PDF Versiyonu - Kahve Molası
Transkript
PDF Versiyonu - Kahve Molası
Yazýlan, Okunan, Kopyalanan, Ýletilen, Saklanýlan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete - Yýl: 2 Sayý: 367 16 Ekim 2003 - Fincanýn Ýçindekiler ■ ■ ISSN: 1303-8923 Arkadaþlarýnýza önermek ister misiniz? ■ ■ ■ ■ TOMBÝLÝK ... Osman Günay SÝNAN ... Ayþen Tekþen Kapkýn KADIN, KESMEÞEKER, AKREP ... Nurgül Eryeþil KM nereye koþuyor? ... Faik Karaege Çok seçicisiniz! ... Ýlker Demir HAYALLER ... Ayþe Dikci KISAYOLLAR ■ SON BASKI kahvemolasi.com Arþivimiz Yazarlarýmýz Manilerimiz Forum Alaný Ýletiþim Platformu Sohbet Odasý E-Kart Servisi Sizden Yorumlar Kütüphane Kahverengi Sayfalar Medya Ýletiþim Reklam Gizlilik Ýlkeleri Kim Bu Editor? KAPI KOMÞULARIMIZ ■ Milenyumun Mandalý...Sait Haþmetoðlu Dost Meclisi, Tadýmlýk Þiirler, Biraz Gülümseyin, Kýraathane Panosu, Ýþe Yarar Kýsayollar Damak Tadýnýza Uygun Kahveler Editör'den : Bir maniniz yoksa beklerim.. Merhabalar, Enflasyon canavarý sütdökmüþ kuzuya döndü diye sevinmiþtik. Yýllardýr alýþtýðýmýz zam oranlarýnýn yerini alan %10-20-30 lar göðsümüzü kabartmýþtý. Demek ki canavarla dans etmek kaderimiz deðilmiþ, kaþýkla verilip kepçeyle alýnma dönemi çok þükür geride kaldý demiþtik. Demiþtikte, derken yutkunup bir kez daha düþünmeyi unutmuþtuk. Gel görki hamam ayný tas ayný. Gene verilen kaþýkla, alýnan kepçeyle. Koca devletin 2 gelir kaynaðý var saðolsun. Biri herdaim dost tefeci amerikan destekli ayemef efendi hazretleri, diðeri vatandaþýn cebi. Biri için Irak'a diðeri için tekel dükkanlarýna hücum. "Ýçki sigara içtiðin yetmez, boyuna posuna bakmadan birde gidip araba alýrsýn ha, al sana ekistra öteve. Ek dedik alamadýk, sýkýysa bunuda ödemeyin. Hohohoooo." Yenilen pehlivan güreþe doymaz misali dönüp durdukça anayasadan, babalara gelmemek için buluverdiler hemen bir yol. "Kabul görmüþ bir ötevemiz var nasýlsa, ekle ona ek verginin 2 mislini görsünler anyayý konyayý." Var mý böyle beleþ memleket idaresi yahu? Senden gayri herkes para kazanmanýn, memlekete para kazandýrmanýn peþinde koþsun sen de millete nasýl çelme takarým, cebine koyduðunu nasýl kaparýmýn hesabýný yap. Olmadý, 5-10 bin askeri oraya buraya yolla al sekizbuçuk yeþili. Parayý veren düdüðü çalar anladýkta, misafirliðe giderken bile eve önce evin küçüðü yollanýr da usulen sorulur. "Akþama maniniz yoksa annemler size gelecekler." denir. Soruyoruz adamlar "Gelmeyin hastayýz, bulaþýrýz" diyorlar. Ama biz illa ilk misafirin peþine takýlýp eve dalýyoruz. Ha bir de giderken, "kahve güzel olmazsa cezveyi kafanýza geçiriz." diye sallamaktanda geri kalmýyoruz. "Misafir misafiri istemez, ev sahibi kimseyi istemez" derler bizim oralarda. Garip olan bizi misafir istiyor, üstüne para da veriyor. Var bunda bir bityetniði ama neyse!... .............. Eylül'de yayýna baþlayan bir "Technology Channel" ýmýz var bilmem biliyor musunuz? Bilmiyorsanýz da þimdi öðreneceksiniz. Teknoloji içerikli yayýnlara yerveren bu yeni TV Digiturk 39. Kanaldan izlenebiliyor. Bizim Sevgili Melih Çelik de yapýmcýlarý arasýnda. Þimdi durup dururken bunlarý neden söyledim? Bir sorun bakalým neden söyledim? Efendim bu akþam 20:15-20:30 saatleri arasýnda "Net Var Net Yok" isimli programa Kahve Molasý'ný temsilen katýlýyorum. Hani belki yolunuz düþer seyredersiniz diyede buradan söylüyorum. Biliyorum herkesin izleme olanaðý yok, o nedenle Sevgili Melih'ten söz aldým, bana bir kopyasýný iletecek, bende sizin için siteye koyacaðým. Program canlý ve bir kahve içimi sürede bitecek. Bir maniniz yoksa beklerim efendim. Bir sonraki sayýda buluþuncaya kadar bulunduðunuz yerden bir adým öne çýkýn. Sevgiyle... Cem Özbatur Yorum Oku / Yaz Yukarý Marmaris Balýkçýsý : Osman Günay TOMBÝLÝK Ýlk defa ismiyle karþýlaþmýþtým.. Ýsmin özel oluþu, müziði, içinde barýndýrdýðý þirin ve muzip hava pek çekmiþti beni, itiraf edeyim.. Sonra kendiyle de tanýþtým, hem etine dolgun, hem çevik-hem atak, kokusu mükemmel, hele yakýndan görün bir, pýrýl pýrýl derisine dokunmadan duramazsýnýz.. Biraz kadýn anlatýyormuþ gibi oldu, "sanýyorsunuz siz!!" Yok yok, kadýn anlatmýyorum, anlatamýyorum desem daha doðru çoðu hemcinsim gibi, ya bulaþýlmayacak, ya da uzaktan bakýlacak.. Ýnsan anlamadan nasýl anlatýr?? Uzatmayalým bu konuyu, hemen kadýnlar sorguya baþlar, gayretkeþler reçeteleri, adaylarý sýralamaða baþlarlar ki bu benim iþtahýmý kaçýrýr.. "Ýþtah kaçaðý" kötü bir durumdur her canlý için, boþverin bunlarý, size bir "tombilik", buralar lehçesinde "gara palamut" muhabbeti yapayým da, iþtahýnýz yerine gelsin, fazladan sorular ve meraklarý alýp, doygunluk hissinin en dibine gömelim gitsin... Tombilik bir balýk, palamuta benzer eni-boyuyla, huyu-suyuyla... Bilimsel adresi "scombridae" adlý uskumrular familyasýndan; "thunnus thynnus" olur kendisi, bir de "thunnus alalunga" var ki o da yakýn akraba, ikisi de ayný kapýlara komþu