SiGARAYA HAYIR!
Transkript
SiGARAYA HAYIR!
www.piengo.com Ağustos 2016 Piengo Gelişim Evreni yayınıdır. Ücretsizdir. Açık Kapıyı Görünce Dayanamam Davut Dabirrahmani Yaşam Koçu Sizlere Ne Sağlar? Nail Turunç Kişisel Gelişim ve Değişim Nurda Gül Aydoğan Mutlu Olmak Zor Değil Psikolog Gizem Değer Yönetim - Performans Cem Nimsi Pokemon Çılgınlığı Psikolog Safiye Çakabay Kadınlar Ne İster? Mış Gibi Yaşamak Yasemin Aşık Sigaraya Hayır Kemal Polat Sayı:1 SiGARAYA HAYIR! 1 İÇİNDEKİLER 3 4 Yönetim - Performans Cem Nimsi Yaşam Koçu Sizlere Ne Sağlar? Nail Turunç 5-6 7 8-9 10 Sigaraya Hayır Kemal Polat Mış Gibi Yaşamak Yasemin Aşık Kişisel Gelişim ve Değişim Nurda Gül Aydoğan Kadınlar Ne İster? Yasemin Aşık 11 12 13 14-15 Sıradışı 16-17 Sinema ve Kitap 18 Sağlık 19 Gelecek Etkinlikler Açık Kapıyı Görünce Dayanamam Davut Dabirrahmani Pokemon Çılgınlığı Psikolog Safiye Çakabay Mutlu Olmak Zor Değil Psikolog Gizem Değer 2 Editörden İlk heyecanımız, ilk sayımıza gelirsek eğer; Profesyonel gelişimden başlayarak, kişisel gelişim, güncel bağımlılıklar, yaşamla ilgili küçük dokunuşlar ile farkındalık yaratacak bilgi ve paylaşımlarımızla başlıyoruz. Ayrıca, Türkiye’nin ilk Diyet Romanı olan Aşkım Diyetteyim kitap önerisi ile sizlerleyiz. Peki PiengoPigeon ? Bize ulaşabilmeniz için web sitemiz ve sosyal medya hesaplarımızın ardından bir yenisini daha ekliyoruz ve bize ulaşmanız için her türlü fırsatı sunuyoruz. Gizem Değer PiengoPigeon 1. sayısında benim için yeni bir başlangıç fırsatı sunan editörlük görevim için Gelişim Evreni’mize teşekkürlerimi sizler eşliğinde ederek; Piengo Ailemiz adına Merhaba! Kimdir bu aile? Çağdaş demokratik bir ülkede olmazsa olmaz kaliteli eğitim sistemi içerisinde, farklı bakış açıları sunmak için başladı yolculuğumuz. Kişilerin düşünme güçlerini arttırıp, onları daha mutlu, huzurlu bireyler haline getirmek için ulaşamadıklarına ulaşıp, bu yolda engel gördüklerini fırsata dönüştürerek, hayallerini süsleyen gelişim ve dönüşümün destekçisi olmak için buradayız. En büyük hedefimiz bütünün hayrına çalışmalarımızı sürdürmektir. Çok geniş yelpazede eğitmen ve eğitimlerimizle tamamlayıcılarımız sizlersiniz. Ofiste masanızda, katıldığınız seminerde, dosyanızda, telefonunuzda, her an her yerde yanınızda olmayı arzuluyoruz. Alanlarında uzman, bağımsız eğitmenlerimiz ve ekibimizden aldığımız paylaşımlarla karşınızdayız. Sizleri bültenimizle baş başa bırakmadan önce; Daha temiz bir bilinçle geleceğe yürüyerek, hoşgörü içerisinde, birlik ve beraberliğimizi koruyarak yaşamımızı sürdürmek umudu ile sözlerimi sonlandırırken; Bir asker kızı olarak ilk sayımızı şehitlerimize ithaf ediyorum. Sevgiyle kalın Gizem Değer Psikolog İmtiyaz Sahibi Birsen TÜREGÜN Editör Gizem DEĞER Yayın Koordinatörü Esra TOPAL Görsel Tasarım Esin ERTUVAN Basım Burcu GEDİKLİ info@piengo.com www.piengo.com Bu bülten içerisinde yer alan herhangi bir bilgi tedavi amacı taşımamaktadır. Söz konusu bilgiler okuyucuyu bilgilendirmek amaçlı olup sağlık hizmeti değildir. Verilen bilgiler hiçbir şekilde tanı ve tedavi amaçlı kullanılmamalıdır. Tanı ve tedavi mutlaka bir hekim tarafından yapılması gereken son derece ciddi bir işlemdir. Her türlü hastalık ve sair tedavi gerektiren sorunlarınız için lütfen doktorunuza danışınız. Yzaıların tüm sorumlulukları çalışma sahiplerine aittir. 