencilerin fen derslerini işlemeleri süreçleri ne kadar verimli geçerse ileriki meslek yaşantılarında fen derslerini o kadar etkin işlemelerine neden olabilir. Ülkemiz genelinde sınıf öğretmenliği aday öğrencilerin fen derslerinin işlenmesi sürecindeki görüş ve önerileri belli başlıklar altında toplanıp sorunların çözümüne yönelik ve mevcut durumun daha iyiye gitmesi için çalışmalar yapılarak öğretim sürecinin daha verimli geçmesine katkı sağlayacak olanaklar oluşturulabilir. 144 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR P24- Fen ve Sosyal Alanındaki Öğretmen Adaylarının Atom Kavramını Açıklamarında “İnsana Özgü Dil” ve “Canlılığı” Kapsamında Nicel Olarak Karşılaştırılması Suat TÜRKOGUZ1, Abdullah TOKU2 ve Meltem ŞEKER1 Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi A.B.D Celal Bayar Universitesi, Demirci Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi A.B.D. 1 2 Bu araştırmada; fen ve sosyal alanındaki öğretmen adaylarının kimya derslerinde gördüğü atom kavramına ilişkin bilgileri ve bu bilgileri günlük yaşamda dilsel olarak kullanım ifadeleri "insana özgül dil" ve "canlılığı" kapsamında nicel olarak karşılaştırılması amaçlanmıştır. Bu araştırmanın çıkış noktası Nakiboğlu ve Poyraz'ın (2006) "Üniversite Kimya Öğrencilerinin Atom ve Kimyasal Bağlar Konularını Açıklamada “İnsana Özgü Dil” ve “Canlılığı” Kullanmalarının İncelenmesi" ve Taber (1996) “The Secret Life of the Chemical Bond: Students’ anthropomorphic and Animistic References to Bonding" adlı araştırmaların yöntem ve bulguları olmuştur. Her iki araştırmada da nitel veri toplama araçları kullanılmıştır. Bu kapsamda atom kavramı hakkında "insana özgü dil" ve "canlılığı" kriterlerine göre nicel olarak karşılaştırılabildiği bu araştırmayla ortaya konmuştur. Araştırma, 2014-2015 eğitim yılında fen bilgisi öğretmenliğinde öğrenim gören ve sosyal alanların felsefe, tarih, sosyoloji alanında öğrenim görmüş öğrencilerin katılımıyla yapılmıştır. Araştırmada nicel araştırma yöntemlerinden betimsel tarama tekniği kullanılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak Nakiboğlu ve Poyraz'ın (2006) ve Taber'in (1996) araştırmaları sonucunda elde edilen bulgulardan yola çıkarak bir nicel ölçme aracı geliştirilmiştir. Bu ölçme aracı 25 madde içermekte ve her madde de 6 seçenek bulunmaktadır. Seçeneklerden üçü insana özgü dil, diğer üçünde ise canlılığı ifade eden seçenekler yer almaktadır. Test maddelerinde atom kavramıyla ilgili bilimsel önerme cümleleri oluşturulmuştur. Bu önerme cümlelerinde yüklemler çıkarılarak yeri boş bırakılmıştır. Öğrencilerden 6 seçenekten kendilerine uygun olan ilk üç seçeneği sıralamaları istenmiştir. Testteki maddelerin puanlanması, öğrencilerin işaretlediği ilk üç seçenek "canlılığı" temsil eden ifadelerden ise "4", ilk üç seçenekten ikisi "canlılığı" temsil ediyorsa "3", ilk üç seçenekten birisi "canlılığı temsil ediyorsa "2", ilk üç seçenek "insana özgü dili" temsil ediyorsa "1" şeklinde yapılmıştır. Ölçme aracı örneklemin dışında yer alan farklı üniversite öğrencilerine uygulanarak ve uzmanlarında görüşü alınarak kapsam, yapı ve görünüş geçerliği sağlanmıştır. Veriler SPSS paket programında girilerek Alfa güvenirlik katsayısı hesaplanmış ve 0,87 olarak bulunmuştur. Verilerin analizi sonucunda bilgiler betimsel istatistik oranlarıyla sunulmuştur. Sonuç olarak, fen bilgisi öğretmen adayları ve sosyal alanındaki öğretmen adaylarının atom kavramlarını açıklarken “insana özgü dil” ve “canlılığı” ölçütüne göre karşılaştırıldığında fen öğretmen adaylarının "canlılığı", sosyal öğretmen adaylarının ise "insana özgü dil" kullanımı tercih ettikleri görülmüştür. Böyle bir farklılığın öğrencilerin konuya olan ilgi ve bilgi düzeylerinden kaynaklandığı düşünülmektedir. 