BİRLİK HABER 6 Ağustos 2009 - Avrupa Batı Trakya Türk
Transkript
BİRLİK HABER 6 Ağustos 2009 - Avrupa Batı Trakya Türk
Keşan Belediyesi Batı Trakya’dan Hiç Bir Türk Kuruluşunu Festivale Davet Etmedi Ama “HRONOS” Gazetesi’ne Plaket Verdi! Birlik Dora Yine “Saçmaladı” Yunanistan Vakıflar Konusunda Geri Adım Atmadı Dilde, İşte, Fikirde Birlik www.birlikgazetesi.info Yıl: 2 Sayı: 115 6 Ağustos 2009 Fiyatı: 0.50 euro Siz Gelmesenizde Biz Yaylaları İnletiriz Bize Türk Derler Gümülcine’de 80 Yaşında Kadını Sokağa Attılar, Bu Nasıl Avrupa Birliği Ülkesi ve Kanunudur? Birlik Gazetesi İnternet Ortamında Büyümeye Devam Ediyor www.birlikgazetesi.info 6 Ağustos 2009 Gerekli Telefonlar Bölge G. Sekreterliği:(25310)81830 T.C.Başkonsolosluğu: (25310)83420 Dedeağaç Hastanesi: (25510)74000 Gümülcine Hastanesi:(25310)22222 İskeçe Hastanesi: (25410) 47100 Polis Merkezleri: 100 İtfaiye Merkezleri: 199 Elektrik Kurumu: (DEİ) 125 Otobüs Terminalleri: Dedeağaç: (25510) 26479 Gümülcine: (25310) 22912 İskeçe: (25410) 22684 Tren İstasyonları: Dedeağaç: (25510) 26935 Gümülcine: (25310) 22650 İskeçe: (25410) 22581 OLIMPIC H.Y:(25310) 36900 AEGEAN H.Y:(25510) 89150 Valilikler: Dedeağaç:(25510) 36441 Gümülcine:(25310) 36746 İskeçe: (25410) 22661 Belediyeler: Gümülcine Belediyesi: (25310) 24444 İskeçe Belediyesi: (25410) 24444 Dedeağaç Belediyesi: (25510) 64100 Yassıköy Belediyesi: (25340) 22253 Susurköy Belediyesi: (25310) 95205 Sirkeli Belediyesi: (25310) 61209 Kozlukebir Belediyesi: (25320) 41955 Şapçı Belediyesi: (25320) 22369 Maronya Belediyesi:(25330) 22210 Canbaz Belediyesi:(25310) 51400 Kavaklı Belediyesi:(25310) 97878 Arabacıköy Nahiyesi:(25340) 31206 Hemetli Nahiyesi:(25310) 30863 Mehrikoz Nahiyesi:(25310) 34934 Sağlık Ocakları: Yassıköy: (25340) 22780 Şapçı:(25320) 22222 Hemetli:(25310) 30866 Mehrikoz:(25310) 30592 ABONE ŞARTLARI: Yıllık Abone: 25 € Özel Kuruluşlar: 100 € Belediye ve Nahiyeler: 150 € Yurtdışı: 75 € Sayısı: 0.50 € ΣΥΝΔΡΟΜΕΣ: ΙΔΙΩΤΩΝ: 25 ΕΥΡΩ ΟΡΓΑΝΙΣΜΩΝ: 100 ΕΥΡΩ ΔΗΜΩΝ,ΚΟΙΝΟΤΗΤΩΝ: 150 ΕΥΡΩ ΕΞΩΤΕΡΙΚΟ: 75 ΕΥΡΩ ΤΙΜΗ ΦΥΛΛΟΥ: 0.50 ΕΥΡΩ Birlik BATI TRAKYA’NIN HAFTALIK SİYASİ AKTÜEL ve SPOR GAZETESİ Sahibi:İ.TAHSİN G.Md.Y.Y: İ.TAHSİN Adres: Narlıköy İrtibat bürosu: Harilau Trikupi 72-74 Gümülcine (Komotini) birlik_gazetesi@hotmail.com Büro tel:2531070126 Cep:6979692018 Fax:2531073841 Μπιρλίκ ΕΒΔΟΜΑΔΙΑΙΑ ΠΟΛΙΤΙΚΗ ΚΑΙ ΑΘΛΗΤΙΚΗ ΕΦΗΜΕΡΙΔΑ της ΔΥΤΙΚΗΣ ΘΡΑΚΗΣ Ιδιοκτησία: Ι.ΤΑΧΣΙΝ Εκδ. Γ. Διευθ. Ι.ΤΑΧΣΙΝ Γραφείο Επ. Χ. Τρικούπι 72-74 ΚΟΜΟΤΗΝΗ Χ.ΠΟΛΥΑΝΘΟΣ 69200 Τηλ. 2531070126 Φαχ. 2531073841 birlik_gazetesi@hotmail.com BİRLİK HABER 2 Dora Yine “Saçmaladı” Yunanistan Vakıflar Konusunda Geri Adım Atmadı Yunanistan Dışişleri Bakanı Bakoyanni, Batı Trakya Türk Azınlığının tepki gösterdiği yeni Vakıflar Kanunu’nun hiçbir değişiklik yapılmadan uygulanacağını açıkladı. Dora Bakoyianni bu açıklamasıyla, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlık insanına bir kez daha Yunanistan’ın davranış biçimini göstermiş oldu ve Batı Trakyalı Türkler sorunlarını Avrupa koridorlarına taşımalarındaki haklılığını bir kez daha ortaya çıkarmış oldu. İskeçe PASOK Milletvekili Çetin Mandacı’nın, Batı Trakya’da Türk Azınlığa ait vakıfların yönetim sorunuyla ilgili parlamentoya sunduğu soru önergesine, Dışişleri ve İçişleri Bakanlıkları tarafından yazılı cevap verildi. Dışişleri Bakanlığı’ndan, Dora Bakoyanni’nin imzasıyla Mandacı’ya gönderilen yanıtta, ‘’Yeni yasanın, Azınlığın, vakıf yöneticilerinin seçimle belirlenmesi konusundaki talebini yerine getirdiği’’ ileri sürüldü. Bakanlığın yanıtında, ‘’Yunan devleti, ‘Müslüman Vakıfları’nın yönetimi ve idaresi’ ile ilgili 3647/ 2008 sayılı kanunu hiçbir değişiklik ya da sapma yapmadan uygulayacaktır. Herkesi, olası eksiklik veya yanlışlıklar konusunda kişisel görüş belirtmeden ve sorun çıkarmadan, dikkatimizi ve gücümüzü bu kanunun uygulanması konusuna yöneltmeye davet ediyorum. Ve her demokraside olduğu gibi de ilerki yıllarda sorun ya da kanunun işleyebilirliği ile ilgili zorluklar çıkması durumunda, Yunan devleti bunların düzeltilmesi için, olası düzeltici hareketleri değerlendirecektir’’ ifadesine yer verildi. Cevapta ayrıca, ‘’vakıf yöneticileri seçimle belirlenene kadar, halen görevde bulunan atanmış idarecilerin görev sürelerinin uzatılacağı’’ kaydedildi. Mandacı’nın soru önergesinin, İskeçe’de vakıflara ait mal varlıklarının kaydı ve bunlarla ilgili değişiklik olup olmadığına ilişkin bölümünü yanıtlayan İçişleri Bakanlığı ise ‘’bu konuda yetkili makamlarda bilgi bulunmadığını’’ bildirdi. İçişleri Bakan Yardımcısı Athanasios Nakos imzasıyla gönderilen yanıtta, ‘’Trakya Genel Sekreterliği’ne bağlı yetkili makamlarda, Vakıflar’a ait mal varlıklarında değişiklik olup olmadığı konusuyla ilgili bilgi bulunmadığı’’ kaydedildi. Yunanistan’da, kısa süre önce parlamentoda onaylanan, Batı Trakya Türk Azınlığı’na ait vakıfların idare heyetlerinin seçim yoluyla belirlenmesini içeren yasa değişikliği ile ilgili Türk Azınlığın ciddi itirazları bulunuyor. Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu bu konuda yaptığı yazılı açıklamada, ‘’yeni yasanın Türk Azınlığın görüş ve taleplerinin dikkate alınmadan hazırlanmış bir yasa olduğunu, Azınlığın bu konuda önerdiği değişiklikler yapılmadan uygulanmasının mümkün olmayacağını’’ bildirmişti. E-POSTA BAKANLIKLAR 1- Başbakanın Bürosu www.primeminister.gr 2- Tarım Kalkınma ve Gıda Bakanlığı www.minagric.gr 3- Kalkınma Bakanlığı www.ypan.gr 4- Çalışma Bakanlığı www.labor-ministry.gr 5- Kamu Düzeni Bakanlığı www.ydt.gr 6- Adalet Baknalığı www.ministryofjustice.gr 7- Savunma Bakanlığı www.mod.gr 8- Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı www.ypepth.gr 9- Deniz Ticaret Bakanlığı www.yen.gr 10-Dışişleri Bakanlığı www.mfa.gr 11-İçişleri Bakanlığı www.ypes.gr 12-Makedonya Trakya Bakanlığı www.mathra.gr 13-Taşımacılık ve Haberleşme Bakanlığı www.yme.gov.gr 14- Ekonomi ve Maliye Bakanlığı www.mnec.gr 15- Çevre ve Kamu İşleri Bakanlığı www.ypehode.gov.gr 16- Kültür Bakanlığı www.culture.gr 17- Sağlık ve Sosyal Dayanışma Bakanlığı www.ypyp.gr 18- Spor Bakan Yardımcılığı- Spor Genel Sekreterliği www.sport.gov.gr Nöbetçi Eczane 6 Ağustos 2009 BİRLİK HABER 3 Keşan Belediyesi Batı Trakya’dan Haftanın Nabzı Hiç Bir Türk Kuruluşunu Festivale Davet Etmedi Ama “HRONOS” Gazetesi’ne Plaket Verdi! ilhan_tahsin@hotmail.com Bunu da gördük, geçmişte İpsala Belediyesi, bugün Keşan Belediyesi, Batı Trakya’da “Türklük alehtarı” yazı ve kışkırtmalarıyla tanınan, bilinen “Hronos” gazetesine Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan tarafından plaket verildi. Bu harekete sadece şunu deyebiliriz, “YAŞASIN CUMHURİYET, KEŞAN BAŞKANI SEN ÇOK YAŞA, EN BÜYÜK SENSİN, AYNEN DEVAM ET”. Bunu da gördük, geçmişte İpsala Belediyesi, bugün Keşan Belediyesi, Batı Trakya’da “Türklük alehtarı” yazı ve kışkırtmalarıyla tanınan, bilinen “Hronos” gazetesine Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan tarafından plaket verildi. Bu harekete sadece şunu deyebiliriz, “YAŞASIN CUMHURİYET, KEŞAN BAŞKANI SEN ÇOK YAŞA, EN BÜYÜK SENSİN, AYNEN DEVAM ET”. Öncelikle Keşan festivalinin ruhunu ve onu yaşatanları tebrik etmek istiyorum. Önemli değil, biz Batı Trakya Türkleri davet edilmemiş olabiliriz, önemli değil diyemiyeceğim çünkü büyük önemi var bizim için, ancak Yunanlılar Keşan pazarına gelmezken, Batı Trakya Türkleri’nin Keşan esnafını yıllarca desteklediği de unutulmasın. Plaketin kime verildiği ve bir soydaşın platformun üzerine çıkıp boy göstermesine aldanmıyoruz. Sadece Batı Trakya Türk Azınlığını oraya çıkanların temsil edemeyeceğini de herkesin bilmesi lazım. Yani sizin anlayacağınız, bizi bizsiz kimse temsil edemez. Sayın Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan bu yıl yaşananlarla alakalı bir açıklama da yaparsa çok iyi olur. Halk şunları merak ediyor, Keşan Belediyesi Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nın kurumlarına davetiye gönderdi mi? eğer gönderdiyse lütfen kiminle gönderdiğini açıklasın çünkü halk merak ediyor. Hronos gazetesi’ne de hangi kriterler göz önünde bulundurularak plaket verildi? Türk Gazeteleri neden davet edilmedi? Sayın başkan, affına sığınarak senden bu sorularıma cevap verirsen sana teşekkür etmek istiyorum. ΑΠΟΣΤΟΛΗ ΣΤΗΝ ΚΕΣΑΝΗ ΤΟΥΡΚΙΑΣ Πάνω από 15.000 κόσμου στις εκδηλώσεις, με συμμετοχή συγκροτημάτων από την μακρινή Ινδονησία 04.08.2009 Σολίστες και δεξιοτέχνες οργάνων, επώνυμοι καλλιτέχνες κράτησαν ένα πρόγραμμα αξιώσεων στο φεστιβάλ πολιτισμού και τουρισμού «Χαιρόμαστε όταν καταγράφουμε στιγμές χαράς και διασκέδασης των γειτόνων μας», είπε η αρχισυντάκτρια Μελαχροινή Μαρτίδου που παρέλαβε από τον δήμαρχο Κεσάνης τιμητική πλακέτα, εκπροσωπώντας