Hububat yolsuzluğu Meclis`te ABD`de resesyon endişesi artıyor
Transkript
Hububat yolsuzluğu Meclis`te ABD`de resesyon endişesi artıyor
Hubyar Derviþ'in yollarýnda Akþamýn turuncu kýrmýzý ýþýklarý Hacýbektaþ göðünü kapladýðýnda biz Hubyar Sultan'a nasýl gideceðimizi, orada ne yapacaðýmýzý arkadaþlarla konuþuyorduk. Çoðu þeyde olduðu gibi þimdiye kadar bir ilki yaþayacak oluþumuzun belirsizliði ruhumuzu düðümlüyordu. Hububat yolsuzluðu Meclis'te '' 18 Yaþýndan Küçükler Giremez '' Ali Püsküllüoðlu' na ait Türkçe Sözlükte ''Üslup'' kelimesi þöyle açýklanýyor. '' Anlatma biçimi, deyiþ ya da yazýþ biçimi.'' Bunu hatýrlatma amacým da 29 Temmuz Pazar günü Sayýn Belediye Baþkaný Ali Rýza Selmanpakoðlu' nun daveti üzerine gittiðim kültür merkezindeki Hacýbektaþ Veli Anma Törenleri konulu halka açýk toplantýda karþýlaþtýðým beni hayrete düþüren üsluplarý nedeniyledir. MÜZELER VE ÖREN YERLERÝ Aþýklý Höyük Aksaray Ýli'nin 25 km. güneydoðusundaki Kýzýlkaya Köyü’nde bir tarafý Melendiz Nehri' ne, diðer tarafý ise tarýma açýk tarlalara bakan höyük, tarýma elveriþli, su kenarýna yakýn bir yere kurulmuþtur. 1989 yýlýndan beri arkeolojik kazýlar yapýlmaktadýr. Toprak Mahsulleri Ofisi'nden (TMO) düþük fiyatla aldýklarý buðdayý ihraç edilmiþ gibi gösteren þebekenin ofisi 8.5 milyon dolar zarara uðrattýðý ortaya çýktý. Ayný uygulamanýn ayçiçeðinde de yapýlmasý üzerine Baþbakanlýk Teftiþ Kurulu, hububat alýmlarýný mercek altýna yatýrdý. Sulucakarahöyük abonelerine! Sulucakarahöyük’ün baþta gelen gelir kaynaðý ödediðiniz abone bedelleridir. Gazetemizin yayýn hayatýna devam edebilmesinin yolu abone bedellerinin peþin ödenmesinden geçmektedir. Bu gazete 8 aydýr 20 Ykr. ederle satýlmaktadýr. Her gün kaðýtçýya, kalýpçýya, mürekkepçiye olan borcumuz artmaktadýr. Bu nedenle Hacýbektaþ içindeki abonelerimiz bir aylýk abone bedelini (7.5 ytl), Hacýbektaþ dýþýndaki abonelerimiz ise, üç aylýk ya da altý aylýk abone bedelini (35 ytl ya da 70 ytl) Hacýbektaþlýlar A. Þ. posta çeki :515 67 63 no’lu hesaba yatýrmalarý gerekmektedir. Ödemelerini yapan abonelerimizin karahoyukabone@gmail.com elektronik posta adresine açýklayýcý bilgi vermeleri ya da 0 384 441 39 47 nolu telefona durumu bildirmeleri iþlerimizi kolaylaþtýracaktýr. Hepimize kolay gelsin! Belediye kredilerinde yeni dönem Ýller Bankasý Genel Müdürü Hidayet Atasoy, Ýller Bankasý'nda saðlanacak yeniden yapýlanma ile bankanýn "siyasi etkiler tümüyle uzak bir yapýya" kavuþacaðýný belirterek, "Vakýflar Bankasý, Ziraat Bankasý, Halk Bankasý nasýl siyasi etkilerden uzak, bankacýlýk kurallarý içinde faaliyet gösteriyorsa burasý da öyle olacak" diye konuþtu. Hidayet Atasoy, Ýller Bankasý'nýn anonim þirket statüsüne kavuþacaðýný, yasal düzenlemenin baþbakanlýkta bulunduðunu söyledi. ABD'de resesyon endiþesi artýyor ABD ekonomisi yavaþlýyor. Bunun nedenleri petrol ve hammadde fiyatlarýnýn yükselmesi, buna baðlý olarak ABD Merkez Bankasý'nýn faizleri yükseltmesi, ABD Merkez Bankasý Baþkaný Bernanke'nin bundan sonra izleyeceði politikanýn ne olacaðý hakkýnda soru iþaretleri bulunmasý ve konut sektöründeki canlýlýðýn azalmaya yüz tutmasý. ORTA ASYA’DAN ANADOLU’YA GÖK TANRI’DAN ÝNSAN TANRI’YA TÜRK BOYLARINDA HALK ÝSLÂMLIÐININ ÝZLERÝ Irène Melikoff Türk boylarý arasýnda Ýslâmlýðýn yayýlýþý ve Türklerin yeni inanýþa geçiþleri, derviþlerin ve tâcirlerin paylarýnýn aðýrlýkta olduðu, uzun bir geliþme süreci içinde gerçekleþti. Oluþum Orta Asya'da yaþam buldu ve Türkçe konuþulan bütün alanlara yayýldý. Türklerin, Mâverâünnehir ve Türkistan gibi köken bakýmýndan Ýranlý ülkelere yerleþmeleri Orhon Türk Ýmparatorluðunun yýkýlýþý ve IX. yüzyýlda Kýrgýzlar tarafýndan bugünkü Moðolistan illerinin dýþýna atýlan Uygur'larýn çöküþü sonunda oldu. Siyonist Ýsrail’e dair gerçeði söylemek!.. Fikret Baþkaya 1. Adýyla çaðýrmamak bir yalan söyleme yöntemidir ve 58 yýldýr Ýsrail’e dair gerçek söylenmiyor. Herkes Osmanlý Ýmparatorluðu’nun parçalanýp-yýkýlmasýndan sonra bölgede “oluþturulan” devletlerin yapaylýðýndan söz ediyor da, Siyonist Ýsrail’in ne menen birþey olduðunu kimse tartýþma konusu yapmaya yanaþmýyor. Avrupalý gençler Ürgüp’te Dünya’da 89 Ülkede 800’ü aþkýn üniversiteli gençlerin katýlýmý ile oluþan AIESEC’li gençler Kapadokya’ya akýn ettiler. HACIBEKTAÞ ECZANESÝ Ecz. Tel: 441 35 62 Ev Tel: 441 31 75 2 1 Aðustus 2006 Salý Siyonist Ýsrail’e dair gerçeði söylemek!.. Fikret Baþkaya 1. Adýyla çaðýrmamak bir yalan söyleme yöntemidir ve 58 yýldýr Ýsrail’e dair gerçek söylenmiyor. Herkes Osmanlý Ýmparatorluðu’nun parçalanýpyýkýlmasýndan sonra bölgede “oluþturulan” devletlerin yapaylýðýndan söz ediyor da, Siyonist Ýsrail’in ne menen birþey olduðunu kimse tartýþma konusu yapmaya yanaþmýyor. Birincisi, Siyonist Ýsrail bir bölge devleti, bölgeye ait bir devlet deðildir; ikincisi, sýnýrlarý sömürgeciemperyalist güçler tarafýndan çizilen devletlerden daha da yapaydýr; üçüncüsü, Siyonist rejim emperyalizmin Ortadoðu’ya taþmýþ bir uzantýsýdýr. Velhâsýl Ortadoðu’daki emperyalizmdir. Bir tür doku transplantasyonu söz konusudur, dolayýsýyla “doku uyuþmazlýðý” var. Baþka türlü ifade etmek istersek, Ýsrail devleti demek, Ortadoðu’daki Kollektif emperyalizm (Baþta ABD olmak üzere AB ve Japonya üçlüsünün bölgedeki uzantýsý ) demektir. Batýlýlar (Ýngilizler) daha 1840’lý yýllarda Ortadoðu’da bir Avrupa Devleti kurma amacýný dillendiriyorlardý. Bu amaç 1948’de Siyonist devletin kurulmasýyla gerçekleþti. Siyonist rejimin varlýk nedeni ve misyonu anlaþýlmadýðý sürece, bölgede barýþý tesis etmek amacýyla yapýlanlarýn ve yapýlacaklarýn bir kýymet-î harbiyesi olamaz. Zira, bizzat Siyonist rejimin varlýk nedeni ve misyonu bölgenin emperyalizmin çýkarlarýyla “uyumlandýrmaktýr’ ki, bu da; saldýrýlarýn, savaþlarýn, katliamlarýn, cinayetlerin ve kolonyalist yayýlmanýn sürekliliði demektir. Siyonist rejim 58 yýldýr ne yaptýysa, misyonunun bir gereði olarak yapýyor. Ýsrail’in varlýk nedeni ve misyonu bölgeyi sürekli savaþ ve kaos ortamýnda tutarak, bölge halklarýnýn kendi ayaklarý üstünde durmasýný engellemek, bölgenin doðal kaynaklarýnýn (petrol, doðalgaz, vb.) emperyalizm tarafýndan yaðmalanmasýný güvence altýna almaktýr. 2. Ortadoðu “Eski Dünya”nýn kalbidir. Tarih boyunca dünya açmak için iki yýl önce (1965) Washington’da planlanmýþtý. Amaç Arap ulusunun birliðine yönelik çabalarý boþa çýkarmaktý. Zira, birliðini gerçekleþtirmiþ, kendi ayaklarý üstünde durabilen, modern bir ‘Arap Dünyasý,’ emperyalist yaðma ve talanýnýn sonu demek olurdu... Ýþte Siyonist rejimin baþlýca iþlevi bu tür bir oluþumu engellemek, tabir caizse ‘civcivi yumurtadayken ezmektir.’ Dolayýsýyla Batýlý emperyalist güçlerle Siyonist rejim ittifaký ortak çýkarlarýn bir gereði ve ifadesidir. 3. Emperyalizmin Siyonist rejime koþulsuz ve sýnýrsýz desteðinin güçlü maddi-sýnýfsal egemenliði projesine sahip her emperyal gücün gözünü Ortadoðu’ya dikmesi boþuna deðildir. Bugün de durum deðiþmiþ deðildir. Ortadoðu ve uzantýsý Kafkaslar, Orta Asya; bir bütün olarak emperyalizm, özel olarak da ABD’nin hegemonik amaçlarý, jeostratejik ve jeopolitik projesi için merkezi bir öneme sahiptir. Baþta ABD olmak üzere, kollektif emperyalizmin bölgeye gözünü dikmesinin baþlýca üç nedeni var: birincisi bölgenin doðal kaynak zenginliði [petrol, doðalgaz ve emperyalist hegemonya için gerekli diðer stratejik öneme sahip madenler]; ikincisi, bölgenin caðrafî konumudur (jeostratejik önemi densin); bunun bir sonucu olarak; üçüncüsü de, Ortadoðu denilen bölgenin dünya sisteminin ‘yumuþak karný” oluþudur. Enerji kaynaklarýný denetleminin yolu bölgenin politik denetiminden geçiyor. 1967 Arap-Ýsrail “altý gün savaþý” Siyonist rejimin kolonyalist yayýlmasýnýn önünü temelleri var. Söz konusu desteði özellikle ABD’de etkili siyonist lobilerin ve/veya anti-semitizmden ve Nazi jenosidinden piþmanlýk ve suçluluk duyan çevrelerin baskýsýna dayandýranlar çoðunlukta... Elbette ABD’de güçlü siyonist lobiler var ve Avrupa’da holocauste’dan piþmanlýk ve þuçluluk duyanlar da var ama bunlar emperyalist Batý’nýn Siyonist Ýsrail devletine sýnýrsýz ve koþulsuz desteðini açýklamak için yeterli deðildir. Orada belirleyici olan, emperyalist sermayenin, transnasyonaller de denilen çokuluslu þirketlerin, bir bütün olarak da baþýný ABD’nin çektiði ‘kollektif emperyalizmin” çýkarlarýdýr. Aksini düþünmek naif bir anlayýþa sahip olmaktýr. Eðer Ýsrail herhangi bir þekilde ‘kollektif emperyalizmin’ çýkarlarýný tehlikeye atarsa; ne‘güçlü lobilerin’ esamesi okunur ne de, Avrupalýlarýn suçluluk duygusundan bir eser kalýr. ABD ve diðer emperyalist odaklar Millletler Örgütü de ayný odaklar tarafýndan oluþturuldu. Amaç, sömürgeciliðin doðrudan versiyonunun tasfiye sürecine girdiði bir dönemde, ‘yeni sömürgeciliði’ dayatmak, kollektif emperyalizmin çýkarlarýný gerçekleþtirip-meþrulaþtýrmak, sömürü-baðýmlýlýk ve hakîmiyet iliþkilerini yeni giysilerle yeni bir ‘görüntü altýnda” sürdürmekti. Birleþmiþ Milletler’in oluþturduðu hukuk, zayýflarý güçlülere karþý korumanýn deðil; tam tersine güçlüyü zayýfa karþý korumanýn bir aracýdýr. Sömürge halklarýnýn þeklen baðýmsýzlýða kavuþtuðu II. Emperyalistler arasý savaþ sonrasýnda bir aktör olarak tarih sahnesine çýkýp taleplerde bulunmalarý, sýnýrlý mevziler kazanmalarý ve Sovyet sisteminin basýncý, Birleþmiþ Milletler Örgütü’nü “yeryüzünün lânetlileri” lehine sýnýrlý açýlýmlara zorlasa da, 1980’lerden sonra Üçüncü Dünya rejimlerinin yeniden kompradorlaþmasý ve Sovyet sisteminin de çökmesiyle artýk BM gerçek yüzünü gizlemeye ihtiyaç duymuyor. 1990 sonrasý yaþananlar örgütün kimin hizmetinde olduðuna dair kuþkularý ortadan kaldýrmýþ durumdadýr. Bu güne kadar ki tüm Birleþmiþ Milletler Örgütü Genel Sekreter’leri ABD’nin ‘adamýydý’... (SÜRECEK) isterlese, Ýsrail’in 1967 de iþgal ettiði topraklardan çekilmesi an meselesidir. Ýsrail ‘yapay bir formasyon’ olarak, ‘yaptýrýmlara’ ve ‘ekonomik ablukaya’ kýsa dönemde bile dayanma gücüne sahip deðildir. Aslýnda Ýrail’in askeri gücü demek, ABD’nin ve Avrupalý ortaklarýnýn askerî gücü demektir. Emperyalist destek çekildiðinde Ýsrail’i hizaya getirmek sanýldýðýndan çok daha kolaydýr. Ýsrail’in ne yapýyorsa; ABD baþta olmak üzere diðer emperyalist güçlerin gizli-açýk özendirmesi ve desteðiyle yapýyor. Nitekim Filistin ve Lübnan’a yönelik son saldýrý’da ABD ve AB’nin yaklaþýmý söylediklerimizi bir defa daha doðrulamaktadýr. 4. Baþta ABD olmak üzere kollektif emperyalizmin siyonist rejime verdiði destek ve onun sonucu ortaya çýkan ‘sürekli savaþ durumu’, bölgedeki gerici rejimlerin ‘iktidarýný’ da kalýcýlaþtýrýyor. Bu rejimler kitlelerin bilincini manipüle ederek, gerçek durumun anlaþýlmasýný engelliyor. Dolayýsýyla siyonist rejime verilen emperyalist destek, bir tür emperyalizm -bölgedeki gerici, otokratik-teokratik rejimlerle Siyonist rejim GEREKLÝ TELEFONLAR üçlüsünün çýkarlarýný Kaymakam 441 30 09 gerçekleþtiriyor. Tarihsel bir Kaymakamlýk Yazý Ýþ. 441 34 10 perspektiften bakýldýðýnda, Sos. Yar. ve Day. 441 39 77 bölgede geçerli status quo bu Özel Ýdare 441 31 01 Nüfus 441 31 02 tür ortak çýkarlar temelinde Belediye Baþkanlýðý 441 37 44 yeniden üretilebiliyor. 5. 441 30 17 Birleþmiþ Milletler Örgütü, Milli Eðitim Müd. 441 30 16 Halk Eðitim Müd. 441 30 48 tevatür edildiði gibi ‘birleþen Askerlik Þubesi 441 30 10 milletlerin’ deðil, kollektif Kapalý Spor Salonu 441 35 20 emperyalizmin bir örgütüdür, Devlet Hastanesi 441 30 15 Ýlçe Saðlýk Grup Bþk. 441 36 32 daha baþtan o amaçla Tapu Sicil 441 32 49 tasarlandý ve o amaç için C.Savcýlýðý 441 30 18 kullanýldý, kullanýlýyor. Adliye 441 35 38 Adliye 441 30 18 Örgütün misyonu yanýlsama Kütüphane 441 30 19 yaratarak seyirciyi oyalamak, Müze 441 30 22 olup-bitenleri Turizm Danýþma 441 36 87 Emniyet Amirliði 441 26 97 kabullendirmektir. Nasýl yerini Karakol Amirliði 441 36 66 aldýðý Milletler Cemiyeti bir Jandarma 441 30 52 kaç emperyalist Batýlý ülkenin Ýlçe Tarým 441 30 20 Lise 441 37 74 çýkarlarý için, onlar tarafýndan Kýz Meslek Lisesi 441 31 08 oluþturulmuþsa, Birleþmiþ Mal Müdürlüðü 441 30 56 Kadastro 441 35 37 Karaburna Belediye 453 51 30 Kýzýlaðýl Belediye 455 61 29 PTT. 441 35 55 T.M.O. 441 30 11 Ziraat Bankasý 441 33 26 Þoförler Cemiyeti 441 30 74 Esnaf Odasý 441 37 42 Tarým Kredi Koop. 441 32 76 TEDAÞ 441 31 42 Çiftci M . K . Baþkanlýðý 441 36 80 HABER 1 Aðustus 2006 Salý 3 Hubyar Derviþ'in yollarýnda Sulucakarahöyük/Ahmet Ateþ TEKELÝ YAYLASI/ALMUS- Akþamýn turuncu kýrmýzý ýþýklarý Hacýbektaþ göðünü kapladýðýnda biz Hubyar Sultan'a nasýl gideceðimizi, orada ne yapacaðýmýzý arkadaþlarla konuþuyorduk. Çoðu þeyde olduðu gibi þimdiye kadar bir ilki yaþayacak oluþumuzun belirsizliði ruhumuzu düðümlüyordu. Her þeyin bir ilki vardý; öyle ya Hubyar'ýn yollarýnda ne ya da neler yaþayacaðýmýzý ne kadar konuþsak nafileydi. Bu iþ bir ýrmaðý geçmek için suya girmekten baþka yolun olmadýðý durumlara benziyordu. Yani yola düþecektik. Bütün planlar Kayseri yolundan Boðazlayan yoluna dönmemizle en baþýndan bozuldu. Biz Kanlý Sivas'a uðramadan Almus / Hubyar yolunu bulmak istemiþtik. Nafile. Yolumuz geçmiþte bin kere nasýl uðradýysa, bu gece de uðramýþtý Sivas'a. Sonra Hafik yolu. Bütün güçlükler 30 