iseler de etleri farklýdýr, thynnus biraz daha kýrmýzýcadýr et olarak... Bu "thunnus" lar genellikle 60-200 kilo civarýnda olduklarý halde biz buralarda çeþitli coðrafi ve teknik nedenlerden, 7-8 kiloya kadar olan yavrularla ilgileniriz.. Ama buralarda tutulanýn çoðu, göç eden sürülerin genel boyu olan1-2 kilo civarýndakilerdir, kocamanlar daha açýk ve derin sularda takýlýr, ancak uzun yola giden ve kýsmeti yerinde olan tekneciler, ya da profesyoneller tarafýndan avlanýrlar.. Bilimsel kýsma sonra takýlýrsýnýz, biz tekneciler, denizde gezenler ve amatör balýkçýlar için pek önemli olan, balýðýmýzýn ele geçirilmesinin ayrýntýsýna ve tadýna bakalým isterseniz... Denizde gezerken, yol yaparken illa ki "sýrtý" dediðimiz sürütme takýmý arkamýzdan gelir durur.. Ege ve Akdeniz de tekneler genellikle ya "rapala" genel ismiyle anýlan yapay balýklarý, zamanýna ve yerine göre plastikten ahtapot-kalamarý, çeþitli kaþýklar ya da horoz tüyünden donatýlmýþ çaparileri peþinden sürükler .. Bunlarýn hepsine de ara sýra tombilikler saldýrýr.. Hele sürüye denk gelmiþ ve doðru oltayý peþinizde taþýyorsanýz standart bir teknenin buzluðu ve dolaplarýndan taþacak kadar balýðý degavlamanýz garantidir.. Benim gibi taktik geliþtirmeyi seven meraklýlar da, raký masasýnda "ortaya karýþýk meyva" dan apartma, "ortaya karýþýk çapari" adýný verdiðimiz, "Osman procesi" bir takým sürükler ki peþinden; her zaman çalýþýr.. Açýk-ara dediðimiz cinsten bir çapari düþünün, onbeþ kösteðin üçü beyaz tüy, üçü kýrmýzýlý beyazlý tüy, üç tanede plastik ahtapot-kalamar, bir iki plastik balýk, bir iki küçük kaþýk, en sonuna da bir rapala.. Her keseye-her mideye-her iþtaha uygun yemimiz, her yaratýðý(!) kandýracak malzememiz olur, akþama da sofrada neredeyse balýk garantidir.. (Siz gülümseyin çaktýrmadan, ama Osman dediyse "garantidir!!" diye; öyledir.. Zira hem tuzlanmýþ balýklarýmýz, ev/kayýk yapýmý balýk konservelerimiz dolaptadýr... "Denizle senet yapýlmaz!" sözünü de, anlamýný da biliriz, bir sürü seferinde eli boþ balýktan dönmek bir gelenektir amatör balýkçýlýkta!!!) Zira balýðýn canýnýn ne istediði, ne yiyeceði belli olmaz.. Etrafta sardalya varsa baþka, gümüþ varsa daha baþka, kalamar geziyorsa ortalarda, tombiliðin (ve her balýðýn) seçip yiyeceði yem bambaþkadýr.. Takýmýnýza ilk balýklarý yapýþtýrýn önce, sonra hangi cins yem seçtiðini saptar, yeni takýmý öyle denize koyuverirsiniz.. Bu "ortaya karýþýk" takýmýnýza bizim "yamucak" dediðimiz orta-küçük boy akyalar,"beyaz" ya da "diþli palamut" adý verilen diðer palamutlar, eþek kolyozlarý, turnalar, lambukalar ve hatta þansýnýz yerindeyse ince kýyým kýlýçbalýklarý, marlinler bile gelir... O yüzden de ben bu "ortaya" cinsten takýmlarý biraz kalýnca tutarým ki; kýsmetimize ne çýkarsa çýksýn takým patlamasýn, çekerken de "gitti-gidiyor" þeklinde stres olmasýn.. Kalýnlýk yüzünden takýmýn avcýlýðý azalýyor olsa da amaca uygun oltayý yapmak sofraya konacak balýðýn kokusunu bile duyurur size.. (Meraklýlar için örnek: ince takýmý 60/35 yaparken, kalýn takým100/60 þeklinde donatýyorum.. Hadi bir meraklý tüyosu daha, uzun damaklý, düz iðneler bu tür çapari için uygundur, kýrmýzý ibriþimi ihmal etmeyin!!!) Denizde balýk tutmanýn keyfi baþkadýr.. Vapur iskelelerinden, ya da Akýntý Burnundan çaparikaþýk-seðirtme at-çek yapmaya, Vaniköy de has kefal peþinde koþmaða, Garipçe de torik kandýrmaða, Beylerbeyi-Çengelköy de sandalla bahar kofanasý kovalamaða benzemez.. Hem yelkenle fýþýr fýþýr rotanýzda yol yapar gidersiniz, hem de etrafta oynak, martý saldýrýsý gözetler, arada oltayý kaldýr-indir yapar, balýk tutunca da makina fire-up, yelkenler laçka, Hemingway edasýyla yapýþýrsýnýz çýkrýðýn sapýna... Tuttuðunuz balýðý teknenin kýçýna kadar getirdiðinizde, arka bahçedeki korsan sandýðýndan bir altýn lira týrtýklamýþsýnýz gibi olur... Kepçeyi-kakýcý vurup ta dünyasýný deðiþtirince ol mahinin(!), bizler hafiften koltuk kabartýr, cigarayý dudaðýn arasýna alarak, takýmý yeniden denize koyveririz.. Hemen de "altýn lira" dan ne gibi damak tadlarý, ne cins lezzetler çýkartýlacaðýný hayal eder, varsa misafirlere aðýz sulandýrýcý hikayeler, göz sulandýrýcý detaylar anlatýrýz... Ellerinize yapýþmýþ taze balýk kokusunu çaktýrmadan içinize çeker, kýç portuçtaki kovada, ya da mutfak evyesinin kapaðýnýn altýnda hafiften patýrdayan balýðýn sesini dinler, "Eksik olmasýn taze balýk sesi!!" þeklinde yukarýlara bakarak selamlar, teþekkürler yollarsýnýz.. Uzatmýyoruz "tombilik" meselesini, nasýl yeneceðini de anlatalým, evde oturanlar aðýz sulandýrýp denize çýkmayý hayal etsinler, denizde gezenler de yeni bir lezzet katarlar kokpit masalarýna belki... Yelken Dünyasý dergisindeki "Damak Tadý"yazýlarýmýn ilkinde, bir kaç sene önce bu "çið balýk" reçetesiyle baþlamýþtým yazmaða... "Blue Bird" Mehmet Kaptan ýn reçetesini modifiye edip, ortalara attýk ya, bilirsiniz ben