3 Yönetim - Performans Beynimiz iş ile özel yaşamı, kurumlar ile bireyleri ve bunun gibi pek çok kavramı ayırma ve kendine has bir “teklik” içerisinde değerlendirme eğilimindedir. Oysa 1950li yıllarda ortaya çıkan “Sistem Yaklaşımı” ile artık her şeyin bir bütünü oluşturduğu gerçeği, zaman içerisinde daha da fazla kabul görüyor. Sistem Yaklaşımı penceresinden etrafı şöyle bir süzdüğünüzde, eski tanımların gördüklerinizi yeterince ifade edemediğini hemen fark edebiliyorsunuz. İlk iş olarak kavramları yeniden tanımlamak ve kavramlar arasındaki interaktifliği ortaya koymak zorunda kalıyorsunuz. Örnek mi? Yönetim ve Performans. Derki elinde bulunduran bir kesimin yaptığı faaliyet olarak da nitelendirilmektedir. Yönetim ve Performans. Derki elinde bulunduran bir kesimin yaptığı faaliyet olarak da nitelendirilmektedir “Yönetmek”. Gelişen bilim ışığında daha iyi anlaşılıyor ki, her insanın elinde bu güç sınırsız olarak var ve bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde yönetmekte olduğu ilk insan kaynağı da kendisi. Peki ya Performans? Sadece belli faaliyet alanlarında uğraş gösteren insanların sergiledikleri çabalar bütünü müdür? Yine son dönemdeki gelişmeler ışığında, her canlı varlığın bir “yaşam performansı” olduğu bilinmekte ve insan dışındaki canlı varlıkların kendi yaşamları üzerindeki kontrol dereceleri araştırılmaktadır. Yönetim&Performans arasındaki etkileşime gelince… “Yönetim” denilen enerji türünü bir varlık üzerine uyguladığınızda ortaya yine bir enerji türü olan “Performans” çıkıyor. Özetle, bir kurum ve bireyler yönetildiğinde ortaya kurumsal ve bireysel performanslar çıkıyor. Gelinen noktada iki adım söz konusu: Yönetme faaliyetinin kaynaklarının kendi içimizde olduğunun farkına varıp bu kaynakları harekete geçirebilmek ki tam bir Koçluk uygulama konusu, Nasıl yönetirsek nasıl performans elde edebileceğimiz ise ciddi bir mentörlük alanı. Tüm bu bilgiler ve bakış açıları ışığında uygulamaya basit olandan başlayalım:n Siz kendi yaşamınızın yönetimi&performansı konusunda hangi noktadasınız. Cem Nimsi 4 Yaşam Koçu Sizlere Ne Sağlar? O çok istediğiniz farkındalıklı,başarılı, huzurlu ve mutlu bir yaşama daha rahat ulaşabilmeniz için, olumlu düşünmenin harika gücünden yararlanmanızı sağlar. Kendini kanıtlamış birçok bilgiyi, rahatça yaşamınızda uygulayabileceğiniz pratik teknikleri ve ilkelerin farkında olmanızı sağlar. Bu sayede sadece ne yapmanız gerektiğini keşfetmekle kalmayıp,daha önemlisi tüm bu farkındalıkları yaşamınıza adapte ederek, her öğrendiğiniz teoriyi, pratikte problem diye karşımıza çıkan durumlarda nasıl uygulayabileceğinizi de net olarak görmenize liderlik eder. Ve inancınızın gücüyle farkındalık yolunda yürümeyi, inançsızlığı ve onun yarattığı tüm olumsuz gücü nasıl yenebileceğinizi, sen önemlisin olgusunu geliştirmeyi, düşünme gücünün eşsiz gücünü kullanmayı, kendine, insanlara venesnelere değer katmayı, sorun odaklı değil çözüm odaklı olmayı, zihin eyleminin gizini keşfetmeyi, dengede olmayı, Ruh, Kalp, Zihin ve Beden kombinasyonunun önemini, ŞİMDİ’nin gücünden AN’ın büyüsünden yararlanmayı, her engelden bir şey öğrenmeyi, koşulsuz sevgiyi, kabul etmeyi, teslim olmayı, hayatta nereye gideceğiniz ile ilgili net bir çözüm bulmayı ve dahası sen olmaya giden yolda sana liderlik eder. Kısacası yaşam koçu sana gerçekten sen olmayı, özünü bulmayı ve sahip olduğun iradenin farkında olarak bugüne kadar başaramadıklarını başarmana liderlik eder. Senin yapman gerekense sadece adım atmak ve iradenin gücünün konforunu yaşamak. Bugüne kadar hiç olmadığın sen olman dileklerimle… Nail Turunç 5 Sigaraya Hayır Keşke sigara, bize yutturulduğu gibi basit bir alışkanlık olsa! Keşke sigara, sadece bir nikotin bağımlılığı olsa! Keşke sigara, sadece kendimizi kandırmaktan ibaret olsa! Hayır. Sigara, içen insanlar için, hayatın her anında (uyku hariç), büyük bir destek mekanizması, mutluluk kaynağı ve hayatı anlamlı kılan bir büyü gibi çalışır. Hayatında sigara içmemiş olanlar