Temmuz'un ilk üç saatindeydi; yani 29 Temmuz'un bittiði, dün olduðu, sabahýn ve ayazýn ilk saatleri. Hafik'ten Doðanþar'a giden yol dar ve çok bozuktu. Saðýmýzda solumuzda birçok yol ayrýmý vardý. Doðanþar'a girdiðimizde rahatladýk. Nasýl olsa 15 km.lik bir köy yolu kalmýþtý ya! Rehavetin çok yanlýþ bir duygu olduðu daha kasabadan çýkamadan anlaþýldý. Yol her birkaç km.de çatallanýyordu. Geceydi; ayazdý, çevrede bize yol gösterecek insana rastlayabilmek büyük bir þanstý. Çünkü sabahýn üçüncü saatini yaþýyorduk. Yapýlan tarifler ise, yüksekliðin 2000 m.ye yaklaþtýðý yerlerde, yazýya alýþmýþ bize bir þey anlatmýyordu. Farlarýn ýþýðýnýn hemen sýnýrýnda baþlayan koyu karanlýk, sadece bir arabanýn geçebileceði saðýnda solunda uçurumlarý olan daracýk yol ve bitmeyen kývrýmlar yaparak yükselen bir dað... Tariflerdeki çeþmeleri, yol ayrýmlarýný, “harklarý”, kayalýklarý bula bula; “abi aman yavaþ gidin. Araba sizin daal, benim” öðütlerinin neyi anlattýðýný her metrede öðrene öðrene tanyerinin aðarmasýyla köye ulaþtýk. Hacýbektaþ'tan Hubyar Köyü'ne yaklaþýk sekiz saat, dünden uykusuz, arabanýn altýný bir iki kez vura vura ulaþmýþtýk. Ama köydeki insanlar gelecek konuklarýný bekliyordu. Her gelene, yolda kaybolup saatler sonra köye ulaþana, kendilerinden biraz sonra gelene hoþ beþ yapar yapmaz yemek hazýrlamanýn telaþýndaydýlar. Köy Fransa'dan Tunceli'ye kadar uzanan bir coðrafyadan konuklarla doluydu. Dikkaaat! Köy 1850 m. yükseklikte, kýþlarý oturaný “bir nüfus olan” bir yerleþimdi. Misafirler arabalarýnda getirdikleri yiyeceklerden aþlar vurup konuk aðýrlýyordu. Bu bolluk, bu bereket, bu “hak için olan hizmet...” insanlarýn yüzündeki uykusuzluk Hubyar'ýn yar aþkýyla örtülüyor, öteleniyordu. Bir bardak suyun sunulmasýna kadar konuklar konuklara hizmette zerre kusur iþlemediler. Belki de Hubyar'lardan geriye kalanlarýn biri de bu konuða olan hürmetti. “Konan her insan Tanrý konuðuydu”. Bir iki saat dinlenip hiç yatmayanlarýn, yeni gelenlerin köye sýðamayan araçlarýný; insan sohbeti, anmayý düzenleyen canlarýn Hubyar'a layýk olma niyetlerinden çýkan telaþ dolu koþuþturma sesleriyle dünü güne ekledik. Hubyar Derviþ Anma Etkinlikleri Anma programýný Hubyar Köyü Kültür ve Sosyal Yardýmlaþma Derneði ile Avrupa Hubyarlýlar Birliði düzenlemiþti. 30 Temmuz Pazar günü saaat 10'da Türbenin önünde açýlýþ yapýldý. Dernek ve Birlik yöneticilerinin konuþmalarýndan sonra Turhallý canlar birlik semahý döndü. Hubyarlýlarýn sýrtlarýndan hiç çýkarmadýklarý gündelik giysilerinin (Sýraç Türkmeni giysisi) sarý, yeþil, mavi, kýrmýzý ýþýltýlarý altýnda deyiþler, kurbanlar, dualarla açýlýþ tamamlandý. Sabahýn 5'inden itibaren insanlar yaklaþýk 2000 m. yükseklikteki yayla yoluna revan olmuþlardý. Daðlarý týrmanmaya çalýþan yüzlerce aracýn týrmanma mücadelelerini bulunduðumuz yerden görebiliyorduk. Sonra Düzgün TV.nin naklen yayýn aracý koyuldu yayla yoluna. Köydeki yayýnýndan sonra biz de onlara katýlarak o aracýn yolu nasýl alacaðýný görmek istedik. Araç þoförünün býkkýnlýðý, endiþesi; teknisyen ve yayýncýlarýn yola devam edip edemeyecekleri konusundaki ikircikli halleri, Düzgün TV. nin “her türlü güçlük yenilebilir,”diyen sorumlusu Recai Aksu tarafýndan ortadan kaldýrýlýyordu. Her yere ulaþan, oradaki býkkýnlarý gayrete getiren, yüzündeki güleç ifadeyi hiç bozmayan Recai Baba. Bu cümleler boþuna bir övgü deðil. O araç oraya çýktýysa, oradan canlý yayýn yapýldýysa, canlý yayýnda o güzel görüntüler, o güzel söyleþiler gerçekleþtirildiyse o kurgularýn kamera arkasýnda Recai Baba olduðu için oldu. Tartýþmalar... tartýþmalar... Hubyarlýlar bir yýldýr Alevibektaþileri üzen bir tartýþma içindeler. Türbenin sahibi kim? Böyle bir tartýþma da maalesef süreçte ve sonuçta bizi yaralamaya devam ediyor. “Mesele bu kadar basit deðil,” diyebilirsiniz. Eyvallah! Konuþmalarda bu gerginliðin izleri vardý. Konuþmacýlarýn seslerindeki gerginlikle birlikte gizli göndermeler de bu gerginlikten çýkýyordu sanki. Tekkenin sahipliði üzerine çýkan didiþmelerde Alevibektaþi örgütlerinin bizzat anma etkinliklerinde taraflardan birini tutarak “taraf” olmalarýný hala anlayabilmiþ deðilim. Anmalarýn yapýlmasý için benim bu durumu anlamýþ olmam elbette gerekmiyor. Tekeli yaylasýnda 7-8 bin insan, 1000'in üzerinde aracýn doldurduðu yaylada kurulan platformda ABF, AABK (Alevi Bektaþi Federasyonu ile Avrupa Alevi Konfederasyonu), Hubyar Dernek ve Vakfý yöneticileri birer konuþma yaptýlar. 3. Hubyar Derviþ anma etkinliklerinin önemli bulduðum yönü, bütün bu husumetlere raðmen katýlýmcýlardaki coþkuydu. Katýlýmcýlar Ýstanbul'da Sarýgazi, Okmeydaný, Þiþli, Gaziosmanpaþa'da oturan Hubyarlýlar sanki tamamen oradaydý. He de geleneksel giysileriyle kendilerine bakan insanlarý kýskandýrdýlar. Sonra Almanya'dan gelen Hubyarlýlar vardý. Tokat'tan, Turhal'dan, Almus'a baðlý Alevi köylerinden gelen coþkulu insanlar. Onlarýn onlarca fotoðrafýný çekip durdum.; insanlarýn yüzlerindeki coþku beni çekiyordu ki durmadan deklanþöre bastým. Yurtdýþýndaki Alevibektaþilerin kurduðu Konfedarasyon'a baðlý örgütlerin yöneticeleri kendilerinin de görev aldýðý düzenlemeye katýlanlarýn sayýsýndan etkilendiler. Þiþli Belediye Baþkaný Mustafa Sarýgül'ün helikopterle Tekeli Yaylasýna gökten iniþi çocuklarýn bayaðý ilgisini çekti. Sarýgül, 5 dakika kadar konuþtuktan sonra tekrar uçtu. Ayrýca Alevi Vakýflar Federasyonu, Þahkulu Vakfý, Gazi Kültür Vakfý, Hacý Bektaþi Veli Anadolu Kültür Vakfý, Sarýgazi Cemevi Yöneticeleri ile Yenidoðan Cemevi Yöneticileri katýlýmcýlara duyurulan kuruluþlardý. Bebekdere, Alan, Zazara, Olukbaþý, Dündar, Akarçay Beldesi, Dereçay, Varzýl, Musullu köylüleri yayladaki kitleye renk kattýlar. En dikkati çeken özellik ise, çevre köylerden gelen Hanefilerdi. Bu, Alevibektaþilere hangi alanlarda da çalýþmalarýný yürütmeleri konusunda açýlýmlar sunuyordu. Sanatçýlara gelince, Sað Ailesi (Pýnar, Arif, Tolga), Nilüfer Sarýtaþ, Selahattin Akarsu, Erdoðan Solak, Sevda Sarýyar yaylayý türküleriyle coþturdular. Turhal Semah Ekibi'nin Hubyar Semahý görsel bir þenlikti. Hele Arif Sað'ýn “Yandým Þekeroðlan” oyun havasýný çaldýðý anda Sýraç giysileriyle sahnenin yanýnda oynamaya baþlayan genç kýzlarýn estetik figürleri, Düzgün TV.nin kameramanýný da sahneyi býrakýp oradaki görüntüyü yayýnlamaya baþlamasýný saðladý. Kalabalýðýn, yollarýn zor oluþunun, güneþin, tuvalet sayýsýnýn yetersizliðinin olumsuzluklarýna raðmen iyi ki Hubyar Derviþ'e niyaz ettik. Ama orada, þimdi yazarken gönlümün elvermediði þeyler de oldu. Konfederasyon yöneticileri milletvekilliði adaylýklarýný orada açýklamamalýydýlar. Kitleye böylesi bir haber orada verilmemeliydi. Þimdi kendime soruyorum: Gökten inip yarým saat bile olmadan oradan ayrýlanlarýn yöntemiyle Konfederasyoncularýn yöntemi benzer midir; yoksa ayný mýdýr? 