duramam deðiþiklik yapmadan, hem ilk reçetemizi tekrar vereyim, hem bir yeni ve deðiþik reçete var ki; pirimiz sevgili Sadun Aðabey bile beðenecek, tam onun tatlý dilinin, tecrübeli damaðýnýn tadý !!! "Sistem ayný sistem!!", hikayedeki gibi, taze ve yeni tutulmuþ balýk fileto haline geliyor, siyah etler kýlçýklar ve derisi atýlýyor, tavla pulu kalýnlýðýnda kesilmiþ taze balýk eti tuzlanýyor, üzerine limon suyu konarak dolapta 20-30 dakika bekletiliyor.. Sonra dolaptan çýkarýyor, limon suyunu döküyor, tekrar keyfinize göre bir sos yaparak üzerine koyuyor, zeytinyaðýný da kýskanmadan koyuyorsunuz ki tarifimiz tamam olsun.. Soya ilave edenler, çeþitli baharat, köri, kýrmýzý biber, sarýmsak, balsamico damlatanlar, taze otlar karýþtýranlar yeni tadlar buluyor, alkýþlarý topluyor...Amma, bir durum var ki; söylemeden geçmeyeyim, bu tür balýk hazýrlanýrken ne kadar natürel olursa o kadar güzel olur, taze balýðýn o mis gibi, diri ve deniz kokulu etini fazla baharatla, muzuratla öldürmeyin derim ben.. Dedik ya; deðiþik tadlar aramaktan pek hoþlanýr, yeni bir þey ortaya atarken de pek keyiflenir, pek hop-hop oluruz diye.. Yeni reçetenin hikayesini anlatayým size.. Balýkçýlýðýn, boðaz deyimiyle "canlý", dolayýsý ile çið balýk mamulatýnýn pek hýzlý, pek yoðun olduðu bir gün, kumanyadaki limon mevcudu ýþýk hýzýyla tüketilmiþti.. Oltaya gelmiþ, intihara yatkýn karakterli tombilik te kokpitte yan gelmiþ yatýyor kuzu gibi... "Hadi yahu, þu çið balýktan biraz hazýrlasan da, dolapta soðumuþ beyaz þarap vardý, çið balýðý katýk eder, yaþar gideriz!!" diye ýsrar eden dostlara da hayýr demek bize yakýþmaz.. Bendeniz de dolapta bulduðum bir þiþe þarap sirkesini ortaya çýkardým.. Her zamanki gibi ayýkladýðým, tavla pulu kalýnlýðýnda kestiðim parçalarý tuzlayýp ve birazcýk da toz þeker serpiþtirip sirkeyi boca ettim.. 20-30 dakika sonra da sirkeden çýkarýp balýklarý, üzerine incecik sarýmsak, biraz taze çekilmiþ karabiber, ve taze nane yapraklarý koyup masaya getirdim.. Alkýþlarý bir reveransla karþýlayýp, sirkede marine edilmiþ balýklara daha baþka ne tür soslar yapabileceðimi anlattým dostlara.. Sirkede bu usul marine ettikten sonra, limon zeytinyaðý bile deðiþik bir tad veriyor.. Zencefilli, kakuleli, kýrmýzý biberli, küçük turþu parçalý, zeytinli, ekþi elmalý-soðanlý vesaire gibi çeþitli deðiþik tadlar deneyip, sonuçlarýný ayrý ayrý tadýp deðerlendirebilirsiniz.. Kimbilir belki sizin de damak tadýnýza en uygun, en tamam, en güzel reçete baharat çekmecenizle oltanýz arasýnda bir yerlerde bekliyordur.. Teknecilere tüyolarý verdik te, þimdi mailler, telefonlar baþlar bazý þehirlerde oturan, balýðý ancak balýkçýdan satýn alan okurlar haklý olarak "Eh be Osman Kaptan, biz ne halt edeceðiz, taze balýðý kim kaybetti de biz bulacaðýz, nasýl yapayým ben çið balýk??" þeklinde sorular soracaklar.. Baþtan söyleyeyim, taze tutulmuþ balýktan yapýlaný gibi olmaz, ama tazeyse gerçekten balýðýnýz, tombilik olmazsa da mutlaka taze, buzluða girmemiþ palamuttan, kolyozdan-uskumrudan, pýrýl pýrýl yerli hamsiden, tulum çýkmýþ ada izmaritinden, has kefalden, kýlýçtan, lahozdan, lambukadan pek keyifli çið balýklar yapabilirsiniz.. Ben azýp geçen gün çim-çim dedikleri karidesi bile yamyamca tükettim, tadý hala damaðýmda.. Çiðden ayýklanmýþ taze karideslerinizin üzerine tuz, limon suyu, karabiber koyup bir kaç saat dolapta bekletin, sonra zeytinyaðýnýn sýzmýþýndan bolca ilave edin, suyuna taze ekmek, yanýna bir kadeh anzorot, karþýsýna da biraz deniz kokulu, akça-pakça, sohbetli, kahkahalý-gülücüklü bir muhabbet koyarsanýz keyif tam olur... Artýk uzatmayalým, isimiz var gücümüz var, saðlýk ve sevgiyle dolsun ruhunuz, kalan yerlere de mutluluk týkýþtýrýrsýnýz... *Kaynak biltek.tubitak.gov.tr Osman Günay osmangunay@kahveciyiz.biz Arkadaþýna Öner Yorum Oku / Yaz Yukarý Kahvecigillerden : Ayþen Tekþen Kapkýn SÝNAN Hepimiz bu gezegen üzerindeyiz. Gelenler, gidenler, gelecek ve gidecek olanlar. Kalanlar diye bir grup ise hiç yok. Birbirimizden hiç de farklý olmayan bir biçimde ve on binlerce yýldýr "bu gezegenli olmayý" yorumluyoruz. Yorumlarýmýzdan bilimler, sanatlar türüyor. Onlardan medet umup baþtan yorumluyoruz. Kimimiz yanýtý Mevlana'da, kimimiz Nietsche'de, kimimiz Buda'da, kimimiz Camus'da arýyor; bazen buluyor, bazan bulur gibi oluyor bazan da bulamýyoruz. Ama þurasý kesin ki insaný insan kýlan biricik þey, kitaplardan ayrý düþünemeyeceðimiz bu zihinsel etkinlik. Kenarda durarak rehavet içinde yaþamýn akýþýný izleme lüksüne sahip olanlarý bir yana koyduðumuzda onu yorumlamak için yüreklerini, akýllarýný paralayanlarýn en büyük yardýmcýsý (eðer yanlarýnda bir üstat, bir Guru taþýma lüksleri de yoksa) kitaplardýr herhalde. Bu uzun girizgahtan sonra (haddimi kelli felli aþarak, ve editörün hoþgörüsüne sýðýnarak) bugüne dek hiç yapmadýðým, hiç de ustasý olmadýðým bir þey yapýp sizlere