ένα ζωντανό ελληνικό μέσο ενημέρωσης. Kendinize Gelin Değerli okurlarım, az hareketli son 6 aydan beri, çok yoğun hareketli iki üç haftadan beri yazılması gerekenleri bir kez daha kaleme almayı uygun gördüm ki, bölgemizde durum giderek kötüye doğru gidiyor. Birileri Batı Trakya’da birlikte yaşayan Türklerle Yunanlıları birbirine düşürmeye çalışıyor. Sebebi nedir ben de anlamış değilim. Önceki yıllarda da azınlık olarak bizim etkinliklerimiz vardı ve uyumlu bir şekilde kimse kimseye taş atmadan Yunanlının dediği gibi strava kuça (eğri topal) götürüyorduk. Ama malesef sayın Stamatis’in bölgeye Genel Sekreter atanmasından sonra, Stilyanidis’in bakanlık koltuğuna oturmasından sonra, Hronos gazetesi’nin güçlü bir biçimde azınlık aleyhinde sahne almasından sonra Batı Trakya’da yaşayan Müslüman Türk Azınlığın huzuru bozulmaya başladı. Nasıl bozulmasın ki, her gün kaldır kopar azınlık öyle, azınlık böyle, müftüleri sahte, Ankara’nın uşakları gazeteciler derken yalan yanlış şaşırtmaca kışkırtmaca haberlerle halk bunaldı. Bunlar yetmiyormuş gibi bir de hayrat işleri için yaptığımız etkinlikler ve ona paralel anma törenleri birilerini ciddi şekilde rahatsız etmiş olacak ki, kafası esen iş makinesini gönderiyor ve azınlığın temelini kazıyor, yok ediyor. Nereden başayalım? Gümülcine şehir planı’ndan mı? Seçek Yaylası’ndaki çeşmenin yerle bir edilmesinden mi? Nereden başlasak aynı yola çıkıyor, azınlığın son döneme sıkıştırılmasına çıkıyor bütün yollar. Aksini iddia eden varsa buyursun gelsin son gelişmeleri dikkatle ele alalım. Gelelim Yunan basınında son yazılanlara, neymiş efendim minarenin hoporlerinden ezan sesi çok yüksek çıkıyormuş, mahallelerde, köylerde olan düğünlerimiz gece geç vakite kadar devam ediyormuş, Almanya, Türkiye’den yıllık izinlerini geçirmek üzere Gümülcine’ye gelen Batı Trakya’lı Türkler kapılarının önünde gece geç saate kadar oturup sohbet ediyorlarmış ve sesten mahallede oturan Yunanlılar rahatsız oluyormuş. Düğünlerimiz neden salonlarda değil de mahallelerde oluyormuş gibi son istekleri her gün çarşaf çarşaf gazetelerde yayımlanıyor. Neticede Polis’in yanısıra, seçimle iş başına gelen Valiler, Belediye başkanları, adeta seçimle ilgi ve alakası olmayan Gümülcine-Maronya Metropolitliği de bu rahatsızlık veren duruma el atması gerektiği yazılıyor. Daha neler neler. Hani siz bizimle birlikte yaşamak isterdiniz? Hani azınlık çok serbest bir şekilde dini törenlerini yaşıyordu? Hani azınlığı sayın Stilyanidis başta olmak üzere Yeni Demokrasi partisi modern gelişmiş Avrupai bir azınlık yaratmıştı, nerede bu yukarıdaki saydıklarım? Gören var mı? Yaşayan var mı? duyan var mı beyler? Tüm bunlar yetmezmiş gibi Seçek Yaylası’nda etkinlikler Batı Trakya’da görev yapan Yunanlı Yerel Yöneticiler başta olmak üzere, hiç bir İsa’nın kulllarından kimse katılmadı. Kimisinin dişi ağırmış Selanik’e gitmiş. Kimisi Atina’da çok yoğun işlerinden dolayı katılamamış, kimisi derede eşek koştururken zaman bulamamış bahaneleriyle bizi inandıracaklarını zannediyorlar. Nasıl olsa biz insan değiliz ya onların bakış açısına göre, böyle saçmalıklar son dönemde aldı başını gidiyor.Allah sonumuzu hayır etsin. Ama Yunan devleti lafa gelince davulun üzerinde toz bırakmıyor, azınlık onlara göre çok rahat bir yaşam sürüyor. Eh o zaman öyle düşünenleri Batı Trakya’ya davet ediyorum, gelin hep birlikte bir altı ay yaşayalım da görün azınlığın durumunu. Bu hafta bu kadar, iki hafta sonra görüşmek dileğiyle iyi tatiller herkese ve kendinize gelin diyorum. 6 Ağustos 2009 BİRLİK HABER Yunanistan, Ege Denizi’nde Petrol Arayacak Hacidakis, Elefterotipia gazetesinde yayımlanan demecinde, “Bu konuda yeni bir yasal düzenleme üzerinde çalışıldığını ve bunun yıl sonuna kadar parlamentoya getirileceğini” belirtti. Yunanistan Kalkınma Bakanı Kostas Hacidakis, Yunanisatan’ın Ege Denizi’nde petrol ve doğal gaz araştırma ve çıkarma çalışmaları başlatacağını açıkladı. Hacidakis, Elefterotipia gazetesinde yayımlanan demecinde, “Bu konuda yeni bir yasal düzenleme üzerinde çalışıldığını ve bunun yıl sonuna kadar parlamentoya getirileceğini” belirtti. Yeni yasal düzenlemenin, 1990 yılından beri geçerli olan yasal çerçevenin yatırımcılar için daha çekici duruma getirilmesi amacıyla, AB hukuk kurallarına uyumlu ve ve çağdaş çevre hassasiyetleri dikkate alınarak hazırlanacağını ifade eden Hacidakis, “Daha basit şekilde söyleyeyim, son gelişmeleri de göz önüne alarak, ‘açık kapı’ denilen modeli benimsemek istiyoruz” dedi. Hacidakis, hidrokarbon araştırmalarının Ege’nin hangi bölgelerinde yapılacağı konusunun ise “bu bölgelerin Ekonomi, Dışişleri, Kalkınma ve Çevre bakanlıklarından oluşan dörtlü bir komisyon tarafından belirleneceğini” söyledi. Türkiye’nin bu konudaki itirazlarıyla ilgili bir soruyu da yanıtlayan Hacidakis, “Yunanistan’ın egemenlik haklarından ve bu konuda açıkça tavır almaktan hiçbir şekilde vazgeçmeyeceğini” söyledi. Hacidakis, “Araştırmalar, eldeki veriler ve ülkenin öncelikleri göz önüne alınarak yapılacak. Diğer bir deyimle, araştırmalarda petrol bulma olasılığı, çevrenin korunması ve tabii ki dış politika faktörü dikkate alınacak” diye konuştu. Sun Express İzmir–Atina Uçuşlarına Başlıyor Türk Hava Yolları ve Lufthansa’nın ortak kuruluşu Sunexpress, 15 Ağustos 2009’dan itibaren İzmir-Atina arasında direkt uçuşlara başlıyor. Uçuşlar, haftada 2 gün, salı ve cumartesi günleri karşılıklı olarak gerçekleştirilecek ve bilet fiyatları herşey dahil 49 Euro’dan başlayacak. Türk Hava Yolları ve Lufthansa’nın ortak kuruluşu Sunexpress, 15 Ağustos 2009’dan itibaren İzmir-Atina arasında direkt uçuşlara başlıyor. Uçuşlar, haftada 2 gün, yaklaşık 20 yıllık bir aradan sonra direkt uçuşlarla birbirine bağlayan ilk havayolu olmaktan son derece mutluyuz. Destekleri için, Atina Havalimanı Genel Müdürü’ne ve ekibine teşekkür ediyoruz. Kendilerinin de desteğiyle, 20 yıllık tecrübemiz ve uluslararası pazardaki deneyimimizle, iki şehir arasındaki iş ve turizm potansiyelini büyütmeyi amaçlıyoruz” dedi. BAĞLARI GÜÇLENDİRECEK salı ve cumartesi günleri karşılıklı olarak gerçekleştirilecek ve bilet fiyatları herşey dahil 49 Euro’dan başlayacak. Sun Express’in İzmir - Atina arasında yapılacak seferlerle ilgili bir açıklama yapan Sunexpress Genel Müdürü Paul Schwaiger, Türkiye ile Yunanistan arasında kültürel, ticari ve turistik olarak uzun yıllara dayanan köklü bir geçmiş bulunduğunu söyledi. Seferlerin Sun Express için yeni bir kilometre taşı olacağına inandığını dile getiren Schwaiger, “Ege’nin iki kıyısını, Atina Uluslararası Havalimanı Genel Müdürü Yiannis Paraschis ise Atina için en dinamik pazarlardan biri olan İzmir’e uçuşların başlayacak olmasından dolayı memnuniyet duyduklarını dile getirdi. Paraschis, “Atina’yi İzmir’e bağlayan yeni hatla birlikte, bu yıl uçuş ağımıza 8. yeni destinasyonu eklemiş oluyoruz. Sunexpress’e Atina Uluslararası Havalimanı’na hoşgeldin diyor, iki merkez arasındaki bağları daha da güçlendireceğine inandığımız bu önemli uçuşlarda başarılar diliyoruz” ifadelerini kullandı. Salı ve cumartesi günleri düzenlenecek seferlerde, İzmir’den 12.15’te kalkan Sunexpress uçağı 13.15’te Atina’ya varırken, dönüş uçuşları saat 14.00’te yapılacak. Sunexpress’in İzmir - Atina hattında bilet fiyatları, her şey dahil 49 Euro’dan başlıyor. 4 Hayvan Besicilerinden Eylem Hazırlığı Ulusal Hayvan Besicileri Birliğinin çağrısıyla önümüzdeki Cumartesi günü hayvan besicileri Selanik’te bir toplantı yapacak. Toplantıda besicilerin taleplerinin yerine getirilmesi için eylem hazırlıklarının görüşüleceği ve eylemin tarihin belirleneceği bildirildi. Yapılacak eylemin amacı, Tarım ve Gıdasal Kalkınma Bakanlığı’nın çiftçiler için ayrılmış olan destek paketinden hayvan besicilerine gereği kadar desteğin ayrılmaması neden olarak gösteriliyor. Konuyla ilgili olarak Rodop Hayvan Besicileri Derneği Başkanı Margaritis Theologu yaptığı açıklamasında, “Tarım Kalkınma ve Gıda Bakanı Sayın Hacigakis’in çiftçileri desteklemek için açıklamış olduğu destek paketinin dışarısında kaldık. Bu konuda sayın Bakan’a görüşmeler sonrası gerekli süreyi tanıdık fakat olumlu yönde hiçbir gelişme olmadı. Talebimiz çiftçiler için ayrılan 500 milyon euroluk destek paketinin 100 milyon eurosu hayvan besicilerine ayrılması yönündeydi. Bu konuda hiçbir adım atılmadı ve bizde kendimizde bazı ek girişimlerin yapılmasına karar verdik” dedi. Bu gelişmelerin ışığında eylem hazırlığında olunduğunu açıklayan Theologu, “Şu an eylem yapılması konusunda bir karar alındı fakat tarihi henüz kesinleşmedi. Ulusal Hayvan Besicileri Birliğinin çağrısıyla önümüzdeki Cumartesi günü hayvan besicileri Selanik’te bir toplantı yapacak. Toplantıda