1 Aðustus 2006 Salý Türk boylarý arasýnda Ýslâmlýðýn yayýlýþý ve Türklerin yeni inanýþa geçiþleri, derviþlerin ve tâcirlerin paylarýnýn aðýrlýkta olduðu, uzun bir geliþme süreci içinde gerçekleþti. Oluþum Orta Asya'da yaþam buldu ve Türkçe konuþulan bütün alanlara yayýldý. Türklerin, Mâverâünnehir ve Türkistan gibi köken bakýmýndan Ýranlý ülkelere yerleþmeleri Orhon Türk Ýmparatorluðunun yýkýlýþý ve IX. yüzyýlda Kýrgýzlar tarafýndan bugünkü Moðolistan illerinin dýþýna atýlan Uygur'larýn çöküþü sonunda oldu. Türkçe konuþan topluluklar, aralarýnda -kültür alanýndaki mühim yerleri ile- Sogol'lularýn da yer aldýðý, Ýranlý uluslarýn birbirleriyle iliþkilerini hýzlandýrdýlar. Mâverâünnehir ve Türkistan'ýn kent merkezlerinde Türk ve Ýranlý Kültürler, bir süre birlikte yaþadýlar, fakat, kýsa zamanda, Türk dilinin aðýrlýk kazanmasý ve nüfusun artarak Türkleþmesi, bu bölgelerdeki görünümü deðiþtirdi. Bir geçiþ dönemi olan X. ve XI. yüzyýllarda, konuþulan dil, Türkçe ve Sogolca idi. Kitabýný XI. yüzyýlda kaleme almýþ bulunan Kâþgarlý Mahmud da, Balasagun, Talas ORTA ASYA’DAN ANADOLU’YA GÖK TANRI’DAN ÝNSAN TANRI’YA TÜRK BOYLARINDA HALK ÝSLÂMLIÐININ ÝZLERÝ Irène Melikoff: (Tiraz), Beyze ve Ýsticâb halklarýnýn Türkçe ve Farsça konuþtuklarýný (3), yine Argu (Türkistan) bölgesinde yaþayan halklarýn iki dilden oluþan karýþýk bir dilleri olduðunu; Semerkand ile Buhara arasýnda Türkleþmiþ Sogol'larýn yaþadýklarýný söylüyor ve onlardan Sogolak'lar diyerek söz ediyor (4). Kâþgarlý Mahmud'un söylediklerini, bugünkü Moðolistan'da bir yazýt da doðruluyor: Türkistan ve Mâverâünnehir'deki nüfus, Türk ve Ýranlý idi ve buralarda Türkçe ve Sogdea konuþulmaktaydý(5). Kentlerde Ýslâm kültürü kolayca özümsenmiþti. Nüfusun çoðunluðunu Müslümanlar oluþturuyordu (6). Fakat kýrsal alanda ve bozkýrlarda, göçer boylar, geleneksel yaþam biçimlerini korumaktaydýlar. Giderek yerleþikleþmelere raðmen, özellikle sürüler için otlak bulma gerekliliði ve uygar beldelerle ticaret iliþkileri gibi maddi kolaylýklar dolayýsýyla, ata göreneðini sürdürüyorlardý. Bu boylarýn Ýslâm'a katýlýþlarý, "Ýslâmlaþmýþ Þamancýlýk" olarak tanýmlayabileceðimiz, dinler karýþýmý bir inanýþ biçiminde oldu.Türkistan ve Mâverâünnehir, inançlarýn birbirine karýþtýðý bölgelerdi: Halk Zerdüþt'çülüðü, Mani'ciliði, Budha'cýlýðý, Nestüriliði tanýmaktaydý. Türk halk, baþta kentli nüfus arasýnda yayýlmýþ 1 olan bu inançlarý alýyor ve benimsiyordu.Bununla birlikte, Samanoðullarý döneminde (IX. ve X. yüzyýllar) ve özellikle Karahanlýlarýn Ýslâm'a yöneliþlerinden sonra, Ýslâmlýk Mâverâünnehir kentlerinde en yaygýn din haline geldi. Boylar arasýnda Ýslâmlýk, bir ölçüde, daha yavaþ ilerlemekteydi. Derviþlerin ve tâcirlerin, yeni inanýþýn yayýlýþýnda mühim katkýlarý oldu. Gezici derviþler, halkýn dilini konuþtuklarýndan ve ayný dinsel köklere dayandýklarý için, boylar arasýnda, kentli din bilginlerinden daha baþarýlý idiler (7). Bunlar, Sufiliði halk biçimi ile yaymaktaydýlar. Halk Sufiliðinin geliþmesi, Þamancýlýk ve Ýslâmlýk arasýnda bir etkileþim oluþturmada olaðanüstü koþullar yarattý. Gezgin derviþlerin, Kalender ya da Abdal, dýþ görünüþleri Þaman'ýnkinden çok farklý deðildi. Her ikisi de kuþ tüylerinden bir baþlýk giymekteydi ve bir atý simgeleyen uzun bir sopalarý vardý; her ikisinin de üzerlerinde aþýk kemikleri ve çýngýraklar diziliydi. Böyle bir derviþ örneðini, bir Anadolu velisi olan Barak Baba'nýn þahsýnda görüyoruz (8). Ayný þekilde, halk sufiliðinde, zikir de, kendinden geçiþ durumuna girmeye yönelik þamancý edimleri andýrmaktadýr ve her ikisinde de kendinden geçiþin iyileþtirici bir amacý vardýr. (9). Rus etnolog V.Basilov'a göre, þamana gelenekler halk Ýslâmlýðý içinde korunmuþtu ve bu âdetler Kazakistan ve Orta Asya'da bugün de yaþamaktadýr (10). Ahmed Yesevi ve Hacý Bektaþ gibi Türk velilerin yaþamýnda da, çoðu þamancý öðeler içeren keramet öykülerine sýkça rastlanýyor. Velilerin kuþa dönüþme ve uçma güçleri gibi. Ahmed Yesevi, bir turna görünümüne bürünebiliyordu. Hacý Bektaþ'a gelince; Anadolu'ya, bir güvercin donunda, uçarak gelip konmuþtu. Kuþ simgesine, Bektaþi ayinlerde de rastlanmaktadýr: Törenlerde, Semah'lar, turna'larýn uçuþunu yansýlar. Kýr Bektaþileri, Alevilerin, her biri Oniki Ýmam'dan birini simgelemek üzere on iki genç kýzýn yer aldýðý, ünlü Semah'larýndan birine "Turna Semahý" denmektedir. Veliler, baþka hayvan görünümlerine de bürünebiliyorlardý (12). Hacý Bektaþ'ýn söylencesel yaþamý Vilâyet-name'de, veli ve derviþleri, Abdal'lar (13), aslan görünümüne girmiþlerdi. Veliler, daðlarý da yürütebiliyorlardý ve bu, ortak kerametlerden biri idi; Bulgaristan'da Deliorman'lý veli Demir Baba ve öbür velilerle birlikte, Hacý Bektaþ ve Ahmed Yesevi'de de görülebilmekteydi 14. Veliler, ölüyü diriltebilirler; Vilâyet-name'de (SÜRECEK) Mutfak dolabý, Banyo dolabý, Vestiyer, Yüklük, Masa, Sandalye, Kapý, Pencere iþleri itina ile yapýlýr ÝBRAHÝM ÇETÝNTAÞ Yeni Sanayi Sitesi 3.Blok Tel (iþ): 0384 441 24 21 Cep: 0542 737 90 33 SATILIK Savat Mah. Akpýnar ve Kadýncýk Ana’ya 100 metre mesafede ADA NO: 160 PARSEL: 3 500 metrekare Savat Mah. Akpýnar ve Kadýncýk Ana’ya 100 metre mesafede ADA NO: 159 PARSEL: 15 136 metrekare Müracaat: Mustafa Salman Cep Tel: 0538 980 19 40 SATILIK SATILIK EV 2004 Model Fiat Maria Araba Karahöyük Sitesi üzeri çevre yolu bitiþiði 600m2 arsa Ramazan Danacý Tel: 0 542 652 62 25 0 384 441 33169 533 m2 arsalý, karkas 135 m2 oturumlu tek katlý ev sahibinden satýlýk SATILIK Nevþehir Cad. Petrol Altý. 563 m2 imarlý arsa sahibinden satýlýktýr. Müracaat: Hasan Kudret Çayan Tel:0543 843 02 03 0 312 495 60 68 1 Aðustus 2006 Salý Þükran Kurdakul 1927 yýlýnda Ýstanbul'da doðdu. Ýzmir Karþýyaka Lisesi'nde okurken Türk Ceza Yasasý'nýn 142. maddesine aykýrý eylemde bulunduðu savýyla birkaç ay tutuklu kaldýðý için okuldan çýkarýldý. Ýzmir Belediyesi'nde daktiloluk, Ýstanbul'da bir bankada depo ve muhasebe memurluðu yaptý. 