bir kitabý anlatacaðým. Gönül, kitaptan öte yazarýný anlatmak isterdi. Çünkü Mehmet Coral o soylu arayýþý tek bir kitabýnda deðil tüm eserlerinde bir bardak su verircesine bir sadelikle, içtenlikle, "aydýn"lýkla sürdürüyor. Biz Iþýkla Yazýlsýn Sonsuza Adým adlý kitabýndan baþlayalým. Kitap esas olarak Mimar Sinan'a yakýlmýþ bir mum. Yaþamýný iyi kötü, eserlerini epeyce, dehasýný ise kesinlikle biliyoruz. Böyle bir kimliði temel taþý alarak daha neler anlatýlabilir ki diye sormuþtum kitabý okumaya baþlarken. Hele hele bir roman kurgusu içinde. Meðer ne çok þey anlatýlabilirmiþ. Coral, "hayatlarýnýn ufkuna doðru" ilerlemekte olan iki kahraman üzerine kurmuþ masalýný: biri Sinan diðeri Bulut. Kim bilir belki de biri Ying diðeri Yang? Biri geçmiþe dönük sürdürüyor anlatýsýný diðeri geleceðe. Ve kitap akýp giderken, ustanýn "Var olan her þey yekdiðerinin karþýtýyla sürekli bir deðiþim halinde. Iþýða tutkulu olan karanlýðý da tanýmalýdýr." dediði gibi Sinan Bulut'ta, Bulut Sinan'da çoðalýyor. Týpký onlarýn çoðalýþý gibi, Buda, Mevlana, Camus, Nietzsche, Hegel, Kierkegaard, Kafka gibi usta felsefecilerle biz Ýzmirlilerin söylencesel kahramanlarý, alçakgönüllü filozoflar Ýç Ali iç, deli Cengiz, Çolak Hasan, nane þekerci Hasan el ele verip -hiçbiri diðerinden aðýrlýklý olmamak üzere- "bu gezegenli olmayý" anlatýyorlar. Aslýnda "anlatýyorlar" demek Coral'a haksýzlýk olacak. Çünkü kitapta hiç kimse hiçbir þeyi anlatmýyor. Sadece orada durup bazan tek bir cümleyle, bazan bir duruþla, kimi kez müzikle, kimi kez Sema ile biz okurlarýn onlarýn kimliðine bürünmemizi saðlýyorlar. Yaratýcýlýðýn sihri de bu deðil mi zaten? Coral'ýn tüm eserlerinde yüreðe çarpan müzik bu yapýtýnda da kendi payýna düþeni gerçekleþtiriyor. Klasik müzikten pek anlamayan bencileyin garibanlar bile enstrümanlarýn yavaþ yavaþ parçaya giriþlerini, hüzünlü iniþleri, coþkulu çýkýþlarý kolayca ayýrt edebiliyor. Tüm kitapta var olan birleþme temasýna uygun olarak Kutsanmýþ Ruhlarýn Valsi, bir ilahiyle iç içe geçip Sema'ya durabiliyor. Son sayfayý da çevirdiðinizde "bu gezegenli" olmak içinizi umutla dolduruyor. Gelmiþ geçmiþ, ünlü ünsüz bilgelerin, müzisyenlerin, mimarlarýn, ozanlarýn, yazarlarýn, o güzelim serserilerin tenine deðen "sonsuz meltemin" sizin de yüzünüzü okþuyor olmasý kývanç veriyor. Aradýðýnýz yanýtýn bu bütünlükte olduðunu kavrýyorsunuz. Peki kavramak iþe yarýyor mu? Kendi adýma "hayýr" diyeceðim. Kavrayýþýn hemen sonrasýnda, ne yapacaðýnýza iliþkin bir belirsizlik duygusuyla ortada kalýveriyorsunuz. Yazarýn iþi bitmiþ, DÜÞÜN KEMÝÐÝ YOK demiþ, sahneden çekilmiþtir artýk. Size uçuþan repliklerden birkaç tanesini yakalamaya çalýþmak kalýr: "Umutsuz olaný tende özlemediðini biliyorum Sinan. Ruhsal birliktelikte ise kimsenin engelleyebileceði bir þey yok. Düþsel yolculuklarýn yelkenlerini þiþiren rüzgar, herkes için bedava eser. Býrakalým iç dünyalar kendi yerçekimleriyle birbirlerinin etrafýnda dönsünler." Ayþen Tekþen Kapkýn aysen@kahveciyiz.biz Arkadaþýna Öner Yorum Oku / Yaz Yukarý Kahvecigillerden : Nurgül Eryeþil KADIN, KESMEÞEKER, AKREP Kýzýn oturduðu çay ocaðý kapanmak üzereydi . Çay ocaðýndaki yaþlý adam biraz daha erteliyordu kapatmayý kýzýn gözlerindeki hüznü fark ettikçe. Öyle ya hep gelirdi adam. Sessizce yaklaþýrdý kýzýn yanýna gözlüklerinin üstünden þöyle bir bakardý. Ve kýz anlardý adamýn geldiðini. Okuduðu kitabýný kapatýr, ayaða kalkar ve adama sarýlýrdý. Yaþlý adam için bir sýrdý kýz onu geldiðini nasýl anladýðý. Bu bir oyundu, onun için, saçlarýnýn beyazladýðý, çok çabuk yorulduðu yýllara denk gelen bir oyun. Bir kere þaþýrmadý, kýz bir kere baþka yöne bakmadý... Oturduðu çay ocaðý kapanmak üzereydi kýz. Çay ocaðýndaki yaþlý adam neyse ki geç toparlanýyordu bu gün ...neyse ki ... Öyle ya hep gelirdi adam. Sessizce yaklaþýrdý, okuduðu kitaba düþerdi adamýn gölgesi kýz anlardý adamýn geldiðini, ayaða kalkar adama sarýlýr ve baþlardý yaþamaya.... Koyu bir kahve isterdi adam. Ve bir kesme þekerini hep kýz verirdi. Sadece bir kesme þeker. Çay ocaðýndaki yaþlý adam için bir baþka oyundu bu .Bir baþka sýr...Üç tane þeker býrakýrdý kýzýn çay bardaðýnýn yanýna ... Biri adamýn kahvesinde erirdi... Ýkisi kýzýn çayýnda. Ne çay ocaðýndaki yaþlý adam þaþýrýrdý, ne kýz .... Çayý yarým duruyordu kýzýn... Bir kesme þeker yanýnda saatlerdir... Yaþlý adam gelip almamýþtý kýzýn soðuyan çayýný ve sormamýþtý" kýzým tazeliyeyim mi" diye. Kýz kitabýný kapattý, ayaða kalktý, çay tabaðýnýn kenarýndaki kesme þekeri alýp cebine koydu .. Bozuk paralarýnýn hepsini býraktý oraya .Aðýr geliyordu çünkü fazladan bir ses ve gitti. Yaþlý adam öylece baktý arkasýndan. "Bu son galiba "dedi "bu son" Kýz çað ocaðýný caddeye baðlayan pasajdan çýktý. O kýsacýk yolda çalmaya baþladý telefonu. Oydu. "Yürüyorum" diyordu. "Nerdesin?" Kýz karanlýkta gözüne çarpan ilk köþeyi tarif edip seni burada