VIDEO CLIPS Did you see Michael Jackson`s twenty
Transkript
VIDEO CLIPS Did you see Michael Jackson`s twenty
VIDEO CLIPS Did you see Michael Jackson's twenty-minute pop video 'Thriller'? See: Görmek Twenty-minute: Yirmi dakika Michael Jackson’ın 20 dakikalık Thriller pop videosunu/klibini gördünüz mü? He had to spend over $ 800,000 to make it, and it became very famous all over the world. Spend: Harcamak Over: Üstünde, üzerinde Make: Yapmak Become: Olmak, haline gelmek Famous: Ünlü All over the world: Tüm dünyada O onu (klibi) yapmak için $800.000’ın üzerinde harcamak zorunda kaldı ve o (klip) tüm dünyada çok ünlü oldu. Unknown singers and groups can become rich in one night when their pop videos get on the American MTV channel. Unknown: Bilinmeyen Singer: Şarkıcı Rich: Zengin One night: Bir gece Get on: Çıkmak Bilinmeyen şarkıcılar ve gruplar Amerikan MTV kanalında klipleri yayınlandığında bir gecede zengin olabilirler. The Birmingham group 'Duran Duran' became famous only after their first video. That made all the difference. Only: Sadece, yalnızca After: Sonra First: İlk Difference: Fark Birminghamlı grup Duran Duran sadece ilk videoları sonrasında meşhur oldular. O (klip) bu farkı yarattı. Videos became the biggest thing in the pop music world in the 1960s. Biggest: En büyük Thing: Şey 1960’larda pop müzik dünyasında videolar en büyük/önemli şey oldular. British record companies are now spending more than £ 12 million a year on videos of new records. British: Britanyalı Record: Kayıt Company: Şirket Now: Şimdi, günümüzde More than: Daha fazla Year: Yıl New: Yeni Britanyalı kayıt şirketleri günümüzde yeni video kayıtlarına bir yılda £12 milyondan fazla harcıyorlar. With these videos, singers and groups get on TV. People can also buy these videos in shops. With: ile, birlikte Also: de/da Buy: Satın almak Shop: Dükkan 1 Şarkıcılar ve gruplar bu videolarla televizyona çıktılar. İnsanlar bu videoları (CD’leri ya da kasetleri) dükkânlardan da satın alabilirler. These two things make singers and groups famous. Bu iki şey şarkıcı ve grupları ünlü yapar. They can't become famous if thev don't make a good video. Good: İyi Eğer onlar iyi bir video yap(a)mazlarsa, ünlü olamazlar. Record companies send Jools Holland, the director of a British TV pop music programme, hundreds of videos every year. Send: Göndermek Director: Yönetici, yönetmen Kayıt şirketleri bir Britanya TV (kanalının) pop müzik programı yönetmeni Jools Holland’a her yıl yüzlerce video gönderirler. "I must say that most pop singers are very bad actors" says Jools, Say: Söylemek Most: Birçok, çoğu Actor: Aktör Bad: Kötü Jools der ki, “pop şarkıcılarının birçoğunun çok kötü aktörler olduklarını söylemeliyim” "but they don't look bad when record companies spend thousands of pounds on these videos. But: Fakat, ama Look: Görünmek Thousand: Bin “fakat kayıt şirketleri bu videolara binlerce poundu harcadığında, onlar kötü görünmüyorlar.” We've got some excellent film directors in Britain. Have got: Sahip olmak Some: Bazı, birkaç Excellent: Mükemmel Britanya’da bazı mükemmel film yönetmenlerimiz var. Their videos are very good - much better than the American ones. Much: Çok, daha Better: Daha iyi Onların videoları çok iyidir – Amerikalı olanlardan çok daha iyidir. Jools Holland gets all kinds of videos: Get: Almak, edinmek All: Hepsi, tümü Jools Holland tüm video çeşitlerini alır: some cost more than £50.000 for three minutes of film; Cost: Ücret, değer, bedel, masraf, harcama 2 Kind: tür, çeşit Bazıları üç dakikalık film için £50.000’den daha fazla tutar; others, from new groups cost £500 or less. Other: Diğer, öteki Less: Daha az Or: Veya yeni gruplardan (gelen) diğerleri, £500 veya daha aza mal olurlar. 3