besicilerin taleplerinin yerine getirilmesi için eylem hazırlıklarının görüşülecek ve eylemin tarihin belirlenecek. Biliyorsunuz böyle bir toplantı daha öncede olmuş ve eylem yapılmıştı. Amacımız eylemin yapılmadan hükümet tarafından taleplerimizin yerine getirilmesidir” diye belirtti. Theologu, “Ulusal Hayvan Besicileri Birliğinden bazı yetkiler geçtiğimiz hafta Sayın Karamanlis ve Tarım Kalkınma ve Gıda Bakanı Sayın Hacigakis ile bir görüşme yaptı. Taleplerimiz kendilerine iletti ve bize kararın bir hafta içerisinde açıklanacağı söylendi ama maalesef istediğimiz karar bir türlü çıkmadı” ifadesini kullandı. Yapılması planlanan eylem ile ilgili bilgi veren Theologu, büyük ihtimalle tarihi kesin olmamakla birlikte 15 Ağustosta iki büyük eylemin yapılacağı ve binlerce hayvan besicisinin Korinthos ve Larisa’da Tembi bölgesinde buluşacağı, isteklerine bu şekilde karşılık bulmaya çalışacaklarını kaydetti. Son olarak sorunları hakkında bilgi veren Theologu, yunan besicisi olarak son iki yıldır muazzam sıkıntılar yaşadıklarını ifade ederek, ekonomik yönden darboğaza girdiklerini söyledi. Birçok sorunla karşı karşıya kaldıklarını da açıklayan Theologu, Bulgaristan’dan ve diğer Avrupa ülkelerinden gelen süt ve süt ürünlerini yerli mallara büyük darbe vurduğunu bu konuda yetkililerin gerekli çalışmaları biran önce yapmaya davet ettiğinin altını çizdi. Domuz Gribi Alarmı Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi’ nden yapılan halka yönelik açıklamada, paniğe kapılmak yerine kişisel sağlık kurallarına riayet edilmesi tavsiye edildi. Bu arada A/H1N1 gribine karşı geliştirilen aşının ilk partisinin Eylül ayında beklendiği, okul öğrencilerinin öncelikle aşılanacağı ve ilacın eczanelerde satılmayacağı bildirildi. İlk başta kalp, akciğer, böbrek, diyabet gibi kronik hastalık sorunları olan 65 yaş üstündeki grubun aşılanacağını belirten yetkililer, 0-5 yaş arasındaki gruba mevsimlik grip aşısı yapılabileceğini bildirdiler. Öksürük ve hapşırma ile bulaşan yeni gribin semptomlarının, mevsimlik gribin benzeri olduğundan, ani ve yüksek ateş, öksürük, nezle, boğaz, adale ve başağrıları, ishal, kusma ve yorgunluk belirtilerinin dikkate alınması gerekmektedir. 6 Ağustos 2009 BİRLİK HABER Rum Komandolar: “Türkleri 5 Katlettik” Rum yazar Panikos Neokleus’un Kıbrıs Barış Harekátı sırasında askerlik yapan Rumların anılarını derlediği “Kıbrıs’ta 1974’te göz ardı edilenler” adlı kitap, savaşta yaşanan korkunç bir katliamın itirafına da sahne oldu. Rum Yazar Panikos Neokleus’un “Kıbrıs’ta 1974’te Gözardı Edilenler” Adlı Kitabı, Savaşta Yaşanan Korkunç bir Katliamın İtirafına da Sahne Oldu. Rum komandolardan Türk katliamı itirafı Rum yazar Panikos Neokleus’un Kıbrıs Barış Harekátı sırasında askerlik yapan Rumların anılarını derlediği “Kıbrıs’ta 1974’te göz ardı edilenler” adlı kitap, savaşta yaşanan korkunç bir katliamın itirafına da sahne oldu. Tiyatrocu Atilla Olgaç’ın “Rum esir öldürdüm” sözleri üzerine Türkiye’yi AB’ye şikáyet eden Rumların o vahşeti yaşayan komandoları, 20 Temmuz 1974 gecesi Doğruyol mevzilerinde esir alınan 20 kadar Türk mücahidin canlı canlı uçurumdan atıldığı baskına katıldıklarını söyledi. Ömer BİLGE TİYATROCU Atilla Olgaç’ın “Rum esir öldürdüm” sözü üzerine Türkiye’yi AB’ye ve BM’ye şikáyet eden Kıbrıs Rum yönetiminde, Kıbrıs Barış Harekátı’nın yapıldığı 20 Temmuz 1974’te asker olan bir grup Rum komando, Kıbrıslı Türk mücahitlerin, esir düşmelerine rağmen canlı canlı uçuruma atıldığı Doğruyol baskınına katıldıklarını itiraf etti. Hedefteki tepeye sızma operasyonu Kıbrıs Barış Harekátı’nın kader anı olarak adlandırılan Doğruyol muharebeleri, Türk Ordusu’nun Girne’den çıkarma yaptığı ve aynı anda Beşparmak Dağları’nın ardına paraşütçü komandoları indirdiği 20 Temmuz 1974 gecesi yaşandı. Kıbrıslı Türklerin uzun yıllardır elinde bulunan Doğruyol tepesindeki mevziler, 20 Temmuz gecesi, Rumların Girne’nin Bellapais (Beylerbeyi) bölgesindeki komando taburuna bağlı birliklerin baskınına uğradı. Mevzilere sızma operasyonu düzenleyen Rum komandolar, kısa bir süre de olsa Barış Harekátı planlarını tehlikeye düşürdü. Tepe ve mevziler şiddetli çatışmaların ardından geri alındı ancak Rum komandolar, baskın sırasında esir aldıkları 20’ye yakın mücahidi canlı canlı uçuruma atarak katletti. 50 Rum askerin itirafları kitaplaştı Türklerin Doğruyol, Rumların ise Kocakaya adı verdikleri tepedeki katliama katılan askerlerin isimleri, Rum yazar Panikos Neokleus’un 20 Temmuz günü askerlik yapan Rumların anılarını derlediği “Kıbrıs’ta 1974’te göz ardı edilenler” adlı kitapta yayınlandı. 50 Rum askerin savaşın başladığı gün yaşadıklarının anlatıldığı kitapta, 3 asker Doğruyol baskınına bizzat katıldıklarını ve Türkleri esir aldıklarını itiraf etti. Rum askerler, esirleri öldürdüklerini gizledi ancak katliamın yapıldığı saldırıya katıldıklarını vurguladı. Baskın kader anı oldu BARIŞ Harekátı’nın başladığı 20 Temmuz günü, paraşütçü komandoların indiği Boğaz Köyü’ne harekátın ünlü komutanı Nurettin Ersin Paşa üs kurdu. Nurettin Ersin’in irtibat subaylığını yapan Kıbrıslı Türk Emekli Binbaşı Hasan Kutay, Doğruyol mevzilerinin düştüğü gün yaşananları şöyle anlattı: Komutan ateş altında “Nurettin Ersin Paşa, kurmaylarıyla birlikte Boğaz’da karargáhını kurdu. Doğruyol mevzileri, çıkarma yapan birlikler ile paraşütle inen birliklerin tam ortasındaydı. Rumların saldırısıyla Doğruyol düşünce, doğrudan komutanlığımız da ateş altında kaldı. Bir anda harekát planları aksadı. Gece boyu çatışma Gece boyunca yaşanan şiddetli çatışmalar sonucunda tepe geri alındı. Alınmasaydı, çıkarma yapan birliklerimiz ile ikiye bölünmüş olacaktık. Doğruyol’u tutan mücahitlerimiz uçuruma atılıp şehit edilmişti. Derin uçurumdan şehitlerimizin bedenlerini bir hafta sonra çıkartabildik.” Rumlar:Türkleri çok gafil avladık O korkunç gecede baskına katılan Rum askerleri, yaşananları şöyle anlattı: DİMOS Dimitriu: 1954 Limasol doğumlu. Lefkoşa Rum Kesimi 3’üncü Teknik Lisesi’nde halen öğretmenlik yapıyor. Evli 2 kız çocuğu babası: “20 Temmuz günü askerdim. 31. Komando Taburu’nun görevi, Kocakaya (Doğruyol) tepesinin ele geçirmekti. Diğer tepeler de Türklerin elindeydi, aralarından sızdık. Tepe, gerek Lefkoşa gerekse Girne tarafından görülüyordu. Gece saat 20.00’de hedefe doğru yola çıktık. 120 kadar komandoyduk. Bölüğün komutanı Üsteğmen Karahalios’tu. Türkleri gafil avladık. Kaçmayı başaramayanlar ya öldürüldüler ya da esir düştüler. Esirler yaklaşık 30 kişiydi. Akıbetlerinin ne olduğunu bilmiyorum.” Komutan ’Öldür’ dedi Mihalikis Kiprianu: 1955 Kaminarya doğumlu. Hellenic Bank’ın Limasol şube müdürlüğünü yapıyor. Evli 3 kız çocuğu babası: “20 Temmuz gecesi Doğruyol’a saldırdık. Önce destek için havan topu ateşi açıldı. Bizi beklemiyorlardı. Baskınımız tam anlamıyla başarılı olmuştu. Ertesi gün başka bir noktada elleri arkadan bağlanmış bir Türk bulduk. Komutanımız Karahalios öldürün emri verdi ama ben öldürmedim.” Pieris Hacikulas: 1953 Karava doğumlu. İngiltere’de inşaat eğitimi aldı ve 1983’ten bu yana Kıbrıs Rum Kesimi’nde müteahhitlik yapıyor. Evli ve 2 çocuk babası. “Bellapais’teki (Beylerbeyi) 33. Komando Taburu’nda askerlik yaptım. Taburum St.Hillarion karşısındaki Kocakaya’ya (Doğruyol tepesi) saldırı emri aldı. Gece ilerlerken, Girne-Lefkoşa anayolunda BM’nin Finlandiya askerlerini taşıyan aracına rastladık. Sıradaki son askerlerimiz görevimizi ihbar etmemeleri için BM askerlerini alıkoydu.” Şehitleri uçurumdan ellerimle çıkardım 20 Temmuz gecesi kurtulanlardan biri de, silah arkadaşlarını korkunç bir katliama şehit veren mücahit Vedat Toksoy’du. Toksoy, “Ben de ölürsem onları kimse tanımaz diye ayaklarına taş bağlayıp isimlerini yazdım. Çoğunun üzerinde kurşun yarası yoktu. Esir düştükten sonra canlı canlı atılmışlardı” dedi. VAHŞETİN yaşandığı 20 Temmuz gecesi Doğruyol tepesine yapılan Rum baskınından sağ kurtulan Vedat Toksoy, silah arkadaşlarının cesetlerini günler sonra uçurumunun dibine inerek bulduğunu anlattı. Bulduğunda silah arkadaşlarının cesetlerinin sıcaktan şişmeye başladığını söyleyen Toksoy, “Ben de ölürsem onları kimse tanımaz düşüncesiyle, ayaklarına taş bağlayıp üzerlerine tanıyabildiklerimin isimlerini yazdım. Çoğunun üzerinde kurşun yarası yoktu. Esir düştükten sonra canlı canlı atılmışlardı” dedi. Gelenler Türkçe seslenince kandık Vedat Toksoy, baskını şöyle anlattı: “Beşparmak Dağları’na hakim bu mevziler, 1964 yılından bu yana Kıbrıslı Türklerin elindeydi. Baskın gecesi Rum askerlerin arkamızdan sızacaklarını beklemiyorduk. Çevremizdeki St.Hillarion Kalesi, Ada Tepe ve şahin Tepe yine bizim elimizdeydi; bu nedenle gerimizi güvenli kabul