bunu bilmezler. Buna ihtiyaç duymazlar. Ama başlayanlar için söyleyeyim geçmiş ola. Sigarayı birden bırakan bir insanı gözlemlerseniz, sigara olmadan adeta hayatının durma noktasına geldiğini görürsünüz. Bunun sebebi, sigaranın, yıllar içinde, içenin hayatındaki boşlukları doldurması ve sigarayı bıraktığı an bu boşlukların tekrar ortaya çıkmasıdır. Yaşanan durgunluk budur. Sigarayı bırakmak için çare arayan insanlar, onu bir anda bitirecek bir hapa ihtiyaç duyarlar. Olsa ne güzel olurdu? Ama yok maalesef. Peki, sigarayı nasıl bırakacaktır? En çok tercih edilen yol, bir şekilde sigaraya hayır diyebilmek ve ona karşı direnebilme gücü elde etmektir. Bu yolu tercih edenler, genellikle sigaranın vücudumuzla ilgisi olan nikotin konusunda büyük bir çaba içine girerler. Bu yolun ikinci versiyonu ise; “abi, bu işi kafada bitireceksin” stratejisidir. Burada da aslında olan şey, sigaranın her atağında onu geri püskürtecek bir direnmeyi öğrenme hayalidir. Yani “irade” tılsımlı kelimedir. Doğru yol ne? Sigarayı bırakmış olanların doğru bir şekilde bırakıp bırakmadığını anlamanın çok basit bir yolu var; onlara sigara ikram edin, şuna benzer yanıtlar alacaksınız; “yok ben 1 yıl, 3 gün 4 saat önce bıraktım” der. Sayarlar, ayrılık günlerini, hasret günlerini, gizli gizli içmelerini. Durum tam da şudur; “kalbimizdesin, ölmedin” Sigara, yıllar içinde, içenin yaşadığı bütün olaylarla ilişkili ve o konuların tümünde aziz bir dost gibidir. Bize ne kadar saçma gelirse gelsin gerçek budur. Ve sigarayı bırakmak demek, kişinin, tıpkı hayatında hiç sigara kullanmamış bir insan gibi, gerçekten sigaraya ihtiyaç duymamasıdır. “sigarayı bıraktı, cıgaraya başladı” esprisini herkes bilir. Bu yüzden sigara ne düğmesi olan bir şalter, ne elinizle tutup atabileceğiniz bir çöp ve ne de şampuanla düzeltebileceğiniz bir kepektir. Sigara, içenlerin hayatındaki en önemli şeylerden biridir. Bunu bilen insanlar, eğer sigarasız bir hayat istiyorlarsa, yaşamlarının tamamında bunu temizlemek zorundadırlar. Bedenlerinde alışkanlık vardır, zihinlerinde alışkanlık vardır, ruhlarında alışkanlık vardır, akıllarında alışkanlık vardır, hayata bakışlarında alışkanlık vardır ve düşünme şeklinde bile bu alışkanlık vardır. Bunu yanlış anlamayın; kişi zihninden temizlemeli demiyoruz. Yani burada söylediğimiz şey, kişi sigarayı aklından çıkarmalı, düşüncelerinden çıkarmalı değil. Burada söylediğimiz şey şudur; Sigara içen bir insanın düşünme mekanizması, zihni vs. sigara tarafından yeniden düzenlenmiştir. Kişi fiilen sigaradan uzak dursa ve 20 yıl kadardır bırakmış olsa dahi, eğer düşünme şeklinde sigaranın yarattığı bozukluğu düzeltmezse, 6 O bozuk sistemle yaşamaya devam eder. Sonuç, mutsuzdur. Sadece sigara içmeyerek bedenine zararı durdurmuştur. Ancak yanlış bırakmadan kaynaklanan ve onun hayatından çıkmayan stres, ona her yönden zarar vermeye devam edecektir. Kısacası sigara, hayat duvarınızda, her yere dağılmış tuğlalardır. Bu tuğlaları çekip, onun yerine, orijinal tuğlaları koymazsanız, o duvar er ya da geç tepenize yıkılacaktır. Bu yolu anlattığımız zaman, insanların gözleri kocaman kocaman olur ve dehşet içinde bize bakarlar; “Ne yani, şimdi ben hayatımın her tarafına yerleşmiş bu mereti temizlemek için yıllarca bu işle mi uğraşacağım?” derler. Ama durum bu kadar da korkunç değil. Evet, o yanlış tuğlaları almamız gerekiyor ama tek tek değil. Biraz daha toplu olarak ve biraz daha kısa bir zamanda onları temizlemek mümkündür. Sigara bırakma kursumuzda, sigara bırakma, bir tedavi ya da tedavi olarak değil, bir beceri olarak öğretilmektedir. Yani biz sigaranın dilini öğreten bir dil kursu gibiyiz. Sigarayla gerçek