Dosyayı indir!
Transkript
Dosyayı indir!
SAISH/SAYISH GAME IN TURKISH COMMUNITIES WITHIN THE PERSPECTIVE OF PAST AND PRESENT Prof. Dr. Mehmet TÜRKMEN; OMÜ YD. Spor Bilimleri Fakültesi, Samsun ABSTRACT In the cultural arena of the old Turks, horse was the main action within the center and surrounding. Horse had the leading role in their political, economical, social, religious, military structure and life. Thus, the Turkish culture was called “mounted nomad” or “mounted moorland culture”. This rich and vast mounted culture brought together equally rich and vast equestrian sports. One of these sports is sayısh/enish game. It is divided into two as Er Sayish (men’s sayish) and Ayel Sayish (women’s sayish) depending on the gender. Sayish is played on horse using the oldest and most primitive defense and attack weapon of humanity, bayonet. Bayonet derives from the verb “sünüş” which means to fight. Siberian Turkish tribes use the term “saish” which comes from the same root. The name of the game is derived from this tool the players hold. The players hold the bayonets with their tips on air, under their right arms and over their right knees. They stand facing one another with a distance of 100-150 meters. Following the poems and presentations of carcı (cazgır), the referee checks the players and starts the game by putting down the white flag in his hand. The players who ride their horses fast towards each other and when they get close, they point their bayonets with one or two hands to attack each other. The player who causes his opponent to fall is the winner, the player who falls is the loser. The women’s sayish takes place in the same way. The game has many rules and cultural elements such as the protections worn, forbidden and free hitting places, close fight after three attacks, reward, moral and material penalties. Sayish is a game which has totally war characteristics with its equipment, dressing and performing aspects. It can be considered as one of the sports about to be forgotten. The effects of warrior and horsemen force can be seen in its roots. Similar styles can be seen in many nations of the past and the Ottomans. Although the style can be the same, it does not have the same historical and cultural functions of Turks in every nation. Thus, sayish has national cultural elements. In this context, it has been aimed as a mission to introduce and document sayish. Keywords: Spear, horse riding history, horse riding culture GEÇMİŞ VE GÜNÜMÜZ PERSPEKTİFİNDEN TÜRK TOPLUMLARINDA SAİŞ/SAYIŞ OYUNU (Atlı Cirit’in Arketipi/Öncülü) ÖZET Giriş ve Amaç: Eski medeniyetlerin hepsinde olduğu gibi Türklerde de öncelikle savaşçı becerilere dayalı oyun ya da sporlar gelişmiş, göğüs göğse savaşa benzetim yoluyla Sayış da muhakkak ki çok erken devirlerde ortaya çıkmıştır. Son yıllardaki araştırmaların da somutlaştırdığı gibi eski Türklerde kadının sosyal hayat da üstün bir mevkii vardı. Katun (hatun) yönetiyor, avlanıyor ve savaşıyordu. Dolayısıyla erkeğin yaptığı her sporu Türk kadını da yapıyordu. Çok sert mizaçlı olan Sayış da, Er Sayış (erkek sayışı) ve Ayel/Katun Sayış (bayan sayışı) olmak üzere cinsiyet bakımından ikiye ayrılır. Sayış, insanoğlunun en eski savunma, saldırı ve avlanma silahı olan süngü ile at üzerinde oynanmaktadır. Sibirya Türk soyları oyunun adına “Saiş”, bayanlarınkine ise “Katun Saiş” deyimini kullanırlar (Kıçkinu, 1993). Bilinen en eski Türkçe de “sü/süü” kök sözcüğü ordu, “sünüs” savaş, “süle/sünüş” savaşmak, “süni/sünü/sünüg” süngü/mızrak, “sı” kırmak/yenmek, “sın” kırılmak/ parçalanmak, “sınaş” boy ölçüşmek/sınaşmak anlamlarını ifade etmekteler (Gabain,2000; Orkun, 1987; Yudahin, (1994)). Oyuncular 100-150 metre mesafeyle karşılıklı dururlar. Sayışcının yanında bu oyunda daha önce