1953 yýlýnda ikinci kez siyasal nedenlerle tutuklandý, aklanýncaya kadar iki yýl cezaevinde kaldý. Ataç yayýnevini kurdu, yönetti. Yelken dergisini yönetti. Ataç ve Eylem dergilerini çýkardý. Türkiye Yazarlar Sendikasý ikinci baþkanlýðý, PEN Yazarlar Derneði Baþkanlýðý görevlerini yaptý. Duyarlý ve söyleyiþ ustalýðýný belli eden, kitleler önünde yüksek sesle okunmaya elveriþli toplumcu gerçekçi þiirler yazdý. ORADAKÝ DALGIÇ Kendi denizlerimin dalgýcýyým ben Bir alýþkanlýðý sürdürür gibiyim belki Soluðum son aþamalarýna geldi Geçtim durdum bilincin dehlizlerinden. Defterlerim, kitaplarým, kalemim Güzelliðin ustasý, umudun da ustasý olan Açýldý düþlerin çocuk bahçeleri Geceye doðru ranzamdan. Bilirdim çizgen neresiydi, yol neresi Dalardým mavilerin güneþle buluþtuðu yerden Hevesleri, coþkularý, sevinçleri Ben yaratmýþým gibi dökerdim içimden. Ne varsa doðayla aradýðým uyumda Çiçeðe durmuþ aðaçlar gibi iyimser... Ve sesinin masalýnda sevdalý, Bize özgü sözcükler getirdim koynumda. Kendi denizlerimin dalgýcýyým beni Bir alýþkanlýðý sürdürür gibiyim belki Soluðum son aþamalarýna geldi, Gidiyorum içimdeki sesin peþinden. YAÞARKEN Cehennem yarasalarý gibi vurdular cama Örgütlenmiþ hüzünlerin askerleri. Ölümsüz sözcüklerle tuttum siperi, Güzellendi yüreðim, deli oldum yazgýma. 8 8 1 3 4 2 9 8 9 1 8 9 8 6 3 2 4 5 1 2 Çaðlarý emziren toprak Çöllenirken acýdan Kimi kurudu kaldý. Ölümü yendi kimisi. SEVGÝ ORMANI Bu sevgi ormanýnda Aðaçlar gözlerimin içine güldüler Soluðumda yeþiller çiçeklendi. EMEÐÝN ÖYKÜSÜ Bunca yýl özümsediðim güzel þeyler Kirlenmiþ sularý arýttý denizlerimde Garipliðimin gökyüzüne yeni maviler geldi. Kitaplar ellerimle öykülendi Düþlerim vurdu þiirler denizine Eski ezgilerle coþkulanan Sesimdir, çaðlarý delip geldi. En güzelle en yaþayan Gözlerimden aldý rengini Meriç köprülerinde Alýn terim karýþtý suya Santim santim ellerimde büyüdü Süleymaniye ve Aya Sofiya. Ve acýdan çatlayan damarlarýma inat Yeni soluk yataklarý yarattý yüreðimde Sevecenliðin yarattýðý hayat. Kaç iklimin topraðý baðrýna bastý beni Ustalýðýma kefil olur tarihler, Kaç dönem içimde savaþ verdi. Utkularým çaðýmýn türküsünü söyler, O türküler tezgâhýnda dönüyor þimdi. 1’den 9’a kadar sayýlarýn dokuz tane 3x3’lük bloklardan oluþan toplamda 81 karelik tabloya yerleþtirilmesi gerekiyor. Kural ise her satýrda, her sütunda ve her blokta dokuz farklý rakam kullanýlmasý. 1 4 8 5 5 6 9 1 2 Bilinmez biçimler çiziyor Havada sesi.. Kimi çiçeðe durdu, Güzellendi kimisi. Nicedir sessizliðimde kanayan Acýmýn yorgun yüreði Dirençlerin, yýkýmlarýn ardýndan Eski kaygýlara götüremedi beni. Bahçeler mi yoktu, eski ve yeni Þarkýlar mý, anýlara benzer Gemiler mi yoktu, küsmüþ yelkenleri Gözümün önünde eriyip gittiler. 9 AÐAÇLAR Kendi uzaklýðýmdan kurtularak Hüküm giymiþ bir mýsra gibi Çýktým parmaklýðýmdan Kendimde duydum ellerimi. 4 7 3 1 9 2 8 6 5 6 5 2 8 3 4 7 1 9 1 8 9 7 2 5 3 2 4 9 6 8 2 7 3 4 5 1 3 1 5 9 4 6 2 8 7 2 4 7 5 1 8 9 3 6 5 3 4 6 8 7 1 9 2 7 9 6 3 2 1 5 4 8 8 2 1 4 5 9 6 7 3 NÝCEDÝR Nicedir soluðum rüzgârlýyor Delinmiþ yelkenleri. Siz bana bakýyorsunuz, Býrakýp ölenleri. ELÝNDE SENÝN Gecenin karanlýðýnda bir yol bul Sokaðýmý ara, yokuþumdan in Gölgemi görürsen penceremi vur Anýlarýn feneri elinde senin. Bezginlik mi saran kentimi, Burama kadar dayandý iþte... Maðaralara kapanmýþ gördüm kendimi Haramiler arasýnda bütün gece. Neyi bildik acýlarla gelen, Kapattý kapýmý, penceremi... Iþýðýný söndürdü, tuttu elimden, Sayrýlýksa bu, n'apacaðý belli mi? Gecenin karanlýðýnda bir yol bul Sokaðýmý ara, yokuþumdan in. Gölgemi görürsen penceremi vur, Umarlarýn feneri elinde senin. 1571. Lala Mustafa Paþa Venedik Cumhuriyetine ait Kýbrýs adasýný zaptetti. 1929. Yunanistan'da genel grev. 1933. Ýstanbul Üniversitesi kuruldu. 1936. Adolf Hitler Berlin Olimpiyatlarý'ný açtý. 1942. Almanlar Stalingrad'dan Krasnodar'a uzanan demiryolunu kapattýlar. 1947. Ýstanbul Türk Musikisi Yüksek Sanatkarlar Cemiyeti kuruldu. 1950. Türkiye Kuzey Atlantik Antlaþmasý Teþkilatý'na (NATO) baþvurdu. 1951. Yabancý Sermaye Yatýrýmlarýný Teþvik Kanunu çýktý. 1957. Kýbrýs Mücadelesi Ulusal Örgütü (EOKA) Kýbrýs Türklerine karþý bir bildiri yayýmladý. Bildiri, adanýn taksimi durumunda Türk-Yunan savaþý çýkacaðýný ileri sürdü. 1958. Karikatürist Nehar Tüblek, uluslararasý "Altýn Hurma" ödülünü kazandý. 1969. Türkiye Ýþçi Partisi Genel Baþkaný Mehmet Ali Aybar, "Türkiye'de sosyalizm, geniþ halk kitlelerinin bilinçlenmesi ve seçim yoluyla iktidara gelmeleri sonucunda kurulacaktýr" dedi. Ayný gün, Ýstanbul'da iþçiler Türk Demir Döküm Fabrikasýný iþgal etti. 1971. Türk Sanayicileri ve Ýþadamlarý Derneði (TÜSÝAD), kuruldu. Derneðin "Türkiye'nin demokratik ve planlý yoldan kalkýnmasý ve Batý uygarlýk seviyesine ulaþmaya hizmet amacýyla kurulduðu" açýklandý. Ayný gün Çetin Altan gýyabýnda 1,5 yýl hapse mahkum oldu. 1975. Aralarýnda Sovyetler Birliði'nin de bulunduðu 35 ülke Avrupa Güvenlik ve Ýþbirliði Teþkilatý (OSCE) Helsinki Zirvesi'nde, Helsinki Nihai Senedi olarak anýlan insan haklarý sözleþmesini imzaladý. 1980. Siyasi nedenlerle10 ilde 24 kiþi öldürüldü. 1987. Ayetullah Humeyni'nin çaðrýsýyla Amerika Birleþik Devletleri'ni protesto eden Ýranlý hacýlarla Arabistan polisi çatýþtý, 402 kiþi öldü. 1989. Açlýk grevinin 35. gününde Eskiþehir Özel Tip Cezaevi'nden 312 tutuklu ve hükümlü Nazilli ve Aydýn cezaevlerine nakledildiler. Nakilde 2 tutuklu öldü, 4 tutuklu yaralandý. Bugün Doðanlar: 1744. Jean Baptiste Pierre Antoine de Monet Chevalier de Lamarck. Darwin teorisi tarafýndan çürütülen, sonradan kazanýlmýþ özelliklerin kuþaktan kuþaða geçemeyeceði düþüncesini biyolojiye yerleþtirmesiyle tanýnan Lamarkizmin kurucusu Fransýz biyolog. 1819. Herman Melville. Baþyapýtý Moby Dick (1851) ile ünlü, deniz romanlarýyla tanýnan Amerikalý kýsa öykü yazarý. Bugün Ölenler: 1982. Gazeteci yazar Kemal Zeki Gençosman. Ayrýntý için: http://www.bianet.org/diger/arsiv.htm 1 Aðustus 2006 Salý '' 18 Yaþýndan Küçükler Giremez '' Ali Püsküllüoðlu' na ait Türkçe Sözlükte ''Üslup'' kelimesi þöyle açýklanýyor. '' Anlatma biçimi, deyiþ ya da yazýþ biçimi.'' Bunu hatýrlatma amacýmda 29 Temmuz Pazar günü Sayýn Belediye Baþkaný Ali Rýza Selmanpakoðlu' nun daveti üzerine gittiðim kültür merkezindeki Hacýbektaþ Veli Anma Törenleri konulu halka açýk toplantýda karþýlaþtýðým beni hayrete düþüren üsluplarý nedeniyledir. Toplantýdan maalesef üzüntü ve þaþkýnlýkla çýktým. Hacýbektaþ gibi bir ilçede yerel yöneticiliðin kolay olmadýðýný, saðlam bir sinir yapýsýnýn gerektiðini biliyorum. Toplantýnýn bütün aþamalarýnda kullandýðý üslup son derece sert, yüksek ses tonu ve ajitasyon aðýrlýklý hainlik, bölücülük gibi acýmasýz sýfatlarýn bol kullanýldýðý, yer yer kendisinin de katýlýmýyla gerçekleþen yuhalamalar içeren, gerilim dozu bir hayli fazla idi. Böyle bir üslubu tercih ettiði görüldü. Ama neden? Halbuki ben daha alçak ve yumuþak bir ses tonuyla sakin bir konuþma þekli beklerdim kendilerinden. Özellikle ajitasyonunu