Güney Kürdistan`ı Đşgal etme Provası sonrası Gündeme
Transkript
Güney Kürdistan`ı Đşgal etme Provası sonrası Gündeme
1 Güney Kürdistan’ı Đşgal etme Provası sonrası Gündeme gelen Çözüm sorunu / G.Doxan Uzun bir süreden beridir Türkiye sınırları içinde meydana gelen saldırılar sonrası Türkiye’nin PKK saldırılarını durdurması adı altında Güney Kürdistan’a girmesi için, Ülkedeki ırkçı şoven basın ve görsel medya ile kimi çevreler militarizmi körükledi. Türkiye kamuoyuna milliyetçilik şerbeti içirilerek toplum önünü göremeyen bir sarhoşa çevrildi. Geçmişteki dönemler de kuzey ırak’a ( Güney Kürdistan ) girdik giriyoruz söylemleri tamamen propaganda ve kamuoyunu tatmin etmeye yönelik olduğunu söylemiştik. Dağlıca Baskını sonrası tansiyon tam yükseldi. Başbakan Erdoğan havayı yumuşatmaya çalışmak amacı ile 5 Kasım 2007 de Beyaz sarayda Georg W. Busch ile görüşüleceğini açıkladı. Belirtilen tarihte Beyaz Sarayda görüşme gerçekleşti. O görüşmede ABD Başkanına neler konusunda söz verildiği pek açığa çıkmadı. Ama gerek basın ve gerekse CHP ve MHP nin açıklamaları Başbakan Erdoğan’ı öylesine bunalttı ki, Erdoğan “ terörle mücadele kapsamında yapılan sınır ötesi operasyon için, “destek karşılığında ABD'ye Türkiye'nin birşey vereceğine” ilişkin eleştirileri yanıtlarken, “Bu değerlendirmeler hiç şık değil, çok çirkin, çok alçakça. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, bir şeyler vermek karşılığı böyle bir işbirliğine girecek kadar şerefsiz değildir” 26.Aralık 2007 Hürriyet Gazetesı “ Biçimindeki açıklaması ile kamuoyunu ikna ya çalıştı. Sonuç olarak ABD Kendi denetiminde olan Irak Hava sahasını Türk savaş uçaklarına açtı, dahası Lojistik enformasyon akışının sağlandığı “Genelkurmay Başkanı Büyükanıt, TSK'nın PKK'ya yönelik hava harekâtının ardından Kanal D'den Mehmet Ali Birand'a konuştu. Dün akşam Kanal D Ana Haber Bülteni'nde yayımlanan söyleşide Orgeneral Büyükanıt sorulara özetle şu yanıtları verdi:.. (ABD'nin katkısı ne oldu sorusu üzerine) Amerika istihbarat verdi. Ama istihbarat kadar önemli olan başka bir nokta var. Asıl önemlisi, Amerika dün gece, Kuzey Irak hava sahasını bize açtı. Amerika dün gece Irak hava sahasını açarak bu harekâta onay vermiştir. Đstihbarat açısından da hiçbir sıkıntımız yoktur.” Radikal Gazetesi 17 Aralık 2007. açıklaması ile ABD nin Irak Hava sahasını açtığını resmi ağızlardan öğrenmiş olduk. Irak hava sahasının açılması ve lojistik destek akışından sonra Türk Hava Kuvvetlerince Havadan Güney Kürdistan federe bölgesi sınırları içinde PKK’nın mevzilendiği bölgeleri defalarca Hava hareketi ile 21 Şubat 2008 gününe kadar bombalamayı sürdürdü. Bu Hava hareketleri Türkiye deki Militarist ırkçı çevreleri kısmen de olsa rahatlatmıştı. Ama bu çevreler bununla yetinmemişlerdi. Bir kara hareketi yapılmadan PKK ‘nın sonunun getirilemeyeceği yönünde seslerini yükselterek ahkâm kesmeye başladılar. Bu çevrelerin seslerinin yükseldiği günlerde sınıra askeri birlikler ve askeri teçhizatın sevk edilmiş olduğu açıktan bilinen bir gerçekti. Askeri sevkiyat ve sınırdaki askeri konuşlanmalar sürerken Irak Başkenti Bağdat’a Askeri ve politik ziyaretlerde sürüyordu. Ama bu ziyaretlerde nelerin pazarlık konusu yapıldığı konusunda çok şey söyleniyordu. Tamda bu ortamda El.Arabiye Televizyonu, FKB Başkanı Mesut Barzani ile yaptığı canlı programda “ 1 Bizim artık Irak Hükümetine, Türkiye’nın saldırılarına karşı bir tavır alın dememiz gereksizdir. Çünkü onlar da Türkiye’nin hergün ordusuyla, uçaklarıyla 2 Irak’ın egemenliğini ayaklar altına aldığını görüyorlar. Sabrın da bir sınırı vardır… Şunu bildiriyorum ki Türkiye’nin Federe Kürdistan topraklarına olan saldırıları devam ederse artık sessiz kalmayacağız.“ Biçimindeki açıklamaya Türkiye Dış işleri bakanı Ali Babacan Rusya yolculuğu sırasında uçakta Bir gazetecinin, “ 2 Irak'ın kuzeyine yönelik operasyon” konusundaki açıklamalarıyla ilgili sorusu üzerine Babacan, "Dün söylediğim şeyler, aylardır söylediğimiz ve yeni olmayan şeyler. Biz aylardır her türlü askeri enstrümanın bir seçenek olarak masada olduğunu zaten söylüyoruz" Biçimindeki değerlendirmesi ile bir kara hareketinin yapılacağı haberini vermiş oluyordu. Ne var ki kimi savaş stratejistlerine göre bu mevsimde ve bu hava koşullarında bir hareket beklentisi oldukça zayıf bir ihtimaldi. Karşılıklı bu açıklamalar sürerken 21 Şubat 2008 günü MGK toplandı. Satır arasında basına yansıdığı kadarı ile kara hareketi kararının toplantıda alındığı anlaşılıyordu. Genelkurmay Başkanlığı 22 Şubat 2008 de yayınladığı 14/08 sayılı basın açıklaması ile 21 Şubat 2008 günü saat 19.00 itibari ile “ 3 Hava Kuvvetleri ile desteklenen bir sınır ötesi kara harekâtı başlatılmıştır. Bugüne kadar icra edilmiş olan hava operasyonlarının devamı niteliğindeki kara harekâtının hedefi, PKK/KONGRA-GEL terör örgütü olup; sivillerin ve Türk Silahlı Kuvvetlerine düşmanca bir harekette bulunmayan yerel unsurların harekâttan olumsuz etkilenmemeleri için gerekli hassasiyetin gösterilmesine devam edilecektir.” Şeklindeki açıklama ile hem kara hareketinin başladığı ilan ediliyor ve hem de Güney Kürdistan ın Federe yönetimine aba altında sopa gösterilerek ayaklarını denk almaları açıklanmış oluyordu. Bu açıklama sonrası Savaş Medyası ve onun bir kısım köşe yazarlarınca zil takıp oynamaya başladılar. Masa başında savaş oyununu oynamayı sanat edinmiş olan bu kesim kendinden geçerek öyle bir rehavete kapıldılar ki, Kürtlerin bağımsızlık rüyasının sona erdiği, Barzani’nin Karizmasının çizildiğine kadar daha neler neler söylenmedi ki. Kara Operasyonunun başladığı Türkiye tarafından resmen ilan edilmiş olmasına rağmen Kürdistan Demokrat Partisi Dış Đlişkiler sözcüsü Sefain Dizai” 4 kendilerine ne de merkezi Bağdat hükümetine haber verdiği söyleyen Dizayi, olayı bölgede bulunan Peşmerge güçleri tarafından öğrendiklerini söyledi “ şeklindeki açıklama yapıldığında “ 5 peşmergeler de alarma geçti. Bölgesel Kürt yönetimi, ağır silahlarla donatılmış peşmerge güçlerini bölgeye sevk etti. Habur Sınır Kapısı'na sıfır nokta olan Zaho bölgesine ulaşan peşmerge kuvvetleri yerleşim alanlarının yanında sınırdaki karakollara konuşlandırıldı. Sınırdaki karakollarda peşmergeler de hareketlilik gözlenirken bazı karakollarda da zırhlı araçlar dikkat çekti.” Şeklinde haberler basına yansımasından önce. Cumhur Başkanı Abdullah Gül Irak Cumhur Başkanını Celal Talabani’yi telefonla arayarak yapılan Görüşmede, ‘’ 6 Biz Kürtleri