bekliyorum dedi. Çok yorgun bir kalabalýðýn içinde beklemeye baþladý adamý ... Caddenin hangi kýyýsýnda dursa sýðamýyordu. Ne yönden geleceðini bilmeyen bir düþmaný kollar gibiydi baþý. Karþýdan karþýya geçmeyi ilk kez denediði gün geldi aklýna kýzýn. Küçük bir kýz çocuðuydu. Ona öðretilenler aklýnda ne yöne bakmasý gerektiðinden emindi ama cesareti yoktu iþte. Kaldýrýmdan bir adýmýný atýyor kafasýnda hesaplýyor tam geçecekken bir araba engel oluyordu,ve her seferinde yanaklarý biraz daha kýzarýyordu ama heyecan mýydý bu duygu utanç mý þimdi hatýrlayamýyordu. Tek bildiði þey adam yanýndayken karþýdan karþýya yalnýz hiç geçmemiþti. Biliyordu elini tutacaðýný. Bu gün araya giren o küçücük zaman dilimine raðmen adam onun elinden tutacak ve karþýya geçeceklerdi. Kalabalýktan daha yorgun ve hiçbir zaman cesur bakamayan gözlerini seçti adamýn. Adam onu arýyor ve sürekli gidip geliyordu kalabalýðýn içinde. Çay ocaðýndaki adam "bu son olacak çocuk" dedi yarým kalan çaya bakarken... "Ne yazýk ki yarým kalacak hep" dedi. Sandalyeleri bir bir topluyor kadýnýn masasýna bir türlü yaklaþamýyordu.... Araya giren zamanýn bu aþkýn faili olacaðýný bilmeden gitti kýz adama... Adam araya giren zamandan artan akrepleri avuçlarýnda saklayarak gelmiþti oysa... Kýz adama koþtu ve sarýldý. Adam avuçlarýnda getirdiði akreplerden birini býrakýverdi kýzýn omuzlarýna. Caný yandý kýzýn ama daha çok sarýldý adama... Çay ocaðýndaki adam masalarý toplarken "býrakýverseydin kesmeþekeri " bu son kýzým anlasana " diyordu Kýzýn caný yandý, acýdýkça sarýldý, zehirlenmiþti, farketti daha sýký sarýldý... Aldýrmadý kýz acýya "zehirler belki zaman, ama öldürecek kadar deðil" dedi içinden... Yürüdüler....... Ta ki onlarý ilk kez birleþtiren bir kahve fincanýný buluncaya kadar. Yürüdükçe akrep kýzýn sýrtýndaki terleri yalýyordu. Nefes almayan, her þeyden soyutlanmýþ bir camekana girdiler. Birer bardak kahve istediler her zaman yaptýklarý gibi... Kahveleri geldi kýz elini cebine soktu onun için sakladýðý kesme þekeri verecekti. "Ýç kahveni soðutma hadi" dedi, adam. Elini cebinden çýkardý kýz ,masadaki þekerliðe uzandý .Bir kesme þeker aldý ve adamýn avuçlarýnýn içine koydu. Ve adam avuçlarýndaki diðer akrebi býraktý kýzýn ellerine ... - Hadi anlat ben çok yorgunum. Nasýl gitti çalýþman? - Bir sürü ,insan hikayesi topladým... - Ýyi - Ýnsan böyle deneyimlerle dünya da yalnýz olmadýðýný hissediyor. Özellikle biri vardý ki; iki çocuðu olan biri; - Bana insanlardan bahsetme ,bana ne hiç tanýmadýðým insanlarýn hikayelerinden, Kýz sustu ,adam son yudumu içti, - Ben þimdi eve gider gitmez baþýmý yastýða koyup uyuyacaðým dedi. Akrepler kýzýn teninde dolaþtýkça kýzýn teni aðlýyordu. Adam hesabý verdi, ve kalktýlar masadan, yorgun kalabalýða karýþtýlar..... - Sen korkar mýsýn ? Yürüyebilirsin yalnýz, deðil mi? dedi adam - Yok yok ben hiçbir þeyden korkmam. Sen git, gitme vakti artýk "dedi kýz. Adamýn býraktýðý akrepler kýzýn vücudunda yön bulmaya çalýþýyordu. Kýz "zehirlermiþ zaman, hem de öldüresiye" diye geçirdi içinden. Adam eðildi kýzý öptü ve son akrebi de býraktý ve gitti... Bu gece belki de epey geç kalmýþtý çay ocaðýný kapatmak için, kýzýn yarým kalmýþ fincanýný aldý çayýný bile dökmeden tezgahýn üstüne býraktý yaþlý adam. "gerçi bu sondu ama" diye geçiriyordu içinden. Kýz çok uzun bir yolu yürüdü yalnýz, geçmiþe çarpmýþtý baþý, ve akrepleri yönünü bulmaya çalýþýyordu. Bir caddeye geldi. Çocukluðunda karþýdan karþýya ilk kez geçtiði aný hatýrladý birden. Korkuymuþ o hatýrlayamadýðý duygu, fark etti. Yaþlý adam ocaðý kapatýp pasajýn en kestirme yerinden çýktý. Kýz elini cebine soktu, kesme þekerini çýkarttý, sýmsýký tuttu. Kýzýn avuçlarýnýn içi aðlamýþtý. Yaþlý Adam caddeye doðru yürüyordu. Kýz caddeye adýmýný attý. Yaþlý Adam son otobüsüne yetiþmeye çalýþýyordu. Kadýnýn biri elini açýn þunun dedi. Akrepler yönünü buldu. Adam kadýnýn sesinin olduðu kalabalýða gitti. Daðýlmýþ bir kitap yanaklarý hala sýcak olan kýza takýldý gözü... Kýzýn elini açtý, daðýlmýþ kesme þekeri aldý, saçlarýnýn çok beyazladýðý yýllara denk gelen aðýr bir oyundu bu. Kalabalýða bakmadý çay ocaðýnýn olduðu pasaja gitti. Ocaðýn kapýsýný açtý. Tezgahýn üzerinde duran yarým kalmýþ çay bardaðýnýn içine attý küçücük kalmýþ kesmeþekerini, soðumuþtu çay, kýzýn yanaklarý hala sýcaktý. Bu saatte eve vardý mý diye aramanýn ne anlamý var, gitmiþtir diye düþündü adam, Çay kaþýðýyla bardaðýn içine vura vura ezdi kesme þekeri Yaþlý adam... Yatmadan önce aramam gereken baþka biri var þimdi, gitmek için eve bir yolunu bulur o dedi adam, Þeker ezildi, adam kýzýn hep oturduðu sandalyeyi çekti ve oturdu, ve bitirdi kýzýn yarým kalmýþ çayýný " bu son acýydý çocuk rahat ol artýk, bu sondu" dedi BÝTTÝ Nurgül Eryeþil nurgul@kahveciyiz.biz Arkadaþýna Öner Yorum Oku / Yaz Yukarý Firari: Faik Karaege KM nereye koþuyor? Türkiyemin