artýrdýðý bazý cümleler sonunda kendi taraftarlarýnýn bazýlarýnýn yuhlamalarýna kendisinin de bizzat katýlmasý ve eþlik etmesi affedilir bir þey deðildi bence. Oysa yuh çekenleri susturmasýný beklerdim. Hoþgörünün Serçeþmesi'ne bu yakýþýrdý. Bir yerel yönetici tutum ve davranýþlarýyla örnek olmalýdýr. Kontrolünü kaybetmemelidir. Özellikle gençlere ve çocuklara karþý sorumluluðu vardýr. O toplantýda gençler ve çocuklar var mýydý, bilmiyorum. Eðer varlarsa, olumsuz bir etkilenmeyle çýkmýþlardýr toplantýdan. Rakiplerimize yuh çekebilir, hakaret edebilirsiniz mesajý çýktý ortaya. Bu üslubu kim kullanýrsa kullansýn doðru bir üslup deðildir. Daha sonra çok daha aðýr bir suçlama gündeme getirildi. Sanýyorum ki, Ali KaimAli Kemal benzeþmesi çaðrýþtýrýldý. Linç çaðrýþýmlarý yapan çok aðýr bir suçlamaydý. Buna üzüldüm. Sayýn Baþkan'ýn bir hekim olarak sinirsel yapýsýnýn biraz yýprandýðýný hissetttim. Buna da üzüldüm. Ali Kemal konusunu biraz açmak gerekiyor. Asýl adý Ali Rýza olan, aslen Çankýrýlý bir ailenin 1869'da Ýstanbul'da doðan bir çocuðuydu. Yurtiçinde ve yurtdýþýnda iyi bir eðitim görmüþ, o zamanki üniversitelerde ders verecek nitelikte entellektüel donanýmlý bir yazý adamýydý. Bakanlýk da yapmýþtý. Siyasal liberalizmi savunan görüþleri vardý. Milli mücadeleye meþruBat ve alkoLlÜ içecekler Karayalçýn Parký karþý idi. Bunu da çalýþtýðý Peyam-ý Sabah'ta açýk açýk dile getiriyordu. Yanlýþ bir yerdeydi. Önce Milli Mücadeleci olup da sonradan halinlik etmiþ deðildi. Açýkça fikirleriyle baþtan beri karþý çýkýyordu Milli Mücadeleye. Daha sonraki yazýlarýnda Milli Mücadele konusunda piþman olduðun belirten yazýlar da yazmýþtýr. (Oðlu Zeki Kuneralp ve Torunu Selim Kuneralp'i Cumhuriyet Hükümetleri çok önemli büyükelçilik görevlerinde bulundurmakta tereddüt etmemiþlerdir. Hatta Zeki Kuneralp’in eþi 1978'de Asala tarafýndan öldürülmüþtür.) Yerini ve safýný yanlýþ seçerek Milli Mücadele'ye zarar vermiþtir. Ýzmit'te 6 Kasým 1922'de özellikle gericiliðiyle bilinen ordu komutaný Sakallý Nurettin Paþa’nýn provakosyonu sonucu linç edilerek öldürülmüþtür. Mustafa Kemal bu olaya çok tepki göstermiþ, onaylamamýþtýr. Her sözü edildiðinde yüzünü acýyla buruþturduðunu yazýyor kaynaklar. Ülke gündeminde yeteri kadar tartýþýlan ve çözümlemesi mümkün olmayan konularý neden ýsrarla Hacýbektaþ gündemine getirmekte ýsrar ediyor sayýn Baþkan, anlamakta güçlük çekiyorum. Halbuki enerjisini ve sinirlerini daha verimli kullanabilir. Bazý konulardaki cesaret ve kararlýlýðý, TOKÝ giriþimi, tekstil giriþimi, türbenin üst tarafýna yapýlan dükkanlarýn mimari görüntü olarak türbeye uyumu, mezbahanenin iþleve konulmasý Dedebað ve Çilehanedeki geçmiþ yýllara oranla temizlik ve düzen gayretini olumlu ve pozitif buluyorum. Ancak sokaða ve sokak aralarýna da yeterince inilemediði de gözlerden kaçmýyor. Seçimlerde oy kullanan sade bir Hacýbektaþ vatandaþý olarak da bu fikirlerimle bu gazetenin içinde kalabiliyorum. Ancak önceki satýrlarda belirttiðim gibi cumhuriyetin aydýn ve demokrat bir öðretmenine bu suçlamalarý yöneltmek çok aðýr olumuþtur. Neden hainlik gibi, bölücülük gibi suçlamalara bu kadar ihtiyaç duyuyoruz? Daha sakin bir üslup ve özenle seçilmiþ kelimelerle de anlatabiliriz derdimizi. Örgütleri küstürerek, yerel basýný küstürerek, siyasal partileri küstürerek, misafirleri küstürerek nereye varýlacaktýr? Oðlunuzu, gelininizi, hýsýmý akrabayý, konuklarý küstürüp düðün yapmaya benziyor bu iþ. Sayýn Baþkan Selmanpakoðlu, bundan sonraki toplantýnýzda da bu üslubu kullanacaksanýz, toplantý salonu kapýsýna ‘‘18 yaþýndan küçükler giremez,” ibaresinin konulmasýný rica edeceðim neredeyse kendilerinden. Avrupalý gençler Ürgüp’te ÜRGÜP- Dünya’da 89 Ülkede 800’ü aþkýn üniversiteli gençlerin katýlýmý ile oluþan AIESEC’li gençler Kapadokya’ya akýn ettiler. AIESEC’in Türkiye ayaðýný sürdüren Türkiye Ýktisadi ve Ticari Ýlimler Talebeleri Staj Komitesi Derneði Baþkaný Ankara Þubesi Türkiye Genel Baþkaný Özgür Daldan ; “AIESEC gençlerin kendi potansiyellerini geliþtirebilecekleri bir platform. Biz bu baðlamda Üniversitelerde 11 ilde faaliyet gösteriyoruz. Yaptýðýmýz iþte Üniversite öðrencilere liderlik tecrübesi sunuyoruz. Ayný zamanda Uluslararasý kardeþlik tecrübesi sunuyoruz, yabancý arkadaþlarýmýz Türkiye’de, Türkiye’deki arkadaþlarýmýz da yabancý ülkelerde arkadaþlýk ve dostluk baðýný kurabiliyorlar. Türkiye’ye gelme nedenleri hem çok sayýda firma tarafýndan projenin desteklenmesi hem de kendi arayýþlarýna burada daha iyi cevap bulabilmeleri. Türkiye’nin Avrupa ülkelerine ve dünyadaki birçok ülkeye göre farklý bir millet ve kültürü barýndýrmasýný da önemli buluyorlar. AIESEC sayesinde 2005 yýlýndaki ölçümlerde 250 öðrenciye Türkiye’de staj yapma imkaný saðladýk. Yaklaþýk 150 öðrenciye de yurt dýþýnda staj imkaný saðladýk. Dünya sýralamasýnda 4. sýradayýz. Öðrenciler arasýnda bulunan öðrencilerden Litvanyalý Aýeste Kýselev (21) 2 aydýr Ankara’ da bulunduðunu þu anda stajýnýn devam ettiðini belirtti. Polonya’dan Kasýa Pruszynska (20) Ankara’da 1 aydýr bulunduðunu stajýn çok baþarýlý geçtiðini belirtti. Ýngiltere’ den Nomalha Kenkhwende (19) Ankara’da Eðitim gönüllülerinde 1 aydýr bulunduðunu 1 ay daha Türkiye’de kalacaðýný belirtti. Çinli Chan Juan Shang (23) 2 Haftadýr Ankarada çalýþtýðýný 2 aylýk bir staj süresinin bulunduðunu söyledi. Öðrencilerin hepsinin ortak görüþleri Türklerin misafirperver olduðunu çok farklý ve zevkli bir kültüre sahip olduklarýný burada olmaktan büyük mutluluk duyduklarýný, Türkiye hakkýndaki güzel þeylerin aslýnda az bildiklerini burayý tanýmak için 2 ayýn yeterli olamayacaðýný söylediler. Kapadokya gezisi sýrasýnda Ürgüp Belediye Baþkaný Bekir Ödemiþ Kapadokya tanýtýmýna yaptýklarý katkýlardan dolayý gençlere teþekkür ederek Ürgüp’ ün eski yýllardaki seyyahlarýn resmettikleri ahþap çerçeveli panoyu gençlere hediye etti.” ÖZÜR! Dünkü sayýmýz teknik bir arýzadan dolayý basýlamamýþtýr. Okuyucularýmýzdan özür dileriz 1 Aðustus 2006 Salý Hububat yolsuzluðu Meclis'te Toprak Mahsulleri Ofisi'nden (TMO) düþük fiyatla aldýklarý buðdayý ihraç edilmiþ gibi gösteren þebekenin ofisi 8.5 milyon dolar zarara uðrattýðý ortaya çýktý. Ayný uygulamanýn ayçiçeðinde de yapýlmasý üzerine Baþbakanlýk Teftiþ Kurulu, hububat alýmlarýný mercek altýna yatýrdý. Türkiye, dünyanýn büyük hububat üreticilerinden biri olmasýna karþýn, depolarýn yetersizliði nedeniyle ürünün açýkta saklanmasý, üretim maliyetlerinin yükselmesi, verimin düþmesi gibi sorunlara, bir de ithalat rejiminden kaynaklanan usulsüzlükler eklendi. Geçtiðimiz günlerde, un