iyi niyetli, kardeş ve dost olarak görüyoruz. Türkiye de Kürdistan Bölgesi ile ekonomik ilişkilerin her iki tarafa hizmet edecek şekilde geliştirilmesi için çaba gösteriyor’’ dediği belirtildi. Yazılı açıklamada, Türkiye’nin sınır bölgelerindeki saldırıları konusunda Abdullah Gül’ün bu saldırıların ‘’PKK amaçlı olduğunu’’ belirttiği kaydedildi. Görüşmede, Gül’ün Talabani’nin Türkiye’yi ziyaret etmesini istediği belirtildi. Açıklamada, Talabani’nin de daveti kabul ettiği ve sorunların kardeşlik çerçevesinde çözüme kavuşturulması amacıyla Türkiye’yi ziyaret etmeyi istediği belirtildi.” Basına yansıyan bu açıklamalarla, Her kes Şu soruları sordu kendi kendine. Hem Topraklarına Tecavüz var hem telefonla yapılan bir daveti kabul etmesi Talabani’yi yüceltir mi küçültür mü? Đkincisi Bu güne kadar Kürt ve Kürdistan kelimelerinden ürken 3 C.B.Abdullah Gül Kürdistan bölgesi tabirini kullanıyor. Bu tabirin Gül tarafından kullanılması ilginç değil mi? Dünya Basını, Türkiye’nin Güney Kürdistan’a yapmış olduğu Kara hareketine Kitlenmiş bir durumda iken “ 7 Irak Dışişleri bakanı Zebari ile telefonda görüşen Reuters Haber Ajansı, Irak Hükümetinin herhangi bir Türk saldırısından habersiz olduğunu söyledi. Reuters'in telefonla ulaştığı Zebari, "bu saatten sonra sınırdan gelecek herhangi bir sınır harekâtını kabul etmiyoruz" sözleri ile tepki vermesi ise Hoşyar Zebarinin işgal ettiği Dış işleri Bakanlığı koltuğundaki kariyeri açısından tam bir şaşkınlık örneği sergiliyordu. Başbakan R.T.Erdoğan yaptığı açıklama ile Önce Irak Başbakan’ı Malikiyi ve “ 8 MGK toplantısından sonra geceyarısı ABD Başkanı George Bush ile telefonla görüşerek sınır ötesi kara operasyonu hakkında bilgi verdiğini söyledi. Erdoğan, "Gece yarısı sonrasında ABD Başkanı Sayın Bush ile konuştum. Kuzey Irak'taki gelişmeler ile ilgili kendilerine gerekli bilgilendirmeyi yaptım” Biçiminde bir açıklama yaptı. Yapılan açıklamalar Türkiye kamuoyunu Güney Kürdistan topraklarında süren savaşa kilitledi. Kamuoyunun gündemi savasın gidişatını izlemeye kilitlenmiş oldu. Güney Kürdistan da Havadan ve karada savaş sürerek devam ediyor, tarafların kayıpları olduğu haberlerinden sonra cenazeler Ankara ya geldi. Bu süreçte Kamuoyu cenazelerle ilgili olarak sokak ve alanlarda iken, daha önce gündemden düşmeyen ve gündemi oluşturan türban’ın serbest bırakılması konusu unutulmuştu bile. Đşte bu savaş atmosferi ortamında ” 9 Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, üniversitelerdeki başörtüsü yasağını kaldıran anayasa değişikliklerini onayladı. “ Bu onaya Hürriyet yazarı Ahmet Hakan “ Çok ucuz oldu Abdullah Bey “ diye köşesinde yazdı. H.Gazetesi 24 Şubat 2008. Operasyonlara katılmaları istenen Korucular “10 Şırnak'ın Beytüşşebap Đlçesi'nde Mamxuran ve Jirki aşiretlerine mensup korucular, Đlçe Jandarma Karakolu'na çağrıldı. Burada kendilerine kara harekâtına katılacakları bilgisi verilen Jirkî aşiretine mensup korucular, operasyona katılmayacaklarını belirtirken, Mamxuran aşiretine mensup korucular ise, operasyona gönüllü olarak katılacaklarını bildirdi. Mamxuran aşireti başkanı ve aynı zamanda Mezra Beldesi Belediye Başkanı Hüsnü Timûr'ûn kardeşi Nesîm Timûr'ûn korucu başı olarak operasyona katıldığı belirtildi. Aşağı Dere (Gelîyê Jêr) Köyü'nde görev yapan 60 korucunun kesinlikle operasyona katılmayacağını belirtmesi üzerine Beytüşşebap Đlçe Komutanlığı'na bağlı askerlerce gözaltına alındığı öğrenildi.” Korucuların Operasyonlara katılmaması bir kırılmadır. Güney Kürdistan topraklarına yönelik yapılan kara operasyonunu eleştiren Kürt uleması “ 11 Türkiye’nin Federek Kürdistan Bölgesine yönelik başlattığı kara operasyonunu eleştiren Kürdistan Ulema Başkanı Mele 4 Ahmed Şirnaqî, Türk ordusuna karşı cihat ilan etti. Şirnaqî, "Türk ordusu işgalci. Kürtlere inkarcı yaklaşan bir devleti kabul etmeyeceğiz. Bütün Kürtler işgale karşı savaşmalı. ” Bir din adamının yapmış olduğu bu Çağrı güney Kürtleri arasında yankı buldu. Diğer yandan Türkiye’nin Güney Kürdistan’ın bir bölümünü işgal ederek tampon bir bölge oluşturma endişelerinden kaynaklanan, anayurdu savunma içgüdülerinden kaynaklı düşünce ile Tüm Güney Kürdistan düzleminde ve kısmen de olsa Irak özelinde kararlı bir karşı duruş sergilendi. Çatışmaları yakından takip eden dünya medyası yaptığı 12 değerlendirmelerinde ” Türk uçaklarının ABD istihbaratı desteğinde 16 Aralık'tan beri bir çok defa Türkiye'ye karadan sızmayı engellemek için Irak'ın kuzeyindeki PKK hedeflerine operasyon düzenlediği anlatılan haberde, PKK'nın Ankara ve bir çok uluslararası toplum tarafından terör örgütü olarak tanındığı belirtildi. Uzak doğu gazete ve televizyonların PKK'lı teröristler için 'isyancı' ifadesini kullanması dikkat çekti.” Bu haliyle ilk günde dünya medyası a) PKK teröristtir. b) ayrılıkçı isyancıdır. Gibi ifadeler kullanarak iki ye ayrılmış bir durumla kamu oyu önüne çıkmış oldu. Kara Hareketi Güney Kürdistan topraklarında devam ederken, Kürdistan Federe Devleti Parlamentosunun Toplanarak” 13 Türkiye'yi bölgede istikrarsızlık doğurmaya çalışmakla suçlayan Kürt parlamentosu ayrıca, "Uluslararası toplumun, Avrupa Birliği ve Irak'taki çok uluslu gücün seslerini yükselterek, Türkiye tarafından icra edilen bu yasadışı hareketleri engellemesini istiyoruz" biçiminde hükümet olarak tepkilerini ortaya koymuşlardı. “14 BM Genel Sekreteri Ban Ki-Mun, TSK’nın Federe Kürdistan bölgesinde gerçekleştirdiği kara harekatıyla ilgili olarak, "Türkiye'nin güvenlik endişesini anladığını, ancak iki ülke arasındaki sınırlara saygı gösterilmesi gerektiğini" belirtmesi Birleşmiş Milletler hukuku açısından ikiyüzlüce bir tavır, dahası Avrupa Ülkelerinin ve AB’liğinin Türkiye’nin yapmış olduğu kara hareketine karşı her zamanki gibi ikiyüzlüce tavırlarını sürdürdüler. “ 15 Uluslararası Kriz Grubu'nun (ICG) Ortadoğu ve Kuzey Afrika direktör yardımcısı Joost Hiltermann, TSK'nin PKK’ye karşı yürüttüğü harekatın, “Iraklı Kürdlere yönelik olarak da ayağını denk al“ mesajını taşıdığını savundu. Joost Hiltermann, Jamestown Vakfı adlı kuruluşun düzenlediği Türkiye-Irak-ABD ilişkileri konulu toplantıda konuştu. Hiltermann, “Iraklı Kürdlerin Kerkük'ün denetimini ele geçirme ve sonunda bağımsızlık arzusu taşıdığını “belirterek, TSK'nin harekatının, PKK'ye karşı askeri önlemleri alma hedefinin dışında, dolaylı olarak “Iraklı Kürtlere” de uyarı mesajı niteliği taşıdığını belirtti. 