ediyorduk. Mevzilerimiz de tam aksi yöne bakıyordu. Rumlar, geride tuttuğumuz tepelerdeki askerlere görünmeden geldiler. Gelenleri çıkartma yapan Türk askeri zannettik. Çünkü Rumlar Türkçe sesleniyordu. İlk önce geride yer alan ATAK kod adlı Kıbrıs’taki Türk alayına mensup 4 askerin bulunduğu telsiz istasyonu düştü. Baskın günü, çevremizdeki ormanlık alan da alev alev yanıyordu. Mevzilerimizin biraz ilerisindeydim. Yoğun ateş altında Rumlar önce sarı ardından da yeşil işaret fişeği attı. Yeşil fişek atılınca, mevzilerimizin düştüğünü anladım komutanımızın emriyle hemen üst taraftaki St.Hillarion’daki atış poligonunda üslenen Türk komandoları komutanı Cemal Oruç Yarbay’a giderek, Doğruyol’un düştüğünü anlattım. Derhal karşı taaruz emri verdi. Bölgeyi iyi biliyordum. Askerlere öncülük yaparak yol gösterdim. Taş bağlayıp tek tek isim yazdım Günler sonra, silah arkadaşlarımın cesetlerini uçurumun dibinde gördük. Büyük güçlükle indim. Üst üste yığılmış şehitlerimizin cesetleri sıcaktan şişmeye başlamıştı. Çoğunun bedeninde kurşun yarası da yoktu. ’Ben de ölürsem kim tanıyacak bu şehitlerimizi’ düşüncesiyle tanıyabildiklerimin ayaklarına taş bağlayarak isimlerini yazdım; Osman Benli, İsmet Mustafa, Alpay Raif, Fevzi Mehmet, Mustafa Behiç, Mustafa Abdullah, Erol İsmail...” Şehit komutanın soyadını aldı Vedat Toksoy, savaş sonrası, Türk komandoların tepeyi geri almak için başlattığı saldırıda yanında şehit olan Asteğmen Sıtkı Toksoy’un soyadını aldı. Birlik Gazetesi‛ne Abone Olun Habersiz Kalmayın. İlanlarınızı Gazetemize Verebilirsiniz Abone Başvuru telefonları. Büro: 25310 70126 Cep: 6979692018 6 Ağustos 2009 BİRLİK HABER Siz Gelmesenizde Biz Yaylaları İnletiriz, Bize Türk Derler Yaklaşık 700 yıldan bu yana Batı Trakya’nın dağlık bölgesinde çeşitli yaylalarda gerçekleştirilen etkinlikler halen günümüzde Batı Trakya Türkleri tarafından her yıl geleneksel olarak yaşatılmaya devam ediyor. Yunanlı yetkililer tarafından etkinliklerin boykot edilmesine rağmen Batı Trakyalı Türkler Seçek Yaylasını doldurdular ve herkese bu azınlığın ne olduğunu gösterdiler. 6 çeşitli gösteriler sundular. Tabii ki, Batı Trakya’ya ait folklor grupları da her etkinlikte olduğu gibi bu etkinlikte de oyunlarını büyük bir beceriyle sergilediler. Seçek Dernek Başkanı Ali Pencal: “Buraya, 1902-1931 yılları arasında yaşamış olan merhum öğretmen gazeteci adına bir hayrat çeşmesi yaptırıldı. Çeşme bitim aşamasına gelinceye kadar üç defa kimliği belirsiz kişiler tarafından saldırıya uğradı. Geçtiğimiz günlerde Bölge Genel Sekreteri’nin aldığı ani kararla da yıktırıldı. Acaba burada bir tarih mi yok edilmek isteniyor? Taş duvarlar betonlar yıkılabilir, ancak zihinlere, gönüllere yazılmış olan tarih asla yıkılamaz. Bölgemizde yol kenarlarında, ormanlık alanlarda yüzlerce hayrat çeşmeleri bulunmaktadır. Buraya da yaptırılan çeşme bir vatan haininin çeşmesi değildir. Yol kenarlarında bulunan küçük kiliselerin Hıristiyanlar için önemi ne kadar büyük ise, biz Müslümanlar için de bir hayrat çeşmesinin değeri büyüktür. Bir çeşme renk ayırımı yapmaz, herkese su verir. Eğer bir çeşme yapmak yasalara aykırı ise, gelin tüm var olanları beraber yıkalım. Bölge halkı bunun sebebini öğrenmek istiyor. Yapılanları onaylamıyoruz ve nefretle kınıyoruz.” Mehrikoz Nahiye Başkanı Abdülkadir Hafız Hoca: Yaklaşık 700 yıldan bu yana Batı Trakya’nın dağlık bölgesinde çeşitli yaylalarda gerçekleştirilen etkinlikler halen günümüzde Batı Trakya Türkleri tarafından her yıl geleneksel olarak yaşatılmaya devam ediyor. Yunanlı yetkililer tarafından etkinliklerin boykot edilmesine rağmen Batı Trakyalı Türkler Seçek Yaylasını doldurdular ve herkese bu azınlığın ne olduğunu gösterdiler. Geçtiğimiz haftalarda Alantepe Yaylası’nda gerçekleştirilen etkinliklerin ardından, sırasıyla Seçek Yaylası’ndaki şenliklerde adeta yer yerinden oynadı. Seçek Yaylası’nda Batı Trakya’lı efeler kendilerinden emin bir şekilde geleceğe yönelik kollarını açarak, herkese buraların asırlar önce olduğu gibi bugün halen kime ait olduğunu bir kez daha herkese gösterdi. Seçek yayla şenlikleri, 31 Temmuz Cuma günü başladı ve 2 Ağustos Pazar günü sona erdi. Seçek Yaylası’nda yapılan bu yılki etkinliklere, Edirne Valisi Mustafa Büyük, T.C. Gümülcine Başkonsolosu Mustafa Sarnıç, eşi Esin Sarnıç, Edirne İl Emniyet Müdürü Mehmet Yazıcı, Edirne’nin çeşitli Kurum ve Kuruluşların müdürleri, Trakya Üniversitesi Öğretim Görevlileri, Gümülcine S. Müftüsü İbrahim Şerif, Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu Başkanı ve İskeçe S. Müftüsü Ahmet Mete, Rodop Vali Yardımcısı Sibel Mustafaoğlu, Gümülcine Türk Gençler Birliği Başkanı Adnan Selim, İskeçe Türk Birliği Başkanı Mehmet Hacıhalil, eski milletvekili İlhan Ahmet, Bulgaristan Başmüftüsü Mustafa Hacı, Kırcaali Müftüsü Şaban Ali, Pazarcık Müftüsü Yaşar Sali, Kozlukebir Belediye Başkanı Halit Mehmet, Hemetli Nahiye Başkanı Dr. Mehmet Eminoğlu’nun yanısıra çok sayıda Batı Trakya Türkü katıldı. Bu yıl Yunanlı yetkililerden tek bir kişinin katılmaması dikkat çekti. Azınlığa Yağ Çeken Yiannakidis dahi Gelmedi Özellikle Rodop İlinden azınlığın oylarıyla Valilik koltuğunda oturan Aris Yannakidis’in katılmaması gerçekten kabul edilebilir bir durum değil. Bakan Stilyanidis’in katılmadığı görülürken temsilcisinin de yer almaması, Stilyanidis’in “Avrupai modern azınlık politikası” bakışını bir kez daha ortaya koymuş oldu. Bir hafta önce yaptıklarından utanan Yunanlı yetkililer Seçek Yaylasına çıkamadılar ancak sakın unutmayın ki, bu azınlık gerektiği zaman herkese gerekli cevabı verecektir. Bu uyutmaca politikası özellikle Vali Aris Yiannakidis’in yanına kalmayacaktır. Valilik seçimlerinde ne sağa, ne sola, gereken yapılacaktır bunu herkes böyle bilmelidir. Bu azınlığın arka sıvazlamaya artık tahammülü yok. Bizim atalarımızın söylediği bir söz vardır, “takke düştü, kel göründü” Aris ve diğerleri gereken cevabı zamanı geldiğinde sandıkta alacaklardır. Artık hacı agaların dönemi bitti, gençlik uyandı ve geliyor. Babaları bu gençleri bu günler için okuttu. Haydi be gençler, kırın bu zincirleri, düne kadar sen çocuktun ve baban Valilik kapılarında ezik büzük bir şekilde vatandaşlık hakkını “rüşvetle” almaya çalışırken orada oturanlar tafanından itelendi, kakalandı. Onun hesabının sorulması zamanı geldi ve korkmayın kimse birşey yapamaz. Unutma, ölümden öte köy yoktur. Ölürsen de şerefli ve alnı dik olarak bir Türk evladı gibi öl ki mekanın Cennet olsun. Her etkinlikte olduğu gibi Seçek Yaylası’nda da konuşmalar yapıldı. Misafir konuşmacılar iki ülke arasındaki hassasiyeti göz önünde bulundurarak yaptıkları konuşmalarda komşuluk ilişkileri ve soydaş ilişkilerine vurgu yaptılar. Bu konuşmaların ardından başta Müftü İbrahim Şerif yaptığı konuşmasında her zaman olduğu gibi gerçekleri söyledi ve bu yıl hiç bir Yunanlı yetkilinin katılmamasını bir ayıp olarak değerlendirdi. B.T.T.A.D.K.Başkanı ve İskeçe Müftüsü Ahmet Mete de yaptığı konuşmasında mesajlar verdi. T.C.Gümülcine Başkonsolosu Mustafa Sarnıç sırasıyla yaptığı konuşmasında her geçen yıl soydaşların Seçek şenliklerini sahiplendiğini vurguladı. Konuşmaların ardından Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı Sivas Devlet Türk Halk Müziği Korosu ekipleri ve sanatçıları ile folklor grupları izleyicilere “Yaklaşık 700 yıldan beri Seçek etkinliğini coşkuyla kutluyoruz. Hepiniz Seçek Yaylası’na hoşgeldiniz. Kültürümüzü yaşatmak için yıllardır verdiğimiz çabayı hepiniz görüyorsunuz. Biz meclis olarak çabalarımızı bütün gücümüzle devam ettirmeye çalışıyoruz. Tabii ki bu gücü sizlerden alıyoruz. Sizler de kilometrelerce uzaktan gerek Türkiye’den ve gerekse Bulgaristan’dan buraya akın ediyorsunuz. Burada bir kültürü yaşatıyoruz. Ve, bu kültürü biz burada yaşarken hiç kimse gocunmasın, gücenmesin. Biz burada yaşıyoruz ve kültürümüzle, örfümüzle, adetimizle yaşıyoruz ve yaşayacağız.” Müftü Ahmet Mete: “Bizler Batı Trakya Nüslüman Türk toplumu olarak hatim cemiyetleri, hafızlık cemiyetleri, festivalleri ve panayırları olan bir toplulukuz. Bunlar Türk Dünyası içerisinde sıkça görülen etkinliklerdir. Biz bunları yaşatıyoruz, çünkü bunlar bizim kültürümüzdür. Çünkü biz Türk Dünyası’nın bir parçasıyız. Aynı zamanda bizler Batı Trakya Türkleri olarak Yunanistan ve AB vataşdaşıyız. Bundan da hem gururlu hem de mutluyuz. Bizler bu vatan için gün geldi cephelerde can verdik. Bu vatan için gerekirse yine can veririz. Çünkü biz bu memleketin insanıyız. Biz dışarıdan gelmedik. Torunlarımızla evlatlarımızla bu memlkette yaşamak istiyoruz, bu niyeti taşıyoruz. Biz bu memleketlere hıyanet eden insanlar değiliz! Bunun güzel bilinmesini de istiyoruz. Batı Trakya Müslüman Türk toplumu bu niyette ve bu çalışmalar içerinde iken, biraz önce sayın başkanın ifade ettiği şekliyle, vakıf arazilerine kiliseler dikilirken, bunlara izinsiz bir şekilde göz yumulurken, izinsiz olduğu gerekçesiyle çeşmelerin de yıkılmamasını bekliyorum. Yine güncel konulardan olan Türkiye’deki Ruhban Okulu açılma çabaları sarfedilirken Batı Trakya Müslüman Türkünün de unutulmamasını bekliyorum. Danışma Kurulu Başkanı olarak Ruhban Okulu açılırken Batı Trakya Müslüman Türk Toplumunun eğitim sorununun, müftülük sorununun aynı şekilde devam ettiğini, bir imam hatip mektebinin hala olmadığını, vakıflar sorununun var olduğunu, vatandaşlık sorununun var olduğunu da hatırlatmak istiyorum.” 