fabrikalarý adýna TMO'dan ton baþýna 150 dolar düþük fiyatla buðday alan çetenin, buðdaylarý iþleyip un halinde ihraç etmek yerine iç piyasaya verdikleri, Irak'taki þirketler adýna fatura kestikleri ortaya çýkmýþtý. Habur'daki gümrük memurlarý hayali buðdayýn tonu basma 60 dolar rüþvet alýrken, firmalarýn sahte belgelerle yüzde 18 KDV iadesi, düþük faizli ihracat kredisi kullandýklarý saptanmýþtý. AYÇÝÇEÐÝNDE DE AYNI OYUN CHP Tekirdað Milletvekili Erdoðan Kaplan, gümrüklerden sorumlu Devlet Bakaný Kürþat Tüzmen, Maliye Bakaný Kemal Unakýtan ve Tarým Bakaný Mehdi Eker'in görev alanlarýyla ilgili konularý takip etmediklerini, kamunun zarara uðratýlmasýna göz yumduklarýný söyledi. Kaplan, AKP döneminde hangi fabrikalara dahilde iþleme rejimi kapsamýnda izin belgesi verildiðinin açýklanmasý gerektiðini söyledi. Kaplan, buðdayda olduðu gibi ayçiçeðinin de yurtdýþýna satýlmak üzere alýndýðýný ancak iç piyasaya satýldýðýný bildirdi. Kaplan, TMO'dan düþük fiyatla buðday alan firmalarýn incelenmesi gerektiðini söyledi. CHP'li Erdoðan, "TMO'dan düþük fiyatla buðday alan kiþi ve kuruluþlar, Irak'ta kurulu olduðu iddia edilen þirketlere fatura kesen fabrikalar da kamuoyuna açýklanmalý. TMO'dan buðday alma hakký olmadýðý halde baþka kiþi ve kurumlar adýna vekaletle buðday alanlar da saptanmalý. Un ihracatý nedeniyle vergi iadesi alan kiþi ve kurumlarýn da tespiti gerekir" deðerlendirmesini yaptý. Erdoðan, "AKP iktidarý çiftçimize en zor günleri yaþatýyor. Bir taraftan açýklanan taban fiyatlarla çiftçinin üretim maliyeti karþýlanmazken görevini yapmayan iktidar TMO'yu zarara uðratýyor. Ben 2004'te uyarmýþtým" dedi. Türkiye Ziraatçýlar Derneði Baþkaný Ýbrahim Yetkin de, dahilde iþleme rejiminin altyapýsýnýn kurulamadýðýný belirterek, çiftçinin ekonomik anlamda ciddi sýkýntýlarla karþý karþýya olduðuna dikkat çekti. DDK de, daha önce hazýrladýðý raporda dahilde iþleme rejimi kapsamýnda yapýlan satýþlarýn tamamen görev zararý olarak sonuçlandýðý uyarýsýnda bulunmuþtu. Raporda, "Görev zararý ile sonuçlanmýþ vadeli hem de yüklemine dayalý yapýlan bu alýmlarda gerekli denetim olanaklarýnýn olmamasý nedeniyle hububatýn bir bölümünün yurt içine sürüldüðü söylentisi bile piyasa dengesini ve fiyat istikrarýný bozdu" denilmiþti. DDK RAPORU DDK raporunda, hükümetin dýþ satým öncesi teslimata dayalý sistemden vazgeçmesi gerektiðini bildirerek, "Dýþ satýmýn desteklenmesi ve finansmaný Dýþ Ticaret Müsteþarlýðýnýn görev ve yetkisi alanýnda. Bu satýþlar sýnýrlandýrýlmalý. Baþbakanlýk bu konuyu incelemeli" tespiti yapýlmýþtý. Kaplan'in dikkat çektiði ayçiçeði alýmlarý Trakya Birlik'ten yapýlýyor. TMO uygulamasýna benzer þekilde, 1999 yýlýnda ham ayçiçeði yaðý stoklarýnýn (50 bin ton) artmasý sonucunda, dahilde iþlem rejimi kapsamýna alýndý. Trakya Birlik'in elinde bulunan ham ayçiçeði yaðý stokundan 50 bin tona kadar olan miktarýn ihraç kayýtlý satýþ fiyatlarý esas alýnarak, rafine ayçiçek yaðý ihracatçýlarýna satýþý öngörüldü. 2000 yýlýndan itibarin fiili satýþlar baþladý, söz konusu stokun tamamý satýlarak ihracat yoluyla deðerlendirildi. (Sesonlýne) ABD'de resesyon endiþesi artýyor ABD ekonomisi yavaþlýyor. Bunun nedenleri petrol ve hammadde fiyatlarýnýn yükselmesi, buna baðlý olarak ABD Merkez Bankasý'nýn faizleri yükseltmesi, ABD Merkez Bankasý Baþkaný Bernanke'nin bundan sonra izleyeceði politikanýn ne olacaðý hakkýnda soru iþaretleri bulunmasý ve konut sektöründeki canlýlýðýn azalmaya yüz tutmasý. Bu sonuncusu özellikle önemli. Çünkü konut sektörü ABD ekonomisinin son beþ yýldaki büyüme performansýnýn lokomotifiydi. Çin ekonomisi ise dikiþ tutmuyor, ekonomi giderek daha hýzlý büyüyor. Yüzde 10 sýnýrýný aþan bu aþýrý ýsýnma Çin yöneticilerini de endiþelendirmeye baþladý. Bununla birlikte Çin özellikle ABD'den gelen Yu-an'ýn deðerinin yükseltilmesi baskýsýna aldýrmýyor ve ödemeler dengesini saðlamak için ithalatý hýzlandýrarak iç piyasayý canlandýrma yolunu seçeceðini söylüyor. Küresel dengesizlik tabir edilen olgularýn baþlýcasý Çin ile ABD arasýndaki ticaret dengesizliði. ABD büyük dýþ ticaret açýðý verirken Çin büyük dýþ ticaret fazlasý veriyor. ABD bu açýðýný Çin dahil uzakdoðu Asya ülkelerine tahvil satarak kapatmaya çalýþýyor. Uzmanlar bu durumun devam edemeyeceðini, bir nokta Dünya resesyo-nuna neden olacaðýný söylüyorlar. (Birgün) Belediye kredilerinde yeni dönem Ýller Bankasý Genel Müdürü Hidayet Atasoy, Ýller Bankasý'nda saðlanacak yeniden yapýlanma ile bankanýn "siyasi etkiler tümüyle uzak bir yapýya" kavuþacaðýný belirterek, "Vakýflar Bankasý, Ziraat Bankasý, Halk Bankasý nasýl siyasi etkilerden uzak, bankacýlýk kurallarý içinde faaliyet gösteriyorsa burasý da öyle olacak" diye konuþtu. Hidayet Atasoy, Ýller Bankasý'nýn anonim þirket statüsüne kavuþacaðýný, yasal düzenlemenin baþbakanlýkta bulunduðunu söyledi. Atasoy'un verdiði bilgiye göre, belediyeler bankanýn hissedarý olmayacak. Bu nedenle belediyeler, artýk bütçe gelirlerinin yüzde 5'ini Ýller Bankasý'na aktarmayacak. Bankanýn sahibi Hazine olacak ve sermayesi de artýk buradan saðlanacak. Atasoy, bankanýn yine yalnýz belediyeler ve il özel idarelerine hizmet vereceðini, ancak tümüyle Bankacýlýk Kanunu'na "uyumlu" çalýþacaðýný belirterek, "Kurum siyasi etkilerden uzak olacak" dedi. BANKANIN MÝSYONU Bu çerçevede belediyelere kredi verirken "çok daha gerçekçi bir kredilendirme ve ödeme planý" hazýrlanacaðýna iþaret eden Atasoy, þunlarý kaydetti: "Buranýn hissedarý belediyeler olduðu için doðal olarak biraz esnek olabiliyoruz, o zaman o esneklik olmayacak. Bankacýlýk kuralý ne ise o olacak. Bir belediye kredi alabiliyorsa alacak, alamýyorsa alamayacak." Bankada bir kredi komisyonu kurulacaðýný ifade eden Atasoy, komisyonun kredilendirme için finansman yapýsý, borç ödemelerdeki istikrar gibi çeþitli kriterler oluþturacaðýný söyledi. Atasoy, bankanýn yeni misyonu çerçevesinde artýk "ihale yapmayacaðýný" vurgulayarak, her belediyenin kendi ihalesini yapacaðýný, zorlanan küçük belediyeler için de teknik destek saðlanacaðýný bildirdi. (Birgün) Büyük eðitimci yürüyüþüne önce dayak þimdi dava Eðitim Sen tarafýndan “eðitime bütçeden ayrýlan payýn artýrýlmasý, nitelikli eðitim ve özlük haklarýnýn iyileþtirilmesi" talebiyle 24- 27 Kasým tarihlerinde gerçekleþtirilen Büyük Eðitimci Yürüyüþü nedeniyle Eðitim Sen Baþkaný Alaatin Dinçer ve KESK Baþkaný Ý. Hakký Tombul’un da aralarýnda bulunduðu 23 Eðitim Sen ve KESK yöneticisi hakkýnda 2911 sayýlý "Toplantý Gösteri ve Yürüyüþ Kanunu'na muhalefet" suçundan dava açýldý. Dava iddianamesinde sendika yöneticileri eylemi sevk ve idare etmekle de suçlamýyor. 