'Kürdlerin topraklarını genişletme ve Kerkük hedeflerinin“, Irak'ta sonuçta istikrarlı bir ülke oluşturmayı amaçlayan ABD'nin planlarına da karşı olduğuna değinen Hiltermann, ABD'nin Türkiye'nin süren operasyonuna "yeşil ışık" yaktığını söyledi “ Uluslar arası kriz gurubunun diğer açıklamalardan farklı yanı bu askeri hareketin ayni zamanda Güney Kürtlerine de ayağını denk al biçiminde bir belirleme var. Fakat harekete karşı tavır belirlemesi diğerleri gibi ikiyüzlüce. Ayni iki yüzlülük burada da hakim. 5 Hareketin üçüncü gününe gelindiğinde sitelere “16 ANKA ajansının iddiasina göre Türk Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, ABD Genelkurmay Başkanı Oramiral Mike Mullen ile 11 Şubat'ta telefonla görüştü. Bu görüşme sırasında Büyükanıt'ın kara harekâtı konusunu açması üzerine, ABD'li Komutan, "Bu konuyu telefonda görüşmeyelim. Ben 2. Başkanı James Cartwright'ı Ankara'ya göndereyim" dedi. ABD Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral James Cartwright 13 Şubat'ta Ankara'ya geldi.” Biçimindeki habere göre ABD nin 10 gün önceden haberdar olduğu akıllara takılmış oldu Đlk açıklamalarıyla hareketten haberimiz yok diyen ” 17 Federal Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari’ den Türk ordusunun Federe Kürdistan bölgesinde devam eden harekatına tepki ve uyarı geldi. Zebari, Türkiye nin “askeri operasyonlarının" tırmanması halinde bölgenin istikrarının olumsuz etkileneceğini” belirterek, harekata son verilmesini istedi. Bakan Zebari, Londra Radyosu"na yaptığı açıklamalarda, “Türk hükümeti, Irak Hükümetine altyapının hedef alınmayacağına söz verdi ancak Türk ordusu, şimdiye kadar beş köprü yok etti " biçimindeki açıklaması ile harekâttan bal gibi haberdar olduğunu farkına varmadan itiraf etmiş oldu. Basına intikal eden aleyhte kimi haber ve açıklamalar karşısında Genel Kurmay Başkanlığı 22 Şubat günü 16/8 sayılı basına muhtıra niteliğinde yayınladığı basın açıklamasında “ 18 Genelkurmay Başkanlığı harekâtla ilgili bilgileri basın açıklamaları yoluyla kamuoyu ile paylaşmaktadır. Yetkisiz personelin kurum adına izinsiz açıklama yapması veya bilgi vermesi söz konusu değildir. Halkımızın isim zikretmeksizin askeri yetkililer kaynak gösterilerek verilen haberlere itibar etmemesi ve bunlara ihtiyatla yaklaşması önem taşımaktadır. Kamuoyuna ve Türk basınının değerli mensuplarına saygı ile duyurulur “ Bu açıklama halkın haber alma özgürlüğüne getirilen bir kısıtlama dan da öte basına ambargo niteliği taşıyan bir muhtıra niteliğindedir. 24 Şubat’a gelindiğinde Bir helikopterin PKK tarafından düşürüldüğü haberleri internet sitelerine yansıdı. Bu haberin ardından, Genelkurmay Başkanlığı da yayınladığı basın bildirisinde “ 19 Gün boyunca meydana gelen çatışmalarda 8 personelimiz şehit olmuş; bir helikopterimiz, bilinmeyen bir nedenle, sınırımıza yakın bölgede kırıma uğramıştır. Helikopter, olay yerinde ilgili teknisyenler tarafından incelenmektedir. Sıcak temas durumu üç ayrı bölgede halen sürmekte olup; çetin hava ve arazi şartlarında ilerleyen birliklerimizin harekatı, planlanan hedeflere ulaşılıncaya kadar aynı kahramanlık ve kararlılıkla devam ettirilecektir. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.“ Biçimindeki açıklama Kamuoyunu pek tatmin etmemişti. Helikopterin kırıma uğramasının anlamı nedir diye soruluyordu. Bu arada, Güney Kürdistan topraklarında Bir tampon bölge oluşturulması konusu basına yansıyan haberler den sonra “ 20 The Washington Post gazetesi, TSK'nın 21 Şubat'ta Kürdistan`ın Güneyine yönelik başlattığı harekattan peşmergelerin huzursuzluk duyduğunu yazdı. Gazetenin Federe Kürdistan Bölgesinden aldıgı bilgilere dayanarak yayınladıgı yazıda, bölgenin büyük bölümünü kontrol eden peşmergeler için sınır boyunca meydana gelen şiddetin giderek daha rahatsız edici bir durum 6 oluşturmaya başladığı belirtildi. Haberde, peşmerge güçlerinden "tümgeneral" rütbeli olarak tanıtılan Haşim Sitai, "Eğer Türkiye, şu anda olduğundan daha yakına gelirse, onları yüzde 100 durduracağız" Đfadeleri manşetlere çıkmış oldu. Đşin daha ilginç yanı “’ Federal Kürdistan Bölge (FKB) Başbakanı Neçirvan Barzani, Türk ordusu tarafından Kürdistan Bölgesi’nde düzenlediği askeri harekât hakkında yaptığı açıklamada,… " Operasyondan son anda haberimiz oldu…“ ‘Mesut Barzani’nin operasyonların durdurulması için ABD başkanı George W.Bush’a bir mektup gönderdiğini ve bu operasyonlara müdahale etmesini istediğini’’…. Kanîmasi'de bulunan Türk tanklarının karşılıklı yapılan bir protokolle burada kaldığı ve buna uyulması gerektiğini kaydetti. Kısa bir süre önce operasyon kapsamında buradaki Türk birliğinde bulunan tankların mevzilerinden çıkmasının "endişelere yol açtığını" ifade eden Başbakan Barzani, "Sivil halkın tepkisiyle ve Peşmergenin olaya el koymasıyla tanklar geri dönmüştür" diye konuştu.” Ne var ki Türkiye nin yapmış olduğu kara harekâtından Neçirvan Barzani nin son anda haberdar olması inandırıcı olmadığı gibi düşündürücü bir olay olsa gerek. Diğer yandan 1993 yılında Güney Kürdistan topraklarına uluslar arası anlaşmalar gereği “ 21 Güney Kürdistan'ın Batufa, Bamerni bölgelerinde bulundurduğu tankların operasyon bölgelerine hareket etmesi halk tarafından engellendi. Türk askerleri ile halk arasında yaşanan gerginliği peşmergeler önlerken, tanklar birliklerine geri döndü. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Güney Kürdistan'a yapmış olduğu sınır ötesi kara harekatı kapsamında, Batufa ve Bamerni alanlarında bulunan tank birlikleri de birliklerinden çıkarak operasyona katılmak istedi. Ancak Şeladıza ve Bamerni bölgelerinde bunu gören binlerce kişi birliklerin etrafındna insan duvarı örerek tankların geçişine izin vermedi. Türk askerleri ile halk arasında yaşanan gerginliğin üzerine peşmerge güçleri bölgeye gönderildi. Peşmergeler Türk askerleri ile halkın arasına girerek çatışma çıkmasını engellerken, protestolar üzerine Türk tankları birliklerine geri dönmek zorunda kaldı.” Haberleri basına yansıyınca güney Kürdistan federe bölgesindeki Kürt lerle Türk ordusu arasındaki havanın gergin olduğunu anlamaya kâfi gelir nitelikte olduğu kanısındayım. Güney Kürtleri ile Peşmergelerin tanklara karşı koyarak tankların mevzilerine geri dönmeleri tartışmaları sırasında taraflar arasında tansiyonu yükseltir havayı gerginleştirir. Bu kararlı tutum ve direniş karşısında tanklar bir çatışmanın eşiğinden mevzilerine döndüğü günün konusu olmuştu. Çatışma alanında hava bu denli gerginliğini sürdürürken; Basına