145 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR P25-9. Sınıf Biyoloji Dersi “Canlıların Yapısında Bulunan Temel Bileşikler” Bölümünün Kimya Kavramları Açısından Analizi N. Sibel ÖZATLI1, Şengül GACANOĞLU1 ve Canan NAKİBOĞLU2 Balıkesir Sırrı Yırcalı Anadolu Lisesi Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı, Balıkesir. 1 3 Orta öğretime başlayan öğrenciler 9. Sınıfta aynı anda hem kimya hem de biyoloji derslerine devam etmektedirler. Biyoloji üniteleri incelendiğinde, “Canlıların Yapısında Bulunan Temel Bileşikler” bölümünde kimyanın birçok temel kavram ve konularını kapsadığı görülmektedir. Bu bölümün öğrenciler tarafından anlaşılması için öncelikle öğrencilerin kimya derslerinde, kimyasal semboller ile atom, element, bileşik, molekül, derişim, yoğunluk gibi temel kavramaları öğrenmiş olmaları gerekir. Ayrıca, asit- baz kavramlarını, temel asit-baz teorisini, pH, nötralleşme, polimerleşme, konularını, monomer, nükleik asit, organik madde, inorganik madde, moleküller arası etkileşimler, tepkime denklemlerinin yazılması ve kimyasal denge konuları ile ilgili ön bilgilere sahip olması gerekir. Yapılandırmacı öğrenme teorisine göre, öğrenmenin bilgi yapılarının birbiri üzerine inşa edilmesine dayandığı kabul edilir. Bir kişinin öğrenme yapısı bir bilgi ağı olarak kabul edilir ve yeni kavramların anlamlı bir şekilde öğrenilmesi ancak ön bilgilerle ilişkilendirilmesi ile gerçekleşebilir. Bu nedenle bu bölümün ve buna benzer biyoloji bölümlerinin bu açıdan analizi oldukça önemlidir. Bunların dışında, Biyoloji ders kitaplarının kimya kavramlarını nasıl açıkladığı, yanlış kavramaların bulunup bulunmadığı, kimya dersleri ile ters düşecek açıklamaların olup olmadığının belirlenmesi de önemlidir. Bu noktadan hareketle, bu çalışmada öncelikle “Canlıların Yapısında Bulunan Temel Bileşikler” bölümünün kimya kavramlarını sunuşu açısından analizi yapılarak, bu kavramların 9. Sınıf kimya programı ile örtüşüp örtüşmediği belirlenmiştir. Ayrıca, ilköğretim fen bilgisi derslerinde yer alan konulardaki kimya kavramlarının Biyoloji kitabındaki bu bölümde yer alan kimya kavramlarının öğrenilmesine temel oluşturup oluşturmadığı incelenmiştir. Son olarak da bu bölümde kimya ile ilgili yanlış kavramaların var olup olmadığının belirlenmiştir. Ortaöğretim 9. sınıf Kimya dersi öğretim programının analizi, Biyoloji dersinde Canlıların Yapısında Bulunan Temel Bileşikler bölümünde yer alan organik, inorganik, mineral, asit, baz, tuz, karbonhidrat, yağ, protein, polimer, monomer gibi kavramların bu konunun öğretiminden önce öğrenilmesinin mümkün olamayacağı ve buna bağlı olarak bu bölümün biyoloji dersi açısından öğrenilmesinin oldukça problemli olacağını göstermiştir. Bu kavramlarla ilgili olarak İlköğretim Fen Bilimleri dersi öğretim programları incelendiğinde özellikle monomer, polimer, nükleik asit, organik ve inorganik kavramlarının programlarda yer almayıp, 9.sınıf programının kazanımlarına hizmet edecek nitelikte yer almadığı belirlenmiştir. Ayrıca, “Hücre zarından madde geçişleri” konusunda derişim ve yoğunluk kavramlarının birbiri yerine ve yanlış kullanıldığı sonucuna ulaşılmıştır. 