konuşmayı kursta bu dili öğrenenler yapar sadece. Ve bize de alkışlamak düşer. En güzel olan hiç başlamamaktı. Ama başlanmış. Şükür ki, çaresi var. Yeter ki tiryakiler, ne sigarayı ne kendilerini ne de bundan kurtulmayı hafife alsınlar. Bu iş için hap bekleyen arkadaşlara da bir şey söylemek istiyorum; hap gelinceye kadar mutluluk treninizi kaçırmayın. Ve hayatınızı düzene sokacak bir hap hiçbir zaman yapılamaz. Şimdi gelin kendiniz kendinize ilaç olun ve biz de buna vesile olalım. Kemal Polat 7 Mış Gibi Yaşamak “Ne zaman yolculuk yapsam en çok kendimi aldım yanıma, biraz da umut koydum bavula, gelecek manzaralı bir koltukta film tadında ve ne zaman ulaşsam gittiğim yere önce üşüdüm ama alıştım zamanla.’’ Bu sözler bir gece yolculuğunda dökülmüştü zihnimden. Gece yolculuklarına bayılırım hele bir de müzik varsa kulağımda bir bakmışım hayallerimin senaristi coşuvermiş. Uçsuz bucaksız yol ve sınırı olmayan hayaller silsilesi. Geride bıraktığım şehirden adım adım uzaklaşırken zihnim hep aynı soruyu tekrarlıyor.‘’Sen nasıl bir şeysin özgür irade, ucun bucağın yok mu senin, kanat tak uçalım bari de; yolculuk nereye? ‘’ Sanki hayal kurmak için bilet almışım da gidilen yerden ziyade camdan izlediğim karanlık gökyüzünün aydınlığa çıkma hayali mutlu etmiş beni. Yol hiç bitmeyecek ve umut her daim devam edecekmiş gibi... Yolculuk devam ediyor hayaller bitmiyor gerçek hayata dönmek istemiyorum uzun bir süre! Aksi halde ‘’güvenli hapishanelerinde dikdörtgen dünyalara dalıp başkalarının sanal mutluluğuyla ihtişamlı hayatlarıyla kendimi tatmin ediyor olarak bulmaktan korkuyorum. İşte o noktada en büyük tehlike muş gibi yapıp da yerinde saymak bir yana her geçen gün bataklığa adım adım saplanmak biliyorum. Öylesine uyuşturulmuş ki beyinlerimiz hunharca yok olurken şehirlerimiz Ayşe’nin yalıdaki şöhretli hayatını sürdürebilmesine sevinir, Ali ile yaşadığı ihtiraslı aşkıyla içten içe tatmin olur haldeyiz. Ben hayal kurmaya, geçmişte kalan samimi duyguları yakalama çabama devam edeceğim çünkü geçmişe gezinti yaptığımda görüyorum ki en kaliteli duygularımın referansı yine çocukluk yılları ve biliyorum ki “İnsanoğlu yetkinlikleri ve şartları arttıkça zihinsel ve fiziksel açlığını değil egolarını doyuruyor’’ Ne kadar samimilerse duygularımız insan olmaya o kadar yaklaşırız bu yüzden illa ki miş gibi yapacaksak Çocukmuş gibi yapıp, başkalarının hayalleriyle kendimizi kandırmak yerine kendi masmavi gökyüzümüzde rengârenk çiçekler toplayalım. Yasemin Aşık 8 Kişisel Gelişim ve Değişim Değişim; bir organizma, nesne ya da olayda, bir durumdan farklı bir duruma doğru görülen veya algılanan bir farklılaşma sürecini ifade etmektedir. Süreçtir, çünkü değişim bir zaman olgusunu kapsarken, süregelen eski durumdan farklılaşmayı gerektirmektedir. Değişim unsurundan bahsedilebilmesi için bir durumda hissedilen bir farklılığın olması gerekir. Bu bir insan için soyut anlamda, düşünsel bir değişim dahi olsa, eylemsel (davranışsal) farklılıklarla kendini dışa vurmalıdır. İnsan gelişimini incelemenin temel amacı, yaşam boyu devam eden değişim sürecini ve doğasını anlamaktır. Bu temel amaç çerçevesinde gelişim psikologları davranış ve yeteneklerde yaşa bağlı olarak meydana gelen değişimleri betimlemeye, açıklamaya, yordamaya ve kontrol altında iyi hale getirmeye çalışmaktadır. İnsanın gelişiminde çok çeşitli etkenler rol oynamaktadır. Gelişimin doğasını anlayabilmek için değişimin altında yatan ve ona neden olan temel süreçlerin anlaşılması gerekmektedir. Kişisel olarak bir gelişim göstermeye karar verdiğimizde, zor bir kişisel gelişim projesinde on adım vardır. Kendimiz bir şey değiştirmeyi istediğimizde