Yansıyan Cenaze törenlerindeki görsel TV. Görüntüleri ile Görsel medyadaki ırkçı şoven savaş çığırtkanlığı ve savaş tamtamları karşısında insanın etkilenmemesi imkânsız. Bu durumdan olumlu yönde etkilenenlerden bir tanesi de Popstar sanatçı olan Bülent Ersoy. " 22 Başkalarının savaşı için doğurduğum çocuğu toprağa veremem" diyen Ersoy’un yoğun ilgi ile karşılanırken, jüri üyelerinden Ebru Gündeş ise, "Đnşallah Allah bana bir oğul nasip eder de anlı şanlı askere yollarım" ifadeleri ile Ersoy’a karşılık verdi. Bunun üzerine Ersoy araya girerek, "ondan sonra da ölüsünü eline alırsın" Biçimindeki karşılıklı atışmalı açıklama toplumsal tepkinin ipuçlarını veriyordu. Aslında Bu belirlemeyi birilerinin daha önceleri yapmış olması gerekliydi, ama cesaret eden olmadı. Bu açıklamayı yapmak pop star ERSOY’a nasip oldu. 7 Güney Topraklarında Çatışmaların tüm şiddeti ile devam ettiği açıklamaları yanı sıra “ 23 Türk ordusunun Güney Kürdistan’da başlattığı operasyon altıncı gününe girerken El-Cezire televizyonu Türk ordusunun sınırdaki Hıristiyan Di Tata köyünü bombaladığını bildirdi. El Cezire haberinde bölgedeki Hıristiyanların köylerini terkettiklerini kaydetti… Bu köyde hiçbir PKK gerillası bulunmamasına rağmen Türk ordusunun burayı top ateşine tuttuğunu söyleyen El-Cezire televizyonu, köyde yaşayanların bu durumu anlamakta güçlük çektiğini ifade etti. “ Bu sınır köyünün bombalanması ile ilgili basına yansıyan haberler, sınırın iki yakasında da politik atmosferi daha da gerginleştirdi. Bu tür olayların gelişmesinden rahatsızlık duyan “ 24 Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Parlamentosu, TSK'nın operasyonuyla ilgili olağanüstü toplandı. Parlamento Başkan Yardımcısı Kerküki 'Türk askerinin bir an önce sınırlarımızın dışına çıkmasını istiyoruz “ Belirlemesi ni yaptı. Bu açıklamanın temel nedeni, Güney Kürdistan halkı ile peşmergelerin işgal hareketinden duydukları rahatsızlığın Güney Kürdistan topraklarında var olan istikrarı bozacağı endişelerinin verdiği baskıdan kaynaklandığı da bilinen bir gerçek. Güney Kürdistan da ve Iraktaki rahatsızlığa paralel olarak Türkiye ye gelen asker cenazeleri de doğal olarak politik atmosferi daha da ağırlaştırıyordu.Yapılan Cenaze “25 Törenin ardından, cenaze namazına da katılan, çoğunluğunu kadınların oluşturduğu yaklaşık bin kişilik grup, hükümete ve terör örgütüne yönelik ‘Kahrolsun PKK’, ‘Şehitler ölmez vatan bölünmez’, ‘Tayyip, oğlunu askere gönder’, ‘Mecliste PKK istemiyoruz’ ve ‘Asker devletin başına sen gel’ sloganları attı.” Dahası “ 26 Vatandaşlar, ikindi namazı için camiye girişinde Başbakan Erdoğan'ı "Tayyib oğlunu askere gönder" sloganı, "yuh" ve "ıslık" sesleriyle protesto etti. Erdoğan'a cami çıkışında da "Bu asker yatmadı, vatanını satmadı" sloganıyla tepki gösterildi… Emekli memur olan bir şehit yakınının Büyükanıt’a "Yeter artık bitirin Allah aşkına" diye seslendiği duyuldu. Aynı şehit yakını MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye de "Neden hep fakir ailelerin çocukları şehit düşüyor" diye sordu. Kılıç'ın kardeşi Atilla Kılıç başsağlığı dileyen Erdoğan'a "Tek derdi vatandı" derken, Başbakan ise, "Hainlerden hesap soruluyor" karşılığını verdi “ Bu sloganlar ve tepkiler toplumun ne denli rahatsız olduğunun bir göstergesi. Politik Söylemler ile Boyalı basın ve görsel Medyanın ülkede Yaratmış olduğu Frankeştain canavarı sahibine dönmüş bir vaziyet aldı. Diğer yandan Diyarbakır Mitingi ile start alan kitlesel mitingler neyin habercisi dersiniz? Ayrıca Diyarbakır Mitinginde taşınan anlamlı afiş” Talabani Uyan Biz sabah yemeği olursak, sizde Aksam yemeği olursunuz.” Sınırın iki yakasında yükselen tepkilerden dolayı Talabani ziyaretinin ertelendiğini ilk günden dış işleri bakanınca açıklanmıştı. Türkiye deki savaş medyasının olumsuzlukları olumlu göstermeğe yönelik yapmış olduğu abartılı yalan yanlış propaganda ya yönelik tüm Kirli haber furyasına rağmen “ 27 Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TSK'nın Kuzey Irak'a icra ettiği operasyonun 'tam zamanında' yapıldığı söyledi. Gül, "Bu operasyon yarın yapılsaydı çok daha fazla şehitle yapmak durumunda kalınırdı" Biçimindeki açıklama ile işlerin hiçte yolunda gitmediği gerçeğini gizleyemiyordu. Ayrıca “Gazetecilerin bir tampon bölge oluşturulup oluşturamayacağına ilişkin sorusu üzerine Gül, "Bunlar askeri-politik 8 konulardır. Önemli olan bu aşamada askeri ve diplomatik altyapının hazırlanmasıydı" karşılığını verdi.” Cumhur Başkanı Gül Tampon Bölgenin oluşturulmayacağı konusunda kesin bir ifade kullanmıyordu. Devletin ajandasında bir tampon bölge yaratma rüyası olduğu geçmişten beri bilinen bir gerçek. Her açıdan tansiyonun yüksek olduğu bu günlerde ( Mart ayın da ) Ankara’ya gelmesi beklenen “ 28 Washington yönetiminin beyni ve savaşlara yön veren adam olarak kabul edilen Amerikan Başkan Yardımcısı Dick Cheney Ankara’ya yapacağı resmi ziyareti son anda iptal etti.”haberi tansiyonu daha da yükseltti. ABD savunma bakanı Robert Gates’in Türkiye ye gelmeden önce Hindistan da yapmış olduğu açıklamalar la ABD nin Türkiye den istediklerini kamuoyuna duyurmuş oldu. Güneye Yapılan Operasyon konusun da’da “ 29 Türklerin operasyonu olabildiğince kısa yapmaları ve Irak'tan çıkmaları çok önemli. Akıllarında hep Irak'ın egemenliği bulunmalı. Benim kısa operasyon anlayışım ise, sürenin günlerle ölçülmesini, aylarla ifade edilemeyeceğini, bir ya da iki hafta olmasını içeriyor" biçimindeki açıklamalarından sonra isteklerini sıralıyordu” Türkiye : 1Afganistan’a Operasyonal birlik göndermeli 2- Iraktan tahliye edilecek ABD askerlerinin Türkiye hava ve limanlarını kullanması 3- Türkiyeye Amerikan hava sistemlerinin kurulması “ Bu açıklamalar ABD nin PKK ya karşı yaptığı yardım ve desteğin neye karşılık yapıldığı gerçeğini kısmen de olsa açığa çıkmış oluyordu. Bu açıklamalardan sonra Türkiye kamuoyu işlerin yolunda gitmediği gerçeğini gördü. Huzursuzluk ve homurdanmalar açıktan duyulmaya başlandığı günümüzde,Hükümet bu durumu yatıştırmak için Irakla mutlaka yeni bir diyalog havasının yaratılması gerekliliğini kabul etti. Bunun için yüksek memurlardan oluşan bir heyeti Irak’a gönderdi. Bir, zamanların Aşiret reisi olarak görülen Celal Talabani’ye bir haftada ikinci kez, Türkiye ye gelmesi için bu heyetle davet de gönderilir.