bir yüzü maalesef Kahve Molamýza da fena halde bulaþma eðiliminde. Yorum yazarken ne düþünüyor insanlar diye çok merak etmeye baþladým. Þöyle mi düþünüyoruz acaba: "Bir yorum yazayým, yazarýn canýna okuyayým. Okuyanda helal olsun yorum yazana, yazýyý yazaný ne biçim morartmýþ desin." Yoksa þöyle mi düþünmeliyiz : "Ne kadar kötü bir yazý. Acaba ne yazsam da yazýyý yazan bir dahaki sefere daha iyi bir þeyler ortaya çýkarsa." Nasýl yazý yazarken bir emek harcanýyor ise yorum yazarken de ayný çabayý göstersek fena olmaz mý? Ne oluyor bu topluma anlayamýyorum maalesef? Aslýnda anlaþýlamayacak bir þey yok. Ekonomik sýkýntýlar, evdeki geçimsizlikler, karýmýzla çocuðumuzla olan sürtüþmeler, iþ yerlerinde ki gerginlikler, trafik sýkýþýklýðý, kalabalýk, v.s. v.s. tabi ki bir þekilde bir yerlere yansýyacak. Bu kadar sert, tahammülsüz yorum yazmayý inanýn anlamýyorum. Anamýza babamýza sövseler bu kadar tepki göstermeyiz gibime geliyor. Yazýda bahsi geçeni de yazýyý yazaný da hiç mi hiç tanýmam. Yani bir tarafý koruma altýna almak istemiyorum. Sadece yorum yazarken biraz daha dikkat etsek, derim ben. Kimseye de bir baský uygulamak haddim deðil tabi ki. Herkes istediði gibi davranmakta serbesttir. Ben sanatçýyým, yazarým benim yorum yazýþýmda baþka olur diye düþünüyorsanýz orasý baþka. Ama bu güzel ortamý bir savaþ alanýna çevirmemek ve bu uðurda emek harcamak en büyük isteðimiz olmalý sanki. Yoksa öteki sitelerden pek farkýmýz kalmayacak yakýnda. Yorumlardan bazý alýntýlar yapmayý düþünmüþtüm, ama buna gerek olmadýðýna karar verdim. Sadece çok beðendiðim kýsa ve kýsa olduðu kadarda upuzun yazýlmýþ yorumlardan çok fazla þey anlattýðýný düþündüðüm yorumu aþaðýya almadan edemedim. Bu da bir yorum iþte. Bu yorumda eleþtirmiþ, yazaný yerden yere vurmuþ. Bence tabii. Bu yorumu yazan arkadaþý da tanýmadýðýmý bilmenizi isterim. " Daha önceki yazýlarýnýza yapýlan yorumlar ýþýðýnda stilinizi deðiþtirmek için çaba göstermeniz beni memnun etti. En azýndan dinlendiðimizi anlýyorum. Teþekkürler bunun için. Bu yazýda hoþuma giden baþta yazýlanlarýn örneklenmesi. Gerçi bunun gerçek bir þahsiyete odaklandýrýlmasý o þahýs için rahatsýz etti biraz beni. Belki de varsayýmsal örnekler kullanýlsa daha etkili olabilir. Tekrar saðolun. Saygýlarýmla." Her daim sevgiyle kalýnmasý dileðiyle birer adým öne çýkmak en güzeli. F.Karaege faik@kahveciyiz.biz Arkadaþýna Öner Yorum Oku / Yaz Yukarý Misafir Kahveci : Ýlker Demir Çok seçicisiniz!.. 'Masanýn hangi tarafýndasýnýz?' O da mý birinden alýntý yaparak soruyordu hatýrlamýyorum, ama Hürriyet gazetesi genel yayýn yönetmeni Ertuðrul Özkök, politikanýn masadaki duruþa göre deðiþtiðini yazýyordu bir yazýsýnda. Sizce de öyle mi? Nasýl? Hýzlý bir muhalif misiniz? Þart degil, fanatik bir hükümetçi de olabilirsiniz. Hangisi? Ýkisinden biri olma zorunluluðunuz yok. Üçüncü ya da daha fazla seçenek üreterek, ondan da olabilirsin. Birinden olmak size aidiyet kokusu hissettiriyorsa ve karþý çýkýþýnýzý süslemek istiyorsanýz, en bi dublaj sesinizle ve de sað parmaðýnýz önde eski bir Yeþilçam jönü gibi "N'ayýr!" da diyebilirsiniz. Hakkýnýzdýr, lütfen kullanýn. Hadi biraz daha somuta gelelim. Seçimlerin iptal edilmemesi demokrasiye aykýrý mý oldu? Ya da tersi mi? Masayý terazi, çýkarlarý tartýlacak malzeme varsayarsanýz, koltukta oturan iptali, karþýda oturan seçimi savunur hiç kuþkusuz. Bu kez tüm 'çi', 'cý' sonekleri olan adlarýnýzdan, aidiyetlerinizden arýnarak cevaplayýn soruyu. Cevabýnýz ne? Dehap örgütlenme hilesi yaparak seçime girmek istemiþ, seçim olmuþ, oylar verilmiþ, sayýlmýþ, aylar sonra Anayasa Mahkemesi kararýyla, hile tespit edilmiþ. Hile yapanlar kanuna göre cezalanacak. Konu bu kadar basitken, neden bu kargaþa? Neden bir leðen suda fýrtýna çýkarýlýr? Masa ve koltuk meselesi mi? Kayýkçýlar böyle mi dövüþ eder? Peki, masanýn karþýsýndayken aslan demokrat kesilenler, Baþsavcý seçimler esnasýnda ayný noktaya parmak basarken neredeydiler? YSK, o zaman neden ciddiye almadý konuyu? Neden duymazlýktan gelindi? Toplum mühendisleri o zaman neredeydiler? Sizi gidi utangaç statükocular sizi! Sizi gidi statükocu radikaller sizi! Kürtleri seçime sokmadýlar, AB'ye girmek istiyorlar zýtlýðýný yaþamamak için, o günlerde Baþsavcýyý duymazlýktan gelin hep beraber, sonra Mahkeme kararýna uymamak demokrasiye aykýrý deyin! Yemezler!. Verilen oylar mý geçersizleþti, Dehap'ýn örgütlenmesi suçlu bulunduysa? Geçersiz oylar zaten sayýlmadý. Bunlar biliniyorken, yaptýðýnýz sizi yýpratmýyor mu sanýyorsunuz? Muhalefet olmak için muhalif olunmaz ki! Öyle olmamak için aslan sosyal demokratlar bile hiç muhalefet yapmamaya baþlamýþken sizin yaptýðýnýzý kim kime yapar? Koltukta olmadýðýnýza göre masanýn bu tarafýndasýnýz ama hiçbir ci, çi ile ilginiz yok, YSK'nýn iptale ret kararý sizce doðru mu, deðil mi? Susmak ta bir hak, kullanýn lütfen. Ama sýra size geldiði