8 Kasým 2006 günü baþlayacak olan dava Ankara 28. Asliye Ceza mahkemesinde görülecek. 24 - 27 Kasým arasýnda Türkiye’nin farklý bölgelerinden yola çýkan Eðitim emekçileri tarafýndan “eðitime bütçeden ayrýlan payýn artýrýlmasý, nitelikli eðitim ve özlük haklarýnýn iyileþtirilmesi" talebiyle gerçekleþtirdikleri Büyük Eðitimci Yürüyüþü Ankara giriþinde polis terörüyle karþýlaþmýþ; Ankara’nýn dört ayrý þehirlerarasý giriþinde polis ve jandarma panzerler, gaz bombalarý ve coplarla eðitim emekçilerine saldýrmýþtý. Saldýrý sonucu çok sayýda eðitim emekçisi yaralanmýþtý. Ayný saatler de Ankara’da da arkadaþlarýnýn þehre girmesi için Ankaralý eðitim emekçileri, KESK’ e baðlý diðer sendikalarýn üye ve yöneticileri, çok sayýda emek örgütü ve devrimci demokrat kurum bir araya gelmiþ onlar da polis saldýrýsýndan nasiplerini almýþtý. Eðitim emekçileri yaþanan saldýrýya raðmen daðýlmamýþ geceyi þehirlerarasý yolda sabahlayarak geçirmiþ ertesi gün de çeþitli yollardan Ankara’ya girmeyi denemiþ eylem þehre girebilen emekçiler ve Ankara’da ki emekçilerle devrimcilerin bir araya gelmesinin ardýndan Alaattin Dinçer’in konuþma yapmasýyla sona ermiþti. Sendika.org Az Bulutlu En Yüksek 0C 29 En Düþük 0C 14 MÜZELER VE ÖREN YERLERÝ AKSARAY: Aþýklý Höyük Aksaray Ýli'nin 25 km. güneydoðusun daki Kýzýlkaya köyünde bir tarafý Melendiz Nehri' ne, diðer tarafý ise tarýma açýk tarlalara bakan höyük tarýma elveriþli, su kenarýna yakýn bir yere kurulmuþtur. 1989 yýlýndan beri arkeolojik kazýlar yapýlmaktadýr. Aþýklý Höyük Anadolu'da Akeramik Neolitik Dönem'e (günümüzden on bin yýl önce) ait en eski "ilk köy yerleþimlerini" sergileyen önemli ören yerlerinden biridir. Acemhöyük Aksaray Ýli'nin 13 km. kuzeybatýsýndadýr. Yeþilova Kasabasý içinde yer alýr. 700 x 600 m. ölçülerinde oval biçimli bir höyüktür. Aþaðý þehir ile birlikte Anadolu'nun en büyük höyüklerindendir. Yapýlan arkeolojik kazýlardan elde edilen veriler höyüðün M.Ö. 3000 yýllarýndan itibaren iskân edildiðini, en parlak döneminin ise Asur Ticaret Kolonileri Çaðý'nda yani M.Ö. 1800 yýllarýnda yaþandýðýný göstermektedir. Þehrin o zamanki ismi kesin olarak bilinmemekle beraber, yerli ve yabancý bilim adamlarý tarafýndan Puruþhanda olduðu sanýlmaktadýr. Koloni Çaðý'nda höyük dýþýnda Aþaðý Þehir de yoðun bir yerleþime sahne olmuþtur. Bu dönemde Anadolu'nun önemli krallýklarýndan birinin merkezidir. Bu dönem sonunda hem höyük hem de Aþaðý Þehir terkedilmiþtir. Ancak höyüðün bir bölümüne Erken Hellenistik ve Roma Dönemlerinde yeniden yerleþilmiþtir. Höyüðün bütünüyle terkedilmesi ise M.S. 3. yüzyýlýn baþlarýna rastlamaktadýr. 1517 yýlýnda Ýran Azerbaycan'ýndaki Hoy Kenti'nden gelen 3 oba, höyük eteklerine yerleþerek bugünkü Yeþilova'yý oluþturmuþtur. Kentin en parlak döneminin yaþandýðý Koloni Çaðýna ait III. katta açýða çýkarýlmýþ olan iki saray yapýsý yalnýz Acemhöyük için deðil, Anadolu mimarlýk tarihi açýsýndan da önemlidir. Höyüðün güneyinde yer alan Sarýkaya sarayý; kuzeybatýsýndaki ise Hatipler sarayý olarak isimlendirilmiþtir. Antik Nora Þehri Aksaray ili, merkez ilçe, Helvadere Kasabasý sýnýrlarý içindedir. Hasan Daðý'nýn (Argaios) eteðinde ve kral yolu üzerinde, Roma ve Bizans Döneminden kalma antik þehir kalýntýlarý yer almaktadýr. Manastýr Vadisi Aksaray'ýn doðusunda 50 km. mesafede, tabii güzellikler beldesi Güzelyurt Ýlçesi sýnýrlarý içinde yer alan 4-5 km. uzunluðunda bir vadidir; döneminin özelliklerini en iyi yansýtan 28 adet kaya oyma kilisesi ve yeraltý þehirleri ile "Küçük Bir Ihlara " görünümündedir. Vadi boyunca yer alan Siviþli Kilise, Büyük Kilise Camii, Papaz Evi, Kalburlu Kilise, Kömürlü Kilise gibi çok sayýda kilise ve yeraltý þehri önemli kü ltür ve tabiat varlýklarýmýzdandýr. Ihlara Vadisi Aksaray Ýli, Ihlara Kasabasý'nda ve Hasan Daðý'nýn kuzeydoðusundadýr. Eski adý "Peristremma" olan 14 km. uzunluðundaki Ihlara Vadisi'ni baþtan baþa kat edip, 100-200 m. derinlikte bir kanyon oluþturmuþ olan Melendiz Çayý önce kuzeybatýya Selimiye Kasabasý'na, daha sonra ise Yaprakhisar ve Belisýrma köylerinin, Ziga kaplýcasýnýn bulunduðu geniþ vadiye ve Tuz Gölü'ne yönelmektedir. Ihlara Vadisi bir yerleþim yeri olmaktan çok bir dini merkez olarak ön plana çýkmýþtýr. Dönemin din anlayýþýný tasvirleriyle ve mimarisiyle canlandýran, freskli veya fresksiz tek ve çift nefli kapalý veya açýk Yunan haç planlý ve de þapel biçimli kayaya oyulmuþ çok sayýda kilise, vadinin dik yamaçlarýnda saðlý sollu yer alarak ortadan akan Melendiz Çayý' nýn sularýyla bütünleþmektedir. Vadi, doðal yapýsý itibarýyla IX. yy. dan itibaren keþiþler ve rahipler tarafýndan çok uygun bir inziva ve ibadet yeri olarak, savaþ döneminde ise gizlenme, korunma yeri olarak kullanýlmýþtýr. Bugün görülebilir durumda 14 kilise mevcuttur. Bunlardan 10 kadarý canlýlýðýný ve renk uyumunu korumaktadýr ve halen gezilebilmektedir. SÜMEN TÝCARET Her akþam Saat 20.00’de CANLI MÜZÝK Kebap Çeþitleri ile halkýmýzýn hizmetindedir. Vadide yer alan kiliselerde "Hz. Ýsa'nýn Doðumu", "Müjde", "Ziyaret", "Mýsýr'a Kaçýþ", "Son Yemek" gibi konularýn iþlendiði freskler bulunmaktadýr. Musular Höyük Aksaray'ýn yerleþim tarihinin Aþýklý Höyük'ten sonraki en eski örneklerinden birini oluþturan Musular Höyük, Gülaðaç ilçesi Kýzýlkaya köyünde, Melendiz Irmaðý'nýn batýsýnda yer almaktadýr. Musular'a ilk kez günümüzden 8000 yýl önce yerleþildiði saptanmýþtýr. Þimdiye kadar iki ana dönem tespit edilmiþtir. Bunlardan ilki prehistorik terminolojide "çanak çömleksiz neolitik" olarak adlandýrýlan akeramik dönemdir. Sonraki yerleþme evresi "çanak çömlekli" evreye aittir. Bu dönemde yerleþenler önceki yapý kalýntýlarýný düzlemiþ, bunun üzerine kalýnca sarýmsý renkte bir toprak tabakasý sermiþ ve bu düzlem üzerine kendi yapýlarýný inþa etmiþlerdir. Yer Altý Þehirleri : Ýldeki yer altý þehirleri genellikle Güzelyurt ve Gülaðaç ilçelerinde yoðunluk kazanmakla birlikte, gerek merkez ilçe ve gerekse Ortaköy’de de yer altý þehrine rastlamak mümkündür. Güzelyurt ilçe merkezi ve Manastýr Vadisi’nde 3 adet açýk yer altý þehri vardýr. Gülaðaç ilçesinde Saratlý Yer Altý Þehri ziyarete açýlarak, aydýnlatýlmýþtýr. KADÝROÐULLARI ÜÇLER MERMER Hertürlü Mermer ve Mutfak iþleri Ýtina ile yapýlýr. Deniz Ulutaþ Tel. Ýþ: 0 384.441 39 81- Ev: 441 31 87 Cep :0 532 314 56 54 HACIBEKTAÞ SERVÝS BÝZE AÝTTÝR BOYA-HIRDAVAT-FAYANS-ZÝRAÝ ÝLAÇ ÝNÞAAT MALZEMELERÝ DIÞ CEPHE YALITIM SÝSTEMLERÝ LAMÝNANT PARKE SÝSTEMLERÝ SATIÞ VE UYGULAMA Adres: Aþýklar yolu Cumhuriyet Parký yaný HACIBEKTAÞTel: 0 532 394 88 85 Mucur Tel: 0386 812 56 62