“30 Cumhurbaşkanı Celal Talabani ile bir araya gelen heyet, görüşmede, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün davetini Talabani'ye iletti. Talabani, daveti Kabul ettiğini ve en uygun zamanda Türkiye'ye geleceğini ifade etti.” Bu görüşmelerin devam ettiği saatlerde Irak ve Güney Kürdistan Federe Bölgesinde gergin olan politik ve kitlesel hareketliliği kısmen de olsa rahatlatmak için Kürt hükümetinin Peşmerge bakanlığı da tavrını sertleştirerek yaptığı açıklamada. “ 31 Federe Kürdistan Hükümeti Peşmerge Bakanlığı Sözcüsü Cabbar Yaver, Irak Savunma Bakanlığının, sınırlarını korumakla görevli olduğunu, Türkiye'nin sürdürdüğü harekat nedeniyle devreye girmesi gerektiğini söyledi…….Yaver ayrıca peşmergelerin bağlı olduğu ‘Savunma Kuvvetleri Komutanlığı' ile Irak Savunma Bakanlığı arasında daha önce imzalanan anlaşmalara göre her iki tarafın herhangi bir saldırı karşısında birlikte hareket etmek zorunda olduğunu anlattı. Yaver, anayasal zorunluluk ve iki taraf arasında imzalanan anlaşmalar nedeniyle Irak Savunma Bakanlığı'nın sınırların korunmasından sorumlu olduğunu bildirirken, Türk orudusunun harekatına karşı devreye girmesi gerektiğini ifade etti.” Bu açıklama ile kalınmadı. Bağdat’ta temaslarını sürdüren Behrem Salih “ 32 Bağdat temaslarının ardından açıklamada bulunan Berhem Salih, “Türk ordusunun, Irak topraklarına yönelik askeri saldırısının devam etmesi durumunda Türkiye sert bir cezalandırma ve tutumla karşı karşıya kalacaktır” dedi. Salih son olarak, operasyonun Irak’ın egemenliğinin açıkça ihlali olduğunu ve bunun iki ülke arasındaki ikili ilişkilere hizmet etmediğini “ Açıklaması yaparken Türkiye de ki 9 politikacılarda geçmişten günümüze kadar akıllarından geçen gizli ajandalarındaki isteklerini açığa verdiler. Türkiye nin kaderi üzerine söz söyleyerek geniş yığınları etkileye bilen politikacı ve yüksek bürokrasideki şahsiyetlerin Tampon bölge oluşturulması veya güney Kürdistan dan bir kısım toprakların ilhak edilerek Mis-akı milli ye katılması konusundaki görüşlere kısaca göz atarak bu askeri eylemin hangi sonuca hizmet ettiğini ve niyetin ne olduğu gerçeği açık bir şekilde anlaşılmış olur. Türkiye nin temel politikası Güney Kürdistan’ın bir bölümünü, Mis-akı milli sınırlar içinde görüp kendini bu yönde hazırlaması konusunda düşünce belirten Kara hareketini Yürüten Genel Kurmay hareket başkanı Korgeneral “ 33 Bekir Kalyoncu 6 Ocak 2003 tarihinde, TBMM'de milletvekillerine verilen bir brifingde, "Musul ve Kerkük bizim Misak-ı Millî sınırlarımız içindedir" demişti. Milletvekillerinin şaşkınlığı üzerine Kalyoncu, "Yanlış duymadınız. Musul ve Kerkük bizim Misak-ı Millî sınırlarımız içindedir" demişti. Kalyoncu aynı brifingde, ABD'nin kendilerine aba altından sopa gösterdiğini belirterek, Meclis'in Irak'a asker gönderme konusunda karar vermesini istemişti.” Musul ve Kerkük’ün Mis-akı milli sınırları içinde olduğunu düşünen ve bu biçim deki düşünce ile kendini hazırlamış olan bir general’in bu savaşın komuta kademesinde olması toprak ilhakı nın gündemde olduğu izlenim ve kuşkusunu güçlendirmektedir. Bu nedenden dolayı da insanların dehşete kapılmaması için bir neden kalmıyor. Öyle değimli? Ne dersiniz. Bu açıklama dışında basına yansıyan birçok açıklama örneği var. Bunlardan birkaç tanesine bakalım “ 34 Harekat sonrası Türkiye'nin Kuzey Irak'ta tampon bölge oluşturup oluşturmayacağı da tartışma konusu. Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu Başkanı Sedat Laçiner, tampon bölgenin yararlı olacağını; ama bunda inat edilmemesi gerektiğini belirtiyor. Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi'nde Ortadoğu uzmanı olan Serhat Erkmen ise tampon bölgeyle birlikte muhtemel Kürt devletinin hayal olacağını söylüyor. Global Araştırmalar Merkezi Başkanı Đdris Bal'a göre ise böyle bir hareket Türkiye'yi işgalci gösterir, kredisini bitirir.” “ MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, kara harekâtını 'gecikmiş ama önemli bir adım' sözleriyle değerlendirdi. Operasyonun 'Türk milleti için gurur ve sevinç kaynağı' olduğunu belirten MHP lideri, "PKK'nın bölgeden sökülüp atılması için TSK unsurlarının Kuzey Irak'ta geçici bir süre konuşlandırılması ve güvenlik bölgesi oluşturulmasına gerek var." dedi.”…. “CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Irak'ın kuzeyine yönelik önceki gün başlatılan kara harekâtının "nihai sonuç" alınana dek sürmesi gerektiğini belirtti. "Ameliyat yaparken içeride parça unutamayız." diyen Baykal, "Türkiye, kara harekâtı yapmak ve bunu dünyaya kabul ettirmek şansını elde etmiştir. Bunun sonuç alıcı şekilde kullanılması zorunluluğu vardır." diye konuştu.“ 10 “35 AKP Hükümetinin Devlet Bakanı Cemil Çiçek, Türk gazetecilerin "Türk Silahlı Kuvvetleri Kuzey Irak'ta tampon bölge kuracak mı" sorusu üzerine Irak hükümetinin ve ABD'nin bölgede güvenliği sağlaması durumunda böyle bir şeye ihtiyaç olmayacağı” ifadesi kullanarak, Türkiye’nin böyle bir hedefinin olduğunu açıktan söylemese de dolaylı olarak ifadesinde tampon bölge oluşturma düşüncesi saklı. “36 En kısa sürede çekilin' mesajı veren ABD Savunma Bakanı Robert Gates'e bir yanıt da Başbakan Erdoğan'dan geldi. Erdoğan ''Harekat amacına ulaştıktan sonra askerlerimizi çekeceğiz' dedi.” Hareket amacına ulaştıktan sonra ifadesi muğlâk ve ucu açık bir ifadedir. Askeri harekât 24 yılda amacına ulaşmadığına göre !! “ 37 Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Irak'ın kuzeyinde terör örgütüne karşı yürüttüğü kara harekatı ile ilgili olarak, “Türk askerleri sivil yapılar ve köyler değil, PKK kampları ve binaları için alana girdi. Bu sebeple bütün bu altyapıyı sona erdirince orada kalmak için bir ihtiyaç yok. Herhangi bir sivil yapıyı veya sivil otoriteleri rahatsız etmek, iç politikaya karışmak ve herhangi bir alanı işgal etmek niyetimiz yok. Bu sadece hukuk ve düzeni oluşturma hareketi. Sadece bu. Ne kadar gerekirse o kadar kalacağız. Kış koşulları var. Görev tamamlandığında orada kalmak niyetimiz yok” Ne kadar gerekirse o kadar kalınacak ifadesi tamda politik bir kavran. Nasıl anlamak istersen o şekilde anlamak mümkün. BBP Başkanı Muhsin yazıcı oğlu; Türkiye ile Irak arasındaki sınırlar yanlış çizildiğini belirterek “38 Irak'la sınır değişikliğini görüşmeye başlamalıyız. Türk Silahlı Kuvvetleri(TSK), Gabar'a sırtını dayayarak Türkiye'yi korumalıdır….."Kara harekatıyla yöredeki PKK'nın yok edilmesi, Irak'ın istikrarlı bir demokratik idareye kavuşması ve halkının demokrasi içerisinde karar verdiği bir siyasi otorite muhatap olarak önümüze çıkana kadar burada sınır boyunda bir