146 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR P26- Kimya Webquest'lerinin Konularına ve Sorgulama Türlerine Göre Sınıflandırılması Erol ASKER ve Fahrettin FİLİZ Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı Son yıllardaki bilişim ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelere bağlı olarak web tabanlı bilgi kaynaklarının eğitim ortamlarına, sorgulamaya dayalı (inquiry based) eğitim etkinlikleriyle katılması ve bu etkinliklerin sayıca fazla oluşu bu tür etkinliklerin niteliklerinin belirlenmesi ihtiyacını doğurmuştur. Araştırmada, 'kılavuzlu sorgulamaya dayalı' web tabanlı etkinlik kategorisinde olan kimya "webquest" etkinliklerinin çevirim içi olanlarından seçilenlerin hangi kimya konularında hazırlandıklarının ve eğitimsel niteliklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın amacına ulaşmak için şu sorulara cevap aranmıştır: 1) İnternet ağında bulunan kimya webquest'leri nelerdir ve hangi genel kimya konularında hazırlanmışlardır? 2) Geliştirilen bir Fen Öğrenimi İçin Web-tabanlı Sorgulama (WTS) Aracı kılavuzunda (1) belirtilen ölçütlere göre webquest'lerden ne kadarı WTS olarak sınıflandırılabilir. 3) WTS’de belirtilen ölçütlere göre webquest'ler yönlendirme bakımından (öğrenen/materyal) nasıl sınıflandırılır? Bu amaçla en popüler üç webquest sitesindeki (QuestGarden, TeacherWeb ve Zunal WebQuest) toplam 185 kimya webquest’i tespit edilerek URL'leri ile birlikte araştırmaya dâhil edilmiştir ve içerik analizi yöntemiyle iki araştırmacı tarafından birbirinden bağımsız olarak analiz edilmiştir. Webquest'lerin konularının tespitinde, seçilen bir genel kimya kitabının (2) konu başlıkları temel alınmıştır. Veri toplama aracı olarak Fen Öğrenimi İçin Web-tabanlı Sorgulama Aracı (WTS) kullanılmıştır. WTS kullanılarak yapılan analizler sonucunda webquest'lerin tamamına yakınının sorgulamaya dayalı etkinlik ölçütlerine uygun ve öğrenen yönlendirmeli olduğu sonucuna varılmıştır. Genel olarak, mevcut webquest'lerin bunların sunulduğu sitelerde hazırlanma aşamasında hazırlayıcılara yol gösterecek bilgiler de olduğu için WTS ölçütlerine uygun hazırlandıkları düşünülmektedir. Elde edilen bulgulara göre incelenen webquest'lerde, en çok tercih edilen kimya konuları sırasıyla, Periyodik Tablo ve Atomların Özellikleri, Stokiyometri ve Kimyasal Bileşikler gibi genel kimyanın giriş konularıdır. En az tercih edilenler ise Elektromanyetik Radyasyon ve Atomun Elektronik Yapısı, Çözünürlük, İyon Dengesi ve Termokimya gibi ileri düzey konular olarak belirlenmiştir. Bu sonuç bir webquest etkinliği hazırlarken hazırlayıcıların öncelikle en iyi bildikleri ve en sık karşılaştıkları konuları tercih ettikleri düşüncesini öne çıkarmaktadır. Sorgulamaya dayalı etkinliklerin temelini oluşturan 'temel soru' bulmada göreceli daha zor Elektrokimya, Termokimya, Nükleer Kimya gibi konularda zorlandıkları için bu konuları tercih etmedikleri düşünülebilir. (1) Bodzin, A. & Cates, W. (2002). Web-based inquiry for learning science (WBI) instrument manual. Version 1.0. (2) Chang R., Overby J. General Chemistry: The Essential Concepts (6th Ed.), McGrawHill, NY, 2011. 147 IV. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi, BAÜ Necatibey Eğitim Fakültesi, 07-10 Eylül 2015 / BALIKESİR P27-Üniversite Öğrencilerinin Bazı Kimyasal Termodinamik Kavramlarını Anlama Düzeylerinin Belirlenmesi Mahmut ÖZACAR1, Canan NAKİBOĞLU2 ve Şengül GACANOĞLU 3 Sakarya Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü, Kimya Eğitimi ABD. 3 Balıkesir Sırrı Yırcalı Anadolu Lisesi 1 2 Termodinamik, fiziksel ve kimyasal olaylardaki denge konumu ile ilgilenir. Fiziksel veya kimyasal bir değişmenin olup olmayacağını belirler, ancak oluşum mekanizması ve hızıyla ilgilenmez. Dönüşümün oluşma zamanıyla değil, bu dönüşüm esnasında sistemin ilk ve son halleri ile ilgilenir. Olaylar sırasındaki her türden enerji alış-verişi, olayların kendiliğinden olma eğilimi ve denge konumu termodinamik ile belirlenir. Fiziksel veya kimyasal değişimlerdeki iç enerji, entalpi, serbest enerji ve entropi gibi bağıntıları termodinamik incelemektedir. Bunların büyüklükleri hem kimyasal hem de fiziksel değişmeler hakkında çok önemli bilgiler vermektedir. Örneğin, fiziksel veya kimyasal bir dönüşüm esnasındaki entalpi değişmesi bu dönüşüm sonunda ne kadar ısı alınacağı ya da verileceğini gösterirken, entropi değişmesi ise dönüşümün istemli olup olmayacağını belirler. Bir olayın yönü ve denge konumunu belirlemede, o olayla ilgili entalpi ve entropi değişimini birlikte içeren serbest enerji büyüklüğünün belirlenmesi de büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle fiziksel veya kimyasal dönüşümlerin incelendiği sistemlerde entalpi, entropi ve serbest enerji değişimlerinin doğru olarak belirlenmesi, bu dönüşümlerin değerlendirilmesinde çok önemlidir. Bu niceliklerin belirlenmesi ve değerlendirilmesi ise bu kavramları doğru anlaşılması ile mümkündür. Bu nedenle bu çalışmada öğrencilerden kavramları anlama düzeyleri araştırılmıştır. Ayrıca, bu kavramlara yönelik yanlış kavramaların belirlenmesi de hedeflenmiştir. Çalışmanın örneklemini Fizikokimya dersini alan, 3 üniversiten toplam 253 kimya öğrencisi oluşturmaktadır. Çalışmada, 5 açık uçlu sorudan oluşan bir test geliştirilerek öğrencilere uygulanmıştır. Test geliştirme sırasında araştırmacılar literatürde karşılaşılan termodinamik kavramları ile ilgili çalışma bulgularından ve kişisel deneyimlerinden yararlanmışlardır. Sorulardan ikisinde entalpi ve entropi kavramlarının tanımları sorulurken, diğer iki soruda öğrencilerin bir olayın gerçekleşmesinde serbest enerjinin rolünü ve ∆ işlemcisinin anlamını bilip bilmedikleri araştırılmıştır. Son soruda, S ve ∆S arasındaki farkı anlama durumları incelenmiştir. Her bir sorunun analizi “tam anlama”, “kısmi anlama”, yanlış kavramalı kısmi anlama”, “yanlış kavrama” ve “anlamama” şeklinde 5’li anlama düzeyi derecelendirme ölçeği kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Araştırmacılar ilk olarak, ayrı ayrı cevap anahtarı hazırlamışlar ve farklı durumlar tartışılarak cevap anahtarı son haline getirilmiştir. Böylece, derecelendirme ölçeğinin “tam anlama” ile ilgili kısmına nelerin dahil edileceği ve buna bağlı olarak da nelerin “kısmi anlama” kısmına dahil edileceği belirlenmiştir. “Yanlış kavrama” kısmı ile ilgili olarak, önce literatürde yer alan olası yanlış kavrama ifadeleri listelenmiş ve çalışma sırasında belirlenen yeni yanlış kavramalar yazarlarca tartışılarak bu kategoriye alınmıştır. Çalışma sonunda, öğrencilerin termodinamikle ilgili kavramaları tanımlama da sorun yaşadıkları, fonksiyonların tam anlamını bilmedikleri belirlenmiştir. 148 149