bu on adımın her seferde zorunlu uygulanmasına gerek yoktur. İnsanın gelişmesinde, olgunlaşma kadar çevrenin de önemli etkiye sahip olduğu bilinmekledir. İnsan milyonlarca yıllık evriminin ürünü olan kalıtımının yanı sıra, binlerce yıllık toplumsal evriminin sonucu olan kül türel bir yapıya sahiptir, içinde yaşadığı doğa ile birlikte bu toplumsal ve kültürel ortam bireyin çevresini oluşturur. Davranışların gelişmesi yönünde en önemli etkenlerden birisi de bireyin sosyal çevresidir. Sosyalleşme bireyin ailesi ve sosyal grubu tarafından kabul edilen değerlere, inançlara, tutumlara, örf, adet ve beklentilere göre davranış örüntülerini geliştirme sürecidir. ve yaşam boyu devametmektedir. Bazı insanlar için ”değişeceğim” kararı kesin olarak verildikten sonra planlama ve değişim becerileri oldukça yeterli sayılabilir. Çoğu kişisel değişim projesi sadece “yapacağım” kararırından ibaret değildir. Alışkanlıklar, hisler, inançlar ve davranışlarda önemli değişiklikler yapmak irade gücünden daha fazlasını gerektirir. Değişmek için belli hedefler koyabilmek ve plan yapabilmek için motivasyonumuzu kaybetmememiz gerekir. Değişmeyi denemeden önce her şeyi bilmek istemek, değişmeyi planlamaktan çok bu konuda endişe duymak, değişimin kolay yolunu bulmayı umut etmek, vb.. gibi 9 tuzaklardan kaçınmak gerekir. Hedef belirleme kişisel gelişim projesinin başlangıçlarında yer alan faktörlerden biridir. İnsanlar genelde kendileri ya da bir başkası için bir hedef belirlediklerinde sorunun çözüldüğüne inanıyorlar. Gerçekçi ve etkili hedefler ulaşılabilir olmalıdır ve ciddiye alınmalıdır. Hedefler bize iyi hizmet ederler. Enerjimizi odaklar, dikkatimizi dağıtan şeyleri azaltır, yeni çözümler bulmamıza yardımcı olur, uğraşmamızı sağlar ve varlığımıza anlam katarlar. Hedeflerimiz bizim olmalıdır başkalarına ait değil. “ Yapmalıyım” üzerine kurulan hedefler “yapmak istiyorum” üzerine kurulanlar kadar motive edici değildir. Hedeflerimizi yapmak istemediğimizi düşünereknegatif olarak belirlemek motivasyonumuzu olumsuz etkiler. Pozitif düşüncelerimizle hedeflerimizi belirsiz hedeflerin ne kadar yol katettiğimize dair algımıza gölge belirlememiz daha motive olmamızı ve daha kolay ulaşılabilir olmasına neden olur. Hırslı düşürmesine izin vermemeliyiz. Bilinçaltı faktörler hayatımızda olanları büyük ölçüde etkileyebilir. Bu yüzden bireylerin bilinçaltı savunma mekanizmaları, eski duygusal travmaları ve çocukluk dönemlerindeki senaryoları tedavilerde ilgi çeken psikoloji parçası oluyor. Bu bireyler bütün zamanlarını bilinçaltı dinamiklerini arayarak geçirir ve değişmek için bir gayret sarfetmezler. Bu duygusal tepkiler tedavide seçilen metodların etkililiğini etkiler. Değişmek için iyi, ikna edici nedenler bulunmalıdır. Arzu edilen hedeflerin değişimin bedeline değeceğine gerçekten inanmalı ve her bir kişisel gelişim metoduna işe yaramasına yetecek kadar süre verilmelidir. Hareketleri geliştirebilmek için düşüncelerimizi kontrol edebilmemiz gerekir. Nurda Gül Aydoğan 10 Kadınlar Ne İster ? Uzun yıllardır çeşitli ortamlarda ve mecralarda tartışma konusu olan ‘kadınlar ne ister’ ‘sorusu net bir cevaba bağlı olmadığı gibi durumun içinden çıkılmaz lığı konusunda alenen çeşitli mizah dolu sohbetlerin ve fıkraların malzemesi olmuştur. Konu özünde iki farklı cinsin birbirini anlama güçlüğü olsa da kadınlar her zaman detaycılığıyla ve hassasiyetiyle anlaşılmayan safta bulunmuşlardır. Bu konuda ne kadararaştırma, anket, istatistik yapılsa da o meşhur sorunun cevabı her duruma göre uyarlanamaz. İlk insandan bu yana kadınların içgüdülerinde var olan korunma, sahiplenilme ihtiyacı ve buna oranla oluşan güç beklentisini