tampon bölge oluşturulması gerekir. TSK'nın hedefi PKK varlığına son vererek süratle geriye dönmektir. Harekatın mutlaka bir sonucu olmalıdır. Bu sonuç da Irak'la sınırımızı görüşmeye başlamamız olmalıdır…."Elbette. Bugünkü sınır yanlış çizilmiştir, doğru da değildir. TSK, Gabar'a sırtını dayayarak Türkiye'yi korumalıdır'' Diğer Yanda Komplo teorileri’nin baş mimarı Prof “ 39 Eski Đstihbaratçı Mahir Kaynak, Türk askerinin Irak'a PKK kampları için girmediğini ve kolay kolay geri dönmeyeceğini” söyledi. iyibilgi'nin konuştuğu Kaynak, bunun için oldukça ilginç göstergelere işaret etti... Prof. Dr. Mahir Kaynak, Irak'a operasyonun PKK ile ilgili olmadığını, Irak’ın geleceği ile ilgili bir harekât yapıldığını söyledi…. Bakın bu operasyon PKK ile sınırlı değil. Irak’ın geleceği ile ilgili bir harekât yapıyoruz. ABD bölgeden çekildiğinde burada doğacak boşluğu Đran’ın doldurmaması için Türk askeri Irak’a girdi.” Mahir Kaynak’ın Güney Kürdistan’a giren askerin geri dönmeyeceğini söylemesi ilginç doğrusu. Đran Komplo teorisi ise işin cabası. Genel Kurmay başkanı Yaşar Büyükanıt ABD savunma bakanı Robert Gates’le görüşmesinde “ 40 Kısa süre izafi bir kavram, bazen bir gün, bazen 11 bir senedir. Biz 24 senedir terörle mücadele ediyoruz. Onun için bizim terörle mücadelemiz devam edecek. ABD de terörle mücadele ediyor. Afganistan'da kaç yıldan beri. Aynısını kendisine anlattım, anlayışla karşıladılar. dedi. Bu görüşmede rest çekilmiş bir tavır sergilemişken, bu restin üzerinden birkaç saat sonra Askeri hareketin son bularak geri çekilmesi aşamasındaki bilmece, Muhalefet partilerinden CHP ve MHP ile savaşı basit bir oyun sanan medyanın köşe yazarları tarafından pek tatmin edici bulunmuyordu. Genel Kurmay ile Muhalefet partileri arasındaki anlaşmazlık ve çekişmenin temel kaynağında, toprak ilhak edilerek tampon bir bölgenin oluşturulamaması yatmaktaydı. Tampon bölge oluşturulamadı. Tüm tepki ve kavga bu nedenler karşılıklı polemik ve hakarete varan atışmalar la ülkenin politik atmosferini gerdi. Oysa bir tampon bölgenin oluşturulabilmesi, Güç, Denge ve çıkar ilişkileri ile iç içedir. Bu üç opsiyon bir arada uyum içinde değilse ilhak ve tampon bir bölgenin oluşması rüyası gerçekleşemez. Bu gergin atmosferdeki açıklamalarla birlikte Güney Kürdistan da süren kara hareketi Piyasalarda da etkisini gösterdi.” 41 Türk ordusunun Güney Kürdistan'a yönelik işgal harekâtı yedinci gününe girerken Kürt illerindeki bölge esnafına beyaz eşyadan, gıdaya kadar üreticiler, 'riskli bölgesiniz. Alımların parasını ödeyemeyebilirsiniz' diyerek bölgeye ürün satmıyor. Bankalar teminat mektubu vermezken, sanayi odaları operasyonların ticari hayatı durduğuna dikkat çektiler.” Savaş alanı olan coğrafyalarda ekonomi ve piyasalardaki para akışı da nasibini almış olur. Toptan satış yapan Firmalar Kürt illerini riskli bölge ilan ediyor. Bu durumun Bölge Sanayi Odaları tarafından doğrulanması bölge de, Süren savaşın yan etkilerini gösterdiğini açık bir şekilde görüyoruz. Sonuç Buraya kadar alıntılarla anlatmaya çalıştığım günümüz savaş gerçekliğindeki gelişmelerden bir sonuca varmak gerekirse Dağul zurna çalıp zil takarak oynayan kirli medya ve mevcut medyanın mensupları bu hareketin mali portresinin ne olduğunu, hep gizlemekteler. Bu savaşın ülkeye maliyeti nedir? Mevcut durumda asker kaçağı olan veya askerlik yapmak istemeyen gençlerin hangi gelir dağılımındaki gurubun mensupları oldukları merak konusu. Acaba ayni sevinç ve tempo ile bu iki sorunun cevabını da vermek üzere Türk ve Kürt halklarının önüne çıkma cesaretini kendinde bulacaklar mı? Gene Bu medya mensupları AKP nin bütün dünya bizi destekliyor. Dünya arkamızda söylemlerinin propagandasını öne çıkarıp kirli savaşın propoğandasını sevinç çığlıkları içinde boyalı basın ve görsel medya yoluyla yaptılar. Daha önce sorulan bir soruyu tekrar etmekte fayda var. Arkanızda olan bu dünya “ AKP; diyelim mükemmel bir politik maharetle bütün dünyayı yanına aldın. Pekiyi bu harekâtın sonuçlarını, acısını, üreteceği nefreti ve kanı da bölüşebilecek misin dünyayla?” Yıldırım Türker-Radikal 25 şubat 2008” Sorulan soru Đlginç ve anlamlı. Acaba bu soruya cevap veren çıkar mı? Diye düşünüyorum. ABD nin Kara hareketini kısa kestirmesinin temel nedenlerini şöyle açıklamak mümkün. 1- Güney Kürdistan’da ve Irak genelinde ABD ve Türkiye nin 12 kara hareketine karşı duyulan tepkinin büyümesi. 2- Güney Kürdistan halk güçleri ile Peşmerge güçlerinin PKK ile birlikte Türk askeri güçlerine karşı koyma riskinin giderek belirginlik kazanması.3- Türkiye ABD’nin isteklerine açık çek vermediğini “Gates, Genelkurmay Başbakanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile görüşmesinde, Afganistan'da Taliban'la savaşmak üzere, Türkiye'den "muharip asker" istedi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt, Amerikalı bakanın talebine son derece açık ve net bir "red"yanıtı verdi….Orgeneral Büyükanıt, halen Türkiye'nin terörle mücadelesine ayırdığı asker sayısının, ABD'nin halen Irak'ta bulunan asker sayısından fazla olduğunu da hatırlatarak, "dolayısıyla, Türkiye'nin Afganistan'da terörle mücadele ayıracak Mehmetçiği yoktur" mesajını yineledi “ 29.Şubat.2008 Hürriyet Gazetesi Açıklamasından anlamak mümkün. Türkiye ABD’nin istemlerine açık çek vermiş olsaydı ABD Kürtleri gene haraç Mezat satmış olacaktı. Geçmişte ABD nin Irak’a girmesi istemlerimiz dışında olan ama Onun çıkarları ile Güney Kürtlerinin çıkarları çakıştı. Bu nedenle istemeyerekte olsa ABD’nin Irak’a olan hareketini bende destekledim. O günkü tavrımızın doğru olduğuna bu günde aynen inanıyorum. O koşullarda yapılacak başka bir şey olamazdı. Ama bu saatten sonra Iraktaki ABD güçlerinin cehenneme kadar yolu var. Çünkü geçmişte güney Kürtlerinin bağımsızlıkçı eğilim ve istemleri ağır basıyordu. Günümüz koşullarına göre Güney Kürtlerinin bağımsızlıkçı bir eğilimlerinin olmadığını, Federal Irak birliği içinde kalmak istediklerini belirttiklerine göre ABD güçlerinin Güney Kürdistan da işi bitmiştir. Güney Kürtleri için bu günden tezi yok, Kendi ülkelerinin çıkarları için, diğer Dünya güçleri ile sıkı ilişkiler geliştirerek yüzde yüz ABD’nin yardım ve dayanışmasına muhtaç olmaması genel olarak Kürt halkımızın çıkarına olur kanısındayım. Türkiye Afganistan’a asker göndermeyi, Türkiye üslerinden asker tahliyesi ile Ağrı dağı eteklerine Radar üssü nün kurulmasını kabul etseydi ABD Kürtleri haraç mezat gene satmış olacaktı