6 Ağustos 2009 BİRLİK HABER 7 Edirne Valisi Mustafa Büyük: “Edirne Valisi olarak heyetimle birlikte, Edirne’de bilinen Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nin bir başka şekliyle burada da Türkün geleneğinde olan, kültüründe olan, adetinde olan bu geleneği sürdürme gayretinizi büyük bir mutlulukla izlemiş oluyoruz ve sizlerle birlikte olmaktan da büyük mutluluk duyduğumuzu belirtmek istiyorum. Her zaman kültürel alanda, sanat faaliyetlerinde, sportif faaliyetlede birlik ve beraberlik içerisinde iki komşu ülkenin halkları, aynı soydaşlar olarak bizler beraber olmaktan ayrıca mutluluk duyduğumuzu belirtmek isytiyorum.” Müftü İbrahim Şerif: “Yirmi beş otuz yıldan bu yana bu etkinliklerin müdavimi ve bu mikrofondan konuşan bir kişi olarak buranın uluslararası bir kültür alışveriş merkezi olmasını hep temenni ettik. Fakat her yıl değişik manzaralarla karşılaştık. Bugün benim en çok dikkatimi çeken ne yazık ki bizleri yöneten insanlar, yani devletimiz Yunanistan’ın yetkililerinin aramızda olmayışı. Bunun manasını anlamıyorum, ancak şunu tahmin ediyorum ve sizinle de paylaşmak istiyorum. Burada büyük bir ayıp işlendi ve o ayıbı biraz önce sayın dernek başkanımızın da zikrettiği gibi, Mehmet Hilmi adına yapılan bir çeşmenin yıkılması, bu çeşmenin insanların su içmesine, bir tarihin, bir insanın anılmasına mani olunmasının bir ayıp olduğunu tahmin ediyorum. Çünkü burada bulunanlar, sesimi duyanlar bunu buruk buruk seyrettiler, gördüler. Çünkü insanların ve hayvanların su içmesi için yapılan bir çeşmenin yıkılması kadar büyük bir ayıp yoktur ve bu çok büyük bir ayıptır. Bu ayıbın yapılmaması gerekirdi. Yetkililerin de bunun için burada bulunamadığını tahmin ediyorum. İnanıyorum ki, bu çeşme gelecek yıl yanlış yapıldığı anlaşılarak tekrar yapılacak ve bizi yönetenler geçmişte olduğu gibi buraya gelecekler. Değerli dostlar hep söylediğimiz şey bir çiçekle bahar olmaz. Değişik kültürler bir memleketin zenginliğidir. Biz Anavatan Türkiye’den ve Bulgaristan’dan gelen misafirlerle bu ülkeye bir zenginlik katıyoruz. Bizim kültürümüz bu ülkenin bir zenginliğidir. Bunun herkesin kabul etmesi lazım.” Başkonsolos Mustafa Sarnıç: “Bizleri buraya davet eden ve şenliklerin düzenlenmesinde büyük emek sarfeden Seçek Azınlık Eğitim ve Kültür Derneği Başkanı Ali Pencal ve Genel Sekreter Ahmet Karahüseyin’e şükranlarımı sunmak istiyorum. Dernek yönetimi, önceki yönetimle birlikte takdiri fazlasıyla hak etmiş bulunmaktadır. Derneğin başarılarının devamını diliyorum. Öte yandan bu yılki şenliklere Türkiye’den Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan Devlet Halk Müziği Korosu ile Halk Dansları Ekibi de katılmaktadırlar. Ekiplerin sergileyecekleri sahne performansıyla şenliğe renk katacağına, ayrıca bölge ülkelerinden güreşçilerin ve yapılacak diğer sportif etkinliklerin bölgenin tarihi ve kültürel mirasının gelecek nesillere aktarılması bakımından önemli bir işlev gördüğüne inanıyorum. Değerli misafirler. Seçek Şenlikleri’nin her geçen yıl daha düzenli bir şekilde gerçekleştirilmesi, soydaşların bu etkinliğe samimiyetle sahiplendiğini ve başarılı olmak için hiç bir fedakarlıktan kaçınmadığını göstermektedir.” Mustafa Dündar Bursa Osmangazi Belediye Başkanı: “Uzun yıllardır devam eden Seçek Şenlikleri’nin devamını sağlayan ve her yıl düzenleyen ve özelikle bu yıl yapılmasını sağlayan, emeği geçen, katkısı olan herkese teşekkür ediyorum. Çünkü bu etkinlikler bizlerin geleneğinin yaşaması, bizlerin tarihle olan ilgimizin alakamızın devam etmesi ve bizlerin biraraya gelerek sevginin, kardeşliğin, dostluğun gelişmesi açısından çok önemli etkinliklerdir. Ve, özellikle bu bölgelerde yapılan bu etkinlikler sadece bu civardaki insanlarımızın değil, bölgesel olarak diğer ülkelerle dostluğun, barışın ve bölgesel ekonominin gelimesine katkısı olan etkinliklerdir.” Seçek şenlikleri öncesi Edirne’den gelen heyet Kavala’da Kavala’lı Mehmet Ali Paşa Kalesi ve İmaret’i ziyaret, İskeçe’de Müftü Ahmet Mete ve İskeçe Türk Birliği’ni, Gümülcine’de G.T.G.B.rliği ve Kilise Müzesi yapılan Gazi Evrenos Bey İmareti’ni ziyaret ettiler. Pazar günü Seçek Yaylası’nda törenleri izledikten sonra Yayladan ayrılan Edirne Valisi Mustafa Büyük ve beraberindeki heyet, Başkonsolos Mustafa Sarnıç ve Eşi Esin Sarnıç’ın da katılımıyla Seyyid Ali Sultan (Kızıl Deli) Dergahını ziyaret ettiler. Heyet buradan da Edirne’ye hareket etti. GÜREŞLER Yağlı güreşlerde Yunan, Türk ve Bulgar güreşçilerin değişik kategorilerde kapıştı. Başpehlivanlık güreşlerine ise Türkiye’li güreşçiler damgasını vurdu. Seyircilerin tezahüratları arasında Kırkpınar güreşlerinde 3’lüğü bulunan Edirneli Ahmet Yavuz ile aslen Edirneli olan Selanikli Ayhan Çelik finale kaldı. Yavuz, rakibini ters düşürerek 2009 Tarihi Seçek Yağlı Güreşleri Başpehlivanı oldu. Üçüncülük kürsüsüne ise yine Edirne’den Soner Toto çıktı. Dereceye giren güreşçilere madalya, kupa ve para ödülü verildi. Mehmet Hilmi Kır Koşusu büyükler kategisinde ise birincilik Bulgaristan’a gitti. Şenliklere Edirne’den gelen 10 kişilik davulcu ve zurna grubu katıldı. Bu yılın Seçek ağalığını yapan Ruşenler köyünden Mehmet Çengel, kınalı koç eşliğinde 2010 yılı ağalık görevini Meriç ili Büyük Derbent köyünden Muharrem Caferoğlu’na bıraktı. 6 Ağustos 2009 BİRLİK HABER 8 Eski Evlere Yenilenme Programı Ruhban Okulu ve Türk eserleri… Hükümet kurmayları yapmış oldukları toplantı sonrasında eski yapıların yenilenmesinde destekleme programını öngören karar üzerine uzlaşmaya vardılar. Enerji tasarrufu sağlamak amacıyla 1980’den önce inşa edilen yapılara devlet desteği sağlanmasıyla ilgili karar onaylanmasının ardından açıklandı. Açıklanan karar göre; 1980’den önce inşa edilen evlerde enerji tasarrufunu sağlamak amacıyla destek verilmesi öngörülmektedir. Programdan 1980 yılından önce inşa edilen evlerde yaşayan ve yıllık toplam gelirleri 25.000 euro’dan az olan aileleri kapsamaktadır. Program enerji tasarrufu sağlayan kapı ve pencerelerin değiştirtmesini, çift cam takılmasını, güneş enerjisi sistemlerini, kalorifer kazanlarını ve yapıların dış kısımlarının yalıtımını öngörmektedir. Destek verilmesi öngörülen alanlar beş kaleme ayrılarak belirlenmiş ve çatı katlarının yalıtım sistemiyle donatılması, çift çam kullanılan pencere ve kapıların tercih edilmesi, eski yakıt kazanlarının kaldırılarak yeni petrol veya doğal gaz ile çalışan yakıt kazanlarının tercih edilmesi, sıcak su sağlamada güneş enerjisiyle çalışan su ısıtıcılarının kullanılması ve yapının dış cephelerinin ısı yalıtımı olan maddeler ile çevrilmesi şeklinde açıklanmaktadır. Toplam 400 milyon euro büyüklüğünde olan destek paketinden 100 bin ev sahibinin yararlanması planlanırken, müstakil evlerin desteklenmesinde destek oranının yüzde 30 ila 40 arasında olması öngörülürken, apartmanlarda da 10 daire ve üzerindeki yapılarda yüzde 50’ye varan desteklerin verilmesi planlanmaktadır. Başvuruların yapılması konusunda açıklamada yer verilen bilgilerde, konuyla ilgili dilekçeler belediyelere ait Vatandaşa Hizmet Büroları’nda (KEP) toplanacağı bildirilmektedir. İlgili kişiler KEP Büroları’na başvurup programdan faydalanmak istediklerini belirterek ve birnevi kendilerine sıra numarası verileceği ve daha sonraki müracaatların da bu numarayla yapılabileceği dikte edilmektedir. Diğer taraftan Batı Trakya’daki binaların çoğu 1980’den önce inşa edildiğine göz önüne alındığında, bu programın Batı Trakya ve özelliklede köylerde yaşayan halk için büyük fayda sağlayacağı tahmin edilmektedir. Açıklanan programının son satırlarında ise yer alan dip notlarda bu enerji tasarrufu destek programına başvuracak kişilerin yıllık gelirlerinin olduğu gibi desteğin sağlanacağı yapının değerinin 120 bin euro’nun üzerinde olmaması koşulu getirildiği görülmektedir. Ruhban Okulu’nun açılması tartışmaları yeniden alevlendi. Her kafadan bir ses!.. Özellikle aydın-cıklarımız bu konuda hayli hararetli bir savunma güdüsüyle hareket ediyorlar. Ama aynı