doğadaki her canlıda gözlemlememiz mümkün. Duruma, kişiye ve şartlara göre de uyarlanmasından kasıt erkek avlanır, korur dişi mağarada çocuklarına bakardı.Tüm bunların yapabilmesi güçlü ve gücüne, icraatlarına güvenilecek bir karşı cinsle mümkündü. Uyarlanan kısmı ise tam olarak bu noktada başlamakta yani güç kavramının kadın için ne ifade ettiğiyle. Güç bazen fiziksel görünüşü çağrıştırsa da kimisi de para diyebilir bu sorunun cevabına. Asıl cevabı sağlam bir karakter olsa da...Durum her ne kadar çözümlenemez bir karşı cins çatışması gibi görünse de insanoğlunun karşılıklı olarak ortak istekleri ve beklentileri vardır. Her iki taraf da sevilmek ve bunu bilmek ister. Hatta konuyu biraz da bireyselleştirmek gerekirse kişinin hayattan beklentileriyle karşı cinsten beklentileri paralellik gösterir. Bu sebepten soruyu ‘’insanlar hayattan ne ister’’ şeklinde de değiştirebilmek mümkün. Mükemmeli aramak hayalî, bulmaksa imkânsızdır. Bu sebepten her insan ideallerini göz önünde bulundurarak kendi mükemmelini arar. Yasemin Aşık 11 Açık Kapıyı Görünce Dayanamam Ne güzel bir uygulamamış şu açık kapı iş ortamı. Patron, başkan, müdür tanımadan kafana göre odasına dalıyorsun. İşte post-modern bir yönetim anlayışıdır bu uygulama. Köhne ve standart prosedürlere uyarak ast-üst ilişkisine dikkat ederek hareket etmek yıllardır canımı çok sıkmış ve beni kendimden almıştır. Bu yeni uygulama tam bana göre. Ne mutlu bize ki çok sayıda üst kademedeki yöneticilerin artık evrensel yönetim anlayışını benimseyerek iş hayatına katkı sağlamaya başlamışlardır. 1990’lı yıllara kadar bir işletme veya kuruma gittiğinizde; bırakın üst yönetici veya genel müdürü görmek, daha aşağı kademelerde görevli olan orta düzey yöneticilerine ulaşmak bile imkânsızdı. Dosyalar, evrak, formlar, harçlar her şey tamam olsa bile en basit idari işiyapmanız günlerinizi belki aylarınızı alabilirdi. Bürokrasi canavarı üstünüze öyle geliyordu ki geriye bakmadan kaçmak zorunda kalabilirdiniz. Hele ki sizin dosyanıza bakan memura hafiften sesinizi yükselttiğinizde, işte bittiniz andır o an. Artık unutun o dosyayı. Dosya masadan masaya, ofisten ofise, hatta ilden ile dolaşıp kaybolmazsa ilk çıktığı masaya geri döndüğünde siz bir yaş daha büyümüş ve saçlarınız ağarmış olurdu. Hey gidi günler! Bazen o günleri özlüyorum desem de inanmayın. Günümüzde pek çok resmi, özel kurum ve kuruluşta “Açık Kapı Yönetim” şekli benimsenmeye başlandığını görmek çok umut verici bir olay. Pek çok valilikte, belediyede, hastanede ve holdingde bu tür uygulamalara rastlayabilirsiniz. İşin özünde şu var; eğer seninle birebir ilgili olan memur veya orta kademedeki yönetici işini yapamıyor veya kasıtlı olarak işini yokuşa sürüyorsa işte o zaman hiç beklemeden doğru genel müdürün veya patronun makamına çıkıyorsun. Daha önce randevu alman gerek yok. İçeriye girip maruzatını bildiriyorsun. İşte o an senin işini yokuşa sürenin yerine olmak istemezsin. Bu uygulamayı siz de seveceksiniz ancak işi abartmamakta fayda var. Daha işlemlerin başında diyelim ki evrakın eksik ve sen eksiğini tamamlamıyorsun dolayısıyla işin bir yerde tıkanıyor. Sen şimdi “Açık Kapı” mevzusun biliyorsun ya, direk genel müdürün odasında soluğu alıyorsun. Başka bir deyişle “Açık Kapıyı Görünce Dayanamam” diyorsun. Sonuç ne oluyor? Ben sana söyleyeyim. Üstüne düşeni yapıp da evrakını getir- mediğin için işin tamamlanmıyor. Bütün memur ve yöneticilerin karşısında artık damgalanmış biri haline geliyorsun ve yüzüne bile bakmazlar. Onun için bana sorarsan her açık kapıyı görünce yok illa gireceğim diye tutturmamak lazım. Bu şekilde her gün senin gibi sadece 10 kişi ortaya çıktığını