Güneyli Kürt politikacıların oturdukları yönetim sandalyelerinde biraz daha devlet yönetme ciddiyeti ile bağdaşır bir tutarlılık sergilemeleri onların güvenirlilikleri açısından olmazsa olmaz gibi bir kuraldır. Dürüst yöneticiler halkın güvenini kazanır! Celal Talabani Politik yaşamında çok renklilik içeren tabloların sahibi bir kişilik. Ama hayat ve bazı tesadüfler onu Irak Devlet başkanlığına kadar getirdi. Düne kadar Horlanarak aşağılandı. Kendisine aşiret reisi denildi. Bulunduğu devlet başkanlığı mevkiine dahi itibar edilmedi. Hakarete maruz kaldı. Bir telefonla hem Irak sınırları içindeki Kürdistan topraklarına Türkiye nin işgal hareketini ve hem de Türkiye ye gelmek için Cumhurbaşkanı Gül’ün davetini kabul etmek, bu daveti kabul etmek sizi küçültmedi mi? Sayın Talabani. Bu davetten hiç rahatsızlık duymadınız mı? Sizin adınıza milyonlarca Kürt rahatsız oldu. Bunun bilinmesinde yarar var. Güney Kürdistan da ve Türkiye de gelişen halkın karşı koyuş hareketi bu ziyareti geçici bir süre ertelenmiş oldu. Ama Devlet Memurları düzeyinde gönderilen heyetle Đkinci davet tarafınızdan yine kabul görerek ” Türkiye ye geleceğim günü dört gözle bekliyorum “ dediniz. Ve sonuçta Türkiye ye gelerek ziyaretinizi gerçekleştirmiş oldunuz. Hayırlı olsun. Bu ziyaretin bir devlet başkanına yaraştığını söyleyen olmadı. Bir gün tarihçiler tarafından Kürdistan tarihi mutlaka yazılacaktır. Kürt hareketi içindeki her yönetici ferdimizin 13 olumlu ve olumsuzlukları ile birlikte konacağından kuşku duymuyorum. değerlendirilerek layık olduğu yere Türkiye nin tüm hesaplarına, Dış ilişkilerdeki denge,Uluslar arası çıkar ilişkileri ve Türkiyenin gücü el verseydi Güney Kürdistan’a yerleşerek bir tampon bölge oluşturup bu bölgeden güney Kürt federe devletinin başında demoglesin kılıcı kesilmiş olacaktı. Dahası Kerkük sorununda diledikleri kazanımları elde etmek gibi arzularının olduğu açık bir şekilde ayan beyan ortada. Hiçbir savaşın kazanan tarafı olmamıştır. Ama bu savaşta kazançlı çıkan güçler in olduğu da bir gerçek. Hali hazır durumda ki politikası ile kısmen de olsa Đmralı ya endeksli PKK, imralıda saptanan yanlış politika ve eylemler sonucu dağıttığı gücünün büyük bir bölümü ve Güneyli güçlerden de büyük oranda güç alarak, güçlerini yeniden mobil duruma getirmeyi başarmış durumda görünüyor. Bu yeni durum PKK güçlerinin Moral ve psikolojik üstünlük sağladıkları bir biçiminde algılanmakta dır. 2007 seçimlerinde Bizde Kürdüz Kürt sorununu biz çözeceğiz diyen AKP ve yandaşları şimdilik bölgede hüsrana uğramış görünür durumda. Gelecekte PKK ciddi bir hata ve yanlış bir eyleme imza atarak halkı karşısına almazsa Bölgenin birinci gücü DTP olabilir. Askeri alanla ilgili olarak kendi askerinin üstün özelliklerine, savaş donanımına güvenerek övünen militarist ve tutucu çevreler hareketin ani bir şekilde bitişini fiyasko olarak nitelendirdiler. Bu kesimlerle hareketi yöneten ve yönlendiren komuta kademesi arasında şiddetli bir kırılma oldu. Bu kırılma karşısında Genelkurmay başkanlığı . 29 Şubat 2008 tarih ve 25/8 nolu Basın açıklamasına yansıyan “Harekatın başlangıç ve bitiş zamanı tamamen askeri gerekçe ve ihtiyaçlara göre tarafımızdan belirlenmiştir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu kararına içeriden ya da dışarıdan her hangi bir etki söz konusu değildir. Kaldı ki, bu konuda bazı haberlerin çıktığı gün, harekata katılan birliklerin bir kısmı başlangıçtaki planlama gereği sınırlarımız içine çekilmiş durumdaydı.” değerlendirmelerinden şunu anlamak mümkün. Hareketi yöneten ve yönlendiren komuta kademesi savaş öncesi konumunda değil. Bu MHP ve CHP nin açıktan yürüttükleri karşılıklı polemik içerikli açıklamaları ile de ortada. Bundan böyle Türkiye yi Yöneten elit azınlığın artık Kürt sorununu anlaması, tanıması ve çözüm yolu araması bir zorunluluk haline geldi. Güney Kürdistan işgal seferi başlayalı Türkiye Kürdistanındaki 10 binlerin sokaklardaki hareketliliği ve istemleri bu elit azınlığa bir şeyler anlatmıyor mu. Veya bu elit azınlık bu hareketliliğin ne anlama geldiğini kavrayamıyorlar mı? Bir kez de ben açık bir şekilde söyleyeyim belki faydası olur. Sokaklardaki o 10 binlerce insan arasında, Polisleri taşlayan, Araba yakan çocuklar 3-5 sene sonra hepside 16-18 yaşında olacaklar. 18 yaşına gelen bu binlerce genç ve dinamik insanlar yönünü dağlara çevirmiş olacaklar. Anlayın artık, Görün artık. Devletler, Mevcut olan iç sorunların çözümünde Onur gurur gibi olguları öne çıkarmazlar. Đşgal Provası niteliğinde olan askeri hareketin ilk gününde zil takıp oynayarak Kürdistan Hayali öldü diyenlerle, Barzani nin karizması çizildi vahametinde bulunanlara sormak gerekiyor. Acaba sizlerin işgal ve tampon bölge 14 adı altında toprak ilhak etme rüyalarınızda sarsıntı ile birlikte karizmalarınız çizilmedi mi? . Devletten silah alan kimi Kürt aşiretlerinden bir kısım Korucuların Kara operasyonlarına katılmayı red etmeleri anlamlıdır. Bu davranış biçimi kürdün Kürde bu saatten sonra kurşun sıkmanın yanlış olduğu gerçeğinin kısmende olsa bu kesimler tarafından kavranmış olduğunun bir göstergesi. Bu durum Devlete bağlı kimi Kürt aşiretleri ile Devlet arasındaki bir kırılma olduğunu söylemek mümkün. Daha açık bir ifade ile Devlet Kürdistan da kullandığı Kürt gücünün bir bölümünü kaybetmiştir. Çözüm Hiçbir savaşın yüzde yüz kazanan tarafı yoktur ve olmamıştır. Savaş; Acı, kan ve gözyaşı ile yokluk ve yoksulluktur. Çocukların, Kadın ve yaşlı insanların ezilmesi ile bir coğrafyanın tahrip edilmesi demektir. Bundan böyle Kürtlerle yeni bir yaşama başlamanın olanakları henüz tümden yok olmamıştır. Bu nedenle mevcut olan bu olanağı gerçek kılmak bir zorunluluk olarak görülmelidir. Bu coğrafyada birlikte veya yan yana yaşaya bilmek için Türkiye ‘nin Güney Kürt federe devleti ile iyi komşuluk ilişkileri temelinde Ticari ve politik dostlukları ön plana çıkarması. Güney Kürtlerinin Politik, sosyal ve etnik yapıları ile coğrafi sınırlarına saygı göstermesi. Türkiye’deki Kürt sorunu kimi çevrelerin belirttiği gibi bireysel veya ekonomik bir sorun olmaktan uzak etnik bir sorundur. Bunun için bir takım bireysel hakların tanınması veya kimi ekonomik yatırımlarla sorunun biteceği bir yanılgı olur. Đspanyadaki Bask Bölgesi ülkenin en gelişmiş sanayi kesimini oluşturuyor. Ama ispanyada etnik temele dayalı bir bask sorunu vardır. Zengin veya iş güç sahibi olmak etnik sorunu ortadan kaldırmıyor. Diğer bir görüş, Kürt