aydın-cıklar; Yunanistan’ın egemenliğindeki Rodos Adası’nda bulunan Süleymaniye Medresesi’nin yıkılması ile Rodos’ta bulunan Müslüman Türk Azınlığın sorunları (ve diğer Türk soydaşlarımızın yaşadıkları) karşısında kıllarını bile kıpırdatmıyorlar. Çünkü ağa-babaları böyle istiyor!.. Yazıklar olsun!.. Neyse… Biz konumuza devam edelim. Genel duruma bir göz atarsak olayı daha iyi anlayacaksınız. Mesela… Süleymaniye Camii ile Türk kütüphanesini tamamlayan tarihi ‘Türk okulu’ kapalı. Rodos’taki Türkler, okulun kapatılmasını siyasi bir karar olarak görüyorlar. Rodos’un önde gelen Türklerine göre, okul 1970’lerin başında Heybeliada Ruhban Okulu’nun kapanmasına misilleme olarak kapatılmış. Yunanistan bunu kabul etmese de gerçek nedeninin bu olduğuna inanılıyor. Sadece Türk okulu değil, 7 camiden 6’sı da kapalı. Rumlar Askeri Tatbikatı İptal Etti Kıbrıs’taki görüşmelerin olumsuz etkilenmemesi için Rum kesimi askeri tatbikatı iptal etti. Kıbrıs Rum yönetiminin, Rum Milli Muhafız Ordusu (RMMO) tarafından her yıl icra edilen “Nikiforos” (muzaffer) tatbikatını, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da iptal edilmesini düşündüğü bildirildi. Rum Filelefetheros gazetesinin haberine göre, Rum yönetimi “Nikiforos” tatbikatının iptal edilmesine ilişkin niyeti konusunda RMMO komutanlığını bilgilendirdi. RMMO’nun tüm birimlerinin yanı sıra seferilerin katılımıyla deniz, hava ve karada, zaman zaman Yunanistan’dan unsurların da katılımıyla icra edilen tatbikatın iptal edilmesi konusu, bir sonraki Rum bakanlar kurulu toplantısında ele alınacak. Rum yönetiminin, tatbikatın iptal edilmesine ilişkin girişimi konusunda BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun’a bilgi vermesinin de beklendiği belirtilen haberde, girişimin Kıbrıs görüşmelerinde olumsuzluk yaşanmaması çabalarına dayandığı kaydedildi. Ancak “Nikiforos”un yerine küçük çaplı bir tatbikatın yapılmasının düşünüldüğü belirtildi. Kıbrıs Rum tarafı ve KKTC, sonbaharda icra edilen “Nikiforos” ve “Toros” tatbikatlarını geçen yıl karşılıklı olarak iptal etmişti. İBRAHİM AYHAN Kışlık Odununuzu almadan bize uğramanızı tavsiye ediyoruz. Çünkü biz müşteriyi memnun etmek için dağların en kral odununu sizler için ovaya indirdik. Kış aylarında evinizin rahat, cebinizin sıcak olmasını istiyorsanız her yeri dolaştıktan sonra bize bir uğrayın. Sizleri Bağlar Mahallesi Tuzçuköy Yolu üzerinde işyerimizde bekliyoruz. T E L : 6 9 0 9 0 8 2 9 6 0 ‘Rodos`ta Türk İzleri ve Unutulan Kardeşlerimiz’ gezisi sonrasında izlenimlerini anlatan Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi Müdürü Bekir Şahin bakın neler anlatıyor: ‘‘Rodos’ta 3500’ün üzerinde Türk yaşıyor. Müslümanlığı tam olarak bilmiyorlar (Bunun suçu kimde acaba?). Rodos’taki camiler ve mezar taşları perişan halde. Geniş bir alana yayılan Osmanlı kültür coğrafyasının zenginliğini sergileyen mimarî eserlerin tespiti ve korunarak gelecek kuşaklara aktarılması, aynı zamanda insanlığın ortak tarih ve kültür mirasını zenginleştirecek, zorlu, ancak bir o kadar da önemli, onurlu bir ödev ve sorumluluk olarak karşımızda durmaktadır.’’ Peki; Rodos’ta öyle iken bizde durum ne? Bir de buna bakalım… Türkiye, AB talepleri doğrultusunda azınlık vakıflarıyla ilgili olarak sürekli baskı altında. Vakıflara tanınacak ayrıcalıklara ilişkin yasa düzenlemesi de Meclis’in gündeminde. Bu vakıfların mali ayrıcalıkları bir başka baskı konusu… Türkiye, vakıf gelirlerinden stopaj dışında vergi almıyor, ancak, Yunanistan’daki Türk vakıflarının durumu öyle değil. Örneğin Türk Kütüphanesi’nin de ait olduğu Fethi Paşa Vakfı Başkanı Aşgero şöyle diyor: ‘‘AB Türkiye’ye baskı yapıyor ama Yunanistan’da biz en ağır vergileri ödüyoruz. Burada vakfın gelirlerinden Yunanistan yüzde 41 vergi alıyor. Biz bir tarihi, bir kültürü, dünya için hazine değerindeki eserleri koruyup yaşatmaya çalışıyoruz ama en ağır vergilere tabi tutuluyoruz. Türkiye bu konuda ağırlığını koymalı. Karşılılık esasını çalıştırmalı.’’ Değerli okurlar Verdiğimiz sadece bir örnek… Batı Trakya Türkleri, Rodos ve İstanköy’deki Türkler, Kıbrıs Türkleri, Uygurlar, Hazaralar ve dünyanın çeşitli yerlerinde yaşama savaşı veren diğer soydaşlarımızın durumu da bundan farklı değil. Hatta bazı bölgelerde (Doğu Türkistan) öyle şeyler yaşanıyor ki; yukarıda yazdıklarımız hafif kalır. İnsanlar eziliyor… Geçmişleri siliniyor… Yoğun bir propaganda ve baskı ile dinleri bile unutturuluyor. Ve biz seyrediyoruz!.. Yazık, çok yazık!.. Bunları dile getirmemez gerekiyordu… Dilimiz döndündğünce getirdik/getirmeye de devam edeceğiz. Ama asıl yapılması gerekenleri Türkiye Cumhuriyeti yapmalı. Bunu yapabilmesi için de… Hep birlikte, el ele vererek çok çalışmalı ve dik durmalıyız. Oyuna gelmemeli; oyun içinde oyun tezgahlayanlara da prim vermemeliyiz. Unutmayalım ki; bizim sahip çıkamadıklarımıza, başkaları çöreklenecektir. Şöyle bir araştırın… Misyonerlerlerin nerelerde ve nasıl çalıştıklarını görünce; ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız… Misyoner dosyası’nda görüşmek üzere… Metin Yener myener29@hotmail.com 6 Ağustos 2009 BİRLİK HABER Gümülcine’de 80 Yaşında Kadını Sokağa Attılar, Bu Nasıl Avrupa Birliği Ülkesi ve Kanunudur? Gümülcine Belediyesi adım adım Türkleri mağdur eden şehir planını uygulamaya devam ediyor. Hem de kimseye hesap vermeden. Evler yıkılıp yeşil alan oluyor, ev sahipleri haciz memurunun kapıya dayanmasıyla bir iki saat içerisinde evlerinden kapı dışarı atılıyor. Kanunların bir kez daha Batı Trakya’da gerektiği şekilde uygulanmadığı görülüyor. İşlemleri yapan belediye yetkilileri 80 yaşında yaşlı kadının gözyaşlarına aldırış etmeden yaşlı kadını sokak ortasına atıyorlar. Bu uygulama başka hangi Avrupa ülkesinde yaşanıyor. Batı Trakya’da Müslüman Türklerin bir sığınma yurdu dahi yok. Buna rağmen Gümülcine Belediyesi acımasızca yaşlı kadınları yola atabiliyor. Böyle bir olay 29 Temmuz 2009 tarihinde Gümülcine’nin Çayüstü mahallesinde yaşandı. Mahallede yaşayan üç Türk aile zorunlu istimlâk nedeni ile evlerinden deyim yerindeyse yaka paça çıkarıldılar. 1933 Gümülcine Şehir Planı’na uygun olarak istimlâk edilen evler için istimlâk bedeli olan tazminatları ödenmeksizin aileler evlerinden atıldılar. İSTİMLAK BEDELİ ÖDENMEKSİZİN EVLERİNDEN ÇIKARILDILAR Hukuki sürece uygun olarak hareket ederek mülk sahiplerine evlerini üç gün içerisinde boşaltmak üzere bildirimde bulunduklarını söyleyen görevli, istimlâk bedeli olarak ödenmesi gereken tazminatın Devlet Emanet Kasası’na yatırıldığını iddia etti. Ancak yetkililer ile yapılan telefon görüşmeleri sonrasında dava henüz tamamlanmadan istimlâkin gerçekleştirildiği ortaya çıktı. Aileleri temsil eden iki avukatın mahkemeye eksik belge ibraz etmeleri nedeni ile dava, Haziran 2009’a ertelenmiş ancak dava yeniden ertelenerek duruşma tarihi 26 Kasım 2009 olarak belirlenmiş. Bu durumda henüz karara bağlanmamış bir davada üstelik istimlâk bedeli olarak tazminatlar ödenmemiş iken mülk sahipleri evlerinden çıkarılmış oldular. Buna karşılık istimlâkin yapılması için mahkemeye başvuran davacı, 1933 Şehir Planı’nın uygulanması için yaklaşık dört yıl süren hukuki sürecin sonunda davayı kazanarak parasını ödediğini ve belediyenin istimlâki mahkeme kararına rağmen geciktirdiğini iddia etti. Evleri istimlak edilen mülk sahipleri içerisinde dikkat çeken ise Batı Trakya Türk Azınlığı üyesi yaşlı kadın oldu. Eşinin ölümünden sonra yalnız yaşayan ve kimsesi olmayan kadının evi boşaltılarak kapısının kilidi değiştirildi. İstimlak bedeli karşılığında tazminatı ödenmeyen kadına mahalle sakinleri yardımda bulunarak evlerini yaşlı kadına açtılar. İSTİMLAK MAHKEME SONUCU BEKLENMEDEN GERÇEKLEŞTİRİLDİ 1933 Şehir Planı’na göre yapılan istimlâk gereğince boşaltılan evlerin yolun açılması için yıkılması gerekiyor. Ancak henüz tamamlanmamış bir davada mahkemenin nihai kararı olmaksızın evlerin yıkılması durumunda büyük bir hata yapılmış olunacak. 1933 Şehir Planı’na göre boşaltılan evlerin yıkılarak üzerinden geçecek yol, çıkmaz sokak olacak. Ancak Plan’a göre yolun bir diğer yola bağlanması için bölgede bulunan başka evlerin de yıkılması gerekiyor. İstimlaka konu üç evin daha önceki sahipleri olan Mustafa Kabak ve Hasan Çolak’a göre Şehir Planı, evlerin yalnızca ön kısmını yani evin oda olarak kullanılan bölümlerini kapsamıyor. Kabak ve Çolak, yolun diğer ucunda yaklaşık 100 metre ileride bulunan Müslüman mezarlığı olan arazi üzerine Rodop Tarım Kooperatifleri tarafından büyük bir bina inşa edilmesi ile evlerin üzerinden geçen planın daha da içeri kaydırılarak bugün evlerin tamamının yıkılmasına sebep oldukları iddiasında bulunuyorlar. Konu ile ilgili olarak Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) Başkanı Halit Habipoğlu, “1933 Şehir Planı nedeniyle Batı Trakya Türk Azınlığı üyesi kişilere ait mülkler ile Azınlık’a ait vakıf malları ve camilere ait araziler zarar görmüştür. Şehir Planı, Batı Trakya Türk Azınlığı aleyhine geliştirilmiş bir plan olmak ile birlikte Şehir Planı’na göre istimlak edilen mülklere karşılık tazminat bedeli ödenmeksizin evlerin boşaltılması kişinin mülk hakkının ihlal edilmesi anlamına gelmektedir. Şehir Planı’ndan kaynaklanan problemlerin giderilmesinde kişinin mağdur edilmemesi öncelikli amaç olmalıdır” açıklamasında bulundu. 