Batırlık unvanı almış, ödüller kazanmış kabile veya bölgesini temsil eden bir yakını bulunur. Bu Batır sayışcıyı hem müsabakaya hazırlar hem de ona son taktiklerini verir. Bu arada galibe (Kahraman) verilecek ödüller olan canlı (at, deve, koç, dana vb.) hayvanlar alanda seyirci ve müsabıklara gösterilip miktarı söylenir. Müsabakayı yöneten hakem ( at aydocu) carcı (cazgır)’ın tanıtım ve manilerinden sonra oyuncuları kontrol edip, havaya kaldırmış olduğu beyaz veya mavi bayrağı indirmesiyle oyun başlar. Atlarını hızla birbirine karşı süren sporcular, yaklaştıklarında süngülerini iki elleri ile birbirine hamle için doğrulturlar. Karşılaştıklarında hamleyle rakibini düşüren galip, düşense mağlup sayılır. Ayelderdin/Katuntardın Sayış (Bayanların Sayışı)’da aynı şekildedir. Oyunda giyilen korumalar, yasak ve serbest olan vuruş yerleri, üç hamleden sonra yakın mücadele, ödül, maddi ve manevi müeyyideler gibi birçok kural ve kültür unsurları bulunmaktadır. Ancak kurallar esnektir. Çünkü Sayış, 1968’den bu tarafa resmi çerçeve de yapılan geleneksel sporlar arasında yer almaz (İlşatov,2008). Bunun için süngülerin uzunluk ve termen ölçüleri oyundan oyuna veya yöreden yöreye değişebilirler. Toy/Aş’ın büyüklüğüne göre bir ila dört kategori olabilir. Boylar yaş ve tecrübeye göre dörtten bire (yaşı küçük veya tecrübesiz olanlar dötr, üç, iki ve en tecrübelileri birinci boy şeklinde) belirlenir. Sayış bir takım oyunu değil, bireyseldir. Bu gün küreselleşen veya evrensel köy halini alan dünya da, az gelişmiş ulusların milli kültür unsurları her gün biraz daha erimektedir. Geleneksel binicilik sporları da bu eriyiş içerisindedir. Bilindiği gibi ulus olabilme şartlarından birisi de kültürel devamlılıktır. Bir kültür ürünü kendisini gelecek nesillere aktaracak vasıflardan yoksun düşmüş ise, artık fosil kültürler arasında yer alır ki, günümüzde sayış bu durumdadır. Ayrıca, bir kültür ürününün gelecek nesillere aktarılabilmesi için kültür hatlarına ihtiyacı vardır. Hâlbuki bu hatları aksettiren malzeme ve tarihi geçmiş, Sayış da fazlasıyla vardır. Dolayısıyla tarihin ve Türk kültürünün birçok derin manalarını taşıyan Sayış’ı; övünülen değerler manzumesi olarak değil, yaşanan değerler demeti halinde görebilmek ve gösterebilmek, bu araştırmanın amacıdır. Yöntem: gerek organizasyon ve uygulanış gözlemlerinden gerekse tarama yöntemiyle elde edilen tarihi ve teorik veriler, tarihi araştırma ve kısmen de sosyolojik model çerçevesinde sistematize edilerek rapor edildi. Bulgular: Tüm sporların proto tiplerinde olduğu gibi, Sayışında saldırı ve savunma amacıyla ortaya çıktığı; diğer sporlara göre çıkış amacına olmasa da çıkış tarzını daha fazla sergilediği görülebilmektedir. Savaşma ve avlama becerilerini geliştirme gereksinimiyle oyuna dönüştüğü ve disipline edildiği anlaşılır. Tarih bizzat kendisi sosyal ilerlemenin tohumu ihtiva eder. Bütün geleneksel sporlar gibi Sayış da tarih boyunca ilerlediği yolculuğunda değişmiş olması gerekir. Lakin zaman Sayış’ın kuralları etkilemese bile işlevini değiştirmiş, dönüştürmüştür. Büyük hayvanları avlamanın ve özellikle savaş meydanlarının talimi olan Sayış, gün gelmiş Türk eğlence kültürünün hareketli bir parçasına dönüşmüştür. Fakat ne zaman oyun ya da eğlence evhamına dönüştüğü konusunda somut belgelerden ziyade bellek niteliği taşıyan epik veya mitsel anlatımlara sık rastlanır. Sayış’ın benzeri Osmanlılar da “mızrak”, Batı dünyasında da “jousting” adıyla görülür. Bu ikisi sayış’ tan ziyade birbirleriyle daha çok örtüşürler. Bu günkü haliyle Sayış’a göre daha modern bir görünümde olan jousting, 1972 yılında profesyonel olup, uluslararası derneği kurulmuştur(Bobylıov, 1989). Oysa Sayış, eski ihtişamından uzak, sadece milli toylarda senede birkaç kez ancak oynanabilmektedir. 