kimliği anayasal çerçevede kabul edilirse ölümler ve akan kan durur düşüncesi gerçekçi ve realist değildir. Bu türden çözümler istemi, bir sürü belirsizlikleri içinde taşımaktadır. Bu belirsizlikler nedeni ile çok kısa bir zaman sonra yeniden ve en üst aşamada sorunlar alevlenir. Bu nedenle ilk adımda realist ve gerçekçi olmak gerekir. Kürt Sorununu sokaktaki çerçilerle bireysel haklar temelinde tartışmaktan ziyade, Sorunun sahibi ve muhatabı olan Kürtler le, etnik temelde tartışma günü gelmiştir. Bundan Böyle KÜRTLERĐN KENDĐ GELECEKLERĐNĐ KENDĐLERĐNĐN belirlemesi hakkı da dahil olmak üzere kısa Orta ve uzun vadeli olma olmak üzere 3 aşamalı bir program yaparak sorunun temelden çözümüne yardımcı olacak adımlar atmak. Üç aşamalı programın yapım çalışmalarına geçmeden önce, bu çalışmanın alt yapısının hazırlanması, var olan şoven yapının noytral seviyeye çekilmesi, büyük oranda toplum kesimleri bu çalışmaya hazırlandıktan sonra 3 aşamalı programın yapım çalışmalarına geçilmelidir. Öncelikli yapılması gereken şey,toplumun hazır hale getirilmesi. Kısa vadeli programla: Bu meselenin sahibi olan Kürtlerin; DTP li seçilmişlerle Çok geniş bir yelpazede ki Kürt siyasi yapılar ile aydın demokrat ve bu soruna emek vermiş olan insanların Kürt sorunu kendi içinde tartışması ve ayni zamanda geniş bir şekilde tabanın istemlerini araştırarak anketler, yaptırmak sureti ile tabanın genel eğilimini su yüzüne çıkarmak. Tabanın istemleri kesin olarak açığa çıktıktan sonra, istemler paketini tabanın ihtiyaçlarını baz alarak oluşturmak. Bu 15 çalışma ayni zamanda Ulusal bir politikanın oluşturulması anlamına da gelir ki Kürtlerin bu güne kadar ulusal bir politikaları olmadı. Açığa çıkan tabanın ihtiyaç ve istemleri dikkate alınarak hazırlanacak olan çözüm programına Kürt tarafına ait Ulusal Konsept demek daha doğru olur. Bu Ulusal konseptle Türk tarafı ile masaya oturmak. Bu çalışma yapılırken iki taraflı geniş kapsamlı bir ateş sürecini başlatmak. Orta vadede: Tartışmalar sonucu Kürt tarafının Türk tarafı ile üzerinde uzlaşı sağlanan yapının biçimi( Özerklik, Federasyon veya başka bir biçimi olur ) her ne olacaksa, Üzerinde mutabakata varılan yapının hayata geçirilmesinin alt yapısının oluşturulması çalışmalarını başlatmak. Bu aşamada dağdaki silahlı güçlerin koşulsuz eve dönerek sivil yaşama katılımını sağlamak. Eve dönüş aşamasında herhangi bir istisnai durum söz konusu olmamalıdır. Uzun vadede: Üzerinde uzlaşı sağlanan yapının ( statünün ) kapsadığı alanlarda Politik yapılanmalar da dahil olmak üzere, Ekonomik, sosyal ve kültürel eksikliklerin ivedilikle giderilmesi için gerekli olan plan ve programın yapılıp gerek duyulan parasal kaynakları temin ederek yapının ( Statü: Bana Göre Federasyondur. ) hayat bulmasını sağlamak. Her halükarda böyle bir programın yapılması da, hayata geçirilmesi de kolay olmayacaktır. Bir bütün halinde Kürt tarafı ve Türk aydınları ile politikacıları, demokrasi güçleri ile sivil toplum örgütleri nin ortak çalışmalar yaparak öncelikle bu ortamı hazırlamaları kaçınılmaz bir zorunluluktur. Bu yapıldıktan sonra çok kısa bir zaman diliminde Sosyal, siyasal, Politik ve ekonomik rahatlamayı ülke genelinde görmek mümkün olacaktır. Böyle bir çözüm modeli ile iki halkın ve diğer azınlıkların bir arada yaşamasını mümkün kılacaktır. Bu temel düşünce ile 2008 newroz’u uzlaşı ve barış ın sembolü olsun 15.Mart.2008 G. Doxan g-doxan@g-doxan.de Alıntılar 1-http://turkish.rizgari.com/modules.php?name=News&file=article&sid=12326 2-http://turkish.rizgari.com/modules.php?name=News&file=article&sid=12357 3.http://www.tsk.mil.tr/10_ARSIV/10_1_Basin_Yayin_Faaliyetleri/10_1_Basin_Aciklamalari/2008/B A_14.html 4-http://www.kurdistan-post.com/News-file-article-sid-23376.html 5-http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=655734 6-http://www.kurdistan-post.com/News-file-article-sid-23371.html 7-http://www.kurdistan-post.com/News-file-article-sid-23368.html 8-http://www.yenisafak.com.tr/politika/?t=23.02.2008&c=2&i=101605 9-http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=655550 10- http://www.kurdistan-post.com/News-file-article-sid-23388.html 11-http://www.kurdistan-post.com/News-file-article-sid-23384.html 12-http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=655675 13-14-http://www.yenisafak.com.tr/dunya/?t=23.02.2008&c=4&i=101685 16 14-http://turkish.rizgari.com/modules.php?name=News&file=article&sid=12403 15-http://turkish.rizgari.com/modules.php?name=News&file=article&sid=12491 16-http://turkish.rizgari.com/modules.php?name=News&file=article&sid=12408 17-http://turkish.rizgari.com/modules.php?name=News&file=article&sid=12425 18http://www.tsk.mil.tr/10_ARSIV/10_1_Basin_Yayin_Faaliyetleri/10_1_Basin_Aciklamalari/2008/BA _16.html 19http://www.tsk.mil.tr/10_ARSIV/10_1_Basin_Yayin_Faaliyetleri/10_1_Basin_Aciklamalari/2008/BA _19.html 20-http://turkish.rizgari.com/modules.php?name=News&file=article&sid=12430 21-http://www.kurdistan-post.com/News-file-article-sid-23445.html 22-http://www.kurdistan-post.com/News-file-article-sid-23448.html 23-http://www.aktuelbakis.com/news/7028.html 24-http://www.stargazete.com.tr/index.asp?haberID=144437 25-http://www.hurriyet.com.tr/gundem/8317161.asp?gid=229&sz=23634 26-http://www.milliyet.com.tr/2008/02/26/son/sonsiy01.asp?prm=0,4211543213369 27-http://www.yenisafak.com.tr/politika/?t=27.02.2008&c=2&i=102507 28- http://www.hurriyet.com.tr/gundem/8327143.asp?gid=229&sz=11743 29-http://www.hurriyet.com.tr/gundem/8327143.asp?gid=229&sz=11743 30-28-http://turkish.rizgari.com/modules.php?name=News&file=article&sid=12507 31-http://www.kurdistan-post.com/modules.php?name=News&file=article&sid=23479 32-http://turkish.rizgari.com/modules.php?name=News&file=article&sid=12498 33-http://www.gelawej.org/modules.php?name=News&file=article&sid=10203 34-http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=655559 35-http://turkish.rizgari.com/modules.php?name=News&file=article&sid=12488 36-http://www.stargazete.com.tr/index.asp?haberID=144806 37-http://hurriyet.com.tr/gundem/8332550.asp?gid=229&sz=4454 38-http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=655743 39-http://turkish.rizgari.com/modules.php?name=News&file=article&sid=12411 40-http://www.hurriyet.com.tr/gundem/8333623.asp?gid=229&sz=13641 41-http://www.kurdistan-post.com/modules.php?name=News&file=article&sid=23504 www.gelawej.org © 2006 Yazışma Adresi: info@gelawej.org