9 Bütün Kadınlar Güzel Olmak İster Cildinizin Rengini Bulun Cilt tipi kadar cildin renginin de doğru bilinmesi gerekir. Öncelikle bilmeniz gereken cildin renginin pigment derecesine bağlı olduğudur. Açık renk ciltler soluktan pembeye, bejden gül pembesine kadar değişir. Koyu cilt rengi ise buğdaydan esmere, açık kahverenginden siyaha kadar gider. Siyah aslında genel bir deyimdir ve beyazdakinden daha fazla tonu kapsar. Cilt uzmanları cildin bir çok tonunun bulunduğunu, esmer ciltlerin 35 ton, beyaz ciltlerin ise 10 ayrı tonda dağılım gösterdiğini vurgulamaktadır. Cildin rengi, cildin yapısına ve niteliğine etki etmediği için cilt renklerine bağlı olarak farklı bakımların yapılmasına gerek yoktur. Yalnız açık renk ciltlilerin güneşten daha fazla etkilendiği için güneşe çıkarken daha çok korunmaları gerekir. Soğuk havalarda kuruyan esmer ciltler, grimsi bir renk alırlar. Genel olarak cilt ne kadar koyu renkteyse cildin yaşlanması da o kadar geç olur. Güneş, açık renk ciltlerin en büyük düşmanıdır. Bu tip ciltler kolay kurudukları için çok çabuk yaşlanırlar. Oysa koyu renk ciltlerde dengeli dağılmış olan pigmentler güneş ışınlarını engelleyen bir filtre görevi yapar. Bu tür yağlı cildin üstü nemi içinde tutan bir koruyucu sayılabilir. Koyu renk ciltler güneşte daha da koyulaşır ve yanarlar. Üstelik bu yanma beyaz tendekiler gibi kötü bir etki yaratmaz ve hemen soyulmaz. Cilt uzmanlarına göre; esmer tenlilerde akne, cilt kanseri ihtimali de açık renklilere kıyasla daha azdır. Dolgun görünümlü dudaklar için Dolgun görünümlü, seksi bir dudağa sahip olmak istiyorsanız, üst dudağınızı, ortasına hafifçe parlatıcı sürerek vurgulayın. Ruju fırçayla sürmek, daha uzun süreli bir kalıcılık sağlar. Rujunuzun rengine uygun bir dudak kalemi yerine, doğal renkte bir dudak kalemi kullanın. Dudak kalemini dudak etrafına noktalar halinde uygulayın, ardından doğal dudak çizgisini takip ederek “noktaları birleştirme” oyununu oynayın. Daha yumuşak bir dudak rengi için, rujun içine nemlendirici karıştırın. Herhangi bir rujun rengini değiştirmek için, ruju sürmeden önce dudaklara sarı renk göz farı uygulayın. Bu, her rengi daha sıcak hale getirecektir. Daha uzun süre dayanan bir görünüm için dudak kalemini ve ruju, elinizin arkasında birbirlerine karıştırarak uygulayın. Rujunuz akmaya meylederse, önce ruju sürün, ardından dudak kalemleriyle sınır çizin. Renkleri karıştırarak ve eşleştirerek kendi dudak renklerinizi yaratın. Akşam yemeğinde rujunuzun çıkmamamsı için dudaklarınızı çatal, bardak gibi şeylerden uzak tutun. Bu iş için alt dişlerinizi ve dilinizi kullanın. Eğer dudaklarınızın orantısız olduğunu düşünüyorsanız, daha küçük olan dudağınıza daha açık renkte bir ruj sürün. Orta kısımlarına sürülecek az miktarda kırmızı veya turuncu, dudakların daha dolgun görünmelerini sağlar. Ruju sürdükten sonra, dudaklarınızı büyük “O” şeklinde büzün. Parmağınızı bir peçeteyle kaplayın ve dudaklarınıza hafifçe değdirin. Sonrada dişlerinize bulaşacak olan tüm renk fazlalığını alın. Birlik Gazetesi‛ne Abone Olun Habersiz Kalmayın. İlanlarınızı Gazetemize Verebilirsiniz Abone Başvuru telefonları. Büro: 25310 70126 Cep: 6979692018 6 Ağustos 2009 BİRLİK HABER 10 Bilelim-Gülelim BULMACA B e k r i‛ n i n K ö ş e s i Karamanlis, Papathanasiu ve Markopulos İle Görüştü Başbakan Kostas Karamanlis kabul ettiği Ekonomi ve Maliye Bakanı Yannis Papathanasiu ve Turizm Kalkınma Bakanı Kostas Markopulos ile işbirliği görüşmesi yaptı. Maliye Bakanı açıklamasında, ana muhalefet başkanı Papandreu’ nun olağanüstü girişimcilik vergisiyle ilgili açıklamalarının sorumsuzluktan başka bir şey olmadığını belirtirken 2. altı aylık dönemde alınan önlemlerin sonuçlarının hissedilmeye başlanacağı değerlendirmesini yaptı. Turizm Kalkınma Bakanı ise açıklamasında, Turizm hakkında dolaşan felaket senaryolarının gerçeği aksettirmediğine vurgu yaptı . İnsan Hakları İzleme Örgütü’nden Yunanistan’a Kınama İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün( Human Rights Watch) İltica Konularındaki Direktörü Bill Frelick, Yunanistan’ı Eleştirirken, “Durum Kötüydü ve Açık Bir Şekilde Daha da Kötüleşti. Sığınmacıların, Mülteci Olarak Kabul Edilme Oranları, Gerçekten Bundan Daha Kötü Olamaz. Kabul Edilme Oranı Binde Birin Altında” İfadelerini Kullandı. Kaçak göç konusunda görevini yapmadığı iddiası ile Türkiye’yi AB’ye şikayet eden Yunanistan, dünyanın başlıca insan hakları örgütlerinden İnsan Hakları İzleme Örgütü’nce ( Human Rights Watch) sert dille eleştiriliyor. Örgütün iltica konularındaki Direktörü Bill Frelick, Yunanistan’ı kınarken “Durum kötüydü ve açık bir şekilde daha da kötüleşti” şeklinde konuştu. Bbc Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Bill Frelick, Yunanistan’a sert eleştirilerde bulundu. “Durum kötüydü ve açık bir şekilde daha da kötüleşti” diyen Frelick, “Sığınmacıların, mülteci olarak kabul edilme oranları, gerçekten bundan daha kötü olamaz. Kabul edilme oranı yüzde birin değil, binde birin altında bugün. Üstelik kişiler daha ilk mülakatlarında reddediliyor ve sağlıklı bir şekilde işletilen itiraz prosedürü dahi yok. Rakamlara göre, yetkililerin yalnızca şu an varolan itirazları ele almayı tamamlaması 10 yılı bulabilir” değerlendirmesinde bulundu. Yunanistan’da mülteci statüsünün tanınma oranının çok daha yüksek olması gerektiğini vurgulayan Frelick, “Avrupa Birliği içinde gözlediğimiz ilginç bir durum da, Birliğin ilticaya karşı tutumunun uyum içinde olduğu varsayılmasına rağmen, Finlandiya’da Iraklıların mülteci olarak kabul edilme oranı yüzde 100 iken Yunanistan’da bu rakamın sıfır olabilmesi” dedi. Bbc’nin Yunanistan’a destek konusunda “Sizce Avrupa Birliği sorumluluğunu yerine getiriyor mu?” sorusunu da yanıtlayan Bill Frelick şunları söyledi: “Avrupa Birliği, Dublin Sözleşmesi uyarınca, sığınmacıdan sorumlu olacak olanın, ilk girdiği birlik ülkesi olmasında anlaşmış durumda. Bu da Yunanistan, Malta, İtalya ve İspanya üzerinde daha fazla yük binmesine neden oluyor. Biz bunu eleştiriyoruz fakat, Yunanistan’ın da anlaştığı kimi sorumlulukları var ve bunları yerine getirmek zorunda.” Tarım Sigortası Kurumu (OGA) Prim Dağıtımına Başladı Üç ve üçten fazla çocuklu 430 bin aileyi kapsayan Tarım Sigortası Kurumu’nun prim ödentileri 4 - 14 Ağustos’ ta hak kazananlara dağıtılacak. 6 Ağustos 2009 BİRLİK HABER Batı Trakyalı Cemile Yusuf CDU Aachen Belediye Meclis Üyesi Adayı Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) Uluslararası Çalışmalar ve Lobi Grubu’nun ilk üyesi Cemile Yusuf, 30 Ağustos 2009 tarihinde Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinde gerçekleştirilecek yerel seçimlerde Hristiyan Demokrat Parti’den (CDU) Aachen Belediye Meclis üyesi olarak aday gösterildi. ABTTF üyesi olarak Birleşmiş Milletler Azınlıklar Çalışma Grubu ile Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) İnsani Boyut Toplantısı platformları ile 2004 yılında Barselona’da düzenlenen Birleşmiş Milletler HABITAT Dünya Kent Forumu’na katılan Cemile Yusuf, Batı Trakya Türk Azınlığı’nı temsil etti. Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu olan ve halen Kuzey Ren- Vestfalya Uyum Bakanlığı’nda çalışan Cemile Yusuf, Genç Birliği (Junge Union) dahil olmak üzere 650.000’den fazla üyesi bulunan Hristiyan Birlik Partisi’nden Aachen Kenti Belediye Meclisi üyeliği için aday gösterildi. Kuzey Ren-Vestfalya Uyum Bakanı Armin Laschet’in göçmen yanlısı samimi politikası nedeni ile CDU’ya üye olduğunu söyleyen Yusuf, Türk seçmenlerin sorunlarını belediye meclisine taşımaya kararlı olduğunu ifade ediyor. Yusuf, “Kendimizi daha iyi anlatmak ve yerel yönetimde söz sahibi olmak için aday oldum. Benim rolüm Almanlar ile yabancı olarak ifade edilen kişiler arasında köprü olmaktır. Bu kişileri eşit haklar ile Almanya için bir risk değil büyük bir potansiyele sahip olduklarını ispat etmek istiyorum. Anne ve babalarımızın göçmen olarak geldiği Almanya’da bazen çok kötü şartlar altında senelerce işçi olarak gösterdikleri çabaya Almanya’nın saygı duymasını istiyorum” açıklamasında bulundu. CDU Aachen Belediye Başkan adayı Marcel Philipp ve Aachen Belediye Meclis adayı Ahmet Hicri Ağırman tarafından başlatılan “Aachen için el ele” kampanyasına destek veren Cemile Yusuf, Almanya’da yaşayan göçmen ve göçmen kökenli kişilere yönelik ayrımcı uygulamaların farkında olduklarını söyledi. Göçmenlerin kilit bir role sahip olduklarını dile getiren Yusuf, göçmenleri siyasete aktif olarak katılmaya davet etti. Kamuoyunda CDU’nun göçmen karşıtı oldukları yönünde bir algının var olduğunu söyleyen Yusuf, partide aktif olarak görev alarak sorunları çözebileceklerini dile getirdi. Yunanistan’ın Avrupa Birliği üyesi olması dolayısı ile Yunanistan vatandaşı olan ancak Almanya’da yaşayan Batı Trakya Türkleri yerel seçimlere katılma hakkını sahipler. Gençlerin siyasi sistemde yer alan partilere üye olarak aktif olarak görev almalarını isteyen Yusuf, gençlerin böylelikle geleceklerine sahip çıkacaklarını ifade etti. Bu nedenle Cemile Yusuf, 27 Eylül 2009 tarihlerinde gerçekleştirilecek federal seçimlerde herkesi sandık başına gitmeye davet etti. Yassıköy’de Muhteşem Konser Seçek Yaylası yağlı güreşleri ve Kültürel etkinliklere katılmak üzere Türkiye’den gelen Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Türk Halk Müziği Korosu, 30 Temmuz Perşembe akşamı Yassıköy’de bir konser verdi. Yassıköy Belediyesi Azınlık Kültür Derneği tarafından organize edilen konseri yaklaşık 600 kişi izledi. Konseri izlemeye 11 “Türk -Yunan Balayı Dönemi Bitti” İddiası Brüksel’deki Yunanlı Gözlemciler, “Türk Yunan Balayı Dönemi” Nin, Avrupalıların, Fakat Aynı Zamanda Türklerin de, “Ankara’nın AB Üyeliğinden Vazgeçmiş Olduğu Netleşince” Sona Erdiğini Öne Sürdüler. Türkiye ile Yunanistan arasındaki “balay”nın sona erdiği öne sürüldü. Brüksel’deki Yunanlı gözlemciler, “TürkYunan balayı dönemi” nin, Avrupalıların, fakat aynı zamanda Türklerin de, “Ankara’nın AB üyeliğinden vazgeçmiş olduğu netleşince” sona erdiğini iddia ediyorlar. Yıllardır Brüksel’de AB’nin Türkiye,Yunanistan ve Güney Doğu Akdeniz ülkeleri ile ilişkilere hakim üst düzey bir AB bürokratı, ABHaber’e, Ege ve Akdeniz’de Ankara-Atina arasında petrol, kara veya hava sahası yüzünden tansiyonun yükselme olasılığının bulunduğunu söyledi. ABHaber’e göre, Brüksel’deki AB gözlemcileri, Atina’nın, Türkiye’nin AB üyeliğini desteklemeyi sürdürmesinin önemli olduğuna dikkat çekerlerken, son 10 yıl içinde, yani AB kapısı Türkiye’ye açık olduğu sürece Atina-Ankara ilişkilerinin bir dereceye kadar sakin bir dönem geçirdiği görüşünü ortaya koydular. Brüksel’deki Yunanlı gözlemciler ise, “TürkYunan balayı dönemi”nin, Avrupalıların fakat aynı zamanda Türklerin de Ankara’nın AB üyeliğinden vazgeçmiş olduğu netleşince sona erdiğini ifade ettiler. Aynı gözlemciler, şunladı söyledi: “Türkiye’nin Avrupalılaşması yönündeki başarısızlık, Türk-Yunan ilişkilerini bir dönem geriye götürdü. Ankara ısrarla masaya taleplerini koyuyor (gri bölgeler), ancak Atina’nın da onu yatıştırmak için vereceği bir şey yok. Yunanistan’ın son 10 yılda uyguladığı yatıştırıcı tutum, karşılık alma fırsatlarını kullanmadan bitti. Bu gelişme Yunanistan’ı tehlikeli yeni bir döneme sokuyor; bu yeni gelişmeler karşısında ise Yunanistan’ın stratejik bir yaklaşım çerçevesinde şekillendirilmiş verecek cevapları yok.” Anneler Babalar Dikkat Fast Food Sakat Bıraktı gelenler arasında, Türkiye Cumhuriyeti Gümülcine Başkonsolosu Mustafa Sarnıç ve eşi Esin Sarnıç, T.C.Ziraat Bankası Gümülcine Şubesi Müdürü Nesimi Özay ve yardımcısı, Banka çalışanları, Rodop Vali Yardımcısı Sibel Mustafaoğlu, Dernek yöneticileri ve çok sayıda Yunanlı da bulunuyordu. Gece geç saate kadar süren konserde Foklor gruplarının segilediği oyunlar ve ses sanatçılarının söylediği birbirinden güzel türkülerle coşan halk, Başkonsolos Mustafa Sarnıç ve eşiyle birlikte konser sonunda halay çekti. Ünlü fast food restoranlar zinciri Kentucky Fried Chicken’ın Sydney şubesinde bozuk ürün yiyen 11 yaşındaki Avustralyalı küçük kız sakat kaldı. Beyni hasar gören Monica Sumaan’ın ailesi, KFC’ye 10 milyon Avustralya dolarlık (yaklaşık 12 milyon TL) dava açtı. 7 yaşındayken KFC restoranında pita ekmeği ve tavuktan oluşan bir mönüyü tüketen Monica’da, ertesi gün kusma ve ishal baş gösterdi. Küçük kızın ailesi de aynı anda rahatsızlandı, ancak durumun Monica üzerindeki etkisi kalıcı oldu. Monica’nın beynine yerleşen salmonella bakterisi, iki kolunu ve iki bacağını felç ederek talihsiz kızı tekerlekli sandalyeye mahkûm etti. Ailenin avukatı, olayın yaşandığı ay restorandan yemek yiyen 10 kişide daha gıda zehirlenmesi görüldüğünü belirtti. 6 Ağustos 2009 BİRLİK HABER ABTTF, FYK Yaz Değişim Programı’nda 26 Temmuz-2 Ağustos 2009 tarihlerinde Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF), Avrupa Azınlıkları Gençliği (YEN) üyesi Frysk Uluslararası Kontakt (FYK) tarafından Hollanda’nın Frizye (Frysian) bölgesinde düzenlenen “Azınlıklar ve Pazarlama” temalı Yaz Değişim Programı’na katıldı. Örgütün 20. kuruluş yılı vesilesi ve Hollanda’da yaşayan Friz azınlığını uluslararası alanda tanıtmak amacıyla düzenlenen yaz değişim programında azınlık dili ve azınlık kültürünün nasıl çekici hale getirilebileceği tartışıldı. Azınlıkların birer pazarlama aracı olarak tanımlandığı programda, geleneksel yiyecek ve içecekler ile geleneksel içki ya da sporun bölge ve azınlıkların durumuna nasıl etki edebileceği araştırılmakla birlikte Frizlerin kendi bölgelerinin tanıtımını nasıl gerçekleştirdikleri anlatıldı. Batı Trakya Türk Azınlığı’nı temsilen ABTTF Uluslararası Çalışmalar ve Lobi Grubu üyesi Fatma Reşit’in katıldığı programa Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde yaşayan azınlıklardan Almanya’da yaşayan Danlar, Burgenland Hırvatları, Sırbistan Macarlar, Macaristan Almanları dahil olmak üzere yaklaşık kırk genç iştirak etti. FYK Başkanı Lieuwe Eringa’nın yaptığı açış konuşmasının ardından FYK yöneticilerinden Anouk Doornbos, kurumu tanıtan bir sunum gerçekleştirdi. 1989 yılında Friz gençleri arasında diyalog oluşturmak amacı ile esnek bir yapıda kurulan FYK, düzenlenen atölye çalışmaları ve oyun ve eğlence aktiviteleri düzenliyor. Doombos, gençlik aktiviteleri ile Friz dilini tanıtmak amacı ile kurulan oyunu katılımcılara gösterdi. Gençler azınlık dili ve kültürünün yaşatılmasında belirleyici faktör ile ilgili sunumlarda Batı Trakya Türk Azınlığı’nı temsilen Fatma Reşit söz hakkını kulandı. Batı Trakya bölgesini tanıtan Reşit, bu bölgenin 12 1923 Lozan Barış Antlaşması ile Yunanistan’a bırakıldığını, antlaşma ile burada yaşamakta olan Türklerin insan ve azınlık haklarının garanti altına alındığını ifade etti. Ardından ABTTF hakkında kısa bir tarihsel bilgi veren Reşit, ikili ve uluslararası antlaşmalarla garanti altına alınan Batı Trakya Türk Azınlığı’nın haklarının Yunanistan tarafından sürekli ihlal edildiğini dile getirdi. Devamında, Batı Trakya’da 90’lı yıllarda Türk Azınlık’a yapılan saldırılardan ve bölgedeki Azınlık okullarının kötü şartlarından bahseden Reşit, Batı Trakya’nın Avrupa Birliği içerisinde en geri kalmış bölgelerden biri olduğunu dile getirdi. Pek çok atölye çalışması ve seminerin düzenlendiği haftada ABTTF üyesi Fatma Reşit, Friesland gazetesinin Batı Trakya Türk Azınlığı ile ilgili sorularını yanıtladı. Frizler ile Batı Trakya Türk Azınlığı arasında bir karşılaştırma yapmanın mümkün olmadığını ifade eden Reşit, Hollanda’da yaşayan Frizlerin resmi azınlık statüsünde olduklarını ve Hollanda’nın resmi dillerinden kabul edilen Friz dilinin Friesland bölgesinde olan tüm ilkokullarda okutulduğunu söyledi. Buna karşılık Batı Trakya Türk Azınlığı’nın “Türk” etnik kimliğinin tanınmadığını söyleyen Reşit, Yunan Vatandaşlık Kanunu’nun eski 19. Maddesi ile yaklaşık 60.000 Türk’ün vatandaşlıktan çıkarılıldığını dile getirdi. Reşit, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın Lozan Antlaşması ile hakları güvence altına alınmış olmasına karşın dernek kurma hakkı dahil olmak üzere pek çok alanda problemlerin devam ettiğini belirtti. Yaz değişim programı ile ilgili olarak Fatma Reşit, “Program, Friz dilini ve kültürünü tanımak ve Avrupa’nın diğer azınlık grupları ile tanışmak açısından oldukça olumlu bir etkinlik olarak değerlendirilmelidir. Daha da önemlisi azınlık dilinin yaşatılması ve kültürünün devam ettirilmesinde gençlerin belirleyici bir role sahip olduğuna tanıklık etme fırsatını yakaladım. Batı Trakya Türk Azınlığı ile ilgili vermiş olduğum röportaj, bölge gazetelerinin çoğunda yer aldı. Böylelikle Türk Azınlık’ın sorunlarını dile getirme fırsatını yakaladık” açıklamasında bulundu. İnşaat Yapımı ve Malzeme Satış Deposu EFRAHİM Adres: Gümülcine-Çepelli Arası 3. Km’de. Tel: 25310-84476 Cep:6977489655