zaman cýyak cýyak baðýrýn. Bari o zaman baðýrýn. Siz o zaman da baðýrmýyorsunuz çünkü. Kuzu kuzu dinliyor, kuzu kuzu baþ eðiyorsunuz her þeye. O yüzden size fazla sözüm yok. Ama statükocu demokratlara söyleyecek sözüm çok. Siyasi Partiler Kanunu deðiþsin, lider sultasý kalksýn dendi, sustunuz. Baraj indirilsin, en yüksek Avrupa ülkesi kadar olsun en bi ehveni þerrinden dendi, sustunuz. Seçim oldu kazdýðýnýz kuyuya kendiniz düþtünüz. Kürtleri meclise sokmamak için bulduðunuz hileden dolayý yargýlanmayacaðýnýzdan eminsiniz tabi. Seçim oldu, halkýn oyunun yarýsý dýþarýda kaldý, göstermelik demeçler dýþýnda, gene sustunuz. Matematik bilmek þart deðil, aritmetik bilmek bile yeterli, vekil sayýsý, aldýðý oy oranýnýn iki katý olan bir seçilme sisteminin antidemokratlýðýný bilmek için. Neden ana konularda susuyorsunuz? Tabiri caizse, neden eþeði deðil de, kolaný dövüyorsunuz? Yoksa bu adaletsizlikleri bir gün kullanma hakkým olsun diye bir beklentiniz mi var? Yani muhalefetiniz dostlar alýþveriþte görsün cinsinden. Aydýnlýk korkunuz mu var yoksa?. Demokrasiyi tüm kurum ve kurallarýyla deðil de, korktuklarýnýzý baþýnýza getirmeyecek kadar istiyor gibi muhalefetiniz. Masanýn o yaný bu yaný sizi pek ilgilendirmiyor anlaþýlan. O zaman masanýn etrafýnda olmak yetiyor size. Özkök'ün sorusu tam size göre. Onlar için deðiþmiyor, masanýn hangi tarafý. Size ne oluyor? Masanýn tarafýndan size ne? Ne diye cevap arýyorsun boþuna?. Doðrudan demokrasiye geçilmediði sürece sürekli oy verip, birilerini o masaya göndereceksin. O zaman, adalet aramak için sana dokunmasýný niye bekliyorsun? Karnýndan konuþmasana be kardeþim!.. Ýlker Demir ilkerdemir@kahveciyiz.biz Arkadaþýna Öner Yorum Oku / Yaz Yukarý Misafir Kahveci : Ayþe Dikci HAYALLER Hayat ne kadar ilginç ve karmaþýk. Ýnsanlar da öyle... Bir gün hoþlandýðýndan ertesi gün nefret edebiliyorsun ya da tam tersi hoþlanmadýklarýný da delicesine sevebiliyorsun. Ve hep hayaller kuruyorsun gerçekleþip gerçekleþmeyeceði umurunda olmadan. Öyle hayaller ki bazýsý sana yýldýzlar kadar uzak gelirken, bazýsý elini uzatsan o anda dokunabilecekmiþsin gibi yakýn geliyor ve ister istemez tüm ruhunu garip bir heyecan dalgasý sarýyor. Hayaller,hayaller ve gene hayaller.... Kim yaþamýþ ki onlar olmadan, kim sevmiþ, kim özlemiþ hatta kim nefret etmiþ ki! Bazen seni, ayaklarýný yerden keserek göklerde uçurur, bazen de,kim olduðunu, ne olduðunu önemsemeyerek sana acý üstüne acý verir. Gururludur, dik baþlý, hep sevileceðini, hep özleneceðini ve hep aranacaðýný bilir de ondan. Hatta bazen o kadar ileri gider ki bensiz der hayat olmaz ve þöyle devam eder" ben hayatýn baþlangýcýndan beri varým, eðer ben olmasaydým medeniyet bu kadar ilerleyemezdi". Ve tartýþmaya bile tenezzül etmez.Üstelik acýmasýzdýr da.Onu ne tatlý sözler,ne masum bakýþlar, ne de çaresizlik gözyaþlarý durdurabilir. Her þeyde "sonuna kadar" der ve sonuna kadar da gider. Hayaller,hayaller ve gene hayaller.... Kim yaþamýþ ki onlar olmadan, kim sevmiþ, kim özlemiþ hatta kim nefret etmiþ ki! Sýnýr tanýmaz,sana sadece kapýyý açar ve der ki gidebildiðin kadar... Eðer kendini kaptýracak olursan, iþte o zaman tüm büyük mutluluklarýn deðiþmez, sadýk takipçileriyle karþýlaþýrsýn. Ne kadar gitmiþsen o kadar düþ kýrýklýðý, acý, keder ve gözyaþý... Ne kadar gitmiþsen o kadar... ............... Hayat çok garip, eðer bir þey istersen sana istediðini muhakkak verir, er ya da geç. Bilmem neden,benim isteklerim konusunda gayet aðýr hareket ediyor. Eskiden olsa çýldýracaðým, sevinçten öleceklerimi nedense hep benim için bir anlamý olmayýnca veriyor. Belki de þöyle demek istiyor kendi diliyle: "Hani gerçekten senin için önemliydi; hani yýllar geçse de deðerini hiç kaybetmeyecek, hep özlenecek, hep aranacaktý; hani son isteðin, son arzun, son duan olacaktý; hani...hani...hani...". Ýsteklerimiz.... eminim biz varoldukça asla bitmeyecekler ve devamlý yenilenip, güçlenip farklý karakterlerle, tekrar tekrar karþýmýza çýkacaklar. Tabii onlar varoldukça hayallerimiz de varolacak... Hayaller,hayaller ve gene hayaller.... Kim yaþamýþ ki onlar olmadan, kim sevmiþ, kim özlemiþ hatta kim nefret etmiþ ki! .............. Hiç düþündünüz mü neden hayal kurmak bu kadar sevilir? Hayallerin çekiciliðini saðlayan ne? Bana göre zýtlýklar... Neden mi? Güzel daha çok aranýr çünkü çirkin var; iyilik daha çok benimsenir çünkü kötülük var;sevgiye daha çok deðer verilir çünkü nefret var... Yaþamý sevmemizin nedeni de ölüme karþý duyulan öfke, korku ve nefret deðil midir? Eðer ayrýlýklar olmasaydý, kavuþmak bu kadar deðerli olur muydu? Ya mutluluklar; acýlar olmasaydý ne önemi olurdu ki! Hayalleri de bu yüzden seviyoruz iþte. Hem mutlu olmamýzý saðlýyorlar,hem de mutsuzluðumuzu... Yani ne onlarla ne de onlarsýz... Ýþte benim hayallerim böyle! Yaramaz bir çocuk gibi; deðiþken, deli dolu, dediði dedik ve