düşün. O genel müdür veya patronun halini düşünemiyorum. Çağdaş bir uygulama, çağdaş bir anlayış ve mantıklı davranışlarla mükemmel sonuçlar verebilir. İnanmıyorsan deneyebilirsin. Davut Dabirrahmani 12 “Pokemon Çılgınlığı’’ Son zamanlarda birçok kişi tarafından trend haline gelen dijital oyun ‘’Pokemon Go’’. Peki bu kadar ilgi görmesindeki sebepler nelerdir? Digital bir oyunun insanlar üzerindeki etkisi neler? Çağımızın popüler aktivitelerinden biri olan oyunlar, büyük bir kitle haline gelmiştir. Dolayısıyla, digital dünyada oyunların artması kaçınılmaz bir gerçektir. Araştırmalara göre, oyunların insan üzerinde birçok psikolojik etkisi bulunmaktadır. Digitalleşen hayatla birlikte gerçek hayattan soyutlanan bireyler olduğunu söyleyebiliriz. Bireyselleşmekle birlikte bir ‘’topluma ait olma ihtiyacı’’ hissedilmektedir. Bu durum bireyin oyuna bağımlılığıyla baş göstermektedir. Kişi oyun oynayarak bir yere ait olma, sosyalleşme isteğini içten içe kapatmak ister. Hal böyle olunca, Pokemon Go ve türevi oyunların cezbedici hale geldiği görülmektedir. Bu oyunun, gerek sosyal medyada, gerek toplumda yer etmesinin en önemli sebeplerinden biri de diğer insanlarla etkileşim halinde olma, paylaşma unsurlarını içeriyor olması. Kişiler günlük ve iş yaşamlarında yaşadığı rutin hayatı, Pokemon Go ile birlikte digital olarak renklendiriyor gibi gözükebilir. İnsanlarla etkileşim halinde olma duygusu bireye digital olarak sunulmuş bir eğlenceli aktivite gibi görünse de, gerçekte olumsuz etkileri fazladır. Günlük ve iş yaşamlarını olumsuz şekilde etkileyebilir. Pokemon çılgınlığı diye adlandırdığımızda hiçte yadırgamıyoruz öyle değil mi? Bu çılgınlığın olumlu yanlarını görmezden gelemeyiz tabiki. Genelde oynanan oyunlar için konuşursak, elbette zihinsel, ruhsal ve duygusal açıdan geliştirici etkileri vardır. Ama bağımlılık oluşturma riskini düşünürsek çılgınlık demek yerinde oluyor. Bu nedenle, ister yetişkin ister çocuk olsun önceliklerinizi belirlemek ve eksik kısımların altında yatan sebeplerin fark edilmesi yararlı olacaktır. Herhangi bir nedenle yaşadığınız çatışmaların çözümüne gitmek en azından oyunları olumlu şekilde sürdürmenizi sağlayacaktır. Aktivite olarak gerçek hayata taşımadan oynayacağınız oyun başta sizi olmak üzere toplumu da yararlı etkileyecektir. Psikolog Safiye Çakabay 13 Mutlu Olmak Zor Değil Yaşam bir yolculuktur. İnsanların bu yolculukta en büyük istekleri mutlu olmaktır. Peki mutluluk nedir ? Mutluluk her an her yerdedir. Duyduğumuz bebek sesinde, yemyeşil ağaçlarda, ışıltılı gökyüzünde, denizde süzülen geminin sesinde.. Asıl iş bunları görmek. Yaşarken farketmek. Nefes aldığını hissetmek. Çok hızlı yaşıyoruz ve herşey o kadar monotonlaşıyorki farklı şeyler arıyoruz, mutluluğu uzaklaştırıyoruz. Ulaşılmayacak kadar zor bir konuma getiriyoruz mutluluğu. Sahip olmak istediğimiz herşey bize mutluluk getirmez. Sahip olduklarımız bize mutluluk vermiyorken. İsteklerimiz, hayallerimiz elbette olacak. Bunlar bizi güçlendirecek. Ama elimizdekilerin farkında olmak yeni hedeflerimize yürümekte yolumuzu açacaktır. İçinizdeki enerjiyi sahip olduklarınız için kullanmayı deneyin ve bakış açınızı yumuşatın. Tebessümü yüzünüzden eksik etmeyin. Bırakın gülüşünüz dudaklarınızdan eksik olmasın. Etrafınıza yaydığınız pozitif enerjiden siz ve ruhunuzda fayda sağlasın. Gülüşünüzden hem kendiniz hemde etrafınızdakiler yararlansın. Mutluluk içinizde ve onu dışarıya çıkarmak sizin elinizde.. Psikolog Gizem Değer 14 Sıradışı Piyano Evi Çin / An-Hui Huainan Güneş Yörüngesi Evi Christian Wassmann Florida Ters Ev Polonya Szymbark 15 Çizme Ev Mpumalanga Güney Afrika Nautilus Evleri Mexico City Meksika 16 Film Önerileri 50/50 (Şansa Bak) 27 yaşındaki bir adama konulan kanser teşhisini konu alan ve onun hastalığı yenmek için yapmış olduğu mücadele üzerine yapılmış gerçek bir hikayeden uyaranma bir dram-komedi filmidir. My Sister’s Keeper (Kız Kardeşimin Hikayesi) Anna Fitzgerald doktorların önerisiyle; genetik müdahaleler yapılarak dünyaya getirilmiş bir çocuktur. Doğumunun amacı olarak, lösemi hastası olan ablası Kate’in tedavisi ve nihai aşamada gerekli olan böbrek naklinin Anna’dan yapılması düşünülmektedir. 