1976 yılından bu tarafa Kazak, Kırgız, Özbek ve Uygur bayanlarının oynamadığı anlaşılan Ayel Sayış, Sibirya coğrafyasında yaşayan Türkler tarafından “Katun Saiş” adıyla, yılda bir veya iki kez oynayabildikleri görülmektedir(Volkov, 2006). Yine bu soyların hepsinde oyun esnasında var olan müzik, aşağıda sadece Kırgızlarda görülebilir(Saipbayev, 1976). Yine XX. Yy.ın ilk çeyreğine kadar Sibirya Türklerinin oyuna çıkmadan önce Şamanlardan, diğerlerinin ise mollalardan dua aldıkları bilinmektedir. Sayış Türk boyları arasında kural bakımından aynıdır. Kurallar yazılı değil töresel olup, cazgırların lirik manileri içerisinde yer alır ve yaptırım gücü görülür(Bolğambayev, 1985). VI.YY. Göktürk Kaya Resimleri (sayışın proto tipi); XVI. YY. Osmanlı Mızrak Oyunu Günümüz Orta Asya Türk Toplumlarında basamaklamasıyla Sayış mücadelesi Tartışma ve Sonuç: Bugün at tarihi fonksiyonlarının birçoğunu, süngü ise tamamını yitirmişlerdir. Sayış bir spor olgusundan çok uzak görünse de onlar için tarihin derin manalarını taşıdığı ve kültürel bir değer olduğu açıktır. Sayış bazı otoriteler tarafından menfi eleştiriler alır. Görüşü Türk soylu halk bilimcilerinin paylaştığı da görülür. En çok da sınıfsal kaygıdan dolayı eleştiri alır. Hâlbuki Sayış’ı yapanlar arasında statü bakımından bir fark görülmez. Dolayısıyla bu sosyolojik eleştiri pek mantıklı görülmeyebilir. Diğer taraftan Sayış’ın bu günlere gelebilmesi hususunda; oyunu yapan Türk halklarının asırlardır başka ulusların egemenliği altında yaşadıkları ve dolayısıyla milli kimliğini yitirme endişesi taşıdıkları; ikincisi ise izole oluşuna bağlanmaktadır. İkinci görüşte haklılık payı olsa da, birinci görüşün daha tutarlı olduğu müşahhastır. Sonuç olarak sayışta, at ve süngü ile oynanan, binicilik ve savaşçılık mahareti gerektireni bu maharetleri geliştirmek amacıyla oyuna dönüşen, klasik tarihi net olmamakla birlikte atın binit haline getirilmesiyle tarih sahnesine çıktığı anlaşılan savaş karakterli bir oyundur. Karakteristik yönüyle evrimsel formda, binicilik unsurlarıyla Türk formunda olduğu görülmüştür. Göçler ve diğer temaslar yoluyla başka kültürlere nakledildiği; Osmanlı ve Batı dünyasında kısmen savaş görüntüsünden arındırma çabası görülse de, bu gün yapıldığı Türk yurtlarında hala proto tipini koruduğu anlaşılmıştır. Bu koruyuşta oyunun bir spor olgusundan öte, milli kimliği korumak için kültürel bir norm olarak algılandığı; resmi çerçevede değil, geleneksel kodlarla yapıldığı sonucuna varılmıştır. SEÇİLMİŞ KAYNAKLAR Bobylıov, İgor (1989). Konnye igry (At Oyunları), “mıhnat”, Taşkent. Bolğambayev, Metalbek (1985). Kazaktın ulttık sport törleri (Kazakların Milli Spor Türleri), Kaynar, Alma-ata. Gabain, A. Won (2000), Eski Türkçenin Gramerleri (çev. Mehmet Alkan), Türk Dil Kurumu Yayınları:532, Ankara. İlşatov, Mir (2008), İstoriya Turetskaya noradnoya osnovnyh Aziatiskih igr (Büyük Asya Türk Halklarında Tarihi Oyunlar), İstoriya publikatsi tyurkolojii Razdel:2, Ufa, Başkurdistan. Kıçkinu, B.P. (1993), Sovyetiskii Soyuz: sportivnye i kulturnye meropriyatiya v tyurkskih Lyudi (Sovyetler Birliği: Türk Halklarda Kültürel Sporlar ve Eğlenceler), Akademiya “nauk”, Moskova. Orkun, H. Namık (1987), Eski Türk Yazıtları, Türk Dil Kurumu Yayınları:529, Ankara. Saipbayev, S. (1976), Kırgız oyundardın pedegogikalık maanisi (Kırgız Oyunlarının Pedegojik Manası), Mektep Yayınları, Frunze. Stolbov, V.V.(1989), Istoriya fiziçeskoy kulturi( Beden Eğitimi Kültürü), “Prosveşeniye”, Moskova. Yudahin, K. K. (1994), Kırgız Sözlüğü (çev. Abdullah Taymas), I. Ve II. C., Türk Dil Kurumu yayınları: 93, Ankara. Volkov, Nikola Nikolayeviç (2006), Sibirya Rossiya obii edinilasis klassifikatsiyei sporta (Birleşmiş Rusya Sibiryasının Milli Spor Türlerinin Sınıflandırılması), naukai “Biçik”, Yakutsk.