hýnzýr... Ayþe Dikci adikci@kahveciyiz.biz Arkadaþýna Öner Yorum Oku / Yaz Yukarý Milenyumun Mandalý : Sait Haþmetoðlu Editör'den Önemli Not:Sevgili Sait Haþmetoðlu'nun e-romaný görsel öðelerle süslendiðinden, devamýný ve önceki sayýlarýný aþaðýdaki adresten tek týklamayla okuyabilirsiniz. Üþenmeyin... Týklayýn... http://www.kahvemolasi.com/xfiles/mandal_183.asp Devamý var hasmetoglu@kahveciyiz.biz Yukarý Dost Meclisi Kahve Molasý'nýn sürekli ve sabit(!?) bir yazar kadrosu yoktur. Gazetemiz, siz sevgili kahvecilerden gelen yazýlarla hayat bulmaktadýr. Her kahveci ayný zamanda bir yazar adayýdýr. Bu bölüm sizlerden gelecek minik denemelere ayrýlmýþtýr. Yolladýðýnýz her özgün yazý deðerlendirilecektir. Siz sevgili kahvecilere önemle duyurulur. Kahve Molasý bugün 3.535 kahveciye doðru yola çýkmýþtýr. Yukarý Tadýmlýk Þiirler Sendedir Gizem Yerin seni çektiði kadar aðýrsýn Kanatlarýn çýrpýndýðý kadar hafif Kalbinin attýðý kadar canlýsýn Gözlerinin uzaðý gördüðü kadar genç Sevdiklerin kadar iyisin Nefret ettiklerin kadar kötü Ne renk olursa olsun kaþýn gözün Karþýndakinin gördüðüdür rengin Yaþadýklarýný kâr sayma Yaþadýðýn kadar yakýnsýn sonuna Ne kadar yaþarsan yaþa Sevdiðin kadardýr ömrün Gülebildiðin kadar mutlusun Üzülme bilki aðladýðýn kadar güleceksin Sakýn bitti sanma her þeyi Sevdiðin kadar sevileceksin Güneþin doðuþundadýr doðanýn sana verdiði deðer Ve karþýndakine deðer verdiðin kadar insansýn Bir gün yalan söyleyeceksen eðer Býrak karþýndaki sana güvendiði kadar inansýn Ay ýþýðýndadýr sevgiliye duyulan hasret Ve sevgiline hasret kaldýðýn kadar ona yakýnsýn Unutma yaðmurun yaðdýðý kadar ýslaksýn Güneþin seni ýsýttýðý kadar sýcak Kendini yalnýz hissettiðin kadar yalnýzsýn Ve güçlü hissettiðin kadar güçlü Kendini güzel hissettiðin kadar güzelsin Bunu unuttuðunda aldýðýn her nefes kadar üþürsün Ve karþýndaki kadar çabuk unutulursun Çiçek sulandýðý kadar güzeldir Kuþlar ötebildiði kadar sevimli Bebek aðladýðý kadar bebektir Ve herþeyi öðrendiðin kadar bilirsin Bunuda Öðren : SEVDÝÐÝN KADAR SEVÝLÝRSÝN Can Yücel Yukarý Biraz Gülümseyin NOPLiiS Temelle Dursun kahvede toplaþmýþ arkadaþlarýna Afrika seyahatlerini ballandýra ballandýra anlatýyorlarmýþ... -"Ýlk cün ava cittuk... þanzimiz eyuydi... Ben 4 fil, 2 caplan, 4 yaban domuzi, 6 tane de nopliis furdim! Ha bu Tursin de epey attý ama sacede 2 tilkuyla bi denecuk nopliis furdi... Ýkinci cün þansýmýz daha da eyuydi; ben 9 tane su aygirisu, 7 tane ceylan, 3 tane flamingo, sekiz on çivarunda da nopliis furdim... Ha bu Tursin de 4 tane boga yilani ile 8 tane yaban öküzuni devirdi daa... üstüne bir de 6 tane nopliis afladi! Ha üçüncu cün.." derken ahaliden biri sözünü kesmiþ: - Uyy daa! Ha ben öbürkisi hayvancuklari taniiiyim ama, ha bu nopliis nedur bilmayrum daa! Nasil bir hayvandur oni bana bir anlatun hele! Dursun þööyle bir duraklamýþ, ifadesiz gözlerle etrafýna baktýktan sonra, biraz mahçup ve sýkýlgan bir tavýrla: -"Ha onlaru biz de bilmayruz daa...!" demiþ, "...ormanda gezerken kara kuri biþeyler çaliluklarin arasindan çikip "nooo pliiiis nooooo" deyu baðriirler. Ha piz da onlari furiruz daaa!" <#><#><#><#><#><#><#> Boynuzun böylesi düþman baþýna:-)) Yukarý Ýþe Yarar Kýsayollar - Þef garson: Akýn Ceylan Bu gün sizlere sadece oyun sitelerinin kýsayollarýný vereceðim. Extra ve detaylý yorum yazmýyacaðým(!) Ýyi eðlenceler. http://www.popcap.com/gamepopup.php?theGame=rocketmania Roket mania isimli oyun. http://kids.discovery.com/games/whizzball/whizzball.html Bu oyunun yorumunu tamamen sizlere býrakýyorum. http://www.yomgaille.com/pong/ Biraz karýþýk olsa bile hoþ bir ping pong oyunu. Ýsterseniz ayný anda 4 kiþiyle bile oyun oynama imkanýna sahipsiniz. Tabiki hepsi ayný klavye üzerinde olacak. Karmaþadan zevk alanlara tavsiye http://javaboy.free.fr/javaboy.htm Bu kýsayol diðerlerinden biraz daha farklý. Sadece bir tane oyun yok. Oyunlardan istediðinizi seçiyor ve oynuyorsunuz. Fransýzca olmasý sizi rahatsýz etmesin. Oyun oynama mantýðýný bilen herkesin rahatlýkla oynayabileceði türden oyunlarý içerdiði için tavsiye ediyorum. akin@kahveciyiz.biz Yukarý Damak tadýnýza uygun kahveler CapturePad v0.1b [759K] W98/2k/XP FREE http://www.vrtainment.de/vrtainment_web/downloads/capturepad/cp_setup.exe Ekran görüntülerini yakalamak için kullanabileceðiniz bir program. Webcam'inizden aldýðýnýz görüntüleri kolayca avi formatýnda saklayabileceðiniz gibi, ekran üzerinde yaptýðýnýz hareketleri avi, jpg veya swf olarak yakalayýp saklayabiliyorsunuz. Örneðin ekran görüntüleri eþliðinde bir program anlatýmý yapmak istiyorsanýz denemenizde yarar olabilir. Yukarý http://kahvemolasi.com/sayilar/20031016.asp ISSN: 1303-8923 15 Ekim 2003 - ©2002/03-kahvemolasi.com istanbullife.com Kahve Molasý MS Internet Explorer 4.0+ ve 800x600 Res. için optimize edilmiþtir. Uygulama : Cem Özbatur - Her hakký saklýdýr. Yayýn Ýlkeleri