17 Kitap Önerisi “ Sistemin içinde kaybolmaya yakın, başkaları için bedenine değer biçen ve sağlığını hiçe sayan bir genç kadın ve ona kendi potansiyelini keşfetmesinde yardımcı olan gizli bir kahramanı!” “Aşkım Diyetteyim” Türkiye’nin ilk diyet romanı olma özelliğinin yanında; aşk, ihanet, iş hayatı, ilişkiler, aile, sağlıklı beslenme, davranışlar ve hayata dair bir çok konuyu içermektedir.Farkında olmadan bedeninize aldığınız tüm toksinler ve toksinler kadar zararlı düşüncelerden arınmak beden ve zihin sağlığınız için en büyük yardımcınız olacaktır. Aşkım Diyetteyim ile kazanacağınız “Farkındalık” sağlıklı beslenmenin ve yaşamın temelini oluşturacaktır. “Unutma bedenin seni, yediklerini, duygu ve düşüncelerini, hatıralarını kısacası her şeyini taşıyan biyolojik bir cihaz. Bu cihaz sadece maddeye değil, duygulara da enerjiye de bağlı bir cihaz. Ona iyi bak ve onunla iyi anlaş…” Yağmur belki siz belki de en yakınızdaki bir kişi, eş ya da dost, ama umarım Aliko ta içinizdedir! Gerek olursa: Yrd. Doç. Dr. Yonca Sevim, Aşkım Diyetteyim romanıyla eğlenceli ve akıcı bir biçimde sağlıklı beslenme yöntemlerini anlatıyor. 18 Sağlık Isırgan Otu’nun Faydaları İdrar sorunu olan kişilerin derdine devadır, Anemi tedavisinde kullanılan ilaçların yanına ek ürün olarak kullanılabilir, Şifalı otların başını çeken ısırgan otu kanser hastalığını önler ve kişilere sağlıklı yaşamın kapılarını aralar, Kolesterol ve tansiyon problemi olan kişilerin her gün çayını tüketmesi halinde sorunu ortadan kaldırır, İçerisinde yüksek miktarda demir vitamini bulunduğu için demir eksikliği yaşayan kişilerin sorunlarını giderir, Sindirim sisteminde olumlu etkiler yaratır ve diğer pek çok organı temizler Artrit semptomlarını hafifletir ve enfeksiyonlara karşı direnç kazandırır, Regl döneminde görülen gerginliği ve kasıklar da oluşan ağrıyı giderir, Özellikle lohusalık döneminde çayı ve yemeği sık, sık tüketilmelidir, Ciddi derece de süt yapan bu ot aynı zamanda sütün kalitesini de artırmaktadır, Cinsel iktidarsızlık çeken kişilerin sorunlarını giderir, Vücutta oluşan şişkinliği giderir ve gaz problemine iyi gelir, Ergenlik sürecinde çıkan sivilceleri iyileştirir ve ödem söktürür, Böbrekleri temizler ve karaciğerin yenilenmesinde fayda sağlar Bitkinlik ve kuvvetsizlik durumlarına karşı iyi gelir, Öksürük problemini olan kişilerin düzenli olarak ısırgan otu kullanması halinde sorunu giderir, Kandaki şeker düzeyini dengeleyen bu bitki aynı zamanda da kanı temizler, Soğuk algınlığına karşı oldukça etkilidir ve bağışıklık sistemini de kuvvetlendirir, Şeker hastalığı ve romatizmal sıkıntıları olan kişilerin sürekli kullanması halinde bitkinin içerisinde bulunan etkili maddeler şifasını gösterecektir, Kabızlık sorunu çeken kişilerin çayını hazırlayıp aç karnına içmeleri halinde sorunu ortadan kaldıracaktır, Egzama, bahar nezlesi ve alerjik durumlara karşı hem önleyicidir hem de iyileşme sürecini hızlandırır. 19 Gelecek Etkinliklerimiz 20 Ben Olsaydım -?- Ben Yazınızı yazın, fotoğrafınızı koyun, fotoğrafını çekin ve info@piengo.com adresine gönderin. Gelecek sayımızda sizi de aramızda görelim.